Sie sind auf Seite 1von 179

1

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer

K
Mutlak Düzenden Isınarak Tekamül Eden Evren Modeli
Hakan ÜÇOK

O
Ç
Her Dilde Yayın Hakları
© Yoktur, Orjinalini değiştirmemek şartıyla çoğaltmak, manasını değiştirmemek

Ü
şartıyla da çeviri yapmak serbest !

Değişiklik yapmak hariç, hiçbir hakkı saklı değildir. Bu yapıtın aynen ya da özet
olarak herhangi bir bölümü; bütünlüğü, manası ve içeriği değiştirilmemek ve
saptırılmama, ücret talep edilmemesi şartıyla, yazarının, dolayısıyla telif hakkı

n
sahibinin, yazılı ve/veya sözlü iznine gerek olmadan, kopyalanması, çoğaltılması,
iletilmesi ve akla gelebilecek tüm veri arşivlenmeleri gibi fiiller tamamen serbest
olup, kişinin vicdanına kalmış bir şeydir.
a Kapak: Hakan ÜÇOK

ISBN xxx-xx-xxxx-x
k
Birinci Yayınlanması: 2009 ?
a

Bu kitabın yayınlanması internet ortamında gerçekleştirilmiştir. Revizyonlarına


veya yeni eserlere/yayınlara aşağıdaki adreslerden ulaşmak mümkün:
H

http://h3ok.tripod.com
http://h3ok.1free.ws
http://h3ok.totalh.com
http://h3ok.iblogger.org
http://h3ok.isgreat.org
http://h3ok.22web.net

Sayfa 1/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
2

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

YAZAR HAKKINDA TEŞEKKÜR

K
HAKAN ÜÇOK, 1967 yılında Eskişehir ili, Çifteler ilçesinin, Körhasan köyünde Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Her ne kadar, hamd ve
dünyaya gelmiştir. 1971 yılında ailesiyle beraber Almanya 'ya işçi çocuğu olarak senamızda aciz ve yetersiz olsak da, bize verdiği nimetler, bizi imtihan ettiği, bizi
gitmiş ve 10. sınıfa kadar almanca eğitim ve öğretim görmüştür. 1984 yılında muhatap kabul ederek, kendisine az veya çok kulluk yapma fırsatı verdiği için,

O
ailesiyle beraber Türkiye 'ye kesin dönüş yapmış, 1987 yılında Kuşadası, Kaya Allah'a şükreder, elimden geldiğince tespih ve kulluk etmeyi nasip etmesini
Aldoğan Lisesinden mezun olup, Ankara Üniversitesi, Dil Tarih ve Coğrafya dilerim.
Fakültesinde, “Alman Dili ve Edebiyatı” bölümünde okumaya başlamıştır. 1992 Şunca yıldır (23 Mayıs 1967 ve hatta öncesinden, bugüne kadar...), hayatım
yılında, bölümünü bitirmeden fakülteyi terk etmiş ve 1994 yılında askerlik boyunca, herhangi bir şekilde benimle karşılaşmış, yaşamış veya yaşatmış,

Ç
görevini Er olarak yapmıştır. 11 yaşından beri “Bilişim ve İletişim Teknolojileri” ile emeği veya hakkı geçmiş, iyi ve kötü günde bir şekilde muhatap olmuş tüm iyi
yakından ilgilenen Hakan, o zaman bu zamandır Bilgisayar ile çeşitli alanlarda niyetli ve Allah korkusu olan insanlara, hayvanlara ve bitkilere, evrenin tümü ve
haşır neşir olmuştur (bak. Ek: CV-Özgeçmiş). kainatın tamamında göklerde ve yerdeki tüm mahlukata teşekkürü borç bilirim.

Ü
Özelinde, öncelikle sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa'ya (salat ve selam
üzerine olsun), Anne ve Babam'a ve değerli Eşime, ondan sonra sırasıyla en
yakın akrabalarımdan başlayarak, tüm akrabalarıma, arkadaş ve dostlarıma, ilim
ve/veya bilim ile iştigal edip bir şekilde kendilerinden faydalandığım tüm samimi
ilim ve bilim adamlarına, teşekkür etmek istiyorum. Allah hepinizden razı olsun.

n
a
k
a
H

Sayfa 2/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
3

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

ÖNSÖZ: Dosyasının) oluşturulmasında temel ve esas alınan değerler, notlarımı (defterler)


oluşturmamda geçerli olan prensipler ve sonuçlar, saf felsefi ve çoğunlukla teorik

K
Burada okumakta olduğunuz Kitap ile, yeni bir evren modeline dair aklımdan
geçen düşünceleri aktarmaya çalıştım.Asıl amacım, bunların başkaları tarafından tefekkürden ileri gelen oluşumlardır. Bu manada, ne pratik fizik (veya astrofizik)
okunmasından ziyade, kendi aklımdan geçenleri, geçebilecekleri ve hatta, aklımı deneylerinde bulundum (5 duyumuzla elde edebileceğimiz pratik ve en basit
kullanıp derin derin düşünerek kendime yapabileceğim iyiliği keşfetmekti. gözlemler ve/veya akıl yürüterek en mantıklı gelen düşünceler hariç), ne de

O
Bununla beraber, atıl bir vaziyette bulunan “zamanımı” değerlendirmek ve biraz teorik fizik modellerinin, tezlerin (ve anti-tezlerin) veya hipotezlerin kuramsal
da beyin jimnastiği yapmaktı. Yine bununla da beraber, bazı konularda fikrimi formüllerinden faydalandım. Tek yaptığım, şuradan buradan elde ettiğim teorik
söyleyerek içimdeki gazı boşaltmak (yellenmek anlamında anlaşılmasın) ve veya pratik ispatı yapılmış veya yapılmamış ve bilimsel kabul gören bilgiler ile,
homeostatis (dengelenme) sağlamaktı. Yine bunlarla beraber, okuduğum ve ilimsel ve apaçık bildirilen gerçekleri (Kur'an-ı Kerim vahiylerini), belli bir kanaat,

Ç
bazısını çok kafa karıştırıcı bulduğum kitaplar ve bilimsel makalelerde (genelde etik ve ahlaki yöntemle, sentezleme ve irdelemekten ibaret. Vardığım sonuçlar,
Bilim Teknik Dergilerinde) geçen konulara kafamda bir netlik kazandırmaktı. Bir mutlak ve değişmez kanaatimi yansıtmıyor. Konu genel olarak sürekli bir değişim
şekilde bende kendi çapımda, en azından kendime karşı borç bildiğim düşünme ve sonu olmayan tekamül (gelişme ve olgunlaşma) sürecine dahil olduğundan,
bugün ak dediğime yarın kara diyebilmem açısından potansiyel içermektedir

Ü
ve aklımı kullanma fiillerini gerçekleştirme dürtüsüyle (buda yanlış
anlaşılmasın), bazı teoriler ve modeller “uydurma” yeteneğim var mıdır yok (ama tabi önce aradaki gri bölgelere uğradıktan sonra). Her ne kadar kanaatimi
mudur diye denemek istedim. Böyle desem de, birçoğu sayfa tekrar tamamen 180 derece tersine çevirmem mümkün görünmüyorsa da, imkansız da
okuduğumda (temize geçirirken ve redakte ederken) bana zırva gibi gelmiş olsa değil aslında. Tabi bir şeyin imkansız olmaması her şey için geçerli olduğu gibi,
da, yinede bazı önemli noktalara parmak basmış olabileceğim umudunu bu konu için de kurala bağlı kalarak istisna oluşturmuyor. Genel olarak bu kitapta
taşıyorum. Her ne kadar, “Soğuk Füzyon” hayalimi henüz gerçekleştirememiş yazdıklarımı şöyle film şeridi gibi gözlerimin önünden geçirdiğimde (yani redakte

n
olsam da bu yazdıklarımla, nede “elle tutulur” gerçekler ortaya çıkmamış olsa
da, ortaya çıkan bu yazılar (eser demeye dilim varmıyor, takdiri üzerime vazife
değil zaten) umarım, eğer okuyan başkaları da olursa, bazı ipuçları verebilir.
ederken, okuduğumda), aslında ilk başlardaki yazılarımın düşüncelerimi
yansıtmaktan artık çok uzak kaldıklarını fark ettim. Ne var ki, bütünün
orijinalliğini ve (belkide hiç olmayan) tarzımın benzersizliğini (otantik yapısını)
a
Belkide yeni yeni düşünmelere, akıl yürütmelere sebep olur. Okumaya zedelememek amacıyla, derinden değişikliklere gitmeyi uygun görmedim ve
başlamadan önce, uyarmak istediğim bir konu var ki, belirtmeden olduğu gibi (noktalama ve cümle yapısındaki mantık/sentaks hatalarım hariç)
geçemeyeceğim; Bu yazıları aslen kendi düşüncelerimi düzenlemek amacıyla kitaba (! -PDF'e) dahil ettim. Mutlaka yinede bir çok yazım hatasının gözümden
k
yazmıştım ve okuyan kişiye çok karmaşık gelebilir. Okuyacaksanız eğer, bunu da kaçtığını tahmin ediyorum, ama “O kadar kusur, kadı kızında da olur !”
göz önünde bulundurmanızda fayda var. (babındaki atasözü cuk diye uydu buraya). Aslında (bence) çok şakacı olan
“Yaratan Rabbinin ismiyle oku ! İnsanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku ! O, mizacıma, kitabın ötesinde berisinde rastlamanız gayet mümkün; Aynı şekilde
ironik dokundurmalarım ve hatta açık açık kıllanmalarıma, kızmalarıma ve
a

sonsuz kerem sahibi Rabbindir. Kalem ile öğretendir. O insanlara bilmediği


şeyleri öğretti. Sakın, okumazlık etme ! Çünkü insan, muhakkak azar. Kendini eleştirilerime de tanık olabilirsiniz. Amacım, zaten hiç kitap yazmak olmayıp
ihtiyaçsız görerek... Şüphesiz ki, sonunda dönüş Rabbinedir.” kendi kendime not tutmak olduğundan, birileri yazdıklarımdan rahatsız-olurdu-
olmazdı gibi endişeler hiç hissetmedim ve ağzıma nasıl geldiyse öyle de yazdım.
H

Alâk Suresi, 96:1-8


“Korkulardan arınmış bir ruha, kaplan bile keskin pençelerini geçiremez.” Bruce İyi de yaptım diyorum kendi kendime; Kimin ne düşündüğü, bozulduğu,
LEE gocunduğu, düşman kesildiği, küstüğü vs. gibi endişeler veya korkular bana vız
“Korku gücün karanlık tarafına yöneltir !” Yoda gelir tırıs gider, kimseden korkum yok; Kısacası: “Çok da TIN !”, diyorum ben bu
“Merhamet ve Sabır birer rahmettirler, en güzel erdemdirler...” Bence konuda. Aynı şekilde, fark edeceksiniz ki, bilimsel dogmalara, herkesçe kabul
görmüş doktrinlere ve empoze edilen dez-enformasyonlara da pabuç
(24.09.2009 itibariyle eklemiş olduğum Önsöz kısmı) Bu elinizde tuttuğunuz
bırakmıyorum, hiç bırakmadım ve konu bilim ise, özellikle astrofizik ise,
(sözde) kitabın (ya da tutamayıp, sitemden indirmiş olup okuduğunuz PDF-
şüpheciliğim had safhada bulunuyor ve ne kadar kıllanma mekanizması varsa,
Sayfa 3/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
4

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

tümünü faaliyete geçirmiş bulunuyorum. Bazı bazı, belki biraz da “ön yargılı” sınırları, evrenin yaşıyla değişen ve ışığın hızıyla sabit, genişleyen bir
davranmış olmam muhtemel, ama kasıt yok bunda ve kişisel değil, sadece iş Hubble Hacmi'nden bahsediyoruz. Genişleyen, dikkatinizi çekerim,

K
icabı (Amerika'lılar der ya hani: “It's not personal, it's just business !”). Sadece maddenin aralarındaki “boşluk” değil, merkez zaman ufkumuzun “küresi”.
Hak bildiğimin söylenmesi açısından, yoksa kişisel bir garezim yok kimseye. ● Kütle Çekim Kuvveti, her ne kadar 1/∞ 'a kadar küçülüyor olsa da, asla 0
Tün bunların ışığında, öncelikle kitaba şu şekilde başlamayı uygun gördüm: (sıfır) olamaz. Olabilmesi için “mutlak tekillik” ve ısısı da mutlak sıfır

O
olması gerekir.
Kainat Ve Evren Hipotezi ● Evren'de her şey yörüngelerde hareket etmekte. Hiçbir şey, kazık
İddialar çakmışcasına olduğu yerde sabit değil. Bu yörüngelerin frekansı, her
● Evren ve ötesinde, gökleri ve yeri kapsayan Kainat, YARATILMIŞTIR; öbeklenmenin büyüklüğüne (kütlesine, yoğunluğuna ve dolayısıyla kütle

Ç
Kendiliğinden, özellikle de tesadüfen, oluşmamış ve klasik manada çekim kuvvetine ve birbirlerinden uzaklıklarına) göre farklılık arz eder
(anlamda) evrimleşmiyor. (süreleri daha uzundur veya daha kısadır). Buna göre, çok büyük kütle
● Evren sonsuz hacim ve kütleye sahip. Ve bu iddia en büyük tartışma öbeklenmelerinin, bizim algılarımız dışında birer yörüngelerde bulunma ve
konulardan birisi. hatta bu yörüngelerinin bir tam turunu henüz gerçekleştirememiş

Ü
● Evren mutlak düzen ile başladı. Yani, evren ilk yaratıldığında madde olmaları, ihtimali var; Hatta ben tahmini de geçip, öyle olduğunu iddia
mutlak düzenli (homojen) dağılmış halde var oldu (yaratıldı). Bu atomun ediyorum. İnsan hayatı ise, örneğin galaksimizin bir tam turuna (2,2
oluşumu öncesi için fark etmiyor aslında. milyon yıl) şahit olamayacak kadar kısa (ortalama 70-80 sene).
● Evren ilk anında mutlak sıfır ısısındaydı, yani 0 (sıfır) Kelvin (-273° C). ● Evren'in, algılayamadığımız, merkez zaman ufkumuzun ötesinde de,
● Evren ilk yaratıldığında mutlak tekillik durumundaydı, vardı ve aynı anda aynı prensipler ve kurallar ile tekamül ettiğini (belli bir takım ilmi

n
(o sonsuz ilk anda) hem bir hemde sonsuz ve “durağan” idi.
Elektromanyetik ışıma söz konusu değildi, dolayısıyla enerji potansiyel idi,
kinetik veya termik değil. Böyle bir “hal” de, herhangi bir termik olaydan ●
nedenlerden dolayı) şartsız kabul ediyoruz (en azından ben şahsım
adına).
Evren'in başlangıcı (tarih, hal/durum) az veya çok, belli olsa da, sonu
a
(patlama gibi) veya gelişimden (kinetik) bahsetmek mantığa aykırı. (tarih, hal/durum) belirsizdir. Sonu ile ilgili bilgiye, evrenin içinden
● Evren ilk yaratıldığı anda hacmin sonsuz olabilmesi için zamana ihtiyaç ulaşmak mümkün değil. Bunun sebeplerinden biri, merkez zaman
duymadı, çünkü zaman mefhumu o ilk ve sonsuz anda yoktu. Bu hal, ufkumuzun (Hubble Hacmi), sabit bir hızda genişlemesine rağmen,
k
mutlak düzen durumunun ve mutlak sıfır ısısının (sadece mutlak sıfır'ın sınırlı olması (hem hacim hemde hız olarak sonsuz olmaması) ve fakat
üzerindeki madde ışıma, yani elektromanyetik emisyon yapmaktadır), evrenin kendisinin her bakımdan sonsuzluğa hitap edecek şekilde
etkisi iledir. yaratılmış olması ve o şekilde davranışlar sergilemesi.
● Evren tekamül etmekte (olgunlaşmakta, bir anı diğerine benzememek Evren, sürekli (her an, ezelden ebede) Yaratıcısı'nın planı, kontrolü,
a


üzere sürekli değişmekte). kuralları ve emri altında tekamül ediyor.
● Evren, mutlak sıfır dan ısınarak ve mutlak düzenden öbeklenerek, ● Evren'de mevcut (ve bilinen, daha doğrusu var olduğu tahmin edilen)
tekamül etmekte. Bu ister ilk oluşan elementin (hidrojen) atomları olsun, dört kuvvetten sadece Kütle Çekim Kuvveti, sonsuz erim ve sınırsız
H

ister atomun oluşumu öncesi, diğer parçacıklar olsun. Zaten atomun hızda etkileşim yeteneğine sahip. Diğer (bilinen) kuvvetler, ışık hızına ve
oluşumu (1 proton, 1 nötron ve 1 elektron grubu) öncesi yokluk (mutlak zamana bağlı sınırlı etki ve tepkiler göstermekteler (Örneğin
tekillik ve mutlak sıfır ısısı) söz konusu. Mantıklı düşününce Elektromanyetik Kuvvet, ışık hızı ile sınırlı bir etki göstermektedir).
(termodinamik ve entropi meselesi) bu böyledir. Keza, Zayıf Çekirdek Kuvvet (Weak Force) ve Güçlü Çekirdek Kuvvet
● Evren'de gözlemciye göreli bir genişleme söz konusu. Evren'deki bu de (Strong Force), bu şimdi tahmin olacak, hem sınırlı bir erime, hemde
genişleme, zaman'a bağlı olarak, göreli merkez zaman ufkunun ışık sınırlı bir erim-hızına sahipler (mi acaba ?).
hızıyla küresel (her yönde) genişlemesini tanımlamaktadır; Yani küresel ● Kainat 11 boyuttan oluşuyor; Bunlar: Mekan (Uzay, yani x,y ve z
Sayfa 4/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
5

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

eksenleri, bilinen 3 boyut), Zaman (t, yani 1 boyut) ve 7 Gök Ayetler


(5.boyuttan 11.boyuta kadar). Sıralamayı ters yönde de yapabilirsiniz, o

K
zaman 1. gökten 7. göğe kadar ilk 7 boyut, 8.boyut zaman, en son olarak “O inkar edenler görmediler mi ki, gökler ve yer bitişik idiler de, Biz onları
da kalan uzay boyutları (hacim); Buna göre en “alttaki” boyut tek başına ayırdık; Canlı olan her şeyi sudan yarattık.”1
da tekilliği temsil ediyor olabilir, ancak bunu yaparken “mutlak tekillikten” “Biz o gökleri ve yeri, ancak hak ile ve belirli bir süreye göre yarattık.”2

O
çok uzak olduğunu belirtmek isterim. “Gökleri ve yeri hakkıyla yaratan O'dur. Ol, dediği gün, o hemen oluverir.”3
● İş bu hipotezlerin altına imzamı atarım. “O'nun sözü gerçektir.”4
“Bak, göklerde bir çatlak bulabilecek misin.”5
Hakan ÜÇOK “Haberiniz olsun ki biz, her şeyi belli bir ölçü ile yaratmışızdır.”6

Ç
Astrofizik Filozofu. “Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi ALLAH'ı tespih etmektedir.”7
“Gökleri ve yeri altı günde yaratan, ...”8
“Doğrusu Biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık ve Biz yaratmaktan habersiz

Ü
değiliz.”9
Bunlar, bahsettiğim ayetlerin bir kısmı. Kainatın esasına işaret eden daha nice
ayetler var ki, zamanı geldikçe ve biz keşfettikçe, onları da burada yazmak
isterim.

Proto-Hidrojen-Molekülü

n Eşkenar ve eş-yüzey dörtgen şeklimiz, bu proto-hidrojen-molekülümüzü


(Protogen) gösteriyor. Bu molekülün potansiyel enerji düzeyi 4:6 dır, bu da
sadeleştirince 1:1,5 eder. Dikkat, bu bir “devridaim makinasıdır”10.
a Termodinamiğin ikinci yasası bize: “Başlangıçta 100 birim yararlı enerji varsa,
son durumda bu miktar 100 birimden kesinlikle az olacaktır.”, der.
k
Karanlık madde
Karanlık madde dememizin sebebi, bilinmeyen ve etkisi dolaylı olarak algılanan
bir sebep olmasından kaynaklanıyor; Yoksa olumsuz anlamda değil. Şimdiye
a

kadar elde etmiş olduğumuz ilmi ve bilimsel bilgilerin ışığında, Kütle Çekim
Kuvvetinin etkisi itibariyle, nelere sebep olduğunu az çok biliyoruz. Bu bağlamda,
1 Enbiya 21:30
H

2 Ahkaf 46:3
3 Enam 6:73
4 Enam 6:123
5 Mülk 67:3-4
6 Kamer 54:49
7 Hadid 57:1
8 Hadid 57:4
9 Mü'minun, 23:17
10 Bilim Teknik, Aralık 2008, Sayfa: 68, “Termodinamik” makalesi.

Sayfa 5/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
6

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

evrenin neden genişlediğini, neden genişleme ihtiyacı duyduğunu, hatta gerekirse, gözleriniz, kulaklarınız ve diğer duyu organlarınız, hatta aklınız (beyin
gerçekten genişleyip genişlemediğini veya bunun algılamada yanılsama olup ve içindeki kimyasal, biyoelektrik mekanizmalar) sizi yanıltabilir. Sonuçta her ne

K
olmadığına dair daha net ve açık teoriler elde edebiliriz. Ancak şimdilik tek kadar mükemmel bir tasarıma sahip olsalar da (en azından onları “Tasarlayan”
yapabildiğimiz, tezler ve hipotezler kurmak, iddiada bulunmak. Sadece bir tane kusurlardan münezzehtir), belli nedenlerden dolayı bu mekanizmalar,
“doğru” olabilir ve (belkide) akıl yürütmelerimizde sayısız yanlışlar olabilir. Biz çuvallayabilir. Ama bu öyle pek sık olan bir olay değildir, yani istisnadır bunlar.

O
ise, bu “doğruyu” kendi kendimize bulmamız asla mümkün olmaması manasında Her neyse, işler ters gidebilir dedik. Buna ek olarak, bilinç dediğimiz, hani şu
düşünüyoruz. Tabii bu benim düşüncem. İhtimaller her zaman vardır; Ancak, “Düşünüyorum, öyleyse varım...”, diyen şey, tabiatı gereği her şeyi sübjektif
gerçekleşen hep birdir (gerçi paralel boyutları bilmiyorum ya, neyse...), bu da olarak idrak etme inadına sahip bir mekanizmadır. Yani, işine geleni farklı, işine
Kader'dir diyebiliriz. Mesele, kaderin önceden belli olup olmadığı değil, çünkü gelmeyeni yine farklı ele alma alışkanlığına sahiptir. Hal böyle olunca, 5 duyu ile

Ç
içinde bulunduğumuz sistemde “zaman” faktörü var, ama bu, sistemi Yaratanı algılanan ve beyin vasıtasıyla depolanan ve ilerde karar verme aşamasında
bağlayıcı değil. Sınırsız/Sonsuz bir kuvvet ve İrade de ancak bu olabilir. kullanılacak olan hafıza, taraflı bir mekanizma; Burnunun dikine gidiyor...
Zaman bu sistemin bir gereğidir (kaderin olmazsa olmaz bir parçası). Zaman
olmadan bir sistemin yaratılması mümkün olamaz demek de yanlıştır, ama bunu Büyük Patlama (Big Bang);

Ü
takdir etmek bize düşmez. Teorik olarak (edinmiş olduğumuz gözlemler ve bilgi birikimlerimiz ile), evrenin
ilk halini tekilliğe kadar geri oynatmak mümkündür elbette, ama %100 ispatı yok
Korku (yine, yeniden); bunun. Benim ilhamlarımın kaynağı bilgilerden oluşturduğum teoride/model
Ebedi hayat ile karşılaştırıldığında, doğduğunuz, yaşadığınız ve öldüğünüz bir (hipotez) de, aynı şekilde ispatı %100 algılarla (gözlemlerle) mümkün değil, eğer
nevi “sanal hayatta”, neden ve neyden korkabilirsiniz ? %100 doğru olan bir bilgi kaynağı elinizde bulunmadıkça. Bu “mutlak doğru”

n
Mantıklı düşünürseniz, korkacak bir şey bulmanız mümkün değildir aslında. Ama
ahirete %100 inanamayınca, iş gerçekten zorlaşıyor. Tüm mesele %100
inanabilmekte (%99,99999 yetersiz)...
bilgi kaynağı, Kur'an-ı Kerim 'den başkası olamaz (bana göre). Çaresi yok,
alternatifi de yok, “mutlak bilgi” olmadan, sayısız farklı “evren-teorisi” üretmek
mümkün. Patlamaya veya patlamalara oldum olası sempati duymamışımdır.
a Yoktan var etmek için, tekillikten kaynaklanan bir patlama şart değil, bunu
Ne Duyumsuyoruz, Ne Algılıyoruz ? öncelikle idrak etmekte fayda görüyorum. Patlama, bende zorlama hissi
Genel olarak duyularımızla elde ettiğimiz veriler, ancak beynimizle işlendikten çağrıştırıyor ki, Kur'an da zorlama olmadığına dair ipuçları var. Bilirsiniz, Din'de
k
sonra, bizim için mantıklı birer bilgi kaynağı teşkil etmekte, o zamana kadar, salt zorlama yoktur, bakmayın siz o İslam'ı zorla empoze eden kendini bilmez
elektriksel sinyallerden başka bir şey değillerdir. Görme, Duyma, Tatma, zibidilere (tabii, kimse şu an bu sözü üzerine alınıyor görünmüyor, ama için için
Koklama ve Dokunma olan bu 5 duyumuz, verilerini, yani bilgileri, duyu organı kıllananlar, düşmanlık besleyenler var, biliyorum...).
olarak hizmet eden Göz, Kulak, Ağız, Burun ve Ten mekanizmalarının dış dünya
a

ile etkileşimi sonucunda, bu organlar tarafından elektriksel sinyallere çevrildikten Tekillik;


sonra Beyne ilettikleri bu sinyallerin eseridir. Bilinen mutlak düzen olarak bilinen/bilindiği sanılan tekillik, yegane seçenek
Duyularla veri (bilgi) elde etmek (biyologları ilgilendiren konu) başka, verileri değil, özellikle de söz konusu olan sonsuz bir evren ise. Üstelik tekillik kavramı
H

duyu organlarından beyne iletmek başka, beyinde bu verileri (sinyalleri) da görece olabilir (İlerde açıklarız...).
anlamlandırmak ve gerekli görülen yerlerine yerleştirmek, depolamak (hafıza) ve
yeri gediğinde kullanmak başka şeylerdir. Bu işlemler esnasında, bazen (her Kainat (evren);
zaman değil), herhangi bir nedenle (nedenleri, birkaçını bile irdelemeye kalksak Kur'an da, bildiğim kadarıyla, tekillik kelimesi geçmiyor (geçiyorsa da, benim
ayrı bir kitap olur) bu bilgiler (veriler, data) hatalı bir şekilde depolanabilir, yanlış okuduğum meal, tefsir ve çevirilerde geçmiyor veya ben henüz “göremedim”).
sınıflandırılabilir, yanlış anlaşılabilir, kısacası gidebilecek her şey ters gidebilir;
Buna algıdaki yanılsamalar da dahil. Herkesin anlayacağı dilde anlatmak
Sayfa 6/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
7

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

“Gökler ve yer bitişik idiler...”, deniyor ve “Canlı olan her şeyi sudan yarattık.”11. algılarımızla ötesini “göremediğimiz” bir “Hubble Kabarcığının”, ya da Merkez
Bitişik demek, hidrojen atomlarının mümkün olduğunca homojen dağılımını Zaman Ufku'nun ispat edilmiş varlığı da, evrenin bir kenarı olduğuna işaret

K
çağrıştırıyor bende, en azından bizi ilgilendiren 4 boyut (Mekan-Zaman) etmeyebilir.
dahilinde, diğer 7 boyut (gökler) şu an ilgi alanımızın dışında (toplam 11 boyut, “Mikrodalga Fon Işıması” her yönde nispeten eşit (homojen) dağılım gösterir.
bilimcilerin dikkatine). Daha sonra öbeklenmeler oluyor ve bugün algıladığımız Can alıcı nokta, işte bu “fon ışımasıdır”. İş bu ışımanın bize gösterilen

O
evren “evrimleşiyor”, aslında tekamül ediyor. Konuyla ilgili tekrar 2.Bölüm, örneklerinde (bak. Resim), bazı öbeklenmeler mevcut, dolayısıyla bu, evrenin ilk
35.Sayfada dökümünü yapmış olduğumuz ayetlere göz atmanızda fayda anını göstermediğine dair bir şüphe de her zaman vardı bende. Tayfdaki
görüyorum, kısaca: kaymanın, mikrodalgadan öte algılanabilen frekanslarıda, bunu tahminim ispat
“Hak ile, belirli bir süreye göre...”, ediyor olacak (beyaz hışırtı ?). Bakalım bu ne zaman itiraf edilecek.

Ç
“Ol , dediği gün, o hemen oluverir...”, Algılayacakları bu frekanslar, evrenin ilk andaki halinin resmi olmayabilir de yine.
“Bak, göklerde bir çatlak bulabilecekmisin...”, vs.
Hidrojen-Protogen'i (bak. Resim/Kroki);
Buna göre, patlamayla var olan İster iki boyutlu olsun (x,y – Eşkenar Üçgen, resimdeki gibi), ister üç boyutlu

Ü
(yaratılan) bir evrenin/kainatın kenarı (x,y,z – Eşkenar Piramit), daha mükemmel bir homojen dizilim
olmalı ki, bu bir çatlağa/kusura düşünebiliyormusunuz evrenin ilk anındaki madde için ? Herşeyin “Bir” olduğu o
tekabül eder (bana göre), oysa öyle sonsuz an için, eşkenar piramit'ten daha uygun bir şekil olabilirmi ?
bir şey göremiyoruz. Ne kenar var, Aslında araştırmak gerekir, belki vardır, bilmiyorum. Benim için şu anda en
nede patlamanın merkezi. Şişme makulu bu görünüyor. Hidrojen atomu olması da bence en doğru olasılık, en

n
derseniz, o zaman mutlaka bir kenar
gösterebilmeniz gerekir (ama Hubble
Hacminin/Kabarcığını getirmeyin
temel ve ilk varolan element olması sebebiyle.

Fi Bo Naci;
a önüme). Nasıl ki, ufka baktığınızda Fibonaci sayılarında sıfır'ın olmadığını, bir'in üzerinde iki kere durulduğunu
“Dünya bir tepsidir.”, diyemiyorsanız, görürsünüz. Neden mi ? Nedeni, sıfır 'ın olmadığıdır, hep bir vardır. Sıfır pek de
bir şeye yaramaz zaten, yer tutucu olmaktan başka, ama bakınız neyin yerini
k
tutuyor: Yokluğun, hiçliğin, var olmayanın. Bir tek şu işe yarıyor ki, eğer
cebinizde para yok ise, en iyi ihtimal borcunuzun olmadığını (bak yine olmayan
bir şey), en kötü ihtimal, ne kadar borcunuzun olduğunu bile göstermekten
aczidir sıfır. Neyse...
a

Her şeyin kaynağı Bir'dir. “Sonsuz” birlerden oluşur her şey, materyalist dünyada
veya materyalist evrende. Sıfır'ın hiçbir etkisi yoktur, çünkü kendisi de (yokluk
yani...) yoktur. “Sıfır yoktur.”, sonucuna varıyoruz yine böylece. Neden bu sıfır
H

hakkında bu kadar çok kafa yoruyorsam bende...


Matematik bilimini buna göre yeniden tanımlamamız gerekir, aksi taktirde elde
edeceğimiz sonuçlar yanlış ve yanıltıcı olur. Yanlışlar ve yanılgılar üzerine de
hiçbir hakikati kuramazsınız, eğer hedefiniz hakikatlar ise.
Buna göre; Şimdiye kadar yazmış olduklarımızın ışığında, elde etmiş veya
geliştirmiş olduğumuz modelimiz ile, şunu da iddia edebilmek mümkün:
11 Enbiya 21:30 “Antimadde” yoktur ! Var olsaydı, madde ve antimadde birbirini nötrleştirirdi, ta
Sayfa 7/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
8

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

ki, ikisi de tamamen yok olana, ya da ikisinden birisi geri kalana dek (böyle bir tarihinde sadece bir anında var, o da ilk anıdır. Homojen ve sonsuz yaratılmış
teori nötrinolar için var mıydı?). Şimdi bu mantıklı bir düşünce değil mi ? Kur'an evrenin ilk anı ki, o anda tüm atomlar birbirine eşit uzaklıkta idiler (Protogen).

K
da, bunun ispatı mevcut, okumasını ve düşünmesini bilene. Bilenler tabii hemen Bu kesinlikle termodinamik yasalarla ve entropinin yapısıyla çelişmiyor. Eğer
o ayeti hatırlar. Bilmeyenler de bir zahmet okusun ve bulsun, niyetleri gerçekten farklı fizik kurallarıyla çelişiyorsa, bunu bilmek isterim. Pek sanmıyorum ya,
bilmek ise. neyse...

O
“Antimadde yoktur !”; Gravitasyon ve Antigravitasyon; (KÇK ve KİK)
Dedik demesine de, evrenin neden (bize göre) “genişlediğini” bu iddia KÇK 'nın (Kütle Çekim Kuvvetinin), kütle miktarına ve uzaklığının ters karesiyle
açıklamıyor. Tam tersi, ayağımıza köstek (engel) gibi görünüyor. Ama Kur'an ilgili olduğunu biliyoruz. Bu durumda KÇK her ne kadar 1/∞ 'a kadar küçülebilse

Ç
okuyanlar için bu da bir engel değil, çünkü: “Biz herşeyi çiftler halinde yarattık.”, de, asla sıfır olamayacağı sonucuna vardım. Zaten uzay-zaman sisteminde sıfır
mealinde ayet mevcut. Buna göre, KÇK 'nin de bir “Eşi” olması gerek. Nasıl ki yoktur. Yakın mesafelerde de KİK (Kütle İtim Kuvveti) 1/∞ 'dur. Bu kuvvet/etki
manyetizmanın iki kutbu var ise, aynı prensip (Sünnetullah) ile çekim kuvvetinin de sıfır olamaz. KİK 'in uzaklıkla olduğu kadar, kütle miktarıyla da ilgisi olduğunu
tersi/eşi bir “İtim Kuvveti” de olmalı. Nitekim evrenin genişlemesi (gerçekten söyleyebiliriz. Şöyle ki, kütle ne kadar çok ise, itme kuvveti/etkisi de o kadar

Ü
genişliyor ise !) de böyle bir kuvvetin/etkinin varlığına delalet (işaret) ediyor. büyüktür. Bu da, bize daha uzak olan galaksilerin, neden bizden daha hızlı
Not: Bize göre (şu an) genişliyor; Başkalarına göre de şişiyor ve onlara göre sıfır uzaklaştıklarının (eğer gerçekten uzaklaşıyorlarsa, evrensel anlamda) ispatıdır.
da var, ama... Mutlak durağan bir şey de bulamazsınız evrende (o zaman sıfır Sadece kainatın ilk anında iki kuvvet/etki birbirine eşit oranda idi, çünkü madde
olurdu). Her şey hareket eder (ALLAH'ı tespih eder yani, Yörünge ?). “Mutlak o anda denge halinde (hareketsiz) idi.
sıfır'ı” (0 Kelvin) ben şahsen görmedim, gören varsa beri gelsin de bir
anlatıversin. 1/∞ var, ama sıfır (0) yok !

Boşluk,

n Entropi Kuramı gereği,


düzensizliğin başlangıcı “mutlak düzendir”, olmalıdır. Mutlak düzeni, ancak
Protogen durumuyla elde edersiniz. Bu protogenin sonsuz miktarda var edilmesi
a
diyoruz, ama boşluk diye bir şey olamaz (mı ? Fizikcilere sorunuz). (yaratılması) gerekmektedir ve mümkündür (tabii bizim için değil). İş bu düzen
Boşluk olamıyacağına göre, CERN'deki deneyler de “mutlak vakum” ortamında ve denge halinden, öbeklenmelere sebebiyet vermek için, protogen durumunu
yürütülmüyor ve sonuçları da dolayısıyla yanıltıcı olabilir. Bu iddianın “Yaratan” tarafından bir İradeyle tetiklenmesi gerekmektedir. Bunun için, 0
k
doğruluğunu “zaman” gösterecek. Bunu baştan düşünecek olsalardı, bugün yarın Kelvin 'den (-273°C, mutlak sıfır ve hareketsiz olan madde/kütle) 1/∞ derece
hüsrana uğramazlardı. Elde ettikleri sadece sıfıra yakın bir ısı (süpersoğutulmuş, farklı olan bir ısı (veya kinetik enerji) yeterlidir. Bir kere tetiklenen bu
ama mutlak sıfır değil) ve sıfıra yakın bir vakum (ama mutlak değil) ki, bununla madde/kütle, hemen uzay-zaman sistemine dönüşüp “evrimleşmeye” (belli bir
evrenin yaratılmadan önceki veya anındaki (malum o anı) durumu simüle plan, kader doğrultusunda) başlayacaktır. Daha öncesinde zaman mefhumu
a

edemezsiniz. olmadığından (en azından bizim algılayabildiğimiz, akıl erdirebildiğimiz bir zaman
Bu durumda, protonları çarpıştırmanız hiç birşey ifade etmeyecektir, büyük mefhumu), planlanması için, tek tek, sonsuz atomların protogen şeklinde
olasılıkla. Belki bir çeşit “Fizyonu” (parçacıkların parçalanması) tetikleyebilirsiniz dizilebilmesi için, sonsuzluğa sahip idi (ve hala sahip) Yaratan. Bir kere
H

bu şekilde. Göreceğiz. Biraz “atıyorum” gibime geldi ya, neyse... tetiklenince, maddenin sonsuz olması sebebiyle, bu evren yapı itibariyle, sonsuz
bir ömre sahip olur. Ta ki, aynı irade onun yok olmasını dileyene, onu dümdüz
Kütle İtim Kuvvetinin, edene kadar. Sur'un üflenmesi olayı... İş bu teorimiz, her halükarda, ne entropi
neden belli bir uzaklıktan sonra etki ettiğinin, Kütle Çekim Kuvvetinin neden tek kuramıyla, nede termodinamiğin yasalarıyla çelişmiyor. Tam tersi; Hatta
yönlü (bir yere kadar) olması gerektiğinin sebepleri var elbet (bak. Kur'an-ı görecelikle de pek çelişmiyor... Quantum (kuvantum) mekaniğiyle de çelişmiyor,
Kerim: göklerin ve yerin, cinlerin ve insanların yaratılma sebebi...). tam tersi, o sonsuzlukları açıklıyor bence.
Bu iki kuvvetin dengede (mutlak denge) olduğu an (o sonsuz an), kainatın
Sayfa 8/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
9

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Nedense, duygularımı. Saçma gibi gelenler, duyularımın, aklımın ve süperego 'mun (çevre)
sonsuzluk fizikçilere “anlamlı gelmiyor”, ama sıfır'ın yokluğunu var olarak kabul çatışmalarıdır. Paradoks gibi görünse de, bence en tabii halim budur. Kafamın,

K
etmek (asıl anlamsız olan yani), gayet “anlamlı” bulunuyor ve kabul görüyor. düşüncelerimin daha derinlerine inilmesi, bundan başka mümkün değil; Her ne
“Var olan” bir sistemin içinde “yokluğun” ne işi olabilir acaba ? kadar, kendim daha derinlere inebilsem de, kağıda dökebilmek için, o
O ısrarla, yokluğun var olması olarak benimsedikleri, var olan ile, olamayacağı derinliklerden yanımda getirebildiklerim bu kadar ancak; O da şimdilik.

O
ispatlanabilir, eğer var olmadan önceki duruma ulaşabilseler. Bu mümkün mü ?
Mantıklı düşünelim (hangi mantık ?), gerçekçi olalım, bu mümkün değil. Sıfır'la Merkez Zaman Ufku; (Hubble Hacmi/Kabarcığı)
uğraşacağımıza, sonsuzluk hakkında kafa patlatalım, potansiyeli daha fazla MZU'yu daha önceleri analiz etmiş ve enine boyuna tartışmıştık. Bu MZU'nun
(sonsuz yani). anlamı şudur:

Ç
Bizce bilinen (algılanabilen) uzay-zaman, hacim olarak, evrenin yaşından büyük
Uzay-Zaman; olamaz. Çünkü, ışığın hızı sınırlıdır. Mekan olarak, evrenin yaşından uzak olan
Sonsuz büyük ile sonsuz küçük, yani ∞ ve 1/∞ arasında 0 (sıfır) yok. (ışığın evrenin ömrü boyunca katettiği mesafe cinsinden, yaklaşık 13,7 milyar
yıl) bölgeleri “görmemiz” mümkün olmadığından, MZU bize evrenin sınırlı olduğu

Ü
“Yokluk” ve “Varlık”; bilgisini (veya na-bilgisini, şaşırtmasını) verir. Aslında algılarımızın (5 duyu ile)
İkisi her ne kadar birbirine zıt birer kavram görünüyor olsalar da, aslında bizi nasıl yanıltabileceğinin veya en azından yanıltma olasılığının ispatlarından
görelilik bakımından, hiç de öyle zıt olmadıklarını görüyoruz ki, bu kitapta biridir.
bununla ilgili çok ilginç sonuçlara şahit olacaksınız. Aynı şekilde, eğer bu algılayabildiğimiz, yani MZU'nun dahilinde bulunan mekanın
içinde yaşı uzaklığından daha genç bir öbeklenme var ise (galaksi, yıldız,
1 Boyutta:
● Tekillik;
2 Boyutta:

n gezegen gibi), bunu da “bilmemiz”, tespit etmemiz mümkün olmadığından, o


bölgeler hakkında mutlak bir yanılgı içinde bulunduğumuzun resmidir.
Hal böyle iken (MZU hakkında yukarıda yazdıklarımız), evren sınırlıdır veya
● Alan,
a sonsuzdur diyebilmek haylı zorlaşıyor. Ancak şunu söyleyebiliriz: Kütle itim
● Nokta, kuvveti, bizim MZU 'muz sınırları içinde etki gösteriyor, her ne kadar eşik
● Doğru, noktasını/mesafesini tarif edemiyor olsak da. Zaten belirli bir noktası da yok gibi
k
● Üçgen, (daha önce irdelemiştik); Sonsuz küçük bir kesirden başlayıp, artmakta.
● Kare (eşkenar dörtgen),
● Eşkenar Üçgen, Kütle İtim Kuvveti;
● Daire; vs. Ya vardır (büyük olasılıkla), Ya da yoktur ve olay bizim için bir yanılsama. Evreni
a

3 Boyutta: gözlemlediğimizde, ya da daha doğrusu, evreni gözlemlediklerini iddia eden


● Küp, kişilere inandığımızda (bunu herkesin kendi vicdanına bırakıyoruz), kainat
● Küre, genişlemekte. Yani galaksiler gibi, aralarında büyük madde öbeklenmeleri
H

● Piramit, olmayan veya küçük öbeklenme bağları olmayan cisimler ivmelenerek


● Eşkenar Piramit (Eşkenar Dörtgen, Protogen); vs. birbirlerinden uzaklaşmaktalar. Bir de bunların istisnaları var ki, bunlar çarpışan
galaksiler, mesela bizim saman yolu'muzun (!) en yakında bulunan Andromeda
Bilmiyorum; Yazdıklarımdan bir şeyler anlıyor musunuz ? galaksisi ile sonraki dönemlerde olması öngörülen çarpışması /kaynaşması.
Bazen bende yazdıklarımı saçma buluyorum. (bazısını, hepsini değil), yani sizin Bunu sebebi, belli bir uzaklık olabilir. Öte yandan da, mutlaka galaksiler
“Deli Saçması” demenizi yadırgamam. Ancak şunu da bilmelisiniz, aklımdan birbirinden uzaklaşır, dolayısıyla evren genişliyor (veya şişiyor) demek, Ya da
geçeni yazıyorum (yetişmek zor oluyor ya, neyse...), düşüncelerimi ve birkaç galaksinin çarpışmış veya çarpışacak olması nedeniyle, evrendeki tüm
Sayfa 9/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
10

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

madde bir noktada toplanacak demek, itiraf edelim artık, çok zor olsa gerek. Evrenin ilk anını,
Açıkçası, duyularımızın, yani gözlemlerimizin bizi yanıltıyor olması ihtimalini de gözlemleyebilmek neden mi zor (aslında imkansız) ?

K
göz önünde bulundurarak, “görebildiğimiz” sınırlı bir hacme (hacim) sahip bir Düşünsenize; Protogen'in ilk o sonsuz anında söz konusu olan mutlak sıfır
evrenin, algılarımızdan çok daha uzak (olası) köşelerinde, nelerin cereyan ettiğini olduğundan, madde ışıma yapmamaktadır, zaman ortalıkta yok henüz. Işımanın
öngörmek ve bir sonuç çıkarmak (zan etmek) yanlış olur; Olmaz mı ? olmadığı bir ortamda, bilgi de yoktur. Bilginin olmadığı, yola çıkmadığı bir

O
Dolayısıyla, algılarımıza %100 güvenmeli mi, yoksa ALLAH'a iman etmeli ve durumu gözlemlemek de mümkün olamaz. Anlaşıldığı üzere, o ilk anın fotoğrafını
Kur'an-ı Kerim 'deki bilgilere inanıp değerlendirmekte mi fayda var ? Sonuncusu, çekmek gibi bir ihtimal yok. İş bu sonuçlardan yola çıkarak, kainat o anda tekillik
insanın kendi aczini itiraf etmeye yönlendirir ki, ilim ve bilim alanlarında, alçak halindeydi veya sonsuz hacimdeydi demenin de manası olamaz.
gönüllü olabilmek, hiçbir zaman zarar getirmemiştir. Görüyorsunuz ya; Görüyor musunuz gerçekten, yoksa “düşünüyor musunuz”,

Ç
hayal mi ediyorsunuz, o da belli değil; Aslında belli ya, neyse...
Kütle İtim Kuvveti'nin (KİK); Böyle tezatlar oluşturarak, aklımızı keskinleştiriyoruz.
Sebebi, galaksilerin merkezlerinde tahmin edilen “Kara Delikler” olabilir mi ?
Daha önce sorulması gereken soru: Kainat kusursuz işleyen bir mekanizmalar “Evrimi” tetikleyen İrade (evreni tetikleyen ve öncesinde Yaratan...);

Ü
sistemi midir, değil midir ? Mantıklı düşünürsek (hangi mantık ?), Yaratan'ın, Kainatın “var olmasını” dilediği süre'ce, kainat (evren) yüklenmiş ve işletilen
yaratılanın ilk yaratılmasındaki hali (protogen) itibariyle, işleyişi de bir yerde kurallar (Sünnetullah) doğrultusunda genişlemeye (veya şişmeye) devam
(burada), kusursuz olmalı ki, öngörüldüğü (planlandığı) şekilde olsun (oluyor edecektir. Bunu da, kendisinden başka, hiçbir güç (öyle Bir şey zaten yok ya)
zaten). Böyle kusursuz bir mekanizmalar silsilesinde, tesadüflere yer olamaz, engelleyemez, durduramaz. Yani “Durdurun dünyayı, inecek var...”, demekle Bir
yoktur da zaten. Bunu inkar edecek olanın alnını karışlarım, ciddiyim. şey olmaz. Bir şey elde edemezsiniz. “İnkar” da aynen öyle.

Kalıyor şu soru:

n
Kusursuz mekanizması ile “evrimleşiyor” mu, yoksa an be an, ALLAH'ın
Özetle;
“Her şeyin Kuramına” ulaşmak istiyorsanız, öncelikle kainatta bulunmayan
a
kontrolünde “işletiliyor” mu ? Daha da önemlisi, bu ikisi arasında fark var mıdır, “Yokluktan” vazgeçmeli, hesaplarınızdan (formüllerden, formülasyonlardan) sıfır
fark olması gerekiyor mu ? Ta başlarda dikkatimizi, soru sormamız gerektiğine kavramını kaldırmalısınız. Onun yerine 1'i (bir'i) koymalısınız. Bir'i ve “Sonsuzu”.
çekmiştim. Sürekli soru sormalıyız ki, cevapları bulmak nasip olsun. Soru 1=∞ (sonsuz) denebilir aslında, soyut ile somut, madde ile enerji, zaman ile
k
olmayan yerde, cevaba da ihtiyaç yoktur. mekan. Kabul etmeliyim ki, bu düşünme tarzı haddinden fazla “abstrakt”
(karmaşık, çok yönlü, soyut) düşünmeyi gerektiriyor.
“Varlık” ve “Yokluk”;
“Öncesinde” yokluktu. Sonrasında ve süresince “Varlık” söz konusu, yokluk artık
“Sonsuzun” her parçası,
a

olamaz (kainatı kastediyorum, “ALLAH hep vardır !”). Şunu da söyleyebilir miyiz:
sonsuzdur diyebilir miyiz ?
Kainat her ne kadar kıyamet ile belki şekil değiştirecek olsa da, bir daha asla
Sonsuzu alır da ikiye bölerseniz (mesela dedik), iki tane (2 adet) sonsuz elde
“Yok olmayacak” mı ? Şekil değiştirerek dediğimizde, zaman mefhumunun etmez misiniz ?
H

değişmesi midir ? ∞/2 = 2 x ∞ eder mi ? Ve hatta ∞/x = X x ∞ ?


Buda ilginç bir teoridir. Aynı zamanda, bir ve Sonsuz olan (Öncesi ve Sonrası
Sonsuzluk, gerçekten de tarif edilmesi imkansız (en iyi ihtimal, çok zor) bir olmayan) ALLAH'ı hesaplarınızdan öte tutmanız gerekir; Bunu yapmazsanız, şirk
kavram; Anlamak bana zor geliyor. koşmuş olursunuz, şirk de batıldır, yoktur, olmayandır (sıfır gibi). Burada
yaratılan ile Yaratan'ı kesin bir şekilde ayırmanızda fayda var. Ancak biri Diğerine
muhtaç olmasına rağmen, Diğeri birine muhtaç olmaktan münezzehtir; Bunu da
bilmekte fayda var (bak. Kur'an-ı Kerim).
Sayfa 10/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
11

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Kainat; Ara Özetle;


(belkide sonsuz) kurallar silsilesidir, ancak bu kurallar, kainatı Yaratan'ı Maddenin tavrı (davranış şekli), elementlere göre, ısısına göre ve içinde

K
bağlamaz. O yarattıklarından bağımsızdır. Bunu idrak ve tasdik ederek “tenzih” bulunduğu ortamın basıncına göre ve hatta kendisine yüklenen enerjiye göre
etmelisiniz. Bu şekilde gayet şık ve güzel bir kul'a yaraşır biçimde veya şekilde (iyonlaşma, plazma) çeşitlilik/farklılık arz eder.
“tespih” etmiş olursunuz. Yaratılma gayeniz de budur, başka hiçbir şey değil.

O
“Her şeyin Kuramı” da, işte bu gerçeğin ayrıntılarında gizlidir/apaçık Basınç aynı zamanda da;
bildirilmektedir. Keşfetmek mümkündür. belli bir ortamın içindeki maddenin yoğunluğunu gösterir.
● Madde (kütle)/element,
ALLAH, tüm kusurlardan münezzehtir; ● Isı,

Ç
Yarattığı her şey kusursuzdur (nedeni ve kuralları, Sünnetullah vardır), ● Basınç/Yoğunluk,
dolayısıyla biz o kusursuzluğu sonsuzlukta aramalıyız. Bunu dememin sebebi, ● İyonlaşma (+/-),
evreni sonsuz maddeye bağlamaktır. Görünürde (ki evrenin sonunu, ucunu gibi değişkenler, evren içindeki tüm maddeyi (dolaylı, dolaysız olarak da zamanı)
bucağını göremiyoruz, bu bir gerçek) sonu olanın, kusurlu olduğunu varsayıyoruz etkiler ve sürekli etkileşim (devinim) halindedirler. Sürekli bir ısı alış-verişi,

Ü
(!). Bunu yaparken, tabii ki her zaman olduğu gibi, niyetiniz önemlidir. Amaç (bir basınç değişimi söz konusudur. Fiziksel olarak, ister görelim, görmeyelim,
şekilde) çıkar sağlamaksa, boşunadır. Çıkarınız bu dünyada ise, yaptığınız nafile. farkında olalım, olmayalım; Olan budur. Kainatın en temel mekanizmalarıdır.
Hedefiniz sonsuzluk ise (!), mutlaka mükafatını alacaksınız, ama kısım kısım bu
dünyada ve/ama kıyamette (sonsuzlukta). Amacım, sizi herhangi birşeye ikna Bu bilgilerin ışığında;
etmek değil; Kendimi ikna edebilirsem, bu bana yeter. Evrenin muhtelif noktalarında maddeler arasında “boşluklar” vardır demek, ne

Mutlak Vakum;

n kadar doğru olur, bilemiyorum. Yoğunluk azalabilir, ama 1/∞ 'dan daha küçük
olamaz; Isı azalabilir, ama -273 + 1/∞° C 'den daha az olamaz. Işıma (tespih)
Olamaz demiştik. Çünkü “Yokluk” anlamına gelir ve kainatta her şey hep sürekli vardır; Algılayamayabilirsiniz, orası ayrı bir mesele (bak. Kur'an-ı Kerim).
a
“vardır”. Yokluk olamaz. Madde (Kütle) olmak zorunda evrenin her noktasında,
yoksa hacim olmaz. Maddeyi seyreltebilir veya sıkıştırabilirsiniz (belli ölçülerde), Enerji-Madde ayrımı;
bu da maddenin farklı hallerini oluşturur: Gaz, Sıvı, Katı, Plazma. Her durumda, Yapabilir misiniz ?
k
maddenin davranışı da farklılık arz edecektir (farklı davranışlarda bulunacaktır). Hele hele, maddenin mikro boyutlarına indiğinizde, karşınıza çıkan, “maddenin
Gaz halindeki madde, sıvıya göre daha hafif (hacimdeki seyrekliği) olacaktır. Sıvı temeli de sadece ve sadece enerjidir”, gerçeğinin idrakinden sonra ? Zayıf
ise, katıya göre daha hafiftir. Bu açıdan, plazma nerededir, bilmiyorum; Ama Çekirdek Kuvveti, Güçlü Çekirdek Kuvveti, Kütle Çekim Kuvveti ve
gazdan daha hafif olduğunu tahmin ediyorum. Her element (madde/kütle) gaz, Elektromanyetizma. Bunları genel bir kuramda toplamak o kadar mı zor ?
a

sıvı, katı veya plazma olabilir mi, emin değilim. Kolay mıdır, mesela demir (FE) Zorluğunun sebebi, kendi “düşüncesizliğimiz” olmasın sakın. Biz düşünmeyecek
elementini gaz haline dönüştürmek (her ne kadar kaynama noktası belli olsa da) miyiz ? Basmakalıp, dogmatik inadımızdan vazgeçersek, yeni kalıplar
? Su molekülü için (2 Hidrojen, 1 Oksijen bileşimi) bu kolay görünüyor. Belli bir oluşturmadan, belki “Her şeyin Kuramını” keşfetmek mümkün olacaktır. Ama
H

basınç da (deniz seviyesi), 0°C 'de (+273 Kelvin), sıvı ile katı arasında gidip gelir “İman etmeden”, mümkün mü ? Zor ! Bir kere, “Yokluk” hüsranımızdan
(ısıtma ve soğutmadaki hassasiyetinize bağlı olarak). Kısacası, su sıfır ile 100°C vazgeçmeliyiz. Tam bir hüsran, kayıp ve şirktir bence. “Varlığın”, “Bir'liğin”
aralığında sıvı halindedir (üç aşağı, beş yukarı). Suyun içinden oksijeni yanına “Yokluk” koymak ne kadar hayret verici ve saçma. Ve yine tekrar
ayıklarsanız, hidrojen elde edersiniz ki, 0°C 'ün altında da hala sıvı halinde kalır. ediyorum:
Aynı şekilde, maddenin içinde bulunduğu ortamın basınç seviyesi de, o “Sıfır” yoktur; Bir vardır !”. Matematiğimizi bir an önce bu gerçeğe adapte
maddenin hali/şekli üzerinde etkilidir. etmeliyiz... Termodinamiğin yasaları bunun için iyi bir başlangıç.

Sayfa 11/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
12

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Sonuçlarının ne olacağını bilmediğiniz, olduklarımdan bir sonuç çıkartabilen varsa, beri gelsin. Ben, beceremiyor
hesaplayamadığınız, kestiremediğiniz, öngöremediğiniz bir “şeyi” (hareketi ,fiili, gibiyim.

K
vs.) yapar mıydınız ?
Deneyler böyle mi yapılır, böyle mi yapılmalıdır ? Maddeyi oluşturan kuvvetlerdir. Kuvvetler enerjiden güç alırlar. Kütle Çekim
O, tam olarak emin olma ihtiyacı var ya, bizleri “deneyler” yapmak için dürten Kuvveti, sonsuz maddenin “var olması” sebebiyle, toplamda hem sonsuz, hemde

O
olgu; Ne desem; Olmasaydı, ihtiyaç olmasaydı, sadece yapsaydık hareketi, fiili. sonsuz erime ve sonsuz hızda etkiye sahip (erimle hız tekrar mı oldu?). Diğer
Olur mu ? kuvvetler öyle değil. Onlar belli (sınırlı) bir miktar etkiden (enerjiden)
Önceden planlamak gerekir. Plan ise, ancak bilgi birikimiyle mümkün olur. kaynaklandıklarından, içinde bulundukları sonsuz hacmin içinde sınırlı bir
Bilgi birikimi (database, veri tabanı) ancak “doğru” bilginin varlığı ve enerjiye (güce) sahip kuvvetlerdir. O kuvvetler, ancak evrene hareket

Ç
toplanmasıyla anlam kazanır. Yanlış bilgi, tahmin, zan ve hatta istatistik bile pek geldiğinden beri etkilidirler, yani o malum “sonsuz ilk andan” sonra. Dolayısıyla,
fayda etmeyebilir. Şimdiye kadar sürekli olarak tarif edegeldiğim, düşünce erimleri ve etki hızları da sınırlıdır, bizce bilinmeyen bir maksatla (aslında maksat
tarzımızı değiştirirsek, (belki) doğru sonuçlara ulaşabileceğimiz ihtimali, insanları belli: “İmtihan”, neyse). İş bu, önceki sayfalarda tarif etmiş olduğumuz “Proto-
şaşırtıyor olması sebebiyle, düşündüm ve tekrar bir analiz yaparak irdelemeye Evreni”, o sonsuz ve aynı zamanda bir andaki süre içinde baştan sona (ki,

Ü
karar verdim. Niyetim, algılarımıza neden daha az güvenmemiz ve daha çok sonsuz bir evren/kainat söz konusu olduğundan, herhangi bir
“doğru bilgiye” dayanarak akıl yürütmemiz gereğini açıklamak. Özetle, bütün sınırlamadan/sondan bahsetmek mantıksız) planlanmış olarak başlatılması
dünya görüşünüzü tamamen değiştirin demiyorum. Felsefeniz sizin olsun. gerek; Baştan sona derken, başı nispeten belli, ancak sonu ne zaman, belli
İstediğim, bir an için, o konvansiyonel ve çevreniz tarafından empoze edilen olmayan bir kainat (bak. Kuran-ı Kerim). Bunun için de protogenlere bir şekilde
(dogmatik) düşünce tarzınızı, bir kenara bırakmak ve ne kadar saçma görünse etki etmeniz gerek. Bunu yapmak farklı ve toplu şekillerde mümkün (bu cümle

vermek. Bırakın düşünceleriniz fışkırsın.

n
de, biraz (bir süreliğine) tüm mantığa aykırı gibi görünen düşüncelerinize yol manidar...). Mesela, atomlardan birine hareket verebilirsiniz, böylece bir diğerine
yaklaşmalar olur ve kinetik enerji (ile elektromanyetik ışıma, mikrodalga fon
ışıması) oluşarak hareket çığ gibi birbirini tetikler, öbeklenmeler oluşur. İlk etapta
a
Yeni bir Kainat Oluşum Teorisi; mikro düzeyde olan öbeklenmeler, “zaman” ile makro düzeye ulaşır (“Mol”
Toplu Kuram teorisi, yenilenebilir enerji teorisi, termodinamik yasaları ve entropi dediğiniz olay). Daha sonra yıldız düzeylerine, oradan da galaksiler, kümeler,
kuramıyla bağdaşımı. süperkümeler, vs. boyutlarına ulaşır. Bu arada ısınma olmuştur ve artar;
k
1.Kainatın ilk hali itibariyle zaman yoktur, amma madde vardır. Her ne kadar Dolayısıyla ışıma başlamış, zaman ölçülür olmuştur. Bu zamanı da ışımanın
madde konvansiyonel anlamda özelliklere henüz sahip olmasa da. Bu ilk hali ile katettiği yol ile ölçersiniz. Sonsuz miktar madde (kütle) kullandığınız için, teorik
evren “vardır”, öncesi “yokluk” söz konusu değildir ve giderilmiştir. Zaman'ın olarak bu evren ölçülebilen zaman itibariyle, sonsuz bir süre var olacaktır. Veya
olmamasının sebebi, madde parçacıklarının “protogen” durumunda olmalarından en azından, tüm atomlar tekrar denge haline (homojen dağılım) dizilinceye kadar
a

kaynaklanmaktadır. Isı olmadığından, ışıma yoktur, yani mutlak sıfır ısısı söz ki, elementlerin “yarı ömürlerini” hesaba katarak, bu baya (görece) uzun bir
konusudur. Hareket yoktur (kinetik enerji). Tek tip element den oluşur evren ve süredir. Sonuçta, tüm atomlar tekrar hidrojene parçalanmış, madde homojen
bu elementin (aslında hidrojendir ya, biz onu 4 'lü bir hidrojen molekülü halinde dağılmış ve kainatın ısısı 0 Kelvin'e gerilemiş olur (çünkü ışıma yapacak takat
H

tasavvur ediyoruz, o haliyle) “sonsuz ve aynı anda tekil hacim” içinde düzeni kalmamıştır). Ancak, madde buna rağmen “yok olmuş” değildir. Sadece protogen
homojen (mutlak homojen) 'dir (eşkenar piramit, protogen). Biz buna “maddenin aslına dönüşmüştür. Termodinamik yasaların ve entropinin bende yaptığı
protogen hali” adını verdik. Elementin atomları hidrojendir (H) ve 1 proton, 1 çağrışım budur. Zaman yine durmuş ve sonsuz bir an ( o an) başlamıştır veya o
nötron ve 1 elektron dan oluşmaktadır, en saf haliyle ve izotop oluşturmadan. Isı ana geri dönülmüştür (“... Dönüşünüz Bana olacaktır.”, mealinde). İkinci bir kez o
mutlak sıfır olduğundan, ışıma söz konusu değildir. atomlardan birine kinetik enerji uygulanır veya uygulanmaz, orasını bilemem.
Doğrusu, bunu yazıya nasıl dökeceğimi bilemiyorum. Düşünceler karmakarışık
kafamda dolanıyor, düzenleyebilmiş değilim. Şimdiye kadar yazmış
Sayfa 12/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
13

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Sonsuz ihtimaller derseniz; CERN deneyleri de mutlak sıfır ve mutlak vakum ortamlarında
Bunu ben, kainatı sonsuz şekillerde başlatma keyfiyetine değil de, bu kainatın gerçekleştirilmiyor. Benim tezim, yoktan var etmek için veya protogen eldesi için,

K
içinde, tüm olasılıkların var olmasına bağlarım. Yani aklınızdan herhangi bir şeyçarpıştırmaya veya patlatmaya (yani fizyon ve füzyon'a) gerek yok. Maddeyi 5.
geçebiliyorsa, bilin ki, sonsuz kainatta bu olmuştur, olmaktadır veya olacaktır. haline getirmek yeterli olacaktır. Bu durumda, ne ışıma olur (elektromanyetik
Hareket verebildiğiniz gibi, herhangi bir veya sayılı/sayısız konumda ısıyı emisyon), nede kayıp. Tüm enerjisi potansiyele dönüşecektir. İşin sırrı doğru

O
arttırmanız da, kainatın “canlanmasına” sebep olabilir. Yine topaklanmalar dizilimi elde edebilmekte (proto-molekül), yani eşkenar dörtgen/piramit şeklinde
(öbeklenmeler) çığ etkisiyle olacaktır. Elementlerin nasıl oluştuğunu zaten dizilmiş, homojen bir hidrojen molekülü veya moleküller silsilesi.
biliyorsunuz herhalde, tekrar etmeye gerek yok.12 İş bu molekülü oluşturmayı başarır-sak/-sanız, 4:6 'lık bir potansiyel elde
Sonsuz ihtimaller yoktur. Bir tek ihtimal vardır, o da olandır. Olan ise, olacaktır ve
edersiniz. Bakınız, ışık hızına yaklaştığınızda zaman (özel görelilik kuramı,

Ç
çok önceden (belkide protogen'in var olmasından da önce) belirlenmiştir. Bu Einstein) yavaşlamaktadır. Bir iletkeni veya herhangi bir maddeyi (yalıtkan olan
kainatta tesadüfler yoktur, tesadüflere yer yoktur ve gerek de yoktur. Her şey porselen gibi) soğuttuğunuzda bir yer geliyor, “süperiletken” oluveriyor, yani
olasıdır, oluyordur, olmuştur veya olacaktır. Bu kainatta, “paralel boyutlara” kayıpsız, dirençsiz enerji iletimi. Bu şekilde hidrojeni -273 C 'e soğutabilirseniz
(senkron veya asenkron) da yer vardır (sonsuz olması sebebiyle), hiçbir olasılığı(nasıl, sormayın bana), yukarıda belirtmiş olduğum 4:6, yani 1:1,5 enerji

Ü
dışlamaz. Çünkü aklınızdan geçiyor ise, mümkündür ve oluyordur. Ama nasıl ? potansiyeli elde edersiniz. Bedava enerjiyi kim istemez ?
İşte bu soruya cevap veremem. Sanırım “sonsuz” tabirini doğru Herkes ister; Petrol şirketleri hariç...
anlamlandıramadığımızdan dolayı, bu soruya henüz cevap veremiyoruz. Bir Koyup, 1,5 almak tatlı bir kazanç değil midir ?
Bu yenilenebilir bir enerji kaynağı değil midir ? Peki bu, yenilir yutulur cinsten bir
Görüyorsunuz ya; teori midir ? Orası başka. (bak. Bilim Teknik Dergisi, Aralık 2008, Sayfa 68,

n
Bu bilgilerin ışığında, bu “işin” şakası yok, eğlenceli bir yanı da yok, eğlence “Termodinamik” konusu). Gördüğünüz üzere, “devridaim” (perpetuum mobile),
maksadı da yok. Bir maksadı var ise (bak. Kur'an-ı Kerim), bu eğlencenin dışında termodinamik yasalara aykırı bir şey. Ancak, bizim tarif ettiğimiz protogen'in
bir şey olmalıdır. Aslında bellidir, “okumak gerek”; Düşünmek gerek. Anlamayı özelliği, kainatın ilk anını, yani “varolmama” dan hemen sonraki anı işaret
istemek gerek.
a etmektedir.
Demek, isteyince oluyormuş. Herneyse, bir şekilde bunu daha öncede birileri keşfetmiş olması
gerekmezmiydi ? Beni asıl kıllandıran soru da bu. Mevcut “Big Bang” teorisinde
k
Protogen; ısrar etmenin sebebi bu olabilir mi ? Hayırlısı.
Madenin 5. halidir. Hatırlarsanız, bildiğimiz 4 hali:
1. Gaz Boşluk;
2. Sıvı “Mutlak Vakum” mümkün olabilir mi ? Naylon bir buzdolabı poşeti alırda, içindeki
a

3. Katı havayı emerseniz, poşet büzüşür. Öyle ki, naylonun duvarları birbirine yapışır ve
4. Plazma birbirinden ayıramazsınız. Bu vakum (mutlak boşluk ?) olayı çok ilginç bir
İşte, maddenin bu dört durumuna, bir de protogen halini eklerseniz, 5 eder. konudur, mutlak sıfır (0 Kelvin, -273 C) gibi. İster foton olsun, ister graviton,
H

Şimdilik, maddenin bu 5. hale getirilip getirilemeyeceği konusunda Bir şey etkisini iletebilecek bir ortama ihtiyaç duyar. Bu ortam yok ise, o boşluk dediğiniz
söylemem mümkün değil, araştırıyorum. Öncelikle mutlak sıfır ısısında bir hacim, aynı poşette olduğu gibi, birbirine çekim kuvveti uygular ve birbirine
ortama ihtiyacımız olacaktır, yani 0 Kelvin (-273 C). Bu mümkün mü, yaklaşır, aralık sıfırlanır. 5. bir boyut var ve iki nokta arasında zaman kaybı
bilmiyorum. Olsaydı, o ortama hidrojen verip, aynı ısıda tutabilir miydiniz ? olmadan ulaşım sağlamak istiyorsanız, boşluk oluşturmanız gerekir. Ama var
Şimdiki “süper soğutulmuş” maddelerin tam 0 Kelvin de olduklarını sanmıyorum. olanı yok etmek mümkün olmadığından... vs. vs. vs. Düşüncelerimi takip
edebiliyor musunuz ? Ben şu an ipin ucunu kaçırdım da...
12 “Elementlerin Oluşumu”, Bilim Teknik Eki, Mart 2008

Sayfa 13/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
14

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

5.Boyut dediğimiz, toplam 11 boyut'un arasında, bilinen dört boyuttan (x,y,z, Eğer çevremizden, bilgiden (enformasyon) ziyade “dez-enformasyon” elde
ve t) hemen bir sonraki boyuttur. “Bilimcilere” inanmak gerekirse, evren toplam edebiliyorsak, bu bilgilerin de sorun çözmekten ziyade, kafamızı daha çok

K
11 boyuttan oluşmuştur. Bu arada Kur'an-ı Kerim 'den de alıntı yapmakta fayda karıştırmakta faydalı olduğunu göz önünde bulundurursak, sadece aklımızı ve
görüyorum: “Gökler ve yer...”, yani 7 gök ve yer, toplamda 11 boyut ediyor (hani kağıt kalem kullanarak bir şeyleri kotarmayı denemek, belkide çok yanlış olmasa
bizim bildiklerimiz; Genişlik, Uzunluk, Kalınlığa tekabül eden x,y,z eksenleri ve gerek. Herkes elinden geleni yapsın ve şu aralar benim elimden gelen budur,

O
t=zaman'ı da katarsak 4 boyut eder). 5.boyuta geçiş ve faydalanma nasıl olur ve ama adımda Hıdır değildir. Komik mi ? Ben gülüyor muyum ?
acaba olur mu sorusu, tartışılması gereken bir konu. Hayırlısı. Bu boyutun
özellikleri/yapısı hakkında hiç birşey bilmiyor gibiyiz. Bir olasılık, bizim mevcut Maddenin olmadığı bir yerde;
(anlayabildiğimiz) 4 boyutumuzun (x,y,z ve t – mekan ve zaman) içinde var olup Hacimden bahsetmek mümkün değildir. Hacim (uzaklık), ancak içinde Bir şey

Ç
olamadığı ihtimalini dahi bir kenara bırakarak, bize bu “hayatta” bir fayda sağlar varsa, vardır, yoksa, yoktur. Olmayan hacimde ise, uzaklık sıfırdır, yani aslında
mı, sağlamaz mı, bunu da bilmiyoruz. Zaten fayda için değil, “rıza” için yoktur (bak. “Sıfır Yoktur !” iddiamız). Elektromanyetik dalgalar, mutlak boşlukta
çırpınıyoruz burada umarım. iletilemezler demiştik. Hacim, madde ile kaimdir (vardır). Maddesiz hacim ve
hacimsiz madde (konvansiyonel tekillik yani) mümkün olamaz. Madde, mutlaka

Ü
“Gökler ve yer bitişik idiler de, biz onları ayırdık.” 13, mealinde bir ayeti hacimlidir, ne kadar sıkıştırırsanız sıkıştırın (ki, bu ancak mutlak sıfırdan daha
hatırlıyorum. Bu aslında birçok yorum çıkarılabilecek bir ifade (bilgi) ve tümüne sıcak olan madde için geçerlidir). Nihayetinde 1/∞ (bir bölü sonsuz veya
de cevap veriyor olabilir. Özellikle, üzerine basa basa, gök değil, “gökler” (çoğul sonsuzun herhangi bir kesri, ∞/x gibi) bile olsa, hacim vardır. Ancak mutlak sıfır,
kullanılmış) denmektedir. Bu, yeryüzünden yukarı baktığımızda gördüğümüz yani ışımanın ve “hareketin” olmadığı, her şeyin potansiyel halde bulunduğu bir
atmosferin katmanları da olabilir, atmosferin ötesi uzaydaki nesneler (gezegen, anda, mutlak tekillikten, zamansızlıktan ve hacimsizlikten bahsetmek

n
yıldızlar, galaksiler) de olabilir ve hatta bizce bilinen üç boyut ve zamanın
ötesindeki “boyutlar” da olabilir. Yani 5. boyuttan 11. boyuta kadar “yolu var”
olabilir. Tabii, “var olabilir” demekle “vardır” demek arasında da dağlar kadar fark
mümkündür. İşte burası, bizim teorimizle, büyük patlama teorisinin anlaşamadığı
o meşhur “küçük ayrıntı”. Nihayet, az çok aklımdan geçeni kağıda dökebilmiş
bulunuyorum. Şükürler olsun.
a
var. Ama “vardır” diyemiyoruz şu anda. Mantıklı inter-polasyon ve ekstra- Nihayetinde, bu tekilliğin kainatı oluşturması için öyle ahım-şahım büyük bir
polasyonlara kaldı işimiz, yani tahmin ve zan da olabilir yaptığımız. Umarım “patlamaya” ihtiyacı yoktur. Sonsuz küçük kesirli bir enerji takviyesi (ister kinetik
düşünüyor ve aklımızı kullanıyoruzdur. Bu ne kadar anlamlıdır acaba, bu da olsun, ister ışıma), kainatın “var olmasına” yetecektir. Yaratıldığı
k
başka bir soru/n. Kısır döngüye girmeden, şimdilik bu düşüncelerimizi bir kenara anda/sonsuzlukta bunun (sonsuz) potansiyeli içinde beraberinde gelmiştir. Gerisi
bırakıp (geri dönmek üzere), diğer konularımızı irdelemeye devam edelim... çığ gibi artarak devam edecektir (“evrimleşme”). Buyur buradan yak.

Boşluk (devam); Düşünün bir kere; Bu sonuçlara aklım (ve ilhamlar) ve kağıt-kalem ile
a

Genel ve özel görelilik (theory of general/special relativity) kuramlarına göre, ne ulaşabildim, süper bilgisayar çiftliklerim yoktu ve üstelik ben “dahi” bile değilim.
oluyordu, hatırlayan var mı ? Şimdi ise, önemli olan, bu bilgiyi “herkesin menfaati ve iyiliği için” nasıl kullanırız
Kütle çekim ve elektromanyetizma kuvvetlerini bir kuramda toplayamıyorduk. ? Gerçi, herkesi memnun etmeye kalkarsan, kimse memnun olmaz, diye bir
H

Şimdi de hala öyle. Ama “boşluk”, “Mutlak Sıfır” gibi kavramları hayal atasözünü de hayal meyal hatırlıyorum.
edebilmekteki yeteneklerimiz arttıkça, bu sorun da çözülemeyecekmiş gibi
gelmiyor bana artık. Hayırlısı. Her şeyin kuramı diye bir olguya ulaşınca, ne gibi İş bu önceki sayfalarda ulaştığımız sonuçlara göre;
yeni sorular gelecek aklımıza, çok merak ediyorum. Ama öncelikle, böyle evde Bu bilgi ile ne yapabiliriz, bir şeyler yapabilir miyiz ? En azından kainatı/evreni ve
oturarak, kağıt kalemle çözülebilecek bir sorun mu acaba ? maddeyi ve zamanı “doğru” anlamamızda faydalı olabilir mi, ona bakalım derim
ben.
13 21:30, Enbiya Yoksa, Füzyon ile Fizyon'un başımıza açtığı dertlerde olduğu gibi, başımızı
Sayfa 14/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
15

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

ağrıtacaksa, boş verelim gitsin. Şu içinde bulunduğumuz kabarcığı bir “madde- ● Balonun içinden havayı emdiğinizde, içindeki basınç azalır.
anti-madde” nötrleştirmesi şeklinde “yok edecekse”, ne yapayım ben yeni bir

K
evren-teorisini ? Zayıf Çekirdek Kuvveti;
Güçlü Çekirdek Kuvveti;
Ne yapayım ben yeni bir kuramı ?

O
Demek, ısı “0 K” ise, her şey durur (akan sular durur tam manasıyla) ve hacim Aslında o kadar çok etken ve faktör var ki, aynı anda hepsini kafamın içinde
“tekilliktir”, hemde aynı zamanda “sonsuzluktur”. hayal etmekte (canlandırmakta) acayip zorluk çekiyorum. Öyle yoğun bir
Dikkatinizi çekmek istediğim: “1/∞ K” ile “0 K” arasında “sonsuzluk kadar” fark konsantrasyonu uzun süre ayakta tutmak güç bir şey.
var. Yani öyle, on üzeri bilmem kaç Kelvin'lik büyük ısılara veya Tera Elektron Farkında mısınız, henüz “Her şeyin Kuramı” gibi bir toplu çözüm formülüne

Ç
Volt enerjilere ihtiyaç yok. ulaşabilmiş ve tanımlayabilmiş değiliz. Ama baştan da söylediğimiz gibi, ben
Bir yandan bu teoride “çok kolay” görünmesine rağmen, pratikte bizim bilinç ve filozof'um, fizikçi veya matematikçi değil. Benim formülgillerden akıl
irade olarak “mutlak aczimiz” gerçeğini “hesaba” katarsanız, ters orantılı olarak erdirebildiğim en uç nokta E=mc2, ötesi yok. İş bu sayfalarda sunabilmeyi
“mutlak zor”, yani imkansıza yakın oluşu da, çok manidardır. Bunun bir “orta başardığımız ilhamlardan yola çıkarak, gerekli olan formüller başkaları tarafından

Ü
yolu” yok mu ? Güzel soru. (lütfen) oluşturulması gerekecek.

Kara Delikler; Bizim “mutlak tekillik” olarak tabir ettiğimiz durum, kainatın o ilk anını
“Tekillik Öbeklenmeleri” değildirler. Hiçbir kuvvetin kaçamayacağı mutlak çekim açıklamaktadır; Zamanın olmadığı, sonsuzluğun birlik ve teklikte var olduğu (var
kuvvetine de sahip değildirler. Mutlak tekillik, kara deliğin etki alanında mümkün edildiği) o anı. O anda kainat birdir, her köşesi ve her köşesindeki her zerresi (x-

n
değildir. Önceki sayfalarda “mutlak tekillik” olgusunu irdelemiştik. Az veya çok,
kara delikler, zamanı görece olarak eğip bükebilirler, ama sonsuzluğa eşdeğer
“bir şey” olamazlar. Bunun, kütle çekim kuvveti etkisinin uzaklığıyla ters kare
parçacık/*quantum veya İlahi Piksel) birbirine eşittir. Ve “erim” (gravitasyon) her
yerde aynı ve tüm maddenin baştan sonsuza (sona değil) kadar içine işlemiş
halde. Bu anda, sonsuz madde aynı anda sonsuz bir hacmi kaplamaktadır,
a
oranıyla bir ilgisi var. Maddenin protogen anında söz konusu olan tekilliktir, hemde mutlak tekildir, sonsuz eşittir bir 'dir. Şimdi ise, kainat sonsuzdur, ama
zaman yoktur. Sonsuzluk ve aynı anda “birlik” vardır. O anda tüm madde eşittir, yine birdir; Bir kainattan söz ediyoruz. Kainat tekildir (çoğul değil),
aynıdır, tek'tir, birdir. Ve, maddeyi oluşturan ögeler de çeşitliliği “Bir” ile sınırlı tek kainat'lar/evren'ler demiyoruz. Felsefi bakış açısından durum budur, kalan
k
bir cins “İlahi pikselden” (x-parçacık) oluşmaktadır. Zaman söz konusu ayrıntılar teferruattır. Bu sonsuzluğun içinde yokluk (sıfır) mümkün değildir,
olmadığından, bu piksel aynı anda her yerde olabilmektedir. İşte “Mutlak Tekillik” yoktur. Her şey “vardır”.
budur. “Mutlak Düzen” hali ki, “entropi” buna ihtiyaç duyar. “Sonsuz” ve aynı
anda “Bir” ve “Her yerde” 'dir ki, termodinamik yasalar, onsuz geçerli olamazlar. Evrenin genişlemesi olayı;
a

Einstein 'ın E=mc2 formülüne göre, madde ışık hızına ulaşabilmek için sonsuz Algılarımızda bir yanılsama olabilir mi ?
bir kütleye sahip olmalıdır (m=∞). Gel gelelim, ışık hızında yol alan hiçbir şey Ben öyle tahmin ediyorum. İçimde öyle bir his var. Algılama ile, sentezleme (akıl
kütleye sahip olamaz, fotonlar gibi enerji halinde bulunmak zorundalar. Nerede ? ile) bambaşka şeylerdir.
H

“Uzay-Zaman” boyutunda (İlk veya son 4 boyut).

Kainatı oluşturan öğeler:


● Madde,
● Enerji (kuvvetlerin etkisi),
Madde, hacmi oluşturur, kuvvetlerle ilgisi vardır.
● Balonu şişirdiğinizde, içinde basınç artar.

Sayfa 15/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
16

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

“Zamanın Kısa Tarihi” adlı kitabında Stephen W. Hawking şu soruları soruyor: ve yıldız kümeleri gibi 'yerel' düzensizlikler var. Bunların ilk zamanlarda bir
bölgeden ötekine yoğunluğun biraz farklı oluşundan kaynaklandığı düşünülüyor.

K
1. “Evren başlangıcında niçin öylesine sıcaktı ?” Peki, yoğunluğun bu düzensiz değişiminin kaynağı nedir ?”, gibi bir soruyu ancak
Sıcak mıydı gerçekten ? Yoksa soğuk veya ılık mıydı ? (bak. Protogen- protogen modelinde, İlahi (Külli) İrade ile açıklamak mümkün. O İrade ki,
Evren) olmasaydı, evrenin kendisi de kendiliğinden “var olma” zahmetine

O
2. “Evren büyük ölçekte niye o kadar düzgün ?” katlanmayacaktı. Doğru mu ? Doğru ! İman etmek isteyene, ALLAH burada
Bakınız “Protogen-Evren-Modelimiz”. kendini apaçık gösteriyor.
Bu böyle devam eder. Kitabın 158-159 'uncu sayfalarındaki bu (4) soruları biz “Tekillikte genel görelik ve tüm diğer fizik yasaları geçerliliğini yitirir, tekillikten
bugün Protogen-Evren modelimizle cevaplayabiliyoruz, her nekadar sorular Big ne çıkacağı kestirilemez.”; Çok doğru bir iddia. O tekillikten bir “büyük patlama”

Ç
Bang modeline atfen sorulmuş olsalarda... çıkacağı ise hiçten varsayılamaz. Ama sonucu görmekte ve yaşamaktayız, yani o
Daha ne yapayım ? Sorular, “Big Bang” modelinden yola çıkarak sorulduğunda, “sözde tekillikten çıkan” ortada. Entropi kuralına göre, o tekillik mutlak bir
mutlak retorik kalıyorlar, çünkü bu model ile cevaplanması olanaksız görünüyor. düzene işaret etmektedir ki, bu da “Protogen” haline ulaştırıyor beni. Ya sizi ?
Oysa protogen modeline “uydurduğunuzda”, baştan bu soruları sormanıza gerek Bence, protogen hali durumunda, genel görelik geçerliliğini yitirmez, özel görelik,

Ü
kalmıyor, çünkü bütün “ihtimalleri” ortadan kaldırmış oluyor ve tek bir olan ile termodinamik ve entropi de öyle.
karşı karşıya kalıyorsunuz. Çok şık bir model bence. Benim aklıma gelebilecek “Biz o gökleri ve teri, ancak hak ile ve belirli bir süreye göre yarattık.” 14; Bu sure,
tüm soruları, henüz sormadan cevaplanmış buluyorum. İlginç değil mi ? Yani, protogen haline değil de, neye işaret edebilir ?
olmayan bir yerde, niye sorun ortaya çıkaralım ki ? Sorun yok; Sadece “öyle “...hak ile ve belirli bir süreye göre...”, beyanı bence apaçık bir bilgi; “...hak
işte”. ile...”: Düzenli, kontrollü, planlı, amaçlı ve içindeki kurallara uygun, demektir

Şöyle de sorulabilir (sorusuz cevaplanabilir):


“Evren başlangıcında niçin öylesine soğuktu ?”;

n
Genişleme, bu anlamda, yok aslında; Sadece öbeklenmeler ve yörüngeler var. bence.
“...belirli bir süreye göre...”, beyanı ise, başlangıcı ve sonu olan bir evrene işaret
etmektedir, her ne kadar sonsuz var olacakmış gibi bir izlenim veriyor olsa da.
a
Cevap: “Var olmasını” mümkün kılmak için, öncelikle madde evrende düzgün Demek, algılarımız bizi yanıltabilir; Ve yanıltıyor da bu durumda. Ancak aklımız
dağılmış olarak (mutlak homojen) “hareketsiz” bulunması gerekiyordu; Ardından yanılmasın; Eğer doğru bilgiye dayanır ve niyetiniz doğru ise, gerçekleri
meydana gelecek olan senaryoyu işleme sokabilmek için. Cevap olarak yeterli kavramamak için bir neden yok.
k
midir ?
“Evrenin büyük ölçekte neden o kadar düzgün olduğunu...”, açıklamak, sanırım Hawking 160. sayfada şöyle devam ediyor:
çok da zor olmasa gerek. Eğer protogen 'den “evrimleşmeye” başlamasını göz “Bu yasalar aslında Tanrı tarafından buyurulmuş olsa da, öyle görünüyor ki, Tanrı
önünde bulundurursanız ve evrenin “var olmasının” amacını da düşünürseniz; Ve o andan sonra hiç işe karışmadan, evreni yasalarına uygun biçimde genişlemeye
a

hatta “varoluşundan” çok önce bir plan temelinde tasarlandığına inanırsanız bırakmış.”, ifadesi “evrime” işaret ediyor, anlaşılacağı üzere. Buradan da, evrim
(bak. Kur'an-ı Kerim), düzgün olmasının sebepleri de apaçık ortada. Atomlar iri (konvansiyonel, bildik haliyle) safsatasının neden bu kadar derin işlemiş
molekülleri oluşturmalı ki, öbeklenmeler, sonraki aşamalarında “canlı” oluşumunu olduğunu anlıyoruz. Kur'an okuyan aklı başında bir kimse daha doğrusunu, en
H

destekleyebilsin, sebep olsun. “Evrenin, niçin kritik hıza çok yakın bir hızla doğrusunu bilir ve bu şekilde bir “evrim teorisine” itiraz eder. Eminim, Hawking
genişlemeye başladı ?”, gibi bir soru, bu haliyle “Big Bang” teorisine uygun bir de, Kur'an-ı Kerim'i bir kez olsun okumuş olsaydı, farklı bir cümle kurardı.
soru. Yani büyük patlama, haliyle böyle bir sorunun sorulmasına yol açmaktadır. Okumuş olması, ama inkar ediyor olması da ihtimaller arasında. Devam ediyor:
Algılarımızdaki yanılsama buna sebep olamaz mı ? Genişleme kritik hızda mıdır “Ama evrenin ilk durumunu ya da başlangıç koşullarını nasıl seçmiş ? Zamanın
acaba ? “Big Bang” dışında bir teori, onu genişleme olarak tanımlamayabilir başlangıcındaki 'sınır koşulları' neydi ?”; Böyle bir soru sormak için, big bang
aslında. Ya genişlemiyor da, her şey belli bir yörüngede hareket ediyorsa ?
“Evrenin büyük ölçekte çok düzgün ve tekdüze olduğu gerçeğine karşın, yıldızlar 14 Ahkaf Suresi, 46:3

Sayfa 16/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
17

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

teorisine kendini epey kaptırmış olmak gerek. Körlüğün daniskası. “dogmatik İşin içine “sanal zaman” kavramını sokmak acaba ne kadar akıllıca dır, orası ayrı
sendromu”, demeliyim şu anda. Devam olarak, şu kestirip atmaya şahit bir konu. Ama bence, olayı karmaşıklaştırmak için birebir fırsatlar ortaya

K
oluyoruz: “Buna, Tanrı evrenin ilk durumunu, anlamayı umamayacağımız çıkartıyor...
nedenlerle seçti biçiminde bir yanıt verilebilir.”; Anlamak isteyene, Kur'an da
apaçık bildirilen nedenler, açıklanmaktadır. Üstelik, o ilk ana kadar, ben akıl Zamanın oku;

O
yürütmekle, Kur'an okumakla ulaşabiliyorsam, “Hawking usta” bunu niye Sayfa 183'den başlıyor ve “Entropiyi” de gayet güzel açıklıyor. Entropi de bu
yapamasın. Benden çok daha zeki değil mi ? Yoksa, işine mi gelmiyor ? bütünün sadece bir parçası: “Entropinin zamanla artması, zamanın oku denen ve
zamanın yönünü belirterek gelecek ile geçmişi ayıran kavramın bir örneğidir.”
Alıntı yapmış olduğum bu yazılardan da anlaşılacağı üzere, insan gerçekten (Sayfa 185). Tabii entropi kavramını, ters açıdan baktığınızda, zamanın bir okunu

Ç
görmek istemiyorsa, algıları da onu mutlaka yanıltacaktır. (3'ün biri) açıklamaya yarayan bir terim olarak da görebilirsiniz. Eşitliğin sağında
Yine; Kur'an okumakta niyetiniz, ikna olmak, inanmak değilse, mutlaka sizi ve solunda duranların yerlerini değiştirmektir sadece; Sonuç üzerinde bir
saptıracaktır ve öyle de oluyor. Tek sorun Kur'an'ı okumak ve anlamak değil ki, değişiklik olmaz. Ama bizi de şu ekstra-polasyona iletir ki, kainatın o ilk anında,
niyetinizin de çok önemi var. Yani saptırılabileceğiniz birçok yöntem var. Oysa entropi sıfır olmalıdır; Yani o ilk sonsuz anda, şimdi farklı şekillerde

Ü
evreni doğru anlamanın bir tek yolu var, o yolu da sadece biz mi görüyoruz algılayabildiğimiz düzensizlikler ve zamanın dahi olmaması gereğidir; Okun ucu
acaba, emin değilim... göründü: Ok çıplak. Evren çıplak. Gıybet oluyor, hatta iftira ama...
Hawking, aynı kitabının 176. sayfasında: “Evrenimizin ilk durumunu bilirsek, tüm
geçmişini de bilmiş oluruz.”, der. Doğru olabilir. Bu durumda, eğer evren Big Gravitasyon;
Bang ile tekillikten (onların kastettiği tekillik) oluştuysa, onca diğer soru niye ?
Yani Kütle Çekim Kuvveti'nin etkisi sonsuz erimde ve “sıfır zamanda”

“Protogen” teorimize uygularsak, bu varsayım işler mi ?

n
Demek Big Bang, gözü kapalı yenilecek yutulacak, inanılacak bir teori değil. Peki,

İşler ve işliyor diye iddia ediyorum ben. Buyurun, hesabınızı kitabınızı yapın,
yayılmaktadır. Etkisi sonsuza doğru 1/∞ değerine kadar küçülse de, hiçbir zaman
sıfır olmamaktadır. Her madde, ne kadar küçük olursa olsun, atomlar dahi,
gravitasyon “yayarlar”. Her kinetik oluşumda bu gravitasyon yayılımı da değişime
a
göreceksiniz ki, açıkta kalan soru olmayacak. sebep olmaktadır ve feedback (geri besleme) olarak tespit edilebilir. Yani,
“Hubble Kabarcığımızın” çok daha ötelerinde dahi, kabarcığımızın içindeki olaylar
Kenarsız VE sonsuz evren olamaz mı ? (Euclidgil) tespit edilebilmektedir. Bilgi, ancak bu şekilde zamandan bağımsız ve anında
k
Şimdiye kadar varsayılan biçimde bir “tekillikten” başlamamış olması mümkün (görüntü) olarak iletilebilir. Elektromanyetizma kuvveti bildiğimiz gibi, ışık hızıyla
değil mi ? Tekillikte beni kıllandıran konu, sonsuz miktarda maddeyi bir noktaya sınırlı, belli bir sürede bilgi iletimine izin vermektedir.
toplama, sıkıştırma çabasıdır, yoksa benim öne sürdüğüm tekillik de aşırı bir uç
noktaya (sonsuz olması dışında) işaret etmiyor. Hatta var olan (zamandan Alçak Basınç Deryaları;
a

bağımsız sonsuzlukta yaratılmış olan sonsuz miktarda madde) evrenin daha Yıldızlar (veya öbeklenmeler) arasında alçak basınç denizleri (sözde boşluklar)
mülayim ve şiddetsiz “evrimleşmesine” olanak tanıyor bence. Yani, illaki kenarsız bulunmaktadır. Bu “sözde boşluklar” günümüzde “anti-madde” olarak
ve sonlu olması veya kenarlı ve sonsuz olması gereği nereden çıkartılıyor ? tanımlanmakta, ancak “anti-madde”, tanımı itibariyle “hiçlik” olarak
H

Amaç, Yaratanı sınırlamak mı ? algılanagelmiş olduğundan, algılarımızda yanılmaktayız, derim. İş bu “hiçliği”


formülasyonlarımız da “sıfır” olarak değilde 1/∞ olarak kullanırsak, hakkımızda
Sonsuz olması gerçeği, “kritik genişleme hızının” da açıklaması olamaz mı ? daha hayırlı olacağına dair bir his var içimde. Bu şekilde kütle çekim kuvvetinin
Kusura bakmayın, çok soru soruyorum; Ama, bir yandan teori üretip, diğer diğer kutbu olan kütle itim kuvvetinin de (varsa) sırrını çözebiliriz.
yandan da teorileri çürütmeye yarayan abuk subuk sorular sormaya ne gerek var Elektromanyetik emisyonun kütlesiz olduğunu hatırımıza getirirsek (fotonlar),
? Amaç, çözüm getirmek mi, yoksa olayı çözümsüzlükte süründürmek mi ? Tek enerji ve madde arasındaki ilintiyi de çözmüş olabileceğimizi düşünüyorum.
çözüm, çözümsüzlük müdür ? Müdür, müdür müdür ? Ayrıntıya gireceğiz...çok yakında...az sonra...
Sayfa 17/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
18

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Stephen W. Hawking; aklıma ki, evrende olup biteni ilkokul çocuğuna dahi anlatmak böylece çok daha
“Klasik Genel Görelik Kuramında, evrenin nasıl başladığı, bilimin bilinen bütün kolay oluyor.

K
yasaları büyük patlama tekilliğinde (!) işlemez oldukları için, kestirilemez.”,
diyor (Sayfa 189). Ya arkadaşım, neden kestirilemez olsun ? Madde'nin halleri:
Ama doğru ya, büyük patlama 'dan yola çıkarsan, kestiremezsin tabii. Onca 1. Katı

O
“patlama hengamesinde” kim kime, dum duma... Bir şey kestirmeye takat mı 2. Sıvı
yeter ? 3. Gaz
Neden Big Bang'de ısrar ediliyor, anlayabilmiş değilim. Kitabında bahsettiği 4. Plazma (+/- iyonize gaz)
“sayısız ihtimallerden” olan Big Bang'de ısrar etmenin amacı nedir ? Bilim Bir diğer hali var ki, kainatın tarihinde sadece ilk anda madde o haldeydi:

Ç
üretmek mi, yoksa kafa karıştırmak mı ? Bunu çok manidar buluyorum ve bu 5. “Protogen” hali (4H Molekülü, Protogen1 dediğimiz);
teorinin bangır bangır yüksek sesle bağırarak empoze edilmesinin arkasında bir Yani mutlak sıfır'da (0 K), hareketsiz ve homojen dağılmış; Enerjinin sadece
“suçluluk psikolojisi” seziyorum. Bu laf da meşhur oldu ya bu aralar. Eh, bundan potansiyel olarak bulunduğu, ışımanın ve kuvvetlerin, (kütle çekim kuvveti hariç)
böyle de “Bilim” benim için bitmiştir.”, “Daha da Davos'a (pardon Bilime) gelmem etkili olmadığı bir hal. O halde tüm 11 boyutu birarada bulundurmak ve geçiş

Ü
artık !”, diyesi geliyor insanın. Sizin biliminiz size, benim bilimim (+ilim) bana. yapmak mümkün. Demek maddenin halleri şimdiye kadar bildiğimiz gibi üç-dört
Hadi tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna (atalarımız da söz üretmekte geri değil, beştir. Anahtar element ise hidrojen'dir (H). Nasıl ki kainatta
kalmamışlar, neredeyse her durum için bir atasözü bulmak mümkün...). “kendiliğinden evrimleşmiş” (!) 92 elementin sonuncusu Uranyum (U) en ağır
Tabii, bunları salt akıl yürütmek açısından ayıplamamak gerekir. Herkes arada bir tabii element olarak nükleer fizyon veya füzyon'da enerji üretimi için
böyle abuk subuk düşüncelerin nereye varacağını denemek ister. Ama bütün bir kullanılabiliyorsa, yani bir anahtar görevi görüyorsa; Onun tersi yönde, ilk

(okuyucuya) düşer.

n
kitap sırf böyle abukluklarla dolu ise, o kitabın amacını merak etmek de bize

Zaten Kur'an-ı Kerim dışındaki her şeye şüpheyle yaklaşıyoruz, bunu artık
element olan hidrojen'de, hemde fizyon ve/veya füzyon'a hiç bulaşmadan enerji
kazanımında kullanabilinir ve anahtar görevini yerine getiriyor olmalıdır. Üstelik
yok edici, yıkıcı, yakıcı ve zarar verici etkiler olmadan. Temiz yenilenebilir, sınırsız
a
prensip (huy da diyebilirsiniz) edindik, değil mi ? ve zararsız bir enerji potansiyeli var. Üstüne üstlük, üst boyutlara da kapı
görevini yerine getiriyor olmalıdır ve bilinen 4 boyuttaki sınırlamaları aşmamızda
Genişlemenin sebebi; yardımcı olabilir (ciddiyim).
k
Öncelikle, öbeklenmeleri ele alırsak, sıkı fıkı öbeklenmelere galaksi diyebiliriz; En Madde protogen halinde, sadece bir kuvvete sahiptir ve sadece o kuvvetin
azından şimdilik ve galaktik çapta. Buna göre birbirine daha yakın olan iki yalıtılmış haliyle etki eder. Diğer kuvvetler sanki bir şalterle kapatılmıştırlar ve
galaksi de birbirlerinin çekim kuvvetinden etkilenerek yaklaşacaklar, görece uzak etkili değildirler. Kullanım alanları muhteliftir, ama yeryüzünde bunu kullanan
olan bir galaksiden de uzaklaşacaklardır. saman yolu ve Andromeda'nın birbirine kimse henüz yoktur. Varsa da haberimiz yok.
a

yaklaşmaları ve diğer bir galaksinin de saman yolundan uzaklaşması anlamında, “Mutlak Vakum” ve “Mutlak Sıfır” bu kainatta mümkün mü ? Mümkün ise, nasıl
olaya göz atarsak; Kainatın genişliyor gibi algılanmasına az çok cevap vermiş elde edilir ? İşte, bütün zorluk burada.
oluruz. Kainatta hiç birşey “statik” (kazık çakmışcasına sabit) olmadığına göre, Protogen, izotop mudur, molekül müdür, tanecik midir, yoksa dalga mı; Enerji
H

büyük (ve küçük) çapta her tür öbeklenme bir şekilde oradan oraya hareket midir yoksa Madde mi ?
etme eğilimindedir demek, yanlış olmaz. Bu durumda, kainatın mutlaka Sorulması gereken sorular bunlar ve soruyoruz. Soruyoruz ki, aklımızı kullanıp
genişliyor olmasından da yüzde yüz emin olamayız. Tabii bu konuda bilim bize cevap bulabilelim. Doğru sormak, cevabı bulmanın yarısıdır.
daha kesin ayrıntılar sunarsa başka; O zaman tekrar “Kainat genişliyor.”,
diyebiliriz. Ama sonsuz hacimli bir evren mantıken de genişlemek zorunda
değildir. Bunu da bilmekte fayda var. Mümkün değildir demiyorum, şimdilik.
Merkez kaç, Kütle çekim tut babında; “Tavşan kaç, tazı tut.”, atasözü geliyor
Sayfa 18/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
19

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Mutlak vakum'un (Vakum) var olamayacağına dair çeşitli analizler yapmış ve icabı vazgeçmeyecek, mühletini son ana kadar değerlendirecektir.
teoriler geliştirmiştik geçmişte. Zaten gereksiz olduğunu da ifade etmiştik. Onu

K
geçiyoruz. Kütle Çekim Kuvveti bir yandan;
Merkez kaç etkisi (kinetik enerjisi; Kuvvet demek yanlış olur, enerjinin iş
Gelelim mutlak sıfır ısısına; yapması olup, potansiyel bir kuvvet değil o bağlamda) diğer yandan; Bize

O
Demiştik ki, gravitasyon etkisi, yani kütle çekim kuvveti/potansiyeli, her zaman, gösteriyor ki, en küçük parçacıktan tutun (atom ve alt parçacıkları), en büyük
her yerde vardır ve sonsuz erime sahiptir. Bu durumda, homojen denge de çaptaki öbeklenmelere kadar (galaksi, küme, süperküme, vs.) her şey hareket
bozulmuş olduğundan, her madde (uzayın sonsuz köşesinde bulunan her atom) halinde ki, bu hareketin hep dairesel olup, bu iki etkinin tesiriyle (kütle çekim +
mutlaka, kütle çekim kuvvetinin etkisiyle, kinetik bir enerji halinde olmalıdır. merkez kaç) varolduğunu varsaymak çok da yanlış olmayacaktır. İş bu

Ç
Hareket ediyorsa, ister iç dinamikler olsun (zayıf ve güçlü çekirdek kuvvetleri) yörüngeler sisteminin içinde dağılmış gibi görünüp, bir üst sisteme veya
ister atom olarak akıntıyla uzayda süzülüyor olsun, ışıma yapmak zorundadır. karmaşık yörüngelere dahil olan cisimler de yok değil hani. Örneğin düzenli veya
Dolayısıyla sıfır Kelvin'den daha sıcak haldedir. Diyebiliriz ki, kainatta protogeni düzensiz yörüngelere sahip olan “kuyruklu yıldızlar” gibi cisimleri ele alırsak;
tabii halde bulmak mümkün değildir. Peki yapay olarak laboratuvarlar da elde Bazısı güneş öbekli yörüngelere (büyüklü, küçüklü) sahip olabilmekle beraber,

Ü
etmek mümkün müdür ? Sünnetullah'a aykırı mıdır ? Külli İradeye isyan mıdır ? bazısı da saman yolu dahilinde veya haricindeki yıldızlar arası “boşluklarda” (!)
Birde, cüzzi irade, protogen'i üretebilir mi ? İnsan, halife olarak, kainatın bu en yörüngelerini çizebilmekteler. Öyle ki, bazı kuyruklu yıldız gibi cisimler, saman
temel kuvveti üzerinde “hakimiyete” sahip midir ? yolu öbekli de olabilir, saman yolunun içinde bulunduğu küme veya kümenin
İlim, keşif, fetih ve hüküm; Tümü Külli İradeye mahsus mudur (hamd gibi) ? bulunduğu süperküme öbekli de olabilmektedir. Ancak sonuçta “yörüngeboyu” ne
İzin: (daha sonra)... kadar büyük veya küçük olursa olsun (yörüngeboyu: belli bir süre içinde

n
Sonsuzluğun her kesri (1/∞) yine sonsuz mudur (1/∞=∞) ? Teorik olarak yörüngesinde “aynı yere” (!) gelmesi), her cisim belli bir frekansa sahip bir
mantıklı (hangi mantık ?) düşündüğünüzde ve eşitliğin iki tarafında mümkün yörüngede akıp gider (bak. Kur'an-ı Kerim). Dolayısıyla bu “karmaşık
görünse de, Yaratan ile Yaratılan'ı ayıran çok önemli mutlak farklar vardır. Bu, çorbanın/yörüngelerin” içinde, yapmış olduğumuz gözlemler ve cisimlerin
a
açık söylemek gerekirse, bizi İman'ın öyle bir boyutuna götürüyor ki, nutkum “yörüngeboylarını” ve tekrarlama frekanslarını bilmediğimiz bir kainatta, “Evren
tutuluyor. Hamd ALLAH'a mahsustur. genişliyor.”, demek, ne kadar akıl karı bir iştir, takdirini size bırakıyorum. Hatta,
sınırlarını tespit etmekten yoksun olduğumuz bir evrenin “Sonlu ama kenarsız”
k
“Ne kadar ekmek o kadar köfte”, bir evren olduğunu ve “şiştiğini” iddia etmek için ne kadar “maynak” olmak
prensibine (yasa demeye dilim varmıyor) dayanarak, halifelik hakimiyet gerekir ? Çılgın demenin bir başka yoludur.
gerektirir sonucuna varabilirsiniz. Daha öncede buna benzer zırvalar
yumurtlamıştık defterlerimizde. Ancak her seferinde, Külli İrade'ye toslama Bu bağlamda: Gelin çılgınlardan olmayalım;
a

konumuna gelmek üzereyken, tövbe istiğfar mekanizmasına yönelmiş, daha İki galaksiyi “birbirine yaklaşıyor tespitini” yaptığımızda, kainat
derine inmekten haya/imtina etmiştik, en azından yazarak... küçülüyor/daralıyor veya “büzülüyor/büzüşüyor” diyemeyeceğimiz gibi, bir veya
Düşüncelerimizde ise, sonuna kadar gitmiş, “teslimiyet” ile “pes etmenin” daha çok galaksinin veya kümenin veya süper-kümenin bizim konumumuzdan
H

farklarına şahit olmuştuk. Sonuçta da, ikisi de bizi çaresizliğe iletmişti. Her uzaklaşıyor olmasından da, kainat genişliyor ve hatta şişiyor demek, doğru
seferinde aynı noktaya gelip “tıkanıyoruz” zaten, çaresi yok gibi. olabilir mi ? Bu soruya, benim şahsi cevabım hayır olmak zorunda. En azından
Ancak çaresizlik var, sizi tevekküle kılavuzlar; Çaresizlik var, sizi inkara yöneltir. bu bağlamda, çekimser kalmayan birilerine de “bilim adamı” gözüyle bakmam
Seçim sizin. En cüzzi irade de tam burada. Kur'an-ı Kerim'de de bildirdiği gibi: olanaksız. Bu analizlerden sonra, birileri iddialarını tek doğruymuş gibi
“Ya şükreder, Ya da nankör kafir...” olursunuz. Nefis (Nefs) şükretse de, göstermekte ısrar ederse, ben burada kasıt ararım...
bağımsızlık hırsından bir türlü vazgeçmiyor, vazgeçmeyecek gibi. O hırs hep
peşimizde ve iblis onu aleyhimizde kullanmaktan asla vazgeçmiyor. Programı
Sayfa 19/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
20

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Aktüalite: “Ne zaman adam oluruz ?” Protogen Durumu (Hali);


Cevap: Belediye Başkan Adayları, oyunuz için kapınıza dayandıklarında, süklüm Atomun temelini oluşturan Proton-Nötron-Elektron yapısını oluşturmadan önce,

K
püklüm, önünü ilikleyip iki büklüm eğilip elini uzattığı gibi, makam koltuklarına bu parçacıkları oluşturan “Evvel-Karışımın” ve en temel parçacıktan oluşmuş
oturduklarında, karşılarına gelen vatandaşlar önlerinde iki büklüm olup, önlerini çorbanın tüm (sonsuz) evrende eşit halde ve eşit durum ve özellikte, homojen
iliklemek zorunda olmadıkları zaman. Aynı şey, Cumhurbaşkanı, Başbakan, dağılımı söz konusu. Şimdiye kadar evrenin ilk hali olarak “Protogen'i” ileri

O
Milletvekili, vs. gibi şahıslar için de geçerli. Makama oturan, önünde secde sürmüştük, şimdi ise daha da ileri gitmekle beraber, sonuçta pek bir şey
edilmesini bekliyor gibi, nedense...? Oysa, secde edilesi ALLAH belli belli değişmiyor.
besbelli, göremiyorsanız, anlamıyorsanız, kusuru kendi niyetinizde aramalısınız Evren o halde (yaratılma anında), potansiyel (salt enerjiden), yani x-parçacıktan
(bak. Kur'an-ı Kerim, Fatiha suresi). (İlahi pikselden) oluşuyor olması gerekmektedir. Aslında fark etmemekle beraber

Ç
(çünkü zaman mefhumu söz konusu olmadığından, o sonsuz tek anda, neye
Protogen durumu; benzediği çok da önem arz etmez), o anda bile bir düzene, yasalara ve bir plana
Düşünüyorum da, “Protogen Hali” durumunda, ısı sıfır olduğundan, atom henüz ihtiyaç duymaktadır. Evreni (Kainatı) yaratmanın amacı, onu tesadüflere teslim
protonlar, nötronlar ve elektronlar tarafından oluşturulmamış olabilir. etmek olamayacağından (mantıklı düşünürseniz öyle), belli bir evrimleşme

Ü
Şu anki bilgilerimizin ışığında, protonlar ve nötronlar quark 'lardan oluşmaktadır, silsilesine ihtiyaç duyar ki, entropi ve termodinamik yasalar şu an geçerli ise, o
quarklar da yine daha küçük bir parçacık olan...vs.vs.vs. Ana fikiri kaybettim, sonsuz anda da geçerli olmaları gereği ve gerçeğini varsaymak durumundayız.
affola. Yaratılan ne kadar kusursuz ise, onu Yaratan ve amacı da, en az o kadar
kusursuz olmak zorunda. Tekillik o anda (atomların oluşumundan önceki durumu
Şişme, Genişleme, Yörünge ? izah eden durum, zaman değil) mutlaktır. Enerji ise (potansiyel) sonsuzdur.

n
“Şişme teorisini bir kenara bırakırsak (bunu hep yapıyoruz), evrende
duyularımızla algılayabildiğimiz olaylar, evrenin genişlemesine mi dalalet ediyor,
yoksa her öbeklenmenin ve bir üst öbeğinin dairesel (eliptik ?) bir yörüngesine
Ancak sonsuz bir sıcaklıktan veya termal enerjiden bahsetmek (büyük patlama
modelinde öngörülen o sıcaklık ve/veya enerji yani) mümkün olmayabilir.
Burada, inanmak istediğiniz model hangisi ise, ona göre bir sıcaklık veya enerji
a
mi ?”, gibi bir soru sormak, analizlerimizin bu aşamasında yanlış olmasa gerek. varsaymanız yanlış değildir, ancak ışıma yapmaktan aciz bir x-parçacık çorbasına
“Merkez Zaman Ufkumuzun” sınırları içinde izleyebildiğimiz nesnelerin sonsuz bir sıcaklık veya termik enerji atamak, bence mantıken yanlıştır. Burada
davranışlarının bir istatistiğini de alırsak; AY'ın dünya etrafında, dünyanın ve mutlak sıfır (0 Kelvin) sıcaklığını formülümüze yerleştirirsek, o anki durumu daha
k
diğer gezegenlerin güneş etrafında, güneşimizin diğer yıldızlarla saman yolunu doğru betimlemiş oluruz. Sonuç olarak, “madde çorbası” sonsuz, mevcut
merkezi etrafında, birer düzlem üzerinde yörünge çizdiklerini görürüz. Işık potansiyel enerji de sonsuz olsa da, bunlara rağmen ısı üretecek herhangi bir
kaynaklarının (yıldızlar, galaksiler, kümeler, süper-kümeler, vs.) ve genelde mekanizmanın mahrumiyeti nedeniyle, evren yavaş yavaş ısınarak “evrimleşti”
madde öbeklenmelerinin, demek, olayları evrenin yaratılışının ölçülebilir ilk anlarını en doğru şekilde
a

1. Isısı (rengi, tayf-frekansı) betimlemekte ve tarif etmektedir.


2. Uzaklığı (hacimsel konumu – x,y,z ve t ile)
3. Hızı (tayf da uzaklaşıyorsa kızılötesine, yaklaşıyorsa morötesine kayması) “Tabiat'ta” bilinen tüm (92) elementlerin hidrojenden (H) “evrimleştiğini” (ki
H

4. Yörüngesi (x,y,z eksenleri üzerinde belirli zamanda yer değişimi) 11:49 Kur'an-ı Kerim de bize bu konuda ipuçları vermektedir, hatta açık açık
İş bu vasıfların, iyice analiz edilmeleri halinde “Evren genişliyor mu, yoksa her bildirmektedir, bak. Kur'an-ı Kerim) var sayarsak, bu hidrojen'in de oluşmak için
şey bir yörüngede hareket mi ediyor ?”, sorusuna cevabı bulmak mümkün parçacıklara ihtiyaç duyduğu sonucuna varırız. Ancak, bu parçacıklar protonları,
olacak. nötronları ve elektronları oluşturmadan önce, madde dediğimizi
oluşturmadıklarını görürüz (!), anlarız. Böylece, o haldeyken, herhangi bir
uzaydan (hacim) bahsetmek mümkün olmadığı gibi, herhangi bir “ışımadan” ve
bu ışımanın yol açtığı “zaman” mefhumundan bahsetmek de mümkün olmaz.
Sayfa 20/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
21

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Ayrıca, ışımanın olmadığı bir “ortamda” ısı da söz konusu olamaz. Isı yoksa, güç yetirenler açısından. Ama onu ona Düşündüren de yine Külli İrade'dir... İşte
hareket (kinetik enerji) de olamaz. Dolayısıyla, bir “tekillikten” bahsetmek çok bu kısır döngüden kurtulabilmek, yine o Külli İrade'nin yardımı olmadan mümkün

K
doğru olur. Kastettiğimiz “Mutlak Tekilliktir”, Kara deliklerde var olduğu iddia değil. Cüzzi iradenin olmamasını göz ardı etmek de mümkün görünmüyor bana.
edilen “sözde tekillik” (bak. Zamanın Kısa Tarihi) değil. Atomlar oluşumuna
başlamadan önce, herhangi bir kuvvetten, hangisi olursa olsun, bahsetmek de Şişme;

O
mümkün olmaz. Şimdiye kadar yapmış olduğumuz analizlerle ortaya koymuş Derseniz, “Evren şişiyor !”; Buna dolaylı ve şartlı olarak evet diyebiliriz artık.
olduğumuz teori de, böylelikle çatlamış bulunuyor. Ancak, modelin kendisi Bizim bildiğimiz evren ışık hızıyla şişiyor. Bizim bildiğimiz evren nedir derseniz,
mantıksız değil ve buna rağmen “Big Bang” modelinden olabildiğince uzak “Hubble Kabarcığının” içinde bulunan, hacim ve zaman derim. Hubble Kabarcığı
durduğumuzu belirtmekte fayda görüyorum; Aramızda henüz anlayamamış şu bizim bildiğimiz “Merkez Zaman Ufku” dahilindeki yerel evren ki, her saniye

Ç
olanlar var ise... İş bu, x-parçacıklar (ilahi piksel/ler) nasıl bir yapıya sahiptirler, bir ışık saniyesi (uzaklık birimidir, zaman değil), her yıl bir ışık yılı şişiyor.
bunu şu an “bilmemiz” mümkün görünmüyorsa da, CERN 'de “parçacık
hızlandırıcı ve çarpıştırıcılarla” yapılan deneylere, daha ucuz maliyetlere sahip bir
Genişleme;
alternatif olmaya devam etmekte ısrarlı olduğumu belirtmek isterim. Derseniz, “Evren genişliyor !”; Buna şimdilik ne dolaylı nede şartlı olarak evet

Ü
diyemeyiz. Ama sınırlı bilgi ile, galaksiler genelde (veya çoğunlukta) bizden
“Oralarda (CERN), belki milyar dolarlık yatırımlarla işi kotarmaya giriştiklerini uzaklaşıyor diyorsanız, evreni genişliyor gibi algılamak, tarafımdan yadırganacak
düşünürsek, bizim buralarda kurşun kalem ve kağıt ile hangi “başarıya” imza bir olay değil. Her ne kadar, sınırlı bilgi ile bu kanıya varmak, mantıksız görünse
atmamız mümkün olabilir ki ?”, mantığıyla düşündüğünüzde, olaya çok karamsar de.
bir bakış açısı getirmiş olursunuz. Onca modern teknoloji karşısında, bizim sahip

n
olduğumuz (!) nispeten (göreceli) ilkel araç-gerecimiz sizi şaşırtmasın. Ben şu Yörünge Hareketi;
acı tecrübeyi yapmak zorunda kaldım ki, ne kadar ileri teknoloji ve araç-gereç Derseniz, “Evrende her şey bir yörüngede akıp gidiyor !” (bak. Kur'an-ı Kerim);
sahibiyseniz, aklınızı karıştıracak o kadar çok ayrıntıyla uğraşmak zorunda O zaman (bence) gerçeklere çok yaklaşmış olursunuz. Böyle diyebilmenin temel
a
kalırsınız. Oysa, asıl konuya odaklanmak, en vazgeçilmezdir düşünmede, aklını dayanak noktası, evrenin büyük patlama (Big Bang) ile yaratılmadığı iddiamızdır.
kullanmada. Asıl konu üzerinde düşünmekten ziyade, ıvır zıvır işlerle uğraşmak, Bu iddiamızın en temel dayanağı da entropi kuralları (!) ve “yaratılma
insana zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramaz. Öyle ki, iş bu yazmış anında/sonsuzluğunda” söz konusu olamayan “termodinamiğin temel yasaları”.
k
olduğum defterler dolusu yazı dahi bir şekilde kaybolsa, aynı teorileri yeniden Her ne kadar ilk ve sonsuz “yaratılma anında” zaman mefhumu dahi söz konusu
“üretip” (hemde tekerleği yeniden keşfetmek zorunda kalmadan) tekrar dile olamasa da, en azından entropi'nin varlığını kabul ediyorsanız, entropi'nin şart
getirmek veya bir kağıda yazmak çok daha kolay. Üstelik tekrar yazdığınızda, koştuğu “sürekli düzensizleşme kuralı” gereği, evren ilk sonsuz anında “mutlak
daha farklı ve yeni düşüncelere ulaşmak da mümkün. Peki, ben yok olsam ? O düzenli” olması gerçeğidir. Bakın, “herhangi bir düzen”, demiyoruz. “Mutlak
a

zaman belki okuduklarını (benim yazdıklarımı) anlayan birileri çıkar, ama Düzen” diyoruz ki, gerçek ancak bir olabilir, ihtimaller ise sonsuz.
garantisi yok. Demek esas olan insan ve düşünceleridir, yazdığı teoriler ve
kullandığı araç-gereç değil. Gel gelelim, insan hayatı ve düşünceleri bu dünyada Yazıyorum;
H

çok ucuz. Deniz yıldızı için fark ediyor, ama kimin umurunda ? Ayrıca, paralel Hep aynı şeyleri yazıyorum.
düşünceleri de göz ardı etmemek gerek; Eninde sonunda aynı veya benzer Elbette öyle olacak. Dikkatinizi çekerim, kendim için yazıyorum. Bir gün birisi
düşüncelere ulaşabilecek biri/-leri çıkabilir, ama üç vakte kadar, ama yüzyıllar eline geçirir, okur ve bir şey anlamaz endişesiyle değil. Olur da siz bunları
sonra, hiç belli olmaz. okuyorsanız ve tekrarlardan bıktıysanız, bilin ki, bu böyle devam edecek, ta ki,
Evren ve içindeki varlıkların (canlı veya cansız) gelişigüzel “evrimleşmelerine” ve bu düşünceler %100 aklıma yatana kadar, Ya da daha başka şeyler keşfedene
davranmalarına bırakılmadığını var sayarsak, cüzzi irade dediğimiz olay veya kadar. İlk defteri okuyup da, şimdi yazdıklarımla karşılaştırırsanız (ki, onları
fenomen de söz konusu olamaz, canlı ve bir iradeye sahip olduğunu düşünmeye henüz temize geçmiş değilim, dolayısıyla bakıp karşılaştıramazsınız henüz),
Sayfa 21/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
22

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

görürsünüz ki, düşüncelerim gayet gelişmiş ve genişlemiş. Sabır;


Her şey sabır meselesi. Büyük planda her şeyin bir zamanı olsa gerek, ancak

K
Elbette bu arada, Kur'an-ı Kerim üzerinde tefekkür etme fırsatım olmuş, diğer gaybı bilemiyoruz. Bu dezavantaj gibi görünse de, aslında çok büyük bir avantaj
kaynaklardan yeni bilgiler ve na-bilgiler (dez-enformasyon) elde etmiş ve aklımın ve nimet.
süzgecinden geçirmiş bulunuyorum. Başka bir şey de beklemek yanlış olurdu. Külli iradenin sırrını (hikmetini), en azından cüzzi irade ile ilgisini çözmüşüm gibi

O
Hele “İlhamları'' da unutmak hiç olmaz. bir his var içimde. Bu çok değerli bir idrak ve tekamül olayı. Düşünmenin, aklı
kullanmanın sayısız faydaları, tek faydaları. İpucu olarak yeterli mi ?
Bu bir yara gibi, sürekli yüzeyinde oluşan kabuğu kazıyıp asıl yarayı ortaya Değilse, “Sünnetullah” kavramını irdelemekte fayda var. O zaman, kader, kaza,
çıkarıyoruz. Bilim de öyle olmalı zaten. Yarayı hep taze tutmalıyız, sürekli yeni bir irade gibi kavramların anlamlarını (manalarını), anlamak kolaylaşıyor.

Ç
acıyla acıtmalı ki, onu kanıksamanız, alışmanız, tabii görmeniz mümkün olmasın. Düşünmenizin temelinde, Kur'an-ı Kerim ahlakı ve bilgisi, idraki, içtihadı
O yaraya alışırsanız, acısını unutursanız, dejenere olur, olası hatalı (öncelikle kendi içtihadınız, bak. muhkem ayetler) ve kanaati olmalı vede niyeti,
düşüncelerinizi düzeltmeniz mümkün olmaz. Bu ifade beni mazohist yapmaz yoksa batıllar sizi yanıltır, saptırır. Anladınız siz onu, Kur'an okumak (tefekkür
(olayı sembolize ettik sadece), anlayan anladı. Bilimde çoğunlukla eleme ederek okumak) olmazsa olmaz bir gerçek, görev, misyon, ne derseniz deyin;

Ü
yapılmaz, olduğu gibi kabul edilir, sorgulanmaz (dogmatik nedenlerle), kabul Şart !
edilmesi empoze edilir. Ve kabul de edilir, maalesef, çünkü insanlar bu şekilde Umulur ki, bende sabır ve hoşgörü yeteneklerimi böylelikle arttırabilirim, yoksa
şartlandırılımıştır (ezberci eğitim sistemleri/politikaları ve felsefeleri en başta). onca idrak bir (affedersiniz) boka yaramayacak.

Yazmak nispeten kolay olsada, yazmadan önce iyice bir düşünmektede fayda Tekamül;

n
var hani. Biz burada bazen öyle harala-gürele aklımıza gelen ilk şeyi yazıyoruz
ya, onun sebebi de var yani. Amaç, aklımızdan geçen fikirleri biran önce kağıda
dökmek ve daha sonra bu fikirlerin eleştirisini, kritiğini ve analizini yapmak.
İdrak etmek, tekamül etmek (veya olmak mı dersiniz ?), ancak düşünmeyle,
aklını kullanmayla mümkün görünüyor. Burada “neye” tekamül ettiğinizinde çok
önemi var ve tetikleyicisi “niyetiniz” dir. İyi ve kötü kavramlarını burada
a
Amaç ne kadar kutsal olsa da (eğer öyle ise gerçekten), amaca ulaştıracak olan irdelemek istemiyorum, kişinin bakışımına göre bunlar farklı algılanabilirler. Yani
yöntemler, tam ters orantılı olarak, bir o kadar aşağılık da olabiliyor. Önemli olan gayet görece birer kavramdırlar. Ama temel bir “iyi-kötü” veya “doğru-yanlış”
batılı hak 'dan ayırıp, sonucun hak olmasını sağlamak. Bunu daha ince ahlakı varsa eğer, bunu insanların kendi kendine uydurdukları etik kurallarında
k
ayrıntılarıyla açıklamak istemiyorum şu an. aramak anlamsız olur. Bunun yerine, “İlahi Ahlak” ve “etik” kuralları esas
Neyse, şişmeydi, genişlemeydi, yörüngeydi, patlamaydı, ısınmaydı derken, az almakta fayda var. Ulaşmak için yöneleceğiniz yer “Vahiyler” dir. Ama öncelikle
çok bazı fikirlerimi kağıda aktarmış ve analiz etmiş bulunuyorum. Çok vahiylerin gerçekliğine inanmalısınız, yoksa işi ciddiye almamış olursunuz. Doğru
profesyonelce ve net olmamakla beraber, karmaşık düşünceler dahi olsa da, en bildiniz, yine aynı sonuca varmış bulunuyoruz: “Kur'an-ı Kerim okumak,
a

azından kendi kendime ucundan azıcık (görece) doğru düşünmeyi talim etmiş anlamak, içtihat yapmak ve kanaat edinmek !”. Temel bu olmalı, gerisi fasa
bulunuyorum, ALLAH'ın izniyle ve (inşALLAH) ilhamı ile. fiso...
İnsan beyninin en temel görevi (ana hedefi, fıtratı), insanın (veya her neyseniz)
H

düşünmesini sağlamaktır. Dış dünyadan duyularınızla (5 duyu: ...) edinmiş


olduğunuz bilgileri kafanızda canlandırmak, analiz etmek, irdelemek, üzerinde
düşünmek, anlamak, kanaat edinmek, idrak etmek gibi temel fonksiyonlardır
bunlar. Şöyle bir “düşünürseniz”, elinizden gelen başka bir şey de yok zaten.
Gerisi otomatikman “Külli İrade” tarafından adınıza gerçekleştiriliyor. Cüzzi
iradenizin tek yapabildiği, düşünmek ve niyet etmek. Bunu yaparken
“Sünnetullah” kurallarına sadık kaldığınız sürece, iyi veya kötü, her ne
Sayfa 22/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
23

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

diliyorsanız niyet edersiniz. Açıkçası, madde üzerinde, cüzzi iradenizin etkisi sıfır. Dünya, Kainat, Evren veya Hayat;
Doğrudan bir etkileşim söz konusu değil; Yoksunuz aslında; Sadece Sanal, 5 duyularımızın bize bildirdiği ve aklımızla “algıladığımız” (sadece

K
düşünceleriniz var. “Düşünüyorum, öyleyse varım...”; Doğru, ama “sadece aklımızda yaratılmış) bir “ortam” belkide. Elinize batırdığınız bir iğne bile, sebep
düşünce olarak varım” anlamında. Düşüncelerinizin ötesinde, ne o beş duyunuzla olduğu “his”, şartlanmaya bağlı bir “acı” olmak zorunda değil, sadece “bilgi”.
algıladığınız kainat var, nede sizin “ben” diye sahiplendiğiniz herhangi bir madde, Gördüğümüz, duyduğumuz, kokladığımız, tattığımız ve dokunduğumuz her bir

O
bu ister bedeniniz olsun, ister cebinizdeki para. Kusura bakmayın, daha açık şeyi birer “acı” veya “bilgi” olarak algılayabilirsiniz (sentezleyebilirsiniz) aklınızla.
konuşamıyorum. Bunu her insan kendisi bir şekilde idrak etmeli, genel bir formül Size kalmış. Önemli olan, sizin aklınızla algılarınıza
yok. Genel bir formül olmadığı gibi, her insan Kur'an-ı Kerim'i aynı şekilde verdiğiniz/tanımladığınız/şartlandırdığınız karşılık: Acı veya bilgi. Arada bir,
anlayacak diye bir kural da yok, çünkü anladığınız sizin “niyetiniz” ile yakından benim devrelerim kısa devre yapıyor, nasıl bilmiyorum, yediğim-içtiğim Bir şey

Ç
ilgilidir. Maddesel dünyaya ne kadar az yansıtırsanız niyetinizi, o kadar saf ve mi dokunuyor, yoksa dışarıdan “bir şey” mi, aklım karışıyor, nerede ve nasıl
temiz (belki de doğru ?) bir kanaat edinmiş olursunuz. Çevrenizi mi değiştirmek olduğumu karıştırıyorum. Sanki beynimin “kimyası bozuluyor” ve bedenimin
istiyorsunuz ? Buna düşüncelerinizden başlarsanız ve samimi bir niyetiniz varsa, içinden “seyrettiğim” halde, içinde olan gerçekten “ben” değilmişim gibi.
olur, neden olmasın; Yeter ki “bilgi” saf ve mutlak olsun. Yeter ki, aklınızı Genelde, “gıda zehirlenmelerinde” yaşadığım bir fenomen. Belkide beynime

Ü
kullanın, düşünün... “ALLAH'ın dediği olur !”; Her şeyi çekip çeviren O'dur. “İlahi yeterince oksijen gitmiyor ve “hayal” görüyorum. Bilmiyorum. Bir yandan
Piksel” ile, zamandan ve mekandan münezzehtir O. Yarattıklarının mutlak birer ürkütücü, bir yandan da umurumda değilmiş gibi oluyorum aynı anda. İlginç, çok
hikmeti vardır, hikmet sahibi O'dur ve O her şeyi kuşatmıştır. Bu şekilde ALLAH'ın ilginç.
tüm o vasıflarını idrak ettiğinizde, kainatı “görmeniz” de başkalaşır. Bu, idrakin
bir durağıdır. Okursanız, böyle okumalısınız, sadece Kur'an-ı Kerim veya bir kitap Toplu, Yavaşça Isınma;

n
veya bir yazıyı değil, 5 duyunuzla size ulaşan tüm bilgileri. Okuduğunuzu, 6.
duyunuzla (akıl) “Hak” olarak düşüncelerinizde canlandırırsanız, o zaman
“eşyanın hakikatini olduğu gibi görürsünüz”. Fani dünyanın tüm o yanıltıcı sanal
Soru:
Işıma yapabilecek (tayfın herhangi bir ucunda/frekansında) herhangi bir madde
oluşmamışken (yani protonlar, nötronlar ve elektronlar), çok yüksek ısılardaki bir
a
görüntülerinin ötesini görebilirsiniz. Bunu gördüğünüz zaman da, neden, nasıl “Big Bang” den söz etmek nasıl mümkün olabilir ?
gibi aklınızı kurcalayan tüm o sorulara cevap bulursunuz. Ha, bunu yapamadınız “History of the universe” (Kainatın Tarihçesi) tarzı resimlere baktığımızda, çok
mı ? O zaman “niyetinizi” bir kez daha gözden geçirmenizde fayda var. yüksek miktardaki bir enerji ile patlama gerçekleşmiş olmasına dair bize empoze
k
edilen bu fikirlerin mantık hatasını görebilen yok mu benden başka ?
Terbiye olunmak, edilmek; Hadi enerjiyi anladık, potansiyel enerji olarak protogen modelimizle
Dileyen olur, dileyen her şeyi inkar eder (bak. KUR'AN-I KERİM). açıklayabiliyoruz. Patlama nereden çıkyor peki ? Bir patlama, zaman mefhumunu
Yani “Dileyen şükreder, dileyen nankör kafir olur.”, babında, Kur'an-ı Kerim 'dede gerektirmez mi ? Oysa zaman, o ilk “sonsuz anda” mümkün görünmüyor. Hem,
a

geçtiği gibi. İşbu, önceki sayfalarda irdelemiş olduğumuz “irade meselesini” neden “patlama” olsun ki ? Bu ALLAH'ı inkar etmenin bir yolu mudur ? İşte bu
buraya kadar işledikten sonra, ki Kur'an-ı Kerim'i okuyarak sizde aynı veya konu bir süredir aklımı kurcalıyor. Herhangi bir elektromanyetik emisyonun söz
benzer sonuçlara varabilirsiniz, ilmi ve bilimsel (!) analizlerimiz devam etmek konusu olamayacağı, kainatın o ilk anı, neden patlama olmak zorunda ? Yavaş
H

üzere... yavaş ısınan (öbeklenmeler nedeniyle) bir kainat çok daha akla yatkın gelmiyor
mu ? Üstelik entropinin gelişimi ve termodinamik yasalara daha uygun değil mi ?
Not: Gökler ve yer altı günde (aşamada) yaratılmış.
Patlamanın olmadığı yerde, şişme veya genişlemeden bahsetmek mümkün
olamaz.
Amelin bir çeşidi de yazmaktır, kalemle niyeti kağıda dökmektir. Doğru olduğunu
düşündüğümüz düşünceleri ve fikirleri kaydetmektir, yazmak. Güzel amel
Sayfa 23/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
24

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

işlediğinize inanırsınız yazarken; En azından ben öyle düşünüyorum, başkalarını Toplu, Yavaşça Isınma (Büyük Patlamaya, yani “Big Bang'e”, alternatif):
bilemem. Zamanın o en başında, ta zaman kendisi “akmaya” başlamadan önce, şunu

K
tespit etmeliyiz ki, elektromanyetik emisyon (ışıma) başlamadan önce, zaman
Modern (Ahir) zaman inkar yöntemleri; mefhumunu tetikleyecek bir olgunluktan (veya işlevsellikten) bahsetmek
Bütün bir ümmeti (toplumu) inkara yönlendirmek için, öncelikle ilim'den (yani mümkün değildir. O bir anlık sonsuzlukta, tüm madde eşit olarak (eşkenar

O
Vahiy'den) ve bilimden (yani dez-enformasyonu empoze etme yöntemi ile) uzak dörtgen şeklinde, yani bizim Protogen modelimiz) ve sonsuz miktar maddeden
tutarsınız. Empoze ettiğiniz bilimi de batıl'larla, zanlarla, tahminlerle, oluşmaktaydı. Şimdiye kadar yapmış olduğumuz akıl yürütmeler, düşünmeler ve
olasılıklarla, tesadüflerle, kısacası “yalan-dolanlarla” doldurup, hazır bir vaziyette analizler, bu şekilde bir tümden-gelim yöntemine yönlendiriyor bizi. Öyle sonsuz
ezberlenmek üzere “eğitim müfredatlarınıza” dahil edersiniz. İlim keza, öyle bir anda, zaman yok, elektromanyetik emisyon yok, kainatın sıcaklığı mutlak sıfır

Ç
yapılır: Bir “ruhbanlar güruhu” yetiştirip, bütün toplumu “Onların dediği haktır.”, (0 Kelvin), basınç eşit dağılmış, yani ne alçak nede yüksek basınç söz konusu
diye peşlerine takar, “Onlardan başkası vahyi anlamaz, içtihat yapamaz, kanaat değil. Vede bu basınç farklılıklarını oluşturabilecek öbeklenmeler de henüz
edinemez.”, diye toplumun beynini yıkarsınız, ahkam kesersiniz, olur biter. Vahyi başlamış değil. İş bu hal ve durumda, öbeklenmeleri başlatmak için, öyle ahım-
de, anladığı dilde değil, mutlaka o devirde indirildiği toplumun dilinde okunması şahım yüksek düzeylerde enerjilere ihtiyaç da yok, gerek de yok. Sadece bu

Ü
gereğini, insanlara cebren ve hile ile kabul ettirirsiniz ve böylece ALLAH'a sonsuz homojen dağılmış (mutlak düzen) maddenin içinde, dilendiği yerlerde, en
farkında olmadan (veya bilerek) şirk koşan bir ümmet elde edersiniz ki, az iki atomun bu denge halini değiştirmeniz yeterlidir, gerisi “bir çeşit
işvereniniz şeytan, buna çok sevinir. Tüm bu yöntemleri açıklamak gerekirse kendiliğinden evrimleşmeye” başlayacaktır. Big Bang 'e gerek yok. Bu tabii çok
burada, onu da yapalım, ama gocunmak yok, çünkü yaralarınıza tuz basmış büyük bir iddia, farkındayım... Madde yavaş yavaş ısınarak, foton emisyonuna
oluruz. Gocunacağınız da kesin, bence. başlayacak, böylece zaman da akmaya başlayabilecektir. Gerisi zaten

Düşünmek;
İlim veya Bilim, fark etmez;

n bilindik/bilinen “elementlerin oluşumu” hikayelerine bağlanabilir. Yıldızlar


öbeklenip patlamaya devam edecektir. Ve her şey kendine has, ama temelinde
bir, yörüngelerinde akıp gitmeye devam edecektir. Görünürde, bu sonsuza kadar
a
Ezberlemekle hedefe ulaşmaz. Böyle olunca, “Çözümsüzlük Çözümüne” ulaşır. devam eder veya mutlak İrade aksini emredinceye, sur üfleninceye, kadar.
İlim veya bilim, anlaşılmalı, anlaşılması için düşünülmeli, kanaat edinilmeli.
Anlamadığınız ilim, üzerinde düşünülmemiş, tefekkür edilmemiş bir ham Eşyanın hakikati suda gizli; Sudan bahanelerle bu gerçeği inkar edemezsiniz.
k
maddedir. Aklınızı kullanarak bu ham maddeyi cevhere dönüştürmelisiniz. Cüzzi irademiz düşünmekle sınırlı, geri kalanını Külli İrade, kader, kaza
Aslında bu kadar kolay. Cevizi kabuğu ile yemeyiniz. hallediyor. Kader, kurallar (hak ile) silsilesidir. Kaza ise, tesadüften başka her şey
olabilir. Tesadüf yoktur. Her şeye Hakim ALLAH vardır. Hikmet Sahibi olan O'dur.
Düşünsenize, elimizden düşünmekten başka ne gelir ? Amellerin uygulaması bize Protogen1 : Quadgen : H4 : 4:6 --> 1:1,5
a

ait değil ki, yani aksiyon bize ait değil, sadece niyet ve düşüncesi: “Taşı Pentagen : : H5 : 5:9 --> 1:1,8
attığında, atan sen değildin, ALLAH'idi...”, diye bir ayet geliyor aklıma. Hakim Hexagen : : H6 : 6:12 --> 1:2
olan ALLAH değil mi ? ??? : : H7 : 7:15 --> 1:2,1427
H

Bu yazıyı yazarken bile, kalemi parmaklarımla oynatan ben değilim. Ben sadece Protogen2 : ??? : H8 : 8:18 --> 1:2.25
düşünüp niyet ediyorum, gerisi ALLAH'ın (Külli) iradesi ve izniyle oluyor. Bu her
şey için geçerli, ama niyet benden, düşünce benden. İnsanı hayvandan ayıran Kaza, hikmeti olan ve fakat önceden kestirilemeyen (gayb), ancak önlemi
işte bu “düşünce” veya “düşünmek”, elimizden gelen tek şey. alındığında, önlenebilen (hikmet dahilinde) olaylardır. İlla önlenebilecek diye bir
kural da yok.

