Sie sind auf Seite 1von 82

FHRST TAKDM AKL-I SELM NEDR AKL-I SELM LE AKLIN FARKLARI Birinci Fark kinci Fark nc Fark Drdnc

Fark Beinci Fark Altnc Fark Yedinci Fark Sekizinci Fark Dokuzuncu Fark Onuncu Fark Onbirinci Fark Onikinci Fark Onnc Fark Ondrdnc Fark Onbeinci Fark Onaltnc Fark Onyedinci Fark

TAKDM slam irfan, insan, hayat ve medeniyeti stun zerine bina eder. Kalb-i Selim, Akl- Selim, Zevk-i Selim Mslman ahsiyeti, kalb-i selim, akl- selim ve zevk-i selimin mtekamil terkip kvamnda meydana gelir. Kalp insandaki her eyin kayna olan vahadr nk ruhun aranlaca yer orasdr. Ruhun meskun mahallini temiz tutmamak, insandaki tm ina faaliyetlerini akamete uratr. Akl, insann tefekkr, karar ve tatbik merkezidir ki onun selamete kavuamam olmas, nefse teslim olmas manasna gelir. Duygu insandaki en gl enfsi aktr ki, kayna ta ruhta (ve kalpte) olduu iin nne geilmez bir seldir. Eer shhatli bir mecra ina edilemez, ak istikameti ve slubu tayin edilemezse, zevk-i selim meydana gelmez. Zevk-i Selim, kalbin (ruhun) zevk almasdr, nefsin deil nsanda imandan sonraki en byk inklp, nefsin arzularndan deil, ruhun arzularndan zevk alabilir hale gelmektir. slam insanda bu hedefi gerekletirmek ister. Fakat bunlarn bir insanda, mtekamil kvamda terkip olmas enderdir. Bu hedef, Mslman ahsiyetinin ufkudur. Hem nn bir arada gereklemesi ufuktur hem de her birinin gereklemesi nn bir insanda gereklemesi, o insann mrit olduuna delalettir. Sadece Kalb-i Selimin bir insanda gereklemesi o insann velayetine kafi delildir. Lakin velayet tabii olarak Zevk-i Selimi de ilzam eder. Zevk-i Selim ile Akl- Selim bir insanda gerekleirse, o kii alim olur. Sadece Akl- Selimin bir insanda gereklemesi, o kiinin akil (mtefekkir) olduuna iarettir. Galiba tm bunlar byledir ama en dorusunu Allah bilir. Kalb-i Selim, imann, istikamette sbuta ermesi, Akl- Selim, akln, gzergah tayinde isabet kaydetmesi, Zevk-i Selim ise hayatn hakikati olan ruhi hayatn galip gelmesidir. * Bu eserin konusu, ismi ile muayyen olan akl- selim bahsidir. Sacayann birisini tetkik konusu yapmtr, dier ikisi, akl- selim bahsi ile ilgileri nispetinde temas edilmi fakat teferruatl tetkik edilmemitir. Zaten sacayann her bir aya, ciltlerce eserle ancak tetkik edilebilir. Bu eser bile akl- selim bahsinin dibacesidir. nk akl- selim bahsi, en az be cilt olarak tasavvur edilmitir. * Akl- Selim esasen u mesele iin lzumludur. Hakikat aray, gzergahn tayini, hayatn inas Bunlarn dnda da saysz sebeple lazmdr ama temelde bu mesele iindir. Hakikat aray ve hakikat kaygs, akl- selim ile kabildir. Akl- Selimin kymeti, hakikat araynn kymeti ile muadildir. Akl, insan namzedini insan, akl- Selim ise insan, mtekamil insan yapan, idrak ve idare merkezidir. Ota, kalbe ok yakn, nefse uzaktr. Akl- Selimin dier ad, uurdur.

Kalbe ok yakn olduu anlalyor da, bizzat kalpte olup olmad hususunda teredddmz var. Akl- Selimin ikametgahnn kalp olmas arzu edilir fakat kalpteki snrsz ufuk, akln (akl- Selim bile olsa) mahdut ufku ile tezat tekil eder. Bu sebeple akl- selimin otan kalpte kurup kurmadndan emin olunamyor. Belki baz akl- selim kalpte ikamet etmekte, bazlar ise oraya kadar ulaamamaktadr. Hadiseye byle baknca akl- selimin de inkiaf ettii anlalyor. man kalptedir. Akl ile imann enfsi alemde hemmekan olmas mmkn m? Sanki iman ile akl arasnda asgari de olsa biraz mesafe bulunmas gerekiyor. Kalbin hacmi, asgari kainat apndadr. Bu cihetle hemmekan olmas halinde aralarnda kafi derecede mesafe olmas dnlebilir. Fakat mahiyet fark mertebe farkn gerektirmez mi? man kalpte ikamet ettiine gre akln daha aada ikameti gerekmez mi? Kim bilir? Hakikat Allahn has mlkdr, en dorusunu O bilir. yle bir tasnif yapmak sanki daha shhatli Akl- Selim iman ile imtiza halinde bulunduu iin ota kalpte fakat akl iman ile ihtilaf halinde bulunduu iin ota nefste yani zihni evrendedir. Zaten akl- selim, iman ile akl arasndaki ihtilafn sona ermi halidir. yleyse kalpte ikamet etmesine mani nedir? * stikamet hedef tayinidir. Hedefe ulamak iin bir de gzergah gerekir. Hayatn gailesi iinde isabetli bir gzergah tayin edebilmek, istikamet zere olmann teminat olacaktr. Farkl gzergahlarn olmas istikametten sapld manasna gelmez. Her ferdin bir gzergah olabilecei gibi bir gzergahtan baka bir gzergaha da geebilir. Fakat gzergahn istikametten sapmamas, hedefe en kestirme yol olmas, artlar ve imkanlarla mtenasip bulunmas gerekir. Gzergahlarn farkl olabilme imkan hassasiyet zafiyetleri oluturabilmekte ve istikametin dna savurabilmektedir. Bir ok insann istikameti doru fakat gzergahnda ciddi problemler var. stikametin sbutu, gzergahn kymetinin ihmal edilmesine sebep olmakta, asl olan hedef ifadesi altnda, hedefe varlamaz gzergahlara saplmaktadr. Akl- Selime ihtiya duyduumuz mhim konulardan biri de gzergah meselesidir. Gzergah doru tespit edemeyenler, denize ulaamadan kuruyan akarsulara benzer. stanbuldan Parise gitmek iin Pekin, Tokyo, New York gzergahn takip edenler, dnya yuvarlak, o gzergahtan da Parise gidilir bilgisinin doruluuna snamazlar. Bu kadar uzak bir gzergah, nazari olarak ne kadar doru olursa olsun, maliyeti karsnda hibir mana ifade etmez. Bazen nazari dorular, ameli alanda manasz ve fonksiyonsuz hale getirilebiliyor. * slamn teklif ettii ve mkellef kld hayat ina etmek gerekiyor. Son birka asrdr Mslmanlar slami hayat ina etmedikleri iin bat tarafndan retilmi bir hayatn iine dtler. Akl, iine doduu hayatn ufkuna hapsolmutur. Bu sebeple batnn rettii hayatn iinde doan ve ekillenen akl, o hayat temelinden tenkide tabii tutamyor. Yeni bir hayat ina etmek ise bundan daha ileri bir maharet, daha geni bir ufuk ve daha derin bir idrak gerektirir. slami hayat ina etmek, pozitivist, Kemalist, ateist vesaire niteliklere sahip mevcut eitim ve bilim altyapsnn tezgahndan geen nesiller iin baln kavaa kmas gibidir. Pozitif akl, slami

hayat nasl ina edebilir? zellikle de birka asrdr hayat batnn ina ettii ve bizim de ithal ettiimiz hatrlanrsa, akl- selim ina edilmeden atacamz her adm, yrme bandndaki gibidir. Yryoruz ama mesafe katetmiyoruz. Bu hal, bal kavanozunu yalamaya benzer. * Muvazene, insan iin tlsml mefhum Akln bulunduu yer itibariyle muvazenesi, ruha mmkn olduunca yakn, nefse mmkn olduunca uzak bir noktada kurulmaldr. Byle bir muvazene, akl- selimin muvazenesi olur. Akl kendi haline brakldnda ise, nefse raptolmu durumda ve ruhu tanmaz haldedir. Bu hal, talep edilen (olmas gereken) muvazeneden fersahlarca uzaktr. Emir ve nehiylerden oluan ereve, akln bnyesinin muvazenesi iin iki ldr. Nehiyler, erevenin d snrn, emirler ise dairenin merkezini tekil eder. Akl, kendini merkeze balayarak ve dairenin iinde kalarak, tam bir hrriyet iinde yaayabilir. nk akln alan burasdr, kendi alannda kald mddete hrriyetine snr yoktur. Murakabe, akln gerekletirdii bir faaliyettir. Lakin akln da murakabe altnda tutulmas gerekir. Akl murakabe altnda tutacak olan nedir? uur yani akl- selim Akl- Selimi murakabe altnda tutacak olan bir ey var m? Var, man mann, istikamet zere olma hali (hususiyeti) akl- selimi murakabe edebilir. kameti sabit olmayan bir merkezdir akl Akl, ruh ile nefsin arasndaki ekim alannda bulunur. Normalde nefse daha yakn, ruha daha uzaktr. Zaten nefsin tabiat ile imtiza halindedir. Nefse mtemayildir. Lakin ruhun tesirinden tamamen uzaklamas kabil deildir. Ruh ile arasndaki mesafeyi en uzak snra kadar aan ve nefse tamamen balanan akln tabiat, inkarda istikrar kesbeder. Ortalarda bir yerlerde bulunursa, imana ynelme imkann kaybetmez. Ruha yaklatka imana ve selim akl olmaya doru mesafe alr. Ruha yaklamas halinde ruhi istidatlar ile mcehhez olma imkan ve ihtimali ortaya kar fakat nefse balanmas halinde nefsi istidatlar ile mcehhez olmas art olur. * nsann zihni haritasnda akln yerini tespit etmek lzumlu lakin zordur. Ruh ve nefs koordinatlar zihni haritann en bariz merkez noktalardr. Akln bu koordinatlara gre yerini tespit etmek ncelikli ve nemlidir. Akl ile akl- selim arasndaki fark anlamamz ve izah etmemizi mmkn klan bu koordinatlardr. Ruha (ve imana) yaklatka akl- selime doru, nefse (ve dnyaya) yaklatka da akla doru mesafe alnr. Ruha mmkn olduunca yaklamas ve hatta onunla temas eder hale gelmesi, nefs ile mnasebetini (ve irtibatn) kesmez. Fakat nefse mahkum hale gelmesi, ruh ile mnasebetini kesmesine sebep olur. Bu sebeple akl- selim dnya ileriyle de ilgilenir ama nefsi akl ahret ileriyle ilgilenmez. Akl iin mmkn olan en iyi muvazene hali, nefs ile ruhun orta noktasnda olmasdr, zaten bundan ileriye gidemez. Fakat akl- selimin muvazene hali farkldr, ruha mmkn olduunca yakn,

nefse mmkn olduunca uzakta olmaldr, olabilir. Mmkn olduunca eklinde ifade etmemizin sebebi, ok sayda muvazene kurulabilme imkan bulunmasdr. * Akl- Selimin iki temel hususiyeti var. Bu hususiyetler ayn zamanda ona olan ihtiyacmz gsterir. Birincisi, hangi seviyede olursa olsun sahibini (insan) srat- mstakim zere tutmaktr. Dieri, mmkn olan en yksek noktaya kadar kmasdr. En yksee kmak fakat srat- mstakim zere bunu yapmak te akl- selime bunun iin ihtiyacmz var. Yanl anlalmasna mani olmak iin kaydedelim ki, en yksek ifadesi, akln ufku iin kullanlmaktadr. Akln dndaki yollar, mecralar, usuller bu bahsin dndadr. * Bu eserde akl- selimi, akl ile mukayeseli olarak ele aldk. Mukayese yoluyla farkllklar ve aynilikleri tespit etmeye altk. Bunu yaparken bir ereve oluturma abas iine girdik. Akl- Selimin teekkl, snrlar, terkip eitleri gibi birok konu bu eserde mevcut deil. Bir manada bu eser, akl- selime giri mahiyetindedir. Akl- Selim bahsine balama temrinidir dense yeridir. Teekkl, snrlar, farkl terkip bnyeleri ayr ciltlerde mstakil olarak tetkik edilmitir. Akl ile akl- selimi mukayeseli olarak tetkik etmek, akln ne olduunun anlalmasna baldr. Oysa lkemizde akl hakknda maalesef pek kitap yok. Tavsiyemiz, akl hakknda telif ettiimiz eserlerimizin okunmasdr. Dorudan akl hakknda yaynlanm be adet (Akl Eitimi-1-Teori, Akl Eitimi-2- Pratik, Akl Nedir, Akl Glendirmenin Yollar, Akl Gelitirmenin yollar) ve aklla ilgili konular ihtiva eden alt adet (nsandaki nkiaf Seyri, nsandaki Zeminler-Temel Psikolojik Alanlar-, Hayata Kar Mukavemet Usulleri, Mukavemet Merkezleri, Kiilik Tipleri, Zekay Kullanabilme Metodu) kitabmz mevcut. Bunlarn dnda yayna hazrlanm olan drt adet (Farkl Akl Terkipleri, Akln Snrlar, Akln Teekkl Sreci, nsan Terkibi-nsan tezi-) kitabmz mevcut. Akl ile ilgili stlahn olumamas byk problem Terminolojisi olumayan bir alanda eser telif etmek, anlalmamaya raz olmaktr. Fakat bir ekilde balanmas gerekiyor. Zira konu ok nemli

AKL-I SELM NEDR Akl- Selim, slama muhatap olacak ve onu anlayacak akldr. slam anlamann insan i dnyasndaki merkezidir. nsann slam anlamadan nce anlama istidadn kazanmasdr. slam anlamann zihni organizasyonudur. Netice olarak slam anlamann anlaydr. slamn Mslmanda hitap ettii ve Mslmann slama kendisiyle muhatap olaca idrak merkezidir. Akl, slam bulmakla mkelleftir, slam anlama kudreti yoktur. slam bulan akl, akl- selime sramakla (veya onu ina etmekle) mkelleftir. slam, kafirde akla hitap eder, Mslman da ise akl- selime hitap eder. slamn akl ile anlalmaya allmas, kafirin slam anlamas gibidir. Mslman insan, slam, muhakkak ki kafirin anlad gibi anlamaz. Akl- selim ile deil, aklla da anlamaya alsa kafirin anladndan farkl anlar. Lakin elinde kafirden ne kadar farkl anladn, ne kadar doru anladn lecek bir mikyasa ihtiyac vardr. O mikyas, akl- selimdir. Bu sebeple, slam aklla anlamak, kafirin slam aklla anlamasna benzer. nk akl- selim, Mslmann has maldr ve gayrimslimde olmaz. Mslmanda akl- selim yoksa Mslman olmas sabit ama slam anlamas muhtemeldir. Hususen lkemizdeki tedrisat gz nne alndnda, materyalist bir eitim sistemi olduu, bu sistem ile aslnda slam d bir akl ina edildii, slam bu akl ile anlamaya almann, Mslman olmayan bir ngilizin slam anlama teebbsyle birbirine ok yakn olduu grlr. Bu sebeple lkemizde ve slam corafyasnda, Mslman mnevverlerin slam, msterikler gibi anladklarnn misallerine ahit olunmaktadr. Akl- Selim, slam, slamn istedii gibi (veya Mslmann anlamas gerektii gibi) anlama maharetidir. Veya bu mahareti kuanan idrak merkezidir. * Herhangi bir bahsi anlamak iin ncelikle lisann renilmesi gerekir. Lisan yoksa tefekkr, tefekkr yoksa idrak yoktur. Hususi bir konuyu anlamak iin ise o konunun dilini renmek gerekir. yleyse slam idrak etmek iin onun dili anlalmaldr. Dili renen ve akln en hacimsiz haline bile sahip olan her insan, her eyi anladn, anlayabildiini, anlayacan zannetmeye balyor. Bir eyler anlad doru Lakin anlad doru mu yanl m, eksik mi tamam m, kafi mi deil mi, tm boyutlar ihata edildi mi edilmedi mi, farknda deil. Yaln meselelerde bir kar mesafe kat eden, mceddid veya mtehid edalaryla tartmaya giriyor. Akl, idraki idrak edemedii, edemeyecei iin, bir konuyu anlayp anlamadn, ne kadarn ve hangi derinlikte anladn umumiyetle fark etmez. Akl- Selim, idraki idrak eder. draki idrak eden meleke, bir konuyu anlayp anlamadn da fark eder. Anladysa ne kadar anladn da bilir. Bir insann, anlayp anlamadn anlamas, akl- selim ile mmkndr. Akl, ak ekilde anlamad bahisler nnde diz ker ve anlamadn bilir. Fakat biraz anlamaya balad bir konuyu anlayp anlamadn anlamaz. Akl- Selim, anlayp anlamayacan, anladnda hangi boyutunu anlayp hangisini anlamayacan, konuyu hangi

derinlikte anlayabileceini, o konu ile ilgili ulaabilecei ufuk izgisinin neresi olduunu ve daha birok hususu anlar. * Akl- Selim, idraki idrak etmenin lgatine sahiptir. draki idrak etmenin lgatini akl- selim okuyabilir. Dolaysyla akl- selim, idraki idrak etmenin dilini bilir. Ne var ki, idraki idrak etmenin lgati, yazl lgat deildir. Akl, o lgati bulamaz, rast geldiinde o olduunu anlamaz, birisi haber verdiinde ise okuyamaz. nk o lgatin dilini bilmez. draki idrak etmenin lgatinde kelimeler yoktur, manalar vardr. Her manann bir veya birok kelime ile zapt altna alnd malum. Bu cihetle mezkur lgat, aslnda malum lgatin iindedir. Tabi ki manaya kelimesiz nfuz etmek akl- selimin de harc deildir. Akl- Selim de akln okuduu lgati okur ama o, lgatteki manalar grr. Akl- Selim, zihni evrenle kalp arasndaki berzahtadr. Kalpte manalar zarfa (mesela kelimeye) ihtiya duymadan idrak edilebilir. Kelimesiz idrak, ruhun faaliyetlerindendir. Kalp ise ruhun ikametgah olsa gerek. Nasl ki akln ikametgah zihindir Akl- Selimin mahareti, manaya nfuz edebilmesidir. Fakat manay kelimesiz olarak idrak etme iktidar yoktur. Akl, bilgiye nfuz edebilir fakat manaya nfuz edemez. nsana verilmi en byk nimetlerden birisi, anlamadan kullanabilmektir. Bu imkan, bilgiye nfuz etmekle kabil olabilmektedir ve akln maharetlerindendir. Akl- Selim ise kelime (veya cmle) tarafndan zapt altna alnm olan manaya nfuz edebilir. Manaya nfuz edebildii iin onu farkl suretlerle zapt altna alabilir. Yani bilgi ve fikir retebilir. Akl da bilgi retebilir ama fikir reten Akl- Selimdir.

AKIL LE AKL-I SELMN FARKI Akl, her insanda meydana gelir. Hayatn tabii seyri, akln zuhuruna kafidir. Lakin bu akl, ferdin miza hususiyetleri ile iinde yaad itimai havzann geliigzel harmanlanmasndan oluur. Dolaysyla hem bnyesi hem de ufku, ferdin miza hususiyetleri ve cemiyet ile mahduttur. Akl- Selim, ferdin mizacn aacak derinlie, cemiyetin ufkunu aacak genilie ular. Ferdin mizacna ve cemiyetin ufkuna mahkum olan akl, asla akl- selim olamaz. Kendini (mizacn) amam olan insann akl, miza ve nefsine baldr. Cemiyetin ina ettii akla malik olan kii ise, cemiyetin dini zeredir. Bu durumda cemiyetin, sahih din anlayna sahip olmasn mit etmekten baka kar yol kalmaz. (*) _____ (*)-Cemiyetin ufkunu amak ile samalamak arasndaki fark bilen de akl- selimdir. Akl- Selime sahip olmadan cemiyetin ufkunu ama abas, saysz hezeyan retiyor. lkemizde de bunun misali ok fazla. Bir eyi amak onu reddetmeyi gerektirmez. Cemiyeti ve onun her eyini reddetmeyi ufkunu amak olarak anlayan kk aklllar mevcut. Kii, miza hususiyetlerinin oluturduu enfsi ufuk ile cemiyetin oluturduu itimai ufuk iinde kald takdirde aklnn mikyaslarn miza hususiyetlerinden ve cemiyetin kltrnden alr. Cemiyet slam doru anlamsa d ufuk ile ilgili problem yoktur. Lakin bu durumda bile i ufuk problemlidir. Zira dnyada miza hususiyetlerinin tamam mspet olan insan yoktur. Bunun tek istisnas, Hz. Risaletpenah (SAV) efendimizdir. Miza terkibinin hem mspet ve hem de menfi hususiyetler tamas, mizac tamamlayacak ve muvazeneye kavuturacak bir almay ilzam eder. Bilindii zere miza, tabii ahlaktr. Kesbi ahlak marifetiyle tabii ahlak muvazeneye kavuturmak ve menfi hususiyetlerin zuhuruna mani olmak gerekir. nsann enfsi alemi kendi haline brakldnda mizacn menfi ve mspet hususiyetlerinin tamamna zuhur imkan hazrlar. Miza, tm hususiyetleriyle akln bnyesine yerleir. Bylece akl menfi istikametlere de mspet istikametlere de meyledebilecek bir bnyeye sahip olur. Bu zihni havzadan akl- selim kmaz. nk akl- selim, menfi istikametlere mani olan, mspet istikametlere icbar eden bir kuvvedir.

BRNC FARK Akl, nefs ve mizaca teslim olmu ruhtan uzaklamtr. Akl- Selim, nefs ve mizatan mstakil, ruha merbuttur. Miza, insann kendine ait ruhi hususiyetler toplamdr. Vehbidir, kesbi deildir. Miza hususiyetleri iinde menfi olan da mspet olan da var. Hibir miza terkibi (hibir insan tabiat) sadece menfi hususiyetlerden veya sadece mspet hususiyetlerden meydana gelmez. Bu kaidenin bildiimiz tek istisnas, Hz. Risaletpenah (SAV) Efendimizdir. O, sadece mspet miza hususiyetlerinden mteekkil bir tabiata sahiptir. Dier peygamberlerin de byle olmas gerekir. Miza terkibinin menfi ve mspet hususiyetler tamas, insann iyilik ve ktlk yapabilme tabiatn gsterir. Akl, miza hususiyetlerinden bamszlaamaz. Miza hususiyetleri akl, kendi snrlar iine hapseder. Zaten miza, akln kaynaklarndan biridir ve en nemlilerindendir. Akln mizatan mstakil hale gelmesi beklenmez. Mizatan mstakil hale gelemeyen akl, mizac anlamaz. Mizacn anlamam olan kii, kendini bilmi olmaz. Kendini bilemeyen kii, yapt iin doru mu yanl m olduunu idrak ve tefrik edemez. Mizaca kar istiklalini ilan edememi akl, mizacn at mecralarda akmak zorunda kalr. Mizacen korkak olan bir insann akl, cihat ayetlerini anlamakta patinaj yapar. Onlar tevil etmek iin saysz malzeme toplar. Bir mddet sonra baka bir cihat anlay meydana gelir. Akl, insann mizacndan mstakil hale gelemediinde ortaya kan fikir, kiinin mizacndaki illet ile maluldr. Akl ve Akl- Selim bahisleri anlalmadnda, bunlara farkl fikir (farkl anlay) muamelesi yaplr. Farkl fikir zannedildiinde ise tartmalar biteviye devam eder. Biteviye devam eder nk bu tartmalarn fikri bir altyaps yoktur. Fikir deil miza tartlmaktadr. Mizac tartmak ise beyhudedir. stelik tartma konusunun miza deil fikir olduu zannna kaplmak, meseleyi tefekkrden tamamen uzaklatrr. Akl- Selim, mizatan mstakil hale gelmitir. Mizatan mstakil hale gelmek, mizacn imkanlarndan faydalanmamak deildir. Akl- Selimin mizatan mstakil hale gelmesi, insann mizatan mstakil hale gelmesi manasnda deildir. Zaten bu mmkn de deildir, gerekli de deildir. Akl- Selim mizatan mstakil hale gelerek, nce mizac anlar. Mizac anlamak, kiinin kendini bilmesinin pilot uygulamasdr. nk miza, kiinin kendisinin ciddi bir ksmdr. Mizatan mstakil hale gelebilen akl- selim, mizacen korkak olan insanda korkudan bamsz ekilde tefekkr faaliyetinde bulunabilir. Mizacen korkak olmasna ramen, yaplmas gerekenin ne olduunu doru tespit edebilir. Belki korkaklndan dolay yaplmas gerekeni yapamayabilir ama yaplmas gerekeni doru tespit eder. Mizacen cesur olan insanda cesaretten bamsz olarak tefekkr faaliyetinde bulunur ve gerekiyorsa tedbirli ve temkinli olabilir. Akl- Selime sahip olmayan cesur bir insann tedbirli ve temkinli olmas beklenmez. Ki bu misaldeki insanlar ok tehlikelidir. Nazari manada mizatan mstakillemek, ameli manada ise nefsten mstakillemek zordur. Akl- Selim, mizatan mstakilletikten sonra bile nefsten mstakillemekte zorlanr. Hayatn maddi

yaps nefs kaynakldr. Maddi ihtiyalar da nefsten kaynaklanr. htiyalar hayatn yaanabilmesini ve devam ettirilmesini mmkn klar. Bu durum, akl nefse ihtiyalar zinciriyle de balar. Nefs her an canl ve faaldir. Akln ve insann tm faaliyetlerinde mevcuttur. badetlerde de bulunan nefsten kurtulmak, akln iktidarnda deildir. Nefs, nfuz ettii her varlk ve vakay zehirler, ifsat eder, maksadn imha eder (ve kendine evirir). Nefsin istisnasz her fiili ifsat etmesi ve akln da buna mani olacak kudretinin olmamas, imtihann zdr. Bu noktada mminler iin iki yol kefedilmitir. Birisi akl- selim dieri ise tasavvuf Malum olduu zere tasavvuf, nefsi tezkiye ve terbiye eder. Nefs terbiyesinin nihayeti, nefsin aslna dnmesidir. Asl, kayna, menei ruhtur. Nefs, ruhun beden ile birlemesinden sonra meydana geldii iin(*) hem ruhi hem de maddi hususiyetler ihtiva eder fakat maddi hususiyetler ar basar. Nefsin terbiye edilmesi, maddi hususiyetlerden arndrlmas ve ruhi hususiyetlerden ibaret hale getirilmesidir. Nefs terbiye edilip de aslna irca edildii takdirde akl- selime ihtiya kalmaz fakat bu durumda akl- selim tabii olarak zuhur eder. ____ (*)-Nefsin, ruhun beden ile birlemesinden sonra, mavera ile masivann baz hususiyetlerini bnyesinde cem eden bir varlk halinde zuhur ettii dncesi tarafmza aittir. Yani nefs, hem ruhi hususiyetler hem de maddi hususiyetler tar. Ruha (ahrete) de meyledebilir, maddeye (dnyaya) da Bu dnce zerinde uzun tetkikler ve tenkitler yaplmas gerektiini beyan etmeliyiz. Zira bu tehisin kemale erdiini ve muhkem hale geldiini sylemek durumunda deiliz.

Nefs aslna irca edilememise her ie nfuz eder. Akl- Selim nefsin nfuzuna mani olamaz ama insann fikir ve fiilini nefsten bamszlatrabilir. Bamszlatrmak, nefsin nfuzuna mani olmasa da tesirine mani olur. Nefs, doru olan iin iine de nfuz eder. badet bunun en ileri noktasdr. Namaz klmak kadar doru olan bir insan fiili yoktur. Nefs ona bile nfuz ettiine gre, nefsin nfuz etmedii bir insan faaliyeti szkonusu deildir. Nefsin nfuzuna mani olmann srekli uygulanabilir forml bulunamamtr. Tasavvuftaki nefs terbiyesi, nefsi aslna irca ettii iin bu bahsin dndadr. yleyse yaplmas gereken, nefsin nfuzuna mani olmaktan nce doru olan yapmaktr. Doru olan yapmak ve bunu itiyat haline getirmek, nefsten bamszlamaktr. Doru, gzel, iyi ve faydal olana ynelmek, bunu nefsin nfuzuna ramen yapmak, insan gnah ileme kastndan uzaklatrr. Gnah ilemekten saknmak mhimdir ama bundan daha nemli ve ncelikli olan, insann zihni organizasyonunda gnaha meyledecek mekanizmalar, sreleri, kastlar ortadan kaldrmaktr. Akl- Selimin nefsten bamszlamas budur. Her eye ramen doru olan yapmak, nefsin nfuzuna ramen doru olandan amamak Asl soru u; muhtevasna nefsin nfuz ettii dorunun sahibine ne faydas var? Sahibine hibir faydas olmayabilir. Fakat dorunun mmete ve insanla faydas vardr. te akl- selimin fark burada. nsann kendisine faydas olmasa bile doru olan yapma iradesini imal eder akl- selim Bylece sahibine faydas olmasa bile sahibinin mmete zararn nlemi olur. Akl- Selimin nefsten

bamszlamas, bir manada onu umursamamasdr. Nefs hi yokmu gibi doru, gzel, iyi ve faydal istikametinde faaliyetlerine devam eder. Sahibine faydal olamasa bile mmete faydal olur. Akl- Selimin nefs ile mcadele etmedii veya etmesine lzum olmadn dncesi doru deil. Nefsten bamszlamak nefsle mcadeleyi brakmak deil. Akl- Selim, nefsle mcadele edeceim diye, doru, iyi, gzel ve faydal olan yapmaktan imtina etmez. Mesele tam bu noktada dmleniyor. Nefsle mcadele ciddi manada ele alnsa insann tm hayatn igal eder ve kiiye baka bir ey yaptrmaz. Oysa hayat yle yaanmaz. Mkellefiyetler, mesuliyetler, lzumlar, ihtiyalar var. Nefsle mcadele etmek iin bu listeyi bir tarafa brakmak, nefsin istedii bir ey olmayabilir ama eytann istedii eydir. Aslolan ncelikle doru olan yapmak, doru olan yaparken ve yaptktan sonra nefs ile mcadele etmektir. kisinden birini tercih etmek gerekirse (nefsle mcadele mi yoksa doru olan yapmak m), phesiz doru olan yapmak tercih edilmelidir. Bu tercihi yapan ise akl- selimdir. Doru olan yapldnda nefs ile mcadele etme imkan ortaya kar. Nefs ile mcadele etmek iin doru olan ihmal edilirse nefs ile mcadele edilmi olmaz, yapld zannedilen nefs ile mcadele maksadna ulamaz. nsann hayatnda bu ayar tutturabilen idrak merkezi, akl- selimdir.

