Sie sind auf Seite 1von 330

ALMANAK TÜRKİYE 2006-2008

GÜVENLİK SEKTÖRÜ VE
DEMOKRATİK GÖZETİM
ALMANAK TÜRKİYE 2006-2008:
GÜVENLİK SEKTÖRÜ VE DEMOKRATİK GÖZETİM

ISBN 978-605-5832-21-6
TESEV YAYINLARI

Editörler: Ali Bayramoğlu, Ahmet İnsel


Yay›n Koordinatörü: Hale Akay

Yay›n Kimli¤i Tasar›m›: Rauf Kösemen, Myra


Bas›ma Haz›rlayan: Myra

Türkiye Ekonomik ve
Sosyal Etüdler Vakf›
Demokratikleme Program›

Bankalar Cad. Minerva Han No: 2 Kat: 3


Karaköy 34420, İstanbul
Tel: +90 212 292 89 03 PBX
Fax: +90 212 292 90 46
info@tesev.org.tr
www.tesev.org.tr

Copyright © Temmuz 2009


Bu yay›n›n tüm haklar› sakl›d›r. Yay›n›n hiçbir bölümü Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakf›’n›n (TESEV) izni
olmadan elektronik veya mekanik (fotokopi, kay›t veya bilgi depolama, vb.) yollarla ço¤alt›lamaz.

Kitapta yer alan analiz ve görüşler TESEV’in resmi görüşleriyle birebir örtüşmeyebilir ve yazarların kurumlarını
da bağlamamaktadır. Bu kitabın hazırlanıp yayımlanmasındaki katkılarından ötürü Avrupa Birliği’ne, Açık
Toplum Enstitüsü-Türkiye’ye ve TESEV Yüksek Danışma Kurulu’na teşekkür ederiz. Bu kitap, Avrupa Birliği
Komisyonu tarafından finanse edilmekte olan “Güvenlik ve İnsan Hakları Alanlarında Sivil Kapasite Oluşturma
ve Demokratik Bilinci Yükseltme Projesi” adlı proje çerçevesinde hazırlanmıştır. Ancak proje ve kitap içeriğinin
sorumluluğu TESEV’e aittir ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır.
ALMANAK TÜRKİYE 2006-2008
GÜVENLİK SEKTÖRÜ VE
DEMOKRATİK GÖZETİM

edİtörler
Alİ bayramoğlu, ahmet İnsel

yayın KOORDİNATÖRÜ
HALE AKAY

temmuz 2009
İçindekiler

SUNUŞ, vii GÜVENLİK KURUMLARI, 115

INTRODUCTION, ix Türk Silahlı Kuvvetleri: Kurumsal ve Askeri Boyut, 117


Ali Bayramoğlu, Ahmet İnsel Hale Akay
GİRİŞ, 1 Cumhuriyet ve Demokrasinin Ordu İçindeki
Ali Bayramoğlu, Ahmet İnsel Konumu, 134
Umur Talu
ÇERÇEVE KURUMLAR, 7
Ek 1: Askeri Yasak Bölgeler, 167
Demokratik Gözetim: Kuramsal Değerlendirme, 9
Hale Akay Ek 2: Sahil Güvenlik Komutanlığı, 168
Hale Akay
Yasama: Türkiye Büyük Millet Meclisi, 13
Ek 3: Harita Genel Komutanlığı, 170
Nezir Akyeşilmen
Hale Akay
Ek: İnsan Hakların› İnceleme Komisyonu Raporları, 21
Yürütme, 23 Türkiye’nin Savunma Harcamaları: 2000’li Yıllar, 172
Meryem Erdal Gülay Günlük-Şenesen

Ek 1: Grev Hakkına Milli Güvenlik Örtüsü, 30 Askeri Harcamaların ve Askeri Malların Parlamenter
Aziz Çelik ve Yargısal (Say›tay) Denetimi, 176
Ek 2: Yüksek Askeri Şura, 32 Eser Karakaş
OYAK: Kimin Ekonomik Güvenliği, 179
Anayasalarda Milli Güvenlik, 34
İsmet Akça
Meryem Erdal
Savunma Sanayii, 181
Mevzuatta Milli Güvenlik, 43
Lale Sarıibrahimoğlu
Meryem Erdal
Ek: Güvenlik Soruşturmas› ve Arşiv Araştırması Askerin Siyasete Müdahaleleri ve Ordu İçi
Yönetmeliği, 63 Siyasallaşma, 185
Ferda Balancar, Esra Elmas
Askeri Yargı, 66
Ümit Kardaş Sorunların Anası Asker Sorunu, 188
Hasan Cemal
YÖNLENDİRİCİ KURUMLAR, 73
Askerin Kolluk Gücü Olarak Kullanılması ve
Türkiye Güvenliği Açısından NATO, 75 EMASYA, 200
Beril Dedeoğlu Ahmet Faruk Güneş
Avrupa Birliği: Güvenlik ve Sivil-Asker ilişkileri, 82 EMASYA: Üç Anlam, Üç İşlev, 204
Hale Akay Ali Bayramoğlu
MİLLİ GÜVENLİK KURULU, 97 Ek 1: Bir İptal İstemi, 211

Milli Güvenlik Kurulu, 99 Jandarma, 213


Zeynep Şarlak Murat Aksoy
Ek: MGK Gündemi: 2006-2008, 110 JİTEM’ın Öyküsü, 220
Ecevit Kılıç
Polis Teşkilatı, 230
Biriz Berksoy
Genel Bilgi Toplama, 238
Haluk İnanıcı

Milli İstihbarat Teşkilatı, 243


Ecevit Kılıç
Ek: Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat
Teşkilatı Kanunu, 248

DİĞER KURUMLAR, 251

Bir ‘Güvenlik’ Politikikası Olarak Koruculuk Sistemi, 253


Dilek Kurban

Özel Güvenlik, 260


Mehmet Atılgan

MEDYA, SİVİL TOPLUM VE EĞİTİM, 269

Medya: Polise Karşı Şahin, Orduya Karşı Güvercin, 271


Alper Görmüş

Medya, Demokrasi ve Yasaklar, 272


Derya Sazak

Güvenlik Sektörünün Demokratik Denetiminde


Sivil Toplum Kuruluşları, 281
Yılmaz Ensaroğlu

Ders Kitaplarında Militarizm, 291


Ayşe Gül Altınay

KAYNAKÇA, 295

YAZARLAR HAKKINDA, 309


Sunuş

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) De- toya, parlamentodan yürütmeye ve idari kurumlara aktı-
mokratikleşme Programı, Güvenlik Sektörü Reformu Pro- ğı demokrasi modelinde, idari kurumların kazandığı güç
jeleri kapsamında, Silahlı Kuvvetler’den Emniyet Teşkila- ve bağımsızlık, demokratik, ‘yurttaş’ merkezli ve huku-
tı’na, istihbarat teşkilatlarından Savunma Bakanlığı’na, kun üstünlüğüne dayalı bir ‘insan güvenliği’ kavramının
özel güvenlikten koruculara kadar bütün güvenlik sek- gerçekleştirilmesine ilişkin adımların atılmasını engelli-
törü kurumlarının sivil ve demokratik gözetim ve dene- yor. Silahlı Kuvvetler, polis, jandarma ve istihbarat gibi
time tabi olması gerekliliğini savunmaktadır. TESEV bu güvenlik sektörü kurumlarının demokratikleşmesi için
amaçla, 2004’ten bu yana, güvenlik sektörü kurumlarını, meclisin, hükümetin, yargı mercilerinin, sivil toplumun
siyaset yapıcıları, sivil toplum ve medyayı bilgilendirme, ve medyanın güvenlik kurumlarının bütçe, politika, uy-
sorun tespiti ve çözüme yönelik öneriler geliştirme, gü- gulama ve kararlarının gözetimi sürecine etkin olarak
venlik sektörünün gözetimi konusunda demokratik bilinç müdahil olması ve bu kurumların güvenlik hizmetlerini
ve sivil kapasite inşa etme gibi etkinliklerde bulunmakta, yerine getirirken sivil toplumun taleplerini temel almaları
bu çerçevede yayınlar yapmaktadır. gereklidir. Bu doğrultuda ‘ulusal güvenlik’ anlayışının da
yurttaş güvenliğini merkeze alacak şekilde net olarak ye-
TESEV’in Türkiye’de savunuculuğunu üstlendiği “güven- niden tanımlanması ve içinin doldurulması büyük önem
lik sektörü reformu” kavramı, kamuoyunda ve akademik taşımaktadır.
dünyada çok sık tartışılan sivil-asker ilişkilerinin ve bu
ilişkinin yarattığı askeri vesayet sisteminin çıkmazlarının Öte yandan, sivil aktörlerin denetim ve gözetim sürecinde
ötesine geçen bir konu. Güvenlik sektörü reformu, poli- etkin rol almaları verili bilgilerin eleştirel analizini müm-
tika oluşturma düzeyinde, iç güvenlik kurumlarının sivil kün kılacak bilgi birikimi, deneyim ve uzmanlık gerektirir.
denetim ve gözetimini sağlayacak demokratik mekaniz- Bu anlamda yapılacak demokratik bir açılım için sivil ak-
maların kurulmasını ve bu mekanizmaların etkin bir şe- törlerin, güvenlik ve savunma konularında yerleşmiş olan
kilde işlemesini ifade ediyor. askeri bilgi tekelini kırması ve konuyla ilgili kamusal bilgi
oluşturması şarttır.
TESEV, güvenlik sektörü alanında yaptığı çalışmalarda,
bir yurttaşlık hakkı olarak ele aldığı güvenlik kavramını, TESEV öncelikle, güvenlik sektörü kurumlarının şeffaf ve
Türkiye’ye özgü koşulların dayattığı varsayılan ‘ulusal hesapverebilir hale getirilmesi ve sivil denetimin gerek-
güvenlik’ odaklı bir yaklaşımdan, ‘yurttaş’ odaklı bir yak- liliğini siyaset yapıcıların, medyanın, sivil toplumun ve
laşıma dönüştürmenin yollarını aramaktadır. Güvenlik kamuoyunun gündemine taşımak ve bu konudaki bilgi
Sektörü Reformu Projeleri, tartışılması ve demokratik eksikliğini doldurmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda
standartlarla uyumlu hale getirilmesi oldukça zor olan TESEV, Türkiye Cumhuriyeti’nin 20 Kasım 2003’ten beri
sivil denetim, şeffaflık ve hesapverebilirlik gibi konula- kurucu üyesi olduğu Cenevre Silahlı Kuvvetlerin Demok-
ra, evrensel ilkeler doğrultusunda, bilimsel ve nesnel bir ratik Denetimi Merkezi (Geneva Center for Democratic
yaklaşım getirmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, Tür- Control of the Armed Forces-DCAF) ile yakın işbirliği
kiye’de çoğu zaman siyasi polemikler, doğrudan ideolojik içerisinde, dünyada ve Avrupa’da güvenlik sektörü re-
müdahaleler ve tarafların çatışması etrafında şekillenen formu ve yönetişimi deneyimlerini karşılaştıran, güvenlik
sektörü gözetiminde parlamenterlere yol gösteren ve is-
sivil-asker ilişkilerinin tartışılmasının normalleşmesinin
tihbarat servislerinin hesapverebilir hale getirilmesi için
zeminini hazırlamaktadır.
önerilerden oluşan el kitaplarının yanı sıra, Avrupa Kon-
Türkiye’de asker (ve yargı) ile parlamento arasında do- seyi tarafından hazırlanan Polis Etiği Kuralları’nın Türkçe
ğan siyasi krizler ve karar alma mekanizması içindeki çevirisini yayımlamıştır. TESEV, 2007’den bu yana, Avru-
kurum ve süreçlerin demokratik prensiplere uygun şe- pa Komisyonu’nun da desteğiyle, güvenlik sektörünün
kilde işleyememe halleri, reform düzeyinde çözülmesi demokratik gözetimi konusunda sivil toplum kuruluşları
gereken birçok konunun önünü tıkayan engeller olarak ile medya mensuplarına yönelik bilgilendirici ve sorun
karşımıza çıkıyor. Siyasi gücün kamuoyundan parlamen- tespiti ve çözümüne yönelik çalışmalar yapmaktadır.

vii
TESEV’in bilgi ve analiz ekskliğini doldurmak amacıyla güçleştiren mevzuat ve uygulamaların değiştirilmesi;
yaptığı en özgün çalışma olan Almanak Türkiye: ve askeri mahkemelerin görev ve yetkilerinin tanımlan-
Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim serisinin ilki, masıyla ilgili düzenlemelere devam edilmesi yer alıyor.
Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ümit Cizre Ne var ki, ana hatlarıyla yazıya dökülen bu maddelerle
editörlüğünde 2006 yılında yayımlandı. 2005 yılını temel ilgili yapılması gereken düzenlemeler konusunda ve
alan Almanak Türkiye 2005: Güvenlik Sektörü ve Demokratik mevzuat ve uygulamaya ilişkin eksiklikleri tespit etme
Gözetim adlı bu yayında, güvenlik sektörü içinde yer yolunda ayrıntılı bir strateji plan› henüz kamuoyuna
alan birimlerin örgütlenme biçimleri, faaliyetleri, sunulmadı.
yasal çerçeveleri ile benimsedikleri ilke ve anlayışlar,
ve Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde gerçekleştirilen TESEV, tüm bu gelişmeleri ve imkanları göz önünde
ve gerçekleştirilmesi beklenen reformlar, nesnel bir bulundurarak Almanak serisinin ikinci kitabı olan
çerçevede sunuldu. Almanak Türkiye 2006-2008: Güvenlik Sektörü ve Demokratik
Gözetim’i hazırladı. Elinizdeki Almanak, 2006-2008 yılları
Askeri ve sivil bazı çevrelerin tepkiyle karşıladığı bu arasında, yer yer 2009’un ilk aylarını içerek şekilde
çalışmanın yayımlanmasının ardından, Almanak yazarları gelişen olayları, sorun alanlarını ve onları sorgulamayı
ile TESEV hakkında yasal soruşturmalar ve karalama sağlayan nesnel verileri içermektedir. Alanında uzman
kampanyalarının gerçekleştiği bir dönem yaşandı. iki akademisyen olan Galatasaray Üniversitesi öğretim
Öte yandan, tüm bu olumsuzlukların yanı sıra, bizlere üyesi Ahmet İnsel ile Kültür Üniversitesi öğretim üyesi
Almanak’ın ikinci sayısını hazırlamakta güç veren olumlu Ali Bayramoğlu editörlüğünde uzun bir çalışmanın
gelişmeler de yaşandı. Türkiye’de güvenlik sektörü ile ardından titizlikle hazırlanan bu kitabın demokratik-
ilgili tek referans kitabı olma özelliğini taşıyan Almanak leşme ve yurttaş odaklı bir güvenlik anlayışı oluştur-
2005, Türkiye ve dünya kamuoyunda büyük ilgi çekerek, mada faydalı olmasını temenni ediyoruz. Savunma ve
çeşitli akademik çalışma ve araştırmalara, üniversite güvenlik konularındaki yasal sorunlar ve eksikliklerin
ders müfredatlarına ve yazılı ve görsel basındaki konu ile birçoğunu ortaya çıkaran Almanak’ın, kamusal bilgi
ilgili tartışmalara kaynak oldu. Geçen zaman içerisinde, ve uzmanlık sunmak anlamında siyaset yapıcılara yol
Türkiye’de ağır aksak ilerleyen demokratikleşme ve gösterici olmasını umuyoruz.
sivilleşme sürecinde, sayıları gün geçtikçe artan ve
çeşitlenen hak temelli sivil toplum örgütleri ile eleştirel Türkiye’de sivil-asker ilişkilerinin AB standartları ve
basının güvenlik kurumları tarafından yapılan hak evrenselleşen demokratik kurallar ile uyumlu hale
ihlalleri ve yetkinin kötüye kullanımı davalarına ciddiyet getirilmesi, sivil toplum, hükümet ve parlamento ile
ve sorumlulukla eğilmesi olumlu bir gelişme oldu. Bunun güvenlik bürokrasisi ve kurumları arasında sağlıklı
yanı sıra, Türkiye’de uzun yıllardır süregelen çatışma bir ilişki inşa edilmesi ve esaslı bir güvenlik sektörü,
halinin sona ermemesi, güvenlik sorunlarıyla başa yargı ve bürokrasi reformunun yapılması, demokrasiyi
çıkmada sivil insiyatifin rolünü her geçen gün daha fazla güçlendirecektir. Güvenlik sektörü reformu, demokrasi ve
ön plana çıkardı. hukukun üstünlüğü ilkesinin yerleştiği, insan haklarının
korunduğu ve kamu kaynaklarının verimli ve şeffaf bir
Öte yandan, ilk Almanak’tan bugüne geçen zamanda,
şekilde kullanıldığı bütünleştirilmiş bir süreç içerisinde
hükümet iç güvenliğin sivil denetimi konusundaki
mümkün olacaktır.
kararlılığını gösteren önemli adımlar da attı. AB
müktesebatının üstlenilmesine ilişkin 2008 yılı Ulusal Bu çalışmada emeği geçen editörler Ahmet İnsel ile Ali
Programı’nda “sivil-asker ilişkilerinin düzenlenmesi” ilk Bayramoğlu’na, yayının koordinatörlüğünü üstlenen
kez ayrı bir başlık altında gündeme alındı. Programda Hale Akay’a, TESEV Demokratikleşme Programı’ndan
yer alan taahhütler arasında ulusal güvenlik stratejisinin projeyi koordine eden Koray Özdil’e, çalışmanın yayıma
hükümetin sorumluluğunda oluşturulması ve hazırlanmasında büyük emeği geçen Özge Genç’e ve
yürütülmesi; askerî harcamaların denetiminin Sayıştay Duygu Güner’e, projeye destek veren Avrupa Komisyonu
tarafından yapılmaya ve bu konudaki uygulamayla Türkiye Delegasyonu’na, Açık Toplum Enstitüsü
ilgili eksiklerin yerine getirilmesine devam edilmesi; iç Türkiye’ye ve TESEV Yüksek Danışma Kurulu üyelerine
güvenlik hizmetinin, hükümetin belirleyeceği politikalar teşekkürü borç biliriz.
doğrultusunda ve hükümetin denetim ve gözetiminde
yerine getirilmesi; sivil idarenin iç güvenlikle ilgili görev, Can Paker
yetki ve sorumluluklarını etkin olarak yerine getirmesini TESEV Yönetİm Kurulu Başkanı

viii
Introduction
Ali Bayramo¤lu, Ahmet ‹nsel

The first edition of the Almanac Turkey: Security Sector give orders for the use of force and threaten the use of
and Democratic Oversight was published in May of 2006. force. In a democratic society, civilian political actors
This Almanac, which essentially covered the year 2005, have the authority to oversee the activities of actors in
was prepared under the direction of the editor, Ümit this sector, and thus actors in the security sector must
Cizre, and is the first of its kind in the history of the comply with the requirements of regular accountability
Turkish Republic. In the introduction to the Almanac realized according to the principles of transparency.
2005, Ümit Cizre described the purpose of the study as
The development of the modern state was made possible
“a presentation of objective and reliable information
by bringing the security sector under state supervision
and analysis of the ways in which the units within the
and by the complete monopolization over the use of
security sector are organized, their acknowledged and
force by the state. Within the framework of the free
secret operating principles and activities, the civilian
market doctrine dominant following the 1980s, the state
authority to which they are subject, the legal framework
monopoly over the security sector began to dissolve,
and basic philosophy they have adopted (...), as well as
and security services began to be offered in accordance
the changes and roadblocks that have occurred along
with market conditions. During the last quarter of
the path to full membership in the European Union.”
the 20th century up until today, market actors have on
Ümit Cizre describes how ensuring that the public is occasion replaced state actors in the security sector.
made aware of this information and analysis increases More generally, state and market actors have begun to
public interest and appreciation for the issues of security, form an integrated whole. However, partial privatization
threats, defense and insecurity, which is one of the most of the security sector has not led to the transparent and
crucial dimensions of the process of democratization. democratic oversight that was expected. On the contrary,
She reminds the reader that “security is neither a purely the new security sector, consisting of a combination of
military concern nor a need met only by uniformed the state and the market, has become less transparent
than the old system because of the organizational
units carrying weapons and military paraphernalia.”
flexibility it has achieved. Two striking examples of this
Indeed, developments subsequent to the Cold War have
are how the security sector intervened in the decision-
demonstrated the need to view security problems in the
making process that led to the US invasion of Iraq and
democratic political arena from a “humanitarian security
the practices implemented in Iraq after the attack.
perspective” and not just as a military consideration.
This has, in turn, lead to a broader interpretation of Today it is vitally important that citizens examine the
security. Furthermore, the conception of insecurity has security sector with an aim towards democratization. In
also broadened from the former, narrow perspective order to make such an examination more than just an
focused solely on threats to life to one that includes empty exercise, it must be informed by objective data.
considerations of quality of life, protection of freedoms, Therefore, studies like the Almanac are an indispensable
protection from poverty and deprivation, and protection part of examining, debating and researching alternatives to
from violence. the policies that public and private security actors impose
on society, the instruments related to these policies and
Today, this humanitarian view of security has been
the solutions that these policies are aimed at.
adopted by organizations operating under the umbrella
of the United Nations and has also led to a redefinition This second Almanac covers the three-year period
of the security sector. By definition the security sector from the beginning of 2006, when the first study was
comprises all units with the legal authority to use force, concluded, to the end of 2008. It also gives some

ix
information regarding the first half of 2009. In addition regulatory and governing characteristics of security, and
to examining the developments which occurred in the national security in particular, have penetrated the entire
Turkish security sector during this time, the Almanac legal framework, from the Constitution and statutes to
also focuses on the discussions surrounding the position regulations and protocol. On the other hand, security
of security actors in political and social life. It attempts has been defined by the constitution and statutes with
to summarize the historical background that triggered generalizations such as “the peace and prosperity
these developments and thus to elucidate both the of society” or ambiguous and subjective expressions
continuities and the various divergences from historical such as “the Turkish nation, national interest, national
patterns and trends in Turkish security sector policy. benefit, national strength and organization.” The
concept of security´s ambiguity is clarified, or to put
The most crucial debates in the history of the Republic
it more aptly, “taken advantage of” by the regulatory
regarding the political and social position of the security
power of the administration. Accordingly, regulations,
forces in Turkey took place between 2006 and 2008. The
directives, memorandums and protocols, some of which
debates which followed the discovery of diaries belonging
are secret, prioritize “the aspect of public order and the
to retired admiral, Özden Örnek, gained new significance
military” in actual practice. In addition, political and
with the discovery in 2007 of weapons and ammunition
social knowledge filtered through these two aspects
that some retired and active-duty officers had hidden
is monopolized by the state. The monopolization of
in their houses or buried. A clandestine network of
information also has consequences related to the
relations between retired and active-duty military
second level guiding function of the security sector and
officers, police officers and civilians is at the center of
institutions in the Turkish political system.
the legal proceedings that have become known as the
Ergenekon case, which remains on-going. The plans for The way the upside-down hierarchy that exists between
a coup evidenced by other diaries and documents that the constitution, statutes, regulations, memorandums
came to light after the Özden Örnek diaries and during and protocol operates is very similar to the way that
the Ergenekon investigation, as well as preparation for the security field is organized. The relationship between
actions aimed at creating a general sense of insecurity military bureaucratic structures as it relates to political
in society, have demonstrated with amazing clarity just authority and security is inverted. Firstly, there is no
how important it is that security sector actors in Turkey differentiation in power/authority between the law-
be under the supervision of civilian political powers and, maker and the law-enforcer. Additionally, the security
most importantly, the parliament. structures serve a law-making as well as regulatory
function that, in Turkey, is as broad, regulatory and
***
governing as the concept of security itself. Ever since
The issue of security is one of the most pressing problems the foundation of the Turkish political system, a clear
in the Turkish political system. The problem of security distinction has been made between the sphere of the
is not limited to the role and organization of the security state and the sphere of politics, and thus a hierarchy of
sector. Rather, it is also related to the guiding function control of the former over the latter has been carefully
and autonomous role that the security sector plays in organized and protected. Using the justification of
the political structure as a whole. security or national security, issues can be confined
to the sphere of the state and thus closed off from
We see the guiding function of the security sector and
political debate. The Kurdish problem, the definition of
security institutions on three different levels. The first
secularism, foreign policy and education are among the
one can be referred to as historical and conceptual.
issues that fall within this category.
The operations and perceptions of different parts of the
system (state, political parties, institutions, society) and The third level encompasses security institutions and
the different sectors (education, business, and foreign their relationship to political structures. In spite of
policy) are all security-centered. In this regard, security all the attempts at improvements, military authority
as a concept is broad and all-encompassing and must be continues to play a dominant role in the civilian and
considered carefully from two perspectives. On the one political arenas as an integral part of the Turkish political
hand, security is the principle lying at the foundation structure. The dominance of the military is based on two
of all the other elements of the system and is expected primary pillars. The first pillar is the autonomous role
to serve as the guiding force for these elements. The that the Armed Forces play in the mechanism of state.

x
This autonomy is fostered by the governing role the setbacks. This can be observed in developments in the
military plays in formulating military as well as domestic relations between the military and civilian authorities
and foreign policy and by the fact that it plays this role and in the sphere of internal affairs. Examples of these
directly, without any intermediary political institution. setbacks include an expansion of police authority that
Even though the constitution recognizes in principle works against human rights, an increase in incidents of
the fact that military authority is subject to political torture and ill-treatment and new practices that have
authority, on the institutional level and in practice the emerged for eavesdropping.
relationship between these two authorities operates in
The relationship of the executive branch with the
reverse. Therefore, the military element has come to
security sector is complicated by the dual executive
dominate the political element, and the principle that an
system, a deep-rooted tradition in Turkey. As Meryem
authorized body is responsible for its own authority, in
Erdal indicates in her section on the executive branch,
other words the balance of authority vs. responsibility,
a common perspective in Turkish society that conceives
has been disrupted. The second fundamental pillar is the
of security only on a military level makes civilian
extreme centralization of the Turkish army. This second
control of security activities more difficult. However, an
pillar of centralization refers to a military structure and
understanding of security management that includes
policy in which authority is concentrated in the hands of
non-military dimensions can be a sign that there is a shift
a few. In this regard, centralization is the accumulation
towards consideration of civilian concerns in the security
of powers related to the sphere of national defense into a
challenge. That the popular understanding of security
single authority and the creation of hierarchy within the
encompasses a very broad sphere also serves to make
military around and in proportion to this concentrated
intervention by security forces into the executive sphere
authority. From another perspective, centralization
seemingly more natural. Even though the scope of this
implies that accumulation of power defines and guides
type of institutional intervention in the period being
the relations between military authority and civilian
examined is narrower than it used to be, the military
authority.
bureaucracy continues to be an actor that produces and
The Almanac addresses the structures that result from debates policy in many areas that actually belong to the
these three functional levels and seeks answers to executive branch. The second article, by Meryem Erdal,
questions regarding their implications. examines how the issue of national security has, over
time, occupied an increasingly large role in Turkey`s
*** constitutions. National security is not even mentioned
in the Constitution of 1924, was first introduced with
The articles in the Almanac are organized under six
amendments to the constitution in 1971 and finally, in the
headings. First, the Almanac examines the institutions
Constitution of 1982, was comprehensively addressed.
that provide the legal framework for and oversee the
Even though almost one-third of the articles in the
activities of security structures and actors. The primary
current constitution have been amended over time, we
organization in this regard is the Turkish Grand National
continue to see that the military has had a lasting and
Assembly, which exercises legislative authority. Nezir
deep-rooted effect on the approach to security and other
Akyeşilmen scrutinizes the legal regulations that were
areas and institutions in the founding philosophy of the
important for democratic control over the security sector
constitution.
in Turkey during the three-year period between October
2005 and January 2009. He additionally looks at oversight The issue of national security is widely addressed not only
mechanisms, budget negotiations, the structure and in the constitution and more comprehensive laws but also
function of the National Defense Commission, which in law and regulations for more specific purposes. The
handles a significant portion of the legal regulation, the legal review in this almanac includes a list of measures
role of the parliament in the preparation of the National and practices related to national security in the Turkish
Security Policy Document, and parliamentary questions Citizenship Law, the Law Regarding Regulation of
related to security. Unlike the period that was examined Privatization Practices, the Title Deed Law, the Penal
in the previous Almanac, from the end of 2005 until today Code and the Criminal Procedure Law, the Political
not only has there been no noteworthy progress on the Parties Law, the regulations of internet publication,
path to ensuring civilian control over the security sector, the Turkish Radio and Television Law, professional
but in fact there has been an increase in the number of organizations that are in essence public institutions,

xi
independent regulatory boards, especially the Radio perceived as a matter of security. Furthermore, Turkish
and Television Supreme Council, the National Education Armed Forces gives the impression that it seeks balance
Council and the Instruction and Education Board, as between NATO and the EU for its own purposes. This
well as in secondary school text books, and institutions can be explained by both the military’s claim that the
of higher education. As can be seen from this review, the EU creates duplication in the area of defense, and their
politics of national security in Turkey encompass a very resentment that the process of EU membership is not
broad area that exceeds military considerations. progressing in the desired fashion

Duality, as it exists in the executive system, is also present It is natural that attention should be focused on the
in the judiciary system. As can be clearly seen in the article National Security Council (NSC) when the issue of
by Ümit Kardaş, which examines the structure of military security is raised in Turkey. This council is a product of
justice, military justice in Turkey has an autonomous the Constitution of 1961, but with the Constitution of 1982
nature that is not present in democratic parliamentary it became the central body regarding the role of military
regimes. Furthermore, in addition to a military court authority in politics. Even though this position has been
structure that is subject to the chain of command, the weakened somewhat by the recent changes made to
fact that military jurisdiction is not limited to crimes that the NSC law, Zeynep Şarlak’s review indicates that the
violate military and discipline requirements that can only NSC´s influence/authority cannot yet be said to have
be committed by soldiers compromises the right to a fair receded to the level of similar institutions in democratic
trial. The extensive autonomy and comprehensiveness parliamentary regimes. When the details of the NSC
given to military justice strengthens the military security meeting agendas and memos are examined for the
forces´ penetration into the political arena.* period from 2006-2008, it is obvious that this council still
operates with an extremely broad understanding of what
Individual actors in the security sector, the Armed Forces constitutes national security. In addition, the continued
and security organizations are subject to the direction existence of the National Security Policy Document,
of international institutions to which Turkey belongs. which is drafted by military authorities without any input
The most prominent of these institutions are NATO and from the parliament and largely outside of the initiative
the EU. Beril Dedeoğlu draws attention to the fact that of the executive branch, indicates that security state
NATO is still perceived by decision-makers in Turkey politics act as an instrument for restricting the legislative
as an organization that only encompasses military and executive branches.
measures (what is known as “hard security”) and the
“soft security” element of the organization is not taken In the section of the Almanac that discusses security
seriously. institutions, Hale Akay gives a valuable panoramic view
as well as a detailed examination of the institutional
The situation is slightly different with the EU because, and military dimensions of the Turkish Armed Forces
as Hale Akay’s collection demonstrates, the process of (TAF). In spite of the challenges encountered in
candidacy for the EU lays out an unambiguous roadmap accessing certain information and the inevitable gaps in
with regard to altering the security structure in Turkey. knowledge, this article is a collection of accessible data
This roadmap includes demands to make the gendarmerie in a comprehensive area that ranges from the personnel
subject to the Ministry of Internal Affairs and to make the policies of TAF, weapons procurement policies, and
General Staff subject to the Ministry of National Defense. political communication mechanisms to practices that
At the same time, an assessment of high-ranking military seem to distinguish the military as an autonomous social
officials demonstrates that membership in the EU is class, and education and indoctrination policies, making
* During Almanac’s preparation for publication, a discussion of the it clear why TAF activities must be subject to mechanisms
political role of the military has led to two important changes with of democratic oversight. We are able to see from diverse
regard to the military jurisdiction. On 27 June 2009, Turkish parliament
passed a regulation in line with the process of EU harmonization points of view the political, financial and social results of
annulling the trial of civilians in the military courts upon any terms
except from the cases of war or martial law. Additionally, the soldiers
perceiving security from a primarily military perspective.
who are accused of “infractions on the state security, a violation
against the Constitution, violations on the constitutional order, crimes The political front of the TAF becomes important how
against the government, a preventive action on attempting eliminate
the government and for trying fulfilling it’s work” were subjected we read the interventions by the army into politics
to be charged in the civil courts. A provisional article also provided
and soldier-civilian relations within the context of the
that this new regulation would be applied to the ongoing cases and
investigations. political tensions within the TAF itself. The article by

xii
Ferda Balancar and Esra Elmas shows how the Armed issue of recent years with regard to both the military
Forces are both the subject and the object of change characteristic of the security organization and the
in the reform policies realized in the process of EU political intervention and influence of military authority.
accession. Furthermore, it examines the TAF´s attempt The article by Murat Aksoy examines the legal and
to preserve their role within this process and to control political nature of the issue and highlights its problems.
the process of change as the army sallied out of the The police-gendarmerie conflict, the militarization of
barracks, retreated to the barracks and experienced the public-order sphere through the gendarmerie, the
tension within the barracks. Balancar and Elmas present confusion resulting from the existence of multiple and
what is essentially the story of the process of change in separate intelligence organizations, and the debate on
the security sector. Gendarmerie Intelligence and Counterterrorism unit
(JITEM) have all taken place within this framework.
An important regulation that made it possible for military
authority in Turkey to dominate civilian authority is the The article by Biriz Berksoy, which examines the
Security and Public Order Assistance protocol (EMASYA). structural transformation of the police organization
There are known to be two justifications for the protocol. and its subculture, explains the new understanding
The first justification was the need for organization in of security that has undergirded police restructuring
light of the mistrust felt towards the Islamic segment. and the expansion of its authority since 1980. The
The second justification was the quest for a legal Special Operation Units play a unique role in the new
framework that could replace the state of emergency restructuring, which includes an element of partial
when it was lifted. The protocol appears to regulate the militarization. Additionally, the authority and discretion
use of military units as a police force, but in actuality of the police, including the use of weapons, was expanded
some parts of Turkey’s domestic security system were with the changes made in 2006 to the Law on Police Duties
militarized as a result and those left unaffected still face and Powers. Berksoy´s article contains a list of rights
the threat of militarization. violations due to use of violence by the police between
2006 and 2008, and thus demonstrates that this problem
Gülay Günlük-Şenesen addresses the financial aspect of persists in spite of democratic reforms. It is also evident
TAF and observes that there has been a relative decrease that police accountability and oversight mechanisms do
in the amount of resources that Turkey has devoted to not function at levels befitting a democratic society.
defense since 2000. However, it is also clear that public
institutions are still not sharing information with the The National Intelligence Organization (MIT) has a
public in a detailed and regular fashion, which would be unique position among security institutions. It is evident
fundamental to assessments of defense expenditures that this institution, which is dominated by the principle
and components. Even though there has been a certain of secrecy due to the nature of its function, has to a
amount of improvement in this area compared with the significant degree distanced itself from the oversight
past, it cannot be said that the principles of transparency of the military bureaucracy as a result of efforts which
and accountability have been sufficiently implemented. began in the 1990s aimed at increasing civilian control.
The clearest indication of this is the fact that Court of As Ecevit Kılıç notes in his article, this move towards
Auditors’ oversight of military expenditures continues to civilian control has also caused the National Intelligence
Organization to work more closely with the government,
exist only on paper.
and the government was even given early warning with
A lack of transparency exists not only for expenditures regard to the coup preparations which are said to have
but also for defense industry practices, an area where been underway between 2003 and 2004. However, the
it can hardly be said that sufficient civilian, democratic increasingly civilian nature of MIT and the limitation on
control has been achieved. As Lale Sarıibrahimoğlu the authority of the NSC by virtue of a move towards
stresses in her article on the Office of the Defense partial civilian control was met by the military with the
Industry Undersecretary, there is the continuing problem creation of new and autonomous intelligence units within
of basing weapons procurement primarily on the threat military institutions or the strengthening of existing ones,
perceptions specified by the military bureaucracy. thus only exacerbating the problem of multi-headed or
competing official intelligence institutions in Turkey.
With regard to domestic security, authority is shared
between the police and the gendarmerie. The role of the In addition to the official security institutions and forces,
gendarmerie has been the most important and serious there are two less formal developments that should be

xiii
carefully considered: one is a situation unique to Turkey Ergenekon case, for example, indicate how security
and the other is a universal development experienced perceptions play a role that does not befit how security
as a result of policies based on the expansion of market is perceived in a democratic society.
relations. The element of the problem that is unique
In addition to the media, civil society is also insufficiently
to Turkey is the village guards. The system, examined
involved with regard to democratic control and oversight
by Dilek Kurban, was implemented starting in 1985 as
of the security sector. Among the reasons for this listed
“temporary village guardianship” and is the most striking
by Yılmaz Ensaroğlu are the fact that NGOs do not have
indication of the state’s security-focused approach to
the necessary experience and knowledge, the fact that a
the Kurdish problem. The system could be described as
significant number of them are influenced by the security
a state security measure that aims to divide those living
in the region into “those who support the state” and perception that prevails throughout society as a whole,
“those who oppose the state” instead of as a security the fact that they are not accustomed to utilizing the
measure for the people. This has served to transform Turkish Grand National Assembly, the fact that the law
the guard system into part of a policy of punishment, and regulations make control even more difficult and the
oppression and intimidation directed at civilians. The fact that rights-based organizations neglect monitoring
fact that the guard system in the security state has violations by armed political organizations. However,
occasionally turned into an element of insecurity is Ensaroğlu notes that NGOs are aware of the importance
thought-provoking in terms of an approach to security. of this oversight and of their inadequacy in the situation.
When the list of efforts conducted recently by NGOs in
Across the globe, on the other hand, market forces this regard is reviewed, it is possible to say that attempts
have led to the privatization of security services, and to correct this situation are beginning to be seen even if
the operation of private security institutions is a rapidly they are still quite weak.
growing market. In his article, Mehmet Atılgan addresses
the development of these private security institutions, Apart from the media and civil society, we know that
the regulations they are subject to in Turkey, and the issue of national security is one that is frequently
problems of their oversight. What is remarkable is how addressed through different channels in our education
the private security services have developed as a market system, from primary and secondary all the way through
segment with a heavy state existence. This also makes higher education. In her article summarizing the results
the regulation by the official security apparatus that is of a review of textbooks in 2007-2008, Ayşegül Altınay
responsible for regulating this sector problematic, and demonstrates how education is the conveyor of the army-
makes the need for civilian oversight in this sector even nation myth and the fiction of the essentialist military
more urgent. identity, the normalization, exaltation and legitimization
of war and violence, as well as the of the understanding
Security is not only a sector but also a concept. The media, of militarized citizenship. We can predict what kind of
civil society organizations and education institutions security state the security perceptions held by citizens
play a role in the definition of this concept that is just produced by this education system might demand.
as determinative as that of security institutions. Alper
Görmüş points out how the media in Turkey has an ***
interestingly double-minded attitude. The media is
relatively sensitive to rights violations by the police The perception of security in Turkey is still largely
and in this regard has a “hawkish” attitude, but when determined by the perception of the national security
it comes to military institutions and personnel it is state. Changing this perception by giving civilian political
extremely cautious and even adopts a tolerant “dovish” forces the authority to discuss, assess and propose
attitude. To this attitude must be added the fact that the security issues is one of the most significant steps in
dominant sectors in the media in Turkey feel closer to the the process of democratization. However, in order for
state than they do to society. It is clearly understood how this to occur, civilians need political actors who will not
remote the possibility of success would be for indirect or simply refer security issues to experts but will act on
direct political intervention without support from the the awareness that this is a common problem for all of
media, and this has brought a new dimension to the society. We hope that this Almanac and similar efforts
recent debate about the media in Turkey. The conflicting will prepare the foundation for just such a development
attitudes displayed by different media channels in the and will encourage similar initiatives.

xiv
Giri
Ali Bayramo¤lu, Ahmet ‹nsel

Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim başlıklı Almanak’ın denetimine tabidir. Bu ise, güvenlik sektörü aktörlerinin
birincisi Mayıs 2006’da yayımlandı. Ümit Cizre’nin düzenli olarak hesap verme gereğine uymalarını ve bunun
editörlüğünde hazırlanan ve esas olarak 2005 yı- şeffaflık ilkeleri çerçevesinde gerçekleşmesini kapsar.
lını kapsayan bu almanak, Türkiye’de cumhuriyet tarihin-
Modern devletin gelişimi, güvenlik sektörü aktörlerinin
de kendi türünde bir ilkti. Ümit Cizre, 2005 Almanak’ının
devlet denetimi altına alınması ve bu alanın neredeyse
giriş yazısında, çalışmanın amacını “güvenlik sektörü
bütünüyle devlet tekeline girmesiyle birlikte gerçekleş-
içinde yer alan birimlerin örgütlenme biçimlerini, bilinen
ti. 1980’lerden sonra yaşanan piyasalaştırma politikaları
ve bilinmeyen çalışma ilke ve faaliyetlerini, bağlı olduk-
çerçevesinde, güvenlik sektöründe oluşmuş devlet teke-
ları sivil otoriteyi, yasal çerçeve ve benimsedikleri temel
anlayışları, (…) Avrupa Birliğine tam üyelik kapsamında li kalkmaya, güvenlik hizmetleri de piyasa koşullarında
geçirilen değişimler ve darboğazları objektif ve güve- üretilmeye başlandı. XX. yüzyılın son çeyreğinden günü-
nilir bir bilgi ve analiz formatında sunmak” olarak tanım- müze uzanan zaman diliminde, güvenlik sektöründe pi-
lıyordu. yasa aktörleri devlet aktörlerine yer yer ikame oldu. Daha
genel olarak, devlet ve piyasa aktörleri bir bütünlük arz
Bu bilgi ve analizin kamusal bir bilgiye dönüşmesini etmeye başladı. Güvenlik sektörünün bu kısmi özelleş-
sağlayarak, tehdit, savunma, güvenlik ve güvensizlik mesi, bu gelişmeden beklenen şeffaflık ve demokratik
konularına ilişkin duyarlılığı yükseltmenin demokratik- denetimi kendiliğinden sağlamadı. Hatta tersine, dev-
leşme sürecinin can alıcı boyutlarından birini oluştur- let ve piyasa karışımından oluşan yeni güvenlik sektörü,
duğunu belirten Ümit Cizre, “güvenliğin yalnızca askeri kazandığı organizasyon esnekliği sayesinde, eskisinden
nitelikte ve üniforma, silah ve askeri araç-gereç taşıyan daha az saydam hale bile gelebildi. Bunun en çarpıcı ör-
birimlerce karşılanan bir ihtiyaç ve süreç olmadığını” neklerini ABD’nin Irak’ı işgal etmesine giden karar alma
hatırlatıyordu. Gerçekten de, Soğuk Savaş sonrasında sürecine güvenlik sektöründen yapılan müdahaleler ve
yaşanan gelişmeler, demokratik bir siyasal alanda gü- saldırı sonrasında Irak’taki uygulamalar oluşturuyor.
venlik sorununun sadece askerî mülahazalarla değil,
“insani güvenlik bakış açısıyla” da ele alınması gereğini Günümüzde demokratikleşme hedefi ile güvenlik sektö-
gündeme getirdi. Bu da, güvenliğin daha geniş biçimde rünün yurttaşlar tarafından sorgulanması daha da büyük
yorumlamasına yol açtı. Güvenliğin yanında, güvensizlik önem kazanmakta. Bu sorgulamayı kağıt üzerinde ka-
de eski ve dar can güvenliği anlayışından, yaşam kali- lan bir formalite olmaktan kurtarmanın önemli bir aracı
tesinin ve özgürlüğün korunması, yoksulluk, yoksunluk nesnel verilerle beslenmesi, bu tür verilere dayanma-
ve şiddetten korunma anlayışına doğru genişledi. sıdır. Böylece kamu ve özel güvenlik personelinin top-
luma empoze edebileceği politikaları, bu politikalarla
Günümüzde Birleşmiş Milletler çatısı altında faaliyet ilişkili araçları ve bu politikaların hedeflediği çözümleri
gösteren kuruluşların desteklediği bu insani güvenlik
sorgulama, tartışma ve bunların alternatiflerini araştır-
anlayışı, aynı zamanda güvenlik sektörünün de yeniden
ma pratiğinin oluşması için Güvenlik Almanak’ı türünden
tanımlanmasına yol açtı. Güvenlik sektörünün aktörleri,
çalışmalar olmazsa olmaz bir gerekliliktir.
kuvvet kullanmaya, kuvvet kullanımı için emir vermeye
veya kuvvet kullanımı tehdidinde bulunmaya yasal ola- İkinci Almanak, birinci çalışmanın bittiği 2006 başından
rak yetkili birimleri içerir. Demokratik bir toplumda bu 2008 sonuna kadar devam eden, üç yıllık dönemi kapsı-
sektörün aktörlerinin faaliyetleri sivil siyasal aktörlerin yor. Bazı konularda 2009’un ilk yarısındaki gelişmelere

1
de yer veriyor. Bu zaman diliminde Türkiye’de güvenlik ti, milli çıkar, milli fayda, milli güç ve organizasyonu” gibi
sektöründe yaşanan gelişmelerin yanında, güvenlik ak- muğlak ve sübjektif ifadelerle tanımlanmıştır. Bu muğlak
törlerinin siyasal ve toplumsal yaşamdaki konumlarının nitelik, idarenin düzenleme gücü tarafından giderilmek-
etrafında oluşan tartışmalara ağırlıklı olarak yer veriyor. te ya da daha doğru ifadeyle kullanılmaktadır. Buna göre
Bu gelişmelerin beslendiği tarihi arka planı özetleyerek, bir kısmı gizli olan yönetmelikler, yönergeler, genelge ve
bu arka planın oluşturduğu süreklilik çizgilerini ve bu çiz- protokoller, uygulamada “asayiş ve askeri niteliği” öne
gilerde ortaya çıkan bazı kopmaları daha iyi ortaya çıkar- çıkarır. Diğer taraftan siyasal ve toplumsal bilgi bu iki ni-
maya çalışıyor. teliğin süzgecinden geçirilerek devlet tekelinde tutulur.
Bilgi tekeli, aynı zamanda bu tekelin organizasyonuyla
2006-2008 arasında, Türkiye’de güvenlik güçlerinin si-
ilgili de sonuçlar içerir. Bu sonuçlar, güvenlik sektörünün
yasal ve toplumsal konumları konusunda, Cumhuriyet
ve kurumlarının Türk siyasal sistemindeki ikinci işlevine
döneminin en can alıcı tartışmaları yaşandı. Emekli Ora-
gönderme yapar.
miral Özden Örnek’in günlüklerinin ortaya çıkmasını iz-
leyen bu tartışmalar, bazı muvazzaf ve emekli subayların Anayasa, yasa, yönetmelik, genelge, protokol arasındaki
evlerinde sakladıkları veya gömdükleri silah ve mühim- ters yüz edilmiş hiyerarşi, güvenlik sahasının örgütlen-
matın keşfedilmesiyle yeni bir boyut kazandı. Ergenekon mesinde de aynı biçimde işler. Siyasi otorite ile güven-
davası adıyla tanınan hukuki sürecin merkezinde mu- liğe ilişkin askeri bürokratik yapı arasındaki ilişki terstir.
vazzaf ve emekli subayların, polis memurlarının ve sivil Kural koyan ve kuralı uygulayan arasında bir farklı-
kişilerin bulunduğu bir ilişki ağı yer alıyordu. Dava ve so- laşma yoktur. Güvenlik kavramı geniş, düzenleyici ve
ruşturmalar halen devam ediyor. Özden Örnek günlükleri denetleyici olduğu ölçüde, uygulama kadar kural koyma
ve Ergenekon soruşturması sırasında ortaya çıkan başka işlevini güvenlik yapıları da yerine getirirler. Türk siyasal
günlük ve dokümanların işaret ettiği darbe planları ve
sistemi kuruluşundan bu yana bunu dikkatle örgütlemiş
toplumda genel bir güvensizlik hissi yaratma amaçlı ey-
ve hassasiyetle korumuştur. Buna göre devlet alanı ve
lem hazırlıkları Türkiye’de güvenlik sektörü aktörlerinin
siyasi alan arasında keskin bir ayrım yapılmış ve birin-
sivil siyasal güçler tarafından ve her şeyden önce parla-
ciden ikinciye doğru bir bağlılık ve denetim hiyerarşisi
mento merkezli denetiminin ne denli büyük bir gereklilik
kurulmuştur. Devlet alanına giren konular ya da kimi so-
olduğunu çok daha açık biçimde gösterdi.
runlar siyasete kapalı konulardır ve devlet alanında yer
*** almalarının temel gerekçesi güvenlik ve milli güvenlik
Güvenlik teması Türk siyasal sisteminin önde gelen so- nedenleridir. Kürt sorunu, laiklik tanımı, dış politika, eği-
runlarından biridir. Bu sorun, güvenlik sektörünün yapısı tim bunlar arasında yer alır.
ve örgütlenmesiyle sınırlı değildir. Aynı zamanda siyasal
yapı içinde sahip olduğu özerk konum ve yönlendirici iş- Üçüncü katman, güvenlik kurumlarının siyasi yapılarla
levle de ilgilidir. ilişkisini kuşatır. Tüm iyileştirmeler ve düzenlemelere
rağmen askerî otoritenin sivil ve siyasi alan üzerindeki
Güvenlik sektörü ve güvenlik kurumlarının bu işlevi üç hakimiyeti Türk siyasal yapısının belirleyici bir özelli-
katmanda karşımıza çıkar. Birincisi tanımlarla ilgili tarih- ği olmayı sürdürmektedir. Bu hakimiyetin yapılanması
sel ve kavramsal olarak adlandırılabilecek bir katmandır. önemlidir ve iki temel direk üzerine kuruludur. İlk direk
Sistemin farklı parçalarının (devlet, siyasi partiler, ku- Silahlı Kuvvetlerin devlet mekanizması içindeki özerk
rumlar, toplum) ya da farklı sektörlerinin (eğitim, ekono- yeridir. Bu özerk alan hem askerî otoritenin askerî po-
mi, dış politika) işleyiş ve algısı güvenlik merkezlidir. Bu litika, iç ve dış siyaset konusundaki belirleyici rolünden
çerçevede doğal olarak güvenlik konsepti geniş ve kapsa- hem bu rolü aracı bir siyasî kurum olmadan doğrudan
yıcıdır. Kapsayıcılık, iki noktada dikkatle izlenmesi gere- oynayabilmesinden beslenir. Her ne kadar anayasal dü-
ken bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bir yandan, içeriği zeyde askerî otoritenin siyasî otoriteye bağlılığı ilke ola-
itibariyle tüm diğer sistem unsurlarının kurucu zeminini rak kabul edilmiş ise de, kurumsal ve fiili düzeyde bu iki
oluşturan ve bu unsurların düzenleyici gücü olarak görev otorite arasındaki ilişkide bağımlılık mekanizması tersine
yapması beklenen bir nitelikte düzenlenmiştir. Anayasa- işlemiştir. Böylelikle askerî kimlik siyasî kimlik üzerinde
dan yasalara, yönetmeliklerden protokollere uzanan tüm egemen olmuş, yetkili organın bu yetkilerinden dolayı
mevzuat bu güvenlik, özellikle milli güvenlik kavramının sorumluluk taşıması ilkesi, diğer deyişle yetki-sorum-
denetleyici ve düzenleyici özellikleri tarafından kuşatıl- luluk bütünlüğü bozulmuştur. İkinci temel direk, Türk
mıştır. Öte yandan anayasa ve yasalar tarafından “toplu- ordu yapısının benzer ordulara oranla aşırı merkezî ol-
mun huzur ve refahı gibi” genellemeler ya da “Türk mille- masıdır. Merkezileşme hali olarak adlandırılabilecek bu

2
ikinci temel direk, yetkilerin tek elde toplandığı askerî bir güvenlik konusunu inceleyen Meryem Erdal’ın ikinci yazı-
yapı ve politikaya işaret eder. Merkezileşme, bir yönüyle, sı, milli güvenlik temasının zaman içinde anayasalarımız-
millî savunma alanına ilişkin yetkilerin tek bir makamda da giderek daha fazla yer işgal ettiğini gösteriyor. 1924
toplanması, askerî bünyedeki hiyerarşinin bu toplulaşma Anayasasında hiç söz edilmeyen milli güvenlik, önce 1971
etrafında ve bu toplulaşmaya oranla oluşmasıdır. Diğer anayasa değişiklikleriyle, ardından 1982 Anayasası ile son
yönüyle ise bu yetki toplulaşmasının askerî otorite-sivil derece kapsayıcı bir içerikle donatılmıştır. Yürürlükteki
otorite arasındaki ilişkileri tanımlayan, yönlendiren bir anayasanın her ne kadar üçte birine yakın maddesi zaman
nitelik taşımasıdır. içinde değiştirilmişse de, bugün dahi anayasanın kuruluş
felsefesinde yer alan askeri gücün güvenlik yaklaşımının,
Almanak temel olarak bu üç katman etrafında ortaya çı-
güvenlik dışı alan ve kurumlar üzerinde köklü ve kalıcı bir
kan yapıları ele almakta, sorulara yanıt aramaktadır.
etki bıraktığı gözlemlenmeye devam edilmektedir.
***
Milli güvenlik konusu sadece anayasa ve genel kapsamlı
Almanak’ta yer alan yazılar altı başlık altında toplandı. İlk
yasalarda değil, özel amaçlı yasalar ve yönetmeliklerde
olarak, güvenlik yapı ve aktörlerinin faaliyetlerinin yasal
de yaygın biçimde yer almaktadır. Bu almanakta yer alan
çerçevesini çizen ve bu faaliyetleri denetleyen kurumlar
mevzuat taraması, yükseköğretim kurumlarında, ortaöğ-
ele alınıyor. Bu kurumların başında yasama yetkisini kul-
retim ders kitaplarında, Talim ve Terbiye Kurulu ve Milli
lanan TBMM gelmektedir. Nezir Akyeşilmen, Ekim 2005 Eğitim Şurasında, başta RTÜK olmak üzere bağımsız
ve Ocak 2009 arasındaki üç yıllık dönemde Türkiye’de düzenleyici kurullarda, kamu kurumu niteliğinde meslek
güvenlik sektörü üzerinde demokratik denetim açısından kuruluşlarında, TRT yasasında, internet yayımcılığının
önemli sayılan yasal düzenlemeler, kullanılan denetim denetlenmesinde, Siyasi Partiler Kanununda, Ceza Ka-
yolları, bütçe görüşmeleri, yasal düzenlemelerin önemli nunu ve Ceza Muhakemesi Kanununda, Tapu Kanunun-
bir kısmını yerine getiren Milli Savunma Komisyonunun da, Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine Dair
yapısı ve işlevi, parlamentonun Milli Güvenlik Siyaseti Kanunda, Türk Vatandaşlığı Kanununda yer alan milli
Belgesinin hazırlamasındaki rolü ve güvenlik ile alakalı güvenlik temalı önlem ve uygulamaların dökümünü ver-
meclis soru önergelerini inceliyor. Bir önceki Almanak’ta mektedir. Bu taramadan da görüleceği gibi, Türkiye’de
incelenen dönemin tersine, 2005 sonundan günümüze milli güvenlik siyaseti, askeri mülahazaları aşan çok ge-
güvenlik sektörünün sivil denetimi yolunda kayda değer niş bir alanı kapsamaktadır.
bir gelişme sağlanamadığı gibi, bunun tersi yönde geliş-
melerin arttığını söylemek mümkün. Bu gelişme sadece Yürütme konusundaki iki başlılık, yargı alanında da de-
asker sivil ilişkilerinde değil, içişleri alanı içinde de göz- vam etmektedir. Ümit Kardaş’ın askeri yargı yapılanması-
lemleniyor. Kolluk güçlerinin yetkilerinin insan hakları nı incelediği yazıda açıkça görüldüğü gibi, Türkiye’de as-
aleyhine genişlemesi, kötü muamele ve işkence vakala- keri yargı Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahke-
rının yeniden artması, dinleme konusunda ortaya çıkan mesiyle parlamenter demokratik rejimlerde rastlanma-
yeni pratikler bu gerilemelere örnek oluşturuyor. yan bir özerk bütünlüğe sahiptir. Bunun yanında, aske-
ri mahkemelerin emir-komuta düzenine bağlı yapısının
Güvenlik sektörüyle yürütme gücünün ilişkisi, Türki- yanında, görev alanlarının sadece askerlerin işleyebile-
ye’de artık geleneksel olarak nitelemek lazım gelen iki cekleri, disiplini ve askerî gerekleri ihlal eden suçlarla sı-
başlı yürütme sistemi nedeniyle daha da sorunlu olmak- nırlandırılmamış olması da adil yargılanma hakkını zede-
tadır. Meryem Erdal’ın yürütme ile ilgili hazırladığı bö- lemektedir. Askeri yargının bu geniş özerkliği ve kapsa-
lümde belirttiği gibi, güvenliğin sadece veya esas olarak yıcılığı askeri güvenlik gücünün siyasal alandaki kuşatıcı
askeri boyutta ele alınması anlayışı, güvenlik faaliyetle- konumunu pekiştirmektedir.*
rinin sivil denetimini zorlaştırmaktadır. Tersine, askeri
olmayan boyutları da içeren bir güvenlik yönetimi algısı
aynı zamanda güvenlik sorununda sivilleşmeye doğru bir
kayışın işaretidir. Güvenlik algısının çok geniş bir alanı * Almanağın baskıya hazırlandığı sırada yeniden alevlenen askerin siya-
si rolü tartışmaları askeri yargıya ilişkin iki önemli değişikliğe yol açtı.
kapsamasını sağlamak, aynı zamanda güvenlik güçle- 27 Haziran 2009’da TBMM’de AB’ye uyum kapsamında ilk düzenle-
rinin yürütme alanına müdahalelerini doğallaştırma iş- meyle, savaş ve sıkıyönetim dışında sivillerin askeri mahkemede yargı-
lanması her şartta kaldırıldı. Ayrıca yapılan bir değişiklikle, “devletin
levi görmektedir. İncelenen dönemde kurumsal olarak güvenliğine karşı suçlar, Anayasa’yı ihlal, anayasal düzene karşı suç-
bu tür müdahale alanı eskisine göre daha daralmış olsa lar, hükümete karşı suçlar, hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevi-
ni yapmasını engellemeye teşebbüs, silahlı örgüt kurma” suçlamasıyla
da, askeri bürokrasi yürütmeyi ilgilendiren birçok alanda karşılaşan görevdeki askerlerin de, sıkıyönetim ve savaş dışında, kesin
politikalar üreten ve tartışan bir aktör olmaya devam et- olarak sivil mahkemede yargılanacakları hüküm altına alındı. Geçici bir
maddeyle halen devam eden soruşturma ve davalarda da yeni düzen-
mektedir. Türkiye Cumhuriyetinin üç anayasasında milli lemenin uygulanacağı hükme bağlandı.

3
Güvenlik sektörünün aktörleri, Silahlı Kuvvetler ve Em- rından özerk bir sosyal zümre görünümü sunan pratikle-
niyet teşkilatları Türkiye’nin içinde yer aldığı uluslararası rine, eğitim ve doktrin politikalarına kadar uzanan geniş
kurumların da yönlendirmesine tabidir. Bu kurumlar için- bir alanda ulaşılabilecek bilgilerin derlendiği bu yazıda
de en belirgin olanları NATO ve AB’dir. Beril Dedeoğlu, TSK’nın faaliyetlerinin neden demokratik gözetim meka-
Türkiye’deki karar alıcılar tarafından NATO’nun hâlâ sa- nizmalarına tabi olması gerektiği çok daha açık biçimde
dece “sert güvenlik” adı verilen ve salt askeri önlemleri anlaşılıyor. Güvenliğin ağırlıklı olarak askeri güvenlik ola-
kapsayan bir örgüt olarak değerlendirildiğine, örgütün rak algılanmasının siyasal, mali ve sosyal sonuçlarını çok
“yumuşak güvenlik” ayağının ciddiye alınmadığına dik- farklı yönleriyle görebiliyoruz.
kat çekiyor.
TSK’nın politik cephesi, ordunun siyasete müdahale-
AB konusunda ise durum biraz farklı. Çünkü Hale Akay’ın leri ve kendi içinde yaşadığı siyasi gerginlikler asker-si-
derlemesinin gösterdiği gibi, AB’ye adaylık süreci Türki- vil ilişkilerinin okunması açısından önem kazanıyor. Bu
ye’de güvenlik yapılanmasının değişimi konusunda açık dönemde, AB üyelik sürecinde gerçekleştirilen reform
bir yol haritası çiziyor. Bunun içinde jandarmanın tüm politikalarında Silahlı Kuvvetlerin değişimin hem öznesi
yönleriyle İçişleri Bakanlığına bağlanması, Genelkurmay hem nesnesi olması, bu çerçevede rolünü koruma ve de-
Başkanlığının Milli Savunma Bakanlığına sorumlu kılın- ğişimi kontrol altında tutma çabası, ordunun kışlasından
ması gibi talepler var. Bunun yanında AB’ye üyeliğin bir çıkışları, kışlasına çekilişleri, kışla içi gerginlikleri Ferda
güvenlik sorunu olarak algılandığı da en üst askeri yetki- Balancar ve Esra Elmas’ın yazısında bir günce gibi izle-
lilerin değerlendirmelerinden ortaya çıkıyor. Ayrıca TSK, nebilir. Bu günce güvenlik sektöründe değişim sürecinin
AB ile NATO arasında kendi anlayışına göre bir denge öyküsü olarak ele alınabilecek bir nitelik taşıyor.
güttüğü izlenimi veriyor. Bunda AB’nin savunma alanın- Türkiye’de askeri otoritenin mülki otorite üzerinde ha-
da bir duplikasyon yarattığı iddiasının yanında, AB üyelik kimiyet kurmasına olanak veren önemli bir düzenleme,
sürecinin de istenen biçimde devam etmemesinin rolü ol- 1997’de imzalanan Emniyet Asayiş Yardımlaşma (EMAS-
duğu kuşkusuz. YA) protokolüdür. Protokolün iki gerekçesi olduğu bili-
Türkiye’de güvenlik konusu gündeme gelince, dikkatlerin niyor. Birinci gerekçe İslami kesime duyulan güvensiz-
Milli Güvenlik Kurulu’nda toplanması doğaldır. 1961 Ana- lik karşısında örgütlenme ihtiyacıdır. İkinci gerekçe ise,
yasasının ürünü olan bu kurul, 1982 Anayasası ile Türki- OHAL’in kaldırılmasıyla bunu ikame edecek bir hukuki
ye’de askeri otoritenin siyasetteki rolünün merkez organı düzenleme arayışıdır. Askeri birliklerin kolluk gücü ola-
rak kullanılmalarını düzenler görünümde olan protokol,
konumuna geldi. Son dönemde MGK yasasında yapılan
aslında Türkiye iç güvenlik sisteminin bazı bölümlerini
değişikliklerle bu konum kısmen zayıflamış olmasına rağ-
askerileştirmiş, kalanlarını da askerileştirilme baskısı al-
men, Zeynep Şarlak’ın incelemesinin de gösterdiği gibi,
tında bırakmıştır.
gelişmiş demokratik parlamenter rejimlerdeki düzeye
çekildiği henüz söylenemez. 2006-2008 yıllarını kapsa- TSK’nın mali boyutunu ele alan Gülay Günlük-Şenesen,
yan dönemde MGK toplantı gündemleri ve bildirilerinin 2000’li yıllarda Türkiye’nin savunmaya ayırdığı kaynak-
dökümü incelendiğinde, bu kurulun halen çok geniş bir larda göreli bir azalma olduğunu gözlemliyor. Buna kar-
milli güvenlik anlayışı ile hareket etmeye devam ettiği şılık, savunma harcamalarına ve bileşenlerine ilişkin de-
görülüyor. Bunun yanında meclisin tamamen ve yürüt- ğerlendirmelere temel olacak bilgileri kamu kurumlarının
menin büyük ölçüde inisyatifi dışında, askeri otoritenin düzenli ve ayrıntılı olarak kamuoyuyla paylaşmamaya de-
tehdit algıları çerçevesinde hazırlanan ve hükümetlere vam ettiği görülüyor. Bu konuda geçmiş döneme nazaran
eylem sınırlarını hatırlatan Milli Güvenlik Siyaset Belge- belli bir iyileşme gerçekleşmiş olsa da, saydamlık ve he-
si’nin varlığını sürdürmesi de, güvenlik devleti siyasetinin sap verilebilirlik ilkelerinin yeterince hayata geçirildiğin-
yasama ve yürütmeyi kuşatma aracı olarak tasarlandığı- den söz etmek halen mümkün değil. Askeri harcamalar
na işaret etmektedir. üzerindeki Sayıştay denetiminin kağıt üzerinde kalmaya
devam etmesi bunun en açık göstergelerinden biri.
Almanakta, güvenlik kurumlarının yer aldığı bölümde
TSK’nın kurumsal ve askeri boyutunu detaylı biçimde Sadece harcama boyutunda değil, savunma sanayii po-
inceleyen Hale Akay değerli bir panorama çiziyor. Bu litikaları konusunda da yeterli sivil demokratik deneti-
konuda kimi bilgilere ulaşma zorluklarına ve kaçınılmaz min sağlanmış olduğu söylenemez. Lale Sarıibrahimoğ-
bilgi eksiklerine rağmen TSK’nın personel politikasından lu’nun Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile ilgili yazısında
silah tedarik politikasına, siyasal iletişim mekanizmala- vurgulandığı gibi, silah alımlarının ağırlıklı olarak askeri

4
bürokrasinin belirlediği tehdit algılamalarına dayandırıl- Kürt sorununa yönelik güvenlik eksenli yaklaşımının en
masının sakıncaları devam ediyor. çarpıcı göstergelerinden biridir. Bu sistemin halka yöne-
lik bir güvenlik tedbiri olmaktan önce, bölgede yaşayan-
İç güvenlik konusunda yetki polis ve jandarma arasında
ları “devleti destekleyenler” ve “devlet karşıtları” olarak
paylaşılmaktadır. Jandarmanın konumu, hem güvenlik
bölmeyi amaçlayan bir devlet güvenlik tedbiri olduğu
organizasyonunun askeri niteliği hem askeri otoritenin
savunulabilir. Bu ise, koruculuğu aynı zamanda sivillere
siyasi müdahaleleri ve ağırlığı açısından son yılların en
yönelik bir cezalandırma, baskı ve yıldırma politikasının
önemli konusu olarak karşımıza çıkıyor. Murat Aksoy’un
bir parçası haline dönüştürebilmektedir. Güvenlik dev-
yazısı bu konudaki hukuki ve siyasi sorunların altını çi-
letinde koruculuk sisteminin zaman zaman güvensizlik
ziyor. Emniyet-jandarma çekişmesi, jandarma üzerinden
unsuruna dönüşmesi de, bu güvenlik anlayışı açısından
asayiş alanının askerileşmesi, istihbarat kargaşası, Jİ-
düşündürücüdür.
TEM tartışmaları bu çerçevede ele alınıyor.
Evrensel olan gelişme ise, güvenlik hizmetlerinin özelleş-
Biriz Berksoy, polis teşkilatının yapısal dönüşümünü ve
mesi ve özel güvenlik kurumlarının hızla büyüyen bir pa-
alt kültürünü incelediği yazısında, 1980 sonrasında po-
zarda faaliyet göstermesidir. Mehmet Atılgan yazısında
lisin yeni yapılanması ve yetkilerinin genişletilmesinin
bu özel güvenlik kurumlarının gelişimini, Türkiye’de tabi
arkasında yatan yeni güvenlik anlayışını gösteriyor. Kıs-
oldukları mevzuat ve denetim sorunlarını ele alıyor. Dik-
men militarizasyon boyutu da içeren bu yeni yapılanma-
kat çekici olan özel güvenlik hizmetlerinin devletin yoğun
da, Özel Harekat Timleri özel bir konuma sahiptir. Bunun
biçimde var olduğu bir piyasa alanı olarak gelişmesidir.
yanında özellikle Polis Vazife ve Salahiyetler Kanununda
Bu da bu sektörü denetlemeye memur resmi güvenlik
2006’da yapılan değişikliklerle, silah kullanmak dâhil,
aygıtlarının yapacağı denetlemeyi sorunlu kılmakta, sek-
polisin yetki ve takdir alanı genişletilmiştir. Yazıda yer
törün sivil denetimine olan ihtiyacı daha acil hale getir-
alan ve 2006-2008 yıllarını kapsayan polisin şiddet kul-
lanması nedeniyle oluşan hak ihlalleri listesi, demokra- mektedir.
tikleşme reformlarına rağmen bu sorunun devam ettiğini Güvenlik sadece bir sektör değil aynı zamanda bir algıdır.
gösteriyor. Aynı şekilde polisin hesap verebilirlik ve de- Bu algının oluşmasında güvenlik kurumları kadar medya,
netim mekanizmalarının da demokratik bir topluma denk sivil toplum kuruluşları ve eğitim kurumları da belirleyici
düşen seviyede çalışmadığı görülmektedir. bir rol oynar. Alper Görmüş, Türkiye’de medyanın ilginç
Milli İstihbarat Teşkilatı güvenlik kurumları içinde ayrı bir ikili tavrına dikkat çekiyor. Medya polisin hak ihlalle-
bir yere sahiptir. Görevi gereği gizlilik ilkesinin hâkim rine karşı görece duyarlıdır. Polis söz konusu olduğunda
olduğu bu kuruluşun, 1990’larda başlayan sivilleşme gi- bir “şahin” tavrı takınmakta, buna karşılık askeri kurum
rişimleri sonucunda hissedilir ölçüde askeri bürokrasinin ve personel konusunda ise son derece temkinli, hatta
vesayetinden çıktığı gözleniyor. Ecevit Kılıç’ın yazısında müsamahakâr bir güvercin” tavrını benimsemektedir. Bu
da belirttiği gibi, bu sivilleşme, aynı zamanda MİT’in hü- tavra, Türkiye’de medyanın egemen sektörlerinin kendini
kümetle daha yakın çalışmasını da beraberinde getirmiş toplumdan çok devlete yakın hissetmesini de ilave etmek
ve özellikle 2003-2004 arasında hazırlandığı iddia edilen gerekir. Siyasete müdahalenin yumuşak veya sert biçim-
darbe girişimleri konusunda bu kez hükümet erken bilgi- lerinin medya desteği olmaksızın başarıya ulaşmasının
lendirilmiştir. MİT’in sivilleşmesinin ve MGK’nın kısmen çok zayıf bir ihtimal olduğunun anlaşılması, son dönem-
sivilleşerek, yetkilerinin daraltılmasının askeri kurumlar de Türkiye’de medya üzerine sürdürülen tartışmalara
içinde yeni ve özerk istihbarat birimleri yaratılmasına yeni bir boyut kattı. Ergenekon davasında farklı medya
veya var olanların güçlendirilmesine yol açması, Türki- kanallarının takındıkları birbirine zıt tavırlar, Türkiye’de
ye’de çok başlı veya birbirine rakip resmi istihbarat ku- güvenlik algısının demokratik bir toplumun güvenlik algı-
rumları sorununu daha da büyütmüştür. sına denk düşmeyen biçimde gerçekleşmesindeki rolünü
gösteriyor.
Güvenlik konusunda, resmi güvenlik kurum ve güçlerinin
yanında biri Türkiye’ye özel olan bir durum, diğeri ise Medyanın yanında, sivil toplum da Türkiye’de güvenlik
piyasa ilişkilerinin genişlemesine dayalı politikalar sonu- sektörünün demokratik denetim ve gözetimi konusunda
cunda yaşanan evrensel bir gelişme de dikkatle ele alın- yetersiz kalmaktadır. Yılmaz Ensaroğlu bunun nedenleri
malıdır. Sorunun Türkiye’ye özel olan yanı, koruculardır. arasında STK’ların bu konuda yeterli deneyim ve biriki-
Dilek Kurban’ın incelediği ve 1985’den itibaren “geçici köy me sahip olmamalarını, içlerinden önemli bir bölümü-
koruculuğu” adı altında hayata geçirilen sistem, devletin nün toplumun geneline hâkim olan güvenlikçi bakışın

5
etkisinde kalmalarını, TBMM’yi kullanma alışkanlıkları- vatandaşlık anlayışının taşıyıcısı olabileceğini gösteriyor.
nın olmamasını, mevzuatın denetimi zorlaştırmasını ve Bu eğitim sisteminin ürettiği yurttaşların güvenlik algısı-
yoğun hak ihlalleri nedeniyle hak temelli örgütlerin si- nın ne tür bir güvenlik devleti talebinde bulunabileceğini
lahlı politik örgütleri güvenlikle ilgili takip etmeyi ihmal tahmin edebiliriz.
etmelerini sayıyor. Buna karşılık, STK’ların bu denetimin
önemi ve haldeki yetersizliği konusunda bir farkındalığa ***
sahip olduklarını belirtiyor. STK’ların bu konuda yaptık- Türkiye’de güvenlik algısının hâlâ ve büyük ölçüde milli
ları çalışmaların son dönemdeki dökümüne bakınca, bu güvenlik devleti algısıyla belirleniyor. Bu algının değişme-
farkındalığın sonuçlarının, daha cılız da olsa, görülmeye
si, güvenlik konularının da sivil siyasal güçlerin serbest
başlandığını söylemek mümkün.
ve eşit tartışma, değerlendirme ve önerme yetkisi altına
Medya ve sivil toplumun yanında, ilk ve orta eğitimden girmesi demokratikleşmenin önemli ayaklarından birini
yükseköğretime kadar milli güvenlik temasının eğitim oluşturuyor. Ancak bu ayağın oluşması için sivil siyasal
sistemimizde çok sık ve çok farklı mecralarda işlendiğini güçlerin, toplumsal hareketlerin güvenlik konusunu sa-
biliyoruz. Ayşegül Altınay, 2007-2008 yılında ders kitap- dece uzmanlara havale etmeyip, bunun kamunun ortak
ları üzerinde yapılan bir taramanın sonuçlarını özetlediği sorunu olduğu bilinciyle hareket eden siyasal aktörlere
yazısında, eğitimin nasıl ordu-millet mitinin ve özcü aske- ihtiyaç var. Bu Almanak ve benzeri çalışmaların böyle bir
ri kimlik kurgusunun, savaşların/şiddetin sıradanlaşma- gelişmenin altyapısını hazırlayacağını ve benzeri girişim-
sının, olumlanmasının ve yüceltilmesinin ve askerileşmiş leri özendireceğini ümit ediyoruz.

6
ÇERÇEVE KURUMLAR

7
8
Demokratik Gözetim:
Kuramsal Değerlendirme
Hale Akay

Sivil-asker ilişkilerinde temelinde yatan sorun toplumu sağlamakla mümkün olacağı varsayımına dayanır. Bu
korumak amacıyla yaratılmış bir kurumun, yeterince görüş, “eğitim kariyerleri bu rol için tasarlanmadığından
güç sahibi olduğunda aynı toplum için bir tehdit haline siyasete katkı yapacak kadar donanıma sahip olmayan”4
dönüşebilme ihtimalidir. Bu sorunun çözümüyse hayati silahlı kuvvetlerin siyasi kararlara müdahalesine karşı
önem taşıyan ve birbiriyle çelişmesi muhtemel iki çıktığı kadar, siyasetçilerin de silahlı kuvvetlerin uzman-
toplumsal amaç arasında bir dengenin kurulabilmesini lık alanından uzak durmalarını savunur. Bunun alternatifi
gerektirir. Toplumlar bir taraftan kendi güvenliklerini sivillerin kontrolünü en üst düzeye çıkaran ve askerlerin
tehlikeye düşürmeyecek kadar güçlü ve etkili güvenlik özerk mesleki alanlarını ortadan kaldıran öznel kontrol-
güçlerine, diğer taraftan bu gücün kendi arzularını dür. Öznel kontrole ise bu yaklaşım çerçevesinde silahlı
topluma dayatamayacak şekilde sınırlandırılmasına kuvvetlerin politizasyonuna yol açacağı gerekçesi ile
ihtiyaç duyarlar.1 Bu denge ancak silahlı kuvvetlerin ve karşı çıkılır.
güç kullanma yetkisine sahip diğer tüm örgütlenmelerin
Nesnel denetim yaklaşımı birçok açıdan eleştirilmiştir.
etkin ve etkili denetimini sağlayacak demokratik
Örneğin toplum ile silahlı kuvvetler arasındaki ilişkilerin
kapasitenin oluşturulması ile sağlanabilir.
sosyolojik analizine dayanan bir literatürün de başlangı-
Teorik açıdan demokratik denetim barışta ve savaşta cını sağlayan Janowitz5, askerlikte profesyonelleşmenin
ulusal güvenliğe ilişkin tüm kararların askerlerce değil, farklı teknolojik ve siyasi bağlamlarda farklı anlamlar
halk tarafından seçilen vekiller ve o vekiller tarafından taşıyacağına dikkat çekmiştir. Sivillerin denetimi her şart
görevlendirilen hükümetler tarafından alınması anlamına altında olmazsa olmaz bir ilke iken, bu ancak siviller ve
gelir.2 Pratikte ise bu, siviller ile askerler arasında uzun askerlerin değerleri arasında bir yakınlaşma ile mümkün-
dönemli mücadelelere neden olan, değişen şartlara göre dür. Gerekli olan askerlerin sivillerin değerlerine uyum
evrilen bir sürece işaret eder. sağlamalarıdır.

Günümüzde demokratik denetim üzerinde uzlaşılmış Sivil-asker ilişkileri ayrıca işbölümüne dayanan tam bir
bir ilke olsa da, bu denetimin nasıl gerçekleştirileceği ayrışmayı karmaşıklaştıran özellikler de içerir. Sivillerin
konusunda farklı görüşler mevcuttur. Ulus devletlerin otoritesini kabul etse bile, silahlı kuvvetler, özellikle
genişleme olanaklarının önemli ölçüde daraldığı ve savunma politikalarının belirlenmesinde temel bilgi-
mevcut silahlı kuvvetlerin misyonlarının yeniden tanım- lendirmeyi sağlayan kurum olarak siyasi sürecin içine
landığı Soğuk Savaş döneminde geniş biçimde tartışıl- girmekte, “bir anlamda askerlerin bu siyasi rolü kendi
maya başlanılan bu kavram, zaman içinde dünyadaki profesyonelliklerini zayıflatmaktadır”.6 Silahlı kuvvetlere
güç dengesi ile güvelik tehditlerinde yaşanan değişimler
ve literatürdeki tartışmalarla gelişmiş ve derinleşmiştir. 1 Peter D. Feaver, “Civil-Military Relations,” Annual Review of Poli-
tical Science, 1999, s. 214.
Silahlı kuvvetlerin demokratik denetimi konusunda en 2 Kohn, Richard H, “How Democracies Control the Military,” Journal
of Democracy, 1997, s. 143.
çok atıfta bulunulan isim, siviller ve askerler arasında
3 P. Samuel Huntington, The soldier and the state.
profesyonelleşmeye dayanan bir iş bölümü üzerinden 4 Richard Hooker, “Soldiers of the State: Reconsidering American
hareket eden nesnel denetim kavramını ortaya atan civil-military relations,” Parameters, 2003.
5 Morris Janowitz, The Professional Soldier: A Social and Political
Huntington’dır.3 Nesnel denetim, sivil denetimin ancak Portrait,; ayrıca bkz. Feaver, Peter D., a.g.e.
askerlikte en yüksek düzeyde profesyonelleşmeyi 6 Gene M Lyons, “The New Civil Military Relations,” American
Political Science Review, 1961, s. 54.

9
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının (UNDP) • Güvenlik planlaması ve kaynakları hakkındaki
2002 yılı Kalkınma Raporunda bir ülkenin güvenlikle bilgiler hem hükümet hem de kamu içinde yaygın
alakalı aktörleri şöyle sıralanmıştır: şekilde erişebilir olmalıdır. Güvenlik, geniş
kapsamlı ve disipline edilmiş bir yaklaşımla idare
• Güç kullanma yetkisine sahip örgütler: silahlı
edilmelidir. Bunun anlamı, güvenlik güçlerinin
kuvvetler, polis, paramiliter kuvvetler, jandarma,
ulusal güvenliğin gerektirdiği gizliliğe uygun ufak
istihbarat servisleri, sahil güvenlik, sınır güvenlik,
çaplı küçük düzenlemeler haricinde, hükümetin
gümrük yetkilileri ile ihtiyati ve yerel güvenlik
diğer bölümleri ile aynı kamu yönetimi ilkelerine
birimleri.
tabi olmalarıdır.
• Sivil idare ve denetim kurumları: cumhurbaşkanı
• Sivil-asker ilişkileri, sivil otoriteler ve savunma
ve başbakan, ulusal güvenlik danışmanlık
güçleri arasında açıkça belirtilmiş bir yetki
kurumları, yasama ve yasama içindeki komiteler,
hiyerarşisi, sivil otoriteler ve savunma güçlerinin
savunma, içişleri ve dışişleri bakanlıkları,
karşılıklı hakları ve yükümlülükleri ile şeffaflık
gümrüklerden sorumlu kurumlar, finansal idari
ve insan haklarına saygı temelindeki ilişkilere
kurumlar, sivil toplum örgütleri.
dayanmalıdır.
• Adalet ve yargı kurumları: yargı, adalet
• Sivil otoriteler güvenlik güçlerinin operasyonları ve
bakanlıkları, ceza ve tevkif evleri, adli soruşturma
finansmanları üzerinde siyasi kontrol sağlayacak
ve kovuşturma hizmetleri, insan hakları kurul ve
kapasiteye sahip olmalıdırlar.
komisyonları ile obdusmanlar, ıslahevleri.
• Sivil toplum, güvenlik güçlerini denetleyecek
• Diğer (zorunlu/kanuni olmayan) güvenlik güçleri:
araçlara ve kapasiteye sahip olmalı ve kamuoyuna
özel koruma birimleri, özel güvenlik şirketleri.
güvenlik politikası hakkında yapılan tartışmalara
• Sivil toplum grupları – meslek örgütleri, medya, yapıcı katkı sağlamalıdır.
araştırma kurumları, sivil toplum kuruluşları.
• Güvenlik personeli görevlerini profesyonelliğe
Aynı rapora göre güvenlik sektörünün demokratik uygun şekilde yerine getirmek üzere eğitilmeli ve
yönetişim ilkeleri şunlardır: -kadınlar ile azınlıklar dâhil- kendi toplumlarındaki
• Temel güvenlik meselelerinde en üst otorite çeşitliliği yansıtmalıdır.
seçilmiş temsilcilere aittir. • Siyasetçiler bölgesel ve yerel barışı teşvik etmeye
• Güvenlik kurumları uluslararası hukuka ve yüksek öncelik vermelidirler.
anayasaya uygun şekilde hareket etmeli ve insan
haklarına saygı göstermelidir. Kaynak: UNDP Development Report, 2002, s. 87 ve 90.

tanınan özerklik ne kadar geniş ise, siyasi sürece katılım tehdide yönelik uygun cevapların risklerini tanımlayacak
ve müdahalecilik eğilimi de o kadar güçlü olacaktır. Bu uzmanlığa sahip olabilirler; ancak bir toplum için hangi
ise, askerlerin doğrudan olmasa bile dolaylı olarak sivil- düzeyde riskin kabul edilebilir olduğuna ilişkin karar
lerin kararlarını şekillendirme olanağına sahip olmalarına tamamen sivil otoritelere ait olmalıdır.8
yol açabilir.
Son olarak, idare içerisindeki diğer örgütlenmelere ben-
Profesyonelleşmeye dayanan denetim yaklaşımının zer şekilde silahlı kuvvetler ve diğer güvenlik güçleri de
gözardı ettiği çok önemli başka bir unsur da askeri birer çıkar grubu oluştururlar. Özellikle silahlı kuvvetler
operasyonların sadece teknik meseleler değil, yaratacağı muhafazakâr eğilimlere sahip siyasi ve aktif bir çıkar
sonuçlar açısından özünde siyasi nitelikte kararlar ol- grubudur; ülke güvenliği kadar kendi yetki alanını,
duğudur. Gerçek bir demokratik denetim altında siviller özerkliğini korumak ve genişletmek ister. Bu yüzden
siyasi hedefleri belirler, askerler ise sivillerin hedeflerini demokratik denetim ancak silahlı kuvvetlerin siyasi bu
hayata geçirir.7 Askerler meslekleri gereği bir tehdidi ve o niteliğinin kabulü ve buna uygun mekanizmaların tesisi
ile mümkündür.9
7 Noboru Yamaguchi, ve David A. Welch, “Soldiers, Civilians and
Scholars: Making Sense of the Relationship Between Civil-Military Soğuk Savaşın bitişi, küreselleşme, özellikle 11 Eylül
Relations and Foreign Policy,” Asian Perspective, 2005, s. 227. saldırıları sonrası değişen tehdit algısı, başta eski Doğu
8 Peter D. Feaver, a.g.e., s. 215
Bloku ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde
9 Bengt Abrahamsson, Military Professionalization and Political Po-
wer, s. 160. yaşanan demokratikleşme süreçlerinden edinilen tecrü-

10
lararası güvenlik anlayışı yerini insani güvenlik kavramına
Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı`nın (AGİT) bırakmaktadır. Hem iç ve dış tehditler arasındaki, hem
Güvenliğin Siyasi-Askeri Yönleri Hakkında askeri nitelik taşıyan ve taşımayan güvenlik arasındaki
Davranış İlkeleri Rehberi (1994) (İlgili Maddeler) sınırlar nesnel denetimin şart koştuğu profesyonelleş-
20. Katılımcı Devletler, askeri, paramiliter ve iç meye imkân tanımayacak şekilde bulanıklaşmaktadır.
güvenlik kuvvetleri ile istihbarat servisleri ve Özellikle demokratik denetimin zayıf olması durumunda
polisi istikrar ve güvenliğin zaruri bir unsuru bu, güvenlikten sorumlu kurumların kendi alanlarını yeni
olarak sayar. Demokrasinin önemli bir ifadesi güvenlik tehditlerini içerecek şekilde genişletme çaba-
olarak, bu kuvvetler ile sivil toplum arasındaki
sına yol açabilir.
bütünleşmenin ilerlemesini sağlar.
21. Katılımcı her Devlet her zaman için, askeri, Çevresel koşullardaki bu değişimle birlikte, bugün ar-
paramiliter ve kolluk kuvvetlerinin demokratik tık sadece demokratik denetimden değil, güvenlik sek-
meşruiyete sahip anayasal otoriteler tarafından törünün demokratik yönetişiminden bahsetmekteyiz.
etkin yönlendirme ve kontrolünü sağlar. Kurumsal açıdan bu kavram modern ulus-devletin temel
Katılımcı her Devlet, bu otoritelerin anayasal özelliği olan güç kullanma yetkisini uygulamaya yönelik
ve yasal sorumluluklarını yerine getirmelerine tüm kamu kesimi kurumlarını kapsar. Güvenlik perspek-
yönelik kontrolü sağlayacaktır. Bu tür güçlerin
tifinden ise sadece askeri alanı değil, geniş anlamıyla
rolleri ve misyonları ile sadece anayasal çerçeve
ulusal güvenliği içerir.10 Güvenlik sektörünün denetimi
içinde hareket etme yükümlülüklerini açıkça
tanımlayacaktır. güvenlikle ilişkili tüm kararları ve bunların uygulanışını
şekillendiren yapıları, süreçleri ve davranışları içerir.
22. Katılımcı her Devlet savunma harcamalarının
Hänggi güvenlik sektörünün demokratik yönetişimine
yasal olarak onaylanmasını sağlayacaktır.
ilişkin kurumsal yapıları şu şekilde sıralamıştır.
Katılımcı her Devlet kendi ulusal güvenlik
ihtiyaçlarına uygun şekilde askeri harcamalarını 1. Yasal Çerçeve: Erkler ayrımının temelini oluşturan
kısıtlayacak ve silahlı kuvvetler ile ilgili bilginin
ve kurumsal denetim içerisinde güvenlik sektörünün
şeffaflığını ve erişebilirliğini sağlayacaktır.
görevlerini, haklarını ve ödevlerini açıkça tanımlayan
23. Katılımcı her Devlet kamu görevlilerinin sivil anayasal ve yasal düzenlemeler.
haklarından faydalanabilmelerini sağlarken,
silahlı kuvvetlerinin siyasi açıdan tarafsızlığını 2. Yürütme: Güvenlik sektörünün hükümet tarafından
temin edecektir. sivil denetimi ve idaresi (siviller ve askeri yetkililer
24. Katılımcı her Devlet askeri araçların kazaen arasında profesyonel sorumluluklar arasında açık bir
veya yetkisiz kullanımına karşı önlem olarak ayrımla birlikte savunma bakanlığı, güvenlikle ilişkili
tedbirler alacak ve bunların devamlılığını diğer bakanlıklar ve silahlı kuvvetlerin tamamı, kilit
sağlayacaktır. öneme sahip siyasi ve idari görevlerdeki bürokratlar
25. Katılımcı Devletler anayasal otoritelere hesap üzerindeki sivil denetim).
verebilir olmayan ve bu otoritelerce kontrol
3. Yasama: Güvenlik sektörünün parlamenter kontrolü
edilmeyen güçlere müsamaha göstermeyecek
veya destek vermeyecektir. Eğer katılımcı ve denetimi (savunma ve diğer ilgili bütçeler, savunma
bir Devlet bu tür kuvvetler üzerinde otorite ile ilgili yasalar, güvenlik stratejisi ve planlaması,
kuramıyorsa, atılacak adımlar konusunda AGİT’e güvenlik sektörünün yeniden yapılandırılması, silah
istişare için başvurabilir. alımları, iç güvenlik ve yurtdışı görevlere dair asker ko-
nuşlandırma kararları ile güvenlikle alakalı uluslararası
anlaşmaların onaylanmasına ilişkin yetkiler; güvenliğe
beler, bilgi toplumuna geçiş ile teknolojik yenilikler ve
ilişkin konularda kurulan komiteler ile gerçekleştirilen
özellikle gelişmiş ülkelerde zorunlu askerlik uygulama-
toplantı, araştırma ve soruşturmalar, raporlamalar
sının kaldırılmasıyla birlikte militarist kültürde yaşanan
gibi şeffaflığı sağlamaya yönelik araçlar).
değişim, sivil- asker ilişkilerine yönelik yaklaşımlarda da
bir değişime yol açmıştır. Güvenlik artık askeri olmayan 4. Yargı: Güvenlik sektörünün sivil yargı sistemi içinde
unsurları da dikkate alan çok daha geniş bir kavram olarak yer aldığı ve sivil mahkemeler dışında özel mahkeme-
düşünülmektedir. Askeri nitelik taşımayan siyasi, ekono- lerin bulunmadığı bir yargı denetimi.
mik, toplumsal ve çevresel riskler de güvenlik kavramının
10 Hänggi, Heiner, “Making Sense of Security Sector Governance,”
unsurları arasında sayılmakta, geleneksel ulusal ve ulus- Heiner Hänggi ve Theodor H. Winkler (ed.) Challenges of Security
Sector Governance içinde.

11
5. Kamu: Sivil toplumu temsil eden güvenlikle ilgili ve bunları düzenleyen yasal çerçeveden ibaret değildir;
örgütlenmelerin (siyasi partiler, sivil toplum gündelik hayatta bu yapıların işleyişinin ve yasaların
kuruluşları, bağımsız medya, uzmanlaşmış düşünce uygulanışının demokratik kalitesine de bağlıdır.14
kuruluşları ile üniversiteler) varlığına dayanan ve
Diğer bir deyişle güvenlik sektörünün yönetişimini müm-
güvenlik sektörüne ilişkin konuların kamuoyunda
kün ve sürdürülebilir kılan sivillerin bu alandaki çabaları
tartışılmasına imkân veren kamusal denetim.11
ve ısrarlarıdır. Bu konuda en büyük sorumluluk, devletin
Andrew Cottey, demokratik ve sivil denetimin birbiri demokratik kapasitesini belirleyen yasama, yürütme
ile ilintili ama birbirinden farklı üç unsurunu askerin iç ve yargıya düşmektedir. Bu erkler tüm yasal sorumlu-
siyasete müdahil olmaması, savunma politikalarının luklarını etkili biçimde yerine getirmek kadar, bir sivil
demokratik ve sivil denetimi ile askerlerin dış politika denetim geleneği oluşturmak, güvenlik denetimine iliş-
üzerindeki etkisinin sınırlandırılması olarak sıralamıştır.12 kin prosedür ve mekanizmaları geliştirmek ve işletmek,
Bunu sağlamaya yönelik denetim yöntemleri ise kabaca sadece makro değil mikro düzeyde de devletin bürokratik
iki gruba ayrılabilir: Silahlı kuvvetlerin denetimi engel- yapılarının demokratik denetime uygun bir şekilde ça-
leme becerisini etkileyen yöntemler ve silahlı kuvvetlerin lışmasını gözetmekten de mesuldürler. Yasal yetkilerin
sivillere itaat eğilimini etkileyen yöntemler. Bunlardan yeterince kullanılmaması, etkin mekanizmaların yokluğu
ilki sivil denetimin temelini oluşturan yasal çerçeveyi veya çalıştırılmaması, sivil yetkililerin askeri konulara
sağlarken13, ikinci grup yöntemler, stratejik karar alma ilişkin kayıtsızlığı, çekimserliği ve beceri eksikliği, gerekli
ve özellikle savunma politikaları için bilgilendirmeyi olduğu durumlarda itaatsizlik yaratan davranışların et-
sağlayan pozisyonların sivilleşmesi dâhil, bu yasal kili biçimde soruşturulmaması ve cezalandırmadan kaçı-
çerçevenin etkin ve etkili kullanımına yönelik mekaniz- nılması, sivillerin etkisini zayıflatan iç güvenlik tehdit-
maları içerir. Sivil-asker ilişkileri arasında denge ikinci lerini15 yaratan çatışmalar konusunda çözüm geliştiril-
türden yöntemlerin uygulamasına yönelik kapasitenin memesi ve bu türden çatışmaların çözümünün askerlere
hem idari, hem de toplumsal düzeyde oluşturulmasına devredilmesi gibi davranışlar güvenlik sektörünün dene-
dayanır. Demokratikleşme sadece kurumsal yapılardan timinin önündeki en büyük engellerdir.

11 ag.e., s. 17.
12 Andrew Cottey, “A Framework For Understanding Democratic
Control of Armed Forces in Post-Communist Europe” ESRC “One
Europe or Several?” Programme Working Papers, 2000.
13 Peter D. Feaver, a.g.e., s. 225
14 Andrew Cottey, Timothy Edmunds ve Anthony Forster, “The Se-
cond Generation Problematic: Rethinking Democracy and Civil-
Military Relations, Armed Forces & Security, 2002, s. 32-35.
15 Desch, Michael C., 1999, Civilian Control of the Military: The Chan-
ging Security Environment, Baltimore, MD: Johns Hopkins Univer-
sity Press, 121-122.

12
Yasama: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Nezir Akyeşilmen

Kuramsal Arka Plan • Güvenlik sektörü dâhil, devletin bütün kurum ve ku-
ruluşları iyi yönetişim ve hukukun üstünlüğü ilkesine
İşleyen bir demokrasi, siyasi istikrar, savunma ve güven-
tabi olmalıdır.
lik politikaları, iyi yönetişim ve uluslararası işbirliği açı-
sından sivil-asker ilişkileri hayati bir önem taşır. Günü- • Silahlı Kuvvetler milli savunma ve güvenlik politikala-
müzde demokrasinin seçimler gibi kurumsal boyutunun rının bir aracıdır.
yanı sıra insan hakları, hukukun üstünlüğü, azınlık hak- • Toplumun daha fazla silaha ihtiyaç duyup duymadı-
ları ve demokratik denetim gibi değerler boyutu da çok ğına karar verebilecek aktörler sadece meşru demok-
önemli bir unsur olarak kabul edilmektedir. Kısacası çağ- ratik kurumlardır.3
daş demokrasilerin ayırt edici özelliklerinden bir tanesi,
Parlamento, güvenlik sektörünün demokratik denetimi
belki de en önemlisi, güvenlik sektörünün sivil ve demok-
görevini yerine getirirken çeşitli mekanizmaları kullanır.
ratik denetimidir.
Bunların başında sektörün demokratik denetimini sağ-
Silahlı kuvvetlerin sivil denetimi insan hak ve özgürlükle- layacak yasal düzenlemeleri yapmak gelir. İkincisi, ida-
rinin güvence altına alınması için kaçınılmaz bir gerekli- reyi her türlü faaliyetinde olduğu gibi güvenlik sektö-
liktir. Demokraside hâkimiyet halkın temsilcilerine aittir ründe yaptıkları eylemlerinden dolayı da denetlemektir.
ve devletin hiçbir sektörü onların kontrolü dışında kala- Bu kapsamda parlamentonun savunma ve güvenlik po-
maz. Güvenlik sektörünün parlamenter denetim dışında litikalarının belirlenmesinde, savunma ve güvenlik siya-
kaldığı bir devlet, en iyi ifadeyle henüz tamamlanmamış setinin veya stratejilerinin oluşturulması ve geliştirilme-
veya yapım aşamasında bir demokrasidir1; böyle toplum- sinde, güvenlik sektörünün bütçesine ve toplumun gü-
larda bireyin temel hak ve hürriyetlerinin güvence altına venliği için gerekli silah alımına karar verilmesinde nihai
alınması oldukça zordur.2 belirleyici kurum olması gerekir. Parlamenter denetimin
etkin bir şekilde gerçekleşmesi için gerekli bir unsur, si-
Sivil-asker ilişkilerinde evrensel düzeyde kabul görmüş
lahlı kuvvetler ile kolluk kuvvetlerinin devlet kurumlarına
tek bir model olmamasına karşın, demokratik bir sis-
ve uluslararası hukukun kabul ettiği temel hak ve özgür-
temde güvenlik sektörünün sivil denetimi için aşağıdaki
lükler dâhil demokratik sürece saygı göstermesi ve itaat
temel ilkelerin uygulanması gerekir:
etmesidir.
• Parlamento egemen güçtür; dolayısıyla savunma ve
güvenlik politikalarında son sözü söyleyen kurumdur. Türkİye’de Parlamenter Denetİm

• Parlamento savunma ve güvenlik siyasetinin veya Bu çalışmada, 22. dönem 4. Yasama Yılından (1 Ekim
stratejilerinin oluşturulmasından, geliştirilmesinden 2005), 23. Dönem 3. Yasama Yılına (Ocak 2009) kadar
ve uygulanmasından hükümeti sorumlu tutar. olan üç yıllık dönemde Türkiye’de güvenlik sektörü üze-
rinde demokratik denetim açısından önemli sayılan yasal
• Savunma ve güvenlik harcamalarının belirlenmesi ve
denetimi, olağanüstü hal ve savaş ilanı gibi konularda 1 Hans Born ve Philipp Fluri, “Oversight and Guidance: The Rele-
vence of Parliamentary Oversight for Security Sector Reform,”
parlamento anayasal role sahip yegâne kurumdur. Geneva Center For the Democratic Control of Armed Forces Working
Paper , sayı 111, s. 7.
• Toplumda güç kullanma tekeline sahip tek meşru ku- 2 Michael F. Cairo, “ Civilian Control of the Military,” Democracy
Papers.
rum devlettir. Devlet bu gücünü kullanırken demokra-
3 Hans Born, “Representative Democracy and the Role of Parlia-
tik meşru yönetimin denetiminde olmalıdır. ments: An Inventory of Democracy Assistance Programmes”.

13
düzenlemeler, kullanılan denetim yolları, bütçe görüşme- • Askerî yasak bölgelerin, Genelkurmay Başkanlığının ten-
leri, yasal düzenlemelerin önemli bir kısmını yerine geti- sibiyle turistik amaçlı kullanımı mümkün hale getirildi.
ren Milli Savunma Komisyonunun yapısı ve işlevi, parla-
• Özel güvenlik hizmetleri yeniden düzenlendi.
mentonun Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinin hazırlama-
sındaki rolü ve güvenlik ile alakalı Meclis soru önerge- • 5201 sayılı Harp Araç ve Gereçleri ile Silah, Mühimmat ve
leri incelenecektir. Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi
Hakkında Kanun’la, özel ve kamu sektöründe harp silah
Demokratİkleşme Sürecİnde Duraklama ve mühimmatı yapımıyla uğraşan tüm sanayi kuruluşla-
Dönemİ
rını kapsayan ve bunların denetime tabi tutulmasını sağ-
Türkiye’de güvenlik sektörünün demokratik denetimi ir- layan yeni bir düzenleme getirildi.
delendiğinde, ağırlıklı olarak güvenlik güçlerinin dene-
• Belki de Cumhuriyet tarihinde ilk defa, 2004 yılında sa-
timden kaçındığı veya denetim altına alınma konusunda
vunma harcamalarına ayrılan pay en büyük bütçe kalemi
pek istekli olmadığı görülür. Türkiye’de demokratik yö-
olmaktan çıkarak Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) bütçe-
netişimi zorlaştıran bu geleneksel durum, Avrupa Bir-
sinin altında yer aldı. Bu durum 2005 bütçesi için de geçer-
liği (AB) üyelik sürecinde değişimi tetikleyen bir takım
lidir.4
reformlarla karşı karşıya kalmıştır. Özellikle Aralık 1999
Helsinki Zirvesinden sonra, Türkiye yoğun bir reform sü- Demokratikleşme sürecinde AKP iktidarının ilk yıllarında
recinden geçerek AB kriterlerine uyum amacıyla çok sa- sağlanan bu ilerlemenin daha sonraları yavaşladığı ve
yıda yasal düzenleme gerçekleştirmiştir. Uyum süreci Kasım 2005’te yaşanan Şemdinli olaylarından günümüze
2002 yılında parlamentoda tek başına büyük bir çoğun- kadar bir duraklama hatta gerileme dönemine girildiği
luk sağlayan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile hız ka- iddia edilebilir.
zanmış ve iki yıllık bir süreçte demokratikleşme alanında
Bu olaylardan bu yana güvenlik sektörünün sivil dene-
büyük mesafeler alınmıştır. Bu süreçte gerçekleştirilen
timi yolunda kayda değer bir gelişme sağlanamadığı gibi,
yasal değişiklikler Almanak 2005’te Ahmet Yıldız tarafın-
tersi yönde gelişmeler artmış ve askerin siyasal alandaki
dan aşağıdaki gibi özetlenmiştir:
etkinliği gözle görünür bir şekilde yeniden ortaya çıkmış-
• Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Türkiye Radyo ve Televiz- tır. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde 27 Nisan 2007’de
yon Kurumu (TRT) ve Devlet Güvenlik Mahkemelerine Genelkurmay Başkanlığınca yayımlanan e-muhtıra, ba-
(DGM) asker üye atanması uygulamasına son verildi. sına yansıyan darbe günlükleri ile sonrasında Nokta der-
gisinin kapatılmasına yolaçan gelişmeler, Silahlı Kuv-
• Çoğunluk usulüyle karar alan MGK’da sivil üye sayısı as-
vetlerin sivil ve siyasal alandaki görünürlüğünü arttıran
ker sayısının üzerine çıkarıldı.
başlıca olaylardır. Demokratik toplumlarda tasavvur dahi
• MGK Genel Sekreteri ilk kez asker olmayanlar arasından edilemeyecek bu tür girişimler, parlamento tarafından
atandı. herhangi bir demokratik denetim veya takibe tabi tutul-
mamıştır. Özetle, 2001–2004 döneminde gerçekleştirilen
• 28 Şubat sürecinde aktif bir psikolojik savaş planlaması
reformlarla askerin devlet içindeki özerk konumunun kıs-
ortaya koyan MGK Psikolojik Harekât Başkanlığı tasfiye
men sınırlandırılmasına rağmen, 2005 yılı sonunda baş-
edilerek işlevleri Başbakanlığa aktarıldı.
layan Şemdinli olaylarını izleyen uygulamada söz konusu
• Askerî malların denetimi Sayıştay denetimi kapsamına reformların etki alanı daraltılmıştır.
alındı.
Aynı saptama içişleri alanı için de yapılabilir. Benzer ne-
• Bazı askerî hastanelerin atıl kapasitesinin değerlendiril- denlerden kaynaklanmasa da, Polis Vazife ve Selahiyet
mesi amacıyla belli oranda sivil hasta kabul etmesine iliş- Kanunundaki değişiklikler ile kolluk güçlerinin yetkileri-
kin yasal düzenleme yapıldı. nin insan hakları aleyhine genişletilmesi, 2005’e kadar
• Gülhane Askerî Tıp Akademisi ile ilişiği kesilen öğrenci- gerileme yaşanan kötü muamele ve işkence vakalarının
lerin diğer tıp fakültelerine geçiş yapabilmelerine imkân artışı, toplu gösterilere yönelik polis müdahalelerindeki
sağlandı. sertlik ile dinleme konusundaki tartışmalar bu dönemde
yaşanan gerilemelere örnek gösterilebilir.

4 Ahmet Yıldız, “Türkiye Büyük Millet Meclisi,” Ümit Cizre (ed.),


Almanak Türkiye 2005 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim
içinde, , s.12-13.

14
Savunma ve Güvenlİk Polİtİkalarının esaslarına uygun olarak kanunla düzenlenmesi” öngö-
Belİrlenmesİnde Parlamentonun Rolü rülmüştür. 1985 yılında ise, yine aynı kanunda yapılan de-
ğişiklik ile askerî harcamalar olarak bilinen askerî alımlar
Güvenlik sektörünün sivil denetimini zorlaştıran ve süre-
ve bunların sözleşmeleri denetim dışı bırakılmıştır.
cin demokratikleşmesini engelleyen nedenlerin başında
Türkiye’deki (milli) güvenlik geleneği ve ona atfedilen Sayıştay Kanununa 2003’te eklenen Ek-12. madde hem
kutsiyet gelir. Geleneksel anlayışın hâkim olduğu bu gü- denetimin hem de denetime ilişkin yönetmeliğin “gizli”
venlik bakışında, devletin güvenliği, ulusal güvenlik veya olmasına hükmetmektedir. Kanunda ilgili kısım şöyledir:
milli güvenlik toplumun değerleri arasında en üst değer “Silâhlı Kuvvetlerin elinde bulunan Devlet mallarının de-
olarak kabul edilir. Bu nedenle, AB üyelik sürecinde ya- netlenmesi, millî savunma hizmetlerinin gerektirdiği giz-
pılan bir dizi demokratik reformlara rağmen, ulusal gü- lilik esaslarına uygun olarak yapılır. Bu denetimin yapıl-
venlik algısı henüz çağdaş, demokratik ve sivil bir yak- masına ilişkin esas ve usuller, Genelkurmay Başkanlı-
laşım olan insani güvenliğe dönüşememektedir. Yine bu ğının ve Sayıştayın görüşü alınmak suretiyle Millî Sa-
nedenle, ülkemizde asker sadece dış değil, iç tehditlere vunma Bakanlığı tarafından hazırlanarak Bakanlar Kuru-
karşı rejimin, bazı kurumların ve değerlerin seçilmiş sa- lunca kabul edilen gizli gizlilik dereceli bir yönetmelikle
vunucusu olarak algılanmakta, bu görevlerin yasal dü- düzenlenir.” Gizli bir yönetmelikle gizli bir şekilde yapı-
zenlemelerle kendilerine verildiği iddiası sorgulanma- lan denetimin demokratik bir denetim olup olmadığı tar-
maktadır. tışmaya açıktır.

Bu çerçevede yapılmış olan yasal düzenlemeler AB Ko-


Güvenlİk Sektörü İle İlgİlİ Yasama
misyonu tarafından hazırlanan ilerleme raporlarında da Faalİyetlerİ ve Savunma Bütçesİ
eleştiri konusu olmaktadır. 2007 Yılı İlerleme Raporunda Tartışmaları
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) İç Hizmet Kanunu ve Milli
Güvenlik Kuruluna ilişkin yasaların milli güvenliği geniş Meclis Genel Kurulunda güvenlik kurumlarını ilgilendiren
anlamda tanımladığı ve orduya geniş hareket sahası ta- yasalar, diğer yasalara kıyasla çok daha az tartışılmak-
nındığı vurgulanmaktadır. MGK Kanununda belirtildiği tadır. Daha doğrusu hem iktidar hem de muhalefet cep-
şekliyle, milli güvenlik iç ve dış tehditlerden, milli varlı- hesi birkaç methiye ile yetinmekte, düzenlemeler aley-
ğın ve bütünlüğün sağlanmasına, siyasi ve sosyal alan- hine konuşan olmamaktadır. Örneğin, 30 Nisan 2008’de
dan kültürel ve ekonomik alana hayatın tüm safha ve kabul edilen 5759 sayılı Türk Ceza Kanununda (TCK) De-
veçhelerini kapsar. TSK’nın İç Hizmetler Kanununun 35. ğişiklik Yapılmasına Dair Kanunla, ifade özgürlüğünü kı-
maddesine dayandırılan geniş yetkileri Türkiye’de siyasi sıtladığı gerekçesiyle Kanunun 301. maddesinde birkaç
liderler tarafından içselleştirilmiş durumdadır ve bu ko- kelime değiştirildi. Kimi yorumlara göre aslında bu bir
nuda iktidar ile muhalefet arasında tam bir mutabakat değişiklik değildi; çünkü yapılan değişiklik özden yok-
mevcuttur. Bu uyumu ileriki bölümlerde yasama faaliyet- sun olup tamamen şekilseldi. Buna rağmen, 301’deki de-
leri ve bütçe tartışmalarında daha net görebiliyoruz. ğişiklik Komisyonda 15 saat ve Meclis Genel Kurulunda
ise iki gün tartışılmıştır. Oysa 22. Dönem 5. Yasama Yı-
Askerİ Harcamaların Parlamenter Denetİmİ lında 70. Bileşimde TSK ile ilgili dört kanun (5589 –Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapıl-
Anayasanın 160. Maddesi, Sayıştayın merkezi yönetim masına Dair Kanun-6, 5590 - Uçuş, Paraşüt, Denizaltı,
bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanunu,
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye 5591 -Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların Kanun- ve 5592 -Er ve Erbaş Harçlıkları Kanununda De-
hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanun- ğişiklik Yapılmasına Dair Kanun-) 1 Mart 2007 tarihinde
larla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama iş- TBMM Genel Kurulunda herhangi bir tartışmaya açılmak-
lerini yapmakla görevli olduğunu belirtmektedir.5 Silahlı sızın ve sadece 20 dakikada görüşülerek yasalaştırılmış-
Kuvvetler de merkezi yönetim bütçesi kapsamında bir tır. Görüşmeler saat 19.30’da başlamış ve saat 19.50’de
kamu kurumu olarak bundan muaf değildir. Fakat 1967 bitmiştir. Şahıs adına yapılan iki konuşma dışında parti
tarihli Sayıştay Kanunda 12 Mart 1971 askerî müdahale-
sinden sonra yapılan anayasa değişikliğiyle, Silahlı Kuv- 5 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Mad.160.
vetlerin elinde bulunan devlet mallarının aleni şekilde 6 Sözkonusu değişiklikle TSK personelinin çocuklarına yapılan aile
yardımlarında erkek çocuklar için 19 olan yaş sınırı 25’e yükseltil-
denetlenmesi sona erdirilmiş ve bu denetlemenin usul-
miş, kız çocuklarında ise yaş sınırı kaldırılarak evleninceye kadar
lerinin “millî savunma hizmetlerinin gerektirdiği gizlilik yardım ödenmesi kabul edilmiştir.

15
grupları adına kimse söz almamıştır.7 İstisnalar olmakla Türkiye’nin ulusal güvenliğinde çok büyük görevi olan, so-
birlikte, genelde güvenlik sektörü, özelde TSK ile ilgili ya- rumluluğu olan Türk Silahlı Kuvvetlerine sizin şahsınızda
sal düzenlemeler çok daha kolay ve tartışmasız yasalaş- başarılar diliyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri ne kadar güçlü
maktadır. olursa, Türkiye’nin bu bölgedeki etkisi, bu bölgedeki gücü o
kadar önemli olur. Çünkü, bizim diğer pek çok ülkeden far-
Aynı şekilde, Meclis Genel Kurulu ile Plan ve Bütçe Ko-
kımız Türk Silahlı Kuvvetleri gibi modern, çağdaş, güçlü bir
misyonu askeri bütçeyi sadece genel olarak gözden ge-
orduya sahip olmamızdır. Bunun devam etmesi, bunun güç-
çirmekte, programları ve projeleri incelememektedir. lenerek devam ettirilmesi son derece önemlidir. Bu açıdan,
Hem Genel Kurul hem de Komisyon tutanakları ince- gerek Komisyonumuzun gerek Meclisimizin Türk Silahlı Kuv-
lendiğinde, gerek iktidar gerekse muhalefet temsilcileri- vetlerinin etkinliğini, gücünü koruması açısından ihtiyaç du-
nin her defasında iyi niyet dileklerini ilettikleri ve aslında yulan ödenekleri vermekte herhangi bir tereddüt etmeyece-
TSK bütçesinin daha büyük olması gerektiğini ifade et- ğine inanıyorum.”9
tikleri görülür. Milli Savunma Bakanlığı bütçesi ile ilgili
yapılan konuşmalardan muhalefet ve iktidarı birbirinden Emin Haluk Ayhan (MHP- Denizli) da diğer milletvekil-
ayırt edebilmek zordur. 2 Kasım 2007’de Plan ve Bütçe leri gibi güçlü bir savunma için büyük bir bütçeye duyu-
Komisyonunda Milli Savunma Bakanlığı 2008 bütçesi gö- lan gerekliliği vurgulayarak sözlerine başlamış ve “Tür-
rüşülürken yapılan konuşmalardan aşağıda yapılan alın- kiye’nin jeostratejik konumu, tarihî ve kültürel mirasından
tılarda bu görüntü net olarak ortaya çıkmaktadır. Milli doğan yükümlülükleri, bölge ve dünya barışına katkısı güçlü
Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 11 Aralık 2007’de yapmış bir savunma sistemini zaruri kılmaktadır.” demiştir. İsmail
olduğu konuşmasında herkesin savunma bütçesine özel Göksel (AKP- Niğde) de savunmayla yetinmemekte ve sa-
bir önem verdiğinin ve silahlanmamız gerektiğinin altını vaşa hazır olunması gerektiğinin altını çizmektedir: “(…)
çizmiştir: bizim Meclis olarak işimiz, Silahlı Kuvvetlerimizi ve Milli Sa-
vunma Bakanlığımız eliyle onu harbe hazırlamaktır… Biz,
“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlama- bugün barışı yaşayabiliyorsak, bizden önceki görev alan ko-
dan evvel gerek Bütçe Komisyonunda gerekse Genel Kurulda mutanlarımızın ve idaremizin harbe hazırlık hususundaki
Millî Savunma Bakanlığı bütçesine özel ilgi gösteren arka- verdikleri gayretlerden dolayıdır… Dünyada eşi, emsali ol-
daşlarımıza, konuşma yaparak bizi destekleyen, tenkit eden, mamış bir eğitime, bilgiye ve beceriye de sahiptirler. Onla-
fikir veren değerli milletvekillerimizin hepsine teşekkür ediyo- rın bizden istedikleri sadece moral destektir.” Onur Öymen
rum… Silahlanan bir dünyada silahsızlanma ancak bir ideal (CHP- Bursa) ise görüşlerini “Milli Savunma Bakanlığı büt-
olarak kalabilir. Dünyada trilyonlar sarf edilerek silahlanılı- çesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyoruz ve Sayın Bakana
yor ve Türkiye, bu silahlanmanın dışında kalamaz. Özellikle bu zor dönemde, başarılı bir çalışma yapması konusunda en
bazı araştırmalar göstermiştir ki, dünya üzerinde 18 çatışma iyi dileklerimizi, başarı dileklerimizi bir kere daha sunmak is-
bölgesi vardır. Bu 18 çatışma bölgesinin 13’ü Türkiye’nin et- tiyoruz”10 sözleriyle ifade etmiştir.
rafındadır. Ecdadımız ne demiştir? “Hazır ol harbe ister isen
Eski Savunma Bakanlarından Zeki Yavuztürk Radikal Ga-
sulh-u salah.” Türkiye, eğer Balkanlar gibi, Kafkaslar gibi,
zetesinde Neşe Düzel’e verdiği bir röportajda “Savunma
Orta Doğu gibi çatışmaların en yoğun olduğu ve bütün dün-
bakanı olarak imza yetkiniz vardır ama hangi paranın hangi
yanın dikkatinin toplandığı bir bölgede bir istikrar ve barış
maksatla nereye gittiğini bilemezsiniz. Bu harcama niye bu
adasıysa, bir demokrasi örneği teşkil ediyorsa, bunda sizlerin
kadar diye sorduğunuzda gerekçeyi getirirler. Sizin o ge-
savunmaya ayırdığı paraların büyük rolü vardır.”8
rekçeyi anlayabilmeniz için askerlerle beraber çalışacak si-
Mustafa Özyürek (CHP- İstanbul) de iktidar partisine sa- vil uzman kadronuzun olması gerekir. Oysa Savunma Ba-
vunma bütçesine verdikleri önemden dolayı teşekkür et- kanlığında bakanın kendi atadığı böyle bir kadrosu yok. Uz-
miş ve Silahlı Kuvvetlerin önemini ifade etmiştir: manların hepsi asker. Şimdi güvenlikten sorumlu olan kuru-
luş ‘Benim ihtiyacım budur’ diyor. Ben bakan olarak tek ba-
“Ben, Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin hazırlanmasında şıma ‘Senin istediğin niye bu kadar fazla’ diyemem ki. Bil-
emeği geçenlere teşekkür ediyorum ve çok kritik bir dönemde miyorum ki. Bilmediğim bir şeyi nasıl söylerim”11 demekte-
dir. Halen Savunma Bakanlığı görevini sürdürmekte olan
7 TBMM Tutanak Dergisi, B:70, s.49-54.
8 TBMM Tutanakları, 23. Dönem, 2. Yasama Yılının 36. Bileşimi.
Vecdi Gönül ise Taraf gazetesinin yaptığı mülakatta as-
9 Plan ve Bütçe Komisyonu’nun ilgili tutanağı için bkz. http:// keri harcamaların Sayıştayın yanı sıra Meclis denetimine
www.tbmm.gov.tr/butce/htm/pbk02112007.htm. tabi olduğunu vurgulayarak “TBMM’nin işlevi sadece ka-
10 a.g.e.
nun yapmak değil, aynı zamanda bütçe hakkını kullanmak-
11 Neşe Düzel, “Bakan Askeri Harcamayı Bilmez,” Radikal, 20 Hazi-
ran 2005. tır. Maalesef bu hak yerinde kullanılmıyor” demiştir. Gö-

16
nül’e göre, milletvekillerinin savunma bütçesinin ince- Son Üç Yılda Güvenlİk Sektörüne İlİşkİn
lenmesinde daha aktif davranması, askeri harcamaların Yapılan Yasal Düzenlemeler
Avrupa standartlarında şeffaf ve denetimli olmasına hiz-
Ekim 2005 - Ocak 2008 arasındaki dönemde, güvelik sek-
met edecektir.12
törünün demokratik denetimi kapsamında kayda değer
Savunma Bakanlığı bütçe tartışmalarında iktidar ve mu- yalnızca iki yasa değişikliğinden bahsedilebilir.
halefet partilerine mensup milletvekilleri tarafından bir-
Bunlardan birincisi, 5503 sayılı ve 29 Haziran 2006 ta-
birlerine gösterilen hassasiyet, saygı ve ihmal derecesine
rihli Askerî Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü
varılan sorgusuz konuşmalar, İçişleri ve ona bağlı güven-
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanundur. Bu Ka-
lik birimlerinin bütçe tartışmalarında yerini olması gerek-
nunla, askeri mahkemelerin sivilleri yargılama yetkisi
tiği gibi derin analizlere ve detaylı sorgulamalara bırak-
bağlamında ilerleme sağlanmıştır. Kanunun 4. madde-
maktadır. Savunma Bakanlığı bütçesi hakkında konuşma
sine göre, askeri personel ile sivillerin birlikte suç işleme-
yapan bütün hatipler, savunma bütçesini hazırlayan-
leri hariç, barış zamanında siviller askeri mahkemelerde
lara teşekkürlerini ve takdirlerini iletirken, İçişleri ve ona
yargılanamayacaklardır. Bu kanun aynı zamanda as-
bağlı güvenlik birimleri hakkındaki bütçe konuşmala-
keri mahkemelerde yeniden yargılama hakkını da hükme
rında bu tür karşılıklı hitap cümlelerini görmek imkânsız-
bağlamaktadır. Adı geçen kanunun 55. maddesine göre,
dır. Aynı şekilde Savunma Bakanlığı bütçe konuşmaları
askeri mahkemelerde yargılanmış askeri veya sivil kişi-
yuvarlak ifadelerle geçiştirilirken, Genel Kurulda bulunan
ler lehine bir AİHM kararı varsa, bu kişiler yeniden yargı-
milletvekillerinden hatibe sataşan da olmaz. Öte taraf-
lama talebinde bulunabilirler.
tan İçişleri ve bağlı güvenlik birimleri bütçe konuşmaları
daha detaylı tartışılmakta, bazen hatip ve milletvekilleri İkinci yasa ise, 5768 sayılı ve 11 Haziran 2008 tarihli As-
arasında sert diyaloglara sahne olabilmektedir.13 kerlik Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılma-
sına Dair Kanundur. Bu kanun, akademisyenlerin 35 ya-
Mİllİ Savuma Komİsyonunun Yapısı, Yetkİsİ şına, (A) Milli Takım kadrolarında yer alan ve uluslara-
ve Görevlerİ rası yarışmalarda ilk 3 dereceye giren sporcuların ise 38
Milli Savunma Komisyonu (MSK), TBMM İç Tüzüğünün yaşına dek askerliklerini tecil edebilmelerini öngörmek-
20. maddesinde belirtilen daimi ihtisas komisyonların- tedir.
dan biridir. Mevcut komisyon 16’si AKP, 5’i CHP, 3’ü MHP
ve biri de DTP’den olmak üzere toplam 25 milletvekilin-
den oluşmaktadır.14

TBMM İç Tüzüğü gereği, ilgi alanına giren konularda


TBMM Başkanlığına sunulan kanun tasarı ve teklifleri
12 “Gönül: ‘Meclis, savunma bütçesini yeterince denetlemiyor’,”
komisyona havale edilir.15 Tasarılar burada görüşüldük- Taraf, 23 Haziran 2007.
ten sonra TBMM Genel Kuruluna gönderilir. Komisyonun 13 2009 bütçe görüşmelerinde Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri
TBMM Başkanlığı tarafından kendisine gönderilen yasa Bakanlığı bütçeleri aynı gün görüşülmüştür. Bu görüşmeler so-
nunda gelen sorulara bakıldığında, milletvekillerinin bu iki alana
tasarılarını inceleme dışında güvenlik bütçesi, silah alım- yönelik tutum farklılıkları daha da açık bir şekilde görülmekte-
dir. TBMM, “2009 Bütçe Tartışmaları,” TBMM Tutanak Dergisi ,
ları, MGSB başta olmak üzere güvenlik politikalarının be- 31. Bkz. Birleşim, 19 Aralık 2008.
lirlenmesinde herhangi bir yetkisi bulunmamaktadır. 14 23. dönem Milli Savunma Komisyonu üyeleri: Hasan Kemal Yar-
dımcı, Memet Yılmaz Helvacıoğlu, Nurettin Akman, İsmail Gök-
sel, Şevket Gürsoy, Mehmet Hanifi Alır, Mehmet Erdem, Mehmet
Parlamento geleneğinde komisyonların çalışmaları İç Tü- Alp, M. İhsan Arslan, Yahya Doğan, Fuat Bol, Reha Çamuroğlu,
züğün 33. Maddesi gereğince tutanaklara bağlanıp, ilgili Erdal Kalkan, Ahmet Büyükakkaşlar, Fuat Ölmeztoprak, Saba-
hattin Cevheri, Zekeriya Akıncı, Osman Kaptan, Ensar Öğüt, Der-
kanun tasarı ve teklifin dosyasına konarak daha sonra viş Günday, Erol Tınastepe, Bengi Yıldız, Yıldırım Tuğrul Türkeş,
ortaya çıkabilecek hukuki bir sorunda başvurmak veya Kamil Erdal Sipahi , Sabahattin Çakmakoğlu.
15 23. Dönemde Milli Savunma Komisyonuna sunulan ve hâlâ Ko-
araştırmacıların hizmetine sunmak için arşivlenir. Fakat misyonda olan iki teklif dikkat çekicidir. Türk Silahlı Kuvvetleri
MSK Parlamentonun bu kuralına uymamakta ve faaliyet- İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(15. Mayıs 2008) ilgili Kanunun 2. maddesinin “Askerlik Türkiye
lerini tutanağa bağlamamaktadır. Bu durumu daha ilginç Cumhuriyetinin ulusal sınırlarını dış tehdit ve tehlikelere karşı
korumak için harp sanatını öğretmek ve yapmak yükümlülüğü-
kılan ise, muhalefet veya iktidardan kimsenin bu duruma
dür.,” 35. maddesinin “Silahlı Kuvvetlerin görevi ulusal sınırları
müdahale etmemesidir. dış tehdit ve tehlikelere karşı korumaktır.” şeklinde değiştirilme-
sini önermektedir. 1111 Saylı Askerlik Kanunu, 1632 Sayılı Askeri
Ceza Kanunu ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun Kimi Madde-
lerinin Değiştirilmesi ve Kaldırılmasına Dair Kanun Teklifi ise vic-
dani ret hakkının tanınmasına ilişkindir.

17
Son Üç Yılda Güvenlİk Sektörünün Sİlahlı Kuvvetlere İlİşkİn Soru Önergelerİ
Demokratİk Denetİmİne İlİşkİn Yasama
Faalİyetlerİ Son üç yılda silahlı kuvvetlerin demokratik denetimi ko-
nusunda parlamentoya ANAP İstanbul Milletvekili Emin
22. dönem 4. Yasama Yılından (1 Ekim 2005), 23. Dönem Şirin tarafından sunulan iki soru önergesinden biri,
2. Yasama Yılına (Haziran 2008) kadar olan üç yıllık dö- 7/12050 Esas Numaralı ve 23 Ocak 2006 tarihli olandır.
nemde, parlamenterlerin Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Önerge ile sivil-asker ilişkilerinin AB ülkeleri normları ile
Tüzüğüne dayanarak kullanabildikleri denetim yolların- uyumlaştırılması, güvenlik alanında şeffaflık ve hesap
dan (sözlü ve yazılı) soru, genel görüşme, meclis araştır- verebilirlik hususunda daha çok mesafe kat edilmesi, as-
ması, gensoru ve meclis soruşturması gibi araçlardan sa- keri harcamalar konusunda parlamento denetiminin tam
dece soruyu kullandıkları ve soru içinde de yazılı soruya olarak sağlanması, milli güvenlik stratejilerinin belirlen-
ağırlık verdikleri görülmektedir. Fakat 13 Mayıs 2008 ta- mesinde (örneğin Milli Güvenlik Siyaset Belgesinin hazır-
rihinde ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk lanmasında) ve uygulanmasında sivil makamların asker
Uras tarafından TBMM Başkanlığına verilen önerge ile üzerindeki denetiminin AB standartları düzeyine çıka-
kamuoyunda “darbe günlükleri” olarak bilinen dokü- rılması, TSK İç Hizmet Kanununun değiştirilmesi, iç gü-
manların ve 2003-2005 yılları arasındaki darbe teşebbüs- venlik politikalarında sivil denetimin tam olarak sağlan-
lerinin araştırılması talebiyle, bir araştırma komisyonu- ması, askerler tarafından yapılan açıklamaların sadece
nun kurulması istenmiştir. Meclis araştırma komisyonu- askeri ve güvenlik konuları ile sınırlandırılması ve hükü-
nun kurulması için milletvekillerinden destek talep eden metin verdiği yetki ile yapılması gibi hususlarda başba-
Uras’a 11 Temmuz 2008 tarihine kadar sadece DTP mil- kandan hükümetin görüşü sorulmuştur. Bu soru öner-
letvekilleri, Hakkâri bağımsız milletvekili Hamit Geylani gesi “Süresi içinde cevaplandırılmadığından gelen kağıt-
ve BBP Sivas milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu destek ver- lar” listesinde yayımlanmıştır.
miştir. Uras’ın Meclis Araştırması önergesi halen Genel
Kurula sevk edilmemiştir. İkinci önerge, Şemdinli olayları ile ilgili olarak yine ANAP
İstanbul Milletvekili Emin Şirin tarafından verilen 7/11459
Bu dönemde, soru önergeleri ile gerçekleşen denetim sü- Esas Numaralı ve 1 Aralık 2005 tarihli soru önergesidir.
recinin bazı ortak özellikleri vardır. Son üç yılda (2008 Ha- Soru önergesinde Şemdinli olayları ile ilgili basında çı-
ziran ayı sonuna kadar) güvenlik sektörü ile ilgili 44 ya- kan haberlere dayanarak bazı bilgiler verildikten sonra,
zılı ve 4 tane de sözlü olmak üzere toplam 48 soru öner- TCK’nın ilgili maddelerine ve Terörle Mücadele Kanu-
gesi verilmiştir. 44 yazılı soru önergesinden sadece 5 ta- nuna atıfta bulunarak söz konusu olaylara karışan kişiler
nesi silahlı kuvvetler ile ilgili iken, polislerle ilgili 23, istih- hakkında yapılan işlemler sorulmaktadır: “1) Bu konuda
barat teşkilatı ile ilgili 8 ve özel güvenlik hakkında 8 yazılı Şemdinli’de olan hadiselerle ilgili TSK’nın kendi idari araş-
soru önergesi verilmiştir. Sözlü soruların ikisi silahlı kuv- tırması tamamlanmış mıdır? Savcılığın yapmış olduğu araş-
vetler, ikisi de polislerle ilgilidir. Soru önergelerinden sa- tırmaya paralel olarak bir araştırma yapılmış ise bulgular ne-
dece 20 tanesine cevap verilmiş olup, cevap verilenlerin lerdir? 2) Sadece iki astsubayın anayasal düzeni değiştirmek
çoğu personelin özlük hakları, kurum sınavları, çalışma üzere silahlı isyana teşebbüs etmeleri makul ve mümkün mü-
şartları, tesis inşaatı, hizmet yükümlülüğü ve emeklilik dür? Böyle bir isyan teşebbüsü var ise, bunun uzantıları ne-
gibi güvenlik açısından hassasiyet arz etmeyen konularla ler ve kimlerdir? Ortada içinde bu iki astsubayın da yer aldığı
ilgilidir. Fakat “Şemdinli olayları nedeniyle tutuklanan fiili bir cunta organizasyonu mevcut mudur? 3) Bu iki astsu-
TSK personeline ilişkin”, “Çevik Kuvvet polislerinin bazı bayın kendi ifadelerine göre, böyle bir teşebbüs mevcut ol-
olumsuz tutum ve davranışları”, “Van Yüzüncü Yıl Üni- madığı gibi bilakis kendileri görevde bulunmaktaydı. Suç sa-
versitesi Rektörünün evine yapılan polis baskını”, “Erzu- bit olana kadar masumiyet karinesi ve bu iki astsubayın söy-
rum-Aşkale İlçesi polis karakolunda yaşandığı iddia edi- lediklerinin doğru olma ihtimali çerçevesinde, iki astsuba-
len olaylar” “basında çıkan bazı polis memurları hakkın- yın savunmasında TSK kendilerine yardımcı olmakta mıdır?
daki soruşturma” ve polis müdahalesi sonucu meydana 4)TSK davaya müdahil olmayı düşünmekte midir?”
gelen bazı olumsuz gelişmelere ilişkin soru önergeleri
cevapsız kalmış ve TBMM’nin internet sitesinde “Süresi Söz konusu dönemde askerler ile ilgili sadece beş tane
içinde cevaplandırılmadığından gelen kağıtlar listesinde yazılı soru önergesi verilmiştir. Yukarıda bahsi geçen si-
yayımlandı” denilmiştir. vil-asker ilişkileriyle ilgili önerge dışında kalan diğer üç
soru önergesi Irak’a asker gönderme ve ABD ile ilişki-
ler hakkındadır. 22 Temmuz seçimlerinden sonraki bir yıl

18
içerisinde Silahlı Kuvvetler ile ilgili iki tane sözlü soru lis memuru A.M. tarafından kalbine aldığı tekme darbesiyle
önergesi verilmiş olup, ikisi de Irak’a asker göndermeyle hayatını kaybeden Feyzullah ETE’nin ailesine bir tazminat
ilgilidir. Kısacası, son üç yılda askerler üzerindeki demok- ödenecek mi? 5) Polis memurlarının vatandaşa kimlik sorar-
ratik denetimle ilgili yapılan iki yasama faaliyeti ANAP ken daha saygılı davranmalarını sağlayacak bir genelge ya-
İstanbul Milletvekilinin 7/12050 ve 7/11459 Esas Numa- yınlayacak mısınız?”
ralı yazılı soru önergeleri ile sınırlı kalmıştır.
İkinci soru önergesi CHP İstanbul Milletvekili Mehmet
Haziran 2008 ile Ocak 2009 arasındaki dönemde ise, DTP Ali Özpolat tarafından 26. Kasım 2007 tarihinde 7/998
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal tarafından verilen ve esas numarası ile “bir kişinin polis müdahalesi sonucu
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevaplaması istenen 4848 ölümüne ilişkin” verilmiştir. Özpolat da önergesinde
Esas Numaralı ve 7 Ağustos 2008 tarihli bir soru öner- İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevaplaması talebiyle sor-
gesi mevcuttur. Önergede, iç güvenlikle ilgilenen bir ku- duğu sorular şunlardır: “1) Olayın gerçekleşmesi biçimi, ka-
rum tarafından 1999-2000 yıllarında 914 kişinin fişlendiği yıtlarda ne şekilde yer almıştır? Polis memurları hangi gerek-
iddiaları ile ilgili şu sorular sorulmuştur: “ 1) İç güvenlik- çeyle, Feyzullah ETE ve arkadaşlarını uyarma gereği duymuş
ten sorumlu birimlerin kişi ve kurumları siyasal değerlendir- ve bundan sonra olay nasıl gelişmiştir? 2) Polise göre, gençle-
meye tabi tutarak fişleme yaptığı doğru mudur? 2) Bu fiş- rin içki içiyor olmaları, onların ölümcül darbe hak ettiği an-
leme hangi kurum tarafından yapılmıştır? 3)Bu fişleme sa- lamına mı gelmektedir? Polisin, çevreyi rahatsız edenlerle il-
dece 1999-2000 yıllarını mı kapsamaktadır? Yoksa bugüne gili başka yöntemleri yok mudur? 3) ‘Karakolda bitti’ denen
kadar gelen fişleme var mıdır? 4)Resmi mevzuat açısından işkence, artık halka açık alanlara mı taşmıştır? Halka açık
kişi ve kurumların herhangi bir kurum tarafından fişlenmesi bir parkta bile yurttaşına işkence eden bir yapının karakol-
yasal mıdır? Yasal ise hangi kuruluşlar fişleme yapabilir? larda neler yapabileceği konusunda kafalarda haklı soru işa-
Fişleme işleminin amacı nedir? 5)Bu fişlemeden Bakanlığını- retleri oluşmayacak mıdır? 4) Bir dönem büyük sözlerle gün-
zın haberi var mıdır?4)Bu fişlemeden dolayı, fişlemeyi yapan deme getirilen İnsan Hakları derslerine ne olmuştur? Polis
kişi ve kuruluş hakkında yapılmış bir soruşturma var mıdır? memurlarının, halkla veya zanlıyla doğru iletişim kurmaları
Varsa nasıl sonuçlanmıştır? 6)Bu fişlemeyi siyasal değerlen- konusunda, bugüne kadar hiçbir gelişme sağlanamamış mı-
dirmeye tabi tutan kişi ve kuruluşlardan bu fişleme ile ilintili dır? 5) Son beş yılda, İstanbul’da polisin neden olduğu ben-
olarak hakkında idari ya da adli soruşturma açılmış olan var zer ölüm olaylarının sayısı kaçtır? 6) Yurttaşının can güven-
mıdır? 7)Bu fişlemenin başta yaşam hakkı olmak üzere insan liğinden birinci dereceden sorumlu olan polisin, sık sık bu tür
hak ve özgürlükleri ile kişi güvenliği ve özgürlüğü açısından olaylarla gündeme gelmesi Emniyet Teşkilatının güvenilirli-
açıklanabilir olduğunu düşünüyor musunuz? 8) İnsan hak- ğini tartışmalı hale getirmiyor mu? 7) Gerek suçla mücadele
ları ve demokrasiye aykırı bu hukuk dışı uygulamanın açığa konusundaki yetersizliği, gerekse yersiz güç kullanımı sonucu
çıkarılması ve yinelenmemesi için bu konuda bir meclis araş- ölüme sebebiyet verme nedeniyle sık sık gündeme gelen ve
tırması yapılmasını düşünmekte misiniz?” polis teşkilatının imajına zarar veren İstanbul Emniyetinin,
başta Emniyet Müdürü olmak üzere gözden geçirilmesi dü-
Sözkonusu önerge süresi içinde cevaplandırılmadığından
gelen kağıtlarda yayımlanmıştır. şünülmekte midir?”

Üçüncü soru önergesi CHP İzmir Milletvekili Bülent Ba-


Polİs Müdahalesİ Sonucu Meydana Gelen
ratalı tarafından 7/997 esas no’lu ve 26 Kasım 2007 tari-
Ölümlere İlİşkİn Soru Önergelerİ
hinde “İstanbul’da polis tekmesiyle öldürülen vatandaş”
İlk önerge CHP Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu tara- ile “İzmir’de 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Baran Tur-
fından “bir kişinin polis müdahalesi sonucu ölümüne iliş- sun’un, dur ihtarına uymaması gerekçesiyle başından vu-
kin” verilen önergedir. 7/996 esas numaralı ve 23 Kasım rularak öldürülmesi hakkında” verilmiştir. Baratalı Öner-
2007 tarihli önergede İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın ce- gesinde İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevaplaması tale-
vaplaması talebiyle şu sorular yer almaktadır: “1) Ölen biyle şu sorulara yer vermiştir: “1) Eşkâli ve plakası belli
Feyzullah ETE ile yanında bulunan Ali OTURAKÇI’nın kim- olan bir aracı durdurmak için yapılması gereken ilk iş sürü-
lik sorulmasına neden olan davranışları nelerdir? 2) Polis me- cünün kafasına ateş etmek midir? 2) Her iki olaya adı karı-
murları şüpheli gördükleri birisine şiddet uygulayarak ölü- şan ve ölümlerden sorumlu olan polisler hangi yetki ve tali-
müne sebep verdikleri halde neden serbest bırakılmıştır? 3) matla bu kadar rahat cana kast edebilmektedirler? 3) Bu iki
Bu davranış kamuoyu nezdinde polise olan güveni sarstığı olayda bir eğitim zafiyeti olduğunu açıkça ortaya koymuş-
gibi polislik mesleğinin itibarini de zedelememiş midir? So- tur. Bu durumda bakanlık olarak kendinizi ne kadar sorumlu
rumlular hakkında bir cezai yaptırım yapılacak mıdır? 4) Po- hissediyorsunuz? 4) Emniyet güçlerinin sıradan olaylar kar-

19
şısında bile bu kadar ölçüsüz ve aşırı şiddet kullanımını neye yen kim olursa olsun meri mevzuat çerçevesinde adli ve idari
bağlıyorsunuz? Yeni ölümlerin meydana gelmemesi için neler olarak cezalandırılmaktadır ve bundan bir kaçış da yoktur.
yapmayı düşünüyorsunuz? 5) Her iki olaya adı karışan polis- (…) Bütün dikkat ve özene rağmen, zaman zaman, bizim de,
ler hakkında bakanlık olarak ne yapacaksınız?” sizin de, kamuoyunun da tasvip etmediği tabii üzücü olay-
lar da meydana gelebiliyor. Ancak hiçbir zaman bunlarla il-
“Polis müdahalesi sonucu ölüm olaylarına ilişkin” dör- gili korumacı bir mantıkla “Böyle şeyler olur, mazur görmek
düncü önerge DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş gerekir.” demiyoruz, demedik ve demeyeceğiz. Kamuoyuna
tarafından verilmiştir. 7/999 esas numaralı ve 27 Kasım yansısın veya yansımasın, vatandaşlarımızın güvenlik perso-
2006 tarihli önergede Nijerya vatandaşı Festus Okey’in neliyle yaşadığı ve mağdur olduğu konulara anında müda-
Beyoğlu Emniyet Müdürlüğünde ölmesi ile ilgili İçişleri hale edilmektedir. Bu konuda hiçbir tereddüt olmasın. Bu ko-
Bakanı Beşir Atalay’ın cevaplaması talebiyle sorulan so- nuda çok duyarlıyız. Hukuk devleti ilkeleri içinde, insan hak
rular şöyledir: “1) Ağır şartlar altında görev yaptığı bilinen ve özgürlüklerini esas alarak bütün güvenlikle ilgili tedbirle-
polislerimizi hata yapmaya iten nedenlerin neler olduğu ko- rimizi bu çerçevede almak durumundayız. Daha önce de yük-
nusunda bir araştırma yapılmış mıdır? 2) Polis Vazife ve Sa- sek kurulunuza ifade etmiştim. Hükümet olarak ve Bakanlık
lahiyetleri Kanunu’nda yapılan değişikliklerin bu olayların olarak güvenlik ve özgürlük dengesini çok önemli görüyoruz,
yaşanmasında bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz? 3) bunların birbirini ezmemesini çok önemli görüyoruz ve hukuk
Polis memurlarının disiplin suçlarında yoğun artış yaşandığı devleti ve kuralları içinde kalmayı önemli görüyoruz. Bütün
yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Disiplin suçlarında bu olaylarla ilgili, mülkiye müfettişleri hemen görevlendiril-
son yıllarda yaşanan artış karşısında ne gibi tedbirler alın- miştir, denetimler yapılmıştır ve idari işlemler, disiplin işlem-
mıştır? 4) Emniyet teşkilatında rutin psikolojik tarama yapıl- leri de yapılmıştır ve özel olarak şunu da ifade edeyim: Teftiş
makta mıdır? Eğer yapılmıyorsa bunun sebebi nedir?” Kurulumuz bünyesinde ‘İnsan Hakları İhlal İddialarını İnce-
leme Bürosu’ adı altında da özel bir büromuz vardır, bunlar
Bu dört soru önergesi TBMM İç Tüzüğünde öngörülen 15 orada da değerlendirilmektedir.”16
günlük süreden sonraki 10 gün zarfında cevaplanmadığı
için “gelen kağıtlar listesinde” yayımlamıştır. Sonuç
6/261 esas no’lu ve 27 Kasım 2007 tarihli son önergede Çağdaş demokrasilerde güvenlik sektörünün sivil de-
Tunceli bağımsız Milletvekili Kamer Genç’in “polis mü- mokratik denetiminin en belirgin özelliklerinden birisi
dahalesi sonucu meydana gelen ölümler hakkında” İçiş- parlamentonun üstlendiği gözetim ve denetim fonksiyo-
leri Bakanı Beşir Atalay’ın sözlü olarak cevaplamasını is- nudur. AB ile tam üyelik müzakereleri sürecinde olan ül-
tediği sorular şöyledir: “1) Son zamanlarda Bakanlığınıza kemizde, bütün kurum ve kurallarıyla işleyen bir demok-
bağlı kurumlarda meydana gelen bu ölümler hakkında ne rasi, azınlık ve insan haklarının AB standartlarını yaka-
gibi işlemler yapılmıştır? 2) Bu olaylarda sorumlu olması ge- lamasının önündeki en büyük engellerden birisi sivil-as-
reken üst düzey yöneticiler hakkında herhangi bir ceza uy- ker ilişkilerinin demokratik zemine oturtulamamasıdır.
gulanmış mıdır?” Başka bir ifade ile güvenlik sektörünün gözetim ve de-
netiminden sorumlu parlamentonun rolünü hakkıyla oy-
Sorunun yöneltildiği İçişleri Bakanı Beşir Atalay Genel
nayamamasıdır.
Kurulda 29.01.2008’de 23. Dönem, 2. Yasama Yılının 55.
Bileşiminde verdiği cevabında şunları söylemektedir: Son üç yıllık dönem incelendiğinde güvenlik politika-
ları ve stratejilerinin belirlenmesinde, askeri harcamala-
“…şunu ifade etmek isterim ki bu olayların tamamı hak- rın denetiminde, yasama faaliyetlerinin ve denetim araç-
kında adli ve idari soruşturma süreci zamanında başlatılmış, larının etkin bir şekilde kullanılmasında, üst düzey gü-
bir kısmı tamamlanmış, bir kısmı da hâlen devam etmekte- venlik bürokratlarının atamalarında parlamentonun so-
dir. …Bahsi geçen olayların hepsi can kaybıyla sonuçlanan rumluluklarını sağlıklı bir şekilde yerine getirdiği söyle-
üzücü olaylardır. Bu olayların hiçbir şekilde tasvip edilmesi nemez. Hükümeti denetlemekle görevli parlamento, gü-
söz konusu değildir. Can kaybı olduğunda orada bütün ma- venlik sektörünü ilgilendiren konularda sessiz kalmayı
zeretler durur. Ülkemiz bir hukuk devletidir ve hukuk kural- tercih etmektedir. Şemdinli olayları, Ulus ve Diyarbakır
ları her şeyin üstündedir. Kamu görevlilerinin görev tanımları bombalamaları, darbe girişimleri ve Ergenekon davası
da mevzuatla belirlenmiştir. Kamu görevine talip olan her- gibi toplumsal dokuyu sarsıcı olaylarda bile, iktidar ve
kes bu mevzuatı bilmek ve uymakla sorumludur. Suçu işle- muhalefet partilerinin milletvekilleri parlamentoyu gö-
16 TBMM Tutanak Dergisi, No.77, Cilt.13, 23. Dönem, 2. Yasama Yı-
reve çağırmaya yönelik bir araştırma veya bir soru öner-
lının 55. Bileşimi. gesi vermemişlerdir.

20
Çağdaş dünyada şeffaflık, iyi yönetişimin bir unsuru ola- Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın 16 Mart 2007
rak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, ekonomi ile ilgili tarihli “Teröristler arasında TBMM ile irtibatı hâlâ devam
kurumlar başta olmak üzere, birçok kurum kamuoyuna edenlerin bulunması yüce Meclisin itibar ve saygınlığı ile
yönelik olarak periyodik bilgilendirme yaparken, güven- katiyen bağdaşmıyor”18 şeklindeki kamuoyuna yansıyan
lik sektörü bu sorumluluktan kaçınmaktadır. Güvenlik açıklamaları sivil-asker ilişkilerindeki dengesizliğin başka
sektörünün hesap verilebilirliği ve şeffaflığı bir sorum- bir boyutunu yansıtmaktadır.
luluk ve gereklilik olarak görmediği, hatta bunu bir gü-
venlik zafiyeti olarak algıladığı bilinmektedir. Şeffaflık ve EK: İnsan Haklarını İnceleme
demokratik denetim ile ilgili eleştirileri dahi çoğu zaman Komİsyonu Raporları
saldırı olarak algılamakta ve bu tür taleplere sert tepki
verebilmektedir. TBMM’deki ihtisas komisyonlarından biri olan İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunun görev alanı 3686 sa-
Halkın temsilcilerinden oluşan ve “halk adına halk için” yılı kanunun 2. Maddesi uyarınca “T.C. Anayasası ile İn-
karar verme ve halkın vergilerinin nereye harcandığını san Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hak-
denetleme ile görevli parlamentonun demokratik işlev- ları Sözleşmesi gibi çok taraflı uluslararası belgelerde be-
leri 12 Eylül Anayasası ile önemli bir ölçüde kısıtlanmış- lirlenmiş bulunan insan hak ve hürriyetleri ile uluslara-
tır. AB üyelik süreci bile bu aksaklığı tamir etmekte ye- rası alanda genel kabul gören insan haklarını” kapsar.
tersiz kalmıştır. Bürokratik direnç halkın temsilcilerini Komisyon, görevleri ile ilgili olarak Bakanlıklardan, Ge-
bir şekilde süreç dışında tutmayı hep başarmıştır. TBMM nel ve Katma Bütçeli Dairelerden, mahalli idarelerden,
İnsan Hakları İnceleme Komisyonu (İHİK) tarafından muhtarlıklardan, üniversitelerden ve diğer kamu kurum
oluşturulan bir Alt Komisyon, Şemdinli olaylarını incele- ve kuruluşları ile özel kuruluşlardan bilgi isteme, bura-
mek üzere bölgeye gittiğinde olay ile ilgili bilgi ve belge- larda inceleme yapma ve ilgililerini çağırıp bilgi alma,
lere bile ulaşamamıştır. Komisyon raporunda “Olayla il- gerekli gördüğünde uzman kişilerin görüşlerine başvura-
gisi olduğu iddia edilen 30 AK 933 plakalı araçta çıkan si- bilme, kendiliğinden hareket etme, alt komisyonlar kura-
lah, bomba, evraklar ve krokiler savcılıkça tespit edilip ema- rak inceleme yapma ve suç unsuruna rastladığı hallerde
nete alındığından ve diğer bütün olayla ilgili bilgi ve belgeler Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunma
savcılık dosyasında bulunduğundan ve hazırlık soruşturma- yetkilerine sahiptir.19
ları gizli olduğundan bu bilgi ve belgeleri Komisyonumuzun
inceleme imkânı olmamıştır” denmektedir.17 Hrant Dink ci- Komisyonun 2005 yılından itibaren kurduğu alt komis-
nayetinde önceden haberdar olduğu iddia edilen döne- yonlar ve hazırladığı raporlar, güvenlik sektörünün dene-
min Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz, cina- timi açısından yetersiz de olsa bir hareketlenme yarat-
yeti aydınlatmakla görevli araştırma komisyonuna ifade mıştır. Burada Komisyonun 2005 yılındaki Şemdinli ola-
vermeyi reddetmiştir. yından bugüne hazırladığı raporlara kısaca değinilecek-
tir.
Yukarıda yapılan analizler çerçevesinde, TBMM’nin gü-
venlik birimleri üzerindeki denetleme görevini yerini ge- 9 Kasım 2005 günü Şemdinli’de bir kitapçının bombalan-
tirirken birimler arasında ayrımcı davrandığı ileri sürüle- ması ve sonrasında yaşananları araştırmak üzere, 23 Ka-
bilir. Zira TBMM Silahlı Kuvvetleri denetlemekte pek is- sım 2005 tarihinde “Hakkâri Merkez, Yüksekova ve Şem-
tekli görünmezken, İçişlerine bağlı diğer güvenlik birim- dinli İlçelerinde Meydana Gelen Olayların Araştırılması
lerini denetlemede buna kıyasla daha etkin bir rol oyna- Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu” oluş-
maktadır. Bu farka rağmen, her iki birim için de demok- turuldu. Komisyon, raporunu 2006 yılının Nisan ayında
ratik denetimin kabul edilebilir ölçülerde olmadığını be- Meclis Başkanlığına sundu. Mecliste görüşülmeyen ve
lirtmek gerekir. kayıtlarda hükümsüz olarak geçen nihai raporun tamamı
açıklanmadı. TBMM’nin internet sayfası üzerinden sa-
Vurgulanması gereken son bir nokta da Türk Silahlı Kuv- dece 19 sayfalık “Hakkâri Şemdinli İnceleme Raporu”na
vetlerinin TBMM’ye yönelik tutumudur. Genelkurmay ulaşılabilmektedir. Bu raporun tespit ve önerilere ilişkin
Başkanlığının Demokratik Toplum Partisi milletvekille- son bölümündeki ise şu ifadeler dikkat çekicidir:
rini verdiği resepsiyonların davetli listesinin dışında tut-
ması, Temmuz 2007 seçimleri sonrasında Genelkurmay 17 İHİK, “Hakkâri Şemdinli İnceleme Raporu,” s.18.
18 Tarhan Erdem, “İrtibat,” Radikal, 2 Nisan 2007.
Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının TBMM’yi boykot ede-
19 5 Aralık 1990 tarihli 3686 sayılı kanun, 8 Aralık 1990 tarih ve 20719
rek resmi törenlere katılmaması gibi gelişmeler ile eski sayılı Resmi Gazete.

21
“1. İster güvenlik, isterse terörist saldırılar nedeniyle olsun mülki görevlerle ilgili iş ve işlem yürüten birimlerin Mülki
köy boşaltmaları büyük bir hata olmuştur. Makamlarca nasıl denetleneceğinin belli olmaması.

2. Devlet vatandaşının güvenliğini korumakla yükümlüdür. • İstihbarat birimleri arasındaki yardımcı istihbarat ele-
Devletin meşru güvenlik güçleri ise emniyet ve askeri güçler- manlarına ilişkin bilgi akışı eksikliği.
dir. Bu itibarla koruculuk sistemi yanlış olmuştur. Zira koru-
• Kolluk kuvvetlerinin sorumluluk sahalarının birbirine ka-
culuk sistemi ile vatandaşlar devlet yanlısı veya devlete po-
tansiyel tehlike olarak görülmeye başlanmış veya en azından rışmasından dolayı ortaya çıkan sıkıntılar ve kargaşa.
bölge halkı arasında böyle algılanır hale gelmiştir. • Mülki İdari Amirlerin kolluk kuvvetlerinin üzerindeki yetki
3. Bölgedeki olayları sadece güvenlik sorunu olarak görme- farkları.
mek gerekir. Elbette ki güvenlik her şeyin önündedir ve çok • Kolluk kuvvetlerine ilişkin şikâyetlerden dolayı yapılacak
önemlidir. Ancak sosyal, ekonomik ve kültürel politikalarla soruşturmalara ilişkin hukuki eksiklikler.21
desteklenmeyen yalın güvenlik politikaları olayları önle-
mekte yetersiz kalmaya mahkûmdur. Bölgenin kalkınması Komisyonun “Engin Çeber’in Metris Ceza İnfaz Kuru-
için kısa, orta ve uzun vadeli kalkınma planları yapılmalı ve munda Gördüğü Şiddet Nedeniyle Öldürüldüğü İddiala-
bu planlar da ciddi olarak tatbik edilmelidir. rını Araştırma ve Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Ku-
rumu İnceleme” Raporunun sonuç bölümünde ise “bir
4. Bölgede güvenlik konusunda koordinasyon eksikliği vardır.
jandarma görevlisinin Engin Çeber’in bulunduğu odaya so-
Sivil otorite ile askeri otorite; asker ile polis koordinasyonu
payla girmesinin“ dikkat çektiği ve Engin Çeber’in ceza-
yetersizdir. Mülki idarenin başı olan vali ve kaymakamların
evine girişi öncesinde de kötü muameleye maruz kaldı-
asker ve jandarma üzerinde etkileri ve kontrol yetkileri bu-
ğına ilişkin izlenimin olduğu belirtilmiş, kurumların kendi
lunmamaktadır. Bölgede vali ve kaymakamlar güvenlik ko-
mensuplarına dönük müdafaa içerikli sahiplenme giri-
nusunda adeta devre dışındadırlar. Bu durum adeta zafiyet
şimleri eleştirilmiştir.22
doğurmaktadır.”20
Komisyonun 23. Dönemin başından 2009 yılının Nisan
Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in
ayına kadar hazırladığı diğer raporlar arasında güvenlik
19 Ocak 2007’de öldürülmesi sonrasında, 22 Temmuz
denetimi ile alakalı olanlar şunlardır: Beşağaç Raporu,
2007 seçimlerinin ardından göreve gelen Meclis İnsan
Sincan 1 No’lu ve Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurum-
Haklarını İnceleme Komisyonu bu cinayeti re’sen ince-
ları İnceleme Raporu, Tekirdağ 1 ve 2 no’lu Ceza İnfaz Ku-
leme kararı almıştır. Komisyonun Temmuz 2008’de açık-
rumları ve Edirne F Tipi Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Ra-
lanan raporunda Emniyet ve Jandarma teşkilatlarının
poru, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şube Mü-
faaliyetleri hakkında aşağıdaki sorunlar sıralanmıştır:
dürlüğü Kaçak Göçmenler Barınağı İnceleme Raporu, Ka-
• Kolluk güçleri ile mülki amirler arasındaki ilgi paylaşımı lecik Açık Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu, İletişi-
yetersizlikleri. min Tespiti, Dinlenmesi, Kayda Alınması ve Haberleşme
Özgürlüğünün İhlali İddialarının Araştırılması Raporu,
• Mülki amirlerin kolluk kuvvetlerinin hukuka aykırı ve eş-
2008 Yılı Van, Siirt ve Hakkâri İlleri ile Hakkâri İli Yükse-
güdüm dışına çıkan hareketlerine yönelik denetim meka-
kova İlçesinde Meydana Gelen Nevruz Olayları Hakkında
nizmalarını çalıştırmamaları.
Rapor, İstanbul İlindeki Karakollarda Yapılan İnceleme
• Mülki teşkilata tabi jandarmanın mülki görevleriyle ilgili Sonucunda Hazırlanan Rapor, Bandırma M Tipi Kapalı
eylemlerinin sadece İçişleri Bakanlığı ve Valiler tarafından Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu, Diyarbakır E ve D
denetlenmesi, kaymakamlarca bu denetlemenin yürütül- Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu, Silivri
memesi nedeniyle jandarmanın fiilen denetim dışında L Tipi Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu ve Erzurum
kalması. Ayrıca Jandarma merkez teşkilatında yer alan E ve H Tipi Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu.

20 İHİK , “Hakkari Şemdinli İnceleme Raporu”, Nisan 2006.


21 İHİK , “Hrant Dink Alt Komisyonu Raporu,” 22 Temmuz 2008, s.
188-184.
22 İHİK , “Engin Çeber’in Metris Ceza İnfaz Kurumunda Gördüğü
Şiddet Nedeniyle Öldürüldüğü İddialarını Araştırma ve Bakır-
köy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu,” 4 Aralık
2008, s. 21-23.

22
Yürütme
Meryem Erdal

Türkiye’de yürütme organının yapılanmasında, iki başlı Kuruluna Başkanlık etmek, başkanlığında toplanan
yürütme sistemi benimsenmiştir. Bu sisteme göre yürüt- Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüs-
me, cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulundan oluşur. 1982 tü hal ilân etmek ve kanun hükmünde kararname çıkar-
Anayasası 8. maddesindeki, “yürütme yetkisi ve görevi, mak…”
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasa
117. madde ise Cumhurbaşkanına Başkomutanlık görevi-
ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir”
ni verir: “Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
hükmüyle yürütmenin çerçevesini çizer.
manevî varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tara-
Cumhurbaşkanı yürütmenin başıdır. Her üç erk üzerin- fından temsil olunur. Genelkurmay Başkanı; Silahlı
deki belirleyici ve denetleyici yetkileri, Cumhurbaşkanını Kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık
siyasi iktidarın paydaşlarından biri haline getirmiştir. görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir…”
Cumhurbaşkanı TSK da dâhil olmak üzere yürütme ve
Bunlar dışında Cumhurbaşkanına bağlı Devlet Denetleme
yargı başlığı altında toplanan tüm kurum ve kuruluşların
Kurulu güvenlik alanına temas eden noktalar içerir. İdari
üyelerinin atanmasında başat ve etkin bir konumdadır.
işlemlerin hukuka uygunluğunu Cumhurbaşkanının isteği
Yürütme içinde siyasi sorumluluk hükümete aittir. En üst üzerine denetlemek amacıyla kurulan Devlet Denetleme
karar ve icra organı hükümettir. Konumu ve işlevi bakı- Kurulunun2 yetkileri ise TSK’yı ve yargı organlarını kap-
mından hükümet, yürütme yetkisini fiilen kullanan, bağ- samamaktadır. Ordu ve bağlı kuruluşların, dernekler ve
layıcı siyasi kararların alınmasından ve uygulamasından vakıfların yaptığı faaliyetlerin denetimi Cumhurbaşkanlığı
sorumlu, belli uzmanlık ya da niteliklerine dayanarak adına da olsa askeri alanın özerkliği anlayışına uygun
atanan veya seçim yoluyla görevlendirilen yürütme orga- olarak engellenmiştir.
nıdır. Anayasaya göre yürütme organının hükümet aya-
ğını, Başbakan ve bakanlardan oluşan Bakanlar Kurulu Hükümet ve güvenlİk3
oluşturur. Hükümetin genel siyasetinin yürütülmesinden
Başbakanın hükümetin genel siyasetinin yürütülmesi-
Bakanlar Kurulu birlikte sorumludur. Bakanlar ise ayrı-
ni gözetme görevi ve Bakanlar Kurulunun bunun siyasi
ca kendi yetkileri içindeki işlerden ve emri altındakilerin
sorumluluğunu taşıması dikkate alındığında, hükümetin,
eylem ve işlemlerin bireysel sorumluluğunu taşır1.
ülkenin iç ve dış siyasetini belirleme ve uygulama yetki-
Cumhurbaşkanı ve güvenlİk sine sahip olduğu açıktır.

1982 Anayasası güvenlik ve milli güvenlik konularında Buna göre Bakanlar Kurulunun belirlediği “hükümetin
cumhurbaşkanına önemli bir yer ve yetkiler vermiştir. genel siyaseti”, ülkenin iç ve dış siyasetiyle ilgili yürü-
Anayasanın 104. Maddesine göre milli güvenlik konusu ve tülecek faaliyetlerin, izlenecek politikaların genel çerçe-
güvenlik kurumlarıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanın görev- vesini çizer ve bu konuda hükümetin tasarrufta buluna-
leri arasında şu hususlar bulunur: “Türkiye Büyük Millet cağı tüm faaliyet alanlarını kapsar. Ne var ki anayasa ve
Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını 1 1982 Anayasası, madde 104.
temsil etmek, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılması- 2 1 Nisan 1981 tarihli 2443 sayılı kanun, 3 Nisan 1981 tarih ve 17299
sayılı Resmi Gazete.
na karar vermek, Genelkurmay Başkanını atamak, Millî
3 Zühtü Arslan, “Hükümet,” Ümit Cizre (ed.), Almanak 2005
Güvenlik Kurulunu toplantıya çağırmak, Millî Güvenlik Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim içinde, s. 22-31

23
bakanlıkların teşkilat kanunları, hükümetin genel siyaseti MGK ve yürütme4
içinde yer alması gereken milli güvenlik konusunu olduk-
MGK milli güvenlik alanının özerk olarak düzenlenmesi-
ça geniş, özerk ve istisnai bir alan olarak düzenlemiştir.
nin en önemli dayanağını oluşturur. Nitekim milli güven-
Anayasa ve teşkilat kanunları “milli güvenlik siyaseti”ni,
lik siyasetinin, hükümetin genel politikasının dışında, hat-
hükümetin genel siyasetinin içinde ve onun parçası ola-
ta onu yönlendiren bağımsız bir politika olarak tanımlan-
rak değil, ayrı ve bağımsız bir politika olarak ele almış,
ması MGK kanununda en somut şeklini bulur. Kanunun
onun dışında ve üstünde bir rol yüklemiştir. Kırmızı Kitap
2. Maddesinde, “Milli Güvenlik; Devletin anayasal düze-
ya da Gizli Anayasa olarak bilinen, milli güvenlik konusu
ninin, milli varlığının, bütünlüğünün, milletlerarası alan-
yanında siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel diğer konu-
da siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik dâhil bütün men-
ların güvenlik boyutuyla ilgili olarak hükümetlerin hare-
faatlerinin ve ahdi hukukunun her türlü dış ve iç tehditle-
ket alanını belirleyen, diğer bir ifadeyle yürütmenin önü-
re karşı korunması ve kollanması; devletin Milli Güvenlik
ne konmuş bir yönergeyi andıran Milli Güvenlik Siyaset
Siyaseti (ise); milli güvenliğin sağlanması ve milli hedef-
Belgesi (MGSB) bu açıdan belirleyici bir rol oynar.
lere ulaşılması amacı ile Milli Güvenlik Kurulunun belirle-
diği görüşler dâhilinde Bakanlar Kurulu tarafından tespit

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi parlamentodan gizli eylemleri olamaz. Daha da


önemlisi, Anayasa’nın 87. Maddesi Meclis’in görev
Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi (MGSB) 2945 sayılı ve yetkileri arasında Bakanlar Kurulunu denetlemeyi
MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanununun 2/b. de saymaktadır. MGSB’nin Parlamentonun
Maddesinde şöyle tanımlanmaktadır: “Devletin bilgisi dışında olması denetlemeyi imkânsız hale
Milli Güvenlik Siyaseti; milli güvenliğin sağlanması getirmektedir.
ve milli hedeflere ulaşılması amacı ile Milli Güvenlik
Kurulunun belirlediği görüşler dâhilinde, Bakanlar MGK internet sitesinde MGSB’nin gizlilik dereceli
Kurulu tarafından tespit edilen iç, dış ve savunma bir belge olmanın gerekçesi de sorulmuş ve cevaben
“güvenliğin doğası ve Türkiye Cumhuriyeti’nin
hareket tarzlarına ait esasları kapsayan siyaset[tir].”
milli menfaatleri” neden olarak ileri sürüldükten
MGK internet sitesinde “sıkça sorulan sorular”
sonra, “Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası ile milletin
bölümünde, “MGSB gizli dereceli bir devlet belgesi
refahına yönelik tehdit ve risklere karşı izlenmesi
olarak değerlendirildiği için mi TBMM’nin üyelerine
öngörülen siyasetin açık olmasının, gerek iç, gerekse
sunulmamaktadır?” şeklindeki soruya verilen cevapta,
dış kamuoyunda yaratacağı sakıncalar, Milli Güvenlik
bunun nedeninin “kuvvetler ayrılığı prensibi” olduğu
Siyaseti Belgesinin gizli gizlilik dereceli olmasını gerekli
ileri sürülmüştür: “Parlamenter sistemimizdeki
kılmaktadır” denmiştir. Demokrasileri otoriteryan
kuvvetler ayrılığı prensibi gereği, yürütme organı olan
rejimlerden ayıran özelliklerin başında devletin
Bakanlar Kuruluna ait Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinin
eylemlerinin şeffaf ve hesap verebilir olması gelir.
hazırlanmasında, yasama görevini yürüten TBMM ya da
Demokrasilerde başta güvenlik olmak üzere hiçbir
ilgili komisyonların herhangi bir katkısı ve sorumluluğu
konu parlamentodan gizlenemez.
bulunmamaktadır.” Bu nedenle, milli güvenliğin
sağlanmasından sorumlu olan Bakanlar Kurulunun MGSB’nin temel iç ve dış tehditleri belirlemesi
adeta kendi yol haritası konumundaki Milli Güvenlik ve bu tehditlere yönelik politikaları tanımlayarak
Siyaseti Belgesi, TBMM’de tartışılmamaktadır.”5 Bu temelde parlamentonun görevi olan siyaset alanını
cevabı kabullenen bir kurumun demokrasilerde ve belirleyici özelliğe sahip olması, Ahmet Yıldız’ın
Anayasada mevcut olan parlamentonun yürütmeyi belirttiği gibi,”belgenin sıradan bir Bakanlar Kurulu
denetleme vazifesini göz ardı ettiği iddia edilebilir. Kararı niteliğini taşımanın ötesinde bir öneme sahip
Demokratik ülkelerde bu tür belgeler parlamentoya olduğunu göstermektedir.”6 MGSB’nin parlamento
sunulmakla yetinilmemekte, bizzat parlamentonun üyelerinin bilgisi ve denetimi dışında olmasının
onayından geçmektedir. Çünkü demokrasilerde güvenlik sektörünün demokratik denetimi ile
denetlemenin doğası gereği yürütmenin bağdaşmadığı ortadadır.

4 Milli Güvenlik Kurulu’nun önemi ve sistemdeki yerine ilişkin ayrıntılı


analiz MGK makalesinde yapılmıştır.
5 “Sıkça Sorulan Sorular,” Milli Güvenlik Kurulu Sekreterliği inter-
net sitesi.
6 Ahmet Yıldız, a.g.e., s.14.

24
edilen iç, dış ve savunma hareket tarzlarına ait esasla- üst amiri olarak tanımlar. Bu tanım çerçevesinde başba-
rı kapsayan siyaseti ifade eder…” olarak tanımlanmıştır. kan, “Türkiye Cumhuriyetinin yüksek hak ve menfaat-
MGSB de bu çerçevede meşruiyet bulur ve hazırlanır. lerini korumak ve gözetmek, milletin huzur ve güvenini
sağlayıcı önlemleri almak, genel ahlakı ve kamu düzeni-
Bakanlar Kurulu ni muhafaza etmek, (…) Hükümetin genel siyasetini yürüt-
Yetkilerindeki anayasa ve yasalardan kaynaklanan kimi mek ve diğer maksatlarla bakanlıklar arasında uyum ve
ciddi sınırlara rağmen, Bakanlar Kurulu 1982 Anayasanın işbirliğini temin eder”. Başbakanlık teşkilatının görevle-
117. maddesine göre “milli güvenliğin sağlanması ve ri arasında ise “iç güvenlik, dış güvenlik ve terörle müca-
Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanması” konu- dele konusunda görevli kuruluşlar arasında koordinasyo-
larında TBMM’ye karşı sorumludur. Ancak bu sorumlu- nu sağlamak bulunur. Bu düzenleme biçimiyle, iç ve dış
luk verili politikaların yürütülmesi ve güvenlik konusun- güvenliği ilgilendiren kritik konularda hükümetin daha
da ortaya çıkacak sonuçları kuşatmakta, yetki-sorumlu- ziyade ikincil rollere itildiği sonucu çıkmaktadır. Nitekim
luk bütünlüğünde hasar yaratmaktadır. hükümet üyesi bakanların görev tanımlarında ve başba-
kanlığa bağlı kurumların yönetiminde hizmetlerin milli
Anayasa, 112. maddesinde Başbakanın görevini “bakan-
güvenlik siyasetine uygun biçimde yürütülmesinin öngö-
lıklar arasında işbirliğini sağlamak ve hükümetin genel
rülmesi ve milli güvenlik siyasetinin belirlenme yöntemi
siyasetinin yürütülmesini gözetlemek” şeklinde açıklar.
de bu durumu doğrulamaktadır.
Görevleri arasında “milli güvenlik siyaseti” ile ilgili bir
tanımlama yapılmamıştır. Bu konu başbakan ile bakan- Başbakanlığın iç ve dış güvenlikle ilgili görevleri, başba-
ların görevlerine ilişkin mevzuattaki hükümlerce düzen- kanlığın ana hizmet birimleri arasında yer alan Güvenlik
lenir. Anayasanın 113. maddesi de, bakanlıkların kuruluş İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir. Daha
ve görevleri konusunda bakanlıkların teşkilat kanunları- önce başkanlık şeklindeki bu örgütlenme, 2006 yılında
na referans verir. yapılan mevzuat değişikliğiyle genel müdürlük düzeyine
getirilmiştir. Genel Müdürlük, başbakanlığın, iç güvenlik,
Anayasanın yollama yaptığı teşkilat kanunlarında baş-
dış güvenlik ve terörle mücadele konusunda görevli kuru-
bakan ve bakanlardan hizmetlerini, “milli güvenlik siya-
luşlarla ilişkilerini yürütmek, gerektiğinde bu kuruluşlar
setine” ve “hükümetin genel siyasetine” uygun biçimde
arasında koordinasyonu sağlamak, inceleme, araştır-
yürütmeleri istenmektedir. Görüleceği gibi Anayasa ve
ma ve toplantılar yapmak, yaptırmak, bunları değerlen-
teşkilat kanunlarında “milli güvenlik siyaseti” ile “hükü-
dirmek ve tekliflerde bulunmak, sıkıyönetim veya olağa-
metin genel siyaseti” eşit ve ayrı parçalardır. Bu, baş-
bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ilişkin mevzuatı nüstü hâl ilan edilen bölgelerde, sıkıyönetim veya olağa-
da kapsar. Başbakanlığa bağlı müsteşarlıklardan Devlet nüstü hâl ilanına esas olan konularda bilgileri derlemek,
Planlama Teşkilatı hariç, Hazine, Dış Ticaret, Denizcilik, değerlendirmek ve bu hususlarda koordinasyonu sağla-
Gümrük, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlıklarının mak, bu görevlerle ilgili kamuoyunu bilgilendirici çalış-
görev tanımlarında “milli güvenlik siyasetinin gereklerini malar yapmak ve bu konuda kurulan kurulların sekreter-
yerine getirmek” ibaresi yer alır. Yine Başbakanlığa bağ- lik işlerini yürütmekle görevlidir.8
lı Basın Yayın ve Enformasyon, Vakıflar, Gençlik ve Spor,
Başbakanlığın iç güvenlikle ilgili yetkilerini düzenleyen
Orman, Köy Hizmetleri, Milli Piyango İdaresi, Devlet
bir ayrı unsur 28 Şubat ortamında 9 Ocak 1997 tarihin-
Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüklerinin kuruluş kanun-
de çıkartılan Başbakanlık Kriz Masası Yönetmeliği’dir
larında da genel müdürler, idari hizmetlerini mevzuat ve
(BKMY).
yönetim kurulu kararlarına ve “milli güvenlik politikası-
na” uygun yürütmekle yükümlüdür.

Başbakanlık
3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hük-
münde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
Kanun7, başbakanın güvenlik dâhil yönetim siyasetiy-
le ilgili görevlerini asıl olarak, başbakanlık teşkilatı üze- 7 10 Ekim 1984 tarihli 3056 sayılı kanun, 19 Ekim 1984 tarih ve 18550
sayılı Resmi Gazete.
rinden açıklar. Kanun başbakanı bakanlar kurulunun
8 Madde 12, 24 Mayıs 2006 tarihli 5508 sayılı kanun, 3. madde ile
Başkanı, bakanlıkların ve başbakanlık teşkilatının en eklenmiştir.

25
Başbakanlık Kriz Masası veya milli güvenlik siyaset belgelerinde ihtiyaç
duyulan değişikliklere ait kararlar alma yetkisi”
Yönetmeliği9 verilmekte, başbakanın ve MGK’nın sivil
BKMY yürütmeye ve yürütme üzerinden askeri üyelerinin “bu gizli devlet anayasası” üzerindeki
otoriteye iç güvenlik konusunda olağan ötesi yetkiler sınırlı yetkileri de kaldırmakta, devletin siyaset
verir. Darbe kuvvetinde olarak tanımlanabilecek üzerindeki egemenliği mutlaklaştırılmaktadır.
bu yönetmelik bir başbakanlık genelgesiyle
5. Kriz tanımı, uygulama, koordinasyon ve inisiyatif
uygulamaya konduğu andan itibaren MGK üzerinden
konusunda başbakan yetkilerini MGK genel
devlet işleyişini hiçbir istisnaya yer olmayacak ve
sekreterine devrederek, karar alma ve icra
açık bir şekilde askere teslim edecek bir mantık
konusunda askeri otoriteye kilit rol vermektedir.
içermektedir.10
6. Bu çerçevede askeri otoritenin denetimi ve
1. Yönetmelik genelge gücüne bağlanarak yönetimi altındaki MGK’nın tüm kamu kurum ve
TBMM’den geçmeyecek yeni ve yaygın bir kuruluşlarını kapsayan faaliyetleri, yönlendirme
olağanüstü hal uygulamasını öngörmektedir. eyleminden yönetme eylemine dönüşecektir.
2. Yerini aldığı 1976 tarihli Buhran Değerlendirme 7. Yönetmelik MGK Genel Sekreterine verdiği
Kurulu Yönetmeliği’nin afet, seferberlik, savaş siyasi inisiyatifle yetinmemekte, Genelkurmay
gibi gerekçelerinden farklı olarak, kriz gerekçeleri Başkanlığı’na da “gerekli göreceği il ve ilçelerde
arasına anayasal ve yasal referansları muğlak kriz merkezleri kurma” yetkisi vererek askeri
ve tespiti subjektif olan toplumsal hareketleri karargâhın kamu kurum ve kuruluşlarıyla
yerleştirmektedir. doğrudan yönetim ilişkisi kurmasının önünü
3. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarını haber ve açmakta ve bu otoritenin bağımsız eylem alanını
istihbarat üretmek ve bunları kriz yönetim tüm devleti formel olarak kuşatacak noktaya
merkezine aktarmakla yükümlü kılarak, gerek iterek biraz daha güçlendirmektedir.
kamu idaresinin fonksiyonu gerekse temel hak ve
Özetle bu yönetmelikle yasal ve toplumsal hareketler
özgürlükler sahasında hukuk ötesi fiilî otoriter bir
kriz tanımı içine sokulmuş, hangi hareketlerin ne
durum yaratmaktadır.
zaman krize işaret ettiğinin tespitini askere bırakmış,
4. Kriz koordinasyon kuruluna “politik direktif kriz halinde denetimi ve idareyi tümüyle askere
esaslarını belirleme, mevcut politik direktifte devretmiştir.11

Başbakanın milli güvenlikle ilgili yetki alanı içinde sivil nın istihbarat alanındaki denetimi hala tam değildir.14 Bu
istihbarat kurumu da bulunmaktadır. Milli İstihbarat alan bugün jandarma, emniyet, MİT ve askeri istihbarat
Teşkilatı (MİT) Başbakanlığa bağlı bir kuruluştur12 ve olmak üzere dört ayrı parça olarak faaliyet göstermeye
kurumun müsteşarı sadece başbakana karşı sorumludur.13 devam etmektedir.
Ancak başbakana karşı sorumluluk 1980’lerle kadar kağıt
üzerinde kalmış, kurum Türk Silahlı Kuvvetlerinin etki- Mİllİ Savunma Bakanlığı
si ve egemenliğinde askeri alanın bir parçası olmuş- Milli Savunma Bakanlığı Kuruluş Kanunu15 bakanın görev-
tur. Son yıllarda bu konuda sivilleşme yönünde önem- leri arasında, “milli savunma görevlerinin siyasi, hukuki,
li adımlar atılmıştır. Ancak belirtmek gerekir ki başbaka- sosyal, mali ve bütçe hizmetlerini yürütme” ve “Silahlı
9 Bu bölüm şu makaleden alınmıştır: Ali Bayramoğlu, Asker ve Kuvvetlerin Bakanlar Kurulunca kararlaştırılacak savun-
Siyaset, 103-104. Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu, Türkiye’de Ordu,
2002.
ma politikası çerçevesinde, Genelkurmay Başkanlığı tara-
10 Yönetmelik metni için bkz. Resmi Gazete, 9.1.1997. fından tespit olunacak ilke, öncelik ve ana programları-
11 1 Eylül 1997 tarihinde, RP Hükümetinin devrilmesinden birkaç na göre; barışta ve savaşta asker alma, silah, araç, gereç
ay sonra, B.02.PPG.0.12383/20062 sayılı genelgeyle Başbakanlık
Kriz Yönetim Merkezi uygulamaya girmiştir. ve her çeşit lojistik ihtiyaç maddelerinin tedariki, savaş
12 2937 sayılı MİT kanunu, madde 3. sanayi [...] hizmetlerini yürütme”yi sayar. Milli savunma
13 2937 sayılı MİT kanunu, madde 7.
politikalarının ilkelerini, önceliklerini ve programını belir-
14 Bu konuda bkz Ecevit Kılıç, “MİT” Almanak Türkiye 2006-2008
Güvenlik Sektörü ve Gözetim içinde. leme yetkisinin Genelkurmay Başkanlığına teslim edildiği
15 31 Temmuz 1970 tarihli 1325 sayılı Milli Savunma Bakanlığının bu görev tanımına göre bakanlık, milli savunma hizmet-
Görev ve Teşkilatı Hakkında Kanun, madde 2/a ve b bendi, 7
Ağustos 1970 tarih ve 13572 sayılı Resmi Gazete. leriyle ilgili konularda Genelkurmay Başkanlığı ile hükü-

26
met arasında mali kaynak sağlanmasında aracı, yardım- Bu ifade, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri
cı bir konuma sahiptir. Bunu, “Silahlı Kuvvetler hizmet- Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Bayındırlık ve İskân
lerinin tam bir bütünlük ve beraberlik içinde yürütül- Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı,
mesi amacıyla MSB, Genelkurmay Başkanlığı ile sıkı bir Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret
işbirliği ve beraberliği içinde çalışır” hükmü de doğrula- Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre
maktadır. Bu düzenlemeye göre milli savunma konuları- ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki
nın asıl sahibi, siyasi sorumluluğu taşıyan bakanlık değil, Kanunlarda aynen tekrarlanmıştır. Birbirinden farklı
Genelkurmay Başkanlığıdır. uzmanlık gerektiren hizmet alanlarıyla ilgili faaliyetlerin
çerçevesini çizmesi ve milli güvenlik siyasetinin kurum-
İçİşlerİ Bakanlığı lara ve hayatın her alanına nüfuz ettirilmesi bakımından
İç güvenlik ve iç tehdit konusunda yetkili ve sorumlu bu tekrar önem taşır. Hatta Kültür ve Turizm Bakanlığı,
makam İçişleri Bakanlığıdır. İlgili Kanunun verdiği tanım Ulaştırma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Milli
şöyledir: “Bakanlığa bağlı iç güvenlik kuruluşlarını ida- Savunma Bakanlığı gibi kilit öneme sahip bakanlıkların
re etmek suretiyle ülkesi ve milleti ile bölünmez bütün- kuruluş kanunları kendilerine özgü ek ifadeler de içerir.
lüğünü, yurdun iç güvenliğini ve asayişini, kamu düze-
Milli Eğitim Bakanlığı kuruluş kanununun 2/a maddesin-
nini ve genel ahlakı, Anayasada yazılı hak ve hürriyet-
de bakanlığa “Atatürk İnkılâp ve İlkelerine ve Anayasada
leri korumak, sınır, kıyı ve karasularımızın muhafaza ve
ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, Türk
emniyetini sağlamak, karayollarında trafik düzenini sağ-
Milletinin milli, ahlaki, manevi, tarihi ve kültürel değer-
lamak ve denetlemek, suç işlenmesini önlemek, suçlula-
lerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vata-
rı takip etmek ve yakalamak, her türlü kaçakçılığı men
nını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan
ve takip etmek, yurt sathında sivil savunma hizmetlerini
haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkele-
yürütmek ve koordinasyonu sağlamak…”16
re dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devle-
İçişleri Bakanı, “bakanlık hizmetlerini mevzuata, hükü- ti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumlu-
metin genel siyasetine, milli güvenlik siyasetine, kalkın- luklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş vatan-
ma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürüt- daş olarak yetiştirme” görevi verilmiştir. Bu hüküm yük-
mekle” görevlidir.17 Kanunun 29. maddesine göre İçişleri seköğretim dâhil tüm eğitim kurumlarıyla ilgili mevzuat
Bakanlığı görevlerini ve sayılan hizmetleri şu kuruluşları ve uygulamayı şekillendirmiştir.21
vasıtasıyla yürütür: Emniyet Genel Müdürlüğü18, Jandarma
Ulaştırma Bakanlığının kuruluş kanunu da bakanlık birim-
Genel Komutanlığı19, Sahil Güvenlik Komutanlığı.
lerinden olan Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğünün
İç tehdit ve iç güvenlik konusunda İçişleri Bakanlığı ile görevleriyle ilgili hükümde, “Demiryolu taşımaları ile
Türk Silahlı Kuvvetleri arasında zaman zaman gergin- belediye sınırları dışındaki karayolları üzerinde yapılan
likler ve yetki karmaşası yaşanmaktadır. Bunun dışın- karayolu taşımalarının (…) milli güvenlik ihtiyaç ve amaç-
da askeri görevleri bakımından Türk Silahlı Kuvvetlerine, larına uygun olarak yapılmasını sağlama” (madde 10/a),
mülki işler bakımından İçişleri Bakanlığına karşı sorum- ve Haberleşme Genel Müdürlüğünün görevleriyle ilgi-
lu jandarma teşkilatı, asker güçler ile emniyet güçle- li hükümde de, “Posta ve telekomünikasyon iş ve hiz-
ri arasındaki yardımlaşma ilkelerini belirleyen EMASYA metlerinin (…) kamu yararına ve milli güvenlik amaçları-
yapılanması, yetki dağılımı açısından son dönemlerin en na uygun olarak kurulmasını ve geliştirilmesini sağlama”
önemli tartışma konularıdır. (madde 13/a) görevleri yer alır. Bu düzenlemeler, ulaştır-
ma alanının, milli güvenliğin en fazla gözetildiği ve baş-
Dİğer Bakanlıklar
16 İçişleri İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun,
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) dışındaki bakanlıklar, No: 3152, tarih 14 Şubat 1985, 2. madde.

başbakan yardımcıları ve devlet bakanlıklarını düzenle- 17 İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun, No:
3152, tarih 14 Şubat 1985, 5. Madde.
yen 3046 sayılı kanun20, “milli güvenlik siyasetine” ayrı ve 18 Bu konuda bkz. Biriz Berksoy, “Emniyet,” Almanak Türkiye 2006-
özel bir vurgu yapmış ve birçok bakanlığın teşkilat kanu- 2008 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim içinde.
19 Bu konuda bkz. Murat Aksoy, “Jandarma,” Almanak Türkiye
nunu belirlemiştir. Kanuna göre, “Bakanlar, bakanlık 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve Gözetim içinde.
hizmetlerini mevzuata, hükümetin genel siyasetine, milli 20 27 Eylül 1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanun, 9 Ekim 1984 tarih ve
18540 sayılı Resmi Gazete.
güvenlik siyasetine, kalkınma planlarına ve yıllık program-
21 Bu konuda bkz.Ayşegül Altınay, “Ders Kitaplarınd Milli Güvenlik,”
lara uygun olarak yürütmekten” sorumludur (m. 21). Almanak Türkiye 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve Gözetim içinde.

27
ta ordu olmak üzere güvenlik birimlerinin en fazla etkin lunun talebiyle meclis tarafından dörder aylık sürelerle
olduğu alanlardan biri olması gerçeğine de uygun düşer. uzatılabilir. 1982 Anayasası bakanlar kuruluna, olağanüs-
tü hal süresince, olağanüstü halin gerekli kıldığı konu-
Kültür ve Turizm Bakanlığının kuruluş kanununun 2/a
larla sınırlı olmak kaydıyla, kanun hükmünde kararna-
maddesinde, bakanın “milli, manevi, tarihi, kültürel ve
me (KHK) çıkarma yetkisi vermiştir. Daha önemlisi, ola-
turistik değerleri araştırma, geliştirme, koruma, yaşat-
ğanüstü yönetim usulleriyle ilgili düzenlemeler ve ida-
ma, değerlendirme, yayma, tanıtma, benimsetme ve bu
ri işlemler yargı denetiminden muaf tutularak dokunul-
suretle milli bütünlüğün güçlenmesine (…) katkıda bulun-
maz kılınmıştır. Anayasa, olağanüstü KHK’lerin anaya-
ma” görevine vurgu yapılır.
saya aykırılıkları iddiasıyla Anayasa Mahkemesine iptal
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının kuruluş kanunun- davası açılmasını yasaklamıştır (m. 148). Ayrıca, yargı-
da da bakanlığın görevlerini “kamu ihtiyaç, güvenlik ve sal denetimden kaçırılan bu düzenlemelerin kendisi de,
yararına uygun olarak” yerine getirmesi ifadesi kullanıl- olağanüstü yönetimde sorumluluğu olanları dokunulmaz
mıştır. kılmıştır.22 Anayasanın 91. maddesine göre, temel hakla-
Sonuç olarak, milli güvenlik konularında izlenecek poli- rı, kişi haklarını ve siyasi hakları sınırlayacak, durduracak
tikayı da içermesi gereken hükümetin genel siyasetinin veya ortadan kaldıracak biçimde olağanüstü KHK çıkar-
oluşumundan ve yürütülmesinden sorumlu olan bakan- tılması mümkündür. Olağanüstü halin koordinasyonu
ların görev tanımlarında ayrıca milli güvenlik siyaseti- başbakanlığa veya başbakanın görevlendireceği bakana
ne vurgu yapılması, hükümetin yürütme içindeki rolü ve bırakılmıştır. Olağanüstü halin uygulanması illerde vali,
konumuyla çelişmektedir. birden fazla ili kapsaması durumunda bölge valisinin, bir-
den fazla bölge valiliğinin görev alanına giren illerde veya
Olağanüstü Yönetİm Usullerİ bütün yurtta ilan edilmesi halinde başbakanlığın koordi-
Esas olarak olağan yönetim usullerini içeren anayasa nasyonunda bölge valilerinin görev ve yetkisindedir.
metinleri savaş, doğal afet, ayaklanma gibi hallerde ola-
Sıkıyönetİm
ğanüstü yönetim usullerinin uygulanmasına izin verir ve
bunların hukuksal çerçevesini belirler. Sıkıyönetim, olağanüstü hale nazaran daha sert önlem-
lerle hak ve özgürlüklerin daha fazla sınırlandığı, hat-
Olağanüstü hal
ta durdurulduğu, kolluk yetkilerinin sivil makamlar-
1982 Anayasası olağanüstü hal ilan etme yetkisi- dan askeri makamlara geçtiği, tüm bu yetkilerin sıkıyö-
ni “Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar netim komutanlarının şahsında toplandığı ve 1402 sayı-
Kuruluna” verilmiştir. Anayasada, olağanüstü hal sebep- lı Sıkıyönetim Kanununda gösterilen suçları işleyenle-
leri tek tek sayılmış ve bunlar, “doğal afet ve ağır eko- rin askeri mahkemelerde yargılandığı olağanüstü yöne-
nomik bunalım” (m. 119) ve “şiddet olaylarının yaygın- tim usullerindendir. “Güvenlik, asayiş ve kamu düzenini
laşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması” (m. korumak ve sağlamakla” görevli ve yetkili olan sıkıyöne-
120) şeklinde ikiye ayrılmıştır. Anayasa şiddet olayları- tim komutanları, Genelkurmay Başkanının önerisi, Milli
nın yaygınlaşması ve kamu düzeninin bozulması sebe- Savunma Bakanının inhası, Başbakanın imzalayacağı ve
biyle olağanüstü hal ilanında Milli Güvenlik Kurulunun Cumhurbaşkanının onaylayacağı kararnameyle atanır.
görüşünün alınması gerekmektedir. Danışma niteliğin- Bütün ülkede veya birçok bölgede sıkıyönetim ilan edildi-
de görünse de bu gereklilik, uygulamada asli ve ağırlıklı ğinde komutanlar arasındaki koordinasyon Genelkurmay
role bürünmüştür. Olağanüstü halin süresi altı aydır. Bu Başkanlığı tarafından sağlanır. Dolayısıyla Sıkıyönetim
süre, cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kuru- Komutanı, sıkıyönetimle ilgili konularda Genelkurmay
Başkanına karşı sorumludur.
22 Sıkıyönetim Kanununun ek 3. maddesindeki, “kanunla sıkıyöne-
tim komutanlarına tanınan yetkilerin kullanılmasıyla ilgili ida-
ri işlemler hakkında iptal davası açılamaz” hükmüyle sıkıyöne- Seferberlİk ve Savaş Halİ
tim komutanlarına yargısal bağışıklık tanınmıştır. Aynı biçim-
de, 285 sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında
KHK’nin 7. maddesiyle olağanüstü hal bölge valisi, 430 sayı- Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu seferberliği, “devletin
lı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği ve Olağanüstü Halin Devamı
Süresince Alınacak İlave Tedbirler Hakkında KHK’nin 8. madde-
tüm güç ve kaynaklarının başta, askeri güç olmak üzere,
siyle de, İçişleri Bakanı, olağanüstü hal bölge valisi ve olağanüs- savaşın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlanması,
tü hal bölgesindeki il valileri, kendilerine tanınan yetkilerin kul-
lanılmasıyla ilgili gerçekleştirdikleri karar ve tasarruflardan dola- toplanması, düzenlenmesi ve kullanılmasına ilişkin bütün
yı cezai, mali veya hukuki açıdan sorumlu tutulmamıştır. Bunlar faaliyetlerin uygulandığı, hak ve özgürlüklerin kanunla
hakkında herhangi bir yargı merciine dava açılması engellenmiş-
tir. kısmen veya tamamen sınırlandırıldığı hal” olarak, savaş

28
halini ise “savaş ilanına karar verilmesinden, bu halin ve Genel Sekreterliği, Genelkurmay Başkanlığı, Bakanlar
kaldırıldığının ilan edilmesine kadar devam eden süre çeşitli görev, yetki ve sorumluluklara sahiptir. Gerçek ve
içinde hak ve özgürlüklerin kanunla kısmen veya tama- tüzel kişilerin ise kendilerine verilen görev ve yükümlü-
men sınırlandırıldığı durum” olarak tanımlamıştır (m. lükleri yerine getirmeleri, mülki ve askeri makamlarca
3). Seferberlikte Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu istenen her türlü bilgiyi vermeleri zorunludur.

“60. Hükümet Programı”ndan (…)

Güvenlik Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine uygun


olarak ve ülkemizin tarihi ve stratejik konumu gereği
Milletimizin demokrasi ve güvenlik taleplerini eş
Türkiye’nin güçlü bir milli savunma sistemine sahip
zamanlı olarak ve birbirini tamamlar bir şekilde
olması temel politikamız olmuştur.
karşılamak ana hedefimizdir. Gerçek anlamda huzur
ve güvenlik, özgürlüğün ve adaletin tam anlamı ile Bu anlayışla hem milli savunma sanayimizi
yaşandığı bir toplumda mümkündür. güçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmiş, hem
de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her türlü ihtiyacının
Geçen beş yıllık dönemde güvenliğin gerek yasal
zamanında karşılanmasına öncelik verilmiştir.
altyapısı gerekse güvenlik güçlerinin etkinleştirilmesi
konusunda önemli adımlar atılmıştır. Bu dönemde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
modernizasyonu kapsamında birçok yeni proje
(…)
devreye konulmuştur.
Esas olan suçluların yakalanması değil, suçun
Savunma sanayimizde yeni projelerle Türk sanayinin
işlenmesini önlemektir. Bu kapsamda, güçlü bir
tasarım ve üretim payının artırılmış olması gurur
sosyal politika ile eş zamanlı olarak, önleyici kolluğa
kaynağımızdır.
ağırlık verilecektir. Genel kolluğun önleyici kolluk
yetkileri, yapılacak yasal düzenlemelerle yeniden İktidarımız döneminde yapılan çalışmalarla, 2002
tanımlanacak, polis ve jandarma, gerek insan yılında % 25 olan Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarının
kaynakları gerekse teknoloji, teçhizat ve malzeme yurt içinden karşılanma payı bugün % 50’ye
bakımından daha da güçlendirilecektir. yaklaşmıştır.

(…) Savunma sanayimizin uluslararası etkinliği de


artırılmış, askeri hücumbot ve gemiler, silah, diğer
Hükümetimiz, milletimizin birlik ve beraberliğini,
savunma araç-gereçleri ile komuta kontrol ve
ülkemizin bölünmez bütünlüğünü ve üniter yapımızı
elektronik harp sistemleri ihracatımız 350 milyon
güçlendirecek politikaları esas almaktadır. Ulusal
dolara çıkarılmıştır.
güvenliğimize kastedecek her türlü oluşuma karşı
tavizsiz tutumumuz kararlılıkla sürecektir. Türkiye bu dönemde, güçlü ordusu ve savunma
sanayiyle başta NATO, AB ve BM organizasyonları
Ulusal güvenliğimize, ülkemizin bölünmez
içinde birçok ülkede barışın korunması ve güvenliğin
bütünlüğüne ve üniter devlet yapımıza kastedecek
sağlanması misyonu çerçevesinde önemli roller
her türlü oluşuma karşı son derece tavizsiz
üstlenmiştir.
tutumumuz kararlılıkla sürecektir. Türkiye’nin
güvenliği için gösterdiğimiz azami dikkatin gereği Türkiye’nin gücünü her türlü şart ve coğrafyada
olarak bütün politikalarımızın birbirini tamamlar hissettirecek, hem konvansiyonel hem de asimetrik
nitelikte olmasını, istismar edilen zaaf alanlarına muharebeleri icra edebilecek, caydırıcılığı, beka
karşı toplumun bütün savunma mekanizmalarının kabiliyeti ve muharebe gücü yüksek bir savunma
güçlenmesini hayati derecede önemsiyoruz. sistemi ve gücünün oluşturulması ana hedefimiz
olmuştur. Olmaya devam edecektir
(…)
Dünyadaki teknolojik gelişmeleri sürekli izleyerek,
Ülkemizin uluslararası etkinliğini artırarak, terörizmle
ülkemizin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin öncelik ve
mücadelede dünya kamuoyuna ülkemizin tezlerini
ihtiyaçları doğrultusunda yerli savunma sanayimizi
kabul ettiriyoruz.
çağdaş yöntemlerle geliştireceğiz.
Milli güvenliğimizi güçlendirmek, ulusal birliğimizi
Böylece, ülkemizin dışa bağımlılığının azaltılmasını
muhafaza etmek için verdiğimiz mücadeleyi, 60’ıncı
sağlayacağız.
hükümet döneminde de her türlü meşru aracı
kullanarak devam ettireceğiz.

29
Seferberlik ve savaş haline, cumhurbaşkanının başkanlı- TSK açıklamalarında terörle mücadelenin güvenlik, eko-
ğında toplanan bakanlar kurulu tarafından MGK’nın görü- nomi, eğitim ve sağlık dâhil sosyokültürel, psikolojik
şü alındıktan sonra karar verilir. Karar, Resmi Gazetede harekât ve uluslararası ilişkiler boyutlarına dikkat çeki-
yayınlanmasıyla birlikte yürürlüğe girer ve hemen mec- lirken, hükümetin özellikle Irak Özel Temsilciliği kanalı
lisin onayına sunulur. Savaş halinin sona ermesine mec- ile Kuzey Irak yönetimi lideri Barzani ile yaptığı görüşme-
lis karar verir. Seferberlik ilanıyla birlikte henüz sıkıyö- lerin tartışma konusu yapılması buna örnektir.
netim ilan edilmemişse, seferberlik ilan edilen bölgeler- Hükümet-TSK ilişkilerinde İlker Başbuğ’un göreve geli-
de görevlendirilmek üzere, Genelkurmay Başkanının tek- şinden itibaren ve Aktütün saldırısı sonrasında yaşa-
lifi, Milli Savunma Bakanının inhası, Başbakanın imzası nan iki gelişme olmuştur. 27 Ekim 2008’de ilk kez bir
ve Cumhurbaşkanının onayı ile hazırlanan kararnameyle Genelkurmay Başkanı Bakanlar Kurulu toplantısına katıl-
komutanlar atanır. Bu komutanlar 1402 sayılı Sıkıyönetim mıştır. Yine aynı saldırı sonrasında Ekim ayı içerisinde iki
Kanunu çerçevesinde tedbir almaya ve uygulamaya yet- kez “Terörle Mücadele Yüksek Kurulu” toplantısı gerçek-
kilidir. Komutanlar, yıkıcı faaliyetlerin önlenmesi, asayiş, leştirilmiş ve İçişleri Bakanlığı bünyesinde yeni bir yapı-
genel güvenlik ve kamu düzeninin sağlanması, sınırların lanmaya gidilmesi kararlaştırılmıştır.24
korunması, ajanların ve kaçakların bulunması için gerek-
Söz konusu dönemde TSK yürütme ve yasamanın alanı-
li tedbirlerin uygulanmasında mülki makamlarla işbirliği
na giren diğer konularda da yönlendirici eylem ve açıkla-
yapar ve gerektiğinde kolluğu emrine alır.
malarda bulunmuştur. Ermeni Soykırımına ilişkin iddia-
Güvenlİk Polİtİkası ve Hükümet-TSK lar bu konulardan bir tanesidir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin
İlİşkİlerİ: 2006-200823 internet sitesinde Ermeni Sorununa ilişkin ayrı bir say-
fa, bu sayfanın içinde ise arşiv belgeleri bulunmakta-
Geride bıraktığımız üç yıl siyasi iktidar asker ilişkilerinde
dır. Yaşar Büyükanıt’ın Şubat 2007 ABD ziyaretinde ABD
büyük gerginliklerin yaşandığı, aynı zamanda bu ilişkile-
Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile görüştüğü konular-
rin yoğun bir şekilde tartışıldığı bir dönemdi. Bu üç sene-
dan biri Ermeni Soykırımı yasa tasarısıdır.25 2007 yılın-
ye ilişkin ayrıntılı bir inceleme “TSK Siyasal Boyutu” baş-
da ayrıca SAREM, Prof. Dr. Hikmet Özdemir tarafından
lıklı makalede ayrıntılı biçimde yapılmıştır.
hazırlanan “1915 Tartışılırken Gözden Kaçırılanlar” isimli
Bu dönemde hükümet ile ordu arasındaki ilişkiler açı- bir kitap yayınlamıştır. “Sarı Gelin-Ermeni Sorununun İç
sından önem taşıyan bir başka konu da terör sorunu ve Yüzü” konulu bir belgesel Genelkurmay Başkanlığı des-
Kuzey Irak politikasıydı. Kuzey Irak’ta Kürdistan Özerk teğiyle hazırlanmış ve 25 Haziran 2008 tarihinden itiba-
Bölgesinin oluşturulması, Irak’ta yeni anayasanın kabu- ren Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullarda izletilme-
lü Cumhurbaşkanlığına Celal Talabani’nin seçilmesi ve sinin mecburi tutulduğu öğrenilmiştir.
ABD’nin askeri varlığı, Kuzey Irak’a yönelik operasyonla-
rı güçleştirdi. Türkiye içindeki bölünme kaygılarını, görüş EK 1: Grev Hakkına Mİllİ
ayrılıklarını ve gerginlikleri arttırdı. Güvenlİk Örtüsü26
Türkiye son üç yıllık dönemi PKK eylemleri, ve bunlara Aziz Çelik
karşı güvenlik güçlerinin sert müdahaleleri, Kuzey Irak’a
yapılacak operasyonlar ve bu tür operasyonlar sonrası Milli güvenlik gerekçesiyle grev ertelemesi, grev hakkı-
yaşanan tartışmalarla geçirdi. Türkiye’nin terörle müca- nın yasalaştığı 1963 yılından bu yana grev hakkının özü-
dele ve Kuzey Irak politikasında dikkat çeken nokta, nü ortadan kaldıran sistematik bir siyasi müdahale aracı
yürütme ile TSK arasındaki ilişkinin işbirliğinden çok reka- olmuştur. Grev erteleme istisnai, sınırlı ve olağanüstü bir
bete dayalı bir görüntü vermesi oldu. Silahlı Kuvvetlerin yöntem değil, olağan/sıradan bir yöntem olarak kullanıl-
mıştır. Milli güvenlik kavramı ülkemizin hukuk düzenine
askeri olmayan çözümlere karşı tepkili olduğu ve bunla-
1961 Anayasası ile girmesine karşın, anayasa grev erte-
rı kendisine karşı bir tavır olarak algıladığı yapılan birçok
lemesine yer vermemişti. Ancak 1963 tarihli ve 275 sayı-
açıklamada görülebilmektedir.
lı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu (TİSGLK)
23 Bu bölüm editörler tarafından yazılmıştır. ile “milli güvenlik” ve “memleket sağlığı” nedeniyle grev
24 Bu konuyla ilgili olarak bkz. Murat Aksoy, “Jandarma,” Almanak ertelemesinin yolu açılmıştır. Bu düzenleme, ABD’nin
Türkiye 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve Gözetim içinde.
25 “Büyükanıt: Ülkeyi Kimse Bölemez,” ntvmsnbc, 15 Şubat 2007,
Taft-Hartley Yasasından (1947) esinlenmiş olmakla bir-
26 Bu yazının kaynak ve belgeleri ile konunun daha kapsamlı bir likte, Türkiye’deki grev erteleme rejiminin kolektif hak-
değerlendirmesi için bakınız: Aziz Çelik, “Milli Güvenlik Gerekçeli lara hayli uzak olan ABD’den de geri olduğunu söylemek
Grev Ertelemeleri,” Çalışma ve Toplum Dergisi, Sayı 18, 2008/3;
Internet edisyonu: www.calismatoplum.org. mümkündür.

30
1963-1980 döneminde milli güvenlik gerekçeli grev ertele- da Danıştay savcılarının görüşleri de istikrarlı bir biçim-
me yolu yaygın bir biçimde kullanılmış ve 200’ü aşkın milli de erteleme kararlarının hukuka uygun olmadığı yönün-
güvenlik gerekçeli grev erteleme kararnamesi yayımlan- dedir. Ancak 1995 yılında ertelenen Seka greviyle ilgi-
mıştır. Grev erteleme rekoru 6. Demirel hükümeti döne- li Danıştay savcısı tarafından yapılan milli güvenlik tari-
mine aittir. Bu dönemde (12 Kasım 1979-12 Eylül 1980) fi ve milli güvenlikle kağıt üretimi arasında kurulan bağ-
24 Ocak kararlarının ardından yoğun grevlerin gündeme lantı hukuk tarihine geçecek niteliktedir:
geldiğinin altını çizmek gerekir. Grevlerin yaygınlaşması
“Türkiye’de kağıt üretiminin aksaması basın yayın kuruluşla-
beraberinde grev ertelemelerinin de artışını getirmiştir.
rının yanısıra ambalaj kağıdı gereksinimi dolayısıyla ihracat
1982 Anayasası ile grev sınırlamaları yanında, grev erte- sektörünü, ülkeye döviz girişini, yoksun kalınan döviz dola-
lemesi de anayasal bir statü kazandı. 2822 sayılı TİSGLK yısıyla milli güvenliğe ilişkin malzemeler de dâhil ülkemiz
ile hükümete grev erteleme konusunda keyfi davranma için gerekli ihtiyaç maddelerinin dışalımını baltalamaktadır.
imkânı verildi. İhracata dönük üretim yapan çiftçi ve sanayicinin dolayısıy-
la milli ekonominin göreceği zarar telafi edilemez boyutla-
1983 sonrasında milli güvenlik gerekçeli 20 erteleme
ra yaklaşmış milli güvenliği ve halkın genel sağlığını da etki-
kararnamesi ile 500’ü aşkın işyerinde 300 bin civarında
lemiştir”
işçinin grevi ertelenmiştir. Grev ertelemelerinde 1995 yılı-
na değin kamu kesiminin ağırlığı gözlenirken, 2000’li yıl- Bu çetrefil ve zorlama illiyet bağlantısının hukuksal
ların ertelemelerinin neredeyse tümü özel sektöre aittir. olmadığı, tamamen iktisadi ve siyasal bir kavrayışa daya-
Kuşkusuz bu değişimde özelleştirmelerin ve 1995 sonra- lı olduğu açıktır. Grev erteleme kararlarının “milli güven-
sında kamu kesiminde grev eğiliminin düşmesinin payı lik” nedeniyle değil, ekonomik gerekçelerle ve hukuk-
büyüktür. sal hiçbir dayanağı olmayan “soğutma” ve “caydırma”
motifleriyle alındığı hükümetlerin açıklama ve savunma-
Ocak 1991 Körfez krizi sırasında 260 grev milli güvenlik
larıyla ortaya çıkmaktadır. Bu savunmaların birinde grev-
gerekçesiyle ertelendi. Erteleme kapsamına giren işyer-
milli güvenlik bağlantısı şöyle kurulmuştur:
lerinin bir kısmında “tuvalet kağıdı”, “kağıt mendil”, “tül
perde”, “mobilya”, “porselen tabak”, “tuğla”, “konser- “Grev uygulanan işyerinin üretim kalemleri itibariyle kendi
ve kutusu”, “döşemelik kumaş” , “fitilli kadife” üretimi sektöründe sanayinin ikmal kaynağı olduğu, grevin ihracat
yapılmaktaydı. Milli güvenlik gerekçeli bir diğer yoğun gelirlerinde önemli azalmaya neden olacağı bu durumun ise
grev erteleme dalgası Ekim 1995 tarihinde yaşandı. 1995 milli ekonomiye zarar vereceği, (...) “milli güvenlik” kavramı-
grev erteleme dalgasından sonra uzunca bir süre milli nın güçlü bir ekonomiyi gerektirdiği ve kapsadığı, milli eko-
güvenlik gerekçeli grev ertelemesi yaşanmadı. nomiye zarar verecek her girişimin ise milli güvenliğe zarar
verdiği...”
2000 yılında tekrar başlayan milli güvenlik gerekçeli grev
ertelemeleri ise lastik ve cam sektöründe yoğunlaştı. Bu yaklaşım ile hükümet, milli güvenlik kavramının sınır-
Lastik sektöründe 2000, 2002 ve 2004 yıllarında, üst üste larını -bu kavramında kendisinde var olan muğlâklığın
üç toplu iş sözleşmesi döneminde milli güvenlik gerekçe- da ötesinde- keyfi olarak “milli ekonomiye zarar verecek
li grev ertelemesi gündeme geldi. Aynı şekilde cam sek- her girişim” olarak genişletmektedir. Hükümet gerek-
töründe de 2001, 2003 ve 2004 yıllarında milli güvenlik çesinin tamamen ekonomik olduğu dikkat çekmekte-
gerekçeli grev ertelemeleri yaşandı. 2000’li yılların son dir. Öte yandan geleneksel olarak grevlerin milli güven-
grev erteleme kararı 2005 tarihinde bir kamu madencilik liği tehlikeye attığı yönünde hükümete görüş sunan Milli
işyerinde uygulandı. 2005 yılından bu yana kritik sektör- Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, 2003 yılı sonrasında
lerde grev de yaşanmadı, grev ertelemesi de. görüş değiştirmesine karşın ironik bir biçimde siyasi ikti-
dar grev ertelemelerinde ısrarcı olmuştur.
Danıştay, milli güvenlik gerekçeli grev erteleme kararla-
rının neredeyse tümünde yürütmeyi durdurma ve iptal
kararı vermiştir. Danıştay istikrarlı bir biçimde ekonomik
gerekçelerin milli güvenlik ile bağlantılandırılmasına kar-
şı çıkmıştır. Ancak neredeyse tüm hükümetler Danıştay
kararlarına rağmen grev erteleme konusunda ısrar-
cı olmuştur. Hatta Danıştay kararını takiben aynı grev
ikinci kez ertelenebilmiştir. Grev erteleme davaların-

31
EK 2: Yüksek Askerİ Şura TSK İç Hizmet Kanununun 35. maddesinde belirtilen
“rejimin korunması ve kollanması” görevini tamamlayı-
Verdiği kararlarla tartışmaların odağındaki idari kurum- cı nitelikte olduğu görülmektedir. Şura, dış güvenlikten
lardan biri de Yüksek Askeri Şura (YAŞ)’dır. Anayasal bir ziyade iç güvenliğe odaklanmaktan vazgeçmeyen ordu-
kurum olarak düzenlenmemekle birlikte, idarenin eylem nun sivil alana müdahale araçlardan biridir. Bunu, Şura
ve işlemlerinin yargısal denetimiyle ilgili 125. madde hük- toplantılarında ele alınan konular, değerlendirmeler ve
münde istisnalar arasında yer almıştır. Anayasa, YAŞ kararlar da doğrulamaktadır. Ordu mensuplarının ihraç
tarafından verilen kararların yargı denetimi dışında tutul- kararlarında ileri sürülen gerekçeler ve iç tehdit algıla-
duğunu hükme bağlamakla yetinmiştir.27 malarına dönük tespitler, ordunun bu ilgisini göstermesi
bakımından dikkat çekicidir.
YAŞ ile ilgili düzenlemeler asıl olarak 1972 tarih-
li Yüksek Askeri Şuranın Kuruluş ve Görevleri Hakkında ‘Güvenlik Almanak’ının kapsadığı dönemde gerçekleşen
Kanununda28 yer almaktadır. YAŞ, Başbakan, Genelkur- Yüksek Askeri Şura toplantılarındaki terfi, emeklilik ve
may Başkanı, Milli Savunma Bakanı, Kara, Deniz, Hava meslekten ihraç kararları aşağıda özetlenmiştir:
kuvvet komutanları, ordu komutanları, Jandarma Genel
Ağustos 2006: Türk silahlı kuvvetlerinin üst komuta kade-
Komutanı, Donanma Komutanı ve Silahlı Kuvvetler kad-
mesi belirlendi (Tablo 1). “TSK’nın itibarını sarsacak şekil-
rolarında bulunan orgeneral ve oramirallerden oluşur.
de ahlak dışı hareketlerde bulunan, hizmetin gerektirdi-
Başbakanın başkanlığında, yokluğunda ise Genelkurmay
ği şekilde tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzenle-
Başkanı başkanlığında toplanmaktadır.
meyen veya irticai faaliyetlerde bulunduğu” gerekçesi ile
YAŞ, kamuoyuna yansıdığı biçimiyle yalnızca aske- 17 personelin görevine son verildi.29
ri komuta kademesindeki terfi, emeklilik ve meslekten
Kasım 2006: “Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak
ihraç kararlarını almamaktadır. Görevlerinden başlıcaları
şekilde disiplin bozucu hareketlerde bulunan” 35 perso-
Genelkurmay Başkanlığınca hazırlanan milli askeri stra-
nel ile “irticai tutum ve davranışları nedeniyle” 2 perso-
tejik konsepti (ana fikri) tespit etmek ve gerektiğinde
nel olmak üzere, toplam 37 personelin görevine son veril-
gözden geçirilmesi konusunda ve TSK’nin esas program
di.30
ve hedefleri ile TSK’yi ilgilendiren önemli kanun, tüzük,
yönetmelik taslaklarını inceleyerek bu konularda görüş Ağustos 2007: 34 general ile amiralin bir üst rütbeye, 45
bildirmektir. albayın ise general ve amiralliğe yükseltildiği, 40 gene-
ral ve amiralin görev süreleri bir yıl uzatıldığı toplantı-
YAŞ, biri Ağustos ayında olmak, diğeri Genelkurmay
da, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde,
Başkanınca belirlenmek üzere yılda iki kez olağan top- disiplin bozucu hareketlerde bulunan” 13, “irticai tutum
lanmaktadır. Genelkurmay Başkanının istemiyle kurul ve davranışları nedeniyle” 10 personel olmak üzere, top-
yıl içinde ayrıca toplanabilir. YAŞ toplantılarının kamu- lam 23 personelin görevine son verildi.31
ya kapalı yapılır. Görüşmelerin ve kararların açıklanma-
sı ve yayınlanması yasaklanmıştır (m. 8). Ancak kurulun Kasım 2007: TSK’nın temel yapısını ve disiplinini bozacak
izin verdiği konular, izin verildiği kadarıyla yayınlanır. şekilde, “uyuşturucu alışkanlığı veya ahlak dışı ilişkileri
bulunan” 31, “irticai tutum ve davranışları tespit edilen”
Şuranın görevlerinin, askeri darbelere kaynaklık eden 7 olmak üzere, toplam 38 personelin görevine son veril-
di.32
27 Muhtemel bir Anayasa değişikliği sonrasında YAŞ kararlarının
yargı denetimine açılması beklenmektedir. Nitekim, Almanak Ağustos 2008: 32 general ve amiral bir üst rütbeye, 46
yayına hazırlanırken basında yeralan AKP’nin Anayasa değişik-
liği teklifine ilişkin haberlerde bu doğrultudadır. albay ise general ve amiralliğe yükseltildi. 46 general ve
28 17 Temmuz 1972 tarihli 1612 sayılı Yüksek Askeri Şuranın Kuruluş amiralin görev süreleri bir yıl uzatıldı.33 Bu YAŞ toplan-
ve Görevleri Hakkında Kanun, 26 Temmuz 1972 tarih ve 14257
sayılı Resmi Gazete. tısının en dikkat çekici yanı herhangi bir ihraç kararının
29 “TSK’da İlk Kez ‘İrtica’ Vurgulu İhraç,” Hürriyet (internet sitesi), alınmamasıydı.
4 Ağustos 2006.
30 “YAŞ’ta 37 Askeri Personele İhraç Kararı,” Sabah (internet site-
Kasım 2008: “TSK’nın temel yapısını ve disiplinini boza-
si), 30 Kasım 2006.
31 “Ağustos 2007 Yüksek Askeri Şura Toplantısı,” TSK internet cak şekilde, “uyuşturucu alışkanlığı ve ahlak dışı ilişkile-
sitesi. ri” bulunan 19, “irticai tutum ve davranışları” tespit edi-
32 “YAŞ Kararları,” Star Gazetesi (internet sitesi), 30 Kasım .2007.
len 5 olmak üzere toplam 24 personelin TSK’dan ayrılma-
33 “Ağustos 2008 Yüksek Askeri Şura Toplantısı,” TSK internet
sitesi. sına “oy çokluğuyla” karar verildi.

32
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından beri YAŞ toplantı- se ben YAŞ kararlarını imzalamam’ diye bir söylemi inter-
larının sonuçları siyasi kavgaların malzemesi haline gel- net sitelerine düşmüş vaziyette. İşin ilginç tarafı, emekli olan
meye ve kamuoyunda sivil-asker ilişkileri açısından bir tür bir Genelkurmay Başkanına olağanüstü boyutlara ulaşan
test olarak görülmeye başlandı. Bu toplantılarda alınan bir fiyatla özel bir aracın alınmasıdır. Orduya karşı görünüp
ihraç kararları, bu kararların gerekçeleri ve konulan şerh- de ordu ile aynı süreci yaşayan garip bir yapıyla karşı karşı-
ler dikkat çekmeye başladı; hatta ihraç kararının olma- yayız”34 sözleriyle, bu durumu eleştirdi. Diğer taraftan
ması bile tartışma yarattı. 2008 Ağustos YAŞ toplantı- 2006 ve 2008 yıllarında yapılan Genelkurmay Başkanlığı
sında ihraç kararı alınmaması üzerine, Cumhuriyet Halk atamaları da kamuoyunda tartışmalar yarattı. Bu tartış-
partisi Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu “Hükümetle maların bir sonucu Yaşar Büyükanıt’ın atamasının YAŞ
Genelkurmay arasında oldukça sıcak bir ilişkinin olduğu toplantısı öncesinde gerçekleştirilmesi oldu. YAŞ karar-
kanısındayım. Çünkü, tüm ordunun büyüklüğü dikkate alın- larının içeriğine ilişkin tartışmalar, aynı zamanda askeri
dığında laikliğe karşı hiçbir dosyanın YAŞ’a gelmemesi ilginç- meselelerin geçtiğimiz dönemde nasıl hızla siyaset mal-
tir. Medyada bu konuda belli pazarlıklardan söz edilmekte- zemesi haline dönüşebildiğinin de bir örneğidir.
dir. Hatta Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘böyle bir dosya gelir-

Tablo 1: 2006-2008 YAŞ Kararlarına Göre Türk Sİlahlı Kuvvetlerİ Üst Kademesİndekİ
Değİşİklİkler

2006 2007 2008

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt - Orgeneral İlker Başbuğ

Orgeneral Sebahattin Işık


Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ -
Koşaner
Oramiral Muzaffer Metin
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu -
Ataç
Orgeneral Aydoğan
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert -
Babaoğlu
Orgeneral Sebahattin Işık
Jandarma Genel Komutanı - Orgeneral Avni Atila Işık
Koşaner

1. Ordu Komutanı Orgeneral Fethi Remzi Tuncel Orgeneral İsmail Koçman Orgeneral Ergin Saygun

2. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız - Orgeneral Necdet Özel

3. Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Koçman Orgeneral Saldıray Berk -

Ege Ordu Komutanı Orgeneral Şükrü Sarıışık Orgeneral Necdet Özel Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu

Kara Kuvvetleri Komutanlığı


Orgeneral Avni Atila Işık - Orgeneral Aslan Güner
Kurmay Başkanı

Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu Orgeneral Hasan Aksay -

Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun - Orgeneral Hasan Iğsız

Donanma Komutanı Oramiral Muzaffer Metin Ataç Oramiral Eşref Uğur Yiğit -

Kara Kuvvetleri Eğitim ve


Orgeneral Orhan Yöney Orgeneral Erdal Ceylanoğlu -
Doktrin Komutanı

34 “CHP’li Kılıçdaroğlu Gündemi Değerlendirdi, Meclis Haber, 5


Ağustos 2008.

