Sie sind auf Seite 1von 18

slm Aratrmalar Dergisi, Say 15, 2006, 33-50

Mukaddime de Akl limler Algs:


bn Haldnun Bireysel Yetenekler Teorisi

mer Trker

The Perception of Rational Sciences in Muqaddimah: Ibn Khalduns Individual


Aptitudes Theory
One of the distinguishing features, from a historical perspective of sciences, of the
work called Muqaddimah by Ibn Khaldun becomes apparent in the section where
he evaluates the scientific traditions and the scientific concept that were dominant
in Islamic society. In the section concerned with rational sciences, the historical
journey of many sciences, from metaphysics to grammar, will be examined as well
as a discussion of this latter part. The sciences that Ibn Khaldun examined will be
evaluated from a scientific and pragmatic approach. In connection with this, Ibn
Khaldun not only established what the benefit of a value confirming information
that is expressed in a science was, but he also developed the basis of sciences from
a historical aspect. In Ibn Khalduns general approach the science of Islamic phi-
losophy appears to be aimed at defense, and he sees philosophy and kalam as
consisting of different points of view; although no definite knowledge is provided
by natural sciences, he considers that they bring out pragmatic values, with
Sufism having theoretical and practical values. In our paper the general approach
of Ibn Khaldun is examined first, and secondly we examine his commentary and
determinations on rational sciences. In this study an evaluation will be made by
concentrating on the sayings of Ibn Khaldun and his perception of the rational sci-
ences, in particular his views on the relationship between the history and informa-
tional value of metaphysics and the aim and existence of kalam; in addition the
use of logic as an instrument by Islamic philosophers, which brought about closer
relations between kalam and philosophy will be examined.
Key words: Metaphysics, Islamic Philosophy, Scientific Concept, Kalam, Individual
Aptitudes.

Son yzylda bn Haldnun akl veya felsef ilimlere bakn konu edinen
eitli almalar yaplmtr. Bu almalar yapan aratrmaclardan Franz
Rosenthal, Macid Fahri, Demerseman, brahim Medkur ve Aff gibi bir ks-
m, bn Haldnun felsefeye ynelik eletirilerini Gazzlnin felsefeye kar
tavrnn bir uzants olarak deerlendirirler. Muhsin Mehdi, Taha Hseyin gi-

* Dr., TDV slm Aratrmalar Merkezi, stanbul.

SAM, stanbul 2006


slm Aratrmalar Dergisi

bi dier aratrmaclar da bn Haldnun felsefe kavraynn Frb ve bn


Sn gibi slm filozoflarna ait felsef anlayn uzants olduunu ileri sr-
mlerdir.1 bn Haldn hakknda kapsaml bir alma yapan Ahmet Arslan
ise bn Haldnda her iki gre destek olabilecek deerlendirmeler bulunma-
sna ramen, onun temelde hem Gazzlden hem de bn Sn ve bn Rdn
iinde bulunduu Me gelenekten farkllat sonucuna varmtr. Ona g-
re bn Haldnun vard neticeler, Gazzlninkiyle nemli lde benzese
de, bn Haldnun zerinde yrd zemin, amalar, kayglar ve onu bu
sonulara gtren akl yrtmesinde dayand unsurlar Gazzlninkinden
farkl olduu gibi, bu sonulardan felsefe hesabna kard sonular da
Gazzlninkilerden tamamen farkldr. Yine Frb, bn Sn ve bn Rd gi-
bi slm filozoflarnn dinle felsefenin alann ayrmaya alma abalar, bn
Haldnun abalaryla rtse de slm filozoflarnn bu ayrm, muhatapla-
rn seviyelerini merkeze alan pratik bir ayrmken, bn Haldnun ayrm
kendinde ey bakmndan yaplan teorik bir ayrmdr.2 Bu almalara bn
Haldnun filozoflarla kurduu irtibatn Fahreddin er-Rz zerinden gerek-
letiini vurgulayan Tahsin Grgnn almasn eklemek gerekir.3 Sz ko-
nusu almalar arasnda zellikle Muhsin Mehdi ve Ahmet Arslann al-
malar, bn Haldnun filozoflar ve felsef ilimlerle ilikisine dair nemli l-
de doru tespitler iermektedir. Ancak bn Haldnun epistemoloji eksenli ta-
vr ve eletirilerinin farknda olan bu almalarn temel eksiklii, dnrn
filozoflar tarafndan gelitirilen nefis teorisini kabulle birlikte, bu teoride yap-
t esasl dnmleri gzden karmalardr. Bu bakmdan elinizdeki makale
unu iddia etmektedir: Frb ve bn Sn tarafndan gelitirilen nefis teorisi,
bn Haldnun elinde bireysel yetenekler teorisi olarak adlandrlabilecek
yeni bir teorik ereve kazanmtr. bn Haldnun felsefe lehinde ve aleyhin-
de grnen btn deerlendirmeleri, bu ereve iinde tutarl ve anlaml bir
btnlk oluturmaktadr. Bu balamda makale iki eyi amalamaktadr. Bi-
rincisi bn Haldnun felsef ilimlerle irtibatn tesis ederek bireysel yetenekler
teorisi balamnda onun dnce ve eletirilerinin teorik erevesini ortaya
koymaktr. kincisi ise, birinci amacn sunduu verilerden yararlanarak onun
zellikle slm dnyasndaki metafizik gelenekleriyle ilgili ada dnce ta-
rihi almalarna esin kayna olan tespitlerinin sorgulamasn yapmaktr.

1 Bu almalarn toplu bir deerlendirilmesi iin bk. Ahmet Arslan, bn Haldnun lim ve Fi-
kir Dnyas (Ankara: Vadi Yaynlar, 1997), s. 25-31.
2 Ahmet Arslann deerlendirmeleri iin bk. bn Haldnun lim ve Fikir Dnyas, s. 471-84.
3 Tahsin Grgn, bn Haldn, TDV slm Ansiklopedisi (DA), XIX, 543-55.

34
Mukaddimede Akl limler Algs

bn Haldn ve Akl limler

bn Haldnun ncelikle bir dnr olarak felsef ilimlerle irtibatnn na-


sl olduunu kavramak, bn Haldnun Mukaddimede ne yaptna ve Mu-
kaddimeyi hangi ilme ait ve nasl bir kitap olarak grdne bakmamz ge-
rekir. Bilindii gibi bn Haldn Mukaddimede umran adn verdii yeni bir
bilim dal kurmay amalamaktadr. Bu ilmin konusu, beer umran ve in-
san itima,4 yani toplumsal varlk alandr. Herhangi bir ilmin var olabilme-
si iin o ilme ait bir varlk alan bulunmas gerekeceinden, umran ilmi diye
bir ilmin var olabilmesi iin de toplumsal varlk alannn mevcut olmas gere-
kecektir. Bu nedenle bn Haldn toplumsal varln ispatn yapmakta ve top-
lumsal varlk alannn oluumunu insanda zorunlu olarak bulunan korun-
ma, mdafaa ve saldr vasflarna dayandrmaktadr.5 bn Haldnun bun-
dan maksad, aada belirginleecei gibi, umran ilminin dayand varlk
alann btn insan toplumlarnda gerekleen nesnel bir varlk alan olarak
ortaya koymaktr. Umran ilminin konusu toplumsal varlk olduuna gre,
toplumsal varln zt zellikleri ve durumlar, yani bu varln kurucu zel-
likleri ve ona dorudan doruya ilien durumlar, bu ilmin meseleleri olmak-
tadr. lmin konusu, onun yntemini de tayin etmekte ve bu ilmin meseleleri
din naslara bal olarak deil; nazar, tahkik ve talil yntemlerini kullanan
akl ekseninde incelenmektedir. Bu, ayn zamanda toplumsal varlk hakkn-
da bir bilgi olarak umran ilminin btn insanlar arasnda mterek bir fikir
gcnn eseri saylabilecei anlamna gelmektedir. Dolaysyla bn Haldn
umran ilmini akl ilimler arasna yerletirmekte ve onu er ilimlerden deil,
karmas muhtemel dier akl/felsef disiplinlerden ayrmaktadr. nk bu
ilim, er ilimlerden kayna/kkeni itibaryla kendiliinden ayrmaktadr.

