Sie sind auf Seite 1von 232

Mehdi

ve
Altınçağ
Mehdi
ve
Altınçağ

M. İsmail Yusuf
‹stanbul - Nisan 2003
PAMUK YAYINCILIK
İçindekiler
G‹R‹fi 6

MEHD‹ 11

Mehdi Kimdir? 12
Mehdi'nin Ç›k›fl Alametleri 16
Mehdi'nin Özellikleri 77
Mehdi'nin Fiziksel Özellikleri 86
Mehdi Devrinde Hayat: Alt›nça¤ 91
Mehdi Hakk›nda Çeflitli Konular 105
Kuran-› Kerim'de Ahir Zaman 148
Risale-i Nur Külliyat›'nda Mehdi 178
Kuran'da Bildirilen Üstün Ahlak 190

HZ. ‹SA 194

Kuran'da Hz. ‹sa 195


Hadislerde Hz. ‹sa 208
Risale-i Nur Külliyat›'nda Hz. ‹sa 217

SONSÖZ 229
Giriş
hir zaman ya da Mehdiyet kavramlar› pek çok insan için
tan›d›k kavramlar olmayabilir. Bu nedenle öncelikle bu
iki kavram› k›saca aç›klamakta yarar var. Ahir zaman sö-
zü, "son dönem" anlam›na gelir. ‹slam'a göre ahir zaman
kavram› k›yamete yak›n bir zamanda, Kuran ahlak›n›n
hakim olaca¤›, insanlar aras›nda yayg›n olarak yaflanaca-
¤› bir dönemi ifade eder.
‹nsanlar›n hayalinde her zaman için daha güzele, daha iyiye yönelik
bir özlem bulunmaktad›r. Daha güzel bir manzara, daha güzel bir yi-
yecek, daha iyi ve toplumsal sorunlar›n yaflanmad›¤› bir hayat, refah,
huzur, bolluk, güzellik…
‹flte ahir zaman da tüm bu "daha iyi", "daha güzel" kavramlar›n› için-
de bar›nd›ran bir ça¤› ifade eder. Ahir zaman, s›k›nt›n›n yerini bollu-
¤un ve bereketin, adaletsizli¤in yerini adaletin, ahlaks›zl›¤›n yerini gü-
zel ahlak›n, kargaflan›n yerini bar›fl›n ve huzurun ald›¤› ve tüm inanan
kullar›n as›rlard›r özlemini duydu¤u, ‹slam ahlak›n›n hakim oldu¤u
kutlu bir dönemdir.
Peygamberimiz'in hadislerinde bu dönemi ve özelliklerini aç›klayan
detayl› anlat›mlar yer al›r. Peygamberimiz'in ard›ndan baz› ‹slam bü-
yükleri de ahir zaman hakk›nda önemli aç›klamalar yapm›flt›r. Bu anla-
t›mlara bak›ld›¤›nda, ahir zaman›n, birbirini izleyecek olan bir tak›m
önemli olay ya da süreçlerle dolu oldu¤unu görürüz. Ahir zaman dün-
yan›n önce büyük bir bozulma ve karmafla yaflad›¤›, ancak sonra da
gerçek dinin yaflanmas›yla kurtulufla kavufltu¤u bir dönemdir.
Ahir zaman›n ilk aflamas›nda, dünya Allah'› inkar eden bir tak›m fel-
sefi sistemler nedeniyle dejenere olacakt›r. ‹nsanl›k yarat›l›fl amac›n-
dan uzaklaflacak, bunun sonucunda büyük bir manevi boflluk ve ahla-

6 Mehdi ve Alt›nça¤
ki bozulma oluflacakt›r. Büyük felaketler, savafllar ve ac›lar yaflanacak
ve insanl›k "nas›l kurtuluruz" sorusunun cevab›n› arayacakt›r.
Ahir zaman›n bu dönemi, ayn› zamanda dinin de dejenere edildi¤i
bir dönemdir. ‹slam dini, içine sokulan bir tak›m hurafeler ve bat›l ina-
n›fllar nedeniyle asl›ndan uzaklaflt›r›lm›flt›r. Dindarl›k ad› alt›nda tutu-
culuk ve ikiyüzlülük yapan baz› kimseler bu hurafeleri daha da art›r-
mak için çabalamakta, ‹slam'›n özündeki güzel ahlak›n kavranmas›na
engel olmaktad›r. Bir yanda ateizmi ve dinsizli¤i telkin eden felsefeler,
öte yanda da dini içten tahrip eden bu tutucu güçler, insanl›¤› büyük
bir karanl›¤a sürüklemifltir.
Ancak Allah, ahir zaman›n bu büyük karmaflas› içindeki insanlar›
kurtulufla ulaflt›racakt›r. Yolunu flafl›rm›fl olan insanl›¤› do¤ru yola da-
vet etmek için, "Mehdi" (do¤ruya götüren) s›fat›n› tafl›yan üstün ahlak-
l› bir kulunu vesile k›lacakt›r. Mehdi, önce ‹slam dünyas›n›n içinde mü-
cadele yürütecek ve ‹slam'›n asl›ndan kopmufl olan Müslümanlar› ger-
çek imana ve ahlaka döndürecektir. Mehdi'nin bu noktada üç temel gö-
revi vard›r:
1. Allah'› inkar eden ve dinsizli¤i destekleyen felsefi sistemlerin çü-
rütülmesi.
2. ‹slam'›, onu dejenere etmifl olan ikiyüzlü kimselerin boyunduru-
¤undan kurtararak hurafecili¤e karfl› mücadale edilmesi ve Kuran'›n
hükümlerine dayanan gerçek ‹slam ahlak›n›n ortaya ç›kar›lmas› ve uy-
gulanmas›.
3. Kendi milletinden bafllayarak, tüm ‹slam dünyas›n› siyasi ve sos-
yal yönlerden güçlendirmesi, huzur, güvenlik ve refah sa¤lamas›, top-
lumsal sorunlar› çözmesi.
Hadislerde bildirildi¤ine göre, Mehdi'yle ayn› dönemde dünyaya ye-
niden dönecek olan Hz. ‹sa ise, özellikle H›ristiyan ve Yahudi dünyas›-
na hitap edecek, onlar› içine düfltükleri hurafelerden s›yr›l›p Kuran'a
göre yaflamaya ça¤›racakt›r. H›ristiyanlar›n Hz. ‹sa'ya uymas› ile birlik-
te, ‹slam ve H›ristiyan dünyalar› tek bir inançta birleflecek ve dünya


"Alt›nça¤" olarak an›lan büyük bir bar›fl, güvenlik, mutluluk ve refah
dönemi yaflayacakt›r.

M. ‹smail Yusuf 7
Bu anlatt›klar›m›z, Peygamberimiz taraf›ndan 14 as›r önce söylen-
mifl sözlerde ya da baz› ‹slam büyüklerinin yaz›lar›nda detayl› olarak
anlat›lmaktad›r. Bu kaynaklar›n bize do¤ru olarak ulafl›p ulaflmad›kla-
r›ndan, örne¤in Peygamberimiz'in bu konudaki hadislerinin gerçekte
onun taraf›ndan söylenmifl sözler oldu¤undan kuflku duyman›n imkan›
yoktur. Çünkü bize bu konuda yol gösteren önemli bir gerçek vard›r.
Hadislerde ahir zaman hakk›nda detayl› tasvirler yap›lmakta, dahas›
detayl› bir tak›m alametler say›lmaktad›r. ‹çinde yaflad›¤›m›z dönemde
ise, bu kitap boyunca inceleyece¤imiz gibi, bu tasvir ve alametler bir-
biri ard›na gerçekleflmektedir.
Bunlar farkl› zamanlarda ayr› ayr› gerçekleflmifl olsalar belki s›radan
olaylar olarak görülebilirler. Ancak çok say›da alametin 15-20 y›ll›k k›-
sa bir zaman dilimi içinde art arda gerçekleflmesi, bir rastlant› olarak
görülemez. Hadislerde haber verilen olaylar›n bu flekilde gerçekleflme-
si durumunda, art›k o hadislerin gerçekten Peygamberimiz'e ait olup
olmad›¤›ndan kuflku duymak mümkün de¤ildir. As›rlar önce tarif edi-
len olaylar›n tam tarif edilen flekilde ve birbiri ard›na yaflanmas›,
mucizevi bir durumdur.
Kald› ki, ‹slam ahlak›n›n dünyaya egemen olmas› ya da Hz. ‹sa'n›n


yeniden yeryüzüne dönüflü gibi ahir zamanla ilgili baz› bilgiler, do¤ru-
dan Kuran'da haber verilmektedir ve dolay›s›yla do¤ruluklar› kesindir.

Baz› kifliler, kendinlerini "Mehdi" gibi göstermeye çal›flan sahte kur-


tar›c›lar›n ortaya ç›kmas›ndan endifle edebilirler. Ve bu sahte Mehdile-
rin, Peygamberimiz'in 14 as›r önceden vermifl oldu¤u haberler do¤rul-
tusunda, kendi üzerlerinde "Mehdi alametleri"ni oluflturmaya çal›fla-
caklar›ndan flüphe duyabilirler. Ancak bunlar gereksiz endiflelerdir;
çünkü Mehdi geldi¤inde, flüpheye yer verecek bir durum oluflmayacak,
bu alametlerin tümü eksiksiz olarak görülecektir.
"Mehdi" olmak için çaba harcamak, burada anlat›lan özelliklere sahip
olmaya çal›flmak, Mehdi’nin yapaca¤› vaat edilen çal›flmalar› gerçeklefl-
tirmek ise kesinlikle mümkün de¤ildir. Çünkü burada anlat›lanlar›n tü-

8 Mehdi ve Alt›nça¤
mü, Allah’›n yaratt›¤› kader do¤rultusunda, yaln›zca tek bir kiflinin ya-
ni gerçek Mehdi’nin sahip olabilece¤i özellikler ve gerçeklefltirebilece-
¤i faaliyetlerdir.
Unutmamak gerekir ki, Allah zamandan ve mekandan münezzehtir;
yani zamana ve mekana ba¤l› de¤ildir. Bizim yüzlerce, binlerce sene
olarak de¤erlendirdi¤imiz zaman dilimleri Allah kat›nda tek bir an ola-
rak bilinmektedir. Dolay›s›yla Peygamberimiz'in, gelecekte gerçeklefle-
cek olarak haber verdi¤i ahir zaman alametleri, asl›nda o dönemde
olup bitmifltir. Geçmiflte, flu an ve gelecekte meydana gelen tüm olay-
lar, Allah’›n tek bir "Ol" demesiyle ayn› anda yaflanm›fl ve bitmifl olay-
lard›r. Yani Peygamberimiz döneminde Mehdi asl›nda dünyaya gelmifl,
yaflam›fl, tüm faaliyetlerini gerçeklefltirmifl, ölmüfl ve Peygamberi-
miz'in kabri yan›na gömülmüfltü. Hatta Hz. Musa zaman›nda da Meh-
di’nin gelifl zaman› belliydi. Hz. ‹brahim döneminde de, Mehdi görevi-
ni yerine getirmiflti. Hz. Adem devrinde de Mehdi yeryüzüne gönderil-
miflti. Çünkü dünya üzerinde yaflanm›fl ve yaflanacak olaylar›n tümü,
Allah’›n belirledi¤i kader do¤rultusunda tek bir anda gerçekleflmifltir.
Bu anlat›lan bir insan›n hayat› boyunca karfl›laflt›¤› en büyük gerçekler-
den biridir, ve ahir zaman alametleri, Mehdi’nin özellikleri gibi konu-
larda insanlar›n akl›na gelen tüm flüpheleri silmeye yetecek bir bilgi-
dir. Allah Peygamberimiz'e Mehdi’nin kim oldu¤unu, fiziksel ve di¤er
özelliklerini, faaliyetlerini, dünya üzerinde b›rakaca¤› etkiyi, gerçek-
lefltirece¤i hizmetleri gerçek olarak göstermifltir. Mehdi, Peygamberi-
miz'in 1400 sene öncesinden yaflad›¤›n› gördü¤ü kiflidir. Dolay›s›yla
Mehdi ile ilgili hadislerde bildirilen olaylar, birebir gerçekleflecek ve
flahit olunacak olaylard›r. Bunlar›n taklit edilmesi, tahsille, çaba harca-
makla baflar›lmas› kesinlikle imkans›zd›r.
Bediüzzaman’›n da zaman zaman dikkat çekti¤i gibi, "Mehdi geldi-
¤inde onu nas›l olsa tan›r ve durdururuz" diye düflünen "safdil" kifliler
olabilir. Ancak bu kifliler bilmelidirler ki, Mehdi’nin durdurulmas›
mümkün de¤ildir. Çünkü Peygamberimizin vaatleri do¤rultusunda
Mehdi kendisiyle ilgili bildirilen tüm hizmetleri gerçeklefltirecektir. Bu,
Allah’›n belirledi¤i bir kaderdir. Allah’›n dilemesi d›fl›nda, hiç kimse za-
man› durduramayaca¤› için, Mehdi’nin faaliyetlerinin engellenmesi de
söz konusu de¤ildir. E¤er "biz Mehdi’yi durdurduk, faaliyetlerini engel-
ledik" diye düflünen kimseler olursa, bu kifliler, engelledikleri kiflinin

M. ‹smail Yusuf 9
Mehdi olmad›¤›n› da bilmelidirler. Kimileri, karfl›lar›ndaki baz› kiflileri
Mehdi zannedebilirler, yapt›klar› faaliyetleri onun yapaca¤› faaliyetle-
re benzetebilirler. "Mehdi kesin olarak flu kiflidir" diye düflünebilirler.
Ancak bu kifliler emin olmal›d›rlar ki, Allah onlar› yan›ltmaktad›r; dur-
durduklar› kifli kesinlikle Mehdi de¤ildir. Ama yine de "Mehdi’yi dur-
durduk" diye ›srar eden kifliler olursa, bunlar kesin olarak yalan söyle-
mektedirler. Çünkü Allah’›n kat›nda zamans›zl›k boyutu içinde Mehdi
gelmifltir, görevini tamamlam›flt›r.

10 Mehdi ve Alt›nça¤
Hz.Mehdi
Hz.Mehdi Kimdir?

Mehdi kelimesi, "hidayete eren veya hidayete vesile olan" anlam›na


gelmektedir. Baz› sözlüklerde ve ansiklopedilerde ise kelimenin daha
genifl bir tan›m› vard›r:

Harfiyen "kendisine rehberlik edilen" demek olup, bütün istikamet-


ler (yol göstermeler) Allah'tan geldi¤i için, kelime nihayet kendisine
Allah taraf›ndan yol gösterilen, yani hususi ve flahsi bir tarzda Allah'›n
hidayetine nail olan manas›n› alm›flt›r.
(‹slam Ansiklopedisi, 7/474)

Hidayete eren veya hidayete vesile olan. Sahib-üz-zaman. "Hususi ve


flahsi bir tarzda Allah'›n hidayetine mazhar olan, kendisine Cenab-›
Hak taraf›ndan yol gösterilen" manas›ndad›r. Bu kelime ihtida etmifl
olanlar için de kullan›lm›flt›r. Mehdi-yi Resul, Mehdi-yi Muntaz›r da de-
nir. Ahir zamanda gelip bütün Müslümanlar› Hakaik-› imaniye ve
Kur'aniyeyi cami eserleri ile uyand›racak, dinlerini takviye ve imanla-
r›n› tevdit edecek olan ve Peygamberimiz Al'inden bir zatt›r. (Tür-Dav
Lugat, 607)

MEHD‹ BÜTÜN DÜNYAYA HAK‹M OLACAKTIR

Mehdi'nin tüm dünyaya hakim olaca¤› Peygamber Efendimiz'in pek


çok hadisinde belirtilmifltir. Bu hakimiyet hayat›n bütün safhalar›nda
aç›kça görülecektir. Bununla ilgili hadislerden baz›lar› flöyledir:

Tüm olarak yeryüzünün meliki dört tanedir. Onlar›n ikisi: Zülkar-


neyn ve Süleyman müminlerden, di¤er ikisi, Nemrud ve Buhtunnasr ka-
firlerdendi. Yere beflinci olarak Ehl-i Beyt'imden biri sahip olacak. Yani
Mehdi. (Mektubat-› Rabbani, c. 2, s. 251)

12 Mehdi ve Alt›nça¤
Mehdi t›pk› Zülkarneyn ile Süleyman gibi bütün dünyaya hükmede-
cek. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Ahir Zaman, s. 10/El-Kavmu'l Muhta-
sar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 32/K›yamet Alametleri, s. 183)
Mehdi do¤u ile bat› aras›ndaki her yeri fetheder. (El Kavlu'l Muhta-
sar Fi Alamat-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 57)

KURAN'DA ‹SLAM AHLAKININ DÜNYA HAK‹M‹YET‹NE


‹fiARET EDEN AYETLER

Kuran'da ‹slam ahlak›n›n dünya hakimiyetine iflaret eden pek çok


ayet bulunmaktad›r. Bu ayetler Peygamberimiz'in Mehdi ve Mehdi'nin
‹slam ahlak›n› dünyaya hakim k›lmas› hakk›ndaki haberleriyle çok bü-
yük paralellik göstermektedir. Böyle bir olay bugüne kadar gerçeklefl-
medi¤ine göre, Kuran ayetlerinde haber verilen genifl çapl› dünya haki-
miyetinin, Peygamberimiz'in haber verdi¤i ahir zamandaki Hz. Meh-
di'nin hakimiyetine iflaret etmesi çok büyük olas›l›kt›r. Konuyla ilgili
ayetlerden baz›lar› flunlard›r:

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara


va'detmifltir: Hiç flüphesiz onlardan öncekileri nas›l 'güç ve iktidar sa-
hibi' k›ld›ysa, onlar› da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' k›lacak, ken-
dileri için seçip be¤endi¤i dinlerini kendilerine yerleflik k›l›p sa¤lam-
laflt›racak ve onlar› korkular›ndan sonra güvenli¤e çevirecektir. Onlar,
yaln›zca bana ibadet ederler ve bana hiçbir fleyi ortak koflmazlar. Kim
bundan sonra inkar ederse, iflte onlar fas›kt›r. (Nur Suresi, 55)

Allah, yazm›flt›r: "Andolsun, ben galip gelece¤im ve elçilerim de."


Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün oland›r.
(Mücadele Suresi, 21)

Onlar, Allah'›n nurunu a¤›zlar›yla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah,


kendi nurunu tamamlay›c›d›r; kafirler hofl görmese bile. Elçilerini hida-
yet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan ‹slam'›)
bütün dinlere karfl› üstün k›lacakt›r; müflrikler hofl görmese bile. (Saf
Suresi, 8-9)

M. ‹smail Yusuf 13
A¤›zlar›yla Allah'›n nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler iste -
mese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan baflkas›n› istemiyor.
Müflrikler istemese de O dini (‹slam'›) bütün dinlere üstün k›lmak için
elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 32-33)

Allah, suçlu-günahkarlar istemese de, hakk› (hak olarak) kendi keli-


meleriyle gerçeklefltirecektir. (Yunus Suresi, 82)

Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmufllard›; fakat düzen ku-


ruculu¤un (tedbirlerin, karfl›l›k vermelerin) tümü Allah'a aittir. Her bir
nefsin ne kazand›¤›n› O bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler
pek yak›nda bileceklerdir. (Rad Suresi, 42)

Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaç›k delil-


ler getirdi¤i halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek olduklar› için y›k›-
ma u¤ratt›k. ‹flte biz, suçlu-günahkar olan bir toplulu¤u böyle cezalan-
d›r›r›z. Sonra, nas›l yap›p-davranacaks›n›z diye gözlemek için, onlar›n
ard›ndan sizi yeryüzünde halifeler k›ld›k. (Yunus Suresi, 13-14)

Allah'a hiçbir fleyi ortak koflmaks›z›n kat›ks›zca iman edenlerin yer-


yüzüne mirasç› k›l›nacaklar› da Kuran'›n pek çok ayetinde vurgulanan
ilahi bir kanundur:

Andolsun, biz Zikir'den sonra Zebur'da da: "fiüphesiz Arz'a salih kul-
lar›m varisçi olacakt›r" diye yazd›k. (Enbiya Suresi, 105)

"Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerlefltirece¤iz. ‹flte bu, ma-
kam›mdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayr›cal›kt›r)." (Pey-
gamberler) Fetih istediler, (sonunda) her zorba inatç› bozguna u¤ray›p
-yok oldu- gitti. (‹brahim Suresi, 14-15)

Musa kavmine: "Allah'tan yard›m dileyin ve sabredin. Gerçek flu ki,


arz Allah'›nd›r; ona kullar›ndan diledi¤ini mirasç› k›lar. En güzel sonuç
muttakiler içindir." dedi. Dediler ki: "Sen bize gelmeden önce de, gel-
dikten sonra da eziyete u¤rat›ld›k." (Musa:) "Umulur ki, Rabbiniz düfl-
man›n›z› helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) k›la-
cak, böylece nas›l davranaca¤›n›z› gözleyecek" dedi. (Araf Suresi, 128-
129)

14 Mehdi ve Alt›nça¤
Kendisine bereketler k›ld›¤›m›z yerin do¤usuna da, bat›s›na da o hor
k›l›n›p-zay›f b›rak›lanlar› (müstaz'aflar›) mirasç›lar k›ld›k. Rabbinin ‹s-
railo¤ullar›na olan o güzel sözü (vaadi), sabretmeleri dolay›s›yla ta-
mamland› (yerine geldi). Firavun ve kavminin yapmakta olduklar› ve
yükselttiklerini (köflklerini, saraylar›n›) da yerle bir ettik. (Araf Suresi,
137)

Hay›r, biz hakk› bat›l›n üstüne f›rlat›r›z, o da onun beynini darma -


da¤›n eder. Bir de bakars›n ki, o, yok olup gitmifltir. (Allah'a karfl›) Ni-
telendiregeldiklerinizden dolay› eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)

M. ‹smail Yusuf 15
Mehdi'nin Çıkış
Alametleri
MEHD‹ VE AH‹R ZAMANLA ‹LG‹L‹ HAD‹SLER‹N
BÜYÜK ÇO⁄UNLU⁄U "MÜTEfiAB‹H"T‹R

Mehdi'nin ç›k›fl alametlerine geçmeden önce, bu alametleri bildiren


hadislerin önemli bir özelli¤inden bahsetmek gerekir. Bu özellik, Meh-
di ve ahir zaman hakk›ndaki hadislerin müteflabih bir anlat›ma sahip
olmas›d›r.
"Müteflabih", aç›k, görünür (zahiri) anlam› kastedilmeyen, benzetme
ve örneklerle yap›lan imal› anlat›mlara denir. Peygamber Efendimiz de,
ahir zamanda olacak olaylara yönelik hadislerinin bir k›sm›n› böyle
imal› bir flekilde, çeflitli benzetme ve örneklerle tarif etmifltir. Böyle ha-
dislere müteflabih (teflbihler içeren) hadisler denir.
Peygamber Efendimiz'in, Allah'›n kendisine bildirdi¤i gelece¤e dair
olaylar› bu flekilde üstü kapal›, imal› olarak bizlere nakletmesinin çok
önemli hikmetleri vard›r:
Dünya bir imtihan yeridir. ‹nsanlar bu dünyada vicdanlar›n› kullana-
rak Allah'a ve O'nun bildirdi¤i gerçeklere iman edip etmemekle dene-
nirler. Bu nedenle bu dünyada insanlar›n mecbur kalarak, ister istemez
iman etmek zorunda kalacaklar› bir durum imtihan mant›¤›na ayk›r›
olur. Çünkü iman, insan›n vicdan›n› ve samimiyetini ortaya koyan bir
seçimdir.
‹flte, insanlar›n mecbur kalarak de¤il de, seçme ve araflt›rma yete-
neklerini, vicdanlar›n›, iradelerini kullanarak karar verebilmeleri için,
gelece¤e yönelik iflaretler içeren pek çok hadis üstü kapal› bir flekilde
haber verilmifltir. E¤er bu hadislerde herfley aç›kça bildirilmifl, gelecek-
te olacak olan olaylar aç›kça tarif edilmifl olsa, o zaman imtihan orta-
m› kalkard›. Tüm insanlar bu gerçekleri kabul etmek, ister istemez Pey-
gamber'e iman etmek zorunda kal›rlard›. Bu durumda ise seçme ve vic-
dan›n› kullanma diye bir konu kalmazd›. ‹man etmenin vicdanl› ve vic-
dans›z kimseleri ay›rt edici özelli¤i kalkar, gerçek imana sahip kiflileri

16 Mehdi ve Alt›nça¤
tan›ma imkan› olmazd›. Çok üstün ahlaktaki imanl› bir kifli ile imans›z
bir kifli ayn› derecede görülürdü. ‹flte bu nedenle Peygamberimiz Hz.
Muhammed' (sav)in gelece¤e yönelik pek çok hadisi imtihan ortam›n›
kald›rmayan müteflabih hadislerdir. Bu hadisler benzetmelerle, örnek-
lerle ve iflaretlerle doludur, derin manalar içerir.
Geçti¤imiz hicri yüzy›l›n büyük ‹slam alimlerinden Bediüzzaman Sa-
id Nursi hazretleri de "fiualar" isimli eserinde, ahir zamanda meydana
gelecek k›yamet alametlerinin, hadislerde ço¤unlukla müteflabih ola-
rak bildirildi¤ini belirtmifltir. Bunlar›n ise ancak "tevil edilerek", yani
yorumlarla aç›klanarak insanlara anlat›labilece¤ini bildirmifltir. Ayr›ca
yap›lan bu yorumlar›n do¤rulu¤unun da ancak Peygamberimiz'in bil-
dirdi¤i olay meydana geldikten sonra anlafl›lacabilece¤ini izah etmek-
tedir. Bediüzzaman bu durumu flu flekilde ifade etmektedir:

Ahir zamanda vukua gelecek hadisata (meydana gelecek olaylara)


dair hadislerin bir k›sm›n›n müteflabihat-› Kuraniye (Kuran'daki müte-
flabih anlat›mlar) gibi derin manalar› var. Muhkemat (aç›k, net, hüküm
bildiren ifadeler) gibi tefsir edilmez ve herkes bilemez. Belki tefsir ye-
rinde tevil (gelece¤e yönelik yorumlan›rlar) ederler.

s›rriyle, vukuundan (gerçeklefltikten)


sonra tevilleri (yorumlar›) anlafl›l›r ve murad ne oldu¤u (ne kastedildi-
¤i) bilinir. (fiualar, s.486)

Tüm bunlardan ortaya ç›kan gerçek fludur: Müteflabih hadisler, ma-


nas› aç›k olan hadisler gibi yorumlanamaz ve herkes bu hadislerin ger-
çek manalar›n› bilemez. Ancak yorumlar› yap›l›r, gerçek manalar› ise
olaylar yaflan›nca anlafl›l›r, kesinleflir.
Durum böyleyken, ahir zamana iflaret eden hadislerin bir k›sm›nda-
ki benzetme ve örnekler, zamanla halk taraf›ndan kelimelerin görünür-
deki (zahiri) manalar›yla yorumlanm›flt›r. Oysa müteflabih hadislerde,
olacak olaylar› haber veren mecazi ifadeler "zahiri" anlamlar›yla yo-
rumland›¤›nda, bu olaylar›n sebepler dairesi içinde gerçekleflemeyece-
¤i çok aç›kt›r. Bu nedenle hadiste müteflabih olarak bildirilen olay ger-
çekleflmifl olsa bile, bu olaylarla hadisler aras›nda bir iliflki kurulama-
m›flt›r. Bunun sonucunda da birer birer gerçekleflen alametler fark edi-
lememifl ve insanlar bu iflaretleri anlayamam›fllard›r.

M. ‹smail Yusuf 17
MEHD‹ HAKKINDAK‹ HAD‹SLER‹N YORUMUNDA
D‹KKAT ED‹LMES‹ GEREKEN NOKTALAR

Mehdi'nin ç›k›fl› ile ilgili alametler incelenirken en çok dikkat çeken


husus, bu alametlerin 15-20 y›l gibi k›sa bir dönemde, arka arkaya ger-
çekleflmifl olmalar›d›r. Bu kitapta yer alan ya da almayan yüzlerce ala-
metin ayn› yüzy›lda, belirtilen yer ve zamanda, muntazam bir flekilde,
birbiri ard›nca ve tam izah edildi¤i flekilde ç›kmas› söyledi¤imiz mese-
leye büyük bir delil teflkil etmektedir. Belki bu olaylar›n ayr› ayr› fark-
l› dönemlerde gerçekleflmesi fazla birfley ifade etmeyebilirdi. Ancak
hepsinin bir arada ve ayn› zaman dilimi içinde gerçekleflmesi bunlar›n
hiçbir flekilde s›radan ve rastlant›sal olaylar olmad›klar›n›n çok aç›k bir
göstergesidir. ‹flte bu bak›fl aç›s›yla de¤erlendirildi¤inde söz konusu
olaylar›n hadislerde bildirilen ahir zaman olaylar›, bir baflka deyimle
"k›yamet alametleri" olduklar›na dair kanaat güçlenir ve kesinleflir.
Örne¤in, "Bir kuyruklu y›ld›z›n do¤mas›" rivayetinde haber verildi¤i
gibi kuyruklu y›ld›z her zaman do¤abilir, "Ramazan ay›nda günefl ve ay
ço¤u kereler tutulabilir", "büyük bir olay›n" meydana gelmesi rivayetin-
de belirtilenlere benzer olaylara her devirde raslanabilir. Fakat önemli
olan hadiste kastedilen olay› tespit edebilmektir.
Bunu tespit ederken al›nacak en önemli ölçü ise bu olaylar›n birbiri
ard›nca ve ayn› dönem içinde meydana gelmeleridir. Yine bu olaylar›n,
hadislerin ve ‹slam büyüklerinin dikkat çektikleri yer, ortam, dönem ve
zaman dilimi içinde gerçekleflmeleri de bunlar›n hadislerde kastedilen
alametler olduklar›n›n önemli bir kan›t› olacakt›r. Bu kitapta da ahir za-
manla ilgili haberlerin yorumlanmas›nda bu ölçüler esas al›nacakt›r.

MEHD‹N‹N ÇIKIfi ZAMANI

K›yamet Kopmadan Önce Mutlaka Gönderilecektir


Hadislerde Mehdi'nin ‹slam ahlak›n› hakim etmek için, k›yamet kop-
madan önce yeryüzüne mutlaka gelece¤i özellikle vurgulanmaktad›r.
Bu konudaki rivayetler flu flekildedir:

18 Mehdi ve Alt›nça¤
Hz. Ali'den rivayet oldu¤una göre Resulullah flöyle buyurdu: K›ya-
metin kopmas› için zamanda sadece bir günden baflka vakit kalmam›fl
da olsa, Allah (cc) benim Ehl-i Beytimden bir zat› gönderecek. (Sünen-i
Ebu Davud, 5/92)

‹bn-i Mace ve Ebu Naim, Ebu Hüreyre'den tahric ettiler. O dedi ki Pey-
gamber buyurdu: E¤er dünyadan bir gün kalsa, Allah o günü uzat›r ve
Ehl-i Beytimden birisini Melik k›lar. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Meh-
diyy-il Muntazar, 10/El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Munta-
zar, 27/Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s.437)
Dünyan›n ancak bir günlük ömrü kalm›fl olsa, onun bafla geçmesi
için Cenab-› Allah o günü behemehal uzat›r. (Sünen-i Tirmizi, 4/92)

Hicri ‹kinci Bin Y›l›n ‹çinde Gelecektir


‹mam Rabbani, Mehdi'nin Peygamberimiz'in vefat›ndan 1000 (bin)
sene geçtikten sonra hicri ikinci binin içinde gelece¤ini bildirmektedir.
Mektubat-› Rabbani'nin pek çok bölümünde Mehdi'nin, Hz. ‹sa ile bir-
likte olaca¤› da vurgulanmaktad›r:

Ancak beklenen odur ki; aradan bin sene geçtikten sonra bu sakl›
devlet tecid edile (yenilene). Ona bir üstünlük verilip suyu bulmas›, ar-
t›r›la... Böylece kemalat›n asl› zuhur edip, onun zilletini örte… Ve nis-
bet-i aliyyenin mürevvici Mehdi gelsin. Allah ondan raz› olsun.
(Mektubat-› Rabbani, 1/569)

Resulullah S.A. efendimizin ümmeti aras›ndan ç›kanlar pek kamil-


dirler. Yani Resulullah efendimizin irtihali üzerinden bin sene geçtik-
ten sonra isterse az olsunlar. Onlar›n pek kemalli olmalar› flunun için-
dir ki: fieriat›n takviyesi, pek tamam flekliyle has›l ola.
Aradan bin sene geçtikten sonra, Mehdi'nin gelifli de bunun içindir.
Onun mübarek kudümünü (geliflini), Hatem'ür-rüsul Resulullah efendi-
miz müjdelemifltir. Hz.‹sa dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul
edecektir. (Mektubat-› Rabbani, 1/440)

fieriat›n teyit hasletleri, milleti tecdidi bu ikinci bindedir. Bu dava-


n›n do¤rulu¤una adil flahid: Hz. ‹sa'n›n a.s. Mehdi'nin r.a. bu bin için-
de var olufllar›d›r. (Mektubat-› Rabbani, 1/66)

M. ‹smail Yusuf 19
Hz. Muhammed'in vefat›ndan bin sene geçtikten sonra, hicri ikinci
bin y›l›na girilir. ‹mam-› Rabbani'nin yukar›daki aç›klamalar›na göre
ikinci bin y›l› içerisinde Hz. Mehdi gelecektir. ‹kinci binin bafllang›c›n-
dan içinde bulundu¤umuz 14. yüzy›la kadar geçen üç yüz y›lda Hz.
Mehdi ve Hz. ‹sa gelmemifllerdir.

Hicri 1500'den Önce Gelmesi Gerekmektedir


Peygamber Efendimiz'in bir hadisinde ümmetinin ömrünün bin se-
neyi geçece¤i fakat bin befl yüz seneyi aflmayaca¤› bildirilmifltir:

Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek, fakat bin befl yüz
(1500) seneyi aflmayacakt›r. (K›yamet Alametleri, s. 299, Celaleddin Su-
yuti'nin "El-Keflfu Fi Mücazeveti Hazin el-Ümmeti El Elfe Ellezi Dellet
Aleyh el-Asar" isimli kitab›ndan nakil)

Daha önceki rivayetlerden ö¤rendi¤imize göre Mehdi hicri 1000. y›l-


dan sonra gelecektir. Yukar›daki hadise göre de ümmetin ömrünün bi-
timi olan hicri 1500. seneden sonra gelmesi beklenemez. Bugüne kadar
gelmedi¤ine göre de geriye tek ihtimal olarak hicri 14. yüzy›l, yani hic-
ri 1400'ler kalmaktad›r.
‹mam Suyuti gibi pek çok ‹slam alimi gelecek olan bu hay›rl› ümme-
tin yeryüzünde hakim olacaklar› sürenin Hicri 1500 y›llar›na kadar de-
vam edece¤ine, bu bar›fl ve güvenlik dolu y›llar›n ard›ndan, daha önce-
ki kavimlerde oldu¤u gibi ahlaki aç›dan çok büyük bir bozulman›n bafl-
layaca¤›na, "en do¤rusunu Allah bilir" diyerek iflaret etmektedir.
Hadis-i fleriflere göre Hz. Mehdi ç›kt›ktan sonra 40 sene yaflayacak-
t›r. Hz.‹sa'n›n yeryüzüne ikinci kez gelifli ile ilgili hadis-i fleriflerde de,
onun yeryüzünde kal›fl müddetinin 40-45 sene olaca¤› bildirilmekte-
dir. Bunun bir k›sm›n› Hz. Mehdi ile Hz. ‹sa beraber yaflayacaklard›r. Bu
iki kutlu insan›n beraber yaflayacaklar› dönem 7 ile 10 sene aras›nda
olacakt›r. Bu bilgilere göre Hz. Mehdi ve Hz. ‹sa'n›n vefat›na kadar olan
1475-1480 senelerine gelinmifl olacakt›r. Bu tarihten 1500'e kadar de-
vam eden 20-25 y›ll›k bir süre de, temin edilen bar›fl ve adalet ortam›-
n›n korunmas›na çal›fl›ld›¤› bir devre olacakt›r.

Yüzy›l Bafllar›nda Ç›kacakt›r


Rivayetlerde Mehdi'nin ç›k›fl tarihine iliflkin baflka bilgiler de bulun-
maktad›r. Bu hadislerden birinde tüm inananlar›n büyük bir umutla

20 Mehdi ve Alt›nça¤
bekledikleri Mehdi'nin yüzy›l bafl›nda gelece¤i bildirilmektedir.

Zira onun (Hz. Mehdi'nin) yüzy›l bafl›nda zuhur edece¤i (ç›kaca¤›)


bildirilmektedir. (Mektubat-› Rabbani)

Daha önce izah edildi¤i gibi, ‹mam Suyuti'den aktar›lan rivayetlere


göre Ümmet-i Muhammed'in ömrü 1500 (bin beflyüz) seneyi aflmaya-
cakt›r. Hicri 1500 y›l›na ulaflmaya bir yüzy›l bafl› kalm›flt›r. O da Hicri
1400 y›l› bafllar›d›r.
Buraya kadar inceledi¤imiz tüm rivayetlerden var›lan ortak sonuç,
Mehdi'nin Hicri 14. asr›n bafllar›nda ç›kmas› gerekti¤idir. Nitekim bir
sonraki bölümde inceleyece¤imiz Mehdi'nin ç›k›fl alametlerinin de,
toplu olarak hicri 1400 y›l›n›n bafllar›nda arka arkaya gerçekleflmeleri
bu sonucu kuvvetli bir biçimde do¤rulamaktad›r.
Mehdi'nin ç›k›fl tarihi ve ç›k›fl alametleri ile ilgili tüm rivayetler bize
Hz. Mehdi'nin hicri 1400'lü (miladi 1979) y›llardan itibaren ‹slam ahla-
k›n› tebli¤ faaliyetine bafllam›fl oldu¤unu ve yine rivayetlerin iflaretine
göre bu faaliyetin herkes onu Mehdi olarak bilmeden, tan›madan önce-
ki bafllang›ç safhas›n› tamamlamak üzere oldu¤unu göstermektedir.

MEHD‹'N‹N ÇIKIfi ALAMETLER‹

Mehdi'nin ç›k›fl alametleri ile ilgili Peygamber Efendimiz'in pek çok


hadisi bulunmaktad›r. Bu hadisler birçok büyük ‹slam aliminin kitapla-
r›nda bizlere nakledilmifltir. Bu bölümde söz konusu hadislerin günü-
müzle olan ba¤lant›lar› incelenecektir. Bu hadislerin içinde bulundu¤u-
muz dönemin ortam ve flartlar›n› aç›kça tarif ettiklerini ve çok yak›n
geçmiflte arka arkaya gerçekleflen baz› kritik olaylar› mucizevi bir bi-
çimde haber verdiklerini görece¤iz.
Daha önceki bölümlerde de belirtti¤imiz gibi gerek Mehdi'nin ç›k›fl›,
gerekse k›yamet alametleri ile ilgili hadislerin art arda gerçekleflmele-
ri belirli bir döneme iflaret etmektedir. Ve tüm alametlerin hicri 14.
yüzy›l bafl›ndan (1979-1980) itibaren s›rayla ortaya ç›kmalar›, içinde
bulundu¤umuz dönemin Mehdi'nin yeryüzünde bulunufl y›llar› oldu-
¤unu çok net bir flekilde ortaya koymaktad›r. (En do¤rusunu Allah bi-
lir)
fiimdi hadislerde bildirilen Hz. Mehdi'nin ç›k›fl alametlerini ana mad-
deler halinde inceleyelim.

M. ‹smail Yusuf 21
1) F‹TNELER‹N ÇO⁄ALMASI
2) HARAMLARIN HELAL SAYILMASI
3) ALLAH'IN AÇIKÇA ‹NKAR ED‹LMES‹
4) MÜSLÜMANLARA BASKININ ARTMASI
5) DÜNYANIN HER YER‹N‹ KARIfiIKLIK VE KARGAfiALARIN KAPLAMASI
6) ‹RAN-IRAK SAVAfiI
7) AFGAN‹STAN'IN ‹fiGAL‹
8) FIRAT'IN SUYUNUN KES‹LMES‹
9) RAMAZAN'DA AY VE GÜNEfi TUTULMALARI
10) KUYRUKLU YILDIZIN DO⁄MASI
11) KABE BASKINI VE KABE'DE KAN AKITILMASI
12) DO⁄U TARAFINDAN B‹R ATEfi‹N GÖRÜLMES‹
13) BÜYÜK OLAYLARIN VE HAYRET VER‹C‹ fiEYLER‹N MEYDANA GELMES‹
14) GÜNEfiTEN B‹R ALAMET‹N BEL‹RMES‹
15) BÜYÜK fiEH‹RLER‹N YOK OLMASI
16) DEPREMLER‹N ÇO⁄ALMASI
17) B‹R KÖYÜN YOK OLMASI

1) Fitnelerin Ço¤almas›
Fitne kelimesi, insanlar›n din konusundaki imtihanlar›n›n fliddetlendi-
¤i olaylar›, ortam ve flartlar› tarif eder. ‹nsanlar›n yaflam flartlar›n›n güç-
leflti¤i, Allah'›n ve dinin çeflitli flekillerde yalanlanarak insanlar›n iman-
lar›n›n zay›flat›lmaya, yok edilmeye çal›fl›ld›¤› fliddetli imtihan ortamla-
r› dini terminolojide fitne ortam› olarak tan›mlan›r.
Afla¤›daki hadis de Hz. Mehdi'nin ç›k›fl›ndan önce müminlerin imanla-
r›n›n zay›flayaca¤›n› ve buna sebep olacak hadiseleri haber vermektedir.

K›yamet yaklaflt›¤› zaman ve müminlerin kalbi; ölüm, açl›k, fitneler,


sünnetlerin kaybolmas›, bid'atlerin ortaya ç›kmas›, emri bil maruf ve
nehyi an›l münker (iyili¤i ö¤ütleyip kötülükten menetme) imkanlar›n›n
kaybolmas› gibi sebeplerle zay›flad›¤› zaman benim evlatlar›mdan
Mehdi ile Cenab-› Hak sünnetleri ihya eder. Onun adalet ve bereketi ile
müminlerin kalbi ferahlar, Acem (Arap olmayan) ve Arap milletleri ara-
s›nda ülfet ve muhabbet yerleflir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Meh-
diyy-il Ahir Zaman, s. 66)

E¤er k›saca özetleyecek olursak, Mehdi öncesi flu olaylar belirecektir:


1- Ölüm: Anarfli ve yayg›n katliamlar neticesinde halk›n can güvenli¤i-

22 Mehdi ve Alt›nça¤
nin kalmamas› ve bunun meydana getirdi¤i tedirginlik ortam›.
2- Açl›k: Hayat pahal›l›¤› sebebiyle meydana gelen geçim s›k›nt›s›.
Felaketler ve do¤al afetler sonucunda k›tl›klar›n, açl›¤›n artmas›.
3- Fitneler: Haramlar›n küçük-büyük herkesin aras›nda, alabildi¤ince
yayg›nlaflmas› ve teflvik görmesi. Her türlü ahlaks›zl›¤›n herkesin göz-
leri önünde yap›lmas›.
4- Bidatlerin ortaya ç›kmas›: Dinin asl›nda olmad›¤› halde sonradan
ortaya ç›kar›lan adetlerin dinin esaslar›ym›fl gibi kabul edilmesi.
5- Dini anlatma imkanlar›n›n kaybolmas›: ‹yili¤in emredilmesi ve kötü-
lü¤ün engellenmesi, k›sacas› tebli¤ imkan›n›n kaybolmas› ile meydana
gelen boflluk.
Fitne ortamlar› sa¤lam imana sahip müminler için imanlar›n›n, sa-
b›rlar›n›n ve ahiretteki derecelerinin artmas›na vesile olurken, zay›f ve
yüzeysel imana sahip genifl kesimlerin ise imanlar›n› kaybetmelerine
ya da daha da zay›flamalar›na yol açar. ‹flte Mehdi bu tür bir fitne or-
tam›n›n en yo¤un ve fliddetli olarak yafland›¤› bir dönemde ortaya ç›-
kacakt›r:

Mehdi, fitnelerin zuhur etti¤i bir zaman aral›¤›nda gelecek. (Mektu-


bat-› Rabbani, 2-258)

M. ‹smail Yusuf 23
Di¤er bir hadiste de ahir zamanda "bat›" taraf›nda kar›fl›kl›k, fitne ve
korku olaca¤› haber verilmektedir:

Ma¤rib'de (bat›da) kar›fl›kl›klar, fitneler ve korku olacak. Açl›k ve ha-


yat pahal›l›¤› alabildi¤ine yay›lacak. Fitneler ço¤alacak. (Ölüm-K›ya-
met-Ahiret ve Ahir zaman Alametleri, 440)

24 Mehdi ve Alt›nça¤
Bir baflka hadiste de Mehdi'nin her yere eriflmifl çok yayg›n bir fitne
varken ortaya ç›kaca¤› bildirilmektedir:

Hiçbir taraf›n ondan mahfuz kalmayaca¤› bir fitne zuhur edecek, bu


fitne kald›¤› yerden hemen baflka bir tarafa yay›lacak ve bu durum bir
münadinin semadan seslenerek: "Ey insanlar, emiriniz art›k Mehdi'dir"
demesine kadar devam edecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Meh-
diyy-il Muntazar, s. 23)

Hadiste herkese ulaflacak, h›zla yay›lacak bir fitneden bahsedilmek-


tedir. Yani herkesin haberdar olaca¤›, dine ve Allah'a karfl› ortaya sürü-
len bir fitne insanlar›n imanlar›n› hedef alacakt›r. Günümüzde, Allah'›n
varl›¤›na ve yaratmas›na karfl› öne sürülen en büyük ve genifl çapl›
ak›m materyalist felsefedir. Bu felsefenin kendisine dayanak ald›¤›
sözde bilimsel temel ise "evrim teorisi"dir. Hiçbir bilimsel ve mant›k-
sal delile dayanmad›¤›, tamamen ak›l ve bilim d›fl› oldu¤u halde, güç-
lü propaganda, aldatmaca ve göz boyama yöntemleriyle bu safsata
dünya çap›nda belirli materyalist odaklar taraf›ndan kitlelere empoze
edilmeye çal›fl›lmaktad›r.
Bugün evrim teorisinin gerek bas›n gerekse televizyon yoluyla he-
men hemen girmedi¤i hiçbir ev, bu teoriyi duymayan hiç kimse yok gi-
bidir. Bu durum, bütün Bat› dünyas› için geçerli oldu¤u gibi ülkemiz ve
hatta di¤er tüm Müslüman ülkeler için de geçerlidir. Öyle ki ders kitap-
lar›na bile sokulmufl olan bu teori öne sürdü¤ü say›s›z yalan ve göz bo-
yamalarla daha çocuk yafllardan itibaren telkin edilmekte, tesadüfler
sonucunda meydana geldikleri, maymundan türedikleri gibi gülünç
safsatalarla insanlar yan›lt›lmaktad›r. ‹lkokullardan, üniversitelere ka-
dar gençlerin evrimci yalanlarla beyinleri y›kanmaktad›r.
Dahas›, Peygamberimiz'in hadisinde belirtti¤i gibi her yere nüfuz
edecek ve h›zla yay›lacak böyle bir fitne ancak günümüzün teknolojik
imkanlar›yla (bas›n, yay›n, internet, uydu iletiflimi, vs...) gerçekleflebi-
lir. Gerçekten de bugüne kadar Allah'›n varl›¤›na, yarat›l›fla ve dine kar-
fl› savafl açm›fl, dünya çap›nda yayg›n bir baflka fitne daha geçmiflte gö-
rülmemifltir. Tüm bunlar Mehdi'nin ç›k›fl zaman›n›n içinde yaflad›¤›m›z
döneme rastlad›¤›na dair önemli iflaretlerdir.
Hadiste ayr›ca Mehdi'nin gelmesiyle bu fitnenin sona erece¤i de be-
lirtilmektedir.

M. ‹smail Yusuf 25
26 Mehdi ve Alt›nça¤
2) Haramlar›n Helal Say›lmas›
Günümüzde fuhufl, kumar, içki, faiz, rüflvet gibi birçok fiil, haram ol-
malar›na ra¤men halk›n büyük bir ço¤unlu¤u taraf›ndan ve giderek ar-
tan bir oranda ifllenmektedir. Üstelik bu haramlar› iflleyenler övülmek-
te ve teflvik edilmekte, ifllemeyenler ise yerilmekte ve afla¤›lanmakta-
d›r. Yap›lan istatistikler ise bu konudaki say›n›n giderek artt›¤›n› gös-
termektedir. Son birkaç on y›l içinde son derece yayg›n bir hale gelmifl
bu s›n›r tan›mayan, helali, haram› umursamayan, her türlü azg›nl›¤›
mubah sayan yaflam tarz› hadislerde tarif edilen ortam› çok aç›k bir fle-
kilde yans›tmaktad›r. Mehdi'nin ç›k›fl habercisi olan bu karanl›k ortam
hadislerde flöyle tarif edilir:

Bir fitne görülür, bunu di¤er fitneler takip eder ve birinciler sonun-
cular›n k›l›çla çat›flmaya dönüflünü kamç›lar ve bundan sonra bütün
haramlar›n helal say›laca¤› bir fitne gelir. Sonra da hilafet, yeryüzünün
en hay›rl›s› olan Mehdi'ye evinde otururken gelecektir. (Kitab-ül Bur-
han Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)
Küfür her yan› istila edip hükmü cemiyet içinde aflikare ifllenmedik-
çe Mehdi zuhur etmez. Bu vakitte vaki olan ise… küfrün istilas›d›r.
Onun kuvvetidir. (Mektubat-› Rabbani, 2-259)
Hz. Mehdi, bütün haramlar›n helal say›ld›¤› büyük bir fitneden son-
ra ç›kacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)

3) Allah'›n Aç›kça ‹nkar Edilmesi

Alenen ve apaç›k Allah Teala inkar edilinceye kadar Hz. Mehdi (a.r.)
gelmez. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 27)

Bu hadiste Mehdi öncesinde insanlar›n büyük


bir bölümünün inançs›z ya da ateist olaca¤›na
ve ayr›ca onlar›n da bu inkarlar›n› bas›n yoluy-
la herkese göstererek, aç›kça ilan edeceklerine
iflaret edilmektedir. Günümüzde bu durum o
derece aç›k hale gelmifltir ki, Allah'› inkar eden-
ler "modernlik ve ça¤dafll›k" isimleri alt›nda iti-
bar görmekte, halk bu yönde teflvik edilmekte-
dir.

M. ‹smail Yusuf 27
4) Müslümanlara Bask›n›n Artmas›
Dinsiz idarelerin Müslümanlar üzerindeki bask› ve zulümlerinin art-
mas› da Mehdi'nin ç›k›fl alametlerindendir:

Ahir zamanda ümmetimin bafl›na, sultanlar›ndan fliddetli belalar ge-


lir, öyle ki yerler Müslümanlara dar gelir. O zaman Allah, daha önce zu-
lümle dolu olan dünyay› adaletle dolduran, benim soyumdan birisini
gönderecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir zaman, s.
12)
Yemin ederim ki bu ümmete öyle (fliddetli) belalar gelecek de, kifli
zulümden gaddarl›ktan kurtulmak için s›¤›nacak bir yer bulamayacak-
t›r. Öyle s›k›nt›l› bir s›rada Allah Teala akrabamdan, benim hanedan›m-
dan bir kimseyi gönderecek. (Ölüm-K›yamet -Ahiret ve Ahir Zaman Ala-
metleri, s. 437)

Kosova'da Müslümanlara Dünya'n›n gözü


önünde çok büyük bir soyk›r›m yap›lm›flt›r.

28 Mehdi ve Alt›nça¤
Bosna'da
y›llarca sü-
ren savafl
yüzbinlerce
Müslüman›n
ölümüyle
sonuçlan-
m›flt›r.

Çeçenistan'da tüm Dünyan›n gözleri


önünde büyük bir katliam yürütülüyor.

Yap›lan bombard›manlar
Kosova'daki binlerce
müslüman› evsiz b›rakt›.

Abhazya'da sadece "Müs-


lüman" olduklar› için bin-
lerce insan katledildi.
5) Dünyan›n Her Yerini Kar›fl›kl›k ve Kargaflalar›n Kaplamas›

Dünya hercü merc* içinde kald›¤›nda, fitneler zuhur etti¤inde, yol-


lar kesildi¤inde, baz›lar› baz›s›na hücüm etti¤inde, büyük küçü¤e mer-
hamet etmedi¤i, büyü¤e vakarl› davranmad›¤›nda Allah, bu s›rada on-
lardan adavetin kökünü kaz›yarak dalalet kalelerini fethedecek ve ev-
velce benim ayakta tuttu¤um gibi, ahir zaman›nda dini ayakta tutacak,
önceden zulümle dolu olan dünyay› adaletle dolduracak birini (Mehdi)
gönderecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman)

Hadiste belirli bir yer tarif edilmeyip, kar›fl›kl›¤›n dünyan›n her tara-
f›nda yay›laca¤›na iflaret edilmektedir. Gerçekten de hadisin tarif etti-
¤i bir flekilde, bugün dünyan›n befl k›tas›nda büyük kargaflalar, savafl-
lar, katliamlar ve terör olaylar› devam etmektedir. Her gün yüzlerce in-
san sebepsiz yere öldürülmekte, yurtlar›ndan ç›kar›lmaktad›r.

* Herc-ü Merc: ‹nsanlar aras›nda meydana gelen fitne, fesat, darmada¤›n›k, karma-
fl›k, allak bullak ortam.

M. ‹smail Yusuf 31
6) ‹ran-Irak Savafl›
Ahir zamanda meydana gelecek önemli bir savafl hadiste flöyle haber
verilir:

fievval ay›nda ayaklanma Zilkade'de harb konuflmalar›, Zilhicce'de


ise harb vaki olacak. (K›yamet Alametleri, s. 166)

Hadiste belirtilen fievval, Zilkade ve Zilhicce aylar› ‹ran-Irak savafl›-


n›n geliflim aflamalar›yla ayn› tarihlere denk gelmektedir:
fievval ay›nda ayaklanma...
‹ran fiah'›na karfl› olan ilk ayaklanma bilindi¤i gibi hadiste belirtilen
5 fievval 1398 (8 Eylül 1976)'de olmufltur.

Zilkade'de harp konuflmalar› ve Zilhicce'de ise harp vaki olacak...


Hicri 1400 Zilhicce (1980 Ekim) ay›nda ‹ran-Irak aras›ndaki savafl
tam anlam›yla bafllam›flt›.

32 Mehdi ve Alt›nça¤
Bir baflka hadiste de bu savafl›n ayr›nt›lar› flöyle tarif edilir:

"Faris" yönünden gelecek olan bir kavimdir ki, flöyle diyecekler: "Ey
Araplar! Siz fazla taassuba kaçt›n›z! Siz bunlara gere¤i gibi hak tan›-
mazsan›z, sizinle hiç kimse birlik kurmayacakt›r... Bir gün, onlara ve
bir gün de sizlere verilsin, ve karfl›l›kl› sözler tutulsun..." Onlar "Mu-
t›k"a ç›kacaklar, Müslümanlar oradan afla¤› "Yaz›"ya inecekler... Müflrik-
ler öbür yandaki (Rakabe) denilen bir simsiyah olan nehrin kenar›na
duracaklar... Aralar›nda savafl olacak: Her iki ordudan, Allah, zaferi kal-
d›racak… (K›yamet Alametleri, s. 179)

- Faris yönünden gelecek olan : ‹ran taraf›ndan gelecek olan


- Faris : ‹ran - ‹ranl› (Büyük Lugat)
- Yaz›ya inecekler : Oval›k-Irak Ovas›
- Mut›k : Yöredeki bir da¤›n ad›.
- Rakabe : Petrol kuyular›n›n çok oldu¤u
bölgedir.

"Ey Araplar! Siz fazla taassuba kaçt›n›z! Siz bunlara gere¤i gibi hak tan›-
mazsan›z, sizinle hiç kimse birlik kurmayacakt›r…"

Hadisin bu
bölümünde iki
taraf aras›nda,
›rkç›l›ktan kay-
naklanan bir an-
laflmazl›¤›n ola-
ca¤›na dikkat çe-
kiliyor. Bu anlafl-
mazl›k sebebiy-
le, "Yaz›"ya (Ya-
z›: Irak ovas›)
inilecek ve savafl
bafllayacak.

M. ‹smail Yusuf 33
Allah, her iki ordudan zaferi kald›racak...
Bu hadisin de iflaret etti¤i gibi, ‹ran-Irak savafl› 8 y›l sürmüfl, ve bin-
lerce kay›p verilmesine ra¤men bir netice al›namam›flt›r. ‹ki taraf da
kesin bir üstünlük sa¤layamam›flt›r.

34 Mehdi ve Alt›nça¤
7) Afganistan'›n ‹flgali

Talikan'a (Afganistan'a) yaz›k oldu. fiüphesiz Allah Teala'n›n orada


alt›n ve gümüfl olmayan hazineleri vard›r. Orada Allah'› hakk›yla bilen
insanlar vard›r. Onlar ahir zaman Mehdi'sinin yard›mc›lar›d›r. (Kitab-ül
Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)

Talikan'a yaz›k oldu...


Hadiste Afganistan'›n Mehdi zaman›nda iflgal edilece¤ine iflaret ola-
bilir. Gerçekten de Ruslar›n Afganistan'› iflgali olan 1979 y›l› hicri 1400
y›l›na, di¤er bir ifadeyle hicri 14. yüzy›l›n bafllang›c›na denk gelmekte-
dir. Bilindi¤i gibi hadislerde Mehdi'nin yüzy›l bafllar›nda ç›kaca¤› haber
verilmifltir. Mehdi'yle ilgili di¤er pek çok alametin de hicri 1400 ve hic-
ri 14. yy bafllar›na denk gelmesi bu tarihlerin Mehdi'nin ç›k›fl› hakk›n-
da önemli bir iflaret tafl›d›¤›n› göstermektedir.

M. ‹smail Yusuf 35
Orada alt›n ve gümüfl olmayan hazineleri vard›r...
Rivayetin bu bölümünde Afganistan'›n maddi zenginlik kaynaklar›na
dikkat çekiliyor olabilir. Bugün Afganistan'da çeflitli sebeplerle iflletil-
meye aç›lmam›fl büyük petrol yataklar›, demir havzalar› ve kömür ma-
denleri tespit edilmifltir.