Sayfa 24/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
25

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Kader, hak-kurallar silsilesidir, yer çekimi gibi, elektrik gibi, ışık gibi, (Sünnet-ul Kader, Kaza, Külli İrade ve Cüzzi İrade;
Allah)vs. “Uzay-Zaman Sistemi” olan evren (4 boyut, ki kalan 7 boyutta “Gökleri” tarif

K
Kader, bir nesneyi, yer çekimi olan bir ortamda bıraktığınızda, en çok çekim eder...), bilinen üç boyut ve zaman dahilinde belli kurallar (Sünnet-u ALLAH)
kuvveti uygulayan nesneye doğru “düşmesidir”. Bildiğimiz “Yerçekimi” yani. doğrultusunda Külli İrade (ALLAH) tarafından idare edilmektedir. Kader olsun,
Kainat, hak ile yaratıldığından, işbu kurallar sürekli işler, bir an yoktur ki, kaza olsun, Külli İrade tarafından ezelde (yani zaman öncesi veya ötesi) takdir

O
işletilmesi unutulsun. edilmiştir.

Külli İrade, herşeyi kapsar, yeryüzündeki bir kar tanesini hareket ettirdiği gibi,Madde-Anti-Madde üzere:
sonsuz kainatın bir başka ucundaki herhangi bir atomun devinimini de. Hiçbir Maddenin eşit dağılmış halinde, kütle çekim kuvveti denge halindedir. Bu dengeyi

Ç
maddesel etki yoktur ki, cüzzi irade tarafından etki altına alınabilsin. Zaten, öyle
değiştirecek bir irade söz konusudur. Madde, bu irade tarafından bir kere kinetik
görünüyor ki, cüzzi iradenin (varsa) görevi de bu değildir zaten. Düşünürken enerji elde ettiğinde, “öbeklenme” artacaktır. Öbeklenmelerin olmadığı
bile, cüzzi irade, beyinde gerçekleşen kimyasal etkileşimlerden habersizdir. bölgelerde ise bir çeşit basınç azalması, dolayısıyla bir çeşit kütle itim kuvveti
etki etmeye başlayacaktır. Maddenin öbeklenmesi ve sonraki hareket şekli

Ü
Pisliğin Çokluğu; “daima (genelde)” yörünge hareketidir (Bak. Gök cisimleri). Bu yörüngeler, açık
Korkunç derecede yoğun bir pislik söz konusu bu yeryüzünde; Yoksa bana mı ve kapalı yörüngeler olabilir.
öyle geliyor ? Eğer olay, bana öyle gelmesiyse, ben “normal” değilim, deli olma
ihtimalim çok yüksek. Çoğunluğa uyarsam bende “normal” olur, “sapıtmışlardan” Evrenin Genişlemesi ?
mı olurum, yoksa onca vahiy mi yanlış bildiriyor ? Sonuncusunun mümkün Genişleme derken,

n
olmayacağına kanaat getirsemde, ben Peygamber değilim, ne görevlendirildim, madde öbeklenmelerinin birbirinden uzaklaşmalarından ziyade, tekamüle
ne de herhangi bir çeşit desteğim yok (ama aklım var). Tam bir boşluk içindeyim uğramalarını anlamakta fayda görüyorum. Zaten sonsuz olan bir evrenin
ve “inadımdan dolayı”, yetkili merci 'den yardım da dilemiyorum. Tuhaf bir genişlemesi söz konusu olamaz. Madde öbeklenmeleri sürekli bir hareket
a
yaratığım ben, sonum belli değil (herkesin gibi) vede pek hayırlı görmüyorum halinde, değişmekte ve tekamül etmekte. Her anı, eşi benzeri olmayan, farklı bir
zaten. İlim talep ettik ya (aklımızca); Ne kadar ulaştı bilmem, ama durum pek evren. Nasıl ki, kar tanelerinde de asla iki tıpatıp aynısı olamıyorsa (olmuyorsa
umut verici değil (şu an). varsayıyoruz), evrenin de her anı farklı olacaktır. Genişleme, ayrıca yaratılış
k
anından itibaren, sonsuz hacmin içinde değişime uğrayan evren, ışığın yol
PROTOGEN alması, yani her bir kaynağın “Merkez Ömür Ufkunun” (Kabarcık) küresel
Kainatın (evrenin) karanlık olmasının (görünmesinin ve/veya algılanmasının) genişlemesi dir.
sebebi, o ilk andaki Protogen1 veya öncesi maddeyi (ve hatta “yokluğu”) Sonsuz bir evrende, kısıtlı (sınırlı) bir hacme (Hubble Hacmi/Kabarcığı) tanıklık
a

yansıtmasından kaynaklanır. O an, ışıma yoktur, çünkü madde mutlak bir denge edebilme söz konusu iken, “Evren genişliyor (yani hacmi artıyor).”, demek veya
halinde olduğundan, tüm parçacıklar (quant'lar deyin isterseniz) birbirinden eşit “Evren şişiyor.” deme gafletinde bulunmak için, ne kadar dar görüşlü olmak,
uzaklıkta (mutlak düzenli) olup, “mutlak sıfır” da bulunmaktadır. Dolayısıyla, hangi at-gözlüklerini takmak icap eder acaba ? Zaten sonsuz olan bir hacmi
H

kütle çekim kuvveti, evrenin (kainatın) her noktasında aynı ve tek bir durumda genişletmek niye ? İki ova dolusu altına üçüncüsünü katmak mı niyetiniz ?
olması söz konusu olduğundan, herhangi bir ışıma (elektromanyetik emisyon, “Sınırlı bir hacimde” bazı öbeklenmelerin (galaksi, küme veya süper küme)
foton salınımı) da söz konusu olamaz. Kainatın karanlığı, ser verip sır uzaklaştığına tanıklık edebiliyorsak, bu mutlaka evren genişliyor sonucunu
vermemekte, o mutlak “ilk/birinci anını” gözlerden gizlemektedir. çıkarmamızı mı gerektirir ?
Ya bizim tespit edemediğimiz bir yörüngede ilerliyorsalar ?
Klasik bilimdeki sabit doktrinleri yıkma zamanıdır ahir zaman. Atalarımızın dinini
gözü kapalı, taklit yoluyla benimsemekten vazgeçme zamanı. Okuma, tefekkür,
Sayfa 25/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
26

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

içtihat yapma, kanaat edinme, aklımızı kullanma, düşünme zamanıdır. Hadi, Şöyle düşünün:
külahlarımızı önümüze koyalım ve düşünelim derim ben. Madde ilk yaratılış anında, sonsuz ve eşit (bak. Entropi) dağılım halinde

K
Ben düşünmezsem, “oluveriyor”. Bu durumda, bu söz konusu maddenin ışıma yapmasını beklemek
sen düşünmezsen, o, şu, bu, onlar, bunlar, şunlar düşünmezse, ne olacak halimiz yanlış olur, çünkü madde henüz hiçbir şekilde öbeklenmiş değil ve ısısı da mutlak
? sıfır (0 Kelvin, -273°C). Bu öyle bir hal ki, madde tamamen şeffaf durumda,

O
Çıkarlarımızı bir yana bırakalım, onlar zaten fani dünyada kalacak; Ebediyete camdan bile daha şeffaf. Kısacası görünmez halde ki, zaten görülebilmesi için
daha değerli bir şeyler götürmek istemez misiniz yanınızda ? ışıma yapması gerek. Geçmişteki evrenin bu haline şahitlik yapmak, biz
ölümlüler için, olanaksız; Hani tekilliği (çıplaklığı) göremeyiz ya...
“Uyan ! Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi ALLAH'ındır...”; Bizim tarafımızdan algılanabilmesi içinse, belli bir süre geçmiş olması ve oluşan

Ç
öbeklenmelerin ışıma yapması gerekiyor ki, söz konusu fon ışıması ”bilimciler”
Cüzzi irademizden başka, düşünebildiklerimizden başka, ne var bizde “ben” tarafından bu günlerde empoze edilmektedir. Ne var ki, bu “fon ışıması” evrenin
dedirtecek ? Bizler, sonsuz ve sınırsız bir iradenin parçalarıyız. Gelin, O'na yakışır ilk anını “gösteremez” tam kelime anlamında. Dikkat ettiyseniz, bu bize
gösterilen resimlerde nispeten düzenli bazı topaklanmalar (öbeklenmeler)

Ü
bir şekilde herkes “ben (kul)” olsun.
görülmektedir. Ancak, bu sözde düzenli fon ışımasından yola çıkarak, evren
Hubble Hacmi/Kabarcığı: büyük bir patlamayla yaratıldı/var oldu demek, ancak olabildiği kadar yanlıştır.
Elbette, Çünkü (bence), hem termodinamik yasalara, hemde entropinin orijinal mantığına
bizim bakışım açımızdan, içinde bulunduğumuz kabarcığın (Merkez Zaman Ufku) tamamen zıt bir iddia.
sınırları karanlık olmalı (gözle görülür ışık tayfı dahilinde). Ne de olsa bizim Büyük bir patlama, hiçbir şekilde “mutlak düzen” dediğimiz durumu

n
bulunduğumuz noktadaki merkez zaman ufku sınırlı ve ötesinden hiç bir şekilde
ışımanın bize ulaşmasını bekleyemeyiz, ta ki, zamanı gelinceye kadar ki, bu
zamana bağlı olan merkez zaman ufkumuzun genişlemesi (küresel, kabarcık)
oluşturmamaktadır ki, entropi diye ortaya atılan ve zamanın okunu ve yönünü
belirleyen kural, mutlaka ve mutlaka “mutlak bir düzen” gerektirmektedir.
a
durmuyor: Her saniye ~300.000 km (Tam olarak, bir yerden buldum: Farkındamısınız ?
299.792.458 m/san.) genişlemekte. Genişleyen veya şişen ise, kabarcığın Onca dez-enformatif (yanıltıcı) bilginin arasından, ne büyük bir gayretlerle, çekip
kendisi, evren değil. Bir yılda tam bir (1) ışık yılı daha geniş bir kabarcığa “sahip” çıkarmak zorunda kalıyoruz doğru bilgiyi.
k
oluyoruz. Dikkatinizi çekerim, “Işık yılı” bir mesafe birimidir, süreyi/zamanı Bunu yaparken ayağımızı, kapatılmaya çalışılan kapıya kıstırmak zorunda
doğrudan ölçmez/bildirmez. kalıyoruz. Bunu nasıl yapıyoruz ?
Teorilerdeki tutarsızlıkları güzelce analiz ederek. Doğru bilgiyi istediğiniz kadar
gizlemeye çalışın, o doğru bilgi mutlaka yalanın arasından belli olur, görmek
a

Işığın ta kendisi, zaman (süre) olarak algıladığımız olgunun oluşmasına,


hemde dolaylı ve dolaysız veya doğrudan, etki etmektedir. Gece-Gündüz gibi isteyene. Ön yargı ile şüpheciliği birbirine karıştırmayın yeter ki. En güzeli
mesela; Bu en temel zaman birimidir. Ayın görünüp görünmemesi (bulutları düşmanınızın dahi, düşüncelerini anlamayı başarmak. Tabii bunu yapabilmek, her
saymazsak), aylara, havaların soğuk veya sıcak olması mevsimlere ve yıllara babayiğidin harcı olmayabilir. Bakınız, daha önce kaleme almış olduğumuz “Dez-
H

işaret etmektedir. Daha kesin bilgi isteyenlere de Kur'an-ı Kerim'de örnekler enformasyon Çağında Kur'an-ı Kerim'in yeri” adlı yazıya.
verilmiştir (bak. Kur'an-ı Kerim).
Derseniz eğer:
Bahsettiğimiz “Dez-enformatif Bilgiyi” üretmenin ve yaymanın kime ne faydası
olabilir ki ? Derim ki: Gözlerinizi açın, orada (burada, bu dünyada) bir savaş
(veya mücadele) cereyan ediyor. İyi ile kötü arasında, hak ile batıl arasında,
zalim ile mazlum arasında, sermaye ile iş gücü arasında, mümin ile kafir
Sayfa 26/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
27

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

arasında ki, bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Şöyle bir bakın etrafınıza, çıkarcı Bir lastiği sündürdüğünüzde, bir gerilim, birbirini çekme kuvveti oluşur. Kütle
olmayan gözlerle; Olmadı, okuyun Kur'an-ı Kerim'i (güzellikle tavsiye edilir), çekim kuvvetinde bu olay (belki fenomen) tersine işler. Bir miktar maddeyi

K
Travenian 'ın “Shibumi 'sini”, George Orwell 'in “1984'ünü” (şiddetle tavsiye öbeklenmelere maruz bırakırsanız, bu öbeklenmelerin merkezine doğru kütle
edilir) ve dezenformatif olan Stephen W. Hawking'in “Zamanın Kısa Tarihi'ni”. Bir çekim kuvveti artmakla kalmaz, öbeklenmelerin aralarında oluşan görece “boş”
de üşenmeyin, düşünün; Okumuş olmak için okumayın, aklınızı kullanın, kendi alanlarda (aslında alçak çekim kuvveti alanlarıdır, yani alçak basınç alanları ki,

O
kanaatinizi edinin, gümüş tepside hazır sunulan içtihat'ları hemen kabul etmeyin; atmosferde benzer olaylar cereyan eder), atmosferdeki alçak basınç alanlarının
Ön yargılı olmayın, ama her zaman şüpheci olun. Daha başka, ben size ne tam tersine, birbirinden kaçma eğilimi elde edersiniz (“öbeklendikçe
diyebilirim ? öbeklenme”). Para parayı çeker ve fakirlikten kaçınır eğilimi ise, biz insanların
oluşturduğu bir fenomendir, tabiatta öyle bir şey yok aslında (entropiye göre tüm

Ç
Elbette en kolayı, insanları, sistemleri, (varsa) felsefeleri ve düzenleri (!) madde/kütle eşit/homojen dağılma çabasındadır, örnek alalım dersem, insan
eleştirmek olsa da, her babayiğidin harcı da değildir. Ancak dikkat ettiyseniz, egosuna büyük bir darbe indirmiş olurum ki, peygamberler bunu yapmışlardır ve
bizim yaptığımız, sadece eleştirmekten ibaret değil. Dikkatlice okuyanlarımız fark bakınız başlarına gelenlere...). Madde öbeklenmelerini “zenginlik”, aralarındaki
etmiştir herhalde, burada çözümler de sunmaya çalışıyoruz. Ve çözümlerimizin sözde boşlukları da “fakirlik” olarak tabir ederseniz, zenginlerin arasına giren bu

Ü
temelinde de KUR'ANI-I KERİM'i okumak en başta gelen yöntemdir. İster inanın, fakirlerden kaçma, dolayısıyla zenginlerin de zenginlerden (öbeklenmeler ki, bu
ister inanmayın, KUR'AN-I derin derin düşünerek, tefekkür ederek, aklınızı durumda galaksilere ve/veya kümelere, süper kümelere tekabül eder) kaçma
kullanarak, içtihat yapıp kanaat edinerek vede en önemlisi, ALLAH'ın rızasını eğilimine girerler. Ancak istisnalar da mevcut: “saman yolu'muzun”, Andromeda
niyet ederek okumadığınız sürece, sapıtmanız, yanlış yollara sürüklenmeniz, galaksisi ile yaklaşımı örneğin. Ancak yinede onca birbirinden uzaklaşmalara,
çoğunluğa uymanız, şaşırıp şaşırtılmanız an meselesi. Bunun kaçarı, lamisi cimisi yani aralarındaki “boşlukların” artmasına, rağmen, bu olayın temelinde bir

işleyebilmeniz buna bağlı, birde niyetinize.

n
yok. Kendiniz niyet edip, okumanız, kanaat edinmeniz, şart oğlu şart. Salih amel

Maddenin öbeklendiği noktalarda eğer kütle çekim kuvveti artıyorsa, öbeklenme


sistem, bir yörünge aramakta fayda görüyorum. 12:36 İşbu çekim kuvvetinin
özellikleri arasında, diğer mevcut kuvvetlerden tabiat olarak (yaratılış itibariyle)
farklı en azından bir özelliği mevcuttur ki, biz buna “sonsuz erim” özelliği
a
için bir araya gelen parçacıkların bıraktığı boşluklarda da, mesafe arttıkça artan diyoruz. Graviton 'ların bu “sonsuz erim” özelliği, kuvvetin (4 kuvvetten biridir)
karşı bir kuvvet oluşması gereği yadsınabilir mi ? Kainatı Yaratan da, zamandan bağımsız, sıfır zamanda (zamansız), sonsuz hızda etki etmesidir. Her
“Genişleten” de Bir'dir. O her şeye Hakim, hikmet Sahibidir. Nasıl ve neden'i Bilen şeyi kapsayan “toplu bir kuram” oluşturmakta, bizleri muamma karşısında
k
O'dur ki, hamd O'na mahsustur. O alemlerin Rabbi'dir (Rabb'ıdır), Bir'dir, bırakan işte bu özelliktir ki, çözümünü, sıfır, yani yokluk tabirini benimsemiş
Rahman ve Rahim'dir. Sadece O'na kulluk etmeli, sadece O'ndan yardım bildik matematikle açıklamak, deveye hendek atlatmaktan çok ama çok daha
istenmelidir. O, her şeyi bir ölçü ile Yaratan'dır. Bunu anlamamak için kendini zordur.
kasmak niye, fani dünyevi menfaat peşinde koşmak niye ?
a

Hangi ömür yeter, “sonsuz bir evreni” kavramaya ? Şimdiye kadar (önceki sayfa) yapmış olduğumuz araştırma (!) ve analizlerle
elde etmiş olduğumuz “teorilerimizle” soğuk füzyon/fizyon, daha doğrusu
yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına “ulaştıktan sonra” (!), sıra geldi “ucuz
H

(hatta beleş) ve sınırsız iletişim” imkanlarımızın altyapısını oluşturma ve


geliştirme çalışmalarımıza.

İletişim: Daha önce bahsetmiş miydim, hatırlamıyorum, sözde olsa da, ben bir
bilişim ve iletişim teknolojileri uzmanıyım (dogmatik dayanak olmadan).
Eğitimim oto didaktik (çekirdekten yetişme, kendi kendini eğiten...). Bu şu
demek: Bu konularda ne biliyorsam, hepsini kendi kendime, motivasyonum,
Sayfa 27/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
28

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

merak ve bilgi açlığı olmak üzere, öğrenmiş bulunuyorum. Belki bu bilgi İş bu teknolojilerin, küresel dünya ve ekonomi sisteminde (zulmünde) nelere
birikimim ile nokta atışı yaparak “mucizeler” ortaya çıkarmam (yaratmak, hele kadir olduğunu, CHIP dergisi, Nisan 2009, Sayfa 8-9'da okuyabilirsiniz. İnsanın

K
hele mucize yaratmak bizim işimiz değil) mümkün olmayabilir, ama bu konuda olduğu yerde, bu tür sapıtılmışlıklarla karşılaşmak mümkün. Her çözüm bir
olağanüstü bir ferasete sahip olduğumu söylersem abartmış ve kibirlenmiş ve öncekinin yerine geçtiği kadar, insanları sömürmekteki maharet de bir o kadar
hatta kendimi beğenmiş sayılmam (umarım). Bilişim ve iletişim; Bu konular artıyor, farkında olanlar bilirler bunu zaten.

O
günümüzde o kadar yoğun bir şekilde iç içe girmiş bulunuyor ki, birini diğeri Bizim amacımız, yeni bir teknolojinin etik ve felsefi altyapısını hazırlama ve
olmadan tek başına tasavvur etmek mantıklı olmaz. geleckte tekamülünü olgunlaştırabilecek (umulur ki, öyle olur) insanlara yol
göstermek. Mutlaka bu yeknolojik devrimide suistimal etmeye çalışacak
İletişim, mihraklar çıkacaktır. Sanırım (gerçi zannın da çoğu günahtır...) ALLAH

Ç
Konvansiyonel (bildik, bilinen, alelade) iletişim teknolojilerinde (eğer konuya dilemedikçe, bizlerde bunu engelleyemeyiz. Her neyse artık, yavaş yavaş konuya
vakıf iseniz), birçok sınırlamayla karşı karşıya geliriz. Bunlardan bazıları: dalmanın zamanıdır.
– Sınırlı bant genişlikleri ki, bu aynı anda iletişim yapabilen tarafları
sınırlamaktadır (iletişimin kantitesi yani). Tekamülü ile olgunlaşacak insanlara,

Ü
– Sınırlı hızlar ki, günümüzde neredeyse tüm iletişim aksiyonları “dijital” yol göstermek amacıyla (nasip ise), etik kurallar ve yeni olgunlaşmış felsefeler
yöntemle, nispeten parazitlenmeden arınmış olarak, gerçekleşmektedir. oluşturmak dedik çünkü, öyle anlaşılıyor ki, bu ilim (ve/veya bilim) bize gökten
Aksine eskiden (çok da eski değil memleketimizde), söz konusu olan “analog” zembil ile gelecek gibi görünmüyor (ima ettiğimiz, dünya dışı olası varlıkların
haberleşmeydi ki (ta ilk mors alfabesiyle yapılan iletişimden tutun da, yakın yardımına güvenemeyeceğimiz manada), zira onlar, zahmet edip hazır ve nazır
zamana kadar gerçekleşen ve Graham Bell eseri olan, bildik telefon beklemede iseler yakınlarda, bu ilim ve teknolojiyi gümüş tepside sunacaklar gibi

n
görüşmeleri ve görsel medyalara kadar, yani TV). Haberleşme ihtiyacı bir kural yok. Olay böyle iken, biz kendimiz elde edebildiğimiz vahiy ve ilhamlara
arttıkça, bu teknoloji yetersiz kalmış ve analog sinyalleri analog-dijital (AD), dayanarak, kendi akıl mekanizmalarımızı çalıştırıp, düşünerek bir şeyleri
dijital-analog (DA, ve tamamı AD/DA çevirici olarak anılır) çeviriciler geliştirme mecburiyetinden yola çıkarak, hedefe ilerlememiz gerekiyor.
a
yardımıyla bir hattan aynı anda daha çok bilgi (bu durumda dijital sinyaller: 0 “Hedef nedir ?”, derseniz, hedef, hiçbir zaman amaç olamaz (amaç ile ilgili
ve 1'in frekanslara yansıtılması) iletimi sağlanmıştır. Buna ek olarak iletilen bağlantıyı KUR'AN-I KERİM üzerinden kurunuz...), araç olmalıdır. Amaç
bilginin (0 ve 1) sıkıştırılması ve hatalı bilginin yeniden gönderilmesi gibi “Kulluktur”, farkındasınızdır umarım. Araçlarımızdan biriside, işte bu yeni iletişim
k
çeşitli çözümlerde icat edilmiş ve günümüze (!) kadar gelmiştir (hatta bazısı aracı teknolojisidir.
bize henüz gelememiştir: 3G, Wi-Max gibi). söz konusu artık bilgi iletimi
olunca (0 ve 1'ler) aynı yöntem telsiz iletim teknolojisine de uygulanabilmiş İletişimde Devrim;
olup, günümüzde artık GSM, Wi-Fi, 3G, 4G, 5G, Wi-Max yöntemleri vardır. Konvansiyonel iletişim teknolojileri en temelinde foton emisyonuna ve yan
a

Bu teknolojilerin her birini tek tek anlatmaya çalışmayacağımı burada belirtmek etkilerine dayanır. Yani, elektromanyetik kuvvetin etkisiyle beslenir ve sonuçlar
isterim. Konuya vakıf olana da bu abesle iştigaldir. Merak edenler de zaten bir koyar ortaya. Elektromanyetik kuvvet ışık hızıyla sınırlıdır. Buna karşılık kütle
yolunu bulup kendilerini aydınlatmayı başaracaklardır. Nede olsa, bilgi ve anti- çekim kuvveti sonsuz erime sahiptir ve ışığın hızıyla sınırlı değildir. Bilgi iletimi
H

bilgi (dez-enformasyon) çağında yaşıyor (-muş-) uz. için en mükemmel ortamı sunar. Kullanmasını (su-istimal etmesini değil) bilene.
Gerçekten merak edip de, bir türlü herhangi bir bilgiye ulaşmayı Yazdık yazdık (yüzdük yüzdük) kuyruğuna geldik...
başaramayanlara ise diyeceğim şu ki: Ne mutlu size, zulümden uzak rahat
yaşıyorsunuz, konumunuzu değiştirmeyin bence. Bu durumda “Bilgisizlik” güç
demektir (G.Orwell, 1984).

Sayfa 28/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
29

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Tekrar soruyorum: kuvvetin, diğerine de kütle çekim kuvvetinin özelliklerini doldurursak, en azından
Neden “Big Bang” ? aralarındaki farkı, benzerliği ve/veya eşitlikleri göz önünde bulundururuz. Nasıl

K
Çözümsüzlüğü çözüm olarak empoze etmek mi amaç ? ki, güneşimizin var olmasından itibaren ortama yaydığı ışımadan güneşimiz
Bu “dez-enformasyonun” sonu gelmez gibi görünüyor. Şüphesiz, ihtimaller hakkında, civar komşularımız uzaklıkları ile doğru orantılı bir süre içinde
sonsuz, batılda öyle. Olan ise, birdir, ezelde tayin edilmiştir. Hak birdir ve ALLAH haberdar olabiliyorsa, aynı şekilde bu “Merkez Ömür Ufku” gibi, “Merkez Zaman

O
O, ışığını tamamlayacaktır, onlar (kimler ?) istemeselerde... Ufku da” bizi civarımızdaki olan bitenden haberdar etmektedir. Ancak Merkez
Enerjinin potansiyel olduğu, ışımanın olamayacağı o varlık öncesi yokluk/hiçlik Zaman Ufkumuzdan daha uzak olayları (evrenin yaşından daha uzak veya ömür
'de sıcak bir patlama nasıl olur ? Isı da elektromanyetik kuvvetin bir etkisi değil olarak daha genç olan) bizim tespit etmemiz mümkün değildir. Öyle ki,
midir ? Henüz bir elektromanyetik kuvvetin olmadığı bir ortamda ısıdan, modelimizde ve teorimizde analiz etmiş olduğumuz şekilde, evren sonsuz bir

Ç
sıcaklıktan ve hatta bir patlamadan söz etmek nasıl mümkün olur ? Olmayan hacme sahip ise, bunu da tespitlerimizin dışında tutma zorunluluğumuz vardı
“bir şey” nasıl patlar ? Genişletici olmayan bir evren nasıl genişler, bırakın şimdiye kadar. Nihayet, eğer “Kütle Çekim Kuvvetini” ölçebilecek bir aygıt veya
şişmeyi ? İlk etapta (şu an) sorulması gereken soru şudur: mekanizma tasarlamak mümkün olursa, bu sorulara da cevap bulmak mümkün
Elektromanyetik Kuvvet bazlı değilde, Kütle Çekim Kuvveti bazlı bir “haberleşme” görünüyor.

Ü
nasıl olabilir ? Bunun için herhangi bir aygıt icat edebilmiş miyiz ? Sorunu cevabı
aslında kolay: Bilmiyoruz. Bilmiyoruz, çünkü bu soruyu sormaya gerek Karanlık ne demek ?
duyulmamıştı hiç. Yinede benim “bilmediğim birileri” bu soruyu sormuş iseler, Karanlık, bir yandan (o karanlık bölge her nerede veya hangi yönde ise), orada
tahminim cevaplanmasında haylı yol katetmiş olmaları gerekiyor, eğer yöntemini ışıma yapan veya yapabilecek bir madde yok demek, bir yandan, eğer orada
de keşfetmekte başarılı oldular ise. Biz ise henüz daha şimdi bu soruyu ışıma yapan madde var ise, o maddenin ışıması henüz bize ulaşamadı demek.

n
kendimize sorduğumuz için, az biraz daha kafa patlatmak zorundayız. Öncelikle
rasyonel (faydacı, çıkarcı) düşünmek ne kadar doğru olur, orasını bilemem.
Ancak, “Düşünme Gereği” yadsınamaz. Düşünmeliyiz. Düşünebilmek içinse,
Diğer bir yandan da, “Orada bulunan bir madde var ve ısısı mutlak sıfırdan farklı
değil.”, demek olabilir. Bir başka ihtimal de, bizim algılayamadığımız bir frekansta
ışıma yapıyor olması demek ki, buna örnek mikrodalga fon ışımasını
a
bilgiye ihtiyaç duymaktayız. Bilgimizi her daim olduğu gibi, doğrudan doğru gösterebiliriz. En mantıklısı, elimize geçirebildiğimiz tüm elementlerin, en başta
kabul ederek, vahiylerden ve akıl süzgecimizden geçirerek oluşturduğumuz, da hidrojenin, farklı ısılarda hangi dalga boylarında ışıma (foton emisyonu,
çevremizdeki (süper-ego) dez-enformasyon kaynaklarının satır aralarından elektromanyetizma) yaptıklarını tespit etmek olacaktır. Mutlak sıfırdan farklı ısıda
k
çıkarmalıyız. Biz buna keşif diyoruz. olan her madde ışıma yapar (-mış). Değişkenler çok olmasına rağmen, sonsuz
değillerdir.
Merkez Zaman Ufku,
aynı zamanda içinde bulunduğumuz evrenin yaşına dalalet eder. Işık yılı Işıma Tayflarının İncelenmesi;
a

cinsinden “uzaklığı” ölçerseniz (ölçebilirseniz), geçmiş olan süreyi de bulmuş Bu konuda benim en çok merak ettiğim olay, hidrojen elementinin farklı ısılarda
olursunuz. Bu süre, tayfın hangi frekanslarında ölçtüğünüze bağlı olarak, farklı yaptığı ışımanın frekanslarıdır. Mutlak sıfırdan ısınarak “evrimleşmesi” sağlanan
sonuçlar verecektir. Yani mikrodalga frekansında ölçerseniz mesela, görünür evren modelimizde, hatırlarsanız, “Protogen” dediğimiz bir yapıdan bahsetmiştik,
H

frekanslardakinden daha uzak ve yaşlı bir evreni görmeniz mümkün olur. Bu ki bu mutlak düzen dediğimiz durum entropi kuralını vede termodinamik yasaları
“Özel Görelilik” ve “Genel Görelilik” kanunlarına aykırı bir durum değildir. Biraz doğrulamaktaydı. Aynı zamanda da mikrodalga fon ışımasına rasyonel ve
düşünürseniz, ne demek istediğimi anlarsınız. Eğer ölçmeyi başardığımız en uzak mantıklı bir şekilde cevap vermekteydi. O zaman, eğer bir şekilde hidrojen dolu
“ışıma” 13.7 milyar ışık yılında ise, evrenin yaşı da, üç aşağı beş yukarı aynı bir ortamı mutlak sıfır noktasına kadar soğutmak mümkün olsaydı, Protogen elde
rakam ile süreyi de verir. Her tür ışımadan kaynaklanan foton salınımı etmek olurdu. Bu durumda hidrojenimiz ışıma yapmayacaktı ve kütle çekim
(elektromanyetik dalgalar, boyu şu anda önemli değil) ışık hızıyla sabittir. kuvveti ile elektromanyetik kuvvet'in farklarını bir şekilde tespit edebilmek
Karşılaştırmalı bir tablo hazırlarsak eğer ve iki sütundan birine elektromanyetik mümkün olacaktı.
Sayfa 29/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
30

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Doğrusu; malum değil.


Kütle Çekim Kuvvetinin taşıyıcısı olan o “graviton” denen şeyi tespit edebilen,

K
ölçebilen bir detektör yapılabilse, bu çok büyük ve muhteşem bir icat olacaktır. Tekamül veya değil;
Ama böyle bir detektörü yapabilmek için, neyi aradığımızı, aradığımız şeyin Umutla ALLAH'a yönelebilmeyi diliyorum. Artık ne kadar samimidir bu yöneliş,
(gravitonun) tabiatını en güzel biçimde anlamamız gerekmektedir. Bu konuda, şahsen takdir edebilmekten de uzağım. Niyet var umarım tarafımdan ve eğer

O
elektromanyetizma olsun, manyetizma olsun, Ya da süper soğutulmuş madde ve “iyi” bir niyet olabilirse, o zaman kurtuluş için de, küçük de olsa, bir umut vardır
süper-iletkenler olsun, tahminim, birer ipucu vermektedirler. Araştırmak gerek. herhalde. Yoksa hepsi ikiyüzlü bir mazeret mi acaba ? Kendim o kadar karmaşık
bir yapıya sahibim ki, kendim hakkında bazen (genelde) elle tutulur gerçekler
Eğrisi-Doğrusu; ortaya çıkarmak benim için çok zor. Şaşkın bir vaziyette, teslimiyetle mi değil mi,

Ç
Doğruyu bilmek belkide işlerine gelmiyor. Eğrisiyle bu dünyada o kadar güzel o da belli değil. Bir şeylerin değişmesini, belkide iradem (varsa) dışında rayına
nemalanmak varken. oturmasını bekler gibiyim. Hakikaten (hakikaten) çaresizim bu ve tüm
anlamlarda. Sanatçı değilim, bilim insanı olduğumu da iddia edemem (ezber
Doğruyu öğrenmeyi istememek, anlamıyorum, nasıl bir zihniyet ? Nasıl bir nedeniyle, hiç sevmem). Olaylara felsefi yönden bakmam ve o şekilde analiz

Ü
motivasyon böyle bir davranışı tetikleyebilir ? Dünya menfaati mi ? etmem, sanatla hiç bağdaşmaz sanırım ve bilim ile ne kadar ilgilidir, tam olarak
Batıl'lar o kadar mı güzel yaratılmış (yüzeyde) ? kestiremiyorum. Ama bildiğim Bir şey varsa, yazdığım zaman, mümkün
Nasıl şaşırtılabilir insan ? olduğunca yalan söylemeden, yanıltmadan ve kıvırtmadan yazmaya çaba
gösterişimdir. Ötesini takdir etmem çok zor, bilemem. Hatta biraz da, ne kadar
Genelde, yazmak için defterin (notlarım, kitabın altyapısı yani) başına samimi olduğuma (kendime karşı) dair hiçbir ipucu da yok gibi veya ben

n
oturduğumda, önceki günlerde neler yazmışım diye bakarım. Bazen de daha ileri
gidip (yani sayfalarda geriye), ondan önceki gün ve saatlere bakar, hatta önceki
defterleride (1-4) karıştırırım. Ola ki, o an aklımdan geçeni önceleri de yazmış
görmekten acizim. Evet, acizim, her hal-u karda, ama acıtasyon ve demagoji mi
yapıyorum acaba. Bir sonuca varamayışımın sebebi belkide budur.
a
mıyım ve yazdıysam, neler zırvalamışım. Çoğu da gerçekten zırva gibi gelir. Bu bölüm aslında “İletişim” konusunu irdelemek ve analiz etmem gereken
Ancak bazılarını da tekrar etmekten kendimi alamam bir türlü. Bazı düşüncelerim sayfalardan ibaret olmalıydı, ama nedense iletişimin de sadece alt başlığı olduğu
gerçekten inatla tekrar eder durur. Ne fayda; Yazmadan edemiyorum. Bu belkide asıl konu olan “Kainat ve Oluşumu” meselesi sürekli kafamda dolaşmaya devam
k
bir çeşit oto-psikanaliz olarak değerlendirilmesi gereken bir durum. Yazmasam, ediyor. Hani olur ya, bir kelime dilinizin ucundadır ama bir türlü tam olarak
yazamasam halim ne olurdu, düşünmek bile istemiyorum. Yazıyor olmamı bir tür aklınıza gelmez; İşte ben de tam olarak o konumdayım. Sis perdesinin ötesini
haykırış olarak telakki etmek (yorumlamak) de yanlış olmasa gerek. Gerçekten görmeye bir türlü başarılı olamıyorum (başaramıyorum). İlginçtir ki, onca yol
de yazabilmek içinse, dolmam gerekiyor. Hayatımda, doğrusu, dolabilmem için katetmiş olmak (tabii katetme varsa...), o konuyu doğru anlamış olmanıza bir
a

çok büyük fırsatlar sunuyor bu aralar (ki bu, aylardır, bir buçuk yıldır böyle garanti değildir. Olay basit (!) bir psikozdan ibaret olabilir. Bir çeşit abesle iştigal,
süregelmekte). Dış dünya ile ilgimi asgariye indirmiş bulunuyorum (psikotik batıl'la vakit kaybetmek gibi. Amaç, her ne kadar vakit öldürmek olmasa da (o
havalar ondan olsa gerek), ancak içimden bir ses (!), bunu sonsuza kadar veya yaşlardan geçtik galiba), niyet bence (!) iyi olsa da, “Doğru Düşünmek” fiilini
H

en azından ecelime kadar sürdüremeyeceğime dair sürekli alarm zilleri çalıyor. hakkıyla yerine getirip getiremediğimiz, ancak sonuçlara ulaştığımızda (ulaşırsak
Doğrusu, bir ikilemin içinde kısılmış kalmış hissediyorum. Ancak, ne var ki, tabii), belli olur. O zamana kadar sürekli kendimizden, akıl sağlığımızdan ve asıl
yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal misali, ne bir adım ileri, nede bir niyetimizden şüphe içinde kıvranıp duracağız. Aylarca yaptığım gibi. Ve
adım geri atamıyorum. Kısır döngüdeyim anlaşılacağı üzere. “Çile” mi olgunlaşmış bir sonuca varabilmiş değilim henüz.
dolduruyorum, bilmiyorum. Bilsem, tahammülü kolaylaşır mıydı, onu da Dez-enformasyon emisyonu (yayılımı) çok yüksek olan bir çağda (ahir zaman)
bilmiyorum. Tek bildiğim, az çok, kendimin de farkına varabildiğim, bir çeşit yaşıyoruz. İnsanlar bir şekilde, allem edip gullem edip, diğer bazı insanların,
tekamül ettiğime dair bir his. Veya oda sadece bir umuttan mı ibaret, bence düşünmelerini istedikleri şeylere müptela bırakmış durumda. Medyalara (basılı,
Sayfa 30/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
31

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

görüntülü, internet'li, blog'lu, fark etmez) bakarsanız ve aklınızı biraz olsun gelmeyeni bırakıyorsun, var mı öyle yağma ?”. Elbette, KUR'AN dışında
kullanırsanız, bunu fark etmemek mümkün değil. Durum ve hal böyle olunca, herhangi bir şeyi alıp almamakta serbest sayıyorum kendimi, itirazı

K
elbette “doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” sonucuna varmak zor olmasa olan ?).
gerek (bak. Peygamberler Tarihi). Birilerine ulaşmak, derdini anlatmak çok zor. Belki aynı materyalist doktrinlere ve amaçlara uymayabilir bu, edindiğimiz
İnsanı dinlemiyorlar bile. Başvurularınız, nazik bir “suskunluk” ile cevaplanıyor. kanaat'ten elde ettiğimiz etik değerler ve felsefeler, ancak bizim niyet ve

O
Kale bile alınmadığınız izlenimi veriliyor ki, bir daha rahatsız etmeyin. Gerçekten, amaçlarımız için gayet yeterli. Kim bilir, Travenian “Shibumi” adlı romanını
sanki gözler görmüyor, kulaklar duymuyor (Ya da e-mail/Posta Kutusu doldu da yazarken, kitleleri hangi yönde etkilemek ve düşüncelerini empoze etme
taşıyor) gibi bir hal ve hareket içindeler. Şaşılası Bir şey. Ama şaşmamak derdindeydi. Ya George Orwell'in “1984” 'üne ne demeli ? Bu roman aslında ister
gerektiğini KUR'AN-I KERİM'den öğreniyoruz. Öyleyse endişelenecek bir durum Türkiye'de olsun, ister küresel olsun, kitlelerin nasıl kontrol altında

Ç
yok ortada. Böyle olacağı önceden (ezelden) belliydi. tutulabileceğinin çok güzel bir vesikasıdır. Okumanızı ve feyiz almanızı şiddetle
tavsiye ediyorum. Gelelim Stephen W. Hawking'in “Zamanın Kısa Tarihi” adlı
Teoriler, Modeller: bilimsel (!) geyiklerine. Bakmayın adamın öyle tekerlekli sandalyede
Tüm bu teorilerimi ve modellerimi (aslında hipotez) anlaşılır ve okunaklı bir oturmalarına, aklı zehir gibi çalışıyor. Ancak inkar, varabildiği tek nokta. İnkar ve

Ü
biçimde nasıl yazıya dökebilirim diye düşündüğümde, mutlaka bazı zorluklarla “çözümsüzlük çözümü”. Yazdıklarında o kadar çok çelişki var ki, konu hakkında
karşılaşacağıma eminim. Ama eninde sonunda, iş bu, kafamda oluşturduğum biraz olsun bilgi sahibi iseniz, aynı cümlenin içinde, içinden çıkamayacağı
psikozu dile getirme ihtiyacı duyuyorum. Nasıl yaparım, nasıl ederimde, kafamda paradokslar (çelişkiler) oluşturabildiğine bile şahit olmak mümkün. Ayrıntılar için
artık gömülü olan bu karmakarışık düşünceleri “insanların” anlayabileceği, hatta önceki defterlere tekrar bir bakmanızı tavsiye ediyorum, hepsini analiz edip
anlamak istemeyenlerin bile yadırgayamayacağı, bir şekilde kağıda dökerim ? tartıştık.

gayretle ve inatla izlemeli, desem en doğrusu olur.

n
Güzel bir soru, değil mi ? En basitinden bir plan yapmalı ve sonuna kadar
Planımız (devam):
Şimdiye kadar incelediğimiz konular,
The Plan (Planımız):
a 1. Dezenformasyon/lar,
1. Mevcut bilgiler ve empoze edilen bu bilgiler dahilindeki çelişkiler; Bunu 2. Paradoks/lar idi.
geçmiş defterlerde yazmıştım zaten. Ayrıntılar oradan tekrar edilebilir. Şimdi gelelim,
k
3. “Çözümsüzlük Çözümdür !”, mantığına ki,
Yeryüzünde ve bizlere en yakın olarak Türkiye'de gelişen olaylar ne kadar miğde 2 'nci noktada da bahsetmiştik. Öyle bir karmaşa “yaratınız” ki (biz yaratamayız,
bulandırıcı olsada, bizleri şaşırtmamalı, çünkü bizi şaşırmama konusunda ancak niyet ederiz ve ALLAH o her neyse, yaratır) insanlar hepsini aynı anda
uyarıyor ALLAH: “Pisliğin çokluğu sizi şaşırtmasın...”15 aklında tutamasın ve çuvallasın. Fiziğe bir bakın, kimyaya, biyoloji ve
a

Planımız (devam): sayamayacağımız nice bolluktaki “Bilim dallarına” (sözde pozitif bilim dedikleri).
Demiştik ki: Hiçbirinde basite indirgeme çabaları görüyor musunuz ? Hayır ! Tümü öyle
1. Elimize KUR'AN-I KERİM dışından geçen bilgiler, ki çoğu dez- karmaşık olmalı ki, bir insan tek başına yükün altından kalkamasın. Ne var ki, bir
H

enformasyondan (şaşırtmaca) ibaret ve içlerinde barındırdıkları kaynak hepsinden üstün. Hem içerik bakımından (eksiksiz), hem anlatımındaki
çelişkileri saymıştık. sadelikte, hemde mana (anlam) yönünden, çünkü o an kafanızdan geçen soru ne
2. İyi niyetle yürütülmedikleri bazen apaçık belli, bazen üstü kapalı ve gizli ise, onu birkaç cümle veya hatta kelime ile anlamanızı sağlaması gibi bir (veya
olarak bize yinede belli olan, fikirler ki, biz satır aralarını okuyup doğru daha çok) mucize (-ler) içeriyor. O kaynak elbette KUR'AN-I KERİM.
olanı ediniyoruz (Bazıları da şimdi diyecek ki: “İşine geleni alıyorsun, 4.

15 Kur'an-ı Kerim, Sure:Ayet.

Sayfa 31/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
32

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Şimdiye kadar analiz etmiş olduğumuz noktalar, ahirette de sonsuzlukta devam eder. O sanal dünyasından kurtulamaz.
1. Dez-enformasyon/lar,

K
2. Paradoks/lar, Neden kainatın 11 boyutu'nu üst başlık alıp da bu 11 boyutu “7 Gök ve Yer”
3. Çözümsüzlük çözümdür mantığı; (evren) alt başlık yaptık ?
Bu noktaların herhangi birinin anlaşılmaması durumunda üzülmeye gerek yok, Birincisi, Kainat dediğimizde biz, “Zaman-Mekan” sistemini anlamıyoruz.

O
çünkü diğer noktalarıda ortaya çıkarmakla beraber, umulur ki, tümüne tekrar Zaman-Mekan sistemi (Evren), bizim akıl erdirmeyi neredeyse tam olarak
tekrar örnekler getirmekte devam edeceğiz. başarabildiğimiz, 3 boyut (x,y,z) ve zaman (t) dır. Kainat ise hem bu dört (4)
4. İnkar, İsyan, Küfür ve Pes etme, boyutu, hemde bu 4 boyutun ötesinde 7 gök dediğimiz “Öte Boyutları” (5'inciden
5. Teslim olma, İman ve İnanma (ki sonuncusu vahyi tek doğru kabul 11'inci ye kadar, yukarıdan aşağıya doru bir mantık yürütürseniz, sıralama farklı

Ç
etmektir), ancak öncelikle 4. noktadaki terimleri inceleyelim derim. olur.) tanımlayan bir terimdir. Dolayısıyla, önceki yazılarımızda, eğer olmadık
yerlerde evren veya kainat kelimesini yerli yerinde kullanamadıysak, affedilsin.
İnkar: Bu terim ayrışımını yapmak, henüz şimdi aklıma geldi.
Bir gerçeği inkar etmek istediğinizde, ister kasıt olsun, isterseniz bunu bilinçsizce İkincisi, Kur'an-ı Kerim 'in bir ayetinde: “O inkar edenler görmediler mi ki,

Ü
(daha doğrusu bilgisizce) yapın, o inkar ettiğiniz her neyse, onun yerine (hak'kın Gökler ve yer bitişik idiler de, Biz onları ayırdık, canlı olan herşeyi sudan
yerine) eşdeğerde bir batıl koyma ihtiyacı hissedersiniz. Çünkü sapık mantığınız, yarattık.”16, mealidir. Şu anlama gelir (mealin de meali babında bir kanaat):
her ne olursa olsun, bir yedek, bir mazeret bulup yerine koyma eğilimindedir. Bu Gökler (7 Boyut) ve Yer (4 Boyut: x,y,z ve t), Yaratanı aynı, özellikleri farklı
insanın mayasında vardır, (kişisel) tecrübeyle sabittir. Bunu kendine itiraf etmeyi boyutlardır. Bizim “dünya” veya “hayat” olarak “algıladığımız” 4 boyutta, belli
başaran herkes anlar, bilir. İnkar etmek için, bin dereden su getirirsiniz. Sonuç kurallar (Tabiat Kanunları ki, bazısını anladık, bazısını anladığımızı sanıyoruz ve

n
sizi asla tatmin etmese de, bunu sürekli yapma ihtiyacı doğar. Yani yalanlar,
yalanları doğurur. Bir önceki yalanınızı desteklemek için, her seferinde daha
güçlü bir tanesine başvurmak zorunda kalırsınız. Bunu yapmak öncelikle küfür
bazısı var ki, henüz keşfedilmedi örneğin: “Her şeyin Kuramı”) geçerlidir. Bunu
tasdik eden bir ayet de: “Biz o gökleri ve yeri, ancak hak ile ve belirli bir
süreye göre yarattık.”17 İş bu iki ayet den çıkan sonuçlar şunlar:
a
olarak tabir edilir. Küfür 'ün anlamı Kafir'den (örten, gizleyen, doğruya, hakka 1. İlk ayette, gökler ve yer ilk yaratılma anında bitişik idiler (11 boyut),
iftira etmek) gelir. Kafir, küfür ile gerçeklerin üstünü örter ve/veya onları gizler. sonradan (aslında orada henüz bir önce-sonra mefhumu yok, olay
Doğruyu söylemektense, susmayı tercih eder. sonsuzlukta, zamandan bağımsız gerçekleşiyor) 7 gök (boyutlar) ve yer
k
Ne var ki, yalanlar söylemekle bitmez. Her doğru kendi başına birdir, tektir, ama (4 boyut, “Zaman-Mekan” sistemi) olarak ayrılıyor.
karşısında seçenek olarak sonsuz (belki) sayıda batıl, yani yanlış vardır (olabilir). 2. Canlı olan her şey “Sudan” yaratılmıştır (oluşmuştur, dileyen evrimleşme
İnsan fıtratı ise yalan söylemekten eninde sonunda bıkar (bu bazıları için geçerli der, dileyen de tekamül). Burada canlı olarak tabir edilen, madde (tüm
değildir tabii). Sıkılmıştır artık, kürek çekip de bir yere varamamaktan ve hem madde, canlı cansız) ve kapsadığı/kapladığı (hacimsel olarak) mekan ve
a

kendine hemde herkese ve her şeye isyan eder. Demagoji ve acıtasyon yapmaya (yan ?) etkisi olan zaman. Ayırma işlemi de bence, büyük bir “patlamaya”
başlar ve eninde sonunda güçsüz düşüp, baş edemeyeceğini anlar. Sonunda değil de, nazikçe “ısınmaya” işaret ediyor. Tüm madde canlı olarak tarif
nihayet pes etmek zorunda kalır. Ancak pes etmek onun fıtratına da ediliyor; Bunu bize şu ayet bildiriyor: “Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi
H

(tabiatınada), kainatın var olmasını garantileyen kurallara da zıt bir durumdur. ALLAH'ı tespih etmektedir.”18. ALLAH'ı tespih eden (tespih 'den ne
Yani, kurtuluş değildir. Ve böylece kafayı duvara toslar. Kafayı toslayan ise, ya anlamanız gerektiğini biliyorsunuzdur herhalde, bilmeyen lügate baksın)
akıllanır, kendine çeki düzen verip doğruları takibe başlar, Ya da sineğin cama her şey, canlıdır. Canlı bir şeyi veya canlandıracağınız bir şeyi patlamayla
tekrar tekrar çarpması gibi, tekerleği yeniden icad edercesine, yeniden yalan, (zorla, cebren) yaratmak istemezsiniz, değil mi ?
isyan, inkar ve pes etme kısır döngüsünde dolanıp durur. Bu, aklını fıtratına
16 Enbiya 21:30
uygun ve vahiy edilmiş gerçeklere dayanarak kullanmadığı için, 17 Ahkaf 46:3
kurtulamayacağının bir gerçek yanıdır. Bu, hayatta ve dünyada iken olduğu gibi, 18 Hadid 57:1

Sayfa 32/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
33

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

En doğrusunu ALLAH bilir. tefekkür etmek, işimize yarayacak (veya yaramayacak) sonuçlar elde etmek
3. İkinci ayette, göklerin ve yerin ancak hak ile (belirli kurallar, Sünnetullah) (çıkar-sa-mak-) dir.

K
yaratıldığına dikkat çekiliyor (mealin bende oluşturduğu kanaat bu). Bu
kurallar, yaratılan sistem var oldukça asla aksamaz. Tefekkür'ü nasıl ederiz ?
4. Belirli bir süreye göre yaratmak ise şudur: Süre'nin bir başı (başlangıcı) Aklımızı, düşüncelerimizi kullanarak. Akıl, düşünce nedir ?

O
var ve mutlaka bir sonu olacaktır. Bu süre önceden belirlenmiştir Akıl, bizim aktif (en aktif) bir duyumuzdur; Buna “6.Duyu” demekte fayda
(sonsuzlukta, ezelde, zaman öncesinde), bir yerde kaydı vardır. Ancak bu görüyorum. Her ne kadar bu bilgiler ışığında, 6.duyu olarak, bazı çevrelerce,
süre ne kadardır, ne zamana kadardır, bu bildirilmiyor. Bu konuda da farklı şeyler empoze edilmeye çalışılsa da (yok efendim telepati, telekinesis,
Kur'an-ı Kerim 'de apaçık bilgi bulmak mümkün (Arayan, bulmak isteyen teleportasyon, nazar, vs. gibi), ben şahsen aklı ve düşünceyi 6.duyu olarak

Ç
bulur; Sonraki bölümlerde ayetler verilmiştir.). tanımlamakta, hatta en temel ve birinci duyu olarak görmekte ısrar etmeyi görev
bilirim. Çünkü akıl olmasa, duyular ne işe yarar, algıları değerlendirecek başka
Şüphesiz, en doğrusunu ALLAH bilir; bir mekanizma biliniyor mu ?
Ancak bize de, aklımızı kullanmak, düşünmek ve keşfetmek gibi çok önemli Dileyen, o yukarda saydığımız, ama benim henüz tanık olamadığım fenomenleri

Ü
görevler verilmiştir. Bunu canlı cansız (!) her şeyin yaptığı gibi, yapmamak, de, 7.duyu olarak adlandırsınlar.
ALLAH'ı tespih etmemek olur. Hani şu cüzzi irade dediğimiz ve kullanmakta Bu mekanizma (6.duyu, akıl) “canlı” (!) olan her şeyde (bitki, hayvan, insan,vs.)
muhayyer (seçimde serbest) kılındığımız irade ile. Bunu yapmayan kalp vardır ve şöyle veya böyle işletilmektedir (“cansız” dediğimiz diğerleri ise, belli
cansızdır, kainatın (en azından evrenin bilinen kurallarına) Hak'kına riayet, iman bir programa bağlı, yörüngelerinde akıp gider, o şekilde tespih ederler). Duyuları
(boyun eğme, secde) etmemektedir. mutlaka bu “akılla” sentezlemek olmazsa olmaz, elzemdir. Çevizi kabuğu ile

n
“Yer çekimi kuralına boyun eğmiyorum, kabul etmiyorum, beni bağlamaz !”,
diyebilir misiniz ? Aslında diyebilirsiniz de, ancak bu laf, lakırdı olur; İftira olur,
bir sonuca götürmez sizi...
yiyemezsiniz, mutlaka kabuğunu kırıp içine ulaşmalısınız. Vardır tabii orada
burada, cevizi kabuğu ile yutanlar; Ancak bunlar, umarım, azınlıktadır (gerçi öyle
görünmüyor, şu aralar çoğunluktalar gibi) ve biz de onlardan olmayız. Neyse ki,
a başkalarının cevizi nasıl yediğinden biz sorgulanmayacağız, yeter ki biz cevizin
Bir deneyin, bakalım ne olacak. Elbette ilimsel ve bilimsel olarak öyle bir içindeki nimetin tadına varalım.
tekamül edersiniz (evrimleşirsiniz) ki, neredeyse kuşlar gibi (neredeyse diyoruz),
k
en azından benzer şekilde, yer çekimi kuralından (kader'i geçersiz yapamamakla İlham dedik; Ondan önce “Vahiy” gelir ki, vahy'i, “en doğru bilgi” olması
beraber), bir nebze ve süre, bağımsız hareket edebilmenizi sağlar. Ama, kuşlara sebebiyle, binanızın temeline yerleştirirseniz, o yapının mukavemeti (bak. İnşaat
bakıp da feyiz alarak icat ettiğiniz uçağın uçuyor olması, yer çekimi kuralını Mühendisleri), amacına uygun bir şekilde görev yapar. Üzerine ekleyeceğiniz yapı
ortadan kaldırmaz, yok etmez, o kural hala geçerlidir. Üstelik uçan kuşu da siz taşları da, aynı temeli gibi “doğru” olursa, ki başkasını (yanlış, batıl, yalan,
a

yaratmamışsınızdır, onu ancak taklit edebilirsiniz. Bunu yaparken de yine başka dolan, inkar, iftira, küfür, dez-enformasyon, vs. gibi uymayan parçaları) zaten
başka kurallardan (aerodinamik, havanın kaldırma gücü gibi) faydalanırsınız ki, kabul etmez, o zaman ulaştığınız sonuçlar da (artık biraz/çokça da niyetinize
onları da yer çekimini Yaratan yaratmış ve hizmetinize sunmuştur. Tek yaptığınız,bağlı, hedefiniz, amacınız ne ise), kurallar (kader, Sünnetullah) açısından “doğru”
H

size gelen ilhamı değerlendirmek olmuştur ki, bakınız, o ilham nereden, kimden olur. Sağlam bilgi böyle edinilir. Gerisi fasa fiso... Fasa fiso, çünkü batıl o kadar
gelmiştir ? yoğun ki (dez-enformasyon çağında yaşıyoruz ya...), şeytan programını o kadar
mükemmel yürütüyor ki, “doğru/lar-dan” sapmanız, sapıtmanız, saptırılmanız an
İlham diyoruz, çünkü nasıl ki biz yoktan var edemiyor, var olanı da yok meselesi ki, “Çoğunluğa uyarsanız, siz de sapıtmışlardan olursunuz.”, mealinde
edemiyorsak (İnanmayan dener; Göreceksiniz ki, olmuyor...), bilginin (ilimsel bir ayet-i Kerime mevcut.
veya bilimsel) bir altyapısı, bir kaynağı olmak zorundadır: Vahiy ve/veya ilham.
Bizim, cüzzi irademizle yapabildiğimiz tek şey, bilgileri (doğru veya yanlış)
Sayfa 33/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
34

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Bir de “ALLAH ile aldatanlar” meselesi var ki, şeytan burada, neredeyse bilimsel (enformasyon) ve hatta evrenin kendisi (algılar) olmalıdır. Artık hangi
“Kendisini aşmış...” diyeceğiz. Bilirsiniz, bilmeyenler bilenlere söylesin, bu isimde sıraya göre hangisine öncelik verirsiniz, sizin tercihinizdir. Ben şahsen, Vahy'i

K
kitap yazan ilim adamı var. Bende bu kitabı bir şekilde ele geçirdim (maalesef birinci sırada uygulamayı tercih ediyorum (tabii anladığım kadarıyla). Daha
internet'ten “beleş” indirdim) ve okuyorum. Ancak okurken, her zaman Kur'an-ı sonra, mecburen diyelim artık, bilimsel materyallerden faydalanmaktayım (ki,
Kerim mealini de (O gerçektir) yanımda bulunduruyorum, en azından “O arasında enformasyon olduğu gibi, dez-enformasyon da bol miktarda mevcut) ve

O
bilgilere” dayanarak, okuduklarımı yorumluyorum, alıntı varsa Kur'an 'dan, bu bilgilerin tümü de tamamen yanlıştır demek, çok da doğru olmasa gerek; Ne
kontrol ediyorum (Bir alman atasözü der ki: Güvenmek iyidir; Kontrol etmek var ki, aralarında çok güçlü bir süzgeç mekanizması kurmakta fayda görüyorum.
daha da iyidir. -Vertrauen ist gut, Kontrolle ist besser!-). Bunun ötesinde, son olarak da duyularımla algılayabildiğim “okumalar” gelir. Bu
da, iyi bir gözlemci olmayı, algıladıklarımızı uygun bir mantığa oturtmayı, çok

Ç
Kur'anı- Kerim 'i “mutlak gerçek ve doğrular” olarak kabul etmek; ama çok dikkatli olmayı gerektirir.
1. Öncelikle niyetinize;
2. İman edip etmediğinize (ALLAH'a/Yaratan'a, Kitaba, Peygambere/-lere); Bilimsel Materyaller;
Bağlıdır. Bunun “Lami-Cimisi” yok, kaçarı yok, başka bir yolu yordamı da yok. Şimdi isterseniz, şöyle bilimsel materyal dediğimiz, enformatif (bilgilendirici) ve

Ü
Ayet-i Kerime 'sinde ALLAH şöyle buyuruyor: “O 'nun sözü gerçektir.”19. Bu olası dez-enformatif (yanıltıcı, saptırıcı, sapıttırıcı) bilgi kaynaklarına değinelim.
ayetten anladığımız şu: ALLAH, yalan söylemez, söylemiyor. Bunu ister böyle Öncelikle bahsedeceğimiz ana konu medyalar olacaktır. Medya dediğimiz, bir kap
kabul eder, iman eder şükredersiniz; İsterseniz, inkar eder, nankör kafir dır, bilgiyi ihtiva eden ortamdır. Bu konuda seçeneğimiz çok:
olursunuz, size kalmış. Seçiminiz nasıl olursa olsun, bir yerlere mutlaka 1.Kur'an-ı Kerim,
varacaksınızdır. Bu, niyetinize bağlı hedefinizdir, varacağınız yerdir. Buraya kadar 2.İnternet,

n
anlaşılmayan bir konu değildir sanırım/umarım. Yinede anlayamayanlar,
anlamamakta direnen ve anlamak istemeyenler varsa, ben ne desem boş.
Ağzımla kuş tutsam, fayda etmez. Yazılarımızın başlığında neden böyle bir
3.Kitaplar,
4.Dergiler,
5.Basılı diğer yayınlar (gazete, vs.),
a
keyfiyete girdiğimizi, elimizden geldiği kadar, anlatmaya çalıştık. Umulur ki, 6.İşitsel yayınlar (radyo, cd, hatta, neyse..., vs.),
bundan böyle ben de, “Kainat” ve “Evren” terimlerini yerli yerinde kullanmakta 7.Görsel yayınlar (televizyon gibi); Sonuncusunu (bazı nadir bulunan tartışma
“başarılı” olurum. ortamları ve belgeseller hariç) ben baştan elemek durumundayım, çünkü en
k
etkilisi görsel yayın olduğundan, en çok dalaverenin döndüğü alan da budur. En
Algılar ve algıladıklarımız; Duyularımızla (5 duyu + akıl, eder 6 duyu) başta da şu gıcık reklam mecburiyeti var ya, en çok uyuz olduğum söz, “Kısa bir
algılamayı başarabildiğimiz evren, ki kainat olayını algılamaktan zaten henüz çok aradan sonra,...!” sözüdür ki, “kısa” kelimesi görece bir kavramdır ve bana çok
uzağız (bu nispeten çok sofistike bir konu), “doğru” ilkeleri uyguladığımızda uzun geliyor, çünkü reklamlar kesinlikle hiçbir şekilde kaale alabileceğim bir şey
a

umulur ki, başaramayacağımız bir olay değil. Yeter ki bu doğru ilkeler'i yanlış ifade etmiyor; Tam tersi, reklamı verilen hiçbir ürünü almak ve kullanmak
anlamayalım. Kim ne derse desin, öncelikle yapmamız gereken, bilgiyi aklımızın istemiyorum. Vaktimi çalmaları da cabası, çünkü 45 dakikalık bir program
süzgecinden geçirmek, analiz etmek, sentezlemek ve ortaya atacağımız teorileri, oluveriyor sana 60-70 dakika ki, bu aradaki 15-25 dakika benim “güzellik-
H

modelleri iyice tefekkür etmek olacaktır. Bunu yaparken, bize yardımcı olacak, uykumdan” gidiyor. Tamam, mutlaka bu programları finanse etmek gerek bir
binamızın temelini oluşturan doğru, dosdoğru ahlak ve oluşturacağımız etik şekilde, ama bunu, reklam süresini azaltıp, daha çok ücret talep ederek de,
değerler ve felsefeler olacaktır. Umulur ki, olur. Faydalanacağımız bilgileri mutlaka reklam vermekte ısrar eden ensesi kalından, tahsil etmenin yolları
“okumaktan” elde etme zorunluluğumuz var, aksi taktirde, ipin ucunu kaçırmak vardır elbette. Ben şahsen az ve kısa reklam arası yapan bir programı, vaktimi
işten bile değil. Okumak derken, okunası bilgi kaynakları, ilmi (vahiy) veya çalana tercih ederim. Bunun mutlaka bir dengesi vardır. Şu haliyle, tv-
kanallarının yaptıklarını ben açgözlülük olarak “algılıyorum”. Görsel yayınlar
19 Enam 6:73 hakkında içimde biriken konu özetle bu kadar. Birde, unutmadan ekleyelim: Her
Sayfa 34/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
35

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

kanalın belli bir zümrenin, siyasi fikrin, doktrinin (istisnalar var ise, ben onları Bakmayın internet'in bir etiketi (netiketi, yani bana göre, sözde etiği) olduğuna
keşfedemeyecek kadar aptalım herhalde) “liboş'luğunu”, sözcülüğünü, dair empoze edilen, bas bas bağıran ideolojisine. İnternet, şeytanın ve

K
avukatlığını, yalakalığını, taraftarlığını, vs. yaptığı gerçeği ki, aynı haberi farklı yardımcılarının, kullanabileceği, kullanmaktan da asla geri kalmayacağı,
kanallarda izleyerek, elde edeceğiniz sözde “bilgiyi” nereye koyacağınızı kendisine elzem bir ortam (medya). Deccal'ın ta kendisi, desem, yeridir. Bu
şaşırabilirsiniz. Hangi kanalın hangi haberi, neden o şekilde sunduğunu, anlamak kadar “kontrolsüz görünen” ama en güzel bir biçimde kontrol altında tutulan

O
için aslında dahi olmanız gerekmez. Bakarsınız kanalın sahibine, görev yapan başka bir ortam/medya bulamazsınız. Bunu ben oto didaktik bir “bilişim ve
personelin künyesine, neyin batıl neyin “gerçek” olduğuna dair bir ipucu verir. iletişim teknolojileri uzmanı” olarak söylüyorsam, düşünmekte fayda vardır
Dediğim gibi, istisnalar varsa da, ben öyle parmakla gösterecek, altına imza herhalde. Burada “Büyük Birader”(Goerge Orwell'in “1984” adlı romanına atfen),
atabileceğim birine rastlamadım. Tabiri caizse, Yecüc ile Mecüc resmen kanallar “Echolon” denen bir sistemdir ki, “mutlak kontrol” ondadır. Echolon internet'te

Ç
vasıtasıyla çarpışıyorlar. Arada olan, izleyiciye, halka oluyor. Onların (bazı başka ortamlarda da) her belgeyi “görür”. Her konuşmayı/yazışmayı dinler.
rüzgarlarıyla, yaprak gibi, oradan oraya, şuraya buraya, savruluyor insanlar. Her şeyden (mutlak olmasa da, çünkü mutlak haberdar olan ALLAH 'dır)
“Medya Okur/Yazarlığı” gibi bir marifet icat edildi bu arada, okullarda okutuluyor haberdar olma potansiyeli çok yüksektir. Nispeten hızlıdır ve gittikçe
(mu ?) galiba, emin değilim. O da ayrı bir felsefe geliştirmeyi gerektiriyor mu, hızlanıyordur. İnternet üzerinde ulaşabileceğiniz bilgi (enformasyon) ve na-

Ü
yoksa Kur'an-ı Kerim 'den almayı başarabildiğimiz ahlak, bunların karşısına bilginin (dez-enformasyon) haddi hesabı yok gibidir.
dikilebilecek kadar yeterli olur mu bizim için ? Televizyonlar hakkında belki daha Herkes, ama herkes; İçerik ekleyebilir, değiştirebilir, ulaşabilir, iyi veya kötü
anlatılacak çok şey var, ama benim ağzımda tüy bitti, yoruldum artık. Siz niyetle kullanabilir. Kimseyi (bazı sınırlamalar olsa da) fikrini beyan etmekten
tasavvur edin artık, tv karşısında kıvranmalarımı. Etkileşimli bir medya değil ki, alıkoyamadığınız gibi, fikrini beyan edenlerin okunmasını, izlenmesini,
öyle zırt diye araya giresiniz de şöyle okkalı bir şekilde fikrinizi söyleyebilesiniz. duyulmasını, vs. neler varsa daha, engellemeniz mümkün değildir. Adı üstünde

n
İşitsel yayınlar, keza öyle... Basılı yayınlar, keza öyle... Dergiler, her ne kadar
öyle yoğun olmasa da, en son “Bilim Teknik Skandalından” sonra, bende “bu
dergi” hakkında fikirlerimi bir gözden geçirmem gerekiyor, en azından bundan
internet bir ağ'dır, örümcek ağı gibi. Ağın bir kesişme yerini (ipliğini) kesersiniz,
diğer noktalardan iletişim devam eder. İnternet, son bilgisayarı kapatmadıkça,
yok edemeyeceğiniz yegane iletişim ortamı ve yayın medyasıdır. Ama dediğimiz
a
sonraki basılanlarla ilgili. Burada yine şu “Medya Okur/Yazarlığı” devreye giriyor, gibi, onu dinlemek her zaman mümkündür, istediğiniz kadar iletişiminizi
yani keza öyle... Kitaplar derseniz, aynı fenomenler burada da geçerli olmak şifreleyin, gizleyin, ne yaparsanız yapın, kaçarı yok. Belki bizim ülkemizde bu
üzere, 50-100 yıl öncesinin kitaplarında belki bu kadar yoğun ve belirgin bir biraz olsun farklıdır; İnternet omurgasına bağlı olduğumuz o narin iplikler (çıkış
k
“liboş'luk” söz konusu olmayabilir. Ancak, yeni kitaplarda da, dikkatli olmak omurgası) sınırlı ve tekellerin elinde bulunduğundan, çok da fazla alternatif yok
gerekiyor, kaşla göz arasında, zihninizin üzerinde hegemonya kurabiliyorlar. bizim kullanıcılarımız için. TÜRK TELEKOM mesela ki, sözde özelleşmesine
Hatta, benim burada yazdığım “defter” dahi, sizi saptıracak bir polemik rağmen, hala tekel olmakta devam edegeliyor. Bununla beraber, TÜRK ön eki de
olabilmesi açısından, çok büyük bir potansiyele sahip. Belkide amacım odur. Her ne kadar geçekçidir, eğer %49'unun israil'li bir şirket tarafından kontrol edildiğini
a

neyse, herkes yazıyor, herkes aklına geleni bir şekilde dışa vuruyor, ben neden düşünürseniz, yorumu size bırakıyorum. Belkide yanılıyorumdur, sanmıyorum
yapmayayım ? Nasıl olsa, birilerin işine gelecek, birileri de kıl olacak. Ben hak ama,...
bildiklerimi yazayım da, hesabımı ALLAH'a veririm, başkasına değil. Dost olarak
H

ALLAH bana yeter. Neden okuyalım ?


Şimdi, bunca seçenek varken, bunca eğlence, gününü gün etme, eğlenme,
Geldik şimdi internet furyasına. En başta şunu belirteyim, ki sonradan cümbüş, vakit öldürme imkanlarına rağmen, İnsanoğlu'nun gerçeklere
eklemesi zor olmasın: Yukarıda anlatılan her şeyi, ama her şeyi internet yönelmelerini, iyiyi, güzeli, temizi, “Gerçek Şanını” ve geleceğini (Ahiret
medyasında görmeniz, yaşamanız kaçınılmazdır. Özetle, “İnternet keza öyle...”, yurdunu), Kur'an-ı Kerim 'de aramalarını; Onu güzelce, derin derin düşünerek,
demek, kesinlikle çok çok çok ama çok doğru olur. Bunun altını ne kadar çizsem tefekkür ederek, anlayarak (anlamadığınız dilde gevelemek değil) okumalarını
az olur. beklemek biraz saflık, hayalperestlik, gerçekdışıcılık olmaz mı ? Maalesef bu
Sayfa 35/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
36

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

böyle oluyor, olduruluyor. Şüphesiz ALLAH, vahyin okunmasını, anlaşılmasını, mutlaka bir hikmeti vardır. Demek, akıl etmeyecek, aklını kullanmayacak,
insanların şanını O'nda aramalarını diler ve bu konuda kuluna her türlü yardımda düşünmeyecek olanlar vardı, vardır ve gelecekte de hep var olacak. Bunlardan

K
bulunmaktan imtina etmeyecek, rahmetini o iyi niyetlilerin üzerine dökecektir, uzak durmak gerek. Duruyoruz da zaten. Beynin en gelişmiş bölgeleri, algı
yol gösterecektir, kılavuzluk yapacaktır. Buna böylece iman etmeyeni de, artık merkezleriyle beraber, bir de düşünme mekanizmasını yerine getiren bölgeleridir.
zorla “doğru yola” iletmek, ALLAH'a yakışmaz herhalde. Şüphesiz, en Varın sorun biyologlara, antropologlara, ne diyecekler. İşte bu “gerçeklerden”

O
doğrusunu ALLAH bilir. Her şey niyetle kaimdir. Doğru sonuca götürecek olan yola çıkarak, diyebiliriz ki, 6.duyumuz olan aklımızı kullanmak, düşünmek,
niyet'tir ve elden geliyorsa, işlenen/yapılan/edilen salih ameldir. bazıları inkar etse de, otomatiğe bağlasa da, görevimizdir, misyonu başarıyla
Buraya kadar, az çok, bilimsel materyalleri açıklamayı başarmışızdır umarım. tamamlamanın olmazsa olmazı. Bu aklı kullanmak, düşünmek mekanizmasının,
Şimdi de isterseniz (isteseniz de, istemeseniz de), algılarımıza ve algılarımızın ruh üzerinde ne gibi etkileri olur, müsaade edin, o da sufilerin görevi olsun.

Ç
bize ulaştırdığı “Kainatı Okuma” konusuna değinelim: Buraya kadar getirdik. Bizi konumuza bağlayan açıları bundan ibaret.

Duyular ve Algılar; “Kainatı Okuma” ve algıda görecelik (veya Görelilik);


Duyular ki bunlar: Görme, Duyma, Koklama, Tatma ve Dokunma duyularıdır, her Şu bir gerçek ki (kimse yadsıyamaz), duyularımız bizi yanıltabilir; Buna örnek

Ü
biri temelde insan yapısında standart olarak mevcut bulunsa da, bazı istisnaların olarak görme bozukluklarını göstermiştik örneğin. Ancak yanılmak bundan ibaret
da olduğunu belirtmekte fayda var. Herkes mükemmel bir şekilde görmez değildir. Kartal gözlere sahip olsanız da, gözleriniz sizi yanıltabilir, duyduklarınızın
(görme bozukluğu, ben miyobum mesela) veya duymaz veya koku almaz. Tatma kaynağı farklı olabilir, illa kulağınızdan geliyor olması gerekmez. Algılarınız da
ve dokunma duyuları da dahil olmak üzere, bu duyular örneğin yaşlılıkla beraber (beyindeki bazı kimyasal veya zihinsel nedenlerden) bazen size oyun oynar.
zayıflayabilir. Bunların kusursuz olduklarını iddia etmek doğru olmayabilir. Gerçi Bunlara daha derin dalmak istemiyorum, kendi başlarına bilim dallarıdır

n
görme ve duyma konusunda, bilim bizlere az çok yardımcı olmayı başarıyor
(Gözlük, lens, duyma aleti, vs.), ama tabii ki bunlar orijinalı kadar kusursuz
çözümler değil. Her neyse, konumuz da o değil zaten.
(psikoloji, fizyoloji, vs.). Benim dikkat çekmek istediğim konu, şartlanmalardır ki,
buda aslında psikolojinin bir kısmıdır. Lise psikoloji dersinden herkes “Pavlov'un
Köpeğini” hatırlar herhalde. Biz insanı da, aynen köpeklere olduğu gibi, belli
a
Duyularımızla elde ettiğimiz (beynimize gönderilen sinyaller) bilgiler, ancak ve kalıplarda şartlandıran asıl öge “süper-ego” dediğimiz, çevremizdir ve en
ancak beynimizin kimyasal reaksiyonlarla (nöronlar, sinaps 'lar, vs.) oluşturduğu temelinde gördüğümüz eğitim ve öğretimdir. Bunlarla beraber, insan sosyal bir
algılar vasıtasıyla bilincimiz tarafından fark edilebiliyor. Beynimiz kendisi, varlık olarak, içinde yaşadığı toplumun davranış kalıplarından mutlaka etkilenir.
k
kafatasımızın içinde karanlıkta bir sıvının içinde yüzüyor. Bir tek gözler, öyle bir Öyle ki, bir insanın mizacını, karakterini, kişiliğini bu toplum büyük ölçüde etkiler.
rivayet var, beynimizin doğrudan birer uzantısıdırlar (biyologlar daha iyi anlar). Doğrularıyla, yanlışlarıyla, toplum insanı forme eder (düzenler) veya deforme
Şimdilik elde ettiğimiz bu algılar, eğer düşünecek bir akıl/bilinç yoksa veya en eder (eğip büker). Ego (bilinç, üst-akıl) ve Sub-Ego (bilinçaltı, alt-akıl) sürekli
azından bu bilgileri programı çerçevesinde değerlendirecek içgüdüler dediğimiz sürekli süper-ego ile etkileşim halindedir. Şu doğrudur, şu yanlıştır, bunu yap,
a

bir mekanizma yoksa, pek de bir işe yaramazlar. Mesele algıların etkisini, akıl, şunu yapma gibi empoze edilmeler, kişinin düşünme-düşünmeme serbestliğini
bilinç veya içgüdüler mekanizmaları ile değerlendirip, tepki oluşturmakta. Tepki hegemonyası altında tutmaya çalışır. Bir nevi iradesini zorlar, gerer. Konu aslında
yoksa (ki çoğu insan nedense aynen öyle tepkisiz), akıl, bilinç veya içgüdü sosyologları ilgilendiren bir konudur, burada belirtmemin sebebi, görecelik
H

mekanizması ya çalışmıyordur (zayıf ihtimal), ya da çalıştırılmıyordur. Akıl ve konusuna bağlamak. İşte bu etkiler ve tepkiler ve etki-tepkimeler sonucu, her
bilinç sahibi, üstelik bir de irade sahibi olan insan ise, aklını çalıştırmakla insanda kendine has bir “gerçekleri algılama”, “algılar üzerinde düşünme”
mükelleftir, bunu inkar etmek hepten saçmalamak olur. Böylelerine ne deseniz göreceliği oluşturur. Hiçbir insan, hiçbir etkiye, %100 aynı ve hatta benzer bir
boştur. İşte bu durumda söz konusu olan, fıtrata aykırılık, kaderi (tabiat tepki vermek zorunda olmadığının ve de vermediğinin resmidir. Bunu böylece
kanunlarını) inkardır, elden bir şey gelmez. Kur'an-ı Kerim 'de “Akıl etmeyecek doğru anlamakta fayda görüyorum. Anlamazsak, işimiz ilerde daha da
misiniz ?”, “Aklınızı kullanmayacak mısınız ?”, “Hala aklınızı kullanmayacak zorlaşacak. Bakınız İslam'daki mezheplere; Herkes dediğim dedik, çaldığım
mısınız ?” ve “Düşünmeyecek misiniz ?” gibi ayetler boşuna vahiy edilmemiştir, düdük havasında. Hadi gelin, külahlarımızı önümüze koyup, Kur'an-ı Kerim
Sayfa 36/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
37

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

okuyalım da, şundan bundan duyduğumuz kulaktan dolma bilgilerle kendimizi 3. “Zamanın Kısa Tarihi”, Stephen W. Hawking, Bilimsel/Dezenformasyonel
ateşe atmayalım, diyen yok (bazı istisnalar mevcut, ancak onlarda ciddiye bir çalışma olarak görüyorum, önceleri sadece bilimsel olduğunu

K
alınmıyor ve ben de onların ciddiye alınmamalarından kahrolan bir insanım...) ! düşünüyordum ama.
Biz ne menem yaratıklarmışız ki, kendisinin apaçık olduğunu beyan eden Kur'an-ı 4. “Dianetics”, yazarını hatırlamıyorum, Şimdi düşününce aslında çok saçma,
Kerim 'i bile farklı yorumlamaktan korkmuyoruz. Gerçi bunun da sebepleri belli, ama insanın ufkunu genişlettiği de bir gerçek. Ne yazık ki, artık bunun da

O
ama ne fayda, menfaat üstün geliyor. Hz. İbrahim gibi güzel bir örnek, en suyu çıktı (bak. Scientology muydu neydi).
mükemmel kıssa olabilecek hayatıyla, nedense görmemezlikten geliniyor. En Daha başka çok kitap okudum, ama genelde hayat felsefemi ilk üç kitap çok
azından aynı şekilde tatbik ederek yaşamaktan korkan bizler, bu bilincin farkında etkiledi diyebilirim, tabii, Kur'an-ı Kerim hepsinin üzerinde bir etki bıraktı bende
olarak, hangi mazeretle sıyıracağız ahirette paçayı acaba, çok merak ediyorum. ve etkilemeye de devam ediyor, her okuyuşumda. Tekrar tekrar okumaktan

Ç
Korkumuz, açlık mı, fakirlik mi, horlanmak mı, zulmedilmek, ateşe atılmak mı ? bıkmayacağım tek kitap, çünkü her okumamda farklı boyutlar açılıyor zihnimde.
Korku, şeytanın vesvesesidir, bunu da mı bilmiyoruz ? Şunun şurasında, 70, 80, Dört numaradaki kitabı şöyle bir kenara atarsak (çok banal geliyor), burada sık
bilemedin 90 yıllık bir ömrümüzde (ki bazımız o kadar da yaşamıyor) hergün sık alıntılar yapacağım kitaplar bunlar. Elbette, uygun sure ve ayetleri de Kur'an-ı
korksak ne yazar ? Ahiret hayatının sonsuzluğu yanında, şurada katledilseniz, Kerim 'den alıntılamak şartıyla.

Ü
ateşe atılsanız, etinizi lime lime doğrasalar, ne yazar be ?
Evreni anlamak için okumak, algılamak;
Ha, demek orada bir “İman” meselesi var ki, itiraf etmek gerekir, %100 Mantıklı düşünürseniz (hangi mantık ?), evreni (ve hatta kainatı) anlamak için,
ulaşmak, ancak “doğru niyetle” yaklaşımda bulunanlara özgü bir şeydir. %100 evreni (ve diğer bilgi kaynaklarımızı) okumalı, tefekkür etmeli (üzerinde derin
inanmıyorsanız, her şey boş. Dikkatinizi çekerim, %99,9 yeterli değil. Bu arada düşünmeli), kanaat edinmeli (kendine göre bir şey anlamalı), bu bir gerçek.
herkes yüzde kaç olduğunu kendisi bilecek.

n
Bu konulara da bir daldık, pir daldık. Belki bu kadar kesin ve keskin konuşmanın
faydalarından çok zararlarını görürüz. Keskin sirkenin küpüne zararı var misali.
Bunu yaparken hangi merhalelerden geçileceği, insanın nasıl tekamül edip
gelişeceği bir yerde kendisine kalmış. Herkes anladığı kadar tekamül eder, gelişir.
Bu tekamüllerin çoğu, saptırılmanın kolay olması sebebiyle, ters yönde olabilir.
a
Neyse, söz ağızdan çıktı bir kere... Arada bir ince ayar çekmekte fayda var. Bu, bir adım geri çekilip, olaylara olimpik
Asıl konumuz, “evreni okumak ve görecelik” idi, tahminim bu konuda da şu ana bir bakış açısıyla bakarak, yapılabilir.
kadar aklımdan geçeni az çok belirtmiş oldum. Sonuç olarak şunu belirtelim:
k
Evreni (bir nevi kainatı) okumak da en temelinde belirli bir ahlak anlayışına ve Neleri okuduk ?
etik değerlere vede belli felsefelere ihtiyaç duymaktadır. Bunları herkes kendi Neleri okuduğumuzu, önceki sayfalarda anlatmış bulunuyoruz. Konumuz ise,
kanaatince, bir şekilde edinmeli. Başkasının ki bizim üstümüze vazife değil. bilim üzerine felsefe yapmak olduğundan, biraz da kullandığımız spesifik
Bizim varmaya çalıştığımız nokta şu ki, bilimsel yayınlardan faydalanmaya medyaların bize sunduğu imkanlardan bahsedelim ve yazılarımızı “Gelişmelere”
a

çalışırken, nelere dikkat etmeli, nelerden imtina etmeli (uzak durmalı) ve hangi bırakalım. Şöyle ki, bu defterde anılmamış olsa da, siz de mutlaka fark etmiş
bilgileri nasıl kullanmalıyız, gerisi “retorik sorulardan/sorunlardan” ve olmalısınız ki, bu okuduğunuz 6.defter. Bu defterle beraber, daha önce kurşun
“polemiklerden” ibaret. kalem ile kaleme aldığım 5 ayrı defter daha mevcut. Bunlardan ele
H

İçinde bulunduğumuz evreni, bu bilgilerin ışığında (ilmi ve bilimsel gerçekler), geçirebildiyseniz, 5.defter ve 4.defterin bir kısmı da buralarda (bu belgeyi
okumaya ve anlamaya çalışacağız, inşallah. bulduğunuz ortamda, .PDF olarak internet'te) bir yerlerde dolaşıyor (indirilmeyi
Benim, Kur'an-ı Kerim okumalarıma ve tefekkürlerime başlamadan önce, bekliyor). İndirip okuduysanız eğer, hangi konularda yazı yazıp, iştigal ettiğimizi
başucumdan ayırmadığım bazı kitaplar var ki, burada sıralamak istiyorum: de anlamış bulunuyorsunuz. Yok, okumadım diyorsanız, şöyle kısacık bir giriş
1. “1984”, George Orwell, Ütopya; ama bir şekildede dünyanın şimdiki yapmakta fayda var:
düzenini anlatıyor gibi.
2. “Shibumi”, ? Travenian, Roman, keza öncekinin tam manası bakımından.
Sayfa 37/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
38

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Neden yazıyorum ? artık. Arada bir gazete bayiinde gözüm ilişiyor, ama pek cezbetmiyor beni. Bunun
yanında, Bilgisayar Teknolojisi ile ilgili çoğu dergiyi de takip ediyordum ki, benzer

K
Aslen, yazmaya başlamamın sebebi, bir yandan boş vakitlerimi değerlendirmek,
diğer yandan (neredeyse) herkesin yapmaya çalıştığı şeyi yapmak, yani bir iz olaylar, ama sadece siyasi değil, aynı zamanda, maddi menfaat olaylarını da
bırakmak bu dünyada. O iz ne kadar belirgin olur, ne düzeyde dikkate alınır, kapsayan fenomenlere rastladığım için, bunların da çoğunu artık takip
algılanır, anlaşılır, orası beni pek de ilgilendirmiyor doğrusu. Maksat iş olsun, laf etmiyorum. Zaten, hepsi içerik bakımından (aktüalite, testler, vs) birbirinin ikizi

O
olsun külah dolsun da değil, ama, insanlar beni dikkate alsın diye de kendimi gibiler. Bunlardan da artık bir tanesini sürekli takip ediyorum, sadece teknoloji
yıpratmayacak kadar dünyaya karşı lakayt olduğumu da bilmenizde fayda var. konusunda aktüelliğimi (yeni donanımlar ve genel olan-biten) korumak için.
Ola ki, bu yazdıklarımın sebebi, bu dünyanın malına mülküne ulaşmak derdim
olduğunu düşünürsünüz. İşte tam da öyle değil. Madalya falan, saygı, sevgi, Bilim Teknik Dergisi (“eski” sayıları);

Ç
takdir gibi, bu dünyaya has hedefler değil benimki 'si. Olur da, bir iki insanın Elimde bulunan ve arada bir tekrar açıp okuduğum, bilgimi tazelediklerim şunlar:
düşünmesinde sıçrama yaptırabilirim, yeryüzünü daha yaşanır hale getirmekte
bir faydam dokunur mu acaba diye sormadım değil kendime. Sonuç bu ● ARALIK 2008
EKİM 2008

Ü
olacaksa, ne mutlu bana, ama bunu siz fark etmeseniz de olur. Tanınmak, çarşaf ●
çarşaf gazetelerde, boy boy ekranlarda görünüp, çaka satmak da bana göre ● NİSAN 2008
değil. Bu yazdıklarım okunur veya okunmaz, hiç umurumda değil. Özetle ● OCAK 2006
budur... ● MART 2008
● ŞUBAT 2006
Gelin, şimdi bir bakalım; Hangi dergilerden faydalanmışım, hangi teorileri ● KASIM 2008

n
okumuş ve bir nebze (quantum) de anlamışım: Öncelikle canım memleketimde
çok fazla da bilimsel yayınlara ulaşmak mümkün değil, yani ciddi anlamda
bilimsel yayınları kastediyorum ki, var olanlar da son zamanlarda işi cıvıttılar gibi
● AĞUSTOS 2008

ve bunların muhtelif ekleri.


a
görünüyor. En aktüel örnek de “Türkiye'deki Bilimin” watergate-skandalı olan Konumuz evren, kainat gibi şeyler olunca, özellikle Ekim 2008 sayısı çok ilginçtir
Bilim Teknik dergisinin, Darwin ile ilgili “sorunları” (!). Kadro değişimine kadar (ki ve önceki defterlerimde de buradan sayısız alıntı yapmışımdır. Çok faydalı
bunun siyasi bir hareket olduğunu kimse inkar edemez; Ancak ben bu buluyorum.
k
yazılarımda mümkün olduğunca siyasete girmemeye çalışıyorum; Bu alan bir Biliyorum, anlatıp anlatıp da, bir türlü konuya gelememekten sizde sıkıldınız,
bataklık gibi ve ortaya atılan herkesi rezil ediyor anladığım kadarıyla, örnek aynen benim gibi.
saymayacağım), işte son zamanda olan kadro değişimiyle, derginin sadece dış Ama müsterih olun, artık konuya girmeye kesin kararlıyım, ALLAH'ın izniyle
(demekten kime zarar gelir, öyle sabit fikirli olmayın, eğer ALLAH'ı anmam sizi
a

ve iç görünümü değişmedi. Yayınlanan içerik de, dikkatle bakarsanız, bir değişim


geçirmiş bulunuyor. Mesele sadece Darwin makalesinin dergiden çıkartılması rahatsız ediyorsa, ... zaten bu durumda burada oturup, okumakla vakit
değil (sebep her neyse artık, arayınca çok çok mantıklı bir mazeretin ortaya kaybediyor olabilirsiniz, dikkatinize ! Ama şunu da unutmayın ki, “rakibinizi”
konulacağını biliyoruz, bak. “1984”, George Orwell), aynı zamanda makale tanımak, size büyük üstünlükler sağlar.). Neyse... “Evren nedir ?”, demeden
H

yazarlarının da dünya görüşümü değişti, ne oldu, anlayamadık. Anlayan anladı önce,


ya, neyse... İşte bu dergiyi ben uzun zamandır takip ediyorum (ediyordum)
desem, yanlış olmaz. Ufkumu bu dergi sayesinde genişlettim. Beni ilgilendiren “Kainat nedir ?”, demekte fayda var, çünkü göreceksiniz ki, evren, kainatın
yazıların (uzay, astrofizik, nükleer fizik, vs. gibi) çoğu bana çok bilgilendirici, sadece “bir” parçası (boyutu). Kainat, her şeyi (11 boyutu, yani gökleri ve yeri)
bazen de na-bilgilendirici (dez-enformasyon) geldi. Ama her ay en az bir ilginç kuşatan, en büyük kap. Bu kainatın içinde 5.boyuttan 11.boyuta kadar olan
konu buluyordum, artık öyle değil. Zaten almaktan da vazgeçmiş bulunuyorum gökler (7 Gök) ve 4 bilinen boyutuyla (x,y,z ve t, yani mekan ve zaman) yer
(evren) bulunmaktadır. Bazısı bunu “Einstein Evreni” olarak da tanımlar. Yer'i
Sayfa 38/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
39

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

tekrar yer ve 7 gök olarak telakki etmenizde bir mahsur görmüyorum, ama bu olarak, bu kabarcığın ötesinde ne var ne yok, diye sorabilmek, hadi sordunuz,
durumda, yıldız sistemlerini, galaksileri, kümeleri ve süper-kümeleri, vs. hangi cevap alabilmek mümkün müdür sizce ? Bunu gayet açık bir şekilde hayır ile

K
sepete koyarsınız ? Şimdilik bizim burada yaptığımız gibi, kainat ve evreni cevaplandırmamız gerekir. Ama tabii müneccimseniz (ve iyiyseniz bu konuda),
hayal/tasavvur etmeniz sizin lehinize, yoksa düşüncelerimi takip etmeniz zorlaşır. başka. Dolayısıyla, kabarcığımızın (hemende sahiplendik...) ötesinde ne var,
Yani, sonuçta “Mesela...”, diyoruz, söylediğimiz kanun değil ya. İşte kainat budur, sonsuz mu, değil mi, orası sınır mı, evren şişiyor mu, yoksa genişliyor mu, gibi

O
diyoruz ve; soruları yanıtlayabilmek için, bu kabarcığın içinde olup bitenleri irdelememiz,
analiz etmemiz, tefekkür (derin düşünce) etmemiz ve mantıklı akıl yürütmemiz
“Evren nedir ?”, ile devam ediyoruz. Göreceksiniz ki, kainat'a hiç bulaşmasak gerekecek. Buna biz “okumak” diyorduk, hatırlarsanız. Ne okuyorduk ? Elimize
bile (ki, bulaşmamak elde değil aslında), evren aklımızı yeterince yoracaktır geçen (algılamayı başarabildiğimiz) her şeyi, dimi ? Bu vahiy den tutun da,

Ç
zaten. Bu arada geçmişten beraberinizde getirdiğiniz birtakım fizik ve matematik duyularımıza kadar her şeyi kapsayan bir materyalin okunması, “gözden
bilgileriniz varsa, onları da bir tazelemek gerek. Bunu kendinizce siz yapın, ben geçirilmesi” demek. Bu kadar ayrıntıya bir daha girmek istemiyorum. Öyleyse,
tekrar etmeyeceğim. Ancak bazı bilinen (!) “gerçekleri” ben de anmaktan siz de sürekli aynı şeyleri tekrar etmeme izin vermeyin lütfen (bu biraz retorik
edemeyeceğim ki, bunlardan biri, “Işığın Hızı” mesela; Işığın hızı “boşlukta” oldu ya, neyse...). Evrene, gecenin bir yarısı şöyle bir başımızı kaldırıp bakarsak

Ü
(artık boşluk mu dersiniz, ne dersiniz) üç aşağı beş yukarı 300.000 km/san., tam eğer, etrafta fazla parazit yapacak ışık kaynakları yoksa ve buna rağmen pek bir
olarak 299.792.458 m/san. Bunu bir kenara not edelim, çünkü varacağımız şey göremeyeceğimiz aşikar. Eh, adamlar boşuna teleskop, dürbün gibi şeyler
sonuçlar bunu her zaman göz önünde bulundurmamızı gerektirecektir. Şimdi, icat etmemişler (gavur yapmış abi). Hatta öyle bir teleskop var ki, uydu gibi
ışığın hızı belli ise ve bir yerlerden evrenin yaşını kopya çektiysek, ki bu, evren dünyanın etrafında dolanıp, her tarafa göz atabiliyor; Adını da “Hubble
13,7 milyar yıl yaşında (yıl, bizim gezegenimizin güneşin etrafında 1 tam dönüşü Teleskobu” koymuşlar. Bu teleskop, derin denizleri değil, derin uzayı gözetliyor.

n
bir yıldır manasında) demek. Yani bu yıl birimi bizim göreceliğimiz aslında, farklı
varlıklar (uzaylılar vs.) farklı bir zaman birimi kullanmakta serbest olduklarını
beyan ederlerse şaşırmayın sakın. Neyse... İş bu tespitlerimizden yola çıkarak,
Bizler de arada bir çektiği görüntülerin internet'e düşenlerini görme fırsatı
buluyoruz bu arada. Ama tabii, internet'e düşen resimler, onların (kim onlar
be ?), görmemizi istedikleri resimler. Görmemizi istemediklerinin üstü örtülüdür
a
bizim evren olarak algıladığımız veya algıladığımızı sandığımız kap da (bak. (küfür), hiç yayınlanmaz, bulamazsınız internet'te. Şimdi bu enformasyon mudur,
Resim), küresel bir biçim olup, aşağı yukarı 13,7 milyar “Işık yılı” yarıçapına yoksa dez-enformasyon mu ? Bilgilendiriliyor muyuz, yoksa uyutuluyor muyuz,
sahip bir küredir. Bunun ötesi bizim için henüz yok (Göremeyiz dediğimiz alan) belli değil. Karar sizin. Neyse, her neyse, her ne değilse... “Görüyorsunuz” ya,
k
ve şimdilik bizi ilgilendiren tarafı da berisi. Bu arada ışık yılı tabir ettiğimiz birim bilgi ne kadar görece (göreli) olabiliyor. Bundan dolayıdır ki, ben, önce bir
de, uzaklık birimidir. Süreyi zaten kopya çekmiştik, hatırlarsanız. 13,7 milyar ışık aslımıza dönelim, kesin bilgi kabul ettiğimiz kaynakları bir gözden geçirelim,
yılı yarıçapında, merkezi, tam benim şu an oturup yazdığım bir küre hayal derim.
ederseniz (Nasreddin Hoca misali, benim durduğum yer dünyanın merkezi,
a

inanmayan ölçer...), bu küreyi bir kabarcık/hacim olarak da “algılayabilirsiniz”.


Gerçi bu kürenin sınırları (yarıçapı) biz burada laf ebeliği yaparken, her saniye
yaklaşık 300.000 km öteye (uzağa) ilerliyor, ama işte genel olarak üç aşağı beş
H

yukarı 13,7 milyar ışık yılı kabul edilir. İşte bu kabarcığa bilim adamları (!)
“Hubble Hacmi” diyorlar. Ben şahsen, henüz bu Hubble olayını okumamış ve
vakıf değilken, kabarcığa “Merkez Zaman Ufku” demiştim, ama madem
benden çok önceleri de biri bu konuda kafa patlatmış, sayın Hubble'ın verdiği
isimle devam edelim, ziyanı yok. Bir rivayete (!) göre, ışığın olmadığı yerde bilgi
yoktur. Şimdilik rivayet diyorum, ilerde konu tekrar açılınca bu sözün kaynağını
da dipnotlarda belirteceğim. Şimdi, böyle bir kabarcığın ortasında oturanlar
Sayfa 39/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
40

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Bunun için, öncelikle şu ayetleri okuyalım, tefekkür edelim ve anlamaya kullanmaya gelmez ya, neyse...
çalışalım: Şimdi, konumuzla ilgili, “Big Bang” (Büyük Patlama) modelinin müdavimlerinden

K
biri olan Stephen W. Hawking adlı bilim adamının kendisine ne gibi sorular sorup,
1. “O inkar edenler görmediler mi ki, gökler ve yer bitişik idiler de, Biz onları nasıl cevapladığına dair bir fikriniz olmak üzere, kitabından (Zamanın Kısa Tarihi)
ayırdık. Canlı olan herşeyi sudan yarattık.”20 bazı alıntılar yapmak istiyorum:

O
2. “Biz o gökleri ve yeri, ancak hak ile ve belirli bir süreye göre yarattık.”21
3. “Gökleri ve yeri hakkıyla yaratan O'dur. Ol, dediği gün, o hemen oluverir.”22 1.Evren başlangıcında niçin öyle sıcaktı ? Uzaydaki her noktadan ve her yönde
4. “O'nun sözü gerçektir. Sur'a üfürüleceği günde de mülk O'nundur.”23 niye aynı gözüküyor ? Özellikle, değişik yönlere baktığımızda, zemindeki
5. “Yedi göğü birbirine uygun bir şekilde yaratan O'dur. O Rahman'ın mikrodalga ışımasının sıcaklığı niçin yaklaşık aynı ?

Ç
yarattığında hiçbir nizamsızlık göremezsin. Haydi, çevir gözünü; görebilir misin 2.Evren büyük ölçekte niye o kadar düzgün ? ... Görelik kuramına göre bir
hiçbir çatlak ve kusur? Sonra gözünü tekrar tekrar çevir; o göz, yorgun bir bölgeden ötekine ışık gidemiyorsa başka hiçbir bilgi gidemez.29
halde, zelil ve hakir olarak sana döner.”24 3.Evren niçin çöken modellerle sonsuza dek genişleyen modelleri ayıran kritik

Ü
6. “Haberiniz olsun ki, Biz herşeyi belli bir ölçü ile yaratmışızdır.”25 hıza çok yakın bir hızla genişlemeye başladı, öyle ki, şimdi on milyar yıl sonra
7. “Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi ALLAH'ı tespih etmektedir.”26 bile, hala kritik hıza yakın bir hızla genişlemekte ? Büyük patlamadan bir saniye
8. “O, ilk ve sondur;...”27 sonraki genişleme hızı, yalnızca yüz bin milyarda bir oranında az olsaydı bile,
9. “Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da Arş üzerine hakimiyeti ile evren daha bugünkü büyüklüğüne erişmeden çökmüş olurdu.
tasarufta bulunan O'dur.”28 4.Evrenin büyük ölçekte çok düzgün ve tekdüze olduğu gerçeğine karşın,
yıldızlar ve yıldız kümeleri gibi yerel düzensizlikler var. Bunların ilk zamanlarda

n
Bilmem, anlayan anladı mı ? Ben şahsen çok şey anladığımı belirtmek isterim ve bir bölgeden ötekine yoğunluğun biraz farklı oluşundan kaynaklandığı
yazılarımız devam ettikçe daha başka ayetler de eklemek üzere, ALLAH'ın izniyle, düşünülüyor. Peki, yoğunluğun bu düzensiz değişiminin kaynağı neydi ?
Kur'an-ı Kerim 'den uygun ayetlerle teorilerimi ve evren modelimi desteklemeyi
30
a
umuyorum. Bu benim tercihim ve tercihimi bu yönde kullanmayı kafama Bakar mısınız ? Bunlar henüz daha sorular. Yumurtladığı açıklamalara daha
koydum. Sonuçta bir yerden tutunma ihtiyacı var, en iyisi mi eksik bulamadığım geçmedik. Ciddi bir vaziyette kafamı iki elimin arasına alıp da kara kara
bir kaynaktan faydalanayım bari. Gerisi, fasa fiso değil, ama pek de düşününce, aklıma, bu adam hangi bilgisizliğin, hangi kendini beğenmişliğin
k
güvenemem. Şüpheci 'yim evet, ama ön yargılı değilim. İlerde bu saydığımız pençesinde ve buralara gelmek için hangi dez-enformasyonlara maruz kalmış
ayetleri tek tek modelimizde/teorilerimizde kullanmayı düşünüyorum. Burada acaba, diye sorular geliyor. Delinin biri kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış.
bulunsun, atıf yaparak geri döneriz. Gerçekten, bunca “bilgi kirliliğinin” (dez- Arkadaş, “Big Bang” modeli, ne zaman mutlak doğru ve gerçek olarak kabul
a

enformasyonun) içinden, kafamıza koyduğumuz şu meseleyi nasıl kotaracağız, gördü de, bir insan oturup ciddi ciddi bu soruları kendine soruyor ? Kendisine
nasıl başaracağız, şimdilik bir muamma. Ama kafaya koyduk ya bir kere, ite sormayı bırakın, kitabında yazmış. Yok canım, insanda biraz öz eleştiri yapabilme
kaka, bir şekilde olacaktır herhalde. Gerçi olay da fazla zorlamaya, kaba kuvvet kabiliyeti olmalı, yoksa böyle kısır döngülerde abuk subuk sorular üretmek işten
bile değil. Hele bir de açıklamalarını okusak, evlere şenlik, kim kime dum duma.
H

20 Enbiya 21:30
21 Ahkaf 46:3 Büyük Patlama herhalde kafalarında öyle bir hengame yaratmış ki (eh, boru
22 Enam 6:73 değil, patlama bu), yapboz'un parçaları gibi etrafa yayılmış ve şimdi de genel
23 Enam 6:73, bütünü görmek mümkün olmuyor, parçaları zorla birbirine uydurmakla meşgul
24 Mülk 67:3-4
vatandaş.
25 Kamer 54:49
26 Hadid 57:1
27 Hadid 57:3 29 Sayfa 158
28 Hadid 57:4 30 Sayfa 159

Sayfa 40/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
41

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Hadi gelin biz yardımcı olalım vatandaşa; Bir kere, evren (tekillikten veya değil) Öyle her ipini koparan bu konuda ahkam kesmemeli.
mutlaka bir Büyük Patlama ile “var oldu” diyemeyiz. Biraz akıl yürütmekle bu

K
sonuca varabiliriz. Ne dersiniz, yürütelim mi ? Peki. Daha az önce, bir kabarcığın Ne o, bizde biraz öz eleştiri mi yapmalıyız yoksa; Adamcağızlara çok fazla mı
içinde nasıl ve neden bulunduğumuzu analiz etmiştik (Hubble Hacmi). Üstelik yükleniyoruz acaba ?
bunu iddia eden de sadece ben değilim. Eğer öyle olsaydı, adını “Merkez Zaman Belkide çuvaldızı kendimize, iğneyi de ötekilere batırmalıyız, ne dersiniz ?

O
Ufku” koyardık, Hubble Hacmi değil, dimi ? Bu bilginin ışığında, evrenin var Tamam, bu kadar öz eleştiri yeter.
olması için, illa ki bir “tekillikten ortaya çıkan bir büyük patlama” yoluyla Öz eleştiri yapmak bir yana; Aslında biz de ağzımızda lafı geveleyip duruyoruz,
“evrimleşmek” zorunda olmadığının teoremlerini koyalım ortaya. Öncelikle “Big doğrusunu söylemek gerekirse. Varacağımız sonuç belli, ki daha önceki
Bang” modeli bize neleri empoze ediyor, ona bir bakalım. Diyor ki, “Büyük yazılarımızda (önceki defterlerde defalarca) da analiz ve irdeleme (kurcalama da

Ç
Patlama. Ancak bu patlama, madde ve enerjinin zaten var olan uzayın bir denebilir) sonucu, bulduğumuz model tüm bu yukarıda vatandaşların sordukları
yerinde ansızın belirip dağılması değil; Ansızın patlayan 'uzay-zaman'da sorulara yanıt veriyordu.
dağılması.”31 ve “Dolayısıyla, gök adaların hareketi; kendilerinin hızından ziyade, Evren yaratıldığında
aralarındaki uzayın genişliyor olmasından kaynaklanıyor.”32 “Patlatmak”la ne alıp (kainat olayına girmiyoruz,

Ü
veremediğiniz var kardeşim ? Bir yerleri patlatamayınca, rahat edemeyen bir çünkü kalan 7 üst-boyutta
DNA'nın (veya şartlanmışlığın) ürünleri misiniz, anlayamadık ki ? Neden illa ki kurallar nasıl işliyor bir
patlamak zorunda be ? Bu işi daha barışçıl, daha nazikçe halletmenin bir yolu haberimiz yok), mutlak
yok mu ? Görüyorsunuz ya, hangi zihniyetteki insanlar, bize nasıl bilim düzen halinde olmalıydı
öğretmeye çalışıyorlar. (bak. termodinamik ve

n
1. Yokluğun içinde var olmayan, olamayan bir avuç dolusu “uzay-zaman”
patlatıyoruz, al sana evren. Çocuk mu kandırıyorsunuz ? Uzay, madde
olmadan yoktur. Madde olmayan bir boşluk uzay olarak tarif edilemez,
entropi). Her ne kadar, o
“ilk
termodinamik
anda” bu
kurallar
a
hacme (hacim) sahip değildir. Uzay hacim ile kaimdir (vardır). Hacmin işlemiyor olsa da
olduğu bir yerde mutlaka madde olmalı, madde yoksa, hacim de yoktur (nedenlerini saymıştık) ve
(bak. Kritik Yoğunluk). Mutlak vakum söz konusu olabilir mi ? Haddi, şu an, öyle kuralların
k
madde olmasın diyelim vakumda, oradan ışıma geçmez mi veya en varlığı tarafımızdan (şöyle
azından gravitasyon etki etmez mi ? Demek, “bir tür” eterdir “boşluk” veya böyle) kabul ediliyor, en azından açıklama olarak mantıklı geliyorsa da,
denilen. Artık döndürün durun bu ifadeyi, ta ki kafalarına girene kadar. maddenin ışıma yapmadığı o anda henüz geçerli olmamaktalar. Bu, ne demek ?
Keza yokluğun içinde zaman da olmaz; Üstelik zaman patlamaz, ne bu, Bu, şu demek: Madde ışıma yapmıyorsa (karanlık çağ), elektromanyetik emisyon
a

çatapat mı ? yok demektir. Maddenin ısısı da “mutlak sıfır” olmalı. Enerji potansiyel olarak
2. Aralarındaki uzay nasıl genleşir, orada bir boşluk var da genleşiyor vardır. “O sonsuz anda” neler olup bittiğine dair fikir yürütmemiz çok ama çok
diyorsanız (boşluk tekillik/hiçlik demek ve zamandan ve mekandan zor olmasına rağmen, çünkü ışığın (elektromanyetik emisyonun) yayılmadığı
H

bağımsızdır), boşluk madde olmadan olamaz, maddenin olduğu yerde ise ortamda “bilgi” de olamaz/aktarılmaz, mevcut fizik kurallarına dayanarak en
kütle çekim kuvveti vardır, genleşemez, tam tersi öbeklenir. Şişme, kötü ihtimal diyebiliriz ki (ekstra-polasyon ile), madde “mutlak düzen” halinde
genleşme, genişleme, bunlar dikkatli kullanılması gereken kavramlardır. “var olmuş” olması gerekiyor (termodinamik ve entropi meselesi), olmasa bile en
geç ışıma başladığı anda (zamanın mutlak ilk anı, yokluk ile varlık fenomenlerini
31 Bilim Teknik Mart 2008, Yeni Ufuklara Eki, “Elementlerin Oluşumu” adlı makale, sayfa:8, sütun:3, ayıran o an) hazır ve nazır “evrimleşmeyi” bekliyor olması gerekir. Bu mutlak
satır:20
32 Bilim Teknik Mart 2008, Yeni Ufuklara Eki, “Elementlerin Oluşumu” adlı makale, sayfa:8, sütun:3, düzen, ancak tüm atomların aynı atom türünden olması (hidrojen) ve tümünün
satır:25 de homojen, eşit dağılmış olması gerekir. Diyeceksiniz ki, madde ilk “var
Sayfa 41/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
42

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

olduğunda” atom olarak değil de, parçacıklardan ibaretti (belki quantlar veya x- Evrenin algılayabildiğimiz kadarına ve/veya bize evrenin hakkında ulaşan
parçacıkları, her neyse). Bu ışıma yapana dek var olmayan “zaman” bilgilere, şöyle bir adım geri atıp baktığımızda, atomundan ve elektronundan (ve

K
mefhumundan dolayı, bu çok da önemlilik arz etmez, çünkü o ilk “var olma anı” hatta daha da küçük parçalarından) tutun da, gezegen, yıldız, galaksi, yerel
sonsuzluğu kapsamaktadır. “O anda” her ne yapacaksanız yapın, zamansızdır, küme ve süper-kümelere kadar, her şeyin bir yörüngede akıp gittiğine şahit
süre gibi, geçen zaman gibi fenomenlerden, ihtiyaçsızdır (münezzehtir), olalım. Her şeyin, işgal ettiği hacim kadar veya oranında (oranı bulmak gerek,

O
dolayısıyla “sonsuz” miktarda atom hal-u hazırda “var olmuş”, hazır ve nazır altın oran olabilir), belli hızlarda yörüngeler çizdiğini fark edelim. Bu “yörünge
bekliyor olabilir, hiçbir “zorluk” yok bunda. Bu bir yandan “Kütle Çekim hızları” elbette, ay'ın dünya etrafındaki yörüngesinde, dünyanın (veya diğer
Kuvvetinin” sonsuz erimini de açıklayabilir; Bir yandan da “Mikrodalga Fon gezegenlerin) güneş etrafında dönüşünde farklı, güneşin saman yolu (bizim
Işımasını” da açıklayabilir. Bu modele göre, o mikrodalga fon ışıması da, evrenin galaksi) etrafındaki dönüşünde, saman yolunun bilmem nasıl bir yörüngede yerel

Ç
mutlak, zamanlı ve ışımalı, ilk anını göstermiyordur da, belli bir ışıma kümenin içindeki dönüşünde ve şimdilik sonuncusu olan yerel kümemizin, süper-
(mikrodalga) düzeyinde yapacak kadar “öbeklenebilmiş” maddenin resmidir küme dahilindeki yörüngesinde, farklı olacaklardır. Bu düşünceyi
(bak. Resim). yadsıyamazsınız, dışlayamazsınız, inkar da edemezsiniz. Hele hele, Kur'an-ı
Ve burada da gördüğünüz üzere, öbeklenmeler (bana göre) gayet ileri seviyeye okuduysanız, bunun mutlaka böyle olması gereğine tüm kalbinizle inanmanız da

Ü
ulaşmış ve “düzensizlikler” ortaya çıkmaya başlamıştır. Big Bang modelinin var. Burada amacım, fetva vermek değil, yanlış anlaşılmasın. Bir ihtimal benim
aksine, biz bunlara “düzenli” değilde, “düzensizlik” demeyi tercih ediyoruz. Bu de tamamen yanlış yolda olabilmem de, sizce, göz önünde bulundurulmalı. Bana
durumun, “Big Bang ne diyorsa, biz tersini iddia ediyoruz.” anlamında bakmayın, ben tutturmuş bir yol, gidiyorum; Camdan atlarsam, peşimden
anlaşılmasını istemem. Öyle anlasanız da pek umurumda değil, beni bilirsiniz gelmezsiniz, bu bir gerçek (aklınız varsa, ki o da var...).
(bizim “gençliğimizde”, buna “Çok da tın !” denirdi, artık ihtiyarladık “akıl kemale

n
erdi” de (!), daha nazik bir şekilde dile getiriyoruz...). Mevcut dile getirdiğimiz
model olsun, big bang modeli olsun, bu aşamadan sonra her iki halde de evren
bugün algıladığımız şekline “evrimleşmiş” olacaktır. Ancak bizim modelimizde,
Sonuçta (varabilirsek bir sonuca), fikir yürütüyoruz burada, en azından
zihninizde takip ediyorsunuzdur... Deliyi gözlemlemek, deli olmanızı gerektirmez
(konu benim olası “psikozumla” ilgili, fazla kafa yormaya değmez). Neyse,
a
diğer modellerin dikkate almadıkları bir “Faktör” var ki, diğer modellerde sorun anladınız siz onu... Demiştik ki, “Merkez Zaman Ufkumuz” (Hubble Hacmi) bizim,
yaratmasına rağmen, bizim modelde bir sorun yaşanmıyor, tam tersine modelin çok daha öteleri (evrenin geri kalan sonsuzluklarını) algılamamızı engelliyor. Bu,
kendisini destekliyor, o da, şu meşhur bilim adamının abuk subuk sorular mevcut evrenin yasaları (kader veya Sünnetullah diyebilirsiniz, ışığın hızıyla çok
k
sormasına sebep olan sorunlar. Ki, biz modelimizle iştigal ederken, bu soruları yakından ilgilidir) gereği böyle olmak zorunda. Başkasını da bilmeyiz, hep
sormak aklımızdan hayalimizden geçmiyor, çünkü gerekleri de, gerekçeleri de böyleydi ve böyle olacak. İşte modelimizin bu ikinci etabında bu “bilgi” de
yok (bak. Sayfa 18/6.1.17). Varacağımız nokta, big bang modelinden yolumuzu projektör gibi aydınlatıyor. İtirazı olan ? Yok mu ? Varsa beri gelsin de,
esinlenerek onun dayatması olan, “evrenin genişlemesi” ve/veya “şişmesi” bana doğrusunu anlatsın. Bir yerde mantık hatası mı işliyoruz ? Bilmem. O
a

fenomenini açıklamak ve öyle bir şeylerin olmadığını kanıtlamak. Bunu yapmak kadar da dikkat ediyorum ama. Şu MZU var ya, hani şu “Hubble Hacmi”, alışık
için de, öyle ahım şahım büyük yatırımlarla parçacık çarpıştırıcılarını yerin altına olduğumuz yörüngelerden daha uzun sürelere sahip “olası” yörüngeleri, yörünge
“gömmek” den ziyade, kurşun kalem ve kağıt (bu durumda dandik bir PC ile olmalarını algılamamızı da engelliyor olabilir. Elbette daha uzak olan
H

yazılarımızı Open Office'de kaydetmek yolu) ile modelimizi çizmek. öbeklenmelerin, bizden daha hızlı uzaklaşıyor algısını yaratması, mantıklı
Yörüngelerden bahsetmiştik, hatırlarsanız. Sizinde kafanızda bir ışık yanmıyor düşünürseniz, gayet normal. Üstelik küme ve süper-kümelerin oranları o kadar
mu, “evreka” dercesine ? Bu illa da, bir partinin sembol olarak kullandığı ampul büyük ki (zaten çoğunu hayal etmekten bile aciziz), yörüngelerinin frekansını
olması gerekmez, zaten ampuller zamanla eskir ve yanarlar. Her neyse, tespit etmek bile, bırakın bir insanı, tüm insanlığın toplam yaşama süresini bile
kafanızda bir ışık yandı, değil mi ? Işık değil mübarek, sanki projektör apaydınlık kolaylıkla aşar. Belki, evrenin var olmasından bu yana geçen süreyi dahi aşabilir
karanlığı gölgeler kalmayacak kadar aydınlatıyor bana göre (görece). Şimdi ki, bu durumda, herhangi bir süper-kümenin (galaksilerin oluşturduğu kümelerin
gelelim bu ışığın aydınlığında, modelimizin ikinci etabına doğru yol alalım. bir üst kümesi) tam bir dönüş yapamamış olması bile söz konusu olabilir. Hal
Sayfa 42/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
43

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

böyleyken ve birde “hiç bir şey göründüğü gibi olmak zorunda değildir” ihtimalini Sormazsınız, “Acaba niye evren çok sıcak bir patlamayla oluştu...” gibi soruları.
de katarsak, “evren şişiyor” ve/veya “evren genişliyor” diyebilmek, ne kadar akıl Asıl konulara dikkatinizi vermek kolaylaşır. Asıl konu neydi ? Asıl konu, “Her

K
karıdır, ben kendime “şiddetle” sormaktan duramıyorum. Modelimizin bu ikinci şeyin Denklemi” konusu ki, buralara kadar gelmişken, değinmeden,
etabını da böylece katetmiş bulunuyoruz. Bakalım zaman bize daha ne kadar ve ilgilenmeden, üzerinde düşünmeden, olayı belki de çözmeden bırakmak, takdir
nasıl etaplar hazırladı. edersiniz ki, mümkün değil. Her ne kadar bu konunun içinde bazı

O
Önceki sayfada gördüğünüz resimdeki ışık kaynakları, fark ettiniz belkide, tökezlemelerimize yol açacak ince ayrıntılar olsa da, umuyorum ki, şu ana kadar
artık birer yıldız değil, birer galaksidirler. Gördüğünüz bir yerel kümenin sadece geliştirmiş olduğumuz model, bunların da üstesinden gelecektir. Biz uyanık olalım
bir parçasıdır ki, her bir yerel küme milyarlarca (~200 milyar) galaksiden da. Ben şahsen insanoğlunun (ben dahil), bu bilgiler çerçevesinde, evrensel bir
oluşuyor ve bunların oluşturdukları süper kümeler de yine milyarlarca yerel ahlaka ve zihniyete ulaşabilmesini ve bu bilgileri “herkesin/her şeyin” menfaati

Ç
kümeden oluşuyor. Boyut derken, dikkatinizi çekmek istediğim oranlar bunlar. için, sadece bir insanın veya bir toplumun, devletin, güç birliğinin ve hatta
Saman yolunun bile kendi etrafında bir tur atması birkaç milyon yıl sürdüğüne sadece insanlığın da değil, tüm canlı (ve bize göre cansız) varlıkların,
göre, düşünün artık, saman yolunun yerel küme içinde herhangi bir “olası kullanabilmesi mümkün olsun. Biraz ütopik ve hayalperest de gelse, asıl
yörüngesinin” ne kadar süre içinde tamamlanabileceğini. umudum bu. Elbette çıkarım olmadığı söylenemez. Ancak bu, sizin belkide

Ü
Burada eklediğim resme bakarsanız, üç farklı uzay modelini görürsünüz ki, bana düşündüğünüz gibi, öyle birkaç kuruşluk menfaat için olmadığını da belirtmek
hitabeden en alttakidir (ama üç boyutlu hali). Birincisi şişen evren modelini isterim. Benim amacım (bu durumda menfaatim), şu sayfalarca bahsettiğimiz
yansıtıyor. İkincisi genişleyen; Ve nihayetinde sonuncusu (en altta), bizim sonsuz “Sonsuz Evrende”, kimsenin hakkını yemeden, gasp etmeden, güzellikle
ve yörüngeler içeren evren modelimizi, ancak onu da yine tepsi gibi düz değilde, gezinmek, keşfetmek, yeni yeni şeyler öğrenmek, idrak etmek, sindirmek, henüz
üç boyutlu olarak düşünmek gerekir ve yine kenar gibi gördüğünüz kenarların göremediğimiz ve evrende varlığını tahmin ettiğimiz güzellikleri görebilmek, tüm
olmadığı sonsuz bir evren.

Bu arada olayımız, herhangi

n bunları Yaratan o mutlak gücü en küçük zerrelerimize kadar hissetmek, henüz


hayatta iken. Ha, bu fani hayattan sonra, halimiz ne olur, bunu şimdi bilmemiz
mümkün değil; Ancak, ötelerde bir yerlerde (sonsuzlukta) çok daha muhteşem
bir sonuca varabilmişiz gibi
a şeylerin olduğuna dair benim içimde çok güçlü bir his var. Bu aradığım huzur
görünmüyor. Dolayısıyla (benim cennetim) belki bu dünyada bulunmayabilir, ama o huzuru burada
konuyu didiklemeye devam bulamıyorsam, diğer tarafa da yeterli gerekçeleri götüremeyip, orada da sap gibi
k
ediyoruz. Aslında temelinde, kalırsam ortada, işte asıl bu bana koyar, hemde sonsuz katmerli.
ana hatlarıyla “evren Beni böyle saldırgan, ironik ve iğneleyici davranışlara iten, beni böyle
modelimizi” şöyle olimpik bakış düşündürüp yazdıran, işte bu endişe. Ama biliyorum ki, bir yerde de tevekkül
açısından algılamaya edip, bu sonsuz evrenin var olmasına “Karar Verene” de güvenmek, boynumun
a

çalışırsanız, görürsünüz ki, ilk borcu.


bakışta gayet sağlam bir
temele dayanır (anlayan Nasıl bir Tekillik ?
H

anladı). Ayrıntılara girdikçe de, Tekillik, acaba gerçekten de şimdiye kadar konvansiyonel bilimlerin bize empoze
konvansiyonel diğer ettiği tekillik gibi midir, yoksa farklı bir tekillik anlayışı uygulamakta fayda mı
modellerdeki gibi, olmadık vardır ? Tekilliği yeniden tanımlamakta fayda var mıdır ? Nasıl ? Konvansiyonel
sorularda insanın aklını tekillik sonsuz (veya çok miktarda) olarak hacimsel bir araya sıkıştırılmış bir
karıştırmaz. Benim bazen kütleden (veya enerjiden) bahseder. Bu ne kadar mantıklıdır, bilemem. Ama
gözden kaçırdığım (ipin ucunu) mantıklı düşününce (benim mantığımla), bu bana çok da mümkün görünmüyor.
o netlik sizi şaşırtabilir. Ben daha ziyade hacimsel değil de, enerji emisyonu açısından potansiyel bir
Sayfa 43/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
44

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

enerjiye sahip olan bir tekillikten bahsedip (birden ortaya çıkıp patlama oluşturan Not: Bu ayın Bilim Teknik dergisinde, Darwin konusu inceleniyor. Yinede para
elektromanyetik bir enerji emisyonu değil), fikir yürütmekten yanayım. Bilmem kıyıp dergiyi almadım. Darwin'izm pek de ilgimi çeken bir şey değil.

K
anlayabiliyor musunuz düşüncelerimi ? Bunu da burada belirtmek istedim. Nasıl İbn-i Miskeveyh 'ı okumayı tercih ederdim, eğer ulaşabilseydim. Bakarım bir ara,
bir tekillik derken, anlamamız gerekeni herhalde kavramış bulunuyoruz. internet'te bir şeyler bulabilecek miyim. Varsa eğer, kitapları satın almak için
Evrenin (ve kainatın) oluşumu ile ilgili teorilerimizi sıralarken, sanırım birçok bütçem fazlasıyla yetersiz.