KNC FARK Akl sahibi insann ben merkezi nefiste, akl- selim sahibi insann ben merkezi akl- selimin bnyesindedir. nsann ilk ben merkezi nefste meydana gelir. Nefs, insann tabii benlik merkezidir. Akln nefsten bamszlamasnn zorluu, tabii benlik merkezinin nefste gereklemesidir. Ben merkezinin nefsten bamszlatrlmas ve baka bir bnyede (erevede) gerekletirilmesi, insan, ahsiyet sahibi yapar. Akln nefse bal olarak meydana gelmesinin sebebi de nefsin benlik merkezi olmasdr. Nefsin tabii benlik merkezi olmas, insann benliinin nefsten bamszlatrmas gerektiini anlamasn zorlatrmaktadr. Benlik merkezi ile ben merkezi farkldr. Bunlar sk sk birbirinin yerine kullanyoruz. nk bir insan tahlilimiz (insan analitiimiz) yok. Benlik merkezi tam olarak nefsi anlatr. Ben merkezi ise insan, ferdi cihetiyle ifade eder. Yani ben merkezi, ferd demektir, ferdi yekun demektir. Benlik merkezi (nefs), insann sadece kendini esas alr ve baka bir varlk ve insan umursamaz. Ben merkezi ise insann kendinden daha kymetli varlklar ve insanlar olduunu, en azndan olabileceini kabul eder. nsan, ben merkezinden vazgeemez, vazgememelidir. Buna mukabil benlik merkezinden en hzl ekilde vazgemelidir. Ben merkezinden vazgeen insan, ferd olmaktan vazgemi demektir. Ferd olmadan insan olmak kabil olmaz. Srnn iindeki biri olmak, insan olmaya kafi deil. Cemiyeti ferdler tekil eder, ferd olamayanlar da sry meydana getirir. Ben merkezi, insan ahsiyet sahibi yapaca iin ayn zamanda medeniletirir. Benlik merkezi ise sr iinde yaayan bir vahi varlk haline getirir. * Nefs tabii benlik merkezidir. Akl- Selim ise inai ben merkezidir. slam, insann zihni evreninde ne ina etmek isterse, onu nce ben merkezine sonra akl- selime yerletirir. Bu sebeple akl ncesi eitim, ben merkezi eitimidir. Nefsin tasarrufunda olan benlik merkezi, tekml veya tagayyr yoluyla ben merkezi haline gelmez veya gelemezse, ferd teekkl edemez. Ferd, tabii deil inaidir. Bu inann unsurlar eitim, cehd, istikamet ve idraktir. Kendi haline kalan veya braklan insan, ferd olamaz. na srecinin nihayeti ise akl- selimdir. nsann hayat seyri, tabii olann zuhuru, onun tehisi, onunla mtenasip bir ahlakn kuanlmas ve istikamet zere yaanmasdr. Tabii olan nefs ve ona bal olan benlik merkezidir. Nefs ve benlik merkezi, ayn zamanda insann miza yekununu gsterir. En byk hatalardan biri bu noktada yaplr. nsann mizacnn kafi ve gzel olduu kabul edilir ve sadece onun zerine bir ferdi olu

gerekletirmek istenirse, merkezi sadece nefs olan bir kii meydana gelir. Akl- Selim ise asla o insann semtine uramaz. ki ihtimal var; ya nce uygun bir ben merkezi ina edilir ve sonra onun zerine Akl- Selim ina edilir. Veya (ocukluktan itibaren ben merkezi ina edilmemise) nce Akl- Selim ina edilir ve onun bnyesinde uygun bir ben merkezi ina edilir. Hangisi nce ina edilirse edilsin, ben merkezi Akl- Selimin bnyesinde bulunur, bulunmaldr. Benlik merkezi tabii olarak vardr. Ben merkezi ise mutlaka ina edilmelidir, kendiliinden meydana gelmez. Bu cihetten bakldnda Akl- Selim, ina edilmi ben merkezidir. slam, insan, iinde bulunduu hal zere muhatap alr fakat asla iinde bulunduu hal zere brakmaz. nsan bulduu haliyle muhatap alan slamn insanda gerekletirmek istedii zihni inklp, tam olarak Akl- Selimdir. slamn insan muhatap almas ile insann slama muhatap olmas meselesi birbirine kartrlr. slam, insan, bulduu hal zere muhatap alr ve kendini ona sunar. Fakat insann slama muhatap olmas, Akl- Selim iledir. slama muhatap olan insan, Akl- Selimini ina edene kadar, sadece ve sadece renme, anlama, farzlar bilindii zere tatbik, haramlardan da bilindii zere kanma srecindedir. Ne anladn iddia edebilir ne yorum yapabilir ne de fikir beyan edebilir. slamn, kendinde (ruhi ve zihni aleminde) gerekletirmek istediine msaade etmeyenler, slamda reform yapmaya balarlar. Akl- Selim, slam anlayacak akldr. slam anlayacak akla sahip olmayanlar, slam anlamadklar iin (Allah muhafaza) ancak slamda reform yaparlar. stelik bunlarn ou reform yaptklarn da anlamazlar. * Akl- Selim, ruh ile nefs arasnda bulunur. Ruha mmkn olduunca yaklamak temel maksaddr. Akl- Selim, nefs ile mnasebetini tamamen kesecek kadar ondan bamszlar ve ruh ile dorudan irtibat kuracak kadar ona yaklarsa ne olur? Akl- Selim, nefs ile mnasebetini sfra indirecek kadar glendiinde, enerjiyi (duyguyu) nefsten deil dorudan doruya ruhtan almaya balam demektir. Ruhun insan i alemine ve hayata dnk hamlelerini (duygu tezahrlerini) dorudan doruya ruhtan alabilmek zaten nefse ihtiya duymamaktr. Nefsten bamszlaabilen, ruha dorudan muhatap olabilen, insann ihtiya duyduu duygular (enerjiyi) dorudan ruhtan alabilen akl- selim, otan kalbe kurmu olur. nsan i aleminin bu kadar saflamas (nefsten arndrlmas) ruh ile hayat arasndaki sreleri ortadan kaldrr. Ruh dorudan doruya zuhur etmeye balar. Ruhun hamlelerinin, ruh ile hayat arasndaki zihni srelere bulamadan d dnyaya kabilmesi, saf haliyle ruhi hayat yaand manasna gelir. Aradaki srelere uramayan ruhi hamleler kirlenmez. Bu durum, slam imanna sahip bir insanda gerekletiinde, ruhi hamleler ayn zamanda imann hamleleri, faaliyetleri, gayretleridir. man saf halde zuhur ediyorsa ve bu zuhurat bizzat ruh tarafndan idare ediliyorsa, akla ve akl- selime ihtiya kalmam olmaz m? Akl- Selimin nihai maksad da budur. yleyse akl- selimin nihai maksad ayn zamanda kendini askya almaktr. Mslmann nihai maksad da zaten budur. lmeden nce lmek. lmeden nce lmek saf ruhi hayata ulamaktr ki bu durum, dnyada ahiret hayat yaamaktr. Saf

ruhi hayatta ise insann akla ihtiyac yoktur. Akl, bu dnyadaki ihtiyatr ve bu dnyadaki ihtiyalar iindir. Saf ruhi hayata ulaan mmin, istikametini sbuta erdirmitir. Akl, istikamet zere olmak iin gerekli deil midir? Fakat akl- selim nefs terbiyesi olmakszn bu noktaya kadar varamaz. nsann saf ruhi hayata ulamas, Akl- Selimin glenmesine paralel nefsin terbiye edilmesiyledir veya akl- selim olmakszn sadece nefsin terbiye ve tezkiyesi iledir. Tasavvuftaki usul ile insan lmeden nce lebilme noktasna kadar varabiliyor. Tasavvuftaki usul ise akl- selim ile de olur, akl- selim olmadan da olur. Bu husus dikkat ekicidir. Tasavvuftaki usuln her insana uygulanabilir olmas, hayreti muciptir. Oysa akl- selim, yksek zekalar da ancak gerekleir. lmeden nce lmek akl- selimin inhisarnda olsayd, her insan o noktaya ulama imkanna sahip olamayacakt. Her insann o noktaya ulaabilme imkanna sahip olabilmesinin sebebi, her insanda ruhun bulunmasdr. Tasavvufun gelitirdii hususi usul, ortann altndaki zeka sahipleri iin bile tatbik edilebilir mahiyettedir. Bu cihetiyle tasavvuf, yeryzndeki en harikulade usuldr ve insan bu kadar derinden kavram baka bir ilim dal yoktur. Bizim bahsini ettiimiz her ey, ruh ile nefs arasndaki mesafeye dairdir. Tasavvuf, bu mesafeyi amak iin bizim tetkik ettiimiz bahislerin tamamen dnda bir mecra ve usul gelitirmitir. Akl- Selimin nihai maksad kendini iptal etmek deil, askya almaktr. Birbirinden ok farkl iki hadisedir, iptal etmek ile askya almak Akl- Selimin olumas iin yksek bir zeka ile gelimi ve glenmi bir akl gerekir. Yksek zekadaki tecesss ile gl akldaki nizam, akln kendini imha etmesine mani olur. Baka bir ifadeyle, insan akla bu apta bulat (sahip olduu) zaman, ondan vazgemesi kabil deildir. Fikir ve ilim adamlarnn tasavvufa ynelmelerindeki zorluk bu sebepledir. Her eyi akl szgecinden geirmeye balayan insan, imannn teminat olarak da akl grr. Bu dnce yanl da deildir. nk iman teklifi, akladr. yleyse insan, akll olduu mddete iman sahibidir. Akln kaybeden, imann kaybetmitir. Ne var ki bu hal imanszlk hali deil, iman ile mkellef olunmayan haldir. Fakat mmin iin bu hal bile ok ardr. Mmin, imandan inkar yoluyla kmayaca gibi, mkellefiyetten de ayr kalmak istemez. Zira insan olmak, iman etmektir. Tekliften uzaklamak insan olmaktan da uzaklamaktr. Bu sebeple mmin, mkellefiyetten kurtulmak istemez. Fakat akl kaybetmek ile akl amak bahisleri birbirinden farkldr. Akl aanlarn da akl sahiplerine gre aklsz grntler veriyor olmas, onlarn akln kaybettii eklinde anlalmaktadr. Bu idrak, ok sdr. Sln sebebi, akl kaybetmek ile akl amak bahislerinin ayr mevzular olduunun bilinmemesi ve tabii ki akl amann ne olduunun anlalmamasdr. Akl amak, akl iptal etmez. Akl aldnda, akln tesindeki aleme ulalm olur. Hakikat, akl parantezine smadna gre, akl aanlar hakikate daha fazla yaklam olurlar. Akl alan, nizami bir alandr. Bu sebeple akl alannda ller var ve nizam da nizamszlk da kendini aka gsteriyor. Fakat akln st (tesi) mana alandr. Mana alannda da nizam vardr ama llerini akln anlamas neredeyse imkansz. Bu sebeple aklla bakldnda, nizamszlk (ve dolaysyla lszlk) zannediliyor. Manaya nfuz edenlerin hal ve beyanlarndaki akl st muhteva, akln llerine uymad iin akl tarafndan anlalmyor ve kabul edilmiyor. Akln bu durumda taknaca doru tavr, mphem olmaktr. Zira anlamamak, doru olmadn gstermez. En azndan, doru olma

ihtimali olduunu dnerek, o seviyedeki insanlara teslim olmasa da, radikal itirazlarda bulunmayp, Allaha havale etmesinde fayda var. Akl aarak (onu kullanarak) hakikate ulamann misali Hz Ebubekir (RA) efendimizdir. Hz. Ebubekirin (RA) teklif geldiindeki tavr calib-i dikkattir. Bana bir delil gster diye cevap veriyor, teklif sahibi ki Cihan Serverine (SAV) Hz. Risaletpenah (SAV) Efendimiz, yllar nce grd ryasn kendisine hatrlatyor. Ve ikinin ikincisi Mslman oluyor. Sadakat mefhumunun manasn yalnz bana doldurmaya kudreti kafi gelen byk sahabe, teklif geldiinde, delil gster diyor. Delili isteyen nedir? Akl Hayatnda bir defa delil istiyor, delili gryor ve ondan sonra asla tereddd yok. Anlalaca zere kapdan akl ile giriyor. Fakat girdikten sonra akl askya alyor. Saf iman hali Artk O (SAV) ne buyurursa dorudur Akln iptal etmediini ve askya aldn nerden anlyoruz? Hz. Risaletpenah (SAV) Efendimizin irtihalinde Haber duyulur duyulmaz Medine sokaklar hassasiyet ve sadakat patlamalaryla inliyor. Yaln kl ehrin sokaklarna dalanlar haberi verenlerin kafasn almak iin adam aryor. Hz. merin (RA) feveran, hepsini bastryor. Hassasiyet ve sadakat patlamas nk Ona olan sadakatin yannda akln esamesi okunmuyor. Tam o maher annda ve ehrin meydannda gr bir seda tm feveran bastryor. Kim ki Ona tapyorsa bilsin ki O ebediyete irtihal etmitir, kim ki Allaha tapyorsa bilsin ki, o ebedidir. Aslnda feverann en by, sadakatin zirvesini ina eden Hz. Ebubekirden (RA) beklenirdi. Fakat tam aksi bir tavrla meydana kyor ve askya ald Akl- Selimin gereini yapyor. Tabii ki ayn zamanda sadakatin nihai merciini de gsteriyor. Akl (tabii ki akl- selimi) iptal etmediini baka nerden anlyoruz. man ettikten sonra akln kullanyor. Ne yapyor aklyla? drak etmeye alyor. Tereddt ve phe retmiyor, idrak etmeye alyor. Bunu nereden anlyoruz? drakin ufkunun, aczi idrak olduu istikametindeki, Risalet ve Nbvvet kelamndan sonra sylenmi en byk sz sylemesinden anlyoruz. Saf bir iman ve sadakat hali zere kaim olan byk ahsiyet, hakikati idrak iin Akl- Selimini atlatrcasna sryor ve nefessiz kaldnda akln mntehasn tehis eden byk kelam kelimelere dkyor. Akl amadan (onu kullanmadan) hakikate ulamann misali Hz. Ebuzer (RA) efendimizdir. Hz. Ebuzer (RA), saf hassasiyetten ibarettir. Ruh, Allaha, Resulne o kadar younlamtr ki, onlarn her beyan, farz kymetinde kabul grmtr. Farz deil, farz kymetinde Yani ahlak ile ilgili bir beyan bile (mesela bir tavsiye), o yce ruh sahibinde emir telakki edilmitir. yle bir hassasiyet younlamasdr ki, akl, ruh ve zihin dnyasnda bzp oturacak kadar kk bir alan ancak bulabilmitir. Bu ruh haliyle insanlara haykrmaktadr; neden datmyorsunuz, neden biriktiriyorsunuz, neden sahipleniyorsunuz?. nfakn farz olan (mesela zekat) var, snnet olan var, tavsiye edileni var Bu taksimat, eriattr. eriata ise akl muhatap... Fakat infak ile ilgili her beyan farz kymetinde (farz kabul etme deil) kabul edecek kadar bir hassasiyet younlamas, zht ve takvadaki seviyeyi gsterir. Zaten takvann en ksa izah, Allah ve Resulnn her beyann farz ve haram kymetinde kabul etmektir ve ayn kymette tatbik hassasiyeti gstermektir. Bu seviye ulalmak istenen ve tavsiye edilen menzildir. Ne var ki, farz olmayan bir ly farz kymetinde kabul etmek takvadr ama farz kabul etmek takva deil, dini tahrif, dinde reformdur. nsanlarn takva sahibi olmasn ve o seviyede hassasiyet gstermesini talep etmek mmkn fakat insanlar o istikamete icbar etmek imkanszdr. cbar etmek, farz klmaktr. Hz. Ebuzer (RA) dier insanlardan talep etmitir ama bu talebi hassasiyet talebidir. Bu gn o byk sahabeyi kaynak gstererek snneti farz klanlara rastlanyor ki, ok vahim bir durumdur. Hassasiyet tezahrlerini doru anlamak gerekir. Hz.

Ebuzerdeki imann iddeti ve hassasiyetin kesafeti o kadar ileridir ki, akln zuhuruna imkan brakmamtr. Belki daha doru ifade, akl, iman ve hassasiyet ile zapt altna alm ve zuhuruna bu artla msaade etmi denmelidir. Hassasiyet timsali olmak bakmndan mmetin ufuk ahsiyetlerinden biridir. Tasavvufun akl iptal ettii sylenir. Bu dnce, ya iftiradr, ya idraksizliktir. Ne aklla olur ne de aklsz vecizesi, akla davetiye de deildir, reddiye de Sadece bir tasniftir. Akln idrak edebilecekleri olduu gibi idrak edemeyecekleri de vardr. drak edebilecekleri, aklsz olmaz ksmnda mahfuz, idrak edemeyecekleri ise aklla olmaz ksmnda... Akl iptal edenlerin dini kalmaz, her eyi akla havale edenlerin de istikameti ve menzili olmaz. Akl iptal etmemek, istikamet zere kalmaktr. Askya alnacak yerde askya almamak ise mesafe almaya manidir. Mesafe alamayanlarn menzili, bulunduklar yer olarak kalr ki, iki gn birbirine e olanlarn menzili yoktur. Menzili olmayanlar, doru istikamete dnm olsalar da olduklar yerde snma hareketlerinden baka bir ey yapmayanlardr. Oysa maksat mesafe almaktr. * Akl, nefs ile hayat arasnda vastadr. Nefsin arzularn daha iyi gerekletiren bir maniveladr. Akl- Selim ise iman ile hayat arasnda vastadr. man hayatta gerekletiren maniveladr. man ile hayat arasnda bulunan akl- selim nce ahsiyeti ina eder sonra hayat Mslman ahsiyetini ve slamn hayatn ahsiyet ve hayatn merkezine man ve slam yerletirdii iin, kiinin ben merkezi akl- selimin bnyesine tanr. Akl- Selimin bnyesine yerleen ben merkezi, nefsteki benlik merkezinden bamszlar. * Akl- Selim nefsi zapt altna alabilir mi, alabilirse ne nispette yapabilir? Nefs, akl- selimin bnyesine ve faaliyetlerine nfuz edebilir mi? Bunun gibi baz nemli sorularn cevab aranmaldr. Nefs mutlak anlamda zapt altna alnamaz. Nefsi tamamen zapt altna alabilecek bir merkez yok. Ruhun nefsi zapt altna almas mmkn fakat nefsin g kayna da ruhtur. Nefs, hayatn ta kendisidir, nasl zapt altna alnsn. Hayattan vazgemek szkonusu olmaldr ki nefs tamamen zapt altna alnsn. Hikmeti bu olsa gerek, lmeden nce lmek emrinin Nefsi ldrmek Nefsi ldrmek, lmek olduu iin ldrmek doru deil. yleyse nefsin, nefs olma hususiyetlerini iptal etmek gerekiyor. Yani nefs terbiye edilmeli. Nefs, nefs olma hususiyetlerini kaybettiinde, mecazi manada lyor. Bu lme, lmeden nce lmek deniyor. ki lm var, birisi bildiimiz lm, ki nefsin lm, dieri ise nefsi ldrmeden vasflarndan arndrmak. Nefsi terbiye etmek ve lmeden nce lmek noktasna kadar getirebilmek hususi bir usul ister. Tasavvuf Akl- Selim bu iin altndan kalkamaz. Akl- Selim, lmeden nce lmek iin yardmc olabilir. Fakat a yle bir a ki, lmeden nce lm birka insana ancak rastlanabilir. Nefs a olan yirminci asr bu bakmdan kuru geti fakat hz a olaca anlalan yirmi birinci asr, yirminci asrdan daha fazla nefs a olacak gibi grnyor. Nefs terbiye usul, derin bir sabr gerektirir. Sabr, hz anda ne gezer

Akl- Selim, kaba kuvvetle nefsi zapt altna almaz, zaten alamaz. Nefsin arzularn meru erevede karlar ve o erevenin dna tamasna mani olur. Nefsin arzu ve ihtiyalar karlanmadnda zapt altnda tutmak mmkn olmaz. htiyalarn karlamadan zapt altna alabilme gc Akl- Selimde de yoktur. Nefs zerine yaplan bask, onu zayflatmaz, balon misali baka bir noktadan ier. Akl ve dikkat, bask yapt noktay grd iin zayflatt vehmine kaplr. Ayn zamanda olmasa da bir zaman sonra baka bir noktadan yle byk bir patlama yapar ki, zerindeki basky yok eder. Balonun iindeki hava sabit kald mddete, herhangi bir yerinden yaplan bask, balonu kltmez, nk baka bir noktadan ier. Yaplmas gereken i, balonun havasn almak Konu nefs olunca, balonun hava kaynann kendi iinde olduu unutulmamal. Havasn bir defa almak onu kltmez. Srekli almak gerek. Yani arzularn meru erevede yerine getirmek art. Dikkat edilmesi gereken nokta, meru erevede yerine getirme iini abartmamak. Belli bir ayarda tutmak Akl- Selim, nefsi tand iin, onun arzularn bilir ve ne nispette yerine getirilmesi gerektiini anlar. Nefsin ihtiyalar meru yolla karlansa bile ayar doru yaplamazsa, nefsi hayat yaanm olur. Oysa Mslmann hayat kalbi-ruhi hayat olmaldr. Nefsin arzularn, onun havasn alacak ve bir ayarda tutacak kadar meru yoldan karlamal ve ondan daha fazla da ruh ve kalbin arzular karlanmaldr. Bu ayar yapabilecek olan akl- selimdir. Mesela yemek yemek nefsin arzusu ve hayatn gereidir. Yemein haram yolla temin edilmemi olmasna dikkat ederek yenmesi, hem nefsi tatmin eder hem de hayat yaamay mmkn klar. Fakat snnet zere yemek gerekir. Ackmadan sofraya oturmamak, doymadan kalkmak eklinde beyan buyrulan snnet, nefsin arzusunu meru ller (helal yemek) iinde kalmakla iktifa etmez, ayn zamanda bir ayar verir. Bu yaplabilir. Yemek yememek veya fevkalade az yemek, nefsi terbiye etmez, onu patlatr. (Tasavvuftaki usul ayrdr, o usul buradaki izahlarla kartrmamak gerekir). Nefsin patlamasn veya zuhurunu, sadece benlik edalar, kibirli tavrlar iinde dnmek gerekmez. Nefs, ok alak bir varlktr, ok yzsz, ok mraidir. Fakirken yerlere kadar eilir, bir eyler almak iin, zengin olduunda on saniyede dnyann en kibirli insan haline gelir. Ksacas menfaatini takip eder. Nefsi sadece kibirlilik hali olarak anladmz iin ciddi yanllar yapyoruz. Nefsin tabiat doru tahlil edilmelidir. Lakin bu en zor ilerden biridir. nce nazari manada nefsin tabiat anlalmal, sonra da kii kendi nefsini tanmaldr. Nefsin derinliklerinde yle labirentler var ki, artlar meydana gelmeden o labirentlerde var olanlar zuhur etmiyor. Zuhur etmeyince kii kendisi de bilmiyor. nsann kendini tanmamas, ok ar bir durum Fakat insann imtihan da bu zaten nk mr boyu kendini tanmakla geiyor da hala bitmiyor. Bunun iin mi, kendininefsini bilen rabbini bilir buyrulmutur. Akl- Selimin en nemli iki hususiyeti, idrak ve muvazene hususiyeti, nefs iin lazm olan maharetlerdir. Nefsi tanmak iin derin bir idrak, onu uygun ayarda tutmak iin muvazene mhendislii gerekir. Akl- Selim, nefsi zapt altna alr, alabilir. Zorla deil, akllca yollarla yapar, daha dorusu akl- selimce yollarla yapar. Nefsin patlama snrn bilir ve o noktadan sonra zerine gitmez, nefsi tatmin etmenin alt ve st snrlarn bilir ve alt snrda durur, nefsin helallerden zevk almasn salar ve harama ynelmesine mani olur vesaire

NC FARK Akl, ham zevkte (nefsin zevkinde) karar klm, Akl- Selim ise zevk-i selimi tanmtr. Zevk-i Selim sahibi olmak, Kalb-i Selim sahibi olmakla mmkndr. Sadece Akl- Selim, Zevk-i Selim iin kafi deildir. Fakat Akl- Selim, Zevk-i Selimi tanr ve ruhi zevklere meyleder. * nsanda zevk merkezi ikidir. Ruh ve nefs Nefs, kendi arzularndan zevk alr, akl da o zevkleri arzulamaya ve gerekletirmeye balar. Akln nefse meftun olmasnn en byk sebebi, nefsin ayn zamanda zevk alma merkezi olmasdr. Nefsin zevk almas, tabiidir ve her insanda mevcuttur. Zuhuru kendiliindendir, nefsin zevkine ulamak iin hibir aba gerekmez. Dahas nefsin arzular tam ve insann i dnyasn igal etmi haldedir. Oysa ruhun arzularna ulamak ve onlardan zevk almak (veya o zevklere sahip olabilmek) ciddi ve uzun sreli abalar gerektirir. Bu sebeple akl kolay olan zevke meyleder. * nsan tabii haliyle (ham haliyle) nefse muhataptr. Nefs insann i dnyasn igal etmitir. nsanileme sreci, tabii hal olan nefs merkezli insandan, inai hal olan ruh merkezli insana doru seyreder. stikameti bu olmayan hibir zihni sre, insanileme abasna konu deildir. nsann ham haliyle insan olduu zannn (vehmini veya fikrini) besleyen kanaatler, insan tezinin k noktasnda (orijininde) hata yapmtr. Bu noktada yaplan hata, hibir safhada dzeltilemez. Varlk cinsleri iinde tekaml ile mkellef olan, tekaml gerekletirmesi mmkn olan tek tr, insandr. Dier varlk trleri sadece deiir. Deime ile gelimeyi (tekaml) ayn zannetmek, insan telakkilerindeki temel yanllardandr. slam, insann tabii (potansiyel) halde dnyaya geldiini, meleklerden yksek mertebelere kabilme istidat ve imkan ile hayvanlardan aa derekelere debilme istidat ve imkan olduunu beyan ve izah eder. slam d tm dnce sistem ve mecralarnn insan hakkndaki temel (balang) verilerinde hata yapmas beklenir. Fakat Mslmanlarn bu hususta hata yapma imkan ve ihtimali sfr olmaldr. nsann tekaml srelerinin bir ksm inai bir ksm ise inkiafidir. nai sreler, umumiyetle zihni srelerdir. nkiaf sreleri ise kalbi (ve ruhi) srelerdir. Kalbi sreler ile zihni srelerin birbiriyle mtenasip ve muadil olmalar gerekir. Herhangi biri fazla ileri gider, dieri geri kalrsa, ho olmayan misaller ortaya kar. zellikle zihni srelerin uzun mesafeler almas ama kalbi srelerin ok geri kalmas ihtimalinde azmanlam nefs misalleri zuhur ediyor. nk nefsin ilac kalptir. Kalbin inkiaf etmemesi halinde zihni tm gelimeler nefsi besliyor ve azdryor. nsann kalbi ve zihni evrenleri arasndaki tek mterek merkez, Akl- Selimdir. Akl- Selim, zihni evrenin tamamn igal edebilecek, nefsi snrlarnda tutabilecek ve kalbin yolunu da aabilecek tek unsurdur. Akl- Selimin teekkl ettii insanlarda, zihni evren ile kalbi evren arasndaki mesafenin almas hemen dikkat eker, fark edilir ve geride kalana ynelme lzumu ortaya kar. Akl- Selim iki

evren arasnda muvazene amilidir. Muvazene amili haline gelecek kadar glenmemi akl- selimler ise en azndan muvazene lzumunu fark eder ve gndeme alr. * Akl- Selim, inai srelerin en mhimlerinden biri, zevk-i selim ise inkiaf srelerinin en mhimlerinden biridir. Zevk-i Selim, kalbi inkiaf srelerindendir ve evreni orasdr. Akl- Selim ise zihni ina srelerinden biridir ve evreni orasdr. Konuya byle baknca birbirinden mstakilmi gibi grnebilir. Fakat her iki evren birbirinden farkldr ama birbirinden mstakil deildir. Zaten zihni evrenin kayna kalbi evrendir. Zevk-i Selim, mutlak kalbi inkiaf srelerindendir. Fakat Akl- Selim, zihni ina srelerinden olmasna ramen, kalbi inkiaf srelerinde ilerleme olmamas halinde teekkl etmez. Kalbi inkiaf srelerinin ilememesi halinde nefs tamamen babo (kendi bana buyruk) halinde kalr ki, bu denli gl olan ve nispeten de olsa zapt altna alnamam olan nefs, akl- selimin inasna asla msaade etmez. Akl- Selimin zuhurunda (ina faaliyetinin banda) kalbi inkiaf srelerinin de mesafe alm olmas art, akl- selimi, her iki evrenle irtibat halinde bir merkez haline getirir. Bu zellik akl- selimin bnyesine yerleir ve oradan bir daha kmaz. Akl- Selim dalabilir ama yerli yerinde durduu mddete o zellik de bnyesinde ikametine devam eder. Kalpte meydana gelen zevk-i selim ile kalpten beslenen akl- selim arasnda tabii ve mecburi bir mnasebet vardr. Hangisi nce meydana gelmise dierini besler. Her ikisinin de nce meydana gelme imkan var. yle ki birbirinden mstakil (bamsz) olarak meydana gelebilirler ve varlklarn devam ettirebilirler. Birinin meydana gelmesi dierini art klmaz. nk her ikisinin de meydana gelme artlar ve ihtiya duyduklar unsurlar sadece dieri deildir. Mesela zevk-i selim mstakil olarak meydana gelse, yalnz bana akl- selimi ina edemez. nk akl- selimin yksek zeka gibi (ve daha baka) artlar vardr. Tm artlar bir araya gelmezse akl- selim ina edilemez. Ne var ki birinin yokluu dierinin eksikliidir. Akl- Selim olmazsa zevk-i selim, zevk-i selim olmazsa akl- selim nakstr, mtekamil hale gelemez. yleyse bunlar birbirinin tekaml veya tekemml artdr. * Zevk-i Selim akl- selimi yalnz bana ina edemez fakat akl- selim kendi bnyesiyle mtenasip bir zevk-i selim ina edebilir. Bu nokta mhim nk bu nokta akl- selimin aldand nadir hususlardan birini ihtiva ediyor. Akl- Selim, zevk-i selime ihtiya duyar. nk onun lzumunu ak ekilde fark eder. Zevk-i Selimin kalbi inkiaf srelerinden olduunu da bilir. Kalbi srelerin yava seyretmesi durumunda, zevk-i selimi kendisi ina etme abasna girer. nkiaf srelerinden olan zevk-i selim ina edilmez, edilemez. Aslnda akl- selim bunu da bilir. Fakat kendisi inai srelerin neticesinde meydana geldii iin tabiat inaidir. leyii de tabiatna uygun olarak, umumiyetle inai tefekkr ve inai faaliyetlerdir. Zevk-i Selimin inkiafi srelerden olduunu bildii halde, tabiatna uygun olan yapar ve ina etmeye teebbs eder. Bu nasl oluyor? Akl- Selimin byle bir hata yapmas beklenmez. Bu hatay nasl yapyor? Bu hatay yapmasnn en nemli sebebi, hata yapmyor olmasdr. nk balangta hata yapmyor. Zevk-i Selimi aryor. Bunun kalbi inkiaf srelerinden olduunu da biliyor ve o sreci

altrmaya gayret ediyor. Teebbs neticesinde kalbi inkiaf sreci ilese ve mesafe alsa mesele kalmayacak. Baz misallerinde kalbi sre iliyor da Baz misallerde ise kalbi sre ilemiyor ve zevk-i selim kendi havzasnda meydana gelmiyor. nk akl- selimin yalnz bana kalbi sreleri iletecek kadar glenmesi istisnadr. Kalbi sreler baka artlara da ihtiya duyar. Kalbi sreler ileyip mesafe almadnda akl- selim, zevk-i selimin peini brakmyor. Zevk-i Selimin kendisi olmazsa suretine (kopyasna, glgesine) raz oluyor. Zevk-i Selim, ok ender bir kvama sahiptir. Gerek mi suni mi olduunu anlamak fevkalade zor zellikle kalbi srelerin biraz mesafe almasyla ortaya kan ruhi imkanlarla harmanlandnda, gerei ile sunisini birbirinden tefrik etmek daha da zorlar. Akl- Selimin onu elde etmekteki srar ve itiyakn da dahil ettiimizde, bu konuda aldanmaya raz olduunu grrz. nk zevk-i selim o kadar harikulade bir ruhi-kalbi haldir ki, akl- selim onun benzerine bile meftundur. * Akl- Selimin zevk-i selim ak, onu elde edemediinde ina etme cehdine dnr, bazen bile bile bazen derinlerdeki aldanmayla Hangi ihtimal vaki olursa olsun akl- selim, zevk-i selim itiyakndan vazgemez. Akl- Selim, zevk-i selimi insan i aleminde bulamadnda vazgemez. tiyak, bulamad zevk-i selimin meydana gelmesi iin ne lazmsa onu yapmann peine der. Zevk-i selimin gereklemesi iin kalbi srelerin olumasn ve devamn temine alr. Akl- Selim, bylece kalbi srelere katkda bulunur. Akl- Selim, kalbi sreleri iletemez. Kalbi srelerin iletilmesi, akl- selimin altndan kalkaca hafiflikte faaliyetler deil. Fakat akl- selim, kalbi srelerin olumas iin gereken artlar ve imkanlar retebilir. nsan i aleminde kalbin ve ruhun ne istediini ve neyle tatmin olacan bilen tek merkez akl- selimdir. Kalbin ve ruhun arzularn yerine getirme iktidarnda deilse de o yolu ama istidadna sahiptir. Akl- Selim kalbi sreleri iletemez veya kalbi sreler kendisi dnda bir sebeple de balamazsa, zevk-i selimi bulma imkan kalmaz. Bu noktaya (safhaya) gelen akl- selim, zevk-i selimden vazgemez, onu ina etmeye ynelir. slam irfan, akl- selimin rettii zevk-i selim ile kalbi selimin rettii zevk-i selimin toplamndan olumutur. * Gl akl- selimin ina ettii zevk-i selimi, hakikisinden tefrik etmek neredeyse imkanszdr. Sadece kalbi sreleri neticesinde zevk-i selime sahip olanlar aradaki fark anlayabilirler. Normal akl sahipleri iin akl- selimin ina ettii zevk-i selim, ancak hayranlkla temaa edilebilir. Neticede akl- selimin ina ettii zevk-i selim kymetlidir, faydaldr. Hayatn kalitesini fevkalade artrr. Seviyeli bir anlay ve yaay mmkn klar. Naif, narin, zarif, nezih bir hayat kurar. Tek zarar, zevk-i selimin ondan ibaret zannedilmesine sebep olmasdr. Fakat ne kadar gzel olursa olsun, kalbi sreler neticesinde elde edilen zevk-i selime nispetle naks, i ve hafifmereptir.