Umran ilminin karmas muhtemel ilimler ise mantn alt disiplinlerinden


biri olan hitabet ilmi ile amel felsefe disiplinleridir. Her ne kadar bn Haldn
hitabet ile karma nedenlerini ak seik belirtmese de bunu anlamak g de-
ildir. Tpk bn Haldnun vazettii umran ilminde olduu gibi, hitabet sana-
t da toplumsal varlk alannda vuku bulan her durum hakknda konuabil-
mektedir. Yine insann doas gerei meden olduunu yani bn Haldnun
aklamasyla insann toplu hlde yaamak zorunda olduunu6 esas alarak
yola kan ev idaresi ve siyaset sanatlar da aslnda toplumsal varlk hakknda

4 bn Haldn, Mukaddime, nr. Ali Abdlvhid Vf (Kahire: Dru Nehdati Msr, 1401/1981),
I, 331.
5 bn Haldn, Mukaddime, I, 332.
6 bn Haldn, Mukaddime, I, 331.

35
slm Aratrmalar Dergisi

konumaktadr. bn Haldn burada amel felsefe grubuna giren ahlk ilmini


zikretmemektedir. nk ahlk ilmi bireysel olarak insann yetkinletirilme-
siyle ilgilendiinden, onun toplumsal varlk alann konu edinen umran il-
miyle karma durumu yoktur. Ancak bn Haldn, hitabet sanatn halk bir
eye sevketmekte yararl szlerden ibaret olmasyla, ev idaresi ve siyaset
felsefesini de bunlarn ahlk ve hikmet gereince insan trnn muhafaza
ve bekasn salayacak bir dzene halk sevketmek olmalaryla umran il-
minden ayrmaktadr.7 Bu durumda her disiplin de bir tr normatiflikle, ol-
mas gerekenle ilgilenmekle umran ilminden ayrlmaktadr. Zira umran ilmi,
bir varlk alannn durumlarn incelemek ve o varlk alanyla rten tasav-
vurlara ulamak amacn gtmektedir. Ayrca bn Haldna gre filozoflarn
siyaset sanatnda dikkate aldklar meden siyaset, insan toplumunun her
bir ferdinin kendi nefsinde ve ahlknda uymas gerekenlerden ibaret oldu-
undan, bu srete her bir fert, idarecilerden mstani kalacaktr. Filozofla-
rn maksad, toplumun fertlerinin btn bireyler iin geerli olan maslahatla-
rn gereine gre ynetildii siyaset deildir. Bizzat filozoflara gre de gerek-
lemesi uzak bir ihtimal olan bylesi bir toplum hakknda filozoflarn syle-
dikleri varsaymdan ibarettir. Oysa bn Haldnun dikkate ald siyaset, top-
lumun faydas gzetilerek durum ve ilerinin dzenlendii bir siyasettir.8 Sz
konusu ilimler ile umran ilmi arasndaki farkn anlalmasnda dikkat edilme-
si gereken en nemli nokta, bir ilmin herhangi bir mktesebat kullanmas,
hatta zorunlu grmesiyle o mktesebatn ieriini mesele edinmesi arasnda
fark bulunduudur. Bu balamda hem hitabet sanat hem er ilimlerden bi-
ri olan fkh hem de amel felsefe sanatlar, kendi sonularna ulamak iin
toplumsal varlk hakknda geree mutabk, doru nermelere ve ngrlere
muhtatr. Ancak bu ilimlerin hibiri umran ilminde amaland hliyle top-
lumsal varln kendisini konu edinmemektedir. Bu nedenle umran ilmiyle di-
erleri arasnda kurulabilecek hibir benzerlik ilikisi, mesele birliini doura-
cak dzeye ulamamaktadr. Bu bakmdan bn Haldn filozoflarn tam bu
noktada ya farkna varamadklar iin toplumsal hayat gzden karm ola-
bileceklerini ya da inceledikleri hlde kendisine ulamam olabileceklerini di-
le getirmektedir.9 Bylece bn Haldn akl ilimler iine yerletirilmesi gerekti-
ini belirttii umran ilmine felsef veya akl ilimler arasnda ilk defa kendisinin
farkna vard yeni bir ilim sahas amaktadr. O hlde bn Haldn, umran

7 bn Haldn, Mukaddime, I, 332.


8 bn Haldn, Mukaddime, II, 773-74.
9 bn Haldn, Mukaddime, I, 332.

36
Mukaddimede Akl limler Algs

ilmini kuran Mukaddime adl eserin yazar olarak kendisini akl ilimlere
mensup ve bu ilimler erevesinde konuan bir dnr olarak grmekte ve
umran ilminin de gerekte toplumu konu edinen yegne felsef disiplin oldu-
unu dnmektedir.

Burada bn Haldn hakknda, kendi kurduu umran ilmi erevesinde fel-


sefeyle irtibatn belirginletirmemiz bakmndan u soruyu cevaplamamz ge-
rekir: bn Haldn asndan bakldnda felsef ilimlerden biri olmay hak
eden umran ilmi, acaba slm dnyasnda var olan felsef gelenekler asn-
dan bakldnda ayn payeyi hak etmekte midir? Bu soruya ncelikle bir ilim
olmann artlarn dikkate alarak cevap vermeliyiz. Frb ve bn Sn gibi
Me filozoflar, Aristotelesin kinci Analitiklerinden hareketle kaleme al-
dklar kitabl-burhn adl eserlerinde bir ilim olmann artlarn, ilimleraras
ilikisinin ve hiyerarinin nasl kurulacan incelemilerdir. Gazzlnin man-
tk disiplinini kelm ilminin mukaddimesi hline getirmesinden sonra filozof-
larn bu anlay Ear kelmclarnca da kabul edilmi ve Fahreddin er-
Rznin eserleriyle yaygnlk kazanmtr. Fahreddin er-Rznin Muhassal
adl mehur eserini zetleyen bn Haldn, umran ilmini tamamyla burhan
sanatnda ortaya konan ilm ereveyi dikkate alarak kurmaktadr. En genel
ifadesiyle bu ereveye gre her ilmin bir konusu vardr ve ilim, konusunun
ispatn yapmaz; konuyu var kabul ederek ona ilien zat arazlar inceler.
limde yaplan incelemelerin dayanan oluturan bir ksm ilkeler (mebd)
olmaldr. Bu ilkeler ya kendiliinden aktr ya da felsef ilimler hiyerarisin-
de daha stteki veya eit seviyedeki (veya nadiren olmakla birlikte daha alt-
taki) bir ilimde aklanr yahut da bir ksr dngye dmemek iin, ncl
aklayan meselenin aklamasnda kullanlmamak kaydyla, bizzat o ilimde
aklanr. lkelerin kendiliinden ak olmamas durumunda, ilerleyen incele-
melerde aklanmak zere kabul edilerek ilmin tahsili mmkn hle getirilir.
te ilimde incelenen meselelerde kullanlan burhanlar (kesin kantlar), bu
ncllerden oluturulur. limleraras ilikiler ve ilimlerin birbirinden yardm al-
ma durumlar, mantktan metafizie doru sralanan felsef ilimlerde bir ilmin
inceledii varlk alanna veya varlk tarzna gre belirlenir. nk ilimler ya
bir zihnin dnda gereklemi eyleri inceler ya da ancak bir zihin dnda
gereklemekle birlikte, d dnyadaki mevcutlardan soyutlanan varlklar in-
celer. Bu balamda bir ilmin burhan veya dier bir deyile felsef olmasnn
anlam, kulland delillerin kesin, yani burhan olmas demektir. Burhan bilgi
ise iki eyi ortaya koymay amalar: Birincisi eyin varlnn tespiti, ikincisi
birinci aratrmay takip eden eyin illetinin tespitidir. Bu adan bakldnda