O
alışık olduğumuz kavramların da yeniden tanımlanabildiğini de böylece anlamış
bulunuyoruz. Tabii, itirazı olanlar çıkacaktır. Onlara da, biraz daha az dogmatik Muhasır Medeniyet ve Düşünen İnsan İlişkileri;
düşünmelerini tavsiye edebilirim. Madem “görecelik” diye bir kavramı kabul Açık konuşmak gerekirse ki, bunu biz hep yapıyoruz burada. Üstü kapalı, imalar
ediyorsunuz. O zaman her şeyin, düşüncelerin de, göreceli olabileceğini kabul yapmamaya çalışıyoruz ve yinede arada bir olabilir, garantisi yok...

Ç
etmek gerek. Sonuçta, yazdıklarımızın tümü “tez” ve “hipotezden” ibaret. Tez Mevcut “muhasır medeniyet” dediğimiz olay veya olgu veya yerleşik sistemleri
yazmak da o kadar zor değilmiş yani. Mantığa ne kadar uyar, orası ayrı bir konu. ben şahsen biraz “sapıtmış” görüyorum. Doktrinlerinden tutun da, ekonomi
Benimde kendi yazdıklarım bana ara sıra mantıksız gelmiyor değil, ama olaylara modellerinden, siyasetlerinden, sözde demokrasilerinden çıkın. Her türlü etkisi ve
mümkün olduğunca “hür” ve “serbest” bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalışıyorum. bu “sistemlerin” insanlarla etkileşimine kadar hepsi bana biraz, “insanları sömürü

Ü
Bu düşüncelerde aslında “herşey mümkün”. Hayal kurmak denir buna aslında. Bir düzeni” gibi geliyor. Çoğu (belkide hepsi) din diye ortalıklarda empoze edilen
nevi “Kurgu-Bilim” de denebilir (Bilim Kurgu, Science Fiction). teokratik modeller de, nedense bilinmez (veya bilinir ve bilinmemezlikten gelinir)
mevcut saptırılmış ve kurcalanmış halleriyle, insan için değilde, daha ziyade
Uzaylılar. amaç için kullanılıyorlar gibi; Ve bu amacın da “Ahiret” olmadığı kesin. Şöyle bir
Şu aralar, TV'lerde birçok şekilde “Uzaylılar” (dünya dışı/ötesi zeki varlıklar) kez (veya daha çok; ne kadar çok, o kadar iyi...) Kur'an-ı Kerim okursanız ve

n
tartışılıyor nedense. Nedenlerinden biri de, İstanbul da yapılan şu toplantılar ve
forumlar herhalde. Beni, görüntülerden ziyade, ilgilendiren konu, “kelli-felli”
adamların oturup da ciddi bir şekilde bu konuları tartışırken ortaya attıkları
okuduklarınızı anlayabilirseniz, görürsünüz ki, kazın ayağı öyle değilmiş. Bunun
aslında tek sebebi, eğer okumuş, anlamış ve bir kanaat edinmiş iseniz, içinde
bulunan bilgileri mevcut muhasır medeniyet sistemlerinde uygulanamaz olarak
a
hipotezler. Daha önce “bilgi nasıl edinilir” diye analizler yapmıştık. Burada da algılamamızdan kaynaklanıyor olmasıdır. Oysa, en basitinden özetle, Kur'an-ı
yine aynı şekilde bir şüphecilik ile yaklaşmakta fayda var bence. Şüpheci, ama Kerim okumak, mevcut düzenlere, mutlak bir şekilde (eğer bu sistemlerin arka
ön yargılı değil. Eğlenmekten çok, beni motive eden şey ise, başka insanların bu planlarında dönenleri kavrayabiliyorsanız; Bu konuda Shibumi, 1984 gibi daha
k
konulara yaklaşımlarını irdeleyebilmek. önce bahsettiğimiz kitaplar çok faydalı olabilir...) itiraz ve isyan edilmesi gereğini
Dikkat ettim de, görüntülerde gösterilen teknik imkanlar, yani “uçan dairelerin” anlamak çok da zor değil. Tabii bu, benim bu işten anladığımı yansıtır, başkaları
hareketleri, benim Protogen dediğim madde ile gerçekleştirilmesi gayet farklı düşünebilir. Yeterince açık oldu mu acaba ? Kısacası, okuyorsanız,
mümkün. Hatta, zamandan bağımsız, bir 5.boyutta hareket etmeyi sağlayabilir anlıyorsanız, düşünüyorsanız mevcut “muhasır medeniyet” modelinden iğrenmek
a

protogen'imiz. 5. Boyut diye tekrarlanan şey de aslında protogen'in özelliğinden zor olmuyor. “Pisliğin çokluğu sizi şaşırtmasın.”, mealinde bir ayet aklıma geliyor
faydalanan bir unsur. Ancak kontrolü ne şekilde yapılır, orası ayrı bir mesele, ki, zamane dünyasına “cuk” diye oturuyor. Bir yandan pisliğin çokluğuna
çünkü 4. boyutlu (Einstein Evreninde) uzay-zaman da, protogen'i bildik şaşırmamak gerekiyor: “Vay be, ama da çok pislik varmış...!” gibi, bir yandan da
H

yöntemlerle (kinetik, mekanik, elektronik, vs.) kontrol etmek veya yönlendirmek o pisliğin sizi şaşırtıp “doğru yoldan (bak. Kur'an-ı Kerim)” çıkarmamasına dikkat
mümkün görünmüyor. Burada devreye giren başka bir unsur var ki, onu da ve gayret etmeniz gerekiyor; Ama tabii nereye kadar; Ve Hz. İbrahim kadar ileri
çözebilmiş değilim: 6.Duyu, Aklımız. Yani düşünce yolu/yordamı ile “öyle bir gidip kendinizi ateşe attırabilir misiniz, o da ayrı bir mesele. Ben henüz
maddeyi” kontrol etmek söz konusu. Nasıl olacağını bana sormayın, bilinçaltım denemeye fırsat bulamadım ama, zaman neler gösterir, bilinmez...
ve “bilinç üstüm” bu konuda kafa patlatıyor “hal-ü hazırda”, ancak neticeye
varabilmiş değilim.

Sayfa 44/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
45

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Burada gördüğünüz resim, “mutlak sıfırda” ziyade bahsi geçen bir enerjidir, bir çeşit “Süper-Enerji” ki, bunun Kütle Çekim
herhangi “bir şeyin” var olmadığı, olsa da, Kuvveti olması gereğini bu defterlerde defalarca tartışmış bulunuyoruz. Buradaki

K
tarafımızdan tespit edilemediğine dair teorimizin bir (resimdeki) paradoksu görmemek mümkün mü ?
ispatıdır. Hani demiştik ya, CERN de parçacıklar İşte, bu nedenlerden dolayı, biz de, evren sonsuz kütle miktarıyla, yavaş yavaş
mutlak sıfır da hareket etmiyorlar ve çarpışmıyorlar. ısınarak ve öbeklenerek bu hale geldi, diyoruz.

O
Ayrıca, dörtlü He Molekülünün (helyum) 100 yani -1 K Daha anlaşılır olması için, resimdeki terimleri de Türkçe anlamakta fayda var:
de süper-akışkan (superfluid) olması da manidardır. “Time after B.B.” = Büyük patlamadan sonraki zaman dilimi.
Her rakamın 0'ıncı (sıfırıncı) kuvveti 1'dir olayı. “Temp.” = Temperature, yani ısı (K = Kelvin cinsinden).
Demiştik ki, 1 in sonsuz kesirleri olabilir, ama “sıfır” “Forces” = Kuvvetler;

Ç
diye bir şey olamaz, hatırladınız mı ? Mutlak sıfır “G” = Gravitation, yani Kütle Çekim Kuvveti,
nedense -1 K 'nın da aşağılarında. Resimde bir mantık “EM” = Electromagnetic, yani Elektromanyetik Kuvvet,
hatası var. Bilemem, bende internet'ten indirdim “WN” = Weak Nucleic, yani Zayıf Çekirdek Kuvveti,
resmi... “SN” = Strong Nucleic, yani Güçlü Çekirdek Kuvveti,

Ü
“s” = second, yani saniye,
“min” = minute, yani dakika,
“yr” = year, yani yıl,
“Myr” = million years,
yani milyon yıllar,

Bu resimde
de, Big

n “Gyr” = Giga years, yani


milyar yıllar. Falan filan,
anlayan anladı zaten.
Bang
a Bu modele göre, evren
modeline sürekli soğuyan bir
göre yapıda; Öyle ki, zamanı
k
ısılardaki gelince tamamen
değişimi soğuyup yok olacak.
göre- Buna göre, evrenin
bilirsiniz. sonunu öngörmek
a

“Mysterious mümkün; Hesabınızı


kitabınızı yapar, sonun ne
zaman olduğunu aşağı
H

yukarı tespit edebilirsiniz.


Ne var ki, bu konuda
“Hubble Hacmi” hiç mi hiç
Superforce'”, dedikleri de, bana göre, “sonsuz kütlenin” protogen hali. yardımcı olmuyor
Gördüğünüz üzere, büyük patlamadan sonraki ve 10-43 saniyeden önceki evrenin hesaplamalarda ki,
ısısı 1033 K 'dan daha fazla olması gerekiyor. Ne var ki, o anda ışıma yapabilecek, evrenin sonsuz kütleye
yani ısı oluşturabilecek, herhangi bir madde birikimi söz konusu değil; Daha sahip olması ihtimali de
Sayfa 45/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
46

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

işin tuzu biberi. Yukarıdaki tablo da aynı modelin bir soru-cevap oyunu:

K
Şöyle de bir resim keşfettim ki, bizim ısınarak evrimleşen (tekamül eden) Soru WMAP Cevabı
evren modelimize de tamamen uyuyor. Gerçi, Big Bang modelinin mikrodalga fon
ışımasında sorun yaşamasına sebep olan bir olgu, ama bizim protogen'li Evrenin içeriği nedir ? %4 atomlar (madde,kütle), %23

O
modelimizde “cuk” diye yerli yerince oturuyor. karanlık madde, %73 karanlık enerji.
Bilmem ki, daha neler neler yazacağım bu konularda. Yazmamı gerektiren Evrenin genişleme oranı nedir ? H0 = 71 km/sn./Mpc ?
nedenler de belli; Big Bang modelindeki paradokslar beni uyuz ediyor. Beni uyuz
etmekle kalmıyor, aslında aklını kullanan her insanı da “şüpheci bir yaklaşıma” Hızlanıyor mu, yavaşlıyor mu ? Hızlanıyor.

Ç
itmesi gerekiyor. Şüpheci yaklaşmayınca ne oluyor ? Öyle bir kısır döngüde İlk yıldızlar ne zaman teşekkül Büyük Patlamadan 200 milyon yıl
debelenip duruyorsunuz işte. Önceki sayfalarda, Hawking'in abuk subuk etti/oluştu ? sonra.
sorularına maruz bırakmıştım ya sizi, hatırlarsınız.
Evrenin “Şekli” nedir ? Düz.

Ü
Evren kaç yaşında ? 13.7 milyar sene.
Evrenin kaderi ne olacak ? Genişleme ve soğuk ölüm.

Nasıl ama, ilginç değil mi ?

n İş bu teorilere göre (tez, hipotez, ne derseniz deyin...), %4 atomları anladık,


bildiğimiz madde (kütle), ama %23 'lük karanlık madde ve hatta %73 'lük
karanlık enerji de ne ola ki ? Gören olmuş mu ?
Hani tabii, evren genişliyor diyebilmek için, bir mazerete gerek var, yok değil. O
a
mazereti de %23'lük karanlık madde (anti-madde ?) ve %73'lük karanlık enerji
mi oluşturuyor ? Bir çeşit yer tutucu mudur bunlar acaba ? Oysa, şişen ve
genişleyen evren modellerini bir kenara atarsanız, bu %4 'ün dışında kalan
k
%23'lük ve %73'lük “bilinmeyenleri” nötrleştirmek için “yörüngeler halinde
tekamül eden” evren modeliyle %100 maddeden oluşan sonsuz bir kütle elde
edersiniz ve tüm sorunlarınız giderilmiş olur. Bilinmeyen “bir şeylere” gerek
a

yok... Yanılıyor muyum ? Hakikaten, benim de bundan %100 emin olabilmem


için, katetmem gereken yol daha çok gibi görünüyor.
Daha öncede anlattık, Hubble Hacmi gibi bir engel varken (bak. Aşağıdaki
H

resim ve sizde yaptığı çağrışım), evren genişliyor demek, saçmalık bana göre.
Ama en azından bunun genişliyor olmaması gereğini de mikrodalga fon ışıması
olgusundan, düşünerek çıkarsamak (ekstra-polasyon yoluyla) mümkün bence.
Bunu yapmazsanız, ben burada bir kasıt ararım ki, biz buna “Çözümsüzlük
Çözümdür Mantığı” diyoruz; Ve birileri de bundan ekmek yiyor; Ekmek yemeyi
bırakın; “Malı, yığmacasına yığıyorlar” bir tarafa, ne işe yarayacaksa...

Sayfa 46/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
47

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Önceki sayfada bahsettiğimiz “Çözümsüzlük olduğunu belirtmemektedirler – mekanizmaya kurmak ve nasıl başlayacağını
Çözümdür Mantığı” ile, ne kadar çok “Bilim insanı seçmek, Tanrı'ya kalmıştır. Evrenin bir başlangıcı oldukça, bir yaratıcısı olduğunu

K
(!)” çorba parasını (rızkını demek mümkün değil, varsayabiliriz. Ama evren gerçekten tümüyle kendine yeterli, sınırsız ve kenarsız
küfür ile rızk elde edilmez) çıkartıyor biliyorsunuzdur. ise, ne başı ne de sonu olacaktır: yalnızca olacaktır! O halde bir Yaradana ne
Tüm Astro-, Nükleer ve Quantum-Fizik gibi bilim gerek var ?”33 Şimdi bu yukarıda yapmış olduğumuz alıntıdan ben şahsen

O
dalları bu “Big Bang Modelinden” nemalanıyor, anlıyorum ki, vatandaş, “Vahiy'den” bihaber, yoksa bu savını
ceplerini dolduruyor ve makam sahibi oluyor. çürütecek/nötrleştirecek ayetleri Kur'an-ı Kerim 'de, apaçık karşısında ışık gibi
Gözümüz mü var ? Asla yok, olamaz da. Tek derdimiz parlıyor bulacaktı. Onca zekaya ve dehaya rağmen, böyle bir bilgi kaynağından
“gerçeklerin” çarpıtılması bizim için. Öyle bir mahrum olarak, sayısız batıllar arasında gezinip durmasını, birazda “hoş görmek”

Ç
çarpıtılma ki, küfür (gerçeklerin üstünü örtmek) bile gerek. Kur'an ' ın ahlakından bilgilenmiş bir kişi, böyle bir hipotezi ortaya
diyebiliriz, diyorum da... Benim derdim budur işte, atmaktan çekinir bence. O bahsettiğim ayet de mealen şöyledir: “Kainatı Biz
yoksa elde ettikleri nemalar nasıl olsa fani dünyada kalacak ! yarattık, onu genişleten de yine Biziz.” Bu apaçık bir bilgilendirmedir, anlayana.
Darwin 'in evrim teorisinde oynanan oyun ve getirileri (/götürüleri), aynen Big Projektör gibi yol gösteriyor. Ama insanlar doğruya iletilmek/kılavuzlanmak

Ü
Bang Teorisiyle de oynanmakta, insanlar “gerçek aydınlanmadan” alı istemezlerse, hiçbir şey fayda etmez. Yapmış olduğum alıntıda, aynı zamanda
konmaktadır. Benim iddiam bu. Beğenmeyen okumaz. Bu da bizi tekrar en başa, “Bilimsel kuramların olayları açıklamaktaki başarısı sonucu...”, diye bir sav var ki,
neye inandığınıza, hangi bilgileri “doğru” kabul ettiğinize, enformasyon ile dez- beni çok eğlendiriyor. Hangi “başarı” kastediliyor, anlayamadım. “Çözümsüzlük
enformasyonu ayırt edip edemediğinize döndürüyor. Bu bir etik, felsefe, dünya Çözümüne” ulaşmayı, başarı sayan bir zihniyetten/felsefeden/etik 'den/dünya
görüşü, evreni doğru okuyabilme ve nihayetinde “itikadınızın sorunu ve çözümü” görüşünden ne gibi bir hayır umabiliriz ki ? Bu aynen, bir zamanlar IMF 'den borç
olup çıkıveriyor.

n
Neye inanırız ve neden inanırız. Teokratik açıdan bir etik ve felsefe ve dünya
görüşü anlayışına rağbet ederseniz, olaylar çözülemeyecek gibi görünmüyor,
alabilmeyi başarı olarak gören akıllıların, felsefesine tıpa tıp uyuyor. Ne desem
boş. Böyle bir zihniyet, iflah olamayacak gibi bir izlenim bırakıyor bende. Neyse.
Biz tüm bu olanlarda ve olaylarda bir hikmet aramaktan kendimizi
a
herhangi bir sorun da yok ortada. Ancak, materyalist bir yaklaşımınız olunca, alıkoymayalım. Sonuçta adamın ağzı torba değil ki, büzesiniz. Ama aynı şekilde,
neredeyse her şey sorun gibi görünüyor, çünkü ipe sapa gelmeyecek “sözde bizim de ağzımız torba değil, büzdürmeyiz, bu da biline. Dez-enformasyona
doğrular” ile hesap yapma zorunluluğunuz oluyor ve kafayı mutlaka bir yerde gerçek ve doğru bildiğimiz enformasyon ile karşı koymalıyız, yani misliyle.
k
duvara tosluyorsunuz. Allah'ı, evrenin oluşumunda bir etken (Yaratıcı) olarak Orantısız güç kullanmak bize değil, o dogmatik felsefelerin sahiplerine yakışır.
göremiyorsanız, ki tüm materyalist felsefeler ateist takılıyor, bir evrensel sabitten Anlayacağınız, kılıçları çekmek, kafirleri kılıçtan geçirmek, çözüm değil, sonuçta
mahrum kalıyorsunuz ki, tüm hesapların kaynağı ve varacağı yer yine O. O'nsuz zor kullanan, zulmeden siz olursunuz ve böylece adamların eline koz vermiş
bir hesap mutlaka yanlış oluyor, sizi çözümden, doğru yoldan saptırıyor ve olursunuz. Yapacağımız şu ki, aynen onların yaptığı gibi, dediğim dedik,
a

gerçeklere ulaşmanızı engelliyor. Hal böyle olunca, sonsuz bir evrende, sonsuz öttürdüğüm düdük deyip, yolumuza devam etmek. Dileyen okur, anlar ve tasdik
zenginlik ve imkan içinde, böyle yeryüzüne bağlı, sürüncemede kalıyorsunuz (4 eder; Dileyen de inkar eder, kendi yoluna devam eder. Oralarda bir yerlerde
boyutun içinde). Hadi ateist değilsiniz diyelim, ama Allah'ın varlığından da %100 “Ilımlı İslam” adında olmadık, olamayacak abukluklar aramaya gerek yok; İslam
H

emin olamıyor, yaratmadaki hikmetini anlamaktan mahrumsunuz; Bu durumda, ahlakı zaten temelinde hoşgörülü (derken, her şeyi de değil tabii, bir sınırı
aşağıda alıntısını yapmış olduğum hipoteze ulaşmak durumunda kalıyorsunuz: var...), diğer düşüncelere saygı gösterme yolunu, gerekirse sabretmeyi tavsiye
“Uzay ve zamanın sınırsız, kapalı bir yüzey oluşturabileceği düşüncesinin, eder, zor kullanıp zulmetmeyi değil. Zaten, Allah 'da, zulmedenleri sevmez...!
evrenin işleyişinde Tanrı'nın rolüne ilişkin etkisi bulunmaktadır. Bilimsel Netice itibariyle, kimsenin hakkını yemeyelim, kimseye de hakkımızı
kuramların olayları açıklamaktaki başarısı sonucu, çoğu kişi Tanrı'nın evreni bir yedirmeyelim. Ama yedirmeme konusunda da haddi aşmayalım...
takım yasalara uyarak evrimleşmeye bıraktığına ve evrene karışıp bu yasaları
çüğnemediğine inanır olmuşlardır. Ama bu yasalar, evrenin başlangıcında nasıl 33 Zamanın Kısa Tarihi, Sayfa: 182, Stephen W. Hawking

Sayfa 47/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
48

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Karanlık Madde & Karanlık Enerji; Temcit pilavı gibi tekrar etmiş olmakla beraber, yeniden sıralamak zorunda
6.2.6 'de (Sayfa 33), tabloda belirtilen o karanlık madde ve enerjinin ne olduğumuz bir diğer konu da, entropi'nin, gerisin geriye takip edildiğinde,

K
olabileceği hakkında az önce bir fikir geldi. Daha önceleri de (önceki defterler) “mutlak düzenli” bir evrene işaret ediyor olmasını belirtmeliyiz. Mutlak düzen ise,
“anti-madde yoktur” gibi bir sav beyan etmiş ve evrenin genişlemesinin şart tüm maddenin (veya onu bir/sonsuz an sonra oluşturacak olan enerjinin)
olmadığı sonucunu resmen (belkide zorla) empoze etmiştik. Bu tam olarak doğru eşit/homojen dağılmış olmasını gerekmektedir. İş bu evrenin protogen halinden

O
olmayabilir veya eksik olabilir. Gerçi, karanlık madde ve enerjinin, big bang kalma “temel izi” GÖRMEK nasıl mümkün olur, bilemem. Bir yerde de, bizim 4
modelinden yola çıktığınızda bir gerekliliği doğuyor, ama Protogen'den tekamül boyut dediğimiz uzay-zaman sınırlarının dışında kalıyor, yani bir çeşit 5. boyut'ta.
eden bizim modelimizde de yeri olabilir, madem “ille de isterim” gibi bir talep var Biliyorsunuz, veya şurada burada okumuşsunuzdur, 5. boyutta gezerseniz
ortada. Protogen kaynaklı “evren oluşum” teorimizde, protogen'in kendisi aslında (gezebilirseniz), aynı anda ve her yerde olabilme serbestliğiniz var, derler. Derler

Ç
o ilk sonsuz anda, karanlık maddenin ta kendisi. Ama karanlık madde de ama, bu ispatlanmış ve hatta kullanılan (olasılık, su istimal edilen) bir gerçek
diyemeyeceğim, daha ziyade “şeffaf & görünmez madde” demek, doğru olur. değil. Varsa da bunu yapabilen ve 4 boyut ile 5.boyut arasında gidip gelebilen
Tabii, bizim modelimizden yola çıkarsanız. Uzayda dikkatimizi çeken o herhangi bir “varlık”, çıkıp da bunu nasıl yaptığını size anlatacak değildir
kapkaranlık bölgeler, aslında Hubble Hacminin özelliğinden kaynaklanan bir olgu herhalde. Ama en azından bir

Ü
ki, ışığının bize ulaşamadığı (t=zaman) birtakım uzak bölgeler elbette bize ipucu vermek gibi bir iyilik
kapkaranlık görünecektir. Karanlık görünen her yerde karanlık madde veya yapabilir (bak. Son
karanlık enerji vardır diyebilmek, mevcut uzay-zaman sınırlamalarıyla mümkün zamanlardaki Ufo
değil. Hep de aynı sonuçlara vara vara, ben sıkıcı olmaya başladım mı artık, görüntüleri). Öyle bir şey )
nihayet yazılarımı okumaktan vazgeçerler mi acaba, diye düşünüp duruyorum da olay) varsa eğer veya öyle
aynı zamanda.

n
Her neyse; Biz, %4 Madde, %23 Karanlık Madde ve %73 Karanlık Enerji isteriz
diye tutturursanız eğer, %4 'lük bilinen maddeyi açıklamak kolay, ama...; Sözde
bir imkan doğacaksa bir gün,
biz de tekamülümüzü
tamamlamış olmamız gerekir
a
“evrenin geri kalan %96 'sını oluşturan” ve anlaşıldığı üzere “bilim adamları” ki, ancak 4 boyutlu
tarafından “sezinlenen” veya bize empoze edilen o “Şeffaf Madde” ne olabilir ki ? düşünebilen varlıklara böyle
Bizim protogen temelli ve yavaşça ısınan evren modelimizde, öbeklenmeler arası bir imkanı sunmak, birçok
k
“boşlukları” açıklayabilmek için, yanlış hatırlamıyorsam (bende hatırlayamazsam kargaşalara sebep olabilir.
artık...), bir çeşit “eter'den” bahsetmiştik, bilmem PDF'ye aktarabildiğim Anlayan anladı, ne demek
bölümlerde var mı bu konu ? istediğimi. Şunun şurasında
İş bu eter, bir çeşit protogen halinden kalma bir “artık” (artık derken, olumsuz (bence çok gereksiz olan)
a

anlamda anlaşılmasın) veya “evrenin temel izi” diyebiliriz; Bir çeşit üç (veya “nükleer enerjiyi” herkesin
dört) boyutlu matris gibi. O izin'de, evrenin o mutlak ilk anını gösterdiğini faydasına kullanamıyor veya
varsayabiliriz. Hani o an ki, sadece eşit dağılmış, “sonsuz erime sahip” bir tekil kasıtlı olarak kullanmıyor olmamız gerçeği, ne demek istediğimi anlatmakta çok
H

“Kütle Çekim Kuvveti” (mutlak tekillik) evrene hakimdi; Maddenin kendisi, ışıma, faydalı olabilir. Bu zihniyetle, siz düşünün artık, sonsuz bir kainatta ne
ısı veya elektromanyetik emisyonun, hatta kuvvetli ve zayıf çekirdek bozgunculuklar yapılabilir. Hani, eski hükümdarlardan biri şöyle demiş ya:
kuvvetlerinin olmadığı o an. Biliyoruz ki; Veya hatırlarsanız, evrenin yaşını 13,7 “Benim başarılı olmam yeterli değil; Başkaları başarısız olmalı...” !
milyar yıl olarak kabul ediyoruz ve bu zaman mefhumunun bir de sıfır noktası Bu konu da, böylece anlaşılmış oldu, üç aşağı, beş yukarı. Bütün mesele işte bu
olma olasılığı var (veya yok...). Zaten orada da bizim anlama sınırımıza dayanıp, “tekamülü” tamamlamakta. Ama bu kafayla biraz zor. Ütopik geliyor dimi ? Ama
aval aval bakakalıyoruz. her şeyin görece olabilme ihtimali (veya gerçeği) bizi bunları düşünmekten,
nedense, alıkoyuyor... Bakın, BİZ diyorum, kendimi toplumdan ayrı
Sayfa 48/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
49

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

görmüyorum, buradaki manayı doğru anlayın. değil. Nefis, insana yaptığını hoş gösteriyor. Bunlar tabii, her zaman her yerde
Sonsuz deyince de, yandaki resimdeki gibi görüntüler geliyor aklıma. söylenen şeyler, hatırlarsınız. Hal böyle iken, siz tekamül edeceğim diye kendinizi

K
parçalasanız dahi, çoğunluğun dediği ağır basıyor. Burada yine şu güzel ayetleri
Nasıl bir tekamül ? hatırlatmak istiyorum: “Çoğunluğa uyarsan, sende sapıtmışlardan olursun.” ve
İşte bu, soruların en zorlarından biri. Cevaplamak neredeyse imkansız, çünkü “Pisliğin çokluğu seni şaşırtmasın.” ki, bu ayetlerin tam anlamını anlayabilmek

O
herkes bu konuda farklı şeyler söylemek zorunda kalacaktır. Siz ne dersiniz ? için, kırk yaşımı geçmek zorunda kaldım.

Tekamülün zorluğu; Tekamülün asıl amacı, 5. boyuta ulaşmaktır veya değildir, şu an bu, tartışma
Nasıl dan ziyade, günümüzde olumlu yönde tekamül edebilmenin zorluğunu konusu değil. Asıl “aktüel konu”, böyle bir “medeniyetin” içinde, nasıl olur da

Ç
aklını kullanan herkes anlayabilir. İçinde bulunduğumuz toplum, maalesef etik, tekamül edilir meselesi. Burada hayatlarıyla örnek/kıssa olabilecek çok
felsefe gibi kavramlardan çok uzak. En basit kurallar, yasalar dahi göz ardı Peygamber sayılabilir (Belki de hepsi). Bunu burada yapmayacağım; İlgisi olan,
edilebiliyor. Anarşi (kuralsızlık, kural tanımazlık) had safhada. Bilmem, örnek “Peygamberler Tarihi” adlı kitaplara başvurabilir; Kur'an-ı Kerim dede kıssalar
vermeye gerek var mı ? Yukarıda da söylediğimiz gibi, aklını kullanan herkes mevcut. Doğrusu, benim şikayetçi olduğum olay, uzay-zaman dediğimiz 4

Ü
bunları görür ve anlar. Anlayamayana da zaten söyleyeceğimiz bir şey kalmıyor. boyutlu evren imkanlarının nispeten kısıtlı olması ki, bu konuda aslında
En basitinden, din dediğimiz mekanizma dahi, bu anarşiye kafa tutamıyor. yapabilecek pek de bir şey yok... Akıl her ne kadar tekamül edip gelişse de (ne
Herkes, ya ben bilirim zihniyetiyle, yada “hoca bilir, hoca şöyle dedi, hoca böyle kadar gelişmiş olduğu, ayrıca bir tartışma konusu olabilir), düşüncelerin zaman
dedi...” mantığını güderek kendisini garantiye almaya çalışıyor. Ama, hangi ve mekandan, fiziksel şartlara kıyasla, daha özgür/hür olabilmesi şu aralar bana
garanti ? Amaç bu dünyada hadsiz hesapsız nimetlenebilmek ise, evet bunu bir biraz tezatmış gibi görünüyor. Tabii, bu bir algılama yanılsaması da olabilir büyük

n
şekilde nispeten garanti altına almak mümkün görünse de, aslında göründüğü
gibi de değil yani. Ne var ki, bunu “anlayan” yok. İş bu şartlar altında, siz
“tekamül edeceğim” diye ısrar edemiyorsunuz. Süper-Ego parmağını bastırıyor;
ihtimalle. Gerçekten, eğer düşüncelerde (varsa) bir 5. boyuta ulaşabilmek ile,
mevcut şartlar (4 boyut) içinde hapsolmuş beden ile bir bağ olsa gerek, ki var
olduğunu tahmin etmek yanlış olmaz; O zaman, düşüncenin (ve/veya ruhun) bu
a
Hür iradenin kullanımını engelliyor. “Hür irade” ve “cüzzi irade” kavramlarını da ortamda sıkılması ve daral gelmesi hoş görülebilir mi, yoksa böyle bir davranış
doğru tanımlamakta fayda görüyorum. Hür irade, sizin içinde bulunduğunuz hoş olmaz mı ? Bilmiyorum, gerçekten çok ilgimi çekiyor, ama bazı şeyleri de
toplum (millet, insanlık medeniyeti) dahilindeki hareketlerinizi tarif etmektedir; bilebilmek, en azından şu an için, biraz zor gibi.
k
Cüzzi irade ise, Külli İrade ile olan insani (bilinçsel) etkileşimi tarif ediyor; Tabii,
bunlar benim düşüncelerim, görecedir. Toplum içindeki hür iradeniz, belli Akıl da tekamül eder, fiziksel beden de öyle. Bunlar belkide paralel bir gelişme
kurallara uymadan, etik değerler ve felsefi yönlerden mahrum bırakılırsa, içinde (evrim) bulunan, ikisi de birbirine sıkıca bağlı öge. Bu, “aklı kemalin” belli
“anarşi” oluyor, “demokrasi” değil. Cüzzi iradenin mekanizması ise, kesin bir yaştan (veya bedensel gelişmeden) sonra oluşmasını ispat ediyor olabilir.
a

kurallarla (vahiy) tanımlanmış, etik değerleri ve felsefesi belli, ancak hür iradeyi Bilmiyoruz; En azından emin olamayız. İstisnalar, olumlu veya olumsuz, mutlaka
de bu kurallar dahilinde işleten bir sistemdir. Anlayacağınız, vahyin belirlediği vardır. Bakan gözler ve düşünen akıllar için örnekler mevcut.
kurallar, demokrasiyi içinde barındırıyor, hemde en mükemmel şekliyle. Ne var
H

ki, bunu uygulayacak nefis 'ler ortalarda görünmüyor, çünkü fani, dünyevi Kütle Çekim Kuvveti, diyebiliriz ki, tüm diğer kuvvetlerin atasıdır. Eğer
çıkarlar öne çıkıyor her zaman. Bu çıkarlar dahi vahiy'de tanımlanmış ve bu elektromanyetik tayf da yeterince ileri gidebilirseniz (mikrodalga ve daha
konuda uyarılar yapılmış bulunuyor. Ancak düşünmek istemeyene gizli kalıyor. ötesine), KÇK 'ya ulaşırsınız. Ancak, zamanın da durduğu yere varmış olursunuz,
Burada mistisizm mekanizması ortaya çıkıyor ve “ne-i-düğü” belirsiz gelenek, bir şekilde... Bu, birkaç gündür aklımı kurcalayan ve hep var olan bir fikirdi.
görenek ve ananeler insanları etkisi altına alıyor. Kısacası, insanlar atalarının dini Nihayet yazıya dökebilmek nasip oldu. Bir ihtimal de, elektromanyetik tayf da
üzere ısrarla yola devam etmek gayret ve çabası içinde kıvranıp duruyorlar. ters yöne giderseniz, Kütle Çekim Kuvvetinin ters etkisine ulaşırsınız (Kütle İtim
Ancak bu, onlar için kıvranmak değil de, hoş görünen bir tuzak dan başka bir şey Kuvveti); Ama bu kesin bir bilgi değil henüz, her ne kadar olasılık çok büyük olsa
Sayfa 49/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
50

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

da. Öte yandan, eğer “o ilk mutlak ve sonsuz anda” tekillik söz konusu ise, bir The Big Bang Model is widely accepted as a general description of the formation
karşı kutba da gerek yok. Ve yine başka bir açıdan, “yaratılan her şeyin” bir eşi and evolution of the universe, and is continually tested with observations. 12-14

K
(ters/öte/diğer kutbu) olmak zorunda; Bu da her şeyin çiftler halinde yaratılmış billion years ago, the diameter of the universe was a few millimeters. It quickly
olması beyanına dayanarak söylemiş olduğumuz bir “gerçek”. experienced an expansion and cooling which continues today. Remnants of early
hot dense matter can still be seen today as cosmic microwave background

O
“Doğrusu Biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık ve Biz yaratmaktan habersiz radiation (CMB). The COBE satellite, launched in 1989, was the first attempt to
değiliz.”34 map Big Bang radiation. The new WMAP satellite, launched in February 2003,
has even more resolution and sensitivity, leading to dramatic increases in our
Aşağıda, yani sonraki sayfalarda, bir alıntı yaptım: understanding of the fundamentals of the early universe.

Ç
İngilizce anlamayanlar şansına küssün...

Alıntıyı yaptığım web adresi şöyle: MISCONCEPTIONS ABOUT BIG BANG THEORY

Ü
http://www.starteachastronomy.com/universe.html
The
A History of the Universe Big
Bang
did
OVERVIEW

n
~ Big Bang Theory – an introduction to the backbone of cosmology.
~ Testing the Big Bang Model – theories and experiments throughout the years
which have supported the idea of a Big Bang.
NOT
occur
as an
a
~ Cosmic Microwave Background radiation – a snapshot of the early universe
which is shedding light on the Big Bang.
~ WMAP project - a brand new mission designed to unlock the mysteries of the
k
universe.

Questions to investigate:
a

What is the content of the universe?


What is the universe’s expansion rate?
Is it accelerating or decelerating? explosion at a single point in space!
H

When did the first stars form? Questions beyond the realm of the Big Bang Model include:
What is the shape of the universe? ~ What happened before the Big Bang?
How old is the universe? ~ What ‘caused’ the Big Bang?
What will be the fate of the universe? ~ What is the universe expanding into?

BIG BANG THEORY

34 Mü'minun, 23:17

Sayfa 50/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
51

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

K
GEOMETRY OF THE UNIVERSE
Forces described in table above: G = gravity, EM = electromagnetic, WN = weak What determines the shape of the universe? » Average density of matter
nuclear, SN = strong nuclear Assuming the cosmological principle holds, the universe can have one of three

O
shapes, as shown on the right: closed, open, or flat.
Critical density ~ 6 H atoms/m^3.
FOUNDATIONS OF THE BIG BANG MODEL
Big Bang Theory = General Theory of Relativity + Cosmological Principle

Ç
Einstein's General Theory of Relativity (1916) is a generalization of Newton’s Law
of Gravity. Gravity is described as a distortion of space and time. The
Cosmological Principle is an assumption that matter in the universe is uniformly
distributed when averaging over large-scales, and that the distribution of matter TYPES OF MATTER IN THE UNIVERSE

Ü
is homogeneous and isotropic. Radiation » massless and nearly massless particles that move at the speed of
light (photons, neutrinos) Baryonic Matter » ordinary matter (protons, neutrons,
electrons) Dark Matter » exotic non-baryonic matter that interacts weakly with
baryonic matter (never directly observed in laboratory) Dark Energy »
THE COSMOLOGICAL CONSTANT mysterious, only type of matter that could cause expansion to accelerate, linked

expansion. Einstein

n
The first version of relativity predicted to cosmological constant

added the cosmological constant lambda to


» How much of each type of matter is there?
a stop the expansion. After the experimental TESTING THE BIG BANG MODEL
discovery of expansion, Einstein declared that Theoretical and experimental tests of the Big Bang Theory have been performed
adding lambda was ‘his greatest mistake’. Was since 1929.
k
~ Hubble’s expansion law
~ Cosmic microwave background radiation
~ COBE and WMAP experiments
a

lambda really a mistake? Today there is » All indicate reliability of Big Bang Theory!
discussion of reviving the cosmological
constant as a term associated with the EXPANSION OF THE UNIVERSE
H

energy density of the vacuum. Dark In 1929, Hubble found that galaxies outside our
energy associated with the cosmological own are moving away from us with a speed
constant could help explain the proportional to their distance from us. How did
accelerating expansion and the fate of Hubble find distances to far-away galaxies?
the universe! Stars similar to Cepheid variables were used as
distance markers. Hubble's Law:
velocity = Hubble constant * distance.
Sayfa 51/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
52

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Recent estimates of the Hubble constant show that it is WMAP: THE SPACECRAFT
between 50 km/sec/Mpc < H < 100 km/sec/Mpc. Goal of WMAP

K
~ to map the relative CMB temperature over the full sky
COSMIC MICROWAVE BACKGROUND
Cosmic Microwave Background Radiation (CMB) Technical Specifications:

O
~ remnant heat from the Big Bang 1948 : CMB ~ two back-to-back symmetric reflector telescopes focus microwave radiation
predicted by Gamow into receivers
1950 : CMB predicted by Alpher and Herman ~ angular resolution = 0.3o
1965 : CMB observed as noise in a radio receiver built ~ sensitivity = 20 mK per 0.3o square pixel

Ç
by Penzias and Wilson ~ instrumental artifacts limited to 5 mK per pixel
1965 : Paper on observations by Penzias and Wilson,
paper on cosmological interpretation by Dicke, Peebles, WMAP: THE ORBIT
Roll, and Wilkinson

Ü
1978 : Penzias and Wilson
receive Nobel prize in physics
~ The CMB has a very uniform
temperature across the entire
sky of ~2.725 K.
~ CMB maps are snapshots
from 380,000 years after the
Big Bang, the last time that

n
a
CMB photons directly scattered
off matter.
~ The COBE and WMAP
k
satellites have provided maps of
the CMB that show tiny
fluctuations in the temperature,
which represents fluctuations in
a

the density of matter in the L2 orbit ~ Lissajous orbit about Sun-Earth Lagrange
early universe. point (position where combined gravitational pull of
Earth and Sun equals the centripetal force required to
H

CMB RADIATION: COBE VS. rotate with them), 1.5 million km from Earth.
WMAP This special orbit provides the following benefits:
~ protection from Earth’s microwave emission and magnetic field
~ a stable thermal environment
~ the Sun, Earth, and Moon are always behind instrument’s field of view

Sayfa 52/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
53

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

WMAP: THE SCIENCE

K
The format of a WMAP map is
similar to looking at an oval
map of the whole earth.

O
Microwave radiometers scan
~30% of the sky each day, and
the full sky is scanned every six INFLATION THEORY
months. WMAP records five This theory was

Ç
separate frequency bands from developed by Guth,
22-90 GHz. The five frequency- Linde, Steinhardt, and
dependent maps are compiled Albrecht as an extension
into one, and microwave to the Big Bang Theory.

Ü
emission from the Milky Way is subtracted out. This procedure is seen on the Proposals of Inflation
right. Theory

~ there was a period of


BEYOND THE BIG BANG MODEL extremely rapid
How do we explain the temperature fluctuations in CMB?

n
~ Go BEYOND the Big Bang Theory! The cosmological principle, an integral part
of the Big Bang Model, assumes a uniform distribution of matter on global and
expansion just after the
Big Bang
~ during this time
a
local scales. So why are there local structures like galaxies in ‘empty’ space? Big
period, the energy
Bang Theory does not answer these questions! density of the universe
was dominated by a cosmological constant term Predictions of Inflation Theory
k
ORIGIN OF STRUCTURE ~ the density of the universe is close to critical density
Why did galaxies form? ~ the geometry of the universe is flat and infinite
~ Structure grew from the gravitational pull of small fluctuations in the quasi- ~ there are equal numbers of hot and cold spots in the CMB radiation
uniform density of the early universe. The time sequence at the right shows how WMAP will directly test these predictions!
a

galaxies eventually formed beginning with the small clumpings of matter.


H

Sayfa 53/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
54

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

PUTTING THE PUZZLE PIECES EXPANSION AND ORIGIN OF STRUCTURE


TOGETHER WMAP

K
WMAP is working to compile a list ~ Hubble constant H0 = 71 km/sec/Mpc (+-5%)
of properties and characteristics of This was measured independently of the usual method using Cepheid variables.
the universe: WMAP

O
~ Abundance of different types of ~ Expansion of the universe is accelerating.
matter ‘Cosmological constant matter’ or ‘dark energy’ is critical and accounts for ~73%
~ Expansion (Hubble constant; of the universe’s matter.
accelerating, decelerating?) WMAP

Ç
~ Origin of structure ~ Stars ignited 200 million years after Big Bang. Equivalent to the first baby
~ Age steps in the lifetime of an 80 year old person.
~ Shape (open, closed, flat; finite,
infinite?)

Ü
~ Ultimate fate AGE OF THE UNIVERSE
How can we find the age of the universe?
~ determine the age of the oldest stars by
measuring the expansion rate of the
universe and extrapolating back to the Big

n Bang. Globular clusters ~ 11-18 billion


years old Measure Hubble constant
accurately and extrapolate to find ~ 12-14
MATTER IN THE UNIVERSE
a billion years old.
Mass discrepancy: the mass inferred for most galaxies is 10 times larger than WMAP
the mass associated with stars, gas, and dust. This has been confirmed by ~ The universe is 13.7 billion years old.
k
observations of gravitational lensing, the bending of light predicted by relativity.
An example of gravitational lensing is shown in the Hubble photograph at the
right.
Dark matter candidates:
a

~ MACHOs (MAssive Compact Halo Objects) SHAPE AND FATE OF THE UNIVERSE
~ supermassive black holes WMAP ~ The universe is flat!
~ WIMPs (Weakly Interacting Massive Universal geometry is determined by the struggle between the momentum of
H

Particles), new forms of matter expansion and the pull of gravity.


WMAP ~ The universe will continue to expand forever.
‘Some say the world will end in fire, others say in ice’ - Robert Frost

SUMMARY OF WMAP RESULTS

Sayfa 54/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
55

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Big Bang Theory + Inflation


Theory + Cosmological Constant

K
Term = New Understanding of REFERENCES FOR THIS PAGE:
the Universe! Wilkinson Microwave Anisotropy Probe Webpage,
WMAP Mission,

O
Cosmology 101, http://map.gsfc.nasa.gov/
Stephen Weinberg, The First Three Minutes, 1977.
Michael Zeilik and Stephen Gregory, Astronomy and
Astrophysics, 1998.

Ç
Yapmış olduğum alıntı hakkında öyle pek de yorum yapmak istemiyorum

Ü
doğrusu. Neden derseniz; Okuduysanız, zaten anlamışsınızdır: Temeli, mutlaka
CONCLUSIONS “big bang” olayını ispat etmeye dayanıyor. Okumadıysanız ve/veya
Big Bang Theory accurately anlamadıysanız alıntıdakileri, ne desem boş. Ancak, enformatif ve dezenformatif
describes many aspects of the yönlerinden güzel bir alıntı olduğunu belirtmek isterim.
universe’s evolution. Current

n
theoretical and experimental Aslında burada, çok ateşli bir tartışmaya girişip, şurası yanlış, burası mantıksız,
research is attempting to add to gibi iddialarda bulunmak, anti-tezler üretip kafa şişirmek geliyor içimden; Ama
the Big Bang Theory in order to kendimi zar zor tutuyorum. Hatırlarsanız, bunu 5 ve 6. defterlerde yeterince
a explain observable phenomena. yapmış, belkide bu modele (big bang) bağlı onlarca, yüzlerce, binlerce bilim
The WMAP project has recorded a adamına (!) neredeyse hakarete varan sözler etmiştik. Bunu tekrar yapmaya,
cosmic fingerprint that sheds light tekerleği tekrar icat etmeye gerek yok.
k
on the origin, structure, and fate of
the universe. Takdir eder misiniz bilmiyorum, burada oturup ahkam kesmek (bende bazen
öyle yaptığımı hissediyorum), kolay değil. Şu açıdan kolay değil: Laf ebeliği
yapmak, tezleri, hipotezleri, düşünceleri ve modelleri kritize etmek her ne kadar
a

kolay olsa da (yinede kafayı çalıştırmak gibi bir zorluğu var), sesini
duyuramamak, farklı bir felsefe veya model geliştirdiğinizi anlatamamak zor
olan. Böylece, kendi çapımızda, yazanı ve okuyanı sadece bir kişiden ibaret olan
H

bir toplumda, kendinizden başka kim var okuyan, dinleyen ?

Açık konuşalım: Bu yazdıklarımı buraya kadar ısrarla takip eden var mı acaba ?
Bunu belkide hiç öğrenemeyeceğim... Ancak, zaten yazmamın sebebi ve
beklentisinde olduğum sonucu, kitlelere ulaşmak değildi, biliyorsunuz. Şimdi,
yukarıda (önceki sayfalarda) yapmış olduğumuz alıntıyı ele alırsak; İçinden tüm
“Big Bang” kelimelerini çıkarır da, yerine “Protogen Modelini” (Big BE !)
Sayfa 55/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
56

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

koyarsak, ne değişecek dersiniz ? Öncelikle belirtmeliyim ki, bunu yaparken, kendi etraflarında ve içinde bulundukları yıldız kümelerin (galaksilerin)
daha önceleri 5 ve 6. defterlerde tarif etmiş olduğum “doğru bilgiyi işleme, yanlış etraflarında, galaksilerin de kendi etraflarında, dönmeleri, yörüngeler çizmeleri,

K
bilgiyi süzme, algılarımıza körü körüne güvenmeme ve olaylara olimpik bir bakış hiç mi bir fikir vermiyor bu insanlara (bilim adamlarına) acaba ? Benim sürekli
açısından bakma” işlemini gerçekleştirmeliyiz. Aksi taktirde, ipin ucunu kaçırmış kendime sorduğum soru bu...
oluruz. Bunu yaptınız mı ? Yaptıysanız, göreceksiniz ki, birçok (belkide hepsi)

O
ortaya çıkan ve muallakta kalan sorular, geçerliliğini yitirecektir. Soru sormaya Şu meşhur “Hubble Hacmi” yok mu ki, bizi algılarımızda sınırlayan ve aynı
gerek kalmayacaktır. Başka sorular ortaya çıkacaktır mutlaka, ancak onları da zamanda çevremizi daha dikkatli incelemeye teşvik eden gerçek ? Bu gerçeği
bilgi kaynaklarınıza başvurarak cevaplamak mümkün olacaktır. Bu kadar basit. görmemekteki ısrar niye ? Cevap belli ya, neyse (“Çözümsüzlük Çözümü”).
Buraya kadar düşüncelerimi takip edebiliyor musunuz ?

Ç
“Kozmik Mikrodalga Fon / Arkaplan Işıması” (Cosmic Microwave
Önceki sayfalarda yapmış olduğum bu alıntı üzerinde düşünmekte Background) 'nın yorumu da çok ilginç geliyor bana: “Büyük Patlamanın Atık
gerçekten büyük fayda görüyorum. Aksi taktirde zaten alıntıyı yapmazdım Isısı” (Remnant heat from the Big Bang) diyorlar ya, şaşıp kalıyorum. Öte
burada. Bu alıntıda karşımıza çıkan iki tane bilim (!) adamı var: Birisi “Einstein”,
yandan, böyle dedikten sonra da, kendileri şaşıp kalıyorlar ya (bak. Stephen W.

Ü
diğeri “Hubble”. Hawking, “Zamanın Kısa Tarihi”), buda beni tekrardan şaşırtıyor. Öylece
Einstein hakkında çok yazılıp çizildi, dolayısıyla bir de ben yüklenmeyeyim birbirimize, daha doğrusu onlar kendi ortaya çıkardıkları sözde gerçeklere, bende
adama. Ama benim de tasavvur edebildiğim “Evren” açısından, Hubble ile onların bu şaşırmalarına, şaşıp gidiyoruz işte. Tam bir şaşkınlık furyası almış
yakından ilgilenmemek, benim için mümkün değil. Bunu yaparken, aramızdaki gidiyor (şaşkınlık fırtınası esip duruyor). Tabi, bana şaşan yok, şu ana kadar
80 yıllık zaman farkını da göz önünde bulundurmayı da ihmal etmemeye (eğer okuyorsanız, şaşırmanız gerekiyor burada...). Bazıları bu CMB olayından
çalışacağım.

n hal-ü hazırda nemalanmış bile bulunuyor (Fizik dalında “Nobel Ödülleri” etrafa
saçılıyor). Şimdi biraz “batı düşmanlığı” gibi gelecek ama, işte buna hiç mi hiç
Hubble 'ın ilk keşiflerinden biri, bizim dışımızdaki galaksilerin, bizden şaşırmıyorum. “Batı” dediğimiz tek dişi kalmış canavarın her zaman yaptığı böyle
a
uzaklıkları ile doğru orantılı olarak, bizden uzaklaştıklarıdır. O zamanlarda, bir harekete, ben nasıl şaşarım ?
bilmiyorum, acaba Andromeda galaksisi henüz keşfedilmemiş miydi ?
Çünkü, bugün biliyoruz ki, bize en yakın bu kardeş galaksi, bizden uzaklaşmıyor, “Tümden Gelim” yönteminin temelini bir ihtimale (Big Bang) endekslerseniz,
k
tersine bize yaklaşıyor ve bir zaman gelecek ki (birkaç milyon yıl sonra), saman varacağınız sonuç bu, alacağınız “ödül” de Nobel ödülü olur tabi. Aynı zamanda
yolu (bizim galaksi) ile çarpışacak, yani birleşecek. Bu kadar yakında, böyle oluşturmuş olduğunuz “Dogmatik Doktrininizi” de “dokunulmaz” yapmış
apaçık bir örnek varken (1929 dan sonraya dayanan yeni bir bilgi olsa gerek), olursunuz. Bu zihniyetin ötesinde, berisinde başka etik değerler, felsefeler gelişir
galaktik çapta bir genişleme olması gereğini ve hatta bunun için bir “Hubble mi, gelişmez mi, gelişirse umurunuzda olur mu, bu soruların cevabı önemsizleşir.
a

Sabiti” tanımlamanın ne anlamı olabilir ? İlginçtir ki, bazen böyle (şimdi) Siz kaya gibi sağlam bir felsefe oluşturmuşsunuzdur ya, gerisi fasa fiso...
mantıksız görünen hareketlerde bulunmak, pozitif bilimler (!) dediğimiz alanda Arkadaş, o kaya, mermer veya granit kadar sağlam olsa, ne yazar ? Hür
sürekli yapılagelen bir yöntem olmaktadır. Ben buna “Çözümsüzlük Çözümü” iradeler, bir gün çıkıp, o sağlam kayanızı bir gün delemez mi ? Kendinizden bu
H

adını vermiş ve tanımlamıştım, hatırlarsanız. Oysa, bilimin hedefi çözümsüzlük kadar mı eminsiniz ?
değil, çözüm olması gerekmez mi ? Tamam, tamam, bunlar daha öncede ateşli Tabi bu sorular, burada biraz “retorik” kaçıyor, kabul ediyorum. Zaten, savunma
bir şekilde savunduğumuz etik ve felsefi değerlerdir, burada tekrar etmenin bir bekleyen de yok herhalde. Neyse;
faydası olmayabilir. Atomları oluşturan parçacıkların (proton ve nötron) içindeki
daha küçük parçacıkların (x-parçacıklarına kadar gider şimdilik), elektronların
atom çekirdeği etrafında, daha büyük çapta Ay'ların gezegenler etrafında,
gezegenlerin kendi etraflarında ve güneş gibi yıldızların etrafında, yıldızların
Sayfa 56/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
57

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Alıntıda birçok yerde “evolution” (evrim/leşme-k) kelimesi geçer; Buna hüsranı...


da belirli bir ölçüde itiraz etme gereği duyuyorum: “Evrimleşme” değil de, Eğer ben, en azından azıcık doğru yoldaysam, gerisinin geleceğini ummak

K
“Tekamül” diyemez miyiz, rica etsem ? Gerçi sonuçta (sonuç ortada) bir şey isterim.
değişmiyor, ama evrimleşme deyince aklıma, kontrolsüz ve tesadüflere bırakılmış
bir evren modeli geliyor ve bu düşünce beni epey rahatsız ediyor, bunca “ilimsel” Tekrardan şu şekli aklımıza getirdiğimizde, ki bunu “Hubble Hacmi” olarak

O
ve “bilimsel” ilimlenmeden ve bilgilenmeden sonra. Fenomen (ortada algılanan tanıyoruz, şunları söyleyebiliriz (sorabiliriz):
“!” sonuç) kelimesi de ancak sübjektif bakış açınızı (etik değerlerinizi ve
felsefenizi) yansıtabilir. Fenomenler, ancak kişisel olarak yorumlanabilir, kişiye 1.Evren şişiyor. (?)
özgüdürler, oysa bilim (!) objektif olması gerekmez mi ? Tabi, benim modelim de 2.Evren genişliyor. (?)

Ç
bir fenomen oluşturuyor, bunu itiraf etmek yanlış olmaz. Ama bir denesek, acaba 3.Evren sınırlı görünüyor (resimdeki “Sonsuz Evren” ibaresini göz ardı ederek).
cevap veremeyeceği bir soru, şaşırtıp çözümsüz kalabilecek bir konu olur mu (?)
acaba ? Bilmiyorum, yapabileceğim tek şey “ummak”. Bir de tabi denemek 4.Evren küre şeklindedir (“Merkez Bakışım Açımızdan” her yönde 13,7 milyar ışık
gerek. Denemeden bilemeyiz. yılı + her saniye ~300.000 km artan bir yarıçapa sahip).

Ü
5.Evren sonsuza kadar şişmeye/genişlemeye devam edecektir;
Evrim veya Tekamül, ortada olan bir sonuç ve/veya gelinmiş bir evren (zaman 6.Veya, evren bir yere/süreye kadar şişmeye/genişlemeye devam edecek, daha
ve mekan) olgusu var: “Uzay-Zaman” sistemi. Tüm anlaşmazlıklarımız da bu sonra büzüşmeye/daralmaya başlayacak ve tekrar tekillikte yok olacak veya top
sübjektif algılanan, evren-özelliklerinden kaynaklanmıyor mu ? En azından ben gibi tekillik ve şişmiş/genişlemiş hali arasında sekip duracaktır.
anlaşamıyor gibi hemfikir değilim bu konuda. Uzay-Zaman-Sistemi, (bilinen) 4 7.Big Bang modelini “gerçek” kabul ederek, bu saçmalığa kendimizi maruz

n
boyutlu bir gerçek, bunu hepimiz (şimdilik) kabul ederiz herhalde. Şu çok
boyutlu süpersicim kuramları bir kenara bırakırsak; 4 boyutlu, zaman ve “Hubble
Hacmi” ile sınırlı bir evrende yaşıyor olduğumuzu kimse reddetmez herhalde.
bırakan yine biziz...
a
Zaten evrim ve tekamül arasındaki anlayış farkı da, bu 4 ve/veya daha fazla
boyutun varlığı (veya yokluğu) ile ilgili değil; Daha ziyade, bu evrenin otomatik
bir gelişmede mi olduğuna, yoksa sürekli kontrol altında tutulan, yönlendirilen,
k
çekip çevirilen bir evren olup olmadığıdır. Bazısı kendisine yediremiyor aciz bir
yaratık olduğunu ve otomatik bir evrende, mutlak hakimiyeti olduğunu kabul
etme gayretinde. Böylece, “Materyalizmci” bir zihniyet ortaya çıkıyor ki, evreni
bir büyük patlamadan ortaya çıkarma gayreti içinde debelenip duruyor. Oysa
a

Yaratan kendisi beyan ediyor ki: “Onu yaratan Biziz; Genişleticide Biziz.”
mealinde ayet apaçık Kur'an-ı Kerim 'de mevcut. Şimdi, bunu “gerçek” bilgi
olarak kabul edersiniz veya etmezsiniz. Bu kabul etme/etmeme arasındaki fark
H

da, birini Big Bang modeline yönlendiriyor, diğerini de (örneğin ben) patlamanın
olmadığı bir “evren oluşum modeline”. Aradaki fark bundan ibaret. Bunlardan biri
veya ikisi de yanlış ve iş tamamen başka; Bir zaman gelecek, öğreneceğiz
mutlaka (bu iman edenler için geçerli, diğerleri ne düşünür bilemem).
Eğer, Big Bang modeli doğru ise, ben burada abesle iştigal ediyorum demektir.
Bununla beraber, başkaca da hiçbir tutanağım yok bu dünyada ve zamanımı boşa
harcamış oluyorum. Cezası da..., artık düşünmek istemiyorum o yaşayacağım
Sayfa 57/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
58

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Bu durumda, şu aşağıdaki şekil de anlamını yitiriyor (çok anlamlı görünse de); Hani nerede o materyalist düşünce ? İşine gelmeyince ortalarda gözükmüyor
Yinede (görünmüyor)...

K
“kritik
Ben de bir soruyorum, pir soruyorum (övünmek gibi olmasın).
Entropi kuralı, bir patlama kabul eder mi, yoksa mutlak bir düzene mi ihtiyaç

O
duyar ?
Termodinamik, hiçlikte ortaya çıkıp, soğuyan bir evreni kabul eder mi ?
Hangi mantıkla böyle iddialarda bulunmak mümkün olabilir ki ?
Farkındayım, bu bölümde çok fazla soru işareti oluşmaya başladı...

Ç
Işık bize ne kadar uzaktan geliyorsa, o oranda da kızıla mı kayması
gerekiyor, yoksa kızıla kaymasının sebebi, öz frekansının tabiatından mı ileri
geliyor ? İşte güzel diye bu soruya derim ben. Yani CMB 'nin kızıla kaymış

Ü
olması, onun uzaklığının artışına mı, yoksa emisyonunun tabiatına mı dalalet
ediyor ? Big Bang 'e göre uzaklığının artışına, Big BE! 'ye göre de tabiatına.
Çünkü, yavaş yavaş ısınan modelimize göre, ışık spektrum'undaki tüm
frekanslara (elektromanyetik ışımaya) bir zamanlar ve hatta şimdi bile evrenin
muhtelif yerlerinde rastlamak mümkün. Şimdiye kadar mümkün olamayan ise,

n Kütle Çekim Kuvvetini ilk haliyle (hani o sonsuz tekil bir an var ya) ve şimdiki
haliyle, ki değişiklik göstermemiş de olabilir, “görmek” idi. Kanımca, spektrum'da
öteye gittiğinizde bir yer var ki, o mutlak tekilliği (protogen durumunu)
a “gösteriyor” olabilir. Ancak, bunu “görecek” mekanizmalara veya aygıtlara sahip
olamayabiliriz. Ama işte bu tekillik adalarını biz %23 Karanlık Madde ve %73
yoğunluk” (Critical Density: ~6 H atoms/m) adında bir sabiti de burada Karanlık Enerji diye tanımlayabiliyoruz. Aslında bu tanımı yapan da “Big Bang
hatırlatmak istiyorum (yaptığımız alıntıda adı geçiyor). Kritik yoğunluk bu
k
Zihniyeti”, ben değil. Buna göre de, %4 'lük bir payı da evrende mevcut bulunan
durumda “metre küp” başına 6 atomdan daha az ise, bir şeyler oluyor. Ama neler kütle (madde veya bilinen “!” atomların oluşturduğu hacim) elinde tutuyor. Bana
oluyor, orasını belirtmemişler. göre, geriye kalan %96 'lık bölüm, hangi oranda ne ihtiva ediyorsa etsin,
Protogen dediğimiz o tekillikten/sonsuzluktan ibaret; Üstelik enerji olarak da
a

“Tümden Gelim ve/veya Tüme varım” yapacaksak eğer, bunu ancak potansiyeli var, gerçek bir kuvvet halinde değil, en azından Hiçbir yere
“Termodinamiğin Yasaları” ve “Entropi Kuralına” göre yapmamız gerekmez mi ? sığdıramadığımız Kütle Çekim Kuvveti halinde.
Madem bu yasalar ve kurallar kabul görmüş... Tekrar olarak sayalım;
H

Hatırlarsanız, daha önceleri 5 ve 6. defterlerde bir yerlerde tanımlarını yazmıştık. Bilinen kuvvetler:
İş bu yasa ve kuralların big bang modeliyle çeliştiğini görebilen yok mu ? Kütle Çekim Kuvveti,
Big Bang modelinin aksadığı alanlardan birisi de işte bu yasalar ve kural değil Elektromanyetik Kuvvet,
mi ? Güçlü Çekirdek Kuvvet,
Hadi sübjektif algılamadan da geçtik; En azından Big Bang modelinden, bu Zayıf Çekirdek Kuvvet.
konularda objektif (nesnel) tutarlılık göstermesini beklemek yanlış mı oluyor bu
durumda ?

Sayfa 58/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
59

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Evreni sonsuz (∞) kabul edersek, yukarıda irdelemiş olduğumuz oranların da Bütün kuvvetleri bir araya toplayan genel kuram;
hiçbir pratik anlamı kalmıyor olabilir. Çünkü, hem %4 'ü oluşturan atomlar ve Tüm bu sayfalarca yazmış olduğum defterlerin, bazı amaçları ve bazı hedefleri

K
hacimleri olsun, hem de diğer “Karanlık” da kalan %96 olsun, hepsi birer vardı; Bunlardan biri de, ilk başlarda o kadar net dile getirebilmiş olamasam da,
Sonsuz'u teşkil etmektedirler. “Zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış...!”, her şey'in Kuramı denilen ve dört kuvveti de bir arada toplayan kuram veya
derler ya hani. Biz bu durumda (aslında her durumda) Züğürt Ağa, ALLAH ise modeldi ve hala da öyle. Bu kuramı, tüm kuvvetlere de genelleyebilmek içinse,

O
her daim gerçek Zengin (Gani) olan. öncelikle evren modelini, daha doğrusu evrenin nasıl, neden ve nereden
oluşup/yaratılıp nasıl bu hallere kadar gelebildiğini aydınlatmaktı. Bunu şimdiye
Kainatın 11 boyutu bakımından, içinde bulunduğumuz 4 boyutlu “Uzay- kadar karman çorman bir şekilde bir çok kez yapmış bulunuyorum. Eğer bu sefer
Zaman” da, bazı sınırlamalar ile karşı karşıya kaldığımızı kabul etmek sağlıklı bir de aynı karmaşık salatalar ortaya çıkarsa, ki bu ihtimal her zaman var, bir

Ç
düşüncedir bence. Öncelikle ışığın hızı (elektromanyetik kuvvetin erimi, saniyede sonraki ilhama kadar bu yazılar yine tekrarlanıp gidecek. Öncelikle başlamak
~300.00 km), evreni, yani uzay-zaman-sistemini yanlış algılamamıza sebep istediğim boyut şu ki, bunu sürekli tekrarlamakta olmamıza rağmen, bir türlü
olmakta. Elektromanyetik kuvvetin eriminde kullandığımız rakam ve birim de tasavvur edemediğimiz KÇK 'nin sonsuz erim ve/veya sınırsız etkisidir. Bu erim
sonuçta bizim icat etmiş olduğumuz kavramlardan ibaret. Kozmik anlamda hiçbir veya etkinin tek sebebi (bizce bilinen tek sebebi), madde ilk

Ü
anlam ifade etmiyor olabilirler. Neyse, bir şekilde tanımlama gereği duymuş ve oluştuğunda/yaratıldığında, temel parçacıklarla beraber, diğer kuvvetlerin
bu şekilde tanımlamış olmak, hiçbir tanım yapmamaktan, yapamamaktan iyidir. oluşmasından çok daha önce (evrenin o sonsuz ilk anında), oluşmuş/yaratılmış
Burada, yani 4 boyutlu uzay-zaman-sisteminde, bizim yerlere göklere olması gereğidir. Bu sebepten dolayıdır ki, bugün dahi, diğer kuvvetler evrenin
sığdıramadığımız “Kütle Çekim Kuvvetinin” tabiatı ise bizim için hala bir içinde sınırlı bir erim, etki ve hız ile cirit atabilmelerine karşın, KÇK ilk
muamma (bilinmeyen). Öyle pek yerlere sığacak cinsten bir oluşum gibi de oluştuğu/yaratıldığı andaki gibi, hala sınırsız erim, etki ve hıza sahip olmaya

n
görünmüyor. Ancak, belki göklere sığabilecek bir hali var olabilir. Bilinen
özelliklerinden kaynaklanıyor olsa gerek, diğer kuvvetlerle beraber ortak bir
kuramın içinde yer alamıyor olması, şaşırtıcı olmakla beraber, insanı daha derin
devam etmektedir. Bunun lamı si cimi si yok; Böylece kabul etmek gerek.
Sonsuzluğun o ilk anında sonsuz madde (kütle, atom veya temel parçacıklar) bu
sonsuz erime sahip KÇK ile beraber oluşmuş/yaratılmış olması gereğinden yola
a
düşünmeye ve aklını kullanmaya teşvik eder bir özelliği de içinde bulunduruyor. çıkarak (çünkü sonsuzluğun içinde dahi bilgi iletilmesi gereği ve ihtiyacı vardır),
Bu ne anlama geliyor ? zamanın işlemeye başlamasından sonra da, aynı matrislerde, sadece maddenin
öbeklenmesinden kaynaklanan yer değiştirmelere dayanarak kuvvetin uzaklığın
k
Biliyoruz ki, Kütle Çekim Kuvveti (kısaca KÇK), diğer kuvvetler ile ters kare orantısıyla çekim uygulaması sonucuna ulaşmıştır. Yani sonsuz ilk
karşılaştırıldığında (artık ne kadar mümkündür bu, siz düşünün...), onlar gibi andaki maddenin/parçacıkların oluşturduğu kalıp, bugün dahi bağlarını koparmış
erimi sınırlı olan bir kuvvet değil. Eriminin, sınırsız/sonsuz/zamansız/sıfır (1/∞ olabilse de) değildir; Herhangi bir madde ile diğerinin arasındaki KÇK etkisi
zamanda/zaman kaybı olmadan olması, KÇK'yı bildik formüllerin içine asla sıfır olamaz, ki sonsuz bir evrenin içinde olduğumuzu varsaydığımıza göre
a

yerleştirdiğinizde sorun yaratıyor. Ortaya çıkan rakamlar, sonsuzluklar içeriyor35. (bizim model), her ne kadar elektromanyetik kuvvetinin ve diğerlerinin sınırlı
Bu “sonsuzluklar” ne kadar anlamlıdır veya değildir, tartışma konusu olabilir. hızlarından dolayı, evren bize sınırlıymış gibi görünse de (Hubble Hacmi, Merkez
Bence anlam teşkil ediyorlar. Anlamı da şu ki, bir yerlerde formüllerimizde hata Zaman Ufku), KÇK 'nın sonsuz erimi, sonsuz evrenin her köşesinde bilgi
H

ediyor, olması gerektiği gibi düşünmüyoruz... aktarmaya devam etmektedir. Bu ne demek ?


Elektromanyetik Kuvvetin sınırlı hızda etkiyen (dalga veya tanecik) Foton'una
Her Şeyin Kuramı; karşılık, KÇK 'nın sınırsız hızda etkiyen Graviton'u (henüz tespit edilebilmiş
Nihayet, kafamda “her şeyin kuramına” dair bazı ipuçları keskinleşmeye başladı. değilse de), az veya çok, her bir maddenin (atom veya temel parçacık) bir diğer
Bir sonraki sayfada ayrıntılı olarak konuya değineceğim. maddeyle etkileşimini zamansız/sonsuz hızda sağlamakta. Böylece Graviton ile
35 Bilim Teknik - Ekim 2008, “Her Şeyin Kuramı”, Sayfa 53, Sütün 2, Satır 10: Tüm makaleyi baştan iletilen bilgi de, sıfır zamanda, zaman kaybı olmadan, sonsuz evrenin her
okumakta da fayda var... köşesine ulaşabilmektedir. Kütle Çekim Kuvvetinin (KÇK) en temel özelliği budur.
Sayfa 59/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
60

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Critical Density (Kritik Yoğunluk): geçen böyle büyük (sonsuz) imkanlarla, o zaman biliniyor olan 5 boyutun altını
Yoğunluk m başına 6 Hidrojen atomundan daha az ise, bir şeyler olması üstüne getirir. Tabi, bu şimdi biraz ütopik geliyor kulağa, inkar edemem. Tekamül

K
gerekiyor mu acaba; Veya bu kritik yoğunluğun altında olan herhangi bir uzayın denilen olgunluğa, entropiyi düzenlilikten düzensizliğe doğru ilerleyen
parçası (hacim) var olabilir mi ? Atıyorum: Olamaz ! (evrimleştirici) bir mekanizma olarak gören Big Bang modelinin “uydurucuları”
Dolayısıyla, “Mutlak Vakum” diye bir şey de olamaz, çünkü bu, 0 (sıfır) atom/m tarafından ulaşılabileceği bence çok saf bir beklenti. Bu, Hiçbir şey anlamamış

O
anlamına gelmektedir, yani hacimsizlik. Hacim, ancak madde/kütle ile var olduğumuzun resmidir. Tekamülü, sadece evren veya sadece insan tekamülü
olabilir. Maddenin var olmadan hacmin olması, bana mantıken yanlış geliyor. olarak düşünmek çok yanlış. İnsanın da, içinde bulunduğu ortamın tekamül ettiği
Bununla beraber, “Mutlak Sıfır” dediğimiz (0°K) ve tanımını -273°C olarak kadar (nispette) tekamül ettiğine dair birçok ipucu var aslında elimizde (bak.
yaptığımız bir ısı dahi, olmaması gerekir. Varsa, lütfen gösterin de, biz de bilelim. “Yaşamın Elementleri”)37. İnsanın tekamülü dediğimizde, bir de insana özgü bir

Ç
Öyle bir ısı (0°K), ancak evrenin o ilk sonsuz anında var olabilmiştir diye, bir yönü var ki, ona biz “Akıl” diyoruz. Kainatta (Evren ve diğer 7 Boyut), herşey
iddia da bulunuyorum. Allah 'ı tespih ettiğine (yörüngeler içinde akıp gitmek...) ve canlı olduğuna göre,
kendi çapında bir program (kader, Sünnetullah) çerçevesinde tekamül
Bütün kuvvetleri bir araya toplayan genel kuram; (devam) etmektedir. Sadece insan ve benzeri varlıklar buna ek olarak akıl denen bir

Ü
“Mutlak sıfır” (Sıfır Kelvin) den farklı olan her madde, ışıma (elektromanyetik imkana veya mekanizmaya sahip varlıklar olarak (ve yine kader ve Sünnetullah
emisyon, dalga/tanecik, foton salınımı) yapar36, yani spektrum 'un (tayf) bir 'a bağlı), bir nebze kendi tekamüllerini kendileri şekillendirmekte “cüzzi (bir
yerinde görünür. Mutlak sıfır ise, aynı zamanda hareketsizlik demektir, bu ister miktar) iradeye” sahiplerdir. Ama aklını kullanıp düşünmedikçe, bu gerçekleri
makro boyutlarında olsun, ister en temel parçacıkların (x-parçacıkları) görmedikçe, evreni “doğru” okumadıkça, zihinsel tekamül, bedensel tekamülün
mikro/nano/piko/vs. boyutlarında olsun. Bu ne demek ? gerisinde kalacaktır. Bu zihinsel gelişmemişlik, insanı diğer “canlı varlıkların”

n
Bu, şu demek: Mutlak Sıfır'da, madde (atom veya en temel parçacık) var
olamaz, dolayısıyla, ışıma yapmaz, aynı zamanda da hacim kaplamaz;
Hacimsizlik ise, sıfır uzaklığa tekabül eder ve sonsuz bir erime işarettir. Aynen
seviyesinde tutar (yukarı veya aşağı çeker demiyorum, gerek yok buna).

Anti-madde;
a
KÇK 'nın özelliğidir yani. Bu size “Evreka !”, dedirtmiyor mu ? Tasavvur etmekteki Var mıdır, yok mudur ? Aslında var olması da, olmaması da, her biri bir ihtimal
zorluğu, hayal etmekteki güçlüğü aynen bende yaşıyorum, yalnız değilsiniz... olmakla beraber, “Ol !” emriyle var olup, tekamül eden ve mutlak sıfır dan (0 K,
Hacimsizlik ise, tekillik demektir; Ama, şu bildiğimiz “kara deliklerin” oluşturduğu -273° C) ısınarak oluşan bir evren için hiç fark etmiyor diyebilirim. Çünkü, var
k
türden “tekillik” değil. Bunların mutlak tekillik olmadıklarına dair (nispeten) yeni ise, zaten bilinen 4 boyutun ötesinde bir “varlık” olarak devam etmektedir
yeni düşünceler ortaya atılmaya başlandı bile (Stephen W. Hawking). Mutlak (tabiatı itibariyle mutlak tekillik oluşturmasından kaynaklanan). Yok ise, zaten
Tekillik, bizim içinde bulunduğumuz 4 boyutlu “Uzay-Zaman” sisteminde (Yer yokluğu, bilinen 4 boyutta ispat edilemeyişinden belli. Tabi, eğer ”Big Bang”
diye tabir ettiğimiz evrende), var olamıyor, bunun için bir sonraki boyut olan 5. modelinden yola çıkarsanız, evrenin genişliyor veya şişiyor olarak algılanması
a

boyutta olması gerekiyor. 5.Boyut ise, Gök diye tabir ettiğimiz diğer 7 boyutun gereği, var olmasını savunma ihtiyacı duyulur (her ne kadar ispat edilemese de).
bize en yakın (veya yakin) olanıdır. 6,7,8,9,10 ve 11. boyutları anlamaya Bunu da zaten yapıyorlar. Başka türlü de olayları/fenomeni (algıları), formüllere
çalışmamız biraz zor olsa da, 5. Boyutun en azından bir özelliğini bildiğimizden, dahil etmek mümkün görünmüyor şimdilik (“Süper sicim” kuramlarını göz ardı
H

tasavvur edilmesi ve belkide faydalanılması (su istimal edilmesi değil ama) edersek). Çok basit olarak şunu yapmak gerekir: Herhangi bir maddeyi alırsınız,
nispeten daha kolay. Tabi, bunun için de belli bir, ben diyeyim tekamüle, siz mümkün olduğunca soğutur ve yaptığı ışımayı kaydedersiniz. Daha sonra, bu
deyin evrimleşmeye, ihtiyaç duymaktayız. Bu tekamül olmadıkça, 5. boyutun maddeyi giderek ısıtır ve ışımanın nasıl tayf da yer değiştirdiğine şahit olursunuz.
bize sunduğu bu imkanlarından faydalanmak imkansız. İmkansız, çünkü 4 Bunu yapmak acaba neden hiç kimsenin aklına gelmemiştir şimdiye kadar ?
boyutta bunca bozgunculuğu yapmaktan çekinmeyen bir zihniyet (insan), eline Elbette, mutlak sıfıra kadar soğutmanız mümkün olmayabilir, ama en azından

36 Bilim Teknik, Ekim 2008, “Kim Korkar Kara Delikten !”, Sayfa 48, Sütun 2, Satır 5 37 Bilim Teknik, Ekim 2008, “Yaşamın Elementleri”, Sayfa 28

Sayfa 60/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
61

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

imkanınız dahilinde yaptığınız miyim, yemez miyim, belli


soğutma kadarıyla bir fikir değil. Hayırlısı...

K
edinmiş olursunuz, yanılıyor
muyum ? Mutlak sıfır dan “Kızıla Kayma” fenomeni
daha sıcak olan her madde aslında “Çözümsüzlük

O
ışıma yapmakla beraber, Çözümü 'nün” bir safsatası
maddenin kendisi de, mıdır ? Olasılıklar beni
elementine bağlı olarak, korkutuyor... Bu yazılarımı
“görüntü” oluşturur. Mutlak okuduğunuzda, biraz olsun

Ç
sıfır da bulunan bir madde, ki Allah 'ın “Ahad” ve “Samed”
sadece hidrojen bu mutlak sıfır isimlerini (özelliklerini)
ısısında bulunur, “görünmez” anlayabiliyormuş gibi bir
olur, yani bizim/onların “anti- izlenim oluyor mu sizde ?

Ü
madde” olarak Bence olmalı. Gerçi, Allah
tanımladığımız/-ladıkları Kendini en güzel biçimde
mutlak tekillik hali. Üstelik bu ancak Kendisi tarif edebilir ve
“anti-madde” aynı zamanda Kur'an-ı Kerim 'de de tarif
(aslında zamansız) mutlak ediyor zaten, ancak “apaçık”
“saydamdır”, arkasını
görebilirsiniz, eğer arkasında
bir ışık kaynağı veya ışığı

n bir Kur'an olmasına rağmen,


anlamamakta direnenler için
ben burada az da olsa, çok
a
yansıtan “bir şey” var ise. Arkasında herhangi bir şey yok ise, “karanlık” deriz aciz bir şekilde de olsa, tarif etmeye çalıştım. Zaten,
oraya. Kafanızı kaldırıp bakar mısınız uzaya ? Ne görüyorsunuz ? Çoğunlukla “Hamd alemlerin Rabbi olan Allah 'a mahsustur.”38
gördüğünüz karanlıktır, saydamdır. Bu karanlığın sebeplerinden biri, “Hubble mealindeki ayet de çok manidardır, anlayan anlamıştır, anlamak istemeyene ne
k
Hacmidir” (ışığın hızına bağlı olarak, daha önce analiz etmiş ve irdelemiştik), bir desek boş...
diğeri de varsa eğer, “anti-maddenin saydamlığıdır”. Bir diğer aklıma yatan
gerçek ise, eğer o saydamlığa anti-madde diyorsanız, maddenin tam tersi Anti-madde ve Etkileşim;
olmasıdır ve ancak bu kadar mükemmel tabiatına uygun olabilir.
a

Önceki sayfada, anti-maddenin 4 boyutlu uzay-zaman sistemiyle etkileşim içinde


olmadığını, tabiatı itibariyle olamayacağını, sadece KÇK 'nın sonsuz erimi ile
Anti-madde var ise, bu bildiğimiz 4 boyutta algılanabilmesi mümkün algılanabildiğini iddia etmiştik. Bu aslında ispat edilmesi çok zor bir iddia,
olmamalıdır, dolayısıyla, yoktur demek akla ve mantığa uygundur. Ancak, ... farkındayım. Ancak tersini ispat etmek de bir o kadar zor olsa gerek. Bu
H

Kütle Çekim Kuvveti olarak algıladığımız (farkına varabildiğimiz) bu kuvvet, anti- durumda kendimize sormamız gereken soru, aynen hukuk alanında olduğu gibi
madde ile hem yakından, hemde uzaktan ilgili olmalıdır da denebilir. Eğer K.Ç.K. (Suçu ispat edilene kadar, adam suçsuzdur...), tez mi ispat edilmeli, yoksa anti-
'nin sonsuz erimini hatırlarsak, bunu demek çok da yanlış olmayabilir. tez mi ? Konu anti-madde olduğuna göre, bence tez değil anti-tez ispat
edilesi/edilmesi gibi görünüyor. Ne de ola herkes bir tez ortaya atıp, peşinden
Tabi bunlar ihtimaller... Neyin hak, neyin batıl olduğunu anlayabilmek için, koşturmuyor mu (Big Bang Modeli gibi kuramlar yani) ?
ben şahsen, daha henüz yeterince düşünebilmiş olmadığım kanaatine varmış
bulunuyorum. Bilmem ne zaman yeterli olacak ve o güne kadar kafayı yer 38 Fatiha Suresi, 1:2

Sayfa 61/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
62

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Her neyse, konumuz anti-madde ve etkileşim. Etkileşim nasıl olur ? bağlı olarak şekillenir. Ben de mesela, astrofizik merakıyla okuduğum zaman, bu
Hatırlarsanız, daha önceleri (önceki defterler ve bölümler) algılardan ve yazmakla bitiremediğim sonuçlara varıyorum (şimdiye kadar okumuş olduğunuz

K
duyulardan (5 adet: Görme, Duyma, Koklama, Tatma ve Dokunma) ve buna ek bunca tiyatral kuramlar ve modeller). Umulur ki, abesle iştigal etmiyorumdur. İş
olarak 6. duyumuz olan “Akıl” ve düşünceden bahsetmiştik. “Bilgi”, iş bu 5 bu düşüncelerle zaten yeterince vakit kaybetmiş olmakla beraber, yinede 5.
duyudan elde ettiğimiz ve aklımızla işlediğimiz “fenomenlere” deniyordu. Her ne boyut veya Göklerden 1. Kat Göğün özellikleri ile ilgili önceki sayfada yapmış

O
kadar 5 duyumuzun etkilerini somut olarak tanımlamak mümkün olsa da (beynin olduğumuz “Etkileşim” düşüncelerine cevap olabilme potansiyeli açısından,
farklı bölgelerinde işlenmesinin tespiti...) ve hatta “düşünme” fiilinin de aynı burada yazmakta fayda gördüm. Öyle bir etkileşim olacaksa (varsa), bu ancak
şekilde tespit edilebilmesine rağmen, akıl ve/veya bilinç dediğimiz ve cüzzi irade “düşüncelerin gücüyle” (!) olabilir, anti-maddeyi kontrol etmek, “aklın gücüne”
(hür irade) ile sonuçlanan bu olgu hakkında (ben dahil) bilmediğimiz şeyler hala, (!) bağlıdır, diyebilirim. Yanılma payı sonsuz ve büyük ihtimalle batıl olaylardan

Ç
bildiklerimizden fazla. Daha da az bilgi sahibi olduğumuz bir konu da, Ruh bahsediyoruz. Kurgu-Bilim beni her ne kadar cezbetse de, bir ihtimal bunların
dediğimiz kavram ve/veya olgu. birer yanıltma, saptırma, kandırmaca çabaları olduğundan sanki emin gibiyim.
Bu şekilde devam ederek aynı anti-madde kadar soyut olan bir alana dalmış Ufo olaylarını da ben şahsen aynı kefeye koydum bile, kimse gocunmasın.
oluyoruz. Bu konuda akıl yürütmenin, bilgiye değil de, “zan 'a dayanmak” Önceki bölümde de (yukarıda) söylediğim gibi, bazı olayların, göründükleri gibi

Ü
olduğunu da, Kur'an-ı Kerim bize apaçık bildirmekte39: veya bizim olmalarını dilediğimiz gibi olmaması ihtimalleri çok yüksek. Doğru
“Bir de sana ruh hakkında soruyorlar. De ki: 'Ruh, Rabbimin emrindendir ve size olan (hak) birdir, ancak batıllar ise, sayısız olabilirler. Onun içindir ki, “doğru
çok az bir ilim verilmiştir.' ” bilgiye” ulaşmak çok büyük bir önem arz ediyor. Doğru bilgiye baştan
ulaşamadığınızda, olay daha başlamadan boşa gitmiş olur. Dün akşam bir
Psikoloji, Sosyoloji; kanalda, “2012 Kıyamet” olayları tartışılıyordu ve beni dehşete düşürdü. “Maya

n
Şu ana kadar bu konuları kapsamak suretiyle ve dahilinde, birçok şey yazıp
çizdik, ancak “Parapsikoloji” alanına değinmiş değiliz (değinmeye de pek
istekli değilim aslında, çünkü iş Zan olaylarını da aşıyor). Her ne kadar, konuyu
Takvimi” imiş. Ama kıyametin (sözde) kopacağından ziyade, insanların dar
görüşlü olmaları beni şoke eden ki, “Ben aydın kişiyim !”, diye oturmuşlar oraya,
kelli-felli insanlar. Kitap bile yazmış ve yayınlamış olmaları çok iç karartıcı bir
a
ilgilendiren şeyler geçmişse de yazılarımızda, adını koymamıştık. “Bir rivayete” durum. Bazı çevrelerin tabiri vardır bunlar için: “Entel-Dantel-Kısım”, derler.
göre, aklını kullanan bazı varlıklar, parapsikolojik yeteneklere sahip imişler. Bu Kerameti kendinden Şıhlar gibi bunlar da entellektüelliği sözde, konuşurken iki
arada, bildiğimiz “Para” ile (YTL, TL, U$ veya €uro ile) hiçbir alakası yok lafı bir araya getiremeyen insanlar bunlar. Dilleri birbirine dolanıyor. Türkçeyi
k
konunun. Ben böyle bir yeteneğe veya yeteneği sergileyene şimdiye kadar doğru dürüst konuşamadıkları gibi, olur olmaz yerlerde, kendilerinin de anlamını
rastlamadım, görmedim ve başıma da gelmedi, belirtmekte fayda görüyorum ! bilmediği, yabancı kelimeleri kullanmaktan kaçınmayan tuhaf varlıklar ki,
Bu alan ile ilgili, “rivayetlere göre”, şöyle bazı yetenekler varmış: Telepati, neredeyse bir şeylerin veya birilerin kontrolünde mi acaba bunlar diye insan
düşünmüyor da değil hani. İnsanlar ne kadar da meraklılar kulaktan dolma
a

Telekinezi, Teleportasyon. Bunlardan telepati ile düşünceler okunabilir ve


yayınlanabilir; Telekinezi ile eşyalar, maddeler, dokunmadan yerlerinden bilgiyi (!) benimsemeye. İlla ki, Allah'ı inkar etmek çok tatlı geliyor olsa gerek.
oynatılabilir; Teleportasyon ise, bu yeteneği (!) kullanan varlığı, zaman kaybı Çok “cahilane” bir tutum olarak görüyorum. Orada, “Kur'an” falan demeniz de,
olmadan, bir yerden bir başka yere, tabiri caizse, “ışınlayabilir” -miş (bk. Jumper insanları pek ikna edecek gibi değil, çünkü adam (veya kadın) Kur'an-ı Kerim 'i
H

filmi). Dediğim gibi, hayal ürünü “kurgu-bilim” filmlerin dışında, yani “gerçek baştan “Masal Kitabı” olarak kabul ediyor, ne deseniz boş. Yok efendim,
hayatta”, böyle olaylara rastlamadım şahsen. Ne var ki, Kur'an-ı Kerim'i açar “esoterik” -miş de, falan filanmış. Olayı, mistisizmin perdesi arkasında
okursanız, Hz. Süleyman (A.S.) 'ın kıssalarında buna benzer olayların cereyan gizlemenin gerçek amacı nedir ? “Çözümsüzlük Çözümü” mü ?
edebildiği “bilgisine” ulaşırsınız. Tabi, bu birazda yorumlamanıza bağlı, teşbih de Yine olay, “doğru bilgi kaynaklarına” gelip çatıyor. Abidik-gubidik uydurma
hata var ise, vay halimize. Bilirsiniz, Kur'an okuduğunuzda her şey niyetinize bilgilere dayanan bu şahıslar, beni durduk yerde hasta ediyor.
Dez-enformasyonun haddi hesabı yok (bana göre), dolayısıyla, pisliğin çokluğu
39 İsra Suresi, 17:85 şaşırtıcı derecede yüksek. Bazısı da var ki, hangi pisliğe bulaştığının daha
Sayfa 62/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
63

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

farkında değil. Esoterik miş, “hah !”; Güleyim mi ? Hiç de gülesim yok ya, bu anlam kazanıyor. Böyle “atıcıları” medyada görmek her zaman mümkün. Ufo
traji-komik olaylara. Neredeyse panik olacağım... Asıl acı olan yanı: Hiçbir şey uzmanından (!) tutun da, Esoterik-profesörüne (!) kadar. Basit bir gözlemin

K
yapamamak... Biri çıkıp da “Yok öyle değil, böyle !”, diyemiyor. Elbette bunun da ardından, tanımlanamayan uçan bir cismin sözde “dünya dışı zeki varlıklara”
bir hikmeti vardır mutlaka, ama işte bu hikmeti bilmeyince, insana acayip dalalet etmesini hemen kabul etmek ve inanmak ne kadar doğru olur, takdirinize
koyuyor, kahrediyor. Bilgisizlik, bu durumda karanlık bir bölge, insanı ürkütüyor bırakıyorum. Orada bir yerlerde başka bir ihtimal, hiç mi aklına gelmiyor

O
(beni en azından). insanların ? Elbette çok büyük bir olay. Öyle olmasına öyle de, dez-enformatif
çabaların da varlıklarını göz ardı etmemek gerekiyor bence. Bunu yaparken de,
Aslında şu an, biraz laf olsun, külah dolsun babında yazıyorum. Aklımdan geçip “Ahir Zamanda/”Dez-enformasyon Çağında” Kur'an 'ın Yeri” nerede, diyebilmek
de dile (kaleme/tuşa) getirme ihtiyacı duyduğum net bir düşünce yok kafamda. zor görünse de, aslında çok da zor olmasa gerek. Tabi, aklını kullanmak

Ç
Hal böyle olunca, “tırı vırı”, alakasız yazılar dökülüyor kalemimden (tuşlarımdan). isteyenlere. Bu bunaltıcı sıcaklarda bırakın doğru dürüst konsantre olup yazmayı,
Böyle durumlarda hep, “Nasıl olsa yazmaya değer bir şeyler şimdi geliverir...” mantıklı iki düşünceyi bir araya getirmek dahi çok güç.
umuduyla, bön bön ekrana bakıp bekliyorum. Daha öncede yazdım mı Havanın sıcak olmasına rağmen, en güzel şey, insanın önünde bir kupa kahve
hatırlamıyorum; Bilgisayarın başında olunca, aslında oyalanacak çok şey olması ve yazdıkça bir yudum alması. Bu insana, düşünmek için fırsat veriyor.

Ü
bulabiliyorsunuz. Sizi çok kolay bir şekilde asıl amacınızdan (yazmaktan) Zihni açması da cabası. Tabi, asıl konu “big bang modelini” çürütmek. Ama,
alıkoyacak o kadar çok kurcalanabilecek şeyler var ki merette. Mesela, Blender hangi dereden su getirsem de, big bang modelini çürütsem, diye bir de gayret
adında bir 3 boyutlu tasarım (her tür tasarıma uygun) programı var ki, şu aralar sarfiyatı var olayın. Yani mesele, mutlaka her türlü hile ve hurda ile çamur
beni gayet etkili bir şekilde cezbediyor. Aslında olaya dalıp programı en ince atmak değil elbette, ama kullanılan sözcükler bazen bunu anımsatıyor olabilir.
ayrıntılarına kadar kurcalamak geçiyor içimden, kendimi zor tutuyorum. Dediğim Emin olun ki, gerçekten “Her ne pahasına olursa olsun, bu modeli/kuramı

n
gibi çok kapsamlı bir program olduğundan, bir odaya kilitlenip aylarca dışarı
çıkmamacasına uğraşılabilir. Belki uğraşsam, pratik bir değeri (dünyevi bir
getirisi) de olabilir, ama o zaman da, yazılarımdan geri kalıyorum. Biliyorsunuz,
çürütmeliyim !”, diye yola çıkmış olsaydım, bunu özellikle belirtirdim. Çünkü artık
biliyoruz ki, ben aynı zamanda “Çok da tın !”, diyebilen bir yapıya sahibim.
İnceldiği yerden kopmaya bırakan bir yapıya sahibim. Bu da övünme gibi
a
şu aralar (2 yıldır) inzivadayım ve “Her şeyin Kuramını” bulmaya çalışıyorum. olmasın. Anlayacağınız, “özeleştirimi” yapıyorum, derslerimi (az veya çok) çalışıp
Belki buldum, ama aklıma daha henüz “dank etmedi”, bilincinde değilim. Her da oturuyorum yazılarımın başına. Başkaları ne yapar bilemem, pek de
neyse..., görüyorsunuz ya, gevezelik yapmak istedikten sonra, yazacak bir şeyler umurumda değil. Öz eleştiri yapmadan, aklını başına toplamadan, titreyip
k
mutlaka bulunabiliyor. Her ne kadar okuması belkide eğlenceli olsa da, hem fani kendine gelmeden, yazı yazmak bana mantıksız geliyor. Kabul da ediyorum ki,
dünya açısından, hemde ahiret açısından pek de bir getirisi yok gibi. benimki sinin bir psikoz olma ihtimali de haylı yüksek. Sonuçlarına da yine
Bir ayet; kendim katlanacağım (yani okuyucuyu bağlamaz).
“Yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni ALLAH yolundan saptırırlar. Onlar
a

sırf zannın ardından giderler ve sadece atarlar.”40 Söyler misiniz: Madde henüz yok ise (bildiğimiz manada/anlamda hacim içinde
Şimdi bu ayeti okuyup da “Mutlaka bir 'Big Bang' oldu !”, demeniz mümkün mü ? var olan belli bir yoğunlukta atomlar ile), ışıma, ısı, elektromanyetik emisyon, vs.
Öncelikle, olduğuna dair iddiada bulunanların halini bir düşünmek gerekmez mi ? gibi kuvvet ve etkilerin henüz oluşamadığı bir “ortamda” yani, hangi fiziksel
H

Ben demiyorum ki, mutlaka bunlar sapıtmışlardır diye. Ama, “bilgiyi” (5 duyunun özellikle “patlama” olabilir veya herhangi bir termik veya kinetik (aniden oluşan
ve aklın bize bildirdiklerini) iyi hazmetmek gerekir diye düşünüyorum. Ancak, maddenin çok hızlı bir şekilde genişlemesi...) enerji ? Hani termodinamiğin
“Esoterik” veya “Re-enkarnasyon” gibi terimleri duyunca da, sapıtmamak yasaları nerede ? Ara ki bulasın...
mümkün mü ? Beni şahsen çileden çıkarıyor böyle terimler ve gerçekten “...onlar Bir kere, maddenin, nasıl olursa olsun, “yoktan var olması” bile termodinamiğin
sırf zannın ardından giderler ve sadece atarlar.”, bilgisi benim için çok büyük bir tüm mantığına aykırı değil mi ? Söz konusu olan “potansiyel” bir enerji değil
mi ?
40 Enam Suresi, 6:116 Dengede olan (KÇK) ve entropin'in ilk anına (o sonsuz ilk anına) işaret eden bir
Sayfa 63/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
64

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

kuvvet söz konusu değil midir ? Daha böyle bir çok soru art arda sıralanabilir... zorluk çektiğimiz “Kütle Çekim Kuvvetinin” erimi, “Her şeyin Kuramı” adlı
Bunu da belki ilerde yapmaya devam ederiz, kim bilir ? Bilen bilir. formülasyonda “zorluk” çıkarmaktadır. Soracaksınız ki: “Bu cümle niye böyle

K
anlaşılmaz oldu ?”. Sebebi, konunun karmaşıklığından ileri geliyor.
Peki, internet'te bazı sitelerin (http://sites.google.com gibi) birileri tarafından, Öncelikle, bu anlaşılamaz özelliklere sahip “olguyu” anti-madde olarak
hemde mahkeme kararıyla kapatılmasına ne demeli ? Bilmem ki, hangi “muz çağırmamakta fayda görüyorum çünkü, Uzay-Zaman sisteminde “elle tutulur” bir

O
cumhuriyetinde” yaşıyoruz biz ?!!! Hangi bilgiye ulaşacağıma, hangisine şekilde bulunmuyor. Elle tutamazsınız yani; Ama, belki “başka şekilde”
ulaşamayacağıma benden başka kim karar verebilir ? Oldu olacak, bence, etkileşmek/tutmak mümkün olur mu, olmaz mı, bu soru henüz açık. Her şeyden
internet'in tamamını kapatın da, biz de abuk subuk nedenlerden dolayı kafayı önce, “şekil” kelimesinden imtina etmekte fayda görüyorum. Bizler (insanlar)
sıyırmayalım. Nasıl bir zihniyet bu, anlayamadım gitti. Kurumların terörü mü “görseli” o kadar kanıksamışız ki, tanımlayamadığımız şekli “görmeyi”

Ç
desem, anarşistliği mi desem. Bir kere, internet'in tabiatından bi-haber başaramıyoruz (bak. Kızılderililerin, Avrupai gemileri görmemeleri hikayesi).
kurumların, benim adıma karar vermeleri, neyi düşüneceğime, neyi
düşünmeyeceğime ortak mı yaptık bunları ? Benim niye haberim yok ? Duyular, Algılar ve Akıl ile Protogen İlişkisi.
Pes; V-Allah'i, öyle bir “AH!” edeceğim ki, bellerini doğrultamayacaklar. Öncelikle tekrar etmeliyiz ki, algılarımız (duyularımız) sınırlı ve “görecelidir”. Bu

Ü
sınırlılık hem uzay-zaman-sisteminin özelliklerinden, hemde bizim duyu
Hiç kimse ilgilenmese bile, eninde sonunda, yukarıda yazmış olduğum bu araçlarımızdan kaynaklanan fiziksel (biyolojik) sınırlardan kaynaklanıyor. 5
URL'lerden, birileri mutlaka bu belgelere ulaşacak ve belkide yeni fikirler duyumuz, bizi (daha öncede yazmıştık) yanıltabilir ve hatta kişiye (veya kişinin
edinecek. Maksat zaten “fikri” yaymak, “kaymak yemek” değil. Belkide birileri bu niyetine, amacına, ihtiyacına) göre farklılıklar arz edebilir. Duyular nispeten
vesile ile, benden daha ileri tekamül eder (çok ileri olduğumu ima ediyor değilim) “objektif” olabilse de, algı hiçbir zaman objektif olacak diye bir kural yoktur ve

n
ve “Altın Çağ” başlar. Tabi, altın çağ bu fikirlerle başlayacak diye bir kural da yok, genelleme yapmak gerekirse, algı “her zaman” sübjektif'tir. Bunu öncelikle
yanlış anlaşılmasın; Benim kisi basit bir psikoz da olabilir. Kendimi üstün görme kendiniz, bilincinizle kavramanız ve kabul etmeniz, faydalı olacaktır, bazen böyle
ve/veya kibirlenme hatasına düşmek istemiyorum. Her şey o kadar görece ki... şeylerde “duygusallık” yerinde olmayabiliyor. “Tekamül” diye sürekli tekrar
a ettiğimiz terimin en temeli budur. Evren tekamül ediyor (isteyerek); İnsan
Bu “pisliğin çokluğu” hakkında, Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK'ün “Allah ile tekamül ediyor (fizyolojisi itibariyle: Doğum, Fizyolojik Gelişim ve sonuçta Ölüm
aldatanlar” kitabından büyük feyizler almak mümkün. O da kendi çapında, kendi gibi, isteyerek veya istemeyerek); İnsanın aklı ise; O da tekamül etmek
k
ilmiyle (ki ilminin benden çok çok üstün olduğunu kabul ettiğim az sayıdaki “zorunda”. Bu “olmazsa olmaz” dediğimiz bir “olgudur”. Kur'an-ı Kerim 'de:
kişilerden biridir) dünyayı irdeleyen bir kişi/zat. Söylediklerine zerre kadar “...aklınızı kullanmayacak mısınız ?”, “...akıl etmeyecek misiniz ?”, “...aklını
itirazım yok (şimdilik). kullanan mı var ?”, gibi ayetler boşuna yazmıyor olsa gerek. “Sonsuzluğa akıl
erdirmeye çalışmayın !”, diye açık bir uyarıya, “Kaynaklarda” ben rastlamadım.
a

Protogen: Gösterebilecek olan, bir adım öne çıksın. Tam tersi, “Allah'ım, eşyanın hakikatini
Nam-ı diğer “Anti-madde” ve/veya “Karanlık Enerji”; Sonsuz, sınırsız bir olduğu gibi göster.”, babında bir niyaza (hadis) rastladım (ne kadar sahih 'tir,
erime sahip olan bir “olgu” (kabul ediyoruz, bakalım ne olacak...), sınırlı görünüp değildir bilemem; Ama bana mantıklı geldi...) ve belkide dikkatimden kaçmış
H

de aslında sınırsız olan 4 boyutlu bir evrende (Hubble Hacmi) nasıl tanımlanabilir olabilecek ayetlerde mevcut olabilir (en kısa zamanda araştırmak ümidiyle).
? Özellikle bazı “duygular”, tekamülde insanı olmadık yönlere çekebiliyor. Olmadık
Her ne kadar, evren (uzay-zaman) tarafımızdan yine sonsuz/sınırsız kabul edilse yönler diye tabir ettiğimiz de, gereksiz olan, “bilginin” aslına pek de uymayan,
de (teorimize/kuramımıza/tezimize/hipotezimize göre), maddenin diğer ancak insanın fıtratında bulunan yönler ki, akıl ile bunları bertaraf etmek
etki/tepkileri (ışığın hızı ile) sınırlı olması sebebiyle (özellikle mümkün görünüyor aslında. Bu duygular neler olabilir diye sorarsanız; En
“Elektromanyetizma”...), etki eden kuvvetlerin bir kısmı (KÇK 'nin dışındaki diğer belirgin olanı “Korku” ki, her insan bu duyguyu mutlaka en az bir kere
kuvvetler) sınırlı bir erime sahip olduklarından, iş bu hayalimizde canlandırmakta hissetmiştir. Korku ile ilgili daha önceki “defterlerde” bir çok yazı yazmış
Sayfa 64/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
65

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

bulunuyorum, ancak bunlara, yayımlamaya açtığım 4, 5, 6 ve şimdilik 7. İtirazı olan ? Yok !?


defterde rastlamamış olmanız mümkün. Hayır 1 den 3 'e kadar olan defterlerimi

K
yayınlamayı düşünmüyorum, neden sormayın (yani bu kitapta yer almıyorlar). Dikkat ettiyseniz, duyularımızın duymadığı, algılarımızın algılayamadığı bu
Neyse; “Star Wars” seyredenler, “korku” olayının ne manalara gelebileceğini ve (şimdilik hayali de olsa) protogen'i bu şekilde ispat etmek mümkün değil. Ancak
sonuçlarına dair, filimdeki felsefeye göre de anlayabilirler, sakıncası yok (Hani akıl, eğer hayal gücünüz güçlüyse, öyle “bir şeyi” akıl edebiliyor. Ne var ki

O
“Gücün” karanlık yanları var ya...). Tabi en güzeli, “Kur'an-ı Kerim” okuyup, bununla beraber, mantıklı düşününce, “varlığının” da bir ispatı olamayacağı,
korku ile nasıl başa çıkılacağını anlamaktır, ama “Kur'an” genelde anlamak için apaçık ortada. Ama biz de, ispat edebilmek için bazı “Kaynaklardan” (ilim) ve
okunmuyor bu ve bunun gibi bazı (çoğu) toplumlarda. “bilgilerin” süzmesinden (bilim) elde ettiğimiz “varsayımlarla” böyle bir iddiayı
Şimdilik korkunun pek de öyle ciddiye alınmaması gereken bir duygu olduğunu ispat etmeyi “deniyoruz”. Denemekte fayda var. Daha sonra, eğer “yemezse”,

Ç
belirtelim ve “korku” ile “haya” arasındaki farkın ne olduğunu ve korkudan kime bunu revize etmek mümkün, bence. Öncelikle, şu an için, hayal kurmak öyle
sığınılması gerektiğini bilelim, bize yeter. Bilmeyenler, bilenlere sorsun lütfen; utanılacak bir şey değil. Yinede hayal kurarken, aşırıya gitmeden bir orta yol
Aslında bir sayfa dolusu yazı yazılabilir bu konuda, ancak şu an için bunu tutturmak faydalı olabilir düşüncesindeyim. Bunun için de, “süzme bilgileri”
yapmaya pek motivasyonum yok gibi görünüyor, yoksa uğraşırdım herhalde. kullanıyoruz. Yani akıl süzgecimizden geçirdiğimiz “bilgilerin” sentezini. Bunda

Ü
Görüyorsunuz ya, konu konuyu açıyor ve bir çok “laf kalabalığı” da insanın ayıplanacak bir şey olduğuna inanmıyorum. “Big Bang” modelini ortaya atmadan
parmaklarından dökülüveriyor. Hangisi abes, hangisi ilimle iştigal etmek, bazen önce, acaba insanlar bu kadar “öz-eleştiri” yapmışlar mıdır ? Olabilir, ama
belli değil. olmayabilir gibi görünüyor... Mevcut evren (veya kainat) modellerindeki
tutarsızlıklar ki, onları burada tekrar etmek istemiyorum. Merak edenler, bilimsel
Duyular, Algılar ve Akıl ile Protogen İlişkisi (devam). makalelerdeki soru işareti ile biten cümlelerin, tutarsızlık olup olmadığına dair

n
“Protogen” dediğimize bakmayın; Bu, bizim icat ettiğimiz bir terim. Aslı, “Anti-
madde” veya “Karanlık Madde” veya “Karanlık Enerji” olarak literatüre girmiş hal-
i hazırda. Aslında, bence, karanlık demenin de bir anlamı yok, çünkü bu her
“akıl yürütebilirler” ! İşte bu “tutarsızlıklar”, benim farklı model arayışımın
sebeplerini oluşturmaktadır. Yoksa, tüm parçalar birbirine uysa, bende
(affedersiniz) eşek değilim ya, mutlaka “Aklın yolu birdir.”, deyip,
a
neyse, hem ısı yaymadığından elektromanyetik emisyon yapmaz, hemde şeffaf kabullenecektim. Bunu yapamadığım için, her şey benim için gayet net olamadığı
olduğundan (çünkü elle tutulur somut bir şey değil) herhangi bir elektromanyetik için, farklı bir model üzerinde kafa patlatmaya/yormaya devam ediyorum
emisyonu da yansıtmaz. Sadece “mutlak şeffaftır” demek yerinde olur. Mutlak burada. Mevcut gayretlerin de, gereğinden tuzlu (pahalı) olması da, benim için,
k
şeffaf olan bir şeyi de, uzay-zaman boyutunda tespit etmek, takdir edersiniz ki, işin tuzu-biberi. Bir de, bu gayretlerin (CERN Deneyleri) temelleri bence, “yanlış
mümkün değil. En azından, “Bizce bilinen mekanizmalar bu protogen'i tespit bilgiye” dayandığı için (“Allah” sabitinden mahrum), sonuçları da mutlaka
edemiyor.”, demek yeterli olur. “Potansiyel bir şeydir”, protogen; Kinetik veya yanıltıcı olacağına dair bir his var içimde. En temel yanlış da, parçacıkların
termik (mutlak sıfır ısısında olması sebebiyle) bir etkisi, hatta kütle çekim çarpıştırarak etkilerinin ölçümlenmeye çalışılması değil; Daha ziyade, hangi
a

kuvveti bile yoktur, o haliyle. Kısacası, bizim algılayabildiğimiz 4 boyutun ortamda bunun yapılmasıdır. Mutlak vakum, deneylerde elde edilemiyor, “mutlak
ötesinde, 5.boyutta “vardır”. Uzay-zaman sisteminde var olması da gerekmiyor sıfır” keza öyle. Bunların ancak hacimsiz (tekillik) ve 4 boyutun dışında elde
zaten, yoksa, hal-i hazırda sonsuz maddeden oluşan evrenin ancak edilebileceğini mantıken kabul etmek gerekir.
H

“sonsuzluğunu” arttırabilir. Bu cümle biraz “ütopik” mi oldu ne ? Retorik olduğu “Mutlak vakum” olsun, “mutlak sıfır” olsun, her ikisi de “mutlak tekillik”
kesin de,... gerektiren birer olgudurlar modelimize göre. Burada bahsettiğimiz, “kara
Gelelim biz asıl konumuza; “Duyular”, “Algılar” ve “Akıl” (“Duyguları” hallettik deliklerdeki” tekillik değil. Deneylerde, kara delik oluşur mu, oluşmaz mı, orasını
sanırım; Bu sakın “Duyguların pozitif tarafları olmadığı.”, anlamında algılanmasın. pek kestiremiyorum, ama mutlak tekillik oluşmayacağından emin gibiyim; Büyük
Şimdi şunu iddia edebiliriz ki, yukarıda yazmış olduklarımızın ışığında, konuşmak gibi olmasın ! Akıl protogen'i tahayyül (hayal) edebiliyor ise, vardır
protogen'in duyular ve algılarla herhangi bir ilişkisi YOKTUR ! Çünkü, duyular demek geliyor içimden, ama bu konuda da pek emin olamıyorum. Mevcut var
duyumsamıyor; Algılar ise algılamaktan aciz. Siz Protogen gördünüz mü hiç ? olan ve algılanabilen sonuçlarının/etkilerinin dışında (Varoluş, Madde, Kütle
Sayfa 65/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
66

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Çekim Kuvveti, Elektromanyetizma gibi), açık ispatını getirmeden de, ispatı hissediyorum. Burada “hislerimden” bahsetmek biraz garip kaçsa da, dile
mümkün görünmüyor. Ancak, termodinamik ve entropi kurallarını benimseyip, getirmeden edemeyeceğim. Yazılması gerek, çünkü aynı zamanda, beynimin

K
zamanda geri gittiğimizde (hayali de olsa, 10-∞ dan hemen bir önceki anda) içindeki kimyasal olayları da irdeleme durumum mevcut; Göz ardı etmek
mutlak bir düzen (Protogen Hali) olmuş olması gereği (büyük bir patlama değil) olmaz... Sözü gelmişken şunu da belirteyim ki, aç karnına düşünmek ve yazmak
tarafımca yadsınamıyor. daha rahat, insanda “tok olmanın rehaveti” görünmüyor o zaman. Kim demiş, aç

O
karnına ilim, bilim ve felsefe üretilemez diye ? Tok olanları da görüyoruz işte...
Zamanda geri gittiğimizde, “mikrodalga fon ışıması” olarak duyumlanan, Tok, açın halinden anlıyor mu ? Neyse ki bir Ramazan ayı daha yaklaşıyor ve
ancak bazıları tarafından, “big bang'e” işaretmiş gibi algılanan bilimsel veriler, inşAllah bayrama çıkmak da nasip olur. Bu bir temenni, niyaz.
başlangıçta “mutlak bir düzeni” hayal etmeye yönlendiriyor beni. Bu düzeni de

Ç
ben, protogen şekli ile açıklama gereği hissediyorum, nedense... Big Bang bana, Öyle her zaman, yazının başına (bu durumda bilgisayarın başında, “Open Office
en az “dünyanın tepsi gibi açıklanması” kadar mantıksız geliyor. Bunu sebebi de Writer” ve klavye) oturup da aval aval bakıp da, bir fikir gelecek de yazacağım
herhalde başvurduğum “Kaynaklardan” ileri geliyor. Bu kaynakların neler diye beklemek, biraz abes oluyor. Genelde, hem tasarruf (elektrik) olsun diye,
olduğunu, daha önceleri defalarca analiz etmiş ve irdelemiştik, hatırlarsanız. hemde başka şeylerle haşır neşir olarak, fikir geldiği zaman oturup yazmak daha

Ü
mantıklı. Çoğu fikir de zaten öyle geliyor aklıma. “Hah !”, diyeceksiniz ki, “Aman
En temel “bilgi kaynağımızı” (Kur'an-ı Kerim), en doğru ve hatasız olarak ne fikirler !”. Bana göre gerçekten öyle ama. Az önce mesela, şöyle bir fikir geldi:
kabul eder ve diğer elde ettiğimiz bilgi kaynaklarının içeriğini “akıl “Klasik evren teorileri” ile (özellikle “Big Bang Modeli), benim zırvalarımın bir
süzgecimizden” (İlahi Ahlak ile) geçirip de ona göre iş yaparsak, daha uygun karşılaştırmasını yapsak; Hangisi, hangi konularda çuvallıyor bir baksak, fena mı
olmaz mı ? Elbette bu, “Materyalistlerin”, “Ateistlerin”, vs. pek işine gelmeyebilir. olur ? Bunun için bir ön çalışma yapmam gerek ve bazı “bilgilerimi”

n
Bu bir itikat meselesidir, hoş görmek gerek bir yere kadar. Ama bu hoşgörü, tazelemeliyim. Öncelikle neler biliyoruz ona bir bakmak gerek (lazım).
kendi burnumuzun dikine (orta yol) gitmekten alıkoymamalı bizi. Sırf bazı
inkarcılara yalakalık olsun diye, batılı, hak'a tercih etmek, inkarcı olmaktan daha Yecüc ile Mecüc tartışıyorlar/kapışıyorlar;
a
dandik bir duruma sokar bizi. Bunu istemeyiz. Big Bang doğru ise, ki henüz Dün akşam bir tv kanalında “evrim” tartışması vardı. Benim görüşüme göre, çok
%100 ispatlanabilmiş değil, hatamızı kabul etmek de bize yakışır. Sonuçta manidar olaylar ve polemikler yaşandı. Sanki “Yecüc” ile “Mecüc” kapışıyordu
hepimiz (vurgulu: Ben Dahil !!!) hata yapabiliriz. Beşer, şeşer (şaşar)... Yani, “tartışmada”. İnsanların ne kadar inatçı olabildiğini, ne kadar ısrarcı ve ikna
k
orada bir açık kapı bırakmak her zaman lehimize olan bir şeydir. O kadar kat-i ve olmaz hallere girebildiğine kendi gözlerimle şahit oldum. Çok ilginç bir tecrübeydi
kesin olmamak gerek. Ancak bu, yinede “sapıtmışların” ve “Gazaba uğramışların” benim için. Ve kendime göre de, bazı bilgiler edindim ve sonuçlar çıkardım.
peşi-sıra gideceğimiz anlamına gelmez. Öncelikle, bir kesim insanlarla tartışmanın çok anlamsız olabileceğine kanaat
getirdim. Baştan ön yargılı olup da, dinlemek istemeyen bir insana söz
a

Madde öbeklenmeleri (Molekül'den tutun da “Süper-kümelere” ve hatta anlatamazsınız. Prof. 'lar, gazete yazarları; sanırsınız ki, olağanüstü birer
belkide henüz farkında olmadığımız/keşfetmediğimiz daha da büyük kümelere “zekaya” ve “bilgi birikimine” sahiplerdir. Ancak kazın ayağı öyle değil41. Çoğu,
kadar); “bilim hurafelerine” o kadar sıkıca bağlı ki, ikna etmek “imkansız”. Bir diğer
H

ne görüyorsanız o'durlar, bence. Burada mistik bir şeyler aramaya, işi sufiliğe, kesim ise, “ilim hurafelerine” (keşke sadece Kur'an-ı Kerim 'in sözleriyle
üstelik de bozulmuş, yarım-yamalak dinlerin (yolların/yöntemlerin) sufiliğine savunma ve/veya saldırı yapsalar) bir o kadar derecede bağlı ki, sanırsınız beyni
teslim etmek olmaz. Big Bang, çok açık ve net görülüyor ki (en azından ben yıkanmış, farklı bir şekilde davranamayan birer robotlar. O şekilde
apaçık görüyorum), “Külli İradeyi” hesabına katmayan, “tesadüfçü ve/veya programlanmış ve belli komutların dışına çıkamıyor. Dünkü “tartışmayı” veya
'evrimci' bir zihniyetin” ürünü bir modeldir. Katılmam mümkün değil; Hoş görmek “monologları” dinleyen bir çok insanın kafası eskisinden daha da karışık olsa
belki, ama peşi sıra gitmek asla.
“Deneyim” ne yazık ki kalıcı olmuyor ancak, sanki yeni yeni ilhamlar gelmiş gibi 41 Nisa, 4:88
Sayfa 66/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
67

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

gerek. Böyle bir tartışmanın (bilimsel veya ilimsel) yapılabilmesi için, öncelikle zannın ardından giderler ve sadece atarlar.”42 ayetleri benim için bu tecrübeden
“insanlar” menfaat sübjektivitesinden kurtulmalı; Tamamen “bilimin rızası” için sonra çok daha fazla anlam kazanmış bulunuyor. Başkaları ne düşünür bilemem.

K
(objektif), ve de tamamen “Allah'ın rızası” için konuşmalı, argümanlarını ona Umurumda da değil zaten (TIN !). Sanırım, herkes elinden geleni yapıyor. Bu,
göre sıralamalı. Bu bir “savaş” değil, adı üstünde “tartışma”, diyalog. Diyalog da benim için, benim de elimden geleni yapmam için güçlü bir motivasyondan daha
bulunacaksanız, aynı zamanda dinlemesini de bileceksiniz. Öyle, adam daha farklı bir neden olamaz. Dolayısıyla, benim de kendimce doğru olduğunu

O
sözünü bile bitirmeden, araya girmenin, laf kalabalığı yapmanın bir anlamı yok, düşündüğüm fikirlerimi geliştirmeye devam etmem en doğrusu olacaktır. Belli
sonu da yok, sonucu da yok; Eğer amacınız “Çözümsüzlük Çözümü” değilse, (apaçık) bir ahlak çerçevesinde (İslam Ahlakı, Sünnet-ul Allah) ve “en doğru
mantıklı olan her şeye (kime göre mantıklı ?) bir yerde saygılı olmanız şart. bilgilere” (Kur'an-ı Kerim43) dayanarak. Ancak o zaman, bilim'in yumurtladığı
İnadın anlamı yok burada. Ama zaten bir insanın fikri neyse, zikri de o olurmuş, “bilgilerin” doğru veya yanlış olup olmadığına karar vermem mümkün olabilir.

Ç
dolayısıyla dün akşamki tartışmada herkes kendine göre “doğrularını” anlattı Doğruyu (hak) alır, yanlışı (batıl) atarız. Artık bu, saçmalık olarak algıladığım,
sadece, bir sonuç göremedim, ya siz ? Vahim olan şu ki, “evrim teorisinin veya “tartışma ortamının” etkisinden kurtulup, kendi “hipotezimi” geliştirmeye devam
hipotezinin” yanlış (batıl) olduğunu anlatmaya çalışırken, daha da büyük ve “bir etmemin daha sağlıklı bir davranış olduğuna kanaat getirmiş bulunuyorum.
sonraki dez-enformatif şaşırtma olan” başka bir hipotezi (Big Bang Modelini) Hazmettim yani dün akşamki olayları. Beni bağlamaz, kimin ne dediği veya kim

Ü
argüman olarak (bilgisizlikten dolayı) kullanmak oldu. Big Bang kesin kabul “Mehdiymiş”, değilmiş, çok da tın...! Çünkü, bir beklentim veya menfaatim yok.
edilmiş bir gerçek değilken, onu mutlak doğru bir model olarak ortaya atıp, kendi Zamanı gelince, en doğrusunu yapabilelim de, gerisi fasa fiso.
“doğrularını” savunmak bence çok üzücü bir durum. Big Bang modelinin
çuvalladığı onca ince ayrıntının varlığından habersiz, çıkar da “evrim hipotezine” Maddenin Miktarı;
karşı argüman olarak kullanırsanız, bu sizi doğrunun doğrusuna değil, ancak Birçok makalede ve bilim (!) kitabında (şu an için hangisi belirtmiyorum,

n
eğrinin doğrusuna geri götürür. Big Bang 'i ortaya atan zihniyet, bir zamanlar
“evrimi” de koşulsuz, şartsız kabullenmiş bir zihniyet ürünü insanların eseri. Big
Bang 'in çuvalladığı konuları bu defterlerde defalarca irdelemiş ve analiz etmiş
gerekirse ileride Dipnot düşerim), evrendeki madde (atom olarak veya mol veya
bilmem ne...) miktarının belli olduğu yazılır. Bunun bilinmesinin, rakamsal olarak
miktarından ziyade, evrenin hangi bölgesini kapsadığı açısından önemli olduğunu
a
bulunuyoruz. Bununla kalmamış, “daha doğru olduğunu düşündüğümüz” farklı belirtmek isterim. İnter-polasyon ile az çok (üç aşağı beş yukarı), “bilinen evren
ama tamamen karşıt da olmayan başka bir modeli göstermedik mi ? Doğrudan hacminde” ne kadar madde (kütle, yani atom miktarı) ve enerjinin (ışıma)
en küçük sapma bile, sizi eğriye iletir; En doğru yol orta yoldur diye bildiğimizi “varlığını” sürdürdüğünü hesaplamak mümkün olsa da; “Hubble Hacmi” ötesinde
k
neden başka bir yanlışı düzeltmek için kullanmayalım ? Yanlışı yanlış ile sonsuz bir evrenin “var olması gerçeği” veya bazısına göre “ihtimali” ile
düzeltebilir misiniz ? Kur'an bu konuda yol göstermiyor mu ? Tefekkür ile yapacağınız bir ekstra-polasyon ile, bu sefer varacağınız sonucun, sonsuz'dan
okuyana her şey apaçık... Aklını kullananın baş edemeyeceği sorun yok bence. başka bir rakama tekabül etmesi mümkün değil. İşte bu sonuç, insanın rasyonel
Ama doğru ya, iki (veya daha çok) kamplara ayrılmış “taraftarların” bir araya düşünmesini, objektif kalmasını, engelleyen bir olgudur. İş bu hesaplamalar
a

gelip insanca fikir ve bilgi alışverişinde bulunmasını beklemek, mevcut buraya kadar gelince, insan ister istemez sadece idrak kapasitesinin değil, aynı
“zihniyetteki insanlarla” mümkün görünmüyor. İlla ki, biri diğerine üstün gelmeli zamanda hayal gücünün de sınırlarını aşmış oluyor. Dört boyutlu ve aynı
ki, diğerine doktrinlerini zorla kabul ettirebilsin. Tek dertleri, üstünlük zamanda uzay ve zaman ile sınırlı bir “Uzay-Zaman Yaratığı” (veya Yaratılmış)
H

kurabilmek. O zaman da, bu iş daha çok futbol maçına benziyor, tartışmaya olan insan, sonsuzluğu tasavvur etmekten aciz kalıyor. Tasavvur edemediğini de
değil. Korkarım, dün akşam izlediğimiz o tartışma ortamı, hepsi de batıllar içeren “inkar” etmek, en kolay çözüm ve çıkış yolu. Bunu önce idrak, sonra da kendi
iki veya daha çok doktrinin çarpışmasıydı. Benim bunu söylemem pek bir şey kendimize itiraf etmeliyiz. Dileyen tersini de yapar: Önce kendine itiraf eder,
ifade etmeyebilir, ama en azından benim kendimce bazı şeylerin bilincine ve sonra da idrak etmeye çalışır. Sonsuzluk konusu, insanın kendisini tanıması ve
idrakine varmış olmam bana yeter de artar. “Pisliğin çokluğu seni şaşırtmasın.” fıtratına uygun tekamül edebilmesi için, aczini itiraf ve Allah'a iman için,
ve “Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar sırf 42 Enam Suresi, 6:116
43 Nisa Suresi, 4:122, 132, 174, 175 – Enam Suresi, 6:38

Sayfa 67/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
68

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

bulunmaz bir fırsat teşkil ediyor. Bunu yapabilmek, zaten 4 boyutlu uzay-zaman Bilgi (ister doğru, ister yanlış; ister bilgilendirici ister na-bilgilendirici veya
sistemi sınırlarının ötesine yelken (veya her neyse) açmak ve “ruh'u” serbest saptırıcı) şu anda dahi, yeryüzünde serbestçe dolaşıyor, 24 saat 365.25 gün.