* Akl- Selimin rettii zevk-i selim, kltrel bir eserdir. Hayata kltr olarak nfuz eder veya hayatn bedii (estetik) kltrn oluturur. Bazen ahlaki bir tavr olarak bazen edep muhteval bir eda olarak ok zaman ise tarz- hayat olarak grnr. Nezaket, nezahet, zarafet, asalet kaynadr. Hakiki zevk-i selim, mnferiddir. ekillendirilemez, zapt altna alnamaz ve nakledilemez. Kalbi srelerin tamam bu hususiyetlere sahiptir. Kalbi sreler mutlak olarak mnferiddir, nakledilebilir kltr formlar haline gelmez. Zevk-i Selimin kltrel ekillenmeleri (kltr formlar haline gelmesi) akl- selim marifetiyle olur. Akl- Selim ya zevk-i selimi retir ve ekillendirir veya hakiki zevk-i selim misallerinden suretler ina eder. Her iki durumda da kltr unsurlar (aslnda kaynaklar) haline getirir ve naklini mmkn klar. slam medeniyet sacayann biri olan zevk-i selim, tasavvufun inhisarndadr ve ferdi derinlik (kalbi inkiaf) ile ilgilidir. Mutlak ferdi bahislerden olmas, itimai yaygnlk ve genilie kavumasna mani olur. Fakat zevk-i selim gibi hayatn muhteem tezyinatn veya tezyin kaynan yaygnlatrmak ve devamn salamak gerekir. Dolaysyla insandan insana naklini mmkn klan ekillerini ve suretlerini ina etmek gerekir. Bunu yapacak olan merkez, akl- selimdir. Zevk-i Selim canldr. Ancak ferdi derinliklerde gereklemesi, onun surete hapsini ve itimai naklini tabii ki imkansz klar. Fakat zevk-i selimin suretlerinin inas ve kltrel kodlar halinde nakli ve yaygnlatrlmas, muhtevasna malik olabilme imkanlarn oluturur. Suretin bulunmas manay art klmaz ama manann tecellisi iin surete ihtiyac olduu bilinir. Suretin hazr olmas, manann tecellisi iin bir hazrlktr. Akl- Selimin derinlii ve kalbi evrenle nsiyeti, suret ile mana arasndaki tenasb kurma istidad olduunu gsterir. Akl- Selim sahibi olmayan insanlarn elindeki zevk-i selim suretleri, manay celbedecek ekilde muhafaza ve istimal edilemez. Akl, zevk-i selim suretlerini (aslnda tm kalbi srelerin tecelli suretlerini) rtr. * slamn teklif ettii hayatn kayna kalptir. slam medeniyetinin hayat kaynaklar da kalbi srelerdir. En bata kalb-i selimdir. Kalb-i Selim, idrak ve ina merkezi olarak akl- selime, bedii ve ahlaki olarak da zevk-i selime kaynaklk eder. Bu stun zerinde ykselecek olan hayat ina edecek ve naklini mmkn klacak olan merkez, akl- selimdir. Zira akl- selim, stunun iinde, baka bir insanda inas kabil olabilen tek unsurdur. Bu sebeple eitimin ana mevzusu akl- selimdir. Akl- Selimin olumasnn enfsi taraf tabii ki var. Eitim yoluyla (dardan mdahaleyle) akl- selimin ina edilmesi kabil deil. Fakat kalb-i selim ve zevk-i selime nispeten akl- selim, eitim konusu haline gelebilir. Akl- Selimin inasnda eitim ciddi bir katkya sahiptir. Akl- Selimin mmkn olan en ksa srede meydana gelmesine eitim katkda bulunulabilir. Zihni evrenin ekillenmesinde ve tefekkr metotlarnn retilmesinde eitimin etkisi derindir. Akl- Selimin teekkl sreleri eitim yoluyla tetiklenebilir ve beslenebilir. Akl- Selimin bnyesinin terkip edilmesinde ise eitim mhimdir. lk ve orta retimin z akl- selim inasdr. Akl- Selimin meydana gelebilecei zihni evrenin ekillendirilmesidir, ona uygun zihni evrenin oluturulmasdr. Maalesef tedrisatta akl- selim

bahsi, balk olarak bile yer almamaktadr. Akl- Selim bahsi bir tarafa, plak akl bahsi bile eitimin konusu haline gelmemektedir.

DRDNC FARK Akl, hayat takip eder. Akl- Selim, iman takip eder. Akl, mevcut artlarda mmkn olan ile ilgilidir. Akl- Selim, imann lzumunu (gereklerini) mevcut artlarda gerekletirmek ile alakaldr. slamn tatbik artlar yoksa ncelikle o artlar ina etmeye meyleder. Akl, mevcut artlardaki imkan alannn dna kamaz. Akl- Selim ise mevcut artlar sadece veri olarak kullanr. Mevcudun dnda bir araya girmek zordur. Nefs, mevcudun iinde bir aray her zaman tercih eder. Zira nefsin alamet-i farikalarndan biri, atalettir. Zahmetli olan ilerden uzak durmak nefsin zelliidir. Mevcudun dndaki araylar, umumiyetle nefsten bamszdr. Baz hususi artlarda nefs de bunu yapar. Akl- Selim, mevcut ile iktifa etmez ve imann ilzam ettii ileri yapmak iin mevcudun dna kar, zahmetli ve ileli yollara girer. Akl- Selimin ne kadar kuvvetli olduu, mevcudun, slam yaamaya imkan vermedii durumlarda, itimai ufkun dnda gezinmesinden anlalr. * Akl mevcut artlara bal hatta onlara mahkumdur. Baka bir ifadeyle hayat, iine doan akln kaynaklarndan biridir. nsann i dnyasndaki kaynaklaryla beraber itimai ereve akln tekilinde dorudan etkilidir. Mevcut hayat ve hayatn verileri, akln kaynaklarndan biri olduu iin, akl onlara kar istiklalini ilan edemez, onlar deitiremez. Akl- Selimin kaynaklar arasnda mevcut hayat gereklikleri yoktur. Zaten akl mevcut hayattan azade hale gelmeden akl- selime srayamaz. Akl- Selime srama imkanna sahip olmad mddete de mevcut hayata mahkumdur. Mahkumiyet devam ettii mddete akl iin iman, ekli belli olan ibadetleri yerine getirmekten ibarettir. slami hayatn ina edilememesinin temel sebeplerinden birisi budur. Akln iman ile mnasebetinin erevesi, mevcut hayatn gereklikleri ile oluturulur. nk akl, mevcut hayat gerekliklerini, hayatn esas olarak kabul etmitir. Mevcut hayat gereklikleri iinde slamn hangi hkmlerini ne kadar tatbik edebilecekse onlarla o seviyede megul olur. Oysa akl- selim, mevcut hayat gerekliklerini, hayatn esas olarak deil, verisi olarak grr. Dolaysyla onlar, imdiki zaman iin zaruret snrlar erevesinde ve kerhen kullanr ama onlar asla kabul etmez. Akl, mevcut hayat gerekliklerini balangta zaruret snrlar iinde kabul etse de, bir mddet sonra zaruret kural haline gelir. Oysa zaruret istisnadr ve ondan bir an nce kurtulmak gerekir. Yeni hayat ina kudreti olmayan akl, slami hayat ina edemeyecei iin zaruretleri kural haline getirerek onlar normalletirir. Zarurete sreklilik kazandrmak ve ondan kurtulmak iin gereken ileri yapmamak, akln nefsten kurtulamadn gsterir. Nefsten kurtulamayan akl, zaruretlerde taklp kald gibi aslnda zaruret olmayan ileri de zaruret erevesine alr. Zarureti srekli klmak, zarureti normalletirecei iin artk hayat tarz haline gelir. Bir mddet sonra zaruret olmamasna ramen, yaanmaya balanr.

Bir misal zerinden meseleyi izaha alalm. Faizin haram olduunu iman etmi olan akl bilir. Acil paraya ihtiyac olduunda ve evresinden herhangi bir sebeple temin edemediinde zarurete snarak bankadan faizli kredi alr. Aslnda zaruret bile olmayan bu durum, akl tarafndan bir ekilde zaruret erevesine alnr ve izah edilmeye allr. Bunu yapmasnn sebebi ise imann i dnyasndaki tazyikidir. man, kendine aykr olan bu fiil karsnda, insan i dnyasna ar bir bask uygular. mann basks ok ardr, onunla yaanmaz. Akl, imana uygun yaamad (veya yaayamad) zaman, yaad hayat iman erevesinde izah etmeye alr. Zaruret bu konularda en fazla kullanlan, farknda olunarak veya farknda olunmadan en fazla istismar edilen bahistir. Faizli kredi almay icbar edecek zaruret artlar muhal-farz olusa bile akln ilk anlamas gereken husus, faizli kredi aldktan sonra ona bir daha ihtiya duymayacak messeseleri gelitirmektir. En basitinden, bir karz- hasen messesesi kurulmas iin evresiyle beraber alma yapmaktr. Fakat akl yeni messeseler oluturacak apta bir idrak ve ina kudretine sahip deildir. Kendi anlay iinde tekrar ihtiya duyduunda yine zaruret erevesinde izah eder ve faizli krediyi alr. Bu durum bir mddet sonra hayat tarz haline gelir ve (kendi anlay iindeki) zaruret snrlarn da aar ve normalleir. Mslmanlarn araba almak iin faizli kredi almas, zaruret hkm ile izah edilebilir mi? Araba olsa ne olur olmasa ne olur? Veya para biriktirip almak gibi bir imkan varken, birka ay veya bir yl nce almak iin faizli kredi almak hangi sebep veya artla zaruret snrna girmektedir? te akl bu nandnz gibi yaamazsanz, yaadnz gibi inanmaya balarsnz ls, akl iin olmal. nk akl, yaadn makulletiren, makulletirdii oranda da imann muhtevasna tayan bir manivela. Bir mddet sonra imann asl muhtevas boalm, yaanlan hayatn gerekleri imann muhtevasn tamamen igal etmi. yleyse ne olmu, yaand gibi iman edilmeye balanm. Akl- Selim tam ters istikamette yol alr. Zaruret kural ddr ve hususi artlardan dolay tannm bir imkandr. Bu sebeple zaruret imkann mmkn olduunca kullanmamak gerektiini, ona ihtiya duymamak iin ne gerekiyorsa yapmann art olduunu, kullanmak durumunda kalndnda ise ondan elde ettii tecrbe ile onun yollarn tkamann tedbirlerini gelitirmenin mesuliyet dahilinde bulunduunu bilen akl- selimdir. Zaruret, ya hayatn tabiatndaki eksiklikten kaynaklanr veya slami hayatn ina edilememi olmasndaki eksiklikten kaynaklanr. Yaral ve sargl elini ykamak yerine meshetmek hadisesinde olduu gibi hayatn tabiatndan kaynaklanan zaruretler konumuzun dndadr. slami hayatn ina edilmemesinden kaynaklanan zaruretler, iman ve akl eksikliindendir. En gelimi akl bile akl- selime gre eksik akldr. Eksik akl ise iman da eksiltir. nand gibi yaama ls, imann (yani slamn) hayatn ina etmekle kabildir. man ve slamn hayatn ina etmek iin ise hayatn deil onlarn esas alnmas gerekir. Her Mslman slam esas aldn syler ama akl- selim sahibi olamayan Mslmanlarn bu istikametteki beyanlarnn ii botur. * Mevcut olan ile hayat yaamak, renmekle kabildir. Mevcudun dna kmak ve yeni bir hayat ina etmek, renmekle beraber idrak etmeyi de gerektirir. Mevcut artlardaki malzemelerle yeni bir hayat ina etmek nispeten kolaydr ama malzemeleri de mevcut artlar ve imkanlarn dnda aramak fevkalade zordur. Tamamen yeni bir hayat ina etmek ise byk adamlarn tefekkr ve teebbs edebilecei bir hamledir.

Byk adam tarifi, akln ap ve kalbin hali ile yaplr. Kalbi tezkiye ve nefsi terbiye edilmemi insanlardan byk adam kmaz. Fakat bu tr byk adam istisnalar dnda kmaz olduu iin artk tarifi, akl ile ilgili olarak yapyoruz. Akln ap ne kadar byk ise ahs da o kadar byk adam haline geliyor. Ne var ki, bahsini ettiimiz akl, akl- selimdir. Akl- Selim olamayan akl, ne kadar gelimi ve glenmi olursa olsun sahibini byk adam yapmaz.(*) ___ (*)-Akl- Selim, slam rfannda byk adam olmann lsdr. ncelikle adam olmann lsdr. Fakat her akl- selimin ap farkl olduu iin ayn zamanda byk adam olmann da lsdr. Bat kltr ve medeniyetinde byk adam olmann ls bakadr ve filozofik gelenekle ilgilidir. Akl- Selimin ufku (zirvesi), slamn hayatn, mevcut artlar ve imkanlardan bamsz olarak ina edebilmesidir. Mevcut kltrel birikimlerin tamamn yok sayarak slami hayat yeniden ina edebilme gcdr. Gerekirse hayat ina etmek iin lazm olan malzemeleri de batan retmektir. Akl hayat retemez ancak yaayabilir. Akln sadece yaayabilmek imkan, onu, bakalarnn rettii hayat yaamaya mahkum eder. inde yaadmz a, bat adr ve iine doduumuz hayat, bat kltrnn rettii hayattr. Hayat retemeyen ve sadece yaama iktidar olan akl, ne kadar iman sahibi olursa olsun, batl bir hayat yaar. Gnmzdeki Mslmanlarn en byk handikab da zaten budur. slam imanna fakat batl hayata sahip olmak inde yaadmz adaki hayat bat rettii gibi malzemelerini de bat kltr retti. Mevcut hayatn dna kma abalar ve yeni bir hayat ina etme teebbsleri akim kalmaktadr. nk mevcut hayatn dna kma abalar hayatn malzemelerine taklmaktadr. Bat tarafndan retilen hayatn malzemeleri ile yeni bir hayat (mesela slami hayat) ina tecrbeleri, eklektik ve komik bir kompozisyonlar oluturmaktadr. Mevcut hayatn dna kma ve yeni bir hayat ina etme lzumu, imann icbar ile akl tarafndan kabul edilmektedir. Fakat yeni hayatn inas meselesi, hayatn altndan kalkabilecei kadar hafif tefekkr hamleleri ile gerekletirilemez. Hayatn malzemelerini, vastalarn, imkanlarn yeniden retmek gerekiyor. Bu i fevkalade hacimli (apl ve derin) bir faaliyettir. Bu iin yaplabilmesi, ncelikle akl- selimin inasn gerektirir. Mimar olmadan inaata balamak, ancak gecekondu yapmay mmkn klar. Fakat bu durumu da anlayan akl deil akl- selimdir. Bu sebeple yeni bir hayat inas ile megul olanlarn gndemlerinde akl- selimin olmadn grmek hzn vericidir. Akl- Selim, mevcut imkanlar kullanabilir. Onlarla yeni bir hayat ina edebilir. Akl ise mevcut imkanlar kullanrken onlara bamldr ve yeni bir hayat ina etme kudreti yoktur. Akl- Selim, yeni bir hayat ina ederken, mevcut hayatn malzemelerinin hangilerinin kullanlabilir, hangilerinin kullanlamaz olduunu, hangilerinin nerede kullanlabileceini, nerede kullanlamayacan tefrik ve temyiz edecek kudrettedir. Akl, mevcut hayatn malzemelerine mahkum olduu iin onlar arasnda seim yapamaz. *

Tm hayatn slami altyapsnn kayd bu gnn dnyasnda Mslmanlarn ii ok zor slami hayat yeni batan retmeleri gerekiyor. slam tarihinin hibir dneminde hayat, slamdan bu kadar uzaklamamt. Bir slam medeniyeti kerken baka bir slam medeniyeti (baka bir corafyada da olsa) kurulmutu. Dolaysyla slamn hayat ile irtibat bu kadar kopmamt. Dnyann herhangi bir corafyasnda slamn hayat ina edilmi, Mslmanlar da oradan faydalanmlard. lk defa tm dnyada hayat slamdan bamsz olarak retilmitir. Mslmanlar iin bu durum hem ok ar hem de hi misali yok. Ne yapacan bilemez halde bulunmalarnn esas sebebi de bu. Mslmanlar hayat batan ina etmek zorundadr. slam ile hayat arasnda meydana gelen geni mesafenin kapatlmas gerekiyor. Aradaki uurumun kapatlmas iin, her iki tarafta olmak mecburiyeti var. Sadece bir tarafta bulunmak ve oradan kar tarafa bakmak, aradaki mesafeyi kapatmak iin kafi deil. te hayat ile slam arasndaki kpr, akl- selimdir. Hayatn bu gn geldii noktay anlamayan akllar, hayat ile slam arasndaki mesafeyi sfra yaklatramaz. Daha nemli olan ise slam anlamayan akllar, onun hayatn ina edemez. Doru ifade slamn bu gnk hayatn ina etmek ise, iinde yaadmz adaki hayat bilmeli, anlamal ve onu dntrebilecek veya yeniden ina edebilecek ruhi ve zihni kudrete sahip olmalyz. Bu ileri yapmak iin ihtiyacmz, akl- selimdir. Akl hayata dnktr ve mcerret tefekkr istidadna kavuamaz. Bu sebeple slamn hayatn ina edemez. Akl- Selime sahip olmayan Mslmanlarn zihni evrenlerinde iman ile akl birbirinden ayr yerlerde duruyor. Dolaysyla da atyor. Akl- Selim ncelikle iman ile hayat arasndaki atmay (veya elikiyi) giderir. Akl- Selim (uur), ayn zamanda akl da kullanaca iin, hayata aklla bakar ve hayattan almas gerekenleri alr, ruh ile de imana bakar ve oradan almas gerekenleri alr. Her iki taraftan aldklarn kendi bnyesinde harmanlayarak, slami ereveyi tamadan hayat ina edebilir. mann (ve slamn) llerini ve hayatn gerekliklerini ayn anda gren bir istidattr akl- selim. Bunlar ayr ayr grmek, shhatsizdir. Hayatn gerekliini imann llerinden bamsz grmek, iman ile mtenasip bir hayat yaamay zorlatrr. mann llerini hayattan bamsz olarak grmek, hayat yaamay zorlatrr. Hangi taraftan baklrsa dier taraf en hafif tabirle ihmal edilir. hmal sreklilik kazandnda dier tarafn muvazenedeki arl azalr ve denge bozulur. man ve hayat ayn anda gren akl- selim, balangta ikisi arasnda muvazene kurar. Sonra hayat imann muhtevas ile yeniden ina eder. na ettii slami hayat muhafaza ederek, onun inkiaf iin almaya balar. man ile hayat arasnda muvazene kurulmas deildir nihai hedef. Nihai hedef, imann (slamn) hayatn ina etmek ve arada muvazene kurma ihtiyacn ortadan kaldrmaktr. man ile hayat arasnda muvazene kurma ihtiyac, her ikisi arasndaki mesafenin alm olduu dneme aittir ve geicidir. Geicidir ama iinde yaadmz a, bu ihtiyacn devasa boyutlara ulat bir dnemdir. Bu sebeple geici olmasna aldanp ihmal etmeye gelmez. man ile hayat arasndaki mesafenin tarihte en fazla ald bugnn dnyasnda, iman ile hayat arasndaki muvazenenin temini, ayn zamanda slami hayatn inasnn bidayetidir. *

man teslimiyeti ihtiva eder. Teslimiyet, tabiat gerei hareketi ilga, skneti ilzam eder. Oysa hayat, bizatihi harekettir. man ile hayat arasndaki en nemli dilemma budur. Akl iman ettiinde hareket istidadn kaybeder. Fakat hayat, hareketten terekkp ettii iin akl harekete mecbur kalr. te akldaki iman ile hayat arasndaki gerilim bu noktada ortaya kar. Bir taraftan skunet cezbeder dier taraftan hareket Bir taraftan iman zapt altna alr dier taraftan hayat datr. Akl bu tahterevallinin ykn tayamaz. Ya ikisinden birini brakr veya ikisinden birini sabitleyerek dierine younlar. Ya inzivaya ekilir ve imann gereini (gerei olduunu zannettii) ie giriir ve hayat brakr veya iman sabitler (paketler), muhafaza altna alr ve hayata dalar, bir mddet sonra paketleyip i dnyasna saklad iman sner gider. Tahterevallinin bir ucundan dierine savrulmalarn ne kadar ok olduu her insann kendinde ve evresinde mahede etme imkan var. Tarihteki birok inan sisteminin (dinlerin, ideolojilerin) bir noktada donduu grlr. nk akl, iman ile hayat arasndaki mnasebeti mtemadiyen kuracak apta bir idrak ve idare merkezi deildir. Bu etin meseleyi (iman-hayat mnasebetini) akln srtna ykleyen inan sistemleri, temelde hata yapmaktadrlar. slamn teklif ettii iman, hareki mahiyet tar, hareket halindedir. slam, iin en banda, teklif ettii imann tabiatnda dier tm inan sistemlerinden ayrlr. Hareket halindeki iman, donup kalmann sebebi deil aksine onun engelidir. Fakat anlamak artyla * slam imannn hareki mahiyeti iki balk altnda tetkik edilebilir. Birincisi, imann bizzat kendisinin hareketlilii, ikincisi ise insann hareketlerine kaynaklk etmesi kincisi umumiyetle bilinir fakat bilinmesi sadece amel cihetiyledir ki o da eksiktir. nk artk amel mefhumunun misilsiz mana yekunu boaltlmtr. Amel sadece baz ibadetlere hasredilmitir. Taklidi iman, tahkiki iman tasnifi veya ilmel yakn, aynel yakn, hakkal yakn tasnifi, imann hareket gzergahlarn tespit iin yaplmtr. slam, iman balad yerde (meydana geldii noktada) brakmaz, brakmak istemez. Fakat maalesef insanlar iman balad noktada brakyorlar. nsan i dnyasnda hareket ettirilmesi en zor olan, imandr. Teslimiyetin tabiatndaki sbut, imann, hareket etmesi halinde yok olaca korkusunu dourur. Bu korku, akl tarafndan, teslimiyetin tabiatndaki sbuttan retilir. Korkunun bir kayna teslimiyetteki sbut zellii dieri ise akln iman tayamayacak kadar aciz olmasdr. Akl iman ancak paketleyerek muhafaza edebiliyor. slam rfannn en byk keif ve ina hamlelerinden biri, akl- selimdir. Akl- Selim, imann hareketinden korkmaz aksine onun hareketini mmkn klacak yakt hazrlar. mann hareket gzergahn tayin eder, mecralarn aar, menzillerini iaretler. Hususiyetle taklidi iman ile tahkiki iman arasndaki gzergah, akl- selim tarafndan tayin edilir. Akl- Selim imann bu gzergahtaki seyahatinin projektrdr. Silsile udur; iman-idrak-amel Amel, tm hayat ihata eden hareketler (faaliyetler, ibadetler) yekunu manasndadr. Silsiledeki idrak, akl- selimi temsil eder. yleyse silsile, man, Akl- Selim, Amel eklindedir. Silsile bu ekilde kurulduunda, akl- selim, iman ile hayatn arasndadr ve her ikisiyle de irtibatldr. Akl- Selimin kendisi de dahil olmak zere silsiledeki her unsur hareket

halindedir. unsurun da hareketli ve hareketlerin birbiriyle mtenasip olmasn mmkn klan da akl- selimdir. Akl- Selim, slam rfan tarafndan, slam imann teminat altna almas iin keif ve ina edilmitir. Daha kuatc ifadeyle akl- selim, slam rfan tarafndan, slamn, iman ve hayat yekununu muhafaza altnda almak, birbiriyle muvafakatini temin etmek iin ina edilmitir. * mann hareketi, derinleme istikametindedir. Sathtaki (geniliine) hareket kolaydr fakat iman geniliine doru deil derinlik istikametinde hareket eder. mann genilediinde zayflar, derinletiinde ise kuvvetlenir. Derinleme imkan olmayan imann sabitlenmesinde fayda var. Genilemeden derinlemek fevkalade zordur. mann derinlemesinin zorluunun bir sebebi de budur. Genilemeden derinlemek ancak idrak yoluyla kabildir. renme, bilgilenme, ezberleme yoluyla derinleme imkan yoktur. Bu sebeple akl iman derinletiremez. Akl- Selim ihtiyacmzn bir sebebi de budur. Akl- Selim, derin idraktir. drakte derinlemeyi mmkn klan veya derin idraki gerekletiren merkezdir. Akl ile temel farklarndan biri de budur. Akl sathta faaliyet gsterir. Akl- Selim ise hem sathta hem de derinlik istikametinde faaliyet gsterir. Akl- selim iman derinletirir, iman derinletike akl- selimi besler ve kuvvetlendirir.

BENC FARK Akl, ilim maluma tabidir lsn, Akl- Selim, malum ilme tabidir lsn esas alr. slamn varlk ve bilgi telakkisi, iki l ile veciz olarak ifade edilmitir. lim maluma tabidir ls ile malum ilme tabidir ls Akl ile akl- selim bahislerini vuzuha kavuturmann anahtar bu bahistedir. Kainatta (yaratlmlar evreninde) ilim maluma tabidir. Bilginin kayna varlktr. Varlk her ne ise o haliyle bilinmelidir. lmin maluma tabii olmas zet olarak budur. Varln farkl grntlere sahip olmas, idrak arplmalarna ve yanl bilgi retimine sebep oluyor. Varlklar arasndaki mnasebetlerin doru tespit edilememesi shhatsiz terkiplere (ve teorilere) yol ayor. slam irfan, varlk telakkisi (ontoloji) ile bilgi telakkisi (epistemoloji) bahislerinin bana ilim maluma tabidir lsn koymakla, idrak arplmalarna (yanl bilgi retimine) ve yanl terkiplere (teorilere) mani olmak ister. Varlk ile ilgili hibir bilgide ve teoride srar edilmemesini, ideolojiletirilmemesini talep eder. nk duyu organlarnn yanlma ihtimali olduu gibi aklnda yanlma ihtimali vardr. Varlk her ne ise, o eklinde anlalmaldr. Kainatta (yaratlm alemde) cari olan kaideler, Allahn katnda (yaratc kudret nezdinde) cari deildir. Mahlukatta cari olan ilim maluma tabidir ls, Allah indinde yerini malum ilme tabidir lsne brakr. nk yaratlm varlklarn yaratlmasndan nce varolan Allahn ezeli ve ebedi ilmi, yaratlm ve yaratlacak tm mahlukat muhittir. Ksaca, tm varlk yekunu, levhi mahfuzda kaytl bulunan ezeli ve ebedi ilme tabidir. Kn emrinin muhatab, levh-i mahfuzda mevcut olan ezeli ve ebedi ilimdir. O ilimde varolan ey, kn emrine muhatap olduunda vcut bulur. Bu halde kainat (yaratlm varlk yekunu) ezeli ve ebedi ilime tabii olarak yaratlm olur. Malum ilme tabidir lsnn erevesi bu olsa gerektir. Allah insana akl, tefekkr, irade ve yapabilme kudretlerini ihsan etmitir. nsana ihsan edilen bu kudret ve istidatlar Allahn ezeli ve ebedi ilmi ve yaratc kudreti ile asla kyas ve tebih kabul etmez. Bu husus tevhid bahislerindendir. Tevhidi muhafaza ve tevhidi lye riayeti ihmal etmeksizin sylemek gerekirse, insandaki kudret ve istidatlarn iinde, ilim maluma tabidir lsne uygun olan da var, malum ilme tabidir lsne uygun olan da Allahn ilmi ile insann sahip olduu ilim, Allahn yaratma kudreti ile insann yapma kudreti, mutlak olan ile izafi olan, ezeli olan ile hadis olan, ebedi olan ile fani olan, vacip olan ile mmkn olandr. Bu ereveyi amadan, tamadan, ykmadan, krmadan bu iki lnn insanda nasl vcut bulduunu bilmek, insan tahlili (insan analitii) iin elzemdir. Zaten uur (akl- selim) ile akl arasndaki fark en bariz ekilde izah eden husus bu iki ldr. * Malum ilme tabidir ls ile ilim maluma tabidir ls, azami dikkat ve ihtimam gerektirir. nk meselenin bir boyutu tevhid ile alakaldr. Dikkatsizlik ve ihtimamszlk tevhid esasnn ihlaline veya zedelenmesine sebep olabilir.

Tevhidin en fazla zedelendii bahis, insann yapabilme kudreti ile Allahn yaratma kudreti arasndaki haddin (snrn) yerinin doru anlalmamasdr. Yapabilme kudretinin st snr ile yaratma kudretinin alt snrnn bitiik (veya teet) olduu zann, bu yanl besleyen en byk idrak zafiyetidir. Oysa yapabilme kudretinin st snr ile yaratma kudretinin alt snr (yaratma kudretinin alt ve st snr ifadesi caiz midir?) arasndaki mesafe sonsuzdur. nsanlar, yapabilme kudretinin nihai ufkuna vardklarnda, yaratma kudretinin eteklerine ulam olmazlar ve asla aradaki mesafeyi katedemezler. Yapabilme kudreti, mevcut malzemeyle mahduttur. Mevcut olmayan hibir varl, mevcut olan malzemeyi (yaratlm varlklar) kullanmakszn meydana getiremez. Mevcut olmayan (mesela bu gne kadar tasavvur bile edilemeyen) bir varl, mevcut malzemeyle ina etmesi, yaratma deil, yapabilme ufkunda dolatn gsterir. Muhal-farz, insan, kainat apnda bir varlk demetini ina etse fakat bunu mevcut varlklarla yapsa, yine de yapabilme kudretinin ufku iinde kalmtr ve yaratma kudretinin (tabiri caizse) alt snrna hala sonsuz uzaklktadr. Mesela bir insan, sa eliyle gnei hamur gibi yoursa ve onu yeniden ekillendirse, sol eliyle de komu Andromeda galaksisini top haline getirip yeni bir galaksi ina etse, yine de yapabilme kudretinin snrlar iinde kalr. Bir kii bunlar yapabileceini sylese tevhidi ihlal etmi olmaz ama bir hcreyi yaratabileceini sylese tevhidi ihlal etmi olur. Kiinin bunlar yapamayacak olmasna ramen iddia etmesi, yalancln veya arlatanln gsterir ama bir atomu bile yaratabileceini sylese, yalanclk deil inkar vardr. Dier taraftan, Allahn her eyi yapabileceini sylese ama bir atomu bile yaratamayacan (haa) sylese, inkardadr. Akl ile Akl- Selim arasndaki fark ve ilim maluma tabidir ls ile malum ilme tabidir ls arasndaki fark, yaratma kudreti ile yapabilme kudreti arasndaki hudud muhafaza edilerek tetkik edilmelidir. Biz bu hududa riayet ediyoruz. Okuyucunun baka trl anlamas, kendi mesuliyetine dahildir. Tevhidin ihlal edildii eklinde anlamak, okuyucunun idrak derinlii ile ilgilidir ve mesuliyeti bize ait deildir. Tevhidin ihlal edilmesinden ise Allaha iltica ederiz, farkna varmadan ihlal etmi olursak, kastmzn o olmadn ilan ederiz. Yanl anlalmaya sebep olacak ifadelerimiz olursa, okuyucunun, yanlmz doruya tahvil etmesini arzu ederiz. * Akl ancak ilim maluma tabidir lsn takip edebilir. Elde edebilecei bilgi, maluma tabii ve onunla snrldr. Malumda grlmeyen, ondan anlalmayan, ondan karlamayan hibir bilgiye ulaamaz. Malumdan bamsz bilgi retemez. zet olarak sylemek gerekirse akl, bilgiden bilgi retemez. Bu sebeple akl, mahhas meselelerle ilgilenir, mcerred meselelere ynelemez. Akl- Selim ise ilmin maluma tabi olma lsn takip edebildii gibi, malumun ilme tabi olma lsn de takip edebilir. Malumdan bilgi retebilecei gibi, bilgiden bilgi retme istidat ve imkanna da sahiptir. Bilgiden bilgi retmek, manalara nfuz etmekle kabildir. Mcerred meselelere ynelebilme istidad, manalar ile megul olabilme imkandr. Suretlere, zarflara, ekillere ilim muamelesi yapanlar, ilim ile bilgiyi kartryorlar. lmin konusu manalar alemidir. Bilgi ise manann zarflanm (bir surete, mesela kelimeye hapsedilmi) halidir. Akl suretlere takld ve onlarla mahdut olduu iin aslnda ilimle itigal edemez. Herhangi bir alandaki bilgi ynna ilim muamelesi yapanlar kendilerini ilim adam zannediyorlar. Kitap ykl merkep ifadesi, ilme ulaamayan malumatfurular iin deil midir?

Akl- Selimin malumu ilme tabii klabilme mahareti, yapma kudretinin, imal, ina ve terkip ubeleriyledir. Herhangi bir yapma fiilini akl da gerekletirebilir. Fakat yeni bir ey imal etme, yeni bir sistem ina etme, yeni bir kvam terkip etme mahareti, yapabilme kudretinin ufkudur. Akl- Selim, elde ettii bilgi ve ilimdeki manalara nfuz ile yeni bir bilgi ve ilim imal, ina ve terkip etme imkanna sahiptir. Fikir, ilim ve sanat eserleri, akl- selimin iidir.(*) ____ (*)-Piyasaya fikir, ilim ve sanat eserleri diye sunulan misallere bakarak bu bahsi anlamaya almayn. Fikir piyasasnda akl- selimden sadr olan fikir, ilim ve sanat eseri olarak gsterilebilecek misallerin says fevkalade az. Kahir ekseriyeti akln eseridir. Akln eserlerini fikir, ilim ve sanat eseri diye sunduklar iin akl- selim anlalmaz hale geldi.