33
Anayasalarda Milli Güvenlik
Meryem Erdal

1924 Anayasası’nda1, “milli güvenlik” kavramı kullanıl- laik Cumhuriyet ilkelerine ve Devletin ülkesi ve milletiyle
mamakla birlikte, bu kapsamda öngörülen seferberlik ve bölünmezliği temel hükmüne uygun olma zorunluluğu”
sıkıyönetim gibi olağanüstü yönetim halleriyle seyahat yer almıştır. Keza bu metinde, Milli Güvenlik Kurulu, ana-
özgürlüğü (m. 78), güvenlik, edep töreleri gibi hallerde yasal kurum olarak düzenlenmiş ve kurulun görevi, “milli
dini tören düzenleme özgürlüğü (m. 75) sınırlanmıştır. güvenlikle ilgili kararların alınmasında ve koordinasyo-
Keza savaş halinde veya savaşı gerektirecek bir durum nun sağlanmasında yardımcı olmak ve gerekli temel gö-
baş gösterdiğinde veya ayaklanma olduğunda yahut va- rüşleri Bakanlar Kuruluna bildirmek” olarak tanımlan-
tan ve cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli kalkışma ol- mıştır. Ayrıca 153. maddede de “Türkiye Cumhuriyeti’nin
duğunu gösterir kesin belirtiler görüldüğünde, Bakanlar laik niteliğini koruma amacını güden devrim kanunlarını”
Kurulu tarafından bir ayı aşmamak üzere sıkıyöne- korumak üzere özel hüküm getirilmiştir.
tim ilan edilebileceği de düzenlenmiştir (m. 86). Ayrıca,
Görevi, milli güvenlik siyasetinin tayin, tespit ve uygu-
Anayasanın, devlet şeklinin cumhuriyet olduğuna ilişkin
lanmasıyla ilgili kararlarını ve koordinasyonun sağlan-
birinci maddesi, değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek
ması konusundaki görüşlerini Bakanlar Kuruluna bildir-
hüküm olarak dokunulmaz kılınmıştır (m. 102).
mek olarak tanımlanan Milli Güvenlik Kurulu, 1960 askeri
27 Mayıs 1960 askeri darbesinin ürünü olan 1961 Anaya- darbesiyle ilk kez anayasal kurum haline getirilmiş, olu-
sası2, 12 Mart 1971 askeri darbesiyle yapılan anayasa deği- şumundaki asker sayısı arttırılmış ve görüşlerini bakanlar
şikliğine kadar yürürlükte kalan ilk metnin başlangıç bö- kuruluna “bildirme” işlevi yüklenmişti.
lümünde “bölünmez bir bütün halinde, milli şuur ve ül-
1961 Anayasasının ilk metnindeki bu tablo, 12 Mart 1971
küler”, “milli birlik ruhu”, “Türk Milliyetçiliğinden hız ve
askeri darbesiyle gerçekleştirilen 20 Eylül 1971 tarih ve
ilham alarak” gibi ifadelere yer vermiştir. Ancak “kamu
1488 sayılı kanunla yapılan anayasa değişikliğiyle yeni
düzeni” ve “genel ahlak” gibi gerekçelere nazaran “milli
bir ivme kazanmıştır. Cumhuriyet tarihinin ikinci askeri
güvenlik” gerekçesiyle sınırlamalara nadiren rastlan-
darbesi, 1961 anayasasının getirdiği kısmi özgürlük or-
maktadır. Hatta Anayasanın “temel hak ve hürriyetle-
tamına son veren, mevcut anayasal sisteme ve kurum-
rin özü, sınırlanması ve kötüye kullanılamaması” başlıklı
lara yön veren önemli bir dönüm noktasıdır. Bu dönem,
11. maddesi hükmüyle, “kamu yararı, kamu düzeni, genel hak ve özgürlüklerin ikincil konuma itildiği, milli güven-
ahlak, sosyal adalet ve milli güvenlik” gibi gerekçelerle lik odaklı yönetim anlayışının mevzuatta ve kurumsal dü-
temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunulmasının yasak- zeyde görünür kılındığı ve yaygınlaştırıldığı bir dönem ol-
lanması kayda değer bir özelliktir. Buna rağmen, basın ve muştur. 1982 askeri darbesi, bu darbenin açtığı yolda yü-
haber alma hürriyeti (m. 22), konut dokunulmazlığı (m. rüyerek, toplumsal yaşamda, devlet yapılanmasında ve
16), seyahat ve yerleşme hürriyetinin (m. 18) sınırlana- işleyişinde, milli güvenlik odaklı yaklaşımın hâkimiyetini
cağı haller arasında “milli güvenlik” de sayılmıştır. Yine, ilan etmiştir.
57. maddede düzenlenen siyasi partilerin tüzük, program
ve faaliyetleriyle ilgili esaslar arasında da “demokratik ve 1961 Anayasasında Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay
ve Uyuşmazlık Mahkemesi yüksek mahkeme olarak,
1 20.04.1340 tarihli 491 sayılı Teşkilatı Esasiye Kanunu, beş değişiklik
Anayasa Mahkemesi ise ayrıca düzenlenmiştir. 1971 ana-
geçirmiş ve 1961 Anayasasının yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldı- yasa değişikliği ile, Danıştayı düzenleyen 140. madde
rılmıştır.
içinde ilk kez Askeri Yüksek İdare Mahkemeleri (AYİM)
2 9 Temmuz 1961 tarihli 334 sayılı kanun, 20 Temmuz.1961 tarihli Resmi
Gazete. yer almıştır.

34
1971 anayasa değişikliğiyle ilk değişim, Milli Güvenlik Anayasasında askeri iktidarın güvenlik yaklaşımı, güven-
Kurulunun yapısında yaşanmıştır. Genelkurmay başkanı lik dışı alan ve kurumlar üzerinde köklü ve kalıcı etkiler
ve başbakan kurulun anayasa ile belirlenen üyeleri olur- bırakmıştır.
ken, kurulun görüşlerine “tavsiye etme” niteliği kazandı-
Milli Güvenlik Konseyi, iktidarı ele geçirir geçirmez, ya-
rılmıştır. 1980 askeri darbesiyle kurul, askeri üyelerin ço-
sama ve yürütme erkini sınırsız biçimde kullanmış ve
ğunlukta olduğu ve tüm üyelerin anayasayla belirlendiği,
askeri rejimi korumaya dönük her türlü hukuksal ted-
milli güvenlik siyasetine ilişkin kararlar alan ve kararları
biri almıştır. Hem yeni anayasa hazırlıkları tamamlan-
“öncelikle dikkate alınacak” etkin bir kuruluş haline ge-
madan hem de anayasanın yürürlüğe girmesini takiben
tirilmiştir. Böylece kurul, hükümetin üzerinde bir güce ve
pek çok kanun ve düzenleme üretmiş ya da aynı doğ-
konuma yükseltilmiştir.
rultuda mevcut düzenlemeleri değiştirmiştir. Aynı anla-
Milli güvenlik anlayışı yaygınlaştırılmış ve genişletilmiş- yışla yargı, radyo televizyon yayıncılığı, yükseköğretim
tir. Anayasanın 11. maddesindeki temel hak ve özgür- ve benzeri alanları denetim altında tutmak üzere Devlet
lüklerin özüne dokunma yasağı, hak ve özgürlüklerden Denetleme Kurulu, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu,
hiçbirisinin, “Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölün- Radyo Televizyon Yüksek Kurulu, Yükseköğretim Kurulu,
mez bütünlüğünü” ortadan kaldırmak kastıyla kullanı- Yüksek Askeri Şura, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi,
lamayacağı şeklinde tersine çevrilmiştir. Bu çerçevede Bölge İdare Mahkemeleri, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulmuş, hak ve özgür- Yüksek Kurumu gibi kurumlar oluşturulmuş, bu kurum-
lüklerin önemli bir bölümü, “devletin ülkesi ve milletiyle lar ile yasama, yürütme ve yüksek yargı organlarının ku-
bölünmez bütünlüğü”, “devletin sosyal, iktisadi, siyasi ruluş, işleyiş ve faaliyetleri konusunda cumhurbaşkanı ve
veya hukuki temel düzeni”, “milli güvenliğin gerekleri”, Milli Güvenlik Kurulunun tasarruf ve yetkileri arttırılmış-
“milli, demokratik, laik ve sosyal Cumhuriyet ilkeleri”, tır. Ayrıca, 1982 Anayasasının3 geçici 15. madde hükmüyle,
“devlet güvenliğini ilgilendiren suçlar”, “hür demokra- MGK ve hükümet üyelerinin yargılanmaları engellenmiş
tik düzen” gibi gerekçelerle sınırlanmıştır. Bunların ba- ve bu dönemde çıkarılan düzenlemelerin Anayasaya ay-
şında, özel hayatın gizliliği (m. 15), seyahat ve yerleşme kırılıklarının ileri sürülmesi yasaklanmıştır. Böylece as-
hürriyeti (m.18), vicdan ve din hürriyeti (m. 19), basın hür- keri rejim sorumluları, kişisel, kurumsal ve hukuksal açı-
riyeti (m. 22), basın dışı haberleşme araçlarından fayda- dan dokunulmaz kılınmıştır.
lanma hakkı (m. 26), dernek kurma hakkı (m. 29), sendika
Anayasanın geçici 15. maddesiyle dokunulmaz kılınan ve
kurma hakkı (m. 46), partilerin uyacakları esaslar (m. 57),
TBMM üyelerinin ant içmeleri (m. 77), radyo ve televizyo- 12 Eylül 1980 ile 06 Aralık 1983 döneminde çıkarılan ka-
nun idaresi ve haber ajansları (m. 121), mahkemelerin ku- nunlar iki bölümden oluşmaktadır. Bunlardan ilk bö-
ruluşu (m. 136), askeri yargı (138) başlıklı konular gelmiş- lümü, 1982 Anayasasından önce yürürlük kazanan düzen-
tir. Anayasal düzeydeki bu değişiklik, mevzuatta da göz- lemelerdir. Atama ve denetim yetkilerini, aynı zamanda
lenmiş, özellikle anayasal kurumların mevzuatı köklü de- MGK başkanı olan devlet başkanında toplayan ve anaya-
ğişikliklere uğramıştır. Bu değişimi, siyasi haklardan öğ- sal dayanakları sonradan oluşturulan kurumların kurulu-
renim özgürlüğüne, sendikal haklardan yayın ve iletişim şunu düzenleyen bu kanunlar arasında, 2443 sayılı Devlet
özgürlüğüne, yürütmeden yargıya kadar geniş bir alanı il- Denetleme Kurulu Kanunu, 2547 sayılı Yüksek Öğretim
gilendiren düzenlemelerde gözlemek mümkündür. Kanunu, 2461 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
Kanunu, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri Kanunu
Her darbenin kendi hukukunu yaratma geleneğinin do-
yer almıştır. MGK’nın mevzuat üretme çalışmaları kap-
ruğa ulaştığı asıl dönemeç, 12 Eylül 1980 askeri darbe-
samında, anayasanın yürürlüğe girmesinden sonra çıkar-
siyle yaşanmıştır. Hak ve özgürlükler alanının milli gü-
dığı ve önemli bir kısmı halen yürürlükte olan bu kanun-
venlikle, kuralın istisnayla yer değiştirdiği ve askeri ik-
ların başlıcaları ise, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu, 2802
tidarın buna uygun biçimde donatıldığı bu darbe, başta
sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, 2820 sayılı Siyasi
anayasa olmak üzere mevzuatta büyük tahribat yarat-
Partiler Kanunu, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 2839 sa-
mıştır. “Kuralın özgürlük, sınırlamanın ise istisna” ol-
yılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2845 sayılı Devlet Güvenlik
duğu temel ilkeden sapma gösterilerek otoriter bir mev-
Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında
zuat yaratılmıştır. Genel, soyut ve belirsiz sınırlama hü-
Kanun, 2898 sayılı Dernekler Kanunu, 2911 sayılı Toplantı
kümleriyle iyice daralan hak ve özgürlükler alanı, ağır ve
sistematik insan hakları ihlallerinin yaşandığı “ihlaller ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, 2941 sayılı Seferberlik ve
alanına” dönüşmüştür. Milli güvenlik anlayışı, mevzu- 3 7 Kasım 1982 tarihli 2709 sayılı kanun, 9 Kasım 1982 tarih ve 17863 mü-
atın tümüne hâkim kılınmıştır. Bu düzenlemelerle, 1982 kerrer Resmi Gazete.

35
Savaş Hali Kanunu, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu, aykırılığının iddia edilemeyeceğini öngören hükmün kal-
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama dırılmasıdır. Bu dönemde üretilen hukuki tasarrufların
Usulleri Hakkında Kanun, 2954 sayılı TRT Kanunudur4. yargı denetimine açılması olumlu ancak eksik bir adım
olarak kalmıştır. Maddenin tümüyle kaldırılmaması, as-
Hazırlanışı ve yürürlüğe giriş biçimi itibariyle hukuka ay-
keri darbe sorumlularının dokunulmazlıklarını sürdürme-
kırı olarak nitelenen 1982 Anayasası, milli güvenlik an-
lerine yol açmıştır. Zira söz konusu düzenlemelerle ilgili
layışı bakımından, ifade biçiminin çeşitlendiği ve haki-
Anayasa Mahkemesine iptal davası açma süresi geçmiş
miyetinin mutlaklaştırıldığı, devletin tüm kurum ve ku-
bulunduğundan bu olanak fiilen kullanılamamaktadır.
ruluşlarıyla bu anlayış çerçevesinde yeniden şekillendi-
rildiği ve yapılandırıldığı bir anayasa olmuştur. Bu ana- İkincisi, Anayasada Milli Güvenlik Kurulunu düzenleyen
yasada, devletin temel amaç ve görevi, devletin bölün- 118. maddesinde yapılan değişikliktir. Kurulun kurumsal
mezliğini ve bütünlüğünü sağlamak olarak formüle edil- varlığını etkilemeyen bu değişiklikle, kurul kararlarının
miştir. Devletin kişilerle ve toplumla ilgili amaç ve gö- “tavsiye” niteliğinde olduğu, buna paralel biçimde eski
revi ise, insanın değeri ve insan hakları idealiyle hiçbir metinde geçen “öncelikle dikkate alınır” ibaresi, “değer-
bağlantısı olmaksızın “refah, huzur ve mutluluğu sağla- lendirilir” şeklinde değiştirilmiştir. Kurulu, milli güvenlik
mak”tan ibarettir. Bireyin hak ve özgürlüklerinin korun- siyasetinin belirlenmesi, tespiti ve uygulanması ile ilgili
ması ve geliştirilmesi yerine devletin kendisi ve güvenliği konularda yardımcı organa dönüştürmeyi amaçlayan de-
anayasal güvenceye kavuşturulmuştur. ğişiklikle beklenen amacın gerçekleştiğini söylemek ola-
naksızdır.
Anayasanın, “başlangıç”, “devletin şekli” (m.1), “cum-
huriyetin nitelikleri” (m. 2), “devletin bütünlüğü, resmi Üçüncüsü, değişiklikle, temel hak ve özgürlüklere ilişkin
dili, bayrağı, milli marşı” (m.3), “Anayasanın değiştiri- genel sınırlanma gerekçelerinin kaldırılmasıdır. “Temel
lemeyecek hükümleri” (m. 4), “devletin temel amaç ve hak ve özgürlüklerin sınırlanması” başlıklı 13. maddesinde
görevleri” (m. 5) hükümlerinin, milli güvenlik anlayışı- “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, milli
nın genel çerçevesini anayasaya yansıtan temel hüküm- egemenlik, Cumhuriyet, milli güvenlik, kamu düzeni, ge-
ler olduğunu söylemek olanaklıdır. Milli güvenliğin ana- nel asayiş, kamu yararı, genel ahlak ve genel sağlık” şek-
yasal formunda geçen, “Yüce Türk Devleti”, “Türkiye linde ifade edilen genel sınırlama gerekçeleri yerine, te-
Cumhuriyeti’nin ebedi varlığı”, “Türk varlığı”, “Türk mel hak ve özgürlüklerin, “özlerine dokunulmadan yal-
milli menfaatleri”, “Türklüğün tarihi ve manevi değer- nızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
leri”, “Atatürk ilke ve inkılâpları”, “Atatürk milliyetçili- bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir” hükmü ge-
ğine bağlılık”, “başlangıçta belirtilen temel ilkelere da- tirilmiştir. Buna paralel biçimde de, kaldırılan gerekçe-
yanma”, “Türkiye Devletinin ülkesi ve milletiyle bölün- ler, “özel hayatın gizliliğin gizliliği” (m. 20), “konut do-
mez bütünlüğü”, “Türk milletinin bağımsızlığı ve bütün- nulmazlığı” (m. 21), “haberleşme hürriyeti” (m. 22), “dü-
lüğü”, “ülkenin bölünmezliği” şeklindeki ifadelerle so- şünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” (m. 26), “basın hür-
mutlaştığı söylenebilir. Anayasanın bütününde geçen bu riyeti” (m. 28), “dernek kurma hürriyeti” (m. 33), “top-
ifadeler Tablo 1’de yer almıştır. lantı ve gösteri yürüyüşü hakkı” (m. 34), “sendika kurma
hakkı” (m. 51) gibi temel hak ve özgürlükleri düzenleyen
1982 Anayasasının baskıcı karakteri, demokratikleşme hükümlere eklenmiştir.
adımlarının öncelikleri arasında yer aldığından, pek çok
değişikliğe uğramıştır. En kapsamlısı, 34 maddeyi değiş- Görüldüğü üzere, değişiklik, genel sınırlama gerekçeleri-
tiren 03.10.2001 tarih ve 4709 sayılı kanun5 ile yapılan nin temel hak ve özgürlükleri düzenleyen özel hükümlere
değişikliktir. Bu değişiklikte askeri darbe anayasasında yerleştirilmesiyle sınırlı bir değişikliktir. Anayasa metnin-
milli güvenlik anlayışının belirlediği genel çerçeveden den çıkarılmayan bu gerekçelerle, güvenlik eksenli sınır-
sapma olmamakla birlikte, üç nokta önem taşımaktadır. lama tutumundan ödün verilmemiştir. Değişiklik bu ya-
Bunlardan ilki, Anayasanın geçici 15. maddesinin son fık- nıyla, askeri rejim üretimi güvenlik anlayışından kopuş
rasında yer alan, askeri rejim tarafından 12 Eylül 1980 ile niteliği taşımamıştır.
06 Aralık 1983 döneminde çıkarılan kanun, kanun hük-
Cumhuriyet anayasalarının en fazla müdahale ettiği alan-
münde kararnameler ile diğer tasarrufların Anayasaya
lardan biri de siyasi haklar olmuştur. Önceden izin alma-
4 Bülent Tanör, Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu, s.. 315-316. dan siyasi parti kurma ve serbestçe faaliyette bulunma
5 3 Ekim 2001 tarihli 4709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı özgürlüğünü tanıyan 1961 Anayasası bile siyasi partilerin
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun, 17 Ekim 2001 tarih ve 24-
556 mükerrer Resmi Gazete. uyacakları esasları, “demokratik ve laik Cumhuriyet ilke-

36
lerine ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği” temel makamlar, bütün gerçek ve tüzel kişiler için geçerlidir.
hükmüne uygun olma zorunluluğuna bağlamıştır. Bu sı- Ancak, “Türkiye Cumhuriyetinin güvenliği ve yüksek menfa-
nırlama, 1982 Anayasası ile yeni bir boyut kazanmıştır. atleriyle birlikte yabancı devletlere ilişkin sırlar” bu zorunlu-
Anayasanın 82. maddesi, siyasi partilerin tüzük, program luğun kapsamı dışında bırakılmıştır. Kanun, “açıklanma-
ve faaliyetlerinin, “devletin bağımsızlığına, ülkesi ve mil- sında devletin yüksek menfaatlerine zarar vermesi umu-
letiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve lan ve sır halinde saklanması gereken bilgilerin verilme-
hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik sinden, evrak ve belgelerin gönderilmesinden ilgi ma-
ve laik Cumhuriyet ilkelerine” aykırı olamayacağını; “sı- kamların kaçındığı” durumda, mahkemenin bu konuda
nıf veya zümre diktatörlüğüne veya herhangi bir tür dik- bir karar vermeden önce yetkili kişilerden sözlü açıklama
tatörlüğü savunmayı ve yerleşmeyi” amaçlayamayacak- isteyebileceğini ve bu konuda yapılan açıklamaların tuta-
larını hükme bağlamıştır. Böylece, siyasi partilerin faali- nağa geçirilmeyeceğini hükme bağlanmıştır. Ancak mah-
yetlerinin, milli güvenlik siyasetiyle örtüşmesi sağlanmış-
keme yukarıda belirtilen istisna dışındaki bilgi, evrak ve
tır. Anayasa, milli güvenlik siyasetinin, yasama, yürütme
belgelerin istenmesinin zorunlu olduğuna üçte iki çoğun-
ve yargı erklerini belirlemesine ve bunların üzerinde bir
lukla karar alırsa, istenen bilgi, belge ve evrakın verilmesi
güç oluşturmasına izin vermektedir. Dolayısıyla milli gü-
zorunludur.
venlik siyaseti, sivil alandaki örgütlenmelere doğru yayıl-
mış ve etkinleştirilmiştir. Siyasi partilerin tüzük ve prog- Aynı durum, mahkemenin tanık ve bilirkişi dinleme-
ramının 68. maddede belirtilen yasağa aykırı olması, siyle ilgili hükümde de tekrarlanmaktadır. Hükme göre,
Anayasanın 69. maddesiyle kapatılma nedeni sayılmış- “Anayasa Mahkemesinde görülen dava ve işler dolayı-
tır. Faaliyetleri nedeniyle siyasi partilerin kapatılmaları sıyla bilgisine başvurulan bilirkişi veya tanığın dinlenme-
içinse, söz konusu eylemlerin işlenmesinde “odak haline sinin usul kanunları gereğince resmi bir makamın iznine
geldiğinin” Anayasa Mahkemesince tespiti koşulu aran- bağlı bulunduğu halde, devlet menfaatlerine zararlı ola-
mıştır. Siyasi partileri, milli güvenliğin sınırsız kapsamın- cağı gerekçesiyle buna izin verilmediği durumda, mah-
daki yasaklara hapseden bu hükümler, darbe hukukunun keme, izin vermeyen yetkili kimsenin sözlü veya yazılı
önemli kanunlarından olan Siyasi Partiler Kanununun6
görüşünü aldıktan sonra izin vermemenin yersizliğine
çerçevesini de belirlemiştir.
üçte iki çoğunlukla karar verirse, bilirkişi veya tanık sır
1982 Anayasasında “Türkiye Cumhuriyetinin güvenliği” saklama ödevini ileri süremez”. Bu durumda ilgili kişi be-
gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin görev alanı da sı- yanda bulunmaya zorunludur. Ancak izin vermeme sırrın
nırlandırılmıştır. Anayasa Mahkemesinin göreviyle il- “Türkiye Cumhuriyetinin güvenliği ve yüksek menfaatleriyle
gili istediği bilgi, evrak ve belgeler, kural olarak, belirle- birlikte yabancı devletlere ilişkin bulunması” sebebine da-
nen sürede mahkemeye gönderilmek zorundadır. Bu zo- yanıyorsa, yetkili makamın bu husustaki kararı kesindir.
runluluk, yasama, yürütme ve yargı organları dâhil, idari Bu konuda mahkeme tanık veya bilirkişiyi dinleyemez.

6 22 Nisan 1983 tarihli 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 24 Nisan 1983
tarih ve 18027 sayılı Resmi Gazete.

37
Tablo 1: 1982 Anayasasında Güvenlİk Kaynaklı İstİsna ve Vurgular
Madde Madde başlığı Güvenlik kaynaklı istisna ve vurgular

“Türk vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin


bölünmez bütünlüğünü belirleyen Anayasa…”, “…Atatürk’ün
belirlediği milliyetçilik anlayışı…”, “…Türk milli menfaatlerinin, Türk
varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün
Başlangıç tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları
ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği…”, “Milli
gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı
hak ve ödevlerde”, “Türk Milleti tarafından, demokrasiye âşık Türk
evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur”

“Toplumun huzuru”, “Atatürk milliyetçiliğine bağlı”, “başlangıçta


Madde 2 Cumhuriyetin nitelikleri
belirtilen temel ilkelere dayanan”
Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı,
Madde 3 “Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”
milli marşı ve başkenti
Madde 2 ve 3 hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi
Madde 4 Değiştirilemeyecek hükümler
edilemez
“Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin
Madde 5 Devletin temel amaç ve görevleri bölünmezliğini”, “kişilerin ve toplumun huzurunu sağlamak”,
“Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak”

“Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve


Temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabilir”, “Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve
Madde 13
sınırlanması ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz”

Temel hak ve özgürlüklerin kötüye “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı”, “laik
Madde 14
kullanılması Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler”
“Savaş, seferberlik, sıkıyönetim, olağanüstü hallerde”,”durumun
Temel hak ve özgürlüklerin
Madde 15 gerektirdiği ölçüde”, “Savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana
kullanılmasının durdurulması
gelen ölümler”

“Meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararının yerine


Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve getirilmesi”, “bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi”,
Madde 17 manevi varlığı “Bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü
hallerde kanunun izin verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen
öldürme fiilleri”

“Olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler”, “ülke


Madde 18 Zorla çalıştırma yasağı ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi
niteliğindeki çalışmalar”
“Gecikmesinde sakınca bulunan haller”, “suçüstü hali”, “olağanüstü
Madde 19 Kişi özgürlüğü ve güvenliği
hal, savaş hali, sıkıyönetim halleri”
“Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
ve genel ahlakın korunması”, “gecikmesinde sakınca bulunan haller”,
Madde 20 Özel hayatın gizliliği
“başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya
bir kaçı”
“Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
ve genel ahlakın korunması”, “gecikmesinde sakınca bulunan haller”,
Madde 21 Konut dokunulmazlığı
“başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya
birkaçı”
“Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
ve genel ahlakın korunması”, “gecikmesinde sakınca bulunan haller”,
Madde 22 Haberleşme özgürlüğü
“başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya
birkaçı”

38
Tablo 1: 1982 Anayasasında Güvenlİk Kaynaklı İstİsna ve Vurgular (devam)
Madde Madde başlığı Güvenlik kaynaklı istisna ve vurgular

“Suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak,


Madde 23 Yerleşme ve seyahat özgürlüğü sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını
korumak”, “vatandaşlık ödevi”
“Anayasanın 14. maddesine aykırı olmama”, “Devletin sosyal,
Madde 24 Din ve vicdan özgürlüğü
ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzeni”

“Milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel


nitelikleri ve Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve
Düşünceyi açıklama ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması”, “suçların önlenmesi”,
Madde 26
yayma özgürlüğü “suçluların cezalandırılması”, “Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş
bilgilerin açıklanmaması”, “meslek sırlarının korunması”, “yargılama
görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amacıyla”

“Anayasanın 1, 2, 3. madde hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak


Madde 27 Bilim ve sanat özgürlüğü
amacıyla”

“Devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez


bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye ya da ayaklanma veya
isyana teşvik eder nitelikte olan veya Devlete ait gizli bilgilere
ilişkin her türlü haber veya yazı…”, “gecikmesinde sakınca bulunan
hallerde”, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün,
Madde 28 Basın özgürlüğü
milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlakın korunması”, “suçların
önlenmesi”,
“Devletin ülkesi ve milliyetle bölünmez bütünlüğüne, Cumhuriyetin
temel ilkelerine, milli güvenliğe ve genel ahlaka aykırı yayımlardan
mahkum olma halinde”

Kamu tüzel kişilerinin elindeki


Madde 31 basın dışı kitle iletişim araçlarından “Milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak ve sağlığın korunması”
yararlanma hakkı
“Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
ve genel ahlak ile başkalarının hürriyetlerinin korunması”, “Milli
Madde 33 Dernek kurma özgürlüğü güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını
önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde”, “gecikmesinde
sakınca varsa”, “Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri”
“Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel
Toplantı ve gösteri yürüyüşü
Madde 34 sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin
düzenleme hakkı
korunması amacıyla”
Madde 38 Suç ve cezalara ilişkin esaslar “Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından”
İspat hakkı (kamu görevlilerine
Madde 39 karşı göreviyle ilgili isnatlardan “Kamu yararı bulunması”, “şikayetçinin ispata razı olması”
dolayı açılan hakaret davalarında)
Madde 42 Eğitim ve öğrenim hakkı “Anayasaya sadakat borcu”, “Türkçe’den başka hiçbir dil”
Madde 43 Kıyılardan yararlanma “Kamu yararı gözetilir”
Madde 46 Kamulaştırma “Kamu yararının gerektirdiği hallerde”
Madde 47 Devletleştirme ve özelleştirme “Kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde”
“Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
Madde 51 Sendika kurma hakkı ve genel ahlak”, “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması”,
“Cumhuriyetin temel nitelikleri ve demokrasi esasları”

“”İyi niyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve milli serveti


tahrip edecek şekilde”, “siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev
Madde 54 Grev hakkı ve lokavt
ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verimi
düşürme ve diğer direnişler”

39
Tablo 1: 1982 Anayasasında Güvenlİk Kaynaklı İstİsna ve Vurgular (devam)
Madde Madde başlığı Güvenlik kaynaklı istisna ve vurgular

“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan


Madde 58 Gençliğin korunması kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini
sağlayıcı tedbirler”
“Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür”,
Madde 66 Türk vatandaşlığı
“vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylem”

“Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne,


… millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkeleri”,
Parti kurma, partilere girme ve
Madde 68 “suç işlenmesini teşvik”, “sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya her
partilerden ayrılma
hangi bir diktatörlüğü savunma ve yerleştirme”, “Silahlı Kuvvetler
mensupları”, “memurlar, işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri”

“Devletin bağımsızlığı, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü”,


“demokratik ve laik Cumhuriyet ilkeleri”, “suç işlenmesini teşvik”,
Madde 69 Siyasi partilerin uyacakları esaslar
“sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya her hangi bir diktatörlüğü
savunma ve yerleştirme”, “odak haline geldiği”

Madde 72 Vatan hizmeti “Her Türk’ün hakkı ve ödevi”


“Her Türk”, “askerlik hizmetini yapmamış olma”, “kamu hizmetlerinden
yasaklılık”, “affa uğramış olsa bile, devlet sırlarını açığa vurma, terör
Madde 76 Milletvekili seçilme yeterliliği
eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından
biriyle hüküm giymiş olma, ağır hapis cezasına mahkûm olma”
“Devletin varlığı ve bağımsızlığı, vatanın ve milletin bölünmez
Madde 81 Ant içme bütünlüğü”, “laik Cumhuriyet”, “Atatürk ilke ve inkılâpları”,
“toplumun huzur ve refahı”
“Suçüstü hali”, “seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak
Madde 83 Yasama dokunulmazlığı
kaydıyla 14. maddedeki durumlar”
Madde 84 Milletvekilliğinin düşmesi “Kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinde”
Kanun hükmünde kararname çıkarma
Madde 91 “Sıkıyönetim ve olağanüstü haller”
yetkisi verme
Savaş hali ilanı ve silah kuvvetlerin “Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanı”,
Madde 92
kullanılmasına izin verme “ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması”
“Devletin varlığı ve bağımsızlığı, vatanın ve milletin bölünmez
Madde 103 Cumhurbaşkanının ant içmesi bütünlüğü”, “laik Cumhuriyet”, “Atatürk ilke ve inkılâpları”, “toplumun
huzur ve refahı”, “Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak”

“Türk milletinin birliğini temsil”, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin


Madde 104 Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri Başkomutanlığını temsil”, “Milli Güvenlik Kuruluna başkanlık etmek”,
“sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilan etmek”
Madde 108 Devlet Denetleme Kurulu “Silahlı Kuvvetler ve yargı organları görev alanı dışındadır”
Başkomutanlık ve Genelkurmay “Milli güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt
Madde 117
Başkanlığı savunmasına hazırlanmasından sorumlu”
“…Devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması…” ,
Madde 118 Milli Güvenlik Kurulu “…Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği,
toplumun huzur ve güvenliğinin korunması…”

Şiddet olaylarının yaygınlaşması ve “Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini… ortadan kaldırmaya
Madde 120 kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması”
sebebiyle olağanüstü hal ilanı “şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması”

“Olağanüstü hal kanunu”, “olağanüstü hal ilanı”, “15.


maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve özgürlüklerin nasıl
Madde 121 Olağanüstü hallerle ilgili düzenleme
sınırlandırılacağı”, “olağanüstü yönetim usulleri”, “olağanüstü halin
gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararname çıkarma”

40
Tablo 1: 1982 Anayasasında Güvenlİk Kaynaklı İstİsna ve Vurgular (devam)
Madde Madde başlığı Güvenlik kaynaklı istisna ve vurgular

“Anayasanın tanıdığı hür demokrasi düzenini … ortadan kaldırmaya


yönelen ve olağanüstü hal ilanını gerektiren hallerden daha vahim
şiddet hareketlerinin yaygınlaşması”, “savaş hali, savaşı gerektirecek
bir durumun baş göstermesi”, “ayaklanma”, “vatan veya Cumhuriyete
Madde 122 Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın olması”, “ülkenin ve milletin
bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin
yaygınlaşması”, “sıkıyönetim halinin gerekli kıldığı konularda kanun
hükmünde kararname çıkarma”, “hürriyetlerin nasıl kısıtlanacağı veya
durdurulacağı”, “vatandaşlar için getirilecek yükümlülükler”

“Yüksek Askeri Şura kararları”, “olağanüstü haller, sıkıyönetim,


Madde 125 Yargı yolu seferberlik ve savaş hali”, “milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık
nedenleri”

Kamu hizmeti görevlilerinin “Silahlı Kuvvetler mensupları ile hâkimler ve savcılar hakkındaki
Madde 129 görev ve sorumlulukları, disiplin hükümler”, “işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması
kovuşturulmasında güvence açılması, … idari merciin iznine bağlıdır”

“Devletin varlığı ve bağımsızlığı, milletin ve ülkenin bütünlüğü ve


Madde 130 Yükseköğretim kurumları bölünmezliği aleyhinde faaliyette bulunma”, “Devletin gözetimi ve
denetimi altında olma”, “güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır”
Madde 131 Yükseköğretim üst kuruluşları “Kurumların kanununda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda”
Yükseköğretim kurumlarından özel “Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet teşkilatına bağlı yükseköğretim
Madde 132
hükümlere tabi olanlar kurumları”
“Milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun
Kamu kurumu niteliğindeki meslek
Madde 135 devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde”,
kuruluşları
“gecikmede sakınca varsa”
“Laiklik ilkesi doğrultusunda”, “milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi
Madde 136 Diyanet İşleri Başkanlığı
amaç edinerek”
“Konusu suç teşkil eden emir”, “askeri hizmetlerin görülmesi ve acele
Madde 137 Kanunsuz emir
hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için”
Duruşmaların açık ve kararların “Genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı
Madde 141
gerekçeli olması haller”
“Asker kişiler”, “asker kişilerin askeri suçları ile bunların asker kişiler
aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle
Madde 145 Askeri yargı ilgili işledikleri suçlar”, “asker olmayan kişilerin askeri suçları ile
… askeri mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlar”, “savaş veya
sıkıyönetim halleri”
“…Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi… üyeleri
Madde 146 (Anayasa Mahkemesi) kuruluşu
arasından”
“Olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun
hükmünde kararnamelerin… Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa
(Anayasa Mahkemesinin) görev ve
Madde 148 Mahkemesine dava açılamaz”, “… Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare
yetkileri
Mahkemesi Başkan ve üyelerinin görevleriyle ilgili işledikleri suçlardan
Yüce Divan sıfatıyla yargılar”
“Askeri mahkemelerce verilen karar ve hükümler”, “asker kişilerin
Madde 156 Askeri Yargıtay
kanunla gösterilen belli davaları”
“Askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri
ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan
Madde 157 Askeri Yüksek İdare Mahkemesi uyuşmazlıklar”, “askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda
ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz”, “Genelkurmay Başkanlığınca
… gösterilecek üç aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir”

41
Tablo 1: 1982 Anayasasında Güvenlİk Kaynaklı İstİsna ve Vurgular (devam)
Madde Madde başlığı Güvenlik kaynaklı istisna ve vurgular

Madde 159 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu “Gecikmesinde sakınca bulunan haller”

Madde 169 Ormanların korunması ve geliştirilmesi “Kamu yararı”

“Türkiye Cumhuriyetinin laik niteliği”, “Tevhidi Tedrisat kanunu,


“Şapka İktisası Hakkında Kanun”, “Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin
Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Ünvanların Men ve İlgasına
Dair Kanun”, “…Türk Medeni Kanunuyla kabul edilen, evlenme
Madde 174 İnkılâp kanunlarının korunması akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah
esası ile aynı kanunun 110. maddesi”, “Türk Harflerinin Kabul ve
Tatbiki Hakkında Kanun”, “Efendi, Bey, Paşa gibi Lakap ve Ünvanların
Kaldırıldığına Dair Kanun”, “Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair
Kanun”

42
Mevzuatta Milli Güvenlik
Meryem Erdal

Türk Hukuk Mevzuatında “milli güvenlik” ve “milli güven- kalıcılaştırılmıştır. Gelinen noktada, mevzuata nüfuz
lik siyaseti” ile ilgili tek kaynak, 2945 sayılı Milli Güvenlik eden güvenlik kaynaklı ifade ve kavramların içerikleri-
Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği nin yoruma açıklığı, sübjektifliği, esnekliği uygulamadaki
Kanunudur.1 Bu kanunun 2. maddesinde milli güvenlik, yansımalarıyla daha ağır sonuçlar yaratmaktadır. Bu, gü-
“devletin anayasal düzeninin, milli varlığının, bütünlüğü- venliğin, hak ve özgürlüklerden bağımsız biçimde değer-
nün, milletlerarası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve eko- lendirilmesine, korunması gereken başat unsur olarak al-
nomik dâhil bütün menfaatlerinin ve ahdi hukukunun her gılanmasına ve daha fazla işlev yüklenmesine yol açmak-
türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kollanması” tadır.
şeklinde tanımlanmıştır. Aynı biçimde milli güvenlik siya-
seti “milli güvenliğin sağlanması ve milli hedeflere ulaşıl- Öğretİm ve Eğİtİm Kurumları
ması amacı ile Milli Güvenlik Kurulunun belirlediği görüş-
ler dâhilinde, Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen iç, Yükseköğretİm Kurumları
dış ve savunma hareket tarzlarına ait esasları kapsayan
“Özerk kuruluşlar” başlıklı 1961 Anayasasının 120. mad-
siyaset” olarak ifade edilmiştir.
desi, üniversitelerin devlet tarafından kanunla kurulaca-
12 Eylül hukukunun ürünlerinden olan bu kanunda veri- ğını, bilimsel ve idari özerkliğe sahip kamu tüzel kişileri ol-
len tanımın unsurları dikkate alındığında, hiçbir alanın duğunu, kendileri tarafından seçilen öğretim üyelerinden
milli güvenlik kavramının dışında bırakılmadığı görül- oluşan kurullar tarafından yönetileceğini ve denetlenece-
mektedir. Ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel çıkarlarla sı- ğini, öğretim üyeleri, yardımcıları ve organlarının, üniver-
nırlı olmaksızın bütün çıkarları ve her türlü iç ve dış teh- site dışındaki makamlar tarafından görevden uzaklaştırı-
didi kapsayan bu çerçevenin, mevzuatı doğrudan etki- lamayacağını, serbestçe araştırma ve yayında bulunabile-
leyeceği muhakkaktır. Öyle ki mevzuat “milli güvenlik” ceklerini hükme bağlamıştı, 1961 Anayasasındaki yönetsel
tanımındaki bu unsurların dışında da güvenlik kaynaklı ve bilimsel özerklik anlayışı, 1971 anayasa değişikliği çer-
söylemlerle donatılmıştır. “Devletin güvenliği, ülke gü- çevesinde, güvenlik gerekçeleriyle müdahaleye uğradı ve
venliği, devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülke bütünlüğü, tahrip edildi. Bu durum, üniversiteleri özerk bilim üreten
toprak bütünlüğü, devletin ve ülkenin bölünmez bütün- yerler olmaktan çıkararak, milli güvenlik politikaları doğ-
lüğü, laik düzen, toplumun huzur ve güvenliği” gibi ifa- rultusunda yeniden yapılandıran 1982 Anayasası ile daha
deler, “gecikmesinde sakınca bulunan haller, kamu dü- vahim bir düzeye ulaştı. Buna uygun biçimde gerçekleş-
zeni, kamu yararı, genel ahlak” gibi genel, soyut ifade- tirilen mevzuat değişiklikleri ve oluşturulan yeni üst ku-
lerle çeşitlendirilmiştir. Sınırları belli olmayan, soyut, gü- rullar aracılığıyla yükseköğretim, yürütmenin ve ordunun
venlik güçlerine ve organlarına geniş hareket olanağı su- müdahalesine açık hale getirildi. Yükseköğretim kurum-
nan bu ve benzeri ifadelerle mevzuat, “güvenlik” eksenli ları, anayasanın “yürütme” bölümünde “idare” başlığı
bir çerçeveye oturtulmuştur. altında düzenlenerek, bu durum pekiştirildi.
Bunda, askeri darbelerin rolü büyüktür. Zira her darbe, Anayasayla atılan adımlardan ilki, yükseköğretim ku-
milli güvenlik anlayışını yeniden şekillendirmiş, güç- rumlarının tanımı, organlarının seçimi ve bilimsel özerkli-
lendirmiş, kendi hukukunu yaratmış ve dayatmıştır.
Kurumsallaşma, mevzuatta yarattığı tahribat oranında 1 9 Kasım 1983 tarihli 2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Gü-
venlik Kurulu Genel Sekreterliği Kanunu, 11 Kasım 1983 tarih ve
sağlanmıştır. Bu tahribat, yargısal dokunulmazlıklarla 18218 sayılı Resmi Gazete.

43
ğin sınırlarıyla ilgilidir. Anayasanın 130. maddesiyle, yük- çeveyi yansıtmaktadır. 4 Kasım 1981 tarih ve 2547 sayılı
seköğretim kurumları, “milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına Yükseköğretim Kanunu, Anayasanın geçici 15. madde
uygun insan gücü yetiştirmek amacıyla” çeşitli birimler- hükmü nedeniyle yargı denetiminden muaf tutulan, ana-
den oluşan, “kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe yasal dokunulmazlığa sahip 12 Eylül yasalarından biri-
sahip”, devlet tarafından” ve “devletin gözetim ve de- dir. Kanunun başat özelliği, devlet veya vakıflara ait tüm
netimine tabi” olarak kanunla kurulan kuruluşlar” ola- yükseköğretim kurumları için yükseköğretimin amaç ve
rak tanımlanmıştır. 12 Eylül anayasasıyla getirilen yeni ilkelerini belirlemesi, yükseköğretimin yapılanmasını ve
sisteme göre, üniversite rektörleri, yürütmenin başı olan akademik faaliyetleri bunlar üzerinden şekillendirmesi-
Cumhurbaşkanı tarafından, dekanlar ise Yükseköğretim dir. Yükseköğretim, milli güvenlik ideolojisine uygun ör-
gütlenme modeliyle devletin ve milletin bölünmez bü-
Kurulu tarafından seçilir ve atanır.
tünlüğüne odaklanmıştır.
Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları “devletin
Kanunda yükseköğretimin amacı, öğrencileri, “Atatürk
varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bö-
devrimleri ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçi-
lünmezliği aleyhinde faaliyette bulunmama” kaydıyla bilim-
liğine bağlı”; “Türk milletinin milli, ahlaki, insani, ma-
sel araştırma ve yayın yapabilirler. Böylece bilimsel faali-
nevi ve kültürel değerlerini taşıyan, Türk olmanın şeref
yette bulunma özgürlüğü, “milli güvenliğe” uygunluk ko- ve mutluluğunu duyan”; “ülke ve millet sevgisi ile dolu”;
şuluna bağlanmıştır. Keza daha önce, öğretim üyelerini “Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı görev ve sorum-
görevden uzaklaştırma yetkisi öğretim üyelerince seçilen luluklarını bilen ve bunları davranış haline getiren” va-
üniversite organlarına verilmişken, 1982 Anayasasıyla bu tandaşlar olarak yetiştirmek ve “Türk Devletinin ülkesi
yetki, yürütmenin atadığı YÖK’e bırakılmıştır. Özerklikle ve milletiyle bölünmez bir bütün olarak, refah ve mutlu-
ilgili bir başka konu, daha önce yükseköğretim kurum- luğunu artırmak amacıyla; ekonomik, sosyal ve kültürel
larına ait olan denetim yetkisinin, devlete verilmesidir. kalkınmasına katkıda bulanacak ve hızlandıracak prog-
Anayasanın 130. maddesine göre, üniversiteler ve bun- ramlar uygulayarak, çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı ve
lara bağlı birimler, devletin gözetimi ve denetimi altın- seçkin bir ortağı haline gelmesini sağlamaktır”.
dadır. Ayrıca, YÖK organlarından olan Denetleme Kurulu
Yükseköğretimin planlanması ve programlanması sıra-
da yükseköğretim kurumlarının faaliyetlerini “yükseköğ-
sında göz önünde bulundurulması gereken “ana ilke-
retimin amaç ve ilkelerine” göre denetlemekle görevlidir.
ler”e ilişkin düzenleme ile “öğrencilere, Atatürk dev-
Kurulun, Genelkurmay, Milli Eğitim Bakanlığı, Sayıştay, rimleri ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk Milliyetçiliğine
Danıştay, Yargıtay ve YÖK tarafından seçilen üyelerden bağlı hizmet bilincinin kazandırılması”, “milli kültürü-
oluştuğu dikkate alındığında, yükseköğretim kurumları müzün; örf ve adetlerimize bağlı kendimize has şekil ve
üzerindeki baskı mekanizmalarının gücü ve yaygınlığı özellikleri ile evrensel kültür içinde korunarak geliştiril-
daha iyi anlaşılacaktır. Bunlara ek olarak, güvenlik hiz- mesi ve öğrencilere, milli birlik ve beraberliği kuvvetlen-
metlerinin devlet tarafından sağlanması hükmüyle yük- dirici ruh ve irade gücünün kazandırılması”, “eğitim ve
seköğretim kurumlarına güvenlik güçlerinin müdahale öğretimde birlik ilkesinin sağlanması”, “Yükseköğretim
etmesine ve yerleşmesine olanak tanınmıştır. kurumlarında Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, Türk dili-
nin zorunlu derslerden olması” ilkeleri benimsenmiştir.
Anayasa, vakıfların, kar amacı gütmemek kaydıyla yük-
seköğretim kurumları kurmalarına izin vermiştir. Ancak Bu hükümler, vakıf üniversiteleri dâhil tüm yüksek-
bu kurumlar da, mali ve idari konular dışındaki akademik öğretim kurumları için aynen geçerlidir. Keza Vakıf
çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güven- Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin3 “kuruluşta
lik yönlerinden, devlet yükseköğretim kurumları için be- aranacak koşullar ve tüzel kişilik kazanma” başlıklı 9.
lirlenen kurallara tabi tutulmuştur. Vakıf üniversitele- maddesinin (g) bendinde, başvuruda aranacak belgeler
riyle ilgili yasal dayanak, 1992 tarih ve 3785 sayılı kanunla arasında “Devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve
oluşturulmuştur. ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhinde faaliyette
bulunulması, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları ile özellikle
Anayasanın yükseköğretimle ilgili hükümleri, 12 Eylül laiklikle bağdaşmayan bir durumun uyarıya rağmen sür-
askeri darbesinden sonra ve yeni anayasadan önce yü- mesi hallerinde” yükseköğretim kurumuna tahsis edilen
rürlüğe giren Yükseköğretim Kanunu2 ile belirlenen çer- taşınır ve taşınmaz malların ve hakların vakfın belirlediği
bir başka yükseköğretim kurumuna devrinin peşinen ka-
2 4 Kasım 1981 tarihli 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, 4 Kasım19-
81 tarih ve 17506 sayılı Resmi Gazete. bul edildiğini belirten bir taahhütname de yer almıştır.
3 31 Aralık 2005 tarih ve 26040 sayılı Resmi Gazete. Yine “faaliyetten alıkoyma ve kapatma” başlıklı 26. mad-

44
desinde de “Eğitim-öğretimde Devletin varlığı ve bağım- timinden muaf tuttuğu kanunlardan olan 2547 sayılı ka-
sızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği nunla kurulmuştur. Böylece, getirilen yeni sistemin ana-
aleyhinde faaliyette bulunulması Atatürk ilkeleri ve in- yasal denetim yoluyla zaafa uğraması engellenmiştir. Bu
kılâpları ile özellikle laiklikle bağdaşmayan bir tutumun kanundan sonra yürürlüğe giren 1982 Anayasası da, aka-
tespit edilmesi ve/veya ırk, dil, din ayrımcılığı yapılması” demik, kurumsal ve yönetsel olarak yeniden yapılandırı-
faaliyetten alıkoyma ve kapatma nedeni sayılmıştır. lan yükseköğretim kurumlarını Yükseköğretim Kurulu ça-
tısı altında tek elden yönetmeyi ve denetlemeyi öngören
Başta Yükseköğretim Kurulu olmak üzere akademik or-
sisteme anayasal kimlik kazandırmıştır. “Yükseköğretim
ganların ve birimlerin görevleriyle ilgili tanımlamalarda
üst kuruluşları” başlığını taşıyan 131. maddeye göre YÖK,
“yükseköğretimin amaç ve ilkeleri”ne gönderme yapıl-
“yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, dü-
mıştır. Akademik özerkliğin yok sayıldığı bu yöntemle
zenlemek, yönetmek, denetlemek, bu kurumlardaki eği-
akademik birimlere güvenlik örgütü işlevi yüklenmiştir.
tim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlen-
Yükseköğretim kurumları görevlerini yerine getirirken
dirmek, bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilke-
yükseköğretimin amaç ve ilkelerini gözetmek zorundadır.
Bu zorunluluğa, öğretim elemanları, öğretim görevlileri, ler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniver-
öğretim yardımcıları ve öğrenciler de dâhil edilmiştir. sitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kul-
lanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştiril-
Yükseköğretim kurumlarında Devlet Memurları Kanu- mesi için planlama yapmak” amacıyla kurulmuştur.
nu’na tabi olarak çalışan akademisyen ve memurların
görevleri sırasında veya görevleri nedeniyle işledikleri Maddenin ilk metninde YÖK’ün, kanunda belirtilen ko-
suçlar hakkında ceza soruşturmasının yürütülebilmesi şulları taşıyan ve üniversiteler, Bakanlar Kurulu ve
için, kural olarak kanunda belirtilen idari amir veya Genelkurmay Başkanlığınca seçilen ve sayıları, nitelikleri
organlar tarafından idari iznin verilmesi gerekir. Ancak ve seçilme yöntemleri kanunla belirlenen adaylar arasın-
“ideolojik amaçlarla Anayasada yer alan temel hak dan rektörler ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış
ve hürriyetleri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez profesörlere öncelik vermek suretiyle Cumhurbaşkanınca
bütünlüğünü veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrılığına atanan üyeler ve Cumhurbaşkanınca doğrudan seçilen
dayanılarak nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyeti üyeler tarafından oluşacağı hükme bağlanmıştır.
ortadan kaldırmak maksadıyla işlenen suçlarla, bunlarla
Anayasanın 131. maddesi, YÖK’te ordunun temsili, de-
irtibatlı suçlar öğrenme ve öğretme hürriyetini doğrudan
mokratik, özerk üniversite tartışmalarının da öncelikli
veya dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların sükûn, huzur ve
meselelerinden biri olmuştur. Genelkurmay Başkanlığının
çalışma düzenini bozan, boykot, işgal, engelleme, bunları
YÖK içinde yirmi üç yıl süren bu konumu, 7 Mayıs 2004
teşvik ve tahrik, anarşik ve ideolojik olaylara ilişkin suçlar
tarih ve 5170 sayılı kanunla yapılan değişiklikle anaya-
ile ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde” idari izne
sal dayanağını yitirmiştir. Değişiklikle, “Genelkurmay
bağlı olmaksızın Cumhuriyet Savcısı tarafından doğrudan
Başkanlığı” ibaresi 131. madde hükmünden çıkartılmış-
doğruya soruşturma yapılır. Maddede oldukça geniş,
tır. Genelkurmay Başkanlığının YÖK üyelerinin seçiminde
Türk Ceza Kanununda bile tanımlanmayan yeni suçlar
devre dışı bırakılması, yürütmenin ve milli güvenlik po-
yaratılmıştır. Hangi suçların kastedildiği ise açık değildir.
Benzer biçimde öğrenciler için de uyarma, kınama, litikalarının yükseköğretim ortamına taşınmasını engel-
uzaklaştırma ve çıkarma cezaları öngörülmüştür. lemeye yetmemiştir. YÖK sistemi ve kurumsallaşması-
nın, akademik özerkliği ortadan kaldıran yapı taşlarına
Yüksek Öğretİm Kurulu (YÖK) dokunulmamıştır. Kaldı ki, Yükseköğretim Kanununda
düzenlenen diğer organların oluşumunda Genelkurmay
Her ne kadar kuruluşu 12 Eylül darbesiyle gerçekleşse
Başkanlığının varlığı devam ettirilmiştir.
de, YÖK’ün kuruluşu, ilk olarak 1750 sayılı Üniversiteler
Kanununda öngörülmesi nedeniyle 1975 yılına rastlar. Kanunun 6/a maddesinde YÖK’e bağlı organlar arasında
Ancak getirdiği hükümlerin birçoğu Anayasa Mahkemesi sayılan Yükseköğretim Denetleme Kurulu özel bir öneme
tarafından iptal edilen bu kanunun öngördüğü YÖK ça- sahiptir. Kurul, YÖK adına üniversiteleri, bağlı birimleri,
lıştırılamamıştır. Bu başarısız denemenin ardından yük- öğretim elemanlarını ve bunların faaliyetlerini “yükse-
seköğretim ve YÖK ile ilgili köklü değişiklikler, 12 Eylül köğretimin amaç ve ilkeleri” doğrultusunda denetlemek
askeri darbesiyle gerçekleştirilmiştir. Darbe kurumlaş- ve gözetlemekle görevlidir. Yükseköğretim Denetleme
masının önde gelen kurumlarından biri olarak YÖK, as- Kurulunun on üyesi arasında Genelkurmay Başkanlığınca
keri darbenin ilk elden çıkardığı ve anayasal yargı dene- seçilen bir üye bulunmaktadır.

45
Ünİversİtelerarası Kurul ve emniyetle ilgili eğitim kurum veya birimlerinin vakıf-
lar tarafından açılması 2547 sayılı kanunun ek 4. madde-
Üniversitelerarası Kurul ilk kez4 13 Haziran 1946 tarih
siyle yasaklanmıştır.
ve 4936 sayılı Üniversiteler Kanununda yapılan deği-
şiklikle oluşturulmuştur. 1971 askeri darbesinden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde subay ve astsubay ye-
yürürlüğe giren 1750 sayılı Üniversiteler Kanununun5 tiştirmek üzere çeşitli öğretim kurumları bulunmakta-
9. maddesi uyarınca kurul, yükseköğretim planlaması dır. Subay yetiştirmek üzere harp okulları, kurmay su-
içinde, üniversiteler arasında akademik yönden koordi- bay yetiştirmek ve akademik çalışmalar yapmak üzere
nasyonu sağlamak, üniversitelerin öğretim üyesi ihti- harp akademisi kurulmuştur. Her iki öğretim kurumu da
yacını karşılayacak tedbirler almak, üniversitelerin tü- Genelkurmay Başkanlığına bağlanmıştır.
münü ilgilendiren kanun tasarılarını, tüzük tasarılarını
Harp Akademileri Kanununa6 göre, harp akademileri, li-
ve aynı nitelikteki yönetmelikleri hazırlamakla görevli
sansüstü düzeyde akademik eğitim-öğretim yapan, ko-
bir kuruluş haline dönüştürülmüştür. Bu yapı, 2547 sayılı
mutanlık ve karargâh subaylığı niteliğine sahip kurmay
Yükseköğretim Kanununun 11. maddesi uyarınca, benzeri
yetiştiren, “Silahlı Kuvvetlerde, kamu yönetiminde ve ge-
görevlerle YÖK’ten ayrı bir organ olarak düzenlenmiştir.
rektiğinde özel kesimde üst kademe yöneticilerine milli
Özerkliği veya tüzelkişiliği bulunmayan, YÖK ile arasında güvenlik konularında bilgi ve yetenek kazandıran, stra-
hiyerarşi ilişkisi de olmayan kurul, akademik çalışmaları tejik konularda bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık
düzenlemek ve planlamakla görevli ve yükseköğretimin yapan” bir bilim ve ihtisas kuruluşu olarak tanımlanmış-
amaç ve ilkeleri doğrultusunda faaliyette bulunmakla yü- tır. Milli güvenlikle ilgili misyonu akademinin görevlerin-
kümlüdür. Kanunun 11. maddesine göre, üniversite rek- den sayılmıştır (m.4/c). Milli güvenlikle ilgili stratejik ko-
törleri, Genelkurmay Başkanlığının Silahlı Kuvvetlerden nularda yüklendiği işlevi nedeniyle harp akademileri bün-
dört yıl için seçeceği bir profesör ile her üniversite sena- yesinde “milli güvenlik akademisi” kurulmuştur (m. 3).
tosunun o üniversiteden dört yıl için seçeceği birer pro-
2006 yılında Harp Akademileri Yönetmeliğinde yapılan
fesörden oluşur.
kapsamlı değişiklikle7 “Harp Akademilerinde ilgili bilim
Görüldüğü üzere, Yükseköğretim Denetleme Kurulu dı- dallarında lisansüstü düzeyde eğitim ve öğretim, bilim-
şında Genelkurmay Başkanlığı temsilcisinin üye olarak sel araştırma ve uygulama yapan ve bilimsel özerkliğe
yer aldığı organlardan biri de Üniversitelerarası Kuruldur. sahip olan” Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (SAREN)
Kurulda TSK’nin kurumsal olarak temsili, milli güvenlik kurulmuştur. Aynı yönetmelikte kuvvet harp akademi-
siyasetinin şekillendirdiği yükseköğretimin amaç ve ilke- lerinin (kara, deniz ve hava) görevleri “Atatürkçü görüşü
leri üzerinden akademik alanı denetleme niyetiyle açık- tam olarak benimseyen, özellikle askerî faaliyet alanla-
lanabilir. rında, uygun hareket tarzı bulma, doğru karara ulaşma
ve verilen kararı en etkin şekilde uygulama yeteneği
GÜVENLİK Okul ve Akademİlerİ olan, komutanlık ve karargâh subayı görevlerini yapa-
bilecek, muhakeme ve plânlama becerisi gelişmiş lisan-
Gerek Anayasanın 132. maddesi, gerek 2547 sayılı kanu- süstü düzeyde kurmay subay yetiştirmek; Komutanlık
nun 2. maddesi, güvenlik kurumlarına ait yükseköğretim ve Karargâh Subaylığı (KOMKARSU) Öğrenimine tefrik
kurumlarının kendi özel kanunlarına tabi olduğunu be- edilen subayları, çağın dinamik eğitim yapısı içerisinde,
lirtmiştir. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet güncel gelişmeler paralelinde komutanlık ve karargâh
Teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumları, kanunun faaliyetleri konusunda öğrenime tâbi tutmak ve bünye-
kapsamı dışında tutulmuştur. Polis akademileri, askeri sinde açılan kursları yönetmek” olarak belirlenmiştir.
akademiler gibi güvenlik birimlerine özgü yükseköğretim Yönetmelikte “müracaat eden subaylardan sadece hak-
kurumlarının kuruluşuna, yönetimine ve işleyişine iliş- kında olumsuz değerlendirme yapılacak personel için,
kin kurallar özel kanunla düzenlenmiştir. Ayrıca askeri sıralı üç sicil amiri tarafından “GİZLİ” gizlilik dereceli
4 13 Haziran 1946 tarihli 4936 sayılı Üniversiteler Kanununun Bazı “Harp Akademisi Nitelik Belgesi” doldurulacağı belirtil-
Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Madde Eklenmesi miştir. Millî Güvenlik Akademisine katılacak asker müda-
Hakkındaki 115 Sayılı Kanunun 13. Maddesi.
5 7 Temmuz 1973 tarih ve 14587 sayılı Resmi Gazete. vimlerin kontenjanları Genelkurmay Başkanlığınca, sivil
6 24 Mayıs 1989 tarihli 3563 sayılı Harp Akademileri Kanunu, 31 Ma- müdavimlerin kontenjanları ise Başbakanlığın onayı ile
yıs 1989 tarih ve 20181 sayılı Resmi Gazete.
Devlet Personel Başkanlığı tarafından tespit edilmekte-
7 Harp Akademileri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik, 18 Ocak 2006 tarih ve 26053 sayılı Resmi Gazete. dir.

46
Söz konusu yönetmelik değişikliğinin TBMM Milli Savun- Diğer yükseköğretim kurumlarının her türlü faaliyet ve
ma Komisyonunda görüşülmesi sırasında özellikle eşin işlemi YÖK tarafından gözetlenip denetlenirken, harp
tutum ve davranışlarına ilişkin niteliklerin bir ölçüt ola- akademileri ve okullarının eğitim, öğretim, idari ve di-
rak varlığı ve belirsizliğiyle ilgili tartışma yaşanmıştır. ğer faaliyetlerinin denetimi, ilgili kuvvet komutanlıkları
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül bu türden sınırlama- ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılmaktadır.
ların sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinde olmadığını be- Öğretim faaliyetlerinin bilimsel denetimi ise, harp okulu
lirterek, örnek olarak yabancı eş ile evlenme yasağını komutanı veya ilgili kuvvet komutanlığı tarafından gö-
göstermiştir.8 Ancak tutum ve davranış şeklindeki sınır- revlendirilen Harp Okulu Bilimsel Denetim Kurulu tara-
lamanın yabancı eş ile evlenme yasağıyla kıyaslanama- fından yerine getirilmektedir.
yacak şekilde müphem ve tartışmaya açık olduğu orta-
Emniyet teşkilatı eğitim öğretim kurumları, ilk ola-
dadır. Ayrıca başvuran adaylarla ilgili olumsuz değerlen-
rak, 1937’de kurulmuş, 1984 yılında “polis akademisi”
dirmenin “GİZLİ” gizlilik dereceli bir belge ile kayıt al-
adını almış ve 25 Nisan 2001 tarih ve 4652 sayılı Polis
tına alınması, bu başvurulara ilişkin herhangi bir değer-
Yüksek Öğretim Kanunu ile üniversite statüsü kazanmış-
lendirme yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
tır. Akademiler bünyesinde Güvenlik Bilimleri Fakültesi,
11 Haziran 2008 tarih ve 5771 sayılı kanunla9 yapılan deği- Güvenlik Bilimleri Enstitüsü ve Polis Meslek Yüksekokulu
şiklikle “Askeri Bilimler Araştırma Merkezi” ayrı bir birim kurulmuştur.
olmaktan çıkartılarak enstitülerin bünyesine devredilmiş-
Yükseköğretim için öngörülen ilkeler, harp okullarında
tir. Enstitü bünyesinde kurulan Askerî Bilimler Araştırma
olduğu gibi akademilerde yürütülen eğitim öğretim faali-
Merkezi, “Türk Silâhlı Kuvvetlerinin bilimsel gelişmesine
yetleri için de aynen benimsenmiştir. Ancak kanun, aka-
katkıda bulunmak maksadıyla, askerî ve millî güvenlik
demi bünyesindeki polis yüksekokullarının amacını, 2547
konularında, özellikle stratejik seviyede inceleme yap-
sayılı YÖK kanunu ile çizilen genel çerçevenin ötesinde
mak, yenilikleri araştırmak ve geliştirmek, elde edilecek
kapsamlı biçimde belirlemiştir. Buna göre polis yükseko-
sonuçlardan lüzumlu görülenleri ilgili komutanlık ve ku-
kulları; “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü-
ruluşlara duyurulmak üzere yayımlamak, akademik eği-
ğüne duyarlı”, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin ülkesi ve
tim-öğretimin geliştirilmesi için çalışmalarda bulunmak”
milletiyle bölünmez bütünlüğü bilincine sahip”, “Atatürk
görevini üstlenmiştir.
ilke ve inkılâplarına ve Atatürk milliyetçiliğine bağlı”,
Harp akademilerinin milli güvenlikle ilgili görevi, ordu “Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı görev ve sorumlu-
içindeki gereksinim ve çalışmalarla sınırlı tutulmamıştır. luklarını bilen ve bunları davranış haline getiren”, “Türk
Akademilere, üst düzey yöneticileri aracılığıyla, kamu ve milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değer-
özel kesime de milli güvenlik konularında “danışmanlık” lerini taşıyan, Türk olmanın şerefi ve sorumluluğunu du-
yapma görevi verilmiştir. yan”, “toplum yararını şahsi menfaatlerinin üstünde tu-
tan, aile, ülke ve millet sevgisiyle dolu”, “hizmetin görül-
Harp Okulları Kanunu10, harp okullarının amacını, “TSK mesi sırasında karşılaşacağı sorunları Anayasada belirle-
İç Hizmet Kanununun asker kişilerde aradığı niteliklere nen Cumhuriyetin nitelikleri doğrultusunda çözme ve ta-
sahip, liderlik özellikleri gelişmiş, yeterli fiziki yeteneğe kip kabiliyeti gelişmiş” […] meslek mensupları yetiştir-
sahip, ilgili kuvvet komutanlığının ihtiyacına göre belir- meyi amaçlamıştır.
lenen bilim dallarında lisans eğitim ve öğretimini görmüş
muvazzaf subay yetiştirmek ve ilgili kuvvet komutanlığı- Polis akademilerinin mesleki eğitim, idari ve mali dene-
nın ihtiyaç duyması halinde lisansüstü eğitim ve öğre- timleri İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü
tim sağlamak” olarak belirlemiştir (m. 4). 2547 sayılı ka- denetim elemanları tarafından, yılda en az bir defa ya-
nunda öngörülen yükseköğretim ilkelerinden bir kısmı, pılır. Bilimsel denetim yönünden polis akademileri harp
harp okulları için de aynen tekrarlanmıştır. Buna göre, okullarından farklı biçimde YÖK’e bırakılmıştır (m. 28).
harp okullarında eğitim ve öğretimin ilkeleri arasında,
“Öğrencilere Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve
Atatürk milliyetçiliği, demokratik, laik ve sosyal hukuk 8 “Harp Akademileri Kanunu’nda “tartışılan” madde,” milliyet.
com.tr, 15 Kasım 2006.
devleti ilkelerine bağlı hizmet bilincinin ve mesleki de-
9 11 Haziran 2008 tarihli 5771 sayılı Harp Akademileri Kanununda
ğerlerin kazandırılmasını sağlama” ve “öğrencilere milli Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 24 Haziran 2008 tarih ve 26916
sayılı Resmi Gazete.
birlik ve beraberliği güçlendirici ruh ve irade gücü kazan-
10 11 Mayıs 2000 tarihli 4566 sayılı Harp Okulları Kanunu, 17 Mayıs
dırma” ilkeleri de gözetilmiştir. 2000 tarih ve 24052 sayılı Resmi Gazete.

47
Sonuç itibariyle, güvenlik kurumlarına ait yükseköğretim bakanlığın sürekli ve en yüksek danışma kurulu olarak,
kurumları, yükseköğretimin amaç ve ilkeleri bakımından, Türk Milli Eğitim sistemini geliştirmek, niteliğini yükselt-
gerek anayasada belirtilen cumhuriyetin nitelikleri, gerek mek için eğitim ve öğretimle ilgili gerekli görülen konu-
milli güvenlik siyasetinin içeriği ve YÖK kanunuyla çizilen ları incelemek ve öneri niteliğinde kararlar almakla gö-
çerçeveye sadık kalmıştır. Güvenlik kurumlarına personel revli kılınmıştır.14
alımında gözetilecek kriterlerin ağırlıklı bölümü bunlara
Şuranın önemli bir bölümünü oluşturan seçimle gelen
aittir. Sayılan on altı kriterden yalnızca biri “insan hakla-
üyeler, MEB, YÖK ve diğer kurum ve kuruluşlar tarafın-
rına saygı”yı, biri “meslek etik kurallarına bağlı” olmayı
dan belirlenmektedir. Bu kurum ve kuruluşlar arasında
içermektedir.
Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu (MGK)
Genel Sekreterliği de bulunmaktadır. 2006 yılında yapı-
Talİm ve Terbİye Kurulu
lan yönetmelik değişikliğiyle Şura üyeleri arasında asker
1920’de Milli Eğitim Bakanlığının kurulması ile başlayan üye sayısı 2’den 5’e, rektör üye sayısı ise 10’dan 20’ye çı-
eğitimin millileştirilmesi çabalarının bir adımı olarak 192- karılmıştır.15 Genelkurmay Başkanlığı, dördü kuvvet ko-
6’da 789 sayılı Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun (MTHK) mutanlıkları, biri harp akademileri komutanlığından ol-
ile oluşturulan Milli Talim Terbiye Dairesi, 1992’de 3797 mak üzere beş, MGK Genel Sekreterliği ise bir temsilciyi
sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Şuraya göndermektedir. Şura üyeleriyle ilgili hiçbir ölçüt
Hakkında Kanun11 ile Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı getirilmemiş ve üyeler, belirlenme yöntemi ve temsil et-
adıyla görev ve teşkilatlanma bakımından bugünkü yapı- tiği kurumlar itibariyle eğitimin millileştirilmesi politika-
sına kavuşturulmuştur. sına uygun biçimde belirlenmiştir.

Gerek 3797 sayılı kanun, gerek Milli Eğitim Bakanlığı Atatürk Kültür Dİl ve Tarİh Yüksek Kurumu
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Yönetmeliği12 Talim
ve Terbiye Kurulu’nu (TTK), doğrudan doğruya bakana Atatürk Kültür ve Tarih Yüksek Kurumu, ilk kez 1982
bağlı, milli eğitimle ilgili konularda Bakanın en yakın bilim- Anayasası ile kurulmuştur. Kurumun kuruluş amacı,
sel danışma ve karar organı olarak tanımlar. Kurul, “Millî Anayasanın 134. maddesinde “Atatürkçü düşünceyi,
eğitimin amaçlarına, ilkelerine uygun bir şekilde ve çağ- Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk ta-
daş yöntemlerle millî eğitimin gerçekleştirilmesi yönünde rihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıt-
gerekli tedbirleri almak”, “Millî eğitim sisteminin nasıl mak ve yaymak ve yayınlar yapmak” olarak öngörül-
bir insan yetiştirmeyi hedeflediğini belirlemek”, “Eğitim müştür. Maddede “Atatürk’ün manevi himayesine” ve
yönetiminin yapısı ve işleyişi ile ilgili ilke ve esasları oluş- “Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğine” yapılan vur-
turmak” ve “Gençleri Cumhuriyet esaslarına göre hazır- guya rağmen, Atatürk’ün vasiyetnamesinde belirtilen
layacak ve okullarda millî terbiyeyi kuvvetlendirecek ted- mali menfaatleri saklı tutularak kendisine tahsis edil-
birleri almak” gibi görevleri yönünden karar organıdır.13 miştir.

Kurum ile ilgili konular asıl olarak Atatürk Kültür Dil


Mİllİ Eğİtİm Şurası
ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununda16 düzenlenmiştir.
Milli Eğitim Şurası (MEŞ), Türk Tarih Kurumuna bağlı ola- Yüksek kurum ve bağlı kuruluşların faaliyetlerinde göze-
rak çalışan, eğitim-öğretimle ilgili konularda Bakanlığa teceği ilkeler kanunun 5. maddesinde bentler halinde sa-
önerilerde bulunan en yüksek tavsiye kuruludur. Şura, yılmıştır. Bu ilkelerde, “Milli mücadele ruhu ve bilinci içe-
risinde; Atatürkçü düşünceye, Atatürk ilke ve inkılâplarına,
11 30 Nisan 1992 tarihli ve 3797 sayılı ‘13.12.1983 tarihli ve 179 sayı-
lı, 08.06.1984 tarihli ve 208 sayılı, 23.10.1989 tarihli ve 385 sayılı, Türkiye Cumhuriyetinin sonsuza kadar var olma şuuruna,
09.04.1990 tarihli ve 419 sayılı, 28.08.1991 tarihli ve 454 sayılı Ka- kişilerin ve milletin refahına, toplumun mutluluğu inan-
nun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
Kanun’, Madde 8, 12 Mayıs 1992 tarih ve 21226 sayılı Resmi Gazete, cına, milli kültürümüzü çağdaş medeniyet seviyesinin üs-
Düzeltme: 27 Mayıs 1992 tarih ve 21240 sayılı Resmi Gazete.
tüne çıkarma azim ve kararlılığına bağlı kalmak ve sahip
12 31 Ocak 1993 tarih ve 21482 sayılı Resmi Gazete.
13 3797 sayılı kanun Madde 8/a, b; TTK Başkanlığı Yönetmeliği olmak”, “Topluca Türk Vatandaşlarının milli gurur ve ifti-
madde 6/a, b, c, m ve s bendi. harlarda, milli sevinç ve kaderlerde, ortak ve bölünmez bir
14 3797 sayılı kanun Madde 48, Yönetmelik Madde 5.
bütün halinde, milli kültür ve ülkeler etrafında toplanma-
15 “Milli Eğitim Şurası Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik,” 3 Ağustos 2006, 26248 saylı Resmi Gazete. sını güçlendirecek doğrultuda hareket etmek”, “Milli da-
16 11 Ağustos 1983 tarihli 2876 sayılı Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yük- yanışma ve bütünleşmede Atatürkçü düşünce, Atatürk ilke
sek Kurumu Kanunu, 17 Ağustos 1983 tarih ve 18138 sayılı Resmi
Gazete. ve inkılâplarını, kültür, dil ve tarih değerlerini, birleştirici bir

48
güç olarak göz önünde tutmak; bu değerlere karşı girişile- tır. 1982 Anayasasının “radyo ve televizyon idaresi ve ka-
cek her türlü yabancı ve bölücü akımların bilimsel yoldan çü- muyla ilişkili haber ajansları” başlıklı 133. maddesi dev-
rütülmesini esas almak”, “Milli bütünlük ve güvenlik gerek- let tekelinin milli güvenlik tanımı doğrultusunda pekiş-
lerini, milli ahlak değerlerini ve milli gelenekleri koruyucu ve tirildiği bir düzenleme olmuştur. Paralel olarak, anaya-
gözetici doğrultuda hareket etmek” gibi ifade ve vurguların sal sansürün kapsamı, milli güvenlik tanımının unsurları
öne çıktığı görülmektedir. doğrultusunda genişletilmiş ve güçlendirilmiştir. Buna
göre kanun, “Türk Devletinin varlık ve bağımsızlığını, ül-
Türk kültürü, dili ve tarihi konusunda milli bütünlük ve
kenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü, toplumun hu-
güvenlik gereklerinin özellik kazandığı ilkeler, kurum
zurunu, genel ahlakı ve Anayasanın 2. maddesinde be-
bünyesindeki tüm kuruluşların ve idari organların ça-
lirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerini koruyacak tarzda
lışmaların çerçevesini çizmektedir. Bu bağlamda kurum
yayın yapmasını” düzenler.
bünyesinde Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu,
Türk Tarih Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi, Atatürk Fiilen yayın hayatına başlayan özel radyo ve televizyon
Uluslararası Barış Ödülü oluşturulmuştur. kuruluşlarının önündeki mevzuat engeli, 8 Temmuz 1993
tarih ve 3913 sayılı kanunla yapılan Anayasa değişikliğiyle
Bağımsız Düzenleyİcİ Kurumlar ortadan kaldırılmıştır. Anayasanın 133. maddesinde yapı-
lan değişiklikle, “kanunda aranan koşullara uymak kay-
Bağımsız Düzenleme Kurumlarını (BDK), siyasi otorite-
dıyla”, radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işlet-
den ve piyasa aktörlerinden bağımsız, faaliyet gösterdik-
mek serbest bırakılmıştır. Böylece yayın izni ve ilkele-
leri alanda düzenleme yapmak ve piyasa aktörlerinin dü-
rini içeren kanunla getirilen sansürün anayasal dayanağı
zenleme kurallarına uygun davranıp davranmadıklarını
oluşturulmuştur.
denetlemek, aykırı davranmaları halinde yaptırım uygu-
lamak, hakemlik rolü üstlenerek uyuşmazlıkları çözmek TRT aracılığıyla yayın tekelini elinde tutan devlet, özel
üzere kurulan, uzmanlığa sahip kamu otoriteleri şeklinde sektörün sürece katıldığı dönem dâhil, hiçbir dönemde
tanımlamak mümkündür. bu alanı zapturapt altına almaktan vazgeçmemiştir.
Tersine, yayın esaslarıyla getirilen sansür, özel radyo
Radyo Televİzyon Üst Kurulu (RTÜK)
ve televizyon kuruluşlarının yayın hayatına başlamasın-
1961 Anayasasının “Radyo ve televizyonun idaresi ve ha- dan sonra kurumsal kimlik kazanmıştır. 13 Nisan 1994 ta-
ber ajansları” başlıklı 121. maddesinin ilk metninde, radyo rih ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
ve televizyon istasyonları, özerk kamu tüzel kişileri ola- Yayınları Hakkında Kanun18 ile kurulan Radyo Televizyon
rak nitelenmiş ve her türlü yayının tarafsızlık esasına Üst Kurulu (RTÜK) 2005’te yapılan değişiklikle anayasal
göre yapılması kuralı getirilmiştir. Ancak 1971 anayasa kurum haline getirilmiştir.
değişikliğiyle17 özerklik kaldırılarak, radyo ve televizyon
Üst kurulun görev ve yetkilerinin önemli bir bölümünü,
istasyonlarının devlet eliyle kurulacağı, idaresinin de ta-
sansür niteliğindeki milli güvenlik siyasetinin biçimlen-
rafsız bir kamu tüzelkişiliği tarafından yapılacağı hükme
dirdiği yayın ilkeleri ve yayın izni koşulları oluşturmak-
bağlanmıştır. Daha önemlisi, şu anda yayın mevzua-
tadır. Anayasa, bu konuda hüküm içermemektedir. Bu
tına hâkim olan milli güvenlik kaynaklı sansürün ilk kez
konular 3984 sayılı kanunda ayrıntılı biçimde düzenlen-
anayasal güvenceye kavuşturulmasıdır. Anayasanın 121.
miştir. RTÜK mevzuatı, genel anlamda yayın ilkelerinde
maddesiyle, “Haber ve programların seçilmesinde, işlen-
ifade edilen güvenlik kaynaklı sınırlamaların tekrarlan-
mesinde ve sunulmasında ve kültür ve eğitime yardımcı-
dığı ve yeniden üretildiği metinler olmuştur.
lık görevinin yerine getirilmesinde Devletin ülkesi ve mil-
letiyle bütünlüğünün, insan haklarına dayanan milli, de- 3984 Sayılı Kanuna göre yayın kuruluşlarının her türlü ya-
mokratik, laik ve sosyal Cumhuriyetin, milli güvenliğin yın izni alması ve faaliyetleri 4. maddede yer alan “yayın
ve genel ahlakın gereklerine uyulması, haberlerin doğru- ilkeleri”ne uymak zorundadır. Radyo ve televizyon yayın-
luğunun sağlanması esasları ile organların seçimi, yetki, ları öncelikle, “Hukukun üstünlüğüne, Anayasanın genel il-
görev ve sorumlulukları” ifadesi üzerinden kanuna gön- kelerine, temel hak ve özgürlüklere, milli güvenliğe ve ge-
derme yapılmıştır. nel ahlaka uygun kamu hizmeti anlayışı”na uygun olmalı

Radyo televizyon yayıncılığı konusunda damgasını vu- 17 20 Eylül 1971 tarihli 1488 sayılı kanun.

ran asıl gelişme 1982 Anayasası ve buna dayanarak çıka- 18 13 Nisan 1994 tarihli 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayınları Hakkında Kanun, 20 Nisan 1994 tarih ve 21911 sayılı
rılan 11 Kasım 1983 tarih ve 2954 sayılı kanunla yaşanmış- Resmi Gazete.

49
ve “Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine, yüksek tutulması” adına “toplumsal psikolojiyi olumsuz
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” aykırı etkilemesi ve çocukların ruh sağlığının korunmaması”
olmamalıdır. gerekçesiyle medyaya yayın yasağı getirdi. Ancak karar,
kapsamı ve sınırları belli olmadığı gerekçesiyle Danıştay
İkinci fıkrada bentler halinde sayılarak belirtilen yayın il-
tarafından 25 Ekim 2007 tarihinde kaldırıldı. Danıştay
keleri ise bu genel çerçevenin ayrıntılandırıldığı ve tekrar-
kararı, medyanın bu konuda yayın yapmaktan kaçınma-
landığı hükümler olmuştur. Bu ilkeler, konusu ne olursa
sını ve “iç yasak” uygulamasını engelleyemedi.
olsun radyo ve televizyon yayınlarıyla ilgili tüm yönetme-
liklerin de ana eksenini oluşturmuştur. Yayın kuruluşları-
nın mutlak biçimde uymakla yükümlü olduğu “yayın il- 3984 sayılı kanunun 25. maddesine dayanarak
keleri” şunlardır: “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin var- Devlet Bakanı Cemil Çiçek tarafından RTÜK’e
lık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölün- yollanan yayın durdurma talebi şöyledir:
mez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı ya-
“21.10.2007 tarihinde Hakkari’nin Dağlıca
yın yapılmaması”; “Toplumu şiddete, teröre, etnik ay- bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla
rımcılığa sevk eden veya halkı sınıf, ırk, dil, din, mezhep ilgili olarak; kamu düzenini ve halkın moral
ve bölge farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik eden değerlerini olumsuz etkileyen, güvenlik
veya toplumda nefret duyguları oluşturan yayınlara im- güçlerine dönük zaaf imajı yayan, toplumsal
kân verilmemesi”, “Yayınların toplumun millî ve ma- psikolojiyi olumsuz etkileyen radyo ve televizyon
nevî değerlerine ve Türk aile yapısına aykırı olmaması”, yayınlarının, toplumsal sorumluluğa ve
“Türk millî eğitiminin genel amaçlarının, temel ilkeleri- duyarlılığa uygun yayın anlayışı temelinde,
nin ve millî kültürün geliştirilmesi”, “Türkçe’nin; özellik- güvenlik güçlerinin moral değerlerinin yüksek
leri ve kuralları bozulmadan konuşma dili olarak kullanıl- tutulması, toplumsal psikolojinin olumsuz
ması; millî birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri etkilenmemesi ve çocukların ruh sağlığının
korunması amacıyla 3984 sayılı Radyo ve
olarak çağdaş kültür, eğitim ve bilim dili halinde geliş-
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
mesinin sağlanması”, “Saklı kalması kaydıyla verilen bil-
Kanunun 25. maddesi gereğince durdurulması
gilerin kamu yararı ciddî bir biçimde gerektirmedikçe ya-
uygun görülmüştür”.
yınlanmaması”, “Suç örgütlerinin eylemlerini ve hedefle-
rini bunlara haksız çıkar sağlayacak şekilde ele alan veya Cemil Çiçek
örgütün korkutma, sindirme, yıldırma gücünü artıracak,
baskı, tehdit ve korku yaratarak kendi otoritelerini oluş- Kanuna göre ayrıca radyo ve televizyon kuruluşları, “milli
turmalarına yol açacak nitelikte yayın yapılmaması”. güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın ve genel ah-
lakın gerekleriyle ilgili” Cumhurbaşkanı ve Hükümet bil-
Yayınların yasaklanmasıyla ilgili hükümde de bu kez, hü-
dirilerini yayınlamaya zorunludurlar. Yayın ilkelerine uy-
kümete, güvenlik gerekçesiyle yayın durdurma yetkisi ta-
mayan veya gerekli izin koşullarını yerine getirmeyen ya-
nınmıştır. Hükümle, yayınların önceden denetlenemeye-
yın kuruluşlarına uygulanacak yaptırımlar da önem taşı-
ceği ve durdurulamayacağı kuralına yargı ve yürütme ka-
maktadır. Uyarı, yayın durdurma ve idari para cezalarını
rarları istisnası getirilmiştir. Yürütmenin başı olan baş-
düzenleyen 33. maddede milli güvenlikle ilgili yayın ilke-
bakan veya görevlendireceği bir bakan, “milli güvenliğin
leri için özel bir düzenleme mevcuttur. Buna göre, milli
açıkça gerekli kıldığı” veya “kamu düzeninin ciddi şekilde bo-
güvenlikle ilgili yayın ilkelerine aykırı davranan yayın ku-
zulmasının kuvvetle muhtemel olduğu” durumlarda yayını
ruluşlarının yayınları, yukarıda belirtilen “uyarı”ya gerek
durdurma yetkisine sahiptir. Yürütme bu yetkisini, 21 Ekim
olmaksızın bir ay süreyle durdurulur. İhlalin tekrarı ha-
2007 tarihinde Hakkâri Dağlıca’da askeri tabura PKK’nın
lindeyse yayın süresiz durdurulur ve yayın lisans izni ip-
gerçekleştirdiği ve 12 askerin öldürüldüğü, 8 askerin esir
tal edilir.
alındığı saldırıyla ilgili yapılan haber ve yayınlar konu-
sunda kullanmıştır. 23 Ekim 2007 tarihinde Devlet Bakanı Kanununun 34. maddesine göre ise “Türkiye Cumhuri-
Cemil Çiçek tarafından RTÜK’e yapılan başvuruyla kanu- yetinin varlık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve mille-
nun 25. maddesine dayanarak radyo ve televizyon ya- tiyle bölünmez bütünlüğüne karşı yıkıcı ve bölücü faaliyet-
yınlarının durdurulması istendi.19 RTÜK, hükümetin baş- lere sevk edecek şekilde yayın yapan radyo ve televiz-
vurusu üzerine “güvenlik güçlerinin moral değerlerinin yon yayın organlarının işletenleri, yayın yönetmeni, so-
rumlu müdür, haber müdürü, program yapımcı ve sunu-
19 http://www.rtuk.org.tr/sayfalar/IcerikGoster.aspx?icerik_
id=bd757fc6-6d72-4b5b-95f7-aac076142163. cuları hakkında, TCK’da yer alan suçlardan dolayı işti-

50
rak hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında arttı- tir. Hükümde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10/
rılır”.20 b maddesinde geçen istisnalara atıfta bulunulmasına
karşın, sözleşmede geçen ve özgürlüklerin, demokra-
Kanuna hâkim olan milli güvenlik yaklaşımından taviz
tik bir toplumda “zorunlu tedbirler niteliğinde” olmak
vermeme tutumu, kanuna 2002 yılı değişikliğiyle ekle-
kaydıyla sınırlanabileceğine ilişkin “özgürlüğü sınır-
nen ve yayın cihazlarına el koyma ve örgüt suçundan ce-
lamanın sınırı” niteliğindeki ifadeye yer verilmemiş ve
zalandırmayı öngören ek maddeyle21 hem yaptırımın kap-
mevcut istisnalara “gizli bilgileri açıklama yasağı” ek-
samındaki kişiler genişletilmiş hem de ek cezalar öngö-
lenmiştir. Kültür programları tanımında, yayın ilkele-
rülmüştür. Maddeye göre “Türkiye Cumhuriyetinin varlık
rine uygun olmanın yanı sıra “Türk milletinin ve tarihi-
ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bü-
nin birliği, bütünlüğü ve devamlılığı bilincinin vurgulan-
tünlüğüne karşı yıkıcı ve bölücü faaliyetlere sevk edecek şe-
dığı”, “Türk dilinin geliştirildiği” gibi nitelemeler yapıl-
kilde yayın yaptıkları tespit edilerek yayınları durdurulan
mıştır.
veya yayın izinleri iptal edilen kişiler, bu kuruluşların sahip-
leri ve yöneticileri ile bu tür yayınlarda görev alanlar” Türk • 2007’de yürürlüğe giren RTÜK Uydu Yayın Lisans ve
Ceza Kanununun 314. maddesine göre cezalandırılır ve İzin Yönetmeliği23 yayıncı kişi veya kuruluşların alma-
tüm yayın cihazlarına el konulur. Güvenlik dışındaki hal- ları gereken lisans ve izne dair kural ve yöntemleri be-
lerde yaptırım uygulanacaklar, yayın yapan kişi veya ku- lirlemiştir. Kanunda düzenlenen yayın ilkelerine bağlı
ruluşun sahibi ve yöneticileri iken, güvenlik nedeniyle kalmak, “Kamu hizmeti anlayış ve sorumluluğu içinde;
sorumlu tutulacaklara “yayında görev alanlar” da eklen- Atatürk İlke ve İnkılâplarına, Anayasada ifadesini bulan
miştir. Bu ihlalin “suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, Cumhuriyet İlkelerine say-
veya örgüte üye olma” suçu kapsamında değerlendirilmesi gılı, Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kül-
halinde beş yıldan on beş yıla kadar hapis cezası diğer türel değerlerini benimseyen, Türkiye Cumhuriyetinin var-
hallerde ihlal altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ve bir lık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölün-
milyar liradan yüz milyar liraya kadar para cezası ile ce- mez bütünlüğüne ve demokratik kurallara uygun yayın-
zalandırılmaktadır. ların iletilmesini sağlamak” ve aynı ifadeyi içeren noter
onaylı taahhütnameyi RTÜK’e sunmak, yönetmeliğe
Aynı kapsamda bir düzenlemeyle yayın izleme, kayıt top-
tabi kişi ve kuruluşların öncelikle yerine getirmesi ge-
lama ve yayın ilkelerine uygunluk denetimi yetkisi güven-
reken koşullardandır.
lik birimlerine devredilmiştir. Teknik bir yardımın ötesine
geçen ve “yayın kolluğu/polisi” yaratan bu yetki devri, • Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel
güvenlik istisnalarının oldukça geniş tutulduğu, yayın Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak
özgürlüğünün aynı oranda sınırlandırıldığı bir kanun için Radyo ve Televizyon Yayınları Hakkında Yönetmelik24
yadırgatıcı görünmemektedir. Ancak bu durumu hem ya- kamuya veya özel sektöre ait radyo ve televizyonla-
yın özgürlüğü, hem özerk ve tarafsız bir kurumla bağdaş- rın yayın dilinin kural olarak Türkçe olduğunu be-
tırmak olanaksızdır. Bu, sansür yetkisinin devridir. lirterek, farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılmasını
ise istisnai bir durum olarak birtakım koşul ve sınır-
RTÜK’ün faaliyetlerine ilişkin güvenlik odaklı anlayış
lamalara tabi tutmuştur. “Milli güvenliğe, genel ah-
Kurulun değişik alanlarını düzenleyen yönetmeliklerde
laka, Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel nite-
de karşımıza çıkmaktadır. Örneğin:
liklerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bü-
• Kanunun 4. maddesindeki ilkeleri aynen tekrarla- tünlüğüne”, aynı güvenlik istisnalarını içeren “RTÜK
yan Radyo ve Televizyon Yayınlarının Esas ve Usulleri Kanunu ve ilgili mevzuatında düzenlenen yayın ilkele-
Hakkında Yönetmelik,22 yayınların, kendi özgürlük ala- rine” ve aynı kapsamda düzenlenen taahhütnameye,
nından çıkarılarak, ulusal güvenlik algısına uygun bi- yayında farklı simgeler kullanmama, gerektiğinde
çimde şekillenmesini güçlendirmektedir. Yönetmelikte, Türkiye Cumhuriyeti’nin simgesi niteliğindeki görüntü
uluslararası belgelerle güvence altına alınan yeniden
iletim özgürlüğünün, “ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü, 20 23 Ocak 2008 tarih ve 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
kamu güvenliği gerekleri”, “kamu düzeninin korunması”, Yapılmasına Dair Kanun Madde 470, 08 Şubat 2008 tarih ve 26781
“suç işlenmesinin önlenmesi”, “genel sağlık ve ahlakın sayılı Resmi Gazete.
21 15 Mayıs 2002 tarih ve 4756 sayılı kanunun 17. Maddesi.
korunması”, “gizliliği olan bilgilerin açıklanmasının ön-
22 17 Nisan 2003 tarih ve 25082 sayılı Resmi Gazete.
lenmesi” gibi gerekçelere dayanarak kanunla konulan
23 10 Ekim 2007 tarih ve 26669 sayılı Resmi Gazete.
ilke, koşul, sınırlama ve cezaya tabi olduğu belirtilmiş- 24 25 Ocak 2004 tarih ve 25357 sayılı Resmi Gazete.

51
ve işaretleri kullanma yükümlülüğüne uyma zorunlu- Kurula, kamu yararının gerektirdiği durumlarda, ser-
luğu bu koşullardan bir tanesidir. maye piyasası araçlarının halka arz ve satışını geçici ola-
rak durdurma yetkisi tanınmıştır (m. 22). Ancak kanunda
• Personel Yönetmeliği25, RTÜK personeliyle ilgili konu-
hangi durumların “kamu yararı” anlamına geleceği, istis-
ları düzenlerken Devlet Memurları Kanunu paralelinde
nanın kapsam ve sınırları hakkında hiçbir belirleme yapıl-
hükümler getirmektedir. RTÜK personelinin “sadakat”
mamıştır.
yükümlülüğü bunların başında gelmektedir. Buna göre
personel, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanun- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
larına sadakatle bağlı kalmak ve uygulamakla yüküm-
lüdür. Aynı biçimde “devlete bağlılık” yükümlülüğü Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) fi-
kapsamında, devletin çıkarlarını korumakla yükümlü nansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanması, kredi
tutulan personel, “memleketin bağımsızlığını ve bütün- sisteminin etkin bir şekilde çalışması, malî sektörün ge-
lüğünü bozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğini tehli- lişmesi, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin ko-
keye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamaz, aynı ni- runması için bankacılık sektörünü düzenlemek, izlemek
telikteki bir harekete, gruba, örgüte veya derneğe katıla- ve denetlemekle görevlidir.
maz veya yardım edemez”. Personel alımında aranacak Bağımsızlık güvencesinin gerektirdiğinin aksine, BDDK
genel koşullar arasında “affa uğramış olsalar bile dev- üyelerinin aralarında devletin güvenliğine karşı suçlar,
letin şahsiyetine karşı işlenen suçlardan, devletin sır- Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
larını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulun- milli savunmaya karşı suçlar, casusluk, devlet sırlarına
mamak” da sayılmıştır. karşı suçların da bulunduğu suçlardan28 dolayı hakla-
• Radyo ve Televizyon Kuruluşlarına Kanal ve Frekans rında ceza davası açılması halinde Bakanlar Kurulu kara-
Tahsisi Şartları ve Bunlara İlişkin İhale Usulleri ile rıyla görevden uzaklaştırılmalarına olanak tanınmasıyla
Yayın Lisansı ve İzni Yönetmeliği26, lisans başvurusu kurumların siyasi otoriteden bağımsızlığının sağlanma-
yapacakların, “ulusal güvenlik açısından sakıncalı bu- sından oldukça uzaklaşılmıştır (m. 85).
lunmamasını”, “affa uğramış olsalar bile devlet sırla- Kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler, ba-
rını açığa çıkarma, ideolojik ve anarşik eylemlere ka- ğımsız denetim, değerlendirme ve destek hizmeti ku-
tılma ve bu eylemleri kışkırtma ve teşvik suçlarından, ruluşlarına, gizli dahi olsa, BDDK’nın görev ve yetkisin-
devletin şahsiyetine karşı işlenmiş suçlar (örgütlü suç- deki her türlü bilgi ve belgeyi, talebi halinde bu kuruma
lar), Terörle Mücadele Kanunu (7. ve 8. madde) kap- verme ve gerekli kolaylığı sağlama yükümlülüğü getiril-
samındaki suçlar gibi suçlardan hüküm giymemiş ol- miştir. Bu durumda, özel kanunlardaki sınırlayıcı ve ya-
malarını” ve yayın ilkelerine ve anayasal düzene saklayıcı hükümler dahi dikkate alınmaz. Ancak, özel ka-
bağlılık taahhüdüne uymaları koşulu getirmektedir. nunlardaki “devletin güvenliği ve temel dış yararlarına karşı
Başvurucular, bu koşullara sahip olduklarını gösterir ağır sonuçlar doğuracak hallerde, meslek sırrı, aile hayatının
belgeleri RTÜK’e sunmakla yükümlüdür. gizliliği ve savunma hakkına ilişkin hükümler” bu yüküm-
lülüğün dışında tutulmuştur (m. 96). Böylece, “devletin
Sermaye Pİyasası Kurulu güvenliği”, BDDK’nın yetkilerinin kullanımında da önemli
Sermaye Piyasası Kurulu, 1981’de 2499 sayılı kanunla27, bir sınırlandırma gerekçesi olmuştur.
kamu tüzel kişiliğine haiz, idari ve mali özerkliğe sahip
Telekomünİkasyon Kurumu
ilk bağımsız düzenleme ve denetleme kurumu olarak ku-
rulmuştur. Türk Telekom’un özelleştirilmesini takiben, Avrupa
Birliği’ne uyum süreci doğrultusunda telekomünikasyon
Sermaye piyasası araçlarının ihracı, halka arz ve satış
sektörünü düzenlemek ve denetlemek üzere bağımsız
şartlarını düzenleme ve denetleme yetkisi kapsamında,
düzenleme kurumu olarak Telekomünikasyon Kurumu
25 8 Kasım 2002 tarih ve 24930 sayılı Resmi Gazete. (TK) kurulmuştur. TK Yönetmeliği, Kurumun, teleko-
26 10. Mart 1995 tarihli 22223 sayılı Resmi Gazete (3 Şubat 1999 tarih ve münikasyon hizmetlerinin yürütülmesinde, işletiminde
23600 sayılı Resmi Gazete ile değişik).
ve yapacağı düzenlemelerde gözeteceği ilkeler arasında
27 28 Temmuz 1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu,
Madde 17, 30 Temmuz 1981 tarih ve 17416 sayılı Resmi Gazete. “milli güvenlik ve kamu düzeni gereklerine ve acil durum
28 14 Temmuz 1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, ihtiyaçlarına öncelik verilmesi ilkesi”ne de yer vermiştir
Madde 48/A fıkrası 85 numaralı bendi. 23 Ocak 2008 tarihli ve 5728
sayılı kanunla değişik. (m. 31).

52
Kamu İhale Kurumu eğitiminin temel görüş, amaç ve ilkelerine uymak” gibi so-
yut, tanımsız ve geniş kapsamlı ifadelerle çizilmiştir.
Kamu alımlarında AB düzenlemelerine uygum sağlamak
maksadıyla 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu29 hükümle- Yayın esaslarında çizilen çerçeve TRT’nin görevlerini dü-
riyle kamu tüzel kişiliği olan, idari ve mali özerkliğe sa- zenleyen hükümde de sürdürülmüştür. Hükümde TRT’nin
hip Kamu İhale Kurumu kurulmuştur. Bu kanun kapsa- görevleri arasında; “Yurt içine yapılacak; haber, kültür,
mında yapılması gereken mal ve hizmet alımlarına ilişkin bilim, sanat, eğlence ve benzeri türlerde eğitici, aydınla-
istisnalar arasında “Savunma, güvenlik ve istihbaratla il- tıcı ve eğlendirici nitelikte her türlü yayınla,
gili mevzuat uyarınca gizlilik içinde yürütülmesi gerek-
1. Atatürk ilke ve inkılâplarının kökleşmesine, Türkiye
tiği, her bir ihale için ihale yetkilisince onaylanan; uçak,
Cumhuriyetinin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çık-
helikopter, gemi, denizaltı, tank, panzer, roket, füze gibi
masını öngören milli hedeflerin gerçekleşmesine,
araç, silah, silah malzeme ve teçhizatı ve sistemleri ve
harp malzemeleri ile bunların araştırma-geliştirme, eği- 2. Devletin varlık ve bağımsızlığının, ülkenin ve milletin
tim, üretim, modernizasyon, yazılım ve mühimmat ihale- bölünmez bütünlüğünün, toplumun huzurunun, milli
leri ile bunlarla ilgili sefer stokları, bakım, işletme ve ida- dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına
meye yönelik mal ve hizmetler, Devlet güvenliği ve istih- saygılı ve Atatürk Milliyetçiliğine dayanan demokra-
baratı kapsamındaki hizmet, malzeme, teçhizat ve sis- tik, laik ve sosyal hukuk devleti niteliklerinin korun-
tem alımları” yer almaktadır. masına ve güçlendirilmesine,

Basın-Yayın 3. Milli eğitim ve milli kültürün geliştirilmesine,

4. Devletin milli güvenlik siyasetinin, milli ve ekonomik


Türkİye Radyo Televİzyon Kurumu (TRT)
menfaatlerinin korunmasına,
Özerk bir kurum olarak nitelenmekle birlikte, Türkiye’de
radyo televizyon yayıncılığını başlatan ve uzun yıllar te- 5. Kamuoyunun Anayasa ilkeleri doğrultusunda ser-
kelinde tutan TRT, yönetsel, yayın, işleyiş ve mali bakım- bestçe ve sağlıklı bir şekilde oluşmasına, yardımcı
dan idareye bağımlı bir yayın kuruluşu olarak yapılandırıl- olma” da sayılmıştır.
mıştır. Bu durum, kurumun özerk olarak nitelendirilişiyle Kurumu temsil yetkisi TRT Genel Müdürü’ne aittir. Genel
çelişmektedir. 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Müdür, RTÜK tarafından teklif edilen üç aday arasından
Kanunu30 hükümleri de bu durumu pekiştirmektedir. 12 Bakanlar Kurulu kararıyla atanır. Genel Müdür kanunda
Eylül askeri darbesiyle çıkarılan ve Anayasanın geçici belirtilen nedenlerle aynı usul izlenerek görevden alına-
15. maddesiyle yargı denetiminden kaçırılan düzenleme- bilir. Görevden alınmayı gerektiren nedenlerden birisi de
lerden biri de bu kanundur. 3984 sayılı kanunun öncülü “milli güvenlik ve kamu düzeninin gerekli kıldığı haller” dir.
olan kanun da yayın esasları bakımından ağırlığı ve ön-
celiği milli güvenliğe vermiştir. Kurumun yayın faaliyet- Kurumun görevleri çerçevesinde radyo ve televizyon ya-
lerinin sınırları “Anayasanın sözüne ve ruhuna bağlı ol- yınları hakkında kamuoyunun düşünce ve dileklerini tes-
mak; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, pit etmek, ilmi ve teknik araştırmalar yaptırmak veya lü-
milli egemenliği, Cumhuriyeti, kamu düzenini, genel asayişi, zumlu görülecek konularda özel uzmanlıklarından yarar-
kamu yararını korumak ve kollamak”, “Atatürk ilke ve in- lanmak maksadıyla geçici danışma kurullarının oluşturul-
kılâplarını kökleştirmek, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş uy- masına olanak tanıyan hükümde de “milli güvenliğe ilişkin
garlık düzeyinin üstüne çıkmasını öngören milli hedeflere danışmanlığın, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tara-
ulaşmayı gerçekleştirme”, “Devletin milli güvenlik siyaseti- fından sağlanacağı” belirtilmiştir.
nin, milli ve ekonomik menfaatlerinin gereklerine uymak”,
TRT, hükümet bildirilerini, “hükümeti bağlamak kay-
“Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya
dıyla” yayınlamakla yükümlüdür. Bu nedenle yayın sıra-
sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini
sında bunun hükümetin bildirisi olduğu açıklanır ve bil-
sağlamak yahut Devleti ve Devlet otoritesini ortadan kal-
diri metninin Başbakanlıktan yazılı yayın isteğiyle veril-
dırmak veya dil, ırk, din ve mezhep ayırımı yaratmak yahut
mesi ve yetkililerin imzasını taşıması gerekir. Keza TRT,
sair herhangi bir yoldan bu kavramlara ve görüşlere dayanan
bir Devlet düzeni kurmak amacı güden rejim ve ideolojilerin 29 4 Ocak2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, Madde 53,
22 Ocak 2002 tarih ve 24648 sayılı Resmi Gazete.
propagandasına yer vermemek”, “Genel ahlakın gereklerini,
30 11 Kasım 1983 tarihli 2954 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kanunu,
milli gelenekleri ve manevi değerleri gözetmek”, “Türk milli 14 Kasım 1983 tarih ve 18221 sayılı Resmi Gazete.

53
“olağanüstü haller ile sıkıyönetim, seferberlik ve savaş 5651 Sayılı Kanunun gerekçesinde gönderme yapılan
hallerinde” “hükümet konuşmalarını” yayınlamakla yü- anayasa maddelerinden bir tanesi “Devlet, istiklâl ve
kümlüdür.31 Bunun için başbakan veya görevlendireceği Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet il-
bakanın imzasını taşıyan yazılı yayın isteği yeterlidir. min ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü or-
Kanuna damgasını vuran “milli güvenlik” anlayışı, yayın- tadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve
ların yasaklanmasına ilişkin düzenlenmeyle de oldukça gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır” hükmünü içeren 58.
baskın bir hale gelmektedir. “Başbakan veya görevlen- Maddedir.
direceği bir bakan, milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı
hallerde, bir haber veya yayını yasaklamaya yetkilidir”. 5651 sayılı kanun internet ortamında işlenen suçları iki
Kural olarak yasaklama kararının yazılı olması gerekir. grupta toplamıştır. Birinci grup suçlar; TCK’de düzen-
Ancak acele hallerde, en kısa sürede yazılı olarak bildiril- lenen “intihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı,
mesi koşuluyla, yasaklama kararının sözlü olarak da ile- uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaş-
tilebileceği hüküm altına alınmıştır. Yayınların denetimi tırma, sağlık için tehlikeli madde temini, müstehcenlik, fu-
konusunda da TSK hassasiyetinin dikkate alındığına tanık huş, kumar oynanması için yer ve olanak sağlama suç-
olunmaktadır. Kural olarak yayından önce radyo ve tele- ları” iken, ikinci gruptaki suçlar ise 1951 tarih ve 5816 sa-
vizyon yayınlarının kurum dışından hiçbir kişi veya kuru- yılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunu
luş tarafından denetlenemeyeceği hüküm altına alındık- kapsamında “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret veya
tan sonra, bu kurala “Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili yayın- sövme; Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veya
lar hakkında Genelkurmay Başkanlığının olumlu görüşü alı- Atatürk’ün kabrini tahrip, kırma, bozma veya kirletme”
suçlarıdır. Kanun, bu suçların işlenmesi halinde inter-
nır” şeklinde mutlak nitelikte bir istisna getirilmiştir.
net yayınına erişimin engellenmesi yaptırımı öngörmüş-
İnternet Suçları tür. Yaptırım uygulanabilmesi için suçların işlendiği yö-
nünde “yeterli şüphe sebebinin varlığı” koşulunun ger-
İnternet ortamında işlenen suçların soruşturulması, ko-
çekleşmesi yeterlidir.
vuşturulması ve uygulanacak yaptırımlara özgü ilk dü-
zenleme, 4 Mayıs 2007 tarih ve 5651 sayılı kanunla32 ger- Koruma veya idari nitelikteki internet yayınlarına erişi-
çekleştirilmiştir. Bu düzenlemeye kadar internet orta- min engellenmesi kararları, TİB tarafından yerine getiri-
mında işlenen suçlar hakkında, TCK’nin genel hükümle- lir. TİB, Telekomünikasyon Kurumuna bağlı ve aralarında
rine dayanarak işlem yapılmaktaydı. Bu durum, uygula- Milli İstihbarat Teşkilatı, Jandarma Genel Komutanlığı ve
mada haberleşme özgürlüğü, düşünce ve kanaat özgür- Emniyet Genel Müdürlüğünden birer temsilcinin de bu-
lüğü, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün keyfi lunduğu bir birimdir. İletişimin tespiti, dinlenmesi, sinyal
ve hukuk dışı biçimde sınırlandığı iddialarının gündeme bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınması işlemle-
gelmesine yol açıyordu. Bu nedenle özel kanunla erişimin rini tek bir merkezden yürütmek, mevzuata uygunlukla-
engellenmesine konu olan suçların sınırlandırılması önem rını denetlemek, internet ortamında yapılan yayınları iz-
kazandı. Ancak bu beklenti, uygulamada karşılığını bu- lemek gibi görevlerinin yanında, bünyesinde kurduğu ih-
lamadı. Zira mahkemeler ve Telekomünikasyon İletişim bar merkezine bireylerin veya kurumların yaptığı ihbar-
Başkanlığı (TİB), hem kanuna dayanarak hem de TCK’da ları teknik ve hukuki yönden inceleyerek suçun oluştuğu
düzenlenen diğer suçlara dayanarak iletişimin engellen- konusunda yeterli şüphe sebebinin tespiti halinde idari
mesi kararları vermeye devam etti. 5651 sayılı kanunda kararla veya mahkemece verilen karara dayanarak ya-
suçlar sayılarak belirlenmesine rağmen, uygulamada ka- yına erişimi engellemekle görevlidir.
nun dışındaki suçlara dayanarak erişimi engelleme karar-
Erişimin engellenmesi kararı verme yetkisinin idareye de
larının verilmesi, özgürlükleri kısıtlama eğiliminin güçlü
tanınmış olması, TİB içinde güvenlik birimleri temsilcile-
olduğunu gösterdi. Bunda, görevli uzman mahkeme ön-
rinin bulunması, engelleme kriterinin güvenlik önyargısı
görmemesi ve tüm sulh ceza mahkemelerini yetkili say-
veya kaygısı üzerinden oluşmasını, dolayısıyla yetkinin
ması nedeniyle kanunun da rolü bulunmaktadır.
keyfi biçimde kullanılma tehlikesini de beraberinde ge-
tirmektedir. Nitekim kanunun yürürlüğe girdiği 23 Mayıs
31 Madde 18/2.
32 4 Mayıs 2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan
2007 ile 18 Nisan 2008 tarihleri arasında kanuna daya-
Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele narak TİB tarafından verilen erişimi engelleme kararla-
Edilmesi Hakkında Kanun, 23 Mayıs 2007 tarih ve 26530 sayılı Res-
mi Gazete. rının sayısı 197, mahkemelerce verilen kararların sayısı
33 Füsun S.Nebil, “5651 dışı site kapatmalarında sorun var,” 2008. ise 124 olmuştur.33 İdarenin kapatma yetkisinin bir kıs-

54
mıyla ilgili yargı denetiminin getirilmesi olumluluk içer- kuruluşlarını faaliyetten men yetkisi verilebileceği ve bu
mekle birlikte, bunun uygulamada etkili bir koruma sağ- merciin kararının yirmi dört saat içinde hâkimin onayına
lamadığı görülmektedir. sunulacağı hükme bağlanmıştır. Kullanılan kavramların
belirsizliği nedeniyle, vali, kaymakam, emniyet müdürü,
Türkiye’de 2007 yılından itibaren bazı internet sitelerine
askeri merciler veya herhangi bir idari makam tarafından
yönelik erişim engelleme kararları oldukça tartışma ya-
keyfi gerekçelerle meslek örgütlerinin faaliyetlerini ya-
ratmıştır. Bu engellemelerin en fazla bilineni video pay-
saklamanın yolu açılmıştır. Nitekim Türkiye Mühendis
laşım sitesi “youtube” ile ilgili olanlardır. “Youtube” ile
Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kanunu35, amaçları dı-
ilgili engelleme kararları ilk kez 5651 sayılı kanun yürür-
şında faaliyet gösteren birlik ve odaların organları-
lüğe girmeden önce, 2007 yılının Mart ayında “Atatürk’ü
nın görevden alınmasına ve yerine yenilerinin seçilme-
ve diğer kutsal değerleri aşağılama” nedeniyle verilmiş-
sine Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve ilgili Cumhuriyet
tir. Ekim 2007’de ise “Atatürk, Türk Ordusu, Başbakan
Başsavcılığının istemi üzerine, yetkili asliye hukuk mah-
ve Cumhurbaşkanı hakkında hakaretamiz ifadeler içe-
kemesi tarafından karar verileceğini, ancak “milli gü-
ren” videolar nedeniyle siteye erişim bir kez daha engel-
venliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun deva-
lenmiştir. Bunu “PKK saldırılarını öven ve terörist propa-
mını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde ge-
ganda yapılan” video kliplerle ilgili erişim engelleme ka-
cikmede sakınca varsa”, birlik ve odaların faaliyetlerinin
rarı izlemiştir. Bu ve benzer nedenlerle Türkiye mahke-
vali tarafından yasaklanabileceğini hükme bağlamıştır.
meleri “youtube” hakkında Mart 2007-Haziran 2008 ara-
Hükümde yargı denetimine de aynen yer verilmiştir (m.
sında erişimin engellenmesine ilişkin toplam 17 karar al-
Ek 4). Görüldüğü üzere, olağanüstü koşullara özgü uygu-
mıştır. Başka bir ilginç bir örnek de “istanbul.indymedia.
lamaları olağanlaştıran bu yöntemle ilgili yargı denetimi-
org” web sitesi hakkındaki engelleme kararıdır. Site 2008
nin öngörülmüş olması, örgütlenme ve faaliyet özgürlü-
Mart’ında Türk Ceza Kanununun 301. maddesi uyarınca
“Türklüğe hakaret” suçundan dolayı verilen bir mah- ğünü güvence altına almaya yetmemektedir.
keme kararı ile engellenmiştir. Önce engelleme kararının Milli güvenlik yaklaşımı, kuruluşların yalnızca bağımsız-
kaynağının Gaziantep Araban Sulh Ceza Mahkemesi ol- lığını ve faaliyet özgürlüklerini etkilememiş, mesleğe ka-
duğu sanılmıştır. Sonradan “indymedia” tarafından ya- bulde ve meslek örgütlerinde görev almada da ciddi bir
pılan bir araştırma sonucu, engellemenin Genelkurmay engele dönüşmüştür. Meslek örgütlerinin kuruluş kanun-
Başkanlığı Askeri Mahkemesi tarafından verilen bir ka- larında belirtilen koşullar arasında milli güvenlik temelli
rar üzerine yapıldığı ortaya çıkmıştır. Yine 5651 Sayılı kriterler de bulunmaktadır. Çeşitli meslek örgütlerinin
Kanunda listelenmemiş bir suç olan “PKK lehine propa- kanunlarında yapılan 2008 değişikliğine de aynı yaklaşım
ganda” nedeniyle birçok siteye ilişkin engelleme uygula- damgasını vurmuştur. 2008 yılı başında yürürlüğe giren
maları mevcuttur.34
5728 sayılı kanunla36 birçok mesleği yerine getirme koşul-
ları arasına “devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal dü-
Kamu Kurumu Nİtelİğİndekİ Meslek
zene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan” mahkûm ol-
Kuruluşları
mama koşulu eklenmiştir. Böylece, milli güvenlik çerçe-
1982 Anayasası kamu kurumu niteliğindeki meslek kuru- vesinde işlenen suçlardan mahkûm olanlar, söz konusu
luşları ve üst kuruluşlarını; “Belli bir mesleğe mensup olan- meslekleri yürütmekten mahrum edilmiştir. Değişikliğin,
ların ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaş- Devlet Memurları Kanununun 48. maddesini de kapsa-
tırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini ması nedeniyle, etkileri, sayılan mesleklerle sınırlı kal-
sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan mamıştır. Mesleğe kabul koşulları bakımından bu mad-
ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere mes- deye yollama yapan bütün kanunlar ve meslekler bu de-
lek disiplini ve ahlakını korumak maksadıyla kanunla kuru- ğişiklikten etkilenmiştir. Buna göre, devlet memurluğuna
lan ve organları” olarak tanımlamıştır (m. 135). Kural ola- alınacakların, hekimlerin, diş hekimlerinin, veteriner he-
rak, meslek mensuplarının mesleki faaliyetlerini sürdüre- kimlerin, eczacıların, avukatların, noterlerin, lisanslı ha-
bilmeleri için meslek örgütüne üye olmaları zorunlu tutu-
34 Yaman Akdeniz ve Kerem Altıparmak, İnternet: Girilmesi Tehlikeli
lurken, kamuda çalışan meslek mensupları bu zorunlu- ve Yasaktır – Türkiye’de İnternet İçerik Düzenlemesi ve Sansürüne
luğa tabi tutulmamıştır. Maddede ayrıca milli güvenliğe İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme.
35 27 Ocak 1954 tarih ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları
ilişkin bir istisna getirilerek, “milli güvenliğin, kamu düze- Birliği Kanunu, 4 Şubat 1954 tarih ve 8625 sayılı Resmi Gazete.
ninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut 36 23 Ocak 2008 tarihli ve 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum
yakalamanın gerektirdiği hallerde” gecikmesinde sakınca Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun, 8 Şubat 2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi
varsa, kanunla bir mercie meslek kuruluşlarını veya üst Gazete.

55
rita kadastro bürosu açıp işletecekler ile lisanslı harita ve ise devletin güvenliğine karşı işlenen suçlardan mahkûm
kadastro mühendislerinin mesleğe kabullerinde ve yine olan kişilerdir. Bu bağlamda, “Devlet sırlarını açığa vurma
oda, borsa ve birlik organlarında görev alanlar ile esnaf suçlarından”, “devletin güvenliğine karşı suçlardan veya
ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının başkan, yönetim, bu suçların işlenmesini aleni olarak tahrik suçundan” ve
denetim ve disiplin kurulu üyeliklerine seçileceklerin bu “terör eylemlerinden” mahkûm olanlar siyasi partilere
koşulu taşımaları gerekir. Ayrıca özel güvenlik görevli- üye olamazlar.
leri, sendika kurucuları, bireysel emeklilik şirketi kurucu-
Milli güvenlik, asıl olarak siyasi partilerle ilgili yasakları
ları, özel istihdam bürosu açmak isteyen gerçek veya tü-
düzenleyen hükümlerde ağırlıklı bir yere sahiptir. Bu ya-
zel kişilerin idare, temsil ve ilzama yetkili kişileri, borsa
saklar üç ana başlık altında düzenlenmiştir. Bunlar; siyasi
genel sekreteri, vergi takdir, tadilat ve zirai kazançlar il
partilerin amaç ve faaliyetleri ile ilgili yasaklar başlığı al-
komisyonları ile özel komisyonlara, memurlar dışında
tında “demokratik devlet düzeninin korunması ile ilgili ya-
seçilecek kişiler, sivil havacılık izin belgesi alacak ger-
saklar”; milli devlet niteliğinin korunması başlığı altında
çek veya tüzel kişilerin kurucu ortakları ile temsile yet-
“bağımsızlığın korunması”, “devletin tekliği ilkesinin ko-
kili yöneticileri, Yüksek Hakem Kuruluna katılacak işçi ve
runması”, “azınlık yaratılmasının önlenmesi” ve “bölgecilik
işveren temsilcileri, seyahat acentesi sahipleri, tüzel ki-
ve ırkçılık yasağı”dır; Atatürk ilke ve inkılâplarının ve laik
şiliğe sahip seyahat acentesi yönetim kurulu üyeleri ve
devlet niteliğinin korunması başlığı altında ise “Atatürk
yetkili yöneticileri, kooperatif yönetim kurulu üyeleri, li-
ilke ve inkılâplarının korunması”, “Atatürk’e saygı”, “laik-
sanslı depo işleticiliği, lisanslı depo ortaklığı, yöneticiliği
ve denetçiliği, sermaye piyasası aracı kurumların kurucu- lik ilkesinin korunması ve halifeliğin istenemeyeceği”, “din
ları ve yatırım ortaklıklarının kurucuları için de aynı ko- ve dince kutsal sayılan şeyleri istismar yasağı”, “dini gösteri
şul aranmıştır. yasağı” ve “Diyanet İşleri Başkanlığının yerinin korunması”
yer almaktadır. Madde içerikleri incelendiğinde, cumhuri-
Muhtelİf Kanunlar yetin ideolojik temel nitelikleri ile milli güvenlik siyasetini
oluşturan unsurların siyasi partilerin kuruluş, işleyiş ve
Siyasi Partiler Kanunu37, siyasi partileri, milletvekili ve faaliyetlerini sınırlandırmaktadır. Bu öylesine bir boyuta
mahalli idareler seçimleri yoluyla milli iradenin oluşma- ulaşmıştır ki, siyasi partilerin faaliyetleri, yasakların hâki-
sını sağlayan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak nitele- miyetinde istisnai bir alana hapsedilmiştir.
miştir. Ne var ki izleyen hükümlerde siyasi partilerin ko-
numlanacağı sınırlayıcı kalıplara da sıklıkla yer verilmiş- Siyasi partilerle ilgili bu yasaklara uyulmaması, Anayasa
tir. Mahkemesi tarafından kapatılma kararı verilecek neden-
ler arasında sayılmıştır. Anayasa Mahkemesi; “bir siyasi
Siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın vazgeçil- partinin tüzük ve programının Devletin bağımsızlığına, ül-
mez unsuru olduklarını vurgulayan hükmün devamında kesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına,
“Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak çalışırlar”, ifa- eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, de-
desi yer alır ve bu ifade yasanın ana çerçevesini çizer. mokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olması, sınıf
Yasada güvenlik kaynaklı ilk sınırlama, siyasi partilere veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatör-
üyelik koşullarıyla ilgilidir. On sekiz yaşını doldurmuş, lüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlaması, suç işlemesini
medeni ve siyasi hakları kullanma ehliyetine sahip her teşvik etmesi”, “Anayasa’nın 68. maddesinin dördüncü fık-
Türk vatandaşı kural olarak siyasi partilere üye olabi- rasına aykırı eylemlerin işlendiği odak haline geldiğinin tes-
lir. Ancak kanunda iki durumda siyasi partilere üye olu- piti” hallerinde, temelli kapatma kararı verebileceği gibi
namayacağı hükme bağlanmıştır. Bunlardan ilki, güven- kapatma yerine, dava konusu eylemlerin ağırlığına göre
lik ve yargı mensupları başta olmak üzere, “hâkimler ve ilgili siyasi partinin almakta olduğu son yıllık devlet yar-
savcılar, Sayıştay dâhil yüksek yargı organları mensup- dımı miktarının yarısından az olmayacak biçimde, kısmen
ları, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki ya da tamamen bu yardımdan yoksun bırakılmasına, yar-
görevlileri, yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği ta- dımın tamamı ödenmişse, hükmedilen kısmın Hazineye
şımayan diğer kamu görevlileri, Silahlı Kuvvetler men- aynen iadesine karar verebilir.
supları ile yükseköğretim öncesi öğrencileri”dir. İkincisi
Keza partinin başkanı ve meclis organları dışında ka-
37 22 Nisan 1983 tarihli 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 24 Nisan lan organ, mercii veya kurulu tarafından, Anayasanın
1983 tarih ve 18027 sayılı Resmi Gazete; değişik 29 Nisan.2005 ta-
rihli 5341 sayılı kanun, 7 Mayıs 2005 tarih ve 25808 sayılı Resmi Ga-
68. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan hükümlere
zete. aykırı eylemlerde bulunulması durumunda Cumhuriyet

56
Başsavcılığı tarafından bu organ, mercii veya kurula gö- başlığı altında toplanan suçlara yönelik yaklaşım aynen
revden el çektirilmesi ilgili partiden istenir. Ayrıca parti sürdürülmüştür.
üyeleri aynı kapsamdaki eylem ve konuşmalarından do-
TCK’nın ikinci kitabının üçüncü kısım beşinci bölüm ve
layı mahkûm olurlarsa bu üyelerin partiden kesin olarak
dördüncü kısım altında sekiz bölüm halinde düzenlenen
çıkarılması Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenir.38
suçların başlıcaları şunlardır:
Cumhuriyet Başsavcılığının istemini 30 gün içinde yerine
getirmeyen siyasi parti hakkında Anayasa Mahkemesine, 1. Kamu barışına karşı suçlar (İkinci kitap, üçüncü kısım,
hazine yardımından kısmen veya tamamen yoksun bıra- beşinci bölüm):
kılması için dava açılır. Davanın görüldüğü sırada istem
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla teh-
yerine getirildiğinde ise dava düşer.
dit (m. 213); Suç işlemeye tahrik (m. 214); Suçu ve suç-
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK)39, 765 sayılı eski ka- luyu övme (m. 215); Halkı kin ve düşmanlığa tahrik
nunda olduğu gibi devlet ve kurumlarını abartılı biçimde ve aşağılama (m. 216); Kanunlara uymamaya teşvik
koruma geleneğini sürdürmüştür. Eski kanunda “devle- (m. 217); Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (m. 220);
tin şahsiyetine karşı suçlar” başlığı altında düzenlenen Şapka ve Türk harfleri (222);
suç ve cezalar, yeni kanunda, “millete ve devlete karşı
2. Millete ve devlete karşı suçlar (İkinci kitap, dördüncü
suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir.
kısım):
Yeni kanunda, eski kanunda korunan hukuki değer ola-
Görevi yaptırmamak için direnme (m. 265); Göreve iliş-
rak benimsenen “devletin şahsiyeti”, “devletin kuvvet-
kin sırrın açıklanması (m. 258); Adil yargılamayı etki-
leri” ifadesinden vazgeçilmiştir. Bunun yerine “kamu ba-
lemeye teşebbüs (m. 288); Cumhurbaşkanına haka-
rışı”, “millet”, “devlet”, “Türklük”, “devletin kurum ve or-
ret (m. 299); Devletin egemenlik alametlerini aşağı-
ganları”, “egemenlik simgeleri ve organları”, “milli sa-
lama (m. 300); Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin ku-
vunma”, “devlet sırrı”, “devlet güvenliği”, “anayasal düzen
rum ve organlarını aşağılama (m. 301); Devletin birli-
ve bu düzenin işleyişi” gibi daha kapsamlı ve devletin gü-
ğini ve ülke bütünlüğünü bozmak (m. 302); Düşmanla
venliğinin öne çıktığı ifadeler korunan hukuki değer ola-
işbirliği (m. 303); Devlete karşı savaşa tahrik (m. 304);
rak benimsenmiştir. Bu soyut ifade biçimlerinin her ve-
Temel milli yararlara karşı faaliyette bulunmak için
sileyle tekrarlanarak abartılı biçimde cezalandırma ko-
yarar sağlama (m. 305); Yabancı devlet aleyhine as-
nusu yapılması dikkat çekici bir durumdur. Bu durumu,
ker toplama (m. 306); Askeri tesisleri tahrip ve düş-
iç ve dış güvenliğe yönelik tehdit algılamalarının yansı-
man askeri hareketleri yararına anlaşma (m. 307);
ması olarak değerlendirmek mümkündür.
Düşman devlete maddi ve mali yardım (m. 308);
Bu yaklaşım ilk olarak kendini, kanunun amacını düzenle- Anayasayı ihlal (m. 309); Cumhurbaşkanına suikast
yen birinci madde hükmünde göstermektedir. Hükümde ve fiili saldırı (m.310); Yasama organına karşı suç (m.
kanunun çerçevesi, “kişi hak ve özgürlüklerini, kamu dü- 311); Hükümete karşı suç (m. 312); Türkiye Cumhuriyeti
zen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çev- Hükümetine karşı silahlı isyan (m. 313); Silahlı örgüt
reyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemek” şek- (m. 314); Silah sağlama (m. 315); Suç için anlaşma (m.
linde çizilmiştir. Daha baştan kamu düzen ve güvenliğini 316); Askeri komutanlıkların gaspı (m.317); Halkı as-
korumaya dönük yapılan bu vurgu, kanunun sistemati- kerlikten soğutma (m. 318); Askerleri itaatsizliğe teş-
ğine ve suçların çeşitliliğine de yansımıştır. vik (m. 319); Yabancı hizmetinde asker yazma, yazılma
(m. 320); Savaş zamanında emirlere uymama (m. 321);
Bütünü üzerinden bakıldığında güvenlik kaynaklı hüküm-
Savaş zamanında yükümlülükler (m. 322); Savaşta ya-
ler, 345 maddeden ibaret kanunda (75’i genel hükümler,
lan haber yayma (m. 323); Seferberlikle ilgili görevin
270’i suçları düzenleyen özel hükümler) ağırlıklı bir bö-
ihmali (m. 324); Düşmandan unvan ve benzeri paye-
lümü oluşturmaktadır. Yalnızca ikinci kitabın dördüncü
ler kabulü (m. 325), Devletin güvenliğine ilişkin bel-
kısmında yer alan suçları düzenleyen madde sayısı 98’dir.
geler (m. 326); Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri
Genel hükümlerle diğer özel hükümlerde yer alan kamu
temin etme (m. 327); Siyasal ve askeri casusluk (m.
görevlilerini, kamu mallarını koruyan hükümlerle, devle-
328); Devletin güvenliğine ve siyasi yararlarına iliş-
tin güvenliğini korumaya dönük veya bu suçlar aleyhine
getirilen istisna hükümleri eklendiğinde kanunun, devle- 38 Madde 102/2; Ek: 12 Ağustos 1999 tarihli 4445 sayılı kanun, madde
17; değişik 26 Mart 2002 tarihli 4748 sayılı kanun, madde 4.
tin güvenliğini koruma kanununa dönüştürüldüğü söyle-
39 26 Eylül 2004 tarihli 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 12 Ekim 2004
nebilir. Eski kanunda “devletin şahsiyetine karşı suçlar” tarih ve 25611 sayılı Resmi Gazete, yürürlük 1 Haziran 2005.

57
kin bilgileri açıklama (m. 329); Gizli kalması gereken güvenliğine karşı veya zararına” olarak işlenmesi du-
bilgileri açıklama (m. 330); Uluslararası casusluk (m. rumunda, verilecek ceza suçun işlendiği ülkede öngö-
331); Askeri yasak bölgelere girme (m. 332); Devlet sır- rülen cezanın üst sınırını geçebilir.
larından yararlanma, Devlet hizmetlerinde sadakat-
- Suç eşyasına el konulması: Kural olarak suçun iş-
sizlik (m. 333); Yasaklanan bilgileri temin (m. 334);
lenmesine ayrılan ya da suçtan meydana gelen eşya-
Yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla kullanıl-
nın el konulmasına karar verilir. Ancak kamu güven-
ması (m. 335); Yasaklanan bilgili açıklama (m. 336);
liği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli
Yasaklanan bilgileri siyasal veya askeri casusluk mak-
olması durumunda suçun işlenmesinde kullanılmak
sadıyla açıklama (m. 337); Taksir sonucu casusluk fiil-
üzere hazırlanan eşyaya da el konulur.
lerinin işlenmesi (m. 338); Devlet güvenliği ile ilgili bel-
geleri elinde bulundurma (m. 339). - Ceza zamanaşımı: Maddede yazılı cezalar belirtili sü-
relerin geçtikten sonra infaz edilemez. Ancak kanu-
Devletin ve kurumlarının güvenliğiyle ilgili suçların is-
nun ikinci kitabının dördüncü kısmında düzenlenen
tisna olarak düzenlendiği hükümler şunlardır:
“millete ve devlete karşı suçlar” kapsamında yer alan
- Kanunun görev alanı: Vatandaşların yabancı ülkede “kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine karşı suç-
işlediği aşağı sınırı bir yıldan az olmayan suçların Türk lar”, “adliyeye karşı suçlar”, “devletin egemenlik ala-
kanunlarına göre cezalandırılması kural olarak, vatan- metlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar”,
daşın Türkiye’de bulunmasına, bu suçtan yabancı ül- “devletin güvenliğine karşı suçlar”, “anayasal dü-
kede hakkında hüküm verilmemesine ve Türkiye’de zene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar”, “milli sa-
kovuşturulabilir olma koşullarına bağlanırken, bu vunmaya karşı suçlar”, “devlet sırlarına karşı suçlar ve
suçlar yönünden Türk kanunlarına göre resen işlem casusluk” ve “yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı
yapılır. Aynı suçları işleyen yabancılar da, kural ola- suçlar”ın yurt dışında işlenmesi durumunda verilmiş
rak Türkiye zararına işlemesi, Türkiye’de bulunması ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan
ve yargılama için Adalet Bakanının izni vermesi ko- fazla hapis cezalarına zaman aşımı uygulanmaz.
şuluyla Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Ancak
“devletin egemenlik alametlerine ve organlarının say- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)40, ceza
gınlığına karşı suçlar”, “devletin güvenliğine karşı suç- yargılamasına ilişkin konuları düzenlerken sıklıkla “su-
lar”, “anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı çüstü hali”, “gecikmesinde sakınca bulunan hal”, “ma-
suçlar”, “milli savunmaya karşı suçlar”, “devlet sırla- kul şüphe” gibi belirsiz ifadelerle ceza soruşturma ve ko-
rına karşı suçlar ve casusluk” ve “yabancı devletlerle vuşturmalarında kural olarak hâkim güvencesini gerek-
olan ilişkilere karşı suçlar”da doğrudan Türk kanunla- tirdiği halde, güvenlik güçlerine müdahale olanağı tanı-
rına göre işlem yapılır. yan istisnaları içeren bir kanundur.

- Suçluların iadesi: Hükme göre kural olarak yabancı ül- - Davanın nakli: Davanın naklini düzenleyen hükümle,
kede işlenen veya işlendiği iddia edilen suç nedeniyle yargılamaların görevli ve yetkili mahkemelerde ya-
hakkında ceza kovuşturması yapılan veya mahkumi- pılması kuralına iki istisna getirilmektedir. Bunlardan
yet kararı verilen yabancılar, ilgili devletin talebi ha- biri, yetkili mahkemenin bulunduğu yerde yapılması-
linde iade edilebilir. Ancak “düşünce suçu veya siyasi nın kamu güvenliği için tehlikeli olması halinde, Adalet
ya da askeri suç niteliğinde”, eylem Türk Devletinin Bakanının talebi üzerine Yargıtay tarafından davanın
veya bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına başka bir yere nakledilebilmesidir.
göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse bu
- Devlet sırrı niteliğindeki bilgilerle ilgili tanıklık: Bir
kişilerin iadesine ilişkin talepler kabul edilmez. suçla ilgili bilgiler, devlet sırrı olduğu gerekçesiyle
- Yabancı kanunun uygulanması: Kural olarak Türki- mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Bu kapsamda “açık-
ye’nin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar nede- lanması, devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve
niyle Türkiye’de yargılama yapılırken verilecek ceza, milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni
en fazla, suçun işlendiği ülke kanunlarında öngörülen ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikte bilgi-
cezanın üst sınırı kadardır. Ancak suçun “Türkiye’nin ler, devlet sırrı sayılır”. Tanıklık yapılacak bilgiler dev-
let sırrı niteliğindeyse, tanık, sadece mahkeme hâkimi
40 4 Aralık 2004 tarihli 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 17 Ara- veya heyeti tarafından zabıt kâtibi olmaksızın dinle-
lık 2004 tarih ve 25673 sayılı Resmi Gazete, 1 Haziran 2005 yürürlük
tarihli. nir ve tanığın açıklamalarından yalnızca suçu açıklığa

58
kavuşturacak nitelikteki bilgiler tutanağa kaydedilir. - İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması:
Cumhurbaşkanının tanıklığı söz konusu olduğunda Suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin
sırrın niteliği ve mahkemeye bildirilmesi hususu ken- varlığı ve başka suretle delil elde edilmesinin olanaklı
disi tarafından takdir edilir. olmaması kaydıyla hâkim kararıyla, gecikmesinde sa-
kınca bulunan hallerde ise Cumhuriyet savcısının ka-
- Tutuklama nedenleri: Tutuklama kararı verilebilmesi
rarıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla
için iki koşulun gerçekleşmesi gerekir. Bunlar, kuv-
iletişimi tespit edilebilir. Dinleme, kayda alma ve sin-
vetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve
yal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler,
bir tutuklama nedeninin varlığıdır. Ancak, aralarında
aralarında “silahlı örgüt veya bu örgütlere silah sağ-
TCK’de düzenlenen “devletin güvenliğine karşı suç-
lama” ve “devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk”
lar” ile “anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı
suçlarının da bulunduğu suçlarla ilgili olarak uygula-
suçlar”ın da bulunduğu suçlarda, “kuvvetli şüphe se-
nabilir. Hükümde sayılarak belirtilen suçlar dışında
beplerinin varlığı halinde” tutuklama nedeni var sayı-
şüpheli veya sanıkların iletişimleri dinlenemez, kayda
labilir. Yani bu suçların işlendiği durumlarda, suçun iş-
alınamaz.
lendiğine ilişkin kuvvetli şüphenin varlığı halinde, ken-
diliğinden “bir tutuklama nedeninin” var olduğu kabul - Gizli soruşturmacı görevlendirmesi: Aralarında “si-
edilerek tutuklama kararı verilebilir41. lahlı örgüt veya bu örgütlere silah sağlama” ve “suç
işlemek amacıyla örgüt kurma” suçlarında, “işlendiği
- Arama kararı: Kural olarak arama, hâkim kararıyla
yönünde kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve
kolluk görevlileri tarafından yapılır. Gecikmesinde sa-
başka suretle delil elde edilememesi halinde” hâkim
kınca bulunan hallerde arama, Cumhuriyet savcısının,
veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhu-
ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri
riyet savcısının kararıyla kamu görevlileri gizli soruş-
ile gerçekleştirilir. Ancak “askeri mahallerde yapıla-
cak arama, Cumhuriyet savcısının istem ve katılımıyla turmacı olarak görevlendirilebilirler.
askeri makamlar tarafından yerine getirilir”. - Teknik araçlarla izleme: Aralarında “silahlı örgüt
- El koyma kararı verme yetkisi: Suç konusu eşyalara el veya bu örgüte silah sağlama”, “devlet sırlarına karşı
koyma yetkisi kural olarak hâkime aittir. Gecikmesinde suçlar ve casusluk” un da bulunduğu suçların işlendi-
sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının, ula- ğine dair “kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve
şılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emriyle başka suretle delil elde edilememesi halinde”, hâkim
kolluk görevlileri tarafından el koyma gerçekleştirilir. veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuri-
Ancak “askeri mahallerde yapılacak el koyma işlemi, yet savcısının kararıyla, şüpheli veya sanığın kamuya
cumhuriyet savcısının istem ve katılımıyla askeri ma- açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla iz-
kamlar tarafından yerine getirilir”. lenebilir, ses veya görüntü kaydı alınabilir.

- Taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma: Aralarında - Müdafiliğin yasaklanması: “Suç işlemek amacıyla ör-
“devletin güvenliğine karşı suçlar”, “silahlı örgüt suç- güt kurma”, “silahlı örgüt” ve “terör suçları”ndan tu-
ları” ve “devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk”un tuklu ve hükümlü olanların müdafilik veya vekillik gö-
da bulunduğu suçlarda, suçun işlendiğine ve bu suç- revini üstlenen avukat hakkında aynı suçlar nedeniyle
lardan elde edildiğine dair kuvvetli şüphe sebebinin kovuşturma açılması halinde tutuklu veya hükümlü-
varlığı halinde sanık veya şüpheliye ait taşınmazlara, nün müdafilik veya vekilliğini üstlenmekten yasakla-
hak ve alacaklara, başkasının kullanımında olsa dahi nabilir. Yasaklama kararı, cumhuriyet savcısının is-
el konulabilir. temi üzerine müdafi veya vekil hakkında kovuştur-
mayı yapan mahkeme tarafından gecikmeksizin ve-
- Şirket yönetimi için kayyum tayini: Aralarında “dev- rilir. Müdafilik görevinden yasaklanan avukat, yasak
let sırlarına karşı suçlar ve casusluk”, “silahlı örgüt süresince, başka davalarla ilgili olsa bile tutuklu veya
veya bu örgütlere silah sağlama” suçunun da bulun- hükümlüyü infaz kurumunda veya tutukevinde ziyaret
duğu suçlarda, “suçun bir şirket faaliyeti çerçevesinde edemez.
işlenmekte olduğuna ilişkin kuvvetli şüphe sebeple-
rinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi - Duruşmanın açıklığı: Kural olarak duruşmalar her-
için gerekli olması” koşuluyla, şirket işlerini yürütmek kese açıktır. Ancak “genel ahlakın veya kamu güvenli-
üzere hâkim veya mahkeme tarafından kayyım atana- ğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde”, duruşmanın
bilir. 41 CMK Madde 100.

59
bir kısmı veya tamamı, mahkeme kararıyla kapalı ya- tır. Mahkemenin görev alanına giren suçlarda yirmi
pılabilir. Duruşmanın kapalı yapılması isteminin görü- dört saatlik gözaltı süresi kırk sekiz saat olarak uygula-
şüldüğü duruşma da, istem üzerine veya mahkemenin nır. Olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde ise, toplu suç-
uygun görmesiyle kapalı yapılır. larda en fazla dört gün olan gözaltı süresi, en fazla yedi
güne kadar uzatılabilir. Suç askeri bir mahalde işlen-
- Duruşmaların yayınlanmasının yasaklanması: Mah-
mişse, Cumhuriyet savcısı ilgili askeri savcılıktan soruş-
keme, duruşmanın kapalı olmasını gerektiren husus-
turmanın yapılmasını isteyebilir ve bu talep askeri sav-
ları açıklamamaları yönünde uyarılarak, bazı kişile-
cılıklar tarafından öncelikli ve acele olarak yerine getiri-
rin kapalı duruşmada hazır bulunmalarına izin verebi-
lir. Türk Silahlı Kuvvetleri kıt’a, karargâh ve kurumların-
lir. Kapalı duruşmanın içeriği hiçbir biçimde yayımla-
dan mahkemece istemde bulunulması durumunda, bu is-
namaz. Keza mahkeme, “açık duruşmanın içeriği, milli
tem, yetkili askeri amirlik tarafından değerlendirildikten
güvenliğe veya genel ahlaka veya kişilerin saygınlık,
sonra yerine getirilir. Kovuşturma aşaması bakımından
onur ve haklarına dokunacak veya suç işlemeye kışkır-
da, bu davalara ait duruşmalar acele işlerden sayılır ve
tacak nitelikteyse” önlemek amacıyla ve gerektiği öl-
adli tatilde de görülür. Ayrıca mahkeme, güvenliğin sağ-
çüde duruşmanın içeriğinin kısmen veya tamamen ya-
lanması bakımından duruşmanın başka bir yerde yapıl-
yınlanmasını yasaklar.
masına karar verebilir. Bu tür karar üzerine duruşmalar
- Zorlama amaçlı el koyma ve teminat belgesi: Arala- başka bir yerde yapılır. Mahkeme, kanunda düzenlenen
rında “devletin güvenliğine karşı suçlar”, “silahlı ör- yayım yasağı hallerinden ayrı olarak, “duruşmanın dü-
güt veya bu örgütlere silah sağlama” ve “devlet sır- zen ve disiplinini bozan sözlü veya yazılı beyan ve dav-
larına karşı suçlar ve casusluk” suçlarının da bulun- ranışlar” ile “mahkeme heyet ve üyelerine, savcıya, avu-
duğu suçlarda, kaçak sanığın duruşmaya gelmesini katlara, katibe veya görevlilere yönelik tahkir veya haka-
sağlamak amacıyla Türkiye’de bulunan mallarına, hak ret içeren söz ve davranışlar” hakkında da yayım yasağı
ve alacaklarına amaçla orantılı olarak mahkeme kara- koyabilir42.
rıyla el konulabilir ve gerektiğinde idaresi için kayyum
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
atanır.
Hakkında Kanun (CGTİHK)43, güvenlik politikasının en
- Bazı suçlara ilişkin muhakeme: Aralarında kanunun fazla yansıtıldığı kanunlardan birini oluşturmaktadır.
ikinci kitabının dördüncü kısmında yer alan “devletin Yeni infaz sistemi, kurum güvenliğini öncelikli mesele
güvenliğine karşı suçlar”, “anayasal düzene ve bu dü- olarak görmüştür. İnfaz kurumlarının türleri, tutuklu ve
zenin işleyişine karşı suçlar”, “milli savunmaya karşı hükümlülerin barındırılacağı koşullar da buna uygun dü-
suçlar”, “devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk” suç- zenlenmiştir. Kanunda sıklıkla kullanılan “güvenlik ge-
larının da bulunduğu suçlardan dolayı açılacak dava- rekleri”, “infaz kurumunun güvenliği”, “asayiş ve disip-
lar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve linin sağlanması”, “güvenliğin ve disiplinin sağlanması”,
Savcılar Yüksek Kurulu tarafından görevlendirilecek “kurumun iç düzeni” gibi ifadelerin yer aldığı veya kısıt-
özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde görülür. Belirtili lama içeren hükümlerden başlıcaları şunlardır:
suçları işleyenler, sıfatları ve memuriyetleri ne olursa
Hükümlünün cezayı çekme, güvenlik ve iyileştirme prog-
olsun bu mahkemelerde yargılanırlar. Ancak Anayasa
ramına uyma yükümlülüğü (m. 26), kurumların iç güven-
Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilerle ilgili
liği (m. 33), disiplin cezalarının niteliği ve uygulama ko-
hükümler, savaş ve sıkıyönetim hali dâhil askeri mah-
şulları (m. 37), disiplin soruşturması (m. 47), nakiller (m.
kemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklı tutulmuş-
53), disiplin nedeniyle nakil (m. 55), zorunlu nedenlerle
tur. Buna göre, özel yetkili mahkemelere ilişkin hü-
nakil (m. 56), süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma
kümler, Anayasa Mahkemesinin ve Yargıtayın yargı-
hakkı (m. 62), hükümlünün barındırılması ve yatırılması
lama yetkisine sahip olduğu durumlarla, askeri mah-
(m. 63), hükümlünün giydirilmesi (m. 65), din ve vicdan
kemelerin görev alanıyla ilgili hükümleri etkilemez.
özgürlüğü (m. 70), heyetlerin cezaevlerini ziyaretleri (m.
Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin soruşturma ve ko- 85), ziyaret ve görüşlerde uyulacak esaslar (m. 86), ko-
vuşturma yöntemi, diğer suçların soruşturulması ve ko- şullu salıvermede iyi halin saptanması (m. 89), tutuklu-
vuşturulmasına ilişkin kural ve yöntemlerden ayrılmış- ların barındırılması (m. 113), tutukluları kısıtlayıcı önlem-
ler (m. 115), tutukluların yükümlülükleri (m. 116).
42 CMK Madde 252.
43 13 Aralık 2004 tarih ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
Kanun, özellikle devlete karşı işlenen suçları infaz rejimi,
İnfazı Hakkında Kanun, 29 Aralık 2004 tarih ve 25685 sayılı Resmi
Gazete, 1 Mayıs 2005 yürürlük tarihli. ceza kanunu ve yargılama usulünde olduğu gibi özel yön-

60
temlere tabi tutmuş ve infaz koşullarını ağırlaştırmıştır. - Telefon ile haberleşme hakkı: Tutuklu ve hükümlü-
Kanunda güvenlik politikası kapsamında özellik taşıyan ler, tüzükte belirlenen kurallar çerçevesinde, idarenin
bu hükümler şunlardır: kontrolünde bulunan ücretli telefonlar ile görüşme
yapabilirler. Ancak tutuklu ve hükümlülerin bu hakkı,
- Yüksek güvenlikli kapalı cezaevleri: Bu tip cezaevleri,
“tehlikeli halde bulunan ve örgüt üyesi hükümlüler
“iç ve dış güvenlik görevlilerine sahip, firara karşı her
bakımından kısıtlanabilir”.
türlü teknik, mekanik, elektronik ve fiziki engellere sa-
hip, oda ve koridor kapıları kapalı tutulan, ancak mev- - Radyo, televizyon yayınları ve internet olanakların-
zuatın belirlediği hallerde aynı oda dışındaki hükümlü- dan yararlanma: Tutuklu ve hükümlüler, merkezi ya-
ler arasında ve dış çevre ile temasların geçerli olduğu yın sistemi bulunan infaz kurumlarında radyo ve tele-
sıkı güvenlik rejimine tabi” tutuklu ve hükümlülerin vizyon yayınlarını izleme hakkına sahiptir. Bu sistemin
bir veya üç kişilik odalarda barındırıldıkları cezaevleri- bulunmadığı kurumlarda, yararlı olmayan yayınları
dir. Bu tip cezaevlerinde “ağırlaştırılmış müebbet ha- engelleyici önlemler alındıktan sonra bağımsız anten
pis cezasına mahkum olan” hükümlülerle, “devletin kullanılarak da televizyon ve radyo yayını dinlenebi-
güvenliğine karşı suçlar” ve “anayasal düzene ve bu lir. Yine, bakanlığın uygun görmesi ve eğitim ve kültü-
düzenin işleyişine karşı suçlar” başta olmak üzere be- rel amaçlı olması kaydıyla bilgisayarın infaz kurumuna
lirtili suçlardan tutuklu ve hükümlü olanlar konulur. alınmasına izin verilebilir. Eğitim ve iyileştirme prog-
ramlarının gerekli kıldığı hallerde de denetim altında
- Hükümlülerin gözlem ve sınıflandırması: Hükümlüler,
internetten de yararlanılabilir. Ancak tüm bu haklar,
durumlarına uygun infaz kurumlarına ayrılmaları ve
“tehlikeli halde bulunan veya örgüt üyesi” tutuklu ve
bunlara uygulanacak infaz ve iyileştirme rejiminin be-
hükümlüler söz konusu olduğunda kısıtlanabilir.
lirlenmesi maksadıyla, kişisel özellikleri, bedensel,
akli ve sağlık durumları, suç işlemeden önceki yaşam- - Mektup, faks ve telgrafları alma ve gönderme hakkı:
ları, sosyal çevre ve ilişkileri, sanat ve meslek faali- Tutuklu ve hükümlüler, kısıtlama halleri dışında, ken-
yetleri, ahlaki eğilimleri, suça bakış açıları, hükümlü- dilerine gönderilen mektup, faks ve telgrafları alma ve
lük süreleri ve suç türleri tespit edilmek üzere gözlem ücretlerini karşılamak koşuluyla da gönderme hakkına
ve sınıflandırma merkezlerinde veya bu amaçla ayrı- sahiptir. Ancak, “kurumun asayiş ve güvenliğini tehli-
lan bölümlerde gözlem ve değerlendirmeye tabi tutu- keye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar
lur. Ancak, hükümlünün gözleme tabi tutulmasına ve amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensupla-
cezaevlerinin sınıflandırılmasına dair hükümler, askeri rının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluş-
cezaevleri ve buralarda tutulan hükümlüler hakkında ları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit
uygulanmaz. ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar” tutuklu
ve hükümlülere verilmez. Aynı şekilde gönderilmesine
- Avukatla görüşme: Avukatın savunmayla ilgili belge-
de izin verilmez.
leri, dosyaları ve müvekkiliyle infaz kurumunda yap-
tığı konuşmaların notları kural olarak incelemeye tabi - Koşullu salıverme: İnfaz süresini iyi halli olarak ge-
tutulamaz. Ancak bu kurala üç grup suç yönünden is- çiren hükümlüler, koşullu salıvermeden yararlanabi-
tisna getirilmiştir. Bunlar, “suç işlemek amacıyla ör- lirler. Kural olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis ceza-
güt kurma”, “devletin güvenliğine karşı suçlar” ve sına mahkûm edilenler otuz yılını, müebbet hapis ce-
“anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suç- zasına mahkûm edilenler yirmi dört yılını, diğer hapis
lar”dır. Bu suçlardan mahkum olan hükümlülerin avu- cezalarına mahkûm edilenler ise cezalarının üçte iki-
katları ile ilişkisi; “konusu suç oluşturan eylemleri işle- sini çektikleri takdirde koşullu salıvermeden yararla-
diğine, infaz kurumunun güvenliğini tehlikeye düşür- nabilirler. Bu süreler, “suç işlemek için örgüt kurmak
düğüne, terör örgütü veya diğer suç örgütleri mensup- veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde
larının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık etti- işlenen suçtan” mahkûm olanlar için; ağırlaştırılmış
ğine ilişkin bulgu ve belge elde edilmesi” halinde sav- müebbet hapis cezalarında otuz altı yıl, müebbet ha-
cının istemi ve infaz hâkiminin kararıyla kısıtlanabilir. pis cezalarında otuz yıl, süreli hapis cezalarında ise
Kısıtlama, görüşmede bir görevlinin hazır bulundurul- dörtte üçü oranına çıkarılmıştır. Ancak “Devletin gü-
ması veya hükümlünün avukatına veya avukatınca bu venliğine karşı suçlar”, “anayasal düzene ve bu düze-
kişilere verilen belgeler infaz hâkimi tarafından incele- nin işleyişine karşı suçlar” ile “milli savunmaya karşı
nebilir. İnfaz hâkimi, belgenin kısmen veya tamamen suçlar”dan birinin örgüt faaliyeti çerçevesinde işlen-
verilmesine ya da verilmemesine karar verebilir. mesi nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına

61
mahkûmiyet halinde, koşullu salıverme hükümleri uy- Ancak “yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülke-
gulanmaz. Bu kapsamdaki suçlular, koşullu salıverme lerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel
olanağından yararlanamazlar. kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin; sulama, enerji, tarım,
maden, sit, inanç ve kültürel özellikleri nedeniyle korun-
- Asker edilen kişilerin cezalarının infazı: Askeri suç-
ması gereken alanlar, özel koruma alanları ile flora ve
lar ile askeri disiplin suçlarına ilişkin cezaların infaz
fauna özelliği nedeniyle korunması gereken hassas alan-
edildiği askeri ceza ve tutukevleri askeri mevzuata ta-
larda ve stratejik yerlerde kamu yararı ve ülke güvenliği ba-
bidir. Dolayısıyla askeri ceza ve tutukevleri, CGTİHK
kımından taşınmaz ve sınırlı aynî hak edinemeyecekleri
hükümleri uygulanmaz. Askere alınmadan önce ve as-
alanları […] belirlemeye ve yabancı uyruklu gerçek kişile-
kerlikleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı er, er-
rin il bazında edinebilecekleri taşınmazların […] oranının
baş ve yedek subaylar hakkında kısa süreli hapis ceza-
tespite Bakanlar Kurulu yetkilidir”. Kanun değişikliğinin
ları yerine hükmedilecek tedbirlerin uygulanması, as-
yürürlüğe girdiği tarihten sonra belirlenecek “askerî ya-
kerlik hizmetlerinin sonrasına bırakılır. Yine, herhangi
sak bölgeler, askerî ve özel güvenlik bölgeleri ile strate-
bir suçtan askeri ceza ve tutukevinde tutuklu bulunan
jik bölgelere ve değişiklik kararlarına ait harita ve koordi-
kişiler hakkında adliye mahkemelerince verilen veya
nat değerleri Millî Savunma Bakanlığınca geciktirilmeksi-
askeri mahkemelerce verilip de Askeri Ceza Kanunu
zin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu
uyarınca Adalet Bakanlığı ceza infaz kurumlarında in-
Bakanlığa verilir”. Geçici madde ile bildirimde bulunması
fazı gereken hapis cezaları, bu kişilerin tutukluluk hali
için Milli Savunma Bakanlığına üç aylık süre tanınmıştır.
durdurulmak suretiyle askeri ceza ve tutukevlerinde Bakanlığın bildirimde bulunacağı süreye kadar yapılacak
yerine getirilir. tapu işlemleri, “yetkili askeri makamlara sorulmak sure-
Özelleştirme Uygulamaların Düzenlenmesine ve Bazı tiyle” ve askeri makamlar tarafından gönderilen belge ve
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik bilgiler doğrultusunda yürütülür.
Yapılmasına Dair Kanun, özelleştirme uygulamalarında Türk Vatandaşlığı Kanunu45, Bakanlar Kurulu tarafından
gözetilecek ilkeler arasında, “stratejik konularda devle- haklarında vatandaşlığı kaybettirme kararı verilecek olan
tin sahip olacağı imtiyazlı hisse oluşturulması” ve “milli ve “vatana bağlılıkla bağdaşmayan eylemlerde” bulunan
güvenlik ve kamu yararının gerektirdiği durumlar hariç, kişileri saymak suretiyle belirtmiştir. Buna göre, “yabancı
kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli idarelere devir ya- bir devletin, Türkiye’nin çıkarlarına uymayan herhangi
pılmaması” ilkelerine de yer vermiştir. bir hizmette bulunan ve bu görevi bırakmaları konu-
Güvenlik konuları stratejik konular içinde önemli bir yer sunda yurt dışında elçilik veya konsolosluklar, yurt içinde
tutmaktadır. Dolayısıyla güvenliği ilgilendiren iletişim de mahalli mülki amirler tarafından bildirildiği halde, üç
vb. konulardaki özelleştirmelerde devlet adına imtiyazlı aydan az olmamak üzere verilecek uygun bir süre içinde
hisselerin oluşturulması öngörülmüştür. Kanun, özelleş- kendi istekleriyle bırakmayanlar”, “Türkiye ile savaş ha-
tirme kapsamında kural olarak kamu kurum ve kuruluş- linde bulunan bir devletin her türlü hizmetinde kendi is-
ları ile mahalli idarelere devir yapılamayacağını belirt- tekleriyle hükümet izni olmaksızın çalışmaya devam
mekle birlikte “milli güvenlik ve kamu yararının gerektir- edenler”, “yurt dışında bulunup da muvazzaf askerlik gö-
diği halleri” bu kuralın dışında tutmuştur. Özelleştirme revini yapmak veya Türkiye’de savaş ilanı üzerine, yurt
uygulamalarında, milli güvenlik ve kamu yararının gerek- dışında da, yurt savunmasına katılmak için yetkili kılın-
tirdiği durumlarda kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli mış makamlar tarafından usulen yapılacak çağrıya ma-
idarelere devir yapılabilecektir. zeretsiz olarak üç ay içinde uymayanlar”, “sevk sırasında
veya kıtalarına katıldıktan sonra yurt dışına kaçıp da ka-
Tapu Kanunu44, 29 Aralık 2005 tarih ve 5444 sayılı kanun nuni süre içinde dönmeyenler”, “Silahlı Kuvvetler men-
değişikliğiyle yeniden düzenlenen 35. madde hükmüyle, supları ile askerlik görevini yapmakta olanlardan görev,
kural olarak yabancı uyruklu gerçek kişilerin, karşılıklılık izin, hava değişimi veya tedavi için yurt dışında bulunup
esasına bağlı olmak ve yasal sınırlamalara uyulmak kay- da süresi bittiği halde mazeretsiz olarak üç ay içinde geri
dıyla Türkiye’de işyeri veya mesken almalarına olanak dönmeyenlerin” Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlık-
tanımıştır. Türkiye ile yabancı bir devlet arasındaki karşı- ları kaybettirilir.
lıklılığın tespitinde hukuki ve fili durum esas alınır.
Vatandaşlıktan çıkarmayı gerektiren nedenler bakımın-
44 22 Aralık 1934 tarih ve 2644 sayılı kanun, 29 Aralık 1934 tarih ve dan da güvenlik kaynaklı gerekçeler önemli bir yer tut-
2892 sayılı Resmi Gazete.
maktadır. “Yurt dışında bulunup da Türkiye Cumhuriyetinin
45 11 Şubat 1964 tarihli 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu, 22 Şubat
1964 tarih ve 11638 sayılı Resmi Gazete. iç ve dış güvenliği ile kanunun suç saydığı şekilde iktisadi

62
veya mali güvenliği aleyhinde faaliyette bulunan veya lerinde çalışacak personeli, ayrıca bakanlıklar ile kamu
yurt içinde bu tür faaliyetlerde bulunup da her ne suretle kurum ve kuruluşlarının yurtdışı teşkilatlarında sürekli
olursa olsun yurt dışına çıkan ve hakkında Türkiye’de bu görevlendirilecek bütün personel için yapılacak güvenlik
nedenle kamu davası açılmasına veya ceza kovuşturma- soruşturması ve arşiv araştırmasının esas ve usullerini,
sına veya hükmün infazına olanak bulunmayan ve gel- bunu yapacak mercileri, hakkında güvenlik soruşturması
mesi için yapılan duyuruya rağmen üç ay içinde, savaş, sı- ve arşiv araştırması yapılacak gizlilik dereceli yerlerde ça-
kıyönetim ve olağanüstü hallerde bir ay içinde yurda dön- lışan kamu personeli ile meslek grupları ve üst kademe
meyen Türk vatandaşlığını sonradan kazanmış kişiler yöneticilerini kapsar.
Bakanlar Kurulu kararı ile vatandaşlıktan çıkarılabilir”.
Türkiye’nin savaş halinde bulunduğu hallerde, doğumla (...)
Türk vatandaşı olanlar hakkında da bu hüküm uygulana- Madde 4 - Bu Yönetmelikte geçen;
bilir.
a) Gizlilik dereceli bilgi ve belgeler: Bakanlıklar ile kamu
Vatandaşlığı kaybetmenin sonuçlarını düzenleyen 29.
kurum ve kuruluşlarında yetkili olmayan kişilerin bilgi
madde hükmü46, milli güvenlik ve kamu düzeni istisnası
sahibi olmaları halinde Devletin güvenliğini, iç ve dış
içermektedir. Vatandaşlık Kanunu kapsamında Türk va-
menfaatlerini, ulusal varlığını ve bütünlüğünü zarara
tandaşlığını kaybeden kişiler, kural olarak, vatandaşlığı
uğratabilecek veya tehlikeye düşürebilecek mesaj, do-
kayıp tarihinden başlayarak yabancı muamelesine tâbi
küman, rapor, araç, gereç, tesis ve yerler hakkında ka-
tutulur. Ancak doğumla Türk vatandaşı olup da, İçişleri
yıt edilmiş veya edilmemiş bilgi ve belgeleri,
Bakanlığından vatandaşlıktan çıkma izni alanlar ve bun-
ların vatandaşlıktan çıkma belgesinde kayıtlı reşit olma- b) Gizlilik dereceli birim ve kısım: Gizlilik dereceli bilgi ve
yan çocukları, “Türkiye Cumhuriyetinin milli güvenliğine belgelerin bulunduğu bakanlıklar ile kamu kurum ve
ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla”, kuruluşlarındaki makam sıralamasını,
askerlik hizmetini yapma yükümlülüğü, seçme-seçilme,
kamu görevlerine girme, araç veya eşya ithal etme hak- c) Gizlilik dereceli yer: Gizlilik dereceli mesaj, doküman,
ları dışındaki Türk vatandaşlarına tanınan haklardan ya- rapor, araç, gereç ve tesisler ile korunmaması halinde
rarlanmayı sürdürürler. Bu çocuklar, sosyal güvenliğe iç ve dış menfaatlerimizin zarar görebileceği mater-
ilişkin kazanılmış haklarını korurlar ve bu haklarını kulla- yallerin muhafaza edildiği, bulundurulduğu ve bunla-
nımı yönünden ilgili kanun hükümlerine tabi olurlar. rın korunması için güvenlik tedbirleri alınmış olan her
türlü dolap, kasa, oda ve sınırlandırılmış bölgeyi,
EK: GÜVENLİK SORUŞTURMASI VE d) Gizlilik dereceleri: Yetkisiz kimselere açıklanması sa-
ARŞİV ARAŞTIRMASI YÖNETMELİĞİ47 kıncalı görülen bilgilerin önem derecesine göre sıra-
lanması ve adlandırılmasını,
Madde 1 - Bu Yönetmeliğin amacı; yetkili olmayan kişile-
rin bilgi sahibi olmaları halinde Devletin güvenliğinin, iç (...)
ve dış menfaatlerinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün za- g) Güvenlik soruşturması: Kişinin kolluk kuvvetleri tara-
rar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve bel- fından halen aranıp aranmadığının, kolluk kuvvetleri
gelerin bulunduğu bakanlıklar ile kamu kurum ve kuru- ve istihbarat ünitelerinde ilişiği ile adli sicil kaydının ve
luşlarının gizlilik dereceli birim ve kısımlarını belirlemek, hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının, yıkıcı
Türk Silahlı Kuvvetlerinde, emniyet ve istihbarat teşkilat- ve bölücü faaliyetlerde bulunup bulunmadığının, ah-
larında, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak laki durumunun, yabancılar ile ilgisinin ve sır saklama
personel hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve yeteneğinin mevcut kayıtlardan ve yerinden araştırıl-
arşiv araştırmasını düzenlemektir. mak suretiyle saptanması ve değerlendirilmesini,

Madde 2 - Bu Yönetmelik; yetkili olmayan kişilerin bilgi (...)


sahibi olmaları halinde Devletin güvenliğinin, iç ve dış k) Yıkıcı ve bölücü faaliyet: Devletin ülkesi ve mille-
menfaatlerinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün zarar gö- tiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı, Devletin ve
rebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeleri, Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmeyi, temel hak
bunların toplanmasını ve işlemini yürüten bakanlıklar ile ve hürriyetleri yok etmeyi hedefleyen faaliyetleri,
kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili birim ve kısımlarının
46 29 Temmuz 2004 tarih ve 5203 sayılı kanun, madde 1 ile değişik.
belirlenmesini, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, emniyet ve is-
47 26 Ekim 1994 tarih ve 4045 sayılı Kanun, 12 Nisan 2000 ve 24018
tihbarat teşkilatlarında, ceza infaz kurumları ve tutukev- sayılı Resmi Gazete.

63
l) Üst kademe yöneticileri: Bakanlıklar ile kamu kurum ve Madde 8 - Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması;
kuruluşlarının üst kademelerinde görev alan ve genel gizlilik dereceli birim ve kısımlar ile askeri, emniyet, is-
devlet politikası içerisinde, kuruma verilmiş olan kamu tihbarat teşkilatlarında ve ceza infaz kurumları ve tutu-
hizmetlerinin sevk ve idaresinde yetkiyi haiz olup, so- kevlerinde çalıştırılacak personel hakkında yapılır.
rumluluk taşıyan, en üst düzeyde yönetsel politika ko-
Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirlik-
nularında karar verme sorumluluğuna sahip olan, ku-
leri, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını; bakan-
ruluşun planlama, örgütlendirme, personel ve kadro-
lıklar, kamu kurum ve kuruluşlarının gizlilik dereceli bi-
larını yönetme, denetim ve temsil gibi işlevlerini ya-
rim ve kısımları ile yurtdışı teşkilatında ve askeri, emni-
pan en az genel müdür ve benzeri düzeyde kişileri,
yet, istihbarat teşkilatlarında ve ceza infaz kurumu ve tu-
ifade eder.
tukevlerinde çalıştırılacak personel hakkında yapar.
Madde 5 - Gizlilik dereceleri aşağıda belirtildiği şekilde
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı; Emniyet Genel
dört sınıfa ayrılır.
Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirliklerinin görev ve
a) Çok gizli: Bilmesi gerekenlerin dışında diğer kişilerin yetkileri saklı kalmak kaydıyla, güvenlik soruşturmasını
bilmelerinin istenmediği ve izinsiz açıklandığı takdirde Milli İstihbarat Teşkilatında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Devletin güvenliğine, ulusal varlık ve bütünlüğe, iç ve kadro ve kuruluşlarında çalışacak personel ile bakanlık-
dış menfaatlerimize hayati bakımdan son derece bü- lar ve kamu kurum ve kuruluşlarının gizlilik dereceli birim
yük zararlar verecek, yabancı bir devlete faydalar sağ- ve kısımlarının hiyerarşik olarak bağlı bulunduğu üst ka-
layacak ve güvenlik bakımından olağanüstü önemi deme yöneticilerinden müsteşar, genel müdür, vali, bü-
haiz mesaj, rapor, doküman, araç, gereç, tesis ve yer- yükelçi ve müstakil birim amirleri ile bunların yardımcı-
ler için kullanılır. ları ve ayrıca yurtdışı teşkilatında sürekli görevlendirile-
cek bütün personel hakkında, arşiv araştırmasını ise sa-
b) Gizli: Bilmesi gerekenlerin dışında diğer kişilerin bil-
dece gizlilik dereceli birim ve kısımlarda görev alacaklar
melerinin istenmediği ve izinsiz açıklandığı takdirde
ile bunların bu fıkrada sayılanlar dışında kalan yönetici-
Devletin güvenliğine, ulusal varlık ve bütünlüğe, iç ve
leri ve ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak
dış menfaatlerimize ciddi şekilde zarar verecek, ya-
personel hakkında yapar.
bancı bir devlete faydalar sağlayacak nitelikte olan
mesaj, rapor, doküman, araç, gereç, tesis ve yerler Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ile Emniyet Genel
için kullanılır. Müdürlüğünün birbirlerinin personeli hakkında yapacak-
ları güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının esas ve
c) Özel: İzinsiz açıklandığı takdirde, Devletin menfaat
usulleri ile bu Yönetmeliğin uygulanmasında kullanılacak
ve prestijini haleldar edecek veya yabancı bir devlete
bilgi ve belgelerin karşılıklı değişimi Başbakanın onayıyla
faydalar sağlayacak nitelikte olan mesaj, rapor, dokü-
yürürlüğe konulacak esaslar ile düzenlenir.
man, araç, gereç, tesis ve yerler için kullanılır.
(Ek fıkra: 28/09/2000 - 2000/1391 S.Yön./1. md.) Ayrıca,
d) Hizmete özel: Kapsadığı bilgi itibarıyla çok gizli, gizli
müşterek kararname ile atanacak personelden hak-
veya özel gizlilik dereceleri ile korunması gerekmeyen
kında güvenlik soruşturması yapılmamış olanlar için
fakat bilmesi gerekenlerden başkası tarafından bilin-
Başbakanlıkça arşiv araştırması yaptırılır.
mesi istenmeyen mesaj, rapor, doküman, araç, gereç,
tesis ve yerler için kullanılır. Madde 9 - Türk Silahlı Kuvvetlerinin kadro ve kuruluşla-
rında yer alacak personelin güvenlik soruşturması ve ar-
(....)
şiv araştırması, Türk Silahlı Kuvvetlerince bu Yönetmeliğe
Madde 7 - Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, uygun olarak hazırlanacak yönerge uyarınca yapılır.
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, Emniyet Genel
Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirlikleri tarafından Madde 10 - Gerekli görülen hallerde ilgili bakanlıklar ile
yapılır. kamu kurum ve kuruluşları, güvenlik soruşturması ve ar-
şiv araştırmasının yenilenmesini isteyebilirler.
İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi
Madde 11 - Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında
Toplama Dairesi Başkanlığındaki bilgi kayıtları ile Adalet
kişinin içinde bulunduğu ortam da dikkate alınarak;
Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğündeki
adli sicil kaydı, talepleri üzerine, güvenlik soruşturması a) Kimlik kontrolü, kimlik kayıtlarının doğruluk derecesi,
ve arşiv araştırmasını yapacak makamlar ile Türk Silahlı uyrukluğu, geçmişte yabancı bir devletin uyrukluğuna
Kuvvetlerinin ilgili birimlerine verilir. girip girmediği,

64
b) Kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığı, (....)
kolluk kuvvetlerinin ve istihbarat ünitelerinin arşivle-
f) Mahalli mülki idare amirliklerince yapılmış olan güven-
rinde bilgiler bulunup bulunmadığı, adli sicil kaydının
lik soruşturması ve arşiv araştırmasında olumsuz du-
ve hakkında bir tahdidin olup olmadığı,
rumu saptananların evrakının bir örneği dosya açıl-
c) Yıkıcı faaliyetlerde bulunup bulunmadığı ve 5816 sayılı mak üzere Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderilir.
Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna ve
g) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında olum-
Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı davranıp davran-
suz durumu saptananlarla ilgili bilgiler Milli İstihbarat
madığı,
Teşkilatı Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünce
d) Şeref ve haysiyetini ihlal edecek ve görevine yansıya- karşılıklı olarak birbirlerine aktarılır.
cak şekilde kumara, uyuşturucuya, içkiye, paraya ve h) Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığınca yapılacak
aşırı bir şekilde menfaatine düşkün olup olmadığı, ah- güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması istemleri,
lak ve adaba aykırı davranıp davranmadığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin istemleri hariç, doğrudan
e) Yabancılarla, özellikle hasım ve hasım olması muhte- Başbakanlığa iletilir.
mel Devlet mensupları ve temsilcileriyle ilgi derecesi- Madde 15 - (Değişik madde: 29/03/2001 - 2001/2090
nin iç yüzü ve nedeni, S.Yön./2. md.)
f) Sır saklama yeteneğinin olup olmadığı, araştırılır.
Yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması so-
Madde 12 - Bu Yönetmelik kapsamına giren bakanlıklar nucunda elde edilen bilgilerin olumsuz olması halinde,
ile kamu kurum ve kuruluşlarınca yaptırılacak güvenlik kişinin gizlilik dereceli birim, kısım ve gizlilik dereceli yer-
soruşturması ve arşiv araştırmasında aşağıdaki yöntem ler ile askeri, emniyet ve istihbarat teşkilatları, ceza infaz
izlenir: kurumları ve tutukevlerinde çalıştırılıp çalıştırılmamaları,
yer değiştirerek bu görevlere devam edip etmemeleri gibi
(...)
hususları incelemek ve sonucunu sorumlu amirin takdirine
b) Hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştır- sunmak üzere; bakanlıklarda müsteşarın, diğer kamu ku-
ması yapılması istenilen kişiler için kurum ve kurulu- rum ve kuruluşlarında en üst amirin, üniversitelerde rek-
şunca Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel törün, illerde valinin başkanlığında, personel birim amiri,
Müdürlüğünden sağlanan adli sicil kaydıyla ekteki hukuk müşaviri ve varsa güvenlik işlerinden sorumlu bi-
formdan bir örneği kişinin nüfusa kayıtlı olduğu il va- rim amirinden oluşan “Değerlendirme Komisyonu” kuru-
liliğine, bir örneği ikamet ettiği il valiliğine, bir örneği lur. Başbakanlıkta kurulacak Değerlendirme Komisyonu
Emniyet Genel Müdürlüğüne, bir örneği de ilgisine Müsteşar veya görevlendireceği müsteşar yardımcısı-
göre Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığına gönde- nın başkanlığında, Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürü
rilir. Bir örneği de istekte bulunan kurum ve kuruluşun ile Personel ve Prensipler Genel Müdürünün katılımıyla
dosyasında saklanır. Türk Silahlı Kuvvetlerince yaptı- oluşur. Türk Silahlı Kuvvetlerinde ise bu Komisyonun
rılacak arşiv araştırmalarında forma adli sicil kaydının oluşumu kendi yönergeleri ile belirlenir. Değerlendirme
eklenmesi zorunlu değildir. Komisyonunun çalışma tutanakları ve kararları gizlidir.

65
Askeri Yargı1
Ümit Kardaş

Türkİye’de Askerİ Yargılamanın Tarİhsel değişim içinde olduğunun göstergesidir. 21. yüzyılda te-
Arka Planı mel insan hak ve özgürlüklerinin yaygınlık kazanması ve
hâkim bağımsızlığı ilkesinin bu hak ve özgürlüklerin gü-
Bugün birçok ülkede askeri yargılamanın varlığı anaya-
vencesi sayılması askeri yargılamayı güncel kılarak, daha
salarda tanınmıştır.2 Genellikle anayasa maddeleri as-
fazla tartışmaya açıyor.
keri yargılamanın kuruluş ve yetki alanı konusunda ka-
rar verme yetkisini yasama organına bırakmışlardır. Fe- Osmanlı İmparatorluğunda askerlik ayrıcalıklı bir sınıf
deral Almanya gibi diğer bazı ülkelerin anayasaları ise en oluşturmaktaydı. Bu yalnızca savaşanlardan ve askeri
azından barış zamanında herhangi bir askeri yargılama hizmetlerde çalışanlardan oluşan bir sınıf olmayıp, bütün
kuruluşu öngörmemişlerdir. Avusturya gibi bazı örnek- kamu hizmetlerinde çalışanları kapsamaktaydı. Padişah-
lerde askeri yargılamaya hiç yer verilmemesi, Fransa ve tan “berat” alarak herhangi bir devlet hizmetine atanan-
Hollanda gibi ülkelerde ise askeri yargılamanın kaldırıl- lar “askerî” olurlardı.3 Askerî sınıfa bağlı olanların yargı-
ması yönünde hazırlıkların yapılması ve askeri yargıla- lanmalarında ve politik olarak öldürülmelerinde ayrı bir
maya yer veren birçok ülkede de askeri mahkemelerde yöntem geçerliydi. Askerî sınıftan birinin zulüm yapması
veya başarısızlığı söz konusu olduğunda, sanık bir kurula
sivil hâkimlerin görevlendirilmeye başlanmış olması (si-
sevk edilirdi. Eğer askeri sınıfa bağlı kişi önemli bir dev-
villeşme) askeri yargılamanın uluslararası planda da bir
let memuruysa, bu durumda kurula padişah başkanlık
1 bkz. Ümit Kardaş, “Askeri Yargı,” Ümit Cizre (ed.), Almanak 2005 ederdi. Genel olarak mahkeme görevini Divan-ı Hüma-
Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim içinde, s. 46-51.
2 1831 tarihli Belçika Anayasası’nın 105 maddesi, 1887 tarihli Hollan-
yun yapardı. Askeri sınıfın yargılanmasında İslam huku-
da Anayasası’nın 116. maddesi, 1967 tarihli Brezilya Anayasası’nın kunun koyduğu kurallara tam olarak bağlı kalınmamak-
107. ve 120. maddesi, 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasa-
sı’nın 145. maddesi. taydı. Padişah veya vekili gerekli gördüğü durumlarda
3 Prof. Ahmet Mumcu, “Askeri” sözcüğünün Osmanlı devletinde ni- re’sen soruşturma yaparak fetva dahi almadan “siyase-
çin bütün kamu hizmetlerini içine alan bir kavram çizdiğinin ince-
lemeye değer bir konu olduğunu, bu durumun kuruluş döneminde ten katl” yetkisini kullanabilirdi. Bu durum Osmanlı ta-
devlet örgütünün askeri amaçlar ve çıkarlar üzerinde temelleşti- rihinde nice hukuk dışı uygulamalara, adaletsiz sonuç-
rilişinin sonucu doğduğunun öne sürülebileceğini söylemektedir.
Geniş bilgi için; Ahmet Mumcu, Osmanlı Devletinde Siyaseten Katl, lara ve ölümlere yol açmıştır. Merkezi otoriteye bağlı, di-
s.55-57; Ahmet Mumcu ve Coşkun Üçok, Türk Hukuk Tarihi, s.198-
,199.
siplinli ve askerliği meslek edinmiş yeniçerilerin yargılan-
4 Tarık Zafer Tunaya, Siyasi Müessesler ve Anayasa Hukuku, s.265; Bu masına ilişkin4 olarak bir yeniçerinin ancak kendi komu-
askerlerin en önemli özelliği kullardan olmaları ve devşirme siste-
mine göre hizmete alınıp eğitilmeleridir. Mumcu, Üçok, a.g.e. s.
tanı tarafından ve kendi kışlası içerisinde cezalandırılabi-
237. leceği kuralı getirilmiştir. Herkes üzerinde yargılama yet-
5 Sahir Erman, Askeri Ceza Hukuku, s. 14,15. 1826 yılında Vakayi
kisine sahip olan vezir bile bir yeniçeriyi cezalandıramaz-
Hayriye ile yeniçeri ocağı ortadan kaldırılınca yeniçeri ile ilgili
kurallar da ortadan kalktı ve 1829 yılında Kanunnamei Asakiri dı.5
Muhammediye adlı bir yasa yayınlandı. Bundan sonra 1838 tarihli
Cezaname adını taşıyan yasa ile yedi kişiden oluşan divanı harpler
kurulmuştur. Bu divanı harplerin başkanı bir miralay (albay) veya Meşrutiyetten sonra 1914 tarihli Kanunu Muvakkat ile
süvari ya da piyade sınıfından bir binbaşı idi. Üyeler ise iki yüzbaşı, İstanbul’da bir Divan-ı Temyizi Askeri (Askeri Yargı-
bir mülazimi evvel (üsteğmen), bir mülazimi sani (teğmen) ve bir
küçük zabit (astsubay) idi. Ayrıca divanı harplerde bir çeşit savcı- tay) oluşturuldu. Bu divanın başkanı kolordu komutanı-
lık görevi yapan yüzbaşı rütbesinde bir örf zabiti bulunurdu. 1870
tarihli Askeri Ceza Kanunnamei Hümayunu ile sanığın rütbesine
nın yetkilerine sahip olup, harbiye nazırınca seçilir ve pa-
göre kuruluş şekli değişen ancak daima bir başkan ile dört üyeden dişahça atanırdı. Bu divanda ayrıca dördü rütbeli asker,
oluşan divanı harpler kurulmuştur.
üçü hukukçu olmak üzere yedi üye bulunurdu.6 Böylece
6 Fahri Çoker ,”Askeri Yargıtayın Tarihçesi,” Askeri Adalet Dergisi,
1966, s.39. ilk kez bir askeri mahkemeye hukukçu üyeler girdi. 1916

66
tarihli Kanunu Muvakkat ile Divan-ı Temyizi Askeri daha General ve amirallerin işledikleri suçları yargılayan ve Ge-
ayrıntılı biçimde düzenlendi. 1920 tarihli kararname ile nelkurmay Başkanlığı yanında kurulan Genelkurmay As-
Divan-ı Temyizi Askeri kaldırılarak, temyiz incelemesinin keri Mahkemesi ise general ve amiralleri yargıladığı za-
idari bir organ olan Harbiye Nezareti Askeri Adliye idare- man üç askeri hâkim ile iki general veya amiralden olu-
sine bağlı bir kurul tarafından yapılması uygun görüldü. şur. Asker kişilerin işledikleri disiplin suçlarını yargılayan
Üç subay ve iki sivil hukukçudan oluşan bu kurul kısa bir ve 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu Kanununa
süre sonra kaldırılarak Divanı Temyizi Askeri tekrar ku- göre kurulan disiplin mahkemeleri bir başkan, ikisi üye
ruldu.7 Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduktan sonra olmak üzere üç subaydan meydana gelir. Astsubay, er-
1922 tarih ve 237 sayılı kanun ile başkan ve iki üyesi as- baş ve erlerin yargılanmaları sırasında üyelerden biri ast-
ker, diğer iki üyesi hukukçu olan Divanı Temyizi Askeri subay olmaktadır. Askeri yargılamada temyiz mahkemesi
oluşturuldu.8 olarak görev yapan Askeri Yargıtay beş daireden oluşur.
Askeri Yargıtay üyeleri en az yarbay rütbesinde birinci sı-
Cumhuriyetin ilanından sonra Alman ve Fransız kanunla-
nıf askeri hâkimler arasından Askeri Yargıtay Genel Kuru-
rından yararlanılarak hazırlanan 22.05.1930 tarih ve 1631
lunun üye tam sayısının salt çoğunluğu ile her boş yerin
sayılı Askeri Muhakeme Usul Kanunu yürürlüğe girdi. Bu
üç katı olarak gösterilen adaylar arasından Cumhurbaş-
kanunla -“ alay “- ve eşiti makamların yanında kurulan
kanınca seçilerek atanırlar.
askeri mahkemeler bir başkan ve iki üyeden oluşmak-
taydılar.9 Ayrıca alay askeri mahkemeleri dışında her tü- Askerİ Yargılamaya İlİşkİn Sorunlar
men ve eşiti makamlar, her kolordu ve eşiti makamlar ve Nelerdİr?
daha üst komutanlıklar yanında askeri mahkemeler ku-
ruldu. Bu mahkemeler bir askeri adli hâkim ile iki subay- Askerİ Hâkİmlerİn Bağımsızlık, Tarafsızlık
dan oluşurdu. Bu mahkemelerde ayrıca savcılık görevi ve Güvence Sorunu
yapan bir askeri adli hâkim bulunurdu.10 Temyiz mah-
Askeri mahkemelerin kurulması, kaldırılması ve yargı
kemesi görevini yürüten Askeri Yargıtay ise iki daireden
çevresinin değiştirilmesi.
oluşmakta, her dairede dört subay ile dört hukukçu üye
bulunmaktaydı. Tuğgeneral ve daha yüksek rütbedeki 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama
subaylar arasından seçilen subay üyeler iki yıl için karar- Usulü Kanununun 1. maddesinin 2. fıkrasına göre askeri
name ile atanırlardı. Hukukçu üyeler ise albaylar arasın- mahkemelerin kurulması, kaldırılması ve yargı çevresinin
dan seçilirdi. Askeri Yargıtay başkanı ve ikinci başkanı iki değiştirilmesi kuvvet komutanlıklarının önerisi veya Ge-
yıllık süre için bakanlar kurulu kararı ile en az korgeneral nelkurmay Başkanlığının doğrudan göreceği lüzum üze-
rütbesindeki subaylar arasından seçilerek atanırdı.11 So- rine Milli Savunma Bakanlığınca gerçekleştirilir. Askeri
nuç olarak 1631 sayılı yasa ile getirilen bu sistem içinde bürokrasi istediği takdirde Milli Savunma Bakanı bir as-
askeri adli hâkimlerin bağımsız ve güvenceli olduklarını keri mahkemeyi kaldırabilir ya da yargı çevresini değiş-
söylemeye imkân bulunmamaktaydı. tirebilir. Bu durumun askeri hâkimleri güvencesiz kıldığı
açıktır. Sıkıyönetim dönemlerinde istenilen sonucu elde
1963’ten sonrakİ durum etmeye yönelik olarak bazı askeri mahkemeler kaldırıl-
mıştır. Söz konusu düzenleme hâkim bağımsızlığı ilke-
1961 Anayasasının 138. maddesinin 4. fıkrasında askeri siyle bağdaşmamakta ve adil yargılanma hakkını da ze-
mahkemelerde görev yapacak olan üyelerin –“çoğunlu- delemektedir.
ğunun”- hâkimlik niteliğine sahip olmaları bir zorunluluk
olarak kabul edilmişti. 1961 Anayasasının yukarıda anılan 7 Vasfi Raşit Seviğ, Askeri Adalet, s. 300.
8 Sahir Erman, Askeri Ceza Hukuku, (İstanbul, 1974), s.308.
hükmü doğrultusunda düzenlenen 353 sayılı yasanın 2.
9 Hilmi Özarpat, Askeri Yargılama Usulü Hukuku (Ankara,1950) s. 32
maddesinde askeri mahkemelerin iki askeri hâkim ve bir ,Erman a.g.e. s. 31.
subay üyeden oluşacağı belirtilmişti.12 Ancak 1982 Anaya- 10 Özarpat, a.g.e. s. 33-35; Erman, a.g.e. s. 316-318.
11 Özarpat, a.g.e. s. 39,40; Erman , a.g.e. s. 342-343.
sasında askeri mahkemelerin kuruluşu ile ilgili emredici
12 353 sayılı yasanın 1. maddesine göre askeri mahkemeler tümen,
bir hüküm bulunmadığından, kanun koyucu askeri mah- kolordu, ordu ve kuvvet komutanları ile genelkurmay başkan-
lığı yanında kurulmaktadır. Ancak 353 sayılı yasada yapılan bir
kemelerin kuruluşunu istediği gibi düzenleyebilecek ve değişiklikle tümen komutanlıkları yanındaki askeri mahkemeler
askeri mahkemelerin, üyelerinin çoğunluğunun hâkim- kaldırılmıştır. Ancak geçici bir madde ile bu mahkemelerin kaldı-
rılıncaya dek görev yapmaları sağlanmıştır. (23 Ocak 1981 gün ve
lik niteliğine sahip olmasını aramayabilecektir. Kuşkusuz 17229 sayılı Resmi Gazete ). Yine 353 sayılı yasanın 2. maddesinde
16 Ekim1981 gün ve2538 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle 200 veya
böyle bir açık kapı bırakılmasının askeri yargılamayı daha
daha fazla sanık hakkında açılan davalarda askeri mahkemelerin
çok tartışmaya açık hale getirmektedir. dört hâkim ve bir subay üyeden oluşacağı belirtilmiştir.

67
Milli Savunma Bakanının askeri hâkimler üzerindeki Askeri hâkimlerin yükselmeleri.
gözetim yetkisi. 357 sayılı kanunun 12. maddesinde askeri hâkimlere su-
357 sayılı Askeri Hâkimler Kanununun 23. maddesine bay sicil notu ve mesleki sicil notu olmak üzere iki çe-
göre askeri hâkimlerin görevlerinden dolayı veya görev- şit sicil verileceği belirtilmiştir. Maddenin (A) fıkrasında
leri sırasında işledikleri suçları veya sıfat ve görevlerinin subay sicil belgesinin idari sicil üstlerince görevi ve sıfatı
gereklerine uymayan durum ve eylemleri yahut askeri ne olursa olsun tüm askeri hâkimler hakkında düzenle-
yargıya ilişkin şahsi suçları şikâyet veya ihbar edilir ya- neceği hususu, (B) fıkrasında ise subay sicil belgesini dü-
hut cereyan eden işlemlerden öğrenilirse soruşturma iz- zenleyecek üç sicil üstü belirtilmiştir. Bu sicil üstlerinden
nine gerek olup olmadığının saptanması bakımından il- birincisi olarak birlikte çalıştıkları askeri hâkimlerin kı-
gili hâkimden daha kıdemli askeri adalet müfettişi Milli demli hâkimi gösterilmiştir. Kıdemli hâkimlerin diğer hâ-
Savunma Bakanı tarafından görevlendirilir. Bu müfettiş kimlere ve generallerin birlikte çalıştıkları askeri hâkim-
ayrıca askeri hâkimin geçici olarak işten el çektirilmesini lere sicil vermesi hâkim bağımsızlığını ortadan kaldır-
Milli Savunma Bakanından talep edebilir. Askeri hâkim- maktadır. Yükselmeleri idarenin takdirine bırakılan as-
ler üzerindeki gözetim yetkisinin siyasi bir organı tarafın- keri hâkimlerin güvenceli oldukları söylenemez.
dan kullanılması hâkim bağımsızlığını zedelemektedir.
Yetersizlik, disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle işe
Milli Savunma Bakanının askeri hâkimlere disiplin ce- son verme.
zası verme yetkisi. 357 sayılı kanunun 22. maddesine göre söz konusu du-
357 sayılı kanunun 29. maddesinde askeri hâkimlere Milli rumların saptanmasında idari sicil yönetimi benimsen-
Savunma Bakanı tarafından uyarma ve kınama disiplin miştir. Bu nedenler idari sicil yoluyla saptandığından hâ-
cezalarının verilebileceği ve bu cezalarla ilgili kararla- kim bağımsızlığı ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Ayrıca
rın kesin olduğu belirtilmiştir. Her an askeri bürokrasinin maddede tutum ve davranışlarıyla yasa dışı görüşleri be-
önerisiyle Milli Savunma Bakanı tarafından cezalandırıla- nimsedikleri anlaşılanların da işlerine son verileceği be-
bileceği kuşkusunu içinde taşıyan bir hâkimin güvenceli, lirtilmiştir. Bu düzenleme başlı başına hâkim güvencesini
dolayısıyla bağımsız olduğu söylenemez. Bu durumdaki ortadan kaldırmaktadır.
bir hâkimden tarafsızlık da beklenemez.
Askeri mahkemelerin kuruluşunda subay üyeleri bulun-
Yaş sınırı nedeniyle askeri hâkimlerin emekliye sevk ması açısından
edilmeleri. 353 sayılı kanunun 4. maddesinde subay üye ve yedek-
357 sayılı kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasına göre askeri lerinin nezdinde askeri mahkeme kurulan komutan veya
hâkimler emeklilik bakımından subayların emeklilik yaş askeri kurum amiri tarafından her yılın aralık ayında o as-
hadlerine tabi tutulmuşlardır. 5434 sayılı Emekli Sandığı keri mahkemenin yetkisine giren birlik ve kurum perso-
Kanununun 40. maddesinin (ç) fıkrasına göre albayların neli arasından bir yıl süreyle değiştirilmemek üzere se-
bu rütbede bekleme hadleri 60 yaştır. Bu durumda bir hâ- çilecekleri belirtilmiştir. Böyle bir atama şeklinin askeri
kim albay 60 yaşında yaş sınırı nedeniyle emekli edilmek- mahkemede yargılanacak kişiler bakımından güvence-
tedir. Oysa Anayasanın 140. maddesinde hâkimlerin 65 sizlik oluşturduğu açıktır. Bir mahkemede hâkim niteliği
yaşını bitirinceye kadar hizmet görecekleri belirtilmiştir. olmayan memur statüsündeki kişiler doğrudan doğruya
yargılamaya ve karara katılıyorlarsa o mahkemeyi hu-
Askeri hâkimlerin atanmaları ve yer değiştirmeleri.
kuka uygun kabul etmek mümkün değildir. Memurlara
Türkiye’de askeri hâkimlerin atanmaları ve nakillerinde yargıçlık görevi yaptırmak hiçbir yargılama ilkesiyle bağ-
yürütme organınca atama sistemi uygulanmaktadır. As- daşmaz. Bu nedenle hukuka uygun olmayan askeri mah-
keri hâkimler Milli Savunma Bakanı ile Başbakanın ortak kemeler adil yargılama yapma görevini de ihlal etmek-
kararnamesi ve Cumhurbaşkanının onayıyla atanırlar ve tedirler.
yer değiştirirler. Bu sistemde Milli Savunma Bakanı başta
olmak üzere askeri bürokrasinin askeri hâkimler üzerinde
baskılarda bulunabileceği ve askeri hâkimin bağlı bulun-
duğu askeri idarenin özellikle sicil veren komutanın as-
keri hâkimin atanmasında ve yer değiştirmesinde etkili
olabileceği, bu durumun ise bağımsız ve tarafsız olması
gereken askeri hâkimi tedirgin ve huzursuz edeceği or-
tadadır.

68
Askerİ Mahkemelerİn Görev Alanının Sİvİl maddenin 5237 sayılı TCK’daki karşılığı 302. maddedir.
Yargı Aleyhİne Genİşlemesİ Sorunu Sanıkların yargılandığı suç bu durumda askeri bir suçtur.
Asker kişilerin askeri suçları ise gerek anayasaya gerekse
Anayasanın 145. maddesi ile paralel bir şekilde düzenle-
353 sayılı kanuna göre askeri mahkemelerde yargılanır.
nen 353 sayılı kanunun 9. maddesi askeri mahkemelerin
Bu durum askeri suç tanımının siyasi suçları da kapsa-
askerler bakımından görev alanını belirlemiştir. Askeri
yacak kadar geniş tutulmasından doğmakta, askeri yar-
mahkemeler asker kişilerin askeri suçlarının yanı sıra,
gının sivil yargı aleyhine genişlemesi, asker ve sivil kişi-
asker kişiler aleyhine işledikleri suçlar ile askeri mahal-
lerin tabii hâkimleri dışında merciler karşısında yargılan-
lerde yahut askeri hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işle-
malarına neden olmaktadır.
dikleri suçlara da bakarlar. Aynı yasanın 12. maddesi as-
ker ve sivil kişilerin birlikte suç işlemeleri halini düzenle- Çift başlı yargının bazı askeri bürokratları dokunul-
mektedir. maz kıldığına bir önemli örnek de emekli Deniz Kuv-
vetleri Komutanı Özden Örnek’e ait 2003-2004 yılla-
Askeri suç nedir? Nasıl tanımlanmalıdır?
rına ait darbe girişimlerini anlatan günlüklerdeki eylem-
Askeri suçun Askeri Ceza Kanununda bir tanımı yoktur. lere ilişkin yargısal sürecin işlemeyişidir. Darbe günlük-
Oysa bu suçun tanımı çok önemlidir. Diğer görev alanları lerinin Nokta Dergisinde yayımlanması üzerine günlük-
bu tanıma göre belirlenmektedir. En önemlisi sivil kişi- lerin sahibi Özden Örnek’in şikâyetiyle genel yayın yö-
lerin askeri mahkemelerde yargılanma gerekçeleri olarak netmeni Alper Görmüş hakkında soruşturma başlatıl-
askerlerle birlikte işledikleri suçların askeri suç sayılması mış, bu soruşturma sonunda Alper Görmüş hakkında Ba-
ve bu gerekçe ile sivillerin tabii hâkimlerinden koparılma- kırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca iftira atmak ve haka-
ları vahim bir sorun yaratmaktadır. Türkiye’de uygulanan ret etmek suçlarından dava açılmıştır. Ayrıca günlükler-
sivil ve askeri yargı sistemlerinin farklı sistemler olması, deki darbe girişimleri anlatımları ciddiye alınarak şüp-
ayrı usuller uygulamaları, hâkimlerinin bağımsızlıklarının heli Özden Örnek hakkında da askeri darbe hazırlığı id-
ve güvencelerinin farklı düzenlemelere bağlı olması yar- diasıyla soruşturma başlatılmıştır. Ancak savcılık kendi-
gılama birliğine aykırıdır. Bu nedenle askeri suç kavramı- sini bu konuda yetkili görmediğinden soruşturmaya baş-
nın açıklıkla ve kesinlikle belirlenmesi önemlidir. Askeri lamadan Nokta Dergisindeki yayını delil göstererek so-
suç tanımının önemine ilişkin olarak Askeri Ceza Kanu- ruşturma evrakını 19/04/2007 tarihli yetkisizlik kararıyla
nunun 54. maddesini örnek gösterebiliriz. Bu madde ile yetkili olduğunu düşündüğü Genelkurmay Başkanlığı As-
765 sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) birinci babının bi- keri Savcılığına göndermiştir. Eğer Özden Örnek emekli
rinci faslında devletin arsıulusal şahsiyetine karşı cürüm- olmadan bu günlükler açığa çıkmış olsaydı, bu takdirde
ler başlıklı bölümünde 125. ile 145. arasındaki madde- işlenen suç anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine
lerde (5237 sayılı TCK’da 6. ve 7. bölümlerdeki karşılık- karşı işlenen suçlar (TCK 309, 311, 312, 313) kapsamında
ları) düzenlenen suçlar Askeri Ceza Kanununun 54. mad- olmasına, yani Askeri Ceza Kanununda düzenlenen bir
desi içine alınarak askeri suç haline getirilmişlerdir. Si- askeri suç olmamasına rağmen, suç askeri mahalde iş-
yasi suç niteliğindeki bu suçların askeri suç haline geti- lendiğinden, Özden Örnek askeri yargı alanına girecek
rilmesi çok sakıncalıdır. Bu yapay bir askeri suç genişlet- ve general olması nedeniyle Genelkurmay Askeri Mah-
mesi olup, hem asker kişileri hem de askerlerle birlikte kemesinde yargılanacaktı. Kuşkusuz bu durumda darbe
bu suçları işleyen sivilleri de askeri yargı alanına ala- girişiminde bulunan generaller hakkında Genelkurmay
rak tabii hâkimlerinden ayırmaktadır. Örnek olay olarak Başkanının soruşturma emri vermesi gerekecekti. Nite-
Şemdinli Davasını verebiliriz. Van Cumhuriyet Başsavcı- kim dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök soruş-
lığınca asker sanıklar hakkında soruşturma yapılmış, söz turma emri vermemiştir. Kaldı ki Genelkurmay Başkanı
konusu kişiler hakkında devletin birliğini bozmak suçun- soruşturma emri vermiş olsaydı dahi Genelkurmay As-
dan dava açılmıştır (5237 sayılı TCK madde 302). Sanıklar keri Mahkemesinde söz konusu kuvvet komutanları on-
adli yargıda yargılanmışlar ve mahkûm olmuşlardır. An- ların amiri olmayan daha kıdemli iki general bulunması
cak Yargıtay temyiz incelemesinde mahkûmiyetle sonuç- imkânsız olduğundan ve bu nedenle mahkeme oluşturu-
lanan davanın askeri yargıda görülmesi gerektiği nok- lamayacağından yargılanamayacaklardı. Ancak 353 sa-
tasından kararı bozmuş ve dava yeniden askeri mahke- yılı askeri ceza muhakemesini düzenleyen kanunun 17.
mede görülmeye başlamıştır. Yukarıda belirttiğimiz gibi maddesi uyarınca Özden Örnek ve günlüklerde adı ge-
765 sayılı TCK’nın 125 – 145 arasındaki maddelerinde dü- çen generaller hakkında emekli olmaları ve suçun da as-
zenlenen suçlar Askeri Ceza Kanununun 54. maddesi ile keri bir suç olmaması nedenleriyle görevli merci sivil yar-
askeri suç haline getirilmişlerdir. 765 sayılı TCK’daki 125. gıdır. Çünkü söz konusu maddeye göre emekli olmaları

69
nedeniyle askeri yargı ile olan ilgileri kesilmiş bulunmak- gili olması ölçütüdür. Kanuni düzenlemelerle askeri per-
tadır. Özden Örnek’in günlüklerindeki darbe girişimle- sonele yüklenen ve periyodik hale getirilerek onların bil-
rine yönelik yargısal sürecin geldiği nokta önemli oldu- gisine sunulan işler askeri görev oluşturmaktadır.(İç Hiz-
ğundan sürecin tamamını incelemekte yarar var. Genel- met Kanunu m. 6,7,14,15 – İç Hizmet Yönetmeliği m. 4-27
kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Bakırköy C. Başsavcı- ) Amirler anılan mevzuat çerçevesinde askeri ihtiyaçların
lığının yetkisizlik kararıyla gönderdiği soruşturma evra- doğurduğu gerekler ışığında yazılı veya sözlü emirler ve-
kıyla ilgili aşamaya ilişkin cevabi yazısında, asker kişiler rebilirler. (İç Hizmet Kanunu m. 8 – İç Hizmet Yönetme-
hakkında görev ve sıfatlarından dolayı soruşturma başla- liği m. 28-34) Askeri şahısların bu görevlendirmelerle ilgili
tılmasının askeri kurum amirinin takdir ve değerlendiril- olarak işlediği suçlarda askeri yargı görevli olacaktır. An-
mesine bağlı olması nedeniyle soruşturma evrakının Ge- cak hizmet ve görevin salt askeri mevzuatta yer alıyor ol-
nelkurmay Başkanlığına gönderildiğini belirtilmiştir. Ge- ması, işlenen suçu gerçek anlamda askeri suç haline ge-
nelkurmay Başkanlığı mahkemeye gönderdiği cevabi ya- tirmeyebilir. Gerçekleşen suç askeri hizmet ve görevle il-
zısında ise iddia hakkında gerçek, somut ve tutarlı bir gili olarak işlenmiş olmakla birlikte, söz konusu suçun iş-
bilgi ve belge bulunmaması nedeniyle herhangi bir işlem lenmesiyle gerçek anlamda askeri yarar ve gereklerin ko-
yapılamadığı bilgisini vermiştir. Oysa kuvvet komutanla- runması ihlal edilmemiş olabilir. Mevzuatla tevdi edilen
rının işlediği iddia olunan suç, TCK’da yer alan siyasi bir hizmet ve görev doğrudan doğruya yurt savunmasının
suç olup, askeri bir suç değildir. Ayrıca söz konusu asker sağlanması, askeri disiplinin tesisi, askeri yarar ve gerek-
kişiler emekli olduklarından askeri yargıyla olan ilişkileri lerin korunması ilkeleriyle bağlantılı olmayabilir. Bu du-
kesilmiş bulunmaktadır. Bu nedenlerle görevli yargı yeri rumda ise askeri hizmet ve görevden söz edilemez. Suç
sivil yargı merciidir. Adli yargının görevli ve yetkili olduğu işleyenin yargı merciini belirleyecek somut eylemin nite-
bir olayda görev, yetki ve soruşturmanın açılması konu- liği bir yorumla ortaya konabileceğinden bu ölçüt de ta-
larında Genelkurmay Başkanlığı tek karar verici merci bii hâkim ilkesine aykırıdır. Suç işleyen kişinin işlediği su-
durumuna sokulmuştur. Genelkurmay Başkanlığı adeta çun hangi yargı alanına girdiğini önceden net olarak bil-
yargıyı bloke etmiş ve hukuka ve kanunlara aykırı olarak mesi tabii hâkim ilkesinin en önemli unsurudur. Bu du-
fiili bir durum yaratmıştır. Bu durum ne hukuk devletiyle rum nedeniyle adli yargıyla askeri yargı arasında çözüm-
ne demokrasiyle ne de adil yargılanma hakkıyla bağda- lenmesi uzun zaman alan görev uyuşmazlıkları olmakta,
şabilir. Yargılama birliği ve tabii hâkim ilkelerine aykırı yıllarca Uyuşmazlık Mahkemesinden görev yeri ihtilafı-
olarak görev alanı geniş tutulan askeri yargının yarattığı nın çözümlenmesi beklenmektedir.
çift başlılıktan yararlanılarak bazı yurttaşlar dokunulmaz
kılınmışlardır. Bu durumun sonucu olarak darbe teşeb- Bu konuda örnek vereceğimiz önemli ve güncel olay bir-
büsünde bulundukları iddia edilen şüpheli ve diğer kuv- den çok sanığın yargılandığı JİTEM davasıdır. Asker ve si-
vet komutanları soruşturulamaz ve yargılanamaz bir ko- vil kişilerin birlikte işledikleri iddia olunan “cürüm işle-
numa gelmişler, hukuk dışı bir korumaya alınmışlardır. mek için teşekkül oluşturmak”, “bir suçu söyletmek için
Derginin genel yayın yönetmeni Alper Görmüş ise ge- işkence yapmak”, “taammüden adam öldürmek” suçla-
lebilecek tüm baskılara rağmen, demokrasi ve hukukun rından dolayı 2005 yılında Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mah-
üstünlüğünün yolunu açmak amacıyla, 2003-2004 yılın- kemesinde açılan davada adli yargı mercii sanıklardan bir
daki darbe teşebbüslerini ortaya çıkaracak günlükleri ya- kısmının asker kişi olması gerekçesiyle görevsizlik kararı
yımlayarak halkı bilgilendirme görevini yapmış ancak bu- vermiş ve kesinleşen kararla birlikte dava dosyası Diyar-
nun sonucunda kolaylıkla yargılanabilir duruma gelmiş- bakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesine gön-
tir. Bu tablo cumhuriyetin eşit yurttaşlar temeline dayan- derilmiştir. Askeri mahkeme ise sanıkların TSK ile ilişki-
madığını göstermektedir. Diğer yandan yaratılan fiili du- lerinin kesilmiş olduğu, yüklenen suçların da askeri suç
rum nedeniyle Alper Görmüş Anayasanın 39. maddesiyle olmadığı, 353 sayılı kanunun 12. maddesi uyarınca görev
kendisine tanınmış olan ispat hakkını da kullanamaz du- yerinin adli yargı olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı
ruma düşürülmüştür. vermiştir. Böylece çift başlı yargı içinde bir görev uyuş-
mazlığı çıktığından bu uyuşmazlığın çözümü için dosya
Asker kişilerin işledikleri suçların askerlik hizmet ve gö-
Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir. Uyuşmazlık
revleriyle ilgili olması ölçütü
Mahkemesi 02/06/2008 tarihli kararında askeri mahke-
Askeri mahkemelerin görev alanını düzenleyen 353 sa- menin gerekçesini kabul ederek asker kişilerin ilişkileri-
yılı kanunun 9. maddesinde yer alan ölçütlerden birisi nin TSK’dan kesilmesi ve yüklenen suçların askeri hizmet
asker kişinin işlediği suçun askeri hizmet ve göreviyle il- ve görevlerine ilişkin olmaması nedenleriyle adli yargının

70
görevli olduğuna karar vermiştir. Bu somut olayda yargı- tek mahkemenin Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mah-
lama sırf görev uyuşmazlığı, yani çift başlı yargının yarat- kemesi olması nedeniyle soruşturma evrakı askeri yar-
tığı belirsizlikler nedeniyle 4 yıl gecikmiştir. Söz konusu gıya gönderilmiştir. Ancak komutanlardan birinin albay
davada suç tarihleri 1992-1994 yılları arasındadır. Dava olması nedeniyle bu komutana ait soruşturma evrakı-
2005 yılında açıldığına göre, kovuşturmanın 10 yılı aşkın nın Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına gönde-
bir süredir devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu gecikmede rilmemesi gerekirdi. Söz konusu komutanlara ilişkin ev-
olayda asker kişilerin bulunması nedeniyle duyulan te- rak Askeri Savcılıkça Genelkurmay Başkanlığına gönde-
reddütlerin rol oynamış olması ihtimal dâhilindedir. rilmiş, ancak bu makamca soruşturma açılmasına gerek
görülmemiştir. Yine Van Cumhuriyet Başsavcılığı döne-
Askeri suçlar salt askerler tarafından işlenebilen ve as-
min Kara Kuvvetleri Komutanı hakkında “suç işlemek için
keri hizmet ve görevle ilgili olan suçlar olmalıdır. Bunlar
örgüt kurmak”, “görevi kötüye kullanmak” ,“sahte belge
doğrudan doğruya askeri disiplini bozan, askeri yarar ve
düzenlemek” ve “ adil yargılamayı etkilemek” suçlarıyla
gerekleri ihlal eden eylemler olarak düzenlenmelidir. Bu
ilgili evrakı da Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılı-
suçlar askeri mahkemelerin görev alanlarının belirlenme-
ğına göndermiştir. Bu evrak da Askeri Savcılıkça Genel-
sinde ana ölçüt olmalıdır. Bu ölçüt esas alındığında As-
kurmay Başkanlığına gönderilmiş olup, bu komutan hak-
keri Ceza Kanunundaki az sayıda suç bu tanıma girecek-
kında da soruşturma emri verilmemiştir. Oysa dönemin
tir. En önemlisi, askeri yargının görev alanı yukarıda be-
Kara Kuvvetleri Komutanına yüklenen suçlardan “görevi
lirlenen ölçülere göre yeniden düzenlendiğinde siviller
kötüye kullanmak” dışındaki suçlar askeri suç kapsamı
hiçbir şekilde askeri mahkemelerde yargılanamayacak-
içinde olmadıklarından, bunların soruşturulmasının adli
lardır. Asker kişiler de disiplini ihlal eden suçları dışında
yargıda yapılması gerekirdi. Ancak bu suçlar askeri ma-
tabii yargı yerlerinde yargılanır olacaklardır.
halde işlenmiş olduklarından askeri yargı görevli olmak-
Askeri mahal ölçütü tadır. Askeri mahal ölçütü askeri yargı alanını alabildi-
ğine genişletmektedir.
Asker kişinin işlediği suç Askeri Ceza Kanununun dışında
TCK’da, 6136 sayılı kanunda veya bir başka özel kanunda Asker kişilerin asker kişilere karşı suç işlemeleri
düzenlenmiş olabilir. Ancak suç askeri mahalde işlenmiş ölçütü
ise askeri yargı görevli olacaktır. İç Hizmet Kanununun
Asker kişilerin asker kişiler aleyhine işledikleri suçlarda
12, 51 ve 100. maddelerinin ışığı altında istikrar kazanmış
da askeri yargı görevlidir. Anılan suçların Askeri Ceza Ka-
Askeri Yargıtay kararlarına baktığımızda askerlerin eği-
nununda öngörülen askeri suçlar olmaları zorunlu değil-
tim, öğretim, tatbikat gibi görev yaptıkları, barındıkları
dir. Askeri yargının görevli olması için suçların asker kişi
ve konakladıkları yerlerin askeri mahal kabul edildiği gö-
aleyhine işlenmiş olması yeterlidir.
rülmektedir. Bunlar da İç Hizmet Yasasının 12. madde-
sinde sayılan; kıta, karargâh, askeri kurum (askeri has- Askeri şahıs asker kişi aleyhine hırsızlık, dolandırıcılık,
tane, okul, orduevi, dikimevi, askeri fabrika, askerlik şu- sahtekârlık, konut dokunulmazlığını ihlal suçlarını işle-
besi, ikmal merkezi, depo) dur. diği takdirde askeri mahkemede yargılanacaktır. Bu suç-
lar Askeri Ceza Kanunu tarafından gönderme dahi yapıl-
Görüldüğü gibi “askeri mahal” olarak kabul edilen –“yer-
mayan suçlardır. Diğer bir anlatımla “askeri suç benzeri”
ler”- maddede sayılmıştır. Ancak bu kavramı açıklayan bir
nitelikleri dahi yoktur. Bu düzenlemeler, yukarıda yine-
tanım verilmemiştir. Gerek 353 sayılı kanunda gerekse 211
lediğimiz ölçütler ışığında tabii hâkim ilkesine aykırıdır.
sayılı İç Hizmet Kanununda askeri mahallin tanımı yok-
Sırf failin de mağdurun da asker kişi olmaları sebebiyle
tur. Bunun yanında sayılan yerlerle ilgili olarak tanımlar
askeri yargı organlarının görevini kabul etmek, askerler
yapılmıştır. Örneğin İç Hizmet Kanununun 12. madde-
arasında olup bitenleri sivil mahkemelere teslim etme-
sinde askeri kurumun tanımı yapılmıştır. Suçun salt as-
mek , “kol kırılır yen içinde kalır” düşüncesiyle açıklana-
keri mahal sayılan yerde gerçekleştirilmiş olması nede-
bilir.
niyle asker kişiler tabii yargı yerlerinden ve tabii hâkimle-
rinden koparılmış olmaktadır. Örnek olarak yine Şemdinli
2006-2008 değerlendİrmesİ
soruşturmasını verebiliriz. Şemdinli soruşturmasında ay-
rıca sanıkların sıralı komutanları hakkındaki soruşturma 2006 yılında 29/06/2006 tarih ve 5530 sayılı kanunla si-
evrakı da gereği yapılmak üzere Genelkurmay Başkanlığı vil kişilerin Askeri Ceza Kanununa tabii suçlarının barış
Askeri Savcılığına gönderilmiştir. Söz konusu komutan- zamanında adli yargıda görülmesi kabul edilmiştir. Böy-
lardan ikisinin general olduğu ve generalleri yargılayan lece Askeri Ceza Kanununda yer alan ya da TCK’da si-

71
yasi suç olduğu halde Askeri Ceza Kanununa sokulup as- alınmakla sadece tabii hâkimlerinden koparılmamakta,
keri suç haline getirilen birçok suç bakımından tabii hâ- aynı zamanda tamamen farklı bir yargı sisteminin faali-
kim ilkesine dönülmüştür. ( Askeri Ceza Kanununun 55, yet alanına dâhil edilmektedirler.
56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 114 ve 131. mad-
Olayın asıl çarpıcı yanı, asker olmayan sivil kişilerin bu
deleri ) Ancak bu suçları işleyen asker kişiler ve askerlerle
birlikte işleyen siviller yine askeri mahkemede yargılana- sisteme tabi kılınmalarıdır. “Sivillerin” yargılanmasını
caklardır. 2007-2008 yıllarında saptanan hususlarla ilgili içeren suçların ulusal savunmanın sağlanması, askerlik
bir tartışma yaşanmamış ve kanuni bir değişiklik yapıl- hizmetlerinin sağlıklı bir biçimde ve aksamadan yürütül-
mamıştır. mesi, ordu disiplininin korunması ile doğrudan ya da do-
layısıyla ilgili suçlar olmadığı açıktır. Ayrıca bu suçlarla
Askerİ Yargılamaya İlİşkİn Sorunların “askeri yarar”ın zarara uğratıldığı da söylenemez. Çünkü
Bütüncül Bİr Değerlendİrİlmesİ bu suçlarla devletin genel yararı ihlal edilmiştir. Suçlarda
askeri değil “siyasi” ağırlık ön plandadır. Dolayısıyla as-
Askeri mahkemelerin görev alanlarının belirlenmesinde
kerlerin de ve askerlerle birlikte suç işleyen sivillerin de
kullanılan görev ölçütleri belirsizlik içermektedir. Nite-
askeri disiplin ve hizmetle ilgili olmayan suçlar nedeniyle
kim yargı organları arasında bu kavramların farklı yo-
askeri yargıya tabi kılınmaları, usul hükümleriyle tabii
rumu nedeniyle uyuşmazlıklar çıkmaktadır. Uyuşmazlık
yargı yerlerinden koparılmaları anlamına gelmektedir.
Mahkemesi Ceza Bölümünün konuyla ilgili kararlarının
Askeri mahkemeleri siyasallaştıracak görevlendirmeler
çokluğu askeri yargı ile adli yargı arasındaki uyuşmazlı-
birçok sakıncayı beraberinde getirir.
ğın boyutlarını gözler önüne sermektedir. Askeri mahke-
melerin görev alanları, mevcut düzenlemelerle büyük öl- Son bir sorun askeri hâkimlerin bağımsız ve güvenceli ol-
çüde genişlemiştir. Askeri mahkemeler; asker şahısların mamalarıdır. Askeri hâkimler, subay üniforması ve dola-
ve asker şahıs sayılanların, askeri suçlarına bakmalarının yısıyla hiyerarşik bir yapılanma içinde görev yapmakta-
ötesinde onların genel suçlarına da bakar hale getirilmiş- dırlar. Komutanlar askeri hâkimlerin sicil yoluyla yüksel-
lerdir. Bu durum onların kuruluş nedenlerine terstir. Böy- melerinde etkili olmakta, atanmalarında ise bağlı bulun-
lece askeri mahkemeler, askerlerin tek yargı yeri haline dukları kuvvet komutanları yetkili bulunmaktadırlar. De-
gelmiştir. Bu onların tabii yargı yerlerinden koparılma- netlenmelerini Milli Savunma Bakanlığına bağlı teftiş ku-
ları demektir. Çünkü unutulmamalıdır ki onlar da yurttaş rulu yapmakta, Milli Savunma Bakanı kendilerine disiplin
olarak genel yargıya tabidirler. cezası verebilmektedir. En vahimi askeri mahkemelerde
Askeri yargının işleyişindeki özel usuller, cezaların ki- komutan tarafından görevlendirilen bir muharip sınıf su-
şiselleştirilmesindeki özellikler, hâkimlerin konumları, bayı hâkim yetkisi kullanmaktadır. Hiçbir demokratik ve
atanmaları, sicil alma biçimleri, askeri mahkemelerin ya- hukuki çerçeveye sığmayan bu mahkemelerin olağan dö-
pıları ve kuruluş şekilleri, verilen cezaların doğurduğu nemlerde askeri disiplin ve hizmetle ilgili olmayan birçok
farklı sonuçları, askeri hâkimlerin sicil, izin gibi neden- suçtan dolayı askerleri ve bazı müşterek suçları nede-
lerle hiyerarşik ilişki içinde oldukları komutanla bağlan- niyle sivilleri yargılamasının adil yargılanma hakkını orta-
tıları göz önüne alındığında, askeri yargının kuruluş, iş- dan kaldırdığı açıktır. Bu nedenlerle askeri mahkemelerin
leyiş, cezalandırma aşamalarıyla bir bütün olarak ayrı bir görev alanlarının sadece askerlerin işleyebilecekleri, di-
teşkilatlanma içinde olduğu görülmektedir. Yerel askeri siplini ve askeri gerekleri ihlal eden suçlarla sınırlandırıl-
mahkemeler vardır. Onların üzerinde ayrı bir merci olan ması, Askeri Yargıtayın kaldırılarak yargıda çift başlılığa
Askeri Yargıtay vardır. Böyle ayrı bir organizasyona sa- son verilmesi zorunludur. Yine idari yargı alanında Askeri
hip olan askeri yargının görev alanının son derece hassas Danıştay işlevi gören ve tek dereceli bir yüksek yargı mer-
ve kesin hatlarla belirlenmesi gereği açıktır. Çünkü asker cii olarak görev yapan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi-
kişiler genel suçları nedeniyle, bu yargının görev alanına nin de kaldırılması gerekmektedir.