K
bırakmak anlamına da geliyor. Sonuçlarını ve meyvelerini bu dünyada yemek Bunu engellemenin tek yolu, bağlantıları (omurgayı) kapatmak, kısmak (bant
değil asıl mesele. genişliğini küçültmek) ya da pahalı fiyatlarla “herkesin” ulaşabilmesini (internet'e
bağlanabilmesini) “engellemek”. Muhasır medeniyet seviyesindeki (ister samimi

O
Benim yazdıklarımı “Ahkam Kesmek” olarak mı nitelersiniz, yoksa farklı bir olsun, ister göstermelik) ülkelerin yaptığı, vatandaşının en geniş bant ile, en
“düşünce mantığı” olarak mı, bilemem. Daha önceleri de belirttiğim gibi, çok da ucuz maliyetle internet'e bağlanmasını sağlamak. Zihinsel olarak az gelişmiş
umurumda değil. Ben aklımdan geçeni yazmış olayım da, gerisi şimdilik önemli (tekamül edememiş) ülkelerin yaptığı ise, bunu her çareye başvurarak
değil. engellemek. Örnekleri mevcut: Birinci sırada Çin, arkasından İran ve muhtelif

Ç
Muz-Cumhuriyetleri. Tahminim, bizim ülkemiz de, biraz daha fazla gayretle ilk
Az önce dikkat ettim de, benim cümle kurmalarımda bazı “sakatlıklar” var, yok 10'a girebilir. Elbette “geri kalmışlığı” internet'e ulaşıp ulaşamamakla veya ulaşım
değil. Yazılarımın okunmasını zorlaştırıyor (ben dahil). Ama elimde değil şimdilik, hızıyla ölçmek de bağnazlık olur. Ama şu bir gerçek ki, eğer internet'e “içerik”
ben böyle yazıyorum, aklımdan böyle geçiyor, parantezleri bile böyle hayal sunamıyorsanız (ne kadar çok ve doğru, o kadar iyi), geri kalmışsınızdır. Elin

Ü
ediyorum kafamda. Çok “edebi” olmamakla beraber (yazdıklarım), “edepsiz” adamı, yeri gelip, ipe sapa gelmeyecek iddialarla hakkınızda dedikodu, gıybet ve
olduklarını da iddia edemezsiniz ama. “Ne alaka ?”, diyeceksiniz şimdi. Çok iftiralar yayınlıyorsa, siz buna sadece ulaşımı engellemek ile, “deve kuşu” gibi,
doğru, hiçbir bağlantısı (alakası) yok ! kafanızı kuma gömmüş olmuyor musunuz ? İnternet'te, yalan dolan, iftira,
Niyetim, ahkam kesmek değil, bu da biline. Sadece “Kanaatimi” dile getiriyorum gıybet ve dez-enformasyon yaymanın “doğru” olduğunu iddia eden yok. Bu
ve bunu yapmanın da en tabii hakkım olduğunu düşünüyorum. Eh, hak ayrıca tartışılması ve kafa yorulması gereken bir konu.

alın ve tepe tepe kullanın, bana ne ?

n
verilmediğine, alındığına göre, ben de bu hakkı alıp kullanma serbesti 'sinden
faydalanıyorum, itirazı olan ? Siz de aynı şekilde, okuyup okumama hakkınızı
Meydan okuma değil ki bu; Salt
Zaman mefhumu olmayan, sonsuz tek bir anda, evrenin sadece bir atomdan
(veya x-parçacık) veya sonsuz miktarda atomdan oluşması arasında fark nedir ?
a
“demokrasi” bence ! Ben fikirlerimi söylemekte (kimseyi rahatsız etmeden) Bir resim hayal edin, ortasında sadece bir nokta var. Şimdi, hiç zaman kaybı
serbestim, siz de “okumamakta” serbestsiniz; Kafanıza silah dayayıp, zorla olmadan (zaman yok, sonsuzluktayız) resmin her yerine sonsuz sayıda noktalar
“Oku !”, diyen mi var ? Bundan güzel demokrasi mi olur ? Bu işler, internet'te koyun. Zaman (t=0) hiç ilerlemediği için, şu nokta önce vardı, şu nokta sonradan
k
sitelere ulaşımı engellemeye benzemez. İşin komik yanı, siz bir yandan geldi denebilir mi ? Hepsi “aynı anda” resmin üstüne dizilmiş değil midir ?
engellemeye çalışırken, başka, sizin akıl erdirmekte aciz olduğunuz veya
görmemekte ısrar ettiğiniz veya gözlerinizi yumduğunuz mekanizmalar/gerçekler Zaman, bizim 4 boyutlu uzay-zaman-sistemimizde rasyonel (bazısına göre
(Proxy'ler), bu engellediğiniz içeriklere sınırsız ulaşımı sağlayabiliyorlar. Kabul irasyonel) bir “anlam” kazanıyor. Önce, şimdi, sonra gibi terimler bizim hem
a

etmelisiniz ki, internet öyle kolayca, bağnaz kafalarla, sindirilip engellenecek hayal ürünümüz olan (ama olmak zorunda da olan), hemde sistemin bir “gereği”
veya kapatılacak bir yapıya sahip değil. Çok kompleks (karmaşık) bağlantı (Sünnet-ul Allah) olan “gerçeklerdir” demek, yanlış olmasa gerek. Sürenin
yöntemlerinden ve omurgalardan (teknoloji budur abi...) oluşmakta. Matbaa'yı kendisi (zamanın “akmasından” kaynaklanan) göreceliğini korumakla beraber, bir
H

engellemek zamanında ne kadar kolay olmuş olsada, aynı tertip, internet'te amaç için “var-edilmiştir” demek de, yanlış olmaz herhalde. Akıl, yani bizim
sökmüyor, nedense... Ama, “demokraside çareler tükenmez” derler ya hani; aklımız, zamanı şöyle-böyle, zar-zor idrak edebilse de, işin içine görecelik
İnsanların (doğru veya yanlış) “bilgiye” ulaşmasını engellemenin başka yolları da girdiğinde, işler biraz karmaşıklaşıyor, ipin ucu kaçırılabiliyor. Bunu söylememin
var nasıl olsa: Saymama gerek var mı ? Bir ipucu vereyim isterseniz; Yok kalsın sebebi, aynısını benim de yaşıyor olmam. Bu anlamda, “Özel Görelilik” ve “Genel
mı ? Peki, şimdilik kalsın, yoksa ben de bu gidişle “Ergenekon'a” dahil olurum, Görelilik” konularını anlamak da gayet zor denebilir. Neden ?
bir şekilde “ayarlanabilir” değil mi ? Bir süreliğine, şöyle bir adım geri atıp, olimpik bir bakış açısıyla evrene bakalım
(veya genelinde “kainatın tümüne”, yani tüm 11 boyuta bakalım desem,
Sayfa 68/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
69

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

olmayacak, çünkü buradan, mevcut 5 duyu ile bakınca, 4 boyutun ötesi temele dayanmıyorsa, edindiğimiz bilgi aklın süzgecinden geçirilmemiş ise, vay
görünmüyor... Ancak bir kolayı var: 6. Duyunuzla bakınca, belki bir şeyler halimize. O zaman, yaptıklarımız boş bir kürek çekmekten öteye gidemez. Bunu

K
“görmek” mümkün olabilir !); da kendimize itiraf etmeliyiz. Bu arada “Yaratılışın Hikmeti” hakkında
bulabildiğim bazı ayetleri burada “seslendirmeyi” uygun görüyorum:
Not: Kullandığım nokta, virgül, parantez gibi işaretler (bazen gereksiz yere “Biz o göğü, yeri ve onların aralarındakini eğlence olsun diye yaratmadık.”45

O
kullansam da) “dil-bilimsel” amaçlıdır; “Smiley” olarak algılanmasın sakın !  ”Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi katımızdan edinirdik; Yapsaydık
   öyle yapardık.”46
“Eğer yerde ve gökte Allah 'tan başka ilahlar olsaydı, ikisi de bozulup gitmiş
Evrene “bakalım”, dedik; Ne “görüyoruz” ? Bu, neyle (hangi gözle), nasıl ve olurdu.”47

Ç
neden baktığınıza bağlı, üçlü kombinasyonlar olarak, çeşitlilik arz eder. Öncelikle, Şimdi bu “Bilgiyi” elde ettikten sonra, ötede beride olmadık açıklamalar
bakışınızın temelinde hangi ahlak ve bilgi birikimi var, ona bağlıdır. İhtimalleri, aramanın ne anlamı olabilir ki ? Her şey “Apaçık” ortada değil mi ?
varsayımları, tezleri, hipotezleri, rivayetleri, hurafeleri, zayıf veya şişman Bir de şu ayeti dikkatli incelemenizi tavsiye ederim:

Ü
hadisleri temel alırsanız, işiniz zor. Ama, kendinizin “mutlak doğru bilgi” olarak “Andolsun ki, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şanınız ondadır. Hala
gördüğünüz, kabul ve iman/şahadet ettiğiniz bir kaynağı temel alırsanız, akıllanmayacak mısınız ?”48
devamında elde edeceğiniz “diğer bilgileri” de ona göre “belli bir mantık Demek “bilgi kaynağı” olarak, Kur'an-ı Kerim fazlasıyla yeterli, bunu inatla inkar
süzgecinden” geçirebilme imkanınız olur. Bir yerden başlamak elzemdir. Kur'an-ı etmenin kime ne faydası var acaba ? Konu akıllanmak olduğu zaman, ne kadar
Kerim'e alerjiniz var ise, en temel bilgide başlamak yerinde bir davranış olur: akıllansak azdır aslında. Ama akıllanalım derken, öyle zan ile, tahmin ile,
Allah birdir44. Evrenin “yoktan var olduğuna” kanaat getirdiyseniz, bir sebebi istatistik ile, ezber ile, körü körüne onun bunun dediğine de amin demek, ne

n
olmalı. Sebepsiz olacak değil ya. Hele, tesadüfen hiç değil. kadar mantıklıdır, bunun takdirini herkesin kendisine bırakıyorum. Daha önce de
belirttiğimiz gibi, bir yerde, neye ve nasıl inanacağınız size kalmış. Rasyonel
“Bu 'Sebep' veya 'Kaynak' yoktur !”, diyorsanız, hiçbir şeye inanamazsınız, ki düşünmek istiyorum diyorsanız, bunun temeli de belli ölçüde “bilgi” ve akla
a
buna, kendi çapınızda “uydurduğunuz gerçekler” de dahil (istatistik, varsayım, dayanır. Aklı inkar eden yoktur umarım. O zaman, iş bilgiye kalıyor. Ama hangi
ihtimal, zan gibi...). bilgi ? Dedik ya, inanacağınız bilgiyi kendiniz sentezlemeniz gerek. Bunu
Daha önceki bölümde başlamış olduğumuz analiz de bu arada kaynadı gitti. yapabiliyorsanız, ne mutlu size. Öte yandan, önünüze gelen bilgiyi “tüketme”
k
Ama, “dumansız” bir dönemde, zihnimin farklı bir işleyiş biçimine de tanık yoluna giderseniz, inanamayacağınız “hiçbir bilgi de” yok gibi. Her şeye inanmak
oldum: “Sıfır Motivasyon”, nedir anladım. Olay sadece bir kupa kahveden ibaret mümkün. Alırsınız önünüze gelen tüm bilgi çorbasını, işinize geleni tutar, gerisini
değil. Olay pis (gereksiz) bir alışkanlıktan ibaret; Adı da: “Sigara Tiryakiliği”. Bu atarsınız ve buna göre bir felsefe (çorba) elde eder, dilediğiniz şekilde
a

süre boyunca fark ettim ki, sigara içmesem de, beden ve zihin “varlığını” devam “sulandırırsınız”. Bunu böyle yapan “zatlar” (!) mevcut; İsmi “mevzu bahis”
ettiriyor. Bu, kendime itiraf etmem gereken ve herkes tarafından idrak edilmesi değil... Bu konuda, Kur'an-ı Kerim gibi, “tam ve eksiksiz” ve de “apaçık”
gereken bir “gerçek”. Bu, çözüme ulaştırılması (tamamen bırakılması) gereken olduğunu kendisi beyan eden bir kaynağınız varken, daha ötelerde-berilerde
“basit bir alışkanlık” aslında. İşte, gerçek bu...
H

iştigal etmenin manasını da ben şahsen pek kavrayabilmiş değilim. Ayağın


Şimdi tekrar önceki bölümdeki konuya geri dönersek; Önceki sayfalarda, “akıl ve kayması ihtimali bu kadar bariz bir tehlike olarak görünürken, aslından yüz
bilgi ilişkisini” irdelemiş olduğumuzdan, herhangi bir konuda fikrimizi beyan etme çevirip, tırı-vırısıyla uğraşmak bana çok mantıksız geliyor. 15:30 Diğer yandan,
ihtiyacı duyduğumuz zaman, ne yapılması gerektiğini anlamış bulunuyoruz “bilginin” bazı insanların tekeline verilmesine veya onların tekelleşmek amacıyla
herhalde. Bilimsel ve tabi (veya) ilimsel araştırmalarımız mutlaka bir temele
45 Enbiya Suresi, 21:16
dayandırılması gereği kendiliğinden ortaya çıkıyor. Çalışmalarımız sağlam bir 46 Enbiya Suresi, 21:17
47 Enbiya Suresi, 21:22
44 Enbiya Suresi, 21:22 48 Enbiya Suresi, 21:10

Sayfa 69/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
70

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

bu bilgiyi sahiplenip koruyucu rolüne soyunmalarına ne kadar uyuz olduğumu da Allah ile aldatılmanın yıkımına dikkat çeken Kur’an, bu tuzağa düşülmemesi ve
belirtmeden edemeyeceğim. Bu tür bilgiden bahsederken kastettiğim, “her türlü

K
bu belanın aşılması için gerekli olan iki hayati donanıma daha dikkat çekmiştir:
bilgidir”, buna “ilim” de dahil. Kur'an-ı Kerim, orası kesin, kimsenin tekelinde ◊ Aklın işletilmesi,
değil. Ne özellikle “bir dilin”, ne de özellikle bir “ilahiyatçılar güruhunun” ◊ Takvanın, yâni dindarlığın insanlar arasında üstünlük ölçüsü olmaktan
tasarrufundadır Kur'an. Kendisi beyan ediyor ki, Kur'an okunmak için, anlaşılmak çıkarılması.

O
için, düşünmek için kolaylaştırılmış ve koruyucusu da onu vahiy eden (Allah'ın) Allah ile aldatma zulmünün aşılması için sâdece temel çare değil, tek çare aklı
Kendisi. Buna ne zaman bir “ama” ekler, şerh koyarsanız, orada akan sular durur işletmektir. Çünkü aklın devrede olması ve işletilmesi için laiklik temel şarttır.
(donup kalır). Bunun “lamisi-cimisi” yok. En başta, her şeyden çok önce, bunu Aksi halde duygu, egemen kılınmak suretiyle din, aklın önünü kesme aracı
itiraf ve idrak etmek şart ! Alışılagelmiş olarak, bir çok insan buna dahi hemen olarak kullanılır, yani kitle Allah ile aldatılır.49

Ç
itiraz etmekte gecikmeyecektir. Bunlar hem, “okumamış” ve “bihaber” olup, onun Şimdi bu alıntıyı yaparak, bende sırtımı duvara vermiş, kendimi garantiye almış
bunun sözüyle “aydınlandığını sananlar” da olabilir, “okuyup da idrak etmiş gibi görünmeme rağmen, Yaşar Nuri'nin yazdıklarına değil de, yaptığı Kur'an
ve/veya edememiş olanlar” ya da “işine gelmeyenler” ve hatta bundan atıflarına atıfta bulunuyorum. Kitabı okudum ve Kur'an-ı Kerim ile karşılaştırdım.
nemalanmayı kafasına koymuş olanlar da olabilir. Türlü türlü zihniyet mevcut.

Ü
Bunu yaparken de, onun tefsir/mealine değil de, Elmalılı Hamdi YAZIR 'ın
“Pisliğin çokluğu” gerçekten şaşırtıcı düzeyde. “Mutlak doğru olan”, Kur'an 'da mealine baktım. Yaşar Nuri 'nin meali bende yok. Düşünsenize, bir de, “orijinal
yazar, ama bazısı “inkar eder”. Bunu yaparken de, bu vahyin ilk muhatabı ve 'den okumayan” bu Kur'an-ı doğru anlamaz, diye bir şey olsaydı (olabilir mi ?)
tebliği ile görevli olan Peygamberi (Muhammed s.a.v) delil olarak ileri sürerler. veya bu iddialara kulak assaydık, ne yapardık ? Yandı canım keten helva. 42 yıl,
Ondan sonra gelsin “Sünnet”, gitsin “Hadis”...; İşleri, içinden çıkılamaz hale heba edilmişliğin resmi olurdu. Ama o zaman da, “Sorumluluk” söz konusu
getirirler. Öyle ki, sonunda kendi kanaatlerine boyun eğmeyeni, “kafir” ilan olamazdı kanaatindeyim... Eminim (aslında emin de değilim, olamam), bir

n
ederler. Şu an, bunu okuyup da, bana “kafir demeyen” çok az kişi vardır
herhalde (belkide hiç yok). Öyle büyük bir kalabalık teşkil eder ki bu “Sözde
Hafızlar Güruhu”, etrafta uçuşan “Cennet ve Şefaat Tapularından” Kur'an-ı Kerim
mazeret herhalde bulunur o zaman. 16:37
Ama meali ve tefsiri yeterliyse, o zaman Kur'an tek başına da yeterli olmalıdır.
İçinde bulunduğumuz ikilemin farkındasınızdır herhalde... Aslında, ikilem
a
'i görmeniz (okumanız) mümkün olmaz, resmen engellenmeye çalışılır. Zaten, denemez ya, neyse. Çünkü, öncelikle “niyete”, daha sonra da “imana” bakar.
onlara göre de, görmenize, okumanıza gerek yoktur; Siz onlara (her hangi Ama gel gelelim, “şaşkın tavuklar” gibi ortalıkta dönmek için de sebepler bulmak
birine) uyun da, onlar size zamanı gelince şefaat etsinler; Ki, şefaat konusunda mümkün. Kur'an meali yeterli olmak zorunda, şu an başka bir çaresi
k
da apaçık bilgi yine Kur'an da mevcut; Açıp okumanızı bekler. Daha ayrıntılı bilgi görünürlerde yok gibi. Bende istemez miyim, Kur'an 'ı vahiy edildiği (en azından
için, Sayın Yaşar Nuri ÖZTÜRK 'ün “Allah ile aldatmak” adlı kitabını tavsiye ilk seslendirildiği) dilde okuyup anlamayı ?! İsterdim tabii. Şu an, üç dilde okur,
ediyorum. Elbette, ondan önce de Kur'an-ı Kerim okumanız elzemdir. Öyle bir yazar, konuşur ve düşünür durumda olduğumdan olsa gerek, bir de “arapça”
kere okuyup da, “Tamam, her şeyi anladım !”, diyebilmek de “normal” bir insan
a

okur, yazar, konuşur ve düşünür olmanın zorluğunu az çok hayal ve idrak


için gerçekten zordur, imkansız olarak kabul etmek doğru olabilir. Daha ziyade, edebiliyorum. Bunu şimdi anlayamayacak olan da var. Hele bir de, kendi dilinde
her fırsatta, tekrar ve tekrar okumak, insanı belki yavaş, belkide hızlı bir şekilde (Türkçe, İngilizce, Almanca, vs. mealini) okuyup da “anlamayı istemeyenler”
“gerçekleri idrak” etmeye yöneltebilir. Yanınızda “iyi niyet” bulundurmayı da veya anlayamayacağını düşünenlerin dünya nüfusunun çoğunluğunu teşkil
H

unutmayın sakın. Şurada bir alıntı yapayım: ettiğini bile bile. Niyetleri bozuksa, benim de elbette elimden bir şey gelmez.
Kur’an, 'Allah ile aldatılmayın!' ihtarında bulunuyor. Neden? Çünkü Allah ile
aldatılanların en büyük sorunu, aldatıldıklarının farkında olma imkanından büyük
ölçüde
yoksun bulunmalarıdır. Çünkü derinden inandıkları ve içtenlikle teslim oldukları
bir değer kendilerinin aleyhinde kullanılıyor. Bunu fark etmeleri kolay değildir.
49 Yaşar Nuri ÖZTÜRK, “Allah ile Aldatmak”

Sayfa 70/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
71

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Bugün, başka bir vesile ile, Kur'an okurken (Türkçe mealini), şöyle bir ayete adamını (!) nereden bulup da bir araya getirebiliyorsunuz, şaşırdım...”. Bunlar
rastladım: resmen (gıybet gibi olmasın), “inek tipler”, biz bunlara gençliğimizde “MÖ !”,

K
“Doğrusu Biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık ve Biz yaratmaktan habersiz derdik.
değiliz.”50
Benim anlayışım açısından (kanaatim) bu, daha öncede irdelemiş olduğumuz ve Wmap ve Cobe uydularının elde ettikleri

O
yazılarımızın sac ayağını oluşturan, “7 Gök” olayına işaret ediyor. Yani “bizim verilerde, eğer elektromanyetik tayfın tüm
üstümüzde” (4 boyutlu uzay-zamanın ötesinde), 7 boyuttan bahsediliyor ki, frekansları tespit edilebilir ve bir film şeridi gibi
bizim yakından ilgilendiğimiz 5.boyut, bunlardan birisi. İngilizce (Çeviri: oynatılabilirse, o zaman en azından maddenin
Muhammad Marmaduke Pickthall) ve almanca çevirilerinden de (Çeviri: Abdullah nasıl öbeklenmelere maruz kaldığının gayet net ve

Ç
As-Samit, Frank Bubenheim ve Dr. Nadeem Elyas) okudum ve mealen aynı açık bir görüntüsü oynatılabilir kanaatindeyim.
anlamı buldum. Yani, Kur'an okurken, kontrol mekanizmalarımın olmadığını iddia Herhangi bir maddeyi (istikrarlı bir şekilde)
edemeyiz. Olur da, Türkçe meali kafamı karıştırınca, açıp İngilizcesine ve/veya ısıttığınızda da, o maddenin elektromanyetik
emisyonu da aynı şekilde bir değişim geçirmiyor

Ü
Almancasına da bakıyorum. Bununla beraber, daha başka mealleri de var elimde,
Yaşar Nuri 'ninki maalesef elimde yok, ama bir arkadaşımda vardı (kulakları mu ? Soldaki resimde gördüğünüz üzere, gözle
çınlasın, Allah ondan razı olsun ve ilmini arttırsın) ve birkaç kez (baştan sona) görünebilir elektromanyetik emisyonun tayf
okuma fırsatı bulmuştum. Elimdeki almanca ve İngilizce mealleri de o üzerinde çok dar bir alanı kaplamaktadır (renkli
arkadaşımın sayesinde edinebilmiştim. O arkadaşımla beraber, tırı-vırı eden bazı kesim, 102 nm ile 103 nm aralarında bir yerlerde).
turistlere bu meallerden bol miktarda dağıtmış bulunuyoruz, belki hidayete Malum veya sözde mikrodalga fon ışımasının

n
ererler diye. Aralarında teşekkür edenler bile olmuştu. Bilmeniz gereken, bizim
turizm işindeyken, belki binlerce yabancı uyruklu insanla muhatap olmak
zorunda kalışımız. İster istemez, konu arada bir “teoloji” olayına kaydığında, bu
kızılötesinde olduğu iddia edilmektedir. Daha da
öteyi “dinlemeye”, yani “görmeye (genel olarak
algılamaya) çalıştığınızda da, haliyle
a
kişilerin “kulaktan dolma”, ön yargılı düşüncelerini “düzeltmek” nasip olmuştu. öbeklenmelerin daha az yoğunluklu hallerine şahit
Neyse, yollarını bulurlar, bulamazlar, kendi bilecekleri bir şey. Ama, “İslamın” olabilmeniz mümkün. Bu grafiğe göre, daha da
yeryüzünde nasıl “algılandığına” şahit olmakta varmış. Genelde şu kanıya vardım aşağıya inerseniz (dalga boyu arttıkça), “görecek
k
ki, eğer rasyonel bilgi ile karşı karşıya gelince, “yabancıların” merakları daha da olan aygıtınızın” da mekanizmaları değişme durumunda kalmaktadır. Bilirsiniz,
artıyor. Bazı inatçılar da yok değil tabi. radyo dalgalarını (kızılötesinin de ötesi) “rasyonel bilgiye” çevirici alet
Dün yine bir kanalda bir takım bilim adamları (!) bir araya gelmiş, bu sefer edevatımız, görünür dalgaları anlamlandıran alet edevatımıza göre farklılık arz
eder. Birisini radyo ile “dinleriz”, diğerini teleskop ile izleriz. Yine aynı örnekten
a

Darwin'in evrim teorisini savunuyorlardı (Pro'cular). Aslında yorum yok deyip


geçmeyi çok isterdim, ama önceki hafta abuk subuk konuşan diğer “güruhu” yola çıkarak, x-ışınlarını tespit etmek için farklı gereçlerimiz, gama ve diğer
(Kontra'cıları) eleştirdiysek, bunları da es geçmek olmaz. Gerçi ben eleştirsem ne radyoaktif ışınımları tespit için yine farklı gereçlerimiz var (Geiger-Sayacı).
yazar, denebilir. Önemli olan benim kendim için bunu yapıyor olmam, yoksa Halbuki hepsi, aynı tabiata sahip, sadece dalga boyları farklı elektromanyetik
H

eleştirmişim veya eleştirmemişim, kime ne ? Aslında çok da söylenecek bir şey (emisyon) kuvvetlerin etkileridir.
yok eleştirmeye kalksam, çünkü bu eleştirilerimi ben zaten sürekli bu defterlerde
yapıyorum. Bilimin nasıl ve ne şekilde ve hatta hangi amaçla kullanıldığını
sanırım 5 ve 6.defterlerde gayet net açıklamıştım. Ama eleştiri olarak dile
getirmek istediğim şu var ki, “Kardeşim bu kadar CAHİL ve EZBERCİ bilim

50 Mü'minun Suresi, 23:17

Sayfa 71/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
72

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Şu Wmap resimlerindeki renklerin halt etmek değil, gerçekten okuduğunu anlayarak, sindire sindire, düşünerek...),
de, görselleştirmek amacıyla orantılı insanlar Yasin-i Şerif'i ne yapsınlar arkadaşım ? Eh, versenize zamanında

K
olarak boyanmış sahte renkler yetişecek şekilde birilerinin Türkçe Kur'an-ı Kerim mealini/tefsirini/çevirisini de,
olduğunu hatırlatmadan insanlar Ramazan ayı boyunca okusun, hidayete ersin. Yasin-i Şerif okuyup da,
geçemeyeceğim. Renkler, farklı okudukları arapca şeylerden bir şey anlamadan kendilerine ne gibi fayda

O
ısılardaki bölgeleri temsil ediyorlar. sağlayacak bu insanlar, dünyaya faydalarından geçtik. Kur'an neden indirilmiş,
Gerçek mikrodalga fon ışımasının okunması, anlaşılması için değil mi ? Böyle konjonktüre ve aktüaliteye varan “39
kızılötesi tabiatını kırmızı, yeşil, mavi kupona eser vermelerin” amacı, insanları Allah yolundan alıkoymak mı yoksa,
ve sarı renkler olarak göremezsiniz. gazete satışlarının gerilemesi sebebini saymazsak ? Ticari kaygılar ile yürütülen

Ç
Bu arada sormak istediğim, yandaki ve tam manasıyla işi ticarete dökülmüş (liboşluk, iş takipçiliği gibi terimler ilham
resimde siz “düzen” mi vericidir...) bir meslek olan gazeteler, televizyon kanalları, vs. gibi sözde “tarafsız
görüyorsunuz, yoksa “düzensizlik” haber” iletmesi gerekenlerin (medya, tarafsız medya, bağımsız medya gibi göz
mi ? Bu sorunun cevabı birçok yeni boyayanlar), yedikleri naneleri burada tek tek saymama gerek yok sanırım. Tam

Ü
yeni gelişmelere gebe, haberiniz manasıyla “boktan boktan işler”, deme zorunluluğu hissediyorum. Tam bir
olsun... “hezeyan”, daha nasıl tarif edilebilir ki ? O zaman, Ramazan gelince de 39
kupona Yasin-i Şerif vermelerini garipsemeye kalktığınız zaman, adama garip
Önceki sayfadaki soru da, aman ha, garip bakmaları da normal sayılır herhalde. Keskin ifadelerim affola; Af olmasa
yanlış anlaşılmasın. Bu, “Bardağın da tın yani...! Daha ne desem boş. Riya, şirkin önde gideni. Şu benim saman-

n
yarısı dolu.”, mu yoksa, “Yarısı boş.”, mu anlamında sorulmuş bir soru değil.
Sadece, “düzenli” derseniz bu sizi “big bang” ve benzeri modellere iletir;
“Düzensiz” derseniz eğer, “big bang” modelinden mümkün olduğunca uzaklara
alevi kızgınlıklarım, ani parlamalarım bir gün başımı belaya sokacak ya, dur
bakalım ne zaman.
Önemli değil, eğer aklıma geleni söyleyemezsem, en azından burada
a
götürür sizi. Bu farklı iki görüşün arasındaki ilişki ise ancak, görünen “o andan yazamazsam, patlayacakmışım gibi hissediyorum. Tabi, bu hissi bir tepki; Ama,
önceki anın” görüntüsü ile anlam kazanır. Ne var ki, mikrodalga fon ışımasının içinde mantıklı bir şeylerin olduğunu da inkar edemezsiniz. “Keskin sirkenin
daha ötesindeki “görünen” veya “duyulan” tayfın resimleri yayınlanmış değil ve küpüne zararı var.”, derseniz, “Küp benim, sirke de benim, sana ne ?”, derim
k
öyle görünüyor ki, yayınlanmaya da niyeti yok, yayınlamaya da niyetleri yok bende. Bu kadar basit.
(Kim ? Onlar, “dogmalara hükmedenler” !). Daha açık nasıl konuşabilirim,
mümkün mü ? Not olarak burada düşmek istediğim bir konu var: “Kütle İtim Kuvveti” (KİK)
Şöyle bir bakıyorum da, ben tekrar etmekten bıktım aslında, pisliğin çokluğu ne olarak tabir ettiğim, “Kütle Çekim Kuvvetine” zıt veya onun tersi olması gereken
a

kadar da şaşırtıcı. Bilerek de yapan var, farkında olmadan yapan da mevcut. bir etkiden bahsetmiş olduğum o zamana göre, aklımdan geçen, evrenin (sözde)
Şaşılası bir şey; Mübarek, bu kadar mı bağlanır insanoğlu bu dünyaya; Bunun genişlemesinin ve/veya/hatta şişmesinin sebebi olması gereken kuvvet.
“sonrası yokmuşcasına”... Nasıl olur da “kredilerini” böyle basit şeyler uğruna Maddenin yörüngeler halinde tekamül ettiği bir evren modelinde, (Big Bang
H

boşa harcarlar. Şaşırtmaması gerek, ama elimde değil, şaşıyorum. Artık modelinin aksine) genişlemenin olması gerekmediği, hatta şişmenin çok saçma
şaşkınlığımı ifade edecek kelime bulmakta zorlanıyorum. Ramazan gelir, olarak tabir edileceği ve bunları ispat için gerekli olan ve galaksilerin aralarındaki
hayda..., herkes dini konularda iştigal etmeye başlar. Yılın geri kalan 11 ayında mesafe arttıkça (veya zamana bağlı olarak uzaklaşma ivmesi sebebiyle),
konuyla ilgili çıt çıkmaz kimseden. Efendim neymiş, 39 kupona “Yasin-i Şerif” uzaklaşma hızlarının da artıyor olarak algılanmasını gerektirecek bir kuvvetti bu
vereceklermiş. Çarşaf çarşaf ilanlar, tv de reklamlar. Ya..., o Yasin-i Şerif'in kime “KİK” diye tabir ettiğimiz. Zamane bilim adamları buna “Karanlık Madde” ve/veya
ne hayrı olacak ki, Kur'an-ı Kerim dururken ? Ramazan ayında Kur'an hatim “Karanlık Enerji” de diyebiliyorlar. Ama bu değildi, beni gecenin bu vaktinde
edilmesi gerekirken (sadece Ramazanda değil tabi ve anlamadığınız dilde arapca uyandırıp ekran başına oturtan konu.
Sayfa 72/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
73

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Asıl sebep şu ayetti: “şakşakçılık” etti. Bu adamlar “aptal” değildi elbette; Tam tersi, çok zeki idiler,
ama “Şeytani bir zekaya” sahiptiler (ve çoğu da hala öyle; Yaşıyorlar,

K
“Doğrusu Biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık ve Biz yaratmaktan habersiz
değiliz.”51 aramızdalar, onları göremezsiniz, ama varlar, yaptıklarının kaymağını yemekle
Nasıl oldu da, onca zamandır bu ayeti göremedim ki ben ? Çok ilginç... Kur'an 'ı meşguller; Afiyet olsun, yiyin yiyebildiğiniz kadarını, ne kadarını öte tarafa
ne kadar dikkatli okursanız okuyun, bir sonraki okuyuşunuzda mutlaka farklı bir götüreceksiniz ? Götürebildikleriniz, olsa olsa, iyi bir yakıt olur; Tabi bence...).

O
açıdan bakıyor, farklı ve yeni bir olgu keşfediyor ve kafanızda yeni yeni açılımlar Asıl amaç, duyuların ve algıların “görece” olabileceğine, hatta mutlaka görece
oluşuyor. En azından bana öyle oluyor. Yukarıdaki bu ayet, bana şunu gösteriyor olduğuna, yani sübjektif birer “gerçek” olduğuna, parmak basmak idi. Duyuları
ki, tekamülüm henüz tamamlanmadı ve her Kur'an okuyuşumda, yeni bir şeyler ve algıları, objektif olan, olması gereken bilim ile açıklamaya çalıştığınızda,
keşfetmem mümkün olabilecek. Bu, işin “Keşif” yanı. Bu edindiğimiz bilgiler karmaşa ile karşılaşmak kaçınılmaz. Bu bölümü böylelikle doğru bir şekilde

Ç
ışığında, sözü geçen tüm olaylara hayatımızda “Şahit” olma imkanı da buluyoruz. tanımlayamamış olduk. Mantıklı hiç bir şey ortaya çıkmadı. Aynen, şu anda
Bunların da ötesinde “Fetih” ve “Hüküm” konuları var ki, tahminim oralara daha televizyonda yapılan “Sansürsüz” tartışmada olduğu gibi. Tekamül vardır. Gerisini
henüz gelmedik, hatta geleceğimiz de pek olası görünmüyor. Ama işte orasından tartışmanın, farklı farklı iddialarda bulunmanın, tezler, antitezler, hipotezler ve
skolastik veya dogmatik kuramlar oluşturmanın hiçbir anlamı yok, gerekçesi

Ü
emin olamıyoruz, büyük plan neler gösterir, belli değil; Gayb'ı biz bilmeyiz.
Aslında öyle güçlü bir his var ki içimde; Nasıl tarif etsem; Sanki, “doğru” bir yol olamaz ve gereği de yok. Bunu böyle kesin ve kat-i olarak söylemek belki biraz
bulmuşum da, tek yapılması gereken, bu yolda yürümekmiş gibi... Ama tam acımasız görünebilir, ama “cüzzi irade” dediysek, işi şımarıklığa vardırmanın abes
olarak %100 'lük bir “tanımlama” yapabilmiş olmadığımı hissediyorum. olduğunu da, bilimsel olsun ilimsel olsun, itiraf etmek zorundasınız.
Mesele şu ki, medyalar, özellikle de şu “arsız televizyon kanallarının”, ne İnsan tartışmayı çok sever, çünkü yapısı itibariyle çok zalim bir varlık, denebilir.
düşüneceğime, ne giyeceğime, ne seyredeceğime, hatta iftarda ne yemem Tartışmadan, “doğruları” çarpıtmadan, saptırmadan ve hatta inkar etmeden bir

n
gerektiğine kadar, beynimi yıkama çabaları. Etkili oldukları ve beyinlerini
yıkamakta başarılı oldukları çok insanın bu toplum içinde varlıklarını
sürdürdüklerinden eminim; “Tüketim Toplumu”, “Koyun Sürüsü” diye tabir edilen
türlü huzur bulamayacağına inanır. Bu inancının tek sebebi “korkudur”. Korkunun
kaynağı; Nereden gelir, neden gelir, sanırım bilinen ve burada tekrar edilmesi
gerekmeyen bir “gerçek”. Bunu itiraf etmek zayıflık değildir, bence.
a
kesim ki, şöyle böyle, az-uz değil, tüm nüfusun büyük bir kısmını Bilgi (veri, data), tek başına salt ve ham bir olgudur (doğruluğu tartışılabilir
oluşturmaktadırlar; “Yüzde kaç ?”, derseniz, bilemem, ama yüksek bir oran olmakla beraber, daha önceki yazılarımızda, “doğru bilgi” nasıl ve nereden elde
olduğuna dair işaretler görüyorum ortalıkta. Peki nasıl oluyor da bu insanlar edilir, analiz etmiştik, hatırlarsanız); Bilgi, saf haliyle objektiftir; Ne zaman bilgiyi
k
böyle “salak” olabiliyorlar ? Basit, cahil bırakırsın olur biter. O medyalar ki, haber yorumlamaya kalkarsanız, işin içine sübjektivite (bir çeşit felsefi yorum da
bültenlerinde yazım hatası olmayan başlık (veya alt-yazı) atmaktan bile acizler. denebilir) girer ve kişinin aklını kullanmasıyla (nasıl, ne zaman ve nerede) anlam
Bu toplum nereye gidiyor böyle ? Hani bir söz vardır: “İmam yellenirse, cemaat kazanır (veya kaybeder). Ancak ve ancak bilgi “doğru yorumlanır” ise, bilgiye
katma değer ekleyebilir ve bu bilgiyi “arttırırsınız”. Bilgi olarak algıladığımız,
a

sıçar...”, diye; Bir ülke düşünün ki, bir zamanlar öyle başbakanlar tarafından
yönetilmiş ki, her biri birer mühendis, ekonomi profesörü, elektrik mühendisi, vs. etrafımızda uçuşan, bir çok unsur vardır. Genel olarak bilgi “edinmek” için,
Sonuç ? Ortada ! Mühendis olacaklar, cennette tapu dağıttı; “Benim memurum kullandığımız mekanizmalar “duyularımızdır”. Doğrusunu söylemek gerekirse (en
işini bilir...”, dedi; ekonomistlerin kocaları “mafya-vari” yöntemleriyle ceplerini azından bizim gibi “normal insanlar” için geçerli olmak suretiyle), bilgi bize “var
H

doldurdu; vs. vs. vs. Sanırım herkes son 30-40, bilemedin 50-60 yıl içerisinde olan” (kimine göre “yaratılmış olan”, kimine göre “ilginç tesadüfler sonucunda
neler yaşadığımızın farkında. Ama nasıl olduysa, hepsi de birbirini sonunda oluşan”) dış dünyadan ulaşır; Bu gördüğümüz, duyduğumuz, kokladığımız,
aklayıp temize çıkarmayı bildi (Biri hariç, onu astılar...); İşte bu gerçek bir zeka tattığımız, dokunduğumuz “duyusal bilgi” (veri, data) olabilir ve/veya
(!) timsali. Zeka evet, ama hep işin itliğine, puştluğuna çalışan zeka örnekleri. başkalarının tecrübe ettikleri ve bize medyalar yoluyla (kitap, anlatım, söylenti,
Ne adamlarla “gurur duydu” bu ülke, ne adamları “omuzlarında taşıdı”, masal, misal, tecrübe, deney, vs.) ilettikleri bilgiler olabilir. Duyularımız ile elde
ettiğimiz bilgilerin tartışılır olabilmesi gerçeğini de göz önünde bulundurarak
51 Mü'minun Suresi, 23:17 (duyular yanıltabilir meselesi), başkaları tarafından bize iletilen ve belkide
Sayfa 73/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
74

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

kendimizin şahit olmadığımız bilgilerin de “doğruluk paylarını” sorgulamak, analiz teorisi” çok eski bir konu, aslında modası geçeli çok oldu. Başka başka konular
etmek, doğruluklarını denemek gibi kaçınılmaz, kaçınılmaması gereken bir da var ama, daha yeni olan “big bang teorisi” ki, bu konuda henüz itiraz eden

K
“gerçek” ile karşı karşıya bulunduğumuzu unutmamamız gerekir. Körü körüne her hangi birine dahi rastlamış değilim. En ateşli “evrim teorisi karşıtları” dahi,
“bilgiye inanmak”, onu olduğu gibi kabul etmek, ezbercilikle eşdeğerdir. İster big bang teorisine (aslında %100 ispat edilmemiş tez veya hipotez de denebilir)
yayınlarla, kitaplarla, eğitim sistemleriyle bize empoze edilen bilgiler olsun, ister hala bel bağlamaktadırlar. Henüz farkında değiller, aynı oyunun tekrar edildiğine.

O
vahiy yoluyla, peygamberler vasıtasıyla bize ulaşan “bilgi” veya ilim olsun; Batılın sınırı yok gibi. Hak (bizim/hepimizin “doğru” tabir ettiğimiz ve gören
Görevimiz, bu bilgileri analiz etmek, tefekkür etmek, üzerinde derin derin gözlere apaçık beyan olup, görünen, yani mutlak objektif bilgi) “birdir”, buna
düşünmektir, başka yolu yoktur. Bunu yapmadığınız sürece o bilgi o ham haliyle, karşılık batıllar, yalanlar, zanlar, ihtimaller, uyduruk tezler, hipotezler, teoriler
hiçbir işinize yaramaz. Ne zaman ki, siz o bilgiyi kafanızda canlandırır ve sayılamayacak kadar çokturlar. Ama bunları ben burada zaten defalarca

Ç
kendinizce bir kanaat edinirseniz, o zaman o bilgiyi objektivitesinden belkide (nedense bıkmıyorum...) söyledim. Sanki kendimi sürekli tekrar ediyormuşum
“kurtarmış” ve sübjektif olarak bir “katma değer” eklemiş olursunuz. Onun gibi geliyor artık. Ne yaparsam yapayım, sonuçta ben de herkes gibi, tezler,
bunun demesiyle elde ettiğiniz bilgiyi olduğu gibi kabul ederseniz, yanıltılma ve hipotezler, teoriler ve modeller oluşturma yoluyla, bir çeşit “felsefe” ortaya
saptırılma ihtimali ile karşı karşıya gelir, uyutulma, kandırılma, kontrol edilme koyabiliyorum, ötesi yok gibi. Ancak bilincinde olduğum bir şey varsa, o da,

Ü
riskine maruz bırakırsınız kendinizi. Şu an dahi, bu yazdıklarımı olduğu gibi kabul bilgiyi körü körüne kabul etmemek, ezberciliğe ve kolaya kaçmamak gereğidir.
etmemek, kafanızda canlandırmak, üzerinde düşünmek ve kendi kanaatinizi elde Bunu yapmasaydım, bu kadar gevezeliğe de gerek kalmayacaktı. İlk etapta ben
etmek gibi bazıları için “yorucu” bir işlemi yerine getirmeden okumaya devam de “bilimsel çalışmaların”, yani veri/dataların bana ulaştırdıkları “fenomenleri”
ederseniz, saçmalığın daniskasını yapmış olursunuz. Bu sanırım yeterince açık bir analiz etme gereği duymuş ve bunlardan elde ettiğim kanaatlerden tatmin
cümle oldu. Bilgi, “kaynağı” ne olursa olsun, mutlaka analiz edilmeli, hemde olmamış bulunuyorum. “Big Bang Modeli” bana yeterli açıklamaları yapamıyor.

n
acımasızca. Böyle bir işlem ile bilginin hakkını da vermiş olursunuz, amaç o
bilgiyi mutlaka inkar etmek değildir, sadece “akıl süzgecinden geçirmektir”.
Göreceksiniz ki, size ulaşan bilginin çoğu bu sorgulanmaya cevap
“Saf bilgileri” yeterince açıklayamıyor, bir çok yerde çuvallıyor. Gerçi ilk bakışta,
“Özel Görelilik”, “Genel Görelilik”, “Quantum Fiziği ve Mekaniği”, “Süper-/sicim
Teorileri” gibi destek unsurları Big Bang Modeline yeterince arka çıkıyor,
veremeyecektir.
a omurgasını destekliyor gibi görünse de, açıklayabildiği konuların yanında,
Daha öncede yazmıştım; “Dez-enformasyon Çağında” yaşıyoruz. Elbette bunlardan daha çok miktarda açıklayamadığı konularda ortada dolaşıyor. Sanki,
size/bize/hepimize “Enformasyon Çağında” yaşadığımıza dair, dogmalar yoluyla bunları ortaya koyarken, önemli bir “bilgiden” yoksunmuş gibi görünüyor bana.
k
empoze edilen “felsefeler” ulaşıyor. Cebren ve hile ile bunlarla beyinlerimiz “Materyalist” dediğimiz, genelde de “Pozitif Bilim” diye tabir edilen ve nedense
yıkanmaya çalışılıyor. Bu felsefeler, çıkar çevrelerince oluşturulmuş, onlara göre (!) kendisini “Teolojik” Bilimden (yani ilimden) uzak tutmaya çalışan dogmalar,
“mutlak doğru” bilgilerdir. Bunları olduğu gibi kabul etmek zorunda değilsiniz. bir yere geliyor ve tıkanıyorlar. Erkekliğe (affedersiniz) bok sürdürmemek için de,
Değilsiniz ama, kazın ayağı başka. Öyle bir “dünya düzeni” oluşturulmuş konuyu gitgide karmaşıklaştırmada bir çıkar yol buluyorlar. Ama nereye kadar ?
a

bulunuyor ki, iş bu çevrelerce allanıp pullanan “enformasyonlar” çerçevesinde Yalanlar söylerseniz, bu yalanları devam ettirebilmek için, yanına daha da çok
hareket etmediğiniz sürece, bu dünyada dışlanırsınız, aforoz edilirsiniz, kâle artan miktarda yalanlar ekleme gereği ortaya çıkıyor. Öyle bir zaman geliyor
alınmaz, belkide alnınıza “deli” damgası vurulabilir. Örnekleri mevcut; saymaya ondan sonra, kendiniz de altından çıkamıyorsunuz. Buna gerçekten gerek var mı
H

kalksam, bilim açısından, “evrim teorisinden” girer “big bang teorisinden” ki ? Yoksa, olayı yokuşa sürmüş olmak, “Çözümsüzlük Çözümü” ile taçlandırmak
çıkarım ki, zaten burada bunu defalarca yapmış bulunuyorum. İlimsel açıdan ise, yeterli oluyor mu gerçekten ?
Peygamberlerin kıssalarını gösterebiliriz (Kur'an da bahisleri geçer); İnkar
edilmişler, dalga geçilmişler, dışlanmışlar, kendilerine deli ve şair denmiş, Bu aralar “enformasyon” diye tabir ettiğimiz (öyle hissediyorum ben),
takibata uğramışlar, sürülmüşler, hatta öldürülmüşler. Dogmaların, sabit “Çözümsüzlük Çözümünün” zirve noktalarında bulunuyor. Sanki her şey “inkar”
fikirlilerin yapabileceklerini küçümsemeyin. Aktüel olarak şu aralar, ülkemizde ile dengelenebiliyor. Gözleri “gerçeklere” kapatmak, başımızı kuma gömmek
bazı çevrelerce “evrim teorisi” ateşli bir şekilde tartışılmaktadır. Ancak “evrim yeterli oluyormuş gibi bir izlenim var bu mevcut “dünya düzeninde”. İş bu
Sayfa 74/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
75

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

düzene karşı çıkmak, eleştirmek, başlı başına bir “marifet” gibi görünüyor. saldırmasına, kıyasıya kavga etmesine şaşmamak gerek. Aslında bu taraftar
Belkide yanılıyorum, ama bunu “zamandan” başkası göstermeyecek. güruhunun nükleer silah ile savaş çıkartmamasına şaşarım, aslında böyle

K
Umutluyum; Olmasaydım, bunca laf ebeliği yapmazdım. Umut ediyorum ki, bir yapmaları yeridir. Ne büyük bir cehalet, bilgisizlik, saygısızlık, ben
şekilde bu “yanlışlar”, zamanı gelince, giderilecek ! O zamana ben erişir miyim, merkeziyetçiliktir ki, doçentler ve profesörler böyle açık bir şekilde
orasını bilemem. Umulur ki, abesle iştigal etmiyorumdur. Duyumsamak (5 duyu sergileyebiliyorlar. Dedik ya, “Dezenformasyon Çağında Yaşıyoruz !”, diye.

O
ile) ile algılamak (6. duyu kabul ettiğimiz akıl ile sentezleme, tefekkür, düşünme, Bu izleme fırsatı bulduğumuz tartışma programları, bizim bu tespitimizi ancak ve
kanaat edinme/oluşturma, artık ne derseniz deyin) arasında, öyle “görünüyor” ancak doğruluyor. Ben bu davranışların ardında kasıt, kötü niyet hissediyorum,
ki, dağlar kadar fark var. Bunu böyle, dediğim gibi “kabul etmek” gibi bir “görüyorum”. Ortaya; mantıklı, ezber bilgiden öteye gidebilen ahlaki değerlere
mecburiyetiniz de yok hatta, keyfiyetinize (sübjektivitenize, kendi felsefenize) (ne tür olursa olsun, ister bilim ahlakı ister din ahlakı, ister inkarcı ahlak) sahip

Ç
bağlı... Bu elbette size kalmış. İşte tam burada “görecelik/görelilik” başlıyor felsefe üretip/geliştirip, bir tez veya antitez, koyamıyorlar ki, karşılıklı oturup bir
aslında (bahsettiğimiz Einstein'ın izafiyet'leri değil), 6 milyar insan, 6 milyar sentez ortaya çıkarsınlar. Ben ekranın karşısında resmen bunaldım, abuk subuk
farklı “şeyi” görebilir (çoğu “bir şey görmekten” aciz, hayal dünyasında, mevcut tekrarları dinlemekten. Takım taraftarı mantığıyla yapılan bu tür açık
“dünya düzeninde”, sanallıkta yaşayıp gitmekteler maalesef, saçma sapan da oturumlardan ve geyiklerden bıkkınlık geldi bana. Geçiyorlar karşı karşıya, hadi

Ü
olsa, “matrix” denen şeyde “uyuyorlar”, bunu da belirtelim). “Bir şey” mi eksik, sen ilimci, bende bilimci olayım, tartışıp duralım, sonuçta da bir boktan sinek
yoksa, tam idi de, kaybettik mi, doğrusu bende pek anlamadım ya, neyse. Bana uçuramadan kalkıp evlerimize gideriz, bu arada ciddiyetle programı seyreden
göre, “her şey tam” diyebilmek gerekirdi. Peki ,bunu diyebiliyor muyum ? Hem vatandaşla da dalgamızı geçmiş oluruz; Ekmek yoksa, pasta yesinler, cahillerse,
evet, hem hayır. Trajik bir durum aslında ve ne kadar üzüldüğümü anlatamam. böyle saçmalayalım, böyle başa böyle tarak, mantığı ile kelli felli adamlar (ve bir
Ne yazık ki, ilham gelmiyor; Geliyorsa da, ben “algılayamıyorum, anlamıyorum bayan, unutmadık) geçiyorlar kamera karşısına, kılık kıyafetlerine baksan, adam

n
gibi. Bazen işe yaramıyor; Kafamdan (adeta...) duman tütene kadar konsantre
olmaya çalışsam da, bir yere varamıyorum, bir şey eksik gibi. Bazen de öyle bir
açılıyor ki zihnim, sanki (yine adeta, olduk olmadık yerlerde bu kelime
sanırsın ! Sanırım bu konuda kızgınlığımı yeterince dile getirmiş oldum böylece...
Bazı “Süper sicim Kuramları” (hatta quantum mekaniği, ki bunlar aslında
kuram olmaktan çok uzaktalar, daha ziyade hipotez demek doğru olur), 4
a
kullanılıyor bilirsiniz...) uçarcasına düşünceler kafamda birbirini kovalıyor, biraz boyutun ötesinde boyutlardan bahsederler; 28 boyuttan başlar 18.000 (On sekiz
olsun yol alıyorum. Ama gördüğünüz gibi, henüz elle tutulur (hani ille de elle bin) boyuta kadar, hatta daha da fazlasına gider. Algılamayı şöyle-böyle ancak
tutmak isteriz ya bir şeyleri, maddecilik, maddiyat hastalığı) bir sonuca varmış başarabildiğimiz 4 boyutun (zaman-mekan, evren) ötesinde, sırf bazı hesaplara
k
değiliz bunca laf ebeliğine ve kalabalığına rağmen. Ne bir “her şeyin kuramı” uysun diye düzinelerce veya daha fazla boyut aramak ne kadar mantıklıdır. Hadi
geçti elimize (felsefeyle de olacak gibi görünmüyor doğrusu), ne de 5.boyutta 5.boyutu anladık diyelim, çünkü protogen halinden yavaş yavaş ısınarak
kanatlanıp etrafı kolaçan etmişliğimiz var (dünyadaki tüm sorunları çözmek “tekamül eden evren” (yine) hipotezimizde de buna bir çeşit gereklilik
mümkün olurdu, tabi öncelikle sorun nedir, tanımlamak gerek, bazısına gam, duyuyoruz; İş bu 5.boyutun tabiatını, duyularımıza ulaşıp sentezlediğimiz
a

diğerine mutluluk kaynağı olabiliyor...). algılarımıza dayanarak “akıl edebilme” yetimiz (en azından hayal gücümüz) var
olsa da, daha ötesi, yani 6. dan 11. boyuta kadar olan boyutları (gökleri), hayal
Bir televizyon kanalında, “Tez”, “Antitez” ve “Sentez” şeklinde bir yayın etmek dahi (en manyak hayal gücü ile bile) mümkün görünmüyor. İş bu 11
H

yapıyorlar: “Sansürsüz”; O programda izlediğimiz katılımcı bilim adamları (ve bir boyutun ötesinde bir “Arş” mevcut (Kur'an'a göre) ve onu tasavvur imkanlarımız
bilim bayanı) doçent ve profesörlerden oluşuyor. Ama ne profesörler ya; İki lafı el vermiyor. Uzay-Zaman sistemini (4 boyutlu evreni) “sonsuz” kabul edersek
bir araya getiremeyen, ezberledikleri bilgileri (dataları, verileri) papağan gibi (ki, bizim hipotezimiz öyle öngörüyor), elbette “ötelerin” de, aynı mantığa
tekrarlamanın ötesine gidebilmekten aciz, tartışmayı bilmeyen, dinlemeyi ise hiç dayanarak sonsuz olmaları gereği, bariz açık bir “gerçek” olma durumunda.
bilmeyen birer zavallılar. Bu ülkenin ortaya çıkarabildiği bilim adamları, doçentler,
profesörler, eğitim görevlileri bunlar ise, eyvah; Bir şey bildiklerinden şüpheliyim. Tabi, hayal kurmanın da sonu yok gibi... Fantezi işte, bir yerde “zan” oluyor.
O zaman, takım tutan taraftarların birbirine küfür etmesine, döner bıçağıyla Ancak, Kur'an-ı Kerim kaynağını (bilgisini) “gerçek” kabul ettiğimizde, en azından
Sayfa 75/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
76

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

“7 Gök” gerçeğini ve ötesindeki “Arş'ı” inkar etmek mümkün değil. En azından yaratmadın, sen noksan sıfatlardan münezzehsin, bizleri o ateş azabından koru',
bundan sonrası zan'na girer. Ama zaten oralarda işimiz yok; Biz henüz şunun

K
derler.”53
şurasında 4 boyutu ve biraz da 5. boyutu tasavvur edebilsek, yetecek. İlk 5 Gayet açık değil mi ? Buradan (yazdıklarımızdan) Kur'an 'a referans veriyoruz;
boyut, “Her şeyin Kuramını” (Evrenin mantığını) oluşturmamızda çok büyük Aynı şekilde Kur'an 'dan da yazdıklarımıza sanki referans veriliyormuş gibi
yardımcı olacaktır (savını ortaya atıyorum, gerçi atmak da pek öyle şık olmuyor gelmiyor mu size de ? Eğer Kur'an alemlere rahmet olarak gönderildiyse ve ben

O
ya,...). de bu alemde yaşayan bir “varlık” (kul) isem, o zaman benimde referans alıp
vermeye hakkım yok bu acaba ? Bence var ! O zaman, bana “demagoji yapıyor”,
Hipotez dedik ya şu meşhur kuramlarına, kesin gocunan olmuştur ve cephe “Kur'an 'ın arkasına saklanıyor”, vs gibi sözler söylemeye kimsenin hakkı yoktur
oluşmuştur çoktan bana karşı; Aslında çok da tın diyeceğim ama, bizimki de herhalde. Hani, olur da, birilerin aklına böyle bir şey yapmak gelirse. Kur'an

Ç
ancak hipotez merhalesinde. Dolayısıyla, kurammış gibi görünüp de aslında mesajına bende, herkes gibi, muhatabım. Kur'an kimsenin de tekelinde olmasa
olmamasını gayet net bir şekilde anlıyorum. Ben anlıyorum, ama kendileri gerek; Ne hacıların, hocaların, ne maaşlı din görevlilerin, ne arap'ların, ne şunun
anlıyor mu acaba ? İşte bütün mesele, insanın veya bir felsefeyi savunan bir ne de bunun. Bu budur...
insanın, kendisine yapabildiği öz eleştiridir. Ben bunu yapıyorum; Gerçi hemen

Ü
Bir de “Dez-enformasyon” ile ilgili (en azından ben öyle yorumluyorum) bir ayete
arkasından olayı kompanse etmek için sağa sola saldırıyorum, ama bu saldırı da dikkatinize çekmek isterim:
belli bir mantık çerçevesinde gerçekleşmiyor mu, samimi olalım lütfen. Yapmak “Şeytan onlara vaat eder, boş ümitlere, kuruntulara düşürür. Fakat şeytan
istemediğim bir şey varsa, o da “haksızlıktır”, cidden. Bana bir faydası olmaz ki, onlara, kuru bir aldatmadan başka ne vaat edebilir ?”54
neden yapayım, kendimi ve hipotezlerimi yüceltmek için mi ?
Yazdıklarımı “marifetmiş” gibi göstermek de istemem, çünkü marifet böyle
Aslında aşağıda sayfaların en altında yazılı olan alt başlığa bir ek olarak şunu da

n
olmaz. Bilim ile iştigal ettiğinizde faydalanacağınız şey “erdemdir”, marifet değil.
Erdemli olmak dahi marifet değil, aslında standart olması gerekendir. Ahlak
mesela bir erdemdir, marifet değil, her ne kadar zamane dünyasında ahlaklı
belirtmek isterim:
“Mutlak Düzenden (Protogen) Isınarak ve (Yapı taşları) Yörüngelerde
Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli”,
a
olabilmek marifetmiş gibi görünse de, değil ! Gerçi, mevcut dünya düzeninde
demek daha doğru olur. Çünkü “ısınmak” ayrı, “yörüngelerde hareket etmek”
ahlak da pek erdem olarak görünmemeye başladı ya, neyse. Daha ziyade uyanık
olmak, işin itliğini puştluğunu bilmek erdem olarak geçiyor. Bu benim fark ayrı ve yine “tekamül etmek” ayrı özelliklerdir; Burada “tekamül” dediğimiz ise,
mutlaka her an bir değişim geçiren anlamında anlaşılmalıdır (hiç biri birbirine
k
ettiğim kadarıyla 80'li yıllardan sonra oluşmaya başlayan bir “fenomen”. Ne
olduysa, o tarihten sonra oldu. Daha önceleri de bunun bir sinyali var mıydı veya benzemeyen kar taneleri gibi). Ayrıca bir de “Genişleme” özelliğini ekleyince, ki
yok muydu ben pek bilemem, çünkü henüz çok küçüktüm ve aklım böyle şeylere bu genişleme Merkez Zaman Ufkumuzun Genişlemesi olarak kabul görmelidir,
ermiyordu. Ama büyüklerimizin dediklerine bakarsak, benzer olaylar 50'li, 60'lı görüyoruz ki, evren belkide bizim algıladığımız gibi değil. Tüm bu fiillerin bir
a

ve 70'li yıllarda da olagelmiş. Tümünün yanında getirdiği fırtınalı günleri tarih bütünün içinde yer almalarına rağmen, her biri ayrı bir oluşumu tanımlamaktadır.
kitaplarından okumak mümkün; Ne kadar doğrudur bilemem. Burada eklemiş olduğum Yörüngelerde Hareket ve daha öncelerde Merkez
Zaman Ufkumuzun Genişlemesi (“Hubble Hacminin” ışık hızıyla genişlemesi)
H

Bugün yine birkaç “gerçekten” bahsetmek istiyorum. Gerçek derken, bunlar olaylarını zaten defalarca analiz edip irdelemiştik, hatırlarsanız.
benim kabul (ve iman) ettiğim gerçekler, katılmayan olabilir. Şöyle:
“De ki: 'O yedi göğün Rabbi ve o ihtişamlı Arş'ın sahibi de kim ?'”52 ve Dilerseniz , şöyle bir hatırlayalım:
“Onlar ki, gerek ayakta ve otururken ve gerek yanları üzerinde iken hep Allah'ı Küçükten büyüğe doğru bakarsak eğer; Elektronlar Atomun çevresinde; Yine
zikrederler ve göklerle yerin yaratılışını düşünür; 'Ey Rabbimiz, bunu sen boşuna atomları oluşturan daha küçük parçacıklar belli bir kinetik hareket ile protonların
53 Al-i İmran Suresi, 3:191
52 Mü'minun Suresi, 23:86 54 Nisa Suresi, 4:120 (aslında 4:118-120)

Sayfa 76/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
77

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

ve nötronların etki alanı içinde; Ay'lar (gezegenlerin uyduları) gezegenlerin tespit etmek mantıklı olur. Buna göre, içinde bulunduğumuz hacim (kabarcık)
etrafında, gezegenler kendi ve güneşlerinin (yıldızların) etrafında, güneşler küre şeklinde, yarıçapı 13,7 milyar “ışık yılı” (uzaklık birimi) ve her saniye

K
(yıldızlar) kendi ve galaksilerin etrafında, galaksilerin (saman yolu'muz gibi) ~300.000 km “genişlemektedir”. Genişleme derken, bu anlamda genişleme
kendi etrafında ve muhtemel, oluşturdukları galaksi kümelerinin dahilinde (yine olarak tanımlamakta fayda görüyorum. Bizim “hipotezimize” göre, evren (hacmi)
yörünge olması ihtimali çok yüksek), bu kümelerin oluşturdukları süper-kümeler ve içindeki madde miktarı (kütle) de sonsuz olmalı ki, bunun böyle olması

O
dahilinde, vs., vs., hepsi birer yörünge şeklinde hareket ettiklerini söylemek, gerektiğine, bize ulaşan “mutlak doğru bilgilerin” (Kur'an-ı Kerim) üzerinde
yaptığımız ve şahit olduğumuz gözlemler (duyusal tespitlerimiz) dahilinde “düşünerek” varıyoruz (ilgili ayetleri daha önceleri sıralamıştım). Zaten, hacim
mümkündür. Buna ipucu, ayrıca dikkat çekmek gerekirse, Kur'an 'da da madde ile kaimdir; Maddenin olmadığı (kritik yoğunluk: 6 atom/m) bir hacim
rastlamak mümkün: “Her şey Allah'ı tespih eder...”, mealindeki ayetler. İşte bu “tekilliktir”, zamansızdır ve mantıklı düşünürseniz, “zaman-mekan-sisteminde”

Ç
gözlemler ve “bilgilerden” yola çıkarak, “Kainat Genişliyor”, hatta “Kainat Şişiyor” var olamaz. Bunu, diğer yüksek yoğunluklu “sözde tekilliklerle” (Kara Deliklerle),
demek istemiyorum. Her iki durumda da, bu bilimlerin felsefesi, Andromeda sakın karıştırmayın. İkisi birbirinin zıddı gibi görünüyor şimdilik; Biri çok
galaksisiyle saman yolu galaksisinin birbirine yaklaşıyor ve bir tür çarpışma yoğunlukta maddeli bir hacim kaplıyor, diğeri maddesiz ve hacimsiz bir tekillik,
(veya kaynaşma) ile oluşumlarını devam ettireceklerini, açıklayamıyor. Çünkü yani evrende (bilinen 4 boyutlu uzay-zaman sisteminde) “var olmayan” bir

Ü
“Hubble” 'a göre, öbeklenmelerin (kümelenmelerin) uzaklığına göre bu tekillik. Bu bilgilerin ışığında da diyorum ki, kara delikler gerçek manada tekillik
“genişlememenin” hızı da artıyor (ivmeli hareket); Ancak galaksi çapında iki değiller, her ne kadar “zaman mefhumu” üzerinde büyük etkilere sahip
cisim (Andromeda ve saman yolu, ve başka galaksilerde de gözlenmiş...) nasıl görünseler de. Zaten “mutlak tekillik” olsalardı, “kara deliklerden hiçbir şey
oluyor da, tam tersine, birbirine yaklaşıyorlar, açıklayamıyor. kaçamazdı”, çünkü çekim kuvvetleri de sonsuz olması gerekirdi ki, bunun böyle
Az önce tekrar yazmaya kalktım ve baya da bir şeyler yazmıştım ki, elektrikler olmadığını biliyor gibiyiz (bak. “Zamanın Kısa Tarihi”, Hawking). İma edilen “Ufuk

n
gitti. Bu nasıl bir zulümdür anlamadım; Fatura geliyor, hiç itiraz etmeden
ödüyoruz. Ama verilen hizmet dandik olunca, kimi kime şikayet edeceğiz,
mağduriyetimizi kim giderecek ? Yazdıklarımı ve şimdi kayıp olanları kim geri
Çizgisi” de, zamandan bağımsız (sıfır zamanda) aniden genişleyip (bizim sonsuz
kabul ettiğimiz) tüm evreni kaplaması gerekirdi (Kütle Çekim Kuvveti mantığı).
Demek, kara delikler mutlak tekillik oluşturmamaktadırlar. Buna dayanarak
a
getirecek ? Çalışan çamaşır makinası bozulursa, kim karşılayacak masraflarımı ? diyebiliriz ki, mutlak tekillik sonsuz bir çekim kuvvetine sahip olmalı; Böyle
Buyurun buradan yakın... Hizmeti vermek bir konu, hizmeti verememek bir olunca da (“gördüğümüz kadarıyla”), 4 boyutlu zaman-mekan-sisteminde “var
konu, veremediği hizmetten bihaber olmak yine başka bir konu. Demek, bir iş olması” mümkün değil.
k
yaparken, yaptığınız işin hakkını vermeniz gerek, yoksa vebali çok yüksek
haksızlıklar yapmış olursunuz. Bugün bu yapılan haksızlıkları tahsil etmesem bile, Ancak “Kara Deliklerin” yoğunlukları (m³ başına atom veya parçacık sayısı)
ahirette zorla cennete girme durumları hasıl oluyor gibi, en doğrusunu Allah ne kadar bilmemekle beraber, çok yüksek olmalı ki, zamanı eğip bükebiliyorlar (-
bilir... Bilmediğim şeyleri “zannetmekten” Allah'a sığınırım. Velhasıl, hepimiz için mış).
a

çok çetin geçecek o gün mutlaka gelecek. O günden “Tırsmak” yerinde bir Bunları temcit pilavı gibi tekrar tekrar ısıtıp yazmamın sebebi biraz da benim
hareket olur. Bu tırsmak yalnız başka bir korku türü ki, diğer “şeytani “balık hafızam” olsa gerek. Eminim daha önceleri defalarca bu konuyu çok da
vesveselerle” karıştırmamak gerek. farklı olmayan şekillerde yazmış bulunuyorum. Genel olarak konunun temeli belli
H

Neyse, şimdi yazdıklarımı hatırlayamıyorum, düşünce yitip gitti. Konu, şişme ve ve sabit olmakla beraber, dile getirmenin farklı şekilleri de olabilir mi acaba
genişleme ile ilgiliydi. Şişme, sınırlı bir evrende mümkündür, ancak içinde gibisinden çabalar olma ihtimali de var. Öte yandan, konuya sapıkça yaklaşımımı
yaşadığımız evrenin sınırlı olup olmadığını pek kestiremiyoruz, nedeni de “Hubble zorlayan basit bir psikoz'dan ibaret olma ihtimali de yok değil hani. Her ne ise,
Hacminin” ta kendisi. Bu hacim, ışık hızıyla sınırlı olduğundan, sınırlarının bir yere ulaşamasam da (belli de olmaz ama, belki bir yerle varmak nasip olur),
ötesinde “hiç bir şey yok” (yani yokluk) diyemiyoruz. Çünkü, “ışık hızı sabiti” belli saplantı şeklinde konuyu irdelemeye devam edeceğim gibi görünüyor. Maksat
(~300.000 km/sn.), evrenin yaşı da (aşağı yukarı) belli. Tabi, evrenin yaşını, vakit öldürmek olsaydı, daha iyi bir yöntem bulunamazdı herhalde. Umarım ki,
tespit edilebilen en uzak ışık kaynağından ziyade, elementlerin “yarı ömürleriyle” abesle iştigal etmiyorumdur ki, bunu da defalarca belirtmiş olduğumu
Sayfa 77/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
78

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

hatırlıyorum. Tarih tekerrürden mi ibaret, yoksa ben mi abartıyorum ? 1965.


4.vs., vs. Bölüm 7 'nin (Book7.pdf) 6. Sayfasında yazılı olan nedenler ki, hiçbiri

K
Nedir Big Bang teorisini sözde ispat eden bulguları ? tamamen saf ve objektif bir gözleme (duyumsama, algılama ve yorumlamaya)
dayanmıyor. Penzias ve Wilson 'un 1978 'de bunun için Nobel ödülü almış
1.Hubble 'ın “Genişleme Yasası” olmaları, hiçbir şeyin ispatı değil, mantıklı düşününce (hangi mantık ? - Farklı bir

O
2.Kozmik Mikrodalga Fon Işıması CMB mantık; Dogmatik olmayan). CMB-Fotonlarının (~2.725 K) şu an herhangi bir
3.COBE ve WMAP Deneyleri hidrojen atomundan ışımadığını ispat edebilirseniz, o zaman başka; Ama
ölçerseniz göreceksiniz ki, uygun ısı ve basınç ile sadece hidrojen değil, başka
elementlerin de aynı foton ışıması yaptığı gözlenebilir. Ancak tabi, evrenin ilk

Ç
zamanlarının sadece hidrojenden oluştuğunu biz de var sayıyoruz. Yani kısacası,
CMB (Kozmik Mikrodalga Fon Işıması) göründüğü ve yorumlandığı gibi olmak
zorunda değil; Bu benim iddiam. Ama felsefenizi mutlaka bir “zan” üzere kurup
geliştirmek istediğinizde, hiçbir

Ü
argüman sizi ikna etmeye
yetmez. Oysa, olimpik bir bakış
açısı ile bakınca, olayların çok
ama çok “görece” (göreli)
olabileceği kanaatine

n varabilirsiniz ki, ben varmış


olduğumdan, böyle size göre,
gereksiz şüphelerle farklı
a sonuçlar çıkarma gayreti
(çabası) içinde bulunuyorum.
Felsefe dediğim de öyle genel
k
anlamda bir felsefe olarak
anlaşılmasın; Benim kastım,
Teori derken, göz ardı edilmemesi gereken şudur ki, bu %100 ispat “Evrenin Yaratılmasıyla” (ki ben yaratılmış olmasına inanıyorum...) ilgili
felsefemdir. Şimdi mutlaka birileri çıkar da: “Sen ne biliyon da, Astrofizik
a

edilemediğinden, adını tez, hipotez, zan, ihtimal (veya sadece model) olarak
tanımlamak mümkün. Çünkü, biz gösterdik ki, kozmik mikrodalga fon ışıması konusunda felsefe yapabileceğini düşünüyorsun ?”, diyecektir. Herkes ne
göründüğü gibi olmayabilir (bak. Elektromanyetik tayf açıklamalarımız). Hubble biliyorsa veya bildiğini sanıyorsa, ben de aynı oranda birşeyler bildiğimi
'ın genişleme yasası ise bir varsayım dan öteye gitmiyor, aynen evrim teorisi sanıyorum ve yapılması gerekiyorsa, felsefe yapmayı tercih ediyorum, itiraz
H

gibi. edenlerden bana ne ? Bu konu hakkında felsefe yapabilmek için, mutlaka Prof.,
Doçent, Doktor falan mı olmak gerekiyor ? Eğer öyleyse, bu hangi kitapta
CMB (Cosmic Microwave Background Radiation): yazıyor ?
1.Gamow 'un tahmini, 1947. Netice itibariyle felsefe yapmak, bilgiyi almak, kafa yormak, etik değerlerle
2.Alpher ve Herman 'ın tahmini, 1950. (ahlak ile) yoğurmak ve kağıda dökmek veya dile getirmek, değil mi ? Bunu
3.Penzias ve Wilson 'un yaptıkları bir radyo-alıcısı ile dinlenmiş olan “gürültü”, yaparken aldığım bilgiye başkalarından biraz daha fazla şüpheci yaklaşıyorsam,
bu benim bilimsel bir alanda bir şey üretemeyeceğim anlamına mı gelir ?
Sayfa 78/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
79

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Başladık yine soruları sıralamaya. Gerçek dediysek, burada bize bilimsel (!) dergilerden55 ulaşan bilgileri
Ne zaman, birileri çıkıp, “En doğrusunu biz biliriz, biz Prof.'uz, Doktoruz, kullanarak elde etmiş olduğumuz “göreli gerçekten” bahsediyoruz. Bir de işin ilmi

K
Doçentiz, vs. !”, dese, benim tüylerim diken diken oluyor. Yahu, sizdeki akıl da, yönü var ki:
bizdeki patlıcan mı ? Aklını kullanmak sizin tekelinizde mi ki, her şeyi en iyi siz “..., güneş ve ayı da emrine boyun eğdirdiğini görmedin mi ? Hepsi, belirli bir
bildiğinizi sanıyorsunuz ? Hani bildiğinizi sandığınız şeyleri de görüyoruz yani; süreye doğru akıp gidiyor.”56

O
Ezberlenmiş müfredatlardan ibaret. Şu ülkedeki eğitim siteminin çarpıklığının
farkında değil miyiz sanıyorsunuz ? Her yıl bir milyonu aşkın lise öğrencisi, yarış Kritik hız dedik;
atı gibi, ezberledikleri şeylerle, üniversite kapılarını zorluyor. Hadi kapıdan bu ne anlama geliyor ? Şu anlama geliyor: Evrenin sonu belli değil ! Ne zamanı,
girmeyi başardılar, sonra ? Biz de bu yollardan geçtik ve kapağı üniversiteye nede şekli... Ayetler bunu gayet güzel, net ve apaçık anlatıyor:

Ç
atınca, işlerin bitmediğine tanık olma fırsatı bulduk. Orada da ezbere devam; “Onlar dünya hayatının görünen yanını bilirler, ahiretten ise tamamen
Yapmayan (benim gibi) yarıda bırakıp ayrılıyor. Kalanlar ise, ezberci inekler habersizdirler.”57
(Mööö !), ite kaka, yalakalıkla, yağcılıkla da (şahit olduğum bir şey) olsa, mezun “Kendi kendilerine hiç düşünmediler mi ? Allah, gökleri, yeri ve ikisinin arasında
olup, simitçilik yapıyorlar. Ve çoğu da “hayattan” bihaber (bizde öyleydik bir

Ü
bulunanları ancak gerçek bir sebep ve belirli bir süre için yaratmıştır. ...”58
zamanlar şüphesiz...). Burada, yaptığım felsefenin savunmasını kotarıyor “Şüphesiz ki, kıyamete ait bilgi Allah'ın, evet O'nun yanındadır.”59
değilim. Zaten bir şey ispat etme ihtiyacı da duymuyorum: “Çok da TIN !”... “İnsanlar sana kıyamet saatini soruyorlar. De ki: 'Onun ilmi, sadece Allah'ın
Dikkat çekmek istediğim konu şu ki, dogmalar içinde yaşamak zorunda katındadır.' Ne bilirsin, belki de o saat oldukça yakındır.”60
bırakılıyoruz. Demek istediğim, sadece siz düşünmüyorsunuz, ben de
düşünüyorum, öyleyse ben de varım ! Beğenmeyen okumaz, yahu zorlamayın
Daha nice benzer ayetler Kur’an da mevcut. Yani bu şu anlama da geliyor;

n
kendinizi. Benim bilimsel felsefelerimin temeli Kur'an-ı Kerim 'dir. Bunu baştan
söylemekte, en azından şimdi, çok geç olmadan söylemekte, fayda görüyorum.
Olur da okuyucular farklı bir beklenti içinde olurlar, bunu engellemek gerek.
İstediğiniz hesabı kitabı yapın, bulmanız, bilmeniz, keşfetmeniz/-memiz mümkün
değil ki, Peygamberlere dahi bu bilgi verilmemiştir. Bu öyle bir konudur ki aynı
zamanda, evrenin (genelde kainatın) neden var olduğuna (Yaratıldığına !) dair,
a
Böylece herkes burada ne okuduğunu bilsin. Hipotezim de, dayanaklarını Kur'an-ı
çok ipuçları veriyor. Bundan öte ne desem boş aslında. Ama biz yinede ucundan
Kerim 'de bulduğum ve tefekkür ettiğim bilgilerden yola çıkarak; Allah tarafından
azıcık serzenişte bulunmaya devam edelim. Serzenişimiz tabi Bilim adamlarına
yoktan yaratılan (OL ! Emir ile), ilk yapı taşlarının temeli hidrojene dayanan, ilk
(!), başkasına değil; Hele hele, Kur'an, ya da Allah'a hiç değil.
k
anı mutlak düzen olan, ısınarak tekamül edip, çeşit çeşit yörüngelerde hareket
Anladığım kadarıyla, dönüp dolaşıp şu sorunun çıkış noktasına kadar
eden madde öbeklenmelerinin açıklanmasıdır. Evrenin “kritik hızda genişlemesi”
gelebiliyoruz: Evren “sınırlı” mıdır, yoksa “sınırsız” mıdır ? Daha önceleri de
nasıl bir deyim, şaştım kaldım. Bilim insanlarının sürekli ağzında bir deyim.
irdelemiştik ve evrenin sınırsız olması gereği sonucuna varmıştık (malum belli
Evren kritik hızda genişliyormuş. Ne alaka ? En basitinden, evrenin genişlemesi
a

başlı bazı ayetlere dayanarak). “Kritik hız” meselesi de tam olarak bu konuya
sonucuna, galaksilerin birbirinden uzaklaşıyor olması algısından varıyorlarsa,
atıfta bulunmaktadır; Hangi hipoteze dayandırdığınız hiç fark etmez. Ancak bir
andromeda ile saman yolunun birbirlerine yaklaşmalarını nasıl açıklarız ? Hatta
küçük fark vardır Big Bang hipotezi ile benim Protogen'li hipotezim arasında: Big
yaklaşmadan ziyade, belli bir yörüngede birbirine yaklaşarak dolanmaları
H

Bang 'e göre evren kritik hızda genişlemektedir. Bana göre ise, Hubble hacmi ışık
gerçeğini bu deyimin neresine yerleştirebiliriz ? Ha, derseniz: “İstisnalar kaideyi
hızıyla genişlemekte ve öbeklenmeler hepsi kendine göre birer yörüngede
bozmaz...”; o zaman hangileri istisna, hangileri kurala uyuyor onu da bir zahmet
söyleyiverin de, biz de kendi hipotezimizden vazgeçip, kafa patlatmalarımızı Big 55 Bilim Teknik, muhtelif Sayılarda...
Bang modeli üzerine yoğunlaştıralım. Andromeda ve saman yolunun bu 56 Lokman Suresi, 31:29
yörüngeler şeklinde hareket etmelerine bir örnek de ikiz-yıldızlar teşkil 57 Rum Suresi, 30:7
58 Rum Suresi, 30:8
etmektedir. Bize nispeten yakın olan Sirius ikiz yıldızı (Sirius A ve B) mesela, ikili 59 Lokman Suresi, 31:34
bir yıldız takımından oluşmaktadır. Bu “gerçeği” de mi inkar ediyoruz artık ? 60 Ahzab Suresi, 33:63

Sayfa 79/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
80

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

hareket etmekte ve “tekamül” etmektedirler. Mantıklı olalım (hangi mantık ?), Herhangi bir şekilde redakte edilmiş değil henüz. Edilmesini de pek hoş
samimiyetle düşünürsek, evrenin genişlediğine dair hiçbir “elle tutulur kanıt” karşılamıyorum (benim yapmam dışında), çünkü anlam (mana) kaybına

K
yok. Ama yörüngelere dalalet eden sürüyle kanıt mevcut (hepsini tekrar uğrayabilir.
saymama gerek yoktur herhalde*). Bir diğer yandan evrenin tekamül ettiğini Bu sonucu nereden çıkartıyorum, ben de bilmiyorum ama, bizce bilinen 4 boyut
(olgunlaştığını, sürekli değiştiğini) de, kafanızı nereye ve ne kadar vurursanız (Zaman ve Mekan veya Uzay-Zamanda veya Einstein-Evreninde, yani: Yer)

O
vurun, inkar etmek mümkün değil, görünmüyor, göremiyorum (*bak. yörüngeler dahilinde mutlak tekilliklere yer yok gibi görünüyor. Bu bir yandan doğru da
ve hızları, mesela dünyanın kendi etrafında, güneşin ve saman yolunun olabilir, diğer yandan yanılsama (duyu ve algıların şaşırması) da olabilir; Hangisi,
etrafındaki hareketleri/yörüngeleri). henüz karar veremedim, çünkü bu konuda bilgi eksikliği had safhada. Tek
İş bu hipotezimizin ispatı çerçevesinde ve amacıyla (Protogen Modeli), bu ayın bildiğimiz, aslında bir şey bilmediğimiz olsa gerek bu durumda. Eh, dolayısıyla,

Ç
Bilim Teknik dergisinde (Eylül 2009, dayanamadım, aldım..., ama pişman bu konuda tahmin yürütmek de pek mantıklı gelmiyor bana.
oldum...) benim için okumaya değer bir tek yazı buldum: Sayfa 4, 3.sütun: Ama... Yüzdük buraya kadar, kuyruğuna geldik; Şimdi pes mi edelim ? Bence
“saman yolu'nun Dev Bir Gizli Komşusu Olabilir”, makalesi. Bu da, ancak biraz daha kafa patlatmaktan zarar gelmez; Olan kafaya oluyor ya, neyse...
benim hipotezimi güçlendiren bir yazı. Mesele saman yolu'nun bir “gizli Kanımca, gerçek bilgi olsun, dez-enformasyon olsun, ulaşa bildikçe biraz daha

Ü
komşusu” olması veya olmaması değil, daha ziyade, varsa eğer, bu (sözde) fazla okumaya ihtiyaç var galiba. Bu da zaman gerektirir; Öyleyse, işi zamana
komşunun galaksimizin yanından geçmiş olma olasılığı (ki bu bir olasılık gibi bırakmalı.
görünmekten öte gitmiyor gerçekten, çünkü bilginin kaynağı ne kadar güvenilir Gerçek şu ki (hangi gerçek ?), “Evren ve Kainat”, şöyle veya böyle, birer
olabilir, daha önce tartışmıştık...); Bu da, eğer öyle ise, Big Bang ve “Genişleme Fenomen. Fenomenlerin yorumlanması ise, eğer dışarıdan (süper-ego) bir
Hipotezine” zıt bir keşif bence. Yoksa yine sadece bir “istisna” ile mi karşı müdahale ve düşünce empoze eden etki yoksa (yani kişinin olaya objektif bir

n
karşıyayız ? Ama nasıl olacak bilmiyorum, istisnaların sayısı kuralların sayısını
geçti artık... Bu da şu demek: İstisnalar kural, kurallar da istisna olmak zorunda
(zorunda mı gerçekten ?); Galaksiler ve/veya büyüklü küçüklü herhangi
bakış açısı var ise), herkes için farklı olabilir. Bu aşamada her ne kadar kainatı
bütünüyle algılamaktan aciz olsak da ve dolayısıyla bizim için fenomen dahi
olamasa da, en azından evreni duyularımızla az-çok algılayabiliyoruz. Bu da tek
a
“öbeklenmeler” birbirinden uzaklaşmıyor (bak. Genişleme/Şişme Hipotezi), aykırı başına tüm kainat kapsamı olmadan bile yeterince çetin bir ceviz. Bu cevizi ise
bir şekilde, belli ve/veya belirsiz yörüngelerde (belirsiz yörüngeler olsa dahi, nasıl yememiz gerektiğini varın siz taktir edin; Kabuğuyla ağzımıza atıp
plansız ve amaçsız değil tabi, bak. Tekamül olayı...) evrenin orasından burasına yutuverelim mi, yoksa kabuklarıyla beraber çiğneyip mi yiyelim, yoksa
k
hareket ediyorlar ve bu arada tekamül ediyorlar, yani olgunlaşıyorlar (yıldızların kabuklarını kıralım, içindekini ağzımızda çiğneyerek ve tadına vararak mı yeyip
doğuşu, yaşamları ve ölümleri) ki, bunu da inkar edecek birini bilmiyorum (bak. faydasını görelim ? Bu biraz da (aslında çok) bize kalmış. Gerçeklerden
Protogen Hipotezimiz). Böyle keşiflerin sürekli ortaya çıkması (veya bahsederken de, aklımızdan çıkarmamamız gereken bir olay da, donanımsal
kasten/bilmeden çıkarılması) bana, “inkarcıların” tamamen koordineli olarak beynimizin içinde bir yerde, yazılımsal olarak sanal bir gerçeklik oluşturup,
a

çalışamadıklarına dair bir izlenim veriyor (ve buda önemli: bu inkarcıların onun içinde yaşadığımızdır. Donanım üzerinde (fiziksel beyin) çalıştırdığınız
kim/kimler tarafından etkilenip yönlendirildiklerine dair bir ipucu veriyor, bak. işletim sistemi (mizaç, kişilik, felsefe, etik gibi kavramlar) ve diğer yazılımlarla
Kur'an-ı Kerim). En azından hepsi (onlar, kimler ?) “inkarcı” olmayabilir gibi bir (aklın mekanizmaları; düşünmek ve/veya hissetmek gibi), verileri (duyular)
H

his var içimde; Ama tabi, çok sofistike “tiyatral senaryolar” (psikolojik savaş, işleyip oluşturduğunuz, oluşturabildiğiniz dünya (algılar) herkes için farklı olabilir.
bak. Dez-enformasyon Yöntemi) da uygulanıyor olabilir (“kafa karıştırmak” Aslında herkes farklı algılamakta bir nevi serbesttir. Serbesttir ama, bir de şu
ve/veya “çözümsüzlük çözümdür” gibi)... Her neyse, elinize bir şekilde geçerse süper-egonun (çevre, dış dünya, toplum) sürekli empoze ettiği basma-kalıplar,
dergi (gidin alın demekten çok uzağım), okumanızı tavsiye ederim. kurallar, doktrinler, dogmalar olmasa, kim bilir sonuçlar nasıl olurdu acaba ? En
Dikkat ettim de, o kadar çok parantez açmışım, virgül kullanmışım ki, cümlelerin azından bu saydığımız baskılardan bağımsız bir “varoluş” mümkün olsaydı...,
okunaklı olması zorlaşmış biraz. Ama yazılarımı sürekli okuyanlar buna da alışmış ama değil. Her insanın aynı fıtrat (özellikler) üzere doğmasına rağmen, neden
olması gerekir artık. Gerçekten de, aklımdan nasıl geçiyorsa, öyle yazıyorum; herkes birbirinden farklı gelişiyor ve malumunuz, farklı muamele görüyor ?
Sayfa 80/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
81

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Bunlar biraz da engin ve derin konulardır aslında. ihtimallerin arasından bir doğrunun çıkıp da evrimleşmeye yol açmış olduğunu
Tabi, şu bir önceki sayfada yazmış olduğum “Gerçeklerden bahsederken...” kabul etmek de abesle iştigal etmenin daniskasıdır. Hatta, bir de “var olmama”

K
paragrafı, sadece beni meşgul eden bir olay değil. Tahminim bir çok filozof ve kolaylığından çark edip, “var olma” zahmetine neden girsin, yönetimsiz kendi
insan bu konuda kafa patlatmıştır ve hala patlatıyordur. Neyse...; başına buyruk, üstelik de o ana kadar var olmayan bir evren ? Mantığınız kabul
Konumuz, cevizi kabuğu ile yutmak veya kabuğu ile çiğneyip yemeye çalışmak ediyor mu ? Benim mantığım kabul etmiyor, asla da etmeyecek, istediğiniz

O
ile ilgiliydi. Gerçekten, insanların kaçı samimiyetle cevizin kabuğunu kırıp içine kadar kafamı duvara çarpın...
ulaşma, tadına vararak lezzetini keşfetme çabasında ki acaba ? Benim Evreni sonsuz kabul edebildiğinizde ise, (şekli belli olmayan) hacim ve kütle
tahminim, çok küçük bir yüzde (oran) bunu yapıyor. Geri kalanlar, diğer (atomlar ve/veya diğer yapıtaşları; hem potansiyel hem de kinetik/termik)
yöntemleri tatbik etmekte ısrar ediyor, hatta bazıları da, o kabuğu ile çiğnenmiş sonsuz olma durumunda olduğundan, herhangi bir “Kritik Hız” da söz konusu

Ç
cevizin (affedersiniz) kusulmuş halini yemeyi tercih ediyorlar. “Bunlar kim ?”, olamaz. Kritik hız ise, genişlemeyi ( veya şişmeyi) tarif ettiğinden genişleme
derseniz; Bunlar, atalarının dini üzere amel işleyenler, hoca lafı ile, şeyh zırvası yoktur.
ile, ölmüş (kendine dahi artık hayrı olmayan) sözde mübarek zatların
türbelerinde (göstermelik de olsa) kendinden geçen, hayat sürdüren o ezberci, Özetlemek gerekirse, aşağıdaki noktalar bizim evren hipotezimizin tarifidir ki,

Ü
taklitçi, inek (MÖ!) tabir ettiğimiz abuk subuk insanlar. Bunlar bu dünyada kitabın en başına da yazmış bulunuyorum:
çoğunluktalar; Aksi taktirde dünya bu hale (mevcut dünya düzeni yani) ● Evren ve ötesinde Kainat, YARATILMIŞTIR; Kendiliğinden, özellikle de
gelmezdi, tam tersi cennet olurdu. Gerçi derler ya hani, bu dünyada cennet var tesadüfen, oluşmamış ve klasik manada (anlamda) evrimleşmiyor.
olamaz diye; Olmayabilir, itirazım yok. Ama pisliğin de çokluğu beni şaşırtıyor ● Evren sonsuz hacim ve kütleye sahip.
ise, bu işte az veya çok, bir yanlışlık olsa gerek. Böyle olmaması gerekirdi. Daha ● Evren mutlak düzen ile başladı. Yani, evren ilk yaratıldığında madde

zorunda değilsiniz.

n
doğrusu böyle olmamasını dilerdim şahsen. Tabi bu benim görüşüm, katılmak

Ama gerçekten bir bakın, genelde dünyada uygulanan doktrinlere ve dogmatik


mutlak düzenli (homojen) dağılmış halde var oldu (yaratıldı).
● Evren ilk anında mutlak sıfır ısısındaydı, yani 0 (sıfır) Kelvin (veya 1/∞
Kelvin).
a
bilimsel tutumlara (!); Özelde ülkemizde uygulanan “ezberci eğitim müfredatına”, ● Evren ilk yaratıldığında mutlak tekillik durumundaydı, vardı ve aynı anda
çok trajik bir manzara ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum (o sonsuz ilk anda) hem bir hemde sonsuz idi.
(düşünüyorum..., öyleyse bu işte, böyle bir sapkınlıkta yokum...!). ● Evren ilk yaratıldığı anda hacmin sonsuz olabilmesi için zamana ihtiyaç
k
Kısacası “Big Bang Modelini” teori veya tez olarak kabul etmem mümkün değil. duymadı, çünkü zaman mefhumu o ilk ve sonsuz anda yoktu. Bu hal,
Ancak ve ancak bu bir hipotez, bir felsefe (inkar etme felsefesi bana göre) mutlak düzen durumunun ve mutlak sıfır ısısının (sadece mutlak sıfır'ın
olabilir. “Anti-madde”, “Karanlık Madde”, “Karanlık Enerji” gibi yokluk tanımlayan üzerindeki madde ışıma, yani elektromanyetik emisyon yapmaktadır),
“şeyleri”, 4 boyutlu “uzay-zaman” evreninde varmış gibi davranmak abesle iştigal etkisi iledir.
a

olur. Evreni Yaratıcısız, tesadüfen oluşmuş (ne büyük tesadüf ama...) ve ● Evren tekamül etmekte (olgunlaşmakta, bir anı diğerine benzememek
evrimleşen bir “gerçek” kabul etmek, bana şahsen çok mantıksız geliyor. üzere sürekli değişmekte).
Bilgisayar ile haşır neşir olanlar bilir; Bilgisayar kendisi asla “gerçek bir tesadüfi ● Evren, mutlak sıfır dan ısınarak ve mutlak düzenden öbeklenerek,
H

sayı/değer/rakam” (Random Value) oluşturamaz. Bilgisayarın yaptığı, düğmeye tekamül etmekte.


basılıp açılmasından beri geçen zamanın içinden, mili-saniye cinsinden bir değer ● Evren'de gözlemciye göreli bir genişleme söz konusu.
alıp, o rakamı karşımıza koymaktır.61 Bunu programcılar çok iyi bilirler, gidin ● Evren'deki bu genişleme, zaman'a bağlı olarak, göreli merkez zaman
sorun. Gerçekte, bir tesadüfi rakam oluşturulmuş değildir. Böylece, sonsuz ufkunun ışık hızıyla küresel (her yönde) genişlemesini tanımlamaktadır;
(kabul ettiğimiz) bir evrende, sonsuz sayıda (miktarda) bulunan o sonsuz Yani küresel sınırları, evrenin yaşıyla değişen ve ışığın hızıyla sabit,
genişleyen bir Hubble hacminden bahsediyoruz.
61 RND(X), örneğin öyle bir fonksiyondur.

Sayfa 81/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
82

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

● Evren'de her şey yörüngelerde hareket etmekte. Hiçbir şey, kazık olmam yadırganmasın. Şimdilik bunlar bu defterlerde karmakarışık tespit edilmiş
ve kağıda (elektronik ortama) aktarılmış olsa da, sonuçta (yani kitabın

K
çakmışcasına olduğu yerde sabit değil. Bu yörüngelerin frekansı, her
öbeklenmenin büyüklüğüne (kütlesine, yoğunluğuna ve dolayısıyla kütle kendisinde) gayet açık ve net bölümler halinde, saf, sade ve okunaklı bir şekilde
çekim kuvvetine ve birbirlerinden uzaklıklarına) göre farklılık arz eder bulunmasını sağlamaya çalışacağım. Siz bu yazdıklarıma taslak da diyebilirsiniz,
(süreleri daha uzundur veya daha kısadır). şimdilik. Netice de bu böyle olmayacak. Düşüncelerimi süzmüş ve bölümler

O
● Evren'in, algılayamadığımız, merkez zaman ufkumuzun ötesinde de, aynı halinde aktarmış olmayı deneyeceğim.
prensipler ve kurallar ile tekamül ettiğini (belli bir takım ilmi nedenlerden
dolayı) şartsız kabul ediyoruz. Protogen Hipotezi.
● Evren'in başlangıcı (tarih, hal/durum) az veya çok belli olsa da, sonu Bilinen 3 boyutun bakışım açısından 2 yönü vardır:

Ç
(tarih, hal/durum) belirsizdir. Sonu ile ilgili bilgiye, evrenin içinden 1.İleri (+)
ulaşmak mümkün değil. Bunun sebeplerinden biri, merkez zaman 2.Geri (-)
ufkumuzun (Hubble hacmi), sabit bir hızda genişlemesine rağmen, sınırlı 3 boyutun açılımları;
x = Ön/Arka

Ü
olması (hem hacim hemde hız olarak sonsuz olmaması) ve fakat evrenin
kendisinin sonsuz olması. y = Sağ/Sol
● Evren, sürekli (her an, ezelden ebede) Yaratıcısı'nın planı, kontrolü, z = Yukarı/Aşağı
kuralları ve emri altında tekamül ediyor. Buna mukabil, zaman (t) boyutunun da her an iki (2) açılımı bulunmaktadır.
● Evren'de bulunan (ve bilinen) dört kuvvetten sadece kütle çekim kuvveti, 1.Geçmiş
sonsuz erim ve sınırsız hızda etkileşim yeteneğine sahip. Diğer (bilinen) 2.Gelecek;

n
kuvvetler, ışık hızına ve zamana bağlı sınırlılar.
Şimdilik bunlar hipotezimizin sac ayağını (temelini) oluşturmaktadırlar.
Bu defterlerde (notlarımda) süregelmekte olan araştırma, analiz ve hipotezlerime
Geçmişin bir başlangıcı vardır (o ilk anı). O ilk andan sonraki her an gelecek; Ve
sürekli gelecekten geçmişe tekamül eden “zaman”. Zaman'ın tekamül ettiği gibi
(benzersiz olan her bir anı ile), mekan da sürekli bir tekamül halindedir. Uzayın
a
paralel olarak, ayrıca TheBookV1.0.pdf* adında bir çalışmaya başladım dün. her boyutunda da sürekli bir değişim, olgunlaşma, yani tekamül söz konusudur.
Bu aslında Defter 7 'nin 3. bölümünün bir uzantısı olarak düşünülmüştü, yani Evrenin tabiatı (fıtratı) itibariyle, kaynağı “tekillikten” ileri gelmektedir. Tekil hali,
3.bölüme yazdıkça bunlar buraya geçirilecekti. Ama artık 3.bölümden tamamen en azından bilinen 3 (aslında 4) boyutunun ilk anda bitişik olmalarını
k
vazgeçtim ve buradaki kayıtlarımın paralelinde, kitabın kendisi üzerinde iş bu gerekmektedir, yani homojen ve eşit dağılmış kütle veya kütleyi oluşturan temel
yukarıda bahsettiğim dosya* ile devam etmeye karar verdim; İkiye bölünmem parçacıklardan (bu durumda saf tekil enerji) oluşması gerekmektedir. Her anı ve
yeterli zaten, üçüncü bir bölünmeye gerek yok. Bu yukarda tarif etmiş olduğum her hali olduğu gibi, ilk anı da “benzersiz” olmasını gerektirmektedir. Diğer 3
boyutta (x,y,z) olduğu gibi, evrnin ilk anı için “zaman” boyutununda benzersiz
a

pdf'i artık “7GokVeYer”-RC1 (Release Candidate 1 – Yayınlama Adayı 1) olarak


yayınlamış bulunuyorum, boşuna TheBookV1.0.pdf adında bir dosya aramayın. olması gereğini çağrıştırmaktadır. En azından ben öyle düşünüyorum. Zaman
Kitap yazmanın ne kadar zor olabileceği hakkında genel bir kanaat vardır boyutunun benzersiz ilk anı da, tekamül başlamadan önceki halini tarif eder.
sanırım, dolayısıyla ne kadar zorlandığımı anlatmama gerek yok burada. Ama Burada tekamül eden uzay (x,y,z) ve zamandır (t). Zamanın ilk hali (ve anı)
H

zevkli bir iş olduğunu da eklemem gerek. Laf ebeliği yapmak ve bunu da zevkle “sonsuzluk” olarak tanımlanabilir, nasıl ki uzayın ilk anı ve halini “mutlak tekillik”
yapmak hoş olmasa gerek. Ama ben de laf ebeliği amacıyla veya herhangi bir olarak tanımlamış bulunuyorsak, aynı yöntem “zaman” için de geçerlidir. Evvel,
“çözümsüzlük çözümüne” hizmet etmek amacıyla yazmıyorum, bunu daha önce ahir, ebed, ezel, önce, şimdi, sonra, gibi kavramlar zaman boyutunu tarif ederler.
belirtmiş miydim ? Galiba, evet. Amacım, kendim için yazmak (iç huzur), zaten Sonsuzluk ise, benzersiz bir tek anını (o anını) tarif eder. Tekillik kavramı da
zor olan konuyu biraz olsun kendimce açıklığa kavuşturmak. Bunu yaparken de (uzay-zaman için) “mutlak tekillik”, yani “birlik”, “tekliktir”; Eşsiz benzersiz ki, bu
bir o kadar karmaşık düşünce yürütmeler ve analizler ve felsefelere başvuruyor aslında evreni, yani kainatı, gökleri ve yeri Yaratan, hepsinin “sebebi” olan
Allah'ın “özelliğidir”. Nasıl ki kainatı ve aralarındaki her şeyi Yaratan Allah, eşsiz,
Sayfa 82/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
83

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

benzersiz, bir ve tek ise, yaratmış olduğu da, eşsiz, örneksiz, ama aynı zamanda Bunca ayete rağmen ve bunların ışığında, evreni anlamak için, yaratılışın ve
“sonsuz” olması “amacıyla” (hak ile) yaratılmıştır (tesadüfen oluşup, kainatın sebep ve sonuçlarını düşünmek istediğimizde, nasıl bir düşünce tarzı

K
evrimleşmemiştir). Sonsuz olması, bir yere kadar nasıl (ama en azından takip edilmesi gerek, hangi etik değerler ve ahlak ile felsefe yapılmasına dair hiç
“neden”) tekamül edeceğini öngörebilmeyi gerektirir. Düşünmek isteyen, ama kuşkusuz Kur'an gayet açık ve net bilgiler vermektedir; Anlayana, anlamak
düşünmekte, mevcut dogmatik düzenler tarafından engellenerek zulmedilen isteyene ve bu bilgileri alıp sahip çıkana yeterli olacağına dair gayet açık ayetler

O
akıllar, buna rağmen hedefinden şaşmamalı; Düşünmek, en temel ihtiyaç ve mevcut...
görevimizdir, her kim ne derse desin, ne şekilde engellenmeye çalışılırsa Şimdiye kadar iddia edilegelen mesele, tekilliğin yüksek yoğunluklarda
çalışılsın. Deli de denilse, şair de denilse, mecnun da denilse; Kovuşturmaya tabi oluşabilmesi “hipoteziydi”. Bizim hipotezimiz ise bunu tam tersine çevirmektedir.
de tutulsa, dışlansa, uzaklara da sürülse, zulme de uğrasa, canına da kastedilse, Konu “mutlak tekillik” olduğunda, işler öyle işlemiyor. Kara deliklerin görece

Ç
hicret etmek zorunda kalsa da, tek yapabildiği düşünmek; “Gerçekler” üzerine tekilliklerini kastediyorsanız, o zaman elbette kütlenin aşırı yoğunlaşması gereği
düşünmek; O gerçeklerin de ne olduğunu, bilmem, tekrar etmemize gerek var söz konusudur. Ama, eğer mutlak tekilliği kastediyorsanız, orada akan sular
mı ? Burada evrenin (ve/veya kainatın) “yaratılması” ile ilgili bir ayete daha duruyor. Daha önceleri de irdelemiştik, mutlak tekillik belli bir “alçak basınç”
dikkat çekmek istiyorum (Aslında geri kalan 7 boyutta, yani göklerde duman var (mutlak sıfır ve mutlak düzen) gerektirmektedir, yoksa mutlak olmaz.

Ü
mıdır yok mudur bilemem. Burada söz konusu olan, uzaydaki bir duman veya
genel olarak maddenin içinde bulunduğu durum veya hali olabilir. Bak., Maddenin Peki, ben her şeyi yanlış anlamış, yanlış yorumlamış olabilir miyim ? Gayet tabi,
halleri: Katı, Sıvı, Gaz ve Plazma ve Protogen yani “mutlak tekillik” hali): bu da mümkün. Ama mevcut bilincim, aklım ve bilgi birikimim ile iddia ettiğim
“Sonra bir duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yere, 'İkiniz de, konularda yanlış olmadığıma dair bir kanaate varmış bulunuyorum; Başkaları
isteyerek veya istemeyerek gelin !', buyurdu. İkisi de 'İsteyerek geldik.', farklı sonuçlara varabilir.
dediler.”62 [Fussilet Suresi, 41:11]

n
Bu, uzun zamandır arayıp da bir türlü Suresini hatırlayamadığım bir Ayettir; Hep
aklımdaydı ve nasıl olsa bir gün yine rastlarım diye beklediğim bir ayet.
Her neyse, artık “göreceliğin” izafiyet teorisiyle (hipoteziyle) sınırlı olmadığını,
fiziksel olsun, zihinsel olsun, maddi veya manevi olsun, her türlü insani ve tabi
a faaliyette bir çeşit (veya farklı çeşitlerde) görecelik veya görelilik bulunduğunu
“Bir de göğe bakın. Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphesiz ki biz onu kavramış bulunuyoruz. Nitekim, felsefe dediğimiz de aynı prensiplerden
genişletmeye haydi haydi kadiriz.”63 [Zariyat Suresi, 51:47] beslenmekte olup, iş bu benim hipotezimin (Kitabın içinde geçen konular) de,
k
mutlak surette göreceli olduğunu, herkesin kendi bakışım açısına göre farklı
Bu da yine evrenin Allah tarafından genişletildiğine dair bir ipucu. Buradaki
yorumlanabileceğini gördük. Bunun ötesinde artık daha ne yazabilirim
genişletmenin aynı zamanda tekamülüne dair anlam taşıdığına dikkat çekmek
bilmiyorum; Dolayısıyla bu kitabı burada sonlandırmanın doğru olacağı
istiyorum (en azından ben öyle yorumluyorum).
kanaatindeyim. Dilerim bu kitabı okumanız, hayatta ve ahirette size faydalı olur.
a

Birkaç ayet sonrasında ise biz insanların da hangi amaçla yaratıldığımıza dair bir
Bunun dışında eğer daha fazla kaynak ihtiyacı duyarsanız, sizi
beyana rastlamak mümkün (olur da bu konuda hala şüpheleri olanlar varsa):
yönlendirebileceğim tek bir kitap var, o da Kur'an-ı Kerim.
“Ben, cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” [Zariyat
64
H

Suresi, 51:56]
Bu manada, kulluk nedir; O konuda derinden derine düşünmekte fayda var.

62 Fussilet Suresi, 41:11


63 Zariyat Suresi, 51:47
64 Zariyat Suresi, 51:56

Sayfa 83/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
84

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Bilginin içerdiği ipuçları; frekanslardaki farklı veriler bize çevremizin farklı hallerini iletmektedirler.
Bilgi dediğimiz, hatırlarsanız, 5 duyularımızla elde ettiğimiz verilerden (data) Maddenin temel özelliklerine bakarsak eğer, mutlaka bir elektromanyetik

K
oluşmaktadır. Ve biz, bu verileri “aklımızla işleyip” hafızamıza aktarıp etik, ahlak kuvvetin etkidiğini “görürüz”. Madde (bilim adamları ! Keşfetmişler), “var” ise
ve felsefemizi (yani dünya görüşümüzü) ekleyip, sonuçlar çıkartıp, kanaat mutlaka bir elektromanyetik emisyona sahiptir. Bu elektromanyetik emisyonun
oluşturmaktayız. Bunu akıl ile yapmayınca, veriler kuru veriden ibaret oluşturduğu iki ucu açık (bence sonsuz) frekans aralıklarını tespit etmek bir yere

O
kalmaktadır. Kanaat yoksa, bu bilgi değildir, sadece salt veridir (data). İş bu 5 kadar mümkün. Bir ucunda radyo dalgalarından (1012 nm) tutun da, diğer
duyumuz, yine hatırlayalım; ucundaki radyoaktif dalgalara kadar (10-4 nm) bunlar tespit edilmiş bulunuyor.
1. Görme, “Gördüğümüz” ışık dalgaları (tanecikleri) de, 400 ile 700 nm arasındaki
2. Duyma, frekanslarda bulunmakta (bak. yandaki resim ). Bu frekanslardaki emisyonlar

Ç
3. Koklama, dalga mıdır yoksa tanecik midir, bu soru sanırım teorik olarak az çok fizik
4. Tatma ve dersinde yanıtlanmıştı (bak. Lise fizik dersi, laboratuvar deneyleri).
5. Dokunma.
Bir maddeyi (hangisi fark etmez, en tabii olarak hidrojeni kullanmayı tercih

Ü
Tüm bu duyularımızın ederdim..), sıfır dan başlamak üzere (0 Kelvin = -273° C) yavaş yavaş ısıtırsanız,
kaynağı veya bilginin 10∞ nm (böyle bir dalga boyu, sonsuz bir evrende mutlaka mümkündür, ancak
iletimi, elektromanyetik ölçecek bir aygıt elimizde olmayabilir.) den başlayıp, ısıttıkça 10-∞ nm
emisyona dayanmaktadır, boyutlarına kadar değişim gösterir. Yüksek ısılar nükleer fizyon ve füzyon da
prensibi budur. Yine, bu ortaya çıkarlar ve herkesin bildiği gibi atom çekirdeklerinin parçalanmasında
duyularımızla elde ettiğimiz
verilerin işlenmesi
elektromanyetik
de,
etki-

n (fizyon) veya kaynaşmasında (füzyon) diğer dalgaboylarındaki emisyon ile


beraber, radyoaktif emisyon da (ışıma) olur. Bundan dolayı nükleer teknoloji, az
çok sağlığa zararlıdır demek, yanlış olmaz. Burada belirtmek istediğim bir konu
tepkiler
a
sonucu ise “sonsuz sıcaklık” meselesi ki, pratikte (ve bu bildiğimiz 4 boyutta) mümkün
(biyokimyasal), beynimizde olup olmadığı kanıtlanamayabilir. Aynı şekilde, “mutlak soğuk” tabir ettiğimiz bir
işlenip, yine ısı da (dolayısıyla, “mutlak düzen”, yani maddenin “protogen hali” de) bildiğimiz
k
elektromanyetik emisyona evrende mümkün müdür, değil midir, bilmiyoruz. Ama zaten daha önce de analiz
dayanan depolarda ettiğimiz üzere, “mutlak düzen”, 4 boyutlu uzay-zaman da mümkün değil. Öyle
saklanmaktadır. Yani aslında görünüyor ki, bu soru da (veya sorun), evrenin sonsuz olup olmaması ile ilgili
algıladığımız her şey, cevaplarda (bulursak eğer) gizli. Belki de gerçekten dalga-boyların bir yerde
a

elektromanyetik kuvvetin sınırları vardır; Ki, varsa eğer, bu evrenin de sınırlı olduğunun ispatı olabilir.
birer etkisidirler. Gelelim asıl Burada teorik olarak, olası (evrenin) bir sınırının varlığına parmak basıyoruz.
konumuz olan ışığın Öyle görünüyor ki, evren “sonsuz değil” -miş. Ama tabi bu sadece bir görüntü,
H

özelliklerine: “yanılsama” da olabilir. Nasıl ki, eskiden “dünya bir tepsidir” yanılsaması söz
Işık bir “veri konusu idi, aynı şekilde akıl erdiremediğimiz sebeplerden dolayı (MZU, Hubble
taşıyıcısıdır”, Hacmi), şu an için, “evren sınırlıdır”, deme ihtiyacı duyuyoruz. Bu “sonsuz sıcak”
elektromanyetik kuvvetin (10∞ Kelvin) ile “mutlak düzen” (0 Kelvin) den kaynaklanan emisyonlar (10 ∞ nm
çeşitli hallerinden oluşur. Bu - 10-∞ nm) birbiri üzerine kapanan bir döngü (devir-daim) de olabilir. Maddenin
çeşitli hallere “frekans” bilinenden daha küçük parçacıklarına (x-parçacık) indiğimizde, zaten
demekteyiz. Farklı elektromanyetik emisyon, termik ve/veya kinetik bir etkiden ziyade, potansiyel
Sayfa 84/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
85

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

enerji söz konusu olması sebebiyle, bir döngü söz konusu olabilir mi, şu an dört (4) boyutun ötesinde mümkün; Bu da ancak “mutlak tekillik”, yani protogen
söylemek zor. Yani, yine bir ton laf geveledik, ama yine bir sonuca varabilmiş ile mümkün görünüyor şimdilik.

K
değiliz. Kalıyor şu hipotez: Sonsuz büyük veya sonsuz küçük kavramları bir
sonraki (5.) boyutu tarif ediyor olabilir. Bu da bizim asıl hipotezimizi çürütmez bu Her şeyi kapsayan “genel kuramda”, bütün mesele kuvvetlerin ortak
durumda. Buna göre “sonsuzluk” 5.boyutta başlıyor, ister büyüklük, ister paydasını bulmak olduğundan, evrende (4 boyutlu uzay-zaman-sisteminde) etki

O
küçüklük itibariyle olsun. Ancak içinde bulunduğumuz 4 boyutla, bir yerlerde eden ama/fakat birbirinden farklı birimlere sahipmiş gibi görünen (elma ile
olduğumuzu söyleyebiliriz, orası kesin (gibi). Artık, orası ortasıdır veya kenarıdır, armudun toplanması hesabı) bu kuvvetlerin gizemine belli ölçülerde yaklaşmış
bilinmez. Bildiğimiz şu kesin gibi: 5 duyumuzla algılamayı başarabildiğimiz bulunuyoruz. İşin esprisi (can alıcı noktası) Kütle Çekim Kuvvetinde yatıyor.
evren, Hubble Hacmi, zaman ve elektromanyetik emisyonun erimi ile sınırlı. Bilindiği gibi bu kuvvet (KÇK, nam-ı diğer gravity) sonsuz ve sınırsız erime sahip,

Ç
Hepsi iki sabite bağlı: Zaman ve ışığın hızı. Zaman ise, Einstein'ın dediğine göre, birim olarak da diğer kuvvetlerle aynı kefeye konamıyordu, şimdiye kadar. Hala
izafidir (/görelidir/görecelidir). Kala kala bir tek sabit kalıyor, o da “Işığın Hızı”. da öyle görünüyor, yani bu konuda pek bir ilerleme kaydedebilmiş değiliz. Her ne
Eh, o da tanımını zaman faktörüyle ve uzaklık birimiyle paylaşıyor; O zaman (bu kadar “soğuk füzyon” olayı çözülmüş görünse de, Kütle Çekim Kuvvetinin özelliği
zaman), “gerçek” herhangi bir şey bulamıyoruz. Bu son bölüm de böylece çok bir muamma olarak karşımızda, bacak bacak üzerine atmış, sırıtıyor. İyi güzel,

Ü
“feylosofistik/-e” oldu. Felsefe ile Sofistike düşünceleri bir araya getirdiğinizde ne yapalım ? Ben de bir yere kadar geliyorum, tıkanıp kalıyorum; Bunun
oluyor böyle şeyler. Kafamı hala kurcalayan soru şu: Evren sonsuz mu, yoksa sebeplerinden biri de, konsantrasyon eksikliği... Akıl da tutulması gereken o
sınırlı mı ? Bu da, bazı Ayetler üzerinde daha derin tefekkür etmemiz gerektiğine kadar çok etken (faktör) var ki, bazen ipin ucunu kaçırıyorum. Ezberim de pek
dair bir ipucu. öyle kuvvetli değildir. Akıl yürütmede kendimi gayet etkin bulsam da, iş ezbere
gelince çuvallıyorum. Oldum olası, ezber olayından nefret etmişimdir. Bu konuda

n
Bugün kanallar arası (TV) “zapping yaparken”, bir Alman haber kanalında
tesadüfen (lafın gelişi tesadüfen) bir bilim programına denk geldim. Konu SU idi.
Burada bazı bilim adamları deniz suyunu radyo dalgalarına (hangi frekans
(ezber olayı) fazlasıyla yeteneksiz olduğumu kabul ediyorum.
Madde (özellikle hidrojen ve/veya SU ve çeşitli halleri), kendisinin yaydığı
elektromanyetik emisyon ile etkileşim içinde “görünüyor”, tabi diğer maddeler de
a
bilmiyorum) maruz bırakıyorlar, SU (H2O), hidrojen ve oksijene ayrışıyor; ateş (elementler) öyle. Bunun sebepleri ve etkileri üzerinde daha da çok derin
tuttuğunuzda da yanıyor (saf hidrojenin bir özelliğidir). Bu, ne demek ? Bu, bir tefekkür etmeye (düşünmeye) ihtiyacımız var gibi.
çeşit “soğuk füzyon” (oda sıcaklığında çekirdek etkileşimi) demek, yani
k
yenilenebilir, temiz, sınırsız, atıkları yine su ve hidrojen olan, bir enerji kaynağı; “Elektromanyetik Tayf”;
İki yılı aşkın bir süredir kafa patlattığım konu. Burada dikkat çekmek istediğim 1. Işıma yapan maddenin elementini veya element bileşenlerini gösterir.
olay, deniz suyunun radyo dalgalarına maruz bırakılması olayıdır ki, önceki iki 2. Işıma gücünü (sıcaklığını) gösterir.
sayfada elektromanyetik emisyonun tayf 'daki çeşitli frekanslarını analiz etmiştik, 3. “Doppler Etkisiyle” kütlenin vektörel hızını gösterir (-miş).
a

hatırlarsanız. Ama yinede aşılması gereken bir engel, termodinamiğin o meşhur Vektörel hız deyince, aklıma sadece “genişleyen evren modeli” gelmiyor haliyle.
iki kuralıdır ki, sanırım burada tekrar etmeme gerek yok. Konuyla ilgili, önceki Bu konuda, model (aslında hipotez) çoğunluk tarafından kabul görmüş olabilir,
sayfalarda hem atıflarımız mevcut, hemde dipnotlarda kaynak gösterdik. Not ancak daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, bazı öbeklenmelerin birbirine
H

olarak burada parmak basmak istediğim bir diğer olay ise bizinm “protogen yaklaşıyor olmaları (Samanyolu ve Andromeda galaksisi gib), “genişlemeye”
hipotezimiz”: H4-(4:6) molekülü. Normalde, yani SU'da, iki hidrojen (H2) bir oksijen aykırı davranış sergilemekte olduklarından, ben yine “yörüngelerde tekamül
(O) bulunur ve yukarıda anlatıldığı üzere nelerin olabileceğini anlattık (bir çeşit eden evren modelini” tercih ettiğimi tekrarlamak isterim. Zaten sürekli yaptığım
“soğuk füzyon”); Protogen 'de ise, enerji kaynağı olayını da geçtik, 5.boyuta bir da bu. Acaba gerçekten (ihtimal sözde) “doppler etkisinden” çıkarılacak sonuç,
pencere açmaya çalışıyoruz. Elbette, sınırsız bir enerji kaynağı bizim bir “genişleyen veya şişen evren modeli” mi olmalı, bizim hipotezimiz ihtimallere
medeniyetimizin beka'sı için vazgeçilmez bir ihtiyaç, ancak bunun da ötesinde dahil olamayacak kadar uzak bir ihtimal mi ?
uzay-zaman sisteminin ötesi (yani ışık dan hızlı seyahat gibi konular), ancak bu İşte, ilginç soru diye, buna derim.
Sayfa 85/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
86

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Benim hipotezim, eğer gerçekten yanlış bir hipotez ise (hadi bakalım), nasıl kurallarına, felsefesine, bütünlüğüne ve amacına nankörlük etmek, dogmatik
çürütülebilir pek kestiremiyorum. Çünkü, hipotezimi çürütebilmek için, birincisi: saplantıya girmiş olmak, inat etmek olur. Veya bu ısrarda kasıt aramak gerekir.

K
uzun bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır (iddia ettiğim yörüngelerin büyük çaplı Yakın çevremizden ve/veya bilimsel araştırma ve yayınlardan elde ettiğimiz
olanlarının tamamlanması belkide milyarlarca yıla ihtiyaç duymaktalar, öyleki bilgileri değerlendirdiğimizde, evrenin sürekli olarak değişim ve hareket halinde
bırakın bizim kısa ömürlerimizi, güneşimizin ömrü dahi yeterli olmayabilir), olduğunu, hiç bir zerresinin kazık çakmışcasına sabit olmayıp, sürekli hareketli,

O
ikincisi: “Hubble Hacmi” olarak sürekli tekrar ettiğimiz “Merkez Zaman olgunlaşma ve değişme yani tekamül halinde, olduğunu görmek mümkün. Örnek
Ufkumuzun” sınırlı bir evren “görüntüsü” sunmasından kaynaklanan paradoksal vermek gerekirse, mikro düzeyde elektronların atomlar etrafında yörüngeler
bilgiyi de aşabilecek bir babayiğit nereden çıkar, çok merak ediyorum. Çünkü, çizdiğini (veya bir kinetik enerjiye sahip olduklarını), atom çekirdeğinin içindeki
Hubble Hacmi gibi bir sınırlamanın varlığı Big Bang Modelinin ortaya atılmasını biline en küçüğüne kadar olan yapıtaşlarının dahi, en azından titreştiğini yani

Ç
engelleyemiyorsa, “yörüngelerde tekamül eden bir evren modelinin” de aynı hareket halinde olduğunun tespit edildiğine dair duyumlar elde ediyoruz. Makro
şekilde ortaya atılmasına engel sayılmamalıdır. Aynı şekilde, ben de Big Bang düzeyde ise, dünyanın kendi etrafında, ayların gezegenler etrafında,
hipotezini (vahiy den elde ettiğim “kesin” bilgileri saymazsak, ki bunların, çoğu gezegenlerin de yine güneş gibi veya benzeri yıldızlar etrafında, bu çeşit çeşit
çevrelerce, bilim diye kabul göreceklerine ihtimal vermiyorum, ben öyle kabul yıldızların da Samanyolu'muz gibi galaksilerin küme elemanları olarak

Ü
etsem de) öyle kolayca çürütebilecekmişim gibi görünmüyor. Burada ikisi de galaksilerin etrafında yörüngeler çizdiğini ve yine bu galaksilerin de kendi
hipotez olmaktan öteye geçemeden, bire bir karşılıklı öylece duruyorlar. etraflarında yörüngelerde hareket ettiklerini duyumsuyoruz. Buna itiraz edecek
kimse yoktur herhalde. Bu durumda akla yatkın olan, galaksilerin de yine daha
Mevcut bilimsel veriler (ve tabi ilimsel gerçekler kabul ettiğimiz vahiy) büyük kümeler oluşturup yörüngelerde hareket ettiklerini kabul etmektir. Bu
evrenin evrimleşmediğine, tekamül ettiğine dair, gayet açık deliller sunmaktadır. yörüngelerde hareket hali kuralını, galaksiler boyutunda birden bire istisna kabul

n
Çoğu Biliminsanı bunun aksine inanmaya ve aksini ispat etmeye çalışsa da,
bunun aksini iddia etmek, bilimin kendi kurallarına ve felsefesine aykırı bir
davranış olur. Bilimin rasyonel olmak gibi bir iddiası var olması, ancak bu
edip, birbirlerinden uzaklaşıyorlar demek ne kadar mantıklı olur, kendime
soruyorum. Hele ki, Samanyolu ve Andromeda galaksilerinin birbirlerine
yaklaşıyor olmaları gerçeği bilinip dururken, “Evren galaksiler veya
a
rasyonelliği tanımlarken sınırlı verilere ve bilgi kaynağına sahip olduğundan olsa süperkümeler boyutunda bir genişlemeye tabidir.” demek, bana saçma
gerek, henüz açıklaması getirilememiş duyular, duyumlar, olaylar ve/veya geliyor. Burada kabul edebilecek herhangi bir tek düze genişlemenin söz konusu
fenomenler karşısında çaresizliğini inkar ile dengeleme çabası içinde olması mümkün görünmüyor. Muhtelif galaksilerin bazıları, birbirinden
k
bulunduğunu görmemek mümkün mü ? Bilim, bir Yaratıcıyı inkar ettiği an, uzaklaşıyor, bazıları yaklaşıyor, bazıları teğet geçiyor, bazıları üst üste biniyor,
bilimselliğini, tarafsızlığını (objektifliğini) kaybetmiş, çaresizliğini göstermiş olur. bazıları kaynaşıyor veya bazıları ayrılıyor da olabilirler, genelleme yapmanız
Olur olmasına da, ne sana bana, ne de kendine bu çaresizliğini itiraf edemez, doğru değildir. Genişleme ve/veya Şişme Modelleri ise bir genellemenin ötesine
kabullenemez. “Aklın yolu birdir !”, derler; Ancak o yola gelinceye kadar, bilim gitmiyorlar ve tespit edilen anormallikleri istisna olarak kabul ediyorlar. Oysa,
a

doktrini veya dogması, akla karayı seçer. Bazan da seçemez. Biri çıkar, “Evren böyle bir genelleme yapabilmek için yeterince bilgiye sahip miyiz, bilmiyoruz.
Big Bang ile başladı, soğuyor ve kritik hızda genişliyor/şişiyor.”, derse, Özellikle de sınırlı bir ufkunuz (Hubble Hacmi) varsa, böyle iddialarda bulunmak
bunu hipotez olarak kabul etmek, bahsettiğimiz bilimsel kurallara ve bilimin gayet saçma olabiliyor. Mutlak Düzenden Isınarak Yörüngelerde Tekamül Eden bir
H

genel felsefesine ters düşmez. Ancak, bunca soru işareti hala açıktayken, bu evren modelinse, böyle bir soruna yol açması mümkün değil. Böyle bir evrenin
hipotezi mutlak gerçek ve doğru kabul ettiğinizde, saçmalık olur. Yine bir başkası mutlak düzenden (bak. Entropi Kuralı), yani maddenin mutlak sıfırdan
çıkar da, “Evren mutlak düzen ile var edildi (yaratıldı), ısınıyor, başlayarak, ısındığını iddia etmek durumundayız. Bu evrenin, ilk anındaki
yörüngeler halinde tekamül ediyor (olgunlaşıp değişiyor) ve Merkez Yaratılmasının Termodinamik Yasalarla çelişkisini gözardı edersek, ki Big Bang
Zaman Ufku diye adlandırdığımız küresel Hubble Hacmi (Mevcut yarıçap: Modeli veya Hipotezi de bu (Büyük Patlama ile) yoktan varolmanın sebebini
~13,7 milyar Işıkyılı), saniyede yaklaşık 300.000 km ile genişliyor.”, cevaplayamıyor, genel olarak maddenin neden böyle davrandığına dair herhangi
derse, bunu da en kötü ihtimal hipotez olarak kabul etmemek, bilimin bir soruyu cevaplamak da nispeten kolay olabilir. Yaratıldığı veya Oluştuğu o
Sayfa 86/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
87

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

ilk anında ise, her iki hipotez için geçerli olmak üzere, ne Entropi kuralı, ne de tahmin mi ediyoruz ?). Gerçi, Kütle Çekim Kuvveti, maddenin (kütlenin)
Termodinamik yasalar geçerli olmuyor, olamıyor. Ancak Yaratılması durumunda, arasındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı, ama anladığımız kadarıyla mutlak sıfır

K
biz bir Hikmet'ten, Sebepten, amacını vahiy ile açık ve net zikreden bir olmamakta. Yani 1/∞ gravitasyon mümkün, ancak sıfır olamaz. Tekrar
Yaratıcıdan bahsedebiliyorken, Kendiliğinden Oluşması durumundaki bir hipotez hatırlamak gerekirse, bilinen dört kuvvet: Kütle Çekim (Gravitasyon), Güçlü
ise, hiçbir açıklama getiremiyor; Sebep ulaşılamaz bir açıklama olarak kala Çekirdek, Zayıf Çekirdek ve Elektromanyetik Kuvvetler 'dır. Ki, bunları ortak bir

O
kalıyor. Bilim, belkide bir çeşit megalomanyak üstünlük kompleksi ile, kendini her Herşeyi Kapsayan Genel Kuram içinde toplamaya çalışmaktayız. Ne var ki, bu
soruya cevap, her soruna da çözüm bulabilme yetisi ve yetkisi iddiasıyla, bir konuda çalışmalar, çok yavaş ilerlemekte. Bunun sebebi de, bence, bilimin
Yaratıcıdan bağımsız olabileceğine dair hüsnü zan içinde kıvranmaya mahkum Büyük Patlama Hipotezinde ısrar etmesinden kaynaklanan algısal yanılma.
ediyor olabilir. Oysa bu, kendisini mutlak bilgi olarak tanımlayan ve hiç eksiksiz Bilimadamlarının bir diğer iddiaları veya ısrarları da (bana göre

Ç
her soruya cevabı bulunan bir Yaratıcının sunduğu apaçık bilgiden mahrum tutarsızlık), “Atomlar ve elektronlar, daha küçük parçacıklardan meydana gelip,
bırakmaktan başka bir şey değil. Öyle ki, bu gerçek bilgiler olmadan, evrenin yoktan var olmasından çok sonra oluştular.”, yukarıda da anlatmaya
çözdüğünüz her sorun yeni bir veya daha fazla sorun, verdiğiniz her cevap yeni çalıştığımız gibi. Ancak, ısının (termik enerjinin) olabilmesi için bir şeyin ışıma
bir veya daha fazla soruya yol açmaktadır. Bunun sonunun çıkmaz sokak yapması gerekir ki, evrenin ilk anında, atomlar oluşmadığından, öyle bir ışıma

Ü
olduğunu, eninde sonunda kafanın duvara çarpacağını anlamak için bilimadamı, yapacak imkana veya bir yetiye dahi sahip değildi. Buna dayanarak denebilir ki,
dâhi, zeki, müneccim, falcı veya herneyse olmaya da gerek yok hani. bu Sözde Büyük Patlamayı meydana getirecek ısı, evrenin ilk oluştuğu, var
olduğu, yaratıldığı anda mevcut değildi, dolayısıyla klasik anlamda patlama
Big Bang Hipotezi, ki bazıları Tez, Kuram ve/veya Model de diyebiliyor, der ki: sözkonusu olamaz. Kısacası, kinetik ve termik enerji evrenin ilk oluştuğu anda
Madde büyük ısılardaki bir patlamadan kaynaklanarak, yoktan var oldu ve bu mümkün görünmüyor; Tekrar etmek gerekirse: Atomlar henüz oluşmadığından,

n
maddenin ısısı, oluşturduğu hacmin (evren) kritik hızda genişlemesiyle veya
şişmesiyle, evrenin her noktası aynı ısıda oluncaya kadar soğumakta. Hipotezi
ortaya atan aynı bilimadamları diyorlar ki, mutlak sıfırdan sıcak olan (>0 Kelvin,
o anda mümkün olabilecek tek enerji türü potansiyel enerji olabilir. Bu potansiyel
enerjinin de ne olabileceğine dair biraz akıl yürütmek gerek. Entropi kuralına
göre, düzensizlik düzenden kaynaklanıp ilerlemektedir. Termodinamik Yasalar
a
-273° C) her madde, ışıma (elektromanyetik emisyon) yapar. Bu da, tersine da, “Madde yoktan var edilemez, var olan madde de yok edilemez.”, der. Artık bu
çevirirseniz, madde yoksa, ışıma da olamaz ve/veya ışıma yoksa, madde yoktur alıntıları nereden bulacağınıza dair dipnot vermeye de gerek duymuyorum,
veya madde sıfırdan farklı bir ısıda değildir, anlamına gelir. Bununla beraber, okuduysanız eğer, burada tekrar edilen kurallar ve yasaların dipnotları, 7 Gök Ve
k
ışıma göremiyorsanız, bu orada madde yoktur anlamına da gelmek zorunda Yer kitabımda mevcut. Özetle söylemek gerekirse, Büyük Patlama (Big Bang)
değildir, çünkü zaman faktörünü de göz önünde bulundurmanız gerekir ki, olduysa eğer, mantıken (hangi mantık ?) bu termik enerjinin patlaması olamaz.
Hubble Hacminin, yani Merkez Zaman Ufkumuzun genişliği (Yani bildiğimiz, Bu vesile ile burada, çeşitli vahiy kitaplarında da belirtildiği üzere (en başta
algılayabildiğimiz evrenin sınırları) zamana bağlıdır; Örneğin, 10 milyar ışıkyılı Kur'an-ı Kerim), “Ol !” emrine dikkat çekmek istiyorum. Ama tabi böyle bir
a

ötemizde 5 milyar yaşında bir yıldız var ise, bunu görmemiz mümkün ihtimalden (bana göre gerçekten) bahsettiğimizde, bilimadamları itiraz etme
olamayacaktır; Ancak yıldız 10 milyar yaşına gelebildiğinde, biz de yıldızın haklarını kullanacak, farklı bir açıklama talep edeceklerdir. Bu açıklamayı da, işte
doğumuna tanık olabiliriz. Bu süre içerisinde yıldızın ışığı bize ancak ulaşabiliyor. tam bizim yazdığımız, bu hipotezde bulabilirler. Hipotezin amacı da, samimi
H

Bilginin bize ulaşmasını zorlaştıran yegane engel mekan (hacim/uzaklık) değil, olmak gerekirse, kuvvetleri bir araya getiren büyük genel kuramı bulmaktan
zamanın da bir o kadar etkisi var. Bildiğimiz, tasavvur edebildiğimiz evren de, ziyade, bilimadamlar'ının bile anlayacağı bir dilde, birinci planda (primary =
klasik bir açıklama ile, Uzay-Zaman dediğimiz bir sistem. Bu sistemin içinde birincil), evrenin yaratıldığına ve tekamül ettiğine dair ipuçları vermek,
önemli olan bir sabit mevcut: Işık-Hızı (Elektromanyetik Kuvvetin Erimi). “Işığın dikkatleri o yöne çekmek; Evrimi ve sözde genişleyen evreni açıklamak ikinci
hızından daha hızlı hareket eden bir şey bilinmiyor !”, desek yanlış olur, çünkü planda (secondary = ikincil) geliyor/kalıyor. Bilimin genel olarak bir Yaratıcıyı
bugünün bilgileriyle, Kütle Çekim Kuvvetinin sonsuz erime (1/∞ g olsada, asla tanımlayabilmek, mevcut sınırlı bilgi ve açıklamalar ile tarif edebilmekten aciz
sıfır olmaz) ve anında etki etme özelliğine/hızına sahip olduğunu biliyoruz (yoksa oluşu nedeniyle, Yaratanı tanımsız, matematiksel açıdan etkisinin küçümsenecek
Sayfa 87/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
88

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

kadar önemsiz veya hiç etkili değil atfetmesinden kaynaklanan kesin hatasının, düşünürken, birden kafama dank etti. Şimdi sizde bir canlandırın kafanızda:
elde ettiği sonuçlar üzerinde de kesin yanıltıcı olması ihtimali (ve gerçeğini) Proton artı yüklü, Nötron yüksüz, Elektron ise negatif yüklüdür; Elektromanyetik

K
anlayabilmek için, dahi mi, yoksa bunu iddia edebilecek kadar deli mi olmak Kuvveti düşündüğünüzde, bu kuvvetin etki edebilmesi için proton ile elektronun
gerek acaba ? Görüyorsunuz ya, bu işler göreceli. Bilimde (pozitif bilim diye gerekli olacağına dair yadsınamaz bir ipucu bulursunuz. Peki ya Kütle Çekim
tanımlanan düşüncelerde) esas olan, 5 duyu ile elde edilebilen bilgilerdir (somut Kuvveti ? Onun etki edebilmesini sağlayan parçacıklar hangileri ?