* nsan i aleminde ilim maluma tabidir ls ile malum ilme tabidir lsnn karlklar, akl ile akl- selimdir. Akln ufku mevcut ile snrldr. Varl imal edemez, hayat ina edemez. Varl ve hayat nasl bulduysa o erevede yaar. Deiiklikler yapmas mmkndr tabii ki ama temel deiiklikler yapmas beklenmez. Akln bariz hususiyeti, itimai bnyeye ve varln mevcut kompozisyonuna intibak etme maharetidir. Akl- Selimin de intibak fonksiyonu olduu dorudur ama onun bariz hususiyeti, ina etmektir. na etme, mevcudu temelden deitirme, yeni bir hayat kurma imkan ve istidad vardr. na etmenin tabiatnda ykclk var. Ykmadan ina etmek kabil deil nk hayatta boluk yok. Boluk olmad iin ina edecek alan bulmak ancak ykmakla kabildir. Bu cihetle akl- selim, kaba bir bakla anlalmaya allrsa ykclk vasfnn ar bast grlebilir. Oysa byle deildir, ykclk vasf, ina hususiyetinin mtemmimidir.(*) ___ (*)-Baz fikri cereyanlarda her eye kar kld grlr. Eer, ykclk, ina fonksiyonun mtemmim cz deilse, sadece ykcdr. Ykar ve ykt yeri de viraneye evirir. Teorik olarak ykclk doru gibi grnse de, itimai messeseleri ykanlar, yerine yeni messeseler teklif edemiyor ve ina edemiyorsa, kahrolas bir ykm gerekletiriyorlar demektir. * Akl- Selimin idrak derinlii, aklla mukayese edilemeyecek kadar engindir. lim ilerledike ve idrak derinletike varln terkip safhalarnn bidayetine yaklalmaktadr. Varlk kat kat terkip edilmitir. Her kat inildiinde bir terkip srr kefedilmekte ve yapabilme kudreti biraz daha artmaktadr. Mesela atomlar dnyasna kadar inen mikro fizik, bir elementin retilebilmesini imkan alanna tamtr. Bir elementten baka bir element elde edebilme imkanna ulamak, varln ina ve terkip srelerini daha derinden idrak etmek ve yapabilme kudretinin ufkunu geniletmektir. lmin gelimesi ile paralel olarak yapabilme kudretinin ufkunun srekli genilemesi, yaratma kudretinin

snrna ulalaca vehmini besliyor. Bu vehmin girdabna kaplmakszn, ilmin gelimesi, idrakin derinlemesi ve yapabilme ufkunun geniletilmesi, sakncal deil aksine lzumludur. Bu gn mspet ilimlerin (pozitif bilimlerin) yapabildii ve tahsilsiz insanlara bile normal gelen baz iler, be-alt asr nce o dnemde yaayan insanlara gsterilseydi, o ilere yaratma diyebilirlerdi. Zaten bu sebeple ilim ve istidat bakmndan zamannn ilerisinde olan baz insanlara ilah muamelesi yapmlardr. Oysa slam tarihinde bu tr hadiseler yoktur. nk akl- selim, slam tarihinin her dneminde yaratma kudreti ile yapabilme kudreti arasndaki snr fevkalade shhatli ekilde idrak etmitir. * Akl- Selim, manaya, bazen suret vastasyla bazen de surete ihtiya duymakszn ulaabilir. Suretsiz ulaabilme imkan, ruha yaklama mesafesi ile ilgilidir. Ruhtaki mahfuz bilgi, kelimesiz bilgidir, yani mana bilgisidir. Akl- Selim, ruha ne kadar yaklaabilmise o nispette manaya nfuz etmitir. Ruhtaki kelimesiz bilgiye ulaabilen akl- selim, Kuran- Kerim ve Hadis-i eriflerdeki manaya da nfuz istidad kazanm olur. Manaya saf haliyle ulaabilmek, yeni manalar kefetme ve onlarn suretlerini ina etme imkandr. na ameliyesinin ufku de zaten saf manay kefederek onun hayattaki (zaman-mekan koordinatndaki) suretini meydana getirmektir. Mana ilmi varlk ilmi deildir. Varlk, manaya baldr. Dorudan mana ilmi ile megul olmak, malumu ilme tabii klmaktr. Akl- Selim, manaya ne kadar nfuz edebilirse, o nispette ina faaliyetini gerekletirebilir. Her akl- selimin hacmi ve derinlii farkl olabilecei iin, ina faaliyetinin farkl seviyelerde gereklemesi muhtemeldir. Tarihteki misalleri de byledir.

ALTINCI FARK Akl- Selim, bilgide, malum, mphem, mehul tasnifini yapabilmi, malumu anlam, mphemi anlamaya alm ve mehule (gayba) teslim olmutur. Akl- Selim, malumun, ncelikle renilmesi sonra anlalmas gerektiini bilir. Malum alann bilgi bahsi olduunu, o alanda bilmenin anlamaktan nce olduunu, renmenin anlamaya mukaddem bulunduunu fark etmitir. Mphem alann bilgisi azdr bu sebeple bilmek ncelikli fakat anlamak nemlidir. Malum alan, bilgi bahsi ise mphem alan, fikir bahsidir. Mphem alana girebilmek ve orada megul olabilmek, idrak etmekle kabildir. Derin idrak sahibi olmayanlarn alan, malum alan ile snrldr. Malum alanda durmal, haddini bilmeli, renmeli ve yaamaldr. Mphem alan akl- selimin faaliyet alandr, akln deil Mehul alan ise hem akla hem de akl- selime kapaldr. Kapal olan mehul alan tabii ki mutlak mehul alandr. * Mutlak malum alan, malum alan, mphem alan, mehul alan, mutlak mehul alan eklinde tasnif yapmak daha shhatlidir. Mutlak malum alan, tereddtten azadedir. Bilgiler zerinde tartma yoktur. Malum alan, mehulden kurtarlm fakat tereddtten azade klnamamtr. Mphem alan, malum ile mehuln arasndaki blgedir. lmi de mevcut cehli de lim ile cehlin birbirinden tefrik edilemedii alandr. Mehul alan, bilinmez fakat bilinmesi imkan dahilindedir. Mutlak mehul, bilinmemitir ve bilinemeyecektir, anlalmamtr ve anlalamayacaktr. Bu dnyada mutlak gaiptir. * Atein yakmas mutlak malumdur. zahnn farkllklar gstermesi, neticeyi deitirmez. Atee dayankl cisimler yaplmas bu bilgiyi nakzetmez. Bilginin izafi olmas, bilinme hususiyetini deitirmez. Fakat mutlak malum bilgi, mutlak bilgi deildir. Bilinmesi hususunda tereddt olmamas bakadr, bilginin mutlakl bakadr. Bilginin doruluunun mutlak olmas ile bilinmesinin mutlak olmas birbirine kartrlmamaldr. Mutlak malum alandaki bilgilerin kahir ekseriyeti renilebilir bilgidir. renilebilir, kullanlabilir ve tatbik edilebilir. Umumiyetle kullanlabilmesi iin renmenin kafi olduu alandr. drak etmeden kullanlamayacak bilgilerin bulunmas mmkndr ama istisna saylacak kadar azdr. Mutlak malum alan akla kafidir. Akl bu alandan dar kmaz, kmak istemez, kamaz. Akl bu alandan kmaya zorlayan istidatlar (hususen yksek zeka) yoksa akl buraya mahkumdur. Halkn kahir ekseriyeti hayat bu alanda yaar. Akln bariz hususiyetlerinden biri, yapabilmek iin anlamasnn art olmamasdr. Akl, sadece renerek yapabilme imkann elde eder.(*) Akln bu zelliinin cari olduu alan burasdr ve buras ile snrldr.

___ (*)-Akln anlamadan sadece renerek yapabilme imkanna sahip olmas, insana sunulan en byk ltuflardan biridir. Yapmak iin anlamak art olsayd, insanlarn yzde doksan dokuzu yemek bile yiyemezdi.

Mutlak malum alanda zekaya ihtiya duyulmaz. nsan, bu alanda yaanan hayat ile iktifa ederse, zekaya ihtiya duymaz. Eer zeka, akl bu alandan dar kmaya zorlayacak seviyede deilse, insan bu alandan darya zaten kamaz. Mutlak malum alanda hapis kalan akl hibir retim yapamaz. Sadece verilen emirleri ve grevleri yapar. Akl- Selim, bu akl iin hayalden te bir menzildir. Gelimi ve glenmi bir akl zelliini bile kazanamaz. * Malum alandaki bilgilerin malum boyutu galip, mehul boyutu ise azdr. renilebilir bilgilerdir. Kullanlmas, ounlukla renmeye bazen de anlamaya baldr. Malum alan, bilginin ok fikrin az olduu alandr. Malumu ok mehul az olan bilgi idrak faaliyetini tetiklemez (tahrik etmez). Bu nokta calib-i dikkattir. Bilgide (veya konuda, varlkta) bilinebilirlik hususiyeti arttka idrak ihtiyac azalmakta, bilinemezlik hususiyeti arttka idrak ihtiyac glenmektedir. Bunun nemli sebeplerinden birisi, insan zihninin ataletidir. drak etmek zor ve zahmetli, renmek ise kolaydr. renilebilir (bilinebilir) olan konu, insan, zahmetli ve zor olan idrak faaliyetinden uzaklatryor. Ataletin bir eidi de, kolay olana meyletmektir.(*) ___ (*)-Kolay ile zor arasnda tercih yapmak gerektiinde kolay olana meyletmek tabiidir. Kolay olana meyletmek, atalet deil, aklllktr. Fakat zor ve zahmetli yolun lzumlu olmasna ramen kolay olana meyletmek, atalettir. drak ise her zaman lzumludur.

Malum alanda akl, renerek yapma imkanna sahiptir ama biraz da anlamas gerekir. Fakat akln bu alanda da renerek yapma iini gerekletirdii grlr. Bunun sebebi, akln malum alandaki bilgileri, mutlak malum alandaki bilgiler gibi kabul etmesidir. Malum alandaki bilgilere, mutlak malum muamelesi yapar. Bu sebeple de youn ekilde yanla der. Akl, malum alan ile mutlak malum alan arasndaki snr fark etmez. Farkna bile varmad snr srekli ihlal eder. Akl umumiyetle anlamak ile renmeyi birbirine kartrr. renmeyi anlamak zannettii her konuda, renmenin kafi olduunu zanneder. Malum alandaki nispeten anlama ihtiyac akl tarafndan fark edilmez. Mutlak malum alan ile malum alan arasndaki snr, akl gznn grme istidadnn (ufkunun) dnda kalr. ki alan ayn alan gibi kabul eder ve ona mutlak malum alan muamelesi yapar. *

Mphem alan, malum ile mehul arasnda bulunur. Malumu az, mehul ok olan alandr. Malumu az olduu iin renme faaliyeti snrl, mehul ok olduu iin idrak faaliyeti zaruridir. Hibir varlk veya vaka, bilgi veya bahis mehul alandan malum alana geemez. Mehul alandan mphem alana geer, orada uzun bir mddet megul olunur ve ondan sonra malum alana geer (geebilirse).(*) ___ (*)-Mehul alandan malum alana dorudan geen bilgi sadece Allahn ve Resullerinin (ve Nebilerinin) beyanlardr.

Mphem alan, ilmin itigal ve inkiaf ettii alandr. lim gelimesini bu alanda srdrr, sahasn bu alanda geniletir, ufkunu bu alanda derinletirir. Mphem alan, mehul ile malumun temas halinde olduu yerdir. Mehul ile malumun temas halinde olmas, idrak ve tahkiki burada younlatrr. Mphem alan, keif alan olduu iin zekann (zellikle de yksek zekann) en fazla yneldii alandr. Yksek zeka ve dehalar aramak isteyenler iin bu alan ak adrestir. Mphem alan ile mehul alan yksek zekalar iin mknats gibidir. Kendileri bu iki alanda megul olmak istemeseler de, mknatsn cazibesinden kurtulamazlar. lmin bu alanda gelimesinin en nemli sebebi, yksek zekay en fazla istihdam eden alan olmasdr. Yksek zekann bu alan tarafndan cezp edilmesi, akl- selim sahibi olsun veya olmasn her insan iin geerlidir. Akl- Selimini ina edememi yksek zekalar iin bu iki alann cazibesi, sarho edicidir. Akl- Selim sahibi olmayan yksek zekalarn delilik alametleri tamas bu iki alann ar ekim gcndendir. Deha bile olsa akl- selim sahibi olan insan, muvazenesini kurmutur. Bu sebeple bat tarihinde dehalar ve yksek zekalarn hepsi delilik snrnda gezinirler, ounluu ise biraz delidir. Aslnda bu iki alann cezbesine kaplm ve delirmitir. slam tarihindeki dehalar ise akl- selimi kuanabildikleri iin (aksi misaller de istisna olarak mevcut) muvazenelerini kaybetmemiler ve delilik alametleri gstermemilerdir. mam- Azam hazretleri tarihin sayl dehalarndan biridir ama brakn delilik alametlerini, hayatnda kk taknlklar bile yoktur. Akl- Selimin en youn faaliyet gsterdii alan burasdr. nceki alanlar akln at oynatabildii konular ihtiva ettii iin, akl- selimin fazla dikkatini ekmez. Akl- Selim, zekann keif istidadn da kulland iin, kefe ak olan mphem alan tecesssn harekete geirir. Akl- Selim, zekay zapt edebilen, ona, faaliyetleri iin istikamet tayin eden ve mecra aan bir merkez olduu iin birlikte faaliyet gsterebilirler. Akl- Selim meydana gelmek iin zaten yksek zekaya ihtiya duyar. Dolaysyla yksek zeka ile rahat bir ekilde alr. Akl- Selim olumam insanlardaki akl, zekay zapt altna alamad iin bu insanlarn yksek zekas, delilik alametleri gsterir. Delilik alametlerinin bir tr de, akln, zekann peine taklmas ve srklenmesidir. Akl- Selim olmayan insanlardaki yksek zekay zapt edecek baka bir merkez de olmadndan dolay o kiilerde delilik alametleri ska grlr.

Akl- Selimin yksek zeka ile mtenasip ekilde alabilmesi, bu iki alanda fevkalade faydal neticeler verir. Zekann keif mahareti ile akl- selimin idrak kudreti birletiinde harikulade verimler elde edilir. Yksek zekann keiflerini akl- selim yourur szer ve terkip eder. Gelimeyi bir nizam erevesinde ayn istikamet zerinde gerekletirir. Batl filozof ve bilim adamlarnda akl- selim olmad iin, onlar yksek zekalarnn peinde srnmekte ve savrulmaktadr. Bu sebeple gelimeler istikametsiz, erevesiz, maksatszdr. Oysa slam tarihinde meydana gelen fikri ve ilmi gelimeler, nizami bir erevede, muayyen bir istikamettedir. nk Mslman fikir ve ilim adamlar akl- selime sahiptir. Batdaki her deha, zekasnn peinde srklenmekten kendini kurtaramam, dehasnn keskin idraki ile kendinde vehmettii muhayyel uluhiyet mevkiine oturmutur. Byle bir vehmin peinde byle bir mevkie oturan adam, mthi ykcdr nk kendinden baka hibir kymet kayna ve kendi rettiklerinden baka hibir kymet kabul etmez. Bu sebeple de kendinden ncekileri ve dndakileri reddederek ie balar ve onlar tekzip iin hayatn harcar. Oysa akl- selim, kendinden nceki byk adamlar kabul eder ve onlarn rettikleri kymetleri tanr ve kendi retimlerini onlarn zerine bina eder. Bundan dolay slam irfan tektir. Mezheplerin okluuna ramen slam irfan tektir, tarikatlarn okluuna ramen tektir. nk bu okluklarn her biri dierini tekzip etmez. Gnmz Mslmanlar, akl- selimden uzaklat iin (ve baka sebeplerle) felsefi gelenek olan, her filozofun dierlerini tekzip etmesi metodunu kanksadklar grlyor. slam irfannn marifetle ina ettii kesrette vahdeti imha ediyorlar. * Mehul alan, bilinmeyen fakat bilinebilir olandr. Kefe aktr. Fikir ve ilmin maksad mehuln kefidir. Mehul alan ile ilgili yanl bir anlay var. Mehul alan gaiptir. Gaibin bilinmeyecei hususundaki hkm yanl anlalmaktadr. Bilinmiyor olmas, bilinmeyecei manasna gelmez. Bilinmeyenin, hibir zaman bilinemeyeceini kabul etmek, ilmi ve ruh ile akl inkar etmektir. Akla ihtiya duymamaktr. Mehuln gaiplii, kefedilene kadardr. Kefedilene kadar bilinemez. Bilinmezlik, kefin nn kapatacak ekilde anlalrsa, ilim olduu yerde donar kalr ve akl da ileriye doru hareket edemez, mevcut ile iktifa etmek zorunda kalr. Fakat gayrimslimler aratrmaya ve kefetmeye devam eder ve bilimde fersahlarca mesafe kateder. Bir mddet sonra Mslmanlar dnyann ve hayatn asrlarca gerisinde kalr. Bu gn olduu gibi Akl- Selimin en mhim hususiyeti, imkansz ile mmkn arasndaki snr, doruya en yakn ekilde anlamasdr. Bu snrn tam olarak tespiti fevkalade zordur. nk ilim ilerledike mmkn olann alan genilemektedir. Marifet, bu snr, ilmin pei sra giderek tespit etmek deil, batan tespit edebilmektir. Dolaysyla ilmin de nereye kadar gidebileceini tespit etmektir. Mmkn ile muhal arasndaki snr, yanl tespit edildiinde ilmi, ya erken durdururuz veya imkansz snrn gemeye alr, srekli patinaj yaptrrz. Mmkn alan, mehul, mphem ve malum alanlar ihtiva eder. mkansz (muhal) alan, mutlak mehul alandr. mkansz alann kefi kabil deildir. Mmkn alan, kefe aktr. Mmkn alann

tamamnn ne zamana kadar kefedilebilecei bahsi ayrdr. Hakikaten bu gn iin bir ey imkansz olabilir fakat durum, o eyin gerekte imkansz olduuna deil, bu gnn seviyesinde imkansz olduuna alamettir. Bu gn imkansz olan eyi, mutlak mehul alana tamak ve her zaman imkansz olduuna hkmetmek, akl ve idrak zafiyetidir. * Mehul alan mmkn alanda, mutlak mehul alan ise imkansz alandadr. Mmkn ile imkansz arasndaki snr tespit etmek, iki mehul alan arasndaki snr anlamay gerektiriyor. Konunun tabiat, meseleyi fevkalade zorlatryor. Mehul olan zaten anlalmamtr ki, snr belirlenebilsin. Anlalm olduunda (tabii ki kefedilmi olduunda) snr zaten belli hale geldii iin bu ihtiya ortadan kalkyor. Snrn belirlenmesi ihtiyac, mehul olduu durumdadr. Ama mehul olduu durumda da snr belirleyebilme imkan bulunmuyor. Bu, derin bir paradokstur. Bu hususta nemli yanllar yaplmas ve ciddi savrulmalar yaanmas bouna deil. nsann alarak elde edecei bilgiler bu paradoksu aamaz. Akln zerinde bir bilgi kayna lazm Mslmanlarn muhatap olduklar ihsann bykl burada da ortaya kyor. Vahiy Akln stnde bulunan ve tesinden gelen bilgi Akl aadan yukarya doru anlamaya balar. Sfrdan balayarak ileriye doru akar. Akl, yksekten aaya doru anlayamaz. Biri anlamayan akl, ikiyi ve daha sonraki rakamlar anlamaz. Akl altyapsn oluturmad bilgiyi anlamaz. Tahlil ve terkibini yapamad, unsurlarn ayr ayr ve birlikte gremedii, kemiyet ve keyfiyetine vakf olamad bilgiyi ve varl anlamaz. Kuran- Kerimdeki bilgiler, vahiy olduu iin, akln alarak ulat, altyapsn oluturarak muhatap olduu bilgiler deil. Vahiyde insanlarn bildii konulardan da bahsediliyor olmas, Kuran- Kerimin akl ile ayn seviyede bilgiler ihtiva ettii vehmine sebep oluyor. Tabii ki vahiy hayattan kopuk bir metin deil. Varlk, insan ve hayat iin inmitir. Bu sebeple bilinebilir ve anlalabilir bilgiler olduu dorudur. Fakat kaynak olarak akln sonsuz stnde ve tesinde bulunduu iin, akln onu anlamas fevkalade zordur, tamamen anlamas ise mmkn deil Akln en derin nfuz ettii bilgi, kendi rettii bilgidir. Kendi mamul olduu iin bu tr bilgilere nfuzu, hibir bilgide gereklemez. Vahiy ise insan aklnn rettii bilgi deildir. yleyse akln vahiye muhatap olmasnda hususi usuller gerekir. Akln rettii bilgiler ile akln retmedii bilgiler arasnda tasnif yaplmaz ve her ikisi iin ayr usuller gelitirilmezse, akl, beeri bilgiler (akln rettii bilgiler) ile nakli bilgileri (vahiy ve hadisi) ayn seviyeye koyar ve ayn ekilde muamele eder. Akli bilgiler ile nakli bilgilerin ayn muameleye tabii tutulmas, nakli bilgileri (haa) lzumsuz hale getirir. Kuran- Kerim ile Hadis-i erifler, bilginin ufkudur. nsan denilen varlk trnn kyamete kadar ulaabilecei bilgi yekunu, nakli bilgilerin tamam olamayacaktr. Byle bir ufuk ve hacme sahip bilgilere, akli bilgi muamelesi yaplmas, ancak mteriklerin zihni evreninde mmkndr. nsan, hayatta ve varlkta karl olmayan bilgiyi anlamaz. Kuran- Kerim ve Hadis-i eriflerin mana hacmi, tm zaman kuatm durumdadr. Tm zamanlarn varlk ekillenmelerine ve hayat gerekliklerine hitap etmek, belli bir zaman dilimindeki hayat ve varlk karlklarndan misilsiz

daha byk bir hacme sahip olmaktr. Dolaysyla iinde yaanlan zaman dilimindeki varlk ve hayat gereklemeleri, vahyin ihtiva ettii mana yekununun ancak kk bir ksmna karlk gelir. Peki, mana yekununun geri kalan ne olacak? Mana yekununun dier ksmna nfuz etmek ve varlkta ve hayatta onlar gerekletirmek, zamann nnde gitmektir. Zaten soru, bunun nasl yaplacadr? nk hali hazrda mevcut olan hayat ve varlk gereklikleri, vahyin o manalarnn zuhuruna imkan verecek noktada deildir. Akl, varlkta ve hayatta karln bulamad bilgiyi anlamayacana gre ciddi bir paradoks ile kar karya deil miyiz? Evet Fakat bu paradoks, akln paradoksudur. Meselede zaten akln snrnn ne olduudur. Vahyin anlalmas iin varlk ve hayattaki gelimeleri beklemek, onu anlamak deil, hayatn peinde srklenmektir. Aslolan, vahyi anlayarak, onu hayatta ve varlkta gerekletirmektir. Vahyi hayatta gerekletirmek iin, onu zamann nnde anlamak gerekir. Hayatta ve varlkta karlklar zuhur etmeden anlayp, bizzat onun hayatn ina etmek Akl, vahyin hayatta ve varlkta zuhur etmi manalarn anlama iktidarna nispeten sahiptir ama hayatta ve varlkta zuhur etmemi, zuhurunu bekleyen manalarn anlama iktidarnda deildir. Hlbuki zuhur etmemi manalar anlamak gerekir ki, o manalarn hayat ina edilsin. slam irfan, akln bu paradoksundan kmak iin, akl- selimi ina etmitir. * Mehul alan, mspet bilimlerden slami ilimlere kadar her disiplinin kefine aktr. Mslmanlar bir taraftan varlk, insan ve hayat ile ilgili keif faaliyetlerini srdrecek dier taraftan vahyin ihtiva ettii manalar kefedecektir. Varlk, insan ve hayat ile ilgili keif faaliyetlerini nispeten de olsa akl gerekletirebiliyor. Bizim iin mhim ve mukaddem olan vahiydeki manalarn kefi ve hayatta gerekletirilmesidir. Mehul alana gayb muamelesi yapanlara rastlanyor. Bu anlay, ilmi ve ilerlemeyi durdurmak iin kt formle edilmi bir manevra gibi geliyor. Gaibi, Allahtan baka kimse bilemez lsn bu alanda kullanmak, ya derin bir idraksizlik veya sylemek istemediimiz baka bir manaya gelir. lim bizatihi mehuln kefidir. Mehule gayb muamelesi yapmak, ilmi olduu yere iviler. Kaba bir aklla bakldnda byle grnd anlalyor, bu sebeple zaten akl- selim arttr. Ki, meseleler sathndan anlalmasn. Mslmanlar batnn bilim anlayna taklmadan ama onu da kullanarak, hem mspet bilimlerde alacaklar hem de vahyin manasna nfuz etmeye alacaklar. ki koldan alma yapmak ve elde edilen neticeleri (verimleri) birbiriyle tenakuz tekil etmeyecek bir ereve oluturmak gerekir. Batnn pozitif bilimlerdeki ilerlemesi dikkate alndnda, slamn hem hayatla hem de mevcut mspet bilimlerle arasndaki mesafe ciddi ekilde ald. Hem mspet bilimlerde hem de slami ilimlerde yaplacak almalarn harmanlanmas, yksek bir terkip mahareti gerektiriyor. Terkibin merkezi vahiy, muhiti ise mspet bilimler olmak zere bir terkip kvamna ihtiyacmz var. Mslmanlarn, mspet bilimlerdeki keiflerin neticelerini deerlendirirken, pozitivist, rasyonalist ve hatta materyalist anlaylara savrulduu grlyor. Zihni savrulmann farknda olmamalar ise hzn verici Bat kaynakl pozitif bilimlerin verilerini deerlendirmek s idraklerin

ve kk akllarn harc deil. Aradaki mesafeyi kapatacak ve pozitif bilimlerin verilerini slama nispetle izah edebilecek olan gelimi bir akl- selimdir. * Mutlak mehul, bilinmeyen ve asla bilinemeyecek olandr. Allahn zat, mutlak mehuldr. Allahn zat dnda mutlak mehul olan bahis var mdr? Bilmiyoruz, bilmiyorum. Mutlak mehul alan, akl, zeka, akl- selim veya baka herhangi bir idrak merkezi tarafndan anlalamaz. Anlalmasnn imkansz olduu hususunda tereddt olmayan bu alana hibir idrak merkezi giremez. Mslman veya gayrimslim olmas fark etmeksizin hibir insan bu alann snrna bile yaklaamaz. Gayrimslim birinin akl bu alana girmek isteyebilir. Hatta yanl anlaylara savrulmu Mslman birinin akl da bu alana girmek isteyebilir. Veya zekann hain ve kuralsz yaps, bu alana girmek iin rpnabilir. nsandaki tecesss, nefsin ve eytann tahriki ile bu alana ynelmek isteyebilir. Bu ihtimallerden biri veya birka varit olursa ne olur? Herhangi bir insan bu alana girmek isterse (Mslim veya gayrimslim), yeryzndeki gelmi gemi en byk deha da dahil olmak zere, insan tabiatnn snrlar zerinde bir hedefe ynelmi olur. ncelikle insan tabiatnn snrn bilmeyen ve anlamayana insan denir mi sorusunu cevaplamaldr. yle ya da byle teebbs ettiinde ne olur? Bu sorunun cevab nemli Akl (nk akl- selim buna teebbs etmez), mutlak mehul alana, adyla sylemek gerekirse, Allahn zat bahsine girerse, kendine bir tanr tasavvur etmeye balar. Allahn zatn bilmesi ve anlamas mmkn olmad iin, o bahse girdiinde, Allahn zat ile ilgili hibir ey sylemi olmaz. Sadece vehimlerini, zanlarn ve hezeyanlarn bir araya getirir ve bir tanr tasavvuru ina etmeye balar. Allahn zat hakknda bir beyan olmad iin, anlamak bir tarafa dnebilmek hatta tasavvur dahi edebilmek kabil deildir. mkanszlk snrnn zirvesi olduu iin (tabii baka hikmetleri de var) yasaklanmtr. Allahn zat hakknda dnmek, tasavvur etmek, tecessste bulunmak yasaklanmtr ama bu yasak dier yasaklardan farkldr. Mesela iki imek, faizli ilem yapmak gibi yasaklardan ok farkldr. ki ve faiz gibi yasaklar, fiilen mmkn olan, fkhi manada yasak olan ilerdir. Yani pratikte yaplmas mmkn olan fakat mmkn olan bu i yasakland iin yaplmamas gereken eittendir. Oysa Allahn zatn aratrmak, dnmek, bilmek, anlamak imkanszdr. Buradaki yasak, imkansz olann yasaklanmasdr. mkansz olan yasaklanr m? Akl, imkansz olan yasaklamay lzumsuz grr. Zaten yaplamayaca iin yasaklamann gereini anlamaz. Oysa mutlak mehul alann yasaklanmas, slamn esas ile alakal bir konudur. Tevhidi muhafaza etmek ve irke mani olmak mkansz olan yapmaya alan akl, imkansz yapamaz fakat illa bir ey yapmakta srar ederse, konuyu imkan alanna tar ve orada anlamaya alr. Allahn zatn bilmek ve anlamak istediinde, o bahsi imkan alanna yani yaratlmlar alemine tar. mkan alanna tanan konu hakknda gerekletirilen zihni faaliyet, bir tanr tasavvuru oluturur. Allahtan baka her ilah tasavvuru, irktir. Allahn zatn dnmek ve anlamak imkansz olduu iin o konuda sylenecek her

ey bir ilah tasavvurudur, irktir. O olmayan bir eye O muamelesi yaplrsa, irktir. Onun zatna ait sylenebilecek hibir ey olmadna gre zat ile ilgili sylenecek her ey ilah tasavvurudur. Mslmanlar ilah tasavvurunda bulunmazlar. Hristiyanlar Allahn zat ile ilgili yasaa riayet etmedikleri iin tevhidden saptlar. lah tasavvurlarna giritiler. Ateistler Hristiyanlarn ilah tasavvurlarna baktlar ve insan aklnn ulaabilecei bir seviyede olduunu grdler. Akln ulaabilecei seviyede ilah tasavvuru yaptnzda daha akll birileri kar ve der ki, tanr sizi deil, siz tanry yarattnz. Akln tasavvur snrlar iinde bulunduu belli olan Hristiyan ve Yahudi tanrlar, ateistlerin tehisinin ana kayna ve dayanadr. Ki ateistler ve Marksistler bu hususta doru bir tehiste bulunmulardr. Hakikaten Avrupadaki tanr tasavvuru, insan aklnn retebilecei bir profildir. Avrupadaki akli tanr tasavvuruna kar kan ateistler, Hristiyan ve Yahudilerden daha fazla tevhide yakndrlar. Zira onlar, insanlarn tasavvur ettikleri tanrlarn olmadn sylyorlar ki dorudur. Ateistler, Hristiyan ve Yahudilerden daha yksek bir akl sahibidirler. nk Hristiyan ve Yahudilerin tasavvur ettikleri tanrnn olmayacan, olamayacan biliyorlar. Akl- Selim, mutlak mehul alana ynelmez. Akl snrlarn bilemedii iin o alana da ynelmekten imtina etmez. Mminin akln zapt altnda tutan ya imandr veya akl- selimi Akl- Selimini ina edememi, iman da zayfsa, o mmini Allah muhafaza etsin. Mminin akl- selime en fazla ihtiya duyduu konu, tevhiddir. Mmini irkten muhafaza edecek ve tevhid zere tutacak olan shhatli idrak merkezi akl- selimdir. Akl iin irkten korunmann en nemli yolu, haddini bilmektir. Akl- Selim ncelikle haddini bilen akldr. * Akl her alanda gezinir. yle ki akln, mutlak mehule bile yneldii bilinir. Akln snrlar, iman, derinlik ve idrak kudreti cihetiyledir, ilgi cihetiyle deil Akln bu zellii (snr tanmazl) korkutucudur. man akl zapt altna almam veya alamamsa akl kendine snr koymaz, duraca yeri bilmez. lgilenmek iin anlama artn kabul etmez. Derinleebilme istidad ve idrak kudreti, alaka snr oluturmaz. Her konu ile ilgilenebilir ama her konuyu anlamaz. Anlamyor olmak snr koymasn gerektirmez mi? Gerektirir fakat akl anlamadn kabule yanamaz. Anlamadn anlamak, anladn anlamak (idraki idrak) ile kabildir. Akl, idraki idrak edemez. Bu hususiyet akl- selime aittir. Akl ile ilgili en korkutucu nokta, anlamadn anlamamasdr. Anlamadn anlamayan akl, nerde durmas gerektiini bilmez. man zapt altna almad takdirde, Allahn zatn (mutlak mehul) bile dnmekten imtina etmez. Akl- Selime en fazla ihtiya duyduumuz konu, anladn anlamak, anlamadn anlamak ve snrlarn bilmektir. Anladn anlamayan, anlamadn anlamayan ve snrlarn bilmeyen akln iman muhafaza etmesi de mmkn deil. Anlamadn anlamayan akl, bir konuyu anlayamayacan da anlamaz. drak snrlarn bilmez, neleri ne kadar anlayp, neleri ve ne kadar anlamayacan fark etmez. Bir bahis ne kadar derin