36 Mehdi ve Alt›nça¤
8) F›rat'›n Suyunun Kesilmesi
F›rat nehrinin suyunun kesilip durdurulmas› da Mehdi'nin ç›k›fl ala-
metlerindendir:

Mehdi'nin alametlerindendir: F›rat nehrinin durdurulmas›. (Kitab-ül


Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 39)

Bu hadisenin ayr›nt›lar›yla ilgili di¤er hadislerde de önemli bilgiler


verilmektedir:

F›rat (nehrinin suyu çekilerek) k›ymetli alt›n hazinesini aç›klamas›


zaman› yaklafl›yor. Her kim o zaman orada bulunursa, ondan birfley al-
maya u¤raflmas›n!. (Çünkü ihtiyar dünyan›n ömrü sona ermifl buluna-
cakt›r.) (Sahih-i Buhari, 12/305)

Resulullah: F›rat nehri alt›n bir da¤ üzerinden aç›lmad›kça k›yamet


kopmayacakt›r. ‹nsanlar onun için harb edecek ve her yüz kifliden dok-
san dokuzu öldürülecek, onlardan her adam, keflke kurtulan ben olsay-
d›m, diyecektir buyurmufllar. (Sahih-i Müslim, 11/320)

Resulullah: F›rat'›n alt›n bir da¤ üzerinden aç›lmas› yak›nd›r. ‹mdi


orada kim bulunursa, ondan birfley almas›n! buyurdular. (Sahih-i Müs-
lim 11/320)
Resulullah flöyle buyurdu: Yak›nda F›rat Nehri alt›n hazinesini a盤a
ç›kar›r, kim buna haz›r bulunursa, ondan bir fley almas›n. (Sünen-i Ebu
Davud, 5/116)
(Resulullah:) "F›rat Nehri bir alt›n da¤›n› a盤a ç›kar›r" dedi. (Sünen-
i Ebu Davud, 5/116)
F›rat nehrinin suyu çekilerek alt›n hazinesini aç›klamas› zaman› yak-
lafl›yor. Her kim, o zaman orada bulunursa o hazineden bir fley alma-
s›n. Aksi takdirde ya ölür veya öldürülür." (Hadisi Buhari ve Müslim ri-
vayet etmifllerdir/Riyazü's Salihin, 3/332)

Görüldü¤ü gibi Mehdi'nin ç›k›fl›n›n önemli bir alameti olan F›rat neh-
rinin suyunun durdurulmas› ve alt›n de¤erinde bir hazinenin ortaya
ç›kmas› pek çok büyük hadis kitab›nda yer almaktad›r. fiimdi hadisler-
de geçen önemli ifadeleri inceleyelim:

M. ‹smail Yusuf 37
Resulullah buyurdu ki: (1) F›rat nehrinin suyu çekilip (2) alt›ndan
bir da¤ meydana ç›kmad›kça k›yamet kopmaz (3) Bu hazine üzerine
k›tal vukua gelir, her yüzden doksan dokuzu ölür. (K›tale ifltirak e-
denlerden) Her kifli yaln›z ben halas olaca¤›m (kurtulaca¤›m) diye
ümitlenir. (Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmifllerdir/Riyazü's Sali-
hin, 3/332)

(1) F›rat nehrinin suyunun çekilip...


Suyuti hazretlerinin kitab›nda bu hadis "suyun durdurulmas›" olarak
geçmektedir. Gerçekten de Keban Baraj›, F›rat Nehrinin suyunu durdur-
du, kesti.

Keban Baraj›'n›n infla edilmesiyle Nehrin suyu durdurulmufltur.

(2) "Alt›n"dan bir da¤ meydana ç›kmad›kça...


Yap›lan baraj sayesinde; elektri¤in üretilmesi, toplanan suyun arazi-
de kullan›larak topra¤›n veriminin artmas› ve ulafl›m kolayl›¤›n›n sa¤-
lanmas› gibi sebeplerle, buradaki topraklar "alt›n" gibi k›ymetli hale
gelmifltir.

38 Mehdi ve Alt›nça¤
Yukar›daki flematik çizimde de görüldü¤ü gibi baraj, betondan dev
bir da¤› and›rmaktad›r. Bu barajdan (hadis-i flerifteki benzetmeye göre
da¤dan) alt›n de¤erinde servet dökülmektedir. Dolay›s›yla baraj "alt›n
bir da¤" hususiyetini kazanmaktad›r. (En do¤rusunu Allah bilir)

(3) Bu hazine üzerinde k›tal (*) vukua ge -


lir
*K›tal: Bir çok kiflinin ölümüne sebep
olan kavga
Bölgede halen devam eden yayg›n anarfli
ve k›tal sebebi ile oradan toprak alan, o böl-
gedeki anarflinin zarar›na u¤rayabilir.
4 Kas›m 1973

M. ‹smail Yusuf 39
Hadisteki ifadeyle ya ölür ya da öldürülür.

Mehdi için 2 alamet vard›r ki, bunun birincisi, Ramazan'›n birinci ge-
cesi ay›n ikincisi de ortas›nda güneflin tutulmas›d›r. (El-Kavlu'l Muhta-
sar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)
Ramazan'›n birinci gecesi ay, ortas›nda günefl tutulacakt›r. (K›yamet
Alametleri, s. 199)
Onun saltanat› zaman›nda, Ramazan ay›n›n on dördünde günefl tu-
tulacakt›r, o ay›n ilkinde ise ay kararacak... (Mektubat-› Rabbani,
2/1163)
... Güneflin oruç ay›n›n ortas›nda, ay'›n ise sonunda tutulmas›... (Ki-
tab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 38)
Ramazan'da iki defa ay tutulmas› olacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)
Mehdi'nin gelifli Razaman ay›nda ay›n iki kere tutulmas›na sebep
olacakt›r. (K›yamet Alametleri, s. 200)

Mehdi'nin ç›kmas›ndan önce bir Ramazan içinde günefl iki defa tutu-
lacakt›r. (Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 440)

9) Ramazan Ay›nda Ay ve Günefl Tutulmalar›


Yukar›daki rivayetlerde dikkati çeken en önemli nokta Ramazan ay›-
n›n ortas›nda hem günefl tutulmas›n›n, hem de bir ay içinde "Ay"›n ve
"Günefl"in iki kere tutulmas›n›n imkans›z oldu¤unun fark edilmesidir.
Bu, normal flartlarda gerçekleflmeyecek bir durumdur. Oysa di¤er ahir
zaman alametlerinin ço¤u insan›n anlayabilece¤i, sebepler dairesi için-
de gerçekleflebilecek olaylard›r.
E¤er bu hadislerde tarif edilen olaylar dikkatle incelenirse, rivayet-
ler aras›nda çeflitli farkl›l›klar oldu¤u göze çarpar. Yukar›daki 1, 2 ve
3. rivayetlerde ay, Ramazan'›n birinci günü, 4. rivayette ise sonuncu
günü tutulacakt›r. Böyle bir durumda yap›lacak en do¤ru fley, ayn› ola-
ya bakan farkl› rivayetlerin ittifak ettikleri ortak yönleri tespit etmek
olacakt›r. Buna göre, yukar›daki hadis rivayetlerinin toplam›ndan ç›-
kan ortak sonuçlar flunlard›r:
1. Ramazan ay›nda Ay ve Günefl tutulmalar› olacakt›r.
2. Bu tutulmalar ortal›, yani 14-15 gün arayla olacakt›r.

40 Mehdi ve Alt›nça¤
3. Bu tutulmalar iki kere tekrarlanacakt›r.
Bu tespitlere uygun olarak, 1981 y›l›nda (Hicri-1401'de) Ramazan
ay›n›n 15. günü Ay, 29. günü de Günefl tutulmufltur. Yine "ikinci ola-
rak", 1982 y›l›nda (Hicri-1402'de) Ramazan ay›n›n 14. günü Ay, 28. gü-
n ü
d e
Gü-
nefl
t u -
tul-

mufltur.

Ayr›ca bu hadisede "Ay"›n Ramazan'›n tam ortas›nda DOLUNAY ha-


linde tutulmas› ve dikkatleri çekecek bir alamet olarak belirmesi de

M. ‹smail Yusuf 41
son derece anlaml›d›r.
Bu olaylar›n Hz. Mehdi'nin di¤er ç›k›fl alametleriyle ayn› dönemde
meydana gelmesi ve hicri 14. yüzy›l bafllar›nda, üst üste iki y›l (1401-
1402) mucizevi bir tarzda tekrarlanmas› rivayetlerin iflaretinin bu olay-
lar olabilece¤ini kuvvetlendirmektedir.

Mehdi'nin ç›k›fl›ndan evvel, (her taraf›) ayd›nlatan kuyruklu bir y›l-


d›z do¤acakt›r. (K›yamet Alametleri, s. 200)

O gelmeden önce, do¤udan ›fl›k veren bir kuyruklu y›ld›z görünecek-


tir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)

O y›ld›z›n do¤mas›, günefl ve ay tutulmas›ndan sonra olacakt›r.


(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)

10) Kuyruklu Y›ld›z›n


Do¤mas›
Hadislerde belirtildi¤i gibi:
- 1986 y›l›nda (hicri 1406'da)
yani 14. yüzy›l bafllar›nda
"Halley" kuyruklu y›ld›z›
dünyam›z›n yak›n›ndan geç-
mifltir. Bu kuyruklu y›ld›z
parlak, ›fl›kl› bir y›ld›zd›r.
- Hareket yönü do¤udan bat›-
ya do¤rudur.
- 1981 ve 1982 (1401-1402)
y›llar›nda meydana gelen ay
ve günefl tutulmalar› olay›n-
dan sonra ortaya ç›km›flt›r.

Bu y›ld›z›n do¤uflunun Hz.


Mehdi'nin di¤er ç›k›fl alametleri ile ayn› zamanda meydana gelmesi,
Halley kuyruklu y›ld›z›n›n hadiste iflaret edilen y›ld›z oldu¤unu do¤ru-
lar niteliktedir.
Baflka bir hadis-i flerifte de Mehdi'nin alametlerinden olan kuyruklu

42 Mehdi ve Alt›nça¤
HALLEY KUYRUKLU YILDIZI 30 N‹SAN

1986 YILI 10 MAYIS


20 N‹SAN

20 MAYIS
(51. kuzey meridyeni)
1 MART
30 MAYIS
11 MART 10 N‹SAN
(19 fiUBAT

fiark taraf›ndan bir kuyruklu y›ld›z do¤up ayd›nl›k verecektir. Onun


her günkü irtifi (geçifl yönü) meflr›ktan ma¤ribedir (do¤udan bat›ya
do¤rudur). (Mektubat-› Rabbani, 2/258)

y›ld›z hakk›nda flu bilgiler verilmifltir:


Tarih boyunca bu kuyruklu y›ld›z›n geçti¤i zamanlarda Müslümanlar
aç›s›ndan çok önemli hatta dönüm noktas› say›labilecek hadiseler mey-
dana gelmifltir. Bunlardan bir k›sm› Peygamberimiz'den aktar›lan riva-
yetlerde de bildirilmifltir. Bu riva-

- Hz. Nuh kavmi helak olmufltur,

- Hz. ‹brahim atefle at›lm›flt›r,

- Hz. Musa ile u¤raflan Firavun ve


kavmi yok edilmifltir,

- Hz. Yahya öldürüldü¤ünde de


görülmüfltür.

Siz o y›ld›z› gördü¤ünüzde fitne-


nin flerrinden Allah'a s›¤›n›n›z.
(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)

M. ‹smail Yusuf 43
yetlere göre bu y›ld›z göründü¤ünde;

Halley Kuyruklu Y›ld›z› Hakk›nda Baz› ‹lginç Rakamlar


Halley kuyruklu y›ld›z› ile ilgili baz› say›lar›n "19" say›s›n›n tam kat-
lar› olmas› oldukça dikkat çekicidir:

Halley Kuyruklu Y›ld›z› 76 y›lda bir geçiyor


76 = 19 x 4
Bu y›ld›z en son Hicri 1406’da görüldü
1406 = 19 x 74

- Bu konuyla ilgili bir di¤er ilginç durum da fludur: Yukar›da da he-


saplad›¤›m›z gibi Halley y›ld›z›n›n geçmifl oldu¤u Hicri 1406 y›l› 19'un
tam 74 kat›d›r. "74" say›s› ise ayn› zamanda Kuran-› Kerim'de 19 muci-
zesine iflaret edilen MÜDDESS‹R Suresi'nin s›ra numaras›d›r.
Bilindi¤i gibi Kuran'›n Müddessir suresinin (74. sure) 30. ayetinde
"19" say›s›n›n müminler için bir rahmet, inkar edenler için ise bir fitne
vesilesi oldu¤u bildirilmektedir.
Halley kuyruklu y›ld›z›n›n 19 ile olan bu mucizevi ba¤lant›s› da, ka-
firler üzerine bir fitne, müminlere ise bir rahmet müjdeledi¤ine iflaret
ediyor olabilir.
Müddessir Suresi'nin 1. ve 2. ayetlerinde Hz. Muhammed'e "EY ÖR-
TÜNEN! KALK ve KORKUT" buyu-
rulmaktad›r. Bu, ayetlerin aç›k an-
lam›d›r. Fakat bu ayetlerin ahir za-
mana yönelik ikinci bir örtülü,
gizli bir iflaretleri de bulunabilir.
Belki de "EY G‹ZLENEN" denilerek
Resulullah efendimizin soyundan
gelecek olan ve Hicri 1406'da ç›k›fl
alametlerinden biri (Kuyruklu Y›l-
d›z›n do¤uflu hadisesi) belirecek
olan Mehdi'ye iflaret ediliyor olabi-
lir.

74- Müddessir Suresi

1. Ey örtüsüne bürünen

44 Mehdi ve Alt›nça¤
2. Kalk ve korkut (uyar)

Müddessir: örtünen-bürünen-gizlenen demektir.

- Bir baflka büyük mucize ve iflaret ise Halley y›ld›z›n›n 1986 (hicri

Onun ç›kaca¤› y›l, insanlar hacca, bafllar›nda bir emir bulunmadan


gidecekler. Hep birlikte Beyt-i fierif'i tavaf edecekler, sonra Mina'ya in-
diklerinde, köpekler gibi birbirine sald›racak, hac›lar soyulacak, kanlar
Akabe Cemresinin üzerine akacak. (K›yamet Alametleri, s. 169)
‹nsanlar bafllar›nda bir imam bulunmaks›z›n hac ederler. Mina'ya in-
diklerinde etraflar›, köpeklerin sar›fl› gibi sar›l›p, kabilelerin birbirine
girmesi ile büyük savafllar olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kal›r.
(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 35)

1406)' daki geçiflinin, Hz. Muhammed'in peygamberlikle vazifelendiril-


di¤i MS. 607'den bu yana 19. GEÇ‹fi‹ olmas›d›r.

11) Kabe Bask›n› ve Kabe'de Kan Ak›t›lmas›


Yukar›daki hadislerde "onun ç›kaca¤› y›l" cümlesi kullan›larak, Meh-
di'nin ç›k›fl tarihinde Hac s›ras›nda meydana gelecek bir katliama dik-
kat çekilmektedir. 1979 y›l›nda, hac s›ras›nda gerçekleflen Kabe bask›-

M. ‹smail Yusuf 45
n›nda aynen böyle bir katliam yaflanm›flt›r. Çok ilginçtir bu kanl› Kabe
bask›n› da Mehdi'nin di¤er alametlerinin gerçekleflti¤i dönemin tam ba-
fl›nda yani hicri 1400 y›l›n›n ilk gününde, 1 Muharrem 1400 (21 Kas›m
1979) tarihinde meydana gelmifltir.

22Kas›m 1979

46 Mehdi ve Alt›nça¤
Yine hadis-i flerifte kanlar›n akaca¤›ndan bahsedilerek öldürme ola-
y›na dikkat çekilmifltir. Bask›n s›ras›nda Suud askerleri ile sald›rgan
militanlar aras›nda meydana gelen çarp›flmada 30 kiflinin öldürülmesi,
bu rivayetin kalan k›sm›n› da do¤rulam›flt›r.
1979 (hicri 1400)'da gerçekleflen bu Kabe bask›n›n ard›ndan 7 sene
sonra hicri 1407 y›l›nda, Hac s›ras›nda çok daha büyük kanl› bir olay
meydana gelmifltir. Bu hadisede caddelerde gösteri yapan hac›lara sal-

Resulullah buyurdu: Ramazan'da bir seda, fievval'de bir ses, Zilka-


de'de kabileler aras›nda savafl olur. Hac›lar talana u¤rar. Mina'da ölüle-
rin çok olaca¤› bir savafl olur, öyleki orada tafllar› kan gölü içinde b›ra-
kacak kadar kan akar.
(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 31)

Ramazan'da bir seda olur. fievval'de de bir seda olur. Zilkade'de ka-
bileler çarp›fl›r. Zilhicce'de hac›lar talana u¤rar. Muharrem'de gökten
flöyle nida olur. "Dikkat ediniz. Filan kimse Allah'›n halk›n›n hay›rl›la-
r›ndand›r. Onu dinleyiniz ve ona uyunuz."
(Ramuz El Hadis, 2/518)

fievval ay›nda ayaklanma, Zilkade'de harb konuflmalar›, Zilhicce'de


ise harb vaki olacak. Hac›lar soyulacak kanlar› akacak.
(K›yamet Alametleri, s. 166)

Zilkade ay›nda kabileler savafl›r, hac›lar kaç›r›l›r, melhameler olur.


(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 34)

"‹kdiddurer" isimli kitaptaki alametlerden: fievval'de savafl nidalar›,


Zilhicce'de harb ve k›tal olur, yine Zilhicce'de hac›lar talana u¤rar, hat-
ta caddeler kandan geçilmez ve haramlar çi¤nenir. Beyt-ül Muazzam'›n
yan›nda büyük günahlar ifllenir.
(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 37)

d›r›larak 402 kifli katledilmifl, çok fazla kan ak›t›lm›flt›r. Beyt-ül Muaz-
zama'n›n yan›nda, Müslümanlar›n (Suudi Arabistan askerleri ile ‹ran'l›
Hac›lar›n) birbirlerini öldürmeleri ile büyük günahlar ifllenmifl, haram-
lar çi¤nenmifltir. Bu kanl› olaylar ilgili hadislerde tarif edilen ortamla
çok büyük benzerlikler tafl›maktad›r:

M. ‹smail Yusuf 47
Beyt-ül Muazzama'n›n yan›nda büyük günahlar ifllenir.
Yukar›daki hadiste, Beyt-ül Muazzama'n›n (Kabe'nin) içinde de¤il,
yan›nda ç›kacak olaylara dikkat çekilmektedir. 1407 y›l›n›n Zilhicce
ay›nda (Hac mevsiminde) meydana gelen olaylar da ilkinden farkl› ola-
rak Kabe'nin içinde de¤il yan›nda gerçekleflmifltir. En baflta anlatt›¤›-
m›z olay ise 1 Muharrem 1400'de Beyt-ül Muazzama'n›n (Kabe'nin) biz-
zat içerisinde olmufltu. Her iki hadise de rivayetlerin iflaretine uygun
bir flekilde gerçekleflmifltir.
Kabe'de kan ak›t›lmas›, hac›lar›n katledilmesi gibi, hadislerde haber
verilen böyle önemli iki büyük hadisenin Mehdi hakk›nda bildirilen

tüm alametlerin ç›kt›¤› dönemde birbiri ard›na gerçekleflmesinin bir


rastlant› olmas› oldukça zor gözükmektedir.
Hadislerde geçen ifadeleri inceledi¤imizde de ayn› dönemle ilgili
önemli olaylara iflaretler bulundu¤u görülecektir:

... Zilhicce'de harb ve k›tal olur.


Hadislerde, bu savafl ve çat›flmalardan, hac›lar›n öldürülmesi konu-
su ile birlikte bahsedilmesi söz konusu olaylar›n ayn› zaman dilimin-
de meydana geleceklerini göstermektedir. Ayn› dönem, ‹ran-Irak sava-
fl›n›n ç›kt›¤›, Türkiye'nin güney do¤usunda, Ortado¤u ülkelerinde ça-
t›flma ve kar›fl›kl›klar›n en yo¤un yafland›¤› bir dönemdi.

... fievval'de savafl nidalar› olur.


Yine ayn› zamanlarda Basra Körfezindeki gerginli¤e, ‹ran-Amerika
aras›ndaki gerginleflme ve savafl durumuna dikkat çekilmifl olabilir.

48 Mehdi ve Alt›nça¤
12) Do¤u Taraf›ndan Bir Ateflin Görünmesi

"‹kdiddurer" isimli kitapta Mehdi'nin zuhur alametleri bahsinde ge-


çiyor: Do¤uda, semada üç gece görünen büyük bir ateflin ç›kmas›. Mu-
tad (al›fl›lm›fl›n d›fl›nda) flafak k›z›ll›¤› gibi olmayan bir k›rm›z›l›¤›n se-
mada görülüp ufukta yay›lmas›. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-
il Ahir Zaman, s. 32)
Do¤udan üç veya yedi gün ard› ard›na büyük bir atefl zuhur edecek,
gökte karanl›k görülecek, gökte al›fl›lm›fl olan k›rm›z›l›¤›n aksine bam-
baflka bir k›z›ll›k yay›lacak. Yeryüzünün duyup anlayabilece¤i bir dille
nida edilecek. (K›yamet Alametleri, s. 166)

Ebu Cafer b. Muhammed b. Ali (r.a.)dan rivayet edildi. Siz üç veya ye-
di gün, do¤udan bir atefli gördü¤ünüz zaman Al-i Muhammed'in ç›kma-
s›n› bekleyiniz, inflaallah-ü Teala, bir münadi Mehdi'nin ismi ile sema-
dan nida edecek ki, do¤uda bat›da olan herkes bu sesi iflitecek. Öyleki
korkudan uykuda olanlar uyanacak, ayakta olan çökecek, oturan ise
aya¤a f›rlayacakt›r. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Za-
man , s. 32)

Yemin ederim ki bir atefl sizi saracakt›r. O atefl bugün Berehut deni-
len vadide sönük vaziyettedir. O atefl içinde müthifl azap oldu¤u halde
insanlar› kaplar. O atefl insanlar›, mallar› yak›p bitirir. Sekiz gün için-
de rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyan›n her taraf›na yay›l›r. Geceki s›-
ca¤› gündüzki hararetinden daha fliddetlidir. O atefl insanlar›n bafl›n›n
üzerinden arfl›n alt›na kadar yaklaflarak yeryüzü ile gökyüzü aras›nda
gökgürültüsü gibi korkunç gürültüsü olur, buyurdu. (Ölüm-K›yamet -
Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 461) (K›yamet Alametleri, s. 289)

Mehdi'nin ç›k›fl öncesi alametlerinden olan bu atefl hakk›nda k›sa bir


aç›klama yapmak yerinde olacakt›r.
Baz› kifliler bu atefli; sebepsiz yere birdenbire ortaya ç›kan, sönme
nedir bilmeyen, hatta herkesin bulundu¤u yerden mutlaka görece¤i
tarzda bir alamet olarak beklemektedir. Halbuki k›yamet alametlerinin
meydana gelifli s›ras›nda imtihan devam etti¤inden onlar›n anlafl›lma-
s›, herkesin mecburen kabul edece¤i bir aç›kl›kta olmaz. Böylece insan-
lar ak›llar›n›, vicdanlar›n›, iradelerini kullanarak karar verirler fiayet k›-

M. ‹smail Yusuf 49
yamet alametleri ile ilgili hadisler en ince ayr›nt›s›na kadar (mesela;
hangi flehirde, kaç tarihinde, ne flekilde ç›kaca¤›) anlat›lsayd› daha ön-
ce de belirtti¤imiz gibi herkes mecburen kabul eder, insanlar aras›nda
derece fark› kalmazd›. Bu sebeple k›yamet alametleri ile ilgili hadisler
özellikle yar› kapal› bir flekilde bildirilmifltir.
Atefl alametini de bu flekilde de¤erlendirmek gerekmektedir. Bir atefl
sebepsiz yere ç›kmaz, ya bir kaza, ya bir patlama gibi kas›t veya ihmal
neticesinde ç›kar. Mehdi'nin ç›k›fl alameti olarak söylenmesi, onun çok
garip ve ola¤anüstü bir alamet fleklinde ç›kmas›n› gerektirmez. Önem-
li olan bu ateflin, hadiste tarif edilen ateflin özelliklerine uygun olarak
ç›kmas›d›r. Bu atefli tan›mak ve tespit edebilmek için yap›lacak ilk ifl,
özelliklerinin ortaya ç›kart›lmas›d›r.
Bilindi¤i gibi Temmuz 1991 y›l›nda Irak'›n Kuveyt'i iflgali sonras›n-
da, Kuveyt'e ait petrol kuyular›n› atefle vermesi sonucunda Kuveyt ve
Basra Körfezi’ni çok büyük bir atefl sarm›flt›r.
- Kuveyt'de yanan petrol, insan ve hayvanlar aras›nda ölüme sebep
olmaktad›r. Uzmanlara göre günde yar›m milyon ton petrol duman ola-
rak atmosfere kar›flmaktad›r. Her gün 10 bin tondan fazla ifl, kükürt,

Ahir zaman alametlerinden biri de "Do¤u taraf›ndan atefl görülmesi"dir. Körfez Sa-
vafl› s›ras›nda petrol kuyular›nda bafllayan yang›nlar bu atefle iflaret etmektedir.

50 Mehdi ve Alt›nça¤
karbondioksit ve büyük miktarda, kanser yap›c› özelli¤i olan hidrokar-
bonlar bulut gibi körfez üzerinde as›l› durmaktad›rlar... Yaln›z Körfez
de¤il, onun flahs›nda Dünya yanmaktad›r. (Kurtlar Sofras›nda Ortado-
gu, M. Necati Özfatura, s. 175)
-Atefle verilen iki kuyu, Türkiye'nin bir günde ç›karabildi¤i kadar
petrol veriyor ve dumanlar 55 km. uzakl›ktaki Suudi Arabistan'dan bi-
le görülebiliyor. (Hürriyet, 23 Ocak 1991)
-Körfezde sönmeyen felaket haberleri: Kuveyt'te atefle verilen yüz-
lerce petrol kuyusu alev alev yan›yor. Uzmanlar›n "söndürmek son de-
rece zor" dedikleri petrol kuyular›ndaki yang›n›n Türkiye'den Hindis-
tan'a kadar olan genifl bir bölgeyi en az 10 y›l süreyle etkileyece¤i bil-
diriliyor.
Atefle verilen petrol kuyular›nda ç›kan alev ve dumanlar atmosferi
devaml› kirletmektedir. Kuveyt gündüzleri gece manzaras› arz etmek-
tedir. Alevlerle birlikte yükselen füme rengi duman, Kuveyt semalar›n-
da sonbahardan k›fl mevsimine geçifli hat›rlat›yor... Kuveyt'in tamam›-
n›n yaflan›l›r hale gelmesi için en az bir senelik bir zamana ihtiyaç var-
d›r. Kilometrelerce uzaktan görülen alevlerle birlikte yükselen duman-
lar, Kuveyt semalar›n› tamamen kaplayarak ülkeyi yaflanmaz hale ge-
tirmekte ve varl›kl› olanlar Kuveyt'i terk etmektedirler.
Dahran'daki araflt›rma merkezi müdürü Abdullah Dabbag'›n New-
York Times'da ç›kan aç›klamas›na göre, Basra Körfezindeki kirlenme
neticesinde 106 tür bal›k, 180 tür yumuflakçalar ve bölgede yaflayan
450 tür hayvan yaflama savafl› vermektedir. 600 petrol kuyusundan
yükselen dumanlar›n komflu ülkelere yay›ld›¤›, ayr›ca kükürt gibi kan-
serojen maddeler ihtiva eden dumanlar›n asit ya¤muruna dönüflerek
tar›mda verimi azaltt›¤› aç›klanmaktad›r. (Kurtlar Sofras›nda Ortado¤u,
M. Necati Özfatura, s. 171)

Yemin ederim ki bir atefl sizi saracakt›r. O atefl bugün Berehut deni-
len vadide sönük vaziyettedir. (Kamus Tercemesi, c. 1, s. 550)
Berehut: Bir vadi veyahut bir kuyu ad›d›r.

Hadis-i flerifin ilk k›sm›nda atefl için "sönük bir vaziyettedir" den-
mektedir. Atefl, yan›c› bir maddenin yanmas›yla meydana gelen bir du-
rum oldu¤una göre burada sönük vaziyette bekleyen ateflin kendisi de-
¤il, ateflin yakaca¤› hammaddedir.

M. ‹smail Yusuf 51
Burada toprak alt›ndan ç›kar›lan petrole iflaret edilmektedir. Nitekim
hadisteki Berehut denilen yer, bir kuyunun ad›d›r. Bu kuyu petrol ku-
yusudur. Zaman› gelince bu kuyulardan ç›kar›lan petrol, yanmaya ha-
z›r bir atefl haline gelmektedir.
"O atefl müthifl azap oldu¤u halde insanlar› kaplar." O atefl, sadece
yanan bir atefl de¤il, ayn› zamanda insanlar› can›ndan, mal›ndan ede-
rek azap içinde, elem-üzüntü içinde b›rakacak ve bütün do¤ay› kirlete-
cek olan bir atefl.
"O atefl insanlar›, mallar› yakar bitirir." O atefl bir k›s›m insanlar›n
ölümüne sebep olmaktad›r. Bunun yan›nda mallar› yakarak, maddi za-
rara sebebiyet verdi¤i gibi, tüm çevreyi ve do¤ay› kirleterek de insan-
lar›n geçim kaynaklar›n› yok etmektedir.
"Sekiz gün içinde rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyan›n her taraf›na
yay›l›r." O ateflin, "rüzgar ile bulut gibi uçan" kendisi de¤il duman›d›r.
Burada benzetme yap›larak duman›n bulutlara kadar yükselece¤i de
anlat›lm›flt›r. Bu duman rüzgar›n etkisiyle her yöne do¤ru ya-
y›lmaktad›r.
"Geceki s›ca¤›, gündüzki hararetinden daha fliddetlidir." O ateflin
hem gündüz, hem gece devaml› yand›¤› anlafl›lmaktad›r.
"O atefl insanlar›n bafl›n›n üzerinden arfl›n alt›na kadar yaklaflarak,
yeryüzü ile gökyüzü aras›nda gökgürültüsü gibi korkunç gürültüsü
olur." O ateflin çok yükseklere kadar t›rmand›¤›na ve bu ateflten gökgü-
rültüsü gibi pek fliddetli bir gürültü ile patlamalar meydana geldi¤ine
iflaret edilmektedir.
"Gökte al›fl›lm›fl olan k›rm›z›l›¤›n aksine bambaflka bir k›z›ll›k yay›-
lacak." Hadisin bu k›sm›nda, olay›n gece vakitlerinde meydana gelece-
¤ine iflaret edilmifltir. Gece vakti meydana gelen büyük infilak›n alev-
leri çok fliddetli bir ayd›nlanma yapar. Bu k›z›l alevlerin meydana ge-
tirdi¤i k›z›l ayd›nlanma, halk›n mutad üzere al›fl›k oldu¤u k›rm›z› "tan"
ayd›nlanmas›ndan çok ayr›d›r. Çünkü gece vakti böyle gündüz gibi ay-
d›nlanma ola¤anüstü bir olayd›r.

Tan: Günefl do¤arken ve batarken oluflan ve güneflin ayd›nlatma gücünün zay›fla-


y›p, beyaz ›fl›ktan k›rm›z› ›fl›k yayar duruma geldi¤i vakitlerdeki hali.

52 Mehdi ve Alt›nça¤
13) Büyük Olaylar›n ve Hayret Verici fieylerin Meydana Gelmesi

Onun zaman›nda büyük hadiseler vuku bulacak. (El-Kavlu'l Muhtasar


Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)

Onun zaman›nda nice hayret veren haller zuhur edecektir. (Mektu-


bat-› Rabbani, 2/258)

Onun zuhur mebdeleri ve mukaddimeleri (ç›k›fl alametleri) Resulul-


lah efendimizin irhasat›na* benzer. (Mektubat-› Rabbani, 2/258)

* ‹rhasat: Hz. Muhammed'in peygamberli¤inden evvel meydana gelen ola¤anüstü


hallerdir ki, bunlar peygamberli¤ine delil teflkil eden olaylardand›r.

Hz. Muhammed'in do¤umundan önce büyük ve ola¤anüstü olaylar


meydana gelmiflti. Do¤du¤u gece yeni bir y›ld›z do¤mufl, atefle tapan
‹ran Padiflahlar›'n›n saray›n›n 14 burcu y›k›lm›fl, ‹ran'da 1000 y›ld›r
yanmakta olan Mecusi atefli sönmüfl, Semavi Vadisi sel sular› alt›nda
kalm›fl, Save Gölü kurumufltu.
Yukar›daki rivayetlerde iflaret edildi¤i gibi, Mehdi'nin ortaya ç›k›fl›
da, Peygamber Efendimiz'inkine benzeyecektir. Onun ç›k›fl› dönemin-
de de büyük ve harika olaylar olacakt›r.
Rivayetlerin iflaretine göre Mehdi'nin ç›k›fl y›l› olan Hicri 1400 (Mila-
di 1979) y›l› bafllar›nda meydana gelen büyük olaylar:

- Kabe bas›ld› ve çok say›da Müslüman›n kan› ak›t›ld›.


- 2500 y›ll›k ‹ran flahl›¤› y›k›ld› ve ‹ran fiah› R›za Pehlevi öldü.
- Hindistan'›n Bombay kentinde bir fabrikadan s›zan gaz 20.000 kiflinin
ölümüne yol açt›.
- ‹ki Müslüman ülke olan ‹ran ve Irak aras›nda 8 y›l sürecek bir savafl bafl-
lad›.
- Ruslar, Afganistan'› iflgal etti.
- Mexico City fliddetli bir depremle yerle bir oldu.
- Kuzey Kolombiya'daki Nevada Del Ruiz yanarda¤› 400 y›ld›r ilk kez
patlad›. Eriyen kar ve buzun oluflturdu¤u çamur yüzünden Armero kenti
haritadan silindi. 20.000 kifli öldü.
- Bengladefl'teki sel 25.000 kiflinin ölümüne sebep oldu.

M. ‹smail Yusuf 53
- H›ristiyanl›¤›n merkezi Roma'y› sular bast›.
- 1986'da Çin'de tarihinin en büyük orman yang›n› oldu.
- Hindistan Baflkan› Gandi, M›s›r Devlet baflkan› Enver Sedat, ‹sveç Bafl-
bakan› Olof Palme öldürüldü.
- Papa II. Jean Paul vuruldu.
- 1980 y›l› bafllar›nda ilk AIDS vakalar› tespit edildi. fiu ana kadar on bin-
lerce kiflinin ölümüne sebep olan bu hastal›¤a "Ça¤›n Vebas›" ismi verildi.
AIDS, 1960'larda Amerika'da bafllayan ve her çeflit cinsel serbestli¤i getir-
mifl olan "Seks Devrimi"ni sona erdirdi.
- 1986'da uzay meki¤i Challenger f›rlat›l›fl›ndan sonra infilak etti.
- 26 Nisan 1986'da Ukrayna'daki Çernobil Nükleer Santral›nda flimdiye
kadar görülen en büyük nükleer kaza meydana geldi. Birçok Avrupa ülkesi
yay›lan radyasyondan etkilendi.
- Ozon tabakas›n›n delinmesi Dünya iklimi üzerinde çok olumsuz etkiler
b›rakt›.
- Sovyetler Birli¤i y›k›ld› ve Gorbaçov'la birlikte Ba¤›ms›z Devletler orta -
ya ç›kt›.
- Irak'›n Kuveyt'i ilhak etmesinden sonra Körfez savafl› bafllad›.
- Ermenistan'daki depremde kent harabeye dönüfltü. 500.000 kifli evini
terk ederken, ölü say›s› 40.000'i aflt›.
- 1989 y›l›nda Çin'de komünist bölükler tanklarla ö¤rencilerin üzerine
yürüdü, Tiananmen meydan›nda 2000 ö¤renci öldü.
- So¤uk Savafl›n sembolü olan Berlin duvar› inflas›ndan tam 28 y›l sonra
y›k›ld›.
- 1990 y›l›nda Kabe'deki tüneldeki izdihamda 1400'den fazla hac› haya-
t›n› yitirdi.
- 1991 y›l›nda Bengladefl'te meydana gelen sellerin sonras›nda 120.000'-
in üstünde kifli öldü, milyonlarca kifli evsiz kald›.
- Bosna ve Kosova'daki katliamda yüz binlerce Müslüman öldürüldü ve
yüzbinlercesi yurtlar›ndan ç›kar›ld›.
- Ebola virüsü on binlerce kiflinin ölümüne sebep oldu.
- El Nino tüm dünya ülkelerine çok büyük felaketler getirdi.

54 Mehdi ve Alt›nça¤
Kabe bas›ld› ve Müslümanlar›n kan› ak›t›ld›.

2500 y›ll›k ‹ran


flahl›¤› y›k›ld›.
‹ran fiah› R›za
Pehlevi öldü.

‹ki Müslüman
ülke, ‹ran ve
Irak aras›nda
savafl bafllad›.

M. ‹smail Yusuf 55
Ruslar Afganistan'›
iflgal etti.

Mexico City fliddetli bir depremle yerle bir oldu.

Hindistan Baflkan› Gandi, ‹sveç Baflbakan› Palme, M›s›r Devlet Baflkan› Enver Se-
dat öldürüldü.

56 Mehdi ve Alt›nça¤
1980 y›l› bafllar›nda ilk AIDS vakala-
r› tespit edildi. fiu ana kadar on bin-
lerce kiflinin ölümüne sebep olan
bu hastal›¤a "Ça¤›n Vebas›" ismi
verildi. AIDS 1960'larda Amerika'da
bafllayan ve her çeflit cinsel ser-
bestli¤i getirmifl olan "Seks Devri-
Papa II. Jean Paul Mehmet Ali A¤ca
mi"ni sona erdirdi.
taraf›ndan vuruldu.

Ebola virüsü
binlerce kifli-
nin ölümüne
sebep oldu.

Amerika'da
son 20 y›ld›r
hortum, kas›r-
ga ve seller
milyonlarca
dolarl›k zarara
yol açt›.

M. ‹smail Yusuf 57
Uzay meki¤i
Challenger 1986
y›l›nda f›rlat›l›fl›n-
dan hemen sonra
infilak etti.

Ozon tabakas›n›n delinmesi mevsimleri


1986'da Ukrayna'daki Çernobil Nükle-
olumsuz yönde etkiledi.
er Santral›nda flimdiye kadar görülen
en büyük nükleer kaza meydana geldi.

Çin'de çok büyük ö¤renci olaylar› Irak'›n Kuveyt'i ilhak etmesinden sonra
meydana geldi y›llar sürecek Körfez savafl› bafllad›.

58 Mehdi ve Alt›nça¤
Sovyetler Birli¤i y›k›ld›.

Ba¤›ms›z Devletler ortaya ç›kt›.

El Nino tüm dünya üzerinde çok büyük


iklim de¤iflikliklerine sebep oldu.

Bosna ve Koso-
va'da yap›lan
katliamda bin-
lerce Müslüman
öldürürüldü ve
yüzbinlercesi
yurtlar›ndan ç›-
kar›ld›.

M. ‹smail Yusuf 59
60 Mehdi ve Alt›nça¤
1969 Y›l›nda Ay'a Ç›k›lmas›na Kuran'da ‹flaret Edilmektedir:

Saat (k›yamet vakti) yak›nlaflt› ve ay yar›ld›.


(Kamer Suresi, 1)

"fiakka" kelimesi Arapça'da "ikiye yar›lma, ayr›lma" manas›ndan bafl-


ka "çizilme, kabartma, topra¤› sürme, topra¤›n kaz›lmas›" gibi mana-
larda da kullan›lmaktad›r.

M. ‹smail Yusuf 61
Biz flüphesiz, suyu ak›tt›kça ak›tt›k,
Sonra yeri yard›kça yard›k;
Böylece onda taneler bitirdik,
Üzümler, yoncalar,
Zeytinler, hurmalar,
Boylar› birbiriyle yar›flan ve içiçe girmifl a¤açl› bahçeler.
Meyveler ve otlakl›klar. (Abese Suresi, 25 - 31)

Görüldü¤ü gibi bu ayette "fiakka" kelimesi "ikiye yar›lma, ayr›lma"


manas›nda de¤il, "topra¤›n yar›l›p, çeflitli ekinlerin bitmesi" manas›n-
da kullan›lm›flt›r. "fiakka" kelimesi bu flekilde de¤erlendirildi¤inde '(Ka-
mer Suresi, 1. ayetinde geçen) "Ay'›n yar›lmas›" anlam› yan›nda, ayn›
zamanda 1969 y›l›nda Ay'a ç›kma olay›nda Ay topra¤› üzerinde yap›-
lan faaaliyetler de anlafl›l›r. 1969'da Amerikal› astronotlar Ay üzerinde

62 Mehdi ve Alt›nça¤
incelemeler yapm›fl, Ay'›n topra¤›n› götürdükleri çapa ve çeflitli aletler-
le kazm›fl, yarm›fl ve bu yar›lm›fl Ay topra¤›n› özel küreklerle özel tor-
balara doldurarak dünyaya getirmifllerdir. Kuflkusuz Ay'›n insan eliyle
yar›lm›fl olmas› ola¤anüstü bir olayd›r ve ayetin bir iflareti de bu
yöndedir. (En do¤rusunu Allah bilir) Ayette bu olay bize ayn› zamanda
bir k›yamet alameti olarak bildirilmektedir.
Bu konuda çok önemli bir iflaret daha vard›r. Kamer Suresi'nde geçen
bu ayetin baz› kelimelerinin ebced de¤eri bizlere astronotlar›n Ay'a
ç›kt›klar› ve Ay topra¤›n› yard›klar› 1969 tarihini vermektedir.

...Saat ve ay yar›ld›...
H‹CR‹: 1390 M‹LAD‹: 1969

1 + 30 + 60 + 1 + 70 + 400

6 + 1 + 50 + 300 + 100

1 + 30 + 100 + 40 + 200

TOPLAM : 1390 ( M‹LAD‹ 1969)

14) Güneflten Bir Alametin Belirmesi

Mehdi, güneflten bir alamet belirin-


ceye kadar gelmeyecektir. (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Munta-
zar, s. 49)
Günefl bir alamet olarak do¤mad›kça
Mehdi ç›kmaz. (Kitab-ül Burhan Fi Ala-
meti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33)

M. ‹smail Yusuf 63
Güneflte böyle büyük bir patlama olay› ilk kez içinde bulundu¤umuz
yüzy›lda meydana gelmifltir.

Günefl Tutulmas›
11 A¤ustos 1999 y›l›nda gerçekleflen Günefl tutulmas› yüzy›l›m›z›n
son tam Günefl tutulmas›d›r. ‹lk kez bu kadar çok insan günefl tutulma-
s›n›, hem de bu kadar uzun bir süre izleyebilmifl, inceleme f›rsat› elde

Günefl tutulmas› resimdeki çizgi boyunca izlenebilmifltir. Türkiye günefl tutul-


mas›n› en uzun süre izleyebilen ülkelerdendir.

64 Mehdi ve Alt›nça¤
etmifltir. Bu tutulmada dikkat çeken bir nokta da Türkiye'nin de bu tam
tutulman›n en iyi izlendi¤i ülkelerden birisi olmas›d›r. Bart›n'dan Silo-
pi'ye kadar, yaklafl›k olarak 12 flehir ve 100 ilçe tutulmay› gözleyebil-
mifltir.
Bu kadar iflaretin bir arada ve çok k›sa bir zaman dilimi içinde art
arda gerçekleflmesi tesadüf de¤ildir. Bu iflaretler inanan kullar için bi-
rer müjdedir.

15) Büyük fiehirlerin Yok Olmas›

Büyük flehirler, dün sanki yokmufl gibi helak olur. (Kitab-ül Burhan
Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 38)

Hadiste baz› büyük flehirlerin savafllar ve çeflitli do¤al afetler netice-


sinde yok olaca¤›na iflaret edilmektedir. Birçok büyük flehir hep bu
yüzy›l (Hicri 1300-1400) içinde yok olmufl veya büyük tahribat gör-
müfltür. Bu olaylar Mehdi'nin ç›k›fl öncesi alameti olmas› aç›s›ndan çok
önemli bir delildir.

M. ‹smail Yusuf 65
Hiroflima flehri-
nin savafl son-
ras› hali görül-
mektedir.

Amerika'n›n 1945 y›l›nda Hiroflima ve Nagasaki'ye att›¤› atom bom-


bas›, burada yaflayan insanlar› sa¤ b›rakmazken, kentin tamam›n› da
yerle bir etmifltir.
Allah Kuran'da geçmiflteki pek çok kavmin türlü flekillerde helak ol-
duklar›n› flu ayetlerle belirtmektedir:

Art›k sen, onlar›n kurduklar› hileli-düzenin u¤rad›¤› sona bir bak;


biz, onlar› ve kavimlerini topluca yerle bir ettik. ‹flte, zulmetmeleri do -
lay›s›yla enkaza dönüflmüfl ›p›ss›z evleri. fiüphesiz bilen bir kavim için
bunda bir ayet vard›r. (Neml Suresi, 51-52)
Biz, yaflama biçimleriyle 'refah içinde fl›mar›p azm›fl' nice flehri y›k›-
ma u¤ratt›k. ‹flte meskenleri; çok az (bir zaman) d›fl›nda (onlarda) ken-
dilerinden sonra oturulabilmifl de¤ildir. (Onlara) Varis olanlar biziz.
(Kasas Suresi, 58)
‹flte ülkeler (ve onlar›n halklar›), zulmettikleri zaman onlar› y›k›ma
u¤ratt›k; ve y›k›mlar› için bir buluflma zaman› tespit ettik. (Kehf Sure-
si, 59)
Biz, zulmeden ülkelerden nicesini k›r›p geçirdik ve bunun ard›ndan
bir baflka kavmi meydana getirdik. (Enbiya Suresi, 11)
Böylece emrimiz geldi¤i zaman, üstünü alt›na çevirdik ve üzerlerine
balç›ktan piflirilmifl, istif edilmifl tafllar ya¤d›rd›k. (Hud Suresi, 82)
Biz nice ülkeleri y›k›ma u¤ratt›k. Geceleri uyurlarken ya da gündü-
zün dinlenirlerken bizim zorlu azab›m›z onlara geliverdi. (Araf Suresi,
4)

Bulundu¤umuz yüzy›l içinde meydana gelen savafllarda birçok flehir


(Berlin, Hamburg, Varflova, Leningrad, Bükrefl, Londra...) tamamen ha-
rap olmufltur. Bu flehirlerin inflas› ancak çok sonralar› mümkün olabil-
mifltir.

66 Mehdi ve Alt›nça¤
2. Dünya Savafl›'nda ‹talya'n›n pek çok Bombard›man sonucunda yerle bir olan
flehri gibi Anzio'da yerle bir olmufltur. Berlin'deki ‹sveç Büyükelçili¤i.

Son 20 y›lda Amerika'n›n farkl› eyaletlerinde meydana gelen kas›rga, hortum ve


seller çok büyük felaketlere yol açt›lar.

M. ‹smail Yusuf 67
16) Depremlerin Ço¤almas›

Depremler ço¤almad›kça, fitneler zahir olmad›kça, cinayetler


…D
ço¤almad›kça k›yamet kopmaz. (K›yamet Alametleri, s. 109)

Peygamberimiz yukar›daki hadisinde "depremlerin ço¤almas›n›" ahir


zaman öncesinde meydana gelecek alametlerden biri olarak ifade et-
mifltir. Gerçekten de 20. yüzy›lda on binlerce kiflinin hayat›n› kaybet-
ti¤i depremlerle tarihe geçti. Kobe’deki fliddetli deprem, Türkiye’de,
Tayvan’da, Yunanistan’da ve Meksika’da birbiri ard›nca gelen deprem-
ler ahir zamana bakan çok önemli iflaretler içermektedir.

1989 y›l›nda San Fransisco'da, 1988 y›l›nda da Ermenistan'da meydana gelen


fliddetli depremlerde binlerce kifli ölmüfl yüzbinlercesi evsiz kalm›flt›r. Hasar mil-
yarlarca dolard›r.

68 Mehdi ve Alt›nça¤
21 Eylül 1999, Hürriyet Gazetesi

1 Ekim 1999, Milliyet Gazetesi


22 A¤ustos 1999, Cumhuriyet Gazetesi

90'l› y›llarda da depremler


fliddetlenerek artm›fl, Ko-
be'deki büyük depremi,
Türkiye, Atina, Tayvan ve
Meksika depremleri iz-
lemifltir.

8 Eylül 1999, Radikal Gazetesi

M. ‹smail Yusuf 69
"Ümmetimde zelzeleler olur. Öyle ki, bu zelzelelerde on bin, yirmi
bin, otuz bin kifli ölür. Allah, bu ölümü muttakilere ö¤üt, müminlere rah-
met, kafirlere ise azap k›lar." (‹bni Asak›r, Gelece¤in Tarihi 1, Orhan
Baytan, Mevsim Yay›nc›l›k, s. 81)

Alaska'da gerçekleflen 9.2 fliddetindeki depremde yerde büyük yar›klar oluflmufltur.

70 Mehdi ve Alt›nça¤
Bar›nacak evler, sizi tafl›ya-
cak hayvanlar bulamayaca¤›-
n›z zaman yaklaflm›flt›r. Çün-
kü evlerinizi depremler y›ka-
cak, hayvanlar›n›z› y›ld›r›mlar
yak›p kömüre çevirecektir.
(Naim bin Hammad, Gelece¤in
Tarihi 1, s. 82)

(K›yamet) alametlerinin ilki


yer çökmeleridir… (Ölüm-K›-
yamet-Ahiret ve Ahirzaman
alametleri, s. 518)

California'da 17 Ocak 1994'de gerçek-


leflen 6.7 fliddetindeki depremin mad-
di boyutu 40 milyar dolar› geçiyordu.

M. ‹smail Yusuf 71
Hilafetin Arz›-
Mukaddeseye indi-
¤ini görürsen bil ki,
art›k zelzeleler, ke-
derler, büyük hadi-
seler yak›nd›r. O
gün k›yamet insan-
lara flu elimin bafl›-
na olan yak›nl›¤›n-
dan daha yak›nd›r.
(Ebu Davud, Cihad
37, s. 2535, Kütüb-i
Sitte, cilt 14, s. 339)

1976 y›l›nda Çin'de meyda-


na gelen deprem 20. yüzy›-
l›n en büyük depremiydi.
Ölü say›s› 240.000, yaral›
say›s› 164.000 kifliydi.

Kobe depreminin maddi hasar› 147 milyar dolar olarak ölçülmüfltü.

72 Mehdi ve Alt›nça¤
Kobe depremi 12 saniye sürmesine ra¤men flehri tan›nmaz hale getirmiflti.

M. ‹smail Yusuf 73
Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri önceden gelip geçenlere (çeflit-
li ithamlar ve bahanelerle) hakaret etti¤i zaman art›k k›z›l rüzgarlar›,
(zelzeleyi) yere bat›fl› (hasf›) veya suret de¤ifltirmeyi (meshi) (veya gök-
ten tafl ya¤mas›n› (kazfi)) bekleyin. (Tirmizi, Fiten 39, s. 2211, Kütüb-i
Sitte, Cilt 14, s. 341

Peru'da yaflanan 7.7 fliddetindeki deprem 1000 km'lik bir alanda etkili olmufltu.

74 Mehdi ve Alt›nça¤
Ahirzamanda e¤lencelerin ve çengilerin meydan ald›¤› ve içkinin de
mubah addolundu¤u zaman yere batma, tafl ya¤ma zuhur edecek ve in-
san k›l›¤›ndan ç›kma olacakt›r. (Hz.Sehl ‹bni Saad, Ramuz El Ehadis, cilt
2, s. 302/8)

San Fransis-
co depremi
sabah 5:04
s›ralar›nda
olmufl ve 15
saniye için-
de binlerce
binay› tan›n-
mayacak ha-
le getirmiflti.

Romanya'da 1977 y›l›nda gerçekleflen depremde binlerce bina yerle bir olmufltu.

M. ‹smail Yusuf 75
‹lim kalkmad›kça, depremler ço¤almad›kça, zaman k›salmad›kça, fit-
neler zahir olmad›kça, cinayetler ço¤almad›kça k›yamet kopmaz. (Bu-
hari, ‹bni Mace, K›yamet Alametleri, s.108)

Sicilya'da gerçekle-
flen 10 fliddetinde
depremde baz› fle-
hirler tamamen or-
tadan kalkm›fl, yer-
le bir olmufltu.

1985 y›l›nda
Meksika'da
gerçekleflen
fliddetli dep-
rem arkas›n-
da 1 milyon
evsiz, 9.000
ölü ve 30.000
yaral› b›rak-
m›flt›. (Yanda)
Harap olan
Benito Juarez
Hastanesi

76 Mehdi ve Alt›nça¤
Mehdi'nin Özellikleri

Hz. Mehdi'nin çeflitli özellikleri Peygamber Efendimiz'in hadislerin-


de flöyle bildirilmifltir:

GÜZEL AHLAKLI OLMASI

Mehdi Allah'a karfl› son derece boyun e¤icidir. Ahlak bak›m›ndan


Peygambere benzer.
(K›yamet Alametleri, s.163)
Ahlak› benim ahlak›m olan bir evlad›m ç›kacak.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 21)

Peygamberimiz'in üstün ahlak› Kuran'da flöyle haber verilmifltir:

fiüphesiz sen üstün ve pek yüce bir ahlak üzerindesin. (Kalem Sure -
si, 4)

HERKES TARAFINDAN ÇOK SEV‹LMES‹

Allah (c.c.) bütün insanlar›n kalplerini onun (Mehdi'nin) muhabbetiy-


le dolduracakt›r.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)

Mehdi zuhur eder, herkes sadece ondan konuflur, O'nun sevgisini


içer ve O'ndan baflka bir fleyden bahsetmezler.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33)

Ümmet-i Muhammed'den memnun olmad›k hiçbir fert kalmayacak-


t›r. (K›yamet Alametleri, s. 163)

Onun hilafetinden yer ve gök ehli, hatta havadaki kufllar bile raz›
olacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)

M. ‹smail Yusuf 77
MÜCADELEC‹ OLMASI

Mehdi ifli s›k› tutacak. (K›yamet Alametleri, s. 175)


‹nsanlar hakka dönünceye kadar mücadelesine devam edecektir. (El-
Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyece¤i ve öldürmenin de
onu vazgeçiremeyece¤i Ehli Beytim'e mensup birisi (Mehdi) sahip ol-
madan günler geceler bitmeyecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Meh-
diyy-il Ahir Zaman, s.12)
Mehdi hesab›n› çok seri bir flekilde görecek ve vaadinden dönmeye-
cektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)

Mehdi Do¤u taraf›ndan ç›kacak. Karfl›s›na da¤lar bile dikilse onlar›


ezip geçecek, o da¤larda kendisine yol bulacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasar
Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 39)

Allah Kuran'da pek çok ayette elçilerinin güzel ahlak› ve mücadeleci


karakterlerinden bahsetmektedir. Elçiler kavimlerinin tüm inkarlar›na,
alaylar›na, tuzaklar›na ve sald›r›lar›na en güzel flekilde karfl›l›k vermifl-
ler ve her zaman için Allah'›n yard›m›yla galip gelmifllerdir.
Mehdi hem üstün ahlak›yla, hem de güçlü, mücadeleci karakteriyle
tüm inananlara örnek olacakt›r.

Öyleyse sen emrolundu¤un fleyi aç›kça söyle ve müflriklere ald›r›fl


etme. (Hicr Suresi, 94)

Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cihad ver.
(Furkan Suresi, 52)

Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve elçisinin ça¤r›s›na


icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sak›nanlar için büyük bir
ecir vard›r. (Ali ‹mran Suresi, 172)

78 Mehdi ve Alt›nça¤
TEBL‹⁄ GÜCÜ (‹RfiAD)

Hz. Mehdi, kuru bir a¤ac› dikti¤inde de a¤aç hemen yeflillenip yap-
raklanacakt›r.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)

O (Mehdi) kuru bir kam›fl a¤ac›n› kuru bir yere dikecek, an›nda yeflil-
lenip yaprak verecek. (K›yamet Alametleri, s. 165)

Mehdi bir yere kuru bir dal› diker ve dal yapraklan›p yeflillenir.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 67)

Bu hadisler zahiri manalar›n›n d›fl›nda farkl› flekillerde yorumlan-


maktad›r. Bu yorumlardan biri flu flekilde olabilir: Mehdi "kuru bir
a¤aç"a benzetilen bir insana teveccühüyle ve onu irflad etmesiyle; ön-
celeri ayn› kuru bir a¤aç gibi etraf›na faydal› olamayan bu insan›, bu
kez yeflillenmifl ve meyve vermifl bir a¤aç gibi etraf›na, yani dinine,
milletine ve bütün insanl›¤a faydal› hale getirecektir.
Bu müteflabih hadislerin anlam›, ‹mam Rabbani'nin kendi tebli¤ gü-
cüyle ilgili benzetmesinden de ortaya ç›kmaktad›r:

Allah-ü Teala, hidayet iflinde; bana büyük bir güç verdi. O kadar ki:
Kuru bir a¤aca teveccüh etsem; o kuru a¤aç hemen filizlenir. (Mektu-
bat-› Rabbani, 1/18)

Afla¤›daki hadis-i flerifte de benzer bir flekilde; önceleri cahil, cimri


ve korkak olan bir insan›n, ahir zaman›n büyük mürflidinin tebli¤i ve
e¤itimiyle bilgili, cömert ve cesur bir hale gelece¤i, adeta önceleri ku-
ru ve faydas›z olan bir a¤ac›n yeflerip yaprak vermesi gibi flahsiyetini
de¤ifltirece¤i bildirilmektedir.

Asr›nda cahil, cimri ve korkak olan bir adam hemen alim, cömert ve
cesur olacak. (K›yamet Alametleri, s. 186)

M. ‹smail Yusuf 79
H‹KMET‹ VE ANLAYIfi GÜCÜ

Hadislerde Hz. Mehdi'nin Allah taraf›ndan kendisine verilmifl özel


bir güce sahip oldu¤u bildirilmektedir:

O, kimsenin bilemedi¤i gizli bir gücün sahibi oldu¤u için kendisine


Mehdi denilmifltir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Za-
man)

Muhyiddin Arabi Mehdi'nin baz› özelliklerini saymaktad›r. Afla¤›da-


ki izah›nda Mehdi'nin dikkat çeken bafll›ca 9 özelli¤ine yer vermekte-
dir:

1. Basiret sahibi olmas›

2. Kutsal kitab› anlamas›

3. Ayetlerin manas›n› bilmesi

4. Tayin edece¤i kimselerin hal ve hareketlerini bilmesi

5. Öfkelendi¤inde bile merhamet ve adaletten ayr›lmamas›

6. Varl›klar›n s›n›flar›n› bilmesi

7. ‹fllerin girift taraflar›n› bilmesi

Çünkü bunlardan haberi olan bir lider verece¤i hükümlerde yan›l-


maz. Mehdi k›yas ilmini onunla hükmetmek için de¤il, ondan kaç›nmak
için bilir. Çünkü verdi¤i hüküm do¤ru bir ilham neticesi olacak. Yani
Hz. Muhammed'in getirdi¤i fleriat üzere hükmedecek. Bu sebepledir ki
peygamber onu vasfederken "Benim izimi takip edecek, hataya düflme-
yecek" demifltir. Bundan anl›yoruz ki, Mehdi, fleriat sahibi de¤il, fleri-
ata uyand›r.
8. ‹nsanlar›n ihtiyac›n› iyi anlamas›

Çünkü onlar›n her türlü ifllerini görmek için Allah onu di¤er insan-
lar üzerine seçmifltir. Liderlerin davran›fl ve faaliyetleri kendilerinden
ziyade halk›n menfaatine olmal›d›r... Halk›n yarar›na ayk›r› fleylerle
u¤rafl›p, onlar›n ifllerini görmeyen bir lider azledilmelidir. Çünkü
onunla di¤er insanlar aras›nda fark kalmam›flt›r.