37
slm Aratrmalar Dergisi

gerek ve niha bilgi, ilmin inceledii varlk alannn dorultusunda meselelerin


konularnn sebep ve illetlerini veren bilgidir.10

bn Haldnun umran ilmini inasn bu veriler dorultusunda incelediimiz-


de, onun tamamen yukarda ana hatlaryla dile getirilen ereveyi dikkate ala-
rak bu ilmi kurduunu grrz. ncelikle bn Haldn yeni kurduu ilmin konu-
sunu belirlemektedir: Toplumsal varlk. Ardndan toplumsal varln ispatn yap-
maktadr. Yukarda belirttiimiz zere, burhan gelenekte ilmin konusunun, o
ilimde ispatlanamayaca bir ilke olarak belirtilmitir. bn Haldn da bunun far-
kndadr ve bu ilkeyi dile getirmektedir. Fakat onun aktard kadaryla, mantk
sanatnda kararlatrlan kural udur: Bir ilmin erbab, konuyu o ilimde ispatla-
mak zorunda deildir; ama bu mantklar nezdinde yasaklanan bir durum da
deildir.11 Gerekte bn Haldnun bu kuraln zorunlu olmad eklindeki ak-
lamas hem mantklarn aklamalarna hem de filozoflarn mantktan metafi-
zie doru sralanan ilimlerin konularyla ilgili bilfiil tespitlerine aykrdr. Nitekim
gerek bn Sn gerekse sz konusu ilm ereveyi kabul edip kelma uygulayan
mteahhirin dnemi kelmclar, bir ilmin konusunun o ilimde ispatlanamaya-
ca ilkesine uymakta titiz davranmlardr.12 Ancak bn Haldn, yapt konu
tespitinin yeni olduunu ve bu konunun baka bir felsef ilimde ispatlanmad-
n dnmektedir. Filozoflar, hatta fakihler topluma ilien bir ksm zat arazlara,
yani umran ilminin bir ksm meselelerine ilimlerinin burhanlarnda dolayl/ikin-
cil olarak (bil-araz) deinmilerdir. Fakat onlar ne toplumsal varlk alann ms-
takil bir hakikat olarak dikkate alp bir ilmin konusu yapmlardr ne de bu me-
seleleri hakkyla incelemi ve burhanlarla desteklemilerdir.13

bn Haldn umran ilminin konusunu tespit ettikten sonra, bu ilmin mese-


lelerini, yani insan toplumuna zat gerei ilien arazlar ve durumlar mlk,
kesb, ilimler, sanatlar olarak belirlemekte ve bu meseleleri, burhan yollarla
inceleyeceini belirtmektedir.14 Nitekim Mukaddimenin ierii, bu meselele-
rin ayrntl olarak incelenmesinden olumaktadr. bn Haldnun Mukaddi-
menin Birinci Babnda anlatt alt mukaddime, umran ilminin temelini

10 Ayrnt iin bk. bn Sn, e-if el-Burhn, nr. Ebl-Al el-Aff (Kahire: el-Heyetl-
mme li-unil-metbiil-Emriyye, 1965), s. 72-77, 85-92, 110-16.
11 bn Haldn, Mukaddime, I, 338.
12 Bk. bn Sn, Metafizik I, ev. Ekrem Demirli ve mer Trker (stanbul: Litera Yaynclk,
2004), s. 1-14. Ayrca bk. emseddin sfahn, Metliul-enzr min Tavliil-envr (stanbul:
irket-i lemiyye, 1305), s. 10-11.
13 bn Haldn, Mukaddime, I, 331-34.
14 bn Haldn, Mukaddime, I, 335.

38
Mukaddimede Akl limler Algs

oluturan ilkeleri vermektedir. Dikkatle okunduunda bu ilkelerin tamamnn


akl ilkeler olduu ve siyaset, ahlk, ev idaresi, corafya, jeoloji, psikoloji ve
metafizik gibi bir ksm felsef ilimlerde aklanan veya deinilen meseleler ol-
duu grlecektir. Yani bn Haldn baka felsef ilimlerin meselelerini, umran
ilminin ilkeleri hline getirmitir ki bu felsef ilimler arasndaki ilke mbade-
lesine tamamen uygundur. Birincisi, nsanlarn toplu hlde yaamalarnn
zorunlu oluudur. Bu balamda bn Haldn, filozoflarn nsan bit-tab me-
dendir szndeki meden kelimesini ictima/toplum ve bit-tab ifade-
sini ise zaruri/zorunlu kelimeleriyle aklamaktadr. kinci ilke, yeryznn
su, kara paras ve yzey artlaryla nfus dalm arasndaki ilikidir. n-
c ilke, iklim ve hava artlarnn itidali ile insanlarn doal mizac arasnda
bir iliki bulunduudur. Drdnc ilke, hava artlarnn toplumsal alkanlk-
larn oluumuna tesir ettiidir. Beinci ilke, fakirlik ve zenginliin insanlarn
bedensel ve ahlk zelliklerini etkilediidir. Altnc ilke ise metafizik alana
dair bilginin insanlarn doutan getirdii zelliklerin bir tr riyazetle ilevsel-
letirilmesi/ilenmesi neticesinde elde edildii ve bu bilgilere ulatran zellik
ve yeteneklerin btn insanlarda bulunmaddr.15

Bu balamda Mukaddimenin, bn Sn felsefesinin Fahreddin er-Rz ta-


rafndan yeniden ifade edilen ve temelde varlk, mahiyet, tabiat, imkn,
imknszlk ve zorunluluk kavramlarna dayanan terminolojisini kullanan bir
filozoftur. Ancak bn Haldn belirli bir eye dair ilm aratrma sz konusu ol-
duunda, bu kavramlarn iini aratrmann konusunu oluturan o eyin do-
asn dikkate alarak doldurmakta ve filozoflarn mantkta zaman zaman de-
indikleri ama asl olarak metafizikte inceledikleri imkn, zorunluluk ve
imknszlk kavramlarn kendi kurduu ilimde yeniden incelemeye tabi tut-
maktadr. Ayrca filozoflarn incelemelerinin daha da zelletirilmesi ve verili
bir aratrmann (umran ilmi sz konusu olduunda bir tarih aratrmasnn)
tabiatna uydurulmas gerekmektedir. Bunun felsef ilimlerin geneli asndan
anlam udur: Metafizik kitaplarnda yaplan umur-i mme (yani varln ta-
mamna ya da ounluuna yklem olan kavramlara dair) incelemeleri, fel-
sef ilimlerin tamam iin alt yap oluturmaya elverili deildir. Bu balk al-
tnda incelenen kavramlarn akl bakmndan ierikleri veya mutlak ierikleri
deil, sadece madde bakmndan ierikleri verili bir ey hakknda mutabk ta-
savvurlar sunabilir. Dier bir deyile, bn Haldn nermelerin zorunluluk,
imkn ve imknszlklarn onlarn maddelerinden hareketle tespit etmektedir.