ve girift olursa olsun, renmek mmkndr. Zor olan idrak etmektir. Akl renebildii mddete o konunun peine gider. renme snr olmad iin de kendine bir snr izmez. renme ile anlama arasndaki fark idrak edemeyen akln nne herhangi bir snr koymak mmkn olmaz. Ne kendini snrlar ne de bakalarnn koyduu snra riayet eder. * Akln anlamadn anlamamasnn en byk problemi, mutlak malum alan ile malum alandan dar kamamasna ramen baka alanlarda da dolamasdr. Bu nasl olur? Akl, derinlik boyutuyla (yani idrak marifetiyle) bu iki alandan dar kamaz. nk dier alanlar, idrak mahareti ve kudretini ilzam eder. Fakat akl, anlamadn anlamad iin dier alanlarda gezinmemesi gerektiini bilmez ve o alanlardaki meseleleri anlayamayacan fark etmez. Byle olunca, dier alanlar malum alanlardaki konular gibi ele alr ve megul olur. Baka bir ifadeyle, anlamayaca alanlardaki (mesela mphem veya mehul alanlardaki) meseleleri de malum alanlardaki mesele gibi kabul ederek oralarda dolar. Vahamet de tam bu noktada ortaya kar. Mphem alandaki idrak younluu ve derinlii kendinde olmaynca o alandaki meseleleri de malum alanlardaki meseleler gibi renerek kullanabileceini zanneder. Hezeyann ortaya k mekanizmas (veya sreci) budur. Anlalmas art olan meseleler zerinde sadece renmekle tasarruf edebileceini vehmeden akl, bakalarnn o konularda fikir beyan etmesine de bakarak, lsz ve nispetsiz ekilde konumaya balar. ok da basit gerekeleri ve izahlar vardr. Akl herkeste var, akl her eyi anlar, akl anlamayacaksa ne anlayacak, akl anlamayacaksa Kuran- Kerim neden akla hitabetti gibi gerekelerden hareketle tam bir saltanat srer. Fakat bu saltanat, ilim ve irfann saltanat deil, hezeyann saltanatdr. Her insann ayn seviyede ve apta anlayacana dair yaygn yanl, akl iin bulunmaz bir frsattr ve akl- selim sahibi olmayan insanlarda bu gerekenin kabul grd vakadr. * Akln hacmi (derinlii ve ufku) kldke anladn zannettii alan geniliyor. nk anlamak ile renmek arasndaki snr tamamen grnmez hale geliyor. Akl biraz da olsa anlad (seviyesi ykseldii) zaman, anlamann ne olduunu fark ediyor ve anlamad konularn olabilecei ihtimaline daha fazla yer ayor. Zaten idrak derinlii arttka akl- selim ihtiyac ortaya kyor ve ona doru bir hareket balyor. renmek ile anlamak arasndaki snrn tamamen grnmez olduu seviyesizliklerde akl, kendini, alabildiine hr hissediyor. Akln hrriyetinin iki art vardr. Biri iman etmemek dieri ise seviyesiz olmak Bu iki art gerekletiinde akl hibir snrda tutmak kabil olmaz. slam tarihindeki byk ilim ve irfan sahibi insanlarn hibiri, akln hrriyetinin snrsz olduunu sylememitir. Bu durum bat felsefe geleneinde de baka ekilde ifade edilmektedir. Netice olarak dnyann hibir tefekkr gelenei, akl mutlak hr kabul etmemitir. Akla snrsz hrriyetten bahsedenlerin tamam, dk zeka, kk akl ve imansz bir kalp sahibi olanlardr. Kuran- Kerimi aklla anladn ve anlayabileceini syleyenlerin tamam, hayatlarnda hibir ilim tahsil etmemi olanlardr. Hususiyetle hibir slami ilim tahsil etmeyen kk akllar bu iddiay ok cretkar ekilde dillendirmektedirler. Oysa az ok bir slami ilim tahsil edenler, meselenin

ne kadar derin olduunu fark ediyorlar ve akln bu ykn altndan kalkamayacana kanaat getiriyorlar. Hi deilse akl- selimin lzumunu fark etmeye balyorlar. * slam genilik, iman derinlik boyutudur. slam renilerek nispeten yaanabilir fakat iman idrak edilmeyince mesafe almaz, derinlemez. Bilgi (renmek) nemlidir ama asl olan derinlemek yani idrak etmektir. Akl slam renebilir ama akl- selim onu idrak eder. Akl iman muhafaza edemez, iman akl snrlandrarak kendini muhafazaya alr. Eer iman eden kii de akl snrsz bir hrriyete sahip olduuna kanaat getirir ve yle davranrsa iman muhafaza imkan kalmaz. Akl- Selim ise iman muhafaza eder ve derinletirir. Bu cihetten bakldnda akl- selim bahsi, ayn zamanda iman bahsidir. man etmi akln snrsz hrriyeti, her konuyu idrak edebileceini zannetmesidir. man ettii iin zaten geniliine bir snrsz hrriyetten bahsetmek kabil deil. Geniliine hrriyet, slamn oluturduu erevedir. O erevenin dna kan akl, aka slamn dna km demektir. Bu husus sarih olduu iin bahis ddr. Tehlikeli olan, hrriyetin derinlii istikametidir. Bu da akln her konuyu anlayaca vehmidir. Hibir Mslman aklnn snrsz hrriyete sahip olduunu sylemez ama akln her konuyu anladn syledii anda aslnda snrsz hrriyete sahip olduunu iddia etmi olur. Bu iddiay da zaten akl- selime sahip olmayanlar sylerler. * Akln snrn tespit edebilmek, etin bir bahistir. ncelikle her insann (ve Mslmann) akl kendine hastr. ls, erevesi, bnyesi muayyen olan akl, akl- selimdir. Akl, her insanda farkl bir bnyeye, ereveye, zemine, llere, ufka ve derinlie sahiptir. Dolaysyla akl iin sabit bir snr tayin etmek mmkn olmamaktadr. Problemin en ciddi boyutu burasdr. Akla sabit bir snr tayin etmek, baz insanlarn akllarndan kafi derecede faydalanmay engeller. Zira snrn daha derinlerindeki baz konular anlama kudretinde olan akllar bulunabilir. Bu ihtimalde akldan faydalanlamam olur. O akln sahibi ise o snrn yanl olduunu anlar. Snrn savunulmas imkanszlat gibi muhafazas da zorlar. Dier taraftan, sabit snr baz akllar iin ok derinlerde kalr, oralara kadar ulaamayacak akllarn bulunmas imkan dahilindedir. Bu ihtimalde ise akl, anlamad konulara girer. Snr amadn bildii iin de rahat hareket eder ve anlamad konularda itihatlar retmeye balar. Bu netice daha vahimdir. Hulasa edersek, akla snr tayininin zorluunun esas sebebi, her insandaki akln farkl aplarda ve derinliklerde olmasdr. yleyse akln snr her ferd iin farkldr. Fakat her ferd iin farkl olan snr tespit etmek kabil olmaz. yleyse yaplmas gereken i, akl- selimi ina etmek Her Mslman muhakkak akl- selime sahip olmaldr. Akl- Selime sahip olamayanlar ise kendi akllarn tanmal ve snrn doru ekilde tespit etmelidir. Ne kadar zor bir i * Her Mslmann akl- selime sahip olmas aslnda mmkn deil. nk akl- selim iin lazm olan miza hususiyetleri (zeka seviyesi, baz istidatlar vesaire) her insanda olmaz. yleyse her Mslmann akl- selime sahip olmasnn yolu nedir?

zellikle her zeka seviyesi (zeka aral) iin akl- selim terkipleri gerekir. Bu konu mstakil bir eser mevzusudur. Farkl Akl- Selim Terkipleri isimli eserimizde tetkik edilmitir. Burada izah kabil olmayan uzunlukta ve giriftlikte bir bahis olduu iin o esere atf yapmakla iktifa edelim.

YEDNC FARK Akl- Selim zekay ynetir, akl zekann peinde srklenir. Zeka, keif istidaddr, idrak melekesi deil Keif, mehule atlan kementtir. Zeka mehul alana ynelir, kemendini oraya atar. Malum alan ile zeka ilgilenmez. Malum alan ile ilgilendiinde, o alann mehul kalan ksmlarna (boyutlarna) ynelmitir. Mehul olan anlalmaz. Mehul olan nce kefedilir, sonra tannr, sonra onunla ilgili bilgiler edinilir ve en sonunda anlalmaya balanr. Bilinir hale (malum hale) gelmeden anlalmas mmkn olmaz. Bilinir hale geldiinde ise mehul olmaktan kar. Mehuln kapsn alan, zorlayan ve aan zekadr ama onu anlayan akldr. Zekann mehule ait kefi tanmlanabilir olmad iin akln dorudan anlamas kabil deil. Kefin akl iin anlalr hale gelmesi iin gereken sreler uzundur. Mehule dair keif, tannr, bilinir ve tarif edilebilir hale gelene kadar akl onu anlamaz. Akl- Selim, manalara nfuz edecek kadar keskin bir idrak merkezi olduu iin zekann kefini daha ksa srede anlar. Akln anlamas iin gereken sreler akl- selimin anlamas iin gerekmez. Akl- Selimin olumas iin yksek zekann gerekmesi de zaten bu sebepledir. Dk seviyedeki zekalarn keif mahareti de zayf olduu iin akl zorlayamaz ki akl- selim meydana gelsin. * Bata zeka vardr. ocuk zeka ile doar, akl ile deil Zeka insan tabiatnda mevcut haldedir. Akl ise ina edilmelidir. Belli bir yaa kadar geen sre zeka adr. Akl a zeka andan sonra balar. nsann muvazenesini kurabilmesi iin en azndan zeka apnda akl sahibi olmas gerekir. Akl zekadan geri kaldnda, zekann peinde srnr. Zeka seviyesine mtenasip bir akl hacmi ina edilirse, akl ile zeka arasnda uyumlu bir beraberlik szkonusu olur. Akln geride kalmas ve zekann peinde srklenmesi, yksek zekalarda mmkndr. Normal zeka seviyesine sahip insanlarda akl, zekann peinden srklenmez. Zira akl yle ya da byle meydana gelir. Zekadan daha hacimli bir akln meydana gelmesi beklenmez ama ina edilmesi mmkndr. Akl eitimi program ile zekadan daha hacimli akllar ina edilebilir. Kii tabii haline braklrsa akl, (istisnalar hari) zekadan daha hacimli olamaz. Yksek zekalarda akln zekann seviyesine ulamas zordur. nk akln yksek zeka ile arasndaki uurum ok derindir. Kendi haline brakldnda akln zekann peinden yetiemediine dair saysz misal var. Yksek zeka ve dehalarn hayalperest grnmesinin bir sebebi de budur. Akl, zekann peinden yetiemedii iin kii, akln gereklik kavrayna sahip olamamakta ve zekann keif faaliyetinden ibaret kalabilmektedir. Sadece keif faaliyetine (dolaysyla zekaya) dayal bir zihni evren, gereklerden kopar. nsann gereklerle irtibatn salayan akldr, akln gereklik kavraydr. Akl zekann peinden yetiemediinde, zekann keif maharetiyle akln gereklik kavray arasndaki makas alr. Tabii olarak ortaya kan hayalperestliktir. Dier taraftan yksek zekalara zel eitim programlar uygulandnda, akln ina sreci ok hzldr. ok gen yalarda, orta yalarda ancak elde edilen akl hacmine ulatklar grlr. *

Akln zekay ynetebilmesi fevkalade zordur. Ancak gelimi ve glenmi akllar iin mmkndr. Baka bir ifadeyle akl, zekann gerisinde kalmsa, zekay ynetebilmesi mmkn deildir. Zekay ynetmek fevkalade mhimdir. Zekasn ynetemeyen insan, hayat istedii gibi yaayamaz. Zeka kendine ne sunarsa onu yaamak zorunda kalr. Ki akl da zekasna yetiememise, zekann sunduklarn da yaayamaz. Hayatn ve zekann peinde srklenir durur. Hayat nasl yaamas gerektii hususunda karar verecek olan zeka deil akldr. Akl, zekay ynetemezse, nasl bir hayat yaayacana (veya yaamas gerektiine) karar bile veremez ki yaayabilsin. Zekay ynetebilen akl, yaamak istedii hayatn imkanlarn hazrlayabilir. mkanlarn hazrlayamad hayat, hayal olarak kalr. Bu durum sreklilik kazanrsa hayalperestlik kalc hale gelir. nsan zekasn ynetemezse, zeka insan ynlendirir. Dikkat Ynetmez, ynlendirir. Zira zekann ynetme mahareti yoktur, o maharet akldadr. Akl zekay ynetemediinde onun peinden srklenmeye balar, dolaysyla insan da akl ve zekann peinden srklenir. Zeka, sahibini (insan) ynetemedii gibi kendinden bakasn da ynetemez. Zeka konusundaki yaygn yanllardan birisi de budur. O adam ok zeki denilerek ynetici yaplr. Oysa ynetici ok zeki olmaldr ama daha nemlisi ok akll olmaldr. nsan zekasn ynetemiyorsa, baka insanlar da ynetemez fakat daha nemlisi, ynetilemez olmasdr. Ynetilemez insan. Ynetilemez insan, tehlikeli ve zararldr. Ynetilebilir insan olmak, dk zeka, kk akl ve sadece itaat zelliklerinden ibaret deildir. Zaten maharet, yksek zeka sahibi olup da ynetilebilir insan olmaktr. Tabii ki hem ynetebilir hem de ynetilebilir insan olmak Zeka tabiat gerei, hrriyete ak, nizama asidir. nsann hem yksek zeka sahibi olmas hem de ynetilebilir olmas fevkalade zordur. te akl- selime iddetle ihtiya duyduumuz hususlardan birisi de bu * Akl- Selim, insan, hem ynetebilir hem de ynetilebilir hale getirir. Akl- selim bir iman sistemine balanr. taati nazaridir. Dnya grne itaat halindedir. Yani Allaha ve Resulne itaat eder. Hayatn yaanabilmesi, nizamn devam iin Allaha ve Resulne itaat edenlere itaat eder. Akl- selim znde insana itaat etmez. Akl- Selim, itaatin muhtevasn imandan ve dnya grnden retir. nsana itaat etmedii gibi kendine itaat edilmesini de talep etmez. Kendine itaat edenleri dnya grne itaat etmeye sevk eder. Allaha ve Resulne itaat etmesi ve insanlar da onlara itaat etmeye davet etmesi, yetkililerin otoriterlemesine, diktatrlemesine mani olur. Allaha ve Resulne itaat edenlere itaat etmesi ise, hayatn altyapsndaki nizamn devamna yneliktir. Nazari manada itaati tevhide, ameli manada ise itaati vahdetedir. Vahdet nizamdr. Nizam gereklemediinde vahdet, vahdet gereklemediinde de nizam ina edilemez. Akl- Selim insan ynetilebilir hale getirir ama sr haline getirmez. nk ball muhtevayadr. ahsa balanmayan akl- selim, yneticilerin hukuk dna kmasna da msaade

etmez. Akln itaati, menfaati takip ettii iin kural tanmaz. Akl- Selimin itaati muhtevay takip ettii iin itaat ettii kiileri de ereve (eriat) iinde tutar.

* Sadece ynetilebilir olan insanlar, cemiyeti tekil edemezler. Keza sadece ynetebilir olan insanlar da cemiyeti tekil edemezler. nsan kalabalnn cemiyet haline gelebilmesi iin hem ynetebilir hem de ynetilebilir insana ihtiyac olduu dorudur. Fakat esas ihtiya, hem ynetebilir hem de ynetilebilir insan trdr. Kalabaln cemiyet haline gelebilmesi iin en fazla bu tr insanlara ihtiya duyulur. Hem ynetebilir hem de ynetilebilir insan tr, cemiyetin her kesimi arasndaki ak (geililii) temin eder. nsanlar ynetebilir ve ynetilebilir eklinde ikiye ayrlr ve ynetebilir olanlar srekli ynetici, ynetilebilir olanlar srekli ynetilen olursa, kanlmaz olarak itimai, iktisadi ve siyasi kast sistemleri meydana gelir. Her iki hususiyete sahip olan ahsiyet eidi cemiyette kast sistemine kar en ciddi bariyerdir. Hz. Risaletpenah (SAV) Efendimizin, gen ve tecrbesiz bir sahabeyi kumandan tayin edip, onun emrine hem kumanda maharetine sahip olan hem de temayz etmi sahabeleri vermi olmasnn bir hikmeti de, hem ynetebilir hem de ynetilebilir insanlar yetitirme maksad olabilir. Ynetebilir zellii olan insanlar ynetici yapmak, emaneti ehline vermek lsne uygundur ve verimli bir almay mmkn klar. Fakat ynetebilir olanlar, ayn zamanda ynetilebilir olmazsa kast sistemi kendiliinden ortaya kar. Ynetebilme mahareti bakmndan zirve insanlarn bile ynetilebilir olmas arttr. Bunun ruhi ve zihni altyaps olan akl- selim ina edilmeli ve hayatta da temrinleri yaplmaldr.

* Akl- Selim olmadnda deha istihdam mmkn olmaz. Her deha en yksek noktada (makamda) olmak ister ve bunu hakk olarak grr. Dehann byle bir hakk da vardr. Fakat bu durumda birden fazla deha bir araya gelemez, ayn yap iinde barnamaz, birbiriyle atmadan yaayamaz. Ya her deha bir ba olur ve deha saysnca gurup, cemaat, devlet meydana gelir ya da srekli bir atma ve kaos oluur. Dehalarn ayn yap (gurup, cemaat, tekilat, devlet) iinde istihdam edilmesi mmkn olmaz. Dehalar istihdam edemeyen anlay ve tekilattan ne beklenir ki Dehalarn retimleri ve faydalar ok yksektir. Bunun aksi de dorudur, eer faydal olamyorlarsa ok zararl ve ykc olurlar. Dehalarn faydalar da zararlar da zekalarndandr. Zekalar zapt edilmez keskinliktedir. Bakalar zapt edemedii gibi kendileri de zapt edemezler. Dehann zekasn zapt edecek ve zararlarndan kendini ve cemiyeti koruyacak olan i alem unsuru, uur yani akl- selimdir. Akl- Selim marifetiyle dehalar hem ynetebilir hem de ynetilebilir hale gelirler. Bylece deha istihdam mmkn olur.

* Akl glendiinde zekay ynetebilir ama ona hakim olamaz. Zekann apndan daha byk bir hacme ulam olan akl, zekann hangi alanlarda faaliyette bulunmas gerektiini tayin edebilir. Akl, lzuma karar veren merciidir. Zeka akl tarafndan ynlendirilemezse kendi tabiatnn sevk ettii yere gider. Glenmemi akl ise yksek zekann peinde srklenir. Anlalaca zere akl ile zeka ayr merkezlerdir ve ayr bnyeleri vardr. Akl- Selim ise teekkl srecinde zekay bnyesine alr. Zeka akl- selimde kendini (bnyesini) muhafaza eder ama istiklalini kaybeder. Akl- Selim zekay sadece ynetmez, onu bnyesine alr ve istedii istikamete sevkeder. Akl ne kadar gelimi ve glenmi olursa olsun, zekay bnyesine alamaz. Akl- Selim, akl, zeka, vicdan vesaire gibi i alem unsurlarn toparlayan st merkezdir. Bir atdr. Birok eyi muhtevasna (ve bnyesine) katabilir. Bnyesinin bir unsuru haline gelen zekann peine gitmesi beklenmez. Zeka ne kadar yksek seviyede (deha da dahil) olursa olsun, akl- selim ondan daha yksekte ve hacimdedir. Akl- Selim sahibi dehalarn, zekalarnn peinde savrulduklar grlmemitir. slam tarih ve medeniyetlerindeki dehalar ile bat tarihindeki dehalarn hayatlar mukayeseli olarak tetkik edildiinde akl- selimin fark plak ekilde anlalr. Batdaki dehalar serazat yaamlar, herhangi bir istikamet zere bulunamamlar, eserlerini bir havzaya dkememilerdir. slam tarihindeki dehalar, istikamet zeredir, ahlakl bir hayat yaamtr, eserlerini belli bir havzaya dkmlerdir. slam tarihi ve medeniyeti, sadece dehalar istihdam edilebilmesi bakmndan yeryznde kurulmu olan tm medeniyetlerden daha derin ve ileridir. Son birka asra kadar slam medeniyeti, dehalarn istihdam edebilmitir. Hem de istikamet zere Bat, dehalarn uzun sre istihdam edememi, engizisyon mahkemelerinde kafalarn kesmi ve onlardan hasl olacak yksek retimi elinin tersiyle itmitir. Bu sebeple batnn orta a karanlktr. Rnesans ve Reform hareketlerinden sonra dehalar kefetmi, onlarn, insanln ufku olduunu fark etmi, faydalanmak iin yollar aram fakat bulamamtr. Dehalar kefettikten sonra bile istihdamn gerekletirememitir. En sonunda bulduu yol, onlara snrsz hrriyet bahetmek olmutur. Dehalar istedikleri gibi yaama hakkna kavumular, hibir ahlaki kaide ile mkellef tutulmamlar ve tm kaprislerine tahamml edilmitir. Bat dehalarn ahlakl klamam bir medeniyettir. Dehalarna snrsz ahlakszlk yapabilme imkan (yani snrsz hrriyet) sunarak onlardan faydalanma imkanna kavumutur. Bu yaklam, dnya gzeli bir kadndan faydalanabilmek iin onun fahielik yapma arzusuna (hrriyetine) gz yumma ahlakszldr. Veya zengin birinden faydalanabilmek iin karsna veya kzna tecavzne katlanma ahlakszldr. Yksek zeka ile ahlak harmanlamak veya dehay ahlakl hale getirebilmek, insan aklnn ve gcnn altndan kalkabilecei bir i deildir. Medeniyet testlerinden birisi budur. Dehalarn ahlakl hale getirebiliyor mu getiremiyor mu? Medeniyet, kendi ahlakn, dehalarna kabul ettirebiliyor mu ettiremiyor mu? Baka bir ifadeyle medeniyet, dehalarn ikna edebiliyor mu edemiyor mu? nk dehalara bir eyi zorla kabul ettiremezsiniz. slam medeniyeti, ahlakn dehalara kabul ettirmenin yolunu dahiyane ekilde kefetmi ve akl- selimi ina etmitir. Mslman dehalar ahlakn, batl dehalar ise ahlakszln zirvesindedir.

Dehann ikna edilmesi fevkalade bir itir. Bir konuda ikna edilebilir ama tm hayat boyunca bir ahlak ve istikamet zere olmas iin ikna etmek imkansza yakndr. Bir insann dehay ikna etmesi, eer mmkn olursa ksa bir sreliinedir, bir konudadr. Deha bile olsa bir insann baka bir dehay hayat boyunca ikna etmesi imkansz gibidir. Dehann kendi kendini ikna etmesi gerekir. Bir istikamet, bir ahlak, bir dnya grne balanmas iin deha ikna edilemez. Deha herhangi bir dnya grne balanmay kendi kendini ikna yoluyla yapar. Bunun iin yaplabilecek en fazla ey, dnya grn dehaya uygun ekilde ve malzemelerle (bilgilerle) sunmaktan ibarettir. Dehalar idrak mahareti bakmndan insanln ufkudur. Bir alandaki (mesela bir bilim dalnda) dnyann en byk uzman olan bir kii bile dehay ancak birka haftalna megul edebilir. Deha o konuyla ilgilenirse bir aya varmadan o konunun ufkuna ular ve uzmana ders vermeye balar. Bu apta idrak derinlii olan dehalar insanlar tarafndan ikna edilemez. Dehalar dnya grlerinin bizzat kendisi ikna eder. nk deha, dnya grn kendine anlatan adamdan daha iyi anlar. Dehay ikna edecek dnya grnn temel zellii, dehalarn ufkunu amasdr. Sathta kalm dnya grleri dehalar ikna edemez. slamn deha istihdamn maharetle gerekletirebilmesinin asl sebebi, ufkudur. slam insann nne yle bir ufuk koyar ki, binlerce nesil deha bile o ufka ulaamaz. Bir dehay bir dnya grne ikna etmek kabil olsa bile, deha o dnya grnn ufkuna hayatnn bir dneminde varrsa, orada brakr. Esas olan ulalamayacak kadar uzun ve derin bir ufuk tayin edebilmektir. Bu genilik ve derinlikte bir ufku insan ortaya koyamaz. slamn deha istihdamndaki baars, beeri bir sistem olmamasnn delillerindendir. * Akl- Selim zekay bnyesine alacak apta ve kuvvette olduu iin, zekann ufkundan daha ileride bir ufuk izgisine sahiptir. Akl- Selimin olmad zihni evrenlerde ufuk, zeka tarafndan tayin edilir. Baka bir ifadeyle ufku en geni olan zekadr. Akln zekann ufkuna ulamas istisnai olarak mmkndr. Bu sebeple zekay ynetmek akl iin fevkalade zordur. Akl- Selim ise zekann ufkundan ileridir. Bunun iki sebebi var. Biri, zaten zekay bnyesine ald iin zekann ufkuna da sahiptir. Dieri ise zekadan baka idrak kaynaklar da vardr, istidat gibi Dier taraftan Akl- Selim, ruhi kaynaklara yakn olabildii iin bizzat kendisi derin bir idrak merkezidir. Akl- Selimdeki idrak derinlii, zekadan ok ileridir. Akl- Selimin olumad zihni evrenlerde, akl, zeka, istidatlar, vicdan, hafza gibi i alem unsurlar birbirinden bamszdr. Akl- Selim, bunlar bnyesine alabilir veya bnyesine almadklarn dorudan kullanma imkanna sahiptir. Akl ve zeka birbirinden bamsz durabildiklerinde farkl ufuklara sahip olabilirler. Fakat bir bnyede toplandklarnda (akl- selimde cem olduklarnda) hepsinin ufku tek ufuk haline gelir. Akl- Selim sahibi insann ufku tek ufuktur. Akl- Selim sahibi olmayan insanlarda farkl ufuklar mevcuttur. Akl- Selim, kendi bnyesinde olan veya zerinde tam tasarrufta bulunabildii zekay ynetebilir. Ynetebildii zekann ufkunda dolaabilir, onu aabilir, onu zorlayabilir. Zekay istedii konuya ve noktaya sevk edebilir, istedii konu zerinde altrabilir, istedii verimlerin elde edilmesini salayabilir. Akl- Selim, sadece zeka zerinde deil, akl zerinde de, hafza zerinde de, irade zerinde de tasarruf sahibidir. Bu sebepledir ki akl- selim sahibi insan, kendine hakim olabilir.

Kendine hakim olmak, bakalarna hakim olmaktan zordur. nsann ok eye gc yeter fakat en az kendine gc yeter. Zaten adam olmak, kendine hakim olabilmektir. nsann kendine hakim olmas ncelikle nefsine hakim olmasdr. Sonra miza terkibindeki menfi hususiyetlerin zararlarndan korunabilmektir. Nefs, miza hususiyetlerini kullanmakta mahirdir. nsan nefse sahip olduunda kendine byk oranda hakim olur. Kendine hakim olmann iki ana noktas var. Birisi nefs, dieri zekadr. Nefs, arzularn kaynadr ve nefse hakim olmak, insan tabiatndan kaynaklanan arzular ereveye almaktr. Zekaya hakim olmak ise yksek zekalar szkonusu olduunda nefsten daha kolay deildir. Zira insann nnde duramayaca en byk zevklerden birisi, idrak edebilmektir. Bunu ancak yksek zekalar anlar ve bilir. nsan, zekann faaliyetleri neticesinde meydana gelen idrak zevkine kar direnemez. Akl yksek zekann peine idrak zevki iin (ve baka sebeplerle) taklr. Yksek zekadaki idrak zevki, akln, akln bandan(!) alr. Akl- Selimin idrak zevki, zekann veya akln idrak zevkinden kat be kat yksektir. drak zevkini her an yaama imkan ve kudreti olan akl- selim, zekann rettii idrak zevkine aldanmaz. Dolaysyla onun peine taklmaz. Kendi idrak zevkine sahip olduu iin, kendi erevesindeki idrak faaliyetini gsterir. Zekay da bu istikamete sevk eder. Akl- Selimin idraki, idrakin ufku olduu iin, idrak zevki de insann idrak zevkinin ufuktur. drak alanndaki tm zevkler akl- selimin idrak zevkinin gerisinde kalr. * nsan hem zevk-i selime hem de akl- selime sahipse, zevkin zirvesine kmtr. Zekann ham haldeki idrak zevki, akl- selimi aldatamaz. Akl- Selim yalnz bana olduunda da (zevk-i selim olmadnda da) ham zevki tanr ve ondan imtina eder. Ham zevk akl- selimi ikna ve tatmin etmez. Zevk-i selim, derinlik olarak kalbi ve ruhi zevktir. Akln ve nefsin zevki ile mukayese kabul etmez. Akl- Selim, zevk-i selimi tandktan ve o zevki tattktan sonra, zekann idrak zevki, cazibesini kaybeder. * nsan, iki ey zerinde tasarruf sahibi olabilmelidir. Nefs ve yksek zeka Bunlara tasarruf edemeyen insann adam olma imkan yoktur. Fakat bu iki ey zerinde tasarruf edebilecek bir i alem unsuru ina etmenin yolu bulunmaldr. Umumi manada dou, ruhu bir anlaya sahiptir. Ruhun nefs zerinde tasarrufunu gerekletirmenin birok yolunu bulmutur. slam dndaki dou da nefsi zapt altna almann mistik usullerini gelitirmitir. Gerekten ruh ile nefs arasnda birden ok mnasebet eidi gelitirilebilmitir. Ruhun nefse hakim olduu bu mnasebet eitlerinin faydal ve zararl ynleri var. slam d dou medeniyetleri, ruh ile nefs arasnda gelitirdikleri eitli mnasebetlerde, nefsin zuhurunu sfra yaklatracak noktalara kadar varmtr. Oysa arzulanan, doru olan ruh-nefs mnasebeti bu deildir. Bat ise Hristiyanlk sonras (modern ada) materyalist felsefeyi esas

almakla ruh ve nefsi reddetmi, hayat madde (beden) zerine bina etmitir. Bunun ikisi de yanl ki yanln berzahnda, Ruh ile nefs arasnda shhatli mnasebet kurmann hakikatini de slam gstermitir. Ya nefsi terbiye edip aslna irca etmek veya zapt altna alp taknlklarna mani olmak Birinci yol tasavvufun inhisarndadr. Tasavvufun dnda (ve tabii ki onun kaynaklarn kullanarak) slam irfan ikinci yolu da ina etmi ve adna akl- selim demitir. Akl- Selim, nefsi terbiye ederek aslna irca etme iktidarnda olmad iin onu zapt altna almak yolunu tercih etmitir. Nefs dnyadr. Nefsin tezahrlerini sfr noktasna kadar azaltmak, dnyay ihmal etmektir. Dnyay ihmal edenler, medeniyet ina edemezler ve aslnda ahiretlerini de kaybetme ihtimali vardr. Ruhu ve nefsi hi tanmayan (varln reddeden) materyalist anlay ise tamamen bedene younlar ki, insann hayvani cihetinden baka bir hususiyeti kalmaz. Bu iki u arasnda gidip gelmek, ifrat ve tefrit arasnda alkalanmaktr. Mutedil yol, slamn, hakikatini gsterdii zere, ya nefsi terbiye ederek aslna (kaynana) irca etmek veya zararl tezahrlerine mani olacak apta zapt altna almaktr. slam, nc yol gstermemitir. slamn gsteremediini hibir kaynak gsteremez.