80 Mehdi ve Alt›nça¤
9. Bilhassa kendi zaman›nda ihtiyaç hissedilen gaibi ilimlere vukufu
bulunmas›. Çünkü ancak o sayede yeni yeni zuhur edilecek meseleleri
halledebilir. (K›yamet Alametleri, s. 189)

ZAMANIN EN HAYIRLISI OLMASI

Muhammed ümmetinin en hay›rl›s› ve sizin zorluklar› gideren veli-


niz olan kimseye kat›l›n.. O Mehdi'dir." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)

Devrinde yeryüzünün en hay›rl›s› kendisi olacakt›r. (El-Kavlu'l Muh-


tasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)

Mehdi (zaman›ndaki) insanlar›n en hay›rl›s›d›r. (Kitab-ül Burhan Fi


Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 58)

C‹FR (EBCED) ‹LM‹N‹ B‹LMES‹

Mehdi'nin vehbi ilme ait bir baflka özelli¤i de ebced hesab›n› ve ona
ait s›rlar› bilmesidir. Taflköprülüzade Ahmet Efendi "Mevzuatu'l-Ulum"
isimli eserinde (11/246) Mehdi'nin cifr ilmine vak›f olaca¤›n› kaydet-
mifltir:

Baz›lar› dediler ki, bu kitab› kemal-i vukuf ahir zamanda hurucu


muntazar Hz. Mehdi'nin hurucuna mevkuftur ki, onlar cifr ilmine vak›f
ve s›rlar›na arif olurlar. Kitab-› enbiyay› salifeden dahi bu ilim varid ol-
mufltur. (Mehdilik ve ‹mamiye, s. 252)

Cifr (ebced) ilmi için bkz. Hz. ‹sa bölümü s. 200

M. ‹smail Yusuf 81
SIKINTI VE ZORLUKLARLA KARfiILAfiMASI

Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt'tendir... Biz öyle bir ev halk›y›z ki Allah bi-
zim için ahireti dünyaya tercih etmifltir. Benim Ehl-i Beytim muhakkak
benden sonra bela, kaç›r›lma ve sürgüne u¤rayacakt›r.

Benden sonra Ehl-i Beytim bela ve mihnetlerle karfl›laflacaklar ve tar-


da maruz kalacaklard›r. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 14)

‹nkar içinde olan kavimleri uyarmak ve onlar› do¤ru yola davet et-
mek için gönderilen tüm elçiler, gönderildikleri kavimler taraf›ndan
yalanlanm›fl ve onlar›n çeflitli itham ve iftiralar›na maruz kalm›fllard›r.
Ehl-i Beyt'ten gelecek olan Hz. Mehdi'nin de bu gibi eziyet ve s›k›nt›lar-
la karfl›laflaca¤› hadislerde haber verilmifltir. (En do¤rusunu Allah bilir)
Hz. Muhammed'in afla¤›daki hadisi böyle bir durumu, "Mehdi'nin bi-
at s›ras›nda kendisinin birçok kahr ve haks›zl›¤a u¤rad›¤›n› insanlara
aç›klayaca¤›n›" haber vermektedir.

... Mehdi, Resulullah'›n bayra¤› ile, insanlar›n bafllar›na bela üzerine


bela ya¤d›¤› ve ç›k›fl›ndan ümit kesildi¤i bir s›rada ç›kar. ‹ki rekat na-
maz k›lar. Namazdan dönünce flöyle der: "Ey insanlar! Ümmet-i Mu-
hammed ve bilhassa onun ehl-i beyti çok belalar gördü ve bizler kahr
ve haks›zl›¤a maruz kald›k." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 55)

Resulullah efendimiz flöyle buyurmufllard›r:

Dininde kavi, güçlü olan›n bafl›na gelecek belalar büyük olur. (‹bni
Hibban)

Hak Teala bir kulunu sever veya kendine yaklaflt›rmak isterse, üze-
rine bela ve musibetleri ard› ard›na gönderir. (‹bni Ebi'd Dünya)
Hak Teala bir kimseye bir hay›r diledi mi, ona bela ve musibet verir.
(‹mam Malik ve Buhari)

82 Mehdi ve Alt›nça¤
Afla¤›daki hadis-i flerifte de ‹stanbul'u fethedecek olan Hz. Mehdi ve
yard›mc›lar›na, fetihten önceki devrede hastal›k, s›k›nt› ve üzüntülerin
isabet edece¤i ve daha sonra bu s›k›nt›n›n kald›r›laca¤› bildirilmekte-
dir.

Allah Konstantiniyye'yi (‹stanbul'u) çok sevdi¤i dostlar›n›n ehline


fethedecek... Onlardan hastal›¤› ve üzüntüyü kald›racak (K›yamet Ala-
metleri, s. 181)

Allah, Kuran'da birçok peygamberin kavimleri taraf›ndan yalanlan-


d›klar›ndan, delilik ve büyücülükle suçland›klar›ndan ve daha pek çok
sald›r› ve eziyetle karfl›laflt›klar›ndan bahseder. Elçiler tüm bu sald›r›-
lar karfl›s›nda sabretmifl, onlara en güzel flekilde cevap vermifllerdir.

Andolsun senden önce de elçiler yalanland›; onlara, yard›m›m›z ge -


linceye kadar yalanland›klar› ve eziyete u¤rat›ld›klar› fleye sabretti-
ler... (Enam Suresi, 34)

"Bize ne oluyor ki, Allah'a tevekkül etmeyelim? Bize do¤ru olan yol-
lar› O göstermifltir. Ve elbette bize yapt›¤›n›z iflkencelere karfl› sabre -
dece¤iz..." (‹brahim Suresi, 12)

Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "(Bu,) Ö¤retilmifltir, bir de -


lidir." (Duhan Suresi, 14)

‹flte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka:


"Büyücü ve cinlenmifl" demifllerdir. (Zariyat Suresi, 52)

Fakat o, 'bütün kiflisel ve askeri gücüyle' yüz çevirdi ve: "(Bu,) Ya bir
büyücü veya bir delidir" dedi. (Zariyat Suresi, 39)

(Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim d›fl›mda bir ilah edinecek olur-
san, seni mutlaka hapse ataca¤›m." (fiuara Suresi, 29)

Ey iman edenler, Musa'ya eziyet edenler gibi olmay›n; ki sonunda


Allah onu, demekte olduklar›ndan temize ç›kard›. O, Allah kat›nda ve -
cihti. (Ahzap Suresi, 69)

Dediler ki: "Onun için (yüksekçe) bir bina infla edin de onu ç›lg›nca
yanan ateflin içine at›n." (Saffat Suresi, 97)

M. ‹smail Yusuf 83
Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine iliflkin) delilleri görmelerinin ard›n-
dan, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüflü) a¤›r
bast›. (Yusuf Suresi, 35)

Fakat Rabbi onu seçti ve onu salih olanlardan k›ld›. O inkar edenler,
zikri (Kur'an'›) iflittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devirecek-
lerdi. "O, gerçekten bir delidir" diyorlar. (Kalem Suresi, 50-51)

MEHD‹N‹N GÖZETLENMES‹ - TAK‹P ED‹LMES‹ -

Deccal ç›k›nca, ona karfl› müminlerden bir adam (Mehdi) yönelir.


Derken o mümin kimseye birçok silahl›lar, Deccal'›n merkezlerde gö-
zetleme yapan silahl›lar› karfl› ç›karlar. (Mehdilik ve ‹mamiye s. 37, Sa-
hih-i Müslim, 11/393'den nakil)

Hadisin bafllang›c›nda Mehdi'nin Deccal'›n silahl› adamlar› taraf›n-


dan gözetlendi¤i ve takip edildi¤i bildirilmektedir. Önceki devirlerde
de Allah yolunda mücadelede bulunmufl baz› peygamberlerin de ben-
zer flekilde gözetlendi¤ini böylece kontrol alt›nda tutulmak istendi¤ini
Kuran'dan ö¤renmekteyiz:

"O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan baflkas› de¤ildir, onu


belli bir süre gözetleyin." (Müminun Suresi, 25)

MEHD‹ HAKKINDA OLUMSUZ


PROPAGANDA YAPILMASI

Mümin flah›s (Mehdi) Deccal'› görünce: "Ey insanlar! Resulullah'›n


zikretti¤i Deccal iflte budur" der. Deccal hemen onunla ilgili emrini ve-
rir de o zat karn› üzerine uzat›l›r ve arkas›ndan: "Onu al›n da yarala-
y›n!" der. Art›k o zat›n s›rt› ve karn› döve döve geniflletilir. Bu sefer onu
iki eli ve iki aya¤› ile yakalar da f›rlat›r atar. ‹nsanlar Deccal'›n onu bir
atefl içine att›¤›n› san›rlar. Halbuki o bir cennet içine at›lm›flt›r. (Meh-
dilik ve ‹mamiye, s. 40)

84 Mehdi ve Alt›nça¤
Hadiste Mehdi'nin "s›rt› ve karn›ndan dövüle dövüle geniflletilmesi"
müteflabih olarak (benzetme yap›larak) söylenmifltir. Mehdilik ve ‹ma-
miye kitab›n›n yazar› bu bölüm için "Mehdi'nin ünü "Durmadan etrafa
ilan edilip yay›lmaktad›r" demektedir. Fakat bunu Deccal taraftarlar›
yapaca¤› için bu propagandan›n Mehdi'yi kötüleme fleklinde olaca¤›n›
söyleyebiliriz.
Peygamberimiz devrinde ‹slam düflmanlar›, onu kötülemek için o
devrin yay›n organ› say›lan flairleri kullan›yorlard›. fiairler, panay›rlar-
da, çarfl›larda peygambere çeflitli hakaretler ediyor, ona deli, büyücü,
kahin fleklinde iftiralar at›yorlard›. fiimdi de ‹slam düflman› olan Dec-
cal yanl›lar› yaz›l› ve sözlü yay›n organlar›yla Mehdi'yi kötüleyecekler,
halk›n nazar›nda itibar›n› sarsmaya çal›flacaklard›r.
Hadislerde Mehdi'nin bafllang›ç y›llar›n›n s›k›nt› ve zorluklarla dolu
mücadele y›llar› oldu¤u anlat›lmaktad›r. "Alt›nça¤" ise Mehdi'nin
yeryüzünde bulundu¤u son dönemlere aittir. Mehdi ve Müslümanlar
ancak bu devirde rahata, bollu¤a, huzura kavuflacaklar ve sevgiye, ba-
r›fla, kardeflli¤e dayal› bir hayat› bu devirde yaflayacaklard›r.

M. ‹smail Yusuf 85
Mehdi'nin Fiziksel
Özellikleri
PEYGAMBER‹M‹Z'‹N SOYUNDANDIR

Mehdi Peygamber Efendimiz'in soyundand›r:

Hz. Ali'nin rivayetine göre Resulullah flöyle buyurdu: "K›yametin


kopmas› için zaman da sadece bir günden baflka vakit kalmam›fl da ol-
sa Allah (c.c.) benim Ehl-i Beytimden bir zat› (Mehdi'yi) gönderecek."
(Sünen-i Ebu Davud, 5/92)

Hz. Ali' den rivayet edilmifltir; Peygamberimiz buyurdu: "El-Mehdi,


bizden Ehl-i Beyt'tendir."

Said b. el Müseyyeb'den, Peygamberimiz flöyle buyurdu: "Mehdi, k›-


z›m Fat›ma'n›n neslindendir." (Sünen-i ‹bn Mace, 10/348)

Mehdi ile müjdelenin. O Kureyfl'ten ve Ehl-i Beyt'imden bir kiflidir.


(Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 13)

Bütün peygamberler birbirinin soyundand›r. Hz. Mehdi de hadislerin


belirtti¤ine göre bu soydan gelmektedir. Halk aras›nda bu soydan ge-
lenlere Seyyid denmektedir. Allah, Kuran'da birbirlerinin soyundan ge-
len elçilerden bahsetmektedir. Bu ayetler Mehdi'nin de ayn› soydan ge-
lece¤ine iflaret ediyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir)

Gerçek flu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, ‹brahim ailesini ve ‹mran ailesini


alemler üzerine seçti; Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir.
Allah iflitendir, bilendir. (Ali ‹mran Suresi, 33-34)

"Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmufl (Müslümanlar) k›l ve soyumuz-


dan sana teslim olmufl (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yön-
temlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. fiüphesiz,
Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin." (Bakara Suresi, 128)

86 Mehdi ve Alt›nça¤
Babalar›ndan, soylar›ndan ve kardefllerinden, kimini (bunlara kat-
t›k); onlar› da seçtik ve dosdo¤ru yola yöneltip-ilettik. (Enam Suresi,
87)

GÜZEL VE NURLUDUR

O (Mehdi) güzel bir delikanl›d›r, güzel yüzlüdür. Yüzünün nuru ba-


fl›na ve saçlar›n›n siyah›na kadar yükselir. (Mehdilik ve ‹mamiye, s. 153
/‹kdüd Dürer'den)
Yüzü parlayan y›ld›z gibi nurludur. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 33/Kitab-ül Burhan Fi Alamatil-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 22)

Allah, Hz. Yusuf'un güzelli¤inden flu flekilde bahsetmektedir:

(Kad›n) Onlar›n düzenlerini iflitince, onlara (bir davetçi) yollad›, otu-


rup dayanacaklar› yerler haz›rlad› ve her birinin eline (önlerindeki
meyveleri soymalar› için) b›çak verdi. (Yusuf'a da:) "Ç›k, onlara (görün)"
dedi. Böylece onlar onu (ola¤anüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir
varl›km›fl gibi gözlerinde) büyüttüler, (flaflk›nl›klar›ndan) ellerini kesti-
ler ve: "Allah'› tenzih ederiz; bu bir befler de¤ildir. Bu, ancak üstün bir
melektir" dediler. (Yusuf Suresi, 31)

S‹YAH SAÇLIDIR

Yüzünün nuru bafl›na ve saçlar›n›n siyah›na kadar yükselir. (Mehdi-


lik ve ‹mamiye, s. 153/‹kdüd, Dürer'den)

OMUZUNDA NÜBÜVVET MÜHRÜ VARDIR

Mehdi'nin omuzunda Peygamber Efendimiz'deki nübüvvet mührü


bulunacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasarr Fi Alamatil Mehdiyy- il Muntazar, s.
41)

M. ‹smail Yusuf 87
Omuzunda Peygamber'in alameti vard›r. (K›yamet Alametleri, s.
165/Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)
Omuzunda Peygamber'in niflan› vard›r. (K›yamet Alametleri, s. 163)

Hadis-i fleriflerden anlafl›laca¤› üzere Hz. Mehdi'nin iki omuzu ara-


s›nda Hz. Muhammed'de oldu¤u gibi aç›k bir alamet olan "nübüvvet
mührü" olacakt›r.

Cabir b. Semüre'den rivayet edilmifltir: "Resululah'›n mühürü güver-


cin yumurtas› kadar bir yumru idi." (Sünen-i Tirmizi, 6/126)

Abdullah b. Sercis'ten rivayet edilmifltir: "(Resulullah'›n) iki küre¤i


aras›nda sol küre¤i bölümü taraf›nda üstü si¤illeri and›ran beneklerle
dolu peygamber mührüne bakt›m." (‹bni Kesir, fiemail-i Resul, s. 53)

Ebu Saib b. Yezid'den rivayet edilmifltir: "Gözüm Peygamberimiz'in


iki omuzu aras›ndaki mühüre iliflti." (Sünen-i Tirmizi, 6/126)

RENG‹

Hz. Mehdi'nin rengi arabidir. (K›yamet Alametleri, s. 163/El - Kavlu'l


Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29/Kitab-ül Burhan Fi Ala-
met-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)

Rengi arab rengidir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Za-


man, s. 24)

Not: Arap ›rk›n›n ten rengi k›rm›z›yla kar›fl›k beyazd›r.

Esmer olacakt›r. (K›yamet Alametleri, s. 163/El Kavlu'l Muhtasar Fi


Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)

Hz. Peygamber'in ten rengi de k›rm›z›ya çalan beyaz renkti. Fakat,


teninin görünen k›s›mlar› günefl, rüzgar gibi etkenlerle esmere çal›yor-
du. Rivayetlerden Hz. Mehdi'nin de Peygamber Efendimiz'le ayn› renk-
te olaca¤› anlafl›lmaktad›r. Bir rivayette Resulullah'›n ten rengi flöyle ta-
rif edilmektedir:

88 Mehdi ve Alt›nça¤
Enes b. Malik, Peygamber'in rengi hakk›nda flöyle dedi: Beyaz idi. Fa-
kat beyaz› esmere çal›yordu. (‹bni Kesir, fiemail'ür- Resul, s. 28)
Esmerden maksat bembeyaz olmay›p az k›rm›z›l›¤› ispat etmektir.
Çünkü Resul-ü Ekrem Hazretlerinin rengi, hamamdan henüz yeni ç›k-
m›fl ve kendisine k›z›ll›k gelmifl olan bir beyaz kimsenin o andaki ren-
gi gibidir. Yani Resul-ü Ekrem Hazretlerinin mübarek rengi, k›rm›z› ile
kar›fl›k nurani beyaz idi. (‹bni Kesir, fiemail'ür- Resul, s. 28)

GENEL GÖRÜNÜMÜ

Hz. Mehdi'nin boyu, posu sanki Beni ‹srail ricalindedir. (El-Kavlu'l


Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 36-29)

Cismi, ‹srail cismidir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir


Zaman, s. 24)

Mehdi sanki Beni ‹srail'den bir adamd›r. (Tavr› onlara benzer yani
heybetli ve acar) (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,
s. 23-30)

BOYU

Mehdi, orta boylu olacakt›r. (K›yamet Alametleri/El-Kavlu'l Muhtasar


Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)

Peygamber Efendimiz'in de ayn› boyda oldu¤unu rivayetlerden ö¤-


renmekteyiz:

Enes B. Malik rivayetlerde buyurdu ki: Resulullah (s.a.v) orta boylu


idi. Bilindi¤i gibi hadiste geçen Rab'a kelimesi normal ve orta boylu de-
mektir. Fakat normal boy için uzun olan flahsa göre bir s›n›r vard›r.
Çünkü boyun sahibi kendi kar›fl› ile yedi kar›fl kadar olan boya normal
boy denilir. (Tirmizi, fiemail-i fierif, s. 15)

M. ‹smail Yusuf 89
YAfiI

Yafl› 30 ile 40 aras›nda oldu¤u halde gönderilecektir... Mehdi benim


evlatlar›mdand›r. 40 yafllar›ndad›r. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
40 yafl›ndad›r. Di¤er bir rivayete göre 30 ile 40 yafl›ndad›r. (K›yamet
Alametleri, s. 163)

Hadislerde belirtilen, Mehdi'nin gönderildi¤i yafllardan kas›t, onun


vazifeye bafllayaca¤›, insanlar›n kendisini tan›yacaklar› ve faaliyetini
görüp izleyecekleri yafllard›r.

SAKALI

Sakal› bol ve s›k olacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-


il Muntazar, s. 23)

Sakal› s›kt›r. (K›yamet Alametleri, s. 163)

90 Mehdi ve Alt›nça¤
Mehdi Devrinde
Hayat: Altınçağ
adislerde Hz. Mehdi'nin ve Hz. ‹sa'n›n önderli¤inde yeryü-
zünde ‹slam ahlak›n›n hakim olaca¤› bir dönemin yaflana-
ca¤›na iflaret edilmektedir. Ahir zaman, yani bir baflka de-
yiflle "Alt›nça¤", hadislerden de anlafl›laca¤› üzere yar›m
yüzy›ldan fazla sürecek "Asr-› Saadet" benzeri bir devirdir.
Peygamberimiz'in bu devri tasvir ederken cennet benzeri özelliklerle
anlatmas› sebebiyle din alimleri bu devreye "Alt›nça¤" ismini vermifl-
lerdir.
Her çeflit ürün ve mal bollu¤u, emniyet, güven ve adaletin temini,
huzur ve saadet bu devrin belli bafll› özellikleridir. Hadis-i fleriflerde
"silahlar›n susaca¤›"n›n bildirilmesi, bu devirde yeryüzünün bar›flla
dolaca¤›n› müjdelemektedir. Teknolojik geliflme, yine ahir zaman›n bu
devresinde doru¤a ulaflacak, insanlar teknolojinin bütün nimetlerin-
den alabildi¤ine faydalanacaklard›r. ‹nsanlar Alt›nça¤'da hayatlar›ndan
o kadar memnun olacaklard›r ki; hadisin ifadesine göre zaman›n nas›l
geçti¤inin fark›na varmayacaklar, bu güzelliklerden daha fazla yarar-
lanmak için Allah'tan ömürlerinin uzat›lmas›n› isteyeceklerdir.

Mehdi'nin zaman›nda küçükler keflke ben büyük olsayd›m, büyükler


de keflke ben küçük olsayd›m diye temenni ederler... Naim, Tavus'dan
rivayet etti: "Ben Mehdi'ye yetiflene kadar ölmeyeyim istedim. Zira
onun döneminde iyi insanlar›n iyili¤i artar, kötülere karfl› bile iyilik ya-
p›l›r." (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 17)

O DEV‹RDE GÖRÜLMEM‹fi B‹R BOLLUK OLACAKTIR

Alt›n Ça¤'da ürünlerde ve mallarda o zamana kadar görülmemifl bir


bolluk olaca¤› pek çok hadis-i flerifte bildirilmektedir:

M. ‹smail Yusuf 91
O zaman ümmetim, iyisi kötüsü hepsi de mislini görmedikleri ni-
metlerle nimetlenir. Allah onlara, bol ya¤mur gönderir. Arz nebattan
bir fley saklamaz. Mal hakir olur. Bir adam kalkar flöyle der: "Ey Mehdi
bana ver." O da "Al" der. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mihdiyy-il Ahir
Zaman, s. 16)

(Mehdi'nin zaman›nda) gökyüzü ya¤murundan hiçbir fleyi esirgeme-


yecek ve cömertçe bol ya¤d›racak. Yeryüzü ve bitkilerinden hiçbirini
eksik b›rakmayacak ve muhakkak onlar› kemali ile bitirip ortaya ç›ka-
racakt›r. Hatta yaflayanlar (kendilerinde bulunan nimetleri görmeleri
için) ölülerin de hayatta olmalar›n› temenni edeceklerdir. (Ölüm-K›ya-
met-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 437)

Onun devrinde, ümmetin gerek iyileri ve gerekse de kötüleri, misli


asla görülmemifl flekilde, pek çok nimetlere sahip olacakt›r. Çok ya¤-
mur ya¤mas›na ra¤men bir damlas› bile bofla gitmeyecek, toprak bir
tek tohum istemeden verimli ve bereketli olacakt›r. (El-Kavlu'l Muhta-
sar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)

Onun zaman›nda yeryüzü içindeki hazineleri d›flar›ya f›rlatacakt›r.


(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 45)

Resulullah buyurdu ki: "Ümmetimin sonunda bir halife gelecek, ma-


l› adetle saymayacak, avuçla avuçlayacakt›r." (Sahih-i Müslim, 11/351)

Resulullah buyurdu ki: "Ümmetimde Mehdi vard›r, "‹nsan ona gele-


cek ve "Ey Mehdi! bana da ver, bana da ver!" diyecek; Mehdi de onun es-
vab›n› tafl›yabildi¤i kadar dolduracakt›r." (Sünen-i Tirmizi, 4/93)

Peygamber buyurdu ki: Ümmetim içinde el-Mehdi olacakt›r. Benim


ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki o güne dek onun mislini
kesinlikle bulmam›flt›r. Yer yemiflini (g›da ürünlerini) verecek ve insan-
lardan hiçbir fley saklamayacak (vermemezlik etmeyecek)t›r. Mal da o
gün çok birikmifl olacakt›r. Adam kalk›p: Ya Mehdi! Bana (mal) ver, di-
yecek. Mehdi de: Al, diyecektir. (Sünen-i ‹bni Mace, 10-347/ Ramuz el
Ahadis, s. 508/ ‹bni Mace-Tabaranai'nin Kebiri)

Ahir zamanda ümmetimden bir halife ç›kacak, mal› say›p hesap et-
meden bol bol insanlara verecektir. (Elkavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)

92 Mehdi ve Alt›nça¤
Bolluk Nas›l Sa¤lanabilir?

‹nsanlar bir ölçek bu¤day ektiklerinde karfl›l›¤›nda yedi yüz ölçek


bulacak... Onun zaman›nda, insan birkaç avuç tohum atacak, 700 avuç
hasat edecektir... Çok ya¤mur ya¤mas›na ra¤men bir damlas› bile bofla
gitmeyecek. (K›yamet Alametleri, s. 164/ El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alama-
til Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)

Bu rivayetlerde Mehdi zaman›nda modern tar›ma geçilmesi, yeni


üretim tekniklerinin gelifltirilmesi, tohum ›slah› çal›flmalar› ve ya¤mur
sular›n›n yeni barajlar, göletler yap›larak de¤erlendirilmesi sonucunda
oluflacak üretim art›fl›na dikkat çekilmektedir. Günümüzde teknoloji
çok büyük bir h›zla geliflmekte, ürünlerin hem kalitesinde hem de üre-
tim miktar›nda çok fazla art›r›ma gidilebilmektedir. Daha uzun süre
dayanmalar› sa¤lanmakta, üstelik bunlar yap›l›rken ifl gücü azalt›lmak-
ta, daha az su ile büyümeleri de sa¤lanmaktad›r. Yeni gelifltirilen tek-
nolojiler sayesinde ürünlerde çeflitlilik sa¤lanmakta, dört mevsimde de
her türlü meyve ve sebze yetifltirilmektedir.

M. ‹smail Yusuf 93
Bakara Suresi'nde konuya iflaret eden bir ayet flu flekildedir:

Mallar›n› Allah yolunda infak edenlerin örne¤i yedi baflak bitiren,


her bir baflakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örne¤i gibidir. Allah,
diledi¤ine kat kat artt›r›r. Allah (ihsan›) bol oland›r, bilendir. (Bakara
suresi, 261)

Mehdi'nin döneminde yaflanacak


olan bu bolluk ve berekete iflaret
eden bir baflka teknolojik geliflme
de çöllerin yeflertilmesidir. Günü-
müzde suyun verimsiz çöl toprak-
lar›na kadar ulaflt›r›lmas›yla birlik-
te, bu en kurak topraklarda bile
üretim yap›labilmektedir. Dün-

Alt›nça¤'da deniz, ya¤mur ve sel sula-


r› da ar›t›larak tar›mda kullan›lacak, bu
flekilde kurak bölgeler çok büyük bol-
luk ve berekete kavuflacaklard›r.

94 Mehdi ve Alt›nça¤
Alt›nça¤'da tüm
çöllerin yeflertil-
mesiyle insanl›k
çok büyük bir
ekim alan›na
kavuflacakt›r.
Bu teknoloji
flu an çok dar
bölgelerde
hayata
geçirilmifltir.

ya'da kara parçalar›n›n yüzde 43'ü kadar çöl bulunmaktad›r. E¤er bu


yüksek teknoloji tüm çöllere uygulan›rsa, k›tl›¤›n efli¤inde olan pek
çok ülke çok verimli ekim alanlar›na kavuflacakt›r.

Hayat Pahal›l›¤› Ve Darl›k Y›llar› Biter


Daha önce de söyledi¤imiz gibi "Alt›nça¤" olarak da adland›r›lan bu
devirde, flimdiye kadar benzeri görülmemifl bir bolluk ve bereket yafla-
nacakt›r. Bundan önceki devrin özelli¤i ise, hayat pahal›l›¤›, geçim s›-
k›nt›s› ve darl›k y›llar› olmas›d›r.

Mehdi ç›kmadan önce Ma¤rip'te kar›fl›kl›klar, fitneler ve korku ola-


cak. Açl›k ve hayat pahal›l›¤› alabildi¤ine yay›lacak. (Ölüm -K›yamet -
Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 440)

Günümüzde de dünya nüfusunun çok büyük bir k›sm› açl›k s›n›r›n-


da yaflarken, çok küçük bir bölümü dünya zenginli¤inin büyük bir bö-
lümünü elinde tutmaktad›r. Fakirler daha da fakirleflirken, zenginler
zenginliklerine zenginlik katmaktad›rlar. Faiz sistemi üretimin ve ifl
gücünün önünde bir engel oluflturup, haks›z kazanca yol açmakta,
mevcut sistemin t›kand›¤› herkes taraf›ndan dile getirilirken, kimse bu
sistemi ‹slam ahlak›yla birlefltirip güzellefltirmek, düzeltmek gibi bir
ihtiyaç duymamaktad›r.
Açl›k ve sefalet de di¤er belalar gibi Allah taraf›ndan dininden uzak-
laflan insanlara gönderilen birer uyar›d›r. Allah elçilerin geldi¤i dönem-
lerde verdi¤i bolluk ve bereketi, nankörlük etmeleri sonucunda insan-
lardan almakta, onlar› açl›k ve korkuyla imtihan etmektedir.

M. ‹smail Yusuf 95
Allah bir flehri örnek verdi: (Halk›) Güvenlik ve huzur içindeydi, r›z-
k› da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allah'›n nimetlerine nan-
körlük etti, böylece Allah yapt›klar›na karfl›l›k olarak, ona açl›k ve kor -
ku elbisesini tatt›rd›. (Nahl Suresi, 112)

Allah, Kuran'da nankörlükleri sonucunda kurakl›k ve ürün k›tl›¤›na


u¤rat›lan Firavun çevresi flu flekilde örnek vermektedir:

Andolsun, biz de Firavun aile (çevre)sini belki ö¤üt al›p düflünürler


diye y›llar y›l› kurakl›¤a ve ürün k›tl›¤›na u¤ratt›k. (Araf Suresi, 130)

Allah, geçim s›k›nt›s›n›n gerçek sebebi de flöyle bildirmektedir:

Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, art›k onun için s›k›nt›l› bir
geçim vard›r... (Taha Suresi, 124)

MEHD‹'N‹N CÖMERTL‹⁄‹

Ümmetimden Mehdi ç›kacakt›r. Allahü Teala Hazretleri, insanlar›


zengin k›lmak için onu gönderecektir. O zaman ümmetim nimetlene-
cek, hayvanlar bolluk içinde ve arz›n nebatat› çok fazla olacak. Hz.
Mehdi, insanlara eflit flekilde, bol bol mal da¤›tacakt›r. (El-Kavlu'l Muh-
tasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)

Bir gün Matar'›n yan›nda Ömer b. Abdülaziz'den bahsedildi¤inde, O


flöyle cevap verdi: Bize ulaflt›¤›na göre, Mehdi öyle bir fley yapacak ki,
Ömer b. Abdülaziz onu yapmam›flt›r. Bunun ne oldu¤u soruldu¤unda
Matar flöyle cevap verdi: Birisi Mehdi'ye gelip ondan bir fleyler ister ve
kendisine: "Beytülmal'a gir istedi¤in kadar al" denir, o kifli girer ve ç›-
kar. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyye-il Ahir Zaman, s. 16)

Resul-i Ekrem Efendimiz flöyle buyurdu: "Ümmetimin sonunda öyle


bir devlet reisi olacak ki avuç avuç mal ve para avuçlayacak ve bu ma-
l› adet olarak ihata edip saymayacakt›r." (Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahir-
zaman Alametleri, s. 433)

Mehdi insanlara mal› ve eflyay› da¤›t›rken, saymadan bol bol vere-


cektir. (El-Kavlu Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)

96 Mehdi ve Alt›nça¤
TEKNOLOJ‹DE BÜYÜK ‹LERLEMELER GÖRÜLECEK

‹çinde yaflad›¤›m›z yüzy›l, özellikle de son çeyre¤i teknolojik geli-


flim aç›s›ndan dünya tarihinde görülmemifl bir h›za sahne olmufltur.
Bundan 100 sene önce ismi bile bilinmeyen pek çok teknolojik araç ha-
yat›m›z›n vazgeçilmez parçalar› haline gelmifltir. Hatta bundan 5 sene
önceki teknoloji ile günümüzdeki teknoloji aras›ndaki fark dahi hayal
edilemeyecek boyutlara varm›flt›r. Kuflkusuz bunlar da yaflad›¤›m›z
yüzy›l›n "özel bir dönem" oldu¤una iflaret etmektedir.

21. yy. teknolojisinin


en önemli özelli¤i
her türlü teknolojik
aletin çok küçülmesi
olacakt›r. Binlerce
ansiklopedinin içer-
di¤i bilgiyi saklaya-
bilen mikroçipler sa-
yesinde her türlü
ifllem çok büyük bir
h›z kazanacakt›r.

M. ‹smail Yusuf 97
Ahir zamanda genetik biliminde yaflanacak olan büyük geliflmeler sayesinde, hem
insan sa¤l›¤›, hem de tar›m teknolojisinde çok büyük at›l›mlar yap›lacakt›r.

Alt›nça¤'da hem zor bulunan hem de çabuk tükenebilen bir enerji kayna¤› olan fo-
sil yak›tlar›n yerini günefl, rüzgar ve su enerjisi alacakt›r. Böylece her ülke kendi
enerjisini çok büyük bir kolayl›k içinde kendisi üretebilecektir.

98 Mehdi ve Alt›nça¤
‹slam ahlak›n›n
hakim olaca¤›
Alt›nça¤'da ulafl›m
konusunda öncelik
h›z, rahat, konfor
ve can güvenli¤i
olacakt›r. fiu an sa-
dece belli bir
kesimin kullanabil-
di¤i tüm bu tekno-
lojik imkanlar tüm
insanl›¤›n hizmeti-
ne sokulacakt›r.
Mehdi'nin adaleti
ve cömertli¤i
sayesinde Dünya
üzerinde yaflayan
tüm insanlar bu gü-
zelliklerden, say›p
hesap etmeden,
çok büyük bir
rahatl›k içinde
faydalanabilecek-
lerdir.

Teknolojinin geliflmesiyle uzay araflt›rma-


lar› çok h›zlanacak, uydu teknolojileri sa-
yesinde insan hayat›n› kolaylaflt›ran pek
çok ilerlemeler kaydedilecektir.

M. ‹smail Yusuf 99
MEHD‹ DÖNEM‹NDE ADALET

Mehdi öncesinde toplumda çok büyük bir bozulma ve adaletsizlik


hüküm sürecektir. Mehdi'nin yeryüzü hakimiyeti s›ras›nda ise toplu-
mun her kesiminde gerçek anlamda adalet, huzur ve güven dolu bir or-
tam olacakt›r. Mehdi'nin efli görülmemifl adaletinden hadislerde flu fle-
kilde bahsedilmektedir:

Hz. Ali'den, Resulullah (s.a.v) flöyle buyurmufltur: "K›yametin kop-


mas› için zamanda sadece bir günden baflka vakit kalmam›fl da olsa
Allah (c.c.) benim ehli beytimden bir zat› gönderecek yeryüzü zulüm-
le doldu¤u gibi, o yeryüzünü adaletle dolduracak." (Sünen-i Ebu Davud,
5/92)

Mehdi bendendir, yeryüzü zulüm ve iflkence ile doldu¤u gibi onu


do¤ruluk ve adaletle doldurur. (Süneni-i Ebu Davut, 5/93)

‹mam Mehdi'nin zaman›nda yeryüzünde emniyet olup herkes onun


adaletiyle dünyan›n zevkini tad›nca zaman k›sal›r. Çünkü insanlar
uzun olsa bile zevkle geçen günlerini k›sa sayar, s›k›nt›l› geçen günle-
rini de uzun sayar. (Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri,

Yeryüzü, zulüm ve iflkence yerine adaletle dolacakt›r. (K›yamet Ala-


metleri, s. 163)

Bu (Emir) de insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurduklar›


gibi yeryüzünü adaletle dolduracakt›r. (Sünen-i ‹bn-i Mace, 10/348)

Resulullah efendimiz bir baflka hadisinde flöyle buyurmufltur

Mal›, eflit bir flekilde insanlara da¤›tacakt›r. Onun adaleti her yeri
kaplayacak. Zulüm ve f›skla dolu olan dünya, o geldikten sonra adalet-
le dolup taflacakt›r... Hz. Mehdi'nin zaman›nda, adalet o kadar bol ola-
cak ki, zorla al›nan her mal sahibine geri verildi¤i gibi, bir insan›n bafl-
kas›na ait olup da, diflinde kalm›fl birfley bile sahibine iade edilecek-
tir... Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kad›n, yanlar›nda hiç
erkek olmaks›z›n, rahatl›kla, hacca gidecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)

100 Mehdi ve Alt›nça¤


Allah-ü Teala, ehl-i beytimden birini ç›karmad›kça, dünya çökmeye-
cektir. Daha önce zulüm ve adaletsizlik doldu¤u gibi, onun gelmesi ile
dünya adalet ve haklar›n yerini bulmas› ile dolar... (Mektubat-› Rabba-
ni, 1/251)

Allah Adaleti Emreder


Allah müminlere her zaman için adaleti ayakta tutmalar›n› emret-
mifltir. ‹slam ahlak›n›n hakim oldu¤u bir yönetimde de bu nedenle ada-
let inananlar taraf›ndan tam anlam›yla yaflanacakt›r. Kuran'da hak ve
adaletle hükmedilmesini emreden ayetler flu flekildedir:

Sevdi¤iniz fleylerden infak edinceye kadar asla iyili¤e eremezsiniz.


Her ne infak ederseniz, flüphesiz Allah onu bilir. (Ali ‹mran Suresi, 92)

fiüphesiz Allah, adaleti, ihsan›, yak›nlara vermeyi emreder; çirkin


utanmazl›klardan (fahfladan), kötülüklerden ve zorbal›klardan sak›nd›-
r›r. Size ö¤üt vermektedir, umulur ki ö¤üt al›p-düflünürsünüz. (Nahl
Suresi, 90)

Ey iman edenler, kendiniz, anne-baban›z ve yak›nlar›n›z aleyhine bi-


le olsa, Allah için flahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zen-
gin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yak›nd›r. Öyleyse
adaletten dönüp heva (tutkular›)n›za uymay›n. E¤er dilinizi e¤ip büker
(sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, flüphesiz Allah, yapt›klar›n›zdan
haberi oland›r. (Nisa Suresi, 135)

fiüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi


ve insanlar aras›nda hükmetti¤inizde adaletle hükmetmenizi emredi-
yor. (Nisa Suresi, 58)

Ey iman edenler, kazand›klar›n›z›n iyi olan›ndan ve sizin için yerden


bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayaca¤›-
n›z baya¤› fleyleri vermeye kalk›flmay›n ve bilin ki, flüphesiz Allah, hiç
bir fleye ihtiyac› olmayand›r, övülmeye lay›k oland›r. (Bakara Suresi,
267)

Yaratt›klar›m›zdan, hakka yöneltip-ileten ve onunla adaleti k›lan


(uygulayan) bir ümmet vard›r. (Araf Suresi, 181)

M. ‹smail Yusuf 101


Ey iman edenler, adil flahidler olarak, Allah için, hakk› ayakta tutun.
Bir toplulu¤a olan kininiz, sizi adaletten al›koymas›n. Adalet yap›n. O,
takvaya daha yak›nd›r... (Maide Suresi, 8)

Açl›ktan ölen çocuklar ya da tek bir ekmek için birbirlerini öldürme-


ye çal›flan insanlar›n görüntüsü akla hemen sosyal adaleti getirir. Dün-
yan›n en zengin 200 kiflisinin servetlerinin 2.5 milyar insan›n serveti-
ne denk gelmesi dünya üzerinde yaflanan adaletsiz sistemin en aç›k
göstergesidir. Bu insanlar hala servetlerine servet katmakla u¤rafl›rlar-
ken, ak›llar›ndan bir an bile bu insanlara yard›m etmek geçmemekte-
dir. S›rf zevk ve sefahat için harcanan paralar, belki de açl›ktan ölen
yüzbinler için bir ç›k›fl yolu, kurtulufl umudu olabilecekken, bu insan-
lardan yüz çevrilmifltir. Allah ayetlerinde yoksullara, ihtiyaç içinde
olanlara yard›m etmeyen bu insan karakterini flu flekilde anlat›r:

Hay›r; aksine, siz yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksula yedirmek


için birbirinizi teflvik etmiyorsunuz. Miras›, s›n›r tan›maz (helal, haram
ald›rmaz) bir tarzda yiyorsunuz. Mal› 'bir y›¤ma tutkusu ve h›rs›yla' se -
viyorsunuz. (Fecr Suresi, 17-20)

Bunlar bencillik, kendi ç›karlar›n› düflünme ve yard›mlaflma ile daya-


n›flma duygular›n›n yok olmas› gibi ahlaki bozulmalar›n sonuçlar›d›r.
Bu durumda da yine tek çözüm ‹slam ahlak›n›n yeryüzü hakimiyeti
olacakt›r. Kuran'da tarif edilen ‹slam ahlak›na sahip insanlar, adil, flef-
katli, merhametli, ihtiyaç içinde olana yard›m eden kimselerdir ve an-
cak böyle bir ahlaka sahip olan insanlar›n varl›¤›yla yeryüzünde ada-
let, bolluk ve bereketli bir hayat gerçekleflebilir. Kuran'da insanlar ara-
s›ndaki sosyal adaletin sa¤lanmas›na yönelik ayetlerden baz›lar› flun-
lard›r:

Sadakalar› aç›kta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz


bu, sizin için daha hay›rl›d›r. O, günahlar›n›zdan bir k›sm›n› ba¤›fllar.
Allah, yapt›klar›n›zdan haberi oland›r. (Bakara Suresi, 271)

Onlar, bollukta da, darl›kta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve


insanlar (daki haklar›n)dan ba¤›fllama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik
yapanlar› sever. (Ali ‹mran Suresi, 134)

102 Mehdi ve Alt›nça¤


Ve onlar Rablerinin yüzünü (hoflnutlu¤unu) isteyerek sabrederler,
namaz› dosdo¤ru k›larlar, kendilerine r›z›k olarak verdiklerimizden
gizli ve aç›k infak ederler ve kötülü¤ü iyilikle savarlar. ‹flte onlar, bu
yurdun (dünyan›n güzel) sonucu (ahiret mutlulu¤u) onlar içindir. (Rad
Suresi, 22)

Gerçek flu ki, sadaka veren erkekler ile sadaka veren kad›nlar ve


Allah'a güzel bir borç verenler; onlar için kat kat art›r›l›r ve 'kerim (üs-
tün ve onurlu)' olan ecir de onlar›nd›r. (Hadid Suresi, 18)

(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, on-


lar, yeryüzünde dolaflmaya güç yetiremezler. ‹ffetlerinden dolay› bil-
meyen onlar› zengin san›r. (Ama) Sen onlar› yüzlerinden tan›rs›n. Yüz-
süzlük ederek insanlardan istemezler. Hay›rdan her ne infak ederse -
niz, flüphesiz Allah onu bilir. (Bakara Suresi, 273)

E¤er (borçlu) zorluk içindeyse, ona elveriflli bir zamana kadar süre
(verin). (Borcu) Sadaka olarak ba¤›fllaman›z ise, sizin için daha hay›rl›-
d›r; e¤er bilirseniz. (Bakara Suresi, 280)

Kendileri, ona duyduklar› sevgiye ra¤men yeme¤i, yoksula, yetime


ve esire yedirirler. "Biz size, ancak Allah'›n yüzü (r›zas›) için yediriyo -
ruz; sizden ne bir karfl›l›k istiyoruz, ne bir teflekkür." (‹nsan Suresi, 8-
9)

‹flte yetimi itip-kakan, yoksulu doyurmay› teflvik etmeyen odur. (Ma -


un Suresi, 2-3)

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin


ve yerin miras› Allah'›nd›r. ‹çinizden, fetihten önce infak eden ve sava -
flanlar (baflkas›yla) bir olmaz. ‹flte onlar, derece olarak sonradan infak
eden ve savaflanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olan›
va'detmifltir. Allah, yapt›klar›n›zdan haberdard›r. (Hadid Suresi, 10)

Allah, Kuran'da inananlar›n cennetteki hayatlar›ndan pek çok ayetin-


de örnekler vermifltir. Cennetteki ortam, k›yafetler, yiyecekler, içecek-
ler, eflyalar, mücevherler çok detayl› olarak tarif edilmifltir. Müslüman-
lar›n her zaman kavuflmay› istedikleri böyle bir yaflam Allah'›n Ku-
ran'da bildirdi¤i bu cennet ortam›d›r. ‹flte Mehdi, tüm Müslümanlara
böyle güzel ve cenneti and›ran bir hayat› dünyada da haz›rlay›p suna-
cakt›r. Peygamber Efendimiz'in müjdeledi¤i "Alt›nça¤" da cennetin bir

M. ‹smail Yusuf 103


numunesi ve müjdesi, Allah'›n müminlere bir lütfu olarak Hz. Mehdi
vas›tas›yla gerçekleflecektir:

Cennetlerde ve p›narlarda, hafif ipekten ve a¤›r ifllenmifl atlastan (el-


biseler) giyinirler, karfl›l›kl› (otururlar). (Duhan Suresi, 52-53)

"Siz ve eflleriniz cennete girin; sevinç içinde a¤›rlanacaks›n›z. Onla -


r›n etraf›nda alt›n tepsiler ve testilerle dolafl›l›r; orada nefislerin arzu
etti¤i ve gözlerin lezzet (zevk) ald›¤› her fley var. Ve siz orada süresiz
kalacaks›n›z. ‹flte, yapt›klar›n›z dolay›s›yla mirasç› k›l›nd›¤›n›z cennet
budur. Orda sizin için birçok meyveler vard›r; onlardan yiyeceksiniz."
Zuhruf Suresi, 70-73)

Orada tahtlar üzerinde yaslan›p-dayanm›fllard›r. Orada ne (yak›c›)


bir günefl ve ne de dondurucu bir so¤uk görürler. (Meyvelerin) Gölge-
leri onlara pek yak›n ve devflirilmeleri kolaylaflt›r›ld›kça kolaylaflt›r›l-
m›fl. Çevrelerinde gümüflten billur kaplar, kupalar dolaflt›r›l›r. (‹nsan
Suresi, 13-15)

104 Mehdi ve Alt›nça¤


Mehdi Hakkında
Çeşitli Konular

MEHD‹'N‹N ‹STANBUL'U MANEN FETH‹

Allah O'nun eli ile Konstantiniyye'yi fethedecektir.

Hz. Mehdi ordusunu her tarafa gönderir. Zulüm ve zalimlerin hepsi-


ni yok eder. Beldeler onun emrine girer. Allah Teala O'nun elindeki
Konstantiniyye'nin fethini müyesser k›lar. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-
il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 56)

Allah Konstantiniyye'yi çok sevdi¤i dostlar›n›n ehline fethedecek.


(K›yamet Alametleri, s.181)

… Muhtelif ülkelerden birçok alim, birbirlerinden habersiz flekilde


Mehdi'yi aramak üzere yollara ç›kacak ve her birisine 310 kadar insan
refakat edecek. Sonunda hepsi de Mekke'de buluflurlar ve birbirlerine
buraya ne için geldiklerini sorduklar›nda hepsi de: "Bu fitneyi önleye-
cek ve Konstantiniyye'yi fethedecek olan Mehdi'yi ar›yoruz, çünkü biz
onun babas›n›n, anas›n›n ve ordusunun isimlerini ö¤rendik. fieklinde
cevap verdiler." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.
52 / El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42 / K›ya-
met Alametleri, s. 169)

Do¤ruyu, yanl›fl› ay›rt eden, aldatmayan, çalmayan ve dinine ba¤l›


emiriniz Konstantiniyye'yi fethedecektir. (Mehdilik ve ‹mamiye, s. 196)

Dünyada hiçbir zaman kalmay›p ancak tek bir gün kalsa bile o gün-
de benim ailemden bir zat›n Deylem da¤›na (yahut eyaletine) ve
Konstantiniyye flehrine sahip olmas› için Allah (c.c.) muhakkak o günü
uzatacakt›r. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 74
/ Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 440)

M. ‹smail Yusuf 105


Mehdi Konstantiniyye ve Deylem da¤›n› fethedecektir. (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)
Mehdi Konstantiniyye'nin fethi s›ras›nda sabah namaz› için abdest
al›rken bir bayrak dikecek, deniz ikiye ayr›larak su kendili¤inden uzak-
laflacak ve aç›lan yolu takip eden Hz.Mehdi karfl› k›y›ya geçecektir. (K›-
yamet Alametleri, s. 181/ El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 57)

Peygamberimiz buyurdu ki: Ey Ümmet! Alt› fley vard›r ki; onlar olma-
dan k›yamet kopmaz, (alt›nc›s›) medinenin fethi.

- Denildi ki: Hangi medine? (Hangi flehir?)

- Buyurdu ki: Konstantiniyye. (K›yamet Alametleri, s. 204/


Ramuz-el Ehadis, s. 296)

Konstantiniyye Neresidir?

- KONSTANT‹N‹YYE: ‹slam dünyas›nda, ‹stanbul flehri için kullan›l-


m›fl isimlerden biri. (Büyük Lugat, TÜRDAV)

- ‹stanbul tarih boyunca çeflitli adlarla an›lm›flt›r. En eski bilinen ad›


Bizantion'dur. 196 y›l›nda ‹mparator Septimus'un o¤lu Antonius'a iza-
feten Antoninia fleklini alm›fl, fakat 330 y›l›nda imparatorluk merkezi
Roma'dan buraya nakledilince flehre ‹kinci Roma ad› verilmifltir. 5.
yüzy›lda bu ad Yeni Roma olarak de¤ifltirilmifltir. Fakat sonralar› o
zamana kadar halk›n kulland›¤› Konstantinopolis = Konstantin flehri,
genellikle kabul edilmifltir. (Cumhuriyet Ansiklopedisi)

- Bu flehir (Bugünkü ‹stanbul), 4. yüzy›ldan itibaren buradaki impa-


ratorun ad›na izafeten Constantinopolis ad›n› ald›. (Meydan Larousse)

- 325'te Roma imparatoru olan Constantinus'dan sonra bu kent onun


ismi ile an›lmaya baflland›. (Geliflim Hachette Ansiklopedisi)

- ‹mparator Constantin eski Bizans'› kendi ad›yla an›lmaya bafllayan


yeni bir baflkent yapm›flt›r. (Dünya Tarihi ve Ça¤dafl Uygarl›klar
Ansiklopedisi)

106 Mehdi ve Alt›nça¤


Bir k›s›m rivayetler de ise Roma ve Konstantiniyye ayr› flehirler ola-
rak ele al›nm›flt›r.

Mehdi maiyetindeki kuvvetlerle birlikte Roma'y›, Konstantiniyye'yi


ve Alt›n kiliseyi fethetmek için yola ç›kar. (Ölüm-K›yamet-Ahiret ve
Ahirzaman Alametleri, s. 441)

Ayr›ca baflka rivayetlerden de Konstantiniyye'nin ‹stanbul flehrine


iflaret etti¤ini anlamaktay›z. Rivayetlerde geçti¤ine göre bu flehir deniz
sahilinde ve bir haliç üzerinde kurulmufltur:

Bu ordunun hareket etmesi ve gönderilmesi, Ma¤rib da¤›ndaki Masi-


ne denilen mevkideki deniz sahilinden olacakt›r. (Ölüm-K›yamet-Ahiret
ve Ahir zaman Alametleri, s. 439)

"‹kdid-dürer" isimli eserde flöyle geçer: Konstantiniyye'nin yedi suru


vard›r. O Rum denizine dökülen HAL‹Ç üzerinde kurulmufltur. Denizi
Rum illerine ve Endülüs'e do¤ru uzan›r gider. (K›yamet Alametleri, s.
181)

Rumiyye Neresidir?
Hz. Mehdi ve ashab›n›n fethedece¤i yer baz› rivayetlerde Konstanti-
niyye, baz› rivayetlerde ise Rumiyye veya Rumistan olarak geçmekte-
dir:

M. ‹smail Yusuf 107


Mehdi'nin askerleri 4 tekbir getirdi¤i zaman Rumiyye'nin duvarlar›
yerle bir olacakt›r… (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Munta-
zar, s. 74)

Hz. Mehdi Rumistan'› 4 tekbirle fethedecek…

(Mehdi) Rum kalelerini ve Rumistan'› tekbirlerle fethedecektir.

… Hz. Mehdi ve ordusu içinde yüz çarfl›n›n ve her bir çarfl›da yüz-
bin esnaf›n bulundu¤u Rumistan beldesine gelir. (El-Kavlu'l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 35-36, 46)

Rumistan olarak adland›r›lan bu flehrin neresi oldu¤unu ‹bn-i Hacer-


i Mekki flöyle aç›kl›yor:

AÇIKLAMA: Tarihçiler Rumistan olarak isimlendirilen bu beldeyi


dünya üzerindeki hiçbir flehirde bulunmayan bir tak›m hususlarla va-
s›fland›r›yorlar. Bu özelliklere en yak›n olan da Konstantiniyye'dir.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 31)

Görüldü¤ü gibi Rumistan ve Konstantiniyye ayn› flehre verilen fark-


l› isimlerdir, her ikisi de ‹stanbul'dur.
Kuran'da elçilerin ülkelerin ana merkezlerine gönderildi¤inden bah-
sedilmektedir:

Senin Rabbin, 'ana yerleflim merkezlerine' onlara ayetlerimizi oku-


yan bir elçi göndermedikçe flehirleri y›k›ma u¤rat›c› de¤ildir. Ve biz,
halk› zulmeden flehirlerden baflkas›n› da y›k›ma u¤rat›c› de¤iliz. (Kasas
Suresi, 59)

Mehdi'nin Kutsal Emanetlerle Ayn› fiehirde Bulunmas›

Mehdi'nin beraberinde süslenmifl bir halde Peygamberimiz'in bayra-


¤› olacakt›r. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 65)

Peygamber'in softan bayra¤› ile ç›kacakt›r. O bayrak dört köfleli olup


dikiflsizdir ve rengi de siyaht›r. O'nda bir hicr (hale) bulunur. O Resu-
lullah'›n vefat›ndan beri aç›lmam›fl olup Mehdi ç›k›nca aç›lacakt›r. (Ki-
tab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)

108 Mehdi ve Alt›nça¤


Alametlerine gelince: beraberinde Allah Resulünün (s.a.v.) gömle¤i,
k›l›nc›, sanca¤› bulunacakt›r. O sancak ki Peygamber'in vefat›ndan bu-
güne kadar hiç aç›lmam›flt›r. Mehdi'nin zuhuruna kadar da aç›lmaya-
cakt›r. Sanca¤›nda "El Biat"u Lillah- Allah için Biat" ibaresi yaz›l› olacak-
t›r. (K›yamet Alametleri, s. 164)
Peygamber Efendimiz'in bayra¤›yla ç›kacakt›r. O bayrak, dikilme-
mifltir, siyah ve dört köflelidir. Peygamberimiz'in vefat›ndan sonra hiç
aç›lmam›fl olup ancak Hz. Mehdi taraf›ndan aç›lacakt›r. (El-Kavlu'l Muh-
tasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41-42, 52, 54)

Bilindi¤i gibi Peygamberimiz'in bu kutsal emanetleri (k›l›c›, gömle¤i,


sanca¤›) ‹stanbul'da, Topkap› Saray›'ndad›r ve uzun y›llard›r flanl› Türk
milletinin himayesi alt›ndad›r. Yukar›daki hadis-i fleriflerde bir de hiç
aç›lmam›fl bir bay-
raktan söz edilmek-
tedir. Müzenin Kut-
sal Emanetler Bö-
lüm fiefli¤i'nden
edinilen bilgiye gö-
re, müzede iki san-
cak bulunmaktad›r.
Bunlardan bir tanesi
sonradan dikilmifl
olup, içerisinde eski
sancaktan al›nm›fl,
parçalar vard›r. Di-
¤eri ise müze içinde
olmakla birlikte hal-
ka teflhir edilme-
mektedir. Hadis-i
flerifin iflaret etti¤i
sanca¤›n bu sancak
olmas› ve Mehdi ta-
raf›ndan aç›lmas›
muhtemeldir. (En
do¤rusunu Allah
bilir) Kutsal Emanetler Topkap› Saray›'nda muhafaza edilmektedir.

M. ‹smail Yusuf 109


Molla Cami ve Bediüzzaman Said Nursi gibi bir k›s›m alimler de Ku-
ran'da ‹stanbul'a iflaret eden baz› ayetler tesbit etmifllerdir. Molla Ca-
mi, Sebe Suresi 15. ayetindeki "Beldetün tayyibetün" (güzel bir
flehir) ifadesinin ebcedini 857 (Miladi 1453) ç›kararak bu ifade ile ‹stan-
bul'un fetih tarihinin haber verildi¤ine iflaret edildi¤ini belirtmifltir:
Bediüzzaman da Kevser Suresi 1. ayetinin geçen ( ) kelime-
sinin ebcedini 857 (miladi 1453) olarak hesaplam›fl ve bu ayetinde ay-
nen "Beldetün Tayyibetün"gibi ‹stanbul'un Müslümanlar›n eline geçti¤i
zamana iflaret etti¤ini belirtmifltir: "Evet madem Kevser Suresi Resul-i
Ekrem'e (s.a.v.) ihsan edilen fütuhat-› azimeye (büyük fetihlere, zafer-
lere) delalet ediyor, elbette (El kevser) dahi ‹stanbul'a bak›yor." (Büyük
Lugat, s. 211)
Kuran'da iki denizin birleflti¤i bir yerden sürekli bahsedilmesi, bu-
nun da, Kehf Suresi gibi Mehdiyet ve ahir zaman konusuna çok önem-
li iflaretler tafl›yan bir surede olmas› ve bu surenin dünya hakimiyeti
ile ilgili ayetlerin hemen önünde yer almas›, bahsedilen bu flehrin, ‹s-
lam aleminin son baflkenti ‹stanbul'a iflaret etti¤ini düflündürmektedir.
Çünkü hiçbir zaman ‹slam aleminin baflkenti iki denizin birleflti¤i bir
flehirde kurulmam›flt›r. ‹ki denizin birleflti¤i yerin önemi özellikle Hz.
Musa ve H›z›r k›ssas›nda görülür. Hz. Musa'n›n ilmine tabi oldu¤u Hz.
H›z›r'›n ilmini yayd›¤› yerden bu flekilde bahsedilmesinde çok önemli
iflaretler bulunmaktad›r. Bu ayetler, kendisi de peygamber olmayan, fa-
kat Hz. ‹sa'n›n tabi olaca¤› Mehdi'nin, iki denizin birleflti¤i bir yerde il-
mini yayaca¤›na, faaliyetlerini bu flehirde sürdürece¤ine iflaret etmek-
tedir. Daha önce de belirtildi¤i gibi bu ilim çok özel bir ilim olacakt›r.
Kuran'daki her ayet çok önemli hakikatlere iflaret etmektedir. Özellik-
le Mehdiyet ve Deccaliyet ça¤›na bakan Kehf Suresinin bu derin s›rlar›
ve iflari manalar› çok önemlidir.