15 Her bir ilkenin ayrntl olarak aklamas iin bk. bn Haldn, Mukaddime, I, 337-436.

39
slm Aratrmalar Dergisi

Bu nedenle bir eyin asl, cinsi, snf, nicelii ve gc (yani bilkuvve ierdii
durumlar) bilindiinde, o eyden kmas imknsz, mmkn ve zorunlu olan
nitelikler, o eyle ilgili imknsz, mmkn ve zorunlu alann belirle-
mektedir. Bu dorultuda mmknler, zorunlu mmkn ve zorunsuz mm-
kn olarak ayrlmaktadr.16 Hatta buna bir de kendinde mmkn olduu
hlde, eylerin doasna aykr olduu iin gereklemeyen imknsz mm-
kn kategorisini ekleyebiliriz. Bu nedenle bn Haldn, ikinci makuller alan
denilen ve d dnyadaki eylerle bire bir rtmeyen kavramlarn kullanlma-
sn iddetle reddetmekte ve bu kavramlarn bizi belirli bir nesneye ait doru
tasavvurlardan uzaklatracan savunmaktadr. Nitekim onun filozoflarn ta-
biat felsefesine ynelttii eletiriler, birinci ve ikinci makul ayrmna ve ikinci
makullerin ilm aratrmalarda kullanlmamas gerektiine dayanmaktadr.

Nesnelerle bire bir rten tasavvurlar esas almas ve nermenin doru-


luk ve yanllnn akl tutarlk asndan deil, maddesi asndan belirlene-
ceini dnmesi, bn Haldnun umran ilmine dinamik ve deiken bir ka-
rakter kazandrmaktadr. nk bu ilim, hakknda dnlen ve konuulan
eyin maddesine dayal hkm verdiinden, maddenin snrlar hakkndaki
ilkeleri daha nce sz konusu olduu durumlardan hareketle belirlemektedir.
Dier bir deyile, bizzat madde hakkndaki o zamana dek oluan tecrbe,
maddenin snrlarn tayine yardmc olmaktadr. ayet maddenin imkn er-
evesini geniletmemiz gereken bir durum meydana gelmise, teori bu istika-
mette tadilata ak durmaktadr. Bu durumda zel bir umran, kendi maddesi
dikkate alnarak deerlendirildiinden, hakknda verilecek hkmler bu do-
rultuda belirlenmektedir. Bundan kan netice, umran ilminin asla bir toplum
mhendislii olmayp bir tr toplum felsefesi olduudur. Bu durum, bn
Haldnun dnce tarihi asndan durduu yeri de gstermektedir.

bn Haldn ve Metafizik

bn Haldnun filozoflar ve akl ilimlerle, daha dorusu slm felsefesi ge-


leneiyle ilikisi nbvvet, kehanet, sihir, gaybdan haber verme gibi umran-
da vuku bulan metafizik temelli hadiseleri izahnda billurlamaktadr. bn
Haldnun kelm ve felsef ilimlere ynelik deerlendirme ve eletirileri de bu
balamda anlam kazanmaktadr. yle ki: bn Haldn, nbvvet bata ol-

16 bn Haldn, Mukaddime, II, 466.

40
Mukaddimede Akl limler Algs

mak zere, btn metafizik temelli hadiseleri Cisimlerin cisimsel olmayan il-
keleri vardr eklindeki mehur felsef ilkeye bal kalarak yapmaktadr. Bu
ilkenin insan varl asndan alm ise, insann varlnn birincisi cisimsel
olan beden ve ikincisi cisimsel olmayan ruh veya nefis olmak zere iki par-
adan olutuudur. te nefsin cisimsel-akl bir varla sahip oluu, Frb ve
bn Sn kanalyla gelien slm felsefe geleneinde, tabiat bilimlerinden me-
tafizie geiin temelini oluturur. Yani bir ynyle cisman, bir ynyle de
akl olan insan hem duyulur lemle hem de duyular st (metafizik) lemle
iliki kurabilir.

Mantktan metafizie doru sralanan felsef ilimler de bu tr bir bilginin


mmkn olduunu ve bilfiil elde edildiini gsterirler. Daha keskin bir ekil-
de ifade edecek olursak ayet nefis akl bir varla sahip deilse sz konusu
felsef gelenek asndan -bata metafizik olmak zere- tmellerin bilgisini
ieren btn felsef ilimler anlam ve geerliliini yitirecektir. nk metafizik
leme dair bilgiler ile duyulur leme dair tmel bilgilerin vericisi konumunda-
ki faal aklla irtibat, ancak onunla ayn varlk cinsine sahip nefis araclyla
kurulmaktadr. Bu nedenle filozoflar gaybdan haber verme ve zellikle n-
bvvet olayn, nefis teorisi istikametinde aklamlar ve nefsin insan varl-
ndaki konumuna dair grlerinin bir uzants olarak faal aklla ittisali ve
alnan bilgiyi nesnel bir zemine yerletirmilerdir. ttisal ve bunun neticesin-
de ortaya kan bilginin nesnel oluundan hareketle, bu bilgilerin bir disiplin
hline getirebileceini ileri srp metafizik alana dair bilgileri bir ilim hline
getirmilerdir. Nefsin Tanr ile ayn varlk tarzna sahip akl bir cevher oluu,
onun kendisi dndaki varlklar bilebilecei, yani varlk dzenini sebep ve
sonularyla birlikte kavrayabilecei dncesinin teorik zeminini olutur-
mutur. te bn Haldnun -bata metafizik olmak zere- akl ilimler ve bun-
larla balantl olduu lde de kelm ve tasavvufla teorik seviyede yzle-
mesi bu noktadan balamaktadr.

bn Haldn, tpk filozoflar gibi, nbvvet vb. umranda vuku bulan meta-
fizik temelli vakalar insan nefsinin gayr- cisman oluunu esas alarak ak-
lamaktadr. Ona gre de nbvvetin ispat, cisimlerin onlardan farkl bir m-
essiri vardr, ilkesine dayanmaktadr. Bu ilke ise idrak ve hareket eden bir
nefsin varldr. Yine bu nefsin zerinde de baka bir varlk daha vardr ve
bu varlk nefse idrak ve hareket verir, nefisle ittisal kurar. Bu varln zatnn
ise srf idrak olmas gerekir. te bu melekler lemidir. bn Haldn bylece fi-
lozoflarn faal aklnn ve akllar leminin yerine, Cebrili ve melekler lemi-
ni koymaktadr. Ancak melekler leminin mahiyetine dair syledikleri, faal

41
slm Aratrmalar Dergisi

akl ve akllar lemi hakknda filozoflarn syledikleridir. bn Haldna gre


bu durum nefsin insanlktan syrlp meleklie geme istidadnn bulunmas-
n ve snrl bir vakitte17 meleklerle bilfiil ayn cinse sahip olmasn zorunlu
klmaktadr ki bu da filozoflarn syledii anlamda nefsin ruhan, zatnn bil-
fiil yetkinlemesiyle olmaktadr. Fakat bn Haldn, filozoflara en fazla yak-
lat yerde onlardan keskin bir ekilde kopmaktadr. Bu kopu onun, filo-
zoflarn nbvveti sradan bir insann idrak gcne indirgeyen ve zorunlu bir
sre olarak alglayan nbvvet teorilerini ve dolaysyla bir ilim olarak me-
tafizii reddine sebep olmaktadr.