O
gerçekler diye tabir edilir). Yaratan ise, yarattığından öte, beri ve münezzeh Bir Graviton'un varlığına dair söylentiler mevcut. Bu gravitonu dördüncü parçacık
olduğundan dolayı, sonsuz ve/veya sonsuzluk olarak tanımlanması gereği olarak atoma dahil ederseniz ne olur ? Şu olur: Elektron, yük itibariyle (ying-
itibariyle, 5 duyu ile sınırlanabilmesi ve tanımlanabilmesi mümkün değildir. Bu yang) proton ile eşleşmektedir (parçacık çifti etkisi oluştururlar), graviton ise
durumda bilimin 5 duyu ile tanımlayabildiği bilgi girdileri (data, veri) sınırlıdır ve açıkta kalır. Her ne kadar gravitonu henüz görebilmiş değilsek de, yerçekimi

Ç
ancak bu sınırlılık dahilinde faaliyet gösterebilmektedir, ötesi bilim için bize öyle bir parçacığın var olduğunu anlatmaktadır ki, elektronun da etkisini
tanımsızdır. Dolayısıyla bilimin bu şekilde davranması anlaşılabilir ve hoş Elektromanyetik Kuvvet (Emisyon/Işıma/Foton salınımı) olarak tespit etmemize
görülebilir, hoş görülmesi gereği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı rağmen görmüş değiliz zaten. Ancak bu graviton parçacığının (çiftler etkileşir
da, Bilimadamları, bir Yaratıcının var olmadığı, varsa da sınırlı etkisi veya tümden kuramına göre ying'in) bir dengeleyici yang'ı olmalıdır. Arıyoruz tarıyoruz,

Ü
etkisizliğinde ısrar ediyorlarsa, bunu da bir yere kadar hoş görmek gerekir. Bilim atomun içinde bir tek Nötron'u buluyoruz. Nötron ise, yüksüz olmakla beraber,
ve Bilimadamları eğer vahiy'den faydalanmayı uygun bulmuyorlarsa, bu onların hiçten gereksiz gibi görünmüyor; Gereksiz olsaydı, herhalde orada (var-)
kafalarının karışmasına sebep oluyorsa, bizim de bu konuda ısrar etmemiz, olmazdı. Diyeceksiniz ki: “Nötron, atomun kütlesine katkıda bulunuyor.” Ancak,
üzerimize vazife değil elbette. Ne var ki, mutlak gerçek ve sınırsız bilgi olarak hepsi bu mu ? Bence değil. Diyoruz (/-lar) ki, atomun kütlesini oluşturan
(bazımız) kabul ettiğimiz vahiy, her şeyi en doğru şekilde tarif etse/açıklasa da, parçacıklar, proton, nötron ve elektron, itirazım yok. Ancak nötronu öksüz

n
bundan faydalanmama yolunu seçenlere biz ne desek fayda etmez. Bilim, sınırlı
duyularla (data, veri), sınırlı olasılıklarla, sınırlı bir evreni (Hubble Hacmini)
tanımlayıp, teorik de olsa simule etmeyi başarıyor, bir yere kadar bunda bazı
bırakmak niye ? Üstelik, nötronun atomun içinde farklı miktarı, izotopların
oluşmasına sebeb olduğu halde. Buna rağmen eş-parçacığı bulunmuyor
diyebilirmiyiz ? Proton ying, elektron yang ise, aynı şekilde nötron da bir ying ve
a
sonuçlar da elde edebiliyor. Bu bağlamda, Bilimin sınırlı oluşunu bir kenara yang'a ihtiyaç duymaktadır. Hadi bu da graviton olsun. Bilmediğim şey ise,
bırakırsak, ilim dediğimiz ve olaylara vahyin doğrultusunda yaklaşımda bulunan Graviton'un atomun ağırlığı üzerinde etkisinin olup olmadığıdır. Onu da bi zahmet
çoğu kişilerin de, bilerek veya bilmeden vahyin anlaşılmasına engel olmaları, Bilimadamları araştırsın. Bu konuda hipotezim şöyle: Büyük Birlik Kuramında
k
hatta bazısının işi mistifize etme/mistik hava katma çabaları, pozitif bilim ile (bak. Stephen W. Hawking) eksik olan Kütle Çekim Kuvvetinin tabiyatı değil mi ?
iştigal eden Bilimadamlarının da isyan etmesine sırtlarını dönmelerine ve O zaman demeliyiz ki, madde elektromanyetik emisyonda (foton salınımı)
inkarlarına neden olmaktadırlar. Yani bir takım Alimlerin, vahyi suistimal bulunuyorsa ve bunun sebebi proton ile elektron arasındaki etkileşim/eşleşme
etmeleri, zaten bazen karmaşık olan bilginin çözümlenmesine fayda sağlamıyor; ise, maddenin Kütle Çekim Kuvveti uygulamasının da sebebi, nötronun graviton
a

Amaçları da öyle gibi görünüyor, eğer sonuca bakarsanız. İlim açısından, vahyin ile etkileşimi/eşleşmesi olmalıdır, ortada başka görünen bir parçacık yok. Bu aynı
apaçık ve net olması, eğer vahiy üzerinde hegemonya kurma çabaları olmasa, zamanda gravitasyonun (yani kütle çekim kuvvetinin) başka açıklamalarla
ilmi açıdan olduğu kadar, Bilimsel açıdan da çok büyük önem arz ediyor, ama ne beraber, neden sonsuz bir erime sahip göründüğünün ve formüllerde neden
H

var ki, az önce dediğim gibi, Bilim bu konuda çekimser kalıp, vahyi sonsuzluklar oluştuğunun65 da bir açıklaması olabilir. Şu alıntıyı iyice kafanızda
sahiplenmeme yolunu seçiyor. Tabi, bu konuda istisnalar da vardır herhalde. canlandırmanızı istiyorum:

Atom ile Kütle Çekim Kuvveti


Bir gece yine, uyumadan hemen önce, atomun yapısı ile ilgili kafamda
canlandırma yapıyordum ki, atomun yapıtaşlarını (proton, nötron, elektron)
65 Bilim Teknik Dergisi, Ekim 2008, Sayfa 53, Sütün 3, Satır 3; Makale: “Her Şeyin Kuramı”

Sayfa 88/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
89

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

“Matematiksel bir anlatımla, kütle çekim alanları nonlineer ! Bu, gerçekte kütle bir “gerçeği” var olduğu izlenimi yaygınlaşmış olsada, aslında pek de öyle
olmadığını hepimiz kabul ederiz herhalde (bak. Atomu oluşturan parçacıkların

K
çekim alanlarının enerjiyle ilişkili olması, enerjinin de kütleyle ifade edilmesi ve
dolayısıyla bir çekimin ortaya çıkması nedeniyle ön plana çıkıyor. Kuantum diliyle boyut ve oranları ve daha küçük parçacıkların özellikleri). Benzer şekilde,
söylersek, gravitonlar başka gravitonlarla etkileşebiliyor. Oysa elektromanyetik kütleçekim de otantik ve şimdiye kadar anlaşılmamış bir tabiyata sahipdir.
kuvvetin taşıyıcısı olan fotonlar kendileriyle değil yalnızca elektrik yükleri ve Kütleçekim'i üç boyutlu bir matris olarak düşünürsek ve bu matrisin

O
akımla etkileşir. Gravitonların arasındaki bu etkileşim nedeniyle maddeyi elemanlarının temel düzeninin eşkenar piramit şeklinde dizili olduğunu
oluşturan parçacıklar, kapalı bir ilmek oluşturan ve bir ağacın dallarına benzeyen düşünürsek (bu şekli kafanızda çok iyi canlandırmanızda
gravitonlar ağı ile çevrili.”66 fayda var, iyisimi kartondan bir modelini yapıp iyice
incelemek), ki bu şekil mutlak düzenin yegane mümkün

Ç
Şöyle diyebilir miyiz: “Maddenin elektromanyetik emisyon (foton salınımı) olduğu biçimdir, o zaman maddenin o ilk düzenli halinden
yapabilmesi için, mutlak sıfır dan daha sıcak bir halde olması gerek ve bu sonra gerçekleşen öbeklenmelerin de bu matrisin düzgün
elektromanyetik kuvvetin bir özelliğidir.” ? enerji potansiyelinden yola çıkarak, yüklerde (aynı
zamanda termik) armalar oluşturduğu sonucuna varmak

Ü
Diyebilirsek eğer, o zaman da şunu diyebilmemiz gerekir: “Enerji farklı şekillerde
bulunur: zor değildir. Aradaki fark, kütleçekimi oluşturan enerji
1.Potansiyel, düzeyleridir, yani gravitonların yükleri. Ancak, daha öncede
2.Kinetik, ima etmiş olduğumuz üzere, bu yüklerin doğrudan,
elektromanyetik prensibe dayanan araç gereçlerle,

b
3.Termik.
Bunun dışında bilinen bir enerji türü varsa, çekinmeyin, bana söyleyin. Ortaya duyumsanamıyacağını, algılanamıyacağını, tespit

n
çıkan termik enerjinin elektromanyetik kuvvet ile yakından ilişkisinin hepimiz
farkındayız. Aynı şekilde potansiyel ve kinetik enerji ile de, ancak dolaylı olarak,
ilgilidir benim anladığım kadarıyla. Potansiyel enerjinin türleri, ya kinetiğin
edilemiyeceğini anlamak da zor olmaz. Ancak yüklerin
sebep olduğu sonuçlar algılanabilir ve tespit edilebilir:
Örneğin, yerçekimi gibi. Bu durumda mutlak düzen
a
potansiyelidir (Kütle Çekim Kuvvetinin depolanması gibi), ya da (olası) termik halindeki o ilk anda, kütleçekim de mutlak potansiyel ve
enerjinin (maddenin genel olarak ısı açığa çıkarmasından kaynaklanan) oluşumu evrenin her noktasında eşit ve bir olması gereği apaçık
potansiyelidir. Aslında konvansiyonel Kuvvetler birliği olarak bildiğimiz ortadadır. Bu yukarda tarif etmiş olduğumuz eşkenar şeklindeki piramitin köşeleri
k
Elektromanyetik Kuvvet, Güçlü Çekirdek Kuvvet ve Zayıf Çekirdek Kuvvet olarak dediğimiz noktaları hidrojen atomundan oluşmaktaydı. Hidrojen, tüm
tabir edilen kuvvetlerin bir ortak paydaya sahip görünmelerine rağmen farklı elementlerin ilki olduğundan, ki günümüz bilimi de bunu inkar etmez, madde ilk
tabiyatlara sahip olduklarını iddia etsem nasıl olurdu ? var olduğu anda bu mutlak düzen halinde ve mutlak sıfır (0 Kelvin = -273°C)
ısısında bulunmaktaydı. Yani, orada herhangi bir büyük patlama veya benzeri
a

Buna göre, elektromanyetizma diğer kuvvetlerden ayrı düşünülemiyeceği gibi,


kütleçekim de diğerlerinden ayrı düşünülemez. Aynı sepetteki yumurtadır hepsi. termik, elektromanyetik veya farklı bir potansiyel enerji veya kuvvetten
Eğer, elektromanyetizmayı güçlü çekirdek ve zayıf çekirdek kuvvetleriyle bahsetmek mümkün olamaz. Bunu iyi anlamakta fayda var.
birleştirmenin bir yolu bulunabilirse (matematiksel olarak) o zaman kütleçekimi Şimdilik bu konuda aklıma gelenler bunlar. Bu makaleyi bir ihtimal genişletmem,
H

ile de birleştirmenin yolu açılmış demektir. Ancak burada kütleçekimin iki farklı yeni şeyler eklemem mümkün görünüyor.
yüzü (özelliği) olduğunu ve bunun diğer kuvvetlerin iki yüzlerine benzer, ama
tıpatıp aynı olmadığını mantıken (soyut bir felsefe ile) kabul etmek yanlış olmaz.
Elektromanyetizmanın, her nekadar elle tutulur (belkide 5 duyu ile algılanabilir)

66 Bilim Teknik Dergisi, Ekim 2008, Sayfa 51, sütün 1-2, Satır, aşağılarda; Makale: “Her Şeyin
Kuramı”

Sayfa 89/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
90

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

Mutlak Tekillik ile Karadeliklerin Farkı “Sonra bir duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yere, 'İkiniz de,

K
Mutlak tekillik (teklik/birlik manasında da kullanılabilinir), Kara deliklerde isteyerek veya istemeyerek gelin !' buyurdu. İkisi de, 'İsteyerek geldik.' dediler.”
rastladığımız tekillikten çok farklı bir tabiata sahiptir. Mutlak tekillikte kütle çekim [Fussilet, 41:11]
kuvveti hacmin her noktasında eşittir (ve birdir), oysa karadeliklerde (her tür “Böylelikle onları iki gün içinde yedi gök olmak üzere yerine koydu ve her gökte,
madde/kütle de olduğu gibi) kütle çekim (gravitasyon) hacimsel (veya vektörel, ona ait emri de vahyetti. Dünya semasını da kandillerle donattık ve koruma

O
yani her yönde) olarak, uzaklığın ters karesiyle orantılıdır, sadece kütlenin altına aldık. ...” [Fussilet, 41:12]
miktarı ve diğer özellikleri (element, yoğunluk gibi) bu uzaklığın mesafesine etki Benim kanaatime göre, bu iki Ayette söz konusu olan, 11 (Ya da 10 ?) boyutun
eder. Karadelikler, her ne kadar tekillik izlenimi veriyor olsalar da, mutlak tekillik ilk yaratıldıklarında bitişik olarak duman halinde (hidrojen protogeni)
oluşturmaktan çok (sonsuz, ∞) uzaklar. Kütle çekimin uzaklığın karesiyle ters bulunmaları, daha sonra 4 boyutlu evrenin (uzay-zaman, yer olarak geçiyor)

Ç
orantısına bağlı kalmak şartıyla, elektromanyetik emisyonu 180 derece tersine diğer boyutlardan ayrılmasıdır. Tabi bu ayette başka şeylere de dikkat çekiliyor;
çevirebilecek bir olay ufkuna (event horizon) sahipler. Bu olay ufkunun genişliği Mesela dünya semasının koruma altına alınması ve kandillerle (Diğer gök
de, karadeliğin kütlesine (m=mass) bağlıdır. Öte yandan, mutlak tekillikte ne bir cisimleri) donatılması. Buradaki sema kelimesi uzayın, bana göre sonsuz,

Ü
olay ufkuna rastlarsınız, çünkü mutlak tekillik sonsuz kütleye sahiptir dolayısıyla derinliklerine işaret etmektedir ki, diğer 7 gök (7 boyut) bu sema'nın ötesinde
genişliği sonsuzudur, ne de mutlak tekilliğin içinden herhangi bir elektromanyetik bulunuyorlar. Ancak, 7 gök dahilinde uzay-zaman sisteminin göğünü de
emisyon çıkar, olsa dahi çıkamaz kısacası. Mutlak tekillikte sonsuz bir kütle düşünürseniz, o zaman dünya yer olur ve toplam boyut sayısı On'a (10) iner.
çekim kuvveti vardır. Bu haliyle 4 boyutlu Uzay-Zamanda (Einstein Evreninde) Tabi en doğrusunu Allah bilir, bizimkisi zan. Bence, artık kanaatim doğrudur-
var olamaz, ki mutlak tekilliği göreni de yoktur şimdiye kadar (veya biz yanlıştır, bir boyut fazladır-eksiktir, bunu burada tartışmaya gelmez, gerek de
bilmiyoruz). Bu bilgilerden yola çıkarak, Özel ve Genel Görelilik Kuramlarında yok, elimize bir şey geçmez.

n
(hipotezlerinde) geçen, zamanda geriye gitme olayı da, mümkün olamaz. Bu
manada, Kütle Çekim Kuvvetinin, uzaklığının karesiyle ters orantılı olarak etki
etmesinin de çok büyük bir fayda olduğunu da idrak etmeliyiz. Öyle olmasaydı,
İnternet'te bugün (30.10.2009, Cuma) bulduğum bir makale:
a
şimdi burada oturuyor, düşünüyor olamazdık. Zaman ve 5. Boyut
Demek mutlak tekillik hiçbir şekilde elektromanyetik kuvvet üretmez, üretse de Yaratılış nizamında, varlıklarla boyutlar arasında değişmez bir ahenk vardır. Bir
serbest bırakamaz, enerjisi sadece ve sadece potansiyeldir. Bu potansiyel kütle varlığın üç boyutlu sisteme uyması halinde, yani dünyamızda olduğu gibi maddî
k
çekim kuvvetinin dışındaki tüm kuvvetler için geçerlidir. Aynı zamanda mutlak bir şekil gösterdiği taktirde, mutlaka 4 boyutun yani zamanın tesirine girer. Bu
tekilliğin tabiatı itibariyle her konuda (gravitasyon dahil) bir olması gereği tesir maddî varlığın değişkenliğini zorunlu hale getirir. Önce bir hareket sistemi
kendiliğinden ortaya çıkıyor. oluşur, varlıklar yer değiştirir. Bu değişim, kaba hatlarıyla bazan bir yerden bir
a

Zaten defalarca, mutlak tekilliğin bu evrende var olamayacağı iddiasıyla, bu yere gidiş gibi gözlenir, bazan da mikro dünyalarda moleküller arasındaki alış-
sayfalarda iştigal ettik. Belki sizde artık bıkmışsınızdır. Ama en azından olaya bir verişler şeklinde de zuhur edebilir. Böylece yeni oluşlar, eskimeler ve değişimler
de böyle bakıp bu sonuca varmak da değişiklik olmadı mı ? ortaya çıkabilir. Biz bunları ölüm diye yorumlarız. Gerçekte ise olay, maddî
Yazdıklarım tekrardan ibaret, anladınız siz onu. Sadece olaylara farklı
H

sistemin zaman boyutu ile birlikte yürüttüğü bir değişimdir. Daha önemlisi, 5.
noktalardan bakıp, farklı değişkenlerle de hipotezimi destekliyorum aslında. Şu boyutu ve ondan sonraki boyutları iyi kavramadığınız için, kainattaki bütün
an için yazdıklarım mantıklı geliyor, he ne kadar farklı bilinç ve anlayışta kişilere sırları bu basit pencereden seyretmek isteriz. Halbuki maddenin özündeki
çok uçuk gibi görünse de... Doğrusu, uçuk kelimesi, bu hipotezi tanımlamaya gravidasvon sırrı 5. boyutun tasarrufuna girince, zaman tesiri fonksiyonunu
yetmez, gerçekten hasta bir ruhun zırvalarına benziyor, kabul ediyorum. Ama ne kaybeder ya da çok sınırlı çizgide kalır. 5. boyuttaki bir varlığın mekanı üç
var ki, her şeyde olduğu gibi, insanın ruh sağlığı da görecedir. boyutun mesafelerinde haps olmadığı için eskimeler, yıpranmalar ve dönüşümler
27.10.2009, Salı – 12:35 artık söz konusu değildir. Hem buradaki olayların zamana bavlı diye bildiğimiz

Sayfa 90/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
91

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

süratleri çok artmıştır ve adeta anlık intikaller (bir anda ulaşma) şeklindedir, uzaydaki ahenk nakışlarıdır. Big-Bang teorisi ile ortaya çıkarı astrofizik

K
hem de açık bir ölümsüzlük vardır. 5. boyuttaki bu hikmetleri, kainatın nazlısı tartışmalarının uzama sebebi, manyetik hareket boyutunu fark edememekten
EFENDİMİZ (S.A.V.) miracında net bir şekilde yaşanmıştır. Efendimiz (S.A.V.) kaynaklanmaktadır. Çünkü 4 boyutlu sistemi içerisinde büyük enerji
dünya mekanında ilk intikali Kudüs'e yaparken, zamana bağlı kalarak bir kaç dağılımlarının yerleşimlerini izah etmek imkânsızdır. Kainattaki bu sonsuz gücün
saniye harcadığı halde; 5. boyuta geçince hem zamanın gerisini hem de ilerisini bir noktadan patladığı ve dağılan parçacıkları nasıl şekillendirip uzay mekanına

O
bir anda seyretmiş ve anlatılması asırlar sürecek intikalleri, yatağı soğumadan yerleştirdiği, ancak manyetik hareket boyutuyla izah edilebilir. Paul Davies'in
yaşamıştır. 5.boyuttan ötesindeki boyutların niteliklerini ise, bugünkü fizik mutlak vakumda yeni kuantların doğurduğunu tesbit etmesi, manyetik hareket
nosyonumuzla hiç fark edemeyiz. 6 ve 7 boyutlarda varlıklarını sürdüren boyutunun mesafe ve mekanları aşan sırrı ile açıklanmaktadır. Gerek semaların
meleklerin sonsuza yakın titreşim süratleri, bu boyutların özelli6inden ve uzayın sınırsız mekanlarında, gerekse varlıkların en küçüğü sayılabilecek

Ç
gelmektedir. Bundan dolayıdır ki yüce kitabımız KUR'ÂN, bunların görünmezli6ini atom ordugâhlarındaki faaliyetlerde, 5. boyut hükmünü icra etmektedir.
ve bilinmezliğini net olarak bildirmiştir, daha önemlisi yüce kitabımızın zaman Hilbert'in maddî varlıkların sığınamayacağı kadar küçük, fakat var olan
boyutu açısından yaklaşımıdır. Meleklerin Dünya mekanına bile sığması zor mesafeleri dahi, 5 boyutun istilasından ötede kalamaz. 5.Boyut aynı zamanda

Ü
büyüklükleri yanında zamanla ilgilerini akıl almaz süratle ifade etmiştir. "Mearic" varlıkların değişmezlik kazandığı bir geçiş noktasıdır. 4 boyutlu sistemde
Sûresi âyet 4'de "Melekler ve ruh oraya uzunluğu 50.000 yıl olun bir günde değişkenliğe ve ölüme mahkum olan olaylar 5. boyuta yansırken yeni bir
yükselip çıkarlar" buyurulmaktadır. İşte zamanla 5. boyut arasındaki bu ahenk, hüviyetle sonsuzluğa ilk adımını atmış olur. Ne var ki, varlıkların bu noktaya
kainatın çeşitli katlarında zamanın akış süratinde kaçınılmaz bir değişkenlik hasıl intikali, kara delikler misalinde olduğu gibi, gravidasyonlarını terk etmekle
eder. Astrofizikte müşahade edilmiştir ki, belli bir ışın; kainatın çok uzak mümkündür. İnsanın bütün varlıklardan farklı bir özelliği, bu intikali sağlayacak
noktaları arasında seyrederken adeta zamanı tüketmiş; gibi görünmektedir. kabiliyette yaratılmış olmasıdır. İnsanlar, ruhî yanları ile her an 5. boyuta

n
Meselâ: güneşten yola çıkan bir muon'un arza ulaşması. teorik olarak mümkün
değildir. Muon'un fırtına gibi hızına rağmen yarı ömrü o kadar kısadır ki, arza
ulaşmadan yolda değişime uğraması gerekir. Halbuki Güneş'ten hatta daha uzak
yansıma kabiliyetine sahipken maddî yanları ile 4 boyutlu sistemin şartlarına
tabiî olurlar. Bir anlamda "gizli gravidasyon" sayılabilecek olan nefislerini
yenemedikleri için, bu muhteşem kabiliyetlerini kullanamazlar. Ehil olmayanlarca
a
yıldızlardan bile dünyaya muon gelebilmektedir ki, bu ışınların yarı ömrü anlaşılamayan yüce insanın bu sırrı, pek çok örnekleri ile yaşanmıştır. Yüce
değişmez bir nitelik taşıdığına göre, arza kadar gelebilmeleri, zaman akışının Peygamberimiz’in "Yaşarken ölünüz" emri, bu söylediklerimizin özünü teşkil
uzayın muhtelif bölgelerinde değişini içinde olduğunu göstermektedir. Bu gerçek, etmektedir. İnsanda mevcud olan muhteşem ruh varlığı, nefsin dünya çıkarları
k
uzayın ve kainatın her noktasında 5. boyut tesirinin farklılığında doğmaktadır. tuzağında hapsedilmezse, o insan 5. boyutu da yaşayabilir. Zaten insanın ölümü
Manyetik tesir boyutu, elipsoid bir yapıya sahip olan kainat katlarında ayrı bir anlamda 5. boyuta ve daha ötesindeki boyutlara intikal olayıdır. İnsan inansa
kuvvet hatları oluşturduğundan, zaman buralarda zaafa uğramakta, da inanmasa da, yaradılışın bu akıl almaz sistemlerine tâbidir. 5. Boyutun
yavaşlamakta ya da bazı bölgelerde hızlı akmaktadır. Manyetik tesir boyutun çağımızda böylesine net bir görüntüye bürünmesi, ALLAH'ın kainatı tanımamız
a

şiddetindeki farklar, gravidasyon dediğimiz maddenin ona direnme gücünü için bize açtığı yeni bir penceredir. Bir hadîs-i kudsîde Cenab-ı Hak: "Ben bir gizli
değiştirmektedir. Bunların ötesinde sistemlerin tamamı da, kendi gravidasyon hazineydim, bilinmeyi diledim, onun için varlıkları yarattın" buyuruyor. Bu hadîs-
bütünlükleri ile kainattan farklı mekan locaları oluşturmaktadır. Bir güneş i kudsî ALLAH'ın; ilmi bize neden öğrettiğinin sebebini de açıklamaktadır. Onun
H

sistemi, hem tek tek fertleri ile hem de bütünü ile manyetik hareket boyutuna için ALLAH ölümden sonra daha nice boyutları bize seyrettirecektir. Boyutlar
tavır koymak zorundadır. Galaksilerde kendi bütünlükleri içerisinde bu tarz özel sistemi mesafelerden başlayarak zaman ve manyetik eylemle devam eder.
bir gravidasyon tavrı arz eder. Böylece kainatın fark edilmez ekseni etrafında Ancak bitmez. Çünkü buradan ötede meleklerin varlıklarını sürdürebildikleri 6.
bütün galaksi grupları ayrı tarzlarda dönüp dururlar. 5. Boyutun bu manyetik ve 7. boyutlar, daha ötelerde ise ruhlarını varlıklarını koruyabildikleri pek çok
hareket gücü öylesine net bir boyuttur ki, galaksi topluluklarının helezon boyutlar vardır. İnsanoğlu boyutları aşabilen muhteşem yaradılışıyla Rabbinin
şeklindeki yapılan ve virgül şeklindeki düzenleri, bu hareketin adeta sonsuz rızasını elde ettiği taktirde âyette belirtilen "Eni yerlerle gökler kadar olan bir

Sayfa 91/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
92

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök ve Yer
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Modeli.

cennete" mazhar olacaktır. Şimdi Sûre-i Tekvîr'i bu bilgilerin ışığı altında ve ayetlerin ilginç açılımlarını beğendim. Varılan neticeler (sonuçlar) itibariylede
makale çok da müthiş bir aydınlanma sayılmaz. Ama birisi oturmuş da, bu

K
anlamaya çalışalım. Kıyamet aslında dört boyutun yıkılıp beşinci boyutun, hatta
diğer boyutların açılma olayıdır. Bunu en net şekilde ifade eden âyet on birinci konuda kafa yormuş, işte bu hareket çok ama çok hoşuma gitti. 5.boyut ile ilgili
âyettir. Kur'ân bilimlerinde Keşt-i Sema diye tanımlanan "Sema sıyrılıp ortaya atılan hipotez de yine aşağı yukarı benim bu konuda vardığım sonuçlara
soyulunca" tanımı beşinci boyutun açılışını ifade etmektedir. Yüce kitabınızda (veya geçişlere) çok benzer noktalar içeriyor.

O
kıyamette semanın aldığı şekil çeşitli tanımlarla anlatır. Kıyametin daha ileri (Devam edecek...)
safhaları ayrı âyetlerde bildirilmiştir. Meselâ Sûre-i Rahman'da semanın bir alev Saygılarımla,
gülü haline geleceği vurgulanmıştır. Bu tanım, kıyametin daha ileri bir safhasını Hakan ÜÇOK
anlatmaktadır. Sûı-e-i Tekvîr'in 11. âyetinde bildirilen safha ise 5. boyutun Filozof, Hipotezin Sahibi.

Ç
açılmasıdır ki, Arapçâ da nefis bir kelime olan Keşt-i Sema olarak kullanılmıştır.
Yani gökyüzünün bir zar gibi, bir perde gibi açılışı diye dile getirilmiştir. Bu olayın
Güneş'in kör bir nokta, bir kara delik haline gelmesi eylemi ile birlikte ortaya

Ü
çıkması fevkalade önemli bilimsel gerçekleri dile getirmektedir. Kur'an
bilimlerinde Tekvîı–i Şems dediğimiz Güneş'in kara delik haline gelmesi,
kıyametin temel fonksiyonudur. Yani kıyamette. başlangıç noktası Güneş'in kara
delik haline gelmesidir. Bu olay maddesel boyutların yani en, boy, derinlik ve
zaman boyutlarının beşinci boyut olan manyetik eylem boyutu tarafından
yutulması olayıdır-. İkinci âyetin harika tanımı ile kıyamet başlayınca madde,

n
boyutları bu arada ışınların boyutları duruşur ve solar. Sûrenin âyetlerinin diziliş
ahengi öylesine açık bir tarzda kıyameti tanımlamıştır ki; Bir yandan kıyamet
mizansenini ekrana getirirken bir yandan boyutlar ve yaratılışa dair fizik dersi
a
vermektedir. Kur'ân inzal sırası açısından hesap edilirse, yüce kitabımızın daha
yeryüzünü nurlandırdığı ilk günlerde ALLAH Sûre-i Tekvîr’i inzal ederek; bütün
bilimin Kur'ân'da olduğunu bütün "bilenlere" ilan edivermiştir. Zaten boyutlar
k
yıkılınca neler olur? sorusuna cevab bulabildiğimiz zaman boyutlara ve maddeye
ait her şeyi anladınız demektir. Sûre ahengindeki çok zarif bir incelik de
boyutların yıkılışını tanımlarken tüm maddeyi kapsayan ünlü atom çekirdeğini
tarif eden âyeti konunun sonuna getirmiş olmasıdır. Boyutlar, kıyametin kader
a

düğmesinde yorulup solarken Rahman esmâsından yansıyan "Hünnes" ve


"Künnes" hikmetleri yeniden varoluşlara ışık tutmaktadır.
DR. HALUK NURBAKİ
H

İlginç, değil mi ? Ben pek öyle tesadüflere inanan bir insan değilim, bence
tesadüf yoktur. Ama öte yandan, tüm evrenin benim etrafımda döndüğünü de
düşünmüyorum. Bu makaleyi, google aramasında kendi makalelerimin hangi
sıralarda çıktığını araştırırken buldum. Aslında pek öyle yeni birşeyler çıkmadı
benim açımdan bu makaleden, ancak içinde sayılan hadisleri es geçersek, Sure

Sayfa 92/92-Kainatın 11 Boyutu:7 Gök ve Yer, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezi.
93

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Tekamül Eden Evren
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

05.10.2009, Pazartesi – 11:00 biline en küçüğüne kadar olan yapıtaşlarının dahi, en azından titreştiğini yani
hareket halinde olduğunun tespit edildiğine dair duyumlar elde ediyoruz. Makro

K
Makale: Tekamül Eden Evren düzeyde ise, dünyanın kendi etrafında, ayların gezegenler etrafında,
Yazan : Hakan ÜÇOK gezegenlerin de yine güneş gibi veya benzeri yıldızlar etrafında, bu çeşit çeşit
yıldızların da Samanyolu'muz gibi galaksilerin küme elemanları olarak

O
Tekamül Eden Evren galaksilerin etrafında yörüngeler çizdiğini ve yine bu galaksilerin de kendi
etraflarında yörüngelerde hareket ettiklerini duyumsuyoruz. Buna itiraz edecek
Mevcut bilimsel veriler (ve tabi ilimsel gerçekler kabul ettiğimiz vahiy) kimse yoktur herhalde. Bu durumda akla yatkın olan, galaksilerin de yine daha
evrenin evrimleşmediğine, tekamül ettiğine dair, gayet açık deliller sunmaktadır. büyük kümeler oluşturup yörüngelerde hareket ettiklerini kabul etmektir. Bu

Ç
Çoğu Biliminsanı bunun aksine inanmaya ve aksini ispat etmeye çalışsa da, yörüngelerde hareket hali kuralını, galaksiler boyutunda birden bire istisna kabul
bunun aksini iddia etmek, bilimin kendi kurallarına ve felsefesine aykırı bir edip, birbirlerinden uzaklaşıyorlar demek ne kadar mantıklı olur, kendime
davranış olur. Bilimin rasyonel olmak gibi bir iddiası var olması, ancak bu soruyorum. Hele ki, Samanyolu ve Andromeda galaksilerinin birbirlerine
yaklaşıyor olmaları gerçeği bilinip dururken, “Evren galaksiler veya

Ü
rasyonelliği tanımlarken sınırlı verilere ve bilgi kaynağına sahip olduğundan olsa
gerek, henüz açıklaması getirilememiş duyular, duyumlar, olaylar ve/veya süperkümeler boyutunda bir genişlemeye tabidir.” demek, bana saçma
fenomenler karşısında çaresizliğini inkar ile dengeleme çabası içinde geliyor. Burada kabul edebilecek herhangi bir tek düze genişlemenin söz konusu
bulunduğunu görmemek mümkün mü ? Bilim, bir Yaratıcıyı inkar ettiği an, olması mümkün görünmüyor. Muhtelif galaksilerin bazıları, birbirinden
bilimselliğini, tarafsızlığını (objektifliğini) kaybetmiş, çaresizliğini göstermiş olur. uzaklaşıyor, bazıları yaklaşıyor, bazıları teğet geçiyor, bazıları üst üste biniyor,
Olur olmasına da, ne sana bana, ne de kendine bu çaresizliğini itiraf edemez, bazıları kaynaşıyor veya bazıları ayrılıyor da olabilirler, genelleme yapmanız

n
kabullenemez. “Aklın yolu birdir !”, derler; Ancak o yola gelinceye kadar, bilim
doktrini veya dogması, akla karayı seçer. Bazan da seçemez. Biri çıkar, “Evren
Big Bang ile başladı, soğuyor ve kritik hızda genişliyor/şişiyor.”, derse,
doğru değildir. Genişleme ve/veya Şişme Modelleri ise bir genellemenin ötesine
gitmiyorlar ve tespit edilen anormallikleri istisna olarak kabul ediyorlar. Oysa,
böyle bir genelleme yapabilmek için yeterince bilgiye sahip miyiz, bilmiyoruz.
a
bunu hipotez olarak kabul etmek, bahsettiğimiz bilimsel kurallara ve bilimin Özellikle de sınırlı bir ufkunuz (Hubble Hacmi) varsa, böyle iddialarda bulunmak
genel felsefesine ters düşmez. Ancak, bunca soru işareti hala açıktayken, bu gayet saçma olabiliyor. Mutlak Düzenden Isınarak Yörüngelerde Tekamül Eden bir
hipotezi mutlak gerçek ve doğru kabul ettiğinizde, saçmalık olur. Yine bir başkası evren modelinse, böyle bir soruna yol açması mümkün değil. Böyle bir evrenin
k
çıkar da, “Evren mutlak düzen ile var edildi (yaratıldı), ısınıyor, mutlak düzenden (bak. Entropi Kuralı), yani maddenin mutlak sıfırdan
yörüngeler halinde tekamül ediyor (olgunlaşıp değişiyor) ve Merkez başlayarak, ısındığını iddia etmek durumundayız. Bu evrenin, ilk anındaki
Zaman Ufku diye adlandırdığımız küresel Hubble Hacmi (Mevcut yarıçap: Yaratılmasının Termodinamik Yasalarla çelişkisini gözardı edersek, ki Big Bang
Modeli veya Hipotezi de bu (Büyük Patlama ile) yoktan varolmanın sebebini
a

~13,7 milyar Işıkyılı), saniyede yaklaşık 300.000 km ile genişliyor.”,


derse, bunu da en kötü ihtimal hipotez olarak kabul etmemek, bilimin cevaplayamıyor, genel olarak maddenin neden böyle davrandığına dair herhangi
kurallarına, felsefesine, bütünlüğüne ve amacına nankörlük etmek, dogmatik bir soruyu cevaplamak da nispeten kolay olabilir. Yaratıldığı veya Oluştuğu o
saplantıya girmiş olmak, inat etmek olur. Veya bu ısrarda kasıt aramak gerekir. ilk anında ise, her iki hipotez için geçerli olmak üzere, ne Entropi kuralı, ne de
H

Yakın çevremizden ve/veya bilimsel araştırma ve yayınlardan elde ettiğimiz Termodinamik yasalar geçerli olmuyor, olamıyor. Ancak Yaratılması durumunda,
bilgileri değerlendirdiğimizde, evrenin sürekli olarak değişim ve hareket halinde biz bir Hikmet'ten, Sebepten, amacını vahiy ile açık ve net zikreden bir
olduğunu, hiç bir zerresinin kazık çakmışcasına sabit olmayıp, sürekli hareketli, Yaratıcıdan bahsedebiliyorken, Kendiliğinden Oluşması durumundaki bir hipotez
olgunlaşma ve değişme yani tekamül halinde, olduğunu görmek mümkün. Örnek ise, hiçbir açıklama getiremiyor; Sebep ulaşılamaz bir açıklama olarak kala
vermek gerekirse, mikro düzeyde elektronların atomlar etrafında yörüngeler kalıyor. Bilim, belkide bir çeşit megalomanyak üstünlük kompleksi ile, kendini her
çizdiğini (veya bir kinetik enerjiye sahip olduklarını), atom çekirdeğinin içindeki soruya cevap, her soruna da çözüm bulabilme yetisi ve yetkisi iddiasıyla, bir
Yaratıcıdan bağımsız olabileceğine dair hüsnü zan içinde kıvranmaya mahkum
Sayfa 1/2 - Tekamül Eden Evren
94

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Tekamül Eden Evren
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

ediyor olabilir. Oysa bu, kendisini mutlak bilgi olarak tanımlayan ve hiç eksiksiz
her soruya cevabı bulunan bir Yaratıcının sunduğu apaçık bilgiden mahrum

K
bırakmaktan başka bir şey değil. Öyle ki, bu gerçek bilgiler olmadan,
çözdüğünüz her sorun yeni bir veya daha fazla sorun, verdiğiniz her cevap yeni
bir veya daha fazla soruya yol açmaktadır. Bunun sonunun çıkmaz sokak

O
olduğunu, eninde sonunda kafanın duvara çarpacağını anlamak için bilimadamı,
dâhi, zeki, müneccim, falcı veya herneyse olmaya da gerek yok hani.

Ç
Ü
n
a
k
a
H

Sayfa 2/2 - Tekamül Eden Evren


95

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Mutlak Düzen, Mutlak Sıfır
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

06.10.2009, Pazartesi – 13:55 Bilimadamlarının bir diğer iddiaları veya ısrarları da (bana göre
tutarsızlık), “Atomlar ve elektronlar, daha küçük parçacıklardan meydana gelip,

K
Makale: Mutlak Düzen, Mutlak Sıfır evrenin yoktan var olmasından çok sonra oluştular.”, yukarıda da anlatmaya
Yazan : Hakan ÜÇOK çalıştığımız gibi. Ancak, ısının (termik enerjinin) olabilmesi için bir şeyin ışıma
yapması gerekir ki, evrenin ilk anında, atomlar oluşmadığından, öyle bir ışıma

O
Mutlak Düzen, Mutlak Sıfır yapacak imkana veya bir yetiye dahi sahip değildi. Buna dayanarak denebilir ki,
bu Sözde Büyük Patlamayı meydana getirecek ısı, evrenin ilk oluştuğu, var
Big Bang Hipotezi, ki bazıları Tez, Kuram ve/veya Model de diyebiliyor, der ki: olduğu, yaratıldığı anda mevcut değildi, dolayısıyla klasik anlamda patlama
Madde büyük ısılardaki bir patlamadan kaynaklanarak, yoktan var oldu ve bu sözkonusu olamaz. Kısacası, kinetik ve termik enerji evrenin ilk oluştuğu anda

Ç
maddenin ısısı, oluşturduğu hacmin (evren) kritik hızda genişlemesiyle veya mümkün görünmüyor; Tekrar etmek gerekirse: Atomlar henüz oluşmadığından,
şişmesiyle, evrenin her noktası aynı ısıda oluncaya kadar soğumakta. Hipotezi o anda mümkün olabilecek tek enerji türü potansiyel enerji olabilir. Bu potansiyel
ortaya atan aynı bilimadamları diyorlar ki, mutlak sıfırdan sıcak olan (>0 Kelvin, enerjinin de ne olabileceğine dair biraz akıl yürütmek gerek. Entropi kuralına
göre, düzensizlik düzenden kaynaklanıp ilerlemektedir. Termodinamik Yasalar

Ü
-273° C) her madde, ışıma (elektromanyetik emisyon) yapar. Bu da, tersine
çevirirseniz, madde yoksa, ışıma da olamaz ve/veya ışıma yoksa, madde yoktur da, “Madde yoktan var edilemez, var olan madde de yok edilemez.”, der. Artık bu
veya madde sıfırdan farklı bir ısıda değildir, anlamına gelir. Bununla beraber, alıntıları nereden bulacağınıza dair dipnot vermeye de gerek duymuyorum,
ışıma göremiyorsanız, bu orada madde yoktur anlamına da gelmek zorunda okuduysanız eğer, burada tekrar edilen kurallar ve yasaların dipnotları, 7 Gök Ve
değildir, çünkü zaman faktörünü de göz önünde bulundurmanız gerekir ki, Yer kitabımda mevcut. Özetle söylemek gerekirse, Büyük Patlama (Big Bang)
Hubble Hacminin, yani Merkez Zaman Ufkumuzun genişliği (Yani bildiğimiz, olduysa eğer, mantıken (hangi mantık ?) bu termik enerjinin patlaması olamaz.

n
algılayabildiğimiz evrenin sınırları) zamana bağlıdır; Örneğin, 10 milyar ışıkyılı
ötemizde 5 milyar yaşında bir yıldız var ise, bunu görmemiz mümkün
olamayacaktır; Ancak yıldız 10 milyar yaşına gelebildiğinde, biz de yıldızın
Bu vesile ile burada, çeşitli vahiy kitaplarında da belirtildiği üzere (en başta
Kur'an-ı Kerim), “Ol !” emrine dikkat çekmek istiyorum. Ama tabi böyle bir
ihtimalden (bana göre gerçekten) bahsettiğimizde, bilimadamları itiraz etme
a
doğumuna tanık olabiliriz. Bu süre içerisinde yıldızın ışığı bize ancak ulaşabiliyor. haklarını kullanacak, farklı bir açıklama talep edeceklerdir. Bu açıklamayı da, işte
Bilginin bize ulaşmasını zorlaştıran yegane engel mekan (hacim/uzaklık) değil, tam bizim yazdığımız, bu hipotezde bulabilirler. Hipotezin amacı da, samimi
zamanın da bir o kadar etkisi var. Bildiğimiz, tasavvur edebildiğimiz evren de, olmak gerekirse, kuvvetleri bir araya getiren büyük genel kuramı bulmaktan
k
klasik bir açıklama ile, Uzay-Zaman dediğimiz bir sistem. Bu sistemin içinde ziyade, bilimadamlar'ının bile anlayacağı bir dilde, birinci planda (primary =
önemli olan bir sabit mevcut: Işık-Hızı (Elektromanyetik Kuvvetin Erimi). “Işığın birincil), evrenin yaratıldığına ve tekamül ettiğine dair ipuçları vermek,
hızından daha hızlı hareket eden bir şey bilinmiyor !”, desek yanlış olur, çünkü dikkatleri o yöne çekmek; Evrimi ve sözde genişleyen evreni açıklamak ikinci
planda (secondary = ikincil) geliyor/kalıyor.
a

bugünün bilgileriyle, Kütle Çekim Kuvvetinin sonsuz erime (1/∞ g olsada, asla
sıfır olmaz) ve anında etki etme özelliğine/hızına sahip olduğunu biliyoruz (yoksa Bilimin genel olarak bir Yaratıcıyı tanımlayabilmek, mevcut sınırlı bilgi ve
tahmin mi ediyoruz ?). Gerçi, Kütle Çekim Kuvveti, maddenin (kütlenin) açıklamalar ile tarif edebilmekten aciz oluşu nedeniyle, Yaratanı tanımsız,
arasındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı, ama anladığımız kadarıyla mutlak sıfır matematiksel açıdan etkisinin küçümsenecek kadar önemsiz veya hiç etkili değil
H

olmamakta. Yani 1/∞ gravitasyon mümkün, ancak sıfır olamaz. Tekrar atfetmesinden kaynaklanan kesin hatasının, elde ettiği sonuçlar üzerinde de
hatırlamak gerekirse, bilinen dört kuvvet: Kütle Çekim (Gravitasyon), Güçlü kesin yanıltıcı olması ihtimali (ve gerçeğini) anlayabilmek için, dahi mi, yoksa
Çekirdek, Zayıf Çekirdek ve Elektromanyetik Kuvvetler 'dır. Ki, bunları ortak bir bunu iddia edebilecek kadar deli mi olmak gerek acaba ? Görüyorsunuz ya, bu
Herşeyi Kapsayan Genel Kuram içinde toplamaya çalışmaktayız. Ne var ki, bu işler göreceli. Bilimde (pozitif bilim diye tanımlanan düşüncelerde) esas olan, 5
konuda çalışmalar, çok yavaş ilerlemekte. Bunun sebebi de, bence, bilimin duyu ile elde edilebilen bilgilerdir (somut gerçekler diye tabir edilir). Yaratan
Büyük Patlama Hipotezinde ısrar etmesinden kaynaklanan algısal yanılma. ise, yarattığından öte, beri ve münezzeh olduğundan dolayı, sonsuz ve/veya
sonsuzluk olarak tanımlanması gereği itibariyle, 5 duyu ile sınırlanabilmesi ve
Sayfa 1/2 - Mutlak Düzen, Mutlak Sıfır
96

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Mutlak Düzen, Mutlak Sıfır
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

tanımlanabilmesi mümkün değildir. Bu durumda bilimin 5 duyu ile


tanımlayabildiği bilgi girdileri (data, veri) sınırlıdır ve ancak bu sınırlılık dahilinde

K
faaliyet gösterebilmektedir, ötesi bilim için tanımsızdır. Dolayısıyla bilimin bu
şekilde davranması anlaşılabilir ve hoş görülebilir, hoş görülmesi gereği
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı da, Bilimadamları, bir Yaratıcının

O
var olmadığı, varsa da sınırlı etkisi veya tümden etkisizliğinde ısrar ediyorlarsa,
bunu da bir yere kadar hoş görmek gerekir. Bilim ve Bilimadamları eğer
vahiy'den faydalanmayı uygun bulmuyorlarsa, bu onların kafalarının karışmasına
sebep oluyorsa, bizim de bu konuda ısrar etmemiz, üzerimize vazife değil

Ç
elbette. Ne var ki, mutlak gerçek ve sınırsız bilgi olarak (bazımız) kabul ettiğimiz
vahiy, her şeyi en doğru şekilde tarif etse/açıklasa da, bundan faydalanmama
yolunu seçenlere biz ne desek fayda etmez. Bilim, sınırlı duyularla (data, veri),
sınırlı olasılıklarla, sınırlı bir evreni (Hubble Hacmini) tanımlayıp, teorik de olsa

Ü
simule etmeyi başarıyor, bir yere kadar bunda bazı sonuçlar da elde edebiliyor.
Bu bağlamda, Bilimin sınırlı oluşunu bir kenara bırakırsak, ilim dediğimiz ve
olaylara vahyin doğrultusunda yaklaşımda bulunan çoğu kişilerin de, bilerek veya
bilmeden vahyin anlaşılmasına engel olmaları, hatta bazısının işi mistifize etme/
mistik hava katma çabaları, pozitif bilim ile iştigal eden Bilimadamlarının da

n
isyan etmesine sırtlarını dönmelerine ve inkarlarına neden olmaktadırlar. Yani bir
takım Alimlerin, vahyi suistimal etmeleri, zaten bazen karmaşık olan bilginin
çözümlenmesine fayda sağlamıyor; Amaçları da öyle gibi görünüyor, eğer sonuca
a
bakarsanız. İlim açısından, vahyin apaçık ve net olması, eğer vahiy üzerinde
hegemonya kurma çabaları olmasa, ilmi açıdan olduğu kadar, Bilimsel açıdan da
çok büyük önem arz ediyor, ama ne var ki, az önce dediğim gibi, Bilim bu
k
konuda çekimser kalıp, vahyi sahiplenmeme yolunu seçiyor. Tabi, bu konuda
istisnalar da vardır herhalde.
a
H

Sayfa 2/2 - Mutlak Düzen, Mutlak Sıfır


97

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Atom ile Kütle Çekim Kuvveti
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

20.10.2009, Salı – 13:21 O zaman demeliyiz ki, madde elektromanyetik emisyonda (foton salınımı)
bulunuyorsa ve bunun sebebi proton ile elektron arasındaki etkileşim/eşleşme

K
Makale: Atom ile Kütle Çekim Kuvveti ise, maddenin Kütle Çekim Kuvveti uygulamasının da sebebi, nötronun graviton
Yazan : Hakan ÜÇOK ile etkileşimi/eşleşmesi olmalıdır, ortada başka görünen bir parçacık yok. Bu aynı
zamanda gravitasyonun (yani kütle çekim kuvvetinin) başka açıklamalarla

O
Atom ile Kütle Çekim Kuvveti beraber, neden sonsuz bir erime sahip göründüğünün ve formüllerde neden
sonsuzluklar oluştuğunun1 da bir açıklaması olabilir. Şu alıntıyı iyice kafanızda
Bir gece yine, uyumadan hemen önce, atomun yapısı ile ilgili kafamda canlandırmanızı istiyorum:
canlandırma yapıyordum ki, atomun yapıtaşlarını (proton, nötron, elektron)

Ç
düşünürken, birden kafama dank etti. Şimdi sizde bir canlandırın kafanızda: “Matematiksel bir anlatımla, kütle çekim alanları nonlineer ! Bu, gerçekte kütle
Proton artı yüklü, Nötron yüksüz, Elektron ise negatif yüklüdür; Elektromanyetik çekim alanlarının enerjiyle ilişkili olması, enerjinin de kütleyle ifade edilmesi ve
Kuvveti düşündüğünüzde, bu kuvvetin etki edebilmesi için proton ile elektronun dolayısıyla bir çekimin ortaya çıkması nedeniyle ön plana çıkıyor. Kuantum diliyle

Ü
gerekli olacağına dair yadsınamaz bir ipucu bulursunuz. Peki ya Kütle Çekim söylersek, gravitonlar başka gravitonlarla etkileşebiliyor. Oysa elektromanyetik
Kuvveti ? Onun etki edebilmesini sağlayan parçacıklar hangileri ? kuvvetin taşıyıcısı olan fotonlar kendileriyle değil yalnızca elektrik yükleri ve
Bir Graviton'un varlığına dair söylentiler mevcut. Bu gravitonu dördüncü parçacık akımla etkileşir. Gravitonların arasındaki bu etkileşim nedeniyle maddeyi
olarak atoma dahil ederseniz ne olur ? oluşturan parçacıklar, kapalı bir ilmek oluşturan ve bir ağacın dallarına benzeyen
Şu olur: gravitonlar ağı ile çevrili.”2
Elektron, yük itibariyle (ying-yang) proton ile eşleşmektedir (parçacık çifti etkisi

n
oluştururlar), graviton ise açıkta kalır. Her ne kadar gravitonu henüz görebilmiş Şöyle diyebilir miyiz: “Maddenin elektromanyetik emisyon (foton salınımı)
değilsek de, yerçekimi bize öyle bir parçacığın var olduğunu anlatmaktadır ki, yapabilmesi için, mutlak sıfır dan daha sıcak bir halde olması gerek ve bu
elektronun da etkisini Elektromanyetik Kuvvet (Emisyon/Işıma/Foton salınımı) elektromanyetik kuvvetin bir özelliğidir.” ?
a
olarak tespit etmemize rağmen görmüş değiliz zaten. Ancak bu graviton Diyebilirsek eğer, o zaman da şunu diyebilmemiz gerekir: “Enerji farklı şekillerde
parçacığının (çiftler etkileşir kuramına göre ying'in) bir dengeleyici yang'ı bulunur:
olmalıdır. Arıyoruz tarıyoruz, atomun içinde bir tek Nötron'u buluyoruz. Nötron 1.Potansiyel,
k
ise, yüksüz olmakla beraber, hiçten gereksiz gibi görünmüyor; Gereksiz olsaydı, 2.Kinetik,
herhalde orada (var-) olmazdı. Diyeceksiniz ki: “Nötron, atomun kütlesine 3.Termik.
katkıda bulunuyor.” Ancak, hepsi bu mu ? Bence değil. Diyoruz (/-lar) ki, atomun Bunun dışında bilinen bir enerji türü varsa, çekinmeyin, bana söyleyin. Ortaya
a

kütlesini oluşturan parçacıklar, proton, nötron ve elektron, itirazım yok. Ancak çıkan termik enerjinin elektromanyetik kuvvet ile yakından ilişkisinin hepimiz
nötronu öksüz bırakmak niye ? Üstelik, nötronun atomun içinde farklı miktarı, farkındayız. Aynı şekilde potansiyel ve kinetik enerji ile de, ancak dolaylı olarak,
izotopların oluşmasına sebeb olduğu halde. Buna rağmen eş-parçacığı ilgilidir benim anladığım kadarıyla. Potansiyel enerjinin türleri, ya kinetiğin
bulunmuyor diyebilirmiyiz ? Proton ying, elektron yang ise, aynı şekilde nötron potansiyelidir (Kütle Çekim Kuvvetinin depolanması gibi), ya da (olası) termik
H

da bir ying ve yang'a ihtiyaç duymaktadır. Hadi bu da graviton olsun. Bilmediğim enerjinin (maddenin genel olarak ısı açığa çıkarmasından kaynaklanan) oluşumu
şey ise, Graviton'un atomun ağırlığı üzerinde etkisinin olup olmadığıdır. Onu da bi potansiyelidir. Aslında konvansiyonel Kuvvetler birliği olarak bildiğimiz
zahmet Bilimadamları araştırsın. Elektromanyetik Kuvvet, Güçlü Çekirdek Kuvvet ve Zayıf Çekirdek Kuvvet olarak
Bu konuda hipotezim şöyle: tabir edilen kuvvetlerin bir ortak paydaya sahip görünmelerine rağmen farklı
Büyük Birlik Kuramında (bak. Stephen W. Hawking) eksik olan Kütle Çekim 1 Bilim Teknik Dergisi, Ekim 2008, Sayfa 53, Sütün 3, Satır 3; Makale: “Her Şeyin Kuramı”
Kuvvetinin tabiyatı değil mi ? 2 Bilim Teknik Dergisi, Ekim 2008, Sayfa 51, sütün 1-2, Satır, aşağılarda; Makale: “Her Şeyin
Kuramı”

Sayfa 1/2 - Atom ile Kütle Çekim Kuvveti


98

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Atom ile Kütle Çekim Kuvveti
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

tabiyatlara sahip olduklarını iddia etsem nasıl olurdu ? ısısında bulunmaktaydı. Yani, orada herhangi bir büyük patlama veya benzeri
Buna göre, elektromanyetizma diğer kuvvetlerden ayrı düşünülemiyeceği gibi, termik, elektromanyetik veya farklı bir potansiyel enerji veya kuvvetten

K
kütleçekim de diğerlerinden ayrı düşünülemez. Aynı sepetteki yumurtadır hepsi. bahsetmek mümkün olamaz. Bunu iyi anlamakta fayda var.
Eğer, elektromanyetizmayı güçlü çekirdek ve zayıf çekirdek kuvvetleriyle 10:50
birleştirmenin bir yolu bulunabilirse (matematiksel olarak) o zaman kütleçekimi

O
ile de birleştirmenin yolu açılmış demektir. Ancak burada kütleçekimin iki farklı Şimdilik bu konuda aklıma gelenler bunlar. Bu makaleyi bir ihtimal genişletmem,
yüzü (özelliği) olduğunu ve bunun diğer kuvvetlerin iki yüzlerine benzer, ama yeni şeyler eklemem mümkün görünüyor.
tıpatıp aynı olmadığını mantıken (soyut bir felsefe ile) kabul etmek yanlış olmaz.
Elektromanyetizmanın, her nekadar elle tutulur (belkide 5 duyu ile algılanabilir)

Ç
bir “gerçeği” var olduğu izlenimi yaygınlaşmış olsada, aslında pek de öyle
olmadığını hepimiz kabul ederiz herhalde (bak. Atomu oluşturan parçacıkların
boyut ve oranları ve daha küçük parçacıkların özellikleri). Benzer şekilde,
kütleçekim de otantik ve şimdiye kadar anlaşılmamış bir tabiyata sahipdir.

Ü
14:35
21.10.2009, Çarşamba – 10:45
Kütleçekim'i üç boyutlu bir matris olarak düşünürsek ve bu matrisin
elemanlarının temel düzeninin eşkenar piramit şeklinde dizili olduğunu
düşünürsek (bu şekli kafanızda çok iyi canlandırmanızda

s n
fayda var, iyisimi kartondan bir modelini yapıp iyice
incelemek), ki bu şekil mutlak düzenin yegane mümkün
olduğu biçimdir, o zaman maddenin o ilk düzenli halinden
a
sonra gerçekleşen öbeklenmelerin de bu matrisin düzgün
enerji potansiyelinden yola çıkarak, yüklerde (aynı
zamanda termik) armalar oluşturduğu sonucuna varmak
k
zor değildir. Aradaki fark, kütleçekimi oluşturan enerji
düzeyleridir, yani gravitonların yükleri. Ancak, daha öncede
ima etmiş olduğumuz üzere, bu yüklerin doğrudan,
elektromanyetik prensibe dayanan araç gereçlerle,
a

b
duyumsanamıyacağını, algılanamıyacağını, tespit
edilemiyeceğini anlamak da zor olmaz. Ancak yüklerin
sebep olduğu sonuçlar algılanabilir ve tespit edilebilir:
H

Örneğin, yerçekimi gibi. Bu durumda mutlak düzen


halindeki o ilk anda, kütleçekim de mutlak potansiyel ve
evrenin her noktasında eşit ve bir olması gereği apaçık
ortadadır. Bu yukarda tarif etmiş olduğumuz eşkenar şeklindeki piramitin köşeleri
dediğimiz noktaları hidrojen atomundan oluşmaktaydı. Hidrojen, tüm
elementlerin ilki olduğundan, ki günümüz bilimi de bunu inkar etmez, madde ilk
var olduğu anda bu mutlak düzen halinde ve mutlak sıfır (0 Kelvin = -273°C)
Sayfa 2/2 - Atom ile Kütle Çekim Kuvveti
99

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Mutlak Tekillik ile karadeliklerin Farkı
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

26.10.2009, Pazartesi – 13:11 16:00


Zaten defalarca, mutlak tekilliğin bu evrende var olamayacağı iddiasıyla, bu

K
Makale: Mutlak Tekillik ile Karadeliklerin Farkı sayfalarda iştigal ettik. Belki sizde artık bıkmışsınızdır. Ama en azından olaya bir
Yazan : Hakan ÜÇOK de böyle bakıp bu sonuca varmak da değişiklik olmadı mı ?
Yazdıklarım tekrardan ibaret, anladınız siz onu. Sadece olaylara farklı

O
Mutlak Tekillik ile Karadeliklerin Farkı noktalardan bakıp, farklı değişkenlerle de hipotezimi destekliyorum aslında. Şu
an için yazdıklarım mantıklı geliyor, he ne kadar farklı bilinç ve anlayışta kişilere
Mutlak tekillik (teklik/birlik manasında da kullanılabilinir), Kara deliklerde çok uçuk gibi görünse de... Doğrusu, uçuk kelimesi, bu hipotezi tanımlamaya
rastladığımız tekillikten çok farklı bir tabiata sahiptir. Mutlak tekillikte kütle çekim yetmez, gerçekten hasta bir ruhun zırvalarına benziyor, kabul ediyorum. Ama ne

Ç
kuvveti hacmin her noktasında eşittir (ve birdir), oysa karadeliklerde (her tür var ki, her şeyde olduğu gibi, insanın ruh sağlığı da görecedir.
madde/kütle de olduğu gibi) kütle çekim (gravitasyon) hacimsel (veya vektörel, 16:05
yani her yönde) olarak, uzaklığın ters karesiyle orantılıdır, sadece kütlenin 27.10.2009, Salı – 12:35

Ü
miktarı ve diğer özellikleri (element, yoğunluk gibi) bu uzaklığın mesafesine etki “Sonra bir duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yere, 'İkiniz de,
eder. Karadelikler, her ne kadar tekillik izlenimi veriyor olsalar da, mutlak tekillik isteyerek veya istemeyerek gelin !' buyurdu. İkisi de, 'İsteyerek geldik.' dediler.”
oluşturmaktan çok (sonsuz, ∞) uzaklar. Kütle çekimin uzaklığın karesiyle ters [Fussilet, 41:11]
orantısına bağlı kalmak şartıyla, elektromanyetik emisyonu 180 derece tersine “Böylelikle onları iki gün içinde yedi gök olmak üzere yerine koydu ve her gökte,
çevirebilecek bir olay ufkuna (event horizon) sahipler. Bu olay ufkunun genişliği ona ait emri de vahyetti. Dünya semasını da kandillerle donattık ve koruma
de, karadeliğin kütlesine (m=mass) bağlıdır. Öte yandan, mutlak tekillikte ne bir altına aldık. ...” [Fussilet, 41:12]

n
olay ufkuna rastlarsınız, çünkü mutlak tekillik sonsuz kütleye sahiptir dolayısıyla
genişliği sonsuzudur, ne de mutlak tekilliğin içinden herhangi bir elektromanyetik
emisyon çıkar, olsa dahi çıkamaz kısacası. Mutlak tekillikte sonsuz bir kütle
Benim kanaatime göre, bu iki Ayette söz konusu olan, 11 (Ya da 10 ?) boyutun
ilk yaratıldıklarında bitişik olarak duman halinde (hidrojen protogeni)
bulunmaları, daha sonra 4 boyutlu evrenin (uzay-zaman, yer olarak geçiyor)
a
çekim kuvveti vardır. Bu haliyle 4 boyutlu Uzay-Zamanda (Einstein Evreninde) diğer boyutlardan ayrılmasıdır. Tabi bu ayette başka şeylere de dikkat çekiliyor;
var olamaz, ki mutlak tekilliği göreni de yoktur şimdiye kadar (veya biz Mesela dünya semasının koruma altına alınması ve kandillerle (Diğer gök
bilmiyoruz). Bu bilgilerden yola çıkarak, Özel ve Genel Görelilik Kuramlarında cisimleri) donatılması. Buradaki sema kelimesi uzayın, bana göre sonsuz,
k
(hipotezlerinde) geçen, zamanda geriye gitme olayı da, mümkün olamaz. Bu derinliklerine işaret etmektedir ki, diğer 7 gök (7 boyut) bu sema'nın ötesinde
manada, Kütle Çekim Kuvvetinin, uzaklığının karesiyle ters orantılı olarak etki bulunuyorlar. Ancak, 7 gök dahilinde uzay-zaman sisteminin göğünü de
etmesinin de çok büyük bir fayda olduğunu da idrak etmeliyiz. Öyle olmasaydı, düşünürseniz, o zaman dünya yer olur ve toplam boyut sayısı On'a (10) iner.
a

şimdi burada oturuyor, düşünüyor olamazdık. Tabi en doğrusunu Allah bilir, bizimkisi zan. Bence, artık kanaatim doğrudur-
13:45 yanlıştır, bir boyut fazladır-eksiktir, bunu burada tartışmaya gelmez, gerek de
15:46 yok, elimize bir şey geçmez.
12:57
H

Demek mutlak tekillik hiçbir şekilde elektromanyetik kuvvet üretmez, üretse de


serbest bırakamaz, enerjisi sadece ve sadece potansiyeldir. Bu potansiyel kütle
çekim kuvvetinin dışındaki tüm kuvvetler için geçerlidir. Aynı zamanda mutlak
tekilliğin tabiatı itibariyle her konuda (gravitasyon dahil) bir olması gereği
kendiliğinden ortaya çıkıyor.
15:57

Sayfa 1/3 - Mutlak Tekillik ile Karadeliklerin Farkı


100

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Mutlak Tekillik ile karadeliklerin Farkı
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

30.10.2009, Cuma – 14:13 çok uzak noktaları arasında seyrederken adeta zamanı tüketmiş; gibi
İnternet'te bugün bulduğum bir makale:

K
görünmektedir. Meselâ: güneşten yola çıkan bir muon'un arza ulaşması. teorik
olarak mümkün değildir. Muon'un fırtına gibi hızına rağmen yarı ömrü o kadar
Zaman ve 5. Boyut kısadır ki, arza ulaşmadan yolda değişime uğraması gerekir. Halbuki Güneş'ten
Yaratılış nizamında, varlıklarla boyutlar arasında değişmez bir ahenk vardır. Bir hatta daha uzak yıldızlardan bile dünyaya muon gelebilmektedir ki, bu ışınların

O
varlığın üç boyutlu sisteme uyması halinde, yani dünyamızda olduğu gibi maddî yarı ömrü değişmez bir nitelik taşıdığına göre, arza kadar gelebilmeleri, zaman
bir şekil gösterdiği taktirde, mutlaka 4 boyutun yani zamanın tesirine girer. Bu akışının uzayın muhtelif bölgelerinde değişini içinde olduğunu göstermektedir.
tesir maddî varlığın değişkenliğini zorunlu hale getirir. Önce bir hareket sistemi Bu gerçek, uzayın ve kainatın her noktasında 5. boyut tesirinin farklılığında
oluşur, varlıklar yer değiştirir. Bu değişim, kaba hatlarıyla bazan bir yerden bir doğmaktadır. Manyetik tesir boyutu, elipsoid bir yapıya sahip olan kainat

Ç
yere gidiş gibi gözlenir, bazan da mikro dünyalarda moleküller arasındaki alış- katlarında ayrı kuvvet hatları oluşturduğundan, zaman buralarda zaafa
verişler şeklinde de zuhur edebilir. Böylece yeni oluşlar, eskimeler ve değişimler uğramakta, yavaşlamakta ya da bazı bölgelerde hızlı akmaktadır. Manyetik tesir
ortaya çıkabilir. Biz bunları ölüm diye yorumlarız. Gerçekte ise olay, maddî boyutun şiddetindeki farklar, gravidasyon dediğimiz maddenin ona direnme

Ü
sistemin zaman boyutu ile birlikte yürüttüğü bir değişimdir. Daha önemlisi, 5. gücünü değiştirmektedir. Bunların ötesinde sistemlerin tamamı da, kendi
boyutu ve ondan sonraki boyutları iyi kavramadığınız için, kainattaki bütün gravidasyon bütünlükleri ile kainattan farklı mekan locaları oluşturmaktadır. Bir
sırları bu basit pencereden seyretmek isteriz. Halbuki maddenin özündeki güneş sistemi, hem tek tek fertleri ile hem de bütünü ile manyetik hareket
gravidasvon sırrı 5. boyutun tasarrufuna girince, zaman tesiri fonksiyonunu boyutuna tavır koymak zorundadır. Galaksilerde kendi bütünlükleri içerisinde bu
kaybeder ya da çok sınırlı çizgide kalır. 5. boyuttaki bir varlığın mekanı üç tarz özel bir gravidasyon tavrı arz eder. Böylece kainatın fark edilmez ekseni
boyutun mesafelerinde haps olmadığı için eskimeler, yıpranmalar ve dönüşümler etrafında bütün galaksi grupları ayrı tarzlarda dönüp dururlar. 5. Boyutun bu

n
artık söz konusu değildir. Hem buradaki olayların zamana bavlı diye bildiğimiz
süratleri çok artmıştır ve adeta anlık intikaller (bir anda ulaşma) şeklindedir,
hem de açık bir ölümsüzlük vardır. 5. boyuttaki bu hikmetleri, kainatın nazlısı
manyetik hareket gücü öylesine net bir boyuttur ki, galaksi topluluklarının
helezon şeklindeki yapılan ve virgül şeklindeki düzenleri, bu hareketin adeta
sonsuz uzaydaki ahenk nakışlarıdır.
a
EFENDİMİZ (S.A.V.) miracında net bir şekilde yaşanmıştır. Efendimiz (S.A.V.) Big-Bang teorisi ile ortaya çıkarı astrofizik tartışmalarının uzama sebebi,
dünya mekanında ilk intikali Kudüs'e yaparken, zamana bağlı kalarak bir kaç manyetik hareket boyutunu fark edememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü 4
saniye harcadığı halde; 5. boyuta geçince hem zamanın gerisini hem de ilerisini boyutlu sistemi içerisinde büyük enerji dağılımlarının yerleşimlerini izah etmek
k
bir anda seyretmiş ve anlatılması asırlar sürecek intikalleri, yatağı soğumadan imkânsızdır. Kainattaki bu sonsuz gücün bir noktadan patladığı ve dağılan
yaşamıştır. parçacıkları nasıl şekillendirip uzay mekanına yerleştirdiği, ancak manyetik
5. boyuttan ötesindeki boyutların niteliklerini ise, bugünkü fizik nosyonumuzla hareket boyutuyla izah edilebilir.
hiç fark edemeyiz. 6 ve 7 boyutlarda varlıklarını sürdüren meleklerin sonsuza Paul Davies'in mutlak vakumda yeni kuantların doğurduğunu tesbit etmesi,
a

yakın titreşim süratleri, bu boyutların özelli6inden gelmektedir. Bundan dolayıdır manyetik hareket boyutunun mesafe ve mekanları aşan sırrı ile açıklanmaktadır.
ki yüce kitabımız KUR'ÂN, bunların görünmezli6ini ve bilinmezliğini net olarak Gerek semaların ve uzayın sınırsız mekanlarında, gerekse varlıkların en küçüğü
bildirmiştir, daha önemlisi yüce kitabımızın zaman boyutu açısından yaklaşımıdır. sayılabilecek atom ordugâhlarındaki faaliyetlerde, 5. boyut hükmünü icra
H

Meleklerin Dünya mekanına bile sığması zor büyüklükleri yanında zamanla etmektedir. Hilbert'in maddî varlıkların sığınamayacağı kadar küçük, fakat var
ilgilerini akıl almaz süratle ifade etmiştir. olan mesafeleri dahi, 5 boyutun istilasından ötede kalamaz.
"Mearic" Sûresi âyet 4'de "Melekler ve ruh oraya uzunluğu 50.000 yıl olun bir 5. Boyut aynı zamanda varlıkların değişmezlik kazandığı bir geçiş noktasıdır. 4
günde yükselip çıkarlar" buyurulmaktadır. İşte zamanla 5. boyut arasındaki bu boyutlu sistemde değişkenliğe ve ölüme mahkum olan olaylar 5. boyuta
ahenk, kainatın çeşitli katlarında zamanın akış süratinde kaçınılmaz bir yansırken yeni bir hüviyetle sonsuzluğa ilk adımını atmış olur. Ne var ki,
değişkenlik hasıl eder. Astrofizikte müşahade edilmiştir ki, belli bir ışın; kainatın varlıkların bu noktaya intikali, kara delikler misalinde olduğu gibi,

Sayfa 2/3 - Mutlak Tekillik ile Karadeliklerin Farkı


101

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Mutlak Tekillik ile karadeliklerin Farkı
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

gravidasyonlarını terk etmekle mümkündür. İnsanın bütün varlıklardan farklı bir maddesel boyutların yani en, boy, derinlik ve zaman boyutlarının beşinci boyut

K
özelliği, bu intikali sağlayacak kabiliyette yaratılmış olmasıdır. İnsanlar, ruhî olan manyetik eylem boyutu tarafından yutulması olayıdır-. İkinci âyetin harika
yanları ile her an 5. boyuta yansıma kabiliyetine sahipken maddî yanları ile 4 tanımı ile kıyamet başlayınca madde, boyutları bu arada ışınların boyutları
boyutlu sistemin şartlarına tabiî olurlar. Bir anlamda "gizli gravidasyon" duruşur ve solar. Sûrenin âyetlerinin diziliş ahengi öylesine açık bir tarzda
sayılabilecek olan nefislerini yenemedikleri için, bu muhteşem kabiliyetlerini kıyameti tanımlamıştır ki; Bir yandan kıyamet mizansenini ekrana getirirken bir

O
kullanamazlar. Ehil olmayanlarca anlaşılamayan yüce insanın bu sırrı, pek çok yandan boyutlar ve yaratılışa dair fizik dersi vermektedir. Kur'ân inzal sırası
örnekleri ile yaşanmıştır. Yüce Peygamberimiz’in "Yaşarken ölünüz" emri, bu açısından hesap edilirse, yüce kitabımızın daha yeryüzünü nurlandırdığı ilk
söylediklerimizin özünü teşkil etmektedir. İnsanda mevcud olan muhteşem ruh günlerde ALLAH Sûre-i Tekvîr’i inzal ederek; bütün bilimin Kur'ân'da olduğunu
varlığı, nefsin dünya çıkarları tuzağında hapsedilmezse, o insan 5. boyutu da bütün "bilenlere" ilan edivermiştir. Zaten boyutlar yıkılınca neler olur? sorusuna

Ç
yaşayabilir. Zaten insanın ölümü bir anlamda 5. boyuta ve daha ötesindeki cevab bulabildiğimiz zaman boyutlara ve maddeye ait her şeyi anladınız
boyutlara intikal olayıdır. İnsan inansa da inanmasa da, yaradılışın bu akıl almaz demektir. Sûre ahengindeki çok zarif bir incelik de boyutların yıkılışını
sistemlerine tâbidir. 5. Boyutun çağımızda böylesine net bir görüntüye tanımlarken tüm maddeyi kapsayan ünlü atom çekirdeğini tarif eden âyeti

Ü
bürünmesi, ALLAH'ın kainatı tanımamız için bize açtığı yeni bir penceredir. Bir konunun sonuna getirmiş olmasıdır. Boyutlar, kıyametin kader düğmesinde
hadîs-i kudsîde Cenab-ı Hak: "Ben bir gizli hazineydim, bilinmeyi diledim, onun yorulup solarken Rahman esmâsından yansıyan "Hünnes" ve "Künnes"
için varlıkları yarattın" buyuruyor. Bu hadîs-i kudsî ALLAH'ın; ilmi bize neden hikmetleri yeniden varoluşlara ışık tutmaktadır.
öğrettiğinin sebebini de açıklamaktadır. Onun için ALLAH ölümden sonra daha DR. HALUK NURBAKİ
nice boyutları bize seyrettirecektir. Boyutlar sistemi mesafelerden başlayarak
zaman ve manyetik eylemle devam eder. Ancak bitmez. Çünkü buradan ötede İlginç, değil mi ? Ben pek öyle tesadüflere inanan bir insan değilim, bence

n
meleklerin varlıklarını sürdürebildikleri 6. ve 7. boyutlar, daha ötelerde ise
ruhlarını varlıklarını koruyabildikleri pek çok boyutlar vardır. İnsanoğlu boyutları
aşabilen muhteşem yaradılışıyla Rabbinin rızasını elde ettiği taktirde âyette
tesadüf yoktur. Ama öte yandan, tüm evrenin benim etrafımda döndüğünü de
düşünmüyorum. Bu makaleyi, google aramasında kendi makalelerimin hangi
sıralarda çıktığını araştırırken buldum. Aslında pek öyle yeni birşeyler çıkmadı
a
belirtilen "Eni yerlerle gökler kadar olan bir cennete" mazhar olacaktır. Şimdi benim açımdan bu makaleden, ancak içinde sayılan hadisleri es geçersek, Sure
Sûre-i Tekvîr'i bu bilgilerin ışığı altında anlamaya çalışalım. Kıyamet aslında dört ve ayetlerin ilginç açılımlarını beğendim. Varılan neticeler (sonuçlar) itibariylede
boyutun yıkılıp beşinci boyutun, hatta diğer boyutların açılma olayıdır. Bunu en makale çok da müthiş bir aydınlanma sayılmaz. Ama birisi oturmuş da, bu
k
net şekilde ifade eden âyet on birinci âyettir. Kur'ân bilimlerinde Keşt-i Sema konuda kafa yormuş, işte bu hareket çok ama çok hoşuma gitti. 5.boyut ile ilgili
diye tanımlanan "Sema sıyrılıp soyulunca" tanımı beşinci boyutun açılışını ifade ortaya atılan hipotez de yine aşağı yukarı benim bu konuda vardığım sonuçlara
etmektedir. Yüce kitabınızda kıyamette semanın aldığı şekil çeşitli tanımlarla (veya geçişlere) çok benzer noktalar içeriyor.
anlatır. Kıyametin daha ileri safhaları ayrı âyetlerde bildirilmiştir. Meselâ Sûre-i
a

Rahman'da semanın bir alev gülü haline geleceği vurgulanmıştır. Bu tanım,


kıyametin daha ileri bir safhasını anlatmaktadır. Sûı-e-i Tekvîr'in 11. âyetinde
bildirilen safha ise 5. boyutun açılmasıdır ki, Arapçâ da nefis bir kelime olan
H

Keşt-i Sema olarak kullanılmıştır. Yani gökyüzünün bir zar gibi, bir perde gibi
açılışı diye dile getirilmiştir. Bu olayın Güneş'in kör bir nokta, bir kara delik
haline gelmesi eylemi ile birlikte ortaya çıkması fevkalade önemli bilimsel
gerçekleri dile getirmektedir. Kur'an bilimlerinde Tekvîı–i Şems dediğimiz
Güneş'in kara delik haline gelmesi, kıyametin temel fonksiyonudur. Yani
kıyamette. başlangıç noktası Güneş'in kara delik haline gelmesidir. Bu olay

Sayfa 3/3 - Mutlak Tekillik ile Karadeliklerin Farkı


102

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Sonsuzluk Kavramı ve sıfır
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

01.11.2009, Pazar – 10:25 Daha önceleri de sıfır'ın var olmadığını, var olamayacağını analiz etmiştik. Bir
bütün olarak, konuyu sonsuzluk ile beraber ele aldığımızda, olay çok daha net

K
Makale: Sonsuzluk Kavramı ve Sıfır ortaya çıkıyor.
Yazan : Hakan ÜÇOK 12:37
10.11.2009, Salı – 08:34

O
Sonsuzluk Kavramı ve Sıfır Ne var ki, yaratılışın fıtratına veya varoluşun benliğine aykırı olarak, Sıfır'ın (hem
maddi, hemde manevi olarak) birçok alanda uygulandığına tanık oluyoruz. Bu,
Sonsuzluk, kavram olarak her ne kadar dil bilimsel açıdan tanımlanmış görünse aslında öyle bir yanlış ki, bu davranışla beraber ve bundan sonra yaptığınız her
de, teknik olarak sadece bir işaretten (∞) ibarettir. Hiçbir formülde, birimlerin şey, vardığınız her sonuç, yanlış olmaya mahkumdur. Sıfır'ın var olduğuna dair

Ç
anlamlandırılmasında, yani miktarı kesin gösterebilmesi açısından sayısal bir inatla yoluna devam eden bir matematik bilimi mesela, rasyonel ve doğru hiçbir
değere tekabül etmez, edemez (tabiatı itibariyle sınırlayamazsınız, sınır sonuca ulaşamaz, istediğiniz kadar bunun doğru olduğunu empoze etmeye
tanımaz). İşte bundan dolayıdır ki, pozitif bilimlerde (!), sonsuzluk adında bir çalışsanız da. Nitekim (netekim), insan medeniyeti (!) veya diğer adıyla kabul
gören ve göklere çıkartılan batı medeniyetinin (materyalizmin), sıfır'a dayalı

Ü
miktar ile, formül oluşturmak mümkün değildir, her zaman sonsuzluklara sebep
olur). Öte yandan, felsefi olarak, sonsuzluğu bir düzen içinde tasavvur edince doktrini ve dogmalarıyla, insanlığı nereye kadar sürüklediğinin en bariz örneğini
(var olan bir sistemde, yokluk ile açıklamaya çalışmadan), adedi yaşadığımız şu günlerde ortaya çıkan savaşlar, anlaşmazlıklar ve en aktüel
(kantite=quantity) ancak bir olabilir (bence). Sonsuzluk, herşeyi kapsadığından, etkisiyle küresel ekonomik kriz dediğimiz saçmalıkta meydana serilmektedir.
adedi de böylece, ancak ve ancak bir olabilir; Birden fazla sonsuzluk, kapalı bir Üstelik öyle bir mantıkla empoze edilmektedir ki bu sözde küresel ekonomik kriz,
sistemde mümkün görünmüyor. Matematiksel olarak da, sonsuzluk ile dört temel ne hikmetse kaymağı (tatlı kar) yemeye gelince besin zincirinin tepesindeki

n
işlemi yapmaya kalktığınızda, sonucu yine sonsuz olur veya işlem yapamazsınız,
çünkü sonsuzluktan bir çıkaramaz (çıkarsanız bile sonsuzluğun aslını gidermez)
ve yine sonsuzluğa bir ekleyemezsiniz (Kısacası: Yoktan var edemez, var olanı
götürücüler, paylaşmak gibi en temel kuralı işletmezler. Ne zaman işler ters
gider, yedikleri kaymak ekşimeye başlarsa (zarar), o zaman bağırıp çağırmaya,
dövünüp ağlaşmaya, ekşimiş kaymağı (zararı) etraflarına saçmaya (paylaşmaya)
a
da yok edemezsiniz, bak. Termodinamik): karar verip, daha önceden yedikleri kaymağı, ilgisi olmayan, habersizlerden
[1 / ∞ = ∞ x 1/∞] , [X x ∞ = ∞/tanımsız] , [∞ / X = X x ∞] , vs. tahsil etmeye başlarlar. Aslında bir zara felan da yoktur ortada, sadece sanal bir
10:45 görüntüsü. Bu ne menem bir küresel ekonomidir, anlayamadık gitti. Bu nasıl bir
k
12:15 mantıktır ki, bizden yemediğimiz şeyleri kusmamızı istiyorlar. Ama işte olan bu,
Nasıl ki varolan bir sistemde sıfır (yani yokluk) giderilmiş ise (tanımı yapılamaz boş karınlarımızdan son vitaminleri de alabilmek. Mantık, zengin olanı daha da
ve işlemlerde kullanamazsınız, değişikliğe sebebiyet vermez, etkisi kendisi gibi zengin etmek, olmayanın da elinde avucunda olanı (bazen olmayanı) ele
geçirmek, yani borcu ona yüklemek. Bunu herkes biliyor (bilmeyen, anlamayan o
a

yoktur, Örn.: [1 / 0 = tanımsız].), sonsuzluk da aynı mantık ve felsefe ile bir'e


(aslen tekliğe) eşdeğerdir ve bir'e işaret eder; Bütün mesele bu işaretin farkına garip ve cahil bırakılanlar hariç), ama kimse gıkını çıkarmıyor. Boyun eğip,
varmak veya varmamak, bilincinde olmak veya olmamak, buna olduğu gibi zalimlere, bozgunculara çanak tutmaya devam ediyoruz. Bazısı hayatta kalmak
için işin suyuna gidiyor, bazısı da bilmediğinden. Ancak, bilmemek ayıp değil,
H

inanmak veya inanmamak. Sonsuzluk, soyut bir kavram olduğundan, yerine elle
tutulur bir şey koymak gerekir, o da ancak mutlak bir olabilir, yoksa herhangi bir öğrenmemek ayıp. Üstelik bilmemek, bilmezlikten gelmek, okumamak,
rakam olamaz. Sonsuz olan mutlak bir ( [1] ) olmalıdır, bunun başka bir okuduğunu anlamamak, anlamak için okumamak İslam'a göre yanlış bir davranış
açıklaması getirilemez. Sonsuzluk sadece felsefi açıdan bu kadar net (bak. Kur'an-ı Kerim: ALAK, 96:6-7). Açık, seçik ve net olarak bu bildirilmiş iken,
tanımlanabildiğinden, matematiksel (belkide pozitif bilimsel) açıdan, kesin bir mazeret ne olabilir ? Bunun sonu pek hayra alamet değil (bak. Kur'an-ı Kerim:
tanımı yapılmadan matematiğin karşı karşıya kaldığı sorulara cevap verilebilmesi Musa ve Firavun, Haman kıssası ve daha niceleri). Bu günlerde, bu sapık
pek mümkün görünmüyor. uygulamalara baş kaldırmadığımız taktirde, Hz. İbrahim gibi karşı çıkmadıkça, bu
uğurda kendimizi horlatmadıkça, ateşe attırmadıkça, başımıza gelecek olanın,
Sayfa 1/2 - Sonsuzluk Kavramı ve Sıfır
103

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Sonsuzluk Kavramı ve sıfır
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

Kur'an da ümmetlerin başına gelen bela ve gazaplardan farklı olacağını


sanmıyorum. Bu iki kere iki (=4, bazen 5), bir artı bir (=2) kadar kesin.

K
09:02

O
Ç
Ü
n
a
k
a
H

Sayfa 2/2 - Sonsuzluk Kavramı ve Sıfır


104

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Hello World !
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

18.11.2009, Çarşamba – 13:00 schon haben). Nicht alles was drin steht ist Gesetz (und Naturgesetz schon gar
Makale: Hello World ! nicht), das beweisen auch die Revisionen die er (Hawking) einstweilen schon

K
Yazan : Hakan ÜÇOK gemacht hat.
Hello World ! Fakt ist, aus meiner Sicht und Filosphie, das ein Big Bang nicht stattgefunden
Damen und Herren; haben kann, weil:

O
Erlauben Sie mir, mich Vorzustellen: ● Raum und Zeit (Space-Time), also die Materie und ihre Auswirkungen
Mein name ist Hakan ÜÇOK (UECOK) und ich befasse mich nebenbei mit (die bekannten vier Kraefte, Forces), wodurch sich ja das Universum im
Nuklear-/Astro-Physik. Algemeinen von uns erfassen laesst, kann nicht durch eine sogenannte
Ich möchte Ihnen ein/e neue/s Universum-Enstehungs-Model/Hipothese Explosion aus dem Nichts enstanden sein, da für eine solche Explosion

Ç
vorstellen: ein bedarf an termischer und/oder kinetischer Energie besteht, die aber
Eine Hipothese (wie auch die Big-Bang-Teorie/Hipothese), wonach sich im allerersten Augenblick der Enstehung (oder Erschaffung wenn Sie
das Universum, aus absoluter Ordnung erwaermend und in (Umlauf-) wollen, wahrscheinlich nicht) nicht möglich sein kann (siehe Entropie und
Bahnen bewegend, weiterentwickelt (heran-reift). Termodinamik). Wie wir alle zu wissen scheinen (so schreibt es uns

Ü
Diese Hypothese beruht auf filosophischen Gedanken, die wiederum an, von mir wenigstens die moderne Wissenschaft vor, siehe Big-Bang), haben sich
interpretierten Fakten der (modernen) Wissenschaft, die ich hier und da Atome erst sehr viel spaeter nach der Enstehung (oder Erschaffung)
aufgeschnappt (und gut durchdacht) habe (unter anderem bei: gebildet und folglich ist ja vor deren Enstehung keine termische oder
http://www.starteachastronomy.com/universe.html) und der Theologie (Islam, kinetische Energie möglich, aber sehr wohl eine potentielle. Was wohl
angelehnt auf Fakt-angenommenem Wissen im Koran, die ich nicht missen will bedeuten mag, das zum Zeitpunkt der Enstehung (dem allerersten

n
wenn es um die richtige Interpretierung des Universums geht), angelehnt sind.
Was bedeutet das in der praxis (gemeint ist natürlich die praktische Teorie) ?
In der (quadratisch-) praktischen Teorie bedeutet das, das nicht alles was wir
Moment, der ja bis zu einer Zusammenballung von Materie, sei sie auch
noch so klein, und einer folglichen Erwaermung unendlich gewesen sein
muss, Faktor: Zeit ist eng verbunden mit allen uns bekannten Kraeften),
a
mit unseren 5 Sinnen zu erfassen vermögen (pure Daten unserer 5 Sinne), auch entweder nur potentielle Energie möglich gewesen sein muss oder gar
so sein muss, wie wir es interpretieren (Subjektive Analisierung der erfassten nichts. Mal abgesehen von der (von uns angenommenen ?) Tatsache (!),
Daten durch den 6. Sinn: Das Nach-Denken), sondern das es möglich ist, mit das nach den Regeln der Termodinamik, Materie nicht aus dem Nichts
k
einer anderen Interpretierung (Filosphie gehört nunmal einfach dazu), andere entstehen und auch nicht neutralisiert werden kann (also
Ergebnisse zu erzielen oder zu Pseudo-Fakten zu gelangen, die womöglich ganz Entstehung/Erschaffung und/oder Neutralisierung im wahrsten Sinne des
im Gegensatz zu den Ergebnissen der (manchmal oder andauernd Dogmatisch) Wortes), alles daraufhin deutet, das bei der Entstehung des Universums
modernen Wissenschaft ausfallen können. Wie Sie ganz sicher (besser als ich) eine Kraft gewirkt haben muss, deren Möglichkeiten wir uns im
a

wissen, hat das/die Big-Bang Model/Hipothese eine Reihe von Schwachstellen, Augenblick nicht bewusst sind und die noch weit entfernt von unserer
die die Wissenschaft bis heute noch nicht erfolgreich (Erfolgreich, aus meiner Vorstellungskraft sind (kommt aber mehr oder weniger noch, wenn Sie
Sicht, wie Sie darüber denken kann ich nicht wissen) klarlegen konnte. Ich bis zum Ende weiterlesen).
H

werde nicht tiefer in diese Materie eindringen, da es sonst aus Ihrer Sicht, (ganz ● Unser Horizont, eben wegen der Natur und ihrer Gesetze
bestimmt) nur eine Wiederholung von bekannten Ungereimtheiten des/der (Lichtgeschwindigkeit, Raum und Zeit), im Gegensatz zu einem
Models/Hipothese sein würde. Das können wir uns sparen. Falls es dann doch möglichen (nicht unmöglich) unendlichen Universum, begrenzt ist. Was
noch einige Laien (nicht abwertend gemeint) geben sollte die's nicht wissen, soviel bedeutet wie: Wenn wir das Alter des Universums, wie
kann ich ja das Buch von Stephen W. Hawking, „A Brief History of Time“ (Wissenschaftlich) angenommen, auf 13,7 Milliarden Jahre datieren
empfehlen, das sie aber mit gesundem Menschenverstand (was das auch sein (können?), wir gar nicht in der Lage sind zu wissen, wie sich das
mag) und einer guten portion Skepsis geniessen sollten (höchstwahrscheinlich Universum ausserhalb unserer uns bekannten Blase (Unser Horizont,
Sayfa 1/6 - Hello World !
105

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Hello World !
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

Hubble Bubble sag ich jetzt mal) verhaellt (höchstwahrscheinlich genau vorstellen können, aber nicht wahr haben wollen?). Die Tatsache (?
so wie innerhalb unseres Horizonts). Zwar ist es möglich zu sagen: ...Siehe Astrophysik) das sich die Andromeda Galaxie und die

K
Unsere Blase, in deren Mittelpunkt wir uns befinden Milchstrasse in immer engeren Bahnen umeinander drehen (so wird’s
(gezwungenermassen), dehnt sich mit einer Geschwindigkeit von zumindest gesagt) und (in ein paar millionen Jahren) wahrscheinlich zu
299.792.458 metern pro sekunde aus (wer's nicht glaubt, misst nach). einer Galaxie verschmelzen werden (Wahrscheinlichkeit), gibt mir zu

O
Aber eben weil diese Ausdehnung noch an keine Grenze/n gestossen ist, denken. Wenn dies eine Ausnahme waere (so wird’s jedenfalls, bewust
sollte doch ein jeder gesunde Menschenverstand annehmen können, das oder unbewust, hingestellt, oder ?), haette ich mir nicht so viele
das Universum sehr wohl unendlich ist (oder wir wenigstens für einen Gedanken darum gemacht. Aber ist es nicht so, das man bei einigen
Moment annehmen sollten, das es so sein könnte). Woraus sich wieder Galaxien-Geschwistern hier und da, das gleiche oder aehnliche Verhalten

Ç
ableiten laesst, das es sich im Universum um eine unendliche Anzahl von beobachten kann? Ausnahmen bestaetigen die Regel, aber so viele
Materie (und somit unbegrenztem Raum) handelt (warum, wird spaeter Ausnahmen kommen mir dann doch schon recht verdaechtig vor
erklaert). (Ausnahmen werden zur Regel...?). Könnte es nicht sein, das sich ganze
Da es sich, wie im 2.Punkt erlaeutert (und für einen Augenblick mal Ansammlungen von Galaxien (Cluster und/oder Supercluster) in Bahnen

Ü

angenommen), um unendliche Materie im Universum handelt, braucht es bewegen, die so lange dauern, das wir es nichr er/messen können (oder
sich weder auszudehnen, noch aufzublaehen (logisch!?). Kann es, wenn wollen?). Unter anderem auch wegen eben unseres begrenzten
man logisch (rationell) denkt (siehe kritische Dichte von 6 Atomen pro Horizonts (begrenzt durch Raum, dem Hubble Horizont und der Zeit, der
Kubikmeter), auch nicht. Daraus kann man (ich wenigstens) den Schluss Geschwindigkeit des Lichts, die Lichtgeschwindigkeit)?
ziehen, das ein Hubble Konstant, wie gerechfertigt er auch auf den ersten ● Da es sich, laut Einstein (Beide Relativitaets-Teorien), bei der

n
Blick scheinen mag, völlig unnötig ist und (in diesem Augenblick) keine
Fakten wiederspiegelt. Nichtsdestotrotz: Der Hubble Horizont klingt
immer noch logisch und ist rationell beweisbar (sogar Meinerseits),
Lichtgeschwindigkeit (im Vakuum, welches Vakuum?) um einen
(relativen) Konstanten handelt (~300.000 km/sek.), der zwar relatif
gemessen werden kann, aber gar nicht ist (meiner Meinung nach), sollte
a
scheint mir. Das ist eine von den vielen Ungereimtheiten der Big Bang man wohl annehmen können, das sich daraus mit dem berühmten
Hipothese. In Bezug auf Ausdehnung und/oder Aufblaehung des Doppler-Effekt (Hubble) eine logisch-rationale Grundlage hervorbringen
Universums, möchte ich auch noch folgenden Aspekt darlegen: Woher lassen und unseren wissenschaftlichen Forschungen (Ihren Forschungen,
k
glauben wir denn zu wissen, das sich Materie-Ansammlungen wie z.B. ich bin nur Filosoph) dienen kann. Zwar hat auch der Doppler so seine
Galaxien voneinander entfernen? In der Regel ist es doch so, das sich so Macken, die ich hier nicht aufzaehlen möchte (aber könnte, was aber den
ziemlich alles was wir zu erfassen vermögen (ganz zu schweigen von Rahmen dieses Schreibens sprengen würde). Die Rot- und/oder Blau-
Atomen und Elektronen, die wir uns wenigstens teoretisch vorstellen Verschiebung in der Frequenz der Elektromgnetischen Schwingungen
a

können/sollten), in Bahnen umeinander dreht (sog. Orbits), als da muss nicht unbedingt auf eine Ausdehnung oder Aufblaehung des
waeren: Mond um die Erde (in der Regel Monde um Planeten), Erde um Universums deuten. Warum das so ist, werden Sie ja wohl besser wissen
sich selbst (in der Regel Planeten um sich selbst), Erde um die Sonne (in als ich (siehe Bahnen). Und da sind auch noch die Paradoksen
H

der Regel Planeten um die Sterne), Sonne um sich selbst (in der Regel (Paradoxons), die sich die Wissenschaft anscheinend nur an den Fingern
Sterne um sich selbst und/oder um ihre Zwillingssterne), die Sonne um gesogen hat, um sich selbst zu beschwichtigen, oder etwas das schief ist,
die Milchstrasse (in der Regel Sterne um die Milchstrasse bzw. Galaxien), gerade zu biegen (z.B. Zwillings-Paradoks, usw., siehe Relativitaet). Auch
die Milchstrasse um sich selbst (in der Regel Galaxien um sich selbst, da werde ich im Augenblick nicht naeher drauf eingehen (spaeter
seien es nun Kugelsternhaufen oder diverse andere Formen, und wie im vielleicht, weiss noch nicht...).
Falle Andromeda-Milchstrasse, umeinander) und höchstwahrscheinlich, ● Die Mikrowellen-Hintergrund-Strahlung; Scheint auf den ersten Blick auch
Galaxien in Bahnen, die wir im Augenblick nicht ermessen können (zwar sehr schön in die Big-Bang-Hipothese reinzupassen. Aber wenn man sich
Sayfa 2/6 - Hello World !
106

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Hello World !
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

die, im Allgemeinen messbaren Elektromagnetischen Strahlungen, die es Richtung es geht (sagen Sie jetzt nicht das sich die Dinger nur von uns
überall (zu sehen ?) gibt, mal ansieht (!), kann man feststellen das die entfernen)? Und das wir nur einen begrenzten Horizont besitzen (die

K
Quelle nicht nur die Mikrowellen-Hintergrund-Strahlung sein kann und sie Hubble-Blase) und deswegen womöglich nicht alles nachmessen können.
nicht nur von den entfernten Grenzen unseres Horizonts kommen, oder? Das ist kein rationales Argument (im Sinne der Gründlichkeit der
Die Entfernung gibt ja nur bekannt wie alt diese Strahlung sein muss. Wissenschft; Nicht mehr...). Nichts, aber auch gar nichts deutet 100%

O
Sag mir jetzt nur niemand, das es nicht möglich ist, gleiche Frequenzen daraufhin (höchstens mal soviel prozent wie unsere Blase in relationen
von Strahlung (Elektromagnetischer Emision) auch in naeherer zum ganzen Universum steht, soviel wie: eins zu Unendlich), das sich das
Umgebung (jüngerer Natur) zu messen, was ja völlig unlogisch sein Universum ausdehnt oder gar aufblaeht. Woraus wir (ich) folgern, das es
müsste. Je weiter man schaut, umso aelter muss diese Strahlung ja wohl keinen Big-Bang gegeben hat. Also dürfte jetzt wohl jedem klar sein, das

Ç
sein, keine Frage und das ist ja auch nicht der springende Punkt. Dieser die Big-Bang Hipothese relativ leicht widerlegt werden kann, was ich
springende Punkt sollte noch ein wenig naeher von mir erlaeutert werden hiermit auch gemacht habe (ich war so frei). Klingt natürlich sehr nach
(weiss aber im Augenblick nicht, ob ich noch dazu komme). Es ist nur Klugscheisserei (Sie entschuldigen mich wegen dieses Ausdrucks...), was
logisch (Relativitaet) das der Doppler-Effekt, der durch die vektorale ich hier praktiziere (teorisiere), aber das sind halt nun mal so Gedanken

Ü
bewegung (kinetik) des jeweiligen Objekts in seiner elektromegnatischen die aufkommen, wenn man sich ein wenig Gedanken über all den Kram
Strahlen-Emission verschiedenartig erfasst werden kann. Nur ist es halt macht und könnten genauso gut von einem Laien stammen (was ich ja
so das sich nicht nur Objekte, die wir beobachten, bewegen. Auch wir, auch zu sein scheine), der es ein wenig genauer wissen will oder einem
bewegen uns mit rasanten Geschwindigkeiten durch den Raum (und der sich ganz blöd stellt und Ahnungslos erscheint. Und das ist (Antwort
folglich durch die Zeit). Kurz nachgerchnet, sind das: auf eben diese Fragen), was wohl von einer gründlichen rationalen

n
Umfang der Erde ca. 40.000 km > eine Umdrehung ca. 24 Stunden sind
> 40.000 km / 24 h = ~ 1666,67 km/h um die Erdachse; Mittlere
Entfernung der Erde um die Sonne: 150 millionen km > Volle Umdrehung
Wissenschaft erwartet werden kann. Aus dieser Sicht waere es schon
ganz gut, all diese Fragen beantwortet zu wissen, aber in meinem Fall ist
es halt nur retorisch gemeint, weil ich ahne, das Sie damit keine Zeit
a
der Erde um die Sonne: ca. 365,25 Tage (ca. 8766 Stunden) > verschwenden werden. Ich kann ja höchstens darauf hoffen, das jemand
150.000.000 km / 8766 h = 17111 km/h; Und da ist auch noch die mal genau liest, was ich hier geschrieben habe (verstehen ist ja wieder
Umdrehung der Sonne um die Milschstrasse (das rechnen Sie am besten eine andere Sache). Mehr will ich auch nicht erwarten. Denn jeder tut
k
mal selber nach, mir fehlen die ungefaeren Daten für eine volle eben nur seinen Teil seiner Überzeugungen (Nur Gott weiss, was das wohl
Umdrehung). Was soviel bedeuten soll wie: Wir rasen geradezu in sein mag, aber das ist ja aus der Sicht der Wissenschaft anscheinend ein
irgendwelchen Bahnen im Universum herum. Und je nach Winkel der vernachlaessigbarer Faktor...). Ich bin, und das möchte ich noch klar und
vektoralen Bewegung (3 Dimensionale kinetik der beiden Punkte) muss deutlich wiederholen, gar nicht überzeugt von einem vermeintlichen Big-
a

auch jede (von der Zeit abhaengige) Messung einer vermeintlichen Bang. Und die Experimente bei CERN (in der Schweiz) sind, meiner
Entfernung oder Naeherung von Objekten im Universum anders Meinung nach (könnte ich auch noch ne Menge zu sagen, aber das
ausfallen. Je weiter das beobachtete/gemessene Objekt, desto grösser sprengt wieder den Rahmen dieses Schreibens...), regelrecht für die
H

der Effekt, ganz klar. Können Sie sich vorstellen, welche Nebenwirkungen Katz. Gutes Geld, das man haette woanders besser anlegen können
das auf die Messungen haben kann? Sicher haben Sie sich schon (Hunger und Armut in den dritten Laendern, waerend in so manch einem
Gedanken darüber gemacht und auch in der Praxis alle Vorkehrungen Land, Haustiere wie Katzen und Hunde ihre eigenen KiteKat und Schapi
getroffen um diesen Zustand zu kompensieren !? Aber wie steht es mit haben können). Aber der Schein, das die Wissenschaft nicht auf der
den Bahnen der grösseren Klumpen (Materie faulen Haut rumliegt und sich nicht im Sonnenschein von Nobel-Preisen
Verdichtungen/Ansammlungen wie Cluster, also Galaxienhaufen und braeunt, muss ja gewahrt bleiben und je mehr Geld man dafür ausgibt,
Super-Cluster, also ganze Clusterhaufen)? Eine Ahnung in welche desto überzeugender kommts halt an bei den Massen. Da machts dann
Sayfa 3/6 - Hello World !
107

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Hello World !
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

doch nicht soviel aus, wenn ein paar millionen Menschen auf dieser Welt, nicht unlösbar dasteht. Und wenn die Logik nicht weiterhilft, kann ja der
dummerweise (selbst schuld, ironisch), ver/hungern (müssen?). Auch Mechanismus: Dogma herhalten, dann sagt man eben: „Das ist halt so !“.

K
ironisch, das eben die Wissenschaft mit dem Argument daherkommt, Mit Dogmen kann man jede auch noch so krumme Angelegenheit
alles für das Wohl der Menschheit zu machen (welche Menschheit; die zurechtbiegen und dafür sind sie ja auch da die Dogmen. Wenn alles
höchstens 10%, die die Sahne essen?). Nicht nur ironisch, sondern auch Rechtens waere braeuchte man auch keine Dogmen, stimmts? Und

O
komisch (verdient einen Oscar-Preis). Und dann noch die globale Kriese. solange man zwischen den eigenen vier Waenden ist, also in unserem
Welche globale Kriese denn? Wo ist denn das ganze Geld hin, hat sich Raum-Zeit-Kontinuum (4 Dimensionen, inklusive Zeit), kann man sich mit
doch nicht in Luft aufgelöst? Oder haben Sie (die Wissenschaft) eine dem was man sich zurechtgereimt hat auch so richtig austoben, sagt ja
Methode entdeckt Materie (Geld) zu Neutralisieren, was sich ja gar nicht keiner was. Anders sieht die Sache dann aus, wenn man diese vier

Ç
mit der Thermodinamik verinbaren laesst? Und warum muss der ganze Waende (Raum und Zeit) überwinden will, aber mit einer solchen
Globus die Hand unter das Beil halten, wenn es um Verluste geht, wo wir Einstellung einfach nicht weiterkommt. Da kann man sich den Arsch noch
doch nicht dabei waren, als es ums Absahnen ging? Und dafür denn, auch so weit aufreissen (Sie entschuldigen diese Bemerkung, aber da kommt
noch einen Oscar für das beste Scenario (Tragödie). Auch für alle etwas von meinem Sarkasmus zu Tage), es geht einfach nicht. So kommt

Ü
Darsteller noch einen Oscar (unter anderem die scheinheiligen man, bedauerlicher Weise (oder Gott sei dank?), in keine 5. Dimension,
Wirtschaftswissenschaftler). So das waers vorerst mal, was ich mir von geschweige denn in eine 6., 7., 8., 9., 10. oder 11. Dimesion. Nur logisch
der Seele reden wollte. Zwar ein wenig wie Klugscheisserei ausgefallen (?), das da mehr nötig ist, als seine Filosophie mit Vermutungen und (frei
(wie alles was ich schreibe), aber ich konnts mir nicht verkneifen. nach den Brüdern Grimm) erdachten Wissenschaften, aufzuputschen. So
● Weitere Dimensionen (5. - 11. Dimension); Mal abgesehen von geht’s dann ja nun auch wieder nicht. Draussen (in anderen

n
wissenschaftlichen Hipothesen / Teorien / Modelen der über-
(Hyperspace) oder unter- geordneten (Subspace) Dimensionen (rein
teoretisch sowohl innerhalb, als auch ausserhalb des sog. Einstein
Dimensionen) sieht die Sache ganz anders aus (Eigentlich eine
Vermutung Meinerseits; Glaubensfrage...). Und zwar so, das da ohne
wahres Wissen (rationales Wissen, das auf Universalitaet im Sinne des
a
Universums / Raum-Zeit-Kontinuums) die vorhanden sein könnten/sollen/ schöpfers beruht) nichts geht. Und wahres Wissen (keine Maerchen)
mögen, möchte ich nebenbei erwaehnen (was auch Ihnen sicher bekannt gibt’s halt nur vom Schöpfer selbst (Umsonst für jeden der es haben will;
ist, wenistens sein sollte), das dieses Tema in der Theologie (Bibel, Und zwar nicht nur in der Bibel oder im Koran, sondern auch zu
k
Koran) umfassend behandelt wird; 7 Himmel (Bibel), 7 Strassen/Himmel, beobachten im ganzen Universum; Nur das wie ist wichtig: Wie, mit
sprich Dimensionen über uns (Koran), eine jede mit ihren eigenen Regeln welchen Grundlagen und nicht: was). Geben wir es endlich zu; Allein auf
und/oder ihrer eigenen Natur. Das sind theologische Fakten uns selbst gestellt, sind wir nicht faehig Wissen aus dem Nichts zu
(Informationen des Schöpfers über Seine Schöpfung, die der Schöpfer erschaffen, das ist gegen jede Natur (Regeln des Schöpfers und Seiner
a

ohne Entgelt preisgibt, wenn man verstehen will was man liest...), die Schöpfung, dem Universum). Soweit zum theologischen Aspekt des
aber die Wissenschaft auf den ersten Blick vernachlaessigt zu haben Temas. Das relativ wenige an Wissen, das wir als Menschheit bisher
scheint. Das ist allerdings weder verwunderlich, noch ein Verbrechen (im zusammentragen konnten, reicht noch bei weitem nicht aus um sich frei
H

Sinne des Materialismus, nicht im Sinne der wissenschaftlichen im Raum bewegen zu können, mal abgesehen davon das wir bei allem
Gründlichkeit, die man ja eigentlich erwartet), wenn man bedenkt, das was wir erfinden (zu scheinen), eigentlich auch nur bei der Natur
alles was nicht rational bewiesen werden kann, von der Wissenschaft abgucken (siehe Vögel, Aerodinamik, Flugzeuge). Ich erwarte auf alle
nicht als Fakt (oder De-Fakto) angesehen werden wird, kann oder will. Faelle das die Wissenschaft ein wenig mehr Weitsicht zeigt und sich nicht
Denn es tut der Sache keinen Abbruch, solange alles, was das Tema mehr von einem Schöpfer aengstigt. Das Gegenteil (Zuneigung) und
betrifft, in irgendeiner Weise (und sei es auch noch sei weit aus den Anerkennung und „Verstehen-Wollen“ waeren von sehr grossem Vorteil
Fingern gesogen), logisch (?) begründet und erklaert werden kann und (Natürlich meine Meinung und danach richte ich mich ja auch...). Da ja
Sayfa 4/6 - Hello World !
108

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Hello World !
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

sehr viel teorisiert wird in der Wissenschaft (ohne jetzt/diesmal ihre muss, wegen der Eigenart des Augenblicks): Ein gleichseitiges Viereck
Praxis abzuwerten und Praktiken zu verdammen), sollte es doch wohl (einer 4-gleichseitigen Pyramide), an dessen Enden jeweils ein

K
auch möglich sein, die Theologie in wissenschaftliche Expremiemente und Wasserstoff-Atom, die in exakt gleicher Entfernung (relatif zu allen
Praktiken einzubinden. Was, meiner Meinung nach, sehr hilfreich sein Nachbaratomen) voneinander gestanden haben müssen. Die perfekte 3-
könnte. dimensionale Geometrie würde ich es nennen, was Sie dazu sagen kann

O
● Die Natur (Regeln) und das Anfangsstadium einer absoluten Ordnung (Im ich mir nicht vorstellen. Aber wenn Sie bedenken, das auch Bienenwaben
Sinne und Zweck des Universums, Termodinamik und Entropie; Eher aus dieser Geometrie abgeleitet/zusammengesetzt sind (Sechseckig),
Entropie als Termodinamik im ersten Augenblick) und der weiche dann verstehen Sie was ich meine. Aus dieser geometrischen Form kann
Übergang vom „Nicht-Sein“ zum „Sein“ (siehe „Es Sei !“); man allerdings auf keinen Fall darauf schliessen wie sich diese Schöpfung

Ç
Nicht das ein Big-Bang soo unlogisch klingt, das es eben nicht möglich weiterentwickeln wird, ausser der Schöpfer selbst und Er weiss was als
sein könnte, so sehr es auch aus meiner Sicht ist. Möglich ist ja so naechstes kommen soll. Wenn Sie sich nun solch eine Geometrie
ziemlich alles und doch wieder nichts, wenn man in die Praxis schaut (für vorgestellt haben, und den ganzen (unendlichen) Raum damit füllen
uns normal Sterbliche wenigstens). Trotzdem, finde ich, klingt eine (indem Sie jeweils ein Atom dranhaengen), haben Sie eine absolut

Ü
Explosion (Big-Bang) nicht besonders gut, wenn man etwas aus dem geordnete Materie. Und zum auffüllen dieses unendlichen Raums, der ja
Nichts erschaffen möchte und das auf Anhieb klappen soll. Ausser erst durch die Materie selbst zum Raum erkoren (und unendlich) wird
natürlich man hat die Faehigkeit alle Faktoren zu kennen um alles perfekt (keine Materie, kein Raum), denn auch im ersten Augenblick war es kein
abzustimmen, sodas einfach Nichts und rein Garnichts schiefgehen kann. Raum im konvenionellen Sinn, sondern eine perfektere, absolute
Davon sollte man in diesem Fall (Erschaffung des Universums; aber keine Singularitaet, aehnlich wie wir sie bei Schwarzen Löchern

n
Geweahr für eine sog. Entstehung) wohl ausgehen können. Andernfalls
(Entstehung) waere die Wahrscheinlichkeit im Verhaeltniss Unendlich zu
Eins (und eben diese Eins ist eingetroffen?). Und trotzdem noch sprechen
beobachten/messen können, die ja eigentlich keine absoluten
Singularitaeten sind (siehe aktuelle wissenschaftliche Erkenntnisse). Bei
diesem Vorgang müssen Sie sich nicht sonderlich beeilen, denn es gibt
a
so viele Bedenken, die ich in den vorherigen Abschnitten bisher die Zeit noch gar nicht, die kommt erst, wenn die Strahlung
aufgezaehlt habe, gegen eine solche Explosion. Ein langsames (Elektromagnetische Emission) einsetzt, also dem ersten Klumpen, oder
Erwaermen und In-gang-bringen (erst kleinere, dann grössere der ersten Unregelmaessigkeit des/r Protogen Gerippes/Matrix. Klar,
k
Materieklumpen bilden, siehe: was man bei der Mikrowellen Hintergrund Endlosigkeit ist der Begriff, der den ersten (Pseudo-) Augenblick
Strahlung sehen kann), in Bahnen lenken, Reifen- und Weiterentwickeln- beschreiben kann und Endlosigkeit die, auch jetzt (!), in einer 5.
Lassen (so eine Art Evolution, aber nicht exakt was der liebe Darwin übergeordneten Dimension herrschen muss/könnte. Kein Vorher und kein
vielleicht gemeint haben könnte, oder Miskeveyh?), scheint mir, aus Nachher (was noch kommt), nur Jetzt. Dann, wenn alles bereit ist, nur
a

meiner Sicht ( nach meinen theologischen Grundlagen und dem Wissen noch eine ganz (unendlich-) kleine kinetische Energie (oder Fingertip) an
das ich mir angeeignet habe), eine elegantere Lösung zu sein. Eleganz ist eines oder mehreren Atomen (ganz nach belieben und wie das Universum
eine Vollkommenheit, die dem Schöpfer sehr wohl gebührt, finde ich. nachher mal aussehen und sich verhalten soll) und schon kommt der
H

Lange Rede, kurzer Sinn: Wie muss dann das Universum im Stein ins Rollen (Erwaermung und Bildung von Klumpen). Was danach
Anfangsstadium wohl ausgesehen haben, obwohl es im allerersten passieren wird und passiert ist kann man in der Tabelle der Periodischen
Augenblick seiner Entstehung für sterbliche Augen gar nicht (die ja selbst Elemente sehen. Fakt ist, das noch mit höchstem Anteil jede Menge
auch noch nicht vorhanden waren) sichtbar war (und auch jetzt nicht ist Wasserstoffatome im Universum vorhanden sind, mit zweithöchstem
und nie werden wird, nicht in Form von irgedwelchen bekannten Kraeften Anteil Helium und so weiter. Im allerersten (unendlichen) Augenblick der
-Forces- und deren Auswirkungen)? Ich tippe auf eine 3 dimensionale Enstehung (oder Erschaffung, wie mans nimmt), muss die Entfernung der
geometrische Form die wie folgt ausgesehen haben mag (aber nicht Wasserstoffatome in der geometrischen (Protogen) Form zueinander (also
Sayfa 5/6 - Hello World !
109

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Hello World !
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

die Dichte), kritisch (6 Atome pro Kubikmeter; 6H/m³, oder ?) oder vorzustellen faehig ist, kann in einer (diesmal) übergeordneten oder (ein
grösser gewesen sein. Also die Atome weit genug voneinander entfernt, anderes mal) untergeordneten Dimesion (obwohl es -noch- keine

K
um nicht ein Wasserstoffmolekül (Klumpen) enstehen und thermische handgreiflichen Beweise dafür gibt, ich habe jedenfalls keine und wenn
Energie freiwerden zu lassen und da war ich so frei und habe dieses würde ichs auf Anhieb nicht zugeben...) sehr wohl möglich sein.
absolut geordenete Ur-Element Protogen genannt (Proto, weil es vor ● Unsere Rationalitaet, sowie auch unsere Objektivitaet beruhen

O
Allem da war und Gen, weil es eine geometrische Form aufweisen kann). letztendlich doch wieder auf subjektiv ausgewertetem Datenmaterial (von
Wie wir wissen (oder irre ich mich?), ist die Dichte von Wasserstoff sehr unseren 5 Sinnen kommend), unseres (immer und ewig) subjektiven
viel höher als 6H/m³. Noch kurz etwas zu der Anzahl (quantitaet) der Bewustseins. Die ideale Objektivitaet die wir verstehen (oder anstreben),
Protogen'e: Naemlich unendlich viele, denn da kein Zeitfaktor störend scheint mir, wenn mans so betrachtet, gar nicht möglich. Wir wissen und

Ç
mitwirken und einen behindern kann, ist es ganz schön anzusehen wie glauben einfach immer nur das, was wir wissen und glauben wollen. Das
alles auf einmal aus dem Nichts entsteht (Zack, das sieht dann aus wie sollten wir uns gegenüber allemal eingestehen. Nur durch diese
eine Explosion, naemlich ein Big-Bang, aber warum es keine Explosion Erkenntniss kann diese so sehr herbeigesehnte (aber wie es aussieht nie
sein kann, habe ich ja schon in Punkt 1 dargelegt). İrgendwie doch dagewesen und nie praktizierte) wissenschaftliche Objektivitaet sich

Ü
eleganter und vor allem eine rationalere Hipothese als eine plumpe Verkörpern (Materialisieren). Denn, wir können sie uns vorstellen, ergo
(Gewalttaetige) Explosion, oder? muss sie auch schon laengst erschaffen worden (oder entstanden) sein,
● Alle Zeichen, alle Erkenntnisse, alle Logik deutet/en daraufhin, das die 5. nur darauf wartend, angenommen zu werden. Nun das war ja jetzt
Dimension (sollte es nach der Meinung der Wissenschaft so etwas geben? ziemlich filosophisch. Aber Sie haben sicher den Hintergedanken erkannt
Die Theologie ist ja überzeugt davon und muss auch dran glauben), nicht (Wenn nicht, kann auch ich nichts mehr tun...): Filosophie (nun nicht

n
mit konventionellen Mechanismen (aber sehr wohl mit geistigem Potential
und/oder geistiger Entwicklung, so wie es der Schöpfer vorgesehen
haben mag...) kontrollierbar ist. Ich weiss nicht ob Sie mir in dieser
gerade um sie zu gerechtfertigen, ganz ehrlich), muss/sollte nicht nur auf
einfachem Wissen basieren (wo und wie es herkommt wissen wir ja
inzwichen), sondern verlangt mit Recht eine ausreichende Portion an Etik
a
Hinsicht zustimmen (weils ja halt gegen jede bekannte rationale und Glauben. Glauben allerdings, der, gut durchdacht werden und nicht
Wissenschaft spricht, odere nicht?). Allerdings kann ich nicht sagen, ob durch Scheuklappen schauend, anerkannt werden will.
die Parapsychologie da etwas zu sagen hat oder etwas sagen will. Nun wissen Sie's auch und ich bin mal gespannt, was aus dieser (meiner)
k
Tatsache scheint jedenfalls, das meiner hipothese nach, etwas 5. Hipothese mal werden wird. Denn ich habe noch lange nicht das Ende meiner
dimensionales im Raum-Zeit-Kontinuum (Einstein-Universum) nicht als „Kopfzerbrechen“ erreicht. Weitere Informationen über diese meine
materiell bezeichnet werden und auch nicht den Regeln des 4. Gedankengaenge gibt’s in meinem BLOG:
dimensionalen Raums (Physik) untergeordnet werden kann (aber man http://h3ok.isgreat.org/wp (leider nur in Türkischer Sprache verfasst).
a

kanns ja Antimaterie nennen ?), sondern anderen Regeln obliegt. Mit den und meine Veröffentlichungen im PDF-Format stehen zum download auf meiner
uns bekannten Werkzeugen ist so z.B. auch das Protogen nicht von uns Webseite:
erfassbar, genaus so wie es am Anfang der Erschaffung (oder http://h3ok.isgreat.org bereit (Auch wieder nur, ausgenommen dieses
H

Entsehhung) des Universums (nach meiner Hipothese) war. Der Einzige, Schreiben, „HelloWorld.pdf“, in Türkisch).
unendliche Moment (oder Augenblick), aus dem das Universum Kontaktieren kann man mich über e-mail bei Yahoo:
hervorgegangen sein muss, kann ja auch logischerweise (rationell -?!- hucok@yahoo.com und bei Google:
gedacht) auch nicht erfasst werden, wegen eben der Umstaende die ich hakan3ok@gmail.com.
oben schon beschrieben habe (4 Dimensional denkende Wesen wie wirs
sind). Ich gebe zu, das das etwas abstrakt klingt, aber abstrakt bedeutet Hakan ÜÇOK,
nicht unmöglich. Was der Geist (6. Sinn) erfassen kann oder sich Filosoph der Nuklear- und Astrophysik (Selbsternannt, frei vom Dogma).
Sayfa 6/6 - Hello World !
110

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
11 Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

08.12.2009, Salı – 13:59 hareketliliğe sahip. 59 yaşındaki astrofizikçi, evrenin var oluşunu açıklamak
Makale, alıntıda geçen: 11 Boyut

K
amacıyla yıllardır üstünde çalışılan "Her Şeyin Teorisi"sinin (Theory of
Yazan : Hakan ÜÇOK Everything) formülünü oluşturmayı başardı ve buna "M-teorisi" adını verdi.
Alıntı Yeri: http://www.focusdergisi.com.tr/bilim/00151/ Buradaki "M" (magic, mysterios, mother) büyülü, esrarengiz ya da her şeyin
(bütün teorilerin) anası olarak değerlendirilebilir.

O
Geçenlerde internette muhtelif „aramalar“ yaparken, ki bu aramalar benim Teori, uzayı, içlerinde bizim eşizlerimizin bulunduğu başka evrenlerden oluşan
burada araştırıp yazmakta olduğum konu ile ilgili idi, „11 Boyut“ diye çok boyutlu bir labirent olarak görüyor. Hawking, bu "kobold evrenler"in
aradığımda, karşıma şu aşağıdaki yazı çıktı. Henüz okumadıysanız, okumanızda yaşayanlarını "gölge insanlar" olarak nitelendiriyor. Yani, bizim evren olarak
fayda var, tabii ilgileniyorsanız. Dikkat çekmek istediğim kelimeleri koyu renkle tanımladığımız belki de, gerçekte iç içe geçmiş,

Ç
işaretledim, daha da dikkat edilesi 'lerin ise, altını da çizdim: birbirini şekillendiren ve hatta belki birbiriyle iletişim
Evren neden var oldu? Araştırmacılar, bu sorunun yanıtını "Her Şeyin Teorisi" halinde olan, birbirine paralel çok sayıda
adını verdikleri bir evren formülüyle yanıtlamayı umuyorlar. İngiliz astrofizik evrenlerin bulunduğu sonsuz bir uzayın minik bir

Ü
uzmanı Stephen Hawking, yeni bulgularıyla, içinde eşizlerimizin bulunduğu kesiti. Bu, sadece birçok esrarengiz olguya aniden
fantastik bir "hiper uzay"ın kapılarını açıyor. Biz diğer evrenleri göremiyoruz; bambaşka bir açıdan baktığı için değil, aynı zamanda
ancak, Hawking teorisinde, paralel sıradan yaşamımızın bu kadar basit olmadığını
evrenlerde olanların bizim göstermesiyle de büyüleyici bir evren tasviri.
korkularımızı, becerilerimizi ve Birçoğumuz, yaşadığımız olaylara hep daha fazla
özlemlerimizi etkileyebileceğini ileri anlam yükleme eğilimindeyiz. "Yaşamımda, ne
sürüyor.

n olduğunu bilmediğim bir değişiklik


Şu sırada, siz bu cümleleri okurken, hissediyorum" dediğimiz anları hepimiz yaşamışızdır.
olacağını

paralel evrenlerdeki eşizleriniz de Korkular, hayaller, özlemler, fikirler... Ortada neden Resim 2:Uzay-zamanın
a bu cümleleri okuyor olabilirler. Onlar yokken, birden bire nasıl çıkıyorlar, nereden bükülmesiyle oluşan
da, bu teoriyi okuyunca, büyük geliyorlar? Genç iş adamı, her pazar sabahı eşiyle "solucan delikler"in zaman
olasılıkla sizin gibi inanmayacak ve birlikte tenis oynuyordu. O gün de, bütün diğer pazar yolculuğunu mümkün
k
başlarını sallayacaklardır. İlk bakışta sabahları gibiydi. Daha farklı geçeceğini gösteren en kılabileceği düşünülüyor.
çılgınlık ya da bir bilimkurgu ufak bir belirti yoktu. Ancak, bir süre sonra iş adamı
fantezisi gibi görünse de, bu teori oyunu savsaklamaya başladı. Servis atışları hep fileye takılıyordu.
tamamen matematiksel temellere Konsantrasyonu tamamen dağılmıştı. Huzursuzluğu giderek arttı. Birden aklına
a

dayanıyor. Stephen Hawking, "Sonsuz annesi geldi ve bu düşünceyi bir türlü kafasından silemedi. Eve döndüklerinde
Resim 1:Diğer boyutlar, yuvarlanmış küçük sayıda eşiz evrenler var" diyor. telefonları çaldı, arayan babasıydı. Öğlene kadar her yerde onu aramıştı. Annesi
küreler şeklinde uzay-zamanın bütün Hawking, Cambridge Üniversitesi'nin bir kalp krizi geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. İş adamının konsantrasyonu,
H

noktalarında yer alıyor Matematik Bilimleri Merkezi'nde bu olayı sezinlediği için mi dağılmıştı? Peki nasıl sezmişti bunu? Böyle bir olaya,
profesör olarak görev yapıyor. şimdiye kadar sadece parapsikoloji uzmanları açıklama getiriyorlardı. Bilim
"Amyotrofik lateral skleroz" adı verilen bir sinir hastalığı nedeniyle, ünlü adamları, ciddiyetsizlikle suçlanmamak için böyle konuların üstünde durmamayı
fizikçinin vücut kasları her geçen gün biraz daha eriyor. 1986'da bir soluk borusu tercih ettiler. Stephen Hawking'in geliştirdiği evren teorisi, hesaplamalara dayalı
ameliyatı sonucu sesini de kaybetti. O günden bu yana bilgisayar aracılığıyla yepyeni bir açıklama getiriyor. Hawking, mantıksal olarak, beynimizde hiçbir
iletişim kuruyor. Şu anda tamamen felçli, ancak zihni, inanılmaz bir şeyin bir bütünden bağımsız gerçekleşmediğini ileri sürüyor. Yani, tenis

Sayfa 1/9 - 11 Boyut


111

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
11 Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

kortundaki olayları şöyle açıklayabiliriz: Görülebilir evrenimizin dışında, iç içe kuvvetinin etkisiyle çöküyor ve uzay ile zamanın anlamını yitirdiği, yani

K
geçmiş ve eşizlerimizin bulunduğu, görülemeyen daha çok sayıda evren var. İş kaybolduğu, sonsuz yoğunluğa sahip bir yapıya, yani kara deliğe
adamı, annesinin geçirdiği kalp krizini telefonla öğrenmediğine göre, dolaylı dönüşüyor. Kara deliğin çekim alanı o kadar güçlü ki, ışın da dahil hiçbir şey
yollardan öğrendi; yani eşizlerinden biri aracılığıyla. Eğer Hawking haklıysa, çekim alanından kurtulamıyor. Fizikçiler bu duruma "tekillik" adını veriyorlar.
daha pek çok olgu paralel evren teorisiyle açıklanabilecek. Hiçbir neden ya Hawking, çevresindeki her şeyi yutan bu tuzakların tamamen karanlık

O
da bulgu olmadığı halde neden bazen korkuya kapılıyoruz? Eşizlerimiz o anda olmadıklarını, ışın yaydıklarını gösterdi. İçinde yaşadığımız evrenin de,
bu korkuları yaşadıkları için mi? Neden bazı insanlarla ilk kez tanıştığımız halde, "tekillik" durumundayken, Büyük Patlama ile birlikte şekillenmeye başlaması,
sanki onu uzun süredir tanıyormuşuz duygusuna kapılıyoruz? Başka bir dünyada Hawking'in buluşunu daha da önemli kıldı. Bu sayede bir gün, belki de
onu uzun süredir tanıdığımız için mi? Ya ilk bakışta aşk? Aslında böyle bir şey yaratılış hikâyesinin sıfırıncı saniyesine ulaşılabilirdi. Hawking, "hiçlik" ile

Ç
belki de yok ve her şey başka bir evrende yaşanan bir aşkın o an için "varlık" arasındaki geçiş anının aydınlatılmasının, "Tanrı'nın planı"nı ortaya
hissedilmesinden ibaret. Gerçekten de, bir bilimkurgu senaryosuna benziyor. çıkarmak anlamına geldiğini düşünüyor.
Stephen Hawking, bu fantastik fikre nasıl ulaşmıştı acaba? Bilim adamı, böyle Bilim adamları, bir "tekillik"

Ü
bir evren teorisine nasıl ulaştığını, "Ceviz Kabuğundaki Evren" adını verdiği durumunun olup olmadığını; bir
son kitabında açıklamış. Bu adı verirken İngiliz oyun yazarı William büyük patlamanın yaşanıp
Shakespeare'in "Hamlet"inden esinlenmiş. Eserde Hamlet, "Ey Tanrım, ceviz yaşanmadığını; zaman ve uzay
kabuğunun içine hapsolsam da, kendimi bütün âlemlerin kralı gibi görebilirdim, boyutlarının bu patlama sonucu ortaya
keşke şu kötü rüyalarım olmasaydı..." diyordu. Hamlet'in bu derin iç çekişi, çıkıp çıkmadığını uzun süre tartıştılar.
sanki düşünür Hawking'i tarif ediyor. Hastalığı onu, ceviz kabuğu olarak Çünkü, İngiliz fizikçi Isaac Newton'ın

n
nitelendirilebilecek hareketsiz vücudunun içine hapsetmiş. Ancak, o aklıyla,
sonsuzluğa, yani evrene hakim olmak istiyor. Hawking, Hamlet'in sözlerini
şöyle yorumluyor; bütün fiziksel engellere karşın, sadece beynimizin gücüyle
300 yıl önce kabul ettiği gibi, zamanın
sonsuz bir geçmişten sonsuz bir
geleceğe uzandığına inanıyorlardı.
a
uzayı araştırabilir ve teknik açıdan ulaşılması mümkün olmasa da, teorik olarak, Newton'ın teorisi, Albert Einstein
ilginç bölgelerin kapılarını aralayabiliriz. Hawking'in geliştirdiği formül, tarafından geliştirilen "Genel Görelilik
makroskobik evreni ve temel parçacıkların mikroskobik dünyasını tanımlamakla Teorisi"yle geçerliğini kaybetti. Yeni
k
kalmayacak, "Büyük Patlama" ve onunla birlikte zaman ve uzay teori, zaman, uzay ve maddeyi bir
boyutlarının başlangıcını da hesaplanabilir hale getirecek. Böylece insan, birinden ayrılamaz bir bütün olarak
evrenin en büyük gizemine, daha doğru bir yaklaşım gösterebilecek: Evrenin, Resim 3:Stephan Hawking düşünüyordu. Bütün kütleler, ister dev
var olmak için bir tanrıya ihtiyacı var mı? Yoksa varlığı, tamamen bilinen gökadalar ister küçücük asteroitler,
a

fiziksel yasalara mı dayanıyor? Bugün 59 yaşında olan fizikçi, bazı basın uzay-zamana şekil veriyorlar. Bu şekillenme, madde ve ışığın uzaydaki
organları tarafından Albert Einstein ile bir tutuluyor. Ancak birçok meslektaşı, hareketini belirliyor. Önce Roger Penrose, sonra da Hawking, 1969'da Büyük
bu karşılaştırmanın Einstein için bir haksızlık olduğunu belirtiyor. Ne de olsa Patlama'nın gerçek olduğunu ispatladıktan sonra, çekim kuvvetine dayalı
H

bilim adamı, evreni açıklamaya yönelik geliştirdiği "görelilik teorisi"yle, tam teoriyi daha da geliştirdiler. Yoğunluk, Büyük Patlama sırasında kuşkusuz çok
bir devrim yaratmıştı. Ama Hawking yeni bir teori kurmamış, Einstein'ın daha fazlaydı; ne de olsa, evrendeki bütün kütleler bir aradaydı. Patlama
kuramını temel alan bir teori geliştirmişti. Bilim olimpiyatında Hawking, 1974'te gerçekleşince, çevreye hayal edilmesi güç büyüklükte bir enerji yayıldı.
keşfettiği ve kendi adını verdiği ışınım ile ön plana çıktı: Fizikçi, temel parçacık Bu ilk enerji, temel parçacıklara ve maddenin kaderini belirleyen dört
demetinin bir kara delik yakınında bulunduğunda, nasıl davranacağını kuvvete dönüştü. Kozmologlar asıl sorunu, işte bu dört kuvvet konusunda
hesapladı. Belirli kütleye sahip bir yıldız, ömrünün sonunda, kendi çekim yaşıyorlar. Bir evren formülü, bütün zamanlar ve evrendeki bütün olaylar

Sayfa 2/9 - 11 Boyut


112

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
11 Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

için geçerli olmalı; yani son bir denklem, mikrokozmoz ve makrokozmozda gösteriyorlardı. Hesaplamalarına devam ederek bir sınıra ulaştı: Evrende on bir

K
etkili bütün kuvvetleri içermeliydi. Bugüne kadar yapılan matematiksel boyut vardı. Peki bütün o boyutları neden algılayamıyoruz? Hawking nedenini
hesaplamalar, sadece üç kuvveti kapsıyordu: elektromanyetik kuvvet şöyle açıklıyor: Büyük Patlama'nın ardından, zaman boyutu ile üç tane
(elektronları atom çekirdeğine bağlıyor), "güçlü kuvvet" (atom çekirdeğini bir uzaysal (uzunluk, genişlik, yükseklik) boyut açılarak kozmik büyüklüğe
arada tutuyor) ve "zayıf kuvvet" (radyoaktif parçalanmayı sağlıyor)... Buna dönüştü. Kalan yedi boyut, konumlarını değiştirmeden, yani sicim kadar bir

O
karşılık, bütün çabalara rağmen, dördüncü kuvvet olan kütle çekimi, bir alanı kaplayacak büyüklükte, bir gonca gibi sarılı olarak kaldılar. Bilim adamına
türlü "Her Şeyin Teorisi" ne dahil edilemedi. Nedeni ise, çekim gücünün göre, böyle yedi boyutlu bir yumak, evrenin her noktasında mevcut. M-
sadece maddelerde bulunması. Büyük Patlama sırasında kütle, Teorisi'ne göre, evren iki boyutlu bran'larla kaplı. Bu branlar için üçüncü boyut,
maddesel olmayan bir noktada, "hiçlik"i ifade eden bir kuvantumda bran'ların frizbi plakları gibi, içinde oradan oraya uçtukları ve hiç birbirlerine

Ç
yoğunlaşmıştı. Araştırmacıların, "tekillik" durumunu daha iyi anlayabilmeleri çarpmayacakları büyüklükte bir "hiper uzay". "Üç boyutlu kütlecikler" hiç fark
için her iki teoriyi "Kuvantum Çekim Kuvveti"nde birleştirmeleri, yani "Çekim edilmeden dört boyutlu bir uzaya, "dört boyutlu kütlecikler" beş boyutlu bir
Kuvvetinin Kuvantum Teorisi"ni geliştirmeleri gerekiyordu. Ancak, bunu bir uzaya vb. giriyorlar. Hawking, bu noktada kendi kendine şu soruyu sormuş:

Ü
türlü başaramıyorlardı. "Her Şeyin Teorisi"ne giden yolda başka bir sorun da, "Üstünde yaşadığımız Dünya nasıl yorumlanmalı ?" Yanıtını ise şöyle
atomun standart modelinde yaşanıyordu. Parçacıklar, bazı matematiksel vermiş: "Bizim gözlemleyebildiğimiz evren, belki de hiper uzayda süzülen üç
işlemlere tabi tutulduklarında, ortaya anlamsız ve sonsuz değerler boyutlu bir bran'dan öte bir şey değil. Ve evrenimiz bu uzayın içinde yalnız değil.
çıkıyordu. Ayrıca standart model, ne parçacık kütlelerini ne de doğal Çünkü, sürekli yeni evrenler, yeni bran'lar doğuyor. Fizikçiler, bu olaylara
kuvvetlerin şiddetini açıklıyordu. Bunlar formülde sabit değerler olarak yer "kuvantum fluktuasyonu" adı veriyorlar. Hawking, böyle bir kuvant
alıyordu. 80'li yılların ortalarında, fizik uzmanları John Schwarz ve Michael oluşumunu, kaynayan sudaki hava kabarcığı oluşumuna benzetiyor. Bu

n
Green'in uğraşıları sonucu bir çözüm yolu bulundu. Onlara göre anlamsızlıklar,
parçacıkların, denklemlerde sonsuz küçük noktacıklar olarak ele alınmasından
kaynaklanıyordu. Peki ama, parçacıkların iplikçikler gibi esneme yetenekleri
kabarcıklardan bazıları patlıyor, bazıları da içinde bulunduğumuz evren gibi
esneyerek genişliyor. Bilim adamı, sürekli bir üst boyuta geçen branlar'la ilgili,
insanın başını döndüren bu varsayımı biraz daha somutlaştırabilmek için,
a
olsaydı ne olurdu? Yaklaşık 10 yıl önce geliştirilen, ancak daha sonra hesapları hologram örneğini veriyor: Hologramlarda, doğru açıdan bakıldığında, iki
çıkmaza sokan "sicim teorisi", atomaltı parçacıkları nokta şeklinde değil, iplik boyutlu bir yüzeyde, üç boyutlu bir nesnenin görüntüsü fark ediliyor. Başka bir
(sicim) şeklinde tanımlıyordu. Sicimler, bir kemanın telleri gibi salınan, 10 (üzeri deyişle, daha yüksek boyuttaki bilgiler, daha düşük boyuttaki bir oluşumun içine
k
-33) santimetre (10-33 cm) uzunluğunda, minicik iplikçiklerdi. Sicimler şimdiye kodlanıyor. Öyleyse, üç boyutlu dünyamızda gerçekleşen her şey, aslında daha
kadar gözlenemedi; ancak, büyüklüğü matematiksel olarak yüksek boyutlu bir dünya tarafından üretilmiş olabilir mi? Ya da bir paralel
hesaplanabiliyor: Bir sicimin bir atomun büyüklüğüne olan oranı, bir atomun dünyanın sadece yansıması olabilir miyiz? Hawking'e göre bu soruların yanıtı
bütün Güneş Sistemi'ne olan oranına eşit. Ayrıca, belirli bazı sicimlerin, kütle evet! Yaşamımız, dünyalı olmayan yaratıklar tarafından oynanan bir
a

çekimine sahip olduğu ve sicimlerin, aynı zamanda kuvantlar oldukları da bilgisayar oyunu, biz de bilgisayarlarla üretilmiş oyuncular olabiliriz. Belki de,
bilinenler arasında. Hawking, buradan yola çıkarak "kütle çekiminin sadece bakıp eğlendikleri hologramlarız. Hawking'in teorisiyle, kehanet ve
kuvantum teorisi"ni geliştirdi. Stephen Hawking, sicimlerle ilgili çok sayıda telepati gibi metafizik konular da belki daha doğru yorumlanabilir: Bir
H

hesaplama yaptıktan sonra şu sonuca ulaştı: Evreni üç veya dört boyutlu kabul hologramda, üç boyutlu bilgiler, iki boyutlu yüzeyin her noktasında kodlanmış
ettiğimiz sürece, geliştirilen "Kütle Çekiminin Kuvantum Teorisi" bizi tek bir olarak bulunuyor. Hologram levhasını kırdığınız ve parçalardan birini ışık altında
evren formülüne götürmüyor. Dolayısıyla çözümü, çok boyutlu alanlarda incelediğiniz zaman, içinde kodlanmış olan üç boyutlu nesnenin yine tamamını
aradı. Bu nedenle de sicimde takılıp kalmadı ve hesaplar yaparak, sicimlerden görürsünüz. Çünkü, nesneye ait üç boyutlu bilgilerin tamamı, yüzeyin her
çok boyutlu kuvantlar elde etti. Bunlara "membran" adını verdi ve daha da noktasında ayrı ayrı kodlanmış bulunuyor. Dünyamız eğer bir hologram ise,
kısaltarak "bran" olarak kullandı. Bu bran'lar, birden fazla boyutta varlık bütün bilgiler, yine Dünya'nın her yerinde ayrı ayrı bulunuyor olmalı. Bu açıdan

Sayfa 3/9 - 11 Boyut


113

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
11 Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

bakıldığında, bu matris bütününün bir parçası olan kişinin, normalde fantastik bir "hiper uzay"ın kapılarını açıyor. Biz diğer evrenleri göremiyoruz;

K
görülemeyen bilgileri bazen fark etmesi çok da olağanüstü sayılmaz. Belki de ancak, Hawking teorisinde, paralel evrenlerde olanların bizim korkularımızı,
kâhinler, böyle bilgileri algılayabilen ve okuyabilen insanlardır. Hawking bu becerilerimizi ve özlemlerimizi etkileyebileceğini ileri sürüyor.
düşüncesinde yalnız değil. Bu varsayımı geliştirirken Hawking'e eşlik eden 1.Evrenin neden var olduğu, Kur'an-ı Kerim'de yazıyor.
evrenbilimci Alexander Vilekin, "Uzayda, Al Gore'un ABD başkanı olduğu ya da 2.Evren Formülü, nam-ı diğer „Büyük Birlik Kuramı“.