72
YÖNLENDİRİCİ KURUMLAR

73
74
Türkiye Güvenliği Açısından NATO
Beril Dedeoğlu

Arka Plan: Türkİye’nİn NATO’ya Gİrİşİ rak görüp Türkiye’nin bu işbirliğinde yeri bulunmadığını
ileri sürmelerine rağmen, ABD, Kore Savaşı’na 4500 kişi-
ABD öncülüğünde 1949 yılında kurulan NATO’nun temel
lik askeri güç gönderen Türkiye’nin ittifaka alınmasında
işlevi, Soğuk Savaş yıllarında yayılmacı ve saldırgan po-
ısrar etmiştir1. 18 Şubat 1952’de gerçekleşen üyelik, Türki-
litikalar uyguladığı ileri sürülen SSCB’ye karşı Avrupa ve ye’de “Batı’ya rağmen Batılılaşma” anlamına gelmiştir.
Kuzey Avrupa’nın istikrar ve güvenliğini korumaktı. Bu
çerçevede NATO, bir yandan Sovyet askeri gücü karşı- Soğuk Savaş Yılları
sında bir denge oluşturma, bir yandan da müttefik ülke-
lerde Sovyetler Birliği modeli rejimlerin kurulmasına en- Türkiye NATO’ya girer girmez, ülkeye gelen on binlerce
gel olma amacı taşıyordu. Amerikan asker ve personelinin statülerinin belirlenmesi
için bir kısmı NATO2 bir kısmı da Türk-Amerikan ilişkileri
1945 yılında SSCB’nin Türkiye ile olan Dostluk ve Sal- çerçevesine giren antlaşmalar imzalamış, 90 kadar askeri
dırmazlık Paktı’nı yenilememesi, Boğazların statüsü ve ve sivil Amerikan tesisi açılmıştır3. 1966’da NATO haber
Doğu Anadolu sınır konularını gündeme getirmesi, Tür- alma tesislerinin sayısı 112’ye ulaşmış, bakanlar dâhil hiç-
kiye’de SSCB’nin tehdit olarak görülme nedenlerini oluş- bir Türk yetkilinin NATO komutasından izin almadan gi-
turmuştur. Bu çerçevede Türkiye NATO’nun kuruluşunu remediği alanlar oluşturulmuştur. Güvenliğin temel gü-
olumlu bir gelişme olarak değerlendirmiş ve bu örgüte vencesi olarak görülen NATO’nun kitlesel karşılık strate-
üye olunması yoluyla hem batılılaşma sağlanabileceği jisi de, Türkiye’nin güvenlik stratejisinin özü haline gel-
hem de Amerikan yardımlarından yararlanılabileceği he- miştir. Bu çerçevede Türkiye, NATO üyeliğini nerdeyse
saplanmıştır. Girişimlerinin karşılığını alamayan Türkiye, sadece Türk-Amerikan ittifakı şeklinde değerlendirmiş
NATO kurucu üyeleri arasına girememiş ve bu durum ve Ortadoğu’daki komşularına karşı, ABD politikalarını
önemli bir hayal kırıklığı yaratmıştır. desteklemiştir.

1950’de CHP hükümeti NATO üyeliği için başvurmuş, an- 1980’lere kadar varlığı tam olarak bilinmeyen ve açığa
cak iktidarın NATO üyeliği için fazla çaba göstermedi- çıkmayan bazı NATO faaliyetleri, Soğuk Savaş yıllarında
ğini seçim kampanyalarında dile getiren DP iktidara ge- müttefiklerin siyasal yaşamlarını derinden etkileyecek
lince, üyelik süreci yeni iktidarın konusu haline gelmiştir. sonuçlar yaratmıştır. Kitlesel karşılık doktrini ilan edil-
DP’nin üyelik başvurusu ise, Türkiye’nin katılımının NA- dikten hemen sonra, İngiltere ve ABD çıkışlı kontrgerila
TO’nun gelişmesini olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle örgütlenmesi olan Gladio’nun İtalya’da Müttefik Koordi-
reddedilmiş, bunun yerine Akdeniz’e ilişkin NATO askeri nasyon Komitesi adıyla NATO bünyesinde yeniden yapı-
planlamasına dâhil edilme anlamına gelen ve “Akdeniz landırıldığı ileri sürülmüştür. Bu örgütlenmenin birçok Av-
Paktı” adı verilen ayrıcalıklı bir ortaklık önerilmiştir. Tür- rupa ülkesiyle birlikte Türkiye’de de faaliyet sürdürdüğü,
kiye, tam üyelik yerine önerilen bu ortaklığı reddetmiştir. 22 Kasım 1990 tarihli Avrupa Parlamentosu kararına konu
Bununla birlikte SSCB’nin nükleer gücünü artırması ve 1 Baskın Oran, Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşı’ndan Bugüne Ol-
Kore Savaşı, ABD’nin tutum değiştirmesine yol açmış ve gular, Belgeler, Yorumlar, s. 545-546.
2 “Kuzey Atlantik Antlaşmasına Taraf Devletler Arasında Kuv-
Türkiye ile Yunanistan’ın ittifaka katılması halinde Sov- vetlerinin Statüsüne Dair Sözleşme,” Resmi Gazete, Sayı: 6375,
yetler Birliği’nin Ortadoğu ve Balkanlarda çevrelenebile- 10.03.54. Antlaşmanın ayrıntıları ve kapsamı için bkz. Ömer İl-
han Akipek, “NATO Kuvvetleri Sözleşmesine göre vazife kavramı
ceğini hesaplamıştır. Avrupalı üyelerin NATO’yu sadece ve Türkiye’deki tatbikatı”.
askeri değil siyasal, ekonomik ve kültürel bir ittifak ola- 3 Konuyla ilgili detaylı bilgi için bkz. Baskın Oran, a.g.e., s. 53-59.

75
olmuştur.4 6 Eylül 1955’te Atatürk’ün Selanik’teki evine NATO ile Amerikan askerleri hedef haline gelmiştir. Bu
bomba atılmasında ve hemen ertesinde, başta İstanbul eğilimin bir süre sonra fazla “sol” bir sürece sürüklendiği
olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanındaki Rumları ve ve 1969 seçimlerini de kazanan AP’nin, DP geleneğini sür-
gayrimüslim yurttaşları hedef alan olaylarda Türk Gladi- düreceği öngörüsüyle hazırlanan muhtıra, 12 Mart 197-
osu’nun yönlendirici etkisi olduğu da iddialar arasında- 1’de hükümete bildirilmiştir. Buna göre TSK, hem ülkede
dır. Bu olaylar, Kıbrıs’taki tedhiş hareketleriyle ilişkilendi- hüküm süren tedhiş ortamına hem de ordu içinde “sol
rilerek bir mütekabiliyet esası içinden açıklanmış, ardın- devrim” yapacak subaylara karşı önlem alındığını bildir-
dan gayrimüslimlerin tahrikleri başlattığı gazetelerde yer miştir. Muhtıra öncesinde yapılan gösteri ve eylemlerde
almış ve gayrimüslim yurttaşlar ile “yabancı” algısı ara- ise yine Gladio’nun bulunduğu, sonraki yıllarda dile ge-
sında bağ kuran bir meşruiyet zemini denenmiştir. Bu sü- tirilmiştir. 1973’e kadar süren ara rejim döneminde, İsra-
reç sonrasında gerçekleşen 27 Mayıs 1960 darbesinin ne- il’in İstanbul Başkonsolosu ve NATO’nun Ordu’daki üs-
denleri arasında da benzer bir sav bulunmaktadır. Buna sünde çalışanlarının da hedef alındığı bir dizi eylem ol-
göre DP, Türkiye’nin ekonomik sorunlarına çare bulmak muştur. Bu haliyle Türkiye’nin yeniden Sovyetler Birliği
için ABD yardımlarına giderek daha fazla bel bağlamış, ve “sol” menşeli tehdit algılarına geri döndüğü, üstelik
yardımların artması amacıyla Türkiye üzerindeki Sovyet de 12 Mart öncesinin anti-Amerikancı ruhuna uygun ola-
tehdidini abartmış ve bu abartı ABD tarafından inandırıcı rak oldukça “milli” bir savunma anlayışına geçtiği ileri
bulunmayınca da yeni krediler bulmak için Sovyetler Bir- sürülebilir. Bu yaklaşım, Ecevit başbakanlığındaki koa-
liği’ne başvurmuştur. ABD ise bu yakınlaşmayı DP’yi ber- lisyon hükümeti sırasında kendisini yeniden Kıbrıs soru-
taraf eden güçleri destekleyerek cezalandırmıştır5. nunda göstermiştir.

1960 darbesi sonrasında Türkiye-NATO ilişkilerinde ge- 1974 Kıbrıs harekâtı, Türkiye’nin NATO müttefikleri ara-
rilimler ortaya çıkmıştır. 1962 Küba Füze krizi sonrasında sında yalnızlaşmasına yol açan sonuçlar doğurduğu gibi,
SSCB ile ilişkilerini yeniden düzenlemeye girişen ABD, Kü- anti-Amerikancı eğilimlerin giderek anti-batıcı bir hal ala-
ba’daki nükleer başlık taşıyan füzelerin sökülmesi karşılı- rak genişlemesine, AET ile imzalanmış olan Ankara An-
ğında Sinop’takilerin kaldırılmasını sağlamış, ancak bu ka- laşmasının da “onlar ortak, biz pazar” biçiminde yorum-
rarı alırken Türkiye’ye sormamış ve bu tutum Türkiye’de lanmasına yol açmıştır. Bu dönemde Ecevit hükümeti,
tepkiyle karşılanmıştır. Türkiye, üzerindeki Sovyet tehdi- ABD’nin haşhaş ekimini engelleyen kararına karşı çıkmış
dinin geçmediğini ve ABD’nin tutumunun Türkiye’yi açık ve bu karşı çıkışla aynı döneme denk gelen 2. Kıbrıs hare-
hedef haline getirdiğini savunmuştur. 1961’de iktidara ge- kâtı sonrasında, 1975’den 1978’e kadar ABD silah ambar-
len CHP, bir yandan Sovyet tehdidini esas alırken öte yan- gosu uygulamıştır. Bu tarihten itibaren esnek karşılık ve
dan anti-Amerikancı tutumun da temsilcisi haline gelmiş- ileri savunma stratejisini terk eden NATO, SSCB ile ikinci
tir. Bu tutum, 5 Haziran 1964’de ABD Başkanı Johnson’un Soğuk Savaş dönemine girmiş ve SSCB’yi çevreleme po-
Başbakan İsmet İnönü’ye gönderdiği mektupla daha da litikası çerçevesinde Türkiye’nin “sol” eğilimlerden arın-
güçlenmiştir. Mektup, esas olarak garantörlük hakkını dırılması sürecine hız vermiştir. 1976 yılında, Türkiye-ABD
kullanarak Kıbrıs’a tek taraflı olarak müdahale edileme- Savunma ve İşbirliği Anlaşması imzalanmış7 ve bu çerçe-
yeceğini, böyle bir müdahalenin iki NATO üyesi ülkeyi sa- vede İncirlik ve Kargaburun üslerinin NATO adına ABD
vaşa sokabileceğini ve SSCB’nin bunu bir NATO müdaha- tarafından kullanılmasına izin verilmiştir.
lesi olarak görüp karşı eylem yapabileceğini dile getirmiş-
1977’den itibaren artan iç çatışma koşulları ve ardından
tir. Dolayısıyla ABD meseleyi SSCB ile çatışma yaratabile-
gelen 12 Eylül 1980 darbesi, Türkiye’de genel olarak teh-
cek bir girişim olarak değerlendirirken Türkiye bu tutumu
didin iki ana konu üzerinde şekillenmesinde etki yarat-
içişlerine karışma olarak adlandırmıştır.6
mıştır. Bunlardan birincisi, Sovyet tehdidi olmuştur. Sov-
1965’den itibaren, dünya genelinde yükselen 3. Dünyacı yetler Birliği’nin Türkiye’de rejim değişikliği yaratmaya
akımlar ve yeni sol eğilimler, Türkiye’de de çoğunlukla yönelik faaliyetlerinin inandırıcılık gerekçesi olarak Afga-
kendisini anti-Amerikancı yaklaşımlarla ifade etmiş ve nistan’ı işgal etme girişimi ile İran’daki iç savaş koşulları
gösterilmiştir. İkincisi ise, Türkiye’deki etnik ve/veya dini
4 “European Parliament Resolution on Gladio,” 22 Kasım 1990.
ayrımların “Avrupa ve Sovyetler” tarafından desteklen-
5 Bkz. Meltem Yetener, “Adnan Menderes,” (ed.) Ali Faik Demir,
Türk Dış Politikasında Liderler içinde, s. 86-93. diği anlayışıdır. Bu çerçevede Türkiye’nin darbe koşulla-
6 Bkz. Faruk Sönmezoğlu, ABD’nin Türkiye Politikası (1964-1980), rına sürüklenişinde ve darbenin gerçekleşmesinde farklı
İstanbul, Der Yayınları, 1995.
güçlerin etkileri olduğu kanaati gelişmiş, NATO darbe
7 Faruk Sönmezoğlu, II. Dünya Savaşı’ndan Bugüne Türk Dış Politi-
kası, s. 266. yapan kesimleri destekleyenler arasında değerlendiril-

76
miştir. Bu değerlendirmede, 29 Mart 1980’de imzalanan 90’a kadar ABD askeri hibe yardımlarının yaklaşık 7,5 kat
ve 1976 anlaşmasının devamı niteliğindeki Türkiye-ABD artmış olması ve NATO’dan eleştirel bir tepki alınmadığı
Savunma ve Ekonomik İşbirliği Antlaşması’nın etkisi bu- da düşünüldüğünde, 1980 askeri darbesi, SSCB tehdidi
lunmaktadır8. Antlaşma, 12 askeri üssün NATO adına karşısında “güvenlik için özgürlüklerden vazgeçilmesi”-
ABD tarafından kullanılmasına izin vermektedir. İmza- nin bir ifadesi olarak, meşrulaştırıcı zemin bulmuştur.
lanan antlaşmanın onaylanması ise, 12 Eylül’ün hemen
Bununla birlikte, 1980’ler Ermeni soykırım karar tasarı-
sonrasında, 18 Kasım’da gerçekleşmiş ve onaylayan ku-
ları ile Kürt sorununun başlangıç yılları olmuştur. Özel-
rum Bakanlar Kurulu olmuştur.
likle Ermeni sorununun gündeme gelmesi, ABD’nin Tür-
1979–1990 arasında “çift yol” stratejisi uygulayan NATO, kiye’ye isteklerini kabul ettirmek amacıyla bu konuyu
Sovyetler Birliği’ni konvansiyonel ve nükleer bakımdan baskı aracı olarak kullandığını düşündürmüştür. Aynı yıl-
tehdit etme önceliğini belirlemekte, bu arada bu ülkeyi larda PKK eylemlerinin ortaya çıkmasıyla, ABD’nin Tür-
çevreleyen devletlerin Sovyet yanlısı eğilimlere öncelik kiye ile anlaşamadığı durumlar ortaya çıktığında Türkiye
tanımamalarını garanti edecek rejimler kurulmasını esas yerine Kürtleri destekleyeceği korkusu başlamıştır. Bu iki
almaktaydı. “Bu proje Soğuk Savaş döneminde ABD’nin konu, her ne kadar ABD ile stratejik ittifak kurulmuş olsa
sosyalist bloğu bir şekilde güneyden çevrelemeye çalışma da, batılılara katiyen güvenilemeyeceği, her an Türkiye’yi
girişimiydi. Batı’dan kapitalist tüketim kuşağıyla çevrele- bölebilecekleri anlayışının delilleri olarak kullanılmıştır.
nen sosyalist blok, güneyden de dinsel yani İslami bir ku-
şak ile çevrelenmeye çalışıldı. 1980’ler hem ‘Yeni Sağın’ Darbe bilançosunun dış ilişkilerdeki en önemli so-
hem de ‘Yeşil Kuşağın’ Türkiye’de oluşturulduğu tarih- nucu Avrupa ile ilişkilerde ortaya çıkmıştır. Yunanistan
tir. ‘Yeni Sağ’ ideolojisi Türkiye’ye bu tarih ile geldi. Yeni 1980’de NATO askeri kanada dönmüş, ardından da
Sağ, İngiltere ve ABD’den gelen ideolojiydi. Bunun özü 1981’de AET’ye üye olmuştur. Güvenlik ve Batı ilişkile-
tamamıyla devletin iktisattan elini çektiği, sadece güven- rinde Türkiye’nin geleneksel rakibi olarak değerlendir-
lik görevini üstlendiği bir projeydi. Bu çerçevede toplum- diği Yunanistan hızla batılılaşırken, Türkiye aynı hızla
sal muhalefeti ortadan kaldırmak için toplumun hassasi- batıdan uzaklaşmıştır. 22 Ocak 1982’de Avrupa Parla-
yet gösterdiği din gibi popüler unsurlar kullanıldı.”9 mentosu, Türkiye-AET Anlaşmasının askıya alınmasını
Konsey ve Komisyondan istemiş, ilişkiler fiilen dondu-
12 Eylül darbesinde bu anlayışın hâkim olduğu ileri sürül- rulmuştur. 1983’de KKTC ilan edildiğinde Avrupa ülkeleri
müş, hatta aynı dönemde İran’da İslam devrimi olması ile ABD’nin bu ülkeyi tanımamaları, “Batı” şüpheciliğini
ve aynı yıl Afganistan’da “Kutsal Savaş”ın başlatılması, destekleyen bir diğer gerekçe haline gelmiştir.
bu politikanın uzantısı olarak değerlendirilmiştir. 12 Ey-
lül darbesi, başlangıçta Türkiye’nin TSK sayesinde iç ve Soğuk Savaş Sonrası
dış düşmanlardan kurtarıldığı anlayışını işlemiş ve hâkim
Doğu Avrupa’nın 1989’da Batı’ya yaklaşması ve 1991’de
ortam 1982’de darbe kadrolarının hazırladığı Anayasa ile
SSCB’nin yıkılması ile ifade bulan Soğuk Savaş sonrası
Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığı
dönemde NATO, savuma örgütü kimliğini güvenlik ve si-
referandum sonucunun, % 92 oranında evet çıkmasına
yasal istikrar alanlarına genişletmiştir11. Buna göre, et-
yol açmıştır.
nik-dinsel çatışmalar, sosyo-ekonomik sorunlar, sınır an-
U-2 casus uçaklarının Türkiye’deki üsleri kullanma- laşmazlıkları, sınıraşan yeni tehditler ve kitle imha silah-
sına, Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönme- ları gibi konular NATO faaliyet kapsamına dâhil edilmiş-
sine, Ortadoğu’ya alan dışı müdahale birimi olarak kuru- tir. Bu çerçevede NATO, alan dışı müdahale ile önleyici
lan Çevik Kuvvet’in Türkiye’ye yerleştirilmesine 1979’da müdahale kavramlarını esas almış, müttefiklere yönelik
karşı çıkan Türkiye, darbe sonrasında hepsini kabul et- yukarıdaki türden riskler ortaya çıktığında, tehlikeye dö-
miştir. Askeri darbe, Türkiye’yi uluslararası alanda yal- nüşmeden bertaraf edilmesi esasına dayanan bu strate-
nızlaştırmış ve tam bu sırada NATO Avrupa Kuvvetler
Başkumandanı (SACEUR) Kenan Evren’e yukarıdaki ko- 8 http://www.mfa.gov.tr/turkiye-amerika-birlesik-devletleri-si-
nuları da kapsayan bir plan sunmuş ve öneriler sivillerin yasi-iliskileri.tr.mfa
9 “Doç. Dr. Ayhan Kaya ile söyleşi,” Sabah, 4 Mayıs 2004. Türki-
görüşü alınmaksızın yaşama geçirilmiştir. Darbenin ha- ye’de yeni sağ için bkz. Baskın Oran, a.g.e., s. 35. Yeşil Kuşak için
ber olarak ABD’de duyurulduğu saatin, Türkiye’de ger- bkz. ibid., s. 37.
10 Baskın Oran, a.g.e., s. 38.
çekleştiği saatten önce olması ise, zaten ABD’nin darbe-
11 http://www.nato.int/docu/review/2006/issue1/turkish/military.
den haberdar olduğunu10 ortaya çıkarmıştır. 1982’den 19- html

77
jiyle aynı zamanda NATO üyesi olmayan ülkelere de mü- 1996 yılına kadar daha çok PKK terörü ve ayrılıkçı faaliyet
dahale yapılmasını öngörmüştür. tehdidi üzerinden şekillenen Türkiye güvenlik politikaları,
giderek İslamlaşma konusunu da kapsama almıştır. Baş-
NATO’nun yeni stratejisi ilk kez Bosna’da, ardından Ko-
bakan Erbakan’ın “İslam NATO’su” önerisiyle kristalize
sova’da yaşama geçirilmiştir. Türkiye, bu yeni stratejiyi
olan tutumu, Yunanistan ile 1996’da yaşanan Kardak so-
onaylamış ve aslında çoktan beri savunduğu ve hatta
runu ile birleşmiş ve özellikle ABD’nin “yeşil kuşak”ı terk
Saddam Hüseyin döneminde ikili anlaşmalar yoluyla
ettiği bir dönemde bu gelişme NATO içinde pek kabul
Irak’ta “sıcak takip” olarak uyguladığı stratejinin de bu edilebilir bulunmamıştır Bununla birlikte, 1996’da yapı-
olduğunu açıklamıştır. Bu çerçevede Balkanlar’da askeri lan seçimlerin ardından kurulan Refahyol hükümeti sıra-
faaliyet sürdürme imkânı bulan Türkiye, NATO liderli- sında yaşanan 28 Şubat müdahalesinin, diğer askeri mü-
ğindeki görev döneminde yaklaşık 200 milyon dolar har- dahalelerden pek çok farklı özelliğinden birisi de “Batı”
camış, daha çok Müslümanların yoğun yaşadığı bölge- destekli darbe girişimi olarak adlandırılmasının zor olma-
lerde görev yapmış ve Gürcistan ile Azerbaycan birlikle- sıdır. Bunun göstergelerinden birisi, 30 Ağustos 1994 ile
rinin Balkanlar’daki faaliyetlerinin masraflarını da karşı- 30 Ağustos 1998 yılları arasında görev yapan Genelkur-
lanmıştır12. may Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı’nın son yirmi yıl
içinde bu göreve atananlar arasında mesleki kariyerinde
NATO’nun eski Varşova Paktı üyeleriyle 1994’de kurduğu
hiç NATO görevi bulunmayan tek kişi olmasıdır.
Barış İçin Ortaklık’ın Türkiye-Rusya ilişkilerini yeniden
düzenleyecek bir ortam yarattığı kanısı oluşmuş, en azın- PKK ile mücadelenin şiddetini epeyce yitirdiği bu dö-
dan Rusya’nın tehdit olmaktan çıktığı görüşü hâkim ol- nemde, artık TSK’nın terör odaklı uygulamalarını azalt-
muştur. Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişmesine izin ve- ması gereği ile ordunun yeniden yapılanması, NATO’dan
receği düşünülen bu ortamda ilk kez Türkiye’nin AB ye- gelen savunma harcamalarında indirim baskısı altında
rine Rusya’ya yönelebileceği tartışmaları yapılmaya baş- ele alınmıştır. Savunma harcamalarında indirim ve ordu
lamıştır. Türkiye-AB ilişkilerinin tartışmalı hale gelme- yapısında değişiklikler yapılması yönündeki girişimlerin
sinde rol oynayan bir diğer faktör de, 1996 Berlin NATO bir sonucu olup olmadığı tam olarak bilenemese de, Jan-
Zirvesi’nde AB’nin üstleneceği kriz yönetimi operasyon- darma Genel Komutanlığında, 1996’da Jandarma Moto-
larında NATO imkân ve yeteneklerinin kullanımına izin sikletli Asayiş Timleri, 1997’de Atlı Jandarma Birlikleri,
veren ve “Berlin +” olarak adlandırılan uygulama olmuş- 1998’de Jandarma Arama ve Kurtarma Timleri ve Jan-
tur. Uygulama, AB’nin NATO imkanlarını kullanmasına darma Asayiş Bot Komutanlıkları gibi yeni birimler
izin verirken aynı zamanda bu kullanımı NATO üyeleri- oluşturulmuştur.14
nin kabul etmesi şartına bağlamıştır. Kabul edilen hü-
1996’da Samuel Huntington, “Medeniyetler Çatışması”
kümle AB güvenlik sistemine AB üyesi olmayan NATO
başlıklı çalışmasını yenileyip yeniden yayınlamış ve döne-
üyeleri, dolayısıyla Türkiye dâhil olmuş, AB ise bu tür bir
min ABD yönetimi bakımından bu çalışma bir uyarı nite-
katılımı işlevsiz kılacak öneriler geliştirmiştir. Bunun üze-
liği taşımıştır. Türkiye’nin AB sürecinden kopmasının si-
rine ABD Dışişleri, AB üyesi olmayan NATO müttefikle-
yasal istikrarsızlaşma ihtimali taşıdığı, 28 Şubat 1997 ta-
rine herhangi bir ayrımcılık yapılmaması konusunda sert
rihli Milli Güvenlik Kurulu kararları ile buna verilen tepki-
bir uyarıda bulunmuştur13.AB’den uzaklaşıp Rusya ile iliş-
lerin yaratacağı ortamın öngörülemezliğinden hareketle,
kiler geliştirilmesi yönündeki tartışmalarda, 1997 yılında
ABD yönetimi AB ülkelerine uyarılarda bulunmuştur. Bu
Türkiye’nin AB’ne aday ülke sayılmamasının, buna rağ-
arada 1998 yılında PKK liderinin Suriye’den çıkartılmasına
men Kıbrıs’ın aday olmasının ve AB’nin NATO’dan ayrıl-
ve 1999’da yakalanmasına yardım eden de ABD olmuş-
maz ama özerk bir güvenlik politikasına yönelmesinin et-
tur. Bu olay, esasen Türkiye’nin PKK odaklı güvenlik po-
kisi de bulunmaktadır..
litikasını terk etmesine yardımcı olma amacı taşımıştır.
12 Türkiye’nin NATO’ya katkıları için bkz. http://frmpaylas.com/ 1991–2003 arasında İngiliz, Fransız ve Amerikan birlik-
showthread.php?t=18003.
lerince faaliyet göstermiş olan Çekiç Güç ise, Saddam’ın
13 Financial Times, 7 Aralık 1998.
14 “Atlı Jandarma Birlikleri, 21 Ağustos 1997 tarihinde önleyici za-
bölgedeki otoritesini ortadan kaldırma işlevi görürken
bıta hizmetlerinde kullanılmak maksadıyla kurulmuştur. Birlik aynı zamanda Kuzey Irak’tan Türkiye’ye iltica edenleri
2002 yılında Jandarma Eğitim Komutanlığı’na bağlanarak, Jan-
darma Köpek Eğitim Merkez Komutanlığı ile birleştirilmiş ve Jan- korumayı da amaçlamıştır.
darma At ve Köpek Eğitim Merkezi Komutanlığı adı altında reor-
ganize edilmiştir.” Tam kadrolu olarak Nevşehir’de faaliyete ge-
Bu gelişmelerin ardından 1999 yılında Türkiye AB’ye aday
çirilmiştir. http://tr.wikipedia.org/wiki/Jandarma_Genel_Komu-
tanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1#Atl.C4.B1_Jandarma_Birlikleri. ülke olarak kabul edilmiştir. Adaylık statüsünü “Batı” it-

78
tifakı içinde yer almak olarak gören Türkiye, o yıllarda terliği tarafından hazırlanan ve Annan Planı olarak bi-
da bu süreci iç değil bir dış politika faaliyeti olarak de- linen belgenin yayınlanması arasında tarihsel bir ça-
ğerlendirmiştir. Nitekim, NATO’nun 1999 Washington kışma olmuştur. 19 Ekim 2003 NATO Prag Zirvesi’nde de
Zirvesi’nde kabul edilen alan dışı müdahale, uluslararası NATO’nun artık Doğu Akdeniz ve Ortadoğu ile daha fazla
terör ve ırk ayrımcılığıyla mücadele ile NATO’nun eko- ilgilenmesi kararı alınmış, Akdeniz diyalogunun geliştiril-
nomik, siyasal alanlarla demokratikleşme faaliyetlerinde mesi konusunda uzlaşmaya varılmış ve bu çerçevede Ge-
rol alması gibi konular, Türkiye’nin iç değilse de dış poli- nişletilmiş yada Büyük Ortadoğu girişimi olarak tanım-
tika yaklaşımlarıyla uyumlu bir çizgi sergilemiştir. Bu il- lanan proje tartışılmıştır. Annan Planı’nın Nisan 2004’de
keler aynı zamanda Türkiye’nin AB üyeliği için kendi ya- Kıbrıs’taki her iki kesimin referandumuna sunulmasın-
rarını açıklarken kullandığı gerekçelerle örtüşmüştür. dan kısa süre önce, 19 Mart 2004’de Genelkurmay 2.Baş-
kanı Orgeneral İlker Başbuğ, ABD’ye yaptığı gezi sonra-
11 Eylül 2001’deki terör saldırıları ise, NATO çerçevesin-
sında Akdeniz diyalogunun Büyük Ortadoğu Projesinin
deki güvenlik konularının öznesini devlet olmaktan çıkar-
Türkiye tarafından onaylandığını ima eden bir açıklama
dığı gibi mücadele yöntemlerinin de genişlemesine yol
yaparak, Annan Planı çerçevesinde gelişen Kıbrıs siyase-
açmıştır. Tüm NATO ülkeleriyle birlikte Türkiye’nin de
tine de ciddi bir itirazın olmayacağının anlaşılmasını sağ-
benimsediği bu anlayış, koşullarının asimetrik tehditlere
lamıştır19. Bununla birlikte yapılan açıklama, Büyük Or-
göre yeniden yapılandırılması sürecine girmeyi gerektir-
tadoğu Projesine evet diyen TSK’nın, projenin “ılımlı İs-
miştir. Buna göre, büyük ve hareket kabiliyeti sınırlı ordu
lam”ı içermesi halinde buna karşı çıkılacağını da göster-
sisteminden küçük, esnek ve acil müdahale edebilir birlik
miştir.
yapılanmasına geçilmiş, istihbarat yetenekleri artırılmış,
ayrıca askeri alan dışında güvenlik birimlerinin ekonomik ABD’nin Irak Savaşı ise, güvenlik konusunun Türkiye’de
ve sosyal alanlarda önlem alıcı faaliyetler yapmaları he- yeniden devlet merkezli bir içerik kazanmasına yol aç-
deflenmiştir. Kişilerin etnik-dinsel kökenleri, toplumsal mıştır. 2003’de olası Irak Savaşı karşısında Türkiye’ye
ilişkileri, yaşam biçimleri, mali faaliyetleri birer çalışma yönelik bir tehdit oluşabileceği gerekçesiyle ABD, Tür-
alanı olarak saptanmıştır15. Burada terörizmin sosyal ve kiye’ye AWACS casus uçakları ile Patriot füze sistemleri
ekonomik koşullara bağlı bir tehdit olması ve tehlikeyi gönderilmesini talep etmiş, ancak Fransa, Almanya ve
bir riske dönüşmeden kaynağında bertaraf etmeyi gerek- Benelüks ülkeleri bu öneriyi reddetmişlerdir. Bu, aynı za-
tirdiği anlayışı bulunmaktadır16. Dolayısıyla adı önleyici manda Irak müdahalesinin NATO çerçevesinde yapılma-
müdahale olan bu strateji, kişilerin takibini esas alan bir sını da reddetmek anlamına gelmiş ve ABD Irak’a NATO
güvenlik anlayışına dönüşmüştür. dışında kurulan bir koalisyon gücüyle müdahale etmiş-
tir. Türkiye, bu koalisyona katılmadığı gibi, lojistik des-
NATO’nun Avrupalı müttefiklerinin çoğu bu stratejinin
tek vermeyi de reddetmiş ve bu yolla NATO’nun Avrupalı
insan haklarıyla çeliştiği gerekçesiyle ülkelerinde uygu-
üyeleriyle aynı tutuma girmiştir.
lanmasına direndiyse de, İngiltere ve ABD yeni anti-terör
yasaları çıkarmış ve bu çerçevede özgürlüklerin güvenlik ABD’nin Irak işgali, Türkiye’deki her kesimde benzer tür-
adına kısıtlanabilmesinin yasal zemini oluşturulmuştur. den güvenlik kaygısı yaratmamıştır. İşgalin Kuzey Irak
2001 yılından itibaren ABD ve AB Konseyi, düzenli aralık- desteği üzerinden gerçekleşmiş olmasını tehdit görenler,
larla terörist gruplar ile kişilerin isim listelerini yayınla- ABD’nin Kürt devleti kurulmasına katkı sağlayacağından
yarak resmi düşmanlarını dünyaya duyurmaya başlamış- hareket etmiştir. Bu çerçevede 1 Mart 2003’teki tezkere-
lar17, ancak Türkiye bu türden bir liste hazırlamamıştır. nin bir hata olduğu, Kuzey Irak’ı ABD ellerine bırakma-
Bununla birlikte, Türkiye’de terörizmle uluslararası işbir- nın kabul edilemez olduğu savunulmuştur. Bir diğer ke-
liğine dayalı ve alan dışında her türlü araçla mücadele te- sim ise, Irak işgalini Afganistan müdahalesiyle birleştir-
mel güvenlik ilkesi olmayı sürdürmüş, hatta 12–13 Hazi- miş ve ABD’nin Müslümanları öldürdüğü, tutukladığı ve
ran 2003’de NATO Savunma Bakanları Toplantısında alı- kötü muamele yaptığından hareket etmiştir. Dolayısıyla
nan karar doğrultusunda18 Ankara’da Terörizmle Müca-
15 http://www.nato.int/ims/docu/terrorism.htm
dele Mükemmeliyet Merkezi bile kurulmuştur.
16 http://www.tsk.mil.tr/1_TSK_HAKKINDA/1_4_Savunma_Politi-
kasi/savunma_politikasi.htm
4 Ekim 2002 NATO Daimi Konsey toplantısında NA- 17 Bkz. “Executive Order,” no.13224, 31.10.2001; “Council Common
TO’nun özellikle Doğu Akdeniz’e kaydırılması konusunda Position on the application of spesific measures to combat terro-
rism,” 2001/931, OJ L244/93, 28.12.2001.
üyelerin anlaşmış olmaları ile Nisan ayında Kıbrıs soru- 18 http://www.nato.int/ims/docu/force-structure.htm
nuna barışçı çözüm getirmek amacıyla BM Genel Sekre- 19 NTV, aktaran: www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=510

79
ABD, ister Müslüman ülkeleri işgal ettiği, ister Kürtleri des- rıca Gürcü subaylara eğitim verdiği ileri sürülmüştür.23
teklediği, isterse de NATO’nun 28–29 Haziran 2004’teki Türkiye bu iddiaya resmi bir yanıt vermemiştir.
İstanbul Zirvesi’yle20 gündeme gelen “ılımlı İslam”ı
2008’e kadar ABD ile süren gerilimli ilişkiler dönemi, aynı
desteklediği gerekçelerinden ele alınsın, Türkiye’de
zamanda AB-Türkiye ilişkilerinin de hızını kaybettiği yıl-
anti-Amerikancı tutumların güçlenmesine yol açmış-
lar olmuş ve bu ortam, Türkiye’de sadece ABD değil bü-
tır21. İstanbul Zirvesi’nde Kosova’daki KFOR faaliyetleri-
tün “Batı”lılardan şüphe duymaya dayalı tepkileri besle-
nin sürmesi, Kafkasya’da NATO varlığı ve Irak güvenlik
miştir. Hatta eski MGK Genel Sekreteri Emekli Orgene-
güçlerinin eğitimi gibi Türkiye’nin genel yaklaşımlarıyla
ral Tuncer Kılınç’ın NATO’dan ayrılmak gerektiğini ifade
uyumlu gibi gözüken ilkeler benimsendiyse de, Türki-
eden sözleri, küçümsenmeyecek oranda taraftar bulmuş-
ye’nin bu çerçevedeki rolünün farklılaşması gerektiği or-
tur.24 Bununla birlikte, Kasım 2007’deki ABD Başkanı Ge-
taya çıkmıştır. Buna göre, Müslüman çoğunluk bir değiş-
orge W. Bush ile Türkiye Başbakanı R. Tayyip Erdoğan
ken olarak değerlendirilmiş, ama bundan daha önemlisi
görüşmesinden sonra sağlanan mutabakat ve ardından
demokratikleşme süreci devam ettiği sürece Türkiye’nin
TSK’nın Kuzey Irak’ta PKK’ya yönelik operasyon yapma-
rolünün anlamlı olacağı ele alınmıştır. Zirve sırasında ka-
sına olanak sağlayan anlaşma, ikili ilişkilerin yeniden ge-
bul edilen “Yeni Dönemde Güvenliğimiz”22 başlıklı İstan-
liştirilmesine yol açmıştır25. Genelkurmay Başkanı Orge-
bul Bildirisi, kişi hak ve özgürlüklerine, demokratikleşme
neral Yaşar Büyükanıt’ın, 2007’de düzenlenen bir ulus-
ile istikrara vurgu yapmış ve NATO tarihinde hiç olma-
lararası sempozyumun açılış konuşmasındaki sözleri, bu
dığı kadar güvenlik ile demokrasi arasındaki doğrudan bir
duruma işaret etmektedir.
bağ kurmuştur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki Büyükanıt, “ 2003 yılında
İstanbul Zirvesi sırasındaki Kafkasya’ya açılım anlayışı
meydana gelen 14 savaş içinde çatışan her iki tarafın dev-
çerçevesinde Türkiye ile Gürcistan arasındaki ilişkilerde
let olduğu tek bir savaş meydana gelmiştir: ABD-Irak sa-
gelişmeler yaşanmış ve bu gelişmeler Türkiye’nin NA-
vaşı”26 diyerek ABD’nin bir işgal değil, savaş halinde ol-
TO’yu Rusya sınırlarına ve çıkar alanlarına en yakın yere
duğunu kabul eden NATO anlayışına yakın bir tanım-
taşıyan ülke olarak algılanmasına yol açmıştır. 2008’de
lama yapmıştır. Türkiye’nin tehditlerinin ve güvenlik ön-
Gürcistan-Rusya savaşı sürerken Rusya Savunma Bakan-
celiklerinin sıralanış biçiminde de NATO karar ve ilkele-
lığının bir raporuna dayanılarak hazırlanan bir haberde,
riyle paralellik bulunması mümkündür. Kitle imha silah-
Türkiye’nin 2004’ten itibaren Gürcistan’a 45 milyon do-
larının yaygınlaşması, başarısız devlet yönetimleri, kay-
larlık silah ve mühimmat yardımında bulunduğunu, ay-
nakların dengesizliği ve terörizm genel tehdit sıralama-
20 http://www.nato.int/docu/update/2004/06-june/e0629d.htm sının maddeleri olarak takdim edilmiş, 2007’de NATO
21 Çetin Güney, “AK Parti’nin Dış Politika Anlayışı Bağlamında Tür- Enerji Ajansı’na üye olunmasıyla uyumlu biçimde, enerji
kiye-ABD İlişkileri,” Avrasya Dosyası, cilt11, sayı 2, 2005, s. 56..
güvenliği meselesi üzerinde durulmuştur. Güvenliğin
22 “The Istanbul Declaration Our Security in a New Era,” Press Re-
lease, (2004)097, 28 June 2004. sağlanması konusundaki öncelikler ise, önleyici müda-
23 http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=49746. hale, insan kaynaklarından azami ölçüde istifade ede-
24 “İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği’nin konuğu olarak ka-
tıldığı ‘Cumhuriyetimize sahip çıkmak’ konulu konferansta ko-
bilme imkân ve kabiliyetleri ile uluslararası işbirliği ola-
nuşan eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Tuncer Kı- rak ifade edilmiştir.27
lınç, “Günümüzde NATO belirsizlikler içinde. Batıya yönele-
cek tehdide karşı kullanılacak bir güç olarak görülse de özel-
likle asimetrik savaş kavramı içinde etkinlikle kullanılabile- Son olarak 2-3 Nisan 2008’de gerçekleşen NATO Bükreş
cek bir yapıda olmadığı açıktır. Türkiye’nin Batı hegemon- zirvesinde Ukrayna ve Gürcistan’ın örgüte üyelikleri er-
yasından ve sömürgesinden kurtulmasının, bir şekilde NA-
TO’dan ayrılmasıyla sağlanacağı değerlendirilmektedir” dedi. telenince, Kosova’yı tanıyarak Rusya’nın güvensizliğiyle
Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, AB ile ilgili de şunları söyledi:
“Avrupa Birliği, Ermeni soykırımını ve Kıbrıs’ta Rum yönetimini
karşılaşan Türkiye, yeni bir kriz yaşanmamasından dolayı
tanımamızı, limanları Rumlara açmamızı, terör örgütü ile masaya rahatlamış, ancak Afganistan’daki görev gücüne ek asker
oturmamızı, Kürt ve Alevi vatandaşlarımızı azınlık olarak nitele-
memizi istiyor. Avrupa Birliği böylece, birliğimizi, bütünlüğü- katkısında bulunmayı ve bu misyonun doğrudan Afgan-
müzü bozarak kolayca teslim olmamızı bekliyor”. lılarla karşı karşıya gelmeye yol açacak yeni faaliyet bi-
Bkz. http://ulusalkanal.com.tr/index.php?option=com_conten-
t&task=view&id=4739&Itemid=4 - 31k - çimine katılmayı reddetmiştir. Müslümanların karşı kar-
25 ABD’nin Türkiye’nin PKK ile olan mücadelesine desteğini arttı- şıya getirilmesinin zararları üzerinden yapılan açıklama,
racağına dair bkz. http://www.voanews.com/english/archive/2-
007-11/2007-11-05-voa67.cfm?CFID=246404732&CFTOKEN=789-
NATO tarafından makul bulunmuştur.
31264
26 Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, “ Açılış Konuş-
ması,” Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler, Uluslara-
rası Sempozyumu, 31.Mayıs.2007, s. 5.
27 İbid, s. 9.

80
Sonuç
NATO’da ABD’den sonra ikinci büyük orduya sahip Tür- Barış İçin Ortaklık Çerçeve
kiye, savunma harcamalarında sekizinci sırada yer al- Metni’nden… (NATO Konsey
maktadır. NATO tarafından belirlenen toplam kuvvet- Toplantısı, Brüksel, 1994)
lerin % 40’ının konuşlanabilir % 8’inin de kullanılabi-
lir olmasına çaba gösteren Türkiye, ayrıca 1999’dan beri 2. Bu Ortaklık Avrupa-Atlantik bölgesinde istikrar
ve güvenliğe ancak işbirliği ve ortak eylemle
NATO ile bilimsel çalışmalarda da ortaklık sürdürmekte-
ulaşılabileceğine dair ortak kanının ifadesi
dir.28 Örneğin 2004 yılında NATO’nun çok gizli haberleş- olarak oluşturulmuştur. Temel özgürlüklerin ve
mesinde güvenle kullanılacak ISDN Kripto BRI cihazının insan haklarının korunması ve desteklenmesi ile
üretim ihalesine üç ülkeden biri olarak katılan Türkiye, özgürlük, adalet ve barışın demokrasi yoluyla
testlerde başarılı olmuş ve 12 yıl NATO ülkelerinin gizli temin edilmesi bu Ortaklığın temelini oluşturan
haberleşmesini sağlayacak ülke haline gelmiştir. ortak değerlerdir. Kuzey Atlantik İttifakının üye
devletleri ve bu Metne imza veren diğer devletler,
Türkiye’nin güvenlik savunma modernizasyonu ile bu bu Ortaklığa katılarak demokratik toplumların
alanlardaki tehdit ve mücadele yöntemlerinin NATO or- muhafazasına, baskı ve sindirmeye karşı
taklığı içinde şekillendiği açıktır. Batılılaşma ve modern- özgürlüklerine ve uluslararası hukuk ilkelerinin
leşme politikalarının en somut örneği olarak görülen korunmasına olan taahhütlerini hatırlatırlar.
NATO, aynı zamanda ve çelişkili biçimde güçlü üyelerin
Birleşmiş Milletler Antlaşması ve İnsan Hakları
Türkiye’yi yönlendirmelerinde kullanılan bir araç olarak Evrensel Beyannamesinin yükümlülüklerini
da değerlendirilmektedir. Bu yaklaşım, Türkiye-NATO yerine getireceklerine; bilhassa herhangi bir
ilişkilerinin daha çok Türk-Amerikan ilişkileri olarak de- Devletin bölgesel bütünlüğünü veya siyasi
ğerlendirilmesinden, Avrupalı ortakların da Türkiye’yi bağımsızlığını tehdit etmekten veya bunlara
içine dâhil etmeyen AB üyeleri olarak görülmesinden karşı güç kullanmaktan kaçınacaklarına, mevcut
kaynaklanmaktadır. ABD’nin küresel ya da Türkiye ile sınırlara saygı göstereceklerine ve anlaşmazlıkları
barışçıl yollarla çözeceklerine olan taahhütlerini
ilgili politikaları Türk karar alıcılarına uygun geldiğinde
tekrar teyit ederler. Ayrıca, Helsinki Nihai Senedi
NATO faaliyetleri öne çıkmakta, tersi durumda ise NATO
ile buna müteakip tüm AGİK belgelerine olan
sanki Türkiye bir üye değilmişçesine ve karar alımında oy taahhütlerini ve silahsızlanma ve silahların
hakkı yokmuşçasına eleştirilmektedir. NATO’nun hala kontrolü alanında üstlendikleri taahhütleri ve
sadece “sert güvenlik” adı verilen ve sadece askeri ön- yükümlülükleri yerine getireceklerini tekrar teyit
lemleri kapsayan bir örgüt olarak değerlendirilmesi ve ederler.
örgütün “yumuşak güvenlik” ayağının ciddiye alınma-
3. Bu metne imza veren diğer devletler
ması söz konusudur. Bu çerçevede NATO’nun Kamu Dip-
aşağıdaki amaçlara ulaşmakta NATO ile işbirliği
lomasisi departmanının desteğiyle bir sivil toplum ör- yapacaklardır:
gütü olarak 2005 yılında kurulan Türk-Atlantik Genç-
lik Komitesi (YATA), 1922 doğumlu Büyükelçi Haluk Ba- a. ulusal savunma planlaması ve bütçeleme
sürecinde saydamlığın kolaylaştırılması.
yülken’in başında bulunduğu Türk-Atlantik Konseyi’ne
bağlı olarak oluşturulmuştur. Dolayısıyla NATO’nun sos- b. savunma kuvvetlerinin demokratik kontrolünün
yal diplomasi, demokratikleşme, istikrar sağlayıcı sosyo- sağlanması.
ekonomik yapıları destekleme birimleri, Türkiye’de başa-
rılı biçimde çalışmamakta, bu da Türkiye’nin güvenlik ol-
gusuna bakışının ana hatlarını belli etmektedir.

Bununla birlikte, 2002’den itibaren hükümet kanalıyla


sürdürülen reformların, NATO’nun yeni strateji ve anla-
28 1999–2004 arasında NATO işbirliği ve bağış fonundan 70 bi-
yışıyla uyumlu olduğu söylenebilir. Bu, tek eksenli (Batı), lim adamı, NATO Bilim Bursundan 1000 kadar kişi yararlanmış-
tır. İşbirliği ve Bağış fonlarının % 15’i deprem ve diğer alanlara,
çok yönlü ve komşularla sıfır sorun siyaseti olarak da ta- % 15’i Karadeniz çalışmalarına, % 35’i komşu ülkelerle ilişkilerin
nımlanabilir29. 2009’da Türkiye’nin Anders Fogh Rasmus- geliştirilmesi, geri kalan da Türkiye’deki Azeri bilim adamlarının
desteklenmesi olarak kullanılmıştır. Muammer Kaya, “Türk Bilim
sen’in NATO Genel Sekreteri seçilmesine izin vermesi Adamları Ülkemizi Dünya işe İşbirliğine Götürüyor,” Üniversite ve
Toplum, Cilt 4, Sayı 3, Eylül 2004.
karşılığında elde ettiği genel sekreterin birinci dereceden
29 Bkz. Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik, s. 225-240 ve 501-551.
yardımcılarından bir tanesinin Türk olması kazanımı, ge-
lecek dönemde bu ilişkiler üzerinde etkili olacaktır.

81
Avrupa Birliği: Güvenlik ve
Sivil-Asker İlişkileri
Hale Akay

Güvenlik denetimi açısından Avrupa Birliğinin (AB) Tür- tadır. Ayrıca Adalet, Özgürlük ve Güvenlik ile Ortak Dı-
kiye üzerindeki etkisi ve yönlendirmesi iki farklı düzeyde şişleri, Güvenlik ve Savunma Politikaları başlıkları doğru-
ele alınabilir. Birinci düzey Türkiye ile AB arasındaki dan içişleri ve savunma alanındaki konuları içermektedir.
adaylık sürecinin güvenlik sektörünü ilgilendiren yönle- Bunun dışında ifade özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme
ridir. İkinci düzey AB içindeki yapılarla Türkiye’deki mu- özgürlüğü, din özgürlüğü, kültürel haklar, azınlıkların ko-
adilleri arasındaki ilişkileri kapsar. Bu çalışmada her iki runması, Kıbrıs sorunu gibi Türkiye’nin iç ve dış tehdit al-
düzey de ele alınmıştır. Yapılan tarama ve ele alınan ko- gıları açısından hassas konular da bu sürece dâhildir. As-
nular 1999 Helsinki Zirvesi ve sonrasındaki süreç ile sınır- lında Türkiye gibi ulusal güvenliğin tanımının çok geniş
lanmıştır.1 yapıldığı bir ülkede, hemen her konu bir şekilde güven-
lik sektörü ile ilişkilenebilir. AB sürecini güvenlik sektö-
Adaylık Sürecİ
rüne yapılan tüm vurgularıyla ele almak burada imkân-
Türkiye, 1999-2004 arasındaki dönemi özellikle siyasi ve sızdır. Bu nedenle yapılan tarama siyasi kriterler ve yu-
ekonomik kriterlere uyum sağlamaya yönelik reformları karıda bahsi geçen iki müzakere başlığında 2000 yılından
gerçekleştirmekle geçirmiştir. Bu süre zarfında AB, Kıbrıs itibaren yaşanan gelişmeleri içermektedir.
dahil 10 yeni üyenin katılımıyla genişlemiş, adalet ve içiş-
leri, savunma ve güvenlik alanlarında entegrasyona yö- Sİvİl-Asker İlİşkİlerİ
nelik çabalarını artırmış ve bir siyasi birlik olma hedefinin
Türkiye ile ilgili müzakerelerde oldukça önemli bir yere
önemli bir unsuru olan AB Anayasası çalışmalarına baş-
sahip ve çoğu zaman sürecin dalgalı gelişiminde önemli
lamıştır. 16-17 Aralık 2004 tarihlerinde yapılan zirve top-
bir rol oynamış olsa da, AB’nin aslında sivil-asker ilişki-
lantısında ise AB, Türkiye ile müzakerelerin başlatılması
lerine yönelik belirli bir mevzuatı yoktur. AB’nin beklen-
kararını açıklamıştır. Bu tarihten sonra AB mükteseba-
tisi Türkiye’nin bu alandaki idari yapısının ve uygulama-
tına ilişkin başlıkları içeren tarama süreci başlatılmış ve
arkasından değişik fasıllarda müzakereler açılmıştır. larının AB ülkeleri ile aynı hizaya gelmesidir. AB ülkele-
rinde bu konuda farklı idari yapılanmalar mevcut olsa da,
Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin gelişimine ilişkin bazı ortak değerler ve kurumsal pozisyonlardan söz et-
temel kaynaklar Komisyonun hazırladığı yıllık İlerleme mek mümkündür. AB modeli olarak adlandırabileceğimiz
Raporları, Katılım Ortaklığı Belgeleri ve Türkiye’nin hazır- sivil-asker arasındaki ilişki dengesinin başlıca unsurları
ladığı Ulusal Programlardır. Bu belgelerde güvenlik sek- şöyle sıralanabilir.
törüne ilişkin yapılacak bir tarama aslında oldukça kap-
samlı olmalıdır. Güvenlik sektörü, öncelikle siyasi kriter- • Cumhurbaşkanı, Başbakan ve güvenlik sektörüne iliş-
ler başlığı altında başta sivil-asker ilişkileri olmak üzere kin bakanlıklar arasında, ordunun kontrolüne iliş-
insan hakları, azınlık hakları, yasal mevzuatta yapılan de- kin (idari yönetimin kimde olduğu, kumanda görevle-
ğişikliklere ilişkin değerlendirmelerde karşımıza çıkmak- rine atamaların kim tarafından yapılacağı kriz dönem-
lerinde yetkilerin kime ait olduğu ve kimin savaş ilan
1 Bu zirvede Komisyonun hazırladığı 1999 İlerleme Raporundan
duyduğu memnuniyeti ifade eden AB Konseyi, Türkiye’nin diğer etme yetkisine sahip olduğu dâhil) rol ve sorumluluk-
aday devletlere uygulananlar ile aynı kriterler temelinde Birliğe
katılmaya yönelmiş bir aday devlet olduğunu açıklamıştır. Bunlar ları belirsizliğe yer bırakmayacak şekilde açıklayan ve
Kopenhag kriterleri olarak bilinen siyasi ve ekonomik kriterler ka- Anayasa ya da kanunlar içinde tanımlayan açık bir gö-
dar, Türkiye’nin mevzuatı ile AB müktesebatı arasındaki uyumlaş-
tırmayı da kapsamaktadır. rev paylaşımı.

82
• Barış zamanında genelkurmayın ve komutanların bir temsilci atanmasını da içeren kanun değişikliğinin Cum-
savunma bakanlığı veya bu tür bir birime sahip bir ba- hurbaşkanı tarafından veto edildiğine değinilerek, yeni
kanlık tarafından idaresi ve silahlı kuvvetlerin büyük- düzenlemenin Avrupa standartlarına uygun olmasının
lüğü, yapılanması, teçhizatı ve konuşlanmasına ilişkin öneminin altı çizilmiştir.
temel kararları almaktan bu bakanlığın sorumlu ol-
ması. 2002’ye gelindiğinde odakta yine MGK vardır. Kurulun
yapısı ile rolüne ilişkin Anayasa değişikliğinin uygulan-
• Savunma teşkilatının yasama tarafından –(a) forma- masına yönelik kanun tasarısının TBMM’de beklemekte
lite icabı yapılan gözetimi ve idare tarafından öne- olduğu belirtilmiş ve “MGK’nın askeri üyeleri, yıl içinde çe-
rilenlerin neredeyse otomatik bir şekilde kabulünü şitli zamanlarda verdikleri beyanatlarda, yaptıkları konuş-
aşan, (b) sürece ana muhalefet partilerinin de komi- malarda ve medyadaki demeçlerinde, siyasi, sosyal ve dış po-
teler aracılığıyla dâhil olduğu ve, (c) bu konularda bil- litika konularındaki görüşlerini açıklamaktadır. Söz konusu
gili meclis personeli ile dışarıdan uzmanların destekle- üyeler, AB siyasi kriterlerine uyuma yönelik reformlara iliş-
diği- etkin denetimi. kin tartışmalarda da yer almıştır. Bu üyeler, özellikle kültü-
rel haklar ve Türkçe’den başka bir dilde eğitim ve yayın ya-
• Kamuoyunda ordu üzerinde -silahlı kuvvetlerin ken-
pılması gibi konularda aktif olarak yer almıştır” ifadesi kul-
dileri de yasama ve topluma karşı hesap vermek so-
lanılmıştır. RTÜK içinde MGK’nın rolünü güçlendiren Ka-
runda olan sivil yöneticilere karşı sorumlu olduğu- bir
nun değişikliği yine sorun yaratırken, savunma bütçesi
sivil ve demokratik kontrolün mevcut olduğuna dair
bu İlerleme Raporu ile gündeme gelmiştir. Silahlı Kuv-
yaygın algının mevcudiyeti.2
vetlerin savunma bütçesinin hazırlanmasındaki özerk-
AB Komisyonu tarafından hazırlanan ilerleme raporları liği ve askeri amaçlara yönelik bütçe fonları vurgulanan
incelendiğinde, hem bu modelin değişik unsurları hem hususlardır. Yine MGK’nın iç politikadaki etkinliği rapora
de netleştirilmiş bir modelin yokluğunda içerikte yaşa- konu olmuştur.
nan dalgalanmalar rahatça gözlemlenebilmektedir. Ko-
2003 yılında ise MGK ile ilgili şimdiye kadar yapılan deği-
misyon ilk başta sivil-asker ilişkileri için çok daha geniş
şikliklere ek olarak, Sinema, Video ve Müzik Eserleri De-
bir çerçeve çizmiş, sonraları konu bir süre Milli Güven-
netleme Kurulundan MGK temsilcisinin çıkarıldığı, ancak
lik Kurulu (MGK) ile sınırlı kalmış, daha sonra yeni me-
RTÜK ve YÖK’te MGK varlığının devam ettiği belirtilmiş-
selelerin eklenmesiyle 2005 yılında Siyasi Kriterler altın-
tir. Bu senenin en önemli gelişmesi 7. Uyum Paketindeki
daki ilgili başlığın adı Sivil-Asker İlişkileri şeklinde değiş-
değişiklikle MGK Genel Sekreterinin geniş yürütme ve de-
tirilmiştir.
netleme yetkilerinin ve sivil kurum ve kuruluşlara sınırsız
Komisyon “Ordu üzerinde sivil kontrolü geliştirme ihtiyacı erişim yetkisinin kaldırılmasıdır. Genel sekreterin asker
sürmektedir. AB, NATO ve AGİT standartlarına aykırı ola- adaylar arasından seçilmesi, Sayıştay’ın yetkilerinin artı-
rak, Savunma Bakanı’na karşı sorumlu olmak yerine, Genel- rılması ancak denetim yetkisine ilişkin gizlilik esaslı sınır-
kurmay Başkanı hâlâ Başbakan’a karşı sorumludur” ifade- landırmanın varlığı, bütçe ve fon meselelerine ek olarak
siyle belki de sivil-asker ilişkileri hakkındaki en radikal Raporda vurgulanan konulardır. Raporda “MGK dışında,
yorumunu 2000 yılında yapmıştır. Türkiye’nin savunma Silahlı Kuvvetler Türkiye’de resmi olmayan bazı mekaniz-
teşkilatı yapılanmasına ilişkin bu vurgu, daha sonraki se- malar aracılığıyla da etkili olmaktadır” ifadesi kullanılmış
nelerde yerini daha dar taleplere bırakmıştır. ve Askeri Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkındaki Kanunda yapılan değişiklikle “askerleri isyan
2000’lerin başında sivil-asker ilişkilerinin simgesi ve itaatsizliğe teşvik, halkı askerlikten soğutmak ve milli
MGK’nın yapısı ve işleyişinde gerçekleştirilecek değişim- mukavemeti kırmak” fiillerinden sorumlu sivillerin askeri
lerdir. 2001 yılında sivillerin askeri mahkemelerde yar- mahkemelerde yargılanması imkânının ortadan kalkması
gılanması İlerleme Raporunda bilgi olarak yer almış- bir gelişme olarak kaydedilmiştir.
tır. Türkiye’de bu süre zarfında MGK ile ilgili yapılan re-
formlar 2001 yılında Komisyonun memnun olduğu deği- Türkiye 2004’e girerken, adaylığın kesinleşmesi tarihi yak-
şiklikler olsa da, ordu üzerinde fiili sivil denetimin Ana- laştıkça reformlara hız vermiştir. Bu durum İlerleme Ra-
poruna da olumlu bir şekilde yansımıştır. Rapor MGK’nın
yasa değişikliğiyle ne ölçüde artırıldığının izlenmesinin
gerekeceği belirtilmiştir. Raporda ayrıca dönem boyunca 2 “Introduction,” “The Past and the Future of Civil-Military
Relations in Turkey,” Sami Faltas,ve Sander Jansen, (ed.), Gover-
MGK’nın yaptığı açıklamalar ve Güneydoğu Eylem Planı nance and the Military: Perspectives for Change in Turkey içinde, s.
yer almıştır. Radyo Televizyon Üst Kuruluna MGK’dan bir 36-37.

83
görevleri, işleyişi ve yönetimi hakkındaki yeni yönetme- soruşturmasına değinilmiştir. Bu seneki raporun bir ye-
likte yapılan değişikliklere ve özellikle ilk kez bir sivi- niliği, jandarmanın yapısının gündeme getirilmesidir. Ra-
lin genel sekreterliğe atanmasına vurgu yapmıştır. Yine por İçişleri Bakanlığı mülki amirlerinin jandarma üzerin-
askeri harcamaların şeffaflaşmasına yönelik iki önemli deki kontrolünün güçlendirilmesi gereğine, TSK üst yö-
(Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanunu ile Sayıştayın netiminin siyasi nüfuzuna ve pek çok konuda yaptığı ka-
askeri harcamaları denetlemesine ilişkin yönetmelik) re- muoyu açıklamalarına, Eğitim-Sen’e açılan (anadil hak-
form, YÖK ile RTÜK’teki asker üyeliklere son verilmesi, kıyla ilişkili) davada Genelkurmay Başkanlığının oynadığı
geçen bir yıl içinde kaydedilen önemli gelişmelerdir. Bu- role dikkat çekmiştir. Raporda “Türkiye’nin geçmiş yıllarda
nunla birlikte rapor uyarıda da bulunmaktadır: “Yukarıda kabul edilen reformları güçlendirmesi ve bu alandaki daha
sözü edilen gelişmelere rağmen, ordunun bir ölçüde özerkli- ileri reformlara ilişkin taahhütlerine bağlı kalması elzemdir.
ğini korumasına imkân veren bazı hükümler bulunmaktadır. (…) Bilhassa, askerler tarafından yapılan açıklamalar sa-
Kurumsal çerçeve ile ilgili olarak, ordunun içinde sivil kurum- dece askeri, savunma ve güvenlik meselelerini kapsamalı ve
lara karşı sorumlu olmayan yasal ve idari yapılar hala mev- sadece hükümetin verdiği yetki dâhilinde yapılmalıdır” uya-
cuttur. (…) Türkiye’de Silahlı Kuvvetlerin rolü ve görevleri çe- rılarında bulunulmuştur.
şitli yasal hükümlerle belirlenmiştir. Birlikte değerlendirildi-
ğinde yorumlanmalarına bağlı olarak, bu hükümlerin bazı- 2006 yılı ile beraber MGK gündemdeki önemini kaybet-
ları potansiyel olarak orduya geniş bir manevra alanı sağ- meye başlamış, fakat ana sorunların pek de değişmediği
lamaktadır. Bu, özellikle, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev- ortaya çıkmıştır. Bu dönemdeki tek olumlu gelişme As-
lerini, ülkenin bölünmez bütünlüğü, laiklik ve cumhuriyetçi- keri Ceza Kanununda yapılan değişiklikle sivillerin askeri
lik dâhil olmak üzere, Anayasanın giriş bölümünde belirti- mahkemelerde yargılanmasına getirilen yeni kısıtlama-
len ilkeler ışığında Türkiye Cumhuriyetini korumak ve kolla- dır. Olumsuzluklar ise daha çoktur. MGSB parlamento
mak olarak betimleyen Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Ka- tarafından görüşülmemiş, Silahlı Kuvvetlerin etkisi ve
nunun 35. ve 85/1. maddeleri için geçerlidir. Ayrıca gerekti- mensuplarının açıklamaları devam etmiş, ordunun ma-
ğinde, hemen hemen her politika alanını kapsayacak şekilde nevra alanını genişleten yönetmelik ve kanun maddeleri
yoruma açık olan MGK Kanununun ulusal güvenliği tanım- değiştirilmemiş, jandarmanın yapısında değişiklik olma-
layan 2(a) maddesi için de durum aynıdır.” Önceki yıllara mış, askeri bütçe ve harcamaların parlamento tarafından
göre bir farklılık da, savunma bütçesine ek olarak, sivil denetiminde ilerleme sağlanamamış, Sayıştay denetimi
otoritenin komşu ülkelerle olan ilişkiler konusunda ulu- için gerekli ikincil mevzuat çıkarılmamıştır. Rapordaki
sal güvenlik stratejisinin belirlenmesi ve uygulanmanın yeni bir konu, Meclis Araştırma Komisyonunun Şemdinli
şekillendirilmesi konularındaki denetleyici rolüne atıfta olaylarını inceleyen raporuyla ortaya çıkan EMASYA pro-
bululmasıdır. tokolüdür.

MGK’nın 2004 yılında ilk kez sivil genel sekreter başkan- 2007 yılındaki rapor ise daha da olumsuzdur. “Ordunun,
lığında toplanması, genel sekreterliğin kadrosunun dü- siyasi hayata müdahale girişimleri ve kamuya yönelik açıkla-
şürülmesi, 30 Ekim 2004’de MGK’nın ilk kez bir basın malarına karşılık, 2007 ilkbaharında yaşanan anayasal kri-
brifingi düzenlemesi, askeri fonların savunma bütçesinin zin sonucu demokratik sürecin üstünlüğünü teyit etmiştir”
içine alınması ve 2007’de bu fonların kaldırılmaya başla- ifadesiyle başlayan bölümde, Genelkurmay Başkanlığı-
nacak oluşu, Mayıs 2004’de yapılan Anayasa değişikliği nın Nisan 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine doğru-
ile Sayıştaya savunma harcamalarını Meclis adına denet- dan müdahale ettiği belirtilmektedir. Ayrıca TSK üst yö-
leme yetkisinin verilmesi ve TSK’nın sahip olduğu devlet netiminin, güvenlik ve azınlık haklarına ilişkin konular-
mallarına ilişkin muafiyetin kaldırılması 2005 Raporunda daki bilimsel araştırma ve kamuya yönelik tartışmaları
yer alan olumlu gelişmelerdir. Ancak eksiklikler de mev- sınırlamak için çeşitli girişimleri olduğu ve askerlerin çe-
cuttur. Bunlardan en önemlisi Sayıştayın bu yetkisini kul- şitli vesilelerle basını hedef aldıkları vurgulanmıştır. Geç-
lanmasına yönelik kanuni düzenlemenin yapılmamış ol- miş dönemde ele alınan her türlü olumsuzluk, 2007’de de
masıdır. Vurgulanan bir başka husus da sivil otoritelerin varlığını sürdürmektedir.
denetim görevlerini tam bir şekilde yerine getirmeleri ve
2007 yılında yenilenecek Katılım Ortaklığı Belgesine iliş-
bu konuda uzmanlaşmanın gerçekleşmesidir. 2005 Ra-
kin tavsiyesinde Komisyon güvenlik güçlerinin sivil dene-
porunun ele aldığı önemli bir mesele Milli Güvenlik Siya-
timi konusunda aşağıdaki maddelere yer vermiştir:
seti Belgesidir (MGSB). TSK İç Hizmet Kanunun 35. Mad-
desi ile MGK Kanununun 2a maddelerinin değiştirilme- • Ordu üzerindeki sivil kontrolün AB üye ülkelerindeki
diği belirtilmiş, bazı TSK mensuplarına ilişkin yolsuzluk uygulamalarla uyumlu hale getirilmesine devam edil-

84
mesi. Ordunun siyasi konulara müdahale etmemesi- ile ilgili olarak beklenen değişiklikler, Sayıştayın denetim
nin ve sivil idarenin denetim işlevlerini tam olarak kul- görevini yerine getirmesinde yaşanan sorunlar ile bütçe
lanmasının sağlanması. dışı fonların geleceği ve sivil otoritelerin etkin denetimi
konularında suskun kalmaktadır. Başka bir deyişle Tür-
• Güvenlik işlerinin idaresinde daha geniş mali sorumlu-
kiye askeri yargıda yapılacak düzenlemeler haricinde, bu
luk ve şeffaflık getirmeye yönelik adımlar atılması.
alana ilişkin yeni bir taahhütte bulunmamaktadır.
• Askeri ve savunma politikaları ve ilgili tüm harcamalar
2000 yılından bugünlere doğru gözlenen, sürecin başla-
için dış denetim de dâhil olmak üzere tam parlamen-
rında bu alanda yaşanan hızlı reformların neredeyse tı-
ter gözetimin tesis edilmesi.
kanma noktasına gelmesi ve işlevsizleşmesidir. MGK’nın
• Askeri mahkemelerin yargı yetkisinin sadece askeri yapısının değiştirilmesi ile çözüleceği düşünülen pek çok
personelin askeri görevleriyle sınırlandırılması. sorun varlığını korumuştur.

2008’de de ilerleme sürecinde yaşanan tıkanma yine ken- Sİyasİ Krİterlerdekİ Dİğer Konular
dini göstermektedir. “Silahlı Kuvvetler, resmi ve gayrı resmi
mekanizmalar vasıtasıyla önemli ölçüde siyasi etkinlik gös- İçişleri ve kolluk güçleri ile ilgili mevzuat, sivil-asker iliş-
termeye devam etmiştir. Silahlı Kuvvetlerin üst düzey men- kilerine kıyasla çok daha nettir. Uluslararası anlaşmalar,
supları, Kıbrıs, Güneydoğu, laiklik, siyasi partiler ve askeri ol- AB kurumlarının kararları ve AB bünyesinde doğrudan
mayan diğer gelişmeler dâhil olmak üzere iç ve dış politika içişleri alanını ilgilendiren kuruluşların varlığı bu alanda
konularında sorumlulukları dışında kalan alanlarda görüşle- muğlâklığa yer bırakmamaktadır. Bu yüzden, siyasi kri-
rini açıklamışlardır” denilen raporda, ayrıca “AB dâhil ol- terler altında bu birimlere yönelik konular o seneki geliş-
mak üzere yabancı kuruluşlardan mali yardım alan STK’ları melere göre farklılıklar gösterse de, belirli bir omurgayı
ortaya koyan Ordu’ya ait bir iç yazışmanın basına sızdığı ve korumuştur.
bu yazının Genelkurmay tarafından yalanlanmadığı” bil-
Siyasi Kriterlerin güvenlik sektörünü ilgilendiren diğer
gisine yer verilmiştir. “TSK’nın görevlerine ilişkin kanuni
konularında 2000-2009 arasında gerçekleşen kanuni dü-
düzenlemeler, Jandarmanın konumu, askeri harcamalar ve
zenlemelerin sayısı çok fazla olduğundan, bunlar ekte
özellikle bütçe dışı fonlar, EMASYA konularında bir değişik-
tablo olarak listelenmiştir. Tablo incelendiğinde 2002-
lik olmamış, Sayıştay askeri mülklerin denetimini hala yapa-
2004 arasında hız kazanan reform sürecinin yavaşladığı
mazken, 2007’de tüm askeri ofislerin %25’ini denetlemiştir”
açıkça görülmektedir. Ayrıca 2005 sonrasında kanun-
ifadeleri kullanılmıştır.
larda yapılan değişikliklerle bazı reformlarda geri adım
2008 yılında hazırlanan Ulusal Programda ise sivil-asker atılmış, düşüşe geçen işkence ve kötü muamele vakaları
ilişkilerine ayrılan bölüm İlerleme Raporlarının içeriğine ise tekrar yükselmiştir. Siyasi kriterler başlığında 2008 yı-
kıyasla oldukça dardır: “MGK’nın danışma organı olma ni- lında güvenlik sektörü ile alakalı kabul edilebilecek konu-
teliği, Anayasa ve ilgili yasa değişiklikleriyle yeniden tanım- lar ve yorumlar şöyle sıralanabilir.
lanmıştır. Gerçekleştirilen bu reformların etkin şekilde uy-
• Yargıtay kararını müteakip Şemdinli davası Van Askeri
gulanmasının sağlanmasına ve bu çerçevede, ulusal güven-
Mahkemesi’ne devredilmiştir. Van Askeri Mahkemesi,
lik stratejisinin Hükümetin sorumluluğunda oluşturulması ve
dava sırasında sanıkların serbest bırakılması emrini
yürütülmesine devam edilecektir. Anayasanın değiştirilmiş
vermiştir. Diğer yüksek profilli davalar soruşturma ka-
160. maddesi uyarınca, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün gelir
litesinin önemini ortaya koymuştur. Bu durum bir ta-
ve giderleri ile malları Sayıştay’ın denetimine tabidir. Geçen
raftan polis ve jandarma ile diğer taraftan yargı ara-
yasama döneminde hazırlanmış olan yeni Sayıştay Kanunu
sındaki kurumsal ilişkinin geliştirilmesi gereğine işaret
Teklifi’nde uygulamayla ilgili teknik düzenlemelerin tümüyle
etmektedir.
yerine getirilmesini sağlamak üzere iki maddeye yer verilmiş-
tir. Demokratik hukuk devletinin gerekleri çerçevesinde ha- • İnsan haklarına ilişkin belgelerin onaylanması bağ-
zırlanacak Yargı Reformu Stratejisi’nin bir parçası olarak as- lamında herhangi bir gelişme olmamıştır. İşkenceye
keri mahkemelerin de görev ve yetkilerinin tanımlanmasıyla Karşı BM Sözleşmesinin Eylül 2005’te imzalanan İh-
ilgili düzenlemeler devam edecektir.” Görüldüğü gibi, Tür- tiyari Protokolü onaylanmamıştır. Engellilerin Hakla-
kiye, İlerleme Raporlarında vurgulanan silahlı kuvvetle- rına İlişkin BM Sözleşmesi’nin onay süreci bekleme-
rin siyasete müdahalesi, TSK üst yönetiminin açıklama- dedir. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne
ları, EMASYA, TSK İç Hizmet Kanunu ve MGK Kanunu (AİHS) ilişkin üç ek protokolü onaylamamıştır.

85
• Türkiye vicdani nedenlerle askerlik hizmetini yerine mıştır. Bu değişikliklerin, güvenlik güçleri üyelerine ve-
getirmeyi reddeden kişilerin adli kovuşturmaya tabi rilen talimatlarla birlikte, Türk mevzuatını AİHS stan-
tutulması ve tekrar cezalandırılmasını önleyen yasal dartlarıyla uyumlu hale getirdiği izlenimi oluşmakta-
tedbirleri almamıştır. dır. Bununla birlikte, bu kanunun uygulanmasının ru-
tin kimlik kontrolleri sırasında kötü muameleye yol aç-
• Parlamento düzeyinde, İnsan Haklarını İnceleme Ko-
tığı yönünde endişeler vardır.
misyonu, cezaevleri ve gözaltı merkezlerinde işkence
ve kötü muamele ile gazeteci Hrant Dink cinayetini • Sözleşmeyi imzalayan taraflardan gözaltı merkezleri-
soruşturma amacıyla iki Alt Komisyon kurulmuştur. nin denetlenmesi için bağımsız ulusal bir önleyici me-
Hrant Dink cinayetinin soruşturulmasına ilişkin ola- kanizma kurulması veya belirlenmesini talep eden İş-
rak kurulan Komisyon, raporunu Temmuz 2008’de ta- kenceye Karşı BM Sözleşmesine Ek İhtiyari Protoko-
mamlamıştır. Sözkonusu raporda, emniyet güçleri ve lü’nün onaylanması beklenirken, halen buna benzer
jandarmanın cinayeti önlemede ihmali, hatası ve eş- herhangi bir mekanizma bulunmamaktadır.
güdüm eksikliği bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu
• Güvenlik güçleri tarafından işlenen insan hakları ihlal-
bulgular uygun bir şekilde takip edilmelidir.
leri iddialarına karşı anında, tarafsız ve bağımsız bir
• İnsan haklarının geliştirilmesi ve güçlendirilmesine şekilde araştırma uygulaması mevcut değildir. Mart
yönelik kurumsal çerçeve söz konusu kurumların ba- 2006’da meydana gelen Diyarbakır olaylarına ilişkin
ğımsız olmaları şartıyla uyuşmamaktadır ve kurumlar savcıya yapılan 70 şikâyet başvurusunun hiçbiri so-
mali özerklik ve şeffaflıktan yoksundur. nuçlandırılmamıştır. Ayrıca, işkence ve kötü muamele
iddialarına ilişkin yasal işlemler, etkin yargılama pro-
• Ombudsman sisteminin yokluğunda, insan haklarına
sedürlerinin eksikliği veya bu prosedürlerin suistimal
saygı, özgürlükler, hukuk ve adalet bağlamında mer- edilmesi nedeniyle sıklıkla gecikmektedir.
kezi ve yerel düzeyde verilen idari kararlara karşı ya-
pılan şikâyetlerin soruşturulması için yargı yoluna git- • İnternet sitelerine sıkça getirilen ve kapsamı ile süresi
mekten başka çare kalmamaktadır. orantısız olan yasaklar sorunlu bir diğer alandır. Po-
püler bir site olan YouTube, diğer web siteleri gibi de-
• Tutukluların hakları, gözaltında işkence ve kötü mu- falarca kapatılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri hala bazı
amele olaylarını önleyen, polis nezaretindeki tutuklu- gazetecilerin ve medya kurumlarının askeri resepsi-
ların tıbbi incelenmesini de içeren kapsamlı bir temi- yonlara ve brifinglere erişimlerini engellemektedir.
nat listesi ile koruma altına alınmıştır. Bu hükümlere
uyumu sağlamaya yönelik çabalar sürmektedir. • 1 Mayıs’ta İstanbul Taksim Meydanı’nda gösteri
yapma yasağına uymayan gösterici ve sendika temsil-
• İçişleri Bakanlığı, vatandaşların kanun uygulayıcıla- cilerine karşı orantısız güç kullanmıştır. Mart 2008’de
rına karşı şikâyetlerini soruşturmaya yönelik bir ba- Kürt Nevruz Bahar kutlamaları, özellikle Hakkâri, Yük-
ğımsız ulusal mekanizma kurmak için çalışmalarını sekova ve Van olmak üzere bazı illerde göstericilere
sürdürmüştür. Bir sonraki adım olarak, bu mekaniz- karşı şiddet kullanılmasıyla sonuçlanmıştır. Van’daki
manın kurulması için, mekanizmanın yapısı ve fonksi- Nevruz gösterileri sırasında üç vatandaş hayatını kay-
yonları konusunda kamusal istişareler gereklidir. betmiştir. Van Cumhuriyet Başsavcılığınca ölümlerin
nasıl gerçekleştiğine ilişkin olarak yapılan soruşturma
• Bununla birlikte, özellikle resmi gözaltı merkezlerinin
halen sürmektedir.
dışında ve bilhassa tutuklu nakilleri sırasında veya dı-
şarıda, tutukluluk hali dışındaki işkence ve kötü mua- • Genel olarak, keyfi sınırlamalar ve gösterilerde oran-
mele olaylarıyla ilgili olarak STK’lar tarafından yapılan tısız güç kullanımının devam ettiği gözönünde bulun-
başvuruların sayısında artış olmuştur. Ayrıca, resmi durulduğunda, Avrupa standartlarıyla uyum içinde uy-
önlemlerin, gözaltında veya cezaevinde ortaya çıkan gulanan bir toplanma özgürlüğünün sağlanması için
işkence ve kötü muamele olaylarını önleyemediği du- daha fazla çabaya ihtiyaç bulunmaktadır.
rumlarla karşılaşılmaktadır. Bu gelişmeler endişe veri-
• İçişleri Bakanlığına ‘Türk kültürüne bağlı olmayan va-
cidir.
tansız ve Türk vatandaşı olmayan çingeneleri ve ya-
• Polisin görevleri ve yasal yetkilerine ilişkin kanunda bancıları sınırdışı etme hakkını’ veren ve Romanlara
2007 yılında yapılan değişikliklerle, polisin direnişle karşı ayrımcılığı teşvik eden Yabancıların Türkiye’de
karşılaşmadığı sürece güç kullanma yetkisi kaldırıl- İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’da Romanla-

86
rın lehine değişiklik yapılmasına yönelik bir adım atıl- • Geliştirilmiş ifade alma ve sorgulama tekniklerinin
mamıştır. kullanımı yaygınlaştırılacaktır.

• Avrupa Birliği’nin terörist örgütler listesinde yeralan • Kolluk birimlerinin eğitim sistemi geliştirilmeye de-
PKK tarafından gerçekleştirilen terörist saldırılar yal- vam edilecek, çalışma şartları gözden geçirilecek, in-
nızca Güneydoğu Anadolu bölgesinde değil, ülkenin san hakları ihlallerini önlemeye yönelik yeni teknolo-
genelinde devam etmiş ve sözkonusu terörist saldı- jiler kullanılmak suretiyle önleyici tedbirlere önem ve
rılar çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine yol aç- öncelik verilmesine devam edilecektir.
mıştır. Meclis tezkeresini müteakip, Hükümet kara-
• Kolluk Etik İlkeleri yayımlanmış olup, söz konusu il-
rıyla, Kuzey Irak’ta teröristlerin gizlendikleri nokta-
kelerin temel ve hizmet içi eğitimlere yansıtılması için
lara hava harekâtları düzenlenmiştir. 2007 yılının Ha-
çalışmalar yapılacaktır.
ziran ayında, Irak sınırına yakın iller olan Şırnak, Siirt
ve Hakkâri’de oluşturulan “geçici güvenlik bölgeleri” • İşkenceye ve Diğer Zalimâne, Gayrı İnsanî veya Küçül-
devamlılığını korumaktadır. tücü Muamele ve Cezaya Karşı BM Sözleşmesine Ek
İhtiyari Protokol uygun bir zamanda onaylanacaktır.
• Kara mayınları askeri personel ve siviller için güvenlik
açısından endişe kaynağı olmayı sürdürmektedir. Yer-
Adalet, Özgürlük ve İçİşlerİ
lerinden edilmiş kişilerin durumunu ele alan genel bir
ulusal strateji mevcut değildir. Yerlerinden edilmiş ki- Adalet, Özgürlük ve İçişleri Başlığı altında ele alınan ko-
şilerden sorumlu dairelerin kurumsal kapasitelerinin nular da oldukça kapsamlı olduğundan, ekte önem taşı-
yetersizliği çözülmesi gereken bir sorun olmaya de- yan bazı gelişmeleri içeren (adalet alanındaki gelişme-
vam etmektedir. Yerlerinden edilmiş kişilere yönelik leri kapsam dışı bırakan) bir tablo ile özetlenmiştir. Vize,
politikaların geliştirilmesi sürecine sivil toplum daha göçmenler ve iltica, dış sınırların korunması, polis ala-
fazla dâhil edilmelidir. Köy korucu sisteminin ortadan nında işbirliği gibi birçok yeni düzenlemeyi içeren bu fa-
kaldırılması konusunda adım atılmamıştır. sılda, güvenlik denetimi açısından özellikle ön plana çı-
kan iki konu gözlemlenmektedir. Bunlardan birincisi sı-
“Türkiye artık, ağırlıklı olarak siyasi kriterler alanında ger-
nırların yönetimine bütüncül bir yaklaşım getiren ve AB
çekleştirilen reformların uygulanmasının iyileştirilmesi ve sü-
standartlarına uyumu sağlayan Entegre Sınır Yönetim
regelen zihniyet değişikliğinin pekiştirilmesi dönemine gir-
Stratejisi ve buna yönelik eylem planıdır. Bu planın önün-
miştir” ifadesinin bulunduğu Ulusal Raporda ise, gelecek
deki en büyük sorun kara kuvvetleri, polis, jandarma ve
yıllara ilişkin verilmiş önemli taahhütler şunları içermek-
sahil güvenlik makamları arasındaki yetki karmaşası-
tedir:
dır. AB, kurumlararası eşgüdümün erken bir safhada ol-
• T.C. Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı Paris ilke- duğu, önemli iyileştirmelerin gerektiği ve özellikle asker-
leri çerçevesinde yeniden yapılandırılacaktır. lik hizmeti bağlamında profesyonelleşmenin gerekliliği
üzerinde durmaktadır. 2008 İlerleme Raporunda bu ko-
• İç güvenlik hizmetinin, Hükümetin belirleyeceği poli- nuda başlatılan Ulusal Eylem Programı kapsamında si-
tikalar doğrultusunda ve yine Hükümetin denetim ve yasi düzeyde kurumlararası eşgüdüm toplantıları ve uy-
gözetiminde; “hukukun üstünlüğü” ve “insan hak ve gulama süreçlerine ilişkin rehber hazırlanması gibi un-
hürriyetleri” çerçevesinde, kolluk kuvvetlerinin pro- surlara başlandığı belirtilmiştir. Ulusal Eylem Planının,
fesyonel ve uzmanlaşmış birimleri tarafından yerine somut eylemlerin, hedeflerin, gerçekçi zaman sınırlama-
getirilmesi esastır. Bu kapsamda, iç güvenlik yöneti- larının, sorumlu mercilerin ve önemli bir yatırıma ihtiyaç
minin koordinasyonunu ve sivil idarenin iç güvenlikle duyulacak her bir eylem için tahmini bütçenin tanımla-
ilgili görev, yetki ve sorumluluklarını etkin olarak ye- nacağı daha kesin bir yol haritası ile desteklenmesi ge-
rine getirmesini güçleştiren mevzuat hükümleri ve uy- rektiği uyarısında bulunarak, sınır güvenlik idaresinin ku-
gulamaları değiştirilecektir. rulmasına ilişkin olarak somut bir adım atılmadığına dik-
kat çekmiştir. Bu bağlamda, “AB’nin Dış Sınırlarındaki
• Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun çıkarıla-
Kontrollere İlişkin Ortak Bir El Kitabı” adlı, sınır görevle-
caktır.
rine ilişkin AB gereksinimlerini içeren çalışma sınır görevi
• Suç analizi ile suç araştırma ve soruşturmasında gö- ifa eden kurumlara (Genelkurmay Başkanlığı, Polis Teş-
revli kolluğun adli kapasitesinin arttırılmasına devam kilatı, Gümrük Müsteşarlığı, Jandarma ve Sahil Güvenlik
edilecektir. Komutanlığı) istifadeleri için dağıtılmıştır. AB sınır görev-

87
lilerinin Türkiye’nin Ulusal Entegre Sınır Yönetimi Strate- Türkiye’nin Ulusal Programda bu Fasıla ilişkin hazırladığı
jisi veya anılan stratejiyi uygulamaya dönük Eylem Planı mevzuat uyum takvimi bölüm sonundaki tablodan görü-
hakkında sınırlı bilgi sahibi oldukları belirtilmekte ve Ulu- lebilir.
sal Eylem Planı’nın uygulanmasına yönelik çalışmaların
sistematikleştirilmesi ve süratlendirilmesi gerektiği vur- Ortak Dışİşlerİ, Güvenlİk ve Savunma
gulanmaktadır. Polİtİkası

2007 Raporunda Türkiye’nin polis işbirliği alanındaki bü- Dışişleri, Güvenlik ve Savunma Politikaları3 başlığı ise
tün temel uluslararası sözleşmelere taraf olduğu ve AB içeriği gittikçe genişleyen alanlardan bir tanesidir. Baş-
üyesi ülkelerle işbirliğinde sorun olmadığına değinilmek- lığın 2000’den beri sürekli yinelenen konuları Türkiye
tedir. Ancak, özellikle polis açısından, modern bir altya- ile Birliğin dışişleri alanındaki pozisyonlarının uyumlaş-
pının tesisi ve daha iyi teçhizat sağlanması bakımından tırılması, Türkiye’nin Avrupa Güvenlik ve Savunma Po-
erken bir aşamada bulunulmaktadır. Personelin, özellikle litikasına (AGSP) katılımı, Kıbrıs sorunu ile Yunanis-
suç analizi konusunda, daha bütüncül bir yaklaşımla eği- tan ve diğer komşu ülkelerle ilişkilerdir. 2000 yılı rapo-
tilmesi gerekmektedir. Uluslararası alandaki en iyi uygu- runda Türkiye’nin, AB+15 formatında (AB üyesi devletler
lama çerçevesinde kolluk kuvvetleri için bir etik davranış artı AB üyesi olmayan Avrupalı NATO üyeleri ve aday ül-
rehberi geliştirilmesi gerekmektedir. keler) AB ile görüş alışverişlerine aktif şekilde katıldığı,
ancak askeri kriz yönetimi hakkında AB üyesi olmayan
Polis işbirliğinde önemli bir konu da Europol (Avrupa Po- altı Avrupalı NATO üyesi ile diyalog, danışma ve işbir-
lis Teşkilatı) ile Türkiye’deki kurumlar arasındaki iliş- liği için Feira AB Konseyi’nde (Haziran 2000) ortaya ko-
kilerdir. Europol’ün amacı üye devletlerin ilgili kurum-
nulan düzenlemelerden memnun olmadığı belirtilmiş-
ları arasında terörizm, yasadışı uyuşturucu trafiği ve di-
tir. 11 Eylül saldırıları sonrasında terörizmin de ele alın-
ğer önemli uluslararası organize suçların önlenmesinde
dığı başlıkta, Türkiye’nin AB ile AB+15 ve AB+6 (AB üyesi
ve bunlarla mücadelede etkinliği ve işbirliğini artırmak-
olmayan NATO üyesi Avrupa ülkeleri) formatlarında ak-
tır. 1999 yılı başında faaliyete geçmiştir. Europol’ün idari
tif değişim programlarına katıldığı, fakat Türkiye ile özel-
yetkileri bulunmamaktadır, bu nedenle soruşturma yap-
likle Acil Müdahale Gücü için NATO imkânlarından fay-
mak ve suçluları yakalamak gibi görevleri mevcut değil-
dalanma konusunda, henüz bir anlaşmaya varılamadığı
dir. Europol ile Türkiye arasındaki ilişkiler, 2000 yılında
ifade edilmiştir. Ermenistan ile olan sorunların ve AGİT
Kuruma AB üyesi olmayan ülkelerle müzakere başlatma
çerçevesindeki barışı koruma operasyonlarının dâhil edil-
yetkisi verilmesi ile kurulmuştur. 2004 yılında Türkiye ve
diği 2002’de de, NATO ile ilgili sorun çözülememiştir. Ne
Europol arasında yürürlüğe giren işbirliği anlaşması stra-
var ki Aralık 2002’de sağlanan anlaşma ile askeri kriz yö-
tejik niteliktedir ve uluslararası suçların belirlenmesi, ön-
netiminde işbirliği mümkün olabilmiş ve bu gelişme 2003
lenmesi ile kontrol altına alınmasına ilişkin hükümleri
raporuna yansımıştır. Bu dönem içerisinde gündeme ek-
kapsar. Bu amaçla taraflar stratejik ve teknik bilgi de-
lenen yeni madde Irak olmuştur. 2004’de Uluslarararası
ğişimi, konferanslar ve seminerler dâhil, eğitime yönelik
Ceza Mahkemesi, Afganistan ve İslam ülkeleri Dışişleri
faaliyetler için taahhütte bulunmuşlardır. Bu anlaşmanın
Bakanları toplantısı gibi konulara da yer verilmiştir.
uygulanmasından sorumlu kurum, Emniyet Genel Mü-
dürlüğü İnterpol Daire başkanlığıdır. Türkiye ile Europol 2005 yılına gelindiğinde AGSP ile ilgili sorunlar yeniden
arasındaki sorunlardan bir tanesi Kıbrıs olmuştur. Kıb- kendini göstermiştir. Raporda Türkiye’nin AGSP’ye ka-
rıs 2004’de imzalanan anlaşmaya uymayacağını bildir- tılımının güçlük yaratmaya devam ettiği ve Türkiye ile
miş ve bu konuda bir nota vermiştir. Bu tavır Türkiye’nin AB’nin Berlin Plus4 anlaşmalarını farklı şekilde yorumla-
NATO’daki benzer tutumuna karşı bir misillemedir. Diğer dıkları ve Türkiye’nin Kıbrıs ve Malta’nın AB-NATO stra-
bir sorun ise Europol ile Türkiye arasında operasyonel iş- tejik işbirliğinin dışında bırakılmaları konusundaki ısrarı-
birliği anlaşmasının hala imzalanamamış olmasıdır. İler- nın işbirliğine zarar verdiği belirtilmiştir. Ayrıca Türkiye,
leme raporlarına göre bunun önündeki iki önemli engel siyasi nedenlerle, Kıbrıs’ın Konvansiyonel Silahlar, Çift
Türkiye’de bilgi güvenliği konusunda bir mevzuatın ve Kullanımlı Malzeme ve Teknolojileri İhracat Kontrolüne
bağımsız bir denetleme makamının bulunmamasıdır. ilişkin Wassenaar Düzenlemesi gibi belirli tedarikçi grup-
3 İlk başlarda başlığın adı Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası
larına üyeliğini bloke etmeyi de sürdürmektedir. Nükleer
(ODGP) olarak geçmektedir. silahlanmanın başlığa dâhil olduğu 2006 yılında aynı so-
4 Bu AB ile NATO arasında 2002 yılında kabul edilen paketin adıdır. runlar devam etmiştir. Türkiye 2007 yılında Temel He-
Özellikle AB’nin kendi barışı koruma eylemlerinde NATO’nun as-
keri kapasitesinden faydalanmasını içerir. def 2010 kapsamındaki Kuvvet Katalogu 2007’deki ta-

88
ahhüdünü geri çekmiştir. 2007 raporunda “Türkiye, bu sivil misyonları çerçevesinde AB-NATO işbirliği bakı-
alanda işbirliğini arttırmayı ve AGSP’de karar alma süreçle- mından sorun yaraması.
rine daha fazla katılımı arzulamaktadır” ifadesine yer ve-
Açıklanan son Ulusal programda ise, tarama sürecinin
rilmiştir. 2008 raporundaki başlıca konular ise aşağıda sı-
devam etmesi nedeniyle bu başlığa ilişkin herhangi bir
ralanmıştır:
uygulama takvimi taahhüdünde bulunulmamıştır.
• Türkiye ve Irak arasındaki ilişkiler, PKK’nın sınırötesi
Türkiye’nin özellikle güvenlik ve savunma alanında AB
terörist faaliyetleri, TSK’nın Kuzey Irak operasyonları
kurumlarına bakışı, TSK yetkililerinin yaptığı açıklama-
ve Bölgesel Kürt yönetimi ile temaslar.
lardan da takip edilebilmektedir. Dönemin Genelkurmay
• İran’ın nükleer programı, Türkiye ile İran arasındaki II. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, 2007’de “Değişen
enerji anlaşması müzakereleri ile iki ülke arasında im- Güvenlik ortamında NATO” başlıklı bildirisinde ana baş-
zalanan uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suçla mü- lıklar altında şu noktalara değinmiştir:
cadele amaçlı işbirliği anlaşması. • “Soğuk Savaş sonrasında, genel harp tehlikesinin ortadan
• Ermenistan’la olan sınır kapısı sorunu, Erivan ile ikili kalkması ve Avrupa’nın güvenliği için ABD’ye bağlı olma
ilişkiler, Ortak Tarih Komisyonu önerisi. Dağlık Kara- ihtiyacının da azalması ile BAB ve Avrupa Birliği yeniden
bağ sorununa ilişkin toplantılar. gündeme taşınmış, Avrupa güvenliğinden sorumlu hemen
hemen aynı ülkelerden meydana gelen ancak bazı üyeleri
• Rusya Gürcistan çatışması ve kurulması önerilen “Kaf- farklı statülerde olan 3 ayrı kuruluş ortaya çıkmıştır. Av-
kasya İşbirliği ve İstikrar Platformu”. rupa güvenliğinin bölünmesini engellemek ve Transatlan-
tik bağın Avrupa bacağını güçlendirmek maksadını ta-
• Ortadoğu Barış Süreci, Lübnan’da yaşanan çatışmalar
şıyan Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği’nin (AGSK),
ve uzlaşma süreci.
NATO içerisinde geliştirilmesine karar verilmiş, ancak
• Komisyonun 2007 Karadeniz Sinerji Bildirisi ve Kara- AGSP’nin Ortak Dış ve Savunma Politikasının Avrupa ba-
deniz bölgesel işbirliğinin gelişmesi. cağı olduğunun söylemesi ile transatlantik bağında ilk
önemli çatlak meydana gelmiştir.
• Afganistan ve Pakistan arasındaki sorunlarda Türki-
ye’nin arabuluculuk çalışmaları ve ISAF’a katkı. • 1999 Washington NATO Zirvesi’nde AB üyesi olan NATO
müttefikleri, NATO’nun sadece 5. madde, AB’nin ise geri
• ODGP’ye uyum. kalan tüm görevleri üstlenmesinde ısrar etmişler, müzake-
reler sonucunda, NATO’nun da 5. madde dışı görevleri ol-
• BM Kimyasal Silahlar Sözleşmesinin Meclis tarafından
duğu kabul edilmiştir. Bugün bu bölünme zımnen de olsa
kabulü.
devam etmektedir. NATO ve AB arasında şiddetli bir dün-
• Konvansiyonel Silahlar ve Çift Kullanımlı Malzeme ve yayı paylaşım rekabeti yaşanmaktadır. Berlin Plus’un uy-
Teknolojilerin İhracatının Kontrolüne ilişkin Wasse- gulanmasında ciddi sıkıntılarla karşılaşılmaktadır. Çünkü
naar Düzenlemesi gibi, belirli tedarikçi gruplara üyelik krizlere müdahalenin NATO ya da AB’den biri tarafın-
konusunda Türkiye ve AB tutumlarında uyuşamama. dan yapılması gerekirken, günümüzde her ikisinin de aynı
anda müdahalede bulunduğu görülmektedir
• AGSP çerçevesinde Türkiye’nin katıldığı Bosna Her-
sek’te yürütülen EUFOR/ALTHEA askeri misyonu, • Bu noktada bir hususun açıklanmasında yarar görüyo-
Bosna-Hersek’te yürütülen EUPM polis misyonu, Ko- rum. Türkiye, çeşitli kesimlerce, NATO-AB arasındaki iş-
sova’daki EULEX misyonuna katılım. birliğine mani olmakla suçlanmaktadır. NATO-AB işbirli-
ğinin arzu edildiği gibi işlememesinin altında yatan temel
• Türkiye’nin AGSP içindeki konumu, AB’yle ikili bir gü- sorunlardan biri, AB’nin işbirliğine Güney Kıbrıs Rum Yö-
venlik anlaşması imzalanması hususunda yaşanan so- netiminin de katılması için ısrarcı olmasıdır. Ayrıca, bazı
run ve Avrupa Savunma Ajansı’yla ilgili idari düzenle- müttefiklerin, NATO-AB işbirliğinin gelişmesi halinde
meler gibi hususlarda duyduğu hoşnutsuzluk. AB’nin NATO’nun kontrolüne gireceği yolundaki gelenek-
sel endişelerinin, mevcut iş birliğinin daha fazla geliştiril-
• Türkiye’nin “Berlin Plus” düzenlemelerinin ötesinde
mesi önündeki gerçek engel olduğu da şüphesizdir.
AB-NATO ilişkileri konusunda, tüm AB üyesi devletleri
kapsayacak AB-NATO işbirliğine itirazının sürmesi ve • AB’nin yeni güvenlik yapılanmasının BAB’ta tesis edilmiş
bunun Kosova ve Afganistan başta olmak üzere AGSP olan mekanizmaların üzerine inşa edilmesi öngörülmüş,

89
böylece, Türkiye gibi AB üyesi olmayan NATO müttefik- şında kalmasından rahatsızlık duymaktadır. Bu nedenle
lerinin, BAB’da kazandığı hakların korunması kararlaştı- AB’nin savunma alanındaki politikasının NATO’ya rakip,
rılmıştır. Ancak AB, AGSP’nin oluşumunda, Washington duplikasyonlara neden olan, etkinsizliğe yol açan bir ku-
Zirve kararlarını adeta yok saymıştır. Bugün gelinen nok- ruma dönüştüğünün altı çizilmektedir. Türkiye’nin AGSP
tada, Türkiye Avrupa Güvenlik Mimarisi bağlamındaki ile ilgili en önemli iki sorunu Kıbrıs’ın bu politika içindeki
kazanımlarının nerede ise tamamını kaybetmiştir.” varlığı ve üye olmayan bir ülke olarak kendisine uygula-
nan kuralların farklılığıdır. Türkiye buna NATO içindeki
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, Silahlı Kuvvetler
haklarını kullanarak misillemede bulunmaktadır.
hem AGSP’nin varlığından, hem de kendisinin bunun dı-

Tablo 1: Sİyasİ Krİterler Başlığında Güvenlİk İle İlİşkİlendİrİlebİlecek Gelİşmeler


1999 - 2000 • Uluslararası Ticari Muamelelerde Yabancı Resmi Görevlilere Rüşvet Verilmesine Karşı Mücadele Hakkında
OECD Sözleşmesi, kanunla onaylandı.
• İçişleri Bakanlığı idarede yolsuzluk konusunda bir araştırma başlattı.
• TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Türkiye’de işkence konusunda, 1998/2000 yıllarında polis karakollarına ve
cezaevlerine yönelik teftişlere dayanan ve mahkûmlar, onların aileleri ve görevliler ile ayrıntılı görüşmelerle
desteklenen dokuz rapor yayımladı.
• 1999-2000 akademik yılından itibaren, polis okullarının eğitim programlarına insan hakları eğitimi de dâhil
edildi.
2000 - 2001 • Ceza İnfaz Hâkimliklerini tesis eden bir kanun kabul edildi.
• Devlet Güvenlik Mahkemelerinin yeniden yapılandırılması ile ilgili anayasal ve yasal değişiklikler (tamamen sivil
üyelerden oluşması) yürürlüğe girdi.
• Türkiye, Avrupa Konseyinin Kara Paranın Aklanması, Araştırılması, El Konulması ve Müsaderesi Sözleşmesini ve
yine Avrupa Konseyinin Yolsuzluğa Dair Medeni Hukuk ve Ceza Hukuku Sözleşmelerini imzaladı.
• 5 Ekim 2000 tarihli Kanun ile İnsan Hakları Başkanlığı, İnsan Hakları Üst Kurulu, İnsan Hakları Danışma ve
Araştırma Kurulları oluşturuldu.
• Kolluk kuvvetlerinin insan hakları alanında eğitilmesi ile ilgili şartlar, 25 Nisan 2001 tarihli Polis Eğitimine İlişkin
Kanununda düzenlendi.
• Ocak 2001’de hükümet, Avrupa Konseyi İşkence ve İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Muameleyi veya Cezayı Önleme
Komitesinin işkence ve kötü muamele konusundaki raporunu yayımlama kararı aldı.
• İçişleri Bakanlığı, kolluk kuvvetleri ve diğer güvenlik görevlilerinin gözaltı, resmi tutuklama, alıkoyma ve
sorgulamalara ilişkin görev ve yükümlülüklerini açıkça ortaya koyan, işkence ve kötü muameleyi yasaklayan bir
genelge yayımlandı.
2001 - 2002 • Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 9. Maddesinde yapılan değişiklik çerçevesinde,
subayların, mülki amirlerin yokluğunda göreve vekâlet etme imkânı kaldırıldı.
• Şubat, Mart ve Ağustos 2002 tarihlerinde 4744, 4748 ve 4771 sayılı Kanunlar ile kabul edilen üç reform paketi
ile bazı temel yasalara değişiklikler getirildi ve ölüm cezası, temel hak ve hürriyetler, duruşma öncesi gözaltı ve
hukuki tazmin dâhil olmak üzere insan hakları konusunda geniş bir alanda düzenlemeler yapıldı.
• Barış zamanında ölüm cezası kaldırıldı.
• İşkence ve kötü muamelenin önlenmesine ilişkin olarak, polis gözetimindeki duruşma öncesi gözaltı süreleri,
azami 4 güne indirildi, bu sürenin olağanüstü hal kapsamındaki illerde 3 gün daha uzatılmasına imkân tanındı.
• Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 107 ve 128 inci maddelerine getirilen değişiklikler ile gözaltına alınan
kişilerin yakınlarının, tutuklama veya gözaltı süresinin uzatılmasından, savcı kararı ile gecikmeksizin haberdar
edilmesi hususu getirildi.
• Emniyet Genel Müdürlüğü, 28 Haziran 2002 tarihli bir genelge ile bütün memurları, kötü muamele konusunda
dikkatli olmaya çağırdı.
• Devlet Memurları Kanunun 13. maddesine getirilen değişiklik ile işkence ve kötü muameleden mahkûm olan
devlet memurlarına, AİHM tarafından hükmedilen tazminatı bizzat ödeme yükümlülüğü getirildi.
• Polis Meslek Yüksek Okullarındaki eğitim süresi dokuz aydan iki seneye çıkarıldı ve insan hakları alanındaki
dersler müfredata kondu.
• Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu, Temmuz 2002 de kabul edildi.
• Türk Ceza Kanununun 159 ve 31. maddeleri ile Terörle Mücadele Kanununun 7 ve 8. maddelerinde değişiklikler
yapıldı.
• Dernekler Kanunundaki değişiklik ile İçişleri Bakanlığı bünyesinde, derneklerden sorumlu olmak üzere, Emniyet
Genel Müdürlüğüne karşılık gelecek yeni bir birimin kurulması sağlandı.
• Çocuk satışı, çocuk fahişeliği ve çocuk pornografisi ile ilgili Çocuk Hakları Konvansiyonunun İhtiyari Protokolünü
onaylandı.

90
Tablo 1: Sİyasİ Krİterler Başlığında Güvenlİk İle İlİşkİlendİrİlebİlecek Gelİşmeler (DEVAM)
2002 - 2003 • Hükümet işkenceye karşı sıfır tolerans politikası uygulanacağını beyan etti.
• Adli Tıp Kurumu Kanunu değiştirildi.
• Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi, TBMM tarafından Nisan ayında onaylandı.
• BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin
Sözleşme onaylandı.
• Savaş veya yakın savaş tehdidi durumları hariç olmak üzere ölüm cezasının kaldırılmasına dair Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesine Ek 6 No.lu Protokolü onaylandı.
• Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde İnsan Hakları İnceleme ve Değerlendirme Merkezi kuruldu.
• İşkence ve kötü muameleye ilişkin mahkûmiyet kararlarının tecil edilmesini ve para cezasına çevrilmesini
önlemek amacıyla, TCK’nın 243 (işkence) ve 245. (kötü muamele) maddeleri değiştirildi.
• İşkence ve kötü muamele olaylarında kamu görevlileri hakkında soruşturma açılabilmesi için üstlerinden izin
alınması gerekliliğini kaldırmak amacıyla, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında
Kanunda ve CMUK’un 154. maddesinde değişiklik yapıldı.
• Olağanüstü hal uygulanan illerde tutuklu bulunanların, soruşturma amacıyla ceza infaz kurumu veya
tutukevinden çıkarılarak polis gözetimine alınmasına ilişkin süre 4 güne indirildi.
• TCK’nın 307/a maddesi ile, ceza infaz kurumları ve tutukevlerine silah ve elektronik haberleşme aracı sokanlar
veya kullananlar hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilmesi düzenlendi. TCK’nın 307/b maddesi
ile, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutukluların ziyaretçileriyle veya avukatlarıyla
görüşmelerini engelleyenlerin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması düzenlendi.
• Terörle Mücadele Kanunun 8’inci maddesi (devletin bölünmezliği aleyhine propaganda) kaldırıldı.
• TCK’nın 159. maddesinde öngörülen cezanın (devleti ve devlet kurumlarını tahkir ve Türkiye Cumhuriyetinin
bölünmez bütünlüğünü tehdit) asgari haddi altı aya indirildi. TCK’nın 169. maddesinin (terör örgütlerine yardım
ve yataklık yapmak) kapsamı daraltıldı.
• Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunda yaklaşık 15 yıl hüküm süren olağanüstü hal uygulaması sona erdi.
• “Topluma Kazandırma Kanunu” yürürlüğe girdi.
2003 - 2004 • Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırıldı.
• Yeni Ceza Kanunu kabul edildi.
• Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği tutukluların haklarını genişletecek şekilde değiştirildi.
• Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulmasına ilişkin kanun kabul edildi.
• Her türlü koşulda ölüm cezasının kaldırılmasına ilişkin AİHS’ye Ek 13 No.lu Protokol, başvuru hakkının bireylere
genişletilmesine imkân sağlayan Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin Birinci İhtiyari
Protokolü, ölüm cezasının kaldırılmasına ilişkin İkinci İhtiyari Protokol imzalandı ve Çocuk Haklarına İlişkin
Sözleşmenin Çocukların Müdahil Oldukları Silahlı Çatışmalara İlişkin İhtiyarı Protokolünü onaylandı.
• Yakalama, Gözaltı ve İfade Alma Yönetmeliğinde gözaltında bulunanların haklarını güçlendiren bir değişiklik
yapıldı.
• Nisan 2004’de yayımlanan bir genelgede, bütün güvenlik görevlilerinden, uykusuz bırakma, uzun sürekte ayakta
durdurma, tehdit etme ve gözlerini bağlama gibi tutukluların kötü muamele gördüğü iddialarına yol açabilecek
yöntemlerden kaçınmaları istendi.
• İçişleri Bakanlığı, güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanmasının önlenmesi ve uygun yaptırımlar uygulanması
amacıyla yeni bir tamim yayımladı.
• Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kabul edildi.
2004 - 2005 • Yeni Ceza Kanunu, Cezaların İnfazı Hakkında Kanun ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu yürürlüğe girdi.
• Türkiye BM işkenceye Karşı Sözleşmenin İhtiyari Protokolünü imzaladı.
2005 - 2006 • Terörle Mücadele Kanununda yapılan değişiklikler kabul edildi ancak terör suçları listesi genişletildi ve terörizmin
geniş tanımı korundu.
• Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsman) kurulmasına ilişkin Kanun kabul edildi.
• Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanunu yenilendi.
• Adalet Bakanlığı 2006 Ocak ayında mevcut tüm genelgeleri güncelleştiren, 100 civarında yeni genelge
yayımladı.
• İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı savcılar ve adli kolluk arasındaki ilişkiye açıklık kazandırmayı hedefleyen iki
ayrı genelge yayımladılar.
• Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin (ICCPR) İkinci İhtiyari Protokolü onaylandı.
• BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi yürürlüğe girdi.
2006 - 2007 • Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin denetim sistemine değişiklikler getiren 14 No’lu Protokolü onaylandı.
• Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu değiştirildi.

Kaynak: Yıllık İlerleme Raporları, 2000-2007.

91
Tablo 2: Özgürlük, Adalet ve İçİşlerİ
1999 - 2000 • Göç ve sınır kontrolü alanında, personeli eğitmek ve göç konularında diyalog başlatmak için çabalara girişildi.
Sınırların Aşılması ve Göç Üzerine Bilgi, Tartışma ve Değişme Merkezi çerçevesinde bir toplantı yapıldı.
• İltica sahasında, UNHCR ile yakın işbirliği içinde, özellikle personel eğitimi yoluyla, kapasite geliştirmeye yönelik
çabalar başlatıldı. İltica statüsünü belirleme prosedürünü iyileştirmek ve hızlandırmak için, iltica alanındaki
donanım (merkez; taşra) ıslah edildi.
2000 - 2001 • Dış sınır kontrollerinin güçlendirilmesi konusunda, çeşitli bakanlıklar ve kurumlar arasında işbirliği ve koordinasyon
süreci başlatıldı.
• Göçle ilgili olarak, varış ve kaynak ülkelerin bazılarıyla, yeniden kabul anlaşmaları imzalamak üzere ikili
müzakereler başlatıldı.
• İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, yasa dışı sınır geçişini engellemede bir tedbir olarak, sahte belgeler
konulu bir eğitim düzenledi. Jandarma, tüm birimleri arasındaki bilgi akışını hızlandırmayı amaçlayan Entegre
Muhabere Sistemi Projesini (JEMUS) tamamlamakta.
• Mülteci kabul hizmetlerinin iyileştirilmesine başlandı.
• Türkiye ile Yunanistan arasında suçla mücadelede işbirliği konusunda imzalanan anlaşma yürürlüğe girdi.
• Laboratuvar İş Akış Sisteminin (LIAS) tedrici olarak tüm polis kriminal laboratuvarlarda hayata geçirilmesi
ve Ankara, Diyarbakır ve İstanbul’daki polis kriminal laboratuvarlarında Entegre Balistik İnceleme Sistemine
(IBIS) veri transferi başladı. Ankara, Bursa ve Van’daki jandarma kriminal bölge laboratuvarlarının her biri iki
otomatik parmak izi tanıma sistemi ile donatıldı.
• İçişleri Bakanlığı bünyesinde Kaçakçılıkla Mücadele için Merkezi bir Birim kuruldu.
• 1961 tarihli Narkotik Maddelere İlişkin Tek Sözleşmeyi Değiştiren 1972 tarihli Protokole katılım konusundaki usul
işlemleri Nisan 2001’de tamamlandı.
• Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve Zoralımı Sözleşmesi imzalandı.
• Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı temsilcilerinin katıldığı bir toplantı
düzenlendi. Toplantı neticesinde, her bir kurum içinde bir irtibat görevlisi atandı ve sınır yönetimi alanında bir
erken uyarı sistemi kuruldu.
2001 - 2002 • Dış sınırlar konusunda, Kara Kuvvetleri Komutanlığının yeşil sınırların korunmasına ilişkin sorumluluğunun güney
ve güneydoğuyu kapsayacak şekilde genişleyerek Jandarma Genel Komutanlığının yetkilerini devralması süreci
devam etti.
• İçişleri Bakanlığı bünyesinde, çeşitli bakanlıkların ve kolluk hizmeti ifa eden kurumların temsilcilerinden
oluşan, Türk mevzuatının ve uygulamanın, sınır yönetimi, iltica ve göç alanlarındaki Topluluk müktesebatına
uyumlaştırılması konusunda çalışacak bir çalışma grubu oluşturuldu.
• Türkiye ile Yunanistan arasında geri kabule ilişkin Protokol imzalandı.
• Türkiye, CIREFI Erken Uyarı Sistemine katıldı.
• Sınır illerinde ve yoğun sınır kontrol noktalarında çalışan kolluk personelinin sayısı artırıldı.
• Doğudan Batıya geçişler için kontrol noktaları oluşturuldu ve demi seyirlerine ilişkin kontroller sıklaştırıldı.
• Türkiye, yasa dışı göç ve insan ticareti ile mücadele konusundaki uluslararası sözleşmeleri ve özellikle 2000 tarihli
Sınıraşan Organize Suçlarla Mücadele ile ilgili Birleşmiş Milletler Sözleşmesini ve üç protokolünü imzaladı.
• Terörizmin Finanse Edilmesinin Önlenmesi Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ile Terörist Bombalamaların Önlenmesi
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi onaylandı.
• Türkiye, Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Alışkanlığı İzleme Kurulunun (EMCDDA) faaliyetlerine katılmak için
müzakerelere başladı ve Uyuşturucu ve Uyuşturucu Alışkanlığı Avrupa Bilgi Ağının (REITOX) toplantılarına
katıldı.
• Gümrük Kontrolleri İçin Güvenlik Sistemi Projesi (GÜMSİS) başlatıldı.

92
Tablo 2: Özgürlük, Adalet ve İçİşlerİ (DEVAM)
2002 - 2003 • Dış sınırlar konusunda, sınır yönetimi alanındaki AB müktesebatı ile uyum sağlanmasına ilişkin genel stratejinin
hazırlanmasından sorumlu Eylem Grubu, çalışmasını tamamladı ve bir strateji kabul edildi. Gözden geçirilmiş
Ulusal Programın bir parçasını teşkil eden bu strateji, İçişleri Bakanlığı bünyesinde, sahil koruma dâhil, bütün
sınır koruma meselelerinden sorumlu, sivil ve uzman kolluk güçlerinden müteşekkil yeni bir birim oluşturulmasını
öngörmektedir.
• Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun kabul edildi.
• Türkiye, 2000 tarihli Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesini (Palermo Sözleşmesi) ve
söz konusu Sözleşmeye Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına
ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokolü ve Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokolü
Mart 2003’de onayladı. Türk Ceza Kanununda, Palermo Sözleşmesinin iki Protokolüne uyum sağlanması amacıyla
değişiklik yapıldı.
• Kaçakçılık ile Mücadele Kanunu kabul edildi.
• Dışişleri Bakanlığı eşgüdümünde insan kaçakçılığı ile mücadele alanında bir bakanlıklar arası Eylem Grubu
oluşturuldu.
• Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesini değiştiren Protokol imzalandı.
• Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvet Verilmesiyle Mücadele Hakkındaki OECD
Sözleşmesinin uygulanmasına yönelik Kanun kabul edildi ve ilgili mevzuatta değişikliğe gidildi.
• Türkiye ile AB arasında uyuşturucu üretiminde kullanılan maddelere ilişkin bir Anlaşma imzalandı.
• Mali Suçlar Araştırma Kurulu (MASAK), müşteri kimlik tespiti koşulları ve yükümlülerin şüpheli işlemleri bildirme
usulüne dair bir yönetmelik çıkarttı.
2003 - 2004 • 2003 yılında kabul edilen Entegre Sınır Yönetim Stratejisini uygulamak için bir Ulusal Eylem Planı hazırlanmasına
yönelik çalışmalar başladı.
• Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi onaylandı.
• Sahil Güvenlik Komutanlığı, yasadışı göçe karşı Ege ve Akdeniz karasularının giriş noktasında denetimleri artırdı.
• İltica konusunda, 2003’de kabul edilen iltica stratejisini uygulamak amacıyla bir Ulusal Eylem Planı hazırlanması
yönünde çalışmalar başladı. İçişleri Bakanlığı, iltica başvurularının incelenmesi konusunda bir tebliğ çıkarttı.
• Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Ateşli Silahlar, Parçaları ve Aksamları ile
Mühimmatının Yasadışı Üretimine ve Kaçakçılığına Karşı Protokol imzalandı.
• Polis ve jandarma için “Polis, profesyonellik ve toplum” adını taşıyan kapsamlı bir eğitim programı uygulandı.
• İçişleri Bakanlığı ve Jandarma, insan ticareti mağdurlarına daha fazla yardım sağlamak için bir sivil toplum örgütü
ile anlaşmalar imzaladı.
• Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesini imzalandı, Gümrük Müsteşarlığı rüşvet konusunu da kapsayan
Davranış ve Dürüstlük İlkelerini kabul edildi.
• Avrupa Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uyuşturucu veya Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde
Sıkça Kullanılan Ara ve Kimyasal Maddelere Dair Anlaşma yürürlüğe girdi.
• Avrupa Konseyinin Yolsuzluğa Dair Ceza Hukuku Sözleşmesi onaylandı.
• Yabancı Memleketlerden Hukuki ve Ticari Konularda Delil Elde Edilmesine Dair Lahey Sözleşmesi onaylandı.
2004 - 2005 • Göç ve İltica konularında uyum amacıyla bir Ulusal Eylem Planı kabul edildi.
• Europol ile Stratejik işbirliği anlaşması uygulamaya geçti.
• AB ile geri alım anlaşması için müzakerelere başlandı.
• İçişleri Bakanlığı polis, jandarma ve sınır görevlileri arasında daha iyi bir işbirliği ve eşgüdüm sağlamaya yönelik
bir genelge yayımladı.
• Uluslararası Göç Örgütü ile birlikte insan trafiğine karşı bir program başlatıldı.
• Uyuşturucu konusunda deniz yoluyla yapılan yasa dışı trafiğe karşı Avrupa Konseyi Anlaşması imzalandı.
2005 - 2006 • Entegre Sınır Yönetim Stratejisinin uygulanmasına yönelik bir Ulusal Eylem Planı kabul edildi. Bu Plan, sınırların
yönetimi bağlamında bütüncül bir yaklaşım geliştirilmesi bu fasıl bakımından üyelik müzakerelerinde kilit bir
unsur arzetmektedir.
• Nükleer Terörizm Faaliyetlerinin Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme ve Terörizmin Önlenmesi Hakkında
Avrupa Konseyi Sözleşmesi imzalanmıştır.
2006 - 2007 • AB Uyuşturucu Stratejisi ve AB Uyuşturucu Eylem Planı 2005–2012 ile uyumlu bir Ulusal Strateji kabul edilmiştir.

Kaynak: Yıllık İlerleme Raporları, 2000-2007.

93
Tablo 3: Adalet, Özgürlük ve Güvenlİk Mevzuat Uyum Takvİmİ
Taslak Türk Sorumlu
No Yürürlükteki AB mevzuatı Kapsam Yayım tarihi
mevzuatı kurum

1 Ortak Gümrük İzleme 485 sayılı Kanun Ortak Gümrük İzleme Operasyonlarına Gümrük 2011 sonrası
Operasyonlarına ilişkin el kitabı Hükmünde yasal zemin hazırlanması Müsteşarlığı
hakkındaki 9 Haziran 1997 Kararnamede uluslararası veya ikili anlaşmalardan
tarihli Konsey İlke Kararı Değişiklik kaynaklanan yükümlülüklere bağlı
Yapılmasına Dair olarak yapılacak operasyonlar ile bilgi
Kanun ve belge değişimine imkan tanınması

2 Avrupa Birliği Antlaşmasının Gümrük İdareleri Gümrük İdareleri arasında işbirliği ve Gümrük 2011 sonrası
K.3 Maddesi uyarınca çıkarılan Arasında İşbirliği yardımlaşmanın artırılması Müsteşarlığı
Gümrük İdareleri Arasında ve Yardımlaşmaya
İşbirliği ve Yardımlaşmaya İlişkin Sözleşmenin
İlişkin Sözleşme Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun

3 AB Bilgi Teknolojisinin Gümrük Bilgi Teknolojisinin Bilgi Teknolojisinin Gümrük Amaçlı Gümrük 2011 sonrası
Amaçlı Kullanımına İlişkin Gümrük Amaçlı Kullanımına yasal zemin hazırlanması Müsteşarlığı
Sözleşme Kullanımına İlişkin
Sözleşmenin
Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun

4 AB Bilgi Teknolojisinin Gümrük Bilgi Teknolojisinin Bilgi Teknolojisinin Gümrük Amaçlı Gümrük 2011 sonrası
Amaçlı Kullanımına İlişkin Gümrük Amaçlı Kullanımına yasal zemin hazırlanması Müsteşarlığı
Sözleşme Kullanımına İlişkin
Sözleşmenin
Onaylanmasına
İlişkin Bakanlar
Kurulu Kararı

5 3 Kasım 2008 tarihli Europol’ün Europol ile Veri Koruma Kanunu’nun İçişleri 2010-2011
Üçüncü Devletler ve AB Operasyonel yasallaşmasını müteakip, Europol ile Bakanlığı
Kuruluşu Olmayan Birimlerle Düzeyde İşbirliği operasyonel düzeyde işbirliği yapma
Dış İlişkilerini Düzenleyen Anlaşması imkânı sağlanması ve dolayısıyla
Konsey Tasarrufu (1999/C uluslararası suçla mücadelede daha
26/04) ileri bir aşamaya geçilmesi
12 Mart 1999 tarihli Europol’ün
üçüncü Devletlere ve üçüncü
taraflara kişisel veri iletimi
kurallarını düzenleyen Konsey
Tasarrufu

6 3 Kasım 1998 tarihli Europol Mevcut Evrak Europol ile ülkemiz arasında Adalet 2010-2011
Bilgi Güvenliği Konsey Yasası Güvenliği’nin Europol paylaşılacak bilgi, belge ve dokümanın Bakanlığı
kurallarını değiştiren 5 Haziran Bilgi Gizliliği kuralları kullanım, değerlendirme ve gizlilik İçişleri
2003 tarihli Konsey Tasarrufu ile uyumlaştırılması eşdeğerleri belirlenerek bilgi Bakanlığı
ve yasal altyapısının değişiminde ortak gizlilik, kullanım ve
oluşturulması değerlendirme kodlarının kullanılması

94
Tablo 3: Adalet, Özgürlük ve Güvenlİk Mevzuat Uyum Takvİmİ
Taslak Türk Sorumlu
No Yürürlükteki AB mevzuatı Kapsam Yayım tarihi
mevzuatı kurum

7 AB Antlaşması K.3 maddesi Europol Ulusal Mevcut düzenleme ile Europol Ulusal Adalet 2010-20115
kapsamında Avrupa Polis Birimi’nin görev ve Birimi’nin görev tanımlaması, hukuki Bakanlığı
Ofisinin Kurulmasına Dair sorumlulukları ile kimliği ve yapısı netleştirilerek HENU İçişleri
Sözleşme (Europol Sözleşmesi) ilgili düzenleme (Heads of Europol National Units) Bakanlığı
tavsiye kararları doğrultusunda diğer
kurum temsilcilerini de içeren ortak
iş akış ve çalışma düzenlemelerinin
yapılması

8 1338/2001 sayılı Tüzüğün 8. Kalpazanlık ve Yapılacak düzenleme ile özellikle 32. Adalet 2010-2011
Maddesi Sahte Euro ile Fasılda yer alan Euro Sahteciliği ile Bakanlığı
Mücadelede NCO ve Mücadele başlığı kapsamında somut İçişleri
ENU iş akışlarının ilerlemeler kaydedilmesi Bakanlığı
düzenlenmesi Bununla birlikte özellikle Euro Maliye
sahteciliği ile Avrupa Merkez Ofisi Bakanlığı
olarak belirlenen Europol ile ülkemiz
NCO arasındaki bilgi değişiminin
düzenlenmesi

9 1987/2006 sayılı Tüzük, Sirene Ofisi ile SIS AB üyeliği ile birlikte ülkemizde Adalet Tam üyelik
2007/533/JHA sayılı Konsey II’nin kurulumu ve kurulacak SIS II’nin teknik ve yasal Bakanlığı perspektifi
Kararı gerekli hukuki ve zeminin oluşturulması İçişleri çerçevesinde
teknik altyapıların Bakanlığı çıkarılacaktır
oluşturulması

10 Schengen Müktesebatı - Sirene Ofisi Schengen Sözleşmesi Polis İşbirliği İçişleri Tam üyelik
Haziran 1985 tarihli Benelüx Çalışma ve İş Akışı Başlığı Altında özellikle 39-40-41 Bakanlığı perspektifi
Ekonomik Birliği ile Federal Düzenlemesi ve 101. maddeler doğrultusunda ve çerçevesinde
Almanya Cumhuriyeti ve Fransa Schengen Katalogları çerçevesinde çıkarılacaktır
Cumhuriyeti arasında ortak Sirene Ofislerinde farklı kolluk birimleri
sınırlarındaki kontrollerin temsilcilerinin iş akış ve çalışma
kademeli olarak kaldırılmasına usulleri belirlenmesi
dair anlaşmanın uygulama
sözleşmesi

11 Schengen Müktesebatı - Ulusal Schengen Schengen Sözleşmesinin Polis İşbirliği İçişleri Tam üyelik
Haziran 1985 tarihli Benelüx Bilgi Sisteminin Başlığı Altında özellikle 96-97-98-99-ve Bakanlığı perspektifi
Ekonomik Birliği ile Federal Kurulması (N-SIS) ve 100 maddeleri içeren Ulusal Schengen çerçevesinde
Almanya Cumhuriyeti ve Fransa kullanıcı erişimlerinin Bilgi Sistemi tesis edilmesi ve bu bilgi çıkarılacaktır
Cumhuriyeti arasında ortak belirlenmesi sisteminden bilgiler Merkezi Schengen
sınırlarındaki kontrollerin sistemine C-SIS’e aktarılması
kademeli olarak kaldırılmasına Ayrıca N-SIS’e erişimler 101 madde
dair anlaşmanın uygulama doğrultusunda temin edilmesi
sözleşmesi

12 Avrupa Komisyonunun Konsey Bomba İmha ve Terörizmle etkin bir mücadele İçişleri 2011-2013
ve Avrupa Parlamentosuna İnceleme Birimleri kapsamında uluslararası ve bölgesel Bakanlığı
- Adalet, Özgürlük ve Kuruluş, Görev ve işbirliğini arttırmak amacıyla bir eğitim
Güvenlik alanında Avrupa Çalışma Yönetmeliği merkezi ile Avrupa-Ortadoğu Patlayıcı
Birliği Politikalarının ile Terörle Mücadele Maddeler ve Bomba Araştırma,
Değerlendirilmesi (COM(2006) ve Harekat İnceleme ve Eğitim Merkezinin
332 final) Dairesi Başkanlığı kurulması
Yönetmeliğinin
Revizyonu

Kaynak: Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Ulusal Program, 2008.


5 Europol Operasyonel İşbirliği Anlaşmasından sonra çıkarılacak-
tır.

95
Tablo 4: 2007 ve 2008 yıllarında Adalet Bakanlığı, İçİşlerİ Bakanlığı ve Türk Sİlahlı
Kuvvetlerİ tarafından AB fonlarıyla fİnanse edİlen projeler
Başlık Yararlanan Kurum Proje Toplam Proje AB Katkısı (€)
Maliyeti (€)

Adalet ve Adalet Bakanlığı Ceza ve Gençlerle Çalışma - 2007 2.000.000 1.947.500


İçişleri Tevkifevleri Genel Müdürlüğü

Siyasi Kriterler Genelkurmay Başkanlığı Mehmetçik için Vatandaşlık Eğitimi 15.300.000 12.700.000
- 2007

Siyasi Kriterler Savunma Bakanlığı ve Askeri Savcılara İnsan Hakları Eğitimi 2.000.000 2.000.000
Genelkurmay Başkanlığı - 2007

Adalet, İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Entegre Sınır Yönetimi Eylem Planı – I. 10.963.000 9.834.750
Özgürlük ve Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Aşama - 2007
Güvenlik Komutanlığı

Adalet, İçişleri Bakanlığı Türkiye’nin Yasadışı Göç İle Mücadele 19.433.333 15.000.000
Özgürlük ve Kapasitesini Geliştirme ve yasadışı
Güvenlik Göçmenler için Nakil Merkezleri Kurma
- 2007

Adalet, İçişleri Bakanlığı Göçmen ve Mülteciler için Karşılama, 62.400.000 47.100.000


Özgürlük ve Gözlem ve Konaklama Sistemi Kurma
Güvenlik - 2007

Adalet, Adalet Bakanlığı Model Hapishane Uygulamalarının 7.000.000 6.000.000


Özgürlük ve Yaygınlaştırılması ve Hapishane
Güvenlik Reformlarının Teşviki - 2007

Adalet, Emniyet Genel Müdürlüğü Türkiye Ulusal Uyuşturucu ve 1.923.000 1.886.750


Özgürlük ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme
Güvenlik Merkezinin Güçlendirilmesi - 2007

Siyasi Kriterler Genelkurmay Başkanlığı Mehmetçik için Vatandaşlık Eğitimi 18.200.000 14.250.000
- 2008

Adalet, İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Entegre Sınır Yönetimi Eylem Planı – II. 28.800.000 21.880.000
Özgürlük ve Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Aşama - 2008
Güvenlik Komutanlığı

Adalet, İçişleri Bakanlığı Adli Tıp Uzmanlarının Becerilerini 2.111.300 2.005.735


Özgürlük ve Artırma - 2008
Güvenlik

Adalet, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Polis ve Jandarmanın Organize Suçları 8.000.000 6.300.000
Özgürlük ve Jandarma Genel Komutanlığı Araştırma Kapasitesini Güçlendirme
Güvenlik - 2008

Adalet, Emniyet Genel Müdürlüğü Sınır Polisinin Eğitimi - 2008 1.200.000 1.140.000
Özgürlük ve
Güvenlik

Adalet, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Adli Tıp Kapasitesini Güçlendirme 26.600.000 19.950.000
Özgürlük ve Jandarma Genel Komutanlığı - 2008
Güvenlik

96
MİLLİ GÜVENLİK KURULU

97
98
Milli Güvenlik Kurulu
Zeynep Şarlak

Kavramsal Çerçevede “Mİllİ Savunmada”dan milli güvenlik alanıyla ilgilenen sivil hükümet yetkililerin-
Mİllİ Güvenlİğe” Geçİş den oluşmaktaydı. Askeri yetkililer ise kendi görev alan-
ları içindeki hususlarda görüş, proje ve rapor sunan, sı-
Soğuk Savaş’ın başlamasıyla birlikte topyekûn savunma
nırlı konularda siyaset oluşturulmasına katkıda bulunan
sorularını çözmek amacıyla sivil otoriteyle askeri yetki-
uzman-danışmanlar olarak görev yapmaktaydılar. Türki-
lilerin bir araya getirilmesi fikri Türkiye’de de yansıma-
ye’deki yapılanma ise daha çok ABD’nin Soğuk Savaş sı-
sını kısa sürede bulmuştur. Hükümetle ordu arasında bir
rasında sol hareketlere karşı ordularıyla işbirliği içine gir-
aracı kurum oluşturulması yönünde ilk adım Genelkur-
may Başkanlığı tarafından 1946’da atılmış; ancak söz ko- diği birçok uydu ülkesinde olduğu gibi, askeri erkin devlet
nusu yapılanmanın kurulması 3 yıl sonra gerçekleşmiştir.1 otoritesini seçilmiş siyasetçilerle paylaşma eğilimini yan-
1949’da Askeri Şura tarafından hazırlanan 5399 sayılı ya- sıtacak biçimde, iç siyasete yönelik olarak biçimlendiril-
sanın Meclis Genel Kurulunda oy birliği ile kabulünün ar- miştir.4 Milli Birlik Komitesinin üyesi ve daha sonra ta-
dından, Milli Savunma Yüksek Kurulu (MSYK) adıyla bir bii senatör sıfatıyla parlamentoda yer almış olan Haydar
organ kurulmuştur. Amacı sadece ülke savunmasına yö- Tunçkanat’ın MGK’nın kuruluş gerekçesiyle ile bir gün-
nelik konuları değerlendirmek olan bu kurum, gerek ka- lük gazetede yer alan ifadeleri yukarıdaki tespiti açıkça
rar alma gerekse uygulama alanında gücü sivil otoriteye desteklemektedir:
tevdi eden, milli savunma ile ilgili nihai politikaların be-
“Komite, oy çoğunluğu ile iktidara gelecek olan siyasi parti-
lirlenmesini siyasi iradeye bırakan, istişari bir yapı olarak
lerin yeni anayasamızda kurulacak ikinci cumhuriyeti de de-
tasarlanmıştır.2 Ancak, askeri bürokrasinin etkinliğini sa-
jenere edip yeni bir ihtilale sebep olmalarını önlemek için,
vunma alnını ilgilendiren konularla sınırlayan bu yönetim
yeni Anayasa ile Milli Güvenlik Kurulu’nu bir tedbir olarak
anlayışı, 27 Mayıs 1960 darbesiyle gerçekleştirilen yasal-
getirmiş ve vazifelerini de açık seçik belirterek Cumhurbaş-
kurumsal yapılanma hamlesiyle önemli ölçüde değişti.
kanı ve Kurulun askeri üyelerini de milli güvenliğimizi ilgilen-
Milli Birlik Komitesinin yönetimde olduğu dönemde, as-
diren her türlü problemde temel görüşlerini bu kurulda bildir-
keri hiyerarşinin iç siyasete müdahalesine meşruiyet ze-
mekle hem görevli hem sorumlu kılmıştır...”5
mini yaratan milli güvenlik kavramının ülkenin siyasi ge-
leneğine dönüşmesinin yolu açıldı. Soğuk Savaş algısı 1961’de kurulan bu yapı, Tunçkanat’ın beklentisinin ter-
çerçevesinde ABD tarafından üretilen bu kavramın (natio- sine 12 Mart 1971 darbesini önleyememiş; dahası, bu mü-
nal security) ithali yeni bir kurumsal yapıyı da beraberinde
getirdi. Darbenin ertesinde MSYK lağvedildi, yerine Milli 1 Hikmet Özdemir, Rejim ve Asker, s. 95.
Güvenlik Kurulu (MGK) adıyla anayasal bir organ kurul- 2 <http://www.mgk.gov.tr/tarihce_2.html>.

du.3 1961 Anayasasını hazırlayan Kurucu Meclisin büyük 3 1961 Anayasası’nın 111. maddesinde MGK’nın işlevi ve kompozis-
yonu şöyle tanımlanmıştır: “Milli Güvenlik Kurulu kanunun gös-
çoğunluğunu sivillerin oluşturduğu Temsilciler Meclisi terdiği Bakanlar ile Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet temsilcile-
rinden kuruludur. Milli Güvenlik Kuruluna Cumhurbaşkanı Baş-
kanadında sivil-asker ilişkisini düzenleyen anayasa mad- kanlık eder; bulunmadığı zaman bu görevi Başbakan yapar. Milli
deleri üzerine yaşanan tartışmalar, “milli savunma”dan Güvenlik Kurulu, milli güvenlik ile ilgili kararların alınmasında ve
koordinasyonunun sağlanmasında yardımcılık etmek üzere, ge-
“milli güvenliğe” doğru yapılan bu paradigma sıçraması- rekli temel görüşleri Bakanlar Kuruluna bildirir.” Suna Kili, Türk
Anayasa Metinleri: Sened-i İttifaktan Günümüze, s. 206.
nın dinamiklerini gözler önüne serer.
4 Şarlak, Zeynep, Coups and Constitutions in Brazil, South Korea
and Turkey: A Comparative Study of Legal-Institutional Frame-
Oysaki, aynı dönemlerde başta ABD olmak üzere Batılı works (yayılanmamış yüksek lisans tezi).
ülkelerdeki eş değer kurumlarda yer alan daimi üyeler 5 H. Tunçkanat, ‘Milli Güvenlik Kurulu’, Akşam, 22 Eylül.1996.

99
dahaleyi gerçekleştiren askeri kadro muhtıraya “Milli Gü- nip, sivil otoritenin üstünde bir güç odağına dönüşmesi
venlik Kurulu” adıyla imza atmıştır. Bu durum, komuta kaçınılmaz oldu. Daha da önemlisi, kararların “tavsiye”
kademesinin bir nevi kurum içi darbe yaparak MGK’yı niteliği “bildirim”e dönüştürüldü. Böylece, MGK anaya-
tek başına sahiplenmiş ve milli güvenlikle bitişen alanla- sal bir danışma organı olmaktan tümüyle uzaklaştı. Ül-
rın ordunun denetiminde olduğunu doğrudan ilan etmiş kenin milli güvenliğine ilişkin kararların “bakanlar kurulu
olması anlamını taşımaktaydı. Ayrıca, böylelikle MGK’ya, tarafından öncelikle dikkate alınması” öngörülerek ku-
anayasada belirtilen istişari statüsünün sınırlarını aşan rula hukuksal alanda hükümet üstü bir nitelik kazandı-
bir yaptırım yetkisi transfer edilmiş oldu. rıldı.6

1971-1973 ara rejim döneminde gerçekleştirilen anayasa Devletin öncelikli gündemini belirleme konusunda Ge-
değişiklikleri ile MGK’nın yürütme üzerindeki etkisi ar- nelkurmay Başkanına Başbakanla eşit inisiyatif tanına-
tırıldı. 1961 anayasasının 111 maddesinin ilk şeklinde yer rak askeri otoritenin, kapsamı “toplumun huzur ve gü-
alan Bakanlar Kuruluna “yardımcılık eder” ifadesi “tav- venliğinin sağlanmasını” da içerecek biçimde genişletilen
siye eder”e dönüştürüldü. Bu değişikliğin yanı sıra, 1 Ara- bir güvenlik alanına hükmetmesine olanak tanındı. Böy-
lık 1962 tarihli, 129 sayılı Milli Güvenlik Kurulu Kanununda lece, devlet başkanı ve hükümetten oluşması gereken
yapılan MGK’nın kompozisyonu ile ilgili düzenleme de yürütme, Türk Silahlı Kuvvetlerinin de eklemlenmesiyle
anayasa maddesine sokuldu. Maddenin ilk şeklinde yer fiilen bir sacayağı durumuna dönüştürüldü. Bu üçlü yapı-
alan “Kuvvet temsilcileri” ibaresi “Kuvvet komutanlık- nın birleştiği MGK, rejimi ilgilendiren bütün temel konu-
ları” ile değiştirilerek askeri otoritenin sayı ve kurumsal larda, esas karar üretici konumuna yükseldi.
temsil açısından kuruldaki ağırlığı artırıldı. Ancak, Türkiye’de 12 Eylül 1980 darbesiyle kurulan dev-
let modelinin güvenlik devletine dönüşen yapısını göste-
Ancak MGK’nın statüsü ile ilgili temel düzenlemeler 12
ren 1982 Anayasasından çok 09.11.1983 tarihli, 2945 sayılı
Eylül 1980 darbesiyle kurulan askeri rejim döneminde
Milli Güvenlik Kurulu ve Genel Sekreterliği Kanunudur.
gerçekleştirildi. Söz konusu süreçte MGK’nın anayasal
statüsünde yapılan değişiklikler, askeri hiyerarşinin si- MGK’nın yeni yasal düzenlemelerle elde ettiği iktidarı-
yasi rolünün yeni bir darbeye gerek bırakmayacak bir bi- nın yayıldığı alanın daha iyi anlaşılabilmesi için söz ko-
çimde kurumsallaşmasıyla son buldu. nusu yasada belirtilen milli güvenlik tanımına bakmak
gereklidir. Milli güvenlik bu yasayla “[...]Devletin ana-
Konu ile ilgili köklü değişim 1982 Anayasasının 118. mad-
yasal düzeninin, milli varlığının, bütünlüğünün, millet-
desinde yer aldı. Söz konusu madde ile MGK’da sivil üye
lerarası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik da-
çoğunluğuna son verildi ve kurul kararlarının etkisi ve
hil bütün menfaatlerinin ve ahdi (anlaşma ile ilgili) huku-
bağlayıcılığı da artırıldı. Jandarma Genel Komutanının as-
kun her türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kol-
ker üyeler arasına eklendiği bir yapılanmaya gidildi. Böy-
lanması” olarak tanımlanarak resmiyet kazandı. Ancak,
lelikle, 5 sivil üyeye karşılık 5 asker üye ile kurulun asker-
daha da önemli bir gelişme bu kapsayıcı kavramın aynı
sivil kompozisyonu eşitlendi. Kararların en azından kâğıt
yasada “Milli Güvenlik Siyaseti” adıyla formüle edilerek
üstünde çoğunluk esasına göre alındığı göz önünde bu-
uygulama sahasına taşınması olarak durmaktadır. Buna
lundurulursa, Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı olmasıyla
göre, Milli Güvenlik Siyaseti “milli güvenliğin sağlanması
askeri hiyerarşiye sadık 5’li yapının, altıncısı ile destekle- ve milli hedeflere ulaşılması amacı ile Milli Güvenlik Ku-
6 MGK’nın değişen anayasal statüsü ile ilgili kaynaklar için bakı- rulunun belirlediği görüşler dahilinde, Bakanlar Kurulu
nız, Taha, Parla, Türkiye’nin Siyasal Rejimi: 1980-1989,; Bülent Ta- tarafından tespit edilen iç, dış ve savunma hareket tarz-
nör, İki Anayasa; Zafer Üskül, Türkiye’nin Anayasa Sorunu.
7 Madde 4-a) Devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve larına ait esasları kapsayan siyaset” olarak tanımlandı.
uygulanması ile ilgili kararların alınması ve gerekli koordinasyo- Bu tanım, MGK’da ele alınacak tüm konuların MGK ka-
nun sağlanması konularında, görüş tespit eder;
b) Devletin milli güvenlik siyaseti doğrultusunda tespit edilen rarları üzerinden devlet politikaları olarak resmileşeceği
milli hedeflerin ve hazırlanan milli plan ve programların gerçek- yönünde rahatlıkla yorumlanabileceği için Türk siyasi ha-
leştirilmesine ilişkin tedbirleri belirler;
c) Devletin milli güvenlik siyasetini etkileyecek milli güç unsurlarını
yatında son derece kritik bir önem kazandı.
ve ülkenin siyasi, sosyal, iktisadi, kültürel ve teknolojik durum
ve gelişmelerini sürekli takip ederek değerlendirir, milli hedefler Darbe erki, yeni anayasal düzende MGK’yı devletin yetki
yönünde güçlenmelerini sağlayacak temel esasları tespit eder;
şemasının zirvesine yerleştirerek ilan ettiği iktidarını,
d) Devletin varlığı, bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmez-
liği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda zo- 2945 sayılı yasanın 4. maddesinde herhangi bir hukuki
runlu gördüğü tedbirleri tespit eder;
boşluğa mahal vermeyecek biçimde detaylandırarak ta-
e) Anayasal düzeni koruyucu, milli birlik ve bütünlüğü sağlayıcı,
Türk Milletini Atatürkçü düşünce, Atatürk ilke ve inkılapları doğ- nımladı.7 12 Eylül rejiminin kurumsallaştırdığı devlet mo-

100
deli askeri otoriteye, söz konusu yasayla güvenlik tercih- güvenliğinin” korunmasına ilişkin konularda gerekli hizmet
lerini dayattığı nihai bir politika çerçevesinde devasa bir ve faaliyetleri planlamak ve yürütmek; Silahlı Kuvvetler gö-
alanı yönlendirebilme; sadece hedef belirlemekle sınırlı rev alanı dışında kalan topyekun savunma hizmetlerini plan-
kalmayıp güvenlik siyasetine yönelik tehditleri belirleme lamak ve koordine etmek; Olağanüstü halde alınacak tedbir,
ve onlara karşı içeride ve dışarıda tedbir alma yetkilerini yapılacak iş ve işlemlerin tespit çalışmalarını yapmak, uygu-
tanımış oldu. Dahası, askeri hiyerarşi kaynak kullanımı lamada işbirliğinin sağlanması için gerekli tedbirleri tespit
ile ilgili tercihlere doğrudan müdahale edebilme, bütçe- etmek;
nin nasıl kullanılması konusunda, sonuçları ile ilgili her-
hangi bir sorumluluk taşımadan direktif verebilme gü- Milli güvenlik siyasetinin öngördüğü tedbirlerin alınması
cünü elde etti. ve hizmetlerin yürütülmesi ile topluma yönelik hizmetler
ve topyekun savunma sivil hizmetlerinin gerektirdiği mali,
12 Eylül yapılanması MGK kararlarının hükümet karar- ekonomik, sosyal ve diğer tedbirlerin kalkınma, plan ve
larına dönüştürülmesi ile yetinmeyip bu kararların ilgili programlarında yer alması, yıllık bütçelerde bunlar için
kuruluşlara dağıtımı ve bu kararlara ilişkin uygulamala- ödenek ayrılması konularında, Devlet Planlama Teşkilatı
rın takibini de Milli Güvenlik Kurulunun Genel Sekreter- Müsteşarlığı ile işbirliği ve koordinasyonda bulunmak.
liği (MGKGS) yoluyla garanti altına aldı. MGK kararları-
nın yaptırıma dönüşmesini sağlamak adına bir alt kurum Yukarıda sıralanan tüm bu görevlerin “takip ve kontrol
olarak yapılandırılan Genel Sekreterlik ise zaman zaman edilmesi, yönlendirilmesi, koordine edilmesi ve denet-
bağlı olduğu kurumun etkisini aşan bir öneme haiz oldu. lenmesi” Genel Sekreterliğin görev tanımı içerisinde yer
almaktaydı.8 Genel Sekreterlik, ayrıca bütün bu görev-
Mİllİ Güvenlİk Kurulu Genel Sekreterlİğİ leri “gerektiğinde diğer bakanlık, kurum ve kuruluşlarla
da müştereken” yürütme yetkisine haizdi.9 Tüm Bakan-
MGKGS, kuruluşundan Avrupa Birliğine uyum çerçe-
lıklar, kamu kurum ve kuruluşları ile özel hukuk tüzelki-
vesinde gerçekleştirilen anayasa ve yasa değişikliğiyle
şileri MGKGS’ne gerekli olan açık ve her derecede gizli
yetkilerinin büyük bir kısmı elinden alınana dek,
yaklaşık 20 yıl ülke siyasetini ve devlet işleyişini takip bilgi ve belgeyi sürekli veya istenildiğinde vermekle yü-
eden ve yönlendiren, yapısı kamuoyunun bilgisi dışında kümlüydü.10 Sekreterliğin gizli hizmet giderleri için büt-
şekillendirilmiş bir kurum olarak varlığını sürdürmüştür. çede ayrıca bir ödenek ayrılmaktaydı.11

12 Eylül askeri rejimi sırasında çıkarılan 2945 sayılı yasa ile Genel Sekreterliğin, adına hareket ettiği MGK’nın anaya-
Genel Sekreterliğin görev ve yetkileri de yeniden düzen- sal statüsüne aykırı olarak, “icrai-idari” bir makam ola-
lenmiştir. Bu düzenlemelere göre MGKGS, kâğıt üzerinde rak örgütlenmiş olması bu kurumun hukuki zeminde Tür-
Başbakana bağlı sivil bir kurum görünümünde olmasına
rultusunda ve milli ülkü ve değerler etrafında birleştirerek milli
karşın Genel Sekreteri orgeneral ve oramiral rütbesinde hedeflere yönlendirici gerekli tedbirleri belirler. Sayılan bu hu-
Silahlı Kuvvetler mensupları arasından seçilmekte, yasa suslara yönelmiş yurtiçi ve yurtdışı tehdide karşı koymak, bu teh-
didi etkisiz kılmak için gereken strateji ve temel esaslar ile bir-
gereği gizli olan kadrolarının elemanları Genel Sekreterin likte planlama ve uygulama hizmetleri konularında görüşleri, ih-
tiyaçları ve alınmasını lüzumlu gördüğü tedbirleri tespit eder;
teklifi ve Başbakanın onayı ile atanmaktaydı.
f) Olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik veya savaş hali
ilanı için görüş tespit eder;
Genel Sekreterliğinin yasa değişikliği öncesi yürüttüğü g) Olağan hal ile savaş, savaşı gerektiren ve savaş sonrası
görevleri 2945 sayılı kanunun 13. maddesine dayanılarak hallerde, kamu ve özel kurum ve kuruluşlar ve vatandaşlara
düşecek topyekün savunma, milli seferberlik ve diğer konularda
şöyle özetlenebilir: hizmet ve yükümlülükler ile bu hususlarda yapılacak planlara
temel teşkil edecek esasları tespit eder;
MGK’nın görevleriyle ilgili olarak; gerekli her türlü çalışma, h) Devletin milli güvenlik siyasetinin öngördüğü hususlar ve
topluma yönelik hizmetler ile topyekun savunma hizmetlerinin
araştırma, inceleme ve değerlendirmeleri yapmak, bunların gerektirdiği mali, ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer konulara
sonuçlarını teklifleri ile birlikte Cumhurbaşkanı, Başbakan ve ilişkin tedbir ve ödeneklerin kalkınma plan, program ve yıllık
bütçelerde yer almasını sağlamak üzere gerekli esasları tespit
MGK’ya sunmak; MGK kararları paralelinde alınan Bakanlar eder;
Kurulu kararlarının uygulanmasını takip ve kontrol etmek; i) Milli güvenlik kapsamına giren konularda yapılan ve yapılacak
milletlerarası andlaşmalar hakkında görüş tespit eder.
savunma siyaseti dışında milli güvenlik siyasetini tayin, tespit,
Milli Güvenlik Kurulu, tespit ettiği bu görüş, tedbir ve esasları
uygulama ve gerektiğinde düzeltme ve değiştirme görevlerini kurul kararı halinde Bakanlar Kuruluna bildirir ve kanunlarla
verilen diğer görevleri yerine getirir.
araştırmak, ve bu konuda planlar hazırlamak;“Türk milletinin
8 2945 sayılı yasa, 14. madde
Atatürkçü düşünceye” ve bu doğrultuda belirlenen “milli
9 2945 sayılı yasa, 18. madde
hedeflere” yönlendirilmesi ile “devletin varlığı, bağımsızlığı, 10 2945 sayılı yasa, 19. madde
ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve 11 2945 sayılı yasa, 20. madde

101
kiye’nin bir tür “gölge hükümeti” olarak nitelendirilme- Aynı süreçte MGKGS’nin, 2945 sayılı yasada açık edilen
sine olanak tanıdı. hukuk müşavirliği, personel dairesi ve sekreterlik bürosu
dışında gizli yönetmeliğine dayanarak kurulan dört ana
2945 sayılı yasada, kurulun iç çalışma düzeni ile bakan-
hizmet biriminin daha bulunduğu ortaya çıktı. Gazetelere
lık, kurum ve kuruluşlarla çalışma ve ilişkilerinin ve bün-
yansıdığı kadarıyla bu birimler sırasıyla Milli Güvenlik Si-
yesinde yer alacak birimlerinin kuruluş, görev ve yetkile-
yaseti Başkanlığı, Bilgi Toplama ve Değerlendirme Grup
rinin “GİZLİ” gizlilik dereceli bir yönetmelikle düzenlene-
Başkanlığı, Toplumla İlişkiler Başkanlığı ve Topyekûn
ceği belirtilmekteydi.12 Yasada ifade edilen bir diğer kritik
Savunma Sivil Hizmetleri Başkanlığından oluşmaktaydı.
husus da, söz konusu yönetmeliğin Genel Sekreterlik ta-
rafından hazırlanacağı, “Milli Güvenlik Kurulunda görü- Ali Bayramoğlu’nun MGK bünyesinde hazırlanmış bir ra-
şülerek Bakanlar Kurulu tarafından kabul edileceği” hük- pora referansla verdiği bilgiye göre 1999 yılı itibariyle,
müydü. MGK’nın lojistik destek grupları dışında kalan bu dört
ana biriminde başkan, başkan yardımcısı, başmüşavir,
MGKGS yönetmeliği Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in baş-
müşavir, uzman ve uzman yardımcısı olarak çalışan 116
kanlığında 8 Şubat 1984 tarihinde gerçekleşen Özal hükü-
personelin uzman ve uzman yardımcıları dışındaki tüm
meti döneminin ikinci MGK toplantısında, yani sivil yöne-
kadrosu asker veya asker kökenli kişilerden oluşmaktay-
time geçilmesinden sadece iki ay sonra hükümete karar
dı.16
olarak bildirildi.13 2004 yılında, 7’nci Avrupa Birliği uyum
paketiyle gelen değişiklik nedeniyle geçerliliğini yitirene Kısaca, MGK, iç yapısı, işleyişi ve işlevi yönünden değer-
kadar yürürlülükte kaldı.14 Bu yasal düzenlemeye göre lendirildiğinde 12 Eylül rejimiyle kurumsallaşan güvenlik
hükmü kalmayan ve büyük bölümü ayıklanan yönetme- devleti yapısının ve buna bağlı olarak gelişen siyasi siste-
likte yer alan MGKGS yasasında açık edilmeyen görevleri min temel unsurlarını şöyle özetlemek mümkündür: Sa-
ve gizli teşkilat yapısı, eş zamanlı olarak basına yansıyan vunma siyaseti doğrudan Genelkurmay tarafından hazır-
haberlerle ortaya çıktı.15 lanırken, ekonomiden kültüre, eğitimden sosyal siyasete
ve dış politikaya uzanan çok geniş bir alanda tanımlanan
MGKGS’nın yukarıda belirtilen görevlerine koşut olarak
milli güvenlik siyasetinin genel esasları MGK’nın Genel
“devlet çapında her türlü psikolojik harekât ihtiyacını
Sekreterliği tarafından belirlenmiştir. Bu çerçevede Tür-
tespit etmek”, bu doğrultuda “psikolojik harekât plan-
kiye’de MGK Genel Sekreterinin işine karışamayacağı tek
ları hazırlamak” ve uygulamaya sokmak; milli güvenlikle
kurum olarak Silahlı Kuvvetler zikredilmiş; Genel Sekre-
ilgili bünyesinde toplanan “her türlü belge, bilgi ve is-
terlik bakanlıklar dahil geri kalan bütün kamu kurumla-
tihbaratı değerlendirerek iç ve dış tehditlerin durumunu
rıyla bir ast-üst ilişkisi kurmuştur. MGKGS’nin müdahale
sürekli izlemek”; tehdidin yanı sıra “tehdit olması muh-
yetkisi, yürütme ve idari organlarıyla sınırlı kalmayıp, Ge-
temel unsurları” belirlemek; “gerektiğinde Başbakan-
nel Sekreterlik elemanlarının Meclis komisyonlarında ve
lıkta, Bakanlar Kurulunda veya TBMM’deki ilgili komis-
bütçe planlama süreçlerinde de görev almasıyla yasama
yonlarda temsilci bulundurmak”; “Milli Güvenlik Siyaset
organına da yayılmıştır. Siyasi kadrolar kadar görece ko-
Belgesini hazırlamak” ve “kabulünü” takiben belgedeki
lay güdümlenemeyen sivil toplumun karşısında ‘psikolo-
uygulama esaslarının yürürlüğe girmesi için gerekli faa-
jik harekât’ yöntemleri devrede tutulmuş; istihbarat ağı
liyeti yapmak; kararları uygulayacak bakanlıkların direk-
da bu mantıkla yeniden düzenlenmiş, devletin tüm bi-
tiflerini hazırlamak; bu direktifler doğrultusunda yapıla-
rimlerinden gelen istihbaratın askeri otoritenin elinde
cakları takip, kontrol ve koordine etmek; uygulamada si-
toplandığı bir yapı yaratılmıştır.
yaset esaslarından sapma ya da gecikme halinin tespi-
tinde durumu Genel Sekretere iletmek gibi son derece AB ile bütünleşme çabalarının hızlandığı bir süreçte gün
kritik yetkilere sahip olduğu öğrenildi. yüzüne çıkan bu yapılanma demokrat çevrelerden sert
eleştiriler almış; kamuoyunun bilgisi dışında varlığını sür-
12 2945 sayılı yasa, 12, 18 ve 21 no’lu maddeler.
13 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, “1984 Yılı MGK
dürmüş bu kurumsal yapının hukuk devleti ilkeleri, Av-
Toplantılarının Basın Bildirileri,” <http://www.mgk.gov.tr/ rupa İnsan Hakları Mahkemesi normları ve iç hukukun
Turkce/basinbildiri1984/8subat1984.htm>
14 30 Temmuz 2003 tarihli ve 4963 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişik-
mevcut sistemine aykırı olduğu öne sürülmüştür.
lik Yapılmasına İlişkin Kanun, 7 Ağustos 2003 tarihli ve 25192 sa-
yılı Resmi Gazete. Avrupa B‹rl‹ğ‹ Sürec‹nde S‹v‹lleşme
15 Deniz Zeyrek, ‘İşte En Gizli Yönetmelik’, Radikal, 27Ağustos
2003; Adnan Keskin, 2003, ‘Bütün İstihbarat MGK’ya’, Radikal,
Çabaları: Neler değ‹şt‹, neler değ‹şmed‹?
31 Ağustos 2003.
1999 Helsinki zirvesini takip eden süreçte “Devlet organ-
16 Ali Bayramoğlu, “Asker ve Siyaset”, Ahmet İnsel, Ali Bayram-
oğlu, Türkiye’de Ordu, 2002, s. 96. larının sivil siyasi otoritenin kontrolü altında olmasına”

102
ilişkin AB kriterlerine uygun olarak Türkiye’de sivil-asker ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı (AR-DE) adı altında,
ilişkisinin kurumsal çerçevede demokratikleşmesi yö- milli güvenlik tanımının kapsadığı konularda dokümanlar
nünde önemli adımlar atıldı. Milli güvenlik tabusu siyasi hazırlamak ve bu konularda veri ve dokümantasyon mer-
liderler arasında ilk olarak 2001’de 57. Hükümette devlet kezi oluşturmakla görevli yeni bir birim kuruldu.
bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev yapan Me-
Sivilleşme adına olumlu adımlar olarak değerlendirilen
sut Yılmaz tarafından partisinin 7. Olağan Kongresinde
bu gelişmelerin paralelinde 2004 Ağustos’unda MGK
tartışmaya açıldı. Yılmaz, “ulusal güvenlik sendromu-
Genel Sekreterliğine bir önceki görevi Atina Büyükelçiliği
nun” AB uyum çalışmalarındaki engelleyici rolüne deği-
olan Yiğit Alpogan atandı. Aynı süreçte Washington Bü-
nerek “Devletin bekasını sağlayacak bir kavramı, devle-
tin can damarlarını keser hale getirmeyi dünya üzerinde yükelçiliğinde müsteşar olarak görev yaparken merkeze
yalnız Türkiye becerebilirdi” tespitini yaptı. Ancak bu dönen Kenan İpek ile Zürih Başkonsolosluğundan Anka-
tespit ilk aşamada askeri kanatta ciddi tepkiye yol açtı. ra’ya gelen ve sivilleşme raporuyla Avrupa çapında tanı-
Bu tepkiler üzerine Yılmaz geri adım atınca, 1984’ten bu nan Gürsel Demirok, Alpogan’ın başdanışmanlığı göre-
yana MGK’nın ülke yönetimindeki etkinliğinin azaltıl- vine getirildi.
ması yönündeki ilk adım ancak 57. Hükümet tarafından, Alpogan, 30 Kasım 2004 tarihinde bir ilki gerçekleştire-
AB entegrasyon sürecinin sağladığı destek sayesinde atı- rek MGK’nın kapılarını akreditasyon ayrımı yapmadan
labildi. Bu çerçevede, 3 Ekim 2001 tarihinde gerçekleşen tüm medya organlarına açtı. Alpogan, medya mensup-
Anayasa değişikliğiyle MGK’daki sivil üye sayısı artırıldı. larına yaptığı konuşmada Genel Sekreterliğin artık bir
Başbakan yardımcıları ve Adalet Bakanı da kurul üyesi
“think-tank” kuruluşu gibi çalışacağını ve görevinin iç
yapıldı. MGK’da alınacak kararların ‘Bakanlar Kurulu’nca
ve dış tehditler konusunda istişari bir organ statüsünde
öncelikle dikkate alınacağı’ şeklindeki ifade ‘Bakanlar
olan MGK’nın üyelerine fikri malzeme üretmekle sınırlı
Kurulu’nca değerlendirilir’ şeklinde değiştirildi; aynı de-
olduğunu ifade etti.17
ğişiklikte MGK kararlarının tavsiye niteliği taşıdığı vur-
gulandı. Alpogan döneminde AR-DE, ekonomi, kültür, bilim ve
eğitim araştırmalarına yönelik bir birim ile iç ve dış gü-
MGK’ya yönelik ikinci düzenleme Recep Tayyip Erdoğan
venlikten sorumlu iki birim olmak üzere toplam üç birim-
başbakanlığında gerçekleştirildi. 7 Ağustos 2003 tari-
den oluşacak şekilde örgütlendi. “Devlet Personel Baş-
hinde, 7. Uyum Paketi dahilinde 2945 sayılı yasanın ken-
kanlığı Görevde Yükselme Çerçeve Yönetmeliği” esas alı-
disinde yapılan değişiklikle Genel Sekreterliğin MGK ka-
narak hazırlanan ‘Görevde Yükselme ve Unvan Değişik-
rarları paralelinde gerçekleşecek uygulamaları “koordi-
liği Yönetmeliği’nin 28 Ağustos 2005’te Resmi Gazete’de
nasyon ve izlenme” yetkisi Başbakan Yardımcısına akta-
yayınlanmasının ardından, daha önce Genel Sekreterin
rıldı. Kurul toplantılarının her ay değil, iki ayda bir yapıl-
teklifi ve Başbakanın onayladığı atamalar artık söz ko-
ması kararlaştırıldı; aynı düzenlemeyle Genel Sekreter-
nusu yönetmelik uyarınca yapılmaya başlandı. Bu çerçe-
liğe TSK’ya doğrudan bağlı olmayan bir ismin atanabil-
vede o güne kadar asaleten atama yapılmamış olan ve
mesinin önü açıldı. Diğer yandan, Genel Sekreterin YAŞ
vekâleten Seferberlik Daire Başkanı Tuğgeneral Tayyar
çerçevesinde Genelkurmay Başkanının seçimi ve onayıyla
Elmas tarafından yönetilen AR-DE Başkanlığına Gürsel
yapılan atanması usulüne son verilerek, bu yetki Başba-
Demirok atandı. Genel Sekreterliğin kadın çalışanların-
kana aktarıldı.
dan Asuman Orhan Personel Dairesi Başkanlığına, Füsun
Genel Sekreterliğin yapısı ile ilgili temel düzenleme, Ba- Arslantosun ise Basın Halkla İlişkiler Daire Başkan Vekil-
kanlar Kurulunun 29 Aralık 2003 tarihli ve 6688 sayılı ka- liği görevlerine getirildi.18 Aynı yıl içerisinde sekreterliğin
rarı ile yayımlanan yeni yönetmeliğin devreye girmesiyle, bünyesinde görev yapan 53 emekli askerden 20’sinin söz-
MGKGS’nin gizli yönetmeliğinin yürürlükten kaldırılması leşmeleri yenilenmedi.19
oldu. Yeni yönetmelikle Genel Sekreterliğin görev ve yet-
Ancak, Sekreterliğin iç yapısında sivilleşme adına olumlu
kileri önemli ölçüde daraltıldı; Milli Güvenlik Siyaseti
olarak sayılan tüm bu değişiklikler irtica ve terör ile mü-
Başkanlığı, Bilgi Toplama ve Değerlendirme Grup Baş-
cadele konularında fikir üretme inisiyatifinin sivilden as-
kanlığı ile Toplumla İlişkiler Başkanlığının (TİB) faaliyet-
lerine son verildi. Psikolojik harekât planları üretmek ve 17 “İşte MGK’da Sivil Fark,” Yeni Şafak, 1 Aralık 2004.
uygulamak görevini yürüten TİB’in, basında 3 milyon do- 18 Özgür Ekşi ”MGK’ya 2 kadın başkan,” 8 Eylül, 2005.
19 Bakınız, Gencer Özcan, “Milli Güvenlik Kurulu,” Ümit Cizre (ed.),
lar olarak belirtilen bütçesi Başbakanlığa iade edildi. Yeni
Almanak Türkiye 2005: Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim
yönetmelik uyarınca MGKGS’nin bünyesinde Araştırma içinde, s. 43.

103
keri yöneticiye bırakılmasıyla gölgelendi. Nitekim, söz niçin gizli olduğu, arşivlerde var olan bilgilerin toplum-
konusu atamalarla eş zamanlı olarak terör, irtica, bölü- dan neden saklanmak istendiği yönünde haklı soruların
cülük ve aşırı akımlarla mücadeledeki gelişmeleri izleyip sorulmasına yol açtı. Bazıları bu durumu “Devletin gayri-
rapor hazırlamakla yükümlü birim olan ve Genelkurmay müslimlerden Müslümanlara sermaye transferiyle ilgili kirli
Başkanlığınca atanan bir albayın başkanlık ettiği ‘İç Gü- çamaşırların açığa çıkmasını istememesi”23 olarak yorum-
venlik Grubu’, AR-DE’den alınarak bir tuğgeneral yöneti- ladı. Konu ile ilgili diğer bir habere göre MGK’nın askeri
mindeki Seferberlik ve Savaş Hazırlıkları Planlama Daire kanadından gelen bu cevap Tapu Kadastro Genel Müdür-
Başkanlığına bağlandı.20 lüğü içerisinde de rahatsızlık yaratmış ancak projenin ha-
yata geçirilmesi sağlanamamıştır.24
MGKGS: 2006-2008 Gel‹şmeler‹
2006 sonu itibariyle MGKGS ile ilgili kamuoyunu farklı bir
2006 yılının Şubat ayında Savunma Bakanı Vecdi açıdan meşgul eden bir başka gelişme ise Alpogan’ın gö-
Gönül’ün bir dergiye verdiği röportajda MGK’nın son rev süresinin sona ermesi ve Büyükelçiler kararnamesiyle
durumu ile ilgili yaptığı açıklama, kurul ile ilgili yasal Londra’ya tayin edilmesinin ardından bu makama kimin
düzenlemelerin sona erdiği izlenimini yarattı. Gönül, getirileceği konusu oldu. Dönemin Cumhurbaşkanı Ah-
söz konusu röportajda “[…] Katılım Ortaklığı Belgesi’nde met Necdet Sezer hükümetin önerdiği tüm isimler veto
de, MGK’ye yönelik kısa ve orta vadede herhangi bir talep etti. Yaklaşık 9 ay gibi uzun bir süre çözülemeyen ve hü-
bulunmamaktadır. Dolayısıyla, AB’nin MGK konusunda kümet ve köşk arasında krize dönüşen bu çekişme, Ab-
yapılanları yeterli gördüğünü kıymetlendirmekteyim” dullah Gül’ün Sezer’in yerini almasıyla son buldu. Se-
yorumunu yaptı.21 Ancak, 2006 Eylül ayı içerisinde zer’in veto ettiği isimler arasında yer alan eski Atina Bü-
basına yansıyan bir gelişme Genel Sekreterliğin, gerek yükelçisi Tahsin Burcuoğlu 2007 Eylül’ünde yeni MGK
zihniyet gerekse işlev ve siyasi konumunun, sınırlı bir Genel Sekreteri olarak atandı.
çevre tarafından da olsa yeniden tartışmaya açılmasına
neden oldu. Konu ile ilgili habere göre Tapu Kadastro M‹ll‹ Güvenl‹k S‹yaset Belges‹ etrafında
Genel Müdürlüğü, 17 Ağustos 2005 tarihli bir yazıyla devam eden tartışmalar
MGK’ya, Osmanlı tapu arşivlerinin Türkçeleştirilerek,
Milli Güvenlik Siyaset Belgesinin (MGSB) gerek hazırlanış
bilgisayar ortamına aktarılmasını sağlayacak Tapu Arşiv
sürecinde gerekse bu süreçle bağlantılı olarak içeriğinde
Otomasyonu Projesi ile ilgili görüşünü sormuş; bu taleple
yer alan anti-demokratik unsurlara yönelik eleştiriler
ilgili cevap Tuğgeneral Tayyar Elmas yönetimindeki MGK
yeni MGSB’nin 24 Ekim 2005 tarihinde MGK tarafından
Seferberlik ve Savaş Hazırlıkları Planlama Daire Başkanlığı
görüşülerek Bakanlar Kuruluna tavsiye edilmesinin
tarafından verilmiştir. 26 Ağustos 2005 tarihinde Genel
ardından uzun bir süre devam etti.
Müdürlüğe yollanan “gizli” yazıda “defterlerin içerdiği
bilgilerin etnik ve siyasi-asılsız soykırım, Osmanlı Kısaca hatırlatmak gerekirse, yeni MGSB geçmiş tarih-
Vakıfları mülkiyet iddiaları ve benzeri istismara malzeme lerdeki yenilenme süreçlerinden çok da farklı olmayan
olabileceği gerekçesiyle, bulundukları Tapu ve Kadastro bir şekilde, askeri otoritenin yönlendirmesinde hazırlan-
Genel Müdürlüğünde saklanmalarının ve sınırlı olarak mıştı. Aslen gizli bir devlet dokümanı olan bu belgenin
kullanıma açılmasının uygun olacağı” ifade edilmiştir.22 bazı bölümleri hazırlanış sürecinde basına sızmış; bu bil-
giler yeni MGSB’nin sınırları net olarak çizilmiş, iç ve dış
Bu yanıt, MGK içinde sorunun muhatabı olan bölümün
siyasete oldukça geniş bir yelpazede müdahale olanağı
neden Seferberlik ve Savaş Hazırlıkları Planlama Dairesi
sağlayan politikalar düzeyinde tasarlanmış olduğunu or-
olduğu, bu dairenin personelinin söz konusu defterlerin
taya koymuştu.25 Aynı süreçte “iç güvenlik tehditlerine
içerdiği bilgileri nasıl bildiği, MGK’nın cevap mesajının
karşı ordunun kullanılması, gerekli görüldüğü zaman-
20 Utku Çakırözer, “MGK’da sivilden askeri yöneticiye dönüldü,” larda tehditlerin ortadan kaldırılması için idareyi ele al-
Milliyet, 10 Eylül 2005.
ması” ifadesinin belgenin yeni halinde de korunduğu ha-
21 “Gönül: ‘Savunma ve Güvenlik Genelkurmay’ın işidir,” Tempo
Dergisi, 11 Şubat 2006 berleri yayımlanmış26; bu durum başta insan hakları ko-
22 Nuray Babacan, “Tapu arşivlerini ‘sınırlı’ kullanın,” Hürriyet, 19 nusunda çalışan sivil toplum örgütleri olmak üzere bir-
Eylül 2006.
23 Tolga Korkut, “Osmanlı Arşivleri Açılırsa Resmi Tez Zayıflar,”
çok kişi ve kuruluş tarafından büyük tepkiyle karşılan-
BİA Haber Merkezi, 19 Eylül 2006. mıştı. MGSB’nin MGK’da onaylanmasının hemen sonra-
24 Ayşe Hür, “Ermeni mallarını kimler aldı?,” Taraf, 2 Mart 2008. sında İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Çağdaş Hukukçu-
25 Bu konuda bakınız, Özcan, 2005, s. 38-40.
lar Derneği, hükümeti ve Meclisi, MGSB’nin hukuki sta-
26 Deniz Zeyrek, “Gerekirse asker yine göreve,” Radikal, 26 Ekim
2005. tüsünü ve içeriğini açıklamaya çağırmıştı. Bu dernekle-

104
rin İzmir Şubeleri 31 Ekim 2005 tarihinde yaptıkları ortak Bu doğrultudaki eleştirilerden en serti dönemin Mec-
açıklamada, belgenin “özgürlük-güvenlik” dengesini öz- lis Başkanı Bülent Arınç tarafından yapılmıştır. Belgenin
gürlüğün aleyhine bozulmasına yol açtığına dikkati çe- yüksek gizlilik derecesi nedeniyle Resmi Gazetede yayım-
kerken; MGSB’nin yeni halinde de yer bulduğu iddia edi- lanmaksızın yürürlüğe girmesinden kısa bir süre sonra, 23
len yukarıdaki ifadenin demokratik hukuk rejimine hukuk Nisan 2006 tarihinde yaptığı Meclis konuşmasında Arınç
dışı müdahalelere uygun zemin yarattığını ve “açık ve ör- MGSB ile ilgili şu değerlendirmelerde bulunmuştur:
tülü darbelerin habercisi” olduğunu ileri sürmüşlerdi.27
“Kimi zaman çok önemli mekanizmaların dışında bırakılan
MGSB, tüm eleştirilere rağmen Bakanlar Kurulu tara- Meclis’in fonksiyonları daraltılmıştır. Örneğin, ülkenin iç ve
fından 20 Mart 2006 tarihli toplantısında kabul edilmiş- dış siyasetine çok büyük etkisi olan ve ‘gizli anayasa’ diye
tir. Bu gelişmenin hemen ardından İHD ve Türkiye İn- kabul edilemez bir tanımlamayla anılan Milli Güvenlik Siya-
san Hakları Vakfı 24 Mart 2006 tarihinde Danıştay Baş- set Belgesi’nin hazırlanılmasında, Meclisimiz ve ilgili komis-
kanlığına başvurarak, Bakanlar Kurulunun MGSB’yi ka- yonlarımız tamamen devre dışıdır. Açıklanması ve yayınlan-
bul ve onaylayan kararının yürütmesinin durdurulması ması tamamen yasak olan bu belgenin, son haline karar ve-
ve iptalini istemişlerdir. Bu istem Anayasanın Bakanlar rildiği günün hemen ertesinde gazete manşetlerinde yer al-
Kurulu yetkilerini belirleyen 2 ve 6’ıncı, MGK’nın yetkile- ması son derece dikkat çekicidir. Yine bu belgeden yola çı-
rini belirleyen 112 ve 118’inci maddelerine aykırılık; 2945 kılarak hazırlanan İç Güvenlik Strateji Belgesi’nin çete kur-
sayılı MGK Genel Sekreterliği Yasasına aykırılık ve Türki- maktan yargılanan kişilerin arşivinden çıkması ne yazık
ye’nin imzaladığı BM sözleşmeleri ve Avrupa İnsan Hak- ki, devlet ciddiyetiyle hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır.
ları Sözleşmesine aykırılık iddialarına dayandırılmıştır.
Bu belgenin, Meclisimizin bilgisi ve denetimi haricinde ha-
Davayı görüşen Danıştay 10’uncu Dairesi ise yürütmenin
zırlanması, parlamentomuzun fonksiyonunun ve millet ira-
durdurulması isteminin, “davalı idarenin savunması alın-
desine verilen değerin ne durumda olduğunu göstermekte-
dıktan veya yasal savunma verme süresi geçtikten sonra
dir..32
incelenmesine, […] dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı
ile Milli Güvenlik Siyaset Belgesinin de içinde bulunduğu, Arınç’ın eleştirisinin karşısında MGK Genel Sekreteri Al-
davaya ilişkin dosyanın aslı veya onaylı örneğinin savun- pogan konuyu “Gizli veya ikinci Anayasa söylemi doğru de-
mayla birlikte Danıştaya gönderilmesi gerektiğinin da- ğil. MGSB sadece Türkiye’de yok, her ülkenin benzer bir bel-
valı idareye bildirilmesine”, karar vermiştir.28 Ancak, li- gesi var. ABD bunu internetten yayınlar. Birçok ülke de gizli
beral çevrelerce demokrasi açısından ümit verici olarak tutar. Ülkenin milli menfaatleri, hedefleri ve bunlara ulaşıl-
nitelendirilen bu girişimden herhangi bir sonuç alınama- ması için takip edilecek iç ve dış güvenlikle savunma siyase-
mıştır. Nitekim, Başbakanlık kendilerine verilen süre dol- tini belirler...” şeklinde değerlendirmiş, ancak eleştirilen
mak üzere iken, MGSB’nin yollanmayacağını Danıştaya temel noktalara herhangi bir açıklık getirmemiştir.33
yazıyla bildirmiş; belgenin İdari Yargılama Usul Kanunu-
nun devletin gizli belgeleri ile ilgili hükümleri düzenle- Avrupa Birliği ile entegrasyon sürecinin bir sonucu ola-
yen 20. maddesine dayanılarak gönderilmediğini açıkla- rak MGK’nın istişari statüye geçmiş olduğu bir dönemde
mıştır.29 Bu gelişmenin ardından adli tatil nedeniyle Da- MGSB’nin içeriğinin hükümetleri ne derece bağladığı so-
nıştay 10. Dairesi yerine davaya bakan Danıştay Nöbetçi
Dairesi “belgenin tavsiye niteliğinde” olmasını gerekçe 27 Kemal Özmen, “Hükümet İstemezse MGSB ‘’Gizli Anayasa’’
Olmaz,” Bianet, 1 Kasım 2005.
göstererek, Ağustos 2006 sonunda belgeyi incelemeksi-
28 Murat Yetkin, “Danıştay çığır açıyor,” Radikal, 21 Haziran 2006.
zin davayı reddetmiştir.30 Davacılar, bu karara itiraz et- 29 “Her Yerde Var Danıştay’da Yok,” Birgün, 22 Temmuz 2006. İdari
mişlerdir. Ancak 12 Ekim’de itirazı görüşen Danıştay İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 20.maddesinin 3 fıkrası şu hükmü
düzenlemektedir: “Ancak, istenen bilgi ve belgeler Devletin
Dava Daireleri Kurulu da, belgenin “tavsiye niteliğinde” güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin güvenliği
olduğunu teyit ederek davacıların itiraz gerekçelerini ye- ve yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı devletlere de ilişkin
ise, Başbakan veya ilgili bakan, gerekçesini bildirmek suretiyle,
rinde görmemiştir.31 söz konusu bilgi ve belgeleri vermeyebilir. (Ek cümle: 10.6.1994
– 4001/10 md.) Verilmeyen bilgi ve belgelere dayanılarak ileri
sürülen savunmaya göre karar verilemez.”
Öte yandan, dava sürerken, bir önceki MGSB’ye dayana-
30 “Gizli anayasa tavsiyeymiş,” Radikal, 30 Ağustos 2006.
rak hazırlanmış olan İç Güvenlik Strateji Belgesi, Mart 31 “Kırmızı Kitabın Ret Talebine Ret,” Objektifhaber, 12 Ekim 2006.
2006’da, kamuoyunda “Sauna Çetesi” olarak adlandırı- 32 Bülent Arınç’ın 23 Nisan 2006 konuşma metni için bkz,
lan oluşumun sanıklarından birinin kasasından çıkmış; <http://www.turkish-media.com/forum/lofiversion/index.php/
t24419.html>
bu durum belgenin darbelere dayanak oluşturan bir hü-
33 Muharrem Sarıkaya, “Arınç’ın mesajının adresi,” Sabah, 25 Nisan
viyete sahip olduğu yönündeki yorumlar artırmıştır. 2006.

105
rusu da bir diğer tartışmanın konusu olmuştur. Bu ko- ninde yeniden alevlenmesine neden olmuştur. Başta yeni
nuda kararları tavsiye niteliğinde olan bir kurumun söy- TCK’yı hazırlayan ekipten Doç. Dr. Sözüer olmak üzere
lediklerinin AB tarafından dikkate alınmayacağı ancak pek çok hukukçu “TCK`da irtica diye bir suç yok” derken,
kamuoyuna sızan belgenin içindekiler uygulanırsa o za- irticayı temelde müphem ve siyasi bir terim olarak nite-
man AB’nin gündemine gelebileceği öne sürülmüştür. lendiren bazı akademik ve siyasi çevreler, sorunun kav-
Söz konusu dönemde Boğaziçi Üniversitesinde görev ya- ramla ilgili değil kavramla kastedilmek istenen kesimle-
pan Prof. Dr. Zafer Üskül de belgenin içerdiği politikala- rin toplumsal görünürlük kazanması ve iktidara ortak ol-
rın hükümet tarafından uygulamaya konulduğu takdirde ması ile ilgili olduğunu ileri sürdürmüşlerdir.37 Bazı eski
bir sonuç doğuracağını, “şu anki haliyle hukuka aykırı sa- üst düzey yargı mensupları ve ana muhalefet partisi CHP
yılamayacağını” ifade etmiştir.34 ise irticanın MGSB’de yer aldığı şekliyle Türkiye için bi-
rincil tehdit olduğu yönünde açıklamalarda bulunmuşlar-
Yeni MGSB ile ilgili farklı bir eleştiri ise 1997’de iç tehdit dır.38 CHP adına konuşan partinin Grup Başkan Vekili Ali
kabul edilen aşırı sağın öncelikli tehditlerden çıkartıla- Topuz bu tartışma çerçevesinde Başbakana MGSB’de im-
rak sadece “gözlem altına alınması gereken unsur” ola- zası olduğunu hatırlatan sert bir açıklama yapmıştır.39
rak nitelendirilmiş olmasına dair yapılmıştır. Sol hareket-
lerin büyük ölçüde gücünü kaybettiği, milliyetçiliğin tır- Bütün bu gelişmeler ışığında bir kez daha değerlendiril-
mandığı ve ulusalcılık adı altında bazı yasadışı yapılan- diğinde MGSB ile ilgili şu tespitleri yapmak mümkündür.
malara gidildiği bir dönemde, bu kararın “ırkçılığı, mafya Demokratik ülkelerde güvenlik bürokrasisi ile koordinas-
liderlerini, linç girişimlerini cesaretlendireceği” yönünde yon içerisinde olmak kaydıyla nihai içeriği sivil irade tara-
fından hazırlanan benzeri belgelerden farklı olarak, Tür-
basında çeşitli yorumlar yer almıştır.35
kiye’de son MGSB’ine de asıl şeklini güvenlik bürokrasisi/
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın 2 askeri otorite vermiştir. Bu durumun doğal bir sonucu
Ekim 2006 tarihinde Harp Akademilerinde gündeme ge- olarak içeriği de büyük ölçüde bu yapının siyasi tahayyül-
tirdiği “irtica vardır” temeline dayalı sert çıkışının ardın- lerini ve tehdit tanım ve önceliklerini yansıtan bir şekilde
dan Başbakan Erdoğan’ın “İrticanın ortak tanımını yapa- belirlenmiştir. Diğer bir ifadeyle, temelde yürütme ve ya-
lım”, önerisi bir kez daha dikkatlerin MGSB’ne çevrilme- samanın yetki alanına giren ve farklı toplumsal kesimler
sine yol açmıştır. Başbakanın bu önerisinin ardından “İç ve siyasi oluşumlar tarafından değişik şekillerde ele alı-
Güvenlik Strateji Belgesi”nin “Dini şahsi ve siyasi emelle- nabilecek birçok konunun militarist bir bakış açısı çerçe-
rine alet eden kesimler” bölümünde yer alan “Bazı siyasi vesinde kristalleştirilerek sabitlendiği ve siyasi alanın dı-
partiler başta olmak üzere, çeşitli grup ve şahıslar, bu şına itildiği bir dokümandır.
grupta değerlendirilmektedir” ifadesi basına yansımış-
MGK Genel Sekreterliği’nin resmi web sitesinin “sıkça so-
tır.36 Örtülü bir biçimde hükümetteki siyasi partiyi hedef
rulan sorular” bölümünde “[normlar hiyerarşisine uygun]
alan bu yaklaşımın irticayı birincil tehdit olarak nitelen-
bir Bakanlar Kurulu dokümanı”40 olarak tarif edilmesine
diren 2005 yılı MGSB’nde de varlığını sürdürüyor olması
rağmen belgenin güncellenmesi için belirli bir süre tanın-
Osmanlının son döneminde bu yana “devlet-millet çatış-
mamış, yenilenmesi MGK’nın inisiyatifine bırakılmıştır.41
ması” üzerine süregelen tartışmaların milli güvenlik ekse-
Bu özelliğiyle sadece belgeyi onaylayan hükümeti değil
ardından gelen hükümetleri de bağlamaktadır.
34 Kemal Özmen, “Hükümet İstemezse MGSB ‘’Gizli Anayasa’’
Olmaz,” Bianet, 1 Kasım 2005.
35 Can Dündar, “Savaş kültürü ve ırkçı tehdit,” Milliyet, 13 Şubat
MGSB’nin yargı tarafından sadece tavsiye niteliğinde ol-
2007. duğu tespiti her ne kadar olumlu bir gelişme de olsa bu
36 “Kırmızı Kitap’ta irtica,” Sabah, 6 Ekim 2006.
tespitin pratikte ne derece gerçeği yansıttığı Türk siyasi
37 Hasan Öymez,”İrtica Boldu,” Star, 6 Kasım 2006; “Çiçek:
Kanunlarda ‘irtica suçu’ diye bir suç yok,” Sabah, 2 Kasım 2006. hayatında zaman zaman devlet-hükümet ve her daim
38 a.g.e., 2006. devlet-toplum arasında süregelen çatışma eksenleri göz
39 “Başbakan’a ağır suçlama!,” HaberAktüel.
önünde bulundurulduğunda halen soru işareti olarak
40 <http://www.mgk.gov.tr/Turkce/sss.html#soru_34>
41 Genel sekreterliğin resmi sitesinde bu konu ile ilgili verilen bilgi
durmaktadır.
ye göre “Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin güncelleştirilmesi
için belirlenmiş bir süre yoktur. Milli Güvenlik Kurulu tarafından Tam da bu noktada belgede yer aldığı öne sürülen ordu-
ulusal, bölgesel ve küresel güvenlik ortamındaki değişiklikler ile
milli güvenlik siyasetinin uygulama sonuçları çerçevesinde Türki- nun “iç güvenlik tehditlerine karşı […] gerekli görüldüğü
ye’nin milli güvenlik ihtiyaçları değerlendirilerek Belge’nin gün-
celleştirilmesine ihtiyaç olduğu hükümete tavsiye edilmektedir.”
zamanlarda idareyi ele alması” ibaresine TSK’nın İç Hiz-
<http://www.mgk.gov.tr/Turkce/sss.html#soru_34> met Kanununun 35. maddesi yürürlükte olduğu sürece

106
karşı çıkmak tek başına fazla bir anlam ifade etmemek- larda inceleme ve araştırmalar yapmak, yaptırmak, bun-
tedir.42 ları değerlendirmek ve tekliflerde bulunmak; sıkıyönetim
veya olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde, sıkıyönetim
M‹ll‹ Güvenl‹k Kurulu Genel Sekreterl‹ğ‹n‹n veya olağanüstü hal ilanına esas olan konularda bilgileri
İşlevler‹n‹ Devralan Kurumlar derlemek, değerlendirmek ve bu hususlarda koordinas-
yonu sağlamak; görevleri ile ilgili konularda kamuoyunu
MGK’nın özellikle başta terörle mücadele konusunda
bilgilendirici çalışmalar yapmak; görevleriyle ilgili konu-
iç güvenlik alanında etkinliğini azaltacağına inanılan
önemli bir gelişme 2006 yılının başlarında gündeme gel- larda teşkil edilen kurulların sekreterlik hizmetlerini yü-
miştir. 29 Aralık 2005 MGK toplantısından TMYK’nun iş- rütmek; makamca verilen benzeri görevleri yapmak’ ola-
levsel hale getirilmesi ve bir sekreterliğe sahip olması ka- rak sıralanmıştır.45
rarı çıkmış; MGK’nın 23 Şubat 2006 tarihli toplantısı ar- GİGM, aynı zamanda TMYK’nun sekreterlik hizmetlerini
dından hükümet, bu öneri paralelinde Başbakanlık bün- de yürüteceği için, bu kurulun başkanlık görevini yürüten
yesinde 1984’ten bu yana bulunan Güvenlik İşleri Baş- Abdullah Gül’ün fiili yönlendiriciliğinde çalışmaya başla-
kanlığının düzeyini genel müdürlüğe yükselterek, geniş mıştır. Yasayla ayrıca Güvenlik İşleri Başkanlığının 200’ü
yetkilerle donatmaya karar vermiştir. TMYK’nun sekre- aşkın kadrosu iptal edilirken, GİGM için 1 genel müdür, 4
terliğini de üstlenecek olan ve “Güvenlik İşleri Genel Mü- daire başkanı ve 1 müsteşarlık özel kalem müdürü olmak
dürlüğü” (GİGM) adını taşıyan bu yeni yapı ile ilgili yasa üzere 6 kadro ihdas edilmiştir. GİGM’nün başkanlığına
tasarısı 7 Mart 2006 tarihinde Meclise gönderilmiş; 23 ise Ulaştırma Bakanlığında 3 yıldır Müsteşar Yardımcılığı
Mart tarihinde, TBMM İçişleri Komisyonunda görüşül- görevini yürüten Muammer Türker atanmıştır.46
meye başlanmıştır. Yasa tasarısının gerekçesinde kuru-
mun amacı ‘güvenlik ve terörle mücadele konularında GİGM’nün hükümet tarafından işlevselleştirilme çabası
Başbakanlığın daha etkin bir şekilde rol almasını temin’ CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün 2003-2008
olarak tanımlanmıştır.43 döneminde Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından kaç kişi
hakkında güvenlik soruşturması yapıldığına ilişkin soru
Konu ile ilgili basına yansıyan bir haberde Başbakan- önergesine verilen cevaba yansımış; soru önergesini ya-
lık yetkililerinin, yasalaşması halinde, GİGM’nün görev- nıtlayan Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çi-
lerinin MGK’nın iç güvenlik işlerinden kaynaklanan gö- çek söz konusu dönem itibariyle “Başbakanlık Güvenlik
revleriyle örtüşeceğine dikkat çektikleri bilgisi yer almış- İşleri Genel Müdürlüğünün talebi üzerine 4.486 kişi hak-
tır. Yine aynı habere göre, Başbakanlık yetkilileri kurula- kında Ulusal Güvenlik soruşturması” yapıldığı bilgisini
cak bu yeni birimin MGK’nın iç güvenlik görevlerini üstle- vermiştir.47
neceği; hükümetin Güneydoğu için öngördüğü ekonomik
ve sosyal paketin yürütülmesinden de söz konusu genel Sivilleşme sürecinde önemli bir adım olarak değerlen-di-
müdürlüğün sorumlu olacağını ileri sürmüşlerdir. Öte rilebilecek bir diğer gelişme de 9 Ocak 1997’de kurulan ve
yandan, başbakanlık yetkililerinin, “MGK’da demokra- MGKGS içinde çalışması öngörülen Başbakanlık Kriz Yö-
tikleşme tamamlanmadı. Başbakanlık ile MGK arasında netim Merkezi (BKYM) ile yine Genel Sekreterliğin birim-
sürtüşme yaşanıyor” dedikleri de bu haberde dikkat çe- lerinden olan Topyekûn Savunma Sivil Hizmetleri Baş-
kici bir başka vurgu olarak yer almıştır.44 kanlığının görev ve yetkilerini üstlenmek üzere ve doğ-
rudan Başbakana bağlı olarak çalışacak bir birimin dev-
Operasyon kabiliyeti olmayan ancak Amerikan Federal reye sokulması çalışmalarıdır. 28 Şubat sürecinde oluş-
Soruşturma Bürosu (FBI) tarzında bir organizasyon ya- turulan ve yaşanacak muhtemel felaketlerden ziyade
pısına sahip olan GİGM, ilgili kanunun 30 Mayıs 2006 ta-
42 TSK’nın 211 numaralı ve 10 Ocak 1961 tarihli İç Hizmet Kanu-
rihinde Resmi Gazetede yayımlanmasının ardından faali- nu’nun 35. Maddesi’ne göre “Silahlı Kuvvetler’in vazifesi Türk
yete başlamıştır. yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriye-
ti’ni korumak ve kollamaktır.”
43 Yetkin, a.g.e., 2006.
GİGM’in görevleri ile ilgili yasada; ‘Başbakanlığın, iç gü-
44 “MGK’nın ‘’etkinliği” azaltılacak,” Bugün, 20 Nisan 2006.
venlik, dış güvenlik ve terörle mücadele konusunda gö- 45 24 Mayıs 2006 tarihli ve 5508 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hak-
revli kuruluşlarla (TSK, Jandarma, Emniyet Genel Müdür- kında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 30 Mayıs
lüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı, Sahil Güvenlik Komutanlığı 2006 tarihli 26183 sayılı Resmi Gazete.
ve Dışişleri Bakanlığı) ilişkilerini yürütmek, gerektiğinde bu 46 Özgür Akbaş, “Terörle mücadelede FBI modeli,” Bugün, 6 Kasım
2006.
kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak; iç güven-
47 Cemil Çiçek, “İçişleri Bakanı Cemil Çiçek’in Milletvekili Hüsnü
lik, dış güvenlik ve terörle mücadeleyi ilgilendiren konu- Çöllü’nün yazılı sorusuna verdiği cevap,” 25 Temmuz 2008.

107
“siyasi krizlere” vurgu yapan BKYM yönetmeliği söz ko- nünde aldığı karardır. Özünde “güvenlik bürokrasisinin el
nusu merkeze sadece kriz ve afet hallerinde değil siyasi değiştirmesi” anlamını taşıyan bu karar, MGK’nın 21 Ekim
kriz belirtilerinin ortaya çıkması halinde de devreye girme tarihli toplantı bildirisinde de yer almıştır. Söz konusu ya-
yetkisini tanımaktadır. Buradaki kritik nokta MGK’nın pılanma ile ilgili gelişmeler ilk kez, AK Parti TBMM Grup
yanı sıra AB süreci paralelinde yapılan değişikliklere ka- Başkanvekili Nihat Ergün tarafından 8 Ekim’deki tezkere
dar ordu mensupları arasından atanan MGK Genel Sek- görüşmelerinde dillendirilmiştir. Ergün, TMYK kararının
reterine de merkezin faaliyete geçmesi için teklif yapma ertesinde konu ile ilgili bir dergiye verdiği röportajda dü-
yetkisinin tanınmış olmasıydı. Yönetmelik, ayrıca krizin zenli orduların terörle mücadelede alacakları rolün ulusla-
tırmanma eğilimi gösterdiği durumlarda, olağanüstü hal, rarası hukuk kurallarına uyarak yapılacak sınır ötesi ope-
sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hallerinden birinin ilan rasyonlarla sınırlı olduğunu; onun dışındaki mücadelenin
edilmesini ilgili mercilere önerme yetkisini, sekreterliğini polis ve jandarma gibi iç güvenlik birimleriyle gerçekleş-
MGK’nın yaptığı Kriz Koordinasyon Kuruluna vermekte- tirilmesinin daha doğru bir yaklaşım” olacağını ileri sür-
dir. AB süreci öncesi dengeler göz önünde bulunduruldu- müştür.51 Bu çerçevede, terörle mücadelenin iç güvenlik
ğunda “kriz yönetiminde” siyasi iradenin büyük ölçüde organlarıyla yapılacağı bir yapılanmaya gidileceğini, an-
by-pass edildiği söylenebilir. Kriz yönetimi ile ilgili inisi- cak detayların henüz netleşmediğini ifade etmiştir. Aynı
yatifi sivillerin lehine döndürecek ilk adım 2005 yılında tarihlerde Anadolu Ajansının konu ile ilgili verdiği habere
yeni bir kanun taslağının hazırlık çalışmalarıyla başla- göre İçişleri Bakanlığında, müsteşar ya da müsteşar yar-
mıştır.48 2008 Ağustos’unda hükümet, kriz yönetimi ile dımcısı düzeyinde üst düzey sivil bir yöneticinin başkan-
ilgili birimlerin, “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkan- lık etmesi beklenen koordinasyon amaçlı henüz adı kon-
lığı” çatısı altında birleştirileceğini kamuoyuna açıklan- mamış bu yapıda; Genelkurmay, Jandarma, MİT ve Em-
mış;49 risk ve kriz yönetimi ile ilgili tüm yetkilerin tek elde niyetin ilgili üst düzey yöneticileri yer alacaktır. Dünyada
toplanacağı, doğrudan Başbakanlığa bağlı söz konusu bi- da örnekleri bulunan “İç Güvenlik Müsteşarlığı” gibi çalı-
rimin oluşturulmasını hedefleyen yasa tasarısı 2008 yılı- şacak bu yeni yapının, terörle mücadeleye ilişkin stratejik
nın Mart ayında Meclise gönderilmiştir.50 Ancak, söz ko- planlamaları yapıp, bunların uygulanmasını sağlayacağı
nusu tasarı 2008 sonu itibariyle halen yasallaşmamış; bu belirtilmiştir. Güvenlik güçleri arasındaki istihbarat pay-
yüzden 1-5 Aralık 2008 tarihleri arasında yapılan ve “Gü- laşımını sağlayarak, ortak bir “bilgi havuzu” oluşturması
ven-2008” adını taşıyan “Milli Kriz Yönetimi Tatbikatı” da öngörülen söz konusu yapının, sık sık toplanan dina-
bir kez daha MGKGS’nin koordinatörlüğü ve sorumlulu- mik bir yapıya sahip olacağı da belirtilmiştir. Aynı ha-
ğunda gerçekleşmiştir. berde, söz konusu yapının dağa çıkışları önleyip, çıkan-
ların da indirilmeleri ve pişmanlığın etkin bir biçimde uy-
2008 itibariyle MGK ile bağlantılı bir diğer önemli bir ge-
gulanabilmesi konularında çalışacağı; bu amaçla, sivil ve
lişme ise TMYK’nın, 14 Ekim tarihinde, İçişleri Bakanlığı
askeri güvenlik güçlerinin psikolojik harekat şube müdür-
bünyesinde yeni bir kurumsal yapılanmaya gidilmesi yö-
lüklerinin de kurul bünyesinde yer alıp, çalışmalara katı-
lacağı kaydedilmiştir.52
48 Ufuk Hiçyılmaz, “Başbakanlık Krize Talip,” Aksiyon, 2 Mayıs 2005.
49 “Acil durum yönetmeliği imzada,” Yeni Şafak, 7 Ocak 2008. Güvenlik bürokrasisinin sivilleşmesi yönünde atılan
50 ‘Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı’nın tam metni için bakınız, ‹http:// adımların yanı sıra, bu süreçte MGK’daki sivilleşmenin
www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0552.pdf› demokratikleşmeyi de beraberinde getireceği savını
51 Fatih Uğur, “İçişleri Bakanlığı, İç Güvenlik Bakanlığı’na
dönüşebilir,” Aksiyon, 20 Ekim 2008.
sorgulatan çok kritik bir noktadan söz edilmesi gerek-
52 2009’un Mayıs ay içerisinde Bakanlar Kurulu söz konusu yapı- mektedir. 7. AB’ye uyum paketi çerçevesinde lağvedilen ve
lanma ile ilgili kanun tasarısını tamamlamıştır. Tasarıda, yukarıda
yürütmüş olduğu psikolojik harekât faaliyetleri nedeniyle
bahsi geçen yapının Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı adı
altında İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulması planlanmaktadır. MGKGS’nin en çok eleştirilen birimi olan TİB’in söz
Müsteşarlık aynı kanunla kurulan Terörle Mücadele Koordinas-
yon Kurulu ‘nun sekretaryası olarak görev yapacaktır. Tasarının konusu işlevi gerek askeri gerekse sivil, eşdeğer birimler
6. Maddesinde belirtilen görev ve yetkileri bakımından düşünül- üzerinden sürdürülmeye devam edilmektedir.
düğünde yeni kurulacak müsteşarlığın MGKGS’nin işlevini önemli
ölçüde devralmaya aday olduğu anlaşılmaktadır. 11.05.2009
tarihli Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Nitekim, TİB’in lağvedildiğinin ilan edilmesinin ardından,
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın tam metni için bakınız,
bu birimin aslen askerlerden oluşan tüm personeliyle bir-
<http://www.basbakanlik.gov.tr/sour.ce/index.asp?wss=
basbakanlik.gov.tr&wpg=detay&did=basbakanlik.1004933> likte TSK bünyesine kaydırılmış olduğu ve faaliyetlerinin
53 Özcan, 2005, s. 42. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı bünye- 2004 yılı sonundan itibaren resmiyet kazandığı bilinmek-
sinde yer alan Psikolojik Harekât Daire Başkanlığı’nın adının,
kamuoyunda rahatsızlık oluşturması nedeniyle 2005’te Bilgi tedir.53 TİB’in devletin gözünde vazgeçilmezliğini göste-
Destek Daire Başkanlığı olarak değiştirilmesi konu ile ilgili diğer ren bir diğer gelişme ise, 7. uyum paketi taslağının hazır-
ilgi çekici bir gelişmedir. Gökçe Susam, “Devletin Değil İnsanların
Güvenliği,” Bianet, 1 Mart 2005. landığı tarihlerde, birimin İçişleri Bakanlığına devrini ön-

108
gören MGK kararıdır. Basına yansıyan bu karar doğrultu- basıyla bir kurumdan diğerine aktarıldığı şüphesini uyan-
sunda İçişleri Bakanlığı bünyesinde, merkezde, Toplumla dırmaktadır. 2008 Aralık ayı itibariyle İçişleri Bakanlığı-
İlişkiler Daire Başkanlığı ve illerde Toplumla İlişkiler Bü- nın resmi sitesinde, “teşkilatlar” kısmında yer alan Top-
roları adı altında yeni bir teşkilatlanmanın hazırlıklarına lumla İlişkiler Daire Başkanlığının gerek organizasyon
başlanmış; konu ile yönerge 30 Nisan 2003’te tarihinde yapısı gerekse görevleri hakkında herhangi bir bilgiye
onaylanmıştır.54 Aynı süreçte İçişleri Bakanlığının 22 Ma- rastlanmaması ayrıca dikkat çekicidir.59
yıs 2003 tarihinde 81 ilin valiliğine yolladığı konu ile il-
gili gizli genelgenin bir bölümü basına sızmıştır. Genel- Sonuç
gede psikolojik harekâtın gerekliliği ve uygulanış biçimi
12 Eylül 1980 darbesi, siyasi literatürde Milli Güvenlik Dev-
şu şekilde ifade edilmektedir: “Ülkemiz menfaatlerinin ge-
leti olarak adlandırılan siyasal düzeneğin kurumlaşma sü-
rektirdiği konularda milli siyaset ilkeleri psikolojik harekâtla
recinde zirve noktasını temsil eder. MGK ve onun Genel
desteklenmeli. Psikolojik harekât programlarında bakanlığı-
Sekreterliği ise yaklaşık 20 yıl boyunca bu devlet düze-
mıza çok önemli görevler düşmekte, faaliyetlere verilen des-
neğinin kilit güvenlik aktörleri konumunda yer almışlar-
teğin güçlü hale getirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, ba-
dır. Resmi görüntüde istişari ve/veya bürokratik bir ku-
kanlığımızda psikolojik harekât icra ünitesi olarak görev ya-
rum olarak yapılandırılan, askeri otoritenin vesayeti al-
pan Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı’nın faaliyetlerini, ‘Top-
tında işleyen bu kurumlar, gizli yönetmelikleri sayesinde
lumla İlişkiler Daire Başkanlığı’ adı altında yürütmesi ba-
2000’li yıllara kadar geniş müdahale alanlarını derin-
kanlıkça uygun görülmüştür.”55
leştirerek, yargı denetiminden yoksun bir iç iktidar me-
Bir diğer habere göre “sivil TİB”in, öncelikle terörle mü- kanizması kurmuşlardır. Yürütmeye doğrudan müdaha-
cadele ve psikolojik harekât konularında, Emniyet Genel leye yetkili bir kurumsal yapı ile yetinilmeyip idari organ-
Müdürlüğü, MİT ve Genelkurmay Başkanlığı ile koordi- lar dahil olmak üzere devlete bağlı birçok kurum MGK ve
nasyonu sağlayacağı, […] bunun yanı sıra, 2002’de kaldı- Genel Sekreterliğinin Milli Güvenlik Siyaset Belgeleriyle
rılan Olağanüstü Hal Valiliğinden doğan boşluğu da dol- sabitlediği siyasetinin dışına çıkamayacakları bir mevzu-
duracağı” öne sürülmüştür.56 atla, “milli güvenlik siyasetinin gereklerine uyma” şer-
hiyle kuşatılmış, demokratik haklar da aynı şekilde milli
Bu haberlerin akabinde Liberal Demokrat Parti İstanbul güvenlik gerekçesiyle denetim altına alınmıştır. Bütün bu
Milletvekili Emin Şirin, “Toplumla İlişkiler Büroları”nın iktidar mühendisliği faaliyeti, Genel Sekreterlik eleman-
AB uyum yasalarına uygun olup olmadığına dair Mec- larının Meclis komisyonlarında ve bütçe planlama süreç-
lis’e bir yazılı soru önergesi sunmuştur.57 Dönemin İçiş- lerinde de görev almasıyla yasama organına da yayılmış-
leri Bakanı Abdülkadir Aksu, önergeye verdiği cevabında tır.
AB’yi, ekonomik birliktelik olarak başlayıp, siyasal alana
da uzanan ve henüz fikri altyapısı tamamlanmamış olan 1980’lerden 2000’lere otoritesini daha da pekiştirerek ge-
bir sürecin adı olarak tanımlamasının ardından, “bu çer- len bu devlet yapısının çözülmeye başlaması, bir başka
çevede, Birliğe üye ülkelerin kendi milli hassasiyetlerinden ve deyişle demokrasi ve hukuk devleti kriterlerine uygun te-
değerlerinden tamamen [vazgeçmediğini]” vurgulamıştır. mel düzenlemelerin yapılması Avrupa Birliğine üyeliğin
Aksu konuşmasının devamında, “ülkemizdeki ihtiyaçlar- getirdiği şartlara bağlı olarak başlamıştır. Birliğe üye-
dan veya güvenlikten kaynaklanan herhangi bir bürokratik lik beklentisinin resmiyet kazanmasının ardından siyasi
örgütün AB felsefesine aykırı düşeceği varsayılmamaktadır” ve toplumsal hayatın ibresini önemli ölçüde sivilleşmeye
demiş ve “hükümetlerin, ülke yararı gözeterek, anayasal ve ve kayda değer ölçülerde demokratikleşmeye doğru çe-
yasal dayanakları mevcut olan konularda “Milli Siyaseti” ve viren gelişmeler yadsınamaz. 2006-2008 yılları arasında
onun ilkelerini belirlemesini doğal karşılamak” gerektiğinin bu eğilimin devam ettiği, MGK ve özellikle Genel Sekre-
altını çizmiştir. Cevapta, ayrıca Toplumla İlişkiler Daire
54 Soner Arıkanoğlu, “Sivil TİB, MGK Tavsiyesi,” Radikal, 24 Ekim
Başkanlığının kuruluşuna ilişkin olarak İçişleri Bakanlı- 2003.
ğında bir kanun çalışması yürütüldüğünü ancak konu- 55 Mustafa Balbay, Cumhuriyet, 22 Ekim 2003; “Balbay’ın bu ‘bom-
ba’sına lafımız yok...,” Yeni Şafak, 23 Ekim 2003.
nun “Kamu Yönetimi Temel Kanunu” kapsamında yeni-
56 Arıkanoğlu, 2003.
den değerlendirileceğini belirtmiştir.58 Bu cevap söz ko- 57 7/1374-3440 esas nolu soru önergesi için bakınız, TBMM resmi si-
nusu birimlerin neye karşı, nasıl ve kimlerle çalışacağı ile tesi.
58 T.C. İçişleri Bakanlığı, Toplumla İlişkiler Daire Başkanılığı tara-
ilgili herhangi bir bilgi vermekten uzak olmakla birlikte 12 fından 4 Aralık 2003 tarihinde Meclis Başkanlığına sunulan ceva-
Eylül’ün yansıması olan bir zihniyetin sivil alanda da or- bın tam metni için bakınız, ‹http://www2.tbmm.gov.tr/d22/7/7-
1374c.pdf›
tadan kalkmamış olduğu, sadece zevahiri kurtarmak ça-
59 İçişleri Bakanlığı resmi sitesi, ‘Teşkilatlar’ bölümü.

109
terliğinin yasal düzenlemeler öncesi birçok kurumsal iş- karşı yapılması planlanan bir askeri harekâtı destekleme-
levinin kademeli olarak sivil yönetime doğru kaydırıldığı yeceği ancak istihbarat faaliyetlerinde işbirliğine açık ol-
görülmektedir. duğu yönündeki kararını bildirmiştir.

Buna karşılık, 2006-2008 yılları arasında, MGK’nın gün- Bu iki konu MGK’nın 23 Şubat tarihli 2006 yılı ilk toplantı-
deminde yer alan konuların çözüme bağlanma süreçleri sının ana gündemini işgal etmeyi sürdürmüştür. Toplan-
üzerinden bir değerlendirme yapıldığında bile askeri oto- tının ardından yayımlanan bildiriye göre kurulda Atom
ritenin siyasetteki rolünün demokratik parlamenter re- Enerjisi Ajansı’nın İran’ın nükleer programı hakkında 04
jimler düzeyine çekildiğini söylemek halen çok da müm- Şubat 2006 tarihinde aldığı karara ilişkin son gelişmeler
kün gözükmemektedir. Kaldı ki, söz konusu zaman dili- ve Terörle Mücadele Yüksek Kurulunun (TMYK) çalışma-
minde askeri otorite mesaj iletmek ya da kamuoyu oluş- ları değerlendirilmiştir. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdul-
lah Gül tarafından 17 Şubat tarihli TMYK toplantısında
turmak için öteden beri sorunların tartışılma ve çözüm
tartışılan PKK’nın finans kaynaklarının kesilmesi yö-
yeri olarak meşrulaştırılan MGK’nın dışında, farklı birçok
nünde alınabilecek önlemler ve 19 Ocak’ta Başbakan ta-
kanalı kullanmaya devam etmektedir.
rafından imzalanan 120 maddelik ‘Terörle Mücadele Ey-
Meclisin tamamen ve yürütmenin ise büyük ölçüde ini- lem Planı’ hakkında bilgilerin kurul üyelerine aktarıldığı
siyatifi dışında, askeri otoritenin tehdit algıları çerçeve- basına yansımıştır. MGK’da onaylanan, sosyo-ekonomik
sinde hazırlanan ve hükümetlere siyasi iktidarlarının ey- hedeflerin yanı sıra psikolojik harekât, Diyanet İşleri Baş-
lem sınırlarını hatırlatan MGSB’nin halen varlığını sürdü- kanlığı üzerinden dini yönlendirme ve düşünceye yönelik
rüyor olması yukarıdaki tespiti pekiştiren bir diğer unsur- tedbirleri de içeren söz konusu planın uygulanması için
dur. Seferberlik ve Savaş Hazırlıkları Planlama Dairesi İç Gü-
venlik Grubunun görevlendirildiği öğrenilmiştir. Bu du-
Vatandaşlar yerine devletin haklarının güvenceye kavuş- rum, “MGK yeniden psikolojik hareket ve devlet içi koor-
turulduğu bir yapının tersine çevrilmesi, devletçi, savun- dinasyon işlerine geri mi dönüyor” sorusunun sorulma-
macı reflekslerin yerini demokratik değer ve ilkelere bı- sına neden olmuştur.
raktığı bir dönüşümün yaşanması sadece güvenlik bü-
Toplantının dış güvenlikle ilgili bölümünde ayrıca Türk
rokrasisinin değil, siyasetçinin ve temsil ettiği toplum ke-
İşbirliği ve Kalkınma Ajansı’nın (TİKA) faaliyetleri ve Tür-
simlerinin de zihniyet dünyasında bir paradigma değişimi
kiye’nin dış yardım politikası da değerlendirilmiş; bu bağ-
gerektirir. Bu bağlamda, Türkiye’nin milli güvenliğini sa-
lamda Hamas’ın Türkiye ziyareti ve Türkiye’nin Filistin’in
dece sivil değil, aynı zamanda demokratik bir çerçeveye
de aralarında olduğu ülkelere yaptığı yardımlar ele alın-
oturtması için zamana ihtiyacı vardır.
mıştır.