Aslnda ilk bakta bn Haldnun eletirisi isabetli deildir. nk bir kez


nefsin gayr- cisman olduu ve faal aklla irtibat kurabildii kabul edildii
takdirde, nbvvetin zorunluluu ve metafiziin bir ilim olarak tesis edilebi-
lecei sonucu bundan doal olarak kmaktadr. Fakat daha yakndan bakl-
dnda durumun ilk bakta grnd gibi olmad anlalmaktadr. bn
Haldn nefis teorisinin sz konusu sonulara gtren kanallar tkayan isti-
dat veya hssa teorisini gelitirmektedir. Buna gre btn insan nefisleri
ayn trdedir. Ayn trde olmann anlam, nefsin gayr- cisman oluu saye-
sinde btn insan bireylerinin bir ekilde metafizik lemle irtibat kurabilece-
ini teorik olarak kabul etmek demektir. bn Haldn genel bir durum olarak
bunu kabul etmekte ve btn insanlarn en az bir kez gelecekle ilgili rya
grmesi olgusunu bu genellemenin delili olarak sunmaktadr. Ancak insan
nefsi, tamam ayn trde olmasna ramen, sahip olunan farkl hassalarla de-
iik snflara ayrlmakta ve her bir snfn sahip olduu hassa dierinde bu-
lunmamaktadr. Ayrca nefis trn snflara ayran bu hassalar, bulundukla-
r insan snflar iin kazanlm deil, ftrdir. bn Haldn hassalarn nefislere
aidiyetini ftrat ve cibillet kelimeleriyle ifade etmektedir. Bu balamda
peygamberlerin nefisleri, rabban bilgi, meleklerle konuma ve Allahtan bil-
gi almaya istidatl bir hassaya sahiptir. Din dilinde mucize olarak adlandrlan
olulara tesir ise bu bilginin bir neticesi olarak ortaya kmaktadr. Sihirbaz-
larn nefisleri ise olularda tesire, yldzlarn ruhaniyetini ekip onlarda tasar-
ruf etmeye ve nefsan veya eytan bir gle etki altna almaya istidatldr.

17 bn Haldn bir vakit ifadesini bilinli kullanmaktadr. nk ona gre nefsin insanlktan
syrlp melekler cinsinden olabilmesi, insan bedenine son derece g gelir ve vahyin gelii
esnasnda Hz. Peygamberin yaad haller de bunu gsterir. Bu gei tekrar tekrar yaan-
dka nefis gei melekesi kazanr ve beden bu geie alr. Hz. Peygambere inen ilk ayet-
lerin ok ksa olmas ve zamanla ayet ve surelerin uzamasnn nedeni budur. Balangta
birka ayetin nzulne zor tahamml ederken, bisetin son senelerinde Tebk Seferinde Tev-
be suresi bir anda nazil olmutur.

42
Mukaddimede Akl limler Algs

Peygamberlerinki ilah bir yardm ve rabban bir hassa ile olurken, khinlerin
nefisleri eytan glerle gayblar bilme hassasna sahiptir. Bylece her bir s-
nf dier snfta olmayan bir hassaya maliktir. Fakat bu hassalara doutan
sahip olunmakla birlikte, bunlarn ilerlik kazanmas ve gayba dair bilgi edin-
me srecine girilmesi nefsi, bedenin tesirlerinden arndrarak hassay riyazet
sayesinde kuvve hlinden fiil hline getirmek suretiyle mmkn olmakta-
dr.18 Burada dikkat edilmesi gereken, bn Haldnun nefsin metafizik bilgi-
ye ulamas konusundaki temel k noktas, nefse ait idrak sahasnn idra-
kinin fikir ve nazarla deil, duyu perdesinin almas ve cisman idrak saha-
snn tamamen unutulmasyla/atl braklmasyla olumasdr.

bn Haldn tam da bu noktada genel olarak insan trnn idrak sahas


ve sebepleri kuatma kapasitesi hakkndaki olumsuz tavryla filozoflardan ve
mteahhirin dnem sflerinden ayrlmaktadr. Ona gre insann idrak alan-
lar snrldr ve btn sebepleri kuatmaya elverili deildir; ister cisman is-
ter ruhan olsun varlk, idrak edenin idrak sahas ve idrak ettikleriyle snrl
olmayp daha genitir. nsan varlnn ruhan paras, bedenden ayrldktan
sonra da btn mevcutlar kuatan genel bir idrakle deil de kendisine zg
idrakle bir snf alg sahasn alglamaya devam eder. Bu, insan bilgisinin ku-
att bir alandr. Dolaysyla hibir insan grubu, btn sebepleriyle birlikte
varln tamamn kuatma zelliine sahip deildir.19 Bylece bn Haldn, fi-
lozoflarn nefis teorisini kabul etmekle birlikte, bu teoriyi gzden geirerek bir
tr bireysel nitelikler veya bireysel yetenekler teorisine dntrmektedir.

bn Haldnun eletirilerini dikkatle takip etmek gerekir. O, metafizik bil-


ginin imknn reddetmemektedir. Onun reddettii, btn insanlar iin geer-
li nesnel bir durum olarak metafizik sahada kesin bilgiye ulamann ve bunu
bir bilim hline getirmenin imkndr. Meseleye bilgi mahiyeti asndan ba-
kldnda, durum biraz daha aydnlanacaktr. nsan bilgilerinin bulunduu
mahal olan nefis, bilinen eyin sretinin nefiste meydana geliinden ibaret-
tir. Oysa akl ve ruhlar leminde, bilgiler daima doa gerei bilinen eye mu-
tabk olur ve onlarda akl-makul-kil (dier deyile bilgi-bilinen-bilen ) birdir.
Sz konusu metafizik varlklarn zat deta idrak ve akldan ibarettir. Dolay-
syla bunlar hakknda bilcmle bir bilgi edinebilsek bile ayrntya ulamamz
ve burhan (kesin bilgi veren kantlar) oluturmamz mmkn deildir. nk
akllar veya ruhan varlklar hakknda ayrnt elde edemediimizden, onlarn

18 bn Haldn, Mukaddime, III, 1148-49, 1214.


19 bn Haldn, Mukaddime, III, 1214.