SEKZNC FARK Akl, kendini kendine konu edinemez. Akl- Selim (uur), kendini kendine konu edinebilen tek idrak merkezidir. Bir idrak merkezinin, kendini kendine konu edinmesi, idrak denklemine aykrdr. drak denklemi, idrak eden ile idrak edilenin farkl olmasn ilzam eder. drak eden ile idrak edilenin ayn olmas halinde idrak edebilmek iin gereken faaliyet alan sfrlanr. Tefekkr faaliyeti iin gereken alan sfrlandnda idrak faaliyeti durur. Akl, kendini kendine konu edinemiyorsa, akl anlamak nasl mmkn olacak? Akl anlamann yolu, akln stnde bir idrak merkezinin olmasdr. Akln stnde bir idrak merkezi varsa, o merkez, akl kendine konu edinebilir ve anlayabilir. Akl nihai idrak merkezi olarak kabul edilirse, akln, kendini kendine konu edinmesi mmkn olmaz. * Akl bahsinin fevkalade mhim olmasna ve bunu da herkesin bilmesine ramen, zerinde en az allan konu olmas akln kendini kendine konu edinememesindendir. Akl, en mhim bahislerden olmasna ramen hakknda en az kitap olan konudur. nk insanlar akllaryla anlamakta fakat akl, kendini kendine konu edinememektedir. Akln kendini kendine konu edinememesinin sebebi, insanlarn akl, nihai idrak merkezi olarak kabul etmesindendir. Akl nihai idrak merkezi kabul etmek, akl anlamamay batan kabul etmektir. Akln anlalamayacan kabul eden anlayn, akl ile herhangi bir konuyu anlad iddias, samalamaktan baka bir ey deildir. Anlamad bir idrak merkezi ile bir konuyu anladn zannetmek, byk gaflet Anlamad akl ile slam anladn veya anlayabileceini zannedenler, bir eit ahmaktrlar. Bu durum, terazinin doru tartp tartmadn bilmeden onu kullanmaya benzer. Ahmaklk ise terazinin doru tartp tartmadn bilmenin, anlamann, tecrbe etmenin lzumunu fark etmemektir. Neticede herkesin terazisinin farkl tartmaya balad ortaya kyor. Birinin terazisinde bir kilo gelen elma, baka birinin terazisinde iki kilo geldiinde, kavga balyor. Herkesin terazisinde farkl olduu grlnce de, ortaya liberalizm kyor. Senin terazin sana (senin fikrin sana) benim terazim bana (benim fikrim bana) Fikir piyasasnda(!) yaygn olan haliyle sylemek gerekirse, herkes, ben byle dnyorum diyerek iin iinden kyor. Samalamann ad liberallik, samalama hrriyetinin ad da liberalizm oldu. Akl anlalmad iin izafiyet nazariyesi caridir. Akl anlaldnda izafiyet nazariyesi, yerini vahdet nazariyesine brakr. Akl anlalmad iin akl kadar yol olduu dncesi yaygndr. Akl anlalsa, tm akllarn vahdet istikametine ynelecei grlr. Akl anlalmad iin vahdete ynelmeyi, tektiplilik olarak anlayanlara da ska rastlanyor. Vahdet anlay ile tektiplilik bahislerinin birbirine kartrlmas, vahdet anlaynn bana gelen en byk belalardan biridir. Vahdet, terkibi hususiyet tar. Terkip edilebilmesi, kesreti gerektirir. Tektiplilik ise terkibe ihtiya duymaz, nk farkllk yoktur. Bu nokta temel bir bahistir.

Tevhidin konusu, birlik deil tekliktir. Allah, misilsizdir, benzersizdir dolaysyla tektir. Bir olmas da tekliini ifade edebilmek iindir ve dil vastasnn snrllyla alakaldr. Meseleyi matematik yardmyla ifade etmeye alalm. Matematikte bir says, drt ileme tabii tutulabilir. Blerek ondan birden fazla say karmak, toplayarak onunla baka saylar elde etmek mmkndr. Oysa tek ifadesi matematikte bir say deildir. Teklik matematik dilin tabirlerinden deil akln verilerindendir. Bu sebeplerle, tek tabiri ile misilsiz ve benzersiz bir varl, bir tabiri ile varln herhangi birini ifade ediyoruz. Kainattaki her varlk birdir ve dierlerinden farkldr. Farkllk, ayn zamanda benzerlii de ihtiva etmektedir. Hibir hususiyeti ile benzememek, tekliktir. Bir olmak, hem, cinsinden farkl hem de cinsi ile ayn olmaktr. Cinsi ile ayn olmak, beraber yaamay, beraber varolmay, dierleri ile terkip olabilmeyi mmkn klmaktadr. Dier taraftan cinsinden farkl olmak, hayat meydana getirmektedir. Tamamen ayn olmak, hayat sona erdirir. Kk bir misal, her insann her eyiyle ayn olmas, ancak ayn ileri yapabilmeleri manasna gelir ki, hayat iin ihtiya duyulan eitli iler yaplamaz ve hayat sona erer. Eyann ve insann tabiatnda tektiplilik yoktur. Olsayd zaten hayatn varolmas veya devam etmesi kabil olmazd. Tektiplilii arzu edenler, insan nevinin kendilerine benzemesini istiyorlar. Tm insanlarn kendine benzemesini talep etmek, kendini en mtekmil insan kabul etmektir. Bu tavr ve dnce byk bir densizlik, vahim bir lszlktr. Tektiplilii icbar edenler ise insan tabiatna sava aanlardr. nsan tabiatn (mizacn) tek eit klma abas, ulhiyet iddiasna kadar ulaan bir haddini bilmezliktir. Yaratlm olann tabiatn deitirme abas, ulhiyet iddias deil midir? Farkl akl terkiplerinden bahsedilebilir fakat herkesin akln kutsamak mmkn deil. S ve sradan bir akl, nasl fikir sahibi olabilir ki, benim fikrim bu diyebilsin. Marksist akl, slami akl (yani akl- selim) veya liberal akl gibi farkl dnya grlerinin ina ettii akl terkiplerinin olmas mmkn ve tabiidir. Fakat her insann, ne olduunu bile bilmedii fakat en yksek seviyede sahip olduunu vehmettii akl, ayn konuya (mesela slama) istedii gibi muhatap olamaz. * Akln kendini kendine konu edinmesi ile akln akl konu edinmesi bahisleri birbirinden farkldr. Birbirine ok yakn iki konu olduu dorudur ve bu sebeple de birbirine kartrlmaktadr. Ne var ki farkl iki konudur. Akl, akl, herhangi bir mesele gibi gndemine alabilir. Umumiyetle de bakalarnn akln kendine konu edinir. Bu yolla akl tetkik edebilir. nk bu durumda idrak eden ile idrak edilen arasnda ihtiya duyulan tefekkr alan vardr. Kendini kendine konu edinemedii iin bakalarnn akln kendine konu edinmesi, kendini kendine konu edinmesini daha da zorlatrr. Bakalarnn akln kendine konu edinen akl, kendini merkez kabul eder. Kendini merkez aldnda, tek mikyas kendisidir. Bakalarnn akln kendi bnyesine nispetle deerlendirir. Bylece kendini kendine konu edinmekten tamamen uzaklar. Bakalarnn akln byk bir itiha ile konuan fakat kendi akllar ile ilgili bir cmlelik tefekkr faaliyetine sahip olamayan insanlarn kaynat bir lkede yayoruz. Kendi akllarnn ne olduuna dair kck bir itiyak sahibi olmayan insanlarn, akl- selime sahip olmas bir yana, mevcut akllarnn shhatini korumalar da mmkn deil.

Nispeten daha zor olsa da, akl, akl, nazari erevede kendine konu edinebilir. Bakalarnn akl zerinde almamak artyla nazari erevede akl tetkik etmesi, herhangi bir fikri meseleyle ilgilenmek gibidir, mmkndr fakat zordur. lkemizde bu zor ile megul olunduunu mahede edemiyoruz. Mantk zerinde daha ok alld malum... Bunun sebebi, mantk bahsini akln dnda bir konu haline getirebiliyor olmaktr. Mantn akldan ayr bir konu olduu da dorudur. Ne var ki mantk, akln kulland manivelalardan biridir. En yaygn ve en youn kulland manivela olduu dorudur ama neticede akln kendisi deil aletlerinden birisidir. Akln bizzat kendisi olmad iin zerinde almak daha kolaydr. * Akl- Selim, kendini kendine konu edinebilir ve anlayabilir. nk akl- selim, idraki idrak edebilmektedir. Bu mesele ayr bir bahis olarak tetkik edilmitir.

DOKUZUNCU FARK Akl, fizik dnyada kalmaya meyyaldir. Akl- Selim ise mcerred meseleleri sever . Mahhas evren, mcerred evrenin neticeleridir. Mana her ne kadar tecelli edebilmek iin surete ihtiya duysa da, sureti de kendi ina eder. Manann ihtiyac, kendinin kendisine olan ihtiyacdr. Suret ihtiyac, baka bir varla olan ihtiya deildir. Kald ki mana, varolmak iin deil, zuhur etmek iin surete muhtatr. Dolaysyla mana, suretsiz varolma kudretine sahiptir. Tecelli ve tezahr eden mana mahhas (fiziki) evreni ina etmitir. nsan, mcerred evrenle megul olmayacaksa, varlk ve vakalarn neticeleriyle megul olmaya mahkumdur. Neticelere mahkum olmak ve sadece onlarla megul olmak, iradenin inkardr. radenin inkar, ruhun inkardr. Bu inkarlar toplandnda insan dndaki tm varlklara (mahhas evrendeki varlklara) ulalr ama asla insana ulalmaz. Bunu anlayan meleke, vehbi ve kesbi olann en harikulade terkibini ifade eden idrak merkezidir, akl- selimdir. Ruh, manalara suretsiz muhatap olacak istidatlarla mcehhezdir. yleyse mesele, ruha mmkn olduunca yaklamaktr. Akl ruha, aradaki mesafeyi kapatamayacak kadar uzaktr. Zihni evrenle kalbi evren arasndaki koridor olan imanda yol alabilecek olan meleke, akl- selim yani uurdur. Kalbi evrene ve tabii ki ruha yaklatka, manalara muhatap olmak iin suret ihtiyac azalr. Manay anlamak iin surete ihtiya duyulmayacak nokta (seviye), doru anlamann teminatdr. Tabi ki mutlak teminat deildir. Lakin anlamak iin surete ihtiya duyan akla gre binlerce kat daha salam bir teminattr. Bu sebeple akl- selim, akla nispetle hakikatin anlalmas (hususen doru anlalmas) bahsinde misilsiz bir imkandr. Akl- Selime olan ihtiyacmzn en nemli sebeplerinden biri de budur. * Mana ile suret arasndaki mnasebet, tabii ve mecburi olarak iki ksmdr. Tabii olan, manann kendi suretini ina etmesi, baka bir ifadeyle mana ile suretin beraber yaratlmas halidir. Mecburi olan ise insanlarn, bir manay elde etmek iin o manay, ina ettikleri surete celbetmeleri veya hapsetmeleridir. Birincisi Snnetullah ikincisi iradedir. Birincisi yaratma ikincisi yapmadr. slam, Snnetullahn esrarn ihtiva eder. Mslman, slamdan anladklaryla hayatn Snnetullaha uygun ekilde ina, dnyay da imar eder. Mesele, tabii olan ile suni olan arasndaki mnasebetin tesisidir. slam anlama, hayat ina ve dnyay imar etme faaliyetlerinin maksad, tabii olan ile suni olan arasndaki muvafakatin ve muvazenenin gerekletirilmesidir. Mslmanlarn bu dnyada ulaacaklar menzillerin nemlilerinden birisi budur. rade insana verilmitir. Dolaysyla yapabilme istidad da insana verilmitir. Suni olann kayna iradedir. Yapabilmenin nihai menzili, yaratma fiilinde mahfuz bulunan Allahn muradna vasl olmaktr. mtihann srr ise, yaratma fiilinde mahfuz olan muradn yukardan aa inerken, yapma fiilinin muradnn onu karlamak iin aadan yukarya doru trmanmasdr.

lahi murad ile insann fiili her seviyede birbirine vasl olabilir. Yemek yemek de Allahn muradna muvafktr. nsann kendine zarar verecek kadar a kalmas ilahi murada mugayirdir. Fakat Allahn muradnn taa buralarda karlanmas, delinin bile yapabilecei bir fiildir. Karnnn acktn fark edecek kadar beden ile irtibat kopmam olan deli de, yemek yer. nsandan (mminden) talep edilen, Allahn muradn ok daha st seviyelerde karlamaktr. Tm kainat mevcut haliyle ilahi iradenin tecellisinden ibarettir. Kainat olduu gibi brakmak, insana yklenen hilafet vazifesine ve mesuliyetine uygun deildir. Dnyay imar etmek, Allahn muradna en yksek seviyede muhatap olmak, onu anlamak ve yaratma fiiline mugayir olmadan hayat ina etmek ve yaamaktr. Yaratma fiilinin nihai tecellisine (tecellinin en alt seviyesine) muhatap olmak ve onu o noktada brakmak, hayvani bir hayat yaamaktr. Dnyay olduu gibi brakmak, hayvanlarn hayat tarzdr. Bu noktada kaba bir bak, yaratma fiili ile yapma fiili arasnda tevhide aykrlk yani ikisi arasnda tezat ilikisi grr. Bahsini ettiimiz husus, Allahn yaratma fiilinin neticeleri olan varl (haa) beenmemek deil, Allahn emirlerini yerine getirmektir. Dnyay imar vazifesini Edep ehli bilir ki, emir her eyden ncedir. Emir ve tavsiyelerin muhtevas, yaratma fiilinin maksadna muvafk bir anlay ve yaay mmkn klar. Nehiylerin muhtevas ise, yaratma fiilinin maksadna mugayir manalar ihtiva eder. yleyse emir ve tavsiyeler istikametindeki imar ve ina faaliyeti, (Allahu alem) Klli irade ile czi iradenin vuslatdr. lahi murad mmkn olan en yksek seviyede karlamak, tecrid faaliyeti ile mmkndr. Manalara suretsiz olarak muhatap olabilmek, tecrid faaliyetini gerektirir. Tecrid gzergahnda mesafe almak, mcerred alem ile itigal eder hale gelmektir. Mana, zarflandnda (surete brndnde) yaratma fiili tamamlanm olmaz m? (Kainatn mtemadiyen yeniden yaratld bahsini mahfuz tutarak sylyoruz). lahi murada bu seviyede muhatap olmak, en aa seviyede muhatap olmaktr. yleyse mana surete brnmeden muhatap olacak seviyeye kmak, mminin maksatlarndan biri belki de birincisidir. Tecrid istidad mizata bulunur. Akl- selimde ise tecrid kudreti mevcuttur. Tecrid istidad olmayan insanda akl- selim zuhur etmez. Tecrid istidad olan kiide akl- selim meydana geldiinde hem tecrid istidad hem de tecrid kudreti (veya mahareti) ortaya kar. Akl- Selim, ekilden ok muhtevaya, suretten ok manaya, gerekten ok hakikate ynelir. Dolaysyla akl- selim, mcerred alem ile itigal eder. * Akl- Selim, yapabilme kudretinin ufkudur. Oysa akl, intibak istidadnn ufkudur. ntibak eden, yapmaya ihtiya duymaz. Akl, yapmaya (ina etmeye) ihtiya duymaya baladnda, akl- selim yolunda ilerlemeye balamtr.

Yapabilmek tabirini, insani hususiyetlerin toplamn ifade etmek iin kullanyoruz. Yapabilmek tabirinin iki ana unsuru var. drak etmek ve ina etmek Basit manada bir eyler yapabilmek deil kastmz. Mana ina edilmez, kefedilir. na edilecek olan suretler, ekiller, zarflar, ambalajlardr. Sureti ina etmenin ilk art ise manann kefi ve idrak edilmesidir. drak edilmemi olan manann suretini ina etmek kabil deil. slam, kainatn, insann ve hayatn saysz manasn ihtiva eden bir mahfazadr. slam sadece renilirse sadece ekil (suret) bilgisine sahip olunur. Manaya nfuz edilmez, muhtevada derinlemek kabil olmazsa, slamn eklinde kalnr. slamn ihtiva ettii manalarn iinde ekli sabit olanlar da vardr. ekli elbise gibi giymemi, deri gibi kuanm olan dsturlar mevcut. Suretin de Allah ve Resul tarafndan hassaten tayin edildii emirler (mesela namaz) bahsinde, mana ve suret tasnifi nazaridir. Ameli erevede mana-suret tasnifi asla mevzu olmaz. Bu neviden emirlerin ekilleri, manann mtemmim czdr ki, manaya dahildir. Bu hususlarda suret bahsi, mnakaa ddr. slam tm kainat, insan ve hayat izah eder ve Mslmanlardan da ahsiyet, cemiyet ve hayat ina etmesini talep eder. Hayatn hibir alan yoktur ki slam bir izah yapmam, bir teklif getirmemi, bir tavr taknmam, bir tanzim faaliyetine girimemi olsun. Btn hayata hem de tm insanln tm hayatna bakldnda, ekli sabitlenmi olan ilerin (amellerin-dsturlarn) says ve oran ne kadar azdr. Dolaysyla manaya nfuz ve onu idrak arttr. ekilde kalmak, slami emirleri tekrar etmektir, yaamak deil Bunun da bir kymeti olduu dorudur ama mmilerde Bu gn ina edilecek ferd ahsiyeti ve cemiyet nizam, birka asr nceki misallerdekinden tabii ki ok farkl olacaktr. Birka asr nceki cemiyet modelini gerekletirmeye almak, slamn bile tekrar deil, eski zamann tekrardr. Oysa zamann tekrar mmkn deil. Bu misallere iktisat sistemini, siyasi sistemi, eitim sistemini, devlet sistemini eklerseniz, tekrar etmenin ne kadar imkansz ve ne kadar manasz olduu grlr. Akl- Selim bunun iin gereklidir. Zamana nfuz etmek, zamann muhtevasndaki manalar kefetmek ve onlar hayata tatbik etmek iin. Yani ilahi muradn bu gn iin ne olduunu fark etmek, mmknse idrak etmek ve onun suretini ina etmek iin. * Akl- Selim, yapabilme maharetinin ufkudur.

ONUNCU FARK Akl kesret ile megul, akl- selim ise vahdet ile meguldr. Akl umumiyetle tahlil eder, anlamak iin tahlile ihtiya duyar. Akl- Selim de tahlil yapar ama daha ok terkip etmeye mtemayildir, zira terkip etme kuvvet ve maharetine sahiptir. * Akl kesret (okluk) ile megul olduu iin, bakt her konuda veya metinde (Kuran- Kerimde bile) kesreti grr. Hayatn eitlilie ihtiyac var. nk ihtiya listesi eitlidir. Tek eyle yaanmaz, tek bana yaanmaz, tek kiiyle yaanmaz, tek gda ile yaanmaz vesaire Hayatn tabiat, okluk ve eitlilik ihtiva ediyor. Hayat iin kesret, zarurettir. Kesreti anlayacak, onunla megul olacak ve oradan insann ihtiyalarn karacak bir idrak merkezine ihtiya olduu ak. Akl, hayatn altyaps ve tabiat olan okluk ve eitlilie ynelik bir merkezdir. Bu alana ynelmesinin ve orada kalmasnn temel sebebi, okluk ve eitliliin hayat iin zaruret olmasdr. Zarurete kar mcadele edilmez, edilemez. Akl da kendini zaruret olan bu eitlilikten kurtaramaz, kurtarmamaldr da Kesret ile megul olmak akln tabiatnda mevcut. Tabiatnn tesiriyle kesrete ynelen ve onunla megul olan akl, kesrete bouluyor ve onunla megul olmann itiyatlarn gelitiriyor. Hem tabiatndan dolay hem de itiyatlarndan dolay kendine kesretle snrl bir evren oluturuyor ve orada ikamet etmeye balyor. Kesretten kurtulup vahdete (tevhide bile deil) ulamakta zorlanyor. * Akln kesret ile megul olmas, tevhid ve vahdete ulaamamas, Mslmanlarn liberalizasyonuna sebep oldu. Batl tedrisattan geen ve batl akla (stelik taklidine) sahip olan bir ksm Mslmanlar, ben byle anlyorum, senin gibi anlamak zorunda mym tavryla, mmetin vahdetini imha ediyorlar. Batl akln zndeki diyalektik atma ve birbirini tekzip etme hususiyeti, farkna varlmadan kuanld ve slam anlamakta kullanlmaya alld. O akl ve bu tavrdan hangi netice kar? Mslman says kadar slam anlay neticesi kar. Bazlar bu neticeyi tabii ve doruymu gibi savunma cretinde de bulunuyor. Bahsini ettiimiz konu, farkl anlaylarn olmamas deil, kesrette vahdeti ina edebilmek ve oradan da tevhide ulaabilmektir. mmet arasnda itimai ve siyasi vahdeti temin ve ina edemeyen, aksine tefrikay ve husumeti besleyen bir akl, nasl olur da kendi kalbinde tevhidi gerekletirdiini zanneder? Mslmanlar slam farkl anlayabilirler, anlamaldrlar da. Fakat farkllklar, merkezinde tevhidi, muhitinde ise vahdeti ihlal ve imha etmemelidir. Temel ereve muhafaza edilmek artyla her kes istedii kadar farkl anlayabilir. Akl- Selim, terkip maharetine sahip olduu iin, kesretten vahdeti karabilmekte, varlktaki tm eitlilie ramen tevhide ulaabilmektedir. Akl, vahdetten kesret retebilmekte, akl- selim ise kesretteki vahdeti grebilmektedir. Bu sebeple, Akl- Selimin ihtilafnda rahmet, akln ihtilafnda zulmet vardr. Akl- selim sahibi olmayanlar, ben byle dnyorum, senin fikrin sana benim ki

bana diyemez. slam orta mal deil Sahip olduu akln, batl tedrisat ve mfredat neticesi meydana geldiini dahi fark etmeyen, akl- selimden fersahlarca uzak olan adamlar, ileri derecede liberal olduklarn anlamaktan acizler. Liberalizm, znde hibir kaynak ve ereve tamaz. Hibir nispet ve l tanmaz. Bu trden zihni organizasyonlara sahip kiilerin, ben byle dnyorum, sana ne deme imkan var. Fakat Mslmanlar, temel kaynaklar, hedefleri, maksatlar, ereveleri, usulleri belli olan bir dine inanyorlar. Hibir Mslman, baka bir Mslmana, hesabn vermeden, ben byle dnyorum, sana ne diyemez. Sana ne dedii anda, mmet ile (slam ile deil) ban koparm olur. nk mmetten bu kadar bamszlamak ve ferdilemek, mmet ruhunu (anlayn) imha eder. Hi kimse mmet anlayn imha edemeyeceine gre, kendisi ile mmet arasndaki ba koparm olur. * Kainatta varolan her ey, hem birdir hem baka bir birin parasdr hem de kendi iinde ok sayda bir ihtiva eder. Mstakil bir varlk yoktur. Mstakil varlk olmamas, tamamlanm bir varlk olmadn gsterir. Mstakil varlk, tamamiyete kavumutur. Tamam olmak ve mstakillemek, ihtiya sahibi olmamaktr. Varoluunu ve varlnn devamn baka bir varlk ve vakaya bal olmakszn gerekletirmek, muhta olmamak ve mstakil olmaktr. Dier taraftan ihtiya sahibi olmamak, baka bir varln paras olmamay art kld gibi terkibi varlk olmamay da gerektirir. Terkip yoluyla varolmak zaten baka varlklara muhta olmaktr. Dolaysyla mstakil varlk, hem saftr hem de para varlk deildir. Sadece kesret ile megul olmak, saysz varlk arasnda ne yaptn bilemez halde yaamaktr. Varl anlamann bir yolu tahlil etmekse dier yolu terkip etmektir. Tahlil yoluyla az olan oaltlr. Oysa insan zaten kesretin iinde yaamakta ve yolunu kesretin kaotik grntsnde kaybetmektedir. Terkip, kesretten kurtuluun yollarndan biridir. Tahlil faaliyeti, varln idrakine yardmc olduu iin reddedilmesi gerekmez. Fakat terkip maharetine ve itiyakna sahip olmayanlarn elinde tahlil metodu, paralamak, ykmak, datmak gibi neticelere sebep olur. Akl tahlil faaliyetini yapabilir. Terkip mahareti ise hususen akl- selime aittir. Gnlk hayatn kk meselelerindeki terkip faaliyeti deil bahsini ettiimiz Varlk yekununa ulaacak aptaki terkip istidat ve maharetidir. drak faaliyeti varlk yekununa (toplamna) ynelmeyecek, ona ulamayacaksa gevezelik yapmaktan ibarettir. Akl- Selim, varlklar arasndaki mnasebeti, vahdete gtren bir yol olarak anlar. Her varln silsile halinde birbiriyle mnasebeti, vahdetin analitiidir. Hibir varlk, mnasebet halinde olduu tm varlklar anlalmadan, anlalamaz. Demek ki her bir varlk, varlk yekunu anlaldnda ancak anlalm olacaktr. Tm varln (say ve eit olarak) tetkik edilmesi imkanszdr. yleyse varl anlamak imkanszdr. te terkip anlayna ihtiyacmz olan nokta buras Eer varl terkip edemiyorsak veya varlktaki terkip srrna ulaamyorsak, tm fikri ve ilmi almalar sahtekarlktr. Akl- Selim, her eyin yaratcs ve sahibi olan Allahn beyanna muhatap olmakla, varln yekunu hakknda bir bilgi sahibidir. Akl- Selim, bir taraftan hakikat ile irtibatl dier taraftan

gerek ile irtibatl ekilde, varlklara, vakalara, insana ve hayata bakar. Hakikat, Allah ve Resulnn beyanlarnda mahfuz, gerek ise iinde yaadmz zaman-mekan koordinatlarndaki varlk ve vakalardr. Mesele ise bu ikisi arasndaki mnasebeti kefetmek, tesis etmek, tatbik etmektir. Akl gerekle megul olduu iin bu ii yapamaz. Akl- Selim, hem hakikate muhatap hem de gerek ile mnasebet halinde olduu iin bu ie teebbs edebilir.

ONBRNC FARK Akl ruhu fark etmez ve bilmez. Akl- Selim ise ruhtan gelen tesirleri (ruhun hamlelerini) fark eder ve nispeten anlar. Akl ile ruh arasndaki mesafe insann en nemli meselelerinden biridir. Zaten hedef, akl ile ruh arasndaki mesafeyi sfra indirmektir. Ruh hakikati tanyor. nk Allah biliyor. nk Onunla muhatap oldu. Onun sorusuna cevap verdi. Alem-i Ervahta Onun rabbi olduunu bildi ve tasdik etti. Akl, ruha ulasa mesele kalmayacak. Hakikati bileni bilse, hakikati de bilecek. Akl, hakikati, ruhun bildii gibi bildiinde menzile varlm olacak. Bundan dolay olmal ki, insan (akl), kendini (ruhu) bildiinde Rabbini bilir denmitir. Akln teekkl havzas, merkezinde nefs olan bir zihni evrendir. Bu sebeple akl, ruha ok uzak bir noktada meydana gelir. Varlk sebebi ise, ruhu bulmaktr. Fakat akl ruhu bulamaz. Akl- Selim haline gelmeden ruh ile arasndaki mesafeyi nispeten ksaltabilir ama asla gr mesafesine kadar yaklaamaz. nsan i aleminde ruha ulamay engelleyen ve onu grnmez klan saysz perde var. Akl perdelerin tamamn yrtp, aradaki mesafeyi ama imkanna sahip deildir. Sfr yandan itibaren iman eitimine tabii tutulan ocuklarda, iman akldan nce meydana gelir. Bu insanlarn akllar, Akl- Selim seviyesine kmadan da, iman eitimine tabii tutulmayan insanlarn akllarna nispetle ruha daha yakndr. Sfr yanda iman eitimine tabii tutulan insanlarn akllarnn Akl- Selime ulama ihtimali daha fazladr. Akl- Selimin zirvesi (ufku), ruhun, alem-i ervahta, Allahn kendisine sorduu soruyu ve o soruya verdii cevab anlamaktr. O soruyu ve cevabn akl- selimin hatrlamas szkonusu deildir. Zira akl ve akl- selim, sonra meydana gelmitir. Fakat akl- selimin o soruyu ve cevab anlamas beklenir. Ruh o soruya muhatap olduu ve cevaplad iin, alem-i ervahtaki mkalemenin bilgisine sahiptir. Muhatap alnm olmak, ruhun tabiatna muvafktr. Allah, yeryzndeki hilafeti insana bahetmekle zaten ona byk bir kymet vermitir. Hilafet grevini vermek, onu muhatap almaktr. Muhatap almak, muhatap alnan kendisiyle muadil bir kymet olarak kabul etmek deil, ona ihsanda bulunmaktr. nsani mnasebetlerde muhatap almak, muadil kymet atf olarak anlalabilir. Fakat Allahn muhatap almas, sadece ihsannn bykln gsterir. nsan, ruhun muhatap olduu ve cevap verdii soruyu hatrlar m? Bu mkalemeyi hatrlayacak noktaya kadar ulaabilir mi? Bu soruyu ve cevabn iki erevede tetkik etmek mmkn Birinci ereve, hatrlanmayacaksa neden sorulmu olsun? merkezindeki, lzum deerlendirmesidir. Bir eyin lzumu, o eyi abes olmaktan karan sebeptir. kinci ereve, insandaki esas kymet veya kymet kayna ruhtur. Ruhun ayrld beden, haerata gda olmaktan baka kymeti haiz deil. Allahn maddeyi (haerata gda olacak bedeni) muhatap almasn dnmemizi gerektirecek bir l-kaynak yok.

Ruhun bedenle birletikten sonra zuhur eden akla hitap etmek iin Resul ve Kitap gnderen Allah, ruhun bu aleme (masivaya) gelmeden nceki saf haline dorudan hitap etmi. Anlald zere, nce ruha hitap edilmi, sonra akla hitap edilmitir. Akla hitap, ruha hitabn hatrlatlmas olmaldr. yleyse bu iki hitabn birlemesi, bulumas ve birbirini tamamlamas gerekiyor. Bu lzum, ilk hitabn hatrlanmasnn mmkn olduunu gstermeye kafi deil midir? nsan, o soruyu ve cevab hatrlayabilir. Zaten hayatn maksad da o sorunun ve cevabn hatrlanmasdr. Hayatn bidayeti ile nihayeti ayn olsa gerek Mminler iin Alem-i Ervahtaki hayat ile ahiretteki hayatn mahiyeti birbirine muvafk olmal Allah en dorusunu bilir. Dnya, hayatn bidayeti ile nihayeti arasndaki bir ukurdur. Bu ukura inip klmaldr. k lm deil, lmeden gerekletirilmesi gereken bir hedeftir. Kafirler iin hayatn bidayeti ile nihayeti arasndaki sre, mtemadiyen aalara doru dmektir. Alem-i Ervah, kafirler iin en yksek seviyedir, oradan dnyaya inerler, dnyadan da cehenneme inerler. Onlar iin ini sreklidir. Kafirler ruha ulaamadklar (onu fark edemedikleri, mahede edemetikleri) iin Alem-i Ervah hatrlamak imkanndan mahrumdur. Bu sebeple inkar etmek durumundadrlar. Hayatn bidayetini hatrlamayanlar, hayatn nihayetini de anlamazlar. Ba ve sonu olmayan bir paranteze skm halde yaamaktan baka yapabilecekleri bir ey yoktur. lmeden nce lmek saf ruhi hayata ulamak olmaldr. Ruhu, hayatn bidayetindeki ve nihayetindeki haliyle mahede etmek Ruhu beden hapishanesinden bu dnyadayken kurtarmak Bu, mminler iin mmkn olan bir ykseli seviyesidir. Ruha saf haliyle ulamak, ruhtaki mahfuz bilgilere malik olmaktr. Ruhun bilgilerine ulamak, ruhun soruya muhatap olmasn ve verdii cevab hatrlamay mmkn klsa gerektir. Ruh hakikati bilir, tanr. Ruh, Allah inkar etmez, edemez. Kfr, ruhun Allah inkar etmesi deildir nk ruh byle bir ey yapmaz. Kfr, nefsin ve akln, Allah inkar etmesidir. Ruhun bildii ve inand Allah nefsin ve akln inkar etmesi Bu sebeple olmal, kfr, hakikatin zerini rtmektir. O hakikat her insann i aleminin derinliklerinde yani ruhunda mevcuttur. Nefs ve akl, ruhta varolan bilgi ve temayl (iman) reddetmek, stn rtmektir. Ruha ulamann yolu, imandr. mann hakikati ise ruhun iman etmesidir. Dolaysyla hakiki iman her insanda mevcuttur. Her insanda mevcut olan ey, imtihan konusu olmaz. Bu sebeple imtihan, akln iman etmesidir. Fakat akl, imann hakikatine kadar ulamakla mesuldr. Ruhun Alem-i Ervahta iman etmesinden kaynaklanan iman istidad, dnyada her insanda zuhur eder. Her insan, bir eylere, bir ekilde iman eder. man etmemek, ruh sahibi varlklar iin kabil deildir. mtihann maksad ise akln iman ile ruhun imannn ayniyetini temin etmektir. Veya akln ruhun imanna ulamasdr. man, insan ve hayat btnln salayan veya o btnle ulaan tek insani faaliyettir. nsan btnlne ular zira akl ile ruhun istikamet birliini temin eder. Hayat btnlne ular zira Alem-i Ervah, dnya ve ahiret btnl ancak iman ile gerekleir. nk nde de varolan tek ey imandr. Akl- selimin Alem-i Ervahtaki soruyu hatrlamas beklenmez ama insan ve hayatn btnln anlamas mmkndr. nsan gibi bir varln bir yerlerden gelmediini, mesela evrim

yoluyla cansz varlklardan balayarak insan eklini ve muhtevasn alabileceini kabul etmez. nsan ve hayat kk bir paranteze sktrmaz. Dier taraftan lmn ruh iin szkonusu olmadn, bu sebeple hayatn tek olduunu, Alem-i Ervahtan balayarak dnya ve ahretin, hayatn birer safhas olduunu, tm safhalarnda ruhun baki ve daim olduunu anlayarak, hayatn btnln ve tekliini bilir. te bu apta bir ufuk, insan olma haysiyetine uygundur. Akl- Selim, insan olma haysiyetinin ta kendisidir.