EK: MGK Gündem‹: 2006-2008 MGK’nın 27 Nisan 2006 tarihli toplantısında ise Irak’taki
gelişmeler ve Akdeniz bölgesindeki deniz trafiğini izle-
2005 sonu itibariyle askeri kanadın artık terörizmle mü-
meye yönelik düzenlemeler masaya yatırılmıştır. “Irak’ın
cadele deyince sadece akla PKK ile mücadeleyi getirme-
toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunmasının ve
diği; sorunun aslen Kürt ayrılıkçılığı olarak ve siyasi dü-
tüm kesimlerin temsilini sağlayacak bir hükümetin ku-
zeyde tanımlanmasına, buna göre milli bir siyaset geliş- rulmasının gerekliliği”ne yönelik vurgu toplantının basın
tirilmesine yönelik bir yaklaşım içine girdiği görülmekte- bildirisinde de yer almış; Kurulun 2006-2008 arasındaki
dir. MGK’nın 2006-2008 bildirilerine bakıldığında, hükü- birçok toplantısında yinelenmiştir. Toplantıdan ayrıca,
metin terörizmle mücadele noktasında daha aktif katılı- başta PKK tarafından yönlendirildiği iddia edilen uyuştu-
mını talep eden bu yeni stratejinin kademeli olarak uygu- rucu kaçakçılığı olmak üzere, Akdeniz’deki kaçakçılık fa-
lamaya konulduğu söylenebilir. aliyetlerinin önlenmesini amaçlayan, sahil şeridine Oto-
matik Tanımla Sistemi kurulması projesinin uygulamaya
Nitekim, 2006 yılının başında MGK Genel Sekreteri Yiğit
geçirilmesi kararı çıkmıştır. PKK’nın finans kaynakları-
Alpogan’ın, Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Had-
nın kurutulmasına yönelik stratejinin bir parçası olan bu
ley’in davetlisi olarak Washington’a gerçekleştirdiği zi-
projenin hayata geçirilmesi aşamasında Deniz Kuvvetleri
yarette ABD’ye “hem askeri kanadın, hem hükümetin or-
Komutanlığının Ulaştırma Bakanlığına destek vermesi
tak görüşü” olarak ilettiği mesajlardan ilki Türkiye’nin
öngörülmüştür.
PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığı karşısında ABD’nin adım
atması yönündeki talebidir. Alpogan ayrıca ABD’li yetki- 22 Haziran 2006 tarihli MGK toplantısının gündemine
lilere, Türkiye’nin, nükleer faaliyetleri dolayısıyla İran’a AB ile ilişkiler damgasını vurmuştur. Kurulun yazılı açık-

110
lamasında AB’ye “katılım müzakerelerinin 3 Ekim 2005 nemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bir gaze-
tarihinde açılmasını takiben, 35 konu başlığı altında yü- teye verdiği röportajda söz konusu önerinin, çözümün
rütülmekte olan tarama süreci ve 12 Haziran 2006 günü “bütünsel” ve “Birleşmiş Milletler zemininde” olaca-
başlayan üyelik müzakere aşamasının değerlendirildiği” ğını ileri süren “devletin resmi görüşünden sapma” an-
ifade edilmiş; AB’ye “katılım sürecinin ulusal yararları- lamına geldiğini öne sürmüş; Kıbrıs konusunda TSK’nın
mız doğrultusunda kararlı bir şekilde yürütüleceği” te- görüşü alınmadan adım atılmasını sert bir üslupla eleş-
yit edilmiştir. Bu çerçevede, Kurulda ayrıca Tek Avrupa tirmiştir. Hükümete Cumhurbaşkanı Sezer tarafından da
Hava Sahası projesine Türkiye’nin katılımı değerlendiril- aynı yönde bir eleştiri yöneltilmiş; bu tepkiler karşısında
miştir. Toplantı bildirisinde belirtilmemekle birlikte, bir Başbakan Erdoğan bu konuları sözlü olarak konuşmanın
gazetenin verdiği habere göre, 29 bin feet (8 bin 800 km) kendi görevleri olduğu, sözlü görüşmeler için dahi “Çan-
üzerinin ortak hava sahası olarak kullanılmasını öneren kaya” veya “bazı ilgili kuruluşlar”dan fikir almak zorunda
bu teklifin “Kıbrıs Rum Kesimi”ne ayrıcalık sağlayacağı olmadıkları yönünde bir açıklama yapmıştır. Erdoğan’ın
ve “karşılıklılık prensibine” uymadığı gerekçeleriyle geri bu açıklamasını takiben Dışişleri kaynakları, Cumhurbaş-
çevrilmesine karar verilmiştir. Toplantının dış güvenlikle kanı ve Genelkurmay Başkanlığının bu konuda bilgilen-
ilgili bölümünde ayrıca İsrail ve Filistin’deki gelişmeler
dirildiğini, ayrıca Türkiye için Ocak 2006’da kabul edilen
çerçevesinde Ortadoğu’daki mevcut durum ve bu iki ül-
Kıbrıs Eylem Planı dışında bir adımın söz konusu olmadı-
keyle yürütülen ilişkiler ele alınmıştır. İç güvenlikle ilgili
ğını belirtmişlerdir. Dönemin Dışişleri Bakanı Gül, önce-
bölümde ise terörün yanı sıra Doğu ve Güneydoğu Ana-
likle sivil ve askeri kanat arasında yaşanan bu gerilimin
dolu Bölgesi’nde yapılan çalışmalar başta olmak üzere,
“dışarıda elimizi zayıflattığını” öne sürmüş, Kabine üye-
Türkiye’de sağlık alanında yürütülen politika görüşül-
leri ise kamuoyuna yansıyan sürtüşmenin MGK’da çözül-
müştür.
mesini talep etmişlerdir.
Ortadoğu’daki gelişmeler kurulun 21 Ağustos’taki top-
Aynı süreçte, AB Dışişleri Bakanları toplantısından, AB
lantısının da gündeminde yer almış, toplantı bildirisinde
Komisyonunun tavsiyesi doğrultusunda limanlarını Kıb-
Filistin’e yapılan yardımların sürdürülmesi kararı teyit
rıs Rum Kesimi’ne açmayı reddeden Türkiye’ye yönelik
edilmiştir. Toplantının dış politika ile ilgili diğer gündem
yaptırım olarak sekiz başlığın askıya alınması ve müza-
maddesi Karadeniz’in güvenliğine ilişkin Türkiye’nin izle-
kere sürecinin yavaşlatılması benimsenmiştir. Bu geliş-
diği politika ve ortak girişimlere ayrılmıştır.
meler 28 Aralık 2006 tarihli MGK toplantısına taşınmış,
Başbakan Erdoğan’ın irticanın tanımı ile ilgili diyalog yayımlanan toplantı bildirisinde AB üyelik hedefine bağ-
çağrısının ardından devlet kurumları arasında yaşanan lılığın korunduğu belirtilirken; “AB tarafından diğer ülke-
tartışmalar nedeniyle, 31 Ekim 2006 tarihli MGK top- ler için öngörülmeyen ölçüt ve yöntemlerin Türkiye için
lantısına kamuoyu yakın ilgi göstermiştir. Org. Büyüka- de öngörülmemesinin ve müzakere sürecinin önüne Kıb-
nıt’ın Genelkurmay Başkanı sıfatıyla ilk kez katıldığı ku- rıs gibi bu süreçle ilgili olmayan engellerin çıkartılmama-
rulda irticaya karşı sivil-asker işbirliğinin artırılmasına, sının beklendiği”, bu durumun “müzakere sürecinin sür-
bu amaçla MGK dışında da istişarelerin sürdürülmesine dürülebilirliği açısından bir zorunluluk olduğu” vurgulan-
karar verildiği basına yansımış, ancak beklenenin aksine mıştır. Kıbrıs konusunda “resmi görüş” etrafında şekille-
toplantıdan sonra yayımlanan bildiride irtica vurgusuna nen çözüm önerilerinin yinelendiği bildiride ayrıca Irak
yer verilmemiştir. Toplantıda ayrıca Güney Kafkasya böl- Çalışma Grubunun hazırladığı raporun değerlendirildiği
gesindeki gelişmeler ve İran’ın nükleer programı konu- belirtilmiştir.
sunda uluslararası alanda sürdürülen temas ve müzake-
2007 yılı toplantılarının dış politikayla ilgili değişmez
reler ele alınmıştır.
gündem maddesini “bölücülük ve terör sorunu” ekse-
2006 yılının son toplantısının öncesinde, Kıbrıs konusu ninde Irak ile ilişkiler oluşturmuştur. 23 Şubat’ta gerçek-
etrafında hükümeti Genelkurmay ve Cumhurbaşkanı ile leşen 2007’nin ilk toplantısı, hükümet ile Genelkurmay
karşı karşıya getiren gerilim kamuoyunun dikkatinin 28 arasında yaşanan bir başka polemik nedeniyle yine ka-
Aralık tarihli MGK toplantısına çevrilmesine yol açmıştır. muoyu tarafından ilgiyle izlenmiştir. Başbakan Erdoğan
Türkiye’nin durumunun görüşüleceği AB Dışişleri Bakan- Şubat ayı başında “gerekirse Kuzey Irak’taki Kürt yö-
larının 11 Aralık 2006 tarihli toplantısının öncesinde hü- netimi ile diplomatik ilişkiye girilebileceği” yönünde bir
kümet, AB Dönem Başkanlığına, bir deniz ve bir hava li- açıklama yapmış; Genelkurmay Başkanı Büyükanıt Erdo-
manının Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kullanımına geçici ola- ğan’ın bu açıklamasına da sert bir tepki göstermiştir. Bü-
rak açılması yönünde sözlü bir öneride bulunmuştur. Dö- yükanıt’ın “Ben bunlarla asker olarak görüşmem, siyase-

111
ten kim görüşürse görüşsün” şeklindeki sözleri Abdullah Ancak Haziran ayı içerisinde Başbakanın konu ile ilgili
Gül tarafından Dışişleri Bakanı sıfatıyla “Düşmanımızla medyada yer alan beyanatı hükümetin Kuzey Irak’a bir
bile konuşulur” şeklinde yanıtlanmış, Gül ilk etapta hü- sınır ötesi operasyonuna soğuk baktığını; MGK bildirile-
kümetin Kuzey Irak ile diyalog politikasını sahiplenmiş- rine yansıyan bu yöndeki işaretlerin askeri kanadın talebi
tir. Ancak, bir gazetecinin verdiği bilgiye göre, Büyüka- doğrultusunda şekillendiğini ortaya çıkarmıştır.
nıt’ın söz konusu açıklaması, her ne kadar medyaya farklı
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşananlar nedeniyle
şekilde yansısa da, hükümet tarafından bir “askeri veto”
MGK’nın 20 Haziran tarihli toplantısı bir kez daha Se-
olarak algılanmış; o dönemde Irak Kürdistan Bölge Yö-
zer’in başkanlığında gerçekleşmiştir. PKK saldırılarındaki
netimi Başbakanı Neçirvan Barzani ile Abdullah Gül ara-
sında İstanbul’da yapılması planlanan gizli görüşmenin artış ve sınır ötesi operasyon tartışması yüzünden çeşitli
iptal edilmesine neden olmuştur. medya organları tarafından “kritik MGK toplantısı” ola-
rak sıfatlandırılan bu toplantıda Başbakan Erdoğan baş-
Askeri ve sivil kanat arasında medya üzerinden yaşanan kanlığında 12 Haziran’da yapılan güvenlik zirvesinde ko-
bu tartışmanın ertesinde yapılan toplantının ardından iki nuşulan, Irak sınırında Türk ordusuna 15/20 kilometrelik
taraf arasında belirli bir denge arayışını yansıtan bir bil-
bir bantta enine hareket serbestliği sağlayacak güven-
diri yayımlanmış; bildiride, açık bir muhatap belirtilme-
lik bölgesi kurulması, mayınlara karşı ek teçhizat ve araç
den “Irak’taki duruma ilişkin temel kaygılarımız ışığında
alımı ve Kuzey Irak’taki Türk askeri varlığının artırılması
[…] siyasi ve diplomatik çabaların yoğunlaştırılmasının
gibi yeni önlemlerin değerlendirileceği öne sürülmüştür.
yararlı olacağı” yönünde bir ifade yer almıştır. Kurulda
Toplantıda karara bağlanması beklenen bir diğer konu da
ayrıca Irak’ın toprak bütünlüğü ve istikrarı çerçevesinde
terörle mücadele kapsamında Maliye Bakanlığının Doğu
“Irak’ın komşuları sürecine canlılık kazandırılması” ka-
ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine baraj ve sulama te-
rarı benimsenmiştir. Toplantının gündemine taşınan bir
sisleri için ek ödenek ayırması olmuştur. Kurulda ayrıca
diğer konu ise “İç göçün yarattığı sorunlara yönelik ola-
Ağustos ayı içerisinde Kuzey Irak’taki PKK varlığı ve PKK
rak” İçişleri Bakanlığınca yürütülen çalışmalar olmuştur.
ile mücadele konularında Başbakan Erdoğan’la görüş-
Normal koşullarda, Cumhurbaşkanı adaylığının son gü- mek için Türkiye’ye gelecek olan Irak Başbakanı Nuri El
nüne denk gelen 27 Nisan tarihinde yapılması gereken Maliki ile verilecek mesajların da ele alınacağı ileri sürül-
ve Cumhurbaşkanı Sezer’in son kez katılması beklenen müştür. Toplantı bildirisinde PKK ile mücadele konusun-
MGK toplantısı Başbakanın talebiyle 10 Nisan’a çekil- daki tüm önlemlerin “koşullar ne olursa olsun” alınacağı
miştir. Başbakan Erdoğan’ın “seyahatlerinin yoğunlu- ifadesi, başta ABD olmak üzere uluslararası toplumdan
ğunu” gerekçe göstererek toplantı tarihini değiştirmesi gelen “Irak’a girmeyin” baskılarına yanıt olarak yorum-
medya organ-ları tarafından Cumhurbaşkanlığı adaylık lanmıştır. Terörle mücadelenin Türk halkıyla birlikte ya-
sürecinde Türkiye’nin içinde bulunacağı tartışma orta- pılacağı vurgusu ise Genelkurmay Başkanlığının toplantı-
mının MGK’ya yansımasını önlemek amacı taşıdığı şek- dan bir süre önce yaptığı teröre karşı kitlesel refleks çağ-
linde yorum-lanmıştır. Nitekim, 27 Nisan 2007 tarihinde rısını hatırlatmıştır Bildiride, ayrıca Kıbrıslı Türkler üze-
TSK’nın resmi sitesinde yayımlanan “E-muhtıra”nın içe- rindeki haksız kısıtlamaların devam etmesinin kabul edi-
riği bu yöndeki yorumları destekler niteliktedir. lemeyeceğinin altı çizilmiş; KKTC’nin izolasyondan kur-
10 Nisan toplantısının hemen öncesinde, Kürdistan De- tulması için alınacak önlemler üzerinde durulduğu belir-
mokratik Partisi lideri Mesud Barzani’nin El Arabiya tele- tilerek, Rum yönetiminin Doğu Akdeniz’de petrol arama
vizyonuna verdiği bir demeç üzerine (7 Nisan) Irak hükü- faaliyetleri dolaylı bir ifadeyle eleştirilmiştir. Toplantıdan
metine Dışişlerince bir nota verilmiştir; Barzani’nin “Tür- bir gün sonra de Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri
kiye Kerkük’e karışırsa biz de Diyarbakır’a karışırız” söz- Bakanı Abdullah Gül’e Genelkurmay Karargâhı’nda kap-
leri üzerine verilen notada, Irak merkezi hükümetinden samlı bir terör brifingi verilmiştir. Gazetelere yansıdığı
PKK ile mücadele konusunda kararlı ve acil adımlar at- kadarıyla, Genelkurmay Başkanlığı birifingde sınır ötesi
ması istenmiştir. MGK toplantısının ana gündemini oluş- konusunun sürekli gündemde tutulmamasını istemiş ve
turan bu gelişme üzerine yayımlanan bildiri Irak hükü- sınır ötesi ile sınırlar içindeki harekatların öncelik ola-
metine bir nevi ültimatom verildiği izlenimine yol açmış- rak birbirinden ayrı şeyler olmadığını, birbirini tamamla-
tır. Bildiride “[notadan] sonra takip edilecek siyasi, eko- yan taktik harekat konseptleri olduğunun altını çizmiş-
nomik ve diğer yaklaşımlar üzerinde durulmuştur’’ ifa- tir. Genelkurmayın teröre karşı mücadelesini sadece as-
desi kamuoyunda Irak’a yönelik sınır ötesi bir harekâtın keri değil, temelde 4 ana alanda sürdürdüğünün anlatıl-
planlandığı yorumlarına neden olmuştur. dığı brifingde, bunların “güvenlik, ekonomi, sosyo-kültü-

112
rel ve bilgi harekâtı” olduğu kaydedilmiştir. Hükümetin, hurbaşkanı Talabani’nin Türkiye’ye daveti üzerine asker
birifingden hemen sonra, 24 Haziran 2007’de kamuoyuna ve sivil kanatta oluşan mutabakat, bildiriye “Irak’taki
açıkladığı seçim beyannamesinde yer alan “milli güven- olumlu gelişmeler ışığında ikili işbirliğinin geliştirilmesi”
lik” tanımının askeri kanadın tanımıyla birebir örtüşmesi, ifadesiyle yansımıştır. Toplantıda ayrıca, Türkiye’nin de
konu ile ilgili başka bir önemli ayrıntıdır. tanıdığı Kosova ve Kıbrıs’taki gelişmeler ele alınmıştır.
MGK öncesinde basında, üniversitelerde türbana izin ve-
Irak ile ilişkiler 21 Ağustos tarihli MGK toplantısının gün-
ren anayasa değişiklik paketinin TBMM’de yasalaşma-
deminde de ilk sırayı almıştır. Kurulda Irak Başbakanı
sıyla Türkiye’nin gündemine oturan “türban” konusu-
Maliki’nin 7 Ağustos 2007 tarihinde Ankara’ya yaptığı
nun kurulda görüşüleceğine ilişkin değerlendirmeleri ya-
ziyaret sonunda güvenlik ve enerji konularında imzala-
pılmış; ancak bildiride bu konunun görüşüldüğüne dair
nan mutabakat muhtıraları değerlendirilmiştir. Toplantı
herhangi bir ifadeye yer verilmemiştir.
bildirisinde vurgulanan “sınırların güvence altına alın-
ması ilkesi” MGK’da bir kez daha Kuzey Irak’a sınır ötesi Irak genelinde meydana gelen gelişmeler ve Kuzey Irak’ta
operasyon konusunun ele alındığına işaret etmiştir. Za- sürdürülen sınır ötesi operasyonlar MGK’nın 24 Nisan ta-
man içinde sınır ötesi operasyon konusunda fikir değiş- rihli toplantısının da ana gündemini oluşturmayı sürdür-
tiren Başbakanlık, Meclise TSK’nın Irak’ın kuzey bölgesi müştür. Toplantıdan “tüm Iraklı grup ve oluşumlarla”
ile mücavir alanlara gönderilmesi için Hükümete 1 yıl sü- ilişkiye geçilmesi ve “Irak’la başta ekonomi ve enerji ol-
reyle izin verilmesini öngören bir tezkere sunmuş; tez- mak üzere çeşitli alanlarda ikili işbirliğinin daha de geliş-
kere 17 Ekim tarihinde 19’a karşı 507 oyla TBMM Genel tirilmesi” yönünde bir karar çıkmıştır. Kuzey Irak yöneti-
Kurulunda kabul edilmiştir. miyle resmi kanallardan temasa geçilmesine yeşil ışık ya-
kan bu karara ilişkin askeri ve sivil kanadın tam bir muta-
24 Ekim MGK toplantısının ana gündem maddesini hükü-
bakat içinde olduğu ve bu kararın ivedilikle devreye soku-
met tezkeresi çerçevesinde alınacak siyasi ve askeri ted-
lacağı bilgisi basına yansıyan haberler içinde yer almış-
birler oluşturmuş; toplantıdan ayrıca Kuzey Irak’a eko-
tır. 24 Nisan toplantısında ayrıca, Kıbrıs’la ilgili 21 Mart
nomik yaptırım uygulanması yönünde bir karar çıkmış-
2008 tarihinde başlayan yeni süreç bağlamında devletin
tır. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde 10
iki kesimliliği savunan görüşünün yürürlülükte kalacağı
Ekim 2007 tarihinde kabul edilen “Ermeni Soykırım Ta-
ve “Ermeni soykırım” iddialarının “hiçbir sonuç verme-
sarısı” da kurulda görüşülmüş; toplantı bildirisinde tasa-
yeceği” yinelenmiştir.
rının kabul edilmeyeceği vurgulanmış, “gelişmelerin sey-
rine göre konunun bütün veçheleriyle yeniden değerlen- MGK’nın 26 Haziran tarihli toplantısının gündemini Irak
dirilmesi” kararlaştırılmıştır. ve terör konularının yanı sıra Türkiye’nin enerji güvenli-
ğine ilişkin politikalar oluşturmuştur. Toplantıya Enerji
2007’nin 28 Aralık tarihli son kurul toplantısında Ku-
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler davet edilmiş; Gü-
zey Irak’a karşı yapılan sınır ötesi operasyonun sonuç-
ler kurul üyelerine Nükleer Enerji ve Irak`ta petrol aran-
ları değerlendirilmiştir. Toplantıdan ayrıca gerekli görül-
ması konusu başta olmak üzere enerji politikaları ile il-
düğünde operasyonlara devam etme kararı çıkarken te-
gili geniş kapsamlı bir sunum yapmıştır. Bu sunum bil-
rörle mücadelenin diplomatik, ekonomik, sosyal ve di-
diriye “ülkemizin artan enerji talebinin karşılanması, it-
ğer boyutlarıyla devam etmesi kararlaştırılmıştır. Bildi-
halat bağımlılığımızın azaltılması ve iklim değişikliği
ride ayrıca Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliği ilke-
ile mücadele hedefleri kapsamında; yerli ve yenilenebi-
lerinin Kasım ayı başında İstanbul’da gerçekleşen “Ge-
lir enerji kaynaklarından azami ölçüde yararlanılması,
nişletilmiş Irak’a Komşu Ülkeler Toplantısı”nın nihai bil-
komşu ülkelerle işbirliğinin artırılması ve nükleer ener-
dirisinde yer almasından duyulan memnuniyet dile geti-
jinin önemi ile Türkiye’nin enerji geçiş ülkesi olarak oy-
rilmiştir. Basına yansıdığı kadarıyla, toplantıda ayrıca hü-
nayacağı rol üzerinde durulmuştur” ifadesiyle yansımış-
kümetin, suça karışmamış örgüt üyeleri için TCK’nın 221.
tır. Ayrıca, bir habere göre, Avrupa Konseyi Parlamenter-
maddesinde değişiklik yapmayı öngören çalışmaları da
ler Meclisinin (AKPM) MGK toplantısıyla aynı saatlerde
ele alınmıştır.
AKP hakkındaki kapatma davasına yönelik aldığı “Tür-
2008’in ilk MGK toplantısı 21 Şubat tarihinde gerçekleş- kiye için izleme süreci mekanizmasının gerektiği takdirde
miştir. Toplantıda ağırlıklı olarak PKK kamplarına yöne- ciddi bir biçimde tekrar gözden geçirilmesi” kararı MGK
lik hava operasyonları ve bunların sonuçları değerlendi- salonuna aktarılmıştır. Aynı haberde, bu gelişme üze-
rilmiştir. MGK bildirisinde, “Operasyonlar gerek görül- rine AKPM’nin Belçikalı üyesi Luc Van den Brande tara-
dükçe devam edecek” mesajı yinelenmiştir. Irak Cum- fından hazırlanan “Türkiye’de demokratik kurumların iş-

113
leyişi” konulu rapor ve alınan kararların olası sonuçları tir. Başbuğ’un “PKK’nın eylemlerini başarılı gösterenler
konusunda MGK’da genel bir değerlendirme yapıldığı akan ve akacak kanın sorumluluğuna ortak olur. Herkesi
ileri sürülmüştür. Bir başka haberde, AKP’nin kapatma dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyo-
davası çerçevesinde hükümet ve yargı arasındaki gerili- rum” ifadesi başta basın meslek örgütleri olmak üzere
min Cumhurbaşkanı Gül tarafından “Türkiye’ye zarar ve- birçok kişi ve sivil toplum kuruluşu tarafından tepki gö-
riyor” gerekçesiyle gündeme getirildiği belirtilmiştir. Yine rürken, Başbakan tarafından sahiplenilmiştir. Konu üze-
aynı haberde, başta Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral rinde hükümet ve askeri otorite arasındaki bu mutaba-
İlker Başbuğ olmak üzere, bazı komutanlarla ilgili ortaya kat, Orgeneral İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı
atılan iddiaların da resmi gündem dışı konuşulduğu; as- olarak ilk kez katıldığı 21 Ekim toplantısından çıkan bil-
keri kanadın söz konusu iddialardan duyduğu rahatsızlığı diriye de yansımış; bildiride “güvenlik güçlerine yönelik
gündeme getirdiği ileri sürülmüştür. ‘haksız ithamların’ bölücü terör örgütü ve yandaşlarının
amaçlarına hizmet ettiği […] terörle mücadele ortamında
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın herkesin sorumluluk duygusuyla hareket etmesi ve gü-
son kez katıldığı 21 Ağustos tarihli kurul toplantısında venlik güçlerine destek olması gerektiği’’ vurgulanmıştır.
ağırlıklı olarak dış politika alanında yaşanan gelişmeler Bildiride ayrıca Öcalan’la ilgili iddialara dayanarak baş-
ele alınmıştır. Toplantının ardından yapılan açıklamada layan çatışma ortamının büyümesini önlemeye yönelik
Rusya’nın Gürcistan’a müdahalesi ve Güney Kafkasya’daki sağduyu çağrısı yapılmıştır. Irak’la ilişkiler çerçevesinde
ihtilaflarla Kıbrıs’ta 3 Eylül tarihinde başlayacak olan önceki bildirilerde kullanılan yumuşak dil, Aktütün saldı-
müzakere süreci çerçevesinde çözümün temel unsurlarının rısının sonrasında sertleşmiş, Irak tarafının PKK’nın Irak
değerlendirildiği öne sürülmüştür. Toplantıdan ayrıca topraklarındaki varlığı ile ilgili olarak Irak’tan atması is-
Başbakan Erdoğan’ın 10 Temmuz 2008 tarihinde Bağdat’a tenen adımların yakından takip edilmesi kararlaştırılmış-
düzenlemiş olduğu gezi sırasında iki ülke arasında tır. Toplantıda ayrıca terörle mücadelede koordinasyonu
imzalanan “Yüksek Düzeyli Türkiye-Irak Stratejik İşbirliği güçlendirmek üzere yeni bir kurumsal yapılanmaya gidil-
Konseyi” belgesi çerçevesinde “somut projelerin hayata mesi benimsenmiştir.
geçirilmesi” ve belgenin öngördüğü işbirliği alanlarının
2008’in son toplantısında terörle mücadele konusunun
süratle hayata geçirilmesi yönünde bir karar çıkmıştır.
yanısıra İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırı, Kıbrıs’ta 2009
MGK’nın 21 Ekim tarihli toplantısının öncelikli gündemini yılında yaşanacak olası gelişmeler ve ABD’deki başkanlık
3 Ekim 2008’deki 17 askerin öldürülmesiyle sonuçlanan seçimlerinin ardından Türkiye-ABD ilişkileri masaya ya-
Aktütün saldırısı ile PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tutul- tırılmıştır. Yayımlanan toplantı bildirisinde İsrail’e ateş-
duğu hapishanede kötü muamele gördüğü iddiasıyla Gü- kes çağrısı yapılmış; Irak’taki ABD güçlerinin statüsüne
neydoğu’da başlayan ve sonrasında büyük şehirlere sıç- ve geri çekilme takvimine ilişkin olarak Irak ile ABD ara-
rayan olaylı gösteriler oluşturmuştur. Kurulun söz ko- sında imzalanmış bulunan anlaşma sonrası dönemde
nusu toplantının ardından yayımladığı bildirinin mesaj- Irak’taki yeni durum ve Irak ile ilişkiler değerlendirilmiş-
larının daha net anlaşılması için özellikle Aktütün sal- tir. Bildiride ayrıca Irak topraklarından kaynaklanan PKK
dırısı ile ilgili gelişmelerin hatırlatılmasında yarar vardır. terörüyle mücadele konusu ve bu amaçla Türkiye, Irak ve
Bir gazete, saldırının hemen ardından ‘PKK’nın Aktütün ABD arasında oluşturulan üçlü mekanizmanın ele alındığı
Karakoluna saldırı düzenleyeceği istihbaratına rağmen bilgisi yer almıştır. Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Stratejik
TSK’nın gerekli önlemleri almadığı yolunda bir haberi İşbirliği Konseyi çerçevesinde Irak ile işbirliğinin çeşitli
manşete taşımış, daha sonra da bu haber diğer medya alanlarda geliştirilmesi üzerinde durulduğu ifade edilen
kuruluşlarınca kullanılmıştır. Ordunun yeterliliğinin sor- toplantı bildirisinin son maddesi, Kıbrıs’ta 3 Eylül 2008
gulanmasına yol açan bu bilgi TSK kademesinde büyük tarihinde başlayan müzakere sürecine ayrılmıştır. Çözü-
tepkiyle karşılanmış; Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, mün yerleşik BM parametreleri temelinde, iki kesimlilik
15 Ekim tarihinde yaptığı sözlü basın açıklamasında söz ve iki tarafın siyasi eşitliği ilkeleri çerçevesinde olacağı
konusu basın organlarını çok sert bir üslupla eleştirmiş- vurgusu bir kere daha yinelenmiştir.

114
GÜVENLİK KURUMLARI

115
116
Türk Silahlı Kuvvetleri:
Kurumsal ve Askeri Boyut
Hale Akay

Geleneksel anlamıyla ordu bir ülkenin dış tehditlere karşı lerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur. Genelkur-
savunmasını üstlenen ve birtakım olağanüstü koşullar may Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının yetkileri ilgili ka-
altında iç güvenlik ile ilgili görevler de alabilen ulus dev- nunlarla düzenlenmiştir.
letlerin daimi örgütlerine verilen addır. Bununla birlikte
Genelkurmay Başkanının görev ve yetkilerine ilişkin 1324
belki de az sayıda birkaç örnek haricinde hiçbir ülkedeki
ordu yapılanmasını bu kadar basit bir tanım üzerinden sayılı kanuna göre, Genelkurmay Başkanı, Silahlı Kuvvet-
incelemek mümkün değildir. lerin savaşa hazırlanmasında personel, istihbarat, hare-
kât, teşkilat, eğitim, öğretim, lojistik hizmetlerine ait
Türkiye’de ordu, devletin kurucusu ve kendini konumlan- ilke ve öncelikler ile ana programları tespit etmekten so-
dırdığı yer açısından vasisi, bir iç siyaset organı, bir dış si- rumludur. Uluslararası anlaşma ve andlaşmaların askeri
yaset aktörü, bir askeri örgüt, bir silah üreticisi ve kulla- yönlerinin tespitinde mütalaası alınır ve gerektiğinde bu
nıcısı, bir ticari işletme gibi çok çeşitli veçhelerle karşı- toplantılara katılır veya temsilci gönderir. Şahsen veya
mıza çıkmaktadır. Üstelik bunları birbirinden soyutlaya- yetkili kılacağı kişi ve kuruluşlar vasıtasıyla görev ve yet-
rak ele almak iç içe geçen özellikleri dolayısıyla oldukça kilerine ait konularda ilgili bakanlıklar, daireler ve ku-
güçtür. rumlar ile doğrudan yazışma yapabilir ve temaslarda bu-
Bu güçlüğe rağmen, bu bölümde Türk Silahlı Kuvvetle- lunabilir. Özel kanunlarla verilen görev ve yetkileri saklı-
rinin (TSK) kurumsal yapısı, komuta kademesi, temel dır. Hizmetlerin yürütülmesinde Milli Savunma Bakanlığı
mevzuatı, personel yönetimi, mali bilgileri, silah tedariki ile işbirliği yapar.
organizasyonu ve temel askeri güvenlik stratejileri açı- 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda ise
sından ele alınmaya çalışılmıştır. Ağırlıklı olarak TSK’nın Genelkurmay Başkanlığının görevleri daha da detaylan-
Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri yapılanması üzerinde du- dırılmıştır. Bu kanuna göre Genelkurmay Başkanlığı ya-
rulmuştur.
bancı devlet harp okullarında okutulacak öğrenciler için
izinleri vermek, TSK subaylarının sınıfları ve bu sınıflar-
Genelkurmay Başkanlığı
dan hangilerinin muharip, hangilerinin yardımcı sınıflara
Kendi İç Hizmet Kanuna göre Türk Silahlı Kuvvetleri Kara dâhil olduğunu tespit etmek, gerektiğinde personelin
(Jandarma dâhil), Deniz (Sahil Güvenlik dâhil) ve Hava kuvvetlerinde veya yerlerinde değişiklik yapmak, her yıl
Kuvvetleri subay, askeri memur, astsubay, erbaş ve erler 30 Ağustos tarihinden sonra uygulanacak kadroları belir-
ile askeri öğrencilerden teşekkül eden ve seferde ihtiyat- lemek gibi çok çeşitli görevleri üstlenen tepe organdır.
larla ikmal edilen, kadro ve kuruluşlarla teşkilatı gösteri-
Aynı kanun Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutan-
len silahlı devlet kuvvetleridir.
larının görev sürelerini ve yaş hadlerini de düzenlemekte-
TSK’nın komuta kademesi 1982 Anayasasının 117. madde- dir. Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvet-
sinde düzenlenir. Bu maddeye göre Başkomutanlık Cum- leri Komutanlığı yapmış orgeneral-oramiraller arasından
hurbaşkanı tarafından temsil edilir. Genelkurmay Baş- Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca
kanı, Silahlı Kuvvetlerin komutanıdır ve savaşta Başko- atanır; yaş haddi 67’dir ve görev süresi 4 yıldır. Genelkur-
mutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine may Başkanının başka bir göreve atanması veya emek-
getirir. Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun teklifi liye ayrılması atanmasındaki usule göre yapılır. Kuvvet
üzerine, Cumhurbaşkanınca atanır ve bu görev ve yetki- Komutanlarının görev süresi ise 2 yıldır, bu süre yaş had-

117
dini geçmeme ve gerektiğinde atanma usulüne uygun bir başbakana değil, milli savunma bakanına karşı sorumlu
işlemle görevden alınabilme koşuluyla 1 yıl daha uzatı- olmasıdır. Bu çerçevede savunma politikasının yapılması,
labilir. Benzer koşullar tüm orgeneral ve oramiraller için planlama, programlama, bütçe yapma ve harcama konu-
geçerlidir. larında, üst düzey askerî yetkililerin yetki ve özerklikleri
sıkı bir şekilde sınırlandırılmıştır.
Genelkurmay Başkanının Cumhurbaşkanı tarafından
atandığı, Başbakana karşı sorumlu olduğu bu yapıda, Türkiye modeli ile demokratik denetim modeli arasın-
kendisi de Başbakana karşı sorumlu olan Milli Savunma daki bu temel farklılıklara, Türkiye açısından orgeneral
Bakanlığı (MSB) yardımcı roldedir ve işlevi koordinas-
yonu sağlamaktır. 1325 sayılı teşkilat kanununa göre,
Milli Savunma Bakanlığının görevleri siyasi, hukuki, sos-
Batı ve Türkiye
yal, mali ve bütçe hizmetlerini ve Genelkurmay Başkan- İngiltere’de bugün hem strateji hem de
lığı tarafından tespit olunacak ilke, öncelik ve anaprog- bütçeye ilişkin kararların oluşturulmasında
ramlarına göre askere alma; silah, araç, gereç ve her çe- Genelkurmay Başkanlığına karşılık gelen Chief
şit lojistik ihtiyaç maddesinin tedariki; sağlık ve veteri- of General Staff (CGS) ile siviller arasında
tam bir paylaşım mevcuttur. Savunmadan
nerlik; inşaat, emlak, iskân ve altyapı ile mali hesap ve
Sorumlu Devlet Bakanlığı savunma politikasının
teftiş hizmetlerini yürütmek olarak sıralanmıştır. Bu gö-
oluşturulmasından ve yürütülmesinden
revleri müsteşarlık teşkilatı ve Bakanlığa bağlı diğer ku- sorumludur. Bu sorumluluğu, altında çalışan
ruluşlar ile Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanlıkları Silahlı Kuvvetler Bakanlığı, Savunma Tedariki
vasıtasıyla yerine getirir ve Genelkurmay Başkanlığı ile Bakanlığı ile hizmetler ve sivil personel, kamu
sıkı bir işbirliği ve beraberlik içinde çalışır. Milli Savunma hizmeti meseleleri gibi konulardan da sorumlu
Bakanının Genelkurmay Başkanlığı üzerinde herhangi bir bir üçüncü bakanlığın desteği ile yerine getirir.
kontrol ve denetim yetkisi yoktur. CGS’ye Başbakana gerektiğinde doğrudan ulaşma
imkanı verilmişse de, Bakanlığa hesap vermek
Başbakana karşı sorumluluk, savunma işleri siyasi olarak zorundadır.
bakanlık tarafında yürütüldüğü ve örgütlendiği oranda
Almanya’da bir Genelkurmay Başkanlığı makamı
bakanlık karşısında Genelkurmay Başkanlığına özerk,
yoktur. Federal Savunma Bakanı Alman ordusunu
eşit ve yönlendirici bir statü vermekte, bağımlılık-sorum-
komuta, kontrol ve idare eder, uzun dönemli
luluk sistemi sembolik düzeyde kalmaktadır. “Bu durum siyasi-askeri hedefleri belirler, silahlı kuvvetlere
tipik bir ‘yetki-sorumluluk bozukluğu’ olarak tanımlanabilir. ilişkin planlamanın sınırlarını ve amaçlarını
Bu çerçevede askerî karargâh millî savunma bakanını kendi- tayin eder. Genel Müfettiş Bakanlığın tek askeri
sine tâbi kılarak siyasî iktidar karşısında sorumsuz ve bağım- danışmanı ve Federal Güvenlik Konseyinin oy
sız hale gelmiştir. Bakanlık ise TBMM ile Silâhlı Kuvvetler hakkına sahip olmayan üyesidir. Tek sorumluluğu
arasında yer alan, bunların Silâhlı Kuvvetlere yönelik dene- Silahlı Kuvvetler birimlerinin teftişidir.
tim ve tasarrufunu bertaraf eden, buna karşılık Silâhlı Kuv- Fransa’da Devlet Başkanı ve Başbakan savunma
vetlerin sorumluluk dışı geniş yetkileriyle siyasî karar saha- ve güvenlik politikasına ilişkin yetkileri paylaşır.
sına daha etkin müdahale etmesine zemin hazırlayan bir Devlet Başkanı aynı zamanda Başkomutandır
‘tampon kurum’ görevi üstlenmiştir. Bu mekanizma, Silâhlı ve Ulusal Güvenlik Konseyine başkanlık eder.
Kuvvetlere devlet aygıtı ve siyasî karar mekanizması içinde Hatta kriz dönemlerinde Konseyi tamamen saf
geniş ve korunaklı bir yer vermekle kalmayacak, askerî otori- dışı bırakma yetkisi bulunmaktadır. Savunma
Bakanlığı askeri politika seçeneklerini belirler;
tenin geniş eylem alanı içinde rahat hareket etmesi, bu alanı
karar alma yetkisi ise Başbakana aittir. Silahlı
daha genişletmesi ve denetimden muaf olması yoluyla siyasî
Kuvvetlerin idaresi ise büyük ölçüde Savunma
gücünü arttırmasının da aracı olacaktır.”1 Bakanlığına bırakılmıştır. Genelkurmay Başkanı
Bu konunun siyasi önemi ve Türk güvenlik sektöründeki Ulusal Güvenlik Konseyinin üyesidir, fakat
Savunma Bakanlığı sorumluluğunda olan
belirleyici konumu gelişmiş demokrasilerdeki uygulama-
kurumlarla birlikte idari açıdan büyük nüfuza
larla yapılacak karşılaştırmayla daha iyi ortaya çıkar. Sa-
sahiptir.
vunma organizasyonun her aşamada denetimi ve karar
Kaynak: Joonstra, “The Higher Organisation of Defence: A Com-
süreçlerine siyasi iktidarın hâkimiyeti açısından gelişmiş parative Overview of Six European States and the Case for an
demokrasilerdeki uygulama, genelkurmay başkanının Integrated Defence Organisation”, Governance and the Military:
Perspectives for Change in Turkey içinde, Sami Faltas ve Sander
Jansen (ed.), CESS, 2006, s. 112-117.
1 Ali Bayramoğlu, “Asker ve Siyaset,” Ali Bayramoğlu ve Ahmet
İnsel (ed.), Bir Zümre, Bir Parti Türkiye’de Ordu içinde, s.69

118
Genelkurmay: Aşırı Merkeziyetçilik zamanda sivil kaynakları, sadece savaş sırasında
değil barış zamanında da sürekli seferber etmek
Ali Bayramoğlu mantığı üzerine kurulmasıdır. Böyle olduğu oranda
silahlı kuvvetler, siyasi karar yapıları ve organları
Genelkurmay Başkanlığı Batı ülkelerinde deniz, hava
ile teması artmıştır. Ayrıca sivil ve askeri birimler
ve kara kuvvetleri arasında koordinatör rol oynarken,
arası koordinasyon önem kazanmıştır Topyekûn
Türkiye’de “emir-komuta mekanizması” etrafında
savunma stratejisi adı verilen bu yeni anlayışın
tüm orduların komutanıdır.
varlığı, askeri yetkinin tek askeri elde toplanması
Fransa’da Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ve Deniz halinde siyasette ve kaynak kullanımında asker
Kuvvetleri kendi ordu yapılarına ilişkin tüm yetkiyi etkisinin artması tehlikesini beraberinde getirmiştir.
taşırlar ve bu yetkiden dolayı Savunma Bakanlığına Askeri otoriteyle karşılaşma riski özelleştirmeden
karşı ayrı kanallardan sorumludurlar. Genelkurmay enerji sektörüne, her şeyde ve her yerde yükselmiştir.
Başkanı kuvvetler arasındaki kopukluğu engellemek Silahlı kuvvetlere sivil kaynak takip ve seferber etme
üzere bunlar arasında koordinatörlük yapar, emir- imkanı veren bu stratejiyle birlikte, Batı ülkeleri
komutayı sadece yurt dışında yapılan, birden çok
askeri kurumların elinde yetki toplanmasını ve
kuvvetin devreye girdiği operasyonlarda alır.
sistemlerin askerileşmesini engellemek için çeşitli
ABD’de de Genelkurmay Başkanına Silahlı Kuvvetler önlemler almışlardır. Bu önlemlerin en önde gideni
açısından verilen görev emir-komuta değil, askeri genelkurmay başkanlıklarına ilişkin düzenlemelerdir.
birimler arasında koordinatörlüktür. Askeri güç Yani Türkiye’den farklı ordu teşkilatlanma yapılarıdır.
Atlantik Donanması, Pasifik Donanması gibi değişik Önlem çerçevesinde özellikle silahlı kuvvetlerin
birimler arasında dağıtılmış, her biri ayrı kanallardan idari açıdan, hatta komuta açısından merkezi
sivil otoriteye bağlanmış, sivil otorite ise yetkileri tek yapıları esnetilmiş, genelkurmay başkanları sadece
elde toplamıştır. koordinasyonla görevlendirilmiş, ordu birimleri ayrı
Batı demokrasilerinde ordu teşkilatlarının ayrı savunma bakanlıklarına ya da ABD’de olduğu
“dağıtılmış yetki ve koordinatör genelkurmay” gibi, başkana bağlanmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri ise,
mantığı üzerine kurulmasının temel bir nedeni NATO içinde topyekûn savunma stratejisini bu denli
vardır. Bu neden savaş sonrası ortaya çıkan yeni aşırı merkezileşmiş bir ordu geleneği ve yapısıyla
savunma anlayışının, sadece askeri değil aynı uygulayan tek ülkedir.

rütbesindeki askerlerin yargılanmasına ilişkin boşluklar2, Türkiye’deki bu yapı özellikle Avrupa Birliğine üyelik sü-
MGK yapılanmasının işaret ettiği siyasetçiye eşit icracı recinde sık sık gündeme gelmektedir. Birliğin 2000 ta-
konum3 eklenirse askeri otoritenin devlet içindeki özerk- rihli yıllık raporunda TSK’nın Milli Savunma Bakanlığı’na
liğine ilişkin tablo daha netleşir. bağlanması gerektiği dile getirilmiştir.5 Bununla birlikte,
edinilen izlenim TSK üst kademesinin bu türden bir yeni-
Ayrıca bu mekanizma diğer bir mekanizmayla pekişmek-
den yapılanmaya sıcak bakmadığıdır. Genelkurmay Baş-
tedir. Bu ikinci mekanizma genelkurmay başkanlığı ve
kanı İlker Başbuğ’un sözleri de bu izlenimi doğrular ni-
kuvvet komutanlıkları arasındaki ilişkidir. Bu ilişki aşırı
teliktedir:
hiyerarşik ve merkezi bir niteliktedir. Türk sisteminde
Genelkurmay Başkanlığı “emir-komuta yetkilerini simgesel “Her ülkede karar mekanizmalarının nasıl işleyeceği, asker
olarak elinde toplayan bir koordinasyon ünitesi olarak değil, ve sivil arasındaki yetki ve sorumlulukların nasıl paylaşıla-
(…) askeri yargıdan kuvvet komutanlıklarına tüm birimleri cağı, o ülkelerin anayasa ve yasalarında belirtildiği şekilde
mıknatıs gibi etrafında toplayan, aşırı dikey bir yapılanmayı olmaktadır. Bu hususta, siyasal ve kurumsal kültür, güven-
ifade eden bir ‘güç merkezî’ olarak tasarlanmıştır. Ordunun lik ortamı ve toplumsal algı da belirleyici özelliğe sahiptir. Bu
başta askerî teşkilat, emir-komuta, millî savunma, askerî po- nedenle, sivil-asker ilişkileri, ülkelerin kendine özgü şartları
litikaya ilişkin yetkileri olmak üzere tüm diğer siyasi yetki-
2 Bkz. Ümit Kardaş, “Askeri Yargı,” Almanak 2006-2008 Güvenlik
leri tek bir makamda toplanmakta, daha da önemlisi muğ- Sektörü ve Demokratik Gözetim içinde.

lâk yetki alanının belirlenmesi tek makama bırakılmakta, bu 3 Bkz. Zeynep Şarlak, “Milli Güvenlik Kurulu”, Almanak 2006-2008
Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim içinde.
durum bariz bir şekilde kendi içine müdahale imkânı tanıma- 4 Ali Bayramoğlu, “Asker ve Siyaset,” Ali Bayramoğlu ve Ahmet
yan ama dışa müdahil bir askeri sistem üreterek ordunun si- İnsel (ed.), Bir Zümre, Bir Parti Türkiye’de Ordu içinde, s.66.
5 Avrupa Birliği İlerleme Raporlarında sivil-asker ilişkilerinin
yasi gücünü koruma altına almakta ve artırmaktadır.”4 bir değerlendirilmesi Almanak 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve
Demokratik Gözetim içinde “Avrupa Birliği: Güvenlik ve Sivil-Asker
İlişkileri” yazısında ele alınmıştır.

119
dikkate alınarak incelenmelidir. (…) Denilmektedir ki: ‘As- 3. Terörle mücadele ve toplumsal olaylarda asayiş ve gü-
kerler konuyla ilgili tekliflerini yaparlar ve görevleri burada venliğin sağlanması dâhil, iç istikrarın sağlanmasındaki
biter.’ Bu görüş, pek doğru değildir. (…) Genelkurmay Baş- görev ve sorumluluklar.
kanı Anayasanın 117’nci Maddesine göre; Silahlı Kuvvetle-
İşlevler açısından en kritik ve tartışmalı husus üçüncü
rin Komutanıdır. Dolayısıyla, sivil-asker ilişkilerinin yürütül-
maddede yer alan görev ve sorumluluklardır. Kara Kuv-
mesinde yetkili ve sorumlu makam Genelkurmay Başkanıdır.
vetleri dâhil olmak üzere, askeri birliklerin olağanüstü
Genelkurmay Başkanının, sivil-asker ilişkilerini yürütmesini,
hal ve sıkıyönetim gibi durumlar yanında iç güvenliğe iliş-
politik ve siyasal hareketler olarak değerlendirmek doğru de-
kin görevleri İller İdaresi Kanununun 11/d maddesiyle be-
ğildir. Tersine bu bir zorunluluktur ve işin özüne tartışmasız
lirlenmiştir ve mülki amirlerin denetim ve sorumluluğun-
bir biçimde de uygundur.”6
dadır. Ancak bu konu ilgili maddeye ilişkin bir protokolle
Türkiye’deki askeri otoritenin devlet alanında özerk bir düzenlenmiş, yasanın temel kriterlerini ters yüz eden bu
yere sahip olmasının önemli bir sonucu sivillerin askeri protokol askeri otoriteye iç harekât bölgelerinde baskın,
konulara dâhil olmakta çekimser kalmalarına yol açması, diğer illerde ise rutin özerk hareket alanı ve eylem im-
stratejik konuların uzmanlık ve alan itibariyle askerileş- kânı sağlamıştır.8
mesi, bilginin tekel altında tutulmasıdır.
Kara Kuvvetleri açısından iç güvenlik meselesiyle ilgili
Kuvvet Komutanlıkları diğer bir sorun ve tartışma “İç Güvenlik Tugayları”y-
la ilgilidir. Kara Kuvvetleri Komutanlığı teşkilatı altında
Kara Kuvvetleri Komutanlığının bugünkü kuvvet yapısı 12 İç Güvenlik Tugayı bulunmaktadır. Bu tugayların var-
Genelkurmay Başkanlığınca şu şekilde listelenmektedir: lığı, işlevleri, bölgesel dağılımları dikkat çekicidir. Sta-
4 Ordu, 9 Kolordu, 1 Piyade Tümeni, 2 Mekanize Piyade tüleri TSK’nın iç güvenlik yetkileri ve yasal dayanakları
Tümeni, 1 Zırhlı Tümen, 1 Eğitim Tümeni, 11 Piyade / açısından tartışmalıdır. İç Güvenlik Tugayları sadece iç
Motorlu Piyade Tugayı, 16 Mekanize Piyade Tugayı, 9 güvenlik operasyon bölgelerinde9 değil, başka bölge-
Zırhlı Tugay, 5 Komando Tugayı, 1 Kara Havacılık Tugayı, lerde de yapılandırılmıştır. 2005 Güvenlik Almanağında
2 Topçu Tugayı, 5 Eğitim Tugayı, 1 Türk Silahlı Kuvvetleri yer alan şemalarda görüleceği üzere (bakınız Şema 3)
İnsani Yardım Tugayı.7 3. Ordu Komutanlığına bağlı 9. Kolordunun Trabzon’da
konuşlanmış 48. İç Güvenlik Tugayı bu açıdan dikkat çe-
Kara Kuvvetleri Komutanlığı internet sitesinde komutan-
kicidir. 2006 yılı sonuna kadar KKK sitesinde bulunan şe-
lık için üç farklı sorumluluk türünden bahsedilmekte-
malarda yer alan bu birlikler10 bugün bu şemalardan kal-
dir: 1. Dış tehditlere yönelik görev ve sorumluluklar;
dırılmış görünmektedir. Değişikliğin bu birliklerin isim-
2. Uluslararası istikrarın sağlanmasıyla ilgili görevler;
lerinin şemalardan kaldırılmasıyla sınırlı olup olmadığı
6 “Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un 14 Nisan ya da isimlerinin değiştirilip değiştirilmediği konusunda
2009 Tarihinde Harp Akademileri Komutanlığında Yaptığı Yıllık
Değerlendirme Konuşması”.
sağlıklı bir bilgiye ulaşmak mümkün olmamıştır. Bununla
7 Daha önceki kuvvet yapısı ise şöyleydi: 4 ordu, 10 kolordu, 2 birlikte bu birliklerin işlevlerini sürdürdükleri bilinmek-
mekanize piyade tümeni, 2 mekanize piyade tümen karargahı, 1
piyade tümeni ve 1 eğitim tümeni, 14 mekanize piyade tugayı, 14
tedir ve bu durum bizzat askeri otorite tarafından teyit
zırhlı tugay, 12 piyade / iç güvenlik tugayı, 5 komando tugayı, 5 edilmiştir.
eğitim tugayı. IISS 2008 Military Balance raporunda Kara Kuvvetleri
Komutanlığının kuvvet yapısını şu şekilde listelemektedir: 4 Ordu,
10 kolordu, 17 zırhlı tugay, 15 mekanize piyade tugay, iki piyade Nitekim Orgeneral İlker Başbuğ 2008’in Eylül ayında yap-
tümeni, 11 piyade tugayı, 1 Özel Kuvvet karargâhı, 1 muharebe tığı iletişim toplantısında konuyla ilgili açıklamalar yap-
helikopter taburu, 4 havacı alay, 3 havacı tabur ve 4 eğitim/topçu
tugayı. mıştır: “İç güvenlik harekâtında iki konu çok önemli; bir tec-
8 Bu konu, Almanak 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve Demokratik rübe, iki devamlılık. Onun için uzman personel bizim açımız-
Gözetim içinde EMASYA makalesinde ayrıntılarıyla ele alınmıştır.
dan çok önemli. Bugün Jandarma Genel Komutanlığının böl-
9 İç güvenlik birliklerinin statüsü iç güvenlik hareket bölgelerinde
dahi sorunludur. İller İdaresi Kanunu’nun 11/D maddesi çerçeve- gede bulunan Jandarma Özel Harekât Taburları tamamen
sinde yapılan protokolda iç güvenlik harekât bölgelerinde emir-
komuta bölgedeki en üst askeri makama geçmektedir Bu bölgeler profesyonel kadrolardan oluşmaktadır. Bizim hedefimiz işte
geçici olarak iç hareket bölgesi ilan edilmelerine rağmen fiili du- bu beş tugayı profesyonel hâle getirmek (…) Bu beş komando
rum farklıdır. Nitekim Batman, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Siirt,
Şırnak, Şanlıurfa ve Van’da bu durum süreklilik arzetmektedir. tugayının dışında bölgede daha başka birliklerimiz var. Bun-
Büyük çoğunluğu bu bölgelerde görev yapan İç Güvenlik Tugayla-
rı da bu çerçevede süreklilik kazanmış birlikler haline dönüşmüş-
lara biz “İç Güvenlik Birlikleri” diyoruz. Onlarda da tabi ki
tür. Bu konuda bkz. “EMASYA” a.g.e. uzman erbaş da var, bizim kahraman erlerimiz de var.”11
10 Ahmet İnsel, “Rutini iç güvenlik olan TSK”, Radikal İki, 30 Tem-
muz 2006.
11 “Genelkurmay Başkanlığında 16-17 Eylül 2008 Tarihlerinde
Yapılan İletişim Toplantısı Görüşmelerinin Özeti”.

120
Hava Kuvvetleri Komutanlığının görevleri arasında in-
Bir tartışma odağı: sani yardım harekâtları, krizlere karşı koyma, barışı tesis
Ege Ordu Komutanlığı ve koruma harekâtı, düşük yoğunluklu çatışmalar ve ge-
nel çatışma görevleri sayılmaktadır. 1. ve 2. Hava Kuvveti
1975 yılında NATO’dan bağımsız olarak
Komutanlıkları ile Hava Eğitim ve Hava Lojistik Komu-
kurulmuştur ve NATO tarafından
tanınmamaktadır. Çanakkale Boğazından Kıbrıs’a tanlıklarından müteşekkildir. Genelkurmay Başkanlığı-
kadar geniş bir alandan sorumlu olan Komutanlık, nın verilerine göre kuvvet gücü şöyledir: 17 Muharip Filo,
kurulduğu günden itibaren Yunanistan’ın 1 Keşif Filosu, 1 Tanker Filo, 5 Ulaştırma Filosu, 3 Arama
tepkilerine neden olmuş ve dolayısıyla NATO Kurtarma Filosu ve 10 Eğitim Filosu.
içinde sorun teşkil etmiştir. Yunanistan’ın
Komutanlığın ilk kuruluşu sonrasında bunu Özel Komutanlıklar
Türkiye’nin 12 adaya ilişkin niyetlerinin bir işareti
olarak görmesiyle başlayan tartışmalar, değişik Genelkurmay Başkanlığı Harekât Başkanlığına bağlı, di-
dönemlerde yaşanan kıta sahanlığı problemleri ğerlerinden farklı ve iç güvenlik sorunuyla bağlantılı üç
ve Kardak Krizi gibi sıcak çatışmaya yaklaşılan birim bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla Psikolojik Operas-
krizlerde tekrar gündeme gelmiştir. Diğer taraftan yonlar Daire Başkanlığı, İç Güvenlik Operasyonları Baş-
amfibi harekât yapabilme kapasitesine sahip Ege
kanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığıdır. (Bkz. Şema 1).
Ordu Komutanlığının varlığı, Yunanistan’ın Ege
adalarını silahlandırması için de gerekçe teşkil İç Güvenlik Operasyonları Başkanlığı, yukarıda belirtilen
etmiştir. NATO içinde şu an için gündemde olmasa İç Güvenlik Tugayları ve birliklerinin koordinasyon mer-
bile, TSK’nın AB’nin savunma yapılarına entegre kezidir. Güney Doğu ve Doğu bölgelerindeki iç güvenlik
olmasıyla birlikte, Ege Ordu Komutanlığının operasyon bölgelerinin fiilen sürekli bir statü kazanma-
yeniden tartışmaya açılması kaçınılmazdır. larıyla yapılanmıştır. Psikolojik Operasyonlar Daire Baş-
kanlığı hakkında açık bilgi edinmek mümkün olmamıştır.
2008 yılından itibaren basında yer alan haberlerde, Psi-
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevlerini ülkenin deniz-
kolojik Operasyonlar (basında zaman zaman Harp olarak
den gelecek tehditlere karşı savunulması ile denizle ala-
geçmektedir) Dairesinin yeni adının Genelkurmay Hare-
kalı menfaatlerinin korunması ve kollanması olarak açık-
kât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi Başkanlığı veya Bilgi
lamaktadır. Bu görevler barış dönemi için denizlerde var-
Destek Şube Müdürlüğü olduğu iddia edilmektedir.12
lık göstermek, barış, insani yardım, arama-kurtarma
harekâtlarına katılmak, terörizm, uyuşturucu madde ve Bu üç yapı içinde en dikkat çekici olanı ise Özel Kuvvetler
diğer kaçakçılık faaliyetlerine karşı yapılan harekâtlarda Komutanlığıdır.
güvenlik güçleri, müttefik kuvvetler ve gerektiğinde hü-
kümet dışı organizasyonlar ile işbirliğinde bulunmak ve Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı 1992 yılında
münhasır ekonomik bölge içerisinde ulusal çıkarların ve Özel Harp Dairesinin lağvedilmesiyle kurulmuştur. Özel
deniz çevresinin korunmasında Sahil Güvenlik Komutan- Harekât ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş olan Ko-
lığı ile işbirliği yapmak olarak sıralanmaktadır. mutanlık, muhabere arama/kurtarma ve iç güvenlik ha-
rekâtı planlama ve icra etme kabiliyetine de sahiptir.
Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, Güney Deniz Saha Ko- Bu nedenle komutanlık, tıpkı iç güvenlik tugayları gibi,
mutanlığı, Donanma Komutanlığı ve Deniz Eğitim ve Öğ- TSK’nın oluşturduğu iç harekât birimlerinden bir tanesi-
retim Komutanlığı şeklinde teşkilatlanmıştır. Genelkur- dir. TSK’nın internet sitesinde bir süre önce yer alan ta-
may Başkanlığı internet sitesine göre kuvvet yapısı şöy- nımda Özel Kuvvetler Komutanlığı tarihçesi Hun Türk-
ledir: 13 Denizaltı, 18 Fırkateyn, 6 Korvet, 20 Mayın Av- lerindeki akıncılara kadar dayandırılmaktaydı.13 Bu ta-
lama / Tarama Gemisi, 24 Güdümlü Mermili Hücumbot. nıtımda ayrıca şu bilgiler yer almaktaydı: “Kurtuluş Sa-
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ise kendi sorumluluğu al- vaşında milli ordunun ihtiyaç duyduğu personel, silah, cep-
tındaki platformlarda bunlara ek olarak korvetler, tank
çıkarma gemileri, mekanize vasıta çıkarma araçları, okul 12 “İşte Silahlı Kuvvetler’in Ergenekon eylem planı,” Taraf, 12 Hazi-
gemileri, karakol gemileri, avcı botlar, eğitim botları, ran 2008. Bilgi Destek Başkanlığının Mart 2006’da hazırlayıp tas-
vip için Genelkurmay 2. Başkanlığına sunduğu iddia edilen « Sivil
akaryakıt tankerleri, kuru yük gemileri, su tankerleri, kur- Toplum Örgütleri » başlıklı 73 sayfalık « andıç »ın kopyası Nisan
2008’de basında yer almıştır, bkz. “Hiç işiniz mi yok, vaktiniz mi
tarma gemileri, romörkler, ağ gemileri, araştırma gemi-
çok,” Radikal, 8 Nisan 2008.
leri ve personel nakliye gemilerini listelemektedir. Bun- 13 Gerek Genelkurmay Başkanlığı’nın gerek kuvvet komutanlıkla-
lardan karakol gemileri Boğazların savunulmasında kul- rının sitelerinde yer alan bilgiler son dönemde değiştirilmiş ve
azaltılmıştır. Özel Kuvvetleri Komutanlığı da kaldırılan bilgiler
lanılmaktadır. arasında yer almaktadır.

121
hane, araç ve gereçlerin Anadolu’ya sevkiyatı ile vatanın mühimmat alımı nedeniyle başlatılan bu modernizasyon
dört bir yanında işgalci kuvvetlere karşı Milli Mücadelenin planının 1997-2006 arasını kapsayan On Yıllık Tedarik
yürütülmesine ön ayak olan ve cephe gerilerinde işgal or- Planı (OYTEP), özellikle güvenlik sorununa neden olan
dularına darbeler vuran çeteler ile Teşkilat-ı Mahsusa, bu- araçların yerli üretimini projelendirmişti. Geçen süre zar-
günkü Özel Kuvvetlerin görevlerini, dönemlerinde yerine ge- fında güvenlik alanında asimetrik hedeflerin giderek güç
tiren teşkilatlar olmuştur. Cumhuriyet döneminde de en ciddi kazanması ve dünyanın birçok ülkesinde asker sayısının
sınavını, Kıbrıs Türklerinin özgürlüğüne kavuşmasında Türk düşürülerek silahlı kuvvetlerin reorganizasyonuna gidil-
Mukavemet Teşkilatı içinde yer alarak vermiştir.” mesi Türkiye’de de etkili oldu. TSK’yı daha hızlı hare-
ket eden, daha etkin ve daha az personel kullanan bir
Özel Kuvvetler Komutanlığı 2006 YAŞ kararları ile ko-
ordu haline getirme hedefi yetkililerce daha sık dile ge-
lordu seviyesine çıkarılmıştır. 1999 İzmit Depremi son-
tirilmeye başlandı. On yıllık tedarik planının uygulamada
rasında doğal afetlere karşı sivil-asker işbirliğini oluştur-
bütçesi yılda ortalama 3 ila 3,5 milyar dolar seviyesinde
mak amacıyla kurulan Sivil Asker İşbirliği Komutanlığı
gerçekleşti.15
da (SAİ) Özel Kuvvetler içerisindedir. Genelkurmay Baş-
kanlığı doğal afet ve savaş dönemi görevlerine ek olarak, Modernizasyon planı daha sonraki yıllarda uygulamaya
barış dönemindeki SAİ faaliyetleri arasında şunları da sı- konulan Kuvvet 2014 ve Personel 2010 programları ile si-
ralamaktadır: Seferberlik ve savaş hazırlıklarına ilişkin lah tedarikine ilişkin yeni stratejik hedeflerin saptanma-
planların, usul ve esasların hazırlanması ve gerekli dü- sıyla devam ettirildi. Genelkurmay Başkanı İlker Baş-
zeltmelerin yapılması; Silahlı Kuvvetler, kamu ve özel ke- buğ 2008 Ağustos’undaki görev devir-teslim konuşma-
sim ile halkın ihtiyacını karşılamak üzere milli kaynakla- sında TSK’nın bu yöndeki hedeflerini şu şekilde ifade et-
rın planlanması konusunda önceliklerin tespit edilmesi; mekteydi: “(…) ülkemizin güvenlik stratejisinin uygulan-
bir düşman saldırısı veya doğal afetten sonra, ikaz ve masında belkemiğini oluşturan Türk Silahlı Kuvvetlerinin, si-
alarm konuları dâhil olmak üzere halkın korunması, nü- metrik (konvansiyonel) harekât ile asimetrik harekâtı, her üç
fus hareketleri, kurtarma-enkaz kaldırma, tıbbi ilk yar- kuvvetin müştereken birlikte icra edebileceği, modernize edi-
dım gibi sivil savunma faaliyet alanlarına giren konularda lerek küçültülmüş ancak daha nitelikli ve beka kabiliyeti yük-
tedbir alınması; düşman tehdidine maruz hassas bölge- sek, modüler, esnek ve her türlü ortamda kesintisiz görev ya-
ler veya tesisler ile askeri yasak bölgeler ve güvenlik böl- pabilecek caydırıcı bir kuvvet yapısına sahip olması her za-
gelerinin tespit edilmesi. man dikkate aldığımız bir hedeftir.”16
Bu yeni yapılanma Özel Kuvvetler Komutanlığına sivil Aynı yılın Nisan ayında ise dönemin Genelkurmay Baş-
alanda ve barış zamanında yeni hareket, yapılanma im- kanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt Savunma ve Havacılık
kânları ve eylem zemini sağlamıştır. Dergisine verdiği röportajda Kara Kuvvetleri Komutan-
lığında tümen-alay-tabur yapısı yerine, ara kademe kal-
Modern‹zasyon dırılarak hareket kabiliyeti ve ateş gücü yüksek, ağırlık-
TSK 1995 yılından itibaren 30 yıllık yeni bir modernizas- ları daha az olan tugay-tabur kuruluşuna geçildiğini, kri-
yon planına başladı. Milli Savunma Bakanlığının o dönem tik görevlere profesyonel personel istihdamına başlandı-
yaptığı açıklamaya göre toplam 150 milyar dolar maliyeti ğını, ayrıca askerlik süresinin 18 aydan 15 aya indirilme-
olan bu modernizasyonun 67 milyar dolarlık bölümü ilk 8 siyle personel sayısında belirli bir küçülme sağlandığını
yılda gerçekleştirilecekti.14 Daha sonra bu miktarın ger- belirtmişti. Röportajda ayrıca Deniz ve Hava Kuvvetleri
çekçi olmadığı, TSK’nın siyasal-psikolojik harekât çer- Komutanlıklarının ana yapılarının muhafaza edildiği, an-
çevesinde böyle yüksek bir miktarı dile getirdiği ifade cak bu komutanlıkların envanterlerine giren yeni teçhi-
edildi. Türkiye’nin terörle mücadele için ihtiyaç duyduğu zatla modern muharebe sahasının gerektirdiği yetenek-
ve yurt dışından tedarik etmekte güçlük yaşadığı araç ve leri kazandığı vurgulanmıştı.17

14 Gülay Günlük-Şenesen, “TSK’nin Modernizasyon Programının Bir İlker Başbuğ ise göreve gelişinden sonra gerçekleştirdiği
Değerlendirmesi,” 2000.
iletişim toplantısında, Kara Kuvvetlerinden son iki yılda
15 Bkz. Gülay Günlük-Şenesen, “Türkiye’nin savunma harcamaları,”
Almanak 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim 17 taburun (yaklaşık 3 tugay) lağvedildiğini açıklarken, bu
içinde.
türden personel indirimlerinin ancak modernizasyon sa-
16 “Orgeneral İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı Devir-Teslim
Töreni Konuşması – 28 Ağustos 2008” . yesinde sağlanan etkinlik ile mümkün olduğunu vurgula-
17 “Orgeneral Büyükanıt Tehlikeleri Sıraladı,” Haber7, 4 Nisan mıştır. Lağvedilen taburların büyük bölümünün tank ta-
2008.
18 “Genelkurmay Başkanlığında 16-17 Eylül 2008 Tarihlerinde
buru olması ise M-48 tanklar yerine Leopard 2-A4 tank-
Yapılan İletişim Toplantısı Görüşmelerinin Özeti”. lara geçiş ile açıklanmıştır.18

122
Bu açıklamalara ve ileriki bölümlerde yeri geldikçe deği- vetlerde disiplinin yerleşmesi için, Silâhlı Kuvvetlerin bütün
neceğimiz değişikliklere bakarak, TSK’nın modernizasyon mensuplarını mutlak bir itaate ve vicdan mesuliyeti duyarak
planının şu ayaklardan oluştuğu söylenebilir: doğrulukla vazife görmeğe, her hizmeti en küçük teferrua-
tına kadar, büyük bir dikkatle ve istekle yapmağa alıştırmak;
1. Savunma sanayiinde yerli üretimi artırmak ve dış pa-
kalplerine yurt, Cumhuriyet, Milliyet, meslek ve vazife sevgi-
zar hacmini büyütmek. Ar-Ge yatırımları yoluyla yerli
sini sokmak lâzımdır. Bunlar her âmirin baş vazifelerinden-
sanayiyi yeni teknoloji ve tasarım geliştirecek kapasi-
dir” ifadeleriyle disiplinin önemini vurgulamaktadır.
teye ulaştırmak.
İç Hizmet Kanununun en önemli ve en çok bilinen hükmü
2. Profesyonelleşme ve zorunlu askerliğin kısaltılması
yukarıda içeriği verilen 35. maddesidir. Bu madde TSK’nın
yoluyla personel sayısında başta Kara Kuvvetleri Ko-
siyasi hayata doğrudan ve dolaylı müdahaleleri için ya-
mutanlığı olmak üzere indirime gitmek.
sal gerekçe olarak gösterilmektedir. Hâlbuki Anayasada
3. Kuvvet Komutanlıklarının yapılanmasında gerekli de- Silahlı Kuvvetler için böyle bir görev tanımı mevcut de-
ğişiklikleri yapmak. ğildir. Benzer şekilde Türkiye’nin imzaladığı uluslararası
andlaşmalar ve dâhil olduğu uluslararası örgütlenmeler
4. Başta astsubaylar olmak üzere, TSK personelinin ge- de silahlı kuvvetler için bu türden bir rejim bekçiliği gö-
lir, özlük hakları ve rütbelerini yeniden belirlemek ve revi öngörmez. Uluslararası andlaşmalar ve Anayasa hü-
iyileştirmek. kümleri normlar hiyerarşisinde en üst sırayı teşkil eder-
ler. Halbuki Türkiye’de konu Silahlı Kuvvetlerin görevle-
TSK İç H‹zmet Kanunu ve Yönetmel‹ğ‹
rine geldiğinde bir iç hizmet kanunu norm olarak bunla-
İç Hizmet Kanunu TSK içinde kullanılan tariflerden disip- rın üzerinde bir yere sahipmiş gibi hareket edilir. Bu nite-
lin ve personel işlerine, kıyafetlerden sosyal hizmetlere liğinden dolayı 35. maddenin Türkiye’deki sivil-asker iliş-
kadar oldukça geniş bir çerçevede TSK’nın hizmet alan- kileri açısından sorun teşkil ettiği ortadadır. Maddenin
larını belirlemektedir. Kanunun en önemli bölümü 35. kaldırılması şimdiye kadar gündeme gelmemiş ve bu ko-
madde ile 44. madde arasında düzenlenen Umumi Vazi- nuda son dönemdeki bir girişim dışında ciddi bir çabayla
felerdir. 35. maddeye göre “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk karşılaşılmamıştır. Bu nedenle, hükümet ve Meclis dâhil,
yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuri- tüm devlet yapısının mevcut düzenlemeye ve bu düzen-
yetini kollamak ve korumaktır”. Aynı Kanunun 36. maddesi lemenin yorumlanış şekline rıza gösterdiği söylenebilir.
Silahlı Kuvvetlere harp sanatını öğrenmek ve öğretmek
görevi vermektedir. Bu görevin yerine getirilmesi için ge- Mal‹ B‹lg‹ler
rekli tesis ve teşkillerin kurulması ile tedbirlerin alınması Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül 2009 yılı için yaptığı
yine aynı madde içinde öngörülmüştür. Madde 39 ise “Si- bilgilendirmede bu yıl için Bakanlığın bütçesinin 14 mil-
lahlı Kuvvetlerde askeri eğitim ile beraber ahlâk ve mane- yar 532 milyon TL olarak kanunlaştığını ve bu bütçenin
viyatın yükseltilmesine ve milli duyguların kuvvetlendirilme- % 42,5’inin personel giderlerine, % 6,2’sinin sosyal güven-
sine bilhassa itina olunur. Cumhuriyete sadakat, vatanını lik kurumlarına ilişkin prim giderlerine, % 1,2’sinin tedavi
sevmek, iyi ahlâklı olmak, üste itaat, hizmetin yapılmasında giderlerine, % 0,6’sının cari transferlere ve % 0,3’ünün
sebat ve gayret, cesaret ve atılganlık, icabında hayatını hiçe ise sermaye giderlerine ayrıldığını açıklamıştır.19 2003 ta-
saymak, bütün silah arkadaşları ile iyi geçinmek, birbirlerine rihli 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
yardım, intizam severlik, yapılması men edilen şeylerden ka-
uyarınca yapılan sınıflandırmaya göre elde edilen 2009
çınmak, sıhhatini korumak, sır saklamak her askerin esas va-
MSB Bütçesi, aynı zamanda son yıllarda olduğu gibi bu
zifesidir” ifadesiyle TSK mensuplarının değerlerini belir-
yıl da Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin altındadır.
ler. Kanun ayrıca “Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü siyasi te-
sir ve düşüncelerin dışında ve üstündedir” diyerek TSK per- Ne var ki bu rakamlar Türkiye’de savunma harcamaları-
sonelinin siyasi partilere, dernek ve klüplere üyeliklerine nın toplam miktarını değerlendirmek açısından yeter-
sınırlama getirir. sizdir. Milli Savunma Bakanlığı bütçesi sadece Genelkur-
may Başkanlığı ile Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri Komu-
1961 tarihli TSK İç Hizmetler Yönetmeliği kanunda dü- tanlıklarını kapsar. TSK’nın ve diğer güvenlik kurumları-
zenlenmiş hususları daha ayrıntılı olarak ele alır. Yönet- nın tedarik faaliyetlerinden sorumlu olan Savunma Sa-
meliğin 1. maddesi “Yurt ve Milletin saadet ve selâmetini ve
19 “5018 Sayılı Kanunun 10’uncu Maddesi Gereğince Milli Savunma
istiklâlini temin etmek ve Cumhuriyeti korumak, ancak disip- Bakanı’nın Kamuoyu Bilgilendirmesi,” Milli Savunma Bakanlığı,
lini mükemmel olan Silâhlı Kuvvetlerle kabildir. Silâhlı Kuv- s.15.

123
nayii Müsteşarlığı (SSM) ile savunma sanayii için gerekli açısından 2008 tarihli bir haberde TSK’nın İstanbul Bü-
fonların genel bütçe dışından aktarılan kaynaklarla sağ- yükşehir Belediyesi rakamlarına göre belediye sınırları
lanması amacıyla kurulmuş olan Savunma Sanayii Des- içerisinde 6 877, belediye sınırları dışında ise 4 479 hek-
tekleme Fonu (SSDF) bu toplamın dışında tutulmakta- tar alanı bulunduğu belirtilmiştir.21
dır. Müsteşarlık ve Fon için ayrılan bütçeler eklendiğinde
2009 bütçe gerekçesinde kamu idarelerinin lojman
savunma bütçesi 16 milyar 354 milyon TL’ye ulaşmakta-
ve sosyal tesis sayılarını gösteren tabloda MSB’ye ait
dır. Böylece savunma bütçesinin Gayrı Safi Yurtiçi Hası-
toplam 41 701 lojman ve 327 sosyal tesis bulunmaktadır.
laya (GSYİH) olan oranı da % 1,3’ten 1,4’e yükselmekte-
Aynı tabloda Jandarma Genel Komutanlığının lojman
dir. Yeni sınıflandırmanın getirdiği en önemli farklılık Jan-
ve tesis sayısı sırasıyla 15 209 ve 75’tir. Sahil Güvenlik
darma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
Komutanlığının ise 310 lojmanı olduğu görünmektedir.
bütçelerinin artık Savunma Hizmetleri kapsamında yer
Bir kıyaslama yapmak gerekirse Milli Eğitim Bakanlığının
almamasıdır. Nurhan Yentürk tarafından hazırlanan “As-
lojman sayısı 44 096, Emniyet Genel Müdürlüğünün
keri ve İç Güvenlik Harcamalarını İzleme Kılavuzu 2009-
lojman sayısı ise 46 085’tir. Bu sayıların hangi sınıflamaya
2010-2011” içinde toplam savunma harcamaları hesapla-
göre belirlendiği ve hangi kurumları kapsadığı açık
nırken, toplama bu iki komutanlıkla birlikte Makine ve
olmadığından, gerçek lojman ve sosyal tesis sayısının
Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) harcamaları ile TÜBİ-
miktarı da tam olarak bilinememektedir.
TAK tarafından yapılan savunmaya yönelik araştırma ve
geliştirme harcamaları da eklenmiştir. Sonuçta çıkan sa- TSK’nın Ankara’da 3 (Sıhhiye, Merkez, Gazi), İstanbul’da
vunma harcaması miktarı 20 milyar 424 milyon TL’dir ve 8 (Aksaray, Fenerbahçe, Harbiye, Kalender, Kasımpaşa,
bu toplam GSYİH’nın % 1,84’üne denk gelmektedir. Aynı Maslak, Sarıyer ve Selimiye) ve İzmir’de 1 orduevi bulun-
çalışmada iç güvenlik harcamaları da ele alınmıştır. Elde maktadır. Toplam orduevi sayısının 43 olduğu sanılmak-
edilen sonuçlara göre Türkiye’de savunma harcamaları tadır. Aynı zamanda Bodrum, Antalya gibi turistik böl-
ve iç güvenlik harcamalarının toplamı 2009 yılı için 34 gelerde TSK’ya ait sosyal tesisler mevcuttur. Bu tesisle-
milyar 587 milyon TL’dir ve bu miktarın GSYİH’ya oranı rin en önemli özelliği zorunlu askerliğini yapan persone-
yaklaşık % 3’tür. Nurhan Yentürk tarafından yapılan bu lin bu tesislerde çalıştırılması sayesinde, hizmet sektörü-
çalışmanın sonucu ekteki tablolarda yer almaktadır.20 nün en önemli kalemi olan personel giderlerinden yapı-
lan tasarruftur. Bu tasarruf sonucunda TSK personeli bu
NATO tarafından yayınlanan 2007 verilerine göre ise Tür-
tesislerden ve içindeki hizmetlerden ucuz bir fiyata yarar-
kiye’nin savunma harcamalarına ayırdığı miktar 15 mil-
lanabilmektedir. Ucuz fiyatlardan sunulan hizmetler TSK
yar 392 milyon TL’dir (aynı sene için genel bütçede MSB
personelinin harcamalarını oldukça düşürse de, toplu-
için gerçekleşen harcama ise 11 milyar 844 TL olarak gö-
mun geneli açısından bakıldığında zorunlu askerlik ve di-
zükmektedir). Buna göre, GSYİH’nın savunma harcama-
ğer yollarla TSK’ya aktarılan ayni gelir anlamına gelmek-
larına oranı dikkate alındığında, Türkiye NATO ülkeleri
tedir. Vecdi Gönül 2009 yılı MSB bütçesi ile ilgili bilgilen-
arasında Estonya ve Polonya ile birlikte 6. sıradadır.
dirmesinde “MSB 2009 yılı Bütçesi, mevcut ekonomik ve sos-
TSK’nın mali büyüklüğünü sadece senelik bütçe rakam- yal politikalar, Orta Vadeli Program ve enflasyonla mücadele
larını temel alarak değil fırsat maliyetlerini de dikkate programı çerçevesinde kamu açıklarının sınırlı bir boyutta tu-
alarak incelemek istersek, bu durumda TSK’nın elindeki tulması amacıyla, alınan tedbirlerin gerektirdiği kamu har-
taşınmaz ve taşınırların değerini de hesaplayabiliyor camalarının azaltılması çalışmaları ve TSK’nın zorunlu ihti-
olmamız gerekir. TSK Türkiye’de önemli miktarda araziyi yaçları ile uluslararası siyasal durum dikkate alınarak azami
elinde bulundurmaktadır. Aynı zamanda TSK İç Hizmet tasarruf prensibiyle hazırlanmıştır” demektedir. Ancak an-
Kanunu ‘Sosyal Hizmetler’ başlığı altında ordu pazarları, laşıldığı kadarıyla bu türden ayni transferlerle ilgili tasar-
orduevleri ve askeri gazinolar, dinlenme kampları, ruf önlemleri gündemde yoktur.
askeri kantinler kurulmasına ve işletilmesine olanak
Taşınır Mallara İlişkin Yönetmeliğe göre Türk Silahlı Kuv-
tanımaktadır. TSK’nın bu türden taşınmazlarının değerini vetlerinin (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güven-
bilmek güçtür. Kullanımında olan toplam arazinin miktarı lik Komutanlığı dâhil), savunma ve güvenlik amaçlı taşı-
ve bunların parasal değeri belli değildir. Bir fikir vermesi nır mallarının kayda alınması ile bunların yönetim ve de-
20 Çalışmanın yöntemi hakkındaki detaylar ve daha ayrıntılı tablolar netiminde özel mevzuatındaki hükümler uygulanır. Kamu
için bkz. Nurhan Yentürk, “Askeri ve İç Güvenlik Harcamalarını İdarelerinin tüm taşınır ve taşınmazlarının denetiminden
İzleme Kılavuzu 2009-2010-2011”.
Sayıştay sorumludur. TSK’ya ait taşınır ve taşınmazlarla
21 “TSK 125 Milyon Metrekare ile İstanbul’un Arazi Zengini,”
emlakkulisi, 24 Nisan 2008. ilgili mevzuat ve güncel gelişmeler “Almanak 2006-2008

124
Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim” içinde “Ya- lerinde %54,4, Deniz Kuvvetlerinde %47,5, Jandarma’da
sama” ve “Askeri Harcamaların ve Askeri Malların Par- %17,7 ve Kara Kuvvetlerinde %16,7 idi. Bu rakamlar Jan-
lamenter ve Yargısal (Sayıştay) Denetimi” başlıklarında darma ve Kara Kuvvetlerinin hâlâ büyük ölçüde zorunlu
ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. askerlik sayesinde arz edilen personele dayandığını gös-
termekte. Geçen zaman içinde bu kuvvetlerde kısmi bir
TSK mensuplarının bahsi geçen lojmanlar ve sosyal te-
sisler sayesinde dış dünyaya kapalı bir hayat sürdürdük- profesyonelleşmeye gidilse bile, bu oranlar Hava ve De-
leri ve toplumun geri kalanıyla oldukça kısıtlı ilişki kura- niz Kuvvetlerininkinin çok uzağındadır. Pekçok kaynakta
bildikleri de sık dile getirilen bir konudur.22 Personelin ih- TSK’nın hedefinin zorunlu asker sayısını 300.000’e dü-
tiyaçlarının büyük bölümünü bu tür tesisler içinden kar- şürmek olduğu dile getirilmiştir. NATO’nun 2007 sene-
şıladığı düşünülürse, bu durumun toplumun geri kalanı sine ait rakamlarında TSK 496 000 asker ile NATO’nun
ile TSK mensupları arasında bir kopukluk yaratması do- en büyük ikinci ordusudur. Fakat NATO’nun rakamla-
ğaldır. rında yaşanan gelişmelerle paralellik arz etmeyen ani
bir düşüş sözkonusudur. Bunun sebebi muhtemelen Jan-
TSK’nın taşınmazlarını ilgilendiren 2006-2008 dönemin-
darma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarının personelinin
deki gelişmeler ise şöyle sıralanabilir:
bu rakamın dışında bırakılmasıdır. Bu iki komutanlıktaki
• Hakkâri Yüksekova’da mevcut lojmanlara ek olarak personel de dikkate alındığında, TSK’nın toplam perso-
Jandarma Genel Komutanlığının yaptırdığı 60 daire ta- nel sayısının 600.000 civarında olduğu varsayılmaktadır.
mamlanmış ve dağıtılmıştır. Aynı bölgede Kara Kuv-
Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli personeli şu kategori-
vetleri Komutanlığı TOKİ ile işbirliği içinde 52 kişilik
lere ayırmak mümkündür:
misafirhane yaptırmaktadır.
Profesyoneller
• 2008 yılına kadar 168 karakol binası inşa edilmiştir.
2008 yılında yaşanan saldırı ile gündeme gelen Aktü- • Subaylar
tün karakolu dâhil olmak üzere 13 karakol inşa edil- • Astsubaylar
diği, 2009 yılında ise 162 adet karakolun inşasına baş- • Uzmanlar
lanacağı açıklanmıştır. • Sivil memur ve işçiler
• TSK İç Hizmet Yönetmeliğinin 664. Maddesinin 8. Zorunlu askerlik kapsamındaki personel
Bendi şu şekilde değiştirilmiştir: “Orduevleri ve askeri • Yedek subaylar
gazinolar TSK mensuplarına mahsustur. Koşullar gerek-
• Kısa dönem erler
tirdiğinde yabancı ülke silahlı kuvvetler mensupları bu
• Uzun dönem erler
yerlerden Genelkurmay Başkanlığı’nın yazılı izni ile fayda-
landırılabilir. Konser ve konferanslarla ziyaret ve merasim Temel kumanda yapısını oluşturan personelin % 81’i as-
günlerinde komutan tarafından davet edilmiş olan tanın- keri okul çıkışlıdır. Kadınlar 1992 yılından beri askeri okul-
mış sivil zevat ve aileleri buralara girebilir. Subay, askeri lara kabul edilmekte ve TSK bünyesinde görev yapmak-
memur ve astsubaylar refakatlerinde orduevleri ve askeri tadır.23
gazinolara sivil götüremez. Garnizon komutanlarının uy-
gun göreceği tanınmış kişiler orduevi müdürlerince verile- Subay, astsubay ve askeri memurlar 926 sayılı TSK Per-
cek giriş kartları ile orduevlerine girebilir.” Bu değişiklik sonel Kanununa tabiidir.
TSK tesislerinden sivillerin yararlanmasına yönelik im- Askeri personel Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri içinde
kânları önemli ölçüde daraltmıştır. muharip ve yardımcı sınıfı olmak üzere ikiye, askeri öğ-
Personel renciler ise askeri okullarda okuyanlar ile fakülte ve yük-
sek okullarda TSK hesabına okuyanlar olmak üzere ikiye
Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli personelin sayısına iliş- ayrılır. Askeri personel için nasıp (atama) işlemi her tür
kin kesin bir bilgi mevcut değildir. En son 2000 yılında ya- için farklı şekilde yürütülmektedir.
yınlanan Beyaz Kitap verilerine göre Kara Kuvvetlerinde
402 000, Deniz Kuvvetlerinde 53 000, Hava Kuvvetle-
22 Ahmet İnsel, “Bir toplumsal sınıf olarak Türk Silahlı Kuvvetleri,”
rinde 63 000, Jandarma Genel Komutanlığında 280 000,
Ali Bayramoğlu ve Ahmet İnsel (ed.), Bir Zümre, Bir Parti ;
Sahil Güvenlik Komutanlığında 2 200 olmak üzere, top- Türkiye’de Ordu, içinde, İletişim Yayınları, 2004.

lam personel sayısı 800 200’dü. 2002 Savunma Bakan- 23 Ümit Gencer, ve H. Canan Sümer, “Recruiting and Retention of
Military Personnel: Turkey,” Recruiting and Retention of Military
lığı raporlarına göre profesyonellerin oranı Hava Kuvvet- Personnel içinde.

125
Uzman erbaş istihdamı 1986 tarihli 3269 sayılı kanun ile lar, ancak disiplin cezaları sözkonusu olduğunda 657 sa-
başlamıştır. Kanuna göre uzman çavuş en az lise veya yılı kanunun 223. maddesi uyarınca İç Hizmet ve Askeri
dengi okul mezunu çavuşlar veya en az ilköğretim okulu Ceza Kanunu hükümlerine tabidirler.
mezunu olup, muvazzaflık hizmetini çavuş rütbesi ile ta-
1982 Anayasasının 72. maddesine göre “Vatan hizmeti,
mamlayanlardan, muvazzaflık hizmetini müteakip çavuş
her Türkün hakkı ve ödevidir”. Askerlik hizmetinin nasıl ye-
kadro görev yerlerinde çalıştırılan personeli; uzman on-
rine getirileceği 1111 sayılı Askerlik Kanunu ile düzenlen-
başı en az ilköğretim okulu veya dengi okul mezunu olup,
miştir. Askerlik çağı 20-41 yaş arasını kapsar ve bu süre 5
muvazzaflık hizmetini müteakip, Türk Silâhlı Kuvvetleri-
yıla kadar uzatılıp, kısaltılabilir. Erbaş ve erler için asker-
nin devamlılık arz eden teknik ve kritik uzmanlık görev
lik hizmeti süresi 15 aydır, bu süre 12 aya kadar indirile-
yerlerinde istihdam edilenleri tanımlar. Uzman erbaşlar
bilir. 1076 sayılı Yedek Subay ve Yedek Askeri Memurlar
ilk başta 4 yıllık sözleşme ile çalışmaya başlarlar. Sicil-
Kanunu (Değişik: 12/11/1980-2338/1 md.) dört yıl ve daha
lerinin durumu olumlu ise sözleşme 10 yıl daha uzatılır.
fazla süreli fakülte, akademi, yüksekokul ve enstitüler ile
Yaş haddi ise 48’dir. Uzman erbaşlar TSK’ya ait lojman-
Milli Eğitim Bakanlığınca bunların dengi olduğu kabul
lardan faydalanabilirler, ancak kanunda dinlenme tesis-
edilen yurt dışı öğrenim kurumu mezunlarının askerlik
leri ve orduevleri için bir hak belirtilmemiştir. Uzman er-
hizmetlerini yedek subay olarak yapmalarına imkân ve-
başların ayrıca Genelkurmay Başkanlığınca belirlenen
rir. Yedek subaylar hizmetleri süresince maaş alma hak-
öğrenim şartlarını yerine getirmeleri durumunda astsu-
kına sahiptir. Tıp Fakültelerinden mezun olanlar dışında,
baylığa geçme imkânları bulunur. 3446 sayılı Uzman Jan-
yedek subay olma koşullarına sahip fakat askerliğini er-
darma Kanununa göre, Uzman Jandarma sınıfı Uzman
baş veya er olarak yapmak isteyenler için askerlik süresi
Jandarma Okullarını başarı ile bitiren uzman jandarma
yedek subayların yarısı kadardır. Mevcut uygulamada
çavuştan, uzman jandarma sekizinci kademeli çavuşa ka-
2003 yılında yapılan değişiklik doğrultusunda uzun dö-
dar rütbeli askeri personeldir. Gerekli koşulları yerine ge-
nem askerlik 15 ay, yedek subaylık 12 ay, kısa dönem as-
tirmek şartıyla astsubaylığa geçiş yapabilirler, konutlar-
kerlik ise 6 ay sürmektedir. Ayrıca yabancı bir ülkede en
dan ve Jandarma Genel Komutanlığına ait sosyal tesis-
az üç yıl süre ile çalıştığını kanıtlayan T.C. vatandaşları
lerden faydalanabilirler. için dövizli askerlik uygulaması bulunmaktadır. Dövizli
Askeri personel için sıkı sicil ve disiplin düzenlemeleri askerliğin süresi 21 gündür. 38 yaşından küçükler için be-
mevcuttur. Askeri teşkilat içinde yer alan Sicil Değer- del 5 112 avro, 38 yaş üstündekiler için 7 668 avrodur. Bun-
lendirme ve Denetleme Kurulu önemli bir kuruldur. As- lara ek olarak 1987, 1992 ve 1999 yıllarında bedelli askerlik
keri suçların cezaları askeri disiplin mahkemesinde veri- yapma imkânı tanınmıştır.
lirken, disiplin suçlarının cezaları öncelikle en yakın di- Daha önce de belirttiğimiz gibi, TSK’nın modernizasyon
siplin amiri ve bazı durumlarda daha üst amir tarafından planının önemli bir parçasını personelin sayı, nitelik ve
verilmektedir. Alınan bir disiplin suçundan dolayı askeri haklarında yapılacak düzenlemeler oluşturmaktadır. Ge-
personelin bu cezanın iptali için askeri mahkemeye gitme nelkurmay Başkanlığı web sitesinde bu amaçla başlatılan
hakkı yoktur. Sadece kendine ceza veren amirin üstüne Personel Yönetim Sistemi-2010 projesi ile TSK personel
dilekçeyle şikâyet hakkı bulunmaktadır ve bu üstün ve- politikasının çağın gereklerine göre yeniden şekillendiril-
receği karar kesindir. Askeri personel için mevcut disip- mesinin amaçlandığı belirtilmiştir. Bu proje altı unsurdan
lin cezaları, uyarma, aylıktan kesme, meslekten çıkarma, oluşmaktadır: İnsangücü ihtiyacının tespiti, temin, yetiş-
yer değiştirme (kanunda yok ama uygulamada var), oda tirme, istihdam, ücret ve sosyal politika, ayırma ve ay-
veya göz hapsi, izinsizlik (askeri öğrenci ve erbaş sınıfı rılma. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi
için), sıra harici hizmeti (erbaş sınıfı için), rütbenin geri Özkök bu proje ile ilgili olarak 2006 yılında şu bilgileri
alınmasından (erbaş sınıfı için) oluşmaktadır. 24 vermiştir:

TSK ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre “Bu proje kapsamında yapılan tüm çalışmalar, ‘terfi sistemi’
sözleşmeli veya istisnai memur çalıştırabilmektedir. İs- odaklı olarak şekillendirilmektedir.
tisnai memurlar astsubaylar gibi lojman, orduevi benzeri
tesislerden yararlanabilmektedir. Sözleşmeli memurlar • Terfi sistemi çalışmalarıyla, TSK için belirlenmiş mahut
ise özlük hakları açısından 657 sayılı kanuna göre çalışır- yapı muhafaza edilirken, mümkün olan en geniş terfi
aday kitlesi oluşturularak farklı liyakat seviyesindeki per-
24 İpek Özkal Sayan, “Türkiye’de Kamu Personeli Sistemi: İdari, sonelin farklı süreler sonunda terfi etmesine olanak sağ-
Askeri, Akademik, Adli Personel Ayrımı,” Ankara Üniversitesi SBF
Dergisi, 64(1), s. 237 ve 240-241. lanması,

126
• Yeni değerlendirme sistemi çalışmalarıyla personelin per- beş tugayı profesyonel hâle getirmek. Bugün yüzde
formansı kadar potansiyelinin de doğru olarak ortaya ko- 70’lerdeyiz, planlandığı şekilde devam ediyoruz.”27 2010’a
yulabilmesi, amir değerlendirmelerine ilave olarak tüm kadar uygulamaya girmesi beklenen başka bir düzen-
bilgi kaynaklarının ölçülmesine olanak sağlanması, leme de TSK’nın gençleştirilmesi ve üst rütbeye terfi
yaşlarının aşağı çekilmesi amacını taşımaktadır. Aynı
• Yetiştirme sistemi çalışmalarıyla, yeni terfi ve değerlen-
zamanda alt rütbelerdeki bekleme süresi tamamlan-
dirme sistemine uygun mesleki gelişim paternlerinin be-
dıktan sonra otomatik terfi edilme uygulaması da iyi
lirlenmesi, eğitim/öğretime ayrılan kaynakların daha et-
sicil şartına bağlanmaktadır.28
kin kullanılması ve daha geniş personel kitlesini kapsaya-
cak şekilde yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.”25 Oldukça iddialı bir şekilde açıklanan personel politikası
değişikliğinin ne derece uygulanacağı bilinmemektedir.
2005-2008 döneminde personel yönetimi konusunda ya-
Esas sorun bu öngörülemezliktir; çünkü TSK’nın perso-
pılan değişiklikler, gündeme gelen konular ve yaşanan
nel politikası sadece Silahlı Kuvvetlerin kendi iç meselesi
tartışmalar aşağıda özetlenmiştir.
gibi algılanmakta, bu konudaki öneriler ve projeler hiçbir
• Subaylık sınavını kazanan astsubayların eğitime baş- şekilde tartışılmaya açılmadan kanunlaşmaktadır. Tür-
lamadan önce teğmenliğe nesbedilmelerine, başçavuş kiye’de kamuoyu merkezi bütçeden çok önemli bir pay
ve kıdemli başçavuşların sicil yetkisi sahibi olmalarına alan, yüksek sayıda personel çalıştıran bir kurumun poli-
imkân tanındı; lise mezunu personel, astsubaylar ve tika değişikliğinde tamamen edilgen bir pozisyondadır.
emekli astsubaylar için mali iyileştirmeye gidildi.
2006’dan bu yana çokça tartışılan diğer iki konu da be-
• 5 Şubat 2009 tarihli kanun değişikliği ile askerlik hiz- delli askerlik ile zorunlu askerliğin süresindeki muhtemel
metini yerine getirirken ölen, akıbeti meçhul ka- kısalmadır. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün yakın
lan, hakkında gaiplik kararı alınan veya maluliyet ay-
tarihli bir açıklamasına göre 1987’de 18 bin 433, 1992’de 35
lığı bağlanmasını gerektirecek biçimde malul olanla-
bin 111 ve 1999 yılında da 72 bin 290 kişi bedelli askerlik-
rın kardeşlerinin askerlik hizmetinden muaf tutulması
ten yararlanmıştır.29 Resmi olmayan rakamlara göre yak-
için düzenleme yapıldı. Aynı kanun değişikliği ile ye-
laşık 250 bin asker kaçağı olan Türkiye’de bedelli asker-
dek subayların barışta ve seferde muvazzaf subaylar
lik konusu geçtiğimiz dönemde sık sık gündeme gelmiş,
gibi terfi edeceği hükme bağlandı. Astsubayların bek-
ancak bu konuda bir çalışma olmadığı kamuoyuna bildi-
leme süreleri ve üstçavuş, kıdemli üstçavuş ile başça-
rilmiştir. 2009’da MHP Kütahya milletvekili Alim Işık be-
vuşların terfi esasları değiştirildi.
delli askerlik konusunda bir soru önergesi vermiş, MHP
• 2008 baharında yedek subayların artık komando ya- Karaman milletvekili Hasan Çalış ise 1983 yılından önce
pılmayacağı, 2009 başından itibaren de erbaş ve er- doğanlara yönelik bir bedelli askerlik kanunu teklifi ha-
ler için de komandoluğun kaldırılacağı açıklandı. Ko- zırlamıştır. Hazırlanan bu kanun teklifi hemen ertesi gün
mandoların % 40’ının subay, astsubay ve uzman er- geri çekilmiştir. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Ni-
başlardan, % 60`lık bölümünün de gönüllülük esasına san 2009’da yaptığı açıklamada ise bedelli askerliğin
dayalı olarak profesyonellerden oluşacağı, bu 9 500 gündemde olmadığını “Benim 9 vatan evladım şehit olu-
kişiyi kapsayan düzenlemenin belkemiğini Özel Kuv-
yor. Öbür tarafta başka bir genç para verip kısa askerlik yapı-
vetler Komutanlığının oluşturacağı belirtildi.26 Genel-
yor. Biz bunu kimseye izah edemeyiz” diyerek yeniden ifade
kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ 2008’in Ey-
etmiştir. Tüm bu gelişmeler, TBMM’nin bedelli askerlik
lül ayında yaptığı iletişim toplantısında şu açıklama-
gibi bir konuda bile kendi inisiyatifi ile hareket edemedi-
ları yaptı: “Biz dedik ki bölgede görev yapan beş tane ko-
ğini, askerlikle ilgili konuların tartışılmadığını ve konu as-
mando tugayımız var. Bunlar operatiftir, ana birlikler-
kerlik olduğunda son sözü söyleyenin Genelkurmay Baş-
dir. Biz bu beş tugayı tamamen profesyonel hâle getire-
kanlığı olduğunu bir kez daha açığa çıkartmaktadır.
lim, dedik. Şu an neredeyiz? Geçen sene bu konuyu ko-
nuştuğumuz zaman yüzde 40’taydık. Şu an ise yüzde 70. 25 Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün Harp Akademi-
2009’un sonunda biz bunu bitireceğiz. İç güvenlik hare- leri Komutanlığında Yaptıkları Konuşma, 16 Mart 2006.
26 “Yedek subaya komandoluk yok,” Yeni Şafak, 4 Mayıs 2008.
kâtında iki konu çok önemli; bir tecrübe, iki devamlılık.
27 “Genelkurmay Başkanlığında 16-17 Eylül 2008 Tarihlerinde Yapı-
Onun için uzman personel bizim açımızdan çok önemli. lan İletişim Toplantısı Görüşmelerinin Özeti”.
Bugün Jandarma Genel Komutanlığının bölgede bulu- 28 TSK’da ‘Kurmay’ devrimi: Harp Akademileri sınavı kaldırılacak,”
Nethaber, 9 Mart 2009.
nan Jandarma Özel Harekât Taburları tamamen profes- 29 “Bugüne kadar kaç kişi bedelli askerlik yaptı?,” Star, 16 Mayıs
yonel kadrolardan oluşmaktadır. Bizim hedefimiz işte bu 2009.

127
Diğer bir mesele zorunlu askerliğin kısaltılmasıdır. farklı kalemleri dikkate alarak bir askerin günlük mas-
Daha önce de belirtildiği gibi, personel politikasında rafının ortalama 8-10 TL, yıllık masrafının ise ortalama
yapılacak değişikliğin bir hedefi zorunlu asker sayısını 3.000-4.000 TL civarında olduğunu tahmin etmiştir.35 Bu
300.000’e düşürmektir. Vecdi Gönül 5 Nisan 2005’de 15 rakamlara askerlerin eğitim masrafı ve her yeni celp dö-
ay olan askerlik süresinin 12 aya indirilmesinin ve ye- nemi ile yaşanan görev değişiminin getirdiği maliyet dâ-
dek subaylık ile 6 ay olan kısa dönem askerlik sürelerinin hil değildir. Askerlerin ne kadarının doğrudan askerlikle
de 2-3 ay kısaltılmasının düşünüldüğünü açıklamış30, bu ilgili hizmetlerde çalıştırıldığı, ne kadarının ise hizmet gö-
açıklama Genelkurmay Başkanlığınca hemen ertesi gün revlerine dağıtıldığı meçhuldür. Bedelli askerlik gibi uy-
yalanlanmıştır.31 Yine YÖK Başkanlığının iki yıllık meslek gulamaların eşitsizlik yaratacağı söylenirken, hâlihazırda
yüksek okulu mezunlarının kısa dönem askerlikten fayda- zorunlu hizmet yükümlülüğü de bulunan hekimlerin kısa
lanmasına yönelik teklifi bu dönemde Genelkurmay Baş- dönem askerlikten yararlanamaması gündeme gelme-
kanlığınca reddedilmiştir. 2009 bahar aylarında ise tek- mektedir. TSK maliyeti düşük bir istihdam kaynağı hak-
tip askerliğe geçileceği, mevcut kısa dönem erlik ve ye- kında tek yetkili kurum intibaı bırakırken, hükümetler de
dek subaylığın kaldırılarak herkesin 12 veya 15 ay asker- Türkiye’deki genç nüfustaki işsizliği bir nebze perdele-
lik yapacağı bir sistemin uygulamaya konulacağı haber- yen bu uygulama hakkında söz sahibi olmaya çalışma-
leri basına yansımıştır. Bu uygulamanın gündeme gelme- maktadır.
siyle hem Savunma Bakanlığı hem de Genelkurmay Baş- TSK istihdam ettiği personel açısından muhtemelen
kanlığı farklı düzenleme alternatifleri üzerinde çalışılsa başka hiçbir örgütlenmede bulunamayacak bir çeşitliliğe
bile, bu türden bir tektipleştirmenin kısa vadede müm- sahiptir. Her sene farklı kuvvet komutanlıkları için yapı-
kün olmadığını açıklamışlardır. lan askeri personel çağrıları incelendiğinde, sopranodan
Zorunlu askerliğin kaldırılması veya vicdani ret hakkı- masöre, klima teknisyeninden uluslararası ilişkiler uz-
nın tanınarak askerliğe alternatif zorunlu kamu hizmeti manına kadar uzanan geniş bir yelpazede alımlar yapıl-
dığı görülmektedir. Üç kuvvet komutanlığının ayrı karar-
uygulamasına geçiş ise anlaşıldığı kadarıyla hiçbir kuru-
gâh subayları bulundurmasına son verilmesi gibi tasar-
mun gündeminde değildir.
ruf önlemlerinin alınıp alınmadığı, daha düşük alternatifli
Tam profesyonelleşmenin maliyeti bilinmemektedir. Dö- hizmet tedariki yollarının tartışılıp tartışılmadığı meçhul-
nemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bir defa- dür. Askeri personele ilişkin alternatif tedarik şekillerinin
sında bunun savunma bütçesini iki katına çıkaracağını bütçe üzerindeki kısa vadeli ve uzun vadeli etkileri ayrı
söylemiş32, bir başka açıklamasında ise üç kat yüksek bir ayrı ele alınmalıdır. Örneğin profesyonelleşme kısa dö-
savunma bütçesinden33 bahsetmiştir. nemde bütçeye yük getirse de, uzun dönemde hem eği-
tim masraflarında hem can kaybında yaşanacak düşüş bu
Türkiye’de savunma bütçesinin personel harcamalarına
etkiyi hafifletebilir.
ayrılan miktarı bilinse de, farklı alternatifler hakkında
sağlıklı bir tartışma yapılmasına imkân verecek bilgiler Son olarak yakın tarihlerde Orgeneral Başbuğ ve Vecdi
elde yoktur. Asker maaşları bilinmemektedir.34 Askere Gönül TSK’nın asker ihtiyaçlarını karşılama yüzdesinin
alınan erler ve yedek subayların da maliyeti hesaplana- düşüklüğünü dile getirmişlerdir. 2008’de bu rakamın
mamaktadır. Lale Sarıibrahimoğlu bir önceki Almanak’ta % 66 olduğu, 2009’da ise % 64’e düşmesinin beklendiği
açıklanmıştır.36 TSK’nın asker açığının yaklaşık % 35 ci-
30 “Gönül: Askerlik kısalıyor,” Kenthaber, 5 Nisan 2005,
varı olduğunu gösteren bu rakamlar ordunun küçültül-
31 “‘Üç ay erken tezkere’ muamması,” Sabah, 6 Nisan 2005.
32 “Büyükanıt`ın Profesyonel Ordu Şartı,” platform dergisi, 31 Mayıs
mesi konusundaki açıklamalar ile çelişmektedir. Tüm bu
2008. çelişkiler ve şimdiye kadar Personel Yönetimi-2010 kap-
33 “Profosyonel ordu bütçeyi 3`e katlar,” Star, 3 Ekim 2006.
samında yapılan düzenlemelerin darlığı gerçekte bir per-
34 Asker maaşlarına ilişkin bilgiler ekteki tablolarda yeralmaktadır.
Askeri personele ödenen zam ve tazminatlara ilişkin karar bulu- sonel politikası olup olmadığını bile tartışmalı hale getir-
namadığından maaşların gerçek seviyesi hesaplanamamıştır. 657 mektedir. Veyahut tüm bu gelişmelerden varabileceğimiz
sayılı personeli kapsayan 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kara-
rı ise sınırlı sayıda askeri memuru içermektedir. sonuç personel politikasındaki değişimin alt kademelere
35 “Lale Sarıibrahimoğlu”: “Türk Silahlı Kuvvetleri,” Ümit Cizre yönelik bazı iyileştirmeler, terfi mekanizmasındaki deği-
(ed.), Almanak Türkiye 2005 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Göze-
tim içinde, s. 67. şiklikler ile çok kısıtlı sayıda bazı görevler için profesyo-
36 Bu rakamların doğruluğu hakkında bir fikir vermesi açısından bkz. nelleşmeden ibaret olduğudur.
Jülide Yıldırım, ve Bülent Erdinç, “The Reinlistment Decision in
Turkey: A Military Personnel Supply Model,” Defence and Peace
Economics, cilt 18, sayı 4, 2007, 377-389; Kadir A. Varoğlu, ve Ad-
nan Bıçaksız, “Volunteering for Risk: The Culture of the Turkish
Armed Forces,” Armed Forces & Security, cilt 31, sayı 4, 583-598.

128
Eğ‹t‹m ve Öğret‹m ğerlerin kazandırılması” ile “milli kültürümüz, örf ve adetle-
rimize bağlı şekil ve özellikleri ile evrensel değerler içinde ko-
TSK’nın eğitimli subay ve astsubay ihtiyacı büyük oranda
runarak geliştirilmesi ve öğrencilere milli birlik ve beraberliği
kendi bünyesi içindeki öğretim kurumlarından sağlan-
güçlendirici ruh ve irade gücü kazandırılması” sayılmakta-
maktadır. Bunlar en alt seviyeden en üst seviyeye doğru
dır. Giriş şartları teknik meseleler haricinde askeri okul-
Askeri Liseler, Astsubay Meslek Yüksekokulları, Harp
lar ile aynıdır.
Okulları, Gülhane Askeri Tıp Akademisine bağlı okullar
ve Harp Akademilerini kapsar. 4566 sayılı Harp Okulları Kanunu ile 24536 sayılı Harp
Okulları Yönetmeliğine tabi kara, deniz ve hava olmak
Askeri Liseler 2008 yılında yürürlüğe giren “Türk Silahlı üzere üç adet Harp Okulu bulunmaktadır. Jandarma su-
Kuvvetleri Ortaöğretim Yönetmeliği” kapsamında hazır- bayları Kara Harp Okulunda öğrenim görmektedir. Li-
lık sınıfı dâhil 5 yıllık öğretim veren kurumlarıdır. Kuleli sans eğitimi veren bu okullara başvuru için aranan şart-
Askeri Lisesi, Maltepe Askeri Lisesi, Deniz Lisesi ve Işık- lar ile öğretimin amacı diğer okullardakiyle aynıdır. Ko-
lar Askeri Lisesi olmak üzere 4 lise mevcuttur. Bunlara mutanlığın internet sitesinde Harp Akademileri öğren-
Bando Astsubay Hazırlama Okulu da eklenmelidir. As- cilerine kazandırılacak oldukça kapsamlı nitelikler ara-
keri Liselerin toplam kontenjanı yaklaşık 900’dür. Yönet- sında şunlar da sayılmaktadır: “Atatürk ilke ve devrim-
melik askeri liselere giriş koşulları arasında adayın ken- lerini çağın şartlarına göre yorumlayabilmek, Atatürkçü
disinin, ebeveynlerinin, kardeşlerinin ve velisinin tutum düşünce sistemini yaşam tarzı hâline getirerek yayma
ve davranışları ile kanun dışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü gayreti içinde olmak ve evrensel boyutlarını dost ve müt-
ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde tefikleri ile paylaşabilmek; Türkiye Cumhuriyetinin kom-
bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olması; şuları ve ilgi sahasında bulunan ülkelere ilişkin millî poli-
Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi şahsiyetine gölge dü- tikalar hakkında bilgi sahibi olmak ve ülkemizin her alan-
şürmemiş ve askerliğin şeref ve haysiyeti ile bağdaşma- daki millî menfaatlerini her yönüyle özümsemiş ve bun-
yacak fiil ve hareketlerde bulunmamış olması; toplumca ları yurt içi ve yurt dışı plâtformlarda savunabilecek ve bir
tasvip edilmeyen kazanç yollarında çalışmamış ve halen istihbarat uzmanı olarak hareket edebilecek yeterli bil-
çalışmamakta olması; (…) devletin şahsiyetine karşı işle- giye sahip olmak.”
nen suçlarla zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, do-
landırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, dolaylı if- Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) 41 adet hasta-
las gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı bir suç- neye sahip olan TSK’nın hekim ve sağlık personeli ihti-
tan veya kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat yacına yönelik öğretim vermektedir. Bünyesinde Hem-
karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma suçlarından do- şirelik Yüksek Okulu ile Sağlık Astsubay Meslek Yüksek
layı hükümlü bulunmaması veya bu suçlardan veya tak- Okulu da bulunmaktadır. 2955 sayılı GATA Kanununda
sirli suçlar hariç olmak üzere üç aydan fazla hürriyeti eğitim ve öğretimin amacı “Atatürkçülüğü bilen ve benim-
bağlayıcı cezayı gerektiren bir fiilden dolayı soruşturma seyen; Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültü-
veya kovuşturma altında olmaması; arşiv araştırması ve rel değerlerini taşıyan, Türk olmanın şeref ve mutluluğunu
güvenlik soruşturması sonuçları ile adlî sicil kayıtlarının duyan; toplum yararını kişisel çıkarının üstünde tutan, aile,
olumlu olmasını saymaktadır. Yine yönetmeliğe göre eği- ülke ve millet sevgisiyle dolu; Türkiye Cumhuriyeti Devletine
timin amacı “Millî Eğitim Temel Kanununun öngördüğü te- karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış ha-
line getiren; (…) askerliğin temeli olan disiplin ruhuyla yetiş-
mel kültür, bilgi ve beceriyi vermek, Atatürk ilkeleri doğrul-
miş, itaatkar, aldığı emri can ve kanı pahasına zamanında
tusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektirdiği temel askerî
yapmaya hazır olduğunu gösterecek davranışı kazanan; si-
bilgi, beceri ve yetenekleri kazandırmaktır”.37
lah arkadaşlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerine sarsılmaz bir
Astsubay Meslek Yüksekokulları 2002 tarihli Astsu- bağla bağlı; vazife ve mesuliyet duyguları gelişmiş, inisiyatif
bay Meslek Yüksek Okulları Kanunu ile 2003 tarihli sahibi, fedakar ve doğruluktan sapmayacak karakterde; as-
Astsubay Meslek Yüksekokulları Yönetmeliği ile düzen-
37 Okulların öğretim amaçlarını anlamak açısından bu okullarda kul-
lenmiş önlisans düzeyinde eğitim veren kurumlardır. 6 lanılan marşlar yol gösterici olabilir. Örneğin Kuleli Askeri Lisesi
marşının sözleri şöyledir: “Deniz senin, toprak senin, gök senin/
Astsubay Meslek Yüksekokulunun toplam kontenjanı Zafer olsun en mukaddes emelin/Çağlayanlar gibi köpür arşa taş
3.000’dir. İlgili Kanunda bu okullardaki eğitimin ilkeleri /Ufuklardan yüksel şahikalar aş/Ey şerefli, şanlı yuva Kuleli/He-
defindir bütün cihan ileri/Hayat umar vatan tatlı sesinden/Miras
arasında “öğrencilere, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultu- kalan asil kandır ceddinden/Ay yıldızın gökyüzünden parlasın /
sunda Atatürk milliyetçiliğine, demokratik, laik ve sosyal hu- Nurunda Türklük dünyayı kaplasın/Senin adın bu ülkede tanınmış
/Cumhuriyet kitabına yazılmış/Sen mukaddes, altın ocak Kuleli/
kuk devleti ilkelerine bağlı hizmet bilincinin ve mesleki de- Saklar bağrın kahramanlık emeli.”

129
kerlik şeref ve haysiyetini herşeyden üstün tutan” elemanlar rine uygun olarak kurmay subayların geleceği yaratma, ekip
yetiştirmek olarak belirtilmektedir.38 GATA’nın idari de- kurma, yönetme, denetleme becerilerini artırmak, bu beceri-
netimi Genelkurmay Başkanlığı, bilimsel denetimi GATA leri stratejik düzeydeki birlik ve karargâhlar ile millî, NATO,
Yüksek Bilim Konseyi tarafından yapılır. müşterek birleşik askerî karargâhlar ve organizasyonlar se-
viyesinde uygulamak” hedefinde olduğu açıklanmakta-
Harp Okulları ile GATA’nın toplam kontenjanı yaklaşık
dır. Akademide stratejik düzeyde millî, NATO, birleşik/
3.000 kişidir. Kadın adaylar sadece Harp Okulları ile müşterek karargâh ve organizasyonlar seviyesinde eği-
GATA ve Hemşirelik Yüksekokuluna kabul edilmektedir. tim ve öğretim yapılmakta, iç ve dış tehdit, millî menfa-
Harp Akademileri öğretime ilk kez 1948 yılında başlamış- atler, millî hedefler ve stratejiler ile millî güvenlik siya-
tır. 1467 sayılı Harp Akademileri Kanununa göre, Akade- setinin analizi ve güncel konularda uygulama düzeyinde
miler Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı, lisans üstü dü- eğitim ve öğretim verilmektedir. Akademik eğitim ve öğ-
zeyde akademik eğitim-öğretim yapan, Silahlı Kuvvet- retimin esası ise şu şekilde açıklanmaktadır: “Türkiye’nin
lere komutanlık ve karargah subaylığı niteliklerine sa- stratejik konumu ve jeopolitik durumunun incelenmesi; millî
hip kurmay subay yetiştiren, kurmay subaylara müşte- güç unsurlarının ve uluslararası ortamın (bölgesel ve global
rek ve birleşik karargah ve birliklerin faaliyetlerini yöne- olarak) politik, ekonomik, sosyal, teknolojik ve askerî alan-
larda geleceği şekillendireceği değerlendirilen geçmişteki ve
tecek tarzda öğrenim yaptıran öğretim kurumlarıdır. Si-
günümüzdeki olay ve eğilimlerinin incelenmesi; geleceğe yö-
lahlı Kuvvetlerde, kamu yönetiminde ve gerektiğinde özel
nelik senaryolar üretilmesi, yukarıdaki veriler çerçevesinde,
kesimde görevli üst kademe yöneticilerine milli güvenlik
Türkiye’nin millî menfaatleri ile millî hedeflerinin geçmişteki
konularında bilgi ve yetenek kazandırma amacıyla, stra-
ve günümüzdeki durumu ile gelecekteki alacağı şeklin tartışıl-
tejik konularda bilimsel araştırma, yayın ve danışman-
ması; millî güvenlik siyaseti ile stratejisinin belirlenmesi; tes-
lık yapan bir bilim ve ihtisas kuruluşudur. Kanunda Kuv-
pit edilen millî hedef ve millî siyaset çerçevesinde Türkiye’nin
vet Harp Akademilerinin görevinin “Atatürkçü görüşü tam
Millî Askerî Stratejisinin ortaya konulması; askerî stratejinin
olarak benimseyen, özellikle askeri faaliyet alanlarında uy-
harekât direktiflerine, konseptlere yansıması; müşterek bir-
gun harekat tarzını bulma, doğru karara ulaşma ve verilen
leşik harekât; barış harekâtları, ile yıkıcı ve bölücü faaliyet-
kararı en etkin şekilde uygulama yeteneği olan, komutanlık
ler, terörizm-iç güvenlik harekâtı.”40 Bu unsurlara bakınca
ve karargah subaylığı tekniklerine sahip, muhakeme ve plan-
Akademinin Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi (MGSB) ve
lama becerisi gelişmiş kurmay subayları lisans üstü düzeyde
Milli Askeri Stratejik Konseptin (MASK) üretildiği ve tar-
eğitim-öğretim ile yetiştirmek” olduğu belirtilmiştir.39 Harp
tışıldığı öğretim birimi olduğu anlaşılmaktadır.
Akademileri Komutanlığı internet sitesinde Harp Akade-
milerinde subaylara kazandırılacak temel niteliğin “Ata- Milli Güvenlik Akademisi ise sivillerin eğitimini kap-
türk İlke ve Devrimlerini çağın şartlarına göre yorumlayabil- samaktadır. Amacı “Türk Silahlı Kuvvetlerinde, kamu ku-
mek, Atatürkçü düşünce sistemini yaşam tarzı haline getire- rum ve kuruluşlarında ve gerektiğinde özel kesimde üst
rek yayma gayreti içinde olmak ve evrensel boyutlarını dost kademede görevli veya görev almaya aday yöneticilere
ve müttefikleri ile paylaşabilmek” olduğu belirtilmiştir. milli güvenlik konularında bilgi ve yetenek kazandırmak”
olarak açıklanmaktadır. Harp Akademileri Komutanlığı
Silahlı Kuvvetler Akademisi kurmay subaylara müşterek
web sitesinde Akademinin “millî güvenlik ve millî gü-
ve birleşik karargâh ve birlikler seviyesinde planlama,
venlik siyaseti kavramları ile devletin millî siyaseti hak-
yönlendirme ve kontrol teknikleri ile bu karargâh ve bir-
kında, konuların özelliklerine göre en az uygulama sevi-
liklerin faaliyetlerini yönetecek tarzda eğitim ve öğre-
yesinde olmak üzere analiz, sentez veya değerlendirme
tim yaptırma amacı taşımaktadır. Harp Akademileri Ko-
seviyelerinde eğitim ve öğretim sağlamakta olduğu, öğ-
mutanlığı internet sitesinde Akademinin “ülkemizin millî
renim gören müdavimlere dünya ve ülke güvenliğini il-
menfaatlerini korumak maksadıyla, iç ortamı ve uluslararası
gilendiren meseleler, millî menfaatlerin korunması, millî
ortamı değerlendirmek suretiyle, stratejik öngörünün yara-
gücün tespiti ve değerlendirilmesi, kriz yönetiminin sevk
tılmasını sağlamak; bu maksatla modern yönetimin gerekle-
ve idaresi, harp direktifinin ve bakanlık planlarının hazır-
38 GATA marşının bir bölümü ise şöyledir: “Gülhane, tıp ilmine şeref
demek, şan demek/Cihana ışık saçan yüce bir irfan demek/Sa- lanması esasları, memleketin topyekûn savunması ile il-
vaşta ve barışta dost düşman ayırmadan/Tutuşan gönüllere su gili konularda bilgi ve beceri kazandırmayı içerdiği be-
veren umman demek/Gülhane Askeri Tıp, Türk’ün gurur kaynağı/
Ata’nın güvendiği tabiplerin ocağı.” lirtilmektedir. Bu açıklamalardan anlaşılan Akademinin
39 Bkz. Meryem Erdal, “Mevzuatta Milli Güvenlik”, Almanak 2006- eğitim verdiği yüksek düzey bürokratlar, gazeteciler, öğ-
2008 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim içinde.
40 “Silahlı Kuvvetler Akademisi,” Harp Akademileri Komutanlığı in-
retim üyelerine “siyaset üstü, değişmez devlet tavırları-
ternet sitesi. nın öğretilmesi, tehdit değerlendirilmesinin aktarılması”

130
işlevi gördüğüdür. Üniversitelerin bu alana yönelik ulus- konularda kendi görüş ve siyaseti doğrultusunda yayınlar
lararası ilişkiler ve siyaset bilimi yüksek lisans ve doktora yapması amacıyla kurulmuş olduğu söylenebilir.
programları varken, TSK bünyesinde bu türden bir eği-
Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi (SAREM) ise
timin tek amacı ancak TSK’nın stratejik değerlendirme-
TSK’nın dış politikada etkin bir aktör olma çabalarının te-
lerine ve güvenlik politikalarına bağlı ve bunların taşıyı-
zahürüdür. Basında askerin think-thank’i olarak tanım-
cısı üst düzey askerleştirilmiş sivil insan gücü yetiştirmek
lanan Merkez, küresel ve bölgesel konularda güvenlik
olabilir.41
ile ilgili stratejilerin oluşturulması ve bu alanda faaliyet-
Komutanlık ve Karargâh Subaylığı Öğrenimi (KOM- lerde bulunulması amacıyla kurulmuştur. Stratejik Araş-
KARSU) binbaşı ve yüzbaşı rütbelerindeki subaylara yö- tırmalar dergisini yayınlayan SAREM, ayrıca çeşitli sem-
nelik 40 haftalık eğitimi içermektedir. Bu eğitimin amacı pozyumlar [Türkiye, NATO ve Avrupa Birliği Perspektifin-
subayları askeri, sosyal ve ekonomik konularda bilgilen- den Kriz Bölgelerinin İncelenmesi ve Türkiye’nin Güven-
dirmektir. liğine Etkileri (2004), Bilgi Çağı ve Teknolojik Gelişmeler
Işığında Toplum, Yönetim, Yönetici ve Lider Yaklaşımları
Elbette TSK bünyesinde verilen eğitim ve öğretim bun-
(2005), Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgüt-
larla sınırlı değildir. Askerliğini yapmakta olan er, erbaş
ler (2007), Ortadoğu: Belirsizlikler İçindeki Geleceği ve
ve yedek subaylar için de haliyle farklı eğitim ve öğretim
Güvenlik Sorunları (2008)] da düzenlemektedir. SAREM
faaliyetleri mevcuttur. Bu eğitimlerin ne kadarının tek-
ile ilgili bir yazıda Mehmet Ali Kışlalı Merkezin “askeri,
nik bilgilerden, ne kadarının doktriner aktarımdan oluş-
stratejik ve genel güvenlik konularında kamuoyunu eğit-
tuğu bilinmemektedir. Örneğin 31 Ekim 2008 tarihli basın
meyi hedeflediğini”, “böylece isteyen iyi niyetli kişilerin
bilgilendirme toplantısında iç güvenlik bölgesine görev-
bilgi ve fikir sahibi olarak, şimdiye kadar sadece asker-
lendirilen personele iç güvenlik eğitimi verildiği açıklan-
lerin sahip çıkma durumunda kaldıkları konulara katkıda
mıştır. İç güvenlik eğitimleri Dağ Komando Okul ve Eği-
bulunabileceklerini”, “MGK`da ele alınan bazı konuların
tim Merkez Komutanlığında ve 2006 yılında kurulan İç
daha rahat bir zemine taşınacağını”, “kamuoyunun ülke
Güvenlik Eğitim ve Tatbikat Merkezinde (Isparta) yürü-
çıkarlarının neyi gerektirdiği hakkında ayrıntılı ve doğru
tülmektedir. Jandarma birlikleri ise Jandarma Komando
bilgi sahibi olacağını” ve böylece “batıda üretilen fikirle-
Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı ile İç Güvenlik Tat-
rin Türkiye`de yerleşmesine çalışanların işinin daha güç-
bikat ve Eğitim Merkezinde (Vize) eğitim görmektedir. Bu
leşeceğini” ifade etmiştir.42
eğitim ile ilgili olarak sadece becerilere yönelik bilgiler
açıklanmıştır. Fakat bu türden eğitimlerin ve erlere yö- SAREM faaliyetlerinden en çok ses getireni Güvenliğin
nelik oryantasyon programlarının TSK’nın stratejisi, teh- Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler sempozyumu ol-
dit algısı, milli güç ve menfaat tanımları gibi bilgileri içer- muştur. Bu sempozyumda konuşma yapan Yaşar Büyü-
diği muhakkaktır. kanıt, başka vesilelerle SAREM faaliyetlerinin yararlarına
da bazı açıklamalarında değinmiştir. Tek tek her SAREM
Eğitim ve öğretim konusunda iki kurumun daha ele alın-
faaliyeti ve sempozyum sunuşları burada ele alınamaya-
ması gereklidir. Bunlardan ilki olan Genelkurmay Askeri
cak kadar kapsamlıdır. Ancak bu sempozyumlarda özel-
Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE) temelde bir
likle Türk katılımcıların sunduğu tebliğlerin TSK’nın çiz-
arşiv merkezidir. ATASE Başkanlığının faaliyetleri Türk
gisinden sapma göstermesinin zor olduğu düşünülebilir.
askeri tarihine ilişkin araştırmalar yapmak ve yayınla-
mak, Atatürk ve Atatürkçü Düşünce Sistemi konulu bi-
S‹lah ve Teçh‹zat Tedar‹k‹
limsel çalışmalar yaparak, bu konuda dokümanlar ya-
yınlamak olarak açıklanmaktadır. Arşiv belgelerinin ge- TSK’nın silah ve teçhizat tedarikini sağlamaya yönelik
rekli koşulları sağlayan tüm araştırmacılara açık olduğu sistem 3238 Sayılı Kanun ile oluşturulmuştur. Milli
söylenmekle birlikte, bu koşulların ne olduğu açıklanma- Savunma Bakanlığı altında bu amaçla mevcut olan
mıştır. Başkanlık ayrıca Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, birimler şunlardır:
Atatürk Haftası Armağanı, Askeri Tarih Bülteni, Stratejik
Araştırma Dergisi gibi süreli yayınlar çıkartmaktadır. Baş- Savunma Sanayi Yüksek Koordinasyon Kurulu, Başba-
kanlığın Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914 – 1918 (8 kanın başkanlığında yılda iki kez 13 üye ile toplanarak
cilt), Arşiv Belgeleriyle Rum Faaliyetleri 1918-1922, Kıbrıs’ta 41 Milli Güvenlik Akademisindeki öğretim hakkında daha ayrıntı-
Rum - Yunan Saldırıları ve Soykırım, Düşünce ve Davranış- lı bilgi için bkz. Yaşar Ateşsoy, “Bir Müdavimin Günlüğü-Ufkun
Ötesine Yolculuk”.
ları İle Atatürk, Bosna’da Türk Kültürünün İzleri gibi birçok
42 Etyen Mahçupyan, “Hazır olun... Eğitileceksiniz,” Zaman, 20
yayını bulunmaktadır. ATASE’nin TSK’nın özellikle tarihi Ocak 2002.

131
planlama ve koordinasyonu sağlar. Genelkurmay Baş- kanı, Genelkurmay 2. Başkanı, Milli Savunma Bakanlığı
kanlığı tarafından belirlenen Stratejik Hedef Planına uy- Müsteşarı ve Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayi
gun olarak silah sistemleri ve araç ve gereç tedarikinin Müsteşarından oluşmaktadır. Yine Vakfın tüm yönetim
şeklini tespit eder. görevlerinde askerler yer almaktadır. TSKGV’nin gelirleri
sahip olunan likit varlıklar ile arazi ve arsalar, binalar ve
Savunma Sanayii Müsteşarlığı silah tedarik sisteminin
iştiraklerinin hisse senetlerinden oluşur. TSKGV’nin gelir
icra organıdır. Savunma Sanayii Müsteşarlığının bütçesi
ve giderlerine ilişkin rakamlara internet sitesinden ulaşı-
Savunma Sanayii Destekleme Fonunun % 2’sini aşamaz. lamamaktadır. TSKGV Genel Müdürünün yaptığı açıkla-
Bu miktar Bakanlar Kurulunca % 50 oranında artırılabi- malara göre, 2006 yılı başında gelirleri ilk dokuz ay için
lir. Savunma Sanayii İcra Komitesinin kararlarını uygu- 43 milyon YTL’dir. Aynı açıklamada gelirin asgari yüzde
lamakla yükümlü Müsteşarlığın görevleri kendi web si- 80’inin harp silah, araç ve gereçlerinin alımı ile savunma
tesinde “TSK ve kamu kurumlarının sistem ihtiyaçlarını sanayinin geliştirilmesine ayrıldığı ve 2007 yılı için 17 mil-
karşılamak, savunma sanayinin geliştirilmesine yönelik yon YTL aktarılacağı, 2008 yılı için ise 22 milyon YTL kay-
strateji ve yöntemleri belirlemek ve uygulamak” olarak nak aktarımının planlandığı yer almaktadır.43 TSKGV’nin
açıklanmıştır. 3238 sayılı Kanun SSM’nin Fon haricinde bağlı ortaklıkları ve iştiraklerinin listesi ekte yer almak-
yurt dışından dış proje kredisi temin etmesine de imkân tadır.
vermektedir.
Savunma sanayine ilişkin mali bilgiler Almanak içeri-
Savunma Sanayi Destekleme Fonu 3238 Sayılı Kanunun sinde Gülay Günlük Şenesen ve Lale Sarıibrahimoğlu ta-
12. maddesine göre TSK’nın modernizasyonunu ve Türk rafından ele alındığından, burada bu bilgilere ayrıca yer
savunma sanayinin teşviki amacıyla gerekli kaynağın ge- verilmemektedir. Fakat 2007-2011 yıllarını kapsayan Sa-
nel bütçe dışında sağlanmasına olanak tanımaktadır. Fo- vunma Sanayii Stratejik Planından bu kapsamda bahset-
nun gelirleri bütçeye bu amaçla konulan ödenek, Türk mek gerekir. Plan özellikle yerli sanayinin geliştirilmesi
Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) tarafın- amacını taşımaktadır. Planın stratejik amaçları SSM ta-
dan fona yapılan transferler, gelir ve kurumlar vergisin- rafından şu şekilde sıralanmaktadır:
den alınan pay, akaryakıt tüketim vergisi ve özel tüketim
vergisinden alınan pay, milli piyango ve müşterek bahis 1. Kullanıcı ihtiyaçlarına ve endüstriyel hedeflere uygun
gelirlerinden alınan pay, bedelli askerlikten elde edilecek olarak tedarik faaliyetlerini etkinleştirmek.
gelirler, fonun malvarlığından elde edilen gelirler ile ba- 2. Savunma sanayini özgün yurtiçi çözümler sunabilecek
ğış ve yardımlardan oluşur. Harcamaları ise silah üretimi ve uluslararası alanda rekabet edebilecek şekilde ya-
için verilen krediler, sermaye iştiraki ile silah alım ve üre- pılandırmak: 2010’da yurtiçi karşılama oranının yüzde
timine yönelik projelerin bedellerini kapsar. 50’ye çıkarılması, 2011’de savunma sanayi ihracatının 1
milyar dolara çıkartılması ve kalite standardizasyonu.
Savunma Sanayii İcra Komitesinin üyeleri Başbakan,
Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanıdır. Silah 3. Uluslararası işbirliğini gözeten çok taraflı sanayi, sa-
ve diğer araç gereçlerin yurtiçi ve yurtdışı tedariki konu- vunma ve güvenlik projelerine aktif katılım sağlamak,
sunda karar alır ve araştırma-geliştirme, prototip ilanı, 2011 yılına kadar en az dört çokuluslu projeye katıl-
avans ödemeleri ile teşvikler konusunda SSM’ye direktif mak, bir uluslararası projenin Türkiye liderliğinde ya-
verir. SSDF’nin kullanım esaslarını belirler. pılmasını sağlamak ve NATO savunma sanayi içinde
Türkiye’nin payını dört katına çıkarmak.
Savunma Sanayii Denetleme Fonu: Müsteşarlık ve Fo-
4. Kurumsal yapıyı etkinleştirmek.
nun her türlü işlemini denetler. Başbakanlık, MSB ve Ma-
liye Bakanlığı tarafından iki yıllığına görevlendirilen birer Bu hedeflere bakıldığında, aslında planın dünyada birçok
üyeden oluşur. Savunma Sanayii Müsteşarlığının iç de- ülkede görülen yerli sanayii teşvik planlarından bir farkı
netim dışında bir teftiş mekanizması yoktur. yoktur. Temelinde ihracata yönelik üretim ve araştırma-
geliştirme harcamalarını artırarak yeni teknolojiler tasar-
TSKGV Kuruluş Kanununa göre, Vakfın amacı yerli sa-
layabilen ve üretebilen bir kapasite oluşturmak yatmak-
vunma sanayinin geliştirilmesi, yeni sanayi dallarının ku-
tadır. Türkiye’de savunma sanayii açısından en önemli
rulması ile silah, araç ve gereç satın almak yoluyla Türk
fark, bunun aynı zamanda bir millileştirme harekâtı ola-
Silahlı Kuvvetlerinin savaş gücünün artırılmasına katkıda
rak algılanmasıdır. Projelere verilen adlardan ve kod ad-
bulunmaktır. Vakfın mütevelli heyeti Milli Savunma Ba-
larından (Milli Gemi, Milli Görev Bilgisayarı, Milli Yazılım,
43 “Savunmada milli dönem,” Tercüman, 12 Mayıs 2007. Milli Uçak…) yapılan açıklamalara [“(…) Dizayn ve enteg-

132
Modernizasyon Projeleri 10. Mini İnsansız Hava Aracı Sistemleri

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül 2009 11. F-16 uçaklarının modern mühimmat, elektronik
bilgilendirmesinde modernizasyon projelerini şu harp ve gelişmis aviyonik sistemler ile
şekilde sıralamıştır: modernizasyonu – TUSAŞ, ASELSAN ve MİKES.

1. ALTAY (Milli İmkânlarla Modern Tank Üretimi) 12. Yeni Nesil Savaş Uçağı (F-35) Projesi
– ASELSAN, MKEK, ROKETSAN. 13. Ara Nesil Tank Tedariki Projesi kapsamında alınan
2. Taarruz Taktik/Kesif Helikopteri (ATAK) Projesi Leopard 2A4 Tanklar
– TUSAŞ 14. 30 adet “F-16 Blok 50+” modeli uçak alımı ve
3. Milli tasarım korvet tipi savaş gemisi (MİLGEM) üretimi – TUSAŞ
– İstanbul Tersanesi Komutanlığı, ASELSAN ve 15. A400M Modern Ulaştırma Uçağı Geliştirme
HAVELSAN. Projesi – TUSAŞ
4. Yüksek Çözünürlüklü Görüntüleme Amaçlı 16. Tam Uçuş Simülatörünün tasarımı – HAVELSAN
Bilimsel Araştırma ve Teknoloji Uydusu Geliştirme
17. Helikopter Simülatörleri Projesi – HAVELSAN
Projesi (GÖKTÜRK-2) – TÜBİTAK ve TUSAŞ
18. Yeni Tip Karakol Botu Projesi
5. Savaş uçaklarına takılacak ASELPOD Hedefleme
Podu – ASELSAN 19. Sahil Güvenlik Arama Kurtarma Gemisi –
ASELSAN
6. Uçuş ve Atış İdare Görev Programları ile Görev
Bilgisayarı 20. Orta Menzilli Modern Tanksavar ve Uzun Menzilli
Tanksavar Projeleri – ROKETSAN
7. KILIÇ-II Sınıfı Hücumbot Projesi kapsamında
üretilen TCG İMBAT ve TCG ZIPKIN - İstanbul 21. Füze projeleri - ROKETSAN
Tersanesi Komutanlığı
22. PANTER ve FIRTINA Obüs Projeleri
8. GÜR Sınıfı Denizaltı Projesi kapsamında üretilen
23. Havadan Bağımsız Tahrik (HBT) Sistemine sahip
TCG 1. İNÖNÜ - Gölcük Tersanesi Komutanlığı
denizaltı tedariki.
9. Çift Pilotlu Temel Eğitim Uçağının tasarımı
– TUSAŞ

rasyonun millî olarak yapılmasıyla millî ürünlerin ve dolayı- luyla TSK’nın icrada da rol oynadığı ortadadır. Bünyesin-
sıyla millî firmaların seçilmesine imkân tanınmış, kısıtlı ülke deki tesisler ve TSKGV altındaki şirketler sayesinde üre-
kaynakları akılcı ve doğru olarak kullanılmış ve böylece önemli timin büyük bölümünü de TSK gerçekleştirmektedir. Sa-
oranda da tasarruf sağlanmıştır. Millî gemi projesiyle kazanı- vunma sanayindeki bazı özel şirketlerin internet sitele-
lan tecrübeyle, millî firmaların yakın gelecekte, uluslararası rinde araştırma yapılmış, ancak yönetim kadroları bulu-
alanda harp gemisi, silah sistem ve cihazlarını üreten firmalar namamıştır; fakat emekli askeri personelin bu şirketlerde
hâline döneceğine inanıyor ve onlardan bunu bekliyorum”44] görev almaları olasıdır. Yine Ergenekon operasyonları sa-
kadar her aşamada bu hava sezilmektedir. yesinde bazı emekli personelin yabancı silah şirketlerine
danışmanlık yaptığı da görülmüştür. Bu tabloya bakınca
2007 yılında Türkiye’de savunma sektöründeki kuruluş-
ortaya çıkan TSK’nın merkezinde yeraldığı geniş bir as-
ların toplam cirosu 2 938 985 000 YTL olmuştur. Top-
keri ağdır ve silah ile teçhizat tedariki konusunda sivil-
lam ciroda özel şirketlerin payı % 36, vakıf şirketlerinin
lere düşen rol olsa olsa marjinaldir.
payı % 33, kamu şirketlerinin payı % 31’dir. Başka bir de-
yişle Türkiye’de kamu şirketleri ile listesi eklerde verilen
Tehd‹t Algısı
TSKGV’ye ait şirketler tarafından yapılan üretim, toplam
savunma sanayinin üçte ikisini oluşturmaktadır. Bu tab- Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Kanununda milli güvenlik si-
loya bakınca ortaya oldukça ilginç bir durum çıkmaktadır. yaseti “milli güvenliğin sağlanması ve MGK’nın tespit et-
Silah ve araç tedarikinde ilkeleri ve stratejiyi belirleyen tiği görüşler dâhilinde Bakanlar Kurulu tarafından tespit
TSK’dır. Yine MSB içindeki yapılardaki üyeliği yoluyla bu edilen iç ve dış savunma hareket tarzlarına ait esasları
ilke ve stratejiler doğrultusunda alım yapılmasını kontrol
44 “Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un Heybeliada’nın Denize
eden de TSK’dır. MSB bünyesindeki askeri personel yo- İndirilme Töreni Konuşmaları – 27 Eylül 2008”.

133
kapsayan siyaset” olarak tanımlanmaktadır. Milli Gü- İç Tehd‹t
venlik Siyaseti belirli aralıklarla yenilenen devletin gizli
31 Ekim 1997 tarihli MGSB’nin basında yayınlanan özetin-
anayasası olarak tabir edilen Milli Güvenlik Siyaseti Bel-
den iç tehdit konusunda en öncelikli unsurların bölücü ve
gesi ile ifade bulur. Bu belgeyi hazırlama yetkisi Başba-
irticai faaliyetler, siyasal İslam, ırkçılığa dönüştürülmek
kana aittir, ancak fiilen belgeyi hazırlayan TSK’dır. Bel-
istenen Türk milliyetçiliği46 ve ülkücü mafya ile aşırı sol
geye ilişkin çalışma önce Genelkurmay Karargâhında ya-
grupların faaliyetleri olduğu görülmektedir. 2001 tarihli
pılmakta, son hali MGK Genel Sekreterliğince verilmekte,
bir başka tehdit değerlendirmesinde iç tehdit “bölücü, ir-
MGK Üst Kuruluna sunulmakta ve Başbakan tarafından
ticai ve yıkıcı unsurların kendi görüş ve ideolojileri doğrultu-
onaylanmaktadır. Bunun sonrasında MGSB’nin uygu-
sunda bir düzen kurmak veya ülkeyi bölmek amacıyla ger-
lama noktalarını belirleyen Milli Strateji Belgesi oluştu-
çekleştirdikleri faaliyetler ve muhtelif çıkarları nedeniyle bun-
rulmakta, içinde tehdit değerlendirmelerinin de yeraldığı
lara destek sağlayan iç ve dış odakların Türkiye aleyhine fa-
Milli Askeri Stratejik Konsept (MASK) hazırlanarak Yük-
aliyetleri” olarak tanımlanmaktadır. Bu bölücü, irticai ve
sek Askeri Şura yoluyla yine Başbakana sunulmaktadır.45
yıkıcı unsurlar ekonomik ve sosyal sorunların yarattığı el-
MASK aynı zamanda NATO’nun Stratejik Konsepti ile de
verişli ortam sayesinde birtakım stratejiler ortaya koy-
uyumludur. MGSB ve MASK gizli gizlilik dereceli belge-
makta, bu stratejiler doğrultusunda kamu kurum ve ku-
ler olduğu gerekçesiyle kamuoyuna açıklanmamaktadır.
ruluşlarına sızmak gibi taktikler geliştirmektedirler. Yine
Fakat milli güvenlik siyasetinin tanımına bakıldığında
bu unsurlar özellikle 2. Dünya savaşı sonrası “kaleyi iç-
hem Belge hem de Konseptin siyasetten ekonomiye uza-
ten fethetmeyi amaçlayan” dış güçlerce teşvik edilmiş-
nan çok geniş bir alana nüfuz etme imkanı verdiği görül-
tir. Bu unsurların hedefleri ise (1) Türkiye toprakları üze-
mektedir. Belgelerin açık olmadığı bir ortamda TSK’nın
rinde devlet kurmak, (2) Devleti İslam dini esas ve inanç-
faaliyetlerini belirleyen iç ve dış tehdit değerlendirmele-
larına göre yönetilen teokratik bir düzene dönüştürmek,
rinin izini sürmek ancak basına sızan bilgiler ve kamuo-
(3) Marksist-Leninist ideolojinin hâkim olduğu bir yöne-
yuna yapılan açıklamalardan edinilen izlenimlerle müm-
tim kurmak olarak tanımlanmıştır.
kün olabilmektedir.
TSK’nın tehditler karşısında fiilen sorumluluğun kendi-
sinde olduğunu göstermek açısından kullandığı yasal da-
45 Ali Bayramoğlu, “Asker ve Siyaset,” Ali Bayramoğlu ve Ahmet İn- yanaklar ise şunlardır: Anayasanın 5. , 117., 118., 120. ve
sel (ed.), Bir Zümre, Bir Parti Türkiye’de Ordu içinde, s. 91.
122. maddeleri, İç Hizmet Kanunu 35. madde, İller Ka-
46 2005 yılındaki MGSB’de aşırı milliyetçi unsurlar tehdit olmaktan
çıkarılarak, gözetim altında tutulması gereken unsurlar statüsüne nunu madde 11/D, Olağanüstü Hal Kanunu, Sıkıyönetim
indirilmiştir.

Cumhuriyet ve Demokrasinin Lakin, pek yanına yanaşılmayan mevzu ise, “Cumhu-


riyetin Silahlı Kuvvetler içindeki konumu.”
Ordu İçindeki Konumu ***
Umur Talu Dört yıl önce, Silahlı Kuvvetler holdingi “OYAK’ın
ekonomi içindeki konumu” üstüne yazdığım bir ya-
Epeydir “tabu” olmaktan çıkan konulardan biri, “Si- zıyla, üstüne hiç düşünmemiş olduğum bir alanı ve
lahlı Kuvvetlerin demokrasi içindeki konumu.” onbinlerce insanı (kendi adıma) keşfettim.
Lakin, hem kimileri için tabu olduğundan, hem de ki- Aslında, “31 Mart Vakası”nın bile, “Alaylı ve mektepli”
milerinin “cumhuriyet” tasavvuru, kimilerinin de “de- olarak bir arka planı olan bu mesele, önce “OYAK
mokrasi” idraki içine giremediğinden, pek konuşul- içinde astsubayların konumu”, sonra “astsubayların
mayan mevzu da şu: ordu içindeki konumu”, derken “astsubay, uzman ça-
“Demokrasinin Silahlı Kuvvetler içindeki konumu.” vuş, uzman jandarma… tüm alttakilerin ordu içindeki
konumu” odaklı yazılarla sürdü.
***
Bu yazıların sürmesi, benim bu konudaki ısrarımdan
Buna isterseniz, benim pek sık yaptığım gibi, paralel ziyade, bu yazılarla “bugüne kadar” meselelerine
bir çizgi daha çekebilirsiniz: asla “cumhuriyetin özü olan eşitlik ve adalet, demok-
En çok sevilen konulardan biri, “Silahlı Kuvvetler’in rasi ilkeleri, hukuk devleti ve insan hakları” açısından
cumhuriyet içindeki konumu…” bakılmamış (ve bence çoğunlukla kendileri de bakma-

134
Kanunu, Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu, Terörle Mü- lenmesini hedefleyen siyasi akımları içermektedir. Bu-
cadele Kanunu, 11269 sayılı Başbakanlık Genelgesi, Vi- rada neyin gerici, neyin ilerici olduğuna karar veren ve bu
yana İnsan Hakları Konferansında terörizm için yapı- grupların hedeflediği laik düzenin esaslarını tespit eden
lan tanım, Terörizmin Cezalandırılması Sözleşmesi, Av- yine TSK’dır. Görüldüğü gibi irticai faaliyetler sadece bu
rupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının terörizm tanımı. tür hedefler için şiddet kullanan örgütleri kapsamamak-
TSK’nın iç güvenlik tehdidi olarak kendi sorumluluğunda tadır; aynı zamanda bunu düşündüğü varsayılan kişiler,
gördüğü faaliyetler ise bilgi toplama ve değerlendirme, cemaatler ve siyasi akımlar da iç tehdidin bir parçasıdır.
istihbarat faaliyetlerinin koordinasyonu, ve iç tehdit un- Son dönemde Orgeneral İlker Başbuğ’un “Bugün bazı ce-
surları konusunda başta TSK personeli olmak üzere eği- maatler öncelikle bir ekonomik güç olmaya ve daha sonrada
tim vermektir. sosyo-politik yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı bir tek tip
yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya ça-
Bölücülük resmi tanıma göre “bir topluluğu parçalama
lışmaktadırlar”47 sözleri ise TSK’nın irticai tehdit kapsa-
ve bölme amacında olan münafıklar” ile onların yandaş-
mında öncelikli hedefinin toplumda görünür bazı cema-
ları olarak kabul edilen çevreleri kapsar. Burada kastedi-
atler olduğunu ortaya koymaktadır.
len öncelikle PKK olmakla birlikte, yandaş çevreler den-
diğinde Kürt meselesi ile ilgili olarak resmi söylem dı- 1980 sonrasında tehdit değerlendirmesinde aşırı sol grup-
şında bir tutum takınan, görüşler öne süren herkes bölü- ların önemini kaybettiği, irticai ve bölücü faaliyetlerin ise
cülük adı altında TSK’nın iç tehdit kapsamına girebilmek- eşit öneme sahip öncelikli tehditler olarak görüldüğü bi-
tedir. Burada tehdidi iki farklı bölüme ayırmak mümkün- linmektedir. TSK’nın bu tür tehditlere karşı benimsediği
dür. Bunlardan birincisi etnik temelli taleplerin dile geti- eylem tarzı, 1997’de ve Nisan 2007’de olduğu gibi, doğ-
rilmesidir. Bu türden talepler üniter devleti zedeleyecek rudan siyasal sisteme müdahale ve uyarıların dışında,
gelişmeler olarak algılanmaktadır. Diğer taraftan üniter geniş bir çeşitlilik arz eder. Bunlar, daha önce bahsedi-
yapıyı farklı şekillerde zayıflatacağı düşünülen taleplerin len istihbarat faaliyetleri ve bu türden faaliyetlerin TSK
(demokratikleşme reformları, insan hakları v.b.) yarata- bünyesinde koordinasyonuna ek olarak, siyasal, toplum-
cağı varsayılan bölünme tehdididir. sal, idari ve ekonomik alanlardaki faaliyetlere ilişkin gö-
rüş bildirmek, bu tür konularda kamuoyunu iç tehditlere
İrtica, dini değerleri istismar eden, bunları siyasi emelleri
yönelik olarak bilgilendirmek ve eğitmek, siyasi alana yö-
için kullanan, devleti dini temellere göre yeniden düzen-
nelik TSK müdahalelerine meşruiyet kazandıracak psiko-
lemek istediği düşünülen grupları; şeriatçı, dini kuralla-
47 “Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un 14 Nisan 2009
rın üstünlüğünü savunan kimseleri; siyasal İslam ise eko- Tarihinde Harp Akademileri Komutanlığında Yaptığı Yıllık Değer-
nomik, sosyal ve dini yapının dini kurallara göre düzen- lendirme Konuşması”.

mış) olan “alttakiler”in binlerce, ama hakikaten bin- Bazıları ise temel insan hakları idi:
lerce mektup, mail, sms ve sesli telefon görüşmesi-
Aşağılanma, hakarete uğrama, şiddete maruz kalma,
nin eseri oldu.
hukuksuz ve yargısız oda hapsi, göz hapsi gibi, üstün
***
iki dudağı arasındaki disiplin cezaları. Bu yüzden vuku
Çıkış noktası elbette özlük hakları idi:
bulmuş çok sayıda intihar vakası yazdım.
Mesela, astsubayların, (kimi subayla emeklilikte bile
eşitlenmesinler diye) 1’inci derecenin 4’üncü kademe- OYAK’ın maaş kesintileri kaynağının yüzde 70’ini
sine ulaşması yasak tek devlet memurları olması; astsubaylar oluşturduğu halde, dört muvazzaf, dört
emekli generalin bulunduğu holding yönetimi başta,
Mesela, lojman dağıtımındaki ve kalitesindeki eşitsiz-
hiçbir iştirakte astsubay bulunmaması, temsil edil-
likler;
memeleri ise çok simgesel bir durumdu.
Mesela, subaylara verilen temsil tazminatının esir-
genmesi; O süreç içinde, aslında ürkek bir “sivil toplum ku-
ruluşu” olan Emekli Astsubaylar Derneği TEMAD,
Mesela, artık çoğu yüksekokul mezunu, birçoğu yük-
sek lisanslı olmasına rağmen, başta askeri yargı, hiç- OYAK’taki adaletsizliğe karşı iç hukuk yolları tüken-
bir konumda bu haklarının sayılmaması; diğinden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne baş-
vurdu; diğer talepleriyle birlikte, gazete ilanıyla be-
Bankaların alfabetik sıralarında dahi A harfine rağ-
yanname yayınladı.
men, S’den sonraya atılmaları; aynı, servis otobüsle-
rinde arka sıraya gitmeleri gibi.

135
lojik harekât faaliyetlerinde bulunmak ve üst düzey yargı lerini içermektedir. Özellikle misyonerlik ile ilgili gelişme-
organları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları aracılı- ler oldukça çarpıcıdır. Bu konudaki en önemli belge ba-
ğıyla kamuoyuna yön vermek olarak sıralanabilir. İç gü- sına 2005’te sızan “Ülkemizde ve Dünyadaki Misyoner-
venliği sağlamak amacıyla basının yaptığı haberlere etki lik Faaliyetleri” başlıklı TSK raporudur. Raporda şu bil-
etmek, Türkiye’de faaliyet gösteren ve yabancı kaynak- gilere yer verilmiştir: “Kürtlere ve Alevi vatandaşlara yö-
lardan fon kullanan sivil toplum kuruluşlarını izlemek, nelik misyonerlik faaliyetleri de dikkat çekicidir. Misyoner-
ekonomik tedbirler almak gibi daha geniş stratejilerden, ler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da şube sayısını artıra-
laiklik ve İslam dini konusunda “doğru” yönlendirme rak Türkiye’nin doğusunda kiliseler oluşturmak istiyorlar.
için belli hususların kamuoyu önünde tekrarı, kamu ku- 2020’de Türkiye nüfusunun yüzde 10’unu Hıristiyanlaştır-
ruluşlarına ayrılacak bütçelerin performansa göre belir- mayı, 2005 sonu itibarıyla 50 bin Müslüman Türkün dinini
lenmesi, belirli yasaların hangi kapsamda çıkarılması ge- değiştirmeyi hedefliyorlar. Hedef kitlelerinde öğrenciler, kim-
rektiği gibi taktiklere kadar geniş bir yelpazede tedbir- sesiz ve yoksul ailelerin çocukları ile işsiz ve reşit olmayan
ler alınır. Bu ise bir askeri strateji belgesinden çok, hü- gençler bulunuyor. Dini bilgilerden yoksun, sosyal ve ekono-
kümet programını andırır. Kendisini Türkiye’de istikra- mik yaşantıları nedeniyle dini açıdan tereddüde düşmüş ve
rın yegâne koruyucusu olarak gören TSK, bunu gerçek- kendilerini boşlukta hisseden gençler de misyonerlerin ya-
leştirebilmenin önemli bir unsurunun askerler arasındaki kın markajında. Etkin ya da kültürel açıdan azınlık statü-
birliğin ve bütünlüğün sağlanması olarak kabul eder. Bu sünde görünenler veya kendilerini böyle tanımlayanlar, iç ça-
yüzden iç tehditlere karşı uygulanan stratejinin bir par- tışma ve terör ortamında yaşayanlar ve deprem, sel felaketi
çası da bu türden eğilimlerin TSK içerisine sızmasını en- gibi doğal afetlere maruz kalan insanlar, misyonerlerin he-
gellemektir.48 def kitlesi içinde yer almaktadır”. Raporda ayrıca İncil da-
Son dönemde sık sık dile getirilen “yeni azınlıklar yarat- ğıtmaktan yapılan yayınlara ve açılan kiliselere kadar bu
mak” ifadesinden anlaşıldığı kadarıyla, bölücülükle ilgili türden faaliyetlerin bir dökümü de yapılmaktadır.49 Teh-
iç tehdidin çapı genişletilmiştir. Söylenen sözlerden an- dit değerlendirmelerinde, Hristiyan misyonerler, Yehova
laşılabildiği kadarıyla, yeni azınlıklar farklı etnik grupla- Şahitleri ile Bahailer gibi gruplar, Aleviliği Şii ve Nusayri
rın Kürt sorununda elde edilebilecek olası haklar sonrası veya ateist çizgilere çekmeye çalıştığı söylenen unsurlar
benzer teşebbüslerde bulunması ile misyonerlik faaliyet- bu kapsamda ele alınmaktadır.

48 Ersel Aydınlı, Nihat Ali Özcan ve Doğan Akyaz, “The Turkish Mili-
2006 yılının Ekim ve Kasım aylarında şu an Ergenekon
tary’s March Towards Europe” Foreign Affairs, Ocak/Şubat 2006, davasından yargılanan Sevgi Erenerol’un Genelkurmay
çev. Yeni Şafak, 3-4-7 Ocak 2006.
Karargâhı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığında misyoner
49 “Misyonerlik suç değil ama nedense ‘tehdit’,” Radikal, 22 Aralık
2007. faaliyetlere ilişkin seminerler verdiği de ortaya çıkmıştır.

İşin garibi, Meclis’te bu durumun düzeltilmesi için belki. Ailelerle bir, iki, ikibuçuk milyon insan.
kimi tasarı gündeme geliyor, ama Genelkurmay’a ba-
Bunları öğrenir, tanır ve yazarken; aslında kısaca sı-
kan AKP milletvekillerinin oylarıyla reddediliyordu.
nıfsal analizler yaptım, cumhuriyetin esas manası üs-
*** tünde durdum, “egemen zümre ve imtiyaz”ın esas
Derken, önce “kadrolu” uzman jandarmalar, derken cumhuriyete aykırı olduğunu anlattık birbirimize.
sözleşmeli uzman çavuşlar, beterin de beteri koşul- Ve bence bu dört yıl, nedense “bizim” dışımızda pek
larla tanışıp yazdım. kimsenin idrak edemediği, kaçtığı, kaçındığı müthiş
Şehit olduğunda cenazesinde boy gösterilirken, yaşa- demokratik bir etkileşimle geçti!
dığı sürece ordu evi kapısından kovulanlar… Gazetenin satılması ve benim okunmam çeşitli gar-
45 yaşına gelirken, üstelik emeklilik de hak etmeden, nizonlarda, lojmanlarda yasaklandı ama yazılar Kara
“işe yaramazsın artık” diye kovulanlar… Kuvvetleri internet ağında hep en çok okunan oldu;
Onca yıl dağ, bayır bedeni yıprandıktan sonra, “sağlık koğuş duvarlarına, panolarına, hangarlara, kamara-
muayenesi”nde çürük bulunup kovulanlar... lara çok sayıda yazı asıldı.

Ve çocukları, eşleri, aileleri. Hak arayan askeri tabipler başta, askeri okullardan
atılanlar, ayrılanlar, tazminata mahkum olanlar, hak-
Ve devletçe ve milletçe bir ikiyüzlülük daniskası!
ları yenen subaylar, sivil memurlar, tabiri caizse “akın
Emeklileriyle birlikte, toplam yarım milyonluk bir kitle akın” yazdı, aradı, anlattı, bir yol buldu.

136
Bu seminerlerden ilkinin SAREM kapsamında gerçekleş- rultusunda gördüğü örgütler kanalıyla bir yardımlaşma
tirildiği bilgisi, SAREM tarafından kamuoyuyla paylaşıl- da mevcuttur. “Kendi çıkarları yerine, ülke çıkarlarını göze-
mayan birtakım eğitim faaliyetlerinin de yürütülmekte tebilen sivil toplum örgütlerine sahip olunması demokrasinin
olduğunun göstergesidir. Misyonerliğin Türkiye’den top- vazgeçilmez bir unsurudur”52 ve “Bu mücadelede sivil top-
rak elde etmek için yapılan siyasi faaliyetlerin bir yön- lum örgütlerinden ve medyadan destek alındığı, bu uğurda
temi olarak tanımlandığı bu seminerlerde dile getirilen kenetlenildiği ve bu olay siyaset üstü olarak görüldüğü tak-
tahayyül sınırlarını zorlayan teoriler basında yeralmış- dirde, Türkiye bu terör belasından beklenenden de kısa za-
tır.50 Kendisini laikliğin teminatı olarak gören bir kuru- manda kurtulacaktır“53 sözleri, bu türden “milli hedefler
mun herhangi bir suç unsuru içermeyen ve vatandaşların doğrultusunda faaliyet gösteren” sivil toplum kuruluşla-
din ve vicdan özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi rına yönelik farklı yaklaşımın bir göstergesidir.
gereken bu türden din değiştirmeler ve dini bilgilendir-
Yine son dönemde iç tehdit algılamalarında öne çıkan
meleri tehdit olarak algılaması düşündürücüdür. İşin il-
hususlardan bir tanesi ekonomidir. Kamu hizmetlerinin
ginç tarafı TSK bu türden değerlendirmelerinde irticai fa-
niteliği, niceliği, kaynakların dağılımı, gelir adaletsizlik-
aliyetler kapsamında gördüğü birtakım gruplar ve yayın-
lerinin önlenmesi, bölgesel farklılıkların giderilmesi, geri
larla benzer bir bakış açıcını ve söylemi paylaşmaktadır.
kalmış bölgelerde özel sektör yatırımlarının artırılması,
Böylece karşımıza konu din olunca iki farklı TSK çıkmak-
işsizlikle mücadele edilmesi gibi konular sık sık gündeme
tadır: 1) Türkiye’de İslam harici dinlerin yaygınlaşması ile
getirilmektedir.
mücadele eden, 2) Türkiye’de İslamın sistem üzerinde
hâkim güç haline gelmesine karşı mücadele eden.
Dış tehd‹t
Yine son yıllarda hedef olarak kabul gören gruplara bir
Türkiye’nin gündemi ve TSK’nın iç siyasetteki etkisi çoğu
de post-modern tabaka olarak tanımlanan sivil toplum
zaman dış politikadaki ağırlığının göz ardı edilmesine
kuruluşları girmiştir. Bu kuruluşlar yurt dışındaki kurum-
yol açmaktadır. Uzgel’e göre bunun nedeni orduyla ilgi-
larla projeler yürüten, bunlardan fon sağlayan, TSK tara-
lenenlerin sorunun dış politika boyutuna ağırlık verme-
fından yıkıcı ve bölücü faaliyet olarak görülebilecek etkin-
mesi, realizme meraklı dış politika uzmanlarının ise or-
liklerde bulunan ve raporlar düzenleyen tüm kuruluşları
kapsamaktadır. Bu türden kuruluşlardan duyulan rahat- 50 “TSK’ya akla zarar konferans,” Radikal, 21 Mayıs 2009.
sızlık son dönem içerisinde sık sık dile getirilmiştir. Yine 51 Bkz. Radikal, 8.4.2008.
bu türden kuruluşlar için bir andıç hazırlandığı da basına 52 “Orgeneral İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı Devir-Tes-
lim Töreni Konuşması – 28 Ağustos 2008”.
sızmıştır51. Aslında TSK’nın sivil toplum ile ilgili bakışında
53 “Genelkurmay Başkanlığında 16-17 Eylül 2008 Tarihlerinde Yapı-
hem bu türden bir çatışma, hem de kendi görüşleri doğ- lan İletişim Toplantısı Görüşmelerinin Özeti”.

Bir telefonun başında 10, 15 uzmanın, bir gemi güver- Benim için biri, “Ben artık erlere kötü muamele etmi-
tesinden 5, 10 astsubayın aradığı oldu. yorum” diyen astsubaydı…

Yeminle: 30 yıllık gazeteciliğim sırasında böyle hara- Biri, “Öldürülen Kızıltepeli çocuğu yazdığınızda siz-
retli ve hareketli bir katılım pek görmedim. Bildiğiniz den nefret etmiştik ama şimdi düşünüyoruz ki, bizim
her şeye rağmen. için yazdıklarınız doğru ise, belki o yazılar da doğ-
ruydu” diyen bir başkası…
***
Bir diğeri, “Kral artık çıplak” lafını kullanan binlerce
İlker Başbuğ, Genelkurmay Başkanı olmadan önce, “alttaki.”
özlük haklarına dair meseleleri çözme sözü verdi bir
Ben yine şaşırmaya devam ediyorum:
konuşmada.
Bu imtiyaz ve zümre egemenliği düzenini savunan,
Sonra ilk kez 30 Ağustos resepsiyonuna astsubay
karşı çıkmayan biri nasıl cumhuriyetçi olabilir!
temsilcisi davet etti.
Ordunun demokrasi içindeki konumunu tartışabilen
Derken, hâlâ evrilemeyen “Astsubay devrimi” müj- biri, demokrasinin ordu içindeki konumunu tartışma-
desi geldi. Uzmanlar için yasa hazırlıkları yapıldı. dan nasıl yapabilir!
Ama yapı da direniyordu hani!
Üniformalı insanları da yeri gelip insan yerine koyma-
Henüz pek bir şey değişmedi; ama bence çok şey de- dan, insan hakları meselesi nasıl herkese anlatılabi-
ğişti. lir!

137
dunun dış politikadaki yerini ve rolünü veri olarak kabul rasında TSK’nın odağının Ortadoğu’ya kaydığı iddia edi-
edip, sorgulamaktan kaçınmasıdır. Hâlbuki TSK dış poli- lebilir. TSK bölgedeki istikrarsızlıktan rahatsız olmakla
tikada çok daha yüksek bir özerkliğe sahiptir ve dış poli- birlikte, aynı zamanda kendisini Ortadoğu politikaları-
tika tehditlerini iç politikadaki ağırlığını artırmak için kul- nın bir aktörü olarak konumlandırmaktadır. Ayrıca Ak-
lanagelmiştir.54 Askerlerin dış politika yaklaşımlarının te- deniz’de yapılan petrol aramaları, enerji sorunu, Kafkas-
melde reel-politikten ibaret olduğu söylenebilir. Bu yak- ya’da yaşanan gerginlikler de son dönemde sıklıkla vur-
laşımın bir neticesi olarak, ordu dış politikayı bir “beka” gulanan dış tehdit konularıdır.
yani ulusal güvenlik sorunu olarak görmekte ve bunun
sonucu olarak da ulusal güvenliğin geniş bir biçimde ta-
nımlanmasını istemektedir. Ulusal güvenlik tanımlaması Güncel Bir Dış Tehdit
geniş olduğu kadar “teknik” bir tanımdır. Bu tanımlama-
Değerlendirmesi
ların yer aldığı birçok metinde, genel olarak askerî ve tek-
nik bir dil kullanılır ve askerî tedbirler ön plana çıkarılır.55 (…) Kıbrıs sorunu, Türkiye’nin ve Kuzey
TSK’nın dış politikadaki ağırlığı hem Türkiye’de dış poli- Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güvenliklerini de
tika meselelerinin reel-politik bir söylem üzerine oturma- ilgilendiren ulusal bir sorundur. Kıbrıs sorununa,
sını sağlamakta ve böylece dünyayı dost/düşman ekse- Birleşmiş Milletler çerçevesinde bütünlüklü
müzakereler yoluyla, kapsamlı, adil ve kalıcı bir
ninden gören siyah-beyaz bakış açısına toplumda hâki-
çözüm bulunması elbette istenilen bir husustur.
miyet kazandırmakta, hem de her türlü dış politika soru-
Gerçekten Kıbrıs sorununa kapsamlı, adil ve
nunun militarizasyonuna yol açmaktadır. Bunu belki en kalıcı bir çözüm bulunması isteniyorsa herkes
net şekilde görebileceğimiz örnek, 1974 müdahalesinden tarafından; ilk önce Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin
sonra Kıbrıs’ta kalıcılaşan askeri yapı ve Kıbrıs meselesi- 1959/60 anlaşmalarına dayalı “1960 Kıbrıs
nin çözümüne karşı alınan tavırlardır. Cumhuriyeti” olmadığının, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin bir gerçek olduğunun, eşit ve
Dış politika tehdit algısının başta Yunanistan olmak egemen şekilde Kıbrıs Türk Halkının ve Garantör
üzere Türkiye’nin tüm komşularını içerdiği bilinmektedir. Devlet olarak Türkiye’nin kabul edebileceği
Komşu ülkelerin Türkiye’deki uzantılarının faaliyetleri bir çözüm ortaya konulmadan, sorunun
yoluyla ülkeyi içten çökertmek ve Sevr Anlaşması koşul- çözülemeyeceğinin kabul edilmesi gerekir.
larını yeniden uygulamak istemesi bu söylemin ayrılmaz
(…) Türkiye’yi tam üyeliğe kabul etmeyen bir
bir parçasıdır. Ermeni meselesi yine bu tehdit algısının AB’nin özellikle Ortadoğu ve Kafkaslar bölgeleri
önemli bir unsurudur. TSK’nın kendini konumlandırdığı üzerindeki etkisinin Balkanlarda biteceğidir.
pozisyonda, Türkiye üzerinde emelleri olan neredeyse İkincisi, Türkiye’nin coğrafi olarak nerede olduğu
tüm dünyaya karşı ülkeyi kollama ve koruma görevi ken- kadar ne olduğu da önemlidir. Türkiye bölgedeki
disine aittir. Bu yüzden dış politika tehditlerinin ve stra- en güçlü demokratik ve laik rejime sahip olan
tejisinin belirlenmesinde kendini öncelikli bir kurum ola- ülkedir”.
rak görür. TSK hem küreselleşmenin getirdiği simetrik ve Kaynak: “Org. İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı Devir-
Teslim Töreni Konuşması”, 28 Ağustos 2008, Genelkurmay Baş-
asimetrik tehditleri sık sık ifade etmekte hem de kendi- kanlığı internet sitesi, (erişim tarihi 2.5.2009).
sini bu türden tehditlere karşı küresel ölçekteki düzen-
lemelerin vazgeçilmez bir aktörü olarak görmektedir. Bu
bağlamda son dönemde AB’nin güvenliği için Türk ordu- Türkiye’de iç tehdit ve dış tehdit değerlendirmelerine ba-
suna ihtiyacı olduğu da dile getirilmiştir. Dış politikaya kıldığında göze ilk çarpan sorunlardan biri Türklüğün ta-
ilişkin tehdit algısının tüm boyutları ile burada ele alın- nımıdır. Anayasa’daki Türklük tanımının yurtiçinde savu-
ması güçtür. Bu nedenle son dönemde tehdit algısında nucusu olan ve bunun bir üst kimlik olarak kabulünü arzu
ön plana çıkan unsurlara yer vermekle yetinilecektir. eden ordu, konu dış politikaya geldiğinde “Türkmen ve
Azeri soydaşlarımız” tarzında bir söyleme geçmektedir.
ABD’nin Irak işgali sonrasında TSK’nın en önemli dış teh- Bu durumda Türkiye içinde her vatandaşın eşit olduğu
dit maddesinin Kuzey Irak’taki istikrarsızlık ve kurulacak varsayımından hareketle Türk üstkimliğini benimseyen
olası bir Kürt devleti olduğu ortadadır. Hatta 2003 son- bir Kürt kökenli vatandaşın soydaşları, Irak’taki Kürtler
değil Türkmenlerdir. Bu zihinsel bir yarılmaya işaret eden
54 İlhan Uzgel, “Ordu Dış Politikanın Neresinde?,” Ali Bayramoğlu kimlik algısı aynı zamanda yurtdışındaki ‘soydaşlar’ için
ve Ahmet İnsel (ed.), Bir Zümre, Bir Parti Türkiye’de Ordu içinde, s.
311-313. tehlike arz eden etnik kimliklerin ve azınlık cemaatleri-
55 Sezgin Kaya, “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türkiye’nin Deği- nin, otomatik olarak yurtiçinde de bir tehdit olarak gö-
şen Ulusal Güvenlik Algılaması ve Politikaları,” Avrasya Dosyası,
Cilt 11, sayı 2, s. 221. rülmesine yol açmaktadır.

138
İç ve dış tehdit meselesini noktalamadan son olarak ba- TSK’nın personel maaşlarından personel sayısına pek
sına yansıyan ve Genelkurmay Başkanlığınca yalanlan- çok konuda bilgi eksikliği çekildiği ortadadır. Yine TSK’ya
mayan TSK’nın yeni Gayri Nizami Harp (GNH) Planından ilişkin ne kadar bilginin bir gizlilik derecesiyle korundu-
bahsetmek gerekir. Gayri Nizami Harp tanımına yurti- ğunu, hangi bilginin hangi sınıfa girdiğini tahmin etmek
çinde “Fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgal ve/veya güçtür. Fakat devlet sırrı kavramının bu kadar geniş kap-
teşebbüs durumunda işgali ortaya çıkarmak, karşı tedbir- samlı bir şekilde ele alındığı bir gelenekte, gizli olmasa-
leri uygulamak, ülkemize karşı GNH uygulama ve teşeb- lar bile bazı bilgileri ve belgeleri paylaşmak konusunda
büsleri olduğunda icra edilecek karşı tedbirleri oluştur- yetkililerin kendilerini sorumlu hissetmeyecekleri de id-
mak” ifadesinin; yurt dışı uygulamalar bölümüne de “Ba- dia edilebilir. Türkiye’de ordu ile ilgili en basit bilgilere
rış zamanında GNH planlarının alt yapısını oluşturmak ve bile ulaşmanın zorluğu, ulaşıldığı durumlarda ise bu bil-
emir verildiğinde askeri harekâtı desteklemek maksadıyla gilerdeki eksiklikler veya süreklilik sorunları gerçekçi bir
GNH harekâtını planlamak ve icra etmek” ifadesinin ek- kurumsal analizi imkânsız hale getirmektedir.
lendiğini ve 12 olan başkanlık sayısının, kademeli olarak
yükseltilip, 2010’da 24’e çıkarılmasının kararlaştırıldığı bu TSK ile ilgili olarak son dönemdeki bilgi eksikliğinin bir
konuyla ilgili basında yeralan bilgiler arasındadır.56 Eko- sebebi de Milli Savunma Bakanlığının 2000 yılından beri
nomik işgal ve psikolojik işgal gibi anlamlandırması güç yeni bir Beyaz Kitap çıkarmamış olmasıdır. Başka bir de-
tanımlar içeren bu plan, TSK’nın tehdit değerlendirmesini yişle AKP iktidara geldiğinden beri bir Beyaz Kitap çalış-
gerekçe göstererek söz sahibi olmak istediği kapsamı ne ması yayınlanmamıştır. Bu durumun sebepleri tam ola-
denli genişletebileceğinin bir kanıtıdır. rak bilinemese de, Beyaz Kitap bilgilerinin güncellenme-
mesi araştırmacıyı tahminler üzerinden ilerlemek duru-
G‹zl‹l‹k ve Saydamlık munda bırakmaktadır.
Türkiye’deki gizlilik derecelendirmesinin kapsamı oldukça Bunun yanında denetim sadece (ex-post) bir mali hesap
geniştir ve milli güvenlik ve çıkarları, saygınlık gibi muğlâk vermeden daha fazlasını, gerçek anlamda bir sivil yöne-
kavramlara dayanmaktadır.57 Bu tanımlara göre herhangi tim için ordunun ileriye yönelik plan ve projelerinin de
bir bilgi veya belgenin gizlilik derecesi bunu belirleyecek (ex-ante) incelenebilmesi ve tartışılmasını gerektirir.58
kurumun milli güvenlik algısına dayanmaktadır. Ordu, bu Türkiye’de her iki anlamda da bir denetimin olmadığı
milli güvenlik algısının baş aktörü olarak, ülkedeki gizlili- aşikârdır.
ğin derecesini belirleyen ana kurum olarak karşımıza çık-
Güvenlik siyasetine ilişkin bilgilere de ulaşılmadığı düşü-
maktadır. Kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanan bu
tasnifin daha büyük boyuttaki etkileri bir yana, sadece as- nülürse, ordu hakkında herhangi bir başlık altında çalış-
keri açıdan bakıldığında bile mevcut düzenleme AGİT’in mak isteyen bir kişi spekülatif kaynaklara ve medyadaki
ancak çok küçük kapsamlı gizliliğe olanak tanıyan Davra- haberlere bağımlı hale gelmektedir. Ordu hakkındaki her
nış Kurallarının bir ihlalidir. Bu kapsamda MGSB, MASK çalışma ister istemez bir gazetecilik ve medya taraması
gibi temel belgelere bu gizlilik derecelendirmesi saye- performansına dönüşmektedir.
sinde kamuoyunun erişiminin mümkün olmamaktadır. Ordunun altında yaşadığı bu gizlilik örtüsü aynı zamanda
Gizlilik derecelendirmesi kapsamında bu sınıflara giren basında yeralan birtakım bilgiler nedeniyle ortaya çıkan
bilgi miktarının toplamı muhtemelen tahminlerin çok öte- gerginlikleri de tetiklemektedir. Öngörülebileceği gibi, ba-
sindedir. Örneğin subaylara ilişkin sicil belgeleri özel giz- sının bilgi ve belgelere ulaşmak konusundaki isteği kimi
lilik derecelidir. Bir TSK personelinin TSK sosyal tesisle- zaman içeriği kuşkulu belgelerin de yayınlanmasına yol
rinden yararlanmasına mani olan bilgiler gizli gizlilik de- açmaktadır. Bu durum 2007-2008 yıllarında gayet açık bir
recelidir. Bu türden örneklere bakıldığında askeri ve sa- şekilde görülebilmektedir. Bu yıllarda Genelkurmay Baş-
vunma konularındaki hemen hemen tüm bilgi ve işlemle- kanlığınca yapılan basın açıklamalarının büyük bölümü
rin istihbarat faaliyetleri gibi devlet sırrı olarak kabul edil- basında yayınlanan iddialara ilişkindir ve yalanlama nite-
diği anlaşılmaktadır. liği taşımaktadır. Ancak yalanlanan kimi belgelerin doğ-
Gizlilik kapsamındaki belgeler aynı zamanda çeşitli ka- ruluğunun zaman içinde anlaşılması da bu türden yalan-
nunları, yönetmelikleri ve protokolleri de içerir. Bunları lamaları inandırıcı olmaktan uzaklaştırmaktadır.
ancak varlığını öğrendiğimizde, fakat herhangi bir Resmi
56 “TSK’nın Yeni Gayri Nizami Harp Plânı,” Vatan, 2 Haziran 2008.
Gazetede yayınlanmadığını fark ettiğimizde tespit edebi- 57 Aslında Türkiye’de hala bir Devlet Sırları Kanunu yoktur. Bu yüz-
liyoruz. Bu yazıda da kimi zaman mevcut olmadığı belir- den şu anda uygulanan gizlilik derecelendirmelerinin yasal daya-
nağı da tartışmalıdır.
tilen bilgilere bu gizlilik derecelendirmesi nedeniyle ula-
58 David Greenwood (ed.), “Türk Sivil- Asker İlişkileri ve Avrupa Birli-
şılamadığı düşünülebilir. ği: Süregelen Buluşmaya Hazırlık” içinde, CESS Occasional, s. 17.

139
Son dönemde bilgilendirme açısından yaşanan en dir. Tüm bu nedenlerle haftalık bilgilendirme toplantı-
ümit verici gelişme Genelkurmay Başkanlığı tarafından ları temel olarak TSK’nın o haftaya ilişkin öne çıkan si-
2008’de başlatılan haftalık bilgilendirme toplantıları- yasi meselelere ilişkin görüşlerinin aktarımı aracı olmak-
dır. Bu toplantılar basının ordu ile ilgili meseleleri ta- tan daha öteye gidememektedir.
kip edebilmesi açısından oldukça faydalı olabilir. Ne ya-
Güvenlik denetiminin amacı güvenlikten sorumlu kurum-
zık ki mevcut işleyişte bunun gerçekleştiğini söylemeye
ları önyargılı bir şekilde eleştirmek değildir. Eleştirmek-
imkân yoktur. Bilgilendirme toplantıları genelde inter-
ten daha önemli olan işlevi, güvenlik politikalarının ka-
net üzerinden bile çok rahat ulaşılabilecek bazı konular- muoyunda tartışılabileceği, yapıcı önerilerin geliştirilebi-
daki kuru bilgi aktarımıyla, o haftaya ilişkin iç güvenlik leceği ve farklı görüşler arasında bir diyalog zemini ya-
harekât ve arama-kurtarma faaliyetlerinin bir dökümün- ratabilecek temel bilgilerin kapsamlı bir analizinin sağ-
den öteye gidememektedir. Burada basının da bu bilgi- lanmasıdır. Ancak, yukarıda sayılan tüm hususlar bu tür-
lendirme toplantılarını orduyu gündelik siyasetin içine den bir denetimi baltalamaktadır. Türkiye’de TSK dâhil,
çekmek olanağı olarak görmesinin payı büyüktür. Nite- güvenlik kurumlarının tamamının daha etkin bir şekilde
kim bilgilendirme toplantılarında sorulan sorulara bakıl- denetimi için bu konuda daha fazla akademik çalışma ve
dığında –yazılı olarak verilen ve cevaplarını bilemediği- konu ile ilgili sivil toplum örgütüne ihtiyaç vardır. İşin si-
miz sorular haricinde- basın mensuplarının nadiren tek- yasi boyutuna olan ilgi, güvenlik politikalarının teknik
nik meseleleri ele aldığı, böyle durumlarda da o sıralar boyutunun ve bunların siyasi boyut ile arasındaki etkile-
gündemde olan konular dışına çıkmadıkları görülmekte- şiminin çoğu zaman göz ardı edilmesine yol açmaktadır.

ŞEMA 1: GENELKURMAY BAŞKANLIĞI

Kaynak: Almanak 2005, Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim, s. 66.

140
ŞEMA 2: TÜRK KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI KARARGAHI

Kaynak: Almanak 2005, s. 67.

141
ŞEMA 3: ORDU KOMUTANLIĞI

DİĞER KOMUTANLIKLAR

Kaynak: Almanak 2005, s. 68.

142
ŞEMA 4: 1. ORDU KOMUTANLIĞI

ŞEMA 5: 2. ORDU KOMUTANLIĞI

Kaynak: Almanak 2005, s. 69-70.


143
ŞEMA 6: 3. ORDU KOMUTANLIĞI

ŞEMA 7: EGE ORDU KOMUTANLIĞI ŞEMA 8: MÜŞTEREK HARP


AKADEMİLERİ KOMUTANLIĞI

Kaynak: Almanak 2005, s. 70-71.

144
ŞEMA 9: 4. KOLORDU KOMUTANLIĞI

ANKARA GARNİZONU VE GENELKURMAY BAŞKANLIĞINA BAĞLI DİĞER ALT KURULUŞLAR

ŞEMA 10: EĞİTİM VE DOKTRİN KOMUTANLIĞI (EDOK)

Kaynak: Almanak 2005, s. 71-72.

145
ŞEMA 11: TÜRK DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI KARARGAHI

ŞEMA 12: TÜRK DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI

Kaynak: Almanak 2005, s. 72-73.


146
ŞEMA 13: TÜRK DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞINA BAĞLI DİĞER KURULUŞLAR

ŞEMA 14: TÜRK HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI KARARGAHI

Kaynak: Almanak 2005, s. 73-74.

147
ŞEMA 15: TÜRK HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ŞEMA 16: TÜRK HAVA KUVVETLERİ
KOMUTANLIĞINA BAĞLI DİĞER KURULUŞLAR

Kaynak: Almanak 2005, s. 75-76.

Kaynak: Almanak 2005, s. 75-76.

148
ŞEMA 17: MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI

Kaynak: Almanak 2005, s. 76.

149
150
Tablo 1: 2009 Yılı Merkez‹ Yönet‹m Bütçe Kanunu - Genel Bütçel‹ İdareler / Fonks‹yonel Sınıflandırma (TL)
SOSYAL
İSKAN VE DİNLENME,
KAMU DÜZENİ EKONOMİK ÇEVRE GÜVENLİK
GENEL KAMU SAVUNMA TOPLUM SAĞLIK KÜLTÜR EĞİTİM
AÇIKLAMA VE GÜVENLİK İŞLER VE KORUMA VE SOSYAL TOPLAM
HİZMETLERİ HİZMETLERİ REFAHI HİZMETLERİ VE DİN HİZMETLERİ
HİZMETLERİ HİZMETLER HİZMETLERİ YARDIM
HİZMETLERİ HİZMETLERİ
HİZMETLERİ
CUMHURBAŞKANLIĞI 69.300.000 0 0 0 0 0 0 0 0 0 69.300.000

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET


440.773.300 3.000 0 0 0 0 705.700 0 0 0 441.482.000
MECLİSİ

ANAYASA MAHKEMESİ 3.358.000 0 16.773.000 0 0 0 0 0 0 0 20.131.000

YARGITAY 13.658.000 0 42.517.000 0 0 0 0 0 0 0 56.175.000

DANIŞTAY 6.218.700 0 46.603.200 0 0 0 0 0 102.100 0 52.924.000

SAYIŞTAY 12.805.500 35.000 87.575.250 0 0 0 0 0 160.000 0 100.575.750

BAŞBAKANLIK 1.760.169.800 24.341.600 2.958.100 68.273.100 0 0 783.000 2.235.400 0 0 1.858.761.000

MİLLİ İSTİHBARAT
0 0 465.992.000 0 0 0 0 0 0 0 465.992.000
TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI
MİLLİ GÜVENLİK KURULU
12.295.000 0 0 0 0 0 0 0 0 0 12.295.000
GENEL SEKRETERLİĞİ
BASIN-YAYIN VE
ENFORMASYON GENEL 4.096.400 73.300 0 0 0 0 0 62.496.300 0 0 66.666.000
MÜDÜRLÜĞÜ
DEVLET PERSONEL
11.963.500 56.500 0 0 0 0 0 0 0 0 12.020.000
BAŞKANLIĞI
BAŞBAKANLIK YÜKSEK
10.982.000 0 100.000 0 0 0 0 0 0 0 11.082.000
DENETLEME KURULU
DEVLET PLANLAMA
496.569.523 157.477 275.000 2.782.000 0 0 0 0 98.550.000 0 598.334.000
TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI 59.345.864.600 275.400 355.000 5.090.500.000 0 500.000.000 0 0 0 1.048.000.000 65.984.995.000


DIŞ TİCARET
41.909.500 306.200 0 73.139.300 0 0 0 0 0 0 115.355.000
MÜSTEŞARLIĞI
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI 240.091.100 290.500 4.282.400 0 0 0 0 0 0 0 244.664.000

TÜRKİYE İSTATİSTİK
109.853.000 0 617.000 0 0 0 20.000 0 0 0 110.490.000
KURUMU BAŞKANLIĞI
Tablo 1: 2009 Yılı Merkez‹ Yönet‹m Bütçe Kanunu - Genel Bütçel‹ İdareler / Fonks‹yonel Sınıflandırma (TL) (DEVAM)
SOSYAL
İSKAN VE DİNLENME,
KAMU DÜZENİ EKONOMİK ÇEVRE GÜVENLİK
GENEL KAMU SAVUNMA TOPLUM SAĞLIK KÜLTÜR EĞİTİM
AÇIKLAMA VE GÜVENLİK İŞLER VE KORUMA VE SOSYAL TOPLAM
HİZMETLERİ HİZMETLERİ REFAHI HİZMETLERİ VE DİN HİZMETLERİ
HİZMETLERİ HİZMETLER HİZMETLERİ YARDIM
HİZMETLERİ HİZMETLERİ
HİZMETLERİ
DİYANET İŞLERİ
17.543.560 213.980 1.545.000 0 0 0 368.550 2.434.242.250 361.660 0 2.454.275.000
BAŞKANLIĞI
ÖZÜRLÜLER İDARESİ
1.272.500 49.900 125.000 0 0 0 0 0 0 4.468.600 5.916.000
BAŞKANLIĞI
AİLE VE SOSYAL
ARAŞTIRMALAR GENEL 5.731.000 0 0 0 0 0 0 0 0 0 5.731.000
MÜDÜRLÜĞÜ
KADININ STATÜSÜ GENEL
4.404.000 0 0 0 0 0 0 0 0 0 4.404.000
MÜDÜRLÜĞÜ
SOSYAL YARDIMLAŞMA
VE DAYANIŞMA GENEL 710.800 0 300.000 0 0 0 0 0 0 10.627.200 11.638.000
MÜDÜRLÜĞÜ
SOSYAL HİZMETLER VE
ÇOCUK ESİRGEME KURUMU 11.847.000 0 8.400.000 0 0 0 0 0 0 1.557.651.000 1.577.898.000
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
ADALET BAKANLIĞI 913.372.200 3.903.100 2.578.420.700 0 0 0 0 0 0 0 3.495.696.000

MİLLİ SAVUNMA
54.779.000 14.461.622.000 0 0 0 0 0 0 0 16.221.000 14.532.622.000
BAKANLIĞI

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI 1.497.710.100 94.822.500 1.328.400 0 0 300.000.000 0 0 0 0 1.893.861.000

JANDARMA GENEL
0 0 3.690.760.000 0 0 0 0 0 0 0 3.690.760.000
KOMUTANLIĞI
EMNİYET GENEL
172.182.490 309.400 7.531.925.080 0 0 0 3.103.070 0 241.272.960 0 7.948.793.000
MÜDÜRLÜĞÜ
SAHİL GÜVENLİK
0 0 265.417.000 0 0 0 0 0 0 0 265.417.000
KOMUTANLIĞI

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI 697.652.900 155.100 0 0 0 0 1.887.000 46.050.000 62.800.000 8.390.000 816.935.000

AVRUPA BİRLİĞİ GENEL


11.219.000 0 201.000 0 0 0 0 0 0 0 11.420.000
SEKRETERLİĞİ

MALİYE BAKANLIĞI 35.259.444.998 833.900 73.180.200 0 0 1.947.935.000 0 0 3.160.900 20.577.500.000 57.862.054.998

151
152
Tablo 1: 2009 Yılı Merkez‹ Yönet‹m Bütçe Kanunu - Genel Bütçel‹ İdareler / Fonks‹yonel Sınıflandırma (TL) (DEVAM)
SOSYAL
İSKAN VE DİNLENME,
KAMU DÜZENİ EKONOMİK ÇEVRE GÜVENLİK
GENEL KAMU SAVUNMA TOPLUM SAĞLIK KÜLTÜR EĞİTİM
AÇIKLAMA VE GÜVENLİK İŞLER VE KORUMA VE SOSYAL TOPLAM
HİZMETLERİ HİZMETLERİ REFAHI HİZMETLERİ VE DİN HİZMETLERİ
HİZMETLERİ HİZMETLER HİZMETLERİ YARDIM
HİZMETLERİ HİZMETLERİ
HİZMETLERİ
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI 1.529.775.000 0 1.000.000 0 0 0 0 0 0 0 1.530.775.000

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 2.583.368.000 622.000 1.650.000 0 0 0 0 107.773.000 25.190.283.000 0 27.883.696.000

BAYINDIRLIK VE İSKAN
14.100.520 446.000 0 379.199.310 0 52.196.140 175.600 0 0 263.330.430 709.448.000
BAKANLIĞI
TAPU VE KADASTRO GENEL
463.390.220 655.780 0 1.200.000 0 0 0 0 0 0 465.246.000
MÜDÜRLÜĞÜ

SAĞLIK BAKANLIĞI 35.750.000 329.000 850.000 0 0 0 12.683.384.000 0 0 0 12.720.313.000

ULAŞTIRMA BAKANLIĞI 13.531.700 272.200 0 1.141.832.840 0 0 0 0 0 0 1.155.636.740

DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI 6.090.400 468.000 0 67.374.700 0 0 157.900 0 0 0 74.091.000

KARAYOLLARI GENEL
28.829.750 432.310 4.650.000 4.660.646.640 0 0 2.168.300 0 0 0 4.696.727.000
MÜDÜRLÜĞÜ
TARIM VE KÖYİŞLERİ
70.737.940 621.080 2.321.000 7.363.346.460 2.447.000 0 98.619.000 0 23.466.520 30.000.000 7.591.559.000
BAKANLIĞI
TARIM REFORMU GENEL
3.414.800 501.050 0 208.352.150 0 0 0 0 0 0 212.268.000
MÜDÜRLÜĞÜ
ÇALIŞMA VE SOSYAL
23.452.300 1.113.600 1.491.000 219.802.100 0 0 0 0 150.000 26.155.000.000 26.401.009.000
GÜVENLİK BAKANLIĞI
SANAYİ VE TİCARET
217.495.000 1.604.000 0 419.889.000 0 0 37.000 0 0 0 639.025.000
BAKANLIĞI
ENERJİ VE TABİİ
360.161.500 762.000 350.000 106.137.500 0 0 0 0 0 0 467.411.000
KAYNAKLAR BAKANLIĞI
PETROL İŞLERİ GENEL
1.459.500 0 200.000 3.955.500 0 0 0 0 0 0 5.615.000
MÜDÜRLÜĞÜ
KÜLTÜR VE TURİZM
269.864.910 1.256.540 5.655.300 224.658.510 0 0 60.000 519.850.740 0 0 1.021.346.000
BAKANLIĞI
ÇEVRE VE ORMAN
671.105.000 341.000 1.130.000 365.950.000 231.793.000 0 0 0 0 0 1.270.319.000
BAKANLIĞI
Tablo 1: 2009 Yılı Merkez‹ Yönet‹m Bütçe Kanunu - Genel Bütçel‹ İdareler / Fonks‹yonel Sınıflandırma (TL) (DEVAM)
SOSYAL
İSKAN VE DİNLENME,
KAMU DÜZENİ EKONOMİK ÇEVRE GÜVENLİK
GENEL KAMU SAVUNMA TOPLUM SAĞLIK KÜLTÜR EĞİTİM
AÇIKLAMA VE GÜVENLİK İŞLER VE KORUMA VE SOSYAL TOPLAM
HİZMETLERİ HİZMETLERİ REFAHI HİZMETLERİ VE DİN HİZMETLERİ
HİZMETLERİ HİZMETLER HİZMETLERİ YARDIM
HİZMETLERİ HİZMETLERİ
HİZMETLERİ
DEVLET METEOROLOJİ
114.935.000 175.000 800.000 0 0 0 257.000 0 0 0 116.167.000
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
DEVLET SU İŞLERİ GENEL
26.783.150 844.400 15.720.000 5.412.566.000 0 526.647.150 268.300 0 0 0 5.982.829.000
MÜDÜRLÜĞÜ

GENEL BÜTÇELİ KURUMLAR


107.662.022.161 14.597.892.817 14.855.467.630 25.809.605.110 234.240.000 3.326.778.290 12.791.994.420 3.172.647.690 25.620.307.140 49.671.188.230 257.742.143.488
(I SAYILI CETVEL)
ÖZEL BÜTÇELİ KURUMLAR
2.348.997.302 28.965.840 893.961.180 1.659.886.381 24.029.300 51.164.500 954.667.151 1.015.270.167 9.324.614.773 121.449.284 16.423.005.878
(II SAYILI CETVEL)
DÜZENLEYİCİ VE
DENETLEYİCİ KURUMLAR 276.743.624 993.435 27.335.000 1.584.321.049 0 0 0 34.218.000 0 0 1.923.611.108
(III SAYILI CETVEL)
I+II+III SAYILI CETVELE
110.287.763.087 14.627.852.092 15.776.763.810 29.053.812.540 258.269.300 3.377.942.790 13.746.661.571 4.222.135.857 34.944.921.913 49.792.637.514 276.088.760.474
TABİ KURUMLAR TOPLAMI
ÖZEL BÜTÇELERE HAZİNE
12.657.033.320 0 0 0 0 0 0 0 0 0 12.657.033.320
YARDIMI

GELİRDEN AYRILAN PAYLAR 58.634.154 0 0 1.155.227.000 0 0 0 0 0 0 1.213.861.154

MERKEZİ YÖNETİM
BÜTÇESİ TOPLAMI ( HAZİNE
YARDIMLARI HARİÇ, 97.630.729.767 14.627.852.092 15.776.763.810 29.053.812.540 258.269.300 3.377.942.790 13.746.661.571 4.222.135.857 34.944.921.913 49.792.637.514 263.431.727.154
GELİRDEN AYRILAN PAY
DAHİL)

MERKEZİ YÖNETİM
BÜTÇESİ TOPLAMI ( HAZİNE
97.572.095.613 14.627.852.092 15.776.763.810 27.898.585.540 258.269.300 3.377.942.790 13.746.661.571 4.222.135.857 34.944.921.913 49.792.637.514 262.217.866.000
YARDIMLARI VE GELİRDEN
AYRILAN PAY HARİÇ)

Kaynak:TC Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü

153
Tablo 2: 2009 Yılı Merkezİ Yönetİm Bütçe Kanunu - Özel Bütçelİ İdareler / Fonksİyonel

KAMU DÜZENİ EKONOMİK


GENEL KAMU SAVUNMA VE GÜVENLİK İŞLER VE
AÇIKLAMA HİZMETLERİ HİZMETLERİ HİZMETLERİ HİZMETLER

ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ 13.132.000 0 0 0

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU BAŞKANLIĞI 3.206.890 0 292.000 0

TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ 4.698.000 0 190.000 0

TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU 1.075.490.000 0 500.000 0

TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI 7.997.000 0 0 0

TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI 0 0 9.534.000 0

YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU GENEL


30.220.000 295.000 15.301.000 0
MÜDÜRLÜĞÜ

GENÇLİK VE SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 23.282.500 211.900 325.000 0

DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 13.421.640 31.000 1.190.000 0

DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 14.596.445 59.480 520.000 0

ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 5.283.000 117.000 0 861.344.000

VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 15.019.603 380.190 3.248.000 0

HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 5.583.000 77.000 1.400.000 0

TÜRK AKREDİTASYON KURUMU 0 0 0 5.066.000

TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ 25.980.000 0 1.200.000 137.545.000

MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ 3.981.600 0 160.000 8.976.400

TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ 14.246.000 18.000 600.000 17.203.000

ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ 0 0 0 8.565.000

TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU 9.391.700 0 315.000 72.152.600

SAVUNMA SANAYİ MÜSTEŞARLIĞI 5.043.780 21.243.620 299.600 0

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME


17.145.000 0 1.500.000 310.685.000
İDARESİ BAŞKANLIĞI

İHRACATI GELİŞTİRME ETÜD MERKEZİ 3.225.800 0 78.000 11.245.200

TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI 52.678.000 0 220.000 0

ÖZEL ÇEVRE KORUMA KURUMU BAŞKANLIĞI 4.223.700 0 0 0

GAP BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI 3.411.500 0 0 0

ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI 9.123.219 0 0 9.063.781

ELEKTRİK İŞLERİ ETÜT İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 9.737.500 371.000 0 38.281.500

MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 59.432.500 181.000 800.000 167.488.500

CEZA VE İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI


0 0 705.806.000 0
KURUMU

SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 2.529.600 0 500.000 8.976.400

MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI 2.923.000 0 0 3.294.000

DİĞER ÖZEL BÜTÇELİ KURULUŞLAR 1.435.002.977 22.985.190 743.978.600 1.659.886.381

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI 913.994.325 5.980.650 149.982.580 0

ÖZEL BÜTÇELİ KURUMLAR TOPLAMI 2.348.997.302 28.965.840 893.961.180 1.659.886.381

Kaynak:TC Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü

154
Sınıflandırma (TL)
İSKAN VE DİNLENME, SOSYAL
ÇEVRE TOPLUM KÜLTÜR GÜVENLİK VE
KORUMA REFAHI SAĞLIK VE DİN EĞİTİM SOSYAL YARDIM
HİZMETLERİ HİZMETLERİ HİZMETLERİ HİZMETLERİ HİZMETLERİ HİZMETLERİ Toplam

0 0 0 0 136.880.653 0 150.012.653

0 0 0 24.258.110 0 0 27.757.000

0 0 0 0 2.548.000 0 7.436.000

0 0 476.000 0 50.619.000 0 1.127.085.000

0 0 0 0 0 0 7.997.000

0 0 0 0 0 0 9.534.000

0 0 0 0 2.354.880.000 0 2.400.696.000

0 0 1.530.700 401.039.900 0 0 426.390.000

0 0 0 96.246.360 0 0 110.889.000

0 0 732.650 125.119.425 0 0 141.028.000

0 0 0 0 0 0 866.744.000

0 0 45.279.301 257.869.622 0 121.449.284 443.246.000

0 0 93.999.000 0 0 0 101.059.000

0 0 0 0 0 0 5.066.000

0 0 0 0 0 0 164.725.000

0 0 0 0 0 0 13.118.000

0 0 0 0 0 0 32.067.000

0 0 0 0 0 0 8.565.000

0 0 309.700 0 0 0 82.169.000

0 0 2.000 0 0 0 26.589.000

0 0 0 0 0 0 329.330.000

0 0 0 0 0 0 14.549.000

0 0 0 0 0 0 52.898.000

24.029.300 3.816.000 0 0 0 0 32.069.000

0 47.348.500 0 0 0 0 50.760.000

0 0 0 0 0 0 18.187.000

0 0 0 0 0 0 48.390.000

0 0 0 0 0 0 227.902.000

0 0 0 0 0 0 705.806.000

0 0 0 0 0 0 12.006.000

0 0 0 0 0 0 6.217.000

24.029.300 51.164.500 142.329.351 904.533.417 2.544.927.653 121.449.284 7.650.286.653

0 0 812.337.800 110.736.750 6.779.687.120 0 8.772.719.225

24.029.300 51.164.500 954.667.151 1.015.270.167 9.324.614.773 121.449.284 16.423.005.878

155
Tablo 3: Genel BÜTÇE
KURUMLAR 2010 BÜTÇE TAHMİNİ 2011 BÜTÇE TAHMİNİ
CUMHURBAŞKANLIĞI 72.500.000 76.400.000
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ 504.160.000 490.289.000
ANAYASA MAHKEMESİ 22.112.000 25.338.000
YARGITAY 61.368.000 68.072.000
DANIŞTAY 76.770.000 85.971.000
SAYIŞTAY 108.626.107 124.780.664
BAŞBAKANLIK 2.059.488.950 2.635.835.000
MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI 509.145.000 566.608.000
MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ 13.424.000 14.872.000
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 71.530.000 82.934.000
DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI 12.110.000 13.389.000
BAŞBAKANLIK YÜKSEK DENETLEME KURULU 12.084.000 13.406.000
DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI 716.009.000 842.839.000
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI 66.074.744.000 69.921.511.000
DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞI 127.009.000 143.555.000
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI 266.627.000 297.646.000
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU BAŞKANLIĞI 113.186.000 125.004.000
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI 2.683.421.680 2.942.290.000
ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞI 6.348.000 7.197.000
AİLE VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 6.229.000 7.073.000
KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 4.775.000 5.435.000
SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 14.032.000 16.187.000
SOSYAL HİZMETLER VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.913.754.000 2.322.193.000
ADALET BAKANLIĞI 3.677.018.323 4.093.866.427
MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI 15.937.710.000 17.744.452.827
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI 2.156.452.000 2.847.792.000
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI 4.046.834.000 4.449.319.000
EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8.694.068.000 9.533.164.000
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 293.745.000 335.406.000
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI 871.879.000 969.731.000
AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ 12.259.000 14.016.000
MALİYE BAKANLIĞI 64.698.794.396 71.735.723.007
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI 1.666.264.000 1.849.358.000
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 30.639.051.257 33.988.561.967
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI 780.037.000 864.176.000
TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 507.739.000 567.353.000
SAĞLIK BAKANLIĞI 13.967.429.000 15.504.366.000
ULAŞTIRMA BAKANLIĞI 1.395.209.534 1.567.593.874
DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI 80.312.000 90.816.000
KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 5.056.333.000 5.878.666.000
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI 8.059.281.300 8.650.240.639
TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 228.612.000 247.211.000
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI 28.630.157.000 33.949.347.000
SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI 632.856.000 678.784.000
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI 526.071.000 539.560.000
PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 6.369.000 7.121.000
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 1.144.486.000 1.283.837.000
ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 1.362.905.000 1.521.820.000
DEVLET METEOROLOJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 126.477.000 140.708.000
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 7.071.483.000 8.246.820.000
GENEL BÜTÇELİ KURUMLAR (I SAYILI CETVEL) 277.719.284.547 308.128.634.405
ÖZEL BÜTÇELİ KURUMLAR (II SAYILI CETVEL) 48.390.000 51.042.000
DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ KURUMLAR (III SAYILI CETVEL) 1.330.000.000 1.416.749.000
I + II + III SAYILI CETVELE TABİ KURUMLAR TOPLAMI 279.097.674.547 309.596.425.405
Kaynak:TC Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü

156
Tablo 4: Özel Bütçelİ İdarelerİn 2010-2011 Dönemİ Bütçe Gİder Teklİf ve Tahmİnlerİ (TL)
KURUMLAR 2010 BÜTÇE TAHMİNİ 2011 BÜTÇE TAHMİNİ

ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ 160.263.556 187.904.326

ATATÜRK KÜLTÜR. DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU BAŞKANLIĞI 29.885.000 34.552.000

TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ 6.938.000 7.771.000

TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU 1.272.195.000 1.749.270.000

TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI 8.528.000 9.793.000

TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI 10.160.000 11.093.000

YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 2.558.179.000 2.747.597.000

GENÇLİK VE SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 440.975.000 509.462.000

DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 120.456.000 134.753.000

DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 151.541.000 167.823.000

ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 918.793.000 1.017.907.000

VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 478.738.000 558.690.000

HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 109.810.000 129.319.000

TÜRK AKREDİTASYON KURUMU 5.512.000 6.187.000

TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ 179.182.000 200.428.000

MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ 14.306.000 15.939.000

TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ 34.526.000 39.793.000

ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ 9.350.000 11.045.000

TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU 89.282.000 101.979.000

SAVUNMA SANAYİ MÜSTEŞARLIĞI 28.819.000 32.639.000

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ


299.444.000 307.065.000
BAŞKANLIĞI

İHRACATI GELİŞTİRME ETÜD MERKEZİ 15.775.000 17.730.000

TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI 56.267.000 60.713.000

ÖZEL ÇEVRE KORUMA KURUMU BAŞKANLIĞI 35.880.000 38.893.000

GAP BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI 52.472.000 53.489.000

ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI 19.576.000 21.771.000

ELEKTRİK İŞLERİ ETÜT İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 51.042.000 55.315.000

MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 277.062.000 260.619.000

CEZA VE İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU 765.814.000 908.641.000

SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 13.358.000 15.130.000

MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI 6.689.000 7.987.000

ÖZEL BÜTÇELİ DİĞER KURUMLAR 8.220.817.556 9.421.297.326

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI 9.978.800 13.186.000

ÖZEL BÜTÇELİ KURUMLAR TOPLAMI 8.230.796.356 9.434.483.326

Kaynak:TC Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü

157
Tablo 5: Genel Bütçe Kapsamındakİ Kamu İdarelerİnİn Kadro ve Pozİsyon Sayıları
İdareler Genel Toplam
CUMHURBAŞKANLIĞI 1.216
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ 4.768
ANAYASA MAHKEMESİ 206
YARGITAY 1314
DANIŞTAY 947
SAYIŞTAY 1.763
BAŞBAKANLIK 2.842
MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ 519
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 694
DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI 702
BAŞBAKANLIK YÜKSEK DENETLEME KURULU 384
DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI 1.645
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI 3.411
DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞI 3.654
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI 10.550
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU BAŞKANLIĞI 5.334
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI 101.834
ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞI 166
AİLE VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 133
KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 131
SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 190
SOSYAL HİZMETLER VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 15.956
AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ 132
ADALET BAKANLIĞI 94.651
MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI 66.073
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI 34.530
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI 6.133
EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 214.381
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 1.451
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI 6.259
MALİYE BAKANLIĞI 44.810
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI 60.080
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 852.052
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI 16.859
TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 23.444
KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 28.394
SAĞLIK BAKANLIĞI 379.972
ULAŞTIRMA BAKANLIĞI 3.953
DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI 2.352
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI 64.622
TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.380
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI 4.186
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI 64
SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI 5.498
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI 1.081
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 35.335
PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 276
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 15.350
ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 14.706
DEVLET METEOROLOJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 4.650
ADLİ TIP KURUMU BAŞKANLIĞI 2.971
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK EĞİTİM ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI 88
DARPHANE VE DAMGA MATBAASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 555
REFİK SAYDAM HIFZISSIHA MERKEZİ BAŞKANLIĞI 2.608
YÜKSEK SEÇİM KURULU BAŞKANLIĞI 3.062
TOPLAM 2.150.317
Kaynak: 2009 Yılı Bütçe Gerekçesi

158
Tablo 6: Genel Bütçe Kapsamındakİ Kamu İdarelerİnİn Lojman ve Sosyal Tesİs Sayıları
İdareler Lojman Sosyal Tesis Toplam
CUMHURBAŞKANLIĞI 340 0 340
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ 466 8 474
ANAYASA MAHKEMESİ 49 0 49
YARGITAY 176 1 177
DANIŞTAY 107 1 108
SAYIŞTAY 561 3 564
BAŞBAKANLIK 641 1 642
MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI 0 0 0
MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ 23 0 23
BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3 0 3
DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI 8 0 8
BAŞBAKANLIK YÜKSEK DENETLEME KURULU 159 1 160
DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI 215 1 216
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI 200 0 200
DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞI 165 1 166
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI 1.191 15 1.206
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU BAŞKANLIĞI 28 0 28
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI 275 0 275
ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞI 0 0 0
AİLE VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 0 0 0
KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 0 0 0
SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 0 0 0
SOSYAL HİZMETLER VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU GENEL
471 0 471
MÜDÜRLÜĞÜ
ADALET BAKANLIĞI 13.114 6 13.120
MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI 41.701 327 42.028
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI 867 163 1.030
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI 15.209 75 15.284
EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 46.085 157 46.242
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 310 0 310
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI 377 1 378
AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ 0 0 0
MALİYE BAKANLIĞI 4.576 122 4.698
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI 166 0 166
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 44.096 843 44.939
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI 1.835 67 1.902
TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 523 0 523
SAĞLIK BAKANLIĞI 20.153 4 20.157
ULAŞTIRMA BAKANLIĞI 286 4 290
DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI 97 0 97
KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 2.476 68 2.544
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI 5.025 95 5.120
TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 120 5 125
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI 35 3 38
SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI 93 0 93
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI 31 0 31
PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 10 0 10
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 519 2 521
ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 0 0 0
DEVLET METEOROLOJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 811 15 826
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3.971 110 4.081
TOPLAM 207.564 2.099 209.663
Kaynak: 2009 Yılı Bütçe Gerekçesi

159
Tablo 7: 429 Sayılı Kanuna Tabİ Personel Maaş Bİlgİlerİ
Özel Hizmet Makam + Temsil
Unvan Derece Aylık Gösterge Ek Gösterge
Tazminatı (%) Tazminatı

Genelkurmay Başkanı 1/4 1.500 9.000 455 60.000

Kuvvet Komutanı 1/4 1.500 8.400 400 40.000

Orgeneral/Oramiral 1/4 1.500 8.000 380 35.000

Korgeneral/Koramiral 1/4 1.500 7.600 335 29.000

Tümgeneral/Tümamiral 1/4 1.500 7.000 310 26.000

Tuğgeneral/Tuğamiral 1/4 1.500 6.400 290 24.000

Subaylar

Kıdemli Albay 1/4 1.500 5.800 280 16.000

Albay 1/4 1.500 4.800 260 13.000

Yarbay 1/1 1.500 3.600 220 10.000

Kıd. Binbaşı 2/1 1.155 3.000 212

Binbaşı 3/1 1.020 2.200 201

Kıd. Yüzbaşı 4/1 915 1.600 188

Yüzbaşı 5/1 835 1.300 180

Kıd. Üsteğmen 6/1 760 1.150 171

Üsteğmen 7/1 705 950 160

Teğmen 8/1 660 850 151

Asteğmen 9/1 620 102

Astsubaylar

II. Kad. Kıd. Başçavuş 1/1 1.320 3.600 201

II. Kad. Kıd. Başçavuş 2/1 1.155 3.000 201

Kad. Kıd. Başçavuş 3/1 1.020 2.200 188

Kıd. Başçavuş 4/1 915 1.600 177

Kad. Başçavuş 5/1 835 1.300 165

Başçavuş 6/1 760 1.150 151

Kıd. Üstçavuş 7/1 705 950 140

Üstçavuş 8/1 660 850 130

Kıd. Çavuş 9/1 620 111

Çavuş 10/1 590 102

160
Tablo 8: Toplam Askerİ ve İç Güvenlİk Harcamaları (TL)
2006 Gerçekleşen 2007 Gerçekleşen 2008 Gerçekleşen 2009 Kanunlaşan

Askeri Harcamalar

A. Merkezi Yönetim İdareleri Askeri Harcamaları

Milli Savunma Bakanlığı 11.564.269.000 11.844.535.000 12.738.527.000 14.516.401.000

Jandarma Genel Komutanlığı 2.629.821.000 2.771.471.000 3.233.138.000 3.690.760.000

Sahil Güvenlik Komutanlığı 116.534.000 169.885.000 191.172.000 265.417.000

Savunma Sanayii Müsteşarlığı 16.085.000 21.394.000 21.736.000 26.589.000

Merkezi Yönetim Toplamı 14.326.709.000 14.807.285.000 16.184.573.000 18.499.167.000

B. Savunma Sanayii Destekleme Fonu Giderleri 1.540.210.000 1.541.143.000 1.602.777.557 1.810.835.674

C. MKEK›ya Bütçeden Transferler 25.000.000 39.680.000 48.000.000 50.000.000

D. TÜBİTAK Savunmaya Yönelik AR-GE Harcamaları 44.656.067 50.264.358 60.193.500 63.605.000

Toplam Askeri Harcamalar: Merkez Yönetim Toplamı,


15.936.575.067 16.438.372.358 17.895.544.057 20.423.607.674
SSDF, MKEK, TÜBİTAK
İç Güvenlik Harcamaları

A. Merkezi Yönetim Genel Bütçe İç Güvenlik Harcamaları

«Savunma» ve «Kamu Düzeni ve Güvenlik»


1.861.915.000 2.446.161.000 2.733.025.000 2.941.184.067
Harcamaları
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı 308.405.000 366.085.000 415.626.000 465.992.000

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 9.640.000 9.727.000 10.236.000 12.295.000

İçişleri Bakanlığı 1.148.328.000 1.495.278.000 1.649.851.000 1.893.861.000

Köy Korucularının Maaşları 312.276.000 369.024.000 331.246.000

Emniyet Genel Müdürlüğü 5.161.782.000 6.059.708.000 6.885.824.000 7.948.793.000

Merkezi Yönetim Toplamı 8.490.070.000 10.376.959.000 11.694.562.000 13.262.125.067

B. Merkezi Yönetim Özel Bütçe İçi Güvenlik


713.728.000 933.107.000 599.498.000 901.683.400
Harcamaları(*)
Toplam İç Güvenlik Harcamaları 9.203.798.000 11.310.066.000 12.294.060.000 14.163.808.467

Toplam Askeri ve İç Güvenlik Harcamaları 25.140.373.067 27.748.438.358 30.189.604.057 34.587.416.141

GSYİH 758.390.785.000 853.636.000.000 994.315.000.000 1.111.438.000.000

Merkezi Yönetim İdareleri Askeri Harcamaları GSYİH’ya


1,89 1,73 1,63 1,66
Oranı (%)
Toplam Askeri harcamaların GSYİH’ya Oranı (%) 2,10 1,93 1,80 1,84

Toplam İç Güvenlik Harcamalarının GSYİH’ya Oranı (%) 1,21 1,33 1,24 1,27

Toplam Askeri ve İç Güvenlik Harcamalarının GSYİH’ya


3,32 3,25 3,04 3,11
Oranı (%)
(*) 2009 yılı için Korucu Maaşları miktarı belli değildir
Kaynak: Yentürk. Nurhan: “Askeri ve İç Güvenlik Harcamalarını İzleme Kılavuzu 2009-2010-2011”. stk.bilgi.edu.tr/stkButce.asp.

161
Tablo 9: NATO Ülkelerİnde Savunma Harcamaları
Ülkeler Savunma Harcamalarının GSYİH’ya Oranı Cari
Savunma Harcamaları Cari Fiyatlarla (milyon $)
Fiyatlarla (%)

2007 2008 Tahmini 2007 2008 Tahmini

A.B.D. 556.961 574.940 4,0 4,0

Almanya 45.552 46.241 1,3 1,3

Belçika 5.164 5.469 1,1 1,1

Birleşik Krallık 68.903 60.499 2,5 2,2

Bulgaristan 1.198 1.316 3,0 2,6

Çek Cumhuriyeti 2.527 3.173 1,4 1,4

Danimarka 4.175 4.418 1,3 1,3

Estonya 387 452 1,8 1,9

Fransa 61.784 66.180 2,4 2,3

Hollanda 11.480 12.093 1,5 1,4

İspanya 16.724 18.974 1,2 1,2

İtalya 28.648 30.471 1,4 1,3

Kanada 17.926 19.477 1,3 1,3

Letonya 443 545 1,6 1,7

Litvanya 453 548 1,2 1,1

Lüksemburg 286 228 0,6 0,4

Macaristan 1.776 1.850 1,3 1,2

Norveç 5.875 5.870 1,5 1,5

Polonya 3.309 3.673 1,8 1,9

Portekiz 7.833 10.169 1,5 1,5

Romanya 2.608 3.017 1,5 1,5

Slovak Cumhuriyeti 1.139 1.458 1,5 1,5

Slovenya 693 821 1,5 1,5

Türkiye 11.810 13.324 1,8 1,8

Yunanistan 8.208 9.989 2,6 2,8

Kaynak: Financial and Economic Data Relating to NATO Defence”, NATO, 19 Şubat 2009.

162
Tablo 10: NATO Ülkelerİnde Sİlahlı Kuvvetler Büyüklüğü
Ülkeler Personel Sayısı (bin kişi) Personel Sayısının İşgücüne Oranı (%)

2007 2008 Tahmini 2007 2008 Tahmini

A.B.D. 13.430 1.326 1,3 1,3

Almanya 245 252 0,6 0,7

Belçika 39 38 0,9 0,8

Bileşik Krallık 192 173 0,9 0,8

Bulgaristan 37 29 1,4 1,1

Çek Cumhuriyeti 25 24 0,7 0,7

Danimarka 21 18 0,9 0,8

Estonya 4 5 0,8 0,8

Fransa 354 347 1,6 1,5

Hollanda 48 44 0,8 0,7

İspanya 132 129 0,8 0,7

İtalya 195 195 0,9 0,9

Kanada 55 55 0,4 0,5

Letonya 5 5 0,4 0,4

Litvanya 9 10 0,7 0,8

Lüksemburg 1,4 0,9 0,7 0,4

Macaristan 20 19 0,6 0,6

Norveç 19 20 1,0 1,0

Polonya 150 150 1,2 1,2

Portekiz 38 38 0,8 0,8

Romanya 74 62 0,9 0,8

Slovak Cumhuriyeti 14 14 0,8 0,8

Slovenya 6 7 0,9 0,9

Türkiye 497 496 2,3 2,3

Yunanistan 134 134 2,9 2,9

Kaynak: Financial and Economic Data Relating to NATO Defence”, NATO, 19 Şubat 2009.