Bu fiehrin Harpsiz (Kan Ak›t›lmadan) Fethedilmesi


Hadislerde ‹stanbul'un Mehdi taraf›ndan fethinin savafls›z, kan ak›-
t›lmadan, ilmi ve imani bir mücadele sonucunda gerçekleflece¤ine ifla-
ret edilmektedir:

Bu flehre gelindi¤inde, Müslümanlar savafl yapmayacaklar. Sadece


tekbir getirdiklerinde flehrin deniz taraf› düflecek, tekrar tekbir getir-
diklerinde di¤er taraf› düflecek. 3. kez tekbir getirdiklerinde de flehrin

110 Mehdi ve Alt›nça¤


tamam› ellerine geçecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 30)

Rumlara ait Konstantiniyye tespihle ve tekbirle Müslümanlarca fet-


hedilmedikçe k›yamet kopmaz. (Ramuz-el-Ehadis, s. 478)

… Bu mücahitler o beldeye gelip konaklad›klar› zaman silahla harp


etmezler, ok da atmazlar. La ilahe illallahu ekber diyerek tekbir getirir-
ler. Bu tekbir üzerine flehrin iki taraf›ndaki surlardan biri düfler. Sonra
ikinci defa tekbir getirirler. Akabinde flehrin öbür taraf› da düfler. Son-
ra üçüncü kez tekbir getirecekler. Bunun üzerine ‹slam ordusu için sur-
lardan gedikler aç›lacak, onlar da hemen buralardan flehre girerek fet-
hedecekler. (Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 445-
446)

Bu rivayetlerde de görüldü¤ü gibi Konstantiniyye'nin fethi; Allah'›n


ad› an›larak, ihlasla, Allah r›zas› için ve Allah'›n varl›¤› ve birli¤i an›la-
rak gerçeklefltirilecektir. Ayr›ca "3 tekbir getirirler" ifadesi ile de bu
flehrin üç aflamal› bir mücadele sonunda fethedilece¤ine iflaret edilmifl
olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.)
Rivayetlerde Mehdi'nin Kuran ahlak›n› hakim k›lmak için yapt›¤› mü-
cadelesini sessiz yürütece¤ine dair güzel bir benzetme yap›larak, uya-
yan kifliyi dahi uyand›rmadan faaliyetini sürdürece¤i söylenmifltir:

(Mehdi'nin) zaman›nda uykuda olan uyand›r›lmaz ve bir damla kan


bile ak›t›lmaz. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.
11)

Zaman›nda ne bir kimse uykusundan uyand›r›lacak, ne de bir kimse-


nin burnu kanayacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 44)

Mehdi, Peygamber'in yolunda gidecek, uyuyan kifliyi uyand›rmaya-


cak, kan da ak›t›lmayacakt›r. (K›yamet Alametleri, s. 163)

Mehdi, daha önce de belirtti¤imiz gibi içinde yaflad›¤› devlete ba¤l›,


o devletin sorunlar›n› çözmek için çabalayan, çözümler üreten bir ki-
flidir. ‹slam ahlak›n› hakim k›lmas› da hadislerin iflaret etti¤i gibi bar›fl
içinde olacakt›r. Mehdi sahip oldu¤u üstün ahlak, ak›l, bilgi ve eflsiz ka-
biliyetlerle çözümsüz konulara çözüm üretecek, t›kanan yollar› açacak

M. ‹smail Yusuf 111


ve bunlar› devleti ve ordusuyla elele yapacakt›r. Devlet de onun bu fay-
dal› özelliklerini görerek, halka büyük yararlar sa¤layabilece¤ini anla-
yacak ve bafla gelmesini talep edecektir, kendisinin hiçbir zaman bu
yönde bir talebi olmayacakt›r.
Kuran'› Kerim'de çeflitli surelerde anlat›ld›¤› üzere Hz. ‹brahim Nem-
rud'un önce ilahl›k iddialar›n› çürütmüfl, böylece onun fikir sistemini
öldürmüfltü. Hz. Musa da ayn› flekilde Firavun'un ilahl›k iddialar›n›
herkesin gözü önünde ilmi delillerle çürütmüfl, haks›zl›¤›n› ve çaresiz-
li¤ini bütün kavmine aç›kça göstermiflti. Bu örneklerden anl›yoruz ki,
önemli olan fikir sisteminin ortadan kald›r›lmas›d›r. Bunun d›fl›nda
yap›lan faaliyetler pek bir anlam ifade etmez. Bu durumda, Mehdi'nin
Süfyan'› öldürece¤i yönündeki baz› hadisleri, onun döneminde hiç kan
ak›t›lmayaca¤›n› unutmadan de¤erlendirmek gerekir. O halde bu
hadislerdeki ifadelerle, Mehdi'nin flu an yeryüzünde hakim olan mad-
deci felsefeyi, Allah'› inkar eden ideolojileri yok etmesine, ilmi yön-
temlerle çürütmesine iflaret ediliyor olabilir.
Allah, Kuran’da bu gerçeklerin her zaman için yalan ve bat›l üzerine
galip gelece¤ini flöyle haber vermektedir:

Hay›r, Biz hakk› bat›l›n üstüne f›rlat›r›z, o da onun beynini darma -


da¤›n eder. Bir de bakars›n ki, o, yok olup gitmifltir. (Allah'a karfl›) Ni-
telendiregeldiklerinizden dolay› eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)

… Gerçekten Allah, kafirlerin hileli-düzenlerini bofla ç›kar›c›d›r. (En-


fal Suresi, 18)

MEHD‹'N‹N TANINMASI

Bir adam (Mehdi) semadan ismiyle mutlaka ça¤›r›lacak ve delil onu


inkar etmeyecek, zelil ona mani olmayacakt›r. (Kitab-ül Burhan Fi Ala-
met-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52)

Gökten bir ses gelecek, onu ne delil inkar edecek ve ne de delil ol-
maktan o al›konacak. (K›yamet Alametleri, s. 200)

Onun ismiyle semadan nida olunacak ve hiç kimse onun Mehdili¤ini


inkar etmeyecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Munta-
zar, s. 47)

112 Mehdi ve Alt›nça¤


Hz. Mehdi tam manas›yla ortaya ç›kt›¤›nda, Hz. Muhammed'in bildir-
di¤i flekil ve sureti, mücadelesi, yard›mc›lar›, fethedece¤i yerler ile il-
gili bütün hadis-i fleriflerle uygunluk gösterecek, böylece bu konuda
hiç kimsenin kalbinde en ufak bir flüphe ve tereddüt kalmayacakt›r.
Herkes tam kanaat getirerek, onun Mehdili¤i'ni tasdik edecektir.

Mehdi'ye 40 Yafllar›nda Biat

… Bir adam, "Ya Resulullah o gün insanlar›n imam› kimdir?" dedi.


Buyurdu ki: "Evlad›mdan 40 yafl›ndaki Mehdi'dir." (Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 22)

Mehdi, benim evlatlar›mdand›r, 40 yafllar›ndad›r. (K›yamet Alamet-


leri, s. 163)

Allah Kuran'da 40 yafl›n insan için olgunluk yafl› oldu¤unu belirtmifl-


tir. Peygamber Efendimiz'e peygamberlik görevi de bu yafl›nda veril-
miflti.

... Nihayet güçlü (erginlik) ça¤›na erip k›rk y›l (yafl›n)a ulafl›nca, de-
di ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdi¤in nimete flükretmemi ve
senin raz› olaca¤›n salih bir amelde bulunmam› bana ilham et; benim
için soyumda salah› ver. Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve
gerçekten ben Müslümanlardan›m." (Ahkaf Suresi, 15)

Müminler Mehdi zuhur etti¤inde ona biat edecek ve O'na bu flerefli


mücadelesinde destekçi olacaklard›r. Allah, Kuran'da müminlerin elçi-
ye olan biatlar› flu flekilde belirtmifltir:

Andolsun, Allah, sana o a¤ac›n alt›nda biat ederlerken mü'minlerden


raz› olmufltur, kalplerinde olan› bilmifl ve böylece üzerlerine 'güven
duygusu ve huzur' indirmifltir ve onlara yak›n bir fethi sevap (karfl›l›k)
olarak vermifltir. (Fetih Suresi, 18)

M. ‹smail Yusuf 113


MEHD‹'N‹N ÇIKIfiININ ‹LANI

Semadan (gökten) zuhur eden bir el ve "Emiriniz Mehdi'dir" fleklinde


bir nida duyuluncaya kadar tefrika ve ihtilaflar devam edecektir. (El-
Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 55)

O günün alameti: Semadan bir el uzanacak ve insanlar ona bakacak


ve göreceklerdir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,
s. 55)

O günün alameti semadan uzat›lm›fl ve insanlar›n kendisine bak›p


durdu¤u bir eldir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,
s. 69)

Mehdi'nin ç›k›fl›n› ilan eden hadislerde geçen "el" kelimesinin bizim


bildi¤imiz manada bir el olmad›¤› aç›kt›r. Bu hadiste geçen ifade mü-
teflabih bir ifadedir. Bu hadislerle ilgili olarak pek çok din aliminin or-
tak kanaati, bu elin gökyüzünden yay›lan televizyon ya da radyo dal-
galar›na iflaret etti¤i yönündedir. Bu el hemen her eve uzan›yor ve her-
kes taraf›ndan görülebiliyor. Yine ayn› hadislerde geçen "… ‹nsanlar
ona bakacak ve göreceklerdir" cümlesi de bu hususa iflaret ediyor ola-
bilir. Bu konudaki di¤er rivayetler de flöyledir:

Semadan (gökten) bir ses onu ismiyle ça¤›racak ve do¤uda, bat›da


hatta uykuda olan bile bu sesi duyacak ve uyanacakt›r. (El-Kavlu'l Muh-
tasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 56)

Onun ismiyle semadan nida olunacak ve hiç kimse onun Mehdili¤i'ni


inkar edemeyecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Mun-
tazar, s. 49)

Bir adam semadan ismiyle mutlaka ça¤r›lacak ve delil onu inkar et-
meyecek, zelil ona mani olmayacakt›r. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52)

Hadislerdeki "insanlar ona bakacak ve göreceklerdir" ifadesi ile tele-


vizyon yay›n›na dikkat çekilmifl olabilece¤i gibi, bu hadisteki "sema -
dan bir ses onu ismiyle ça¤›racak" ifadesiyle de radyolardan yap›lan

114 Mehdi ve Alt›nça¤


yay›nlara dikkat çekiliyor olabilir. Yine semadan Mehdi'yi ça¤›racak bu
ses hem do¤uda hem bat›da dünyan›n her taraf›nda duyulabiliyor, bu
sesi her kavim kendi lisan›nda iflitebiliyor.

Bu ses bütün yeryüzüne yay›lacakt›r, her kavim kendi dilinden du-


yacakt›r. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 51/K›-
yamet Alametleri, s. 201)

Semadan, arz ehline flamil olan bir ses ki, herkes bunu kendi lisan›n-
da iflitir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 37)

Rivayetlerden anlafl›l›yor ki Mehdi ortaya ç›kt›¤›nda, radyo ve tele-


vizyon gibi kitle iletiflim araçlar› ile bu önemli haber do¤udan bat›ya
kadar bütün dünyaya ilan edilecek ve herkes bu haberi kendi dilinden
yay›nlayacak, herkes bu haberi iflitecektir.
Bediüzzaman Said Nursi de k›yamet alametlerinden olan Deccal'in
ç›k›fl› ile ilgili ayn› yorumlar› yapmaktad›r:

Rivayette var ki: Deccal ç›kt›¤› gün bütün dünya iflitir…

Allahu a'lem, bu rivayetler tamamen sahih olmak flart›yla te'villeri


fludur: Bu rivayetler mu'cizane haber verir ki: "Deccal zaman›nda vas›-
ta-› muhabere (haberleflme vas›talar›)… O derece terakki edecek ki, bir
hadise bir günde umum dünyada iflitilecek. Radyo ile ba¤›r›r, flark-garb
iflitir ve umum ceridelerinde (gazetelerde) okunacak… diye zuhurun-
dan on as›r evvel telgraf, telefon, radyodan mu'cizane haber verir. (fiu-
alar, s. 496)

Bu konuya iflaret eden di¤er hadis-i flerifler flöyledir:

Semadan bir münadi "Hak Al-i Muhammed'dedir." fleklinde ba¤›rd›¤›


zaman Mehdi zuhur eder, herkes sadece O'ndan konuflur. O'nun sevgi-
sini içer ve O'ndan baflka bir fleyden bahsetmezler. (Kitab-ü l Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33/ El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 40/ K›yamet Alametleri, s. 200)

M. ‹smail Yusuf 115


Çok yayg›n ve sona ermesi mümkün görülmeyen bir fitne ç›kacak, ve
bu fitne semadan 3 kez "Emir Mehdi'dir, gerçek O'dur" fleklindeki nida-
ya kadar sürecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Munta-
zar, s. 55/K›yamet Alametleri, s. 200)
Gökten flöyle bir ses duyulacak: "Ey insanlar, art›k Allah, Cebbarlar›,
Münaf›k ve yard›mc›lar›n› sizden uzaklaflt›rd›. Ümmet-i Muhammed'in
en hay›rl›s›n› bafl›n›za getirdi.." (K›yamet Alametleri, s. 165)

MEHD‹'YE KEND‹S‹ ‹STEMED‹⁄‹ HALDE B‹AT ED‹LMES‹

Hz. Mehdi insanlar›n "E¤er kabul etmezsen, senin boynunu vururuz"


fleklindeki zorlamalar›ndan sonra Rükün ve Makam aras›nda biatlar›
kabul edecektir.
Onun yan›na, büyük bir fitneden sonra kendilerine hükmetmesi için
gidilecek ve ancak ölümle tehdit edildikten sonra bafla geçmeye raz›
olacakt›r. Ondan sonra insanlar aras›nda bir damla kan dökülmeyecek-
tir.

Halifenin ölümü an›nda ihtilaf olur. Medine halk›ndan bir kifli kofla-
rak Mekke'ye ç›kar. Mekke halk›ndan bir grup onu, istememesine ra¤-
men (bulundu¤u yerden) ç›kar›rlar. Hacer-› Esved'le Makam› ‹brahim
aras›nda ona biat ederler. (Sünen-I Ebu Davud, 5-94/El-Kavlu'l Muhta-
sar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)

Hz. Mehdi istemedi¤i halde ona biat edeceklerdir. Daha sonra Hz.
Mehdi, onlara 2 rekat namaz k›ld›racak ve Makam'›n yan›nda minbere
ç›kacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 34,50
44)

Fitne içindeki insanlar kan ak›t›ld›¤› bir zamanda evinde oturmakta


olan Mehdi'ye gelir ve "Bizim için kalk art›k" der. O ise kabul etmez, an-
cak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra art›k
kan dökülmez.

Hz.Fat›ma'n›n soyundan gelen Mehdi, Mekke'de meydana ç›kar›l›r ve


istemedi¤i halde kendisine biat edilir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman s. 52, 53)

116 Mehdi ve Alt›nça¤


Hadis-i fleriflerde Mehdi'ye biat›n kendisi istemedi¤i halde yap›laca-
¤› bildiriliyor. Bu da gösteriyor ki Mehdi kendisini hiçbir zaman Mehdi
olarak ilan etmeyecektir, hatta insanlar ona gelip "alametler sende
mevcut, sen Mehdi'sin" dedikleri halde o yine de reddedecektir. Ancak
devletin iste¤i ve ›srar› ile bu görevi yüklenecektir. Bu görev, pek a¤›r
ve zorluklarla doludur. Bu görevi üstlenen kifli, bütün Müslümanlar-
dan, hatta korumas› alt›nda yaflayan ehli kitaptan Allah'a karfl› sorum-
ludur. Hz. Muhammed bu önemli göreve talip olanlar› birçok kez uyar-
m›flt›r:

Ebu Said, Abdurrahman b. Semüre'den: "Günün birinde Resulullah


(s.a.v.) efendimiz bana hitaben flöyle buyurdu: 'Ey Abdurrahman, me-
muriyet isteme; çünkü kendin istemeden memuriyete tayin olunursan
Allah'dan yard›m görürsün. E¤er kendi arzunla tayin olunursan o vazi-
fe ile baflbafla b›rak›l›rs›n.'" (Buhari ve Müslim'den Riyazü-s-Salihin,
2/89)

Ebu Zer'den: "Ya Resulullah! Beni memur tayin etmez misin?" dedim.
Mübarek elini omuzuma koydu, sonra flöyle buyurdu: "Ebu Zer, sen za-
y›fs›n; memuriyet bir emanettir. O k›yamette rüsvayl›k ve piflmanl›kt›r.
Yaln›z o emaneti ehil olup alan ve hakk›yla baflaran müstesnad›r."
(Müslim'den) Riyazü-s -Salihin, 2/90)

Allah Kuran'da Hz. Yusuf'un da, kendi iste¤i olmaks›z›n, bulundu¤u


ülkenin kral› taraf›ndan hazinenin bafl›na getirildi¤ini bildirmektedir.
Hz. Yusuf zindanda oldu¤u halde onun üstün ahlak›n›, do¤rulu¤unu,
adaletini, bilgisini, güvenilirli¤ini teflhis eden kral, onun halka faydal›
bir insan olabilece¤ini anlam›fl ve hizmet edebilmesi için önemli bir
görev vermifltir:

Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime ba¤l› k›lay›m."
Onunla konufltu¤unda da (flöyle) dedi: "Sen bugün bizim yan›m›zda (ar-
t›k) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir dan›flman-yönetici)sin." (Yu-
suf Suresi, 54)

‹flte Mehdi'nin lider olarak bafla geçirilmesi de ayn› Hz. Yusuf da ol-
du¤u gibi devletin talebi ile olacakt›r.

M. ‹smail Yusuf 117


MEHD‹'N‹N KAYBOLMASI

Mehdi iki kez insanlar›n gözünden kaybolacakt›r. Bir seferinde o ka-


dar uzun bir zaman görülmeyecek ki, kimisi onun öldü¤ünü, kimisi de
b›rak›p gitti¤ini zannedecek, yak›n arkadafllar› d›fl›nda hiç kimse onun
yerini bilemeyecektir.

(Bu hadis, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli kitab›n Süleymani-
ye Kütüphanesinde bulunan el yazmas› bir nüshas›nda mevcuttur.)
Yukar›daki hadis-i flerif Hz. Mehdi'nin zuhurundan sonra biri k›sa di-
¤eri uzun bir süre olmak üzere 2 kez insanlardan ayr› kalaca¤›n› bildi-
riyor. Ayr›ca Mehdi'nin ikinci kayboluflunun daha a¤›r flartlarda ve da-
ha uzun süreli oldu¤una, o devrede onunla görüflmenin güçlü¤üne ve
sadece yak›nlar› ile görüflme imkan› oldu¤una da dikkat çekilmifltir.
Hz. Mehdi di¤er hadis-i fleriflerin tariflerine göre, ç›k›fl› ile birlikte
mücadelesine bafllayacak, insanlar› Hak ve hakikata davet edecektir.
Hz. Mehdi'nin faaliyetlerinin en yo¤un oldu¤u dönemde mücadelesini
bilerek terk etmesi düflünülemeyece¤ine göre, onun insanlardan ayr›
ve uzak kalmas› kendi iradesi d›fl›nda gerçekleflecektir:

Bir gün Huzeyfe'nin yan›nda Mehdi'nin ç›kt›¤› söylendi. O dedi ki:


Siz e¤er aran›zda Hz. Muhammed'in ashab› oldu¤u halde o ç›karsa fe-
lah buldunuz. Muhakkak ki, O, insanlar›n karfl›laflt›klar› flerler sebebi
ile GA‹B'in (Mehdi'nin) kendilerine insanlar›n en sevgilisi olmad›kça
ç›kmayacakt›r. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.
27)

Mehdi'nin kay›pl›¤› efsane fleklinde yüzlerce y›l süren bir kay›pl›k


de¤il, fakat belli aral›klarla insanlar aras›ndan ayr›lma, zorunluluklar
neticesinde onlardan uzak kalma fleklinde gerçekleflecektir. Hadisin
son k›sm›nda bu kay›pl›k devresinde insanlar›n çeflitli zulümlere ma-
ruz kalmalar› sebebiyle Mehdi'ye karfl› olan sevgi ve özlemlerinin arta-
ca¤›na iflaret ediliyor.
Bu noktada Yusuf k›ssas› ile Mehdi konusu aras›nda yer alan önemli
bir benzerli¤e de iflaret etmek gerekir. Hz. Yusuf da Kuran'da anlat›ld›-
¤› üzere Mehdi gibi, biri k›sa di¤eri uzun süre olmak üzere iki defa in-

118 Mehdi ve Alt›nça¤


sanlar›n gözünden kaybolmaktad›r. Birincide, Hz. Yusuf kardeflleri ta-
raf›ndan kuyuya b›rak›lm›fl (1), k›sa bir süre sonra oradan geçen kafile
onu oradan ç›karm›fl, ikincide ise haks›z yere zindana at›lm›fl (2), uzun
bir müddet orada kalm›flt›r. Fakat sonradan masumlu¤u anlafl›larak,
zindandan ç›kart›lm›flt›r.

Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca


davrand›klar› zaman, biz ona (flöyle) vahyettik: "Andolsun, sen onlara
kendileri, fark›nda de¤ilken bu yapt›klar›n› haber vereceksin." (Yusuf
Suresi, 15)

Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine iliflkin) delilleri görmelerinin ard›n-


dan, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüflü) a¤›r
bast›. (Yusuf Suresi, 35)

MEHD‹'N‹N YAKIN YARDIMCILARI


Ahir zamanda Allah, Mehdi'nin çevresine öyle mübarek bir grup top-
lar ki, bu grup munis, kalpleri uzlaflm›fl ve birbirlerine genifl bir sevgi
ile kaynaflm›fllard›r, bu kavmin Mehdi'ye karfl› sevgileri de oldukça faz-
lad›r.
Muhammed b. Hanefi'den rivayet edildi ki:

Bir gün biz Hz. Ali'nin yan›ndayken birisi Hz. Mehdi'den sual etti.
Ali, "Heyhat" dedi. Sonra eliyle bir dokuz yapt› ve sonra da O ahir za-
manda, kifliye "Allah'dan kork, Allah'dan kork" denildi¤i zamana ç›kar
dedi. (ve flöyle devam etti):

Bulutlar›n semada topland›¤› gibi, Allah O'nun etraf›na bir kavim


toplar. Onlar›n kalplerini uzlaflt›r›r. Onlar içlerinden flehit düflene üzül-
mez, kendilerine kat›lana da sevinmezler. Say›lar› Bedir ashab› kadar-
d›r. Evvelkiler onlar› geçmedi¤i gibi, sonrakiler de onlara yetiflemezler.
(Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 57)

Say›lar›n›n Azl›¤›
Mehdi'nin yard›mc›lar›n›n say›lar› hakk›nda hadislerde flu bilgiler
verilmektedir:

M. ‹smail Yusuf 119


Bu vezirler ondan afla¤› ve fakat beflten yukar› olacakt›r. (K›yamet
Alametleri, s. 187 )

Memleket ifllerinin a¤›rl›klar›n› onunla paylaflacaklar. Dokuz kifliden


ibaret olacakt›r. (K›yamet Alametleri, s. 187)

Mehdi daha ç›kmadan önce onun bir arkadafl› ona tabi olan baz› in-
sanlarla karfl›laflacak ve "siz burada kaç kifliniz?" diye soracakt›r. Onlar
da "40 kifliyiz" cevab›n› verecekler. "Siz Mehdi'yi gördü¤ünüz zaman ne
yapacaks›n›z?" fleklinde tekrar soracak ve "o, da¤lar›n bafl›nda kalsa
biz de kal›r›z" cevab›n› alacakt›r. Bunun üzerine o kifli gidecek, ertesi
gece tekrar gelerek, "reislerinizden 10 kifliyi ay›r›n›z" diyecek ve Meh-
di onlarla buluflacakt›r.

... Mehdi'nin Süfyani ile savafl›nda en büyük ordusu 100 (yüz) kifli-
den müteflekkildir.

(Bu iki rivayet, "Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman" adl› eserin Süleyma-
niye Kütüphanesi'nde bulunan nüshas›nda mevcuttur.)

Bedir savafl›ndaki askerler gibi 313 kiflinin kumandas›n› elinde tuta-


rak etrafa meydan okuyacak, çünkü bu 313 kifli gece abid, gündüz kah-
raman niteli¤ini tafl›maktad›rlar. (K›yamet Alametleri, s. 169)

Muhammed b. Hanefi'den rivayet edildi ki: "... Bulutlar›n semada


topland›¤› gibi, Allah O'nun etraf›na bir kavim toplar. Onlar›n kalpleri-
ni uzlaflt›r›r. Onlar içlerinden flehit düflene üzülmez, kendilerine kat›-
lana da sevinmezler. Say›lar› Bedir ashab› (313) kadard›r. Evvelkiler on-
lar› geçmedi¤i gibi, sonrakiler de onlara yetiflemezler ve onlar›n say›-
lar› Talut ile nehri geçenler kadard›r. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Meh-
diyy-il Ahir Zaman, s. 57)

Hz. Mehdi'ye aralar›nda kad›nlar›n da bulundu¤u 314 kifli biat ede-


cektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)

Hz. Mehdi'nin yard›mc›lar›; talebeleri, talebelerinin haslar›, haslar›n


havas› fleklinde farkl› derecelerde olabilir. Belki de bu farkl› rivayetler,
muhtelif geliflme safhalar›ndaki say›lara iflaret etmektedir.
Hz. Mehdi'ye ilk anda biat edenlerin bu kadar az say›da (313) olma-
s› makul karfl›lanmal›d›r. Çünkü Allah'›n bir kanunu olarak tarihin her

120 Mehdi ve Alt›nça¤


döneminde hep böyle olmufltur. Hz. Nuh ve Hz. Musa zaman›nda da
böyleydi. Hz. ‹sa'ya tabi olanlar 12 kifliydi. Hz. Muhammed'e ilk ina-
nanlar da çok az say›da kimseydi. Baz› rivayetlerden ö¤rendi¤imize
göre peygamberli¤inin ilk alt› y›l›nda ona inananlar sadece 40 kifliydi.
Allah, elçilere bafllang›çta tabi olan ve mücadeleyi bafllatan mümin-
lerin her devirde az say›da olduklar› fakat, her zaman Kendi izniyle ga-
lip geldikleri Kuran'da bize bildirmektedir:

Talut, orduyla birlikte ayr›ld›¤›nda dedi ki: "Do¤rusu Allah sizi bir ›r -
makla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, art›k o benden de¤ildir ve
kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük
bir k›sm› hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle
(›rma¤›) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordu-
suna karfl› (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak
Allah'a kavuflacaklar›n› umanlar (flöyle) dediler: "Nice küçük topluluk,
daha çok olan bir toplulu¤a Allah'›n izniyle galib gelmifltir; Allah sab-
redenlerle beraberdir." (Bakara Suresi, 249)

Sonunda emrimiz geldi¤inde ve tand›r feveran etti¤i zaman, dedik


ki: "Her birinden ikifler çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmifl olan-
lar d›fl›nda, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte
çok az›ndan baflkas› iman etmemiflti. (Hud Suresi, 40)

Bunun üzerine Firavun flehirlere (asker) toplay›c›lar gönderdi. "Ger -


çek flu ki bunlar az›nl›k olan bir topluluktur." (fiuara Suresi, 53-54)

Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden)


baflka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarpt›rma-
lar› korkusuyla- iman eden olmad›. Çünkü Firavun, gerçekten yeryü-
zünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü tafl›ranlardand›. (Yu-
nus Suresi, 83)

Bu Yard›mc›lar›n Üstünlü¤ü

Onun (Mehdi'nin) kumandanlar› insanlar›n en hay›rl›s›d›r. (El-Kavlu'l


Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)

Onlar Allah yolunda hiçbir k›nayan›n k›namas›ndan, dedikodusun-


dan korkmayan ‹slam ahalisidir. (Sünen-i ‹bni Mace, 10/259)

M. ‹smail Yusuf 121


Muhakkak ki onlar hidayet sancaklar›d›r. (Ramuz el-Ehadis, 1/135)

Süfyan ve Mehdi savafl için karfl› karfl›ya geldiklerinde bir münadi


flöyle seslenecek "Allah'›n dostlar› Mehdi'ye tabi olanlard›r." (Kitab-ül
Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 68)

fiehidleri; flehidlerin en hay›rl›s›, emirlerin en üstünüdür. Onlar


Allah'›n has kullar›d›r. (K›yamet Alametleri, s. 198)

Evvelkiler onlar› geçmedi¤i gibi, sonrakiler de onlara yetiflemezler.


(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)

Bediüzzaman Said Nursi de Hz. Mehdi'nin yard›mc›lar› hakk›nda


flöyle demektedir:

Bu vazifenin istinad etti¤i (dayand›¤›) kuvvet ve manevi ordusu yal-


n›z ihlas, sadakat ve tesanüd (birlik) s›fatlar›na tam sahip olan bir k›-
s›m flakirdlerdir (talebelerdir). Ne kadar da az olsalar, manen bir ordu
kadar kuvvetli ve k›ymetli say›l›rlar. ‹flte o pek kesretli, o muktedir or-
du, Al-i Muhammed Aleyhissalatü Vesselam'd›r ve Hz. Mehdi'nin en has
ordusudur. (Emirda¤ Lahikas›, s. 259)

Kuran'da Mehdi'nin yard›mc›lar›n›n üstün ahlak›na iflaret edebilecek


ayetlerden baz›lar› afla¤›da verilmifltir:

Sizden; hayra ça¤›ran, iyili¤i (marufu) emreden ve kötülükten (mün-


kerden) sak›nd›ran bir topluluk bulunsun. Kurtulufla erenler iflte bun-
lard›r. (Ali ‹mran Suresi, 104)

Mü'min erkekler ve mü'min kad›nlar birbirlerinin velileridirler. ‹yili-


¤i emreder, kötülükten sak›nd›r›rlar, namaz› dosdo¤ru k›larlar, zekat›
verirler ve Allah'a ve Resulü'ne itaat ederler. ‹flte Allah'›n kendilerine
rahmet edece¤i bunlard›r. fiüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm
ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 71)

Siz, insanlar için ç›kar›lm›fl hay›rl› bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve ‹s-
lam'a uygun) olan› emreder, münker olandan sak›nd›r›r ve Allah'a iman
edersiniz. Kitap Ehli de inanm›fl olsayd›, elbette kendileri için hay›rl›
olurdu. ‹çlerinden iman edenler vard›r, fakat ço¤unlu¤u f›ska sapanlar-
d›r. (Al-i ‹mran Suresi, 110)

122 Mehdi ve Alt›nça¤


Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olan› emreder,
münker olandan sak›nd›r›r ve hay›rlarda yar›fl›rlar. ‹flte bunlar salih
olanlardand›r. (Ali ‹mran Suresi, 114)

Bu Yard›mc›lar›n Di¤er Özellikleri

Mehdi'nin yard›mc›lar› Arap olmayacak, di¤er milletlerden olacak.


(K›yamet Alametleri, s. 187)

Bu 313 kifli gece abid, gündüz kahraman niteli¤i tafl›maktad›r. (K›ya-


met Alametleri, s. 169)

Onun (Mehdi'nin) bayra¤› alt›nda hiçbir birli¤i ma¤lup edilmez.


(Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 438)
Aralar›nda kad›nlar›n da bulundu¤u 314 kiflilik bir grup oluflturur-
lar. Onlar her zalime ve Cebbar o¤ul Cebbar'a galip gelirler. Onlar›n
kalpleri demir gibidir ve onlar gündüz aslan, gece de abiddirler. Ne ev-
velkiler, ne de sonrakiler fedakarl›kta onlara yetiflemeyecek. (Kitab-ül
Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57-68)

Bu Yard›mc›lar Hakk›nda Dedikodular›n Ç›kaca¤›

Muhakkak ki sizler yak›nda Ben-ü Esfar'la harp edeceksiniz. Sizden


sonra onlarla harp etmek için Müslümanlar›n en hay›rl›lar› ç›kar ki on-
lar Allah yolunda hiçbir k›nayan›n k›namas›ndan, dedikodusundan
korkmayan ‹slam ahalisidir. Bu ‹slam›n hay›rl›lar›n›n ordusu Konstanti-
niyye'yi tesbihlerle, tekbirlerle fethederler... (Sünen-i ‹bni Mace,
10/259)

Bu rivayette Mehdi'nin yard›mc›lar› hakk›nda k›nama ve dedikodu


olaca¤›ndan bahsedilmektedir. Ancak flunu belirtmek gerekir ki, bura-
da kastedilenler ufak tefek dedikodular olsalar bu rivayete konu ol-
mazlard›. Demek ki bu kifliler hakk›nda çok fazla ve garip dedikodular
olacakt›r. Fakat rivayetin hemen devam›nda onlar›n bu dedikodulardan
korkmayaca¤›, sab›rl› olacaklar› aç›klanmaktad›r. Bu dedikodular›n,
onlar›n Mehdi'nin yard›mc›lar› olarak tan›nmalar›ndan önceki bir döne-
me ait olmas› muhtemeldir. Çünkü daha sonra bütün ‹slam alemi onla-
r› tan›yacak ve ba¤l›l›klar›n› bildireceklerdir.

M. ‹smail Yusuf 123


Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se,
Allah (yerine) kendisinin onlar› sevdi¤i, onlar›n da kendisini sevdi¤i
mü'minlere karfl› alçak gönüllü, kafirlere karfl› ise 'güçlü ve onurlu,'
Allah yolunda cihad eden ve k›nay›c›n›n k›namas›ndan korkmayan bir
topluluk getirir. Bu, Allah'›n bir fazl›d›r, onu diledi¤ine verir. Allah
(rahmetiyle) genifl oland›r, bilendir. (Maide Suresi, 54)

Aralar›ndan Ayr›lanlar›n Olaca¤›


Mehdi'nin çevresindeki bu grup her fleyi Allah'tan bekledikleri için,
aralar›ndan herhangi birinin ayr›lmas› veya eksilmesi onlar› üzüntüye
düflürmez, hiç sars›lmadan yi¤itçe hizmetlerine devam ederler. Yine
kendilerine kat›lan biri oldu¤unda da bu yeni kardefllerini Allah'›n gön-
derdi¤ini, ona hidayet verdi¤ini, ahlak›n› güzellefltirdi¤ini, kalbine mu-
habbet ve sevgi koydu¤unu bilirler, kendi nefislerine bundan bir pay
ç›kar›p, sevinmezler.

Resulullah buyurdu ki: Ümmetimden bir cemaat Allah'›n emri tahak-


kuk edinceye kadar bat›la galebe çalarak hak üzere devam edecek ve
onlar› yard›mc›s›z b›rakanlar onlara zarar veremeyeceklerdir. (Sünen-i
Tirmizi, 4/91)

Hz. Muaviye'den rivayet edilmifltir: "Ümmetimden bir taife herkes


üzerine hakim olmad›kça k›yamet kopmaz. Onlar kendilerini terk
edenlere ald›rmaz ve kendilerine yard›m edene de ald›rmazlar. (Ramiz
El-Ahadis 476, Sünen-i ibni Mace'den)

Hz. Cabir'den rivayet edilmifltir: "Bu ifl ondan ayr›lanlara ra¤men


muzaffer olarak devam edecektir. Muhaliflerin ve ayr›lanlar›n ona za-
rar› olmaz. (Ramuz-El Ahadis, s. 487 -Tabarani'nin Kebir'i-)

Hadislerde Mehdi cemaatinden ayr›lanlar›n olaca¤› bildirilmektedir.


Fakat yine bu hadislerden anlamaktay›z ki aralar›ndan ayr›lan kiflilerle
bu cemaat zay›flamayacak, bilakis bu zay›f ruhlu insanlar›n gidifliyle
daha da güçlenecektir. Allah onlar› ifllerinde her zaman baflar›l› k›la-
cak, onlara yard›m edecektir.
Allah ‹slam ahlak›n› yeryüzünde hakim k›lmay› kendilerine görev
bilmifl bu insanlar› çok güç flartlarda imtihan edebilir. Onlar›n içinden

124 Mehdi ve Alt›nça¤


seçkin, nefsine hakim, Allah'›n r›zas›ndan baflka hiçbir fley düflünme-
yen halis bir toplulu¤u bu flekilde ortaya ç›karacakt›r. Zorlu imtihanlar-
dan geriye kalanlar Mehdi'nin seçkin cemaatini oluflturacaklard›r.
Allah, Kuran'da müminlerin deneneceklerini haber vermektedir:

Andolsun, biz sizden mücahit olanlarla sabredenleri bilinceye (belli


edip ortaya ç›kar›ncaya) kadar, deneyece¤iz ve haberlerinizi s›nayaca-
¤›z (aç›klayaca¤›z). (Muhammed Suresi, 31)

Andolsun, biz sizi biraz korku, açl›k ve bir parça mallardan, canlar-
dan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edece¤iz. Sab›r gösterenleri
müjdele. (Bakara Suresi, 155)

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali bafl›n›za gelmeden cennete


girece¤inizi mi sand›n›z? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayan›lmaz
bir zorluk çatt› ve öylesine sars›ld›lar ki, sonunda elçi, beraberindeki
mü'minlerle; "Allah'›n yard›m› ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. fiüp-
hesiz Allah'›n yard›m› pek yak›nd›r. (Bakara Suresi, 214)

Yoksa siz, Allah, içinizden cihat edenleri belirtip-ay›rdetmeden ve


sabredenleri de belirtip-ay›rdetmeden cennete girece¤inizi mi sand›-
n›z? (Al-i ‹mran Suresi, 142)

Andolsun, mallar›n›zla ve canlar›n›zla imtihan edileceksiniz ve siz-


den önce kendilerine kitap verilenlerden ve flirk koflmakta olanlardan
elbette çok eziyet verici (sözler) ifliteceksiniz. E¤er sabreder ve sak›n›r -
san›z (bu) emirlere olan azimdendir. (Al-i ‹mran Suresi, 186)

Bu insanlar aras›ndan, rahat›na düflkünlü¤ünden, korkakl›¤›ndan,


can›na ve mal›na zarar gelebilece¤i endiflesinden dolay› ayr›lanlar ola-
cakt›r. Bu flerefli görevi b›rak›p terk edenlerin en önemli özellikleri, ay-
r›lmalar›yla duyduklar› suçluluk hislerini bir nebze olsun bast›rmak
için geride b›rakt›klar›n› karalamaya ve suçlamaya çal›flmalar›, müna-
f›kl›k yapmalar›d›r. Nitekim Peygamberimiz döneminde de ayn› olaylar
yaflanm›flt›r:

fiüphesiz, kendilerine hidayet aç›kça belli olduktan sonra, gerisin


geri (küfre) dönenleri, fleytan k›flk›rtm›fl ve uzun emellere kapt›rm›flt›r.
(Muhammed Suresi, 25)

‹SMA‹L YUSUF 125


Allah'›n elçisine muhalif olarak (savafltan) geri kalanlar oturup-kal-
malar›na sevindiler ve Allah yolunda mallar›yla ve canlar›yla cihat et-
meyi çirkin görerek: "Bu s›cakta (savafla) ç›kmay›n" dediler. De ki: "Ce -
hennem ateflinin s›cakl›¤› daha fliddetlidir." Bir kavray›p-anlasalard›.
(Tevbe Suresi, 81)

Oysa andolsun, daha önce 'arkalar›n› dönüp kaçmayacaklar›na' dair


Allah'a söz vermifllerdi; Allah'a verilen söz (ahid) ise, (a¤›r bir) sorum-
luluktur. (Ahzab Suresi, 15)

Ki (bunlar) Allah'›n ahdini, onu kesin olarak onaylad›ktan sonra bo -


zarlar, Allah'›n kendisiyle birlefltirilmesini emretti¤i fleyi keserler ve
yeryüzünde bozgunculuk ç›kar›rlar. Kayba u¤rayanlar, iflte bunlard›r.
(Bakara Suresi, 27)

Afla¤›daki ayetlerde de insanlar›n zorluk ve s›k›nt›ya dayanamama,


mal ve ticaret sevgisi, nefsani olarak kad›nlara düflkünlük, zevkli ve
keyifli yaflama arzusu sebebiyle dine hizmetten geri kald›klar› hatta
cemaatlerinden ayr›ld›klar›na dikkat çekilmektedir:

E¤er yak›n bir yarar ve orta bir sefer olsayd›, onlar mutlaka seni iz-
lerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "E¤er güç yetirseydik muhakkak
seninle birlikte (savafla) ç›kard›k." diye sana Allah ad›na yemin edecek-
ler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onlar›n gerçekten ya -
lan söylediklerini biliyor. (Tevbe Suresi, 42)

Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yan›ndan ç›k›p-gittikleri za -


man, ilim verilenlere derler ki: "O biraz önce ne söyledi?" ‹flte onlar;
Allah, onlar›n kalplerini mühürlemifltir ve onlar kendi heva (istek ve
tutku)lar›na uymufllard›r. (Muhammed Suresi, 16)

Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallar›yla ve canlar›yla cihad


etmekten (kaç›nmak için) senden izin istemezler. Allah takva sahiple-
rini bilendir. Senden, yaln›zca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan,
kalpleri kuflkuya kap›l›p, kuflkular›nda karars›zl›¤a düflenler izin ister.
E¤er (savafla) ç›kmak isteselerdi, herhalde ona bir haz›rl›k yaparlard›.
Ancak Allah, (savafla) gönderilmelerini çirkin gördü de ayaklar›n› dola -
d› ve; "(Onlara) Siz de oturanlarla birlikte oturun" denildi. (Tevbe Sure -
si, 44-46)

126 Mehdi ve Alt›nça¤


‹nsanlardan öylesi vard›r ki, "Allah'a iman ettik" der; fakat Allah u¤-
runa eziyet gördü¤ü zaman, insanlar›n (kendisine yönelttikleri iflkence
ve) fitnesini Allah'›n azab›ym›fl gibi sayar; ama Rabbinden 'bir yard›m
ve zafer' gelirse, andolsun: "Biz gerçekten sizlerle birlikteydik" demek-
tedirler. Oysa Allah, alemlerin sinelerinde olan› daha iyi bilen de¤il mi-
dir? (Ankebut Suresi, 10)

‹flte orada, iman edenler, s›nanm›fl ve fliddetli bir sars›nt›yla sars›n-


t›ya u¤rat›lm›fllard›. Hani, münaf›k olanlar ve kalplerinde hastal›k bu-
lunanlar: " Allah ve Resulü, bize bofl bir aldan›fltan baflka bir fley vadet-
medi" diyorlard›. Onlardan bir grup da hani flöyle demiflti: "Ey Yesrib
(Medine) halk›, art›k sizin için (burada) kalacak yer yok, flu halde dö-
nün." Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz aç›kt›r" diye Pey -
gamberden izin istiyordu; oysa onlar(›n evleri) aç›k de¤ildi. Onlar yal-
n›zca kaçmak istiyorlard›. (Ahzab Suresi, 11-13)

Afla¤›daki hadiste ise Mehdi'nin yan›ndan ayr›lan bu kiflilerin, bu ce-


maate hiçbir fayda getirmeyecek kötü ahlakl› ve münaf›k zihniyetli ki-
fliler olduklar› anlat›lmaktad›r. Hadislerde ayr›lan bu kiflilerin münaf›k
zihniyetli kifliler oldu¤u anlat›lmaktad›r.

Mehdi ile birlikte cihada ç›kacaklar. Sonra medine (flehir) sars›lacak,


münaf›klar› içinden atacakt›r, orada halis Müslümanlar kalacakt›r...

Fitne bütün dünyay› saracak, yaln›z medineliler hidayet içinde ola-


caklard›r. Zira onlar gerçek halife Mehdi'ye tabi olmufllard›r. Gerçek ha-
life mevcud olup da onu tan›mayan veya tan›y›p da ona ba¤lanmayan
kimsenin ölümü cahiliye ölümü gibidir.

Sonra, o içinizdeki yaramazlar› atacak böylece münaf›klar ve kötü


kifliler oradan ay›klanm›fl olacaklar ve halis iman medinede kalacak...
‹flte "Din medineye dönecektir" sözünün manas› budur. (K›yamet Ala-
metleri, 257)

Allah’›n Kuran'da münaf›klarla ilgili bildirdi¤i ayetlerden baz›lar›


flöyledir:

M. ‹smail Yusuf 127


Allah, murdar olan›, temiz olandan ay›rd edinceye kadar mü'minle-
ri, sizin kendisi üzerinde bulundu¤unuz durumda b›rakacak de¤ildir.
Allah sizi gayb üzerine muttali k›lacak de¤ildir. Ama Allah, elçilerinden
diledi¤ini seçer. Öyleyse siz de Allah'a ve elçisine iman edin. E¤er iman
eder ve sak›n›rsan›z, sizin için büyük bir ecir vard›r. (Ali ‹mran Suresi,
179)

Yoksa kalplerinde hastal›k bulunanlar, Allah'›n kinlerini hiç (ortaya)


ç›karmayaca¤›n› m› sand›lar? E¤er biz dilersek, sana onlar› elbette gös-
teririz, böylelikle onlar› simalar›ndan tan›rs›n. Andolsun, sen onlar›,
sözlerin söylenifl tarz›ndan da tan›rs›n. Allah, amellerinizi bilir. (Mu-
hammed Suresi, 29-30)

Kötü ahlakta ve münaf›k zihniyette olan bu kifliler Mehdi'nin yak›n


çevresi içinde kalsalar onlara zorluk, fitne ve bozgunculuk ç›karacak-
lar› için, Allah onlar› uygun bir sebep yaratarak bu kutlu insanlardan
ay›r›r, geriye sadece halis olanlar› b›rak›r. Kuran'da elçilerin cemaatle-
rinde de bu tip kiflilerin oldu¤u bildirilir:

Sizinle birlikte ç›ksalard›, size 'kötülük ve zarardan' baflka bir fley


ilave etmez ve aran›za mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürü-
türlerdi. ‹çinizde onlara 'haber tafl›yanlar' vard›r. Allah, zulmedenleri
bilir. (Tevbe Suresi, 47)

MEHD‹ DÖNEM‹NDEK‹ ÜÇ DÜfiMAN


Hadislerde Hz. Mehdi döneminde yaflayacak ve ona düflmanl›k ede-
cek üç kifliden bahsedilmektedir. Bunlar süfyani, topal oldu¤u bildiri-
len bir kifli ve Mesih Deccal’dir.

Süfyani
Hadislerde Hz. Mehdi’nin düflman› olacak süfyani lakapl› bir kimse-
den bahsedilmekte ve Mehdi ile aralar›nda bir savafl olaca¤› bildiril-
mektedir.

Süfyan ve Mehdi savafl için karfl› karfl›ya geldiklerinde bir münadi


flöyle seslenecek: Allah'›n dostlar› Mehdi'ye tabi olanlard›r. (Kitab-ül
Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 68)

128 Mehdi ve Alt›nça¤


Hadislerde Süfyani hakk›nda genifl bilgi verilmektedir:

fiam'›n ortas›ndan ad›na Süfyani denilen ve kendisine tabi olanlar›n


ço¤unun Kelb kabilesinden olaca¤› biri ç›kar. O insanlar› öldürür, hat-
ta kad›nlar›n kar›nlar›n› deflip çocuklar›n› katleder.(Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 40)

Hz. Ali'nin rivayetinde ise ilave olarak:

Süfyani'nin kafas› oldukça büyüktür. Yüzünde kafl›nt›l› bir hastal›k-


tan eser vard›r. Gözünde de beyaz bir nokta bulunur. Kendisine karfl›
toplanan Kays kabilesini de iyice yok eder. (iflte o zaman) Ehl-i Beytim-
den bir adam ç›kar. Onun haberi Süfyana ulafl›nca, Süfyan ona karfl› bir
ordu gönderir. Ancak Mehdi bu orduyu hezimete u¤rat›r. Süfyani ikin-
ci kez bir ordu gönderir. Ancak bu ordu Beyda'ya vard›¤›nda yere bat›-
r›l›r, kendilerinden haber getirenlerin d›fl›nda hiç kimse sa¤ kalmaz.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 40)

Hadislerde Hz. Mehdi ile ayn› dönem yaflayaca¤› belirtilen Süfyan'›n özellikleri
Müslümanlara karfl› çok büyük katliamlar gerçeklefltiren Haf›z Esad'la çok büyük
benzerlikler göstermektedir.

M. ‹smail Yusuf 129


Hadislerde Hz. Mehdi ile ayn› dönemde yaflayaca¤› belirtilen Süf-
yan'›n özellikleri, 1970 y›l›nda darbe ile yönetimi ele geçiren Suriye
Devlet Baflkan› Haf›z Esad'la büyük benzerlikler göstermektedir. Süfya-
n›n fiziki görünümü hakk›nda verilen en çarp›c› bilgi onun kafas›n›n
büyük olmas›d›r. Gerçekte de Haf›z Esad’›n kafas› vücuduna oranla
fark edilir derecede büyüktür. Ayr›ca hadiste, fiam'dan ç›kacak olan
Süfyani'nin Müslümanlara karfl› olan ac›mas›z tutumundan bahsedil-
mektedir. Gerçekten de 1980’den itibaren Haf›z Esad Müslümanlara
karfl› inan›lmaz bir bask› politikas› izlemifl ard›ndan büyük katliamlar
düzenlemifltir.
Süfyani hakk›ndaki di¤er bir hadis de anlatt›¤›m›z olaylara uygunluk
göstermektedir.

"Ci¤erlerini yiyenlerin o¤lu" olan Süfyani kuru bir vadiden ç›kar.


Kelp kabilesinden abus çehreli, sert kalpli adamlardan kurulu bir ordu
düzenler. Ve bunlar her tarafa zulmederler. O; medrese ve mescidleri
y›kar, rüku ve secdeye giden herkesi cezaland›r›r. Zulüm, fesad ve f›sk
ç›kar›r. Alim ve zahidleri katleder, pek çok flehiri de iflgal eder. Kan
ak›tmay› helal k›larak Ali Muhammed'e düflman kesilir. Kendi zulüm ve
keyfine karfl› geleni öldürtür. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman 37)

Haf›z Esad 1982 fiubat›’nda Hama kentine bir tank sald›r›s› yapt›r-
m›fl, ayr›m gözetmeden tüm semtleri top atefline tutturmufl, bir ay ka-
dar süren bu katliamda flehir enkaz haline gelmifltir. Ard›ndan Esad
kuvvetleri flehirdeki 15 yafl›ndan yukar› bütün erkekleri toplu olarak
kurfluna dizmifllerdir. Bu ak›l almaz katliamlar neticesinde Suriye'de
30 bin masum Müslüman katledilmifltir. Hadisin devam›nda Süfyan'›n
mescitleri y›kaca¤›ndan bahsedilmektedir. Nitekim Haf›z Esad'›n kont-
rolündeki kuvvetler Hama olaylar› s›ras›nda 84 camiyi yerle bir etmifl-
tir. (Nusayrilik ve Suriye'de Nusayri Zulmü, Ali Gülflehri, Nizam Yay›ne-
vi, ‹stanbul, 1982)
"Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman" kitab›n›n 52. ve
53. sayfalar›nda anlat›lan uzun hadiste, Süfyan'›n yard›mc›s›n›n Had-
dam ad›nda birisi olaca¤›ndan bahsedilmektedir. Bilindi¤i gibi Haf›z
Esad'›n en yak›n yard›mc›s› General Abdülhalim HADDAM'd›r. Bu kifli-

130 Mehdi ve Alt›nça¤


nin isminin hadiste bu kadar net bir biçimde bildirilmifl olmas› Süf-
yan'›n Haf›z Esad oldu¤u ihtimalini daha da kuvvetlendirmektedir.
Konunun bafl›nda verdi¤imiz hadiste Hz. Mehdi’nin Süfyanla olacak
savafl›ndan bahsedilmifltir. Kitap boyunca delillerini verdi¤imiz gibi
Hz. Mehdi’nin ç›kmas›n›n beklenmesi gereken ülke Türkiye’dir. Suri-
ye’nin Türkiye ile senelerden beri süregelen Hatay konusuyla bafllayan
ve su sorunu ile devam eden geriliminin Hz. Mehdi döneminde bir sa-
vafla yol açabilece¤i düflünülebilir. Di¤er ‹slam ülkeleri aras›nda Suri-
ye, din karfl›t› politika izleyen devletlerin en bafl›nda gelmektedir. Hz.
Mehdi’nin ç›kt›¤› dönemde de Süfyan'›n ona karfl› tav›r almas›, savafl
bafllatmas› beklenebilir. Ancak yukar›da verdi¤imiz ve Hz. Ali taraf›n-
dan nakledilen hadise göre bu ordular hezimete u¤rat›lacaklard›r.

Topal Bir Adam


Hz. Mehdi’nin ç›k›fl alametlerini anlatan hadislerden bir di¤erinde
ise topal bir adamdan bahsedilmektedir. Hz. Mehdi döneminde yaflaya-
cak olan bu kifli hakk›ndaki iki hadis flöyledir:

Ç›k›fl›n›n bir alameti de Bat›'dan bayraklar›n ç›kmas› ve bafllar›nda


Kinde kabilesinden topal bir adam›n bulunmas›d›r. (Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 58)

Kinde soyundan topal bir adam›n bat› taraf›nda ç›kmas› (Kitab-ül


Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 39)

Hadislerde Mehdi’nin düflman› olarak tarif edilen "topal kifli" hakk›n-


da yap›lan yorumlardan biri flu flekildedir.
Ça¤›m›zda en etkili mücadele metodu bas›n ve yay›n yoluyla yap›lan
mücadeledir. Mehdi zaman›nda da onun muhalifleri muhakkak bu yol-
dan faydalanacaklard›r. Hadiste "topal bir adam" diye bahsedilen flah-
s›n bu metodla mücadele eden, Allah düflman›, Peygamberimiz aley-
hinde iftiralar atan ateist bir grubun lideri olmas› muhtemeldir. Aya¤›-
n›n özürlü olmas›n›n, topallayarak yürümesinin bu flahs›n en aç›k vas-
f› oldu¤una Peygamberimiz'in hadislerinde dikkat çekilmifltir.
Bilindi¤i gibi özellikle 12 Eylül öncesi dönemde bölücü örgütlerin
bayraklar›yla miting meydanlar›nda gösteriler düzenlemeleri al›fl›lm›fl
bir görüntüydü. "Topal adam"›n bu bayraklarla gövde gösterilerine ç›-

M. ‹smail Yusuf 131


kan komünist ve materyalist ideolojiye sahip bölücü bir örgütün lide-
ri olmas› muhtemeldir.

Ahir Zaman’daki Büyük Fitne: Mesih Deccal


Kitab›n buraya kadar olan bölümünde verilen hadislerde, Hz. Meh-
di’nin karfl›s›ndaki tüm engelleri aflarak ‹slam ahlak›n› dünyaya tebli¤
edece¤inden ve büyük bir siyasi ve askeri güç elde edece¤inden bah-
settik. Hz. Mehdi H›ristiyanlarla da iflbirli¤i yaparak inkarc›lara fikri
planda a¤›r bir darbe vuracak ve inkarc› felsefeleri ortadan kald›racak-
t›r. Onun sayesinde hak dine dünya çap›nda bir yönelifl olacakt›r.
Buna ra¤men afla¤›daki hadisler Hz. Mehdi’nin mücadelesinde karfl›-
s›na ç›kacak bir fikri yenmeye ilk etapta muvaffak olamayaca¤›n› bil-
dirmektedir. Bu fikri ak›m Peygamberimiz'in "Adem'in yarat›l›fl›ndan
itibaren k›yamete kadar geçen süre içerisinde Deccal'in ç›k›fl›ndan da-
ha büyük bir hadise yoktur. (Müslim, Fiten:126) sözleri ile bizlere ha-
ber verdi¤i Mesih Deccal’dir.
Yukar›da belirtti¤imiz gibi Hz. Mehdi, Deccal’le savafla kadar galip
olarak mücadelesini sürdürecektir. Bunu Peygamberimiz flöyle bildir-
mektedir:

… Deccal'le savafl oluncaya kadar ümmetimden bir taifenin (Mehdi


ve yard›mc›lar›n›n) "hak üzere" galip olmas› devam edecektir. (Ramuz
El-Ahadis 65, ‹bni Asakir Tarihi -Ebu Muaym)

Ancak Deccal’le ilk savafl› kaybedece¤i ve zor durumda kalaca¤› bil-


dirilen Hz. Mehdi, -kitab›m›z›n ilgili bölümünde anlataca¤›m›z gibi- k›-
sa süre sonra Hz. ‹sa’n›n gelmesi ve yard›m›yla tekrar galip gelecek ve
Deccal’in ortadan kald›r›lmas›ndan sonra bir daha hiçbir zaman yenil-
meyecektir.

K›yamete (Deccal ile savafla) kadar benim ümmetimden bir grup hak
üzere galip olarak çarp›flacakt›r. Ve ‹sa b. Meryem gökten nüzul etti¤in-
de onlar›n emiri (Mehdi) kendisine, "Gel bize namaz› k›ld›r" der. Ancak
O flu ümmete Allah'›n bir ikram› olarak "Sizin biriniz, di¤erlerinize
emirdir" cevab›n› verir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 80)

132 Mehdi ve Alt›nça¤


HZ. MEHD‹ D‹N‹ ASLINA DÖNDÜRECEKT‹R

Peygamberimiz'in hadislerinde yer alan bir di¤er konu ise, Hz. Meh-
di’nin ç›kaca¤› ortamda asl›ndan uzak bir ‹slam anlay›fl›n›n yayg›n ola-
ca¤›d›r. Peygamberimiz, kendisinden sonra bidatlarla (dine sonradan
eklenmifl hurafelerle) dolu bir ‹slam anlay›fl›n›n geliflece¤ini ve bu du-
rumun Hz. Mehdi taraf›ndan düzeltilece¤ini ve dinin asl›na döndürüle-
ce¤ini haber vermifltir:

Mehdi hiçbir bidat› b›rakmayacak. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil


Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
Mehdi kald›rmad›k bid'at b›rakmayacakt›r. Ahir zamanda ayn› pey-
gamber gibi dinin icablar›n› yerine getirecektir. (K›yamet Alametleri,
163)

Bilindi¤i gibi Peygamberimiz'in ve sahabenin vefatlar›ndan sonra di-


nin içine Kuran ile taban tabana z›t hurafeler, ibadet flekilleri sokul-
mufl, Resulullah ad›na say›s›z hadisler, hükümler uydurulmufltur. Ve
bunlar›n birço¤u günümüze kadar gelmifltir. Yüzy›llar süren bu süreç
içinde samimi Müslümanlar bunlar› elden geldi¤ince ay›klayarak dinin
asl›n› ayakta tutmaya çal›flt›larsa da, bugün ‹slam ad›na ortaya at›lan
birçok konunun Kuran’da yeri olmad›¤› aç›k bir gerçektir.
Hiç flüphesiz neyin dine uygun olup neyin olmad›¤› konusunda bafl-
vurulabilecek tek kaynak Kuran’d›r. Dolay›s›yla Hz. Mehdi’nin çok iyi
bir Kuran bilgisine sahip olaca¤› ve dine sonradan ilave edilmifl fazla-
l›klar› Kuran'› ölçü alarak ay›klay›p, gerçek dini ortaya ç›karmas› bek-
lenebilir. Hz. Mehdi’nin dini, ayn› Peygamberimiz'in uygulad›¤› gibi en
do¤ru biçimiyle tatbik edece¤ini afla¤›daki hadisler haber vermektedir:

Mehdi bizdendir (soyumuzdand›r) Allah bu dini nas›l bizimle bafllat-


m›flsa onunla sona erdirecektir. Ve onlar bizimle nas›l flirkten kurtul-
mufllarsa, onunla da fitneden kurtulacaklard›r. (Kitab-ül Burhan Fi Ala-
met-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 20)
Hz. Peygamber en baflta ‹slam› nas›l ayakta tuttuysa, Hz. Mehdi de
en sonunda ayn› flekilde ‹slam’› ayakta tutacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)

M. ‹smail Yusuf 133


Bugün birçok kifli din olarak babalar›ndan, dedelerinden gördükleri
‹slam anlay›fl›n› benimsemifl durumdad›r. Bir k›s›m dindarlar da, din
karfl›tlar› da ‹slam olarak bu dini ölçü almaktad›rlar. Oysa söz konusu
geleneksel din anlay›fl›n›n, Kuran’daki ‹slam’la çeliflen pek çok yönü
vard›r. Bu geleneksel din anlay›fl›, as›ls›z efsanelerden, say›s›z bat›l
inanç ve törenlere kadar uzanan çok fazla ayr›nt›ya sahiptir. Bu gele-
ne¤in takipçilerinden din ad›na pek çok hikaye, k›ssa, menk›be dinle-
mek mümkündür. Ancak a¤›zlar›ndan Kuran ayetleri ve onlar›n hik-
metlerine yönelik tek kelime dahi ç›kmaz. Bugün halk aras›nda dindar
olarak bilinen pek çok insan›n Kuran ayetleri konusunda oldukça bilgi-
siz olmas›, durumun çarp›kl›¤›n› ortaya koymaktad›r. Ne yaz›k ki bu
kifliler Kuran’› rehber edinmek yerine, belli bir gelene¤in getirdi¤i ka-
l›plar› esas almaktad›rlar. Böyle olunca da Kuran ayetleri hakk›nda dü-
flünmek, onlardaki hikmetleri yakalamaya çal›flmak gibi bir kayg›lar›
olmamakta, Kuran’dan uzaklaflarak ayr›nt›lar içinde bo¤ulmaktad›rlar.
Oysa Kuran'›n gözard› edildi¤i bir ortamda gerçek anlamda ‹slam’›n bi-
linmesi ve yaflanmas› imkans›zd›r. Nitekim Allah’›n Kuran'da bildirdi-
¤ine göre, ahiret günü Peygamberimiz kendi ümmetinin "Kuran'› terk
etti¤ini" söyleyecektir:

Ve elçi dedi ki: "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'› terke-


dilmifl (bir kitap) olarak b›rakt›lar." (Furkan Suresi, 30)

Kuran’› b›rak›p, ondan yüz çevirenleri ise Allah flöyle uyarmaktad›r:

Sana geçmifllerin haberlerinden bir bölümünü böylece aktar›yoruz.