ONKNC FARK Akl zaman, gn, ay, yl gibi l birimleriyle anlar ve bunlardan ibaret zanneder. Akl- Selim zaman, kaderin tecelli mecras, manalarn zuhur vastas olarak anlar. drak melekesinin ruha yaklamas, zamana nfuz etmesidir. Ruh ile aradaki mesafe, zamann muhtevasna uzakl gsterir. Nefse raptolmu akl, zaman, takvim yapraklarndan ve saatinden bilir ve takip eder. Oysa ruha yaklaan ve onun tezahrlerine muhatap olan akl- selim, zamann muhtevasna nfuz etmeye balamtr. Varlk ile ilgili tahlil faaliyetinin mntehas, zaman ve mekan koordinatlardr. Bu noktaya kadar tahlil ile varlabilir fakat bu noktadan sonra tecrit ile yola devam edilir. Tecrit ile varln stne kldnda, artk tecrit de mesafe alamaz olur ve devam etmek isteyenler (mecali kalanlar) tenzih ile yollarna devam edebilirler. Varolu sreci zamann mekan ile temas etmesiyle balar. Tekevvn, tabii ki varolu srecinden farkldr, varolu sreci, tekevvnn bir parasna tekabl eder. Maddi varlk yekununun (kainatn) z, zaman ve mekandr. Muhtemeldir ki bu erevede yaratma fiilinin ilk konusu, zaman ve mekandr. Varl anlamann mntehas, varolu srecinin bidayetine kadar gidebilmektir. Bu seyahat bazen illiyet irtibatn takip ile olur, bazen tahlil ile olur, bazen terkip ve tecrit ile olur. Akl bu gzergahlarn hepsinde de ok az mesafe alr. ounlukla bu gzergahlarn kapsn bile almadan dner ve hayatn gailesine dalar. Varolu srecinin bidayeti, zaman ile mekann saf halde bulunduu noktadr. Birbiri ile temas etmedii, temas etmedikleri iin de saf halde bulunduklar nokta Kainat her dem tekrarlanmakszn yeniden yaratldna gre, her an zamann ve mekann saf halinin mevcut olduunu fark eden, her eyin balad noktann oras olduunu anlayan, her eyin balangcnn da, tekrarlanmakszn her an mahede edilebildiini bilen bir idrak melekesi lazm. Her ey her an yeniden yaratldna gre, her ey her an yeniden yok oluyor demektir. yleyse bunlar bilmek nasl mmkn olabilir ki, diye soran ve itiraz eden akla karlk, ruhun varlnn kesintisiz devam ettiini, her ey yok olduunda onun varln muhafaza ettiini, tm varln yok olduu o demde, yokluu, yaratldnda ise varl mahede edebildiini, insan olmann da ona yaknlk derecesiyle lldn bilen akl- selim lazm. Varlk-yokluk ritmindeki kainat, kesintisiz varlk haliyle mahede eden ruh, zamann ve mekann hakikatine nfuz etme imkanna sahip olmaldr. Ruha mmkn olduu kadar yakn (yaklaabilen) bir idrak melekesi aramamzn temel sebeplerinden biri budur. Ruha yaklatka zaman st varla ve hayata yaklamak mmkn oluyor. Zaman ve mekan anlamak veya bunlara ait bir eyler anlamak iin tabiat onlarn stnde bulunana varla yaklamak gerekmez mi? Akl- Selim, insan cinsinde meydana gelebilecek akln ufkudur. Akl- Selimin ufku ise ruhtur. Akl veya akl- selim ile Allaha ulalacan zannedenler fena halde yanlyorlar. Allaha ulaabilecek olan unsur, ruhun ta kendisidir. Terki terk etmek makamnda akln (ve akl- selimin) esamisi mi okunur ki Allaha aklla ulalabilsin. Ruh, Alem-i Ervahta muhatap olduu gibi muhatap olabilir ve o seviye ise akl ile deil, nefsten mcerret ruh veya terbiye edilerek kaynana (aslna) rcu etmi olan nefs ile birlikte ruh tarafndan elde edilebilir.

* Ruhun zaman st varlk olmas, ebul-vakt makamn mmkn klyor. Zaman yukardan (stten) seyredebilen, zamann muhtevasnda mahfuz olan mana haznesine vakf olabilen ruh, zamann ayaklar altnda seyrettiini grebiliyor. yleyse menzil belli Ruha ulamak Akl- Selimin ufku, ebul-vakt deil, ibnl-vakttr. Akl- Selim ile ulalabilecek nihai nokta, ibnl-vakttr, ondan sonraki mesafe ancak kalple katedilir ve usul mnhasran tasavvufa aittir. bnl-vakt mertebesine ulamak iin de sadece akl- selim kafi deil. * Zaman sre olarak anlama alkanl, zaman kullanabilme imkan verirken onu anlama imkann da ortadan kaldryor. Srenin, zannedildii kadar zaman ile alakas yoktur. Sre fikri, matematik akln zaman kullanabilmek iin gelitirdii bir taksim ve tedbirdir. Anlamadan kullanabilme maharetinin de en hususi misallerinden biridir. Para ile btn arasndaki mnasebetin, doru kurulamadnda, ne kadar ykc olduuna sre fikrinden harikulade bir misal olamaz. Bir varl tahlil ederek elde ettiimiz unsurlar, o varln yekununu gstermez. Her varlk terkibi, unsurlarn toplamndan fazla bir eydir. Anasrn cem edilmesinden farkl ve fazla bir ey olduuna dair terkip srr, mahhas varlktan (ve meselelerden) mcerret varla (ve meselelere) doru gittike arlar, artar ve giriftleir. Saf mcerret meselelere ulaldnda taksim ve tahlil kabil deildir, bu istikametteki aba ve teebbsler varl imha eder. Zaman saf mcerret meselelerden biridir ve taksim ve tahlili kabil deildir. Sre fikri ve duygusu, zaman taksim etme abas deil midir? Zaman gibi saf mcerret meselelerde tahlil ve taksim yoluyla ona ait paraya ulalmaz. Elde edildii dnlen her ne ise o, ona ait deildir. Tahlili kabil olan varlklar, terkibi mahiyet tayan varlklardr. Yekpare varlk tahlil ve taksim edilemez. Akl ise tahlil ve taksim etmedii varl ve meseleyi anlamaz. Paralarna malik olamad btn kavrayamaz. Bu sebeple akl, mcerret meseleleri idrak edemez. Varln nihai asl unsuru olan ruh, zaman ve mekan bu sebeple aklla anlayamyoruz. Akl bu temel varl tezahrlerinden hissedebiliyor. Onlar fark ettiini gsterebilmek ve kullanabilmek iin de kendi mahiyeti ve bnyesine uygun olarak tedbirler gelitirmeye alyor. Zaman kullanabilmek iin sre fikrini, mekan kullanabilmek iin sath fikrini gelitirmesinin sebebi bu. Akl- Selim, manaya nfuz edebilen, manaya nfuz etmek iin suret ihtiyac asgariye inen idrak merkezidir. Bu sebeple saf varlk ve mcerret meselelere ilgi duyabilmekte, onlara nfuz etme imkan (snrl da olsa) bulabilmektedir. Az veya ok, manaya nfuz etme imkan yoksa, varlk ve hayat sathta anlalmakta (buna anlamak denirse) ve ruhsuz yaanmaktadr. Ruhsuz yaamak, ruhu olmayan varlklar gibi yaamak deil midir? * Zaman gelmi fikri durduracak kuvvet yoktur trnden orijinal fikirler retilebilmekte fakat bir eyin zamann tayin etmek ile ilgili bir ey sylenememektedir. Gerekten bir iin olmas iin fevkalade emek verilmesine ramen olmad, baka bir iin olmas iin aba bile sarfedilmedii halde oluverdii gibi hadiseleri herkes yaamtr. yleyse peine dmemiz gereken sr, iin zamann

tayin etmeye imkan verecek manann kefidir. in zamann tespit etmek, zamann iini anlamak deil midir? Nihayetinde nfuz etmemiz gereken sr, zamann ta kendisidir. Milyonluk ordularla yaplamayan (yaplamayacak olan) ii, Tunusta bir esnafn kendini yakarak yaptn grdmze gre, her eyin srr zamanda, zamann srr da kaderdedir. Zaman kaderin tecelli mecras, mekan ise tecelligahdr. * Kader, temel varln muhtevasna (mahiyetine) raptedilmi gibidir (Allahu alem). Ruh, zaman, mekan Ruha miza olarak raptedilmi, zamana emir olarak serpitirilmi, mekana imkan olarak teslim edilmi gibidir. nsan, mizacnda mevcut olmayan anlamyor ve yapamyor, zamann muhtevasnda bulunmayan mana tecelliye gelmiyor, mekann tabiatna teslim edilmemi imkan varln vcuda gelmesini engelliyor. Akl- Selim, bu unsurun (temel varln) oluturduu sacayann merkezinde ikamet etmekte, her yle mnasebet kurmakta, her eyi bu mselleste idrak ve izah etmekte, hayat bu hacimde yaamaktadr. Akl, ruh, zaman ve mekann elinde top gibi oynad bir oyuncak, varln, varolu srecinin son hali olan ekillenmi durumuyla ilgilenmekten baka elinden bir ey gelmeyen gariban. Ne iinde yaad zamann mana haznesinden haberi var, ne zerinde gerekletii (varolduu) mekann muhtevasndan Ruha ise zaten ulaamyor. Baz Mslmanlarn bu garibann srtna ykledii ar sorumluluk, onu ve sahibini (insan) ldrtmaktan baka bir ie yaramaz. Akl, kendini paralamal, bakalamal hatta yok etmeli ve yeniden ina etmelidir. Kendinden gemezse, ruha ulaacak, zamana nfuz edecek, mekana mdahale edecek derinlie ulaamyor. Ruha ulaamayan akl kendinden habersiz, zamana nfuz edemeyen akl kaderden habersiz, mekana mdahale edemeyen akl, hilafetten habersiz yayor. lgin olan nokta ise buna yaamak demesidir.

ONNC FARK Akl gerekliin mantk formlarn kullanr. Akl- Selim ise dnya grnn mantk formlarn kullanr. Akl, nefs ile hayat tarafndan preslenmi ve her ikisinin de zerinde mterek mlkiyet sahibi olduu bir idrak merkezidir. Nefsin arzular ile hayatn artlar arasnda mtemadiyen dalgalanr, alkalanr, birine arpp dierine ynelir, dierine arpp ncekine dner. Bu beikten kp, deruni, mcerret, hususi bir gzergaha ynelemez. Med-cezir gzergahnda bir iz yapar ve bir mddet sonra izini takip etmeye balar. Bir mddet sonra izinden kmaya da cesaret edemez hale gelir. Akl ekseninden kaydracak, gzergahndan savuracak, merkezinden karacak bir hamle lazm. yle bir hamle ki, insann zihni evreninin zeminini yerinden oynatacak apta gl ve kkl olmaldr. Bu hamle umumiyetle imandr. Bazen de hayatta ar tesirleri olan hadiselerdir. inde yaadmz an hz karakteri dikkate alndnda, akln, nefs ile hayat arasndaki salncaktan kurtulup da maveraya ynelmesini beklemek ok zor. Bu gnn hayat televizyon izlemek gibidir. Televizyondaki en ciddi programlar olan fikir tartmalarnda bile akln durumu perian haldedir. Tartanlardan birinin sylediklerini zihni ve kalbi evreninde on saniye bile tartamaz, deerlendiremez, tenkit edemez. nk program akp gidiyor ve on saniye iinde yeni eyler syleniyor. Tam bir bakakalmak halidir. Bir cmleyi anlamak iin o cmleye dikkat kesilmek, younlamak ve dnmek gerekir ki, o arada devam eden cmleler kaar. Sonraki cmleler katnda, dikkatin younlat cmle, erevesinden karlm olur. Oysa irtibatlarndan soyulan cmlenin anlalmas kabil deil. Hayat da bu hzla akyor ve akl, para fikirlerle ancak megul olabiliyor. Para fikir ile megul olmas problem deil ama ona btn fikir muamelesi yapmaya balyor. Hayatn ihtiyalar listesinin oalmas, bunlar temin etmek iin youn alma temposu, tefekkr iin gerekli tm artlar yok etti. Fiil younluu fikir zafiyetini ilzam etti. nsanlar sadece yapyorlar. Ne yaptklarn, neden yaptklarn, neyi hedeflediklerini bilmiyorlar. Ne var ki bilmediklerini de bilmiyorlar. Hatta bildikleri hususunda iddia sahibi olabiliyorlar. htiya okluu, fiil younluu ve hayatn hz, doru olann yerine geerli olan, kymetli olann yerine acil olan ikame etti. O kadar hzl bir hayattan bahsediyoruz ki, acil olanlar hi bitmedi ve kymetli olana sra bir trl gelmedi. Acil olan geerli oland, bu sebeple geerli olandan kurtulup da doru olana ulalamad. Akllarn ap ve derinlii kk olunca, hayatn peinden yetimek bile kabil olmuyor. Hayatn peinden komak, bakalarnn rettii hayat yaamak deil midir? Hayat yaama tela, peinden komay gerektirirken, hayat ina etme ihtiyac akln ufkuna bile girmedi. Bu arada Mslmanlardan bahsettiimiz de unutulmasn. Hz a, hayat yaayabilmek, ayakta kalabilmek, hayatta varolabilmek iin, sathta mesafe almay art haline getirdi. Olduu yerde duranlar, geerli kaidelere gre geri kald. Oysa derinlemek iin bir noktada durmak, hayata kar mukavemet etmek, varoluu baka ekilde tarif etmek gerekiyordu. Derinlemek iin art olan bu hal, geerli olan gre geri kalmak eklinde ortaya kan bir bedeldi. Bu bedeli demeyi gze alan ne kadar az insan varm. Bakalarnn (batllarn) rettii

hayata kar mukavemet edemeyen insanlar, yeni bir hayat (slami hayat) ina etmenin artlarna ve imkanlarna malik olamadlar. Akln hayata kar mukavemet ettii nadiren grlmtr. Hayata mukavemet etmeyen akllar, hayat slama tamyor aksine slam hayata doru ekitiriyor. slamn hayatn ina edemeyince, hayatn slamn ina etmeye balyorlar. Faizsiz messese kuramayan zavall akllar, faize fetva aramaya balyor. Akl, akl- selim seviyesine ykselmediinde veya akl- selimin emrine girmediinde, slam nce ameli (pratik) hayatta ekitirmeye balyor, sonra da nazari alanda tebdil ve tayir etmeye balyor. Akl byle bir eydir. Nefs ve hayattan kurtulamaz, onlarn arzu ve gerekliklerinden syrlamaz. Hakikati anlamaz ki, hakikatin hayattaki karlklarndan biri olan doruyu bulsun ve hayatn merkezine diksin. Bunu yapmaya ne bnyesi (ap ve derinlii) kafidir ne de bu kadar gldr. Ya mevcut gerekliklere ve geerliliklere tabii oluyor veya gerekliklerin imanna aykr olmasndan kaynaklanan rahatszl sebebiyle bir rpda imannn geerliliklerini retiyor. Dikkat edin mann hayatta gerekletirmiyor, onun mevcut gereklikler iinde geerliliklerini retiyor. * Mantk, anlayn en alt ve basit seviyesidir. Ate yangn karr yleyse yasaklanmaldr. Uyuturucu acy hissettirmez yleyse meru olmaldr. Kaln kitapla insann kafasna vurulduunda onu ldrebilir yleyse kaln kitap yasaklanmaldr. ok mantkl deil mi? Bu kadar basit olmad doru, mantn faydal ekilde kullanlmas mmkn. Fakat mantk, akln, basit dnme ablonlardr. Varlk, insan ve hayat temel bahislerinin mant kurulamaz, bunlar mantk ile izah etmek kabil olmaz. Mantk ok basit meselelerin zm manivelasdr. nsan izah ve hayat yekunu manta teslim edilmez. Bunlar iin bir dnya gr gerekir. En hacimsiz dnya gr bile milyonlarca mantk formu ihtiva eder. Dnya grnn rettii anlaytan tecrit edilen mantk formlar, hayatn giriftlikleri ve geerlilikleri karsnda dnya grne mensubiyetini kaybeder. Mesela, zaruretler haram mubah klar hkmnden hareket edenler, zaruretleri ortadan kaldrmak iin kllarn kmldatmadklar iin zaruret halinin muvakkat olduunu unutuyorlar ve mtemadi hale getiriyorlar. Zaruret halinin haram helal (mubah) klmas, o halin bir an nce bitmesi iin aba gsterilmesi artna bal deil mi? Zaruret halini mtemadi hale getirmek, o hkmn (mantk formunun) dnya gr ile mensubiyetini kesmez mi? Faizin bu gnk iktisadi sistem iinde zarureten mubah olduunu syleyenlerin (ki byle bir samalk olmaz), faizsiz messeseleri kurmak iin hibir aba sarfetmediinde, mevcut gerekliklere raz olduklar manas kmaz m? Akl tam olarak budur. Akla itimat edenler, nasl bir atele oynadklarnn farknda deiller. * Akl- Selim, mensup olduu dnya grnn llerini, hkmlerini, kaidelerini mantk formalar haline getirir. Bunlar hayatta gerekletirir, hayatn nazari altyaps haline getirir, kltrn retir.

ONDRDNC FARK Akl idrak eder. Akl- Selim, idraki idrak eder. nsanda idraki idrak etme iktidar yoksa izafiyet nazariyesi mutlak olarak dorudur. zafiyet nazariyesinin mutlak doru olmas, hakikatin yokluunu veya en azndan hakikate ulamann imkanszln gsterir. Bu ihtimalde vahdet ve tevhide ulamak imkansz olmaz m? Bu ihtimali kabul etmek, agnostik yaklam teyit etmek deil midir? nsan saysnca gzergah olmas, istikametin tek olmasna mani midir? lla ki, istikametin bile insan saysnca olmas (muhalfarz) mmkn denirse bu hal, menzilin (hedefin) tek olmasna mani midir? Menzilden tesi yok. Menzile kesret (ihtimaliyet) atfedilirse geriye agnostisizmden baka ne kalr ki? Her insann ufkunun, kudretinin, idrakinin ve daha birok eyinin farkl olduu malum Bu farkllklar, istikametin mntehasna ulamaya mani olabilir. Her insan istikametin farkl ara menzillerinde kalabilir. stikamet zere olmak, nihai menzile ulalmad durumlarda problem oluturmaz. Ayn istikamet (doru istikamet) zere olunduunda, ara menzillerde kalmak maksada mani deil. Olsa olsa kiinin kudretince imtihan olduunu gsterir. Btn bunlar anlama imkan, idraki idrak etmekle elde edilir. nsan, istikamet zere olduunu, ara menzil ile nihai menzilin farkl olduunu, ulat menzilin hangi ara menzil olduunu, ara menzile nihai menzil muamelesi yapp yapmadn, idraki idrak etmekle anlar. Vahdet ve tevhidden bahseden slam, her ferdin veya grubun farkl anlamasnn sebebi, farkl akl terkipleridir. Farkl anlamann farkl akl terkiplerinden kaynaklandn farketmemenin sebebi ise, idraki idrak edememektir. drak etmek, farkllklar mmkn hatta mecbur klyor, idraki idrak etmek ise, vahdet ve tevhide ulamay mmkn klyor. nsan idrak eder de idraki idrak edemezse, ahsiyeti, farkl olmakta buluyor. nce farkl olmak lzumu da ak Fakat eer idrakten sonra idraki idrak ederse gryor ki, farkllklarn teferruata indii ve temel bahislerde vahdetin mecbur olduu bir ereve var. Her Mslman o erevede olmal drak (yani akl) kesret ile idraki idrak (yani uur, yani akl- selim) vahdet ile megul olur. Akl kesretten kamaz, akl- selim kesrete dmez. Derse akl- selim olmaktan kar ve akla der yani akl seviyesine iner. draki idrak etmek, neyi, neden, nasl anlamas gerektiini gsterir. Vahdete ulamay mmkn klan budur. Kesretteki vahdeti bulmadan, tevhide ulamak ise hayaldir. * draki idrak etmek, bir manada akl anlamaktr. Akl, idrak merkezidir. drak eden unsuru anlamak, idraki idrak etmenin ilk artdr. Akln anlamayan insan, neyi, niin ve nasl anladn ve anlayacan bilemez. drakin (anlamann) denklemini kaba ekliyle ve umumiyetle u ekilde ifade ederler. Anlayan (sje) ile anlalan (obje) arasndaki temastr. Bu denklem, eksik, zayf ve hastalkldr. Bu denklem zerinden mesele tetkik edildiinde, insann kendi kendini anlamas beklenmez. nk anlayan ile

anlalan ayn olduunda, idrak faaliyeti iin ihtiya duyulan alan yok olur. drak (veya tefekkr) faaliyeti iin asgari de olsa bir alan olmad takdirde, idrak gereklemez. nsan, kendini anlamayacak veya anlayamayacaksa, anlamak diye bir ey yoktur. Eyay anlamasnn hibir manas yoktur, kald ki kendini anlamam olan eyay anlamamtr. Kainattaki varlklardan (malzemelerden) terkip edilen en harikulade cins insandr. nsan anlamakszn, eyay anlamak (anlamak iddiasnda bulunmak) inaat malzemelerini anladn zanneden birinin, onlarla saray yaplacan anlamamas gibidir. naat malzemelerine baknca saray (ihata edici terkibi) gremeyen kii, inaat malzemelerini anlam olur mu? Anlamay, yukardaki denklemle ifade edenler, insann kendini anlamas iin ihtiya duyulan alan umursamyorlar. Bu sebeple olsa gerek, her eyi anladn syleyenler, insan ve akl bir trl anlamam haldedirler. drak denklemi daha teferruatl hazrlanmal, izah edilmelidir. Denklem, asgari u ekilde kurulmaldr; idrak eden varlk, idrak merkezi ve idrak edilen varlk drak merkezi akl olarak alndnda, akl insan da anlar. Fakat bu durumda akl iin yukarda bahsi edilen paradoks szkonusu olur, akl kendini anlamaz. Bu problemi amann yolu ise insan i aleminde birden fazla sayda idrak merkezi oluturmak veya varsa onlar kefetmektir. nsan i aleminde (zihni ve kalbi evreninde) idrak merkezi bir tane deil. Baz i alem unsurlar idrak faaliyetinin belli srelerini yrtyor, baz i alem unsurlar farkl seviyelerde (mertebelerde) idrak faaliyetini gerekletiriyor, bazlar ise idrak faaliyetinin ok stnde olan mahedeyi gerekletirmektedir. Akl- Selim (nam- dier uur), akln bir stnde yer alan idrak merkezidir. uur, akl anlar, dolaysyla anlamay da anlar. Akl ve anlamay anlamak, doru anlamann teminatdr. Mutlak teminat olmad vakadr ama akln anlama seviyesine nispeten doru anlama hassasdr. Akldan akl- selime sramak, akl- selimin mahiyeti dikkate alndnda sadece akli bir gelime deil ayn zamanda bir taraftan nefsten ruha doru tekaml gzergahnda mesafe almaktr dier taraftan idrak derinlemesinde mesafe almaktr. Bu cihetle akl- selim, insann zihni evrenindeki akln teekklnden sonraki en byk ikinci inklptr. * nsan renemediini bilemez fakat bilmediini ise renemez. Dier taraftan, bilmediini idrak edemez fakat idrak etmediini bilemez. Bu paradokslar, idraki idrak etmeden anlalamaz. renmek, bilmek, idrak etmek bahisleri, dilbilimde cem olmutur. Dilin nasl olutuu sorusu, ayn zamanda, renmeden bilinebilir mi, bilinmeyen renilebilir mi sorulardr. Bu sorularn cevaplar, ruhtaki mahfuz bilgide mevcuttur. yleyse nce ruhtaki mahfuz bilgiyi izah edelim. Ruhtaki mahfuz bilgi, faaliyet ncesi bilgidir. Kesbi deil, vehbidir. renmeyi, bilmeyi ve anlamay mmkn klan mana haznesidir. Bu hazne olmasayd, ne dil oluurdu, ne bilgi meydana gelirdi, ne de idrak mmkn olurdu. Zaten imtihan, hayatta kemeke halinde bulunan bilgi ile ruhta mana olarak muhafaza edilen bilgiyi terkip etmektir. Yol haritas ise Kuran- Kerim ve Snnet-i

Seniyyedir. Hayat ise insann ruhunda mahfuz halde bulunan manay kefetmek, bilgi haline getirmek ve onunla yaamaktr. nsann tm maceras, ruhunun peinde komaktan ibarettir. nk onu bilen, rabbini bilecektir. Ruh bu bilgiyi nasl ve nerede edinmitir? Ruh, Alem-i Ervahta Allah ile muhatap (Allahn hitabna mazhar) olmutur. Ben sizin rabbiniz deil miyim? sorusuna muhatap olmu ve evet diye cevap vermitir. Bu meseledeki bilgiler (kaynaklar) fevkalade snrldr, bu sebeple bahis, mphem bahislerden biridir. Hkm bildiren cmleler kurulmas doru olmayan bir meseleden bahsettiimiz ak. slamn yekunundan szlen toplam mana ile mutabk kalmak artyla syleyebileceimiz udur. Allah ile vastasz muhatap olmak (Allahu alem, soru cevap vastaszd), misilsiz bir ilim sahibi olmaktr. Misilsiz ilim sahibi olmak, mkalemedeki bilgi nakliyle ilgili deil, muhatap olmakla alakaldr. Dolaysyla ruh, dnyaya bilgisiz olarak deil, hacmini bilmediimiz bilgi haznesiyle gelmitir. Kendini bilenin rabbini bilmesi istikametindeki hakikat, Allah ile muhatap olan ruhun, Onu bildiine iaret etmiyor mu? yleyse biz (insanlar) rabbini bilerek dnyaya geliyor. Peki problem ne? Bildiimizi bilmiyoruz, idraki idrak etmiyoruz. Bildiimizi bilmemizi engelleyen nedir? Ruha ulaamyoruz. Kendi ruhumuza ulaamyoruz. Ne byk iledir bu. Ruhumuz ile aklmz arasnda o kadar ok sayda perde var ki, yrtmakla bitmiyor, amakla tkenmiyor. nsann bildiini bilememesi, kendi iinde yaayan, kendini de yaatan ruha ulaamamas, dayanlr bir strap deil. Yukardaki sorulara dnersek, insana mutlaka bir ilk bilgi lazm lk bilgi, ruhtaki mahfuz bilgidir. nsan, sfr bilgi ile hayata balarsa, hibir ey (tek kelime) bile renemez. lk bilgi ise zihni faaliyet (yani renme, bilme, dnme vesaire) ile elde edilemez. lk bilgi, faaliyet ncesi bilgidir ve bu bilgiye ihtiyacmz var. Konuya byle baknca, tm sorular cevaplanm gibi grnyor fakat bu kadar basit olmad malum. * renmek, ruhun sahip olduu bilginin zihni evrene tanmasdr. D dnyadan bilgi ak olmadan, d dnyadaki bilgiyi i dnyaya tamadan ruhun sahip olduu bilgi zihni evrene tanmaz. D dnyadan alnan bilgi, ruhta bulunan mahfuz bilgi ile eletiinde, zihni evrene doar. ki boyuttan biri eksik olduunda, yani d dnyadan i dnyaya bilgi ak olmazsa veya d dnyadan edinilen bilgi ruhta mevcut deilse, renme gereklemez ve zihni evrene domaz. Bilmek, renilen bilgiyi kullanabilir hale gelmektir. Bilgi ezber halinde kalr, kullanlmas mmkn olmazsa, bilinmemi demektir. drak etmek, d dnyadan alnan bilgiler ile ruhtaki mahfuz bilgi arasndaki mnasebeti grebilmektir. D dnyada retilen bilgi ile ruhtaki bilgi arasndaki muvafakat veya muhalefeti grmek, fark etmektir. Akln ufku budur. Akl- Selimin ufku ise ruhtaki mahfuz bilgiyi, bazen d dnyadan edinilen bilginin yardm ile bazen de ona bile ihtiya duymakszn kefetmektir. Bu sebepledir ki akl- selim, tefekkr faaliyeti iin dilin zaruret olmas hali ayr tutulmak zere, hayattan elde ettii bilgilerin yardm olmakszn da fikir retebilir. Dil ihtiyac da hayattan edinilen bilgi ihtiyacdr ama akl- selim bu ihtiyac asgariye indirebilen bir kuvvedir. Baka bir ifadeyle akl- selim, dil denen resim galerisinde (suretler, ekiller, zarflar laboratuarnda) manaya nfuz eden, manalarla tefekkr faaliyetini gerekletirebilen, kelimelerin ve mefhumlarn manalarn deitirebilen

ve yeni manalar ekleyebilen bir idrak merkezidir. zet olarak akl- selim, mcerret tefekkr faaliyetini gerekletirebilen idrak merkezidir. Akl- Selim, d dnyadan gelen tesirler ile kalpten (ve tabii ki ruhtan) gelen tesirleri kendi bnyesinde harmanlayabilen merkezdir. ki tesir arasndaki muvafakat ve muhalefet denklemlerini kuran, bu iktidarndan dolay da doru dnebilen bir idrak merkezi Bunu yapabilmesi iin ruha kafi derecede yakn olmas gerekir. Kafi derecede yaknlk, ruhi hamlelere (tecelli ve tezahrlere) vastasz olarak muhatap olacak kadar yaklamaktr. Ruhi tecelli ve tezahrlerin katksz halini grebilmelidir ki, d dnyadan gelen tesirler ile arasndaki mnasebeti fark edebilsin. Akl ruha bu derece yaklaamaz. Akl kendi ufkunun eiine geldiinde durur. nsan i alemindeki artlar ve imkanlar akln ufku ile iktifa etmez ve onu zorlamaya devam ederse, akl, krize girer ve akl- selimin oluma sreci balar. Akl asla, ruhi tezahrleri saf haliyle mahede edecek yaknla ulaamaz. * Bilgi sahibi olmann seviyeleri srasyla unlardr. renmek, bilmek, idrak etmek, idraki idrak etmek, mahede etmek renmek, en basit haliyle hayattan edinmek ve bunu ruhtan gelen bilgi ile eletirmek veya eletirme zamanna kadar zihni evrende (mesela hafzada) muhafaza etmektir. Bilmek, hayattan edinilen bilgi ile ruhtan gelen bilginin (tesirin) zihni evrende bir ekilde harmanlanmas ve kullanlabilir hale getirilmesidir. Buradaki durum, ruhi bilgi ile harici bilgi arasndaki mnasebetin mutlaka doru kurulmas artnn olmamasdr. Ruhi tezahrler zihni evrene doduklarnda orada deiebilir, bakalaabilir. Bilmek, kayna ruh olan tezahrler ile hayattan gelen bilgiler arasnda herhangi bir mnasebet tesisidir. Hakikat arayndaki ihtilaflarn ortaya kt nemli noktalardan birisi budur. drak etmek, ruhi tezahrler ile hayat (hayattan edinilen bilgi) arasnda doru mnasebet kurma teebbsdr. Bu mnasebet doru olarak kurulamayabilir ama idrak etmek, doru mnasebet kurma niyet ve teebbsdr. draki idrak etmek, mezkur bilgiler arasnda doru mnasebeti kurmaktr, terkibi gerekletirebilmektir. Mahede, bilmek ve idrak etme ihtiyacnn olmad derinlikteki hususi faaliyettir. Ruhun kalpteki faaliyetidir. Ruh idrak etmez, idrak etmeye ihtiyac yoktur. nk geldii yer (alem-i ervah), bilginin mana halinde salnd alemdir. Orada suret ihtiyac olmad iin idrak ihtiyac da yoktur. Oradaki bilgi mahede bilgisidir. Mana, saf haliyle mahede edildiinde idrak etmek ihtiya olmaktan kar. Zaten idrak abas manaya ulamak iindir. Mana saf haliyle mahede ediliyorsa, idrak neden gereksin? Akl- Selim, akln, ruhun mahedesini mahede edebilecek seviyeye kmasdr. Akl- Selim, ruhun mahedesi gibi mahedede bulunamaz. Ruhun mahedesini mahede edebilir. Yani bir adamn grdn grmek deil grme halini grmek gibi bir eydir. Akl- Selim, ruha nispetle kk apta yapar. Yani ruhun mahedelerinin tamamn mahede edemeyecei gibi onun derinliine de inemez.

draki idrak etmek, idrakin ne olduunu, nasl gerekletiini, hangi malzemeleri kullandn, hangi metotlarla altn anlamaktr. draki idrak etmek, neyi, niin, nasl anlamak gerektiini gsterdii iin, doru istikameti anlamaktr. Doru istikameti bulamam olan kiinin anlamasnn bir manas ve neticesi yoktur. draki idrak etmek, istikametin nihayetini grebilmek, en azndan hissedebilmektir. nsan, istikametinin mntehasn mphem grebilir ama mehul gryor ise, istikametin doru olduunu nasl anlayabilir? stikametin mntehasn malum hale getirecek kadar keskin bir idrake sahip olmayabilir. Bu durumda mphem kalabilir. Fakat istikametin mntehas tamamen mehul ise, doru istikamet zere deildir, doru istikamet zere olmas halinde bile onun doru istikamet olduunu nerden bilebilir? Anlamas iin mrnn nihayetine kadar beklemesi gerekiyorsa, ok tehlikeli bir hal zeredir. Son nefeste istikametin yanl olduunu anlamak, doru istikamete dnme imkann yok etmi demektir. ine yaadmz a, her disiplinde o kadar ok bilgi retti ki, herhangi bir bilim dalnn bile ufkuna ulalmaz hale geldi. mr bir ilim daln hakkyla tahsile imkan tanmyor. Bu zenginlikteki bilgi harman iinde, tm hayat iine dkeceimiz mecrann veya takip edeceimiz gzergahn mntehasna ulama imkan neredeyse sfra yaklat. Menzile ulamak sanki imkanszlat. yleyse gzergahn mntehasn, menzili, bulunduumuz noktadan grmemiz gerekiyor. Gremiyorsak, gzergahn doruluundan nasl emin olabiliriz? Akl- Selim, gzergahn mntehasna ulamadan menzili grebilen teleskoptur. Bu gnn dnyasnda her zamankinden daha fazla ihtiyacmz olduu ak deil mi? * draki idrak etmek, idrakin snrlarn anlamaktr. Akl neyi anlayp neyi anlamayacan bilmez. Anlayamad varlk ve vakalarn olduunu fark eder ama uzun bir mddet patinaj yaptktan ve srar ettikten sonra... Bu srete ne kadar haddi ihlal eder, Allah bilir Marifet, insann hangi varlk ve vakalar anlayp anlamayacan idrak etmesi, anlayabilecei bahisleri ise hangi derinlie kadar anlayacan bilmesidir. Bu mmkn deilse, deneme yanlma yolundan baka bir ihtimal kalmaz. Deneme yanlma yolu (usul) en pahal yoldur ki, ahmaklarn yoludur. Akl- Selime uzaktr. drakin snrlarn anlamayan akl, renmeyi idrak etmek zannediyor ve her meseleyi anlad vehmini retiyor. Orta seviyedeki bir zeka, hacimsiz bir akl, s bir idrak ile her konuyu anlad vehmine kaplan insanlar, hezeyanlarna fikir muamelesi yapyor.