43
slm Aratrmalar Dergisi

zat zelliklerini bilemeyiz. Zat zellikleri bilinmeyen eyler hakknda ise


burhan oluturulamaz. bn Haldn, zellikle filozoflarn metafizik sahada
haklarnda burhan ve akl delil ortaya koyduklar eyleri, nefsin kendisine
zg bilgileri olarak grmemektedir. Ona gre bunlar hayal, fikir ve hatrla-
ma gibi beyinsel glerle olumaktadr. Oysa nefsin idrak sahasna girebilmek
iin ilk bata bunlarn ldrlmesi gerekir.20

Bu ekilde bn Haldn gayba dair bilginin veya metafizik bilginin imkn


ve vukuunu deil; ama nesnel temellerini iki temel ynden yok etmeyi ama-
lamaktadr. Birinci yn, gayba dair bilgi edinme imknnn btn insanlar iin
eit olmaddr. Nefislerin yaratltan sahip olduklar hassalarn farkllklar
ve insanlardan bir ksmnn gayb hakknda daha ayrntl bilgi almaya kabi-
liyetli oluu, gayba dair nesnel bir alann olumasn engellemektedir. kinci-
si, sebeplerin tamamnn kuatlmasnn herhangi bir insan iin fiilen imkn-
sz olmasdr. Hatta bn Haldn sebep ile sonu arasndaki irtibatn mahiyeti-
ni ve bilinebilirliini dahi kukulu hle getirmektedir. Aslnda sebeple sonu
arasnda bir tr irtibat olduunu kabul etmektedir. Ancak bunun mahiyetini
yalnzca Allahn bilebileceini ve sebebin sonuca tesir niteliinin bilinen
tarzdan farkl olmas gerektiini ileri srmektedir. Btn metafizik bilginin,
her nefsin hzlar farkl olmakla birlikte, ittisal kuvvesine sahip olmas esas-
na dayand ve gerek bilginin de niha tahlilde sebebi ve sebep ile sonu
arasndaki irtibat bilmek olduu hatrlandnda, bn Haldnun bu iki ele-
tirisinin ne denli keskin olduu anlalabilir. Nitekim bn Haldn bu eletiri-
lerden, ister metafizik leme dair bilgiler olsun isterse gelecee dair haber vs.
trnden kehanetler olsun, gayb bilginin hibir ekilde bir bilim ve disiplin
hline getirilemeyecei sonucuna varmaktadr. ayet fizik tesine dair bilgi-
ler bir disiplin hline getirilemiyorsa metafizik olann bilimsel bir yntemle id-
rak edilmesi de mmkn olmayacaktr. Bu nedenle fizik tesinin bir sanatla
elde edilmesi mmkn deildir.21 Dolaysyla bu sonu hem filozoflarn kur-
duu metafizik ilminin hem de bnl-Arab ve Sadreddin Konev gibi sfle-
rin kendi mahedelerini bir disiplin hline getirme abalarnn geersiz oldu-
u anlamna gelmektedir. Ayrca varlktaki btn sebeplerin kuatlmasnn
imknsz olduu gr, filozoflar iin olduu kadar mteahhirn sfler iin
de geerlidir. Nitekim bn Haldnun mteahhirin sflere ynelik temel ele-
tirisi vicdan idrak verilerini ilm-nazar yapmalar, yani teorik bir disiplin

20 bn Haldn, Mukaddime, III, 1214.


21 bn Haldn, Mukaddime, I, 428, 433.

44
Mukaddimede Akl limler Algs

hline getirmeleridir ( )22. Oysa ona


gre fenler ve ilimler cinsinden en uzak olan mutasavvflarn idrak alanlar-
dr.23

Burada yle bir soru akla gelmektedir: Eer metafizik leme dair bilgi an-
cak yaratltan sahip olunan birtakm zelliklerle elde edilebiliyor ve herhan-
gi bir ekilde disiplin hline getirilemiyorsa sflerin kendi tecrbelerini ifade
etmeleri ve yazya dkmelerinin ne anlam vardr? te yandan bn Haldn
ayn at altnda deerlendirdii sihir ve tlsmn ok eskiden Keldanler tara-
fndan bir ilim olarak tedvin edildiinden, ama sonralar bu ilmi aktaran kl-
tr hazinesinin yok oluundan sz etmektedir. ayet btn bunlar insandaki
hassayla gerekleecekse sihrin bir bilim olmasnn ne anlam olabilir? Do-
rusu bn Haldn bu sorular sormamaktadr. Fakat ayet sorsayd, muhteme-
len u cevab vermekte zorlanmayacakt: Gerekte bir ferdin bireysel zellik-
leri sayesinde ulat bilgileri anlamann ve szgelimi matematikte olduu
gibi nesnel bir bilim olarak talim etmenin imkn yoktur. Bu trl kitaplar an-
cak ve ancak onlar yazan snftan olan, yani sihir cibilliyetine veya kehanet
cibilliyetine ve gayb idrak kabiliyetine sahip kimselere hitap edebilir. Bu da
esasnda kesinlikle znel unsurlar barndrr. Fakat bunlar arasndan riyazet
adabna dair ifade ve eserleri istisna etmek gerekir.

u hlde bn Haldn metafizik sahaya ait her trl bilimsel faaliyeti red-
dedecek midir? Yukardaki eletirilerden bu sonu kacak gibi grnse de
dorusu bu sonucu karmak bir hayli gtr. nk gerek filozoflarn gerek-
se sflerin metafizik adna ortaya koyduklar beyanlar kesinlik bildirmiyorsa
bu sahada yegne otorite Hz. Peygamberin kendisi olmak durumundadr.
Hz. Peygamber sahip olduu zel nitelii sayesinde vahiy almaktadr ve bu-
nu yanlsz ifade edebilmektedir. Dolaysyla Hz. Peygamberin idrak sahas
daha genitir. Onun erevesi akl nazarlarn erevesinden daha geni oldu-
undan dier btn bireylerin metafizik alana dair bildii ve sylediklerinin
stnde olup onlar kuatr.24 Vahyin dier btn bilgi trlerinin stnde ol-
mas, ilk bakta grnd gibi samimi bir vg cmlesinden ibaret deildir.
Bu szle anlatlan metafizik sahada akln ilev gremeyecek durumda oldu-
u ve tamamyla vahye teslim olmas gerektiidir. bn Haldn akl ilimlere
katlmas gerektiini dnd bir ilmin kurucusu olarak tabi ki akln doru

22 bn Haldn, Mukaddime, III, 1103.


23 bn Haldn, Mukaddime, III, 1147.
24 bn Haldn, Mukaddime, III, 1146.

45
slm Aratrmalar Dergisi

bir lt ve hkmlerinin kesin olduunu yadsmamaktadr. Onun asl var-


mak istedii hedef u cmlesinde zetlenmektedir: Fakat sen aklla, tevhid
ve ahiret meselelerini, nbvvetin hakikatini, ilah sfatlarn hakikatlerini ve
akln tavrnn tesine uzanan hibir eyi tartma. nk bu, imknsz arzu-
lamaktr.25

Buradan hareketle bn Haldn sz konusu meselelerde akl, naklin nne


alanlar da eletirmektedir. Btn bu grlerini sebeplerin kavranmasnn in-
san aklnn snrlarn amasna dayandran bn Haldn, tevhidi de Sebepleri
ve bunlarn nasl tesir ettiklerini idrakten acizlik ve bunlar kendisinden baka
fil olmayan yaratclarna havale etmektir eklinde tanmlamaktadr.26 Bu
nedenle bn Haldnun sebeplerin bilinmesi hakkndaki gr ile metafizik
bilginin imkn hakkndaki gr birbirinin uzants olarak grlebilir.