O
Elvis Presley'nin hâlâ yaşadığı paralel evrenler olabilir" diyor. Hawking daha da 3.Hiper-Uzay (Hyperspace) kavramına katılıyorum. Bunlar, bizin bildiğimiz, 5
ileri giderek paralel başka bir evrene geçmeyi hayal ediyor. Fizikçi, bilimkurgu duyumuzla algılayabildiğimiz ve içinde yaşadığımız, var olduğumuz, 4 boyutlu
dizisi "Star Trek"e, konuk sanatçı olarak katıldığı bölümünde, Isaac Newton ve evrenin (Yer) ötesindeki gökleri (7 Gök), yani 5.boyuttan 11.boyuta kadar, tarif
Albert Einstein ile poker oynamış, Marylin Monroe da dizinde oturarak ona şans eder. Bununla ilgili Kur'an-ı Kerim'dede bilgiye ulaşmak mümkün; İlgili ayetleri

Ç
dilemişti. Bilim adamı "Her türlü hikâye gerçek olabilir; bir evrende Marylin defalarca bu yazılarda tekrar ettik.
Monroe, diğer evrende de Kleopatra ile evli olabilirim. Böyle olduğuna dair 4.Korku meselesi ki, bununla ilgili tartışmalarımızın belkide hepsi yazılara
elimizde bir kanıt yok. Keşke olsaydı, o zaman poker oyununda çok para yansımamış olabilir, ama ipuçları mevcut. Korku ile ilgili, Kur'an-ı Kerim çok net

Ü
kazanabilirdim" diyor. Sicimler ve branlar'dan oluşan bu fantastik bakış açısı ve ayrıntılı bilgi vermektedir, okumasını ve anlamak istemeyi bilene.
gerçek olabilir mi? Hawking, evrenin varlığını tek bir formülle açıklayacak "Her İlk bakışta çılgınlık ya da bir bilimkurgu fantezisi gibi görünse de, bu teori
Şeyin Teorisi" nin henüz tamamlanmadığını, bunun belki de ancak 21. tamamen matematiksel temellere dayanıyor.
yüzyılın sonuna doğru mümkün olacağını belirtiyor. Ancak formül Ne demezsin; Söz konusu olan acaba hangi matematiksel temeller?
tamamlandığında da Tanrı'nın evren formülüne ulaşmış olacaklarını, bu Duyumsayamadığınız (5 duyu ile), ölçemediğiniz, hesaplayamadığınız bir şeyi
noktanın da insan aklının nihai zaferi olacağını belirtiyor. hangi matematiksel temellere oturtuyorsunuz, merak ediyorum. En başta

n
Yorumsuz demek isterdim. Ancak bunca iddianın karşısında yorum yapmadan
durmak (belkide nefs meselesi olacak ama), mümkün görünmüyor benim için.
Bundan önce ise şu konuyu açıklığa kavuşturmakta fayda var:
tasavvur etmekten dahi aciz olduğumuz bir sonsuzluk kavramı var ki, önce onu
doğru tanımlamak gerek.
Stephen Hawking, "Sonsuz sayıda eşiz evrenler var" diyor.
a
„Eğer bu alıntıda dile getirilenler doğru ise, ki bazen medyalar, bir insan öyle
Büyük Patlama hipotezi ile, sonsuz bir evreni inkar eden bir mantık, neden şimdi
söylemediği halde, böyle dedi demek gibi bir huyları var. Bunun gerçekten
çıkıp da sonsuz sayıda eşiz evrenler vardır diyebiliyor, anlamakta zorluk
söylenmiş ve/veya yazılmış olması durumunda benim de yorumum şöyle
çekiyorum. Ama aslında anladım ben onu... Anladınız siz de onu...
k
olurdu:“ demek, yapabileceğimiz en yerinde davranış;
Mutlak Tekilliğin, çok büyük bir yoğunluğa sahip olmak zorunda olmadığını, biz Hawking, Cambridge Üniversitesi'nin Matematik Bilimleri Merkezi'nde profesör
burada fikir olarak gayet net açıklamış, hatta alıntının mantığı ve felsefesi ile olarak görev yapıyor. "Amyotrofik lateral skleroz" adı verilen bir sinir hastalığı
nedeniyle, ünlü fizikçinin vücut kasları her geçen gün biraz daha eriyor. 1986'da
a

düşünürsek, resmen hesaplamıştık (bak. Mutlak Düzen ve Mutlak Tekillik


makaleleri ve yazılarımızdaki Protogen kavramı). Öncelikle şu anda, karadelik- bir soluk borusu ameliyatı sonucu sesini de kaybetti. O günden bu yana
tekilliği ile mutlak tekillik arasında bir ayrım yapma zorunluluğuı hissediyorum. bilgisayar aracılığıyla iletişim kuruyor. Şu anda tamamen felçli, ancak zihni,
Karadeliklerin mutlak tekillik olmadıklarını daha önce analiz etmiş ve Hawking'in inanılmaz bir hareketliliğe sahip.
H

dahi bunu kabul etmek zorunda olduğunu yazmıştık (bak. „Zamanın Kısa Tarihi“ Şimdi birçok kişi çıkıp da: „Sakat (Engelli) adamla niye dalga geçiyorsun ?“,
adlı kitabı ve konu ile ilgili „7 Gök Ve Yer“ adlı kitabımızdaki analizler). diyebilir. Ama söylemeden edemiyeceğim; Bu adamın sadece bedensel engelli
Paragraflara bölerek yapmış olduğum kritik aşağıda: olduğundan emin miyiz? Ya söz konusu olan, bir de zihinsel engeli var ise?
Evren neden var oldu? Araştırmacılar, bu sorunun yanıtını "Her Şeyin Teorisi" Kontrollere tabi tutulmuş mu, yoksa Cambridge Üniversitesi'nde Matematik
adını verdikleri bir evren formülüyle yanıtlamayı umuyorlar. İngiliz astrofizik Bilimleri Merkezi'nde profesör olarak görev yapıyor olması ve de ünlü olması,
uzmanı Stephen Hawking, yeni bulgularıyla, içinde eşizlerimizin bulunduğu dediği herşeyin yasa olmasını gerektirir mi? Bu biraz dogmatik olmuyor mu?
Şüphesiz zihni inanılmaz bir hareketliliğe sahip, ama delilerin de aynı özelliğe
Sayfa 4/9 - 11 Boyut
114

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
11 Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

sahip olduğunu inkar edebilirmiyiz? Tüm bu yazdıklarımı kendime karşı özeleştiri açıklanabilecek.
olarak sunmam da mümkün, farkındayım. Ben de az „hayalperest“ değilim

K
Bende isterim, ancak bu hayal (demek zorundayım şimdi), sönmesi çok
doğrusu. Ama bedensel engelinden dolayı, acıtasyon yapmaya, gereğinden fazla muhtemel bir balona benziyor bence.
korumacı davranmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Eğer gerçekten zihinsel Hastalığı onu, ceviz kabuğu olarak nitelendirilebilecek hareketsiz vücudunun
olarak bir dahi ile karşı karşıyaysak, o zaman kendisi de ayrıcalık yapılmasına içine hapsetmiş. Ancak, o aklıyla, sonsuzluğa, yani evrene hakim olmak

O
bozulabilir, hatta bozulmalıdır da bence, eğer ard niyetli değilse. istiyor.
59 yaşındaki astrofizikçi, evrenin var oluşunu açıklamak amacıyla yıllardır Bence mahsuru yok. Evren sonsuz ise ve başarabilirse, en tabi hakkıdır demek
üstünde çalışılan "Her Şeyin Teorisi"sinin (Theory of Everything) kalıyor bize. Keşke anlayabilse.
formülünü oluşturmayı başardı ve buna "M-teorisi" adını verdi. Buradaki "M"
Hawking, Hamlet'in sözlerini şöyle yorumluyor; bütün fiziksel engellere karşın,

Ç
(magic, mysterios, mother) büyülü, esrarengiz ya da her şeyin (bütün
sadece beynimizin gücüyle uzayı araştırabilir ve teknik açıdan ulaşılması
teorilerin) anası olarak değerlendirilebilir.
mümkün olmasa da, teorik olarak, ilginç bölgelerin kapılarını aralayabiliriz.
Bu adı geçen M-teorisinin formüllerini gören varmıdır? Hadi anayı anladık da,
Aynı sonuçlara bende vardım. Ancak bunun için, zihinsel olduğu gibi, bazı etik

Ü
büyü (magic), mistisizm/mistik (mysterious) gibi kavramların bir matematikcinin
değerlere ve ahlaka da sahip olunması gerektiğine inanıyorum şahsen, yoksa iş
ağzına nasıl yakıştırabiliyoruz; Kendisi nasıl yakıştırıyor, anlamadım gitti. Bilimsel
etrafta kibirlenerek dolaşıp, etrafa zulüm etmeye kadar varabilir ki, buna da pek
araştırmalar iyi gidiyordu ya, şimdi olayı pozitif bilimlerin ötesine, berisine
izin verileceğine inanmıyorum.
taşımanın anlamı nedir? Büyünün bir baş belası olduğunu bilmiyormuyuz (bak.
Kur'an-ı Kerim) ? Hawking'in geliştirdiği formül, makroskobik evreni ve temel parçacıkların
mikroskobik dünyasını tanımlamakla kalmayacak, "Büyük Patlama" ve onunla
Teori, uzayı, içlerinde bizim eşizlerimizin bulunduğu başka evrenlerden oluşan

n
çok boyutlu bir labirent olarak görüyor. Hawking, bu "kobold evrenler"in
yaşayanlarını "gölge insanlar" olarak nitelendiriyor. Yani, bizim evren olarak
tanımladığımız belki de, gerçekte iç içe geçmiş, birbirini şekillendiren ve hatta
birlikte zaman ve uzay boyutlarının başlangıcını da hesaplanabilir hale
getirecek. Böylece insan, evrenin en büyük gizemine, daha doğru bir yaklaşım
gösterebilecek: Evrenin, var olmak için bir tanrıya ihtiyacı var mı? Yoksa
varlığı, tamamen bilinen fiziksel yasalara mı dayanıyor?
a
belki birbiriyle iletişim halinde olan, birbirine paralel çok sayıda evrenlerin
bulunduğu sonsuz bir uzayın minik bir kesiti. Bu, sadece birçok esrarengiz 1.Büyük Patlama hipotezini analiz etmiştik ya, aynen geçerli hala.
olguya aniden bambaşka bir açıdan baktığı için değil, aynı zamanda sıradan 2.Zaman ve uzay boyutlarının başlangıcının hesaplanabilirliğine gelince, ki bunu
da tartışmıştık; Bunun pek öyle gerçekleştirilebilir bir durum olduğuna inanasım
k
yaşamımızın bu kadar basit olmadığını göstermesiyle de büyüleyici bir
evren tasviri. yok aslında (malum bazı sabitlerden ve ilk yaratılış veya varoluş anının
özelliklerinden dolayı). Sebebi (okuyanlara malum olanlar) ise önceki
Bir şeyin esrarengiz (bilinmiyor) olması, bilimsel (aslında ilimsel) bakışın bir
makalelerimizde mevcut.
a

kenara atılmasına gerekçe olabilir mi? Kur'an der ki (mealen): „Gayb


3.Tanrıya ihtiyaç varmı, yokmu meselesi ise itikat, etik ve ahlak sahibi bir insanın
(bilinmeyen, esrarengiz kabul ettiğimiz) Allah katındadır.“. Sonuçta, belki akıl
şu cümleyle özetleyebileceği bir konu: „La ilahe illallah !“, yani mealen, „Tanri
erdiremesek de, herşey bir bilimsel temele, Allah'ın ilmine, dayanmıyor mu? Ama
yoktur, Allah vardır.“
H

tabi, bunun için bir Yaratana iman şart. Bu olmadığında, olay tabi sonsuz
4.Bilinen fiziksel yasalar dediğimiz ise, neyi bildiğimizi sanıyoruz acaba? 5
ihtimaller eğlencesine dönüşüveriyor ki, bunların arasında büyü, mistisizm de
duyumuzla algılayabildiğimiz, ama besbelli ki pek doğru yorumlayamadığımız
var.
fiziksel yasalar (Sünnetullah) mı?
Hawking, mantıksal olarak, beynimizde hiçbir şeyin bir bütünden bağımsız 5.Hawking'in iman ile inkar arasındaki klasik geliş-gidişlerine dalalet savlardan
gerçekleşmediğini ileri sürüyor. ibaret sorular.
Bütün dediğimiz, „Külli İrade“ olsa gerek. İtirazı olan? 6.Geliştirdiği Formül nerede? Ben mi kaçırdım?
Eğer Hawking haklıysa, daha pek çok olgu paralel evren teorisiyle

Sayfa 5/9 - 11 Boyut


115

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
11 Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

Bugün 59 yaşında olan fizikçi, bazı basın organları tarafından Albert Einstein fazlaydı; ne de olsa, evrendeki bütün kütleler bir aradaydı.

K
ile bir tutuluyor. Ancak birçok meslektaşı, bu karşılaştırmanın Einstein için bir 1.Büyük Patlama'nın gerçek olduğunu nasıl ispatlamışlar acaba, galiba yine
haksızlık olduğunu belirtiyor. Ne de olsa bilim adamı, evreni açıklamaya yönelik birşeyler kaçırdım?
geliştirdiği "görelilik teorisi"yle, tam bir devrim yaratmıştı. 2.Büyük Patlama için çok daha fazla bir yoğunluk olması gereği apaçık ortada;
Einstein'ın herhangi birşey (bırak devrimi) yaratmış olması etik, ahlaki ve felsefi Ancak Mutlak Tekilliğin varolması ve kainatın yaratılması için herhangi bir

O
olarak mümkün değil, Yaratan „yoktan var edendir“, oysa o ancak keşfetmiş patlamaya (büyük veya küçük) gerek olmadığını (madem öyle, o zaman böyle),
olabilir. biz de ispat ettik bu yazılarımızda. Evrenin şişmiyor, genişlemiyor ve sonsuz
Ama Hawking yeni bir teori kurmamış, Einstein'ın kuramını temel alan bir teori olduğu „gerçeğimizden“ yola çıkarak ve tekrar bu „gerçeğe“ geri dönerek, bu
geliştirmişti. Bilim olimpiyatında Hawking, 1974'te keşfettiği ve kendi adını manada daireler çizerek, ispat ettik ki, sonsuz bir evreni yaratmak için öncelikle

Ç
verdiği ışınım ile ön plana çıktı: Fizikçi, temel parçacık demetinin bir kara delik sonsuz miktarda potansiyele (enerjiye de diyebilirsiniz) ve sonsuz zamana
yakınında bulunduğunda, nasıl davranacağını hesapladı. Belirli kütleye sahip bir sahip olmak yeterli, ki bu sonsuz zaman dönemi, yaratılmanın ilk anında var.
yıldız, ömrünün sonunda, kendi çekim kuvvetinin etkisiyle çöküyor ve uzay ile Burada tartıştığımız olay da yani sadece 4 boyuttan (hacmi olşturan 3 boyut:

Ü
zamanın anlamını yitirdiği, yani kaybolduğu, sonsuz yoğunluğa sahip bir x,y,z ve zaman, t) ibaret, bildirilen (bak. Kur'an-ı Kerim) diğer boyutlar (7 Gök)
yapıya, yani kara deliğe dönüşüyor. Kara deliğin çekim alanı o kadar güçlü henüz sözkonusu bile değil.
ki, ışın da dahil hiçbir şey çekim alanından kurtulamıyor. Fizikçiler bu duruma 3.Evrendeki bütün kütlelerin birarada olması, onların fiziksel olarak tek bir
"tekillik" adını veriyorlar. Hawking, çevresindeki her şeyi yutan bu tuzakların noktada bulunmasını gerektirmediğini, Mutlak Tekilliğin bir şartı olmadığını, bu
tamamen karanlık olmadıklarını, ışın yaydıklarını gösterdi. İçinde yazılarda tartışmıştık, hatırlarsanız.
yaşadığımız evrenin de, "tekillik" durumundayken, Büyük Patlama ile birlikte Patlama gerçekleşince, çevreye hayal edilmesi güç büyüklükte bir enerji

n
şekillenmeye başlaması, Hawking'in buluşunu daha da önemli kıldı. Bu sayede
bir gün, belki de yaratılış hikâyesinin sıfırıncı saniyesine ulaşılabilirdi.
Hawking, "hiçlik" ile "varlık" arasındaki geçiş anının aydınlatılmasının,
yayıldı.
Hangi çevreye yayıldı anlayabilmiş değilim. Hacim, madde ile kaim değil mi?
„Hiçlik“ manasında bir çevreden bahsetmek mümkün mü? Bu konuda (Hiçlik!)
a
"Tanrı'nın planı"nı ortaya çıkarmak anlamına geldiğini düşünüyor. kullandığımız terimleri doğru anlamlandırmakta fayda görüyorum. Hiçliğin, adı
Malum, ışın yayan, ışıma yapan (elektromanyetik emisyon) „bir şeyi“, mutlak üstünde, var olmadığını, olamıyacağını sayısız kere tekrar etmiş bulunuyoruz.
tekillik olarak tanımlayamazsınız. „Yaratılış Hikayesinin sıfırncı saniyesine Bu ilk enerji, temel parçacıklara ve maddenin kaderini belirleyen dört
k
ulaşmak...“ gibi bir iddia, bana komik geliyor. Eğri oturalım, doğru konuşalım, kuvvete dönüştü. Kozmologlar asıl sorunu, işte bu dört kuvvet konusunda
entropi meselesi bir sıfır anını gerektiriyor olmasına rağmen, termodinamiğin yaşıyorlar.
şu meşhur yasaları, bu anı gözlemleme konusunda ne diyor acaba? Mümkün Yani denmek istenen, bu enerjinin (bana göre potansiyelin) maddeye ve bu
a

değil; Olmamasının sebebi, kısaca tekrar etmek gerekirse, Mutlak Tekilliğin maddenin etki ve tepkisini oluşturan dört temel kuvvete ayrışması herhalde.
(sadece yaratılışın sıfır anında varolabilen tekillik) ışıma yapmaması, dolayısıyla Bununla birlikte Kütleçekim'in sonsuz erimini de tekrar hatırlatmak isterim.
„görünmez“ oluşundan kaynaklanıyor. Böylece, görmek ve herhangi bir planı Bu dört kuvvet konusunda herhangi bir sorun yaşanıyorsa eğer, bu benim suçum
H

ortaya çıkarmak gayet imkansız bir olay. İlk anı görebilseydik dahi, kesinlikle bu, değil, çünkü ben herhangi bir sorun yaşamıyorum. Sebebi, evreni bir Büyük
gerçekleşecek olan olaylara ışık tutmak zorunda da değil zaten. Bunu Patlamadan kaynaklandırıyor olmaları bence. Bizim hipotezimiz bunu aşmış
anlamamak için aşırı bir inkar çabası gerekiyor, bunu da ben beceremiyorum durumda.
doğrusu. Bir evren formülü, bütün zamanlar ve evrendeki bütün olaylar için
Önce Roger Penrose, sonra da Hawking, 1969'da Büyük Patlama'nın gerçek geçerli olmalı; yani son bir denklem, mikrokozmoz ve makrokozmozda etkili
olduğunu ispatladıktan sonra, çekim kuvvetine dayalı teoriyi daha da bütün kuvvetleri içermeliydi.
geliştirdiler. Yoğunluk, Büyük Patlama sırasında kuşkusuz çok daha Bir nebze (quantum) katılıyorum, ancak atom ve atom-altı düzeylere inince olay
Sayfa 6/9 - 11 Boyut
116

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
11 Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

çetrefilleşiyor, bunu inkar edemeyiz. Püf noktası da tam burada: Kütle Çekim ve (Türkçe'ye bayılıyorum... Bu cümleyi başka bir dilde anlatmaya kalksanız,
maddenin son noktası atom'da. Zurnanın zart dediği yer. Mikrokozmoz ile destanlar yazmak işten bile değil...).

K
Makrokozmoz, elma ile armut gibidirler; Birşey çağrıştırıyor mu? Kütle Çekimin sonsuz değerler oluşturması, onu maddenin esasından daha küçük
Bugüne kadar yapılan matematiksel hesaplamalar, sadece üç kuvveti birimlere uygulama çabasındaki hatadan kaynaklanıyor. Bir yerlere varmak
kapsıyordu: elektromanyetik kuvvet (elektronları atom çekirdeğine bağlıyor), istiyorsanız, bundan vazgeçmelisiniz. Daha küçük birimlerde (atom-altı

O
"güçlü kuvvet" (atom çekirdeğini bir arada tutuyor) ve "zayıf kuvvet" (radyoaktif parçacıklarda) etkili olan kuvvetler belli. Kütle Çekim ise birdir (hem bir, hemde
parçalanmayı sağlıyor)... sonsuz), daha küçük parçalara böldürmez kendisini. Keza, sonsuzu da bölmeye
Bildik kuvvetlerin tanımı ki, atomaltı parçacıkları ilgilendirirken, Kütle Çekim kalkarsanız (ki bölmeye çalışmak pek akıllıca değildir), bir yığın sonsuzluklarla
denen en küçük birim olarak sadece atom'u kabul eder ve öyle de etki eder. karşılaşırsınız (∞/X=Xx∞), anlamsız olur.

Ç
Buna karşılık, bütün çabalara rağmen, dördüncü kuvvet olan kütle çekimi, Ayrıca standart model, ne parçacık kütlelerini ne de doğal kuvvetlerin şiddetini
bir türlü "Her Şeyin Teorisi" ne dahil edilemedi. açıklıyordu. Bunlar formülde sabit değerler olarak yer alıyordu. 80'li yılların
Edilemez de. Herşeyi açıklama derdiyle yanıp tutuşmak bir nebze anlaşılabilir, ortalarında, fizik uzmanları John Schwarz ve Michael Green'in uğraşıları sonucu

Ü
ama „gerçekler“ var ya, adamı hiç olmadık, hiç umulmadık yerlere götürebilir. bir çözüm yolu bulundu. Onlara göre anlamsızlıklar, parçacıkların,
denklemlerde sonsuz küçük noktacıklar olarak ele alınmasından
Nedeni ise, çekim gücünün sadece maddelerde bulunması. Büyük
kaynaklanıyordu. Peki ama, parçacıkların iplikçikler gibi esneme yetenekleri
Patlama sırasında kütle, maddesel olmayan bir noktada, "hiçlik"i ifade
olsaydı ne olurdu? Yaklaşık 10 yıl önce geliştirilen, ancak daha sonra hesapları
eden bir kuvantumda yoğunlaşmıştı.
çıkmaza sokan "sicim teorisi", atomaltı parçacıkları nokta şeklinde değil, iplik
Hani biz Protogen (şekli hatırlayın) diyoruz ya, işte o. Bu „Hiçlik“ten bir Büyük (sicim) şeklinde tanımlıyordu. Sicimler, bir kemanın telleri gibi salınan, 10 (üzeri

n
Patlamanın ortaya çıkacağını öngörmek, şart koşmak (Zann-etmek), kaçınılmaz -33) santimetre (10-33 cm) uzunluğunda, minicik iplikçiklerdi. Sicimler şimdiye
olarak, ortaya çıkan sorunlara yol açmaktadır. Bu öyle „tümdengelim“, kadar gözlenemedi; ancak, büyüklüğü matematiksel olarak
„tümevarım“ yöntemlerine hiç benzemez. Zaten mevcut evrenin tabiyatına hesaplanabiliyor: Bir sicimin bir atomun büyüklüğüne olan oranı, bir atomun
uymayan da ilk yaratılma anıdır ki, dediğimiz gibi bildik yöntemleri uygulamak ve
a
doğru bir sonuç beklemek, takdir edersiniz ki, saçmalamak olur. Varılan sonuçlar
bütün Güneş Sistemi'ne olan oranına eşit. Ayrıca, belirli bazı sicimlerin, kütle
çekimine sahip olduğu ve sicimlerin, aynı zamanda kuvantlar oldukları da
ve ortaya çıkan sorunlar da bunu apaçık göstermiyor mu? bilinenler arasında.
Araştırmacıların, "tekillik" durumunu daha iyi anlayabilmeleri için her iki teoriyi
k
Siçim kuramının özeti. Hernekadar, böyle kesin ölçüler verilebilmesine
"Kuvantum Çekim Kuvveti"nde birleştirmeleri, yani "Çekim Kuvvetinin şaşırsamda, şimdilik itirazım Büyük Patlamayı kabul etmemekten öteye
Kuvantum Teorisi"ni geliştirmeleri gerekiyordu. Ancak, bunu bir türlü gidemiyor.
başaramıyorlardı.
a

Hawking, buradan yola çıkarak "kütle çekiminin kuvantum teorisi"ni


Tekillik durumunu anlamıyacak ne var? Basit bir kaç kelimeyle tanımı yapılabilir. geliştirdi. Stephen Hawking, sicimlerle ilgili çok sayıda hesaplama yaptıktan
Buna da ister kuvantum dersiniz, isterseniz protogen. Ancak kuvantum tanımı ile sonra şu sonuca ulaştı: Evreni üç veya dört boyutlu kabul ettiğimiz sürece,
protogen tanımı arasında dağlar kadar fark var, sizde farkettiniz mi?
H

geliştirilen "Kütle Çekiminin Kuvantum Teorisi" bizi tek bir evren formülüne
"Her Şeyin Teorisi"ne giden yolda başka bir sorun da, atomun standart götürmüyor. Dolayısıyla çözümü, çok boyutlu alanlarda aradı. Bu nedenle de
modelinde yaşanıyordu. Parçacıklar, bazı matematiksel işlemlere tabi sicimde takılıp kalmadı ve hesaplar yaparak, sicimlerden çok boyutlu
tutulduklarında, ortaya anlamsız ve sonsuz değerler çıkıyordu. kuvantlar elde etti. Bunlara "membran" adını verdi ve daha da kısaltarak
Sanki bu sorun ortaya atılacak daha da saçma çözümlerle giderildi mi? Ben "bran" olarak kullandı. Bu bran'lar, birden fazla boyutta varlık gösteriyorlardı.
bilmiyorum, bir yerde ip koptu bende. Anlamadığımdan değil, sadece Hesaplamalarına devam ederek bir sınıra ulaştı: Evrende on bir boyut vardı. Peki
görmezlikten gelmeleri, (kasıtlı veya kasıtsız) görememezlikleri beni şaşırtıyor bütün o boyutları neden algılayamıyoruz? Hawking nedenini şöyle açıklıyor:

Sayfa 7/9 - 11 Boyut


117

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
11 Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

Büyük Patlama'nın ardından, zaman boyutu ile üç tane uzaysal (uzunluk, felsefe, ahlak gibi kavramları hatırlarsak...) gayet zor olsa gerek. Öyle görünüyor
ki, zaman dediğimiz değişken (önce, şimdi, sonra gibi açılarıyla), öte-boyutlarda

K
genişlik, yükseklik) boyut açılarak kozmik büyüklüğe dönüştü. Kalan yedi
boyut, konumlarını değiştirmeden, yani sicim kadar bir alanı kaplayacak anlam ifade etmiyor olabilir. Gerçekten, birşey söylemek imkansız, benim için.
büyüklükte, bir gonca gibi sarılı olarak kaldılar. Bilim adamına göre, böyle yedi 3.Sözkonusu olan, Hawking'in yapmış olduğu söylenen, o „hesaplamaları“,
boyutlu bir yumak, evrenin her noktasında mevcut. hernekadar anlayamayacak olsamda, görmek isterdim. Rakamları (sayıları) ve

O
1.Sürekli göregeldiğimiz (kanıksadığımız) ve dogmatik bilimin bir hastalığı (veya değişkenleri nelerdir, denklemler neye benziyor, açıkcası çok merak ediyorum.
aşil tendonu) olarak algıladığım bir olgu da, şu herşeyi daha da karmaşıklaştırma Herhalde sır olsa gerek, görmek nasip olmayabilir.
çabalarıdır. Arkadaş, bir olayı çözmek için, onu basitleştirmeye çalışırsın; En Sicimler ve branlar'dan oluşan bu fantastik bakış açısı gerçek olabilir mi?
azından basit küçük parçalara ayırırsın ki, ilerde bu kendi kendine oluşturduğun Hawking, evrenin varlığını tek bir formülle açıklayacak "Her Şeyin Teorisi" nin

Ç
karmaşa devasa büyüklüğüyle seni ezmesin. Ne var ki, böyle bir basitleştirmeyi henüz tamamlanmadığını, bunun belki de ancak 21. yüzyılın sonuna doğru
daha çok bekleriz gibime geliyor (Çünkü o zaman, bu konularda herkes fikir mümkün olacağını belirtiyor. Ancak formül tamamlandığında da Tanrı'nın
yürütebilir, Nobel ödülünü daha çok kişiler arasında paylaştırmak gerekirdi; evren formülüne ulaşmış olacaklarını, bu noktanın da insan aklının nihai

Ü
Hatta, bundan bir çıkar elde edilecekse, her zaman olduğu gibi, belli bir zümreyi zaferi olacağını belirtiyor.
nemalandırmak mümkün olamayacaktı; Paylaşmak, insanın yapmayı hiç 1.Sicimler ve Branlar gerçektir veya değildir, bence önemli değil. Önemli olan,
istemediği bir şey ya...). bunların teori olmaktan dahi uzak olmalarıdır ki, bende zaten hipotez demekte
2.Öncelikle kapalı bir sistem olarak kabul ettiğimiz bir evreni, diğer mevcut ısrar ediyorum. Teoriyi pratiğe dönüştürmek olası, oysa hipotez henüz pratik bir
(olması ihtimal) boyutlardan karantinaya alıp birşeyler yapmak daha mantıklı uygulama görmemiştir. Pratikte uyguladığınız an, o hipotez, teori üzerinden
olmaz mı? Özetle alıntıda bahsedilen olgu, ihtimaller hesabıdır ki, sonsuz sayıda gerçek olmuş olur. Aslında „Her Şeyin Teorisini“ bulmanın, kafa patlatma veya

n
evren icad ederseniz, yaratılış gerçeğinden de sıyrılmak (inkar etmek) daha
kolay olsa gerek diye, tatbik edilmeye çalışılıyor. Sonsuz „bir“ evren neyine
yetmiyor da, sonsuz sayıda evrenler atıyorsun ortaya, anlayabilmiş değilim
olağanüstü çabalarla (CERN deneyleri gibi) ilgili olmadığına, 21. yüzyılın sonlarını
da beklemeye gerek olmadığına inanıyorum, çünkü Mayalara göre, 2012 yılının
sonunda zaten ayvayı yemiş ve olayı aydınlatamadan göçüp gitmiş olacağız.
a
(aslında anladık tabi). Bu bana iki ova dolusu altını olup da, üçüncüsünü dileyen 2012 kıyametine inandığımdan değil, aklı başında takva, itikat, etik, felsefe ve
adamı hatırlatıyor; Tevekelli değil, Kur'an-ı Kerim'de yazıyor. Neyse; Vardığı ahlak sahibi bir insan, böyle bir bilginin bizim içinde bulunduğumuz 4 boyutlu
sonuç, küçük bir itirazla beraber, Kur'an da bahsi geçen 7 Gök ile paralellik evrenin ve hatta toplam 11 boyutlu kainatın da ötesinde olduğunu (gayb Allah
k
gösteriyor. Küçük itirazımız ise şu: Kainat 11 boyuttan oluşuyor, evren ise 4 katındadır, özellikle kıyamet ile ilgili, bak. Kur'an-ı Kerim) kabul etmiş olmalıdır
boyutlu; yani biz toplamda 11 boyuta Kainat diyoruz, oysa anladığım kadarıyla ki, bunun da, 5. ve ötesindeki boyutlara ulaşmanın bir anahtarı olması
(yanlış bir tercüme veya yorunmlamada olabilir) Hawking, tüm bu 11 boyuta muhtemeldir (buda hipotez babında).
a

evren diyor. Neyse, önemli olan toplamda 11 boyut olması. Uzay-Zaman 2.Formülü tamamlayınca, bunun bir zafer olacağını iddia etmek, bir mücadeleyi
sisteminin ötesindeki diğer 7 boyutun şekilleri de, aynı bizim boyutlarımızda (isyanı) sürdürüyor olmanın işaretidir ki, kendisini aciz bırakmanızın mümkün
olduğu gibi, pek de önemli değil aslında, yani isterseniz yumak da dersiniz, olmadığını beyan eden bir Yaratıcı (bak. Kur'an-ı Kerim), sizce buna izin verir mi
sicimde, goncada olabilir. Önemli olan, o boyutların ve o boyutlara tabi olan ki? Yasak ağaçtan yemiş olmak bizi akıllandırmışa benzemiyor. Bu konuda ben
H

„şeylerin“ nasıl davranış sergilemesi gerektiğini irdeleyebilmek. Gerçi biz henüz 4 şahsen herhangi bir mücadele veya zafer peşinde olmadığımı, sırf merak ettiğim
boyutumuzu doğru dürüst (tam manasıyla) açıklayamıyorken, 7 boyut daha için, keşif arzusuyla (fetih ve hüküm, kim diliyorsa onun olsun, zaten Yaratıcı
denklemlerin içine sokmak, yukarda bahsetmiş olduğumuz karmaşıklaştırma bunları dilediğine verir), bu konularla iştigal ettiğimi, burada tekrar belirtmekte
metoduna iyi bir örnek, ama sonuç verecekse neden olmasın. Bence hiç mahsuru fayda görüyorum, buna inanırsınız veya inanmazsınız, çok da umurumda değil;
yok. Ne var ki, o 7 boyutun tabiyatları ve tabi oldukları kuralları bilmemiz pek Kimin isyan ettiğini, kimin boyun eğdiğini, Bilen biliyor nasılolsa... Sizde
mümkün görünmüyor; En azından bu kafayla (zihniyetle) anlamak (malum etik, dileyecekseniz illa; Bence, ilim dileyin. Ancak ilim, 6. duyunuzun o toplamda 11

Sayfa 8/9 - 11 Boyut


118

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
11 Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

boyuttan oluşan kainatı kavramanızı sağlar, zorbalık, isyan ve zafer niyeti değil.
Yaratan üzerinde hegomonya kurup, hükmüne ortak mı olacaksınız? Üstelikde,

K
ortakları hiç sevmediğini apaçık beyan eden bir Yaratıcı; Bu ister eş-koşmak
(şirk), isterse üçleme yöntemi olsun, sapıklığın, sapıtmışlığın sınırı yok ki.
Sonuç olarak şunu da söylemek isterim ki, aklı başında olması gereken bir bilim

O
adamının bu kadar fantaziye (hatta ütopyaya) kaçması gerekmezdi, kısaca:
„Biz bu evrenden bi mok anlayamadık, açıklamakta aciz kalıyoruz, ne felsefe
'miz, ne etik 'imiz, ne ahlak 'ımız, ne de ititkat 'ımız aslında bu evreni, Big bang
'e dayalı herhangi bir hipotezle, açıklamaya yeterli değil; Onun içindir ki, böyle

Ç
desteksiz atıp tutuyoruz, attıkça da yeni bişey atmak zorunda kalıyoruz.“,
deselerdi, o zaman da en azından, empati duygusu oluşurdu bizde de. Ama
böyle bir atıp tutmaya, doğrusu benim gönlüm asla razı olmaz. Ancak ve ancak

Ü
bundan dolayıdır ki, bende bedensel engelli olduğu için değilde, aklından zoru
olması ihtimali ile, aslında dalga da geçiyor değilim; Sadece şüphe ile
yaklaştığımı bildiriyorum burada. Makaleyi yazmamın, alıntıyı gözden
geçirmemin, asıl sebebi bu; Kişisel değil (It's not personal, it's just business...!),
işimiz bu...

n
a
k
a
H

Sayfa 9/9 - 11 Boyut


119

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Mutlak Tekillik Makalesine Ek
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

17.12.2009, Perşembe – 09:41 gelince kafayı sıyırmak işten bile değil. Zihnin rasyonel açıklayamama gibi
Makale: Mutlak Tekillik Makalesine Ek hallerde, işi deliliğe vurduğu hepimizce malum. Bu konuyla bu kadar haşır neşir

K
Yazan : Hakan ÜÇOK olabilmek için de, biraz kafadan çatlak olmak belkide kaçınılmazdır, bilmiyorum,
Mutlak Tekillik Makalesine Ek göreceğiz. Ama tabi, delilik belgemizi hangi akıllı imzalayacak, çok merak
ederim.

O
Bugün Mutlak Tekillik adındaki makaleme bir ek yayınlama ihtiyacı duydum: Neyse; Mutlak Tekilliğin neden ve nasıl yanlış tanımlandığını az çok irdelemiş
Çünkü, tekillik ile ilgili, özellikle de konu Mutlak Tekillik olunca, bir kavram olduk bu makalemizde. Aslında her şey kabak gibi ortada. Ne var ki, şimdilik,
karmaşası ve/veya tanımlama hatası olduğuna inanıyorum. Pozitif (dogmatik) kafalarımız basmıyor gibi görünüyor.
Bilimin bir türlü çözemediği olay, çünkü rasyonel açıklama getirememek gibi bir

Ç
acze sebep oluyor.
Mutlak tekillik dendiğinde, anlamamız gereken, bu tekilliğin herhangi bir
hacminin olmaması (ne kadar küçük olursa olsun) gereğidir ki, kara deliklerde

Ü
sözkonusu olan, mutlak tekillik değildir. Biliyoruz ki, kara deliklerde her şeye
rağmen bir ışıma sözkonusu (Bak. Hawking ve bocalamaları; Bakmayın
“Hesapladım !”, demelerine, resmen çuvallıyor bence...); Oysa mutlak tekillik'te,
mutlak tekilliği görmek veya tespit etmek mevcut mekanizmalarla (ister
teknik/pratikte olsun, ister teorik/düşünsel) mümkün görünmüyor; Öyle bir
varsayımı ancak hayal edebiliyoruz. Ne, Zaman-Mefhumu var olabilir, ne de

n
herhangi bir bilinen kuvvetin etkisi veya tepkisi (Elektromanyetik Kuvvet gibi ki,
bunlara Çekim Kuvvetinin de dahil olduğunu da fark ettim bu arada). Mutlak
tekillik, hacim kaplamaz (anti-maddenin görünmemesi gibi), madde değildir
a
yani, aynı zamanda hem yoktur (bildiğimiz anlamda, evrenimizde geçerli olan,
varlığın olmaması yani), hemde sonsuz bir büyüklüğe sahiptir. Potansiyeli ile
(sonsuz ve mutlak düzen biçimi: Protogen hali), sonsuz hacimli bir evreni ima (/-
k
e dalalet) eder. Anlaşılacağı üzere, böyle bir mutlak tekillik, içinde bulunduğumuz
4 boyutu aşar (sığmaz veya çok küçük kalır). Bu, 4 boyutlu evrenimizin bir
başlangıca (zaman, t=0) sahip olmasıyla beraber, hacimsel olarak sınırlı olmasını
a

veya çok küçük bir hacme sahip olmasını gerektirmez, çünkü o yapısıyla, o anda,
hacmi yoktur zaten. Kara delikler ise, istediği kadar küçük
(sıkışmış/yoğunlaşmış) olsun ve istediği kadar zamanı eğip büksün (zamanı
H

sıfırlayamaması ve zamanı geri alamaması gerçeğine dayanarak...),


elektromanyetik emisyonla veya diğer kuvvetlerin etkisiyle beraber, mutlaka en
azından Kütle Çekim Kuvveti etkisi gösterirler ki, günümüzde çok büyük (ama
sonsuz olmayan) çekim kuvvetlerinin var olduğu hesaplanmaktadır (Bilim
yapıyor bunu, ben değil). Buna sanırım itiraz eden çıkmaz.
Bu arada belirtmek isterim ki, konu kafa yedirtecek türden bir potansiyele sahip.
Ancak panik yapmazsak, olumsuz bir şey olmamasını umuyorum, çünkü aceleye

Sayfa 1/1 - Mutlak Tekillik Makalesine Ek


120

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
5.Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

31.12.2009, Perşembe – 12:50 5.-11.) 7 Gök: 5. Boyut'tan 11. Boyuta kadar olup, Kur'an 'da adı geçen (yollar).
Makale: 5.Boyut Bunlardan 5 'incisi, bu makalede analiz etmeye, irdelemeye çalıştığımız olgudur

K
Yazan : Hakan ÜÇOK (olan veya olmayan). Bu Yedi Göğü (yolu), aşağıdan yukarıya doğru, 1.Kat,
5.Boyut 2.Kat, vs., 7.Kat'a kadar sıralayabilirsiniz veya tersini (düzünü) seçersiniz,
Makalenin başlığını verdiğim bu tanıma uyacak veya uydurulacak bir şey biliyor yukarıdan aşağıya doğru sıralarsınız (aslında pek de fark etmez). Genelde

O
musunuz ? aşağıdan yukarıya doğru göreceli bir sıralama yapılır (bak. Apartmanlardaki
Bekleyin, hemen sazan gibi atlayıp, “Ben bunu biliyorum !“, demeyin sakın... katlar ve nereden yola çıktığınıza bağlı olarak). Hepsi toplamda 11 boyut eder.
Çünkü, 5.Boyut dediğimiz zaman bunun, bildiğimiz/bilinen (ancak keşfedilebilen) Bu 11 boyutun toplamına biz Kainat (Evren değil) diyoruz. Bizi ise, şu anda
evrenin (kainat değil) ötesinde (berisinde, altında, üstünde, yanında, her ne ilgilendiren, 5.boyut (1.Kat Gök):

Ç
diyorsanız artık) olması gereği ve icabından dolayı, materyalist bir düşünceyle (4 Duyularımızla algılamakta aciz kaldığımız bu boyutu, yukarıda da tarif ettiğimiz
boyutu ve genel olarak en temel o 4 kuvveti kapsar) tanımı yapılamaz. Böyle üzere, aklımızla görme (pozitif anlamda hayal veya tasavvur etme; Söz konusu
söyleriz söylemesine de, hiç kimse bu 5. boyutu (gözle) görmüş, kendi olan: aklını kullanma, akıl etme olayı...) durumundayız. Bu anlamda da, somut
(materyalist) bir mekanizma ile karşı karşıya olduğumuzu iddia edemeyiz tabi ki.

Ü
kulaklarıyla duymuş (şuradan buradan duyduklarımızın haricinde), koklamış,
tatmış veya dokunmuş (dokunma da, elektromanyetik ve/veya zayıf çekirdek- Tabiatı itibarıyla, zaten somut olmayan bu boyut, ancak soyut mekanizmalar ile
güçlü çekirdek kuvvetinin etkisidir, diğer duyular gibi) değildir aslında. Zaten 5 kavranabilir. Ne var ki, aklımız hep, varsa yoksa, somut konularla haşır neşir
duyumuz, ancak bilinen (4 boyutlu) evrende etki ve tepki gösterebilen olmaktadır (insanın bazı bazı fıtratı gereği). Ancak, soyut dediğimiz bu olguya
özelliklerimizdendir. Nihayet (daha öncede yazılarımızda açıklamaya çalışmıştık), yaklaşımımızda, çok önemli bir kaynağa sahibiz ki, apaçık bilgi içermesi
6.duyu olarak tanımladığımız duyuya sahip olduğumuzu iddia etmiştik. Bu açısından büyük bir nimet teşkil etmektedir: Kur'an-ı Kerim. Yine biliyoruz ki

n
6.duyu, Akıl'dır. Bu Aklımızı kullandığımız zaman (herkes de vardır, ancak
kimi insan kullanmaktan haz duymaz...), 5. boyutu (görmesek de, gitmesek de
orada bir köy var...) en azından hayal edebiliriz. Gerçi bu, az veya çok, ütopik
(bu bize Kur'an 'da apaçık bildirilmektedir !), bazı ilimler (teoloji başlığı altındaki
bilimler), ancak belli bir tekamül ile kavranılabilir/sindirilebilinir/sahiplenilebilinir.
Bu tekamüle, bazıları, akl-i kemal da derler; Ben bu zihinsel tekamülün,
a
ve kurgu-bilim (hayalperestlik) oluyor, ama netice itibarıyla, burada felsefe ahlak ile mutlaka ilgili olduğuna inandığımı belirtmek isterim. İş bu 5. boyutu
yapıyoruz. Bunun bilimselliği (bir çok şey gibi, örneğin: Hawking 'in M-Teorisi kavramak için, insanın belli bir felsefeye (ahlak, etik değerler, takva, iman) sahip
zırvaları) tartışılabilir. Oturup da tartışmak istediğimden değil, sadece bir fikir olan bir akıl (zihin) ile yola çıkması gerekli. Bütün mesele, doğru felsefeye
k
vermesi açısından, irdelemeye ve analiz etmeye çalışıyorum. Aynı açıdan tekamül yoluyla ulaşabilmek (ben ulaşamadım henüz, açık söylemek gerekirse).
baktığımızda, bilimin neden özenle vahiyden imtina etmesinden ve/veya bir Tüm bu 11 boyutun üzerinde (ötesinde) ARŞ denen (Kur'an 'da geçen) ve bütün
Yaradanı (Yaratanı) göz ardı etmesinden çıkarılacak sonuçlar da, bu 11 boyutların (olası) kısıtlamalarından bağımsız bir durum (hal/yer veya
ortam) vardır.
a

küçümsenmeyecek kadar bariz ortada duruyor (nedenleri apaçık bir şekilde


Kur'an-ı Kerim 'de açıklanıyor). Buna da herhalde, kimse (bilimciler) gocunmasa
gerek, çünkü böyle yaparak bilimin en temel kurallarını (rasyonel olmayı) zaten
hiçe saymış oluyor. Daha önce 11 Boyut adlı makalemde, bazı serzenişlerde
H

bulunmuştum ya (genel olarak tüm makalelerimde, bilime bu konuda Şu yanda gördüğünüz formül gibi sorunların/çözümlerin aslında sadece bilinen 4
dokundurmalarımı görebilirsiniz) , hatırlarsanız, işte bu makale de, onların boyuta hitap ettiğini ve 5. ve daha üst boyutları tarif etmekten aciz olduğunu
devamı niteliğinde kabul edilebilir. anlamak için, gerçekten dahi olmak gerekmez.
Öncelikle, en azından bildiğimizi sandığımız, şu 11 Boyutları bir hatırlayalım: 1/ r2 Tekilliği:
1.-4.) 4 Boyutlu Evren: Zaman ve Mekan (x, y, z eksenleri, yani üç boyut ve t Nitekim, solda gördüğünüz ve kütle-çekim-kuvvetinin
eşittir Zaman), Space-Time (Yer). (gravitasyon, yer çekimi) uzaklığın ters kare orantısıyla

Sayfa 1/4 - 5.Boyut


121

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
5.Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

ilgisini/yasasını hatırlarsanız, ki sağdaki resim de elektrik alanının formülünü artık söz konusu değildir. Hem buradaki olayların zamana bavlı diye bildiğimiz
vermektedir (aynı yasa), Kütle-Çekim-Kuvvetini 4 boyutlu evrene özgü bir

K
süratleri çok artmıştır ve adeta anlık intikaller (bir anda ulaşma) şeklindedir,
davranış olarak düşünmelisiniz; 5. boyutta hiçbir anlam teşkil etmiyor olabilir hem de açık bir ölümsüzlük vardır. 5. boyuttaki bu hikmetleri, kainatın nazlısı
(Formüllerin kaynağı: “Magic, Mystery, and Matrix” - Edward Witten – PDF – EFENDİMİZ (S.A.V.) miracında net bir şekilde yaşanmıştır. Efendimiz (S.A.V.)
Quantum Mekaniği ve Alanları ile ilgili...). Açıklama: G=Newton Sabiti, M1=Kütle dünya mekanında ilk intikali Kudüs'e yaparken, zamana bağlı kalarak bir kaç

O
1, M2=Kütle 2, q1=elektrik-yükü 1, q2=elektrik yükü 2, r2=uzaklığın karesi. saniye harcadığı halde; 5. boyuta geçince hem zamanın gerisini hem de ilerisini
Bu kaynaklara nereden ulaştığımı sorarsanız eğer, internette “String Theory” bir anda seyretmiş ve anlatılması asırlar sürecek intikalleri, yatağı soğumadan
veya “M-Theory” gibi terimleri wikipedia'dan (http://www.wikipedia.org) yaşamıştır.
araştırmanızı önerebilirim, karşınıza çıkacak bilgi (enformasyon) ve na-bilgi 5. boyuttan ötesindeki boyutların niteliklerini ise, bugünkü fizik nosyonumuzla

Ç
(dezenformasyon) seline hazırlıklı olun ve her gördüğünüze de inanmayın derim hiç fark edemeyiz. 6 ve 7 boyutlarda varlıklarını sürdüren meleklerin sonsuza
ben. Mesele de burada zaten, kendi aklınızın süzgecinden geçirmediğiniz her yakın titreşim süratleri, bu boyutların özelli6inden gelmektedir. Bundan dolayıdır
bilgi, dogmatik (ezbere kabul) olmaya ve yanlışlar (batıl) içermeye mahkumdur. ki yüce kitabımız KUR'ÂN, bunların görünmezli6ini ve bilinmezliğini net olarak
Aynı şekilde (hatta daha da bariz), Kur'an-ı Kerim okumadan, anlamadan (ki

Ü
bildirmiştir, daha önemlisi yüce kitabımızın zaman boyutu açısından yaklaşımıdır.
anlamamak salaklıkla eşdeğerdedir), kendi kanaatinizi oluşturmadan, O 'nunla Meleklerin Dünya mekanına bile sığması zor büyüklükleri yanında zamanla
amel (hareket) etmeden, ilimdi, bilimdi hiç fark etmez, bir şeyleri gerçekten ilgilerini akıl almaz süratle ifade etmiştir.
anlamış olduğunuzdan, bir yere varabileceğinizden asla emin olamazsınız. "Mearic" Sûresi âyet 4'de "Melekler ve ruh oraya uzunluğu 50.000 yıl olun bir
Sanırım bu gayet net ve açık bir uyarı olsa gerek ki, bunu söyleyen ben değilim günde yükselip çıkarlar" buyurulmaktadır. İşte zamanla 5. boyut arasındaki bu
(bak. Kur'an-ı Kerim). ahenk, kainatın çeşitli katlarında zamanın akış süratinde kaçınılmaz bir

n
Asıl konumuz olan 5. Boyut'a dönersek, şu daha önce Mutlak Tekillik adlı
makalemde [Blog] alıntı yapmış olduğum yazıyı da tekrar hatırlatmak isterim
(Yayımlandığı kaynaktaki asli şekliyle tekrar ediyorum):
değişkenlik hasıl eder. Astrofizikte müşahade edilmiştir ki, belli bir ışın; kainatın
çok uzak noktaları arasında seyrederken adeta zamanı tüketmiş; gibi
görünmektedir. Meselâ: güneşten yola çıkan bir muon'un arza ulaşması. teorik
a olarak mümkün değildir. Muon'un fırtına gibi hızına rağmen yarı ömrü o kadar
Zaman ve 5. Boyut kısadır ki, arza ulaşmadan yolda değişime uğraması gerekir. Halbuki Güneş'ten
Yaratılış nizamında, varlıklarla boyutlar arasında değişmez bir ahenk vardır. Bir hatta daha uzak yıldızlardan bile dünyaya muon gelebilmektedir ki, bu ışınların
k
varlığın üç boyutlu sisteme uyması halinde, yani dünyamızda olduğu gibi maddî yarı ömrü değişmez bir nitelik taşıdığına göre, arza kadar gelebilmeleri, zaman
bir şekil gösterdiği taktirde, mutlaka 4 boyutun yani zamanın tesirine girer. Bu akışının uzayın muhtelif bölgelerinde değişini içinde olduğunu göstermektedir.
tesir maddî varlığın değişkenliğini zorunlu hale getirir. Önce bir hareket sistemi Bu gerçek, uzayın ve kainatın her noktasında 5. boyut tesirinin farklılığında
oluşur, varlıklar yer değiştirir. Bu değişim, kaba hatlarıyla bazan bir yerden bir doğmaktadır. Manyetik tesir boyutu, elipsoid bir yapıya sahip olan kainat
a

yere gidiş gibi gözlenir, bazan da mikro dünyalarda moleküller arasındaki alış- katlarında ayrı kuvvet hatları oluşturduğundan, zaman buralarda zaafa
verişler şeklinde de zuhur edebilir. Böylece yeni oluşlar, eskimeler ve değişimler uğramakta, yavaşlamakta ya da bazı bölgelerde hızlı akmaktadır. Manyetik tesir
ortaya çıkabilir. Biz bunları ölüm diye yorumlarız. Gerçekte ise olay, maddî boyutun şiddetindeki farklar, gravidasyon dediğimiz maddenin ona direnme
H

sistemin zaman boyutu ile birlikte yürüttüğü bir değişimdir. Daha önemlisi, 5. gücünü değiştirmektedir. Bunların ötesinde sistemlerin tamamı da, kendi
boyutu ve ondan sonraki boyutları iyi kavramadığınız için, kainattaki bütün gravidasyon bütünlükleri ile kainattan farklı mekan locaları oluşturmaktadır. Bir
sırları bu basit pencereden seyretmek isteriz. Halbuki maddenin özündeki güneş sistemi, hem tek tek fertleri ile hem de bütünü ile manyetik hareket
gravidasvon sırrı 5. boyutun tasarrufuna girince, zaman tesiri fonksiyonunu boyutuna tavır koymak zorundadır. Galaksilerde kendi bütünlükleri içerisinde bu
kaybeder ya da çok sınırlı çizgide kalır. 5. boyuttaki bir varlığın mekanı üç tarz özel bir gravidasyon tavrı arz eder. Böylece kainatın fark edilmez ekseni
boyutun mesafelerinde haps olmadığı için eskimeler, yıpranmalar ve dönüşümler etrafında bütün galaksi grupları ayrı tarzlarda dönüp dururlar. 5. Boyutun bu

Sayfa 2/4 - 5.Boyut


122

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
5.Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

manyetik hareket gücü öylesine net bir boyuttur ki, galaksi topluluklarının meleklerin varlıklarını sürdürebildikleri 6. ve 7. boyutlar, daha ötelerde ise

K
helezon şeklindeki yapılan ve virgül şeklindeki düzenleri, bu hareketin adeta ruhlarını varlıklarını koruyabildikleri pek çok boyutlar vardır. İnsanoğlu boyutları
sonsuz uzaydaki ahenk nakışlarıdır. aşabilen muhteşem yaradılışıyla Rabbinin rızasını elde ettiği taktirde âyette
Big-Bang teorisi ile ortaya çıkarı astrofizik tartışmalarının uzama sebebi, belirtilen "Eni yerlerle gökler kadar olan bir cennete" mazhar olacaktır. Şimdi
manyetik hareket boyutunu fark edememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü 4 Sûre-i Tekvîr'i bu bilgilerin ışığı altında anlamaya çalışalım. Kıyamet aslında dört

O
boyutlu sistemi içerisinde büyük enerji dağılımlarının yerleşimlerini izah etmek boyutun yıkılıp beşinci boyutun, hatta diğer boyutların açılma olayıdır. Bunu en
imkânsızdır. Kainattaki bu sonsuz gücün bir noktadan patladığı ve dağılan net şekilde ifade eden âyet on birinci âyettir. Kur'ân bilimlerinde Keşt-i Sema
parçacıkları nasıl şekillendirip uzay mekanına yerleştirdiği, ancak manyetik diye tanımlanan "Sema sıyrılıp soyulunca" tanımı beşinci boyutun açılışını ifade
hareket boyutuyla izah edilebilir. etmektedir. Yüce kitabınızda kıyamette semanın aldığı şekil çeşitli tanımlarla

Ç
Paul Davies'in mutlak vakumda yeni kuantların doğurduğunu tesbit etmesi, anlatır. Kıyametin daha ileri safhaları ayrı âyetlerde bildirilmiştir. Meselâ Sûre-i
manyetik hareket boyutunun mesafe ve mekanları aşan sırrı ile açıklanmaktadır. Rahman'da semanın bir alev gülü haline geleceği vurgulanmıştır. Bu tanım,
Gerek semaların ve uzayın sınırsız mekanlarında, gerekse varlıkların en küçüğü kıyametin daha ileri bir safhasını anlatmaktadır. Sûı-e-i Tekvîr'in 11. âyetinde

Ü
sayılabilecek atom ordugâhlarındaki faaliyetlerde, 5. boyut hükmünü icra bildirilen safha ise 5. boyutun açılmasıdır ki, Arapçâ da nefis bir kelime olan
etmektedir. Hilbert'in maddî varlıkların sığınamayacağı kadar küçük, fakat var Keşt-i Sema olarak kullanılmıştır. Yani gökyüzünün bir zar gibi, bir perde gibi
olan mesafeleri dahi, 5 boyutun istilasından ötede kalamaz. açılışı diye dile getirilmiştir. Bu olayın Güneş'in kör bir nokta, bir kara delik
5. Boyut aynı zamanda varlıkların değişmezlik kazandığı bir geçiş noktasıdır. 4 haline gelmesi eylemi ile birlikte ortaya çıkması fevkalade önemli bilimsel
boyutlu sistemde değişkenliğe ve ölüme mahkum olan olaylar 5. boyuta gerçekleri dile getirmektedir. Kur'an bilimlerinde Tekvîı–i Şems dediğimiz
yansırken yeni bir hüviyetle sonsuzluğa ilk adımını atmış olur. Ne var ki, Güneş'in kara delik haline gelmesi, kıyametin temel fonksiyonudur. Yani

n
varlıkların bu noktaya intikali, kara delikler misalinde olduğu gibi,
gravidasyonlarını terk etmekle mümkündür. İnsanın bütün varlıklardan farklı bir
özelliği, bu intikali sağlayacak kabiliyette yaratılmış olmasıdır. İnsanlar, ruhî
kıyamette. başlangıç noktası Güneş'in kara delik haline gelmesidir. Bu olay
maddesel boyutların yani en, boy, derinlik ve zaman boyutlarının beşinci boyut
olan manyetik eylem boyutu tarafından yutulması olayıdır-. İkinci âyetin harika
a
yanları ile her an 5. boyuta yansıma kabiliyetine sahipken maddî yanları ile 4 tanımı ile kıyamet başlayınca madde, boyutları bu arada ışınların boyutları
boyutlu sistemin şartlarına tabiî olurlar. Bir anlamda "gizli gravidasyon" duruşur ve solar. Sûrenin âyetlerinin diziliş ahengi öylesine açık bir tarzda
sayılabilecek olan nefislerini yenemedikleri için, bu muhteşem kabiliyetlerini kıyameti tanımlamıştır ki; Bir yandan kıyamet mizansenini ekrana getirirken bir
k
kullanamazlar. Ehil olmayanlarca anlaşılamayan yüce insanın bu sırrı, pek çok yandan boyutlar ve yaratılışa dair fizik dersi vermektedir. Kur'ân inzal sırası
örnekleri ile yaşanmıştır. Yüce Peygamberimiz’in "Yaşarken ölünüz" emri, bu açısından hesap edilirse, yüce kitabımızın daha yeryüzünü nurlandırdığı ilk
söylediklerimizin özünü teşkil etmektedir. İnsanda mevcud olan muhteşem ruh günlerde ALLAH Sûre-i Tekvîr’i inzal ederek; bütün bilimin Kur'ân'da olduğunu
varlığı, nefsin dünya çıkarları tuzağında hapsedilmezse, o insan 5. boyutu da bütün "bilenlere" ilan edivermiştir. Zaten boyutlar yıkılınca neler olur? sorusuna
a

yaşayabilir. Zaten insanın ölümü bir anlamda 5. boyuta ve daha ötesindeki cevab bulabildiğimiz zaman boyutlara ve maddeye ait her şeyi anladınız
boyutlara intikal olayıdır. İnsan inansa da inanmasa da, yaradılışın bu akıl almaz demektir. Sûre ahengindeki çok zarif bir incelik de boyutların yıkılışını
sistemlerine tâbidir. 5. Boyutun çağımızda böylesine net bir görüntüye tanımlarken tüm maddeyi kapsayan ünlü atom çekirdeğini tarif eden âyeti
H

bürünmesi, ALLAH'ın kainatı tanımamız için bize açtığı yeni bir penceredir. Bir konunun sonuna getirmiş olmasıdır. Boyutlar, kıyametin kader düğmesinde
hadîs-i kudsîde Cenab-ı Hak: "Ben bir gizli hazineydim, bilinmeyi diledim, onun yorulup solarken Rahman esmâsından yansıyan "Hünnes" ve "Künnes"
için varlıkları yarattın" buyuruyor. Bu hadîs-i kudsî ALLAH'ın; ilmi bize neden hikmetleri yeniden varoluşlara ışık tutmaktadır.
öğrettiğinin sebebini de açıklamaktadır. Onun için ALLAH ölümden sonra daha
nice boyutları bize seyrettirecektir. Boyutlar sistemi mesafelerden başlayarak DR. HALUK NURBAKİ
zaman ve manyetik eylemle devam eder. Ancak bitmez. Çünkü buradan ötede

Sayfa 3/4 - 5.Boyut


123

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
5.Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

Tabiatımız itibarıyla, materyalist bir fıtrata sahip olduğumuzdan, bu 5. boyut (07.01.2010, Perşembe – 12:05)
dediğimiz ve mutlak Tekilliği, yani Tekliği (Bir 'liği, Birlik 'i değil) ima eden üç

K
boyutlu (4. Boyut geçersiz o sonsuz anda) bir şekli referans olarak gösterme
ihtiyacı oluşmaktadır. Bu ihtiyacı giderme konusunda bizim faydalandığımız,
geometrik bir şekil ki, daha öncede yazılarımızda bu şeklin tanımını PROTOGEN

O
olarak yapmıştık. Daha sonraları bu şeklin özelliklerini geliştirme imkanına
ermiştik: Protogen-Geometrisi üç boyutludur, eş-kenar-dörtgendir, köşegenlerin
(atomların diziliş yerlerinin) her dördü de birbirine eşit uzaklıkta olmak üzere, bir
çeşit piramit şeklini oluşturmakta. Köşegenlerin birbirlerine uzaklığını da, tekillik

Ç
gereği, biraz kafa yorarak, kritik yoğunluğun (6 atom/m3) azıcık üstünde olması
gereği sonucuna varmıştık (Neden mi ? Cevap: Sonsuzluk anında,
Elektromanyetik emisyon olmaması gerekir, yani bilgi iletilmemesi gerekir, böyle
bir hali de ancak mutlak sıfır, yani -273°C ile elde etmek mümkün). Mutlak

Ü
Tekilliği, (Vahiy 'e, artı Termodinamik ve Entropi gibi mevcut bilimsel
kurallara, yani Sünnet-ul Allah 'a dayanarak) bu şekilde tanımladığımızda,
Varlık öncesi Yokluğun mutlak bir tanımını yapamasak da, en azından o
(sonsuz) ilk anın tasavvur edilebilir bir resmini oluşturmak mümkün olmuştu.
Big-Bang Hipotezinin aksine, böyle bir mutlak tekillikten, evreni ısınarak ve

n
yörüngelerde hareket ettirerek, herhangi bir patlama olmadan, tekamül
ettirmek mümkün görünüyor. Patlatma meraklısı materyalist batı medeniyeti ve
dogmatik pozitif bilimler bu konuda susmayı ve görmemezlikten gelmeyi tercih
a
ettiğinden (bak. Hello World ! adlı makalem, ki e-mail yoluyla göndermiş
olduğum hiç kimseden veya kurumdan herhangi bir cevap alabilmiş değilim.
Belkide, yazdıklarım çok amatörce ve Ütopik/Kurgu Bilim gelmiştir.); Bende
k
burada kendi çapımda daireler çizerek (kısır döngü olduğuna ihtimal
vermiyorum), belkide abesle iştigal ediyor olabilirim, çünkü inkar
mekanizması, aşılması mümkün görünmeyen bir doktrindir, niyet olmadıkça;
Yaşlandıkça (ve Kur'an okuyup, kanaat edinip, tekamül ettikçe) bunu daha iyi
a

anlıyorum. Kör'e görmeyi, sağır'a duymayı nasıl tarif edebilirsiniz (bak. Kur'an-ı
Kerim), mümkün değil anlamaz. Aynı şekilde 6. His olan aklı, belli bir felsefe,
etik, ahlak ve iman'a dayandırarak kullanmayı tarif etmek de biraz zor (hatta
H

imkansız) olsa gerek. Akıl var, var olmasına da, doğru kullanacak insan gerek
(yoktur demiyorum). Doğru kullanmayınca da, varılacak sonuçlar baştan belli
aslında: Bir türlü birleştirilemeyen Büyük Birlik Kuramı. Belki benim vardığım
sonuçlara göre izlediğim yöntem (iman dışında) çok basite indirgenmiş ve banal
da olabilir, ama en azından İman (yani, bir Yaradanı inkar etmeme) konusunda
yanlış yolda olmadığımı umuyorum (aslında biliyorum, bilmeseydim iman
olmazdı mantıklı düşünürsek).
Sayfa 4/4 - 5.Boyut
124

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Herşeyin Teorisi
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

12.01.2010, Salı – 13:00 beyanlarda bulunanlara (temeli de yanlışlarla dolu, dezenformatif bilgiden yola
Makale: Herşeyin Teorisi çıkarak, tahmin ediyorlar...).

K
Yazan : Hakan ÜÇOK 5) Kainat, Evren (Yer, yani bildiğimiz 4 boyut) ve diğer Boyutlar (Gökler, Yollar)
Yörüngelerde Tekamül etmektedir. Sonsuz hacimli bir boyutta (Evren),
Herşeyin Teorisi Şişme veya Genişlemeye, ihtiyaç duyulmaz, yoktur. Tekamül, değişim, hareket

O
(yörüngelerde) ve tespih demektir. Tespih eden her şey (özellikle de tüm cansız
Hesaplayabildiğim kadarıyla; varlıklar) dairesel ve/veya eliptik yörüngeler izlerler (çoğunun yörüngesini tespit
edemeyerek, şişme veya genişleme demek, kolayımıza gelse de). Canlıların da
“Herşeyin Teorisi“ aşağıdaki gibidir. Hesaplayabildiğim kadarıyla dedim çünkü, bilinçli olarak (papağan gibi gevelemek değil) tespih etmeleri (tekrar tekrar,

Ç
eminim ki, bilmediğim daha bir çok şey de var. Ancak bana ulaşan ilim ve bilgiler ısrarla, namaz, dua, zikir gibi...) tavsiye edilmiştir (bak. Kur'an-ı Kerim).
(Bilimsel info/dizinfo'lar ve mutlak bilgi olan Vahiy, yani Kur'an-ı Kerim) 6) Her canlının (ve cansızların dahi) bir Eceli vardır (Doğmuş, tekamül ediyor ve
çerçevesinde, yapabileceğim hesaplar, şu ana kadar yazmış olduklarımda (Blog, ölecektir/ölmüştür). Bu ecelden kaçış yoktur (bak. Kuran-ı Kerim). Ruh tabir
edilen olguyu farklı değerlendirmek gerek.

Ü
Defter ve Makaleler) meydana çıkmış bulunuyor. Vardığım kanaat şudur ki;
7) Evrenin öngörülmüş yasaları (Sünnetullah, yani fizik kuralları) gereği,
1) Kainat (Yani Gökler ve Yer, 11 Boyut) bilinçli ve bir nedenle (amaçla) evrenin belli bir hesaplanabilir yaşa sahip olması (13,7 milyar yıl gibi), yoktan
yaratılmıştır (Nedeni için bak. Kuran-ı Kerim). Yaratılmış olması, bir Evrim 'i var edildiğine işaret etmektedir. Bu hesabı yaparken, faydalandığımız ışık hızı
dışlamaz, ancak Kontrolsüz bir Değişim'den (Mutasyon gibi) bahsetmek sabitidir ki (~300.00 km/sn.), bize aynı zamanda, olası (olması gereken)
saçmalık olur. Bu nedenle de zaten, biz ona Tekamül diyoruz. sonsuz bir evrende yaşadığımızı, ancak bize ulaşan bilginin sınırlı olmasından

n
2) Ne Evren, nede genelinde Kainat, yaratılırken zor kullanılmamıştır
(Herhangi bir patlama, özellikle de Big Bang gibi, zaten yaratılışın ilk anında
patlayabilecek, yani kinetik veya termal etkide bulunabilecek madde sözkonusu
kaynaklanan ve bilmediğimiz şeylerin var olabileceğini hatırlatmalıdır. Sırf
bundan dolayı ışık hızı, sınırlı bir erime sahiptir.
8.1) Işık hızının (görece de olsa) sınırlı erime sahip olmasına rağmen, Kütle
a
değildir, olamaz, mutlak tekillik söz konusudur). Çekim Kuvvetinin (Gravitasyon) sonsuz/sınırsız erime sahip olması, etkisiyle
3) Kainat, belli bir süre için (bizim açımızdan, bilgimiz dahilinde olmayan, maddeyi ilgilendirdiğinden, sonsuz miktarda madde (dolayısıyla hacim) olduğuna
bilinemeyen, asla da bilinemeyecek olan, gayb) yaratılmıştır. Bu sürenin işaret etmektedir (Kritik Yoğunluk gibi bir olguyu/tanımı da göz önünde
k
bilinmemesi gereği (bak. Kuran-ı Kerim, gayb Allah katındadır...), evrenin bulundurarak). Sonsuz olması, bizim açımızdan sorun gibi görünüyor olsa da, bir
(genelinde kainatın) tekamül etme yasaları (Sünnetullah), sonu amacı vardır: Gayb'ı, yani Kainatın sonunu gizlemek (hatta, bir sonu yokmuş
olmayan/hesaplanamayan sonsuz miktarda kütlenin varlığına işaret etmektedir gibi davranmasını sağlamak, malum sebeplerle, bak. Kur'an-ı Kerim).
8.2) Genel Görelilik ve Özel Görelilik gibi teoriler (ister doğru kabul edin, ister
a

ve böylece sonsuza kadar var olacakmış izlenimi verir (ki, Sur'a üfleninceye
kadar da böyle devam eder). etmeyin) bize gösteriyor ki, algılarımızda (duyulardan elde ettiğimiz bilgilerde)
4) Bunun aksine, Big Bang Hipotezine dayanan ve Şişme veya Genişleme gerçeklerle çelişkili yanılsamalar söz konusu olabilir (her daim vardır demekte
zırvaları olarak nitelenebilecek hipotezlerin tümü, anladınız siz onu, evrenin istemiyorum, ama sonuç oraya gidip dayanıyor gibi...).
H

yaratılmış olmasına muhalif ve Yaratanı inkar gayretlerinden ibarettir. Bu


tür Gayretkeşleri, her toplumda, her medeniyette, her ümmette, her renkte, Devam Edecek (Herşeyin Teorisi Bölüm 2)...
her türde (İnsan, Cin veya Uzaylı) ve her din 'de görmek mümkün. İş bu, şişme
veya genişleme hipotezleri, evrenin (bırakın kainatın) sonunu öngörmekten veya
hesaplamaktan dahi (atıp-tutmalar hariç), acizdirler (...onlar sırf atarlar...),
bakmayın siz o, evrendeki tüm maddenin sözde kütlesini hesapladığına dair

Sayfa 1/1 - Herşeyin Teorisi


125

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...


Hakan ÜÇOK
Son Makale
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

17.01.2010, Pazar – 12:43 yoğunluklara sebebiyet vererek ulaşma çabasındadır, bak. Laboratuvarlarda
Makale: Son Makale üretilen Süper-Ağır-Elementler, UUP-115 gibi). Sonuç, her iki durumda da aynıdır

K
Yazan : Hakan ÜÇOK aslında, çünkü bizim tarif ettiğimiz mutlak tekillik de sonsuz (potansiyel'e
dönüşmüş) enerji ve sonsuz kütleye sahip bir durumdadır. Ancak, bunca yıllık
Son Makale çabalara rağmen, Big-Bang-Hipotezi, bizleri 5. Boyuta ve ötelerine

O
götüremediği ve sorunları (gerçek) rasyonel bir çözüme ulaştıramadığı gibi,
Mutlak Tekillik gereği, Kritik Yoğunluk olarak tabir ettiğimiz ve tanımı, 6 atom/ kafamızı karıştırmaktan, zaman kaybettirmekten, oyalamaktan başka, pek bir
m olan (her 1 metreküp'e, 6 atom düşer anlamında) bir hacim, eşik değeridir getiriye sahip olmadığına dair bir yoğun kıllanma duygusu içindeyim. Bu artık
(hipotez). Bu eşik değerinden az olan yoğunluk, mutlak tekillik (Antimadde maksatlı mı yapılıyor, yoksa gerçekten bilim, kendisini gösterdiği gibi masum

Ç
veya bizim tabirimizle Protogen) oluşturmaktadır ve mutlak düzen halinde mudur, bilemiyorum. Gerçek olan şudur ki, bu kafayla (felsefe, etik, ahlak ve
(geometrik dağılım olarak) ve mutlak sıfırdır (-273°C); Elektromanyetik iman-itikat, daha doğrusu yol, yani DİN ile), inkar ederek, bir yere
emisyon (foton salınımı, yani elektromanyetik kuvvetin etkisi) dolayısıyla (bizim varamadık/varamıyoruz (CERN deneylerini bekleyin ve görün). İnkar ki, bilimin
bir Yaratanı inkar etme gayretleri (bak. sözde evrim-teorisi ve bilimin yapmacık

Ü
anladığımız) zaman mefhumundan uzaktır (5. Boyutta vardır/var olabilir
ancak). Daha yoğun olması ise, Maddenin (yoktan, 4 boyutlu uzayda) var rasyonelliği ve dogmaları, bunları bu yazılarda çok irdeledik ve özenle işaret
olmasını sağlamaktadır; Işıma, bu durumda başlamıştır (zaman akmaya başlar, ettik) gayet açık ve net olarak herkes tarafından fark ediliyordur, edilmelidir.
tek yönde: ileri). Tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum: Kara Delikler, Mutlak Sadece ülkemize mahsus olmamakla beraber, entel-dantel-ezberci (bana göre
Tekillik oluşturmazlar. Öyle olabilmeleri için, sonsuz bir kütleye sahip olmaları sözde) bilim adamlarımız'ın (ve bayanların tabi), Allah dendiğinde, tüylerinin
gerekir ki, sahip değillerdir. Mutlaka bir şekilde elektromanyetik emisyona sebep nasıl diken-diken olduğunu (görmesek de) az çok hissedebiliyoruz hepimiz (bak.
olurlar ve ısıları mutlak sıfır değildir.

n
Bir diğer önemli gerçek şudur ki, Gravitasyonu (Kütle Çekim Kuvvetini) bilinen
herhangi bir mekanik (tartılar vardır, ama bize görece olarak bilgi verirler) veya
Bazı medyatik tartışmalar). Özellikle de Pseudo-Bilimcilerin (Açık ve net: Sözde-
Bilimcilerin), yani pozitif bile denemeyecek bilim dallarında iştigal eden o
insanların (Kendilerine mistisizm-uzmanı, astrolog, kahin, medyum, mehdi,
a
elektronik aksam veya aygıtla ölçmeniz mümkün değildir. Bu da acaba insanı mesih, vs. diyenler var), Allah dendiğinde, bazen (göstermelik) Elhamd-ül-illah
biraz düşündürmesi gerekmez mi ? Hal böyleyken, bırakın herhangi bir dediklerine, bazen de çiyak-çiyak bağırıp döğündüklerine, karşısındaki
Herşeyin Teorisini bulmayı, duyularımızla algıladığımız herhangi bir şey, acaba konuşmacıyı laf kalabalığı ile alt etmeye çalıştıklarına, bazen de arsız-arsız
k
gerçekten göründüğü gibi midir ? Buna göre, acaba Kütle Çekim Kuvvetin ve sırıttıklarına ve kendi aralarında göz kırpıştırdıklarına (kaş-göz işareti), ben
farklarının yarattığı etkinin kaynağı, 4 boyutlu Uzay-Zaman sisteminin ötesinden şahsen TV'de şahit oldum, kameradan kaçmadı...
mi ulaşmakta ve etki etmektedir ? Kainat toplu halde, 11 boyutuyla bir sistem Bu manada, genelleme yaparsak, dünya bugünkü haliyle, herkesin bir şeyler
zırvaladığı, atıp-tuttuğu bir kaos-ortamına sürüklenmiş (sözde medeniyet
a

oluşturmakta, bunu inkar etmiyoruz.


Işık hızı'na gelince; Biliyoruz ki, ışık hızı sınırlıdır (~300.00 km/sn.) ve kütleye dediğin, tek dişi kalmış canavar), insanlar uyutulmuş, uyuşturulmuş, oyalanmış,
sahip olan hiçbir şey, ışık hızında yol alamaz. Bu hıza ulaşması için (Einstein 'a aldatılmış ve sömürülmüş (vs., vs., vs....), toplumlar bir tek sözle köleleştirilmiş
göre), sonsuz bir enerjiye ve böylelikle kütleye ulaşması gerek. Bu, işin Big- veya ortadan kaldırılmış, öylesine bir resim oluşturmaktadır. Ters giden daha
H

Bang-Hipotezi ile ulaşılmış bir varsayımıdır/tahminidir. Oysa, patlamanın birçok şeyi sıralayabilirdim, ama yazının maksadını aşıyor artık.
olmadığı, evrenin (ve/veya kainatın) mutlak düzen ve mutlak sıfır 'dan (yani, Böylelikle, şimdilik, yazılarımın sonuna gelmiş bulunuyorum. Bir süreliğine (ne
mutlak tekillik 'den) ısınarak tekamül ettiği bizim hipotezimize göre, ışık kadar bilemem), kafamı dinlemeye geri çekiliyorum.
hızına ulaşabilmek için o kütle 5. boyuta geçmesi gerekir ki, bunu da ancak o Allah 'a emanet olun !
kütlenin atomlarını, mutlak tekillik (Protogen) konumuna getirerek (kritik
yoğunluğun ötesine genleştirerek) elde edebilirsiniz (ki bilim, bunu çok büyük Hakan ÜÇOK
(19.01.2010 – Salı, 10:47)
Sayfa 1/1 - Son Makale
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 126
Hakan ÜÇOK
10 Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

02.02.2010, Salı – 14:10 ı Kerim) mevcut. Bildiğimiz 4 boyutun ötesinde bir Zaman-Realitesi yoktur da
Makale: 10 Boyut demek istemiyorum, ancak bizim alışık olduğumuz ve tasavvur edebildiğimiz
Yazan : Hakan ÜÇOK özellikte olması gerekmiyor. Mesela, bizler de tekamül ettikçe veya farklı
10 Boyut psikolojik hal ve durumlarda olduğumuzda, zamanı farklı algıladığmızı

K
Bugüne kadar yazmış olduğum bu denemeler (fragmanlar) ve (sözde) makaleler farketmişsinizdir herhalde. Bu bağlamda, diğer algılayamadığımız boyutlarda
ışığında, daha neler yazabilirim diye düşündüğümde, aslında bunların dışında pek zaman yoktur veya işlemez gibi varsayımlarda bulunmak yanlış olur. Evrende
öyle farklı konulara eğilme açısından motive olamadaığımı farkettim. Önceleri tanık olduğumuz zaman kıstasları da, bildiğiniz gibi, bizim anladığımız,
çeşitli düşünce fragmanları olarak defterlere (kurşun kalem ile bildiğimiz A5 ve anlayabildiğimiz oranlarda çok büyük yekünler tutmaktadır (Örn.: Evrenin, sözde

O
A4 defterlere yani) kayıt etmiş olduğum yazılar aslında birbirlerinden kopuk hesaplanmış, Yaşı gibi). Zamanı tasavvur ederken, olumlu-olumsuz
görünmekteler; Blog sitemi (http://h3ok.isgreat.org/wp) localhost 'da hissiyatlardan kaçınmamız gerekir (bak. Kur'an-ı Kerim: Hikmet söz konusudur),
(http://localhost/wp) sakin kafayla incelediğimde bunu farkettim. Blog'uma ilk duygusal yorum yapmak yanlış olur. Böylece (daha sonra eklemeler yaparmıyım,
defa uğrayan herkes düşüncelerimdeki (kopukluk gibi görünen) fragmansal olayı bilmiyorum), Kainatı 10 boyuta indirgemiş bulunuyoruz. Öyle olmasına öyle de,

Ç
farketmiştir herhalde. Çok daha sonra, 7 Gök ve Yer – pdf kitabını toparlayıp pratikte bu ne gibi fayda sağlar (nedense hep fayda sağlamak zorundadır) pek
makalelere geçtiğimde, biraz olsun (bir çeşit) düzen geldiğini görüyorum. Ancak, açık değil. Önemli olan da zaten, bu temeller üzerine 5. boyuta bir açıklama
ilk yazmaya başladığımda, olayın buralara kadar geleceğini bilmiyordum; Daha getirebilmektir. Bu konuda daha önce de birçok şey karalamıştım (yazmıştım),

Ü
sonra da onca fragmanı (bölük pörçük yazıları) tekrar düzenlemeye ve bir bütün ama temelli / kesin ve çok açık ve net bir tanımlama yapabilmiş değilim şu ana
olarak sunmaya üşendim doğrusu. Konunun tabiatı itibariyle zaten karmaşık kadar. Zaten kelimelerle açıklamak da biraz zor kaçıyor; Bilirsiniz, bir resim bin
oluşu, doğrusu düzenli ve tertipli bir yayınlamayı (en azından benim için) kelimeye bedeldir derler ya hani... Beşinci Boyutun görsel tanımını yapabilmek
zorlaştırıyor. Yine konunun, aynı anda akılda tutulması gereken pek çok ayrıntısı için, öncelikle bildik 4 boyutu iyi anlamakta fayda görüyorum, ki bunu pozitif
olması da, böyle bir düzen-tertibi imkansız yapıyor. Dolayısıyla, her ne kadar bilimler (Astrofizik, Nükleerfizik ve Kuvantum Fiziği) ve bilim camiası zaten
konu hakkında yazmalarımı, makaleler şeklinde yayımlamaya devam etsemde, elinden geldiğince (bazen enformatif-bilgilendirici, bazen de dez-enformatif,

n
hiç bir zaman bir bütünü (ve hatta istikrarı) yansıtmayacağı kanısındayım (çünkü
düşüncelerimde de bazı revizyonlar olabiliyor). Zaten Blog'un okunup
okunmadığı, anlaşılıp anlaşılmadığı da pek umurumda değil aslında. Ben yazayım
saptırıcı şekilde) yapmaktalar, ayrıntıya girmeye gerek yok sanırım. Benim
irdelemek istediğim şey ise, 5. boyutu anlaşılabilir ve hareketli bir Şekil ile
(animasyon) görselleştirebilmek (hani biz insanlar şekilciyiz, şekil olmayınca bi
a
da, oralarda bir yerlerde bulunsun da, (benim açımdan) omuzlarımdaki yükü mok anlamıyoruz ya, o manada yani...). Bugün artık biliyoruz ki (Bak.: alt
atayım da, gerisi fasa fiso... Böylelikle, yazmaya devam ederken, bu makalemin başlık, Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek
adını da bulmuş oldum ki, siz bunları okurken „Devam Ediyor“ başlığı „10 Tekamül Eden Evren Modeli Hipotezimiz), evren ilk yaratıldığı anda
k
Boyut“ şeklinde değişmiş olacak. 10 Boyut derken; bu fikre nasıl kapıldığımı (burada bazıları, kendiliğinden oluştu manasında ısrar ediyor olabilir hala)
belirtmemek de olmaz. Gerçi, yazının devamında bu zaten cevaplanıyor, ama hareketsiz (kinetik enerjiden yoksun, statik ve sabit) ve soğuk idi (mutlak sıfır,
burada (henüz yazıda çok fazla ilerlemeden) altını çizmekte fayda görüyorum; -273°C = 0 Kelvin), Big-Bang hipotezinin iddia ettiği gibi sıcak değil. Mutlak
Tekilliği (Evrenin o ilk ve sonsuz anını) nasıl tasavvur edeceğimize dair, en
a

Yer dediğimizde ne anladığımıza bağlı olarak, çoğunluğun (gerçi çoğunluk her


zaman haklıdır diye bir şey de yok ya, neyse...) sadece Yer Küremizi (Dünya) baştan beri Protogen'i empoze ediyorduk zaten. Sırf görsellik olması açısından,
olarak hayal ettiğinin farkındayım. Böyle olunca da, Gök deyince bildik uzayı Blender (http://www.blender.org) denen bir programı kurcalamak, incelemek ve
kullanımını öğrenmek için, yoğun çabalar içerisine girme ihtiyacı duydum.
H

kastetmiş oluruz ki, bir adet Gök boyutunu burada harcamış oluruz. Eh, yedi gök
olduğuna göre (en azından biz öyle var sayıyoruz), bildiğimiz Uzay-Zamanı Yakında (belki pek de yakında değil aslında) Protogen-Hipotezimi, animasyon
(x,y,z,t) içeren kap olarak 1. katman, Gök oluyor. Kalıyor geriye 6 gök, yani altı halinde bu sayfalarda izlemeniz mümkün olabilir (olmayabilir de, çünkü progam
farklı fıtrata sahip boyut, toplamda 10 boyutlu Kainat eder. Bu elbette, 11. çok kapsamlı olduğundan, ABC 'sini henüz çözebilmiş değilim, ancak ilerleme
Boyutun olmaması anlamına gelmiyor (eğer mutlaka 11 boyut olsun kaydediyorum). Kainatı ister onbir (11), isterseniz on (10) boyutlu olarak
istiyorsanız), çünkü anlamakta ve tasavvur etmekte aciz olduğumuz (ki bu, tüm düşünün, aslında kısa vadede farkeden bir şey yok. Ancak prensip olarak, ilerde
boyutlar için geçerli aslında, bildik 4 boyut dahil...) bir ARŞ gerçeği (bak. Kur'an- başımız ağrımasın diye, böyle bir ihtimali de gözönünde bulundurmak istedim

Sayfa 1/2 - 10 Boyut


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 127
Hakan ÜÇOK
10 Boyut
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

(kıvırma, savunma mekanizması).


Gerçi evrenin o ilk ve sonsuz yaratılma anını olduğunu düşündüğümüz gibi
göstermeye kalksak, kap-karanlık bir resim ortaya çıkar, teorik olarak (ışıma
yoksa, ki o anda yok, bilgi de olamaz), ancak bu karanlığın içinde olup biteni de

K
görselleştirme bakımından kendimizi kasarak sembolik şekillerden faydalanma
yoluna gitmemiz gerekir ki, modern bilim de, mikrodalgalardan oluşan fon
ışımasını, bu şekilde görünür ışık tayfına adapte ederek, gözle görülür hale
getiriyor (ısıya duyarlı kameralar da bunu yapar...). Amaç her zaman kutsaldır,

O
ancak o amaca ulaşmak için izlediğimiz yollar gayet aşağılık olabiliyor. Bu deyimi
de olumsuz anlamaya gerek duymuyorum. Demek, ahlak da biz insanlar
arasında görece olabiliyormuş. Şöyle kendi etrafımızda kıvırmak olsada aslında,
hedefi gözden kaçırmamak gerek.

Ç
03.02.2010, Çarşamba – 09:21

Ü
n
a
k
a
H

Sayfa 2/2 - 10 Boyut


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 128
Hakan ÜÇOK
Sonsuzluğu Görmek
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

04.02.2010, Perşembe – 09:24 05.02.2010, Cuma – 15:10 sıkıya tutunduğumuz ve kaybetmekten korktuğumuz
Makale: Sonsuzluğu Görmek Yeryüzündeki (dünyadaki) mevcut Eğitim hayat da aslında, mutlaka ve mutlaka bir şekilde
Yazan : Hakan ÜÇOK Kurumları (okullar ve üniversiteler) ve onların sürecek. Vakti gelince de, ne bir saat ileri, ne de bir
uzantıları (halef ve selefleri ki, saat geri alınamayacaktır. Ecel geldi mi, hiçbir şey

K
Sonsuzluğu Görmek modern/pozitif/dogmatik bilim de bunlardan biridir), bunu engelleyemez (kredi kartınız hele hiç...),
“Sonsuzluğu nasıl görebiliriz ki ?“, dediğimizde, Küresel Sömürü Düzenine (yani kapitalizme) dünyaları verseniz de akan sular durur. Öte yandan,
aslında cevabı çok kolay: Bize ulaşan gerçek Köle (işçi robot) ve Yandaş (Yönetici) yetiştirmekten ecel gelmeden de, size makinalı tüfek ile ateş etseler
bilgilerin ışığında (tam manasıyla), sonsuzluğu başka bir işe yarıyorlar mı? Sonuçlara (Bunlardan de, bir şekilde kurtulmanız mümkün. Ancak tabi,

O
görebilmek için, o'nun parçası olmak gerekir (ki, şu birisi de Küresel Ekonomik Kriz...) baktığımızda, ecelin ne zaman geleceği de bilinmez (gayb dır). Bu
halimizle sınırlı bir etki alanı içinde olduğumuzu ve 5 bunun böyle olduğu, apaçık ortada. Ha, şimdi bunu manada, insan kendi ecelini bilmekten bile aciz ise,
duyumuzla sınırlı bir hacmi algılayabildiğimizi de inkar etmek de aslında kolay şüphesiz. Ne var ki, korkular niye, paniklemek niye, vesveselere uymak
hatırlarsak, bu mümkün değildir; Bak. Hubble Gerçek Bilgilerin ve İlmin ışığında (Bak. Kur'an-ı niye (ki, bu konularda Kur'an-ı Kerim de ayetler

Ç
Hacmi, zaman ve mekansal sınırlar, yani Uzay- Kerim), eğer ki, siz o (ilahi) felsefeyi, etiği ve ahlakı mevcut, okursanız...) ?
Zaman-Sistemi), yani idrak edilmeli. Bu konu ile anlamış ve benimsemiş iseniz, bu apaçık gerçeği Özetle söylemek gerekirse, sonsuzluğu mutlaka bir
ilgili, daha önce yazmış olduğum makaleyi burada inkar etmeniz, çok ağır sonuçlar doğurabilir. 15:23 şekilde (en saf haliyle) idrak edeceğiz, bunda şüphe

Ü
hatırlatmak istiyorum: Sonsuzluk Kavramı ve Sıfır 09.02.2010, Salı – 15:05 yok (Sonsuzluğa ister-istemez intikal edince).
(PDF) ve Blog'daki makale. (10:17) Bu zihniyetle (yukarıda anlattığım zihniyet), hangi Ancak, “Dünya gözüyle görmek”, derseniz, o işte, bu
(14:33) İma ve işaret ettiğim üzere, sonsuzluğu, sonsuzluğu, nasıl görebiliriz? Pek de olanaklı materyalist kafayla (felsefe, etik, ahlak ve iman
“görmek” babında bir işlev mümkün değildir (en gelmiyor (görünmüyor; görmekten...) bana. Eğitim doğru yolda değilse) idrak edilemez. İdrak
azından gözle), çünkü sonsuzluk, bilinen 5 duyu ile demişken, en güzel eğitimi kim verir derseniz bu, edebilmek, sindirmek için, Kalp-Gözüyle bakmalı
algılanamaz. Sonsuzluk kavramını bir yere kadar Amerika, İngiltere, Almanya vs. gibi ülkelerin eğitim (Bak. Kur'an-ı Kerim), derim ben. Kısaca: Teoride
tanımlayabiliriz (6. Duyu: Akıl ve idrak ile...), ancak
idrak etmekten çok uzağız (şimdilik). Onca filozof
ve sufi kendi çaplarında bu konuda bir çok şey

n sistemine gıpta ile bakmakla çözülemez. Neden?


Çünkü yazılarımızda da önceleri belirtmiş olduğumuz
üzere, onlar belli bir zihniyetin temsilcileri
akıl yürütmeli (kendi aklınızı kullanmalısınız,
başkasına uymak değil), kanaat edinmeli ve pratikte
amel işlemeli. Yapmalı, etmeli diyoruz da, ... Benim
a
anlatmış bize. Ancak bu, kendi fikirlerimizi olduklarından, dogmaları da kendi felsefelerine, bunları yazmam sizce yeterince pratik değil mi?
üretmemizi engellememeli. İdrak edecek olan biziz. ahlaklarına, etiklerine, biraz da kültürlerine ve NOT: Internet'ten (http://www.scribd.com'dan)
Bu nedenle, fikir yürütmesi gereken de yine biziz. geleneklerine ve de imanlarına işaret eder ki, aklı “Quran and Modern Science” adında bir (PDF-)
k
Yok öyle: “Armut piş, ağzıma düş...”; Gümüş tepside başında bir insan (ki, pek azlar), burada birşeylerin kitap (Yazar: Dr. Zakir Naik; İngilizce) indirdim ve
sunulanların çoğu (azı değil), daha öncede yanlış olduğunu mutlaka sezecektir. Tabi, hayatta, okuyorum. Aklı kullanmak ile ilgili bazı ipuçları
belirttiğimiz gibi, dogmatik, inkarcı ve kendi onca hengameden (hayatta kalma endişesinden), veriyor, sadece bana değil aslında, özellikle de bilim
amaçlarına (materyalizmin felsefesine) alet etmek korkulardan, baskılardan, endişelerden ve camiasına... Ancak, evrenin genişlemesi ile ilgili
a

için tam manasıyla, uydurulmuş paniklemelerden kafanızı kaldırıp gözlerinizi bölümlerine katılmıyorum haliyle. Hatırlarsanız,
dezenformasyonlardır (en azından ihtimal açabilirseniz, bunu yaparsınız. Çünkü şu bir gerçek bizim hipotezimize göre genişleyen o malum
olarak). Buna inanırsınız veya inanmazsınız, benim ki, vesvese mekanizması (panik-atak) çok güzel Hubble Hacmi. Oysa, daha iyisini bilmediğinden
H

için çok da TIN! Kalkıp da: “İSYAN EDİN !”, işletiliyor. Şöyle bir durup, olaya (hayata) olimpik yazar da Big-Bang'e, Kur-an-ı Kerim ile destek
demiyorum (bu isyana teşviktir), ancak bunu bilmek bakış açısıyla bakmadan, bu biraz zor. Günlük veriyormuş gibi bir sonuç çıkıyor ortaya ki, ben buna
ve idrak etmiş olmak, belki bu dünyada değil, ama hayat mücadelesi de aslında göründüğü gibi değildir katılmıyorum. Ayetleri ben de okudum (okuyorum
bir yerde (sonsuzlukta veya sonsuzluğa giden yolda (Kur'an-ı Kerim okuyanlar, idrak etmiş ve ona göre zaten sürekli) ve Big-Bang ile sınırlı olasılıklar
mı yoksa ?) mutlaka faydalı olacaktır. amel işliyor olmalı...). Endişeler, korkular, netice çıkmıyor onlardan. Tabi başka bilimsel gerçekler de
itibariyle vesveseler, yersiz ve gereksiz; Öyle sıkı geçiyor bu kitapta. (10.02.2010, Çarşamba – 13:54)

Sayfa 1/1 - Sonsuzluğu Görmek


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 129
Hakan ÜÇOK
Herşeyin Teorisi, Bölüm 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

10.02.2010, Çarşamba – 15:17 miktarda madde ile karşı karşıya isek, o zaman zaten nereden ve neyden (yani hangi tümden) geldiğiniz.
Makale: Herşeyin Teorisi, Bölüm 2 sonsuz olan bir evrene madde eklemeniz veya Big-Bang-Hipotezi açısından, önce tarif edilen
Yazan : Hakan ÜÇOK çıkartmanız mümkün olmadığından, madde sadece (tümevarım ile varsayılmış, ekstrapolasyon olmak
hareket halinde ve şekilden şekle giriyordur (tekamül zorunda bu durumda) bir patlamayı tümden

K
Herşeyin Teorisi, Bölüm 2 ediyordur). Galaksi gibi büyük madde gelişinizin başlangıç/çıkış noktası olarak seçerseniz
öbeklenmelerinin aralarında ışığı eğip büken alanlar ve daha sonra, şu anki evrenin halini interpolasyon
İlham'lar genelde aniden gelir ve biran önce sözkonusu olan mutlak tekillik olamaz, bence. Bunlar tekniğiyle simule ederseniz (=benzetim yaparsanız)
yazmazsam, kayboluyorlar, unutuyorum (yaşlılık Kara Delik olabilir. Yani, Kara Delikler sadece galaksi neler olur, bun-u/-a müşahede etmek/tanık olmak

O
herhalde ki, birçok şey böyle geldi geçti aslında). merkezlerinde değil, aralarında da var olabilir ki, için, şu an icra edilegelen pozitif bilimlere bakmanız
Mutlak Tekillik ile ilgili şöyle bir fikir geldi az önce: mesele sonsuz veya sınırlı çekim kuvvetiyle ilgilidir, yeterli. Oraya da bakın, bence sakıncası yok; Ancak
Vakumun (Vacuum), mutlak tekillik olması mantıklı düşünürseniz. (15:38) çözülemez sorunlarla karşılaşınca (ki, tespit edilen
gerekir. Şu Karanlık- veya Anti-Madde dedikleri 12.02.2010, Cuma – 09:06 sonsuzluklar bunun ispatıdır), Tümdengelim

Ç
de bu olsa gerek. Herşeyin Teorisini (Bölüm 1, Bu noktada, Herşeyin Teorisi kavramını yapacağınız ekstrapolasyon noktanızda bazı
okumuş olmalısınız) yazarken ve devamının sorgularken veya analiz ederken (elden geldiğince değişiklikler yapma ihtiyacı duyacaksınız, çünkü Big-
geleceğini belirtirken, bunlar aklıma gelmemişti ya. tabi), Herşeyin Pratiği kavramını da gözardı etmek Bang-Hipotezinde apışıp kaldığımız ve

Ü
Fırsat bu fırsat, şimdi 2. Bölüm ile devam ediyorum. olmaz. “Herşeyin Pratiği nedir?” dediğimizde, açıklayamadığımız bazı a - acayip durumlar var
Vakum (boşluk dedikleri şey) gerçekten de, 3-4 olagelen evren ve yapısı hakkında malum 5 (“Yok !”, demeyin: Var !). Öyle ki, özenle örülen
boyutlu evrende var olamaz bence. Vakum, duyumuzla elde ettiğimiz duyular, beynimizin (her Dogma-Duvarı pıtır pıtır dökülüyor (en azından bana
hacimsizlik (hacim den yoksun, tekillik işte) demek. zaman sübjektif olarak) sentezlediği algılar, öyle geliyor...). Tekrarlamaktan bıkmıyorum bende
Dolayısıyla, vakum'un içinde uzaklık (x, y veya z edindiğimiz (yine sübjektif) kanaat ve bu kanaatin (nedense): En başta, (100 % mutlak doğru ve
eksenlerinde ve tabi zaman=t) yoktur. Evrenin de, doğru olup olmadığına dair yapmaya gücümüz gerçek kabul edilegelen) Big-Bang-Hipotezinin,
genişlediğinden değil, içindeki her şeyin hareket
etmesinden ve yer değiştirmesinden (Tekamül)
kaynaklanan ve muhtemelen hacim olarak kritik

n (imkanlarımız ve aklımız) yeten deneylerin, bileşimi


diyebiliriz (mi ?). Henüz ötemizden gelen bilgiler
(Vahiy) mevzu bahis (söz konusu) değil. Eğer
atomlar henüz oluşmadan, herhangi bir termik (ısı)
veya kinetik (hacim olması ve bu hacmin
genişlemesi) enerji ve etkilerinin nereden geldiğinin
a
yoğunluğun ötesine geçen Alçak Basınç Alanları dogmatik (kendi kendine yeterli olduğunu sanan, ve var olup olmadığının muallakta kalmasıdır (çok
(Mutlak Tekillik veya Anti-Madde dedikleri şey), ancak emin de olamayan bence...) bilimsel yöntemi kez analiz ettik ve tartıştık burada). Evrenin mutlak
uzayın o kısımlarını büküyor olabilir mi acaba? uygulayacaksak, saydıklarımız yeterli olmak (veya değil) tekillikten ve ondan da önce Yokluktan
k
Bence, bu mümkün değil. Mutlak Tekillik bence, zorundadır (unuttuğum bir şey varsa, hatırlatın). var olduğunu (yarım ağızla: yaratıldığını) kabul
bilinen 4 boyut ve etkileriyle reaksiyona girmez, her Aynı şekilde, belli bazı (ama hepsi değil) etmemiz halinde (artık hangi hipotezi tercih
bakımdan ve bakışımdan şeffaftır. Gravitasyona keşfedebildiğimiz kurallar (fizik yasaları, Sünnetullah) edersiniz, size kalmış), ki o durumda Termodinamiğin
sebep olan maddenin mutlak tekillikten oluşuyor çerçevesinde izleyeceğimiz yöntemlerden de (bilinen) yasaları devre dışı, etkisiz kalıyorlar, Big-
a

(yaratılıyor) olması, oluştuktan sonra onunla etkimesi interpolasyon ve/veya ekstrapolasyon ile bir çeşit Bang-Hipotezi de, Entropi konusunda (bence) apışıp
gerekmez. Bu, şu soruyu da ortaya atar ki, henüz (doğru veya yanlış) Tümden-Gelim ve/veya Tüme- kalıyor. Çünkü Entropi kuralı der ki, düzensizliğin başı
cevabını veremiyorum: Madde sonsuz miktarda mı Varım tekniklerini uygularız. Bu yöntemlerin, sınırlı (kabul ederseniz: Başlangıcı) düzen olmalıdır. Bomba
H

var, yoksa an be an, gerektiği kadar yeniden mi bir bilgi dağarcığıyla (Hubble Hacmi) yapılması, böyle patlatmak için belli (görece) bir düzenle yola
oluşuyor (sürekli yaratılıyor)? Kur'an-ı Kerim 'e yapılması için her şeye rağmen yeterli olduğu çıkmanız gereğini inkar etmiyorum (patlatmaya
bakarsak (ki bakıyoruz), Allah sürekli yaratmaktadır. kanaatine varılabilmesi, bence çok da itimat edilecek merakınız çok ise... Ama Mutlak Düzen 'midir
Eğer madde sınırlı ise, o zaman sürekli yeni madde bir şey değildir. Ancak Vahy'i devre dışı acaba?). Patlama ve ondan önceki halin mutlak
mutlak tekillikten evrenimize akıyor demektir (kritik bıraktığınızda, başka çareniz de yok gibidir. Önemli düzen olarak tanımlanabildiği tartışma konusudur
hızda genişleyen evren hipotezi). Yok, eğer sınırsız olan, nereden veya neyden tüme vardığınız ve/veya (bunu yapan yok). Bir evren yaratmak için, neden bir

Sayfa 1/2 - Herşeyin Teorisi, Bölüm 2


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 130
Hakan ÜÇOK
Herşeyin Teorisi, Bölüm 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

patlama tercih edilsin ki? Yukarıda da belirttiğim gibi, vermiyoru-z/-um ya, neyse. İşte, durum böyle iken, farklı kanaatler oluşturmayı ve böylece farklı ve
tümdengelim yapacağınız ve Vahiy'den yoksun olarak onların (!) çıkıp da, Vahy'i dogmatik (hatta empoze belkide gerçek sonuçlar elde etmeyi amaçlamaktadır.
kabul edebileceğiniz onca farklı ekstrapolasyon edilmiş ve zorlama) olarak algılamaları (görmeleri, Kısaca: Atalarımızın yolu üzerinde körü körüne
noktası ve ihtimal varken?! (10:16) hissetmeleri) elbette kaçınılmaz. Ancaaaaak; İnsanın yürümeyelim derim ben. En azından farklı

K
(12:01) Evrenin sınırlı olup olmadığına dair ne desek insan'a, zorla, hile ile veya punduna getirip düşünerek, farklı bir noktadan yola çıkarak denedim,
boştur aslında. Sınırlı deseniz/desek, Hubble Hacmi uyguladığı, uydurma veya saptırma (dez- denemeye değerdi. Yapmış olduğum bu işi, kaldırmış
sizi/bizi yalancı çıkartır (çünkü algılayabildiğimiz enformasyon) olabileceği ihtimali gayet yüksek bir olduğum tozu, bulandırmış olduğum denizi, en
hacmin ötesi hakkında asla 100 % emin olamazsınız/ şeyi kabul ettirme çabaları ve bazı bazı (aslında azından kendime yaptığım iyilik olarak kabul

O
olamayız), yani bırakın Herşeyin Teorisini, çokça) başarıları ile, Allah 'ın, kainatı, evreni, hayatı ediyorum. Sizin (yani okuyucunun, varsa okuyan...)
Herşeyin Pratiği dahi kestirilemez durumda (Bu ve insanın kendisini ve hatta yaradılışı en mükemmel düşüncelerinizi ne kadar etkilemiştir, aslında bunun
durumda, makaleler yazıp, Herşeyin Teorisi başlığı şekilde ve ayrıntılarıyla apaçık tarif eden ve bilgi pek de umurumda olmadığını itiraf etmeliyim. Zaten
altında yayımlamak da, herkes takdir eder, gayet veren, inanması veya inkar edilmesi bu dünyada en başta da buna parmak basmış olduğumu hatırlıyor

Ç
mantıksız dır). Anlamadığımız, bilmediğimiz bir serbest olan Vahy 'i, müsaade ederseniz (etsenizde, gibiyim (hani “TIN !” demiştim ya...). Ne de olsa,
konuda da (zararsız gibi görünse de) teori yapmak etmesenizde) aynı kefeye koymanın abes olacağını şunun şurasında bende kendi çapımda eğleniyor,
ne kadar mantıklıdır, sorarım (bununla kimi burada belirteyim. Mantıklı düşünürseniz (Hangi vakit öldürüyor olabilirim (dikkatli olun). (19:29)

Ü
sevindiririz?). İleri süreceğimiz tanımlama (ben dahil) mantık? Görecedir...), bu ikisini aynı kefeye koymak
ancak hipotez olabilir, iddia bile değil. Artık bu gerçekten de (yine, bence...) saçmalık olur. Bu
hipotezi hangi gözlemlerle ve/veya deneylerle şekilde tartışarak da bir yere varamayacağımız kesin;
sağlamlaştırır, ispat ederiz, o da bize kalmış. (12:08) Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna. Dileyen
(18:35) Şimdiye kadar kim bilir kaç kez (oturup da dilediğine inanır. Ne var ki, insan kaynaklı ve çoğunu
saymadım...), mevcut ve süregelen (bana göre dogmatik olarak tarif edegeldiğim bilimin, bir yere
inkarcı) bilimin dogmatik'liğinden yakınmıştık; Aynı
şekilde (pozitif !) bilimcilerin, iman ve Vahiy hakkında
da böyle düşünüyor olmaları muhtemeldir (eskiden

n gelince kafayı duvara tosladığını, hatta sinek gibi


sürekli gidip cama kafa attığını görmek, bunu idrak
etmek ve çözümün aslında ne kadar basit
a
bende...!); Ki buradan bakınca öyle görünüyor (kendi olabileceğini bilmek, bilip de yapamamak, işte asıl
üzerimde tecrübe ettim !); Çünkü, bilimsel insana (bana en azından) koyan (affedersiniz, ağır
çalışmalarda, Vahiy 'den özenle uzak durulmaya gelen) budur. (19:09)
k
çalışılıyor, gördüğüm kadarıyla. Tek tük istisnalar var, (19:11) Herşeyin Pratiği, gördüğünüz üzere
müşahede ediyoruz (bir şekilde denk geliyor). Ama (görmediniz mi ?), ortada. Gitmesek de, görmesek
temelde, pozitif bilimlerin öncüsü rolüne soyunmuş de, gerçek belkide (bizce algılanabilen) evrenin her
olan batı medeniyetleri, bırakın Kur'an-ı Kerim zerresinde bulunuyor ve “Alooooo ! Yok mu gören ?”
a

okuyup bilimsel alanlarda uygulamayı (gizli gizli diye, bize el sallıyor olabilir (bence büyük ihtimalle,
okuyup, karanlık veya aydınlık, kendi çıkarları için çünkü bu konuya, Kur'an-ı Kerim 'de defalarca dikkat
kullanmak amacıyla feyiz alıyorlarsa başka...), kendi çekiliyor: “Akıl etmeyecek misiniz?”, “Aklınızı
H

Vahiy 'lerine dahi (Kitap 'larına; Bunlar İncil 'di, kullanmayacak mısınız?”, “İdrak edebilir misiniz?”
Tevrat idi farketmez, ki o toplumlarda da mutlaka gibi). Biz sadece nereye ve nasıl bakmamız
istisnalar gözlemleniyor olabilir...) pek ehemmiyet gerektiğini henüz kavrayabilmiş değiliz (şu ana
vermedikleri ortada (görmek isteyen görür...). Zaten, kadar, ama artık görün yaf...). İş bu yazmalarımın
(bizce) tahrifata uğramış o kaynaklardan çok fazla amacı da aslında, alışılmışın ötesinde, farklı bakmayı,
mantıklı şeylerin çıkmasına biz (ben) de pek ihtimal farklı görmeyi, farklı algılamayı, farklı düşünmeyi,

Sayfa 2/2 - Herşeyin Teorisi, Bölüm 2


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 131
Hakan ÜÇOK
Kritik Yoğunluk
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

21.02.2010, Pazar – 12:32 alıntılardan ve resimlerden göreceğiniz üzere), matematiksel formüllerden ibaret
Makale: Kritik Yoğunluk ve tümünü burada alıntı yapmaya kalksam ayvayı yerim. Eğer çok merak
Yazan : Hakan ÜÇOK ediyorsanız, Wikipedia da “Critical Density” (Tırnaklarla beraber) diye aramanız
yeterli olacaktır:
Kritik Yoğunluk Question

K
How was the critical density of the universe calculated?
Kritik Yoğunluk ile ilgili çalışmalarımda, kağıt-kalem-pergel olsun, Open Office
paketinin Scalc'ı olsun, Blender 3D'nin 3 boyutlu tasarım modu olsun, Answer
The critical density of the universe is actually not 'calculated' in the normal sense of the

O
bilmiyorum, ben mi bir şeyler yanlış yapıyorum ama, mutlak düzen çerçevesinde
word. It actually comes out as a parameter in the Friedmann equation for the expansion
şimdilik, 6 atomun 1 metreküp başına (6 atom/m³) iddiasının gerçekliğini
of the universe. When we compare the true density of the universe to the 'critical
göremedim. Belki hacimsel olarak 6 atomu 1 metrekübün içinde teorik olarak bir density', we determine whether we live in a 'closed,' 'flat,' or 'open' universe. What do
şekilde dağıtmak mümkün görünse de, pratikte bu hiç de kolay değil aslında. these words mean? If the density of our universe is greater than the critical density, our

Ç
Nedeni ise, hacmin içinde dağılmış universe is 'closed,' which means our universe will eventually stop expanding and start
bulunan atomların bir düzensizlik contracting back on itself. If the density of the universe is equal to the critical density,
oluşturmaları ki, yine ben mi then we live in a 'flat' universe. In a flat universe, the universal expansion slows, but it
yanılıyorum ama, düzenli bir şekil, bu never reverses into a contraction. Lastly, if the density of the universe is less than the

Ü
durumda küre, oluşturmaları critical density, then the universe is 'open.' In an open universe, the expansion continues
gerekmez mi ? forever.
As for how to see what the critical density is, we should turn to the Friedmann equation:
İki Boyutlu olarak bunu yapmak
mümkün, bir altıgen çizmek yeterli
olacaktır (Bak. Resim 1), ama bu

alandır.

n
durumda elinize geçen hacim değil,

Oysa üç boyutta (ve hatta zamanı da


This equation determines how the scale factor of the universe (essentially the size of the
universe), R, changes with time in terms of the energy density, , and k, a measure of the
curvature of the universe. The first term in this equation is just the square of the Hubble
a eklerseniz, 4 boyutta...), altı köşeli
parameter, H. We now just rearrange this equation:
(atomlu) bir molekül yapısı elde
edemiyoruz; En azından düzenli bir şekle benzemiyor ve düzenli hacmi
simgeleyen bir kürenin içine oturmuyor (kağıt kalem ve pergel ile denedim, Scalc
k
ile hesapladım-Zip:15Kb, Blender 3D ile görselleştirdim-Zip:37Kb, olmadı).
Bir şeyleri yanlış yapıyor, yanlış bir mantık yürütüyor olabilirim, ancak şimdilik This is how the critical density is defined. To calculate it, you just need to measure the
öyle görünüyor ki, 6 atom değil de 5 atom kullanırsak şekil kürenin içine daha Hubble parameter H and Newton's constant G. Currently, the best known values for H
a

düzgün dağılmış olarak oturuyor. Bu durumda da, acaba hacmin oranı (1 m³) and G give a value for the critical density of about 1x10 -29 grams per cubic centimeter.
aynı mı kalır yoksa, 1/6'sını çöpe mi atmak gerekiyor ? This seems very small, but we have to remember that most of the universe is practically
Şimdilik bu soruya bir cevap bulamıyorum. Zamanın, yani 4. empty. Recent measurements indicate that the actual density of our universe is very
H

boyutun da bu işin içinde bir var, bir yok gibi görünmesi de, close to the critical density.
mutlak tekilliğin oluşturduğu sonsuzluk ile ilgili idrak etmek Resim: 24.02.2010, Çarşamba – 11:00
gerekiyor herhalde ki, o durumda (sonsuzluğun mutlak H=Hubble Sabiti, Buraya kadar tarif edilegelen Kritik Yoğunluk (Critical Density), daha ziyade,
tekilliğinde), 4. boyut zaten bir şey ifade etmiyor ve herhangi bir G=Gravitasyon evrenin şekli ve geçmiş ile geleceği konusunda (ve biraz fazlaca da neden
Sabiti.
Şekilcilik de, abesle iştigal etmekten öteye gitmiyordur. Her genişlediği ve/veya şiştiği hakkında) fikir yürütmeler olarak kendini gösterdi.
neyse; Wikipedia da yaptığım araştırmalar sonucunda, Kritik Yoğunluk Ne var ki bu çalışmalar ve kaynaklar, bunca (belkide sonsuz) maddenin
konusunda bazı bilgilere ulaşmış bulunuyorum ki, bunlar daha ziyade (aşağıdaki nereden ve nasıl ortaya çıktığını açıklamaktan çok uzak. Belkide asıl önemli

Sayfa 1/3 - Kritik Yoğunluk


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 132
Hakan ÜÇOK
Kritik Yoğunluk
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

olan nereden ve nasıl 'ı anlayabilmek ki, o zaman Herşeyin Teorisi (zan ötesi, Future of an expanding universe - Wikipedia, the free encyclopedia.mht -- “ expanding universe”
gerçek bilgi olarak) ile Herşeyin Pratiği de (yani, bizim irademiz dışında Galaxy filament - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
Galaxy formation and evolution - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
olagelen ve hala olan ve olacak olan) birbiriyle sentezlenebilir veya bire bir Graphical timeline of the Big Bang - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
örtüşebilir. Geleceği ve/veya Gayb'ı bilmek veya bildiğini iddia etmek veya bu Hubble's law - Wikipedia, the free encyclopedia.mht -- “Hubble”
konuda çaba göstermek abesle iştigal olabilir (ki, öyledir: Bak. Kur'an-ı Kerim), Inflation (cosmology) - Wikipedia, the free encyclopedia.mht

K
ama nereden ve nasıl'ı anlayabilirsek, (duruma göre bazen 4, bazen 5 boyutlu) Large-scale structure of the cosmos - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
Metric expansion of space - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
evreni ve genelinde (10-11 veya tercihe göre daha da fazla boyutlu) kainatı Molecular modelling - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
daha iyi (daha doğru) ve daha verimli anlayabilmek mümkün olabilecektir Redshift - Wikipedia, the free encyclopedia.mht -- “Redshift”

O
(bence). Yani, onca araştırma yaptım, Wikipedia'nın (ki insan yapısı olduğundan Reionization - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
yazılan herşeyi gözü kapalı tastamam ve doğru kabul etmek de çok mantıklı Shape of the Universe - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
Stephen Hawking - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
olmaz) altını üstüne getirdim, PDF'ler indirdim, okudum, kafa patlattım. Ne var Structure formation - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
ki, çok da tatmin edici sonuçlar elde edemedim. Size bir sıralayayım Timeline of cosmology - Wikipedia, the free encyclopedia.mht

Ç
araştırmalarımı: Timeline of the Big Bang - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
Ultimate fate of the universe - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
PDF'ler (Wikipedia'nın kaynak gösterdiği yerlerden ve Scribd.com 'dan
Wilkinson Microwave Anisotropy Probe - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
indirdim)
Cosmological parameters.pdf

Ü
DARK ENERGY AND 3-MANIFOLD TOPOLOGY.pdf
Diğer Siteler (Google da kelime arama yöntemiyle bulduklarım)
“The Elegant Universe” - http://www.pbs.org/wgbh/nova/elegant/
DavidA.Lowe-SmallInstantonsInMatrixTheory.pdf
String_theory.htm - “String Theory”
Decadal_Survey-Dark_Energy_Task_Force_report.pdf
M-theory.htm - “M-Theory”
DimensionChangingExactSolutionsOfStringTheory.pdf
How was the critical density of the universe calculated_.mht - “Calculating the critical density”
EdwardWitten-MagicMysteryAndMatrix.pdf
Critical Density.mht - “Critical Density”
ELEVEN DIMENSIONAL ORIGIN OF STRING.pdf
Bunca bilgi hengamesinin arasında aydınlanmak gerçekten çok zor ve bunca

n
EliasKiritsis-StringTheoryInANutshell.pdf
F-TheoryDualsOfNonperturbativeHeterotic E8×E8 VacuaInSixDimensions.pdf materyalin arasından çıkabildiğinizde kafanızda çok daha net bir resim
GreatMilkyWayAndromedaCollision.pdf oluşmuyor, tam tersi, kafanız (en azından benimki) karışıyor, başınız dönüyor,
IsStringTheoryTestable.pdf
KojiHashimoto-CosmicStrings.pdf apışıp kalıyorsunuz. Kolay olduğunu kimse iddia etmemişti ve biz de kolay
MappingUniverse.pdf
a olacağını beklemiyorduk zaten, ama olayları karmaşıklaştırmak ve Çözümsüzlük
Muhtelif-M_TheoryAsAMatrixModel-A_Conjecture.pdf Çözümüne iletmek, alışık olduğumuz bir saptırma ve sapıttırma yöntemidir,
RobbertDijkgraaf-5DBlackHolesAndMatrixStrings.pdf unutmadık. “Hadi len, senin kafa basmıyorsa, bizim kabahatimiz ne?”, diyen
k
Story of baryons in a gravity dual of QCD.pdf
THE ORIGIN OF ELEMENTS-penzias-lecture.pdf mutlaka olacaktır,
TheTheoryFormertlyKnownAsStrings.pdf bekliyorum...
Neyse; Buna göre (Bak.
a

Wikipedia (Kendi arama fonksiyonu ile bulunanlar) Resim), şu bildik


Age of the universe - Wikipedia, the free encyclopedia.mht -- “Age of the universe” evrenin %4'ünü
Big Bang - Wikipedia, the free encyclopedia.mht -- “Big Bang”
Big Bang nucleosynthesis - Wikipedia, the free encyclopedia.mht -- “Big Bang nucleosynthesis” oluşturan muhtelif
H

Chemistry - Wikipedia, the free encyclopedia.mht -- “Chemistry” madde öbeklenmelerini


Cosmic microwave background radiation - Wikipedia, the free encyclopedia.mht -- “Cosmic (Taş-Toprak, Kaya,
microwave background radiation” veya “CMB” Gezegen/-imsi, Yıldız,
Cosmic neutrino background - Wikipedia, the free encyclopedia.mht
Critical Density -- from Eric Weisstein's World of Physics.mht -- “Critical Density” Galaksi ve kümeleri,
Dark energy - Wikipedia, the free encyclopedia.mht -- “Dark energy” süperkümeleri ve
Dark matter - Wikipedia, the free encyclopedia.mht -- “Dark matter” aradaki -intergalaktik-
Friedmann equations - Wikipedia, the free encyclopedia.mht -- “Friedmann equations” gazlar vs. gibi diğer
Friedmann–Lemaître–Robertson–Walker metric - Wikipedia, the free encyclopedia.mht

Sayfa 2/3 - Kritik Yoğunluk


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 133
Hakan ÜÇOK
Kritik Yoğunluk
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

maddeler, vs. vs. ...) saymazsak, evrenin geri kalanı boş (değil aslında: %74 ihtiyaç duyduğu bu halde, atomlar oluşturdukları bu bir çeşit matris dahilinde,
Karanlık Enerji, %22 Karanlık Madde, belkide vakum yani, mutlak vakum mu birbirlerinden en az (yoğunluk olarak) ne kadar uzakta olmaları gerekir ki,
değil mi, işte o şaibeli). Hatırlarsanız, Protogen-Hipotezimizde de buna benzer elektromanyetik emisyon mümkün olabilsin. Iş bu mutlak tekilliğin oluşturduğu
bir olasılıktan bahsetmiştik. Ancak bizim hipotezimizde, maddenin aslı ve mutlak denge düzeninin bozulabilmesi ve evren tekamülünün başlayabilmesi
kaynağı olan bu Protogen, 4 boyutlu uzay-zaman sisteminde kendisi var olamaz için, bir atom (herhangi biri) bir diğerine (herhangi 3 komşusundan birine) ne

K
(hayalet-madde veya ruh denebilir veya külli irade), sadece Gravitasyon olarak kadar yaklaşmalı ki, zincirleme reaksiyon (madde öbeklenmeleri) başlayabilsin.
etki yapabilir (olması gerekiyorsa bir çeşit dengeyi sağlar); O da ancak, mevcut Bunu aklınızda tasavvur etmenin ne kadar zor olduğunun (kendi tecrübelerimle
4 boyutlu evrendeki maddenin gravitasyonel farkı (iten-kakan bir kuvvet gibi...) sabittir) farkındayım, bunun için de zaten olayı görsel bir simülasyon ile (Blender

O
olarak kendini gösterir (göstermesine de, acaba göründüğü gibi midir? Bu da ayrı 3D 'de Particle-Boid olayı...) resmetme çabalarım/çalışmalarım sürüyor (Bak.
bir soru...). Kütle Çekim Kuvveti'nin sonsuz erimi de, işte tam buradan http://h3ok.isgreat.org/sdi/ : arada bir kontrol edin...). Çok yakında, az sonra
kaynaklanıyor. Diğer kuvvetlerden bir diğer farkı ise, Güçlü Çekirdek Kuvvet (ne demekse, görecedir...), belirttiğim adresten izlemeniz mümkün olabilir
olsun, Zayıf Çekirdek Kuvvet olsun ve/veya Elektromanyetik Kuvvet olsun tümü, (olacaktır demiyorum). (12:47)

Ç
atomdan daha küçük olan parçacıkların etkileşim veya tepkilerinden ibarettir. (12:51) Sanırım, üç aşağı, beş yukarı, Kritik Yoğunluk dediğimde, neyi
Gravitasyon ise, en küçük etki birimi olarak, 1 proton ve 1 nötron dan (artı, kastettiğimi anladınız. Astro-Fizik-Biliminin kastettiği Kritik Yoğunluğun ortaya
ailenin, atom-sisteminin vazgeçilmez parçası elektron) oluşan en az bir attığı Kapalı-, Açık-, Sonlu-, Sonsuz-, Genişleyen-, Şişen-Evren gibi tanımlamalar
hidrojen atomu ile yetinir. Daha küçük çapta etki etmesine gerek yoktur, öyle beni şu an için hiç ilgilendirmiyor, çünkü (kısaca) Tekamül Eden Evren diye

Ü
bir fonksiyonu/görevi veya ihtiyacı da (bildiğim kadarıyla) yoktur. Diğer kuvvetler adlandırdığım hipotezimde bunlara gerek yok (ileride gerek olabilir mi, belli
sadece 4 boyutlu uzay-zaman evreninde etkilidirler ve sınırlarına (ışık hızı sabiti değil...). (13:01)
ki, göreceli veya değil...) bağlıdırlar. Gravitasyon ise, kaynağı olan (belkide 5. (13:25)
boyut diyebiliriz) aslına da bağlı olduğundan, bir üst boyutta da, 4 boyutlu uzay- Alıntı:
zaman sisteminde de, sınırsız (sonsuz) erime sahiptir. Öyle olması, onu ışık In the Local Group, the Milky Way and M31 (the Andromeda Galaxy) are

n
hızının sınırlarından muaf (ve sınırsız hızda) kılmaktadır. Bildik (Big-Bang gibi)
hipotezlerden yola çıkarak, bunca enformasyon (ve tabi dez-enformasyonu ve
Çözümsüzlük Çözümdür Neticelerini) bir araya taşıyan akıl sahipleri, neden bir
gravitationally bound, and currently approaching each other at high speed. If
the two galaxies do meet they will pass through each other, with gravity
distorting both galaxies severely and ejecting some gas, dust and stars into
a
yer geliyor da, şu meşhur Herşeyin Teorisi 'nde Kütle Çekim Kuvvetini diğer intergalactic space. They will travel apart, slow down, and then again be drawn
kuvvetlerle beraber sentezleyemiyorlar, örtüşmüyor, şimdi anlaşıldı herhalde. towards each other, and again collide. Eventually both galaxies will have merged
(12:30) completely, streams of gas and dust will be flying through the space near the
(13:06) Bu anlamda Gravitasyon, hem 4 boyutlu uzay-zaman sisteminde, newly formed giant elliptical galaxy.
k
hemde 5. boyutta vardır ve etki eder (etkileri her iki yerde de farklı olabilir...). (http://en.wikipedia.org/wiki/Galaxy_formation_and_evolution)
Ne yazık ki, bu kafayla, gravitasyonu, maddenin etkileşimlerinden doğan Evren genişliyor mu, yoksa şişiyor mu, gibi abuk subuk sorular hakkında
sonuçları dışında, algılamaktan aciz varlıklar olarak, kafa patlatmaya devam düşündürücü bazı fikirler vermesi açısından (daha önceleri de etraflıca
a

edecekmişiz gibi görünüyor. Bir ihtimal, ahlakımız üzerinde (etik, felsefe, dünya yazmıştık), güzel bir alıntı olarak, burada (neden burada?) bu alıntıyı yapmak
görüşü, iman, inkar gibi konuları kapsar) olumlu gelişmeler oluşturabilirsek (tüm istedim. (13:30)
kainatın yaptığı yani, tekamül...), Gravitasyonun gerçek tabiatını görmek (idrak
H

edebilmek) mümkün olabilecektir. Ama bunları daha önce de yazmıştım, Şimdilik bu kadar.
hatırlarsanız. (13:16)
25.02.2010, Perşembe – 12:32
Sizin de anladığınız üzere, bilimsel olarak kastedilen Kritik Yoğunluk ile benim
kastettiğim Kritik Yoğunluk aslında farklı şeyler. Benim kastım, evrenin o ilk ve
sonsuz anındaki Protogen yapısının (Eşkenar Piramit) dizilimindeki atomların
oluşturdukları hacmin ve yoğunluğun hali. Mutlak Tekilliğin (hipotezimize göre)

Sayfa 3/3 - Kritik Yoğunluk


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
134

Hakan ÜÇOK
Mutlak Tekillik Ek 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
28.02.2010, Pazar – 09:29 olan mutlak tekilliktir, 4 boyutlu uzay-zaman sistemi değil.
Makale: Mutlak Tekillik Ek 2 (01.03.2010, Pazartesi – 08:30) Bildiğimiz 3 boyut ve zaman henüz bağlı olduğu
Yazan : Hakan ÜÇOK diğer (ister 6, ister 7) boyutlardan ayrılmış değildir. O ayrım anı, mutlak düzenin
içinde (gravitasyonu bilfiil ortaya çıkaran) atomların, kritik yoğunluk eşiğini

K
Mutlak Tekillik Ek 2 geçtiklerinde (yani yoğunluk arttığında) ve ısınmaya başladıklarında gerçeklerşir
ve zaman mefhumu bizim anladığımız şekilde işlemeye başlar. Artık o andan
Daha önceleri Mutlak Tekillik ve Mutlak Tekillik Ek itibaren bir hacimden, kinetik (yörüngelerde
olarak yayımladığım makalelerime ikinci bir ek olarak tekamül) ve ortaya çıkan termik bir enerjiden

O
bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı duydum. Mutlak (elektromanyetizma) bahsetmek mümkündür. Bu iş,
tekillikten ısınarak ve yörüngelerde hareket ederek mutlak tekillikten ısınarak ve yörüngelerde hareket
tekamül eden evren hipotezimizin esasına dayanarak ederek tekamül eden (aslında şişmeyen ve
bu makalede, Kara Deliklerin bugün gözlemlenebilir genişlemeyen) bir evren'in resmidir. (08:45)

Ç
halleri ve Evrenin (genelinde kainatın) yaratılma Elektromanyetik ışıma, tayfın mümkün olan en ücra
anındaki (o sonsuzluk ve mutlak tekillik anında) noktasından başlar ve öbeklenmeler arttıkça da bir
tekilliklerin farklı olduğuna işaret etmeye çalışacağım. an gelir, şu aralar keşfedilen (CMB) mikrodalga fon

Ü
Daha öncede defalarca yazmış olduğum üzere, Big- ışımasını ortaya çıkarır, biz de bir gün (günümüzde)
Bang hipotezine göre evren (veya kainat), 4 boyutlu gelir, bunu keşfederiz. Aslında bu, evrenin yaşı 13,7
haliyle ilk ortaya çıktığı anda çok yüksek ısılarda ve milyar yıldır veya değildir, sayısı önem arzetmiyor,
ani (sudden) bir genleşme ile hacim kazanıp evrenin yoktan var olduğunun (yaratıldığının)
(quantlardan/) parçacıklardan oluşmaktaydı. Oysa ispatıdır, ancak evrenin istikbali (daha doğrusu sonu)
hacim ve kinetik enerjinin sonucu olan hareket, hakkında hiçbir ipucu vermez. Evren, sonsuza kadar
ancak madde ve bu maddenin muhtelif yoğunlukları
ile var olabilir, bu biiiir. İkincisi elektromanyetik bir
kuvvetin (foton salınımı/emisyonu, yani termik enerji

n var olacakmış (tekamül edecekmiş) gibi görünür,


görünmek zorundadır. Bu konuda bilginin sızdığı bir
çatlak bulamazsınız (Bak. Kur'an-ı Kerim). Bu bilgi,
a veya ışıma) etkili olup tahmin edilegelen 11 (veya 10) boyutun ötesindedir
ortaya çıkabilmesi ve ve ulaşılamaz. „Ben Biliyorum !“, diye ortaya çıkan
yayılabilmesi için hem varsa, mutlak yalan söylüyordur (inancımıza göre,
k
hacme ihtiyaç vardır, Vahy'e inanıyorsanız). Bildiğini, hesapladığını iddia
hemde parçacıklar eden, Allah'a iftira ediyordur, ayetlere muhalefet
atomu oluşturmalı (ilk ediyordur (bak. Kur'an-ı Kerim). Evrenin sonu
a

var olan hidrojen dışında, hipotezler ortaya atmak, hesap kitap


elementi için: 1 proton, yapmak, modeller oluşturmak, deneyler yapmak, vs.
1 nötron ve 1 elektron) serbest (belli ahlaki değerler ölçüsünde), elinizden
ve elektromanyetik geleni yapın. Anlaşılacağı üzere, zan'nın çoğu batıldır
H

kuvveti tetikleyebilecek ve zan ile yola çıkarak: „Evren Big-Bang ile var oldu
oranda yoğunlaşmaları/ (yaratıldı) !“ demek de, gayet açık bir şekilde, abesle
öbeklenmeleri (moleküler yapı oluşturmaları) ve iştigaldir. Tabi bu benim yazdıklarım da hipotezden öteye geçemez ve abesle
ısınmaları gerekmektedir ki, Big-Bang'e göre bu, iştigal etme olasılığı gayet yüksek, eğer Vahy'i yanlış anladıysam. Özeleştiri
ilk anda, söz konusu değildir. O an ki, ilk ışıma başlayana kadar ne hacim var yapmadan, düşünmeden, dogmaları körü körüne kabul ederek yol almak,
olabilir (mutlak tekilliktir), ne de ölçülebilecek (bizim anladığımız şekil ve gözünü kapatıp (veya göz göre göre) boşluğa atlamaya benzer. (09:20)
özelliklerde) bir zaman mefhumu, yani tekrar belirtmek gerekirse, sözkonusu Umarım, mutlak tekillik ile ilgili, olası açıkta kalan noktaları da yeterince analiz
Sayfa 1/7 - Mutlak Tekillik Ek 2
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
135

Hakan ÜÇOK
Mutlak Tekillik Ek 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
yapmışımdır, yoksa bir 3. Ek yazmak, işten bile değil.
Bir alıntı; Kaynak: http://www.dailygalaxy.com/my_weblog/2010/01/there-was- "Was the Universe Created By A Big Bang?"
no-big-bang-worlds-leading-experts-say.html Several of the World's Leading Cosmologists Say "No"

K
O
Ç
Ü
n "What banged?" Sean Carroll, CalTech -Moore Center for Theoretical Cosmology
a
& Physics
Several of the worlds leading astrophysicists believe there was no Big Bang that
brought the universe and time into existence. Before the Big Bang, the standard
k
theory assumes, there was no space, just nothing. Einstein merged the universe
into a single entity: not space, not time, but spacetime.
Proponents of branes propose that we are trapped in a thin membrane of space-
a

time embedded in a much larger cosmos from which neither light nor energy
-except gravity- can escape or enter and that that "dark matter" is just the rest
of the universe that we can't see because light can't escape from or enter into
H

our membrane from the great bulk of the universe. And our membrane may be
only one of many, all of which may warp, connect, and collide with one another
in as many as 10 dimensions -a new frontier physicists call the "brane world."
Stephen Hawking, among others, envisions brane worlds perculating up out of
the void, giving rise to whole new universes.
One of the most important space probes of the century is the Wilkinson
Microwave Anisotropy Probe (WMAP) launched in 2001 to measure the

Sayfa 2/7 - Mutlak Tekillik Ek 2


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
136

Hakan ÜÇOK
Mutlak Tekillik Ek 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

temperature differences in the Cosmic Microwave Background (CMB) radiatiion - Only gravity can't exist soley in a specific brane, but wanders where it will,
the 14-billion year old Big Bang's remnant radiant heat . The anisotropies then leaking off our brane into what physicists call "the bulk" -- the rest of space-
in turn are used to measure the universe's geometry, content, and evolution; time. Brane theory offer an fascinating and plausable explanation for why
and, perhaps most importantly, to test the Big Bang model, and the cosmic gravity is such a weakling: Maybe it's not any weaker than the other forces, but

K
inflation theory. WMAP data seem to support a universe that is dominated by just concentrated somewhere else in the bulk, or on another brane, providing
dark energy in the form of a cosmological constant. the key to understanding the dark matter that makes up 90 % of our universe.
Perhaps not surprisingly, there is no supportative data to date for Big Bang If our brane is but a small slice of a much larger cosmos, however, the "dark
theory, although the results aren't sensitive enough to rule out the pervasive matter" might be nothing but ordinary matter trapped on another brane. Dark

O
Big Bang/inflation model. matter is no longer some mysterious unknown, but the force at the heart of the
The influence of gravitaional waves on polarization is different from that of brane-brane interaction. With the brane model the universe goes through an
overall energy distribution, so it should be possible to tell from polarization in eternal cosmic cycle over a vast timescale of attraction, bounce with a spread
the WMAP scans whether the variation is coming from contrasting energy out bang, springing apart, and expansion until attraction (gravity) takes over

Ç
density (heat) or gravitational waves that a Big Bang should have produced. again.Such a shadow world, Hawking speculated, might contain "shadow human
The world's leading astrophysicists are confidemt that with a sensitive enough beings wondering about the mass that seems to be missing from their world."
probe such as that by the new Planck telescope with its more detailed CMB Are branes the key to understanding the origin of our universe? "Who knows?"