ONBENC FARK Akl- Selim, hayatta, fani (snrl) olandan bamszlam, baki (sonsuz) olana teslim olmutur. Akl dnyaya aittir. Akl- Selim ise ahrete Akl nefsin idrak merkezidir, akl- selim ise ruhun Nefs tabiat gerei fani olanla megul, ruh ise mahiyeti gerei baki olana meyyaldir. Nefse yakn (veya merbut) olan akl, ruha yakn olan ise akl- selimdir. Kalp ile zihin birbirinden farkl alemlerdir. Zihni evrenin kayna da kalp evrenidir ve kalp (ve ruh) olmadnda zihni evren varolamaz ve varln devam ettiremez. Fakat zihni evren kalp evreni ile ayn deildir ve ondan nispeten bamsz (zerk) olarak varln devam ettirir. Zihni evrenden kalp evrenine gei yoktur, gei, kalp evreninden zihni evrenedir. Yani iki evren arasndaki perdeyi aralama imkan ve salahiyeti, kalp evreninde mukim (tabiri caizse) ruhtadr. Zihni evrenden kalbin kaps ne kadar zorlansa da almaz. Zihni evrenden kalbi evrene geiin imkanszlndan bahsetmiyoruz. Zihni evrenden kalbi evrene girii imkansz kabul etmek, imtihan ve ibadeti lzumsuz hale getirir. Yani dardan ieriye doru ak mmkn olmazsa, insan fiilinin veya fiilin neticesinin kalbe intikal etmedii manasna gelir ki, insan iin teklifin manas ortadan kalkar. Oysa insann fiillerinden elde ettii haslat, gnah veya sevap olarak kalbi evrene ular. Esas soru burada ortaya kyor, bu nasl olur? Bu sorunun cevabn verebilmek iin, slamn insan ile ilgili temel lsnn hatrlanmas gerekiyor. nsanda ruhtan baka kuvvet kayna yoktur. Ruh, insanda nihai kuvvet kaynadr. nsan i aleminde birok kuvvet kayna grlr. Fakat hibir kaynak mstakil deildir. Kendi kendine g retebilen tek kaynak ruhtur. Bu sebeple tm kuvvet kaynaklar nihayetinde ruhun retip insan i alemine sald (serptii) kuvveti kullanr. Tm insani faaliyetlerin nihai kayna ruhtur. nsandaki nihai kaynan ruh olmas, ruhun ise g retmesi iin baka bir unsura ihtiya duymamas, insan i alemindeki ak, ruh-kalp-zihin-nefs-akl-fiil mecrasnda (silsilesinde) gerekletirir. Ruhun retip insan i dnyasna gnderdii kuvvet (itiyak, itiha, zevk vesaire gibi ok eitli isim ve mahiyette olabilir) birok sreten sonra fiil olarak d dnyaya kar. Ak tek tarafl-tek ynldr ama insan i alemindeki dier unsurlar (mesele nefs, akl), ruhtan, kuvvet (enerji) talebinde bulunabilir. Ruhun herhangi bir konuda kuvvet retmesi iin teklifte bulunabilir ve srar edebilir. Fakat neticede akn yn deimez. Yani biz acktmz iin yemek yemeyiz, ruh yemek yemek iin gerekli kuvveti rettii iin yeriz. Nefs, insan bedeni acktnda yemek yemek iin gereken itihay ruhtan talep eder ve ruh da itihay retir. Fakat retmek zorunda deildir ve retmediine ahit olunan hadiselerin says istisna deildir. Mesela iftar sofrasnda ezan bekleyen bir insan (yani en fazla ackt noktada) sevdii bir kiinin vefat haberini alsa, ruh o ile megul olduu iin nefsin tm taleplerine karlk, yemek yemek iin gereken itihay retmiyor. Ak, ruhtan (insann en derin noktasndan) balayarak darya doru ise fiillerin neticeleri kalbe nasl tesir ediyor? nk ruh, nce insan i alemine sonra da d dnyaya gnderdii her damlann neticesini geri istiyor ve alyor. Zihni evrene ve d dnyaya giden her kuvvet vahidinin neticesini almak iin kalp evreninin kapsn ierden zihni evrene ayor. At kapdan kuvvetini (enerjisini) kendisinin rettii fiilin neticelerini ieriye alyor.

* Kalbin temiz tutulmas, parlatlmas veya kirlenmesi nasl gerekleiyor? Ruh sadece g kayna olarak kullanlrsa, zihni evrendeki nefs ve akl, insan dncesinin ve fiillerinin merkezi haline geliyor. Bu durumda ruh, zaman zaman kendini dorudan gsterse ve temel talebini (iman talebini) dillendirse de, derinlerde kalyor. Nefs ve akl ise sadece dnya ile snrl bir hayatn gerekleri (menfaatleri) iin enerji talep ediyor. nsan iman etmise (iman eden ruh olduu iin) ruh, iman istikametinde de kuvvet retiyor ve insan i alemine gnderiyor. man istikamettir. man eden ruh, istikamet kazanmtr. Bu durumda ruh, kuvvet retimini, sahip olduu istikamet zere gerekletiriyor. retip insan i alemine sald kuvvet, ruhun sahip olduu istikameti de ihtiva ediyor. nsan i alemine ruhtan gelen kuvvet, iman da ihtiva ettii iin, nefs ve akl ile bunlarn faaliyetleri zerinde o istikameti gerekletirmek iin tazyik yapyor. Ruh slam imanna sahipse, zihni evrene doan tecellileri ve hamleleri slamn muhtevasn tayor. Ruhun hamleleri, sadece kuvvet veya enerji mahiyeti tamyor ayn zamanda iman muhteval hamleler haline geliyor. man muhteval hayat hamlesinin en bariz hususiyeti, istikamettir. stikamet kazanm ruhi hamleler, insann zihni evrenini ve bu evrendeki unsurlar, mekanizmalar, sreleri ve bilgileri etkiliyor. Ruh, iman muhteval hayat hamlelerini itiyat haline getirdiinde, zihni evrende bir mecra ayor. Zihni evrenin ana mecralarndan biri budur, iman mecras Akl- Selimin olutuu mecra, iman mecrasdr. man mecrasnda vcut bulan akl- selim, o mecray geniletme imkanna da sahip hale gelir. Akl- Selim, bu mecradan beslendii gibi bu mecray da temiz tutar, dzenler, kavislerini dzeltir ve menzile ulamann en kestirme yolunu arar. * Kalbin insann tm varlna hakim ve sahip olmasnn yolu, kalpten balatlacak bir hareket ile mmkndr. Zihni evrenden kalbe giriin olmamas, kalpten zihni evrene doru bir hareketi art klmaktadr. badetlerin zihni evrende mayalanmas, bu mayalanmayla tatbik edilmesi, nefsin ve akln tesirinden kurtulmasn imkansz klmaktadr. Nefs ve akl ile yaplan ibadetler, zihni evrendeki gereklikler olarak kalmakta ve kalbi evrene girememektedir. Bu erevede kalan ibadetler, riya ile maluldr. Zira zihni evren, nefs ve akln igali altndadr. Kalbi evrenden ve ruhtan kaynaklanmayan ibadetler, imann tezahr deil, nefsin zuhurudur. Akl- Selim, zihni evrenden kalbi evrene alan koridordur. Kalbi evrenden zihni evrene doru giden koridor, imandr. * Akl- Selimin en mhim hususiyeti, zihni evreni temizlemesidir, iman ise kalbi evreni temizler. Zihni evreni temizleyen akl- selim, zihni evrende imana mugayir bir hadisenin mayalanmasna, vcut bulmasna msaade etmez. Ruhtan talep ettii enerji, muhtevasnda iman bulunan kuvvettir. stikamet kazanmam kuvvet talebinde bulunmaz. Ruhun iman muhteval hamlesi,

istikamet kazanm kuvvettir. Bir mana yklenmemi kuvvet deil, ham halde bulunan bir kuvvet deil Bilakis, muhtevasna iman ve istikamet yklenmi kuvvet Ruhun iman muhteval hamlesini talep edecek bir i alem unsuru yoktur. Akl buna g yetiremez, zeka bununla ilgilenmez. Sadece akl- selim ruhtan, iman muhteval aksiyon talebinde bulunabilir. Baka bir ifadeyle akl- selim, ruhu, bu hamleyi yapmas iin harekete geirebilir. Bu hamlenin zuhur artlarn oluturabilir. Zaten davet demek, zuhur artlarn oluturmaktr.

ONALTINCI FARK Akl- Selim, fikirde, kemiyetten bamszlam, keyfiyete (manaya) teslim olmutur. Sfr ile bir arasndaki say adedi, birdir. Fakat ayn mesafedeki say adedi ayn zamanda sonsuzdur. Sathta (yani ardk tam saylarda) sfr ile bir arasndaki say adedi birdir. Derinliine ise (yani rasyonel saylarda) sfr ile bir arasndaki say adedi sonsuzdur. Derinliine bakldnda sfr ile bir arasndaki say adedi sonsuz olduu gibi sfr ile iki arasnda veya sfr ile arasnda veya ile sekiz arasnda (yani her iki say arasnda) bulunan say adedi de sonsuzdur. Sfr ile bir arasndaki say adedi ile sfr ile iki arasndaki say adedinin ayn olmas (her ikisi de sonsuz), meselelerin derinlik boyutunda her eyin sathtaki grntsnde oluan farklln aksine aynilie sahip olduunu gsterir. Sathta birok ey farklym gibi grnr ama derinletike aynileme sreci balar. Demir elementinin atomunda bulunan proton ve elektron ile oksijen elementinin atomunda bulunan proton ile elektronun tabiat ayndr. Elektron saysnn farkll gibi sebepler eitli elementleri meydana getirmektedir. Hcre seviyesinde farkl grlen maddeler, Molekler seviyeye indiinde farkllklar azalr. Molekler seviyeden atom seviyesine inildiinde varlklar aras farklar biraz daha azalr. Atom alt seviyeye inildiinde varlklar arasndaki farkllklar sfra yaklar. Varlklarn kemiyetinde grnen farkllklar, keyfiyetine doru inildike azalr. drak ve tefekkr derinletike, kesret vahdete doru hzla yol alr. Vahdet, her varlkta, her varlk cinsinde ve nihayet varlklarn toplamnda mevcut. Kainattaki varlklarn hepsini bire irca etmek mmkndr. Akl umumiyetle sathtadr ve varlklarn sathtaki halleriyle ilgilenir. Yksek zeka ve ona muadil olarak meydana gelmi akllar, varl derinliine anlayabilir. Akl- Selim ise tahlilde en derine inebilme, terkipte en yksee kabilme maharetine sahiptir.(*) Akl- Selimin inebildii derinlik ve kabildii ykseklik, maddenin kaybolduu, manann tezahrnn mahede edilebildii seviyelerdir. ___ (*) nsanda akl- selimden daha derine inebilecek, daha yksee kabilecek maharet var. Kalb ve ruh, dorudan bu maharete sahiptir. Kalb ve ruh akl- selimden daha yksee vastasz kabilir. Akl- Selim, akl, zeka gibi i alem unsurlar, ruhun kulland manivelalardr (vastalardr). Vastasz (dorudan) faaliyete getiinde, daha derine inebilir, daha yksee kabilir. Fizik bilimi ile ilgili verdiimiz misal, nihayetinde varln mahhas ksmnn derinliidir. Mcerret ksm, fizik biliminin faaliyet alanna girmez. Akl, fizik bilimi marifetiyle o kadar derinlere inmi fakat hala mahhas alanda tepinip durmaktadr. Atom altna inen fizik bilimi ve akl, hala atom alt paracklarn ihtiva ettii mana ile deil kemiyet (hacmi, ktlesi vesaire) ile ilgilenmektedir. Fizik biliminin ulat seviyenin bu erevede bir manas yok, nk hala kemiyet ile megul olmakta, aslnda ise orada patinaj yapmaktadr. * Akl ne kadar derinlese, ne kadar ykselse de varln kemiyetinden kurtulup, keyfiyete (manaya) ulaamaz. Akl hangi apta olursa olsun varln tetkikinde nasl sorusunun peinde gider. Nasl ve ne sorular, kemiyet iin sorulur. Keyfiyeti (ve manay) arayan soru, niin sorusudur.

Akl bu soruyu sormaz(*), sormaya baladnda zaten akl- selim ihtiyac ortaya km, akl da yava yava krize girmeye balamtr. ___ (*) Hayatn iinde bu sorunun ska sorulduuna bakp da meseleyi mecrasndan karmayn. Be alt yandaki ocuklar bile sorar bu soruyu, mesele, bu sorunun cevabna ne kadar ihtiya duyulduu ile ilgilidir. Bu sorunun cevabn bulana kadar uykular kaan bir tane adam tanyan var m? O derinlikte bir ihtiyatan kaynaklanmadnda, dil ile sorulan sorunun cevab bile beklenmeden uykuya dalar insan.

Niin sorusunu sorup cevabnn peinden giden, akl- selimdir. Akl- Selimin bu soruyu sormas, nasl sorusunu sormasna mani deil. On kiloluk elmadan bahsedildiinde ayn zamanda be kiloluk elmadan da bahsedilmitir. Zira az, oun iinde mevcuttur. Tersi ise imkanszdr, ok, azn iinde mevcut deildir. Akl nasl sorusunu sorar ama niin sorusunu soramaz, akl- selim niin sorusunu sorabildiine gre, nasl sorusunu rahatlkla sorabilir. Varln sathnda dolamak, kesrette boulmaktr. Varln ekliyle uramak, manay karmaktr. Manadan uzaklarda kesretle bouan akl, olu ve varolu srelerine nfuz edemez. Yaratl vakasna ise asla yaklaamaz. Akl- Selim, olu ve varolu srelerini anlar, yaratl vakasna da nispeten yaklar. * Fizik biliminin ulat nokta, fizik ile metafizik alann snrdr. Kuantum fiziinde bu gn ulalan seviye, mtefekkirin onlarca yl nce syledii burnum dedi, burnuna yokun ifadesiyle ayndr. Fizik bilmeyen mtefekkirin, fiziin bu gn ulat noktay onlarca yl nce ifade etmi olmas, akl- selimin kestirme yollar bildiini gstermez mi? eyhl Ekber hazretlerinin varl izah ederken, deniz dalgalar gibi(*) ifadesi, kuantum fiziinin kuant alanlarnn tarifinde, bir hareketlilik, bir kprdama, bir deverandan baka bir ey grnmyor trnden ifadeleri arasnda fark var mdr? slam velisinin, varlk hakkndaki (ayn zamanda varolu hakkndaki) bu ifadesi, asrlarca mecaz olarak kabul edildi. Seviyeye bakn ki, sylendii zamann anlay seviyesine gre mecaz olan ama ilim merhale katettiinde ise mecaz deil gerein ta kendisi olduu anlalan bu ifade, slam irfannn, kendine ait hususi ilimleri olduunu gstermiyor mu? Bilimi, batnn rettii pozitif bilim mecrasndan ibaret zanneden akllar, slamn, bu gn Mslmanlarn bile anlamad ilim mecralar am olduunu bilmez hale geldi. ___ (*) Muhiddin-i Arabi hazretlerine ait olduunu bildiim bu ifadesinin kaynan hatrlamyorum, hafzamn zafiyetine verilsin.

Akl, pozitif bilime mahkum edildiinden beri Mslmanlar da pozitivist-rasyonalist karakter kazanmaya baladlar. Rasyonalitenin pozitivizmle mahdut hale geldii, varln eklinden (arazlarndan) kurtulamad bu gnn bat medeniyeti, slam dnyasnda byk tahrifatlar yapt ama zellikle akl- selimi imha etti. Bat, Mslmanlar kendi bilim mecrasna (pozitif bilim mecrasna) mahkum etti ve akl- selimi tarihe gmd. Baz Mslmanlarn buna raz olduu fakat raz olduklar eyin ne olduunu anlamad grlyor. Bu aklla, ayn ikiye blnme mucizesinin rasyonalist izahn yapmaya altlar, aslnda ayn ikiye blnmedii, yle grnd gibi hezeyanlar samaya baladlar. Bunlar sylerken yapmaya altklar i, slamn rasyonalist izahlarnn olduunu ve aslnda da sadece rasyonalist izahlar olduunu ifade etmeye alyorlar. Rasyonalizmin beii olan fizik biliminin bu gn ulat seviyeye, eyhl Ekberin asrlarca nce ulat hatta onu fersahlarca at bilinmedii, anlalmad iin, kendi irfan bahesinden kp batnn plnde debelenmekten kurtulamyorlar. Batnn lam ukurunda debelenirken takndklar tavr ve eda ise, slamn on drt asrdr yanl anlald, kendilerinin doru anladklar iddiasdr ki, slam tarihi hezeyann bu aptaki misalini hi grmedi. Muhiddin-i Arabi hazretleri, zihni-akli mecrada deil, kalbi-ruhi mecrann messes hali olan tasavvufta yaayan byk ahsiyetlerden biridir. Bu cihetle ulat seviye ve iktisap ettii mana tabii ki akl- selimin eseri deildir. Akl- Selim, Onun ulat seviyeye ulaamaz, zarflad manalara nfuz edemez. Fakat Byk ahsiyetin ulat makamdan elde ettii verimleri, akla deil, akl- selime sunduu malum olmal. Akl- Selimin anlayaca ekilde zarflanm ve piyasaya arz edilmi olan slam irfannn ender mana demeti, aklla (stelik de pozitif aklla) okunduunda anlalamyor. nsandaki ruhi-kalbi mecrann slam irfanndaki messese karl olan tasavvuf, mnhasr slam ilim mecrasdr. Bu mecrada saysz ilim ina ve ihdas edilmi, her birinden elde edilen eserler ise baz byk ahsiyetler tarafndan fikir ve ilim piyasasna arz edilmitir. Mspet ilimler de slam ilim mecralarndan biridir fakat tasavvuf, mnhasr slam ilim mecrasdr. Akl- Selim olmadan, slam ilim mecralarnn hibirisi doru anlalamaz fakat mnhasr slam ilim mecras eserleri ise asla doru anlalamaz. Tasavvufun ferdi ve itimai terbiye usulleri bir tarafa, ina ettii ilimler bakmndan mevzuu, manadr. Mana ilimleri Pozitif bilimler, suret-ekil-zarf bilimleridir. Suretlerde taklp kalan, varl onlardan ibaret zanneden bat medeniyeti, materyalist felsefi altyapya dayand iin kendi iinde tutarl olabilir. Fakat Mslmanlar, sadece Allaha inanmakla bile varln suretten (maddeden) ibaret olduunu kabul edemezler. yleyse suret ilimlerinin dnda mana ilimleri nerde? Gzlerinin nnde duran mana ilimlerini, akl gzl kullandklar iin, yani renk krleri gibi gremiyorlar.

ONYEDNC FARK Akl, para fikir ile megul olur, akl- selim, fikir yekunu ile megul olur. Btn grebilmek, tecrit istidad gerektirir. Btn terkip edebilmek veya btnln terkibine ulamak, byk tecrit mahareti ister. nsanda tecrit istidad olabilir. Fakat byk tecrit maharetine sahip olmas da gerekir. Tecrit istidad yalnz bana kafi gelseydi, slam batl filozoflar da anlard. Oysa filozoflarn dehalar bile normal zekaya sahip bir Mslman kadar slam anlamaz. nk tecrit istidadnn olmas n arttr ama shhatli tecrit mahareti kazanlmas iin kafi deil. Tecrit istidadn kendi bnyesinde yerli yerine oturtan akl- selim, ondan shhatli tecrit mahareti retir. Zekann serazat faaliyet gstermesi, tecrit istidadnn da zekann peine taklmas, hem zekann hem de tecrit istidadnn plak halde ban saa sola vurmasdr. Akl- Selim, zekay bnyesine ald gibi tecrit istidadn da bnyesinde yourur ve yeniden retir ve tecrit mahareti haline getirir. Zaten akl- selim, insan i dnyasndaki hibir eyi plak haliyle brakmaz ve kullanmaz. Her eyi kendi teknesinde yourur, ekillendirir, istikametlendirir. Akl- Selimin, bnyesine alp yeniden ina ettii i alem unsurlar, bu safhadan sonra yalnz balarna faaliyet gsterdiklerinde bile istikametten amalar nadirdir. Tecrit istidad, yksek zeka gibi (ve onunla beraber) akl, akl- selime sratan mhim bir hususiyettir. Akl- Selim teekkl edip, tecrit istidad tecrit mahareti haline getirildiinde, fikir yekununa ulamak kabil hale geliyor. Tecrit istidad ham haliyle bile, fikir btnlne (btn fikre) ular. Mesele, fikir btnlne ulamak deil, fikir yekununa ulamak. Fikri btnlk (veya btn fikir), dnya grdr. Her dnya gr, kendi merkezinde fikri btnlk ifade eder. Tecrit istidad da btn fikir eitlerinden birine ular. Mesele bundan ibaret olsayd, iimiz kolayd. Meselenin bundan ibaret olduunu syleyen, felsefedir. Zira felsefe, bir fikri btnlk ister. Bu sebeple aa yukar byk filozoflarn her biri bir felsefi sistem kurmutur. Fikir yekunu, varlk tasavvuru (ontoloji), bilgi tasavvuru (epistemoloji), hayat tasavvuru (ahlak) ve insan tasavvurunun tamamn ve her ubesi ve her ihtimaliyle ihata, ifade ve izah etmelidir. Bunlardan birkan alp dierlerini reddederek veya hepsini alsa da her birinin ubelerinde eksiklik brakarak fikir yekununa ulalamaz. Marksizmin ulat fikir btnl, proletarya zerine kuruludur. Cemiyetteki dier insanlar ve insani gereklikleri reddetmitir. Marksizmin sahip olduu tabii ki btn fikirdir ama fikir yekunu deildir. Cemiyette bulunan insan eitliliinden sadece iileri esas (merkez) almas ve dierlerinin tamamn reddetmesi, tamamlanmam bir felsefi faaliyettir. Akl- Selim, fikir yekununa ulama imkanna sahiptir. Fikir yekununa ulaacak, insanln sahip olduu tek idrak merkezidir, akl- selim Ferdin, fikir yekununa tahlil yoluyla ulamas kabil deil. Bir kiinin mr byle bir ie kafi deil, bin yaasa bile Her meseleyi tek tek tetkik edecek zaman bulmak mmkn olmaz. Bir insan hayatnda ancak bir-iki alanda uzmanlaabiliyor. Bir ok alanda uzmanlamasn beklemek bile kabil deilken, tm meselelerde uzmanlamas beklenmek imkansz. yleyse akl- selimin fikir yekununa ulamas nasl mmkn olur? Tahlil yoluyla kesrete doru deil de terkip yoluyla vahdete doru yneldiinde mmkn olur. Kesrete ynelen akl (veya akl- selim) meseleleri tek tek bitiremez. Ama

vahdete ynelen akl- selim, fikir yekununa ular. Vahdet, varln yekunu, dolaysyla fikir yekunudur. Vahdete ulamak, fikir yekununa ulamaktr. Vahdete ulamak, her meseleyi tek tek idrak ve izah etmi olmak deil, her meseleyi idrak edebilir hale gelmektir. Vahdete ulaan insan da her meseleyi idrak ve izah edecek kadar zamana sahip deil muhakkak fakat her meseleyi idrak edebilme imkanna kavumak, hangi meseleyle ilgilenirse o meseleyi doru idrak edebilecek marifete ulamaktr. Lazm olan tam olarak bu Her meseleyi doru idrak edebilir hale gelmek, insann bilmedii konularda yanla dmesine mani olur. Her eyi bilmek kabil olmadna, mr buna kafi gelmediine gre, lazm olan, yanla dmeye mani olacak bir marifet kazanmaktr. Fikir yekunu (vahdet) bunun iin lazm. Bunu yapacak olan ise akl- selimdir. * Akl, varlk ve hayattan doar. Varln ve hayatn zihni yansmasdr. Glge, asln ihata edemez. Akl, varlk yekununa (vahdete) ulaamaz ki fikir yekununa kavusun. Akl, yansmalarn dalgalanmalarnda alkalanr durur. Varlk yekununu terkip edecek ve vahdete ulaacak ap ve kudret yoktur. Yksek zekalar varln ufkunda gezinebilir ama onu ihata edemez. Tecrit istidadnda bu keyfiyet var ama o da ham haliyle vahdetin merkezini bulmakta ve muhitini evirebilmekte fevkalade zorlanr. Farkl (yanl) merkezlere ulama ihtimali oktur. Merkezi yanl olann muhiti mecburen yanltr. Akl varlktan hareket eder. Varln iinden kp, varl ihata etmek veya vahdete ulamak kabil olmaz. Kk by kuatamaz. Ruh, varln stnden, emr aleminden gelmitir. Varl yukardan temaa edebilir. Ruhi imkanlardan faydalanacak bir idrak merkezi olmad takdirde, varla yukardan bakmak, vahdeti temaa edebilmek imkanszdr. Akl- Selim, ruhun, varl yukardan temaa ederek elde ettii fikir zn, fikir yekununa tahvil edebilecek maharete sahiptir. * Tecrit istidad, hem tecrit maharetinin hem de terkip maharetinin madenidir. Akl bu madeni ileyemez. Akl bu madeni yourup yeniden ekillendiremez. Akl, akl- selime srayamazsa, tecrit istidad tarafndan bask altna alnr ve bir mddet sonra fonksiyonunu kaybeder. Akl, istidatlar ynetemez, yourup yeniden ekillendiremezse kendi varln muhafazada zorlanr. Zaten bu zorlanma akl- selime sramann manivelasdr. Eer akl- selime srayamazsa, zorlanma neticesinde dalabilir. Tecrit istidad, idrak muhteval istidatlardandr ve ok gldr. Akl, varla raptolmu halde bulunduu iin, tecrit istidadna direnir. Tecrit istidad akl zorlamaya baladnda, akl mecburen onun peine taklr. nk kar koyamayaca kuvvet karsnda direnmek, dalmasna sebep olur. Akl- Selim, tecrit madenini bnyesine alr ve ondan tecrit ve terkip maharetini retir. Terkip ve tecrit mahareti, akl- selim tarafndan retildii iin kendi hususiyeti haline gelir. Bu sebeple tecrit istidadn insan i aleminde mstakil olarak bulmak kabilse de, tecrit ve terkip maharetini akl- selimin hususiyetlerinde aramak gerekir.

Akl- Selim, tecrit istidadn (bu madeni), slamn muhtevas ile yourarak tecrit ve terkip maharetini retir. Bu ii, tecrit istidadna istikamet kazandrarak yapar. Tecrit ve terkip mahareti, tecrit istidadnn, vahdet istikametine ynlendirilmi halidir. Tecrit ve terkip mahareti retildikten sonra tecrit istidad mstakil olarak (ham halde) faaliyet gsteremez. Hedef olarak vahdete kilitlenmitir ve her eyde onu arar, onu grr, onu anlamaya alr. * Fikir yekununa ulamann ilk safhas, slam, dnya gr apnda anlamaktr. Fakat dnya grnden ibaret kalmamaldr. slam bir dnya grnden ibaret anlamak, akl- selimin bnyesini naks ina etmektir. slam, birden ok hayat anlayna kaynaklk edebilir. Hassasiyet seviyelerine gre farkl hayat gereklikleri ina edilebilir.(*) Birinde taklp kalmak ve srar etmek, slam anlamada zafiyet meydana getirir. Dier taraftan slam bir hayat kavrayna sktrmak, zamanla onun donmasna ve din olarak anlalmasna sebep olabilir. Fikir yekunu, hayat anlaylarnn kuluka makinesidir. ___ (*) zel mlkiyet haktr. Kimsenin zel mlkiyeti haram klma salahiyeti yoktur. Fakat hassasiyet keskinleir ve derinleirse (yani takvada mesafe kat edilirse), Mslmanlarn bir ksm, zel mlkiyet hakkn kullanmaktan feragat ederek, mterek kazanp, mterek harcama yapmak gibi bir hayat anlay retebilirler. Hak, insana tannm bir salahiyet olup, kullanp kullanmamak insana kalmtr. Mecburiyet olan mkellefiyettir, hakk kullanmak mecburiyet deildir. Hakk kullanmak mecburiyet haline getirilirse, farz klnm olur. Hakkn haram klnmas ne kadar yanlsa, farz haline getirmek de o kadar yanltr. slam dnya gr apnda anlamak arttr. Fakat ulalan dnya grnn sabitlenmemesi ve inkiafa msaade edecek esneklikte olmas gerekir. Akl- Selim, fikir yekununun mtemadiyen deveran ettii bir havzadr. Hayat anlayn, srekli yenilenen ve gelien hadiseler karsnda kesintisiz ekilde yeniden youracak bir havza nsan, hayat ve varlk anlaylar, akl- selimde sabitlenmez fakat akl- selimlerin kalmad cemiyetlerde sabitlenmekte ve akl tarafndan paketlenmi halde muhafazaya alnmaktadr. slamn dnya gr apnda anlamak, fikir yekununa ulamak iin temrindir. retilen dnya gr sabitlenmez ve inkiafa ayarl halde tutulursa, fikir yekununa ulamak iin bir manivela olabilir. Dnya gr apnda ve erevesinde anlamak, nizami (sistematik) anlaya kavumaktr ki fikir yekununa ulamak iin zihni altyap ve itiyatlar oluturur. Dnya gr erevesini grmemi ve bu ekilde anlamam kiiler, fikre ulasalar da fikir yekununa ulaamazlar. Dank haldeki fikirleri toplamakla fikir yekununa ulalamaz. slam, her insana, her insandaki tm miza eitliliine, her varlk ve her hadiseye, dne, bugne ve yarna, mevcut veya ileride ortaya kacak her konuya amildir. Bu hacim, bir insann ruhi ve zihni evrenine smaz. Bu hacim, bir zaman dilimine ve bir corafya parasna smaz. Bu hacim, bir kavim ve kltre smaz. Bu hacim, bir dnya grne, bir ideolojiye, bir sisteme smaz. Bu sebeple srekli hareket ve faaliyet halinde olan, asla durmayan, duraklamayan bir idrak merkezine ihtiya var. drak merkezi, insann zihni evrenine tamamen vaziyet edecek, ruhi evreninin

kaynaklarndan da mmkn olan en st seviyede faydalanacak gte olmaldr. Akl- selime olan ihtiyacmz, bir tercih deil mecburiyettir. nk aradmz apta bir idrak merkezi, akl- selimden baka yok. Akl- Selim, birok eyi bnyesine ald ve ok byk bir hacme ulat iin, mtemadiyen deveran halinde bulunabilir, nadiren skr ve hareket iktidarn kaybeder. Fikir yekununa ulama imkan bu sebeple akl- selimde mevcut. * Akln terkip mahareti yok. nk tecrit istidadn kullanamaz. Yapabildii terkipler kk apl. be varl bir araya getirebilme maharetinden ileriye gidemez. Onlar da znde deil de eklinde terkip eder. Mesela renk uyumuyla ilgilenir. Akl byk apl terkipleri gerekletiremedii iin mevcut kltrn rndr. Kltrn rettii akldr. Dolaysyla o kltr ikliminin iinde kalr ve onun bile yekununu anlamaz. Deil ki, yeni bir fikir yekununa ulasn.

Das könnte Ihnen auch gefallen