Kelm, Tasavvuf ve Felsefe

O hlde bn Haldn asndan metafizik leme dair bilginin yegne nesnel


kayna vahiydir ve vahyi akln nne almak kouluyla metafizik alanda
sylenecek her trl sz ancak bir yorum veya bugnk deyimle, hermen-
tik olmak durumundadr. Dolaysyla bunu yapan da yalnzca er bir ilim
olabilir. er ilimler arasnda bu ilevi gren ise kelm ilmidir. Dikkatle ince-
lendiinde bn Haldnun hem kelm ve felsefe ayrm hem de kelm tarihi-
ne dnk tespit ve eletirileri ancak bu dorultuda anlam kazanmaktadr. Ni-
tekim bn Haldn kelm ile felsefenin farkn aklarken bilinmeyen bir e-
yin delille talili iini felsefeye, iman akidelerini desteklemek iin akl delil-
ler arama iini de kelma vermektedir. Buna gre kelm ilmi, sz konusu
akideleri ncelikle nakl delillerle sahih kabul ettikten sonra yapar. Bu neden-
le kelmn konusu iman akidelerdir ve kelm, konusunun sbutunu tart-
maz. Pekl kelm ilmindeki Tanrnn, peygamberliin, ahiretin ve dier te-
mel akidelerin ispat nasl yaplacaktr? Evet kelm ilmi; iman, amel, irade,
teklif gibi pek ok meselede, hatta bir kez var kabul edildikten sonra Allahn
sfatlar, peygamberlerin nitelikleri, ahiret ahvali gibi temel meselelerde bir tr
nas yorumu durumundadr. Fakat bu ilimde bizzat temel konularn ispatlan-
mas nasl izah edilecektir? bn Haldn daha nce Frbnin de syledii
tarzda bu ispatlarda cedel amac gttn dnmektedir. Cedeli amala-

25 bn Haldn, Mukaddime, III, 1072.


26 bn Haldn, Mukaddime, III, 1072.

46
Mukaddimede Akl limler Algs

maktan kast udur: Kelmc bu ispatlarda kendisini iknay amalamamakta,


kendi arayn ortaya koymamaktadr. Onun amac bu akidelerin inkrnn
nn kesmektir. Oysa felsefede bilinmeyen bir ey, delille talep edilmektedir
ve filozof delillendirme srecinde kendi kefetme ve bilme srecini yanst-
maktadr. Bu nedenle bilinmeyenin delille talebi, insan birbiriyle elikili so-
nulara gtrebilir. Mesela Tanrnn varlyla ilgili bir aratrma, ispat veya
inkra gidebilir. Her iki sonuca da ulaan ayn derecede filozoftur. Ancak
kelmn Tanry ispat, aslnda var kabul ettikten sonra olduundan, Tanry
inkr asla bir kelm aratrmasnn neticesi olamaz ve kelmc, inkr sonu-
cuna ulat takdirde kelmc olma niteliini yitirir. bn Haldnun mteah-
hirn kelmna ynelttii eletiriler tam da bu noktada anlam kazanmaktadr.

bn Haldn, Fahreddin er-Rz sonras kelmclarn kelm ile felsefeyi bir-


birine kartrdklarn dnmektedir. Ona gre delillendirme srecinin ben-
zerlii, insan kelm ve felsefenin ayn amac tad yanlgsna sevketmi-
tir.27 Aslnda bn Haldnun kelm-felsefe ayrm ve bu erevede yapt de-
erlendirmeler kelm ilminin nasl ve hangi amac gerekletirmek iin orta-
ya kt hakkndaki dncesinin uzantlardr. Daha nce Frb tarafndan
da dile getirilen; ancak bn Haldnun esasl bir kelm tarihi deerlendirme-
siyle ortaya koyduu bu dnce zetle udur: Kelm ilmi, slm akaidini sa-
vunma amacyla gelitirilmi bir ilimdir; mahiyeti de sz konusu ama ba-
lamnda ekillenmitir. Bu ama bir nevi kelm ilminin mahiyetini belirgin-
letiren form ilevi grmektedir. Bu bakmdan savunma amacnn yitirilmesi
veya tabii srete kendiliinden yitmesi, kelm ilminin de gerekte ortadan
kalkmasn dourur. Bu tespit ve deerlendirmeler zellikle amzda yazlan
slm dncesi tarihi almalarnn hareket noktas olmu ve kelm tarihi
yazarlarn kelm bu erevede anlamaya sevketmitir. bn Haldnun d-
ncelerinden hareket eden slm dnce tarihi yazarlar da kelm ilminin
slm akaidini savunma amacyla gelitirilmi bir ilim olarak ortaya koymak-
ta ve savunma amacnn bu ilmin mahiyetini de tayin ettiini ileri srmekte-
dir. bn Haldnun bu denli etkili olmasnn nedeni, herhlde klasik dnemde
ilimlerin dou ve geliimini sebepleriyle ve ayrntl olarak anlatan tek yazar
olmasndan kaynaklanmaktadr. Fakat aslnda tam da sorgulanmas gereken
bu tespitin kendisidir. Acaba gerekten kelm ilmi slm akaidini savunma
amacyla gelitirilmi bir ilim midir, yoksa savunma ilevi bu ilmin bir gerei
olarak m ortaya kmaktadr?

27 bn Haldn, Mukaddime, III, 1147.

47
slm Aratrmalar Dergisi

bn Haldnun ve ada slm dnce tarihilerinin pek ounun ileri


srd gibi, kelm ilmi, slm akaidini savuma amacyla gelitirilmi bir ilim
deildir. Her eyden nce kelm ilminin omurgasn oluturan temel mesele-
lerin tamam, bizzat Mslmanlarn kendi kutsal kitaplarn anlama abalar-
nn rn olarak ortaya kmtr. rade sorunu ekseninde yaplan zat-sfat,
nbvvet ve ahiret meselelerine dair tartmalar ve gelitirilen aklamalar,
kelm ilminin temel meseleleridir. Bu meselelerin birer sorun hline gelmesi,
Mslmanlarn zellikle fitneler dnemi dediimiz i savalarn eseridir ve
kendi kutsal kitaplar olan Kuran anlama abalarnn sonucunda ortaya k-
mtr. Dolaysyla kelm ilmi balangta bir tr tefsir faaliyeti olarak grle-
bilir. Kelm ilminde fizik dnyann nasllna dair gelitirilen grler hibir
zaman kelmn omurgas olmamtr. Bu nedenle kelmn d kaynakl oldu-
u iddialar bir eyin kendisi ile onun beslendii kaynaklar arasndaki ayr-
mn tam olarak farkna varmamaktan kaynaklanmaktadr. Evet kelmclar,
zellikle kendilerinden nce eski Yunan ve Sryn kltrnde gelitirilen ta-
biat felsefesi aklamalarn kullanmlardr. Fakat bu aklamalar kelmn te-
mel meseleleri olan saf ilhiyat meseleleri iin birer mukaddime olma ilevi
grmtr. bn Haldnun kelmn mteahhirin dnemi dediimiz Gazzl
sonras dnemde bir ama sapmas yaad iddias, meseleye daha dikkatli
bakldnda, kesinlikle yanl bir tespittir. nk mteahhirn dneminde de
kelmn mtekaddimn dnemindeki ana meseleleri kelm ilmindeki yer ve
konumlarn korumulardr. Bu sreklilik ylesine salamdr ki kelm mese-
lelerinin kitaplardaki yerleri bile deimemitir. Aslnda bn Haldn mtekad-
dimn dnemi ile mteahhirn dnemi arasndaki temel fark yakalamtr;
ancak bu farkn gerekelerini kavrayamadndan, yanl yorumlamtr.
yle ki: Mtekaddimn dneminde Mslmanlarn i sorunlarndan kaynak-
lanp gelien kelm ilmi, Demokritos gibi Me gelenei nceleyen Yunan
filozoflar tarafndan gelitirilen tabiat felsefesini, kelm ilminin mukaddime-
si olarak kullanmtr. Demokritos ve ayn izgide dnen sonraki filozoflar
tarafndan Aristo mantna benzer bir ekilde, dncenin aleti olarak geli-
tirilmi bir disiplin olmad iin de onlarn tabiat felsefesi, kelmclarn nem-
li lde fkh usulnden beslenen ve ksmen de kendine zg yanlaryla f-
kh usuln aan dnme tarzlarnda herhangi bir sorun ortaya karma-
mtr. Ancak Aristo kaynakl Me felsefenin slm dnyasnda Frb ve
zellikle bn Sn ile arln hissettirmesi kelmclarn Me anlaya ay-
kr tabiat felsefesinden hareketle gelitirdikleri tabiat bahislerini gzden ge-
irmelerine neden olmutur. Fakat Me felsefenin yine bn Sn elinde iyi-