163
Tablo 11: SSDF Gelİr ve Gİderlerİ İle Bütçeden SSDF’ye Aktarılan Paylar
2004 2005 2006 2007 2008 2009

A. Savunma Sanayi Destekleme


Fonu Gelir ve Giderleri (YTL)

Gelirler 1.454.700.000 1.608.100.000 1.474.200.000 1.632.800.000

Giderler 1.277.900.000 1.207.700.000 1.357.200.000 1.552.200.000

Kaynak: SSM 2007 Faaliyet Raporu

B. Savunma Sanayi Destekleme


Fonuna Bütçeden Verilen Paylar

Bütçeden Gelirler 1.318.317.000 1.684.343.000 1.912.122.000

Kaynak: Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü, Genel Bütçe Harcamaları 5.8.6.1 EKON’te yer alan bilgiler

C. Savunma Sanayi Destekleme


Fonu Giderleri

Giderler 1.252.879.239 1.540.210.000 1.541.143.000 1.602.777.557 1.810.835.675

Kaynak: DTP’den talep edilerek alınmıştır

Kaynak: Nurhan Yentürk, Askeri ve İç Güvenlik Harcamalarını İzleme Kılavuzu 2009-2010-2011, stk.bilgi.edu.tr/stkButce.asp

Tablo 12: Hazİne Garantİlİ SSDF Dış Borç Stoku ve Gerİ Ödemelerİ
Hazine Garantili Kredilerin Geri Ödemeleri ($)
Hazine Garantili SSDF Dış Borç Stoku ($)
Hazinece Üstlenilen SSDF’ce Üstlenilen

1991-1996 28.254.000

1997 741.000.000 0

1998 672.000.000 0

1999 593.000.000 0

2000 546.000.000 0

2001 525.000.000 0

2002 621.000.000 0 158.000.000

2003 534.000.000 0 159.000.000

2004 418.000.000 0 149.000.000

2005 318.000.000 0 125.000.000

2006 247.000.000 0 85.000.000

2007 186.000.000 0 67.000.000

2008 154.000.000 0 32.000.000

Kaynak: Nurhan Yentürk, Askeri ve İç Güvenlik Harcamalarını İzleme Kılavuzu 2009-2010-2011, stk.bilgi.edu.tr/stkButce.asp

164
Tablo 13: Türkİye Savunma Sanayİİ Verİlerİ
AR-Ge Harcamalarının
Sütun1 Ciro (TL) İhracat (TL) AR-GE Harcamaları (TL) İhracatın Payı (%)
Payı (%)

2000 572.444.544 82.953.024 28.950.432 14.491 5.057

2001 1.228.354.068 193.880.867 35.323.902 15.783 2.875

2002 1.742.295.000 406.272.280 80.215.680 23.318 4.604

2003 1.812.293.458 461.271.055 81.390.552 25.452 4.491

2004 1.794.415.040 263.489.622 85.700.120 14.683 4.775

2005 2.135.340.333 452.821.647 105.362.034 21.206 4.934

2006 2.269.214.195 464.273.291 118.827.391 20.459 5.236

2007 2.631.522.312 488.880.000 139.680.000 18.577 5.307

Kaynak: SaSAD

Tablo 14: MSB Bütçesİnden 2008 Yılında Yardım Yapılan Dernekler


Kurum Yardım Tutarı (TL)

Türkiye Emekli Subaylar Derneği 618.518

Türkiye Muharip Gaziler Derneği 10.000

Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği 1.738

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği 10.000

Toplam 640.256

Kaynak: Milli Savunma Bakanlığı

Tablo15: TSKGV’nİn Pay Sahİbİ Olduğu Şİrketler


Şirket Adı TSKGV Payı (%)

İşbir Elektrik Sanayii A.Ş. 99,76

HavelsanHava Elektronik Sanayii ve Ticaret A.Ş. 98,9

Aspilsan Askeri pil Sanayii ve Ticaret A.Ş. 97,7

Aselsan Elektronik Sanayii ve Ticaret A.Ş. 84,58

TAI Tusaş Havacılık ve uzay sanayii A.Ş. 54,49

Roketsan Roket Sanayii ve Ticaret A.Ş. 35,5

TAPASAN Hassas Mekanik ve Elektronik San. Ve Tic. A.Ş. 25

Türktıpsan Sağlık Turizm ve Ticaret A.Ş. 20

DİTAŞ Deniz İşletmeciliği ve Tankerciliği A.Ş. 20

Netaş Nortel Networks Netaş Telekomünikasyon A.Ş. 15

Mercedes-Benz Türk A.Ş. 5

TEI Tusaş Motor Sanayii A.Ş. 3,02

HEAŞ Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş. 1,19

HTR Havelsan Teknoloji Radar Sanayii ve Ticaret A.Ş. 0,01

Kaynak: TSKGV

165
Tablo 16: Savunma Sanay‹‹ F‹rmalarının Sektörel Dağılımı
Kamu Kuruluşları
Özel Kuruluşlar Yabancı Ortaklıklar
Askeri Fabrikalar Kİ/SSM/TSKGV

Hava Araçları Eskişehir ve Kayseri Hava TAI BAYKAR MAKİNA TUSAŞ MOTOR
İkmal Bakım Merkezleri
BÜYÜKMIHÇI ALP HAVACILIK

GLOBAL

Kara Araçları Arifiye, Tuzla ve Kayseri Ana İŞBİR OTOKAR FNSS


Bakım Merkezleri
BMC MTU-TR

HEMA

NUROL

Deniz Araçları Gölcük, İstanbul, İzmir Türkiye Gemi San. RMK YILDIZ
Tersaneleri
SEDEF

YONCA ONUK

DEARSAN

Elektronik Yazılım Ankara Hava İkmal Bakım ASELSAN GATE AYESAŞ


Merkezi
HAVELSAN MİLSOFT SELEX
KKK Ana Bakım Merkezi
STM SAVRONİK NETAŞ

MİKES VESTEL SAVUNMA SIEMENS

EHSİM KOÇ SİSTEM ESDAŞ

HTR METEKSAN SAVUNMA YALTES

TÜBİTAK UEKAE C-TECH

TÜBİTAK MAM KALETRON

YÜKSEK TEKNOLOJİ

SDT

Roket-Füze-Mühimmat KKK Ana Bakım Merkezi MKEK BARIŞ STOEGER

Kayseri ve Ankara Hava İkmal ROKETSAN KALEKALIP


Bakım Merkezleri
TAPASAN SARSILMAZ

TÜBİTAK SAGE GİRSAN

TİSAŞ

Kaynak: Performans programı 2009, Savunma Sanayi Müsteşarlığı, http://www.ssm.gov.tr/TR/dokumantasyon/Documents/SSM_2009_PP.pdf (erişim


tarihi 11 Mayıs 2009).

166
EK 1: Askerİ Yasak Bölgeler laması gibi faaliyetlerde bulunulması, bölgenin savunma
ve güvenlik tedbirlerini aksatacak, bozacak ve açıkla-
TSK kendi kullanımında olan araziler dışında askeri yasak yacak cihazlar kullanılması, bu amaçla görevlendirilmiş
bölgeler ve güvenlik bölgeleri üzerindeki yetkileriyle aynı olanlar ile Genelkurmay Başkanlığı tarafından izin veril-
zamanda Türkiye’deki kara, deniz ve hava bölgelerinin miş olanlar dışındakilere yasaktır.
önemli bir miktarını kontrol etmektedir. Bu yetkiler 2565
sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu İkinci derece kara askeri yasak bölgeleri birinci derece-
kapsamında düzenlenmiştir. Kanun “(a) yurt savunması deki bölgelerin çevresinde veya savunma açısından ge-
bakımından hayati önemi haiz askeri tesisler ve bölge- rekli görülen diğer bölgelerde tesis edilir. Sınırları birinci
ler ile sınırların, güvenlik ve gizliliğini sağlamak için bun- dereceden askeri yasak bölgenin sınırlarından başlamak
ların çevrelerinde, kıyılarında ve havalarında; kara, de- üzere beş kilometreye kadar uzaktan seçilen noktalardan
niz ve hava askeri yasak bölgelerini, (b) yurt savunması geçirilen hat ile belirtilir. Bu mesafe gerektiğinde on ki-
veya yurt ekonomisine önemli ölçüde katkıda bulunan lometreye kadar uzatılabilir. Birinci dereceden bölgelerin
veya kısmen dahi tahripleri veya devamlı olarak ya da ge- çevresi dışında kalanların sınırları Bakanlar Kurulunca
çici bir zaman için faaliyetten alıkonulmaları halinde milli belirlenir. T.C. vatandaşlarının bu bölgelerde oturmaları,
güvenlik veya toplum hayatı bakımından olumsuz sonuç- seyahat etmeleri, zirai faaliyetlerini, meslek ve sanatla-
lar doğurabilecek; diğer askeri tesis ve bölgeler ile kamu rını icra etmeleri serbesttir fakat gerekli görüldüğünde
veya özel kuruluşlara ait her türlü yer ve tesislerin etra- Bakanlar Kurulu kararıyla sınırlandırılabilir. Yabancı ger-
fında güvenlik bölgelerini” kapsar. Birinci ve ikinci dere- çek ve tüzelkişiler bu bölgelerde taşınmaz mal edinemez-
ceden askeri yasak bölgelerin ne kadarlık bir alanı kapsa- ler. Bu tür mallar Bakanlar Kurulu tarafından kararlaştı-
dığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. rılan şartlar uyarınca tasfiye edilir. Yabancılar ayrıca izin
almadan geçici dahi olsa bölgeye giremezler, oturamaz-
Askeri yasak bölgeler Genelkurmay Başkanlığının göre- lar, çalışamazlar ve taşınmaz mal kiralayamazlar. Yine bu
ceği lüzum üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile saptanır. bölgelerde de Genelkurmay Başkanlığı tarafından izin ve-
Güvenlik bölgeleri Genelkurmay Başkanlığınca kurula- rilenler hariç dürbünle gözetleme, resim ve kroki çizme,
bilir veya kaldırılabilir. Kamu ve özel kuruluşların çevre- not alma, fotoğraf ve film çekme ve belirli bazı cihazları
sindeki özel güvenlik bölgeleri Genelkurmay Başkanlığı, kullanmaya yasak getirilmiştir.
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği veya İçişleri Ba-
Birinci dereceden deniz askeri yasak bölgeleri birinci de-
kanlığının göstereceği lüzum üzerine Genelkurmay Baş-
rece kara askeri yasak bölgelerinin sahilde bittiği nok-
kanlığının uygun görmesi kaydıyla Bakanlar Kurulunca
tadan itibaren deniz yönünde, denizdeki tesislerin çe-
kurulabilir veya kaldırılabilir.
peçevre her tarafında, en az yüz metre, en çok bir deniz
Birinci derecede kara askeri yasak bölgeleri yurt savun- milli uzaklıktan geçirilen noktaların birleştirilmesi sure-
ması bakımından hayati önem taşıyan askeri tesis ve tiyle belirlenir. Kara askeri yasak bölgelerindeki yasak-
bölgelerin, çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya lamalara ek olarak, bu bölgelerde Türk ve yabancı deniz
işaretlerle belirlenen dış sınırlarının en az yüz, en fazla araçlarının sığınmaları ve bu bölgelerde kalma şartlarına
dörtyüz metre uzağından alınan noktaların birleştirilmesi ilişkin sınırlamalar getirilmiştir. İkinci derece deniz as-
suretiyle meydana gelen alanlarda ve kara sınır hattı bo- keri yasak bölgeleri ikinci derece kara askeri yasak böl-
yunca ve lüzum görülen kıyılarda otuz ila altıyüz metre gelerinin sahilde bittiği noktadan itibaren deniz yönünde
derinlikteki sahalarda tesis edilir. Bu bölgelerde taşın- ve birinci derece deniz askeri yasak bölgelerinin sınırla-
maz mallar kamulaştırılır, içlerine görevliler ve yetkili rından itibaren deniz üzerinden her yönde iki deniz mi-
komutanlığın izin verdiği T.C. uyruğundaki diğer görev- line kadar uzanan alanları kapsar. Yine gerektiğinde bun-
lilerden başkası giremez ve oturamaz, yabancıların gi- lar dışında kalan bölgelerde yasak bölge kapsamına alı-
rişi Genelkurmay Başkanlığının iznine bağlıdır ve içlerin- nabilir. Bu bölgelere ilişkin bilgiler Deniz Kuvvetleri Ko-
deki eski eserler ve doğal kaynakların yerli kuruluşlarca mutanlığı Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Daire Başkanlı-
veya yerli kuruluşların denetimi altındaki Türk veya ya- ğından edinilir. Bu bölgelerde daimi tesisi gerektirmeyen
bancı uyruklularca araştırılması veya işletilmesi, Genel- balıkçılık, süngercilik gibi su ürünlerinin avlanması, deniz
kurmay Başkanlığının olumlu görüş bildirmesine bağlıdır. dibindeki doğal kaynakların aranması ve işletilmesi Tür-
Bu bölgelerin fotoğraf ve filminin çekilmesi, harita, resim kiye Cumhuriyeti vatandaşları için serbesttir. Sabit tesis-
ve krokisinin yapılması, not alınması veya harita uygu- lerin kurulması ise Genelkurmay Başkanlığının iznine ta-

167
biidir. Bu bölgelerdeki liman, koy, körfez gibi yerlere yerli EK 2: SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
deniz araçları serbestçe girip çıkabilir, yabancılar için ise
bu izne tabiidir. Hale Akay

Birinci derece hava askeri yasak bölgeleri, hudut dışına 1982 tarihli 2962 sayılı kanun ile Deniz Kuvvetleri Komu-
çıkılmadığı müddetçe, birinci derece kara ve deniz askeri tanlığından (DKK) bağımsız bir yapı olarak kurulan Sahil
yasak bölgelerin üzerinde ve dış sınırlarından itibaren Güvenlik Komutanlığı (SGK), ilk üç sene Jandarma Genel
yatay olarak her yönde en az yirmibeş kilometrelik Komutanlığı (JGK) altında faaliyet gösterdikten sonra,
hava sahasını kapsayacak şekilde tesis edilir. Bu bölge- 1985 yılında mevcut statüsünde hizmet vermeye başla-
lerde Türk askeri hava araçları hariç, yerli veya yabancı- mıştır. SGK yasal düzenlemeye göre barış zamanında iç
lara ait havaaraçları ancak Genelkurmay Başkanlığının güvenlik hizmetlerinin bir parçası olarak İçişleri Bakan-
izni ile uçuş veya iniş gerçekleştirebilir. İkinci derece hava lığına, savaş zamanında ise Deniz Kuvvetleri Komutan-
askeri yasak bölgeleri ise, yine hudut dışına çıkmama lığına bağlı çalışır.
koşuluyla birinci derece kara veya deniz askeri yasak
SGK Türkiye’nin tüm sahilleri, iç suları olan Marmara De-
bölgeleri dışında kalan stratejik önemi haiz askeri veya
nizi, İstanbul ve Çanakkale boğazları, liman ve körfezleri,
kamu ve özel kuruluşlara ait tesisler üzerinde ve dış sı-
karasuları, münhasır ekonomik bölgesi ile ulusal ve ulus-
nırlarından itibaren yatay olarak her yönde en az yirmi-
lararası hukuk kuralları uyarınca egemenlik ve denetimi
beş kilometrelik, havasahasını kapsayacak şekilde tesis
altında bulunan deniz alanlarından sorumludur. 2003 yı-
edilir.
lında yapılan değişiklik sonrasında görevleri bu bölge-
Askeri güvenlik bölgeleri birinci derece kara ve deniz as- lerdeki tüm kaçakçılık, Eski Eserler Kanununa aykırı ey-
keri yasak bölgesi olarak ilan edilmeyen Silahlı Kuvvet- lemler, Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Ka-
lere ait kışla, kıta, karargâh, kurum, ordugah ve tesisler nununa aykırı eylemler ile liman sınırları dışında Türkiye
ile sualtı ve suüstü tesislerinin, her türlü patlayıcı, yanıcı, Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarda
akaryakıt ve gizlilik dereceli maddelerin konmasına tah- Karasuları Dâhilinde İcrai Sanat ve Ticaret Hakkında Ka-
sis edilmiş sabit ve seyyar depo ve cephaneliklerle, bu nuna, Telsiz Kanununa, Denizde Can ve Mal Koruma Hak-
gibi maddeleri dolduran, boşaltan tesisler ve atış poli- kında Kanuna, Umumi Hıfzıssıhha Kanununa, Hayvanla-
gonlarının çevresinde, bu yerlerin dış sınırlarından itiba- rın Sağlık Zabıtası Hakkında Kanuna, Zirai Mücadele ve
ren en fazla dörtyüz metreye kadar geçen noktaların bir- Zirai Karantina Kanununa, Su Ürünleri Kanununa, Pasa-
leştirilmesi ile Genelkurmay Başkanlığınca tesis edilebi- port Kanununa, Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seya-
lir. hatleri Hakkında Kanuna, Gemi Sağlık Resmi Kanununa,
Turizmi Teşvik Kanununa, seyir güvenliği ile demirleme,
TSK bunlar haricinde, bu kanun içinde özel bir maddeyle bağlama, avlanma, dalgıçlık ve bayrak çekme ile ilgili hü-
düzenlenmemiş olmasına rağmen bazı bölgeleri ge- kümlere, deniz ve hava araçları ile denizlerdeki tesislerin
çici güvenlik bölgesi olarak ilan etmektedir. 2007-2009 yarattığı çevre kirliliğine aykırı eylemleri kapsar. Ayrıca
döneminde, herhangi bir gerekçe açıklamaksızın yak- denizlerde ortaya çıkabilecek patlayıcı madde ve şüpheli
laşık 20 askeri geçici bölge ilanı yapılmıştır. Bu bölge- cisimlerin yok edilmesinden, deniz engelleri ve batık işa-
ler arasında Mazı Dağı (Mardin, 1 Mayıs 2009 - 30 Hazi- retlerinin sürekliliği ve kontrolünden, denizde yapılacak
ran 2009, Kurşunlu (Diyarbakır, 1 Nisan 2009-15 Haziran arama-kurtarma faaliyetlerinden, karasularına giriş ya-
2009), Birecik (Şanlıurfa, 16 Mart – 10 Nisan 2009) bulun- pan mültecilerden ve denizde devam eden suçların taki-
maktadır. Yine bu sene Tunceli’de beş bölge geçici gü- binden sorumludur. SGK’nın görev alanları, üsleri ve yer-
venlik bölgesi kapsamına alınmıştır. Bu geçici güvenlik leşme yerlerine Genelkurmay Başkanlığının görüşü alına-
bölgelerinde dolaşım özgürlüğü önemli ölçüde kısıtlan- rak İçişleri Bakanlığı tarafından karar verilir.
dığından, bu tip ilanlar bir tür olağanüstü hal uygulaması
olarak algılanmaktadır. Tunceli’deki geçici güvenlik böl- SGK personeli TSK kadroları içinde gösterilir; bu nedenle
gesi mezraları da kapsamaktadır ve bu nedenle bu ilan 211 sayılı Askeri İç Hizmet Kanunu ile 926 sayılı TSK Per-
kararının iptali için dava açılmıştır. TSK haricinde Güney- sonel Kanunu hükümlerine göre görev yapar. İki amiral
doğu’da valilikler de benzer şekilde geçici güvenlik böl- kadrosu ise DKK rütbe kadrolarına dâhildir. Sahil Güven-
geleri ilan etmektedirler. lik Komutanının atanması Deniz Kuvvetleri Komutanının
lüzum göstermesi, Genelkurmay Başkanının teklifi, İçiş-
leri Bakanının inhası, Başbakanın imzalayacağı ve Cum-
hurbaşkanının onaylayacağı müşterek kararname ile ya-

168
pılır ve birinci sicil üstü Genelkurmay Başkanıdır. Komu- Tıpkı JGK gibi, SGK da AB İlerleme Raporlarının ayrılmaz
tanlığın subay ve astsubayları giderleri SGK bütçesinde bir parçasıdır. Bir önceki almanakta Lale Sarıibrahimoğ-
gösterilmek üzere, DKK ile TSK’nın diğer eğitim kurum- lu’nun da belirttiği gibi, AB, asayiş hizmetlerindeki çok-
larında yetişirler. 2009 yılı itibarıyla personel sayısı 1451, başlılığın ve hizmetlerdeki etkinlik sorununun çözümü
bu personele ayrılan lojman sayısı ise 310 olarak gözük- için polis, jandarma ve sahil güvenliğin tek kurum çatısı
mektedir. altında birleştirilmesini ve JGK ile SGK’nın sivillerden di-
rektif alan kurumlar haline dönüştürülmesini sürekli vur-
SGK bütçesi İçişleri Bakanlığı bütçesi bünyesinde ve Ba-
gulamaktadır. İçişleri Bakanlığı tarafından deniz ve kara
kanlık bütçesinden ayrı olarak gösterilir. Fakat bütçe-
sınırlarının korunması alanında 2003 yılında başlatılan
nin oluşturulmasında karar verici konumda olan SGK’nın
entegre sınır yönetimi uygulaması eylem planında bir
kendisi ve DKK’dır. Örneğin ihtiyaç duyulan silahların te-
ilerleme kaydedilmemiştir. 2008 yılı İlerleme Raporuna
dariki DKK standartlarına göre bu iki komutanlıkça ha-
SGK şu şekilde yansımıştır:
zırlanır. İçişleri Bakanlığı sadece onay makamı olarak bu
sürece dâhil olur. 2009 bütçesi 265.417.000 TL olarak ka- “Sınır görevlileri, Türkiye’nin Ulusal Entegre Sınır Yönetimi
nunlaşmıştır. Genel Bütçe kanunları ve gerekirse diğer Stratejisi veya anılan stratejiyi uygulamaya dönük Eylem
kanunlar yoluyla Milli Savunma Bakanlığı ve JGK’ya ta- Planı hakkında sınırlı bilgi sahibidirler. Entegre Sınır Yöne-
nınan gümrük ve her türlü vergi, resim, harç ve ardiye üc- timine İlişkin Ulusal Eylem Planı’nın uygulanmasına yöne-
retlerinden muafiyet ve istisna hükümleri SGK için de uy- lik olarak, çalışmaların sistematikleştirilmesi ve süratlendi-
gulanır.59 Yine Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakan- rilmesi gerekmektedir. Eylem Planı’nın uygulanmasını de-
lığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Milli İstih- ğerlendirmek üzere kurulan kurumlararası grup yalnızca bir-
barat Teşkilatı Müsteşarlığı, Jandarma Genel Komutan- kaç kez toplanmıştır. Yeni sınır icra makamının henüz tesis
lığı gibi Sahil Güvenlik Komutanlığının da performans edilememiş olması bağlamında, ortak risk analizleri gelişti-
programı hazırlaması zorunlu değildir. rilmesi, bilgi değişiminde bulunulması, tetkik ve eğitim ala-
nında işbirliği yapılması suretiyle, sınırda görev yapan tüm
Meclis Plan Bütçe Komisyonunun 10 Kasım 2008 tarihli
birimler arasında işbirliğinin daha da geliştirilmesi önem arz
İçişleri Bakanlığı bütçesinin tartışıldığı oturumda sadece
etmektedir.”
İzmir Milletvekili Bülent Baratlı SGK’nın yüzer uçar plat-
formlarının yaşlılığından, personel eksikliğinden ve “hala Sonuç olarak 2005 yılından 2009’a kadar SGK’nın sivil
DKK şemsiyesi altında çabaladığından” bahsetmiştir. idareye devri konusunda bir ilerleme sağlanamamıştır.
Geri kalan tartışmalarda SGK’nın başarılarına yapılan öv-
güler ile Beşir Atalay tarafından dikkat çekilen Sahil Gö-
zetleme Radar Projesi haricinde SGK ele alınmamıştır.60

SGK İçişleri Bakanlığına bağlı çalışsa da, burada da tıpkı


JGK’da olduğu gibi iki başlılık sorunları ortaya çıkmakta-
dır. SGK’nın fiilen TSK bünyesinde görev yaptığının bir
başka kanıtı Genelkurmay Başkanlığının haftalık bilgi-
lendirme toplantılarıdır. Bu toplantılarda her hafta SGK
tarafından yapılan arama-kurtarma faaliyetlerinin sa-
yısı, İçişleri Bakanlığına herhangi bir atıf yapılmadan ve-
rilmektedir.

SGK’nın güvenlik idaresi yapılanmasındaki bu konumu,


benzer görevleri yerine getiren sivil kurumlar ile SGK ara-
sında yetki dağılımı ve uygulama açısından kargaşa ya-
ratmaktadır. SGK ve İçişleri Bakanlığına bağlı Deniz Po-
lisi arasında işbirliğinin koordinasyonuna ilişkin bir pro-
tokol mevcut olsa da, iç içe geçen görev alanları sorun 59 Lale Sarıibrahimoğlu, “Sahil Güvenlik Komutanlığı,” Ümit Cizre
(ed.), Almanak 2005 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim için-
yaratmaktadır. SGK’ya ait komutanlıklar da sorumluluk de, s. 116.
alanlarında ancak en yüksek mülki idare olan valiler tara- 60 “2009 Mali Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2007
fından denetlenebilmektedir. Kaymakamların denetleme mali yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Plan ve
Bütçe Komisyonu Görüşme Tutanakları,” 10 Kasım 2008.
yapma imkânları yoktur.61 61 Lale Sarıibrahimoğlu, a.g.e., s. 116.

169
EK 3: HARİTA GENEL KOMUTANLIĞI rütülmesini sağlamak ve Harita Yüksek Teknik Okulu ma-
rifetiyle mühendis sınıflı harita branşlı subay personelin,
Hale Akay Harita Astsubay Sınıf Okulu marifetiyle de harita teknis-
yen astsubayların yetiştirilmesini sağlamak, sivil memur-
1925 tarihli 657 sayılı Kanunu ile Harita Genel Komutan-
lara yönelik temel ve hazırlayıcı eğitimler ile tüm perso-
lığı (HGK) ordu içindeki en eski birimlerden biridir. Ko-
mutanlık Cumhuriyet’in kuruluşunun hemen sonrasında, neline hizmet içi ve görevbaşı eğitimleri düzenlemek gö-
ülkenin güvenlik ihtiyaçları nedeniyle adı geçen kanunla revlerini vermektedir.
Harita Genel Müdürlüğü olarak kurulmuş ve başına ata- Komutanlık karargâhı Ankara’da olan HGK, bu görev tab-
nan ilk isim Korgeneral Mehmet Şevki Paşa olmuştur. losuna baktığımızda idarenin haritacılıktan sorumlu en
Müdürlük, 12 Eylül darbesi sonrasında 1983 yılında ya- yetkili organıdır ve bir bakanlığa bağlı faaliyet gösterse
pılan değişiklikle Harita Genel Komutanlığı adını almış- bile her komutanlıktaki gibi çalıştırılan sivil personel ha-
tır. 657 sayılı kanuna göre Komutanlık Milli Savunma Ba- ricinde, askeri personelden oluşur. HGK’nın muvazzaf
kanlığına bağlı (MSB) çalışır ve ayrı bir bütçeye sahiptir. subay temini Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) tarafın-
Harita Genel Komutanının ataması Milli Savunma Baka- dan yapılır. Yine TSK’nın haritacılıktan sorumlu persone-
nının inhası, Başbakanın onayı ile Cumhurbaşkanı tara- lini yetiştiren Harita Yüksek Teknik Okulunun öğrencileri
fından yapılır. Kanunun 1961 yılında değiştirilen 4. mad- Kara Harp Okulu mezunları arasından seçilir. HGK’nın dı-
desine göre, Komutanlık, yurdun savunması için lüzumlu şarıdan alınan muvazzaf subay, sözleşmeli subay, astsu-
bütün harita ve planların, Tapu ve Kadastro Genel Mü- bay ve uzman erbaş temini de KKK tarafından yapılmak-
dürlüğü ile işbirliği yaparak adı geçen Genel Müdürlük tadır. MSB sadece sözleşmeli memur alımından sorumlu-
için lüzumlu haritaların, bütün bakanlıklar ile diğer resmi dur. Bu da TSK organizasyon şeması içinde HGK’yı KKK
dairelerin lüzum göstereceği haritaların, altıncı maddede altına yerleştirebileceğimizi gösterir.
gösterilen kurulca tespit edilen evsaf, zaman ve miktarda
alımı ve basımı ile mükelleftir. 6. madde ise “HGK’nın HGK’nın Türkiye haritacılığındaki yeri ise çok daha kap-
yapacağı bütün işlerin miktarı ile bunların, isteyen dai- samlıdır. Bakanlıklararası Harita İşlerini Koordinasyon
renin ihtiyacına uygun teknik vasıf ve esasları her yıl, o ve Planlama Kuruluna, Harita Genel Komutanı başkanlık
sene bütçesinin Büyük Millet Meclisine sevkinden evvel eder. Komutanlık ayrıca Türkiye Ulusal Fotogrametri ve
ve bunun dışında ihtiyaç görülecek zamanlarda HGK’nın Uzaktan Algılama Birliği (TUFUAB), Türkiye Ulusal Jeo-
daveti üzerine ve onun başkanlığında toplanacak uzman dezi ve Jeofizik Birliği (TUJJB) ve Türkiye Ulusal Jeodezi
temsilciler ile Harita Genel Komutanlığının ilgili temsilci- Komisyonu (TUJK) üyesidir. Bu kuruluşlar tek tek ince-
lerinden müteşekkil Bakanlıklararası Harita İşlerini Koor- lendiğinde aslında tamamen askerler tarafından idare
dinasyon ve Planlama Kurulunda görüşülerek tespit olu- edilen kurumlar olduğu anlaşılır. TUFUAB temsilci kurum
nur” hükmünü içerir. başkanı, başkan yardımcısı ve sekreteri HGK personeli-
dir. Siviller yönetimde ancak komisyon başkanlıkları ara-
HGK’nın internet sitesinde kanunun kendisine verdiği
cılığıyla yer almaktadır. TUJJB’de de aynı görevler HGK
tüm devlet idaresinin haritacılık işlerini yapma göre-
tarafından yerine getirilmektedir. TUJK Yürütme Kuru-
vine ilaveten, mevzuatta başka sorumlulukları olduğu
lunun da başkanlığı ve sekreterliği HGK mensupları ta-
da görülür. Harita Genel Komutanlığı Personel Kad-
rafından yürütülmektedir. Türkiye’de haritacılık alanın-
rosu (TMK.:60-1329) Standartlar Sayfası Vazife Bölü-
daki araştırmalarda işbirliği ve eşgüdümü sağlamaya yö-
müne göre Komutanlığın ayrıca Bakanlar Kurulu karar-
nelik bu kurumların ana yönetici kadrolarında tek bir si-
ları uyarınca, üyesi bulunulan uluslararası ve ulusal bi-
vil yer almamaktadır. TUJJB’nin kuruluş yönetmeliğinde,
limsel kuruluşlar ile haritacılık kuruluşlarında Türkiye’yi
bu “yönetmeliğin kapsamına giren konularda ülkemizde
temsil etme, bu göreve yönelik hizmet ve ilişkilerin yü-
kişisel veya ulusal kuruluşlarla yabancı kişi ve kuruluş-
rütülmesini sağlama, Yurtiçi Askerî Coğrafya Belgeleme
lar aracılığı ile yapılan çalışmaların ulusal çıkarlara uygun
Çalışmaları Görev Talimatı gereğince çeşitli askerî coğ-
olması yönünden gerekli tedbirleri almak” olduğu belir-
rafya belgelerini hazırlama ve NATO’ya karşı üretim so-
tilmektedir.
rumluluğu bulunan haritaları üretme görevi bulunmakta-
dır. Millî Savunma Bakanlığı Karargâhı ve Bağlıları Görev Tüm bunlara ek olarak 2009 yılı başında yürürlüğe gi-
ve Sorumlulukları Yönergesi ise HGK’ya bunlara ek ola- ren yeni bir düzenlemeden de bahsetmek gerekiyor.
rak uluslararası anlaşmalar ile üstlenilen haritacılıkla il- 5 Şubat 2009 tarihli 5837 sayılı “Askerlik Kanunu İle Bazı
gili hizmetlerin yapılmasını ve bu konudaki ilişkilerin yü- Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 17’nci

170
maddesi ile 22 Nisan 1925 tarihli ve 657 sayılı Harita Ge- küre ve benzeri dokümanı basanlar, dağıtanlar veya yayım-
nel Komutanlığı Kanunu’na yeni bir madde eklendi. HGK layanlar adli para cezası ile cezalandırılır. Uygunluk onayı
internet sitesinde millî menfaatlere uygun harita üre- alınmadan basılan, dağıtılan veya yayımlanan doküman-
timi ve harita incelemesi yaptırmayanlara yaptırım geti- lar; Türk millî menfaatlerini, Türk varlığını, Türkiye Cumhu-
ren madde olarak tanıtılan bu düzenleme ise şunları içer- riyeti’nin devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, Türk-
mekte: “Ülke menfaatlerine uygun olmayan ve uluslararası lüğün tarihî ve manevi değerlerini tehlikeye düşürecek nite-
alanda istismar edilebilecek nitelikteki haritaların üretiminin likte ise bu harita, atlas, küre ve benzeri dokümanı basanlar,
ve kullanımının önlenmesi maksadıyla; kamu kurum ve ku- dağıtanlar veya yayımlayanlar, iki yıldan beş yıla kadar ha-
ruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yurt içinde üre- pis ve bin günden beşbin güne kadar adli para cezası ile ceza-
tilecek, ithal edilecek veya yayımlanacak olan basılı ve sayı- landırılır. Bu şekildeki harita ve dokümanlardan basılan veya
sal her türlü kara ve hava haritaları, atlas, küre ile benzeri dağıtılanlar hakkında, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk
harita ve harita bilgisi içeren her türlü doküman için, Harita Ceza Kanununun 54 ve 55 inci madde hükümleri uygulanır.
Genel Komutanlığından uygunluk onayı alınır. Ancak, kamu Beşinci fıkradaki suçların işlenmesi suretiyle yararına haksız
kurum ve kuruluşlarının kanunlarla verilmiş harita yapma menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında, bunlara özgü gü-
venlik tedbirlerine hükmolunur.”
görevlerine istinaden ürettikleri veya ürettirdikleri haritalar
için Harita Genel Komutanlığından uygunluk onayı alınmaz. Haritacılığa milli menfaat standardı getiren ve Türki-
Bu haritalarda, ülke menfaatlerine uygun olmayan ve ulus- ye’de HGK’nın onayı olmayan haritaların basımı ve ya-
lararası alanda istismar edilebilecek nitelikteki hususların yer yını engelleyen bu madde haritacılıktaki askerileşmenin
almaması, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun sorumluluğun- de yeni bir veçhesi olarak kabul edilebilir. İdare içindeki
dadır. Harita Genel Komutanlığı, lüzum gördüğü takdirde bir alanı tamamen askeri tekel altına alan yapısı, perso-
tarihî, kültürel, siyasi ve benzeri bilgileri ihtiva eden harita- neli, bilimsel alana müdahaleciliği ve yetkileri ile birlikte
lar ve diğer dokümanlar için, ilgili kamu kurum ve kuruluşun- HGK Türkiye’de militarizmin göz önünde olmayan alan-
dan da görüş alır. Uygunluk onayı alınmadan harita, atlas, larda ne kadar yerleşik olabileceğinin bir kanıtıdır.

171
Türkiye’nin Savunma Harcamaları:
2000’li Yıllar
Gülay Günlük-Şenesen

Bu yazıda Türkiye’nin 2000’li yıllardaki savunma ya da camaları da, örneğin sivil savunma hizmetleri, dahil ol-
askeri harcamaları esas olarak bütçe kapsamındaki kamu maktadır.
kaynaklarının kullanımı açısından ele alınacak, savunma Tablo 2’de 2008 yılı için, savunma hizmetlerini sağlayan
sanayiindeki gelişmelere değinilmeyecektir. Türkiye’nin kurumlar ile öngörülen harcamaları kapsayan bir özet su-
savunmaya ayırdığı kaynaklar bütçe ile sınırlı değildir: nulmaktadır. Bu kurumlardan sadece Milli Savunma Ba-
Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), Savunma Sanayii kanlığı ile Savunma Sanayii Müsteşarlığı askeri nitelikte-
Destekleme Fonu (SSDF), Türk Silahlı Kuvvetlerini Geliş- dir. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın bütçesinin teşki-
tirme Vakfı (TSKGV) ile dış kredi ve borçlanma da savun- lata ilişkin olduğunu, yönettiği Savunma Sanayii Destek-
manın kaynakları arasındadır. Savunma sanayiindeki or- leme Fonu’nu içermediğini belirtelim.
taklıkları açısından önemli olan TSKGV’yi ele almayaca- Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçesi 2008 yılında Sa-
ğız. Aşağıda ayrıntılı gerekçelendireceğimiz gibi, yerli ve vunma Hizmetleri kaleminin %99’unu oluşturduğundan,
ithal silah edinmede önemli kaynaklar olan SSM-SSDF yukarıda belirtilen diğer kalemler ihmal edilebilir düzey-
ile dış parasal kaynaklara ilişkin değerlendirmelerimiz kı- dedir. Dolayısıyla yeni sınıflandırmadaki Savunma Hiz-
sıtlı olacaktır. metleri kalemini kabaca Milli Savunma Bakanlığı’nın har-
camaları ile özdeşleştirmek yanlış olmaz.
Türkiye’nin savunma harcamalarını izleyebileceğimiz te-
Ancak, burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var. Eski
mel kaynak Maliye Bakanlığı’nın bütçe verileridir. Tür-
sınıflandırmada savunma hizmeti kapsamında olan Milli
kiye’nin bütçe kalemlerinin sınıflandırılması 5018 sayılı
Savunma Bakanlığı yeni sınıflandırmada da aynı kalemde
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyarınca 2006 yı-
yer almakta, ama Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil
lından itibaren önceki dönemden farklılaşmıştır.1 Bu de-
Güvenlik Komutanlığı’nın harcamaları burada, yani Sa-
ğişimin değerlendirmelerimize temel olan sınıflandırma-
vunma Hizmetleri kaleminde değil, Kamu Düzeni ve Gü-
lar ve veriler açısından tutarsızlık yaratmamasına çaba
venlik Hizmetleri kalemi altında yer almaktadır. Bu ka-
gösterdik. Savunma Hizmetleri kalemi Tablo 1’de sunu- lemin dökümü de Tablo 1’de sunulmaktadır. Jandarma
lan dökümden görüldüğü gibi, şu kalemlerden oluşmak- Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın
tadır: askeri savunma hizmetleri, sivil savunma hizmet- harcamalarının bu yeni konumu, özellikle önceki yıllarla
leri, dış askeri yardım hizmetleri, savunmaya ilişkin araş- karşılaştırma sırasında, askeri harcamaları olduğun-
tırma ve geliştirme hizmetleri ile diğer kalemi.2 Konumuz dan % 20 dolayında daha düşük değerlendirme yanılgı-
açısından en önemli fark şudur: Önceki konsolide bütçe sına yol açabilmektedir. Çünkü, Milli Savunma Bakan-
uygulamasında savunma hizmetlerini sağlayan kurum- lığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Ko-
lar Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutan- mutanlığı’nın 2008 yılı başlangıç ödeneklerini eski sınıf-
lığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı idi.3 Yeni merkezi büt- landırmayı izleyerek toplayınca, kurumların toplam için-
çede ise bu sınıflandırmada sadece askeri kurumlar yer deki paylarının sırasıyla %79,8, %18,8 ve %1,4 olduğu gö-
almamakta, askeri olmayan kamu kurumlarının ilgili har- rülür.
Kuşkusuz eğer AB’ye uyum süreci sürer ve önümüzdeki
1 Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, 2008
Yılı Bütçe Gerekçesi, s.21 (http://www.bumko.gov.tr). yıllarda Jandarma Genel Komutanlığı’nın askeri nite-
2 Maliye Bakanlığı, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü (http:// liği değişirse gelecekteki değerlendirmeler açısından bu
www.bumko.gov.tr/bütçe/analitik bütçe sınıflandırması).
3 Örneğin bkz. Maliye Bakanlığı, 2000 Yılı Bütçe Gerekçesi, Ankara,
aksaklık ortadan kalkacaktır. Kaldı ki, 5018 sayılı kanu-
1999. s.47. nun 20e maddesinde seferberlik, savaş vb zorunlu

172
TABLO 1. TÜRKİYE’NİN SAVUNMA BÜTÇESİ (ESKİ SINIFLAMA) 1998-2008
Savunma Harcamaları Savunmanın Payı, %

1000 YTL 1000 YTL milyon $ Konsolide Faiz-diğer


cari fiyatlarla 1998 fiyatlarıyla cari fiyatlarla Bütçe Bütçe
1998 1.617.889 1.617.889,0 5.883,0 1998 10,4 17,1
1999 2.841.694 1.842.862,5 7.326,6 1999 10,1 16,4
2000 4.421.343 1.921.768,2 6.690,0 2000 9,5 16,8
2001 6.404.565 1.820.660,4 5.241,1 2001 7,9 16,2
2002 9.337.170 1.931.825,3 6.200,0 2002 8,1 14,6
2003 10.768.367 1.806.921,8 7.212,6 2003 7,7 13,2
2004 11.602.695 1.732.136,3 8.159,4 2004 8,2 13,7
2005 12.674.733 1.766.739,6 9.451,7 2005 8,7 12,6
2006 14.232.657 1.826.446,0 10.008,1 2006 8,0 10,8
2007 14.772.925 1.742.827,3 12.620,8 2007 7,3 9,5
2008 16.634.402 1.779.178,6 13.515,6 2008 7,5 10,0

Not: 2008 yılı verisi bütçe başlangıç ödeneğidir. Cari fiyatlarla verilen Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, 2008 Yılı Bütçe Gerekçe-
si’nden ve (http://www.bumko.gov.tr)’den alınmıştır. 1998 temelli GSYH deflatörü (www.hazine.gov.tr)’den hesaplanmış, yıllık ortalama döviz kuru
(http://www.bumko.gov.tr)’den alınmıştır.

ÇİZİM 1.SAVUNMA HARCAMALARI 1998-2008 (ESKİ SINIFLAMA) 1998 FİY. 1000 TL

hallerde bu üç kurum bütçeleri birleştirilecek kurum- Tablo 1’e dayanan Çizim 1’e göre, savunma harcamaları
lar olarak tanımlanmaktadır. Benzer dayanakları 5459 sabit fiyatlarla 1999 yılında hızlanmış, 2002 yılına kadar
sayılı ve 22.2.2006 tarihli (madde 2) ve 5668 nolu ve dönem ortalaması olan 1,8 milyar YTL’nin üzerinde sey-
24.5.2007 tarihli (madde 2a) kanunlarda da görüyo- retmiş, ancak 2002 sonrasında bunun altına düşmüştür.
ruz: Türk Silahlı Kuvvetleri, Kara, Deniz ve Hava Kuv- Bu düşme eğilimi savunma harcamalarının bütçe içindeki
vetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güven- payına da yansımış, dönem başında faiz dâhil bütçe için-
lik Komutanlığı’nı kapsayacak şekilde tanımlanmaktadır. deki payı % 10’dan % 8 dolayına gerilemiştir. Benzer bi-
Mevcut durumda, yeni bütçe sınıflandırmasına rağmen, çimde, 2001 yılına kadar savunmanın faiz dışı bütçe için-
2000’li yıllara ilişkin savunma harcamalarını değerlen- deki konumu fazla değişmemişken, 2002 yılından başla-
dirirken Milli Savunma Bakanlığı’nın yanısıra Jandarma yarak payı % 15’den % 10-11 düzeyine gerilemiştir. Bu sı-
Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın nıflandırmaya göre, kamuoyundaki yaygın kanının ak-
harcamalarını savunma harcamaları kapsamında ele al- sine, savunma kalemi eğitim kaleminin altına ilk kez son
mamız gerekmektedir. yıllarda inmemiştir. Eğitim harcamaları 1988’den bu yana
sürekli savunma harcamalarından daha yüksek olmuştur
Türkiye’nin bu kapsamdaki savunma bütçesinin 1998- (Günlük-Şenesen, 2002).
2008 dönemindeki seyrine ilişkin veriler Tablo 1’de yer
4 Türkiye’nin savunma harcamalarının 2002 yılı öncesindeki seyri
almaktadır.4 için bkz. Günlük-Şenesen (2002) ve Günlük-Şenesen (2004a).

173
ÇİZİM 2.SAVUNMA HARCAMALARI 1998-2008 (ESKİ SINIFLAMA) MİLYON $

Tablo 1’deki kapsamıyla savunma harcamalarının gayri- şüş gösterdiği ve 2006 yılında % 2,9’a gerilediği görül-
safi yurtiçi hasılaya (GSYH) göre oranı 1998 yılında % 2.3 mektedir (SIPRI 2008:231). Benzer eğilimi NATO verile-
iken, 1999-2002 döneminde % 2.7 dolayında olmuş, 2007 rinde de görmek mümkündür.7 Bu değerlendirmelerde de
yılına kadar düşüş göstererek % 1.7’ye kadar inmiş gö- Jandarma Genel Komutanlığı’nın kapsanmadığını düşü-
rülmektedir. nebiliriz.

Öte yandan, 1998 sonrası dönemde savunma harcama- Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök,
larının dolar cinsinden değeri, YTL’nin değerlenme süre- 22 Ocak 2003’de Jane’s Defence Weekly (s.32) dergisinde
cine de bağlı olarak, belirgin bir artış göstermiştir.5 Tablo yer alan mülakatında Türkiye’nin savunma harcamala-
1’e dayanan Çizim 2’ye göre 2001 yılındaki krizin ardın- rının genel olarak azaldığını, 2003-2012 dönemindeki On
dan savunma harcamalarının dolar cinsinden alım gücü Yıllık Tedarik Programı çerçevesinde savunma harcama-
sürekli yükselmiş, 2003 yılındaki düzeyin neredeyse 2 ka- larının gayrisafi milli hasılaya oranının % 3 dolayında ola-
tına ulaşmıştır. cağını tahmin ettiklerini belirtmişti. Ancak, bu öngörülen
Karşılaştırma amacıyla önde gelen uluslararası veri ta- ve gözlenen genel düşme eğiliminin, dolayısıyla varsa bir
banlarından Stockholm International Peace Research yeni yapılanmanın kaynaklarını saptamak pek kolay de-
Institute’un (SIPRI) verilerine baktığımızda, Türkiye’nin ğildir.
askeri harcamalarının 2000-2005 döneminde sürekli azal-
dığı ve 2005 yılındaki düzeyin 1999 yılı düzeyinin % 63’ü Savunma Bütçesİnİn Bİleşenlerİ
kadar olduğu görülmektedir. 2006 yılındaki % 7,6’lık ar- 2000’li yıllar için savunma bütçesinin personel ve per-
tışın ardından, 2007 yılının düzeyi 2006 yılıyla neredeyse sonel-dışı cari harcamalarına ilişkin veri dökümünü elde
aynıdır (SIPRI 2008:224).6 Aynı kaynakta Türkiye’nin as- etmemiz mümkün olmamıştır. Dolayısıyla buradaki ikinci
keri harcamalarının GSYH’ye göre oranının 1999-2001 dö-
kalemin alt bileşeni olan askeri teçhizat harcamalarının
neminde % 5 dolayında seyrederken izleyen yıllarda dü-
dönem içindeki seyrini de bütçe verilerinden izleyemiyo-
5 Özellikle yurtiçinde yapılan harcamaların değerlendirilmesinde ruz. Ancak, erişilebilen 2008 yılına ilişkin döküm Tablo
yerli para birimi yerine dolar kullanılması sakıncalıdır. Ancak hem
dolar kamuoyunda yaygın olarak kullanıldığından, hem de silah
2’de yer almaktadır.8 Buradaki mal ve hizmet alımı ka-
ithalat kapasitesi açısından belirleyici olduğundan burada sunul- leminin içinde askeri teçhizat/silah harcaması da bulun-
maktadır.
6 SIPRI’nın askeri harcama kapsamı bütçedekinden farklıdır. SIPRI
maktadır. Gerek personel ve gerekse mal-hizmet gider-
tanımında askeri harcamalar, silahlı kuvvetleri, savunma bakan- leri açısından Milli Savunma Bakanlığı’nın belirleyici ko-
lığını,askeri operasyonlara katılmak üzere eğitilen paramiliter
güçleri ve askeri uzay faaliyetlerini kapsar. Bu kapsama emek- numu burada da görülmektedir.
lilik ödemeleri dahil bütün personel harcamaları, operasyon ve
bakım harcamaları, silah alımı, askeri araştırma-geliştirme har-
Öte yandan NATO veri tabanındaki bu ayrıma ilişkin ve-
camaları ile yapılan askeri yardımlar dahildir. SIPRI (2008:243).
Ancak SIPRI (2008:224)’deki Türkiye verilerine paramiliter güç- rilere bakmak bir fikir verebilir. Çizim 3’den görüleceği
lerinin harcamalarının kapsanmadığı belirtilmiştir.
gibi, genel düşüş eğiliminde personel harcamalarının
7 www.nato.int/issues/defence_expenditures, erişim:28.08.2008.
8 Tablo 2’deki dökümde Toplam Giderlerin % 7.6’sını oluşturan Di- azalmasının belirleyici olduğu söylenebilir (SIPRI 200-
ğer Giderler kaleminin bileşenleri şunlardır: Sosyal Güvenlik Dev-
8:239). Personel harcamalarında 2000 yılından başlayan
let Primi, Faiz, Cari Transfer, Sermaye, Sermaye Transferi, Borç
Verme, Yedek Ödenek. daralma düzenli bir şekilde 2007 yılına kadar sürmüştür.

174
TABLO 2. SAVUNMA BÜTÇESİNİN BİLEŞİMİ, 2008, MİLYON TL
Personel Giderleri Mal ve Hizmet Alımı Diğer Toplam

Milli Savunma Bakanlığı 5.384,3 6.969,8 918,6 13.272,7

Jandarma Genel Komutanlığı 1.711,8 1.109,1 307,5 3.218,4

Sahil Güvenlik Komutanlığı 75,2 112,9 45,2 233,3

TOPLAM 7.171,3 8.191,8 1.271,3 16.634,4

Kaynak: “2008 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu İcmali (I) sayılı cetvel- Genel Bütçeli İdareler”, (Ekonomik Sınıflandırma) BÜMKO/e-bütçe.

ÇİZİM 3.türkİYE’NİN ASKERİ HARCAMALARININ BİLEŞİMİ, 2005 FİY. MİLYON $ (NATO-SIPRI 2008:239)

2007 yılındaki düzey dönem içinde en yüksek değeri al- Savunma Sanayİİ Destekleme Fonu’nun
dığı 1999 yılındakinin %70’i kadardır. Bu eğilimin belir- (SSDF) Gelİr ve Gİderlerİ
leyicisi askeri personel sayısındaki 1990ların sonundan
Türkiye’nin savunma harcamalarının önemli bir kaynağı
başlayarak süren büyük sayılabilecek düşüştür. NATO
olan SSDF’nin 2000’li yıllardaki toplam gelir ve giderle-
verilerine göre, Türkiye’nin silahlı kuvvetleri 2000 yılında
rinin seyri, Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın ilettiği ve-
793.000 kişi iken, 2006 ve 2007 yıllarında 500.000 dola-
riler temelinde, Çizim 4’de yer almaktadır. Bu veriler Di-
yına düşmüştür. Bu değerlendirmede de Jandarma Ge-
ğer kalemleri’ni kapsamamaktadır. Bu noktaya aşağıda
nel Komutanlığı’nın kapsam dışında bırakılmış olabile-
2007 verilerinin dökümünü ele alırken değineceğiz. 2001
ceği hatırlanmalıdır. kriz yılında devalüasyondan kaynaklandığı düşünülebile-
Askeri teçhizat harcamalarında ise 1998-2003 döneminde cek düşüşün ardından, gelirlerde ciddi bir yükseliş oldu-
neredeyse sürekli bir artış ve yüksek düzey gözlenirken, ğunu, ardından TL’nin dolara karşı değerlenmesine rağ-
2004-2005 yıllarındaki düşüşlerin ardından yine artış men, azalma eğilimine geçtiğini görüyoruz. Giderlerde
gösterdiği, ama daha düşük düzeyde kaldığı söylenebilir. ise 2001 yılındaki daralmanın ardından 2000’li yıllardaki
harcamaların düzeyinin önceki döneme göre daha yük-
2007 yılındaki düzey, 2003 yılındaki düzeyin % 81’i kadar-
sek seyrettiğini ve 2005 sonrasında arttığını söyleyebili-
dır. Bu verilere göre personel harcamaları NATO tanımın-
riz. Bu eğilimlerin belirleyicileri hem gelir hem de gider-
daki toplam askeri harcamaların % 60’ını, teçhizat harca-
lerin alt kalemleridir.
maları ise yaklaşık % 40’ını oluşturmaktadır.
SSDF’nin kaynakları, kamusal nitelikte ama bütçe dı-
şında olduğundan, savunmaya ayrılan toplam kaynaklar
içindeki konumunu değerlendirmek için gelir ve giderle-

175
ÇİZİM 4.SSDF’NİN GELİR VE GİDERLERİ, MİLYON $, 1998-2007

Sayıştay Anayasa’nın 160 ve 164. maddeleri, 832 sayılı


Askeri Harcamaların ve Askeri Sayıştay Kanunu (1967) ve 5018 sayılı Kamu Mali Yöne-
Malların Parlamenter ve timi ve Kontrol Kanunu ve ilgili yönetmelikler çerçeve-
Yargısal (Sayıştay) Denetimi sinde faaliyetlerini yürütür.
Sayıştay kamu harcamalarının uygunluk (hukukilik)
Eser Karakaş ve performans (etkinlik) denetimini yapmakla so-
rumludur.
2009 itibariyle dünyamızda 1.5 trilyon dolar mertebe-
sinde askeri harcama yapılmaktadır. Sayıştay Kanunu’nun (1967) 38. maddesi “askeri kad-
rolarla, askeri teçhizat, levazım ve ayniyatın, fabrika
Bu harcamaların yarısından biraz fazlasını ABD tek ba- ve müesseselerin Sayıştay denetimine tabi olduğunu”
şına yapmaktadır. ancak, bunların denetim usullerinin Sayıştay görüşü
Türkiye askeri harcamalar açısından ikinci onluk grupta alındıktan sonra Milli Savunma Bakanlığı ve Maliye
yer almaktadır ama bir dizi nedenden toplam harcama Bakanlığı’nca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlene-
miktarı bilinemediği için sıralamada netlik yoktur. ceğini hükme bağlar.
Yasal Çerçeve 1967 tarihli Sayıştay Kanunu’nda en önemlisi 1985 ta-
Bütçe hakkı anayasalcılık hareketinin, demokratik sü- rihli olmak üzere askeri harcamaların sivil otoriteler
reçlerin özüdür. Bütçe devletin gelecek belirli bir dö- tarafından denetlenmesini daha da kısıtlayan deği-
nem içindeki gelir ve giderlerini tahmin eden ve bun- şiklikler yapılmıştır; ortada hazırlanmış ve askeri har-
ların yürütülüp uygulanmasına izin veren hukuki bel- camaların sivil otorite tarafından denetimine yönelik
gedir. önemli maddeler kapsayan bir “Sayıştay Kanunu tasa-
rısı” mevcuttur ama bu tasarı 2005’den beri bir dizi ne-
Yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplayıp
denden hâlâ yasalaşamamaktadır.
bu gelirleri yine halk adına harcamasına bütçe hakkı
adı verilir. Avrupa Birliği Komisyonu’nun ürettiği 2008 İlerleme
Raporu’nun siyasi kriterler bölümünde TBMM’nin
1982 Anayasası’nın 161. maddesi “devletin, KİT’ler dı-
Milli Savunma Bakanlığı bütçesini Bütçe Plan Ko-
şındaki kamu tüzel kişilerinin harcamalarının yıllık büt-
misyonu’nda incelediğini ancak bütçe dışı kaynakla-
çelerle yapılacağını” hükme bağlar.
rın (Milli Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na bağlı Sa-
Aynı Anayasa’nın 160. maddesi de “ Sayıştay’ın mer- vunma Sanayi Destekleme Fonu) tümüyle denetim dı-
kezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile şında kaldığını ifade etmektedir.
sosyal güvenlik kurumlarının BÜTÜN GELİR VE Gİ-
2008 senesinin son günü açıklanan “Ulusal Progam”da
DERLERİ İLE MALLARINI TBMM adına denetlemek
ise konuya ilişkin aşağıdaki ifade yer almaktadır:
ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağ-
lamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve “Anayasa’nın değiştirilmiş 160 ıncı maddesi uyarınca,
hükme bağlama işlerini yapmakla görevli” olduğunu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün gelir ve giderleri ile mal-
ifade eder. ları Sayıştay’ın denetimine tabidir. Geçen yasama döne-

176
rin ayrıntılı bileşimlerini ele almamız gerekir. Bu türden
TABLO 3. SSDF GİDERLERİ, 2007, MİLYON $ dökümler Tablo 3 ve Tablo 4’de 2007 yılı için sunulmak-
Proje Ödemeleri 1.016 tadır. 2007 yılı verilerinin kaynağı Savunma Sanayii Müs-
Ar-Ge Proje Ödemeleri 31 teşarlığı’nın 2007 Yılı Faaliyet Raporu’dur. 2002-2006 yıl-
Kredi Geri Ödemesi 73 larına ilişkin benzer bilgilerin elde edilmesi mümkün ol-
Verilen Krediler 34 mamıştır.9 2002 yılı öncesi değerlendirmeler için Gün-
Diğer Ödemeler 40 lük-Şenesen (2002)’ye bakılabilir. Tablo 3’den görüldüğü
SSDF GİDER TOPLAMI 1.194
gibi, SSDF giderlerini esas olarak proje ödemeleri oluş-
turmaktadır. Bunlar yerli savunma sanayii üretimi ile iliş-
Diğer Kurum Bütçeleri Kaynaklı Proje Öde- 333
meleri kilendirilebilir.
TSF Kaynaklı Proje Ödemeleri 55
GENEL TOPLAM 1.582
9 SSDF’den bilgi edinme formuyla yaptığımız istek “Talep etmiş
Kaynak: Savunma Sanayii Müsteşarlığı, 2007 Yılı Faaliyet Raporu, s. 41 olduğunuz SSDF’ye ilişkin 2002-2006 yılları arasındaki döneme
http://www.ssm.gov.tr/TR/dokumantasyon/Documents/2007%20Faali- ait gelir ve giderler grafiği ayrı bir çalışma yapılmasını gerektirdi-
yet%20Raporu.pdf ğinden bilgiler verilememektedir.” gerekçesiyle karşılanmamış-
tır.

minde hazırlanmış olan yeni Sayıştay Kanunu Teklifi’nde tay’ın askeri harcamaları denetiminde daha etkin ola-
uygulamayla ilgili teknik düzenlemelerin tümüyle yerine bilmesi için çok önemli bir adımdır ama bu adımın ge-
getirilmesini sağlamak üzere iki maddeye yer verilmiştir.” rekli yasa ve yönetmelik değişiklikleriyle desteklenme-
mesi çok önemli anayasa değişikliğini adeta etkisiz kıl-
Uygulama
maktadır.
Merkezi Bütçeye dâhil Milli Savunma Bakanlığı büt-
Aynı kanunun 19. Maddesi Müsteşarlığın ve Fon’un
çesi de jure olarak olağan denetim koşullarına tabidir;
taşınmazlarının devlet malı olduğunu hükme bağla-
ancak de facto olarak da, hem TBMM Bütçe Plan Ko-
maktadır; söz konusu devlet malları askeri mal statü-
misyonu’nda hem de TBMM Genel Kurulu’nda par-
süne girmekte ve 12 Mart 1971 düzenlemeleri sonrası
lamenter denetim sürecinin gerekleri sadece “usulen”
denetim dışında kalmaktadır.
yapılmakta, ne Komisyon’da ne de Genel Kurul’da sa-
vunma harcamaları tartışıl(a)mamaktadır. Sayıştay Kanunu’nun 12. Maddesinde yapılan bir kısmi
değişiklik (2003) askeri malların denetimi meselesinin
Bu durum bir ölçüde askeri harcamalara ilişkin gele-
önünü açmakla birlikte, aynı Sayıştay Kanunu’nun 38.
neksel denetim mantığına, bir ölçüde taraflar arasında
maddesine dayanılarak 1969 senesinde çıkarılan bir
mevcut enformasyon asimetrisine, sivillerin bir dizi askeri yönetmelik pratikte uygulamayı olanaksız kıl-
nedenden bu konuya ilişkin uzmanlaşma/uzmanlaşa- maktadır.
bilme sorunlarına ve belki de en önemlisi yeterli siyasi
irade eksikliğine bağlanabilir. Ne Yapılabilir?

Merkezi Bütçeli Milli Savunma Bakanlığı dışında as- - Sivil-asker ilişkilerinin normalleşmesi çerçevesinde
keri harcamaların ağırlıklı olarak gerçekleştiği kurum askeri harcamaların ve malların sivil murakabesini
olanaklı kılacak gerekli ve yeterli sivil siyasi irade-
07.11.1985 tarih ve 3238 sayılı kanunla kurulu Sa-
nin oluşması.
vunma Sanayi Müsteşarlığı’dır.
- Tüm yönetmeliklerin Anayasa’nın 160. Maddesinde
İlgili kanunun 12. Maddesi Müsteşarlığın kaynak soru-
yapılan değişikliğin ruhuna ve yürürlükteki yasalara
nunu kurulan Savunma Sanayi Destekleme Fonu ile
uygun hale getirilmesi.
çözmeyi amaçlamıştır.
- Her siyasal parti içinde askeri makamlarla arada
Aynı kanunun 17. Maddesi ise Fon’un denetimini Baş-
mevcut enformasyon asimetrisini ortadan kaldı-
bakanlık’tan, Milli Savunma Bakanlağı’ndan ve Maliye
racak ya da en aza indirecek bir uzman kadronun
Bakanlığı’dan katılan birer kişiden oluşan bir Komis-
yetişmesi.
yon aracılığıyla yaptırmaktadır.
- Bütçeleme süreçlerinin klasik birlik ilkesine uygun
Bu Fon’un harcamaları Sayıştay denetimine girmiş
olarak tüm askeri harcamaların, silah, teçhizat, mü-
ama değiştirilmeyen bir yönetmelik nedeniyle Sayış- himmat alımları harcamalarının tek bir belgede top-
tay denetimi işlevsiz kalmıştır. lanması, fon uygulamasına son verilmesi, adem-i
1982 Anayasası’nın 160. Maddesinin son fıkrasının AB tahsis (tahsis yapmama) ilkesine saygı gösteril-
sürecinde kaldırılması (7.5.2004-5170/10.md.) Sayış- mesi.

177
Tablo 4 ise kamu kaynaklarından savunmaya aktarılan Genel Değerlendİrme
bölümün bileşimini göstermesi açısından ilginçtir. Şans
Türkiye’nin savunmaya ayırdığı kaynakların 2000’li yıl-
oyunları (Milli Piyango, Müşterek Bahis) gelirleri ile ge-
lardaki seyrini, yerli ve yabancı kaynaklardan erişilebilen
lir-kurumlar vergisi gelirlerinin bir bölümü SSDF’ye tah-
veriler temelinde değerlendirdiğimizde genel bir düşme
sis edilmiştir. Ayrıca Milli Savunma Bakanlığı (MSB) büt-
eğiliminin olduğunu söyleyebiliriz. Bu dönemde paranın
çesinden Özel Tüketim Vergisi payı ile projeler kapsa-
değerlenmiş olması nedeniyle silah alımında daralmaya
mında aktarılan kaynaklar vardır. Bu son aktarma biçim-
gidilmemiş olması muhtemeldir.
leri nedeniyle MSB ile SSDF gelirlerini toplayarak savun-
maya ayrılan toplam kaynaklara ulaşmak doğru olmaz, Bu değerlendirmelerde verilere erişim olanakları/olanak-
çifte sayım sorunu ortaya çıkar. Öte yandan SSDF’nin sızlıkları belirleyici olmaktadır. Gerçi yeni bütçe uygula-
sermaye piyasası ile devlet tahvili (DT) ve hazine (HB) masıyla verilere erişim kolaylaşmıştır, ama verilerin su-
bonosu gelirleri elde ettiği de dikkat çekmektedir. numunda bakanlıkların teşkilat yapılanmalarının esas
alınması kullanıcıyı zorlamaktadır. Örneğin kimi veri-
TABLO 4. SSDF GELİRLERİ, 2007, MİLYON $ ler için Maliye Bakanlığı’nın Bütçe ve Mali Kontrol Genel
SSDF GELİRLERİ Müdürlüğü bölmesine, kimisi için ise Muhasebat Genel
TSK Güçlendirme Vakfı’ndan (TSKGV) aktarmalar 0 Müdürlüğü bölmesine bakmak gerekmektedir. Sunulan
Milli Piyango Payı 186
bilgilerin aynı ayrıntıda yakın geçmişe yönelik dizilerinin
yokluğu ise 2000’li yıllar için bile dönem değerlendirme-
Müşterek Bahis Payı 30
sini güçleştirmektedir.
Gelir-Kurumlar Vergisi üzerinden aktarılan Pay 814
MSB bütçesinden aktarılan (2000/16 sayı karar) 0 Kuruluşların veri sınıflandırılmasındaki uyuma karşın,
MSB bütçesinden aktarılan (ÖTV Payı/232) 127 bunlara erişim açısından uyumsuzluk da sözkonusudur.
FON MALVARLIĞI GELİRLERİ Örneğin Milli Savunma Bakanlığı’na ilişkin en son dönem
Mevduat/REPO faizleri 2 (2007-2008) mali bilgileri bakanlık sitesinden (www.msb.
DT-HB faizleri 70
gov.tr) görmek mümkündür. Ancak İçişleri Bakanlığı’nın
sitesinde (www.içişleri.gov.tr) benzer dökümler yer al-
İştirak Gelirleri 3
mamakta, Jandarma Genel Komutanlığı’nın mali bilgileri
Kredi Faizleri 1
görülememektedir. Maliye Bakanlığı ise genellikle veri-
Verilen kredi geri dönüşleri 12
leri Merkezi Bütçe toplamlarıyla sunmaktadır. Kuruluş-
Bedelli askerlik gelirleri 0
ların personel ve diğer ekonomik sınıflandırmayla bütçe
Bağış ve yardımlar 0 bileşimleri son yıl dışında elde edilememektedir. Yuka-
Hafif silah satışı geliri (MKEK) 5 rıda da belirttiğimiz gibi, SSDF ayrıntılı verileri 2002 yı-
Diğer gelirler 7 lına kadar ve 2007 yılı için yayımlamışken, 2002-2006 dö-
SSDF GELİR TOPLAMI 1.257 nemi için sağlamamıştır. Oysa yıllık faaliyet raporlarının
DİĞER NAKİT GELİRLERİ bu bilgileri kapsaması beklenir.
MSB Bütçesinden projeler kapsamında aktarılan 1.059
Türkiye’nin silah edinmede kullandığı dış kaynaklar, do-
Diğer kurum bütçelerinden projeler kapsamında 89
layısıyla dış borçlanma, yurtiçinden veri sağlanmadığı
aktarılan
için bu yazıda ele alınamamıştır. Günlük-Şenesen (2004-
TSF’ndan aktarılan 55
b)’de tahmin edilen 1987-2000 dönemine ilişkin askeri ni-
TOPLAM NAKİT GELİRLERİ 1.203
telikteki dış borç stoku 10 milyar dolar dolayında idi. Bu
GENEL TOPLAM 2.460
miktarın 2000’li yıllarda artmış olacağı düşünülebilir.
Kaynak: Savunma Sanayii Müsteşarlığı, 2007 Yılı Faaliyet Raporu, s. 40
http://www.ssm.gov.tr/TR/dokumantasyon/Documents/2007%20Faali- Türkiye’nin 2000’li yıllardaki savunma harcamalarına ve
yet%20Raporu.pdf
bileşenlerine ilişkin değerlendirmelere temel olacak bil-
gileri ilgili kamu kurumlarının düzenli ve ayrıntılı olarak
kamuoyuyla paylaşmadığı görülmektedir. Bu durumda
saydamlık ve hesap verebilirlik ilkelerinin hayata geçiril-
diğinden söz edilemeyeceği gibi, nesnel temellere dayan-
mayan değerlendirmelerin de önü açılmış olmaktadır.

178
OYAK: Kİmİn Ekonomİk OYAK’ın bir sermaye grubu olarak yapılanması daha ku-
Güvenlİğİ?10 ruluş aşamasında öngörülmüş ve diğer sosyal güvenlik
kuruluşlarından farklı olarak yatırım faaliyetlerinde her-
İsmet Akça hangi bir sınırlamaya tabi tutulmamıştır. OYAK bünye-
Türkiye’de ordunun, modern orduların asli işlevi olan dış sindeki şirketlerin sayısı yıllar içinde artış göstermiş ve
askeri güvenlik alanının yanı sıra siyasal, iktisadi, kül- bugün itibariyle elliyi geçmiştir. Bu şirketlerden birçoğu
türel, ideolojik alanlara uzanan geniş bir faaliyet alanının Türkiye’nin en büyük ve en kârlı iktisadi kuruluşları ara-
bulunması ve bu alanlardaki faaliyetlerinin sivil kamu sında yer almaktadır. Kuruluşundan bugüne yerli ve ya-
otoritesinin denetiminden yasal veya fiili özerklik altında bancı büyük sermaye gruplarının yanı sıra kamu iktisadi
yürütülmesi Türkiye’de pretoryen bir militarizmi11 ha- teşekkülleriyle de çeşitli düzeylerde ortaklıklar kurmuş-
kim kılmıştır. Söz konusu pretoryen militarizmin güç tur. OYAK’ın yatırımları otomotiv, çimento, demir çe-
sahalarından biri de ekonomidir. Savaş sanayii ve askeri lik, enerji sektörlerinde yoğunlaşmış olmakla beraber, fi-
harcamalar alanında müesses klasik askeri-sınai kom- nans, inşaat, gıda, iç ve dış ticaret, turizm, sigortacılık,
pleks mekanizmasının dışında Ordu Yardımlaşma Ku- zirai kimya, nakliye, teknoloji-bilişim, savunma ve gü-
rumu (OYAK) üzerinden ordunun bizatihi kollektif bir ser- venlik sektörleri gibi geniş alanlara yayılmıştır.15
maye grubu olarak hareket etmesi Türkiye’de militari- 2008 sonu itibariyle toplam aktifleri 10,588 milyon TL’ye
zasyonun önemli bir veçhesini oluşturmaktadır. Pretoryen ulaşan ve 1,911 milyon TL’lik net dönem kârı16 elde eden
militarizmin pratiklerinin meşrulaştırıcısı “milli güvenlik OYAK Türkiye’nin en büyük üç holdinginden biridir.
ideolojisi”yle12 uyum içinde kendine “ulusun kalkınmasına OYAK’ın sivil genel müdürü bu “başarıyı” “kanla sınanan
hizmet”, “ulusal ekonomiye hizmet”, “ulusal ekonomik askeri prensiplerle” açıklasa da17 her şeyden önce özel ya-
güvenliğin koruyucusu olmak” gibi özellikler vehmeden sasındaki bazı hükümlerin sağladığı ayrıcalıklardan bah-
OYAK “kimin ekonomik güvenliği”nin garantörüdür? setmek gerekir ki bunların başında OYAK’ın sahip olduğu
OYAK, 27 Mayıs 1960 darbesinin hemen ardından, Milli vergi muafiyetleri gelmektedir.18 Yine özel yasası sayesinde
Birlik Komitesi’nin 3 Ocak 1961’de çıkardığı 205 sayılı yasa OYAK hem özel hukukun hem kamu hukukunun nimetle-
ile kurulmuştur. Yani varlığını olağandışı bir dönemin rinden faydalanmaktadır. Bir yandan iktisadi yatırımlarını
yasama faaliyetine borçludur. OYAK nedir sorusu akla he- rahatlıkla yapabilmekte, diğer yandan da malları, gelir ve
men OYAK sivil bir kuruluş mu askeri bir kuruluş mu so- alacakları devlet malı statüsünde sayılmakta, bu da ku-
rusunu getirmekte. OYAK yönetiminin, kurumun ordu ile
10 Bu kısa yazı şu iki çalışmaya dayanmaktadır İsmet Akça, “Kolektif
bağını silikleştirme adına sivilliği vurgulayan söylemleri Bir Sermayedar Olarak Türk Silahlı Kuvvetleri,” Ahmet İnsel ve Ali
son yıllarda özellikle dikkati çekmekte.13 Ancak kurumun Bayramoğlu (edr.), Bir Zümre Bir Parti Türkiye’de Ordu, Birikim Ya-
yınları, İstanbul, 2004; İsmet Akça, Militarism, Capitalism and the
üyelerine ve idari yapısına bakıldığında askerlerin haki- State: Putting the Military in its Place in Turkey, Boğaziçi Üniversi-
miyeti açıktır. Kurumun daimi üyeleri aslen Türk Silahlı tesi, İstanbul, Yayınlanmamış Doktora Tezi, 2006.
11 Bakınız Uri Ben-Eliezer, “Rethinking the Civil-Military Relations
Kuvvetleri (TSK) kadrolarında görevli subay, askeri Paradigm. The Inverse Relation Between Militarism and Praetori-
memur ve astsubaylardır. Bunların üyelikleri mecbu- anism Through the Example of Israel,” Comparative Political Stu-
dies, 30/3, 1997; Ahmet İnsel, “Cumhuriyet Döneminde Otoritariz-
ridir ve mevcut 241.000 üyenin büyük çoğunluğunu min Sürekliliği,” Birikim, no. 125-126, 1999.
oluşturmaktadırlar. İdari yapısına bakıldığında Temsil- 12 Örneğin bakınız Tayfun Akgüner, 1961 Anayasasına Göre Milli Gü-
venlik Kavramı ve Milli Güvenlik Kurulu, İstanbul Üniversitesi SBF
ciler Kurulu tamamen askerlerden oluşmakta, 40 kişilik Yayını, İstanbul, 1993; Ali Bayramoğlu, “Asker ve Siyaset” , Ah-
Genel Kurul’da 9 sivil üye bulunmaktadır. Yasada 7 kişilik met İnsel-Ali Bayramoğlu (ed.), Bir Zümre, Bir Parti. Türkiye’de
Ordu, Birikim Yayınları, İstanbul, 2004..
Yönetim Kurulu’nun 3 kişisi asker olarak öngörülmüş ol-
13 Bu tarz beyanlar için bakınız Milliyet, 23.11.2001 ve 26.04.2002;
makla birlikte, fiiliyatta askerler 1976’dan beri 4 kişi ile OYAK 2004 Faaliyet Raporu, s. 10; Oyak 2008 Faaliyet Raporu, s. 3.
temsil edilegelmişler ve yönetim kurulu başkanı her za- 14 Örneğin 2004 yılında OYAK’ın ve Emekli Sandığı’nın verdiği emek-
lilik ikramiyeleri karşılaştırıldığında OYAK’ınkini orgeneral için
man asker üye olmuştur. Şu anda ikisi emekli olmak yaklaşık 4 kat, kıdemli albay için yaklaşık 3, kıdemli başçavuş için
üzere yönetim kurulunun altı üyesi askerdir. ise 1.5 kat fazla olduğu görülmektedir. Bakınız Oyak Dergisi, 2004,
s. 76. 2008 yılı Faaliyet Raporu’nda genel müdür de her üyesi için
Faaliyetleri açısından OYAK aynı anda hem bir ek sos- “1 ev + 1 araba” imkânını “kalıcı olarak sunabilmekle” övünmek-
tedir.
yal güvenlik kuruluşu hem de bir “holding” olsa da ku- 15 OYAK yatırımları ve gelirleri hiçbir biçimde askeri harcamalar ve
ruma rengini veren şey kâr amaçlı iktisadi faaliyetleridir. projeler için kullanılmamaktadır.
Bir sosyal güvenlik kuruluşu olarak, emeklilik, ölüm ve 16 OYAK 2008 Faaliyet Raporu.
17 “Sonuçta iş hayatı da bir savaştır. Binlerce yıl kanla sınanan askeri
malûliyet yardımlarının yanısıra ucuz ve uzun vadeli ko- prensipler iş hayatına uygulanırsa, hata olasılığı sıfırdır.” (Sabah,
nut kredisi ve borç verme faaliyetleri ordu mensuplarının 23.11.2001).
18 OYAK’a bağlı şirketler vergilerini ödemekte ancak OYAK’ın ken-
üst orta sınıflara denk bir refah düzeyine sahip olmalarını
disi her türlü vergiden (gelir, kurumlar, veraset ve intikal vergi-
hedeflemektedir.14 leri, damga vergisi) muaf tutulmaktadır.

179
rum mallarının haczedilemeyeceği anlamına gelmektedir. dimize haksızlık etmiş oluruz” sözlerini sarfediyordu.21
Ayrıca üyeleriyle olan ilişkileri askeri idari yargı yetkisine Gerçekten, krizleri üreten mali sermaye birikim stratejisi-
alınarak üyelerin eleştirilerine karşı korunma sağlanmak- nin izleyicisi olan OYAK 2001 yılında toplam net varlıkları
tadır. Hukuki ve kurumsal yapısının son avantajı da üye ai- ve kârı açısından büyük bir sıçrama gerçekleştiriyor, özel-
datları sayesinde sürekli nakit girişi sağlanmasıdır. leştirme kapsamında “sembolik bir rakama satın aldığı”
Sümerbank’ın 4.5 aylık faaliyeti sonunda getirdiği kâr ise
OYAK’ın bu denli büyüyebilmesindeki belirleyici etken
OYAK’ın diğer şirketlerinin toplam kârını aşıyordu. İkinci
ise diğer büyük sermaye grupları gibi, farklı dönemler-
olay ise özelleştirme kapsamında 2005 sonunda Erde-
deki hâkim birikim stratejilerinin hem belirleyicisi hem
mir’in satın alınmasıdır. Bu süreçte OYAK yönetimi tara-
takipçisi olmasıdır. Kurum, net varlığının önemli gelişme
fından ve kamuoyunda Erdemir’in ulusal güvenlik açısın-
gösterdiği 1960-80 arasında, ithal ikâmeci strateji doğrul-
dan stratejik öneminden dem vurulmuş, özelleştirilse bile
tusunda içeride yüksek kârlar sağlayan korumacı politi-
ulusal sermayenin elinde kalması gerektiği ileri sürülmüş,
kalardan istifade etmiştir. 1980 sonrasında ise neoliberal
kısacası Erdemir’in OYAK tarafından alınması TOBB’dan
özelleştirme (çimento, bankacılık, demir çelik) ve finan-
Maden-İş’e çeşitli kurumlar tarafından olduğu gibi med-
sal yatırım stratejileri üzerinden büyümeye devam etmiş- yada da coşkuyla karşılanmıştır.22 Ulusalcı retorik neoli-
tir.19 1989’dan itibaren ekonominin mali sermaye birikimi beral sermaye birikim stratejisinin hizmetine sokulmuş ve
döngüsüne sıkıştırılması ile derinliği gittikçe artan 1994, böylece 2003 kârı OYAK’ın o dönemdeki 40 şirketinin top-
1999, 2001 ve 2008 krizlerinin bedeli işçi, memur gibi ça- lam kârına eşit olan23 Türkiye’nin en kârlı üçüncü şirketi
lışan kesimlere, kent yoksullarına ve küçük esnafa fatura kamudan OYAK’a geçmiştir.24 Eylül 2005’te Antalya’da
edilirken,20 hem kurumsal olarak OYAK bu politikalar- gerçekleşen “OYAK İş Ortakları Toplantısı”nda kırmızı
dan nemalanmış ve tarihinin en hızlı büyüme rakamla- beyaz tişört giyerek ulusal açıdan stratejik önemi haiz şir-
rına ulaşmıştır hem de “ayrıcalıklı bir zümre olarak” as- ketlerin yabancılara satılmaması teziyle milliyetçi mobi-
keri personel neoliberal politikaların sosyal ve iktisadi lizasyon yaratan OYAK demir çelikte kısa bir süre sonra
tahriplerinden görece korunmuştur. Arcelor ile ortaklık görüşmelerine başlamış, bankacılıkta
“OYAK kimin ekonomik güvenliği için mevcut” sorusu ise Türkiye finans sektörünün “topyekun gayr-i millileş-
bağlamında iki örnek olaya bakmak ordunun tikel eko- mesini” pek de dert etmemiş ve Sümerbankı çok ucuza
nomik çıkarlarının nasıl ulusal çıkar, ulusal güvenlik söy- alıp Oyakbank’ı büyüttükten sonra bu bankayı 2.7 milyar
lemi altına gizlendiğinin ortaya konması açısından ay- dolara (o güne kadar ki en yüksek meblağlı banka satışı-
dınlatıcı olabilir. Birinci örnek, yarattığı iktisadi ve sos- dır) Hollandalı ING grubuna satmıştır.25 Küresel neolibe-
yal tahribat itibariyle Cumhuriyet tarihinin en büyük ik- ral kapitalizmin amentüleri doğrultusunda sermaye biri-
tisadi krizi olan 2001 krizidir. Kriz sürecinde OYAK genel kim stratejileri izleyen OYAK’ın bu gayrı milli tavırları ise
müdürü “Kriz varsa, fırsat da vardır. 600 trilyona giden içinde emekli generallerin de bulunduğu geniş bir milli-
kâr beklentili bir kurum olarak fırsatlara bakmazsak ken- yetçi kamuoyunu sükut-u hayale uğratmıştır.26
19 Bu durum 1997 tarihli Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde yer alan Farklı yaşam alanlarına sirayet eden militarizasyon pra-
“Türkiye’nin dünya ile bütünleşmesine yönelik, özelleştirme de
dahil ekonomik çabalar artırılmalıdır” ifadeleri ile de uyumludur. tikleri dolayımıyla ordu hem kendi kurumsal gücünü
Metin için bakınız Serdar Şen, Geçmişten Geleceğe Ordu, Alan Ya- derinleştirmekte hem de daha geniş sosyo-politik ve
yıncılık, İstanbul, 2000, ss. 154-155.
20 Neoliberal iktisadi yapının analizi için bakınız Erinç Yeldan, Küre- sosyo-ekonomik iktidar ilişkileri ağına daha fazla dahil
selleşme Sürecinde Türkiye Ekonomisi: Bölüşüm, Birikim ve Büyüme, olmaktadır. Türk ordusunun OYAK dolayımıyla ekonomi
İletişim Yay., İstanbul, 2001.
21 Hürriyet, 23.11.2001.
alanındaki varlığı bunun bir halidir. Bir yandan, her türlü
22 Örnek olarak bakınız “Oyak İş Ortakları Toplantısı, 7.9.2005, siyasi, sosyal, iktisadi, kültürel meseleyi asayiş sorunu
Antalya” , http://www.oyak.com.tr; Radikal, Sabah, Milliyet,
05.10.2005; Radikal, Hürriyet, 06.10.2005.
olarak kodlayan “Neoliberal Güvenlik Siyaseti ve Dev-
23 Sabah, 5-6.10.2005 leti” sosyo-politik ve sosyo-ekonomik planda demokratik
24 Bu durumu en güzel şu iki alıntı özetlemektedir. Ereğli Bele- hak taleplerinin önünü kesmekte. Diğer yandan da sosyo-
diye Başkanı: “Erdemir’in daha yüksek fiyatla satılmasını bekli-
yorduk. Kelepir fiyata satıldı. Tek tesellimiz ihaleyi Oyak’ın ka- ekonomik güvenlik, toplumun genel refahından soyutla-
zanması” (Radikal, Sabah, Milliyet, 05.10.2005); OYAK Genel Mü-
dürü Coşkun Ulusoy: “Emeklilerimizin parasıyla Türkiye’yi kur-
narak, başta ordunun kendisi olmak üzere hakim sosyal
tarmaya soyunmayız. Üyelerimizin ve Türkiye’nin çıkarı örtüşü- grupların ve sınıfların ekonomik güvenliği açısından ele
yor”. OYAK genel müdürü “elbette zarar eden bir kuruluşu al-
mayacaklarını…ihalelere kârlı gördükleri için katılacaklarını, ulu- alınmaktadır. OYAK olgusu bu sürecin izlenebileceği al-
sal kaygıların ancak limitlerini zorlamalarına neden olacağını” da anlardan birisidir. Bu durum sadece demokrasinin asgari
eklemiştir. Hürriyet, 08.09.2005.
25 Radikal, 20.06.2007. kurumsal ve yasal düzenlemeleri açısından değil, aynı za-
26 OYAK’ın milliyetçi retoriği ile neoliberal kapitalist pratikleri ara- manda toplumsal ve siyasi öznelerin karar alma süreçle-
sındaki açı dolayısıyla ortaya çıkan tartışmaların kapsamı için ba-
kınız İsmet Akça, Militarism, Capitalism and the State, ss.356-359, rine katılımı boyutu açısından da anti-demokratik bir ni-
377-378. telik arz etmektedir.

180
SAVUNMA SANAYİİ rek yurtiçi silah üretimine ağırlık verilen bir modele geçil-
mesi kararlaştırıldı.
Lale Sarıibrahimoğlu
Saldırı helikopteri, insansız hava aracı (UAV) ve tank or-
Türk savunma sanayiinde kritik yıllar... tak üretim projeleri iptal edilip, her üç silahın, şu anda
uygulamaya giren yurt içinde teknoloji üretim modeliyle
Türkiye’de savunma sanayii sektörü, yüksek askeri tek- Türkiye’ye kazandırılmasına ağırlık verilen sisteme ge-
noloji üretimi konusunda istenilen düzeye ulaşamadığı çildi. Bu tedarik modeli ile yerli firmalara silah tasarımı
gibi mevcut hükümet tarafından atılan bir dizi olumlu ve geliştirme yetenekleri kazandırılması amaçlanırken si-
adıma karşın geçmişteki kimi hataların zaman zaman lah üretiminde uluslararası ortaklıklar da teşvik ediliyor.
tekrarı nedeniyle ileriye dönük olarak belirsiz bir görü-
nüm sergilemektedir. Bu belirsizliğin temelinde savunma SSM Müsteşarı Murat Bayar, yaklaşık iki buçuk yıl önce
sanayii sektöründe sivil demokratik denetimin sağlana- yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yeni silah alımları için
mamış olması, dolayısıyla silah alımlarının, ağırlıklı ola- yılda 3 ila 3.5 milyar dolar tutarında harcama yaptığına
rak askeri bürokrasinin belirlediği tehdit algılamalarına dikkat çekerek, “yerli firmalar ise bu miktarın yüzde
dayandırılması yatmaktadır. 25’inden faydalanıyorlar. 2010 yılına kadar Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin silah ihtiyacının en azından yüzde 50’si-
Durum böyle olunca zaten kıt olan ekonomik kaynak- nin yurt içi imkanlarla karşılanması gerekir” diyerek, yerli
lar, gerçekte tehdit olarak algılanmayabilecek durumlara savunma sanayii yapısının içinde bulunduğu durumu dile
göre silah alımlarına aktarılmakta ve israfa yol açmak- getiriyordu.
tadır. Örneğin, Türkiye’nin envanterinde, klasik olmayan
savaşların yaratacağı asimetrik tehditleri bertaraf edecek Bayar yine aynı tarihte yaptığı açıklamada, Türkiye’nin
silah türleri -saldırı helikopteri ve insansız hava aracı gibi dünya silah ithalatında 4’ncü sırada silah ihracatında
istihbarat, keşif ve gözetleme sistemleri - ya hiç yoktur ise 28’nci sırada yer aldığını belirtirken, “Bu, Türkiye öl-
ya da sınırlı sayıda yer almaktadır. çeğinde bir ülke için kabul edilebilir bir durum değildir.
Kendi tasarımlarımızı yapıp sistemlerimizi kendimiz üret-
Türkiye’de bir savunma sanayii alt yapısı oluşturulması meliyiz” diyordu.27
amacıyla 1985 yılında Milli Savunma Bakanlığı’na (MSB)
bağlı Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) kuruldu. SSM Müsteşarı Bayar, “Kritik askeri teknolojilerde yurt
SSM’nin kuruluş nedenlerinden bir diğeri, silah alımları- dışına bağımlı olmamız nedeniyle siyaseten Türkiye’nin
nın demokrasilerde olduğu gibi siyasi otoritelerin deneti- yabancıların kontrolünde olduğunu” da belirtiyordu.
minde sivil uzmanlar tarafından gerçekleştirilmesini sağ-
Yurt içi üretim artıyor
lamak idi. Silahın kullanıcısı olan silahlı kuvvetlerin, silah
tedarikinde aynı zamanda satın alma konumunda olma- SSM’nin 2007 yılında ilk kez yayımladığı Faaliyet Rapo-
sının pekçok sakıncası bulunmaktadır. Normalde sivil de- runa göre, 2004 yılında başlatılan politikanın meyveleri
mokratik denetime yani şeffaflık ve hesap verilebilirlik il- alınmaya başlandı ve yurt içinde silah teknolojileri üre-
kelerine tabi olması gereken silahlı kuvvetlerin, silah sa- timinde yüzde 42’ye ulaşılarak (http://www.ssm.gov.tr,
tın alımında yer alması ile hem demokrasi ilkesi çiğnen- 2007-2011 Stratejik Plan’a da bakılabilir) silah teknolojile-
miş oluyor hem de askerin yolsuzluk iddialarına muhatap rinde dışa bağımlılık yüzde 60’lara çekildi.
olması gibi kritik sorunlar ortaya çıkabiliyor.
Ancak silahların yurtiçinde üretim düzeyinin yüzde
SSM’nin kuruluşundan 2004 yılına kadar geçen 19 yıllık 40’lara çıktığı yolundaki bilgi halen kağıt üzerinde. Zira
sürede ne güçlü bir savunma sanayii alt yapısı kurulabildi yerli firmaların yabancı ortaklarıyla birlikte geliştirecek-
ne de silahların alımında sivil ağırlık hissetirilebildi. leri saldırı helikopteri ve tank prototipi üretimi gibi 3 mil-
yar doları geçen projelerin somut olarak ortaya çıkması
Ancak 2004 yılında, Türkiye’nin silah teknolojilerinde
2013 ve sonrası yılları bulacak.
yüzde 80 ila yüzde 85 olan yurt dışına bağımlılığının 2010
yılında yüzde 50’ye çekilmesi dolayısıyla yerli savunma Nitekim, MSB’nin 2008 mali yılı bütçesi içindeki payı,
sanayii alt yapısının güçlendirilmesi amacıyla önemli bir Kasım 2007 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve
adım atıldı. Bu amaçla, o tarihlerde, Türkiye’ye ne tek- Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken, Milliyetçi Hareket
nolojik getirisi olan ne de ihracat olanağı yaratan ortak
27 Lale Sarıibrahimoğlu , “Turkish Defence Industry:Banking on
üretime dayalı tedarik modeli çok geç de olsa terkedile- Change,” Jane’s Defence Weekly (JDW), May 31, 2006.

181
Partisi (MHP) Milletvekili Mehmet Günal, Milli Savunma Türkiye, yerli firmaların ürettiği silah sistemlerinin dünya
Bakanı Vecdi Gönül’e, bu yüzde 41’lik oranın yüksek tek- pazarlarında alıcı bulabilmesi için yoğun kulis yapıyor.
nolojiyi mi, yoksa montaj işlerini mi, kapsadığı sorusunu Aselsan, Hollanda Kraliyet Ordusu için Kaideye Monteli
yöneltti. Stinger (KMS) füze sistemi üretirken Körfez ülkeleri de,
Türkiye’nin silah satmaya çalıştığı ve bu amaçla arayış-
SSM, 2005 yılında olan hem Türk Silahlı Kuvvetleri Güç-
lara girdiği bir bölge.
lendirme Vakfı (TSKGV) ortaklı 15 kadar büyük askeri
firma hem de yerli özel firmalara tasarıma dayalı proje- Demokratik reformların savunma sanayiine yansıması
ler üretmeleri ve bu amaçla yabancı firmalarla ortaklığı
da reddetmeyen yeni politika çerçevesinde, 1 milyar do- Türkiye’de 2003 ve 2004 yıllarında gerçekleştirilen askeri
ları bulan silah tedariki anlaşmaları imzaladı. Bu firmala- ve sivil alanlardaki demokratik reformlar, genelde aske-
rın sayısı 100’ün üstündeydi. rin kontrolünde gerçekleşen ve dolayısıyla kullanıcı ve
alıcı arasındaki sınırların bulanık olduğu sistemin daha
Savunma Sanayii sektörünün yeniden yapılandırılması berrak hale gelmesinin de bir ölçüde önünü açtı.
dolayısıyla ekonomiye yük değil katkı sağlaması ama-
cıyla tüm savunma sanayii firmalarının aynı çatı altında SSM Müsteşarı Bayar, “Silah tedarikinde güçler ayrılığı
toplanmasını öngören proje ise, askeri ve sivil kurumlar olması gerekiyor. Silahın kullanıcısı olarak asker operas-
arasındaki güç savaşı nedeniyle gerçekleşemedi. yonel ihtiyaçlarını belirlerken SSM tedarik örgütü olarak
satın almadan sorumludur,” diyordu.28
Türkiye, silah teknolojilerinin yurt içinde geliştirilmesi po-
litikasına ek olarak bu alanda işbirliği yaptığı ülkeleri de Bayar, SSM’nin silah alımlarının yüzde 80’ni gerçekleştir-
çeşitlendirerek, Güney Kore gibi ülkelerle, ana muharebe diğini ve bu oranın önümüzdeki birkaç yılda yüzde yüze
tankı ve temel eğitim uçağı üretimi gibi projelerde işbirli- çıkacağını da belirtiyordu.29
ğine gitmeye başladı. A 400 M ağır nakliye uçağı üretimi
Bugün gelinen noktada, silah alımlarını önemli ölçüde
gibi Avrupa’nın çeşitli ülkelerinin dâhil olduğu çok ortaklı
sivil bir silah tedarik kurumu olan SSM yaparken halen
projelerde daha fazla yer alma arayışlarına girdi.
Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olan ve askerlerden
Türkiye’nin geleneksel silah tedarikçisi ABD’nin, Anka- oluşan Müsteşarlık da, başta Amerikan Lockheed Martin
ra’nın başlattığı yabancı firmaların teknoloji transferi uy- firması yapımı envanterdeki yaklaşık 213 adet F-16 savaş
gulamasına kendi firmaları için sınırlama getirmesi ilk uçaklarının modernizasyonu olmak üzere sayıca azalmış
başlarda bu ülke ile silah ticaretini etkiledi. Amerikan olmasına karşın ihalesiz hazır alım yoluyla silah tedariki
firmaları, Türkiye’nin milyarlarca dolar tutarındaki sal- yapmaktadır.
dırı helikopteri, insansız hava aracı ve askeri uydu geliş-
Türkiye’nin yurtdışındaki büyekelçiliklerinde görevli as-
tirme ihalelerine katılamadı. Ancak, ABD ve Türkiye ara-
keri ataşelikler tarafından MSB bütçesinden yılda yakla-
sında yapılan bir dizi görüşme sonucunda, Amerikan fir-
şık 1 milyar dolar tutarında silah alımı yapıldığı belirtili-
maları artan biçimde SSM’nin açtığı askeri ihalelere gir-
yor.
meye başladı.
Silah harcamaları
Unutulmaması gereken husus, Türkiye’nin halen
ABD’den, TSK’nın envanterindeki F-16’lara ek olarak, 1.8 2003 yılında kabul edilen Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
milyar dolar tutarında 30 adet F-16 uçağı alacağı ve 8 ül- Yasası çerçevesinde 2007 yılı itibariyle personele ayrılan
kenin ortak olduğu Amerikan firmaları önderliğindeki Ge- idari bütçeyi kamuoyu ile paylaşan SSM, Türkiye’nin si-
leceğin Müşterek Uçağı (JSF) projesine toplam 10 milyar lah alımları için harcadığı fon gelirlerini de ilk defa, bu yıl
dolar tutarında 100 adet uçak siparişiyle dâhil olmasıdır. internet sayfasından duyurduğu Performans Raporu ile
Yeni durumda, otomatik olarak Amerikan silahları alın- açıkladı. Rapor, 2007 yılı ve öncesine ait fon gelir ve gi-
mamakla birlikte Amerikan silah tedarikçileri, Türkiye pi- derlerini kamuoyu ile paylaşıyor.
yasasında halen önemli aktör olarak rol oynuyorlar. Do-
layısıyla ABD halen Türkiye’nin silah pazarında birinci Buna göre, 2007 yılında SSM Fonu’ndan elde edilen ge-
ülke konumundayken İsrail ikinci sırada yer alıyor. lir 1.256 milyar dolar olurken giderler 1.194 milyar dolara
ulaştı.
28 Lale Sarıibrahimoğlu, “Turkey to locally develop Strategic Arms
Systems,” JDW, 30 Mart 2005.
Silah alımları için kaynak oluşturmak amacıyla 1986 yı-
29 Lale Sarıibrahimoğlu, “Turkish procurement head rejects criti-
cism,” JDW, 3 Ağustos 2005. lında kurulan SSM’ye bağlı Savunma Sanayii Destekleme

182
Fonu’na (SSDF), gelir ve kurumlar vergisi, şans oyun- Kritik yıllar
ları, at yarışları, hafif ateşli silahların ithalatı, yakıt tü-
Türkiye’nin, yurt içinde üretim modeliyle başlattığı pro-
ketim vergisi, alkol ve tütün mamullerinin satışlarından
jelerden biri, ilk aşamada 50 adet saldırı helikopterinin
elde edilen gelirlerin belirli bir yüzdesi aktarılıyor. Ay-
İtalyan Agusta Westland’ın teknoloji desteği ile Türk Ha-
rıca fona, MSB bütçesinden her yıl yaklaşık 1 milyar do-
vacılık ve Uzay Sanayii (TAI) tesislerinde üretimi. Proje-
lar para aktarılıyor. Milli Piyango İdaresi’nin özelleştiril-
nin bedeli 2.7 milyar dolar. İlk helikopterin TSK’ya 2013
mesi halinde de şans oyunlarından fona gelir aktarılmaya
yılında teslim edilmesi planlanıyor.
devam edilecek.
Yerli Otokar firması ile SSM arasında Ağustos 2008’de
SSDF kaynakları SSM tarafından açıklanmış olmasına
imzalanan anlaşmaya göre, Altay adı verilen yerli milli
karşın, savunma için ayrılan bütçe dışı kaynaklardan bi-
tankların 4 adet prototipinin üretilmesi planlanıyor. Gü-
rini oluşturan SSM gelirleri üzerinde parlamento dene-
ney Kore’nin Hyundai Rotem firması, tankların üretimi
timi bulunmamaktadır.
için teknoloji transferi yapacak. Prorotiplerin 2014 yılında
Türk savunma sanayiinin ekonomiye etkisi tamamlanması öngörülüyor.

100’den fazla yerli silah tedarikçisi firmanın, 2002 yılında Bu arada, bu bölümün yazarıyla görüşen askeri kaynak-
toplam cirosu 800.000 dolar idi. (http://www.ssm.gov. lar, Türkiye’nin yerli tank yapımı projesinin gereksiz ol-
tr, Faaliyet Raporu). Bu rakam 2007 yılında 2 milyar do- duğuna ve bu alanda sarfedilecek kaynakların ileriye dö-
lara ulaşarak yaklaşık 2,5 kat artış gösterdi.30 nük tehdit algılamalarına uygun silahlar için harcanması
gerektiğine inanıyorlar.
Savunma sanayii firmalarının 2007 yılındaki 2 milyar do-
larlık cirosu, Türkiye’nin bilinen rakamlara göre silah Dolayısıyla 2013 yılı ve sonrasında, yurt içi imkânların
alımları için yılda yaklaşık 4 ila 5 milyar dolar olan har- azami kullanılması suretiyle başlatılan büyük askeri pro-
caması ile karşılaştırıldığında oldukça düşük seyrediyor jelerin planlandığı şekilde bitirilip bitirilmeyeceği büyük
demektir. önem taşıyor. Gerek AR-Ge gerekse geliştirmeye dayalı
Diğer yandan savunma sektöründe Araştırma ve Geliş- saldırı helikopteri, tank ve diğer bazı silah üretim proje-
tirme (AR-GE) projeleri için 200 milyon dolar ayrılmış bu- lerini fazlasıyla hırslı programlar olarak nitelendiren bir
lunuyor.31 Türk savunma sanayii uzmanı, geliştirme süreçlerinin iyi
takip edilmemesi halinde TSK’nın ihtiyaçlarının söz ko-
Ancak Müsteşar Bayar, yapımı süren Milli Gemi (Mil nusu yıllarda karşılanamaması gibi bir riskin bulundu-
Gem) gibi geliştirme projeleri için AR-GE’den ayrı ola- ğuna işaret diyor.
rak mali kaynak tahsis ettiklerini belirterek, örneğin, bu
proje sayesinde, harcanan paranın yüzde 80’ninin yurt Nitekim, yerli Aselsan firmasının geliştirdiği kamera sis-
içinde kaldığını söylüyor. teminin, operasyonel anlamda henüz olgunlaşmaması
sonucu İsrail’den alınan Heron UAV sistemlerine bu ka-
Diğer yandan Bayar, Türkiye’yi de derinden etkileyen kü- meraların monte edilmesinde yaşanan güçlükler dola-
resel krizin savunma sanayii sektörünü etkilemediğini yısıyla da gecikmeler yaşanıyor. Bu gecikmeler nede-
ve hatta krizin sektörün lehine sonuçları olduğunu sav- niyle, Türkiye İsrail’den hazır UAV sistemleri satın alır-
lıyor. Bayar, sektörlerinin şu anda etkilenmediğini çünkü ken ABD’den de Predator adlı UAV sistemlerini satın al-
kaynaklarının belli ve bunların  çoğunluğunun önceden mak için başvuruda bulundu. İnsansız hava araçları, is-
planlı kaynaklar ve uzun vadeli projeler olduğunu sözle- tihbarat toplamada önemli bir rol oynuyor.
rine ekliyordu.32
Keza, savunma harcamaları için bütçesine yüksek mik-
SSM Müsteşarı Bayar, silah üretimi için ayrılan mali kay- tarda kaynak ayıran ve gerek MSB bütçesi gerekse bütçe
nakların, ulusal sanayiinin gelişmesi için harcandığını be- dışı askeri harcamaların parlamento tarafından denet-
lirterek, bu durumun istihdama ve mali krizin aşılmasına lenmediği Türkiye’de, Suriye sınırındaki mayınlı alanların
destek olduğunu dile getiriyordu.33
30 SSM Müsteşarı Murad Bayar’ın bu bölümün yazarıyla yaptığı
2006 yılında 352 milyon dolar olan Türk savunma sanayii söyleşi.
31 http://www.ssm.gov.tr, Performans Raporu.
ürünleri ihracatı 2006 yılında 420 milyon dolara ulaşırken
32 Taraf, 23 Şubat.
bu alandaki toplam ihracatın 2011 yılında 1 milyar dolara 33 Bayar’ın bu bölüm yazarıyla yaptığı söyleşi.
çıkartılması hedefleniyor.34 34 http://www.ssm.gov.tr, Performans raporu.

183
temizlenip organik tarıma açılmasını öngören yasa tasa- firma bile mevcut değilken, İsveç, Rusya, Hırvatistan
rısı üzerinde yaşanan yoğun tartışmalar, Türkiye’nin ma- ve İsrail dâhil 14 yabancı firmanın bu mayınları temizle-
yın imha teknolojisine sahip olmadığını da gözler önüne mek için Türkiye’nin ihalesine katılmak istedikleri bilini-
serdi. yor.36

Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Oysa, Türkiye, Alman Abeking&Rasmussen ve Fr. Lürs-
Gürak, 22 Mayıs tarihli basın brifinginde, Suriye sınırın- sen Werft konsorsiyumuna, 2003 Ekim ayında verdiği
daki mayınların temizlenmesiyle ilgili bir soru üzerine, ihale ile bu konsorsiyumdan 6 adet mayın avlama gemisi
TSK’nın bu iş için yeterli teçhizatı ve uzman personeli ol- alımını tamamlamak üzere. Mayın avlama gemileri, Bo-
madığını, sadece muharebe alanında askeri ihtiyaçlara ğazlar’da olası bir mayın tuzağına karşı güvenli seyrüse-
cevap verecek şekilde olduğunu söyledi.35 fer denizcilik faaliyetlerinin yapılmasını öngörüyor.

Türkiye’de sayıları 2,5 milyonu aşan kara mayınlarının Ancak Türkiye, kendisinin yerleştirdiği kara mayınlarını
-ki bir kısmı tank mayınları- temizleyecek tek bir yerli imha ettirecek yerli teknolojiye sahip değil.

35 NTVMSNBC, 22 Mayıs.
36 Today’s Zaman, 17 Mayıs.

184
Askerin Siyasete Müdahaleleri ve
Ordu İçi Siyasallaşma
Ferda Balancar, Esra Elmas

Bu yazıda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 2006–2008 Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) siyasi iktidarıyla ta-
yılları arasında siyasi alana yaptığı müdahaleler ile kendi nışmış olmasıdır. AB’ye üyelik sürecinin AKP iktidarında
içinde yaşadığı siyasi tartışma ve çatışmalar ele alınacak- yaşanıyor oluşu, asker-sivil ilişkilerini daha gergin ve ça-
tır.1 Söz konusu gelişmelerin zemini ve niteliğini, 2000 yı- tışmalı hale getirmiştir. Reform programları sıkça birçok
lından itibaren ivme kazanan siyasi gelişmeler şekillen- askerin de içinde olduğu keskin muhalif gruplar tarafın-
dirmiştir. dan “üstü örtülü İslam” projeleri olarak algılanmış, re-
jim gerginlikleri ile değişim sürecinin gerginlikleri birbi-
Bu açıdan iki belirleyiciden söz edilebilir.
rini iyice tetikler hale gelmiştir. 2006 – 2008 yılları ara-
Birinci belirleyen, Türk siyasi dinamiklerinin 2000’li yıl- sında bu gerginlik doruk noktasına ulaşmıştır. Bu, ordu-
larda temel olarak AB meselesi etrafında şekillenmesidir. nun siyasi girişimleri, iç gerginlikleri, siyasi rolü açısından
1987’de Türkiye tam üyeliğe başvurmuş, 1999’da adaylığı da en hararetli dönem olmuştur.
resmen kabul edilmiş, 1999-2005 arası ülke reform ham-
leleriyle tam üyelik müzakerelerini hedeflemiş ve en ni- 2006 – 2008 dönemine geçmeden önce parçaların yerli
hayet 2006’da tam üyelik müzakerelerine başlamıştır. yerine oturması açısından belirleyici ilk evreyi 2003 –
Sistemin sivilleşmesi, temel hak ve özgürlükler alanla- 2005 dönemini ve bu döneme ait kritik olayları ve geliş-
rının genişletilmesi, insan haklarına saygı ve azınlıkla- meleri hatırlamak gerekiyor.
rın korunması gibi unsurlar etrafında reform programla-
rını kapsayan bu dönem doğal olarak Türkiye’de siyaset 2003–2005 DÖNEMİ
alanını ve siyasi aktörleri önemli ölçüde etkiledi. ‘Demok-
rasi, hukuk ve hukukun üstünlüğü’ gibi kriterler öncelikle MGK reformu
Türkiye siyasi hayatında belirleyici bir rol oynayan TSK’yı
Bu dönemde TSK ve sivil-asker ilişkileri açısından ilk ve
yakından ilgilendiriyordu. Devlet yapısının sivilleştiril-
en önemli gelişme AKP iktidarının henüz birinci yılında,
mesi ile siyasi karar süreçlerinin askeri etkiden arındırıl-
2003’de hazırlanan 7. Uyum Paketi’nin Türkiye Büyük
ması yönünde atılan zorunlu adımlar TSK’yı reform süre-
Millet Meclisi (TBMM) tarafından kabul edilmesidir. Bu
cinin hem nesnesi hem öznesi haline getirdi. TSK değiş-
çerçevede Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ve MGK Genel
mek zorunda olduğu gibi aynı zamanda değişim sürecini
Sekreterliği Kanununda değişiklik yapılarak bu kurulun
taşıması gereken bir aktör haline geldi. Türkiye’deki as-
görevleri yeniden tanımlandı.2 İlk aşamada kanun de-
keri vesayete dayalı siyasal rejimin temel taşlarının ye-
rinden oynaması anlamına gelen bu durum ordu açısın- ğişiklikleriyle MGK’nın görev alanı daraltıldı ve Batı de-
dan iki dizi etkiye yol açmıştır. Bir yandan ordu içinde mokrasilerindeki emsalleri gibi “danışma kurulu” statü-
AB ve reformlar konusunda farklı görüşler ortaya çıkmış, süne getirildi. Aralık 2003’te ise MGK Genel Sekreterli-
ciddi siyasi kırılma ve çatışmalar yaşanmıştır. Diğer ta- ğinin görev ve çalışma esaslarını düzenleyen gizli yönet-
raftan TSK’nın siyasetle ilişkisi inişli çıkışlı hale gelmiş, melik, yeni bir ve şeffaf bir yönetmelikle yürürlükten kal-
asker hem siyasete ve reform sürecine müdahale imkân- dırıldı. Genel Sekreterliğe olağanüstü yetkiler tanıya-
ları aramış hem uygun görmediği reformları dahi benim-
semek durumunda kalmıştır. 1 2006 yılı öncesi gerçekleşmiş olup, 2006-2008 döneminde ortaya çıkan
ordu içi siyasi hareketler ve müdahale girişimleri de hem asli boyutla-
rıyla hem 2006-2008 yıllarına yaptıkları etkilerle bu bölümde ele alına-
Bu kritik dönemin ikinci temel belirleyeni, 2002 Kasım caktır.
ayından itibaren Türkiye’nin İslami geleneğinden doğan 2 Bakınız MGK makalesi, Almanak 2006-2008.

185
rak özerk bir yürütme organı gibi davranmasını sağlayan setin olanaklarıyla yeniden tesis etmeye çalışması olarak
gizli yönetmeliğin kaldırılması siyasal rejimin şeffaflaş- yorumlandı.
ması doğrultusunda atılan en önemli adımlardan biri
olarak Türkiye’nin siyasal tarihine geçti. Yasa ve yö- Kr‹t‹k dönemeç: Kıbrıs
netmelik gereği küçülüp yeniden organize olması gere- Gerek asker-sivil ilişkileri gerek ordu içindeki bölünmeler
ken kurumun bu geçiş süreci, görev süresi 30 Ağustos açısından en kritik aşamayı 2004 yılında yaşanan Kıbrıs’a
2004’de dolan son asker genel sekreter Org. Şükrü Sa- yönelik Annan Barış Planı süreci oluşturmuştur. Bu süreçte
rıışık döneminde tamamlandı. 950 kişilik personel sayısı yaşanan gerginliklerin iki temel nedeni bulunmaktadır:
250’ye düşürüldü. Başka kurumlara ait belgeler iade edi-
1. Devlet kurumları ve ordunun fiili tekelinde bulunan
lirken, MGK üretimi plan ve fişler imha edildi.3 Geriye ka-
Kıbrıs meselesine ilk kez bir siyasi iktidar tarafından
lan personelin içinde sadece ikisi emir subayı, 12 asker
el atılmıştır. Bu durum devlet aktörleri tarafından dev-
kaldı. Asker personelin büyük bölümünün de seferberlik
let alanının daralmasına yönelik bir gelişme olarak al-
konusunda çalıştıkları açıklandı.4
gılanmıştır.

Sİvİl TİB’le karşı hamle 2. AB sürecinin Kıbrıs gibi konularda resmi devlet poli-
tikalarını zorlaması devlet içi güç çatışmalarını de-
Sivilleşme sürecinin düz hat üzerinde ilerlediğini söyle-
rinleştirmiştir. Kıbrıs meselesi adanın statüsü ka-
mek zordur. Nitekim bu gelişmelerin hemen ardından, dar, Türkiye’de siyasi kararları kimin alacağı ve ya-
eski yapıda MGK Genel Sekreterliği bünyesinde yer alan şanmakta olan değişim sürecinin istikameti sorularını
Toplumla İlişkiler Başkanlığının “MGK tavsiyesiyle İçiş- da kuşatmış, bu açıdan sembolik bir önemle öne çık-
leri Bakanlığına bağlandığı ve Toplumla İlişkiler Bürosu mıştır. Nitekim askerin iç bölünmesi ve siyasallaşması
adı altında 22 Mayıs 2003’te 81 ilin valiliğine gönderilen Kıbrıs meselesi kadar değişim süreciyle de ilgilidir.
gizli bir genelgeyle tüm illere yaygınlaşmasına”5 karar ve-
Bu çerçevede yaşanan en çarpıcı gelişme, Annan Planı’yla
rildiği öğrenildi. Sivil TİB’in, terörle mücadele ve psikolo-
ilgili görüşmelerin kritik bir safhasında 23 Mayıs 2003 ta-
jik harekât konularında, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli
rihli Cumhuriyet gazetesinin manşetinde yer alan “Genç
İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Genelkurmay Başkanlığı ile
Subaylar Rahatsız” başlıklı haber ve bu haberle ilgili tep-
koordinasyonu sağlayacağı bildirildi. Gerekliliği ve uygu-
kiler oldu. Habere göre 20 Mayıs 2003’te Başbakan Erdo-
lanış biçimi ise resmi makamlarca şu şekilde açıklandı:
ğan ile Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök arasında yapı-
“Ülkemiz menfaatlerini ilgilendiren konularda milli siyaset
lan görüşmede, Özkök Erdoğan’a Kıbrıs ve AB’ye uyum
psikolojik harekâtla desteklenmelidir. Psikolojik harekât prog- süreciyle ilgili gelişmelerden ordudaki genç subayların
ramlarında bakanlığımıza çok önemli görevler düşmekte, fa- rahatsız olduğunu ifade etmişti. Özkök üç gün sonra dü-
aliyetlere verilen desteğin güçlü hale getirilmesi gerekmekte- zenlediği basın toplantısında “Başbakanla görüşmemde
dir. Bu nedenle bakanlığımızda psikolojik harekât icra ünitesi ‘genç subaylar tedirgin’ demedim; bu dedikoduyu üreten-
olarak görev yapan Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı’nın faali- leri lanetliyorum” sözleriyle bu haberi yalanladı. O gün-
yetlerini ‘Toplumla İlişkiler Daire Başkanlığı’ adı altında yü- lerde kulislerde gazeteye bu haberi, birlikte hareket et-
rütmesi Bakanlıkça uygun görülmüş ve 81 ilde Toplumla İliş- tiği gazeteciler üzerinden dönemin Kara Kuvvetleri Ko-
kiler Büroları’nın oluşturulması görevi bu birime verilmiştir.”6 mutanı Org. Aytaç Yalman’ın yaptırdığı söyleniyordu.
Böylece 2003’de 7. AB’ye uyum paketiyle MGK Genel Sek- Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanları arasındaki
reterliğinin daraltılan görev alanı ve siyasette asker etki- fikri ayrışma o günlerde dışarıya yansıyacak kadar siya-
sinin azaltılmasına yönelik bu adımların, yine MGK tav- sallaştı. Nitekim 2003 Mayıs’ında ve takip eden aylar bo-
siyesiyle İçişleri Bakanlığına bağlı olarak yürütülecek bir yunca Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök hükümete
güvenlik anlayışına işaret ettiği ortaya çıktı. Durum, or- yumuşak davrandığı, AB ve Kıbrıs konusunda hükümetle
dunun AB kriterleriyle daralan hareket alanını, sivil siya- uyumlu bir politika götürdüğü için Emin Çölaşan, Mus-
tafa Balbay gibi gazeteciler tarafından pek görülmemiş
3 Radikal, 2004, ‘Yeni MGK’dan ilk icraat: Fişler imha’, 18 Kasım. tarzda eleştirildi.7
4 a.g.m
5 Radikal, 2003, ‘Sivil TİB, MGK Tavsiyesi’, 24 Ekim. Bu eleştiriler ve söz konusu “genç subaylar” haberi için 5
6 Özgür Politika, 2003, ‘Her İl’e psikolojik harekat merkezi’, 24 Ekim. yıl sonra, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Org.
7 Örnek için bakınız, Emin Çölaşan, Hürriyet, 1.9.2005, “Milletin sofrası, Büyükanıt, “o haber Genelkurmay Başkanlığını siyasete mü-
Milletin resepsiyonu”.
dahale konusunda kışkırtmak için yapılmış bir tezgâhtı” de-
8 9 Mayıs 2009 tarihinde CNN Türk’te yayınlanan 32. Gün programında
Büyükanıt ile gazeteciler arasındaki diyalog şöyleydi: ğerlendirmesini yaptı.8

186
Nitekim bu olaydan dört yıl sonra ileride değineceğimiz lunan belgeler arasında 105 kişinin adının yazılı olduğu
Nokta dergisinde yayımlanan emekli Deniz Kuvvetleri üç liste ile içinde krokiler, haritalar, kimlik kartları ve
Komutanı Özden Örnek’e ait günlüklerde (2007) ve Cum- izin kâğıtları bulunan 300 sayfalık dört klasör ele geçti.
huriyet gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Balbay’ın “Sakıncalı”, “milis” ve “devlet yanlıları” başlıklarıyla
günlüklerinde (2009) bu sürecin perde arkası gözler adlandırılan listelerin yanında Demokratik Toplum
önüne serildi. Her iki belgede de bu dönemde bir askeri Partisi’nin 18 delege aday adayının fotoğraflarının bulun-
darbe hazırlığının son aşamasına gelindiği ortaya çıktı. duğu bir başka belge ortaya çıktı.12 O sıcak günlerde en
“Genç Subaylar Rahatsız” manşeti dönemin kuvvet ko- ilginç açıklama ise dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı
mutanlarından Şener Eruygur, Aytaç Yalman, Özden Ör- Yaşar Büyükanıt’tan geliyordu. Büyükanıt olayın sanıkla-
nek ve İbrahim Fırtına’nın içinde olduğu darbe girişimine rından astsubay Ali Kaya için, “Kuzey Irak’taki operasyon-
karşı çıkan Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü bu giri-
lardan tanırım, iyi çocuktur”13 ifadesini kullandı. Bu ifade
şime boyun eğdirmek için atılmıştı. Reformcu politikalar
askerin yargı sürecine müdahalesi olarak değerlendi-
izleyen siyasi iktidarın arkasındaki toplumsal geniş des-
rildi. Bir süre sonra Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarı-
tek ve Hilmi Özkök faktörü ordu içinden gelen içe ka-
kaya olayla ilgili hazırladığı iddianamesinde KKK Orgene-
panmacı seslerin yükselmesini engelledi. 2004 Ağustos
ral Yaşar Büyükanıt, Van Asayiş Kolordu Komutanı Kor-
ayında özellikle Jandarma Karargahında önemli tasfiye-
general Selahattin Uğurlu ile Hakkâri Dağ ve Komando
ler yaşandı. Dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener
Tugay Komutanı Tuğgeneral Erdal Öztürk haklarında
Eruygur’un 26 Ağustos 2004’te emekliye ayrılırken komu-
“Büyükanıt’ın Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı olduğu dö-
tayı kastederek sarfettiği şu sözler dikkat çekici ve ordu
nemde suç işlemek için çete kurdukları, hatta bu çetenin
içi gerginlikleri tanımlamak açısından önemlidir: “Milli
birliğimize meydan okuyan iç ve dış işbirlikçilere karşı eylem- Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı öldürdüğü”14
sizlik duyarsızlık ya da şekli kalan gösteriş tepkileri cumhuri- iddialarına yer verdi. Bu gelişmeler gerek askerin siyaset
yet karşıtlarını yüreklendirmektedir.” ve yargı alanına müdahalesi gerek asker-siyasi iktidar
çatışma ve ittifakı açısından ileride de görüleceği gibi
“Kırmızı K‹tap”/MGSB tartışması 2006 yılının önemli unsurlarından birisini oluşturdu.

Siyasal rejimi milli güvenlik cihazlarıyla kuşatan anlayı-


şın en önemli unsuru olan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi
(MGSB)9 tartışmaları AB hattındaki sivilleşme eğiliminin
önemli bir aşamasını oluşturmuştur. Gizli Anayasa ola- Rıdvan Akar: 2003’teki meşhur ‘genç subaylar rahatsız’ açıklaması var.
Bu genç subaylar sıkıntılarını, üstlerine yansıtırlar mı?
rak bilinen MGSB’de yapılmak istenen değişikliklere si-
Büyükanıt: ‘genç subaylar rahatsız’ ibaresi üretilmiş bir haberdir, biri-
yasi iktidar ağırlığını koymak istedi ve ilk taslak böyle ha- leri tarafından enjekte edilmiş haberdir.

zırlandı. Ancak 2005’in Ekim ayında yapılan MGK toplan- Rıdvan Akar: TSK içinden birileri tarafından mı?
B: Hayır… sadece bu kadarını söylüyorum ama enjekte edilmiş bir ha-
tısında, yeni MGSB Silahlı Kuvvetler’in PKK, Kıbrıs ve Ege berdir.
karasuları konularındaki itirazları göz önünde bulundu- Birand: Neden?

rularak kabul edildi. “İlk MGSB taslağında ‘AB ülkeleriyle B: Genelkurmay başkanlığı üzerinde baskı yaratır mı düşüncesiyle üre-
tilmiş bir şeydir tabi bunu bu kadar açık söylediğime göre itimat buyu-
uyum çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Sa- run böyledir, yoksa subayın genci yaşlısı yok. O zamanın genelkurmay
başkanı sayın Özkök tarafından da, hatta o onun zarif uslubünü aşan
vunma Bakanlığı’na bağlanması” ifadesi yer almıştı. Ne bir tepkiyle cevap vermiştir.
var ki, Haziran ayındaki MGK’dan sonra yapılan düzelt- Rıdvan: bunu yapmalarının amacını TSK’yı siyasete sokmak, bir askeri
darbe olmasını sağlamak olduğunu düşünebilir miyiz?
meler sonucunda, “Türkiye’nin özel koşulları dikkate alı-
Y.B: yani darbe demeyeyim ama baskı hani tam sağ pres diyorlar ya.
narak, mevcut konumun devam etmesi gerektiği” kara- http://www.qtahya.com/forum/102729p1/buyukanit-ilkkez-32-gun-
rına varıldı.10 Bu, kamuoyunda yasa değişikliği sonrasında habere-konustu-neler-dedi.html
9 Bakınız “TSK’nın kurumsal ve askeri boyutu” makalesi.
rolü “danışma kurulu” statüne indirgenen MGK’nın yeni-
10 Akşam, 2005, ‘MGSB: Askerin konumu yine değişmedi’, 27 Ekim.
den aktör olarak öne çıkması ve ordunun siyasete müda- 11 ‘Ekim ayındaki MGK toplantısında onaylanan, kamuoyunda ‘Gizli Ana-
halesinin yasallaşması şeklinde yorumlandı.11 yasa’ diye nitelenen MGSB’ye, El Kaide örtülü bir tanımla alınırken,
“aşırı sağ” ise tehdit unsuru olmaktan çıkarıldı. Bunun yanı sıra irtica,
bölücü terör ile aşırı solun Türkiye için eşit düzeyde iç tehdit unsurları
Şemd‹nl‹ Olayları oldukları tespiti korundu. MGSB’de açılan “yeni” başlık ise “azınlık-
lar” oldu. Bu konuda Türkiye’nin çıkarlarının korunması gerektiği be-
lirtildi.
2005’teki en önemli gelişme, Kasım 2005’te gerçekle-
12 Radikal, 2005,‘Ölüm listesi de varmış’,13 Kasım.
şen, Şemdinli olayı adıyla bilinen bombalama hadise- 13 Radikal, 2006, ‘Şemdinli’de karar: İki askere 39’ar yıl’, 20 Haziran.
siydi. Olayın asker faillerine ait otomobilin bagajında bu- 14 A.g.m.

187
Kasım 2005 AB ‹lerleme Raporu TMY: Asker‹n ağırlığı

Bu gelişmelerin hemen ardından Kasım 2005’te açıkla- 2006’nın ilk MGK toplantısının gündemini oluşturan Te-
nan AB ilerleme raporunda Türkiye’deki milli güvenlik rörle Mücadele Yasa Taslağı, ilk defa Temmuz 2005’te
tanımının genişliği üzerine duruluyordu. AB ilerleme ra- gündeme getirilmişti. Askerin bazı talepleri “OHAL’i çağ-
rıştırıyor” tepkilerine neden olmuş, taslak Başbakan Er-
poru “Türkiye’de milli güvenlik tanımının yoruma göre ge-
doğan’ın talimatıyla başbakanlıkta beklemeye alınmıştı.
nişlediği, askerin alanının fazla olduğu, bu durumun ifade
Konu 29 Aralık 2005 tarihli MGK toplantısında tekrar
özgürlüğünü tehdit ettiği ve güvenlik güçlerinin işledikleri
gündeme geldi ve hemen ardından 4 Ocak 2006’da Baş-
suçların cezalandırılmadığına”15 dikkat çekiyordu.16 bakanlıkta, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Öz-
kök’ün yanı sıra kuvvet komutanları ve ilgili bakanların
2006 Yılı: Değ‹şen dengeler katıldığı bir Terör Zirvesi gerçekleştirildi. Zirve’de alınan
TSK’nın siyasi rolünü muhafaza çabaları ile siyasi iktida- karar doğrultusunda Başbakanlıkta bekleyen taslak Ada-
let Bakanlığına gönderildi. Adalet Bakanlığı tarafından
rın AB kriterlerinden güç alan sivilleşme girişimleri ara-
yürütülen çalışmalara ordu da Milli Savunma Bakanlığı
sındaki gidiş gelişler 2006’nın genel resmini oluşturur.
üzerinden asker hukukçularını göndererek aynı MGSB’de
Bu çerçevede 2006 yılını belirleyen gelişmeler şöyle sıra-
olduğu gibi hazırlıklar sırasında ve sonuçta etkin ve be-
lanabilir: Şemdinli iddianamesi, TSK’ya temas eden çete lirleyici oldu.
operasyonları, askeri baskı tartışmaları, askeri karargâ-
hın değişen üslubu ve 2007’de yapılacak cumhurbaşkan- Güvenl‹k karşında yargı
lığı seçimine yönelik ön çatışmalar… 2006’da gerçekleşen ve ilk olma özelliği taşıyan diğer bir
15 Milliyet, 2005, AB:’Milli güvenlik tanımını daraltın!’, 7 Kasım. olay ise, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan
16 Bakınız Almanak’ta “AB: Güvenlik ve sivil-asker ilişkileri” makalesi. Hakları Vakfı’nın (TİHV) 25 Nisan 2006’da, MGSB’nin ip-

Sorunların Anası Asker Sorunu   27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan…

Hasan Cemal   Asker, darbe ve müdahaleleriyle her seferinde ‘sivil


siyaset’in alanını daralttı, bu açıdan özellikle 1980’de
Türkiye’nin bir çok sorunu var. Kürt sorunu, din ve 12 Eylül darbesiyle Türkiye’deki siyasi rejimi fena
laiklik sorunu, Alevi sorunu, başörtüsü-türban so- halde ‘askeri’leştirdi. Belki de halkın oyuyla seçim
runu, Ermeni meselesi, Kıbrıs sorunu, hukuk devleti sandığından çıkan sivillere yönetecek tek alan olarak
sorunu, yerel yönetim sorunu… ekonomiyi bıraktı.

Bunların tümü bir gerçeğin, Türkiye’de demokrasi Demokrasi ve hukuk devletinin kolunu kanadını 1982
meselesinin değişik yüzleridir; içiçelikleri vardır, bir- Anayasası’yla çok fena kırdı asker. İnsan haklarını
birleriyle ilintileri vardır. Ama ben bunların tümünü hiçe saydı. Yargı ve üniversite düzenini cendereye
tek bir başlık altında topluyor -konuyu biraz daha aldı. Medyayı denetleyebilmek için ilginç mekaniz-
yalınlaştırarak- tek bir soruna indirgiyorum: malar oluşturdu. Cumhuriyet’in kuruluşuyla zaten
tekeline aldığı Kürt sorununda sivilleri ‘dediğim de-
Asker sorunu!
dikçi’ bir tutumla dışladı. Kıbrıs sorununda, Ermeni
Temel konularımıza ilişkin tarifleri bu ülkede asker meselesinde, laikliği, din eğitimini ilgilendiren temel
yaptı, kriterleri asker koydu, dikte etti. Bu kriterler, konularda genellikle ‘son söz’ü kendine ayırdı.
Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren devletin resmi
ezberini oluşturdu. Asker, bu ‘kriterler’in ihlal edildi- Kısacası:
ğine ve çok partili rejim içinde korunamayacağına ne Asker 85 yıl önce kendi kurduğu, hatta bir yerde Os-
zaman kanaat getirdiyse, kılıcını meydana attı. manlı’nın son döneminde İttihat Terakki’den devra-
Rejime ilişkin ‘asker vesayeti’ budur. larak daha da modernleştirdiği ‘devleti’ni korudu.
Türkiye’nin Kürt sorunu başta olmak üzere bazı te- 85 yıldır bu böyle. ‘Sivilleri’ ya da ‘seçilmişleri’ kendi
mel konularıyla ilgili olarak direksiyonda olan, arka başına bırakmadı, bırakmıyor. Çünkü onlara, seçim
planda ipleri asıl elinde tutan asker oldu. İpler aske- sandığından çıkanlara güven duymadı, duymuyor.
rin elinden kayar gibi olduğunda darbeler geldi, mü- Genelkurmay Başkanlarından emekli orgeneral İs-
dahaleler geldi. mail Hakkı Karadayı’nın görevdeyken, 1990’ların so-

188
tali istemiyle Danıştaya başvurması oldu. Danıştay “yük- lama konusu olması, askerin tepkisine neden oldu ve
sek gizlilik derecesi nedeniyle yayımlanmadan yürürlüğe asker-sivil ilişkilerinde ilginç bir parantez açılmasına yol
giren bir belgeyi, Anayasaya ve uluslararası anlaşma- açtı.
lara aykırılık açısından incelemek istedi.”17 Ancak “Dev-
7 Mart 2006 tarihinde Şemdinli İddianamesi kabul edildi.
let için çok gizli ve önemli”18 olduğu belirtilip, Kırmızı Ki-
20 Mart tarihinde Genelkurmay Başkanlığı ağır bir açık-
tap Danıştay’a gönderilmedi. Danıştay, Milli Güvenlik Si-
lama yaptı. Açıklamada şu cümleler dikkat çekiyordu:
yaset Belgesinin (MGSB) yürütmesinin durdurulması is-
temini, “belgenin tavsiye niteliğinde olması”19 gerekçe- “İddianamenin söz konusu bölümlerinin maksadını aşan,
siyle incelemeksizin reddetti. Belgeyi onaylayan Bakan- hukuki olmaktan çok siyasi içerikli, bazı mensuplarını hedef
lar Kurulu kararının yürütmesinin durdurulması istemi alarak Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya ve terörle müca-
ise daha sonra görüşülmek üzere ertelendi. Böylece Tür- deledeki azim ve iradesini zayıflatmaya yönelik olduğu ka-
kiye siyasetinin sivilleşmesi ve şeffaflaşması adına atı- naatine varılmıştır. (…) Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan bu
lan bir adıma karşılık, iki geri adımla başlanılan nokta- haksız ve maksatlı suçlamalar karşısında öncelikle anayasal
nın daha da gerisine gidildi. Fakat olay Türkiye siyaseti- sorumluluğu olanların tavır almaları, bu saldırıyı bütün yön-
nin “sivilliği ve yargının bağımsızlığı gibi konularda geri leriyle ortaya çıkarmaları ve arkasındaki çarpık zihniyetin
dönüşü mümkün olmayan tartışmalar başlatması açısın- temsilcilerini makam, statü ve konumları ne olursa olsun ka-
dan önemli bir gelişme oldu. muoyuna açıklamaları ve haklarında işlem yapmaları gerek-
mektedir. Bu çerçevede, iddianameyi hazırlamış olan Cum-
Şemd‹nl‹ sürec‹ ve yen‹ dönem
17 Murat Yetkin, ‘Danıştay, ‘’gizli anayasa’’yı inceleyecek!’, Radikal, 21
Şemdinli iddianamesinde Kara Kuvvetleri Komutanı Bü- Haziran 2006
18 İnan Gedik, ‘MGSB; her yerde var Danıştay’da yok’, birgun.net, 27
yükanıt ve diğer bazı generallerin adının geçmesi, ordu- Temmuz 2006
nun kimi yapılarının ve üstü örtülü operasyonlarının suç- 19 Radikal, ‘Gizli anayasa (MGSB) tavsiyeymiş’, 30 Ağustos 2006

nunda  önemli bir merkezde büyükelçi olan bir diplo- lamalarda, AB’ye katılmak için -örneğin üniter dev-
mat arkadaşıma Türk siyaset sınıfıyla ilgili olarak şu let konusunda- öne sürdüğü önkoşullar bu bakım-
söylediğini hiç unutmam: dan ilginçtir.
“Bir Reagan, bir Thatcher vardı da mı, selam durma- İşte bunun içindir ki ‘asker sorunu!’ diyorum.
dık önlerinde?”
28 Şubat post-modern darbesi, 27 Nisan Muhtırası
Kürt sorununu çözemeyen, Kıbrıs sorununu çözeme- yaşandı, herhangi bir hesap soruldu mu?
yen, demokratik  hukuk devleti sorununu çözeme-
Ya Özden Örnek Paşa günlükleri?
yen, insan hakları ve özgürlükler düzenine ilişkin so-
runları çözemeyen  bir Türkiye, aş ve iş sorununu da 2003-2004 yılında, bir ucu bugün Ergenekon’a açılan
veya insanlarının refah sorununu da  çözemedi. Kal- Kuvvet Komutanları düzeyindeki darbesel, muhtıra-
kınma yarışına 1960’larda birlikte çıktığı söylenebi- sal tertiplerin hesabı sorulabildi mi?
lecek bir Yunanistan’ın, bir İspanya’nın, bir Porte- Bugüne kadar sorulabilmiş değil.
kiz’in, bir Güney Kore’nin maalesef gerisinde kaldı.
Bu ülkelerin insanları Birleşmiş Milletler’in hayat ka- Ama Ergenekon davası çerçevesinde bundan sonra
litesi merdivenlerinde koşar adım çıkarken, Türki- sorulabileceğine dair sinyaller alınıyor. Eski Genel-
ye’nin insanı ne yazık ki nal topladı. kurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün
Ergenekon savcılarına vermiş olduğu ifade ve döne-
Asker, Türkiye’de  egemenliği ‘sivil’e bırakmak iste- min kuvvet komutanları Aytaç Yalman, İbrahim Fır-
medi.
tına ve Özden Örnek’in ifadelerinin de gündemde ol-
Örneğin Kıbrıs’ta çözümle birlikte Türkiye’nin AB ması, hesap sorma kapısının aralandığını gösteriyor.
yolculuğu hızlanırsa,  egemenliğin  AB’nin ulus-üstü
Bu hesaplar sorulmadan, rejim nasıl yerli yerine otu-
yapılarına aşamalı olarak devri gündeme gelecektir.
rur, demokrasi ve hukuk nasıl çağdaş çizgiler kaza-
Kendi ülkesinde egemenliği seçim sandığından çı-
nabilir, askerin siyasete karışması nasıl ‘meşru’ ol-
kan sivil siyasete bırakmayı içine sindiremeyen aske-
maktan çıkar ve bir ‘demokrasi suçu’ haline gelebi-
rin, AB’ye sözde taraftar gözükmesinin altında yatan
lir ki?
gerçek neden budur. Nitekim, Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ’un basına yaptığı son açık-

189
huriyet Savcısı hakkında ilgili makamlar nezdinde gerekli gi- niyet Genel Müdür Yardımcısı Ertuğrul Çakır`ın da bu-
rişim tarafımızdan yapılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri kendi- lunduğu sekiz kişi tutuklandı.24 9 Mart’ta Bursa Em-
sine karşı düzenlenen bu girişimlerin tümüyle farkındadır ve niyet Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen “Çağrı ope-
yasal yollardan sonuna kadar da takipçisi olacaktır…”20 rasyonu”nda 32 kişi gözaltına alındı. Aralarında Bursa
İl Jandarma Alay Komutanı Albay Aydın Yeşil ve Uz-
Bu açıklamadan dört gün sonra, 24 Mart 2006’da Baş-
man Çavuş Taşkın Akyün`ün de bulunduğu 12 kişi tutuk-
bakan Erdoğan ile Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Bü-
landı.25 4 Haziran’da muvazzaf ve emekli bazı asker-
yükanıt arasında bir görüşme yapıldı. Görüşmenin ar-
lerin üye olduğu Atabeyler Çetesine yönelik operas-
dından Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığına atanma
yon yapıldı. Operasyonda pek çok gizli belge ve kroki-
kararnamesi zamanından önce Bakanlar Kurulunda im-
nin yanı sıra cephaneliği andıran silah ve mühimmat ele
zaya açıldı. Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı için
geçti. Yüzbaşı Murat Eren, astsubaylar Yasin Yaman, Er-
resmi sürecin başlatılmış olması Erdoğan ile Büyükanıt
kut Taş, Üsteğmen Yakup Yayla ve işadamı Yunus Ak-
arasında varılan bir mutabakatın varlığını gösteriyordu.
kaya, “ülke birliğini bozmaya yönelik örgüt kurma ve patla-
Nitekim bir ay bile dolmadan 20 Nisan’da 2006’da Van
yıcı madde bulundurma” suçlarından tutuklandı.”26 17 Ma-
Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, Hâkimler ve Savcı-
yıs 2006’da ise Danıştay 2. Dairesine silahlı saldırı dü-
lar Yüksek Kurulu’nun kararıyla, “mesleğin şeref ve onu-
zenlendi. Saldırıda, üye Mustafa Yücel Özbilgin hayatını
runu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte gö-
kaybederken, saldırıyı gerçekleştiren İstanbul Barosu`na
rüldüğü” gerekçesiyle meslekten ihraç edildi. Bu gelişme-
kayıtlı avukat Alparslan Arslan, binadan çıkmadan ya-
nin askerin baskısıyla ve hükümet-asker ittifakı sonucu
kalandı. “Aldıkları karar Allah’ın adaletine sığmıyor. Ce-
gerçekleştiği değerlendirildi. Bunun yanında ve bu koşul-
zalandırmak istedim”27 diyerek Danıştay’ın türban ka-
larda terör eylemi gerçekleştirdikleri ve sivil mahkemece
rarı yüzünden saldırıyı gerçekleştirdiğini açıkladı. Olay-
ceza aldıkları halde “vatana hizmet” adı altında askeri
dan hemen sonra Alparslan Arslan`la tarikat bağlantısı
mahkemenin Şemdinli olayının sanıklarını tutuksuz yar-
kurulmaya çalışıldı ama kısa sürede olayın farklı boyut-
gılanmak üzere bırakması, Türkiye’de asker–sivil arasın-
daki asimetrik ve hiyerarşik ilişkiye dikkat çekiyordu.21 ları ortaya çıktı. Alpaslan Arslan`ın birlikte hareket ettiği
kişilerin, Cumhuriyet Gazetesi`ne bomba atan kişiler ol-
Hak‹ çeteler duğu tespit edildi. Telefon kayıtlarından emekli Yüzbaşı
Muzaffer Tekin ismine ulaşıldı. Tekin`i, Susurluk hüküm-
Şemdinli olayına paralel olarak 2006 yılında önemli geliş- lüsü İbrahim Şahin ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük`le
meler arasında birbiri ardına ortaya çıkarılan, üyeleri ara- aynı karede gösteren fotoğraflar basında yer aldı.28
sında emekli ya da muvazzaf askerlerin bulunduğu orga-
nize suç örgütleri vardı. Şemdinli saldırısından sonra Sa- Esk‹ defterler ve asker‹ hükümranlık
una, Bursa, Danıştay ve Atabeyler çeteleri peşi sıra ortaya
çıkarıldı. Şubat 2006`da “Sauna Çetesi” üyelerinin bakan- MGK Genel Sekreterliğinin geriye dönük eylemleriyle
lar hakkında istihbarat topladığı ve siyasetçilere yönelik ilgili 2006’da basına önemli bilgiler yansıdı. Bunlar-
şantaj CD`leri hazırladığı gündeme geldi.22 Sauna Çetesi dan ilki eski Batman valisi Salih Şarman’ın açıklamala-
operasyonu kapsamında Özel Kuvvetler Komutanlığı`nda rıydı. 22 Şubat 2006’da Zaman Gazetesi’ne yaptığı açıkla-
görevli Yüzbaşı Nuri Bozkır tutuklandı.23 18 Şubat 2006’da mada “1994’de terörle mücadele için özel birlik kurduklarını,
“Küre operasyonu” kapsamında, aralarında eski Em- ihtiyaç duyulan silahları getirmek için Bulgaristan’la hava
köprüsü oluşturulduğunu”29 söyledi. Dönemin Genelkur-
20 http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_Ba-
sin_Aciklamalari/2006/BA_07.html
may Başkanı Doğan Güreş’in emriyle askerî uçakların
21 Şemdinli’deki bombalama eyleminin iki askerle bir PKK itirafçısından kullanıldığını kaydeden Şarman, bu özel birliği devlet
oluşan “çetenin işi” olduğuna karar veren Van 3. Ağır Ceza Mahkeme-
si, ‘sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz’i öncelikle çete kurma
mekanizması içinde kurduklarını ifade etti.
suçundan bir yıl 11 ay 10’ar gün hapse mahkûm etti.
22 Zaman, 2006, “2006’da Zaman’ın not defteri”, 30 Aralık Mart 2006’da ise Tahir Kumkale’nin açıklamaları gün-
23 Genelkurmay Askeri Mahkemesi`nde yargılanan Yüzbaşı Nuri Gökhan deme geldi. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği bün-
Bozkır, 6 Temmuz 2006’da “gizli askeri bilgileri açıklama” suçundan
altı yıl hapse mahkûm edildi yesinde 1983 yılında oluşturulan Toplumla İlişkiler Baş-
24 Zaman, 2006, “2006’da Zaman’ın not defteri”, 30 Aralık kanlığının mimarlarından emekli Kurmay Albay Tahir
25 a.g.e Kumkale, bu yapıyı dönemin Genelkurmay Başkanı Nu-
26 a.g.e
rettin Ersin’in emriyle hayata geçirdiklerini, devletin bir-
27 Ntvmsnbc, 2006, “Saldırgan: Cezalandırmak istedim”, 19 Mayıs
28 a.g.e çok kurumuyla birlikte hareket ettiklerini söylüyor ve
29 Zaman, 2006, “Devletin gizli ve özel ordusu”, 22 Şubat “Devletle vatandaşı bir araya getirmeyi ve Atatürkçü, doğru,

190
dürüst, imanlı, bayrağına, vatanına, devletine saygılı insan rihten bugüne kadar geçen dört yıllık süre içinde dünyada ve
yetiştirmeyi amaçladık”30 diyordu. özellikle de ülkemizin yakın çevresinde çok önemli gelişme-
lere tanık olduk. Bu gelişmelerin önemli bir bölümü ülkemi-
2006 yılının Nisan ayında ise yine emekli bir TSK men-
zin güvenliğiyle de yakından ilgili olduğundan, geride bırak-
subundan gelen açıklamalar asker-sivil ilişkilerine dair
tığımız dört yıllık süre birçok bakımdan yönetilmesi zor bir
önemli ipuçları verir nitelikteydi. Bir dönem Özel Harp
kriz ve değişim dönemi olarak tarihteki yerini alacaktır. Bu
Dairesinde de görev yapan emekli Tuğgeneral Adnan
dönemde TSK’nin üzerine düşen görevleri ve çağın gerektir-
Tanrıverdi, Milli Güvenlik Siyaset Belgesinin hükümet-
diği uyarlamaları komutan arkadaşlarım ve karargâh men-
lere provokatif hareketlerle imzalattırıldığını öne sürdü.
suplarımla oluşturduğumuz müşterek bir akıl ve gayretle
Emekli tuğgenerale göre Diyarbakır olayları başta olmak
gerçekleştirmeye çalıştık”.34
üzere 2005 sonu ve 2006 başında yaşanan bütün tahrik-
lerin, MGSB’nin onaylanma süreci ve Terörle Mücadele Özkök siyasi iktidarla asker arasında yaşanan gergin-
Kanunu (TMK) ile yakın bağlantısı vardı.31 Tanrıverdi, sü- liklerde, politik tavrı ve üslubuyla tartışmaların sistem
reçteki kilometre taşlarını şöyle sıralıyordu: “Milli Güven- içinde kalması ve çözülmesine imkan veren bir yol iz-
lik Siyaset Belgesi 2005’den beri yürürlüğe sokulmaya çalışılı- lemişti. 2006 Ağustos’unda göreve başlayan Org. Ya-
yor. 2005 Nevruz’unda Mersin’de yaşanan bayrak provokas- şar Büyükanıt dönemine ise siyasi iktidara karşı “açık ve
yonundan sonra belge Temmuzda MGK’ya getirildi; ancak kontrollü gerginlik politikası” damga vurdu. Bunun neden-
geri döndü. Bu süreçte Hakkâri bölgesinde bir dizi bomba- leri arasında Özkök sonrası Büyükanıt’a yönelik müdaha-
lama eylemi yaşandı. 24 Ekim 2005 MGK’sında belge onayla- leci beklentiler ile 2007 yılında yapılacak cumhurbaşkan-
nıp Bakanlar Kurulu’na gönderildi. Ardından Şemdinli’deki lığı seçimleri ilk sırada sayılabilir.
olaylar yaşandı. Hükümet belgeyi bekletiyordu. En son Şem-
Yeni Genelkurmay Başkanı ilk ciddi çıkışını göreve başla-
dinli iddianamesiyle eşzamanlı olarak hükümet de MGSB’yi
dıktan 1 ay sonra, 2 Ekim tarihinde Harp Akademilerinde
onaylamak zorunda kaldı.”32
bir konuşmayla yaptı. Bu konuşmada eşi örtülü bir AKP
milletvekilinin Çankaya’ya çıkma ihtimaliyle yeniden
Karargah pol‹t‹kasında değ‹ş‹kl‹k
başlayan din-siyaset ilişkisi tartışmalarına “irtica tehdidi
Dönemin önemli bir gelişmesi Genelkurmay Başkanı Org. vardır”35 açıklaması ile müdahil oluyordu. Konuşmasını
Hilmi Özkök’ün görev süresinin bitmesi oldu. Ali Bay- ‘irtica’, ‘bölücü terör’ ile ‘TSK’ya yönelik soruşturmalar’
ramoğlu bu dönemi şöyle değerlendiriyor: “2002-2006 olmak üzere üç ana başlık altında toplamıştı. İlk başlıkla
arası, Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı yaptığı yıl- ilgili olarak 23 Nisan’da TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın
larda ülke AB sınavından başarıyla geçmiş, Kıbrıs meselesin- yaptığı bir laiklik açıklamasına gönderme yaparak şun-
den Ortadoğu politikasına değin resmî tutumda bir dizi es- ları söyledi: “Kuvvet Komutanlarımız yapmış olduğu konuş-
neme ve dönüşüm yaşanmış, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sis- malarda TSK’nın görüşlerini net olarak dile getirdiler. Ben de
tem içindeki rolü başta olmak üzere ciddi devlet yapısı sivil- tamamen katılıyorum… Her fırsatta ‘laikliği yeniden tanım-
leşerek elden geçirilmiştir. Aynı dönem dünyanın ve bölge- layalım’ diyenler yok mudur, bunlar devletimizin en üst ka-
nin karıştığı, 11 Eylül saldırısının yaşandığı, Doğu-Batı geri- demelerinde yer almıyor mu? Cumhuriyetin temel nitelikleri
liminin baş gösterdiği, ABD-Türkiye, Pentagon-Türk Genel- ağır bir saldırı altında değil mi? Her fırsatı TSK’ya saldırı için
kurmayı ilişkilerinin ciddi sarsıntılara maruz kaldığı dönem- kullananlar kimlerdir? Bu sorulara hayır Türkiye’de bunlar
dir. Her değişiklik Türk Silahlı Kuvvetleri’nin konumunu, po- yoktur diyebiliyor muyuz? Diyemiyorsak irtica tehdidi vardır
litikalarını, iç yapısını etkilemiştir. Her değişiklik Türk Silahlı ve buna karşı her türlü önlem alınmalıdır.”36
Kuvvetleri’nin ya da bir asker grubunun direnciyle karşılaş-
mıştır. Her değişiklik Türk Silahlı Kuvvetleri karargâhının 30 Zaman, 2006,”TRT, çizgi film alırken Psikolojik Harekât Dairesi’ne da-
nışmış”, 22 Mart
katkısı ve desteğiyle hatta kendisini bu değişime uyarlama- 31 Zaman, 2006, “MGSB provokasyonlarla onaylatıldı”, 27 Nisan
sıyla mümkün olmuştur. Bu üç yön birlikte yaşanmış, iç den- 32 a.g.e

geleri ayarlayan Hilmi Özkök olmuştur. Temel olarak Özkök 33 Ali Bayramoğlu, “Orgeneral Hilmi Özkök’e dair”, Yeni Şafak, 17.08.20-
06
AB ve Kopenhag kriterleri hattındaki değişime karargâhıyla 34 http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_7_Ko-
destek vermiş ve ordunun siyasi alandan görece çekilmesini nusmalar/2006/orghilmiozkokdvrtslkonusmasi_28082006.html
35 Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın Harp Akademileri
içine sindirmiş ve uygulamıştır.”33 2006-2007 Eğitim Ve Öğretim Yılı Açılış Konuşması (2 Ekim 2006)
http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_7_Ko-
Hilmi Özkök de 28 Ağustos 2006’da veda konuşmasında nusmalar/Konusmalar_Arsiv_2006.html
kritik dönemin altını şöyle çizmişti: “Göreve başladığım ta- 36 a.g.k

191
Bu vurguların ardından o günlerde yayınlanan TESEV Öneml‹ b‹r tar‹h
2005 Güvenlik Almanak’ına işaret ediyor, sivil alanda 2006’da Türkiye tarihinde ilk kez gerçekleşen ve asker-
bilgi biriktirme faaliyetlerinden birisi olan Almanak çalış- sivil ilişkileri açısından sembolik anlamı güçlü olaylar da
masını TSK’yı yıpratma operasyonlarının bir parçası ola- yaşandı. Bunların en önemlisi, emsal teşkil etme nite-
rak tanımlıyordu: “Ağırlıkla Türk Silahlı Kuvvetlerinin işlev- liği dolayısıyla önem arz eden, 7 Şubat’ta Genelkurmay
lerinin ele alındığı raporun ön sözünde yer alan, ‘itaat kültü- Askeri Mahkemesinin, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı
rünün yerine itiraz kültürünü yerleştirmeyi amaçladığı’ yo- emekli Oramiral İlhami Erdil`i ``haksız mal edinmekten``
lundaki ifadeler, raporun gerçek niyetini açıkça ortaya koy- iki yıl altı ay hapis cezasına çarptırmasıydı. TSK`dan dan
maktadır. Bu belgenin tanıtımı 22 Eylül 2006 tarihinde, yani çıkarılan Erdil`in rütbe ve kılıcı alındı.40
daha bir kaç gün önce icra edilen bir toplantı ile yapılmıştır.
Bu toplantıda yerli ve yabancı konuşmacılar tarafından ya-
2007 Yılı: Meydan savaşları
pılan bazı beyanlar her türlü teamül, nezaket ve tahammül 2007 yılı siyasi partilerin, YÖK’ten Yargıtay’a, Üniversite-
sınırını aşmaktadır.Bu konuşmacılar, Türk Silahlı Kuvvetleri- lerarası Kurul’dan Genelkurmay Başkanlığı’na kadar ne-
nin yüce Türk Milletinin anayasa ve kanunlarla, tartışılmaz redeyse bütün devlet kurumlarının müdahil olduğu cum-
bir şekilde kendisine vermiş olduğu görevlerini sahiplenme- hurbaşkanlığı seçimleri tartışmasıyla başladı.
sini; ‘ülkenin hukuki ve kurumsal yapısına saygısızlık’ ola-
Sert çek‹rdek
rak nitelemekte, yargıya intikal etmiş bazı münferit olayları
tek merkezden kontrol edilen geniş çaplı ve planlı uygulama- CHP lideri Deniz Baykal 10 Ocak’ta cumhurbaşkanlığı
lar olarak göstermekte ve kullandığı her türlü mali kaynağın seçimine Başbakan Erdoğan’ın aday olma niyeti taşıdı-
tahsisi, harcanması ve son kuruşuna kadar denetlenmesinin, ğını sürerek, Erdoğan’a hitaben “Anayasa’ya inanmıyor,
YÖK’le kavgalı. Bu üslupla cumhurbaşkanı olamaz. Başko-
devletin ilgili kurumları tarafından yapılmakta olduğunu göz
mutanlığı temsil eden birisi, kavgalı olduğu orduya başko-
ardı ederek, ‘şeffaflıktan uzak ve hesap verebilirlikten muaf
mutanlık yapabilir mi?” diyordu. Toplumsal kesimleri de
olduğu’ iddiaları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin de ötesinde,
içine alan ve ülke siyasetinin gerilimini gittikçe yükselten
onu en güvendiği kurum olarak bağrına basmış olan asil mil-
ve beklenen bir tartışma böylece başladı. İrtica, başör-
letimize de saygısızlık yapmışlardır.”37 diyordu.
tüsü, AKP’nin niyetleri gibi tartışmalar Türk siyasi gün-
Aynı konuşmada siyaset alanında ve kamuoyunda yıl deminde tekrar baş köşeye oturdu.
içinde sıkça tartışılan “düz ovada siyaset”, “af çıksın” ya 12 Nisan 2007’de Genelkurmay Başkanı Org. Büyüka-
da “ateşkes ilan edilsin” gibi tartışmalara da gönderme nıt yaptığı basın toplantısında “Hem vatandaş hem de
yaparak “bir süredir sanki çatışan iki ülke varmış gibi ra- TSK’nın bir personeli olarak, Cumhuriyetin temel değerlerine
hatsız edici şekilde ateşkes sözü kullanıldığını”38 ifade sözde değil özde bağlı olacak bir kişinin Cumhurbaşkanı se-
ediyordu ve Kürt sorununda sınırlar olduğu söylüyordu. çilecek olmasını umut ediyoruz”41 diyerek TSK’nın tavrını
“Sanki çatışan iki ülke varmış gibi, ateşkes denen bir süre- açıkça ortaya koydu.
cin başlatılmış olmasıdır. Bu evvela yurt içinde çeşitli şahıs,
Büyükanıt ile aynı gün, Cumhurbaşkanı da Harp Akade-
kuruluş ve gruplarca gündeme taşındı, bilahare Avrupa Par-
mileri’nde verdiği konferansta, ‘’Türkiye’nin laik düzenini
lamentosunun bazı üyelerinden ve bazı devletlerden benzer
ve Cumhuriyet’in çağdaş kazanımlarını hedef alan etkinlik-
çağrılar yapıldı. Geçtiğimiz hafta da Irak Devleti, terör örgü-
ler ile dini politikaya yansıtma çabaları toplumsal gerginlik-
tünü ateşkes yapmaya ikna ettiklerini açıkladı. Dün de terör
leri artırmaktadır. Türkiye’de siyasal rejim, Cumhuriyet ku-
örgütü, sözde, ateşkes ilan etmiştir.”39 rulduğundan beri, hiçbir dönemde günümüzde olduğu ka-
Büyükanıt kurmaylar ve ordunun üst kademesinin dar tehlikeyle karşı karşıya kalmamıştır. Laik Cumhuriyet’in
önünde, canlı yayınlanan bu konuşmasında askeri karar- temel değerleri ilk kez açıkça tartışma konusu yapılmakta-
gâhın hükümete yönelik kanaatlerini dile getiriyor ve ve- dır’’42 şeklindeki konuşmasıyla Genelkurmay Başkanlığı
ile aynı blokta yer aldığını açıkça deklare etmiş oldu.
sayetçi bir tutumun altını çiziyordu.

37 a.g.k Cumhur‹yet m‹t‹ngler‹


38 a.g.k
Cumhurbaşkanı Sezer’in konuşmasından bir gün sonra
39 a.g.k
40 Zaman, 2006, ‘2006’da Zaman’ın not defteri’, 30 Aralık 14 Nisan’da, emekli Org. Şener Eruygur’un başkanı ol-
41 Radikal, 2007, ‘Büyükanıt cumhurbaşkanı adayını tarif etti’,13 Nisan, duğu Atatürkçü Düşünce Derneği önderliğinde ve çe-
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=218257
şitli sivil toplum örgütlerinin katılımıyla Ankara Tando-
42 Radikal, 2007, ‘Sezer: Rejim tehdit altında Gül: Halk bunlara inanmı-
yor’, 14 Nisan, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=218334 ğan’da ‘Cumhuriyet Mitingi’ yapıldı. Cumhurbaşkanlığı

192
seçim sürecinde başlayan 22 Temmuz genel seçimlerine celikle söylemek isteriz ki, Başbakana bağlı bir kurum olan
değin devam eden bu mitingler, İstanbul, İzmir, Samsun, Genelkurmay Başkanlığının herhangi bir konuda hükümete
Manisa, Çanakkale ve Mersin olmak üzere ülkenin çeşitli karşı bir ifade kullanması demokratik bir hukuk devletinde
bölgelerinde gerçekleşti. Başörtü meselesini öne alan, düşünülemez. Genelkurmay Başkanlığı, hükümetin emrinde,
Çankaya ve örtü bağlantısı üzerine kurulan Cumhuriyet görevleri Anayasa ve ilgili yasalarla tayin edilmiş bir kurum-
mitinglerinin, kimi düzenleyicileri açısından ne amaçla dur. Anayasamıza göre, Genelkurmay Başkanı görev ve yet-
örgütlendiği, aşağıda değineceğimiz Nokta dergisinde kilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur.”45
yayımlanan “günümüzde sivil toplum kuruluşları ne ka-
Anayasa Mahkemesi 1 Mayıs’ta beklenenin ve kulis ha-
dar sivil” başlıklı haberle ortaya çıktı. Mitingler, askeri
berlerin tersine “ilk turda Meclis’in 367 milletvekili ile
darbe yerine “müttefik sivil toplum kuruluşları”nı sah- toplanması gerekir” diyerek, TBMM’deki oylamanın ip-
neye çıkartarak hükümeti zor durumda bırakmayı amaç- tali yönünde karar verdi.46
lıyordu.
Bu gelişme üzerine hükümet 3 Mayıs’ta 22 Temmuz için
E-muhtıra erken seçim kararı aldı. 6 Mayıs’ta ise Abdullah Gül, cum-
hurbaşkanı adaylığından çekildiğini açıkladı. Seçim kam-
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı aday-
panyası doğal olarak cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 367
lığına karşı başlayan süreç, AKP’li olmayan ya da mec-
krizi üzerine yapıldı. Seçimler sivil siyaset ile askeri vesa-
lis dışından bir aday konusunda ısrar eden bir seyir iz-
yet arasındaki yapılan bir referanduma dönüştü.
lerken, 24 Nisan günü Abdullah Gül 11. Cumhurbaşkanı
olmak için aday olduğunu açıkladı. 27 Nisan’da TBMM 22 Temmuz’da AKP bu koşullarda yüzde 47 gibi çok yük-
Genel Kurulu’nda 11. Cumhurbaşkanı seçimi için yapılan sek bir oy oranıyla tekrar iktidara geldi. Seçimlerin he-
ilk tur oylamada Abdullah Gül 357 oy aldı. İlk tur sonu- men ardından 25 Temmuz’da Abdullah Gül, seçimde hal-
cuna göre oylamaya 361 milletvekili katıldı. CHP, oyla- kın yarısının AKP’ye oy verdiğini belirterek, bunun ken-
mada “toplantı yeter sayısının 367’yi bulmadığı” iddia- disinin cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin açık bir me-
sıyla, bu turun iptali ve yürürlüğünün durdurulması iste- saj olduğunu söyledi. Gül, “Herhalde meydanların işare-
miyle Anayasa Mahkemesinde dava açtı. tini, milletin iradesini görmezden gelecek halim yok”47 diye-
rek cumhurbaşkanlığı için yeniden adaylığını açıkladı. 28
Bu oylamadan hemen sonra ve Anayasa Mahkemesinin
Ağustos’ta ise Abdullah Gül Türkiye’nin 11. Cumhurbaş-
kararından hemen önce Genelkurmay Başkanlığından bir
kanı oldu ve hemen ertesi gün 60. Hükümeti onayladı. 22
gece yarısı bildirisi geldi. Kayıtlara “e-muhtıra” olarak
Temmuz seçimleri bu açıdan askerin müdahalesine veri-
geçen bildiride, “Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi
len bir toplumsal yanıt işlevi gördü.
sürecinde öne çıkan sorunun, laikliğin tartışılması konusuna
odaklanmış”43 olduğu belirtilerek, ‘’Bu durum, Türk Silahlı TSK’nın bu süreçten sıkıntılı çıktığı açıktı. Gerçekten de
Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulma- askerin müdahale girişimi geri teptiği gibi, siyasal işle-
malıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır vine yönelik meşruiyeti açısından etkileri bugünlere ka-
ve laikliğin kesin savunucusudur… Cumhuriyetimizin kuru- dar uzanan önemli bir yara aldı.
cusu Ulu Önder Atatürk’ün, ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ an- Ne var ki gerilim sürdü, askeri otorite mesafeli ve çatış-
layışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanı- macı tavrını elden bırakmadı. Cumhurbaşkanlığınca veri-
dır ve öyle kalacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin len resepsiyonlara düşük rütbeli askerlerin gönderilmesi,
korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görev- 30 Ağustos’ta, devir teslim törenlerinde, askeri okul açı-
leri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılı- lışlarında “sayın cumhurbaşkanım” yerine “sayın cum-
ğını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile
hurbaşkanı” ifadesinin kullanılması, geleneksel selam-
inancı kesindir”44 deniliyordu.
lama tarzının değiştirilmesiyle asker ile siyasi iktidar ara-
Doğrudan cumhurbaşkanlığı seçim sürecini hedef alan sında semboller üzerine kurulu gergin yeni bir ilişki dö-
bu açıklama TSK’nin sivil siyasete ve aynı zamanda yar- nemi başladı.
gıya müdahalesi niteliği taşıyordu. Hükümet, daha ön-
43 Hürriyet, 2007, ‘Genelkurmay’dan çok sert açıklama’, 29 Nisan,
ceki askeri müdahalelerin ardından hükümetlerin takın- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6420961.asp?gid=180
dığı tavırların aksine, muhtırayı sert bir tepkiyle karşıladı. 44 a.g.e
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek tarafından okunan açık- 45 http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/406662.asp (erişim: 5.6.2009).

lamada şu görüşlere yer verildi: “Bu açıklama hükümete 46 HürriyetUSA, 2007,‘Anayasa Mahkemesi 367 şart dedi’,5 Ocak,
http://www.hurriyetusa.com/haber/haber_detay.asp?id=11639
karşı bir tutum olarak algılanmıştır. Kuşkusuz, demokra-
47 http://www.netbul.com/superstar/ozeldosyalar/siyaset/almanak20-
tik bir düzende bunun düşünülmesi dahi yadırgatıcıdır. Ön- 07/ocak.asp

193
S‹v‹l anayasa Dağlıca ve Kand‹l operasyonu
22 Temmuz seçimlerinden sonrasında gündemin ana mad- Seçim sonrası diğer önemli bir gelişme Nisan ayı itiba-
desi sivil anayasa tartışmaları ve bu çerçevede yeniden riyle hızlı bir artış gösteren terör olaylarının ulaştığı do-
alevlenen rejim tartışmaları oldu. Bu tartışmalar asker- ruk nokta oldu. 21 Ekim’de Hakkâri Dağlıca’da bir piyade
sivil gerginliğinin üzerine oturdu ve bu gerginliği arttırdı. taburuna sabaha karşı düzenlenen saldırıda 12 asker şe-
3 Eylül’de AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Meh- hit düştü, 16 asker yaralandı, 8 askerle irtibat kesildi.49
met Fırat, anayasa değişikliğine ilişkin partide oluşturu-
Dağlıca baskını Türkiye’de ilk kez askeri eylemde zafiyet
lan komisyonun ön çalışmasını tamamladığını açıkladı.
tartışmalarına yol açtı. Ancak bu baskın asker-sivil iliş-
O güne kadar bir darbe anayasası olan 1982 anayasası-
kilerinde yakın işbirliğini de devreye soktu. 26 Ekim’de
nın değişmesi gerektiğini savunan kimi kesimler dahi
Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, ”Sınır ötesi
yeni anayasanın tamamen AKP tekelinde hazırlanması
operasyon için Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kasım ayının
konusunda tereddütler yaşıyor, katı AKP karşıtları ise
ilk haftasında ABD’ye yapacağı ziyaretin sonuçlarını bekle-
anayasanın değişmemesinin gerekliliğinden bahsedi-
yeceğiz”50 diyordu. Başbakan Erdoğan’ın ABD teması iki
yordu. 1 Ekim’de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar
ülke arasında stratejik istihbarat işbirliğiyle sonuçlandı.
Büyükanıt, Harp Akademileri’nin yeni eğitim-öğretim yılı 30 Kasım’da ise Başbakan Erdoğan, “Türk Silahlı Kuvvet-
açılışında, anayasa taslağı çalışmaları konusunda, “Bi- lerinin 28 Kasım itibariyle sınır ötesi operasyona yetkilendiril-
zim taraf olduğumuz ve vazgeçemeyeceğimiz unsurlar var- diğini”51 açıkladı. 1 Aralık’ta TSK, Irak’ın kuzeyinde bulu-
dır. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter devlet yapısının, nan PKK’lıları etkisiz hale getirmek için verilen yetki çer-
üniter yapıdan oluşan ulus devlet yapısının, bu temel ya- çevesinde ilk operasyonu gerçekleştirdi. 16 Aralık’ta Ge-
pıya dayalı laik devlet yapısının ve silahlı kuvvetlerin yerle- nelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, operasyona
şik düzenlemelerinin politik, hissi ve ön yargılı yaklaşımlarla ilişkin yaptığı açıklamada, “PKK artık ayağını denk alsın.
bozulmamasıdır’”48 dedi. Böylece yeni anayasayla laiklik Unutmasın ki artık bizim için PKK’nın oradaki kampları ve
karşıtlığına yol açılacağı şeklinde bir önyargı asker tav- hareketleri BBG evi gibidir. Yeter ki gidip vurabilme imkânı
rıyla birleşmiş oldu. Sivil anayasa tartışmaları direnç kar- sağlansın. Oraları artık elimizin, avucumuzun içi gibi biliyo-
şısında askıya alındı. Buna karşılık, Şubat 2008’de AKP ruz”52 diyordu.
ve MHP’nin ortak girişimiyle başörtülü öğrencilerin üni-
versiteye girmesine imkan verecek bir anayasa değişik- TSK andıcı ve darbe ‹dd‹aları
liği TBMM’de kabul edildi. Bu değişiklik yoğun tartışma-
lara yol açtı. Bir yandan laiklik karşıtı bir girişim olarak Asker-sivil ilişkileriyle, askeri otoritenin imaj ve meşrui-
algılanlırken, diğer yandan da kapsamlı bir sivil anayasa yet serüveni açısından üçüncü önemli eşiği 2007 yılında
değişiminin yerine, sadece bir kesime yönelik bir değişik- ortaya dökülen andıç haberleri, darbe iddiaları ve eski
darbe girişimleri oluşturdu.
lik olarak eleştirildi. CHP’nin başvurusu üzerine, Anayasa
Mahkemesi Haziran 2008’de bu anayasa değişikliğini ip- Nokta Dergisi’nin Mart ve Nisan aylarında yayınladığı üç
tal etti. Bu tartışma gerilimi yükselten bir rol oynadı. Bu haber askerin siyasete müdahale girişimlerini belgeleriyle
tarihten itibaren anayasa değişikliği tümüyle gündem- beraber kanıtlayan bilgiler içeriyordu. Dergide ilk olarak 4
den kalktı. Mart 2007’de TSK’ya ait bir medya andıcı yayınlandı. Ba-
Askeri otorite seçimlerde aldığı ağır yaraya rağmen di- sın mensuplarını akredite olan ve olmayanlar olmak üzere
rencini sürdürüyor, kriz ortamını sürekli kılma politika- kategorize eden bu belgenin varlığı, daha sonra Genel-
sını elden bırakmıyor, bunda başarılı oluyordu. kurmay Başkanı tarafından da kabul edilecek, fakat “tas-
lak bir metin”53 olduğu açıklaması yapılacaktı.
48 Radikal, 2007, ‘Yaşar Büyükanıt: Konuşmak için taslağı bekliyoruz’, 2
Ekim, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=234555
Nokta dergisinin 29 Mart 2007 tarihli sayısında ise emekli
49 Radikal, 2007, ‘12 askeri şehit eden PKK’lıların 32’si öldürüldü Irak’ta
sıcak takip’, 22 Ekim, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’e ait
http://www.radikal.com.tr/index.php?tarih=22/10/2007 olduğu iddia edilen günlükler yayınlandı. Günlüklerde
50 http://www.sabah.com.tr/ozel/onemliolay4221/dosya_4222.html dönemin Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruy-
51 NTVMSNBC, 2007, ‘Erdoğan: Sınırötesi yetkisi artık TSK’da’, 1 Aralık,
http://www.ntvmsnbc.com/news/428136.asp
gur’un liderliğinde ve Hava Kuvvetleri Komutanı Org. İb-
52 NTVMSNBC, 2007, ‘Büyükanıt: PKK kampları BBG evi gibi’, 18 Aralık, rahim Fırtına, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ile
http://www.ntvmsnbc.com/news/429810.asp
dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Ör-
53 Hürriyet, 2007, ‘Büyükanıt’ın konuşmasının tam metni’, 12 Nisan,
nek’in desteğiyle “Sarıkız” isimli bir darbe planının ha-
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6321761.asp?gid=0&srid=0&oi-
d=0&l=1 zırlıkları başlatıldığı söyleniyordu. Bu girişim Kara Kuv-

194
vetleri Komutanı Aytaç Yalman ve Deniz Kuvvetleri Ko- netmeni Alper Görmüş hakkında iftira ve hakaret davası
mutanı Özden Örnek’in kararsız kalması, 1. Ordu Komu- açtı. Alper Görmüş davadan beraat etti. Alper Görmüş’ün
tanlığını yürüten Org. Yaşar Büyükanıt ve Genelkurmay davası sürerken Emniyet’in yaptığı araştırmada, bu gün-
2. Başkanı İlker Başbuğ’un da darbeye soğuk bakması lüklerin Özden Örnek’in bilgisayarından çıktığı teknik ra-
üzerine sonuçsuz kalmıştı. Günlüklerde hem darbe plan- porla kesinleşti. Günlüklerde 2008 yılına damgasını vura-
ları, hem de “darbe için gerekli toplumsal ve sosyal karışık- cak Ergenekon Operasyonu kapsamında gözaltına alınan
lıkların meydana getirilmesinde medya ve akademik çevrele- pek çok isim de yer alıyordu.
rin harekete geçirilmesi” amacıyla düşünülen eylem plan-
2007 yılının asker-sivil ilişkileri ve askeri otoritenin iç
ları yer alıyordu. öyküsü açısından sonucu şöyle özetlenebilir: 28 Şubat
Bu haberi izleyen ve “Günümüzdeki sivil eylemler ne 1997’den tam 10 yıl sonra Silahlı Kuvvetler 28 Nisan
kadar sivil?” başlığıyla 5 Nisan’da yayınlanan diğer bir Muhtırası’yla sisteme ve siyasete yeni bir müdahale
belge ise Genelkurmay’ın 2004’te Sivil Toplum Kuruluş- girişiminde bulundu. Ama bu girişim toplumun siyasi
larıyla işbirliği planı yaptığını ortaya koyuyordu. Kamu- alana ağırlık koymasıyla karşılıksız kaldı. 2007 yılında
oyu oluşturmak ve ortak hareket etmek amacıyla TSK toplum sadece devletçi, içe kapanmacı, statükocu bir dü-
açısından olumlu STK’ların başında ise 2007 yılında baş- zene itiraz etmekle kalmamıştır. Son yıllardaki değişim
kanlığını eski Jandarma Komutanı Şener Eruygur’un yap- politikalarına sahip çıkmış, AB projesine, siyasetin ala-
tığı Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) vardı. nını genişletmesine ve meşruiyetine destek vermiş, si-
yasi iktidarın reformcu politikalarını onaylanmıştır. Aske-
Bu üç haber üzerine 12 Nisan’da Genelkurmay Başkanı
rin ise eylem alanı daralmıştır. Bu durumun 2007’deki so-
açıklama yaptı. Bir taslak metin olarak andıçın ve STK
mut göstergesi 22 Temmuz seçimlerinde AKP’nin yüzde
işbirliği planının varlığını kabul eden Büyükanıt, “gün-
47 oy almasının ardından Abdullah Gül’ün cumhurbaş-
lüklere dair ise arşivlerinde hiçbir bilgi olmadığını”54 söylü-
kanı seçilmesi olmuştur.
yordu. Bu gelişmelerin ardından 13 Nisan 2007’de Nokta
dergisinin binası askeri mahkeme kararıyla basıldı. Bas- 2008 yılı gel‹şmeler‹
kında derginin bilgisayarlarına el konuldu. Nokta’nın ya- 2008’e damgasını vuran iki gelişme AKP hakkında açılan
yınladığı bu üç belge 2007 yılında ortaya çıkan TSK’nın kapatma davası ile Ergenekon terör örgütü davası oldu.
sivil siyasete geriye dönük müdahalelerini açıkça ortaya Dava sonucunda yüzde 47 oyla tek başına iktidar olan bir
koyan bir içeriğe sahipti. Ancak sonuçları mevcut siyasi partinin “kıl payı” kapatılmaktan kurtulması siyasi siste-
dengeleri etkiliyordu. Sivil toplumun TSK tarafından ör- min ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi. Er-
gütlendiğini ortaya koyan bu günlükler büyük bir tar- genekon terör örgütü davası ise bir çok askerin “darbe gi-
tışma yarattı. Özden Örnek günlüklerin kendine ait oldu- rişimi” ve “anayasal rejimi zorla değiştirmek” gibi suçla-
ğunu kabul etmese de önemli mercilerden gelen açıkla- malarla yargılandığı ve eşine Türkiye tarihinde rastlan-
malar olayın gerçekliğine işaret ediyordu. Dönemin Dışiş- mamış bir yargı süreci oldu. Bu iki olay bir tür karşı ağır-
leri Bakanı Abdullah Gül, Nokta’nın haberi üzerine Milli- lık oluşturdular. Kapatma davası siyasi iktidarı, Ergene-
yet’e manşet olan açıklamasında “Biz bu girişimleri biliyor- kon davası Silahlı Kuvvetleri siyasi hacir altına aldı.
duk”55 şeklinde konuştu. Dönemin Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hilmi Özkök ise günlüğü yalanlamadı. Basın Kapatma Davası
mensuplarının soruları üzerine Özkök, “Emekli Oramiral 14 Mart’ta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, “laikliğe ay-
(yapmadım) diyor. İtibar edilmesi gereken odur. Ama karşı kırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla AKP’nin ka-
taraf da iddia ettiğine göre, ona da saygı duyulmalı. Bu du- patılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı.
rumu bir yerden ispatlaması lazım. Yargı el koymuştur, baka- Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AKP hakkın-
lım ne yapacak göreceğiz”56 ifadesiyle de aslında günlükle- daki kapatma davasının iddianamesinde Cumhurbaşkanı
rin gerçekliğini ima ediyordu. Gül ve Başbakan Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu 71
Bunların dışında daha önce medyada konuyla ilgili ya- kişi hakkında siyasi yasak istemi bulunduğunu bildirdi.57
zılar da yayınlanmıştı. Sabah Gazetesi Ankara Temsil- 54 a.g.e
cisi Aslı Aydıntaşbaş’ın günlüğü generallere sormasını 55 Haber 7, 2008, ‘Darbe tanıkları Gül ve Org. Özkök’, 5 Temmuz,

ve onların “bu zırvadır” demek yerine derin bir sessiz- http://www.haber7.com/haber/20080705/Darbe-taniklari-Gul-ve-


Org-Ozkok.php
liğe gömüldüklerini anlattığı köşe yazısı, yine Enis Berbe- 56 Zaman, 2007, ‘Özkök Paşa, darbe günlüğünü yalanlamadı’, 12 Nisan,
roğlu’nun, bir bakanın bu günlüğün varlığını kabul eden http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=526623
57 “Yargıtay Başsavcısı AKP’nin kapatılmasını istedi Yok artık, daha ne-
sözlerini aktardığı köşe yazısı bunlardan bazılarıydı. Bu ler”, Radikal, 15 Mart 2008 <http://www.radikal.com.tr/index.php?-
haberler üzerine Özden Örnek derginin genel yayın yö- tarih=15/03/2008>

195
Bu dava 2007’de yaşanan iktidar mücadelesinin devam Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunan emekli orgeneraller
ettiğini gösteriyor, 22 Temmuz seçimlerine bir yanıt gö- Şener Eruygur ile Hurşit Tolon’u ziyaret ettiğini bildirdi.
rüntüsü taşıyordu. Nitekim davanın açılmasıyla birlikte Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında, ‘’TSK’ya uzun
ülke bir kez daha kutuplaşmaya sürüklendi, hükümet ce- süre hizmet veren iki emekli komutana yapılan bu ziyaret,
nahından ve kimi sivil kesimlerce kapatma davası sert bir TSK adına gerçekleştirilmiştir’’ dendi.60 18 Eylül’de beş ilde
şekilde eleştirilirken, 21 Mayıs’ta ‘Yargıtay Başkanlar Ku- düzenlenen operasyonlarda aralarında beş teğmen ve bir
rulu bildirisinde, “yargı erkinin bağımsızlığının hazmedile- askeri öğrenci, 19 kişi gözaltına alındı. 21 Eylül’de mahke-
mediğinin, tarafsızlığı sağlama adı ve aldatmasıyla yürüt- meye sevk edilen sekiz kişiden, aralarında dört teğmen
meye yandaş, onu koruyup kollayan ve onun tarafından de- ile bir askeri öğrencinin bulunduğu altı kişi tutuklandı.61
netlenen bir yargının oluşturulmasını amaçlandığını ‘’ ifade 16 Aralık’ta Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Danıştay saldırısı ve
etti. 5 Haziran’da ise meydana asker çıkıyordu. Genelkur- Cumhuriyet gazetesine atılan bombalarla ilgili Alpars-
may Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, İstanbul’da Or-
tadoğu konulu bir sempozyumda, “Türkiye’nin, laik ve de-
mokratik yapısıyla bir istikrar ve denge unsuru olduğunu be- Ergenekon Davası Yargılama
lirterek, son yıllarda Türkiye’nin bu yapısını bozmaya çalışan
ve Soruşturmaları
bazı mihrakların ortaya çıkışını endişeyle izlediklerini, Tür-
kiye Cumhuriyeti’nin önüne birtakım sıfatlar takmaya çalı- Sayısal Döküm
şanların görüldüğünü, Türkiye’nin yasal organlarının buna Askerlerin soruşturulması/yargılanmasına ilişkin
asla izin vermeyeceğini”58 söylüyordu. rakamsal dökümü Ergenekon Davası kapsamında
halen tutuklu/tutuksuz yargılananlar ve kaçakçılık
30 Temmuz’da Anayasa Mahkemesi, AKP’nin kapatıl- gibi konular yüzünden kamuoyuna yansıyan davalar
ması istemiyle açılan davayı karara bağladı. Anayasa nedeniyle yargılananlar olarak ikiye ayırmak
Mahkemesi’nin altı üyesi partinin ‘’kapatılması’’, beş üye durumundayız.
ise ‘’kapatılmaması’’ yönünde oy kullandı. Anayasa’da
Ergenekon Davası kapsamında yargılanan muvazzaf
kapatma için aranan nitelikli çoğunluk olan yedi üyenin
ve emekli askerler
oyuna ulaşılamadı. Ancak Yüksek Mahkeme, AKP’nin
2008’de aldığı Hazine yardımından 1/2 oranında yoksun Ergenekon Davası savcıları tarafından hazırlanan
bırakılmasına karar verdi. Sonuç olarak siyasi iktidar bu ve kabul edilen iki iddianame bulunmaktadır. Bu
süreçten ağır yara alarak çıktı. iki iddianame kapsamında tutuklu ya da tutuksuz
yargılanan muvazzaf ve emekli asker sayılarına ilişkin
döküm şöyledir.
Ergenekon Davası
1. İddianame:
Darbe yapmak, anayasal düzeni zorla değiştirmek, suç
Tutuklu yargılanan Emekli asker sayısı 10
örgütü oluşturmak, Danıştay saldırısı, Cumhuriyet gaze-
Tutuksuz yargılanan Emekli asker sayısı 2
tesi saldırısı tarzı olaylarla kaos yaratmak gibi iddiaları
içeren Ergenekon Davası, merkezinde asker kişilerin ol- 2. iddianame
duğu bir dava olarak devam etmektedir. Tutuklu yargılanan Emekli asker sayısı 5
Tutuksuz yargılanan Emekli asker sayısı 4
26 Ocak’ta emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Kur-
Tutuklu yargılanan Muvazzaf asker sayısı 1
may Albay Mehmet Fikri Karadağ tutuklanmıştır.59 6
Tutuksuz yargılanan Muvazzaf asker sayısı 5
Temmuz’da emekli orgeneraller Şener Eruygur ile Hur-
şit Tolon tutuklandılar. 14 Ağustos’ta biri emekli albay üç Bunun dışında Ergenekon Davası kapsamında
kişi gözaltına alındı. 3 Eylül’de Genelkurmay Başkanlığı, yapılan operasyonlarda gözaltına alınan, sorgulanan
Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi’nin, muvazzaf, emekli asker sayılarına ilişkin döküm ise
şöyledir
58 “Geçmişte katırlarla silah taşıyan PKK şimdi kamyonları kullanıyor”,
Sabah, 5 Haziran 2008 Tutuklu yargılanan Emekli asker sayısı 2
<http://arsiv.sabah.com.tr/2008/06/05/haber,FCB32E3B875C4633- Tutuksuz yargılanan Emekli asker sayısı 7
B344E86449BF9019.html>
59 “Ergenekon adliyede yattı”, Radikal, 27 Ocak 2008 Tutuklu yargılanan Muvazzaf asker sayısı 8
<http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=245600> Tutuksuz yargılanan Muvazzaf asker sayısı 1
60 “Askerden paşalara ihsas-ı rey gibi ziyaret” Yeni Şafak, 4 Eylül 2008
http://www.yenisafak.com.tr/Gundem/?t=04.09.2008&i=137925 Ayrıca Ergenekon Davası ile ilişkili olarak
61 “Genç subaylar Ergenekon zanlısı” Taraf, 19 Eylül 2008 Genelkurmay Başkanlığı kapsamında yürütülen
http://www.tumgazeteler.com/?a=4129980

196
lan Arslan’ın da aralarında bulunduğu sekiz sanık hak- ğidir. Ergenekon davası her iki sorunun da üzerine git-
kında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen ka- mektedir. Bu açıdan bakıldığında bu davanın dört önemli
rarı bozdu. Kararda, “Ergenekon davası ile bu dava ara- işlev yerine getirdiği söylenebilir:
sında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun iddia edilmiş ol-
1. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kendi içine yönelmeye, imaj ve
ması karşısında öncelikle davaların birleştirilmesinde zorun-
prestij tazelemeye, kışlasının kapılarını kapamaya mec-
luluk bulunduğuna’” işaret edildi.62
bur bırakma; 2. Silahlı Kuvvetleri, bir temizlik ve hesap-
Ergenekon davası asker-sivil ilişkileri ve askeri otoritenin laşma sürecinin hem nesnesi hem öznesi kılma; 3. Türk
konumu açısından ele alındığında iki soruna vurgu yap- siyasi tarihinde ilk kez bir darbe girişiminin bu kapsamla
maktadır. Birincisi devlet, özellikle ordu içinde oluşan yargılanmasını ifade etme; 4. Yarattığı etki ve tetikleme
gayrimeşru yapıların varlığıdır. İkincisi ise darbe gelene- mekanizmasıyla Güneydoğu’da JİTEM’e mal edilen kimi
saldırılar, kayıplar, faili meçhul cinayetler konusunda ha-
sır altı edilen dosyaların açılmasını sağlama.
Karargâh Evleri operasyonu kapsamında 4 muvazzaf
asker tutuklu yargılanmaktadır. IRAK OPERASYONU VE Dağlıca
Bu sayılar şu anda bu davlarda yargılananları 2008 yılında orduyu ilgilendiren önemli konulardan bi-
göstermektedir. Soruşturma kapsamında gözaltına risi askeri istihbarat ve askeri eylemde zafiyet tartışma-
alınıp, savcılık tarafından serbest bırakılan asker
ları oldu. Dağlıca baskınının ardından Kuzey Irak’a yöne-
sayıları buna dâhil değildir. Ekte sunulan tabloya son
lik operasyon beklentisi yükseldi. 5 Kasım 2007’de yapı-
olarak İSTEK Vakfı’na ait Poyrazköy’deki arazide ele
lan Bush-Erdoğan görüşmesi ve stratejik istihbarat mu-
geçen mühimmatla ilgili olarak yapılan tutuklamalar
dâhil edilmiştir. tabakatının ardından 21 Şubat’ta başlayıp 29 Şubat’ta
sona eren Kuzey Irak Operasyonu yapıldı. Uzun soluklu
Çeşitli operasyonlar sonucu yargılanan askerler
bir operasyon beklentisinde olan muhalefet partileri ope-
2006 yılında Sauna ve Atabeyler Çetesi kapsamında; rasyonun neden sadece 1 hafta sürdüğünü ve aniden ke-
Sauna Operasyonu’nda 1 muvazzaf, Atabeyler sildiğini sorgulayarak hükümeti eleştirdiler.
Operasyonu’nda 4 muvazzaf asker; askeri
malzemeleri zimmetlerine geçirdikleri gerekçesiyle Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt 1 Mart’ta dü-
tutuklanarak askeri cezaevine kondu. Bu zenlediği basın toplantısında Kuzey Irak’a yönelik ope-
operasyonlarda tutuklanan muvazzaf askerler şu rasyon hakkındaki eleştirilere karşı şunları söylüyordu:
anda tutuksuz yargılanıyorlar. “Kendilerini vatansever diye tanımlayan kişilerin askerin ha-
Bursa’da Çağrı adı verilen operasyon ile tutuklananlar rekâtını tatminsizlikleri nedeniyle farklı yöne çekerek olum-
arasında 2 muvazzaf asker bulunmaktaydı. Muvazzaf suz davranmalarını TSK olarak ibret ve dehşetle izliyoruz”63
askerler “organize suç örgütüne bilerek ve isteyerek Bu açıklamanın ardından muhalefet partileriyle TSK ara-
yardım ettikleri’’ iddiasıyla tutuklandılar. Tutuklanan sında daha önce Türk siyasi tarihinde rastlanmayan bir
muvazzaf askerler şu anda tutuksuz yargılanıyorlar. tartışma başladı. Yanıt önce MHP’den geldi. MHP lideri
2007 yılında Dağlıca baskınında PKK tarafından rehin Devlet Bahçeli 3 Mart’ta TBMM’de yaptığı konuşmada
alınan 8 asker, kurtarıldıktan sonra; Memuriyet TSK’ya hitaben “PKK’ya yönelik geniş çaplı bir imha planı-
görevinin gereklerine aykırı hareket etmek, kuvvetli nız olmadığı ortada…” diyor ve ekliyordu: “Kara harekâtı-
suç şüphesi, askeri disiplinin aşırı şekilde sarsılması, nın ABD’nin izin verdiği ölçüde yapıldığını gösteren işaretler
emre itaatsizlikte ısrar ve yurt dışına firar suçlarından var, TSK açıklamasındaki bazı ifadeler PKK’ya itibar kazan-
tutuklandı. Daha sonra serbest bırakılan askerler dırıyor…”64 CHP lideri Deniz Baykal, Bahçeli’den bir gün
tutuksuz yargılanıyor. sonra yaptığı açıklamada “Türkiye niye en başarılı döne-
2008 yılında Mardin Nusaybin’de kaçakçılığa göz minde iken harekâta son verme kararı almıştır? Bu soru vic-
yumdukları gerekçesi 1’i uzman çavuş 5 asker danlarda ve kafalardadır. Herkes bu sorunun cevabını merak
tutuklandı. Tahliye edilen askerlerin davası sürüyor. ediyor…” sözleriyle Bahçeli’ye benzer bir dil kullanıyor ve
“Benim görevim eğer oraya girdiysem, o zaman orada işi bi-
Mart 2008’de Bursa’da gerçekleştirilen ‘Yaprak
Dökümü 16’ adlı rüşvet operasyonunda 1 astsubay ve tirmek olmalıdır” diyerek Genelkurmay Başkanını eleştiri-
3 uzman çavuş tutuklandı. Tahliye edilen askerlerin 62 “Danıştay davası Ergenekon2la birleştiriliyor” Zaman, 17 Aralık 2008
davası sürüyor. http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=771082
63 Baykal ve Bahçeli’ye muhtıra” http://www.aktifhaber.com/news_de-
Kaynak: 6 Mayıs 2009 tarihine kadar yapılmış basın taraması. tail.php?id=158757
64 “Bahçeli’nin grup konuşması” http://arsiv.sabah.com.tr/2008/03/03

197
yordu.65 Genelkurmay Başkanlığı, 4 Mart’ta çok sert bir “Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün, kritik
bildiri yayınladı. Bildiride Baykal ve Bahçeli’nin sözlerini türban ve kapatma davaları sürecinde Kara Kuvvetleri Ko-
“Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan haksız ve seviyesiz sal- mutanı İlker Başbuğ ile bir görüşme yaptığı ortaya çıktı. Pak-
dırılar” olarak değerlendiriliyor ve “bu saldırıların Türk Si- süt özel davetli olarak 4 Mart 2008 günü saat 17.00’de 06
lahlı Kuvvetlerinin terörle mücadele azmine, hainlerden daha LLU 81 plakalı mavi siyah Mercedes’le geldiği Kara Kuvvet-
fazla zarar vermekte…” olduğu iddia ediliyordu.66 leri Komutanlığı’nda 1 saat 15 dakika süreyle Org. Başbuğ ile
Ordunun askeri işlevi üzerine yapılan bu tartışmalar 24 başbaşa görüştü. Görüşme türban değişikliklerinin iptaline
Haziran tarihli Taraf gazetesinde yayınlanan “Dağlıca ilişkin başvurudan 7 gün sonraya, AKP kapatma davası açıl-
Baskını Biliniyordu” başlıklı haberle tekrar alevlendi. Ha- masından 13 gün önceye denk düşüyordu.”67 Haber doğru-
berde 21 Ekim 2007’de Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde landı ve askerin anayasal yargıya müdahalesiyle ilgili bu
PKK’lılar tarafından gerçekleştirilen ve 13 askerin şehit bulgu demokrasi ve askeri vesayet tartışmalarında yeni
olduğu baskının, Jandarma İstihbaratı tarafından, dokuz bir unsur ekledi.
gün önce Genelkurmay’a ve diğer tüm ilgili birimlere gizli
bir raporla bildirildiğini iddia ediyordu. Taraf’ın yayınla- YAŞ kararları
dığı Jandarma İstihbarat raporu, baskının nereden, nasıl,
1 Ağustos’ta Yüksek Askeri Şura, Başbakan Recep Tayyip
ne zaman yapılacağını ayrıntılarıyla anlatıyordu.
Erdoğan’ın başkanlığında Genelkurmay Başkanlığı Karar-
Askeri operasyonların toplum önünde tartışılması Tür- gahı’nda toplandı. 4 Ağustos’ta Yüksek Askeri Şura ça-
kiye açısından bir ilkti. lışmalarını tamamladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Yaşar Büyükanıt’ın 30 Ağustos 2008 itibariyle yaş had-
Andıç dinden emekli olması nedeniyle Genelkurmay Başkanlı-
ğı’na Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ
7 Nisan tarihli Taraf Gazetesi’nde önemli bir belge daha
getirildi. Orgeneral Başbuğ’dan boşalacak Kara Kuvvet-
yayımlandı. Mart 2006 tarihli “Andıç” başlıklı belge, Ge-
leri Komutanlığı’na Jandarma Genel Komutanı Orgeneral
nelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Daire Başkanlığı tara-
Işık Koşaner, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Ko-
fından hazırlanıp Genelkurmay 2. Başkanlığı ve Genelkur-
şaner’in yerine ise Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Or-
may Harekât Başkanlığı’na gönderilmişti. Belgede Türki-
general Avni Atila Işık atandı. 28 Ağustos’ta Genelkur-
ye’deki sivil toplum örgütleri tek tek sıralanıyor, kamu-
may Başkanlığı’nda yaşanan devir teslimle yeni bir sayfa
oyunca bilinen birçok isim ve dernek fişleniyordu. Belge
bir “fişleme” olmanın ötesinde bir “eylem planı”na şu açıldı. Yeni Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ törende
cümlelerle gönderme yapıyordu: “Bu andıç, AB’nin kendi yaptığı konuşmada askerin asker-sivil ilişkilerine verdiği
amaçlarına uygun olarak yönlendirdiği sivil toplum örgütleri- geleneksel anlamı hatırlattı, ordunun siyaset dışı saydığı
nin faaliyetleri hakkında bilgi vermek ve bu kapsamda alına- ama aslında siyasetin alanına giren meselelere değindi;
bilecek karşı tedbirler hakkında onay almak maksadıyla ha- yeni “milli güvenlik siyaset belgesi”ni ilan eder gibi “ül-
zırlanmıştır.” Belge Genelkurmay’ı doğrudan temsil eden kenin toplumsal ve siyasi seyrini, bu seyrin planlaması ve
2. Başkanlık düzeyinde ordunun ülkedeki değişim ve AB stratejisi hakkında temel ilkeleri, kırmızı çizgileri” açık-
sürecine bakışını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyordu. ladı.68

Başbuğ – Paksüt görüşmes‹ Aktütün ve görülmem‹ş tehd‹t

13 Haziran’da Taraf Gazetesi’nde Anayasa Mahkemesi 14 Ekim tarihli Taraf gazetesi, Genelkurmay Başkanlığı-
Başkan Vekili Osman Paksüt ile Kara Kuvvetleri Komu- nın, 9 Ekim 2008’de 17 askerin şehit olduğu Aktütün Ka-
tanı Org. İlker Başbuğ’un kritik bir dönemde gizlice bu- rakolu baskınını da Dağlıca baskını gibi önceden ayrıntı-
luştuğunu duyuruyordu. Haberde şu ifadeler yer alıyordu: larıyla bildiğini ileri sürdü. Haberde, ABD ile yapılan anlık
istihbarat paylaşımı işbirliği uyarınca bölge üzerinde ke-
65 “Baykal Büyükanıt ile polemiğe girdi alkışlandı” Milliyet, 4 Mart 2008
http://www.milliyet.com.tr/Yazdir.aspx?aType=SonDakikaPrint&Ar-
şif uçuşları yapan İnsansız Hava Araçları’nın (İHA), sal-
ticleID=501665 dırıdan bir ay önce, 5 Eylül 2008’de Kuzey Irak’ın İran sı-
66 Genelkurmay hedef yapılıyor” Sabah, 4 Mart 2008 http://arsiv.sabah.
nırına yakın bölgelerinden, Hakkâri-Şemdinli bölgesine
com.tr/2008/03/04/haber,844DA58FA7734814A14A360DBE706EFE.
html doğru harekete geçmiş 80 kişilik bir PKK’lı grubun koor-
67 “Karargah’ta ‘karartmalı görüşme” Taraf, 13 Haziran 2008 dinatları ile net görüntülerini tespit ettiği belirtildi. Bu
http://www.tumgazeteler.com/?a=3006431
hareketlilikle ilgili olarak GES (Genelkurmay Elektronik
68 “Bol mesajlı devir teslim” Yeni Şafak 28 Ağustos 2008 http://yenisa-
fak.com.tr/Politika/?t=04.08.2008&c=2&i=136914 Sistemler) Komutanlığı, bölgedeki dinleme ve istihbarat

198
birimlerinden gelen günlük raporlarla Genelkurmayı ve gili ‘’yayın yasağı’’ kararı aldı.69 Genelkurmay Başkanının
komutanlıkları sürekli uyardığı iddia edildi. Habere göre bu tavrı basın tarafından ciddi şekilde eleştirildi.
PKK’lıların bölgedeki hareketliliği isim isim, silah ve ka-
Sonuç olarak kapatma davası siyasi iktidarın gerek po-
tır sayılarına kadar yerleri bildirilerek birimlere gönderil-
mişti. Sınırdan içeri giren PKK’lılar, içeriye sokulan ağır litikalar gerek söylem düzeyinde değişimci ve reformcu
silahlar, saldırı kararlarının alındığı toplantılar askeri yet- yönlerini askıya almasına yol açarken, askeri otorite
kililerin takibi altındaydı. 22 Temmuz 2007’de başlayan toplumsal meşruiyet kri-
zini 2008’de daha yoğun biçimde hissetti. Ergenekon
Ordu bu habere büyük tepki gösterdi. Genelkurmay Baş- operasyonları kapsamında Türkiye Cumhuriyeti tari-
kanı Orgeneral İlker Başbuğ, Balıkesir Astsubay Meslek hinde ilk kez iki orgeneral darbe hazırlığı yapmak, bu
Yüksekokulundaki sancak tevdi töreninin ardından yap- yolda çete kurmak iddiası ve kuvvetli delillerle tutuk-
tığı açıklamada, Taraf’ta yayımlanan haberi kast ederek, landı. AKP’ye yönelen kapatma davası da gerek şekli, ge-
“PKK’nın eylemlerini başarılı gibi gösterenler akan ve aka- rek zamanlaması, gerek iddiası itibariyle Cumhuriyet ta-
cak olan kanın sorumluluğuna da ortak olurlar. Herkesi dik- rihinde bir ilk sayılabilir di. Tek başına hükûmeti oluş-
katli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum” di- turan bir çoğunluk partisi, yüzde 47 oy aldığı seçimlerin
yordu. Aynı gün, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahke- üzerinden bir yıl bile geçmeden bir kapatma davasıyla
mesi, ‘’Taraf gazetesinde yayımlanan ve bilahare diğer ba- karşı karşıya kalıyordu.
sın yayın organları tarafından da kaynak gösterilerek kamu-
oyuna aktarılan ve esasen çarpıtılmış ve doğrulatılmamış bil- Bu yazıda ortaya çıkan tablo 2006-2008 yılları arasında
gilerle habere esas yapılan askeri sır niteliğindeki gizli bilgi Türkiye’nin en önemli meselesinin mevzuattan uygula-
ve belgelerin asker şahıslarca temin edilip basın yayın or- malara, siyasetten zihniyete kadar sivilleşme çabası ve
ganlarına sızdırılması hakkında yapılan soruşturma’’ ile il- çatışmaları olduğunu göstermektedir.

69 “Başbuğ: Herkes doğru yerde dursun” Radikal, 16 Ekim 2008 http://


www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=HaberYazdir&ArticleID=9-
03640

199
Askerin Kolluk Gücü1 Olarak
Kullanılması ve EMASYA
Ahmet Faruk Güneş

Olağanüstü hal, sıkıyönetim, savaş gibi anayasa ile tes- Hükümetlerin elinde böyle bir durumda kolayca ulaşa-
pit edilmiş bir statü yokken, askeri birliklerin doğrudan cağı, emirle yönetilmeye uygun, organize, silahlandırıl-
kolluk gücü ya da kolluk gücüne yardımcı olarak kullanıl- mış başka bir birim olmaması, diğer yandan harbe hazır
ması modern devletlerde bilinen bir uygulamadır. olma hizmetinin savaş durumu yoksa geçici bir süre tam
sunulmamasının askeri birliklerin sayısal çoklukları ne-
Modern ve medeni devletlerde iç güvenlik hizmetleri için
deniyle tolore edilebilir olması bu cevabın ana nedenleri
iş bölümü uyarınca profesyonel özgü birimler kurulmuş-
olarak kabul edilebilir.
tur. Bazı durumlarda, bu birimler üstlendikleri işleri ge-
çici bir süre başaramama tehlikesiyle karşı karşıya kala- Askerler savaş için silahlandırılmıştır. İç güvenlik sistemi
bilirler. Zorlayıcı mevzi olaylar karşısında mevcut kolluk ise suçları önlemeye ya da suçluları yakalamaya odaklan-
güçleri nasıl desteklenebilir sorusu genel olarak askerler- mıştır. Hukuk uygulayıcısı olarak kullanmak üzere asker-
den yardım istenir2 şeklinde cevaplandırılmıştır. den yardım isteme beraberinde yüksek riskleri de getirir.
1 Mevzuatımızda ve uygulamada askeri birliklerden kolluk gücü Bu nedenle demokrasilerde askerlerin kolluk gücü olarak
olarak yararlanılması “askeri birliklerden yardım isteme” şek- kullanılması kesin kurallara bağlanır. Kurallar şunlardır:
linde ifade edilmektedir. Bu ifade kurumu tam bir yetkinlikle an-
latamamaktadır. “Askeri birliklerin hukuk uygulayıcısına yardım
etmesi” (use of the military to support law enforcement) daha 1- Yardım isteme yetkisi sivil bir mercidedir,
doğru ve kavrayıcı bir ifadedir. Özellikle askeri birliklerin polise
(iç güvenliğe) yardımda kullanılmasında (the use of military in
2- Askerler cezai ve hukuki sorumluluk olarak kolluğun
support of the police) bu ifade daha da doğru olacaktır. Bu kuru- hukuki rejimine tabidir
mun İngilizcedeki karşılığında hukuk uygulamasına destek olan
birimin iç güvenlik birimine kaim olamayacağı daha iyi anlaşıl- 3- Askerlerin kullanımı istisnai ve geçicidir,
maktadır.
4- Askerlerin ve yapacakları işlerin yönetimi mutad gö-
2 Birleşik Devletlerde Federal Birliklerin ülke içinde hukuk uygula-
yıcısı olarak kullanılmasını sıkı şartlara bağlayan Posse Comita- revliler tarafından yapılır
tus ( Amerikan Şerifinin müşterek hukuk uyarınca sahip olduğu,
yönetimi altındaki erkekleri kanun uygulamada yardımcı olma- 5- Askerler kesin zorunluluk yoksa operasyonel olma-
ları için işbaşına çağırma gücü) isimli bir yasa bulunmaktadır.
yan hizmetlerde kullanılır.3
Tarihsel gelişmeler sonucu 1878 yılında kabul edilen bu kanun fe-
deral birlikleri ya da bir kısmını anayasanın verdiği bir yetki veya
kongrenin bir kararı olmadan ülke içinde hukuk uygulayıcısı ola-
rak kullanmayı iki yıla kadar hapis cezasına bağlamıştır. Ancak
Yürürlüktekİ Mevzuatta Askerden Yardım
gerek mahkeme kararları gerekse uygulamada kanunun istis- İstenİlmesİne İlİşkİn Mevzuat Ve Kurallar
naları çoğalmıştır. 11 Eylül 2001 terör saldırısından sonra kanu-
nun çağdışı kaldığı ve silahlı kuvvetlerin terörle mücadelede elini
kolunu bağladığı öne sürülerek tamamen kaldırılması gündeme Güvenlİk Nedenİyle Yardım İstemeye İlİşkİn
gelmişse de Kanun yürürlüktedir. Daha fazlası için; Healey Gene, Olanlar
2003, “Deployed İn The U.S.A.The Creeping Militarization Of
The Home Fron”, December 17 http://www.cato.org/pub_disp- 1- 10.06.1949 tarihli ve 5442 numaralı, İl İdaresi Kanunu,
lay.php?pub_id=1361
3 London School of Economics’e bağlı olan Global Yönetişim Çalış- 08.06.1949 tarihli ve 7236 numaralı Resmi Gazete, ilgili
maları Merkezi Eş Başkanı Profesör Mary Kaldor Dr. Marlies Gla- madde numarası, 11/D. Bu maddede özetle valilere il-
sius’la birlikte editörlüğünü yaptığı Avrupa İçin İnsani Güvenlik
Doktrini isimli kitabın üçüncü bölümünde yer alan Andy Salmon lerinde çıkabilecek ve çıkan olayları emirlerindeki iç
ile birlikte yazdığı makalede askeri birliklerin gerek polise yar-
dım maksadıyla gerekse uluslararası barış koruma ve tesis etme
güvenlik birimleriyle önlenmesini mümkün görmedik-
görevinde uyması gereken enternasyonal prensipleri şöyle sıra- leri takdirde en yakın askeri birliklerden yardım isteme
lar: 1- İnsan haklarının önceliği 2- Legal olma 3-Olayın vahame-
tine uygun yoğunlukta askeri karşılık 4-Müdahalenin ve yürütü- yetkisi verilmiş ve bunun yöntemi düzenlenmiştir
münün siyasi otoritenin açık, kesin inisiyatifiyle yapılması 5-Si-
vil bir liderlik altında; sivil, polis ve askerlerin uygun koordinas- 2- 4.6.1937 tarihli ve 3201 Numaralı, Emniyet Teşkilat
yonu.
Kanunu, 12.6.1937 tarih ve 3626 numaralı Resmi Ga-
Clasius, Marlies and Kaldor, Mary (eds) , A Human Security
Doctrine For Europe, London Routledge. zete, ilgili madde numarası, 1. Bu maddede özetle ül-

200
kenin genel asayiş ve emniyetinden İçişleri Bakanının Milli Savunma Bakanlığı resmi internet sitesinde sıkıyö-
sorumlu olduğu, gerektiğinde Bakanlar Kurulu kararı netim ve olağanüstü hal gibi özellik taşıyan durumlar için
ile bu iş için ordu kuvvetlerinden yararlanacağı dü- gerekli plânlama yapılmasının Plan ve Prensipler Daire
zenlenmiştir. Başkanlığının görevi olduğu belirtilmektedir.5
3- 9.11.1983 tarihli ve 2945 numaralı, Milli Güvenlik Ku-
Kara Kuvvetleri Komutanlığının iç istikrarın sağlanma-
rulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Ka-
sına ilişkin görevleri, resmi internet sitesinde sayılmak-
nunu 11.11.1983 tarih ve 18218 numaralı Resmi Gazete,
tadır. Bunlar terörle mücadele, toplumsal olaylarda asa-
ilgili madde numarası 2 ve 4. Bu maddelerde özetle
yiş ve güvenliğin sağlanması ile doğal ve suni afetlerde
kurulun devletin millî güvenlik siyasetinin tayini, tes-
yardımdır.6
piti ve uygulanması konularında tavsiye kararları ala-
cağı düzenlenmiştir.
Mevzuat Hakkında
4- 6.10.1983 tarih ve 2911 Numaralı Toplantı Ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu 08.10.1983 tarihli ve 18185 numa- Askerlerden yardım istemeye dair kurumsal yapı ve anla-
ralı Resmi Gazete, ilgili madde numarası 37. Bu mad- yış tabiatı gereği bir ülkedeki sivil-asker ilişkilerinin du-
dede toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde görevli askeri rumu hakkında kesin kanaate ulaşmaya çok yardımcıdır.
birliklerin görev, yetki ve sorumluluklarının uygulanış Zira askerlerden yardım isteme teknik boyutuyla sivil-as-
biçimi hakkındaki hususlar Adalet, Milli Savunma ve ker ilişkilerinin kâğıda dökülmüş kurumsal halidir. Ülke-
İçişleri bakanlıklarınca bir yönetmelik çıkarılarak dü- mizde henüz yerine oturamayan sivil-asker ilişkilerindeki
zenlenmiştir. belirsizlik, dengesizlik, kararsızlık bu konudaki mevzuata
5- 08.08.1985 tarihli, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Ka- da aynen yansımıştır.
nunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik, 18836 nu-
Ancak yine de açık mevzuat temel ölçüt olarak askerler-
maralı Resmi Gazete, ilgili madde numarası, 2, 17, 19,
den yardım istenilmesine karar verme yetkisini münhası-
20, 21 ve 22. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde askeri
ran sivil makamlara vermiş ve bunları da saymıştır. Bun-
birliklerden yardım istenilmesi halinde yapılacak işler
lar İçişleri Bakanının teklifiyle Bakanlar Kurulu, valiler
ve yöntemi düzenlenmiştir.
ve kaymakamlardır. Mevzuatın bu konudaki medeni de-
6- 30.9.1996 tarihli, Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi
Yönetmeliği, 9.1.1997 tarih, 22872 numaralı Resmi Ga-
4 http://www.tsk.mil.tr/2_GENEL_BILGILER/2_7_Sivil_Asker_Isbir-
zete, ilgili maddeler, 4/a, 5/b, 6/b, d, 8, 9, 11. Bu yö- ligi/konular/turksivil.htm
netmeliğin aslında tamamını konuyla ilgili kabul et- 5 http://www.msb.gov.tr/anasayfa/phpscr/anasayfa.php
mek de mümkündür. Yönetmelik olağan dönemlerde Afet durumunda yardım istemeye ilişkin mevzuat şöyle sıralana-
bilir:
oluşan ve tarifi yapılan her alanda krizlerin nasıl sön-
1- 31.08.1956 tarihli, 6831 numaralı, Orman Kanunu 08.09.1956 ta-
dürüleceğini düzenlemektedir. rih ve 9402 numaralı Resmi Gazete.
İlgili madde numarası, 9. Bu maddede yangın bölgesindeki as-
7- 30.12.1996 tarihli, Olayların Önlenmesine İlişkin Ted- keri birliklerin yangının söndürülmesine yardım etmeye mecbur
birler Dolayısıyla Yapılacak Acil Ve Zorunlu Harcama- oldukları düzenlenmiştir.
ların Usul Ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik, 22863 nu- 2- 15.5.1959 tarihli, 7269 numaralı, Umumi Hayata Müessir Afet-
ler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak yardımlara Dair Ka-
maralı Resmi Gazete, ilgili maddeler, 2, 5, 6,7. nun, 25.5.1959 tarih ve 10213 numaralı Resmi Gazete.
İlgili madde numarası, 7. Maddede barış zamanında askeri bir-
8- 07.07.1997 tarihli, 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunun 11/ liklerin vali ve kaymakamların isteyecekleri yardımları yapmaya
D Maddesi uyarınca İçişleri Bakanlığı ile Genelkur- mecbur oldukları düzenlenmiştir.
may Başkanlığı tarafından imzalanan protokol. Ya- 3- 08.05.1988 tarihli Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Plan-
lama Esaslarına Dair Yönetmelik, 19808 numaralı Resmi Gazete.
yınlanmamış bu gizli protokol, gizli gizlilik dereceli ol- İlgili madde numarası: 6 ve 50 Maddelerde Vali ve kaymakamla-
makla birlikte açık kaynaklardan edinilen bilgiler ışı- rın afetlerde gerekli hallerde askeri birliklerden yardım isteyebi-
lecekleri, askeri birliklerin bu yardımları TSK Tabii Afetler Yöner-
ğında askeri birliklerden yardım isteme konusunu ay- gesi esasları çerçevesinde yerine getirecekleri düzenlenmiştir.
rıntıları ile düzenlendiği anlaşılmıştır. 4- 09.10.1976 tarihli, Orman Yangınlarının Önlenmesi Ve Söndü-
rülmesinde Görevlilerin Görecekleri İşler Hakkında Yönetmelik,
15729 numaralı Resmi Gazete. İlgili madde numarası, 13, 17, 21
Askerlerden Yardım İstenİlmesİne İlİşkİn ve 23. Bu maddelerde orman yangınlarında askeri birliklerin yar-
dıma çağrılması, yapacakları işler ve bunlara dair yöntem düzen-
Mevzuat Dışı Belgeler lenmektedir. 5- TSK Tabii Afetler Yönergesi.

Genelkurmay Başkanlığı resmi internet sitesinde Kriz ve Böyle bir yönergenin olduğu anlaşılmakla birlikte içeriği açık kay-
naklardan temin edilememiştir. Ancak bu yönergeye göre Türki-
Savaş Dönemlerinde Sivil Asker İlişkileri (SAİ) ve Doğal ye’nin 17 bölgeye ayrıldığı, her bölge için bir komutanlık tayin
edildiği ve bu komutanlıkların da asgari ‘’kolordu” seviyesinde
afetlerde SAİ faaliyetleri hakkında bilgiler verilmekte- olduğu açık kaynaklardan anlaşılmıştır.
dir.4 6 http://www.kkk.tsk.mil.tr/GenelKonular/Vazife/

201
mokratik ilkelere açıkça aykırı yönleri de bulunmaktadır. mak üzere kendilerine açık yetki verilmiş makam/merci-
Bunlar ise yardıma gelen askeri birliklerin işin yönetimini lere tavsiyede bulunabilir, görüş belirtebilirler.
üstlenmesi, yardıma çağrılan askeri birliğin çapını ve gö-
revde kalış süresini sivil makamların münhasıran tespit Açık Mevzuata Göre Güvenlİk Nedenİyle
Sİstemİn İşleyİşİ
edememeleri, yardıma gelen birlik mensuplarının yap-
tıkları hukuka aykırı eylemlerin çoğu zaman askeri yargı Güvenlik nedenleri uygulamada, yerel güvenlik güçleriyle
kapsamı içinde değerlendirilmesidir. üstesinden gelinemeyen olaylar ve kanunsuz hale gelen
toplantı ve gösterilerdir. Terör olayları da güvenlik nede-
Mevzuat hakkında ilginç bir bilgi de askerlerden yardım
niyle askeri birliklerden yardım gerekçesi olmaktadır.
istenilmesine ilişkin en kesin ifadelerin Demokrat Parti
döneminde çıkarılmış Orman Kanunu İle Umumi Hayata Bu durumlarda yardım istemeye yetkili makamlar İçişleri
Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapıla- Bakanının teklifi ile Bakanlar Kurulu ve valilerdir. Kay-
cak Yardımlara Dair Kanunda olduğudur.7 Kanunların bu makamların askeri birliklerden yardım isteme yetkisi bu-
maddelerine dayanılarak çok daha sonraki yıllarda çıkarı- lunmakla birlikte, yardım istemeyi gerektirir bir durumla
lan yönetmeliklerde ifadeler bu kesinliği kaybetmiştir. karşılaşmaları halinde yardımı validen isteyip durumu en
yakın askeri birliğe bildirme görevleri vardır.
12 Eylül darbesinden sonra siyasetin en zayıf olduğu yıl-
larda çıkarılan EMASYA protokolü ve Başbakanlık Kriz 5442 Sayılı Kanuna göre tek bir ilde meydana gelen olay-
Merkezi Yönetmeliği düzenledikleri alanları oldukça as- larda valinin askeri birliklerden yardım istemesi ve askeri
kerileştirmiştir.8 birliğin bu olaylarda kullanılmasına ilişkin yöntem şöy-
ledir:
Sİstemİn İşleyİşİ ve EMASYA Protokolü 1- Vali tarafından yardım en yakın askeri birlikten iste-
Askeri birliklerin kolluk gücü olarak yurt içinde kullanıl- necektir.9
ması ile ilgili sistemi, bunu açıkça ve doğrudan düzen- 2- İstem yazılı olmalıdır. Acil hallerde sonradan yazılı
leyen mevzuat metinleri kapsamında açıklamak isabetli hale dönüştürülmek üzere sözlü olabilir.
olacaktır. Zira askeri birliklerden yardım istenilmesi ve 3- Askeri kuvvet, valinin görüşü alınarak olaylara hızla
bunların kullanılması özel ve olağanüstü bir yetkidir. Mili el koymaya uygun yerde bulundurulur.
Güvenlik Kurulunun genel tavsiye yetkisi ve Başbakanlık
4- Askeri kuvvet halen cereyan eden olaylar için istenil-
Kriz Merkezi Yönetmeliği ile kurulan yapının tavsiye yet-
mişse olay yerinde hazır bulundurulur.
kileri bunların icrai kararlar alan uygulama makamları ol-
madığını göstermektedir. Bu kurumlar ve bunların için- 5- Askerî kuvvetin çapını, vali ile koordine ederek askerî
deki kurul ve komiteler askeri birlikleri dâhilde kullan- birliğin komutanı belirler

7 Orman Kanunun 69. maddesinin ikinci bendi şöyledir. ‘Söndürme


6- Askeri kuvvetin görev süresini, askerî birliğin komuta-
işine gelenler yangını söndürmeye kafi gelmezse daha ilerdeki nıyla koordine ederek vali belirler.
köy ve kasaba halkından mükellef olanlar da yangın yerine gön-
derilirler. Aynı şekilde, vali, kaymakam, nahiye müdürü ve köy 7- Askeri kuvvetin müstakilen görevlendirilmesi duru-
muhtarları ve civardaki asker ve jandarma birlik kumandanları
bölgedeki orman başmüdürü ve onun lüzum göstereceği orman munda; verilen görev askeri kuvvet tarafından kendi
memurları yangın mahalline yardımcı göndermeye ve bizzat git-
meye mecburdurlar.’
komutanının sorumluluğu altında ve onun emir ve ta-
Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle limatlarına göre Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Ka-
Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 7.maddesi şöyledir. “Afet
bölgelerinde veya civarında bulunan ordu, jandarma, kıta bir-
nununda belirtilen yetkiler ile kolluk kuvvetlerinin ge-
lik ve müessese kumandanları, hazarda, kendilerinden vali veya nel güvenliği sağlamada sahip olduğu yetkiler kulla-
kaymakamlar tarafından istenilecek yardımları üstlerinden emir
beklemeksizin yapmıya mecburdurlar.” nılarak yerine getirilir.
8 Bu yönetmelik herhangi bir kanuna dayanmaksızın çıkarılmıştır.
Oysa Anayasanın 124.maddesine göre “Başbakanlık, bakanlıklar
8- Güvenlik kuvvetleri ile askeri kuvvet arasında işbirliği
ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunla- ve koordinasyonu, yardıma gelen askeri birliğin ko-
rın ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı
olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler”. mutanının da görüşünü alarak vali tespit eder.
9 En yakın askeri birlik konusunda mevzuat uyum içinde değil-
dir. 2911 numaralı Kanun en yakın askeri birliğin Genelkurmay 9- Askeri birliğin jandarma ya da polis ile birlikte görev
Başkanlığı tarafından belirleneceğini bildirmektedir. 5442 Sa- yapması halinde sevk ve idareyi askeri birliklerin en
yılı İl İdaresi Kanunu en yakın askeri birliği kimin tespit edece-
ğini bildirmemektedir. 6831 numaralı Orman Kanunu (yangın) ci- kıdemli komutanı yapar.
varındaki askeri birliklerden bahsetmektedir. 7269 numaralı Ka-
nun ‘afet bölgelerinde veya civarında’ bulunan askeri birliklerden
2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa göre
bahsetmektedir. EMASYA protokolünün kamuoyuna ulaşan bö-
lümlerinde bu yolda bir bilgi yoktur. yapılan bir toplantı veya yürüyüşte askeri birliklerden

202
yardım istenildiğinde kuvvetlerin kullanılmasındaki önce- büyük mülki amiri (vali ya da kaymakam) askeri ma-
lik sırası şöyledir: 1-O yerdeki polis ve mülki teşkilata tabi kamlardan yardım ve askeri nakil vasıtalarının kulla-
jandarma iç güvenlik birlikleri 2-Mülki teşkilata tabi ol- nılmasını isteyebilir.
mayan jandarma iç güvenlik birlikleri, 3-Askeri birlikler. 3- Askeri birliklerin ormanlardaki yangınların söndürül-
Askeri birlikler daha ziyade bir yerin veya önemli merkez- mesine nasıl katılacakları, yangının genişleme ihti-
lerin korunmasında görevlendirilir. Bu birliklere müda- malleri dikkate alınarak askeri birlik komutanları ile
hale görevi ancak, polis ve jandarma iç güvenlik birlikle- birlikte tespit edilir.
rinin yetersiz kalacağının anlaşılması halinde verilebilir. 4- Askeri birlikler nakil, haberleşme ve söndürme vası-
3201 Sayılı Kanuna göre İçişleri Bakanının teklifi ile Ba- taları ile birlikte orman yangınlarının söndürülmesine
kanlar Kurulu tarafından askeri birliklerden yardım iste- katılırlar.
nilmesi halinde vazedilmiş bir yöntem bulunmamaktadır. 5- Yapılacak yardımın miktarı komutanlıkça takdir olu-
Böyle bir durumda Bakanlar Kurulu kararında hangi bir- nur.
likten asker isteneceğini, bu birliğin çapı ve görevde kalış 6- Kullanılacak akaryakıt bedeli orman idaresince öde-
süresini, diğer kolluk birimleri ile ortak çalışacaksa yöne- nir.
timin nasıl olacağını genel hukuk kuralları çerçevesinde
7- Yangının söndürülmesi işi görevli en büyük orman
kendisi tayin etme hakkına sahiptir.
amiri tarafından yönetilir.