Ü
plots, that they can reduce the level of uncertainty low enough so that they can says Sean Carroll. "they will have taught us a useful lesson that we should have
say definitively whether the gravitational waves that should have been created known all along, which is that we don't have a clue to what's going on."
by the Big Bang as present. Alan Guth of the Massachusetts Institute of Technology, creator of the currently
If this next generation Planck accepted model of the Big Bang, said recently "he felt a little like Rip Van Winkle
Telescope shows that there is -- picking up his head from a long sleep only to notice that the landscape of
no onvious distortions caused physics he thought he knew had suddenly, drastically, changed."

n
by gravity waves, it will rule
out the Big Bang plus inflation Casey Kazan.
theory -an add-on theory that
a explains the phenomenal
sudden expansion of space Ve; http://www.astronomycafe.net/cosm/bang.html 'den aldığım:
from a tiny point. In it's place
k
will be new models that
support what many leading
cosmologists see as our
a

universe to be proved to be one


of just many in an eternal cycle
of birth and rebirth.
H

Models of the universe that


involve a bouncing brane or a
Big Crunch rather than a start
from scratch Big Bang predict much smaller gravity waves being produced than
would come from a Big Bang. If the universe actually went through cycles of
expansion and contraction, it is possible that the uneven distributions in the
early post-Big Bang universe that resulted in the formation of galaxies were
leftovers from the universe before.
Sayfa 3/7 - Mutlak Tekillik Ek 2
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
137

Hakan ÜÇOK
Mutlak Tekillik Ek 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

1...The entire orbit of Mercury rotates because of the curved geometry of space
The Big Bang was NOT a Fireworks Display! near the sun. The amount of 'perihelion shift' each century was well known at
Written by Sten Odenwald the time Einstein provided a complete explanation for it in 1915.
2...Light at every frequency can be bent in exactly the same way by gravity.

K
The Big Bang wasn't really big. Nor was it really a bang. In fact, the event that This was confirmed in the 1919 Solar Eclipse for optical light using stars near
created the universe and everything in it was a very different kind of the Sun's limb, and in 1969-1975 using radio emissions from star-like quasars
phenomenon than most people--or, at least, most nonphysicists--imagine. also seen near the limb of the Sun. The deflection of the light was exactly as
Even the name "Big Bang" originally was a put-down cooked up by a scientist predicted by GR.

O
who didn't like the concept when it was first put forth. He favored the idea that 3...Clocks run slower in strong gravitational fields. This was confirmed by Robert
the universe had always existed in a much more dignified and fundamentally Pound and George Rebka at Harvard University in 1959, and by Robert Vessot in
unchanging, steady state. the 1960's and 70's using high-precession hydrogen maser clocks flown on jet
But the name stuck, and with it has come the completely wrong impression that planes and on satellites.

Ç
the event was like an explosion and that the universe is expanding today 4...Gravitational mass and inertial mass are identical. Most recently in 1971,
because the objects in it are being flung apart like fragments of a detonated Vladimir Braginsky at Moskow University confirmed GRs prediction of this to
bomb. within 1 part in a trillion of the exact equality required by GR.

Ü
Virtually every basic aspect of this intuitive image for the Big Bang (we ARE 5...Black holes exist. Although these objects have been suspected to exist since
stuck with the name) is incorrect. To understand why, you need to understand they were first introduced to astronomers in the early 1970's, it is only in 1992
Albert Einstein's general theory of relativity. Or, at least, you need to have a that a critical acceptance threshold was crossed in the astronomical community.
sense of it. That may sound daunting, but general relativity is the most It was then that Hubble Space Telescope observations revealed monstrous,
revolutionary scientific advance of the 20th century, and we all ought to acquire billion-sun black holes in the cores of nearby galaxies such as Messier 87,
some feeling for it before the century ends. Messier 33 and NGC 4261.

n
After all, it's been 82 years since Einstein put forth his theory. It's been tested
in scores of experiments and has always passed with flying colors and is now
firmly established as our premier guide to understanding how gravity operates.
6...Gravity has its own form of radiation which can carry energy. Russel Hulse
and Joseph Taylor in 1975 discovered two pulsars orbiting each other, and
through careful monitoring of their precise pulses during the next 20 years,
a
Moreover, it is part of the foundation of Big Bang cosmology. And it is because confirmed that the system is loosing energy at a rate within 1 percent of the
of general relativity that we know the Big Bang was (and is, for the event is still prediction by GR based on the emission of gravitational radiation.
going on) nothing like an explosion. 7...A new force exists called 'gravito-magnetism'. Just as electric and magnetic
k
Albert Einstein developed general relativity in order to make his famous theory fields are linked together, according to GR, a spinning body produces a
of special relativity include the effects of gravity. It is a better way than Sir magnetism-like force called gravitomagnetism. GR predicts that rotating bodies
Isaac Newton's of understanding how gravity works. Like a hungry amoeba, not only bend space and time, but also make empty space spin. A NASA
a

general relativity ( or just GR for short) had absorbed both Einstein's newly- satellite called Gravity Probe B will be launched in the next few years to see
minted special relativity and Newton's physics, giving us the means to replicate whether this effect exists. This is a killer. If it is not found, GR is mortally
ALL of the predictions from these two great theories, while extending them into wounded despite its long string of other successes.
H

unfamiliar realms of experience. One of these realms was the Black Hole. The 8...Space can stretch during the expansion of the universe. This was confirmed
other was the shape and evolution of the universe itself. by Edwin Hubble's detection of the recession of the galaxies ca 1929. More
Big Bang cosmology says that the universe came into existence between 10 to recently in 1993, Astronomer Kenneth Kellerman confirmed that the angular
20 billion years ago, and that from a hot dense state has been expanding and sizes of distant radio sources shrink to a minimum then increase at greater
cooling ever since, remains unassailable. Yet, Big Bang cosmology is vulnerable. distances exactly as expected for a dilating space. This is not predicted by any
It is based on GR being accurate over an enormous range of scales in time and other cosmological model that does not also include the dilation of space as a
space. Just how good is general relativity? So far, GR has made the following real, physical phenomenon.
specific predictions: We have now boxed ourselves into a corner. If we accept the successes of GR,
Sayfa 4/7 - Mutlak Tekillik Ek 2
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
138

Hakan ÜÇOK
Mutlak Tekillik Ek 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

we are forced to see the world and the cosmos through its eyes, and its eyes GR says specifically that space is not a passive stage upon which matter plays
alone, since it is the theory which satisfies all known tests to date. out its dance, but is a member of the cast. When you treat both galaxies and
So, how should we think about the Big Bang? Our mental 'fireworks' image of space-time together, you get a very different answer for what happens than if
the Big Bang contains these basic elements: 1) A pre-existing sky or space into you treat them separately, which is what we instinctively always do. Curved

K
which the fragments from the explosion are injected; 2) A pre-existing time we space distorts the paths of particles, sometimes in very dramatic ways. If you
can use to mark when the explosion happened; 3) Individual projectiles moving stepped into a space ship and tried to travel to the edge of the universe and
through space from a common center; 4) A definite moment when the explosion look beyond, it would be impossible. Not only could you not reach a supposed
occurred; and 5) Something that started the Big Bang. "edge" of the universe no matter how long or how fast you traveled, in a closed

O
All of these elements to our visualization of the Big Bang are completely false universe, you would eventually find yourself arriving where you departed. The
according to GR! curvature of space would bring you right back, in something like the way the
Preexisting Space? curvature of Earth would bring you home if you flew west and never changed
There wasn't any! course. In other words, the universe has no edge in space. There is nothing

Ç
The mathematics of GR state specifically and unambiguously that 3-dimensional beyond the farthest star.
space was created at the Big Bang itself, at 'Time Zero', along with everything As a mental anchor, many have used the expanding balloon as an analogy to
else. It was a 'singular' event in which the separations between all particles the expanding universe. As seen from any one spot on the balloon's surface, all

Ü
everywhere, vanished. This is just another way of saying that our familiar 3- other spots rush away from it as the balloon is inflated. There is no one center
dimensional space vanished. Theorists studying various prototypes for the to the expansion ON THE SURFACE of the balloon that is singled out as the
Theory of Everything have only modified this statement somewhat. During its center of the Big Bang. This is very different than the fireworks display which
earliest moments, the universe may have existed in a nearly incomprehensible does have a dramatic, common center to the expanding cloud of cinders. The
state which may have had more than 4 dimensions, or perhaps none at all. balloon analogy, however, is not perfect, because as we watch the balloon, our
Many of these theories of the earliest moments hypothesize a 'mother space- vantage point is still within a preexisting larger arena which GR says never

n
time' that begat our own universe, but you cannot at the same time place your
minds eye both inside this Mother Spacetime to watch the Big Bang happen,
and inside our universe to see the matter flying around. This is exactly what the
existed for the real universe.
The center of the Big Bang was not a point in space, but a point in time! It is a
center, not in the fabric of the balloon, but outside it along the 4th
a
fireworks display model demands that you do. dimension...time. We cannot see this point anywhere we look inside the space
Preexisting Time? of our universe out towards the distant galaxies. You can't see time afterall! We
There wasn't any of this either! can only see it as we look back in time at the ancient images we get from the
k
Again, GR's mathematics treats both space and time together as one object most distant objects we can observe. We see a greatly changed, early history of
called 'space-time' which is indivisible. At Time Zero plus a moment, you had a the universe in these images but no unique center to them in space.
well defined quantity called time. At Time Zero minus a moment, this same It is at this point that common sense must give up its seat on the bus, and yield
a

quantity changed its character in the mathematics and became 'imaginary'. This to the insights provided by GR. And it is at precisely this point that so many
is a mathematical warning flag that something dreadfully unexpected has non-physicists refuse to be so courteous. And who can blame them? But there's
happened to time as we know it. In a famous quote by Einstein, "...time and more to come.
H

space are modes by which we think and not conditions in which we live". Steven Projectiles moving through space?
Hawking has looked at the mathematics of this state using the fledgling physics Sorry!
of Quantum Gravity Theory, and confirms that at the Big Bang, time was GR again has something very troubling to say about this. For millions of years
murdered in the most thorough way imaginable. It may have been converted we have learned from experience on the savanas of the African continent and
into just another 'timeless' dimension of space...or so the mathematics seems elsewhere, that we can move through space. As we drive down the highway, we
to suggest. have absolutely no doubts what is happening as we traverse the distance
Individual objects moving out from a common center? between landmarks along the roadside. This knowledge is so primal that we are
Nope! incapable of mustering much doubt about it. But science is not about confirming
Sayfa 5/7 - Mutlak Tekillik Ek 2
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
139

Hakan ÜÇOK
Mutlak Tekillik Ek 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

our prejudices. It's about revealing how things actually are. bees in a swarm, make up the gravitational field itself. In this frothing tumult,
What if I told you that you could decrease the distance from your house and the the gravitational field is knit together, quantum by quantum, from perhaps even
Washington Monument by 'standing still' and just letting space contract the more elemental building blocks, and it is perhaps here that we will find the
distance away? GR predicts exactly this new phenomenon, and the universe ultimate origin for the expansion of the universe and the magical stretching of

K
seems to be the only arena we know today in which it naturally occurs. Like space. We hope the much anticipated Theory of Everything will have more to
spots glued to the surface of the balloon at eternally fixed latitude and longitude say about this, but to actually test this theory may require technologies and
points, the galaxies remain where they are while space dilates between them human resources that we can only dimly dream of.
with the passage of time. There is no reason at all we should find this kind of Was there a definite moment to the Big Bang?

O
motion intuitive. GR is perfectly happy to forecast that our universe emerged from an infinite
If space is stretching like this, where do the brand new millions of cubic light density, zero-space 'Singularity' at Time Zero, but physicists now feel very
years come from, from one moment to the next? The answer in GR is that they strongly that this instant was smeared out by any number of quantum
have always been there. To see how this could happen, I like to think of the mechanical effects, so that we can never speak of a time before about 10^-43

Ç
shape of our universe as a "Cosmic Watermellon". The fact that this is only the seconds after the Big Bang. Just as Gertrude Stein once remarked about my
shape for a 'closed' finite universe is only a technicality. Finite watermellons are hometown, Oakland, California that "There is no 'There' there", at 10^-43
also cheaper to buy than infinite ones. seconds, nature may tell us that before the Big Bang, "There was no 'When'

Ü
GR predicts the entire past, present and future of the universe all at once, and there" either. The moment dissolves away into some weird quantum fog, and as
predicts its entire 4-dimensional shape. As we slice the 4-dimensional, Cosmic Steven Hawking speculates, time may actually become bent into a new
Watermellon at one end of the cosmic time line, we see 3-dimensional space dimension of space and no longer even definable in this state. Ordinary GR is
and its contents soon after the Big Bang. At the other end of the Cosmic unable to describe this condition and only some future theory combing GR and
Watermellon in the far future, we see the collapse of space and matter just quantum mechanics will be able to tell us more. We hope.
before the Big Crunch. But in between, our slices show the shape of space Something started the Big Bang!

space dilates from one extreme to the other.

n
(closed, spherical volumes) and the locations of galaxies ( at fixed locations) as

As a particular slice through an ordinary watermellon, we see that its meat has
At last we come to the most difficult issue in modern cosmology. In the
fireworks display, we can trace the events leading up to the explosion all the
way back to the chemists that created the gunpowder and wrapped the
a
always been present in the complete watermellon. The meat is present as a explosives. GR, however, can tell us nothing about the equivalent stages leading
continuous medium, and we never ask where the meat in a particular slice up to the Big Bang, and in fact, among its strongest statements is the one that
came from. Cosmologically, GR ask us to please think of 3-dimensional space in says that time itself may not have existed. How, then, do we speak or think
k
the same way. Space, like the meat of the watermellon, has always existed in about a condition, or process, that started the whole shebang if we are not even
the complete shape of the universe in 4-dimensions. But it is only in 4- allowed to frame the event as "This happened first...then this...then kerpowie!"?
dimensions that the full shape of the universe is revealed. It is a mystery why This remains the essential mystery of the Big Bang which seems to doggedly
a

our consciousness insists on experiencing the universe one moment at a time, transcend every mathematical description we can create to describe it.
and that is why we end up with the paradox of where space comes from. There All of the logical frameworks we know about are based on chains of events or
really is no paradox at all. states. All of our experiences of such chains in the physical world have been
H

Space is not 'nothing' according to Einstein, it is merely another name for the ordered in time. Even when the mathematics and the theory tell us 'What
gravitational field of the universe. Einstein once said, "Space-time does not happened before the Big Bang to start it?' is not a logical or legitimate question,
claim existence on its own but only as a structural quality of the [gravitational] we insist on viewing this as a proper question to ask of nature, and we expect a
field". If you could experimentally turn-off gravity with a switch, space-time firm answer. But like so many other things we have learned this century about
would vanish. This is the ultimate demolition experiment known to physics for the physical world, our gut instincts about which questions ought to have
which an environmental impact statement would most certainly have to be filed. definite answers is often flawed when we explore the extreme limits to our
The gravitational field at one instant is wedded to itself in the next instant by physical world.
the incessant quantum churnings of the myriad of individual particles that like I wrote this essay before seeing the new IMAX file at the Air and Space Museum
Sayfa 6/7 - Mutlak Tekillik Ek 2
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
140

Hakan ÜÇOK
Mutlak Tekillik Ek 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

'Cosmic Journey", by far one of the nicest and most heroic movies of its kind I
had ever seen. But of course it showed the Big Bang as a fireworks display. No
matter. It doesn't take a rocket scientist to accept the fact that the Big Bang
was a spectacular moment in history. What is amazing is that the daring

K
audacity of humans may have demystified some of it, and revealed a universe
far stranger than any could have imagined.
Still, we are haunted by our hunches and intuitions gathered over millenia, and
under circumstances far removed from the greater physical world we are now

O
exploring. No wonder it all seems so alien and maddeningly complex.

Hadi ben saçmalıyorum diyelim. Aynı şekilde aklını kullanan bunca vatandaş ne

Ç
halt ediyor o zaman ?
Belli ki, bizler Herşeyin Pratiğini doğru yorumlayabilmekten aciz durumdayken,
Herşeyin Teorisi diye bişeyin peşinde koşuyoruz (biz derken, dogmatik bilimi

Ü
kastediyorum...).

(03.03.2010, Çarşamba – 13:05)


En aktüel verilere göre, evrenin yaşı (bildik 4 boyutlu uzay-
zaman, t=1 den bu yana geçen süre; Bak. yandaki resim) üç aşağı
beş yukarı: ~13,75 Milyar yıl. Bu da, genel ve özel görelilik gibi
konuları gözardı edersek (etmeli miyiz ?), evrenin idrak
edebildiğimiz kadarının (Hubble Hacmi) 13,75 milyar ışıkyılı
yarıçaplı bir küre olduğu sonucuna götürür bizi. Buna göre

n
a
çapının da, bunun iki katı (yani, ~27,5 milyar ışıkyılı) olduğu
sonucuna ulaştırır. Gördüğünüz üzere t=0 gibi soyut bir zaman
mefhumu da çizdim resimde. Bu o malum (meşhur) Mutlak
k
Tekilliğin/Mutlak Düzenin olduğu ve maddenin henüz, Kütle Çekim
haricinde, hiç bir elektromanyetik emisyonun olmadığı Sonsuz An
'dır (Protogen). (13:22)
a
H

Sayfa 7/7 - Mutlak Tekillik Ek 2


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
141

Hakan ÜÇOK
Süpersimetri
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
09.03.2010, Salı – 07:40 getirdiğinizde olay bitiyor ve altıncısını ekleyemiyorsunuz (asimetri oluşuyor).
Makale: Süpersimetri Ufak bir aralık kalıyor (5-10 derecelik). Bunun sebebini anlayabilmek için,
Yazan : Hakan ÜÇOK üşenmedim, kartondan muhtelif adetlerde (en az 5 adet) eşkenar piramit
Süpersimetri1 hazırlayıp (ölçme, çizme, kesme), birbirine yapıştırdım (Alan ve hacim hesabı için

K
“Süpersimetri”, demeden önce, bildik normal simetrilere bir bakalım. bak. http://staff.argyll.epsb.ca/jreed/math9/strand3/3106.htm). Sonuç ortada
Herkesin geometrik şekilleri bildiğini ben de biliyorum, ancak bu şekillerdeki bazı herkes deneyebilir.
garipliklerin (ki aslında gariplik de denemez) herkes farkında mı acaba, orası ayrı
bir konu. Başlamadan önce şunu da tüyo olarak belirtmeliyim ki, bildik 3/4-

O
boyutlu evrende tuhaf davranışlar sergileyen (veya cehaletimden dolayı bana
öyle geliyor...) bir geometrik şekil keşfetmişim gibi görünüyor: PROTOGEN. Daha
önce de birçok kez bu şeklin mutlak tekilliğe işaret ettiğine dair tespitlerde
bulunmuştum ve nihayetinde alan ve/veya hacim hesaplamaları ve

Ç
görselleştirme çalışmalarımda bazı tutarsızlıklara (dedim ya, bana öyle geliyor da
olabilir...) şahit oldum.
Tutarsızlık derken,

Ü
yanlış anlaşılmasın,
sadece işin iç yüzünü
anlayabilmiş değilim
hala, bu da sorun gibi Bu konuda kafa patlatmamı tetikleyen konular şu sayfalarda bulunabilir:
görünüyor. Mesele şu • http://www.cosmosmagazine.com/news/1580/exotic-matter-antimatter-
ki; alan hesabı molecule-created

n
yaparken (eşkenar üçgen için, açılar, kenar uzunluğu, yükseklik hesaplaması ve
sonucu olarak alanın bulunması) her şey gayet iyi görünürken (açılar vs.), iş
hacim hesabına gelince apışıp kalıyorum, çünkü (yoksa bana mı öyle geliyor ?),


http://www.cosmosmagazine.com/news/1899/new-twist-matter-
antimatter-mystery
http://www.cosmosmagazine.com/node/714
a
açılar uymuyor gibi görünüyor. Küp geometrisinde örneğin, tümü 90 derecelik • http://www.cosmosmagazine.com/news/2290/where-look-see-dark-
açılar elde edilebiliyor, ancak eşkenar piramit 'te (Triangular Pyramid), açılar 60 matter
derece gibi görünse de, öyle değiller (Olması gereken: 3x60°=180°, üçgenin iç • http://www.cosmosmagazine.com/news/2345/laser-creates-billions-
k
açılarının toplamı 180 derece3 ki, 2 boyutta bunda sorun yok...). 2 boyutta 6 particles-antimatter
adet eşkenar üçgen (7 nokta) ile güzel bir petek şekli (geometrisi, hemde Ancak bunlar biraz magazine kaçan (popülist 2) yayınlardır, hatırlatmak isterim;
simetrik) elde ederken, 3 boyutta, 5 adet eşkenar piramidi bir araya Daha ciddi (ama dogmatik) kaynaklara (daha ziyade yabancı dillerde) yüksek
a

1 Konu ile ilgili kaynaklar şöyle : öğrenim kurumlarının (M.I.T., vs.) web sitelerinden ulaşırsınız. Sonuç itibariyle,
Miyazawa Supersymmetry by Sultan Catto, 2008 fikirlerini empoze etmeye çalıştıklarında, zaten hiç şansınız olmaz, eğer kendi
A Supersymmetry Primer by S. Martin, 1999 beyin hücrelerinizi çalıştırmaz, her şeyi olduğu gibi (gümüş tepside sunulduğu
gibi) kabul ederseniz (siz onu anladınız...).
H

Introduction to Supersymmetry by Joseph D. Lykken, 1996


An Introduction to Supersymmetry by Manuel Drees, 1996 Protogen dediğimde ola ki eşkenar piramidi anlıyorsanız, bu yanlış. Benim
Introduction to Supersymmetry by Adel Bilal, 2001 kastım, eşkenar piramitteki gibi her noktası (veya köşesi) birbirinden eşit
An Introduction to Global Supersymmetry by Philip Arygres, 2001 uzaklıkta olan sonsuz sayıda nokta (bu durumda maddeyi veya antimaddeyi
Weak Scale Supersymmetry by Howard Baer and Xerxes Tata, 2006 oluşturan/oluşturamayan atomlar) ki, buna tekillik diyorum ve evrenin (ve/veya
Kaynak: üst 5. boyutun) homojen dağılmış noktaları diye de tanımlıyorum. Bu noktalar
Wikipedia-Supersymmetry (atomlar) eğer ışıma yapmıyorlarsa (noktalar kritik yoğunluğun üstünde iseler,
Yüzeysel değil, derinlemesine bir şey anlıyorsanız bu kaynaklardaki belgelerden, benden daha
zekisiniz demektir, çünkü ben bi mok anlayabilmiş değilim. 2 Popülist=Toplumun çoğunluğunu beyin yıkama ve atraksiyonlarla celbetme gayreti içinde olan.
Sayfa 1/2 - Süpersimetri
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
142

Hakan ÜÇOK
Süpersimetri
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
yani birbirlerinden daha uzak) üst boyutta bulunurlar. Eğer kritik yoğunluğun söylemek gerekirse, pi sabitinin, mutlak tekillik şartlarının araştırmasını biraz
altında iseler (ışıma yapıyorlarsa), o zaman o tekillik (4 boyutlu evrende) (çok) zorlaştırdığını belirtmek isterim (virgülden sonra 250 milyar adet rakam
maddeye dönüşmüş oluyor (dolayısıyla mutlak tekillik olamıyor). İşin garip yanı, bulunabilmesinin de pek öyle faydalı olacağını düşünmüyorum, ancak varsa veya
kritik yoğunluğun üstünde olmaları halinde (Protogen, mutlak tekillik), hacim olacaksa bir gün, tümünü açıklayan bir “formül” çok faydalı olacaktır). Eğer pi

K
oluşturmuyorlar (mutlak tekillik) ki, bu aynı anda (aslında zaman olarak sabiti sonsuza kadar devam ediyorsa, o zaman, evreni sınırlı olarak görebilmek
sonsuzlukta) hem bir hemde sonsuz olmalarını gerektirir. Mutlak Tekillik de gayet zor olur. Bu durumda sonsuz ve sınırsız bir evrenden bahsetmek gerekir
dediğimde bunu kastediyorum (Bak. Mutlak Tekillik ile ilgili makalelerim). Bunu ki, böyle bir evrenin (daha öncede tartışmıştık) şişiyor veya genişliyor olması
Yokluk olarak da görmemek gerekir, çünkü boyutsal halleri/durumları bir üst düşünülemez. O zaman (yani şimdi), Mutlak Tekillik eşittir Süpersimetri

O
boyutta (5. Boyut) olduklarına işaret eder ki, konvansiyonel 5 duyumuzla (veya diyebilirmiyiz ? Ve şeklen (illede şekil olması gerekiyorsa, ki değil...) en küçük
onlardan faydalanan herhangi bir araç gereçle, payda olarak, eşkenar piramidi gibi midir (gibisi fazla...) ?
kütle çekimin etkileri, yani çekim ve sözde itim (18.03.2009, Perşembe – 09:38)
hariç...) bunları algılamamız mümkün değil, İşte, bu bilgilerin ışığında Süpersimetri (genel olarak dogmatik bilimsel tanımı

Ç
ancak bize ulaşabilen etkilerinden dolayı akıl veya tanımları nasıl olursa olsun), 3 ve hatta 4 boyutsal algılanış biçiminde
edebiliriz (düşünme, tasavvur, hayal, idrak, her (uzay-zaman) konvansiyonel duyulara (5 duyu: Görmek, Duymak, Koklamak,
neyse...). Günümüzde antimadde dedikleri şey Tatmak ve Dokunmak) bilgi (data) sağlayan (Kütleçekim Kuvvetinin dışında olan

Ü
de (karanlık madde/enerji=protogen ve diğer üç kuvvet) etkilerden farklı bir kavranma (algılanma) yöntem ve/veya
karanlık enerji=kütleçekimin 5. boyut ile 4 yoluyla idrak edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu da, sürekli tekrar ettiğimiz
boyutluluk/evren/uzay-zaman-sistemi ve var olduğunu düşündüğümüz 6. duyumuzu (yani Aklımızı) kullanmakla
arasındaki matris farkı) zaten görülmüş değil, olabilir. Fiziksel tekamülün (evrim dedikleri şeyin, ister mutasyon olsun, ister
sadece kütleçekimin etkileri (ama tepkisizliği) tabii haliyle, her ne kadar sonu yokmuş gibi görünsede, sonuçta insanın biyolojik
Illustration 1: 3D map of the large- hesaplanabiliyor (anladığım kadarıyla, bir yapısının, bir yere kadar, çevre şartlarına uymasını sağlayan bir olgudur)
scale distribution of dark matter,

n
şekilde lens etkisi ile; Bak. yandaki resim)3.
reconstructed from measurements Maddenin kendisi de 4 boyutlu evrende
of weak gravitational lensing with elektromanyetik ışımanın etkenleriyle (foton)
yetersiz, etkisi ve zamanında olamadığı yerlerde, tahminimce, zihinsel
tekamülün (aklını etkili ve yeterli şekilde kullanmaya başlamanın ve bunun
getirdiği avantajlardan faydalanmanın), zor'u ve/veya imkansız gibi görüneni
the Hubble Space Telescope.
a etkileşebilmesine rağmen (ben öyle olayları (en azından) kolaylaştırması gibi bir hipotezi de gözününde bulundurmak
hatırlıyorum), antimadde (veya her nasıl tabir ediyorsanız) elektromanyetik ve ona göre davranışlarda bulunmak (salih amel işlemek), herhangi bir kayıba
kuvvet ile etkileşmez (itirazı olan ?), sadece kütleçekim kuvveti düzeyinde neden olmaz herhalde (denemekte fayda var; Bunun için bak. bir sonraki
k
feedback (“geri besleme”; Bak. Sibernetik) elde eder. Böylelikle, büyük çapta makale: Takva Elbisesi). (09:55)
düşünürseniz, evrendeki tüm madde, aslı (ve kaynağı) olan, tekillik matrisi
dediğimiz protogen'e, her an, (4 boyutun) her yerinde, sonsuz bir hızda, bilgi
a

(feedback/geri besleme) iletmektedir.


Tekrar geometrik şekillere geri dönersek, örneğin bir küp, gayet (nispeten,
göreceli) simetrik bir şekil oluşturmaktadır. Ancak, örneğin bir küre ile
karşılaştırıldığında, küp'ün simetrisi gayet (nispeten) asimetrik kalır. Bence,
H

eşkenar piramidin yanında küre de, (nispeten) çok asimetrik kalmakta (eğer bir
gün bunu görselleştirmeyi başarırsam, bunu ispat etmiş olacağım). Bu arada
tüyo olarak, Pİ sabitinin (sayıda diyebilirsiniz), virgülden sonra sonsuza doğru
giden bir sayı dizisi oluşturması da çok manidar (bunu daha sonra analiz etme
fırsatı buluruz umarım) ve mutlak tekillik ile çok yakından bir ilgisi olduğuna dair
bir his var içimde (hesaplarla uğraşırken pi sayısına tosladım). Bunu şimdiden
3 http://en.wikipedia.org/wiki/Dark_matter
Sayfa 2/2 - Süpersimetri
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
143

Hakan ÜÇOK
Nasıl Yazıyorum
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
13.03.2010, Salı – 00:19 kaynak değil ancak. Çoğu insan, Kur'an-ı Kerim'i yaşadığı hayatta nereye
Açıklama: Nasıl Yazıyorum koyacağını, nasıl davranması gerektiğini bilmez (veya bilmek istemez, şu veya
Yazan : Hakan ÜÇOK bu nedenle işine gelmez), dolayısıyla, en azından (sözde) bir çeşit saygı
göstergesi olarak, zahmet edip de el sürmeyeceği bir şekilde duvara asılır (çoğu

K
Nasıl Yazıyorum hıristiyan evde olduğu gibi sözde çarmıha gerilmiş İsa gibi). Anlamadığımız bir
dilde (arapça) yazılı olması, okusak dahi bir şey anlayamayacağımız olması;
Bu okuduğunuz PDF'leri (Blog Makalelerimi) nasıl yazdığıma dair (fiil olarak, Okunması (anlamasak da) sevap olarak empoze edilen işte bu Kur'an-ı Kerim,
zihinsel olaylar sesli düşünmekten günümüzde herkesçe kendi anladığı dilde ulaşılabilir oldu artık ve belki bir nebze

O
ibaret...) soru işaretlerini insanlar da onu anlayarak ve düşünerek okumaya başladı. Kaynakça olarak
cevaplayabilmek için, bu yazıyı yazılarımın çoğunda Kur'an 'a atıfta bulunduğum ve alıntı verdiğim için, PDF
kaleme alma ihtiyacı duydum. olarak sitemden indirmeye (download) açıyorum (elbette ÜCRETSİZ !):
Öncelikle, aktüel olsun, uzun

Ç
zamandır üzerinde kafa yorduğum
konular olsun (genelde astro-, • Kur'an-ı Kerim, Türkçe: PDF , ZIP ( [ ^ ] işaretli )
nükleer- ve quantum-fiziği olduğu • Kur'an-ı Kerim, Türkçe: PDF , ZIP (Türkçe, 29 harfli)

Ü
gibi, güncel ve/veya toplumsal olaylar • Kur'an-ı Kerim, İngilizce: PDF , ZIP (Edip Yüksel)
da olabiliyor), herhangi bir konu • Kur'an-ı Kerim, İnglizce: PDF , ZIP (F. Malik)
aklıma geldiğinde, bir zamanlar kağıt • Kur'an-ı Kerim, Almanca: Henüz bulamadım...
(A5 veya A4 defter) kalem (Kurşun
kalem) alır, aklıma ve ağzıma ne gelirse, karman çorman fragmanlar halinde
yazardım (küçük bir kısmını Kainatın 11 Boyutu: 7 Gök Ve Yer adlı pdf'de Yine her zaman indirmeye hazır olarak bu nüshalara şu sayfamdan da

n
okuduysanız ne demek istediğimi anlarsınız). Ancak bir süredir bu fragman
yazılarımdan vazgeçtim ve teknolojinin (sözde) nimetlerinden faydalanmak üzere
(ki bunu zaten ömrümün muhtelif zamanlarında, 1978 'den beri yapmaktaydım,
ulaşabilirsiniz:


http://h3ok.isgreat.org/KURAN.htm
http://h3ok.isgreat.org/KURAN.html
a
malumunuz ben kendi çapımda bir çeşit (!) Bilişim ve İletişim Teknolojileri Bence, her insanın bunlara, ücret karşılığı olmadan, ulaşabilmesi gerekmektedir
Uzmanıyım), bilgisayar üzerinde Open Office 'in (V3.2) Writer aracıyla yazmaya, ve eğer herhangi bir telif hakkı felan olduğunu iddia eden varsa, bana dava
oradan da yine bilgisayar üzerine kurmuş olduğum http://localhost 'da açmakta serbest, hodri meydan! Kur'an-ı Kerim 'i üç-beş'e satmak çok abes,
k
Wordpress adlı Bloglama sistemiyle (http://www.wordpress.org) dahili olarak kınıyorum.
oluşturup, daha sonra internet kafeye gittiğimde (evden internete
bağlanmıyorum, haftada 1 veya 2 kez maillerimi kontrol ederim) beleş
a

hosting'im olan http://www.1free.ws 'den aldığım http://h3ok.1free.ws alanında


wordpress blog'um için kullandığım http://h3ok.isgreat.org/wp 'deki sunucuma
(Blog) yüklemekteyim (veri tabanını burada export ediyorum, internette import
ediyorum, oluyor bitiyor). Gördüğünüz üzere, yaptığım her işlem (Vahiy ve diğer
H

kaynaklardan bilgi edinme, OpenOffice araçları, hosting, v.b. gibi...), beleş


sistemler üzerine kurulu (dolayısıyla, her türlü tedirginlik oluşturabilecek
istikrarsızlıklara karşı savunmasız) ve (internet kafe ücreti ve harcadığım zaman
hariç) bana hiçbir maddi külfet getirmiyor.
Bu, Beleş diye tabir ettiğim kaynaklardan Kur'an-ı Kerim, tahminim herkesin
mutlaka evinde bir adet bulunduğu (çoğu evde Arapça harflerle bulunur ve
genelde duvarda asılı durur...) bir kaynak; Pek de yüzüne bakılıp okunan bir
Sayfa 1/1 - Nasıl Yazıyorum
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
144

Hakan ÜÇOK
Takva Elbisesi
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
13.03.2010, Salı – 00:19 Kullanmadığı-nız (-mız) durumda olacaklar, Surenin 9 ve 11. ayetlerinde gayet
Makale: Takva Elbisesi net açıklanıyor; Yani olacağı şu (nasıl ve ne zaman, sormayın artık):
Yazan : Hakan ÜÇOK Aklını kullanmayanlar (bir şekilde) helak veya yok edilecek !
Takva Elbisesi Bu durumda, eğer şöyle küresel duruma bir bakarsanız, manzaranın pek de iç

K
“Takva Elbisesi”, derken, neyi nasıl (/doğru) anlamamız gerektiğini bilebilmek açıcı olmadığının herhalde siz de farkındasınızdır. Bu gezegenin tam manasıyla
için şu ayeti okuyup sindirin: içine eder olduk ve bu gidişle de yeryüzünde bildiğimiz şekilde bir yaşam söz
(Araf Suresi 7:26) “Ey Ademoğulları ! Size avret yerlerinizi örtecek giysi konusu olmayabilir bundan sonra. Yıkıcı irademiz bunun icabına bakacak gibi
ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) görünüyor. Hal böyle iken, bu kafayla nasıl tekamül edilir, doğru yola nasıl çıkılır,

O
elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu, Allah’ın rahmetinin belli değil, pek de mümkünatı yok gibi.
alametlerindendir. Belki öğüt alırlar.” Tekamül gerçeğinin bu kadar bariz ve net bir şekilde anlaşılabileceği ve bunu
Şimdi ben kalkıp da ahkam kesecek değilim (bunu, hacı hoca takımları yapsın ve anlamak için, dahi (deha, zeka) olmanın şart olmadığı bir asırda yaşıyoruz
kendi aklını kullanmayanları saptırsın/doğru yola iletsin, bana ne...), ama iyice (...herkes gayet açık olarak ne halt ettiğinin farkında olması gerek...). Buna

Ç
düşününce, bu ayetten o kadar önemli sonuçlar ve ipuçları (her sure ve rağmen tutup da, evrimleşme gibi saçma sapan ve inkarcı bir zihniyetle (Big-
ayetlerden olduğu gibi) çıkartılabilir ki, ben şaştım doğrusu. Takvaya dair ipuçları Bang-Hipotezi...) evreni açıklamaya çalışmak, gerçekten aptalların yapabileceği
ve dahi ayrıntılı açıklamalarını Kur'an-ı Kerim 'de bulmak mümkün (ve tabi yine bir şey değil (o kadar da değil). Bunun için aptal değil, inkarcı olmak gerek;

Ü
tekrar ediyoruz ki, Kur'an-ı tefekkür ile okumak gerek, anlamıyorsanız Arapça Hemde aklını (fıtratı gereği) kullanmaktan nefret etmek (dolayısıyla yine bir çeşit
geveleyip, papağan gibi ezberleyip, vakit öldürmek değil). Yine şu ayeti okuyup aptallık gerektiren), gerçeklerin insanın kesinlikle işine gelmemesi ve kesin kes
sindirmekte fayda var: (dönüş olmamak üzere) inkar etmeyi... Böyle düşündüğünüz (inkar ettiğiniz)
(Enbiya Suresi 21:10) “Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki, sizin zaman, zaten herhangi bir ahiret idraki oluşmamış ve herhangi bir sonuca
bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız ?” katlanma mecburiyetinden de gaflet içindesinizdir (habersizsinizdir); Kimsenin
elinden bir şey gelmez, Allah hariç.

n
Bunu doğru anlamakta güçlük çekenlere, en kısa zamanda deli doktoruna
(24.03.2010, Çarşamba – 08:05)
uğramaları veya samimi olarak kendi niyetlerinden şüphe duymaları tavsiye
Bir Kainat (en azından tasavvur edebildiğimiz kadarıyla bir Evren) düşünün ki,
edilir. Tabi, kasıt varsa, o başka. Yanlış anlaşılacak veya anlaşılamayacak hiç bir
içinde yaşayan (cüzzi irade sahibi) akıllı varlıklar dahi, fiziksel motoriklerini (!)
şey yok bu ayette (mazeret kabul olunmaz). Bir de üstelik bir önceki ve bir
a
sonraki ayetleri de göz önünde bulundurursanız, durum-unuzun (-umuzun)
kontrol edemez, yani aslında, düşündüğünü, yapmaya niyetlendiği aksiyonu
kendisi gerçekleştirmemektedir. Bunu yapan, evrenin genel kanunlarını (fizik,
vehameti daha da ortaya çıkıyor:
biyoloji gibi; Sünnet-ul Allah...) işleten (üstelik tarafımızdan yaratılmış olmayan)
(Enbiya Suresi 21:9) “Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik.
k
fiziksel mekanizmalar. Bizim (düşünen varlıklar olarak) tek yaptığımız, düşünmek
Kendilerini ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Haddi aşanları ise helâk ve niyet etmek; Ondan sonrası nasıl gerçekleşiyor, az çok biyoloji bilimi ile
ettik.” açıklanabilsede, bilincimiz (üst-bilinç dediğimiz) bunu nasıl gerçekleştirdiğinin
ve:
a

pek farkında değil. Parmağımızı oynatabiliriz, oynatırken ona bakar, kıpırdadığını


(Enbiya Suresi 21:11) “Biz zulmetmekte olan nice memleketleri kırıp görürüz, ancak o parmağın kıpırdaması için ne tür biyolojik mekanizmalar etki
geçirdik ve onlardan sonra başka başka toplumlar meydana getirdik.” etmektedir, hangi kaslar ne iş yapar, hareketi gerçekleştirirken, farkında bile
Gerçek şu ki (bugün keşfettim), Kur'an-ı Kerim 'de bahsi geçen Peygamberler değiliz. Bu konuda gayet açık bir ayeti burada tekrar etmek istiyorum:
H

(A.S.) dışında, bahsi geçmeyen daha nice Peygamberler de akıl sahibi olması [Enfal Suresi 8:17] “(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah
gereken toplumlara gönderilmiş ve Vahy'i o toplumlara iletmeleriyle, o onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı.”
toplumların içinden (çok az) bir kısmı (iman ederek) Tekamül Etmiş, diğerleri Bunu herkes deneyebilir. En azından bunu idrak etmek, kabul etmek, zor olmasa
(inkarcılar) ise, yok olmaya mahkum olmuşlardır. Apaçık Vahiy olan Kur'an-ı gerek. “Materyalist Düşünce” bunu (Allah'ın Külli İradesini) kabul etmez.
Kerim 'de yine aynı şekilde, O 'na muhatap olan toplumların içindeki insanların Big-Bang 'den tutun, Evrimleşme saçmalığına kadar, tüm doktrinleri, herşeyin
(bence) tekamüllerine yöneltmekte ve (görmek isteyene) yol göstermektedir. kendiliğinden oluştuğuna, kendiliğinden (bir çeşit tesadüfen) olduğuna
Bundan faydalanmanın yolu da: Aklı Kullanmaktır. hükmeder. Kur'an-ı Kerim 'de ise, Allah şöyle apaçık beyan eder, açıklar:
Sayfa 1/3 - Takva Elbisesi
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
145

Hakan ÜÇOK
Takva Elbisesi
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

[Vakı'a Suresi 56:57-59] “Sizi biz yarattık. Hala tasdik etmeyecek (13:00) Takva Elbisesi adlı bu makalem ile ilgili alakası bulunması açısından
misiniz?”, “Attığınız o meniye ne dersiniz?!”, “Onu siz mi (gerçi, hayatta yaşanan ve/veya olan herşeyin ilgisi olmakla beraber), şu son
yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?” zamanlarda Avrupa 'da cereyan eden ve Kilisenin karışmış olduğu “(cinsel ve
Kur'an-ı Kerim 'e (ve Allah 'a) inanmıyorsanız (veya sindirmek zor geliyorsa), o diğer) İstismar Olayları” ile ilgili, birkaç Ayet tekrarlamak istiyorum (konuyla ilgili

K
zaman, konu ile ilgili pozitif bilimler ne diyor acaba, ona bakalım. Bunun için yerlerin altını çizdim):
aşağıda belirtmiş olduğum makaleyi okumanızda fayda var: [Neml Suresi 27:54-58] “Lut’u da (Peygamber olarak gönderdik.) Hani o,
[Bilim Teknik Dergisi, Ekim 2008, Sayfa 106: “Özgür İrade” adlı makale]1 kavmine şöyle demişti: “Göz göre göre, o çirkin işi mi yapıyorsunuz?”,
Okuduysanız, konu ile ne kadar ilgili olduğunu anlamış olmanız gerekiyor. Ancak “Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi varıyorsunuz?

O
bir tek makale ile yetinmek olmaz ! “Özgür İrade” (“Free Will”, “Freier Doğrusu siz ne yaptığını bilmez bir toplumsunuz.”, “Bunun üzerine
Wille”) ile ilgili Wikipedia ne diyor, onu araştırmakta da fayda var. Özetle, kavminin cevabı ancak şöyle demek oldu: Lut’un ailesini
makalede söz konusu olan, insanın niyet ettikten sonra, aksiyonu memleketinizden çıkarın. Çünkü onlar temiz kalmak isteyen
gerçekleştirmek için bulunduğu teşebbüsün tetiklenmesinin, bilincin insanlarmış(!)”, “Biz de onu ve ailesini kurtardık. Ancak karısı başka.

Ç
davranmasından çok daha önce (yaratılması ve beklemesi/) oluşması (özetle Onun geride kalıp helak olmasını takdir ettik.”, “Onların üzerine bir
dedik ya... Makaleyi okumakta fayda var). (08:55) yağmur (gibi taş) yağdırdık. (Başlarına gelecekler konusunda)
uyarılanların yağmuru ne kötüydü!”

Ü
ve:
[Hadid Suresi 57:27] “Sonra bunların peşinden ard arda
peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu
İsa’yı gönderdik, ona İncil’i verdik ve kendisine uyanların kalplerine
şefkat ve merhamet duygusu koyduk. (Kendiliklerinden) icat ettikleri

n
ruhbanlığa gelince; biz onu onlara farz kılmamıştık. Allah’ın rızasını
kazanmak için onu kendileri icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği
gibi uymadılar. Biz de içlerinden iman edenlere mükafatlarını verdik.
Fakat onlardan birçoğu da fasık kimselerdir.”
a Sanırım Lut peygamberin bu kıssası, geçmişte olan ve gelecekte olacak olan
olayları gayet net bir şekilde tarif ediyor ve insanları uyarıyor, ama okuyan mı
var ? Bu iki Surenin alıntı yapmış olduğum çeşitli ayetlerinde, 1.Eşcinsellik ile
k
ilgili, 2.Ruhbanlık ile ilgili, ipuçları bulmak mümkün. Her biri elbette birbirinden
bağımsız olabilen birer konulardır. Son zamanlarda TV'lerde yapılan tartışmalar
açısından da (Yok efendim, “Eşcinsellik hastalık mı, psikolojik rahatsızlık mı,
a

yoksa sadece bir tercih mi ?”, diye yapılan o safsatasal tartışmalar açısından
yani), çok büyük ipuçları vermektedir. Ama tabi, bu ipuçları görebilmek için
öncelikle İman etmek şart; Etmiyorsanız konu, “Bilimsel olarak, eşcinselliğin
H

hastalık olmadığına dair bulgular elde edildi !”, ironisine/saçmalığına dönüşür.


Bunu iddia eden (batı medeniyeti, dogmatik-pozitif-bilimler dediğimiz) aynı
zihniyet, iş bu İstismar Olayları cereyan ettiğinde (ve de nihayetinde gün-
1 Bilim Teknik Dergisinin yararlandığı kaynaklar: yüzüne çıktığında) saçını başını yolup, “Acaba nerede hata yaptık ?”, “Hata mı
Brass, M. & Haggard, P. (2007) “To do or not to do: The neural signature of self- yaptık ?”, “Biz hata yaparmıydık ?” , gibilerinden apışıp kalıyor, şaşırmadım. Eh
control”. The Journal of Neuroscience. 27(34), 9141-9145. tabi, olayı Tercih olarak tanımlarsanız, “Adam öyle tercih etmiş, ne yapsa
Haggard, P. (2005) “Conscious intention and motor cognition”. Trends in yeridir !” diyebilmek de gerek (ciddi değil, ironik olarak). Olay Tercih ise, daha
Cognitive Sciences. 9(6), 290-295.
Sayfa 2/3 - Takva Elbisesi
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
146

Hakan ÜÇOK
Takva Elbisesi
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
da vahim olmak üzere, bunun yanlış (vede çirkin) bir tercih olduğunu (Bak. bile kabul ediyorum, hayal ve fantazi dediysek, o kadar da değil...), hayatın ve
Kur'an ayetleri...) vatandaşlara söylemek, açıklamak (açıklayacak cesareti dünyanın (eğer inanıyorsanız) bir İmtihan olması nedeniyle, bunu böyle (bir
bulmak) gerek. Bunu bile bile yapmayan suç işlemiş olur. Evet, eğer çeşit Kelebek Etkisi) kabul etmek yanlış olmaz. Kur'an-ı Kerim ile bize ulaşan
homoseksüellik/eş cinsellik bir hastalık değilse (ki, bilim olmadığını kabul (bence mutlak doğru) bilgilerden anladığımız kadarıyla, Allah, ne bu dünyada

K
ediliyor), o zaman kesin olarak bilinçli (göz göre göre...) bir İnkar (imtihan boyunca) nede Ahirette (hesap kitap vaziyetlerinde), kullarına (yani
mekanizmasıdır, çünkü Apaçık Vahy'e muhalefet ve inkardır (gerçi, bilerek bize ve bizim gibilerine) zulüm etmez (zulmetmez); Eğer başımıza bir musibet
veya bilmeyerek, daha nice ayetlere muhalefet/-leri/-imiz sözkonusu ama...). (terslik ve/veya felaket, hangi boyutta olursa olsun) geliyorsa, bunu tetikleyen
Böyle sapkınlıklar (sapıklık demiyorum, şimdilik), dayandığınız tahrif de yine biziz (Bak. Kur'an-ı Kerim, inanıyorsanız). Aklını kullanınca, her şey

O
ettiğiniz/edilmiş kaynakların ve onları (zorla, Bak. Engizisyon) uygulamaya koyan gayet açık ve kabak gibi ortada (ama sadece aklınızı kullanırsanız). Bir şeyler
ve işleten zümrelerin (Ruhbanlar Gürühunun) ne kadar saçmaladığını ve kökten ters gidiyorsa, bu bizim kendi salaklığımızdandır (aklını kullanmamaktan; Bunun
inkar ettiklerini de bariz bir şekilde ortaya çıkarmıyor mu (yoksa ben at- sebepleri muhtelif olabilir: Örn. İşine gelmemesi gibi... Bak. Küresel Kriz gibi
gözlükleriyle mi bakıyorum olaya; Bilmediğim bir şey mi var) ? Hadi ben bi mok saçma sapan olaylar; Her ne kadar bunun bizim gibi basit insanların suçu

Ç
bilmiyorum diyelim; O zaman bu sorun nasıl çözülecek (veya sorun olarak olmadığı gibi görünse de, bu sisteme, yani globalizasyona, karşı çıkmamakla,
görülüp çözülmek istenecek mi), çok merak ediyorum (insanların işkembeden otomatikman suça ortaklık söz konusu...). Bu kadar da olmaz demeyin, mantıklı
attığı ve “Bilimsel Gerçekler” diye bize empoze ettiği şekilde mi ?). Genelde de, (Hangi mantık ? Cevap: İman, İtikat, Etik, Felsefe ve Ahlakın öngördüğü mantık

Ü
“Çözümsüzlük Çözümü” mekanizmasının işletildiğini, sorunun kulak arkası ile) düşünürseniz, bu böyledir (inanmıyorsanız, “Zaten her şey tesadüftür !”
yapıldığına, hasıraltı edilip unutulduğuna, üstü kapandığına tanık oluyoruz. Ben demek, yanlış olmaz...). (13:06)
şahsen, eşcinselliği (ayıplamamak ile beraber), ruhsal (da denemez ya), en Güncellendi; (05.04.2010, Pazartesi – 12:39)
azından psikolojik, bir rahatsızlık veya daha doğrusu sapma olarak gördüğümü Özetle söylemek gerekirse, herkes dilediği gibi giyinir; Ancak Takva Elbisesi
belirtmek isterim. Bu rahatsızlık, eğer biraz (cinsel olmamakla beraber) daha (bu konularda polemik yapmanın, siyasi ve/veya maddi rant elde etmenin
şefkatli ve merhametli bir şekilde o kişiye anlatılmaya çalışılsa (mesela Vahy'e abesliğini göz önünde bulundurarak), insan için aslında bulunmaz bir nimettir

n
yaklaştırılarak, tabi zorla değil...), büyük başarıların elde edileceğine (sorunun
giderileceğine) inanıyorum. Çünkü, çirkin bir iş olduğu, apaçık ortada (İman
yoksa, başka...). Üstelik böyle bir (eşcinsel) ilişkiye giren (girmek zorunda
(hele bilen olsa; Açıklayan yok ki, varsa da dinleyen yok...). Takva olan yerde
(ve kişilerde), ha ninja (...) gibi giyinmişsin, ha çırılçıplak dolaşmışsın, kimsenin
gözü görmez, göremez (görse bile, bir kere bakar, ikinci kez bakar, bir daha da
a
bırakılan dahi belki olmamakla beraber) her iki (veya daha çok) kişinin de aynı bakmaz, bakan da baktıran da kendini korur...). Takva Elbisesi, insan için her
psikolojik sapmanın içinde olduğunu inkar etmek, gerçekten samimi düşünürsek, tür olumsuz etkiyi bertaraf edebilen bir tür koruyucu kalkandır (şu kurgu-bilim
çözümsüzlüğe götürüyor (Top, top oluyor da, onunla paslaşan (!) niye top kabul filmlerindeki bildik kalkan gibi) ve musibetlerden korur. Takva Elbisesi 'ni giyen,
k
edilmez, hep şaşmışımdır...!). Aynı şekilde, Ruhbanlık dediğimiz ve bizim gibi hiçbir şeyden korkmaz, korkmak zorunda kalmaz. İş bu, Takva Elbisesi 'ni
Müslüman (geçinen/) olan toplumların da muzdarip olduğu bu İşgüzarlık giymeyi başaran insana (mümine), ne bu dünyada ne de ahirette korku yoktur
(Ruhbanlık, Hacı-Hoca takımlarının gerekli görülmesi) da, icat edilesi, uygulanası (Bak. Kur'an-ı Kerim). Takva olan yerde, şeytanın vesveseleri olamaz (ki, tüm
a

ve empoze edilesi “güzel bir davranış değil“, anlaşılan (Bak. Ayetlere, açık ve korkular, endişeler, kaygılar ondan ileri gelir; Adem ile Havva'nın hatalarına
net değil mi ?). (13:57) sebebiyet veren kaygı değil miydi ?). (13:02)
(26.03.2010, Cuma – 12:39)
Bu, iki gün önce (yukarıda yani) yazmış olduğum kısmın, Takva Elbisesi olarak
H

analiz ettiğimiz bu makalede yeri VARDIR (gereği de vardır !), olmalıdır.


Bilirsiniz, Kelebek Etkisi (Hipotezi veya Teorisi denebilir) ile, yaşanan ve
yaşanacak olan her şey, mutlaka birbiriyle ilgili. Zamanda geri giderek olanları
değiştirmek (mevcut teknolojinin ve/veya tekamülün buna izin vermemesi
gerçeğini de gözününde bulundurarak), mevcut Sünnet-ul Allah 'a (Allah 'ın
Sünnetine, kısaca Sünnetullah) aykırı olsa da ve mümkün olmasa da (kurgu-
bilim / bilim-kurgu – Science Fiction, bu konuda biraz çok atıyor gibi; Bunu ben
Sayfa 3/3 - Takva Elbisesi
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 147
Hakan ÜÇOK
Deneyler
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
03.04.2010, Cumartesi – 15:28 olmaya mahkum değil midir ? Daha önceleride muhtelif zamanlarda, muhtelif
Makale: Deneyler makalelerde yazdığımız üzere, Big-Bang-Hipotezi birçok konuda açıklama
Yazan : Hakan ÜÇOK getiremiyor ve bu noktaları (pragmatikliğe varan dogmatikle) geçiştirme çabası
Deneyler içinde bulunuyor. Diyeceksiniz ki: “Hiçbir teori kusursuz olamaz !”. O zaman
En yeni bulgulara göre (CERN deneylerini kastetmiyorum...); Merkez Zaman Büyük Birlik Kuramı dediğimiz bir kuramın, her şeyi açıklayabilmesini nasıl

K
Ufkumuzda (evrenin en ücra görünebilir köşesinde) öbeklenmeler galaksi bekleriz ? Demek, bizim ulaşabileceğimiz son nokta asla kusursuz (mutlak) bir
oluşturacak kadar ilerlemiş (gibi bir şey) diyorlar. Bu, ne demek biliyor açıklama olamaz. Bu kusursuz açıklamayı, sadece (bakmasını bilmeyeni
musunuz ? Ayrıntılı olarak açıklamak gerekirse: yanıltabilen) gözlemlerde değil, bazı (daha doğrusu bir) mutlak doğru (kabul
etmemiz gereken) kaynakta/-larda aramak gerekmez mi ? Bilim, Felsefe

O
(06.04.2010, Salı – 15:25)
Malum, Merkez Zaman Ufkumuzun (Hubble Hacmi/Horizon) dahilinde, bu olmadan, eksik olur (itirazı olan ?). Felsefe ise, ahlak ve etik gibi alt başlıkları
ufkumuzun (uzaklığı bildiren ışık yılı cinsinden evrenin yaşı olarak, ~13,75 Milyar içinde barındırmak zorunda, yoksa Basit bir Zihniyet olarak kalır, anarşi (hatta
yıl veya ışık yılı) ötesinde, o tarihe göre henüz galaksi oluşturabilecek Terör) olur. Anarşi ve Terörden ise Zulüm çıkar, başka bir şey değil. İddia
ediyorum ki, dogmatik bilim, anarşi,

Ç
öbeklenmelerin olmaması gereği ki, bu
ancak evrenin yaşını 13,75 milyar yıl inkar ve (medeniyet dediğimiz, tek dişi
olarak kabul ettiğinizde sorun olmakta. kalmış canavarın) zorla empoze
Eğer evrenin yaşını bu şekilde sabit edilmesi nedeniyle, terör ve zulümden

Ü
tutmazsanız, o zaman hiç bir sorun yok. ibaret kalmaya devam ettikçe, bırakın
Bizde, şu ana kadar, evrenin yaşını (kaç herhangi bir Büyük Birlik Kuramı 'nı
yaşında olduğu, şimdiye kadar önem bulmayı, burnunun ucunu görmekten,
arz etmediği için) aynen bilimin (Big- hatta onu tanımlayabilmekten acizdir.
Bang Hipotezi/Doktrini) empoze ettiği Karanlıkta (kısır döngülerde) öylece

n
gibi kabul etmiştik. Ancak, hatırlarsanız, debelenip durur. (16:15)
evrenin sınırsız olduğunu da (08.04.2010, Perşembe – 11:56)
varsaymış ve ileri sürmüştük, ki bizim |t|>0 (mutlak zaman, eksi olamaz) için
oluşturmuş olduğumuz hipoteze bu evrenin hacmi sınırsızdır (V=∞) demek
a gerek; Elde edilen bilgiler buna işaret
daha güzel uyuyor (Bak. Resim 1).
Buna göre evren (Protogen 'den, yani ediyor (benim yorumum, katılmak
Mutlak Düzenden Isınarak ve zorunda değilsiniz...). Buna göre, t=0
k
Yörüngelerde Hareket Ederek için hacim de (protogen dizlimi yapısı ile
Tekamül Eden Evren), ilk oluştuğu Resim 1 varlık öncesi, yokluk sonrası geçiş
(yaratıldığı) anda, hal-i hazırda zaten sınırsız bir hacme sahipti, söz konusu olan dönemi olarak) sonsuz (sınırsız) potansiyele sahip, Mutlak Tekillik idi. Bunu
a

patlama (Big-Bang) ve bu mantıktan yola çıkarak, genişleme veya şişme böyle kabul ettiğinizde, evren (genelde kainat demek gerek, ancak diğer
değil; Ve elbette öbeklenmeler (Galaksiler, Cluster 'lar, Supercluster 'lar), boyutları algılayamıyoruz, dolayısıyla o boyutlar hakkında bir şey söylemek yanlış
birbirinden uzaklaşmaktan ziyade, muhtelif yörüngelerde tekamül (ve tespih) olur) ne zaman var oldu (yaratıldı) diye bir soru sorduğunuzda, cevap vermek
H

etmekteler (Bak. Şimdiye kadar yazmış olduğum onca makaleler). Bu bilgilerin hayli güçleşiyor, sanki hep vardı gibi bir izlenim çıkıyor ortaya ki, yoktan var
ışığında, evrenin mutlaka belirlenebilecek yaşı olması gereği ve icabı ile, eğer olmuş (yaratılmış) olması gerekmiyor muydu ? Bunu söylerken de, Kıyamet
evren 13,75 milyar değil de, herhangi başka (daha az veya daha çok) bir yaşta Zamanının gizli olması gereğini (gayb) de unutmuş değiliz (ama bilim bunu
ise (kızıla kayma olaylarını da göz ardı etmeyerek ve ancak bunların da yanlış gözardı eder). Ancak, şöyle bir düşünceyi de göz ardı etmek olmaz: “Kütle
yorumlamalar olabileceklerini gözönünde bulundurarak...), algıladığımız tüm (madde) zamanı büker (bükmek ne demekse...)”, diyorsak (Einstein'e göre),
olaylardan çıkardığımız (Big-Bang Hipotezinden yola çıkan) sonuçsal veya geçiş evrenin o ilk (ve sonsuz) halinde, zamanın farklı bir şekilde akıyor olması (veya
'sel teoriler, kuramlar, tezler, hipotezler veya iddialar da, görece olarak yanlış akmıyor olması) ihtimalini (bana göre gerçek) de düşünmek gerek. Alçak basınç

Sayfa 1/3 - Deneyler


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 148
Hakan ÜÇOK
Deneyler
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
alanlarında (boşluk diye tabir edilen ama aslında boşluk veya hacimsizlik Kuram (Great Unified Theory/GUT) için ne kadar faydalı ve etkilidir, sizin
olmayıp, maddenin geçiş süreci, beşinci hali olan, karanlık madde vs.) zaman takdirinize bırakıyor ve kendime göre kendi hesabımı yapıyorum. Yazının başında
(öbeklenmelerin görece hareket hızına bağlı olmadan...) durmuş veya daha belirtmiş olduğum gözlem (evrenin bilimce kabul edilen yaşından, 13.75, daha
yavaş/hızlı akıyor olabilir, çünkü mutlak tekillik halinde veya ona yakın bir halde yaşlı gibi görünen galaksiler olayı) de böylelikle açıklanmış oluyor. Bu vardığım
(kritik yoğunlukta veya kritik yoğunluğa yakın durumlarda: Yoğunluk=6 sonuçlardan yola çıkarak, evrenin yaşının şu an için belirlenemez olduğu ve

K
atom/m veya Yoğunluk<6 atom/m), zamanın eğilip bükülme oranı veya yaklaşık 13,75 milyar yıl olmak zorunda olmadığı kanaatini edinmiş bulunuyorum
akması da ona göre olacaktır. Zamanın tuhaf (!) bir şekilde görece olması, ışık (bu fikre ne kadar katılırsınız, bilemem...). Öyle görünüyor ki (bende nasıl
hızının da görece ama (sabit-olmayan-) bakana da bakmayana da sabit (sabit bir görüyorsam, kendime şaşıyorum yani...) evren, var olduğu (yaratıldığı) andan
şey varsa eğer evrende, oda Işıkhızı) olması nedeniyle, bazı kafa patlatmalar itibaren, hep varmış ve hep var olacakmış gibi davranıyor ve öyle

O
yapılması gereğine dikkat çekmek istiyorum. görünme ihtiyacı duyuyor da olabilir. Şüphesiz olayı (temsilen de olsa)
görselleştirebilsek (simülasyon), daha net bir resim ortaya çıkacaktır (“Bir resim,
bin kelimeye bedeldir !”, derler...). Olayı etkileyen tüm faktörlerin de, tek bir
karede görüntülenebilmesi/algılanabilmesi, anlaşılabilirliği (ve idrak edilebilirliği)

Ç
DENEY 1:
Bir araç tasarlasak ve bu aracı ışık hızıyla güneşe doğru yollasak; Araçta da bir açısından çok büyük faydalar sağlayacaktır (Bu konuya, olayı anlamış ve idrak
sinyal verici olup, saniyede bir sinyal (1 Hz) gönderse. Araç etmiş olan biri
bizden uzaklaştıkça, hem dalga boyunun kısaldığına (sinyalin el atabilir, bence

Ü
zayıflaması), sinyal aralığının (iki sinyal arasında geçen sakıncası yok,
zamanın değişmemesi gerek aslında) artmasına, hemde çünkü beni
frekansının azaldığına (sinyalin katetmesi gereken mesafe beklerseniz, bu
arttığından) mı tanık oluruz acaba; Öyle ki, güneşe biraz zaman
vardığında, sinyal 8 dakikada bir mi ulaşır bize ? Yoksa alacaktır...).

n
zamanda ve iki nokta arasındaki mesafeye (uzaklık) (14:55)
tünelleme yapmış mı oluruz ? Tünelleme tabirini biraz (16:33)
atmış, ama henüz tutamamış bulunuyorum, fark ettiniz Yukarıda tarif
mi...? etmiş olduğum
a bir alçak basınç
Kara Delikler ile, teorik olarak, yapılan mesafe alan (sızlığın)
tünellemelerinin (hatta sözde zaman gezilerinin) benzeri 'dan (mutlak
k
olarak (ki bunlar mutlak tekillik değillerdir), Kara Deliklerden veya mutlağa
çok farklı bir tabiatta olan ve Mutlak Tekillik olarak tabir yakın bir
ettiğimiz olgu ve onun zaman üzerinde (yoğunluk arttıkça tekillikten)
a

veya azaldıkça) etkileri, bence tartışılması gereken konulardır geçmeye


(protonları çarpıştırmak en önemli olay değil bana göre...). çalıştığınızda
(14:35) Bizim (Benim) hipotez-imize/-ime göre (Bak. (gravitasyonel
H

şimdiye kadar yazmış olduğum ve bu dosyalarda sorunları da bir


bulabileceğiniz tüm PDF ve makalelerde...), kainat (en an için gözardı
azından 3-4 boyutlu evren), ilk var olmaya başladığı (yaratıldığı) andan itibaren edersek, etmesek de olur...), aradaki mesafeyi 0 (sıfır) zamanda veya
( |t|>0 ve sonrası: t=∞=0 öncesi), sınırsız bir (çeşit) hacme (veya en azından yoğunluğun hal ve durumuna ve yol aldığınız hıza göre de, daha kısa bir
potansiyele) sahip, sonsuza kadar var olabilecek şekilde idi ve halen de öyle sürede katetmiş olursunuz (bu, Kurgu-Bilim'de rastladığımız ışınlama veya
görünmekte (Bak. Sözde Kritik Genişleme Hızı...). Bu mantık (bakış açısı hiper-uzay/alt-uzay triplerini çağrıştırmaktadır, Bak. Hyper-space, Sub-space).
veya yolun/yöntemin çıkış noktası olarak / Tümdengelim), Büyük Birleşik Unutulmaması gereken şudur ki: Olay sadece tek yönde (ileri) ve sadece

Sayfa 2/3 - Deneyler


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 149
Hakan ÜÇOK
Deneyler
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
mesafeler için geçerlidir, yoksa iş “Büyükbaba” Paradokslarına dönüşür. bulunuyor, artık bunu kim üstüne alınırsa. Bu varlıklar (benim bildiğim ve tahmin
Bende bu çeşit paradokslardan pek haz duymuyorum, çünkü (her ne kadar ettiğim dogmatik bilim güruhu) göklerin ve yerin önce bitişik olduğunu, diri olan
teoride hayal edilebilir olsada), pratikte böyle bir şeyi ne gören, ne de duyanher şeyin (bu, evrene göndermedir) sudan (H2O) yaratıldığını görmelerine
var; Olanaksız yani... Olay, zaman kaybı (!) olmadan, mesafeleri aşmaktan rağmen, hala inanmazlar. (11:55)
ibaret (evrenin bir noktasından aniden kaybolup, başka bir noktasında aniden (12:30)

K
belirmek, bazı rivayetlerde Teleportasyon olarak da geçer, ama ispatı ve şahidiSu'dan yaratılma olayı ise, ilk oluşan
yok). (16:45) (yaratılan) hidrojen atomuna atıftan başka
(09.04.2010, Cuma – 11:45) bir şey olamaz bence. Diğer elementlerin
Deneyler konusuna devam etmeden önce, bazı ayetleri burada tekrar etmek oluşabilmesi için, hidrojen atomu

O
ve dikkat çekmek istiyorum; İlk dört ayet Selam ile (ki, ilerde bu konuyu (kütleçekim kuvveti etkisiyle sıkışıp, ısısının
irdelemek isterim), sonraki üç ayet ise (bizi ilgilendiren), evrenin (kainatın)artarak) nükleer reaksiyona (fizyon) girmesi
yaratılması ile ilgili: ve etrafta serbest uçuşmaya başlayan proton
ve nötronların daha ağır (!) elementleri

Ç
1. [Nisa Suresi, 4:86] "Size bir selam verildiği zaman, ondan daha
güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin oluşturması (füzyon) gerekir. Fizyon olurken
hesabını gereği gibi yapandır." de, elektromanyetik ışıma (foton
2. [Nisa Suresi, 4:94] "Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız emisyonu) oluşacaktır (bu da, zamanın

Ü
zaman, gerekli araştırmayı yapın. Size selam veren kimseye, dünya akmaya (!) başlamasını tetikler). Bu fizyon
hayatının geçici menfaatine (ganimete) göz dikerek, “Sen mü’min başlamaya yüz tuttuğu an (yoğunluğun
değilsin” demeyin. Allah katında pek çok ganimetler vardır. Daha önce kritikten daha az olması anından itibaren),
siz de öyle idiniz de Allah size lütufta bulundu (müslüman oldunuz). elektronlar hareketlerine başlayacak ve
Onun için iyice araştırın. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla (Resimde gördüğünüz üzere en alttaki ışıma)

n
haberdardır." radyo dalgaları (veya ondan ötede ne varsa)
3. [Nur Suresi, 24:27] "Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka yaymaya başlayacaktır (beyaz hışırtı). Bu
evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selamolay nerede oluyor (oldu) derseniz, sınırsız
vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp hacimli evrenin muhtelif noktalarında
a
anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor." oldu diyebiliriz.
4. [Furkan Suresi, 25:63] "Rahman’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu (14.04.2010, Çarşamba – 08:16)
ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “Selam !” Bu olurken de, Gelişigüzel, Tesadüfi gibi
k
der (geçer)ler." kavramlardan ve Evrim gibi, olayı tarif eden
akılsız, amaçsız, nedensiz bir gelişme
5. [Enbiya Suresi, 21:30] "İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim sebebinden de (eğer aklınızı kullanırsanız)
a

onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi kaçınma gereğini anlarsınız. Evrenin farklı
görmediler mi? Hala inanmayacaklar mı ?" noktalarında, farklı zamanlarda bilinçli bir
6. [Hadid Suresi, 57:4] "O, gökleri ve yeri altı günde (altı evrede) yaratan, etki (Tetikleyici) söz konusudur. Oluşum ve
H

sonra Arş’a kurulandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya bu oluşumun (sözde) evrimi, sürekli gözetim
yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah, bütün ve kontrol altında olmadan bugün şahit
yaptıklarınızı hakkıyla görendir." olduğumuz uzay-zaman boyutunu
7. [Kaf Suresi, 50:38] "Andolsun, gökleri, yeri ve ikisi arasında oluşturması olanaksız (hem istatistik hemde
bulunanları altı günde (altı evrede) yarattık. Bize bir yorgunluk da mantık açısından). (08:24)
dokunmadı."
Enbiya suresinin 30. ayetinde “İnkar Edenler” diye bir kısım varlıklara atıfta

Sayfa 3/3 - Deneyler


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 150
Hakan ÜÇOK
Kanaatım Budur
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
14.04.2010, Çarşamba – 10:57 belli kurallar (ki bunları da insan yaratmadı, ancak özelliklerine karar vermek gibi
Makale: Kanaatim Budur bir serbestliğe sahip, “Hür İrade”...) çerçevesinde (Etik, Ahlak, Dünya Görüşü,
Yazan: Hakan ÜÇOK yani Felsefi açıdan...), işini görme (yürütme) durumundadır. Kendimizi bu
Kanaatim Budur konuda kandırmayalım. Hal böyle iken, bize ulaşan verileri (felsefemize bağlı
Son yazmış olduğum makaleler ve tabi ki diğer tüm yazılarım (ister fragmanlar olarak) farklı yorumlamamızın, şaşılacak bir şey olmadığı sonucuna vardım. Bu

K
olsun, ister diğer aşağıda geçen ve geçmeyen makaleler): da aynı zamanda, farklı yorumlayanlara saygı gösterilmesi gereğine iletti beni.
Düşünsenize, “Bugün ıssız bir adaya düşecek olsan, yanında hangi üç şeyi
• Deneyler götürmek isterdim ?”, diye bir soru sorulduğunda, elbette herkesin aklına,
Takva Elbisesi götürebileceği bir şeyler gelir. Ancak, “Bugün ölecek olsan ve üç şeyi

O

• Süpersimetri yanında götürme hakkın olsa, ne götürürdün yanında ?”, diye
• Kritik Yoğunluk sorulduğunda, bir insan ne diyebilir ? Ben şahsen bir şey bulamıyorum. İşi
• Sonsuzluğu Görmek ciddiye almayıp, dalga geçecek olan bir vatandaş, eminim mutlaka bir cevap
10 Boyut verebilir buna (ama samimi olmaz). Mesela, cehenneme gideceğine inanan,

Ç

• Herşeyin Teorisi yanında klima aparatı ister herhalde. Bu örneği şimdi niye verdim diye
• 5.Boyut sorabilirsiniz. Sorun, mahzuru yok. Satır aralarını okumanız cevap olarak yeterli.
• Mutlak Tekillik (12:25) Elektrikler gitti.......................

Ü
• 11 Boyut (14:18) Bilim Teknik Dergisi 'nin sitesinden alıntılar (Bu sefer: Yorumsuz):
• Sonsuzluk Kavramı
• Mutlak Düzen, gibi;

Hepsi bir şekilde Kainat, Boyutlar (Gökler) ve Evren konuları ile yakından ilgilidir.

n
Fark ettiyseniz (Ki, mutlaka etmişsinizdir; Etmediyseniz de, şimdi açıklıyorum),
tümünün yaklaşımı, felsefi bir yaklaşım. Herhangi bir pratik deneysel veriye
dayanmıyor. Tek yaptığım, bana ulaşan ve daha önce sübjektif bir analizin
üzerinden geçtiği, bilimsel (!) verileri (artık ne kadarını doğru anlamışımdır, o da
a
ayrı bir konu) ve bana ulaşabilen Vahy'i (Kur'an-ı Kerim: meal ve çevirileri)
tekrardan akıl süzgecimden ve bana özgü Etik ve Ahlak (kısaca: Felsefi)
mekanizmalarımdan geçirerek ve düşünerek (tefekkür), bana göre kesin bir
k
sübjektivite ile kaleme almak oldu. Objektif bir yaklaşımda bulunduğumu iddia
etmiyorum, ne de öyle bir objektif (bilimin kendine göre anladığı şekliyle:
Tarafsız) zihinsel bir mekanizmaya sahip olduğumu (ki bence, hiçbir insan sahip
a

değildir). Biliyoruz ki veri (data), saf haliyle (bize bulaşmadan önce) gerçekten
objektif bir yapıya (değişmeyen kurallara ve prensiplere) sahip. Ne zaman ki,
bu veri tarafımızdan algılanıyor (5 Duyu ile) ve aklımızda (6.Duyu) işleniyor
H

(düşünmek), işte o zaman, ister istemez, objektif olmaktan sıyrılıp, bizim


oluşturduğumuz sübjektif kanaate dönüşüyor. Bunu sanırım hiç kimse inkar
edemez. Evet bilim, bir şekilde objektif (tarafsız) olma iddiasındadır (ilkelerinin
tanımını oluşturan insan olmasa da). Ancak, bilimi icra eden bilinçler (bu
durumda: bilim insanları), asla bu özelliği kullanamazlar: İnsan, sübjektif bir
varlıktır, başka türlü olamaz (robot, makine veya bilgisayar değildir, duygusal bir
varlıktır), tabiatında bunun öngörülmediği gözlenmektedir. Dolayısıyla, insan da,

Sayfa 1/3 - Kanaatim Budur


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 151
Hakan ÜÇOK
Kanaatım Budur
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

Kütleçekimi Kuvveti: Kütleler arası kuvvet; örneğin bizi Dünya üzerinde, Ay’ı
Evrendeki madde başlangıçta nasıldı? yörüngesinde, yıldızları gökadalarda tutan kuvvet. Dört kuvvetin en zayıfı. En
Evren Büyük Patlama ile oluştu. CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda alışık olduğumuz kuvvet ama dört kuvvetin en problemlisi. Klasik fizikte genel
Büyük Patlama koşulları mikro ölçekte oluşturulabiliyor. Atom çekirdeğini görelilik kuramında uzay-zamanın eğriliği olarak tanımlanıyor. Aracı parçacığı
oluşturan proton ve nötronun her biri, üç kuarktan meydana geliyor. Kuarklar graviton henüz hiçbir deneyle gözlenemedi.

K
gluon adı verilen parçacıklar aracılığıyla haberleşiyor. Büyük Patlama’nın ilk
anlarında çok sıcak ve yoğun olduğu bilinen evrende kuarklar ve gluonlar Elektromanyetik Kuvvet: Elektronları atom çekirdeği çevresinde tutan,
serbestçe dolaşabiliyordu. Çarpıştırıcıda kuark-gluon plazması denen bu ortamın elektronik aletlerin çalışmasını sağlayan kuvvet. Elektrik yüklü parçacıklar

O
özellikleri araştırılıyor. arasında etkili. İtici veya çekici olabiliyor: Aynı yüklüler birbirini iterken zıt
yüklüler çekiyor. Yüklü parçacıklar hareketsizken elektrostatik kuvvetle
Karanlık enerji nedir? Karanlık madde nedir? etkileşirken, hareket halindeyken manyetik kuvvet de ortaya çıkıyor.
Çevremizde gördüğümüz her şey atomlardan oluşuyor. Ancak atomlar evrenin

Ç
sadece % 5’ini oluşturuyor. Geriye kalan % 95‘i karanlık enerji ve karanlık Zayıf Kuvvet: Nötronun protona dönüştüğü beta bozunması gibi, tüm
madde olarak adlandırılıyor. Her parçacığın süpersimetrik bir eşi olduğunu öne radyoaktif bozunmalardan sorumlu kuvvet. Güneş’in enerjisinin % 85’inden
süren kuramlar var. Karanlık madde Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda sorumlu füzyon patlamaları, zayıf kuvvet sayesinde gerçekleşiyor. Aracı
gözlenebilecek süpersimetrik parçacıklardan biri olabilir. parçacıkları W ve Z protondan yaklaşık 100 kat daha ağır. Bu yüzden etki alanı

Ü
atom çekirdeği ile sınırlı.
Kütlenin kaynağı nedir?
Işık kütlesiz; elektron ve kuarkların ise kütlesi var. Bazı kuarkların kütlesi Nükleer Kuvvet: Dört kuvvetin en güçlüsü. Kuarkları protonlar ve nötronlar
büyükken bazısınınki küçük. Farklı parçacıkların farklı kütlesinin olmasının içinde, tüm protonları atom çekirdeği içinde tutan kuvvet. Güçlü kuvvetle
nedeni bilinmiyor. Bu sorulara açıklama getireceği öngörülen Higgs parçacığı etkileşim, kuarklar arasında gluon parçacığının değiş tokuşu ile gerçekleşiyor.

n
gözlenirse cevap netleşecek.

En, boy, yükseklik ve zamandan ibaret dört boyutlu bir evrende mi (14:30)
yaşıyoruz? Yoksa algılarımızın ötesinde başka boyutlar var mı?
a
Evrendeki dört temel kuvvetten en zayıfı kütle çekimi. Çekim zayıf olmasa da
Yorumsuz dedim demesine de, yinede bir tanecik yorum yapmaktan
alamıyorum kendimi (Yapmazsam, orta yerimden çatlarım !!!), o da alıntının
çekim alanının parçacığı graviton, üst boyutlara kaçabildiği için bize zayıf ikinci cümlesi ile ilgili:
görünüyor olabilir. Yüksek enerjilerde üst uzay boyutları ortaya çıkabilir. Tataaaaaaaaaa:::::::
k
Evren Büyük Patlama ile oluştu.
Kuarkların bir iç yapısı var mı? Yorumum: OHAAAAA ! Dogma, dogma, dogma...!!!! Zorlama, başka birşey
Madde moleküllerden, moleküller atomlardan, atom nükleon (proton, nötron) ve değil !!! Büyük, iki ucu boklu değnek türünde, bir iddia. “Evren, Büyük
a

elektronlardan, nükleon kuarklardan oluşuyor. Patlama ile oluştu !” demek, nasıl bir gaflet içinde olmayı gerektirir, farkında
mısınız ?
Kuark zincirin son halkası mı yoksa bir alt yapısı var mı? Karşı-madde Hazır başlamışken (çatlarım sonra...):
H

neden kayboldu?
Büyük Patlama ’nın ilk anlarında çok sıcak ve yoğun olduğu bilinen
Her parçacığın kendisi ile aynı kütlede ama zıt elektrik yüklü bir karşı-parçacığı
evrende...
var. Büyük Patlama’da madde ve karşı-maddenin eşit miktarda ortaya çıktığı
öngörülüyor. Şimdi ise madde evreninde yaşıyoruz. Madde karşı-madde dengesi Sıcak olduğunu Nereden (Nerrrrrden) biliyorsunuz, orada mıydınız ?
nasıl bozuldu? 1.Bu sıcaklık nerden/neden kaynaklanıyor, kendine soran var mı ?
2.İlk anlarda madde söz konusu muydu, çok yoğun olabilsin (ki, atomların çok
Kuvvetler sonradan oluştuğunu iddia eden de sizsiniz: Atomların oluşumu için 300.000 yıl
geçmesi gerekmedi mi...)? Elektromanyetik emisyon (foton ve oluşturduğu ısı)
Sayfa 2/3 - Kanaatim Budur
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 152
Hakan ÜÇOK
Kanaatım Budur
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
olabilmesi için atomlar moleküler yapıya geçmiş olması gerekmez mi ? Evrenin niyetiniz nedir. Maddeye takılırsanız, iş zor...
ilk yaratıldığı (dilerseniz oluştuğu) anda, bu şartlar ortalıkta var mıydı ? Sonuç olarak: Benim kanaatim budur !
Biliyorsunuz ki: YOKTU !
3.Ne biliyorsunuz, ne bildiğinizi sanıyorsunuz ? İnsanlara neler empoze
ediyorsunuz ?

K
4.Hazır buraya kadar gelmişken; En yeni bulgulara (!) göre Tek Kutuplu
Mıknatıs icat edilmiş, haberiniz var mı ?
Bu sorulara açıklama getireceği öngörülen Higgs parçacığı gözlenirse cevap

O
netleşecek.
Higgs parçacığı gözlenemezse, Büyük Patlama 'dan vazgeçer misiniz ? Yoksa,
Higgs parçacığını icat etmenizin sebebi “Çözümsüzlük Çözümü” 'ne iletebilme
gayretleri midir ? Neyse bu kadar yeter; Önceki sayfada tarif etmiş olduğum

Ç
“farklı yorumlara saygı göstermek” kuralımı bozmamak için çok çabaladım, ama
olmadı. At gözlükleriyle bakan insanlara pek müsamaha (anlayış)
gösteremiyorum. Bu kadarcık kıvırtmayı da bana çok görmeyin; Laf
cambazlığında, bilim benden ışık yılı ötede. Kesinlikle olayı kişisel bir sorundan

Ü
(saplantıdan) öteye, toplumsal bir trajediye (belkide komikliğe) dönüştürme
çabasındaymışım gibi görünüyor, değil mi ? (15:04)
Atmışlar (varsayım (-lar) 'dan yola çıkarak) bir (Big Bang) model (bence hipotez)
ortaya, sonrada unutmuşlar bunun bir varsayım olduğunu, basmışlar gaza,
gidiyorlar... Eh ! Hayırlı yolculuklar... Ben sağda müsait bir yerde ineyim şoför

(muhtemelen 4 boyutlu sınırlarınıza)... (15:23)


(15.04.2010, Perşembe – 13:01)

n
beğ (biliyorum Bey olacaktı), bu gidişle (gözler kapalı) bir yere toslayacaksınız
a
Yazının başlığı “Kanaatim Budur” olduğuna göre, yazmış olduklarımdan da kimse
gocunmasa gerek (Aslında bana göre TIN !). Bu işler böyle yürüyor. Böylece
kanaatimi de bildirmiş oluyorum ki, bunu zaten tüm yazılarımda yapıyorum, bu
sefer de şaşılacak bir şey yok. Şaşacaksanız eğer, dogmatik bilimin
k
saçmalıklarına, atmalarına, (genelde) atıp tutamamalarına şaşın... Farz edelim
ki, bende atıyorum. Hemde “Felsefe yapıyoruz burada !” diye kıvırarak. En
azından şimdi anlamanız gereken şudur ki, herkes atıp tutabilir (veya
a

tutamayabilir); Sizin yapmanız gereken, kendi aklınızı kullanmanız ve kendi


kanaatinizi oluşturmanız. Birinin çıkıp da size yol göstermesine, sizi kendisine
uydu yapmasına, sizi (iyi veya kötü niyetle) etkilemesine, beyninizi yıkamasına
H

izin vermeyin. Kendiniz düşünün (kendin pişir, kendin ye...), başkasının


düşündüklerine sazan gibi atlayıp, kabul etmekten çekinin, sakının. Kaynak
olarak da, bence, Kur'an-ı Kerim size yeterli olsun. Anlaşılamayacak bir yanı da
yok, (apaçık bir Kur'an,) bunu okuduğunuzda anlarsınız. Araştırın; Tek bir meal,
tefsir veya çeviri ile sınırlamayın kendinizi. Arapça (Kur'an arapçası) biliyorsanız,
işiniz daha da kolay. Ancak; O 'na da inanamıyorsanız (şu veya bu nedenle), o
zaman kendinize sorun, güvenecek kim veya ne var bu evrende ve kendi

Sayfa 3/3 - Kanaatim Budur


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 153
Hakan ÜÇOK
Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
21.04.2010, Çarşamba – 11:52 (22.04.2010, Perşembe – 08:20)
Makale: Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı Dezenformasyon Çağı:
Medeniyet (... dediğin, tek dişi kalmış canavar), tekamül eder (bence), hem
Ahir Zaman: fiziksel olarak fertler, coğrafi ve iklimsel çevre şartlarının değişimiyle (insan
Dezenformasyon Çağı ve/veya diğer aklını kullanan ve kullanmayan, canlı dediğimiz varlıklar: bitkisel

K
ve hayvansal) biyolojik, kontrollü ve kasıtlı değişimler geçirirler (evrim teorisi
Ahir Zamanda Kuran 'ın yeri: manasında herhangi bir mutasyondan bahsetmek, işi tesadüflere bırakmak gibi
Bu konuda fazla söylenecek bir şey yok aslında, çünkü çağlar boyunca insanlar bir şey olur, evrim kelimesinin kendisine karşı hiçbir garezim yok aslında, sadece
yorumlanmasına itiraz ederim. Bundan dolayı biz Tekamül kelimesini

O
birçok tartışma ve polemik yapmışlar zaten. Bir polemik de ben eklemeyeyim
dedim. Ancak makaleye giriş gerekiyordu ve bu giriş tartışma konusu edilmeden kullanıyoruz). Hemde, zihinsel olarak bir tekamül sözkonusudur. Fiziksel
mümkün görünmüyordu, maksat polemik değil. Dolayısıyla, battı balık yan gider tekamülü bir kenara bırakırsak, zihinsel tekamülün vardığı yer (ki, varması
misali, en ağır iddia ile başlamayı uygun gördüm: “Dogmatik Bilime Saldırı !”. gereken yer ile aynıdır da demiyorum) bugün, “Enformasyon Çağı” olarak
tanımladığımız aşamadır. Ama nasıl enformasyonsa... (08:29)

Ç
Ahir Zaman 'da Kur'an-ı Kerim, her zaman bulunduğu yerde, apaçık mesajıyla
durup duruyor, aklını kullanmak isteyenlere yol gösteriyor, O'nu inkar edenlere (25.04.2010, Pazar – 15:12)
de meydan okuyor. Arapça aslıyla değişmez mucizesi ile, dalgaların İşine gelmeyenler, bunu inkar etmekte gecikmeyeceklerdir: 1 Enformasyona
yıpratamadığı, mealcilerin, tefsircilerin ve çevirmenlerin başvurduğu yegane (doğru kabul edilebilecek bilgiye) 9 (veya daha çok miktarda, adedince)

Ü
kaynak. Kim olursa olsun, Kuran'ın içindeki anlama (manaya) ulaşmak isteyen Dezenformasyon tekabül etmektedir (1:9 veya 1:∞ oranında). Yalanın, dolanın,
herkes, bu değişmez aslına danışma zorunluluğu hissetmektedir (zorundadır aldatmanın, saptırmanın, sapıtmışlığın haddi, hesabı ve sınırı yok gibi. Çağ, böyle
demiyorum). Değişmez aslına ulaşamayanlar, ulaşıp da (dil bilgisi yetersizliği bir çağ. Ve işin ilginç yanı, sistem bu şekilde yürüyor gibi görünmekte. Yürüyor
nedeniyle) anlamayanlar (çoğu insan, hepsi değil; Bazısı üşenir veya işine yürümesine de, nereye kadar ? Nereye varabileceğinin örneklerini muhtelif
gelmez ve daha nice sebeplerden dolayı...), eninde sonunda manasına yönelmek küresel olaylarda şu ana dek görme fırsatını yakalamış bulunuyoruz (öyle

n
gibi bir kurtuluş yolunu seçmek zorunluluğu hisseder. Bu manaya ulaşmanın ve olduğunun farkında değilseniz veya öyle olduğunu kabul edemeseniz bile, en
üzerinde düşünmenin yollarından birisi de, mealler, tefsirler ve çeviriler kötü ihtimal, geriye dönüş noktasını, “point of no return”, geçip bokun içine tam
okumaktır, (özet değil; Özetine şifahen ulaşabilirsiniz, ancak doğruluğu batmış olduğumuzda bu anlaşılacak, ne var ki çok geç olacaktır). Bakın bir
etrafınıza, iletişim imkanlarının neredeyse sınırı yok gibi ve ulaşım da üç aşağı
a
tartışılabilir, kimin sizi nasıl yanıltabileceği belli olmaz, dezenformasyona
beş yukarı benzer (ama eşit olmayan) ilerlemeler kaydetti. (15:31)
uğramak, maruz kalmak, olasılıklardan biridir...). Kuran'ı iki şekilde anlamak (?)
mümkündür (Niyetinize bağlı olarak, mutlaka bir şey anlarsınız): 27.04.2010, Salı – 08:30)
Bazı yerlerde okursunuz: “Ulaşım teknolojilerini, bilişim ve iletişim teknolojileri
k
1- İnanırsınız (iman ve şükür) veya
2- İnkar edersiniz (nankör ve kafir=doğrunun üstünü örtücü, olursunuz), oranında geliştirmiş olabilseydik, şu an galaksiler arasında seyahat ediyor
bunun ortası, gri bölgesi yoktur; İşine gelince böyle, işine gelmeyince de şöyle olurduk...!” gibi cümleler kurulur. Bu cümlelerin amacı, bilişim ve iletişim
olmaz, kıvırtmak mümkün değildir; Ya siyahtır, yada beyaz (0 veya 1). alanlarındaki hızlı gelişmenin boyutlarını açıklayabilmektir. Şüphesiz, 1978 'den
a

İnanırsanız, bu sizin bilginizin temelini ve yola çıktığınız gerçekleri, ipuçlarınızı beri, bilişim ve iletişim teknolojileri ile haşır-neşir olan birisi olarak, gelişmelere
oluşturur, düşünceleriniz yere (temele) sağlam basar (Bilim adamına göre bu, en ince ayrıntısına kadar şahit olmaktayım ve maksimum düzeyde de anlıyor ve
dogmadır, körü körüne, ispatsız kabul etmektir...). faydalanıyorum. Ne var ki (bilişimde o kadar olmasa da), iletişim konusunda işin
H

İnkar ederseniz, size yol gösterecek hiçbir bilgi kaynağının doğruluğundan asla cılkını çıkartmış olabileceğimizi düşünüyorum. Bunun elbette sebepleri var ve
emin olamazsınız (ve buna 5 duyunuzun bazen güvenilir olamadığı dahildir). bunlar tamamen duygusal (kar amaçlı). (08:42)
Şüpheler içinde kıvranır durur, burnunuzun ucunu görseniz de, anlamaktan aciz (11:00)
kalırsınız (Asıl dogma da, bana göre, budur...). Her iki durumda, bir felsefeye Başka çok az sektör vardır ki, iletişimde olduğu kadar büyük rakamlar (ciro, kar)
sahip olduğunuzu söyleyebiliriz, ancak etik ve ahlak açısından bu iki felsefe elde edebilsin. Ne silah tacirliği, nede enerji sektörü bu kadar bariz bir şekilde
birbirinden tamamen farklı olabilir (hatta tamamen farklıdır demek mümkün...). malı götürmüyor. Bariz diyorum ama, çok az insan iletişimde dönen dalaverelerin
Nasıl farklıdır ? Bu makalenin amacı, bu soruya cevap bulmak. (12:35) farkında. Hadi ondan da geçtik; Bir bakın, iletişim teknolojisi ne şekilde

Sayfa 1/5 - Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 154
Hakan ÜÇOK
Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
sunuluyor ve hangi şekilde toplum tarafından kullanılıyor. %90'ı Geyik Yapmak Yapsa bile uygun bir gezegen bulamadan açlıktan ölür (maksat karnını doyurmak
için. Gerekli gereksiz her yerde, her zaman, herkesin elinde bir cep telefonu. ise). Vahiy açısından konuyu ele alırsak, iş daha farklı bir açıya bürünüyor. Makul
Dayanmış kulağa, sürekli bir bilgi alış-verişi, ama dediğim gibi, bu bilgi alış-verişi sürelerde engin evrende seyahat etmek istiyorsanız, ışık hızından daha hızlı yol
geyik yapmaktan öteye gidemiyor. Bunun faydasını da ancak kontör (daha yeni almak zorundasınız; Bunun için de 4 boyutun ötesine geçmeniz şart gibi bir şey
yeni, para hesabına geçildi) satarak kar elde eden iletişim şirketleri görüyor. şu anda. Yani 5. veya daha üst boyutlara ulaşabilmeniz gerekir. Bu da ancak (bu

K
Burada işin ayrıntısına girerek, cirolarının boyutlarını hesaba kitaba dökecek şimdi benim hipotezim) tekamül ile mümkün görünüyor. Nasıl bir tekamül ?
değilim, bunu herkes kendisi yapsın, miktarlar sizi de etkileyecektir. Neyse, Vahy'e uygun bir tekamül. Çünkü göklerin (diğer boyutların) anahtarları Allah'ın
kimsenin kazancında (eğer gerçekten kazanç ise) gözümüz yok, bırakın dır:
yapsınlar. Tarih göstermiştir ki, bir gün sömürülenler bu sömürünün hesabını çok

O
1.[Şura Suresi, 42:12] “Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur. Dilediğine rızkı
acı bir şekilde tahsil ederler nasıl olsa. Gel gelelim asıl konumuz olan iletişim ve bol verir ve (dilediğine) kısar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir.”
ulaşımdaki ilerlemelerin tabiatına. (11:16)
(15:58) 2.[Zümer Suresi, 39:62-63] “Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir.”
Ulaşım demişken, aktüel bir konu olarak Hawking 'in en yeni

Ç
“Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur. Allah’ın ayetlerini inkar edenler var ya,
yumurtlamasına da değinmeden edemeyeceğim: “Uzaylılar işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.”
vardır ve sandığımız gibi dost canlısı olmayabilirler...”, Dolayısıyla, diğer boyutlarda seyahat etmek özel izne tabi olsa gerek ve bunu
hipotezine bazı itirazlarım var. Bunu Hawking 'e muhalefet bildik teknolojilerle yapmak, malum hız sınırlarından dolayı, mümkün

Ü
olarak görmemek gerek ve ben kişisel olarak kendisine hiç görünmüyor. (16:15)
bir garezim olmadığını tekrar etmek istiyorum. Ancak her (29.04.2010, Perşembe – 13:14)
fırsatta yaptığı varsayımlarla, ortaya attığı hipotezlerle, kafa Bildik (Ne bildiğimizi sanıyorsak artık...) 4 boyutlu uzayda (evren, yani uzay-
karıştırmaktan ileri gitmediğini düşünüyorum. Bunda bir art zaman sisteminde) etkili olan elektromanyetik ve çekirdek kuvvetleridir. Bir
niyet sezmiş olsaydım, “Amacı da kafa karıştırmak zaten !”, nebze de (quantum=kuvantum) kütleçekim kuvvetini (5 duyumuz veya bir kısmı

n
derdim. Şimdilik böyle bir şey demiyorum, çünkü ispat ile) gözlemleme (algılama ve üzerinde düşünme) imkanımız da oluyor tabi. Ama
edemem. Öte yandan, dogmatik bilimin en önde gerçekte şunu idrak (ve itiraf) etmeliyiz ki, bu kuvvet ile ilgili ve üzerinde hiç bir
gidenlerinden olduğunu tahmin ediyorum, ama bunun tasarrufumuz yok (şimdilik mi desem ?); En azından bu kafayla (zihniyet)
sebebini de, daha geniş bir ahlak, etik ve felsefe altyapısının
a
olmayışına bağlıyorum. Buna ek olarak, Kur'an-ı Kerim
mümkün değil...
Konumuz olan Dezenformasyon Çağı 'na geri dönersek (Hawking'in en yeni
okumamış olmasına da neredeyse kanaat getirdim. Uzaylılar yumurtlamasına yeterince açıklayıcı ve alternatif bir hipotez verememiş olmanın
vardır veya yoktur, şu an için bunu tartışmak, bence abesle bilincinde olarak, bunu ilerideki zamana bırakıyorum), şu birkaç satırda yaptığım
k
iştigal, çünkü her ne kadar algılayabildiğimiz evrende yüz analizden de anlaşılacağı üzere, neyi ne zaman ve nasıl düşüneceğimize dair
milyarlarca galaksi ve her galakside de ortalama 150-200 sürekli empoze edilen düşünceleri kritize etmeden duramıyorum; Keşke herkes
milyar yıldız olması gereği, bu yıldızların etrafında olası bunu yapsa... Belki biraz (fazlaca) şüpheci yaklaşımlarda bulunduğumu
a

gezegenlerde de canlı ve hatta zeka (akıl) sahibi varlıkların düşünebilirsiniz, ama öyle değil. Konu bilim ise, ne kadar şüpheci olursanız olun,
olma olasılığı çok yüksek olsa da, bu milyarlarca galaksinin yeterli olamaz bence (!). Bu (benim) şüpheciliğim daha ne ki ? Daha ısınma
aralarındaki milyonlarca ışıkyılı mesafe bulunduğu için, bu turlarındayım. Genel olarak konu (-lar) böylelikle gitgide çetrefilleşiyor
H

varlıklardan herhangi birsinin bizi keşfetmesi ihtimali de bir (karmaşıklaşıyor...) ve içinden çıkılamaz haller alıyor, farkındayım. Bu da pek
o kadar düşük. Bunu ancak oranları doğru tasavvur faydalı bir durum değil aslında (en azından okuyucu açısından). Ama kim takar
edebilirseniz anlarsınız. Bir uzaylı (veya uzaylılar topluluğu) kendi galaksisinden faydalı olmasını ? (13:35)
yola çıkıp başka bir galaksiyi ziyaret etmek istemesi, başlı başına bir sorun çünkü (13:36)
ışık hızıyla seyahat edebilseler dahi, bu yolculuklar milyonlarca (en azından Bilgi ve Zan ile ilgili birkaç Kur'an-ı Kerim ayetini burada araya eklemek
yüzbinlerce) yıl sürmesi gerekir ki, buna sabredecek bir medeniyet, herhalde istiyorum:
çaresizlikten ve başka gezegenleri sömürmek için yapmaz böyle seyahatleri.

Sayfa 2/5 - Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 155
Hakan ÜÇOK
Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.

1.[Kıyamet Suresi, 75:36] “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı (13.05.2010, Perşembe – 11:35) Dezenformasyon Çağına örnek olarak,
zanneder.” bindörtyüz küsür yıl önce vahyedilmiş iki ayeti de, burada tekrar etmek
istiyorum1:
2.[Enam Suresi, 6::116] “Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah [Bakara Suresi, 2:104] “Ey iman edenler! 'Ra’ina (bizi gözet)' demeyin, 'unzurna
yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan (bize bak)' deyin ve dinleyin. Kafirler için acıklı bir azap vardır.”

K
uyduruyorlar.” Açıklama: Sahabiler, Hz.Peygamber’in nasihatlerinden daha çok yararlanmak
için ona, “Ra’ina (Bizi gözet)”, diyorlardı. Yahudiler, bu ifadeyi İbranice’de
3.[Yunus Suresi, 10:36] “Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hakaret ifade eden bir anlamda kullanıyorlardı. Bir başka yoruma göre, “ra’ina”

O
hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz.” kelimesini, Arapça’da “çobanımız” anlamına gelecek şekilde “ra’ina” diye
okuyorlardı. O sebeple ayet, mü’minlerden, “Ra’ina” yerine yine, “Bize de bak”,
4.[Hucurat Suresi, 49:12] “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü “Bizi de gözet” anlamındaki, “Unzurna” ifadesini kullanmalarını istemiştir. Ayette,
zannın bir kısmı günahtır.” yanlış anlama çekilebilecek kelimeleri kullanmaktan sakınmanın adaba uygun

Ç
olduğuna işaret edilmektedir. Konu ile ilgili olarak ayrıca Nisa suresinin 46.
5.[Necm Suresi, 53:28] “Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. ayetine bakınız:
Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade ve
etmez.”

Ü
[Nisa Suresi, 4:46] “Yahudilerden öyleleri var ki, (kelimeleri yerlerinden
kaydırıp) tahrif ederek onları anlamlarından uzaklaştırırlar. Dillerini eğip bükerek
6.[Kıyamet Suresi, 75:5,6] “Fakat insan önünü (geleceğini, kıyameti)
ve dine saldırarak 'İşittik, karşı geldik', 'İşit, işitmez olası!', 'Ra’ina' (2) derler.
yalanlamak ister. 'O kıyamet günü ne zaman?' diye sorar.”
Halbuki onlar, 'İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize bak' deselerdi, bu kendileri için
(03.05.2010, Pazartesi – 10:15) daha hayırlı olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Bu
Dezenformasyon Çağı dedik ya; yüzden pek az iman ederler.”
Şöyle birkaç olgudan (gerçekten) bahsetmek yanlış olmaz:
1.Bilgi Objektif dir.
2.Her insan sübjektif karar verir.

n Açıklama: Bakara suresinin 104. ayeti ile ilgili olarak da açıklandığı gibi, “Ra’ina”
Arap dilinde “Bizi gözet”, “Bize bak” demektir. Yahudiler, bu kelimeyi İbranice’de
hakaret ifade eden bir anlama; bir başka yoruma göre ise, peygamberimize
a
3.İnanç (ne tür olursa olsun), insanın karar vermesinde etkilidir. Bilgi, birisi için hitaben “Çobanımız” anlamına gelecek şekilde hakaret kastederek “Ra’ina”
enformatif (bilgilendirici ve doğru) olabildiği gibi, bir başkası için dezenformatif şeklinde söylüyorlardı.
(yanıltıcı, saptırıcı ve amaçlı, kötü niyetli ve yanlış) olabilir.
Kendi kanaatinizi oluşturmanızın ne kadar önemli olduğuna dair atıf olarak kabul
4.Farklı inançlara sahip insanların (bu sadece mezhep seviyesinde dahi olsa)
k
etmek gerek bu ayetleri. Öyle ki, başınıza bir ruhban geçirir de (Hacı, Hoca,
tartışması (bence) vakit öldürmekten öteye geçemez. Asla birbirlerini ikna
İmam, Rahip, Rahibe, Dalay Lama, vs., fark etmez), peşine takılırsanız,
edemezler. Örneklerini TV'lerde izlemek mümkün. Bunun güzel bir örneğini şu
gerçekten de güdülmüşlerden olursunuz. Oysa insan sığır veya koyun değil ki,
Sure 'de görebilirsiniz:
a

güdülmeye ihtiyaç duysun, ki ben köy yerlerinde öyle sığırlar gördüm ki, onlar
[Kafirun Suresi, 109:1-6] De ki: “Ey Kafirler!”, “Ben sizin kulluk ettiklerinize bile günlük işlerini (otlaklara gidip gelmeyi) otomatiğe bağlamışlar, vakti gelince
kulluk etmem.”, “Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.”, “Ben sabah çıkar gider, akşam olunca da kendileri geri dönerler, çobanları da laf olsun
sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim.”, “Siz de benim kulluk ettiğime
H

diye yanlarında gezerler. Hal böyle iken, biz insan olarak, kendi kanaatimizi
kulluk edecek değilsiniz.”, “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.” edinmek gibi bir görevimiz varken, ruhban sınıflarınca güdülmeyi seçersek,
Yani boş boş tartışmaya, gerek yok, herkes kendi bildiğini okuyor (ve sapık, sapıtmış değil de, ne oluruz ? İşte, tercihiniz de, bu açıdan bakılınca,
uyguluyor); “Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna...!”, demeli böyle burada başlıyor... (11:55)
durumlarda. Gönül isterdi ki, birbirlerinden bir şeyler kapsınlar, feyiz alsınlar,
ama bu olmuyor, ortaya çıkan manzara, Yecüc-Mecüc kapışmasından öteye
gidemiyor. (13:32)
1 Meal ve açıklamalar, Diyanet İşleri nüshasından alınmıştır. Daha fazla ayrıntı için diğer tefsir, meal
ve çevirilere bakmaktan çekinmeyin.
Sayfa 3/5 - Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 156
Hakan ÜÇOK
Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
(12:05) Söyleyin şimdi bakalım, bu verdiğim örnek, Dezenformasyon Çağıyla hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir'
ilgili değil de nedir ? Konu, sorumluluğu üstünden atmak ise, sorumluluk ile demişlerdi."
beraber daha neleri elimizden bırakıp ruhbanlara devrettiğimizin farkında mıyız (16.05.2010, Pazar – 12:00)
(faydası olacak olsaydı, gam yemezdim, ama iş öyle değil...) ? Bu, sadece inanç Burada insana (ve insanın yaratıcısına) meydan okuması söz konusu, ama aynı
ile ilgili değil. Bilim konusunda (ve hatta diğer siyasal, sosyal ve toplumsal zamanda da, böyle bir girişimin varacağı sonuca da işaret edilmiştir (kopya

K
olaylarda) da aynı davranışı sergilemekten kaçınmıyoruz nedense. Biri çıkıyor verilmiş, Bak. İsra Suresi, 17:88] . Kendinize esas aldığınız Deytum 'a göre
(örneğin: Hawking, taktım ben ona herhalde...), bir şey söylüyor, bizde gözü (yola çıktığınız esas, tümden geldiğiniz ve/veya tüme vardığınız nokta, inancınız,
kapalı, olaya sazan gibi atlıyoruz, doğru (hatta kanun) kabul ediyoruz: İsterseniz bilginizin kaynağını oluşturan/temel alan kaynak, datum-”tarihleme”), bu ayetleri
Blog 'umda yapmış olduğum alıntılara, Hawking'in Boncukları..., bir göz atın.

O
ya dosdoğru (mutlak doğru, ilahi vahiy, bilgilendirme, enformasyon) kabul
Ne dersiniz, gözü kapalı yutulacak şeyler midir bunlar (baya çiğnemek gerek) ? edersiniz, ya da ispat edilmemiş, öncekilerin (eskilerin) masalları
Hawking'in de artık olayı iyice magazine döktüğünü fark eden yok mu acaba ? (dezenformasyon) kabul edersiniz. Bu sizin “deytumunuz dur”. Daha önce de
Neden Hawking gibi bir adamın (veya başkalarının) güdümüne ihtiyaç duyalım belirttiğim gibi, farklı deytumları olan farklı görüşlerin ortak bir payda da
ki; Bu tembellik midir, yoksa kendi aklını kullanmaya üşenmek midir (Bak.