Gerçekten, sana kat›m›zdan bir zikir verdik. Kim bundan yüz çevirirse,
flüphesiz k›yamet günü o, bir günah-yükü yüklenecektir. Onda ebedi
olarak kal›c›d›rlar. Bu, k›yamet günü onlar için ne kötü bir yüktür. (Ta -
ha Suresi, 99-101)

Birçok insan›n ‹slam’dan uzak durmas›n›n ana sebebi dinin oldu¤un-


dan çok farkl› biçimde sunulmas›d›r. Pek çok kifli, bu gelene¤e dayal›
dinin bir tak›m mant›ks›zl›klar ve, say›s›z çeliflki içerdi¤ini fark edebil-
mekte, do¤rular› ortaya ç›karacak birilerini aramaktad›r. Allah bunu
sa¤lama görevini herhangi bir insana de¤il, Hz. Mehdi’ye vermifltir. O
geldi¤inde vicdan sahibi herkesi rahats›z eden, Allah’a yak›nlaflmas›n›,

134 Mehdi ve Alt›nça¤


dini yaflamas›n› engelleyen bu durum sona erecektir. Çünkü Hz. Meh-
di bahsetti¤imiz tüm çarp›kl›klara son verecek, dinin asl›nda olmayan,
sonradan ilave edilmifl birçok hurafe, inan›fl ve ibadet flekillerini ‹s-
lam’dan temizleyecektir.
Hz. Mehdi’nin dini asl›na döndürme yönündeki bir di¤er faaliyeti ise
‹slam alemi içindeki ihtilaflar›, ayr›l›klar› ortadan kald›rmas›d›r. ‹slam
tarihinin en büyük alimlerinden biri olan Muhyiddin Arabi "Fütühat-ül
Mekkiye" isimli eserinde bu konuda flu tespiti bildirmifltir:

... Mehdi, dini Peygamber'in zaman›nda oldu¤u gibi aynen uygulaya-


cak. Yeryüzünde mezhepleri kald›racak. Halis hakiki dinden baflka hiç-
bir mezhep kalmayacak. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci,
K›yamet Alametleri, s.186-187)

‹çinde bulundu¤umuz dönemde, Müslümanlar›n en temel konularda


bile ihtilafa düfltükleri bir gerçektir. Oysa Allah, Kuran’da dinde ayr›l›-
¤a düflülmemesini emretmektedir:

‹flte sizin ümmetiniz bir tek ümmettir ve Ben de sizin Rabbinizim;


öyleyse Benden korkup-sak›n›n. Ancak onlar, ifllerini kendi aralar›nda
(farkl›) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla
yetinip sevinmektedir. (Muminun Suresi, 52-53)

Ki onlar Kur'an› parça-parça k›ld›lar. (Hicr Suresi, 91)

O: "Dini dosdo¤ru ayakta tutun ve onda ayr›l›¤a düflmeyin" diye din-


den Nuh'a vasiyet etti¤ini ve sana vahyetti¤imizi, ‹brahim'e, Musa'ya
ve ‹sa'ya vasiyet etti¤imizi sizin için de teflri' etti (bir fleriat k›ld›). Se-
nin kendilerini ça¤›rd›¤›n fley, müflriklere a¤›r geldi. Allah, diledi¤ini
buna seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete erdirir. (fiura Suresi,
13)

Bu, Allah'›n Kitab› flüphesiz hak olarak indirmesindendir. Kitap ko -


nusunda anlaflmazl›¤a düflenler ise uzak bir ayr›l›k içindedirler. (Baka -
ra Suresi, 176)

Hz. Mehdi’nin ayn› Hz. Muhammed gibi Kuran’› esas alaca¤›n› söyle-
mifltik. Hz. Mehdi –daha önceki bölümlerde yer verildi¤i gibi- Arap ol-

M. ‹smail Yusuf 135


mamas›na ra¤men Kuran’› çok iyi bilecek, o güne kadar bilinmeyen bir-
çok konuyu izah edecektir. Çünkü elçilerin birinci görevi tabi oldukla-
r› kitab› insanlara aç›klamakt›r:

Andolsun ki Allah, mü'minlere içlerinden, kendilerinden olan bir el-


çi göndermekle lütufta bulunmufltur. Onlara ayetlerini okuyor, onlar›
ar›nd›r›yor ve onlara Kitab› ve hikmeti ö¤retiyor. Ondan önce ise onlar
apaç›k bir sap›kl›k içindeydiler. (Al-i ‹mran Suresi, 164)

Kuran’da, ‹slam’›n yaflanmas› çok kolay bir din oldu¤u, hükümlerin


çok aç›k ve net oldu¤u bildirilmektedir. Nelerin hatal›, nelerin do¤ru
oldu¤u, hangi davran›fllar›n cennete hangilerinin cehenneme götürece-
¤i çok aç›k biçimde Kuran’da anlat›lm›flt›r.
- Allah, Kuran’da gerekli her türlü bilginin bulundu¤unu birçok ayet-
te bildirmifltir:

… Biz Kitap'ta hiç bir fleyi noksan b›rakmad›k, sonra onlar Rablerine
toplanacaklard›r. (Enam Suresi, 38)

... Biz Kitab› sana, her fleyin aç›klay›c›s›, Müslümanlara bir hidayet,
bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik. (Nahl Suresi, 89)

Böylece biz onu, Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda korkula-
cak fleyleri türlü flekillerde aç›klad›k; umulur ki korkup-sak›n›rlar ya da
onlar için düflünme oluflturur. (Taha Suresi, 113)

Andolsun, biz bu Kur'an'da, belki ö¤üt al›p-düflünürler diye, insan-


lar için her bir örnekten verdik. (Zümer Suresi, 27)

- Allah, Kendi koydu¤u kurallar haricinde din ad›na hükümler icat


edenleri ise flöyle uyarmaktad›r:

Ey iman edenler, Allah'›n sizin için helal k›ld›¤› güzel fleyleri haram
k›lmay›n ve haddi aflmay›n. fiüphesiz Allah, haddi aflanlar› sevmez.
(Maide Suresi, 87)

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolay›s›yla fluna helal, buna


haram demeyin. Çünkü Allah'a karfl› yalan uydurmufl olursunuz. fiüp-
hesiz Allah'a karfl› yalan uyduranlar kurtulufla ermezler. (Nahl Suresi,
116)

136 Mehdi ve Alt›nça¤


... Allah'›n kendilerine r›z›k olarak verdiklerini haram k›lanlar elbet-
te hüsrana u¤ram›fllard›r. Onlar, gerçekten flafl›r›p sapm›fllard›r ve do¤ -
ru yolu bulamam›fllard›r. (Enam Suresi, 140)

- ‹slam’›n yaflanmas› son derece kolay bir din oldu¤unu Allah flöyle
bildirmifltir:

O, sizleri seçmifl ve din konusunda size bir güçlük yüklememifltir...


(Hac Suresi, 78)

Allah, hiç kimseye güç yetirece¤inden baflkas›n› yüklemez (Bakara


Suresi, 286)

Allah (a¤›r yükleri) sizden hafifletmek ister: (Çünkü) insan zay›f ola-
rak yarat›lm›flt›r. (Nisa Suresi, 28)

... Allah size güçlük ç›karmak istemez, ama sizi temizlemek ve üze -
rinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki flükredersiniz. (Maide
Suresi, 6)

- Hz. Muhammed hakk›ndaki afla¤›daki ayette, peygamberin gelifl


amaçlar›ndan birinin insanlar›n üzerindeki a¤›r yükleri ve zincirleri in-
dirmek oldu¤u belirtilmektedir:

Onlar ki, yanlar›ndaki Tevrat'ta ve ‹ncil'de (gelece¤i) yaz›l› bulacak-


lar› ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara ma-
rufu (iyili¤i) emrediyor, münkeri (kötülü¤ü) yasakl›yor, temiz fleyleri
helal, murdar fleyleri haram k›l›yor ve onlar›n a¤›r yüklerini, üzerlerin-
deki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yar -
d›m edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; iflte kurtulufla
erenler bunlard›r. (Araf Suresi, 157)

Gerçek din, yukar›daki ayetlerde de haber verildi¤i gibi kolayl›k üze-


re kuruludur. Peygamber Efendimiz de pek çok hadisinde insanlara
zorluk ç›kart›lmamas› gerekti¤ini belirtmifltir:

Kolaylaflt›r›n›z, güçlefltirmeyiniz. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.


(El-Lü'lüü Vel-Mercan, 2/296)

M. ‹smail Yusuf 137


Allah beni ruhbaniyetle görevlendirmedi. Allah yan›nda dinin hay›r-
l›s› kolay tevhid yoludur. (Ramuz-El Ehadis, 2/498)

Dinde afl›r›l›ktan sak›n›n›z. Sizden öncekiler ancak bu yüzden helak


oldular. (Ramuz-El Ehadis, 1/176)

Elbette bahsetti¤imiz konu için Hz. Mehdi’nin baz› özeliklere sahip


olmas› gerekmektedir. Nitekim Bediüzzaman Mehdi'yi tan›mlarken
onun en büyük müceddid ve en büyük müçtehid oldu¤unu söyler.
Mehdi'nin en büyük müceddid oluflu, onun daha önce kimsenin yapma-
d›¤› kadar büyük bir tecdid (yenileme) hareketi yapaca¤›n› gösterir. "En
büyük müçtehid oldu¤una göre de, baflka müçtehitlerin önceden yap-
t›klar› içtihatlara göre de¤il, kendi içtihad›na göre davranacakt›r:

Cenab-› Hak… Ahir zaman›n en büyük fesad› zaman›nda, elbette en


büyük bir müctehid, en büyük müceddid, hem hakim, hem mehdi, hem
mürflid, hem kutb-u azam, olan bir zat'› nuraniyi gönderecek ve o zat
da ehl-i beyt-i nebeviden olacakt›r. (Mektubat, s. 411)

Bediüzzaman'›n belirtti¤i gibi Hz. Mehdi flimdiye kadar hiçbir ‹slam


aliminin sahip olmad›¤› bir yorumlama ve sonuç ç›karma yetene¤ine
sahip olacakt›r. Dahas› Hz. Mehdi bunlar›n hiçbirinde yan›lg›ya düflme-
yecek, her konuda en isabetli karar› verecektir. Bu Peygamberimiz'in
haber verdi¤i önemli bir gerçektir:

Mehdi benim izimi takip edecek, hataya düflmeyecektir. (K›yamet


Alametleri, s. 190)

Hz. Mehdi’ye Karfl› Ç›k›lmas›


Baz› ‹slam büyükleri, Hz. Mehdi’nin dini asl›na döndürme hareketi
s›ras›nda Müslümanlar›n ileri gelenlerinden, zaman›n alimlerinden
tepki görece¤ini bildirmifllerdir. Muhyiddin Arabi "Fütühat-ül Mekkiye"
isimli eserinde flöyle der:

... Mehdi, dini Peygamber'in zaman›nda oldu¤u gibi aynen uygulaya-


cak. Yeryüzünde mezhepleri kald›racak. Halis hakiki dinden baflka hiç-

138 Mehdi ve Alt›nça¤


bir mezhep kalmayacak. Onun düflmanlar›, içtihat alimlerini taklit
edenler olacakt›r. Çünkü onlar Mehdi'nin mezhep imamlar›n›n tersine
hükmetti¤ini gördüklerinde bundan hofllanmayacaklar, fakat karfl› da
gelmeyecekler. K›l›c›ndan korktuklar› için ister istemez hakimiyetine
boyun e¤ecekler.

Onun aç›k düflmanlar› Fukaha (f›k›h alimleri) olacak. Çünkü halk ara-
s›nda bir imtiyazlar› kalmayacak. Hatta ahkam konusunda ilimleri de
azalacak. Bu imam›n gelifliyle, alimlerin hükümlerindeki anlaflmazl›k-
lar› giderecek... fiayet elinde k›l›c› olmasayd› fakihler onun ölümüne
fetva verirlerdi. Lakin Allah onun k›l›ç ve cömertli¤i ile dünyaya hakim
k›lacakt›r. Ondan hem korkacak hem de ummayacaklar. Kalben ondan
nefret edecekler. Fakat buna ra¤men ister istemez hükmünü kabul ede-
cekler. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, K›yamet Alametle-
ri, s.186-187)

‹slam’›n gelmifl geçmifl en büyük alimlerinden oldu¤u ittifakla kabul


edilen ‹mam Rabbani bu konuda flunlar› söylemektedir:

Gelece¤i vaad edilen Mehdi, dinin tervicini (de¤erini art›rmay›), sün-


netin ihyas›n› (yeniden canland›rmas›n›) murad etti¤i (istedi¤i) zaman;
bid'at ehl-i ile ameli adet edinen (hurafelerle dolu bir dini yaflayan), ha-
sene (iyilik) zann› ile dini kar›flt›ran hayretle flöyle diyecektir: Bu kim-
se (yani Mehdi) dinimizi kald›rmak ve fleriat›m›z› izale (kald›rmak) is-
tiyor. (Mektubat-› Rabbani, 1/535)

Her iki alimin de birlefltikleri nokta Hz. Mehdi’ye zaman›n alimleri-


nin tepki gösterece¤idir. Çünkü Muhyiddin Arabi ve ‹mam Rabbani’ye
göre, Hz. Mehdi mezhep imamlar›n›n, içtihad alimlerinin tersine hü-
kümler de verebilecektir. Bunlar, Hz. Mehdi’yi dini de¤ifltirmeye, boz-
maya kalkmakla suçlayacaklard›r. ‹zahlardan anlafl›ld›¤› kadar›yla bu
gibi kifliler hiçbir zaman Hz. Mehdi’nin anlatt›¤› dini kabullenmeseler
de onun gücü alt›nda sineceklerdir. Asl›nda ondan nefret etmelerine
ra¤men bir zarar veremeyeceklerdir.
Asl›nda Mehdi'ye yap›lacak olan bu sald›r›, onun do¤ru yolda oldu-
¤unun en büyük ispat›d›r. Çünkü atalardan ö¤renilip yaflanan din yap›-
s›n› de¤ifltirdikleri için, birçok elçi tepki görmüfltür. Örne¤in Hz. Hud'a

M. ‹smail Yusuf 139


"Sen bize yaln›zca Allah'a kulluk etmemiz ve atalar›m›z›n tapmakta ol-
duklar›n› b›rakmam›z için mi geldin? E¤er gerçekten do¤ru isen, bize
vaadetti¤in fleyi getir, bakal›m." (Araf Suresi, 70) diyen Ad kavmi; ya da
Salih'e "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve ya -
rarl›l›klar) umulan biriydin. Atalar›m›z›n tapt›¤› fleylere tapmaktan sen
bizi engelleyecek misin? Do¤rusu senin davet etti¤in fleyden kuflku ve -
rici tereddüt içindeyiz." (Hud Suresi, 62) diyen Semud kavmi; ya da
Hz.Musa'ya karfl› "Bu düzüp uydurulmufl büyüden baflka bir fley de¤il-
dir. Biz geçmifl atalar›m›zdan bunu iflitmedik." (Kasas Suresi, 36) diyen
Firavun çevresi; ya da Peygamberimiz'e " Biz bunu, di¤er dinde iflitme -
dik, bu, içi bofl bir uydurmadan baflkas› de¤ildir." (Sad Suresi, 7) diyen
müflrikler hep ayn› nedenle Resuller'e karfl› tav›r alm›fllar, atalar›n›, on-
lardan ö¤rendikleri çarp›k, bidatlerle dolu dinlerini savunmaya kalk›fl-
m›fllard›r.
Bunlar›n en önemli özellikleri kendilerini dindar göstermeleri ve el-
çilere Allah ad›na, dinin menfaatlerini koruma u¤runa karfl› ç›kt›klar›-
n› iddia etmeleridir. Afla¤›daki ayette Allah ad›na yemin etmelerine
ra¤men Allah’›n peygamberini öldürmeye kalkan bu insan modelinden
bahsedilmektedir.

fiehirde dokuzlu bir çete vard›, yeryüzünde bozgunculuk ç›kar›yor-


lar ve dirlik-düzenlik b›rakm›yorlard›. Kendi aralar›nda Allah ad›na and
içerek, dediler ki: 'Gece mutlaka O'na ve ailesine bir bask›n düzenleye -
lim, sonra velisine: Ailesinin yok olufluna biz flahit olmad›k ve gerçek-
ten biz do¤ruyu söyleyenleriz, diyelim. 'Onlar hileli düzen kurdu. Biz
de (onlar›n hilesine karfl›) onlar›n fark›nda olmad›¤› bir düzen kurduk.
Art›k sen, onlar›n kurduklar› hileli-düzenin u¤rad›¤› sona bir bak; biz
onlar› ve kavimlerini topluca yerle bir ettik. (Neml Suresi, 45-51)

"Allah ad›na" peygamberi öldürmeye kalkan bu zihniyet, kuflkusuz


dini asl›na döndüren, dindeki bölünme ve parçalanmay› ortadan kald›-
rarak ‹slam’› peygamber devrindeki gibi saf biçimde uygulayacak olan
Hz. Mehdi'ye karfl› da eyleme geçmek isteyecektir. Ancak Allah'›n ona
verece¤i güç ve yard›m sayesinde bunu baflaramayacaklard›r. Muhyid-
din Arabi'nin "flayet elinde k›l›ç olmasayd›, onun ölümüne fetva verir-
lerdi" derken kastetti¤i de budur.

140 Mehdi ve Alt›nça¤


KURAN DO⁄RUYA GÖTÜRÜR
Ve gerçekten o, mü'minler için bir hidayet ve bir rahmettir.
(Neml Suresi, 77)
E¤er biz onu A'cemi (Arapça olmayan bir dilde) olan bir Kur'an
k›lsayd›k, herhalde derlerdi ki: "Onun ayetleri aç›klanmal› de¤il
miydi? Arap olana, A'cemi (arapça olmayan bir dil)mi?" De ki: "O,
iman edenler için bir hidayet ve bir flifad›r. ‹man etmeyenlerin ise
kulaklar›nda bir a¤›rl›k vard›r ve o (Kur'an), onlara karfl› bir kör -
lüktür. ‹flte onlara (sanki) uzak bir yerden seslenilir." (Fussilet Su -
resi, 44)
"O (Kur'an), 'gerçe¤e ve do¤ruya' yöneltip-iletiyor. Bu yüzden ona
iman ettik. Bundan böyle Rabbimize hiç kimseyi ortak koflmayaca-
¤›z." (Cin Suresi, 2)

KURAN Ö⁄ÜTTÜR
Hay›r; çünkü o (Kur'an), bir ö¤üttür. Art›k dileyen, onu 'düflünüp-
ö¤üt als›n.' (Abese Suresi, 11-12)
Oysa o (Kur'an), alemlere bir zikr (ö¤üt, hat›rlatma, hüküm ve üs-
tün bir fleref)den baflka bir fley de¤ildir. (Kalem Suresi, 52)
(Bu Kur'an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düflünsünler ve temiz ak›l sa -
hipleri ö¤üt als›nlar diye sana indirdi¤imiz mübarek bir kitapt›r.
(Sad Suresi, 29)
Andolsun, biz bu Kur'an'da, belki ö¤üt al›p-düflünürler diye, in-
sanlar için her bir örnekten verdik. (Zümer Suresi, 27)

KURAN EKS‹KS‹ZD‹R
…Biz Kitap'ta hiç bir fleyi noksan b›rakmad›k, sonra onlar Rable -
rine toplanacaklard›r. (Enam Suresi, 38)
.. Biz Kitab› sana, her fleyin aç›klay›c›s›, Müslümanlara bir hida-
yet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik. (Nahl Suresi, 89)

M. ‹smail Yusuf 141


Böylece biz onu, Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda korku -
lacak fleyleri türlü flekillerde aç›klad›k; umulur ki korkup-sak›n›rlar
ya da onlar için düflünme oluflturur. (Taha Suresi, 113)
Andolsun, biz bu Kur'an'da, belki ö¤üt al›p-düflünürler diye, in-
sanlar için her bir örnekten verdik. (Zümer Suresi, 27)

KURAN'IN SÖZÜNDE
ÇEL‹fiK‹ YOKTUR
Onlar hala Kur'an'› iyice düflünmüyorlar m›? E¤er o, Allah'tan bafl-
kas›n›n kat›ndan olsayd›, kuflkusuz içinde birçok ayk›r›l›klar (çelifl -
kiler, ihtilaflar) bulacaklard›. (Nisa Suresi, 82)
Hamd, Kitab› kulu üzerine indiren ve onda hiç bir çarp›kl›k k›l-
mayan Allah'a aittir. (Kehf Suresi, 1)
Çarp›kl›¤› olmayan Arapça bir Kur'an'd›r (bu). Umulur ki sak›n›r-
lar. (Zümer Suresi, 28)

KURAN ZOR DE⁄‹LD‹R


Andolsun Biz Kur'an'› zikr (ö¤üt al›p düflünmek) için kolaylaflt›r-
d›k. Fakat ö¤üt al›p-düflünen var m›? (Kamer Suresi, 17)

KURAN AÇIKTIR
Elif, Lam, Ra. Bunlar, kitab›n ve apaç›k olan Kur'an'›n ayetleridir.
(Hicr Suresi, 1)
Biz ona (Peygambere) fliir ö¤retmedik; (bu,) ona yak›flmaz da. O
yaln›zca bir ö¤üt ve apaç›k bir Kur'an'd›r. (Yasin Suresi, 69)
Ey Kitap Ehli, Kitaptan gizlemekte olduklar›n›z›n ço¤unu size
aç›klayan ve bir ço¤undan geçiveren elçimiz geldi. Size Allah'tan bir
nur ve apaç›k bir Kitap geldi. (Maide Suresi, 15)
Ey insanlar Rabbinizden size 'kesin bir kan›t (burhan)' geldi ve si-
ze apaç›k bir nur (Kur'an) indirdik. (Nisa Suresi, 174)

142 Mehdi ve Alt›nça¤


‹flte biz onu (Kur'an'›) apaç›k ayetler olarak indirdik; flüphesiz
Allah, diledi¤ini hidayete yöneltir. (Hac Suresi, 16)

KURAN'I ALLAH AÇIKLAMIfiTIR


Allah'tan baflka bir hakem mi ar›yay›m? Oysa O, size Kitab› aç›k-
lanm›fl olarak indirmifltir. Kendilerine Kitap verdiklerimiz, bunun
gerçekten Rabbinden hak olarak indirilmifl oldu¤unu bilmektedir-
ler. fiu halde, sak›n kuflkuya kap›lanlardan olma. (Enam Suresi, 114)
Allah size ayetleri aç›kl›yor; Allah bilendir, hüküm ve hikmet sa-
hibidir. (Nur Suresi, 18)
Ey iman edenler, sizden olmayanlar› s›rdafl edinmeyin. Onlar si-
ze kötülük ve zarar vermeye çal›fl›yor, size zorlu bir s›k›nt› verecek
fleyden hofllan›rlar. Bu¤z (ve düflmanl›klar›) a¤›zlar›ndan d›fla vur -
mufltur, sinelerinin gizli tuttuklar› ise, daha büyüktür. Size ayetle -
rimizi aç›klad›k; belki ak›l erdirirsiniz. (Al-i ‹mran Suresi, 118)
Bilin ki gerçekten Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir.
fiüphesiz Biz, umulur ki akl›n›z› kullan›rs›n›z diye size ayetleri
aç›klad›k. (Hadid Suresi, 17)

ALLAH’IN SÖZLER‹ TÜKENMEZ


De ki: "Rabbimin sözleri(ni yazmak) için deniz mürekkep olsa ve
yard›m için bir benzerini (bir o kadar›n›) dahi getirsek, Rabbimin
sözleri tükenmeden önce, elbette deniz tükeniverirdi. (Kehf Suresi,
109)

KURAN'A UYMAK
Rabbinizden size indirilene uyun, O'ndan baflka velilere uyma-
y›n. Ne az ö¤üt al›yorsunuz? (Araf Suresi, 3)
Ki onlar, sözü iflitirler ve en güzeline uyarlar. ‹flte onlar, Allah'›n
kendilerini hidayete erdirdi¤i kimselerdir ve onlar, temiz ak›l sa-
hipleridir. (Zümer Suresi, 18)

M. ‹smail Yusuf 143


Kitaba s›ms›k› sar›lanlar ve namaz› dosdo¤ru k›lanlar, flüphesiz
biz salih olanlar›n ecrini kaybetmeyiz. (Araf Suresi, 170)
Rabbinizden, size indirilenin en güzeline uyun; siz hiç fluurunda
de¤ilken, azab apans›z size gelip çatmadan evvel (Zümer Suresi,
55)
Bu indirdi¤imiz mübarek bir Kitap't›r. fiu halde O'na uyun ve kor-
kup-sak›n›n. Umulur ki esirgenirsiniz. (Enam Suresi, 155)
fiu halde, sana vahyedilene s›ms›k›-tutun; çünkü sen dosdo¤ru
bir yol üzerindesin. (Zuhruf Suresi, 43)

PEYGAMBER KURAN’A
GÖRE DAVRANIRDI
Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan baflka ilah yoktur. Ve
müflriklerden yüz çevir. (Enam Suresi, 106)
Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret.
O, hükmedenlerin en hay›rl›s›d›r. (Yunus Suresi, 109)
De ki: "Size Allah'›n hazineleri yan›mdad›r demiyorum, gayb› da
bilmiyorum ve ben size bir mele¤im de demiyorum. Ben, bana vah-
yedilenden baflkas›na uymam." De ki: "Kör olanla, gören bir olur
mu? Yine de düflünmeyecek misiniz?" (Enam Suresi, 50)
Onlara bir ayet getirmedi¤in zaman: "Sen onu derleyip-toplasana"
derler. De ki: "Ben, yaln›zca bana Rabbimden vahyolunana uyar›m.
Bu, Rabbinizden olan basiretlerdir; iman edecek bir topluluk için
bir hidayet ve bir rahmettir." (Araf Suresi, 203)
Onlara ayetlerimiz apaç›k belgeler olarak okundu¤unda, bizimle
karfl›laflmay› ummayanlar, derler ki: "Bundan baflka bir Kur'an getir
veya onu de¤ifltir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörme-
si olarak de¤ifltirmem benim için olacak fley de¤ildir. Ben, yaln›zca
bana vahyolunana uyar›m. E¤er Rabbime isyan edersem, gerçekten
ben, büyük günün azab›ndan korkar›m." (Yunus Suresi, 15)

144 Mehdi ve Alt›nça¤


De ki: "Ben elçilerden bir türedi de¤ilim, bana ve size ne yap›la -
ca¤›n› da bilemiyorum. Ben, yaln›zca bana vahyedilmekte olana
uyuyorum ve ben, apaç›k bir uyar›c›dan baflkas› de¤ilim." (Ahkaf
Suresi, 9)

KURAN'I TERK ETMEMEK


Ve elçi dedi ki: "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'› ter -
kedilmifl olarak b›rakt›lar." (Furkan Suresi, 30)
De ki: "Bu (Kur'an), büyük bir haberdir." Sizler ise, ondan yüz çe-
viriyorsunuz. (Sad Suresi, 67-68)
Kim bundan yüz çevirirse, flüphesiz k›yamet günü o, bir günah-
yükü yüklenecektir. (Taha Suresi, 100)

KURAN'I G‹ZLEMEY‹P ANLATMAK


Hakk› bat›l ile örtmeyin ve hakk› gizlemeyin. Siz (gerçe¤i) biliyor -
sunuz. (Bakara Suresi, 42)
Allah'›n indirdi¤i Kitaptan bir fleyi gözard› edip saklayanlar ve
onunla de¤eri az (bir fleyi) sat›n alanlar; onlar›n yedikleri, kar›nla-
r›nda ateflten baflkas› de¤ildir. Allah k›yamet günü onlarla konufl-
maz ve onlar› ar›nd›rmaz. Ve onlar için ac› bir azab vard›r. (Bakara
Suresi, 174)

Gerçekten, apaç›k belgelerden indirdiklerimizi ve insanlar için


Kitapta aç›klad›¤›m›z hidayeti gizlemekte olanlar; iflte onlara, hem
Allah lanet eder, hem de (bütün) lanet ediciler. (Bakara Suresi, 159)

HARAM VE HELALLER‹ ALLAH AÇIKLAR


Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolay›s›yla fluna helal, bu -
na haram demeyin. Çünkü Allah'a karfl› yalan uydurmufl olursunuz.
fiüphesiz Allah'a karfl› yalan uyduranlar kurtulufla ermezler. (Nahl
Suresi, 116)

M. ‹smail Yusuf 145


De ki: "Allah'›n kullar› için ç›kard›¤› ziyneti ve temiz r›z›klar› kim
haram k›lm›flt›r?" De ki: "Bunlar, dünya hayat›nda iman edenler için-
dir, k›yamet günü ise yaln›zca onlar›nd›r." Bilen bir topluluk için
ayetleri böyle birer birer aç›klar›z. (Araf Suresi, 32)
De ki: "Allah'›n sizin için indirdi¤i sizin bir k›sm›n› haram ve he -
lal k›ld›¤›n›z r›z›ktan, haber var m›? Söyler misiniz?" De ki: "Allah
m› size izin verdi, yoksa Allah hakk›nda yalan uydurup iftira m›
ediyorsunuz?" (Yunus Suresi, 59)
Çocuklar›n› hiç bir bilgiye dayanmaks›z›n ak›ls›zca öldürenler ile
Allah'a karfl› yalan yere iftira düzüp Allah'›n kendilerine r›z›k ola-
rak verdiklerini haram k›lanlar elbette hüsrana u¤ram›fllard›r. On-
lar, gerçekten flafl›r›p sapm›fllard›r ve do¤ru yolu bulamam›fllard›r.
(Enam Suresi, 140)
Ey iman edenler, Allah'›n sizin için helal k›ld›¤› güzel fleyleri ha -
ram k›lmay›n ve haddi aflmay›n. fiüphesiz Allah, haddi aflanlar› sev -
mez. (Maide Suresi, 87)
De ki: "Gerçekten Allah'›n bunu haram k›ld›¤›na flehadet edecek
flahidlerinizi getirin." fiayet onlar, flehadet edecek olurlarsa sen on -
larla birlikte flehadet etme. Ayetlerimizi yalan sayanlar›n ve ahirete
inanmayanlar›n heva (istek ve tutku)lar›na uyma; onlar (birtak›m
güçleri ve varl›klar›) Rablerine denk tutmaktad›rlar. (Enam Suresi,
150)
Ne oluyor ki size, kaç›n›lmaz bir ihtiyaçla karfl› karfl›ya kalman›z
d›fl›nda, O, size haram k›ld›klar›n› ayr› ayr› aç›klam›flken, üzerinde
Allah'›n ismi an›lan fleyleri yemiyorsunuz? Gerçekten ço¤u, bir ilim
olmaks›n›z kendi heva (istek ve tutku)lar›yla (kimilerini) sapt›r›yor-
lar. fiüphesiz, senin Rabbin haddi aflanlar› en iyi bilendir. (Enam Su-
resi, 119)

146 Mehdi ve Alt›nça¤


KURAN ‹LE HÜKMETMEK
Sana da önündeki kitap(lar)› do¤rulay›c› ve ona 'bir flahid-gözetle-
yici' olarak Kitab'› (Kuran'›) indirdik. Öyleyse aralar›nda Allah'›n in-
dirdi¤iyle hükmet ve sana gelen haktan sap›p onlar›n heva (istek ve
tutku)lar›na uyma. Sizden her biriniz için bir fleriat ve bir yol-yön-
tem k›ld›k. E¤er Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet k›lard›; ancak
(bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Art›k hay›rlarda yar›fl›n›z.
Tümünüzün dönüflü Allah'ad›r. Hakk›nda anlaflmazl›¤a düfltü¤ünüz
fleyleri size haber verecektir. (Maide Suresi, 48)
Aralar›nda Allah'›n indirdi¤iyle hükmet ve onlar›n hevalar›na uy-
ma. Allah'›n sana indirdiklerinin bir k›sm›ndan seni flafl›rtmamalar›
için onlardan sak›n. fiayet yüz çevirirlerse, bil ki, Allah bir k›s›m gü -
nahlar› nedeniyle onlara bir musibeti tatt›rmak istemektedir. fiüp-
hesiz, insanlar›n ço¤u fas›klard›r. (Maide Suresi, 49)
Onlar hala cahiliye hükmünü mü ar›yorlar? Kesin bilgiyle inanan
bir topluluk için hükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir? (Maide
Suresi, 50)
‹flte böylece biz onu (Kur'an'›) Arapça bir hüküm olarak indirdik.
Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onlar›n heva (istek ve tut -
ku)lar›na uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir yard›mc›, dost,
ne bir koruyucu vard›r. (Rad Suresi, 37)
fiüphesiz, Allah'›n sana gösterdi¤i gibi insanlar aras›nda hükmet-
men için biz sana Kitab› hak olarak indirdik. (Sak›n) Hainlerin savu-
nucusu olma. (Nisa Suresi, 105)
Size ne oluyor? Nas›l hüküm veriyorsunuz? Yoksa ders okumak -
ta oldu¤unuz bir kitap m› var? (Kalem Suresi, 36-37)

M. ‹smail Yusuf 147


Kuran'ı Kerim'de
Ahir Zaman
uran-› Kerim, hükmü k›yamete kadar geçerli olan, mü-
minlerin hayatlar›n›n her an›n› kapsayan, her hükmün
eksiksiz yer ald›¤› Allah’›n kitab›d›r. Kuran’›n en büyük
mucizesi, ilk vahyin inmesinden bu yana, her as›rda ya-
flayan tüm Müslümanlara hitap etmesidir.
‹slam ahlak›n›n dünyaya hakim olmas›, Peygamberi-
miz'in vefat›ndan sonra k›yamete kadar gerçekleflecek olan alametlerin
en önemlisidir. Mehdi ise, bu hakimiyetin bafl›ndan sonuna kadar en
önemli flahsiyetidir. Kuran'› Kerim’de, yukar›da söyledi¤imiz mucizesi
itibariyle bu konu ve kifli hakk›nda pek çok iflari manada ayet bulun-
maktad›r. Kuran’da Müslümanlar›n ‹slam ahlak›n› yeryüzünde hakim
k›lacaklar›na iflaret eden ayetlerden birisi de Nur Suresi’nde geçmekte-
dir:

Allah içinizden iman edenlere ve salih amelde bulunanlara vaadet-


mifltir: Hiç flüphesiz onlardan öncekileri nas›l ‘güç ve iktidar sahibi’ k›l-
d›ysa, onlar› da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ k›lacak, kendileri
için seçip be¤endi¤i dinlerini kendilerine yerleflik k›l›p sa¤lamlaflt›ra -
cak ve onlar› korkular›ndan sonra güvenli¤e çevirecektir. Onlar, yaln›z-
ca bana ibadet ederler ve bana hiçbir fleyi ortak koflmazlar. Kim bun-
dan sonra inkar ederse, iflte onlar fas›kt›r. (Nur Suresi, 55)

Peygamber Efendimiz'in, Mehdiyet konusuna Kuran'da iflaret oldu-


¤unu bildiren çeflitli hadisleri de vard›r. Bu hadislerden birkaç› flöyle-
dir:

Mehdi t›pk› Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir.


(K›yamet Alametleri, s. 183/ El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar s. 32/Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s.
10)

148 Mehdi ve Alt›nça¤


Bu hadis, Kuran’da yer alan Zülkarneyn ve Süleyman k›ssalar›n›,
Mehdi konusuyla ba¤lant›l› olarak, incelememize iflaret etmektedir.
Afla¤›daki hadislerle de Kehf ve Talut k›ssalar›nda ahir zamana ba-
kan çok önemli iflaretler oldu¤u bildirilmektedir. Peygamber Efendimi-
zin, Mehdi ve yard›mc›lar› ile ilgili hadislerini çok çeflitli flekillerde an-
latabilece¤i halde özellikle Kuran k›ssalar›yla ba¤lant› kurarak anlat-
mas›, söyledi¤imiz meseleye çok kuvvetli bir delil teflkil etmektedir:

Ashab-› Kehf, Mehdi'nin yard›mc›lar› olacakt›r. (Kitab ul Burhan Fi


Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 59))
Mehdi'nin yard›mc›lar›n›n say›s› Talut ile nehri geçenler kadard›r.
(Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 17)

Ayetlerde de Kuran'daki k›ssalar›n üzerinde düflünmemiz ve onlar-


dan ibretler ç›karmam›z ö¤ütlenmektedir:

Andolsun, onlar›n k›ssalar›nda temiz ak›l sahipleri için ibretler var -


d›r. (Bu Kur'an) düzüp uydurulacak bir söz de¤ildir, ancak kendinden
öncekilerin do¤rulay›c›s›, her fleyin 'çeflitli biçimlerde aç›klamas›' ve
iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi,
111)

Andolsun, bu Kur'an'da her örnekten insanlar için çeflitli aç›klama -


larda bulunduk. ‹nsanlar›n ço¤u ise ancak inkarda ayak direttiler. (‹sra
Suresi, 89)

Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için biz her örnekten çeflitli aç›kla -


malarda bulunduk. ‹nsan, her fleyden çok tart›flmac›d›r. (Kehf Suresi,
54)

Andolsun, Biz bu Kur'an'da, belki ö¤üt al›p-düflünürler diye, insan-


lar için her bir örnekten verdik. (Zümer Suresi, 27)

Andolsun, Yusuf ve kardefllerinde soranlar için ayetler (ibretler) var -


d›r. (Yusuf Suresi, 7)

M. ‹smail Yusuf 149


KEHF SURES‹'NDE AH‹R ZAMANA BAKAN ‹fiARETLER

Hz. Muhammed ahir zamanda hakim olacak inkarc› düflünce siste-


minden korunmalar› ve fitnelerinden kurtulmalar› için Müslümanlara
Kehf Suresi'ni okumalar›n› tavsiye etmifltir:

Sizden kim Deccal'e yetiflirse Kehf suresinin evvelini onun üzerine


okusun, bu surenin sonu Deccalin fitnesinden kurtuluflunuzdur. (Sü-
nen-i Ebu Davud, 5/121)

Maden b. Ebu Talha'dan rivayet edilmifltir: "Kim Kehf suresinin evve-


linden on ayeti ezberlerse Deccal'in fitnesinden emin olur."

Ebu Davud dedi ki: "Düfltu Vaide, Katade'den böyle nakletti, ancak o
flöyle dedi: 'Kim Kehf suresinin sonlar›ndan on ayet ezberlerse', fiube
ise Katade'den rivayetinde, 'Kehf suresinin ahirinden' dedi". (Sünen-i
Ebu Davud, 5/122)

Ebu Derda'dan rivayet edilmifltir. Peygamber buyurdu ki: "Her kim


Kehf suresinin bafl›ndan üç ayet okursa Deccal fitnesinden korunmufl
olur." (Sünen-i Tirmizi, 5/30)

Ebu Ümame el- Bahili'den rivayet edilmifltir: "... kim onun (Deccal'›n)
cehenneminin belas›na u¤rarsa Allah'tan yard›m dilesin ve Kehf sure-
sinin ilk ayetlerini okusun ki atefl ‹brahim'e oldu¤u gibi bu atefl de o
kimseye so¤uk ve selamet olsun." (Sünen-i ‹bni Mace, 10/332)

Bir baflka hadiste flöyle buyurulmufltur:

... Her kim Deccal'in atefli ile ibtila ve imtihan edilirse Allah'tan yar-
d›m istesin ve Kehf suresinin bafl taraf›ndaki ayetleri okusun. Bu suret-
le Deccal'in, atefli ona karfl› so¤uk ve selamet olur. (Ölüm-K›yamet-Ahi-
ret ve Ahirzaman Alametleri, s. 494)

Hz. Muhammed’in Müslümanlara Kehf suresi’ni mutlaka okumalar›n›


tavsiye etmesinin en önemli sebeplerinden biri, kuflkusuz Kehf Suresi-
nin günümüze bakan çok önemli iflaretler tafl›mas›ndand›r. Kehf Sure-
sinde, ahir zamanda Mehdi’nin mücadele edece¤i inkarc› sistemden, bu
fikri ak›mlardan nas›l korunulaca¤›ndan bahsedilmekte ve Müslüman-

150 Mehdi ve Alt›nça¤


lar›n istifade edebilece¤i plan, taktik ve stratejiler tarif edilmektedir.
Hadislere göre, bu fitneyi tüm insanlara duyuracak olan Hz. Mehdi
ve yard›mc›lar› olacakt›r. Hz. Mehdi zaman›nda uyanarak, ona tabi ola-
cak Ashab-› Kehf'den bahseden surenin okunmas› tavsiye olunarak,
belki de bu kutlu kiflilerin Deccal fitnesine karfl› yapacaklar› mücadele-
nin özelliklerine iflaret ediliyor olabilir. Kehf suresinin Kuran-› Ke-
rim'deki s›ra numaras› (18) ile toplam ayet say›s›n›n (110) çarp›m›
1980 rakam›n› vermektedir.

SIRA SURE AYET


... ... ...
... ... ...
16 Nahl Suresi 128
17 ‹sra Suresi 111
18 Kehf Suresi 110. 18 X 110 = 1980
19 Meryem Suresi 98
20 Ta-ha Suresi 135
... ... ...
... ... ...

1980 tarihinin Hz. Mehdi'nin ç›k›fl tarihi olarak ehl-i sünnet alimleri-
nin ço¤unlu¤unun ittifakla kabul ettikleri Hicri 14. as›r bafl›na (1400)
rastlamas› Mehdiyet konusunun Kehf suresi ile ba¤lant›l› olabilece¤ini
bizlere iflaret etmektedir. (En do¤rusunu Allah bilir.)
Hz. Muhammed bir hadisinde Mehdi'nin yard›mc›lar›n› bu suredeki
k›ssalar› anlat›lan ASHAB-I KEHF'e (ma¤ara arkadafllar›na) benzetmek-
tedir. Acaba 1980 tarihi Mehdi'ye yard›mc› olacak bu gençlerin uyan-
d›klar› ve mücadeleye bafllad›klar› tarihini mi vermektedir?

‹mam Ebu ‹shak Salebi tefsirinde Kehf k›ssas›n› anlat›rken diyor ki:
"Mehdi ç›kt›¤› zaman Ehl-i Kehf'e gidip selam verince Allah onlar› diril-
tecek ve Mehdi'nin yan›nda yerlerini alacaklard›r." (Kitab ul Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 39)

M. ‹smail Yusuf 151


Ashab-› Kehf Mehdi’nin yard›mc›lar› olacakt›r. (Kitab ul Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 59)

Bu rivayette Ashab-› Kehf k›ssas›n›n bir benzerinin gerçek Ashab-›


Kehf'e benzetilen Mehdi ve yard›mc›lar›nca, bir kez daha yaflanaca¤›na
iflaret ediliyor olabilir. Hz. Mehdi'nin Ashab-› Kehf'e selam vermesi,
belki de yard›mc›lar› ile sonradan tan›flacaklar›na ve onlar› kendisi ile
birlikte dine hizmet etmeye ça¤›raca¤›na iflaret etmektedir. Rivayette
geçen "diriltme"den kastedilen ise, geçmiflte yaflam›fl Ashab-› Kehf'in
günümüzde tekrar canlan›p hayat bulmalar› de¤il, Mehdi zaman›nda
yaflayacak ve ona yard›mc› olacak benzeri gençlerin gaflet uykusundan
uyan›p, kendilerinin fark›na varmalar› ve Mehdi'nin yan›nda yer al›p,
göreve bafllamalar› olabilir.

ASHAB-I KEHF (MA⁄ARA ARKADAfiLARI) KISSASI

Kuran k›ssalar› aras›nda pek çok iflari anlam içeren ve üzerinde her
düflünüldü¤ünde yeni anlamlar kazanan k›ssalardan biri de Kehf k›ssa-
s›d›r. Peygamber Efendimiz ve pek çok ‹slam Büyü¤ü de bu k›ssada yer
alan iflaretlere dikkat çekmifllerdir. Kehf k›ssas›nda ahir zamana ve ‹s-
lam ahlak›n› yaflayan gençlerin dinden uzak kiflilerle yapt›klar› müca-
deleye bakan çok önemli iflaretler bulunmaktad›r.

Ashab’› Kehf Gençlerden Oluflan Bir Topluluktur


Kehf k›ssas›nda Allah'› tan›mayan, inananlara karfl› bask› ve zulüm
uygulayan bir topluluktan uzaklaflarak, sak›nmak için bir ma¤araya s›-
¤›nan gençlerden söz edilir:

Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini bizim flafl›lacak ayetlerimizden mi


sand›n? O gençler, ma¤araya s›¤›nd›klar› zaman, demifllerdi ki: "Rabbi-
miz, kat›ndan bize bir rahmet ver ve iflimizden bize do¤ruyu kolaylafl-
t›r (bizi baflar›l› k›l). (Kehf Suresi, 9-10)

Biz sana onlar›n haberlerini bir gerçek olarak aktar›yoruz. Gerçekten


onlar Rablerine iman etmifl gençlerdi ve biz de onlar›n hidayetlerini
artt›rm›flt›k. (Kehf Suresi, 13)

Mehdi'nin yard›mc›lar› da hadislerde belirtildi¤i üzere genç bir top-


luluktur. Bu konudaki hadislerden baz›lar› flunlard›r:

152 Mehdi ve Alt›nça¤


Hz. Ali rivayet etmifltir: (Mehdi) bizden, Kureyfl'den bir gençtir, ayn›
zamanda gelip Allah yolunda onu (hazineleri-mallar›) taksim edecektir.
"K›yamet Alametleri, s. 202)

Hz. Ammar b. Yasir'den rivayet edilmifltir: "Ya Abbas! Bu ifli Allah be-
nimle bafllatt›, senin sülalenden biri ile bitirecek o delikanl› (Mehdi)
dünyay› evvelce zulümle doldu¤u gibi tekrar adeletle dolduracakt›r."
(Rumuz El-Ahadis, s. 498, Dare Kutni'nin Sünen'i)
Mehdi bizden Ehl-i Beyt'ten bir gençtir. ‹htiyarlar›n›z ona yetiflmeye-
cek, gençleriniz ise onu ümit edeceklerdir. Allah diledi¤ini yapacakt›r.
(Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 23)

Mehdi'nin bayraktar›, sakal› hafif, rengi sar›, küçük bir genç olacak-
t›r. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 51)

Onun bayraktar› do¤udan Temimi soyuna mensup bir genç olacak-


t›r. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)

Say›lar› Çok Azd›r, Küçük Bir Topluluktur


Allah iman eden bu gençlerin say›s›n›n çok az oldu¤unu bildirmek-
tedir:

(Sonra gelen kuflaklar) Diyecekler ki: "Üç'tüler, onlar›n dördüncüsü


köpekleridir." Ve: "Befltiler, onlar›n alt›nc›s› köpekleridir" diyecekler.
(Bu,) Bilinmeyene (gayba) tafl atmakt›r. "Yedidirler, onlar›n sekizincisi
köpekleridir" diyecekler. De ki: "Rabbim, onlar›n say›s›n› daha iyi bilir,
onlar› pek az (insan) d›fl›nda kimse bilemez." Öyleyse onlar konusun-
da aç›kta olan bir tart›flmadan baflka tart›flma ve onlar hakk›nda bun-
lardan hiç kimseye bir fley sorma. (Kehf Suresi, 22)

Hz. Mehdi'nin yard›mc›lar› da, gerçek Ashab-› Kehf gibi say›lar› az


olan bir cemaattir:

Bu vezirler 10'dan afla¤› fakat 5'ten yukar› olacakt›r. (Bu vezirler)


Memleket ifllerinin a¤›rl›klar›n› Mehdi ile paylaflacaklar. 9 (dokuz) kifli-
den ibaret olacaklar. (K›yamet Alametleri, s. 187)

M. ‹smail Yusuf 153


... Mehdi'nin Süfyani ile savafl›nda) en büyük ordusu 313 kiflinin ku-
mandas›n› elinde tutarak etrafa meydan okuyacakt›r. (K›yamet Alamet-
leri, s. 169)

Ebu Cafer Muhammed b. Ali'den rivayet edildi¤ine göre; Mehdi daha


ç›kmadan önce onun bir arkadafl› ona tabi olan baz› insanlarla karfl›la-
flacaklar ve "Siz burada kaç kiflisiniz" diye soracakt›r. Onlar da "40 ki-
fliyiz" cevab›n› vereceklerdir.

Mehdi'nin yard›mc›lar› ile ilgili bu farkl› rivayetler muhtelif geliflme


safhalar›na iflaret etmektedir. Mücadelelerinin bafllar›nda say›lar› çok
azken, sonralar› 313'e kadar ç›kmaktad›r.
Bediüzzaman Said Nursi bu yard›mc›lar›n azl›¤›na ra¤men k›ymetle-
rinin büyüklü¤ünü flöyle ifade etmektedir:

... Bu vazifenin istinad etti¤i kuvvet ve manevi ordusu, yaln›z ihlas


ve sadakat ve tesanüd s›fatlar›na tam sahip olan bir k›s›m flakirdlerdir.
Ne kadar da az da olsalar manen bir ordu kadar kuvvetli ve k›ymetli sa-
y›l›rlar. (Emirda¤ Lahikas›, s. 259)

Allah’a imanlar› çok güçlüdür


Allah ayetlerinde ma¤araya s›¤›nan bu gençlerin iman› çok güçlü, ka-
rarl›, k›nay›c›n›n k›namas›ndan korkmayan, Allah’a gönülden ba¤l›
Müslümanlar olduklar›n› bildirir:

Biz sana onlar›n haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktar›yoruz. Ger-
çekten onlar Rablerine iman etmifl gençlerdi ve biz de onlar›n hidayet-
lerini artt›rm›flt›k. Onlar›n kalpleri üzerinde (sabr› ve kararl›l›¤›) rabtet-
mifltik; (Krala karfl›) K›yam ettiklerinde demifllerdi ki: "Bizim Rabbimiz,
göklerin ve yerin Rabbi'dir; ilah olarak biz O'ndan baflkas›na kesinlikle
tapmay›z, (e¤er tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçe¤in d›fl›na
ç›kar›z." (Kehf Suresi, 13-14)

Hz. Mehdi ve yard›mc›lar› da Allah'a karfl› son derece boyun e¤ici ve


imanlar› kuvvetli gençlerdir.

154 Mehdi ve Alt›nça¤


Hz. Mehdi, Allah'tan çok korkan birisi olacakt›r. Aynen, kartal cinsin-
den nesir kuflunun kanatlar›yla titremesi gibi Allah'tan korkacakt›r. (Ki-
tab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 53)
Onlar Allah'›n has kullar›d›r. (K›yamet Alametleri, s....)

Onlar›n kalbleri demir gibidir ve onlar gündüz aslan gece de abiddir-


ler. (Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 57)

Muhakkak ki onlar hidayet sancaklar›d›r. (Ramuz el-Ehadis, 1/153)

Allah yolunda hiçbir k›nayan›n k›namas›ndan korkmayan seçkin


Müslümanlard›r. (Sünen-i ‹bni Mace, 10/259)

‹çinde yaflad›klar› kavim dinden uzaklaflm›flt›r


Kehf ehlinin yaflad›¤› dönemde kavimleri Allah’a aç›kça flirk koflmak-
ta, Allah’›n varl›¤›n› inkar etmektedirler. Dinden tamamen uzaklaflm›fl-
lar, dini yaflayanlara da düflman kesilmifllerdir:

"fiunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan baflkas›n› ilahlar edindiler, on-


lara apaç›k bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karfl›
yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?" (Kehf Suresi, 15)

"Çünkü onlar üzerinize ç›k›p gelirlerse, sizi tafla tutarlar veya dinle -
rine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtulufl bulamazs›n›z."
(Kehf Suresi, 20)

Ayetlerde de görüldü¤ü gibi Ashab-› Kehf devrinde halk, zaman›n in-


karc› sisteminin zoruyla art›k Allah'a inanmaz olmufllard›r. Halk tekrar
putlara tapmaya, Allah'›n haram etti¤i bütün fiilleri ifllemeye bafllam›fl-
t›r. ‹flte Hz. Mehdi ve yard›mc›lar›n›n ç›k›fl› öncesinde de buna benzer
bir durum olaca¤› hadis-i fleriflerde haber verilmifltir:

Alenen ve apaç›k Allahu Teala inkar edilinceye kadar Hz. Mehdi gel-
mez. (Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 27)

Bir hadis-i flerifte Resulullah efendimiz flöyle buyurmufltur: Küfür


her yan› istila edip hükmü cemiyet içinde aflikare ifllenmedikçe Mehdi
zuhur etmez. (Mektubat-› Rabbani, 2/258)

M. ‹smail Yusuf 155


Hz. Mehdi, bütün haramlar›n helal say›ld›¤› büyük bir fitneden son-
ra ç›kacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s.
39)
Hiçbir taraf›n ondan mahfuz kalmayaca¤› bir fitne zuhur edecek, bu
fitne kald›¤› yerden hemen baflka bir tarafa yay›lacak ve bu durum bir
münadinin semadan seslenerek "Ey insanlar, emiriniz art›k Mehdi'dir."
demesine kadar devam edecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Meh-
diyy-il Muntazar, s. 24)

Ahir zamanda ümmetimin bafl›na, sultanlar›ndan fliddetli belalar ge-


lir, öyle ki yerler Müslümanlara dar gelir. O zaman Allah, daha önce zu-
lümle dolu olan dünyay› adaletle dolduran benim soyumdan birisini
(Mehdi) gönderecektir. (Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Za-
man, s. 12)

‹nkarc› Yap›ya Karfl›d›rlar


Kehf ehli içinde yaflad›klar› toplumun Allah’› aç›kça inkar etmesini
engellemek, onlar› Allah’a imana ça¤›rmak isterler, ama tebli¤leri bir
fayda vermez:

… (Krala karfl›) K›yam ettiklerinde demifllerdi ki: "Bizim Rabbimiz,


göklerin ve yerin Rabbi'dir; ilah olarak biz O'ndan baflkas›na kesinlikle
tapmay›z, (e¤er tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçe¤in d›fl›na
ç›kar›z. fiunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan baflkas›n› ilahlar edindiler,
onlara apaç›k bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a
karfl› yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? (Kehf Suresi,
14-15)

Çünkü kavimleri inkarc› düzene uymufltur:

"fiunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan baflkas›n› ilahlar edindiler..."


(Kehf Suresi, 15)

‹nkarc› topluluktan ve onlar›n tapt›klar›ndan kopup ayr›l›rlar:

156 Mehdi ve Alt›nça¤


(‹çlerinden biri demiflti ki:) "Madem ki siz onlardan ve Allah'tan bafl -
ka tapt›klar›ndan kopup-ayr›ld›n›z, o halde, (da¤lara çekilip) ma¤araya
s›¤›n›n da Rabbiniz size rahmetinden (bolca bir miktar›n›) yays›n ve
iflinizden size bir yarar kolaylaflt›rs›n." (Kehf Suresi, 16)

Ma¤arada Çok Uzun Süre Kal›rlar


Kehf ehli ma¤arada çok uzun süre kal›r. Bu gençlerin ma¤arada 309
y›l kalmalar›, günümüzde bilimsel olarak da ispatlanm›fl olan zaman›n
izafiyeti konusuna iflaret etmektedir. Kehf suresinde geçen H›z›r ve
Zülkarneyn k›ssalar›nda da iflari olarak anlat›lan zamans›zl›k konusun-
dan, Kuran’›n pek çok ayetinde bahsedilmektedir.

Böylelikle ma¤arada y›llar y›l› onlar›n kulaklar›na vurduk (derin bir


uyku verdik). (Kehf Suresi, 11)

Onlar ma¤aralar›nda üç yüz y›l kald›lar ve dokuz (y›l) daha katt›lar.


(Kehf Suresi, 25)

Ma¤arada Yaflananlar

(Onlara bakt›¤›nda) Görürsün ki, günefl do¤du¤unda ma¤aralar›na


sa¤ yandan yönelir, batt›¤›nda onlar› sol yandan keser-geçerdi ve on-
lar da onun (ma¤aran›n) genifl bofllu¤undalard›. Bu, Allah'›n ayetlerin-
dendir. Allah, kime hidayet verirse, iflte hidayet bulan odur, kimi sap-
t›r›rsa onun için asla do¤ru-yolu gösterici bir veli bulamazs›n. Sen on-
lar› uyan›k san›rs›n, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuflmufllard›r. Biz
onlar› sa¤ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzat-
m›fl yat›yordu. Onlar› görmüfl olsayd›n, geri dönüp onlardan kaçard›n,
onlardan içini korku kaplard›. (Kehf Suresi, 17-18)

Daha Sonra Uyan›p Kavimlerinin Aras›na Kar›fl›rlar

Böylece, aralar›nda bir sorgulama yaps›nlar diye onlar› dirilttik


(uyand›rd›k). ‹çlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kald›n›z?" Dediler
ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) k›sm› kadar kald›k." Dediler ki:
"Ne kadar kald›¤›n›z› Rabbiniz daha iyi bilir; flimdi birinizi bu paran›z-

M. ‹smail Yusuf 157


la flehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baks›n, size ondan bir r›-
z›k getirsin; ancak oldukça nazik davrans›n ve sak›n sizi kimseye sez-
dirmesin. Çünkü onlar üzerinize ç›k›p gelirlerse, sizi tafla tutarlar ve -
ya dinlerine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtulufl bula -
mazs›n›z. (Kehf Suresi, 19-20)

Düflmanlar›na Karfl› Çok Dikkatli Ve Tedbirlidirler

Böylece, aralar›nda bir sorgulama yaps›nlar diye onlar› dirilttik


(uyand›rd›k). ‹çlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kald›n›z?" Dediler
ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) k›sm› kadar kald›k." Dediler ki:
"Ne kadar kald›¤›n›z› Rabbiniz daha iyi bilir; flimdi birinizi bu paran›z-
la flehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baks›n, size ondan bir r›-
z›k getirsin; ancak oldukça nazik davrans›n ve sak›n sizi kimseye sez-
dirmesin. Çünkü onlar üzerinize ç›k›p gelirlerse, sizi tafla tutarlar ve -
ya dinlerine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtulufl bula-
mazs›n›z." (Kehf Suresi, 19-20)

Hz. Mehdi ve yard›mc›lar›n›n da ayn› Ashab-› Kehf gibi çok temkinli


hareket edeceklerini, ‹slam ahlak›n› tebli¤ etme çal›flmalar›n› çok dik-
katli ve sükunet içinde yürüteceklerini hadis-i fleriflerden anl›yoruz:

Mehdi askerleriyle birlikte yola ç›kacak ve gayet sükünet içinde yü-


rüyecektir. (K›yamet Alametleri, s. 173)

Gençler Kapal› Bir Mekanda Bulunuyorlar

O gençler, ma¤araya s›¤›nd›klar› zaman, demifllerdi ki: "Rabbimiz,


kat›ndan bize bir rahmet ver ve iflimizden bize do¤ruyu kolaylaflt›r (bi-
zi baflar›l› k›l). (Kehf Suresi, 10)

Ashab-› Kehf'in s›¤›nd›¤› ma¤ara müfessirlerin yorumlar›na göre bir


da¤›n eteklerinde olup, kap›s› deniz taraf›na bakmaktad›r. Hadislerden
anlad›¤›m›z kadar›yla Hz. Mehdi ve yard›mc›lar›n›n da hareket merke-
zi deniz sahilinden olacakt›r:

158 Mehdi ve Alt›nça¤


Mehdi sabah namaz›na abdest almak için denizin yan›na sanca¤› di-
kecek. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 57/ K›-
yamet Alametleri, s. 181)

Bu ordunun hareket etmesi ve gönderilmesi, Ma¤rib da¤›ndaki Masi-


ne denilen mevkideki deniz sahilinden olacakt›r. (Ölüm-K›yamet-Ahiret
ve Ahirzaman Alametleri, s. 439)

Ma¤aralar›, Gençlerin Mücadele Yeridir

O gençler, ma¤araya s›¤›nd›klar› zaman, demifllerdi ki: "Rabbimiz,


kat›ndan bize bir rahmet ver ve iflimizden bize do¤ruyu kolaylaflt›r (bi-
zi baflar›l› k›l). (Kehf Suresi, 10)

(‹çlerinden biri demiflti ki:)"Madem ki siz onlardan ve Allah'tan bafl-


ka tapt›klar›ndan kopup-ayr›ld›n›z, o halde, ma¤araya s›¤›n›n da Rab-
biniz size rahmetinden (bolca bir miktar›n›) yays›n ve iflinizden size
bir yarar kolaylaflt›rs›n." (Kehf Suresi, 16)

Ashab-› Kehf'in ma¤aras›, onlar›n sadece s›¤›n›p uyuduklar› bir yer


de¤ildir. Oras›, onlar›n ayn› zamanda stratejilerini tayin ettikleri yer-
dir. Çünkü ma¤araya girdikten sonra yapt›klar› dualar›nda: "Bize ifli-
mizde kolayl›k göster, bizi baflar›l› k›l" diye Allah'tan yard›m istemek-
tedirler. Buradan da onlar›n ma¤arada dine hizmet ile meflgul oldukla-
r› anlafl›lmaktad›r.