Afet Halİnde Sİstemİn İşleyİşİ 8- Orman yangınlarının söndürülmesi işinin sona erdi-
ğine, yangın yerinde bulunan en büyük orman amiri
Mevzuatta orman yangınları bu konuda ayrıca düzenlen- karar verir.
miştir. Afet halinde askeri birlikten yardım isteme yetkisi
hem valiye hem de kaymakama açıkça tanınmıştır. Böyle Afet halinde askeri birliklerin geçici olarak görevlendiril-
bir durumda; mesi mevzuat ve işleyiş açısından görece sivildir. Ancak
özellikle deprem afeti ile ilgili teknik alanda uzman bazı
1- Yardım afet bölgelerindeki birliklerden istenir.
bilim adamları deprem halinde askeri birliklerin daha
2- Yardım isteği yazılı olmalıdır, ancak acil durumlarda fazla kullanılması hatta olağanüstü hal ve sıkıyönetim
sözlü olabilir. ilanı gibi tedbirleri de önermektedirler.10
3- Yardım talepleri, üstlerinden emir beklemeksizin ve
gecikmeksizin yerine getirilir. EMASYA protokolü
4- Askeri birlikler, mülki amirlerden gelecek yardım ta- EMASYA emniyet asayiş ve yardımlaşma kelimelerinin
leplerini kendi komutanlıklarının sevk ve idaresinde kısaltılmasıyla oluşmuştur. Mevcut iç güvenlik birim-
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda belir- lerince üstesinden gelinmeyen olayların söndürülmesi
tilen yetkiler ile kolluk kuvvetlerinin genel güvenliği için askeri birliklerden yardım istenilmesine ilişkin askeri
sağlamada sahip olduğu yetkileri kullanarak TSK Ta- planlama ve yapıyı ifade eder.11
bii Afetler Yönergesi esasları çerçevesinde yerine ge- 5442 Sayılı Kanunun 11/D maddesinde belirtilen, birden
tirirler. fazla ili içine alan olaylarda ilgili valilerin isteği üzerine
5- Garnizon dışına birlik görevlendirilmesinde bu birlik-
10 Türk Kızılayı Genel Başkan Danışmanı sıfatıyla Profesör Ahmet
lerin görev bölgesine naklinde öncelikle askeri imkân- Mete Işıkara Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada
lar kullanılır, zorunluluk halinde kamu kuruluşların- TSK’ya, İstanbul’da olası bir deprem durumunda tam yetki veril-
mesi gerektiğini savunmaktadır. “Ahmet Mete Işıkara Uyardı”
dan yardım sağlanır. Dmeq, 4 Eylül 2007.
Celal Şengör de deprem halinde kriz yönetiminin hükümetin
6- Askeri birlikler ilk ve acil yardım safhalarında görev elinden alınıp Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edilmesini savun-
alır. Asıl sorumlu sivil kuruluşlar afet bölgesine geldi- maktadır. Ali Mehmet Celal Şengör, Sefa Kaplan, İstanbul Dep-
remi.
ğinde mülki amirin de görüşü alınarak askeri birlikler 11 Genelkurmay Başkanlığının 16 Mart 2004 tarih ve BA - 06 / 04 nu-
kendi görevlerine döner. maralı basın açıklaması şöyledir: ‘… Olayın polis ve jandarmanın
baş edemeyeceği bir boyuta ulaştığı anda görev alan komutanın,
Askerlerden yardım istenilmesini gerektirecek bir orman bu görevi, olay daha da büyümeden başarabilmesi için önceden
plan hazırlamasının ve bu planı hazırlayabilmesi için il veya il-
yangını halinde uygulama şöyledir: çede doğabilecek çok çeşitli olaylar hakkında bilgi toplamasının,
bu bilgilere göre teşkilat, teçhizat, muhabere irtibatları ve eği-
tim çalışmaları yapmasının zorunluluğu açıktır. Kaldı ki, 5442 sa-
1- Yardım orman yangını civarındaki birliklerden istenir. yılı İl İdaresi Kanunu ve buna istinaden Genelkurmay Başkanlığı
ile İçişleri Bakanlığı arasında yapılmış olan Protokol da bunu ön-
2- Orman Bölge Şefi veya daha üst kademedeki teknik görmektedir.’ <http://www.tsk.mil.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Ya-
elemanların göstereceği lüzum üzerine mahallin en yin_Faaliyetleri/10_1_Basin_Aciklamalari/2004/BA_06.html>

203
aynı veya farklı askeri birlik komutanlarından kuvvet tah- 5- Protokol’ün 6. maddesi “zorunluluk olmadıkça kuvvet
sis edilmesi durumunda iller veya kuvvetler arasında iş- talebinde bulunulmaması” yolunda hüküm ihdas et-
birliği, koordinasyon, kuvvet kaydırması, emir komuta mektedir.
ilişkileri ve gerekli görülen diğer hususları kapsayan, Ge- 6- Protokol’ün 9. maddesi EMASYA komutanlıklarına
nelkurmay Başkanlığı adına Korgeneral Çetin Doğan, mülki amirlerin yardım talebi olmaksızın olaylara mü-
İçişleri Bakanlığı adına Müsteşar Teoman Ünüsan tara- dahale edebilme yetkisi vermektedir.
fından bir protokol imzalanmıştır. 7 Temmuz 1997 tarihli
7- Protokolün 10. maddesi yardım için ilden ile kuvvet
protokol gizli gizlilik derecesine sahiptir ve 27 maddedir.
kaydırılmasının valilerin istemi yerine EMASYA Tali
Açık belgelerden bulunabildiği kadarıyla protokolün içe-
Bölge ve Bölge Komutanlıkları girişimiyle yapılaca-
riği şöyledir.
ğını öngörmektedir.
1- Protokolün amacı 1. maddesine göre hem birden fazla 8- Protokolün 7 ve 16. maddeleriyle yardım talep edilme-
ilde hem de bir ilde çıkan asayişe müessir olaylarla il- sinden önceki aşamalara ilişkin olarak sivil ve askeri
gili yardım isteme esaslarını düzenlemektedir. birimlere ortak görev ve tatbikat yapılmasını öngör-
2- Protokolün 5. maddesi üyelerinden birisi garnizon mektedir.
komutanı olan “İl ve İlçe Güvenlik Koordinasyon Ko- 9- Protokol’ün 14 ve 16. maddeleri vali tarafından görev-
misyonları” kurulmasını öngörmektedir. lendirilip görevlendirilmediklerine bakılmaksızın bü-
3- Protokolün 5 ve 6. maddeleri mülki idare amirleri tün kolluk güçlerinin yardıma gelen askeri birlik ko-
olaylara müdahaleden önce il ve ilçe güvenlik koordi- mutanının emrine girmesini öngörmektedir.
nasyon komisyonuna başvurmalarını öngörmektedir. 10- Protokol’ün 20. maddesi mülki amirlerden yardım ta-
4- Protokolün 6. maddesi mülki idare amirlerinin kuvvet lebi geldiği anda jandarma ve polisin EMASYA komu-
talebinde bulunmadan önce EMASYA Bölge ve Tali tanlıkları nezdinde oluşturulan “Asayiş Harekat Mer-
Bölge Komutanlıklarına kademeli hazırlık yapabilme- kezi”nde irtibat personeli bulundurmasını öngörmek-
leri için bilgi vermelerini öngörmektedir. tedir.

1.İç siyaset işlevi:


EMASYA: Üç anlam, üç işlev
Asker her ilde garnizonlarda oluşturduğu “Asayiş Gü-
Ali Bayramoğlu venlik Merkezleri”yle sivil emniyet ve mülki amiri is-
tihbarat, değerlendirme ve planlama açısından askere
Türkiye’deki EMASYA yapılanması “bir” protokole
bağımlı kılmıştır. Tüm toplumsal ve istihbari bilgiler
dayanır ve şu üç anlamı taşır:
askerin elinde birikmekte, fişleme doğal bir işlem ha-
Bir yasaya bağlı yönetmelik, genelge ve protokollerle line gelmektedir. Öte yandan asker gerekli gördüğü
bu yasayı ihlal etme modeli; mülki otorite ve askeri durumlarda toplumsal hadiselere mülki amirin iznine
birim arasındaki hiyerarşinin ters yüz edilmesi; sivil gerek kalmadan el koyabilmektedir. Nitekim proto-
emniyet alanının askerileşmesi ya da askeri alanın
kolün imzalanmasından sonra 3. Ordu Komutanlı-
genişlemesi.
ğı’ndan gelen 7130-27-9 sayılı emre istinaden 48. Pi-
Protokol 28 Şubat günlerinde ve Güneydoğu’da ola- yade Tugay Komutanlığı’nın 15 Eylül 1997 tarihinde
ğanüstü hal rejiminin adım adım kaldırıldığı bir dö- yazdığı 7130-326-97/169 sayılı emir ise uygulamayı
nemde çıkarılmıştır. Bu açıdan hem belli toplumsal açıkça ortaya koymaktadır. Emirde şöyle denmek-
kesimlere ve sivil emniyet güçlerine güvensizliği mer- tedir: “Emasya komutanlıklarına gerektiğinde mülki
kez alan bir alan kontrolü stratejisi üzerine kuruludur.
makamların kuvvet talebi olmaksızın da olaylara di-
Hem olağanüstü hal rejiminin “boşlukları”nı, özel-
rekt müdahale yetkisi veren protokolün 9. maddesine
likle askeri otoritenin konumu ve hakimiyeti açısın-
göre EMASYA Planları tadil edilecektir...” Bu durum
dan ikame etme işlevi üstlenmiştir.
yaygın, tehlikeli ve “sıradan” bir askerileşme sürecine
Bu çerçevede 1999 yılından itibaren TSK İç Güvenlik açıkça ve yeterince işaret eder.
Doktrini’ni ve yapılanmasını EMASYA Protokolü üze-
rine temellendirmiştir. 2. Askerileşme işlevi:

Alan kontrolü ve ikame arayışı üç esasa ya da askerin Protokol hükümlerine göre herhangi bir iç güvenlik ha-
arayışları açısından EMASYA Protokolünün hüküm- rekâtı süresince polis Özel Harekât Timleri EMASYA
leri çerçevesinde üç işleve dayanır. Bölge ve Tali Bölge Komutanlıkları’nın emrine, geçici

204
11- Protokolün 22 ve 23. maddeleri Jandarma, Emniyet 3- Vali yardım istemeden önce durumu İl Güvenlik Koor-
ve MİT’in de katılacağı “Müşterek İstihbarat Mer- dinasyon Komisyonuna sunacaktır.
kezleri” kurulmasını ve EMASYA Komutanlıkları nez- 4- Vali başka bir ildeki askeri birlikten yardım isteye-
dinde müşterek tatbikat icra edilmesini öngörmekte- cekse bunu EMASYA Tali Bölge Komutanı vasıtasıyla
dir. yapacaktır.
12- Protokolle Polis Özel Harekât Timleri iç güvenlik ha- 5- EMASYA komutanlıkları mülki amirlerin talebi olma-
rekâtı süresince EMASYA Bölge ve Tali Bölge Komu- dan olaylara müdahale edebilecektir.
tanlıklarının Harekât Kontrolüne; geçici köy korucu-
6- Vali tarafından görevlendirilip görevlendirilmedikle-
ları, bölgedeki ilgili Jandarma komutanlığının emir-
rine bakılmaksızın bütün kolluk güçleri yardıma ge-
komutasında olarak, EMASYA Komutanlıklarının ha-
len askeri birlik komutanının emrine girecektir.
rekât kontrolüne verilmiştir.12
7- Mülki amirlerden yardım talebi geldiği anda jandarma
EMASYA Protokolü Uyarınca Sİstemİn İşleyİşİ ve polis EMASYA komutanlıkları nezdinde oluşturu-
lan Asayiş Harekât Merkezinde irtibat personeli bu-
Protokole göre sistem şöyle işlemektedir.13 lunduracaktır.

1- Yardım talep edilmesinden önceki aşamalara ilişkin EMASYA sisteminin işleyişinde kurumsal yapı ve hiye-
olarak sivil ve askeri birimler ortak görev ve tatbikat rarşiye dair basın yoluyla kamuoyuna ulaşan bilgi sınırlı-
yapacaklardır.
2- Mülki idare amirleri kuvvet talebinde bulunmadan 12 Bu bilgiler 25–27 Nisan 2002 tarihinde Ankara’da yapılan Mülki
önce EMASYA Bölge ve Tali Bölge Komutanlıklarına İdare Şurası Hazırlık Komitesinin hazırladığı belgeden alınmıştır.
Oldukça hacimli olan bu belge kitap olarak henüz basmamıştır.
kademeli hazırlık yapmak üzere bilgi vermek zorun- Ancak belgenin bu konuya dair özeti için bkz. “EMASYA Yasal
Değil,” Yeni Şafak, 9 Mayıs 2006.
dadır. Bu bilginin mahiyeti, bilgi akış süreci ve kurum-
13 Protokole dayalı olarak sistemin işleyişi açık kaynaklardan elde
ları tam olarak belli değildir. edilen bilgilere göre anlatılmıştır. Dolayısıyla gerçeğine göre
muhtemel detaylar atlanmış ve bazı hatalar yapılmış olabilir.

köy korucuları, bölgedeki ilgili Jandarma komutanlı- luk sahasında yetersiz kalmaları durumunda, mahalli
ğının emir-komutasında olarak, yine EMASYA Komu- mülki amirler tarafından birbirlerinin sorumluluk sa-
tanlıkları’nın emrine verilir. İç Güvenlik Harekatla- halarında geçici olarak görevlendirilebilir.” Bu hüküm
rında ve harekat bölgelerinde harekat kontrolü, yani İller İdaresi Kanunu’nun EMASYA Protokolü’yle şe-
komuta bölgedeki en üst askeri birimde, fiilen ülkenin killendirilen 11/D maddesine göre düzenlemiştir. Ay-
ezici bir çoğunluğunda KKK karargahlarındadır. İç ha- rıca jandarma ve emniyet güçlerinin mülki amir izni
rekat durumunun özellikle Batman, Diyarbakır, Hak- ve savcı talimatıyla yapılan ortak operasyonları sık-
kâri, Mardin, Siirt, Şırnak, Şanlıurfa ve Van’da geçici laşmaktadır. Bunda EMASYA Protokolü’ne göre dü-
değil sürekli bir durum olduğu düşünülürse, ülkenin zenlenen TSK iç güvenlik doktrinin iklimi ve siyasi
ciddi bir bölümünde asayiş alanının her bakımdan as- etkisi dikkate değer önemdedir. Asayiş alanının adli
kerileştiği açıktır. takip açısından askerileşmesinin bu tür göstergeleri
son olarak İzmir’de il ve ilçe merkezlerinde 24 Mayıs
3. İkame işlevi:
2009’da yapılan KESK operasyonunda karşımıza çık-
Jandarmanın valilerden kimi tekil olaylarda ya da 1 mıştır. Yaygınlaşan bu durum askeri otoritenin iç gü-
yıla varan uzun sürelerle her tür konuda polis alanla- venlik doktrininin ruhuyla son derece uyumludur ve
rında görev yapma yetkisini alması son yıllarda sıkça dolaylı olarak EMASYA Protokolüyle ilgidir.
görülen durumlardan birisidir. Bu tür görevlendirme-
Sonuç:
ler istisna olmaktan çıkmış, askeri otoritenin sıradan-
laşmış talepleriyle bir rutin haline dönüşmüştür. Nite- Prokotol açık olarak yasalara aykırı ve anti-demokra-
kim 2006 yılında Ankara, Konya, İzmir gibi kentlerde, tiktir zira askeri otoriteyi mülki amirin yönlendiricisi
toplam 40 ilde polise ait olan operasyon, arama, haline getirmektedir. Bu tür süreçlerin hedefleri ne ir-
kontrol ve baskın yetkilerinin valiler tarafından bir yıl- tica ne bölünme tehlikesidir, toplumsalın ve siyase-
lığına jandarmaya verildiği ortaya çıkmış ve gerekçe tin özerkliğidir. EMASYA Protokolü işaret ettiği yapı-
olarak Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanu- lanma, anlayış ve eğilimle askerileşen devlet alanının
nu’nun 10. maddesinin c fıkrası gösterilmiştir. Buna pratik-politik işleyiş şemasıdır ve askeri vesayet dü-
göre, “Jandarma veya Emniyet Teşkilatı, sorumlu- zeninin kritik mekanizmalarından birisidir.

205
dır. Ancak sistemin her ay kaymakamlıklarda toplantı ya- Protokolün Hukukİ Durumu
pılması şeklinde bir rutini olduğu ve bu toplantıda ilgisiz EMASYA protokolünün hukuka aykırılığı 25–27 Nisan
şeylerin de konuşulabildiği ifade edilmiştir.14 2002 tarihlerinde yapılan Mülki İdare Şurası’nda açıkça
ortaya konulmuştur. Şuranın hukuki itirazları kısaca şöy-
Toplumsal olaylarda EMASYA protokolü uyarınca askeri
ledir.
birliklerin kullanıldığı bir olay henüz basına yansımamış-
tır. Ancak terörle mücadele hizmetinde kullanılan askeri 1- Protokol, yasanın çizdiği sınırı aşarak “bir ilde çıkan”
birliklerin bu protokolün uygulanmasının bir sonucu ola- asayişe müessir olaylarla ilgili yardım isteme esasla-
rını düzenlemektedir. Oysa bir ilde çıkacak olaylarla il-
rak kullanıldığı anlaşılmaktadırlar.15
gili durum yasanın 11/D maddesinde ayrıntılı olarak ele
Bu konudaki kanaatimizi doğrulayan başka bir kanıt da alınmıştır. Protokol yetki yönünden hukuka aykırıdır.
zamanın Başbakan Yardımcısı ve Milli Savunma Bakanı- 2- Protokolle kurulan il ve ilçe Güvenlik Koordinasyon
nın İçişleri Bakanlığına yolladığı 17.02.1998 tarihli 1997 yı- Komisyonları üyeleri arasına garnizon komutanı sıfa-
lından itibaren OHAL bölgesindeki iç güvenlik sorumlu- tıyla bir askeri yetkili dâhil edilmesi mülki idare amir-
luğunun fiilen Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na geçtiğini liğinin asayiş hizmetlerine ilişkin yetki ve sorumluluk
bildiren yazıdır.16 Herhangi bir bölgede terörle mücadele düzeninin bütünlüğünü bozmaktadır.

yetkisinin iç güvenlik birimleri dışında daimi olarak fiilen 3- Protokol aniden ortaya çıkan ve hakkında acilen ka-
de olsa bir başka makama verilmesi ancak kanunla müm- rar alınması gereken sorunların çözümünde sürat ve
etkinliği azaltabilecek bir işleyiş sistemi oluşturmakla
kündür. Ne 1997 yılında ne de daha sonra böyle bir kanun
mülki idare amirlerinin takdir yetkisini ve hareket ser-
çıkmamıştır. 1997 yılında olan şey EMASYA protokolünün
bestîsini kısıtlamaktadır.
imzalanmasıdır.
4- Protokolle getirilen mülki idare amirlerinin kuvvet
14 Kamuoyuna bu konuda ulaşan önemli bilgiler Taraf Gazetesinde talebinde bulunmadan önce EMASYA Bölge ve Tali
Neşe Düzel’in Prof. Mümtaz’er Türköne ile yaptığı mülakat saye-
sinde olmuştur. Bölge Komutanlıklarına bilgi vermesi zorunluluğu
“Türkiye’nin %92’si Jandarmada; Şimdide Kalan % 8’i İstiyor- 5442 Sayılı Kanun’un askeri birliklerden yardım is-
lar,” Taraf, 13 Ekim 2008.
tenilmesi konusunda getirdiği düzenlemenin esasını
15 T.C. Van Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK’nun 250. maddesi ile yet-
kili), 2006, S.2005/750-E.2006/32-K.2006/31, İddianame, 3 Mart, teşkil eden ‘istisnailik’ ve ‘olağanüstülük’ nitelikle-
(İddianamenin 1 numaralı dipnotuna bakınız.)
riyle bağdaşmamaktadır.
16 Şamil Tayyar, “28 Şubat’ın ‘ağır silah’ Faturası,” Star, 13 Kasım
2008. 5- Protokolle EMASYA komutanlıklarına verilen mülki
17 Bu görüşleri onaylayanlar arasında; dönemin OHAL Bölge Valisi
Gökhan Aydıner ve merhum Recep Yazıcıoğlu’nun da arlarında
amirlerin talebi olmaksızın olaylara müdahale yetkisi
bulunduğu toplam 51 vali, 16 kaymakam, Jandarma Genel Ko- 5442 sayılı yasaya “şekil, yetki, konu ve maksat” yön-
mutanlığı Plan ve Prensipler Başkanı Tümgeneral İbrahim Açık-
meşe, JGK Adli Müşaviri Hakim Albay Sadrettin Aktaş, Sahil Gü- lerinden aykırıdır.
venlik Komutanlığı Kurmay Başkanı Kd. Albay Tufan Ersoy ve hu-
kuk müşaviri Hakim Binbaşı Turgut Sönmez, Danıştay Üyesi Sıtkı 6- Protokolle iller arasında kuvvet kaydırılmasının
Aslan, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu üyesi Recep EMASYA Tali Bölge Komutanı’nın aracılığına bağlan-
Sanal, Strateji Merkezi Başkanı Hasan Canpolat, Teftiş Kurulu
Başkan Yardımcıları Cumhur Çilesiz ve A. Nezih Doğan, Emniyet ması 5442 sayılı yasaya açıkça aykırıdır.
Genel Müdürlüğü APK Daire Başkanı A. Nihat Dündar, İller İda-
resi Genel Müdürü Osman Güneş, ve Prof. Cevat Geray’ da bu- 7- Protokolün polis ve jandarma güçlerinin tamamının
lunmaktadır. Bkz. “EMASYA Yasal Değil,” Yeni Şafak, 9 Mayıs kaçınılmaz olarak yardıma gelen askeri birliğin ko-
2006.
18 Protokol, Genelkurmay Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı arasında mutasına girmesini öngören düzenlemesi yasaya ay-
imzalanmıştır. Konusu birden fazla ili içine alan toplumsal olay- kırıdır.
larda yapılacakları gösteren kurallardır. Hukuki niteliği itibariyle
adsız bir kural işlemdir. Yönetmeliklere uygulanan hukuki rejime 8- Protokol’ün 20. maddesiyle Asayiş Harekât Merkezi
tabidir. Bir yönetmeliğin taşıması gereken şekil şartlarını taşı-
mak zorundadır. ve 22 ve 23. maddeleri ile Müşterek İstihbarat Mer-
Protokol; 3011 numaralı 24.5.1984 tarihli, 1.6.1984  tarih ve Resmi kezleri şeklinde düzenli ve sürekli örgütlenmelere gi-
Gazete’de yayınlanan Resmi Gazete’de Yayımlanacak Olan Yönet-
melikler Hakkında Kanunun 1/a maddesine göre bakanlıklar ve dilmesi, başta 5442 Sayılı Kanun olmak üzere, iç gü-
kamu tüzel kişiliklerinin işbirliğine, yetki ve görev alanlarına ait venliği düzenleyen tüm yasalara aykırıdır.17
hükümleri düzenlediği ve 1/c maddesine göre kamuyu ilgilendir-
diği için Resmi Gazetede yayınlanmak zorundadır.
Protokol Resmi Gazete’de yayınlanmadığı gibi gizli gizlilik dere-
Protokolün hukuka aykırılığı yolunda yukarıda dile geti-
cesi verilerek kamu tarafından bilinmesi engellenmiştir. Bakanlar rilen esasa dair hukuka aykırılıkların yanında önemli bir
Kurulunun 14.02.2000 tarih 2000/284 numaralı kararıyla 26.10.1-
994 – 4045 Kanuna dayanılarak 12.04.2000 tarih 24018 numa- şekli hukuka aykırılık da söz konusudur. Zira bu protoko-
ralı Resmi Gazete’de yayınlanan Güvenlik Soruşturması Ve Arşiv lün Resmi Gazete’de yayınlanması ve gizliliğinin kaldırıl-
Araştırması Yönetmeliği hangi belgelerin gizli olabileceğini an-
latmaktadır. ması gereklidir.18

206
Protokolle Türk Güvenlİk Sİstemİnİn koordinasyonu yetersizdir. Mülki idarenin başı olan vali ve
İşleyİşİnde Meydana Gelen Değİşİm kaymakamların asker ve jandarma üzerinde etkileri ve kont-
rol yetkileri bulunmamaktadır. Bölgede vali ve kaymakam-
Protokolle Türk güvenlik sistemi temellerinden ve ona-
lar güvenlik konusunda adeta devre dışındadırlar. Bu durum
rılması güç bir şekilde sarsılmıştır. Bilinen açık yasa ve
adeta zafiyet doğurmaktadır.”23 Komisyonun güvenlikten
yönetmeliklerin Bakanlar Kuruluna, İçişleri Bakanlığına,
sorumlu sivil makamların durumu hakkında oldukça net
vali ve kaymakamlıklara verdiği iç güvenlik sorumluluğu
bir resim çektiği anlaşılmaktadır. Bu resmin hukuki so-
hem de operasyonel bir şekilde askeri otoriteye terk edil-
rumlularından en başta geleni kuşkusuz EMASYA proto-
miştir. Türk iç güvenlik mevzuatı, kurumları, gelenekleri, kolüdür.
tecrübeleri, değerleri yok sayılmış, askeri bir iç güvenlik
anlayışına geri dönülmüştür. Protokolle askeri birliklerin yardıma çağrılması duru-
munda aşırı ileri gidilerek ilan edilmemiş bir sıkıyöne-
Protokolün pratikteki uygulaması terörle mücadele açı- tim rejimi tesis edilmiş olmaktadır. Zira askeri birlikler-
sından olmuştur. Protokol askeri birliklerin terörle mü- den yardım istenmesi halinde ildeki tüm iç güvenlik bi-
cadelede kullanılmasının temel hukuki dayanağı haline rimlerinin yardıma gelen askeri birliğin komutanının em-
gelmiş, terörle mücadelenin yönetimi yanında, bu bir- rine gireceği anlaşılmaktadır. Bu ancak sıkıyönetim ilan
liklerin ihtiyaçları için yapılacak mali harcamalar özel bir edilmesi halinde mümkün olabilir.24
yönetmelikle diğer harcamaların rejiminden ayrıştırıl- Siyasi otoritenin iyice zayıfladığı 1997 yılında imzalanan
mış,19 yargılamasının askeri mahkemelere ait olduğu ka- bu gizli protokol yüzünden askeri otorite neredeyse sı-
bul edilmiştir.20 Bu şekilde askeri birliklerden yardım al- nırsız bir şekilde Türkiye’nin her yerinde terörle mücade-
mak suretiyle yapılan terörle mücadelede sivil süreçten leden toplumsal olaylara uzanan sınırsız bir inisiyatif ve
tamamen çıkılmıştır. operasyonel müdahale yetkisi kazanmıştır.
Konjonktüre, görevlilerin kişisel tutumlarına, demokra- Yönetmeliğin Gizlilik Derecelerinin Sınıflandırılması başlıklı 5/b
sinin kalite seviyesine göre protokolle kurulan İl ve İlçe maddesi gizli belgeyi şöyle açıklamaktadır. ‘Bilmesi gerekenle-
rin dışında diğer kişilerin bilmelerinin istenmediği ve izinsiz açık-
Güvenlik Koordinasyon Komisyonlarının sivil yönetimin landığı takdirde Devletin güvenliğine, ulusal varlık ve bütünlüğe,
iç ve dış menfaatlerimize ciddi şekilde zarar verecek, yabancı bir
askeri makamlara hesap verme platformlarına dönüşme devlete faydalar sağlayacak nitelikte olan mesaj, rapor, dokü-
potansiyeli taşıdığını not etmek gerekir. man, araç, gereç, tesis ve yerler için kullanılır.’
Toplumsal olaylarda askerlerden yardım istenilmesini düzenle-
yen bir metnin gizli olmasının hukuken mümkün olmadığını yu-
İç güvenlikten birinci derecede sorumlu olan İçişleri Ba- karıdaki gizlilik tanım daha çok söze gerek bırakmadan anlat-
kanlığı bir tarafa bırakılarak, hükümeti bilgilendirmek maktadır. Ayrıca toplumsal olaylarda askerlerden yardım istenil-
mesine dair Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa dayanıla-
görevini bile üstlenen Genelkurmay Başkanlığı bünye- rak çıkarılmış açık bir yönetmelik zaten bulunmaktadır.
sinde İç Güvenlik Harekât Merkezi kurulmuş, İçişleri Ba- 19 Normal koşullarda yardıma gelen güvenlik kuvvetlerinin ihtiyaç-
larına dair alımların ödemelerinde kanıtlayıcı olarak Devlet Har-
kanlığı tamamen dışlanmıştır.21 Genelkurmay Başkanlı- cama Belgeleri Yönetmeliğinde gösterilen belgeler kullanılır. An-
ğının resmi internet sitesine girildiğinde herhangi bir te- cak, Olayların Önlenmesine İlişkin Tedbirler Dolayısıyla Yapıla-
cak Acil Ve Zorunlu Harcamaların Usul Ve Esaslarına İlişkin Yö-
rör olayı ile ilgili duyuru ve bilgi bulunabilmektedir. Oysa netmelikle acil ve zorunlu ihtiyaçlar nedeniyle Bakan veya Vali-
nin talebi üzerine yapılacak harcamalarda Devlet Harcama Bel-
İçişleri Bakanlığının resmi internet sitesinden böyle bilgi- geleri Yönetmeliğinde gösterilenlerden başka belgelerin de kul-
lere ulaşılamamaktadır. lanılabilmesi mümkün hale getirilmiştir.
20 Yargıtay 9. Ceza Dairesi, kamuoyunda Şemdinli olayları olarak
Hakkâri’de 2005 yılının Haziran ayından itibaren 125 defa bilinen davaya ilişkin temyiz mahkemesi olarak; asker sanıkla-
rın üzerlerine atılı suçu terörle mücadele kapsamındaki görev-
askeri operasyon yapılmasına rağmen Hakkâri Valiliği’nin leri sırasında işlemiş olmaları nedeniyle görevli mahkemenin as-
keri mahkeme olduğuna karar vermiştir. Bkz. “Yargıtay Şemdinli
sadece bir kez operasyon talebi olmuştur.22 Bu, iç güven- davasında hapis cezası kararını bozdu,” Milliyet, 16.Mayıs 2007.
liğin askerileştirilmesinin iyi bir örneğidir. Valinin bu ilde Benzer bir görevsizlik kararı için bkz., “Yargıtay, yine ‘öldüren
asker’ askeri mahkemede yargılansın dedi,” Bianet, 28 Aralık
güvenlikle ilgili herhangi bir etkinliğinin kalmadığı söy- 2007.
lenebilir. 21 “28 Şubat’a eleştiri raporu” Yeni Şafak, 24 Nisan 2006.
22 “ EMASYA değişmeli,” Yeni Şafak, 14 Nisan 2006.
Meclis İnsan Hakları Komisyonunca Hakkâri İli Şemdinli 23 http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhak/insanhaklari.htm

İlçesinde meydana gelen ve bu olay bahane edilerek ül- 24 13.05.1971 tarihli ve 402 sayılı, Sıkıyönetim Kanunu, 15.05.1971 ta-
rihli ve 13837 numaralı, Resmi Gazete.
kenin çeşitli bölgelerine yayılmak istenen terör olayını Kanunun Sıkıyönetimin Yürütülmesi başlıklı 2. maddesi aynen
araştırmak üzere oluşturulan komisyonun Hakkâri Şem- şöyledir. ‘Sıkıyönetim altına alınan yerlerde genel güvenlik ve
asayişe ilişkin zabıta kuvvetlerine ait görev ve yetkiler Sıkıyö-
dinli İnceleme Raporundaki tespitlerinden 4 numaralı netim Komutanlığına geçer. Zabıta kuvvetleri bütün teşkilatı ile
olanı şöyledir: “Bölgede güvenlik konusunda koordinasyon Sıkıyönetim Komutanının emrine girer.’ Sıkıyönetim Kanununda
‘sıkıyönetim altına alınan yer’ denilerek bir yer sınırlaması geti-
eksikliği vardır. Sivil otorite ile askeri otorite; asker ile polis rilmişken protokolün tüm ülkeyi kapsadığını belirtmeliyiz.

207
2006–2008 arası EMASYA Protokolü yollanan ve eski fişlerin güncellenmesini isteyen bir
uygulamaları yazıya dayandığı;

Bu dönemde, protokolün uygulamasının basına yansıma- 4- Bu işlemin gizlilik esasına uygun olarak yapılması, bu
ları genel olarak, bilgi toplama/fişleme olayları ile 1. Ordu bağlamda hiçbir resmi ya da özel kurumla yazışma
Komutanlığı tarafından İstanbul Çağlayan’da EMASYA yapılmaması, çizelgelerin imzasız ve başlıksız bağlan-
tatbikatı yapılacağına dair haberler nedeniyle olmuştur. tısı olmayan PC’lerde hazırlanması, bir diskete kay-
dedilmesi, bir çıktı alınması, sonra tüm verilerin imha
Bİlgİ Toplama ‘Fİşleme’ Olayları25 edilmesi, disketin kurye ile gönderilmesi;
5- Jandarma Genel Komutanlığı tarafından hazırlanan
Hürriyet gazetesinin 20.02.2006 tarihli internet nüsha-
belgelerin ‘Kamu Personel Durum Çizelgesi’ başlığını
sındaki “Jandarmanın fişi müftüden döndü” başlıklı yer
taşıdığı e- çizelgeler güncelleştirilirken daha sağlam
alan habere göre Jandarma Genel Komutanlığının Ankara
bilgi ve belgelere dayandırılması ve fotoğraflı olması
ve Gaziantep’teki bazı kaymakamlıklara ve müftülüklere
istendiği anlaşılmaktadır.27
Ocak ve Şubat 2005 tarihinde gönderdiği soru formlarıyla
hem düzenlenen Kuran kursları hem de bu kurslara ka- Haberde pek çok görevli için fişleme örnekleri bulunmak-
tılanlar hakkında bilgi istemiştir. Bu soru formunda po- tadır. ‘Kamu Personel Durum Çizelgesi’ adı verilen fiş-
lis bölgesindeki Kuran kursları ile ilgili bir haftalık eğitim leme belgesinde fişlenen görevlinin ili, ilçesi, unvanı, adı
ders programları, öğretmen bilgileri ile öğrencinin adı so- soyadı, görev süresi ve düşünceler gibi bölümleri yer al-
yadı, anne ve baba adı, doğum yeri ve tarihi, nüfusa ka- maktadır. Bu örneklerde fişlenen kişi hakkında bilgi veri-
yıtlı olduğu ili ve ilçesi gibi nüfus bilgileri, kursa ne za- lirken, eşi türbanlı, sosyal etkinliklere katılır, nurcu, ah-
man başladığı, hangi okulda okuduğu ve kurstaki ders- laki değerleri zayıf, milliyetçi, vatanperver, çocuğu belli
lerinin nasıl olduğu yer almaktadır. Bu bilgilerin görevli bir grubun ilköğretim okuluna gidiyor, dini yönü ağırlıklı,
personele elden verilmesi istenmiştir. Habere göre ilgili herhangi olumlu ve olumsuz yönü bulunmadı gibi sıfat ve
müftülükler kurslara dair istenilen bilgileri yollamışlar sıfat tamlamalarının kullanıldığı görülmektedir.
ancak tatil nedeniyle öğrencilere ait bilgileri yollamamış-
lardır. Yine haberden öğrencilere ait bilgilerin sonradan Sabah gazetesinin 01.04.2006 tarihli internet nüshasın-
jandarmaca talep edilmediği anlaşılmaktadır.26 daki ‘Urfalılar da fişlenmiş’ başlıklı habere göre Urfa
ilinde de vali, vali yardımcısı, kaymakam ve bazı ilçe mü-
Sabah gazetesinin 31.03.2006 tarihli internet nüshasın- dürlerinin Diyarbakır’dakine benzer bir şekilde fişlendik-
daki “Jandarma, valiyi bile fişledi” başlıklı habere göre, leri anlaşılmaktadır. Haberde Şanlıurfa’ya gönderilen ta-
limat yazısının da Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay
1- Diyarbakır’da vali, hâkim, savcı, vali yardımcısı, kay-
Başkanı Mehmet Çavdaroğlunun imzasını taşıdığı belir-
makam, il ve ilçe müdürlerinin jandarma talimatıyla
tilmektedir.28
fişlendiğini gösteren belgelerin ortaya çıktığı;
2- Uygulamanın eskiden beri olduğu; Zaman gazetesinin 02/04/2006 tarihli internet nüshasın-
3- Fişlemelerin Genelkurmay Başkanlığı’nın 29 Aralık daki ‘Jandarma Mardin’de de bürokrat fişlemiş’ başlıklı
2005 günlü, Jandarma Genel Komutanlığı’nın 5 Nisan habere göre Mardin ilinde de, Diyarbakır ve Şanlıurfa il-
2001 günlü emirlerine ve Jandarma Genel Komutan- lerindeki gibi vali, vali yardımcısı, kaymakam ve bazı ilçe
lığı Kurmay Başkanı Mehmet Çavdaroğlu imzasıyla müdürlerinin fişlendikleri anlaşılmaktadır. Haberde yargı
mensuplarının da fişlendiği belirtilmekle beraber, verilen
25 Bazı görevliler kişi ve kuruluşlar hakkında özel bilgilerin toplanıl-
ması faaliyeti yeni değildir. İnsel, Ahmet, Bayramoğlu Ali, 2004 örnekler arasında yargı mensupları bulunmuyor. Mar-
Bir Zümre, Bir Parti Türkiyede Ordu, s.102). Bu durumun neredeyse din’de yapılan fişlemenin Diyarbakır’da yapılan fişlemeye
kurumsal bir hale geldiğini destekleyen ileri örnekler için “Darbe
emirleri” Taraf, 28 Şubat 2009; “Anaokullarını Bile Fişlemişler,” dayanak olan Genelkurmay Başkanlığı ile Jandarma Ge-
Taraf, 1 Mart 2009.
nel Komutanlığı’nın yazılarına dayandığı anlaşılıyor.29
26 “Jandarmanın fişi müftüden döndü,” Hürriyet, 20 Şubat 2006.
Haberden jandarma Genel Komutanlığının doğrudan kayma-
kamlıklar ve müftülüklerden bilgi istediği yazılı ise de hem ya- Genelkurmay Başkanlığının konuya ilişkin basın açık-
zışma kuralları hem de hiyerarşik bağlılık nedeniyle bunun bir laması şunları belirtmektedir: 1-Haberde söz edilen iki
silsile içinde kaymakamlıklara ve müftülüklere ulaştığı değer-
lendirilebilir. emir 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu gereğince hazırlanmış
27 “Jandarma, valiyi bile fişledi,” Sabah, 31 Mart 2006. olan ve askeri birliklerin valinin talebi üzerine nasıl kul-
28 “Urfalılar da fişlenmiş,” Sabah, 1 Nisan 2006.
lanılacağının esaslarını belirleyen EMASYA planları gere-
29 “Jandarma Mardin’de de bürokrat fişlemiş,” Zaman, 2 Nisan
2006. ğince ihtiyaç duyulan bilgilerin toplanması amacına yö-

208
nelik olup, hiçbir şekilde kişilere ilişkin bilgi talebi içer- (EMASYA) Çağlayan Meydanı’nda tatbikat yapacağı yö-
memektedir. 2- Günümüzün teknolojik imkânlarıyla her nündeki haberleri yalanladığı, toplumsal olaylarda ancak
türlü belgenin tahrif edilmesi, sahtesinin yapılması ve valilerin talepleri doğrultusunda müdahalede bulunacak-
amacından saptırılması mümkündür.30 larını kaydettiği anlaşılmaktadır.33

Sabah gazetesinin 20/11/2007 tarihli internet nüshasın-


Protokolü Kaldırma Gİrİşİmİ
daki “İzmir’deki işyerlerinden ‘Jandarma fişliyor’ iddiası”
başlıklı habere göre, Yeni Şafak gazetesinin 24.04.2006 tarihli internet nüsha-
sındaki 28 Şubat’a eleştiri raporu başlıklı habere göre,
1- Jandarmanın İzmir Gaziemir Jandarma bölgesindeki
İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişlerinin bir rapor ha-
işyerlerine iki nüsha ‘işyeri sahiplerinin/yöneticileri-
zırladığı ve bu raporda “İç güvenlikten birinci derecede so-
nin biyografi fişi’ başlıklı form belge vererek bunun
rumlu olan İçişleri Bakanlığı bir tarafa bırakılarak, hükümeti
doldurulmasını istediği;
bilgilendirmek görevini bile üstlenen Genelkurmay Başkanlığı
2- Belgeyle işyerinin krokisinden, fotoğraflarına, perso- bünyesinde İç Güvenlik Harekât Merkezi kurulmuş olmasının
nel durumundan, çalışanların bilgilerine kadar tüm İçişleri Bakanlığının tamamen dışlanmasından başka bir şey
ayrıntıların istendiği; olmadığı”, EMASYA Protokolü’nün kanuna aykırı olması
3- Verilen bu formların fotokopi ve imzasız olduğu anla- nedeniyle İçişleri Bakanlığının “Birden Fazla İli İçine
şılmaktadır.31 Alan Olaylarda Valilerin Askeri Birliklerden Yardım İste-
mesine İlişkin Esasları” düzenleyen taslak bir metin ha-
Çağlayan EMASYA Tatbİkatı zırladığı ve 4 Mart 2005’te Genelkurmay’a gönderildiği,
Hürriyet gazetesinin 17/01/2007 tarihli internet nüshasın- Genelkurmay’ın cevabında ise terör olaylarındaki yükse-
daki ‘Askerin tatbikat hassasiyeti’ başlıklı habere göre, liş öne sürülerek yürürlükteki protokolün değiştirilmesi-
nin istenmediği ve güncellenmeye ihtiyaç duyulması ha-
1- EMASYA Protokolü’ne göre İstanbul’daki 52. Tümen linde bunun, Genelkurmay Başkanlığı ve İçişleri Bakanlı-
bünyesinde kurulan EMASYA birliğinin Çağlayan ğınca oluşturulacak bir çalışma grubu tarafından yapıla-
Meydanı’nda tatbikat yapmayı planladığı; bileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.34
2- Komuta kademesinin, tanklı toplu birliklerin, med-
yaya yansımasından ve görüntülerin yanlış anlaşıl- Haberlere Daİr
masından endişe ettiği için hukukçulardan görüş al-
Basına yansıyan yukarıdaki haberlerin analizinden
dığı;
EMASYA kurumunu ilk kez yaygın olarak Türkiye günde-
3- Tatbikatın tarihinin henüz kesinleşmediği ama görev mine getiren Hürriyet gazetesinde sosyetik fişleme baş-
alacak askeri birlikler ve teçhizatlara kadar tüm plan-
lığı altında 2004 yılında yayınlanan haberden bu yana
lamaların yapıldığı anlaşılmaktadır.
bilgi toplama/fişleme olaylarının devam ettiği yolunda
Haberde ayrıca “EMASYA nedir?” alt başlığı altında ciddi kuşku duyanlar bunda haksız sayılamaz. Bu çalış-
EMASYA Protokolüyle; mada internet ortamında yer alan bu bilgilerden sadece
EMASYA protokolü ile ilişki kurabilenler alınmıştır.
1- Askere, kendisinin gerekli gördüğü durumlarda top-
lumsal olaylara el koyma yetkisi verildiği; Bazı müftülüklere yollanılan ve Jandarmanın kendi görev-
2- Kara Kuvvetleri’ne bağlı EMASYA birliklerinin, istih- leri arasında bulunmayan belge istemesi ile İzmir’de yine
barat toplayan, valiliklerden bilgi talep eden, nere- jandarmanın kendi görevleri arasında olmayan çok kap-
deyse valilikleri yönlendirebilecek hale dönüştüğü-
30 Genelkurmay Başkanlığının açıklamasında “İnceleme sonu-
nün iddia edildiği; cunda, tahrifat yapılmak suretiyle söz konusu emirlerin ilgisi ol-
mayan konularla irtibatlandırılarak gündem yaratılmaya çalışıl-
3- EMASYA’nın 24 saat düzenli çalışan askeri birlikler- dığı anlaşılmıştır” denilmekle beraber, bu incelemenin nasıl ya-
den oluştuğunun iddia edildiği bilgisi de verilmiştir.32 pıldığı, hangi objektif verilerle bu sonuca ulaşıldığı belirtilme-
miştir. http://www.tsk.mil.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faali-
yetleri/10_1_Basin_Aciklamalari/2006/BA_08.html
Zaman gazetesinin 17.01.2007 tarihli internet nüshasın- 31 “İzmir’deki işyerlerinden ‘Jandarma fişliyor’ iddiası,” Sabah, 11
daki “1. Ordu Komutanı Tuncel, ‘Çağlayan’da EMASYA Kasım 2007.
32 “Askerin tatbikat hassasiyeti,” Hürriyet, 17 Ocak 2007.
tatbikatı’nı yalanladı” başlıklı habere göre, 1. Ordu Ko-
33 “1. Ordu Komutanı Tuncel, ‘Çağlayan’da EMASYA tatbikatı’nı ya-
mutanı Orgeneral Fethi Tuncel’in, o gün bulunduğu lanladı,” Zaman, 17 Ocak 2007.
bir etkinlikte Emniyet Asayiş Yardımlaşma Birliği’nin 34 “28 Şubat’a eleştiri raporu,” Yeni Şafak, 4 Nisan 2006.

209
samlı bilgileri bölge esnafından istemesi basın tarafından Birden çok ili içine alan olaylar halinde askeri birliklerin
EMASYA ile ilişkilendirilmemiştir. Ancak istenilen bilgile- dahilde kullanılmasını düzenleyen ancak uygulamada
rin niteliği, belgelerin imzasız olması, ilgili kurumun jan- aynı il içindeki olaylarda da kullanıldığı anlaşılan gizli
darma olması, bunun protokole dayalı bir EMASYA çalış- EMASYA protokolü kurallar hiyerarşisinde üstünde bulu-
ması olma ihtimalini akla getirmektedir.35 nan tüm kurallara aykırı bir yapı oluşmasına yol açmış-
tır. Askeri birliklerden yardım istemede sivil makamların
Genel Değerlendİrme münhasır yetkileri yok edilmiştir. Askeri birliklere kendi-
liklerinden olaylara el koyma hakkı verilmiştir. Olağan iç
Olağan iç güvenlik birimlerinin üstesinden gelemeyeceği
güvenlik birimlerinin, yardıma gelen askeri birliklerin em-
olayların ortaya çıkması ya da bir afet durumunda oluşan
rine girmesi öngörülerek, Sıkıyönetim Kanunun bile sınırlı
kaosun ortadan kaldırılmasına katkı sağlamak üzere as-
bir yer için verdiği böyle bir yetki protokolle tüm Türkiye
keri birliklerin geçici kullanılması demokrasilerde sık ol-
için verilerek TBMM’nin yetkisi ikame olunmuştur.
masa da başvurulan bir yöntemdir. Ancak savaş için ha-
zır olmak üzere silahlandırılmış askeri birliklerin bilgi, eği- Sonuç olarak sivil-asker ilişkilerinin ülkemizdeki genel
tim ve motivasyonları dışında bir görevde kullanılmaları- dengesizliği tüm boyutlarıyla bu alana olabildiğince yan-
nın yüksek riskleri nedeniyle, bazı ülkelerde aksine dav- sımıştır. Bunun çok daha ilerisinde, EMASYA protokolü
ranılması hürriyeti bağlayıcı ceza tehdidi içeren kanun- mevcut tüm kuralları yok sayarak Türkiye iç güvenlik sis-
larla müeyyidelendirilerek kesin sınırları gösterilmiştir. teminin bazı bölümlerini askerileştirmiş, kalanlarını da
askerileştirilme baskısı altında bırakmıştır.
Ülkemizde açık mevzuatta demokratik standart sadece
askeri birliklerden yardım isteyecek makamların sivil ol- Sorun biraz da algı sorunudur. İstisnaları olsa da36 niteli-
ması konusunda tutturulabilmiştir. Ancak yardıma çağ- ğine bakılmaksızın güvenlik sorunlarının en yetkin çözü-
rılan askeri birliğin çapı ve görevde kalış süresinin mün- cüsünün askeri kurumlar olduğu, en başarılı şekilde as-
hasıran sivil makamlara bırakılmamış olması, yardıma keri kurum ve yöntemlerle bu sorunların çözülebileceği
çağrılan askeri birliğin yardıma çağrıldığı işin yönetimine inancı yaygın ve etkilidir.37
geçmesi, askeri birlik mensuplarının suç işlemeleri ha-
linde yargılamanın çoğunlukla askeri mahkemelerde ya-
pılması sorunlu alanlardır.

35 Basına yansıyan EMASYA’ya dayalı bilgi toplama/’fişleme’ iddia-


larında askeri jargonda yedek kara kuvvetleri komutanlığı olarak
geçen Jandarma Genel Komutanlığı birimlerinin bulunması dik-
kate değerdir.
36 Jandarma Yüzbaşı Hakan Keskin hazırladığı yüksek lisans tezinin
sonuç bölümünde şu değerlendirmeyi yapmaktadır: “Toplumsal
olaylara müdahale edecek Jandarma birliklerinin bir askeri birlik-
ten ziyade kolluk kuvveti olarak algılanması için askeri niteliği ön
plana çıkaran kamuflajlı kıyafetten ziyade, kitlelere daha olumlu
bir etki yaratacak turizm jandarmasını kıyafetine benzer farklı bir
kıyafet kullanması uygun olacaktır.
Toplumsal olaylarda alınan görevler mülki görev kapsamında ol-
duğundan jandarmanın askeri görevleriyle karıştırılmamalıdır.
Gerek mülki makamlarla gerekse polis birlikleri ile sürekli ve et-
kin bir işbirliği ve koordinasyon sağlanmalıdır.” Keskin, Hakan,
İstanbul Halkalı Jandarma Komando Taktik Alayı 1. Jandarma Ta-
burunu son 8 Yılda İstanbul İlinde Müdahale Ettiği Toplum Olayla-
rının İncelenmesi, Yayınlanmamış yüksek Lisans tezi.
37 Anayasa mahkemesi konuya ilişin kararında 5442 Sayılı Kanu-
nun 11/D maddesini değiştiren 4178 sayılı Kanunun “olayların ni-
teliğine göre istenen askerî kuvvetin çapı ve görevde kalış süresi,
vali ile koordine edilerek, askerî birliğin komutanı tarafından be-
lirlenir” cümlesindeki ‘istenen askeri kuvvetin çapı’ bölümünü
‘Valinin görüşünü de aldıktan sonra olayların niteliğine göre, ne
çapta bir askerî kuvvetle gerekli önlemlerin alınabileceğinin sap-
tanmasında koşulları en iyi biçimde değerlendirebilecek durumda
bulunan, göreve çağrılan askerî birliğin komutanı(dır)…’ diyerek
Anayasaya aykırı bulmamıştır. Anayasa Mahkemesi (AYM), 1999,
E.1996/68 K. 1999/1, 6 Ocak

210
EK 1: Bİr İptal İstemİ denilmektedir. İptali istenen tümceler, tam bir “hu-
kuk harikası”dır. Birinci cümle ile sivil amir olan va-
Olağan dönemlerde askeri birliklerden yardım isteme ve liye tanınan yetki ikinci cümle ile geri alınmış ve as-
bunun standartları O. Mümtaz Soysal, Oya Araslı ve 113 kerî bir şahsa tanınmıştır. Bu yetki, Sıkıyönetim Ka-
milletvekili tarafından açılan dava üzerine Anayasa Mah- nunu ile sıkıyönetim durumunda tanınan bir yetki-
kemesinin 6.1.1999 tarihli E.1996/68 K.1999/1 numaralı ka- dir ve bu durumda kolluk kuvvetlerinin bütün teşki-
rarı ile tartışılmıştır. Davanın konusu 5442 Sayılı İl İda- latı ile sıkıyönetim komutanının emrine gireceği be-
resi Kanunun 11/D maddesini ve bazı başka kanunları de- lirtilmiştir.
ğiştiren 29.08.1996 günlü 4178 Sayılı Kanundur. Davacıla- 6- İptali istenen yasada geçen “Birden fazla ili içine alan
rın iddia ve gerekçeleri şöyledir: olaylarda ilgili valilerin isteği üzerine aynı veya farklı
askerî birlik komutanlarından kuvvet tahsis edilmesi
1- İptali istenen yasada olağanüstü hâl neredeyse tüm
durumunda iller veya kuvvetler arasında işbirliği, ko-
yurda yayılmış, istisna kural haline getirilmiştir. Yasa,
ordinasyon, kuvvet kaydırması, emir komuta ilişki-
olağanüstü halin daraltılması veya kademeli olarak
leri ve gerekli görülen diğer hususlar yukarıda belir-
kaldırılması gerekçesi altında, tüm yurtta, kalıcı ve
sürekli olarak olağanüstü hâl ilan etmiştir. tilen hükümler çerçevesinde Genelkurmay Başkan-
lığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esas-
2- Demokratik hukuk devletinin temel belirleyicilerin- lara göre yürütülür” denilmektedir. Düzenleme ile, si-
den birisi, askerlerin sivil otoriteye tabi olmasıdır. İp- vil (olağan) zamanda ortaya çıkan istisnai bir “olağa-
tali istenen yasa, askerî kuvvetler ile sivil kuvvetleri nüstü” durumda sivil otoritenin asıl yetkilerine Ge-
işlevsel (ve örgütsel) olarak karıştırmış, temel işlevi nelkurmay Başkanlığı’nın da müdahalesine olanak
dış güvenliğin sağlanması olan askerî teşkilat, varlık tanınmıştır. Metinde geçen “Gerekli görülen husus-
ve görev nedenine aykırı olarak, iç güvenliğin sağlan- lar” ise, “herşey”i kapsar. Neyin “gerekli olup olma-
masında da etkin bir rol üstlenmiştir. dığı”nın doğrudan yasama organı tarafından belirlen-
3- İptali istenen yasada geçen ve valinin yardım isteye- meden bu konuda Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri
ceği kuvvetlerden biri olarak sayılan ‘bu iş için tah- Bakanlığı’nın yetkilendirilmesi Anayasa’nın 7. mad-
sis edilen diğer kuvvetler’ ibaresinin neyi işaret ettiği desine aykırıdır.
belli değildir.
Anayasa mahkemesi davacılardan konumuzla ilgili ola-
4- İptali istenen yasada geçen “Olayların niteliğine rak sadece bir hususu kabul ederek iptal etmiş diğer hu-
göre istenen askerî kuvvetin çapı ve görevde kalış sü- suslarda anayasaya aykırılık bulmamıştır.
resi vali ile koordine edilerek, askerî birliğin komu-
tanı tarafından belirlenir” denilmektedir. Oysa ola- İptal edilen cümle askerî kuvvetin görevde kalış süresinin
ğan dönemde ortaya çıkan istisnai olağanüstü du- de vali ile koordine edilerek, askerî birliğin komutanı ta-
rumlara karşı askerî kuvvetlere başvurulduğunda gö- rafından saptanacağına dair olandır. Mahkeme bu cüm-
revin askerî teknik ayrıntıları dışında inisiyatifin ve leyi, ilde kamu düzeni ve kamu güvenliğini sağlama göre-
yetkinin sivil otoritede, yani, valide olması gerektiği vinin valiye ait olduğu, bu nedenle, vali tarafından askerî
açıktır. Çünkü, aksi takdirde Anayasa’nın 119. 120. ve birliklerden yardım istenmesi durumunda, yardıma gelen
121. maddelerine aykırı biçimde Türkiye Büyük Millet askerî birliğin görevde kalış süresinin, ilin genel idaresin-
Meclisi’nin kararı olmadan ve maddede sayılan du- den ve asayişinden sorumlu olan vali tarafından belir-
rumlar dışında bir olağanüstü hal durumu yaratılmış lenmesinin zorunlu olduğunu belirterek, Anayasa’nın 2.
olacaktır. Çağrılan askerî birliğin görev süresini, o as- maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı bulmuştur.
kerî birliğin komutanı belirleyeceğine göre bunun bir
Mahkeme üyesi üç yargıç yardım istenen askeri kuvvetin
“askerî rejim” olacağı açıktır.
çapının da münhasıran vali tarafından belirlenmesi ge-
5- İptali istenen yasada geçen “Güvenlik kuvvetleri ile rektiği yolundaki karşı oylarını şöyle gerekçelendirmiş-
yardıma gelen askerî kuvvet arasındaki işbirliği ve ko- lerdir. Anayasa’nın 2. maddesinde söz edilen demokratik
ordinasyon, yardıma gelen askerî birliğin komutanının hukuk devletinin önde gelen özelliklerinden biri de kriz
da görüşü alınarak vali tarafından tespit edilir. Ancak hukukunun uygulanmasını zorunlu kılan olağanüstü du-
bu askerî birliğin belirli görevleri jandarma ve polis ile rumlar dışında yönetimin, sivil otoritelere ait olmasıdır.
birlikte yapması halinde komuta, sevk ve idare askerî Bu bağlamda, İl İdaresi Yasası da bir olağan dönem ya-
birliklerin en kıdemli komutanı tarafından üstlenilir” sasıdır. Vali tarafından askeri birliklerden yardım isten-

211
mesi ise olağan dönemdeki ayrık bir durumdur. Bu ne- kesi ile bağdaşmasına olanak bulunmadığından dava ko-
denle, ilin yönetimi ve güvenliğiyle ilgili konularda işin nusu tümcenin yalnız “askeri birliğin görevde kalış sü-
niteliği gereği askeri birliğin komutanı ile eşgüdüm zo- resi” ile sınırlı olarak değil “çap”ını da kapsayacak bi-
runlu görüldüğünde de, son kararın, valiye ait olması ge- çimde tümüyle iptali gerekmektedir.
rekir. Tersine bir düşüncenin demokratik hukuk devleti il-

212
Jandarma
Murat Aksoy1

Genel yapı ve sorun başlıkları 4.500 de subay görev yapmaktadır. Teşkilatın geri kalan
kolluk ihtiyacı (yüzde 80) zorunlu askerlik hizmeti yapan
Jandarma, 2803 Sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yet-
er ve erbaşlardan karşılanmaktadır.5
kileri Kanununda emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin
korunmasını sağlayan, diğer kanun ve nizamların verdiği İlgili yasaya göre jandarmanın görev ve sorumluluk
görevleri yerine getiren silâhlı, askerî bir güvenlik ve kol- alanı, polis görev sahası dışında kalan alanlar olup, bun-
luk kuvveti olarak tarif edilir. lar il ve ilçe belediye sınırları dışında kalan alanlar ile po-
lis teşkilatları bulunmayan yerlerdir. Bu bölgelerde jan-
Jandarma askeri görevleri bakımından ve savaş zama-
darma, emniyet ve asayişin sağlanmasından sorumlu-
nında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, emniyet ve asayiş işle-
dur.6 JGK’nın asayişi sağlamakla görevli olduğu alanın
riyle diğer görev ve hizmetlerini yerine getirme yönün-
2005’te Türkiye yüzölçümünün yüzde 91’ni kapsadığı id-
den ise İçişleri Bakanlığı’na bağlıdır.2 Jandarma Genel
dia edilmektedir.7
Komutanı, bu bakımdan İçişleri Bakanı’na karşı sorum-
ludur. Ancak askeri görevlerinin dışında, örgütlenme bi- JGK’nın görevleri mülki, adlî, askerî ve diğer görevler ol-
çimi, terfi ve sicil sistemi, personel eğitim ve öğretimi açı- mak üzere dört ana başlık altında toplanır.8
sından da Genelkurmay Başkanlığı’na bağlıdır.3
JGK’nın mülki görevleri arasında emniyet ve asayiş ile
“Türkiye Cumhuriyeti’nin, Anayasa ile belirlenmiş olan kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçak-
devlet düzenine, demokratik ve laik yapısına ve bölünmez çılığı men, takip ve tahkik etmek ve suç işlenmesini ön-
bütünlüğüne” yönelen her tehdidin bertaraf edilmesinde, leyici tedbirleri almaktır. Adli görevleri, suçların işlenme-
“iç tehdit”le mücadele İçişleri Bakanlığının, “dış teh-
1 Bu makaledeki bilgiler Murat Aksoy tarafından derlenmiştir.
dit”e karşı savunma ise Genelkurmay Başkanlığı ve İçiş-
2 Bkz. http://www.msb.gov.tr ; http://www.tsk.mil.tr; http://
leri Bakanlığının sorumluluğundadır.4 Ancak TSK, iç gü- www.jandarma.tsk.mil.tr; Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)
tarafından 10 Mart 1983 tarihinde kabul edilen 2803 sayılı Jan-
venlik konularına, bir dizi yasa, yönetmelik ve protokol darma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, 4. madde; “Jandarma
uyarınca, yine kendi içinde yayınladığı iç tehdit belgesi Genel Komutanlığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçası olup, Si-
lahlı Kuvvetlerle ilgili görevleri, eğitim ve öğrenim bakımından
gibi doküman ve genelgelerle de müdahale etmektedir. Genelkurmay Başkanlığına, emniyet ve asayiş işleriyle diğer gö-
rev ve hizmetlerin ifası yönünden İçişleri Bakanlığına bağlıdır.
Ordu, böylelikle, jandarma üzerinden, İçişleri Bakanlığı Ancak Jandarma Genel Komutanı, bakana karşı sorumludur.”
3 Lale Sarıibrahimoğlu, “Jandarma Genel Komutanlığı,” Ümit Cizre
bünyesindeki iç tehdite karşı kurulmuş olan polis teşkila- (ed.), Almanak Türkiye 2005 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Göze-
tına paralel bir görev alanı oluşturmuştur. Bu çerçevede tim içine, s. 96
4 Sarıibrahimoğlu, a.g.e., s. 96; Genel Plan ve Prensipler Dairesi
Türk jandarma teşkilatının ayırt edici en önemli özellik- Başkanlığı, “Türkiye’nin Milli Güvenlik Güçlerinin İç Güvelikte
lerinden birisinin asayiş alanının askerî niteliğini temsil kullanılması, Milli Savunma Bakanlığı Beyaz Kitap 2000, 4. bö-
lüm, 3 Kısım; 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri
etmesi ve TSK’nın siyasi rolünün birincil araçlarından ol- Kanunu, 4. madde.
ması olduğu söylenebilir. 5 Fatih Uğur ve Mehmet Baki, “Dipçiksiz Jandarma,” Aksiyon, sayı
728.
6 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, 10.
Jandarma’nın İşlevİ, sorumluluk alanı ve madde.
görevlerİ 7 Sarıibrahimoğlu, a.g.e., s. 97; 2006 ve 2008 yılında kimi yeni ilçe-
lerin kurulmasıyla alan oranları değişmiştir. Ancak yetki karma-
Jandarma Genel Komutanlığının (JGK) personel sayısı şası sürdüğü, jandarma birçok yeni ilçeyi polise teslim devretme-
diği için yeni oranları tam olarak hesaplamak mümkün olmamış-
2003’te 240 bin, 2007 yılı rakamlarına göre ise 280 bin’dir. tır.
Bu rakam içinde 25 bin uzman jandarma, 18 bin astsubay, 8 Bkz. http://www.jandarma.tsk.tr/

213
sini takiben suç ve suçluları ortaya çıkarmak, yakalamak ve ulaştırma tesislerini koruma hizmetleri ve cezaevleri-
ve suç delilleri ile birlikte adlî makamlara intikal ettir- nin dış koruma ve muhafazası.
mektir. Askeri görevleri arasında, askeri kanun ve nizam-
Sınır birlikleri: Jandarma Sınır Birlikleri iki sınır tümenin-
ların genel kolluk kuvvetlerine verdiği görevlerle, Genel-
den oluşur. Sınır bölgelerinde sınır koruma görevlerini,
kurmay Başkanlığınca olağanüstü hal, sıkıyönetim, se-
yine gümrük bölgeleri içerisinde kaçakçılığın men ve ta-
ferberlik ve savaş halinde verilen görevleri icra etmek yer
kibi görevlerini yaparlar.
almaktadır.9
Eğitim birlikleri: Jandarma Okulları ve Jandarma Eğitim
JGK’nın diğer görevleri ise, emniyet ve asayiş görevle-
birliklerini içerir. Okullar komutanlığı çatısı altında bir-
rinin desteklenmesi, kaçak haşhaş ve kenevir sahala-
leştirilen bu okullar, mesleğe yeni giren personel için eği-
rının havadan kontrolü, hasta ve yaralıların tahliyesi-
tim ve öğretimin senaryoya dayalı ve uygulamalı olarak
dir. Arama-kurtarma amacıyla oluşturulan bir Jandarma
yapıldığı ve yine meslek içi eğitim hizmetlerinin branş-
Hava Birliği mevcut olup, Ankara ve Diyarbakır’da birer
lara göre yürütüldüğü ve uzmanlaşmanın kazandırıldığı
Jandarma Hava Grup Komutanlığı, Van’da da Helikopter
bir kurumdur. Eğitim birlikleri ise askerlik görevlerini jan-
Filo Komutanlığı bulunmaktadır. Türkiye genelinde 5 bin
darma olarak yapacak olan erbaş ve erlere bu hizmetle-
jandarma personeli de özel bir misyon olarak havaalan-
riyle ilgili mesleki bilgi ve becerilerin kazandırıldığı kıta-
ları çevresi, TRT’ye ait olan TV vericileri, barajlar, hidro-
lardır.
elektrik santralleri, rafineriler, petrol üretim sahaları, do-
ğal gaz ve petrol boru hatlarının korunması ile görevli- Jandarma okulları: Jandarma subayları, sözleşmeli su-
dir.10 baylar, subay olacak Astsubaylar ile Astsubay ve uzman
jandarma adaylarına yönelik iç eğitim birimleridir.
JGK kuruluş şeması ve teşkİlatlanma
İdari ve lojistik destek birlikleri: Jandarma Lojistik Ko-
JGK, altı tür birlikten oluşmaktadır. mutanlığı bünyesinde bulunan dikimevleri, üniforma ve
her türlü giyecek ihtiyacının karşılanmasına yönelik üre-
Karargâh ve bağlı birlikler: Karargâh ve bağlı birlikleri
tim yapar. Fabrikalar, beşinci seviye bakım ve onarım
jandarma birliklerinin sevk ve idaresinde yardımcı olan
desteği, bunun yanı sıra diğer ihtiyaçların karşılanma-
en üst organdır. Yurt sathında meydana gelen tüm asa-
sına yönelik üretimleri yerine getirir. Merkezden yapılan
yiş olayları buradan takip edildiği gibi, olayların gelişi-
alımlar, jandarma birliklerine yine bu komutanlık bünye-
mine paralel olarak büyük birlik görevlendirmeleri de ka-
sinde bulunan ulaştırma filosuyla sevk edilir.
rargâh tarafından yapılmaktadır.

İç güvenlik birlikleri: Bunlar a) Mülki Teşkilata Tabi Ol- Personel ve hİyerarşİk yapı
mayan Jandarma Birlikleri (Jandarma Komando Birlik- JGK personeli, subay, astsubay, uzman jandarma, askerî
leri ve Jandarma Havacılık Birlikleri), b) Mülki Teşkilata öğrenci, erbaş ve erler ile sivil memur ve işçilerden oluş-
Tabi Olan Jandarma Birlikleri (Jandarma Bölge Komutan- maktadır. Jandarma subay ve astsubaylarının temini ve
lıkları, İl Jandarma Komutanlıkları -alay seviyesinde-, İl eğitimi ile terfi, izin, sicil ve ödül işlemleri, 926 Sayılı Türk
Merkez ve İlçe Jandarma Komutanlıkları, Jandarma Ka- Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu esaslarına göre yürü-
rakol Komutanlıklarıdır. Mülki Teşkilata Tabi Olan Jan- tülmektedir.
darma Birlikleri Jandarma Bölge Komutanlıklarından olu-
şur. Bunlara İl Jandarma Komutanlıkları bağlıdır. Asteğmen ve albay rütbelerindeki subaylar ile astsubay
ve uzman jandarmaların atanmaları JGK tarafından ya-
İl Jandarma Komutanlıkları ise ilçeler ve köylerde örgün pılmaktadır. JGK’na bağlı generallerin atanmaları ise
bir teşkilatlanmaya sahiptir. Bu birliklerin görevleri şun- JGK’nın gerekçe göstermesi, Genelkurmay Başkanının
lardır: Suça yönelik önleyici tedbirlerin alınması, 156 Jan- teklifi, İçişleri Bakanının önerisi, Başbakanın imzalaya-
darma imdat hattı sorumluluğu, turizm bölgelerinde em- cağı ve Cumhurbaşkanının onaylayacağı müşterek karar-
niyet ve asayişin sağlanmasındaki hizmetler, 2918 Sayılı name ile gerçekleştirilmektedir. Jandarma Genel Komu-
Karayolları Trafik Kanunu’nun verdiği görevler, sorumlu- tanının atanması ise 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Gö-
luk alanındaki göl ve baraj göllerinin kontrolü, baraj, rafi- rev ve Yetkileri Kanunu uyarınca Genelkurmay Başkanı-
neri, petrol boru hattı ve havaalanı gibi ekonomik, sanayi nın teklifi, İçişleri Bakanının inhası, Başbakanın imzala-
9 Sarıibrahimoğlu, a.g.e., s. 97. yacağı ve Cumhurbaşkanının onaylayacağı müşterek ka-
10 Sarıibrahimoğlu, a.g.e., s. 98. rarname ile yapılmaktadır.

214
Jandarmanın İdarİ ve sİyasİ konumu masında güçlükler yaratmaktadır (…) “Özellikle ilçeler açı-
sından sorunlar daha da ağırlaşmaktadır. Kaymakamlar po-
Avrupa Konseyi Avrupa Polis Etiği Kuralları’na (APEK)11
lis ve jandarma aracılığı ile emniyet ve asayişi, kamu düze-
göre askerî bir yapılanma olan jandarmanın iç güvenlik-
nini, genel ahlakı, anayasal hak ve hürriyetleri korumak, suç
teki rolü sorunlu olarak kabul edilir. APEK’in temel hü-
işlenmesini ve kaçakçılığı önlemek gibi görevlerden sorumlu-
kümlerinden birisi iç güvenlik hizmetlerinin ‘sivil otorite-
nin’ emir ve denetimi altında yürütülmesi gereken bir ‘si- dur. Kaymakamların bu çok önemli ve ağır görev ve sorumlu-
vil hizmet’ olduğudur.12 Diğer önemli bir APEK ilkesi ise luklarıyla orantılı yetkileri jandarma üzerinde yoktur. Bu uy-
iç güvenlik sektörünün hizmetlerinin denetiminin mer- gulama ‘yönetimde sorumlu olanın yetkili de olması gerekir’
kezî hükümetin yerel temsilcileriyle sınırlı olmadığı, si- ilkesine terstir. Bunun sonucunda kaymakamların jandarma
vil toplumun katılım ve denetimine açık bulunduğu yö- bölgesindeki sorumluluklarıyla yetkileri arasında bir para-
nündedir.13 doks ortaya çıkmaktadır. Polis de kendi görev sahasında jan-
darmanın yaptığı işin aynısını yapmaktadır ama bütün yön-
Benzer hükümler 2001 yılında Jandarma Okullar Komu- lerden özlük hakları dahil bağımlılığı İçişleri Bakanlığınadır.
tanlığı tarafından yayınlanan Jandarma Etiği başlıklı bir İlçede kaymakamların polis üzerinde mevcut disiplin ve sicil
kitapta yer alsa da Türkiye uygulaması her üç APEK ilkesi amirliği, emir, ceza ve ödül verebilme yetkileri jandarma üze-
açısından da sorunludur.14 rinde yoktur…”

Türkiye’nin mülki idare sistemine baktığımızda ilk göze Nitekim İçişleri Bakanlığı Strateji Merkezi ve Siyasal Bil-
çarpan husus, mülki teşkilata tabi jandarma birimlerinin giler Fakültesinin birlikte yürüttükleri Mülki İdare Amir-
illerde valilerin, ilçelerde ise kaymakamların emir ve de- leri Araştırması Raporuna göre Mülki İdare Amirlerinin
netimi altında olduğudur. Ancak bu, kağıt üzerinde ve et- yüzde 84,1’i kolluk güçleri üzerindeki yetkilerinin yetersiz
kisi sınırlı bir kuraldır. Nitekim vali ve kaymakamlar poli- olduğunu düşünmektedir. İstenen yetkiler arasında özel-
sin ve diğer tüm kamu personelinin ‘sicil amiri’ iken, jan- likle “jandarma üzerinde sicil ve disiplin yetkisi” yüzde
darmanın sicil amiri JGK üzerinden askerî otoritedir. Vali
ve kaymakamlar polisler tarafından işlenen disiplin suç- 11 İbrahim Cerrah ve M. Bedri Eryılmaz (yay. haz.), Avrupa Polis
larında ‘disiplin işlemi yapma’ yetkisine sahipken, jan- Etiği Yönetmeliği & Açıklayıcı Notlar.
12 Madde 1: ‘Hukukun üstünlüğü ilkesiyle yönetilen demokratik bir yö-
darma üzerinde dolaylı ve tabiatı gereği kullanılmayan netimde polis (ve jandarmanın) temel görevleri: ... topluma yardım
disiplin yetkileri vardır; fiili yetki askerî karargâhtadır. ve “hizmet” sunmaktır’.

Jandarma atamaları ve görev yeri değişikliklerinde vali- Madde 12: ‘Polis (ve jandarma), hukukun toplumda hakim olması
için çalışan ve halka ‘hizmet’ sunan bir meslek grubu olarak halkın
lerin çok sınırlı (sadece il düzeyinde astsubay ve uzman saygısını kazanma amacı olan bir kurum şeklinde yapılandırılmalı-
dır’.
çavuşlar olmak üzere) yetkileri bulunmaktadır.
Madde 13: ‘Polis (ve jandarma) teşkilatı görevlerini yerine getirirken
sivil yetkililerin sorumluluğu altında çalışmalıdır
2002 yılında Ankara’da toplanan Mülki İdare Şurası’nın 13 Madde 18: ‘Polis (ve jandarma) teşkilatı, polis halk ilişkilerini geliş-
yayınlanan raporları15 bu konuda önemli tespit ve ana- tirecek, diğer kurum ve mahalli topluluklarla, sivil toplum kuruluşla-
rıyla ve halkı temsil eden diğer kuruluşlarla, etkili işbirliği kuracak ve
lizler içermekte, mülki idarenin soruna bakışını, aslında geliştirecek şekilde organize edilmelidir’.
devletin devlete bakışını yansıtmaktadır. İlgili komisyo- APEK’in 59., 60. maddeleri iç güvenlik sektöründe (polis ve jan-
darma) olması gereken ‘hesap verebilirlik’ ve denetim sorununa
nun raporları önce yetki-sorumluluk mekanizmasındaki değinmekte ve denetimim yasama, yürütme, yargı güleri ara-
çarpıklığa işaret etmektedir: “… Suç işlenmesini önle- sında bölümünün önemini hatırlatmaktadır.
Madde 59: ‘Polis (ve jandarma) “devlete,” “vatandaşa” ve “temsil-
mek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken ted- cilerine” karşı “sorumlu” olmalıdır. Polis (ve jandarma) etkin bir dış
birleri almakla yükümlü olmasına rağmen, üstlendikleri kontrole tabi olmalıdır’.
Madde 60: ‘Devletin polis üzerindeki kontrolü “yasama,” “yürütme”
sorumlulukla orantılı olarak teşkilat üzerinde yetkileri ve “yargı” güçleri arasında bölüştürülmelidir.
bulunmamaktadır”. Raporda devamla; “Taşrada güven- 59. maddede yer alan yasama denetimi, meclis tarafından kulla-
liği sağlama açısından büyük bir önemi olan jandarmanın nılan ‘yasama yetkisiyle’ iç güvenlik hizmetleri konusunda yapı-
lan yasal düzenlemeler, yürütme denetimi, siyasi irade tarafın-
mülki makamlarla ilişkisi yeniden düzenlenmeli ve bu ko- dan seçilen hükümet ve onun merkez ve taşraya atadığı vali, kay-
makamlar tarafından kullanılması, yargı denetimi ise meclis tara-
nudaki yetki ve sorumluluk açıkça ortaya konulmalıdır.” fından hazırlanan yasaların uygulanıp uygulanmadığının yargı ta-
tespitine yer verilmiştir.16 rafından denetlenmesinden oluşur.
14 Söz konusu kitabın basıldığı dönemde Jandarma Genel Komu-
tanı olan Aytaç Yalman bu çalışmaya önsöz yazmış ve broşür ola-
Komisyon bu konuda şu tespit ve önerilerde bulunmak- rak dağıtılmıştır. İbrahim Cerrah, “Güvenlik Sektörü Yönetişimi:
tadır: “Jandarma kuruluşları üzerinde mülki idare amirleri- Türkiye ve Avrupa içinde İç Güvenlik Sektöründe Zihinsel Moder-
nizasyon ve Demokratik Gözetim” s. 84.
nin sicil amirliği yetkilerinin kaldırılmış olması, gerek bu ör-
15 T.C. İçişleri Bakanlığı Mülki İdare Şurası İhtisas Komisyon Ra-
gütün yönetiminde gerek polis-jandarma işbirliğinin sağlan- porları, 2002.
16 a.g.e., s. 112

215
89.4 ile öne çıkmaktadır.17 Rapor yetki sorumluluk bozuk- askeri makamlar artmaya ve bu durum kurumsallaşmaya
luğunun getirdiği denetimsizliğe ve onun türevi olan si- başlamıştır.”20
yasallaşmaya vurgu yapmaktadır.
Özerk, denetlemeyen buna karşılık denetleyen yapılar
Diğer bir sorun askeri niteliğin derinliğiyle ilgilidir. Rapor- vesayet özelliğinin altını çizerler. Sivil yöneticilerin jan-
dan izleyelim: “Sözü edilmesi gereken diğer bir sorun da jan- darmanın konumu hakkında söyledikleri askeri vesayete
darma genel komutanlıklarına jandarma subay ve generalle- dair bir kanıt olarak kabul edilebilir.
rinin getirilmemesidir. Jandarma teşkilâtının kuruluşunu, iş-
leyişini, görev ve sorumluluklarını bilmeyen, hayatında belki Jandarma ve EMASYA
bir tek taşra karakolunun kapısından içeri girmemiş başka sı-
28 Şubat günlerinde TSK iç güvenlik doktrinini yeniden
nıflardan bir general, mevcut sisteme göre, Jandarma Genel
yapılandırmıştı. Bu yapılanma bir yandan 28 Şubat or-
Komutanlığına getirilebilmektedir. Sorunun tek çözümü jan-
tamında askerin İslami kesime yönelik güvensizliğinden
darma görevlerine temelinden başlayan, jandarma subaylı-
öte yandan kaldırılan olağanüstü hal uygulamasının boş-
ğından yetişen, teşkilâtı iyi bilen generallerin, Jandarma Ge-
luğunu doldurma arayışından kaynaklanmıştır.21 TSK’nın
nel Komutanlığına getirilmesidir.”18 Bu son konu üzerine,
yeni iç güvenlik doktrini 7 Temmuz 1997’de Genelkurmay
İhtisas Komisyonu “İç Güvenliğe İlişkin Öneriler” başlığı
Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında, 5442 Sayılı İl
altında: “2803 sayılı yasada gereken değişiklik yapılarak,
İdaresi Kanunu’nun 11/D maddesinin uygulanmasına iliş-
Jandarma Genel Komutanının bu teşkilat bünyesinden
kin olarak toplam yirmiyedi maddeden oluşan EMASYA
gelmesi sağlanmalıdır” önerisine yer vermektedir.19
Protokolü’yle inşa edilmiştir. Protokol esas itibariyle ge-
İhtisas raporlarının öneri özetlerinde geçen iki tanesi rekli durumlarda, iç asayiş olayları ve güvenlik durumla-
Türkiye’de askeri otoritenin jandarma üzerinden yapısal rında askeri güçlerin nasıl devreye gireceğini düzenler.22
olarak nasıl kurumsallaştığını da göstermektedir. “As-
EMASYA Protokolü, jandarmayı ve jandarmanın kullanı-
keri Merkeziyetçi Yapı ve Bunun Sakıncaları” başlığında
mını da ilgilendiren yönler içerir.
şu tespitler yer almaktadır:
Protokol gereğince valilerden alınan izin ve onaylarla, iç
“6. Bakanlıkların il sisteminden kaçma eğilimleri, bölge- güvenlik harekâtları ve bölgelerinde Polis Özel Harekât
sel kuruluşların abartılı biçimde arttırılması ve buna İçişleri
Timleri, köy korucuları, jandarma iç güvenlik birlikleri ve
Bakanlığına bağlı güvenlik birimlerinin katılması nedeniyle,
jandarma birimleri bölgedeki en yüksek Kara Kuvvetleri
mülki idare amirlerinin güvenlik güçleriyle ilişkileri de zayıf-
Komutanlığı (KKK) birimine bağlanırlar. Polis Özel Hare-
lamakta, iç güvenlik hizmetinde sivil otoritenin etkisi gittikçe
kât Timleri EMASYA Bölge ve Tali Bölge Komutanlıkla-
azalmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Ge-
rı’nın emrine, geçici köy korucuları, bölgedeki ilgili Jan-
nel Komutanlığı, tıpkı diğer merkezi idare kuruluşları gibi, ic-
darma Komutanlığının emir-komutasında olarak, yine
raat makamı olmakta, taşra yönetimine doğrudan dâhil ol-
EMASYA Komutanlıklarının emrine verilirler. Bu bakım-
maktadır.
dan bu durumlarda jandarma birimleri mülki işleri ba-
7. İçişleri Bakanlığının iç güvenlik stratejisinin saptanma- kımından da İçişleri Bakanlığına değil, askeri otoriteye
sında hiçbir görev yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle iç bağlı hale gelir. Özetle iç güvenlik harekât hallerinde Jan-
güvenlik konularında da, olağanüstü durumu aşar biçimde darma Asayiş Kolordu Komutanlıkları (EMASYA Bölge
Komutanlığının) bir birimi durumuna gelir ve faaliyetle-
17 A.g.e., s. 140
rini bu çerçevede yürütür.23
18 A.g.e., s. 113
19 A.g.e., s. 184 “Bu bakımdan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde bu-
20 A.g.e., s. 224
lunan JGK birlikleri ile Jandarma Genel Komutanlığı arasın-
21 Bkz. Ali Bayramoğlu , Almanak 2006-2008’de yer alan “EMASYA:
Üç anlam, üç işlev” makalesi daki emir komuta bağlantısı diğer bölgelere göre farklılık
22 Bu konuda geniş bilgi için bkz. Almanak 2006-2008’de yer alan gösterir. Örneğin Batman, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Si-
“Askerin Kolluk Gücü olarak kullanılması ve Emasya” makalesi.
23 “Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı; Genelkurmay Başkanlı-
irt, Şırnak, Şanlıurfa ve Van illerindeki Jandarma Genel Ko-
ğı’nın 21 Mayıs 2001 gün ve HRK: 7130-58-01/GHD.Pl.Ş. (176) sa- mutanlığı birliklerinin İç Güvenlik Harekâtının yürütülmesi
yılı emri ile 2 nci Ordu/ Malatya’nın Harekât Kontrolünde görev
yapmaktadır.”; Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 03.03.2006 ta- ile ilgili konularda Kara Kuvvetleri Komutanlığı birliklerinin
rih, 2005/750 hazırlık, 2006/32 esas ve 2006/31 karar sayılı iddia-
Harekât Komutası/Kontrolünde bulunurlar.”24
namesi, 1 nolu dipnot, s.6.
24 Van Cumhuriyet Başsavcılığının 03.03.2006 tarih, 2005/750 ha- Bunun geçici değil sürekli bir durum olduğu düşünülürse
zırlık, 2006/32 esas ve 2006/31 karar sayılı iddianamesi, 1.nolu
dipnot. ülkenin bir bölümünde asayiş alanının her bakımdan as-

216
kerileştiğini, silahlı kuvvetlerin icracı bir güç haline geldi- EMASYA protokolünde de görüldüğü gibi protokol ve
ği25, mülki amir-askeri amir ilişkisinin hukuk devletinin il- yönetmeliklerin yasalar üstü algılanması, yasalara aykırı
kelerine aykırı şekilde ters yüz olduğu söylenebilir. uygulanması, askeri vesayet sisteminin ayrıcalıklı cihaz-
larından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yetkİ aşımı ve askerİ eylemde özerklİk
Bu konuda eski, ancak 2006 yılında yeniden günde-
İç güvenlik alanında jandarmanın oynadığı rolün bir yan- me gelen bir örnek Trabzon’a ilişkindir. 1997’de Trabzon
sıması da karşımıza askeri ve sivil kolluk güçleri arasında Güvenlik Kurulunda, Pelitli, Söğütlü beldeleri ile Çay-
sıkça yaşanan görev sahası ve yetki paylaşımı gerginlik- kara ve Düzköy ilçelerinden jandarmanın çekilerek so-
leri olarak çıkmaktadır. Bu çerçevede kimi fiili durum ve rumluluğun polise devredilmesi kararı alındı. JGK,
uygulamalar, mevzuat boşlukları ve yorumlar jandarma 23 Mart 1999 tarihinde yazdığı yazıda, “Bahse konu yer-
polis arasındaki çatışmayı ülkenin sürekli gündem mad- lerin il merkezine yakın olduğu, meydana gelen her türlü
delerinden birine çevirmiştir. Bu çatışmalar siyasal reji- olaylara anında müdahale edilmekte olduğu, emniyet asayiş
min askeri niteliğine ışık tutar. Jandarmanın fiili durum- yönünden bir problemin bulunmadığından Jandarma Genel
lar oluşturup polis görev bölgesi içinde faaliyet göster- Komutanlığı’nca polise devri uygun görülmemiştir” diyerek
mesi, takip ve istihbarat yapması keyfi durumlara yol aç- kararı ve talebi reddetti. Pelitli ile birlikte Söğütlü bel-
makta, örtülü devlet politikaları ve operasyonların yaygın- desini polise bırakmazken Düzköy ile Çaykara ilçelerinin
laşıp alenileştirmekte, askeri alanın genişlemesine ve as- polise bırakılmasına onay verdi.29 Pelitli’nin polise dev-
keri eylemin özerkliğine zemin hazırlamaktadır. redilmesi konusunda 2006 yılında İçişleri Bakanlığı ta-
rafından yeniden girişim başlatıldı. Trabzon Valiliği son
Fİİlİ durumlar olarak 27 Eylül 2006 tarihinde jandarma ve polis sorum-
luluk alanlarının yeniden belirlenmesine yönelik komis-
Tek taraflı, asker merkezli fiili durumlarla sıkça karşıla-
yon kurulması için emniyet müdürlüğü, il jandarma alay
şılmaktadır. Bu konuda kamuoyunun yakından bildiği bir
komutanlığı ve belediye başkanlığına yazı yazdı. Ancak
örnek Kasım 2005’de yaşanan Şemdinli olaylarıdır. Olay
İl Jandarma Komutanlığı, yetkili kişi ismi bildirilmediği
esnasında yakalanan iki jandarma astsubayın polis böl-
için komisyon görev alanlarını yeniden belirlemek için
gesinde neden bulundukları sorusu yanıtsız kalmıştır.26
Bu konuda son olay ise 15 Nisan 2009’da meydana gel-
25 “Bu kapsamda düzenlenen EMASYA Direktifi gereğince; Hakkâri
miştir. Ankara İl Jandarma ekipleri, Ergenekon davasına İl Jandarma Komutanlığı, Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Ko-
karşı tedbir olarak, “gizli belgelere erişme girişimi var” mutanlığına (Hakkâri EMASYA Tali Bölge K.lığı olarak), Hakkâri
Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı Van Jandarma Asayiş Ko-
iddiasıyla, polisin görev ve yetki sahası içinde yer alan lordu Komutanlığına (EMASYA Bölge Komutanlığı olarak), Van
Ankara Keçiören’deki bir eve, askeri savcılıktan aldıkları Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Malatya 2. Ordu Komu-
tanlığına, Malatya 2. Ordu Komutanlığı da Kara Kuvvetleri Ko-
arama kararıyla operasyon düzenlemiş ve konu kamuo- mutanlığına, bağlı olarak faaliyet göstermektedir.”; Van Cumhu-
riyet Başsavcılığının 03.03.2006 tarih, 2005/750 hazırlık, 2006/32
yunda ciddi bir tartışmaya yol açmıştır.27 esas ve 2006/31 karar sayılı iddianamesi, 1 nolu dipnot, s. 6.
26 Şemdinli’de yaşanan bombalama olayı üzerine Van Cumhuriyet
Yetkİ gaspı Savcılığının hazırladığı iddianamede, şüpheli Ali Kaya ve Özcan
İldeniz’in bölgede bir süredir teknik takip altında bulunan Seferi
Yılmaz ile ilgili istihbari faaliyetler ve çalışma yapmak üzere Hak-
Jandarmanın konumu ve emniyet güçleriyle ilişkisi açı- kâri İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafın-
dan görevlendirildiğini ancak bu bölgenin polis yetki bölgesi ol-
sından sorunlar başka düzeylerde de karşımıza çıkmak- duğu şüpheli astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz’in görevlen-
tadır. Daha önce belirtildiği gibi polis ve jandarma ara- dirilmesini yasalara aykırı olduğu ifade edilmiştir. Bkz. Van Cum-
huriyet Başsavcılığının 03.03.2006 tarih, 2005/750 hazırlık, 200-
sında görev bölümü Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetki- 6/32 esas ve 2006/31 karar sayılı iddianamesi, 1.nolu dipnot.
leri Kanunu’nun 10. maddesinde açık bir şekilde yapılmış- TBMM Hakkari Merkez, Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde mey-
dana gelen olayların araştırılması amacıyla kurulan meclis araş-
tır. Ayrıca bu yasada belirtilen ilkelerin ışığında, kentsel tırma komisyonu, 10/322, 323, 324 esas sayılı raporu. Meclis Baş-
alanların büyümesiyle birlikte gereksinimler dikkate alı- kanlığı’na sunulan rapor görüşülemediğinden hükümsüz addedil-
miştir.
narak, İl İdaresi Kanunu bölgelerin hangi kolluk kuvve- (http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/arastirma_onergesi_
tine ait olduğunun tespitini vali ve kaymakamlara bırak- gd.onerge_bilgileri?kanunlar_sira_no=430)
27 http://www.flasgazetesi.com.tr/haberDetayMiddle.asp?ID=10-
mıştır. Ancak JGK, özellikle bu konuda fiili bir izin mer- 389
cii gibi davranmakta, kimi mülki amir kararlarına diren- 28 28.6.1961 tarihli ve 5/1409 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürür-
lüğe konulan Emniyet ve Asayiş İşlerinde İl, İlçe ve Bucaklardaki
mektedir. Jandarma ile polis arasında yetki devrinin bir Jandarma ve Emniyet Ödevlerinin Yapılması ve Yetkilerinin Kul-
protokol gerektirmesi28 ve JGK’nın arzu etmediği durum- lanılması Suretini ve Aralarındaki Münasebetleri Gösterir Yönet-
melik
larda protokol imzalamayı reddetmesi, bu direncin ze-
29 Bilal Çetin, “Jandarma Pelitli’yi polise bırakmıyor,” Yeni Şafak, 2
minini, asker açısından maddi temelini oluşturmaktadır. Şubat 2007.

217
toplanamadı. Pelitli30 yine fiilen jandarma sorumlulu- baskın ve operasyon yapabilmek için yetki belgesi verdiği
ğunda kaldı. ortaya çıktı. Jandarma aldığı bu yetkiyle bazı ilköğre-
tim okullarını ve yurtları basarak bomba ve silah aradı.
Benzer sorun 2008 yılında başka yerlerde yaşandı. 22 Mart
Konya Valisi, İl Jandarma Komutanlığının 30 Ocak 2006
2008’de Resmi Gazete’de yayımlanan kanunla 42 yeni ilçe
tarihinde valiliğe müracaat ederek, “Çeşitli suçlardan
kuruldu ve bu ilçelerde yetki devri sorunları ortaya çıktı.
aranan sanıkları yakalamak üzere” il merkezinde sivil
Bu konuda en yoğun tartışma askeri otoritenin kimi tari-
kıyafetli olarak görevlendirilme talebinde bulundukla-
katların merkezi olduğu için aşırı önem verdiği iddia edi-
rını ve kendisinin de jandarmaya polis bölgesinde bir yıl-
len Pursaklar’a ilişkin oldu. Ankara ili sınırları içinde yeni lık operasyon yetkisi verdiğini doğruladı. İzmir Valisi sa-
ilçe olan Pursaklar’da göreve başlayan yeni emniyet mü- dece bir olay için jandarmaya operasyon yetkisi verdi-
dürüyle ilgili olarak yetki sorunları doğdu. Çünkü Ankara ğini, olay bittikten sonra da iznin kalktığını söyledi. De-
İl Jandarma Komutanlığı bölgeyi emniyete devretme- nizli Valisi ise, jandarmanın Çal ilçesinde ilköğretim öğ-
mişti. Ankara Valisi Ankara İl Jandarma Komutanlığına rencilerinin kaldığı öğrenci yurduna ve kız yurduna yap-
yazılı talimatla31 yetki devrini gerçekleştirecek protoko- tığı baskınlarla ilgili mahkemeden karar aldığını, yurtlara
lün bir an önce imzalanması gerektiğini bildirdi. Sonuç yapılan baskınlarda jandarmanın yanısıra ilgili memurla-
alınamadı ve jandarma fiilen bölgede kaldı.32 rın da eşlik ettiğini söyledi. Jandarmaya verilen izinler ko-
nuyla ilgili mevzuatın tartışmasını gündeme getirdi. Jan-
Alan genİşletme gİrİşİmlerİ
darma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 10. mad-
Bu sorunların yanında hukuk devleti ilkesinin ruhuna ay- desinin C fıkrası, polisin yetersiz kalması durumunda
kırı uygulama ve görevlendirmeler söz konusu karmaşayı mülki idari amirinin destek isteyebileceği hükmünü dü-
derinleştirmekte, jandarmanın alan genişletme eylem- zenliyor,33 ancak bu madde uzun süreli ve genel anlamda
lerinin ciddi örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ni- bir görevlendirmeyi öngörmüyor, tersine bu husus yasa-
tekim 2006 Şubat’ında aralarında Ankara, İzmir, Konya nın ruhuna aykırı bir durum oluşturuyordu. Durumun dö-
gibi büyükşehirlerin de bulunduğu yaklaşık 40 ilde, vali- nemin İçişleri Bakanı’nın 13 Ocak 2005 tarihinde yayın-
lerin jandarmaya şehir merkezlerinde de arama, kontrol, ladığı genelgeye34 de aykırı olduğu özellikle belirtilmişti.
O günlerde gazetecilerin “jandarma bundan böyle şehir
30 Jandarma Bölgesi olan Pelitli Hrant Dink’in öldürülme planın ya- merkezlerinde operasyon yapabilecek mi, bu yönde çıkan
pıldığı, Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast, azmettirci Yasin Ha-
yal ve dava kapsamındaki tutukluların yaşadığı yerdir. haberler var” sorusuna İçişleri Bakanı Aksu’nun, “Sabırlı
31 Sedat Güneç, “Jandarma yeni ilçeleri bırakmıyor,” Zaman, 11 Ka- olun, yakında bir şeyler yapacağız” şeklinde cevap ver-
sım 2008.
mesi bir skandalın ve alan genişlemesinin kanıtı olarak
32 2009 Mart ayında mevcut yönetmeliklerde yapılan iki değişik-
likle mülki amirler bu sorunu çözmekle süre tahditli bir şekilde değerlendirilmişti.35
görevlendirildiler ve jandarmanın direnebileceği araçlar ve baş-
vurabileceği tüm bahaneler elinden alındı. Bu mevcut askeri do-
kuya oranla önemli bir sivil hamle oldu. 30.03.2009 tarihli 2009/ Benzer gelişmeyle Nisan 2007’de karşılaşıldı. Samsun
14808 Karar Sayılı ‘Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönet- İl Jandarma Komutanlığı tarafından başlatılan operas-
meliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ ve 30.03.2-
009 tarihli 2009/14809 Karar Sayılı ‘Emniyet ve Asayiş İşlerinde yonda, AKP’li Samsun Büyükşehir Belediyesi Başkan
İl, İlçe ve Bucaklardaki Jandarma ve Emniyet Ödevlerinin Yapıl-
ması ve Yetkilerinin Kullanılması Suretini ve Aralarındaki Müna-
Yardımcısı Adnan Bahadır ve Büyükşehir Belediyesi Ge-
sebetleri Gösterir Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yö- nel Sekreteri Kenan Şara ile birlikte toplam 40 kişi gözal-
netmelik’lerin 27185 sayılı Resmi Gazete’de yayınlaması ile kar-
maşa önemli ölçüde çözülmüş oldu. Deşiklik mülki amirlere Ni- tına alındı.36 Yetki karmaşası bu noktada devreye girdi ve
san ayı sonuna kadar sorunu protokole gerek kalmaksızın çöz-
mesi yetkisi verdi.
sorular yanıtsız kaldı.
33 Ali Sali, ‘Vali Bey’in izniyle jandarma şehirde’, Yeni Şafak, 22. Şu-
bat 2006. İstİhbarat sorunu ve JİTEM
34 Genelge şu ifadeleri içermekteydi: Kolluk birimlerince kendi so-
rumluluk alanları dışında gelişen herhangi bir suç hakkında bil-
giye ulaşılması durumunda, elde edilen bilgiler o yerin sorumlu
Türkiye’de istihbarat, Emniyet İstihbarat Dairesi, Milli
kolluk amirine iletilecek, araştırma, soruşturma ve operasyonun İstihbarat Teşkilatı, Jandarma İstihbarat Dairesi, Genel-
o bölgeden sorumlu kolluk birimi tarafından yürütülmesi sağla-
nacaktır” kurmay İstihbarat Dairesi olmak üzere dört farklı kurum
35 Ali Sali, ‘Şehirdeki jandarma genelgeye de aykırı’, Yeni Şafak, 22 üzerinden sağlanmaktadır. Bu durum jandarma teşkilatı-
Şubat2006
36 Fatih Yalçıner, Zaman, 19 Nisan 2007.
nın sıkça anıldığı keyfi dinlemelere ve kurumlar arası ça-
37 Jandarma İstihbarat Dairesi eski Başkanı Emekli Tuğgeneral Le- tışmalara yol açmaktadır.37
vent Ersöz’ün faaliyetleri jandarma açısından bir keyfilik örneği-
dir. Bkz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511 Soruş- Bu tür sorunların engellenebilmesi ve istihbarat bilgi-
turma No, 2009/268 Esas No, 2009/188 İddianame No. s. 178 ve
ekler lerinin tek elde toplanması amacıyla TBMM tarafından

218
3.07.2005 tarihinde, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet misyonu Başkanlığına yazmış olduğu şu faksı yollayarak
Kanunu’nun Ek 7. maddesinde bir dizi değişiklik yapıla- JİTEM’in varlığını yalanlamıştı: “Jandarma teşkilatı bün-
rak 5397 sayılı Kanun kabul edilmişti.38 Böylece, JGK, Em- yesinde legal ya da illegal bir unsur olarak geçmişte ve gü-
niyet ve MİT dinleme yoluyla elde ettiği bilgilerin, Tele- nümüzde JİTEM isimli bir birim mevcut değildir.”41 1989’da
komünikasyon Kurumu bünyesinde, Kurum başkanına Jandarma Asayiş Komutanı Hulusi Sayın’ın, 1990’da ise
doğrudan bağlı “Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı” Korgeneral Hikmet Köksal’ın JİTEM Komutanı42 Binbaşı
adıyla kurulan tek merkezde toplanması tasarlanmıştı. Ahmet Cem Ersever’e verdikleri başarı belgelerine ve
Ancak fiili durum açısından, parçalı hal değişmemişti. benzer birçok belgeye rağmen, askeri otorite inkâr eden
tavrını değiştirmemiş, Koman’ın açıklaması noktasında
İstihbarat konusu jandarma ve işlevi tartışmalarında en
kalmıştır.
önemli mesele olarak karşımıza çıkar. Yukarıda altı çizilen
parçalı hal hukuk düzeninde ciddi tahribatlar yapmakta, JİTEM’in bilenen faaliyetlerine rağmen yasal ve meşru ni-
karanlık noktalar oluşturarak kaçaklara neden olmakta- teliğinin muğlâk olması, en azından TSK tarafından red-
dır. Şöyle de ifade etmek mümkündür: İstihbarat sorunu, dedilmesi jandarmanın oluşturduğu denetimsiz karanlık
jandarmanın denetiminin, TSK’nın siyasi rolünde oyna- noktalar açısından da önemli bir örnektir.
dığı rol dikkate alınırsa, daha da önemli hale gelmekte-
dir. JİTEM konusu bu durumun açık delilidir. Jandarma, Bu koşullarda gerek suçların cezalandırılması gerek de-
Güneydoğu’da 1980’lerin ortasından itibaren terörle mü- netim açısından yargı uzunca süre JİTEM’in üzerine gi-
cadelede ayrıcalıklı rol oynamış, bu çerçevede ortaya çı- dememiştir.43 Ancak 2008 itibariyle bu konuda önemli
kan JİTEM, PKK’nın milis örgütüne yönelik örtülü ope- değişiklikler yaşanmıştır. Siyasi gündemi kuşatan, Erge-
rasyonlar yürüten muğlâk bir istihbarat örgütü olarak 22 nekon adıyla anılan soruşturma ve dava JİTEM dosyası-
yıldır Türkiye’nin gündeminden düşmemiştir. nın yeniden açılmasını tetiklemiş, JİTEM’le ilgili bir dizi
hukuki süreç başlatılmıştır. Şu anda JİTEM konusunda
TBMM Susurluk Araştırma Komisyonunca39 hazırlanan
birisi Yargıtay aşamasında olmak üzere dört dava sür-
raporda şöyle denilmektedir: “JİTEM’in ne görev yaptığı
mekte, çeşitli soruşturma dosyaları bulunmaktadır.44
tam olarak öğrenilememiştir. JİTEM’in varlığı tartışılırken
eylemlerinin tartışmasız gerçek olduğu ortaya çıkmıştır. Bu
örgütler amaçlarına ulaşmak için, her türlü yasadışı faaliyeti
38 5397 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre 1983 tarihli ve 2803 sa-
(tehdit, adam öldürme, v.s) yapar hale gelmiştir… Olayla- yılı Jandarma, Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’na aşağıdaki
rın bu şekilde gelişmesinde, devletimiz adına kamu görevlile- ek madde eklenmiştir: Ek Madde 5 - (Ek: 3.7.2005– 5397/2 md.)
“Jandarma, bu Kanun’un 7. maddesinin (a) bendine ilişkin görev-
rince yapılan bir kısım işlemlerin devlet sırrı kavramı altında leri yerine getirirken önleyici ve koruyucu tedbirleri almak üzere,
sadece kendi sorumluluk alanında 04.12.2004 tarihli ve 5271 sa-
saklanması etkili olmuştur”. Benzer bir şekilde Başbakan- yılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK), casusluk suçları hariç,
lık Teftiş Kurulu Başkanlığının Başbakanlıkça onaylan- 250. maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı
suçların işlenmesinin önlenmesi amacıyla, hâkim kararı veya ge-
mış40 teftiş raporunun şu vurguları önemlidir: “Jandarma cikmesinde sakınca bulunan hallerde Jandarma Genel Komutanı
veya istihbarat Başkanının yazılı emriyle, telekomünikasyon yo-
İstihbaratı geçmişte, çok küçük, güçsüz hatta illerdeki asa- luyla yapılan iletişimi tespit edebilir, dinleyebilir, sinyal bilgile-
yiş istihbaratı mertebesindeydi. Hulusi Sayın Paşa’nın Kur- rini değerlendirebilir, kayda alabilir. Gecikmesinde sakınca bulu-
nan hallerde verilen yazılı emir, yirmidört saat içinde yetkili ve
may Başkanlığı döneminde JİTEM geliştirilmiştir. Dolayısıyla görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını en geç yirmi-
dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından ak-
JİTEM büyük ölçüde varlık sebebi olan Güneydoğu proble-
sine karar verilmesi halinde tedbir derhal kaldırılır. Bu halde din-
mine bağlı olarak bir gelişme çizgisi takip etmiştir. Ancak lemenin içeriğine ilişkin kayıtlar en geç on gün içinde yok edilir;
durum bir tutanakla tespit olunur ve bu tutanak denetimde ibraz
JİTEM’e alınan itirafçılar ve mahalli unsurlar zaman içinde edilmek üzere muhafaza edilir. Bu işlemler, 04.07.1934 tarihli ve
başıboş ve serbest kalınca, başlı başına bir büyük problemin 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun Ek 7. maddesi-
nin sonuncu fıkrası hükmüne göre kurulan merkez tarafından yü-
kaynağını oluşturmuşlardır. Sadece mahalli unsurlar değil rütülür. 5271 sayılı Kanun’un 135. maddesi kapsamında yapılacak
dinlemeler de bu merkez üzerinden yapılır.”
istihbaratta çalışanlar da askeri hiyerarşinin dışında kalmış-
39 Yasadışı Örgütlerin Devletle Olan Bağlantıları İle Susurlukta
lardır…” 2005 yılında yaşanan Şemdinli olaylarında kar- Meydana Gelen Kaza Olayının ve Arkasındaki İlişkilerin Aydın-
lığa kavuşturulması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komis-
şımıza yine JİTEM çıkmıştır. yonu, 10/89, 110, 124, 125, 126 Esas sayılı raporu.
40 Başbakanlığın 13.08.1997 tarih, TEFTİŞ. M:139 sayılı onayı.
Tüm bunlara karşın TSK ve JGK, JİTEM’in varlığını inkâr 41 Çetin Agaşe, Susurluk’tan Ergenekon’a Jitem Gerçeği, s. 111-116.
etmeyi ısrarlı bir şekilde sürdürmektedir. Susurluk olayı 42 A.g.e. s. 118
sırasında dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral 43 Sezgin Tanrıkulu, “Devlet kayırlarında JİTEM-Ergenekon,” Gün-
cel Hukuk, sayı 2009/3.
Teoman Koman, konuyla ilgili haber yayımlayan medya 44 Bu konu II. Bölümde JİTEM dava ve soruşturmaları başlığı al-
kuruluşlarına daha önce Susurluk Meclis Araştırma Ko- tında ele alınacaktır.

219
JİTEM’in Öyküsü Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı, İstihbarat
Daire Başkanlığının bünyesinde kurulmasına karşın,
Ecevit Kılıç faaliyetleri koordineli çalışmak dışında doğrudan bu
daireye bağlı değildi. 7 bölgedeki her grup komutan-
lığının başında bir yüzbaşı veya üsteğmen vardı. Alt
JİTEM, 1983 yılında Ergenekon davasında zanlı olan kadroları ise iki subay ve iki-üç de astsubaydan olu-
emekli Albay Arif Doğan tarafından kuruldu. Jan- şuyordu.
darma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlı- JİTEM’in aktifleşmesi PKK eylemlerinin başlamasına
ğı’ndaki seçkin jandarma subaylarının görev yaptığı denk düşer. PKK’nın eylem biçimi Güneydoğu’da asa-
Plan ve Proje Biriminde çalışan45 Arif Doğan, jandarma yişi sağlamakla görevli jandarma birliklerinin alışık
istihbaratını tek elde toplama çabasına girdi. Jandar- oldukları tarzda değildi. Örgüt, ileride tüm bölgeyi
ma merkezdeki ve il alay komutanlıklarındaki istihba- etkisi altına alacak gerilla tarzı eylem stratejisini uy-
ratçıların tek çatı altında toplanması önerisini getirdi. guluyordu. PKK’nın eylemleri gittikçe sıklaştı. MİT
Bu konuda Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı ve de istihbarat sağlamakta etkisiz kalıyordu; çünkü
Genel Komutanlığına rapor hazırladı. Onay verilmesi PKK’nın eylem alanları kırsal bölgelerdi.
üzerine 1983’te Jandarma İstihbarat Daire Başkanlı-
Sonunda Güneydoğu’daki mücadeleyi tek elden yü-
ğına bağlı olarak Jandarma İstihbarat Grup Komu-
rütmek amacıyla 1987 yılında Diyarbakır’da Asayiş
tanlığı kuruldu. Başına da önerinin sahibi Arif Doğan
Kolordu Komutanlığı kuruldu. Başına da Korgeneral
atandı. Bu komutanlıklar Ankara’da Jandarma Genel
Hulusi Sayın atandı. Göreve başlar başlamaz Jandar-
Komutanlığı Karargâhında yönetilecekti. Bunun yanı
ma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanlığı sırasında
sıra 7 bölgede de grup komutanlıkları oluşturuldu:
oluşturulmasına yardımcı olduğu Jandarma İstihba-
Ankara, İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Erzurum, Sam-
rat Grup Komutanlığını yeniden yapılandırdı. 1987’de
sun ve Adana. Bu illerdeki her komutanlık o bölgenin
Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığının adını Jan-
tamamındaki istihbarat faaliyetlerinden sorumlu ola-
darma İstihbarat ve Terörle Mücadele olarak değiş-
caktı. Bu yedi grup komutanlığının istihbarat bilgileri
tirdi. Böylece varlığı yıllarca tartışılacak JİTEM tam
Arif Doğan’da toplanacaktı. JİTEM’in ilk hali olarak
anlamıyla kurulmuş oldu.46
görülen İstihbarat Grup Komutanlığının kurulmasını
sağlayan asıl isim dönemin Jandarma Kurmay Başka- JİTEM kurulurken Jandarma İstihbarat Grup Komu-
nı Tümgeneral Hulusi Sayın’dır. tanlığının organizasyon şemasında değişikliğe gidil-

45 Arif Doğan, 1945 yılında Hatay’da dünyaya geldi. Henüz üsteğ- 2006-2008 arası önemlİ gelİşmeler
menliği sırasında istihbaratçı olarak yetişmeye başladı. 1971 yı-
lında da gizli görevle kaçakçılık faaliyetlerini takip etmesi ama-
cıyla Trabzon’a tayin edildi. 1970’li yılların sonuna kadar bu Dİnleme Skandalı
kentte görev yaptı.
46 Susurluk skandalının ardından dönemin Başbakanlık Teftiş Ku- Haziran 2008 tarihinde skandal tabir edilebilecek önemli
rulu Başkanı Kutlu Savaş’ın hazırladığı Susurluk Raporu’nun dev-
let sırrı olduğu gerekçesiyle sansürlenen bölümlerinde JİTEM’in
bir gelişme yaşandı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin
kuruluş hazırlıklarının Hulusi Sayın’ın Jandarma Genel Komutan- Türkiye genelinde iletişim araçlarıyla yapılan tüm gö-
lığı Kurmay Başkanlığı yaptığı dönemde tamamlandığı bilgisi yer
aldı. Susurluk Raporu, s. 79. rüşme detaylarının Telekomünikasyon İletişim Başkan-
47 Abdülkadir Aygan, İtirafçı: Bir JİTEM’ci Anlattı, s.25. lığı (TİB) tarafından temin edilip Emniyet Genel Müdür-
48 İtirafçılık uygulamasını başlatan isim, Şemdinli ve Eruh baskın- lüğü İstihbarat Daire Başkanlığına verilmesi kararı aldığı
ları sırasında Siirt 70. Tugay Komutanı Tuğgeneral Hasan Kun-
dakçı’dır. ortaya çıktı.51 Mahkemenin 25 Nisan - 25 Temmuz 2007
49 Aslında JİTEM içinde görev yapan subay ve astsubayların da bir arasında 3 aylık dönem için aldığı kararı daha önce, 26
kod adı vardı. Ama pek kullanmıyorlardı.
50 İtirafçı: Bir JİTEM’ci Anlattı, s.17.
Ocak - 25 Nisan 2007 tarihlerini kapsayacak şekilde de
51 Kemal Göktaş, “Herkesin haberleşmesi izleniyor,” Vatan, 1 Hazi- aldığı,52 Kasım 2007’de de benzer bir kararın alındığı, uy-
ran 2008; Gökçer Tahincioğlu, “İzleme İtirazı,” Milliyet, 2 Hazi-
ran 2008.
gulamanın özel hayatın gizliliği ilkesini tam ve kalıcı şe-
52 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 26.1.2007 tarih, 2007/364 sayılı karar kilde ihlal eden rutin bir durum haline döndüğü anlaşıl-
ilamı. dı.53 Skandal bununla da bitmedi. Bir süre sonra mahke-
53 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı şöyleydi: “25.04.2007 ta-
rih, 88854 sayılı yazıda, devletin bölünmez bütünlüğüne, ana- menin aynı izni MİT’e ve 12 Kasım 2007’de Jandarma Ge-
yasal düzenine ve genel güvenliğine, emniyet ve asayişine, hal- nel Komutanlığına verdiği ortaya çıktı.
kımızın can ve mal güvenliğine ve ülkemizin içinde bulunduğu
demokratik sürecin sekteye uğratılması için eylem arayışı içe-
risindeki terör örgütlerinin stratejilerinin önceden tespit edile-
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, 15 Kasım 2007’de
bilmesi ve özellikle cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçim- jandarmaya verilen izin ile ilgili olarak; “Jandarma’nın

220
medi. Merkez Ankara’da kaldı ve ismi JİTEM Gruplar leri teslim olan itirafçılar, örgüt hakkında bildiklerini
Komutanlığı olarak değiştirildi. Diğer altı ilde JİTEM güvenlik güçlerine aktarıyordu.48 İtirafçılar cezaev-
Grup Komutanlıkları faaliyetlerine devam etti. Grup lerinde “İtirafçılar Koğuşu” adı verilen koğuşlarda
komutanlıkları Sorgulama, Harekât Şube, İstihbarat kalıyordu. Bu uygulama, istihbarat toplama görevi
Birim Başkanlığı ve İstihbarat Şube Müdürlüğü olmak için ya da operasyonlarda kendilerine ihtiyaç duyul-
üzere 4 ayrı şubeden oluşuyordu. Bir istihbarat örgü- duğunda cezaevinden çıkarılmalarını kolaylaştırıyor-
tü gibi görünse de JİTEM’in operasyon yapma yetkisi du. Hepsine yeni bir kimlik veriliyor, kod adlarla görev
vardı. İl jandarma komutanları bu birimlerin işleyi- yapıyorlardı.49 Cezaevinde ceza çekiyor gibi görünse-
şine karışamıyordu. Hiçbir JİTEM görevlisi hakkında ler de çoğunlukla dışarıda kalıyorlardı. Operasyondan
ne gerekçeyle olursa olsun Jandarma Genel Komuta- döndüklerinden askeri birlikler içinde kalıyorlardı.
nının izni olmadan adli ve idari işlem yapılamıyordu. Kent merkezine de çıkıyorlardı. JİTEM’in kurulmasıy-
JİTEM’ciler istihbarat amaçlı olarak herkesi gözaltına la itirafçıların koşulları daha da iyileştirildi. Bu Hulusi
alıp, sorgulayabiliyordu. Sayın’dan sonra Asayiş Kolordu Komutanlığı’na ata-
Çatışma ve olayların yoğunluğu nedeniyle en çok nan Korgeneral Hikmet Köksal döneminde Diyarbakır
önem verilen JİTEM birimi, Diyarbakır Grup Komu- Grup Komutanı Binbaşı Cem Ersever’in çabalarıyla iti-
tanlığıydı. En önemli istihbaratçı subaylar bu komu- rafçıların sivil memur olarak Jandarma Genel Komu-
tanlıkta görevlendirildi. Güneydoğu ve Doğu Anadolu tanlığı kadrosuna alınması kararlaştırıldı. Bunun üze-
bölgelerindeki bütün JİTEM timleri Diyarbakır Grup rine korgeneral Hikmet Köksal, Cem Ersever ve Arif
Komutanlığı’na bağlıydı. En faal tim komutanlıkları, Doğan’dan itirafçıları toplamasını istedi.50 İtirafçılar
Elazığ, Batman, Mardin, Şanlıurfa, Bingöl, Hakkâri Silvan Eğitim Alayında özel eğitime alındı. Ama bu
ve Van’daydı. Ayrıca tim komutanlıkları sadece illerle itirafçıların büyük kısmı cezaevinden sonra askerlik
sınırlı değildi. Önemli ve özellikle sınır noktalarındaki görevlerini yapmaları için çeşitli illere gönderilmişti.
ilçe merkezlerinde de tim komutanlıkları vardı. Silopi, Bunun üzerine bu itirafçılar hemen bulundukları il-
Yüksekova ve Cizre gibi…47 lerden Diyarbakır’a sevk edildi. Görev yerleri Asayiş
Kolordu Komutanlığı oldu. Kalan askerlik görevlerini
JİTEM’de resmi görevli olarak subay, astsubay ve uz- burada tamamladılar. Eğitime alınan itirafçılar daha
man çavuşlar yanında, bir de itirafçılar, korucular gibi sonra sivil memur olarak JİTEM’in kadrosuna dâhil
sivil unsurlar vardı. İtirafçılar örgüt içerisinde subay-
edildi.
lar kadar etkindi. Daha önce PKK saflarında bulunan
ancak sonra operasyonlarda yakalanan veya kendi-

görevleri arasında ülke seviyesinde istihbarat faaliye-


tinde bulunma yetkisinin yer almadığı dikkate alınarak,
kararın kaldırılması talep olunur” gerekçesi ile itiraz et- leri ile ilgili meydana gelebilecek provokatif olayların önüne ge-
çilmesi, eylemlerin planlama ve hazırlık aşamasında deşifre edi-
mişti. Ancak mahkeme bu itirazı şu gerekçeyle redde- lebilmesi amacıyla özellikle bombalama eylemlerinde bombala-
rın aktif hale getirilmesinde GSM telefonlarının kullanılması se-
diyordu: “Bahse ve itiraza konu kararın aynısı, yine talep bebiyle, yurtdışı çıkışları dahil olmak üzere ileriye dönük olarak
eden Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı 3 aylık dönemde oluşacak detay kayıtlarının Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı’ndan temin edilip canlı (on-line) olarak alın-
ve MİT Müsteşarlığı’na verilmiştir. TİB’in kararlara itiraz ması, en kısa sürede bilgisayar ortamında incelenebilmesi, 5397
sayılı yasa ile düzenlenen 2559 sayılı yasanın ek-7 maddesi uya-
hakkı bulunmamaktadır. Örgütlü suçların tüm ülkeyi kapsa- rınca istenmiştir. Devamlı olarak terör faaliyetinde bulunan yasa-
yacak seyir izlediği, kimi zaman ülke hudutlarını da aştığı bi- dışı terör örgütlerinin eylemlerini sürekli planladıkları, fırsat bul-
dukça gerçekleştirdikleri, örgütlere yönelik operasyonların başa-
linen bir gerçektir. Örgütlü suçlar ‘jandarma bölgesinde baş- rıya ulaşması göz önüne alındığında teknik izleme-dinleme ileti-
ladı, polis bölgesinde bitecek’ gibi bir düşünce doğru olma- şimin tespiti ve detay kayıtlarının alınması hususlarının önemli
olduğu, herhangi bir zafiyetin örgütlerin başarıya ulaşmasına ne-
yacaktır. Jandarma’nın görev alanı çok darmış gibi yorum den olacağı anlaşılmaktadır.Örgütlerin takibi, militanlarının ya-
kalanması, gerçekleştirebilecekleri eylemlerin önceden haber
yapmak isabetli değildir. Emniyet İstihbarat Daire Başkan- alınarak önlenmesi açısından kişiler aleyhine delil olmayacak şe-
lığı’na aynı kararın verilme gerekçesi ne ise jandarma için de kilde münhasıran istihbarat hizmetlerinde kullanılmak üzere tüm
detay kayıtlarının alınmasının zorunlu olduğu kanaatine varıldı-
aynıdır.”54 İkinci bir itiraz üzerine aynı mahkeme heyeti, ğından, detay kayıtlarının alınması yönündeki istemin kabulüne
karar verilmiştir (…) DATA hattı (kablolama) üzerinden haber-
Jandarma’nın önleyici tedbirleri sadece kendi sorumlu- leşme ve faks bilgilerinin ileriye dönük olarak 3 aylık dönemde
luk alanında alabileceği gerekçesiyle bu kez kabul etti ve oluşacak detay kayıtlarının 5397 sayılı kanun gereği olarak Te-
lekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından temin edilip canlı
jandarmaya verilen izin kaldırıldı. Ancak, Jandarma bu (on-line) olarak alınmasına karar verilmiştir…” İlgili mahkeme-
nin 25 Nisan 2007 tarihli 2007/2084 sayılı karar ilamı.
yetkiyi yeniden almak için uzun bir mücadeleye girişti.
54 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 27.11.2007 tarih, 2007/6147 sayılı karar
İzni jandarma bölgesinde kullanma kaydıyla geri aldı. ilamı.

221
En nihayet Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Ankara 11. Ağır Ceza Okan Şimşek ve Veysel Şahin’in verdiği ifadenin ardından
Mahkemesi’nin jandarmaya verdiği tüm dinleme izin ka- Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi, başta Trabzon Jan-
rarlarını 5 Haziran 2008’de iptal etti.55 darma Komutanı Albay Ali Öz olmak üzere diğer görev-
liler hakkında suç duyurusunda bulunulması için dosyayı
Dinleme skandalı ne denli vahimse, jandarmanın böyle savcılığa gönderdi ve Trabzon Savcılığı da bu suç duyu-
bir yetkinin peşinde koşması alan genişletme refleksini rusu ile müdahil vekillerinin şikâyetini birleştirerek ön in-
göstermesi bakımından o denli manidardır. Yargıtayın celeme yapılması için İçişleri Bakanlığına başvurdu. Ba-
verdiği karar hukuk ilkeleri istikametinde olmuş, ayrıca kanlık tarafından görevlendirilen müfettişlerin yaptığı ön
jandarmanın keyfi alan genişletmesi engellenmiştir. inceleme sonucunda jandarma görevlileri hakkında so-
ruşturma açılması yönünde karar verildi. Bunun üzerine
Dİnk cİnayetİ: Jandarma İhmal İle kasıt Trabzon Savcılığı gerekli soruşturmayı yürüterek Ali Öz,
arasında Metin Yıldız, Hüseyin Yılmaz, H.Ömer Ünalır, Gazi Gü-
Hrant Dink 19 Ocak 2007’de İstanbul’da Agos Gazete- nay, Okan Şimşek, Veysel Şahin ve Önder Araz hakkında
bir iddianame düzenleyerek dava açılmasına karar verdi.
si’nin önünde Trabzon’un Jandarma sorumluluk alanına
giren Pelitli Beldesi’nden gelen Ogün Samast tarafından Okan Şimşek ve Veysel Şahin’in yargılandıkları davada
arkadan vurularak öldürüldü. Bir süre sonra azmettirici beklentileri yükselten gelişmeler yaşanmış olmasına rağ-
Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci’nın jandarma muh- men bir devlet geleneğinin yeniden karşımıza çıkacağı-
biri olduğu ortaya çıktı. Coşkun İğci, Hayal’in, Dink’i nın sinyalleri veriliyor. Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi,
öldürme planı yaptığını, bu amacıyla silah temin etmesi yaptığı yargılama sırasında ulaştığı deliller sonucunda iş-
için kendisine para verdiğini, bu durumu tanıdığı jan- lenen suçun basit bir görevi ihmal olarak değerlendirile-
darma istihbarat görevlilerine bildirdiğini ifade etti. meyeceği, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından TCK’nın 83.
maddesine göre bir yargılama yapılması gerektiğinden
Trabzon Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında yü- bahisle dosyayı Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti.
rütülen ön inceleme sonucunda iki jandarma görevlisi Ancak bu kararı incelemekle görevli asliye ceza mahke-
Okan Şimşek ve Veysel Şahin hakkında Trabzon 2. Sulh mesi, yine tatmin edici hiçbir gerekçe göstermeden bu
Ceza Mahkemesi’nde görevi ihmal iddiasıyla açılan dava- görevsizlik kararını kaldırmış ve davanın sulh ceza mah-
nın 20.03.2008 tarihinde yapılan duruşmasında ifade ve- kemesinde görülmeye devam edilmesine karar verdi.
ren bu iki jandarma görevlisi, Yasin Hayal’in eniştesi Coş-
kun İğci’den Hrant Dink’in öldürüleceği yönünde istih- Katil zanlısı Ogün Samast cinayetin ardından Samsun’da
yakalanmış ve emniyet müdürlüğüne götürülmüştü. Bu-
barat almalarının ardından durumu üstlerine bildirdikle-
rada diğer zanlılar gibi nezarethane ya da 18 yaşından
rini ancak komutanları Ali Öz’ün toplantı sırasında ‘bunu
küçük olduğu için buna uygun bir yerde tutulması gere-
sonra konuşuruz’ diyerek konuyu kapattığını ve bir daha
kirken çay ocağında bekletilmişti. Beklerken yalnız de-
da gündeme getirmediğini söylediler. Bu çarpıcı açıkla-
ğildi, emniyet ve jandarma görevlileri katil zanlısı Ogün
maların ardından tanık olarak ifadesine başvurulan diğer
Samast’la fotoğraf çektirmek için sıraya girmiş, zanlının
jandarma görevlileri de Okan Şimşek ve Veysel Şahin’in
eline bayrak verilerek poz vermesi sağlanmış ve üstünde
anlatımlarını doğruladılar.
‘vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez’ yazılı
bayraklı takvimin kadraja girmesi için özel çaba sarf edil-
55 Kararda; “Anılan yasal düzenlemelerin amaç, kapsam ve gerek- mişti.
çesiyle birlikte nazara alınıp değerlendirildiğinde amacı ne olursa
olsun hiçbir kuruma demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye
Cumhuriyeti’nde yaşayan insanlar şüpheli görülerek ülke ge- Bir katil zanlısına zanlı değil de kahramanmış gibi mua-
nelini kapsayacak şekilde yetki verilemeyeceği, anılan kanun-
mele eden, resmi üniformalarıyla fotoğraf çeken ve çek-
ların ilgili maddeleri gereğince talepte bulunan kolluk birimle-
rinin bulundukları yerler itibariyle yetkili olan ve CMK’nın 250. tirenlerin kimler olduğu bilindiği halde yalnızca iki gö-
maddesinin 1. fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemesi üye-
lerinin kendi yargı çevreleri ile ilgili karar vermeleri gerektiği, sı- revli hakkında dava açılmıştı. Suçlama ise, bu fotoğraf-
nırsız bir yetki verilmesi suretiyle iletişimin tespit edilerek din- ların basına sızdırılmasını önlememek ve zanlıyı çay oca-
lenilmesine karar verilemeyeceği, yasa koyucunun amacının da
bu olduğu açıktır. Kanun yararına bozma, karar veya hükümler- ğında tutmuş olmaktı.
deki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yara-
rına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılma-
sını sağlama amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu
Haklarında dava açılan bu iki görevli dışındaki emniyet ve
olarak Ceza Yargılaması Yasası’nın 309 ve 310. maddelerinde dü- jandarma görevlileri hakkında, Samsun Cumhuriyet Sav-
zenlenmiştir.” denildi.
cılığınca kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmişti. Bu
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 4.6.2008 tarih, 2008/7160 sayılı karar
ilamı. karara, itiraz merci olan Çarşamba Ağır Ceza Mahkeme-

222
sinde itiraz eden müdahil vekilleri, itirazlarının reddi ka- larıdır. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük burada öne çıkan
rarı üzerine, iç hukuk yolları tüketildiğinden konuyu Av- figürdür. Ayrıca dava kapsamında tutuklanıp yargıla-
rupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdılar. nanlardan birisi olan emekli Albay Arif Doğan, Küçük’le
birlikte JİTEM’in kurucularındandır.
Dava açılan iki emniyet görevlisi hakkında ise, Samsun
4. Asliye Ceza Mahkemesinin beraat kararı vermesi üze- Jandarmanın konumu ikinci iddianamede daha açık bi-
rine, karar müdahil vekillerince temyiz edildi. çimde ortaya çıktı. Eski Jandarma Genel Komutanı Şener
Eruygur, eski Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Emekli
TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Hrant Dink cinayeti ile
Tuğgeneral Levent Ersöz, emekli Jandarma İstihbarat Al-
ilgili raporunu kamuoyuna açıkladı.
bayı Teknik Takip Şubesi Müdürü Atilla Uğur gibi isimle-
Komisyon, raporun sonuç bölümünün 183. sayfasında rin bu iddianame çerçevesinde darbe girişiminde bulun-
yürüttüğü araştırma ile ilgili olarak: “Hrant Dink’e yönelik mak, bu niyetle istihbarat imkânlarını keyfi olarak kullan-
bir tehlikenin Emniyet ve Jandarma personelince öğrenilmiş, mak, kişileri fişlemek suçuyla yargılanıyorlar. İkinci iddia-
tehlikenin varlığı konusunda gerek yazılan yazının akıbetinin namede yer alan şu tespit oldukça açıklayıcıdır: “Şüpheli-
tam olarak araştırılamamış olması ve gereğinin yapılamamış lerden ele geçirilen dijital verilerdeki bilgilerden şüpheli Şener
olması gerekse Coşkun İğci’nin İl Jandarma Komutanlığının Eruygur’un Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde “cum-
kayıtlı bir haber elemanı olmasa bile kendisinden alınan ha- huriyet çalışma gurubu” ismiyle darbe hazırlıklarını planla-
berin ve bilginin yeterince araştırılmaması ve değerlendirile- yan ve organize eden muvazzaf askerlerden oluşan bir gu-
memesi sonucunda idari makamların bu tür bir riski bilebile- rup kurduğu, Ergenekon terör örgütünün tespit ettiği hedef-
cek durumda olmalarına rağmen, her kademedeki sorumlu- ler doğrultusunda hareket eden bu gurubun, darbe öncesi ve
ların ihmali sonucunda tehlikeyi önlemek için gereken tedbir- darbe sonrası yapılacaklar için “SARIKIZ”, “AYIŞIĞI”, “YA-
leri almadığından tehlikenin gerçekleşmiş olduğu ve Hrant KAMOZ” ve “ELDİVEN” kod isimli dört ayrı darbe planı ha-
Dink adlı vatandaşımızın yaşamını yitirmiş olduğunu…” be- zırladıkları anlaşılmıştır.”60 Bu tespit, darbe girişimlerinin
lirtmektedir. Bu rapor ve bundan önce yapılan tüm soruş- hem ideolojik merkezi ve hem de lojistik desteğinin Jan-
turmalar Hrant Dink’in öldürüleceğinin tüm kolluk birim- darma Genel Komutanlığı olduğunu göstermektedir. Bu
leri tarafından bilindiğini buna rağmen hiçbir önlem alın- noktada jandarma birliklerinin yaygınlığın, daha önce altı
madığını açıkça ve bir kez daha belgelemiştir.”56 çizilen yetki-sorumluluk bozukluğu çerçevesindeki keyfi
Cinayetle ilgili olarak sürmekte olan jandarma görevlile- 56 Bu bölüm Hrant Dink Suikasti 2. Yıl Raporu, Av. Fethiye Çetin,
riyle ilgili iki ayrı dava Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi Av. Umre Deniz Tuna’dan alınmıştır.
57 İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih, 2007/1-
tarafından 6 Mayıs 2009 tarihinde “görevi ihmal suretiyle 536 hazırlık, 2008/968 esas ve 2008/623 iddianame sayılı iddia-
görevi kötüye kullanmak” iddiası ile birleştirildi. namesi.
58 İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 14.03.2009 tarih, 2009/511
hazırlık, 2009/268 esas ve 2009/188 iddianame sayılı iddiana-
Ergenekon Davası-Soruşturması ve Jandarma mesi.
59 İlk iddianamede suç şöyle tanımlandı ve adlandırıldı: “Ergene-
Ergenekon soruşturması ve davası devletle, özellikle as- kon” isimli yapılanmanın görünüşte devletin yeniden yapılandırıla-
rak iktidara ulaşmak şeklinde özetlenebilecek bir amaca sahip ol-
kerlerle ve onların sivil uzantılarıyla irtibatlı darbeci bir duğu, dokümanlarda görülmekle birlikte; Yapılanmanın, amacına
yapılanmayı ve bu çerçevede yapılan eylemleri konu alan ulaşabilmek için “naylon terör guruları oluşturularak, terör dünya-
sına yön verilmesi” , “ ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı
bir hukuki süreç olarak Türkiye’nin son iki yılına damga ideolojilere sahip siyasilerin engellenebilmesi için “suikast” inde kul-
lanılabileceğine ilişkin bilgi” , “kişisel çıkarlar adına siyasete yönel-
vurdu. Ergenekon soruşturması çerçevesinde 2008 Ocak miş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabilen siyasilerin
ayından itibaren 14 Nisan 2009’a kadar toplam 12 ope- engellenebilmesi için; geriye kalan tek yolun suikast” olduğuna iliş-
kin saptama, “ içte ve dışta ortak ve benzer idealler doğrultusunda
rasyon gerçekleştirildi. İlki Temmuz 200857, ikincisi Mart faaliyet gösteren, ulusal ve uluslararası, legal ve illegal örgütler ile
işbirliğine yönelmenin kaçınılmaz bir zorunluluk” olduğuna ilişkin
200958 olmak üzere iki iddianame kabul edildi.59 Operas- bilgi ve “karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operas-
yonlarda bir kısmı jandarmadan emekli olmak üzere ara- yon amacına aykırı hareket eden herhangi bir ajanı öldürmeyi” ka-
bul eden anlayış göz önüne alındığında; “Ergenekon” yapılanması-
larında muvazzaf subayların da bulunduğu şüpheliler gö- nın amaçlarına ulaşabilmek için salt demokratik ve yasal stratejilere
zaltına alınarak tutuklandı. Gerek ilk gerekse ikinci iddia- yönelmeyeceği, nihai hedefinin “iktidar olmak” ile birlikte bu hede-
fine yasal olmayan yöntemlerle ulaşmayı planladığı görülmektedir.
namede şüpheli olarak yargılananlar arasında jandarma Bu kapsamda “Ergenekon” yapılanmasının temel hedefinin yasal
olmayan faaliyetleri ile Devlet otoritesini kendi amaçları doğrultu-
ile bağlantılı olanlar özellikle dikkat çekti. sunda baskı altına almak, O’ nu yönlendirmek şeklinde tezahür eden
siyasal bir hedef olduğu söylenebilir.” İstanbul Cumhuriyet Başsav-
İlk iddianameyi jandarma açısından önemli kılan nokta cılığının 14.03.2009 tarih, 2009/511 hazırlık, 2009/268 esas ve 20-
09/188 iddianame sayılı iddianamesi, s. 34.
kimi kritik tutukluların geçmişte görev yeri olarak Doğu 60 İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 14.03.2009 tarih, 2009/511
ve Güneydoğu Anadolu’da JİTEM’de görev yapmış olma- hazırlık, 2009/268 esas ve 2009/188 iddianame s. 236.

223
istihbarat imkânlarının oynadığı rolün altını özellikle çiz- bazı korucu ve haber elemanları olan kişilerdir. Dava bel-
mek gerekir. gelerinde şüpheli veya sanıkların “JİTEM üyesi oldukları”
iddiası veya saptamaları sıklıkla tekrarlanmaktadır.
“Cumhuriyet Çalışma Grubu” (CÇG) konumuz açısından
özellikle önemlidir.61 CÇG’nin basın tarafından ortaya çı- Konuyla ilgili ilk hukuki girişim yıllar önce 1989 yılında İdil
karılan belgelerle kanıtlanan şu iki faaliyeti dikkat çeki- Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılmıştı. İdil Cumhu-
cidir. riyet Başsavcılığınca bir kısım subay, astsubay ve kamu
görevlileri aleyhine, suç işlemek amacıyla silahlı çete
1) Fişleme: Türkiye çapında tüm illerde kişi, kurum, oluşturmak, birden fazla kimseyi taammüden öldürmek
okullar, sivil toplum örgütleri, işyeri sahipleri ile bazı suçlamasıyla yürütülen soruşturma dosyasında tam 10
kamu birimleri ve burada çalışan kişiler fişlenmiştir. yıl sonra verilen görevsizlik63 kararında, devlet içerisinde
Jandarma imkânları özellikle fişlemeler için kullanıl- yer alan oluşum için “kapsamı ve işledikleri suçlar tüm ülke
mıştır. geneline yayılan ve kamu görevlileri, itirafçılar ve korucular-
2) Sivil Toplum örgütlenmesi: JGK Planlama Koordinas- dan oluşan bir çetenin soruşturma konusu suçu işlediği, bu
yon ve Güvenlik Dairesi’nde bizzat Orgeneral Şener çetenin önceleri terörle/teröristlerle mücadele amacı ile ku-
Eruygur’un yönetiminde sivil toplum eylem kararları rulduğu, teröre destek veren şahısların yasal yöntemler kul-
dâhilinde 225 ayrı sivil toplum kuruluşunun katılımı ile lanılmadan cezalandırılmasını yöntem olarak benimsedik-
Ulusal Birlik Hareketi STK platformu kurulmuştur.62 leri, daha sonraları başka saiklerle adam öldürme/kaçırma,
çek senet tahsilâtı, bombalama, tehdit v.s. gibi suçları işle-
Keyfi ve denetimsiz güç varlığı ile buna bağlı askeri alan dikleri iddialarının olduğu…” görüşlerine yer vermiştir.
genişlemesinin bu tür sonuçları Türkiye’de sıkça karşıla- Asker sanıklarla ilgili olarak verilen görevsizlik kararın-
şılan bir durumdur. Ancak bu çapta ve tarzda hukuki ta- dan sonra, soruşturma evrakı, soruşturma iznini vermeye
kip ilk kez gerçekleştirilmektedir. yetkili makam olan Genelkurmay Başkanlığına gitmiştir.
On yıl önce, görevsizlik kararında adları yer alan bu sa-
JİTEM dava ve soruşturmaları nıkların bir kısmı bu gün JİTEM davasında sanık olmasa-
lar da, ETÖ soruşturmasında tutuklu şüphelidirler”.64
2006-2008 döneminde JİTEM etrafında halen dava ve
çeşitli soruşturmalar sürmektedir. Bu davaların şüpheli
Davalar
veya sanıkları büyük ölçüde jandarma istihbarat görev-
lileri ve onlara bağlı çalışan eski örgüt üyesi itirafçılar ve Halen sürmekte olan dört dava vardır.

61 İddianamede; Cumhuriyet Çalışma Grubu’nun kuruluş gerekçesi 1. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca bir kısım su-
şöyle ifade edilmiştir: “Cumhuriyet Çalışma Grubunun Teşkilat bay, astsubay ve kamu görevlileri aleyhine, suç iş-
ve Faaliyetleri başlıklı sunumda; Cumhuriyet Çalışma Grubunun
“Yıkıcı, bölücü ve irticai unsurlar ile bunların uzantılarının, Tür- lemek için teşekkül oluşturmak, bir suçu söyletmek
kiye Cumhuriyeti devletine karşı giriştikleri eylem ve faaliyetle-
rine karşı; Toplumsal refleksi harekete geçirmek, Dezenformas- için işkence yapmak ve taammüden öldürmek suç-
yon ile mücadele etmek, Özel istihbarat bilgilerini üretmek, kul- lamasıyla yürütülen soruşturma dosyasında 13 yıl
lanmak ve arşivlemek, kurum kimliği adı altında yapılması mah-
zurlu olan ve fakat yapılması gereken eylem ve faaliyetleri or- sonra hazırlanan iddianamede65 devlet içerisinde
ganize etmek maksadıyla, ‘Jandarma Genel Komutanın emirleri’
ile ‘Bizatihi kontrol ve denetimleri’ altında görev yapmak üzere
yer alan bu oluşum için “sanıkların suç tarihleri itiba-
kurulduğu belirtilmektedir... Fakat Cumhuriyet çalışma grubu- riyle ‘JİTEM’ adı altında oluşmuş, ‘sözde devlet adına’
nun kuruluş gerekçesindeki “Kurum kimliği adı altında yapılması
mahzurlu olan ve fakat yapılması gereken eylem ve faaliyetleri ancak yasadışı yollarla birçok adam öldürme, adam
organize etmek” ibaresinden de söz konusu oluşumun tamamen kaldırma ve Terör Örgütü PKK yandaşı olarak inan-
illegal bir yapılanma olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
62 Mehmet Baransu, “Jandarma’dan rektörlere not,” Taraf, 8 Hazi- dıkları veya sandıkları kişiler aleyhine ve kendi çıkarla-
ran 2008. rına gasp eylemleri yaptıkları, cürüm işlemek için teşek-
63 İdil Cumhuriyet Başsavcılığı 08.01.1999 tarih, 1989/274 hazırlık ve
1999/1 sayılı görevsizlik kararı.
kül oluşturan ve faaliyette çetenin üyeleri oldukları ve ay-
64 Tanrıkulu, a.g.e. rıca sanık Abdülkerim Kırca’nın eylemlere ilişkin talimat-
65 Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 29.03.2005 tarih, 1992/999 ları vermek suretiyle bu çetenin yöneticisi konumunda
hazırlık ve 2005/3479 esas sayılı iddianamesi.
bulunduğu” görüşlerine yer verilmiştir. İddianame-
66 Bu kovuşturma dosyası, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin
görevsizlik kararı ile sanıkların asker olmaları nedeniyle 7. Ko- deki hazırlık numarasındaki tarihe göre bu dava dos-
lordu Askeri Mahkemesine gönderilmiş, 7.Kolordu Askeri Mahke-
mesi görevde olan asker şahıslarla ilgili dosyayı başka bir esasa yasında aradan geçen 17 yıla karşın görevli yargı yeri
kaydettikten sonra görevsizlik kararı vererek yargı yerinin tayin henüz saptanmış değildir.66
edilmesi bakımından dava dosyasını uyuşmazlık mahkemesine
göndermiştir. Uyuşmazlık mahkemesi ise asker kişi olan sanıklara
yüklenen “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bir suçu söy-
2. JİTEM mensubu olarak Milli Savunma Bakanlığı kad-
letmek için işkence yapmak, taammüden adam öldürmek” suçla- rosunda çalışan eski itirafçılarla ilgili Diyarbakır Dev-

224
let Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı ta- Soruşturmalar
rafından hazırlanan bir başka iddianamede67 sanık-
1. Soruşturmaları tetikleyen önemli gelişmelerden birisi
ların JİTEM örgütü içerisinde çalıştıkları, bu örgütün
İtirafçı Abdülkadir Aygan’ın açıklamaları oldu.73 Ay-
mensupları olarak birden fazla adam öldürdükleri id-
gan’ın tarifi üzerine JİTEM tarafından öldürülüp gö-
diası ile Diyarbakır 3 Nolu Devlet Güvenlik Mahkeme-
mülen bir kişinin cesedi bulundu, Aygan itiraflarında
si’ne dava ikame edilmiştir. Bu dava dosyası da yetkili
yargının belirlenmesi için çeşitli kuruluşlar arasında
rının askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve as-
dolaşmış, on yıl sonra Uyuşmazlık Mahkemesi yetki- keri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması
linin Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi olduğuna ka- nedeniyle, açılan kamu davasının adli yargı yerinde görülmesi-
nin gerektiğine karar vermiştir (Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bö-
rar vermiştir.68 Bu zaman zarfında Genelkurmay Baş- lümünün 02.06.2008 tarih, 2008/22 esas ve 2008/22 karar sayılı
ilamı) Bu karar üzerine dosyanın geldiği Diyarbakır 2. Ağır Ceza
kanlığı birçok fezlekeye karşın JİTEM mensubu mu-
Mahkemesi bu kez kovuşturma dosyasını 5271 sayılı kanunun 250.
vazzaf/emekli, subay/astsubay şahıslarla ilgili gerekli maddesi gereğince görevli Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek
üzere görevsizlik kararı vermiştir (Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mah-
soruşturma iznini vermemiştir. kemesinin 04.07.2008 tarih ve 2008/468 esas ve 2008/360 karar
sayılı ilamı.) Dosyanın 6. Ağır Ceza Mahkemesine ulaşması ile bir
3. Van Cumhuriyet Başsavcılığınca subay ve astsubay görevsizlik kararı daha verilerek kovuşturma dosyası görevli yargı
yerinin tayini amacıyla Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmiştir
ile kamu görevlileri aleyhine devletin birliğini ve ülke (Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK’nın 250. maddesiyle
yetkili) 23.12.2008 tarih, 2008/462 esas sayılı kararı).
bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemde bulunmak,
67 Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı-
adam öldürmek ve adam öldürmeye teşebbüs et- nın 21.06.1999 tarih,1999/1234 hazırlık, 1999/570 esas sayılı iddia-
mek, suç işlemek için anlaşmak suçlamalarıyla açı- name.
68 Diyarbakır 3 Nolu Devlet Güvenlik mahkemesi 3 yıla yakın bir za-
lan ve kamuoyunda ‘Şemdinli’ davası olarak bilinen man sonra 4723 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş
bu kovuşturmada Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sa- ve Yargılama Usulü Yasasında yapılan değişikliği gerekçe göste-
rerek görevsizlik kararı vermiş (Diyarbakır 3 Nolu Devlet Güvenlik
nıkların mahkûmiyetlerine karar vermiş69, Yargıtay Mahkemesi’nin 15.01.2002 tarih, 1997/187 esas, 2002/1 sayılı gö-
revsizlik kararı) dava dosyasını Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahke-
9. Ceza Dairesi70 bu kez sanıkların asker oldukların- mesi’ne göndermiştir. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi dava
dan bahisle yargı yerinin askeri mahkeme olması ge- dosyasının kendisine tevdiinden yaklaşık 4 yıl sonra bir görevsiz-
lik kararı daha vererek sanıkların JİTEM mensubu asker oldukla-
rektiğine karar vererek dosyayı Ağır Ceza mahkeme- rını, dolayısıyla 353 sayılı Askeri Mahkemenin Kuruluş ve Yargı-
sine iade etmiştir. İade üzerine Van 3. Ağır Ceza Mah- lama Usulü Yasasının 9 ve 10.maddeleri uyarınca dava dosyası-
nın Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesine gön-
kemesi bozma ilamı doğrultusunda görevsizlik kara- derilmesine karar verilmiştir (Diyarbakır 3.Ağır Ceza Mahkemesi
13.02.2006 tarih, 2002/60 esas, 2006/48 karar nolu görevsizlik
rı71 vermiştir. Kovuşturma dosyasının Van Asayiş Ko- kararı.). Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi,
lordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilme- sanıkların yargılandıkları tarihte askerlikle ilişkilerinin kesilmiş
olduğu, sanıkların haklarında dava açılması muhtemel asker ki-
sinden sonra bu kez bu mahkeme kendisini görevli şilerle yargılanmaların da asker kişiler hakkında derdest ve açıl-
sayarak görevsizlik itirazlarını reddetmiş ve sanıkları mış bir kamu davası da bulunmadığı; gerekçeleriyle 353 sayılı ya-
sanın 12. maddesi uyarınca görevsizlik kararı vererek ( Diyarbakır
tahliye ederek yargılamaya devam etmiştir. Sonuçta 3.Ağır Ceza Mahkemesi 13.02.2006 tarih, 2002/60 esas, 2006/48
karar nolu görevsizlik kararı) dava dosyasını görevli yargı yerinin
aynı nitelikli suçlar bakımından görevli yargı yerinin tayini için Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir.
adli ve özel yetkili ağır ceza mahkemeleri mi yoksa as- 69 Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK’nın 250. maddesiyle yet-
kili) 19.06.2006 tarih, 2006/45 esas ve 2006/74 karar sayılı ilamı.
keri mahkeme mi olduğu on yıllık bir yargı sürecinde
70 Yargıtay 9. CD. 08.05.2007 tarih, 2007/2839 esas ve 2007/3924
henüz kesin olarak saptanamamıştır.”72 karar sayılı ilamı.
71 Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.09.2007 tarih, 2007/189 esas
4. JİTEM’e ilişkin sürmekte olan dördüncü dava Diyar- ve 2007/213 karar sayılı ilamı.
bakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi`nde yargılanan ve 30 72 İlk üç davayla ilgili bu bölüm M. Sezgin Tanrıkulu’nun anılan ma-
kalesinden alınmıştır.
yıl hapis cezasına çarptırılan JİTEM mensubu Gül- 73 Aygan ilk önce 12 Mart 2004 tarihli Özgür Gündem gazetesinde
tekin Sütçü hakkındadır. Bu davayla gerekçeli karar yer alan itiraflarında JİTEM ekibi olarak Murat Aslan adlı bir ki-
şiyi 10 Haziran 1994’te kaçırıp işkence yaptıktan sonra öldürdük-
tamamlanmıştır. Mahkeme Mehmet Şerif Avşar`ın leri ve cesedini Silopi’nin Körtük (Çukurca) mezrası Bozamir De-
resi kenarında yakarak gömdükleri söylemişti. Aygan’ın itiraf-
ölümü nedeniyle Sütçü`yü 30 yıl hapis cezasına çarp- larını okuyan Murat Aslan’ın babası İzzettin Aslan, Körtük Kö-
tırmasına rağmen olayı adli bir vaka gibi göstermiş- yü’ne giderek söylenen yerde araştırma yaptı. Aygan’ın itirafla-
rında JİTEM tarafından kaçırılıp öldürüldüğünü söylediği ve gö-
tir. 12 sayfalık gerekçeli kararında JİTEM ismi geç- müldüğü yeri tarif ettiği belirttiği yerde taşlarla çevrili bir me-
mezken, Mehmet Şerif Avşar davası da adli cinayet zar buldu. 19 Nisan 2004 günü Silopi Cumhuriyet Başsavcılığına
başvuruda bulunarak mezarın açılmasını talep etti. Savcı ve dok-
gibi değerlendirilmiştir. tor gözetiminde açılan mezardan yanık izleri belli olan kemikler
çıktı. Adli Tıp Kurumu Başkanı Uzman Dr. Nizamettin Kurt imza-
sıyla 23 Haziran 2004’de Aslan’ın kafatasında 8 santimetre ça-
pında ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği ile çıkış deliğinin
tespit edildiğini belirtti. İhtisas Dairesi ise, 9 Eylül 2004 tarihli
raporunda Aslan’a ait kemiklerin İzzetin Aslan’ın oğlu olduğunu
yüzde 99.99 ile kabul etti Ekinci, Burhan, 2 Şubat 2005 tarihli Ül-
kede Özgür Gündem DİHA haberi.

225
JİTEM tarafından öldürüldüğünü söylediği 29 kişinin Bu konudaki en önemli gelişme Şırnak’taki kazılarla il-
ismini daha vermişti.74 Bu gelişme üzerine Diyarba- gili Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı doğrultusunda
kır Barosu ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır gözaltına alınan Kayseri Jandarma Alay Komutanı Al-
Şubesi 15 Şubat 2005’te Diyarbakır Cumhuriyet Sav- bay Cemal Temizöz’ün “adam öldürmeye azmettirmek
cılığına başvurdu. Savcılık suç duyurusunu kabul ede- ve silahlı örgüt üyesi olmak” suçundan 25 Mart 2009 ta-
rek, dosyayı Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri rihinde tutuklanması oldu. Temizöz’ün Şırnak’ın Cizre il-
Savcılığına aktardı. Savcılık tarafından 2009 Şubat çesinde JİTEM Grup Komutanı olarak görev yaptığı 1993-
ayında Genelkurmay Başkanlığı’na gönderilen dosya, 1996 yılları arasındaki dönemde kaybolan kişilerle ilgili
hâlâ burada beklemektedir.75 tutuklandığı açıklandı.

2. 2007 Eylül ayında 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Sav- Bu soruşturmalar jandarma ve JİTEM’in oynadığı rol açı-
cılığı, kolordu komutanlığı bahçesinden çıkarıldığı be- sından önemli ipuçları sunmakta ve ilk kez bu çapta bir
lirtilen topraktan insan kemikleri çıktığı yönündeki bir hukuki sürece konu olmaktadır.
haber üzerine soruşturma başlattı. Aradan geçen za-
mana rağmen soruşturmanın akıbeti henüz belli de- AB’ye entegrasyon projelerİ ve İyİleştİrme
ğil. adımları
3. Ergenekon davasının yarattığı ortam ve bu soruştur- Temel olarak AB çerçevesinde bazı önemli ve olumlu
manın geçmiş yıllara dönük sorgulamaları da içer- adımlar da atılmaktadır. Bunun yanında İlerleme Rapor-
mesi JİTEM konusunda yeni adımların atılmasına yol larının vurguladığı üzere bu adımlar iç güvenlik hizmetle-
açtı. Bu koşullarda artan talep ve suç duyuruları üze- rinin sivilleşmesini ve etkin denetimini sağlamaktan çok
rine bir dizi yeni soruşturma başlatıldı. Nisan 200- uzaktır. İyileştirme adımları ya da girişimleri seyirleriyle
9’da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı faili meçhul birlikte şu şekilde özetlenebilir.
olay dosyalarını bir araya getirerek, bu soruşturmala-
rın yürütülmesi için özel yetkili bir savcıya görev ver- Profesyonelleşme SORUNU
di.76 Bu çerçevede özel yetkili savcılık kazı çalışmala-
Jandarma sayısının yüzde 80’nin zorunlu askerlik hiz-
rına başladı. 2009 yılı Mart ve Nisan ayı içinde Diyar-
meti yapan askerlerden oluşması çeşitli nedenlerle tar-
bakır, Hani, Cizre, Silopi, Batman Helkis’te yapılan
tışma konusu olmaktadır. Türkiye’nin AB üyeliği kapsa-
kazılarda bir çok kemik parçasına, saç tüyüne, giysi
mında İçişleri Bakanlığı ile AB arasında yürütülmekte
parçalarına rastlandı.77
olan çeşitli çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalar-
74 Bu isimler yazar Musa Anter, HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat dan birisi de jandarmanın asayiş hizmetlerini yerine ge-
Aydın, Musa Toprak, Mehmet Şen, Talat Akyıldız, Zahit Turan,
Necati Aydın, Ramazan Keskin, Mehmet Ay, Murat Aslan, İdris tirirken zorunlu askerlik hizmeti yapan personel sayısını
Yıldırım, Servet Aslan, Sıddık Yetmez, Edip Aksoy, Ahmet Cey-
lan, Şahabettin Latifeci, Abdülkadir Çelikbilek, Mehmet Salih
azaltıp, profesyonel eleman sayısını artırarak, sivil otori-
Dönen ve ismi öğrenilmeyen amcası, İhsan Haran, Fethi Yıldı- tenin direktifi altında saydam bir biçimde bu hizmeti ye-
rım, Abdülkerim ve Zana Zoğurlu, Melle İzzettin ve ismi öğreni-
lemeyen şoförü, Hakkı Kaya, Harbi Arman, Fikri Özgen ve Muh- rine getirmesi projesidir. Bu proje, JGK tarafından 2004
sin Göl’dü. Ekinci, a.g.h. yılında kabul edilmiştir. Bu amaçla İngiltere ile işbirliği
75 Sezgin Tanrıkulu ile yapılan söyleşi, DİHA, 23 Ocak 2009
yapmayı kabul eden JGK, TSK’nın başlattığı “Personel
76 “Haklarında daimi arama kararı bulunan dosyalar”’ olarak kayıt-
lara geçen faili meçhul olay dosyaları arasında, yazar Musa An- Reformu 2014” projesini gerekçe göstererek, projeye ak-
ter’in 20 Eylül 1992’de Diyarbakır’da uğradığı silahlı saldırı so-
nucu ölmesi, Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Öz-
tif katılımını 2005 yılında geri çekmiştir.78 Gerekçe ola-
den’in 14 Ağustos 1995 tarihinde, Mardin’in Savur ilçesine bağlı rak JGK; atama, sicil ve personel rejimi gibi konularda
Ormancık köyü kırsal kesiminde açılan ateş sonucu iki koruma-
sıyla şehit olması ve Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğ- TSK’ya bağlı olduğunu, dolayısıyla önceliğinin 2014’te
general Bahtiyar Aydın’ın 22 Ekim 1993 tarihinde operasyon için
gerçekleşmesi beklenen personel reformuna uyum sağ-
gittiği Lice’de öldürülmesi olayları da yer alıyor Faili meçhul’ dos-
yalara özel yetkili savcı”. Milliyet, 22 Nisan 2009 lamak olduğunu ifade etmiştir. 2007 ve 2008 yıllarında
77 Zaman, 3 Nisan 2009 Güneydoğu’da yaşanan karakol baskınları sonrasında bu
78 Lale Sarıibrahimoğlu, a.g.e., s. 99.
bölgede özellikle terörle mücadele konusunda görev ala-
79 2007-2008 yıllarında yaşanan karakol baskınları sonrasında profes-
yonel askerlik sıkça gündeme geldi. Uluslararası Stratejik Araştırma- cak personelin profesyonel olması yeniden gündeme gel-
lar Kurumu’nun (USAK)Başkanı Sedat Laçiner konunun önemini şu
cümlelerle ifade etmiştir: “Terörle mücadele profesyonel anti terör
miştir.79 (bu konuda bkz. “TSK: Kurumsal ve Askeri Bo-
timlerinin, özel birliklerin işidir. İngiltere ve İsrail`deki birimler yut” yazısı). Nisan 2008 tarihinde TSK bünyesinde alınan
bunların örneği. … terörle mücadelede gerekirse; bölgede (farklı
iç tayin ve terfiler yapılmak suretiyle) ömür boyu kalacak kurmay bir kararla yedek subayların komando olarak silah altına
subaylar, uzmanlar ve özel mücadele birimlerinin oluşturulması
alınmayacağı hükme bağlandı. Karara göre 2009 yılı so-
konusunda yeni politikalar izlenmeli.” Aksiyon, Sayı 729, 13.10.2-
008. nundan itibaren de erbaş ve erler komando olarak askere

226
gitmeyecek. 2010 yılından başlayarak artık komando tu-
gaylarında yalnızca subay, astsubay ve uzman çavuşlar- Güvenlik Sektörünün Sivil
dan oluşan profesyonel askerler görev yapacak.80
Gözetimine Dair İçişleri Bakanlığı
Sınır kapılarında güvenlİğİn Projesi84
sİvİlleştİrİlmesİ
Güvenlik sektörü üzerinde sivil denetim ve gö-
AB’nin adalet, özgürlük ve güvenlik politikalarına iliş- zetim sağlanması ilkesi Avrupa Birliği süreciyle
birlikte Türkiye’nin resmi kurumlarının da gün-
kin yol haritası niteliğindeki Schengen Müktesebatı, AB
demine girdi. İçişleri Bakanlığı, Avrupa Komis-
üyesi ülkeler arasında iç sınırların kontrolünün kaldırıl-
yonu’nun ilerleme raporlarında vurgulanan bu
masını amaçlamaktadır. Dolayısıyla, aday ülkelerin de ilkeyi uygulamak üzere, Kasım 2007’de bir proje
ulusal düzenlemelerini bu politikalarla uyumlu hale ge- başlattı.
tirmeleri, entegre olmuş etkin bir yönetim kapasitesine
“İç Güvenlik Sektörünün Sivil Gözetiminin Geliş-
kavuşmaları ve sınır kontrolleri için profesyonel, güvenilir
tirilmesi için Teknik Destek Projesi” başlıklı pro-
ve etkin bir polis örgütü oluşturmaları gerekmektedir.81 jenin 2,5 milyon avroluk bütçesinin finansmanı
Bu amaçla “Sınır Polisi İçin Bir Eğitim Sisteminin Geliş- Avrupa Komisyonu tarafından sağlanmaktadır.
tirilmesi Eşleştirme Projesi’’ başlatılmıştır. Buna yönelik Ana yararlanıcı kurumun İçişleri Bakanlığı’na
olarak, ilk aşamada Jandarma ve Kara Kuvvetleri Komu- bağlı İller İdaresi Genel Müdürlüğü olduğu proje-
tanlığı’nın kara sınırlarını koruma görevini, Sahil Güven- nin yürütücülüğünü, Birleşmiş Milletler Kalkınma
lik Komutanlığı’nın (SGK) da deniz sınırlarını koruma gö- Programı (United Nations Development Program-
me- UNDP) üstlenmektedir.
revini sonlandırması gerekmektedir. Dolayısıyla AB, oluş-
turulacak Sınır Polis Teşkilatı bünyesinde JGK’ya bir gö- Nasıl bir sivil gözetim?
rev biçmemektedir. Ancak Sınır Polis Teşkilatının kurul- Projede, “sivil gözetim” kavramı şu şekilde tarif
masına değin geçen sürede polis ve jandarmadan oluşan edilmektedir:
ve birbirinden kopuk asayiş hizmetini yerine getiren kol-
• İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik kollukları üze-
luk kuvvetlerinin hizmetlerinin birbirleri ile uyumlu hale rindeki denetiminin işlevselleştirilmesi,
getirilmesi gerekmektedir. Bu proje için JGK ve Fransa • Güvenlik hizmetinde “devlet güvenliği” yerine
arasında eğitim işbirliği yapılmaktadır. Sınır Polis Teşki- “vatandaş güvenliği”nin gözetilmesi,
latının Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine değin kurulması • “Tepkisel güvenlik” yerine “önleyici güvenlik”
öngörülmekte ve hedef olarak 2012 yılı konulmaktadır. anlayışının benimsenmesi,
Ancak 2006 ve 2007 AB İlerleme Raporlarında bu konuda • “Bürokratik yönetim” yerine “demokratik yöne-
ciddi eksiklikler olduğuna vurgu yapılmıştır. İçişleri Ba- tim”in uygulanması,
kanlığı, kara ve deniz sınırlarının korunması ve güvenliği- • İç güvenlik hizmetlerinde şeffaflık ve hesap ve-
nin etkin şekilde sağlanması amacıyla polis, jandarma ve rilebilirliğin sağlanması.
sahil güvenlik kuvvetleri arasında işbirliği ve koordinas-
Projenin gerekçe, amaç ve hedef grupları
yonun sağlanması için Ocak 2005’te bir genelge yayım-
lanmıştır. 2006 AB İlerleme raporunda bu konuda, ku- Proje iki gerekçeye dayanmaktadır: “Türkiye’nin
Avrupa Birliği’ne katılım sürecine” ve “hükümetin
rumlar arasında bilgi paylaşımı ve sorumlulukların sınır-
şiddet ve kötü muameleye karşı sıfır hoşgörü poli-
landırılması hususunda önemli iyileştirilmeler yapılması,
tikasına” destek vermek. Projenin amaçları ise:
sınır güvenlik görevlilerinin eğitiminin ve profesyonelli-
ğinin geliştirilmesine, özellikle askerlik hizmetini yerine 1. İç güvenlik sektörüne dair AB mevzuatı ve uy-
gulamaları çerçevesinde, şeffaf ve insan odaklı
getirenlerin görevlendirilmesi bağlamında ihtiyaç duyul-
duğu ifade edilmektedir.82 2007 İlerleme raporunda ise,
yeni bir sınır güvenlik idaresinin kurulmasına ilişkin ola- 80 4 Mayıs 2008, http://www.internethaber.com/news_detail.php?-
id=139397.
rak somut bir adım atılmadığı ifade edilmektedir.83
81 Avrupa Komisyonu, “Fasıl 24: Adalet, Özgürlük ve Güvenlik,” 9
Kasım 2005.
82 Avrupa Komisyonu, “Fasıl 24: Adalet, Özgürlük ve Güvenlik,” 8
Şİkayet Komİsyonu Kasım 2006.
83 Avrupa Komisyonu, “Fasıl 24: Adalet, Özgürlük ve Güvenlik,” 6
2005 Türkiye-AB Katılım Öncesi Mali İşbirliği kapsa- Kasım 2007.
mında yer alan, “Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma 84 Kaynak: Erhan Koyuncu, İller İdaresi Genel Müdürlüğü, İçişleri
Bakanlığı, “Güvenlik Sektörü Gözetimi ve Sivil Aktörler” başlıklı
İçin Bağımsız Bir Kolluk Şikâyet Komisyonu ve Şikâyet konferansta yapılan sunum, TESEV, İstanbul, 11 Haziran 2009.

227
kamu güvenliği anlayışı geliştirmek ve kolluk kuv- • Mülki idare amirlerinin istihdam ve eğitim süreçle-
vetleri üzerindeki denetimi geliştirmek, ri incelenmiştir. Mülki idare amirlerine yönelik sivil
gözetim eğitimleri programlanmış ve gerçekleşti-
2. İç güvenlik uygulamalarında vatandaş memnuni-
rilmiştir.
yetini artırmak.
• Pilot iller İstanbul, Erzurum ve Niğde olarak belir-
Bu doğrultuda, üç grup hedef alınmaktadır: 1) Valiler lenmiş, bu illerdeki güvenlik ihtiyacına bağlı olarak
ve kaymakamlar; 2) Kolluk kuvvetleri; 3) Sivil toplum yeni sivil gözetim mekanizmaları geliştirmek ama-
ve medya. cıyla çalışmalar yapılmıştır. Her pilot ilin valilik
Projenin bileşenleri ve faaliyetleri bürolarının ve seçilmiş ilçelerin kaymakamlık bü-
rolarının kurumsal incelemesi devam etmektedir.
Proje hedefleri doğrultusunda üç bileşen belirlenmiş-
C bileşeni:
tir:
• Fransa ve İspanya’ya çalışma ziyaretleri gerçek-
1. Kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi,
leştirilmiştir.
2. Mülki idare amirlerine ve kolluk kuvvetlerine eği-
• Erzurum’da İçişleri Bakanlığı yetkilileri ve yerel
tim verilmesi,
paydaşların katılımıyla bilgilendirme semineri ya-
3. Pilot illerde sivil toplum ve medyanın güvenlik pılmıştır.
sektörü üzerinde denetim kurabilmesi için projeler
• İstanbul’da medya-kamu yönetimleri arasındaki
geliştirilmesi. ilişkileri ve medyanın sivil gözetim alanındaki ro-
Bu bileşenlere dair bugüne dek gerçekleşmiş olan fa- lünü tartışmak üzere yuvarlak masa toplantısı dü-
aliyetler ise şunlardır: zenlenmiştir.
A bileşeni: Proje çıktıları
• Türkiye, Fransa, İspanya, İngiltere’de sivil gözeti- Proje kapsamında üretilecek olan çıktıların arasında,
me dair mevzuatı inceleyen bir rapor hazırlanmış- Avrupa ilke ve standartlarına dair bir yasal değerlen-
tır. dirme raporu, AB uygulamaları temelinde güvenlik
• Projenin ana faydalanıcıları ve paydaşlarına bilgi- sektörü yönetişimi rehber kitapçığı, İçişleri Bakanlı-
lendirme toplantıları düzenlenmiştir. ğı’na sunulmak üzere uygun kurumsal mekanizmala-
ra dair bir değerlendirme raporu, eğitim programları,
B bileşeni:
pilot illerin kurumsal kapasitelerine dair değerlendir-
• Proje’nin iletişim stratejisi geliştirilmiştir. meler ve bu iller için geliştirilecek güvenlik yönetişimi
• Fransa ve İngiltere’deki sivil gözetim uygulamaları modelleri, ve konferans ve yuvarlak masa toplantıları
değerlendirilmiştir. Türkiye’deki uygulamanın de- tutanakları bulunmaktadır. Proje Kasım 2009’da sona
ğerlendirmesi ise devam etmektedir. erecektir.85

Sisteminin Kurulması Projesi” isimli eşleştirme projesi ile Bu çalışmayla ilgili olarak 2006-2008 yılında 7 ilde bilgi-
ilgili olarak, üye ülkelerden gelen üç adet önerinin değer- lendirme toplantısı yapıldı. 2009 yılında Erzurum ve An-
lendirilmesi sonucunda, söz konusu projenin Büyük Bri- kara’da yapılan toplantılarla proje tamamlanmış ve uy-
tanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı ile birlikte yürü- gulamaya geçmiş olacaktır.
tülmesi uygun görülmüş, anılan ülkelerin görevlileriyle
birlikte projenin uygulanması süreci 2006 yılında başla-
İç Güvenlİk Hİzmetlerİnİn Sİvİlleştİrİlmesİ
yolunda İkİ krİtİk adım
tılmıştır. İçişleri Bakanlığı projenin amacını; kolluk kuv-
vetleri hakkındaki şikâyetlerin incelenmesi, izlenmesi ve Bu konuda somut adım 4 Aralık 2008 tarihinde kabul
sonuçlandırılmasını sağlayan mevcut mekanizmaların edilen Ulusal Program’la atıldı. AB yol haritasını çizen
daha etkili ve seri işlemesini temin etmek, ayrıca kolluk Üçüncü Ulusal Program’da şu ifadeler yer aldı: “İç güven-
şikâyetlerinde saydamlığı sağlamak sureti ile kolluk kuv- lik hizmeti, sivil iradenin belirleyeceği politikalar doğrultu-
vetlerinin zan altında kalmalarını önlemek olarak tarif et- sunda ve yine onun denetim ve gözetiminde; ‘hukukun üs-
miştir.86 tünlüğü’ ve ‘insan hak ve hürriyetleri’ çerçevesinde, kolluk
kuvvetlerinin profesyonel ve uzmanlaşmış birimleri tarafın-
85 Proje hakkında daha fazla bilgi için, bkz. http://www.icguvenli-
ginsivilgozetimi.org/. dan yerine getirilecektir. Bu kapsamda, iç güvenlik yönetimi-
86 İçişleri Bakanlığı 2007 Yılı Faaliyet Raporu. nin koordinasyonunu ve sivil idarenin iç güvenlikle ilgili gö-

228
rev, yetki ve sorumluluklarını etkin olarak yerine getirmesini mediği ilçeler sorununa sivil otorite lehine çözüm geti-
güçleştiren mevzuat hükümleri ve uygulamaları değiştirile- rilmiştir. Yönetmelik değişiklikleri ile polis ve jandarma-
cektir.”87 nın görev alanlarının yeniden tanzim edilmesi için mülki
amire yetki vermekte ve bir ay süre tanınmaktadır. Kuru-
Bu noktada ilginç olan hukuk devleti ilkelerine uygun bu
lan yeni ilçelerle ile birlikte İstanbul’da Arnavutköy, Ata-
ifadelerden JGK’nın rahatsızlık duyması ve bunu açık bi-
şehir, Başakşehir, Beylikdüzü, Çekmeköy, Esenyurt, San-
çimde dile getirmesidir. JGK hükümet tarafından hazır- caktepe, Sultangazi’nin ilçe olması ve buraların da poli-
lanan program taslağında verilen sözü “artniyetli” bul- sin yetki alanında olması İstanbul’da jandarmanın görev
duğunu İçişleri Bakanlığına 26 Eylül 2008 tarihli bir yazı alanının daralması anlamını ifade etmektedir. Nitekim
ile bildirildi. Korgeneral Mustafa Bıyık imzasıyla gön- bu değişikliğin yayınlandığı hafta TSK tarafından düzen-
derilen yazıda şöyle denilmekteydi: “Ülkenin önemli bir lenen basın bilgilendirme toplantısında, bu konu gün-
kesiminde, 169 yıldan bu yana iç güvenlik hizmeti veren deme gelmiş ve asker tarafından, “bu yönetmelik hazır-
J. Gn. K.lığı’nın görüşü alınmadan ve koordine edilmeden lanırken jandarmanın tavsiyeleri dikkate alınmamıştır”
Taslak Ulusal Programa dâhil edilen söz konusu ifade ol- şeklinde açıklama yapılmıştır.90
dukça muğlak ve ucu açıktır. Ayrıca, Ulusal Programların
AB tarafından hazırlanan Katılım Ortaklığı Belgelerinde yer İkinci önemli adım ise 2009 Mayıs ayı içinde kanun ta-
alan talepleri karşılamak maksadıyla hazırlandığı bilinmek- sarısı TBMM’ye gönderilen “Kamu Düzeni ve Güvenliği
tedir. 2008 yılı Katılım Ortaklığı Belgesi’nde iç güvenlik hiz- Müsteşarlığı”dır. Bu girişim, iç güvenliğin sivilleştirilmesi
metine ilişkin herhangi bir husus bulunmamasına rağmen, yolunda önemli bir adımdır. Esas olarak terörle mücade-
Taslak Ulusal Programa dahil edilen söz konusu ifade dik- lenin tek elde toplanmasını ve yönlendirilmesini hedef-
kat çekici bulunmaktadır. İç güvenlik hizmetinin yürütül- lese de, iç güvenliğin sivilleştirilmesi ve denetimini ön-
mesi için, 2803 sayılı ‘Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri görmektedir. Müsteşarlık, güvenlik kuruluşları ve ilgili
Kanunu’nun mevcut hükümlerinin yeterli olduğu kıymetlen- kurumlar arasında terörle mücadele alanında gerekli ko-
dirilmektedir. Bu kapsamda Türkiye’nin AB’ye uyum sürecin- ordinasyonu sağlamak, bu alandaki politika ve uygula-
deki öncelikleri dikkate alındığında, söz konusu ifadenin Tas- maları değerlendirmek amacıyla ilgili kurumların davet
edilmesi ile Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu oluş-
lak Ulusal Program’dan çıkarılmasının uygun olacağının de-
turulmasını hedeflemektedir. İstihbaratın tek elde top-
ğerlendirildiğini arz ederim.”88 Taslak ulusal programdaki
lanması, terörle mücadeleye ilişkin politikaların belirlen-
bu taahhüt jandarmadan gelen talebe rağmen onaylandı
mesi, güvenlik kuruluşlarına ve ilgili kurumlara stratejik
ve ulusal programda yer aldı.
bilgi desteği sağlamak ve bunlar arasında koordinasyo-
Ulusal Programı takiben atılan ilk önemli adım 2009 Mart nun temin edilmesi gibi işlevleri yerine getirecek olan bu
ayında gerçekleşti. 30 Mart 2009 tarihinde yapılan iki ya- müsteşarlığı önemli kılan ise İçişleri Bakanına bağlı ve
sal düzenlemeyle89 jandarmanın polise devretmek iste- onun denetimde olmasıdır.91

87 31 Aralık 2008 tarihli ‘2008/14481 sayılı Bakanlar Kurulu’nun Av-


rupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal
Programı ile Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine ilişkin
Türkiye Ulusal Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İz-
lenmesine Dair Kararı’, 27097 sayılı 5. Mükerrer Resmi Gazete.
88 “Jandarmadan gizli muhtıra,” Taraf, 26 Ekim 2008.
89 “Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinde Deği-
şiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ve “Emniyet ve Asayiş İş-
lerinde İl, İlçe ve Bucaklardaki Jandarma ve Emniyet Ödevleri-
nin Yapılması ve Yetkilerinin Kullanılması Suretini ve Araların-
daki Münasebetleri Gösterir Yönetmelikte Değişiklik Yapılma-
sına Dair Yönetmelik,” 27185 Sayılı Resmî Gazete.
90 Hasan Aydın, “Askerin ‘jandarma yönetmeliği’ sitemi,” Milliyet,
4 Haziran 2009; Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı
Tuğgeneral Metin Gürak haftalık basın bilgilendirme toplantı-
sında; “Yönetmelik hakkında Jandarma Genel Komutanlığı’nın gö-
rüşünün tam olarak dikkate alınmadığını söyleyebilirim” demiştir.
91 ‘Terörle mücadelede yeni yol haritası’, Yeni Şafak, 12 Mayıs 2009

229
Polis Teşkilatı
Biriz Berksoy

2006 Öncesİ Polİs Teşkİlatında Yapısal- ve bu çerçevede örgütlenme hakkı tanınan emeğin, üni-
Yasal Dönüşüm ve Polİs Alt-Kültürü: versite gençliği ile birlikte verdiği toplumsal mücadele-
lerle ilişkilidir. Polis teşkilatı, bu dönüşümü ve hareket-
Yapısal-Yasal Dönüşüm lenmeyi belirli sınırlar içinde tutmak üzere güçlendirilmiş
Türkiye’de polis teşkilatı 1845 yılında Osmanlı döne- ve genişletilmiştir. Timler ilk olarak Adana, Ankara, İs-
minde kurulmuş, 1879 yılında “Zaptiye Nezareti” (Bakan- tanbul, İzmir, Zonguldak’ta kurulmuş ve 250 memurdan
lık) olarak örgütlenerek Jandarma’dan ayrılmış, 1909 yı- oluşmuştur. Zaman içerisinde İçişleri Bakanlığının uygun
lından itibaren İçişleri Bakanlığı’na bağlanmıştır.1 Son gördüğü başka illerde de kurulan Toplum Polisi’nin me-
halini ise, sırasıyla 1934 ve 1937’de kabul edilen 2559 sayılı mur sayısı, 1969’da 9 263’e, 1982’de ise 11 667’ye ulaşmış-
Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu (PVSK) ve 3201 sayılı tır.3 Kuruluştaki görevi yasal olmayan grevler ve göste-
Emniyet Teşkilatı Kanunu (ETK) ile almıştır. Mülki idari rilerle sınırlandırılmışken, 1971’de yönetmelikte yapılan
sistem içinde oluşturulan ve yasal olarak belediye teşki- bir değişiklikle4, yasal grevler ve gösteriler de denetle-
latlanmasını tamamlamış il, ilçe ve beldelerin polisliğin- necek toplumsal olaylar kategorisine sokulmuş ve has-
den sorumlu olan polis teşkilatı, merkeziyetçi bir yapıya sas olduğu düşünülen yerlerde bu timlerin devriye gez-
sahiptir. Merkezi Ankara’dadır ve Emniyet Genel Müdür- meleri öngörülmüştür. Aynı yıl, Batı Almanya’dan getir-
lüğü olarak İçişleri Bakanlığı’na bağlıdır. Taşrada ise il- tilen su püskürten panzerlerle teknik olarak da güçlendi-
lerde valiye, ilçelerde kaymakama karşı sorumludur. Po- rilmişlerdir.5
lisin görevleri, resmi olarak, üçe ayrılmıştır. Bunlar adli,
Polis teşkilatı, Toplum Polisi’nin kuruluşuyla yapısal ola-
idari ve siyasi görevlerdir.
rak güçlendirilirken, 16.7.1965’te PVSK’nın ikinci madde-
Oldukça uzun bir dönem boyunca mütevazı bir seviyede sinde, 694 sayılı kanunla yapılan değişiklik ile yasal ola-
örgütlenen teşkilat, 1960’ların başında, “çevik kuvvet” rak da takviye edilmiştir. Bu maddeye eklenen fıkralarla,
denilen ve İstanbul’da kamu düzeninden sorumlu ufak on üç “istisnai hal”de polis amirlerinin verdiği emirle-
çapta timleri de içermek suretiyle, süvari polisinden, mo- rin yasallığı, emri yerine getirecek memurlarca tartışıla-
tosikletli polislerden ve motorize ekiplerden oluşmuş- maz hale getirilmiştir. Bugün de geçerli olan bu madde-
tur.2 deki “[D]evletin şahsiyetine karşı işlenen cürümlerin fail-
lerini yakalamak veya delillerini tespit etmek için”, “[D]
Teşkilattaki ilk büyük genişleme 1965 yılında gerçekleş-
evlet kuvvetleri aleyhine, yalnız veya toplu olarak taarruz
miş; 14.7.1965’te kabul edilen 654 sayılı kanunla ilk pro-
veya mukavemette bulunanları yakalamak veya bunların
fesyonel kamu düzeni birimi olan Toplum Polisi kurul-
taarruz veya mukavemetlerini def etmek için” gibi müp-
muştur (Resmi Gazete 29.7.1965, no: 12053). Bu yeni bi-
hem “istisnai hal” tanımlamaları ile polis amirlerinin tak-
rim, kapitalistleşme sürecinde sosyo-ekonomik düzenin
dir yetkisi ve manevra alanı son derece genişletilmiştir.
geçirdiği hızlı dönüşümle birlikte birikim biçiminin ithal
Amirler verdikleri emirlerin sorumluluğunu taşısalar da,
ikameci sanayileşme modelinde yeniden kurgulanması
emrin kendisi tartışma dışı bırakılmıştır. Bu dönemde, bir
1 bkz. Ergut 2004. başka önemli yasal değişiklik, 1973 yılında polisin konut-
2 Polis 1964 [142], 11; Polis 1966 [171], s. 31.
lara girebilmesini düzenleyen 20. madde üzerinde yapıl-
3 Ar 1999, s. 24.
4 Resmi Gazete 7 Ağustos 1971, no: 13919. mıştır. Buna göre polis, kanunda belirtilen şartlar belir-
5 Polis 1971 [223], s. 39. diğinde, işyerlerine ve eklentilerine de girebilecektir ve

230
daha da önemlisi, artık davet şartı aranmaksızın, suç Bu sürecin en önemli safhasının ise, para-militer timle-
ve suçlu kovuşturma nedeniyle üniversitelere müdahale rin oluşturulması olduğu söylenebilir. İlk olarak, önceki
edebilecektir. 1980 öncesinde özerk olan üniversitelerin dönemde yeterince etkin bulunmayan Toplum Polisi,
bu statüsünü zayıflatan sözkonusu madde ile polis, üni- 11.8.1982’de kabul edilen 2696 sayılı kanunla, yüksek tek-
versite öğrencilerini ve öğretim kadrosunu denetim al- nolojili silahlarla donatılmak ve askeri talimi de içerecek
tına alabilecek bir konuma gelmiştir. 1980’de 9. ve 17. şekilde eğitilmek üzere “Çevik Kuvvet” adı altında yeni-
maddelerde yapılan değişikliklerle polise, mülki amirin den organize edilmiştir.10 ETK’ya eklenen maddeler (ek
iznini almak koşuluyla ve çeşitli mekan/durum belirtile- madde 12-18) uyarınca kurulan bu militarize timler, Top-
rek geniş arama ve elkoyma yetkileri tanınmış (madde 9) lum Polisi gibi, hem kanun dışı sokak ve meydan hare-
ve suç daha gerçekleşmeden engellemeye yönelik olarak ketlerini önlemekle görevli olmuş, hem de kanuna uy-
kimlik sorma yetkisi yasal hale getirilmiştir (madde 17). gun gösterilerde ve devriye işlerinde görevlendirilmiştir.11
1983 yılında 21 ilde ve 2 ilçede yaklaşık 11 000 kişi olarak
1970’lerin sonlarına doğru, hem uluslararası kapitalist
kurulmuşlardır.12 1990’ların ortalarında il sayısı 63’e yük-
sistemin geçirdiği dönüşüm içerisinde ithal ikameci sa-
selirken personel sayısı 15.000’e erişmiştir.13 Günümüzde
nayileşme modelinin sürdürülemez hale gelmesi, hem
ise 81 ilde kurulmuş olup, sayıları 17.000 civarındadır14.
de emekle birlikte sol bir çatı altında buluşan kesimlerin,
Çevik Kuvvet, dönem boyunca, toplumu apolitize et-
sanayi sermayesi, askeri bürokrasi ve milliyetçi muhafa-
meye yönelik şiddet içerikli baskı stratejilerinin önemli
zakar hükümetlerden oluşan iktidar bloğuna karşı siyasi
ve ekonomik haklara dair toplumsal mücadeleler içinde bir kanalı olarak, 1 Mayıs ve Newroz kutlamaları başta
olması bir organik krizi açığa çıkarmıştır.6 Darbe sonrası olmak üzere sınıfsal ve etnik/mezhepsel temelde “öte-
dönemde, ihracata yönelik sanayileşme modeli çerçeve- kileştirilen” kesimlerin gerçekleştirdiği toplu gösterilere,
sinde sanayi sermayesi çeşitli teşviklerle desteklenirken, bazılarında ölümlere sebebiyet verecek şekilde (örneğin
ücretler düşürülmüş, toplumsal muhalefet engellenmiş, 1989 ve 1996 1 Mayısları), şiddet dozu yüksek müdaha-
sömürü ve yoksulluk artmıştır.7 Devletin baskıcı ve yok- leler gerçekleştirmiştir. Bu kuvvetin mobilize edildiği bir
sullaştırıcı iktidar stratejilerine karşı oluşabilecek muha- başka alan ise büyük kentlerde, nüfusu genellikle Roman
lefetin gayri-meşru bir zemine taşınabilmesi için Toplu İş ve zorunlu iç göç mağduru Kürtlerden oluşan ve yoksul-
Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu (no: 2822, 15.5.1983), luk sınırı altında yaşayan mahallelerdir. Çevik Kuvvet po-
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu (no: 2911, lisi, hem gecekondu yıkımı yapmak üzere, hem de arttığı
8.10.1983) gibi bir çok kanun yeniden yazılmış ve her türlü iddia edilen asayiş suçlarının kaynağı olarak değerlendi-
toplumsal muhalefet kriminalize edilmiştir. Bu yolla, “is- rilmeleri nedeniyle, bu mahallere çok sayıda müdahale
tisnai hal”i yasal/normal hale getirecek düzenlemelere yapmış, marjinalize edilmiş bu kesimi denetlemek ve et-
gidilmiştir. kisizleştirmek üzere mobilize olmuştur.15

Polis teşkilatında 1980 sonrasında gerçekleştirilen ya- Dönemin başında kurulan bir diğer para-militer birim
pısal-yasal değişikliklerin, sözkonusu düzenlemele- ise “Özel Harekat Timleri”dir. Özel Harp Dairesi’nde ko-
rin önemli bir kısmını oluşturduğu söylenebilir. Bu dö- mutan yardımcılığı yapmış olan Korkut Eken tarafından
nemde, sömürü ve baskının arttığı neoliberal düzenin 1983’te oluşturulan ve ilk olarak merkezde ve Ankara, İs-
sürdürülebilir kılınabilmesi amacıyla, teşkilat genişletil- tanbul, İzmir İl Emniyet Müdürlükleri’nde teşkilatlanan
miş, güçlendirilmiş, militarize edilmiş, etkinliği ve dene- bu timler16, Amerikan sistemine uygun şekilde yüksek
timi son derece arttırılmıştır. Bu sürecin ilk ayağı olarak, teknolojili silahlarla donatılarak, gerilla savaşı teknikle-
askeri cuntanın girişimiyle, Emniyet Genel Müdürlüğü rine göre eğitilmişlerdir. 1987 yılında Terörle Mücadele
bünyesinde teşkilat-malzeme-kadro değerlendirme-
leri yapılmış ve ardından, 1983’te, bütçe on yıllık süreyle 6 Savran, 2002; Yalman, 2002.
7 bkz. Ercan, 2004.
genişletilmiştir.8 Bu sayede, “sıkıyönetim sonrası daha da
8 Danışma Meclisi Tutanak Dergisi 18 Ağustos 1983 [148/1].
ağırlaşacak görevlerini etkin bir biçimde sürdürebilmesi 9 Danışma Meclisi Tutanak Dergisi 21 Ocak 1982 [40/1], s. 409.
için”9 teşkilatın kadro yapısının askerî hiyerarşiye koşut 10 Resmi Gazete 13 Ağustos 1982, no: 17781.
olarak yeniden düzenlenmesi, yeni polis okullarının açı- 11 EGM, 2001, s. 109.
12 Danışma Meclisi Tutanak Dergisi 7 Temmuz 1982 [117/1], s. 553.
lıp eğitimin yeniden organize edilmesi, illerin dört gruba
13 Aydın, 1997, s. 98.
ayrılarak buralardaki polis merkezlerinin yeniden düzen- 14 Bkz. <http://www.memurlar.net/haber/113592/>
lenmesi ve teşkilata yüksek teknolojili silah ve ekipman 15 bkz. Berksoy 2007.
sağlanabilmesi mümkün olmuştur. 16 Beşe, 2006, s. 115.

231
ve Harekat Daire Başkanlığına bağlanmışlar17; 1993’te mesinde sakınca bulunan hallerde suç işlendiğine veya
ise Özel Harekat Daire Başkanlığı adı altında ayrı bir suça teşebbüs edildiğine kanaat getirdiği şüphelileri ya-
daire olarak organize olmuşlardır. Büyük oranda MHP kalama (madde 13), kimlik belirlemek üzere 24 saat gö-
ve Ülkü Ocakları çevresince oluşturulmuşlar18; Kürt so- zaltına alma (madde 17 ek), hizmet branşı, yeri ve zama-
rununu şiddetle çözme tercihinde olan devletin iktidar nına bakılmaksızın suça el koyma (ek madde 4), direnme
stratejilerinin bir parçası olarak, ordu ile birlikte Doğu ve ve saldırının derecesine göre kademeli olarak artan nis-
Güneydoğu’da PKK’ya karşı yürütülen savaşı, nizami ve pette bedeni kuvvet, maddi güç ve silah kullanma (ek
gayri nizami usuller üzerinden yürütmek üzere mobilize madde 6), polis bölgesi sınırlarıyla kayıtlı olmayan mer-
edilmişlerdir. Özellikle 1990’ların ortasına doğru, görev kez personelinden kurulu özel ekiplerin görevlendirilmesi
alanları ordununkiyle içiçe geçmiştir.19 Ancak, 1995 yılında (ek madde 5) yetkileri tanınmış, silah kullanan polis hak-
düzenledikleri yasadışı gösterilerin ve yerel halka yaptık- kında belli güvenceler sağlayan özel soruşturma hüküm-
ları kötü muamelelerin İçişleri Bakanlığı’nda rahatsızlık leri getirilmiştir (ek madde 9)22. Sağlam’ın belirttiği gibi,
yaratmasından sonra, timlerin bir kısmı Batı’daki şehir- “daha önce yazılı hüküm olmadığı için polisin çekine-
lere kaydırılmıştır.20 Bu şehirlerde, Çevik Kuvvet’le bir- rek kullandığı ve bu baskı altında zorunlu hallere indir-
gemeye çalıştığı bu tür yetkiler, şimdi sağlanan genel ve
likte, gecekondu mahallelerinde, asayiş suçlarına karşı,
belirsiz kavram ve ölçütler üzerine kurulu yasal dayana-
ev baskını şeklinde gerçekleştirilen operasyonlarda sık-
ğın rahatlığı içinde daha sık ve ölçüsüz bir biçimde kul-
lıkla yer almışlardır.
lanabilecek, polisin kendisine uyguladığı otokontrol de
1980 sonrasında polis teşkilatı, sadece yapısal değil ya- böylece aşılmış olacaktır”.23
sal olarak da güçlenmiş ve geniş yetkiler edinmiştir.
Polisin yetkilerinin genişletilmesi, altı yıl sonra, Türk Ceza
16.6.1985’te kabul edilen 3233 sayılı kanunla PVSK’da ya-
Kanunu’nun (TCK) 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldırıl-
pılan değişiklikler bu açıdan bir dönüm noktasıdır dene-
masını takiben hazırlanan 3713 sayılı Terörle Mücadele
bilir21. Polise, sıkıyönetim sonrası sıkıyönetimin sürekli-
Kanunu’nun (TMK)24 kabulü ile devam etmiştir. Özellikle
liğini sağlayabilecek derecede geniş yetkiler tanıyan bu terör tanımının genişliği ve belirsizliği ile herkesi potan-
kanun ile 8, 11, 13 ve 17. maddelerde yeni düzenleme- siyel terör suçlusu konumuna sokabilecek yasa, kişi te-
lere gidilmiş ve kanuna 9 tane ek madde eklenmiştir. So- mel hak ve özgürlüklerini yadsıyan bir anlayışla oluştu-
nuçta, polis; dernekleri ve sendikaları, “lokal denetimi” rulmuştur.
mazeretiyle gözetim altına alabilme (madde 8), daha
önce müracaat ve şikayet üzerine müdahale edilen du- Bu kanun üzerinde günümüze kadar birçok düzeltme
rumlara doğrudan müdahale edebilme (madde 11), gecik- yapılmıştır. 2006 yılına kadar yapılan değişiklikler, de-
mokratikleşme yönünde ilerleme sağlayacak nitelikte-
17 Özel Harekat Timleri’nin yanısıra, dönem içinde kurulan bir dir: 1992 yılında alternatif gözaltı süreleri Ceza Muhake-
başka önemli birim, 26.8.1986’da Bakanlık oluruyla teşkilatlanan
Terörle Mücadele ve Harekat Dairesi Başkanlığı’dır. Daha önce meleri Usulü Kanunundaki değişikliklerle birlikte feshe-
Güvenlik Daire Başkanlığı altında Yıkıcı Faaliyetler Şube Müdür-
lüğü olarak faaliyet gösteren bu birimin çalışma alanı, yine ön-
dilmiş; 1999 yılında yaşam hakkını ihlal eden “doğrudan
celikli olarak Kürt sorununa istinaden “bölücü terör,” ikinci ola- ve duraksamadan ateş” yetkisi veren madde Anayasa
rak “sol terör” ve son olarak da “sağ terör” olarak belirtilmiş-
tir (EGM 2000, s. 131). Başkanlığa, 1994 yılında Psikolojik Hare- Mahkemesince kaldırılmış; 2003’te ise ifade, toplantı ve
kat Şube Müdürlüğü eklenmiştir. Bu birimde çalışan bir teşkilat gösteri yapma özgürlüğünü kısıtlayan madde iptal edil-
mensubu tarafından “[Ş]iddetten öte, onun yarattığı korku psi-
kozuyla propaganda ve ajitasyon yöntemlerini kullanarak zihin- miştir. Ancak 2006’da yapılan (ve aşağıda bahsedilecek
lerde, duygularda ve davranışlarda etki yapmaya yönelik meto-
olan) değişiklikler, demokratikleşme hamlelerinden tam
dik (bilimsel), sistematik (teknik) faaliyetler” (Polis Degisi 1997
[11], s. 24, 25) olarak tarif edilen psikolojik harekatları yürütmekle bir geri dönüşü yansıtmıştır.
görevli bu birimin, kuruluş yılı ve altında kurulduğu daire başkan-
lığı itibariyle, devletin özellikle Güneydoğu’da uyguladığı baskıcı Polis teşkilatında, 1990’larda, militarizasyon ve yetki ge-
ve yüksek şiddet içeren pratikleri meşrulaştırmaya yönelik oluş-
turulduğu iddia edilebilir. nişlemesinin yanında başka bir süreç daha belirginleş-
18 Milliyet, 23 Ağustos 1994. miştir. 1980 sonrası uygulamaya sokulan neoliberal po-
19 Bora, 1994, 119.
litikaların beraberinde getirdiği “güven(ce)sizlik” hali ve
20 Milliyet, 2 Ağustos 1995.
yol açtığı yeni toplumsal sorunlara karşı, şiddet içerikli
21 Dönemin başbakanı Özal’ın bir basın toplantısında belirttiği
üzere, değişiklikler aslında askeri cunta döneminde Bülend Ulusu stratejilerin yanısıra, yeni taktiklerin oluşturulması gün-
hükümeti tarafından hazırlanmış, ancak 67 ilde sıkıyönetim oldu-
ğundan dolayı rafa kaldırılmıştır. Özal’a göre, sıkıyönetimin kalk- deme gelmiştir. Sözkonusu politikaların üzerinde yük-
ması nedeniyle böyle bir kanuna ihtiyaç doğmuştur (Milliyet, 17 seldiği serbest piyasa mantığının teşkilata da sirayet et-
Haziran 1985).
22 Sağlam 1985, 12.
mesiyle birlikte, polis, “etkinlik”, “verimlilik” ve “perfor-
23 a.g.e. mans kriterleri”nin anahtar kavramlar olarak öne çıktığı,
24 Resmi Gazete, 12 Nisan 1991, no: 20843. “toplam kalite yönetimi”ni uygulamaya koymuştur. Yok-

232
sulluğun arttığı ve asayiş suçlarının artık görünürlük ka- sal alanın tamamı üzerinde tam ve sürekli bir gözetimi/
zanmasıyla, bu konudaki hassasiyetin, özellikle medya denetimi ve kişisel bilgilerin gizliliğini ihlal etmek sure-
yoluyla, güçlendirildiği bu dönemde, “önleyici polislik” tiyle bilgi edinimini mümkün kıldığı söylenebilir.
pratiklerine ağırlık verilmiş ve başvurulan “toplum des-
tekli polislik” anlayışı bağlamında halkla ilişkileri geliş- 2006 öncesine dair sözkonusu edilmesi gereken bir başka
tirmek önem kazanmıştır. Hem bu gelişen ilişkiler sa- konu ise ordunun, iç güvenlik konusunda polisten yetki
yesinde, hem de başka yollarla mümkün olduğunca çok devralmasını sağlayacak düzenlemelere gitmesidir. Bu
bilgi toplamak, bunlardan bilgi ağı oluşturup analiz yap- düzenlemelerden ilki, 1997’de Refahyol hükümetince ka-
maya imkân verecek düzenlemelere gitmek ve bir “gü- bul edilen Başbakanlık Kriz Masası Yönetmeliğidir. 28
venlik” hissinin kurgulanması temel amaçlar haline gel- Şubat sürecinde kullanıma giren bu yönetmeliğe göre,
miştir. Bu bağlamda, 1993 yılında iyi görünümlü ve ile- “yasal ve toplumsal hareketler kriz tanımı içine sokulmuş,
tişim yeteneği gelişkin personelden 44 ilde Motorsik- hangi hareketlerin ne zaman krize işaret ettiğinin tespiti as-
letli Polis Timleri kurulmuştur. 1.572 kişi olarak ve asayiş kere bırakılmış, kriz halinde denetim ve idare tümüyle as-
olaylarına daha çabuk müdahale edebilmek üzere kuru- kere devredilmiştir”.26 Bir diğer düzenleme ise yine 28 Şu-
lan bu timlere, “halkla iyi ilişki kurmanın” sembolü ola- bat sürecinde, Temmuz 1997’de, İçişleri Bakanlığı ve Ge-
rak, “Yunuslar” adı verilmiş, üniformaları modacılar tara- nelkurmay Başkanlığı arasında imzalanan protokoldür.
fından tasarlanmıştır. Bunun yanısıra, 2005 yılından iti- Bu protokolle birlikte, Kara Kuvvetlerine bağlı Emniyet
baren MOBESE projesi ile, diğer illere de genişletilmek Asayiş Yardımlaşma Birlikleri’ne (EMASYA), gerekli gö-
üzere, öncelikle Diyarbakır ve İstanbul’da caddelere ve rülen durumlarda, mülki amir talep etmese bile toplum-
meydanlara, anında müdahale etmeyi ve veri toplanma- sal olaylara müdahale edebilme yetkisi verilmiştir.27 Bu
sını mümkün kılacak şekilde elektronik kameralar yerleş- düzenlemeler, jandarma ile polis arasında, jandarma-
tirilmiştir. Dönem içerisinde halka dağıtılan CD ve bro- nın yetkisini belediye teşkilatlanmasını tamamlamış yer-
şürlerle, özellikle mala karşı suçlar ile ilgili kişileri bilgi- lerde polise devretmemesi (örneğin İstanbul’da Sultan-
lendirme ve dolayısıyla sorumluluk yükleme yoluna gi- beyli, Ankara’da ÖDTÜ) sebebiyle ortaya çıkan gergin-
dilmiş, bu yolla kişilerin “tedbirli”, “şüpheci”, “sorumlu” likleri28 beslerken, bir yandan da ordunun günlük hayata
ve “muhbir” özneler olarak kurgulanması hedeflenmiş polisiye müdahalesini kolaylaştırarak, polislik işini biraz
ve asayiş olaylarının azaltılması amaçlanmıştır. Halk ka-
daha militarize etmiş ve toplum üzerindeki askeri dene-
tılımlı yıldönümü kutlamaları yapılmaya çalışılmış; bill-
timi kuvvetlendirmiştir.
board ilanları asılmış ve “polisin halkın yanında olduğu”
fikri çeşitli şekillerde benimsetilmeye çalışılmıştır.25 Polİs Alt-Kültürü ve “Ötekİler”/“İç
Polis teşkilatında uygulamaya sokulan bu yeni strateji-
Düşmanlar”
ler, 2000’lerde PVSK’da yapılan kanun değişiklikleri ile Polislik işi, her vakada, polis memurunun egemen olduğu
de desteklenmiştir. Bunlardan öne çıkanlar 2002 ve 2005 bir “karar verme anı”nı içerir ve ilgili memur, bu anlarda,
yıllarında gerçekleştirilenlerdir. 2002 yılında yapılan de- devletin temelini oluşturan “takdir yetkisi”ni kullanır. Ve-
ğişiklikler arasında en önemli olanı, 13. maddeye ekle- rilen kararlar, polis memurunun, yasalarla günlük hayat
nen “Polisin...aldığı tedbirlere karşı gelenleri, direnenleri arasında bir dolayım noktası oluşturması sonucunda or-
ve görev yapmasını engelleyenleri,... yakalar ve gerekli taya çıkar ve bu sebeple, bunlara dair bir değerlendirme
kanuni işlemleri yapar” fıkrasıdır. Fıkradaki “direnme”, yapmak, kararların faili olan polisin, içinde sosyalleştiği
“karşı gelme” gibi belirsiz kavramlar polise kişileri gö- alt-kültürü, bu alt-kültür dolayısıyla edindiği değerleri,
zaltına almak için geniş bir manevra alanı bırakmakta-
normları ve sosyal kodları gözönüne almayı gerektirir.29
dır. 2005’te ek madde 7’de yapılan değişiklik ise polise,
hâkim kararı şartıyla, iletişimi tespit edip, dinleme ve 25 bkz. Berksoy, 2007.
26 Bayramoğlu, 2002, s. 47.
kayda alma yetkilerini tanımıştır. Uyuşturucu satışından,
27 bkz. Ahmet Faruk Güneş, “EMASYA”, Almanak 2006-2008
“devlete karşı suç”lara kadar çok çeşitli alanları kapsa- için-de.
yan bu kanuna göre, gecikmesinde sakınca bulunan hal- 28 Polis ile ordu arasında zaman zaman belirginleşen geginliklerin
ortaya çıkmasında üç unsurun etkili olduğu söylenebilir. İlki, jan-
lerde, Emniyet Genel Müdürlüğü de, 24 saat içinde hâ- darma ile polisin yetki paylaşımında yaşadığı anlaşmazlıklar; ikin-
cisi, poliste yaygın olan milliyetçi muhafazakar bakış açısı ile or-
kim tarafından onaylanmak üzere, yazılı emirle bu bil- dunun “laik” Kemalist bakış açısı arasındaki ton farklılıkları; so-
gileri talep edebilir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanu- nuncusu ise, hükümetler ile ordu arasında, devlet organizasyo-
nundaki yerleri ile yetki paylaşımına istinaden ortaya çıkan ger-
nu’nun (CMK) 135-138 arası benzer maddeleri ile birlikte ginliklerin polis-asker ilişkilerine yansıması olarak belirlenebilir.
değerlendirildiğinde, polise tanınan bu yetkinin, toplum- 29 Reiner, 1992.

233
Diğer bir deyişle, polisin sadece yasal ve yapısal özellik- landığı bu yıllarda, “iç düşman” kategorisi genişlemiş-
lerini incelemek, polisin günlük hayattaki uygulamalarını tir. “Makbul vatandaş” kimliği olarak belirlenen “Sünni
yorumlamak için yeterli değildir; polis alt-kültürünün de Türk” kimliğinin karşısında kimliklerini açıkça beyan edip
gözönüne alınması önemlidir. kültürel haklarını talep eden etnik/mezhepsel gruplar, bu
kategoriyi oluşturan en geniş gruplardan biri haline gel-
Türkiye’de polisi bu açıdan değerlendirmek üzere üç ayrı
mişlerdir. Özellikle, Kürtler ve Aleviler “bölücü” olmakla
kaynak (Polis Emeklileri ve Mensupları Sosyal Yardım-
itham edilmiş, bunların yanısıra solcular ve bazı sendi-
laşma Derneği’nin yayımladığı Polis dergisi, Emniyet Ge-
kalar “istikrar”ı bozan unsurlar olarak bu dönemde de
nel Müdürlüğü’nün 1995 yılından itibaren yayımladığı Po-
kriminalize edilmeye devam edilmişlerdir. Gayri-müslim
lis Dergisi ve yazarın Nisan-Haziran 2005’te 27 polis me-
gruplar içinde bilhassa Ermeniler, önceleri ASALA neden
muru ile yaptığı mülakatlar30) incelendiğinde31, 1960’lar-
gösterilerek sonra da “soykırım” meselesi ile ilgili ola-
dan itibaren teşkilatın alt-kültürünü dışa vuran söylem-
rak düşmanlaştırılırken, yeni kurgulanan neoliberal ikti-
lerin 1980 sonrasında da varlığını devam ettirdiği ve yeni
sadi rasyonaliteye eklemlenemeyerek yoksulluk sınırı al-
bileşenlerle çeşitlilik kazandığı görülür. Bunlar, içeriğini
tında yaşayan ve genellikle etnik bir kimliğe sahip nüfus
büyük ölçüde militarize edilmiş devletin belirlediği ve Ke-
da (Romanlar ve zorunlu iç göç sonucu büyük kentlere
malist zemin üzerine eklemlenen milliyetçi muhafazakar
göçen Kürtler) düşmanlaştırılan kesimler içerisinde ye-
bakış açısının hâkim olduğu egemen söylemlerin etki-
rini almıştır. Vatandaş/ortadan kaldırılabilir terörist ay-
sinde oluşmuştur. Bu alt-kültürün 1960’lardan günümüze
rımı bu dönemde keskinleşmiş, vatandaş konumuna şek-
kadar sabit kalan önemli öğelerini, “asayiş ordusu” şek-
len dahi geçememiş olan mülteciler, tutuldukları misafir-
linde dışa vurulan militarist “benlik tahayyülü” ve mili-
hanelerde ve sokaklarda polisçe çoğu zaman sorun olan
ter yöntemlerin yüceltilmesi; özellikle 1980 öncesinde
ve bertaraf edilmesi gereken birer “organizma”/“çıplak
ırk/kan vurgusu da içeren milliyetçi muhafazakarlık; dev-
yaşam” olarak değerlendirilmişlerdir.32
letin kutsallığı ve bekâsı meselesi etrafında oluşturulan
hassasiyet; ve toplumun bir kısmının ötekileştirilerek “iç Bu dönemde polis söylemlerinde görülen bir diğer deği-
düşman” olarak telakki edilmesi oluşturur. şiklik ise, 1990’larda teşkilatta “insan hakları” konusuna
yapılan vurgudur. Ancak, polis pratiklerinde demokratik-
Polisin bakış açısındaki değişen öğelerden ilki düşman-
leşme sağlayacağına dair izlenim yaratan bu söylemle-
laştırılan kesimlere dairdir. 1980 öncesinde, temel ola-
rin, aslen, polis pratiklerini meşrulaştırmaya yönelik kul-
rak, devletin değişik nedenlerle kurguladığı anti-komü-
lanıldığı görülür. Burada bahsedilecek son değişiklik ise,
nist mobilizasyon çerçevesinde “anarşist/komünist” ola-
2000’lerde teşkilat içinde, halkla ilişkilerin geliştirilmesi
rak etiketlenen muhtelif gruplar, Cumhuriyet’in kurulu-
gerektiğine dair gündeme gelen düşüncelerdir. Bu yöne-
şundan beri hukukun sınırında konumlandırılan gayri-
lim, yukarıda bahsedildiği gibi, teşkilatta yeni stratejile-
müslimlerin yanısıra, birer “tehdit” unsuru olarak tanım-
rin oluşturulmasına yol açmıştır. Ancak bu konu da bir
lanırken, 1980 darbesiyle birlikte, sol bir çatı altında bu-
özeleştiri sonucu olarak değil, polisin “etkinlik” ve “ve-
luşan bu gruplar, şiddet yoluyla büyük ölçüde bertaraf
rimlilik” sağlama kaygıları çerçevesinde ele alınmıştır.
edilmiş ve cezai sistem içine alınmışlardır. Buna rağmen,
Kürt hareketinin çeşitli yollarla yaygınlaştığı ve yüksek 2006-2008 Yılları Arasında Polİs Teşkİlatı
seviyede şiddetle bastırılmaya çalışıldığı, yine de artık
kimliklerin bastırılamayıp açıkça telaffuz edilmeye baş- Gelİştİrİlen Stratejİler, Yenİ Sİlahlar/
Teçhİzatlar ve Yasal Değİşİklİkler
30 1960-1980 arası dönem için Polis dergisinin 1963, 1964, 1966, 1967,
1970, 1971, 1975, 1979 yıllarında yayımlanan ciltleri incelenmiş-
tir. 1980 sonrası dönem için yine Polis dergisinin 1980, 1984, 1986, Polisin, 2006-2008 yılları arasında, “güvencesizlik” ve
1987 ve 1989 yıllarında yayımlanan ciltleri tetkik edilmiştir. Polis
Dergisi’nin ise 1995-2001 yılları arasında yayımlanan ciltleri ta-
“güvenliksizlik” hissiyatı yaratan neo-liberal politikala-
mamen, 2001’den itibaren ise şu ciltler taranmıştır: 35 (2003), 36 rın neden olduğu tahribatın sonuçlarını bertaraf etmek
(2003), 37 (2003), 38 (2004), 39 (2004), 41 (2004), 42 (2004), 43
(2005), 47 (2006). Ayrıca, yazar tarafından, Nisan-Haziran 2005 üzere oluşturduğu stratejiler, genellikle, kişilerin polise
tarihleri arasında, Ankara’da bir karakolda, Polis Akademisi’nde, bilgi aktarmasını, asayiş olaylarına karşı tedbir almasını,
İstanbul’da beş ilçenin (Bağcılar, Sultanbeyli, Gaziosmanpaşa,
Beyoğlu, Kadıköy) Emniyet Müdürlükleri bünyesinde, Çevik Kuv- dolayısıyla polislik işinde sorumluluk devralmasını sağ-
vet Şube Müdürlüğü ve Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Motor-
sikletli Polis Timleri’nde çalışan polislerle toplam 27 mülakat lamaya yönelik olmuştur. Örneğin, Şubat 2006’da, Er-
gerçekleştirilmiştir. zurum’da, polis bizzat hırsızlık yaparak, bu tür olaylara
31 Yazar tarafından konu üzerine yapılan inceleme Toplum ve Bilim
dergisinin 114. sayısında yayınlanmıştır (Berksoy, 2009). “duyarsız” kalındığını kanıtlamaya çalışmış ve halka,
32 bkz. Agamben, 1998. “155 Polis İmdat” hattını kullanmaları ve polise bilgi

234
sağlamaları yönünde telkinde bulunmuştur.33 İzleyen hizmetlerinin resmi kıyafetli ve yaya olarak yerine getiri-
günlerde ise, bu sefer Antalya’da açık kalan apartman leceği bildirilmiştir. Vatandaşa “güvenlik” hissinin veril-
kapıları önüne, üzerinde “[H]er zaman bu kadar şanslı ol- mesi ve caydırıcı olunması için yaya devriyelerinden dü-
mayabilirsiniz, bu polisin ayak izi” yazılı maket ayak iz- dük kullanmaları istenmiştir39.
leri bırakmıştır.34 “Makbul vatandaş”ı “şüpheci” ve “ted-
Oluşturulan bu yeni stratejiler bağlamında, Emniyet Ge-
birli” olmaya davet eden bu telkinler, adeta bir “düş-
nel Müdürü Oğuz Köksal, Mart 2007’de, “bürolarda çalı-
man” istilası tehdidine karşı bu kesimin, polisle işbirliği
şan polisleri sokağa indireceğini; polisin daha hızlı hare-
yapmasını sağlamayı amaçlamaktadır35. Bu konuda ger-
ket etmesini sağlayarak suçüstü yakalamaları arttıraca-
çekleştirilen bir başka uygulama ise 1550 numaralı “Alo
ğını; kapkaç ve hırsızlığa karşı ‘huzur timleri’ oluşturaca-
Kanka” kod adlı mobil telefon hattı uygulamasıdır. Po-
ğını” belirtmiştir.40 İlerleyen günlerde, bu bağlamda ge-
lisin “[D]ilerseniz ihbarda bulunabiliyorsunuz, dilerse-
liştirilen yeni bir proje uygulamaya konmuş, sivil polisler-
niz pasaportunuzun işlemi bitmiş mi diye sorabiliyorsu-
den oluşan “Güven Timleri” ve motorize ekiplerden olu-
nuz” sloganıyla tanıttığı hat,36 polisin bir “yakın arkadaş/
şan “Yıldırım Timleri” kurulmuştur. Güven Timleri’ndeki
kanka” olarak görülmesini telkin eden ve dolayısıyla po-
polisler “simitçi, biletçi, ayyaş” kılığına girip istihbarat
lise sık sık ihbarda bulunulmasını sağlamaya yönelik bir
toplarken, esnaf ve çevre halkıyla iyi ilişkiler kuracak, su-
uygulamadır. “Muhbir vatandaş”ların sağlayacağı bilgi-
çüstü yapmaya çalışacak, yakalama işlerinde ise moto-
ler polisin “ötekileştirilenler” üzerindeki denetimini sağ-
rize Yıldırım Timleri bu timlere yardım edecektir. Bu tim
lamlaştıracak ve bu kesimler “ortadan kaldırılamasa” da
mensuplarından gaspçı yakalayana 10, kapkaççı yakala-
etkisiz kılınabilecektir.
yana 9 puan verilecek, yeterli puan toplayamayanlar ise
Batı’da, özellikle Amerika ve İngiltere’de, neoliberal po- bu timlerden alınacaktır.41 Puan sistemi itibariyle agresif
litikaların yol açtığı benzer sorunlara yönelik 1980 son- polisliğe yol açabilecek bu uygulamanın özellikle “polis
rası oluşturulan “toplum destekli polislik” stratejilerinin mülkü”42 haline gelmiş insanlar için insan hakları ihlalle-
etkisinde37 geliştirilen bu yöntemlerden pilot denemesi rini arttırıcı bir etkisi olabileceği çıkarsanabilir.
Erzincan’da yapılan bir başkası ise, “aile polisliği” uygu-
Yaşanan toplumsal tahribat, 18 yaş altı çocuklara şid-
lamasıdır. Erzincan’da 2007’de Asayiş Şube Müdürü ta-
det eğilimi ve çeteleşme şeklinde yansırken, bu konu da
rafından hazırlanan projeye göre kentte bulunan 22.000
teşkilat gündeminin bir parçası olmuş ve bu duruma yö-
konut dört bölgeye ayrılırken, her bölgenin sorumluluğu
nelik çeşitli illerde yeni polisiye tedbirler oluşturulmuş-
emniyet müdür yardımcılarına, her mahalleninki bir şube
tur. Örneğin İstanbul’da Mart 2006’da Motosikletli Po-
müdürüne veya emniyet amirine, her 38 konutunki ise
lis Timleri Yunuslar, okul giriş çıkış saatlerinde kontrol-
bir polis memuruna verilmiş, yani zimmetlenmiştir. Gö-
leri sıklaştırıken, aynı günlerde İzmir’de Milli Eğitim İl
revli polislerin haftada yarım gün aileleri tanımak, sorun
Müdürlüğü ve İzmir Emniyet Müdürlüğü arasında imza-
dinlemek için sorumlu oldukları evlere gitmeleri öngö-
lanan protokolle 22 polisten oluşturulan bir “okul timi”-
rülmüştür. Bu şekilde polis, “makbul vatandaş”ın çeşitli
nin, hergün başka bir okul çevresinde çalışması, istihba-
sorunlarına çözüm bulurken, kurulan yakın ilişkiler sa-
yesinde, toplumun her köşesinin bilgisine hâkim olmayı 33 Radikal, 14 Şubat .2006.
34 Radikal, 24 Şubat 2006.
hedeflemiş ve bu bilgi akışının daim olmasını sağlamaya
35 Kasım 2006’da yine Antalya’da polis, kapı zillerini çaldığı evlerin
çalışmıştır.38 “kim o?” demeden açan sahiplerini uyarmış, diyenlere ise teşek-
kür etmiştir (Radikal, 20 Kasım 2006). Aynı uygulama Eylül 200-
Bilgi akışını sağlamaya ve polisin görünürlüğünü arttır- 7’de Rize’de de yapılmış ve kapı zilleri çalınarak ev sakinleri uya-
rılmıştır (Radikal, 27 Eylül 2007).
maya yönelik bir başka strateji ise arttırılmış yaya dev- 36 Radikal, 14 Nisan 2008.
riyeleridir. 2006’nın başlarında, zamanın İçişleri Bakanı 37 Cordner 1999, s. 137-149.
Abdülkadir Aksu’nun 81 ile gönderdiği “Önleyici Güven- 38 Radikal, 1 Kasım 2007.
39 Mayıs 2006’da, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yine bir ge-
lik Tedbirleri” başlıklı genelgede, suçun önlenmesi için nelge yayımlanmış, polislerin diğer birimlerden yardım isterken
alınan tedbirlerde ihmal gösteren personel hakkında de düdük kullanmaları istenmiştir (Radikal, 17 Mayıs 2006).
40 Radikal, 30.3.2007.
yasal işlem yapılacağı belirtildikten sonra “sokak haki-
41 Radikal, 1 Haziran 2007.
miyeti”ni sağlamak için azami imkan ölçüsünde sayısı 42 Reiner The Politics of Police (1992, s. 137) başlıklı kitabında, polis
arttırılmış motorize ve yaya devriye ekiplerinden yarar- alt-kültürünün toplumdaki iktidar yapılarını yansıttığını ve top-
lumda en az iktidar sahibi olan grupların sürekli surette polis mü-
lanılması gerektiği belirtilmiştir. Aynı genelgede “suça dahalesiyle karşılaştıklarını, dolayısıyla bir nev’i polis “mülkü”
meyilli kişilerin tespiti ve suç işleyenin caydırılmasında” haline geldiğini belirtir. Reiner’in işaret ettiği “en az iktidar sa-
hibi gruplar”ın sahip olduğu sınıfsal kimliklerin, çoğu zaman, bir
motorlu devriyelerin yetersiz kaldığı, dolayısıyla devriye de etnik boyutu olduğu söylenebilir.