48
Mukaddimede Akl limler Algs

den iyiye gelitirilen mantk disiplinine sahip olmas, kelmclarn istidll


yntemlerinin de gzden geirilmesini dourmutur. Bu durum ise mteah-
hirn kelmclarnn mtekaddimn dneminden farkl olarak be tmel ekse-
ninde dnen ve kyas formlarn kullanan bir tarz- tefekkr benimseme-
leriyle neticelenmitir. Fakat tam da bu noktada neyin asl, neyin destek ve
uzant olduunu birbirinden iyice ayrtrmak gerekir ki bn Haldnun gz-
den kard ey tam olarak bu ayrmdr. Bir kelmcy kelmc yapan, onun
dil eksenli dnmesi veya mantk disiplinini kullanmas deildir; kullanlan
istidll yntemi veya tabiat bahisleri kelmn kelm olmasn salayan un-
surlar tekil etmez. Bu nedenle mteahhir kelmclar, bilgi tartmalarnn, is-
tidll yntemlerinin ve tabiat bahislerinin anlatld ksmlar kelm ilminin,
yani saf ilhiyat meselelerinin mebadisi olarak alglamtr. Kelmcy kelm-
c yapan, yoktan yaratmay, kadir-i muhtar bir Tanr anlayn, cisman ha-
ri ve Allah ile lem arasndaki dorudan ve srekli irtibat savunmas ve b-
tn bu sylediklerini de niha tahlilde itikad ayetlerin yorumu olarak takdim
etmesidir. Bu gibi temel meseleler asndan kelm ilminde sapma olduunu
sylemek ise mmkn deildir. Nitekim bu durumu erhul-Mevkf, er-
hul-Maksd gibi mteahhirn dneminin kelm klasiklerinde aka grmek
mmkndr. Evet, kelm ile Me felsefenin yaknlamas, kelm ilminde
bir hacim artna neden olmutur. Ancak bir ilim, hacminin genilemesiyle
yn deitirmez veya sapmaya uram olmaz. Bu nedenle bylesi bir sap-
may dikkate alarak yaplan kelm tarihi aklamalar, maalesef bir yanl an-
lamann ve stnkr incelemenin eseri olmakla maluldr.

bn Haldn ve ayn dorultuda dnen ada slm dncesi tarihi ya-


zarlar, meseleyi temelden yanl anladklarndan, kelm ile felsefe arasnda-
ki yaknlamann sebep olduu durumlar da hakkyla kavrayamamlardr.
nk sz konusu yaknlama sanldnn, yani felsefenin zayflad iddi-
asnn aksine, felsefenin yaygnlamasna sebep olmutur. Ama bundan da-
ha da nemlisi, felsefenin yaygnlamasndan tasavvufun kendine kard
paydr. Me felsefeyle yaknlama, mutasavvflarn kelmn stlah rg-
snde bir trl bulamadklar bir ifade alann bu felsefenin stlahlar dnya-
snda bulmalarn ve bnl-Arabyle birlikte yeni tasavvuf anlaynn orta-
ya kmasn salamtr.

te yandan bn Haldn bedavetten hadarete seyirde, toplumsal hayatn


geirdii dnmleri ortaya koymay hedeflemesine ramen, byle bir zo-
runlu dnmn zellikle kelm ve tasavvufun kendi iinde yaanp yaan-
madn sorgulamamaktadr. Dier bir deyile, bn Haldn ustaca kurduu

49
slm Aratrmalar Dergisi

teorik yapy kelm, tasavvuf ve felsefe tarihinde birer disiplin olarak uygu-
lamakta baarsz grnmektedir. ayet dier umran hadiselerinde olduu gi-
bi bu ilimlerin servenini de ayn soruyla incelemi olsayd, kelmn balan-
gta bir tefsir olarak doduunu, sonralar zorunlu bir ekilde savunma ka-
biliyetini gsterdiini ve zellikle hicr 3. yzyln balarndan itibaren Mute-
zile dnrlerinin elinde bir tr er metafizik olarak tesis edildiini grebi-
lirdi. Yine kelm ile felsefe arasndaki yaknlamann, ilerleyen hadar umran-
daki nazar ilimlerin karlkl etkileime gireceklerini ve bu durumun zorunlu
olarak konu ve meselelerde ortak payday ne karacan grebilir. Ayrca
her ne kadar tasavvuf balangta bir hl olarak bulunsa da, nazar ilimlerin
gelitii bir umranda, zamanla hlin neticesi olarak ortaya kan mahedele-
rin ister istemez bir tr metafizik tasavvura dneceini dnebilirdi.

Sonu olarak bn Haldn Mukaddimede mteahhirn dnemini eletir-


mesine ramen, Fahreddin er-Rz tarafndan yeniden ifade edilen akl ilim-
ler geleneine mensup bir filozof veya -daha mulak bir ifadeyi tercih edecek
olursak- dnr olarak konumakta; Me gelenek ile Ear gelenein
mezcedildii bir stlah rgsn kullanmakta; Ear metafizii ve Me d-
nme tarzn benimseyerek umran ilmini kurmaktadr. Nefis teorisini kabul
etmekle birlikte, bu teoriyi bireysel nitelikler veya yetenekler teorisi olarak
adlandrabileceimiz yeni bir teorik yapya dntrmekte, bilgiye ulamay
ve bilgiyi ilemeyi kendi gelitirdii teori ekseninde deerlendirmektedir. Bu
balamda herhangi bir ilmin var olabilmesi iin, o ilme konu tekil edecek bir
varlk alannn bulunmasn art koarken herhangi bir varlk alannn bulun-
duuna dair bilginin onun hakknda bir ilim kurulabilmesi iin yeterli olma-
dn dnmektedir. Ona gre bir varlk hakknda elde edilen bilgiler, fert-
lere zg bireysel niteliklerin veya yeteneklerin eseri olarak ortaya kmsa
o varlk hakknda bir disiplin oluturulmas mmkn deildir ve bu nedenle
metafizik bilgiler asla nesnel bir ilim hline getirilemez.

50

Das könnte Ihnen auch gefallen