Ma¤aran›n Genifl Bir Orta Yeri Vard›r

... Onlar da onun (ma¤aran›n) genifl bofllu¤undalard› ...

(Kehf Suresi, 17)

Ma¤aran›n Kap›s›nda Bir Bekçi Bulunmaktad›r

... Köpekleri de iki kolunu uzatm›fl yat›yordu... (Kehf Suresi, 18)

M. ‹smail Yusuf 159


Sonradan Halk Taraf›ndan Tan›n›rlar

Böylece, Allah'›n va'dinin hak oldu¤unu ve gerçekten k›yametin,


kendisinde flüphe bulunmad›¤›n› bilmeleri için (flehir halk›na ve sonra -
ki insan kuflaklar›na) onlar› buldurmufl olduk. (Onlar› görenler) Kendi
aralar›nda durumlar›n› tart›fl›yorlard›, (bir k›sm›) dedi ki: "Onlar›n üs-
tüne bir bina infla edin, Rableri onlar› daha iyi bilir." Onlar›n ifline ga -
lip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmal›-
y›z" dediler. (Kehf Suresi, 21)

Onlar›n Kaç Kifli Oldu¤unu Kimse Bilmez


Allah Kehf ehlinin say›s›n› kendisinden baflka çok az kiflinin bildi¤i-
ni söyler. Kehf Suresi'nde insanlara da bu konuda tart›flmamalar› ö¤üt-
lenir:

(Sonra gelen kuflaklar) Diyecekler ki: "Üç'tüler, onlar›n dördüncüsü


köpekleridir." Ve: "Befltiler, onlar›n alt›nc›s› köpekleridir" diyecekler.
(Bu,) Bilinmeyene (gayba) tafl atmakt›r. "Yedidirler, onlar›n sekizincisi
köpekleridir" diyecekler. De ki: "Rabbim, onlar›n say›s›n› daha iyi bilir,
onlar› pek az (insan) d›fl›nda kimse bilemez." Öyleyse onlar konusun-
da aç›kta olan bir tart›flmadan baflka tart›flma ve onlar hakk›nda bun-
lardan hiç kimseye bir fley sorma." (Kehf Suresi, 22)

MEHD‹'N‹N HZ. ZÜLKARNEYN VE HZ. SÜLEYMAN


KISSALARI ‹LE OLAN BA⁄LANTISI

Hadislerde, Mehdi'nin daha önce dünyaya hakim olmufl Hz. Süley-


man ve Hz. Zülkarneyn gibi yeryüzüne hükmedece¤inden flu flekilde
bahsedilir:

Tüm olarak, yeryüzünün meliki dört tanedir. Onlar›n ikisi müminler-


den, ikisi de kafirlerdendir. Zülkarneyn ve Süleyman müminlerdendir.
Nemrud ve Buhtunnas›r ise kafirlerdendir. Yere beflinci olarak ehl-i
beytimden biri sahip olacakt›r. Yani Mehdi. (Mektubat-› Rabbani, 2-
251/ Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 32)

160 Mehdi ve Alt›nça¤


Mehdi t›pk› Zülkarneyn ile Süleyman gibi bütün dünyaya hükmede-
cek. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 32/ K›ya-
met Alametleri, s. 183)

Yeryüzüne dört kifli malik olmufltur. ‹kisi mümin, ikisi kafirdir. Mü-
minler, Zülkarneyn ve Süleyman (a.s.) kafirler ise Nemrud ve Buhtun-
nas›r'd›r. Beflinci olarak ehli beytim'den birisi gelecek ve O'da dünyaya
malik olacakt›r. (Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s.
10)

Bugüne kadar Müslümanlardan dünyaya hakim olmufl iki lider var-


d›r. Hz. Zülkarneyn ve Hz. Süleyman gibi dünyaya ‹slam ahlak›n› ha-
kim edecek üçüncü Müslüman lider hadisin "t›pk› Zülkarneyn ve Süley-
man gibi" diye haber verdi¤i Hz. Mehdi’dir. Bu benzerlikten yola ç›k›-
larak, Hz. Zülkarneyn ve Hz. Süleyman’da görülen özelliklerin, ayn› on-
lar gibi dünyaya hakim olacak Hz. Mehdi'de de görülmesi beklenebilir.

Zülkarneyn ve Mehdi
Kehf Suresinde ahir zamana yönelik pek çok iflari anlam içeren bir
baflka k›ssa da Zülkarneyn k›ssas›d›r.
Zülkarneyn kelimesi "iki cihetli", "iiki yönlü", "iki ça¤l›", "mi¤ferinde
iki boynuz olan", "saç› iki bölük olan" anlamlar›na gelmektedir. Çok
önemli bir tevafuk olarak bu k›ssa 80’li ayetlerde anlat›lmaya bafllan›r.

Sana (Ey Muhammed,) Zu'l-Karneyn hakk›nda sorarlar. De ki: "Size,


ondan 'ö¤üt ve hat›rlatma olarak' (baz› bilgiler) verece¤im. (Kehf Sure -
si, 83)

Zülkarneyn’e Yeryüzünde Sapasa¤lam Bir ‹ktidar Verilmifltir


Yeryüzünde çok büyük bir güç ve iktidar sahibi k›l›nan Hz. Zülkar-
neyn’e Allah kat›ndan çok büyük bir ilim de verilmifltir:

Sana (Ey Muhammed,) Zu'l-Karneyn hakk›nda sorarlar. De ki: "Size,


ondan 'ö¤üt ve hat›rlatma olarak' (baz› bilgiler) verece¤im. Gerçekten,
biz ona yeryüzünde sapasa¤lam bir iktidar verdik ve ona her fleyden
bir yol (sebep) verdik. (Kehf Suresi, 83-84)

M. ‹smail Yusuf 161


Bu ayetin tefsirlerinde Hz. Zülkarneyn'in yeryüzüne hakim k›l›nma-
s› ve Allah’tan kendisine yard›mc› olarak çeflitli ilimlere kavufltu¤u ha-
ber verilmektedir. Mehdi’nin de bu flekilde üstün k›l›naca¤›n› yine ha-
dislerden ö¤reniyoruz:

Mehdi dünyaya sahip olur. (Ramuz el-Ehadis, 1/135)

Dünyadan bir gün bile kalsa Allah, o günü uzat›p benim ehl-i bey-
timden birisini dünyaya hakim k›lmak için gönderecektir. (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)

Mehdi de Zülkarneyn gibi Allah'tan çeflitli ilimlerle yard›m görmek-


tedir. (Vehbi ilmi buna misaldir. Bkz. s.... )

Mehdi bizden ehl-i beyt'tendir. Allah c.c. onu bir gecede ........, ol-
gunlaflt›r›r. (Ona imamet makam› ve harikulade haller verip insanl›¤a
gönderir.)

Zülkarneyn Üç Yol Tutar


Hz. Musa ve H›z›r k›ssas›nda oldu¤u gibi Hz.Zülkarneyn de üç yol
tutmufl, her seferinde de karfl›s›nda bir topluluk ç›km›flt›r. Allah, Hz.
Zülkarneyn'in, anlat›lan k›ssas›nda üç yol takip etti¤ini bildirmektedir.
Bunlar, ayetlerin as›l anlamlar›d›r. Ayr›ca bu ayeti kerimeler, "t›pk› Zül-
karneyn gibi" diye benzetme yap›lan Hz.Mehdi'ye ve onun da üç ayr›
yol tutmas›na iflaret ediyor olabilir.

Birinci yol

O da, bir yol tuttu. Sonunda güneflin batt›¤› yere kadar ulaflt› ve onu
kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yan›nda bir kavim gördü. De-
dik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (istiyorsan onlar›) ya azaba u¤rat›rs›n veya iç -
lerinde güzelli¤i (geçerli ilke) edinirsin." Dedi ki: "Kim zulmederse biz
onu azabland›raca¤›z, sonra Rabbine döndürülür, O da onu görülme -
mifl bir azabla azabland›r›r." Kim iman eder ve salih amellerde bulu-
nursa, onun için güzel bir karfl›l›k vard›r. Ona buyru¤umuzdan kolay
olan›n› söyleyece¤iz." (Kehf Suresi, 85-88)

162 Mehdi ve Alt›nça¤


‹kinci yol

Sonra (yine) bir yol tuttu. Sonunda güneflin do¤du¤u yere kadar
ulaflt› ve onu (günefli), kendileri için bir siper k›lmad›¤›m›z bir kavim
üzerine do¤makta iken buldu. ‹flte böyle, onun yan›nda "özü kapsayan
bilgi oldu¤unu" (veya yan›nda olup-biten her fleyi) biz (ilmimizle) büs -
bütün kuflatm›flt›k. (Kehf Suresi, 89-91)

Tefsirlerde Hz. Zülkarneyn'in bu sefer do¤uya do¤ru yol ald›¤› anla-


t›lmaktad›r. Rivayetlerde bildirildi¤i üzere Mehdi önce bat›ya, sonra
do¤uya do¤ru yol almaktad›r:

Mehdi, do¤u ile bat› aras›ndaki her yeri fetheder. (El-Kavlu'l Muhta-
sar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 57)

Üçüncü yol
Zülkarneyn üçüncü yolu tuttu¤unda karfl›laflt›¤› topluluk, ondan
bozgunculuk ç›karan Yecuc ve Mecuc’e karfl› yard›m ister. Allah bura-
da ‹slam ahlak›n›n hakimiyetinin devletin arzusu ile olaca¤›na bir kez
daha iflaret etmektedir. Bu k›ssada Hz.Zülkarneyn'den yard›m isten-
mifl, kendisine teklif götürülmüfltür. Mevcut sistem korunarak bu ahla-
k›n yeryüzüne hakim olaca¤›, bu ahlaka sahip insanlar›n yard›m› ile
anarfli ve terörün durdurulaca¤› Zülkarneyn k›ssas›ndaki anlat›mla ifa-
de edilmektedir. Bu ayette ahir zamanda metafizik anlamdaki bir Müs-
lüman gücün zaman zaman devlete destek verece¤ine de iflaret edili-
yor olabilir. Bu gücün ihtiyaç duyuldu¤u zamanlarda ve her ça¤da or-
taya ç›kabilece¤i de anlat›l›yor olabilir.

Sonra bir yol (daha) tuttu. ‹ki seddin aras›na kadar ulaflt›, onlar›n
(sedlerin) önünde hemen hemen hiç bir sözü kavramayan bir kavim
buldu. Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, yeryü-
zünde bozgunculuk ç›kar›yorlar, bizimle onlar aras›nda bir sed infla et-
men için sana vergi verelim mi?" (Kehf Suresi, 92-94)

M. ‹smail Yusuf 163


Ye’cuc Ve Me’cuc’e Karfl› Bir Set ‹nfla Etmesi
Bu ayetlerde "hiçbir sözü anlamayan" ve yeryüzünde terör ve anarfli
ç›karan Ye’cuc-Me’cuc kavmine karfl› halk›n ve devletin Hz.Zülkar-
neyn’den yard›m istedi¤i anlat›lmaktad›r. Hz.Zülkarneyn bu iki toplu-
luk aras›na bir set çekmifl ve terörün önünü alm›flt›r. Bu ayetlerde de
‹slam ahlak›n›n yaflanmas› sonucunda terörün ve anarflinin önünün ke-
silece¤ine iflaret ediliyor olabilir. Bunun da ancak devlet gücüyle olabi-
lece¤i, fakat bu devlete Allah’a iman eden, güçlü ve güzel ahlakl› insan-
lar›n yard›mc› olaca¤› ayetlerden anlafl›lmaktad›r.

Dedi ki: "Rabbimin beni kendisinde sa¤lam bir iktidarla yerleflik k›l-
d›¤› (güç, nimet ve imkan), daha hay›rl›d›r. Madem öyle, bana (insani)
güçle yard›m edin de, sizinle onlar aras›nda sapasa¤lam bir engel k›la -
y›m." Bana demir kütleleri getirin", iki da¤›n aras› eflit düzeye gelince,
"Körükleyin" dedi. Onu atefl haline getirinceye kadar (bu ifli yapt›, son-
ra:) dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmifl bak›r dökeyim." Böylelikle,
ne onu aflabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler. Dedi ki: "Bu be -
nim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin va'di geldi¤i zaman, O, bunu
dümdüz eder; Rabbimin va'di hakt›r." (Kehf Suresi, 95-98)

Ashab-› Kehf, Zülkarneyn ve H›z›r K›ssalar›


Aras›ndaki Benzerlikler
Kuran, geçmiflteki kavimlerin yaflad›¤› olaylar kadar ahir zamanda
ve sonras›nda yaflanacak olaylar hakk›nda da bizlere çeflitli bilgiler ve-
rir. Bu anlamda dikkat çeken k›ssalar›n bir araya topland›¤› surelerden
biri ise Kuran'›n onsekizinci suresi olan Kehf Suresi'dir. Bu surede Kehf
ehli ad› verilen gençlerden oluflan bir topluluktan, Hz. Musa ile Hz. H›-
z›r'›n birlikteli¤inden ve Allah'›n kendisine iktidar verdi¤i bildirilen
Zülkarneyn'den bahsedilmektedir. Allah'›n dikkat çekti¤i bu üç k›ssada
da kiflilerin bizim anlad›¤›m›z anlamda bir zaman kavram›na tabi ol-
mad›klar›, aksine zamans›zl›k ilmine vak›f olduklar› anlafl›lmaktad›r.
Zira Kehf ehlinin üç yüz y›l kadar uykuya yat›p sonras›nda tekrar ha-
yata döndüklerine, Hz. H›z›r'›n gayb hakk›nda bilgi sahibi oldu¤u ve
zaman içerisinde gidip gelebildi¤ine, Zülkarneyn'in ise hem zamana ta-
bi oldu¤una hem de zaman›n d›fl›na ç›kabildi¤ine iflaret edilmektedir.
Bu da flu anlama gelir ki, bu kimseler geçmiflte yaflam›fl kimseler olabi-

164 Mehdi ve Alt›nça¤


lece¤i gibi günümüzde yaflayan ya da gelecekte ortaya ç›kacak olan
kimseler de olabilirler. Bu üç k›ssan›n hem kendi içlerinde gizledikleri
iflaretleri hem de birbirleri ile olan benzerliklerini incelemek bizlere
Kuran’›n s›rlar›n› anlamada çok yard›mc› olacakt›r.

1. ‹ki denizin birleflti¤i yer / ‹ki da¤›n aras›

Hani Musa genç yard›mc›s›na demiflti: "‹ki denizin birleflti¤i yere ula -
fl›ncaya kadar gidece¤im ya da uzun zamanlar geçirece¤im." (Kehf
Suresi, 60)

"Bana demir kütleleri getirin", iki da¤›n aras› eflit düzeye gelince,
"Körükleyin" dedi. Onu atefl haline getirinceye kadar (bu ifli yapt›, son-
ra:) dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmifl bak›r dökeyim." (Kehf
Suresi, 96)

2. Geminin bat›r›lmas› / Güneflin gözede batmas›

Sonunda güneflin batt›¤› yere kadar ulaflt› ve onu kara çamurlu bir
gözede batmakta buldu, yan›nda bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-
Karneyn, (istiyorsan onlar›) ya azaba u¤rat›rs›n veya içlerinde güzelli-
¤i (geçerli ilke) edinirsin." (Kehf Suresi, 86)

Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (ge -
miyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "‹çindekilerini bat›rmak için mi onu del-
din? Andolsun, sen flafl›rt›c› bir ifl yapt›n." (Kehf Suresi, 71)

3. Musa’n›n genç yard›mc›s› / Kehf ehlinin genç olmas›

Hani Musa genç yard›mc›s›na demiflti: "‹ki denizin birleflti¤i yere ula -
fl›ncaya kadar gidece¤im ya da uzun zamanlar geçirece¤im." (Kehf
Suresi, 60)

Biz sana onlar›n haberlerini bir gerçek olarak aktar›yoruz. Gerçekten


onlar Rablerine iman etmifl gençlerdi ve biz de onlar›n hidayetlerini
art›rm›flt›k. (Kehf Suresi, 13)

M. ‹smail Yusuf 165


4. Güneflin Do¤du¤u ve Batt›¤› Yer

Sonunda güneflin batt›¤› yere kadar ulaflt› ve onu kara çamurlu bir
gözede batmakta buldu, yan›nda bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-
Karneyn, (istiyorsan onlar›) ya azaba u¤rat›rs›n veya içlerinde güzelli-
¤i (geçerli ilke) edinirsin." (Kehf Suresi, 86)

Sonunda güneflin do¤du¤u yere kadar ulaflt› ve onu (günefli), kendi-


leri için bir siper k›lmad›¤›m›z bir kavim üzerine do¤makta iken bul-
du. (Kehf Suresi, 90)

(Onlara bakt›¤›nda) Görürsün ki, günefl do¤du¤unda ma¤aralar›na


sa¤ yandan yönelir, batt›¤›nda onlar› sol yandan keser-geçerdi ve on-
lar da onun (ma¤aran›n) genifl bofllu¤undalard›. Bu, Allah'›n ayetlerin-
dendir. Allah, kime hidayet verirse, iflte hidayet bulan odur, kimi sap-
t›r›rsa onun için asla do¤ru-yolu gösterici bir veli bulamazs›n. (Kehf
Suresi, 17)

5. Bir Yere Ulaflma

Böylece ikisi, iki (deniz)in birleflti¤i yere ulafl›nca bal›klar›n› unutu-


verdiler; (bal›k) denizde bir ak›nt›ya do¤ru (veya bir menfez bulup)
kendi yolunu tuttu. (Kehf Suresi, 61)

‹ki seddin aras›na kadar ulaflt›, onlar›n (sedlerin) önünde hemen he-
men hiç bir sözü kavramayan bir kavim buldu. (Kehf Suresi, 93)

6. Set / Duvar / Mescit ‹nfla Edilmesi

Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, yeryüzün-


de bozgunculuk ç›kar›yorlar, bizimle onlar aras›nda bir sed infla etmen
için sana vergi verelim mi?" (Kehf Suresi, 94)

(Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek
istediler, fakat (kasaba halk›) onlar› konuklamaktan kaç›nd›. Onda (ka -
sabada) y›k›lmaya yüz tutmufl bir duvar buldular, hemen onu infla et-
ti. (Musa) Dedi ki: "E¤er isteseydin gerçekten buna karfl›l›k bir ücret ala-
bilirdin." (Kehf Suresi, 77)

166 Mehdi ve Alt›nça¤


Böylece, Allah'›n va'dinin hak oldu¤unu ve gerçekten k›yametin,
kendisinde flüphe bulunmad›¤›n› bilmeleri için (flehir halk›na ve sonra -
ki insan kuflaklar›na) onlar› buldurmufl olduk. (Onlar› görenler) Kendi
aralar›nda durumlar›n› tart›fl›yorlard›, (bir k›sm›) dedi ki: "Onlar›n üs-
tüne bir bina infla edin, Rableri onlar› daha iyi bilir." Onlar›n ifline ga -
lip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmal›-
y›z" dediler. (Kehf Suresi, 21)

7. Bal›k ve Köpek

Sen onlar› uyan›k san›rs›n, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuflmufl -
lard›r. Biz onlar› sa¤ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki ko -
lunu uzatm›fl yat›yordu. Onlar› görmüfl olsayd›n, geri dönüp onlardan
kaçard›n, onlardan içini korku kaplard›. (Kehf Suresi, 18)

Böylece ikisi, iki (deniz)in birleflti¤i yere ulafl›nca bal›klar›n› unutu-


verdiler; (bal›k) denizde bir ak›nt›ya do¤ru (veya bir menfez bulup)
kendi yolunu tuttu. (Kehf Suresi, 61)

(Genç-yard›mc›s›) Dedi ki: "Gördün mü, kayaya s›¤›nd›¤›m›zda, ben


bal›¤› unuttum. Onu hat›rlamam› fieytan'dan baflkas› bana unutturma -
d›; o da flafl›lacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu." (Kehf Suresi, 63)

8. Yapt›klar› ‹fl ‹çin Ücret Almamalar›

(Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek
istediler, fakat (kasaba halk›) onlar› konuklamaktan kaç›nd›. Onda (ka -
sabada) y›k›lmaya yüz tutmufl bir duvar buldular, hemen onu infla et-
ti. (Musa) Dedi ki: "E¤er isteseydin gerçekten buna karfl›l›k bir ücret ala-
bilirdin." (Kehf Suresi, 77)

Dedi ki: "Rabbimin beni kendisinde sa¤lam bir iktidarla yerleflik k›l-
d›¤› (güç, nimet ve imkan), daha hay›rl›d›r. Madem öyle, bana (insani)
güçle yard›m edin de, sizinle onlar aras›nda sapasa¤lam bir engel k›la -
y›m." (Kehf Suresi, 95)

M. ‹smail Yusuf 167


9. Güç Yetirememe

Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabr›n› göstermeye kesinlik-


le güç yetiremeyece¤ini ben sana söylemedim mi?" (Kehf Suresi, 75)

Böylelikle, ne onu aflabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.


(Kehf Suresi, 97)

10. Üç Yol Tutma

Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (ge-
miyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "‹çindekilerini bat›rmak için mi onu del-
din? Andolsun, sen flafl›rt›c› bir ifl yapt›n." (Kehf Suresi, 71)

Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karfl›laflt›-


lar, o hemen tutup onu öldürüverdi. (Musa) Dedi ki: "Bir cana karfl›l›k
olmaks›z›n, tertemiz bir can› m› öldürdün? Andolsun, sen kötü bir ifl
yapt›n." (Kehf Suresi, 74)

(Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek
istediler, fakat (kasaba halk›) onlar› konuklamaktan kaç›nd›. Onda (ka -
sabada) y›k›lmaya yüz tutmufl bir duvar buldular, hemen onu infla et-
ti. (Musa) Dedi ki: "E¤er isteseydin gerçekten buna karfl›l›k bir ücret ala-
bilirdin." (Kehf Suresi, 77)

O da, bir yol tuttu. (Kehf Suresi, 85)

Sonra (yine) bir yol tuttu. (Kehf Suresi, 89)

Sonra bir yol (daha) tuttu. (Kehf Suresi, 92)

11. Bal›¤›n ve Güneflin Kaybolmas›

Sonunda güneflin batt›¤› yere kadar ulaflt› ve onu kara çamurlu bir
gözede batmakta buldu, yan›nda bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-
Karneyn, (istiyorsan onlar›) ya azaba u¤rat›rs›n veya içlerinde güzelli-
¤i (geçerli ilke) edinirsin." (Kehf Suresi, 86)

168 Mehdi ve Alt›nça¤


Böylece ikisi, iki (deniz)in birleflti¤i yere ulafl›nca bal›klar›n› unutu-
verdiler; (bal›k) denizde bir ak›nt›ya do¤ru (veya bir menfez bulup)
kendi yolunu tuttu. (Kehf Suresi, 61)

12. Özel ‹lim Verilmesi

Gerçekten, biz ona yeryüzünde sapasa¤lam bir iktidar verdik ve ona


her fleyden bir yol (sebep) verdik. (Kehf Suresi, 84)

Derken, kat›m›zdan kendisine bir rahmet verdi¤imiz ve taraf›m›z -


dan kendisine bir ilim ö¤retti¤imiz kullar›m›zdan bir kulu buldular.
(Kehf Suresi, 65)

13. Özü Kapsayan Bilgi

(Böyleyken) "Özünü kavramaya kuflat›c› olamad›¤›n fleye nas›l sabre-


debilirsin?" (Kehf Suresi, 68)

‹flte böyle, onun yan›nda "özü kapsayan bilgi oldu¤unu" (veya yan›n-
da olup-biten her fleyi) biz (ilmimizle) büsbütün kuflatm›flt›k. (Kehf
Suresi, 91)

14. Zorbal›k Yapan Bir Yönetim

"Gemi, denizde çal›flan yoksullar›nd›, onu kusurlu yapmak istedim,


(çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbal›kla ele geçiren bir kral vard›."
(Kehf Suresi, 79)

Onlar›n kalpleri üzerinde (sabr› ve kararl›l›¤›) rabtetmifltik; (Krala


karfl›) K›yam ettiklerinde demifllerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve
yerin Rabbi'dir; ilah olarak biz O'ndan baflkas›na kesinlikle tapmay›z,
(e¤er tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçe¤in d›fl›na ç›kar›z."
(Kehf Suresi, 14)

M. ‹smail Yusuf 169


15. Allah’›n Verdi¤inin Daha Hay›rl› Olmas›

Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bak›m›ndan daha ha-


y›rl›s›, merhamet bak›m›ndan da daha yak›n olan›n› vermesini diledik."
(Kehf Suresi, 81)

Dedi ki: "Rabbimin beni kendisinde sa¤lam bir iktidarla yerleflik k›l-
d›¤› (güç, nimet ve imkan), daha hay›rl›d›r. Madem öyle, bana (insani)
güçle yard›m edin de, sizinle onlar aras›nda sapasa¤lam bir engel k›la-
y›m." (Kehf Suresi, 95)

16. Ö¤üt

Sana Zu'l-Karneyn hakk›nda sorarlar. De ki: "Size, ondan 'ö¤üt ve ha -


t›rlatma olarak' (baz› bilgiler) verece¤im. (Kehf Suresi, 83)

Dedi ki: "E¤er bana uyacak olursan, hiç bir fley hakk›nda bana soru
sorma, ben sana ö¤ütle-anlat›p söz edinceye kadar." (Kehf Suresi, 70)

17. Rabbinden Bir Rahmettir

(‹çlerinden biri demiflti ki:) "Madem ki siz onlardan ve Allah'tan bafl -


ka tapt›klar›ndan kopup-ayr›ld›n›z, o halde, (da¤lara çekilip) ma¤araya
s›¤›n›n da Rabbiniz size rahmetinden (bolca bir miktar›n›) yays›n ve
iflinizden size bir yarar kolaylaflt›rs›n." (Kehf Suresi, 16)

"Duvar ise, flehirde iki öksüz çocu¤undu, alt›nda onlara ait bir defi-
ne vard›; babalar› salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik ça¤›na
eriflsinler ve kendi definelerini ç›kars›nlar; (bu,) Rabbinden bir rahmet-
tir. Bunlar› ben, kendi iflim (özel görüflüm) olarak yapmad›m. ‹flte, se -
nin sab›r göstermeye güç yetiremedi¤in fleylerin yorumu." (Kehf
Suresi, 82)

Dedi ki: "Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin va'di geldi¤i
zaman, O bunu dümdüz eder; Rabbimin va'di hakt›r." (Kehf Suresi, 98)

170 Mehdi ve Alt›nça¤


TALUT KISSASI VE HZ. MEHD‹

Peygamberimiz bir hadisinde Talut k›ssas›na dikkat çekerek flöyle


demektedir:

"Mehdi'nin yard›mc›lar›n›n say›s› Talut ile nehri geçenler kadard›r."


(Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 17)

Mehdi ve yard›mc›lar›ndan bahseden bu hadis, Hz. Mehdi ile Hz. Ta-


lut'un mücadelelerinde bir tak›m ortak özelliklerin bulunabilece¤ine
dikkat çekerek, ileride gelecek Mehdi ve yard›mc›lar›na bu ibretli k›s-
sadan hem ikaz, hem irflad alabileceklerini bildirmektedir.

Onlara peygamberleri dedi ki: "Allah size Talut'u melik olarak gön-
derdi." Onlar: "Biz hükümdarl›¤a, ona göre daha çok hak sahibiyken ve
ona bir mal (servet) bollu¤u verilmemiflken, nas›l bizi (yönetmek üze-
re) hükümdarl›k (mülk) onun olabilir?" dediler. O (flöyle) demiflti: "Do¤-
rusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve beden gücünü art›rd›. Allah,
kime dilerse mülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) genifl oland›r, bi-
lendir." (Bakara Suresi, 247)

- Ayette Talut'un o kavmin peygamberi taraf›ndan müjdelendi¤ini


görüyoruz. Ayn› flekilde Hz. Mehdi de Resulullah Efendimiz taraf›ndan
yüzlerce hadisiyle müjdelenmifltir.
- Ayetten ayn› zamanda, Talut'un hükümranl›¤›na itiraz edenlerin
gerekçelerinin geçersiz oldu¤unu, onu hükümranl›¤a lay›k k›lan as›l
sebebin Allah'›n onu seçmesi ve di¤er insanlara göre fiziksel, akli ve il-
mi yönden üstün k›lmas› oldu¤unu görüyoruz. Bu üstün özelliklerin,
tüm yeryüzünün hakimi k›l›nacak Hz. Mehdi'de de fazlas›yla olmas›
gerekti¤ini ayetin iflaretinden anlamaktay›z.
- Talut'un ordusu hakk›nda Kuran'da kesin bir say› belirtilmemekle
birlikte bu ordunun say›s›n›n düflmana oranla çok daha az oldu¤unu
anlamaktay›z:

...Nice küçük topluluk, daha çok olan bir toplulu¤a Allah'›n izniyle
galib gelmifltir; Allah sabredenlerle beraberdir. (Bakara Suresi, 249)

M. ‹smail Yusuf 171


Mehdi ile Talut'un mücadelelerinde baflka benzerlikler de bulunmak-
tad›r:

Peygamberleri, onlara (flöyle) dedi: "Onun hükümdarl›¤›n›n belgesi,


size Tabut'un gelmesi (olacakt›r ki) onda Rabbinizden 'bir güven duy-
gusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden arta kalanlar
var; onu melekler tafl›r. E¤er inanm›fllarsan›z, bunda flüphesiz sizin
için bir delil vard›r." (Bakara Suresi, 248)

Bu ayette Talut'un hükümranl›¤›n›n belgesi olarak gösterilen kutsal


Tabut, Mehdi'nin de hükümranl›¤›n›n alametlerinden biri olacakt›r. Bu
konudaki hadisler flöyledir:

Hz. Mehdi, Tabut'u Sekine'yi Antakya ma¤aras›ndan ç›karacakt›r. (El-


Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 54)
Mehdi'nin elinde (zaman›nda) Sekine bulunan Tabut, Taberiye gö-
lünden ç›kar›l›r ve Beyt-ül Makdis'te O'nun önüne getirilir. Yahudiler
bunu görünce pek az› hariç, ço¤u Müslüman olurlar. (Kitab-ül Burhan
Fi Alamet-il Ahir Zaman, s. 77)

Hz. Mehdi... Beyt-ül Mukaddes'in hazinelerini, Tabut-u Sekine'yi,


Ben-i ‹srail sofras› ile levhalar›n madenlerini, Hz. Adem'in cübbesini,
Hz. Süleyman'›n minberinin asas›n› ve Allah'›n Ben-i ‹srail'e gönderdi-
¤i süt kadar beyaz olan eldivenlerini ç›karacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 35)

Görüldü¤ü gibi, Kuran-› Kerim'deki Talut K›ssas›'nda bahsedilen Ta-


but'un bulunmas› olay› ile Peygamberimiz'in hadislerinde geçen Meh-
di'nin Tabut'u ortaya ç›karmas› aras›nda oldukça dikkat çekici benzer-
likler vard›r.
Bir baflka benzerlik de Talut'un ve Mehdi'nin ordular›n›n nefisleriyle
imtihan edilmeleri konusunda görülmektedir. Ayette Talut'un ordusu-
nun bir ›rmakla denendi¤inden bahsedilmektedir:

Talut, orduyla birlikte ayr›ld›¤›nda dedi ki: "Do¤rusu Allah sizi bir ›r -
makla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, art›k o benden de¤ildir ve
kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir." Küçük

172 Mehdi ve Alt›nça¤


bir k›sm› hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle
(›rma¤›) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordu-
suna karfl› (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak
Allah'a kavuflacaklar›n› umanlar (flöyle) dediler: "Nice küçük topluluk,
daha çok olan bir toplulu¤a Allah'›n izniyle galip gelmifltir; Allah sab-
redenlerle beraberdir." (Bakara Suresi, 249)

Ayette belirtildi¤i gibi Hz. Talut'a tabi olanlar›n birço¤u nefislerine


uymufllar, Allah'›n uyarmas›na karfl›n yasaklanm›fl ›rmaktan bir avuç-
tan fazla su içmifller ve kendilerine zarar vererek, düflmanla savaflacak
güçten kesilmifllerdir.
Ahir zamanda Mehdi'nin yan›nda mücadele eden insanlar da, böyle
bir tak›m imtihanlardan geçirilecektir. Peygamberimiz'in bu konudaki
bir hadisinde, Talut'un ›rmak ile imtihan olan ordusu gibi Mehdi'nin or-
dusunun da ayn› imtihandan geçirilece¤i anlat›lmaktad›r:

Muhakkak ki ben, Deccal'in beraberinde bulunan fleyleri ondan daha


iyi bilmekteyim. Onun yan›nda akmakta olan iki ›rmak vard›r. Onlar-
dan biri göz görüflü ile beyaz bir sudur. Di¤eri de göz görüflü ile ken-
di kendine tutuflup alevlenen bir atefltir. E¤er herhangi bir kimse ona
eriflirse atefl olarak gördü¤ü ›rma¤a gelsin. Sonra bafl›n› dald›rs›n. Son-
ra bafl›n› aflfla¤› e¤ip ondan içsin. Çünkü o nehir so¤uk bir sudur.
(Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s.480)

‹nkarc› sistemin fitnesi ile karfl›laflanlar, d›fl görünüflü kendilerine


güzel görünen fakat Allah'›n haram k›ld›¤› fiilleri iflleyerek nefslerine
yenik düflmüfller ve dünya hayat›n›n imtihan›n› kaybetmifllerdir. Her
ne pahas›na olursa olsun Allah'›n s›n›rlar›n› koruyan ve bundan taviz
vermeyen küçük bir grup halis ve kararl› mümin ise Hz. Mehdi'nin has
ordusunu oluflturacak ve karfl›lar›nda Allah'›n izniyle hiçbir kuvvet du-
ramayacakt›r. Ayetteki, "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir toplu -
lu¤a Allah'›n izniyle galib gelmifltir; Allah sabredenlerle beraberdir."
(Bakara Suresi, 249) ifadesi bunun teminat›d›r.

Talut’un Gönderildi¤inin "Haber Verilmesi" ve "1999" Y›l›


Talut'un gönderildi¤inin kavmine müjdelenmesi ile ilgili ayetin say›-
sal de¤erinde de çok ilginç bir iflaret vard›r:

M. ‹smail Yusuf 173


Onlara peygamberleri dedi ki: "Allah size Talut'u melik olarak gön -
derdi ." Onlar: "Biz hükümdarl›¤a ona göre daha çok hak sahibiyken ve
ona mal (servet) bollu¤u verilmemiflken nas›l bizi (yönetmek üzere)
hükümdarl›k (mülk) onun olabilir?" dediler. O (flöyle) demiflti: "Do¤ru-
su Allah size onu seçti ve onun bilgisi ve bedeni gücünü art›rd›. Allah
kime dilerse mülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) genifl oland›r, bi-
lendir." (Bakara Suresi, 247)

... Allah size Talut'u melik olarak gönderdi...

EBCED DE⁄ER‹ = 1420

Hicri:1420 = Miladi:1999

HZ. SÜLEYMAN VE MEHD‹


Kuran’da Hz. Zülkarneyn’e oldu¤u gibi Hz. Süleyman’a da çok büyük
bir mülk ve güç verildi¤i bildirilmektedir. Allah, Hz. Süleyman’›n emri-
ne cinleri vermifl ve o da bunlar› bir tak›m mucizevi iflleri gerçeklefltir-
mek için kullanm›flt›r. Allah, Kuran’›n farkl› surelerinde Hz. Davud’a ve
o¤lu Hz. Süleyman’a verilen söz konusu güçler, çok farkl› ilimler ve bu-
nun karfl›l›¤›nda onlar›n Allah’a içten flükredifllerini anlat›r:

Andolsun, Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik: "Bizi inanm›fl kul-


lar›ndan birço¤una göre üstün k›lan Allah'a hamdolsun." dediler. Sü-
leyman, Davud'a mirasç› oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kufllar›n ko -
nuflma-dili ö¤retildi ve bize her fleyden (bol bir nimet) verildi. Gerçek-
ten bu, apaç›k bir üstünlüktür." Süleyman'a cinlerden, insanlardan ve
kufllardan ordular› topland› ve bunlar bölükler halinde da¤›t›ld›. (Neml
Suresi, 15-17)

Sebe Suresi’nde ayn› konu flu flekilde anlat›l›r:

174 Mehdi ve Alt›nça¤


Süleyman için de, sabah gidifli bir ay, akflam dönüflü bir ay (mesafe)
olan rüzgara (boyun e¤dirdik); erimifl bak›r madenini ona sel gibi ak›t-
t›k. Onun eli alt›nda Rabbinin izniyle ifl gören bir k›s›m cinler vard›.
Onlardan kim bizim emrimizden ç›k›p-sapacak olsa, ona ç›lg›n ateflin
azab›ndan tadd›r›rd›k. Ona diledi¤i flekilde kaleler, heykeller, havuz
büyüklü¤ünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlard›.
"Ey Davud ailesi, flükrederek çal›fl›n." Kullar›mdan flükredenler azd›r.
(Sebe Suresi, 12-13)

Peygamberimiz'in bir hadisinde ise Mehdi’ye de önemli bir güç veri-


lece¤i haber verilmifltir:

(Mehdi) bütün dünyaya malik olacakt›r. (El Kavlu’l Muhtasar Fi Ala-


matil Mehdiyy-il Muntazar, s. 57)

Rivayetlerde Hz. Süleyman ve Mehdi aras›nda ikisine de büyük bir


hakimiyet verilmesinden baflka ortak özellikler de oldu¤u bildirilmifl-
tir. Bunlardan birkaç› flöyledir:

Bolluk Ve Bereket Getirmeleri


Allah daha önce kimseye vermedi¤i bir mülk ve pek çok ilim verdi¤i
Hz. Süleyman döneminde çok büyük bir bolluk da yaflatm›flt›r.

‹flte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Art›k sen de hesaba vur -
maks›z›n, ver ya da tut." fiüphesiz, onun Bizim kat›m›zda gerçekten bir
yak›nl›¤› ve var›lacak güzel bir yeri vard›r. (Sad Suresi, 39-40)

Mehdi’nin geldi¤i ve ‹slam ahlak›n›n yafland›¤› ahir zamanda da ay-


n› bolluk ve bereketin yaflanaca¤›na rivayetlerde iflaret edilmektedir:

Ümmetim o devirde (Mehdi devrinde) öyle bir refah bulacakt›r ki o


güne kadar onun mislini kesinlikle bulmam›flt›r. (Sünen-i ‹bni Mace,
10/347)

M. ‹smail Yusuf 175


Adaletli Olmalar›

Hz. Süleyman (a.s.) pek adaletli bir hükümdard›. (Esbab-› Nüzul -


Ö.N. Bilmen Tefsiri - ‹bni Kesir Tefsiri)

Mehdi daha önce zulümle dolu olan dünyay› adaletle dolduracakt›r.


(Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 11)

Öncesinde Büyük Bir Fitne Ortam› Vard›r

Hz. Süleyman (a.s.)'›n saltanat›ndan önce pek büyük bir fitne olmufl-
tu. (Esbab-› Nüzul - Ö.N. Bilmen Tefsiri - ‹bni Kesir Tefsiri)

Hz Mehdi'den önce yayg›n katliamlar›n vuku bulaca¤› büyük bir fit-


ne görülecek. Mehdi, bütün haramlar›n helal say›ld›¤› büyük bir fitne-
den sonra ç›kacakt›r. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Mun-
tazar, s. 37)

40 Y›l Baflta Kalmalar›

Hz. Süleyman (a.s.) 40 y›l maddi-manevi saltanat sürmüfltür. (Esbab-


› Nüzul - Ö.N. Bilmen Tefsiri - ‹bni Kesir Tefsiri)
Hz. Mehdi (de) 40 y›l baki kalacakt›r. (Esbab-› Nüzul - Ö.N. Bilmen
Tefsiri - ‹bni Kesir Tefsiri, s. 50)

Devirlerinin Kutsal Emanetleri Onlar›n Yan›ndad›r

Hz. Süleyman (a.s.)'›n yan›nda devrinin kutsal emanetleri (Tevrat'›


flerif, Asa-y› Musa) bulunurdu. (Esbab-› Nüzul - Ö.N. Bilmen Tefsiri - ‹b-
ni Kesir Tefsiri)
(Mehdi'nin) alametlerine gelince beraberinde, Allah resulünün göm-
le¤i, k›l›nc›, sanca¤› (kutsal emanetler) bulunacakt›r. (K›yamet Alamet-
leri, s. 164)

176 Mehdi ve Alt›nça¤


Dönemlerinde ‹mara Çok Büyük Önem Verilir

Hz. Süleyman (a.s) zaman›nda imar ifllerine büyük önem verilmiflti.


Emrinde birçok mimar ve sanatkar çal›flt›r›rd›. (Esbab-› Nüzul - Ö.N. Bil-
men Tefsiri - ‹bni Kesir Tefsiri)
Mehdi Konstantiniyye ve di¤er beldelerin imar›na çal›fl›r. (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)

M. ‹smail Yusuf 177


Risale-i Nur
Külliyatı'nda Mehdi
HER YÜZYIL BAfiINDA B‹R MÜCEDD‹D GÖNDER‹LMES‹

Müceddid: Yenileyen, yenileyici. Hadislerle bildirilen ve her yüzy›l


bafl›nda dini hakikatleri devrin ihtiyaçlar›na göre aç›klamak üzere gön-
derilen büyük alim ve Peygamberimiz'in (s.a.v.) varisi olan zat.

Ashab-› Kütüb-i Sitteden ‹mam-› Hakim, "Müstedrek"inde ve Ebu Da-


vud "Kitab-› Sünen'inde; Beyhaki, "fiuab-› ‹man"da tahriç buyurdular:
"Her yüz senede Cenab-› Hak bir müceddid-i din gönderiyor." Hadisi
flerifine mazhar ve masadak ve müzhir-i tam olan Mevlana eflflehir kut-
bü'l-arifin, gavsü'l vasilin, varis-i Muhammedi, kamilü't-tarikatü'l-aliy-
ye ve-l müceddidiyye Halid-i Zülcenaheyn Kuddise s›rruhu ...
(Barla Lahikas›, s. 119)

Her yüzy›l bafl›nda bir müceddid (dini canland›ran, yenileyen) gön-


derilece¤ini Hz. Muhammed hadisleriyle biz inananlara müjdelemekte-
dir. ‹nkar›n, fuhuflun, sapk›nl›¤›n ve her türlü yozlaflman›n had safha-
ya ulaflt›¤› hicri 1400 senesinde (1979-1980) yani hicri 14. asr›n bafl›n-
da da hadisin haber verdi¤i gibi bir müceddidin, bir kurtar›c›n›n gön-
derilmesi gerekmektedir. Bu da hadislerin ve din alimlerinin yorumla-
r›na göre, ‹slam aleminin 1400 senedir bekledi¤i Mehdi'dir.

Her yüz sene bafl›nda bu ümmetin ulemas› aras›ndan bir müceddid


gelecek ve fleriat› ihya edecektir. Bilhassa, aradan bin sene geçtikten
sonra… Zira, böyle aradan bin senenin geçti¤i vakit, geçen ümmetler-
de ulül'azm bir peygamberin geldi¤i vakittir.
(Mektubat-› Rabbani, 1/520)

178 AH‹R ZAMAN


Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (s.a.v.) flöyle buyurmufl:
Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her yüz sene bafl›nda flu ümmetin
dinini bidatten ay›racak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zat› gönderir.
(Sünen-i Ebu Davud, 5/100)

MEHD‹ H‹CR‹ 14. ASIRDA GELECEKT‹R

Ta ahir zamanda, hayat›n genifl dairesinde as›l sahibleri, yani Mehdi


ve flakirtleri, Cenab-› Hakk'›n izniyle gelir, o daireyi genifllendirir ve o
tohumlar sünbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah'a flükrede-
riz. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 138-Kastamonu Lahikas›, s. 72)

Çok zaman evvel bir ehl-i velayetten iflittim ki; o zat, eski velilerin
gaybi iflaretlerinden istihrac etmifl ve kanaat› gelmifl ki; "fiark taraf›n-
dan bir nur zuhur edecek, bid'atlar zulümat›n› da¤›tacak." Ben, böyle
bir nurun zuhuruna umutla bekledim ve bekliyorum. Fakat çiçekler ba-
harda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin haz›r etmek laz›m gelir. Ve an-
lad›k ki, bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin izhar ediyoruz..
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi s. 189 Mektubat s. 345)

O ileride gelecek acib flahs›n bir hizmetkar› ve ona yer haz›r edecek
bir dümdar› ve o büyük kumand›n›n pifldar bir neferi oldu¤unu zanne-
diyorum. (Barla Lahikas›, s. 162)

Bediüzzaman yukar›daki aç›klamalar›nda; yapt›¤› çal›flmalarla Meh-


di'ye uygun ortam haz›rlad›¤›n› ve Mehdi geldi¤inde kendisinin vefat
etmifl olaca¤›n›, Mehdi'nin hizmetlerini kendi kabrinden seyredece¤ini
ifade etmektedir.
Risale-i Nur Külliyat'›nda, Mehdi'nin mücadele ve hakimiyet devrele-
ri ile ilgili verilen ebcedler flu flekildedir:

A¤›zlar›yla Allah'›n nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler iste -


mese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan baflkas›n› istemiyor.
(Tevbe Suresi, 32)

Yukar›daki ayette geçen "Allah, kendi nurunu tamamlamaktan baflka-

M. ‹smail Yusuf 179


s›n› istemiyor" cümlesi hakk›nda Bediüzzaman hazretleri flöyle demek-
tedir.

fiimdi hat›ra geldi ki, e¤er fleddeli (Arapçada bir harfin iki kez okun-
mas›) "lamlar" ve "mimler" ikifler say›lsa bundan bir as›r sonra zulüma-
t› da¤›tacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin fiakirdleri olabilir.
(fiualar, s. 605)

Bu ayetin ebced de¤eri ile (1424-Miladi: 2004) Mehdi önderli¤inde ‹s-


lam›n Dünya hakimiyeti devrelerine dikkat çekilmektedir.

"... inkar edenlerin velileri ise ta¤ut'tur..." (Bakara Suresi, 257)

ayetindeki "ta¤ut" (küfrün fikir sistemi ) kelimesinin kendi için-


de çöküfl ve y›k›l›fl tarihini de Bediüzzaman (ebced de¤erini) 1417
(miladi 1995) olarak vermektedir.

Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki, herfley'i kendi


hesab›na ald›¤› için, faraza hakiki beklenilen ve bir as›r sonra gelecek
o zat dahi bu zamanda gelse, harekat›n› o cereyanlara de¤ifltirecek di-
ye tahmin ediyorum. (Kastamonu Lahikas›, s. 57)

Bediüzzaman Said Nursi, "hakiki beklenilen ve bir as›r sonra gelecek


o zat" diyerek Mehdi'nin henüz gelmedi¤ini, Müslümanlar taraf›ndan
beklendi¤ini ve kendi yaflad›¤› devirden bir as›r sonra gelece¤ini bildir-
mektedir. Bediüzzaman hicri 13. as›rda yaflam›flt›r. Kendisinden sonra
gelecek as›r Hicri 14. as›rd›r. Bu as›r Mehdi'nin ç›k›fl zaman›d›r.

"‹flte bu hakikat› bilmeyen insafs›z derler ki: "Ahiretin tafsilat›n› ders


alan müteyakk›z (uyanm›fl, tetikte) kalbli, keskin nazarl› olan sahabe-
lerin fikirleri niçin bin sene hakikattan uzak olarak fikirleri düflmüfl gi-
bi, istikbal-i dünyevide bin dörtyüz sene sonra gelecek bir hakikat›
as›rlar›nda karib (yak›n) zannetmifller?" (Sözler, s. 318)

180 Mehdi ve Alt›nça¤


"1400 sene sonra gelecek bir hakikat›"
Burada ne 1373, ne 1378, ne de 1398 denmemifl, tam 1400 denmifl-
tir. Yani Hicri 14. yüzy›l. Hicri 1400 y›l› ‹slam toplumlar›n›n bafls›z kal-
d›¤›, fuhuflun, azg›nl›¤›n, inkar›n son safhaya ulaflt›¤›, Müslümanlar›n
maddi ve manevi büyük kay›plara u¤rad›¤› bir yüzy›l bafllang›c›d›r. Ma-
dem her yüzy›l bafl›nda bir müceddid (dini yenileyen, dini bidatlerden,
sapmalardan önleyen bir kifli) gönderilmifl, demek ki bu ümmetin fesa-
d› zaman›nda da bunu da¤›tacak, küfrü yok edecek, Müslümanlar›n bir-
leflmesine sebep olacak bir müceddidin gelmesi gerekmektedir. Bu da
Müslümanlar›n 1400 senedir bekledi¤i Hz. Mehdi'dir.

BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURS‹'N‹N fiAM HUTBES‹

Bediüzzaman Hicri 1327'de fiam'da Emevi Camii'nde onbin kiflilik bir


cemaate verdi¤i hutbesinde, 1371'den sonraki ‹slam aleminin gelece¤i-
ne yönelik izahlar yapmakta, ahir zamandan çeflitli tarihler vererek,
beklenen Mehdi'nin mücadele zamanlar›na ve sonunda onlar› yenece¤i
tarihe dikkat çekmektedir:

Ta 1371 senesinden sonraki alem-i ‹slam›n mukadderat›na nazar


eden Hutbe-i fiamiyedeki hakikatlar...

Evet flimdi olmasa da otuz-k›rk sene sonra fen ve hakiki marifet ve


medeniyetin güzelliklerini o üç kuvveti tam techiz edip, cihazat›n›
verip o dokuz manileri ma¤lup edip da¤›tmak için gerçekleri
araflt›rma iste¤ini ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düflman
taifesinin cephesine göndermifl, inflaallah yar›m as›r (elli y›l) sonra
onlar› darmada¤›n edecek.
Hutbe-i fiamiye, s. 25

1371 + 30 = 1401 (Miladi 1981)


1371 + 40 = 1411 (Miladi 1991)
1371 + 50 = 1421 (Miladi 2001)

Bediüzzaman Hicri 1400 y›l› bafllar›nda Mehdinin inkarc›larla müca-


dele zaman›na 1401-1411 = 1981 -1991 y›llar› aras› - fen, hüner, sanat
ve medeniyetin iyiliklerini birlefltirip bunlar› yenece¤i, darmada¤›n
edece¤i tarihe (1421=2001) dikkat çekiyor.

M. ‹smail Yusuf 181


Yetmifl birde fecr-i sad›k bafllad› veya bafllayacak. E¤er bu, fecr-i ka-
zib de olsa, otuz-k›rk sene sonra fecr-i sad›k ç›kacak.
(Hutbe-i fiamiye, s. 23)

Fecir: Tan yerinin a¤armas›, günefl do¤madan önceki


k›z›ll›k, sabah vakti
Fecr-i Kazib: Sabaha karfl› do¤u ufkunda yay›lmaya bafllayan
birinci k›z›ll›k.
Fecr-i Sad›k: Fecr-i Kazib'ten sonra yay›lmaya bafllayan ikinci
ayd›nlanma,

1371 + 30 = 1401 = 1981


1371 + 40 = 1411 = 1991

Bediüzzaman ‹slam'›n dünyaya tekrar hakim olmas›n› güneflin do¤u-


fluna benzetmektedir. Güneflin batt›ktan sonra ertesi gün yeniden do¤-
mas› gibi, ‹slam'›n da dünya üzerinde tekrar do¤up parlayaca¤›na bu
benzetmeyle iflaret ediyor olabilir. Fecr-i Kazib ve Fecr-i Sad›k ifadele-
riyle bu do¤uflun bafllang›ç y›llar›na dikkat çekilmifltir. Buna göre zul-
mün, karanl›¤›n da¤›t›lmaya bafllamas› 1981-1991 y›llar›nda, tam anla-
m›yla susturulup da¤›t›lmas› ise 2001 y›l›nda tamamlanacakt›r.

MEHD‹ L‹DERL‹⁄‹NDE ‹SLAM AHLAKI


DÜNYAYA HAK‹M OLACAKTIR

El cevap: Cenab-› Hakk; kemal-i rahmetinden, fleriat-› ‹slamiyetin


ebediyetine bir eser-i himayet olarak, herbir fesad-› ümmet zaman›nda
bir muslih veya bir müceddid veya bir halife-i ziflan veya bir kutb-u
a'zam veya bir mürflid'i ekmel veyahut bir nevi Mehdi hükmünde mü-
barek zatlar› göndermifl; fesad› izale edip, milleti ›slah etmifl; Din-i Ah-
mediye (A.S.M)'yi muhafaza etmifl. Madem adeti öyle cereyan ediyor,
ahir zaman›n en büyük fesad› zaman›nda, elbette en büyük bir müçte-
hid, hem en büyük bir müceddid, hem hakim, hem mehdi, hem mür-
flid, hem kutb-u azam olarak bir zat-› nuraniyi gönderecek ve o zat da,
ehl-i beyt-i Nebeviden olacakt›r. Cenab-› Hakk, bir dakika zarf›nda
beyn-es-sema vel-arz alemini bulutlarla doldurup boflaltt›¤› gibi, bir

182 Mehdi ve Alt›nça¤


saniyede denizin f›rt›nalar›n› teskin eder ve bahar içinde bir saatte
yazmevsiminin numunesini ve yazda bir saatte k›fl f›rt›nas›n› icad
eden Kadir-i Zülcelal; Mehdi ile de, alem-i ‹slam'›n zulümat›n›
da¤›tabilir.

Ve va'detmifltir, va'dini elbette yapacakt›r. Kudret-i ‹lahiye noktas›n-


da bak›lsa, gayet kolayd›r. E¤er daire-i esbab ve hikmet-i Rabbaniye
noktas›nda düflünülse, yine o kadar makul ve vukua lay›kt›r ki; 'E¤er
muhbir-i Sad›k'tan rivayet olmazsa dahi, herhalde öyle olmak laz›m ge-
lir. Ve olacakt›r' diye ehl-i tefekkür hükmeder. (Mektubat, s. 411-412)

Ahir zaman›n
EN BÜYÜK FESADI Kar›fl›kl›k, zulüm.
zaman›nda elbette
En büyük bir müçtehid ‹htiyaç has›l oldu¤unda ayet ve hadis-
lerden hüküm ç›karan büyük ‹slam alimi
ve önderi.
Hem en büyük bir
müceddid Dini hakikatleri devrin ihtiyaçlar›na gö-
re izah etmek üzere gönderilen büyük
alim ve Hz. Muhammedin varisi olan
zat.
Hem Hakim Hakl› ve haks›z› ay›r›p, adalet üzere
hükmeden devleti idare eden.
Hem Mehdi Hidayete vesile olan.
Hem Mürflid Do¤ru yolu gösteren, gafletten uyand›-
ran
Hem Kutb-u azam olan Birçok Müslüman›n kendisine ba¤land›-
¤›, zaman›n en büyük yol göstericisi
B‹R ZAT-I NURAN‹
gönderecek O ZAT ehl-i Peygamberimiz'in (s.a.v.) soyundan ola-
Beyt-i Nebevi'den cakt›r.
olacakt›r

Bediüzzaman, ahir zaman›n EN BÜYÜK FESADI zaman›nda Peygam-


berimiz'in soyundan bu fesad› da¤›tacak TEK B‹R fiAHSIN, B‹R ZAT-I NU-
RAN‹N‹N (Nurani bir flahs›n) ‹slam alemindeki bu karanl›¤› da¤›taca¤›-

M. ‹smail Yusuf 183


n› bildirmifl ve bunun k›fltan sonra bahar›n gelmesi gibi Allah'›n kanu-
nuna uygun oldu¤unu, bunun da Allah'›n gücü dahilinde oldu¤unu be-
lirtmifltir.

Rivayetlerde, ahir zaman›n alametlerinden olan ve al-i beyt-i nebeviden


(Peygamberimiz'in ailesinden) Hazret-i Mehdi'nin hakk›nda ayr› ayr› haber-
ler var. Hatta bir k›s›m ehl-i ilim ve ehl-i velayet, eskide onun ç›kmas›na
hükmetmifller.

Allahu a'lem bissavab, bu ayr› ayr› rivayetlerin bir te'vili fludur ki: Büyük
Mehdi'nin çok vazifeleri var. Ve siyaset aleminde, diyanet aleminde, salta-
nat aleminde, cihad alemindeki çok dairelerde icraatlar› oldu¤u gibi, her bir
as›r me'yusiyet vaktinde, kuvve-i maneviyesini te'yid edecek bir nevi Meh-
di'ye veyahut Mehdi'nin onlar›n imdad›na o vakitte gelmek ihtimaline muh-
taç oldu¤undan; rahmet-i ilahiyye ile her devirde belki her as›rda bir nevi
Mehdi al-i beyt-ten ç›km›fl, ceddinin fleriat›n› muhafaza ve sünnetini ihya et-
mifl. Mesela: Nakflibend ve aktab-› erbaa ve oniki imam gibi büyük Mehdi'nin
bir k›s›m vazifelerini icra eden zatlar dahi, Mehdi hakk›nda gelen rivayetler-
de, medar-› nazar Muhammed Aleyhissalatü Vesselam oldu¤undan - rivayet-
ler ihtilaf ederek, bir k›s›m ehl-i hakikat demifl: "Eskide ç›km›fl." Her ne ise...