235
rat toplaması ve buna göre uygulamalar yapması bazında denemeler yapılmış ve girişim başlatılmıştır.49
kararlaştırılmıştır.43 Ekim 2006’da İçişleri Bakanı Abdül- Denemede olan bir başka aygıt ise yine toplumsal olay-
kadir Aksu’nun valiliklere gönderdiği genelgede her okul larda kullanılacak olan “Long Range Acoustic Device”
için bir rütbeli polisin görevlendirilmesi istenmiştir. Bu (LRAD) adında kulak çınlatan aygıttır. Toplulukları daha
uygulamalarla okullar bir nevi polise zimmetlenmiştir.44 kısa sürede dağıtabileceği düşüncesi ile bu aygıtın da ya-
Çocuklar arasında asayiş suçlarına yönelmiş olanlarla il- kında kullanıma sokulacağı belirtilmiştir.50
gili olarak ise, yine bazı illerde projeler oluşturulmuştur.
Kullanılan şiddetin etkinliğini arttırmaya yönelik bu si-
Örneğin, 2005-2006 yılı içerisinde Konya’da “Polis Abi-
lah ve ekipman takviyesinin yanısıra, teşkilat, Ağustos
Polis Abla Projesi” hazırlanmış, bu bağlamda, sözkonusu
2008’de şiddet kullanımını kontrol etmeye yönelik bir
çocuklar takibe alınarak suç işlemekten değişik şekillerde
iyileştirme tedbiri de almış ve toplumsal olaylarda gö-
alıkonmaya çalışılmıştır.45
rev yapan Çevik Kuvvet polisinin kasklarının numara-
Çocuklara yönelik bu polisiye tedbirler, Güneydoğu’da landırılması uygulamasını başlatmıştır. Öncelikle Sivas,
da, Kürt sorununu bir asayiş sorunu olarak gören resmi Kocaeli, Kayseri, Eskişehir’de başlatılan bu uygulama-
mantığın doğrultusunda yürürlüğe sokulmuştur. Polis, nın, 81 ile yaygınlaştırılacağı ilan edilmiştir. Bu uygulama
devletçe iç göçe zorlanan ve Batman, Adana gibi şehir- ile “orantısız” şiddet uygulayan polisi artık, en azından,
lerde yoksullukla mücadele eden ailelerin eylemlere ka- tespit etmek mümkün olacaktır.51
tılan çocuklarını, kimi zaman ayakkabı, yiyecek alımı gibi
geçici maddi ikramlar yoluyla, kimi zaman da 2008’de Bu dönemde, yasal düzlemde de önemli düzenlemelere
Adana’da Seyhan Gençlik Merkezi ile Emniyet Müdürlü- gidilmiştir. Bu düzenlemelerden ilki, 3713 sayılı Terörle
ğü’nün yürüttüğü “Çocuklar Geleceğimizdir Projesi” gibi Mücadele Kanunu’na (TMK) ilişkindir. Ordunun ve Emni-
girişimlerle, içinde bulundukları maddi/manevi yoksun- yet Genel Müdürlüğü’nün yeni CMK’da yetki kısıtlama-
luk durumunu gözardı etmeye ve eylemlerde polisin uy- sına gidildiğine dair dile getirdiği şikâyetlerin akabinde,
guladığı şiddeti yok saymaya çağırmış, polislerle işbirli- TMK üzerinde, 29.6.2006’da 5532 sayılı kanunla52 birçok
ğine ikna etmeye çalışmışlardır.46 değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliklerden en önemlileri
şöyledir: daha evvel TCK’nın 20 maddesinde suç olarak
Sözkonusu yeni stratejilerin oluşturulmasının yanısıra, tanımlanan eylemler terör kapsamına girerken, 3. ve 4.
2006-2008 arası dönemde teşkilat, personel sayısında maddelerde yapılan değişikliklerle, bu kanunun 60 mad-
belirgin bir artış sağlamaya çalışmıştır. 2005 yılında 6.5. desindeki eylemler terör kapsamı içine alınmıştır. Böy-
2005 tarihli ve 5336 sayılı kanunla, dört yıllık fakülte me- lece evrak sahteciliği, “halkı askerlikten soğutmak” veya
zunlarına altı aylık eğitim sonunda polis olabilme imka- “devlet görevlilerine direnmek” de bu kapsam içine gir-
nının sağlanmasının ardından, bekçiler de, 24.4.2008 ta- miştir. Bu suçların cezaları artmış, dolayısıyla eylemin
rihli ve 5757 sayılı kanunla, Emniyet sınıfına dâhil edilmiş- neden olduğu zarar ve ceza arasındaki orantılılık ilkesi ih-
tir47. Bu dönemde, kullanılan silah ve teçhizatlara da yeni lal edilmiştir. 10. madde’de yapılan değişiklikler ise, kişi-
eklemeler yapılmıştır: 2006’nın sonlarına doğru, parma- lerin savunma hakkını hukuka aykırı şekilde kısıtlamıştır.
kizi alımında, mürekkep kullanımı yerine dijital sisteme Bu değişikliklere göre, şüpheliler ancak bir tane avukat
geçilerek 44 tane “live scan” aleti 30 ilde kullanıma so- edinebilecekler ve savcının isteği ve hâkimin kararı ile gö-
kulmuş48; 2007’nin ilk aylarında ise, toplumsal olaylarda zaltı sürecinde 24 saat boyunca avukatlarını görme hak-
kısa süreli olarak bayıltan veya boyayan plastik mermili ları kısıtlanabilecektir. Aynı zamanda, avukatların, dos-
silahların kullanılabilmesi için Emniyet Genel Müdürlüğü yaları ve evrakları görme haklarının da kısıtlanabilmesi
43 Radikal, 30 Mart 2006, Radikal, 6 Nisan 2006.
sağlanmıştır. Buna karşılık terörle mücadele görevini yü-
44 Radikal, 7 Ekim 2006. rüten memurlardan suç işlediği iddia edilenlere, ücreti il-
45 Radikal, 29 Mayıs 2006. gili kurumca ödenecek 3 avukat bulundurabilme hakkı
46 Radikal, 4 Şubat 2008; Radikal, 24 Şubat 2008; Radikal, 23 Hazi-
ran 2008.
verilmiştir. Yapılan değişiklikler arasında en dramatik so-
47 (Resmi Gazete 8 Mayıs 2008, no: 26870); EGM Personel Dairesi nuçlara yol açabilecek olan ise, yaşam hakkının ihlaline
Başkanlığı’nın verilerine göre halihazırda polis teşkilatının 18-
sık sık sebebiyet vereceği açık olan ek madde 2’ye dairdir.
2.050 personeli vardır. Bkz. <http://www.egm.gov.tr/daire.per-
sonel.asp>. 1999’da Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen bu madde,
48 Radikal, 6 Aralık 2006. 2006’da tekrar yürürlüğe konmuştur. Bu maddeye göre
49 Radikal, 24 Mart 2007.
“teslim ol” çağrısına uymayan veya silah kullanmaya te-
50 Radikal, 11 Mart 2008.
51 Radikal, 22 Ağutos 2008. şebbüs eden terör şüphelilerine, polis doğrudan ve du-
52 Resmi Gazete 18 Temmuz 2006, no: 26232. raksamadan ateş açabilecektir. “Teslim ol” çağrısına uy-

236
mamak, şüpheliyi yaşam hakkından mahrum bırakmak lirlediği kişileri yakalayıp, gerekli kanuni işlemleri yapa-
için yeterli görülmüştür. bilmektedir. 4. maddenin sağladığı “dur­dur­ma ve kimlik
sorma” yet­ki­si­nin kul­la­nı­lması ise “po­li­sin tec­rü­be­si­ne
Yaşama hakkı da dâhil olmak üzere kişi hak ve özgür-
ve için­de bu­lu­nu­lan du­rum­dan edin­di­ği iz­le­ni­me da­ya­
lüklerini fütursuzca kısıtlayan bu kanunun yanısıra,
nan ma­kul bir se­be­bin bu­lun­ma­sı” şartına bağlanmıştır.
2.6.2007’de 5681 sayılı kanunla53 PVSK’da gerçekleşti-
16. maddede düzenlenen zor kullanma yetkisinde polis
rilen değişiklikler de, yol açtıkları yetki genişlemesi se-
“di­re­ni­şi kır­mak ama­cıy­la ve kı­ra­cak öl­çü­de” ve ka­de­me­li
bebiyle, oluşturulmaya çalışılan kapsayıcı ve baskıcı de-
ola­rak ar­tan nis­pet­te zor kul­lan­ma­ya yet­ki­li­ kılınmıştır56.
netimi sağlamlaştırmıştır. Bu kanunla birlikte polis; artık
Silah kullanımına dair şartlar detaylandırılmıştır, ama
hakim kararı veya mülki amirin emri olmadan da, “ma-
bu tanımlamaların gerçekleşip gerçekleşmediğinin tak-
kul şüphe” gibi belirsiz bir kavram dolayımıyla, kişileri ve
diri polise bırakılmıştır. Bu düzenlemeler, polisin, “takdir
araçları durdurabilecek, soru sorabilecek ve kişinin üze-
yetkisi”ni son derece genişleten düzenlemelerdir.
rinde veya aracın görünen yerlerinde arama yapabile-
cektir (madde 4A); artık sadece sanıkların değil, herke- Polise tanınan bu geniş takdir yetkisi, sözkonusu dö-
sin parmak izini ve fotoğrafını kaydedebilecektir (madde nem içerisinde, polis alt-kültürünün militarist, milliyetçi
5); ihtar yapmadan da zor kullanabilecek ve kişinin ya- ve düşmanlaştırıcı özellikleri ile birleşerek, polis şiddeti-
kalanmasını sağlamak için silahla ateş edebilecek, si- nin günlük hayatta daha sık gerçekleşmesine olanak ver-
lahla saldırıya teşebbüs edilmesi halinde ise tehlikeyi et- miştir. Gözaltında ve gözaltı yerleri dışında gerçekleşen
kisiz kılacak ölçüde duraksamadan silahla ateş edebile- işkence, ağır işkence ve “ölçü dışında kuvvet kullanımı”
cektir (madde 16). Bu değişikliklerle, her birey gözetim al- bildirimleri, Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine göre,
tında olan birer şüpheli haline sokulurken, kişilerin ya- 2006 ve 2007 yılları için 4.719 civarı gibi yüksek bir sevi-
şam hakkı -her iki yasada da- tehlikeye atılmış ve top- yede seyrederken57, günlük hayatta polis şiddeti ve bazı
lumun tamamının bilgisi üzerinde hakimiyet sağlamak
grupların polis tarafından sürekli surette baskı altında
mümkün olmuştur.
tutulması da, bu dönemde, artarak devam etmiştir.

Polİsİn “Takdİr Yetkİsİ”, Polİs Şİddetİ ve 2006-2008 yılları arasında, günlük hayatta polis şidde-
Hukukun Sınırında Konumlandırılanlar tine örnek gösterilebilecek birçok olay gerçekleşmiştir.
Günlük hayatta polis uygulamaları gözden geçirildiğinde, Gelir düzeyi düşük veya sabıkası olan kimseler, “istisna-
takdir yetkisinin kullanımının bu uygulamaların önemli ”nın “normal” olanla sınır çizgisinin bulanıklaştığı bu mu-
bir parçasını oluşturduğu görülür. Polisçe kullanılan “tak- amelelere sıklıkla maruz kalırken, avukat, doktor gibi ge-
dir yetkisi”, memurun, kişilerle karşılaşması sonucu açı- lir düzeyi yüksek, “nüfuzlu” olduğu düşünülebilecek kim-
lan belirsiz alanda, yasayı yorumlayıp kararını verirken seler de, diğerleri kadar olmasa bile, devleti cisimleştirdik-
dayandığı yetkidir. Çoğu zaman “makul şüphe”, “gecik- lerinin farkında olan polislerin geniş yetkilerine dayanarak
mesinde sakınca bulunan hal” gibi kavramlar ile yasal bir uyguladıkları fizikî şiddetin hedefinde yer almışlardır.58
zemine oturtulan bu yetkiyle polis, kişiyi özgürlüğünden,
yoksun bırakabildiği gibi, aynı zamanda onu sadece bir
53 Resmi Gazete 14 Haziran 2007, no: 26552.
organizmaya dönüştürerek yaşamı üzerindeki son sözü 54 Yakalama yetkisi, paralel bir şekilde, CMK’da madde 90’da dü-
de söyleyebilmektedir. zenlenmiştir.
55 Arama kararı yetkisi CMK madde 119’da düzenlenmiştir. Polis
2000’li yıllarda, polise takdir yetkisi açısından, geniş kul- amirlerine de, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hakim ka-
rarı olmadığında veya savcıya ulaşılamadığında, bu yetki tanın-
lanım alanı bırakan yasa maddelerinden en önemlileri mıştır.
arasında şunlar vardır: a) PVSK’nın yakalama yetkisini 56 Çevik Kuvvet Yönetmeliği’nde de zor kullanma yetkisi düzenlen-
miş ve polis amirine kullanılacak zorun derecesini belirleme yet-
düzenleyen 13. maddesi54, b) PVSK’nın 2007 değişiklikleri kisi verilmiştir (EGM, 2001, 111).
sonrası durdurma ve kimlik sormayı (eski madde 17) dü- 57 Radikal, 27 Ağustos 2008.
58 2006-2008 arasında gerçekleşen çok sayıda vakadan birkaçı şöyle
zenleyen ancak arama yetkisini de içeren 4. maddesi55 ve özetlenebilir: Gümüşsuyu Mahallesi Muhtarı Çiğdem Nalbantoğ-
c) PVSK’nın (2007 öncesinde madde 16 ve ek madde 6’de lu’na 11.8.2006’da polisler tarafından kimlik sorulmuş, işlem sı-
rasında Nalbantoğlu darp edilmiş, darpa dair hastane raporu al-
düzenlenmiş olan) zor kullanma ve silah kullanımı yetki- mış, buna rağmen “görevli memura mukavamet” ettiği gerekçe-
sinin 2007 sonrasında düzenlenmiş olduğu 16. maddesi siyle kendisine polisçe ceza kesilmiştir. Nalbantoğlu, mukavemet
iddiasıyla açılan davadan beraat ederken, mahkeme, memurların
ve TMK’nın paralel maddesi olan ek madde 2. görev sınırlarını aşıp aşmadığının saptanması için polisler hak-
kında suç duyurusunda bulunmuştur (Radikal, 17 Ağustos 2006,
13. maddenin tanıdığı yetki ile polis, aldığı tedbirlere “di- Radikal, 24 Mayıs 2008). Taksicilik yapan Engin Topal, 22.5.20-
07’de, gaspçılardan kaçarak polisten yardım istemiş; ancak yar-
renme” kritelerini kendisi belirlemekte, “direndiğini” be- dım alamamış; polisleri şikayet etmek isteyince de dövülmüştür.

237
Genel Bilgi Toplama zamanki ciddi suç emarelerine dönüşmeye başlar,
polisin önleyici kolluk hizmeti sona erer, adli kolluk
Haluk İnanıcı hizmeti başlar. Yani dosya savcılığa, adli makamlara
gönderilmek zorundadır.
Tarihi 12 Eylül Darbesi öncesine kadar giden “Genel Süreç ise şöyle işlemektedir. Aranan kişilerle,
Bilgi Toplama”sı (GBT), Türkiye’de, yayımlanmamış araçlarla ilgili bilgiler KİHBİ/GBT kartotekslerine/
mevzuat örneklerinden bir tanesi olan KİHBİ veritabanlarına kaydedilir. Ayrıca kişilerle ilgili
(Kaçakçılık İstihbarat, Harekât, Bilgi Toplama) polisin hiçbir hukuki değer taşımayan çoğu zaman
Bilgi Toplama Yönergesine göre yapılmaktadır. sübjektif notları da bunlara işlenir. Bir kişi, bir
Bu yönergenin iki yasaya dayandığını iddia edilir. siyasi suçtan dolayı aklanmış olsa bile o kişinin
Hâlbuki sözkonusu yasaların Emniyete böyle bilgileri KİHBİ/GBT’de tutulmaya devam edilir.
bir yönerge çıkarma yetkisi verip vermedikleri Hatta haklarında hiçbir suç soruşturması olmamış,
şüphelidir. dava açılmamış vatandaşlarla ilgili bilgiler bile
Emniyet, yönergenin 3152 Sayılı İçişleri Bakanlığı bu kayıtlara işlenmektedir. Üstüne üstlük, kişisel
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 13/c bilgiler/veriler” içeren devlet GBT kayıtları da o
maddesine dayandığını iddia etmektedir. 1985 kişilere kapalıdır.
tarihli yasanın bu maddesi, Emniyete “Suç işleyip Polisin, adli makamların kendine gönderdiği arama,
ele geçmeyen kişilerin” kayıtlarını tutma yetkisi yakalama emirleriyle ilgili bilgileri KİHBİ/GBT
vermektedir. Bu madde “suç işleyen” kişilerle, yani veya bir yere işlemesinin o kişileri takip etmesi,
hakkında bir suçla ilgili kesin hüküm bulunan yakalaması için zorunlu olduğu söylenebilir.
kişilerle ilgili olduğundan, hakkında kesin hüküm Ancak 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Ceza
bulunmayan bir kimse için bu maddeye dayanılarak Muhakemesi Kanununun 90-99. maddeleri polise
KİHBİ Bilgi Toplama Yönergesi’ne göre bilgi böyle bir yetki vermemekte. Bu yetki “cumhuriyet
toplanamaz. İkinci nokta, bu yasa, teşkilat yasasıdır savcılarına” aittir. Adli bilgilerle ilgili veritabanları
ve anılan daire, kaçakçılık dairesidir. Görevleri ancak adli kurumlar tarafından tutulabilir. Üstelik
kaçakçılık suçlarıyla sınırlıdır. Türkiye’de UYAP adı altında dev bir yargı otomasyon
KİHBİ Bilgi Toplama Yönergesi’yle ilgili ikinci yasal projesi başlamıştır. Halen tüm yargı bilgilerinin
dayanak iddiası, 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet tutulmaya başlandığı bu sistem, Adalet Bakanlığı/
Kanunu Ek.7. maddesine dayanmaktadır. Madde İdarenin kontrolünde ve yasadan yoksundur. Adalet
polise “Ülke Seviyesinde İstihbarat Faaliyetleri”nde Bakanlığı’nın belirttiği gibi bu sistemin amaçlarından
bulunma yetkisi vermektedir. Emniyetin önleyici birisi de polisin tüm adli bilgilere bir “tuşa” basarak
kolluk hizmeti kapsamında, yasayla ayrıntılı ulaşmasıdır. Bu durumda polisin adli bilgilerle ilgili
olarak düzenlenmek şartıyla, “istihbarat” yetkisi “ayrı bir veritabanı” tutmasına gerek var mıdır? Hem
vardır. Ancak bu istihbarat yetkisi, “keyfi, genel, gerek yoktur, hem de Ceza Muhakemesi Kanunu’na
vatandaşını fişlemeye imkân verecek” genişlikte göre böyle bir şey mümkün değildir. Uygulamanın,
değildir. İstihbarat için mutlaka somut bir suç uluslararası hak ve özgürlükler müktesebatı ile veri
ihtimali söz konusu olmalıdır. Ayrıca istihbarat kaydı/işlenmesi müktesebatına aykırı olması da
bilgilerinin hiçbir hukuki değeri yoktur. Bu bilgiler ne konunun başka bir veçhesidir.

Fizikî şiddetin yanısıra, 2006-2008 yılları arasında sık- larıdır. Bu vakalar, Haziran 2007’de PVSK’da yapılan de-
lıkla tezahür eden bir diğer tarz polis şiddeti ise “dur” ih- ğişikliklerden önce de var olsa da, 16. maddede topla-
tarına uymadığı gerekçesiyle ateşli silahla vurma vaka- nan değişikliklerle, polisin bu tarz şiddete daha sıklıkla
başvurmasının önü açılmıştır. Sözkonusu olaylara örnek
26.5.2007’de Ferhat Yalçıkkaya, Galatasaray Meydanı’nda po- olarak şunlar gösterilebilir: Mayıs 2006’da İstanbul, Fa-
lisçe gözaltına alınmış ve dövülerek Yedikule’ye atılmıştır. 8.6.2-
007’de işadamı Sezai Yakar, Cumhuriyet Caddesi’nde trafik po-
tih’te, Aytekin Arnavutoğlu Terörle Mücadele Şubesi’ne
lislerince durdurulmuş ve Taksim Polis Merkezi’nde dövülmüş- bağlı sivil bir araç içindeki Bomba İmha Ekibi tarafından,
tür (Radikal, 25 Aralık 2007). 29.7.2007’de, avukat Muammer
Öz, Moda’da otururken kimlik soran polislerce tartaklanmış, gö- “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle vurulmuş ve haya-
zaltına alınmış ve dövülmüştür. Emniyetçe yapılan açıklamada tını kaybetmiş59, polisler Ocak 2008’de “kasten adam öl-
Öz’ün polise mukavemet ettiği ve görevlilerin “kademeli olarak
zor kullanarak” şahısları etkisiz hale getirdiği belirtilmiştir (Radi- dürmekten” dört yıl hapis cezası almışlardır.60 Ağustos
kal, 3 Ağustos 2007).
2006’da Balıkesir’de, alkollü olduğu için trafikte durdu-
59 Radikal, 13 Mayıs 2006.
60 Radikal, 23 Ocak 2008. rulduktan sonra kaçtığı öne sürülen Halil Bulut yine po-
61 Radikal, 28 Ağustos 2006. lisçe vurulmuş ve hayatını kaybetmiştir.61 Aralık 2006’da

238
Adana’da hırsızlık yapmaya çalıştığı öne sürülen Uğur yiş, Çevik Kuvvet ve Özel Harekat’tan 2.000 polisin ka-
Çelik, sivil polislerce aynı gerekçeyle vurularak öldürül- tılımıyla ve zırhlı araçlarla gerçekleştirilen baskındır. 20
müştür62. Ağustos 2007’de, Alanya’da hırsızlık yaptık- ev basılmış, 30 kişi gözaltına alınmış, 17’si kimlik kont-
tan sonra kaçtığı öne sürülen iki kadından biri olan Ha- rolü sonrası serbest bırakılmıştır72. İkincisi ise, yine Gazi
nım Çalıkuşu polisin açtığı ateşle ölmüştür.63 Kasım Mahallesi’nde ve yine Ekim 2007’de gerçekleşmiştir. Ma-
2007’de polislerden kaçtığı iddia edilen Baran Tursun halleye MOBESE kamerasının yerleştirilmesini protesto
yine polis kurşunuyla ölmüş64 ve Temmuz 2008’de olayla eden bir grupla polis çatışmış, 10 kişiyi gözaltına almış-
ilgili 10 polis hakkında delilleri kararttıkları gerekçesiyle tır. Çevik Kuvvet polisi Gazi Polis Merkezi’ne dönerken
dava açılmıştır.65 Ağustos 2008’de Bursa’da bir hırsızlık “Ne mutlu Türküm diyene” ve “Her şey vatan için” şek-
zanlısı ve Sivas’ta “dur” ihtarına uymadığı öne sürülen linde tempo tutarak uygun adım yürüyüş yapmıştır.73 Sa-
Turan Özdemir polis tarafından vurularak öldürülmüş- kinlerinin “vatan haini” olarak değerlendirildiği anlaşılan
tür.66 bu mahallelere karşı polis yoğun bir mobilizasyon içinde
bulunmaktadır.
Günlük hayatta polis şiddetinin mağdur ettiği bu kişi-
lerin yanısıra, bir de polisçe takip edilen, denetlenen ve Bu bağlamda değinilmesi gereken üçüncü grup gayrimüs-
her daim polis şiddeti tehdidi altında olan belli grupların limlerdir. 6-7 Eylül olayları, Varlık Vergisi gibi uygulama-
ve kesimlerin var olduğu söylenebilir. Polis alt-kültürün- ların görünür kıldığı gibi, gayrimüslimler, bekâ sendro-
den ve uygulamalarından anlaşıldığı üzere, bu kesimler, munun canlı tutulduğu Cumhuriyet tarihi boyunca, her
etnik/mezhepsel gruplardan (özellikle kimliklerine dair daim, yasal düzenin sınırında konumlandırılmışlardır. Bu
bilince sahip olan Kürtler, Aleviler, gayrimüslimler vd.), konumlarından dolayı, takibe uğramış ve hatta fişlenmiş-
yoksulluk sınırı altında yaşayan ve genellikle etnik bir lerdir74. 2006-2008 döneminde işlenen beş cinayet, gay-
kimliğe sahip olan belli mahallelerin nüfusundan, kaçak rimüslimlere uygulanan ayrımcı politikaların ve şiddetin
göçmenler ile bazı sendikalar ve solculardan oluşmakta- polislere ilişkin kısmını açığa çıkarmaktadır. Bu cinayet-
dır. Bu gruplara uygulanan sistematik polis denetimi ve ler, Hrant Dink, Rahip Santoro ve “misyoner” cinayetle-
şiddeti 2006-2008 döneminde de devam etmiştir. ridir. 19.1.2007’de işlenen Hrant Dink cinayetinde, bilirkişi
ve müfettiş raporlarında tespit edildiği üzere, İstanbul
Sözkonusu etnik/mezhepsel grupların bir parçasını oluş-
Emniyet Müdürlüğü’nde çalışan çeşitli kademeden polis-
turan Kürtler’in toplu halde maruz kaldıkları polis şid-
ler, istihbarat bilgileri bulunmasına rağmen, gerekli ted-
deti, Newrozlar’da ve bir kısmı yasadışı ilan edilen gös-
birleri almamışlar ve böylece cinayetin gerçekleşmesine
terilerde görünürlük kazanmaktadır. Örneğin, Öcalan’ın
katkıda bulunmuşlardır. Cinayetin faili yakalanmış an-
yakalanma yıldönümü olan 15.2.2006’da Bağcılar’da ve
cak, bu polisler hakkında yargılama izni verilmemiştir.75
15.2.2008’de Cizre’de67, özellikle 2006 ve 2008 Newroz-
5.2.2006’da, Trabzon’da öldürülen Rahip Santoro’nun
lar’ında ve 29.3.2006’da Diyarbakır ve Batman’da PKK
da faili yakalanmış, ancak 2 yıl sonra Şubat 2008’de ra-
militanlarının cenaze törenlerinde68, polis yaralanmalara
hibin “Pontusçu” olduğu ve “birliği bütünlüğü bozmaya
ve ölümlere sebep olacak şekilde, yüksek seviyede şiddet
yönelik” faaliyette bulunduğu gerekçesiyle dinlendiği or-
kullanmıştır. Demokratik Toplum Partisi binaları ise çe-
şitli tarihlerde sistematik olarak polis baskınlarına uğra-
maktadır. Örnek olarak, Şubat 2006’da Doğubeyazıt’ta69, 62 Radikal, 14 Aralık 2006.
63 Radikal, 4 Ağustos 2007.
Temmuz 2006’da Urfa’da70, Şubat 2007’de Van’da ger-
64 Radikal, 26 Kasım 2007.
çekleştirilen polis baskınları71 gösterilebilir. 65 Radikal, 26 Temmuz 2008.
66 Radikal, 27 Ağustos 2008.
Alevilerin ikamet ettiği mahalleler de polis baskınla-
67 Radikal, 23 Şubat 2006) Radikal, 20 Şubat 2008.
rına ve yoğun polis gözetimine maruz kalmaktadır. Mart 68 Radikal, 20 Mart 2006; Radikal, 31 Mart 2006; Radikal, 23 Mart
1995’te İstanbul’un Gazi Mahallesi’nde yaşananlar bu 2008.
69 Radikal, 25 Şubat 2006.
bağlamda paradigmatik bir örnek oluşturmaktadır. Ma-
70 Radikal, 31 Temmuz 2006.
halle sakinleri ile polis arasında çıkan olaylarda 20 civa- 71 Radikal, 20 Şubat 2007.
rında kişi ölmüş ve polisin bu mahallelere yönelik “düş- 72 Radikal, 10 Temmuz 2007.
manlaştırıcı” tutumu açıkça görülmüştür. 2006-2008 yıl- 73 Radikal, 25 Ekim 2007.
74 Örneğin, eski bir Emniyet mensubu’nun beyanına göre 1982’de sı-
ları arasında gerçekleşen iki olay, diğer dikkat çekici ör- kıyönetim komutanlığı, emniyet müdürlükleri’nden bölgelerinde
nekler olarak gösterilebilir. Bunlardan ilki, Ümraniye Ermeni asıllı şahısların bulunup bulunmadığının tespiti ve şayet
bulunuyorsa gözaltında kontrol edilmesi için gerekli tahkikatın
Mustafa Kemal Mahallesi’nde, Ekim 2007’de, iki sivil po- yapılmasını istemiştir (Radikal, 4 Ekim 2007).
lisin darp edildiği gerekçesiyle Terörle Mücadele, Asa- 75 Radikal, 23 Temmuz 2008.

239
taya çıkmıştır. Santoro dinleme izninin bitimine üç gün risinde, polisin bu tutumunun paradigmatik bir dışavuru-
kala öldürülmüştür.76 Son olarak, üç kişinin Hristiyan- munu Festus Okey olayında görmek mümkündür. 20.8.
lıkla ilgili kitap ve broşür basan Malatya’daki Zirve Ya- 2007’de Beyoğlu Asayiş Şube Müdürlüğü’nde uyuşturucu
yınevi’nde 18.4.2007’de katledildiği vakada da, Santoro bulundurduğu şüphesiyle gözaltına alınan Nijeryalı mül-
vakasında olduğu gibi, bu kişilerin polisçe yakından iz- teci Festus Okey, gözaltındayken polis kurşunuyla haya-
lendiği ortaya çıkmış ve cinayet sonrasında deliller çeşitli tını kaybetmiştir. Olayın zanlısı polis “kasten adam öl-
şekillerde karartılmıştır.77 Davanın sanıklarından, Abuzer dürmek” suçundan halen yargılanmaktadır. Helsinki
Yıldırım ve Salih Güler, verdikleri ifadelerde, cinayetin Yurttaşlar Derneği, Kasım 2007’de yayımladığı İstenme-
sanıklarından Günaydın’ın polislerle irtibat içinde oldu- yen Misafirler: Türkiye’de Yabancı Misafirhaneleri’nde Tu-
ğunu itiraf etmiştir.78 Bütün bu cinayetler ve polisin ci- tulan Mülteciler81 başlıklı raporunda, “yabancı misafirha-
nayetlerin öncesi ve sonrasındaki tutumu göstermekte- neleri” üzerine yapılan incelemelere ve çoğu erkek, Afri-
dir ki, bu kişiler, polisçe ve polisin alt-kültürünü devşir- ka’dan 40 mülteci ile yapılan görüşmelere yer vermiştir.
diği resmi zihniyetçe “vatandaşlık” kategorisi dışında ve Bu görüşmelerde, mülteciler, polislerin kendilerine “has-
dolayısıyla vatandaşlık haklarından yoksun olarak değer- mane”, “saldırgan” ve “kayıtsız” bir tutum içinde olduk-
lendirilmekte ve “ortadan kaldırılabilir” birer tehdit ola- larını ve fiziksel şiddet uyguladıklarını beyan etmişlerdir.
rak algılanmaktadırlar.
Önceki dönemlerde olduğu gibi, 2006-2008 döneminde
Romanların ve Doğu/Güneydoğu Anadolu’dan zorunlu de sık sık polis şiddetine maruz kalan ve burada bahse-
göçe tabi tutulmuş Kürtlerin yaşadığı ve nüfusu düzenli dilecek olan son grup ise bazı sendikalar, solcular ve ben-
istihdam dışı kalmış mahalleler de, sistematik olarak po- zeri muhalif kesimlerden oluşmaktadır. Bu şiddetin cisim-
lis denetimine ve şiddetine maruz kalmaktadırlar. Polis, leşmesi en açık şekliyle 1 Mayıs gösterilerinde gerçekleş-
asayiş suçlarını, özellikle mala karşı suçları azaltmak ge- mektedir. KESK ve DİSK’i oluşturan sendikalar polis şid-
rekçesiyle, nüfusunu “olağan şüpheliler” olarak mimle- detine yoğun olarak maruz kalırken, sol çatı altında bi-
diği bu mahallelere sık sık baskınlar düzenlemekte ve bu raraya gelen çok geniş bir kesime, polis tarafından özel-
nüfusu etkisizleştirerek, denetim altına almayı amaçla- likle 2007 ve 2008 yıllarında düzenlenen 1 Mayıs gösteri-
maktadır. Sözkonusu dönemde, Çevik Kuvvet ve Özel lerinde yüksek seviyede şiddet uygulanmıştır. Her sene
Harekat timlerinin de katıldığı baskınlara örnek olarak 7 Kasım’da YÖK’ün kuruluşunu protesto eylemlerinde,
şunlar gösterilebilir: 18.1.2006’da 100 polisle Karabayır sol görüşlü öğrencilere de sistematik olarak polis şid-
mahallesine yapılan baskın; 10.2.2006’da Edirne’de Me- deti uygulanmaktadır. Solculara ve benzer muhalif grup-
zihlahir mahallesine yapılan baskın; 23.2.2006’da 1.000 ların (örneğin anarşistler) mensuplarına uygulanan polis
polisle Gaziosmanpaşa’nın Sarıgöl mahallesinde gerçek- şiddetinin örneklerini Serkan Tekpetek ve Ferhat Gerçek
leştirilen baskın; 17.3.2006’da Hacıhüsrev mahallesine vakalarında görmek mümkündür. Özgür Hayat gazetesi
yapılan baskın; 30.4.2006’da kapkaççılara yönelik ve 200 ve Yüzde 52 Öfke dergisinin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
kişinin gözaltına alındığı Dolapdere ve Hacıhüsrev ope- Sinan Tekpetek, 26.7.2007’de Taksim’de kimlik bilgileri
rasyonları; Ağustos 2008’de polisin, Hacıhüsrev Mahal- sorulduktan bir süre sonra, zorla polis arabasına soku-
lesi’ne kamyon içinde girerek yaptığı baskın.79 Baskı al- larak polislerce dövülüp, hareket halindeki arabadan
tına alınan bu nüfusun bir parçasını oluşturan Roman- atılırken82, Yürüyüş dergisini satan Ferhat Gerçek ise
7.10.2007’de Yenibosna’da polis müdahalesi sonrası çı-
lar, “Polisin Disiplinine, Merasim ve Topluluklardaki Ro-
kan olaylarda polis kurşunu sonucu felç olmuştur. Açı-
lüne ve Polis Karakolları Teşkilatı ile Vazifelerine Dair Ta-
lan davada Gerçek’in de aralarında bulunduğu altı kişiye,
limatname”de, açıkça, “şüpheli şahıs” olarak tanımlan-
“2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na
mışlardır.80
muhalefet, görevi yaptırmamak için direnme, kamu gö-
Mülteciler/“kaçak göçmenler” de polis şiddetine sıklıkla revlisine görevinden dolayı hakaret ve nitelikli mala za-
uğrayan gruplar arasında yer almaktadırlar. Dönem içe- rar verme” iddiasıyla 15.5 yıla kadar hapis cezası istenir-
ken, kurşunun çıktığı silahın belirlenememesi gerekçe-
76 Radikal, 21 Şubat 2008.
77 Radikal, 10 Ocak 2008. siyle ve Gerçek’in doğrudan hedef alınmadığı belirtile-
78 Radikal, 8 Aralık 2007. rek, yedi polis hakkında “zor kullanmak yetkisi aşılarak
79 Radikal, 19 Ock 2006; Radikal, 24 Şubat 2006; Radikal, 18 Mart kasten yaralama” suçu işledikleri gerekçesiyle 10 yıla ka-
2006; Radikal, 2 Mayıs 2006; Radikal, 4 Ağustos 2008.
80 Radikal, 4 Haziran 2006.
dar hapis istenmiştir (Radikal, 25.7.2008).
81 Rapor için bkz. <http://www.hyd.org.tr/staticfiles/files/multeci_
gozetim_raporu_tr.pdf>. 2006-2008 dönemi, yukarıda özetlenen verilerden de an-
82 Radikal, 29 Temmuz 2007. laşıldığı gibi, polis şiddetinin sık sık ve çeşitli şekillerde

240
cisimleştiği bir dönem olmuştur. Polisin bu denli sık şid- hem soruşturma açılma safhasında soruşturmaya izin
dete başvurabilmesine, bir yandan yeni yasal düzenle- verilmeyerek, hem de yargı aşamasında verilen cezaların
meler mahal verirken, bir yandan da denetim mekaniz- düşüklüğü veya beraat kararları ile koruma sağlandığı
masının gevşek olması ve birçok durumda çalıştırılma- görülür. Soruşturma açılmasının engellenmesi pratiğine
ması da uygun ortamı sağlamaktadır. en anlamlı yakın örnek Hrant Dink davasıdır.

Polİsİn Hesap Verebİlİrlİlİğİ, Denetİm Daha önceden açılmış davaların bu dönemde verilen
Mekanİzması ve Mahkeme Kararları kararları da bu bağlamda dikkat çekicidir. Örneğin,
21-29.7.1999 tarihleri arasında Siirt’in Baykan ilçesinde
Polis pratikleri, görünülmezliklerinin yüksek olması ve gözaltına alınan Muzaffer Çınar, gözaltındayken işkence
takdir yetkisi kullanımı içermeleri sebebiyle denetlen- gördüğüne dair üç ayrı hastaneden rapor almasına rağ-
mesi hayli zor bir alandır. Ancak, polisi ilgilendiren ya- men, Siirt Ağır Ceza mahkemesinde yargılanan polis me-
salarda yetkilerin belirgin ifadelerle kısıtlanması ve de- murları, Şubat 2006’da 1’er yıl hapis ve 2.5 ay memuri-
netim mekanizmasının, kolayca ve düzenli işleyecek şe- yetten men cezası almış; hapis cezası 10 aya indirilerek
kilde kurgulanması sözkonusu pratikler üzerinde belli bir ertelenmiştir. Dönem içinde karar verilen bir diğer polis
miktar kontrolü mümkün kılmaktadır. şiddeti davası ise, 14.8.1993’de Kars’ın Digor ilçesinde ya-
Mevzuatta, özellikle PVSK’da, takdir yetkisine gönderme pılan gösteri sırasında 17 kişinin ölümü ve 63 kişinin ya-
yapan ifadeler, yukarıda da belirtildiği gibi, polise hayli ralanması ile biten olaylara dairdir. Bu davada, kalabalı-
geniş takdir yetkisi tanıyacak şekilde muğlaktır ve belli ğın üzerine ateş açan özel harekat polisleri tutuksuz yar-
sınırlandırmalara tabi tutulmamıştır. Denetim mekaniz- gılanmış ve davanın sonucunda beraat kararı çıkmıştır.
ması ise, mekanizmanın çalıştırılmasını zorlaştıracak şe- Ölenlerin yakınları, 2004 yılında Avrupa İnsan Hakları
kilde düzenlenmiştir. Atama yapmaya yetkili amirlerin Mahkemesi’ne başvurmuş ve Türkiye “güvenlik güçleri-
takdir yetkilerini kullanarak verdikleri cezalar dışında, di- nin orantısız güç kullandığını” kabul ederek dostane çö-
siplin soruşturması veya cezai soruşturma açma kararı, züm önerisinde bulunmuş, para cezası ödemiştir. Burada
1999 yılından itibaren yürürlüğe giren “Memurlar ve Di- bahsedilecek son dava ise Kaymaz davasıdır. 21.11.2004’te
ğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun”a eylem hazırlığı içerisinde oldukları gerekçesiyle özel ha-
(no: 4483, 2.12.1999) göre illerde valiler, ilçelerde kayma- rekat polisleri tarafından vurularak öldürülen Ahmet
kamlar ve 3. maddede sayılan bazı diğer merciler tarafın- Kaymaz ve 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın davası da polis-
dan verilmektedir. Soruşturma açıldığında, konu edilen lerin beraatiyle sonuçlanmıştır.84 Yaşam hakkının her de-
fiil ve eylemler TCK’ya göre veya diğer kanunlara göre fasında ihlal edildiği ve ölümlerin gerçekleştiği bu olay-
de suç teşkil ediyorsa, soruşturmayı yapan müfettişin larda, hastane raporlarına rağmen, Avrupa İnsan Hak-
“adli yönden lüzumu muhakeme” yolunda kanaat belirt- ları Mahkemesi’nin ilerleyen süreçte Türkiye’yi mahkum
mesi gerekir.83 Dolayısıyla, yargılama hem özel hüküm- edebileceği şartların var olmuş olmasına rağmen, polis-
lere tabi tutulmuştur ve “yargı yetkisine müdahale” edil- lerin iddialarına dayanılarak her defasında beraat kararı
mektedir; hem de yargılamaya giden süreç çeşitli kade- verilmiştir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür85.
melerde izne tabi tutularak zorlaştırılmıştır. Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği gibi
Avrupa Birliği muktesebatına uyum çerçevesinde yapılan konu ile ilgili derneklerin raporları incelendiğinde polis
bir değişikliğin bu konuda önemli bir iyileşme sağladığını şiddetine dair davaların büyük oranda beraatle sonuç-
belirtmek gerekir. 11.1.2003 tarihli ve 4778 sayılı kanu- landığı anlaşılmaktadır. Çeşitli şekillerde şiddet uygula-
nun 33. maddesi uyarınca “Memurlar ve Diğer Kamu Gö- mış polisler ya yargı sürecine alınmamakta, ya yargı sü-
revlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun”un 2. madde- 83 Sönmez, 2005, s. 549.
sine eklenen fıkrada, TCK’nın işkence suçunu ilgilendiren 84 Radikal, 11 Şubat 2006; Radikal, 24 Şubat 2006; Radikal, 7 Mart
2007; Radikal, 19 Mart 2007.
maddeleri (94, 95, 256) kapsamında açılacak soruşturma
85 Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın sağladığı verilere göre 1994-
ve kovuşturmalarda bu kanun hükümlerinin uygulanma- 2001 arasında sonuçlanan 7.597 davadan, 1.347’si işkence, 3828’i
kötü muamele davası olmak üzere, 5.175’i cezasız kalmıştır. Geri
yacağı hükmü getirilmiştir. Bu düzenleme ile bu suçu iş- kalanlar, para cezalarını ve erteleme kararlarını da içermekte-
leyen memurlar, doğrudan soruşturulabilecek ve yargıla- dir. Basın açıklaması için bakınız: <http://www.tihv.org.tr/in-
dex.php?option=com_content&task=view&id=1301&Itemid=69>.
nabilecektir. Dolayısıyla, işkence ve kötü muamele davalarının ezici çoğunlu-
ğunun cezasız kaldığı söylenebilir. Kaldı ki, 2003 yılına kadar iş-
2006-2008 arası dönem, denetim mekanizmasının işle- kence ve kötü muamele olaylarının davaya dönüşümü izne bağlı
olduğundan, açılan dava sayısı şikayet sayısını yansıtmamakta-
yişi açısından incelendiğinde, şiddet uygulayan polise, dır.

241
recinde beraat ettirilmekte veya verilen kısa süreli ceza- Özellikle Amerika ve İngiltere’nin polis teşkilatlarına yö-
lar para cezasına ya da ertelemeye dönüştürülebilmekte- nelik politikalarının yakınen takip edildiği86 Türkiye’de de
dir. Bu teamüllerin, denetim mekanizmasının kullanılma- polis, neoliberalleşme sürecinde militarize olup genişler-
sını olanaksız kıldığı ve polislerin sık sık keyfî şiddet kul- ken, bu süreç, ülkenin özgül koşulları ile birleşmiştir. As-
lanmasına yol açtığı söylenebilir. keri bürokrasinin hakim olduğu devletin kendine has or-
ganizasyonu, konjonktürel pratikleri ve egemen zihniye-
2006 Öncesİ ve Sonrası Tüm Verİlerİn tin milliyetçi muhafazakar özellikleri sözkonusu sürecin
İç ve Dış Konjonktür Hesaba Katılarak üzerinde yükseldiği temeli oluşturmuştur. Bunun sonu-
Değerlendİrİlmesİ cunda, toplumsalın “makbul” kesiminin dışında kalan ve
sistematik olarak polis şiddetine maruz kalan kesimler,
1965’te Toplum Polisi’nin kurulması ve akabinde gerçek-
muhalif bazı sendikaları ve solcuları kapsadığı gibi, çoğu
leştirilen yasal düzenlemelerle Türkiye’de polis teşkilatı,
zaman yoksul kesimle örtüşen ve “Sünni Türk” kimliğin-
1980 öncesinde bir miktar genişletilmiş ve güçlendirilmiş
den farklı bir etnik/dinsel kimliğe sahip olup, bu kimlik-
ise de, 12 Eylül darbesi bu bağlamda bir dönüm noktası-
lerine sahip çıkan geniş kitleleri de içermiştir. Polis alt-
dır. Darbe sonrasında teşkilat, devlet kurumları arasında kültürü ve uygulamalarından anlaşıldığı üzere, bunlar
belirgin bir şekilde ön plana çıkarılmış, genişletilmiş, yeni içinde, “homojenleştirme” ve “apolitizasyon” projele-
birimlerle ve teknolojik silahlarla güçlendirilmiş ve mili- rini etkisiz kılan Kürtler, Aleviler, gayrimüslimler önemli
tarize edilmiştir. Ancak, polis teşkilatında gerçekleşen bu yer kaplamaktadır. Süreç içerisinde, nüfusunu genellikle
belirgin değişim, sadece Türkiye’ye özgü bir durum değil- Romanların ve zorunlu iç göç mağduru Kürtlerin oluştur-
dir. Küresel kapitalizmin merkezleri olan Amerika ve İn- duğu yoksulluk sınırı altında yaşayan mahalleler ve mül-
giltere’nin 1970’lerin sonundan itibaren içine girdiği yeni- teciler de, keskin sömürü üzerine kurulu olan toplumsal
den yapılanma süreci incelendiğinde, bu değişimin, mer- düzenin istikrarını bozan unsurlar olarak, sistematik şid-
kezi Batı’da olan daha geniş bir sürecin parçası olduğu det gören bu kesimin bir parçası olmuşlardır.
dikkati çeker. Neoliberalleşme olarak tanımlanabile-
2006-2008 arası döneme bakıldığında, sözkonusu kesim-
cek bu safhada, sözkonusu ülkelerde devlet, kurgulanan
lere sistematik polis şiddetinin devam ettiği, bunun yanı-
yeni toplumsal ilişkiler ağının hassas dengesini otoriter
sıra, önleyici “toplum destekli polislik” stratejilerine ağır-
ve şiddet içerikli yöntemlerle sürdürülebilir kılmaya çalış-
lık verildiği görülür. Ayrıca, bu dönemde gerek PVSK ge-
mış, yoksulluk sınırında ve altında yaşayan geniş kesim-
rekse de TMK üzerinde yapılan değişikliklerle polisin yet-
lerin varlığı kabul edilebilir bir durum olarak tanımlamış,
kileri son derece genişletilmiştir. Polis, edindiği bu geniş
bunun beraberinde getirdiği ve çeşitli şekillerde ortaya
yetkiler sayesinde, toplum üzerinde daha etkin bir şekilde
çıkan toplumsal sorunları (örneğin suçun ve şiddet kulla- denetim kurarken, polis şiddeti, günlük hayatın bir par-
nımının artması, suç tiplerinde yoğunlaşma vs.), güçlen- çası olmaya devam etmiştir. Çeşitli ortamlarda gerçek-
dirilen polis teşkilatları sayesinde kontrol altına almaya leşen fizikî polis şiddetinin yanısıra, “dur” ihtarına uyul-
ve baskılamaya çalışmıştır. Yoksulluk kriminalize edilir- madığı gerekçesiyle polisin sık sık silah kullanması sonu-
ken, toplumda bir cepheleşmeye gidilmiş, “önleyici po- cunda birçok ölümlü vaka gerçekleşmiştir. Uygulanan ik-
lislik” stratejileri ile “makbul vatandaş”ların polisin saf- tidar stratejileri sonucunda toplumda ortaya çıkabilecek
hında yer almasına çalışılmıştır. Karşı safta bırakılanlara “riskler”i denetim altına alabilmesi için polise sağlanan
ise, polis tarafından militarize yöntemler/ekipmanlarla geniş hareket alanı, yaşam hakkının ihlalini tüm bireyler
ve geniş yetkilerin verdiği serbestlikle, sık sık yüksek se- için günlük hayatta apansızın karşılaşabilecekleri yakın
viyelerde şiddet kullanılmıştır. bir tehdit haline getirmiştir.

86 bkz. Berksoy, 2007.

242
Milli İstihbarat Teşkilatı
Ecevit Kılıç

Milli İstihbarat Teşkilat’ında (MİT) Turgut Özal’ın giri- için kurulmuştu. Fikir, Harbiye Nazır’ı Enver Paşa’ya aitti.
şimleriyle 1990’lı yılların başında başlayan sivilleşme ça- Teşkilatı-ı Mahsusa, zamanla Osmanlı Devleti’nin siyasi
baları bugün önemli bir aşamaya gelmiştir. Kurumun ta- birliğinin korunması, ayrılıkçı hareketleri önlemek ve ya-
rihine damgasını vuran ordu vesayetinin yavaş yavaş et- bancı devletlerin Ortadoğu’daki istihbarat ve gerilla fa-
kisini yitirme yolunda olduğu söylenebilir. Bu eğilim teş- aliyetlerine karşı koyma amacıyla çalışmalar yapmaya
kilatın personel yapısına da yansıyor. Sivilleşme, MİT’in başladı. Her ne kadar Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü
tarihinde bol miktarda yer alan karanlık olayın tekrarlan- koruma amacıyla hareket etse de, İttihat ve Terakki’nin
masına da bir anlamda engel oluyor. Örneğin yakın ta- politikaları gereği Teşkilat-ı Mahsusa’da Türklük kimliği
rihte yaşanan siyasal cinayetler ve benzeri olaylarda ku- çok ön plandaydı. Teşkilat-ı Mahsusa da tıpkı Yıldız gibi
rumun adı anılmıyor. Hatta MİT’in bu tür olaylarla ara- sadece istihbarat toplamıyordu; hatta istihbarattan çok
sına bir mesafe koyma çabasından bile söz etmek müm- operasyonel bir örgüttü.
kün. MİT’in reflekslerinde son yıllarda yaşandığı izlenimi
Teşkilatı-ı Mahsusa mensupları gizli merkezlerde ciddi
veren değişim, bu kurumun darbe konusundaki dikkat
bir askeri eğitimden geçiriliyordu. 5 ila 7 kişilik küçük as-
çekici tavrı ele alındığında da görülebilir. Geçmişte dar-
keri birliklerden oluşan bir yapısı vardı. Bu birlikler, Bal-
beleri bağlı bulunduğu başbakana haber vermediği iddia
kanlar’dan Ortadoğu’ya Afrika’dan Asya’ya Osmanlı’nın
edilen bu teşkilat, 2003-2004 yıllarında planlandığı iddia
bir dönem var olduğu geniş bir coğrafyada faaliyet yü-
edilen darbe girişimlerinde üstüne düşeni yapmış gibi gö-
rüttü. Zaten örgütün 30 bin civarında mensubu olduğu
zükmektedir.
tahmin ediliyordu.

Teşkİlat-ı Mahsusa geleneğİ Teşkilat-ı Mahsusa, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros


Mütarekesi’nden sonra Enver Paşa ve diğer İttihatçı li-
MİT’in temelleri Teşkilat-ı Mahsusa’ya dayanırken, is-
derlerin Almanya’ya kaçmasından sonra lağvedildi. Bu
tihbarat geleneği İkinci Abdülhamid’in hafiyelerine ka-
tasfiye Teşkilatı- ı Mahsusa’nın son lideri Hüsamettin Er-
dar uzanır. Abdülhamid, kendi tahtına yönelik komploları
türk tarafından yapıldı.
ortaya çıkarması amacıyla Yıldız adlı istihbarat teşkila-
tını kurdu.1 Ama bu teşkilat, sadece istihbarat amaçlı de-
MAH’ın askerlerden oluşan çekİrdek
ğildi. Abdülhamid’e yönelik çalışmalar içinde olan grup- kadrosu
lara operasyonlar da yapıyordu. Özellikle 1900’ün ilk yıl-
larında Jön Türkler’e yönelik Avrupa’nın önemli kentle- Kurtuluş Savaşı yıllarında istihbarat bazı örgütler aracı-
rinde operasyonlar gerçekleştirdi. İkinci Meşrutiyet’in lığıyla yürütüldü. Ancak bunlar koordineli ve örgütlü de-
ilanı Yıldız teşkilatının da sonu oldu. İkinci Abdülha- ğildi.3 Savaştan sonra istihbarat faaliyetleri Genelkurmay
mid’in tahtan indirilmesinden sonra İttihat ve Terakkici- İstihbarat Dairesi ve ordu müfettişliklerine verildi. Cum-
ler Yıldız’a ait yüz binlerce raporu saraydan alarak yak- huriyet’in kurulmasından sonra Mustafa Kemal, güçlü bir
tı.2 istihbarat örgütü kurulması talimatı verdi.4 Yardım iste-
nen ülke ise Almanya oldu. Bu amaçla Alman istihbaratçı
Yıldız’ın faaliyetlerine son verilmesiyle birlikte, İttihat ve
1 http://www.mit.gov.tr/tarihce/birinci_bolum_B.html#20yy
Terakki’ciler kendi istihbarat örgütünü kurdu: Teşkilat-ı
2 Erdal İlter, Milli İstihbarat Tarihçesi.
Mahsusa. Bu istihbarat örgütü milliyetçilik akımının et- 3 Bu istihbarat örgütleri içinde en etkini Karakol örgütüydü.
kisiyle Balkanlar’da başlayan ayaklanmalarla mücadele 4 http://www.mit.gov.tr/tarihce/ikinci_bolum.html

243
albay Walter Nikolai, 1926’da Türkiye’ye geldi ve 6 Ocak Bu değişimle istihbarat servisi güçlü ve etkin kurumsal
1927’de5 Milli Emniyet Hizmeti (MAH) kuruldu.6 Teşkilat bir kimliğe kavuştu.
başbakanlığa bağlıydı ama çalışanların kadrosunun İçiş-
MAH, MİT’e dönüşürken ordunun teşkilat üzerindeki et-
leri Bakanlığı üzerinde görünmesine karar verildi. İstih-
kisi azalacağına gittikçe arttı. MİT Kanunu kabul edilir-
barat faaliyetleri tamamen MAH’a devredildi. 1943’de yü-
ken istihbarat teşkilatı-ordu ilişkisi ciddi bir şekilde tartı-
rürlüğe giren bir kanunla MAH’ın kuruluşundaki gizlilik
kaldırıldı ve resmen Başbakanlığa bağlandı. 1954’de çı- şıldı. Özellikle CHP milletvekilleri MİT’in yapısının askeri
kan kanunla adı “Milli Emniyet Hizmetleri” olarak değiş- nitelikte olması ve yöneticilerinin asker olmasının sakın-
tirildi.7 Çekirdek kadrosu ağırlıklı olarak askerlerden olu- calarını anlattı.11 Bu milletvekilleri, ordunun MİT için-
şuyordu. Çok az sayıda sivil vardı. Özellikle Espiyonaj ile deki etkinliğinden rahatsızdı. En büyük tedirginlikleri ise
Teknik ve Destek Faaliyetleri adlı iki önemli şubesi tama- MİT’in Türk Silahlı Kuvvetleri içinde istihbarat çalışması
men askeri personelden oluşuyordu.8 Bu nedenle teşkilat yapmasının yasayla yasaklanmasıydı.12 Ama tüm tartış-
fiilen Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’na bağlıydı. Do- malardan sonuç alınmadı.
layısıyla MAH uzun yıllar Genelkurmay’ın bir birimi gibi
çalıştı.
Karanlık olaylara karışan MİT
mensupları
Ordunun, MAH üzerindeki ağırlığı MAH’ın MİT’e dö-
1965 sonrasında TSK MİT’i yönetmeye devam etti. MİT
nüştürüldüğü 1965 yılına kadar teşkilatın başına atanan
müsteşarları aktif veya emekli subaylar arasından atandı.
isimlerden de anlaşılıyor. MAH başkanlığı yapan 10 ismin
MİT’in ilk müsteşarı Avni Kantan oldu. Vekâleten bu gö-
7’si askerdi: Şükrü Ali Ögel, Naci Perkel, Behçet Türk-
revi yürüten Kantan ordu mensubuydu. MİT müsteşar-
men, Emin Çobanoğlu, Ziya Selışık, Naci Aşkun ve Fuat
lığını 8 ay sürdürebildi. 2 Mart 1966 tarihinde görevden
Doğu. Geriye kalan üç isim ise bürokrattı: Hüseyin Avni
alındı.13 Kantan’ın yerine tuğgeneral Fuat Doğu atandı.
Göktürk, Ahmet Celalettin Karasapan, Ahmet Salih Ko-
Daha önce albay rütbesindeyken 2 yıl MAH başkanlığı
rur. Bu üç sivil de DP iktidarının son döneminde atandı-
yapan Doğu döneminde MİT’te ciddi değişimler yaşandı.
lar. MAH’ın başına sivil bürokratların atanması, ileride
Bu değişimlerin sırrı biraz da Doğu’nun askerlik kariye-
MİT’te de yaşanacağı gibi hep sancılı oldu.
rinde saklıydı. Kurmay yarbayken MAH’ta görev yap-
MAH, 22 Temmuz 1965’te çıkarılan bir kanunla9 MİT’e maya başlayan Doğu, ABD’de özel harp eğitimi alan ilk
dönüştürüldü. Bu tarihten itibaren teşkilatın başına subaylardandı. Bu eğitim kamplarında NATO konsepti
müsteşar atandı. Müsteşarın kim olacağına 1961 Ana- çerçevesinde kurulan gizli orduların, yani Gladio14 örgüt-
yasası’yla kurulan Milli Güvenlik Kurulu karar verecekti. lerinin kurucusu olan Nazi generali Reinhard Gehlen’den
Başbakan’ın önerdiği isim cumhurbaşkanlığınca onayla- eğitim aldı.15 MAH bünyesinde görev yaptığı süre bo-
nıyordu. MİT’in bilgi aktaracağı kişilerin sıralaması şöy- yunca Fener Rum Patrikhanesi’nin faaliyetlerini takip et-
tikten sonra teşkilatın başına geçti. MAH ile resmi adı
leydi: Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı
Seferberlik Tetkik Dairesi olan Özel Harp Dairesi o dö-
ve Milli Güvenlik Kurulu Sekreteri.10
nemde iç içe çalışıyordu. Gayrimüslimlere yönelik yağma
5 Bazı kaynaklar MAH’ın kuruluş tarihini 6 Ocak 1926 olarak yazar. hareketi olan 6-7 Eylül 1955 olaylarının hazırlanmasında
Ancak 6 Ocak’tan itibaren bir yıllık süre MAH’ın kuruluşuna ha-
zırlık olarak kabul edilmektedir. Resmi kuruluş tarihi 6 Ocak 192- bu iki örgütün rolü olduğu daha sonra ortaya çıktı.
7’dir.
6 Merkezi Ankara’da olan MAH’ın İstanbul, İzmir, Adana, Diyar- MEH/MAH 22 Temmuz 1965’de yayımlanan 644 sayılı
bakır ve Kars’ta şubeleri açıldı. Kars’ta açılmasının nedeni komü-
nizm nedeniyle Sovyetler Birliği’ne karşı istihbarat çalışmasıydı. Milli İstihbarat Teşkilatı Hakkındaki Kanunla, başbakan-
7 Erdal İlter, Milli İstihbarat Teşkilatı tarihçesi: Milli Emniyet Hiz- lığa bağlı bir müsteşarlığa dönüştü. MİT Müsteşarı baş-
metleri Riyaseti (M.E.H/M.A.H) (1927-1965).
kanlığında kurulan Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu
8 Ecevit Kılıç, Özel Harp Dairesi, s. 61.
9 MİT, 644 Sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunuyla kuruldu. aracılığıyla MİT’in MGK ile birebir bağlantılı çalışması
10 Tuncay Özkan, MİT’in Gizli Tarihi, s. 221. sağlandı.
11 Tuncay Özkan, a.g.e, s.223.
12 Tuncay Özkan, a.g.e, s. 224. 1970’lerde MİT’in aydınlatılmamış bir dizi karanlık olayda
13 Avni Kantan, görevden alınmasından yaklaşık bir ay sonra, 7 Ni- rolünün olduğu iddia edildi. Bunların arasında en önem-
san 1966’da yaşamını yitirdi.
14 Gladio örgütleri İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika’nın öncülü-
lisi 1 Mayıs 1977’de düzenlenen büyük ve kanlı provokas-
ğünde olası bir Sovyetler Birliği işgaline karşı NATO üyesi ülke- yondur. 12 Mart müdahalesi sonrasında Ziverbey Köş-
lerde kuruldu. Türkiye’deki gizli ordunun adı Özel Harp Dairesi
oldu ve 1952’de kuruldu. künde sorgu amaçlı işkence uygulamalarında da MİT
15 Ecevit Kılıç, a.g.e, s. 113. personeli hazır bulunuyordu. Bunun yanında MİT’in si-

244
vil siyasal iktidarı TSK içindeki gelişmelerden haberdar Atasagun döneminde PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ya-
etmediği de müdahale ve darbe sonrasında yayımlanan kalanması gibi çarpıcı gelişmelerin de aralarında olduğu
bazı haberlerden ortaya çıktı. Örneğin 12 Mart 1971 muh- “terör” konulu ciddi gelişmeler yaşandı. MİT, özellikle
tırasından bir gün önce, MİT Müsteşarı Fuat Doğu dar- 2002’den sonra, sivilleşme konusunda mesafe aldı. Bu
beciler adına dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e dönüşüm önemli bir ölçüde Adalet ve Kalkınma Parti-
gitti ve görevi bırakmasını istedi16 si’nin iktidara gelmesi ve Avrupa Birliği yolunda yapılan
demokratikleşme çabalarıyla ilişkilidir. Bu dönemde teş-
Özal’la gelen sİvİlleşme çabası kilatın çalışma sisteminde ciddi değişiklikler oldu. Hükü-
metle biraz daha yakın mesaiye başlayan ve sivil kimliği
MİT’in sivilleşmesi konusu 1990’lı yılların başına kadar
belirginleşmeye başlayan bir kurum olarak göze çarp-
bir daha gündeme gelmedi. Bu durumun en önemli ge-
maya başladı. MİT tarihinin en uzun müsteşarlık göre-
rekçelerinden biri 12 Eylül darbesiydi. Darbe sonrasında
vini yürüten Atasagun, 7 yıl bu görevde kaldı. Kendi iste-
ordunun MİT üzerindeki etkisi daha da arttı. 1980’li ve
ğiyle Mayıs 2005’te emekliye ayrıldı.
90’lı yıllarda uzun süre MİT’te Psikolojik Harekat Baş-
kanlığı ve Müsteşar yardımcılığı yapan Cevat Öneş’e Atasagun’dan boşalan MİT müsteşarlığına yine sivil bir
göre, MİT’in güvenlik anlayışı darbelere göre şekillen- isim, Emre Taner getirildi.19 Halen bu görevi devam et-
miştir. Bu da MİT’in gelişememesine neden oldu. “De- mekte olan Taner’in yönetime gelmesinden sonra ilk ve
mokratik süreç kesintiye uğrayınca istihbarat teşkilatı da belki de en önemli değişiklik Kürt sorunu konusunda ya-
geri kaldı”17 diyen Öneş, MİT’te sivillerin sayıca her za- şandı. Taner, 25 Ekim 2005’te Kürt sorununun çözümü
man çoğunlukta olduğunu, ancak darbe dönemlerinde konusunda Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesut
askerlerin ağırlığının arttığını belirtiyor. Barzani ile görüştü. İkili Kuzey Irak’ta bir araya geldi.
Sonradan anlaşıldığı kadarıyla Başbakan Recep Tayyip
MİT Kanununun kabul edildiği 1965’ten 1990’lı yılla- Erdoğan ve diğer devlet yetkililerinin bilgisi dâhilinde ya-
rın başına kadar dillendirilmeyen istihbarat servisi üze- pılan görüşmede hem PKK hem de Kuzey Irak’la ilgili me-
rinde ordunun vesayetine son verilmesi beklentileri, Tur- seleler masaya yatırıldı. Bu görüşme Irak Kürdistan Böl-
gut Özal’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle yeniden gün- gesel Yönetimi Başkanı Barzani’nin 26 Ekim’de başlayan
deme geldi. Özal, bu amaçla ilk icraatını teşkilat içinde ABD yolculuğu öncesine denk geldi.
yetişen Hiram Abbas’ı müsteşar muavinliğine getirerek
yaptı. Abbas görev yaptığı dönemde Özal’a yazdığı mek- Bu görüşmeden hemen sonra, 29 Ekim akşamı Çankaya
tupta “Ordu ile istihbarat servisinin çok iç içe olmasına Köşkü’ndeki davette Genelkurmay Başkanı Orgeneral
ihtiyaç bulunmadığına” vurgu yapıyor, MİT’in tam olarak Hilmi Özkök’ün söyledikleri dikkat çekiciydi: “Barzani bir
hangi kuruma bağlı bulunduğunun net olmadığını belir- aşiret lideriydi; biz öyle görüyorduk. Ama durum değişti. Bu
tiyordu.18 Yine de tüm çabalara rağmen Özal, MİT’in ba- değişikliği kabul etmemiz gerekiyor. Talabani’yi de öyle gö-
şına sivil bir müsteşar atayamadı. Süleyman Demirel’in rüyorduk, şimdi Irak Cumhurbaşkanı. Yarın Irak Cumhurbaş-
kanı olarak Türkiye’yi ziyaret etmek isteyecek. O gün nasıl
başbakanlığı döneminde ise hükümet, MİT’e tamamen
davranacağız? Irak’ı tanıyorsak, bu değişen koşullara göre
hâkim olma çabasındaydı. Demirel, uzun uğraşların so-
hareket edeceğiz.”20 Bu tarihi görüşme Kürt sorununun
nunda eski Büyükelçi Sönmez Köksal’ı 1992’de MİT’in ba-
çözümünde önemli adımların atıldığı döneme denk geli-
şına getirdi. Köksal, 1965’te kurulan MİT’in ilk sivil müs-
yordu. Dönemin üst düzey generallerinin, Kürt sorunu ve
teşarı oldu. MİT’te Köksal’dan önce sırasıyla müsteşar-
PKK meselesini esas olarak silahlı yöntemle çözme ara-
lık yapan Avni Kantan, Fuat Doğu, Nurettin Ersin, Bü-
yışlarının “eksik” bir yaklaşım olduğunu, asıl önemli ola-
lent Türker, Bahattin Özülker, Hamza Gürgüç, Adnan
nın siyasal ve ekonomik tedbirler olduğunu ifade ettiği
Ersöz, Hayri Ündül ve Teoman Koman askerdi. Bu isim-
bir dönemdi. Görüşme bir ilk olduğu için yankısı büyük
ler TSK’dan emekli olmadan önce veya emekli olduktan
oldu.
sonra müsteşarlık görevini yürütmüştü.
16 Süleyman Demirel’in kendi anlatımı, Radikal, 19 Ağustos 2007.
Kürt sorunuNUn çözümünde MİT 17 “Hiçbir darbe gizli olmadı,” Sabah, 15 Temmuz 2007.
18 http://www.atin.org/detail.asp?cmd=116
MİT’in ikinci sivil müsteşarı 1998’de göreve atanan Şen- 19 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Emre
Taner, 1967’de MİT’e girdi. Teşkilatın her kademesinde görev
kal Atasagun oldu. Atasagun’un diğer müstearlardan yaptı. Bursa ve İstanbul Bölge Başkanlıklarından sonra uzun yıl-
tamamen farklı bir özelliği vardı: gençliğinden itibaren lar MİT Müsteşar Yardımcılığı yaptı. 15 Haziran 2005 günü MİT
Müsteşarlığı görevine başladı.
MİT bünyesinde yetişmiş ve teşkilatın başına geçen ilk
20 Boğaziçi – TÜSİAD Dış Politika Forumu, s. 3, http://www.dispo-
isimdi. 28 Şubat müdahalesinin ardından göreve gelen litikaforumu.org/index2.php?option

245
Bu dönemin diğer çarpıcı konularından biri ise Taner’in, Sabah gazetesinin 28 Kasım 2008 tarihinde yayınladığı
İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmesiydi. belgeye göre, “Tuncay Güney MİT elemanıydı ve teşki-
Sonradan söz konusu görüşmenin Taner’in MİT müste- lattaki kod adı İpek’ti.” Güney, MİT’in Türkiye-İran Ma-
şar yardımcısı olduğu dönemde gerçekleştiği anlaşıldı. sası’na bağlı olarak görev yapıyordu. Ancak sonradan
Bu görüşme de devletin bilgisi dâhilinde gerçekleşmişti. MİT, Tuncay Güney’i JİTEM ve Ergenekon’un içine sız-
Abdullah Öcalan daha sonra avukatları aracılığıyla yap- dırmıştı. İlerleyen dönemde polisteki sorgusunda deşifre
tığı açıklamada Emre Taner’in kendisini ziyarete 1999’da olan Güney, dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun
geldiğini doğruladı: “Hem Atilla Uğur21 hem Emre Taner tarafından ABD’ye gönderilmişti. Gazete, Güney’in MİT
bana şöyle dediler: ‘Biz bu sorunu KDP, YNK ve Amerika elemanı olduğunu gösterdiğini iddia ettiği belgeyi de ya-
ile değil sizinle çözelim.’ Bana konuşmaları olumlu gel- yımladı.24
di..”22
Tuncay Güney’in MİT’le ilişkili olduğu iddiaları Ergene-
MİT’in Kürt sorunuyla birlikte anıldığı diğer önemli ge- kon davasının sanıklarının avukatları tarafından da du-
lişme, yine Emre Taner’in göreve gelmesinden bir süre ruşmalarda dile getiriliyordu. Bu haberin yayınlandığı gü-
sonra yaşandı. 7 Aralık 2005 tarihli Radikal gazetesinde nün öğle saatlerinde MİT, resmi internet sitesinde açık-
eski MİT müsteşar yardımcısı Cevat Öneş imzalı Türki- lama yaptı. Çok kısa olan açıklamada en başta dikkat çe-
ye’nin gündemindeki konuların birbiriyle ilişkisi ve çö- ken cümle “Haberde yer alan belge teşkilatımıza aittir.
zümü konulu bir yazı yayımlandı. Yazının ağırlıklı konu- Söz konusu belgenin dışarıya yansıtılması ile ilgili idari
larından biri Kürt sorunuydu. Gazete yazıyı manşetten soruşturma açılmıştır” oldu.25 Açıklama şöyle devam edi-
“Tabular yıkılıyor” diye verdi. Öneş, MİT’ten emekli ol- yordu: “Tuncay Güney o dönem itibarıyla şüpheli faali-
duktan bir ay sonra yayımladığı yazısında Kürt sorunu- yetlerinden dolayı dikkatimizi çeken ve üzerinde çalışma
nun demokrasiyle çözülebileceğini ve toplumun alt kim- yapılan bir şahıstır. Bu bağlamda, Tuncay Güney kayıtlı
liğe hazır olduğunu ifade ediyordu. Bir de “Türkiye’nin AB bir haber kaynağımız değildir.”
kriterleri çerçevesinde bu sorunu çözebilecek kapasiteye sa-
hip olduğuna” dikkat çekiyordu. Cevat Öneş’in yazısı çok MİT’in açıklamasının can alıcı bölümü 1990’lı yılların or-
tartışıldı. Bu yazı bir anlamda yıllardır terörle mücadeleyi tasında faaliyette olan ve başında Mehmet Eymür’ün bu-
üstlenmiş olan istihbarat ve güvenlik sektöründe de so- lunduğu Kontr Terör Dairesi’yle ilgiliydi: “Kuruluş ve iş-
runun sadece silahlı mücadeleyle çözülemeyeceğini gös- leyişi tartışmalı olan Kontr Terör Merkezi, sorumluları ile
teren yaklaşımların var olduğunu gösteriyordu.23 birlikte 1997 yılında kuruluş şemasından çıkarılmıştır.” Bu
merkezin adı o yıllarda Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’la
Tuncay Güney’İn MİT muhbİrİ İddİası ilintili olan karanlık operasyonlara karışmıştı. Kontr Te-
rör Dairesi Mehmet Eymür’e bağlıydı. MİT kurumsal ola-
Ergenekon operasyonu bütün güvenlik kurumları gibi
rak Tuncay Güney ile ilişkilerinin bulunmadığını açıklar-
MİT’i de çok ciddi bir şekilde etkiledi. Güvenlik ve istih-
ken, bu ilişkiyle ilgili Mehmet Eymür’ü işaret ediyordu.
barat kurumlarının bu yapıya karşı aldıkları önlemler ile
İkinci önemli detay ise MİT’in de bir dönem bünyesinde
dolaylı veya doğrudan ilişkileri hem soruşturma hem de
faaliyet yürüten Kont Terör Dairesi’nin tartışmalı oldu-
dava sürecinde ortaya çıktı. MİT, Ergenekon davası ve
ğunu kabul etmesi ve hatta bunu ilan etmesiydi. MİT’in
soruşturması sürecinde iki gelişme ile gündeme geldi. İlk
açıklamasında açıklanmaya ihtiyaç duyan bir durum ise
gelişme Ergenekon sürecinin en ilginç figürü Tuncay Gü-
Kontr Terör Dairesi’yle ilişkili isimlerin MİT elemanı sa-
ney ile ilgili tartışmalarda yaşandı. İkincisi ise Ergenekon
yılıp sayılmadığı konusudur.26
davasının bir anlamda temelini oluşturan 2003-2004 yıl-
larındaki darbe girişimleriydi. MİT Ergenekon davasına hazırladığı Ergenekon rapo-
ruyla dahil oldu. MİT ile Ergenekon soruşturmasını
21 Öcalan’ın görüştüğünü söyledi albay Atilla Uğur dönemin askeri
istihbarat yetkilisiydi. 2008 yılında Ergenekon davasından tutuk- yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve davanın
landı.
görüldüğü 13. Ağır Ceza Mahkemesi arasında yapılan
22 Hürriyet, 10 Ekim 2008.
23 Cevat Öneş, ilk yazı nedeniyle başlayan tartışmalar üzerine Ra- yazışmalara göre, istihbarat teşkilatı Ergenekon’u araş-
dikal’de 28 Aralık 2005’te ikinci bir yazısı daha yayımlandı. Yazı- tırmaya 2 Temmuz 2002’de bilinmeyen bir kaynaktan
sının MİT’le ilişkili olmadığını, kendi görüşü olduğunu belirtti.
24 “Kod adı: İpek,” Sabah, 26 Kasım 2008. gelen 2 sayfalık ihbar mektubu ve 6 CD’yle başladı. Bu-
25 http://www.mit.gov.tr/basin39.html gün Ergenekon davasının temelini oluşturan CD’lerdeki
26 MİT’in organizasyon şemasında ana omurgada meslek memur- bilgi ve dokümanlarla ilgili hazırladığı raporu 10 Temmuz
ları yer alır. Meslek memurları çeşitli örgütlere sızma elemanı
kullanır, bu kişilere resmen para ödenir. 2003’te dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e,

246
19 Kasım 2003’te de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Yine MİT çalışanlarının yüzde 81,8’i erkek. Buna karşılık
gönderdi.27 Raporun sonuç bölümünde, “Mevcut bilgiler- teşkilatta artık kadın yöneticiler de var. Mevcut üç Müs-
den hareketle, kesin belirleme yapılamamakla birlikte Erge- teşar Yardımcısından biri kadın. Uzun süre MİT İstihba-
nekon adı kullanılarak yürütülen çalışmaların; bu aşamada rat Başkanlığı yapan A.G, 2008’de de Müsteşar yardım-
Devleti/ Rejimi hedef alan bir grubun kendi çıkarları çerçe- cılığına getirildi.
vesinde organize olma çabalarını içerdiği izlenimi edinilmiş-
MİT’in 2008 yıl sonu harcama tahmini 428 milyon YTL
tir. Ancak, iddia niteliğindeki bu bilgilerin, birbirinden müs-
idi. Bunun 353 milyon YTL’si personel giderleri ve sosyal
takil değişik kanallardan gelmesi ve birbirini büyük ölçüde
güvenlik primleri için harcanmıştı.
teyit eder olması, olaya dedikodu çizgisinin ötesinde bir an-
lam kazandırmakta ve yönlendirilmiş organize bir faaliyetin Sonuç olarak MİT’teki sivilleşme çabalarının önemli bir
işaretlerini taşımaktadır. Bu nedenle, konuyla ilgili mevcut aşamaya geldiği bir dönemdeyiz. TSK’nın MİT üzerin-
bilgiler; asker orijinli yönlendirici bir kadronun kontrolünde, deki vesayetinin önemli bir ölçüde kırıldığı söylenebilir.
bazı sivil toplum örgütleri (STO), Siyasi Parti ve Medya kuru- MİT’in 2003-2004 dönemindeki darbe girişimleri hak-
luşlarının kullanılması suretiyle, sivil idarenin örtülü biçimde kında hükümete istihbarat sağlaması ve bu darbe girim-
denetime tabi tutulması ve yeni bir yapı altında yeni bir yö- lerinin başarısızlıkla sonuçlanması yönündeki çabaları
netim biçimi yaratılması amacına dayalı olduğu değerlendi- bile başlı başına önemlidir. Kürt sorununun çözümünde
rilmektedir” denildi. atılacak ciddi adımlara öncülük etmesi de önemli bir de-
MİT, bu raporu gönderdikten sonra da Ergenekon ile il- taydır. Bütün bunlara rağmen, MİT mensuplarının adı-
gili gelişmeleri yakından takip etmiş olmalı ki, ilk raporun nın karanlık olaylarla gündeme gelmemesi ve karıştık-
üzerinden üç yıl geçtikten sonra, bu kez yine aynı belge ları olayların üzerinin örtülmemesi ve bunlarla ilgili yargı
ve dokümanlarla ilgili bilgi notu hazırladı. Bunu 19 Ocak önünde hesap verebilecek hale gelmeleri teşkilatın de-
2006’da Başbakan’a, 26 Mayıs 2006’da ise Genelkurmay mokratik bir hukuk devletindeki standartlara taşınma-
İstihbarat Başkanlığı’na sundu.28 sıyla mümkün olacaktır. Bunun için mevcut MİT Kanu-
nu’nun değiştirilmesi yeterli olmasa da gerekli olabilir.
MİT’in, Ergenekon davasının ikinci iddianamesinin te-
melini oluşturan darbe girişimlerine de geçmişindeki ref-
lekslerin aksine duyarsız kalmadığı anlaşılıyor. Eski De-
niz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’e ait olduğu iddia
edilen ve Nokta dergisinin yayınladığı günlükler ikinci id-
dianamenin temel konusu oldu. Darbe girişimleriyle ilgili
basında yer alan haberlere göre dönemin MİT müsteşarı
Şenkal Atasagun’un hükümeti bu konuda bilgilendirdi-
ğine dair genel bir kanı oluştu. Hatta eski Emniyet İstih-
barat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu’na göre, MİT, dö-
nemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e darbecilerin
planları hakkında bilgi sağladı.29

Bütçe ve personelde şeffaflaşma çabaları

MİT’teki şeffaflaşma çabaları da bu dönemde dikkat


27 http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/474617.asp
çekti. MİT kuruluşundan itibaren gizli tutulan bütçe- 28 Genelkurmay Başkanlığı’ndan 16 Ocak 2009 tarihinde Ergenekon
sini 2006 yılından itibaren açıklamaya başladı . Bu yönde davasının görüldüğü mahkemeye gönderilen yazıda MİT tarafın-
dan 2003 yılında gönderildiği belirtilen Ergenekon ile ilgili bil-
herhangi bir yasal hüküm bulunmamasına rağmen MİT, ginin kayıtlarda olmadığı bildirildi. MİT tarafından mahkemeye
bütçesini ayrıntılı olarak resmi internet sitesinde yayın- gönderilen yazıda ise 2003 ve 2006 yılında Genelkurmay Başkan-
lığı’na iki kez Ergenekon dosyası gönderildiği belirtilmişti. 2006
lıyor.30 yılındaki dosyanın geldiğini belirten Genelkurmay Başkanlığı,
2003 yılındaki raporun kayıtlarında bulunmadığını ayrı bir ya-
zıyla mahkemeye belirtti. “MİT’in ‘Genelkurmay’a yolladım’ de-
MİT şeffaflaşma ilkesi çerçevesinde artık personel ista- diği Ergenekon notu ortada yok,” Radikal, 7 Şubat 2009.
tistikilerini de internet sitesinde yayınlıyor. 1 Ocak 2009 29 “Ergenekon’un beyin takımı hala dışarıda,” Sabah, 6 Nisan
2009.
itibariyle MİT’te çalışan personelin yüzde 72.8’nin eğitim
30 MİT’in 2006’daki bütçesi 352.5 milyon TL, 2007’nin 366 milyon
düzeyi üniversite mezunu. Geriye kalanın yüzde 25.4’ü TL, 2008 bütçesi ise 423.5 milyon TL olarak belirlendi.
lise, yüzde 1.8’i ise ilköğretim mezunu.31 31 http://www.mit.gov.tr/pers_ogrenim.html

247
EK: Devlet İstİhbarat Hİzmetlerİ f) Milli Güvenlik Kurulunda belirlenecek diğer görevleri
ve Mİllİ İstİhbarat Teşkİlatı yapmak.
Kanunu g) İstihbarata karşı koymak.

Milli İstihbarat Teşkilatına bu görevler dışında görev ve-


İkinci Bölüm: Kuruluş, Görev, Yetki ve Sorumluluk rilemez ve bu teşkilat Devletin güvenliği ile ilgili istihba-
Kuruluş rat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yönelti-
lemez. Milli İstihbarat Teşkilatı birimlerinin görev, yetki
Madde 3 - Başbakana bağlı Milli İstihbarat Teşkilatı ve sorumlulukları Başbakanca onaylanacak bir yönetme-
Müsteşarlığı kurulmuştur. likte belirtilir.

Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı; Müsteşar, Müste- Bakanlıklar ve Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Gö-
şar yardımcıları, başkanlıklar, daireler ve şubeler ile diğer rev ve Yükümlülükleri
teşkilat birimlerinden oluşur.
Madde 5 - Bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşla-
Milli İstihbarat Teşkilatı, Müsteşar tarafından idare edi- rının Devlet istihbaratına ilişkin görevleri şunlardır:
lir.
a) Kendi konularında;
Milli İstihbarat Teşkilatının merkez ve taşra teşkilatı ih-
1. Görevlerinin gerektirdiği istihbaratı oluşturmak,
tiyaca göre yönetmelikle düzenlenir.
2. MİT tarafından istenecek haber ve istihbaratı elde
Milli İstihbarat Teşkilatının Görevleri etmek,
Madde 4 - Milli İstihbarat Teşkilatının görevleri şunlar- 3. İstihbarata karşı koymak.
dır;
b) Elde ettikleri milli güvenliğe ilişkin haber ve istihba-
a) Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bütün- ratı anında MİT’e ulaştırmak.
lüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, Ana-
MİT mensuplarına hizmetlerinin yerine getirilmesi sıra-
yasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bü-
sında bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruşları ge-
tün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mev-
reken her türlü yardım ve kolaylığı göstermekle yüküm-
cut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik
lüdürler.
istihbaratını Devlet çapında oluşturmak ve bu istih-
baratı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Baş- Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yuka-
kanı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile gerekli rıda belirtilen görev ve yükümlülüklerinin yerine getiril-
kuruluşlara ulaştırmak. mesiyle ilgili koordinasyonun sağlanması ve istihbarat
çalışmalarının yöneltilmesinde, temel görüşleri oluştur-
b) Devletin milli güvenlik siyasetiyle ilgili planların ha-
mak üzere, MİT Müsteşarının Başkanlığında Milli İstih-
zırlanması ve yürütülmesinde; Cumhurbaşkanı, Baş-
barat Koordinasyon Kurulu (MİKK) kurulmuştur.
bakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu
Genel Sekreteri ile ilgili bakanlıkların istihbarat istek Kurul, üç ayda bir; Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri
ve ihtiyaçlarını karşılamak. veya Yardımcısı, Genelkurmay İstihbarat Başkanı veya
Yardımcısı, bakanlıkların müsteşarları, kurum ve kuru-
c) Kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat faaliyetleri- luşların yetkili amirleri, MİT’in ilgili başkanları ile MİT
nin yönlendirilmesi için Milli Güvenlik Kurulu ve Baş- Müsteşarının çağıracağı diğer kamu görevlilerinin iştira-
bakana tekliflerde bulunmak. kiyle toplanır.
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat ve istihba- MİT Müsteşarı gerektiğinde Kurulu olağanüstü toplan-
rata karşı koyma faaliyetlerine teknik konularda mü- tıya çağırabilir.
şavirlik yapmak ve koordinasyonun sağlanmasında
yardımcı olmak. Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulunun ayrıntılı görev
ve yetkileri ile çalışma esasları yönetmelikte belirtilir.
e) Genelkurmay Başkanlığınca Silahlı Kuvvetler için lü-
zum görülecek haber ve istihbaratı, yapılacak proto-
kole göre Genelkurmay Başkanlığına ulaştırmak.

248
Yetkiler (Ek fıkra: 03/07/2005-5397 S.K./3.mad) Kararda ve ya-
zılı emirde, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği,
Madde 6 - (Değişik fıkra: 03/07/2005-5397 S.K./3.mad)
iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya
Millî İstihbarat Teşkilatı;
iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodundan belir-
a) Bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile lenebilenler ile tedbirin türü, kapsamı ve süresi ile ted-
kamu hizmeti veren kuruluşların yöneticileri ve istih- bire başvurulmasını gerektiren nedenler belirtilir. Karar-
barat hizmetlerinden sorumlu kişileri ile istihbaratın lar, en fazla üç ay için verilebilir; bu süre aynı usûlle üçer
tevcihi, istihsali ve istihbarata karşı koyma konula- ayı geçmeyecek şekilde en fazla üç defa uzatılabilir. An-
rında doğrudan ilişki kurabilir, uygun koordinasyon cak, (Ek ibare: 23/05/2007-5651 S.K./12.mad) casusluk fa-
yöntemlerini uygulayabilir. aliyetlerinin tespiti ve terör örgütünün faaliyeti çerçeve-
b) Bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile sinde devam eden tehlikelere ilişkin olarak gerekli görül-
kamu hizmeti veren kuruluşlara ait arşivlerden, elekt- mesi halinde, hâkim üç aydan fazla olmamak üzere süre-
ronik bilgi işlem merkezlerinden ve iletişim alt yapı- nin müteaddit defalar uzatılmasına karar verebilir.
sından kendi görev sahasına giren konularda yararla- (Ek fıkra: 03/07/2005-5397 S.K./3.mad) Uygulanan tedbi-
nabilmek, bunlarla irtibat kurabilmek, bilgi ve belge rin sona ermesi halinde, dinlemenin içeriğine ilişkin ka-
almak için gerekçesini de göstermek suretiyle yazılı yıtlar en geç on gün içinde yok edilir; durum bir tuta-
talepte bulunabilir. nakla tespit olunur ve bu tutanak denetimde ibraz edil-
(Ek fıkra: 03/07/2005-5397 S.K./3.mad) Bu Kanunun 4 mek üzere muhafaza edilir.
üncü maddesinde sayılan görevlerin yerine getirilmesi (Ek fıkra: 03/07/2005-5397 S.K./3.mad) Bu madde hü-
amacıyla Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen temel kümlerine göre yürütülen faaliyetler çerçevesinde elde
niteliklere ve demokratik hukuk devletine yönelik ciddi edilen kayıtlar, bu Kanunda belirtilen amaçlar dışında
bir tehlikenin varlığı halinde Devlet güvenliğinin sağlan-
kullanılamaz. Elde edilen bilgi ve kayıtların saklanma-
ması, casusluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılması, Devlet
sında ve korunmasında gizlilik ilkesi geçerlidir. Bu fıkra *
sırrının ifşasının tespiti ve terörist faaliyetlerin önlenme-
hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında, görev sıra-
sine ilişkin olarak, hâkim kararı veya gecikmesinde sa-
sında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet
kınca bulunan hallerde MİT Müsteşarı veya yardımcısı-
savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır.
nın yazılı emriyle telekomünikasyon yoluyla yapılan ileti-
şim tespit edilebilir, dinlenebilir, sinyal bilgileri değerlen- (Ek fıkra: 03/07/2005-5397 S.K./3.mad) Hâkim kararları
dirilebilir, kayda alınabilir. Gecikmesinde sakınca bulunan ve yazılı emirler, MİT Müsteşarlığı görevlilerince yerine
hallerde verilen yazılı emir, yirmidört saat içinde yetkili getirilir. İşlemin başladığı ve bitirildiği tarih ve saat ile iş-
ve görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını en lemi yapanın kimliği bir tutanakla saptanır.
geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâ-
kim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir der- (Ek fıkra: 03/07/2005-5397 S.K./3.mad) Bu maddede yer
hal kaldırılır. Bu halde dinlemenin içeriğine ilişkin kayıtlar alan faaliyetlerin denetimi, sıralı kurum amirleri, Başba-
en geç on gün içinde yok edilir; durum bir tutanakla tes- kanlık teftiş elemanları (İptal ibare: Anayasa Mah.nin
pit olunur ve bu tutanak denetimde ibraz edilmek üzere 29/01/2009 tarihli ve E. 2005/85, K. 2009/15 sayılı Kararı
muhafaza edilir. Bu işlemler, 4.7.1934 tarihli ve 2559 sayılı ile.) tarafından yapılır.
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun ek 7 nci maddesinin (Ek fıkra: 03/07/2005-5397 S.K./3.mad) Bu maddede be-
onuncu fıkrası hükmüne göre kurulan merkez tarafından lirlenen usûl ve esaslara aykırı dinlemeler hukuken ge-
yürütülür. (Değişik cümle: 23/05/2007-5651 S.K./12.mad) çerli sayılmaz ve bu şekilde dinleme yapanlar hakkında
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanu- 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hüküm-
nunun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin
lerine göre işlem yapılır.
(14) numaralı alt bendi kapsamında yapılacak dinlemeler
de bu merkez üzerinden yapılır. (Ek fıkra: 03/07/2005-5397 S.K./3.mad) Bu maddenin uy-
gulanmasına ilişkin esas ve usûller Adalet, İçişleri ve
(Ek fıkra: 03/07/2005-5397 S.K./3.mad) Yetkili ve görevli
Ulaştırma bakanlıkları ile MİT Müsteşarlığının görüşü
hâkim, talepte bulunan birimin bulunduğu yer itibariyle
alınmak suretiyle Başbakanlık tarafından üç ay içinde çı-
yetkili olan ve 5271 sayılı Kanunun 250 nci maddesinin bi-
karılacak yönetmelikle düzenlenir.
rinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemesinin üye-
sidir.

249
Bu Kanunda yazılı görevlerin yerine getirilmesi sırasında
genel zabıtaya tanınmış olan hak ve yetkilerin, MİT men-
suplarından kimlere tanınacağı, yönetmelikte belirtilir.

Sorumluluk

Madde 7 - MİT Müsteşarı 4 üncü maddede belirtilen gö-


revlerin yerine getirilmesinden Başbakana karşı sorumlu
olup, Başbakanın dışında herhangi bir kişi veya makama
karşı sorumlu tutulamaz.

250
DİĞER KURUMLAR

251
252
Bir ‘Güvenlik’ Politikası Olarak
Koruculuk Sistemi
Dilek Kurban

Türkiye’de aslında 1924’den bu yana yürürlükte olan cek ne tür ve/ya ne kadar bir artış meydana gelmesi gerek-
köy koruculuğu sistemi,1 ülkenin siyasi ve toplumsal gün- tiği konusunda hiçbir yasal ölçüt getirilmemiştir. En
demine ancak 1985 yılında “geçici köy koruculuğu”nun önemlisi, yasa, korucu alımına dair bütün süreci, idare-
kabul edilmesi ile girmiştir.2 Meclis, Köy Kanu- nin takdir ve yetkisine bırakmış, yasama organına her-
nu’nda yaptığı bir değişiklikle, hükümete gereken hal- hangi bir onay veya denetim yetkisi tanımamıştır. Böy-
lerde geçici korucu alma yetkisi tanımış, Turgut Özal lece, PKK ile mücadelede izlenen güvenlik politikala-
hükümeti de kendisine tanınan yetkiyi kullanmakta ge- rının bütününde geçerli olduğu üzere, hukuk devletine
cikmeyerek, 27 Haziran 1985 tarihinde geçici köy koru- dayalı demokratik rejimlerde geçerli olan, karar alma sü-
culuğunu uygulamaya koymuştur.3 PKK’nın 1984 tarihli reçlerinin demokratik denetim mekanizmasına tabi ol-
Eruh Baskını’nın sonrasında başlatılan bu uygulama, o
ması ilkesi hiçe sayılmış, hükümet kendisine tanınan sı-
tarihten bu yana devletin Kürt Sorununa ilişkin askeri
nırsız addedilebilecek yetkileri kullanmakta özgür bıra-
politikasının temel ayaklarından birisini oluşturmuş-
kılmıştır.
tur. Güvenlik güçleri ile PKK arasında 1984’te başlayan
silahlı çatışmalar, 1987’de Olağanüstü Hal’in ilan edil-
Geçİcİ köy koruculuğu
mesiyle tırmanmış, 1990ların ilk yarısında gerek nice-
liksel gerekse niteliksel olarak doruk noktasına varmış- Kürt Sorunu bağlamında köy koruculuğu sistemi mevzu
tır. PKK’nın ateşkes ilan etmesiyle gerçekleşen kısa sü- bahis olduğunda, genellikle sözü edilen, yukarıda akta-
reli çatışmasızlık dönemlerinin haricinde, geçici köy ko- rılan geçici köy koruculuğudur.5 Geçici köy korucuları, ka-
rucuları devletin güvenlik politikası açısından son derece nunda öngörülen illerde, yani olağanüstü hal kapsamın-
önemli bir işlev üstlenmişlerdir. daki illerde, görev yapan valilerin teklifi ve İçişleri Ba-
kanlığının onayı üzerine Bakanlar Kurulunun kararı ile
Geçici köy koruculuğunu yürürlüğe koyan 26 Mart 1985
göreve alınır.6 İdari olarak köy muhtarına bağlı bulunan
tarihli yasal değişiklik, uygulamanın gerekçesini, “Bakan-
geçici köy korucuları, mesleki olarak ise görev yaptıkları
lar Kurulunca tespit edilecek illerde; olağanüstü hal ilanını
gerektiren sebeplere ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtile- köyün bağlı bulunduğu jandarma komutanına tabidir.
rin köyde veya çevrede ortaya çıkması veya ne sebeple olursa
1 “Köy Kanunu,” No. 442, 1924.
olsun köylünün canına ve malına tecavüz hareketlerinin art-
2 “Köy Kanunu’nun 74üncü Maddesine İki Fıkra Eklenmesine Dair
ması” olarak belirlemiştir.4 Bu gibi hallerde hükümete Kanun,” No. 3175, 26 Mart 1985 (3175 sayılı kanun).
valinin teklifi ve İçişleri Bakanlığının onayı halinde 3 Bakanlar Kurulu, 27 Haziran 1985 tarih ve 9632 sayılı karar. İçiş-
leri Bakanlığı’nın CHP Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer’in 26
“yeteri kadar” geçici köy korucusu görevlendirme yetkisi Mayıs 2003 tarihli yazılı soru önergesine verdiği 20 Haziren 2003
tarih ve B050TİB00000001/285 sayılı yanıt.
tanıyan yasa, böylece iki sene sonra ilan edilecek ola-
4 3175 sayılı kanun, Madde 1(1).
ğanüstü hal uygulamasının yasal zeminini hazırlamakla
5 Koruculuk sistemi hakkında bir değerlendirme için bkz. Turgay
kalmamış, hükümete sınırları muğlak bırakılmış geniş Ünalan vd., “Türkiye’nin Yerinden Edilme Sorunu: Sorun, Mev-
zuat ve Uygulama,” Dilek Kurban vd., “Zorunlu Göç” ile Yüz-
yetkiler tanımıştır. Yasada, olağanüstü halin ilanını ge- leşmek: Türkiye’de Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası
rektirebilecek sebeplerin ne olduğu belirtilmemiş, şiddet içinde, s. 76-78.
6 “6136 Sayılı Kanuna 4178 Sayılı Kanunla Eklenen Geçici 9 uncu
hareketlerine işaret eden “ciddi belirtiler” konusunda Maddenin Uygulanmasını Gösteren Yönetmelik”, Resmi Gazete
yürütmeye herhangi bir yol gösterilmemiş, köylülerin No. 22763, 20 Eylül 1996, Madde 3(k): “Geçici köy korucusu: 442
sayılı Kanunun 74 üncü maddesine göre Bakanlık onayı ile atanan
can ve mallarına saldırılarda korucu alımını gerektire- korucular.”

253
Hizmete alınacak köy korucularının görev ve sorumluluk- veya ölümleri halinde, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Ay-
ları yönetmelikte düzenlenmiştir.7 Aynı yönetmelik, ko- lık Bağlanması Hakkında Kanun’un hükümleri uygulanır.11
rucularda aranan şartları şöyle düzenlemiştir: 1) T.C. va- Geçici köy koruculuğu sisteminin devlete olan yıllık mali-
tandaşı olmak, 2) Türkçe okur-yazar olmak, 3) Askerliğini yetinin yaklaşık 300 milyon TL olduğu belirtilmektedir.12
yapmış olmak, 4) 22 yaşından küçük, 60 yaşından büyük
olmamak, 5) Kamu haklarından mahrum bulunmamak, Gönüllü köy koruculuğu
6) Bir suçtan dolayı hüküm giymiş olmamak, 7) Yıkıcı, bö- Devletin güvenlik güçlerine PKK ile mücadelede destek
lücü ve irticacı faaliyetlere karışmamış olmak, 8) İyi huylu olmaları amacıyla görevlendirdiği korucular geçici köy
tanınmış bulunmak ve herkesle kavga çıkarmak, sarhoş- korucularıyla sınırlı değildir. Bölgede görev yapan bir di-
luk gibi huysuzluklara sahip olmamak, 9) Görev yapacağı ğer korucu kategorisi, gönüllü koruculardır. Geçici koru-
köyde ikamet ediyor olmak, 10) Görevini yapmasına engel cuların aksine devletten düzenli maaş almayan,13 ancak
olacak vücut veya akıl hastalığı veyahut vücut sakatlığı ile yine de geçici korucular gibi devlet tarafından silahlan-
özürlü bulunmadığını sağlık raporu ile belgelemek.8 Yö- dırılan ve PKK ile mücadelede görev alan gönüllü koru-
netmelikçe ayrıntılı olarak düzenlenen bu şartlara fiilen cular, kamuoyunun ve basının dikkatinden büyük ölçüde
ne derece riayet edildiği önemli bir soru işaretidir. Genç, kaçmıştır. Gönüllü köy korucu alımının yasal dayanağı,
hatta çocuk yaştaki korucuların varlığının bilinmesi, çok geçici köy korucularında olduğu gibi, Köy Kanunu’dur.
sayıda korucunun adli ve siyasi suç işlemiş olduğu halde Kanunun 74. maddesine göre: “Köy muhtarı ve ihtiyar
görevine devam ediyor olması ve korucu alımının oldukça meclisi, mahsul zamanlarında çapulcular ve eşkıya türemiş
hızlı gerçekleştiğinin bilinmesi, mülki amirlerin özellikle ise yağmadan köy halkını korumak için köylünün eli silah tu-
dört, altı ve on numaralı şartlara ne derece riayet ettiği tanlarından lüzumu kadarını gönüllü korucu ayırarak bun-
konusunda şüphe uyandırmaktadır. ların isimlerini bir kâğıda yazıp kaymakama götürür. Kay-
makamın müsaadesi olursa bu gönüllü korucular asıl koru-
Devlet tarafından silahlandırılan geçici köy korucularına cularla beraber yağmacılara ve eşkıyaya karşı köy ve köylüyü
düzenli olarak aylık maaş ödenir,9 düzenli olmaksızın korurlar.” Dolayısıyla, 1924 tarihli bu kanunda öngörülen,
da yiyecek ve giyecek yardımı yapılır.10 Geçici köy koru- kırsalda yaşayan halkı “çapulcu ve eşkıya”lara karşı ko-
cularının görev sırasında yaralanmaları, sakatlanmaları ruyacak bir tür gönüllü ordu kurmaktır. Dönemin siyasi,
7 Ibid., Madde 9. Buna göre, köy korucularının görevleri şunlardır:
coğrafi, askeri ve sosyal koşulları göz önünde bulundu-
a) Köy halkının canına, ırzına, malına ve tasarruf emniyetine te- rulduğunda, henüz tam anlamıyla profesyonel bir ordusu
cavüz edenleri belirlemek, bunları takip etmek, köy muhtarına
ve en yakın jandarmaya en seri vasıtayla bildirmek, kaçmalarını, bulunmayan yeni cumhuriyetin kendisine karşı baş kaldı-
saklanmalarını önlemek, köy halkının ve köyün zabıta görevleri- ran Kürt isyancıları kontrol altına almak için böylesi bir
nin de yardımıyla yakalamak, b) Suç işlenirken veya işlendikten
sonra, henüz izleri kaybolmadan sanıkları yakalamak, c) Adli kol- sistem geliştirdiği anlaşılmaktadır.
luk işleri ile ilgili olaylarda, delillerin kaybolmamasını sağlayacak
tedbirleri almak, d) Yangın, sel, deprem, toprak kayması, çığ gibi
tabi afetleri bildi edindiğinde, köy muhtarına ve en yakın jandar- Bugüne geldiğimizde ise, gönüllü köy koruculuğunun
maya haber vermek, e) Köyde bulunan eski hükümlülerin, sabı- uygulamasının değişen siyasi koşullara ayak uydurmak
kalı ya da şüphelilerin iş ve ilişkilerini araştırmak, asker ve yok-
lama kaçaklarını takip etmek, bunlar hakkında elde ettiği bilgi- üzere bir miktar revize edilmiş olduğu görülmektedir. Bu
leri muhtara veya jandarmaya bildirmek, f) Bağ, bahçe ve yolları,
içme suyu tesisleri ile trafo ve köy orta malları, su kuyuları, su
defa hedef, PKK ile mücadeledir. Bakanlar Kurulu kara-
setleri ve kanallarına ve benzeri köy tesislerine yönelik her türlü rıyla göreve alınan geçici köy korucularının aksine, gö-
tecavüzleri önleyecek tedbirleri almak ve bu gibi tesislerin korun-
masında genel ve özel kolluk kuvvetlerine yardımcı olmak. nüllü korucular yereldeki mülki amirlerin kararıyla işe
8 “Köy Korucuları Yönetmeliği,” Madde 5. alınmaktadır.14 Dolayısıyla, gönüllü köy koruculuğu sis-
9 2005 yılında, geçici köy korucularına ödenen aylık maaş ortalama temi, sadece yasama organının değil merkezi hüküme-
365 TL idi İçişleri Bakanlığı’nın İzmir Milletvekili Türkan Miço-
oğulları’nın yazılı soru önergesine verdiği 14 Haziran 2005 tarih tin dahi denetiminden muaf olarak bütünüyle yerel-
ve B050TİB00000001/491 sayılı yanıt (İçişleri Bakanlığı, Haziran
2005). deki mülki idarenin takdir ve yetkisine tabidir. Nitekim,
10 Ertan Beşe, “Geçici Köy Korucuları,” Ümit Cizre (ed.), Almanak bir kişinin gönüllü köy korucusu olabilmesi için, kayma-
Türkiye 2005: Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim içinde, s.
134-143 ve 136.
kamlığa kendisinin ve ailesinin güvenliğinden endişe et-
11 “Köy Korucuları Yönetmeliği,” Madde 13 (2). tiği gerekçesiyle bu yönde bir talepte bulunması ve sici-
12 Ertan Beşe, “Geçici Köy Korucuları,” s. 136. linin temiz olması yeterlidir. Bu koşullar sağlandığında,
13 İçişleri Bakanlığı Toplumla İlişkiler Daire Başkanlığı, CHP Diyar-
bakır Milletvekili Mesut Değer’in 7/1471-3645 numaralı yazılı soru
güvenlik güçlerinin (jandarmanın) kişinin yaşadığı köyde
önergesine verilen yanıt, Sayı: B050Tİb00000001/538, 24 Aralık güvenlik sorunu bulunduğuna dair onayının alınmasıyla
2003 (İçişleri Bakanlığı, Aralık 2003).
14 Ibid., Madde 3(j): “Gönüllü köy korucusu: 442 sayılı Kanunun 74
kişi gönüllü köy korucusu olarak alınıp silahlandırılmak-
üncü maddesine göre mülki amirlerce atanan korucular.” tadır.15 Geçici korucular jandarma öncülüğünde kendi

254
köylerinin dışındaki yerlerde yapılan operasyonlara ka- İçişleri Bakanlığı, 10 Temmuz 1987 ile 30 Kasım 2002 ta-
tılabilirken, gönüllü korucular sadece kendi yaşadıkları rihleri arasında23 Olağanüstü Hal’in yürürlükte olduğu
köylerde kendilerinin ve ailelerinin güvenliğini sağlamak 14 ilde24 görev yapan gönüllü köy korucusu sayısının 30
amacıyla silah taşıyabilmektedir. Kasım 2003 itibarıyla 12.279 olduğunu belirtmiştir.25 Bu
resmi verilerden anlaşılmaktadır ki, geçici köy korucu-
Korucuların eğİtİmlerİ luğu bölgede toplam 22 ilde geçerliyken, gönüllü köy ko-
ruculuğu Olağanüstü Hal Bölgesi’ndeki 14 ilde uygulan-
Gerek geçici gerekse gönüllü korucularla ilgili temel bir
maktadır.
diğer sorun, bu kişilerin temel bir eğitim almaksızın gü-
venlik güçleri olarak silahlandırılmalarıdır. Asker ve polis Bölge genelindeki geçici ve gönüllü köy korucularının il-
gibi resmi güvenlik güçlerinin aksine silah kullanımı, suç- lere göre dağılımı, ilginç bir tablo ortaya koymaktadır.
luların yakalanması, kovuşturma, çatışmalarda sivillerin 20 Haziran 2003 itibarıyla, geçici köy korucularının illere
güvenliğinin gözetilmesi gibi temel konularda etik, tek- göre dağılımı şöyledir:26
nik ve diğer eğitimlerden geçmeyen korucuların aldıkları
tek eğitim, göreve başlamadan önce ve görevde ihtiyaç Tablo 1: Geçİcİ Köy Korucularının İllere
duyulan hallerde “belli bir süre” tabi tutuldukları eğitim- Göre Dağılımı
dir.16 Bu eğitimin süresi belirlenmemişken, usul ve esas-
Diyarbakır 5.274 Şırnak 6.835 Batman 2.943
ları da Jandarma Genel Komutanlığı’nın takdirine bırakıl-
Bingöl 2.533 Bitlis 3.796 Mardin 3.360
mıştır.17 TESEV Ülke İçinde Yerinden Edilme Araştırma ve
İzleme Grubu’nun18 yoğun bir korucu nüfusu barındıran Muş 1.918 Siirt 4.680 Van 7.365
Batman’ın Sason ilçesindeki saha çalışmaları sırasında
Hakkari 7.643 Tunceli 386 Adıyaman 1.510
görüştüğü korucular, bu eğitimlerin 15 gün sürdüğünü,
Ağrı 1.881 Ardahan 96 Elazığ 2.115
sadece erkek korucuların ‘eğitim’den geçtiğini, kendileri
de silah taşıyan korucu ailelerinin kadın ve çocuk men- Gaziantep 565 Iğdır 374 K. Maraş 2.267
suplarına ise güvenlik görevlilerince herhangi eğitim ve-
Kars 578 Kilis 34 Malatya 1.392
rilmediğini belirtmişlerdir.19
Şanlıurfa 966

Bölgedekİ Geçİcİ ve Gönüllü Korucu TOPLAM 58.511


Sayıları
15 Bu bilgiler, TESEV Yerinden Edilme Araştırma ve İzleme Gru-
Geçici köy koruculuğu uygulamasının başladığı 1985’ten bu’nun Batman’ın Sason ilçesinde görev yapmakta olan mülki
amirler, jandarma yetkilileri ile korucularla yapılan mülakatlarda
bu yana bölgede geçici veya gönüllü korucu olarak görev edinilmiştir. Bu görüşmelerin bir değerlendirmesi için bkz. Ayşe
yapan kişilerin sayısına dair sağlıklı veriler bulunmamak- Betül Çelik, “Batman İli Alan Araştırması Değerlendirmesi: Ülke
İçinde Yerinden Edilmenin Sosyo-Ekonomik Sonuçları ve Geri
tadır. Geçici ve gönüllü köy korucularının sayısına dair Dönüş Önündeki Engeller,” Dilek Kurban vd., “Zorunlu Göç” ile
Yüzleşmek: Türkiye’de Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası
verilerin kamuoyu ile paylaşılması, ancak milletvekilleri- içinde, s. 177-195.
nin İçişleri Bakanlığı’na ilettiği soru önergelerine verilen 16 “Köy Korucuları Yönetmeliği,” Madde 11 (3).
yanıtlar ile mümkün olabilmiştir. Korucu sayısı konusun- 17 Ibid.
18 2004-2006 yılları arasında TESEV bünyesinde zorunlu göçle ilgili
daki bir diğer kaynak, İçişleri Bakanlığı’nın TESEV Ülke bir araştırma yapmak üzere bir araya gelen grubun üyeleri şun-
İçinde Yerinden Edilme Araştırma ve İzleme Grubu’ndan lardır: A. Tamer Aker, Ayşe Betül Çelik, Dilek Kurban, Turgay
Ünalan ve Deniz Yükseker.
gelen bilgi taleplerine verdiği yanıtlardır. 19 Bu görüşmelerin bir değerlendirmesi için bkz. Ayşe Betül Çelik,
“Batman İli Alan Araştırması Değerlendirmesi.”
İçişleri Bakanlığı’nın bir soru önergesine verdiği 20 Ha- 20 İçişleri Bakanlığı’nın Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer’in 26
Mayıs 2003 tarihli yazılı soru önergesine verdiği 20 Haziran 2003
ziran 2003 tarihli yanıta göre, aynı tarih itibarıyla 22 ilde tarih ve B050TİB00000001/285 sayılı yanıt (İçişleri Bakanlığı,
toplam 58.511 geçici köy korucusu görev yapmaktay- Haziran 2003).
21 İçişleri Bakanlığı, Haziran 2005.
dı.20 Bakanlığın bir başka soru önergesine verdiği cevaba
22 İçişleri Bakanlığı Toplumla İlişkiler Daire Başkanlığı, TESEV
göre, bu sayı 14 Haziran 2005 itibarıyla 57.757’e inmiştir.21 Araştırma Grubu üyesi Deniz Yükseker’e e-posta aracılığı ile ve-
rilen yanıt, 24 Nisan 2006.
TESEV Araştırma Grubu’nun İçişleri Bakanlığı’ndan edin-
23 1987 yılında ilan edilen Olağanüstü Hal uygulaması, 1999’dan iti-
diği bilgiye göreyse, 7 Nisan 2006 itibarıyla, bu sayı biraz baren kademeli olarak, 2002’de ise tamamen kaldırıldı.
daha düşerek 57.174 olmuştur. Sayılardaki azalma, istifa 24 Bu iller, Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Ela-
zığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli, Van idi.
(162), ilişiğin kesilmesi (317), ölüm (204), “şehit olmak” 25 İçişleri Bakanlığı, Aralık 2003.
(2) nedenleriyle gerçekleşmiştir.22 26 İçişleri Bakanlığı, Haziran 2003.

255
Bu tablo, geçici köy korucusu alımının gerekçesi olarak Korucuların İşledİklerİ suçlar
halkın güvenliğinin sağlanmasını öne süren resmi söy-
İçişleri Bakanlığı, 2003 yılında bir soru önergesine ver-
lemi haksız çıkarmaktadır. Silahlı çatışmaların en yoğun
diği yanıtta, geçici köy koruculuğu sisteminin gerekçe-
yaşandığı illerden olan Tunceli’de sadece 386 korucunun
sini, “güvenlik güçlerinin fiziki olarak korumada yetersiz kal-
olduğu bir dönemde, savaştan ne derece etkilenmiş ol-
dığı ve ulaşmakta güçlük çektiği yerleşim birimlerinde yaşa-
duğu şüpheli olan ve Olağanüstü Hal Bölgesi’nde bulun-
yan vatandaşların can ve mal güvenliklerinin sağlanması”
mayan Kahramanmaraş ilinde 2.267 korucu görev almış-
olarak ifade etmiştir.29 Bir başka deyişle, bu uygulamayı
tır. Tunceli’deki korucu sayısının düşüklüğü bu ilin tarih-
meşru kılmak için ileri sürülen temel sav, bölgedeki si-
ten gelen özel yapısından ve Tuncelilerin koruculuk siste-
villerin can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Devlet, geçici
mine siyasi olarak mesafeli yaklaşmasından kaynaklan-
köy korucularının asli görev ve işlevinin bölgede yaşayan
mış olabilse de, Kahramanmaraş, Kilis ve Gaziantep’te
Kürtleri korumak, onlara zarar gelmesini engellemek ol-
de geçici köy korucusu alımının yapılmış olması düşün-
duğunu ileri sürmüştür.
dürücüdür.
Oysa, geçici ve gönüllü köy korucuları, bölgedeki sivil
Aralık 2003 itibarıyla, gönüllü köy korucularının Olağa-
halkı korumak bir yana, sadece köylerini boşalttığı, ev-
nüstü Hal Bölgesi’nde bulunan 12 ildeki27 dağılımı ise
lerini, tarlalarını ve ormanlarını yaktığı ve hatta işkence
şöyleydi:28
ettiği, ‘kaybettiği’ ve öldürdüğü sivil Kürtlere karşı değil,
işlediği adi suçlarla bütün topluma, PKK’ya yardım ve
Tablo 2: Gönüllü Köy Korucularının OHAL
yataklık ederek ise devlete karşı çok sayıda ve çok ciddi
İllerİne Göre Dağılımı
suçlar işlemiştir.30 Korucuların Kürt sivillere karşı gerçek-
Diyarbakır 1.141 Şırnak 2.330 Batman 1.019
leştirdikleri insan hakları ihlalleri Avrupa İnsan Hakları
Bingöl 69 Bitlis 2.984 Mardin 1.226 Mahkemesinin Türkiye devletini mahkûm ettiği onlarca
Muş 2.375 Siirt 460 Van 189 kararla,31 işledikleri adi ve siyasi suçlar ise İçişleri Bakan-
lığının resmi verileriyle ve faili meçhul cinayetleri araş-
Hakkari 5 Tunceli 89 Elazığ 392
tıran Meclis Araştırma Komisyonunun 1995 tarihli rapo-
TOPLAM 12.279
ruyla32 sabittir.33

27 Tabloda sadece 14 ilin 12’sine ait veriler mevcuttur. Meclis Araştırma Komisyonu raporuna göre, “Korucu olan
28 İçişleri Bakanlığı, Aralık 2003. bazı şahıslar, hem yasa dışı örgütlere korkudan veya isteme-
29 İçişleri Bakanlığı, Haziran 2003.
yerek yardımcı olmuşlar, hem de devletten her ay maaşlarını
30 Bu makalenin yazılmasından sonra Mardin’in Mazıdağı ilçesi
Bilge (Zanqırt) Köyü’nde 44 köylünün katledildiği olay, korucu- almışlardır. Bunlardan bazıları da koruculuk kimliğini kul-
luk sistemini daha önce olmadığı kadar mercek altına almış ve
tartışmaya açmıştır. Olayda hem faillerin hem maktullerin ko-
lanarak rahatça, aranmadan silah ve uyuşturucu kaçakçı-
rucu olması ve katliamda kullanılan silahların devlete ait olması, lığı yapmışlardır. Bölgede halen silah ve uyuşturucu kaçak-
koruculuk sistemi ve suç ilişkisini gözler önüne sermiştir.
31 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin zorunlu göç sürecinde iş-
çılığının büyük bir kısmının denetimi korucuların elinde bu-
lenen hak ihlallerine dair kararlarının bir incelemesi için bkz. Di- lunmaktadır. Yörede etkili olan kişiler, koruculuğu hakimi-
lek Kurban, “Türkiye’nin Yerinden Edilme Sorununun Uluslara-
rası İnsan Hakları Kurum ve Kuruluşlarındaki Yansımaları,” Kur- yetlerine dayanak olarak kullanmışlar, korucu başı olan aşi-
ban vd., “Zorunlu Göç” içinde, s. 104-124. ret ağaları eskisinden daha beter kural tanımaz ve acımasız
32 Ülkemizin Çeşitli Yörelerinde İşlenmiş Faili Meçhul Siyasal Cina-
yetler Konusunda Meclis Araştırma Komisyonu Raporu, Esas No: bir şekilde bölgede kendi yandaşları olmayanlara baskı kur-
10/90, Sayı No: A.01.1.GEÇ/300-554, Karar No: 10, 12 Ekim 1995. muş, bunları ‘PKK mensubu’ diye güvenlik güçlerine bildir-
33 Bu makale yazıldıktan sonra, İnsan Hakları Derneği tarafından
yayımlanan bir özel rapora göre, korucuların 1990-2009 tarihleri
mişlerdir. Bir kısım korucular, kan davalı oldukları köylüleri
arasında gerçekleştirdiği hak ihlallerinin dökümü şöyledir: Köy PKK örgütüne mensup olduğu iddiasıyla öldürmüş, baskı ya-
yakma (38), köy boşaltma (14), taciz ve tecavüz (12), kaçırma (22),
silahlı saldırı (294), öldürme (183), yaralama (259), kaybetme (2), pıp köylerini terke zorlamışlardır.”34
infaz (50), gasp (70), işkence ve kötü muamele (562), gözaltına
alma (59), intihara sebebiyet verme (9), orman yakma (17). İnsan Geçici köy koruculuğunun uygulamaya konduğu Mart
Hakları Derneği, Ocak 1990-Mart 2009 Döneminde Köy Korucuları
Tarafından Gerçekleştirilen İnsan Hakları İhlallerine İlişkin Özel Ra- 1985 ile Nisan 2006 tarihleri arasında, Türkiye genelinde
por, 8 Mayıs 2009.
toplam 5.139 geçici köy korucusu suç işlemiştir. Bu suçla-
34 Fedai Erdoğ, TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Ko-
misyon Raporu, s. 99, aktaran Ertan Beşe, “Geçici Köy Korucu- rın dökümü şöyledir: 2.391 terörle ilgili, 1.341 şahsa karşı
ları,” s. 141.
işlenen, 964 mala karşı işlenen, 443 kaçakçılıkla ilgili.
35 Ünalan, “Türkiye’nin Yerinden Edilme Sorunu,” s. 77. Bu bilgi-
lere, İçişleri Bakanlığı’nın yazılı bir soru önergesine verdiği ya- Nisan 2006 itibarıyla, bu 5.139 kişiden sadece 868’i
nıtta (İçişleri Bakanlığı, Haziran 2005) yer alan sayıların, TESEV
Araştırma Grubu’nun İçişleri Bakanlığı’ndan Nisan 2006 yılında
tutuklanmıştır.35 İçişleri Bakanlığı’nın bir soru öner-
edindiği bilgiler ışığında güncellenmesiyle ulaşılmıştır. Ibid. gesine Haziran 2003’te verdiği yanıta göre, 1985-2003

256
tarihleri arasındaki 18 yılda, 4.804 korucu hakkında suç dile getirilen taleplere yanıt olarak hazırladığı ulusal prog-
işledikleri gerekçesiyle işlem yapılmıştır.36 İşlem yapılan ramlarda, gerekse Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin
suçların 2.376’sı muhtelif adi suçlar, 2.375’i ise PKK’ya Yerinden Olmuş Kişiler Özel Temsilcisinin 2002 tarihli ra-
yardım ve yataklık suçlarıdır.37 Öte yandan, söz konusu porunda yer alan tavsiyeleri yerine getirmeye yönelik ge-
“işlem”lerin ne olduğu belirsizdir. Türkiye’de güvenlik liştirdiği yasa ve politikalarda hiçbir zaman koruculuğun
güçlerinin işlediği hak ihlalleri ve adi suçlar söz konusu kaldırılmasını taahhüt etmemiştir. Nitekim, 2008 Ulusal
olduğunda oldukça yerleşmiş bir uygulama olan cezasız- Programında koruculuk sistemine dair herhangi bir ifade
lık, geçici köy korucuları için de geçerli olmuştur. yer almamaktadır.43 Hükümetin, Birleşmiş Milletlere ver-
diği taahhütleri yerine getirmek üzere zorunlu göç soru-
Gönüllü köy korucularının işlediği suçlara dair de bazı
nunun çözümüne yönelik geliştireceği ulusal politikanın
resmi veriler bulunmaktadır. Aralık 2003 itibarıyla top-
ilkelerini belirleyen Bakanlar Kurulu kararında ise, koru-
lam sayıları 12.279 olan gönüllü köy korucularının 264’ü
“adam öldürme ve öldürmeye teşebbüs, 6136 sayılı Ka- culuğa değinilmekle birlikte, sadece, “geri dönüşler kap-
nuna Muhalefet, meskûn mahalde silah atmak, orman samında geçici köy korucularıyla ilgili şikâyetler öncelikle
kaçakçılığı ve silah kaçakçılığı gibi adi suçlardan”, 78’i ise ele alınacaktır” denilmektedir.44 İçişleri Bakanlığı yetkili-
PKK’ya yardım ve yataklık suçundan hüküm giymiştir.38 lerine göre, burada kastedilen, korucuların köylerine geri
dönen zorunlu göç mağdurlarına yönelik tacizleridir.45
Tutuklanan ve hüküm giyen korucuların görevlerine de-
vam edip etmediği yönünde resmi bir bilgi bulunmazken, Bununla birlikte, hükümet son yıllarda, Olağanüstü Hal
ilgili yönetmelikte de suç işleyen korucuların görevlerine Bölgesinde gerek geçici gerekse gönüllü korucu alımının
son verilmesine dair bir hüküm yer almamaktadır. Yö- Bakanlar Kurulunun 2000 yılında aldığı bir kararla sona
netmeliğin ilgili maddesine göre, görevde kayıtsızlık ve erdiğini ileri sürmektedir.46 Yani, koruculuk kaldırılma-
tembellik, izinsiz veya özürsüz işe devamsızlık ve silahını mış olsa ve yakın gelecekte kaldırılmayacak da olsa, ar-
veya cephanesini kaybetmek veya isteyerek başkasının tık yeni korucu alınmamakta ve alınmayacaktır. Hükü-
eline geçmesine neden olmak görevden alınma nedenle- metin bu söylemine rağmen, bölgede gönüllü köy koru-
ridir.39 Ucu kapalı olan bu listeye göre, adli veya siyasi
36 İçişleri Bakanlığı, Haziran 2003.
suç işlemiş olmak görevden alma nedeni değildir. Dola-
37 Ibid.
yısıyla, suça karışan korucuları görevden almaya yöne- 38 İçişleri Bakanlığı, Aralık 2003.
lik bir siyasi irade bulunmadığı gibi, buna elverecek yasal 39 “Köy Korucuları Yönetmeliği,” Madde 17.

mevzuat da bulunmamaktadır. Öte yandan, aynı yönet- 40 “Köy Korucuları Yönetmeliği,” Madde 16.
41 Komisyon’un her yıl yayımladığı ve Türkiye’nin Avrupa Birliği
meliğe göre koruculuktan başka iş yapmak yasak iken,40 üyeliği sürecinde kat ettiği ilerlemeyi değerlendiren raporların
bu yasağı ihlal edenler için bir yaptırım öngörülmemekte- en sonuncusu için bkz. Avrupa Komisyonu, Türkiye 2008 İlerleme
Raporu, 5 Kasım 2008.
dir. Dolayısıyla, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yapan ko- 42 Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Yerinden Olmuş Kişi-
rucular söz konusu olduğunda, kaçakçılık ‘iş’ olarak de- ler Özel Temsilcisi Francis Deng, 2002 yılında Türkiye’ye yaptığı
olgu saptama ziyaretinin ardından yayımladığı raporunda, hü-
ğerlendirildiğinde yönetmelikte bir yaptırım söz konusu kümete zorunlu göç mağduru olan (bir başka deyişle ülke içinde
yerinden olan) Kürtlerin sorunlarının çözümü için yedi başlık al-
değildir, ‘suç’ olarak değerlendirildiğinde ise bu göreve tında bir dizi önerilerde bulunmuştur. Bu tavsiyelerden birisi, ko-
son verme gerekçesi değildir. ruculuk sisteminin kaldırılmasıdır. Deng’in raporu için bkz. Spe-
cific Groups and Individuals Mass Exoduses and Displaced Persons,
Report of the Representative of the Secretary-General on Inter-
Koruculuğun Kaldırılması? nally Displaced Persons, Francis Deng, visit to Turkey, submitted
pursuant to Commission on Human Rights resolution 2002/56,
E/CN.4/2003/86/Add.2, 27 November 2002, Executive Summary.
Uluslararası kamuoyu uzun süredir Türkiye devletine Deng’in raporunun kapsamlı bir değerlendirmesi için bkz. Dilek
Kurban vd., Güvensizlik Mirasının Aşılması: Devlet ve Yerinden Edil-
koruculuk sistemini kaldırması için baskı yapmaktadır. miş Kişiler Arasında Toplumsal Mutabakata Doğru.
Özellikle Avrupa Birliği sürecinin başlamasıyla birlikte, 43 Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, 2008/14481 sayılı “Avrupa Bir-
liği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Prog-
köy koruculuğu, Türkiye’nin karşısına demokratikleş- ramı ile Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Tür-
menin ve Kürt Sorunu’nun çözümünün önündeki en bü- kiye Ulusal Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlen-
mesine Dair Karar” (2008 Yılı Ulusal Programı), Resmi Gazete No.
yük engellerden biri olarak çık(arıl)mıştır. Gerek Avrupa 27097, Mükerrer Sayı 5, 31 Aralık 2008.  
Komisyonu,41 gerekse Birleşmiş Milletler,42 Kürt Sorunu 44 Bakanlar Kurulu, “Yerinden Olmuş Kişiler Sorunu ile Köye Dönüş
ve Rehabilitasyon Projesine Yönelik Tedbirler,” Prensip Karar, 17
bağlamında uygulanan köy koruculuğu sisteminin kaldı- Ağustos 2005.
rılmasını Türkiye’nin kısa vadede gerçekleştirmesi gere- 45 Ünalan, “Türkiye’nin Yerinden Edilme Sorunu,” s. 76.
46 Bekir Sıtkı Dağ, “Mevcut Gelişmeler: Türkiye ve Yerinden Olmuş
ken reformlardan birisi olarak belirlemiştir. Ancak Tür-
Kişiler,” Yerinden Olmuş Kişiler Konferansı, UNDP, Ankara, 23 Şu-
kiye, gerek Avrupa Komisyonunun ilerleme raporlarında bat 2006.

257
cusu alımı sona ermemiş, özellikle silahlı çatışmaların Yasa, hükümete “olağanüstü hal ilanını gerektiren se-
yeniden tırmandığı son yıllarda artarak devam etmiştir. beplere ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde
Doğu ve güneydoğu bölgelerinde gönüllü köy korucusu veya çevrede ortaya çıkması veya her ne sebeple olursa ol-
alımının devam ettiğine dair basında, özellikle Kürt med- sun köylünün canına ve malına tecavüz hareketlerinin art-
yasında çıkan haberler, Bakanlar Kurulu kararının uygu- ması hallerinde, valinin teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile”
lamada gerçek bir değişikliğe tekabül etmediğini ortaya 60.000’e kadar ek geçici korucu alımı yetkisi tanımakta-
koymaktadır.47 TESEV Araştırma Grubu’nun korucu nü- dır.50 Yani, yeni geçici köy korucu alımının gerekçesi, bir
fusunun oldukça yoğun olduğu Batman’ın Sason ilçe- kez daha, sivil halkı korumak ve bölgede güvenliği sağla-
sinde 2005’in yaz aylarında yaptığı bir saha araştırması- mak olarak ileri sürülmüştür.
nın bulguları da, gönüllü köy korucusu alımının en azın-
Türkiye’nin siyasi hayatının en çalkantılı günlerinin ya-
dan bu ilçe özelinde devam etmekte olduğunu ortaya
şandığı bir dönemde kamuoyunun bilgi ve dikkatine su-
koymaktaydı.48
nulmadan yapılan bu yasal değişiklik, büyük ölçüde göz-
Hükümet, Bakanlar Kurulu kararıyla dondurduğunu den kaçmıştır. Oysa yeni yasa, geçici korucu alımını dur-
ileri sürdüğü korucu alımını, en azından gönüllü korucu duran Bakanlar Kurulu kararını geçersiz, hükümetin Bir-
alımı özelinde, fiilen devam ettirmenin yanı sıra, Mayıs leşmiş Milletler ve Avrupa Birliğine vermiş olduğu ge-
2007’de Meclis’ten geçirdiği bir kararla yeniden başlat- çici korucu sistemine son verme taahhütlerini de anlam-
manın yasal zeminini hazırlamıştır. PKK’nın yapmış ol- sız kılmaktadır. Yasa konusunda sorulara muhatap kalan
duğu en son ateşkes çağrısının süresinin Mayıs 2007’de hükümet yetkilileri, yasanın gerçek amacının yeni korucu
dolması, bir süreliğine durmuş olan çatışmaların yeni- alımı değil, halen görev yapmakta olan koruculara sosyal
den başlamasına yol açmış, böylece bölge kendisini ye- güvence sağlanması olduğunu savunmuşlardır. Köy ko-
niden savaş ortamında bulmuştur. 22 Temmuz genel se- rucularına emeklilik maaşı bağlanması makul ve anlaşılır
çimlerinin hemen öncesine rastlayan bu süreçte, AKP yö- bir gerekçe olmakla birlikte,51 yasanın neden bununla sı-
netimi, Türk Silahlı Kuvvetleri ile bazı muhalefet partile- nırlı kalmadığı ve yeni korucu alımının önünü açtığı soru
rinin PKK ile mücadelede etkisiz kaldığı yönündeki suç- işaretidir. Resmi rakamlara göre, halen yaklaşık 70.000
lamalarına maruz kalmıştı. Özellikle güvenlik güçlerinin geçici ve gönüllü korucu görev yapmaktayken hükümete
verdiği can kayıplarının sayısının artması, hükümete Kür- 60.000’e kadar yeni korucu alımı yetkisi tanınması, hü-
distan Bölgesel Yönetimi’nin kontrolü altındaki bölgeye kümetin yasanın kabulü konusunda ileri sürdüğü gerek-
sınır ötesi bir askeri operasyon gerçekleştirmesi yönün- çeyi geçersiz veya en azından yetersiz kılmaktadır.
deki baskının fazlalaşmasına neden olmuştu. Bu baskı-
lar karşısında geri adım atan hükümet, Köy Kanunu’nda Koruculuk sİstemİnİn gİzlİlİğİ
değişiklik yapılmasını içeren bir yasa tasarısını Meclis’e Koruculuk sisteminin belki de en tartışmalı yönü, varlığı
sunmuştur. Tasarı Meclis’ten hızla geçerek yasalaşmış, resmen kabul edilmiş olan gizli bir yönetmeliğin bulun-
2 Haziran 2007’de yürürlüğe girmiştir.49 masıdır. Dönemin hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, CHP Di-
yarbakır eski milletvekili Mesut Değer’in soru önergesine
verdiği yanıtta, “Terörü önlemeye yönelik olarak istihdam
47 Örneğin, silahlı çatışmaların yeniden başladığı 2005 yılının yaz edilecek olan personelin atanmasını, görev alanlarının belir-
aylarında, yoğun bir korucu nüfusu barındıran Batman’ın Sason
ilçesinde 650 yeni gönüllü korucu alındığına dair haberler yerel lenmesini, görevlerini, sorumluluklarını, eğitimlerini ve işten
basında yer aldı. “Sason’da 2 bin 259 Korucu,” Batman Gazetesi,
16 Haziran 2005.
çıkarılmalarını düzenleyen Geçici Köy Korucuları Yönetmeli-
PKK’ya yakınlığı ile bilinen Fırat Haber Ajansı’nın Mayıs 2007 ği’nin Resmi Gazete’de yayımlanmasının birtakım mahsurları
tarihli haberine göre, Şırnak’ın Uludere ilçesinin Şenoba Belde-
si’nde 50 gönüllü köy korucusuna silah verildi. Habere göre, ge-
da beraberinde getireceği” gerekçesiyle yönetmeliğin gizli
çici köy korucusu statüleri bulunmadığı için maaş bağlanmaya- olduğunu belirtmiştir.52 Çiçek, Anayasa’nın hangi yönet-
cak olan bu 50 kişiye, devletin düzenli bir geliri olmayan yoksul-
lara tanıdığı ücretsiz sağlık güvencesi olan Yeşil Kart bağlanma- meliklerin Resmi Gazete’de yayımlanması gerektiğini dü-
sına karar verildi. ANF, “Şenoba’da 50 ‘gönüllü’ korucuya silah zenleyen 124. maddesine ve ilgili kanuna gönderme ya-
verildi,” 17 Mayıs 2007.
48 Ünalan, “Türkiye’nin Yerinden Edilme Sorunu,” s. 77. parak, “milli emniyet ve milli güvenlikle ilgili” olduğu ve
49 “Köy Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair “gizlilik derecesi” taşıdığı için söz konusu yönetmeliğin
Kanun,” No. 5673, 27 Mayıs 2007, Resmi Gazete No. 26450, 2 Ha-
ziran 2007.
gizliliğinin hukuka uygun olduğunu ifade etmiştir.53
50 Ibid., Madde 1 (2).
Korucuların işe alımları, görev ve sorumlulukları ve gö-
51 Ibid., Madde 2.
52 Ertan Beşe, “Geçici Köy Korucuları,” s. 139. revden alınmaları gibi meseleleri düzenleyen ve yukarıda
53 Ibid. alıntı yapılan 2000 tarihli “Köy Korucuları Yönetmeli-

258
ği”nden farklı olduğu anlaşılan ayrı bir yönetmeliğe ne- zorla veya zorunda kalarak yerinden edildiği 1990lı yıl-
den ihtiyaç olduğu bir yana, kamuoyunu bu kadar yakın- larda meydana gelen köy boşaltma olaylarında, güvenlik
dan ilgilendiren bir konunun gizlice düzenlenmesi de- güçlerinin sivil halka yönelik “ya korucu ol, ya da köyünü
mokratik hukuk devleti anlayışla bağdaşmamaktadır. terk et” baskısı, koruculuk sisteminin bir güvenlik tedbiri
AKP iktidarı ise, bu gizliliğe son vermek yerine, Köy Ka- değil, Kürt sivillere yönelik bir cezalandırma, baskı ve yıl-
nunu’nda Haziran 2007’de yaptığı değişiklikleri düzenle- dırma politikası olduğunu ortaya koymaktadır.
yen ve 9 Ocak 2008’de Bakanlar Kurulu tarafından kabul
Bugün ve önümüzdeki kısa ve belki orta vadede koru-
edilen yeni yönetmelik için de gizlilik kararı almıştır.
culuğun kaldırılmasını son derece güçleştiren de, salt
PKK’ya karşı devletin yanında yer almayı kabul ettik-
Sonuç
leri için herhangi bir eğitimden geçirilmeksizin silahlan-
Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda yaklaşık 25 yıldır dırılan sivillerin zaman içerisinde, devlete rağmen ve
yürürlükte olan köy koruculuğu sistemi, devletin Kürt So- hatta devlete karşı önü alınamayacak şekilde güçlenmesi
runu’na yönelik güvenlik eksenli yaklaşımının en çarpıcı olmuştur. Devlet, Kürtleri bölmek uğruna sivilleri silah-
göstergelerinden birisidir. ‘Sivil halkı korumak’ ve ‘böl- landırarak, son derece geniş yetkilerle donatarak ve iş-
gede güvenliği sağlamak’ gerekçeleri ileri sürülerek, as- ledikleri suçlar için cezasız bırakarak kontrol edemediği
lında bölgede yaşayan bütün bir halkı ‘devleti destekle- bir güç ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan bir hu-
yenler’ ile ‘PKK yandaşları’ veya en hafif tabiriyle ‘dev- kuksuzluk yaratmıştır. Koruculuk sistemini sadece bölge-
let karşıtları’ olarak ikiye bölmek ve böylece PKK’yı za- nin değil bütün ülkenin güvenliği açısından tehlikeli kı-
yıflatmak amaçlanmıştır. Bir milyondan fazla kişinin lan da budur.

259
Özel Güvenlik
Mehmet Atılgan

Tarİh Boyunca Sİyaset Teorİ ve Pratİğİnde ral’ değil ‘istisna’, hatta ‘tarihsel bir anormallik’ olarak
Güvenlİğİn Özel Tedarİkİ çıkmaktadır.1 Özellikle devletlerin henüz özel bir amaca
yönelik idari yapılanmalar ve zorunlu askerliğin mümkün
1970’li yılların sonundan itibaren dünya genelinde özel
kıldığı düzenli orduları oluşturamadığı modern öncesi
güvenlik şirketlerinin sayısında kayda değer bir artış, etki
dönemde paralı askerlik, oluşmasında piyasa ve devlet-
alanlarında da önemli bir genişleme oldu. Bu durum Ba-
lerarası ticaretin belirleyici olduğu bir uygulama olarak,
tı’da 16. yüzyıldan başlayarak hakim olan ‘ulus-devlet’
devletlerin savaşlarda ve güvenlikleri için ‘devlet dışı’
merkezli sistemlerin, 20. yüzyılın son çeyreğinde girdiği
kaynaklardan yararlanarak nitelikli askerler kullanabil-
dönüşümün bir sonucudur. Dünya ekonomisinin hızla kü-
melerini sağlamıştır. Şiddetin özel tedariki, 20. yüzyıldan
reselleşmesi ve neo-liberalizmin yükselişiyle birlikte gü-
önce uluslararası ilişkilerin rutin bir yönü olagelmiştir.2
venlik, doğasını bireysel girişim ve ihtiyatlılık gibi pren-
siplerin belirlediği, piyasa değeri olan bir metaya dönüş- 1648 Westphalia Barışı sonrasında, başta Avrupa ve za-
meye başladı. Neredeyse yüz yıldan beri büyük ölçüde manla dünya genelinde egemen olan ve modern devleti
piyasa dışı olarak algılanan güvenlik alanı, refah toplu- güvenliğin asıl sağlayıcısı olarak gören sistem, 18. yüzyıl-
munda devletin yurttaşlarına karşı üstlendiği birer sosyal dan itibaren devletlerin savaşlarda yararlanmak ya da iç
hizmet olarak tasarlanan sağlık ve eğitim gibi, 21. yüzyı- güvenliği sağlamak amacıyla düzenli ordular oluşturmak
lın başında artan bir biçimde piyasa ilişkilerine dahil olu- için şiddeti artan bir biçimde tekelleri altına almasını ön-
yor. gördü.3 Yine 19. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın son
çeyreğine kadar uzanan dönemde devletlerin ayırt edici
Ancak güvenliğin özel ya da devlet-dışı yollarla tedariki- özelliği, siyasal ve ekonomik ilişkilerin düzenlenmesinde
nin son 30 yılda ortaya çıkmış yeni bir olgu olduğunu ve hiçbir zaman olmadıkları kadar kolektivist ve müdahaleci
geleneksel Batı siyasal düşüncesinde yaygınlıkla ‘devle- bir yaklaşımı benimsemeleridir.4 Bununla birlikte bu dö-
tin küçülmesi’ ya da etkinliğinin azalması gibi kavram- nemde de devletler, genel anlamda iç ve dış güvenlikle-
larla ifade edilen süreçlerin bir parçası olduğunu söyle- rini sağlamakta ‘devlet dışı’ ya da özel askeri kaynakları
mek, çok daha karmaşık yönleri olan bir siyaset soru- kullanmaya devam ettiler.
nunu fazlasıyla basite indirgemek olacaktır. Aslına ba-
Aynı dönemde devletin şiddet üzerindeki tekeli, ulus-
kılırsa gerek modern, gerekse modern öncesi dönemde
ötesi bağlamda olduğu kadar iç güvenliğini ilgilendirdiği
dünya siyaset pratiği incelendiğinde, geleneksel Batı
biçimiyle de bir anormalliktir. 1789 devrimi sonrasında
siyasal düşüncesinde özel ya da devlet-dışı olarak ta-
Fransız hükümetinin hazırladığı bir yasa tasarısında, en-
sarlanan oluşumların şiddet kullanımı ve güvenlik te-
düstriyel ilişkilerin karmaşıklığından ötürü, emeğin ida-
darikinde aktif rol oynadığı çok sayıda örneğe rastla-
resinden sorumlu olan işverenlere üretim ve iş ile ilgili
mak mümkündür. O kadar ki, tarihin çeşitli evrelerinde
her türlü ilişkiyi düzenleme yetkisinin verilmesi gerektiği
devletin şiddet kullanma tekeli karşımıza aslında bir ‘ku-
savunulmaktadır.5 Benzer bir biçimde, Napolyon’un 1810
1 Singer, 2003, 39. tarihli bir emirnamesi, özel teşebbüse ulusal madenleri
2 Zabcı, 2006. çıkartma hakkının tanınmasında girişimcilerin maden iş-
3 Schreier ve Caparini, 2005, s. 1.
çileri arasında düzen ve güvenliği sağlamasını şart koş-
4 Gordon, 1991, s. 33.
5 Gordon, 1991, s. 25. maktadır.6 İngiltere’de ise Marx ve Engels’in gözlemle-
6 Agy, s. 26-7. rine göre 19. yüzyılın ilk yarısında ülkenin görece esnek

260
hukuki ve siyasi ortamında yerel sulh mahkemeleri, dü- Ancak neo-liberalizmin güvenliğin tedarikini yeniden dü-
zenli olarak fabrika sahiplerinin ‘özel ceza kanunları’ zenlemesi sürecinde, ‘girişimci’ bireyin güvenliğin sağ-
uyarınca zorla kabul ettirdikleri yaptırımları hukuken uy- lanmasında temel unsur olarak öne çıkması, devletin gü-
gulanabilir kılmaktadırlar.7 Bu dönemde hızla sanayile- venliği sağlamadaki baskın rolünün ortadan kalktığı an-
şen İngiltere’de birçok fabrikanın güvenliği sahiplerince lamına gelmemektedir.14 Aslına bakılırsa güvenlik teda-
özel olarak görevlendirilen ‘denetçiler’ tarafından sağ- rikinde bireylere ya da genel olarak devlet-dışı unsurlara
lanmaktadır. Birçok girişimci tarafından daha kolay yön- biçilen bu rol, toplumdaki iktidar ilişkilerini yeniden dü-
lendirilebildikleri ve daha ucuza çalıştırılabildikleri için zenleyen bir dönüşüm olarak neo-liberalizmin, devletin
tercih edilen bu ‘özel güvenlik’ güçleri, İngiltere’de mer- resmi aygıtları yoluyla doğrudan müdahalenin yanı sıra,
kezi polis teşkilatının kurulduğu 1829 yılından sonra da liberalizm ya da refah devleti gibi diğer iktidar formların-
özel teşebbüse ait çok sayıda fabrikanın güvenliğini sağ- dan farklı olarak, bireyleri yönlendirmek ve kontrol et-
lamaya devam etti.8 ABD’de ise ilk olarak 1844’te kuru- mek için geliştirdiği dolaylı ya da enformel yönetim stra-
lan merkezi polis gücü güvenliği sağlamada yetersiz ka- tejilerinin ayrılmaz bir parçasıdır.15 Yaygın olarak “devle-
lıp, polisler arasında rüşvet yaygınlaşınca, durumu telafi tin geri çekilmesi” olarak düşünülen eğilim, aslında neo-
etmek amacıyla kısa süre içinde açılmaya başlanan özel liberal devletin, geleneksel devlet tanımlarının kökünden
polis şirketlerinin sayısı 1892 yılı itibarıyla Chicago’da 15, değiştiğine işaret eden yeni aktörler aracılığıyla iktidarını
New York’ta ise 20’yi bulmaktadır.9 20. yüzyılın son çey- sağlamlaştırma sürecidir.16 İşte modern dönem boyunca
reğine kadar uzanan dönemde de paralı askerler, özel
toplumsal hayata dışsal bir oluşum olarak soyutlanan
polis güçleri ve güvenlik şirketleri gibi özel kişi ya da ku-
devlet tarafından üstlenilen bir hizmet olarak düşünülen
rumların, şiddet uyguladığı ya da güvenliği sağladığı çok
güvenliğin, 1970’li yılların sonundan itibaren dünya gene-
sayıda örneğe rastlamak mümkündür.
linde yoğun ve artan bir biçimde özel yapılanmalar tara-
Öte yandan dünya devletlerinin savaşlarda yararlanmak fından tedarik edilmesi ve bireyler tarafından satın alına-
ya da iç güvenliği sağlamak amacıyla şiddeti artan bir bilen bir meta haline gelmesini, neo-liberal devletin, yö-
biçimde tekelleri altına aldıkları ve siyasal ve ekonomik netimi sağlamlaştırmak adına devreye soktuğu çeşitli yö-
ilişkilerin düzenlenmesinde hiçbir zaman olmadığı kadar netim stratejileri aracılığıyla dönüştürülmesi bağlamında
kolektivist ve müdahaleci bir yaklaşımı benimsedikleri 18. değerlendirmek gerekmektedir.
yüzyıldan 1970’li yılların sonuna kadar uzanan dönemden
farklı olarak bugün, savaşın, çatışmanın ya da genel ola- Türkİye’de Özel Güvenlİk İle İlgİlİ Hukukİ
rak güvenliğin özelleştiği ya da devlet-dışı yapılanma- Düzenlemeler
lar tarafından üstlenildiği, çok daha karmaşık bir düze-
Türkiye’de güvenliğin özel tedarikinin yasal olarak dü-
nin oluştuğu rahatlıkla söylenebilir.10 Bu tür bir düzenin
zenlenebilmesi için 1960’lı yıllardan itibaren çeşitli giri-
ortaya çıkışını, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra
şimlerde bulunulmuş olmakla birlikte,17 konu ancak 22
dünya genelinde hakim olan ve yaygın bir biçimde refah
Temmuz 1981 tarihinde kabul edilen 2495 sayılı Bazı Ku-
devleti olarak bilinen Keynesci siyaset pratiğine bir tepki
rum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağ-
olarak şekillenen neo-liberalizmden bağımsız olarak dü-
şünmek mümkün değildir. Neo-liberalizm kendinden ön- lanması Hakkında Kanun18 ile yasal bir zemine oturtu-
ceki siyaset pratiklerinde büyük ölçüde piyasa dışı olarak labildi. Bu kanun, genel olarak stratejik öneme sahip ka-
algılanan alanlara piyasa ilişkilerini dahil ederek güven- musal ve özel kurum ve kuruluşların, kendi güvenlik bi-
lik tedarikinde bireysel girişimin rolünü daha da etkin kıl- 7 Agy, s. 27.
mayı amaçlamaktadır.11 Sağlık ve eğitimin yanı sıra refah 8 Godfrey, 2002, s. 101.
toplumunda bireyin kendisi için devletin resmi aygıtları 9 Mawby, 1999, s. 227.
10 Schreier ve Caparini, 2005, s. 1.
tarafından üstlenilen can ve mal güvenliğini sağlama so-
11 Yıldırım, 2004, s. 52-3.
rumluluğu da artan bir biçimde ‘kendi kendisinin polisi’ 12 Agy, s. 56.
olan bireye yüklenmektedir.12 Yurttaşlıktan ziyade ‘müş- 13 O’Malley, 1996, s. 201-2.
teri’ niteliğiyle öne çıkan girişken, ‘ihtiyatlı’ ve ‘sorumlu’ 14 Yıldırım, 2004, s. 52-3.
15 Lemke, 2002, s. 1-2.
bireyler, neo-liberalizmin devlet formunu düzenleyen pi-
16 Agy, s. 11.
yasa ilişkilerine dahil edilen ve kapsamını insan gücün- 17 Konuyla ilgili olarak 1974 yılında TBMM’ne sunulan ve Adalet Ko-
den gözetim kameralarına kadar genişletmenin mümkün misyonu’nda görüşülen bir tasarı, özel güvenlik teşkilatı kurul-
masının devletin kamu güvenliğini koruyamamasının bir itirafı
olduğu ‘özel güvenlik’ teknolojilerinden giderek daha çok olacağı gerekçesiyle reddedilmiştir (Derdiman, 2005, 31).
yararlanmaktadır.13 18 24 Temmuz 1981 tarihli ve 17410 sayılı Resmi Gazete.

261
rim ve teşkilatlarını kurmalarını sağlayacak düzenleme- larının yanı sıra, bireysel girişimi de araçsallaştıran neo-
leri içermektedir. Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte, liberal yönetim anlayışının, kanunun hazırlanmasında
güvenlikleri daha önce polis ya da jandarma tarafından net bir biçimde belirleyici olduğunu göstermektedir.
sağlanan kamu ve özel kurum ve kuruluşları, kendi gü-
27 Mart 2005 tarihinde yürürlüğe giren Kanun’un 27.
venliklerini daha etkin bir biçimde sağlayabilmek için
maddesine göre 2495 sayılı yasa yürürlükten kaldırıl-
bünyelerinde birim ya da teşkilatlar oluşturdular.19
mıştır. 5188 sayılı Kanun’a ek olarak özel güvenlikle ilgili
2495 sayılı Kanun’un çıkışını izleyen 20 yılı aşkın dö- mevzuat, 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Ka-
nemde Türkiye’de güvenlik, neo-liberalizmin dünya ge- nun’un Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik24, 5188 Sayılı
nelinde hakim iktidar formu haline gelmesine paralel ola- Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanma-
rak, artan bir biçimde ticarileşmeye ve piyasa ilişkilerine sına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yö-
dahil olmaya başladı. Özel güvenlik arzında Türkiye’de netmelik25, 2005 tarihli ve 42 sayılı 5188 Sayılı Kanun ve
o zamana kadar görülmemiş boyutlarda bir artış kayde- Uygulama Yönetmeliğinde Gözetilecek Esaslar Hakkında
dildi.20 Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren, spesifik bir bi- Genelge ve 2006 tarihli ve 47 sayılı Özel Güvenlik Şirket-
çimde yasayla düzenlenmemiş olmasına rağmen, güven- leri, Eğitim Kurumları ve Birimlerinin Denetlenmesinde
lik hizmeti veren çok sayıda şirket kuruldu. 2495 sayılı Ka- Gözetilecek Esaslar Konulu Genelge’den oluşmaktadır.
nun’dan sonra uygulamada yaşanan sorunlar, yasaya yö-
5188 sayılı Kanun’un özel güvenlik sektörünü yasal bir ze-
nelik teorik eleştiriler ve yasanın bazı hükümlerinin Ana-
mine oturtmasıyla birlikte, özel güvenlik eğitim ve hiz-
yasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması da dik-
met şirketlerinin ve özel güvenlik görevlilerinin sayısında
kate alınarak, söz konusu kanun 1992 ve 1995 yıllarında iki
önemli bir artış olmuştur. Emniyet Genel Müdürlüğü
kez değiştirildi. Bu tarihten sonra birkaç yasa değişikliği
Asayiş Daire Başkanlığı Özel Güvenlik Şube Müdürlü-
girişiminde daha bulunulmakla birlikte, oluşan arz ve ku-
ğü’nün istatistiklerine göre, 2007 yılı sonu itibarıyla Tür-
rulan özel güvenlik şirketlerinin içinde bulunduğu fiili du-
kiye’de polis bölgesinde ‘özel güvenlik izni alan yer sayısı’
rumun yarattığı hukuki boşluk uzun süre giderilemedi.
28.660, ‘kimlik alan özel güvenlik görevlisi sayısı’ 218.660,
Özel güvenlik sektörünü özel olarak ve kapsamlı bir bi- ‘sertifika alan özel güvenlik görevlisi sayısı’ 314.940, ‘tah-
çimde düzenleyen ilk yasanın çıkarılması 2004 yılını sis edilen personel sayısı’ 167.931, ‘mevcut personel sa-
buldu. 2495 sayılı Kanun’un kabul edildiği 1981’den beri yısı’ ise 100.984’tür.26 Aynı istatistikler polis bölgesindeki
fiili olarak önemli ölçüde gelişen özel güvenlik sektörünü şirket sayısını 925, eğitim kurumu sayısını 516, jandarma
etkili bir biçimde düzenleyebilmek ve gerek sektör, ge- bölgesindeki şirket sayısını 12, eğitim kurumu sayısını da
rekse toplumda özel güvenlikle ilgili olarak oluşan gerek- 4 olarak vermektedir.27 Bu rakamlar Türkiye’de özel gü-
sinimleri karşılayabilmek için hazırlanan 5188 sayılı Özel venlik sektörünün Avrupa’nın en büyüklerinden biri oldu-
Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun21, 10 Haziran 2004 ta- ğunu ve hızla büyüdüğünü göstermektedir.
rihinde kabul edildi.22 5188 sayılı Kanun’un genel gerek-
Özel Güvenlİk ve Kolluk Kavramı
çesindeki “Kamunun can ve mal güvenliğini sağlamak esa-
sen devletin en önemli görevlerinden biridir. Öbür taraftan Türkiye’de güvenlik aygıtlarının kategorizasyonu ağırlıklı
kişilerin canını ve malını koruma hakkı vardır. Devletçe sağ- olarak ‘kolluk’ kavramı üzerinden şekillenmektedir. Dev-
lanan genel güvenliğe ek olarak, canını ve malını ayrıca ko- letin, güvenliği sağlamak amacıyla görev ve yetki ver-
rumak isteyenlere bu imkanın tanınması gerekir”23 ibaresi, diği şiddet araçları ya da güvenlik aygıtlarını kapsa-
güvenliğin sağlanmasında devletin resmi güvenlik aygıt- yan kolluk kuvvetlerini oluşturan kurum ve teşkilatlar
Türkiye’de yasalarla tanımlanmıştır. 1937 yılında kabul
19 Bal, 2004, s. 8.
20 Bal, 2004, 10. edilen 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu28 ile genel
21 26 Haziran 2004 tarihli ve 25504 sayılı Resmi Gazete. olarak İçişleri Bakanlığı’na verilen kamu düzenini ve gü-
22 Meriçli, 2004, s. 6. venliği sağlama görevi, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’na
23 Türkiye Büyük Millet Meclisi. “Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair
Kanun Teklifi ve Gerekçesi.” 26 Mayıs 2004.
göre il sınırları içinde valiye, ilçelerde ise kaymakama ait-
24 7 Ekim 2004 tarihli ve 25606 sayılı Resmi Gazete. tir.29 Güvenliğin sağlanması görevini vali ve kaymakam,
25 5 Mayıs 2005 tarihli ve 25806 sayılı Resmi Gazete. polis ve jandarma aracılığıyla yerine getirmekle yüküm-
26 http://www.asayis.pol.tr/ozelguv_istatistik.asp#istatistik
lüdür.30 Yine 3201 sayılı Kanun’un 3. maddesine göre kol-
27 http://www.asayis.pol.tr/ozelguv_istatistik.asp#istatistik
luk kuvvetleri örgütlenme yapılanması bakımından genel
28 12 Haziran 1937 tarihli ve 36129 sayılı Resmi Gazete.
29 18 Haziran 1949 tarihli ve 7236 sayılı Resmi Gazete. ve özel olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Genel kolluk ülke-
30 Kunter, Yenisey, Nuhoğlu, 2006, s. 390. nin tamamında faaliyet gösteren ve bütün kolluk yetkile-

262
rini elinde bulunduran polis, jandarma ve sahil güvenlik lenme zorunluluğuyla birlikte değerlendirildiğinde, kol-
teşkilatlarını kapsamaktadır.31 Aynı maddede genel kol- luk kuvvetlerine yardımcı bir faaliyet olarak özel güven-
luk dışında yer alan ve özel kanunlarla kurulup, kendile- lik ile kolluk hizmetleri arasındaki ayrımın uygulamada
rine verilen sınırlı yetkileri sınırlı bir alan içerisinde kulla- giderek bulanıklaştığını göstermektedir.
nabilen kolluk kuvvetleri de özel kolluk olarak tanımlan-
maktadırlar.32 Belediye zabıtası33, köy korucuları ve köy Özel Güvenlİk Görevlİlerİnİn Yetkİlerİ ve
bekçileri34, çiftçi mallarını koruma kolluğu35, orman mu- Görev Alanları
hafaza memurları36 ve gümrük zabıtası37 özel kolluk kap-
Yasal düzenlemelerde kamu güvenliğini tamamlayıcı bir
samına giren kurum ve teşkilatlardır.
rol biçilen özel güvenlik faaliyetlerini yerine getiren özel
Mevcut hukuki mevzuat değerlendirildiğinde, özel gü- güvenlik görevlilerinin, kolluk kuvvetlerine ilaveten yeni
venlik birim, teşkilat ve şirketlerinin yukarıdaki katego- bir üniformalı güvenlik gücü olarak hayatın tüm alanla-
rilere ayrılan güvenlik şemasında nereye dahil edilebi- rında boy göstermeleri, devletin gündelik hayatı gözet-
leceğine dair kesin bir yargıya varmak mümkün değil- leme ve denetleme kapasitesinin, yaygın olarak düşü-
dir. 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve nüldüğünün aksine genişlediğini göstermektedir.42 Nere-
Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun’un 8. mad- deyse kolluk kuvvetlerine denk, geniş yetkilerle donatı-
desi özel güvenlik teşkilatını “…bağlı olduğu kuruluşu bu lan özel güvenlik görevlileri, görev alanlarında43 fiili ola-
Kanun hükümleri dairesinde korumak ve güvenliğini sağla- rak bir kolluk kuvveti gibi hareket edebilmektedir. Buna
makla görevli ve yetkileri bu Kanunla sınırlı özel bir kolluk ek olarak özel güvenlik görevlileri, görev alanlarının dı-
[kuvveti]” olarak tanımlayarak, güvenliğini koruyacağı şında da gerektiğinde, genel kolluğa yardımcı ve kamu
kurum ya da kuruluşun bünyesinde oluşturulan özel gü- güvenliğini tamamlayıcı faaliyetleri yerine getiren gü-
venlik birim ya da teşkilatlarını 3201 sayılı Emniyet Teşki- venlik aktörleri olarak, mülki idare amirlerinin vermeye
latı Kanunu’nda çerçevesi belirlendiği anlamda ‘özel kol- yetkili oldukları emirler doğrultusunda genel güvenliğin
luk’ kapsamına almıştır.38 Ancak 2495 sayılı Kanun, 5188 sağlanmasında görevlendirilebilmektedir44. Bugün bir-
sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ile yürür-
lükten kaldırılmıştır. 5188 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik 31 Özler, 2007, s. 364.
32 Eryılmaz, 2006, s. 126.
ve genelgeler, özel güvenlik birim ya da teşkilatlarının ve
33 5393 sayılı Belediye Kanunu, 13 Temmuz 2005 tarihli ve 25874 sa-
yasal düzenlemelerle birlikte sayıları giderek artan özel yılı Resmi Gazete.
güvenlik şirketlerinin kolluk kuvvetleri kapsamında de- 34 442 sayılı Köy Kanunu, 7 Nisan 1924 tarihli ve 68 sayılı Resmi Ga-
zete.
ğerlendirilip değerlendirilemeyeceğine dair herhangi bir 35 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun, 10 Tem-
hüküm içermemektedir. Yasal düzlemde 5188 sayılı Ka- muz 1941 tarihli ve 4856 sayılı Resmi Gazete.
36 6831 sayılı Orman Kanunu, 8 Eylül 1956 tarihli ve 9402 sayılı Resmi
nun’un 1. maddesi “Bu Kanunun amacı, kamu güvenliğini Gazete.
tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine 37 13 Aralık 1938 tarihli ve 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname.
getirilmesine ilişkin esas ve usulleri belirlemektir” diyerek, 38 Bal, 2004, 10; Özler, 2007, s. 368.
39 Eryılmaz, 2006, s. 128.
özel güvenliğin, kamusal ya da genel güvenliğin sağlan-
40 Çolak, 2005, s. 58.
masındaki ‘tamamlayıcı’ işlevini açıkça belirtmektedir.39
41 5188 sayılı Kanun’un 23. maddesine göre, “Özel güvenlik görevli-
Özellikle özel güvenlik görevlilerinin 5188 sayılı Kanun’un leri Türk Ceza Kanununun uygulanmasında memur sayılır. Bunlara
karşı görevleri sebebiyle suç işleyenler Devlet memurları aleyhine suç
7. ve 9. maddelerinde düzenlenen suç ve suçlularla mü- işlemiş gibi cezalandırılır.”
cadele görev ve yetkileri, Türk hukuk sisteminde genel 42 Bora, 2004, s. 22.
olarak idari ve adli kolluğa ait olan görevleri yerine getir- 43 5188 sayılı Kanun’un 9. maddesine göre özel güvenlik görevli-
leri, “…7 nci maddede sayılan yetkileri sadece görevli oldukları süre
meleri anlamına gelmektedir.40 Kolluk kuvvetlerine yar- içinde ve görev alanlarında kullanabilirler.
dımcı olmaları amacıyla kendilerine yasal olarak verilen Özel güvenlik görevlileri silahlarını görev alanı dışına çıkaramazlar.
İşlenmiş bir suçun sanığı veya suç işleyeceğinden kuvvetle şüphe edi-
bu görevleri yerine getirirken özel güvenlik görevlileri, len kişinin takibi, dışarıdan yapılan saldırılara karşı tedbir alınması,
kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görev- para ve değerli eşya nakli, kişi koruma ve cenaze töreni gibi güzer-
gâh ifade eden durumlarda güzergâh boyu görev alanı sayılır. Görev
lisi olarak görülmüş41, görev başında bulunmamaları ha- alanı, zorunlu hallerde Komisyon kararıyla genişletilebilir.
linde yaşanabilecek aksaklıkların kamu düzenini bozma- Zor kullanma ve yakalama yetkilerinin kullanılmasını gerektiren
olaylar en seri vasıtayla yetkili genel kolluğa bildirilir; yakalanan
sını önlemek için, grev yapmaları ve topluca işten çıkarıl- kişi ve zapt edilen eşya genel kolluğa teslim edilir.”
maları yasaklanmıştır. Bütün bu düzenlemeler, özel gü- 44 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 1. maddesi emniyet ve
asayişin sağlanması amacıyla İçişleri Bakanı’na, Emniyet Genel
venlik faaliyetlerinin 5188 sayılı Kanun’un çeşitli madde- Müdürlüğü ve Jandarma Genel bütün Komutanlığı’nın yanı sıra,
gerektiğinde diğer kolluk teşkilatından yararlanma yetkisi tanı-
leri ve bu kanunu müteakiben kabul edilen yönetmelik ve mıştır. 5188 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 2. bendine göre ise,
genelgelerle düzenlenen genel kolluk tarafından denet- “Kamu güvenliğinin sağlanması yönünden 5442 sayılı İl İdaresi Ka-

263
çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de, özel mülkiyetlerin süz olarak kısıtlayacak ve yetki aşımı ve keyfiliği yaygın-
yanı sıra Yargıtay ve Danıştay’ın aralarında bulunduğu laştıracak bir biçimde artmasına zemin hazırladığı açıktır.
birçok resmi devlet kurumunun güvenliği özel güvenlik Mevzuatın öngördüğü denetimlerin etkin bir biçimde ya-
şirketleri tarafından sağlanmakta, ülke çapında devlet- pılamadığı ve eğitimi yetersiz birçok kişinin özel güvenlik
ten zabıta memuru tedarik etmekte sıkıntı yaşayan be- görevlisi olarak görev yapabildiği bir ortamda, özel gü-
lediyeler, güvenliği sağlamada artan bir biçimde özel gü- venlik görevlileri sık sık yetkilerini aşarak bireysel hak ve
venlik şirketlerinden yararlanmaktadır. Türkiye genelin- özgürlükleri ihlal edebilmektedirler. Şişli Cevahir Alışve-
deki tüm askerlik daire ve şubelerinin koruma hizmetleri- riş Merkezi’nde hırsızlık yaptığı iddiasıyla yakalanan bir
nin de Milli Savunma Bakanlığı tarafından kademeli ola- kız çocuğunun bir odaya kapatılıp sopayla dövülerek sor-
rak özel güvenlik şirketlerine bırakılması gündemdedir45. guya çekilmesi,48 kaçak inşaat olduğu gerekçesiyle yıkım
Bütün bu uygulamalar, özel güvenliğin faaliyet alanının, kararı alınan Beykoz Acarkent’te denetim yapmak isteyen
belirsiz bir özel alanla sınırlı kalmayarak, kamusallığı tar- Orman Bakanlığı yetkililerinin silahla tehdit edilmesi,49
tışılmaz olan devletin resmi kurumlarını da kapsayacak Gebze’de arabalı vapurda flama açmak isteyen taraftar-
bir biçimde hızla genişlediğine işaret ediyor. ların bıçakla yaralanması,50 Kahramanmaraş’ın Elbistan
ilçesinde bir yurt binasına zorla girmeye çalışan silahsız
Öte yandan Türkiye’nin tamamında faaliyet gösteren ve gençlere ruhsatsız beylik tabancasıyla ateş edilerek biri-
bütün kolluk yetkilerini elinde bulunduran genel kollu- nin öldürülüp, ikisinin de yaralanması51 gibi özel güvenlik
ğun 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nda46 dü- görevlilerinin yetkilerini aştığı ya da ölçüsüz şiddet kul-
zenlenen ve özel güvenlik görevlilerinin yetkilerinin kay- landığı olaylara, özel güvenlik sektörü hızla büyüyüp gö-
nağı niteliğindeki yetkileri, en son 5681 sayılı Polis Vazife revlilerin sayısı arttıkça, giderek daha sık rastlanmakta-
ve Selahiyet Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Ka- dır. 5188 sayılı Kanun’un çıkmasıyla birlikte artan bir bi-
nun47 ile kısmen değiştirilmiş ve önemli ölçüde genişletil- çimde polisin kontrolünden çıkarak güvenliği özel güven-
miştir. Bu tür bir durumun kişi hak ve özgürlüklerini ölçü- lik görevlilerince sağlanmaya başlanan üniversitelerde,
nunu ile vali ve kaymakamlara verilen yetkiler saklıdır. Bu yetkilerin
öğrencilerin afiş asmak, toplantı yapmak gibi en temel
kullanılması durumunda özel güvenlik birimi ve özel güvenlik perso- sosyal faaliyet olanakları engellenebilmektedir. Uygula-
neli mülkî idare amirinin ve genel kolluk amirinin emirlerini yerine
getirmek zorundadır.” madaki bu sorunların önüne geçilebilmesinde, özel gü-
5442 sayılı Kanun’un ilgili 11 ve 32. maddelerine göre il sınırları venlik görevlilerinin yetkilerinin anayasal hak ve özgür-
içinde vali, ilçelerde ise kaymakam, genel ve özel kolluğun amiri
olup kamu güvenliğinin sağlanması için bu kuvvetleri görevlen- lükleri gözetecek şekilde, kanun yoluyla, açık, net ve ay-
direbilir. Özel kolluk kuvvetleri, genel kolluk tarafından önlene- rıntılı bir biçimde yeniden düzenlenmesi, kişi hak ve öz-
meyecek durumlarda ve geçici bir süre için istihdam edilebilirler
(Derdiman, 2005, 42). gürlüklerinin korunması açısından büyük önem taşımak-
Özel güvenlik görevlilerinin genel kolluk ile ilişkileri, 5188 sayılı tadır.
Kanun’un Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 13. maddesinde
daha ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre,
“Mülki idare amirleri, özel güvenlik uygulamasını ve özel güvenlik Özel Güvenlİk Sektöründekİ Devlet Nüfuzu
tedbirlerini halkın can ve mal güvenliğinin ve kamu hürriyetlerinin
korunması amacıyla denetlemeye, özel güvenlik görevlilerinin yetki-
sini aşan uygulamaları kaldırmaya ve alınan güvenlik tedbirlerinin Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de özel güvenlik şir-
değiştirilmesini veya ilave tedbirler alınmasını istemeye yetkilidir… ket ve eğitim kurumu yöneticilerinin yaygın olarak dev-
Özel güvenlik görevlileri ve yöneticileri görev alanları içerisinde ge-
nel güvenliğin ve kamu düzeninin bozulduğu hallerde durumu der- letin resmi kolluk kuvvetlerinden emekli kişilerden oluş-
hal genel kolluğa bildirir. Özel güvenlik kapsamında korunan ve gü-
venliği sağlanan yerlerde can ve mal güvenliğinin ciddi şekilde tehli- ması ve bu kişilerin özel güvenlik sektöründe faaliyet gös-
keye düştüğü veya düşeceği anlaşıldığında, mülki idare amirleri ge- terebilmelerinin yasal düzenlemelerle kolaylaştırılması,52
nel kolluğu görevlendirir. Bu takdirde özel güvenlik görevlileri mülki
idare amiri ve genel kolluk amirinin emrine girer.” devletin, bünyesinde yetişen kişileri emir ve komuta zin-
45 “Askere Özel Güvenlik’, Private Security, Nisan 2006. cirine katarak özel güvenlik sektörünü daha da etkin bir
46 14 Temmuz 1934 tarihli ve 2751 sayılı Resmi Gazete.
biçimde kontrol etmeye çalıştığını göstermektedir. Özel
47 2 Haziran 2007 tarihli ve 26540 sayılı Resmi Gazete.
48 “Cevahir’de Zorbalık,” Radikal, 19 Aralık 2006.
güvenlik faaliyetlerinin yasal zemine oturtulmasıyla bir-
49 “Acarkent’e Tapu İptal Davası,” Milliyet, 29 Kasım 2006. likte devletin resmi kurumlarından emekli olmuş birçok
50 “Vapurda Özel Güvenlik Terörü,” Hürriyet, 24 Kasım 2006. kişi, şirket sahibi ya da yöneticisi olarak sektördeki yerle-
51 “Yurt Güvenlik Görevlisi, Zorla Girmeye Çalışan 3 Kişiyi Vurdu,” rini alırken, bazıları da kârlı bir iş beklentisiyle emeklilik-
Milliyet, 22 Kasım 2006.
52 5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde De- lerini talep ederek özel sektöre geçmişlerdir. Devlet kad-
ğişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 3. fıkrası uyarınca 5188 sayılı rolarından emekli bu özel güvenlik şirketi sahipleri ve yö-
Kanun’un 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen
“Muvazzaf subaylarda dört yıllık okul mezunu olma şartı aran- neticileri arasında kamuoyunun yakından tanıdığı, 2008
maz” hükmüyle, bazı kolluk kuvvetleri mensuplarının özel gü-
venlik şirketlerinde kurucu ya da yönetici olması kolaylaştırıl-
Ocak ayında kamuoyunda Ergenekon adıyla bilinen ope-
mıştır. rasyon kapsamında tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli

264
Küçük, ülkücü mafya lideri Alaattin Çakıcı’ya kırmızı pa- ve resmi faaliyet arasındaki ayrımın da kamusal ve özel
saport verdiği iddialarıyla gündeme gelen MİT Dış Ope- ayrımı gibi giderek bulanıklaştığı göz önünde bulundu-
rasyonlardan Sorumlu eski Daire Başkan Yardımcısı Ya- rulmalıdır. Özel güvenlik faaliyetlerini, geleneksel Batı
vuz Ataç, İstanbul eski Valisi Erol Çakır, MİT İstanbul siyasal düşüncesine özgü kategorileri aşan bir yönetim
eski Bölge Başkanı, emekli Yarbay Nuri Gündeş, MİT stratejisi olarak düşünmek, birçok ülkede olduğu gibi
Eski Müsteşarı Sönmez Köksal gibi isimler yer almakta- Türkiye’de de özel güvenliğin karmaşık ve çok yönlü ya-
dır. OYAK Holding çatısı altında kurulan OYAK Savunma pısını kavrayabilmek adına faydalı olacaktır.
ve Güvenlik Sistemleri Anonim Şirketi (OYAK Güvenlik)
de, Türkiye’de faaliyet gösteren en büyük 10 güvenlik şir- Özel Güvenlİk Sektöründekİ Sorunlar
keti arasında gösterilmektedir.53
5188 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte özel
Kendisi de bir özel güvenlik şirketinin yöneticisi olan İs- güvenlik şirketi ve eğitim kurumlarının sayılarının hızla
tanbul Narkotik Şube eski Müdürü Nihat Kubuş’un, özel artması, uygulamada birçok sorunu da beraberinde ge-
güvenlik sektörünün yakın tarihteki gelişimi ile ilgili dile tirmektedir. Bazı özel güvenlik şirketlerinin, çalışanla-
getirdiği “1999 yılında, vali Erol Çakır iken Mavi Çarşı yan- rının eğitim düzeyi ve hizmet kalitesini yüksek tutmak-
gını türünde olaylar gelişti. Valilik de, ‘ne yapsak da her yerde tan ziyade, pazardan pay alabilmek için ihale ücretle-
olabilsek’ şeklinde bir arayışa girdi” şeklindeki sözleri, Tür- rini aşağı çekmekteki ısrarları, özel güvenlik hizmeti ta-
kiye’deki özel güvenlik yapılanmasının ardındaki mantığı lebinde bulunan kişi, şirket, kurum ve kuruluşların da ter-
özetlemektedir.54 Gerçekten de Türkiye’de özel güvenlik cihlerini genellikle sektörün önemli bir kısmını oluşturan
faaliyetleri, neo-liberal devletin, hayatın tüm alanlarında bu tür şirketlerden yana yapmaları, özel güvenlik hizmet-
ya da ‘her yerde’ egemen olabilme stratejilerinin ayrıl- lerinin belirli bir kalitede ve kişi hak ve özgürlüklerini gö-
maz bir parçası olarak öne çıkmaktadır. zeten, ilkeli bir biçimde verilmesini zorlaştırmaktadır.57

Türkiye’de özel güvenlik mevzuatı da devletle özel gü- Nitelikli hizmetin verilebilmesinde, özel güvenlik görevli-
venlik sektörü arasındaki hassas ilişkiyi gözetecek şe- lerine verilen eğitimin niteliği de büyük önem taşımakta-
kilde düzenlenmiştir. 5188 sayılı Kanun ve mevzuattaki dır. Buna karşılık, 5188 sayılı Kanun’un getirdiği özel gü-
diğer bazı düzenlemelerin sektörde sivilleşmenin önünü venlik görevlilerinin lise mezunu olmaları şartı, 5335 sa-
açtığı iddia edilebilse de55, özel güvenlik şirketlerinin yılı Kanun ile silahsız olarak görev yapacak olanlar için 8
ağırlıklı olarak devletle uzunca bir dönem asli ya da or- yıllık ilköğretim mezunlarını da kapsayacak biçimde de-
ganik bağı bulunmuş kişiler tarafından yönetilmesi prati- ğiştirilmiştir. 2495 sayılı yasaya tabi olarak görev yapan
ğinin daha uzun süre devam etmesini beklemek gerçekçi ve müktesep hakları 26 Haziran 2009 tarihine kadar ko-
bir yaklaşım olacaktır. Son birkaç yıl içinde bazı üniversi- runan ilk ve ortaokul mezunlarında, bu tarihten itibaren
telerde özel güvenlik şirketleri ve eğitim kurumlarına si- her 5 yılda bir yapılacak yenileme eğitimini başarıyla ta-
vil yöneticiler yetiştirmek amacıyla meslek yüksek okul- mamladıkları ve sınavlarda başarılı oldukları takdirde ça-
ları açılmışsa da, devletin, sektör yöneticilerinin çoğun- lışma izinlerinin yenilenmesi için ayrıca lise mezunu ol-
luğunun emekli devlet görevlilerinden oluşması prati- maları şartı aranmamaktadır. Mevzuattaki bu değişik-
ğini koruma eğilimi ve devlet kadrolarından emekli bu likler, yasa koyucuların özel güvenlik sektörünün ticari
kişilerin özel güvenliğin kârlı yatırım alanını sivil yöneti- kaygılarını dikkate alarak yasal düzenlemeleri esnekleş-
cilerle paylaşmakta genel olarak isteksiz davranmaları, tirdiklerini, devletin sektörü kontrol etme eğilimi ve sek-
sektörde dikkate değer bir sivilleşmenin gerçekleşmesi- törün ekonomik çıkarları arasında bir denge sağlamaya
nin en azından yakın gelecekte mümkün olamayacağı- çalıştıklarını göstermektedir..
nın sinyallerini vermektedir. Çeşitli özel güvenlik şirketi
Birçok emniyet mensubu özel güvenlik şirket ve birim-
yöneticilerinin 1994’te kurduğu Güvenlik Servisleri Orga-
leri ve eğitim kurumlarının kontrgerilla faaliyetleri yü-
nizasyon Birliği Derneği (GÜSOD) başkanı Altan Tutkun,
rütmek, milis gücü oluşturmak, mafyalaşma ve diğer ya-
“Türkiye gibi bir ülkede güvenliğin devlet dışında paylaşıl-
sadışı faaliyetlerde bulunmak amacıyla istismar edile-
ması çok zor. Şu anda geldiğimiz nokta bile çok güzel” di-
yerek, özel güvenlik sektöründeki yoğun devlet nüfuzu- 53 “Özel Güvenlikçi Sayısı Polisi Geçti,” Hürriyet, 21 Mayıs 2006.
nun, Türkiye’nin değiştirilmesi zor bir gerçeği olduğunu 54 “Türkiye’nin Özel Güvenliği,” Tarih Vakfı İstanbul Dergisi, Mayıs
2007.
vurgulamaktadır.56 55 Kandemir, 2005.
56 “Özel Güvenlik Sektöründe İstihdam Sıkıntısı,” Hürriyet, 11 Tem-
Öte yandan özel güvenlik sektöründeki devlet nüfuzu ve muz 2006.
sivilleşme eğilimi tartışılırken, geç modern dönemde sivil 57 Schreier, 2005.

265
bileceği tehlikesine dikkat çekmektedir. Nitekim Nisan Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü yürütmektedir. Denetle-
2007’de YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’e saldırı girişiminde melerin valilik oluru ile yapılacağı, denetleme heyetinin
bulunacağı gerekçesiyle tutuklanan kişinin 5 yıldan beri en az üç personelden oluşacağı ve denetlemenin mutlaka
özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığının ortaya çık- yüksekokul mezunu amir sınıfı bir rütbeli başkanlığında
ması, öte yandan kamuoyunda ‘Sauna Çetesi’ olarak bi- yapılacağı, gerek duyulması halinde iş müfettişi, maliye
linen ve Şubat 2006’dan beri yürütülen operasyonlarda müfettişi gibi diğer uzmanların da bakanlık veya valilik
aralarında üst düzey devlet görevlilerinin de bulunduğu oluru ile görevlendirilebileceği belirtilmiştir.
çok sayıda kişinin ‘çıkar amaçlı suç örgütü kurma ve ör-
Ancak bütün bu düzenlemelere rağmen, mevcut uygula-
güt adına faaliyette bulunma’ iddiasıyla gözaltına alın-
malara bakıldığında Türkiye’de özel güvenlik faaliyetleri-
dığı ve yargılanmalarına devam edildiği yasadışı ilişkiler
nin denetiminin halen etkili bir biçimde yapılamadığı gö-
ağında bir özel güvenlik şirketi sahibinin de adının geç-
rülmektedir. 5188 sayılı Kanun’un getirdiği cezai yaptı-
mesi gibi örnekler, özel güvenlik faaliyetlerinin suiistima-
rımların uygulanmaya başlamasının, sektörün yoğun
linin yalnızca bir tehlike olmaktan çıktığını ve adı bu tür
lobisi sonucunda yeni yasadaki düzenlemelere uyum
yasadışı faaliyetlerle birlikte anılmaya başlanan sektörün
sağlanması amacıyla ertelenmesi nedeniyle, denetim-
sıkı bir biçimde denetlenmesinin gerektiğini ortaya koy-
ler ancak 2006’da başlayabildi. Genel kolluk makam-
maktadır.58
ları mevcut olanak ve kadrolarıyla bu denetimleri yerine
Özel Güvenlİk Faalİyetlerİnİn Denetİmİ getirmekte yetersiz kaldığından Emniyet Genel Müdür-
lüğü, denetimden sorumlu Özel Güvenlik Şube Müdürlü-
Özel güvenlik faaliyetlerinin yasadışı amaçlar için istis- ğü’nün daha fazla personeli daha etkin bir biçimde istih-
marının önlenebilmesinde denetim kuşkusuz büyük önem dam edebilen bir daire başkanlığına dönüştürülmesi için
taşımaktadır. Genel kolluk makamları, özel güvenlik fa- harekete geçti.60 Sektörde denetim hususuyla ilgili genel
aliyetlerinin hukuka uygun bir biçimde yürütülmesi ve yaklaşım, denetimin devletin resmi güvenlik aygıtların-
saptanan aksaklık ya da eksikliklerin giderilebilmesi için, dan bağımsız bir yapılanma tarafından yapılması gerek-
özel güvenlik yönetici ve yetkililerinin gerekli önlemleri tiği yönündedir.61 Ancak dünya genelinde özel güvenlik
almalarını sağlamak amacıyla, özel güvenlik birim, şirket faaliyetlerinin artan bir biçimde denetim ve diğer yasal
ve eğitim kurumlarını denetleme yetkisine sahiptir.59 De- düzenlemelere tabi tutulmasına yönelik bir eğilimin ol-
netimin esasları mevzuatta ayrıntılı bir biçimde düzen- duğu göz önünde bulundurulursa, Türkiye gibi sektörde
lenmiştir. En son olarak İçişleri Bakanlığı’nın 2006 ta- devlet nüfuzunun bir hayli yoğun olduğu bir ülkede yasa
rihli ve 47 Sayılı Özel Güvenlik Şirketleri, Eğitim Kurum- koyucuların denetimin sivilleştirilmesine sıcak bakması
ları ve Birimlerinin Denetlenmesinde Gözetilecek Esaslar oldukça uzak bir ihtimal olarak görünmektedir.
Konulu Genelge’sinde denetim özel olarak ele alınmıştır.
Bu genelgenin ‘genel esaslar’ başlıklı 1. maddesi, “…ge- Öte yandan özel güvenlik sektörü ile sektörü denetleme
rek özel güvenlik şirketleri ve eğitim kurumları, gerekse özel yetkisini elinde bulunduran genel kolluk arasında mev-
güvenlik birimleri ve özel güvenlik izni alınarak korunan kişi, zuatta öngörülen işbirliğinin ve öngörülen hiyerarşi-
kurum ve kuruluşlar yılda en az bir defa ve gerek duyuldukça nin denetimin sağlıklı bir biçimde yapılmasını engelle-
her zaman denetlenecektir. Söz konusu yerleri merkezde Ba- yerek, etkisiz kılabileceğini tahmin etmek zor değildir.
kanlık, illerde Valilik adına denetleyecek olan personel için Neo-liberalizmin dönüştürdüğü siyasal ilişkilerin, kamu-
onay alınacaktır. Onay alınmaksızın denetleme yapılmaya- sal-özel ya da resmi-sivil gibi geleneksel Batı siyasal dü-
caktır. Onaylar bir defaya mahsus olabileceği gibi azami bir şüncesine özgü ayrımlarla ifade edilebilmesi gittikçe zor-
yıllık süreyi kapsayabilecektir” hükmüyle, denetimlerin ne laşırken, devlet erkinin yoğun bir biçimde nüfuz ettiği
zaman ve hangi sıklıkta yapılabileceğine açıklık getirmiş- özel güvenlik faaliyetlerinin, devletin resmi güvenlik ay-
tir. Aynı maddede, denetimden sorumlu olanların konu- gıtları tarafından denetimine de, her türlü yasal düzen-
nun uzmanları arasından seçilmesi ihtiyacına vurgu yapıl- leme gibi temkinle yaklaşmak gerekiyor. Zira Türkiye’de
maktadır. Uygulamada denetimi Emniyet Genel Müdür- devletin resmi aygıtlarının karıştığı ve yargı makamları-
lüğü Asayiş Daire Başkanlığı’na bağlı olarak görev yapan nın devlet çıkarlarının korunması gerektiğine kanaat ge-
tirdiği suiistimal örneklerinde sıklıkla görüldüğü üzere,
denetim ve yargı mekanizmaları kolaylıkla işlevsizleşe-
58 “Suikastçı Özel Güvenlikçi Çıktı,” Hürriyet, 26 Nisan 2007; ‘‘Sa-
una Çetesi’ne Asker El Koydu,” Sabah, 22 Şubat 2006. bilmektedir.
59 Çolak, 2005, s. 59-60.
60 “Özel Güvenliğe Artık Daire Bakacak,” Bugün, 16 Ekim 2006.
61 “Özel Güvenlik Krizde,” Aksiyon, 9 Ocak 2006.

266
Mevzuat Dışında Özel Güvenlİk Faalİyetlerİ birim ve şirketlerinin denetlenebileceği şeklinde yorum-
lanmaktadır.62 Özel güvenlik faaliyetlerinin denetim so-
Son olarak mevzuatta 5188 sayılı Kanun’un özel güven-
rununu iyice çetrefilleştireceği açık olan bu olasılığın ger-
lik faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin esas ve usul-
çekleşip gerçekleşmeyeceğini, yakın gelecekteki denetim
leri belirlemek olan amacına ters düşen bir eğilim göze
çarpmaktadır. 5188 Sayılı Kanun’un Uygulanmasına İliş- uygulamaları gösterecektir.
kin Yönetmelik’te yer alan “Kanun ve bu Yönetmelik Mevcut mevzuattaki bu belirsizlikler dikkate alındığında,
kapsamı dışında, her ne ad altında olursa olsun can ve
Türkiye’de özel güvenlik faaliyetlerinin yasal olarak açık
mal güvenliğini sağlamak amacıyla denetim, gözetim ve
ve net bir biçimde düzenlenmiş olduğunu iddia edebil-
kontrol hizmeti verilemez” hükmü, 5188 Sayılı Kanun’un
mek zorlaşmaktadır. Türkiye’de özel güvenlik mevzuatı
Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılma-
ve uygulamaları, özel güvenliğin, müşteri niteliğiyle öne
sına Dair Yönetmelik uyarınca yürürlükten kaldırılmıştır.
çıkan kişi ve kuruluşların satın alabileceği, piyasa değeri
Yönetmelikte yapılan bu değişiklik, birçoklarınca koruma
ve güvenlik hizmeti talep eden kişi ve kuruluşların özel olan bir meta olarak mümkün olduğunca serbest ve yasal
güvenlik mevzuatındaki düzenlemelere uymak zorunda düzenlemelere başvurulmaksızın tedarik edilebilmesi ile
olmadıkları, yalnızca kendi istekleri ile mevzuat kapsa- devletin resmi aygıtlarının bu faaliyetleri daha etkili bir
mına giren kişi, kuruluş ve bu kişi ve kuruluşların ko- biçimde kontrol edebilme amacıyla yasalara tabi kılma
ruma ve güvenlik hizmeti tedarik ettikleri özel güvenlik eğilimi arasındaki denge arayışını yansıtmaktadır.

62 Bkz: Karacin, 2005, 218. SPNTR, 2005, ‘GÜSOD Heyeti Anka-


ra’daydı’, 12 Aralık, http://www.spntr.net/content/view/1618/28/

267
268
MEDYA, SİVİL TOPLUM VE EĞİTİM

269
270
Medya: Polise Karşı Şahin,
Orduya Karşı Güvercin
Alper Görmüş

Türk medyasının güvenlik kurumlarına, özellikle de or- “güç” olduğunun başka bir veçhesini de açıklar. Çünkü
duya ilişkin algısıyla, gelişmişlik ve demokratikleşme dü- devleti yönetenler ancak medya sayesinde toplumsal ta-
zeyleri aşağı yukarı Türkiye gibi olan ülkelerin medyala- leplerden haberdar olur, böylece nasıl bir toplumu yönet-
rının kendi güvenlik kurumlarına ilişkin algılarının ara- tiklerini öğrenirler ve ona uygun politikalar geliştirme im-
sında izaha muhtaç, belirgin bir fark vardır. kânını elde ederler.

Benzer başka ülkelerde medya esasen kendini toplumun Türk medyası “normal” değİl... Pekİ, neden?
bir parçası olarak konumlar ve toplum-devlet zıtlaşma-
sında, “devlet”in bir parçası olarak gördüğü ordu ve po- Yukarıda da değindiğim gibi, Türk medyası toplumdan
lis karşısında eleştirel bir pozisyon alır... çok devlete yakındır ve bu pozisyon, her şeyi tersine çe-
virir. Bu haliyle Türk medyası toplumsal talepleri dev-
Hiç kuşkusuz Türk medyası da ordu ve polisi devletin bir lete iletmekten çok, devlet katında topluma ilişkin ola-
parçası olarak görür. Fakat onun devlet algısı, Türkiye’ye rak oluşturulmuş algıları, tespitleri, topluma empoze et-
benzer ülkelerin medyalarının devlet algısından çok fark- mekle görevli hisseder kendini. Medya, sık sık toplumu
lıdır; başta ordu olmak üzere güvenlik kurumlarına yak- “hiza ve istikamet”e getirmede devletin en önemli yar-
laşımındaki büyük fark esasen bu algıdan kaynaklanmak- dımcısı konumuna bürünür. Darbe dönemlerinde bu ilişki
tadır. iyice kristalize olur, elle tutulur bir hale gelir.
Demokratik ülkelerde basının “dördüncü kuvvet” oluşun- Dr. İrfan Neziroğlu, dört gazetenin (Hürriyet, Milliyet,
dan sık sık söz edilir. Dikkat edilirse yasama, yürütme ve Cumhuriyet, Tercüman) ayrıntılı taramasına dayandırdığı
yargıdan oluşan ilk üç kuvvet, tasarruflarıyla toplumun doktora tezini geliştirerek yazdığı Türkiye’de Askeri Müda-
hangi kurallar ve kanunlar çerçevesinde hareket edece- haleler ve Basın (1950–1980) başlıklı kitabında bu dönem-
ğinin çerçevesini çizen kuvvetlerdir ve esasen de dev- leri anlatır. Ali Bayramoğlu’nun bir makalesinde Neziroğ-
letle irtibatlıdırlar. Medyanın “dördüncü kuvvet”liği işte lu’nun kitabından aktardığı birkaç paragraf, Türk basını-
bu “irade”leri toplum adına denetlemesi anlamındadır ve nın “görev ânı”nda gazeteciliği nasıl unuttuğunu ve ken-
zaten bu nedenle demokratik bir sistemde medya devle- disini hasıl neredeyse devletin dolaysız propaganda aracı
tin değil toplumun (sivil toplumun) bir parçasıdır. haline getirdiğini bütün açıklığıyla resmediyor:1
Gazetecilik, özü itibarıyla sır ifşa etme mesleğidir. Bu ne- “1950-1980 arası dönemde gazeteler askeri müdahaleleri
denle, “normal” (iyi) gazetecilik, en büyük sır saklayıcı bir yandan normal karşılarken, diğer yandan, başta po-
olan devletle sürekli bir gerilim içinde bulunur. Bir ülkede litikacılar olmak üzere, karşı çıkanları ‘sapkınlar’ olarak
gazetecilerin görevlerini layıkıyla yerine getirip getirme- tanımlamıştır.
diklerini anlamada baş vurulacak kriterlerden biri budur.
“Örneğin 27 Mayıs öncesi DP hükümetini destekleyen
“Normal” gazeteciliğin devletlerin canlarını sıkma po- Tercüman gazetesi bile darbenin ateşli savunucusu ol-
tansiyeli taşımasının bir nedeni de, onun kendini devletle muştur. Hiçbir gazetede 27 Mayıs anlatılırken darbe söz-
toplum arasında konumlayış biçiminde yatar. “Normal” cüğü kullanılmamıştır. Darbeciler kurtarıcı olarak gök-
bir medya, toplumsal talepleri yukarıya (çeşitli devlet or-
ganlarına) iletmede “media”lık (ortam, vasat) yapan ga-
1 Ali Bayramoğlu, “Demokratik Düzende Basın,” Yeni Şafak, 5 Mart
zeteciliktir. Bu görev, medyanın neden demokratik bir 2009.

271
lere çıkartılırken, siyasetçiler özgürlük düşmanı diktatör- Her şeyden önce Türkiye’de basın devletin çocuğu ola-
ler olarak anılmıştır. rak doğmuş, onun kanatları altında büyümüştür. Cum-
“Sonradan bir çoğu doğrulanamayan iddialar kaynak, huriyet’in ilanından başlayarak, bütün tek parti iktidarı
yer, zaman gibi bilgiler verilmeden ‘ısrarla söylenildiğine boyunca basın devletin maddi ve manevi desteğinden ya-
göre’, ‘Ankara’da dolaşan söylentilere göre’ tipi cümle- rarlanmış, buna karşılık kendisi de esas olarak devletin,
lerle haber yapılmıştır. partinin ve ordunun propaganda aracı olarak işlev gör-
müştür. Öte yandan önde gelen gazeteciler, devleti yö-
“12 Mart 1971 muhtırası ve 12 Eylül 1980 darbesinde ga-
zeteler arasında bir farklılaşma yaşanmış, ancak bu, mü- netenlerce “bürokrat” muamelesi görmüş, gazeteciler de
dahalelerin demokrasilerdeki yerinin sorgulanmasından bu durumdan memnun kalmıştır. Çünkü bu, mesela bü-
çok kime karşı yapıldığı noktasında olmuştur. yük işadamlarının konumlarından bile daha değerli bir
pozisyondur. 30 yıl süren bu baba-oğul ilişkisinin, gaze-
“Örneğin Tercüman gazetesi 12 Mart muhtırasının AP’ye
teciliğin genlerinde bugün dahi süren bir tortu bıraktığı
değil, CHP’ye ve komünizm tehlikesine karşı verildi-
ğini savunurken, Milliyet ve Cumhuriyet gazeteleri, aynı kuşkusuzdur.
muhtıranın tüm partilere, ama özellikle AP’ye verildiğini
Medyanın, devlet ve onun güvenlik kurumlarıyla kurduğu
savunmuştur.
özgül ilişkinin ideolojik kaynağını ise parçalanmış büyük
“Hemen her zaman eleştirilerin odağında müdahaleciler bir imparatorluğun üzerine kurulmuş olan küçük ulus-
değil, müdahaleye sebep olanlar bulunmuştur...” devletin bekâ kaygıları ile buradan türeyen, türetilen kor-
Türk medyasının devlet ve ordu karşısındaki bu kendine kular oluşturur. Bu korkuların yaygın bir biçimde hisse-
has varoluşu, hiç kuşkusuz çok köklü tarihsel ve ideolo- dildiği bir toplumun medyasının bundan tümüyle münez-
jik temellere dayanır. zeh olması hiç kuşkusuz düşünülemezdi.

Medya, Demokrasi ve Nokta Dergisi’nin 4 Nisan 2007’de Emekli Oramiral


Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen ‘Günlükleri’
Yasaklar  yayımlayarak, 2004 yılında AKP Hükümetine karşı
‘Sarıkız’ ve ‘Ayışığı’ adlı iki ‘darbe’ girişiminin atlatıl-
dığını açıklaması sarsıcıydı.
Derya Sazak
Ergenekon Operasyonu kapsamında emekli Orgene-
1960, 1971 ve 1980’de darbe ve muhtıralarla kesin- raller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un 2008 yazında
tiye uğrayan, 28 Şubat’da ‘post-modern darbe’ sü- tutuklanmaları ise ‘Ergenekon ek iddianamesi’ bağla-
recinden geçen, 2007 Cumhurbaşkanlığı krizinde mında 2004’teki darbe girişiminin mahkeme önünde
Genelkurmay’ın ‘e-bildirisi’ ile karşılaşan Türkiye’nin sorgulanması yolunu açacak.
demokratikleşme ve sivilleşme serüveninin tarihsel Şemdinli iddianamesinde, bombalama olayında su-
kökenleri, ‘medya üzerinden siyasetin yola getiril- çüstü yakalanan iki jandarma astsubayı koruyan söz-
mesi’ anlayışının günümüzde de sürdürülüyor olması leri nedeniyle eski Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar
nedeniyle hayli öğreticidir. Büyükanıt’ın adının geçmesi bile, savcının meslekten
Sadece gazetelerin kapatılması, ifade özgürlüğünün uzaklaştırılmasıyla sonuçlanmışken Ergenekon’da
kısıtlanması, muhalif düşüncenin yasaklanması, ya- uzun gözaltı süreleri ve kimi insan hakları ihlali iddi-
zar çizerlerin hapise atılması, baskı ve tehditle, hatta alarına karşın davanın açılmış olması, ‘asker-sivil iliş-
siyasi cinayetlerle aydınların susturulması ve belli bir kileri’ ve güvenlik sektörünün demokratikleşmesi açı-
‘istibdat’ dönemiyle sınırlı olmayan ‘otokratik’ an- sından önemlidir.
layış 21. yüzyılın ilk çeyreğinde de bir ‘hayalet’ gibi 2008 yılında Güneydoğu’da PKK’nın gerçekleştirdiği
Türkiye’nin üzerinde dolaşmaktadır. Bu anlayışın son eylemlerde Dağlıca ve Aktütün sınır karakollarının
kurbanı AGOS Gazetesi Genel Yönetmeni Hrant Dink basılması ve çok sayıda askerin öldürülmesi üzerine,
olmuştur. yayın hayatında henüz birinci yılını tamamlayan Taraf
2005 yılındaki Şemdinli’de Umut Kitapevi’nin bomba- Gazetesi’nin açıklık ve cesaretle ‘ihmal’ sorgulaması
lanması, 2006 Danıştay Saldırısı ve 2007 Hrant Dink yapması ve 4 Ekim tarihli baskının hava fotoğraflarını
suikastıyla birlikte ‘Susurluk’un devamı’ niteliğindeki yayımlaması da bir dönüm noktası oluşturmaktadır.
‘Ergenekon’ örgütlenmesinin açığa çıkarılmasıyla Türkiye’de basın özgürlüğü AB müzakere sürecinin en
Türkiye’nin tarihinde yeni bir sayfa açıldı. sorunlu alanlarından birini oluşturmaya devam ediyor.

272
Nihayet medyanın, başta ordu olmak üzere güvenlik ku- sının böyle bir ayrım yapmadığı, nihayetinde devletin si-
rumlarına karşı geliştirdiği çok özel sevgi ve saygı ilişki- lahlı güçleri olarak her ikisini birden “kutsadığı” gibi bir
sinin psikolojik bazı temellerinin de olduğunu söyleme- sonuç çıkardı ve bu da gerçeği yansıtmazdı.
liyiz. Nedenleri üzerinde durmak bu yazının çerçevesini
çok aşar, sadece tanımlayıp geçeceğim: Kabaca, güçlü Oysa gerçek şudur: Medya, Türkiye’de askeri vesayet reji-
ve otoriter olana beslenen bir hayranlık duygusundan minden yana olan herkes gibi, bütün kurumlar gibi “dev-
söz ediyorum. Bu duygunun ortaya çıkması için öznenin let”le “hükümet”i özenle ayırır ve seçimle gelmiş hükü-
ille “Türk” olması da gerekmez. Bu, genel bir ruh halidir metlerin emrinde bir kurum olarak gördüğü polise karşı,
ve tabii ki otoriter ve güçlü “Türk” kurumlarına da yö- orduya karşı geliştirdiği pozisyondan çok farklı bir pozis-
neliktir. yon geliştirir. Hükümetin emrindeki polise karşı son de-
rece eleştirel bir dil tutturan basın, iş orduya gelince bü-
Türk basınının bu psikolojisini anlamak için, destekle-
tün eleştirel teçhizatını derhal kenara koymaya hazır bir
diği savaşlarda takındığı tavra bakmak, birinci sayfalara
bir göz atmak yeterli olacaktır. Böyle durumlarda sayfa- ruh hali içine girer.
lar taarruz uçakları, tanklar, toplar, mavi bereliler, bordo Bunu, medyanın, zanlısı polis olan olaylarla zanlısı asker-
berelilerle dolar taşar.
jandarma olan olayları izleme tarzına bakarak da anla-
yabiliriz.
Ordu has, polİs üvey evlat
Bu yazının başından beri “güvenlik kurumları”ndan söz Mesela “Manisalı Gençler” ve “Gazeteci Metin Gökte-
ettiğim her durumda “başta ordu olmak üzere” rezervini pe’nin öldürülmesi” olaylarında basın yıllar boyunca
koydum, ya da aynı işlevi görecek başka kelimelere baş- son derece etkili bir takipçilik göstererek, zanlı polislerin
vurdum. Çünkü bu rezervi koymasam, sanki Türk medya- mahkûm edilmesinde belirleyici bir rol oynadı.

Sınır Tanımayan Gazetecilerin basın özgürlüğü sıra- sıra ‘ülkenin toprak bütünlüğüne zarar verme’ nokta-
lamasında Türkiye 166 ülke arasında 115’inci. AB li- sına götürmesi düşündürücüdür.
ginde sonuncu olan İtalya 53. sırada bulunurken,
Ankara’daki ‘gizli telefon dinleme’ skandalına daya-
115’inci olmak ‘demokrasi dışı’ bir kategoriye işaret
nak olan mahkeme kararını yayımlayan gazeteci hak-
ediyor.
kında dava açılabilmektedir.
TESEV Demokratikleşme Programı Güvenlik Sektörü
2008, Genelkurmay’ın ‘akreditasyon’ uygulaması-
Reformu projeleri çerçevesinde hazırlanan 2006-2008
Eleştirel Medya Taraması Raporları ve 2008 yılı Ekim nın Başbakanlığa da taştığı ve ‘haberlerinden rahat-
ayında İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul yer- sızlık duyulan’ muhabirlerin akreditasyonlarının iptal
leşkesinde düzenlediği ‘Medya: Gerçeğin Peşinde?’ edildiği, Başbakan Erdoğan’ın bir parti toplantısında
konferansında tartışılan deneyimler, bu gerilemenin gazeteleri ‘boykot’ çağrısı yaptığı, vatandaşlara ‘ga-
nedenlerini ortaya koyuyor. zete almayın’ diye seslendiği, bu nedenle Türkiye’nin
olumsuz görüntüsü nedeniyle AB İlerleme Raporla-
Medya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin kamusal
rına geçtiği bir yıl olmuştur.
bir hak’ olarak tanımladığı bilgiyi alma ve yayma öz-
gürlüğünü kullanırken pek çok kısıtlama, engelleme Öte yandan medyanın Güneydoğu’da sınır birliklerine
ile karşı karşıya kalıyor. yönelik PKK saldırılarındaki kayıpları Kürt sorununun
sivil ve demokratik çözümü konusundaki sorgulayıcı
Almanak Türkiye 2008’in de konusu olan ‘güvenlik
tutumu, Kuzey Irak’a yönelik hava ve kara harekatları
sektörünün demokratik gözetiminde’ asıl işlev med-
ardından ‘çözüm’ü daha çok askeri önlemlerde gören
yaya düşerken, gazeteler ve gazeteciler, ‘devlet sırrı’
hükümetin ‘reformist’ kimliğinden uzaklaştığını açığa
gerekçesiyle ‘gizlilik’, ‘yayın yasakları’ ve haklarında
çıkarırken, 5 yıllık iktidar rotasındaki sapmanın an-
açılan davalarla boğuşmaktan görevlerini yapmakta
zorlanıyorlar. laşılmasında etken olmuştur. AKP lideri Erdoğan’ın
‘Obama gibi geldiği ancak Bush’a benzediği’ eleştiri-
Ergenekon soruşturmasında da medya ‘temkinli’ bir sinin muhafazakar medya tarafından seslendirilmesi
çaba içinde olmuştur. de bu kırılmaya işaret etmektedir. Ulusal kaygılarla,
Ümraniye’de ele geçirilen bombalarla ilgili mahkeme- eleştirel aklı, muhalif damarları tıkamaya çalışmanın
nin, ‘yayın yasağı’ kararını devletin güvenliğinin yanı tarihte büyük yıkımlara yol açtığı bir gerçektir.

273
Buna karşılık zanlısı jandarma olan “Ulucanlar” ve “Ha- Türkiye’de 2000’li yıllara gelinceye kadar medyanın ana
yata Dönüş” operasyonları davalarında neredeyse olay- damarı İstanbul merkezli büyük sermayenin sahipliğin-
ları unutturacak şekilde derin bir sessizliğe büründü. So- deydi ve bu ana damar, baştan beri anlatmaya çalıştığım
nuçta, toplam 42 kişinin hayatına mal olan oparasyonla- vesayetperverliğin ana üssü işlevini görüyordu.
rın davalarında hiçbir mahkûmiyet çıkmadı.
Onun paralelinde, bu vesayete karşı çıkmaya çalışan, fa-
Basının polise karşı geliştirdiği takipçi-eleştirel tavrı daha kat ülkede 1990’ların başından itibaren yükselen-yüksel-
taze örneklerden de izleyebiliriz... Mesela “dur” ihtarına tilen “laik-dindar” kutuplaşması nedeniyle hiçbir zaman
uymadığı gerekçesiyle polisin açtığı ateş sonucu hayatını fazla etkili olamayan muhafazakâr bir basın vardı. Et-
kaybeden Baran Tursun’un babasının başlatıp büyük bir kili bir karşı-propagandayla “hızla yaklaşmakta olan ‘ir-
enerjiyle sürdürdüğü hukuk mücadelesine en büyük des- tica’nın yayın organları” olarak gösterilen bu gazeteler
teği Türk basını veriyor. kendilerini “laik” olarak tanımlayan kesimlerin göz men-
Özetle, basının Türkiye’deki güvenlik kurumlarının en zillerinin dışında kalıyor, sadece kendi kitlelerine sesle-
önemli iki parçasından biri olan polise karşı geliştirdiği nebiliyorlardı.
tavır demokratik ülkelerdeki basının tavrından çok farklı 2002-2003’ten itibaren, büyük İstanbul sermayesinin dı-
değildir ve bu nedenle “ilginç” de değildir. Zaten Türki- şında kalan sermayeler de medyaya girmeye başladı. Bu
ye’de “güvenlik” deyince hemen ve öncelikle “dış güven- sermayelerin sahipliğindeki kimi gazete ve televizyon-
liğin” anlaşılması ve “iç güvenlik”ten söz ederken bile lar aynı anda hem laikliği hem de demokrasiyi ve sivil si-
akla polisten önce ordunun gelmesi de gösteriyor ki, “gü- yaseti savunan, vesayet rejimine karşı çıkan yeni bir bir
venlik kurumları ve medya” gibi bir başlıkta polisin yeri medya bloku oluşturdular. Bu bloka dahil gazete ve te-
ihmal edilebilir bir düzeydedir. levizyonlar, öyle kolayına “dinci” diye damgalanıp “laik”
okur kitlesinin göz menzilinin dışında tutulamazdı. Nite-
Bütün hükümetlere karşı ordunun kim tutulamadı ve Türk medyasında ilk kez vesayet re-
yanında...
jimine karşı çıktığı, çıkabildiği halde şehirli-laik kesimler
Türkiye’de medya, bütün hükümetlere karşı ordunun ya- içinde bir taban bulabilen bir medya bloku oluştu.
nıdadır, fakat bazı hükümetler söz konusu olduğunda
Demek ki, kendisine, “2006-2008 arasında medya ve gü-
“daha yanında”dır.
venlik kurumları ilişkisi”ni konu alan bir çalışma, mesela
İktidarda hangi hükümet olursa olsun, askerin hükü- 1990’ların sonu, 2000’lerin başında yapılacak benzer bir
met karşıtı çıkışları mutlaka öne çıkarılır; fakat eğer ik- çalışmadan çok farklı bir medya tavrıyla karşılaşacaktır.
tidarda medyanın “irticaî” diye tanımladığı bir iktidar On yıl önce, konumuz açısından neredeyse yekpare bir
varsa, medya kendisini o çıkışı yapan kurum ya da kişi- medyadan söz etmek mümkünken, bugün “bölünmüş”
lerin bir parçası sayar, bir tür öfori içine girer. İşte böyle bir medya ile karşı karşıyayız.
dönemlerin tipik manşetleri “Paşadan tokat gibi sözler”
Ordunun müdahale konseptindeki değişiklikler: Ordu-
tarzında tezahür eder... Böyle durumlarda tipik Türk ga-
nun sivil siyaset üzerinde oluşturduğu geleneksel kont-
zetecisi asker tepkisini aktarmakla yetinmez; tespit et-
rol mekanizması, Sovyetler Birliği’nin yıkıldığı ve So-
tiği ruh halini benimser ve kendisine iletilen tepkileri bu
ğuk Savaş’ın sona erdiği 1990’ların başından itibaren so-
“duygusal onay”la birlikte aktarır okurlarına...
runlarla karşılaşmaya başladı. Bu sorunların temelinde,
Bu formasyona ve ruh haline sahip Türk medyasının başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere, Ba-
2006’dan bu yana izlediği “asker performansı”nı örnekler tı’nın Türkiye’deki eski tarz askeri müdahalelere karşı
üzerinden izlemeye başlamadan önce, denklemin iki ya- tavrının değişmesi ve ülke içinde demokrasi ve sivil siya-
nında son yıllarda meydana gelen tayin edici önemdeki set lehinde daha hassas bir kamuoyunun oluşmaya baş-
gelişmelere kısaca bir göz atmalıyız. laması yatıyordu.

Medyanın yapısındaki değişiklikler: 2003-2004 yılla- Ordunun, içine girdiği sıkıntılı pozisyonu aşmak için na-
rında başlayan, asıl meyvelerini son üç yılda veren ve in- sıl bir çare bulduğu 28 Şubat (1997) müdahalesiyle ortaya
celediğimiz konu açısından medyada bir kırılmaya işaret çıktı. 28 Şubat pratiğiyle anlaşıldı ki, ordu artık sisteme
eden bir değişimden mutlaka söz etmeliyim. Böyle yap- klasik tarzda ve sadece kendi gövdesiyle müdahale et-
malıyım, çünkü bu değişim, “Türk medyası” genelleme- meyecek, yedeğine “irtica”, “Kürt” ve başka büyük so-
sini (ki ben bu makalenin başından beri öyle yaptım) hiç runlarla korkutulup ürkütülmüş “sivil” kitleleri alarak ha-
değilse konumuz açısından imkânsız kılıyor. reket edecekti.

274
Bu stratejik değişikliğin yan faydalarından biri de med- septinin “silahlı kuvvetler” ile “silahsız kuvvetler”in bir
yanın elinin güçlendirilmesi olacaktı. Çünkü medya, dün- bileşimine dayandırıldığını bir kez daha açık bir biçimde
yadaki ve ülkedeki gelişmeler karşısında ordunun sivil si- gösteriyordu.
yasete karşı doğrudan müdahalelerini savunmakta gide-
Demek ki 2006’ya gelindiğinde, hem TSK’nın sivil siya-
rek zorlanmaya başlamıştı ve bir süre sonra bunun be-
sete müdahale konseptinde; hem de tıpkı “modern” kon-
delinin demokratik kamuoyunda itibar kaybı ve okurların
septte olduğu gibi “post modern” konseptte de kendisin-
en azından bir bölümüyle vedalaşmak olarak ortaya çıka-
den önemli roller beklenen medyanın yapısında önemli
cağı açıktı. 28 Şubat’ta belirlenen ve “silahsız sivil kuv-
değişmeler olmuştu.
vetler”in “silahlı kuvvetler” ile birlikte hareket etmesi te-
meline dayanan yeni konseptin savunulması ise eskisine Şimdi artık, Türk medyasının 2006’dan bu yana izlediği
nazaran çok daha kolaydı. “asker performansı”nı, örnekler ve bu örneklere medya-
nın verdiği farklı tepkiler üzerinden izlemeye başlayabi-
Medya, yeni konsepte çok çabuk uyum sağladı, beklenti-
liriz.
lerin bile üzerinde bir performans gösterdi. Dönemin ge-
nelkurmay başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Milli Güven- Şemdİnlİ: Medyanın İşİ zorlaşıyor...
lik Kurulu’nun (MGK) ünlü 28 Şubat (1997) toplantısından
bir hafta sonra, medyanın hakkını teslim etti: 2005’in Kasım ayında meydana gelen, fakat davası ve et-
kileri sonraki yıllara da sarkan Şemdinli olaylarını konu-
“Son günlerde Başbakan Necmettin Erbakan’ın ‘ge- muz açısından bir milat gibi görmek ve o andan itibaren
veze basın’ ve ‘yazdıklarının yüzde 90’ı yalan’ gibi medyanın mızrağı çuvala sığdırmakta iyice zorlanmaya
ağır eleştirilere uğrayan Türk basını dün Genelkur- başladığını söylemek mümkündür.
may Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ‘Ba-
sınımızla iftihar ediyoruz’ övgüsüyle karşılaştı. (...) Ga- Bir kitabevinin bombalanması olayının üç failinin (ikisi
zetecilerin elini tek tek sıkan Karadayı, ‘Hepinizi teb- Hakkâri Jandarma Komutanlığı’na bağlı astsubay, biri
rik ediyorum. Sizlerle iftihar ediyorum. Çok büyük PKK itirafçısı) orada bulunan halk tarafından yakalan-
bir hizmet yapıyorsunuz. Çok güzel şeyler yazıyorsu- ması, o güne kadar bir iddiadan ve yaygın bir inançtan
öte geçemeyen bölge ve ülke gerçeğini medyanın kuca-
nuz. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. Çok iyi
ğına bırakıverdi. Şemdinli’den sonra ortaya çıkan ve bü-
gözlüyor ve çok iyi muhakeme ediyorsunuz’ dedi.”2
yük bir davanın (Ergenekon) parçalarını teşkil eden bir-
TSK’da 28 Şubat’la birlikte belirlenen bu yeni müdahale
çok olayın da işaret ettiği o gerçek şuydu: Bölgede mey-
konseptinin sonraki yıllarda da sürdürüldüğünü göste-
dana gelen binlerce faili meçhul cinayet ve karanlık ola-
ren iki önemli haber, Nokta dergisi tarafından yayım-
yın altında doğrudan doğruya devlet görevlilerinin par-
landı. Bunlardan birincisi, 2003-2005 arasında deniz kuv-
mağı vardır.
vetleri komutanlığı yapmış olan oramiral Özden Örnek’e
ait olduğu iddiasıyla yayımlanan “Darbe Günlükleri”ydi.3 Yalnız faillerin yakalanması değil, orada bulunan ve Hak-
Ayrıntılarını daha sonra vereceğim bu Günlükler’de, Öz- kâri Jandarma Komutanlığı’na ait olan bir otomobilde
den Örnek, TSK’nın siyasete müdahale ederken yıpran- ele geçen krokiler, el bombaları ve isim listesi de, “dev-
maması için artık geri planda kalması gerektiğini, buna let provokasyonu”nun bu defa iş üstünde yakalandığının
karşılık üniversiteler, yargı, sendikalar ve “sivil toplum açık deliliydi.
örgütleri”nin ellerini taşın altına koymasının zamanının
Olaydan iki gün sonra, Hürriyet’te belirsiz bir kaynağa
geldiğini, bütün kuvvet komutanlarının ortak görüşü ola-
atıfla yayımlanan bir haber, Türk basınının bir bölümü-
rak aktarıyordu.
nün “hakikat”i eğip bükme ve okura çarpıtılmış bir ger-
Nokta’da yayımlanan ve tekzip edilmeyen ikinci habe- çek sunma pratiğinin ne kadar gelişmiş olduğunu göste-
rin konusunu ise, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’nca rir nitelikteydi:
2004 Eylül’ünde hazırlanan bir belge teşkil ediyordu.4
“Şemdinli’de halkın linç girişiminde bulunduğu üç aske-
Belgede, “Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri çerçe-
rin, bilgi toplama göreviyle bölgede oldukları bildirildi.
vesinde işbirliği yapılacak sivil toplum kuruluşlarına ihti-
yaç duyulduğu” belirtiliyor ve işbirliği yapılabilecek kuru-
luşlar listeleniyordu. Psikolojik Harekât Dairesi Planlama 2 “Türk Basını İle İftihar Ediyoruz,” Hürriyet, 6 Mart 1997.
3 “Hayret verici ayrıntılarıyla Sarıkız ve Ayışığı: 2004’te İki Darbe
Hareket Şube’sinin talebiyle hazırlandığı kaydedilen bel- Atlatmışız,” Nokta, 29 Mart-5 Nisan 2007.
gede yer alan yaklaşım ve talepler, yeni müdahale kon- 4 Nokta, 5 Nisan 2007.