Ç
buluşabilmeleri, eğer bir taraf diğer tarafı ikna edemezse/edemiyecekse (ki
Kur'an-ı Kerim: “Aklınızı kullanmayacak mısınız...”) ? Bunun da cevabını herkes edemeyecektir, baştan belli...), mümkün değildir (Bak. sonuç: “Tak sepeti
kendisi versin, benden beklemeyin. Yazılarımda çiğnemeden yutmaya hazır koluna...” deyimi ve Kafirun Suresi). Böyle bir zorlamanın da bir anlamı hiç
hiçbir şey bulamazsınız: “Armut piş ağzıma düş !” misali olgular, bende yok. yoktur bence. Dezenformasyonun nedeni şu ayette de (muhtelif başka ayetlerde

Ü
Niyetim düşünceleriniz üzerinde hegemonya kurmak değil, kendi aklınızı kullanıp de, açıp bakın...) görünmekte:
kanaat oluşturmanızı sağlamak (“Keyfimin kahyası mısın ? Dilediğime olayı [Kıyamet Suresi, 75:5,6] “Fakat insan önünü (geleceğini, kıyameti)
devrederim !”, derseniz, başka); Başka sonuçlara ulaşırsanız, o da sizin sübjektif yalanlamak ister. 'O kıyamet günü ne zaman?' diye sorar.”
kanaatiniz olsun, sakıncası yok. Aklın yolu birdir, Hak 'da birdir. Ama,
Bunu yapmanın (inkar etmenin) rasyonel (geçinen) bilim açısından faydaları ne
güdülmenin, sapıtmanın, saptırılmanın sonu yoktur, sonuçları da muhtelif
olabilir, ben pek akıl erdiremiyorum. Evrenin sonu hakkında zanlarda bulunmanın

n
(beklenmedik, sonuçta şaşırtıcı ve/veya yıkıcı) olabilir. (12:39)
da mantığını hiç anlayabilmiş değilim.
(15.05.2010, Cumartesi – 15:03) Dezenformasyonun nedenleri:
Dezenformasyon dediğimizde, anlamamız gereken kasıtlı saptırmalardır. Bunlar [Müddessir Suresi, 74:8-9] "Sur’a üfürüldüğü zaman var ya; işte o gün çetin
kaynağını dogmatik bilimden (Hawking'in Boncukları gibi...), bilgi kirliliğinden, bir gündür."
a
zandan, (yanlış) varsayımlardan, ihtimal hesaplarından, iftiralardan, gıybetten Açıklama: “Sur'a üfürüldüğü zaman...” = Kıyamet zamanı, evrenin sonu..., ki
elde ediyor olabilir. Veya tersinden (materyalist düşünceyle) bakarsanız, bunlar bu konuda bilinen (veya aslında bilinmeyen) 11 boyutta, ne zaman olacağına
(onlara göre sözde) vahiy 'lerdir. Yüzyıllar öncesinden, o zamana kadar olagelen, dair bilgi elde etmek mümkün değildir, bak. evrenin sonsuza kadar
k
o çağda da olan ve ahir zamanda da olacak olan saptırmalar varolacakmış gibi tekamül edişi (dogmatik bilim buna “Genişleme” der).
(dezenformasyonlar), vahiy'de (her şeyi gören, bilen ve yaratmış olan ALLAH [Müddessir Suresi 74:17-25] "Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım.
tarafından) bildirilmiştir (Bak. Ayetler): Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. Kahrolası nasıl da ölçtü biçti! Yine
a

[İsra Suresi, 17:88] "De ki: 'Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir kahrolası, nasıl ölçtü biçti! Sonra (Kur’an hakkında) derin derin düşündü. Sonra
benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı. Sonra arkasını döndü ve büyüklük taslayıp şöyle
benzerini getiremezler.'” dedi: 'Bu, ancak nakledilegelen bir sihirdir.', 'Bu, ancak insan sözüdür.'"
H

[Enam Suresi, 6:93] "Allah’a karşı yalan uyduran veya kendine bir şey (12:23)
vahyedilmemişken, 'Bana vahyolundu', diyen, ya da 'Allah’ın indirdiğinin
benzerini ben de indireceğim', diye laf eden kimseden daha zalim kimdir ?"
[Enfal Suresi, 8:31-32] "Onlara karşı ayetlerimiz okunduğu zaman, 'Duyduk,
istesek biz de bunun benzerini elbette söyleriz. Bu, eskilerin masallarından
başka bir şey değildir', dediler."
"Hani onlar, 'Ey Allah’ım, eğer şu (Kur’an) senin katından inmiş hak (kitap) ise

Sayfa 4/5 - Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 157
Hakan ÜÇOK
Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
(18.05.2010, Salı – 11:54) “Aynı Deytum 'a sahip güruhu, İlim (!) Adamlarını, bir vakitte; Ve diğer bir
Dezenformasyon Çağına örnek bir davranış olarak, dün akşam yine, adı lazım başka Deytum 'a sahip güruhu, Bilim (!) Adamlarını (“İlim” ve “Bilim”
değil bir kanalda, evrim teorisinin (bence dandik bir iddianın) tartışılmasına (!) kavramları farklı şeyler midir, bunu da tartışabiliriz) bir başka vakitte bir araya
şahit olmak zorunda kaldık. Gerçi programın bir kısmını aynı saatlere denk gelen getirip, kendi aralarında tatlı tatlı (!) sohbet ettirerek bir yerlere varabilmelerini,
“Lost'un” yeni bölümüyle geçiştirmek mümkün oldu (artık bana ruhsuz mu elle tutulur, ilime ve/veya bilime faydalı olacak sonuçlar elde edebilmelerini

K
dersiniz, yoksa uyanık mı bilemem...?), ancak daha sonra (“SS x 2” formülü sağlamak bu kadar reyting yaptırmaz mıydı acaba ?”, diye de insanın aklına
icabı, “tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanı” misali) yine bu gelmiyor değil hani. (12:57)
tartışmaya (!) geri dönmek de, maalesef, şart oldu (alternatif herhangi bir (13:45) “Burada amaç nedir, üzüm mü yemek (illa yemek gerekiyorsa, yiyicilik
programı, diziyi veya filmi 1200 küsür uydu-kanalının arasından bulamama her zaman moda olmuştur insanlık tarihinde), yoksa (muhalefet, “muhalefet

O
beceriksizliğim nedeniyle). Bir süre sonra baktım ki, kimse kimseyi ne dinlemek, namına muhalefet” olsun diye) bağcıyı mı dövmek, anlayabilmiş değilim !”,
ne ikna olmak, ne de ikna etmek istiyor. Tek dertleri “Sükse Yapmak” (aslında demek isterdim, ama biz anladık onu; Sizde anladınız onu (veya biliyordunuz
amaç toplumu ve ortalığı bulandırmak ve “Çözümsüzlük Çözümüne” iletmek) zaten). Malum “Kanalın”, “ne idüğü belirsiz” (aslında belli ya, neyse...) şarkıcı-
olduğundan, insan ister istemez “Bu (kelli-Felli) adamlar (baksan, adam sanırsın) aktris bozuntusunu istihdam edip (...ve hatta kendisine bir program tahsis etmek

Ç
niye oraya oturmuşta, ağızlarında bu kadar büyük laflar geveliyor ?”, diyesi suretiyle gerçek amacını bariz belli eden bir kanalın; Artık siz ne anladınız, ben
gelmiyor da değil yani (cümle bir ihtimal düşük, ama böyle kalsın...). Solda ne anladım bundan, ayrıntıya girmek abes...), öte yandan gerçekleri
(sunucuya göre sağda, eğer bir anlam ifade etmesi gerekiyorsa) oturan gevelemeden dile getirebilen, kanalda muhtelif programlara çıkan ve hatta

Ü
(insanlara “Kur'an 'ı anladığınız dilde okuyun !” demekten aciz, sözde) Alim ve gazetesinde de yazan bir Prof.'a tercih etmesi, “daniska (İneğin Bokunu)
(ezberci ve sözde “Mehdi Spor” Takım taraftarları) Hadisciler olsun, sağda oturan yemenin” ve halt etmenin de nesidir ? Kabul, malum Prof.'un (bence takdire
(batı-materyalizm-felsefesi ve ahlakı, mutaassıp ve dogmatik, yine sözde) Bilim şayan) feveran çıkışları da, herkesçe bilinen (ve bence göz ardı edilebilecek)
Adamları ve (entel-dantel ve yine sözde) Aydınlar olsun; Her iki taraf da, farklı gerçeklerden biridir, ancak böyle davranışlarıyla seyircinin gözünde “Hz. İbrahim”
bir noktadan (Deytum 'dan, Bak. önceki programlarda tartışmaya katılmak gibi mertebesine ulaşabilen, “Gören ve İşiten İnsanların” son umut kaynağı olabilen

n
bir talihsizliğie imza atmak zorunda kalan Bayraktar BAYRAKLI 'nın “Deytum” ile (bence çok değerli) bir insanı da küstürmek için, baya da kendisiyle uğraşmak
ilgili anlatmaya çalıştıkları...) yola çıktığı için, asla birbirlerini ikna gerek herhalde (M.B.'nın bunu yaptığını biliyoruz az çok...). Neyse ki, artık
edemeyeceklerini veya karşı tarafın kendilerini ikna edemeyeceğini pekala biliyor kendisi de hem (“Pisliğin Çokluğuna” şahit olma fırsatı bulduğu) politikayı
olmalarına rağmen, ısrarla (pseudo- veya pozitif-) bilimsel, ilimsel (veya değil), bırakarak, hemde ilmi ve bilimsel çalışmalarına geri dönerek, hayatının (inş-
a
argümanlarla (ve her biri kendine göre ezberledikleri dogmatik pseudo-bilim/ilim Allah) çok daha verimli bir dönemine girmiş ve böylece bizi (en azından beni) de
ve) laf kalabalığı yapıyor olmalarını, ben şahsen çok manidar buluyorum (belkide biraz olsun teselli etmiş bulunuyor. Şimdilerde kendisini hiçbir kanalda göremiyor
sadece ben). Anlaşılacağı üzere, boşuna da “Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı” oluşumuz da, ülkemizde ve genelinde dünyada “Pisliğin” ne kadar çok
k
diye makaleler yazmıyoruz herhalde burada. Örnek olarak böyle olaylar (Belkide miktarlarda arttığına dalalet etmektedir. Doğru söyleyenler hiçbir köyde
iyi niyetli olan bu “Hadi gelin, Evrimi tartışalım !” olayları...) gayet güzel bir barındırılmadıkları gibi, sürgünlere ve hicretlere maruz bırakılırlar. Bu Prof. 'un,
şekilde makaleme dahil edilebiliyor böylelikle. Hadi, malum Kanalın derdini de bir şekilde, insanlık adına daha nice çalışmalarına ve her şeye rağmen “havalara
a

anladık: Atraksiyon ile Reyting (ve böylelikle Reklam Geliri, bana göre Rant'ın bir girmemesine”, şahit olmaya devam etmek isterim şahsen.
çeşidini...) elde etmek. Ticarethane değil mi (Medya şirketleri birer ticarethane, NOT: Burada adını doğrudan anmadıklarımız: “Kanal”, “İlim Adamları”, “Bilim
bunu kimse inkar edemez...), elbette önce cebini düşünmek zorunda (patron Adamları”, “Alim”, “Hadisciler”, “Şarkıcı-Aktris” ve “Prof.” gibi tabirleri,
H

“Amme Hizmeti İçin” kurmadı ya şirketi ?), şaşırmadık da zaten (Malum, “Pisliğin makaleyi/yazıyı bir Fabl'a (Prof. hariç, tenzih ederim) dönüştürmek ve böylece
Çokluğu...” bizi şaşırtmamalı ! Bak. Kur'an-ı Kerim). Ne kadar kavga ve gürültü, olası tazminat davalarından yırtmak için, özenle seçilmiştir; Benzerlikler
polemik ve abuk subuk tartışma (konu ne kadar iyi seçilmiş olsa da, klişe tamamen tesadüfi ve kasıtlı değildir. Bilginize !
olmaktan öteye gitmiyor) olursa (bakmayın “Düzeyli tartışmalara imza Konuyla (Ahir Zaman) ilgili olmak üzere, aklıma gelen ve içimi burkan bu olayı,
atıyoruz !”, diye reklam yapmalarına...), reyting için o kadar iyidir. Buna, bir yere bu şekilde dile getirerek dengelenmiş ve elimden geleni yapmış olduğum için
kadar, anlayış göstermek mümkün olsa da, ayıplamadan geçmek de olmaz. mutluyum. (14:30)
(12:28)

Sayfa 5/5 - Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 158
Hakan ÜÇOK
Belirsizlik İlkesi
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
17.06.2010, Perşembe – 11:00 pek de mantıklı olmayabilir, netice itibariyle iman ederek Allah'ın mutlak doğru
Makale: Belirsizlik İlkesi bilgi verdiğini peşinen kabul etmiş oluyorsunuz; Böyle olsa da (bazıları bununla
Yazan : Hakan ÜÇOK imanınızın derecesini ölçmek gibi bir hataya kapılabilirler ki, imanı kesin olarak 0
veya 1 olarak kabul etmekten başka çaremiz de yok gibidir...), Kur'an kendisi
Belirsizlik İlkesi aklımızı kullanmamızı emrettiğinden (emirdir resmen, öyle tavsiye falan da

K
değil...), şüpheci bir yaklaşıma kem gözle bakılacağına ihtimal vermiyorum.
Quantum Fiziği Teorisinde (veya Hipotez) Belirsizlik İlkesi (Bak. Uncertainty Aklını kullanmanın, ölçüp biçmenin, eğer Kur'an-ı Kerim 'in öngördüğü şekilde
Principle-“Heisenberg İlkesi“) kendini önemli (sözde) bir paradoks olarak sunar (doğru niyetle) yapıldıkça, mahzuru yok (en azından ben böyle bir içtihat
sonucuna varmış bulunuyorum...). 11:58

O
(öyle ki, resmen dogmatizme döker işi). Oysa, Kur'an Ahlakı ile ele aldığınızda,
belirsizlik diye bir ihtimal (tesadüf gibi bir şey) söz konusu bile olamaz (çoğu 11:59
inkarcı buna dogmatizm diyebilir, tabiatıyla...). Külli irade vardır ve Einstein'ın da Deytum 'umuzu belirttikten sonra, asıl konumuz olan “Belirsizlik İlkesi”
dediği gibi (Sözü şudur: “Tanrı zar atmaz”) evrende (uzay-zaman) ve genelinde meselesine geri dönersek eğer; Quantum Mekaniği tabir edilen (sözde) çözüm ile
hesabınızı kitabınızı yaptığınızda konu, ışık dalga mıdır yoksa tanecik mi

Ç
kainatta, tesadüflere yer yoktur (tesadüfün ihtimaline dahi yer yoktur). Olaya bu
açıdan yaklaştığınızda, klasik (dogmatik) bilimin karşılaştığı sorunlarla da sorusuna bir sentez bulmak mümkün görünse de, ortaya işte böyle bir “Belirsizlik
(açıklanamaz paradokslarla) karşılaşmanız mümkün değildir. Olay apaçık İlkesi” çıkmakta ve bu olayı “tesadüfe” bağlamak zorunda kalıyorsunuz, çünkü
ortadadır (görmeyi isteyene ve bilene). Bunun idrakinden sonra yapacağınız deytumunuz itibariyle (felsefenizin rasyonelliği nedeniyle) bir Yaradanı (ve O'nun

Ü
ilerlemeler ancak sizi sorunsuz ve açıklanabilir (uğraşınca da deneylenebilir) külli iradesini) anmanıza izin verilmemiş bulunuyor. Olay böyle olunca bir
bilimsel gerçeklere götürür (Fetva vermiş gibi oldu, ama değil; Haddime de değil “kıvırtmaya” ihtiyacınız var, onu da “Tesadüf” olarak tanımlamak zorunda
zaten... Yaptığımız, farklı, alışılmadık yöntemler ortaya koymak. Denememek kalıyorsunuz. Gel gelelim, en basit dille söylemek gerekirse, tesadüf diye bir şey
gibi bir ısrarın arkasında başka nedenlerin yattığını söylemek zor değil benim yoktur. Bilgisayar mühendisleri gayet iyi bilir, herhangi bir şekilde “tesadüfi bir
için...). Daha önce de yaptığımız analizler ve yaklaşımlardan da yola çıkarak ve sayı” elde etmek istediğinizde kullanılan yöntem, çok büyük hızlarda ve

n
dahi felsefemizi kullanarak, Belirsizlik İlkesi diye birşeyin olamayacağını ispat hassasiyetle, sürekli açılışından bu yana geçen zamanı ölçen donanımlar
etmek de aslında zor değil, ancak ortaya çıkacak olan sonuç farklı kişiler (bilgisayarın iç-saati) kullanılır. Bu sayılardan elde edeceğiniz rastgele bir sayıyı
tarafından farklı algılanacaktır (bu, İman ve Küfür ile ilgili). [RND(X)] ancak kullanabilirsiniz. Ama bu rastgele seçimi yapma sıklığınız
(18.06.2010, Cuma – 11:35) arttıkça ve frekansı değişmedikçe, sayıların tekrar etmesi gerçeği de artmaktadır.
a Bu manada tamamen sonsuz rastgele sayı dizileri elde etmeniz asla mümkün
Yine daha önce de belirtmiş olduğum üzere, farklı deytum 'lardan (Kur'an 'a göre
iman veya küfür; Pozitif bilime göre rasyonel veya değil...) yola çıktığınızda, her olamaz. Hal böyle ve bu, bilim tarafından gayet iyi bilinmekteyken, “pozitif bilim”
zaman “diğerleri” dediğinizi dogmatizm ile suçlamak/damgalamak mümkün, bu olarak çıkar da, “tesadüf” diye bir tanımlamayı somut bir gerçek olarak kabul
k
belirlenebilir mantık ile yola çıkarsanız buna “normal” demek şart. Tartışmaya ederseniz, ben aklınızdan ve daha önemlisi niyetinizden şüphe duyarım,
gerek yok aslında, herkes bildiği gibi yapsın. Burada belirtmek istediğim asıl duymayanlara da şaşarım. 12:21
nokta, benim “deytum'um”: Mutlak ve doğru bilgi kaynağı olarak: Kur'an-ı Aynı (deytumunuza görece) “mantıksızlığa”, Evrim Teorisinde de rastlamak
a

Kerim. Gerisi benim için şüphe ile yaklaşılması gereken, olası mümkün, ama bu konuda zaten yeterince polemik yapılmış bulunuluyor, daha
dezenformasyondur, kılı kırk yarmak en başlıca görevim. Deytum'unuz ne olursa fazlasına gerek duymuyorum. Ne yazık ki, evrim teorisine çarnaçar veya güçlü
olsun, farklı yöntemlerle varacağınız (eğer varabilirseniz/varabilirsek) sonuçlar itirazlar yükselmesine rağmen, Big-Bang ve onun beraberinde getirdiği
H

tamamen birbirine zıt olmak zorunda da değildir, ancak önemli olan, bu sonuca “Belirsizlik İlkesin” gibi çözümlere gıkını çıkartana ben şahsen henüz
veya sonuçlara kendi (felsefeniz ve) çabalarınızla varmanız (yani, kendi aklınızı rastlamadım (aynaya baktığımda gördüğüm kişi hariç). Konuyu kavramanın
kendiniz kullanmanız, başkaların size gümüş tepside sunmalarını beklemek (bırakın şüphe ile yaklaşmanın ve eleştirmenin) zorluğunu aşabilecek miktarda
değil). Bu manada, pozitif bilimlerde de bazı bazı gördüğümüz (muhalefet zeka ve akıl sahibi insan mı yetişmiyor ülkemizde (ve dünyada), yoksa aklı
babında) kendi kendine ve başka düşüncelere veya felsefelere olan eleştirel erebilecek olanların mı işine gelmiyor (salla başı, al maaşı), buradan bakınca
yaklaşımları, kötü niyet aranmaması şartıyla, aynen Kur'an-ı Kerim için de kestirmek zor, kesin bir kanaate varabilmiş değilim. Ama bildiğim bir şey varsa, o
geçerli olabilir (bu, sizin vicdanınıza kalmış). Şüphe ve kuşku belki Kur'an için da, bunca yazmalarıma rağmen, şimdiye kadar hiç kimsenin yazdıklarıma itiraz

Sayfa 1/3 - Belirsizlik İlkesi


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 159
Hakan ÜÇOK
Belirsizlik İlkesi
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
etmemiş olması (buna TÜBİTAK gibi güzide bilim kurumumuz da dahil...). Onca Keşfedildiğine dair ipuçları (olası dezenformasyonlar) verilen (var olduğu iddia
bilgi kirliliğinin içinde benim yazdıklarım da büyük bir ihtimalle arada kaynayıp edilen) “Karanlık Madde” ve “Karanlık Enerji” gibi oluşumların (ki, bilinen hiçbir
gidiyor herhalde, kimse zahmet edip de başından sonuna kadar okumamıştır. aygıt ve/veya teknoloji ve hatta duyu organı bunların varlığını doğrudan tespit
Zaten şu son 1 aydır “Google Analytics” ile yapmış olduğum tespitler de edemez, sadece dolaylı yoldan varlıkları veya var olabilecekleri tahmin edilebilir
gösteriyor ki, Blog 'umu okuyan pek yok. Zararı yok benim açımdan, sonuçta ve teorik olarak hesaplamak mümkün görünse de...) gerçekten “algılamayı”

K
ben şunu bunu ikna etmek için yola çıkmadım. 12:39 istediğimiz “gerçekler” olamayabileceğini de göz ardı etmesek iyi olur (derim
“Belirsizlik İlkesi” dediğimizde (ve kastedileni kavradığımızda), aklımdan geçen ben). Mutlak Tekillik asla bilgi sızdırmaz (Vahiy ve özelliklerini bilmediğim İlham
düşünceler bunlar. “Belirsizlik” varsa eğer (ki bize öyle görünmesi, öyle olduğuna hariç), oysa Karadelikler az veya çok (şöyle veya böyle) bunu yaparlar (Bak.
delalet etmez) , bunun kaynağı ancak ve ancak “Külli İrade” olabilir ve “Gayb” Hawking...), dolayısıyla mutlak tekillik değillerdir. (10:11)

O
dediğimiz (iman ediyorsanız) “gerçeğe” işaret eder. Gayb ise, Allah katında (11:28) Madde yok ise, hacim den bahsetmek olmaz demiştik; “Big Bang”
(bildiğimizi sandığımız 11 boyutlu kainatın ötesinde, Arş 'da ve/veya ötesinde) hipotezine göre ise bir nevi (şöyle veya böyle) patlama söz konusu. Benim
olduğuna göre, “Külli İradenin” ne yapmaya çalıştığını, O'nun izni olmadan anlamadığım şey ise, hipotezde iddia edildiği üzere, atomlar patlamadan (ilk
keşfetmemiz de mümkün olamaz (bunu kabul etmek şimdiki pozitif bilim andan) çok daha sonra (100.000 yıl ?) oluştuklarına göre, herhangi bir hacmin

Ç
açısından, dogmatizmle eşdeğerdir, farkındayım...). Kafa patlatmanın, olması ve “patlama (!) gereği” bu hacmin genişlemesi (ve/veya şişmesinin) nasıl
beceremeyince üzülmenin de gereği hiç yok. Hani “Tekamül” demiştik ya, zamanı olabileceğidir. Maddenin olmadığı veya madde yoğunluğunun kritik yoğunluktan
gelince (umulur ki) kapılar mutlaka aralanacaktır, ne var ki (bende dahi) daha küçük (daha az) olduğu bir “ortam” nasıl hacim (uzay veya uzay-zaman)

Ü
tabiatımız olan “Sabırsızlık” ön plana çıkmakta. “Kesin kes” diye bir tabir vardır olarak tanımlanabilir ?
ya hani, işte öyle bir şey. 12:58 Farkındaysanız, bu soruyu daha önce de defalarca sormuş bulunuyorum. Bugün
Asırlarca “Külli İrade – Cüzi İrade” gibi konularda süregelen tartışmalarında bir ve burada tekrar sormamın nedeni, olayın (sözde) “Belirsizlik İlkesi” ile ilgisi
nebze (quantum) açıklığa kavuşması açısından, bu makalemin faydalı olabileceği olmasındandır. Şöyle bir zihninizde canlandırırsanız, (herhangi bir şekildeki)
umuduyla son olarak, “Belirsizlik İlkesinin” (bence mutlaka) Külli İradenin hem patlamanın rastgele (tesadüfi) olmasına karşılık, Vahiy de tarif edilen “Ol !”

n
keyfiyetine, aynı zamanda da ahlakına ve adaletine işaret ettiğine inandığımı emriyle “Oluveren” kasıtlı ve bir Sebebi, Kaynağı, İradesi olan, bu iki evren
(iman ettiğimi) ve güvendiğimi (tevekkül) belirtmek isterim. hipotezleri, kafa kafaya boynuz tokuşturuyor gibi gelmiyor mu size de ?
(18.06.2010, Cuma - 13:02) Protogen olarak tanımladığım mutlak tekilliğe dayalı bir “Yaratılma” hipotezinin
mantıksız gelebilecek hangi noktaları olabilir acaba, ben böyle bir olayın
21.06.2010, Pazartesi – 09:44
a cezbinden dolayı sağlıklı düşünemiyor olabilirim. Varsa okuyan (ve anlayan),
EK: olası hatalarımı bana bildirmesini rica ederim (konuyu tartışmaya açmak değil
TEKİLLİK amacım, polemik yapmak ise hiç değil). Quantum Mekaniği de (az çok, biraz
k
kasarak da olsa, gözlemlenebilen) bir hipotez (bir tavşan), onun doğurduğu
İster “Karadelikler” olsun, ister bizim hipotezimizde tarif edegeldiğimiz “Mutlak belirsizlik ilkesi de hipotezin bir sonraki adımı (tavşanın suyu), belirsizlik ilkesinin
Tekillik” (Protogen) olsun, her ikisi de “Varlığa”, en azından “Yok” ile “Var” oluşturduğu paradokslar ve “rastgele”, “tesadüf” gibi kavramlar da yine bir
a

arasındaki bir “Ara Duruma” (Protogen) veya geçiş sürecine (“Süre” denemez sonraki adım (tavşanın suyunun suyu...) değil midir ? En baştan yola çıktığınız
o ilk anda) dayalı bir “Şey'e” (Karanlık Madde veya Enerji demenizde mahsur nokta (deytum), eğer yanlış ise (hani olur ya, bir ihtimal), bu temel üzerine
yok, güzel bir tarif olur) ihtiyaç duyarlar. “Var !” diyebilmek içinse, “Madde” kurduğunuz binanın sağlam olmasını, ortaya çıkan (eğer çıkarsa tabi) sonuçların
H

olması gerekir. Madde yok ise, klasik (!) anlamda bir “Varoluştan” ve/veya doğru olmasını, nasıl beklersiniz ? Bu nasıl bir “Dogmatizm” dir ?
boyut/lar-dan (hacim, uzay-zaman) bahsetmek mümkün değildir. Biliyoruz ki [Kıyamet Suresi, 75:5,6] “Fakat insan önünü (geleceğini, kıyameti)
(Bak. Dogmatik Pozitif Bilim), “Karadelikler” mutlak tekillik değildirler. Ve hiçbir yalanlamak ister. 'O kıyamet günü ne zaman?' diye sorar.”
surette evrenin “ilk anını” Karadeliklerde (içinde veya çevresinde) cereyan eden Evrenin nasıl (yaratıldığını) oluştuğunu bir şekilde (doğru veya yanlış) keşfederek
olaylara benzetmek ve karşılaştırmak mümkün değildir (yoksa bana mı öyle sonunun nasıl olacağına dair kesin bir bilgi edinebileceğine umut besleyen,
geliyor ?). 09:57 dogmatik bir (pozitif dediğimiz) bilim ile karşı karşıyayız. Bilgi birikimini “Zan”
O “İlk An” kendine has, kendine özel, eşi benzeri olmayan bir An dır. 'lardan (tesadüf, rastgelelik, olasılık, varsayım, tahmin, teori, tez, hipotez ile)

Sayfa 2/3 - Belirsizlik İlkesi


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 160
Hakan ÜÇOK
Belirsizlik İlkesi
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
elde eden, zan üzerine zan ile adım adım ilerleyen (tavşanın suyunun suyu,
sonunda bulaşık suyu...), iradesini kabullenemediği, hikmetini anlamaktan aciz
ve inatla bir Yaratıcıyı inkar etmekte sakınca görmeyen bir bilim. Bu noktada
samimiyetle söylemek isterim ki, sizin de (bilimciler) bana “skolastik” ve
“dogmatik” demenize gocunmuyorum. Vahy'in bana ulaştırdığı ahlak ve felsefe

K
bunu bana yasaklar, bende isteyerek (Vahy'e) boyun eğerim. 12:15

O
Ç
Ü
n
a
k
a
H

Sayfa 3/3 - Belirsizlik İlkesi


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 161
Hakan ÜÇOK
Datum (Deytum)
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
23.06.2010, Çarşamba – 08:47 15:07
Makale: Datum (Deytum) Sürekli Deytum diyerek, bir süredir kafa şişirdiğim mesele bundan ibaret
Yazan : Hakan ÜÇOK (olmakla beraber:); Bilimin konuyla ilgili yaklaşımını (bu kadar kuşkucu ve Ön
yargılı olmasam, “takdire şayan insanüstü çabalarıyla” derdim), gereğinden
Datum (Deytum1) fazla ve beni kıllandıracak kadar bariz bir şekilde, dogmatik ve zorlama olarak

K
gördüğümü/algıladığımı tekrardan belirtmeden edemeyeceğim. Bunca yazı
Datum, yani Türkçe'ye geçmiş tabiriyle, “Deytum“, bir (veya daha çok ve geniş döşenmemin, kafa patlatmamın sebebi de aslında bu. Tabi kıllandırması
açılı) düşüncenin, felsefenin çıkış noktasıdır (temelidir). Felsefe veya hayata görecedir; Başkası bundan rahatsız olmayabilir. Her şeyin hazır ve gümüş tepside
tüketime sunulduğu “Dezenformasyon Çağında”, önlerine bir “Bilgi”

O
bakış açısı veya görüş/bakış açısı, (içtihat ile edinilen) kanaat gibi tanımlama da
yapılabilir. Deytum, mutlak bir şekilde sübjektif akıl yürütmelere dayanır, geldiğinde, insanların çoğunun kafasında alarm zillerinin çalmamasına
hazır bilgiyi sorgusuz, sualsiz kabul etmek olamaz. Her ne kadar (5-6 adet şaşmıyorum da zaten. 15:34
duyulardan2 elde edilen) bilgi objektif (ama belkide tabiatını henüz Tabi bunca hengamenin içinde (bir şekilde hayatta kalma ve hayatını idame
ettirmenin derdi, ki, bazısı olayı abartarak işi “hırsa” döküp, mal-mülk yığma

Ç
kavrayamadığımız nedenlerle yanıltıcı olabiliyor) olsa da, dediğim gibi,
edindiğimiz kanaat (Akıl-Yürütme 'nin, 6. Duyunun sonucu, ortaya çıkardığı) derdine giriyor...), bilginin hazır ve (nispeten) yutmaya uygun şekillerde
sübjektif olmaya mahkumdur. Sübjektif olan her şey, kişiye (göre-ce) doğru sunulması gayet isabetli olmakta (Dezenformasyon'u yayanlar açısından...). Ama
veya yanlış olarak kabul edilebilir, bunu yadırgamamak gerekir. Evrenin bazı insanlar (hatta çoğunluk demek zorundayım) ömrü boyunca yuttuklarının

Ü
yaratılması (bazısına göre oluşması, var olması) konusunda da, (zorlukla) zararını idrak edememektedirler. Dezenformasyonu yayanlar bile ancak mefta
yaptığımız interpolasyonlar da (gözlem, deney gibi bilimsel yöntemler veya (mevt 'den gelir, Bak. Lügat: Ölüm, Terhis...) olduktan sonra gerçek faydasını (!)
sunulan / lutfedilen ve aslı araştırılmadan hemen inkar etmemek üzere aklı görmekteler (diye tahmin ediyorum, gidip gelmedim...). 15:50
kullanarak araştırılması istenilen Vahiy) haliyle her kişinin (veya zümrenin, (25.06.2010, Cuma – 11:00)
güruhun) kendi (sübjektif, kişisel) kanaatini yansıtır. İnterpolasyon dedik çünkü Daha önceki makalem olan “Belirsizlik İlkesi” ile ilgili, iki adet pdf dosyasına link

n
başka çaremiz yok. Zaman faktörü (t>0) açısından, belli bir noktaya kadar (t=0) vermek istiyorum:
interpolasyon yapmak mümkün. Geriye doğru gittiğinizde (evrenin yaşı kadar), 1. Quantum mechanics: Myths and facts (PDF, 526 KB)
belli olan o noktaya (t=0=∞) varırsınız (belli belli besbelli...). O noktadan 2. The Uncertainty Principle: A Mathematical Survey (PDF, 1905 KB)
Bu dosyaları sağ tıklayıp “farklı kaydet” ile indirebilirsiniz;
a
ötesinin (geriye doğru, zamanın sıfır noktasından öte, teorik olarak eksi (-)
Kolaylık olsun diye (ola ki indirmekte zorluk çıkarsa) zip'ledim ve sitemden de
zaman tabir edilir) tabiatı ancak (yine teorik olarak) ekstrapolasyon ile
betimlenebilir görünmekte (naçizane kanaatimiz !). Her ne kadar, zamanın şu indirmeye sunuyorum:
1. 23062010-1043 (“Quantum mechanics: Myths and facts” ZIP, 408 KB)
k
anki (t=şimdi) anından sonrası için (olası) öngörülere ulaşmakta ekstrapolasyon
(belli bir çerçevede aslında interpolasyon demek daha mantıklı olur) fayda 2. 23062010-1042 (“The Uncertainty Principle: A Mathematical Survey” ZIP,
edebilse de (varılan bilimsel sonuç: “Kritik hız veya ivme ile Genişleyen Evren”, 1.812 KB)
ki bunun algı hatası, yanlış kanaat olduğunu iddia ediyorum...), yine de (Vahy'e Her iki yazı da İngilizce yazılmış olup, aslında anlaşılır bir dilde hitap ediyor.
a

dayanarak söylemek gerek) bir “Garantisi” yok. Eğer evrenin bir sonu (“Var Göreceğiniz üzere benim bilime olan dogmatizm “suçlamalarım” çok da abes
olma” durumundan “Yok olma” durumuna geçişi, yani bence, Protogen 'e geri değil aslında. Konuyla ilgili Wikipedia 'ya da bakmakta fayda var: Bağlantıyı
dönüşmesi) olacaksa (bir zaman), kesin olarak bu bilgiye (ne zaman olacağına tıklayın. Ayrıca Wikipedia 'da araştırdığınız konuların sonuçlarında, en altta
H

dair) ulaşmak mümkün görünmüyor; En azından (zorlukla) duyumsadığımız ve 6 kaynakları görürsünüz, oralara da bakıp bazı pdf dosyalarını veya linkleri
duyumuzla algılayabildiğimiz, sübjektif kanaat edinebildiğimiz, şu 4 boyutlu (bağlantıları) da kurcalayın derim ben; Wikipedia her zaman en doğrusunu
(x,y,z,t=uzay-zaman) evrenin şartları gereği bu, anlaşıldığı üzere böyledir sunuyor diye bir kural veya yasa yok, çoğu bilgiler popülist amaçlar güdüyor ve
(diyerek, dogmatizme dalmamış olmayı umut ederim...). 09:42 pragmatik yaklaşımlarda bulunuyor. 11:18
11:36
Şu an, zamanı değil aslında ama, Evren (ve Kainat) Hipotezimize dayanarak,
1 Terimin ağzından çıktığını duyduğum ilk kişi: Bayraktar Bayraklı. Karadeliklerle Entropi ilişkisi ve Protogen (Mutlak Tekillik) ile Entropi ilişkisine
2 Görme, Duyma, Koklama, Tatma, Dokunma ve nihayetinde: “Akıl-Yürütme“.
Son Değişiklik: 07.07.10 - 10:53:32 | Sayfa 1/3 - Datum (Deytum)
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 162
Hakan ÜÇOK
Datum (Deytum)
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
değinmek istiyorum: Aslında ben bir şey yazmasam da, herkes şimdi ne başaramadım, geometrik bilgimi biraz tazelemem gerekebilir...). 16:38
olacağını gayet açık bir şekilde anlamış olması gerek; Bunun için de tabanın merkezine E dersek: |AE| (=r2 olmak üzere) ve
Karadeliklerin (teorik olarak da olsa) tabiatını ve entropinin tek yönde ilerlediğini |AB|/2=|AF| (Kenar uzunluğunun yarısı) ve
bilen (Bak. Sibernetik) herkes kabul etmeli ki, karadeliklerin entropisi sıfır |FE| (yani iç çevre=r1) için (bi dakka, “ALAN Hesabıyla” bir çözüm bulmuş
olamaz (tam tersi), dolayısıyla mutlak tekillik değillerdir. Oysa, bizim Protogen olabilirim...) 16:55

K
Hipotezimizde evren ilk yaratıldığında (!) entropi de sıfır (veya mümkün olan en Formüller:
küçük değerde) idi. Bununla beraber “Zaman” da sıfır idi (t=0=∞): Mutlak |ABC| Eşkenar Üçgen için,
Düzen (Homojen dağılmış madde, nam-ı diğer: “Süpersimetri”). 11:50 |AB|=|AC|=|BC|=10 birim;
28.06.2010, Pazartesi – 13:51 |AF|=|AB|/2

O
Devam edecek... |FC|=√(|AB| - |AF|) = √(10-5) = √75 = 8.6 küsür...
05.07.2010, Pazartesi – 11:11
İş bu “Mutlak Tekillik” 'i, Süpersimetri olarak
adlandırmamın sebeplerini daha öncede açıklamış

Ç
olsam gerek, fakat tekrar etmenin (ve incelemenin) bir
zararı olmaz: Hatırlarsanız, Protogen modelime
(Eşkenar-Piramit) eşit uzaklıkta atomlar eklemeye

Ü
(maddenin homojen dağılımı olayı) çalıştığımda 3
boyutta bir sorun ile karşılaştığımdan bahsetmiştim;
Eşit dağılımlı açılar (tamamlayıcı açılar yani) elde
etmek mümkün değildi. 2 Boyutta bu kolay: Eşkenar
Üçgenin (|ABC| Üçgeni) her bir kenarına eşit uzaklıkta

n
noktalar yerleştirdiğinizde yine her eklediğiniz
noktadan bir eşkenar üçgen elde etmeniz mümkün
(Örneğin: Petek Şekli: 6 adet üçgen ile) ve bu sonsuza kadar devam edebiliyor. 07.07.2010, Çarşamba – 11:06
Açılar daima 60° oluyor (3x60°=180°, çıkış noktasına dönüş). Ancak 3 boyutlu Bulduğumu sandığım çözüm, aradığım değilmiş... Ancak başka bir varsayımla r1
a
bir eşkenar-piramitte (Protogen'de ve/veya |ABCD| Eşkenar Piramidinde) bu ve r2 (iç ve dış) çevrelerini bulmuş olabilirim (geometri bilgilerimin bu kadar
mümkün değil. 2 boyutta h 'ye (=Yükseklik) |ABC| eşkenar-üçgeninde hipotenüs zayıflamış olması ne büyük talihsizlik...), şöyle ki:
hesabıyla ulaşmak mümkün r1=|CF|/3 (yani üçte biri) ve
k
[ h=√(|AB|²-(|AB|/2)²) ]. 11:28 r2=|CF|/3*2 (yani üçte ikisi) midir ?
(16:29) Oysa 3 boyutlu |ABCD| Öyle olduğunu var sayarsak, ki hesaplamış değilim, o zaman sadece Kenar
(Eşkenar-) Piramidinde yüksekliği Uzunluğuna dayanarak bir Eşkenar Piramidin yüksekliğini de bulmuş oluruz
a

sadece “kenar uzunluğunu” bilerek (yüksekliğini bulunca da hacim hesaplarını yapabiliriz ki, benim derdim de buydu
bulmak daha zor (hatta mümkün zaten...):
değil...): Bu üç boyutlu geometride Eşkenar Piramit Yüksekliği, h2=√(|AB|2 - (|AB|2 - (|AB|/2)2) x 2/3)2)
H

merkez noktayı bulabilmek için iki Tabi bunu da Scalc ile bi denemek gerek... Daha şimdiden belli ki, sonuçlar çok
farklı “Çevre'yi” (r1=iç çevre ve küsuratlı olacak. 11:32
r2=dış çevre) bulmanız gerekiyor. 13:15 Çalışma Sayfası 1 resminden de görebildiğimiz gibi, hesap bir şekilde
Bunları bulabilirseniz, Piramidin ortaya çıkıyor:
tabanından D köşesine çıkan AB=10 için, Yükseklik (h1)=8,66 küsür, EF (r1)=2,88 küsür, CE (r2)=5,77 küsür
“Dik'in” uzunluğunu ve nihayetinde DE (h2)=8,16 küsür (yukarıdaki formüle göre)...
hesaplayabilirsiniz (ben henüz Bu biraz “Tekerleği Yeniden İcat Etmek” gibi bir şey oldu ama, neyse.

Son Değişiklik: 07.07.10 - 10:53:32 | Sayfa 2/3 - Datum (Deytum)


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 163
Hakan ÜÇOK
Datum (Deytum)
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
24.07.2010, Cumartesi – 17:02 şimdiye kadar anlamış olmanız gerekirdi. Gerçek şu ki; Ve şimdiye kadar bir çok
Tekerleği yeniden icat ettik ve buraya kadar geldik. Öyle görünüyor ki, şimdiye makalemde benzer sonuçlara varmış bulunuyorum: “Mevcut Zihniyetle”
kadar (sözde) icat edilen veya icat edildiği ileri sürülen (yani empoze edilen) her (süregelen dünya düzeni ve hayat anlayışı, kısaca: bu materyalist felsefe ile) çok
türlü bilgiyi (ve/veya na-bilgiyi, dezenformasyonu yani) yeniden akıl yakında 4 boyutlu evrenin sınırlarına kafayı toslamak üzereyiz (ki bazen, hal-ü
süzgecimizden geçirmeden anlamak (veya anladığını sanmak) çok zor (en hazırda bunun çoktan gerçekleştiğini düşünüyorum...). Ayrıca belirtmek isterim

K
azından benim için). Ne var ki, her bilgiyi de (bilmem kaç bin yıllık bilgi ki, teknolojinin sınırları VARDIR ve çok yakındalar; Artık biraz da Tekamül
birikimini) tekrar süzgecimden geçirmeye kalksam, ömrüm buna yetmeyebilir Etmek gerek (en azından kendi açımdan)!!! 17:44
(daha doğrusu yetmez). Dolayısıyla başka bir yöntem ile değerlendirmekte fayda
var. Ne var ki, bir şablon oluşturup, bana ulaşan bu bilgilerin de kalıba uyup

O
uymadığını test ederek kendime göre gerçeklere ulaşmak da işime gelmez. Bu
beni dogmatizmle suçladığım (sözde) pozitif bilim ile aynı seviyeye getirir
(negatif/olumsuz anlamda, o seviyeye inmek/düşmek gibi) ki, amacım tam da
bunu yapmamaktı aslında. Yanlış ile yanlışı gidermek değil amacım. Amacım

Ç
(ondan önce niyetim), batılı Hak ile bertaraf etmek (bilmem fark eden oldu
mu ?). 17:12
Not:

Ü
Termodinamik yasalar ile ilgili olmak üzere (kime göre yasa ve kim uydurdu ise):
Termodinamik bize “Yoktan var olmaz !” ve “Var olan yok olmaz !” der ya hani.
Ama bariz bir şekilde algılama fırsatı bulduğumuz 4 boyutlu dediğimiz evren
(artık bu konuda ne tür itikada sahipseniz...) ve 10 veya 11 (veya daha çok)
boyutlu varsaydığımız kainat, hiçbir şey demeden, zahmetsizce, bu yasaları

n
yalancı çıkarıyor. Eh, içinde var olduğunuz (ve “Düşünüyorum, öyleyse varım !”
demenize imkan tanıyan) bir evrene “Sen yoktan var olmuş olamazsın, çünkü biz
bir yasa uydurduk, orada öyle dedirtiyoruz !” diye iftira etmek de abesle iştigal
değil mi ? O da size: “Hadi ya? O zaman sen de nereden çıktın ?” demez mi
a
(demez, ama dese yeridir...) ?
Eh, hal böyle iken, benim de salak gibi tekerleği tekrar icat etmekteki çabalarım
neden abes olsun ki ? Ama zaten bu yazının (makale ?) hiç bir bölümünde ve
k
tabi diğer yazılarımda da amacım, yazdıklarımı haklı çıkartmak ve/veya kendimi
savunmak olmadı ve umulur ki ileride de olmaz. Yani, bunu okursunuz veya
okumazsınız, anlarsınız veya anlamazsınız, anladığınız taktirde gocunursunuz
a

veya bozulursunuz, bana “Çok da TIN !”. Demek istediğim: öyle görünüyor ki,
bilim (veya ilim) konusunda kendi bilginizi kendiniz üretmeniz, onun bunun
lafıyla kuyuya sallanmamanız esastır. Ancak o zaman bir araya getirdiğiniz
H

bilginin, batıl dan arı olduğuna kanaat getirirsiniz. Bu arada “Vahiy” ne olacak
diyorsanız, bu size kalmış: Niyetinize ve Neye inanmak istediğinize. Dogmatizm
kelimesinin (anladığım kadarıyla) icat edilme sebebinin, orta çağlarda (pozitif)
bilimi (kötü çocuk, canavar:) engizisyonun baskısından kurtarmak idi. Bugün ise
aynı kelimeyi ben hür düşünmeyi/düşünceyi, kendisi bir canavara dönüşen ve
kendisinden başkasını tanımayan bir mekanizmaya dönüşen (sözde) pozitif
bilimin baskısından kurtarmak için kullanıyorum. Ama bunu zaten imalarımdan

Son Değişiklik: 07.07.10 - 10:53:32 | Sayfa 3/3 - Datum (Deytum)


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 164
Hakan ÜÇOK
Aklı Kullanmak
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
27.07.2010, Salı – 12:31 istedikleri gibi değil) ! Kaç kişinin elinde Anayasa var, kaç kişi İnternet 'e girip,
Makale: Aklı Kullanmak değişiklik taslağını indirmiş, bir karşılaştırma yapmış da, cereyan eden bu olayı
Yazan : Hakan ÜÇOK kavramış ve idrak edebilmiş bulunuyor ? O görsel ve basılı (yandaş veya zıt-daş)
medyalarda saatlerce yapılan tartışmalar ve (sözde) fikir alış-verişleri, zan,
Aklı Kullanmak tahmin, dedikodu ve/veya gıybetten öteye gidebiliyor mu ? Yoksa çok şey

K
söyleyip, hiç bir şey ifade edememekten mi ibaret ? Kendimize sormamız
Önsöz (Prolog) gereken soru şu ki: “Bir şey ifade edilmek isteniyor mu acaba gerçekten, yoksa
Akl'ın işlemesini engelleyici ve Din'i geleneklere bağlayan ve gelenekselleştiren, amaç, işi çözümsüzlük çözümü ile kotarmak (denizi bulandırmak) mı ?”. Pratikte
ezbere mahkum eden, dogmaları ve doktrinleri empoze eden her tür girişimi işler nasıl yürüyor, şimdiye kadar anlamış olmamız gerekiyor (ben şahsen

O
reddediyorum (bu arada kınıyorum da). Gelenek, görenek ve ananeler, insanı anladım, ama siz de farkında mısınız ?): Bin bir çeşit Dalavere dönüyor. Sadece
atalarının dini üzere yönlendirici ve Vahy'i tahrif edici muazzam bir etkiye yurt çapında değil, bu küresel boyutta da böyledir. Ne var ki, çoğu insanlar bir
sahiptirler. Bu tahrifat zamanla kulaktan dolma batıllara dönüşür ve süre türlü hengameden başını kaldıramayıp, olaya ve olaylara odaklanmakta başarısız
geçtikçe, içinde nebze doğruluk (ve Hak) 'dan eser kalmaz. Kur'an-ı Kerim'in olmaktalar. Hayatını idame ettirebilme endişesi gerçekten çok baskın olabiliyor

Ç
aslını tahrif edemeseniz de (İncil'e ve Tevrat'a olduğu gibi), Vahy'in (Kur'an-ı (bunun sebebi de malum küresel şartlar). Öyle ki, “Beni sokmayan yılan bin yıl
Kerim 'in herhangi bir şekilde) insanlara ulaşmasını, insanlar tarafından okunup yaşasın !” tripleri ortaya çıkıyor. Hem, “Gık !” demeye yeltenseniz ne yazar, en iyi
anlaşılmasını engellediğinizde, ruhbanlar güruhunu araya sokup onları birer ihtimal alacağınız cevap:

Ü
maaşlı çoban, toplumu da güdülmeye mahkum, kendi aklını kullanmaktan imtina “Ananı al da... git !”, en kötümser olarak da “Vatana İhanet” ile suçlanmanız,
eden ve korkan ve istediğiniz gibi siyaset, politika, doktrinler, (yandaş-) muhtelif “Ergenekon'umsu” davalara dahil edilmeniz olacaktır. Bu sistem
medyalar ve hatta sözde bilim ve/veya ilim ile yönlendirebileceğiniz (tebaamız, (“Küresel Kriz” gibi bazı muhtelif kazalara ve aksamalara rağmen) tıkır tıkır
halkımız babında hitap edebileceğiniz) bir sürü haline (insan sürüsü) işliyor, bir yandan cepler boşalıyor, bir yandan cepler doluyor (ancak bu da
getirdiğinizde, ancak ve ancak şeytanı sevindirir, insanları da ALLAH 'tan başka sadece olayın ve olayların tuhaf (!) bir yan etkisi olarak) ve insanoğlu (sürüleri)

n
her şeye kulluk eder hale getirmiş, şirk'e yönlendirmiş olursunuz (Sonuçlarını aynen Matriks (Matrix) 'deki gibi uyutuluyor, bir nevi pil (dolap beygiri, asgari
düşünebiliyor musunuz? O ateşten çıkış olabilir mi?). Ola ki, yaptıklarınızın ücretli, ortadirek, memur, vs.) olarak kullanılıyor (sözde gelişmiş ülkelerin
farkında değilsiniz (bilmeden), özür, kabahat dan daha büyük olmaz mı ? halkları da bunun dışında değil, sadece yaşam standartları biraz daha iyi, hepsi
Okuyacaksanız, Kur'an-ı Kerim okuyun. Akıl edecekseniz de, ancak ve ancak bu, yoksa mantık aynı...). Her ne kadar şu açıdan olayları idrak edebilmem asla
a
kendi aklınızı kullanın, kanaat edinin (kendi içtihadınızı kendiniz yapıp, kendi mümkün olmayacaksa da: Yeryüzünde görece bir “Anarşi Düzeni”, tüm
fikrinizi oluşturun); Başkasının çiğneyip kustuğunu ağzınıza sürmeyin. Başkasının kurumlarca işletilmekte (hangi siyaset, ideoloji, felsefe, taraf, parti, takım,
kusmuğunu yemezsiniz değil mi ? O zaman başkasının (zorla veya hile ile mezhep, vs. olursa olsun); Ben öyle tahmin yürütüyorum, vardığım sonuçtur bu
k
empoze edilen) fikirlerini, neden hiç araştırmadan, aklınız kullanmadan kabul (Aklı Kullanmak dedik ya baştan, o bağlamda yani...).
edesiniz ki ? NOT:
Giriş Blog'umun alt başlığını,
a

Bugünlerde (aktüalite/güncel olaylar babında) bir takım çevreler (onlar kendini


“Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden
pekala bilir ve sizde elbette kimleri kastettiğimi anlayacaksınız) aklınca
Evren ve İnsan Hipotezi”
“Aydınlanma Seferberliği“ ilan etmiş, Halkın (onlara göre “Halkımız“ tabirini
H

kullanmakta sakınca yok, üstü kapalı Tebaamız demeye getiriyorlar...) arasına olarak değiştirmeyi uygun gördüm. Öyle anlaşılıyor ki, baştan beri bunu
inmiş bulunup, “Halk Oylamasında“ bazıları “Evet“, bazıları ise “Hayır“ tabirini yapmalıymışım, ancak kafam bir türlü basmamış. Çünkü burada sadece evren
empoze etmekteler. Sorarım size (ve salakça kendime), yapılan değişiklikler ile ilgili değil, yazılarda aynı zamanda da insan psikolojisi ve sosyolojisi ile iştigal
nedir, ne işe yarar, (şart değil ama) kimler bundan nemalanacak, kimlerin ayağı ediyoruz (ne kadarını rasyonel bulursunuz, orasını bilemem). Öte yandan,
kaydırılacak ve hatta bu yapılması öngörülen değişiklikleri “Halkımız“ olarak düşüğe yakın cümle kurmalarım da (bazen beni bile) pek şaşırtıcı doğrusu, ama
çağırdıkları insanların kaçta kaçı anlamış ve idrak edebilmiş bulunuyor ? Ben daha önce de dediğim gibi, burada amaç aklımdan geçenleri yazmak, birilerini
şahsen bir şey anladıysam ne olayım (gerçi bende “bir şeyler” anladım, ama ikna etmek veya kendimi birilerine anlatabilmek değil.

Son Değişiklik: 06.08.10 - 15:25:12 | Sayfa 1/3 - Aklı Kullanmak


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 165
Hakan ÜÇOK
Aklı Kullanmak
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
Gelişme Rızkını kazanmak, hayatta kalmaya çalışmak, her ne kadar takdir ettiğim bir
Aklı Kullanmak ile ilgili bu örnekli girişten sonra, parmak basmak istediğim nokta çabaysa da, açgözlülüğü ve malı yığmacasına yığmayı da bir o kadar mantıksız
şu ki, bunlar basit bir “Komplo Teorisinden” (zaten olasılıklara ve tesadüflere ve anlamsız bulduğumu da burada belirtmek isterim. Asla yeterli olmaz ve
inanmıyorum ben...) çok öte ve “Göz göre-göre” işletilen, ancak kimsenin olsaydı bile bu yığdığınız mal sizi ecelinizden kurtarmaz; Teorik olarak mantıklı
(dediğim gibi) Gık'ını çıkaramadığı, aklımın kabullenmekte zorlandığı, bir nevi görünse de, pratikte bir faydası yoktur;

K
(çeşit) “Düzen”. Buna aslında benim de “Gık !” diyecek takatım yok, ama umulur [Hakka Suresi, 69:28] 'Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.'
ki beni, “Deli galiba ?!” diyerek, görmezlikten gelirler. Aksi taktirde, çok basit [69:29] 'Saltanatım da yok olup gitti.'
bir kazaya kurban gitmek (karmaşık da olabilir), işten bile değil (bazı Denemesi serbest... Bu konuda Kur'an-ı Kerim 'de “MALI” kelimesini
yazarların yazılarında cümle ”içten bile değil“diye geçiyor, anlayabilmiş değilim,

O
aratırsanız, birçok bilgiye ulaşabilirsiniz. Tabi, bu görüş (felsefe) de, benim (daha
var mı öyle bişi ?). Günümüzde muz kabuğuna basmak, kayıp düşmek, kafa baş öncede açıklamış olduğum) Deytum 'uma (İman, Ahlak, İtikat) bağlı bir
yarmak, kol bacak kırmak, zor olmasa gerek (birileri istedikten sonra...). gerçektir. 11:49
Nedense bu “Uygulama”, adı lazım değil, muhtelif “Bölücü Çete” liderlerine ve Elbette siz de fark ettiniz ki, burada sözü geçen tüm işlemler, Akl'ı Kullanmak
yöneticilerine uygulanmıyor (akıl vermek gibi olmasın). Neyse, “Vardır bir

Ç
ile ilgili (kullanmayanların yazdıklarımdan bir şey anlayamaması gayet doğal).
Hikmet” deyip geçiyoruz. Bilirsiniz; “Aklın Yolu Birdir”, diye bir atasözü vardır (her ne kadar atalarımızın
Konuyu dallandırıp budaklandırmaya gerek yok, biz aslında Akl'ı Kullanmak ile dininden veya yolundan gitmemizin, gelenek, görenek, anane gibi, abes
ilgili Gelişme Bölümündeyiz şu an. Kafanız karıştıysa, unuttuysanız hatırlatayım olduğunu düşünsem de, bazı/çoğu atasözlerimizin gayet mantıklı olabileceğini de

Ü
dedim (kendime de...). inkar edemem, etmiyorum; Ve mümkün olduğunca yazılarımda da kullanıyorum,
27.07.2010, Çarşamba – 14:13 cuk diye oturuveriyor. Ancak bunu yapmak, aklını kullanmak ve idrak etmek
Gelişme (devam...) şartıyla; Olmadık yerde ve zamanda bir atasözü kullanmak hemen dikkat
Akıl nasıl kullanılır ? Veya aklı kullanma işlemi nasıl yerine getirilir ? çeker...). 11:55
Bu da aslında sorulacak güzel sorulardan biridir. Cevaplamak istendiğinde ise, Şu ayet olayı gayet net ve açık olarak aydınlatmaktadır:

n
ortaya çıkan bir etken var, biz ona Deytum (Datum) yani yola çıkış noktanız, [Bakara Suresi, 2:170] “Onlara, 'Allah’ın indirdiğine uyun!' denildiğinde,
felsefenizin temeli diyoruz (hatırlarsanız bir önceki “Datum” Makalesi). Akıllı 'Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!' derler. Peki ama,
(olduğunu düşünen) bir adam bir gün şöyle demiş: “Akıllı insan, kendi aklını ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onların
değil, başkalarının aklını kullanandır !” (bir yerde okudum mu, yoksa bir filimde
a
mi izledim, tam hatırlamıyorum). Bu deyimin, makalenin başında dikkat
yoluna uyacaklar) ?”
Demek “Aklını Kullanmak” var, bir de “atalarının dini üzere olmak” var (muhtelif
çektiğimiz “Başkalarının kusmuğunu ağzına almamak” uyarısı ile eşdeğer bir bilgi
başka aksiyonlar, davranış biçimleri de var elbette: İnkar, İsyan, vs. ...) 12:41
paketçiği olduğunu şöyle bir ortaya atmak istiyorum. Burada (anladıysak) şahit
k
olduğumuz manayı düşünürseniz, bu mantıkta birçok insanın etrafta dolaştığını
03.08.2010, Salı – 13:39
fark ederiz. Gerçek şu ki, “Başarının” maddi zenginlik ile ölçüldüğü bir dünya
Yandaş Medya Kavramı
düzeni içinde (kapitalizm, materyalizm) yaşıyoruz (bazılarımız bu düzende
Her şey tahminim 80 'lerin sonu ile 90 'ların başında bir zaman diliminde başladı
a

boğuluyormuş gibi hissediyor, o da başka bir konu...). Şöyle bir adım geri atıp,
(benim şahit olma fırsatı bulduğum kadarıyla...). Bu dediğim, Görsel Medyalar
olimpik bir bakış açısıyla bakın; Doğru değil mi ?
için geçerli olsa gerek, çünkü büyük ihtimalle yazılı basın (veya medya), yani
01.08.2010, Pazar – 11:31
gazete dergi vs., çok daha önceleri de (ta Osmanlı zamanında veya matbaanın
H

NOT: nihayet gelişiyle olsa gerek) var olmuş olması gerek. Tekelden kurtulan (ve
Şimdiye kadar elde etmiş olduğumuz (olası pseudo) bilgilerin ışığında, başka tekelciliklere uğrayan) TV yayınları çok sesli (bana göre uğultu, kuru
makalelerimin toplandığı kitapçıklardan bağımsız, 3. bir kitapçık yayınlamayı gürültü...) olmaya başladı (çok partili sisteme geçiş gibi bişi ve her şeyin bir
düşünüyorum (yayınlamaya niyetlendim yani). Bakalım ne olacak. Adını da bedeli olsa gerek...). Çok sesli derken, elbette (insanoğlunun yaptığı bir şeyde
“Protogen'in (veya Mutlak Düzenin veya Mutlak Tekilliğin veya “Evrenin ve farklı olması düşünülemez zaten) şunun veya bunun işine yarayan ve yaramayan
Kainatın” veya Yaratılışın) ABC'si” koymayı düşünüyorum. Ama tabi önce (görece menfaat icabı) çatlak sesler de ortaya çıkmış bulundu (bu çatlak seslere
yazmak gerek. demokrasi denebilir; Bence anarşiden öteye gidemez çünkü, laf olsun diye sözde
Son Değişiklik: 06.08.10 - 15:25:12 | Sayfa 2/3 - Aklı Kullanmak
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 166
Hakan ÜÇOK
Aklı Kullanmak
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
etik kurulları olsa da, herhangi bir etik ve felsefi kavram tanımlaması yok gibi; meyvesini materyale (maddeye) dayanan dünyada (4 boyutlu evren de) vermek
Varsa da, menfaatler oldukça, uygulanamaz, eğri oturalım, doğru konuşalım...). zorundadır, aksi taktirde rasyonel değildir (işe yaramaz). Başarının zenginlikle
RTÜK 'ün de, partiler arası paylaşıma (kadrolaşmaya) uğramasından sonra, ölçüldüğü bir düzende yaşadığımızı daha önce de belirtmiştik ve kimse de itiraz
tarafsız bir medya hayal edemez olduk. Zaten hiçbir zaman da mümkün değildi, etmemişti. Ve elbette bu düzenin çoğunluk felsefesine ve dayatmasına
idealist olmak, abesle iştigal etmektir. Yandaş Medya dediğimizde, maalesef, uymadığınız zaman, size “Delidir, ne yapsa yeridir !” demeleri kaçınılmazdır, itiraz

K
sadece bu şekilde olumsuz olaylar aklıma geliyor, oysa her şeyin iyi de bir yanı da eden yok herhalde (bırakın istediklerini desinler). Ne var ki, bu “Düzenin”, işte
olması gerekmez miydi ? Ne yazık ki, herhangi bir menfaatim (rant beklentim) tam da bu deyimini (mantığını) çürüten ayetler Kur'an-ı Kerim 'de mevcut
olmadığından ben, iyi bir tarafını görmekten acizim, kusura bakmayın (veya (okuyup da iman edenler için geçerli olmak üzere, inkarcılar anlamak zorunda
kusura bakın..., bence “Çok da TIN !”). 16:00 değil...). İsterseniz bu ayetleri burada vermeyeyim de, siz bir zahmet açıp bakın,

O
05.08.2010, Perşembe – 12:32 arayın, bulun, okuyun, sindirin, ne dersiniz ? Bu vesileyle de makalenin başlığı
TRT'nin göstermelik tarafsız oluşunu da, ben apaçık görmekteyim (Kral olan “Aklı Kullanmak” ile ilgili pratik yapmış olursunuz. Biliyorsunuz ki, bizde
çıplak !), başka yok mu gören ? Kadroya alınan onca gerekli, gereksiz yandaşı öyle: “Armut piş, ağzıma düş !” olayları ve “Gümüş tepside” sunumlar yok
beslemek için de, zırt-pırt daha da çok reklam girmenin gerekli olduğu kanaatine (mümkün olduğunca kaçınmaya çalışıyorum). Ne yazık ki (mi ?); Kendi aklınızı

Ç
ben de sahibim (Devlet desteği: bandroldü, şuydu, buydu, bir yere kadar, dimi kullanmak ve bir kanaat edinmek gibi bir yükümlülüğünüz var (kabul etmek
ama ?). Kısacası TRT, şu anda, yandaş olabilenler için (imrendiğimden değil) bir istemeseniz de, zor da gelse...). 16:17
cennet (TRT'nin malı temiz, yemeyen...). Elbette diğer kurum ve kuruluşlarda da 06.08.2010, Cuma – 12:20

Ü
bu aynen böyle (ağır mı kaçtı ?). İşte, Aklı Kullanınca ortaya çıkan manzaralar Bunlar, o yukarıda bahsettiğim ayetler değil (onları bir zahmet kendiniz bulun):
bunlar: “Apokaliptik Senaryolar”, “Komplo Teorileri”; Ütopik gelebilir kulağa. [Rum Suresi, 30:58] Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali
Fazla fantezi'ye, ütopyaya kaçtığımı, aşırı derecede kıllanan adam rolüne verdik.
soyunduğumu düşünüyorsanız, bütün gerçekleri tüm çıplaklığıyla görseydiniz
(bende henüz tümünü kavrayabilmiş değilim...), herhalde oracıkta zaman [Mü'minun Suresi, 23:112-115] Allah, (inkarcılara) “Yeryüzünde kaç sene

n
durabilir sizin için, akan kanınız donabilirdi. Bugünlerde, Canım Memleketimde kaldınız?” diye sorar. Onlar, “Bir gün, ya da bir günden daha az bir süre kaldık.
olagelen, şahit olduğumuz (yecüc-mecüc-vari) kapışmalar ve olaylar da, benim Hesap tutanlara sor”, derler. Allah, şöyle der: “Çok az bir zaman kaldınız. Keşke
bu kıllanmalarımı haklı çıkartmakta, farkındayım; Siz de farkında mısınız acaba ? bunu (daha önce) bilmiş olsaydınız.”, “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar
Sebeplerini hemen şuracıkta vereyim: Mal-, Mülk-, Evlat-, İktidar-, Saltanat- döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”
a
Hırsı, kısacası insanın dünya nimetlerine karşı olan dayanılmaz HIRSI ! Kime 12:43 Hayal (tasavvur) edilmesi açısından zor olan 'Sonsuzluk' kavramı vardır ya
sorsanız, iki ova dolusu altına bir üçüncü ova dolusu altın eklense, hayır demez hani; İşte Müminun suresindeki bu ayetler, zamanın göreceliği ile ilgili fikir
(Niye desin, salak mı ? Ama iş öyle değil, çok yakında bileceğiz...). vermesi açısından çok ilginçtir. Elbette sonsuzluğun yanında, sonsuzluğa kıyasla
k
[Nahl Suresi, 16:55] “Kendilerine verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük etmek 70, 80, 90, bilemediniz 120 yıllık bir ömür, devede kulak gibi kalır. Göreceliği
için böyle yaparlar. Bir süre daha faydalanın bakalım! Yakında bileceksiniz!” şöyle de açıklayabilirsiniz: Kafamızda bir saç teli, görece azdır. Ama, çorbadaki
bir saç teli de, görece fazladır (çoktur). Kafada ne kadar çok olursa, bazılarına
a

[Rum Suresi, 30:34] “Kendilerine verdiğimiz nimetleri inkar etsinler bakalım! göre, o kadar iyidir. Çorbada ise bir tanesi bile gereksizdir. Yok, yok. Şu an
Haydi (şimdilik) yararlanın, ama yakında bileceksiniz.” felsefe yapmıyorum, boşuna satır aralarında bir şeyler görmeye çalışmayın. Ne
12:57 yazıyorsam odur. 13:30
H

16:00 Bu şekilde, Aklı Kullanmak ile ilgili, daha nice örnek vermek mümkün olsa da,
Eh, hal böyleyken (veya böyle değil ve ben çok derin bir psikozda, hayal artık tekrar farklı konulara (evren hipotezine ve kafa patlatmalarıma) geri
dünyasında yaşıyorum ve farkında değilsem ? ...;), Aklı Kullanmak ne boka dönmek istiyorum. Üç aşağı, beş yukarı, ne demek istediğimi anlatmış olmayı ve
yarar ? Faydası mı var ? İlle de faydası mı olması gerek ? Daha da ötesi: Aklı eğer varsa okuyanlar, anlamış olmalarını diliyorum. Yoksa da okuyan, aslında
Kullanmak ile ilgili makale yazmak, ne menem abesle iştigal olayıdır ki, ben benim için fark etmez. Yazmış olmak, (bir çeşit psikanaliz...) derdimi (neden
burada oturmuş, ciddiyetle kafa patlatıp yazıyorum. Materyalizm (batı ve diğer bana dert olması gerekiyorsa...) dile getirmiş olmak bana yeter. 15:23
tüm sapıtmış medeniyetlerin) felsefesinde, yaptığınız her şey bi moka yaramak, ●

Son Değişiklik: 06.08.10 - 15:25:13 | Sayfa 3/3 - Aklı Kullanmak


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 167
Hakan ÜÇOK
Deneyler 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
09.08.2010, Pazartesi – 12:30
Makale: Deneyler 2 Şimdi kritik yoğunluk olarak kabul ettiğimiz, 6 atom/m3 (metreküp başına 6
Yazan : Hakan ÜÇOK atom) için bizim elimizde bulunan 4 atomlu protogen için bunun 4/6 (/6*4) yani
0,66666666666666666666666666666667 m3 (yani sadeleştirince 2/3) kadarını
Deneyler 2 elde edebilmek için Eşkenar Piramidin kenar uzunluğu (Resimdeki A, B, C, D

K
atomlarının birbirinden uzaklıkları) kaç cm (santim) olmalı ki, eşik değerini
(Kritik Yoğunluğu= (12 atom/2m3/3) verebilsin ?
AB=~20,39648902655506cm ise (OpenOffice Calc programı ile en fazla
20,3964890265551 rakamına ulaşabiliyorum !), bu eşik değerini bulmuş oluyoruz.

O
“Vakum nedir”, “Karanlık Madde nedir”, “Karanlık Enerji nedir”,
“Antimadde nedir”, gibi soruların doğru cevaplanabilmesi açısından, bu
hesapları yapmak zorunda kaldım. İyi de oldu bence (Zihinsel spor). İşte bu eşik
değerinden küçük uzaklıklar (yüksek oranda yoğunluk) için madde var

Ç
olmakta, üstündeki değerler (düşük yoğunluk) için, atomların içinde bulunduğu
durum ve hal, yokluğu (herhangi bir enerji emisyonu olmamasını, mutlak
sıfır=-273°C) veya bir üst boyutta (5. boyutta) olmalarını gerektiren bir durum

Ü
ortaya çıkmaktadır. Bu ilginç olaya artık nasıl bir ad takarsınız, size kalmış.
Maddenin, ancak bu durumuna, Vakum demeniz mümkün. Eğer CERN'deki
hızlandırıcının tünellerinde (mutlak) Vakum vardır diyorsanız, bence bu mümkün
değil, çünkü vakum, 4 boyutlu evreni tarif etmiyor ve hacimsizlik (mutlak
3 Boyutlu Eşkenar Piramit
tekillik) oluşturuyor (daha doğrusu hiçliği oluşturuyor, ama bu hiçliği tespit
“Datum”, “Aklını Kullanmak” gibi makaleler ile uğraşırken, aynı zamanda

n
edebilecek bir aygıt henüz icat edilmedi...). 14:22
Protogen Hesaplamalarımda da gayet güzel ilerlemeler kaydetmiş Bu durumdaki bir “ortama”, atom çekirdeğinden koparttığınız protonları gönderir
bulunuyorum. Bu hesaplamalarıma “Datum” adlı makalemde de dikkat de, çarpışmalarını beklerseniz, elde edeceğiniz sonuçlar gerçekten de çok ama
çekmiştim (hani geometri bilgilerimle sorunlar yaşamıştım ya...). Vardığım sonuç çok ilginç olacaktır. Ve bakalım bakalım, ne tür kıvırtmalar ile karşı karşıya
a
şudur ki; Bir Eşkenar-Piramidinin (Protogen temelini oluşturan şeklin) sadece kalacağız bu sefer... Bence Quantum teorisi öldü (zaten Prematüre doğmuştu) ve
Kenar Uzunluğunu bilmekle, hem yüzeyini (Alan=S), hemde hacmini yanında “Big Bang Teorisini” de götürdü, yaşasın yeniden uyduracağınız yeni
(Volume=V) bulabiliyoruz artık. Tabi bir de Hipotenüs hesabını bilmekte fayda Zan'lar, Masallar. Bunca zahmet edip kaynak (milyarlarca dolar) harcadıktan
k
var. Bu, bizim Kritik Yoğunluk 'tan anladığımız eşik değerini bulabilmemiz için sonra, bırakın Higgs-Parçacığını bulmayı (çok ararsınız...), Big Bang
gerekli olmaktadır. Uydurmasının YANLIŞ olduğunu keşfetmek, çok acı olsa gerek ve bence de çok
Buna göre (Bak. Resim): manidardır (nasıl oldu da oldu acaba? Hayret !). Evrenin (ve genelinde kainatın)
a

|ABC| Eşkenar Üçgen ve |ABCD| Eşkenar Piramidinde, tesadüfen ve rastgele oluştuğunu iddia etmenin ve kendini yırtarcasına ispat
AF=AB/2, etme çabalarınızın (pozitif, rasyonel bilim dediğinizin...) faydaları (!), işte elde
CF (Yükseklik=h1) = √(AB-AF) ki, 8,6602540378443900 'e tekabül ediyor ettiğiniz (edemediğiniz) sonuçlardır (Afiyet olsun...). Rasyonel olmasını
H

ve Alan için, S=(AB*CF)/2 formülünü kullanıyoruz. istiyordunuz ya, Termodinamik diye ortaya attığınız kurallar ve/veya kuramların
CE (Dış Çevre=r2) = 2/3 CF, açıklayamadığı “Yoktan Var Olma (Yaratılmış olması) Gerçeğini”, 4 boyutlu
EF (İç Çevre=r1) = 1/3 CF ve nihayetinde, evrendeki mevcut imkanlarınızla açıklayamayacağınızı anlamak için bunlara
DE (h2) = √(AB-CE) ki buda, 8,1649658092772600 'e tekabül eder veya gerek var mıydı ki ? Aslında baştan beri inat edilmeseydi, vakit- ve nakit- kaybı
DE (h2) = √(CF-EF) ki buda önceki gibi, 8,1649658092772600 'e tekabül engellenebilirdi. 15:01
eder. Hacim ise şu formüle göre hesaplanıyor: Ama “ille de teknoloji” demenin, “ben yaparım”, “ben ederim” 'lerde ısrar
V=1/6 (AB*CF*DE) etmenin nafile çabalar ve kendini kandırmaca dan öteye gidemeyeceğini

Son Değişiklik: 23.08.10 - 10:54:03 | Sayfa 1/4 - Deneyler 2


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 168
Hakan ÜÇOK
Deneyler 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
(naçizane) ben (biz) bile anla-dım (-dık), sizdeki bu ısrar niye ? Demek
olabilir ki, bunun arkasında çok daha önemli gerekçeler var, hedef: Çözümsüzlük 16.08.2010, Pazartesi – 12:04
Çözümü; Bir işi sürüncemede bırakmak, vakit kazanmak, ortalığı bulandırmak, Farklı Deytum'larla farklı sonuçlara varabileceğimiz gibi, birbirine paralel veya
saptırmak, sapıttırmak, kısaca Dezenformasyon (Batıl) yaymak. Niye ? Çünkü eşit/benzer sonuçlara varabilmemizin de olası (işte bu tam bir olasılıklar
Hak, işinize gelmiyor (Bak. daha önce alıntı yapmış olduğumuz Ayetler). Yoksa, diyarıdır) olduğuna dair bir şeyler yazmıştım ya hani; Bu, mantıklı düşünürsek

K
olabilir mi, gerçekte görünmeye çalıştığınız gibi zeki değil misiniz (Aptal mısınız olanaklı bir var sayımdır. Aklınızı rasyonel (dogmatik, hazırcı) bilimin merkezinde
olm...) ? 15:15 odakladığınızda, buna endekslediğinizde, yaptığınız her şey, vardığınız her sonuç
10.08.2010, Salı – 13:35 mantıklı gelebilir (bu, bazı tutarsızlıkları göz ardı etmeyi gerektiren bir işlem olsa
Protogen Hacim Hesaplamasına Not: da, hepsini sayayım mı şimdi ?). Bunu şahsen yapmış bulunuyorum (üşenmedim

O
“Ken Ward's Mathematics Pages” [LINK] sayfasında Triangular Base başlığı ve gocunmadım, empati yaptım). Şimdi, aynı şekilde rasyonel (veya pozitif)
altında: bilimcilerden de, arada bir, “Vayh'e” dayalı odaklanmalarını, bunu en azından
V=b*p*(h/6) ki benimkinde, ihtimal dahilinde kabul etmelerini, vakit kaybı olarak görmemelerini beklemek
çok mu yanlış oluyor ? Bir kerecik olsun Deytumunuzu, Vahy'e dayandırsanız,

Ç
Hacim=AB*CF*(DE/6) formülüne tekabül ediyor...
şeklinde bir formül keşfettim. Bu formül ile Eşkenar Piramidin hacmi olaylara bu açıdan da baksanız, ne zararı olabilir, ne kaybedersiniz ki ? Bunu
hesaplandığında (Bak. Office Calc Dosyası) benimkiyle aynı sonuç çıkıyor. Bu da yapmaktan imtina edenler (pozitif, rasyonel, dogmatik bilimciler) acaba
demek oluyor ki, aslında tekerleği tekrar icat etmek, özellikle de Hipotenüs “korkuyorlar” mı: Komik duruma düşmekten, alay edilmekten, hatta belki

Ü
olaylarına da hiç girmeye gerek yokmuş. Ancak şu da var ki, böylelikle benim var dışlanmaktan, hor görülmekten, aç kalmaktan, takibata uğramaktan, ortadan
sayım olarak aldığım: kaldırılmaktan, ateşe atılmaktan mı korkuyorlar ? Bunu yapmamalarının sebebi,
CE (Dış Çevre=r2) = 2/3 CF, saydığımız nedenler mi, yoksa, “Göz Göre Göre” İnkar etmeleri mi ? Bu
EF (İç Çevre=r1) = 1/3 CF olağanüstü çabalarını (görmemezlikten gelmelerini) ben şahsen çok manidar
buluyor ve İnkar'a dayandırıyorum (Aytetleri daha önceki makalelerde
şeklindeki formül de doğrulanmış olmakta ve böyle de bakınca, tekerleği icat

n
bildirmiştik). Yoksa, mümkün değil, bu kadar kendini yırtarcasına, olasılık olarak
etmek göründüğü kadar gereksiz değilmiş. En azından olayı kendi aklımızla
dahi görmemelerini başka türlü açıklayamıyorum. Öte yandan da, kendilerine
düşünerek keşfetmiş, hazır gümüş tepside sunulanı yutmamış oluyoruz. Üstelik,
sorsan: “Biz mutlaka Vahy'e uyarız!”, diye beyan eden o güruh (Hadisçiler),
bizim formülümüz tek bir veri ile (AB, yani kenar uzunluğu) yetinmekte ve
bilim: “Evrim Teorisi” dediğinde, (haklı olarak) pis pis bakmalarına ve bin bir
a
sadece Eşkenar Piramide hitap etmekte, oysa Ken Ward 'ınki farklı üçgen tabanlı
dereden su getirerek ciyak ciyak itiraz etmelerine rağmen, aynı zihniyetteki
şekilleri de hesaplayabiliyor (yani farklı CF ve DE 'leri), ancak mutlaka CF ve DE
bilimin: “Big Bang” dediğinde bu (bana göre) mantıksızlığı “Ha, evet ! Bu,
'ye ihtiyaç duyuyor, ki bunları bilmiyorsanız ayvayı yemiş bulunuyorsunuz (benim
Kur'an dada var !”, diyerek hemen, sorgusuz sualsiz tasdik etmeleri, iyice
k
başlardaki saç baş yoldurtan halim...). Sonuç: Tekerleği tekrar icat etmek bu
araştırmadan (belki de anlamadıklarından veya akıl yürütmekten aciz oluşları
sefer çok da yanlış değilmiş, hatta pek de isabetliymiş. 13:51
sebebiyle) sazan gibi atlamaları, bence çok anlaşılmaz ve şaşılası bir davranış
(aslında anladım ben onları da, saf rolü oynuyorum...). Kur'an-ı Kerim'i bir bütün
a

olarak görememeleri ve hatta tefekkür ile okumamış olmalarını gerektiren bir


15.08.2010, Pazar – 21:16
davranış bu. Yoksa, ayette:
Kendime not:
[Zariyat Suresi, 51:47] “Göğü kudretimizle biz kurduk ve biz onu
Coğrafi konum itibariyle bulunduğum yerin çok sıcak ve de nemli olmasından
H

genişletmekteyiz”
dolayı, şu aralar bir şeyler yazmakta çektiğim güçlük bir yana; Açlık, susuzluk
Diyanet'in notu: Ayet, “Göğü kudretimizle biz kurduk ve biz onu
ve nikotinden uzak oluşumun, zihinsel fonksiyonlarıma olumlu etki etmesine dair
genişletmekteyiz” şeklinde de tercüme edilebilir. Bu bakış açısı, modern
beklentilerim, şu ana kadar gerçekleşmiş değil. Bu benim için çok büyük bir
astrofizikte gündemde bulunan, evrenin sürekli genişlemekte olduğu görüşünü
hayal kırıklığı olmasıyla beraber, yine de elimden geldiğince az çok (daha ziyade
desteklemektedir.
az) akıl yürütme ve felsefe yapma çabaları gütmekteyim. Ne kadar başarılı
Blog yazarın notu: Diyanet de tümü Astrofizikçilerden teşekkül dahiler
olurum, şu an bilemem. Dolayısıyla, yazılarımı eskisi kadar sık günceleyemiyor
toplumu ya, hemen fetvayı da verivermişler.
olursam, sebeplerini yukarıda belirttim. 21:23
Son Değişiklik: 23.08.10 - 10:54:04 | Sayfa 2/4 - Deneyler 2
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 169
Hakan ÜÇOK
Deneyler 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
olarak geçen beyana dayanarak, “Big Bang” modelinin empoze ettiği konusunda ya karadır, ya da beyaz (0 veya 1) ki, inanmıyorsa bizim tepkimiz
“Genişleyen Evren var sayımına“ hemen atlamaları başka nasıl açıklanabilir ? (Ayetleri var !): inanmayanı kendi haline bırakmak ve beklemektir, zorla ikna
Oysa bugün bilinen bir gerçektir ki (1920 'lerden beri), evrenin etmek değil (hele ki, canlı bomba göndermek hiç değil...). 14:21
“genişliyor/şişiyor olması olasılığı” ile beraber (sonsuz bir hacim genişlemez Hani günün başında (saat 12:04 gibi), konuyu açtığımız “farklı deytumları
veya şişmez biliyoruz da, mesela dedik, hacimsel bir genişlemenin söz konusu anlamaya çalışma” olayı vardı ya; Bir adım (görece) ilerde olan bir (veya daha

K
olduğundan değil, bize göre madde yörüngelerde tespih ve tekamül eder ki, çok) adım geriden geleni anlayabilir, ama geriden gelen (belkide) asla ilerde
bu da tespit edilen “Kızıla Kayma” ve “Mora Kayma” olayına ters düşmez), bizim gideni anlayamaz (Al-i İmran, 3:84), anlamak istemez (İnat): (Bir adım
Merkez Zaman Ufku olarak adlandırdığımız ve “Hubble Hacmi” olarak bilimde ötesini) Gören ile (geçmişe takılıp önünü) Görmeyen, bir olmaz (Ayetlerle
yer almış olan “Gerçeği” (!) (ki, bunun da varmak istediği nokta baştan belli sabittir: [Fatır, 35:199 – [Mü'min, 40:58] – [Ra'd, 13:16] – [Hud, 11:24] - ... ).

O
aslında) kavradığınızda, (ışık hızı ile) genişleyenin (“Kritik Hızda” genişleyen Bu manada, iman edenlerin her zaman aynı inkarcı zihniyet tarafından,
veya şişen evren değil), bizim küresel ufkumuzun olabileceğini niye göz “gerici” (neye göre acaba ?) olarak çağrılmaları da (ki bu lafı hak edenler de yok
ardı ederler veya bilmemezlikten, anlamamazlıktan gelirler ? Cümle çok değil hani, mesela işgüzar, ezberci hadisçiler...) bir başka komikliktir. Kim
karmaşık oldu, farkındayım (öz eleştiri babında...). 12:53 önde, kim geride, kime göre ne, nasıl, nerede, neden (görecedir)? İşte buna

Ç
13:00 Belkide bu konuda henüz yeterince kafa yormamışlardır veya bu açıdan felsefe denir. Mutlaka felsefedir; Ama tasdik edersiniz, ama etmezsiniz. Aynı
olaya bakmak akıllarına gelmemiştir (Bu konudaki beyanları ile, Bak. Blog'umda “oyunu”, dinler arasındaki ilişkilerde de görürüz; Musevi İseviyi anlamaz, İsevi de
yaptığım alıntı., hadisçi zihniyetin, kendini haklı çıkarmak, tasdik olunmak Müslümanı anlamaz (aslında anlamak istemez, anlasaydı zaten Müslüman

Ü
amacıyla, bilime yamanması, kıyakçılık yapması bariz ortada... Yoktan var olurdu...), ne var ki (ikiyüzlülükle) hepsi birbirine (asıl geridekiler bir adım ötede
edildiği, yani yaratıldığı gerçeğine bir diyeceğimiz yok, ancak Big Bang ile olanlara) mavi boncuk dağıtırlar, “Saygı duyarız !” masalını tekrar ederler (ta
yaratılmış olması gerekmiyor !). Ama “Evrim Teorisi” diye inatla ve inkar ile ki, punduna getirinceye, zayıf anını yakalayıncaya kadar, o zaman da, tut
yürüyen bilime, diğer konularda da aynı şüphecilikle yaklaşmaları gerekmez tutabilirsen, hiç bir anlaşmaya sadık kalmazlar, ayetle sabittir: [Tevbe, 9:8]).
miydi ? Bu şimdi, biraz hazırcılık ve dogmatik bilimin ekmeğine yağ sürmek Kur'an (mealen) der ki (mealen, muhtelif ayetlerde): “Bırak onları, oyalansınlar

n
olmuyor mu ? Buna en çok sevinen de inkarcı dogmatik bilim olsa gerek. 13:23 dursunlar; Onlar seninle savaşmadıkça, sen onlarla savaşma.”, ki burada “İntihar
Aklını kullanarak, Kur'an okumak, kendi içtihadını yapmak, her sorusuna Kur'an Bombacısı ol da, herifleri havaya uçur !”, demez (özellikle de kendi canına
'dan cevap bulmak, kanaat edinmek yerine, asıl miktarı (bir rivayete göre !) 500 kıymak, akla mantığa uymaz), ama nasıl oluyorsa bazı (sözde) Müslümanlar
'leri ancak bulabilen ve fakat nasıl olduysa, bugün 1,5 milyonları bulan (Sahih, böyle bir talimat varmışcasına, kendilerine vazife çıkarmaktalar (Olası uydurma
a
Güçlü, Zayıf ve muhtelif mezheplere göre farklı “değerde”) Hadislere rağbet hadislerde neler yazıyor bilemem, her şeyi eksiksiz açıkladığını beyan eden
eden, Hadis'in gerçek olup olmadığına, Kur'an-ı Kerim'i temel alarak karar Kur'an-ı Kerim 'den ötesine aklım ermez, çok şükür !). Elbette burada, Nefs-i
vermekten aciz, işte bu Hadisçiler, yedikleri nanenin (veya daniska, zevk Müdafaa konumunda (ve resmen savaş halinde) olanlara bir şey dediğimiz yok,
k
meselesi...) belkide farkında bile değiller. “Düşünmeyince”, “Aklını onlarla tam bir empati halindeyim (eğer haklıysalar, haklının yanında olma ahlakı
Kullanmayınca”, böyle oluyor demek (Yoksa ben mi ortada olmayan şeyler nedeniyle, ne var ki kalkıp da saldırgana, haksıza, savaş açmaktan aciz haldeyiz
görüyorum ?). 13:46 şu aralar). Bu mealen yazdıklarım, Fetva niteliğinde değil (apaçık Kur'an da
a

14:14 Asıl parmak basmak, dikkati çekmek, istediğim ince nokta şudur ki: Neye geçen ve parantez içinde saydıklarımız ve daha fazlası ayetler öyle ama...),
sazan gibi atladığınıza, neyi düşünmeden tasdik ettiğinize iyi bakın, yoksa zaten üstüme vazife de değil, sadece benim naçizane içtihadım (insan okuyunca
kaş yapayım derken, göz çıkarmak işten bile değil. Esas şu olmalı ki, ortak bir ister istemez bazı sonuçlar çıkarıp, kanaat ediniyor, belki doğru, belki yanlış
H

paydada (ALLAH Birdir de: Al-i İmran, 3:64) buluşamadığınız hiç bir felsefe veya kimine göre...) ! Görüyorsunuz ya, her şey ne kadar “göreceli” ?! Buradan
deytum 'u tasdik etmekte acele etmeyin. “İnancınıza saygı duyuyoruz !” (iman ve ahlaken) bakınca, işte olay böyle; Oradan nasıl görünüyor ?14:54
saçmalığına da kanmayın artık, çünkü saygı duysaydı (kim ne kadar tatlı dille
derse desin), zaten iman ederdi veya neye inandığınızı anlamaya çalışırdı NOT:
(empati, ki o da yok), gerisi boş laf kalabalığı ve mavi boncuk dağıtmaktan Eğer siz de Kur'an okuyup, içtihat yapmak ve kanaat edinmek istiyorsanız,
ibaret (bunu görmemek için çok salak veya idealist olmak gerek). Bu anlamda, indirin (download) Kur'an-ı Kerim 'i ve başlayın: [Muhtelif Dillerde]
saygı duymayı inandırıcı kılacak gri bölgeler asla yoktur ve olmadı. İman ●

Son Değişiklik: 23.08.10 - 10:54:04 | Sayfa 3/4 - Deneyler 2


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 170
Hakan ÜÇOK
Deneyler 2
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
15:37 olmak üzere taraflara bölünmüş, olay katliamlara kadar ilerlemişti. O zamanlar
Deneyler 2 (devam) çocuk aklımla (13 yaşımda), bu uzaktan da olsa duyageldiğimiz felaketleri
Şimdi, eğer Deneyler konusuna geri dönebilirsek, CERN 'de yürütülen deneyler önleyen (veya önlediğini söyleyen) insanlar bizlere kahraman gibi görünmüştü
açısından: Farz edelim ki, mutlak vakum (Yokluk) elde ettiniz ve bu vakumun (önlerken ne tür katliamlara neden olduklarını çok daha sonra duyduk). Neyse, o
içine, bir şekilde atom çekirdeğinden kopartmış olduğunuz ve ışık hızına yakın konu aslında benim polemik yapmamı gerektirmiyor, laf kalabalığı ile de kendi

K
hızlandırdığınız (enerji yüklediğiniz) protonları gönderdiniz ve bunlar da çarpıştı. kafamı karıştırmak istemiyorum. Benim kafamı kurcalayan günümüzde cereyan
Hadi, protonların çarpışmasından dolayı ortaya çıkan parçacıkları da bir şekilde eden olaylar ki (eh, yaşımda tutuyor), gördüğüm kadarıyla 80 öncesi toplumsal
tespit ettiniz (nasıl olacaksa artık, pek aklım ermiyor ya, neyse...), saydınız, hüsranı her açıdan katlamakta. Şimdi bir “Evet – Hayır” oyunu oynanıyor ki, 12
dökümünü aldınız ve analiz ettiniz (analizler kaç yıl sürecek, o da bilinmiyor ya, Eylül öncesini aratacak neredeyse (bu gidişle o da olacak gibi gibi...). Toplum

O
hadi ona da neyse...). Bu deneyin, iddia ettiğiniz ve yoktan (tesadüfen, rastgele) yine, en az iki, taraflara ayrılmış (aslında 3 ve hatta daha çok: evet, hayır,
oluşan Big Bang modelinde cereyan eden “olaylarla” yakından uzaktan, boykotçular, atıyorum:sol evetçiler, sağ evetçiler, sol hayırcılar, sağ hayırcılar,
herhangi bir benzerliği var mı acaba, yoksa kendinizi mi kandırıyorsunuz (ben aleviler, bektaşiler, sünniler, şiiler, tüsiadcılar, müsiadcılar, sendikacılar,
pek ikna olmadım da)? Bu hızda (ışık hızına yakın, ama tam ışık hızı değil...) ve mendikacılar, vs. vs. vs.; Aslında neredeyse sınırsız sayıda, 80 milyon, taraf

Ç
enerjide (kinetik enerji?) ve dahi ortamda (vakum olsa da, mutlak mı değil mi bulmak mümkün). Oysa seçenekler sınırlı: Evet veya Hayır. Benim açımdan, Evet
şaibeli...), etrafa saçılması beklenen parçacıkları (quarklar ve hatta quarkları desem bıyık, Hayır desem sakal, geçersiz kullansam boşa gidecek, boykot etsem
oluşturan daha da küçük olduğu öngörülen bozonlar, Higgs Bozonu/Parçacığı, birilerin ekmeğine yağ sürmek olur; İki ucu değil de, tamamı bokla kaplanmış

Ü
nam-ı diğer X-Parçacık gibi...) tespit edebilecek bir aygıtın olmamasını da göz değnek, hiç ele alınacak tarafı yok. Neyse, kafamı kurcalayan asıl konu bu değil.
önünde bulundurarak (veya kulak arkası yaparak) ve fakat detektörlerdeki Asıl mesele, insanlar nasıl oluyor da, oluşturdukları sivil veya resmi topluluk,
sensörler ile parçaların yapacakları öngörülen etkileşimleri nasıl ve neden (hangi adına: “Biz şöyle oy kullanacağız !” diyebiliyorlar, şaşırdım. Bu, tek tek her ferdin
mantık, bilimsel temeller, felsefe ve deytum ile) yorumlayabileceğinizi nereden kendi vicdanıyla vermesi gereken bir karar değil mi. Meydanlara inip oy dilenciliği
kestirebiliyorsunuz, anlamış değilim. Şimdiye (bugüne) kadar makro kozmos'da yapılmasını artık yadırgamıyoruz (çoklu parti sistemine geçişten beri), ama

n
(uzay ve zaman=evren) yaptığınız gözlem ve yorumların (ki dört boyutun ötesini indiğiniz meydanlara resmi kurumlarda çalışan insanları zorla (şantaj, tehdit)
görebilmiş değilsiniz) aynı zihniyeti ve felsefesi ile mi ? Eh o zaman, hadi getirtip, güneşin altına dikmek neden ? İşte benim anlamadığım olay da, bu
gözünüz “Aydın”, kulaklarınız “Manisa”: Tam da “görmeyi” istediklerinizi “Dikta Olayı”. Keyfimin kahyası mısın, nasıl oy kullanacağımı sana mı
göreceğinizden (yorumlayacağınızdan) hiç mi hiç şüphem yok, sizin de olmasın soracağım ? Biz Türkiye 'yi Cumhuriyet ve Demokratik bir ülke bilirdik, yakışıyor
a
(gaza bas, dogmalara devam...). İyi mi ? Bundan güzel müjde mi olur (ara gazı mu ? Yakışıyorsa, ancak Muz Cumhuriyetlerine yakışır. Bence birileri (ve
vereyim dedim...) ? Tabi, sonuçları istendiği gibi eğip bükmek zaman alacaktır, kesinlikle diğerleri de) akıllarını bir an önce başlarına toplamalılar, yoksa iş işten
ama kim takar zamanı. Nasıl olsa kıyamet kopmayacak (ironi !) mı dersiniz ? geçecek. 13:48
k
Orada, sizin yöntem ve felsefelerinizin aksine, patlatmayı, çarpıştırmayı 23.08.2010, Pazartesi – 10:48
gerektirmeyen olaylar cereyan etmiş, ediyor ise ve siz de bunun (henüz) Karamsarlığımı mazur görürseniz (görmesenizde: “TIN !”) şunu söylemek isterim
farkında değilseniz, asla da (bu kafayla) olamayacaksanız; İşte o zaman, yandı ki: “Canım Memleketimde” (ve genelde küresel olarak), “Gökten bir felaket”
a

canım keten helva. 16:09 gelmedikçe başımıza, bu olaylar düzelecek gibi görünmüyor. Ne var ki, o zaman
◊ 17.08.2010, Salı – 14:32 da çok geç olacak. 10:52
Bunları yazmamın sebebi ve/veya amacı da, kesinlikle “bilim adamlar güruhunu” Asıl konum olan Deneyler (2) ile ilgili aklıma pek bir şey gelmiyor. Makaleyi
H

ikna etmek değil (tepelerine gökten inmedikçe zaten inanmazlar). burada bitiriyorum. 10:53
Sadece, işler (-i) ters gittiğinde: “Hah, ama ben demiştim !”, diyebilmek için. ●
◊ 20.08.2010, Cuma – 13:10 Aktualite:
Kafamı kurcalayan ve bir türlü sindiremediğim aktüel sosyolojik bir konu var:
Hatırlarsanız, 12 Eylül 1980 öncesi Sağ – Sol davaları vardı (o zamanlar henüz
Türkiye 'de olmadığım vede aklım ermediği için burada ahkam kesmeyeceğim).
Anladığım kadarıyla o zamanlar toplum en az iki (aslında üç: sağ, sol ve tarafsız)

Son Değişiklik: 23.08.10 - 10:54:05 | Sayfa 4/4 - Deneyler 2


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 171
Hakan ÜÇOK
Yörüngelerde Hareket
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
30.08.2010, Pazartesi – 20:53 Birincisi, Allah'ın kanununda asla bir değişiklik olmayacağıdır:
Makale: Yörüngelerde Hareket Eğer Ay, Gezegenler, Güneş ve Samanyolu birer yörüngede akıp gidiyorlarsa,
Yazan : Hakan ÜÇOK galaksi topluluklarında ve hatta daha büyük madde öbeklenmelerinde de aynı
kanunun işliyor olması gereği ve gerçeğidir.
En basit örnek olarak Güneşin ve Ay'ın bu kanunlara boyun eğdirilmiş ve belli bir

K
Yörüngelerde Hareket zamana kadar (büyük veya küçük kıyamet, ya da ecelleri gelinceye kadar) akıp
İster evren olsun, ister henüz bihaber olduğumuz kainatın tamamı (7 Gök) gitmeleri, yani doğmaları, yörüngelerde tespih ve tekamül etmeleri ve
olsun, her şeyin bizim iddia ettiğimiz gibi, Yörüngelerde Akıp Gittiğini ve bir nihayetinde ecelleri gelerek şekil değiştirmeleri. Biliyoruz ki, hiçbir şey yok
şekilde (biz bunu anlamasak da) Allah'ı tespih ettiğini beyan eden ayetleri olmaz, sadece şekil değiştirir (Bak. Termodinamik). Asıl yok oluş, büyük kıyamet

O
aşağıda çıkardım: ile gerçekleşecektir, ki onun zamanını bilmek, çok açık ve net biçimde iddia
[İsra, 17:77] “Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun edebiliriz ki, mümkün değildir. Çünkü bizim gözlemleyebildiğimiz evren,
böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme bulamazsın.” sonsuza kadar var olacakmış gibi davranmaktadır (Dogmatik Pozitif Bilimin
ortaya attığı çözüm: evrenin sözde “Kritik Hızda” veya “İvmelenerek”

Ç
[Lokman, 31:29] “Görmedin mi ki, Allah, geceyi gündüzün içine ve gündüzü Genişlemesi). 21:34
de gecenin içine sokuyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun Tespih konusunda Allah'ın Kuran 'da beyan ettiği muhtelif ayetler şöyle (tümünü
eğdirmiştir. Her biri (kendi yörüngesinde) belli bir zamana kadar akar almadım):

Ü
gider. Şüphesiz Allah, işlediklerinizden hakkıyla haberdardır.” [İsra, 17:44] ”Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih
ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların
[Ahzab, 33:62] “Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah’ın kanunu tespihlerini anlamazsınız. O, halim’dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir),
böyledir. Allah’ın kanununda asla değişme bulamazsın.” çok bağışlayandır.”

n
[Fatır, 35:43] “Yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için [Saf, 61:1] “Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih eder. O, mutlak
(böyle davranıyorlardı). Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah’ın kanununda hiçbir
[Cuma, 62:1] “Göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes,
a
değişiklik bulamazsın. Sen, Allah’ın kanununda hiçbir sapma
mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ı tespih eder.”
bulamazsın.”

[Fatır, 35:13] “Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine [Teğabun, 64:1] “Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih eder. Mülk
k
sokar. Güneşi ve Ay’ı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri yalnızca O’nundur, hamd da O’na mahsustur. O, her şeye hakkıyla gücü
belirli bir vakte kadar akıp gitmektedir. İşte bu, Allah’tır, Rabbinizdir. yetendir.”
21:50
Mülk yalnızca O’nundur. Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz, bir çekirdek zarına
a

bile hükmedemezler.” 31.08.2010, Salı – 10:36


Bu ayetlerin ışığında ”Tespih“ dediğimizde, ne anlamamız gerektiğini açıklamak
[Zümer, 39:5] “Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. gerekirse: Her şey, kendi imkanları, donanımları çerçevesinde kendisini yaratan
H

Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi Allah'ı tespih eder (anar, zikreder, “hatırlar”). Demek “Cansız” diye tabir ettiğimiz
ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli her tür madde de bir şekilde Allah'ı tespih ettiğine göre ve eline tespih
bir zamana kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki O, mutlak güç sahibidir, çok alamayacak, dudaklarını kıpırdatamayacak, dile getiremeyecek olduğuna göre,
bağışlayandır.” tespih'in şeklen oluşturduğu daire den yola çıkarak, yörüngelerde hareket ederek
tekamül ettiğini (olgunlaştığını, ömrünü geçirdiğini) kabul etme durumundayız
[Fetih, 48:23] “Allah’ın öteden beri işleyip duran kanunu (budur). ki, yakın çevremizde gözlemleyebildiğimiz gerçek de budur: Gezegenler, Yıldızlar,
Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.” Galaksiler. Buna itiraz etmek, inattan, inkardan, gerçeklerin üstünü örtmekten

Son Değişiklik: 08.09.10 - 14:08:54 | Sayfa 1/4 - Yorungelerde


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 172
Hakan ÜÇOK
Yörüngelerde Hareket
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
(küfür) başka bir şey değildir ve bunu yapan da ancak Kafir (gerçeklerin üstünü “zorlama” oluyor. Bu durumda Entropi artmış, evrendeki madde düzensiz
örtücü) den başkası olamaz. Bu şimdi Fetva gibi durdu havada, amaç öyle değil, dağılmış, tesadüfen ve rastgele bu haline “evrimleşmiş” bir evrenden
bu sadece bir hipotez. 10:49 bahsediyoruz. Ve bunca tesadüfün ardından (yeterince zaman geçerse her şey
Entropi: tesadüfen mümkün olabilir mantığıyla), bunca rastgele olayların içinden (nasıl
Entropi kuralı gereği, evrende mevcut gözlemlenebilen (sözde) “Düzensizliğin” olduysa artık) “Düşünüyorum, öyleyse varım !”, diyebilen zeki bir “Varlık” ortaya

K
kaynağı “Düzen” (Mutlak Düzen) olması gerekir. Bu Düzen'i elde edebilmek için, çıkmış da, tesadüfen var olduğunu düşünebilmiş bulunuyor (hatta öyle
ya tutar, tüm maddeyi tek bir noktada bir araya sıkıştırır (tekillik) ve çok sıcak düşünmeyince adam yerine bile koymuyorlar...). Matematiksel ve de mantıksal
(veya sonsuza yakın termik ve/veya kinetik enerji ile) ani bir patlamaya maruz olarak, bu kadar da tesadüf olabilir mi, mümkün mü ? “Düşünmek” buysa, ne
bırakır, (zorla ve istemeyerek) rastgele oluşumundan bahseder, genişletir veya desek boş, tartışmaya gerek yok. 12:00

O
şişirirsiniz (bana hala saçma geliyor, ikna edici değil...) ve buna Entropi kuralını 15:35 Öte yandan, bugünlere tekamül ederek gelen, mutlak bir şekilde sebebi
tatmin için “Düzen” dersiniz (ve atomların dahi henüz oluşmadığı bir hacimden olan ve bir amaca hizmet eden bir evren herkesçe de daha mantıklı gelmiyor mu
ve ısı enerjisinden bahsetmiş olursunuz), geçen zaman içinde de “Düzensizliğin” ? 15:42 (bu düşünceyi sonuna kadar takip etmemişim...)
ilerlemesini (evrimleşmesini) seyredersiniz; 05.09.2010, Pazar – 20:20

Ç
Ya da, homojen (düzenli) dağılmış ve ilk yaratıldığı anda termik (ısı) ve Bu başlığın altında (Entropi) yazmış olduklarımın ışığında, “Entropi” olayına da
kinetik (hareket) enerjisi bulunmayan (duman) hidrojen atomu dizilimini hangi açıdan baktığınız (Deytumunuz) önemli; Eğer ki “entropi, maddenin eşit
(Protogen) “Düzen” olarak kabul eder, bu konumdan maddenin, atomları olarak evrende dağılmasının (homojen dağılım ve ışımanın sonu) bir ölçüsüdür”

Ü
birbirine yaklaştırarak tepkimelerine sebebiyet verip, ısınmasına ve diyorsanız (ki, iş oraya vardırılmaya çalışılıyor...), bunu “hesaplamak” çok da zor
öbeklenmesine yol açarak, (isteyerek) tekamül (olgunlaşma) ettirirsiniz. olmasa gerek (azimle s..., taşı delermiş), neden şimdiye kadar “hesaplayan”
Seçim sizin. Ancak her iki durumda da, termodinamiğin açıklayamadığı: “Yok çıkmadı acaba ? Evrenin (sözde) “şişmesi veya genişlemesi” bunu hesaplamaya
'tan Varolması” (gereği ve) gerçeğini, bu iki seçenekten herhangi birini engel değil ki (madem evrendeki tüm kütlenin miktarını ve kütlenin diğer
Tetikleyenin (Sebep ?) ne olduğunu da açıklama zorunluluğunun farkında anlamadığınız ama tanımlamaktan da geri durmadığınız diğer “Şeylere” olan

n
olmanız gerekir. Bunun için, ya rasyonel Bilime yönelir, hiç bir açıklama oranlarını bildiğinizi iddia ediyorsunuz...).
getiremez, apışıp kalırsınız (böylece termodinamik yasalar da var olamaz ve Vahy'e dayanarak söylenebilecek bir konu da, her şeyden önce olayı öncelikle
bütün hipoteziniz boşa gider); Ya da, aşağıda belirtmiş olduğum ayetleri okur ve “Yaratılma”, “Tetikleme” ve “Esirgeme/Kollama/Tekamül ettirme” olarak doğru
idrak eder, gerçek ve hak (dosdoğru bilgi) kabul edersiniz (bilime göre algılamaktır:
dogmatiksinizdir...):
a Yaratılmada ortaya çıkan Hidrojen atomlarının (“canlı olan her şeyi sudan
[Fussilet, 41:11] “Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yarattık...”, H2O 'nun H'si, yani Hidrojen) mutlak tekillik halinde, zamandan
yeryüzüne, 'İsteyerek veya istemeyerek gelin' dedi. İkisi de, 'İsteyerek bağımsız var edilmesidir (“Ol !” emriyle). Daha sonra bu yaratılan “Boyutların”,
k
geldik' dediler.” “İsteyerek veya istemeyerek gelin !” emriyle ve “İsteyerek geldik.”
[Fussilet, 41:12] “Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak demekle boyun eğmelerinden oluşan “Tetiklenme” ile ışımanın ve zamanın
yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve akışının başlaması ve her şeyin tekamül etmesi. Bu, iyice üzerinde düşünülmesi
a

onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir.” gereken çok önemli bir olay. Bunları düşünürken, ya bana doğru ilhamlar (Hak)
11:39 gelmekte. O zaman bu düşünceyi takip etmeye değer. Ya da, bende herkes gibi
11:42 Her iki bakış açısından da söz konusu olan bir “Düzen-Düzensizlik” atıp tutuyorum (uyduruyorum...!), o zaman dogmatik bilimden hiç bir farkım
H

terimidir ki, “Patlamayla” (Big-Bang) ortada “uçuşan” (x-) parçacıkların bir araya yok, sadece bin bir çeşit batılın arasında bir batıl fazla veya eksik, fark etmez
gelip önce (bildiğimiz kadarıyla) Quark'ları, sonra nasıl oluyorsa, Protonları ve (Ünlü veya Prof. olmayışım benim attıklarımı daha değersiz yapsa da,
Nötronları (bu arada Elektronlar nereden geliyor muallakta), daha sonra da bu “Uyduruğun” değeri mi olur, yalanın geçici bir rahatlatmadan başka ne faydası
Protonlar ve Nötronların birbirine “yapışıp” (Gluon ile açıklanmış) Atom var ?). 20:34
çekirdeklerini oluşturmalarını, çekirdeğinde bulunan Protonlar nispetinde
çevreden Elektron kapmalarını ve Atom'un nihai haline (ki bazı atomlardaki farklı
sayılarda Nötronlardan dolayı İzotoplara) dönüşmelerini açıklamak, bence biraz

Son Değişiklik: 08.09.10 - 14:08:55 | Sayfa 2/4 - Yorungelerde


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 173
Hakan ÜÇOK
Yörüngelerde Hareket
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.

Aynı gün: Saat 23:58 (Zamanda ve Zihnimde hafif ve de tuhaf bir “atlama” (!) mutlaka bir takım “İnsanlar” ortaya çıkacak, yorum ve içtihat yapmanın bana
yaşadım... 22:00 ile 23:30 küsür arası yok gibi... - Bak. “Meşhur Besin düşmediğini, onların yorum, tefsir, meal ve içtihatlarına (hatta mezheplerine)
Zehirlenmelerimden biri...!” Oluyor arada bir !) uymam gerektiğini söyleyecekler ve böylelikle kendilerini Ruhbanlar güruhuna
Bugün ilginç bir gün ve sanırım ilginç bir gece olacak (atıyorum, tutmasını dahil etmek gibi ayetlerde anlatılan bir gaflete düşmüş olacaklar. “Bunun başka
zaman gösterecek). Yukarıda Düzen ve Düzensizlik tanımlamalarına hafif bir bir açıklaması olabilecekse, bana da açıklayın da, belki Kur'an beni yeterince

K
giriş yapmış bulunuyorum. Bunların da “görece” olması ilginçtir. 00:18 aydınlatamamıştır (nasıl olduysa, hayret...), mutlaka bir çobana ihtiyacım vardır.”
06.09.2010, Pazartesi – 20:49 desem, gerçekten de bir şey anlamamışımdır ve belkide Kur'an beni (özellikle de
Big Bang hipotezinde patlamayla açıklanmaya çalışılmasının sebebi bir Yaratıcıyı nedense beni) muhatap almıyordur (Alemlere rahmet olması gerektiği halde ve
ben de bu alemde var olduğuma göre...?). Almıyorsa ne yapacağız ? Muhatap

O
inkar etmek: “Patlarsa, kendiliğinden bir şekilde (rastgele) bir şeyler ortaya
çıkacaktır nasıl olsa ki, şu an müşahede ettiğimiz (gözlemlediğimiz) evren de olanlara mı, hacı hoca takımlarına, şıhlara, şeyhlere, büyücülere, üfürünkçülere
bunun ispatıdır !”, demeye getiriyorlar. Her şey iyi güzelde, “Yoktan Var mi yamanacağız ? Ortada Peygamber (S.A.) de olmadığına göre artık, meydanı
olmasını”, olabilmesini açıklamak mümkün değil... Neden (Hawking'in de dediği boş bulmuş, cirit atan Ruhbanların (Koyunun olmadığı yerde keçi, Abdurrahman
Çelebi misali) peşi sıra kuzu kuzu takip mi edeceğiz ? Akıl var mantık var, olacak

Ç
gibi) “var olmayan bir şey” var olma zahmetine katlansın ki, bir dürtü, tetikleme
yok ise ??? 20:54 iş mi ? O zaman bize akıl vermeye ne gerek vardı ki, olayı otomatiğe bağlamak
[Rahman, 55:33] “Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından daha mantıklı (hangi mantık) olmaz mıydı ? Çoğu “Yöneticinin” ideal halk olarak
bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç tabir ettiği ve seve seve kabul ettiği akılsız seçmen sürüler. Bir başka soru da:

Ü
olmadıkça geçip gidemezsiniz.” Eğer çobanlara sürü olacaksak, var mı orada bir yerde Kur'an 'ı Astrofizik,
[Rahman, 55:29] “Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O’ndan isterler. O, Nükleerfizik ve Quantum hipotezi açısından yorumlayabilecek, dogmatik bilimin
her an yeni bir ilahi tasarruftadır.” kıçını yalamadan anlatabilecek babayiğit ? Hani nerede ? Evrim teorisine ha
babam yüklenen çok, ama aynı kişiler “Big-Bang” deyince olayı anlamıyorlar
07.09.2010, Salı – 13:44
veya anlamamazlıktan geliyorlar, hatta tasdik edenler var. Ne garip, ne menem
Yukarıda almış olduğum Rahman suresinin 33'üncü ayeti, boyutlara (göklere)

n
iştir bu (ne demekse) ? 17:07
ulaşmak için “büyük bir güce” gerek olduğunu açıklıyor. Yani, hepimizin
17:16
anlayacağı dilde: Işıktan hızlı gitmek (uzayda anlamlı seyahatin tek şekli)
Anladınız siz onu, şu üstteki paragraf “Retorik” bir denemeydi: Mesela dedik.
istiyorsan (bu insanlar için geçerli olduğu kadar, cinler için de öyle, dikkatinizi
Malum, kimin ne dediği, düşündüğü benim açımdan: Çok da TIN !
a
çekerim), büyük bir güce ihtiyacınız var. Bu güç nedir, nereden gelir, daha önceki
Başkalarına akıl vermek isteyenler, önce bi kendi akıllarını başlarına toplasınlar.
makalelerimi okuduysanız sorunun cevabı kabak gibi ortada (“Aklı Kullanmak” ve
Örneğin TV'lerde çıkan her tür insanlar (en göze batanlar: Sanatçılar, tam da
“Takva Elbisesi”). 29'uncu ayet de, çözüme işaret ediyor zaten (Bir de Bak.
merak ettiğim şeydi ya...), neden EVET veya HAYIR dediklerini empoze etmekten
k
Enbiya Suresi, 21:10 ve Araf Suresi, 7:26) . Hadi diyelim ki, Yer'in
geri durmuyorlar; Bir kişi de çıkıp: “Sorduk mu ?” veya “Ulen sana soran oldu
ucundan bucağından geçmeyi bir şekilde başardık (insanlığın aklını bir nebze
mu şimdi ?” demiyor. Nasıl bir “akl-i-düzen” dir bu, anlayamadım (pisliğin
kullanarak gerekli Teknolojiyi icat etmesiyle. Biz değil tabi. Gavur yapıyor abi !)
çokluğu...). Bana biri gelip de dese ki, “Oyunu şöyle kullan, böyle kullan !”, orada
ve gerçekten de bir insanı yörüngeye çıkartmak veya Ay'a ulaştırmak için baya
a

olay çıkar, sıçıp sıvarım, lafı da bir yerine sokarım (gücüm yettiğince). Ama
da ıkınmak gerekiyormuş, bunu da anladık (farkında olmayanlar olabilir, o da
TV'lerde böyle olayların boy göstermesinin amacı da, tek tek kişileri ikna etmek
ayrı bir konu). Burada büyük güç olan, hidrojeni yakan taşıyıcı füze mi, yoksa
değil. Amaçları popülist yaklaşımlarla “Prezentabl” (eli yüzü düzgün veya
onu (bir şekilde) icat etmeyi başaran akıl mı ? Bu sorunun cevabı, sizi (bizi) ışık
H

insanlarca fikrine değer verilen) idolleri (putları) empoze ederek, “Sürüleri” etki
hızından daha hızlı hareket etmeye, göklerin ucundan bucağından geçip gitmeye
altında bırakıp uzaktan kumanda etmek. Bunu anlamak çok da zor değil.
ulaştırabilir (belkiiiiii...). Ancak o zaman, galaksiler arasında raks edebiliriz (bu
Bununla beraber, bütün bir toplumu kamplara böldüklerinin, cepheler oluşturup
araçtır, amaç değil !). Bu makale de, bu haliyle daha çok fragmanlar koleksiyonu
savaş açtıklarının (Halkı birbirine düşürdüklerinin) belki farkında bile değiller
oldu gibi. 14:03
(veya bilerek, “dış mihrakların” etkisiyle hareket ediyorlar, tabi biri olduğu gibi
16:48
diğeri de, hepsini kastediyorum...). Ama bu kamplar, cepheler bir gün gelir de,
Siz de fark ettiniz, ben resmen (olmasa da, kendi çapımda en azından) Kur'an-ı
nasıl olsa bunun acısını bir şekilde çıkarırlar (örnekleri yakın tarihimizde mevcut),
Kerim 'i yorumluyorum, kafama göre içtihat (denebilirse) yapıyorum. Şimdi
Son Değişiklik: 08.09.10 - 14:08:55 | Sayfa 3/4 - Yorungelerde
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 174
Hakan ÜÇOK
Yörüngelerde Hareket
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
artık kanlı mı olur, kansız mı, yoksa lokal anestezi ile şırınga mı kullanılır uzakları görebilecek, aklını kullanan adamlar ?). Şimdi, “Atam ! Atam ! Sen
bilemem. “Nasıl'ı” önemli değil zaten; Önemli olan bunun gerçekleşecek olması kalk, ben yatam !” söylemiyle dirilttiniz diyelim (mesela dedik), bu “Fasulye gibi
(er veya geç; Ama bugün, ama yarın veya öbür gün, neyse...). 17:30 Nimetten olan” güruhun kaçı (adet olarak), en başta kurduğu partinin bugünkü
Unutulmamalıdır ki, Türk Milleti İstiklal savaşından beri bir geleneğe sahiptir: mensupları, Ulus da sallandırılmaktan emin olabilir ? Arkadaş, söyleyecek ahlaklı
Bizde cephe yoktur, tüm yurt (satıh veya alan) cephedir, karış karış ve her bir bir şeyin yoksa, bari sus mağrur görün de, adam sansınlar. Bu halleriyle,

K
avuç toprağı ile. Savaş isteniyorsa (rahat battı da bunu isteyenler her kimse), o meydanlarda dolaşan onca “Hint Kumaşı Kılıklıların”, elbise giydirilmiş birer
zaman da bilinmelidir ki, biz (Türkler) topyekun savaş eder, ya çıkarız, ya da “Kütükten “ hiç bir farkları yok. Aslında arkasına sığındıkları o büyük adam
batarız (ki bu daha önce görülmemiş, “Türklük” zihniyeti hiç bir zaman var ya, bilseler Damokles'in kılıcı gibi tepelerinde dolaşıyor olduğunu, onlar
yeryüzünden silinememiştir, batı istediği kadar bunu kulak arkası etsin); Bizde farkında değiller. Onlar bekliyorlar ki, Mustafa Kemal mezarından kalksın gelsin

O
bu uğurda ölenler Şehit, kalan sağlar bizimdir (Gazi). Bu amaç uğrunda (Hak de onları kurtarsın. Oysa bu Millet daha nice Mustafa Kemal 'ler çıkartır da, onlar
için) önceleri de toprakları kanlarımızla suladık, bundan sonra da umulur ki bu şu tarafa bakarken, bu taraftan çıkagelebilir ve onları gafletleri içinde yakalar. Bu
farklı olmaz (kendimizin de olsa, akıtacak kan buluruz mutlaka). Bu arada vesileyle (Kütük meselesi) şu ayeti de hatırlatmakta fayda görüyorum:
satılmışlar, satıcılar, hainler, gafiller, düşmanla (her kim ve hangi zihniyette

Ç
[Münafikun, 63:4] “Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider.
olursa olsun) işbirliği içinde olanlar, mutlaka bir gün (ama dünyada, ama Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste
ahirette) hak ettiklerini bulacaklar. (22:30-22:38) gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan
Bu manada, eğer kendini bilmez (gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olan), sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!”

Ü
cebren ve hile ile bir yerlere gelmiş (ama aslını unutmuş), makamlara oturmuş “Konuyla ne alakası var ?”, “Sure de kastedilen onlar değil !”, demeyin (kimi
bazı insanlar, kendilerini “ne oldum aymazlığı” içinde “Bulunmaz Hind kastettiğimi anladıysanız tabi...). Devir değişti, devran döndü, bugünün şartları
Kumaşı” veya “Fasulye gibi Nimetten” sayarak, “Sürüleri” peşlerine takıp, bence bunu gerektiriyor. 23:12
cepheler açıp kapatarak bir mücadeleye hazırlanıyorlarsa, bilsinler ki, her şeyin 23:58 Ben, ayette geçen ile meydanlarda dolaşan insanlar arasında %99.99 gibi
farkında olan “bir takım insanlar” da, onların yaptıklarını (dikkatlice ve bilinçli bir paralellik (benzerlikte değil, resmen uyumluluk) görüyorum. Ama ben biraz

n
olarak) izlemekte ve hak ettiklerine kavuşturmak (tevdi, iade etmek) için sırasını da miyop olduğumdan, yanılıyor da olabilirim (ironi).
beklemektedir. Bizde herkes gibi, en uygun zamanda, en etkili ve en verimli 08.09.2010, Çarşamba – 00:01
olacak şekilde (en can alıcı veya en can verici şekilde), gerekirse son kalan 00:28
damla kanımızı akıtmak için şevk, cesaret ve inayetle fırsat kolluyoruz. Bu
a
genetiğimizde var (desem, ırkçılık gibi olacak). Son anda (zurnanın zart dediği
Her neyse; “Yörüngelerde Hareket” derken, bizim kastettiğimiz, şunun bunun
yörüngesine girmek ve güdülmek değildi. İlle de bir yörüngeye girip hareket
yerde, kaçarken veya sıçarken de olabilir...) böyle bir şey yapma kabiliyeti bu (tespih) edecekseniz bu, Kur'an-ı Kerim, onun Ahlakı ve kendi aklınız olsun.
Millete lütfedilmiş (lütuf). Bunun hikmetini de ancak ALLAH bilir. Bu acaba 00:30
k
yeterince açık oldu mu ? Ergenekon'umsu yapılanmaların (kastım: “Gerçek, 14:04
Bilinçli, Sabırlı VE Takva Sahibi Vatanseverlerdir”, o malum çıkar çevreleri Kısır döngülere de girmeyin, kendinizi hipnoz etmeyin, şartlandırmayın. Bunlar
değil...) adı sanı bilinmeyen ve belkide asla keşfedilemeyecek olan bu “Şahıslar” “aklı giderici” hareketlerdir ve size hiç bir faydası dokunmaz. Oysa amacınız
a

bir gün belkide ortaya çıkacak, Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığını ya özüne aklınızı keskinleştirmek olmalı. Varsa yoksa akıl bence., başka bir şeyden medet
(ruhuna ve ahlakına) uygun olarak sapmadan devam ettirecek ve geliştirecek, ummayın.
ileriye taşıyacak, ya da benzerlerini gerçekleştirecektir (gerekirse sıfır dan
H

başlamakla). Öyle, “Sarı saçlı mavi gözlüm, nerdesin nerdeeee...?” diye Türkü
çığırıp ağıt yakmakla, dövünmekle, kendini Ghandi 'lere benzetmekle, “Muhalefet
olsun da, nasıl olursa olsun...!” mantığı içinde bir Cumhuriyeti bozuk para gibi
harcamalarla, bu işlerin olmayacağı belli belli besbelli. İnsan, “Siyaset” yaparken
bunları iyi düşünmeli (en iyisi tabi siyaset yapmamakla, dansöz durumuna
düşmemek, sadece ve sadece Hak'kı anlatmak...), olası tüm eksileri ve
doğuracak sonuçları iyi tartarak konuşmalı ve hareket etmeli (nerdeeeee bizde o

Son Değişiklik: 08.09.10 - 14:08:56 | Sayfa 4/4 - Yorungelerde


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 175
Hakan ÜÇOK
Büyük Patlama
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
17.09.2010, Cuma – 12:05 gerçekten bir varsayımdan öteye gidemediğini (istemeyerek de olsa) resmen
Makale: Büyük Patlama kabul etmiş bulunuyor.
Yazan : Hakan ÜÇOK

K
Büyük Patlama

O
Ç
Ü
n
a
k
Resim 1
a

Şu bildik “Big Bang” hipotezi ile ilgili, üstteki (yandaki) resme bir bakalım (Resim
Resim 2
1): Burada görsel olarak tarif edilegelen “Evrenin Genişlemesi”. Bir sonraki
Yoksa, iddia ettiklerine göre, Madde, Karanlık Madde ve Karanlık Enerjilerin
resimde ise (Resim 2), “Karanlık Madde” ve “Karanlık Enerji” 'lerin “miktarına”
miktarları (!) belli (en azından gerçeğe yakın tahmin edildiğini “sanıyorlar”). Tüm
H

bağlı olarak, evrenin (görece = relative) hacmindeki (Size of the universe)


bunlara ilk etapta mantıken itiraz etmek mümkün değil. Ama (birçok sorudan)
değişim görselleştirilmiş. Hatırlatayım, bunlar evrenin bir “patlamadan”
bir tek soru, tüm bu hipotezi ve yanında getirdiklerini alt-üst etmeye yetiyor (Bir
(hacimsel tekillikten çoğalarak genişleyen/şişen) varolduğunu var saydığınız
soru sormaya hakkım var, hangisini sorsam acaba ?):
(zannettiğiniz) taktirde, elde edebileceğiniz (rasyonel=bilimsel) “gerçeklerdir”.
15:18 Örneğin, (her zaman yaptığımız gibi, neredeyse klişe oldu...) “Işığın hız
Bu düşünceyi (varsayımı) doğru kabul ettiğinizde, bu hiç de yanlış değil veya
sınırından dolayı algılayabildiğimiz evren sınırlı olup da, algılama alanımızın
kulağa yanlış gibi de gelmiyor. Pek mantık hatası da bulamazsınız, çıkış
(Hubble Hacmi, ufkumuz...) dışında kalan bölge hakkında hiçbir bilgimiz olmadığı
noktanızız saymazsak. Buna rağmen, rasyonel bilim de farklı olasılıklar üzerinde
halde, evrendeki madde (kütle) miktarını ve bundan da öte karanlık madde ve
düşünmek zorunda kalarak (Bak. Resim 2), aslında “Big Bang” olayının
Son Değişiklik: 20.09.10 - 14:27:41 | Sayfa 1/2 - BuyukPatlama
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 176
Hakan ÜÇOK
Büyük Patlama
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
enerjinin de miktarını ve oranlarını hesapladık diyebilmek nasıl oluyor da
oluyor ?”, diye sorsak, buna herhangi bir cevap verebilmek mümkün değil. Varsa
cevaplayacak bir babayiğit, buyursun, hodri meydan. Bunu “ekstrapolasyon” ile
yapmak mümkün görünsede, ekstrapolasyonu yaparken, yola çıktığınız
varsayımın yanlış olma ihtimalini de gözönünde bulundurursanız (ki bu ihtimali

K
kendiniz dahi rededemiyorsunuz, Bak. Resim 2), o zaman ortaya “gerçek” (veya
rasyonel gerçek) denebilecek NE çıkabilir ? 15:28
Rasyonalizmin (rasyonalitenin) bu durumda ne esprisi kaldı ki ? Bu sadece BİR
soru. Dahası da var ve biz bunları daha önceleri kimbilir kaç kere sorduk (önceki

O
makaleler...). Ne var ki, onca aramalarıma rağmen bu sorulara cevap bulabilmiş
değilim. “Büyük Patlama” (Big Bang) dediğimizde aklıma gelen bu düşünceleri
kısaca paylaşmak istedim. Bu makale de böylece bitmiş oldu (bakarsınız EK
yazarım). 15:38

Ç
NOT: Şöyle de bir düzeltme yaptım resim 2'de (Bak. Resim 3). “Anlayana
sivrisinek saz, anlamayana sazın sapı az...” misali ki, bu atasözünü çok daha
berbat hallere sokabilen siyasetçileri gördük (adı lazım değil).

Ü
Buna göre, hacim sonsuz, genişleyen ise bizim Merkez Zaman Ufkumuz (Hubble
Hacmi, saniyede yaklaşık 300.000 km). 16:05

n
a
k
Resim 3
a
H

Son Değişiklik: 20.09.10 - 14:27:41 | Sayfa 2/2 - BuyukPatlama


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 177
Hakan ÜÇOK
Bezginlik
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
07.10.2010, Perşembe – 15:30 psikozlarımdan biri olsa gerek... Evet, evet, mutlaka bir gün bir kafa doktoruna
Makale: Bezginlik gidicem, söz... Gittiğim kafa doktoruna “kısa-devre” yaptırmayacağımdan emin
Yazan : Hakan ÜÇOK olduğum zaman...). Mutlaka şöyledir: Bana öyle geliyor sadece. İşin komiği,
bunlar çok önceden ATATÜRK tarafından öngörülmüş olaylar (Bak. Gençliğe
Bezginlik Hitabe), ne yazık ki, “Çıkarlar” (ve Endişeler=Gö. korkusu) insanların bunları

K
“Bezgin Bekir” diye bilinir hani; Muhtelif karikatür olduğu gibi görmesini engelliyor (ister - istemez) ve “Gık !”
dergilerinde yer almış (iştigal etmiş) bir kişiliktir. Aktüel bir demelerini engelliyor (Gık diyemeyen, ancak muhtelif
durum olması sebebiyle, kendimi (ben kendimi) halk seçimlerde oylarıyla az da olsa tarih üzerinde bir etkisi
olanlardır; Az bir etkisi vardır diyorum çünkü “sistemle” ilgili

O
oylamasından bugüne kadar, kamuoyunda cereyan eden
“polemikler” nedeniyle öyle hissediyorum. Siyasetin (hem bazı -bence- sorunlar var ki, burada konuya girmeyeceğim
genel, hemde özel olarak) ne kadar iğrenç, aşağılık ve de şimdilik).
gereksiz olduğuna dair fikirlerimi beyan etmiş miydim, 12.10.2010, Salı – 13:18
Bezginliğin benim üzerimdeki etkileri bir yana, dünya

Ç
hatırlamıyorum. Ama, şu son birkaç gündür (veya haftadır),
mevsimin de sonbahara çalmasıyla (her ne kadar bizim (genelinde hayat, yani devam eden şey ve/veya kainat)
buralarda henüz hissedemiyorsak da, biyolojik saatimiz bize benim zihnimle sınırlı değil elbette.
bunalımlara girmemizi telkin ediyor...), iş bu “Bezginlik” 14.10.2010, Perşembe – 11:50

Ü
işaretleri ve üstüne üstlük saçma sapan, tırı vırı polemiklerin “Bizim buralarda sonbaharı hissetmedik henüz.”, dememin
de baymasının etkisiyle, “Amaaaan, yeter ulen !”, üstünden bir gün geçti - geçmedi, güzel bir fırtına koptu ve
“Başlatmayın şimdi demokratik açılımınıza da, tesettürünüze dolu yağdı bulunduğumuz coğrafyaya. Şimdi artık
de ve ne kadar varsa, bilumum çocukça, abidik gubidik “görünürde de” olsa, sonbahar bezginliği ve karamsarlık için
sorunlarınıza (vede elbette çözümsüzlük kıvırtmalarınıza) !”, bir nedenimiz var. Gerçek şu ki, her mevsim olması

n
diyesi geliyor insanın. Ama demiyoruz, dimi ? Bunu gerekendir ve hepsinin özellikleri de kendine has olmakla
demeyecek kadar bilinçli olmak gerek. Bilmeliyiz ki, bu beraber, nedense biz insanların mevsimlere farklı duygular
bende bezginlik yaratan boş tartışmaların, olması gerekiyormuş. Olmasa, yüklememiz kaçınılmaz görünmekte. Bunun 5 duyumuzla yakından bir ilişkisi var.
kamuoyunu nasıl meşgul eder, dikkatleri bazı şeylerden bazı diğer şeylere nasıl Ama 6. duyumuzla (AKIL) olmaması gerekir(-idi). Neyse. (11:58)
a Internet'te “sörferken” (gezerken) kullandığımız tarayıcılar var ya; Bugün bu
yönlendirebilirlerdi (?). Bilimsel ve/veya İlimsel tartışmalarla olacak iş değil tabi.
Zaten bu şekilde insan oyalamak da (Türkiye 'de) mümkün görünmüyor. Gazete konuda bir şeyler yazma azmindeyim (azmettim, taşı delebilecek miyim
dahi okumayan (Hoş, okusa da gazetelerde bi mok yazmıyor zaten; Sabahları bakalım...). Size başlıca bazı “Tarayıcı” isimleri sayayım da, “neyden”
k
haber kanallarında özetleri dinleyince anlaşılıyor) hale getirilmiş (bir nevi matriks bahsettiğimi anlayın (anlamayanlar için !): Opera, (Mozilla) Firefox, (Google)
'e hapsedilmiş) bir toplumdan ilim ve bilimle iştigal etmesini, bu konuda kafa Chrome, (Apple) Safari, (MS) Internet Explorer (çoğunluk olsa gerek),
yormasını beklemek, saflık olur. Bir toplumu en güzel nasıl yönetirsiniz ? Cevap: (Netscape) Navigator, vs. vs. vs.; Daha niceleri var ama hepsini saymaya gerek
a

Cahil bırakarak. Şimdi bana sakın ülkemizin “okuma - yazma” oranlarından dem yok. Belli başlı tarayıcılar bunlardır. Siz hiç kendinize sordunuz mu acaba, bu tür
vurmaya çalışmayın, yolu bilmek ile yolda yürümenin farklı şeyler olduğu gibi, (sözde Yardımcı) Programlar neden beleştir ve bu kadar sık güncelleniyorlar diye
okuma-yazma bilmenin de, okumadıkça bir işe yaramayacağını anlamak için dahi ? Hah, insanların internet deneyimini kolaylaştırmak için mi, daha etkili “bilgi
H

olmak gerekmiyordur herhalde. Dolayısyla, cehaletin sorunu okuma - yazma aktarımı” için mi, daha anlaşılır ve göz alıcı içerik sunabilmek için mi ? Elbette
bilmek/bilmemek değil, okuduğunu anlamamaktır (Daha ince detaya girersek: öyle ! Ama bunun bir bedeli yok mudur sizce ? Adam babasının hayrına mı
Ezbercilik, Dogmatizm gibi illetlerden bahsediyorum). İnsanların okuduğunu yapıyor bunu ? Tabi canım; sırf amme hizmeti için, yüzlerce adam (ve/veya
anlamaması için de medyalar, siyasi topluluklar, açık pazarın paragöz simsarları kadın) istihdam ediliyor ve bu programları geliştirmek için çalıştırılıyor. Üstelik bu
ve daha niceleri ve hatta devletimizin güzide Eğitim Bakanlığı dahi (Başında iş için öyle “asgari ücretli” de çalıştıramıyorsunuz. Bilişim mühendisliğinin
“gelen-geçen siyasetcilerin” oturması sebebiyle; Bürokratlar deseniz, hepsi kaymağını (elit tabakasını) istihdam etmek zorundasınız ve böylece de
“Kadro”...) ellerinden geleni yapıyorlar; Ya da bana öyle geliyor (Komplo teorisi (neredeyse) sınırsız (maddi) kaynaklar dökmelisiniz ortaya. Böyle Bir şeyi

Son Değişiklik: 21/10/10 - 12:49:06 | Sayfa 1/3 - Bezginlik


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 178
Hakan ÜÇOK
Bezginlik
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
(rasyonalist batı medeniyeti) yapar mı, karşılık beklemeden ? Buna evet buradan yak ! 30 küsür kişi için sevinirken, öte yandan milyonlarca insan sefil
diyebilmek için, gerçekten de saf olma şartı aranıyor. “Echolon” diye bir şey bir vaziyette sürüm sürüm sürünürken, acı çekerken, ölürken, kaçımız bir damla
duydunuz mu hiç ? (12:15) gözyaşı döküyoruz ? Bu mudur hassasiyetimiz ? (14:45)
(12:48) Eh, duymadıysanız, şimdi duyun artık. Her ne kadar bunun bir “komplo Oturup da, bütün gün ağlaşalım anlamına gelmemekle beraber, en azından
teorisi” olduğuna dair savunma mekanizmaları etrafta esiyor olsa da (fırtına “ikiyüzlü” olduğumuzu kabul edelim yeter. Farkında olalım, idrak edelim. Aklımızı

K
gibi), biz (artık) biliyoruz ki: “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz !” (atasözü !), kullanalım da, bari riyakarlık olmasın. Ama nerdeeeee ? “Gündemi
ancak dumanın işaret ettiği “gerçek ateş” mi, yoksa “yapay bir ateş” ile asıl Belirleyenler”, TV'lerde seyrettiklerimiz, Facebook'da “beğendiklerimiz”,
yangın örtbas, “sümen altı” mı edilmek isteniyor ? Böyle konularda (doğru) internette ve/veya diğer bilgi kaynaklarından elde ettiklerimizle mi olacak bu,
kanaat edinebilmek için, hamleleri, satranç da olduğu gibi, birkaç adım ötesini yoksa hiçbir etki altında kalmadan, özgürce kullanmaya hakkımız olan ve başlıca

O
görmek, olmazsa olmazlardandır. Bunu anlamak için biraz araştırmak yeterli görevimiz olan “Aklımızı Kullanmak” ile mi ? Tabi bu, herkesin kendi seçimidir
(Wikipedia da ne yazıyor, öte yandan Wikileaks de ne yazıyor ve hatta daha da (seçim yapabilmek için akla sahip ve onu kullanıyor, işletiyor olmalı) ve vicdanına
öte yandan, nispeten bağımlı/bağımsız kaynaklar ne diyor bu konuda, araştırmak kalmış bir olay (varsa farkında olan bir vicdan). (14:53)
elzemdir...). Tabi araştırabilirseniz; Çünkü caanım memleketimde en çok 15.10.2010, Cuma – 16:40

Ç
kullanılan ortam Facebook olduğundan bu, aklını kullanmanın “şunu beğendim, Konu “Gündem Belirlemek” demiştik ya... İşte bu gündem belirleme işi, gelişen
bunu beğenmedim” 'lerden öteye gitmeyen güruhun içinden, araştırma tabirinin teknolojiler sayesinde, artık çok daha kolay. Çünkü, insanlara çok daha çabuk
ne anlama gelebileceğini anlayabilecek pek de fazla insan çıkmaz gibime geliyor ulaşabiliyorsunuz. Bir yandan bu iyi gibi görünse de, “Dezenformasyon'un”

Ü
ya, neyse. Bu yazının bu bölümünde aslında varmak istediğim nokta şu ki: etkinliği açısından maalesef bu insanlık namına bir felaket. Çünkü ulaşan bilgiler
Kullandığınız “tarayıcılardan” bir şekilde, özel bilgilerinize ve alışkanlıklarınıza genelde hep, ama hep, yanıltmalardan ve saptırmalardan, sapıttırmalardan
ulaşmak için kullanılan mekanizmalar var (bunu en bariz bir şekilde, utanmadan ibaret. Bu açıdan bakınca, medyalar ve internet birer DECCAL 'dirler (bilerek
yapan hizmetler de var tabi...). Bu bilgiler çok miktarda olduğu zaman (facebook veya bilmeyerek). Bu iddia da araştırılması, tartışılması gereken (sübjektif) bir
gibi 500 milyon üyeli sistemler mesela) bir “toplumun (veya bütün bir hipotez. Artık kimin işine gelir kimin gelmez, bilemem.

n
gezegenin: Dünya) insanları” hakkında çok değerli “istatistiksel bilgilere” 17.10.2010, Pazar – 11:26
ulaşmak mümkün ve bu uygulanıyor da zaten. Ancak bu bilinen (ve bazılarınca Her ne kadar makalemizin ana başlığı “Bezginlik” ise de, konumuz “Karamsarlık”
henüz idrak edilmemiş) gerçeklerin de ötesinde çok daha çarpıcı ve can alıcı bir değil. Daha ziyade bu tür bezginlikleri tetikleyen “gerçeklerin idraki” varmak
nokta var ki, şimdi, hiç zaman kaybetmeden o konuya girmek istiyorum; (13:09) istediğimiz (can alıcı/verici) nokta.
a
(14:30) Konu: “Gündem Belirlemek” (Ya da empoze etmek), yani insanların neyi
nasıl düşüneceklerine dair karar verip, uygulanmasını sağlamak. Örnek vermek NOT: Open Office Org'a (beleş ofis paketi) yüklemiş olduğum “Türkçe yazım
gerekirse: Şu son günlerde (aslında 70 küsür gündür) dünya gündeminde bir Şili kılavuzu” beni bazen şaşırtıyor. Kelimeleri (heceleri) olmadık yerden bölmemi
k
'li “Göçük Kurbanları” var ki, evlere şenlik. Ne olacak, kurtulacaklar mı, telkin etse de, redakte ederken büyük kolaylık sağlayıp, yazım hatalarımı ve
kurtuldular mı derken, allem edip gullem edip nihayetinde vatandaşlar gün acele ile yanlış tuşlamalarımı engelliyor (düzeltmemi sağlıyor). Örn.: Yukarıda
yüzünü görmeyi başarabildiler. Ama konu bu mudur aslında ? Hadi biz de insanız (yazımı: yukarda değil) kullanmış olduğum “redakte” kelimesinin altı (kırmızı)
a

sonuçta, elbette insanların kurtulmasına itiraz edecek değiliz. Hayatların çizili olduğundan, yazım hatası olduğunu telkin ediyor, ama biliyoruz ki, bu
(şimdilik, ama ecel ne zaman yakalar belli değil...) kurtulması bizi de sevindirir. kelime bize dışarıdan (yazımı: dışardan değil) geldi ve programın (kılavuzun)
Ama olay bundan mı ibaret ? Kurtuldular ve biz de rahat uyku uyuyabilecek içinde yer almıyor. Sağ tıklayıp dağarcığına (dictionary) ekle dediğimde altı çizili
H

miyiz ? Ne gezer ! Dünya üzerinde şu an kaç kişinin (kendi ülkemizde bile) aynı göstermekten vazgeçiyor. Aynı şekilde yabancı kelimeler de (Facebook, internet
şeylerin kendi başına gelebilecek durumda olduğundan haberdar mıyız ? gibi) altı çizili olarak öyle kalıyor, uğraşmıyorum. Bununla beraber, “allem edip
Yooo ??? Şu anda bile, dünya üzerinde kaç kişinin (bunlar da İNSAN) bölgesel gullem edip” gibi deyimler ve kelimeler de dağarcığında mevcut olmadığından,
ve/veya küresel savaşlar (örnek vermeye gerek yok sanırım...) nedeniyle aynen altı çizili olarak kalıyor. Siz bu yazıları Blog 'da veya PDF dosyasında
öldüğünü, acı çektiğini, sefalet içinde bulunduğunu biliyor muyuz ? Eh, okurken farkında olmuyorsunuz (kırmızı çizgileri görmüyorsunuz). Neyse.
bilmiyoruz ! Hani nerede o her şeyi bildiğini iddia eden medyalar, nerede o
kendini her sorunu çözebilecek yetide ve yetkide olduğunu sananlar ? Buyur,

Son Değişiklik: 21/10/10 - 12:49:06 | Sayfa 2/3 - Bezginlik


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim... 179
Hakan ÜÇOK
Bezginlik
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
21.10.2010, Perşembe – 12:42
Tüm bu yazmış olduğum “Bezginlik” martavalları (laf olsun, külah dolsun) aslında
gelip geçici bir “duygudan” ibaret ve bu kadar da kafa yormaya değmez aslında.
Ne var ki, bezginlik ile uğraşırken ortaya attığım açıklamalar (toplumsal olaylar)
gerçek ve üzerinde durduğum kadar sinir bozucu. Neyse. Bu şekilde

K
kıllanmalarım zaten her makalemde olmak zorunda. Bu makaleyi de böylelikle
bitirmek istiyorum. Kabul ediyorum: Bu biraz “zengin kalkışı” (bitirişi) oldu ama
bezginlik kelimesi de bende sinir yapmaya başladı. Bir sonraki makalemde yine
bilimsel (!) konularla iştigal etmek üzere...

O
Bitti.

Ç
Ü
n
a
k
a
H

Son Değişiklik: 21/10/10 - 12:49:06 | Sayfa 3/3 - Bezginlik

Das könnte Ihnen auch gefallen