Evet yüzer kudsi kahramanlar› yetifltiren ve binler manevi kumandanlar›


ümmetin bafl›na geçiren ve hakikat-› Kur'aniyenin mayas› ile ve iman›n nu-
riyle ve ‹slamiyetin flerefiyle beslenen, tekemmül eden a-li beyt, elbette ahir
zamanda fleriat-› Muhammediyeyi ve hakikat-› Furkaniyeyi (Kuran'› Kerim'in
esas›) ve sünnet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ihya (yeniden canland›rma) ile, ilan
ve icra ile, baflkumandanlar› olan "Büyük Mehdi"nin kemal-i adaletini ve
hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet la-
z›m ve zaruri ve hayat-› içtimaiye-i insaniyedeki düsturlar›n muktezas›d›r
(gereklili¤idir)..." (fiualar, s. 456 )

Bediüzzaman, Müslümanlar›n ümitsizlik içine düfltükleri her as›rda,


manevi kuvvetlerini desteklemek, flevklerini-mücahede güçlerini art›r-
mak için bir nevi Mehdi manas›nda (müceddid) gönderildi¤ini ve bu fla-
h›slar›n, ahir zamanda gelmesi beklenen Büyük Mehdi'nin vazifelerin-
den sadece bir k›sm›n› yapt›klar›n› söylemifltir.
Ahir zamanda beklenen Büyük Mehdi'nin de ç›kt›¤› zaman Peygam-
ber Efendimiz'in gösterdi¤i yola uyaca¤›n›, Kuran'› Kerim'in, iman de-
lillerini anlatarak insanlar›n iman›n› güçlendirece¤ini, bunlar› aç›kça

184 Mehdi ve Alt›nça¤


bütün dünyaya gösterece¤ini ve herkese duyuraca¤›n› haber vermifltir.
Peygamber Efendimiz'in hadislerinde iflaret edilen alametlerin bü-
yük ço¤unlu¤unun gerçekleflmifl olmas›, birçok ‹slam aliminin ve Bedi-
üzzaman›n izahlar›nda da belirtilmifl olmas› tek bir gerçe¤i göstermek-
tedir: ‹nflallah hicri 14. as›rda, yani içinde bulundu¤umuz as›rda Hz.
Mehdi'nin liderli¤inde ‹slam ahlak› dünyaya hakim olacak ve bütün
dünya bunu tastik edecektir. (En iyisini Allah bilir.)

MEHD‹'N‹N ÜÇ BÜYÜK VAZ‹FES‹

Birincisi: Çok def'a mektuplar›mda iflaret etti¤im gibi, "Mehdi Al-i Re-
sulün temsil etti¤i kudsi cemaatinin flahs-› manevisinin üç vazifesi var.
E¤er çabuk k›yamet kopmazsa ve befler bütün bütün yoldan ç›kmazsa,
o vazifeleri onun cem'iyeti ve seyyidler cemaati yapaca¤›n› rahmet-i
ilahiyyeden bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak:

Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle ve maddiyyun ve tabiiyyun


taunu, befler içine intiflar etmesiyle, her fleyden evvel felsefeyi ve mad-
diyun fikrini tam susturacak bir tarzda iman› kurtarmakt›r. Ehl-i iman›
dalaletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem herfley'i b›-
rakmakla, çok zaman tedkikat ile meflguliyeti iktiza etti¤inden, Hazret-
i Mehdinin, o vazifesini bizzat kendisi görmeye vakit ve hal müsaade
edemez. Çünkü hilafet-i Muhammediye (A.S.M.) cihetindeki saltanat›,
onun ile ifltigale vakit b›rakm›yor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir
taife bir cihette görecek. O zat, o taifenin uzun tasdikat› ile yazd›klar›
eseri kendine haz›r bir program yapacak, onun ile o birinci vazifeyi
tam yapm›fl olacak. Bu vazifenin istinad etti¤i kuvvet ve manevi ordu-
su, yaln›z ihlas ve sadakat ve tesanüd s›fatlar›na tam sahip olan bir k›-
s›m flakirdlerdir. Ne kadar da az da olsalar, manen bir ordu kadar kuv-
vetli ve k›ymetli say›l›rlar. (Emirda¤ Lahikas›, s. 259)

Bediüzzaman, Mehdi'nin üç vazifesi olaca¤›n› bildirmifltir.

…Fen ve felsefenin tasallutiyle (tesiriyle) ve maddiyyun (maddecilik)


ve tabiiyyun (Tabiatç›l›k inanc›n›n) befler içinde intiflar etmesiyle (ya-
y›lmas›yla) herfleyden evvel felsefeyi ve maddiyyun fikrini (maddeci
düflünceyi) tam susturacak.

M. ‹smail Yusuf 185


Bediüzzaman burada Mehdi'nin birinci ve en önemli vazifesinin,
Allah›n varl›¤›n› inkar eden materyalist felsefeyi tam anlam›yla orta-
dan kald›rmak oldu¤unu söylemektedir.

...Mehdi'nin o vazifesini bizzat kendisi görmeye vakit ve hal müsa-


ade edemez. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife (grup) bir cihet-
te (bir yönüyle) görecek. O zat (Mehdi) o grubun uzun tasdikat› (arafl-
t›rmalar›) ile yazd›klar› eserleri kendine haz›r bir program yapacak.
Onun ile o birinci vazifesini tam yapm›fl olacak.

Bediüzzaman burada Mehdi'nin en önemli vazifesi olan materyalist


felsefeyi sustururken vaktinin olmayaca¤›n›, talebelerinin genifl arafl-
t›rmalar sonucu haz›rlam›fl oldu¤u eserleri kendisine program olarak
seçece¤ini, onlardan faydalanaca¤›n› bildirmektedir.

Bu vazifenin istinad etti¤i kuvvet ve manevi ordusu, yaln›z ihlas, sa-


dakat ve tesanüd s›fatlar›na tam sahip olan bir k›s›m flakirdleridir (ta-
lebeleridir). Ne kadar da az olsalar, manen bir ordu kadar kuvvetli ve
k›ymetli say›l›rlar.

Bediüzzaman Hz. Mehdi'ye birinci vazifesinde yard›mc› olan talebe-


lerinin; ihlas, sadakat ve tesanüd s›fatlar›na tam sahip olduklar›n›, sa-
y›lar›n›n çok az olmas›na ra¤men, yapt›klar› çal›flmalar›ndan dolay› bir
ordu kadar kuvvetli ve k›ymetli olduklar›n› haber vermektedir.

‹kinci Vazifesi: Hilafet-i Muhammediye (A.S.M) ünvan› ile fleair-i ‹sla-


miyeyi ihya etmektir. Alem-i ‹slam›n vahdetini nokta-i istinad edip be-
fleriyeti maddi ve manevi tehlikelerden ve gabad-› ‹lahiden kurtarmak-
t›r. Bu vazifenin, nokta-› istinad› ve hadimleri, milyonlarla efrad› bulu-
nan ordular laz›md›r. (Emirda¤ Lahikas›, s. 259)

Hz. Mehdi (a.r)'in ikinci vazifesi ise,


Hilafet-i Muhammediyye (Peygamberimiz'in yerine halife) ünvan› ile
fleair-i ‹slamiyeyi (islam›n adetlerini) ihya etmek yani yeniden canlan-
d›rmakt›r.
Hz. Mehdi flu anda çeflitli gruplar halinde da¤›n›k olan Müslümanla-
r› birlefltirip, lider olarak bafllar›na geçecek, ‹slam›n emirlerini canlan-
d›racak, dine sonradan sokulan yanl›fl uygulamalar› kald›racakt›r.

186 Mehdi ve Alt›nça¤


Üçüncü Vazifesi: ‹nkilabat-› zamaniye ile çok ahkam-› Kur'aniyenin
zedelenmesiyle ve fleriat-› Muhammediyenin (A.S.M) kanunlar› bir de-
rece ta'tile u¤ramas›yla O zat, bütün ehl-i iman›n manevi yard›mlar›y-
la ve ittihad-› ‹slam›n muavenetiyle ve bütün ulema ve evliyan›n ve bil-
hassa Al-i Beytin neslinden her as›rda kuvvetli ve kesretli bulunan mil-
yonlar fedakar seyyidlerin iltihaklar›yla o vazife-i uzmay› yapmaya ça-
l›fl›r. (Emirda¤ Lahikas›, s. 260)

Hz. Mehdi'nin üçüncü vazifesinin zaman›n de¤iflip, inkar›n hakim ol-


mas›yla zedelenen birçok Kuran hükmünü ve belirli bir süre ertelenen
Kuran ahlak›n›, Müslümanlar›n ve Peygamberimiz'in soyundan gelen
seyitler cemaatinin yard›m›yla yeniden canland›rmak ve uygulamak ol-
du¤unu bildirmektedir.

Birincisi: Ahirdeki iki vazife, gerçi hakikat noktas›nda birinci vazife


derecesinde de¤iller, fakat hilafet-i Muhammediye (A.S.M) ve ittihad-›
‹slam ordular›yla zemin yüzünde saltanat-› islamiyeyi sürmek cihetin-
de herkesde, hususan avamda, hususan ehl-i siyasette, hususan bu as-
r›n efkar›nda o birinci vazifeden bin derece genifl görünüyor; ve bu
isim bir adama verildi¤i vakit, bu iki vazife hat›ra geliyor; siyaset ma-
nas›n› ihsas eder, belki de hodfüruflluk manas›n› hat›ra getirir; belki
bir flan, fleref ve makamperestlik ve flöhretperestlik arzular›n› gösterir.
Ve eskiden beri ve flimdi de çok safdil ve makamperest zatlar Mehdi
olaca¤›m diye dava ederler. Gerçi her as›rda hidayet edici, bir nevi
Mehdi ve müceddid geliyor ve gelmifl, fakat herbiri üç vazifelerden bi-
risini bir cihette yapmas› itibar›yle, ahir zaman›n Büyük Mehdi ünvan›-
n› almam›fllar. (Emirda¤ Lahikas›, s. 260)

Bediüzzaman geçmifl as›rlarda gelen müceddidlerin yukar›da say›lan


üç vazifeden yaln›zca birisini yapt›klar›n› ve bu sebeple ahir zaman›n
büyük Mehdi'si ünvan›n› almad›klar›n› bildirmifltir.
Fakat ahir zamanda gelecek olan Büyük Mehdinin bu üç vazifenin ta-
mam›n› eksiksiz yapaca¤› için bu ünvan› alaca¤›n› haber vermifltir. So-
nuç olarak ahir zamanda gelecek olan Mehdi insanlar›n iman›n›n kur-
tulmas›na vesile olacak, materyalist felsefeyi tamamen çürütecek,
mevcut devletin talebi ile lider olarak bafla geçip, Kuran ahlak›n› tüm
insanlara tebli¤ edecektir.

M. ‹smail Yusuf 187


Ümmetin bekledi¤i, ahir zamanda gelecek zat›n üç vazifesinden en
mühimmi ve en büyü¤ü ve en k›ymetdar› olan iman-› tahkikiyi neflr ve
ehl-i iman› dalaletten kurtarmak.
O zat›n ikinci vazifesi, fieriat› icra ve tatbik etmektedir. Birinci vazi-
fe, maddi kuvvetle de¤il, belki kuvvetli itikad ve ihlas ve sadakatle ol-
du¤u halde bu ikinci vazife gayet büyük maddi bir kuvvet bir hakimi-
yet laz›m ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin.
O zat›n üçüncü vazifesi, Hilafet-i ‹slamiyeyi ‹ttihad-› ‹slama bina
ederek, ‹sevi ruhanileriyle ittifak edip din-i ‹slama hizmet etmektir. Bu
vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakarlarla tat-
bik edilebilir. Birinci vazife, o iki vazifeden üç-dört derece daha ziya-
de k›ymetdard›r, fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok ge-
nifl bir dairede ve fla'flaal› bir tarzda oldu¤undan umumun ve avam›n
nazar›nda daha ehemmiyetli görünüyorlar. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 9)

Bediüzzaman burada da, ahir zamanda gelecek olan Mehdinin üç bü-


yük vazifesinin olaca¤›n› söylemifltir. Bunlardan en önemlisinin imana
ait bütün meseleleri ihlasla, sadakatle yayg›nlaflt›rmak, ehl-i iman› sap-
malardan, uzaklaflmalardan kurtarmak, ikinci vazifesinin Kuran› uygu-
lamak, üçüncü vazifesinin de bütün ‹slami güçleri birlefltirip, tüm dün-
yay› kötülüklerden, inkardan temizlemek oldu¤unu bildirmifltir.

Fakat en ehemmiyetlisi, hakaik-› imaniyyeyi muhafaza noktas›nda


tecdid vazifesi, en mukaddes ve en büyü¤üdür. fieriat ve hayat-› içtima-
iye ve siyasiye daireleri ona nisbeten ikinci, üçüncü, dördüncü derece-
de kal›yor. Rivayat-› hadisiyede, tecdid-i din hakk›nda ziyade ehemmi-
yet ise, iman› hakaikdeki tecdid itibariyledir. Fakat, efkar-› ammede, ha-
yat-perest insanlar›n nazar›nda zahiren genifl ve hakimiyet noktas›nda
cazibedar olan hayat-› içtimaiye-i ‹slamiye ve siyaset-i diniye cihetleri
daha ziyade ehemmiyetli göründü¤ü için, o adese ile, o nokta-i nazar-
dan bak›yorlar, mana veriyorlar. Hem bu üç vezaifin birden bir flah›sda,
yahut cemaatte bu zamanda bulunmas› ve mükemmel olmas› ve birbi-
rini cerhetmemesi pek uzak, adeta kabil görülmüyor. Ahir zamanda, Al-
i Beyt-i Nebevi'nin (A.S.M.) cemaat-i nuraniyesini temsil eden Hazret-i
Mehdi'de ve cemaatindeki flahs-› manevide ancak içtima edebilir. (Kas-
tamonu Lahikas›, s. 139) (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 156)

188 Mehdi ve Alt›nça¤


Bediüzzaman kendi yaflad›¤› devirde bütün bu vazifenin icras›n›n
B‹R fiAHISTA veya bir cemaatte bulunmas›n›n imkans›z oldu¤unu ve
bunlar›n tamam›n› ancak ahir zamanda gelecek Mehdi ve onun cema-
atinin yapaca¤›n› da haber vermifltir.

Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki, herfleyi kendi


hesab›na ald›¤› için, faraza hakiki beklenilen o zat dahi bu zamanda
gelse, harekat›n› o cerayanlara kapt›rmamak için siyaset alemindeki
vaziyetten feragat edecek ve hedefini de¤ifltirecek, diye tahmin ediyo-
rum.

Hem üç mes'ele var: Biri hayat, biri fleriat, biri imand›r. Hakikat nok-
tas›nda en mühimmi ve en azam›, iman mes'elesidir. Fakat flimdi umu-
mun nazar›nda ve hal-i alem ilcaat›nda en mühim mes'ele, hayat ve fle-
riat göründü¤ünden, o zat flimdi olsa da, üç mes'eleyi birden umum
rüy-i zeminde vaziyetlerini de¤ifltirmek nev'i beflerdeki cari olan ade-
tullaha muvaf›k gelmedi¤inden, herhalde en azim mes'eleyi esas ya-
p›p, ötesi mes'eleleri esas yapm›yacak, ta ki iman hizmeti, safvetini
umumun nazar›nda bozmas›n ve avam›n çabuk i¤fal olunabilen ak›lla-
r›nda o hizmet baflka maksadlara alet olmad›¤› tahakkuk etsin.
Kastamonu Lahikas›, 57 Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 43

"faraza hakiki BEKLENEN O ZAT" dahi bu zamanda gelse;


Bediüzzaman hazretleri, burada Mehdi'nin henüz gelmedi¤ini ifade
ederek, kendi yaflad›¤› devirde Müslümanlar›n imani meselelerinin he-
nüz halledilmedi¤ini, Mehdi'nin gelmesi için ortam›n uygun olmad›¤›-
n› ve beklenen zat›n o zaman da gelse imani meselelerin halledilmesi
için çal›flaca¤›n›, kendisinin bu meseleler üzerine çal›flarak Mehdi'ye
ortam haz›rlad›¤›n› belirtmifltir.
Bediüzzaman Said Nursi'nin daha evvelki izahlar›nda da belirtti¤i gi-
bi, Hz. Mehdi önce, en azim ve en büyük mesele olan iman konusunu
halledip, insanlar›n iman›n›n kurtulmas›na vesile olacakt›r. Birinci me-
sele hallolduktan sonra di¤er iki vazifesini de yap›p, bu üç önemli va-
zifeyi tamamlam›fl olacakt›r.

M. ‹smail Yusuf 189


Kuran'da Bildirilen
Üstün Ahlak
uran k›ssalar›nda geçmifl kavimlerle ilgili haber verilen
ve günümüz toplumunda da yaflanan tüm bozulmalar›n,
yozlaflman›n içinde, insanl›¤›n ihtiyaç duydu¤u tek fley,
‹slam ahlak›n›n yeryüzü üzerinde hakim olmas›d›r.
‹slam ahlak› Kuranda tarif edilen salih müminlerin ah-
lak›d›r. Kuran bize, Allah'tan korkup sak›nan, ihlasl›, te-
vekkül sahibi, herfleyi hay›r gözüyle de¤erlendiren, çokça flükreden,
vicdanl›, flefkatli, merhametli, adil, cesur, güvenilir, güçlü, onurlu, al-
çakgönüllü, hoflgörülü, hakk› söylemekten çekinmeyen, sab›rl›, öfkesi-
ne kap›lmayan, hatalar›nda direnmeyen, ço¤unlu¤a de¤il hakka uyan,
sözüne sad›k, vefakar, iffetli, uzlaflt›r›c› bir insan modeli tarif eder.
Müslüman›n görevi de Allah'›n emretti¤i bu üstün ahlak› en ince ayr›n-
t›s›na kadar uygulamakt›r. Böyle bir model yafland›¤› taktirde maddi ve
manevi bozulman›n önünü kesmek çok kolaylafl›r.
Fakat içinde yaflad›¤›m›z toplum, bu üstün ahlak› terk etmifl ve bu-
nun yerine çarp›k bir ahlak› tercih etmifltir. Bu yüzden her insan Ku-
randa tarif edilen ahlak› kendi yaflad›¤› gibi baflkalar›na da yaflatmakla
yükümlüdür. Burada yaflatmak denildi¤i zaman hemen mevcut siste-
min de¤iflmesi akla gelmemelidir. Zaten Müslüman bir ülkede herkesin
yarat›l›fl›nda bu ahlaka bir e¤ilim yatmaktad›r. Mevcut sistem koruna-
rak, devletin deste¤i ile iktidarda yaflanacak olan bir ‹slam ahlak› her
türlü adaletsizli¤e, zulme ve bozgunculu¤a kolayca dur diyebilecektir.
Terörün, anarflinin önü de ancak böyle bir de¤iflim sayesinde kesilebi-
lecektir. Adaletli ve hakk› gözeten insanlar›n yönetti¤i bir toplum hiç-
bir durumda dürüstlü¤ünden taviz vermeyecek ve baflkalar›n›n da bu-
nu yapmas›na izin vermeyecektir. Allah bir ayetinde inançl›, Allah'tan
korkup sak›nan kiflilerin hakim oldu¤u bir toplumda çok büyük bir bol-
luk ve bereket yaflanaca¤›n› müjdelemektedir:

190 Mehdi ve Alt›nça¤


E¤er o ülkeler halk› inansalard› ve korkup-sak›nsalard›, gerçekten
üzerlerine hem gökten, hem yerden (say›s›z) bolluklar (bereketler)
açard›k; ancak onlar yalanlad›lar, biz de onlar› kazanageldikleri nede-
niyle yakalay›verdik. (Araf Suresi, 96)

KURAN AHLAKINDA YAfiANACAK GÜZELL‹KLER

Kuran ahlak›n›n hakim olaca¤› bir toplumda yaflanan güzellikleri an-


layabilmek için önce aksi durumlarda yaflanan yozlaflmalar› incelemek
gerekir. ‹slam ahlak›n›n yaflanmad›¤› toplumlarda insanlar her türlü
ahlaks›zl›¤› yapabilir bir duruma gelirler. Dindar bir insan›n ahlaks›z-
l›ktan kaç›nmas›n›n sebebi Allah'tan korkmas›, Allah'›n gizlinin gizlisi-
ni bildi¤ini bilmesi ve ahiret gününde tüm yap›p ettiklerinden sorguya
çekilece¤inin bilincinde olmas›d›r. Bu nedenle rüflvet almaz, yolsuzluk
yapmaz, yalan söylemez, insanlar›n can›na kast etmez…
Ama dinsiz bir insan tüm bu ahlaks›zl›klar› kolayl›kla yapabilir. E¤er
bir insan Allah'tan korkmuyorsa o kifliden herfley beklenebilir, çünkü
onu engelleyebilecek, vicdan›n› harekete geçirebilecek herhangi bir
güç yoktur. Dinsizlikte her türlü pislik, ahlaks›zl›k durum ve yere gö-
re meflru görülür. Dinden uzak kifliler normalde yapmayacaklar› bir ah-
laks›zl›¤›, herkesin ahlaks›zl›k yapt›¤› bir ortamda yapmay› do¤al kar-
fl›larlar. Allah'tan korkan bir kifli ise koflullar ve ortam ne olursa olsun
adaletinden, hoflgörüsünden, sabr›ndan, dürüstlü¤ünden ödün ver-
mez. Çünkü Allah'›n kendisini her yan›ndan sar›p kuflatt›¤›n› ve
Allah'›n gizlide kalan herfleyi bildi¤ini bilir. (Al-i ‹mran Suresi, 92) Allah
Kuran ahlak›n› yaflayan kiflileri Rad Suresinde flu flekilde tarif eder:

Onlar Allah'›n ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin sözü (misa-


k›) bozmazlar. Ve onlar Allah'›n ulaflt›r›lmas›n› emretti¤i fleyi ulaflt›r›r-
lar. Rablerinden içleri sayg› ile titrer, kötü hesaptan korkarlar. Ve on-
lar-Rablerinin yüzünü (hoflnutlu¤unu) isteyerek sabrederler, namaz›
dosdo¤ru k›larlar, kendilerine r›z›k olarak verdiklerimizden gizli ve
aç›k infak ederler ve kötülü¤ü iyilikle savarlar. ‹flte onlar, bu yurdun
(dünyan›n güzel) sonucu (ahiret mutlulu¤u) onlar içindir. (Rad Suresi,
20 - 22)

M. ‹smail Yusuf 191


Kuran ahlak›n›n yaflanmad›¤› toplumlarda en çok dikkati çeken fley
ahlaki konularda yaflanan çok h›zl› bozulmad›r. Böyle toplumlarda ai-
le hayat›nda, ekonomik hayatta, politikada, insan iliflkilerinde çok h›z-
l› bir dejenerasyon yaflan›r. Çünkü Allah korkusunun olmad›¤› bir ya-
flamda herhangi bir s›n›r, kural yoktur. S›n›rlar nefsin zevk ve h›rslar›-
na göre belirlenir. Bu dejenerasyonun do¤al bir sonucu olarak aile ya-
p›s›nda görülen bozulmayla, toplumun temel yap›s›nda çöküntüler
kendini gösterir. Ve bu çöküfl toplumun tüm kesimlerine etki eder. Say-
g›, sevgi ve merhamet duygular› yerini kendi bencil isteklerini tercih
etmeye, kendi ç›kar›n› gözetmeye, baflkalar›n›n hakk›na tecavüz etme-
ye b›rak›r. ‹htiyaç içinde olanlara kimse yard›m etmez, zenginler sade-
ce kendi mallar›n› art›rmaya çal›fl›p, insani de¤erleri tamamen gözard›
ederler.
‹nanan insanlardan oluflan bir toplumda ise insanlara yard›m etmek,
fedakarl›kta bulunmak övülen ve tavsiye edilen bir mümin ahlak›d›r.
Müslüman, ihtiyaç içinde olana sevdi¤i fleylerden infak eder ve bunun
karfl›l›¤›n› da sadece Rabbinden bekler. Allah Fat›r Suresi'nde mümin-
lerin bu özelliklerinden flu flekilde bahseder.

Gerçekten Allah'›n Kitab›n› okuyanlar, namaz› dosdo¤ru k›lanlar ve


kendilerine r›z›k olarak verdiklerimizden gizli ve aç›k infak edenler;
kesin olarak zarara u¤ramayacak bir ticareti umabilirler. (Fat›r Suresi,
29)

Kuran ahlak›n›n yaflanmad›¤› toplumlarda kimse kimsenin iyili¤ini,


sa¤l›¤›n›, rahat›n›, güvenli¤ini düflünmez. Herkes bencilce kendini dü-
flünür, daha çok para kazanmay›, daha çok ç›kar elde etmeyi, daha çok
mal edinmeyi amaçlar. Çevresinde yaflananlar› görmezlikten gelir. Aç-
l›k içinde olanlar› görünce onlara yard›m etmek akl›ndan geçmez, israf
etmeye devam eder. Haks›z kazanç sa¤lad›¤›nda ma¤dur etti¤i kiflile-
rin fark›na var›r, ama bu onu yapt›¤› iflten vazgeçirmez. ‹nsanlar ancak
bir ç›kar karfl›l›¤›nda birbirlerine iyi davran›rlar.
H›rs›zl›¤›n, rüflvetin, intiharlar›n, suistimallerin, sosyal adaletsizli-
¤in kökeninde de Kuran ahlak›n›n yaflanmamas› yatmaktad›r. Oysa Ku-
ran ahlak›na sahip olan kifli her durumda adaletli davran›r, sürekli iyi
ifller yap›p, Allah'›n r›zas›n› ve sonsuz ahiret yurdunu kazanmay› ister.
Böyle üstün bir ahlaka sahip olan insanlar›n yaflad›¤› toplumda da ada-

192 Mehdi ve Alt›nça¤


let her durumda ve her zaman uygulan›r. Allah inanan bir insan›n ada-
let anlay›fl›n›n nas›l olmas› gerekti¤ini flu flekilde bildirir:

Ey iman edenler, kendiniz, anne-baban›z ve yak›nlar›n›z aleyhine bi-


le olsa, Allah için flahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zen-
gin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yak›nd›r. Öyleyse
adaletten dönüp heva (tutkular›)n›za uymay›n. E¤er dilinizi e¤ip büker
(sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, flüphesiz Allah, yapt›klar›n›zdan
haberi oland›r. (Nisa Suresi, 135)

Allah Araf Suresi'nde kullar›n›n aras›nda Kuranda tarif edilen bu üs-


tün ahlak› yaflayan topluluklar oldu¤unu bizlere haber verir:

Yaratt›klar›m›zdan, hakka yöneltip-ileten ve onunla adaleti k›lan


(uygulayan) bir ümmet vard›r. (Araf Suresi, 181)

‹flte içinde yaflad›¤›m›z bu kutlu dönemde de adaleti uygulayacak,


Kuran ahlak›n› tüm incelikleriyle yaflayacak ve insanlara tebli¤ edecek
bir topluluk olacakt›r. Bu topluluk kuflkusuz Mehdi ve onun yard›mc›-
lar›d›r.

M. ‹smail Yusuf 193


Hz.İsa
(a.s.)
Kuran'da Hz. İsa

eygamberimiz ahir zamanda gerçekleflecek olaylar› anlat›r-


ken genelde halk aras›nda bilinmeyen bir konuya da de¤in-
mifl, Hz. ‹sa’n›n yeniden yeryüzüne gelece¤ini müjdelemifl-
tir.
Halk aras›nda Hz. ‹sa, yaklafl›k 2000 y›l önce yaflam›fl ve
çarm›ha gerilerek öldürülmüfl bir peygamber olarak bilinir.
Oysa bu, Kuran'dan uzak olmaktan kaynaklanan yanl›fl bir inan›flt›r. Bu bö-
lümde delillerini görece¤imiz gibi Hz. ‹sa ölmemifl, sadece Allah kat›na
al›nm›flt›r. Ahirzamanda tekrar dünyaya gönderilecek, Hz. Mehdi ile birlik-
te dünyay› bar›fl ve adaletle dolduracakt›r.

HZ. ‹SA'NIN YERYÜZÜNE DÖNÜfiÜ

Hz. ‹sa Ölmemifltir


Hz. ‹sa ile ilgili ayetler incelendi¤inde, onun ölmedi¤i ve öldürülmedi¤i,
Allah kat›na yükseltildi¤i görülür:
Nisa Suresi'nde, Hz. ‹sa'n›n öldürülmedi¤i ve Allah taraf›ndan gö¤e yük-
seltildi¤i anlat›lmaktad›r. Allah ayetinde bu durumu aç›kça bildirmektedir:

Ve: "Biz, Allah'›n Resulü Meryem o¤lu Mesih ‹sa'y› gerçekten öldürdük"
demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürme -
diler ve onu asmad›lar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten
onun hakk›nda anlaflmazl›¤a düflenler, kesin bir flüphe içindedirler. On-
lar›n bir zanna uymaktan baflka buna iliflkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu
kesin olarak öldürmediler. Hay›r; Allah onu kendine yükseltti. Allah üs -
tün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 157-158)

Türkçe meallere bakt›¤›m›zda Hz. ‹sa’n›n Allah kat›na yükseltilmeden


önce öldü¤ü yönünde tercümeler görürüz. Söz konusu ayetler flunlard›r:

M. ‹smail Yusuf 195


Hani Allah, ‹sa'ya demiflti ki: "Ey ‹sa, do¤rusu seni Ben vefat ettirece -
¤im ve seni Kendime yükseltece¤im.... (Al-i ‹mran Suresi, 55)

Allah, Maide Suresi’nin 117. ayetinde ise, flu flekilde buyurmaktad›r:

"Ben onlara bana emrettiklerinin d›fl›nda hiç bir fleyi söylemedim. (O


da fluydu:) 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk
edin.' Onlar›n içinde kald›¤›m sürece, ben onlar›n üzerinde bir flahidim.
Beni vefat ettirdi¤inde, üzerlerindeki gözetleyici Sen'din. Sen her fleyin
üzerine flahid olans›n." (Maide Suresi, 117)

Oysa yukar›da verdi¤imiz ayetlerin Arapça karfl›l›klar›n›n incelenmesi,


Hz. ‹sa'n›n bildi¤imiz manada ölmedi¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r. Çün-
kü bu ayetlerde geçen ve Türkçe meallerde öldürme ya da vefat ettirme
olarak verilen kelime Arapça'da "teveffa" kökünden türemifltir ve bu keli-
me ölüm manas›na de¤il, "can›n al›nmas›" manas›na gelmektedir. ‹nsan›n
can›n›n al›nmas›n›n ise her zaman ölüm anlam›na gelmedi¤ini yine Kuran
bize bildirmektedir. Örne¤in teveffa kelimesinin geçti¤i bir ayette insan›n
ölümünden de¤il "uykuda can›n›n al›nmas›ndan" Allah flu flekilde bahset-
mektedir:

Sizi geceleyin vefat ettiren (teveffa) ve gündüzün "güç yetirip etkile-


mekte olduklar›n›z›" bilen, sonra ad› konulmufl ecel doluncaya kadar
onda sizi dirilten O'dur. Sonra "en son dönüflünüz" O'nad›r. Sonra yap-
makta olduklar›n›z› size O haber verecektir. (Enam Suresi, 60)

Bu ayette "vefat ettirme" olarak tercüme edilen kelime ile, Al-i ‹mran Su-
resi'nin 55. ayetinde kullan›lan kelime ayn›d›r, yani her iki ayette de "te-
veffa" kelimesi geçmektedir. ‹nsan›n gece içinde bulundu¤u durum ölüm
olmad›¤›na göre ayetlerde kullan›lan bu kelimenin ölümü kastetmedi¤i,
do¤ru tercümenin "geceleyin canlar›n›z› alan" fleklinde olmas› gerekti¤i
aç›kt›r. Afla¤›daki ayet de ayn› flekildedir:

Allah, ölecekleri zaman canlar›n› al›r; ölmeyeni de uykusunda (bir


tür ölüme sokar). Böylece, kendisi hakk›nda ölüm karar› verilmifl ola -
n›(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise ad› konulmufl bir ecele kadar sal›ve -
rir. fiüphesiz bunda, düflünebilen bir kavim için gerçekten ayetler var-
d›r. (Zümer Suresi, 42)

196 Mehdi ve Alt›nça¤


Bu ayetten de anlafl›laca¤› gibi, Allah uyuyan insan›n can›n› almaktad›r
ama hakk›nda ölüm karar› verilmemifl olan› eceli gelinceye kadar tekrar sa-
l›vermektedir. Bu haliyle insan bildi¤imiz manada ölmüfl olmaz. Yaln›zca
geçici bir süre için ruhu bedeninden ayr›lm›fl farkl› bir boyuta girmifl olur.
Uyanaca¤› zaman ise tekrar ruhu bedenine iade edilir.
Sonuç olarak Hz. ‹sa’n›n uykudakine benzer bir duruma sokularak Allah
kat›na yükseltildi¤ini, olay›n bildi¤imiz ölüm olmad›¤›n›, sadece bu boyut-
tan bir ayr›l›fl oldu¤unu söyleyebiliriz. (Do¤rusunu en iyi Allah bilir)

Hz. ‹sa Yeryüzüne Geri Dönecektir


Bu bölüme kadar anlat›lanlardan, Hz. ‹sa'n›n ölmedi¤i ve Allah kat›na
yükseltilmifl oldu¤u aç›kça anlafl›lmaktad›r. Ancak Kuran'da dikkat çekilen
bir baflka önemli konu daha vard›r: Hz. ‹sa yeryüzüne yeniden dönecek-
tir...
Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne ikinci kez gelece¤i konusu Kuran'da çok aç›k ola-
rak bildirilmifltir.

1. Delil
Hz. ‹sa'n›n ikinci kez yeryüzüne inece¤ine dair iflaretler tafl›yan ayetler-
den ilki Al-i ‹mran Suresi'nin 55. ayetidir:

"Hani Allah, ‹sa'ya demiflti ki: "Ey ‹sa, do¤rusu senin hayat›na Ben son
verece¤im, seni Kendime yükseltece¤im, seni inkar edenlerden temizle -
yece¤im ve sana uyanlar› k›yamete kadar inkara sapanlar›n üstüne ge-
çirece¤im. Sonra dönüflünüz yaln›zca Banad›r, hakk›nda anlaflmazl›¤a
düfltü¤ünüz fleyde aran›zda Ben hükmedece¤im." (Al-i ‹mran Suresi, 55)

Ayetteki "sana uyanlar› k›yamete kadar inkara sapanlar›n üstüne geçire-


ce¤im" ifadesi dikkat çekicidir. Kuran'da k›yamete kadar inkar edenlere üs-
tün olan ve Hz. ‹sa'ya gerçekten tabi olan bir grubun varl›¤›ndan söz edil-
mektedir. Peki kimdir bu tabi olanlar? Hz. ‹sa döneminde yaflayan havari-
ler mi, yoksa günümüzde yaflayan H›ristiyanlar m›?
Hz. ‹sa hayatta iken ona uyanlar›n say›s› çok azd›. Ve onun dünyadan
ayr›lmas›n›n ard›ndan da h›zla dinde dejenerasyon bafllad›. Ayr›ca havari-
ler olarak tan›nan insanlar, ciddi bir bask› alt›nda yaflamak zorundayd›lar.
Sonraki iki yüzy›l boyunca da, Hz. ‹sa'ya iman edenler (‹seviler) ayn› bas-
k›lara maruz kald›lar; zira hiçbir siyasi güce sahip de¤illerdi. Bu durumda
geçmiflte yaflayan H›ristiyanlar›n, inkar edenlere üstün geldiklerini ve bu
ayetin onlara bakt›¤›n› söyleyemeyiz.

M. ‹smail Yusuf 197


Daha sonras›na yani flu anda yaflayan H›ristiyanlara bakt›¤›m›zda ise za-
ten H›ristiyanl›¤›n özünün bozuldu¤unu, Hz. ‹sa'n›n anlatt›¤› hak dinden
farkl› bir din olufltu¤unu görürüz. Hz. ‹sa'n›n Allah'›n o¤lu oldu¤u fleklin-
deki sapk›n inanç benimsenmifl ve teslis inanc› (üçleme; Baba, o¤ul, kutsal
Ruh) kabul edilmifltir. Bu durumda, dinin asl›ndan iyice uzaklaflm›fl olan
günümüz H›ristiyanlar›n› da Hz. ‹sa'ya uyanlar olarak kabul edemeyiz,
çünkü Allah, Kuran'›n birçok ayetinde "üçleme"ye inananlar›n inkar içeri-
sinde olduklar›n› bildirmifltir:

Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler küfre düflmüfltür. Oysa


tek bir ‹lah'tan baflka ‹lah yoktur... (Maide Suresi, 73)

Bu durumda "sana uyanlar› k›yamete kadar inkara sapanlar›n üstüne ge-


çirece¤im" ifadesi aç›k bir iflaret tafl›maktad›r. Hz. ‹sa'ya uyan ve k›yame-
te kadar yaflayacak olan bir topluluk olmas› gerekmektedir. Böyle bir top-
luluk, kuflkusuz Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne tekrar gelifliyle ortaya ç›kacakt›r. Ve
ona tekrar dünyaya gelifli s›ras›nda tabi olanlar, k›yamete kadar kafirlere
üstün k›l›nacakt›r.

2. Delil
Konu ile ilgili olarak ele ald›¤›m›z Nisa Suresi'nin 156-158. ayetlerin ar-
kas›ndan Allah, 159. ayette flöyle buyurmaktad›r:

Andolsun, Kitap ehlinden, ölmeden önce ona (‹sa) inanmayacak kimse


yoktur. K›yamet günü, o da onlar›n üzerine flahit olacakt›r. (Nisa Suresi,
159)

Yukar›daki ayette yer alan "ölmeden önce ona inanmayacak kimse yok-
tur" ifadesi oldukça dikkat çekicidir.
Burada baz› tefsirciler "o" zamirinin Hz. ‹sa yerine Kuran'a bakt›¤›n› dü-
flünmüfller ve ayete kitap ehlinin ölmeden Kuran'a iman edece¤i fleklinde
bir yoruma gitmifllerdir.
Oysa bu ayet öncesindeki iki ayette de "o" zamiri tart›flmas›z bir biçim-
de Hz. ‹sa için kullan›lm›flt›r:
157. ayet:

Ve: "Biz, Allah'›n Resulü Meryem o¤lu Mesih ‹sa'y› gerçekten öldür -
dük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öl-
dürmediler ve onu asmad›lar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi.
Gerçekten onun hakk›nda anlaflmazl›¤a düflenler, kesin bir flüphe için

198 Mehdi ve Alt›nça¤


dedirler. Onlar›n bir zanna uymaktan baflka buna iliflkin hiç bir bilgileri
yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.

158. ayet:

Hay›r; Allah onu kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve


hikmet sahibidir.

Bu ayetlerin hemen arkas›ndan gelen ayette kullan›lan "o" zamirinin Hz.


‹sa'dan baflka bir fleyi kastteti¤inin hiçbir delili yoktur.
159. ayet:
Andolsun, Kitap ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yok-
tur. K›yamet günü, o da onlar›n üzerine flahit olacakt›r.

Di¤er taraftan ayetin ikinci cümlesinde yer alan "K›yamet günü, o da on-
lar›n üzerine flahit olacakt›r" ifadesi de dikkat çekicidir. Kuran'da k›yamet
günü insan›n dilinin, ellerinin ve ayaklar›n›n (Nur Suresi, 24, Yasin Suresi,
65), iflitme, görme duyular›n›n ve derilerinin (Fussilet Suresi, 20-23) kendi
aleyhlerine flahitlik edecekleri bildirilmektedir. Kuran'›n flahitli¤i ile ilgili
ise hiçbir ayet yoktur. ‹lk cümle -gramatik veya mant›ki hiçbir delil bulun-
mamas›na ra¤men- Kuran'a bak›yor kabul edilirse ikinci cümlede yer alan
"o" zamirinin de Kuran'a bakt›¤› iddia edilmifl olur. Oysa bunu söylemek
için aç›k bir ayet gerekir.
Kuran'a bakt›¤›m›zda ayn› zamirin, Kuran'› iflaret etti¤i durumlarda,
(Adiyat Suresi, 6-8, Tar›k Suresi, 13, Tekvir Suresi, 19, Neml Suresi, 77 ve
fiuara Suresi, 192-196'da oldu¤u gibi) ayetin öncesinde ya da sonras›nda
mutlaka Kuran'dan bahsedildi¤ini görürüz. Dolay›s›yla tart›flmaya aç›k bir
nokta b›rak›lmam›flt›r. Ayetin öncesinde, sonras›nda veya ayetin içinde
Kuran'dan bahsedilmiyorsa, bu ayetin Kuran'› tarif etti¤ini söylemek yan-
l›fl olur. Ayet çok aç›k bir biçimde Hz. ‹sa'ya inan›lmas›ndan ve onun ina-
nanlara flahit olmas›ndan bahsetmektedir.
Ayetin manas› hakk›nda belirtece¤imiz ikinci nokta ise "ölümünden ön-
ce" ifadesinin yorumu ile ilgilidir. Baz›lar› bu ifadenin "kitap ehlinin kendi
ölümlerinden önce" inanmas› anlam›nda oldu¤unu düflünmektedirler. Bu
yoruma göre Kitap Ehli'nden olan her kifli kendisine ölüm gelmeden Hz.
‹sa'ya mutlaka iman edecektir. Oysa Hz. ‹sa döneminde Kitap Ehli tan›mla-
mas›na dahil olan Yahudiler ona iman etmemekle kalmam›fl, onu öldür-
mek için tuzak kurmufllard›r. Hz. ‹sa'dan sonra yaflay›p ölen Yahudi ve H›-
ristiyanlar›n ise Hz. ‹sa'ya -Kuran'da bildirildi¤i flekilde- iman etmifl olduk-
lar›n› iddia etmek gerçek d›fl› bir yaklafl›m olacakt›r.

M. ‹smail Yusuf 199


Sonuç olarak ayeti sa¤l›kl› bir biçimde de¤erlendirdi¤imizde, anlam›n
flu flekilde oldu¤u sonucuna varmaktay›z: "Hz. ‹sa ölmeden önce tüm Ehli
Kitap ona iman edecektir".
Ayet gerçek manas›yla ele al›nd›¤›nda ise çok aç›k gerçeklerle karfl›lafl›-
r›z.
Birincisi, ayette gelecekten bahsedildi¤i aç›kt›r, çünkü Hz. ‹sa'n›n ölümü
söz konusudur. Oysa o ölmemifl Allah kat›na yükselmifltir. Hz. ‹sa dünya-
ya yeniden gelecek ve her insan gibi yaflay›p ölecektir. ‹kincisi Hz. ‹sa'ya
tüm ehli kitab›n iman etmesi söz konusudur. Bu da henüz gerçekleflmemifl
ancak kesin olarak gerçekleflece¤i bildirilen bir olayd›r.
Dolay›s›yla buradaki "ölümünden önce" denilerek, zamirle bahsedilen
kifli Hz. ‹sa'd›r. Kitap ehli onu görüp bilecek, ona yaflarken itaat edecek ve
Hz. ‹sa da onlar›n durumlar›yla ilgili ahirette flahitlik edecektir. (Do¤rusu-
nu en iyi Allah bilir)

3. Delil
Hz. ‹sa'n›n ahir zamanda yeniden yeryüzüne dönece¤i ile ilgili bir bafl-
ka ayet de Zuhruf Suresi 61'dir.
Bu surenin 57. ayetinden itibaren ard› ard›na Hz. ‹sa'dan bahsedilir:

Meryem o¤lu (‹sa) bir örnek olarak verilince, senin kavmin hemen on-
dan (keyifle söz edip) kahkahalarla gülüyorlar.

Dediler ki: "Bizim ilahlar›m›z m› daha hay›rl›, yoksa o mu?" Onu yal-
n›zca bir tart›flma-konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hay›r, onlar 'tar -
t›flmac› ve düflman' bir kavimdir.

O, yaln›zca bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu ‹srailo¤ullar›na


bir örnek k›ld›k.

E¤er biz dilemifl olsayd›k, elbette sizden melekler k›lard›k; yeryüzün-


de (size) halef (yerinize geçenler) olurlard›. (Zuhruf Suresi, 57-60)

Bu ayetlerin hemen arkas›ndan gelen 61. ayette Hz. ‹sa'n›n k›yamet sa-
ati için bir ilim oldu¤u belirtilmektedir:

fiüphesiz o, k›yamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan yana hiç bir
kuflkuya kap›lmay›n ve bana uyun. Dosdo¤ru yol budur. (Zuhruf Suresi,
61)

Bu ayetin Hz. ‹sa'n›n ahir zamanda yeryüzüne dönüflüne aç›k bir iflaret
tafl›d›¤›n› söyleyebiliriz. Çünkü Hz. ‹sa, Kuran'›n indiriliflinden alt› as›r ön-

200 Mehdi ve Alt›nça¤


ce yaflam›flt›r. Dolay›s›yla bu ilk hayat›n› "k›yamet saati için bir bilgi" yani
bir k›yamet alameti olarak anlayamay›z. Ayetin iflaret etti¤i anlam, Hz.
‹sa'n›n, ahir zamanda, yani k›yametten önceki son zaman diliminde yeni-
den yeryüzüne dönece¤i ve bunun da bir k›yamet alameti olaca¤›d›r. (En
do¤rusunu Allah bilir)
Bu ayette geçen "O, k›yamet saati için bir ilimdir" -"‹nnehu le ›lmun lis-
saati"- ifadesindeki "hu" zamirini "Kuran" olarak yorumlayanlar vard›r. An-
cak yukar›da da belirtildi¤i gibi Kuran için "hu" –"o" zamiri kullan›ld›¤›nda
mutlaka ayetin öncesinde veya sonras›nda veya ayetin içinde Kuran'› anla-
tan baflka ifadeler de bulunmaktad›r. Baflka bir konu içinde "hu" zamiri ile
Kuran'dan bahsedilmez. Ayr›ca bu ayetin öncesindeki ayete bak›ld›¤›na
orada da aç›kça Hz. ‹sa kastedilerek o zamiri kullan›ld›¤› görülecektir: "O,
yaln›zca bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu ‹srailo¤ullar›'na bir ör-
nek k›ld›k."

4. Delil
Hz. ‹sa'n›n ikinci gelifline iflaret eden bir baflka ayet ise flöyledir:
Ayette, Allah'›n Hz. ‹sa'ya, Tevrat'›, ‹ncil'i ve bir de "Kitab›" ö¤retece¤i ha-
ber verilmektedir. Bu kitab›n hangi kitap oldu¤u kuflkusuz önemlidir. Ay-
n› ifade Maide 110'da da kullan›lmaktad›r:
Her iki ayette de geçen "kitap" ifadesini inceledi¤imizde, bunun Kuran'a
iflaret etti¤ini görürüz. Öncelikle Tevrat ve ‹ncil d›fl›nda yeryüzünde bili-
nen tek bir ilahi kitap vard›r; o da Kuran'd›r. (Hz. Davud'a verilen Zebur da
Eski Ahit'in içindedir) Bunun yan›nda, yine Kuran'›n bir baflka ayetinde, Al-
i ‹mran Suresi 3. ayette, "kitap" kelimesi, ‹ncil ve Tevrat'›n yan›nda Kuran'›
ifade etmek için kullan›lm›flt›r:
Bu durumda, Hz. ‹sa'ya ö¤retilecek olan üçüncü "Kitab"›n Kuran oldu¤u-
nu ve bunun da ancak Hz. ‹sa'n›n ahir zamanda dünyaya dönüflünde müm-
kün olabilece¤ini düflünebiliriz. Çünkü Hz. ‹sa Kuran'›n indirilmesinden
600 sene önce yaflam›flt› ve henüz indirilmemiflken onu biliyor olmas› söz
konusu olamazd›. Öyleyse Kuran'› dünyaya yeniden geldi¤inde ö¤renece-
¤ini düflünmek yegane mant›kl› düflüncedir. Peygamberimiz’in hadislerine
bakt›¤›m›zda yeniden geldi¤inde Hz. ‹sa'n›n ‹ncil ile de¤il Kuran'la hükme-
dece¤ini anl›yoruz. Bu da ayetteki manaya tam› tam›na mutab›k düflmek-
tedir. (fiüphesiz en do¤rusunu Allah bilir)

5. Delil
Tüm bunlar›n yan›nda "fiüphesiz, Allah kat›nda ‹sa' n›n durumu,

M. ‹smail Yusuf 201


Adem'in durumu gibidir..." (Al-i ‹mran Suresi, 59) ayeti de Hz. ‹sa'n›n dönü-
flüne iflaret ediyor olabilir. Tefsirciler genellikle bu ayetin her iki peygambe-
rin de babas›z olma özelli¤ine dikkat çekti¤ini söylemifllerdir. Ancak ayetin
bir ikinci iflareti daha olabilir. Hz. Adem cennetten nas›l yeryüzüne indiril-
diyse, Hz. ‹sa da ahir zamanda Allah'›n kat›ndan yeryüzüne indirilecek ola-
bilir. (En do¤rusunu Allah bilir.)
Görüldü¤ü gibi Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne yeniden dönece¤ine iliflkin olarak
Kuran'da geçen ayetler çok aç›k ve düflündürücüdür. Kuran'da ad› geçen hiç-
bir peygamber için bunlara benzer ifadeler kullan›lmam›flt›r. Ayr›ca hiçbir
peygamberden "k›yamet için bir bilgi" olarak bahsedilmemifltir ve di¤er pey-
gamberler için kullan›lan hiçbir ifade yeryüzüne tekrar dönmelerine iflaret
edecek türden herhangi bir anlam içermemektedir. Ancak tüm bu ifadeler,
Hz. ‹sa için kulan›lm›flt›r. Bunun anlam› ise oldukça aç›kt›r.

KURAN'DA, YAfiAMI SIRASINDA YERYÜZÜNDEN YÜZLERCE


YIL AYRILIP SONRA DÖNEN BAfiKA ÖRNEKLER DE VARDIR

Yüzy›l sonra diriltilen adam


Bu örneklerden biri, Bakara Suresi'nde anlat›lan "yüz y›l ölü kald›¤›" belir-
tilen bir kimsenin hayat›na iliflkindir:

Ya da alt› üstüne gelmifl ›ss›z duran bir flehre u¤rayan gibisini (görmedin
mi?) Demiflti ki: "Allah buras›n› ölümünden sonra nas›l diriltecekmifl?" Bunun
üzerine Allah onu yüz y›l ölü b›rakt› sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne
kadar kald›n?" O: "Bir gün veya bir günden az kald›m" dedi. (Allah ona:) "Ha-
y›r yüz y›l kald›n böyleyken yiyece¤ine ve içece¤ine bak henüz bozulmam›fl;
efle¤ine de bir bak; (bunu yapmam›z) seni insanlara ibret-belgesi k›lmam›z
içindir. Kemiklere de bir bak nas›l bir araya getiriyoruz sonra da onlara et giy-
diriyoruz?" dedi. O kendisine (bunlar) apaç›k belli olduktan sonra dedi ki: "(Ar-
t›k flimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah her fleye güç yetirendir. (Bakara Sure-
si, 259)

Önceki sayfalarda belirtti¤imiz gibi ayetlerde Hz. ‹sa’n›n can›n›n al›nd›-


¤›ndan bahsedilmektedir. Yukar›da verdi¤imiz ayette ise tam bir ölüm
(mevt) söz konusudur. Dolay›s›yla kesin olarak ölen bir insan›n bile Allah'›n
dilemesiyle bu dünyada tekrar diriltildi¤i Kuran'da bildirilen bir gerçektir.
Kuran'da buna benzer baflka olaylardan da örnekler verilmektedir.

202 Mehdi ve Alt›nça¤


Kehf Ehli'nin y›llar sonra uyand›r›lmalar›
Konuya iflaret eden di¤er bir örnek ise Kehf Suresi'ndeki "Ashab-› Kehf"e
k›ssas›ndad›r. Allah'›n, yaflad›klar› dönemin din karfl›t› hükümdar›n›n zul-
münden korunmak için ma¤araya s›¤›nan bir grup gençten bahsetti¤i bu k›s-
sada, onlar›n uzun y›llar uyuduktan sonra tekrar uyand›r›ld›klar› anlat›l-
maktad›r. Ayetler flöyledir:

O gençler ma¤araya s›¤›nd›klar› zaman demifllerdi ki: "Rabbimiz kat›ndan


bize bir rahmet ver ve iflimizden bize do¤ruyu kolaylaflt›r (bizi baflar›l› k›l).
Böylelikle ma¤arada y›llar y›l› onlar›n kulaklar›na vurduk (derin bir uyku ver-
dik). (Kehf Suresi, 10-11)

Sen onlar› uyan›k san›rs›n oysa onlar (derin bir uykuda) uyuflmufllard›r. Biz
onlar› sa¤ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatm›fl ya-
t›yordu. Onlar› görmüfl olsayd›n geri dönüp onlardan kaçard›n onlardan içini
korku kaplard›. Böylece, aralar›nda bir sorgulama yaps›nlar diye onlar› dirilt-
tik (uyand›rd›k). ‹çlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kald›n›z?" Dediler ki:
"Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) k›sm› kadar kald›k." Dediler ki: "Ne kadar
kald›¤›n›z› Rabbiniz daha iyi bilir; flimdi birinizi bu paran›zla flehre gönderin
de, hangi yiyecek temizse baks›n, size ondan bir r›z›k getirsin; ancak oldukça
nazik davrans›n ve sak›n sizi kimseye sezdirmesin." (Kehf Suresi, 18-19)

Kuran'da gençlerin ma¤arada kaç y›l kald›klar› tam olarak bildirilmez. Bu-
nun için y›llar y›l› tabiri kullan›l›r ki sürenin çok k›sa olmad›¤› buradan an-
lafl›lmaktad›r. Ayr›ca kal›fl süresiyle ilgili insanlar›n tahmini de oldukça
uzun bir süre, 309 y›ld›r:
Onlar ma¤aralar›nda üç yüz y›l kald›lar ve dokuz (y›l) daha katt›lar. De ki:
"Ne kadar kald›klar›n› Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gayb› O'nundur.
O, ne güzel görmekte ve ne güzel iflitmektedir. O'nun d›fl›nda onlar›n bir veli-
si yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak k›lmaz." (Kehf Suresi, 25-26)

Elbette burada önemli olan sürenin k›sa veya uzun olmas› de¤ildir. Üze-
rinde durdu¤umuz konu Allah'›n baz› insanlar› dünyadaki bildi¤imiz hayat-
tan, uyutmak veya canlar›n› almak suretiyle uzaklaflt›rd›ktan sonra onlar›
tekrar canland›rmas›d›r. T›pk› uykudan uyanan insanlar gibi bunlar› tekrar
hayata döndürmesidir. Hz. ‹sa da bu insanlardan biridir ve zaman› geldi¤in-
de tekrar dünya üzerinde yaflayacak, görevini yapt›ktan sonra "Dedi ki: "Ora-
da (dünyada) yaflayacak, orada ölecek ve oradan ç›kar›lacaks›n›z." (Araf Su-
resi, 25) hükmünün gere¤i her insan gibi dünyada ölecektir.

M. ‹smail Yusuf 203


Allah Kat›nda Farkl› Zaman Boyutlar› Vard›r

1. 1000 Y›l Süreli Bir Günde Allah Kat›na Ç›k›labilmesi


Farkl› zaman ve mekan boyutlar› oldu¤una dair Kuran'daki bir bafl-
ka ayet de flöyledir:

"Gökten yere her ifli O evirip düzene koyar. Sonra (ifller), sizin say-
makta oldu¤unuz bin y›l süreli bir günde O' na yükselir." (Secde Sure -
si, 5)

Allah, bu ayette bir iflin kendisine yükselmesinin, bizim zaman bo-


yutumuzla say›ld›¤›nda bin y›l süren bir günde gerçekleflti¤ini bildir-
mifltir.

2. Meleklerin 50.000 Y›l Süren Bir Günde Allah


Kat›na Ç›kabilmeleri
Bir baflka ayette de, meleklerin Allah kat›na ç›kabilmelerinin süresi
elli bin y›l olan bir gün olarak belirtilmifltir.

Melekler ve Ruh, O'na süresi elli bin y›l olan bir günde ç›kabilmekte-
dir. (Mearic Suresi, 4)

HZ. ‹SA'NIN YERYÜZÜNE DÖNMES‹ BEKLENEN


TAR‹H NED‹R?

Ebced ilmi nedir?


Hz. ‹sa’n›n yeryüzüne inece¤i muhtemel tarihe iflaret eden bir
baflka konu da ebced hesaplar›d›r. Bu hesap yöntemi, çok eski ta-
rihlere kadar uzanan ve daha henüz Kuran indirilmeden önce kul-
lan›m› çok yayg›n olan bir yaz›m fleklidir. Aralar›nda geçen tüm
olaylar, harflere rakam de¤eri verilerek yaz›l›r ve böylece her ola-
y›n tarihi de kayda geçilmifl olurdu. Bu tarihler, her kullan›lan har-
fin özel rakam de¤erlerinin toplanmas›yla elde ediliyordu.
Söz konusu ebced yöntemi, Kuran'daki iflaretleri keflfetmek için
de kullan›l›r. Geçmiflteki baz› ‹slam alimleri, ebced yöntemi ile pek

204 Mehdi ve Alt›nça¤


çok olay›n tarihini önceden tahmin etmifllerdir. Bugün de Kuranda
geçen baz› ayetler incelendi¤inde, bu ayetlerin anlamlar›na uygun
bir tak›m tarihlere denk geldi¤ini görürüz. Ve bu ayetlerde bahse-
dilen olaylar›n ebced hesaplar›yla elde edilen tarihlerde gerçeklefl-
ti¤ini gördü¤ümüzde ise, söz konusu ayetlerde olaya iliflkin gizli
bir iflaret bulundu¤unu anlar›z. (Do¤rusunu en iyi Allah bilir)

Afla¤›da Hz. ‹sa ile ilgili baz› ayetlerin koyu renkli yaz›l› bölümleri-
nin ebced hesaplar›n› verece¤iz. Bu ebcedlerin hesapland›¤› ayetlerin
anlam aç›s›ndan içeriklerine k›saca göz atacak olursak, ortaya ç›kan ta-
rihlerle kuraca¤›m›z ba¤lant› daha da netleflecektir.

1. "Andolsun Kitap ehlinden ölmeden önce ona inanmayacak kim -


se yoktur. K›yamet günü o da onlar›n aleyhine flahit olacakt›r." (Ni-
sa Suresi, 159)

"... Kitap ehlinden ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur..."


H‹CR‹: 1439 M‹LAD‹: 2018

1 + 50 + 40 + 50 + 1 + 5 + 30

1 + 30 + 20 + 400 + 1 + 2

1 + 30 + 1 + 30 + 10 + 6 + 40 + 50 + 50

2 + 5 + 100 + 2 + 30 + 40 + 6 + 400 + 5

TOPLAM: 1439 (M‹LAD‹ 2018)

M. ‹smail Yusuf 205


2. fiüphesiz O k›yamet saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan yana
hiçbir kuflkuya kap›lmay›n... (Zuhruf Suresi, 61)

M‹LAD‹: 2018

1 + 50 + 5 + 30 + 70 + 30 + 40

30 + 30 + 60 + 1 + 70 + 400

80 + 30 + 1 + 400 + 40 + 400 + 200 + 50

TOPLAM: 2018

3. Selam üzerimedir; ... ölece¤im gün ve diri olarak yeniden kal-


d›r›laca¤›m gün de. (Meryem Suresi, 33)

...
M‹LAD‹: 2014

6 + 1 + 30 + 60 + 30 + 1 + 40 + 70 + 30 + 10

10 + 6 + 40 + 1 + 40 + 6 + 400 + 6 + 10 + 6 + 40

1 + 2 + 70 + 500 + 8 + 10 + 1

TOPLAM: 1435 ( M‹LAD‹ 2014)

206 Mehdi ve Alt›nça¤


Bir ‹flin Allah Kat›na 1000 Y›l Süreli Bir Günde
Yükselmesinin ‹flaret Etti¤i Tarih
Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne ikinci kez geliflinin muhtemel zaman›na iflaret
eden bir baflka ayet de flöyledir:

"Gökten yere her ifli O evirip düzene koyar. Sonra (ifller), sizin say-
makta oldu¤unuz bin y›l süreli bir günde O na yükselir. (Secde Suresi,
5)

Bir önceki bölümde de belirtti¤imiz gibi, herhangi bir iflin Allah'a


yükselifl süresi bu ayette, Allah kat›nda bir gün olan fakat bizim say-
makta oldu¤umuz 1000 y›l süreli bir zaman dilimi olarak bildirilmifl-
tir. Kuran'da geçen bir baflka ayette de Allah, Hz. ‹sa'y› kendine yük-
seltti¤ini flöyle bildirmifltir.