275
Şemdinli’de bulunan bir güvenlik yetkilisi olayla ilgili şu gesi ve Terörle Mücadele Kanun Taslağı başlıkları al-
bilgiyi verdi: ‘Meydana gelen patlamayı da güvenlik güç- tında medyada yer alan haberleri ve az sayıdaki yorum-
lerinin üzerine yıkmaya çalışıyorlar. Bu örgütün genel ları ihmal edilebilir nitelikte görüyorum. Kısmen TSK’nın
taktiğidir. Bazı kişilerin üzerine çıkıp tepindikleri, içinde bu tartışmaları basına fazla taşımayıp meselelerini hükü-
kalaşnikof bulunan sivil plakalı otomobil merak ediliyor. metle halletme eğiliminden; kısmen de medyanın orduyu
Bu otomobil bir askere ait. Aracın orada bulunması da bunlardan çok 2007’de yapılacak cumhurbaşkanlığı se-
bazı duyumlar üzerine araştırmak yapmak, bilgi topla- çimleri nedeniyle siyasete müdahale eder konumda gör-
mak için gidilmesinden kaynaklanıyor.’”5 mek istemesinden dolayı bu iki başlık silik haber ve yo-
rumlarla geçiştirildi.
Fakat bu olayda medyanın turnusol kâğıdı, davanın sav-
cısı Ferhat Sarıkaya’ya karşı açılan kampanya oldu. Savcı, 2006’nın ortalarında başlayan ve medyanın “aynı za-
hazırladığı iddianameye, Şemdinli’de yakalanan bir ast- manda TSK’nın başkomutanı olacaktır, o nedenle onların da
subay için “tanırım, iyi çocuktur” diyen Orgeneral Yaşar söz hakkı vardır” imâsıyla askerlere göz kırptığı, yer yer
Büyükanıt ile bölgede görevli bir korgeneral ve bir tuğge- kışkırttığı cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışması ise asıl
nerali de dahil etmişti. Savcı iddianamede açıkça bu kişi- 2007’nin başında patlayacaktı. Bu seçimler öncesinde
leri çete oluşturmakla suçluyordu. Nokta dergisinde yayımlanan ve TSK’nın vesayetçi emel-
lerini ortaya çıkaran önemli haberlere; Genelkurmay Baş-
İşte o andan itibaren medyada büyük bir kampanya
kanı Yaşar Büyükanıt’ın yaptığı ünlü “sözde değil özde
başlatıldı. Medya açıkça kelle istiyordu. Hürriyet, 6 Mart
laik” cumhurbaşkanı çağrısına ve nihayet 27 Nisan muh-
2006’da “İhbar iddianamesi” manşetiyle yayımlandı. Alt
başlık ise şöyleydi: “Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sa- tırasına karşı medyanın bir bölümünün aldığı tavır, ko-
rıkaya’nın, asıl bombalarını iddianame içine soktuğu or- numuz açısından gerçekten de tam bir turnusol kâğıdı iş-
taya çıktı.” Manşet haberde, Cumhuriyet Halk Partisi levi gördü.
Genel Başkanı Deniz Baykal’ın “Orduya darbe girişimi
“Andıç”, “Darbe Günlüklerİ”,
var” açıklamasına da yer verildi.
“TSK-sİvİl toplum İlİşkİlerİ”
9 Mart 2006’da Ferhat Sarıkaya hakkında soruşturma Nokta’nın bir ay içinde yayımladığı üç kapak haberinden
açıldı. Vatan gazetesi başyazarı Güngör Mengi ertesi gün birincisi7 ordunun vesayetçi rolünü savunagelen gazete-
yazdığı bir yazıda, iddianameyi “komplo” olarak niteli- ler ve köşe yazarları arasında bile tepkiyle karşılandı. Ge-
yor, “yargıya müdahale edip savcıyı durdurmadığı için” nelkurmay Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü’nce hazırla-
Başbakan’a çatıyordu: nıp Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’a
gönderilen, ‘Akredite Basın ve Yayın Organları Yeniden
“Tarafsızlık maskesi ile pusuya yatmış siyasetçi portresi ye-
Değerlendirmesi’ konulu üç sayfalık bir “andıç”tı bu. An-
rine krizi zayiat yaratmadan önleyen devlet adamı görün-
dıçta önce akreditasyon uygulamasının 1997 yılında baş-
tüsü çizmek Tayyip Erdoğan’a büyük prestij kazandırırdı.
latıldığı hatırlatılıyor, devamla da “Bazılarının güvenilir
Başbakan ‘hiçbir şeye karışmamış, tartışmaları medyadan
olduğu, bazılarının güvenilir olmadığı sonucundan ha-
izlemiş...’ Keşke inisiyatif alma basiretini gösterseydi.”6
reketle güvenilir basın-yayın kuruluşlarının yer aldığı bir
Soruşturma, medyanın beklentisini de aşan bir şekilde ‘Akreditasyon Listesi’ oluşturulmuştur” deniliyordu. Ek
sonuçlandı: Savcı Ferhat Sarıkaya meslekten men edildi, metinlerde ise gazetelerde yer alan köşe yazarlarının ta-
avukatlık bile yapamaz hale getirildi. mamı “TSK yandaşı” ya da “TSK karşıtı” olarak sınıflan-
dırılıyordu.
Bu makalede, medyanın ağırlıklı bir bölümünün, ülkenin
dış güvenliğinden sorumlu bir kurumu olan ordunun si- Haber Nokta’da yayımlanır yayımlanmaz medyada bü-
yaset yapması ve dahası siyaset üzerinde vasi konumu yük bir tepkiyle karşılandı. Gazetecilik örgütleri de uygu-
talep etmesi karşısındaki destekleyici tavrının en fazla lamayı “kabul edilemez” bulduklarını açıkladılar. Ordu-
kristalize olduğu örnekleri ele alıyorum; bu kriterle bak- nun yetki alanının dışına çıkıp tasarrufta bulunmasına,
tığımda, 2006 yılı boyunca Milli Güvenlik Siyaset Bel- öncekilerin tersine medya neredeyse bütün gövdesiyle ilk
kez karşı çıkıyordu. Yarattığı bu etki nedeniyle, haberin
5 Saygı Öztürk, “Araçtakiler Bilgi Topluyordu,” Hürriyet, 11 Kasım ilk duygusal travması atlatıldıktan sonra çok ilginç tep-
2005. kilerle de karşılaşıldı. Bazılarına göre bu bir “komplo”y-
6 Güngör Mengi, “Başaramadı,” Vatan, 10 Mart 2006.
du ve TSK ile medya arasındaki “iyi ilişkiler”i zehirlemek
7 “’28 Şubat’tan 10 yıl sonra TSK’dan yeni andıç... İki tür gazeteci
vardır: TSK yandaşları, TSK karşıtları,” Nokta, 8-14 Mart 2007. amacıyla “servis edilmiş”ti.

276
Hiç kuşkusuz ordunun, demokratik bir ülkenin ordusu lumla ilişkiler”inde birlikte çalışılması uygun görülen si-
gibi davranmadığını gösteren bütün haberlerin başına vil toplum kuruluşlarının listelendiği belge, Günlükler’de
gelenler bu haberin başına da geldi. Mesela Sabah gaze- yer verilen yeni müdahale konseptinin (mealen: “TSK ar-
tesine göre, medya andıcı “korsan”dı.8 Manşetin altında, tık ön planda görülmemeli, sivil toplumu harekete geçi-
eski bir TSK mensubu olan Metehan Demir imzası vardı. rebilecek yeni müdahale yöntemleri bulmalı”) uygulama
Habere göre, “medya andıcı” TSK yazışmalarındaki bazı aracı niteliğinde görülüyordu. Belge, bu yönüyle, yayım-
şekil şartlarına uymuyordu ve o nedenle de sahteydi. landığı tarihten iki hafta sonra başlayacak “cumhuriyet
mitingleri”nin “sivil” niteliğini açıkça tartışmalı hale ge-
Aynı gün, gazetenin genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı
tiriyor, o mitinglere katılacak kişileri zan altında bırakı-
da şöyle yazmıştı:
yordu.
“Metehan Demir’in, kıyamet koparan ‘Medya andıcını’, ben-
Belgenin yayımlandığı gün (5 nisan 2007) Genelkur-
zer metinler kaleme alan askeri yetkililere gösterince aldığı
may’dan bir askeri savcı beni arayarak, yürüttükleri bir iç
yanıt ilginç: ‘Bu Genelkurmay’ın yazacağı türden bir andıç
soruşturma için bu belgenin aslını talep etti. Veremeye-
değil.’ Ne birimlere yönelik üst yazılar, ne numaralama bi-
ceğimizi söyledim. Bu tarihten sekiz gün sonra, ellerinde
çimi, ne gizlilik kodları TSK’nın titizlikle uygulanan kodla-
askeri mahkeme tarafından çıkartılmış bir izin belgesi
rına uymuyor. Üstelik andıcın altında adı olanların hiçbiri-
bulunan polisler Nokta’yı bastı. Derginin yeni sayısı, üç
nin imzası yok. Askeri kaynaklar ‘Bizde imzasız bir belge üst
gün boyunca dergide kalan polislerle birlikte hazırlandı.
makama gönderilmez. Belgeyi gören herkesin parafı olur’ di-
İki hafta sonra da derginin sahibi “gördüğü lüzum üze-
yor.”
rine” Nokta’yı kapattı.
Gerçek, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın 12 Ni-
Nokta üzerindeki militarist baskı, istisnalar hariç basının
san 2007’de düzenlediği basın toplantısında ortaya çıktı:
geniş kesimleri tarafından derin bir sessizlikle karşılandı.
Böyle bir andıç hazırlanmış, fakat taslak halindeyken ba-
Fakat hava da bu arada değişmişti. “Yazılamaz” sanı-
sına sızmıştı. Henüz kendisinin onayına sunulmamıştı ve
lan haberlerin gerçekte “yazılabilir” olduğunun ortaya
bu andıcı hiç görmemişti.
çıkması, orduyu toplumun kirinden-pasından münezzeh
Sözünü ettiğim ikinci haber 2003-2005 arasında Deniz apayrı bir kategori olarak görme eğilimindeki gazeteciliği
Kuvvetleri Komutanlığı yapan Özden Örnek’in tuttuğu olmasa bile, bu türden haberlere “bela” potansiyeli ne-
günlüklere dayanarak hazırlanan “Darbe Günlükleri” ol- deniyle uzak duran gazeteciliği etkiledi. İlk sınav, birkaç
du.9 Günlüklerde, dönemin dört kuvvet komutanının ha- hafta sonra ortaya çıkacak “elektronik muhtıra”da ve-
zırladığı “Sarıkız” darbe girişiminin bütün ayrıntıları yer rildi ve basın bu sınavda önceki müdahale girişimlerin-
alıyordu. Nokta’nın haberinde, “Darbe Günlükleri”nde deki tavrıyla kıyaslanmayacak bir performans gösterdi.
bir paragraf olarak geçen, dönemin Jandarma Genel Ko-
Fakat bu değişikliğin asıl nedeni hiç kuşkusuz yukarıda
mutanı Şener Eruygur’un tek başına hazırladığı “Ayışığı”
uzun uzun anlatılan “yeni medya bloku”nun ortaya çık-
darbe girişiminin ayrıntılı şemalarına da yer veriliyordu.
mış olmasıydı. Bu gelişme ve onun önemli ölçüde biçim-
Nokta’nın genel yayın yönetmeni olarak ben, haberin ta- lendirdiği kamuoyu olmasaydı, 27 Nisan’da Genelkur-
rihsel önemi nedeniyle, dergi piyasaya çıkmadan bir gün may’ın internet sitesine konan muhtıra, eski usul, “as-
önce önde gelen bütün gazeteleri durumdan haberdar kerden tokat gibi cevap” tarzında haberleştirilebilirdi.
ettim. İlaveten, ertesi gün piyasaya çıkacak Nokta’da yer Fakat öyle olmadı...
alan metinlerin elektronik kopyalarını kendilerine ilettim.
Bana telefonda ifade ettikleri heyecanlı tepkiye bakarak, E-muhtıraya karşı manşetler...
ertesi gün basının zincirlerini bu defa kıracağını, habere 2007’nin başından itibaren hızlanan cumhurbaşkan-
geniş yer ayıracağını ve ilk kez “iş üstünde” yakalanmış lığı tartışmaları, seçimlerin öncesinde ülke çapında de-
bir darbe girişiminin sorumlularının yargı önüne çıkarıl- rin bir siyasi buhrana yol açtı. Başta ana muhalefet par-
ması için çaba harcayacağını düşündüm. Fakat ertesi gün tisi ve medyanın bir bölümü, cumhurbaşkanlığının baş-
gazetelere baktığımda bunun ne kadar naif bir beklenti
olduğunu hemen anladım.
8 “Medya Andıcı Korsan Çıktı,” Sabah, 11 Mart 2007.
Darbe Günlükleri’nin yer aldığı sayıyı izleyen sayıda Nokta 9 “Hayret verici ayrıntılarıyla Sarıkız ve Ayışığı: 2004’te İki Darbe
Atlatmışız,” Nokta, 29 Mart-5 Nisan 2007.
bu kez de Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı tarafından
10 “Genelkurmay’ın 2004’teki STK’larla İşbirliği Planını Açıklıyo-
hazırlanan bir belgeyi yayımladı.10 Genelkurmay’ın “top- ruz,” Nokta, 5-11 Nisan 2007.

277
bakanlıktan farklı olduğu; o koltukta Cumhuriyet’in ku- ter ortaya attı. Oysa, o günlerde yapılan bütün anket-
rucusu Atatürk’ün oturduğu, cumhurbaşkanının aynı za- ler bu partinin o anda da çok büyük bir oy oranına sa-
manda TSK’nın da başkomutanı olduğu gibi birtakım kri- hip olduğunu ve istenirse benzer kalabalıkların bu defa
terlerle Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti)’ni “uzlaş- tam tersi taleplerle toplanabileceğini gösteriyordu. Ni-
ma”ya davet etti. tekim AK Parti, medyanın kriterini dikkate almayarak 24
Nisan’da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü cumhurbaşkan-
AK Parti’nin “uzlaşma” çağrısını reddedip cumhurbaş-
lığına aday gösterdi.
kanı adayını kendi içinden çıkarma kararı aldığını açıkla-
masından sonra, böyle bir adayın cumhurbaşkanı seçil- 27 Nisan’da cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu ya-
mesinin önüne geçilmesi için çeşitli kurumlar tehditle ka- pıldı. CHP, eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğ-
rışık açıklamalar yapmaya başladılar. lu’nun “tezi” doğrultusunda, ilk turda “toplantı yeter sa-
yısı olan 367’ye ulaşılmadığını” gerekçe göstererek ilk tu-
Ordudan beklenen açıklama ise Genelkurmay Başkanı
run iptali ve yürürlüğün durdurulması talebiyle Anayasa
Yaşar Büyükanıt’tan geldi. Büyükanıt, 12 Nisan 2007’de Mahkemesi’nde dava açtı. CHP Genel Başkanı Deniz Bay-
düzenlediği basın toplantısında “seçimin TBMM’nin işi kal mahkeme sürecinde çok tuhaf bir açıklama yaptı ve
olduğunu” belirtti ama “sözde değil, özde laik” bir cum- Anayasa Mahkemesi’nin konuyu Sabih Kanadoğlu gibi
hurbaşkanı istediklerini de ekledi. yorumlamaması durumunda ülkede “kargaşa” çıkaca-
Basın toplantısı, haftalardır “Tayyip Erdoğan ve Abdul- ğını söyledi.
lah Gül cumhurbaşkanı olmamalı” kampanyası yürüten Cumhurbaşkanlığı seçimi için ilk turun yapıldığı günün
medya kesiminde yarı memnuniyet, yarı hayal kırıklığıyla gecesinde Genelkurmay’ın internet sitesine konan “ge-
karşılandı. ceyarısı muhtırası” ise medyanın bu kesiminde belir-
O günlerin en önemli olaylarından biri de, ilki 14 Nisan gin bir hoşnutlukla karşılandı. Birçok gazete ve gazeteci,
2007’de Ankara’da gerçekleştirilen ve daha sonra yurt “Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, la-
çapında yaygınlaştırılan cumhuriyet mitingleriydi. Gerek ikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu
Darbe Günlükleri’ndeki ifadeler, gerekse de Genelkur- durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlen-
may İstihbarat Başkanlığı’nca hazırlanan “sivil toplumla mektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu
ilişkiler” raporu (yukarıda ikisini de uzun uzun ele almış- tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur”
denilen muhtıranın sorumluluğunu bizzat muhtırayı ve-
tım), cumhuriyet mitinglerinin “silahsız kuvvetler”in “si-
renlere değil, icraatıyla ona sebep olduğu söylenen ikti-
lahlı kuvvetler” ile birlikte hareket etmesi temeline da-
dar partisine yükledi. Birkaç örnek:
yanan yeni konseptin bir parçası olduğu yönünde kuv-
vetli kuşkular doğuruyordu. Mitinglerin, başında 2003- Oktay Ekşi: “Bu tablo içinde Genelkurmay Başkanlığı, cum-
2004 darbe girişimlerinin en heveskâr generali olan Şe- hurbaşkanlığına ‘sözde değil özde’ cumhuriyet ilkelerine
ner Eruygur’un bulunduğu Atatürkçü Düşünce Derneği bağlı bir kişinin gelmesini istemiştir. Bu açıklama bu talep-
(ADD) tarafından organize edilmesi kuşkuları daha da ten gelmiştir. Konunun muhatapları bunu iyi algılamalıdır.
artırıyordu. Onların algılamaları önemlidir.11

Cumhuriyet mitinglerinin, katılanların amaçlarından ve Ali Sirmen: “Ama acaba, ‘Cumhurbaşkanlığı makamına
hedeflerinden bağımsız bambaşka bir anlamı olabilece- Cumhuriyetin değerlerine, laikliğe sözde değil özde bağlı bi-
ğine dair onca veri ortadayken, medyanın ağırlıklı bir ke- rinin seçilmesini temenni ederim, böyle bir kişinin seçileceğini
simi bunları tamamen bir tarafa itip mitinglere sınırsız- umuyorum’ demek suç mudur? Ya da TSK’nin yetkisini aş-
coşkulu bir destek verdi. ması mıdır? Böyle bir yorum TSK’yi kapıkulu derecesine indir-
mek demek değil midir? Kısacası Genelkurmay Başkanı’nın
Medyanın sözünü ettiğim kesimi, mitinglerin büyüklük-
konuşması, meşru zeminde kalmış, kararlı, usta bir konuş-
lerine gönderme yaparak AK Parti’nin bu “demokratik
madır.”12
tepki”yi dikkate alıp cumhurbaşkanı adayını kendi için-
den çıkartmaması gerektiğini öne sürerek ilginç bir kri- Tufan Türenç: “Genelkurmay Başkanı’nın uyarılarına ters
bir gelişme hasıl olduğu için böyle bir açıklama gereği duyul-
11 http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6421234.asp?gid=48
muştur. Gelişmeler Genelkurmay’ı tedirgin etmiş, ‘sözde de-
12 “Meşru Zeminde Ustaca, Kararlı Bir Konuşma,” Cumhuriyet, 13
Nisan 2007. ğil özde’ uyarısının tersi yürütüldüğü kanısı belirmiş, bu vur-
13 http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6421234.asp?gid=48 gulanmaktadır. Kesin bir tavırdır.”13

278
Anayasa Mahkemesi 1 Mayıs’ta ilk turu iptal etti ve cum- zeteciler, bu defa ayak sürüyordu? Bu soruya benim ce-
hubaşkanlığı seçiminin yürürlüğünü durdurdu. Hükümet vabım, bu makalenin başında yaptığım asker-polis ayrı-
3 Mayıs’ta erken seçim (22 Temmuz 2007) kararı aldı, Ab- mında gizli. Ergenekon, içinde generallerin de olduğu bir
dullah Gül de 6 Mayıs’ta adaylıktan çekildiğini açıkladı. “suç örgütü davası” olmasaydı; devlet içinden polisleri
ve başka bürokratları kapsayan bir “suç örgütü davası”
22 Temmuz’da AK Parti oyların yüzde 47’sini alarak yeni-
olsaydı, durum çok farklı olacaktı.
den iktidara geldi. Abdullah Gül cumhurbaşkanlığına ye-
niden aday oldu. Parlamento’da yapılan oylamalar sonu- Medyanın manipülasyon ustaları, böyle durumlarda ya-
cunda Gül 28 Ağustos’ta Türkiye’nin 11. cumhurbaşkanı pılacak en doğru şeyin “ciddi”nin magazinleştirilmesi ol-
olarak seçildi. duğunu biliyordu. Nitekim Ergenekon davasını kamu-
oyu önünde önemsizleştirmek için onlar da bu yola baş-
Seçimlerden sonraki en önemli gündem maddesi, 12 Ey-
lül’ün darbe anayasasını devre dışı bırakmak üzere hazır- vurdu. Bu amaçla, doğrudan doğruya magazinci esprile-
lanan “sivil anayasa” üzerine gerçekleştirilen tartışma- rinden de yararlanıldı. Mesela Armağan Çağlayan adlı bir
lar oldu. Medya bu tartışmalarda ikiye bölündü. Yukarıda televizyon magazincisinin “Korkuyorum, ‘ulusal’ dedim,
nasıl doğup geliştiğini anlattığım “vesayet rejimine karşı acaba beni de içeri alırlar mı” esprisi baş tâcı edilip ha-
medya”, bu çalışmalara geniş destek verdi. Buna karşı- berleştirildi. Bir başka magazincinin, Mehmet Ali Erbil’in
lık öbür kesim sert bir direnç sergiledi. Bu tavır doğrul- “Ergenekon esprisi”ise Türkiye’nin en etkili gazetesinin
tusunda, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın 1 Ekim’de genel yayın yönetmeninin makalesinin konusu oldu:
Harp Akademileri’nin açılış töreninde Anayasa tartışma-
“Kime rastlasam önceki akşam Kanal 1’de Mehmet Ali Er-
larına şu cümlelerle katılışını memnuniyetle not etti:
bil’in yaptığı espriyi konuşuyor. Erbil, jüri üyeliğine davet
‘’Bizim taraf olduğumuz ve vazgeçemeyeceğimiz unsurlar edilen Paris Hilton için şu espriyi yapıyor: ‘Ergenekon soruş-
vardır. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter devlet yapısı- turması kapsamında gözaltına alındı. Serbest kalınca gele-
nın, üniter yapıdan oluşan ulus devlet yapısının, bu temel ya- cek. Önce İlhan Selçuk çıkacak, arkasından onu bırakacak-
pıya dayalı laik devlet yapısının ve silahlı kuvvetlerin yerle- lar.’ Buna basit bir espri olarak bakabilirsiniz. Ama iş espri
şik düzenlemelerinin politik, hissi ve ön yargılı yaklaşımlarla düzeyine gelmişse, ‘sokağın algılaması’ olarak da bakabilir-
bozulmamasıdır.”14 siniz. ‘Ergenekon soruşturması’ halka bu algılamayla iniyor.
Yani, önüne geleni içine alıp kartopu gibi büyüyen bir soruş-
Medya İçİn yenİ turnusol kâğıtları: turma.”15
Ergenekon davası ve Taraf gazetesİ
2007’nin sonlarında yayın hayatına atılan Taraf gazetesi
Konumuz açısından 2008’de iki önemli gelişme oldu: Er-
TSK’nın teröre karşı mücadeledeki hatalarını ve siyasete
genekon davasının açılması ve Taraf gazetesinin yayın-
müdahaleye yönelik adımlarını teşhir eden bir yayın çiz-
ları...
gisi tutturdu.
Uzun bir süredir devam eden Ergenekon soruşturması,
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kendisine sunulan Medyanın vesayetçi kesimi, tıpkı Nokta örneğinde olduğu
2455 sayfalık iddianameyi inceleyip kabul etmesiyle (25 gibi, Taraf örneğinde de yüzüne tutulan “meslek aynası”
Temmuz 2008) birlikte bir davaya dönüştü. karşısında kelimenin tam anlamıyla paralize oldu. Ga-
zeteciliğin “Sadece resmi belge, kontrollü demeç, açık bilgi
Başta Türk medyasının toplam hacminin aşağı yukarı ya-
sunma, kâtiplik etme işi değil; didikleme, kurcalama, rahat-
rısını ifade eden medya grubu (Doğan) olmak üzere, so-
sız etme, açığa çıkarma, soru sorma, perde arkasını bulma,
ruşturmanın başlangıcından beri Ergenekon’a soğuk du-
gizliliği yarma, müsaade edilenden daha fazla hakikate
ran medya kesimleri Ergenekon iddianamesini de “be-
ulaşma gayreti”16 olduğunu bir kez daha gösteren Taraf’a
ğenmediler.” İddianamedeki çok ciddi suç isnatlarını
karşı ikili bir tavır alındı: Bazı gazeteler bu yayınları gör-
görmezlikten gelerek, savcıların, “delillerin bütünlü-
mezlikten gelirken, bazıları aralarında “dinciliğin” de ol-
ğünü” bozmamak kaygısıyla iddianameye koydukları -
duğu bir dizi yafta geliştirme gayreti içine girdi.
kimi gerçekten davayla ilgisiz ve ayıklanması gereken-
noktalar üzerinde yoğunlaşarak davayı sulandırma gay-
reti içine girdiler. 14 “‘Yaşar Büyükanıt: Konuşmak için taslağı bekliyoruz,” Radikal, 2
Ekim 2007.
15 Ertuğrul Özkök, “Şakanın Arkasındaki Gerçek,” Hürriyet, 29 Mart
Herkesin kafasındaki soru şuydu: Neden Susurluk’ta kıs- 2008.
men yerinde “ya medya olmasaydı” intibaı yaratan ga- 16 Umur Talu, “Hepimiz Albayız,” Sabah, 18 Mart 2009.

279
Taraf’ın bu çerçevedeki birkaç haberini hatırlatalım: Haberden iki gün sonra, 16 Ekim’de Org. Başbuğ, darbe
günlerini hatırlatacak şekilde, arkasına dört kuvvet ko-
“Başbuğ-Paksüt Buluşması” başlığıyla manşetten veri-
mutanını da alarak bir basın toplantısı düzenledi ve “her-
len haberde, kısa bir süre sonra Genelkurmay Başkan-
kesi doğru yerde olmaya” davet etti.
lığı koltuğuna oturacak olan Kara Kuvvetleri Komutanı
İlker Başbuğ ile, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Os- Taraf’ın haberlerini görmezlikten gelen gazeteler, Baş-
man Paksüt’ün görüşmesinin “türban değişikliklerinin buğ’un bu çıkışını belirgin bir memnuniyetle taşıdılar
iptaline ilişkin başvurudan 7 gün sonraya, AKP kapatma sayfalarına.
davası açılmasından 13 gün önceye denk düştüğü” belir-
tiliyordu.17 Sonuç

“Dağlıca Baskını Biliniyordu” başlıklı habere göre, 21 28 Şubat bir asker-medya operasyonuydu... Onu izleyen
Ekim 2007’de Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde PKK’lılar ve akim kalmış bütün darbe girişimlerinin sahipleri de
tarafından gerçekleştirilen baskın Jandarma istihbaratı “artık medyasız darbe olamayacağını” savunuyorlar; or-
tarafından biliniyordu. Haberde, baskınla ilgili raporun taya çıkan bütün belgeler bunu gösteriyor.
baskından dokuz gün önce Genelkurmay’a iletildiği bil-
Fakat askeri vesayet sisteminin devamını arzulayan çev-
gisi de yer alıyordu.18
relerin talihsizliği şurada ki, medya artık hiç değilse bir
Gazete, 14 Ekim’de tıpkı Dağlıca baskını gibi 17 aske- kesimiyle bildikleri, güvendikleri eski medya değil.
rin ölümüyle sonuçlanan Aktütün baskınının da (3 Ekim
Siyasete müdahalenin yumuşak ve sert biçimlerinin
2008) önceden bilindiği yönünde bir iddia öne sürdü. Ta-
medya olmaksızın başarıya ulaşamayacağının anlaşıldığı
raf, iddiasının kanıtı olarak çok sayıda insansız hava aracı
bir dönemde medyanın yarılıp, bir bölümünün vesayetçi
görüntülerine yer verdi.19
eğilimlere açık bir tutum alması hiç kuşkusuz bu ülkenin
demokrasisi açısından büyük bir şans...

17 “Başbuğ-Paksüt Buluşması,” Taraf, 13 Haziran 2008.


18 “Dağlıca Baskını Biliniyordu,” Taraf, 24 Haziran 2008.
19 “Aktütün’ü İtiraf Edin Demiştik, Biz Açıklıyoruz,” Taraf, 14 Ekim
2008.

280
Güvenlik Sektörünün Demokratik
Denetiminde Sivil Toplum Kuruluşları
Yılmaz Ensaroğlu

Gİrİş mışlardır. Nitekim ilk Büyük Millet Meclisi’nde görev alan


milletvekillerinin mesleki dağılımına bakıldığında da, si-
Modern toplumlarda ve gelişmiş demokrasilerde sivil
vil ve askeri bürokratların oranının % 38 olduğu ve Mec-
toplum, yönetimlerin demokratik denetimi bakımından
lis’in % 60’ının bürokratik elitten oluştuğu görülmekte-
oldukça önemli bir yere sahiptir. Bir ülkede/toplumda de-
dir. Bunun yanı sıra, Osmanlı dönemindeki subay kadro-
mokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi kavram ve değer-
sunun % 93’ü, memurların ise % 85’i Cumhuriyet döne-
lerin yeterince yerleşip yerleşmediği, adeta o ülkedeki/
minde de yerlerini korumuşlardır.1 Dolayısıyla sivil top-
toplumdaki sivil toplumun yeri ile ölçülmektedir. Küre-
lum açısından, Cumhuriyetin devlet eliyle modernleş-
selleşme süreçleri ile birlikte bireylerin, cemaatlerin, ye-
(tir)me ve sivil toplum kurma çabalarının ivme kazanma-
rel yönetimlerin, meslek örgütlerinin ve sivil toplum ku-
sından ve yeni formlara bürünmesinden başka bir anlam
ruluşlarının çok daha güçlendiğini, devletlerin yetki ve
taşımadığını söylemek bir bakıma mümkündür. Bu temel
sorumluluklarının, güçlenen bu birey ve gruplarca daha
politikanın doğal sonucu olarak, söz konusu modernleş-
fazla paylaşılır hale geldiğini söylemek mümkündür. Bu-
tirme çabalarında ve buna paralel olarak sivil toplumun
nunla birlikte, sivil toplumun alanı, bütün siyasal top-
gelişim sürecinde ordu özel bir öneme ve yere sahip ol-
lumu ya da devleti kuşatacak kadar geniş de değildir.
muştur.
Çünkü sivil toplumun asıl işlevi, devletin fonksiyonlarını
daha iyi yerine getirmesi için gözetim ve denetleme yap- Cumhuriyet döneminde, Osmanlı’dan beri devam edip ge-
maktır. len tüm geleneksel gruplar ve cemiyetler, önce zayıf düşü-
rülmüş ve bir süre sonra da tamamen saf dışı bırakılmışlar-
Güvenlik sektörünün demokratik denetimi konusunda
dır. Osmanlı’daki geleneksel grupların yerini askerler, bü-
Türkiye’deki sivil toplumun yerini ve rolünü sağlıklı de-
rokratlar ve aydınlar almıştır. Yani Türk modernleşmesi-
ğerlendirebilmek için, öncelikle güvenlik sektörüyle ilişki-
nin tepeden inmeci karakteristiği, sivil toplumun yapılan-
leri ve etkileşimi bakımından sivil toplumun tarihsel geli-
masında da kendini çok net biçimde açığa vurmuştur. Öyle
şimini incelemek gerekmektedir. Bundan ötürü bu çalış-
ki, bu üç sınıf eliyle devlet, sivil toplumu bizzat kurmaya
mada, önce Türkiye’de askeri darbelerin sivil toplum üze-
yeltenmiştir. Daha doğru bir ifadeyle, Osmanlı’nın son dö-
rindeki etkileriyle, sivil toplum örgütlerinin darbeler kar-
nemlerindeki bu politika, Cumhuriyet döneminde de aynen
şısındaki tutumu irdelenecektir. Daha sonra da, 2006–
sürdürülmüştür. İttihat ve Terakki Partisinin iktidarda ol-
2008 döneminde güvenlik sektöründen kaynaklanan ya
duğu dönemlerde kurdurduğu onlarca dernek, devlet eliyle
da güvenlikle ilgili birtakım sorunlar karşısında sivil top-
sivil toplumu örgütlemenin, Cumhuriyet’e özgü bir uygu-
lum örgütlerinin demokratik denetim ve gözetim adına
lama olmadığını göstermektedir.
yaptıkları çalışmalar ele alınacaktır.
Benzer şekilde, Osmanlı’nın özellikle son dönemlerinde
Türkİye’de sİvİl toplum – güvenlİk sektörü öne çıkan devlet algısı ve anlayışı, Cumhuriyet döne-
İlİşkİlerİnİn tarİhsel gelİşİmİ minde de yerini ve önemini korumuştur. Osmanlı top-
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadroların önde gelenleri, lumunda belirgin bir biçimde gözlenen “devlete itaat”
modernleşme çabalarında etkin rol oynamış Osmanlı su- kültürü din üzerinden meşrulaştırılmakta iken, laikliği
bayları olup, bunların bir kısmı, imparatorluk döneminde benimseyen Cumhuriyet, iç ve dış tehditler dolayısıyla
yalnızca askerlik yapmamış, devlet yönetiminde değişik
1 Ali Kazancıgil ve Ergun Özbudun (ed.), Atatürk: Founder of a Mo-
görevler üstlenmiş ve siyasi hayatta aktif biçimde yer al- dern State, s.48.

281
“milli birlik ve beraberliği” öne çıkararak, yani tehdit ve sayeti kurumsallaştırıp süreklileştirmiştir. Buna karşılık,
güvenlik gerekçesiyle toplumun devlete tabi olmasını ve 27 Mayıs darbesinin ürünü olmasına rağmen, 1961 Anaya-
devlet etrafında kenetlenmesini sağlamaya çalışmıştır. sası, örgütlenme özgürlüğü konusunda oldukça önemli
Güvenlik gerekçesiyle merkezi otorite kolayca güçlendi- güvenceler getirmiştir.
rilmiş ve farklılıkları ve özerkliği hoş görmeyen bir yapı
12 Mart 1971 askeri muhtırasının yayınlanması, Cumhuri-
tahkim edilmiştir. Önde gelenleri, genellikle eski askerler
yet tarihinde meydana gelen ikinci askeri müdahaledir.
olan iktidar kadroları, hem meslekleri ve siyasi kültürleri
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının imzaları
hem de güvenlik kaygıları nedeniyle, kendilerine muha-
ile yayınlanan bu muhtıra ile ordu, Meclis’in ve hüküme-
lefet eden kesimleri birer “tehdit” ya da “düşman” ola-
tin Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini ağır tehlikeye dü-
rak tanımlamış ve bu yolla kendi güvenlik kaygılarını tüm
şürdüğünü ileri sürerek, partiler üstü ve Atatürkçü bir
topluma yaymaya çalışmışlardır. Bu güvenlikçi devlet an-
hükümet kurulmasını istemiş, aksi halde yönetimi doğ-
layışı, yeni bir ulus inşasına yönelik politikaların uygulan-
rudan ele alacağı uyarısında bulunmuştur. 26 Nisan’da 11
masını ve toplumun tam denetim altına alınmasını kolay-
ilde sıkıyönetim ilan edilmiş ve birçok derneğin faaliyet-
laştırmıştır. Bu yaklaşım, kısıtlayıcı sivil toplum politika-
leri durdurulmuş, bazı gazetelerin yayınlanması yasak-
larının da önemli kaynaklarından birini oluşturmuştur.
lanmıştır. Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Devrimci İşçi Sen-
Cumhuriyet tarihi boyunca sivil toplum açısından en kötü dikalar Konfederasyonu (DİSK) başta olmak üzere pek
dönemin Tek Parti dönemi (1923–1946) olduğu söylenebi- çok parti, sendika ve dernek kapatılmıştır.
lir. Cumhuriyet’in, özellikle de Tek Parti döneminin, geç-
12 Eylül 1980 darbesinin ardından da tüm siyasi partiler
mişe dair her şeyi inkâr etme, tek tipleştirme ve asimi-
kapatılmış ve parti liderleri önce askeri üslerde gözetim
lasyon politikaları, Osmanlı’dan beri süregelen sivil top-
altında tutulmuş, ardından da yargılanmışlardır. Mevcut
lum unsurlarını tamamen işlevsiz bırakmış, 1930’lu yıllar-
sivil toplum örgütleri; dernekler, vakıflar, sendikalar ka-
dan itibaren sivil toplum tamamen tasfiye edilmiştir. Tek
patılmıştır. Bazı örgütlerin çalışması bir süre sonra ser-
parti dönemi boyunca, dernekler içinde sadece Halkev-
best bırakılmışsa da, büyük bir bölümünün tekrar faali-
leri ciddi bir varlık gösterebilmiştir.
yete geçmesine izin verilmemiştir. 23.700 derneğin faa-
1946 genel seçimlerinde Demokrat Parti (DP)’nin Mec- liyetleri durdurulmuş; gazeteler toplam üç yüz gün ka-
lis’e girmesi, sivil toplum kuruluşları bakımından da dar yayınlanamamıştır. Darbenin ilk günü, DİSK ve Milli-
yeni bir sürecin başlangıcı olmuştur. Cumhuriyet’le bir- yetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu (MİSK) ile bunlara
likte, hatta daha önce İttihat ve Terakki Partisinin ikti- bağlı sendikaların faaliyetleri durdurulmuş ve yönetici-
darda olduğu dönemlerde çalışmaları ciddi ölçüde kısıt- leri gözaltına alınmıştır. 17 ve 18 Eylül’de ise DİSK’e bağlı
lanan ya da tasfiye edilen dernekler, vakıflar, dini cema- 39, MİSK’e bağlı 19, Hak-İş’e bağlı 8, Türk-İş’e bağlı 157,
atler, sendikalar, tüccar örgütleri, medya ve partiler, ye- Sosyal Demokrat-İş’e bağlı 7, Toplum-İş’e bağlı 4 sen-
niden ortaya çıkmaya başlamışlardır. Ancak CHP de, DP dika ve bağımsız 471 sendika kapatılmış, tüm grevler
de kendi siyasal görüşlerini destekleyecek örgütler kur- sona erdirilmiştir.2
durtarak sivil toplumu denetim altında tutma politikasını
12 Eylül darbesinin sivil toplum açısından asıl önemli yanı
sürdürmüşlerdir.
ise şudur: Bu darbe ile sadece devlet aygıtının yapılan-
Darbelerİn sİvİl toplum üzerİndekİ etkİlerİ ması ve anayasa ile yasalar değiştirilmemiştir; toplumun
kendisi de yeniden tasarımlanmak istenmiş ve bu da bü-
Kendilerini ülkenin ve cumhuriyetin asıl sahipleri olarak yük ölçüde başarılmıştır. 1982 Anayasası, sendikal özgür-
gören asker–sivil bürokrat elit ve aydınlar, DP iktidarının lükleri önemli ölçüde kısıtlamış; sendikalara ve dernek-
politikalarından rahatsız olmuş ve Türk Silahlı Kuvvet- lere siyaset yasağı getirmiştir. Toplu sözleşme ve grev
leri (TSK), 27 Mayıs 1960’da ülkenin yönetimini eline ala- hakkı sınırlanmış, ayrıca memurların sendika ve dernek
rak DP iktidarına son vermiştir. Ne var ki, 27 Mayıs dar- kurmaları, siyasi partilerle derneklerin birbirleriyle ilişki
besi, sadece siyasi iktidarı değiştirmekle kalmamış, aske- kurmaları yasaklanmıştır. Darbeciler, bu tür kısıtlama-
rin siyasi hayat üzerindeki denetim ve etkinliğini olağa- larla bir bakıma toplumu politikadan uzaklaştırmaya ça-
nüstü ölçüde artırmış ve oluşturulan Milli Güvenlik Ku- lışmışlardır. Bununla birlikte, sivil toplum örgütlerinin
rulu (MGK) aracılığıyla sivil siyaset üzerindeki askeri ve- hepsinin aynı muameleyi görmediklerini de belirtmek
gerekmektedir. 12 Eylül yönetimi, “anarşinin müsebbibi”
2 Gülgün Erdoğan Tosun, Demokratikleşme Perspektifinden Devlet –
Sivil Toplum İlişkisi, s. 301 – 302. olarak gördüğü örgütlerin üzerine daha fazla gitmiştir.

282
Bu bağlamda, en fazla sol görüşlü dernek ve sendikala- nen konfederasyon olmaktan da kurtulamamıştır. “Bu iki
rın, ardından ülkücü/milliyetçi kuruluşların ve üçüncü sı- örnek olay, sivil toplum örgütlerinden müdahalelere ge-
rada da İslamcı kuruluşların baskı gördüğünü söylemek len desteği ve bir hükümet organı gibi hareket etmeye
mümkündür. Buna karşılık, devlete ve darbecilere yakın ne kadar meyilli olduklarını göstermesi açısından dik-
duran işadamı ve işveren örgütleri, çalışmalarını herhangi kate değerdir.”4
bir müdahale görmeksizin sürdürmüşler, hatta Türk Sa-
12 Eylül askeri müdahalesine de sivil toplumdan ciddi bir
nayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), bu dönemde,
tepki gelmemiştir; tam tersine birçok örgüt, müdahaleye
16.06.1981 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla, ‘kamu yara-
destek vermiştir. Özellikle yeni anayasanın hazırlanması
rına çalışan dernek’ statüsü kazanmıştır.3 Türk Mühen-
sürecinde çeşitli sivil toplum kuruluşları, darbe yöne-
dis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türkiye Barolar
timiyle tamamen birlikte hareket etmişlerdir. Danışma
Birliği (TBB), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türkiye Odalar
Meclisi bünyesinde oluşturulan Anayasa Komisyonuna
ve Borsalar Birliği (TOBB) gibi meslek kuruluşları, 1982
TOBB, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve TBB gibi
Anayasası ile “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuru-
kuruluşlar, diğer sivil toplum örgütlerine nazaran daha
luşları” olarak tanımlanmış ve daha sıkı denetim altına
liberal görüş ve öneriler iletmişlerdir. Buna karşılık, bir
alınmışlardır. Yeni anayasa ile bu kuruluşların amaçları
işçi kuruluşu olan Türk-İş, hem askerlerin kurdurttuğu
dışında faaliyet göstermeleri, siyasal partiler, sendikalar
veya derneklerle ortak hareket etmeleri, siyasetle uğraş- hükümetin içinde yer almış, hem de Anayasa Komisyo-
maları tamamen yasaklanmıştır. nuna gönderdiği görüşlerde, “siyasal yaşamın milli birlik
ve bütünlüğü bozacak gelişmelere meydan verilmeksizin,
28 Şubat 1997’de ise askerler, doğrudan müdahale ye- istikrarı koruyacak şekilde düzenlenmesini, yürütmenin
rine, 12 Mart 1971 muhtırasına benzer biçimde, bir MGK güçlendirilmesini” önermiştir. Türkiye İşveren Sendika-
bildirisi yayınlamışlardır. Askerlerin iddiasına göre, Cum- ları Konfederasyonu (TİSK) ise, siyasi, askeri ve toplum-
huriyet’in önündeki en büyük tehdit, bu kez ‘irtica’dır. sal yapıya ters düşen derneklerin, sendikaların kurulma-
28 Şubat 1997 günü yapılan MGK toplantısı sonunda ya- sına izin verilmemesini, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin
yınlanan bildiri, esasen Başbakan Necmettin Erbakan’ın kurulmasını, genel grev, dayanışma grevi ve siyasi grev-
istifasını hedeflemekteydi. 28 Şubat bildirisiyle birlikte lerin açıkça yasaklanmasını, işçinin grev ve toplu söz-
Türkiye, yeni bir ara rejim dönemine girmiştir. Sivil top- leşme hakkına karşılık işverenlere de lokavt hakkının ve-
lum örgütleri bağlamında, özellikle İmam–Hatip Lisesi rilmesini talep etmiştir.5
öğrencilerinin kaldığı yurtlar, Kur’an Kursları, İslami ce-
maatlerin vakıfları, bu vakıflara bağlı öğrenci yurtları, Di- 28 Şubat’ın diğer müdahalelerden farklı yanı ise, bizzat
yanet İşleri Başkanlığına bağlı olmayan cami ve mescit- askerler tarafından “bu kez görev silahsız kuvvetlerin”
ler sık sık basılmış ve birçoğu kapatılmıştır. Milli Gençlik denilerek sivil toplum örgütlerine çağrıda bulunulması-
Vakfı, Akabe Vakfı, Zehra Vakfı, Hak–Yol Vakfı gibi İslami dır. 12 Eylül yönetiminin kapatıp mal varlıklarına el koy-
cemaatlerin vakıflarının hemen hemen tamamının bütün duğu işçi sendikaları ile aynı yönetimin himaye ettiği iş-
şubeleri kapatılmış ve sadece merkezlerinin çalışmasına veren örgütleri hemen bir araya gelerek bu askeri çağ-
izin verilmiştir. Onların da bir kısmı, daha sonra hakla- rıya olumlu karşılık vermişlerdir. Türk-İş ve DİSK gibi iki
rında dava açılarak faaliyetten men edilmiştir. Özetle, 28 işçi konfederasyonu, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Kon-
Şubat süreci, İslami kesimin sivil toplum örgütlerini bü- federasyonu (TESK), TİSK ve TOBB ile birleşerek bir “Si-
yük oranda çalışamaz duruma getirmiş ve sivil toplum et- vil İnisiyatif” oluşturmuşlardır. Çıkarları sürekli olarak
kinliklerinde ciddi bir daralmaya neden olmuştur. çatışan bu beş büyük örgüt, Milli Güvenlik Kurulunun 28
Şubat kararlarını açıktan destekleyerek, bir kez daha si-
Sİvİl toplumun darbeler karşısIndakİ vil siyasi iktidarla değil, askerle birlikte hareket etmeyi
tutumu tercih etmişlerdir. Basın yine müdahaleye açıktan destek
vermiş ve ne yazık ki çok az kişi ve örgüt, 28 Şubat süre-
Türkiye’nin en eski ve en büyük işçi konfederasyonu olan
cinde demokrasi ve sivil toplum açısından başarılı bir sı-
Türk–İş, 12 Mart döneminde partiler üstü politika izleme
nav verebilmiştir.
adına bir devlet kuruluşu gibi hareket etmekle yetinme-
miş, sendikal özgürlükleri önemli ölçüde kısıtlayan 1317
3 http://www.tusiad.org/tusiad_cms.nsf/DTAnk/20/$FILE/Anka-
sayılı kanunu hazırlayıp savunmuştur. DİSK ise, 12 Mart raBulteni-Subat2008.pdf
darbecilerine Türk-İş’ten de önce destek vermiştir. Buna 4 Tosun, age. s. 283 – 284.
rağmen, 12 Mart sürecinin baskılarından en fazla etkile- 5 Tosun, age. s. 310 – 312.

283
Sonuç olarak Türkiye, Cumhuriyet’in yaklaşık ilk otuz yı- sivil topluma yakın ilgi duymuş, sivil toplumu yakından
lını Tek Parti yönetimi altında geçirmiş ve bu dönemde izlemiştir. Dahası, Türkiye’de askeri müdahaleler, gös-
Osmanlı döneminden devralınan sivil toplum mirası ta- termelik de olsa her zaman siyasal – toplumsal koşulla-
mamen yasaklanmış, yeni örgütlenmelere de izin veril- rın müdahaleye uygunluğunu gözeterek belirli ölçüde de
memiştir. 1946’dan itibaren çok partili döneme geçilmiş olsa toplumsal meşruiyeti önemsemişlerdir. Dolayısıyla
ve bu dönemde sivil örgütlenmeler yeniden ortaya çık- askeri darbelerin sivil toplumla ilişkilerini, önemli ölçüde
maya başlamıştır. 1960 yılından itibaren yaşanan dört as- ordunun bu toplumsal meşruiyet kaygıları belirlemiştir.
keri müdahale, Türkiye’de demokrasinin yerleşmesini ve Darbecilerin kısa sürede kendi vesayetlerini pekiştirerek
sivil toplum örgütlerinin gelişmesini doğrudan etkilemiş- yönetimi sivillere terk etmelerinin altında da kısmen bu
tir. Her askeri müdahaleyle, sivil toplum örgütleri kapa- kaygılar yatmaktadır.
tılmış ama birkaç sene sonra yeniden açılmışlardır. Ne
Aslında dünya genelinde Soğuk Savaşın son bulmasıyla
var ki, yıllarca uygulanan bu politikalar, ülkede devletin
birlikte, özellikle de siyasal ve toplumsal dinamiklerin öz-
dışında örgütlenen, gerçekten bağımsız ve yönetimleri
gürlük ve farklılıkların tanınması yönünde değişime uğ-
demokratik açıdan denetleyen bir sivil toplum bilincinin
radığı 1990’lı yıllardan sonra, askeri aktörler sivil top-
gelişmesini olumsuz yönde etkilemiştir. Dahası, bunca
lumu ve sivil toplumla ilişkileri neredeyse müdahalele-
baskı ve devlet eliyle sivil toplum kurma anlayışı, sivil
rinin merkezine yerleştirmişlerdir. Bu dönemde, asker-
toplum örgütlerindeki devlet ve güvenlik sektörü algısını
ler tarafından güçlü bir partner olarak yardımına başvu-
da etkilemiş ve STK’ları, güvenlik sektörünün demokra-
rulan sivil toplumun görmesi beklenen işlev ise, toplumu
tik denetimini düşünemez hale sokmuştur. Nitekim Tür- müdahaleye hazırlamak ve müdahaleyi meşrulaştırmak-
kiye’deki STK’ların büyük çoğunluğunun düşünce dün- tır. Türkiye’de çok açık biçimde ilk olarak 28 Şubat mü-
yasında güvenlik sektörü denetlenemeyecek, denetlene- dahalesiyle bu ilişki hayata geçirilmiş ve askeri aktörler
mez ya da denetlenmesi gerekmeyen ulvi bir sektöre dö- her iki işlev için de kullanılacak sivil toplum örgütlerini
nüşmüştür. Sivil toplum örgütlerinin gerek darbeler kar- bulmakta zorlanmamışlardır. 28 Şubat sürecinden itiba-
şısındaki tutumu, gerekse güvenlik sektöründen kaynak- ren ordu, yapmak istediği müdahalelerin neredeyse ta-
lanan antidemokratik uygulamalar veya insan hakları ih- mamını, doğrudan yapmak yerine, bulabildiği ya da oluş-
lalleri karşısında sergiledikleri tavır, bu bilinç ve duyarlı- turabildiği birtakım sivil aktörler aracılığıyla gerçekleştir-
lık kaybının sayısız örnekleriyle doludur. meye çalışmıştır. Bundan ötürü de, lüzumu halinde dev-
reye sokmak üzere, daima elinin altında göreve hazır STK
Buna karşılık, güvenlik sektörünün demokratik denetimi
bulundurma ihtiyacı duymuştur. Nitekim sık sık “ordu
bakımından AB sürecinin, STK’lar üzerinde doğrudan ya
göreve” çağrısı yapan ya da ordudan gelecek emirleri ye-
da dolaylı ama çok yönlü olumlu etkileri olduğunu da be-
rine getirmek üzere hazır kıta bekleyen STK sayısında da
lirtmek gerekmektedir. Her şeyden önce, 1998’den itiba-
son yıllarda ciddi bir artış olmuştur.
ren yıllık İlerleme Raporlarıyla AB, Kopenhag siyasi kri-
terleri açısından, yani Türkiye’de demokrasinin nasıl iş-
Güvenlİk sektörünün demokratİk
lediği, insan haklarının ne ölçüde gözetildiği, sivil top- denetİmİnde STK’ların yerİ/rolü
lum örgütleriyle devlet ilişkilerinin nasıl seyrettiği, huku-
kun üstünlüğünün ne kadar geçerli olduğu ve azınlıkla- Gelişmiş demokrasilerde sivil toplum aktörleri, güvenlik
rın durumu üzerinde analizler yapmaya başlamıştır. Bu sektörünün demokratik yönetiminden ve denetiminden
raporların hazırlanması sürecinde AB’nin en önemli bilgi yana önemli katkılar sağlamaktadır. Sivil toplum, bu ko-
kaynağı, Türkiye’deki sivil toplum örgütleri olmuştur. Bu nuda, daha çok kamuoyundaki farkındalığı güçlendirmek,
da, doğal olarak güvenlik sektörünün demokratik dene- karar alıcılara özel uzmanlık bilgisi/desteği sağlamak ve
timi konusunda STK’lar arasında ciddi bir farkındalık ya- bu alanda devleti izleyip gözetlemek gibi roller oynamak-
ratmıştır. tadır. Bu bağlamda, STK’ların hükümetleri ve diğer dev-
let kurumlarını izlemesinin ve ihtiyaç duydukları bilgileri
Güvenlİk sektörünün sİvİl toplum İlgİsİ edinebilmelerinin engellenmemesi özel önem taşımakta-
dır. Çünkü ancak bunları yapabilen bir sivil toplum, yöne-
Gelişmiş demokrasilerde, sivil toplumun güvenlik sek-
ticilere alternatif analizler ve seçenekler sunarak demok-
törünün demokratik denetiminden ve gözetiminden söz
rasinin daha iyi işlemesine katkı sağlayabilir.
edilmektedir. Türkiye’de ise bu ilişki tersinden kurulmuş
bulunmaktadır. Çünkü öteden beri toplumu modernleş- Sivil toplum örgütlerinin söz konusu katkıları mutlaka ra-
tirme hak ve yetkisini kendinde gören ordu, her zaman porlar hazırlayıp yayınlamak şeklinde olmak zorunda de-

284
ğildir. STK’lar çoğu zaman bu katkılarını gösteriler, barış- san hakları, hukuk, kadın, çocuk, cinsel ayrımcılık, azın-
çıl protestolar, boykotlar, grevler gibi yol ve yöntemlerle lıklar vb. alanlarda çalışan STK’lar bu alanla ilgilenmek-
sunarlar. Güvenlik kurumlarının demokratik denetiminde tedir; bu örgütler de konuyla ilgili etkinliklerini, “güvenlik
rol oynayan sivil toplum unsurları ise, daha çok üniver- sektörünün demokratik denetimi” faaliyetleri olarak de-
siteler, enstitüler, araştırma kuruluşları, meslek kuruluş- ğil, daha çok kendi kuruluş amaçları doğrultusunda yap-
ları, insan hakları örgütleri, barış grupları, gazeteciler ve tıkları rutin çalışmalar olarak yürütmektedir. Dolayısıyla
genel olarak STK’lardır. Bu sivil toplum unsurlarının, ge- doğrudan ve açıkça güvenlik sektörünün demokratik de-
rekli demokratik denetimi yapabilmeleri için sağlanması netimine yönelik çalışmalardan yana TESEV’in halen yal-
zorunlu asgari koşul ise, her şeyden önce tam bir ifade nız olduğunu söylemek mümkündür.
özgürlüğüne sahip olmaları ve tartışmalara serbestçe
katılabilmeleridir. Elbette tüm sivil toplum aktörleri STK’ların bu alandaki faaliyetlerinin başında, basın açık-
aynı alanda benzer yöntemlerle çalışmamaktadır. Kimi lamaları yapmak ve raporlar hazırlamak yer almaktadır.
STK’lar sadece izleme, raporlama, açıklama yapma gibi Son yıllarda, bunlara ek olarak, hukuki girişimlerde bu-
yöntemlerle kamuoyunu ve karar alıcıları bilgilendirmeye lunma, suç duyuruları yapma yöntemlerine sıkça başvur-
çalışırlarken, kimi örgütler daha çok güvenlik sektörünün maktadırlar. Ancak yapılan suç duyurularının ne ölçüde
hesap verebilirliği, bütçelerinin denetlenmesi, şeffaflık ya takip edilebildiği konusunda bir hükme varmak henüz zor
da sivil – asker ilişkileri gibi daha spesifik alanlara yoğun- gözükmektedir. STK’ların kamuoyu oluşturmayı ve karar
laşmaktadır. alıcıları etkilemeyi hedefleyen açıklama ve raporlarının
sayısı oldukça fazladır. Bu açıklama ve raporların listele-
Ne var ki, Türkiye’de güvenlik algısı ve özellikle milli gü- rine ve tam metinlerine, ayrıca periyodik ihlal raporlarına
venlik kavramına atfedilen anlam son derece belirsiz ve İHD, MAZLUMDER, TİHV, İHGD, İHAD, UAÖ-Türkiye
sınırsızdır. Bu muğlak ve her tür yoruma müsait yaklaşı- gibi insan hakları örgütleri başta olmak üzere hak temelli
mın tercih edilmesinin ana nedeni, tüm siyasi sorunları çalışan STK’ların web sayfalarından ulaşılabilir. STK’ların
birer güvenlik ve asayiş sorununa indirgemeye izin veri- hangi konularda araştırma – inceleme ya da izleme ya-
yor olmasıdır. AB İlerleme Raporlarında da dikkat çeki- pıp raporlar yayınladıklarına, hukuki girişimlerde bulun-
len bu yaklaşım, güvenlik sektörünün tüm politik sorun- duklarına dair bir liste çalışması yapmak bu yazının önce-
lara müdahil olmasını kolaylaştırıp meşrulaştırmakta ve likli amacı olmadığı gibi, hacim itibariyle de oldukça uzun
güvenlik görevlilerine güçlü bir koruma sağlamaktadır. bir liste vermemizi gerektirecektir. İzleme ve raporlama
Bu yüzden de, Türkiye’de güvenlik sektörünün demok- yapan örgütlerin dışında, vicdani retçiler, savaş karşıtları
ratik denetimine ilişkin gelişmeleri ele alırken, sivil top- gibi tamamen militarizm üzerine yoğunlaşmış inisiyatifler
lum üzerindeki güvenlik denetimi vakıasıyla karşı karşıya de bulunmaktadır. Bunlar da, daha çok kamuoyunu bil-
kalmak kaçınılmaz olmaktadır. Özellikle 2006 – 2008 dö- gilendirme, anti-militarist bir toplumsal bilinç oluşturma
nemi, sivil toplumun güvenlik sektörü tarafından nasıl amaçlı yayın ve etkinlikler yapmaktadır. Bu çalışmada
kontrol altında tutulduğunun belgelerle açığa çıktığı bir ise, spesifik bazı sorunlar/olaylar karşısında STK’ların ge-
dönem olmuştur. “STK Andıçı” başta olmak üzere, bu dö- liştirdiği denetim mekanizmaları ve faaliyetleri arasında
nemde açığa çıkan pek çok belgenin de işaret ettiği gibi, öne çıkan bazı örnekler ele alınacaktır.
2006 – 2008 döneminde, güvenlik sektörünün deneti-
minde hareket eden örgütler, siyasi gündemde oldukça Sİvİl toplumun hukuk mücadelesİ
belirleyici rol oynamışlardır.
Mİllİ Güvenlİk Sİyaset Belgesİ
Güvenlİk sektörünün demokratik 2005 sonlarında kabul edilen ve “kırmızı kitap” veya “gizli
denetİmİnde STK’lar: 2006 – 2008
anayasa” olarak da adlandırılan Milli Güvenlik Siyaset
Sivil toplum örgütlenmesini bizzat devlet eliyle yapmaya Belgesi (MGSB)’nin hem içeriği hem de sivil toplumdan,
yönelik politikalar ve STK’lara uygulanan baskılar, sivil hatta ülkenin güvenliğiyle ilgili son sözü söyleme yetki-
toplumda güvenlik sektörünün demokratik denetimine sine sahip tek kurum olan Meclis’ten dahi saklanmış ol-
ilişkin bir farkındalık ve bilincin, dolayısıyla bu tür bir fa- ması, STK’ların da yoğun eleştirilerine hedef oldu. İHD,
aliyetin gelişmesini ciddi ölçüde engellemiştir. Bu yüzden MGSB’nin ve bu belgeyi yürürlüğe koyan Bakanlar Ku-
de, genel olarak devletin, özel olarak da güvenlik sektö- rulu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali iste-
rünün demokratik denetimi konusundaki yetki ve so- miyle Danıştay’a dava açtı. İnsan haklarını sınırlayıcı hiç-
rumlulukları, STK’ların gündemine henüz yeterince gi- bir belgenin, hatta kanunun çıkarılamayacağını vurgula-
rememiştir. Daha çok, sayıları pek de fazla olmayan in- yan İHD, MGSB’nin pek çok alanda hak ve özgürlükleri

285
kısıtlayıcı düzenlemeler içerdiğini belirtti. Bunun yanı Festus Okey davası
sıra İHD, milli güvenliğin sağlanmasından yana hükü-
20 Ağustos 2007’de Nijeryalı göçmen Festus Okey, Bey-
metin Meclis’e karşı sorumlu olduğunu, oysa MGSB’nin
oğlu Emniyet Müdürlüğünce gözaltına alındıktan sonra
Meclis onayından geçirilmediğini, bürokrasinin bildiği bir
polis kurşunuyla öldürüldü. Olayın hemen ardından,
belgenin Meclis’ten kaçırıldığını, bunun da Anayasa’nın
Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü, Festus Okey’in polisin si-
117. maddesine aykırı olduğunu dile getirerek bu belgenin
lahını almaya çalışırken vurulduğunu açıkladı. STK’lar,
Anayasa’ya da aykırı olduğunu öne sürdü. Dava, Danış-
yaptıkları açıklamalar ve protestolarla, soruşturma açı-
tay tarafından henüz bir karara bağlanmamıştır.
lıncaya kadar olayın gündemde kalmasını sağladılar.
Hrant Dİnk Dava İzleme Ekİbİ Bu girişimlere Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Ko-
miserliği (BMMYK) ve uluslararası örgütlerin baskıları
19 Ocak 2007 günü İstanbul Şişli’de, AGOS gazetesinin
da eklenince, olay parlamentoya ve yargıya taşındı.6
önünde katledilen Hrant Dink’in ardından adaletin ger-
Bu arada, Festus Okey’le ilgili dava dosyasını inceleyen
çekleşmesi için müdahil avukatlara destek vermek ve ka-
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi avu-
muoyunu davayla ilgili bilgilendirmek amacıyla “Hrant
katları, bir dizi hukuki sorun ya da aydınlatılması gere-
Dink Dava İzleme Ekibi” oluşturuldu. Çeşitli STK temsil-
ken nokta belirlediler. Avukatlara göre, Okey’in öldürül-
cilerinin, gazetecilerin, akademisyenlerin, uzmanların ve
düğü gün tutanağı hazırlayan kişi, Okey’in katil zanlısı
aktivistlerin yer aldığı İzleme Ekibi, avukatların talepleri
polis memuru Cengiz Yıldız’dı. Okey’in vurulması Savcı-
doğrultusunda, belgeleri inceleyip açıklamak, rapor ha-
lığa üç saat geç haber verilmişti; bu süre içinde de dava
line getirmek, ipucu olabilecek verileri ayıklamak ve dü-
ile ilgili önemli deliller imha edilmişti. Örneğin Cengiz
zenlemek gibi çalışmalar yapmakta ve adil bir yargılan-
Yıldız’ın parmak izleri alındığında barut izi bulunamadığı
manın gerçekleştirilebilmesi için önemli katkılar sağla-
belirtilmişti. Çünkü bu arada Yıldız’ın elini yıkamış olması
maktadır. Bunlara ilaveten, İngilizce ve Türkçe yayın ya-
ihtimali oldukça yüksekti; bu da en azından Emniyet’in
pan http://www.hranticinadaleticin.com web sitesinden
önemli bir ihmali olduğunu gösteriyordu. Öte yandan,
davanın seyri kronolojik olarak güncellenmekte, duruşma
Savcılık dosyasında yer alan belgelere göre, Okey neza-
günleri, Hrant Dink’in arkadaşlarının basın açıklamaları
rethaneye alınmamıştı. Ancak Okey ile beraber alıkonu-
ve Türkiye’de ya da dünyada Hrant Dink adına düzenle-
lan Mamina Oga nezarete alınmış ve bu sürede dosya-
nen her türlü etkinlik duyurulmaktadır. İzleme Ekibinin
daki belgelerde belirtildiği gibi nezarethane tadilatta de-
esas amacı, cinayet öncesinde ve sonrasında yapılan ih-
ğildi. Emniyet Müdürlüğü, kamera kaydı yapmadıklarını
barları değerlendirmeyen, dolayısıyla bu cinayette kasıtla
belirtiyordu ama giriş-çıkış ve diğer görüntülerin silinmiş
ya da ihmalle payı bulunan kolluk görevlilerinin yargılan-
ya da üzerlerine yeniden kayıt yapılmış olması yüksek bir
ması, cinayetle ilgili tüm gerçeklerin ortaya çıkmasıdır.
ihtimaldi. Ayrıca karakol giriş-çıkış ve hastane görüntüle-
rinde Festus Okey’in üzerinde görülen gömlek de deliller
arasında bulunmamaktaydı. Bu da delillerin karartıldığı
İnsan hakları savunucuları tarafından izlenen ve
ihtimalini gündeme getirmekteydi. Tüm bunlara ek ola-
gözlem raporu hazırlanan bazı davalar:
rak, Beyoğlu Emniyet Müdürlüğünde yaşanan olayın ar-
• Şemdinli davası; dından polis memurları, savcılık soruşturmasını zorlaştır-
• Hrant Dink davası; mak için de her yolu denediler. İlk duruşmada mahkeme,
• Malatya davası; işlenen suçu “kasten adam öldürme” olarak değerlendi-
• Baran Tursun’un polis tarafından öldürülmesi rip görevsizlik kararı verdi.7
davası;
• Baran Tursun’un babası Mehmet Tursun Van ve Hakkârİ’de suç duyuruları
hakkında açılan davalar;
5 Mart 2008 tarihinde Van’ın Erciş ilçesinde Demokratik
Toplum Partisi (DTP)’nin düzenlediği şölenin ardından
kent merkezine doğru yürüyen bir grubun slogan atması
üzerine, güvenlik güçleri müdahale etti; bir kişi öldü, çok
6 http://www.tesev.org.tr/UD_OBJS/PDF/DEMP/AIR/Aylik%20-
Izleme%20Raporu%20-%20Agustos%202007.pdf. sayıda kişi yaralandı. Van Barosu, İHD ve MAZLUMDER
7 http://www.tesev.org.tr/UD_OBJS/PDF/DEMP/AIR/Aylik%20- bir heyet oluşturarak, “Erciş’teki Gösterilerde Orantısız
Izleme%20Raporu%20-%20Kasim%202007.pdf .
8 http://www.ihd.org.tr/index.php?option=com_content&view=ar- Güç Kullanımı İddiaları ve Mehmet Deniz’in Yaşamını Yi-
ticle&id=484:van-ercte-yamini-yen-mehmet-den-e-k-arairma- tirmesine İlişkin Özel Rapor”8 hazırladılar ve suç duyuru-
ve-celeme-raporu&catid=34:el-raporlar&Itemid=90.

286
sunda bulundular. Rapor, savcılık dosyasına da girdi an- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendi-
cak polisler hakkında soruşturma izni verilmemesi üze- kası, Türkiye Yayıncılar Birliği, Uluslararası Pen Türkiye
rine, konu idari yargıya taşındı. Erciş Cumhuriyet Savcı- Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Kitap Çevirmen-
lığı, polisler hakkında iddianame hazırlayarak Erciş Ağır leri Meslek Birliği, ortak bir açıklama ile TBMM’nin söz
Ceza Mahkemesine gönderdi fakat Mahkeme iddiana- konusu tasarıyı reddetmesini istedi.11 MAZLUMDER ise,
meyi reddetti. Bunun üzerine yapılan itiraz, halen Van tasarıyla ilgili bir rapor yayınladı.12 TBMM Adalet Komis-
Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesince incelenmektedir. yonundaki görüşmeler boyunca TBB13 ve Türkiye Gazete-
ciler Cemiyeti (TGC) taslağa yönelik eleştirilerini ve daha
Öte yandan, Van, Hakkâri ve Yüksekova’da 2008 Nev-
kapsamlı bir düzenleme yapılması taleplerini dile getir-
ruz olaylarında iki kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı.
diler.
MAZLUMDER yöneticileri, hazırladıkları “Van – Hak-
kâri – Yüksekova 2008 Newroz Olayları Raporu”9 ile bir- İHD, MAZLUMDER, İHGD başta olmak üzere, pek çok
likte Van ve Hakkâri Valileri, Emniyet Müdürleri, Yükse- STK ve meslek kuruluşu, 2007’deki Polis Vazife ve Sala-
kova Kaymakamı ve Emniyet Müdürü ile olaylarda gö- hiyetleri Kanunu (PVSK)’nda Değişiklik Yapılmasına Dair
revli kolluk mensupları hakkında suç duyurusunda bu- Kanun Teklifi’nde öngörülen değişikliklerin getireceği sa-
lundular; ayrıca İçişleri Bakanlığına da başvurarak idari kınca ve riskleri belirleyip açıkladılar. 14 Haziran 2007’de
soruşturma açılmasını talep ettiler. Ancak müştekilerin yürürlüğe giren PVSK’da yapılan değişikliklerle polislere
İstanbul’da ikamet ettikleri, “taraflı ve siyasi görüş sa- tanınan yetkilerin artmasının ardından, Haziran ve Tem-
hibi” kişilerle görüştükleri, işlenen bu suçlardan zarar muz ayları içerisinde özellikle İstanbul Beyoğlu başta ol-
görmedikleri ve suç duyurusu dilekçelerinde “PKK pro- mak üzere pek çok yerde işkence ve kötü muamele vaka-
pagandası” yaptıkları gerekçesiyle sorumlu kamu görev- larında artış gözlendi. Polise verilen yeni yetkilerin, Tak-
lileri hakkında soruşturma açılmasına gerek görülmedi. sim ve Beyoğlu’nda işkence ve kötü muameleyi arttırdı-
Van Barosu, İHD, MAZLUMDER ve ÇHD Van Şubeleri ile ğına dikkat çeken İHD ve MAZLUMDER, iki ayda 60’dan
İnsan-Der temsilcilerinden oluşan bir heyet de aynı olay- fazla başvuru aldıklarını açıkladılar. Buna karşılık, Be-
ları araştırdı ve 9 Nisan 2008 tarihli “Van Nevroz Olayla- yoğlu Mahalle Muhtarları Derneği ile Beyoğlu Taksici-
rını Araştırma – İnceleme Raporu”nu açıkladı; Van Ba- ler Kooperatifi öncülüğünde bir grup muhtar ve taksici,
rosu Başkanı Ayhan Çabuk, aynı sorunla ilgili olarak suç Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü görevlilerine destek olmak
duyurusunda bulundu. amacıyla Taksim Meydanı’nda toplandılar.14

Almanak Türkİye 2005: Güvenlİk Sektörü ve Muhtıralar ve Andıçlar Gölgesİnde Sİvİl


Demokratİk Gözetİm Toplum

Sivil toplumu sürekli denetim altında tutmaktan vazgeç- Haftalık Nokta dergisi, 5 Nisan 2007 günü “Günümüz-
meyen ordu, sivil toplumun güvenlik sektörünün demok- deki sivil eylemler ne kadar sivil?” diye sorarak çıktı. Nok-
ratik denetimine yönelik çalışmalarından olağanüstü öl- ta’nın yayınladığı, TSK’nın 2004 yılında, darbe hazırlık-
çüde rahatsızlık duymakta ve bu tür girişimlere karşı teh- larına paralel bir biçimde STK’larla işbirliği planı yaptı-
dit boyutlarına varan tepkiler vermektedir. Bunun çar- ğını ortaya koyan belgeye göre, TSK’nın kamuoyu oluş-
pıcı bir örneğini, bizzat Genelkurmay Başkanının, TESEV turmak ve ortak hareket etmek açısından en olumlu bul-
2005 Güvenlik Almanak’ına yönelik sert tepkileri oluş- duğu STK, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) idi. 12 Ni-
turdu. Genelkurmay Başkanı, Almanak’ın, TSK’yı yıp- san günü Genelkurmay’dan yapılan açıklamayla, TSK
ratma operasyonunun bir parçası olduğunu iddia etti. da Plan’ın varlığını kabul etti. Yine aynı gün, Genelkur-
Almanak’ta yazan kamu görevlisi uzmanlar hakkında so-
ruşturma açıldı. 9 http://www.mazlumder.org/haber_detay.asp?haberID=135.
10 İHD’nin resmi açıklaması için bkz.http://www.ihd.org.tr/basin/
bas20060501.htm
Yasama faalİyetlerİnde STK’lar
11 “Meslek örgütleri, basına ağır cezalar öngören yeni TMY’yi
yerden yere vurdu,” Hürriyet, 25 Haziran, 2006; “TMY hakları
STK’lar, 2006’da Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ile il- gasp edecek,” Radikal, 29 Haziran 2006. Tam metin için bkz.
gili yapılmak istenen değişiklikleri önlemeye çalıştılar an- http://www.tgc.org.tr/duyurular.html
12 http://www.mazlumder.org/ana.php?konu=rapor&id=1052&lang=
cak başarılı olamadılar. İHD, yeni tasarının hak ve özgür- tr
lüklere yönelik bir “saldırı” olduğunu vurgularken,10 Tür- 13 Türkiye Barolar Birliğinin resmi açıklaması için bkz. http://www.
barobirlik.org.tr/calisma/haberler/tbb/060430_tmy.aspx
kiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) tasarının tüm yurt-
14 http://www.tesev.org.tr/UD_OBJS/PDF/DEMP/AIR/Aylik%20Izle-
taşları potansiyel terörist olarak gördüğünü ileri sürdü. me%20Raporu%20-%20Eylul%202007.pdf.

287
may Başkanı Yaşar Büyükanıt bir basın toplantısı düzen- leri ve Milli Eğitim Bakanlıklarının faaliyetlerine de geniş
leyerek, “Cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil özde yer ayrılmış olduğu görüldü.
bağlı olacak bir kişinin Cumhurbaşkanı seçilecek olmasını
Altı bölümden oluşan belgede “STÖ’ler Hakkında Med-
umut ediyoruz”15 dedi. 14 Nisan’da da, eski Jandarma Ge-
yada Yer Alan Haberler”, “ABD ve AB’den Mali Des-
nel Komutanı Şener Eruygur başkanlığındaki Atatürkçü
tek Aldığı Tespit Edilen Sivil Toplum Örgütleri”, “Türki-
Düşünce Derneğinin öncülük ettiği ve birçok STK’nın da
ye’deki Sivil Toplum Örgütlerinin İlişkileri”, “TSK ile İle-
destek verdiği “Cumhuriyet Mitingleri”nin birincisi Anka-
tişim İçinde Olan Dernekler”, “Medyada ve Üniversite-
ra’da yapıldı. Bu “sivil toplum” faaliyeti İstanbul, İzmir,
lerde Görev Yapan Emekli TSK Personeli” ve “Planlanan
Samsun, Manisa, Çanakkale ve Mersin gibi çeşitli şehir-
Faaliyetler” gibi bölümler yer alıyor. Planlanan Faaliyet-
lerde birkaç ay boyunca sürdürüldü.
ler bölümünde, TSK ile yönetsel ve ekonomik ilişkileri ve
Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili ilk tur 27 Nisan’da bağları bulunan ve binlerce eğitilmiş personelin görev
yapıldı ve aynı günün son saatlerinde Genelkurmay’ın yaptığı şirket ve vakıflar (OYAK, ASELSAN, MKE gibi) ile
internet sitesine bir elektronik muhtıra düştü. Doğrudan birlikte “TSK’nın halkla bütünleşmesi, TSK lehine kamu-
cumhurbaşkanlığı seçimlerini hedef alan bu e-muhtırayla oyu oluşturma, genel ve yerel medyanın izlenmesi” için
ordu, sürecin kaygıyla izlendiğini belirterek TSK’nın ko- işbirliği yapılacak olan kurum ve isimler olarak nitelen-
nuyla ilgili tartışmalarda taraf olduğunu vurguladı. Or- diriliyor.19
dunun sadece sivil siyasete değil, aynı zamanda yargıya
da yeni bir müdahalesi olan bu “e-muhtıra” üzerine Hü- Sınır ötesİ operasyonlar ve sİvİl toplum
kümet, daha önceki askeri müdahalelerin ardından hü- İstanbul Barış Meclisi Grubu, Sosyalist Demokrasi Par-
kümetlerin takındığı tavırların aksine, muhtırayı sert bir tisi (SDP), Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Emeğin
tepkiyle karşıladı.16 Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Devrimci
Bu arada, 7 Nisan 2008 günü Taraf gazetesi, Mart 2006 Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) ve İHD’nin yanı sıra çok sa-
tarihli “Sivil Toplum Örgütlerinin Faaliyetleri” başlıklı bir yıda örgütü bir araya gelerek, TSK’nın Kuzey Irak’a ger-
“Andıç” yayınladı. Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek çekleştirdiği sınır ötesi operasyona tepki gösterdi ve hü-
Daire Başkanlığı tarafından hazırlanıp Genelkurmay 2. kümeti ‘Savaş Hükümeti’ olarak niteledi.20 Buna karşı-
Başkanlığına ve Genelkurmay Harekât Başkanlığına gön- lık, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türk Girişim ve İş
derildiği belirtilen belgeyle, TÜSİAD’dan TESEV’e ka- Dünyası Konfederasyonu (TÜRKKONFED), Müstakil Sa-
dar pek çok STK’nın; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den nayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) gibi işadamları
Rahmi Koç’a, Sabancı ailesinden, Eczacıbaşı’lara, Can örgütlerinin liderleri, sınır ötesi operasyona tam destek
Paker’den Oktay Ekşi’ye kadar birçok kişinin fişlendiği verdiler.21
ortaya çıktı. Söz konusu belgede, birçok kurum ve kişi, Muhalefet liderleri Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli’nin sı-
“Türkiye’yi bölmek isteyen ABD ve AB’nin projelerini Tür- nır ötesi harekâtla ilgili eleştirileri üzerine, Genelkurmay
kiye’de yürütmek için birçok fondan yardım almakla” suç- 4 Mart’ta, Baykal ve Bahçeli’nin sözlerini “Türk Silahlı
landı.17 Belgenin hazırlık amacının, “ABD ve AB’nin kendi Kuvvetlerini hedef alan haksız ve seviyesiz saldırılar” olarak
amaçlarına uygun olarak yönlendirdiği sivil toplum örgütle- değerlendirerek sivil siyasi hayata bir kez daha çeki dü-
rinin faaliyetleri hakkında bilgi vermek ve bu kapsamda alı- zen vermeye kalkıştı. Buna karşı MAZLUMDER, CHP ve
nabilecek karşı tedbirler hakkında onay almak” olduğu be- MHP’nin TSK ile ilgili söz konusu eleştirilerine Genelkur-
lirtiyordu.18 Belgede AÇEV, İKSV, KADER, KAMER, TE- may’dan bir açıklama ile cevap verilmesini ve açıklama-
SEV, TOBB, TÜSİAD ve SODEV gibi birçok STK ve Robert nın içeriğini eleştirdi. MAZLUMDER, demokratik toplum-
Koleji, ENKA okulları, Sabancı Üniversitesi ve Bilgi Üni- larda eleştirilemez bir kurum olmadığını ve halkın temsil-
versitesi gibi eğitim kurumlarının yanı sıra Adalet, Dışiş- cisi olan siyasi partilerin çeşitli kurumlara yönelik eleşti-
15 “Büyükanıt cumhurbaşkanı adayını tarif etti,” Radikal, 13 Nisan
rilerinin “halkın iradesini yansıtan ifadeler” olduğunu
2007. http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=218257 vurguladı.
16 http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/406662.asp .
17 “Andıç belgesine girmeyen kalmamış,” Taraf, 7 Nisan 2008 İstenmeyen Mİsafİrler: Mültecİler
18 “STK’lara yönelik suçlamalar,” Taraf, 7 Nisan 2008
19 Ayrıntılı bilgi için bkz. TESEV Aylık İzleme Raporu, Nisan – Ma- Nisan 2008’de hYd, hazırladığı “İstenmeyen Misafirler:
yıs 2008.
Türkiye’de Yabancı Misafirhanelerinde Tutulan Mülteci-
20 “Sol partiler operasyona tepkili,” Radikal, 20 Aralık 2007
21 http://www.tesev.org.tr/UD_OBJS/PDF/DEMP/AIR/Aylık%20-
ler” raporuyla Türkiye’deki mültecilerin tabi oldukları ko-
Izleme%20Raporu%20-%20Ekim%202007.pdf. şulları ve karşılaştıkları kötü muameleleri gözler önüne

288
serdi.22 Rapor’a göre polisler, misafirhanelerdeki kişile- jik Haritasının Çıkarılması”29 başlıklı projeyi tamamladı.
rin gerek sığınma başvurusunda bulunma, gerekse temel 1 Şubat 2006 – 30 Nisan 2008 tarihleri arasında yürütü-
ihtiyaçlarıyla ilgili taleplerini önemsememekte, onlara len çalışma, Türkiye’de işkence ve kötü muamele olgu-
kaba davranmakta, hatta yer yer fiziksel şiddet uygula- sunu çevreleyen ilişkiler ağını, yani sahayı görsel bir di-
maktaydılar.23 Rapor, hYd tarafından Emniyet Genel Mü- yagrama dönüştürmeyi hedefliyordu. İşkence ve kötü
dürlüğü Yabancılar Hudut İltica Daire Başkanlığına da muamelenin meydana gelmesinde ya da işkenceyle mü-
sunuldu ancak Emniyet rapordaki iddiaların kabul edile- cadele edilmesinde rolü olan veya olabilecek aktörler
mez olduğunu savundu.24 arasındaki güç/etki ilişkilerini gösteren harita, işkence ve
kötü muamelenin sona ermesi için çaba göstermek iste-
Nisan 2008 sonunda, BMMYK, dört mültecinin ölümüyle
yenlere bir büyük resim sunarak olası müdahale alanla-
ilgili olarak Türkiye’den açıklama istedi. BMMYK’nın
rını gösteriyor. Çalışmanın ana hedefi, bu ağın aktörleri
görgü tanıklarına dayandırarak verdiği bilgiye gore,25 60
ile ilgili bilgi almak ve ilişki zincirini kırabilmek için ya-
kişi sınır dışı edilmek üzere Habur Sınır Kapısı’na götü-
ratıcı ve stratejik düşünmeye, işbirliğine ve yaratıcı yeni
rülmüş ancak Iraklı yetkililer kendi vatandaşları olma-
yöntemlere ihtiyaç olduğunu gözler önüne sermektir.
dıkları gerekçesiyle bunlardan 18’inin geçişine izin verme-
mişti. Bunun üzerine Dicle nehrini yüzerek geçmeye zor-
Darbelere karşı sİvİl toplum: Genç Sİvİller,
lanan 18 mülteciden dördü boğularak ölmüştü. Avrupa Darbeye Karşı 70 Mİlyon Adım
Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Göç Komisyonu
Türkiye’ye Irak sınırında boğularak ölen göçmenlerle il- 12 Eylül darbesinin yıldönümünde, DİSK ve KESK gibi sen-
gili soruşturma başlatması çağrısında bulunurken, hYd, dikalar, TTB, TMMOB ve TÜRMOB gibi meslek kuruluş-
İHD, İHGD, MAZLUMDER, Mültecilerle Dayanışma Der- larıyla bir grup akademisyen tarafından başlatılan “yeni
neği ve UAÖ Türkiye Şubesi ortak açıklama yaptılar.26 bir anayasa” kampanyası üzerine Genelkurmay Başkanı
Yaşar Büyükanıt, yeni bir anayasaya yönelik çalışmalarla
11 Haziran 2008 günü, Kırklareli Gaziosmanpaşa Yabancı
ilgili olarak “bizim taraf olduğumuz ve vazgeçemeyeceğimiz
Kabul ve Barındırma Merkezi, bir kişinin ölümü ile netice-
unsurlar vardır. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter dev-
lenen olaylarla gündeme geldi. MAZLUMDER, kampı zi-
let yapısının, üniter yapıdan oluşan ulus devlet yapısının, bu
yaret etti; sığınmacılar, kamp yöneticileri ve mülki amir-
temel yapıya dayalı laik devlet yapısının ve silahlı kuvvetlerin
lerle görüşerek “Kırklareli Gaziosmanpaşa Yabancı Ka-
yerleşik düzenlemelerinin politik, hissi ve ön yargılı yaklaşım-
bul ve Barınma Merkezinde Yaşanan Olayların ve Kam-
larla bozulmamasıdır”30 diyerek, bir kez daha sivil toplu-
pın Genel Değerlendirme Raporu”nu27 hazırladı.
mun taleplerine müdahalede bulundu. İnsan Hakları Gü-
nü’nden bir gün sonra, 11 Aralık’ta katıldığı bir sempoz-
İşkence Atlası, İşkencenİn Haritalanması
yumda da konuşan Büyükanıt, insan hakları, demokrasi,
Başbakan Tayip Erdoğan, 4 Eylül 2007’de “işkenceye sı- özgürlükler ve barış kavramlarının teröristler tarafından
fır tolerans” sözünü yineleyerek “ülkemde şu anda işkence kullanıldığını belirterek, insan haklarının adeta terörist
diye bir olay yoktur; ispatınız varsa çıkar konuşursunuz” söz- hakları haline dönüştüğünü ileri sürdü.31
lerine STK’lar tepki gösterdi. İHD ve MAZLUMDER tara-
fından yapılan açıklamalarda, yalnızca Haziran ayında Bu tür müdahalelerin sıkça görüldüğü 2006–2008 döne-
üç ilde üç gözaltında ölüm vakasının yaşandığı belirtildi. minde, özellikle 2007 e-muhtırasından sonra, sivil toplum
İHD’ye göre, 2007 yılının ilk altı aylık döneminde 376 kişi hareketinde yeni gelişmeler de yaşandı. 19 Mayıs 2006
işkence ve kötü muameleye maruz kaldı.
22 http://www.hyd.org.tr/staticfiles/files/multeci_gozetim_raporu_
tr.pdf
Nisan 2008 sonunda TİHV, dokuz uzmanın beş yıllık bir 23 http://www.hyd.org.tr/?pid=608
çalışma sonucunda hazırladığı ‘İşkence Atlası’nı yayım- 24 “Mülteci Dosyası: Acı ve İşkence,” Radikal, 3 Nisan 2008
ladı. İşkencenin tıbbi olarak belgelendirmesine ilişkin 25 http://www.unhcr.org/news/NEWS/4811e23c4.html

dünyada ilk yayın olma özelliğini taşıyan kitap, işkence 26 “Hak Örgütleri Dicle’de Boğulan Mültecilerle İlgili Açıklama İs-
tedi,” Bianet, 2 Mayıs 2008
yöntemlerini, işkencenin teşhisini ve muayenenin nasıl 27 http://www.mazlumder.org/haber_detay.asp?haberID=1307
yapılması gerektiğini fotoğraf ve çizimlerle anlatılırken, 28 “Türkiye’de 1 Milyon Kişi İşkence Mağduru,” Sabah, 24 Nisan
2008
Türkiye’de 12 Eylül darbesinden bu yana bir milyonun
29 http://www.stramap.org/tr/anasayfa.aspx
üzerinde kişinin işkenceye uğradığını da ortaya koydu.28 30 “Yaşar Büyükanıt: Konuşmak için taslağı bekliyoruz,” Radikal, 2
Ekim 2007. http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=234-
Bu dönemde hYd de, İHGD ile birlikte “Hak Mücadele- 555

sinde Haritalama Yöntemi: Türkiye’de İşkencenin Strate- 31 a.g.e

289
günü yayımladıkları Kürt sorunuyla ilgili bildiriyle askeri 2. STK’lar kendi sorunlarının, konuyla ilgili güçlü ve za-
vesayete ve militarizme karşı ciddi bir ses çıkaran Genç yıf yanlarının farkındadırlar ve bunu dile getirmekten
Siviller, “Cumhuriyetin iyi çocukları”, “Darbe devam edi- de kaçınmamaktadır.
yor”, “Anayasa Referandumu”, “Sivil Anayasa nasıl ya-
3. Mevcut sistemin kuruluşunda askerlerin belirleyici
pılır?”, “Bir muhtıra gecesi ve ben” ve benzeri bir dizi et-
kinlikle, militarizm ve askeri vesayet konusunda kamu- bir role sahip olması, eleştirilmelerini ciddi biçimde
oyu oluşturma amaçlı çalışmalar yaptılar. Genç Siviller, engellemektedir. STK’lar dahi, güvenlik kurumlarını,
“Sabaha karşı darbeye karşı” diyerek 12 Eylül darbesinin özellikle askerleri, diğer kamu yetkililerini, siyasileri
28. yıldönümünde, darbenin ilan edildiği saat olan sa- eleştirdikleri gibi eleştirememektedir. Asker kişiler ve
baha karşı 03.59’da darbenin duyurulduğu TRT Radyo- askeri kurumlar, ciddi bir dokunulmazlık zırhına sa-
su’nun İstanbul binası önünde 12 Eylül’ü protesto ettiler. hiptir. Oysa askerlerin, sivil siyasi hayata hükmede-
Medyanın ve kamuoyunun görmezden gelemediği sayısız bilen bir pozisyondan çıkarılarak, denetlenebilen, he-
eylem ve etkinliğe imza atan Genç Siviller, duyarlılıklarını sap sorulabilen bir konuma getirilmesi zorunludur.
paylaşan başka inisiyatiflerle birlikte “Darbeye Karşı 70
4. Toplumun geniş kesimlerine egemen olmuş olan gü-
Milyon Adım Platformu” içinde de yer aldılar.
venlikçi bakış açısı, milliyetçiliği ve şiddeti hayatın
Darbeye Karşı 70 Milyon Adım Platformu’nun 21 Hazi- her alanına yayan eğitim sistemiyle pekiştirilmekte-
ran 2008 günü İstanbul’da düzenlediği yürüyüşte, farklı dir. Sivil toplum kuruluşları dahi bundan kurtulama-
kesimlerden binlerce kişi “Darbelere Dur De”, “Darbeye maktadır. Bu yüzden, STK’ların da sivilleşmesi ve de-
Karşı Ses Çıkar” slogan ve pankartları ile yürüdü. Bunun mokratlaşması gerekmektedir.
dışında Darbeye Karşı 70 Milyon Adım Platformu, yine
5. Güvenlik sektörü söz konusu olduğunda, STK’lar etki-
pek çok inisiyatifin ve STK’nın da katılımıyla 12 Eylül’ün
sizleşmektedir. Örneğin Maliye Bakanlığından, askeri
yıldönümünde kurduğu “Vicdan Mahkemesi”nde dar-
harcamalarla ilgili bilgi talep edilebilmekte ancak as-
becileri yargıladı. Genç Siviller ayrıca 12 Eylül’den sonra
keri harcamalar için ayrılan bütçenin nereye harcan-
28 Şubat Vicdan Mahkemesini kurarak yine darbecileri
dığına dair bilgi edinebilmek mümkün olmamaktadır.
yargılarken, Küresel Eylem Grubu, DSİP ve Genç Sivil-
Öte yandan, şiddetin ve devletin çıkarları için ölmenin
ler, “Demokratik Alanda Darbe Yasaktır!” uyarısı yap-
mak üzere pek çok yerde “Yarın Darbe Olursa” toplan- bu kadar kutsallaştırıldığı bir ülkede, güvenlik kurum-
tıları düzenlediler. larının demokratik gözetimi, toplumsal açıdan da zor-
dur. Yine de, bunca kişinin ölümünden sonra, bu or-
Sonuç dunun yıllık maliyetini ya da başarısını yüksek sesle
sorgulamanın yollarını bulmak gerekmektedir.
En ilgili olduğu düşünülen STK’ların bile Türkiye’de gü-
venlik sektörünün demokratik denetimi konusuyla yete- 6. Hak temelli örgütler, silahlı politik grupları da güven-
rince ilgilenmedikleri söylenebilir. Güvenlik sektörünün likle ilgili olarak takip etmeyi gündemlerine almalı-
demokratik denetimini gündemlerine alan ya da alabi- dır. Bu grupların, özellikle hak ihlallerinde kullandık-
lecek olan örgütler olarak, insan hakları ve demokrasi ları silahları temin ettikleri yerlerin ve finansman kay-
alanında çalışan örgütler, güvenlik politikalarının mağ- naklarının izlenmesi gerekmektedir.
dur ettiği kurbanlar üzerinde çalışan kuruluşlar ve sa-
vaş, silah ve şiddet konularında çalışan örgütler zikredi- 7. Mevzuat açısından; askeri kurumların denetimiyle
lebilir. Ancak bu “ilgili” örgütler de demokratik denetimi ilgili düzenlemelerin olmayışı önemli bir sorundur.
daha çok “dolaylı” olarak yapmaktadır. STK’ların güven- 2003 yılında yapılan mevzuat değişikliği ile Sayıştay
lik sektörünün demokratik denetimi konusunda yaşadık- Kanunu’na geçici bir madde eklenmiş ve böylece as-
ları sorunları, kendilerinin gözlem ve tespitleri ışığında şu keri kurumlar da mali denetim kapsamına alınmıştır.
şekilde özetlemek mümkündür: Ancak bu düzenleme, bağımsız, düzenli, etkili ve ka-
bul edilebilir bir denetim imkânı getirmemektedir.
1. STK’lar, güvenlik sektörünün demokratik denetimi ve
gözetimi konusunun başlı başına bir sorun olduğun- 8. STK’lar, Meclis’le çok zayıf ilişkiler içerisindedirler.
dan ve pek çok soruna da kaynaklık ettiğinden yana Genel kurulları izlememekte, soru önergesi verilmesi
güçlü bir farkındalığa sahiptirler. Ancak STK’lar, ha- yoluyla yapılabilecek denetim faaliyetlerinden bile
len güvenlik kurumlarının demokratik denetimine yö- uzak durmaktadırlar. Etkili bir sivil denetim için Mec-
nelik etkili bir çalışma yap(a)mamaktadır. lis’le ilişkilerini güçlendirmelidirler.

290
Ders Kitaplarında Militarizm1

Ayşe Gül Altınay

Tarih Vakfı çalışanları ve gönüllüleri tarafından yürütü- gütlenmesinin değil, kültürün bir uzantısı olarak kurgu-
len ve 2007-2008 ders yılında okutulan 139 ders kitabını lanmaya başlanmıştır5. Özcü bir askeri kimlik kurgusuna
kapsayan zorlu ve titiz tarama çalışmasından süzülen- ve anakronik bir tarih anlayışına6 dayanan bu mite göre
lere militarizm bağlamında baktığımızda üç başlık öne savaşçılık Türk “ırk”ının değişmez bir özelliği, Türk kül-
çıkıyor: Ordu-millet miti ve özcü askeri kimlik kurgusu; türünün gururla taşınan bir vasfıdır: “Her Türk Asker Do-
savaşların/şiddetin sıradanlaşması, olumlanması ve yü- ğar!”
celtilmesi; ve askerileşmiş vatandaşlık anlayışı. Bu ya-
zıda, 10. sınıfta okutulan Milli Güvenlik Bilgisi ders kitabı Savaşın/şİddetİn sıradanlaştırılması,
olumlanması, yüceltİlmesİ
ve ilköğretim ve lise öğrenimi boyunca kullanılan diğer
ders kitapları bu üç başlık altında birarada değerlendiri- Ders kitaplarında “savaşın kaçınılmazlığı” teması, hem
lecektir. doğrudan ifade edilen bir görüş, hem de kitapların (özel-
likle Tarih ve Milli Güvenlik Bilgisi kitaplarının) ana çer-
Ordu-mİllet mİtİ ve özcü askerİ kİmlİk çevesini çizen bir varsayım olarak çıkıyor karşımıza. Ör-
kurgusu neğin, Milli Güvenlik Bilgisi kitabındaki bir okuma parça-
Yeni ilköğretim ve lise ders kitapları, 16 bin yıllık bir geç- sında savaşın ve şiddetin kaçınılmazlığı şöyle anlatılıyor:
mişi olduğu savunulan2 Türklerin tarih boyunca bir “İnsanlar hayat sahnesinde var oldukça aralarındaki müca-
“ordu-millet” olduklarına dair önermelerle doludur. Öğ- dele de devam edecektir. Harp denen bu toplumsal mücade-
retmen kılavuz kitaplarında da bu konunun altı özellikle lenin değişmeyen tek önemli ve hakim aracı, her yönüyle ge-
çizilmiş, çoğu zaman aynı kitapta birkaç defa “ordu-mil- lişmiş olan asker adını verdiğimiz insandır. Mesleğin adının,
let” geleneğinin vurgulanması istenmiştir. 6. Sınıf Sosyal asker kelimesinden türeyerek alınmış olması da mesleğin in-
Bilgiler Öğretmen Kılavuz Kitabı’ndan örnekleyelim: sanla bütünleşmiş olduğunu gösterir.”7 “Vatanseverliğin en
büyük hareket unsurlarından, güç kaynaklarından olan va-
“Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı-
tan fikrini gönüllerden uzaklaştırmak, hakları korumanın en
nın ve geleceğinin teminatı olduğu, Türk milletinin içinden
çıktığı, ‘Ordu millet’ bütünlüğünün en güzel örneği olduğu,
1 Bu çalışma, Tarih Vakfı tarafından Türkiye İnsan Hakları Vakfı or-
devleti iç ve dış tehditlere karşı koruma görevi olduğu vurgu- taklığıyla yürütülen “Ders Kitaplarında İnsan Hakları II” projesi
çerçevesinde yapılmıştır. Çalışmanın uzun hali için bkz. “‘Can Ve-
lanacaktır.”3 “Askerlik yapmanın önemini günümüze bağla- ririm, Kan Dökerim’: Ders Kitaplarında Militarizm,” Ders Kitapla-
yarak vurgulayınız. Düzenli ve disiplinli orduya sahip olma- rında İnsan Hakları II: Tarama Sonuçları içinde, der. Gürel Tüzün,
İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 2009, s.143-165.
nın zafer kazanmaya, ülke savunmasına katkılarını sorunuz. 2 Komisyon, Milli Güvenlik Bilgisis.69.
(...) Geçmişten günümüze Türk halkının zorluklara karşı ba- 3 E.Genç, vd., İlköğretim Sosyal Bilgiler 6 Öğretmen Kılavuz Kitabı,
s.102.
şarılı mücadele vermesi ve kendisine saldıran düşmanlarını
4 age. s.107.
mağlup etmesinden dolayı ordu millet olarak nitelendiğini 5 Bkz. Ayşe Gül Altınay ve Tanıl Bora, “Ordu, Militarizm ve Mil-
belirtiğiniz [sic].”4 liyetçilik,” Milliyetçilik: Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Cilt 4
içinde, s.140-154; Ayşe Gül Altınay, The Myth of the Military-Na-
tion: Militarism, Gender and Education in Turkey.
Bu örneklerde ifade bulan “ordu-millet” miti 1930’lar
6 6. Sınıf Sosyal Bilgiler kitabında kullanılan bir alt başlık anakro-
sonrası Türk milliyetçiliğinin kurucu mitlerinden biridir. nik tarih anlayışının çarpıcı bir örneğidir: “Bozkırın Süvarilerin-
den Çağdaş Türk Ordusuna.”Bkz. İlköğretim Sosyal Bilgiler 6 Ders
Bu mitin önemli bir sonucu olarak askerlik kültürelleştiril- Kitabı,E. Genç, vd., Ankara:MEB, 2006, 114.
miş, savunmanın, ordunun veya genel anlamda devlet ör- 7 Milli Güvenlik Bilgisi, s.69.

291
etkili araçlarından olan ateşli silahları, ellerden almaya ben- simlerin dilimize yabancı kelimeleri sokma çabaları, dil ku-
zer. Bir millet; vatan sevgisinden nefesini ayırırsa vatanını ralları dışında konuşma tarzları yaratılması ve bu tür ko-
sevmezse çok zaman geçmez, vatanını, vatan sevgisiyle dolu nuşma veya hitap tarzlarının film, radyo ve televizyon prog-
olan başka milletlerin istilası altında görür.”8 ramları ile genç nesillere, yani Türkiye’nin geleceği olan siz-
lere aşılanması çalışmaları bu çabalardan bazılarıdır.”11 Bu
Bu ve benzeri ifadelerde “toplumsal mücadele” kaçınıl-
önermelerin jeopolitik bilimi şemsiyesi altında bilimsel id-
maz olarak “savaş”la özdeşleştirilmekte, “hakları koru-
dia ile yapıldığı ve Milli Güvenlik Bilgisi dersinde tartışı-
manın en etkili aracı” olarak “ateşli silahlar” gösteril-
lan güncel siyaset konularının önemli bir kısmının diğer
mekte; insanlar/toplumlar arası sorunların “barışçıl” çö-
derslerde tartışılmadığı düşünülürse, öğrencilere verilen
zümü ve (insan hakları mücadelesinde olduğu gibi) “şid-
mesaj daha bir netleşmektedir: Siyaset = (bilimsel) as-
detsiz” hak savunması bir imkansızlık olarak kurgulan-
keri stratejik analiz. Milli Güvenlik Bilgisi dersini asker-
maktadır.
öğretmenlerin veriyor olmasıyla güçlenen bu mesaj iki
Savaşın kaçınılmazlığı fikrini besleyen önemli diğer bir alt mesajı içinde barındırmaktadır: “Siyaseti askerler bi-
öğe “jeostratejik konum” söylemidir: lir ve belirler” ve “doğru siyaset dünyaya askeri gözlük-
lerle bakarak geliştirilir.” “Doğru siyaset” millî siyasettir
“Türkiye jeopolitik üstünlüklerinden dolayı tarih boyunca ve bu bir “güvenlik” meselesidir. Bu güvenlikleştirilmiş si-
birçok ülkenin ve devletin ilgisini çekmiştir. Bu özellikler Tür- yaset anlayışı, sürekli bir “iç ve dış tehdit” algısı karşı-
kiye’ye yönelik iç ve dış tehditleri artırmaktadır. Bazı devlet- sında güçlü bir devlet ve güçlü bir ordu ihtiyacını berabe-
ler, Türkiye Cumhuriyeti’ni içten zayıflatmak için çaba har- rinde getirmektedir.
camaktadırlar. Türkiye, günümüzde ve gelecekte de her za-
man iç ve dış tehditlerle karşı karşıya kalacaktır.”9 Askerİleşmiş vatandaşlık
Başka bir deyişle, Türkiye’nin bulunduğu “jeostratejik” Milli Güvenlik Bilgisi ders kitabına göre “iyi vatandaş”
konum, savaşı kaçınılmaz kılmakta, güçlü bir orduyu da vatanına bağlı vatandaştır; vatan sevgisi “en büyük fa-
temel ihtiyaç haline getirmektedir. Daha da önemlisi, Pı- ziletlerden, en mukaddes vazifelerdendir” ve vatan için
nar Bilgin’in de vurguladığı gibi, bu söylem jeostratejik “canınını seve seve” vermekle ölçülür:
değerlendirmeleri siyasetin merkezine yerleştirmekte, bu
değerlendirmeleri yapma “donanımına” sahip olan or- “Dünyadan vatan fikrini kaldırmanın, insanlığa bir hizmet
duya ise hem uluslararası hem ulusal siyasette ayrıcalıklı olacağını düşünenler varmış. Biz öyle garip bir maksadı ger-
bir konum öngörmektedir.10 çekleştirmek isteyenlere, öncülüğü seve seve bırakırız. Biz
oturduğumuz yerlerin her taşı için cevher kıymetinde bir can
Siyasetin jeostrateji olarak sınırlandırılması en belirgin verdik. Vatanın her avuç toprağı, o yola kendini feda etmiş
olarak Milli Güvenlik Bilgisi dersinde karşımıza çıkmak- bir kahramanın hatırasıdır. Bu bakımdan, bize göre; vatanı
tadır. Çin ve Sibirya ile aynı değerde tutmak ihtimalin dışında gö-
rülür. Vatan bize kılıcımızın ekmeğidir. Daima kendimize ait,
Bu çerçevedeki siyasi değerlendirmeler yalnızca dış si-
yalnız bize ayrılmış biliriz. Daima kendimizden çok sever, ca-
yasetle sınırlı kalmamakta, Türkiye’nin iç siyaseti bağla-
nımızı uğruna feda ederiz...”12
mında da yapılmaktadır:
Bu alıntılarda ifade bulan önemli bir nokta, vatanın
“Yaşadığımız tarihsel kesitte dünyamız, küreselleşme adı al-
kanla, ölümle tanımlanmasıdır. Öğrencilerden daha çok
tında: siyasi, sosyal ve güvenlik bağlamlarında, büyük bir
küçük yaşlardan itibaren vatan deyince “kan” ve “kanla
değişim sürecine girmiş bulunmaktadır. Bu aşamada dil ve
sulanmış toprak” düşünmeleri beklenmektedir.
kültür erozyonu yaratılması yolunda Türkiye üzerinde de-
ğişik oyunlar denenmektedir. Örneğin, bazı sözde aydın ke- Ders kitaplarının hepsinde devletin ve milletin “bağım-
sızlığı” sık sık vurgulanırken, birey olarak vatandaşlar
8 age. s.73. için “bağlılık” önemli bir değer olarak sunulur. Milli Gü-
9 N. Yavuz, İlköğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Ata- venlik Bilgisi kitabına son yıllarda eklenen “Vatandaşın
türkçülük 8, s.170.
Sahip Olması Gereken Temel Değerler ve Üstüne Düşen
10 Pınar Bilgin, “‘Only Strong States Can Survive in Turkey’s Geog-
raphy’: The uses of ‘geopolitical truths’ in Turkey,” Political Ge- Görevler” başlıklı yeni bölüm ders kitaplarının tümünde
ography, 2007, sayı 26, s.740-756.
kendini gösteren bu anlayışı çok güzel özetler.13
11 Milli Güvenlik Bilgisi, s.137.
12 age., s.73.
13 age., s.115.

292
Vatandaşın Sahİp Olması Gereken Temel Kitabın ilerleyen bölümlerinde devlet-vatandaş ilişkisi
Değerler “iç tehdit” tartışmasıyla tekrar gündeme gelir. PKK terör
örgütü için “henüz oynama çağındaki çocukları zorla top-
Bağlılık Sorumluluk Saygı lumsal gösterilere katılmaya zorlayarak onların taze beyin-
* millete * diğer insanlara karşı * öz saygı
lerine şiddeti ve devlete karşı itaatsizlik duygusunu yerleştir-
mekte”16 denmesi, “normal” olanın “devlete karşı itaat”
* vatana * topluma karşı * insana saygı olduğu mesajını verir. Vatandaşın devletle ilişkisinin
“itaat” üzerinden tanımlanması gerek uluslararası insan
* devlete * devlete karşı * millete saygı
hakları anlayışı gerekse demokrasi çerçevesinde şüphe-
* kanunlara * devlete saygı siz ki çok sorunludur.

* manevi değerlere * kanunlara saygı


Sonuç

Ders kitaplarına hakim olan ordu-millet mitinin önemli


Bu tablonun en dikkat çekici unsurlarından biri, “dev- bir uzantısı asker-sivil ayrımının ortadan kalkması, va-
let”in hem “bağlı” olunması, hem “sorumluluk” duyul- tandaşlığın askeri değerler ve süreçler çerçevesinde an-
ması, hem de “saygı” gösterilmesi gerekenler listesinde lamlandırılmasıdır. Ders Kitaplarında İnsan Hakları – II ta-
olmasıdır. Tabloyu izleyen bölümde bağlılık konusuna raması17 eğitimin ve vatandaşlık anlayışının askerileşme-
dört sayfa, sorumluluk konusuna bir sayfa, saygı konu- sine dair çok önemli ipuçları sunmaktadır. Beş yıl önce ya-
suna da iki sayfa ayrılmasıyla, bağlılığın “temel vatan- pılan taramayla karşılaştırıldığında, yeni ders kitapların-
daşlık değerleri” arasındaki ağırlığı da vurgulanmış olur: daki “ordu-millet” vurgusunun daha güçlü ve daha yay-
gın olduğu görülmektedir. Örneğin, Milli Güvenlik Bilgisi
“İyi vatandaş ve iyi insan; bağlılığı temel değer olarak be- ders kitabı büyük ölçüde aynı kalmışken, eklenen okuma
nimser ve bu değere uygun hareket eder. Burada önemli parçalarıyla “ordu-millet” vurgusu güçlendirilmiştir18.
olan; neye, kime ve hangi ilkelere bağlanarak davranıla- Yeni eklenen “Vatandaşın Sahip Olması Gereken Temel
cağıdır. İyi vatandaş, iyi insan; pek çok ilke, kurum ve var- Değerler ve Üstüne Düşen Görevler” bölümü ise askeri-
lığa bağlıdır. Fakat bunlar içerisinde özellikle millete, ülkeye, leşmiş bir vatandaşlık ideali sunmaktadır.
devlete ve kanunlara bağlılık çok önemlidir. Bu varlıklar, bir
arada yaşamamız, huzur ve mutluluk içerisinde var olmamı- Eğitimin sivilleşmesi için ders kitaplarına hakim olan
zın ön şartıdır.”14 ordu-millet mitinin, askerileşmiş vatandaşlık anlayışı-
nın ve savaşın/şiddetin sıradanlaştığı, olumlandığı, yü-
Bu farklı “bağlılık” biçimlerinin hepsinde özcü bir kim- celtildiği tüm metinlerin sorgulanması gerekmektedir.
lik anlayışı ile birlikte milletin, vatanın, devletin bireyden Bu sorgulama, dünyada bizim bildiğimiz başka bir ör-
önce gelmesinin gerektiği görüşü güçlü ifadelerle tekrar- neği bulunmayan Milli Güvenlik Bilgisi dersinin içeriğin-
lanır: den öte varlığını tartışmaya açmadan çok sınırlı kalacak-
tır. Asker-öğretmenler tarafından verilen ve tüm öğren-
“Millet özelliğini kazanan toplumun bireyi, ait olduğu mil-
cilere zorunlu olan bir askerlik dersi içeren bir eğitim sis-
lete ve onun dayandığı ilkeler ile ortak çıkarlara içtenlikle
temi asker-sivil ayrımının ortadan kalktığı, askerileşmiş
bağlılık duyar. Milletlerin dayandığı temel ilkelerin başında
bir eğitim sistemidir ancak. Sivilleşme, yalnızca var olan
kültür gelir. Kültür, duyuş, düşünüş, sorunları çözme yöntem
sorunlu alanları değiştirmeyi değil, eğitim sürecine yeni
ve kuralları, ortak yaşama düzenidir. Kültür vasıtasıyla ile-
bazı alanların ve yaklaşımların eklenmesini de içermeli-
tişim kurar, çalışır, neyi nasıl üreteceğimizi bilir, ailevî, dinî,
dir. Ders kitaplarında rastlanan önemli bir eksiklik, barış-
ahlakî yaşantımızı düzenler, tabiatla ve hatta düşmanları-
cıl süreçlere ve şiddetsiz mücadele yöntemlerine dair ör-
mızla nasıl mücadele edeceğimizi biliriz. (...) Milletin değer-
neklerdir. Dünya ve Türkiye tarihlerinin savaşlardan iba-
lerine bağlılık, bireylerin geleceğini garanti altına alır.”15
retmiş gibi aktarılması, tarihin ve insanlar arasındaki iliş-
Milletin mutlaklaştığı ve “bir toplumun ulaştığı en yük- kilerin önemli bir kısmını karanlıkta bırakmayı ve savaş-
sek seviye” olarak görüldüğü; bireye devletten bağımsız 14 age. s.115-116.
bir varoluşun öngörülmediği; tüm “hakların” devlet üze- 15 age., s.116.
rinden tanımlandığı; kültürün ise bize “düşmanlarımızla 16 age., s.139.
17 Gürel Tüzün (ed.), Ders Kitaplarında İnsan Hakları II: Tarama So-
nasıl mücadele edeceğimizi” öğrettiği savunulan bu “va- nuçları, İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 2009.
tandaşlık” anlayışı oldukça düşündürücüdür. 18 Milli Güvenlik Bilgisi, s.68-73.

293
ları doğallaştırmayı getirmektedir. Karşılıklı anlayış, fark- yaratabilir. Bu süreçlere dair merak ve onlara dâhil olma
lılıkların bir arada yaşaması, yardımlaşma, barış çabaları, yönünde bir ilgi ve istek uyandırabilir.
sorunların şiddet içermeyen yöntemlerle çözüldüğü sü-
reçler, insan hakları hukukunun getirdiği kazanımlar gibi Önümüzde duran acil soru şudur: 21.Yüzyıl Türkiye’sine
olumlu ve (barış ve insan hakları açısından) öğretici ör- dair “iyi vatandaş” ideali “can veririm, kan dökerim” di-
neklerin ders kitaplarında yer almaya başlaması, öğren- yen gençlerden mi geçmeye devam edecektir, yoksa farklı
cilerin hayata ve kendilerine bakışlarında büyük farklar bir vatandaşlık ve eğitim anlayışı geliştirilebilecek midir?

294
Kaynakça1

Kİtaplar: Cerrah, İbrahim: Güvenlik Sektörü Yönetişimi: Türkiye ve


Avrupa İçinde İç Güvenlik Sektöründe Zihinsel Modernizasyon ve
Abrahamsson, Bengt: Military Professionalization and Political Demokratik Gözetim (İstanbul: TESEV, 2008).
Power (Londra: Sage Publications, 1972).
Cerrah, İbrahim; Eryılmaz, M. Bedri (yay. haz.), Avrupa Polis
Agamben, Giorgio: Homo Sacer: Sovereign Power and Bare Life Etiği Yönetmeliği & Açıklayıcı Notlar (Ankara: Güvenlik Bilimleri
(Stanford: Stanford University Press, 1998). Enstitüsü Yayınları, 2001).
Agaşe, Çetin: Susurluk’tan Ergenekon’a Jitem Gerçeği (İstanbul: Cizre, Ümit (ed.): Almanak Türkiye 2005 Güvenlik Sektörü ve
Truva Yayınları, 8. Baskı, 2009). Demokratik Gözetim (İstanbul: TESEV Yayınları, 2006).
Akdeniz, Yaman; Altıparmak, Kerem: İnternet: Girilmesi Tehlikeli Clasius, Marlies; Kaldor, Mary (ed.): A Human Security Doctrine
ve Yasaktır – Türkiye’de İnternet İçerik Düzenlemesi ve Sansürüne For Europe (Londra: Routledge, 2004).
İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme, <http://privacy.cyber-rights.
Dahl, Robert: Controlling Nuclear Weapons (Syracuse, NY:
org.tr/?page_id=255>.
Syracuse University Press, 1985).
Akgüner, Tayfun: 1961 Anayasasına Göre Milli Güvenlik Kavramı
Davutoğlu, Ahmet: Stratejik Derinlik, (İstanbul: Küre Yayınları
ve Milli Güvenlik Kurulu (İstanbul: İstanbul Üniversitesi SBF 2001).
Yayını, 1993).
Demir, Ali Faik: Türk Dış Politikasında Liderler (İstanbul: Bağlam,
Altınay, Ayşe Gül: “‘Can Veririm, Kan Dökerim’: Ders 2007).
Kitaplarında Militarizm,”, (ed.) Gürel Tüzün, Ders Kitaplarında
İnsan Hakları II: Tarama Sonuçları (İstanbul: Tarih Vakfı Desch, Michael C.: Civilian Control of the Military: The Changing
Yayınları, 2009) Security Environment (Baltimore, MD: Johns Hopkins University
Press, 1999).
Altınay, Ayşe Gül: The Myth of the Military-Nation: Militarism,
Gender and Education in Turkey (New York: Palgrave, 2004). EGM: 2000 Yılında Türk Polisi.

Altınay, Ayşe Gül; Bora, Tanıl: “Ordu, Militarizm ve EGM: Çevik Kuvvet Polisinin Toplumsal Olaylardaki Çalışmasına
Tesir Eden Faktörler (Ankara: Emniyet Genel Müdürlüğü, 2001).
Milliyetçilik”, (ed.) Bora, Tanıl/ Gültekingil, Murat, Milliyetçilik:
Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, Cilt IV (İstanbul: İletişim, 3. Erdoğan Tosun, Gülgün: Demokratikleşme Perspektifinden Devlet
Baskı, 2003). – Sivil Toplum İlişkisi (İstanbul: Alfa Yayınları, 2001).
Ateşsoy, Yaşar: Bir Müdavimin Günlüğü-Ufkun Ötesine Yolculuk Ergut, F: Modern Devlet ve Polis (İstanbul: İletişim Yayınları,
(Ankara: 2005). 2004).

Aydın, A. H.: Police Organisation and Legitimacy: Case Studies of Erman, Sahir: Askeri Ceza Hukuku (İstanbul: 1974).
England, Wales, and Turkey (Avebury: Aldershot, 1997).
Faltas, Sami; Jansen, Sander (ed.): Governance and the Military:
Balık, Uğur; Şahan, Timur: İtirafçı: Bir JİTEM’ci Anlattı (Aram Perspectives for Change in Turkey (CESS, 2006).
Yayınları, 2004). Finer, Samuel: The Man on Horseback: The role of Military in
Bayraktar, Köksal: Siyasal Suç (İstanbul: 1982). Politics (Harmondworth: Penguin, 1962).

Bayramoğlu, Ali; İnsel, Ahmet (ed.): Bir Zümre, Bir Parti


Türkiye’de Ordu (İstanbul: Birikim Yayınları, 2006). 1 Biriz Berksoy’un makalesinde kullandığı dergiler (Polis 1963, 1964,
1966, 1967, 1970, 1971, 1975, 1979, 1980, 1984, 1986, 1987, 1989; Polis Der-
Bilge, Necip: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hâkim ve Savcı gisi 1995, 1996, 1997, 1998, 2000, 2001, 35 (2003), 36 (2003), 37 (2003),
38 (2004), 39 (2004), 41 (2004), 42 (2004), 43 (2005), 47 (2006); Da-
Teminatı (Ankara: 1972).
nışma Meclisi Tutanak Dergisi, [40/1] 21.1.1982, [117/1] 7.7.1982, [148/1]
18.8.1983) ve gazete haberleri (Radikal Ocak 2006- Eylül 2008
Born, Hans; Fluri, Philipp; Johnsson, Anders (ed.): Parliamentary
Milliyet Haziran 1985, Ağustos 1994, Ağustos 1995) kaynakçada liste-
Oversight of the Security Sector: Principles, Mechanisms and
lenmemiştir. Bu kaynaklara ilişkin bilgilere ilgili makalenin dipnotla-
Practices, Handbook for Parliamentarians (DCAF, 2003). rından ulaşılabilir.

295
Genç, E. vd.: İlköğretim Sosyal Bilgiler 6 Ders Kitabı (Ankara:MEB, Lord Denning: The Independance of the Judges (Birmingham:
2006). 1950).
Genç, E. vd.: İlköğretim Sosyal Bilgiler 6 Öğretmen Kılavuz Kitabı Mawby, R. I.: Policing Across the World: Issues for the Twenty-
(İstanbul:MEB, 2007). First Century (London: Routledge, 1999).
Godfrey, Barry: “Private Policing and the Workplace: The Mumcu, Ahmet: Osmanlı Devletinde Siyaseten Katl (Ankara:
Worsted Committee and the Policing of Labor in Northern 1963).
England, 1840-1880”, (yay. haz.) A. Knafla, Louis, Policing and
Mumcu, Ahmet; Üçok, Coşkun: Türk Hukuk Tarihi (Ankara:
War in Europe (Westport, Connecticut: Greenwood Press, 2002).
1982).
Gordon, Colin: “Governmental Rationality: An Introduction”,
O’Malley, Pat.: “Risk And Responsibility”, (yay. haz.) Barry,
(yay. haz.) Burchell G./Gordon C./Miller P., The Foucault Effect:
Andrew/Osborne, Thomas/ Rose, Nikolas, Foucault and
Studies in Governmentality (Chicago: University of Chicago
Political Reason: Liberalism, Neo-Liberalism, and Rationalities of
Press, 1991).
Government (Londra: University College London Press, 1996).
Greenwood, David (ed.): Türk Sivil İlişkileri ve Avrupa Birliği:
Oran, Baskın: Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne
Süregelen Buluşmaya Hazırlık (CESS, Kasım 2005).
Olgular, Belgeler, Yorumlar, Cilt I-II (İstanbul: İletişim, 6. baskı,
Gülay, Günlük-Şenesen: Türkiye’de Savunma Harcamaları ve 2003).
Ekonomik Etkileri, 1980-2001 (İstanbul: TESEV, 2002).
Özarpat, Hilmi: Askeri Yargılama Usulü Hukuku (Ankara: 1950).
Hänggi, Heiner: “Making Sense of Security Sector
Governance”, (ed.) Hänggi, Heiner/Winkler, Theodor H., Özdemir, Hikmet: Rejim ve Asker (İstanbul: İz Yayıncılık, 1993).
Challenges of Security Sector Governance (Verlag: DCAF & LIT, Özkan, Tuncay: MİT’in Gizli Tarihi (İstanbul: Alfa, 2003).
2003).
Reiner, R.: The Politics of the Police (Toronto: University of
Hardt, Michael; Antonio Negri: İmparatorluk (İstanbul: Ayrıntı Toronto Press, 1992).
Yayınları, 2001).
Savunma Sanayi Müsteşarlığı, SSM Gizlilik Derecelendirme
Huntington, P. Samuel: The soldier and the state (Cambridge Kılavuzu Hazırlama Rehberi (Ankara: Haziran 2007).
MA: Harvard University Press, 1957).
Schreier, Fred; Marina Caparini: Privatising Security: Law,
Jackson, M.R.: The Machinary of Justice in England (Cambridge: Practice and Governance of Private Military and Security
1940). Companies.( Cenevre: DCAF, 2005)
Janowitz, Morris: The Professional Soldier: A Social and Political Seviğ, Vasfi Raşit: Askeri Adalet (Ankara: 1955).
Portrait (New York: Macmillan Publishing Co. Inc., 1971).
SIPRI, SIPRI Yearbook 2008: Armaments, Disarmament and
Jennings, Ivor: The Law and the Constitution (London: 1945). International Security, Stockholm International Peace Research
Kapani, Münci: İcra Organı Karşısında Hâkimlerin İstiklali Institute (Oxford University Press, 2008).
(Ankara: 1956). Singer, Peter W.: Corporate Warriors: The Rise of the Privatized
Kardaş, Ümit: Hâkim Bağımsızlığı Açısından Askeri Mahkemelerin Military Industry (Ithaca, New York: Cornell University Press,
Kuruluşu ve Yetkileri (İstanbul: 1992). 2003).
Kazancıgil, Ali; Özbudun, Ergun (ed.), Atatürk: Founder of a Sönmezoğlu, Faruk. ABD’nin Türkiye Politikası (1964-1980)
Modern State (C.Hurst & Company, 2006) (İstanbul: Der Yayınları, 1995).
Kerse, Ahmet: Askeri Yargı Mevzuatı (İstanbul: 1964). Sönmezoğlu, Faruk. II. Dünya Savaşı’ndan Bugüne Türk Dış
Kılıç, Ecevit: Özel Harp Dairesi (İstanbul: Turkuvaz, 2008). Politikası (İstanbul: Der Yayınları, 2006).

Kili, Suna; Gözübüyük, A. Şerif: Türk Anayasa Metinleri: Senedi Şen, Serdar: Geçmişten Geleceğe Ordu (İstanbul: Alan Yayıncılık,
İttifaktan Günümüze (Türkiye İş Bankası Yayınları, 2006). 2000).

Komisyon: Milli Güvenlik Bilgisi (Ankara:MEB, 2007). Şengör, Ali Mehmet Celal; Kaplan, Sefa: İstanbul Depremi (İş
Bankası Yayınları, 2006).
Kunter, Nurullah: Ceza Muhakemesi Hukuku (İstanbul: 1981).
Tanör, Bülent: Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri
Kunter, Nurullah; Feridun Yenisey; Ayşe Nuhoğlu: Muhakeme
(İstanbul,2000).
Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuk (İstanbul: Arıkan,
2006). Tanör; Bülent: Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu (İstanbul: BDS
Yayınları, 1994).
Kurban, Dilek vd. (ed.): Zorunlu Göç” ile Yüzleşmek: Türkiye’de
Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası (İstanbul: TESEV, 2. Tunaya, Tarık Zafer: Siyasi Müessesler ve Anayasa Hukuku
baskı, 2008). (İstanbul: 1969).

Kurban, Dilek vd.: Güvensizlik Mirasının Aşılması: Devlet ve Yavuz, N.: İlköğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve
Yerinden Edilmiş Kişiler Arasında Toplumsal Mutabakata Doğru Atatürkçülük 8 (İstanbul: Prizma Yayıncılık, 2007).
(İstanbul: TESEV, 2006). Yeldan, Erinç: Küreselleşme Sürecinde Türkiye Ekonomisi:
Laski, J.Harold: Studies in Law and Politics (London: 1932). Bölüşüm, Birikim ve Büyüme (İstanbul: İletişim Yay., 2001).

296
Makaleler: Ercan, Fuat: “Sermaye Birkiminin Çelişkili Sürekliliği:
Türkiye’nin Küresel Kapitalizmle Bütünleşme Sürecine Eleştirel
Akın, Cengiz: “Anayasalarımızda Doğal Yargıç İlkesi”, İstanbul Bir Bakış”, (ed.) Balkan, N/Savran, S., Neo-liberalizmin Tahribatı
Barosu Dergisi, 1996. (İstanbul: Metis Yayınları, 2004).
Akipek, Ömer İlhan: “NATO Kuvvetleri Sözleşmesi’ne göre Feaver, Peter D.: “Civil-Military Relations”, Annual Review of
Vazife Kavramı ve Türkiye’deki Tatbikatı”, <http://auhf.ankara. Political Science, cilt 2, 1999.
edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-1967-24-01-04/AUHF-1967-
24-01-04-Akipek.pdf>. Gencer, Ümit; Sümer, H. Canan: “Recruiting and Retention of
Military Personnel: Turkey”, Recruiting and Retention of Military
Aydınlı, Ersel; Özcan, Nihat Ali; Akyaz, Doğan: “The Turkish Personnel, RTO Technical Report, 2007.
Military’s March Towards Europe” Foreign Affairs, Ocak/Şubat
2006 (çev. Yeni Şafak, 3-4-7 Ocak 2006). Güney, Çetin: “AK Parti’nin Dış Politika Anlayışı Bağlamında
Türkiye-ABD İlişkileri”, Avrasya Dosyası, cilt 11, Sayı 2, 2005.
Bayramoğlu,Ali: “Asker ve Siyaset”, Birikim 160-161, 2002.
Günlük-Şenesen, Gülay: “The Role of Defence on External
Ben-Eliezer, Uri: “Rethinking the Civil-Military Relations
Indebtedness: An Assessment of Turkey”, Defence and Peace
Paradigm. The Inverse Relation Between Militarism and
Economics, 15/2, 2004.
Praetorianism Through the Example of Israel”, Comparative
Political Studies, 30/3, 1997. Hooker, Richard: “Soldiers of the State: Reconsidering
American Civil-Military Relations”, Parameters, Kış 2003-2004.
Berksoy, Biriz: “1960 Sonrası Türkiye’de Egemen Zihniyetin
Bir Yansıması Olarak Polis Alt-Kültürü ve Yaratılan ‘İç İnsel, Ahmet: “Cumhuriyet Döneminde Otoritarizmin
Düşmanlar’”, Toplum ve Bilim (yayıma hazırlanıyor). Sürekliliği”, Birikim, no. 125-126, 1999.

--------, “1980 Sonrası Batı’da ve Türkiye’de Polis Teşkilatları”, Kardaş, Ümit: “Türkiye’de Polis ve Toplumsal Denetim”,
Toplum ve Bilim, 109, 2007. Birikim, 213, 2007.

Bilgin, Pınar: “’Only Strong States Can Survive in Turkey’s Kaya, Muammer: “Türk Bilim Adamları Ülkemizi Dünya ile
Geography’ The uses of ‘geopolitical truths’ in Turkey,”, İşbirliğine Götürüyor”, Üniversite ve Toplum, Cilt 4, Sayı 3, Eylül
Political Geography, sayı 26, 2007. 2004.
Bora, Tanıl: “Özel Güvenlik Ve Polis Toplumu”, Birikim, 178, Kaya, Sezgin: “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türkiye’nin
Şubat 2004. Değişen Ulusal Güvenlik Algılaması ve Politikaları”, Avrasya
Dosyası, Cilt 11, sayı 2, 2005.
Born, Hans: “Representative Democracy and the Role
of Parliaments: An Inventory of Democracy Assistance Kohn, Richard H.: “An Essay on Civilian Control of the
Programmes”, 2003, <http://www.isn.ethz.ch/5isf/5/Papers/ Military”, American Diplomacy, sayı 3, 1997, <www.unc.edu/
Born_paper_IV-2.pdf> (erişim tarihi: 17.06.2008). depts/diplomat/AD_Issues/amdipl_3/kohn.html> (erişim tarihi
Born, Hans; Fluri, Philipp: “Oversight and Guidance: The 3 mayıs 2009).
Relevence of Parliamentary Oversight for Security Sector Kohn, Richard H.: “How Democracies Control the Military”,
Reform”, Geneva Center For the Democratic Control of Armed Journal of Democracy, cilt 8, sayı 4, 1997.
Forces Working Paper No: 111, 2003.
Kubuş, Nihat: “Özel Güvenlik Görevlileri de Kendi
Cairo, Michael, F.: “Civilian Control of the Military”, Urofsky, Mesleklerinde Kariyer Yapabilmeli”, Private Security, Kasım
Melvin (ed.), Democracy Papers, sayı 12, (U.S. Department of 2006.
State, Office of Print Publications, 2001) http://usinfo.state.
gov/products/pubs/democracy/dmpaper12.htm (erişim tarihi Lemke, Thomas: “Foucault, Governmentality, and Critique”,
28.06. Haziran 2008). Rethinking Marxism. 14: 3. 2002.

Cordner, G: “Elements of Community Policing”, (ed.) Gaines, L. Lyons, Gene M.: “The New Civil Military Relations”, The
/ Cordner, G., Policing Perspectives: an Anthology (Los Angeles: American Political Science Review, cilt 55, sayı 1, 1961.
Roxbury Publishing Company, 1999). Mert, Nuray: “Türkiye’de Merkez Sağ Siyaset: Merkez Sağ
Cottey, Andrew; Edmunds, Timothy; Forster, Anthony: “The Politikaların Oluşumu”, (ed.) Yerasimos, S. vd., Türkiye’de Sivil
Second Generation Problematic: Rethinking Democracy and Toplum ve Milliyetçilik (İstanbul: İletişim Yayınları, 2002).
Civil-Military Relations”, Armed Forces & Security, cilt 29, sayı 1, Özkal Sayan, İpek: “Türkiye’de Kamu Personeli Sistemi: İdari,
2002. Askeri, Akademik, Adli Personel Ayrımı”, Ankara Üniversitesi
Çelik, Aziz: “Milli Güvenlik Gerekçeli Grev Ertelemeleri”, SBF Dergisi, 64(1), 2009.
Çalışma ve Toplum Dergisi, Sayı 18, 2008/3.
Özler, Murat: “Güvenliğin Şirketleşmesi”, Hukuk ve Adalet, 4:
Çoker, Fahri: “Askeri Yargıtayın Tarihçesi”, Askeri Adalet 9. Kış 2007.
Dergisi, 1966.
Prugh, George: “The Organization of Military Jurisdiction and
Demirel, Taner: “Comparative Perspective Lessons of Military the Status of Judges and Public Prosecutors of that Jurisdiction
Regimes and Democracy: The Turkish Case in a Comparative United States”, Revue de Droit Penal Militaire et de Droit de la
Perspective”, Armed Forces & Society, cilt 31, sayı 2, 2005. Guerre, 1970.

297
Sağlam, F: “Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda Yapılan Çolak, İlker: “Genel Kolluk ve Özel Güvenlik İlişkileri”, (yay.
Değişiklikler Üzerine Düşünceler”, Mülkiyeliler Birliği Dergisi, 79, haz.) Çelik, Faik vd, .II. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu:
1985. Türkiye’de ve Dünyada Özel Güvenlik Hizmetlerinin Dünü Bugünü
ve Yarını (Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi Yayınları. 2005).
Sarıgil, Zeki: Deconstructing the Turkish Military’s Popularity”,
Armed Forces & Security, cilt 20, sayı 1, 2008. Dağ, Bekir Sıtkı: “Mevcut Gelişmeler: Türkiye ve Yerinden
Olmuş Kişiler”, Yerinden Olmuş Kişiler Konferansı, (Ankara:
Savran, Sungur: “The Legacy of the Twentieth Century”,
UNDP, 23 Şubat 2006).
(ed.) Balkan, N/Savran, S., The Politics of Permanent Crisis:
Class, Ideology and State in Turkey, (New York: Nova Science Derdiman, Cengiz: “Özel Güvenlik Anlayışı ve 5188 Sayılı Kanun
Publishers, 2002). Uygulamasından Doğan Sorunlara İlişkin Değerlendirmeler”,
(yay. haz.) Çelik, Faik vd, II. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu:
Tanıl, Bora: “Türkiye Sağının İdeolojik ve Siyasi Bunalımı:
Türkiye’de ve Dünyada Özel Güvenlik Hizmetlerinin Dünü Bugünü
Oynak Merkez ‘Merkez’siz Oynaklık”, Birikim, 64, 1994.
ve Yarını (Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi Yayınları. 2005).
Tanrıkulu, Sezgin, “Devlet Kayıtlarında JİTEM-Ergenekon”,
Gillisen, John: “General Report on the Present Evolution of
Güncel Hukuk, sayı 2009/3, 2009.
Military Justice”, VIII International Congres (Ankara: 1979).
Varoğlu, Kadir A.; Bıçaksız, Adnan: “Volunteering for Risk: The
Karacin, Nadir: “Özel Güvenlik Faaliyetlerinin Ruhu”, (yay.
Culture of the Turkish Armed Forces”, Armed Forces & Security,
cilt 31, sayı 4, 2005. haz.) Çelik, Faik vd, .II. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu:
Türkiye’de ve Dünyada Özel Güvenlik Hizmetlerinin Dünü Bugünü
Yamaguchi, Noboru; A. Welch, David: “Soldiers, Civilians and ve Yarını (Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi Yayınları. 2005).
Scholars: Making Sense of the Relationship Between Civil-
Military Relations and Foreign Policy”, Asian Perspective, cilt 29, Meriçli, Ahmet: “Özel Güvenlik Hizmetlerinin Doğuşu ve
sayı 1, 2005. Özel Güvenliği Gerektiren Faktörler”, 2004, <http://www.
ozelguvenlikkongresi.com/arsiv/doc/6-1.doc> (erişim tarihi 25
Yentürk, Nurhan: “Askeri ve İç Güvenlik Harcamalarını İzleme Nisan 2007)
Kılavuzu 2009-2010-2011”, İstanbul Bilgi Üniversitesi STK Eğitim
ve Araştırma Birimi, STK Çalışmaları Eğitim Kitapları, Bütçe Saygun, Ergin: “‘Değişen Güvenlik Ortamında NATO’ Konulu
İzleme Dizisi No: 4, 2009, <stk.bilgi.edu.tr/stkButce.asp>. Uluslararası Sempozyum Bildirisi”, (Ankara: 31 Mayıs 2007)
<http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_
Yetener, Meltem: “Adnan Menderes”, Türk Dış Politikasında 1_7_Konusmalar/2007/sempozyum_II_bsk_acilis31052007.htm>
Liderler, (ed.) Demir, Ali Faik, Bağlam, İstanbul, 2007. (erişim tarihi 15 Mayıs 2009).
Yıldırım, Jülide; Erdinç, Bülent: “The Reinlistment Decision in Schreier, Fred: “Güvenlik Hizmetlerinin Özelleştirilmesi”,
Turkey: A Military Personnel Supply Model”, Defence and Peace TESEV & DCAF Uluslararası Konferans: Güvenlik Sektöründe
Economics, cilt 18, sayı 4, 2007. Demokratik Açılımlar, Türkiye ve Avrupa Güvenlik Sektörü
Zabcı, Filiz Ç: “Yeni Savaşların Gizli Yüzü Özel Askeri Şirketler”, Yönetişimi, Ankara, 2005, <http://www.tesev.org.tr/etkinlik/
2006, <http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=6& conf_3feb_fSchreier.php>.
ArsivAnaID=35742&ArsivSayfaNo=1> (erişim tarihi 7 Mart 2007). Smith, James Stuart: “Jurisdiction with Respect to Penal,
Disciplinary and Administrative Matters in the Forces in the
Tezler: Time of Peace”, VIII International Congres (Ankara: 1979).
Akça, İsmet: Militarism, Capitalism and the State: Putting the Veutro Vittorio: “L’Independance des Juridiction Militaires”,
Military in its Place in Turkey (İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi, VIII International Congres (Ankara: 1979).
Yayınlanmamış Doktora Tezi, 2006).
Ar, F: A Study of Çevik Kuvvet in İstanbul: The Effects of
Medya:
Social Patterns on the Degree of Violence (İstanbul: Boğaziçi --------, “Acil Durum Yönetmeliği İmzada”, Yeni Şafak, 7 Ocak
Üniversitesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 1999). 2008.
Kesgin, Hakan: İstanbul Halkalı Jandarma Komando Taktik Alayı --------, “Askere Özel Güvenlik”, Private Security, Nisan 2006.
1. Jandarma Taburunun son 8 Yılda İstanbul İlinde Müdahale Ettiği
Toplum Olaylarının İncelenmesi (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, --------, “Askerlikte Yeni Dönem Başladı”, Sabah, 5 Mayıs
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2004). 2008.

Şarlak, Zeynep: Coups and Constitutions in Brazil, South --------, “Balbay’ın Bu ‘Bomba’sına Lafımız Yok...”, Yeni Şafak,
Korea and Turkey: A Comparative Study of Legal-Institutional 23 Ekim 2003.
Frameworks (İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi, Yayınlanmamış --------, “Çiçek: Kanunlarda ‘İrtica Suçu’ Diye Bir Suç Yok”,
Yüksek Lisans Tezi, 1995). Sabah, 2 Kasım 2006.

Teblİğler: --------, “Gönül: Askerlik Kısalıyor”, kenthaber, 5 Nisan 2005.


--------, “Kırmızı Kitabın Ret Talebine Ret”, Objektifhaber, 12
Bal, Mehmet Ali: “Özel Güvenlik Alanında Yeni Gelişmeler ve
Ekim 2006.
Yeni Vizyonlar”, 2004, <http://www.ozelguvenlikkongresi.
com/arsiv/doc/6-1.doc> (erişim tarihi 21 Nisan 2007). --------, “Kırmızı Kitap’ta İrtica”, Sabah, 6 Ekim 2006.

298
--------, “MGK’nın ‘Etkinliği’ Azaltılacak”, Bugün, 20 Nisan --------, “Bedelli Askerlik Geliyor mu?”, internethaber, 7 Nisan
2006. 2007, <http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=78
512&interstitial=true> (erişim tarihi 17 Mayıs 2009).
--------, “TSK’dan Arınç’a Yanıt”, Vatan, 13 Mart 2009.
--------, “Bedelli Askerlik Gündemde Değil”, Hürriyet, 5 Kasım
--------, “’Üç Ay Erken Tezkere’ Muamması”, Sabah, 6 Nisan
2008, <http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=10290
2005
320&indx=hur> (erişim tarihi 17 Mayıs 2009)
--------, “1. Ordu Komutanı Tuncel, ‘Çağlayan’da EMASYA
--------, “Ben Ulusalcılık Değil Masum Bir İş Yaptım”, Hürriyet,
Tatbikatı’nı Yalanladı,” Zaman, 17 Ocak 2007.
21 Ekim 2006, <http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.
--------, “12 Askeri Şehit Eden PKK’lıların 32’si Öldürüldü. aspx?id=5296334&p=2> (erişim tarihi 11 Mayıs 2007).
Irak’ta Sıcak Takip”, Radikal, 22 Ekim 2007, <http://www.
--------, “Bol Mesajlı Devir Teslim”, Yeni Şafak, 28
radikal.com.tr/index.php?tarih=22/10/2007>.
Ağustos 2008 <http://yenisafak.com.tr/Politika/
--------, “2006’da Zaman’ın not defteri”, Zaman, 30 Aralık ?t=04.08.2008&c=2&i=136914>.
2006.
--------, “Bugüne Kadar Kaç Kişi Bedelli Askerlik Yaptı?”, Star,
--------, “28 Şubat’a Eleştiri Raporu”, Yeni Şafak, 24 Nisan 2006. 16 Mayıs 2009, <http://www.stargazete.com/guncel/bugune-
kadar-kac-kisi-bedelli-askerlik-yapti-haber-188676.htm>
--------, “28 Şubat’tan 10 yıl sonra TSK’dan Yeni Andıç... İki Tür
(erişim tarihi 16 Mayıs 2009).
Gazeteci Vardır: TSK Yandaşları, TSK Karşıtları”, Nokta, 8-14
Mart 2007. --------, “Büyükanıt Cumhurbaşkanı Adayını Tarif Etti”,
Radikal, 13 Nisan 2007, http://www.radikal.com.tr/haber.
--------, “AB:’Milli Güvenlik Tanımını Daraltın!’”, Milliyet, 7
php?haberno=218257.
Kasım 2005.
--------, “Büyükanıt: PKK Kampları BBG Evi Gibi”, ntvmsnbc, 18
--------, “Acarkent’e Tapu İptal Davası”, Milliyet, 29 Kasım
Aralık 2007, <http://www.ntvmsnbc.com/news/429810.asp>.
2006, <http://www.milliyet.com.tr/2006/11/29/guncel/agun.
html< (erişim tarihi 1 Nisan 2007). --------, “Büyükanıt: Ülkeyi Kimse Bölemez,” ntvmsnbc, 15
Şubat 2007.
--------, “Ahmet Mete Işıkara Uyardı” Dmeq, 4 Eylül 2007.
--------, “Büyükanıt`ın Profesyonel Ordu Şartı”, www.
--------, “Aktütün’ü İtiraf Edin Demiştik, Biz Açıklıyoruz”,
platform .net, 31 Mayıs 2008, <http://www.tumgazeteler.
Taraf, 14 Ekim 2008.
com/?a=2901558> (erişim tarihi 18 Mayıs 2008).
--------, “Anaokullarını Bile Fişlemişler”, Taraf, 1 Mart 2009.
--------, “Büyükanıt’ın konuşmasının Tam Metni”, Hürriyet, 12
--------, “Andıç belgesine girmeyen kalmamış”, Taraf, 7 Nisan Nisan 2007, <http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6321761.
2008. asp?gid=0&srid=0&oid=0&l=1>.
--------, “Asker Kaygılı,” Cumhuriyet, 25 Haziran 2007. --------, “Cevahir’de Zorbalık”, Radikal, 19 Aralık 2006, <http://
www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=207772> (erişim tarihi
--------, “Askerden Paşalara İhsas-ı Rey Gibi Ziyaret” Yeni
3 Mayıs 2007).
Şafak, 4 Eylül 2008, <http://www.yenisafak.com.tr/Gundem/
?t=04.09.2008&i=137925>. --------, “CHP’li Kılıçdaroğlu Gündemi Değerlendirdi”, Meclis
Haber, 5 Ağustos 2008.
--------, “Askerin Tatbikat Hassasiyeti”, Hürriyet, 17 Ocak 2007.
--------, “Dağlıca Baskını Biliniyordu”, Taraf, 24 Haziran 2008.
--------, “Bahçeli’nin Grup Konuşması”, Sabah, 3 Mart 2008,
<http://arsiv.sabah.com.tr/2008/03/03>. --------, “Danıştay İçin Özel Güvenlik”, Radikal, 15
Ağustos 2006, <http://www.radikal.com.tr/haber.
--------, “Başbakan’a Ağır Suçlama!”, HaberAktüel, <http://
php?haberno=195838> (erişim tarihi 3 Nisan 2007).
www.haberaktuel.com/Basbakana-agir-suclama!-haberi-
36783.html>. --------, “Darbe Emirleri”, Taraf, 28 Şubat 2009.
--------, “Başbuğ İsyan Etti”, Hürriyet, 26 Nisan 2009, <http:// --------, “Darbe Tanıkları Gül ve Org. Özkök”, Haber 7, 5
arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=11539225&indx=hur> Temmuz 2008, <http://www.haber7.com/haber/20080705/
(erişim tarihi 17 Mayıs 2009). Darbe-taniklari-Gul-ve-Org-Ozkok.php>.
--------, “Başbuğ: Herkes Doğru Yerde Dursun”, Radikal, 16 --------, “Devletin Gizli ve Özel Ordusu”, Zaman, 22 Şubat 2006.
Ekim 2008 <http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=H
--------, “EMASYA Değişmeli”, Yeni Şafak, 14 Nisan 2006.
aberYazdir&ArticleID=903640>.
--------, “EMASYA Yasal Değil”, Yeni Şafak, 9 Mayıs 2006.
--------, “Başbuğ-Paksüt Buluşması”, Taraf, 13 Haziran 2008.
--------, “Erdoğan: Sınırötesi Yetkisi Artık TSK’da”, ntvmsnbc, 1
--------, “Baykal Büyükanıt ile Polemiğe Girdi Alkışlandı”,
Aralık 2007, <http://www.ntvmsnbc.com/news/428136.asp>.
Milliyet, 4 Mart 2008 <http://www.milliyet.com.tr/Yazdir.
aspx?aType=SonDakikaPrint&ArticleID=501665>. --------, “Ergenekon Adliyede Yattı”, Radikal, 27 Ocak 2008,
<http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=245600>.
--------, “Baykal ve Bahçeli’ye Muhtıra”, aktifhaber, 5
Mart 2008, <http://www.aktifhaber.com/news_detail. --------, “Ergenekon’un Beyin Takımı Hala Dışarıda”, Sabah, 6
php?id=158757>. Nisan 2009.

299
--------, “Faili Meçhul Dosyalara Özel Yetkili Savcı”, Milliyet, 22 --------, “Jandarmanın Fişi Müftüden Döndü,” Hürriyet, 20
Nisan 2009. Şubat 2006.
--------, “Geçmişte Katırlarla Silah Taşıyan PKK Şimdi --------, “Karargah’ta ‘Karartmalı Görüşme”, Taraf, 13 Haziran
Kamyonları Kullanıyor”, Sabah, 5 Haziran 2008, <http://arsiv. 2008, <http://www.tumgazeteler.com/?a=3006431>.
sabah.com.tr/2008/06/05/haber,FCB32E3B875C4633B344E864
--------, “Kod Adı: İpek,” Sabah, 26 Kasım 2008.
49BF9019.html>.
--------, “Medya Andıcı Korsan Çıktı”, Sabah, 11 Mart 2007.
--------, “Genç Subaylar Ergenekon Zanlısı” Taraf, 19 Eylül
2008, <http://www.tumgazeteler.com/?a=4129980>. --------, “Meslek örgütleri, Basına Ağır Cezalar Öngören Yeni
TMY’yi Yerden Yere Vurdu”, Hürriyet, 25 Haziran 2006.
--------, “Genelkurmay Hedef Yapılıyor”, Sabah, 4 Mart 2008
<http://arsiv.sabah.com.tr/2008/03/04/haber,844DA58FA7734 --------, “Meşru Zeminde Ustaca, Kararlı Bir Konuşma”,
814A14A360DBE706EFE.htm>. Cumhuriyet, 13 Nisan 2007.

--------, “Genelkurmay, İçişleri, Dışişleri Alt Belge Hazırlıyor”, --------, “MGSB Provokasyonlarla Onaylatıldı”, Zaman, 27
Yeni Şafak, 17 Nisan 2006. Nisan 2006.
--------, “MGSB: Askerin Konumu Yine Değişmedi”, Akşam, 27
--------, “Genelkurmay’dan Bedelli Askerlik Açıklaması”
Ekim 2005.
Hürriyet, 6 Mart 2009, <http://arama.hurriyet.com.tr/
arsivnews.aspx?id=11150754&indx=hur> (erişim tarihi 18 Mayıs --------, “Misyonerlik Suç Değil Ama Nedense ‘Tehdit’”,
2009). Radikal, 22 Aralık 2007, <http://www.radikal.com.tr/haber.
php?haberno=242289> (erişim tarihi 9 Mayıs 2009).
--------, “Genelkurmay’dan Çok Sert Açıklama”, Hürriyet, 29
Nisan 2007, <http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6420961. --------, “MİT’in ‘Genelkurmay’a Yolladım’ Dediği Ergenekon
asp?gid=180>. Notu Ortada Yok”, Radikal, 7 Şubat 2009.
--------, “Genelkurmay’ın 2004’teki STK’larla İşbirliği Planını --------, “Mülteci Dosyası: Acı ve İşkence”, Radikal, 3 Nisan
Açıklıyoruz”, Nokta, 5-11 Nisan 2007. 2008.

--------, “Gizli anayasa (MGSB) Tavsiyeymiş”, Radikal, 30 --------, “Orgeneral Büyükanıt Tehlikeleri Sıraladı”, haber7,
Ağustos 2006 4 Nisan 2008, <http://www.tumgazeteler.com/?a=2705625>
(erişim tarihi 16 Mayıs 2009).
--------, “Gönül: ‘Meclis, Savunma Bütçesini Yeterince
Denetlemiyor’”, Taraf, 23 Ağustos 2007. --------, “Ölüm Listesi de Varmış”, Radikal, 13 Kasım 2005.

--------, “Gönül: Savunma ve Güvenlik Genelkurmay’ın işidir”, --------, “Özel Güvenliğe Artık Daire Bakacak”, Bugün, 16 Ekim
Tempo, 11 Şubat 2006. 2006, <http://www.spntr.net/content/view/3573/28/> (erişim
tarihi 11 Mart 2007).
--------, “Hak Örgütleri Dicle’de Boğulan Mültecilerle İlgili
Açıklama İstedi”, Bianet, 2 Mayıs 2008. --------, “Özel Güvenlik Krizde”, Aksiyon, 9 Ocak 2006, <http://
www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=23156> (erişim tarihi 1 Nisan
--------, “Harp Akademileri Kanunu’nda “Tartışılan” madde”, 2006).
Milliyet, 15 Kasım 2006, <http://www.milliyet.com.tr/2006/11/
15/son/sonsiy15.asp> (erişim tarihi 2 Eylül 2008). --------, “Özel Güvenlik Sektöründe İstihdam Sıkıntısı”,
Hürriyet, 11 Temmuz 2006.
--------, “Hayret Verici Ayrıntılarıyla Sarıkız ve Ayışığı: 2004’te
İki Darbe Atlatmışız”, Nokta, 29 Mart-5 Nisan 2007. --------, “Özel Güvenlikçi Sayısı Polisi Geçti”, Hürriyet, 21
Mayıs 2006, <http://www.hurriyet.com.tr/pazar/4444642.
--------, “Her İl’e Psikolojik Harekât Merkezi”, Özgür Politika, asp?gid=69> (erişim tarihi 2 Nisan 2007).
24 Ekim 2003.
--------, “Özel Güvenlikçiler Öğrencilerle Bildiri Tartışıyor”,
--------, “Hiç işiniz mi yok, vaktiniz mi çok”, Radikal, 8 Nisan Sol, 20 Aralık 2006, <http://www.sol.org.tr/index.
2008. php?yazino=6352> (erişim tarihi 13 Mayıs 2007).
--------, “Hiçbir Darbe Gizli Olmadı”, Sabah, 15 Temmuz 2007. --------, “Özkök Paşa, Darbe Günlüğünü Yalanlamadı”,
--------, “İşte MGK’da Sivil Fark”, Yeni Şafak, 1 Aralık 2004. Zaman, 12 Nisan 2007, <http://www.zaman.com.tr/haber.
do?haberno=526623>.
--------, “İşte Silahlı Kuvvetler’in Ergenekon Eylem Planı”,
--------, “Profosyonel Ordu Bütçeyi 3`e Katlar”, Star, 3 Ekim
Taraf, 12 Haziran 2008.
2006, <http://www.tumgazeteler.com/?a=1722109< (erişim
--------, “İzmir’deki İşyerlerinden ‘Jandarma Fişliyor’ İddiası”, tarhi 15 Mayıs 2009).
Sabah, 11 Kasım 2007.
--------, “Saldırgan: Cezalandırmak İstedim”, ntvmsnbc, 19
--------, “Jandarma Mardin’de de Bürokrat Fişlemiş”, Zaman, 2 Mayıs 2006.
Nisan 2006.
--------, “Sason’da 2 bin 259 Korucu”, Batman, 16 Haziran 2005.
--------, “Jandarma, Valiyi Bile Fişledi”, Sabah, 31 Mart 2006.
--------, “Savunmada Milli Dönem”, Tercüman, 12 Mayıs 2007,
--------, “Jandarmadan Gizli Muhtıra”, Taraf, 26 Ekim 2008, <http://www.tercuman.com/v1/yazaryazi.asp?id=93&yazitar=1
<http://www.taraf.com.tr/haber/19920.htm>. 2.05.2007&yaziid=24518< /erişim tarihi 15 Mayıs 2007).

300
--------, “Sezer: Rejim tehdit Altında Gül: Halk Bunlara --------, “Yargıtay Şemdinli Davasında Hapis Cezası Kararını
İnanmıyor”, Radikal, 14 Nisan 2007, <http://www.radikal. Bozdu”, Milliyet, 16.Mayıs 2007.
com.tr/haber.php?haberno=218334>.
--------, “Yargıtay, Yine ‘Öldüren Asker’ Askeri Mahkemede
--------, “Sezgin Tanrıkulu ile Yapılan Söyleşi”, DİHA, 23 Ocak Yargılansın Dedi”, Bianet, 28 Aralık 2007.
2009. --------, “YAŞ Kararları”, Star, 30 Kasım .2007.
--------, “Sivil TİB, MGK Tavsiyesi”, Radikal, 24 Ekim 2003. --------, “Yaşar Büyükanıt: Konuşmak İçin Taslağı Bekliyoruz”,
--------, “Sol partiler operasyona tepkili”, Radikal, 20 Aralık Radikal, 2 Ekim 2007, <http://www.radikal.com.tr/haber.
2007. php?haberno=234555>.

--------, “STK’lara yönelik suçlamalar”, Taraf, 7 Nisan 2008. --------, “YAŞ’ta 37 Askeri Personele İhraç Kararı”, Sabah, 30
Kasım 2006.
--------, “Suikastçı Özel Güvenlikçi Çıktı”, Hürriyet, 26 Nisan
2007, <http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6404921.asp?gid= --------, “Yedek Subaya Komandoluk Yok”, Yeni Şafak, 4 Mayıs
0&srid=0&oid=0&l=1> (erişim tarihi 23 Mayıs 2007). 2008, <http://yenisafak.com.tr/Gundem/?i=115174> (erişim
tarihi, 15 Mayıs 2009).
--------, “Şemdinli’de Karar: İki Askere 39’ar Yıl”, Radikal, 20
--------, “Yeni Anayasa Taslağı”, Haber7, 14 Eylül 2007, <http://
Haziran 2006.
www.haber7.com/haber.php?haber_id=268304> (erişim tarihi:
--------, “Şenoba’da 50 ‘gönüllü’ korucuya silah verildi”, ANF, 30.08.2008).
17 Mayıs 2007.
--------, “Yeni MGK’dan İlk İcraat: Fişler İmha”, Radikal, 18
--------, “Terörle Mücadelede Yeni Yol Haritası”, Yeni Şafak, 12 Kasım 2004.
Mayıs 2009.
--------, “Yurt Güvenlik Görevlisi, Zorla Girmeye Çalışan 3 Kişiyi
--------, “TMY Hakları Gasp Edecek”, Radikal, 29 Haziran 2006. Vurdu,” Milliyet, 9 Mayıs 2007 <http://www.milliyet.com.
tr/2006/11/22/son/sontur07.asp> (erişim tarihi 22 Kasım 2006.).
--------, “TSK, 125 Milyon Metrekare ile İstanbul’un Arazi
Zengini”, emlakkulisi.com, <http://www.emlakkulisi.com/4773_ --------,“Anayasa Mahkemesi 367 Şart Dedi”, HürriyetUSA, 5
tsk__125_milyon_metrekare_ile_istanbul_un_arazi_zengini>, Ocak 2007, http://www.hurriyetusa.com/haber/haber_detay.
(erişim tarihi 2 Mayıs 2009). asp?id=11639>.

--------, “TSK’da İlk Kez ‘İrtica’ Vurgulu İhraç”, Hürriyet, 4 --------,“Genelkurmay: TSK’nın İtibarı Zedeleniyor”,
Ağustos 2006. habervitrini, 20 Mart 2009, <http://www.habervitrini.com/
haber.asp?id=391920> (erişim tarihi 18 Mayıs 2009).
--------, “TSK’da ‘Kurmay’ Devrimi: Harp Akademileri
Sınavı Kaldırılacak”, nethaber, 9 Mart 2009, <http://www. --------,”TRT, Çizgi Film Alırken Psikolojik Harekât Dairesi’ne
nethaber.com/Toplum/93435/TSKda-Kurmay-devrimi-Harp- Danışmış”, Zaman, 22 Mart 2006.
Akademileri-sinavi-kaldirilacak> (erişim tarihi 11 Mayıs 2009) Akbaş, Özgür: “Terörle Mücadelede FBI Modeli”, Bugün, 6
--------, “TSK’nın Yeni Gayri Nizami Harp Plânı”, Vatan, 2 Kasım 2006.
Haziran 2008, <http://w9.gazetevatan.com/haberdetay. Arıkanoğlu, Soner: “Sivil TİB, MGK Tavsiyesi”, Radikal, 24
asp?detay=TSKnin_yeni_Gayri_Nizami_Harp_plni_181874_ Ekim 2003.
1&Newsid=181874> (erişim tarihi 21 Mayıs 2009).
Aydın, Hasan: “Askerin ‘Jandarma Yönetmeliği’ Sitemi”,
--------, “TSK’ya Akla Zarar Konferans”, Radikal, 21 Mayıs 2009, Milliyet, 4 Haziran 2009.
<http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalHab
Babacan, Nuray: “Tapu Arşivlerini ‘Sınırlı’ Kullanın”, Hürriyet,
erDetay&Date=21.05.2009&ArticleID=936868> (erişim tarihi 21
19 Eylül 2006.
Mayıs 2009).
Baransu, Mehmet: “Jandarma’dan Rektörlere Not”, Taraf, 8
--------, “Türk Basını İle İftihar Ediyoruz”, Hürriyet, 6 Mart 1997.
Haziran 2008.
--------, “Türkiye’de 1 Milyon Kişi İşkence Mağduru”, Sabah, 24 Bayramoğlu, Ali: “Asker Sivil İlişkisi”, Yeni Şafak, 5 Ağustos
Nisan 2008. 2003.
--------, “Türkiye’nin Özel Güvenliği”, Tarih Vakfı İstanbul Bayramoğlu, Ali: “Demokratik Düzende Basın”, Yeni Şafak, 5
Dergisi, Mayıs 2007. Mart 2009.
--------, “Türkiye’nin %92’si Jandarmada; Şimdide Kalan % 8’i Bayramoğlu, Ali: “İzleniyoruz” (söyleşi), Radikal, 12.4.2004.
İstiyorlar”, Taraf, 13 Ekim 2008.
Bayramoğlu, Ali: “Orgeneral Hilmi Özkök’e Dair”, Yeni Şafak, 17
--------, “Urfalılar da Fişlenmiş”, Sabah, 1 Nisan 2006. Ağustos 2006.
--------, “Vapurda Özel Güvenlik Terörü”, Hürriyet, 24 Kasım Çakırözer, Utku: “MGK’da Sivilden Askeri Yöneticiye Dönüldü”,
2006, <http://www.hurriyet.com.tr/gundem/5495751. Milliyet, 10 Eylül 2005.
asp?m=1>.
Çetin, Bilal: “Jandarma Pelitli’yi Polise Bırakmıyor”, Yeni
--------, “Yargıtay Başsavcısı AKP’nin Kapatılmasını İstedi: Yok Şafak, 2 Şubat 2007, <http://yenisafak.com.tr/Gundem/
Artık, Daha Neler”, Radikal, 15 Mart 2008. ?t=08.02.2007&i=28710>.

301
Çölaşan, Emin: “Milletin Sofrası, Milletin Resepsiyonu”, Sarıibrahimoğlu, Lale: “Turkish Procurement Head Rejects
Hürriyet, 1 Eylül 2005. Criticism”, Jane’s Defence Weekly, 3 Ağustos 2005.
Dündar, Can: “Savaş Kültürü ve Irkçı Tehdit”, Milliyet, 13 Şubat Sarıkaya, Muharrem: “Arınç’ın Mesajının Adresi”, Sabah, 25
2007. Nisan 2006.
Düzel, Neşe: “Bakan Askeri Harcamayı Bilmez”, Radikal, 20 Susam, Gökçe: “Devletin Değil İnsanların Güvenliği”, Bianet, 1
Haziran 2005. Mart 2005.
Erdem, Tarhan: “İrtibat”, Radikal, 2 Nisan 2007. Tahincioğlu, Gökçer: “İzleme İtirazı”, Milliyet, 2 Haziran 2008.
Gedik, İnan: “MGSB; Her Yerde Var Danıştay’da Yok”, birgun. Talu, Umur: “Askere almak... Askere yazılmak”, Sabah, 2
net, 27 Temmuz 2006. Haziran 2009.
Göktaş, Kemal: “Herkesin Haberleşmesi İzleniyor”, Vatan, 1 Talu, Umur: “Hepimiz Albayız”, Sabah, 18 Mart 2009.
Haziran 2008.
Tayyar, Şamil: “28 Şubat’ın ‘Ağır Silah’ Faturası”, Star, 13 Kasım
Güneç, Sedat: “Jandarma Yeni İlçeleri Bırakmıyor”, Zaman, 11 2008.
Kasım 2008, <http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=75
Tunçkanat, H.: “Milli Güvenlik Kurulu”, Akşam, 22 Eylül.1996.
9116&title=jandarma-yeni-ilceleri-birakmiyor>.
Tüzün, Rafet: “Yargı Gücü Bağımsızlık ve Askeri Yargı”,
Günlük-Şenesen, Gülay: “TSK’nin Modernizasyon Programının
Milliyet, 12 Şubat 1973.
Bir Değerlendirmesi”, 2000, <http://www.savaskarsitlari.org/
arsiv.asp?ArsivTipID=6&ArsivAnaID=1393&SayfaNo=5> (erişim Uğur, Fatih: “İçişleri Bakanlığı, İç Güvenlik Bakanlığı’na
tarihi 3 Mayıs 2009). Dönüşebilir”, Aksiyon, 20 Ekim 2008.
Hiçyılmaz, Ufuk: “Başbakanlık Krize Talip”, Aksiyon, 2 Mayıs Uğur, Fatih; Baki, Mehmet: “Dipçiksiz Jandarma”, Aksiyon, sayı
2005. 728.
Hür, Ayşe: “Ermeni Mallarını Kimler Aldı?”, Taraf, 2 Mart 2008. Yetkin, Murat: “Danıştay Çığır Açıyor”, Radikal, 21 Haziran 2006.
İnsel, Ahmet: “İçimizdeki Düşman”, Radikal İki, 8 Haziran Yetkin, Murat: “Danıştay, ‘’Gizli Anayasa’’yı İnceleyecek!”,
2008. Radikal, 21 Haziran 2006.
İnsel, Ahmet: “Rutini İç Güvenlik Olan TSK”, Radikal İki, 30 Yetkin, Murat: “PKK’ya Karşı İki Özel Düzenleme”, Radikal, 31
Temmuz 2006. Ağustos 2006.
Kardaş, Ümit: “İmparatorluktan Miras, Asker-Sivil Dansı”, Zeyrek, Deniz: “Gerekirse Asker Yine Göreve”, Radikal, 26 Ekim
Radikal 2, 29 Haziran 2003. 2005.
Keskin, Adnan: “Bütün İstihbarat MGK’ya”, Radikal, 31 Ağustos Zeyrek, Deniz: “İşte En Gizli Yönetmelik”, Radikal, 27 Ağustos
2003. 2003.
Korkut, Tolga: “Osmanlı Arşivleri Açılırsa Resmi Tez Zayıflar”,
BİA Haber Merkezi, 19 Eylül 2006. Raporlar:
Mengi, Güngör: “Başaramadı”, Vatan, 10 Mart 2006. “Ülkemizin Çeşitli Yörelerinde İşlenmiş Faili Meçhul Siyasal
Cinayetler Konusunda Meclis Araştırma Komisyonu Raporu”,
Öymez, Hasan:”İrtica Böldü”, Star, 6 Kasım 2006. Esas No: 10/90, Sayı No: A.01.1.GEÇ/300-554, Karar No: 10, 12
Özkök, Ertuğrul: “Şakanın Arkasındaki Gerçek”, Hürriyet, 29 Ekim 1995.
Mart 2008. “Yasadışı Örgütlerin Devletle Olan Bağlantıları İle Susurlukta
Özmen, Kemal: “Hükümet İstemezse MGSB ‘’Gizli Anayasa’’ Meydana Gelen Kaza Olayının ve Arkasındaki İlişkilerin
Olmaz”, Bianet, 1 Kasım 2005. Aydınlığa kavuşturulması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma
Komisyonu Raporu”, 10/89, 110, 124, 125, 126 esas sayılı rapor.
Öztürk, Saygı: “Araçtakiler Bilgi Topluyordu”, Hürriyet, 11 Kasım
2005. Defence Policy and Planning Division - NATO International
Staff: “Nato-Russia Compendium of Financial and Economic
S. Nebil, Füsun: “5651 dışı site kapatmalarında sorun var”,
Data Relating to Defence”, 20 Aralık 2007.
internet.com, 2008, <http://turk.internet.com/haber/
yazigoster.php3?yaziid=20850>. Helsinki Yurttaşlar Derneği: “Türkiye’de “Yabancı
Misafirhaneleri”nde Tutulan Mülteciler”, Kasım 2007, <http://
Sali, Ali: “Şehirdeki Jandarma Genelgeye de Aykırı”, Yeni Şafak,
www.hyd.org.tr/staticfiles/files/multeci_gozetim_raporu_tr.pdf>.
22 Şubat 2006.
İHİK: “Hakkari Şemdinli İnceleme Raporu” Nisan 2006,
Sali, Ali: “Vali Bey’in İzniyle Jandarma Şehirde”, Yeni Şafak, 22
<http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/belge/kr_
Şubat 2006.
22HakkariSemdinli.pdf> (erişim tarihi 20 Mayıs 2009)
Sarıibrahimoğlu, Lale: “Turkey to Locally Develop Strategic
İHİK: “Engin Çeber’in Metris Ceza İnfaz Kurumunda Gördüğü
Arms Systems”, Jane’s Defence Weekly, 30 Mart 2005.
Şiddet Nedeniyle Öldürüldüğü İddialarını Araştırma ve
Sarıibrahimoğlu, Lale: “Turkish Defence Industry Banking on Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu”,
Change”, Jane’s Defence Weekly, 31 Mayıs 2006. 4 Aralık 2008, <http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/

302
insanhaklari/belge/engin_ceber_raporu.pdf> (erişim tarihi 20 “Turkey: 2005 Progress Report”, (Brüksel: Avrupa Komisyonu,
Mayıs 2009). 2005).
İHİK: “Hrant Dink Alt Komisyonu Raporu”, 22 Temmuz 2008, “Türkiye 2006 İlerleme Raporu – Gayri Resmi Tercüme”,
<http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/belge/ (Brüksel: Avrupa Komisyonu, 2006).
Hrant_Dink_Alt_Komisyon_Raporu.pdf> (erişim tarihi 20 Mayıs “Türkiye 2007 İlerleme Raporu – Gayri Resmi Tercüme”,
2009). (Brüksel: Avrupa Komisyonu, 2007).
İnsan Hakları Derneği (İHD), “Ocak 1990-Mart 2009 “Türkiye 2008 İlerleme Raporu – Gayri Resmi Tercüme”,
Döneminde Köy Korucuları Tarafından Gerçekleştirilen İnsan (Brüksel: Avrupa Komisyonu, 2008).
Hakları İhlallerine İlişkin Özel Rapor”, 8 Mayıs 2009.
“Türkiye’nin Avrupa Birliğine Katılım Sürecine İlişkin 2001 Yılı
İnsan Hakları Derneği (İHD): “Van Erciş’teki Gösterilerde İlerleme Raporu”, (Brüksel: Avrupa Toplulukları Komisyonu,
Orantısız Güç Kullanımı İddiaları ve Mehmet Deniz’in Yaşamını 2001).
Yitirmesine İlişkin Araştırma ve İnceleme Raporu”, <http://
www.ihd.org.tr/index.php?option=com_content&view=article “Türkiye’nin Avrupa Birliğine Katılım Sürecine İlişkin 2002 Yılı
İlerleme Raporu”, (Ankara: DPT, 2002).
&id=484:van-ercte-yamini-yen-mehmet-den-e-k-arairma-ve-
celeme-raporu&catid=34:el-raporlar&Itemid=90>. “Türkiye’nin Avrupa Birliğine Katılım Sürecine İlişkin 2003 Yılı
İlerleme Raporu”, (Ankara: DPT, 2003).
MAZLUMDER: “Kırklareli Raporu”, 2008 <http://www.
mazlumder.org/haber_detay.asp?haberID=1307>. “Türkiye’nin Avrupa Birliğine Katılım Sürecine İlişkin 2004 Yılı
İlerleme Raporu ve Tavsiye Metni”, (Ankara: DPT, 2004).
MAZLUMDER: “Van-Hakkari-Yüksekova 2008 Newroz
Olayları Raporu”, <http://www.mazlumder.org/haber_detay. “Türkiye’nin Katılım Yönünde İlerlemesi Üzerine Komisyon’un
asp?haberID=135>. 2000 Düzenli raporu”, www.abmankara.gov.tr/ab/
RRTurkey2001-TR.pdf (erişim tarihi 2 Mayıs 2009).
NATO, “Financial and Economic Data Relating to NATO
Defence”, 19 Şubat 2009. 2008/14481 sayılı Avrupa Birliği Müktesebatının
Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı ile Avrupa
Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2007 Faaliyet Raporu, <http://
Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal
www.politics.ankara.edu.tr/dergi/pdf/64/1/8-ozkal_ipek_
Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair
sayan.pdf> (erişim tarihi 15 Mayıs 2009).
Karar, 31 Aralık 2008 tarihli ve 27097 5. mükerrer sayılı Resmi
T.C. İçişleri Bakanlığı Mülki İdare Şurası İhtisas Komisyon Gazete.
Raporları, 2002. Agreement on Cooperation between The European Police
TESEV: Aylık İzleme Raporu, Ağustos 2007 <http://www.tesev. Office and the Republic of Turkey, http://www.europol.europa.
org.tr/UD_OBJS/PDF/DEMP/AIR/Aylik%20Izleme%20Raporu eu/legal/agreements/Agreements/17686.pdf.
%20-%20Agustos%202007.pdf>. Cemil Çiçek, “İçişleri Bakanı Cemil Çiçek’in Milletvekili Hüsnü
TESEV: Aylık İzleme Raporu, Ekim 2007, <http://www.tesev.org. Çöllü’nün Yazılı Sorusuna verdiği cevap,” 25 Temmuz 2008.
tr/UD_OBJS/PDF/DEMP/AIR/Aylık%20Izleme%20Raporu%20- Council Common Position on the application of specific
%20Ekim%202007.pdf >. measures to combat terrorism, 2001/931, OJ L244/93, 28 Aralık
TESEV: Aylık İzleme Raporu, Eylül 2007, <http://www.tesev.org. 2001.
tr/UD_OBJS/PDF/DEMP/AIR/Aylik%20Izleme%20Raporu%20- European Parliament, Resolution on Gladio, 22 Kasım 1990,
%20Eylul%202007.pdf>. <http://database.statewach.org/search.asp >.
TESEV: Aylık İzleme Raporu, Kasım 2007, <http://www.tesev. TBMM: TBMM, “2008 Bütçe Tartışmaları”, TBMM Tutanak
org.tr/UD_OBJS/PDF/DEMP/AIR/Aylik%20Izleme%20Raporu Dergisi, 33. Birleşim, 8 Aralık 2007, <http://www.tbmm.gov.
%20-%20Kasim%202007.pdf>. tr/tutanak/donem23/yil2/bas/b033m.htm> (erişim tarihi: 10
Mayıs 2009).
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Türkiye Savunma Sanayii
Meclisi: “Türkiye Savunma Sanayii Sektör Raporu (2007)”, TBMM: TBMM Tutanak Dergisi, B:70, 1 Mart 2007.
Haziran 2008.
TBMM: TBMM Tutanakları Dergisi, No.77, Cilt.13, 23. Dönem, 2.
Yasama Yılının 55. Bileşimi, 29 Ocak .2008, <http://www.tbmm.
Resmİ Dokümanlar: gov.tr/tutanak/donem23/yil2/bas/b055m.htm> (erişim tarihi: 11
“2009 Mali Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Haziran 2008).
2007 Mali Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu TBMM: TBMM Tutanakları, 23. Dönem, 2. Yasama Yılının 36.
Tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonu Görüşme Tutanakları”, 10 Bileşimi, 11 Aralık 2007, <http://www.tbmm.gov.tr/develop/
Kasım 2008. owa/tutanak_sd.birlesim_baslangic?P4=20027&P5=B&PAGE1
=95&PAGE2=&web_user_id=5699081> (erişim tarihi: 17 Haziran
“5018 Sayılı Kanunun 10’uncu Maddesi Gereğince Milli
2008).
Savunma Bakanı’nın Kamuoyu Bilgilendirmesi”, Milli Savunma
Bakanlığı, 2009, <http://www.msb.gov.tr/Birimler/MALIYE/ The Istanbul Declaration Our security in a new era, Press
html/doc/6.KamuoyuBilgilendirmesi.pdf> (erişim tarihi: 10 Release, (2004)097, 28 Haziran 2004, < http://www.nato.int/
Mayıs 2009). docu/pr/2004/p04-097e.htm>.

303
Kanunlar: 20 Haziran 1973 tarihli ve 1750 sayılı Üniversiteler Kanunu, 7
Temmuz 1973 tarihli ve 14587 sayılı Resmi Gazete.
16 Haziran 1927 tarihli ve 1076 sayılı 1076 sayılı Yedek Subay ve
1 Nisan 1981 tarihli 2443 sayılı Devlet Denetleme Kurulu
Yedek Askeri Memurlar Kanunu, 9 Temmuz 1927 tarihli ve 628
Kurulması Hakkında Kanun, 3 Nisan 1981 tarihli ve 17299 sayılı
sayılı Resmi Gazete.
Resmi Gazete.
21 Haziran 1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu, 12-17
22 Temmuz 1981 tarihli ve 2495 sayılı Bazı Kurum ve
Temmuz 1927 ve 631-635 sayılı Resmi Gazeteler.
Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması
4 Haziran 1937 tarihli ve 3201 sayılı, Emniyet Teşkilat Kanunu, 12 Hakkında Kanun, 24 Temmuz 1981 tarihli ve 17410 sayılı Resmi
Haziran 1937 tarih ve 3626 sayılı Resmi Gazete. Gazete.
15 Mayıs 1959 tarihli 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler 28 Temmuz 1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu,
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak yardımlara Dair 30 Temmuz 1981 tarihli ve 17416 sayılı Resmi Gazete.
Kanun, 25 Mayıs 1959 tarihli ve 10213 sayılı Resmi Gazete.
4 Kasım 1981 tarihli 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, 4 Kasım
18 Mart 1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanunu, 7 Nisan 1924 1981 tarihli ve 17506 sayılı Resmi Gazete.
tarihli ve 68 sayılı Resmi Gazete.
18 Aralık 1981 tarihli ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve
22 Nisan 1925 sayılı ve 657 sayılı Harita Genel Komutanlığı Güvenlik Bölgeleri Kanunu, 22 Aralık 1981 tarihli ve 17552 sayılı
Kanunu, 2 Mayıs 1925 sayılı ve 99 sayılı Resmi Gazete. Resmi Gazete.
22 Aralık 1934 tarih ve 2644 sayılı Tapu Kanunu, 29 Aralık 1934 9 Temmuz 1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı
tarihli ve 2892 sayılı Resmi Gazete. Kanunu, 13 Temmuz 1982 tarihli ve 17753 sayılı Resmi Gazete.

4 Temmuz 1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet 7 Kasım 1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Kanunu, 14 Temmuz 1934 tarihli ve 2751 sayılı Resmi Gazete. Anayasası, 9 Kasım 1982 tarihli ve 17863 mükerrer sayılı Resmi
Gazete.
10 Haziran 1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu, 18
Haziran 1949 tarihli ve 7236 sayılı Resmi Gazete. 10 Mart 1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev
ve Yetkileri Kanunu, 12 Mart 1983 tarihli ve 17985 sayılı Resmi
25 Temmuz 1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen
Gazete.
Suçlar Hakkında Kanun, 31 Temmuz 1951 tarihli ve 7872 sayılı
Resmi Gazete. 22 Nisan 1983 tarihli 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 24 Nisan
1983 tarih ve 18027 sayılı Resmi Gazete (değişik 29 Nisan 2005
27 Ocak 1954 tarih ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar
tarihli 5341 sayılı Kanun, 7 Mayıs 2005 tarihli ve 25808 sayılı
Odaları Birliği Kanunu, 4 Şubat 1954 tarihli ve 8625 sayılı Resmi
Resmi Gazete)
Gazete.
11 Ağustos 1983 tarihli 2876 sayılı Atatürk Kültür Dil ve Tarih
31 Ağustos 1956 tarihli 6831 sayılı Orman Kanunu, 8. Eylül 1956 Yüksek Kurumu Kanunu, 17 Ağustos 1983 tarihli ve 18138 sayılı
tarihli ve 9402 sayılı Resmi Gazete. Resmi Gazete.
4 Ocak 1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet 6 Ekim 1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanunu, 10 Ocak 1961 tarihli ve 10703 sayılı Resmi Gazete. Kanunu, 8 Ekim 1983 tarihli, 18185 sayılı Resmi Gazete.
9 Temmuz 1961 tarihli ve 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti 25 Ekim 1983 tarihli 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu, 27 Ekim
Anayasası, 20 Temmuz 1961 tarihli Resmi Gazete. 1983 tarihli ve 18204 sayılı Resmi Gazete.
11 Şubat 1964 tarihli 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu, 22 1 Kasım 1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri
Şubat 1964 tarihli ve 11638 sayılı Resmi Gazete. ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu, 3 Kasım 1983 tarihli ve
14 Temmuz 1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 18210 sayılı Resmi Gazete.
23 Temmuz 1965 tarihli ve 12056 sayılı Resmi Gazete. 4 Kasım 1983 tarihli 2941 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali
27 Temmuz 1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Kanunu, 8 Kasım 1983 tarihli ve 18215 sayılı Resmi Gazete.
Personel Kanunu, 10 Ağustos 1967 tarihli ve 12670 sayılı Resmi 9 Kasım 1983 tarihli ve 2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve MGK
Gazete. Genel Sekreterliği Kanunu, 11 Kasım 1983 tarihli ve 18218 sayılı
31 Temmuz 1970 tarihli ve 1324 sayılı Genelkurmay Başkanı’nın Resmi Gazete.
Görev ve Yetkilerine Ait Kanun, 7 Ağustos 1970 tarihli ve 13572 11 Kasım 1983 tarihli 2954 sayılı Türkiye Radyo Televizyon
sayılı Resmi Gazete. Kanunu, 14 Kasım 1983 tarih ve 18221 sayılı Resmi Gazete.
31 Temmuz 1970 tarihli 1325 sayılı Milli Savunma Bakanlığının 27 Eylül 1984 tarihli ve 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve
Görev ve Teşkilatı Hakkında Kanun, 7 Ağustos 1970 tarih ve Görev Esasları Hakkında Kanun, 9 Ekim 1984 tarih ve 18540
13572 sayılı Resmi Gazete. sayılı Resmi Gazete.
17 Temmuz 1972 tarihli 1612 sayılı Yüksek Askeri Şuranın Kuruluş 10 Ekim 1984 tarihli 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilat Kanunu, 19
ve Görevleri Hakkında Kanun, 26 Temmuz 1972 tarih ve 14257 Ekim 1984 tarihli ve 18550 sayılı Resmi Gazete.
sayılı Resmi Gazete.
14 Şubat 1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve
13 Mayıs 1971 tarihli 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu, 15 Mayıs Görevleri Hakkındaki Kanun, 23 Şubat 1985 tarihli ve 18675 sayılı
1971 tarihli ve 13837 sayılı Resmi Gazete. Resmi Gazete.

304
6 Mart 1985 tarih ve 3175 sayılı Kanunla 442 sayılı Köy 29 Haziran 2006 tarihli ve 530 sayılı Askerî Mahkemeler
Kanunu’nun 74üncü Maddesine İki Fıkra Eklenmesine Dair Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Kanun, 4 Nisan 1985 tarihli ve 18715 sayılı Resmi Gazete. Dair Kanun, 5 Temmuz 2006 tarihli ve 26219 sayılı Resmi Gazete.
8 Mart 1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu, 25 Mart 4 Mayıs 2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan
1986 tarihli ve 19058 sayılı Resmi Gazete. Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen
Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, 23 Mayıs 2007
24 Mayıs 1989 tarihli 3563 sayılı Harp Akademileri Kanunu, 31
tarihli ve 26530 sayılı Resmi Gazete.
Mayıs 1989 tarihli ve 20181 sayılı Resmi Gazete.
27 Mayıs 2007 tarihli ve 5673 sayılı Köy Kanununda ve Bazı
5 Aralık 1990 tarihli ve 3686 sayılı İnsan Haklarını İnceleme
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 2 Haziran 2007
Komisyonu Kanunu, 8 Aralık 1990 tarihli ve 20719 sayılı Resmi
tarihli ve 26450 sayılı Resmi Gazete.
Gazete.
2 Haziran 2007 tarihli ve 5681 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet
30 Nisan 1992 tarihli ve 3797 sayılı 13.12.1983 tarihli ve 179
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 14 Haziran 2007
sayılı, 08.06.1984 tarihli ve 208 sayılı, 23.10.1989 tarihli ve 385
tarihli ve 26552 sayılı Resmi Gazete.
sayılı, 09.04.1990 tarihli ve 419 sayılı, 28.08.1991 tarihli ve 454
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü 11 Haziran 2008 tarihli ve 5768 sayılı Askerlik Kanunu İle Bazı
Hakkında Kanun, 12 Mayıs 1992 tarihli ve 21226 sayılı Resmi Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 24 Haziran 2008
Gazete (Düzeltme: 27 Mayıs 1992 tarihli ve 21240 sayılı Resmi tarihli ve 26916 sayılı Resmi Gazete.
Gazete).
11 Haziran 2008 tarihli ve 5771 sayılı Harp Akademileri
13 Nisan 1994 tarihli 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 24 Haziran
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, 20 Nisan 1994 tarih ve 2008 tarihli ve 26916 sayılı Resmi Gazete.
21911 sayılı Resmi Gazete.
23 Ocak 2008 tarihli ve 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına
24 Kasım 1994 tarihli 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda
Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 470, 8 Şubat 2008
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 27 Ksım tarihli ve 26781 sayılı Resmi Gazete.
1994 tarih ve 22124 sayılı Resmi Gazete.
26 Şubat 2008 tarihli ve 5743 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek
11 Mayıs 2000 tarihli 4566 sayılı Harp Okulları Kanunu, 17 Mayıs Askeri Memurlar Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli
2000 tarihli ve 24052 sayılı Resmi Gazete. Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 12 Mart
3 Ekim 2001 tarihli 4709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti 2008 tarihli ve 26814 sayılı Resmi Gazete.
Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 5 Şubat 2009 tarihli ve 5837 sayılı Askerlik Kanunu ile Bazı
Kanun, 17 Ekim 2001 tarihli ve 24556 mükerrer sayılı Resmi Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 13 Şubat 2009
Gazete. tarihli 27140 sayılı Resmi Gazete.
4 Ocak 2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, Madde
53, 22 Ocak 2002 tarihli ve 24648 sayılı Resmi Gazete. Yönetmelİkler:

1 Nisan 2002 tarihli ve 4752 sayılı Astsubay Meslek Yüksek 6136 Sayılı Kanuna 4178 Sayılı Kanunla Eklenen Geçici 9 uncu
Okulları Kanunu, 24 Nisan 2002 tarihli ve 24735 sayılı Resmi Maddenin Uygulanmasını Gösteren Yönetmelik, 20 Eylül 1996
Gazete. tarihli ve 22763 sayılı Resmi Gazete.

30 Temmuz 2003 tarihli ve 4963 sayılı Çeşitli Kanunlarda Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun, 7 Ağustos 2003 tarihli ve Dair Yönetmelik, 19808 sayılı Resmi Gazete.
25192 sayılı Resmi Gazete.
Astsubay Meslek Yüksekokulları Yönetmeliği, 16 Ekim 2003
26 Eylül 2004 tarihli 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 12 Ekim 2004 tarihli ve 25261 sayılı Resmi Gazete.
tarihli ve 25611 sayılı Resmi Gazete.
Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği, 9 Ocak 1997
4 Aralık 2004 tarihli 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 17 tarihli ve 22872 sayılı Resmi Gazete.
Aralık 2004 tarihli ve 25673 sayılı Resmi Gazete.
Emniyet ve Asayiş İşlerinde İl, İlçe ve Bucaklardaki Jandarma
13 Aralık 2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik ve Emniyet Ödevlerinin Yapılması ve Yetkilerinin Kullanılması
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, 29 Aralık 2004 tarihli ve Suretini ve Aralarındaki Münasebetleri Gösterir Yönetmelik, 15
25685 sayılı Resmi Gazete. Temmuz 1961 tarihli ve 10855 sayılı Resmi Gazete.

24 Mayıs 2006 tarihli ve 5508 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Emniyet ve Asayiş İşlerinde İl, İlçe ve Bucaklardaki Jandarma
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek ve Emniyet Ödevlerinin Yapılması ve Yetkilerinin Kullanılması
Kabulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Suretini ve Aralarındaki Münasebetleri Gösterir Yönetmelikte
30 Mayıs 2006 tarihli ve 26183 sayılı Resmi Gazete. Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 30 Nisan 2009 tarihli
ve 27185 sayılı Resmi Gazete.
10 Haziran 2004 tarihli ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine
Dair Kanun, 26 Haziran 2004 tarihli ve 25504 sayılı Resmi Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği, 12
Gazete. Nisan 2000 tarihli ve 24018 sayılı Resmi Gazete.

305
Harp Akademileri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair --------, “Büyük Ortadoğu Projesi ve Nato”, <hww.sendika.
Yönetmelik, 18 Ocak 2006 tarihli ve 26053 sayılı Resmi Gazete. org/yazi.php?yazi_no=510>.
Harp Okulları Yönetmeliği, 27 Eylül 2001 tarihli ve 24536 sayılı --------, “Türkiye Gürcistan’a destek veriyor”, <http://www.
Resmi Gazete. dunyabulteni.net/news_detail.php?id=49746>.
Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinde Değişiklik --------, <http://www.asayis.pol.tr/ozelguv_istatistik.
Yapılmasına Dair Yönetmelik, 30 Nisan 2009 tarihli ve 27185 asp#istatistik>.
sayılı Resmi Gazete.
Başbuğ, İlker: “Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un
Köy Korucuları Yönetmeliği, 1 Temmuz 2000 tarihli ve 24096 Diyarbakır’da Yaptıkları Basın Açıklaması”, 5 Eylül 2008,
sayılı Resmi Gazete. <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_
1_7_Konusmalar/2008/org_ilkerbasbug_diyarbakir_05092008.
Milli Eğitim Şurası Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair
html> (erişim tarihi 2 mayıs 2009).
Yönetmelik, 3 Ağustos 2006 tarihli 26248 sayılı Resmi Gazete.
Başbuğ, İlker: “Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un
Olayların Önlenmesine İlişkin Tedbirler Dolayısıyla Yapılacak
Heybeliada’nın Denize İndirilme Töreni Konuşmaları”, 27
Acil Ve Zorunlu Harcamaların Usul Ve Esaslarına İlişkin
Eylül 2008, <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_
Yönetmelik, 30 Aralık 1996 tarihli ve 22863 sayılı Resmi Gazete.
Faaliyetleri/10_1_7_Konusmalar/2008/org_ilkerbasbug_
Orman Yangınlarının önlenmesi Ve Söndürülmesinde heybeliada_27092008.html> (erişim tarihi 2 Mayıs 2009).
Görevlilerin Görecekleri İşler Hakkında Yönetmelik, 15729 sayılı
Başbuğ, İlker: “Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker
Resmi Gazete.
Başbuğ’un 14 Nisan 2009 Tarihinde Harp Akademileri
Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un Uygulanmasına Komutanlığında Yaptığı Yıllık Değerlendirme Konuşması”,
İlişkin Yönetmelik, 7 Ekim 2004 tarihli ve 25606 sayılı Resmi <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/
Gazete. 10_1_7_Konusmalar/2009/org_ilkerbasbug_harpak_konusma_
14042009.html> (erişim tarihi 2 Mayıs 2009).
Radyo ve Televizyon Kuruluşlarına Kanal ve Frekans Tahsisi
Şartları ve Bunlara İlişkin İhale Usulleri ile Yayın Lisansı ve İzni Başbuğ, İlker: “Genelkurmay Başkanlığında 16-17 Eylül 2008
Yönetmeliği, 10 Mart 1995 tarihli 22223 sayılı Resmi Gazete (3 Tarihlerinde Yapılan İletişim Toplantısı Görüşmelerinin Özeti”,
Şubat 1999 tarihli ve 23600 sayılı Resmi Gazete ile değişik). <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/
10_1_7_Konusmalar/2008/org_ilkerbasbug_iletisim_16092008.
Radyo ve Televizyon Yayınlarının Esas ve Usulleri Hakkında
html>.
Yönetmelik, 17 Nisan 2003 tarihli ve 25082 sayılı Resmi Gazete.
Başbuğ, İlker: “Orgeneral İlker Başbuğ’un Genelkurmay
RTÜK Personel Yönetmeliği, 8 Kasım 2002 tarihli ve 24930 sayılı
Başkanlığı Devir-Teslim Töreni Konuşması”, 28 Ağustos 2008,
Resmi Gazete.
<http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/
RTÜK Uydu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliği, 10 Ekim 2007 10_1_7_Konusmalar/2008/org_ilkerbasbug_dvrtslkonusmasi_
tarihli ve 26669 sayılı Resmi Gazete. 28082008.html> (erişim tarihi 2 Mayıs 2009)

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Yönetmeliği, 31 Ocak 1993 Boğaziçi – TÜSİAD Dış Politika Forumu: “Türk-Amerikan
tarihli ve 21482 sayılı Resmi Gazete. İlişkileri – Son Gelişmeler”, <http://www.dispolitikaforumu.
org/index2.php?option=com_docman&task=doc_
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunun Uygulanması
view&gid=15&Itemid=6>.
Hakkında Yönetmelik, 8 Ağustos 1985 tarihli 18836 sayılı Resmi
Gazete. Büyükanıt, Yaşar: “Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar
Büyükanıt’ın ‘İpekyolu 2007 General/Amiral Semineri’ Açış
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği, 6-7-8/9/1961
Konuşması”, <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_
tarihli ve 10899-10900-10901 sayılı Resmi Gazeteler.
Faaliyetleri/10_1_7_Konusmalar/2007/gnkur_bsk_ipekyolu_
Türk Silahlı Kuvvetleri Ortaöğretim Okulları Yönetmeliği, 5 semineri_03072007.htm> (erişim tarihi 2 Mayıs 2009).
Mayıs 2008 tarihli ve 26865 sayılı Resmi Gazete.
Büyükanıt, Yaşar: “Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay
Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Başkanlığı Devir-Teslim Töreni Konuşması”, 28 Ağustos 2008,
Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak Radyo ve <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/
Televizyon Yayınları Hakkında Yönetmelik, 25 Ocak 2004 tarihli 10_1_7_Konusmalar/2008/orgyasarbuyukanitdvrtslkonusmasi_
ve 25357 sayılı Resmi Gazete. 28082008.html> (erişim tarihi 2 Mayıs 2009)

Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği, 31 Aralık 2005 Gene, Healey: “Deployed İn The U.S.A.The Creeping
tarihli ve 26040 sayılı Resmi Gazete. Militarization Of The Home Fron”, December 17 2003, < http://
www.cato.org/pub_display.php?pub_id=1361>.
Elektronİk Kaynaklar: Genelkurmay Başkanlığı, “Türkiye’de Sivil-Asker İşbirliği
--------, “Ağustos 2007 Yüksek Askeri Şura Toplantısı”, <www. Faaliyetleri”, <http://www.tsk.tr/2_GENEL_BILGILER/2_7_
tsk.tr>. Sivil_Asker_Isbirligi/konular/turksivil.htm> (erişim tarihi 11
Mayıs 2009).
--------, “Ağustos 2008 Yüksek Askeri Şura Toplantısı”, wwww.
tsk.tr>. Genelkurmay Başkanlığı: TSK Personel Yönetim Sistemi-
2010 (PYS-2010) Projesi, <http://www.tsk.tr/7_INSAN_

306
KAYNAKLARI/7_1_TSK_Personel_Yonetimi_Sistemi/Personel_ Kutlu, Savaş: Susurluk Raporu, 1997, <http://www.kovan.ceng.
Yonetimi_Sistemi.htm> (erişim tarihi 5 Mayıs 2009). metu.edu.tr/~erol/ses/susurluk/Susurluk__Kutlu_Savas’in_
Gürak, Metin: “Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı”, 10 Raporu.html>.
Ekim 2008, <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_ Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği: “1984 Yılı MGK
Faaliyetleri/10_1_9_Basin_Bilgilendirme_Toplantilari/2008/BBT_ Toplantılarının Basın Bildirileri”, <http://www.mgk.gov.tr/
10_10_2008.htmm> (erişim tarihi 15 Mayıs 2009). Turkce/basinbildiri1984/8subat1984.htm>.
Gürak, Metin: “Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı”, 13 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği: “Tarihçe”, <http://
Mart 2009, <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_ www.mgk.gov.tr/Turkce/tarihce.html>.
Faaliyetleri/10_1_9_Basin_Bilgilendirme_Toplantilari/2009/BBT_
13_03_2009.html> (erişim tarihi 15 Mayıs 2009). Milli Güvenlik Kurulu Sekreterliği: “Sıkça Sorulan Sorular,”
<http://www.mgk.gov.tr/ > (erişim tarihi: 1 Mayıs 2009).
Gürak, Metin: “Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı”, 16
Ocak 2009, <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_ OYAK: “OYAK Faaliyet Raporu 2008”, http://www.oyak.com.
Faaliyetleri/10_1_9_Basin_Bilgilendirme_Toplantilari/2009/BBT_ tr/OyakWEBTR/faaliyet_raporlari/20090601010102.Faaliyet_
16_01_2009.html> (erişim tarihi 15 Mayıs 2009). Raporu_2008.pdf> .

Gürak, Metin: “Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı”, 20 Özkök, Hilmi: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün
Mart 2009, >http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_ Harp Akademileri Komutanlığında Yaptıkları Konuşma, 16 Mart
Faaliyetleri/10_1_9_Basin_Bilgilendirme_Toplantilari/2009/BBT_ 2006, tsk.mil.tr, <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_
20_03_09.html> (erişim tarihi 15 Mayıs 2009). Yayin_Faaliyetleri/10_1_7_Konusmalar/2006/harpakegitimogreti
myiliaciliskonusmasi_160306.html> (erişim tarihi 5 Mayıs 2009).
Gürak, Metin: “Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı”, 23
Ocak 2009, <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_ Savunma Sanayi Müsteşarlığı: Performans Programı 2009,
Faaliyetleri/10_1_9_Basin_Bilgilendirme_Toplantilari/2009/BBT_ <http://www.ssm.gov.tr/TR/dokumantasyon/Documents/
23_01_2009.html> (erişim tarihi 15 Mayıs 2009). SSM_2009_PP.pdf> (erişim tarihi 11 Mayıs 2009).
Gürak, Metin: “Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı”, 26 Türkiye Barolar Birliği: “3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın
eylül 2008, <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_ Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı
Faaliyetleri/10_1_9_Basin_Bilgilendirme_Toplantilari/2008/BBT_ Üzerine Türkiye Barolar Birliği’nin Basın Açıklaması”, 30 Nisan
26_09_2008.html> (erişim tarihi 15 Mayıs 2009). 2006, <http://www.barobirlik.org.tr/calisma/haberler/tbb/
Gürak, Metin: “Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı”, 31 060430_tmy.aspx>.
Ekim 2008, <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_ Türkiye Büyük Millet Meclisi: “Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair
Faaliyetleri/10_1_9_Basin_Bilgilendirme_Toplantilari/2008/BBT_ Kanun Teklifi ve Gerekçesi”, 26 Mayıs 2004, < http://www2.
31_10_2008.html> (erişim tarihi 15 Mayıs 2009).
tbmm.gov.tr/d22/2/2-0295.pdf>.
Gürak, Metin: “Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı”, 6
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV): “İşkencenin cezasızlığı
Şubat 2009, <http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_
konusunda yaratılan yanılsamaya ilişkin zorunlu açıklama...”
Faaliyetleri/10_1_9_Basin_Bilgilendirme_Toplantilari/2009/BBT_
(basın açıklaması), 2007, <http://www.tihv.org.tr/index.
06_02_2009.html> (erişim tarihi 15 Mayıs 2009).
php?option=com_content&task=view&id=1301&Itemid=69>.
Harp Akademileri Komutanlığı: “Silahlı Kuvvetler Akademisi”,
TÜSİAD: Ankara Bülteni, <http://www.tusiad.org/tusiad_cms.
<http://www.harpak.tsk.mil.tr/pageContainer.aspx?PID=3>
nsf/DTAnk/20/$FILE/AnkaraBulteni-Subat2008.pdf>.
(erişim tarihi 20 Mayıs 2009).
Helsinki Yurttaşlar Derneği: “Hak Mücadelesinde Haritalama UNCHR: “UNHCR deplores refugee expulsion by Turkey which
Yöntemi: Türkiye’de İşkence ve Kötü Muamele”, < http://www. resulted in four deaths”, 25 Nisan 2008, <http://www.unhcr.
stramap.org/tr/anasayfa.aspx>. org/news/NEWS/4811e23c4.html>.

İlter, Erdal: “Milli İstihbarat Tarihçesi”, <http://www.mit.gov. Yazgan, Kaya M.: “Savunma Sanayi Açısından Şirket
tr/tarihce/birinci_bolum>. Birleşmeleri”, <http://www.sasad.org.tr/dosya/eoe/
SSBirlesme_PDF.pdf> (erişim tarihi 10 Mayıs 2009).
İnsan Hakları Derneği (İHD), 2006 İnsan Hakları İhlalleri
Bilançosu, <http://www.ihd.org.tr/images/pdf/2006_yili_insan_ Yazgan, M. Kaya: “2007’de Sayılarla Savunma Sanayiimiz”,
haklari_ihlalleri_bilancosu.pdf > . SaSaD, Mayıs 2008, <http://www.sasad.org.tr/dosya/eoe/
2007_de%20Sayilarla%20Savunma%20Sanayiimiz_3.pdf>
İnsan Hakları Derneği (İHD), 2007 İnsan Hakları İhlalleri
(erişim tarihi 11 Mayıs 2009).
Bilançosu, <http://www.ihd.org.tr/images/pdf/2007_yili_insan_
haklari_ihlalleri_bilancosu.pdf>.
İnternet Sİtelerİ:
İnsan Hakları Derneği (İHD), İnsan Hakları 2004 (basın
açıklaması), <http://www.ihd.org.tr/index.php?option=com_co Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, http://www.abgs.gov.tr/.
ntent&task=view&id=412&Itemid=78>.
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, http://www.avrupa.
KESK, “Yoksulluk ve Faiz Bütçesi 2004 Yılında da Sırtımızda”, info.tr/DelegasyonPortal.html.
Aralık 2003, < http://www.kesk.org.tr/index.php?Itemid=92&i
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, < http://www.dzkk.tsk.tr/>.
d=160&option=com_content&task=view> (erişim tarihi 12 Mayıs
2009). Emniyet Genel Müdürlüğü, <http://www.egm.gov.tr/>.

307
Genelkurmay Başkanlığı, < www.tsk.tr/>. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, <http://www.mgk.gov.tr/>.
Harita Genel Komutanlığı, < http://www.hgk.mil.tr/>. Milli İstihbarat Teşkilatı, < http://www.mit.gov.tr/>.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı, < http://www.hvkk.tsk.tr/>. Milli Savunma Bakanlığı, <http://www.msb.gov.tr/anasayfa/
phpscr/anasayfa.php>.
İçişleri Bakanlığı, <http://w3.icisleri.gov.tr/default.icisleri_
2.aspx>. NATO, <http://www.nato.int/cps/en/natolive/index.htm>.
Jandarma Genel Komutanlığı, < http://www.jandarma.tsk.tr/>. Sahil Güvenlik Komutanlığı, < http://www.sgk.tsk.tr/>.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı, < http://www.kkk.tsk.tr/>. Savunma Sanayii Müsteşarlığı, <http://www.mgk.gov.tr/>.
Maliye Bakanlığı, <http://www.maliye.gov.tr/>. Türkiye Büyük Millet Meclisi, <http://www.tbmm.gov.tr/>.

308
Yazarlar Hakkında

Hale Akay yayınlandı. Radyo ve TV programcılığı yaptı. Çeşitli sivil


İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası toplum kuruluşlarında proje asistanı ve yöneticisi olarak
İlişkiler Bölümünü bitirdi. Aynı üniversitenin Sosyal çalıştı. Halen gazetecilik yapıyor.
Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliğinin Ekonomik Yapısı
Bölümünden yüksek lisans, Université Toulouse 1 Sciences Nezİr Akyeşİlmen
Sociales/Midi Pyrénées School of Economics’den DEA ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünden 1999 yılında
derecesi aldı. Halen doktora çalışmalarını sürdürmekte ve mezun olduktan sonra, İngiltere Essex Üniversitesinde
İstanbul Bilgi Üniversitesinde çalışmaktadır. İnsan Hakları üzerine yüksek lisans eğitimini aldı. 2008
yılında ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Çok
İsmet Akça Uluslu Şirketler ve İnsan Hakları: Baku-Tiflis-Ceyhan
Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası Petrol Boru Hattı Örneği” konulu doktorasını bitirdi.
İlişkiler bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. ODTÜ Uluslararası Serbest Düşünce Topluluğu’nun
Marmara Üniversitesi Fransızca Kamu Yönetimi kurucu başkanlığı, Essex Uluslararası Af Örgütü
bölümünden mezun olan İsmet Akça, yüksek lisans ve üniversite grup başkanlığı yaptı. Halen Genç Siviller
doktora eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Ankara grubunda aktif bir üye olarak yer almaktadır.
Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Militarism, Capitalism Çalışma hayatına Dış Politika Enstitüsünde Araştırma
and the State: Putting the Military in its Place in Turkey” görevlisi olarak başladı, TBMM’de Milletvekili danışmanı
başlıklı doktora tez çalışmasıyla tamamlamıştır. olarak çalıştı. Halihazırda Dış Ticaret Müsteşarlığı İTKİB
Türkiye’nin siyasal sosyolojisi; militarizm; kapitalist Ar-Ge ve Mevzuat Şubesinde Raportör olup, TBMM’de
devlet ve sınıflar; neoliberal iktidar tarzı üzerine çalışmalar geçici görevli olarak çalışmaktadır. Ulusal ve uluslararası
yürütmektedir. Yayınlanmış çalışmaları arasında İktisat, bilimsel dergilerde yayımlanmış makalelerinin yanında,
Siyaset, Devlet Üzerine Yazılar. Prof. Dr. Kemâli Saybaşılı’ya İnsan Haklarından Kim Sorumlu: Devlet mi, Şirketler mi?
Armağan, Bağlam Yayınları, İstanbul, 2006 (Burak Ülman isimli İngilizce bir kitabı vardır.
ile birlikte derlenmiştir); “Kollektif Bir Sermayedar Olarak
Türk Silahlı Kuvvetleri”, Ahmet İnsel ve Ali Bayramoğlu Ayşe Gül Altınay
(der.), Bir Zümre Bir Parti Türkiye’de Ordu, Birikim Yayınları, Sabancı Üniversitesi’nde antropoloji, kültürel çalışmalar
İstanbul, 2004 yer almaktadır. ve toplumsal cinsiyet dersleri veren Ayşe Gül Altınay’ın
araştırmaları militarizm, milliyetçilik, cinsellik ve kadına
Murat Aksoy
yönelik şiddet üzerine yoğunlaşmaktadır. Vatan, Millet,
Ortaöğretimini Kabataş Erkek Lisesinde, lisans eğitimini Kadınlar (der., İletişim Yayınları), The Myth of the Military-
Erciyes Üniversitesi İİBF İşletme Bölümünde yaptı. Nation: Militarism, Gender and Education (Palgrave
İstanbul Bilgi Üniversitesinde İnsan Hakları Hukuku Macmillan), Ebru: Kültürel Çeşitlilik Üzerine Yansımalar
bölümünde yüksek lisans eğitimi aldı. Yüksek lisans (der., Attila Durak, Metis), Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet
tezi olarak hazırladığı çalışma Başörtüsü-Türban (Kitap
(Yeşim Arat ile birlikte, Punto) ve İşte böyle güzelim...
Yayınevi -2005-), Türkiye’de Siyasetin Dayanılmaz Boşluğu
(Hülya Adak, Esin Düzel ve Nilgün Bayraktar ile birlikte,
-Soyal Demokrat Parti Krizi ve Sol Arayışlar (Özgür Yayınevi-
Sel) yayınlarından bazılarıdır.
2008) ve Osman Ulagay ile hazırlanan Küresel Kriz ve
Kapitalizmin Geleceği (Özgür Yayınevi-2009) adlı kitapları

309
Mehmet Atılgan North Africa, Laleh Khalili and Jillian Schwedler (der.),
Londra Üniversitesi, Doğu ve Afrika Bilimleri Fakültesi Columbia University Press, yayın aşamasında); “Devlet
(School of Oriental and African Studies) hukuk bölü- Stratejilerinin Bir Tezahürü Olarak Polis Alt-kültürü:
münden 2002 yılında mezun oldu. “Geç Modern Dönemde 1960 Sonrası Türkiye’de Polis Teşkilatında Hakim Olan
Dünyada ve Türkiye’de Güvenliğin Özel Tedariki” baş- Söylemlere Dair Bir Değerlendirme” (Toplum ve Bilim 114);
lıklı tezini yüksek lisans eğitimini tamamladığı İstanbul “Neoliberalizm ve Toplumsalın Yeniden Kurgulanması:
Bilgi Üniversitesi, İnsan Hakları Hukuku programına 1980 sonrası Batı’da ve Türkiye’de Polis Teşkilatları ve
2007 yılında sundu. Koç Üniversitesi Fen Edebiyat Geçirdikleri Yapısal Dönüşüm” (Toplum ve Bilim 109).
Fakültesi Tarih bölümünde okutman, İngiltere’de
Hasan Cemal
bazı hukuk bürolarında hukuki temsilci ve tercüman,
Türkiye’de çeşitli dergilerde editör olarak çalıştı. Hukuk Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun
ve Adalet, Tarih Vakfı İstanbul Dergisi gibi dergilerde oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara’da haftalık Devrim
makaleleri yayınlandı. dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı,
Günaydın gazetelerinde çalıştıktan sonra 1973 yılında
M. Ferda Balancar Cumhuriyet gazetesi’ne girdi. 1981- 1992 yılları arasında
Cumhuriyet gazetesinde Genel Yayın Yönetmenliği yaptı.
Marmara Üniversitesi Fransızca Kamu Yönetimi bölümünü
1992 - 1998 yılında arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa
bitirdi. Değişik günlük gazete, haftalık ve aylık dergilerde
yazarlığını yaptı. 1983-1992 yılları arasında Uluslararası
muhabir ve editör olarak çalışan Balancar, TÜSİAD,
Basın Enstitüsü (I.P.I) Yürütme Kurulu’nun üyeliğini yaptı.
TESEV gibi sivil toplum örgütlerinde uzman ve araştırmacı
Dünya Ekonomik Forumu’nda 100’ler Meclisi üyeliğinde
olarak, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi
bulundu. 1998 yılından bu yana Milliyet gazetesinde iç
olarak görev yaptı.
ve dış politika yazıları yazmakta olan Cemal’in, Tank
Sesiyle Uyanmak; Demokrasi Korkusu; Tarihi Yaşarken
Alİ Bayramoğlu
Yakalamak; Özal Hikayesi; Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım;
Grenoble Siyasal Bilimler Enstitüsünde lisans eğitimini
Kürtler ve Cumhuriyet’i çok sevmiştim başlıklı kitapları
tamamladı. 1995’de İstanbul Üniversitesi’nde “Türki-
bulunmaktadır.
ye’de Silahlı Kuvvetler’in Siyasi Rolü” konulu doktorasını
tamamladı. 1981-1999 arasında Marmara Üniversitesi Azİz Çelİk
Kamu Yönetimi Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. Asker- İstanbul Üniversitesi SBF’den mezun oldu. Marmara
siyaset ilişkileri dışında İslami hareketler ve devlet sos- Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümünde Yüksek
yolojisi konularında çalıştı. Yeniyüzyıl, Star, Sabah gaze- Lisansını tamamladı. 1985 yılından bu yana sendikal
telerinde köşe yazarlığı yaptı. Akademik hayatını halen araştırmacı ve eğitimci olarak çalışıyor. Ana çalışma
Kültür Üniversitesinde sürdürmekte ve Yeni Şafak gaze- konuları olan sosyal politika ve emek tarihi ile ilgili çeşitli
tesinde köşe yazmaktadır. Kitapları arasında 28 Şubat, çalışmaları bulunmaktadır.
Bir Müdahalenin Güncesi (2001), İslami Hareketin Sosyo-
lojisi 1995-2000 (2001), Türkiye’de Ordu, ed. Ahmet İnsel’le Esra Elmas
birlikte (2004) ve Çağdaşlık Hurafe Kaldırmaz (2005) İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesinde Medya
bulunmaktadır. ve İletişim Sistemleri ile alt dal olarak sosyoloji eğitimi
aldı. Aynı üniversitede Kültürel İncelemeler yüksek lisans
Bİrİz Berksoy programını bitirdi. Halen İstanbul Bilgi Üniversitesi
Lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerini Boğaziçi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri bölümünde
Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler araştırma görevlisi olarak çalışan Elmas, değişik günlük
Bölümünden almıştır. Şu anda İstanbul Üniversitesi, gazete ve haftalık dergilerde de muhabir olarak görev
Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümünde yaptı.
öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Türkiye’de polis
teşkilatının geçirdiği dönüşüm ve polis alt-kültürünün Meryem Erdal
analizi üzerine araştırmalar sürdürmektedir. Bu Hukukçu, yazar. Gözaltında Tecavüz (Çiviyazıları, 1997);
konulardaki yayınları: “The Re-structuring of the Police Türk Hukuk Mevzuatında İşkence (İHD, 2004); İşkence
Organization in Turkey in the post-1980 Period and ve Cezasızlık 2005 (TİHV, 2005); Soruşturma ve Dava
the Re-construction of the Social Formation” (Carceral Örnekleriyle İşkencenin Cezasızlığı Sorunu (TİHV, 2006)
Practices: Prisons and Policing in the Middle East and başlıklı yayınları mevcuttur.

310
Alper Görmüş Eser Karakaş
Haydarpaşa Lisesini (1970) ve İstanbul Üniversitesi Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi İktisat bölümünde
İşletme Fakültesini (1975) bitirdi. Gazeteciliğe Aydınlık yaptı. İstanbul Üniversitesi Maliye Ana Bilim Dalı’ndan
gazetesinde (1978-1980) başladı. Genel Yayın Yönetmeni yüksek lisans ve 1985 yılında doktora derecesini aldı.
olduğu Nokta dergisinin, başta “Darbe Günlükleri” ol- İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümünde 1987-1990 yılları
mak üzere orduyla ilgili bir dizi önemli haberin yayının- arasında Yardımcı Doçent, 1990-1996 yılları arasında
dan sonra kapatılması üzerine aktif gazetecilikten Doçent olarak aynı bölümde çalıştı. 1996 yılında Profesör
uzaklaştı. Halen Taraf gazetesinde köşe yazarlığı unvanını aldı. 1999-2003 yılları arasında Bahçeşehir
yapmaktadır. Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı ve 2003-2007
yılları arasında da Rektör Yardımcılığı görevini üstlendi.
Ahmet Faruk Güneş Bahçeşehir Üniversitesi AB İlişkileri Bölüm Başkanlığı
1986 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden görevini yürütmektedir. Özellikle vergi sistemleri,
mezun oldu. Sırasıyla Kemah, Altınyayla (Sivas), özelleştirme ve kamu harcamaları konularında araştırma
Muradiye, Akçakale, Erciş, Köyceğiz kaymakamlıkları yayınları yapmıştır. Halen Star gazetesinde yazmaktadır.
görevini yaptı. Köyceğiz-Dalyan Çevre Koruma Birliğinin
ilk başkanlığını yaptı. 2000 yılında mülkiye müfettişi, Ümİt Kardaş
ardından mülkiye başmüfettişi oldu. Bu görevi halen İstanbul’da serbest avukat olarak çalışmakta olup,
İstanbul’da yürütmektedir. İdarecinin Sesi dergisi, Tarih 22 yıl süresince Türk Silahlı Kuvvetlerinde savcılık,
Vakfı İstanbul dergisi, Liberal Düşünce Topluluğu İnternet hâkimlik ve adli müşavirlik yapmıştır. 1985 yılında hukuk
Sitesi, Taraf, Yeni Şafak ve Zaman gazetelerinde “iç doktoru olmuştur. TESEV bünyesinde faaliyet gösteren
güvenlik” üzerine yazı ve makaleleri yayınlandı. Güvenlik sektöründe Demokratik Açılımlar Çalışma ve
İzleme grubunda görev yapmaktadır. Hakim Bağımsızlığı
Gülay Günlük-Şenesen Açısından Askeri Mahkemelerin Kuruluşu ve Yetkileri; Askeri
Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümünde Lisans (1978) ve Ceza ve Ceza Yargısı; Disiplin Mahkemeleri ve Yargılama
Yüksek Lisans (1979) eğitimi gördü. Doktora aşamasında Usulü; Türkiye’nin Demokratikleşmesinde Öncelikler; Hukuk
dersleri AÜSBF’de, tezini İTÜ’de tamamladı (1985). 1979- Devlete Sızabilir mi?; Ötekiler İçin Sivil İtaatsizlik Rehberi
1981 yıllarında Devlet Planlama Teşkilatında, 1981-1995 isimli kitapları bulunmaktadır.
yıllarında İTÜ İşletme Fakültesinde çalıştı. 1996’dan bu
yana İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde Ecevİt Kılıç
görevlidir. Savunma harcamaları, silah sanayii, cinsiyete Gazeteci. Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
dayalı ayrımcılık, ekonometri uygulamaları ve Türkiye Bölümündeki eğitiminin ardından İstanbul Üniversitesi
ekonomisinin girdi-çıktı modellemesi konularında İletişim Fakültesinden mezun oldu. Gazeteciliğe
yurtiçinde ve yurtdışında araştırmaları yayımlanmıştır. Cumhuriyet gazetesinde başladı. Yedi yıl Cumhuriyet’te
görev yaptıktan sonra 2006’da haber dergisi Aktüel’e
Haluk İnanıcı geçti. Bir yıl sonra da Sabah gazetesine yazmaya
1983 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. başladı. İstihbarat, güvenlik, suç ve yolsuzluk ekonomisi
Halen İstanbul’da serbest avukat olarak çalışmaktadır. konularında çok sayıda araştırması yayınlandı. Kirli
Kramponlar (Futbol ve Mafya), Politik Goller (Futbol ve
Ahmet İnsel Siyaset) ve Özel Harp Dairesi (Türkiye’nin Gizli Tarihi) isimli
Paris Pantheon-Sorbonne Üniversitesi iktisat bölümün- üç kitabı bulunmaktadır.
de yüksek öğrenimi yaptı. Bu üniversitede İktisat
Fakültesi dekanlığı ve ardından rektör yardımcılığı Dİlek Kurban
görevlerinde bulundu. Galatasaray Üniversitesi İktisat Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi
Bölümü başkanlığını yürütmektedir. İletişim Yayınları ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde yaptı. Columbia
yayın kurulu koordinatörü ve Birikim dergisi yayım Üniversitesi Uluslararası ve Kamu İlişkileri Fakültesinden
sorumlularındandır. Türkiye Toplumunun Bunalımı, 1999 yılında insan hakları alanında yüksek lisans
Düzen ve Kalkınma Kıskacında Türkiye, İktisat İdeoloji- derecesi aldı. Daha sonra, Columbia Üniversitesi Hukuk
sinin Eleştirisi, Neoliberalizm: Hegemonyanın Yeni Dili, Solu Fakültesinden 2004 yılında Hukuk Doktoru derecesi
Yeniden Tanımlamak başlıklı kitapları vardır. ile mezun oldu. 1999-2001 yıllarında Birleşmiş Milletler
Siyasi İlişkiler Bölümü Güvenlik Konseyi Kısmı’nda Siyasi

311
İlişkiler Yönetici Yardımcısı olarak görev aldı. 2005’de Zeynep Şarlak
TESEV Demokratikleşme Programı kadrosuna program Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi
yöneticisi olarak katılan Dilek Kurban, Temmuz 2007’den bölümünde, yüksek lisans eğitimini aynı üniversitenin
bu yana haftalık Agos gazetesinde kimlik sayfasının Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ve ardından
editörlüğünü yapıyor. Kurban’ın Türkiye’de insan ve Paris Siyasi Etüdler Enstitüsü’nde Karşılaştırmalı
azınlık hakları, Türkiye’de zorunlu göç ve Avrupa’da Siyaset Bölümlerinde tamamladı. Paris’te Posta Europe
azınlık ve insan hakları hukuku alanlarında uluslararası gazetesinin yayın yönetmenliğini yaptı. Galatasaray
ve ulusal yayınları bulunuyor. Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak ve Avrupa
Birliği 6. Çerçeve Programı çerçevesinde “Suç ve Kültür”
Lale Sarıİbrahİmoğlu adlı projenin Türkiye ayağında araştırmacı olarak çalıştı.
İngilizce olarak günlük yayımlanan Today’s Zaman ile Taraf Halen Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel
gazetelerinde köşe yazarı olarak çalışmaktadır. Ayrıca, Müdürlüğünün aile eğitimine yönelik projesinde ekonomi
1991 yılından bu yana merkezi İngiltere’deki Jane’s Defence alan uzmanı olarak çalışmakta ve Uluslararası Bakalorya
Weekly (JDW) dergisi Türkiye temsilciliğini yapmaktadır. Programında ekonomi dersleri vermektedir.
Merkezi İngiltere’deki London School of Economics and
Political Science’ın (LSE) Dünya Siyaseti bölümünden 1991 Umur Talu
yılında ön lisans diploması almıştır. İngiltere merkezli, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun
21st Century Trust adlı düşünce kuruluşunun üyesi olan oldu. Üniversitesi süresince Türk-İş’e bağlı Demiryolu
Sarıibrahimoğlu’nun, iki kitabı bulunmaktadır. Kurt Sendikası’nda araştırma-eğitim uzmanı ve T.C. Marmara
Kapanında Kısır Siyaset-Gizli Belgelerle Boru Hattı Bozgunu ve Boğazları Belediyeler Birliği’nde Uluslararası İkisadi
adlı Türkçe, diğeri de Türk savunma sanayii politikasını Girişimler Sekreteryası sorumlusu olarak çalıştı. 1980’de
anlatan, 1999 yılında İngilizce olarak yayımlanmış kitabı Günaydın gazetesinde gazeteciliğe başladı. 1982’de Güneş
vardır. gazetesinin kuruluşunda bulundu. 1983’te Cumhuriyet’e
geçti, yazı işlerinde çalıştı. 1985’te Milliyet’te yazı işleri
Derya Sazak müdürlüğüne getirildi. 1987’de yazı işleri müdürü olarak
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun oldu. Hürriyet’e geçti. 1988’de yeniden Milliyet’e yazı işleri
Yeni Ulus, Anka Ajansı, Güneş, Milliyet’te muhabir, Ankara müdürü olarak döndü. 1992’de Milliyet genel yayın
bürosu sorumlusu, genel yayın yönetmeni olarak çalıştı. yönetmeni ve 1998’de Milliyet genel yayın koordinatörü
Halen Milliyet’te yazmaktadır. 11 Eylül Sonra Saddam oldu. 2003’den beri Sabah gazetesinde yazmaktadır.
başlıklı bir kitabı vardır. Prof. Onur Kumbaracıbaşı’nın editörlüğünü yaptığı Sosyal
Demokrasi kitabında Fransa bölümünü yazdı. Keynes
üstüne bir çeviri kitabı ve Uçuran Bey Postanesi ve Dipsiz
Medya başlıklı kitapları vardır.

312

Das könnte Ihnen auch gefallen