Hani Allah, ‹sa'ya demiflti ki: "Ey ‹sa, do¤rusu senin hayat›na Ben son
verece¤im, seni Kendime yükseltece¤im... (Al-i ‹mran Suresi, 55)

...Onu kesin olarak öldürmediler. Hay›r; Allah onu kendine yükselt-


ti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi,
157-158)

Ayetlerden de anlafl›ld›¤› gibi, Allah Hz. ‹say› kendine yükseltmifltir.


Bu durumda, di¤er ayetlerde Allah’a yükselmenin bizim saymam›zla
bin y›l sürede oldu¤u belirtildi¤ine göre, Hz. ‹sa da bizim anlad›¤›m›z
1000 y›l süreli bir zamanda O'nun kat›na yükselmifl ve bizim sayma-
m›zla 1000 y›l süreli bir zamanda da yeryüzüne geri gelecektir. Bu du-
rumda Hz. ‹sa'n›n gö¤e yükselmesi ve yeryüzüne geri dönmesi, Allah
kat›nda iki gün süren fakat bizim saymam›zla 2000 y›l gibi bir zama-
na denk gelen bir vakit alacakt›r. Hz. ‹sa'n›n gö¤e yükseltildi¤i tarihi
tahminen düflünecek ve buna 2000 y›l ekleyecek olursak, iflte bu rakam
bize onun muhtemel yeryüzüne inifl tarihini verecektir.
Tarihsel verilerin gösterdi¤ine göre Hz. ‹sa MS. 30'lu y›llar›n ortas›n-
da bu dünyadan ayr›lm›flt›r. Öyleyse Allah'›n Kuran'da iflaret etti¤ine
göre, Hz. ‹sa yaklafl›k 2030 y›llar› civar›nda yeryüzüne geri dönecek
olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.)

M. ‹smail Yusuf 207


Hadislerde Hz. İsa

HZ. ‹SA'NIN ‹NMES‹NE DA‹R HAD‹SLER


TEVATÜR DERECES‹NDED‹R

Tevatür: Kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cema-


ate dayanan kuvvetli haber. (Büyük Lugat-Tür-Dav, 3003)

fievkani de ‹sa'n›n inece¤ine dair hadislerin say›s›n›n 29'a ulaflt›¤›n›


söyleyerek, bunlar› bir bir nakletmifl ve sonunda: "Bizim nakletti¤imiz
hadisler görüldü¤ü gibi tevatür haddine ulaflt›. Bu beyan›m›zla flu so-
nuca var›l›yor ki, beklenen Mehdi hakk›ndaki hadisler, Deccal hakk›n-
da hadisler ve ‹sa'n›n inmesine dair hadisler mütevatirdir" demifltir.
(Sünen-i ‹bn-i Mace 10/338)

K›yametin büyük alametlerinden biri olmak üzere ahir zamanda


Hz.‹sa'n›n gökten yere inece¤ini bildiren hadisler tevatür derecesinde-
dir. (Sahih-i Müslim, 2/58)

Allah Resulu (sav)'den mütevatir olarak rivayet edilen hadislere gö-


re Allah'›n Resulu Hz.‹sa'n›n k›yamet gününden önce adaletli bir imam
ve hakem olarak inece¤ini haber vermifltir. (‹bn-i Kesir, Hadislerle
Kur'an Tefsiri, 13/7163)

HZ. ‹SA'NIN GELECE⁄‹N‹ B‹LD‹REN SAH‹H HAD‹SLER

Benli¤ime hakim olan zata yemin ederim ki, Meryem'in o¤lunun ada-
letli bir hakem olarak size inmesi pek yak›nd›r. O, Haç'› k›racak, domu-
zu öldürecek, cizyeyi kald›racak; mal ço¤alacak ki, kimse onu kabul et-
meyecektir. (Sünen-i Tirmizi, 4/93)

208 Mehdi ve Alt›nça¤


Hayat›m elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryem o¤lu (‹sa Aley-
hisselam)'›n adil bir hakim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yak›n-
d›r. O, salibi (haç›) k›racak, domuzu öldürecek, cizyeyi kald›racakt›r,
mal o kadar ço¤al›p taflacak ki, hiç kimse mal kabul etmez olacakt›r.
(Sahih-i Müslim, 6/532)
‹sa bin Meryem adil bir hakim ve adaletli bir imam (devlet baflkan›)
olarak (gökten yere) inmedikçe k›yamet kopmayacakt›r. O, (indi¤inde)
haç› k›racak, domuzu öldürecek, cizyeyi kald›racakt›r. Mal da o kadar
ço¤alacakt›r ki hiçbir kimse mal kabul etmeyecektir.
(Sünen-i ‹bni Mace, 10/340)

‹sa bin Meryem (a.s.) benim ümmetim içinde;

1- Adaletli bir hakim ve (yönetimde) adil bir imam olacak,

2- Haç› k›r›p ezecek ve domuzu öldürecektir.

3- (Zimmilerden) Cizyeyi kald›racak,

4- Zekat› terk edecektir. Art›k ne koyun, keçi, s›¤›r sürüsü, ne de de-


ve sürüsü üzerine zekat memuru çal›flt›r›lmayacakt›r.

5- Kap su ile doldu¤u gibi yeryüzü bar›flla dolacakt›r.

6- Din birli¤i de olacak, art›k Allah'tan baflkas›na tap›lmayacakt›r.

(Sünen-i ‹bni Mace, 10/334)

Yukar›daki hadisler incelendi¤inde Hz. ‹sa ile ilgili olarak karfl›m›za


ç›kan sonuç fludur:
- Hz. ‹sa adaletli bir yönetici olacakt›r.
- Hadiste Hz. ‹sa'n›n haç› k›r›p, domuzu öldürece¤i belirtilmifltir.
fierhü's Sünne'de ve baflka hadis kitaplar›nda; Hz. ‹sa’n›n tahrif olmufl,
asl›ndan uzaklaflm›fl olan H›ristiyanl›¤› iptal ederek ‹slamiyetle hükme-
dece¤i belirtilmifltir. Hz. ‹sa tekrar geldi¤i zaman teslis inanc›, haça ta-
p›nma, ruhbaniyet gibi H›ristiyanl›¤›n da asl›nda bulunmayan hurafe-
leri kald›racak, bu dini indirildi¤i ilk haline döndürecektir.
- Hz. ‹sa’n›n cizyeyi, yani kitap ehlinden al›nan vergiyi kald›rmas›na
dair cümle de flöyle yorumlanm›flt›r: Yani Hz. ‹sa, kitap ehli olan insan-
lar› Müslümanl›¤› kabul etmeye zorlayacak ve böylece cizye vermeleri-

M. ‹smail Yusuf 209


ni kabul etmeyecektir. Di¤er bir yorum flekli de flöyledir: Cizye hiçbir
gayr-› müslimden al›nmayacakt›r. Bu nedenle cizye almaya da gerek
kalmayacakt›r. Çünkü cizye Müslümanlar›n ihtiyaçlar›nda kullan›lmak
üzere al›n›r. ‹htiyaç kalmay›nca cizye almaya da gerek kalmaz.
- Hz. ‹sa'n›n zekat› terk etmesi de mal›n bollu¤u ve zekata ihtiyac›
olan fakirin kalmamas› sebebiyledir. Bu hüküm de cizye ile ilgili hü-
küm gibidir.
- Hz. ‹sa zaman›nda, Yahudilerin öncülük yapt›¤› deccali fikir siste-
mi yok edilecek ve dünyadaki Yahudi hakimiyeti tam anlam›yla son bu-
lacakt›r. Masonluk v.s. gibi nifak odaklar› tamamen yok edilecek, bü-
tün dünya huzur içinde yaflayacakt›r.

Bir hadis-i flerifte Peygamberimiz flöyle buyurmufltur: Muhakkak o


yeryüzüne inecektir... ‹nsanlar› ‹slama davet edecektir. Onun zaman›n-
da Allah Teala ‹slam d›fl›nda bütün dinleri kald›racakt›r.
(Tezkiret-il Kurtubi,499)

Yukar›daki hadislerde Hz. ‹san›n yeryüzüne indirilifl alameti olarak


bildirilen durumlar›n hiçbirisi gerçekleflmemifltir. H›ristiyanl›k bozul-
mufl, tahrif edilmifl fleklini muhafaza etmekte, teslise inan›lmaktad›r.
Dünya kar›fl›kl›klar içindedir; huzur, güven, bar›fl ortam› yoktur, savafl-
lar, iç savafllar devam etmektedir. Bollu¤un aksine yokluk hakimdir. Bu
durumda Hz. ‹sa’n›n henüz yeryüzüne geri gelmedi¤i anlafl›lmaktad›r.
Yak›n zamanda yani hicri 14. yüzy›lda dünyaya tekrar gelecektir.

MEHD‹, HZ. ‹SA ‹LE BULUfiACAKTIR

"..‹mam›n›z (devlet reisiniz) kendinizden oldu¤u halde Meryem o¤lu


(‹sa aleyhisselam) içinize indi¤i (imam›n›za iktida etti¤i) zaman acaba
nas›l olursunuz?"buyurdu. (Sahih-i Müslim, 2/56 Sahih-i Buhari, 9/182)

‹bn-i Hacer Askalani de Fethü'l-Bari'de Mehdi'nin bu ümmetten ola-


ca¤› ise (a.s.) onun arkas›nda namaz k›laca¤›na dair hadisler tevatür et-
mifltir, der. (Sünen-i ‹bn Mace, 10/338)

210 Mehdi ve Alt›nça¤


Bu hadislerde görüldü¤ü gibi Mehdi, Hz. ‹sa ile buluflacak, birlikte
namaz k›lacaklard›r. Bir rivayette de Mehdi'nin Hz. ‹sa’y› tan›y›p halka
takdim edece¤i nakledilmifltir. Mehdi ve Hz. ‹sa belirli bir dönem yer-
yüzünde birlikte hüküm süreceklerdir. Deccali fikir sistemini de birlik-
te yard›mlaflarak ortadan kald›racaklard›r. Mehdi'nin vefat›ndan sonra
ise bütün idare Hz. ‹sa'ya geçecektir. (En do¤rusunu Allah bilir)
Hadislerde geçen Mehdi'nin Hz. ‹sa'ya namaz k›ld›rmas›yla ilgili bir
baflka yorum ise flöyledir:

Araplar o gün azd›r ve büyük ço¤unlu¤u Beytü'l Makdis'te buluna-


cakt›r. ‹mamlar› da salih bir adamd›r. Sonra imamlar› öne geçip onlara
sabah namaz›n› k›ld›raca¤› s›rada sabahleyin onlar›n üzerine ‹sa bin
Meryem (a.s.) inecektir. Bunun üzerine ‹sa (a.s.)'›n öne geçip cemaate
namaz k›ld›rmas›n› için imam geri geri yürümeye bafllayacak. Fakat ‹sa
(a.s.) elini onun omuzlar› aras›na koyarak. "Öne geç de namaz k›ld›r.
Çünkü kamet senin için getirildi." diyecektir. Bunun üzerine imamlar›
onlara namaz k›ld›racakt›r.

Hz. Mehdi, müminlerle beraber Beytül Mukaddes'te sabah namaz› k›-


larken o s›rada nüzul eden ‹sa (a.s.)'› takdim edecek ve Hz. ‹sa, ellerini
onun omuzlar›na koyarak, "Namaz›n kaameti senin için getirilmifl, bu
yüzden sen k›ld›r" diyecek ve nihayet Hz.Mehdi, ‹sa (a.s.) ve müminle-
re imam olarak namaz› k›ld›racakt›r.
(Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 79; Ölüm-
K›yamet-Ahiret ve Ahir zaman Alametleri, s. 438)
Hz. Mehdi bu ümmetin vasat›, Hz. ‹sa'da ahir olacakt›r. Vasattan kaste-
dilen, Mehdi'nin Hz. ‹sa'dan çok az bir süre önce gelece¤ini ifade etmek
içindir. Hz. ‹sa da, ondan hemen sonra geldi¤i için ahir olarak vas›flan-
d›r›lm›flt›r.
(Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy -il Ahir Zaman , s. 78)

Nas›l namazda Müslümanlar bafllar›ndaki imama uyarlar, ayn› o fle-


kilde Hz. ‹sa ve beraberindeki H›ristiyan grubu da ‹slam aleminin ba-
fl›nda imam olarak bulunan Mehdi'ye uyarlar, ona ba¤lan›rlar, imaml›-
¤›n› böylece kabul etmifl olurlar. (En do¤rusunu Allah bilir)
Kuran’da baz› peygamberlerin yanlar›nda yard›mc› olarak bir mümi-

M. ‹smail Yusuf 211


nin daha olabildi¤i haber verilmifltir. Mehdi ve Hz. ‹sa beraberli¤ine
iflari olarak bakan bu durumlardan biri flöyledir:

(Allah) Dedi ki: "Pazunu kardeflinle pekifltirip güçlendirece¤iz; sizin


ikinize de öyle bir 'güç ve yetki' verece¤iz ki, ayetlerimiz sayesinde si-
ze eriflemeyecekler. Siz ve size uyanlar galip olanlars›n›z." (Kasas Su-
resi, 35)

Andolsun, biz Musa'ya kitab› verdik ve onunla birlikte kardefli Ha -


run'u yard›mc› k›ld›k. (Furkan Suresi, 35)

"‹kiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azm›fl bulunuyor." (Taha Suresi, 43)

HZ. ‹SA ZAMANINDA YERYÜZÜ BARIfiLA DOLACAK

Mehdi ve Hz. ‹sa iktidarda olan inkarc› sistemle mücadele edip dün-
yaya hakim olacaklard›r. O zaman tek bir dinin, yani ‹slamiyetin, yer-
yüzüne yay›lmas› ile ›rkç›l›k, sevgi, kardefllik, güzel ahlak ana düflün-
ce haline gelecek; ayr›ca masonluk, siyonizm, materyalist felsefe, ko-
münizm, faflizm, kapitalizm v.s. tarih sahnesinden silinecek, bencillik,
kin, düflmanl›k ve her türlü ahlaki bozukluk etkinli¤ini kaybederek yok
olacakt›r. Savafllar›n, çat›flmalar›n sebepleri yok olaca¤› için, savafl sa-
nayine harcanan trilyonlarca lira, bu sefer meflru ihtiyaçlara, g›daya,
imara, teknolojiye, kültür harcamalar›na, sa¤l›k ihtiyaçlar›na v.s. gibi
insanlar›n mutlulu¤u için gerekli di¤er yat›r›mlara harcanacakt›r. (En
do¤rusunu Allah bilir)

Kap su ile doldu¤u gibi yeryüzü bar›flla dolacakt›r.

-Hiçbir kimse aras›nda bir düflmanl›k kalmayacakt›r.

-Ve bütün düflmanl›klar, bo¤uflmalar , hasetleflmeler muhakkak kay-


bolup gidecektir. (Sahih-i Müslim, 1/136)

Savafl (erbab›) da a¤›rl›klar›n› (silah ve malzemelerini) b›racak.

(Sünen-i ‹bn-i Mace, 10/334)


Harp (erbab›) a¤›rl›klar›n› (yani silah ve saireyi) b›rak›r.

(Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 496)

212 Mehdi ve Alt›nça¤


HZ. ‹SA ZAMANINDA BÜYÜK BOLLUK OLACAK

...Mal da o kadar ço¤alacakt›r ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecek-


tir. (Sünen-i ‹bn-i Mace, 10/340)

Meryem o¤lu (‹sa) iner ve Deccal'i öldürür. Ondan sonra k›rk y›l bol
nimet içinde yaflars›n›z.

(Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 90)

Her tarafta yemek kazanlar› kaynayacak, misli görülmemifl bir bol-


luk yaflanacak, mala ra¤bet olmayacak.

(El-Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 66)


‹sa (Aleyhisselam)'›n zekat› terk etmesi de mal›n bollu¤u ve zekata
muhtaç fakirin kalmamas› sebebiyledir.
(Sünen-i ‹bn-i Mace, 10/339)

Hz. ‹sa zaman›nda, bilimin geliflmesiyle hayvansal ve bitkisel g›da-


lar›n üretimi art›r›lacak, bilim ve teknoloji son safhaya ulaflacak, dün-
ya kuruldu¤undan bu yana teknolojik olarak en geliflmifl ça¤ yaflana-
cakt›r. ‹nsanlar teknolojinin imkanlar›yla çok rahat ve bolluk içinde ya-
flacaklard›r. Bu devreye bu yüzden "Alt›nça¤" ad› verilmifltir.

HZ. ‹SA YEN‹ B‹R D‹N GET‹RMEYECEKT‹R

Ebu fieyh, Kitab-ül Fiten'de Ebu Hureyre'den tahric etti, Resulullah


buyurdu: ‹sa bin Meryem iner, Deccal'i öldürür ve k›rk (40) y›l Allah'›n
kitab› ve benim sünnetimle hükmeder, vefat eder. (Kitab ul Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 92)

‹mam Nevevi: Hz. ‹sa Ümmeti Muhammed'e Peygamber olarak de¤il;


fieriat-› Muhammediyyeyi tatbik etmek için gelecektir, demektedir.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 68)

Hz. ‹sa (a.s.) inecek ve hatem'ür rüsul Resulullah (s.a.v.) efendimizin


fleriat›na tabi olacakt›r. (Mektubat-› Rabbani, 2/1309)

M. ‹smail Yusuf 213


Kad› ‹yaz: "‹sa (a.s.)'in inmesi, Deccal'i öldürmesi hakt›r ve gerçektir.
Ehl-i Sünnet mezhebi ve yolu bu konuda varid olan hadisler nedeniyle
budur. Ne akl› yönden ne de fier-i fierif'te bu görüflü iptal edebilecek
hiçbir delil yoktur. Bu itibarla bu hüküm sabittir. Mütezile ve Cehemi-
ye mezheplerine mensub baz› kimseler ve onlara kat›lanlar bu konuda-
ki hadislerin, Allah'›n 33/40- "Muhammed, ... ancak o, Allah'›n Resulü
ve peygamberlerin sonuncusudur." mealindeki ayete, Peygamber
Efendimiz''in "Benden sonra hiçbir peygamber yoktur" mealindeki ha-
disine ve Peygamberimiz'den (s.a.v.) sonra hiçbir peygamberin olmad›-
¤›na ve fleriat›n›n k›yamete dek ebedi olup, hükümlerinin yürürlükten
kalkmayaca¤›na dair Müslümanlar›n icma'›na ters düfltü¤ü gerekçesiy-
le reddedilmifl oldu¤unu ileri sürmekteler ise de; Bu iddia ve gerekçe
bat›ld›r. Çünkü ‹sa (a.s.)'›n inmesinden maksat onun fleriat›m›z› yürür-
lükten kald›r›c› bir fleriatla ve Peygamber olarak inmesi de¤ildir. Ne bu
hadislerde ne de baflka hadislerde böyle birfley yoktur. Bilakis ‹sa
(a.s.)'›n fleriat›m›zla hükmedecek adil bir hakim ve halk›n terk etti¤i fle-
riat›m›z›n hükümlerini ihya edici olarak inece¤i sahih hadislerle sabit-
tir." demifltir. (Sünen-i ‹bn-i Mace, 10/338)

Hz. ‹sa ahir zamanda yeryüzüne indirildi¤i vakit, peygamberlikle va-


zifeli olarak yeni bir fleriat getirmeyecektir. Sahih hadislerin ve ‹slam
alimlerinin ifadelerinde belirtildi¤i flekilde, Peygamberimiz'in yoluna
uyacakt›r, Kuran ayetlerine göre hükmedecektir.

HZ. ‹SA'NIN H‹LYES‹

Onu gördü¤ünüz zaman flu alametlerle tan›y›n›z:

1.Uzuna yak›n orta boylu

2.Rengi k›rm›z› ile beyaza yak›n

3.Üzerinde herd boyas› ile boyanm›fl iki elbise vard›r.

4.O derece temiz ki kendisine ›slak dokunmad›¤› halde bafl› su dam-


lat›r gibidir.
(Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s.499)

214 Mehdi ve Alt›nça¤


Geceleyin yürütüldü¤üm zaman Musa Aleyhisselam'a kavufltum.
(Peygamber onu tavsif ederek:) Bir de gördüm ki, O fienüe kabilesi er-
keklerinden biri gibi kara ya¤›z, uzun boylu, bal›k etli, düz saçl› bir
zatt›r. ‹sa'ya da kavufltum (Peygamber onu da tavsif ederek: ‹sa, orta
yap›l›, sanki hamamdan ç›km›fl gibi al çehreliydi.
(Sahih-i Müslim, 2/1053)

Ben bu gece kendimi rüyamda Kabe'de buldum. Ans›z›n esmer bir ki-
fli gördüm. Sanki o esmer insanlardan en güzeli, bafl›n›n saç› iki omu-
zu aras›nda sark›yordu. (yeni) taranm›fl ve ar›nm›flt› da bafl'›n›n saç)›
su damlat›yordu. ‹ki elini iki kiflinin iki omuzuna koyarak Beyt'i tavaf
ediyordu. (orada bulunanlara) bu kimdir? diye sordum. Onlar : bu Mer-
yem'in o¤lu Mesih (‹sa)'d›r dediler. (Sahih-i Buhari, 9/177)

HZ. ‹SA, PEYGAMBER‹M‹Z'‹N KABR‹ YANINA


DEFNED‹LECEKT‹R

"‹sa aleyhisselam yeryüzüne inecek, evlenecek çoluk çocuk sahibi


olup, k›rk befl sene yafl›yacak, sonra ölecek, benimle ayr› kabire gömü-
lecek, sonra ben ve ‹sa ayn› kabirden Ebu Bekir ile Ömer aras›ndan kal-
kaca¤›z!" (K›yamet Alametleri, 246/247)

Hz. ‹sa, yeryüzünde iken evlenecek ve bir çocu¤u olacakt›r. Ölünce,


Müslümanlar onun namaz›n› k›ld›ktan sonra Ravza-i Mutahhare'ye def-
nedeceklerdir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,65

Muhakkak ki, Meryem o¤lu ‹sa yeryüzüne indi¤i zaman evlenecek,


çocu¤u olacak, yeryüzünde 45 y›l kalacakt›r. (Miskatü-l Meflabih, 3/47)

Hz. ‹sa yeryüzüne indikten ve 40 y›l kal›p yaflad›ktan sonra ölür.


Müslümanlar, O'nun cenaze namaz›n› k›larak O'nu topra¤a verirler. (Bu
hadis, Ebu Davud et Tayalisi'nin Müsned'inden rivayet edilmifltir.)

Hazreti ‹sa yeryüzünde k›rk sene yaflad›ktan sonra vefat edecektir.


Müslümanlar O'nun cenaze namaz›n› k›larak defnedecekler.
(Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 498-499)

M. ‹smail Yusuf 215


Kuran ayetlerinden ve hadislerdeki ifadelerden anlad›¤›m›z kadar›y-
la, Hz. ‹sa yeryüzünde yaklafl›k 40-45 sene kald›ktan sonra vazifesini
tam yapm›fl olarak vefat edecektir. Müslümanlar onu, Peygamber Efen-
dimiz'in kabri yan›na defnedeceklerdir.

216 Mehdi ve Alt›nça¤


Risale-i Nur
Külliyatı'nda Hz. İsa
üzy›l›m›z›n en büyük ‹slam alimlerinden biri olan Bediüz-
zaman Said Nursi, bir Kuran tefsiri olan Risale-i Nur Külli-
yat›'nda, ahir zaman ve Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne ikinci kez
gelifli konusuna genifl yer ay›rm›flt›r.
Günümüzde Müslüman topluluklar›n birçok konuda
birbirlerinden farkl› düflünce yap›lar› içinde olduklar› bir
gerçektir. Ancak farkl› kültürlerden çok say›da Müslüman›n kabul etti-
¤i bir gerçek, Bediüzzaman'›n hicri 13. asr›n en önemli alimi oldu¤u-
dur. ‹flte bu nedenle Bediüzzaman'›n ahir zaman konusunda yapt›¤› de-
tayl› izahlar, Müslümanlar için büyük önem tafl›maktad›r.
Bediüzzaman ahir zamanla ilgili olan aç›klamalar›nda, iki büyük fel-
sefi ak›m›n yeryüzünde bozgunculuk ç›karaca¤›n› ve bu ak›mlar›n din-
sizli¤i hakim k›lmak için çaba sarf edeceklerini vurgular. Bu ak›mlar-
dan birincisi ‹slam ahlak›n› içten tahrip etmeye çal›flacak olan ak›md›r.
‹kincisi ise Allah'› aç›kça inkar eden, maddenin ezelden beri var oldu-
¤unu, sonsuza kadar da var olaca¤›n› öne süren ve canl›l›¤›n cans›zl›k-
tan tesadüfen ortaya ç›kt›¤›n› savunan maddeci ve tabiatç› anlay›fl, ya-
ni materyalizm ve natüralizmdir. (Natüralizm, Darwin'in evrim teorisi-
nin felsefi boyutu olarak da bilinir.)
Bu tan›mlama elbette Allah'›n varl›¤›n› inkar eden bütün fikir ak›m-
lar›na da temel teflkil etmifltir. Materyalistler tarihin en eski ça¤lar›n-
dan beri bütün hak dinlere karfl› cephe alm›fllar, bu yolda karfl›lar›na
ç›kanlarla mücadele etmifl, halklara zulmetmifl, savafllar ç›karm›fl, her
türlü yozlaflman›n en ön safhalar›nda yer alm›fllard›r.
Hz. ‹sa da yeryüzüne tekrar döndü¤ünde bu maddeci ve tabiatç›
ak›mlarla mücadele edecek ve Allah'›n izniyle onlara karfl› galip gele-
cektir. Bediüzzaman, külliyat›nda bu materyalist ak›ma flöyle dikkat
çekmektedir:

M. ‹smail Yusuf 217


‹kinci cereyan ise: Tabiyyun, maddiyyun felsefesinden tevellüd eden
bir cereyan-› nemrudane, gittikçe ahir zamanda felsefe-i maddiye vas›-
tas›yle intisar ederek kuvvet bulup, uluhiyeti inkar edecek bir dereceye
gelir. (Mektubat, s.53)

Bediüzzaman, inkar›n hakim oldu¤u böyle bir dönemde Hz. ‹sa'n›n


yeniden dünyaya dönece¤ini müjdelemektedir. Bediüzzaman'›n afla¤›-
daki sözlerinde haber verdi¤i gibi, Hz. ‹sa yeryüzüne ikinci kez geliflin-
de Kuran'la hükmedecektir. Hz. ‹sa H›ristiyanl›¤› tüm hurafelerinden
temizleyecektir. Ve H›ristiyanl›k ile Müslümanl›k birleflerek dinsizlik
ak›m›na karfl› Kuran ahlak›n› yaflayarak üstün geleceklerdir. Risale-i
Nur'da bu konuyla ilgili aktar›lanlar flöyledir:

‹flte böyle bir s›rada, bu ak›m›n çok kuvvetli göründü¤ü bir anda, ha-
kiki ‹sevilik dini ortaya ç›kacak, yani rahmeti ‹lahiyenin semas›ndan
nüzul edecek. fiu andaki H›ristiyanl›k dini o gerçek karfl›s›nda hurafe-
lerden ve bozulmalardan ar›nacak, gerçek ‹slam ile birleflecektir. Mane-
vi olarak H›ristiyanl›k bir çeflit Müslümanl›¤a dönüflecektir. Ve Kuran'a
uyarak, H›ristiyanl›k, flahs› manevisi itaat eden ve ‹slamiyet ise itaat
edilen makam›nda olacak. Gerçek din bu birleflme neticesinde büyük
bir kuvvet bulacakt›r. Dinsizlik mücadelesinde ayr› iken ma¤lup olan
‹sevilik ve Müslümanl›k, birleflme durumunda dinsizlik ak›m›n› yenip
da¤›tacak güçtedir. Gökler aleminde cismiyle beraber bulunan Hz. ‹sa
(A.S.)'›n, o hak dinin bafl›na geçece¤ini bir do¤ru haberci, her fleye gü-
cü yetenin sözüne dayanarak haber vermifltir. Madem haber vermifl,
hakt›r, madem Her fieye Gücü Yeten vaat etmifl, elbette yapacakt›r.
(Mektubat, s.53-54)

Bediüzzaman Said Nursi Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne ikinci kez dönüflünü


anlatt›¤› tüm aç›klamalar›nda onun o dönemdeki tüm inkarc› sistemle-
ri ortadan kald›raca¤›na ve bunu yaparken de Müslümanlar'dan çok bü-
yük destek görece¤ine iflaret etmektedir. Hz. ‹sa, ‹slam dünyas›nda Ku-
ran ahlak›n›n tebli¤ edilmesinde lider görevini üstlenen salih kifliyle
birlik olup, inkarc› sistemin zulmünü ortadan kald›racakt›r.

218 Mehdi ve Alt›nça¤


‹kinci yönü fludur ki: ‹sa'n›n k›l›c› ile maktul olan Deccal'in olufltur-
du¤u güçlü materyalizm ve dinsizli¤in manevi kiflili¤ini yok edecek
‹sevi din adamlar›d›r. Ki bu din adamlar› H›ristiyanl›k dininin gerçe¤i-
nin ‹slam dininin gerçe¤i ile kar›flmas›ndan oluflacak kuvvetle onu ma-
nen öldürecek. (fiualar, s.493)

HZ. ‹SA'YI NASIL TANIYAB‹L‹R‹Z?

Hz. ‹sa'y› Kimler Tan›yabilecektir?


Önceki bölümde Hz. ‹sa'n›n ölmedi¤ini, Allah'›n kat›na yükseltildi¤i-
ni ve yeryüzüne yeniden dönece¤ini Kuran'dan delillerle aç›klam›flt›k.
Tüm bunlardan sonra elbette akla gelen ilk soru "Hz. ‹sa'n›n yeryüzü-
ne tekrar geliflinde kim oldu¤unun nas›l anlafl›laca¤› ve onun hangi
özelliklerinden tan›nabilece¤i" olacakt›r. Bu aflamada baflvurabilece¤i-
miz tek kaynak yine Kuran'd›r.
Kuran'›n bir özelli¤i, içinde geçen k›ssalarda ve baz› ayetlerde, geç-
mifl peygamberlere yönelik olarak çeflitli aç›klamalar yapmas›d›r. Pey-
gamberlerle ve salih müminlerle ilgili pek çok ortak alameti ayetlerde
bulmak mümkündür. Üstelik müminlere ait tüm özellikleri tek tek
ayetlerden tespit etmek de imkan dahilindedir. Bununla ba¤lant›l› ola-
rak Hz. ‹sa'n›n üstün iman özellikleri, Kuran'a bak›larak görülebilir.
Dolay›s›yla Kuran'a uyan samimi müminler onda gördükleri bu üstün
özellikleri de¤erlendirip, onu tan›yabilirler.
Ancak bu noktada unutulmamal›d›r ki, Hz. ‹sa'y› tan›mak herkes için
mümkün olmayabilir. Bu konu ile ilgili olarak Bediüzzaman Said Nursi
flunlar› söylemektedir:

Hz. ‹sa (A.S) geldi¤i vakit, herkesin onun ‹sa oldu¤unu bilmesi gerek-
mez. O'nun yak›nlar› ve ileri gelen kifliler, iman›n nuru ile onu tan›rlar.
Yoksa aç›kça herkes onu tan›mayacakt›r. (Mektubat, s.54)

Yukar›daki sözünde görüldü¤ü gibi, Bediüzzaman da Hz. ‹sa'n›n yer-


yüzüne döndü¤ü ilk y›llarda ancak yak›n çevresinin onu tan›yabilece-
¤ini bildirmifltir. Yak›n›nda bulunan bu insanlar›n onu tan›mas›n›n ise
ancak 'iman›n nuru' ile olabilece¤ini belirtmifltir. Elbette burada 'ima-

M. ‹smail Yusuf 219


n›n nuru' ile ne kastedildi¤ine de¤inmek gerekir. '‹man›n nuru' Allah'›n
varl›¤›na, birli¤ine inanan ve Kuran'a uyan insanlara Rableri taraf›ndan
verilen anlay›flt›r. Müminler Allah taraf›ndan verilen bu anlay›flla, olay-
lar› çok aç›k olarak de¤erlendirebilir, birçok konunun girift noktalar›n›
rahatça kavrayabilirler. Kuran'da bildirildi¤i gibi müminler, çevrelerin-
deki her fley üzerinde derin derin düflünen, dolay›s›yla olaylardaki in-
celikleri, detaylar› gözden kaç›rmayan insanlard›r. Nitekim bir ayette
Allah, samimi kalple iman edip, her olay›n inceli¤ini ve derinli¤ini kav-
ramaya çal›flan, gördükleri detaylarda kendilerini Yaratan'›n büyüklü-
¤ünü, gücünü kavrayarak, O'ndan korkanlara 'do¤ruyu yanl›fltan ay›ra-
bilecekleri' bir anlay›fl verece¤ini bildirmifltir:

Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sak›n›rsan›z, size do¤ruyu yanl›fl-


tan ay›ran bir nur ve anlay›fl (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve si-
zi ba¤›fllar. Allah büyük fazl sahibidir. (Enfal Suresi, 29)

Bu ayet do¤rultusunda düflünüldü¤ünde, Hz. ‹sa'y› yeryüzüne dönü-


flünde tan›y›p ona itaat edecek olanlar›n da, Allah'a ve Kuran'a iman
eden, her olay› derinlemesine düflünüp kavramaya çal›flan insanlar ola-
ca¤› ortaya ç›kmaktad›r. Nitekim Bediüzzaman Said Nursi bir baflka sö-
zünde bu konuya bir kez daha dikkat çekmifltir:

"Hatta Hazret-i ‹sa Aleyhisselam'›n nuzulü dahi ve kendisi ‹sa Aley-


hisselam oldu¤u, nur-u iman›n dikkatiyle bilinir; herkes bilemez."
(fiualar, s.487)

HZ. ‹SA'YI HANG‹ ÖZELL‹KLER‹NDEN TANIYAB‹L‹R‹Z?

Yukar›da belirtti¤imiz gibi, bu sorunun cevab›n› bulmak için Kuran'a


bakt›¤›m›zda karfl›m›za ç›kan ilk iflaret, ayetlerde anlat›lan, peygam-
berlerin sahip olduklar› ortak özellikler olacakt›r. Öyleyse bir tak›m
alametlerle kendini belli edip, dikkat çekecek olan Hz. ‹sa'y› tan›mak
için Kuran'da bildirilmifl olan bu peygamber özelliklerinin neler oldu-
¤unu incelemek gerekmektedir. Elbette peygamberlerle ilgili Kuran'dan
ç›kar›labilecek yüzlerce alamet vard›r. Ancak bu bölümde insanlar›n

220 Mehdi ve Alt›nça¤


d›flar›dan bakan bir gözle de¤erlendirebilecekleri en belirgin birkaç
özellik üzerinde durulacakt›r.

1. Üstün Ahlak Özellikleri ‹le Di¤er ‹nsanlardan Ayr›l›r


Allah taraf›ndan seçilip gönderilmifl her peygamber gibi, Hz. ‹sa da
tüm üstün ahlak özelliklerinie sahiptir. Onu di¤er insanlardan ay›ran
en belirgin fark, yaflad›¤› toplum içinde al›fl›lmad›k bir flekilde ortaya
ç›kan yüksek flahsiyetidir. Hz. ‹sa halk aras›nda hiç rastlanmayan, in-
sanlar›n al›fl›k olmad›¤› ve görür görmez etkilenecekleri ahlaki özellik-
lere sahiptir. Allah'a olan güveni ve iman› ile son derece kararl›, cesa-
retli, toplumun etkisi alt›nda kalmayan, aksine herkesi etkileyen, güç-
lü bir insand›r. Nitekim tüm peygamberlerin sahip olduklar› bu üstün-
lük ayetlerde bildirilmifltir:

Bu, ‹brahim'e, kavmine karfl› verdi¤imiz delilimizdir. Biz, diledi¤imi-


zi derecelerle yükseltiriz... Ve ona ‹shak'› ve Yakub'u arma¤an ettik,
hepsini hidayete erifltirdik; bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan
Davud'u, Süleyman'›, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'y› ve Harun'u hidayete
ulaflt›rd›k. Biz, iyilik yapanlar› iflte böyle ödüllendiririz. Zekeriya'y›,
Yahya'y›, ‹sa'y› ve ‹lyas'› da (hidayete erifltirdik.) Onlar›n hepsi salihler-
dendir. ‹smail'i, Elyasa'y›, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete erifltirdik). On-
lar›n hepsini alemlere üstün k›ld›k. Babalar›ndan, soylar›ndan ve kar -
defllerinden, kimini (bunlara katt›k); onlar› da seçtik ve dosdo¤ru yola
yöneltip-ilettik. Bu, Allah'›n hidayetidir; kullar›ndan diledi¤ini bunun-
la hidayete erdirir... (Enam Suresi, 83-88)

Allah, peygamberleri di¤er insanlara göre üstün özelliklerle yaratt›-


¤›n› yukar›daki ayetlerde aç›kça bildirmifltir. Bu konu ile ilgili Kuran'da
geçen daha pek çok örnek vard›r. Örne¤in '‹‹brahim (tek bafl›na) bir üm-
metti.' (Nahl Suresi, 120), 'Güç ve basiret sahibi olan kullar›m›z ‹bra -
him'i, ‹shak'› ve Yakub'u...' (Sad Suresi, 45), 'Ve gerçekten onlar, Bizim
kat›m›zda seçkinlerden ve hay›rl› olanlardand›r.' (Sad Suresi, 47), "'Bi-
zi inanm›fl kullar›ndan birço¤una göre üstün k›lan Allah'a hamdolsun
dediler." (Neml Suresi, 15) gibi ifadeler, peygamberlere verilen üstün-
lükleri bize bildirmektedir. Hz. ‹sa da Allah'›n seçkin k›ld›¤› peygam-
berlerdendir. Bir ayette Allah Hz. ‹sa için flöyle söylemektedir:

M. ‹smail Yusuf 221


‹flte bu elçiler; bir k›sm›n› bir k›sm›na üstün k›ld›k. Onlardan,
Allah'›n kendileriyle konufltu¤u ve derecelerle yükseltti¤i vard›r. Mer-
yem o¤lu ‹sa'ya apaç›k belgeler verdik ve O'nu Ruhu'l-Kudüs'le destek-
ledik... (Bakara Suresi, 253)

2. Peygamberlere Has Yüz ‹fadesi ‹le Tan›nacakt›r


Elçilerin yukar›da bahsetti¤imiz üstünlüklerinin gerek bilgice, gerek-
se vücutça oldu¤u da Kuran'da bildirilmektedir:

...O (flöyle) demiflti: "Do¤rusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve
bedenî gücünü artt›rd›. Allah, kime dilerse mülkünü verir; Allah (rah-
meti ve gücü) genifl oland›r, bilendir." (Bakara Suresi, 247)

Bilgice, ak›lca, vücutça, ahlakça üstün k›l›nm›fl bir insan olarak Hz.
‹sa'n›n yüzünde peygamberlere has bir ifade olacakt›r. Sahip oldu¤u
güçlü Allah korkusunun ve derin iman›n›n nuru yüzüne yans›yacakt›r.
Ve peygamberlere has olan nurlu ifade o derece aç›k olacakt›r ki, onu
görenler di¤er insanlara k›yasla çok üstün bir insanla karfl›laflt›klar›n›n
fark›na varacaklard›r. Ancak unutmamak gerekir ki, elbette herkes bu-
nu kabul edecek de¤ildir. Kimi insanlar içlerinde duyacaklar› haset ve
kin sebebiyle, bu ahlaki üstünlü¤ü görmemeye çal›flabilirler. ‹çten içe
fark›nda olsalar da, ifllerine gelmedi¤i için anlamazl›ktan gelebilirler.
Yaln›zca iman›nda samimi olanlar, bu üstünlü¤ü görüp gere¤i gibi tak-
dir edebileceklerdir.
Allah, Hz. ‹sa'n›n hem dünyada hem de ahirette "seçkin, onurlu, say-
g›n ve Allah'a yak›n k›l›nanlardan" oldu¤unu bildirmifltir. (Al-i ‹mran
Suresi, 45) Allah'›n ayetinin bir tecellisi olarak tüm peygamberler gibi
Hz. ‹sa da çevresindeki insanlar aras›nda sayg›nl›¤›yla, seçkin ve onur-
lu olufluyla tan›nacakt›r.

3. Hikmet ve Hitabet Gücü Çok Yüksektir

Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimiz-


dir... (Enam Suresi, 89)

222 Mehdi ve Alt›nça¤


Allah, çeflitli kavimlere tebli¤ yapmalar›, onlar› uyar›p korkutmalar›
için gönderdi¤i peygamberlerine kat›ndan hikmet vermifltir. Hikmetli
bir anlat›m, isabetli konuflmalar, do¤ruya davet edici ve kötülükten
men edici tav›rlar, tüm peygamberlerin ortak özellikleridir. Nitekim
Kuran'›n daha pek çok ayetinde tek tek peygamberlere verilen hikmete
de dikkat çekilmifltir. Örne¤in, Hz. Davud için "...ona hikmet ve anla -
t›m çarp›c›l›¤›n› vermifltik." (Sad Suresi, 20); Hz. Yahya için, "...Daha ço -
cuk iken ona hikmet verdik." (Meryem Suresi, 12); Hz. Musa için, "O, er -
ginlik ça¤›na ulafl›p olgunlafl›nca, ona bir 'hüküm ve hikmet' ve ilim
verdik..." (Kasas Suresi,14); Hz. Lokman için, "Andolsun, Lokman'a
"Allah'a flükret" diye hikmet verdik..." (Lokman Suresi, 12); Hz. ‹brahim
için, "...Do¤rusu biz, ‹brahim ailesine Kitab› ve hikmeti verdik..." (Nisa
Suresi, 54) diye bildirilmifltir.
Allah'›n bize bildirdi¤i, "Kime dilerse hikmeti ona verir; flüphesiz
kendisine hikmet verilene büyük bir hay›r da verilmifltir..." (Bakara Su-
resi, 269) ayeti gere¤i, tüm peygamberlerin hikmet verilerek ödüllen-
dirildi¤idir.
Hz. ‹sa'n›n Allah'›n bir elçisi olarak hikmetle ödüllendirildi¤ine ve
bunu kendi kavmine de bildirdi¤ine Kuran'da flöyle dikkat çekilmifltir

‹sa, aç›k belgelerle gelince, dedi ki: "Ben size bir hikmetle geldim ve
hakk›nda ihtilafa düfltüklerinizin bir k›sm›n› size aç›klamak için de.
Öyleyse Allah'tan sak›n›n ve bana itaat edin." (Zuhruf Suresi, 63)

Bu ayetler do¤rultusunda Kuran'a bakt›¤›m›zda anlad›¤›m›z, Hz.


‹sa'y› tan›mak için bir baflka iflaretin de, onun yapaca¤› "hikmetli, isa-
betli ve çok etkili konuflmalar" olaca¤›d›r. Di¤er tüm konularda oldu¤u
gibi hikmetli konuflma da, peygamberlere has çok dikkat çekici bir
özelliktir. Kuran'› kendilerine rehber edinmifl olan müminler Hz.
‹sa'n›n konuflmalar›n›n di¤er bir ayette de belirtildi¤i gibi "özü kapsa -
yan bir bilgi" (Kehf Suresi, 91) içerdi¤ini ve bunun ancak Allah'›n seçti-
¤i elçilere has oldu¤unu anlarlar. Gösterdi¤i üstün ak›l, yapt›¤› kusur-
suz teflhisler, getirdi¤i çözümler her zaman çok isabetli olup Allah'tan
özel olarak verilmifl bir hikmetin en aç›k alametlerini oluflturacakt›r.
Öyle ki, çevresindeki hiç kimsede ona has olan bu isabetli konuflmalar,
teflhisler görülmeyecek ve böylece üstün flahsiyeti ve akl› aç›kça göze
çarpacakt›r.

M. ‹smail Yusuf 223


4. Çok Güvenilirdir
Her elçi gönderildi¤i toplulu¤a ilk olarak "Gerçek flu ki, ben size gön -
derilmifl güvenilir bir elçiyim" (fiuara Suresi, 107) ifadesiyle söze bafl-
layarak kendisini tan›tm›flt›r. Peygamberlerin bu güvenilirlikleri, Allah'›n
kitab›na, dinine çok büyük bir titizlikle uymalar›ndan kaynaklan›r. Hiç-
bir durumda do¤ru yolun, hak dinin s›n›rlar›n›n d›fl›na ç›kmazlar. Yal-
n›zca Allah'›n hoflnutlu¤unu kazanmak istemelerinden dolay› kimseye
boyun e¤mezler. Kuran'da tüm peygamberlerin bu özelliklerini ön pla-
na ç›kard›klar›ndan bahsedilmifltir. Örne¤in, Hz. Musa kendisini kav-
mine flöyle tan›tm›flt›r:

Andolsun, biz kendilerinden önce, Firavun'un kavmini de denedik.


Onlara kerim bir elçi gelmiflti; "Allah'›n kullar›n› bana teslim edin; ger -
çekten ben, sizin için güvenilir bir elçiyim" (demiflti). (Duhan Suresi,
17-18)

fiüphesiz elçilerin bu önemli özelliklerini kavimleri her zaman taktir


edememifltir. Hatta ço¤u zaman elçilerle ilgili yanl›fl zanlar› olmufltur.
Çünkü kavimleri kendi cahiliye sistemlerini terk edip onlar›n davet et-
ti¤i hak dine uymak istememifllerdir. Ancak aradan belli bir zaman geç-
tikten sonra elçilerin çok güvenilir insanlar olduklar› kavimleri içinde
de kabul görmüfltür. Bu konuda da örnek olarak Hz. Yusuf'u verebili-
riz. Hz. Yusuf, uzun bir süre kavminin içinde zorluklarla denenmifl;
önce köle olarak sat›lm›fl, sonra bir süre için hapiste kalm›flt›r. Allah'›n
diledi¤i zaman ise güvenilir bir insan oldu¤u anlafl›lm›fl, hükümdar ta-
raf›ndan devletin hazinelerinin bafl›na geçirilmifltir:

Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime ba¤l› k›lay›m."
Onunla konufltu¤unda da (flöyle) dedi: "Sen bugün bizim yan›m›zda (ar-
t›k) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir dan›flman-yönetici)sin." (Yu-
suf Suresi,54)

Hiç fiüphesiz Kuran'da bildirilen peygamberlerin bu özellikleri


Allah'›n bir elçisi olarak Hz. ‹sa'da da görülecektir. Hz. ‹sa dünyaya
ikinci geliflinde, Allah'›n de¤iflmez bir kanunu olarak halk aras›nda gü-

224 Mehdi ve Alt›nça¤


venilirli¤i ile dikkat çekecektir. Allah, Hz. Yusuf'a ve di¤er tüm elçile-
rine oldu¤u gibi, Hz. ‹sa'ya da yard›m edecek ve onun ne kadar emin
bir insan oldu¤unu zaman› geldi¤inde insanlara gösterecektir.

5. Allah'›n Korumas› Alt›ndad›r

Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullar›m›za (flu) sözümüz


geçmifltir: Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yard›m ve zafer) bula-
caklard›r. Ve hiç flüphesiz; bizim ordular›m›z, üstün gelecek olanlar
onlard›r. (Saffat Suresi, 171-173)

Allah her zaman elçilerini di¤er insanlardan üstün k›lm›flt›r. Tarih


boyunca gönderilen her peygamber, Allah'›n yard›m›yla düflmanlar›na
karfl› üstünlükler kazanm›fl, onlar›n kurduklar› tuzaklardan korunmufl-
tur. Ald›klar› her karar, uygulad›klar› her yöntem hep hay›rla ve bafla-
r›yla sonuçlanm›fl, her durumda Rab'leri taraf›ndan desteklenmifller-
dir.
Dolay›s›yla Allah'›n elçisi Hz. ‹sa'y› bekleyen müminler için yol gös-
terici bir baflka iflaret de onun her iflinin baflar› ile sonuçlanmas› ola-
cakt›r. Öyle ki ald›¤› her karar, uygulad›¤› her yöntem kendisi ve çev-
resindeki müminler için hay›rl› sonuçlar verecektir. Hatta ilk bak›flta
aksilik gibi görünen olaylar bile, bir süre sonra onlar›n hayr›na döne-
cektir. Ve Hz. ‹sa'n›n ald›¤› tüm kararlar›n olabilecek en do¤ru, en ak›l-
c› kararlar oldu¤unu al›nan sonuçlar ispat edecektir. Çünkü Allah Ku-
ran'da elçilerinin her ne olursa olsun tüm zorluklara ra¤men üstün ge-
leceklerini, onlar› kesin olarak yard›m›yla destekleyece¤ini vaat etmifl-
tir.
Allah'›n bu vaadiyle Hz. ‹sa'ya küçük büyük her iflte gelen baflar› ve
bereket hem düflmanlar›n›n, hem de yan›ndaki inananlar›n dikkatini
çekecek kadar belirgin olacakt›r. Düflmanlar› da, bu durumun ola¤anüs-
tülü¤ünü fark edecek, ancak bunun Allah'tan gelen bir yard›m oldu¤u-
nu takdir edemeyeceklerdir. Her iflinin baflar›l› olmas›na, att›¤› her ad›-
m›n do¤ru olmas›na bir anlam veremeyeceklerdir. Çünkü onlar›n ama-
c›, 'kendileri gibi bir befler' olarak gördükleri bu mübarek insana karfl›
üstün gelmek olacakt›r. Ancak "Sonra biz, elçilerimizi ve iman edenle -
ri böyle kurtar›r›z; mü'minleri kurtarmam›z bizim üzerimize bir

M. ‹smail Yusuf 225


hakt›r." (Yunus Suresi, 103) ayetinde de bildirildi¤i gibi, Allah bu konu-
da yapt›klar› her fleyi sonuçsuz ç›karacak ve elçisine yard›m edecektir.
Ona kurulan tuzaklar, aç›lan savafllar hiçbir zaman baflar›yla sonuçla-
nacakt›r.

6. Yapt›klar› ‹çin Karfl›l›k Beklemez


Tüm elçilerin ortak bir özelli¤i de, yapt›klar› hiçbir fley için karfl›l›k
beklememeleridir. Yapt›klar› büyük hizmetler karfl›l›¤›nda bekledikleri
tek fley Allah'›n r›zas›d›r. Elçiler çevrelerindeki hiç kimseden bir ücret,
bir fayda talep etmezler. Nitekim Kuran'a bakt›¤›m›zda da, tüm elçile-
rin bu üstün özelli¤e sahip olduklar›na ve bunu sözle de dile getirdik-
lerine flahit oluruz:

Ey kavmim, ben bunun karfl›l›¤›nda sizden hiçbir ücret istemiyorum.


Benim ücretim, beni yaratandan baflkas›na ait de¤ildir. Ak›l erdirmeye-
cek misiniz? (Hud Suresi, 51)

Elçilerin tafl›d›klar› bu üstün özelli¤i elbette Hz. ‹sa'da da görülecek-


tir. Dünyaya ikinci geliflinde de Allah'›n peygamberi olarak tüm insan-
lar› Allah'›n do¤ru yoluna davet edecektir. Ancak yapt›¤› fleylerin kar-
fl›l›¤›nda hiçbir maddi ç›kar, bir ücret talebi olmayacakt›r. Kuran'da bil-
dirilen tüm elçiler gibi yapt›¤› her fleyin karfl›l›¤›n› yaln›zca Allah'tan
bekleyecek ve bu özelli¤iyle de gerek yak›n çevresinde, gerekse içinde
bulundu¤u toplumda dikkat çekecektir.
Ancak flu nokta unutulmamal›d›r ki, di¤er konularda oldu¤u gibi bu
konuda da, onu ancak inananlar taktir edebilirler. ‹çinde bulundu¤u
toplum Hz. ‹sa'n›n bu özelli¤ini fark etse bile, kimi düflmanlar› onu en-
gellemek için di¤er tüm peygamberlere yap›ld›¤› gibi çeflitli iftiralarda
bulunabilir. Bu iftiralar›n aras›nda kuflkusuz onun "yapt›klar› karfl›l›-
¤›nda bir ç›kar sa¤lamaya çal›flt›¤›, menfaat gözetti¤i" gibi suçlamalar
da olmas› muhtemeldir. Ancak Allah her konuda iflinin hay›rla sonuç-
lanmas›na izin verdi¤i gibi, bu konuda da inkarc›lar›n iftiralar›n›n as›l-
s›zl›¤›n› tek tek ortaya ç›kar›r ve elçisine yard›m eder.

7. Müminlere Karfl› fiefkatli ve Merhametlidir


Yukar›da anlat›lanlar›n yan›nda yine özellikle peygamberlerde görü-

226 Mehdi ve Alt›nça¤


len en önemli özelliklerden biri de "merhamet ve flefkat"tir. Peygam-
berler her zaman yanlar›ndaki müminlere karfl› çok flefkatli ve merha-
metli olmufllar; onlar›n dünyadaki ve ahiretteki durumlar›n› düzeltmek
için çal›flm›fllard›r. Hz. ‹sa'n›n ahlak›n›n en belirgin özelliklerinden bi-
ri de müminlere karfl› olan bu flefkati ve merhameti olacakt›r. Allah,
gönderdi¤i elçilerde çok yo¤un olarak görülen bu özelli¤i Kuran'da
flöyle tan›tm›flt›r:

Andolsun size, içinizden s›k›nt›ya düflmeniz onun gücüne giden, si-


ze pek düflkün, müminlere flefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmifltir.
(Tevbe Suresi, 128)

‹flte Hz. ‹sa da bu ayette belirtildi¤i gibi çevresindeki müminlere kar-


fl› son derece "müflfik ve koruyucu" bir tav›r içerisinde olacak ve bu
benzersiz samimiyet ve candanl›k onun Hz. ‹sa oldu¤unun en önemli
delillerinden birini oluflturacakt›r.

8-Dünya Üzerinde Hiçbir Akrabas›, Tan›yan›,


Ailesi Olmamas›yla Tan›nacakt›r
Hz. ‹sa Kuran'da geçen peygamber özellikleri ile tan›nabilecektir.
Ancak bunlar d›fl›nda onu insanlara tan›tan baflka etkenler de olacak-
t›r. fiüphesiz bunlardan en önemlisi Hz. ‹sa'n›n dünyada bir ailesinin,
hiçbir akrabas›n›n, eskiden tan›d›¤› tek bir kiflinin olmamas›d›r. Dünya
üzerinde tek bir kifli ç›k›p "ben onu daha önceden tan›yorum, filanca
zaman görmüfltüm" gibi bir iddiada bulunamayacakt›r. Çünkü onu ta-
n›yan tüm insanlar bundan yaklafl›k olarak 2000 sene kadar önce yafla-
m›fl ve ölmüfltür. Dolay›s›yla onun do¤umuna, çocuklu¤una, gençli¤i-
ne ve yetiflkinli¤ine flahit olmufl tek bir kimse olmayacak ve onun hak-
k›nda hiç kimse hiçbir fley bilmeyecektir.
Kitab›n önceki bölümlerinde de aç›klad›¤›m›z gibi Hz. ‹sa Allah'›n
"OL" emriyle babas›z olarak dünyaya gelmifltir. Aradan yüzy›llar geç-
tikten sonra ise bilinen hiçbir akrabas› olmamas› çok do¤ald›r. Allah,
Hz. ‹sa'n›n bu durumunu Kuran'da Hz. Adem'in yarat›l›fl›na benzetmifl
ve flöyle demifltir:

M. ‹smail Yusuf 227


fiüphesiz, Allah kat›nda ‹sa'n›n durumu Adem'in durumu gibidir.
Onu topraktan yaratt›, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi.
(Al-i ‹mran Suresi, 59)

Ayette de belirtildi¤i gibi Allah Hz. Adem'e "Ol" demifltir ve Hz.


Adem yarat›lm›flt›r. ‹flte Hz. ‹sa'n›n ilk yarat›l›fl› da Allah '›n "Ol" deme-
siyle gerçekleflmifltir. Hz. Adem'in anne ve babas› yoktur, Hz. ‹sa'n›n
ilk dünyaya geliflinde ise sadece annesi Hz. Meryem vard›r; fakat yer-
yüzüne ikinci kez geliflinde onun hem annesi hem de babas› olmaya-
cakt›r.

228 Mehdi ve Alt›nça¤


Sonsöz

z. ‹sa'n›n Allah kat›ndan dünyaya yeniden gönderilifli kufl-


kusuz insanl›k tarihinde çok az kifliye nasip olabilecek ila-
hi bir müjdedir. O, Allah'›n tüm insanlara "kurtar›c›" olarak
gönderdi¤i mübarek bir kiflidir. Nitekim dünya üzerindeki
kargafla ve zulüm ortam›n›n artt›¤› dönemlerde insanlar da-
ima Allah'tan bir "yard›m eden" talep etmifller; Allah da on-
lara icabet etmifltir:
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halk› zalim olan bu
ülkeden ç›kar, bize kat›ndan bir veli (koruyucu, sahib) gönder, bize kat›n-
dan bir yard›m eden yolla" diyen erkekler, kad›nlar ve çocuklardan zay›f
b›rak›lm›fllar ad›na savaflm›yorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
Daha önce de belirtti¤imiz gibi, içinde yaflad›¤›m›z dönemde bizler
için bu kurtar›c›, Kuran ahlak›n›n hakimiyetidir. Hz. ‹sa geldi¤i dönem-
de ise Allah'›n emretti¤i bu ahlak› sahiplenecek, onu dünya üzerindeki
tüm insanlara duyurmak için çaba harcayacakt›r.
Bu mübarek dönemi ve insan› bekleyen kiflilere düflen; Hz. ‹sa, nas›l
ki tüm müminleri sahiplenecekse, onu sahiplenmeleri, ona tabi olup,
kendisinin destekçisi ve savunucusu olmalar›, ilk geliflinde oldu¤u gi-
bi, "Allah yolunda benim yard›mc›lar›m kim?" sorusunu kesinlikle tek-
rar sordurtmamalar›d›r. Aksi takdirde, bunu uygulamayan kiflilerin
dünyada ve ahirette onulmaz bir piflmanl›k ve çok ac›kl› bir azapla kar-
fl›laflmalar› muhtemel olur. Allah'›n Kuran'da nankörlük yapan kullar›-
na yöneltti¤i tehdidi son derece aç›kt›r:
Sonra birbiri pefli s›ra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi
geldi¤inde, onu yalanlad›lar. Böylece Biz de onlar› (y›k›ma u¤rat›p yok et-
mede) kimini kiminin izinde yürüttük ve onlar› (tarihin anlat›p aktard›¤›)
bir olay k›ld›k. ‹man etmeyen kavim için y›k›m olsun. (Müminun Suresi, 44)
Öte yandan; onu izleyenler, candan savunup destekleyenler ve onun
ahlak›yla ahlaklananlar ise Allah'›n r›zas›n›, rahmetini ve sonsuz cen-

M. ‹smail Yusuf 229


netini fliddetle umabilirler. Bu da Allah'›n iman edenlere kesin bir va-
adi ve müjdesidir:
‹man edip salih amellerde bulunanlar› karanl›klardan nura ç›karmas›
için Allah'›n apaç›k ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman
edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde süresiz kal›c›lar olmak
üzere alt›ndan ›rmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne gü-
zel bir r›z›k vermifltir. (Talak Suresi, 11)
Diledi¤i kullar›n› böylesi büyük bir olayla flereflendiren ve ahiretle-
ri için bu büyük f›rsat› yaratan Allah'a flükürler olsun.
Gönderilmifl (peygamber)lere selam olsun.

Ve alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. (Saffat Suresi, 181-182)

230 Mehdi ve Alt›nça¤

Das könnte Ihnen auch gefallen